You are on page 1of 23

UYGULAMALI ANTROPOLOJİ VE

SOSYAL SORUNLAR

• Uygulamalı Antropolojinin
Tarihsel Gelişimi
SOSYAL ANTROPOLOJİ
İÇİNDEKİLER

• Uygulamalı Antropolojinin
Sorunları Prof. Dr. İhsan
• Uygulamalı Antropolojinin
Özel Nitelikleri ÇAPCIOĞLU
• Uygulamalı Antropoloğun Özel
Rolleri
• Uygulamalı Antropolojinin
Etiği
• Uygulamalı Antropolojide Yeni
Gelişmeler

• Bu üniteyi çalıştıktan sonra;


•Antropologların, kuramlarını,
yöntemlerini ve görüşlerini,
HEDEFLER

uygulamaya ilişkin sorunlara nasıl


tatbik ettiklerini
tanımlayabilecek,
•Uygulamalı antropolojinin
tarihsel gelişimini açıklayabilecek,
•Antropologların, alan araştırması
sırasında karşılaştığı sorunları ve
yaşadıkları ahlaki ikilemleri
örneklendirebilecek,
•Uygulamalı antropologların özel
ÜNİTE

14
rolleri ve uygulamalı
antropolojinin etiği hakkında
açıklamalar yapabileceksiniz.

© Bu ünitenin tüm yayın hakları Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi’ne aittir. Yazılı izin alınmadan
ünitenin tümünün veya bir kısmının elektronik, mekanik ya da fotokopi yoluyla basımı, yayımı, çoğaltımı ve
dağıtımı yapılamaz.
Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

II. Dünya Savaşı


Dönemi

Tarihsel Gelişim 1950 ve 1960'lar

Uygulamalı Antroploji 1970 ve 1980'ler

Etkililiğin belirlenmesi

Kurumsallaştırılma

Değişime direnç

Etkileme kanallarının
kullanımı
Planlanan Bir Etkinlikte
Karşılaşılabilecek
Sorunlar İmaj

Etnosentrizm

İdarecilerle çalışmak

Kültürlerarası hatalar

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 2


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

GİRİŞ
Antropolojinin yöntem ve teknikleri bölümünde de belirtildiği gibi
antropolojinin ayırt edici özelliği, katılımcı gözlem adı verilen bir teknik yoluyla
araştırmaya yönelik doğrudan ve deneysel bir yaklaşım benimsemesidir.
Antropologlar, son zamanlarda giderek artan biçimde sanayileşmiş toplumlar
üzerinde çalışmalar yapmakta olsalar da çoğu kez kötü sağlık koşulları, yetersiz
beslenme ve gıda üretimi, yüksek bebek ölüm oranları ve aşırı nüfus artışı gibi
ciddi toplumsal sorunlar yaşayan bölgelerde alan araştırmalarını sürdürmektedir.
İnsanlarla yaşamayı, onların yaşantılarını paylaşmayı ve çoğunlukla onlarla
arkadaşlık etmeyi içeren antropolojik araştırmanın doğası kültürel antropologlar
için günlük hayatta karşılaştıkları sorunları göz ardı etmeyi güçleştirmektedir.
Uygulamalı antropoloji, Dolayısıyla çok sayıda antropoloğun bu baskı yaratan toplumsal problemlerden
antropolojik bazılarını çözmeye ya da en azından azaltmaya yardımcı olma konusunda
araştırmaların sorumluluk hissetmesi şaşırtıcı değildir. Bulgularını, kuramlarını ve yöntemlerini
insanların içinde her zaman insanların problemlerinin çözümüne uygulamış olsalar da geçtiğimiz
yaşadıkları koşulların
yüzyılın ikinci yarısından itibaren sayıları giderek artan antropologlar, uygulamaya
iyileştirilmesi amacıyla
kullanılmasını ifade yönelik amaçları olan araştırmalar gerçekleştirmeye başlamışlardır. Bu
eden kavramlardan antropologlar, “uygulamalı antropoloji” olarak bilinen yeni ve gelişmekte olan
biridir. antropolojinin bir alt dalını temsil etmektedir.
Dünyadaki çağdaş popülasyonlar arasında problem yönelimli araştırma ile
nitelenen bu pragmatik antropologlar, antropolojik verileri, kavramları ve
stratejileri ülkelerindeki ve yurt dışındaki toplumsal, ekonomik ve teknolojik
sorunların çözümüne uygulamaya çalışmaktadır. İnsanların içinde yaşadıkları
koşulların iyileştirilmesi amacıyla antropolojik araştırmaların kullanılmasına
yönelik çabalara son yıllarda çeşitli isimler verilmektedir. Bu isimlerden bazıları
şunlardır: eylem antropolojisi, kalkınma antropolojisi, uygulamalı antropoloji ve
savunma antropolojisi. Ancak bu bölümdeki amaçlarımız bakımından daha yaygın
kabul gören ve genel bir terim olan uygulamalı antropoloji terimini kullanacağız.
Bu bölümde antropoloji mesleğinde uygulamalı antropolojinin tarihsel gelişimini,
insanlar tarafından nasıl görüldüğünü ve uygulamalı antropologların planlanan
değişimleri kurumsallaştırmaya ilişkin sorunlarla nasıl başa çıktıklarını ele alacağız.

UYGULAMALI ANTROPOLOJİ VE SOSYAL SORUNLAR


20. yüzyılın büyük bölümünde çok sayıda antropolog uygulamalı
antropoloji ile “yerleşik” ya da “akademik” antropoloji arasında ayrım yapmıştır.
Akademik ya da yerleşik antropoloji olarak adlandırılan antropolojinin, sadece
yöntemlerin ve kuramların geliştirilmesi, daha geçerli ve güvenilir antropolojik
verilerin üretilmesi açısından bilim dalının gelişimiyle ilgili olduğu düşünülmüştür.
Öte yandan uygulamalı antropoloji, öncelikle çağdaş sorunların iyileştirilmesi
amacıyla insan davranışlarını değiştirmeyi hedefleyen bir bilim şeklinde
nitelendirilmiştir. Ancak her iki antropoloji türü nadiren birbirinin yerine
geçebilecek bilim dalları olmuştur. Uygulamalı antropolojinin etkili şekilde
uygulanması için antropoloji tarafından geliştirilmiş olan tüm kuramların,

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 3


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

yöntemlerin ve verilerin bir bütün olarak dikkate alınması gerekmektedir. Daha


akademik ya da kuramsal yönelimleri bulunan antropologlar, yeni araştırma
alanlarına ilgilerini yönlendirmeleri nedeniyle uygulamalı antropologlara
borçludur.
Uygulamalı antropoloji, akademik faaliyetlere ve AR-GE faaliyetlerine
önemli katkılarda bulunmuştur. “Bir alan ne kadar çok uygulamalı çalışmalarda yer
alırsa entelektüel mayası o denli fazla olacaktır; programlanmış faaliyetler olguları
ve çoğunlukla yeni yaklaşımları gündeme getirmektedir. Bunlar aksi takdirde bilim
dalının dikkatinden kaçmış olacaktı.” (Goldschmidt 1979: 5) Aslında akademik
antropoloji ile uygulamalı antropoloji arasındaki ayrım yanlış bir ayrımdır. Çünkü
her iki antropoloji türü de koşut şekilde gelişmiş ve birbirlerine destek olmuştur.

Uygulamalı Antropolojinin Tarihsel Gelişimi


Uygulamalı antropolojinin kökenleri, İÖ V. yüzyılda Herodot’a kadar
dayandırılmaktadır. Bununla birlikte II. Dünya Savaşı sonrasında çağdaş toplumsal
sorunların çözümünde antropolojik verilerin kullanılması konusunda önemli bir
artış görülmüştür. Savaş öncesi 1930’lu yıllarda bazı antropologların akademik
olmayan ortamlarda görevlendirilmesinde gözle görülür bir artış yaşanmıştır. ABD
dışındaki antropologlar sömürgeci yöntemler kullanarak bağımlı insanların daha
etkili şekilde idare edilmesi amacıyla yerli halk üzerinde araştırmalar yapmaları için
görevlendirilmiştir. Franklin Roosevelt’in Kızılderili İşleri Komisyoncusu olan
antropolog John Collier, 1934 yılında yürürlüğe giren Kızılderili Yeniden
Örgütlenme Yasası’nda çağrıda bulunulduğu gibi belli Kızılderili grupların
kendilerini yönetme niteliği geliştirme olasılığını araştırmak üzere 1930’ların
başında Uygulamalı Kızılderili İşleri Antropoloji Birimi’ni kurmuştur. ABD Tarım
Bakanlığı tarafından görevlendirilen antropologlar belli Kızılderili bölgelerinde
ekonomik kalkınma konusunda araştırmalar düzenlemiş ve Lloyd Garner ve
Burleigh Garner gibi antropologlar, Chicago Üniversitesinin Sanayide İnsan İlişkileri
konulu Disiplinlerarası Komitesi’nde çalışmış ve sanayi yönetimi, çalışma koşulları
ve üretkenlikle ilgili konularda uygulamalı antropolojik araştırmalar yapmışlardır.

İkinci Dünya Savaşı sırasında uygulamalı antropoloji


Büyük Çöküş yıllarında uygulamalı antropologlar gittikçe daha etkin hâle
gelmiş olsa da bu konudaki asıl gelişme 1940’larda yaşanmıştır. Partridge ve
Eddy’ye göre “… savaş krizi antropologların savaş faaliyetleriyle ilgili çabalara
katılmasına yönelik önceden hiç görülmeyen çapta fırsatlar yaratmıştır.”
Savaş yıllarında antropologların yaptıkları uygulamaya dönük katkılar çok
geniştir. Çağdaş “ilkel” kültürler arasında çalıştıktan sonra ABD’ye geri dönen çok
sayıda ABD’li antropolog becerilerini kendi toplumlarına uygulamıştır. Savaş,
Savaş yıllarında
antropolojinin uygulamaya yönelik kullanımları konusunda çok fazla ilgi
antropologların
yaptıkları uygulamaya yaratmıştır. 1941 yılında Harvard Üniversitesinde Uygulamalı Antropoloji
dönük katkılar çok Topluluğu kurulmuştur ve Applied Antropology (Uygulamalı Antropoloji) adlı yeni
geniştir. bir akademik dergi yayın hayatına girmiştir [ Bu dergi daha sonra Human
Organization (İnsan Örgütlenmesi) adını almıştır.]. Bu dönemde aslında ABD’deki

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 4


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

antropoloji mesleği bir bütün olarak savaşla ilgili faaliyetlere katkıda bulunmaya
yönelmiştir. Amerikan Antropoloji Birliği, 1941 yılında bir açıklama yayımlayarak
tüm üyelerin, beceri ve bilgilerini savaşın başarılı bir şekilde sonlandırılması
amacıyla kullanmasını savunmuştur. Tam olarak ele alınamamış olmakla birlikte
aşağıda sunulmakta olan örnekler savaş yıllarında antropologlar tarafından
gerçekleştirilmiş olan en belirgin katkılardan bazılarını sunmaktadır:
• 1939 yılında Ulusal Araştırma Konseyi, antropoloji ve psikoloji
alanlarındaki görüşlerin savaş döneminde ulusun moralini iyileştirmek
amacıyla nasıl kullanılabileceğini değerlendirmek üzere Ulusal Moral
Komitesi’ni kurmuştur.
• 1940 yılında Ulusal Araştırma Konseyi, beslenme düzeyleri ve gıda
tercihleri konusunda bilimsel araştırmalar yapılması amacıyla Gıda
Alışkanlıkları Komitesi’ni kurmuştur. Bu araştırma sonucunda ulaşılan
bulgular, hükümetin savaş dönemi besin maddelerinin karneye
bağlanması konusundaki politikalarının belirlenmesinde kullanılmıştır.
• ABD, 1941 yılının sonunda resmen savaşa girdikten sonra çok sayıda ünlü
antropolog, Savaş Bilgileri Bürosu’na kültürel veriler sunarak savaş
çabalarına katkıda bulunmuştur. Geoffrey Gorer, Margaret Mead, Ruth
Benedict vd. tarafından gerçekleştirilen ulusal karakter çalışmaları, federal
Amerikan Antropoloji
Birliği, 1941 yılında bir hükümet tarafından ittifak hâlinde bulunulan uluslarla olduğu gibi
açıklama yayımlayarak savaşılan uluslarla -Almanlar, İtalyanlar ve Japonlarla- da ilişkiler kurulması
tüm üyelerin, beceri ve konusunda önemli kararların alınmasına yardımcı olması amacıyla
bilgilerini savaşın kullanılmıştır.
başarılı bir şekilde • Savaş yıllarında antropologların belki de en bilinen (ve en tartışmalı)
sonlandırılması
katkısı, Japon kökenli Amerikalıların Batı sahillerine yeniden
amacıyla kullanmasını
savunmuştur. yerleştirilmesine ilişkin olarak yaptıkları çalışmalardır. Conrad Arensberg,
Alexander Leighton ve Edward Spicer gibi antropologlar bu kamplarda
hem araştırmalar yapmış hem de Japon kökenli Amerikalılar ile hükümet
yöneticileri arasında bağlantılar kurmuştur. Bu antropologların mesleki
etikleri sorgulanmış olsa da (Bazı meslektaşları onların yasa dışı, ahlaka
aykırı ve insancıl olmayan bir süreci desteklediklerini düşünmüştür.) bu
antropologlar, kendilerinin daha insancıl olmayan bir süreci daha iyi bir
hâle getirmeye yardımcı olacak şekilde süreçte yer aldıkları kanaatindedir.
1950 ve 1960’larda uygulamalı antropoloji
İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde uygulamalı antropoloji gelişimini
sürdürmekle birlikte bu gelişme farklı bir şekilde ve savaş yıllarındaki şevk
olmaksızın meydana gelmiştir. Önde gelen ABD’li antropologların çoğu savaş
sırasında becerilerini hükümetin hizmetinde kullanmış olsa da 1950 ve 1960’larda
uygulamalı antropoloji ile akademik antropoloji arasında daha fazla farklılık
gelişmiştir. Bu durum büyük oranda savaş sonrası yıllarda yükseköğretim
konusunda o ana kadar hiç şahit olunmamış düzeyde gelişmelerin yaşanmasının
bir sonucudur.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 5


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Yükseköğretimdeki ani gelişme sonucu ortaya çıkan üniversitelerde


personel eksikliği doktorasını yeni bitirmiş insanların antropoloji bölümlerinde
öğretim/araştırma pozisyonlarına girmesine neden olmuştur. Savaş sonrası
akademik pozisyonların elverişli olmasına ek olarak hükümet kurumlarında işe
girmeye yönelik ilgisizlik McCarthycilik politikaları, soğuk savaş ve Vietnam
çatışması etrafındaki ulusal politikalara ilişkin giderek artan düş kırıklığını daha da
hızlandırmıştır. Kuşkusuz bunun sonucu, çok sayıda antropoloğun ilgisini
uygulamalı konular, sorunlar yerine yeniden daha kuramsal sorunlara yöneltmesi
olmuştur.
1950 ve 1960’larda akademik antropolojinin bu şekilde hızla gelişmesi,
uygulamalı antropolojinin ortadan kalkmasına yol açmamıştır. Ancak savaş sonrası
dönemlerde uygulamalı antropolojinin uygulamaya sokulması açısından çeşitli
önemli değişiklikler ortaya çıkmıştır. İlk olarak 1930 ve 1940’larda antropologların
oynadığı nispeten kısıtlı araştırmacı/danışman rolü daha fazla uygulama ve
müdahale içerecek şekilde önemli ölçüde genişlemiştir. Van Willigen’e göre
“sadece bilgi vermek ve kimi zamanda tavsiyelerde bulunmak yerine antropologlar
İkinci değişim, ilk sorunları çözüme ulaştırma konusunda giderek artan ölçüde sorumluluk almaya
değişimle yakından başlamıştır.”
ilişkilidir ve uygulamalı
İkinci değişim ise ilk değişimle yakından ilişkilidir ve uygulamalı
antropologların kendi
değerlerini nasıl ele antropologların kendi değerlerini nasıl ele alacakları sorusu üzerinde
alacakları sorusu odaklanmaktadır. 1950’lerden önce antropologların çoğu, “değer yargısından
üzerinde uzak” bir bakış açısına bağlıydı. Söz konusu antropologlar değer yargılarının
odaklanmaktadır. çalışmalarına sirayet etmesinden kaçınmışlardı. Bilimsel nesnelliklerini sürdürme
çabasına giren erken dönem uygulamalı antropologlar hangi politikaların izlenmesi
gerektiği konusunda herhangi bir tavsiyede bulunmaktan uzak durmuştur. Ancak
savaş sonrası dönemde bazı uygulamalı antropologlar, kişisel değerleri kişinin
yaptığı çalışmalardan ayırmanın olanaksızlığı nedeniyle uygulamalı antropologların
kendi değer konumlarını açık hâle getirmek suretiyle müşterilerine yönelik
hedefler oluşturma konusunda kendilerini serbest hissedebileceklerini
savunmuştur.

•1950’li yıllarda uygulamalı antropologların bu büyük oranda genişlemiş


rolleri, iki projeden örnekler verilerek açıklanabilir. Bu projelerden ilki,
Lowa’daki yerli Amerikalı grubu, diğeri ise Perulu köylüleri
Örnek

kapsamaktadır. İlk projede, Sol Tax yönetimindeki Chicago


Üniversitesinden altı adet lisans öğrencisi, Fox Kızılderililerinin kültürleri
hakkında araştırma ve müdahale içeren bir program olan Fox Projesi’nde
yer almıştır. Daha geniş çaplı toplumla olan ilişkilerinden kaynaklanan
Fox Kızılderililerinin karşılaştığı sorunların çoğunda projeye katılanlar bu
kişilere kendine güven kazandırmak ve kendi hayatlarının kontrolünü
daha fazla ellerine almalarını sağlamak üzere tasarlanan yetişkin eğitimi
programları, esnaf projeleri ve burslar gibi bazı yeni uygulamalar
sunmuştur.

1950’lerdeki antropolojik müdahaleye ilişkin bir diğer örnek Cornell,


Üniversitesinden Allan Holmberg ve arkadaşları tarafından yönetilen Vicos

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 6


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Projesi’dir. Bu beş yıllık deneysel proje, Peru Yerli İşleri Enstitüsü ile ortaklaşa
yürütülmüş ve üretken olmayan ve bağımlı köylülerin çalıştığı büyük tarlaların
oluşturduğu toplumun ekonomik bakımdan üretken ve kendi kendine yeten bir
topluma dönüştürülmesine odaklanmıştır. Antropologlar ve teknisyenlerin dikkatli
danışmanlığı altında bir dizi yenilik geliştirilmiştir. Bu yenilikler kapsamında yeni
tarım teknolojisi (tohumlar, gübreler, böceklerin ilaçlanması, vb.), eğitim
programları, okulda sıcak öğle yemeği verilmesine ilişkin program ve kadınlar için
dikiş programları yer almıştır.
Bu yeniliklere ilişkin köylü çiftçiler arasındaki geleneksel şüpheler derece
derece azalmış ve çiftçiler güçlendirilmiştir. Bunun sonucu olarak da çiftçiler
sorunlarına toplumsal çözümler bulmaya başlamıştır. Projenin sona ermesiyle
birlikte aile gelirinde, sağlık standartlarında ve eğitimde önemli iyileşmeler
1970 ve 1980’lerde meydana gelmiştir. Vicos Projesi’nin belki de en önemli sonucu şu olmuştur:
Angrosino’nun (1976)
Toplumda yaşayan aileler şimdi tarlalarda kiracı olarak çalışmak yerine toprağın
yeni uygulamalı
sahipliğini elde etmiştir. Dolayısıyla Vicos Projesi, planlanan toplumsal ve
antropoloji olarak
adlandırdığı bir dönem ekonomik değişimlerin uygulamalı antropologlar ile yerel idareciler ve yerel halk
yaşanmıştır. arasındaki ortaklaşa çabalarla meydana getirildiği bir kalkınma modeli projesi
olarak işlev göstermektedir.

1970 ve 1980’lerde uygulamalı antropoloji


1970 ve 1980’lerde Angrosino’nun (1976) yeni uygulamalı antropoloji
olarak adlandırdığı bir dönem yaşanmıştır. Bu dönemde yeni uygulamalı
antropoloji, akademik kampüslerden uzakta kamu hizmet kurumları için sözleşmeli
olarak yapılan çalışmalarla nitelendirilmektedir. 1950’li ve 1960’lı yılların çoğu
uygulamalı antropoloğu, kısa dönemli uygulamalı projelerde yer alan
akademisyenlerdi. Yeni uygulamalı antropologların çoğu ise akademisyen değildi,
ilgili kuruluşlarda tam zamanlı çalışan kişilerdi.
Bu gelişimsel evre, büyük oranda antropoloji bilim dalı dışında meydana
gelen iki önemli eğilimin sonucu olmuştur. İlk olarak son on yıldır akademik işlere
yönelik piyasa daralmıştı. 50’li ve 60’lı yıllarda bol olan bu işler, 70 ve 80’li yıllarda
azalmıştır. Yeni uygulamalı antropolojiye katkıda bulunan ikinci etmen kültürel
antropologlar tarafından etkili şekilde gerçekleştirilebilecek olan politika
araştırmalarını zorunlu hâle getiren federal yasal düzenlemelerdeki artıştır.

•Ulusal Tarihi Koruma Eylemi (1966), Ulusal Çevre Politikası Yasası


(1969), Yabancı Destek Yasası (1973) ve Toplum Gelişimi Yasası (1974)
Örnek

kültürel yapıda politika araştırmaları yapılmasına zemin hazırlamıştır. Bu


iki etmenin sonucunda (daha az sayıda akademik iş olanağı olması ve
daha fazla araştırma fırsatı olması) 70’lerde ve 80’lerde antropolojide
doktora yapmış olan kişilerin üniversite dışı işlerde çalışması artış
göstermiştir. Bu eğilim, uygulamalı antropolojide çeşitli yüksek lisans
programlarının gelişmesi, Washington Bölgesi Profesyonel
Antropologlar Birliği (WAPA) gibi uygulamalı antropologların mesleki
örgütlenmelerinin artması ile kendini göstermiştir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 7


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Uygulamalı Antropolojinin Sorunları


Antropologlar, neredeyse her zaman üzerinde çalışma yaptıkları insanlara
dikkat etmektedir. Onlara göre geride kalan aileleri ve arkadaşları için olduğu gibi
bu insanlar için de endişelenmemek zordur. Örneğin alan çalışması yapılan yerdeki
Antropologlar,
ailelerin çoğu tıbbi bakımla ortadan kaldırılması mümkün olan hastalıklar
neredeyse her zaman
üzerinde çalışma nedeniyle bebeklerinin çoğunu yitirdiklerinde antropologlar için bu olaydan
yaptıkları insanlara üzüntü duymamak zordur. Alan çalışması yapılan yerde antropologların
ilişkin endişeler arkadaşları hâline gelen insanların kaynaklarına ya da gururlarına zarar verme
taşımaktadır. Onların tehdidi barındıran dış politik ve ekonomik çıkarlar söz konusu olduğunda
alanda birlikte antropologların bunlara aldırış etmemesi de zordur. Üstelik antropologlar
yaşadıkları insanları
genellikle modern kolonileştirme ve emperyalizm dünyasında dezavantajlı
korumaya çalışması
şaşırtıcı değildir. durumda olan insanlar üzerinde çalışmalar yapmaktadır. Dolayısıyla onların alanda
birlikte yaşadıkları insanları korumaya çalışması şaşırtıcı değildir.

Planlanan değişikliğin etkilerinin belirlenmesinde karşılaşılan


zorluklar
Teklif edilen bir kültürel değişikliğin uzun dönem sonuçlarının açık bir
şekilde zararlı olduğu durumlarda antropologlar söz konusu toplumdaki insanlar
istekli olsalar bile değişimin topluma getireceği maliyete değip değmeyeceğini
belirleyebilir. Buna göre antropologlar programın uygulamadan çekilmesi yönünde
tavsiyede bulunabilir. Örneğin Sudan’ın Gezira bölgesinde tarım üretimi yetersiz
sulama nedeniyle her zaman son derece düşük düzeyde olmuştur. Bu nedenle
Planlı kültürel tarım mahsullerinde artış yaratmak üzere yoğun bir sulama programı teklif
değişikliklerin bir diğer edilmiştir. Program uygulamaya sokulmuş ve mahsul büyük oranda artmıştır.
talihsiz, ancak son Ancak insanların yaşadığı yerlere yakın bölgelerde su miktarının artması ve yerel
derece yaygın yan etkisi halkın bu sularla bağlantısının artışı nedeniyle önemli ölçüde sağlığa zararlı
yeme alışkanlıklarında
koşullar ortaya çıkmıştır. Nadiren öldürücü olan ancak kurbanlarını büyük oranda
meydana gelen
güçsüzleştiren Bilharziasis adı verilen parazitlerin neden olduğu bir hastalık sulama
bozulmalardır.
kanalları yapılmadan önce Sudan’da sadece bazı dönemlerde görülmüştür. Su
kanalları yapıldıktan sonra ise çocukların yaklaşık % 80’i hastalığa yakalanmıştır.
Bir alanda su miktarı ne denli fazla olursa Bilharziasis taşıyan organizmanın
beslenme olanakları da o ölçüde artmaktadır. Ayrıca popülasyonun daha fazla bir
kısmı bu suya yakın yerlerde çalıştığı için hastalık artış göstermiştir. Hastalık
döngüsüne -paraziti taşıyan salyangozlar ortadan kaldırılarak- son verilinceye
kadar tarım mahsullerini sulama programına ara verilmesine karar verilmiştir.
Planlı kültürel değişikliklerin bir diğer talihsiz, ancak son derece yaygın yan
etkisi yeme alışkanlıklarında meydana gelen bozulmalardır. İnsanlar belli yabancı
gıdaların yerel ürünlerden daha fazla besin değerine, prestije ya da tada sahip
olduğuna ve dolayısıyla bunların daha istendik olduğuna ikna olduktan sonra bu
yeni besin maddelerini yeterince alamayacaklarını fark etmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 8


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

•Haiti’de ve Batı Afrika ülkelerinde tarlalarda gerçekleştirilen


çalışmalar, geleneksel olarak şarkılar söyleyerek ve davullar

Örnek
çalarak eğlenen çok sayıda insandan oluşan gruplar tarafından
yapılmaktadır. Müzik, insanların üretkenliğinin artmasına
yardımcı olmakta ve son derece önemli toplumsal eğlenme
imkânı sunmaktadır. Ancak paranın ekonomik sisteme girmesiyle
birlikte toprak sahiplerinin tarlada çalışan herkese para ödemesi
gerekmiş ama onlar müzisyenlere para ödemeye
yanaşmamışlardır. Dolayısıyla uzun süredir var olan bir gelenek
sona ermiştir.

Hızlı kültürel değişim çoğunlukla köylere ayrılma ve bölümlere ayrılmada


artışla birlikte meydana gelmektedir. Çok sayıda gelişmekte olan ülkede kırsal
bölgelerde yaşayanlar, komşularından birinin yeni bir tuvalet ya da giysi almasına
şiddetle karşı çıkmaktadır çünkü paylaşma ve karşılıklılık ile ilgili geleneksel
kuralları sonucunda bu kişiler, insanların komşularından bir şey almadan
zenginleşemeyeceklerini düşünmektedir. Tüm bu örneklerin de göstermiş olduğu
gibi bir değişikliğin faydaları konusunda karar vermek, sonuçları önceden
öngörülebilmesi gereken ve sorumluluk gerektiren hassas bir durumdur.

Planlanan değişimlerin kurumsallaştırılmasına ilişkin zorluklar


Kültürel bir yeniliğe ilişkin girişimde bulunmadan önce yeniliği getiren
kişiler, hedef toplumun teklif edilen değişikliklerin faydalarının farkında olup
olmadığı belirlenmelidir. Bu konuda bir farkındalığın olmaması mevcut sorunların
çözülmesinin önünde geçici engeller teşkil edebilir. Örneğin sağlık çalışanları,
insanları su sistemlerindeki yanlışlıklar nedeniyle hasta olduklarına ikna etme
konusunda çoğunlukla zorluk yaşamaktadır. Çok sayıda insan hastalığın su gibi bir
Hızlı kültürel değişim
çoğunlukla köylere şeyle bulaşacağına inanmamaktadır. Diğer örneklerde hedef popülasyon
ayrılma ve bölümlere mükemmel bir şekilde problemin farkındadır. Buna ilişkin bir örnek 1960’larda aile
ayrılmada artışla planlama yöntemleri sunulan Tayvanlı kadınlarla ilgilidir. Kadınlar istediklerinden
birlikte meydana ya da bakabileceklerinden daha fazla sayıda çocukları olduğunu biliyorlardı ve
gelmektedir. doğum oranlarını kontrol etmeye istekliydiler. Bu programa hiçbir direniş
göstermediler. Bu kadınlara sadece uygun araçlar ve talimatlar verilmiş ve doğum
oranları, hızlı bir şekilde daha istendik ve yönetilmesi daha mümkün düzeylere
gerilemiştir.

Hedef popülasyonun değişime direnmesi


Bir hedef popülasyon, teklif edilen bir değişikliğin muhtemel faydalarının
farkında olduğunda bile yerel halkın bir yeniliği kabul etmesini ya da davranışlarını
değiştirmesini sağlamak her zaman kolay değildir. Ayrıca hedef popülasyon
tarafından reddedilen yeniliğin bir faydası yoktur. Değişikliğin kabulü ya da reddi
konusunda belirsizlik olması nedeniyle planlanan değişiklikleri içeren bir projenin
gelecekte başarılı mı yoksa başarısız mı olacağını tahmin etmek genellikle zordur.
Bu nedenle planlı kültürel değişimlerin hedefi iki açıdan değerlendirilebilir:

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 9


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

• Planlı kültürel değişimler, her zaman fiziksel ortamda ve insanların


davranışlarında değişiklikler yaratılmasını amaçlar. Çevresel değişimler,
çoğunlukla ulusal kalkınma ve modernizasyonun temeli olarak görülür ve
fiziksel hedeflere ulaşılması bir projenin başarıyla tamamlanması anlamına
gelir.
• Davranışta meydana gelen uygun değişiklikler, çevresel değişikliklere eşlik
etmezse projenin faydalı olup olmadığı kuşkulu hâle gelir.
Davranışta meydana Başka bir ifadeyle, bir projenin hedefi, bir tür yeni binalar inşa etmek
gelen uygun
olduğunda sadece bu binaların inşa edilmesi projenin başarılı olarak görülmesi için
değişiklikler, çevresel
yeterli değildir. Söz konusu binalar kullanmaları hedeflenen insanlar tarafından
değişikliklere eşlik
etmezse projenin kullanılmalıdır.
faydalı olup olmadığı
kuşkulu hâle gelir.
•Tarımsal genişleme kurumu tarafından sunulan melez mısır
tohumunu yetiştirdikten yıllar sonra Arizona’daki İspanyol
Örnek

asıllı Amerikalı çiftçiler aniden bu tohumu kullanmaktan


vazgeçmiş ve eski tohumlarını kullanmaya başlamışlardır.
Projenin başarısızlığa uğrama nedeni, çiftçilerin eşlerinin yeni
mısırdan tortilla ekmeği yapmanın son derece zor olduğunu
görmeleri ve eski mısır türünün verdiği lezzeti tercih
Kültürel engeller,
etmeleridir.
yeniliğin kabul
edilmesine engel olan
paylaşılan davranışlar, Bir toplumun planlanan kültürel değişikliklere direniş göstermesi
tutumlar ve inançlardır. çoğunlukla planlamacıların nadiren tahmin ettiği etmenlerden kaynaklanmaktadır.
Yeniliği betimlemede kullanılan çeşitli sembolleri anlamama gibi. Bizler için
tamamen belirsiz gelen semboller bile çeşitli insanlar tarafından pek çok farklı
şekilde yorumlanabilir. Örneğin çok sayıda ABD yabancı yardım programında iki eli
arkadaşça birbirini tutmuş şekilde gösteren sembol, çeşitli yerel projelerdeki
amacın tamamen onurlu, hatta arkadaşça olduğunu göstermek üzere kamyonların
üzerlerinde, duvarlarda ve görülebilir diğer yerlerde kullanılmaktadır. Açıkçası
sembolü tasarlayan kişiler, bu sembolün farklı bir şekilde yorumlanacağı bir
durumla karşılaşmamaktadır. Ancak belli bölgelerde bu sembol, Amerikalıların
sadece yerel halkı köleleştirmek üzere diğer ülkelere gittiğinin bir kanıtı olarak
görülmektedir (Çünkü eller zıt yönlerden gelmektedir.). Tayland’daki yerel halk
için bu sembol manevi dünyayı ifade etmektedir çünkü gerçek hayatta bedenden
ayrılmış eller yoktur.
Planlanmış değişimlerin kabul edilmesi, toplumsal etmenlere de bağlı
olabilir. Yapılan araştırmalara göre değişikliklerin kabul edilmesi, eğer değişikliği
gerçekleştiren kuruluşlar/kişiler ve değişiklikleri benimseyecek olan hedef ya da
popülasyon kitle toplumsal bakımdan benziyorsa daha olasıdır. Ancak değişimi
gerçekleştiren kuruluşlar/kişiler etkilemeye çalıştıkları insanlardan daha üst bir
toplumsal statüye ve daha fazla eğitime sahip olabilir. Değişikliği uygulayan
kuruluşlar daha üst statüye sahip bireylerle daha fazla çalışabilir, çünkü bu kişilerin
yeni fikirleri kabul etmesi daha olasıdır. Eğer alt statüden bireylere de erişilmesi
gerekiyorsa alt statüden gelen değişim kuruluşlarının görevlendirilmesi gerekir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 10


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Yerel etkileme kanallarının bulunması ve kullanılması


Kültürel bir değişim içeren bir proje planlanırken proje idarecisi, hedef
popülasyondaki normal etkileme kanallarının neler olduğunu belirlemelidir. Çoğu
toplumda önceden kurulmuş olan iletişim ağları ile rehberlik etmesi ve
yönlendirmesi için başvurulan son derece prestijli ya da etkili kişiler
20. yüzyılın büyük bulunmaktadır. Bu tür etkileme kanallarına ilişkin bir anlayışa sahip olunması, bir
bölümünde uygulamalı değişiklik programının bölgeye nasıl sunulacağına ilişkin karar verilmesine yönelik
antropolojinin nispeten süreçte son derece faydalıdır. Ayrıca hangi etkileme kanalının bilgi verme ve
olumsuz bir imajı değişikliklerin kabul edilmesini sağlamada hangi zamanlarda ve ne tür durumlarda
olmuştur. diğer etkileme kanallarına oranla daha etkili olacağının mümkün olduğunu bilmek
de faydalı olacaktır.

Uygulamalı antropolojinin imajı


Yerleşik antropoloji ile uygulamalı antropolojinin birlikte geliştiklerini
söylemek, bunların alanda eşit statüye sahip olduklarını ileri sürmek anlamına
gelmemektedir. 20. yüzyılın büyük bölümünde uygulamalı antropolojinin nispeten
olumsuz bir imajı olmuştur. Bunun nedeni, büyük oranda uygulamalı
antropolojinin erken dönemde kolonileşme ile ilişkilendirilmesidir. Özellikle
İngilizler olmak üzere koloni güçlerinin büyük bölümü yerel halkların idaresini
kolaylaştırmaya yardımcı olmaları için antropologları görevlendirmiştir. Bu
antropologlar tarafından yapılan çalışmalarda ulaşılan bulgular, yerel halkın
ihtiyaçlarıyla her zaman aynı örtüşmeyen koloni idarecilerinin ihtiyaçlarının
giderilmesi için kullanılmıştır. Koloni idaresiyle girdiği bu ilişki nedeniyle
uygulamalı antropoloji kuşkulu etik standartlar içeren bir bilim dalı olarak
görülmüştür.
Daha genel anlamda bazı antropologlar uygulamalı antropolojinin kültürel
görecelilikle uzlaşmalarını gerektireceğini düşündükleri için uygulamalı
antropolojiyi reddetmiştir. Savundukları şekilde kültürel göreceliliğe bağlı olan bir
kişi insanların kültürlerini nasıl değiştirebilecekleri konusunda nasıl önerilerde
bulunabilir? Son zamanlara kadar uygulamalı antropoloji çok sayıda antropolog
tarafından tam olarak meşru olmayan bir alan olarak değerlendirilmiştir. Örneğin
bu konuda yorumda bulunan Angrosino (1976: 3) şu görüşü ileri sürmüştür:
“Aristokrat bir ailenin ödemelerine devam etmek amacıyla ticarete girmesi gibi
uygulamalı antropologlar da bilim dallarının erdemini basitleştirmekteydi.”

Etnosentrizm sorunu
Planlanan değişiklikleri uygulayacak olan kişiler ayrıca kendi etnosentrik
yaklaşımlarından kaynaklanan sorunlara karşı da kendilerini savunmak zorundadır.
Bu kişilerin çoğu Amerika’da ve Amerikan kurallarına göre eğitim almış
Kültürlerarası bir olduğundan çoğunlukla uygun olsun ya da olmasın çalışma yaptıkları tüm
ortamda çalışmak, ülkelerde Amerikan davranış tarzını yerleştirerek projelerinin başarılı olmasını
antropologlar için çeşitli
sağlamaya çalışmaktadır. Kültürel değişkenliklere bu şekilde duyarlı olunmamasına
iletişim risklerini
beraberinde ilişkin bir örnek İran’daki bir grup insana yönelik olarak sağlık koşullarını
getirmektedir. iyileştirmek için duşlar tasarlayan “teknik uzman”ın faaliyetleridir. Bu uzman, bu
bölgedeki erkeklerin diğer erkekler tarafından bile olsa çıplakken başka kişiler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 11


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

tarafından görülmekten hoşlanmadığı konusunda bilgi edinmemiştir. Bu bilgiden


yoksun olduğu için yenilikçi uzman, duş bölümleri arasında perde olmayacak
şekilde Amerika’daki tipik erkek yurtlarındaki gibi duşlar tasarlamıştır. Kuşkusuz bu
tasarım, İranlı erkekler tarafından sevilmemiş ve kullanılmamıştır.

İdarecilerle çalışmanın zorlukları


Değişiklikleri uygulamaya sokan kişiler etnosentrizmden kaçınsa ve hedef
popülasyonla uyumlu şekilde çalışsa bile değişiklikleri uygulayan kişiler ile adına
çalıştıkları örgütler arasındaki ilişkiler etkili değişimlerin meydana getirilmesine
engel olabilir. Yaygın bir şekilde değişikliği uygulayan kişiler, değişikliklerin içinde
yer aldığı program ister bir hükümet kurumunun ister bir özel örgütün kapsamına
girsin idari hiyerarşinin en altındadır. Üst yönetim genellikle parayı veren kişilere
yanıt vermek zorundadır ve çoğunlukla değişimi alanda uygulayan kişilerin sahip
oldukları değerlerden farklı değerleri dikkate almaktadır. Dolayısıyla idareciler
değişikliklerin son derece hızlı bir şekilde uygulanmasını isteyebilir ve teklif edilen
değişiklikler hedef popülasyon için en iyi çözüm olmasa bile dışarıdaki kişilere iyi
gözükecek sonuçların alınmasını sağlayabilir. Değişimi uygulayan kişilere
çalışmalarını yapmaları konusunda önemli ölçüde özerklik verilirse başarı olasılığı
daha fazla olacaktır.

Yapılan kültürlerarası hatalar


Kültürlerarası bir ortamda çalışma yapmaya çalışırken antropologlar
çoğunlukla çeşitli iletişim riskleriyle karşılaşmaktadır. Farklı kültürlerde yaşayan
insanların dilleri farklıdır ve bu insanların vücut dilleri de çoğunlukla farklıdır.

•Kulak memesini tutma gibi basit bir işaret farklı kültürlerden


gelen insanlarla çalışırken bir dizi tahmin edilmeyen
Örnek

sonuçlara yol açabilir. Desmond Morris’in (1988: 5) belirttiği


gibi kişinin kulak memesini masumca çekmek beş farklı
Akdeniz kültüründe beş farklı anlama gelmektedir. Bir
İspanyol için bu hareket, “Sen beleşçisin.”, Yunanlı için “Sen
bir korkaksın.”, İtalyan içinse “Kaybol ortalıktan.” demektir.
Sadece bir Portekizli için bu hareketin güzel bir anlamı vardır
ve dolayısıyla bir hakaret olarak yorumlanmaz.

Uygulamalı Antropolojinin Özel Nitelikleri


Antropoloji bilim dalı uygulamalı bir bilim dalı olarak insanlığa neler
sunabilir?
Bu soruya verilecek yanıt büyük oranda incelenen insanlara nasıl
yaklaşıldığına bağlıdır. Bu bağlamda, antropolojinin politik bir bilim olarak
potansiyeline katkıda bulunan özel nitelikleri kapsamında şunlar yer almaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 12


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Katılımcı gözlem
20. yüzyıl antropolojisinin en belirgin özelliği olan doğrudan alanın
gözlenmesi ikincil bilgi kaynakları temel alınarak ulaşılması muhtemel toplumsal-
kültürel gerçeklikler hakkında daha eksiksiz bir anlayış geliştirilmesini sağlayabilir.
Ayrıca katılımcı gözlemden faydalanılan bir araştırma gerçekleştirirken gelişen
yakın ilişkiler uygulamalı projenin yürütülmesi sırasında da temel alınabilir.

Bütüncül bakış açısı


Antropolojinin bu ayırt edici özelliği, birden fazla değişkene bakılmasını ve
insanların yaşadıkları sorunların tarihsel, ekonomik ve kültürel bağlamlarda
görülmesini gerekli kılmaktadır. Bu kavramsal yönelim bize toplumsal-kültürel
sistemin çeşitli bölümlerinin birbiriyle bağlantılı olduğunu ve sistemin bir
bölümünde meydana gelen değişimlerin sistemin diğer bölümlerinde de
değişimlere neden olabileceğini göstermektedir. Bütüncül yaklaşım ayrıca kısa ve
uzun dönemli olacak şekilde sorunlara bakılmasını da teşvik etmektedir.

Bölgesel uzmanlık
Son zamanlarda uzmanlaşmaya yönelik bir eğilim sergilemelerine rağmen
çok sayıda kültür antropoloğu “kültür uzmanı” olarak işlev görmeye devam
etmektedir. Örneğin Zambiya’da doktora araştırmasını yapan bir kültür
antropoloğu daha sonra alan çalışmaları yapmak üzere bu ülkeye sık sık gelecektir.
Dolayısıyla kültürel bir bölgeyle uzun dönem ilişkide olunması sonucunda
antropologlar politika yapan kişilerin çoğunda bulunmayan derinlemesine coğrafi
bilgiler sunabilecektir.

Toplumdaki insanların bakış açısıyla davranışların incelenmesi


Genel olarak antropolojide ve özellikle de uygulamalı antropolojide yer
alan önemli bir görüşe göre projenin bürokratları ile yerel halk arasında dilsel ve
kültürel farklılıklar mevcuttur. Projenin ortamı, ister Zimbabwe’deki tarımsal
kalkınma planı olsun ister Detroit’teki bir kent hastanesi olsun isterse Peru’nun
Her bir antropoloğun
aldığı eğitimin hayati bir kırsal kesimlerindeki bir sınıf olsun uygulamalı antropolog projeye yerel halkın
parçası olan kültürel bakış açısını taşır. Buna antropologlar emik bakış açısı adını vermektedir.
göreceliliğin temel ilkesi Kendilerinin değil yerel halkın zihinsel kategorilerini ve varsayımlarını kullanarak
hoşgörünün bu bakış açısını benimseyen antropologlar programı planlayanlara ve idarecilere
artırılmasıdır. planlanan değişim programının sonuçlarını ciddi şekilde etkilemesi muhtemel
stratejik bilgiler verebilir.

Kültürel görecelilik
Her bir antropoloğun aldığı eğitimin hayati bir parçası olan kültürel
göreceliliğin temel ilkesi hoşgörünün arttırılmasıdır. Hoşgörü, karmaşık örgütlerde
çalışan uygulamalı antropologlar için özellikle gerekebilir. Örneğin kültürel
görecelilik bakış açısından kaynaklanan hoşgörü sınıf ayrımlarıyla karşı karşıya
gelen ve çalışılan karmaşık örgütlerde (hastane, okul sistemleri vb.) bulunan
insanlarla ilişki kurması gereken antropologlara yardımcı olabilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 13


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Yukarıda adı geçen antropolojinin beş özelliği, bu bilim dalının politik bir
bilim dalı olarak etkisini açık bir şekilde artırabilir. Ancak diğer bilim dallarıyla
karşılaştırıldığında antropolojinin toplumsal sorunların çözümünde sahip olduğu
etkiyi kısıtlayan bazı olumsuz yönleri de mevcuttur. Bu yönler üç maddede
özetlenebilir:
• Antropologlar henüz zaman açısından etkili araştırma yöntemleri
geliştirememiştir; antropolojide en önde gelen veri toplama tekniği olan
katılımcı gözlem genellikle bir yıl ya da daha uzun bir süre inceleme
yapılmasını gerektirmektedir ve özellikle uygulamalı değişim
programlarının daha hızlı gelişen zaman planlamalarına uygun bir teknik
değildir.
• “İnsanları” koruma çabasıyla antropologlar çoğunlukla ön yargılar
geliştirmektedir ve bu tür ön yargılar da antropologların yerel halkın
çıkarları ile projeyi idare eden kişilerin çıkarları arasında bir denge
oluşturmaktan alıkoymaktadır.
• Nitel araştırma yöntemleri konusunda güçlü geleneklere sahip olan
antropologlar, son zamanlarda nicel yaklaşımlar kullanmaya başlamış olsa
da, nicel verilerin kullanılması konusunda nispeten yetersiz kalmaktadırlar.

Uygulamalı Antropologların Özel Rolleri


Uygulamalı antropologlar ayrıca Van Willigen (1986: 3-6) tarafından
betimlenmiş olan bir dizi özel rol de üstlenmektedir:
Politika Araştırmacısı: Uygulamalı antropologların oynadığı muhtemelen
en yaygın olan bu rol, politika yapan kişilerin en bilgili şekilde politik kararlar
vermesini sağlamak için kültürel verilerin bu kişilere ulaştırılmasını içermektedir.
Değerlendirmeci: Yine yaygın olan bu rolde değerlendirmeciler araştırma
konusunda sahip oldukları becerileri bir program ya da politikanın hedeflerine ne
Uygulamalı ölçüde ulaşacağını belirlemek üzere kullanmaktadır.
antropologlar ayrıca Etki Değerlendirmecisi: Bu rol, belli bir projenin, programın ya da
Van Willigen (1986: 3-6)
politikanın yerel halk üzerindeki etkisinin ölçülmesini ya da değerlendirilmesini
tarafından betimlenmiş
olan bir dizi özel rol de gerektirmektedir. Örneğin etki değerlendirmecisi rolünü yerine getiren antropolog
üstlenmektedir. Federal Demiryolu İnşaatı projesinin demiryolunun geçeceği bölgede yaşayanlar
üzerinde yol açması muhtemel sonuçları belirleyebilir.
Planlamacı: Oldukça yaygın olan bu rolde uygulamalı antropolog etkin bir
çeşitli programların, politikaların ve projelerin tasarlanmasında yer almaktadır.
Araştırma Analizcisi: Bu rolde uygulamalı antropolog araştırmada ulaşılan
bulguları yorumlayarak politika yapan kişilerin, planlamacıların ve idarecilerin
kültürel açıdan duyarlı kararlar vermesini sağlayabilir.
İhtiyaç Değerlendirmecisi: Bu rol kapsamında teklif edilen bir programa ya
da projeye ihtiyaç olup olmadığını önceden belirlemek üzere tasarlanan özel bir
araştırma türü gerçekleştirilir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 14


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Eğitimci: Bu rol temelde bir eğitim rolüdür. Bu rolü üstlenen uygulamalı


antropolog, belli halklar konusunda kültürel bilgiler toplayarak bu bilgileri
kültürlerarası durumlarda çalışmaları beklenen farklı gruplara vermektedir
(Örneğin Suudi Arabistan’da ABD büyükelçilik binasını iki yıl çalışarak inşa etmesi
beklenen ABD’li mühendislerin Suudi Arabistan’ın kültürel ortamı konusunda daha
bilinçli olmalarının sağlanması amacıyla eğitilmeleri).
Savunmacı (Müdafi): Nadiren rastlanan bu rolde belli insan grupları etkin
şekilde savunulmaktadır. Genellikle en azından bir ölçüde politik eylem içeren bu
rol, çoğunlukla diğer rollerle ortaklaşa bir şekilde gerçekleştirilmektedir.

Hem uygulamalı Bilirkişi: Genellikle bu rol kısa dönemli olarak üstlenilmektedir ve yasal
antropologlar hem de belgeler ya da doğrudan yeminli şahitlik yoluyla yargı sürecinin bir parçası olarak
kuramsal antropologlar kültürel bakımdan ilgili araştırma bulgularının sunulmasını içermektedir.
olmak üzere tüm alan
antropologları İdareci/Yönetici: Belli bir projenin idari sorumluluğunu taşıyan bir
kendilerini çeşitli ve uygulamalı antropolog bu özel rolü üstlenmiş demektir.
karmaşık toplumsal
Kültür Komisyoncusu: Bu rol kapsamında uygulamalı antropolog bir
durumlarda
bulmaktadır. yandan program planlamacısı ile idareciler arasındaki bağlantıyı sağlar, diğer
yandan da yerel etnik toplumlarla bağlantıyı gerçekleştirir.
Bu özel roller birbirlerinden tamamen farklı değildir. Çoğunlukla görüldüğü
gibi uygulamalı antropologlar aynı çalışmanın parçaları şeklinde bu rollerden ikisini
veya daha çoğunu aynı anda üstlenmektedir. Örneğin politika araştırmacısı
rolünün bir parçası olarak uygulamalı antropolog aynı zamanda bir programa
başlamadan önce ihtiyaç değerlendirmecisi, program sonuçlandırıldıktan sonra ise
değerlendirmeci olarak görev alabilir.

Uygulamalı Antropolojinin Etiği


Hem uygulamalı antropologlar hem de kuramsal antropologlar olmak
üzere tüm alan antropologları kendilerini çeşitli ve karmaşık toplumsal durumlarda
Profesyonel etik bulmaktadır. Çünkü bu antropologlar farklı rol ilişkilerinde insanlarla
konusundaki kaygılar çalışmaktadır. Söz konusu antropologların; katılımcılarına, bilim dallarına,
antropologlar arasında antropolojiden ve antropoloji dışındaki alanlardan meslektaşlarına,
yeni bir konu değildir. hükümetlerine, çalışma yaptıkları toplumların hükümetlerine ve kendi
çalışmalarına mali destek veren kuruluşlara karşı sorumlulukları bulunmaktadır.
Uygulamalı antropologlar daha karmaşık durumlarda çalışmak
zorundadırlar. Çünkü yaptıkları çalışmalar çoğunlukla yerel halkın kültüründe ya da
toplumsal yapısında bir tür değişimin ortaya çıkışını kolaylaştırmayı
amaçlamaktadır. Amerikan Antropoloji Birliğinin “etik” konulu açıklaması şöyledir:
Antropologların birincil sorumluluğu bunları (etik ikilemleri) tahmin etmek ve ne
üzerinde çalışma yaptıkları kişilere ne de mümkün olduğu kadar akademik
topluluklarına hiçbir zarar vermeksizin bu ikilemleri çözüme kavuşturmaktır. Bu
koşulların yerine getirilemediği durumlarda antropoloğun söz konusu araştırmayı
gerçekleştirmemesi önerilmektedir.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 15


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Alan çalışmaları sırasında da birtakım etik problemler ortaya


çıkabilmektedir. Bir meslek olarak antropoloji belli sorumluluk ilkelerini
benimsemiştir. Her şeyden önce antropoloğun ilk sorumluluğu üzerinde çalışma
yapılan insanlara yöneliktir. Bu insanların refahlarını ve onurlarını korumayı
sağlamak üzere her şey yapılmalıdır. Antropologlar ayrıca araştırmalarını okuyacak
insanlara karşı da sorumludur. Mayıs 1971’de Amerikan Antropoloji Birliği
tarafından kabul edilen “Mesleki Sorumluluk İlkeleri”ne göre araştırma sonucunda
ulaşılan bulgular açık ve güvenilir bir şekilde bildirilmelidir. Ancak uygulamalı
antropoloji çoğunlukla bazı hedef popülasyonlarda değişiklikleri planlama ve
uygulama ile ilgilendiği için etik sorumluluklar çok daha karmaşık bir hâl alabilir.
Muhtemelen en önemli etik soru şudur: Hedeflenen değişim gerçekten incelenen
popülasyonun yararına olacak mıdır?

•Siz de uygulamalı antropoloji alanından çalışan


Bireysel
Etkinlik

araştırmacıların etik sorumluluklarını yerine getirmedikleri


durumlarda ortaya çıkabilecek problemleri tespit ediniz.

Uygulamalı Antropolojide Yeni Gelişmeler


“Teknolojik determinizm”in aksine mikro bilgisayarlarla ilgili olarak farklı
bir değişim uygulamalı antropolojide son zamanlarda görülen gelişmelerdir. Bu
alandaki en temel etmen uygulamalı antropologların sayısının artmış olmasıdır.
1960’ların durgun döneminin ardından antropologlar için akademik alanlarda
çalışma olasılığı son derece azalmıştır. Buna karşın çok sayıda antropolog devlet
kurumlarında, şirketlerde ve uluslararası kuruluşlarda işe girmiştir. Uygulama
yapan antropologlara yönelik bölgesel örgütler kurulmuştur ve hızla gelişmekte
Hızlı değerlendirme ya olan Ulusal Uygulamacı Antropologlar Birliği (NAPA) meydana getirilmiştir.
da hızlı etnografik keşif
Akademisyen olmayan bu yeni araştırmacılar nesli yöntem konusuna
değişik biçimlerde
büyük ilgi göstermiştir. Bunun tek nedeni araştırma sonucu elde edilecek ürünlerin
gerçekleştirilebilir.
uygulamacı, politika yapan idarecilere anlamlı gelmesi gerekliliği değildir. 1980’li
yıllarda antropologlar tarafından gerçekleştirilen araştırmalar giderek artan
şekilde Dünya Bankası, UNICEF, Dünya Sağlık Örgütü, çeşitli kamusal ve özel sağlık
kuruluşları, çok disiplinli gelişme programları ve diğer ortamlar tarafından talep
edilir hâle gelmiştir. Uygulama dünyasında araştırmaların hızı çoğunlukla artış
göstermiş, verilere duyulan ihtiyaç artmıştır.

Hızlı etnografik işleyişler

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 16


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Hızlı değerlendirme ya da hızlı etnografik keşif değişik biçimlerde


gerçekleştirilebilir. Ancak bu yöntemsel gelişmelerin başlıca etkisi araştırmanın hızı
ile ilgili değildir. Çeşitli el kitapları, alan envanterleri ve kılavuzlar etnografik alan
Nitel araştırma çalışmasının sırlarını açığına çıkarmayı işaret etmektedir. Buradaki amaç, alanda
yöntemlerinin yeniden yapılan araştırmalarda elde edilen ürün ve süreçlerin programcı kullanıcılara
incelenmesi ve elverişli hâle getirilmesi ve diğer bilim dallarından araştırmacılarla iş birliği
kodlanması yönünde iki yapılmasını sağlamaktır. Aynı zamanda bu konu açısından özel yöntemsel araçlar
farklı eğilim, farklı yöntemlerin test edilmesini ve karşılaştırılmasını olası hâle getirmektedir.
antropologları (ve diğer
Önemli katılımcılardan veri toplanmasına yönelik kılavuzlar araştırma verileriyle ve
araştırmacıları)
zorlamaktadır. nitel araştırmanın diğer stratejileriyle karşılaştırma yapılmasına olanak veren bir
format sunmaktadır.

Nitel verilerin anlaşılması


Nitel araştırma yöntemlerinin yeniden incelenmesi ve kodlanması
yönünde iki farklı eğilim, antropologları (ve diğer araştırmacıları) zorlamaktadır.
Hızlı değerlendirmeye yönelik ilginin artması ve çiftçilik sistemleri araştırmasına,
birincil sağlık bakımı sistemlerine ve diğer kalkınma projelerine yönelik olarak
etnografinin yaptığı diğer katkılar hem kısa dönemli hem de uzun dönemli veri
toplamaya ilişkin belli yaklaşımların gelişmesine katkıda bulunmaktadır. Örneğin
kültürel inanç sistemleri alanında tıbbi antropologlar hastalıklara ilişkin “açıklayıcı
modeller”in sistematik şekilde araştırılmasına yönelik teknikleri gözden
geçirmektedir. Bazı antropologlar, nitel araştırmayı bilimsel olmayan, hatta bilime
ters terimler kullanarak tanımlasa da 1980’lerin başlıca eğilimi nitel materyallerle
ulaşılan sonuçların daha açık, daha belirgin olmasına ve tekrar edilebilme
özelliğinin artırılmasına yönelik olmuştur. Sosyal bilimciler; verilerin, yazıların ve
araştırma fikirlerinin elektronik ortamda paylaşılmasını sağlayan platformlarda
diğer araştırmacılarla ortaklıklar geliştirmiştir. Günümüzde elektronik haber
panoları araştırma materyallerinin alışverişinin yapılmasına katkıda bulunmuştur.
Douglas White tarafından başlatılan World Cultures, ilk elektronik antropoloji
dergisidir. Farklı yerlerde bulunan araştırmacılar arasında nitel ve nicel verilerin
paylaşılması olasılıklarını büyük oranda arttırması nedeniyle elektronik yayıncılığın
gelişimi özellikle önem taşımaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 17


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

•Uygulamalı antropolojinin kökenleri, İÖ V. yüzyılda Herodot’a kadar


dayandırılmaktadır. Bununla birlikte II. Dünya Savaşı sonrasında çağdaş
toplumsal sorunların çözümünde antropolojik verilerin kullanılması
konusunda önemli bir artış görülmüştür. Savaş, antropolojinin uygulamaya
yönelik kullanımları konusunda çok fazla ilgi yaratmıştır.
•II. Dünya Savaşı sonrası dönemde uygulamalı antropoloji gelişimini
sürdürmekle birlikte bu gelişme farklı bir şekilde ve savaş yıllarındaki şevk
olmaksızın meydana gelmiştir. Önde gelen ABD’li antropologların çoğu savaş
sırasında becerilerini hükümetin hizmetinde kullanmış olsa da 1950 ve
1960’larda uygulamalı antropoloji ile akademik antropoloji arasında daha
fazla farklılık gelişmiştir.
•Bu gelişimsel evre, büyük oranda antropoloji bilim dalı dışında meydana
gelen iki önemli eğilimin sonucu olmuştur. İlk olarak son on yıldır akademik
işlere yönelik piyasa daralmıştı. 50’li ve 60’lı yıllarda bol olan bu işler, 70 ve
80’li yıllarda azalmıştır. Yeni uygulamalı antropolojiye katkıda bulunan ikinci
etmen kültürel antropologlar tarafından etkili şekilde gerçekleştirilebilecek
Özet

olan politika araştırmalarını zorunlu hâle getiren federal yasal


düzenlemelerdeki artıştır.
•Antropologlar, neredeyse her zaman üzerinde çalışma yaptıkları insanlara
dikkat etmektedir. Onlara göre geride kalan aileleri ve arkadaşları için olduğu
gibi bu insanlar için de endişelenmemek zordur.
•Teklif edilen bir kültürel değişikliğin uzun dönem sonuçlarının açık bir şekilde
zararlı olduğu durumlarda antropologlar söz konusu toplumdaki insanlar
istekli olsalar bile değişimin topluma getireceği maliyetin değip
değmeyeceğini belirleyebilir.
•Kültürel bir yeniliğe ilişkin girişimde bulunmadan önce yeniliği getiren kişiler
hedef toplumun teklif edilen değişikliklerin faydalarının farkında olup
olmadığı belirlenmelidir.
•Bir hedef popülasyon, teklif edilen bir değişikliğin muhtemel faydalarının
farkında olduğunda bile yerel halkın bir yeniliği kabul etmesini ya da
davranışlarını değiştirmesini sağlamak her zaman kolay değildir. Ayrıca hedef
popülasyon tarafından reddedilen yeniliğin bir faydası yoktur.
•Kültürel bir değişim içeren bir proje planlanırken proje idarecisi, hedef
popülasyondaki normal etkileme kanallarının neler olduğunu belirlemelidir.
•Yerleşik antropoloji ile uygulamalı antropolojinin birlikte geliştiklerini
söylemek, bunların alanda eşit statüye sahip olduklarını ileri sürmek
anlamına gelmemektedir. 20. yüzyılın büyük bölümünde uygulamalı
antropolojinin nispeten olumsuz bir imajı olmuştur. Bunun nedeni, büyük
oranda uygulamalı antropolojinin erken dönemde kolonileşme ile
ilişkilendirilmesidir.
•Planlanan değişiklikleri uygulayacak olan kişiler ayrıca kendi etnosentrik
yaklaşımlarından kaynaklanan sorunlara karşı da kendilerini savunmak
zorundadır. Bu kişilerin çoğu Amerika’da ve Amerikan kurallarına göre eğitim
almış olduğundan çoğunlukla uygun olsun ya da olmasın çalışma yaptıkları
tüm ülkelerde Amerikan davranış tarzını yerleştirerek projelerinin başarılı
olmasını sağlamaya çalışmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 18


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

•Değişiklikleri uygulamaya sokan kişiler etnosentrizmden kaçınsa ve hedef


popülasyonla uyumlu şekilde çalışsa bile değişiklikleri uygulayan kişiler ile
adına çalıştıkları örgütler arasındaki ilişkiler etkili değişimlerin meydana
getirilmesine engel olabilir.
•Kültürlerarası bir ortamda çalışma yapmaya çalışırken antropologlar
çoğunlukla çeşitli iletişim riskleriyle karşılaşmaktadır. Farklı kültürlerde
yaşayan insanların dilleri farklıdır ve bu insanların vücut dilleri de
çoğunlukla farklıdır.
•Uygulamalı antropolojinin politik bir bilim olarak potansiyeline katkıda
bulunan özel nitelikleri kapsamında şunlar yer almaktadır: Katılımcı gözlem,
Özet (devamı)

bütüncül bakış açısı, bölgesel uzmanlık, toplumdaki insanların bakış açısıyla


davranışların incelenmesi ve kültürel görecelik. Antropolojinin beş özelliği,
bu bilim dalının politik bir bilim dalı olarak etkisini açık bir şekilde
artırabilir.
•Uygulamalı antropologlar Van Willigen (1986: 3-6) tarafından betimlenmiş
olan bir dizi özel rol üstlenmektedir. Bu roller şöyle özetlenebilir: politika
araştırmacısı, değerlendirmeci, etki değerlendirmecisi, planlamacı,
araştırma analizcisi, ihtiyaç değerlendirmecisi, eğitimci, savunmacı
(müdafi), bilirkişi, idareci/yönetici, kültür komisyoncusu.
•Alan çalışmaları sırasında da birtakım etik problemler ortaya
çıkabilmektedir. Bir meslek olarak antropoloji belli sorumluluk ilkelerini
benimsemiştir. Her şeyden önce antropoloğun ilk sorumluluğu üzerinde
çalışma yapılan insanlara yöneliktir. Bu insanların refahlarını ve onurlarını
korumayı sağlamak üzere her şey yapılmalıdır. Antropologlar ayrıca
araştırmalarını okuyacak insanlara karşı da sorumludur.
•“Teknolojik determinizm”in aksine mikro bilgisayarlarla ilgili olarak farklı
bir değişim uygulamalı antropolojide son zamanlarda görülen
gelişmelerdir. Bu alandaki en temel etmen uygulamalı antropologların
sayısının artmış olmasıdır.
•Hızlı değerlendirme ya da hızlı etnografik keşif değişik biçimlerde
gerçekleştirilebilir. Ancak bu yöntemsel gelişmelerin başlıca etkisi
araştırmanın hızı ile ilgili değildir. Çeşitli el kitapları, alan envanterleri ve
kılavuzlar etnografik alan çalışmasının sırlarını açığına çıkarmayı işaret
etmektedir.
•Nitel araştırma yöntemlerinin yeniden incelenmesi ve kodlanması yönünde
iki farklı eğilim, antropologları (ve diğer araştırmacıları) zorlamaktadır. Hızlı
değerlendirmeye yönelik ilginin artması ve çiftçilik sistemleri araştırmasına,
birincil sağlık bakımı sistemlerine ve diğer kalkınma projelerine yönelik
olarak etnografinin yaptığı diğer katkılar hem kısa dönemli hem de uzun
dönemli veri toplamaya ilişkin belli yaklaşımların gelişmesine katkıda
bulunmaktadır.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 19


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

DEĞERLENDİRME SORULARI
1. Uygulamalı antropoloji ile “yerleşik” ya da “akademik” antropoloji
arasındaki ilişki için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?
a) 20. yüzyılda iki alan arasında bir ayrım yapılmıştır.
b) Her iki antropoloji türü nadiren birbirinin yerine geçebilir.
c) Uygulamalı antropoloji akademik antropoloji birbirlerine bağımlıdır.
d) Uygulamalı antropoloji akademik faaliyetlere katkıda bulunmuştur.
e) Her iki bilim dalı arasında bir ayrım yapmak gereklidir.

2. “Savaş yıllarında antropologların yaptıkları uygulamaya dönük katkılar çok


geniştir. Çağdaş ‘ilkel’ kültürler arasında çalıştıktan sonra ABD’ye geri
dönen çok sayıda ABD’li antropolog becerilerini kendi toplumlarına
uygulamıştır. Savaş, antropolojinin uygulamaya yönelik kullanımları
konusunda çok fazla ilgi yaratmıştır.” diyen bir antropoloğun, aşağıdaki
savaşlardan hangisini kast ettiği söylenebilir?
a) İkinci Dünya Savaşı
b) Birinci Dünya Savaşı
c) Balkan Savaşı
d) ABD Bağımsızlık Savaşı
e) Kurtuluş Savaşı

3. Yeni uygulamalı antropoloji ile aşağıdakilerden hangisi kastedilmektedir?


a) Akademik kampüslerde yapılan antropoloji
b) Akademisyen antropologların katıldığı kısa dönemli projeler
c) Kamu hizmeti için sözleşmeli olarak yapılan çalışmalar
d) 1960-1970 döneminde yapılan uygulamalı çalışmalar
e) 1950-1960 döneminde yapılan uygulamalı çalışmalar

4. Aşağıdakilerden hangisi uygulamalı antropolojinin sorunları arasında yer


almaz?
a) Planlanan değişikliğin etkilerinin belirlenmesi
b) Antropolojinin çalışma alanının uygulamaya elverişsizliği
c) Planlanan değişimlerin kurumsallaştırılması
d) Hedef toplum ya da topluluğun değişime direnmesi
e) Uygulamalı antropolojinin tarihsel imajı

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 20


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

5. “Kültürel bir yeniliğe ilişkin girişimde bulunmadan önce yeniliği getiren


kişiler, hedef toplumun teklif edilen değişikliklerin faydalarının farkında
olup olmadığını belirlemelidir.” diyen bir uygulamalı antropolog, aşağıdaki
sorunlardan hangisine dikkat çekmektedir?
a) Planlanan değişimlerin kurumsallaştırılmasına ilişkin zorluklara
b) Yerel etkileme kanallarının bulunması ve kullanılmasına
c) Geleneksel uygulamaların yerleştirilmesine yönelik ilkelere
d) Uygulamalı antropolojinin tarihsel imajına
e) Toplumsal bütünleşmenin sağlanmasına yönelik adımlara

6. “İnsanların geleneklerinin değiştirilmesi ameliyattan daha hassas bir


sorumluluktur. Bir cerrah aletlerini eline aldığında bir insanın hayatına
ilişkin sorumluluk üstlenmektedir… Teknolojik değişim içeren bir
programın uygulanması ise çok daha ağır bir sorumluluk gerektirir.
İnsanların hayatlarını değiştirmeyi amaçlayan bir kişi sadece bir bireyle
değil, kadın ve erkeklerden meydana gelen kuşakların refahı ve
mutluluğuyla ilgileniyor demektir.” sözüyle aşağıdakilerden hangisi
kastetmiş olabilir?
a) İnsanların gelenekleri, hayatları değiştirilmemelidir.
b) İnsanların gelenekleri, hayatları değiştirilmelidir.
c) Gelenekleri, hayatları değiştirmek antropolog için oldukça kolay bir
iştir.
d) Uygulamalı antropoloğun amacı gelenekleri, hayatları değiştirmektir.
e) Gelenekleri hayatları değiştirmek, sorumluluk gerektiren bir
durumdur.

Bu rol kapsamında teklif edilen bir programa ya da projeye ihtiyaç olup


olmadığını önceden belirlemek üzere tasarlanan özel bir araştırma türü
gerçekleştirilir.
7. Parçada uygulamalı antropologların özel rollerinden hangisi
vurgulanmaktadır?
a) Değerlendirmeci
b) Etki Değerlendirmecisi
c) İhtiyaç Değerlendirmecisi
d) Planlamacı
e) Araştırma Analizcisi

8. Uygulamalı antropolojinin özel nitelikleri arasında aşağıdakilerden hangisi


yoktur?
a) Katılımcı Gözlem
b) Bütüncül Bakış Açısı
c) Kültürel Görecelilik
d) Normatiflik
e) Bölgesel Uzmanlık

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 21


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

Antropolojinin bu ayırt edici özelliği, birden fazla değişkene bakılmasını ve


insanların yaşadıkları sorunların tarihsel, ekonomik ve kültürel
bağlamlarda görülmesini gerekli kılmaktadır. Bu kavramsal yönelim bize
toplumsal-kültürel sistemin çeşitli bölümlerinin birbiriyle bağlantılı
olduğunu ve sistemin bir bölümünde meydana gelen değişimlerin sistemin
diğer bölümlerinde de değişimlere neden olabileceğini göstermektedir.
9. Parçada antropolojinin hangi özelliğinden bahsedilmektedir?
a) Katılımcı Gözlem
b) Bütüncül Bakış Açısı
c) Kültürel Görecelilik
d) Etnosentrizm
e) Bölgesel Uzmanlık

Bu rolde uygulamalı antropolog, araştırmada ulaşılan bulguları


yorumlayarak, politika yapan kişilerin en bilgili şekilde politik kararlar
vermesini sağlamak için kültürel verilerin bu kişilere ulaştırılmasını sağlar.
10. Parçada uygulamalı antropoloğun hangi rolünden bahsedilmektedir?
a) Politika Araştırmacısı
b) Değerlendirmeci
c) Etki Değerlendirmecisi
d) Planlamacı
e) Savunmacı

Cevap Anahtarı
1.e, 2.a, 3.c, 4.b, 5.a, 6.e, 7.c, 8.d, 9.b, 10.a

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 22


Uygulamalı Antropoloji ve Sosyal Sorunlar

YARARLANILAN KAYNAKLAR
Bates, D. G. & Fratkin, E.M. (1990). Cultural Anthropology, (3rd Edition), McGraw-
Hill Publishing Company.
Bates, D. G. (2009). 21. Yüzyılda Kültürel Antropoloji, (Çev. S. Aydın), İstanbul:
İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Boas, F. (1988). The Limitations of the Comparative Methods of Anthropology. P.
Bohannan & M. Glazer (Ed.), High Points in Anthropology içinde, (s. 85-93),
(Second Edition), New York: Alfred A. Knopf, Inc.
Bozkurt, G. (1995). Antropoloji (İnsanbilim), M. Zıllıoğlu (Ed.), Eskişehir: AÜAÖFY.
C. R. Ember & E. Melvin (2001). Cultural Anthropology. (10 Edition), New York:
Prentice Hall.
Emiroğlu, K. & Aydın, S. (2003). Antropoloji Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat
Yayınları.
Haviland, A. W. (2002). Kültürel Antropoloji, (Çev. H. İnanç & S. Çiftçi), İstanbul:
Kaknüs Yayınları.
Haviland, A. W., Prins, H.E.L., Walrath, D. & McBride, B. (2008). Kültürel
Antropoloji, (çev. İ. D. Sarıoğlu), İstanbul: Kaknüs Yayınları.
Landman, R. H. (1978). “Applied anthropology in postcolonial Britain: The present
and the prospect.” Human Organization, 37, 323-27.
Malinowski, B. (1961). Argonauts of the Western Pacific. New York: E. P. Dutton.
Mauss, M. (2003). Sosyoloji ve Antropoloji, Çev. Ö. Doğan, Ankara: Doğu Batı
Yayınları.
Örnek, S. V. (2000). İlkellerde Din, Büyü, Sanat, Efsane, İstanbul: Gerçek Yayınevi.
Partridge, W. L. & E. M. Eddy (1978). The development of applied anthropology in
America. Eddy ve Partridge (Eds.), Applied anthropology in America içinde,
New York: Columbia University Press.
Pelto, Pertti J. & Gretel H. Pelto (1970). Anthropological Research: The Structure
of Inquiry, New York & London: Harper & Row Publishers.
Pelto, P.J. (1992). Anthropological Research Methods and Applications: Taking
Stock. Jr. J. J. Poggie, B. R. DeWalt ve W. W. Dressler (Ed.), Anthropological
Research: Process and Application içinde (s. 260- 271), New York: State
University of New York Press.
Tezcan, M. (2008). Kültürel Antropoloji, Ankara: Maya Akademi Yayınları.

Atatürk Üniversitesi Açıköğretim Fakültesi 23

You might also like