• İskemik inmeler ve • Kanayıcı inmeler Olmak üzere 2’ye ayrılır. Beyin Damar Hastalıkları Beyin damar hastalıkları (BDH)- serebrovasküler hastalıklar (SVH)- terimi beynin bir bölgesinin geçici veya kalıcı olarak, iskemi veya kanama nedeniyle etkilendiği ve/veya beyni besleyen damarların patolojik bir süreç ile doğrudan tutulduğu tüm hastalıkları kapsar Beyin damar hastalıklarının (BDH) klinik sınıflaması
A- Asemptomatik BDH – hiç belirti vermez, herhangi bir
görüntüleme yapıldığında hastada damar tıkanıklığı olduğu görülür. B- Fokal beyin disfonksiyonu ile giden BDH 1- Geçici iskemik ataklar (GİA) 2- İnme - kalıcıdır a) İskemik inme (serebral infarkt) b) Kanayıcı inme (beyin kanaması, subaraknoid kanama) C- Vasküler demans D- Hipertansif ensefalopati – hipertansif hastalarda damarlardaki dejenerasyonlara bağlı olarak bozukluklar ortaya çıkar. ● Nörolojinin en çok görülen hastalıklarından biri inmelerdir. ● İnmeler hastalarda felç, görme bozukluğu ve denge bozukluğu yapan bir hastalık grubudur. C. Vasküler demans – beyin damarlarının (özellikle küçük damarların) etkilenmesiyle hastalarda demans ortaya çıkabilir. Ya hafızayla ilgili olan, unutkanlık yapacak bölgelerdeki damarlarda tıkanıklık olur ya da küçük damarlarda yaygın olarak tıkanıklıklar, dejenerasyonlar meydana gelir İnme Epidemiyolojisi
● Tüm inmeler içinde beyin infarktı %80 (%70-85), İSK
(intraserebral kanama) %15 (%7-15) ve SAK ise %5 (%2-8) oranında görülür ● Tüm dünyada da koroner kalp hastalığı ve tüm kanserlerin ardından üçüncü sıklıkta gelen ölüm nedenidir ● İnme prevalansı %3, insidansı %0,2 ● İnmelerin %80’i damar tıkanıklığına bağlı olarak ortaya çıkar. ● %15 – kanayıcı inme, hemorajiye bağlı ● % 5 – subaraknoid kanama İSKEMİK İNME RİSK FAKTÖRLERİ
Risk faktörleri çok önemlidir çünkü inme olduktan sonra hastalar için çok fazla bir şey yapılamaz. Risk faktörlerini tanıyarak önceden önlem almak gereklidir.
• Hastaların yaşı ilerledikçe inme riski artar
• Kadınlarda inme daha fazla görülür.
• Zencilerde inme daha fazla görülür
• Düşük doğum ağırlığı ile doğan kişilerde inme daha fazla görülür. II. Değiştirilebilen risk faktörleri - düzeltilerek inme engellenmeye çalışılır ● Hipertansiyon – yüksek tansiyon hem küçük hem de büyük damarlarda dejenerasyona, aterosklerotik değişikliklere yol açarak damar tıkanıklıklarına ve inmeye sebep olur ● Kalp hastalıkları – trombüs oluşmasına ve bu trombüslerin beyne giderek inmenin gerçekleşmesine sebep olur. ● Diabet – inmenin en sık görülen nedenlerinden biridir. ● Yüksek kan kolesterolü ve lipitler – iskemik inmeye ● Düşük kan kolesterolü ve lipitler – kanayıcı inmeye yol açar İnmeye yol açtığı düşünülen ancak ortadan kaldırıldığında inme riskinin azalmasını sağlamayan risk faktörleridir. Beyin Kan dolaşımı
Biliyorsunuz diyerek geçti
Willis Poligonu – çok önemlidir. • Ana damarların tıkanması açısından • Damarlarda kan dolaşımını destekleyen bağlantılar açısından • Anevrizma oluşma ihtimalinin yüksekliği açısından oldukça önemlidir. İskemik inmeli hastalarda bir tıkanıklık var mı Kanamalı hastalarda anevrizma var mı diye önce buralara bakılır. İskemi Beyin hücrelerinde herhangi bir O2 ya da glikoz deposu yoktur. Bu nedenle beyin hücreleri ani kan dolaşım bozukluklarında hemen ölmeye başlar.
Beyin için gerekli sabit oksijen ve glikoz, kardiyak
debinin %15’ini oluşturan ve dakikada 800 ml olan kan akımından karşılanır. Başlangıçta nekrotik hücreler küçük bir alandadır ve etrafında şişmiş ancak parçalanmamış hücreler bulunur. Bu alana penumbra adı verilir. ● 100 gramlık bir beyin dokusuna gelen kan dolaşımı 23 ml’nin altına düşecek olursa beynin bu bölgesinde bazı değişiklikler ortaya çıkmaya başlar; ● Hücrelerde extraselüler sıvıların hücre içine girmesi nedeniyle bir şişme meydana gelir. ● Şişme ilerledikçe hücre parçalanır, nekroz meydana gelir. ● İskemik inmede bu oluşum iskemik alanın tam ortasında meydana gelir. ● Damar tıkanıklığı olan alanda 4. dakikadan itibaren hücreler ölmeye başlar. ● 4 saat sonunda tüm hücreler ölmüş ve etrafında ödemli bir doku kalmış olur. ● Trombolitik tedavi açısından bu çok önemli bir durumdur, 4 saatten sonra nekroz yerleştiği için hastalara trombolitik tedavi verilmesinin bir faydası yoktur. Geçici iskemik atak (GİA) Kan akımı yetersizliğine bağlı olarak gelişen, akut, fokal serebral veya monooküler disfonksiyona ait kısa süreli semptomlarla karakterize olan klinik bir sendromdur. Dolaşım bozukluğunun nekroz gerçekleşmeden, kalıcı sekel oluşmadan düzelmesidir. ● 24 saatten kısa sürer – hastalarda oluşan güçsüzlük 24 saat içinde düzelir ● Bulguların çoğunluğu 2-15 dk sürer – kolda, bacakta uyuşma, bir gözde görme kaybı olur ve geçer ● Kalıcı defisit olmaz ● Genellikle tekrarlayıcıdır – hep aynı kolda uyuşma, hep aynı gözde görme kaybı olması gibi nörolojik herhangi bir bulgu ortaya çıkabilir. ● Karotis ve vertebral arter sistemi bulguları – anterior ya da posterior sistem alanlarında meydana gelebilir ve belirtileri birbirinden farklıdır, bu şekilde birbirinden ayırt edilebilir GİA’ları taklit edebilen ve ayırıcı tanıda dikkate alınması gereken hastalıklar 1. Migren aurası – GİA ile karışabilir. Aurada da tek tarafta görme kaybı, ışık çakmaları görülebilir. Migren aurasından sonra genelde bir baş ağrısı görülürken inmelerde görülmez. Migren aurasında görme kaybı yavaş yavaş gerçekleşirken GİA’da aniden ortaya çıkan bir görme kaybı vardır. 2. Epileptik nöbetler – kollarda, bacaklarda uyuşma şeklinde nöbetler görülebilir 3. Senkop – büyük damarların gerisinde geçici bir damar tıkanıklığı oluşmuşsa hastalarda bilinç bulanıklığı ya da bayılmalar ortaya çıkabilir 4. Geçici global amnezi – beyin dolaşım bozukluklarına bağlı olarak ortaya çıkar. Özellikle büyük damarlarda (carotis gibi) tıkanıklık varsa hastalarda tüm gün ne yaptığını hatırlamama gibi durumlar oluşur. Buna geçici global amnezi denir. 5. Vestibüler sistem bozuklukları – özellikle posterior sistem damar tıkanıklıklarıyla, GİA’larla karışabilir. ● Meniere hastalığı – hastalarda şiddetli baş dönmesi, mide bulantısı, kusma ve işitme kaybı meydana gelir. Birkaç gün ya da 1 hafta 10 gün süren ataklar şeklinde olur ve sonrasında çok az bir işitme kaybı ile hasta iyileşir. Bu işitme kaybı kalıcıdır ve ataklarla kötüleşir. Bu hastalarda bu nedenle çok şiddetli kulak çınlamaları görülür. (kulak çınlaması işitme sinirinin phantom duyusudur. Bir hastada kulak çınlaması varsa büyük ihtimalle işitme kaybı vardır. Beyin duyamadığı sinirlerin yerine ses varmış gibi algılar ve o sesleri üretir. Hangi tonlarda kayıp varsa hasta o tonlarda tinnitus duyar. Kesin bir tedavisi yoktur.) Vertebrobaziler sistemde yani başın arkasındaki dolaşım sisteminde olan damar tıkanıklıkları da bu şekilde bulgu verir çünkü bu kulak yapılarını besleyen damarlarda tıkanıklık vardır. Yani yapının hastalığı ile yapının beslenmesinin bozukluğu aynı belirtiyi verir. Bu nedenle klinik olarak ayırıcı tanı açısından dikkatli olmak gerekir. ● Benign paroksismal pozisyonel vertigo – semisürküler kanalların içine kristallerin düşmesi ile oluşan klinik tablodur. Kristaller kanala düşünce hastanın belli pozisyonlarda ortaya çıkan baş dönmesi olur. Herhangi bir malignite ya da sağırlık yapmaz ancak çok şiddetli baş dönmesi yapar. Bazı manevralarla teşhis edilir ve yine bazı manevralarla tedavi edilir. Bu manevralarla hasta muayene edilemezse GİA ile karışabilir. Vestibüler siniri ya da sinirin nucleusunu besleyen damarların geçici iskemilerinde bu şekilde belirtiler ortaya çıkabilir. ● Labirentit – labirentlerin inflamasyonudur, enfeksiyonlara bağlı, otoimmün vb. olabilir. 7. İntrakranial lezyonlar – çeşitli nedenlerle geçici dolaşım bozuklukları geçici iskemik ataklara yol açabilir. ● Vasküler çalma sendromu – hasta kolunu kaldırdığında kan kola gider, beyne gitmez ve hastalarda senkoplar, GİA’lar ortaya çıkabilir. ● Tümör – hep sabit bir belirti vereceği düşünülse de olup geçen belirtilerle kendini gösterebilir. 8. MS – damar tıkanıkları gibi beynin bütün fonksiyonlarında klinik belirtiler verebilir. Görme, işitme, denge bozuklukları, uyuşma, felç gibi akla gelebilecek her türlü fonksiyonda belirti verebilir. 9. Periferik sinir sistemi ● Nöropati – hasta kolunun üstüne yattığında kolunda oluşan nöropati ve felç periferiktir ancak GİA ile karışabilir. 10. Psikojenik nedenler – GİA’larla çok karışır. Özellikle genç kadınlarda çok fazla nevrotik belirtiler görülür. İnmenin Ayırıcı Tanısı
İnmeden şüphelenilen bir hastayla karşılaşıldığında
cevaplanması gereken ilk soru; 1- semptomların gerçekten vasküler kaynaklı olup olmadığıdır (inme/inme dışı tanı); ● Vasküler patolojiler damarların besleme alanına uyan patolojilerdir. Hastanın tek tarafında damar tıkanıklığı olduysa tek taraflı klinik belirti olmasını bekleriz. 2- İkincisi ise inmenin patolojik tipinin (iskemik/hemorajik) ne olduğudur. İnmenin Ayırıcı Tanısı ● Akut olarak ortaya çıkar ● İyi bir öykü ile %95’e varan doğru inme tanısı koyulabilir. ● Yaşlı hastalarda (nadiren gençlerde) ● Ani başlangıçlı fokal nörolojik defisitler görülür. ● Semptomların başlama şekli ve seyri ● Eşlik eden bulgular (Baş ağrısı, epileptik nöbet, kusma, bilinç bulanıklığı vs….) ● BBT, MRG, kan, BOS, EEG ● İnme ayırıcı tanısı için hastaya öncelikle BBT çekilir. ● BBT normal görünüyorsa hemorajik inme dışlanır ancak hala inmeden şüpheleniliyorsa iskemik inmeyi görüntülemek difüzyon MR çekilir. Difüzyon MR çekimi 5 dakika kadar sürer ve ilk 3-4 dakikadan itibaren hastada iskemik alan görülebilir. ● Diğer nedenlerin dışlanması – ensefalit şüphesi için BOS, epilepsi şüphesi için EEG bakılabilir. İskemik İnme Klinik Alt Tiplerinin Özellikleri İskemik inmenin klinik alt tiplerde lezyonun büyüklüğü ve damarın besleme alanı önemlidir. 1) Laküner infarktlar – yarım cm’den küçük olan penetran dalların tıkanmasıyla ortaya çıkan infarktlardır. Bu infarkt türü hastalarda sadece bir çeşit belirti yapar. Hastada ya sadece bir duyusal ya da sadece bir motor belirti olur. 2) Parsiyel anterior sirkülasyon defekti – anterior sirkülasyonun (şekilde mavi ve turuncu alanlar) bir kısmında ortaya çıkan damar tıkanıklığı söz konusudur. Örneğin middle serebral arterin ana dallarından biri ya da sadece ACE tıkanmış olabilir. Bu hastalarda verilen bulgulardan sadece 2 tanesi görülür. Görme kaybı+uyuşma, kortikal bulgular+felç gibi… • Kortikal bulgular – konuşma, algılama gibi 3. Total anterior sirkülasyon defekti – MCA’nın tamamı, anterior+middle serebral arterin tamamı tıkanmış olabilir. Oldukça ağır bir tablo oluşur. Tabloda verilen bulgulardan hepsi görülür. 4. Posterior sirkülasyon defekti – baziler arterden gelen damarlardaki tıkanıklıklarda ortaya çıkar. Posterior sirkülasyon occipital lobu, serebellumu, beyin sapını beslediği için bu hastalarda hemianopsi, görme bozukluğu ve serebellar bulgular ortaya çıkar. Kranial sinirlerde bozukluklar çıkabilir. Hastada yüz felci, çift görme, yutma bozukluğu olabilir. ● Serebellar bulgular – denge, koordinasyon, baş dönmesi, mide bulantısı, kusma, tremor ● Serebellar patolojilerde hastalarda baş dönmesi olmadan denge bozukluğu olur. Akut dönemde vestibüler nukleuslar etkilendiği için baş dönmesi olur ancak ileri aşamalarda baş dönmesi olmadan denge bozukluğu olur. Klinik olarak sağ hemipleji, Sol hemiparezi, ihmal global afazi ve sağ homonim (parsiyel anterior sirkülasyon hemianopsi (total anterior infarktı – PACI) bulguları olan sirkülasyon infarktı – TACI) hastada bulguları olan hastada sol sağ a.cerebri media alanında a.cerebri media alanında geniş sınırlı infarkt. infarkt. (MCA’nın tamamı tıkanmış Sol saf motor hemiparezi (laküner Serebellar bulguları infarkt – LACI) bulguları olan (posterior sirkülasyon infarktı- hastada sağ korona radiatada POCI) olan hastada bilateral küçük derin infarkt. serebellar infarkt. İskemik İnmelerin Mekanizması a) trombotik – damarlarda aterosklerotik değişimler sonucu trombüs gelişimi ile damarlar tıkanabilir ● Büyük, orta ve küçük boy arterler b) embolik – kalpten ya da büyük damarlardan kopan emboliler daha küçük damarları tıkayarak dolaşım bozukluğuna yol açabilir. ● Kalp veya proksimal arterler c) hemodinamik – kalbin kanı yeterince pompalayamamasından kaynaklanan inmelerdir. Watershed infarkt denilen damarların aralarında kalan besleme alanlarında infarktlara yol açar. Genelde simetrik olur ve iki damarın besleme alanlarının sınırlarında oluşur ● Geçici dolaşım bzk Kardiyoembolik beyin ifarktı Kalbin çok farklı patolojilerine bağlı olabilir. • Non-valvüler AF – en sık görülen nedenlerden birisidir. AF’de kalp kanı tam pompalayamadığından burada bir pıhtı oluşur ve bu pıhtıdan kopan parçacıklar beyin damarlarını tıkayarak hastalarda inmeye yol açar. • MI – kalp duvarı paradoksal olarak çalışır ve aynı şekilde trombüs oluşur. • Geç dönem MI – duvarın düzgün çalışmamasına bağlı kardiak emboliler ortaya çıkar. • Diğer hastalıklarda da kalpten kaynaklanan emboliler görülür. Klasik Laküner Sendromlar
talamus Genç İnme nedenleri ● 45 yaşından daha erken yaşta görülen inmelere genç inmeler denir. ● Genç inmelerin etiyolojik nedenleri yaşlılara göre çok farklıdır. ● Gençlerde damarlarda, damar yapısında bir bozukluk ya da kanın pıhtılaşmasında bir bozukluk olur. ● Tabloya ek olarak takayasu arteriti çok sık görülmese de çok ciddi inmelere sebep olan bir durumdur ● Bunların dışında damarlarda diseksiyon olabilir. Özellikle spor yapan gençlerde nefes tutmaya da bağlı olarak damar endotelinde parçalanmalar olur ve kan buraya dolarak trombüse neden olur. ● Genç inmelerde de bu nedenleri araştırmak gerekir. Genç İnme nedenleri Akut inmeli hastada tanı incelemeleri ● İnmede 4 saatte meydana gelen patofizyolojik değişikliklerden dolayı inme hastalarına yaklaşım acildir, hastalara çok hızlı müdahale etmek gerekir. İlk 3 saatte hastanın tetkikleri tamamlanmalı, değerlendirilmeli ve trombolitik tedavi başlanmalı. ● Bu nedenle inmenin ne zaman olduğu çok önemlidir. ● İnmenin ne zaman olduğu bilinmeyen hastalarda trombolitik tedavi başlanmaz, anti-ödem tedavi ve destek tedavisi ile takip edilir. ● hastanın bulguları 1-2 saat önce başladıysa hızlıca kanama/iskemi ayrımı yapılır, iskemi düşünülüyorsa inme skalası ile hastanın skorlaması yapılır. ● Hastanın öncesinde trombolitik tedavi alıp almadığı antiagregan, antikoagülan kullanıp kullanmadığı, cerrahi geçirip geçirmediği sorgulanır. Bunlar trombolitik tedavide kontraendikasyon oluşturabileceği için önemlidir. ● Hastanın trombolitik tedavi endikasyonu varken tedavinin verilmemesi nörolojik açıdan malpraktis kabul edilir. Bu nedenle bilinçli olmak gerekir. ● Hasta trombolitik tedavi alabilecek kriterlerdeyse hızlı bir şekilde inme merkezine sevk edilmelidir. ● Hastanın trombolitik tedavi başlandıktan sonra da 15 dakika arayla değerlendirilmesi gerekir. Komplikasyon olarak beyin kanaması gelişebileceğinden hastanın durumu daha da ağırlaşabilir. Bu nedenle her yerde verilebilecek bir tedavi değildir. Yoğun bakım şartlarının sağlanabildiği, hastanın başında hekimin bulunabildiği yerlerde tedavi verilmelidir. ● Kafa içi basınç artışı olduğu için hastalarda bulantı kusma görülebilir. Bunun için antiemetik tedavi verilir. ● Hastaların kusup aspire etmemesi için oral beslenme kesilir, paranteral beslenme başlatılır. ● Nöbet geçiren hastalarda nöbetler kontrol altına alınır. ● Vital bulguların desteğinin yanında hastalar nörolojik olarak da destekleyici tedaviler verilir. ● Hasta taburcu edilmeden önce etiyolojik nedenler saptanır ve buna göre ikincil bir tedavi uygulanır. Buna sekonder proflaksik tedavi denir. İnmenin nereden kaynaklandığı çok önemlidir. ● Hasta inme geçirmeden önleyici tedavi uygulanırsa buna primer proflaktik tedavi denir. Carotis darlığının oranı; • %70’in üzerindeyse hasta nöroradyolojik girişimsel tedaviyi hak eder, trombektomi yapılır. • %50-69 olan vakalarda hastalar tedavi yapılma ya da ilaçla takip edilme açısından değerlendirilir. • %50 altında darlıklarda hastalar antiagregan tedavi ile takip edilir. Kardiyak embolism ritim bozukluğuna bağlıysa (AF) INR 2-3 arasıında olacak şekilde hastalar kumadinize edilir, warfarin kullanılır. Kapaktan kaynaklanan bir bozukluk varsa INR 2.5-3.5 arasında tutulur.