Professional Documents
Culture Documents
Seslem Yapısı Ve Titreşimlilik Hiyerarşisi PDF
Seslem Yapısı Ve Titreşimlilik Hiyerarşisi PDF
1. Giriş
Bu bölümde, seslem yapısının evrensel görünümleri, alanyazındaki gün-
cel kuramsal yaklaşımlar ve Türkçedeki genel işleyişi üzerinde durulmakta-
dır. Yazının ilk bölümünde evrensel yaklaşımlarla seslem yapısının oluşum
evreleri, seslemin alt bileşenleri, seslemin oluşum süreçlerinin ses olayların-
dan nasıl etkilendiği evrensel etkileri gibi pek çok kuramsal olgudan söz
edilmektedir. Bölümün ikinci kısmında, bir seslemi oluşturan birimlerin
bürün dizgesinin özelliklerinden nasıl etkilendiği, evrensel olarak seslem
kavramının önses, sonses ve çekirdek yapısının dünya dilleri arasındaki göz-
lemlenen genel farklılıklar betimlenmektedir. Bölümün üçüncü kısmında,
Türkçede seslem yapısının temel işleyişinin betimlenerek, seslem yapısının
belirlenmesinde önemli bir ayırıcı özellik olan titreşimlilik hiyerarşisi (ya da
titreşim hiyerarşisi) (sonority hierarchy) kavramı Türkçeden örneklerle ele
alınmaktadır. Bölümün son kısımlarında ise, titreşimlilik hiyerarşisi kavramı
günümüz kuramsal yaklaşım ve ilkeleriyle betimlenirken, Türkçenin seslem
yapısına ilişkin kimi farklılıklar, titreşimlilik hiyerarşisinden yararlanılarak
ortaya konmaya çalışılmaktadır. Özetle bu bölümde, seslemi oluşturan bi-
rimlerin çekirdekten tepe noktasına kadar titreşim değerlerindeki azalma ya
da artmaların ses dizgesindeki etkisi, Türkçe ve dünya dillerinden örneklerle
geçmişten günümüze tipolojik yönleriyle açıklanmaktadır.
2. Seslem Yapısı
Seslem (syllable), tipik olarak bir çekirdek (nucleus), önses (onset) ve
sonsesten (coda) oluşmaktadır. Çekirdek, seslemin kurucu öğesi olarak ka-
bul edilmekte ve ağırlıklı olarak ünlüden oluşmaktadır. Ancak kimi dillerde
(örn. Afrika dilleri gibi), çekirdeğin sadece ünlülerden değil, aynı zamanda
ünlü gibi davranan ünsüzlerden de oluşabildiği bilinmektedir.
Seslemin en temel birimlerinden biri olan önses, bir ya da birden fazla
ünsüzden oluşmakta ve pek çok dilde zorunlu konum içermektedir. Sonses
34 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
‘sel’ ‘sel’
Seslem Seslem
Önses Uyak
Önses Çekirdek Sonses
Çekirdek Sonses
s e l s e l
Şekil (1)’in sol alanındaki tek seslemli “sel” sözcüğüne ilişkin hiyerar-
şik seslem yapısında sözcüğün önses, çekirdek ve sonses biçiminde kodlan-
dığı görülmektedir. Şeklin sağ alanda ise, çekirdek ve sonses konumu uyak
budağı altında birleşerek iki ayrı hiyerarşik budak alanına ayrılmıştır. Bu
gösterimsel farklılık, aynı seslem hiyerarşisini betimlemekte, ancak farklı
kuramsal sezdirimlerle sunulmaktadır. Şeklin sağ alanındaki sunulumdaki
gibi, bir seslemin iç özelliklerinin alt budaklanmalarla birlikte kodlanması,
yapının daha belirgin ve anlaşılır biçimde çözümlenebilmesini kolaylaştır-
maktadır.
1
İngilizce, Almanca, İbranice, Norveççe, İspanyolca gibi pek çok dilde görülen ünlü kayması,
alçalan ünlü kayması (falling dipthongs), yükselen ünlü kayması (rising dipthongs), kapanan ün-
lü kayması (closing dipthongs), açılan ünlü kayması (opening dipthongs) ve merkezleyen ünlü
kayması (centering dipthongs) gibi farklı sesbilimsel özellikler içerebilmektedir.
2
Türkçede ikili ve üçlü ünlü kaymasına ilişkin güncel tartışmalar için bkz. Levi (2001), Kabak
(2007), Logacev-Ünal, Żygis ve Fuchs (2019), Ergenç ve Bekar Uzun (2017) gibi.
36 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
İngilizce İspanyolca
‘ski’ ‘eski’ = /es/ + /ki/
Seslem Seslem Seslem
sk i e s k i
Şekil (2)’de sunulan İngilizce ski (Tr. kaymak) sözcüğü, önses konu-
munda birden fazla ünsüz içermektedir. Ancak, İspanyolcanın seslem yapısı
iki ünsüzün önseste bulunmasına izin vermemediği için, önsesteki /s/ ünsü-
zünün önüne İspanyolca örneğinde yeni bir /e/ ünlüsü türetilmektedir. Bu
durumda İspanyolcada bu sözcük, tek seslem yerine iki seslemden oluşmak-
tadır. Dolayısıyla da, sözcüğe yeni bir çekirdek konumu yerleşmektedir.
Buna bir başka durum, Türkçede de karşımıza çıkabilmektedir. Örneğin,
Türkçeye İtalyancadan alıntılanan scala (Tr.iskele) sözcüğünün Türkçede
önses konumundaki ünlü türemesinden ötürü üç seslemden oluşmaktadır.
Kenstowicz (2017), İtalyancadaki scala sözcüğünde gözlemlenen bu duru-
mun, İtalyancada önses konumundaki SC-ünsüz kümesinin (SC-clusters)
oluşturduğu ünsüz yığılmasına İtalyancanın izin vermesinden ötürü, önses
konumundaki ünsüzler arasında titreşim ardışıklık ilişkisinin işlemediğini
öne sürmektedir.
İpek Pınar UZUN 37
Öte yandan, yalnızca açık seslemlerden oluşan bir dil olan Hawai dilin-
de Blevins (2006)’ya göre, titreşim ardışıklık genellemesi işlemektedir.
Blevins’e göre, bir dilin seslem yapısının oluşumunda önsesten çekirdeğe
doğru titreşimlilik düzeyinde yükselme görülebilmesi durumunda, çekir-
dekte ötümlüleşme düzeyi ya sabit ya da düşük olarak kodlanabilmektedir.
Blevins ayrıca, Yawelmani dilinde bir ünsüzün önses ya da sonses olabile-
ceğini, bu konuda herhangi dile özgü bir kısıtlama olmadığını belirtmekte-
dir.
Seslem yapısında önses ve sonses konumlarının dünya dillerindeki ge-
nel görünümleri sesbilimsel tipolojide geniş bir tartışma alanı oluşturmakta-
dır. Ladefoged ve Maddieson (1996)’ya göre, seslem yapısı ünsüz (Üz), ünlü
(Ü) ve ünsüz dizgesinin önses, çekirdek ve sonsesten, Üz ve Ü dizgesinin
önses ve çekirdekten, Ü ve Üz dizgesinin çekirdek ve sonsesten, Ü dizgesi-
nin ise yalnızca çekirdekten oluşmaktadır. Sonses konumu, çekirdekten fark-
lı olarak, her dilde zorunlu olarak bulunması gereken bir konum değildir.
Örneğin Senufo dilinde Kientz (1979)’a göre, çekirdek ve önses konumunun
bulunurken, sonses konumu bulunmamaktadır. Fiji dillerini inceleyen
Schütz (1985), Dixon (1988) ve Hayes (1995) ise, önses konumunun bu
dillerde seçimlik bir konum olduğu ileri sürülmektedir. Dünya dillerinin
tipolojik özelliklerini Türkçeye kazandıran Özgen ve Koşaner (2016),
dillerarasında pek çok farklılık oluşmasına karşın, seslem yapısı oluşturulur-
ken bir ünsüzün genellikle sonses konumu yerine, -gırtlak çarpmasının da
etkisiyle- önses konumunda yer alabildiğini belirtilmektedir. Özgen ve
Koşaner, bu olguyu seslem yapısına ilişkin evrensel bir ilke olarak tanımla-
maktadır. (2)’de sunulduğu gibi, ünsüzlerin seslemdeki konumlanışı
sesdizimsel kurallara dayalı olarak işlemlenirken, ünlülerin seslemdeki ko-
numlanışı ünsüzlere göre daha kurallı bir diziliş içermektedir.
(2) Ü + Üz + Ü > Ü . Üz + Ü *Ü + Üz. Ü
Bir seslemin önses konumu belirtililik düzeyleri bakımından
dillerarasında kullanım sıklıklarına göre sınıflandırılmaktadır. Gordon
(2001)’de önses konumunun dillerarasındaki belirtililik düzeyi, Üz + Ü ses
dizilişi > Üz + Üz + Ü ses dizilişi > Üz + Üz + Üz + Ü ses dizilişi ya da Üz
+ Ü dizilişi > Ü ses dizilişine doğru artmaktadır. Gordon ünlülerin kullanımı
yönünden, seslemin sonsesinde önsese göre tersi durum görülmektedir. Bu-
na göre belirtililik düzeyinde Üz + Ü ses dizilişi > Üz + Ü + Üz ses dizilişi >
Üz + Ü + Üz + Üz ses dizilişi > Üz + Ü + Üz + Üz + Üz ses dizilişi biçimin-
de bir artış gözlenmektedir. Gordon’a göre seslemlerin belirtililik düzeyle-
38 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
‘o’ ‘bu’
Seslem Seslem
o b u
‘on’ ‘ilk’
Seslem Seslem
o n i l k
‘yat’ ‘dört’
Seslem Seslem
y a t d ö r t
3
Bu yazının sınırlılıkları gereği, seslem yapısına ilişkin olarak daha ayrıntılı kuramsal tartışmalara
değinilmemiş, yapının titreşimlilik hiyerarşisiyle ilişkisi betimlenmeye çalışılmıştır. Seslem üzeri-
ne daha geniş kapsamlı kuramsal yaklaşımlar ve modeller için bkz. örn. Selkirk (1982), Duanmu
(2008), seslem ağırlığı üzerine bkz. örn. Halle ve Vergnaud (1978), McCarthy (1979), Hyman
(1985), Prince (1992), Hayes (1995), Kenstowicz (1994), Gordon (2001), seslem sınırları üzeri-
ne bkz. örn. Maddieson (1985), Laver (1994) gibi.
İpek Pınar UZUN 41
σ σ
µ µ
Üz Ü Üz Ü Üz
Hafif Seslem“da” Hafif Seslem“sal”
σ σ
µ µ µ
Üz Üz Ü Üz
Ü: Üz
Ağır Seslem“dağ” Ağır Seslem “dört”
µ µ
µ µ
Üz Ü Üz+Üz Ü Üz Ü Üz+Üz Ü
µ µ
Üz Ü Üz+Üz Ü Üz
ünlü >> yarı ünlü >> akıcı >> genizsil >> patlamalı
(Tropf, 1986)
4
Patlamalı ünsüzler, Uluslararası Sesbilim Abecesinde (International Phonetic Alphabet/IPA),
patlama konumuna, eklemleyicinin kapatılma derecesine ve türüne dayalı olarak “plosive” ya da
“stop” biçiminde kullanılmaktadır. Patlamalı ünsüzlerin Türkçe terimleştirilmesi sürecinde patla-
malı ünsüzün nasıl bir eklem kapanması içerdiği, bu kapanmanın alt türlerinin dile uygunluğu-
nun incelenmesi gerekmektedir. Johnson ve Ladefoged (2001)’de tanımlandığı gibi, yumuşak
ve burun arasındaki hava akışının kapanması sonucu artan basınç ağızsıl patlamalıları ve bu
patlamalı ünsüzlerin çift-dudak kapama (bilabial stop), damaksıl kapama (alveolar stop) ve yu-
muşak damaksıl kapama (velar stop) gibi alt türleri bulunmaktadır. Patlamalı ünsüzler genellikle
bu alt türleri içermektedir. Yumuşak damağın alt kısımda kalması ve ağız boşluğuna havanın
dolması ile hava burundan çıkmakta ve bu durumda da genizsil patlamalı ünsüzler oluşmakta-
dır. Ancak genizsil patlamalı ünsüzler, Uluslararası Sesbilim Abecesinde “stop” terimi ile değil,
“nasal stop” terimi ile tanımlanmaktadır.
46 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
ünlü >> yarı >> akıcı >> genizsil >> ötümlü >> ötümsüz >> afrike >> patlamalı
ünlü sürtünücü sürtünücü
5
Tropf (1986), Almanca önses konumundaki ünsüz kümelerini anadili İspanyolca olan 11 katılım-
cı üzerinde sınayarak, İspanyolca konuşucularının [ʃ+Üz+Üz] ses dizilişinde zorlandıkları bulgu-
suna ulaşmıştır. Katılımcılar, [ʃ+Üz+Üz] ses dizilişinde ya [ʃ] sesbirimini silmekte ya da bu sesbi-
rimin yerine [ə] sesbirimini yerleştirmektedir. Tropf, [ʃ] sesbiriminin İspanyolcada var olmaması
nedeniyle, katılımcılarının ünsüz kümelerini silmek yerine sadece bu sesbirimi sildiklerini, bu du-
rumun anadili konuşucuları için doğal bir üretim olduğunu ileri sürmüştür. Ancak Tropf, bu du-
rumun titreşimlilik hiyerarşisiyle bağıntısına araştırmasında açık bir şekilde değinmemiştir.
6
Alanyazında kimi araştırmalarda afrike ünsüzler titreşimlilik hiyerarşisinde sürtünücü ve patla-
malı ünsüzlerin arasında konumlandırılmaktadır (bkz. Hankamer & Aissen, 1974; Itô, 1982;
Lass, 1984; Goldsmith, 1990, Napoli, 1996; Guskova, 1999; Hooper, 1976). Bu nedenden dola-
yı afrike ünsüzler patlamalı-sürtünücü ünsüzler olarak da adlandırılmaktadır.
İpek Pınar UZUN 47
7
Günümüz titreşimlilik hiyerarşisinde Jespersen (1904)’ün biçimsel yaklaşımları korunmuştur.
Jespersen’in yaklaşımına göre, (1) titreşimsizliğin en alçak düzeyine ve (8) en yüksek titreşimli-
lik düzeyine karşılık gelmektedir. Jespersen’in sınıflandırmasına yönelik ayrıntılı bilgiler için bkz.
Parker (2002).
52 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
SELKIRK (1984)
Titreşimlilik hiyerarşisinin alanyazındaki en temel kuramsal yaklaşımla-
rından biri olan Selkirk (1984)’te titreşimlilik, koşullara bağlılık
(provisional) olgusu ile açıklanmaktadır. Brakel (1979)’da ortaya konulan
ayırıcı özellikler temelindeki sınıflandırma üzerinden Selkirk, Tablo (4)’te
sunulduğu gibi, seslerin titreşimlilik değerlerini sayısal tabanda sıralayan
güncel bir hiyerarşi önermiştir.
Brakel (1979)’daki sıralamaya göre daha pratik bir uygulama alanı olan
bu sıralama, seslerin titreşimlilik düzeylerini daha belirgin biçimde derece-
lendirmektedir. Selkirk (1984) temelinde Dogil (1992)’de titreşimlilik uzak-
lığı (sonority distance) olarak da tanımlanan bu sıralama, sesler arasında
derece oranlarında farklılıklar gösterebilmektedir. Örneğin Dogil’e göre,
yarı ünlüler ve akıcı ünsüzler arasındaki titreşimlilik uzaklığı ile akıcı ünsüz-
ler ve genizsil ünsüzler arasındaki uzaklık aynı değerde olmayabilir.
Titreşimlilik uzaklığı, elbette her dil içinde tanımlanan ünsüzler ve ünlü-
ler arasında aynı oranda değişiklik göstermeyebilir. Bu yaklaşım, hiyerarşiyi
oluşturan seslerin sesbilgisel özelliklerinin her dil için eşdeğer olmadığını,
dilden dile pek çok tipolojik farklılık olduğunu da kanıtlayan nitelikte bir
olgudur. Günümüz yaklaşımlarında ilerleyen bölümlerde betimlenecek olan
Larson (1993), titreşimlilik uzaklığının, sesler arasında belirli noktalar temel
alınarak nicelik yönleriyle evrenselleşebileceğini, ancak ulamlar arasındaki
54 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
(4a)
ötümsüz duraklamalı soluklu
(5a) ağızsıl gırtlaksıl
afrike sürtünücü sürtünücü
(4a) (3a) (2a)
titreşimlileşme
Ø
ötümlü
duraklamalı afrike sürtünücü yaklaşmalı
(5b) (4b) (3b) (2b)
açıklık
1 2 3 4 5
/p/ /b/
/t/ /d/ /f/ /v/ /s/ /m/ /l/ /ʁ/ /i/ /e/ /a/
/k/ /g/ /z/ /n/ /u/ /o/
8
Clements (1990), Şekil (10)’da sunulan görselde yarı ünlüler ile akıcı ünsüzleri dile özgü değiş-
kenler çerçevesinde aynı sınıflama içinde varsaymaktadır.
56 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
9
Uyuma dayalı hizalama ve yerel birleştirim üzerine ayrıntılı bilgi için bkz. Prince ve Smolensky,
1993; Hewitt ve Crowhurst, 1996; Alderete, 1997; Smolensky, 1997; Zoll, 1999.
İpek Pınar UZUN 59
10
Afrike ünsüzlerin dillere özgü titreşimlilik hiyerarşisinde öncelik ve sonralık sıralaması üzerine
daha ayrıntılı bilgi için bkz. Bolinger, 1962; Hooper, 1976; Hankamer ve Aissen, 1974;
Goldsmith, 1990, Guskova, 1999.
İpek Pınar UZUN 61
11
Türkçede biçimses değişkeleri ve biçimsesbilimsel görünümlere ilişkin daha ayrıntılı kuramsal
tartışmalar için bkz. Kunduracı (2020).
12
En Az Çaba İlkesi üzerine dilbilim alanyazındaki ayrıntılı bilgilere ve öncü kaynaklara erişim için
bkz. örn. Zipf, 1949 [1972]; Whitney, 1878 [1971]; Baudouin de Courtenay, 1877 [1972]; Krug,
1998 gibi.
62 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
Az Çaba Yasası (Least Effort Law) ile açıklanabilir. Bu ilkeye göre, bir söz-
cüğün seslem yapısını oluşturan ünlü ve ünsüzlerin titreşimlilik düzeyleri
arasında düzenli ve ardışık bir işleyiş bulunmaktadır. Böylelikle, Türkçede
içses, önses ya da sonses konumlarında söyleyişi zorlaştıran bir sesdizimi,
Türkçenin ses dizgesine özgü özelliklere göre yeniden biçimlenebilmektedir.
Bu yönleriyle En Az Çaba İlkesi, pek çok dilde de bu yazıda önceki bölüm-
lerde betimlenen Büyükçül Önses İlkesi (bkz. Bölüm 2.2’de Şekil 2) ile
sesdizimsel açıdan bütünlük kurmaktadır.
Türkçe bilindiği gibi, içses konumunda fazla sayıda aynı ya da farklı ni-
telikte ünsüzü barındırmayı tercih eden bir dil olmadığı için (bkz. Selen,
1979; Ergenç, 1989, 1995; Ergenç & Bekar Uzun, 2017 gibi), bu dilde içses
konumunda titreşimlilik hiyerarşisinin getirdiği bazı sesdizimsel kısıtlamalar
bulunmaktadır. Aşağıda Şekil (11)’de, titreşimlilik hiyerarşisinin Türkçedeki
tipik görünümleri genişletilmiş titreşimlilik hiyerarşisi çerçevesinde (bkz.
Selkirk, 1984; Clements, 1990) sunulmaktadır13.
‘defter’=[deftεγ] ‘kalem’=[kɑɭεm]
[[ÜZ+Ü+ÜZ]+[ÜZ+Ü+ÜZ]] [[ÜZ+Ü]+[ÜZ+Ü+ÜZ]]
1 1 1 1
3
4
6 6
8 8 8
13
Şekil (11), Şekil (12) ve Şekil (13)’teki numaralandırmalar, genişletilmiş titreşimlilik hiyerarşi-
sinde şu değerlere karşılık gelmektedir: (1) ünlü, (2) yarı ünlü, (3) akıcı, (4) genizsil, (5) ötümlü
sürtünücü, (6) ötümsüz sürtünücü, (7) afrike, (8) ötümlü patlamalı.
İpek Pınar UZUN 63
1 1
6
7 7
8
Seslem Seslem
+
Önses Çekirdek Sonses Önses Çekirdek
Seslem Seslem
+
Önses Çekirdek Sonses Önses Çekirdek
=
Üz1 Üz2 Ü Üz1 Üz2 Üz1 Üz2 Ü
[+sürtünücü] [+patlamalı] [+patlamalı] [+sürtünücü]
Şeklin üst kısmında Türkçede çiftçi sözcüğüne ilişkin tipik seslem ağacı
gösterimleri sunulurken, şeklin alt kısmında sözcüğün sözlü dilde üretimine
ilişkin bir hiyerarşi verilmiştir. Buna göre, söyleyiş sırasında sözcüğün özel-
lik ağacında (feature geometry)14 (=) imiyle gösterilen bağlanmama
(delinking) işleminin gerçekleştiği görülmektedir. Başka bir deyişle, aşağıda
(9b)’deki örneklerde de gösterildiği gibi, çiftçi sözcüğünün ilk sesleminde
sonses konumunda bulunan patlamalı /t/ ünsüzünün sözlü dilde üretilmesi
sırasında yitirildiği varsayılmaktadır.
(9) a. /çiftçi/ [tʃIft.tʃI] b. /çiftçi/ [tʃIf.tʃI]
(9)’da sunulan seslem yapılarına göre, önses konumunda iki ünsüzden
oluşan çiftçi sözcüğünün ilk sesleminin sonses konumu da iki farklı ötümsüz
ünsüzden oluşmaktadır. Afrike bir ünsüz olan /ç/, titreşimlilik hiyerarşisinde
söyleyiş güçlüğü yaratan ötümsüz patlamalı ve ötümsüz sürtünücü ünsüz-
lerden oluşmakta ve çiftçi sözcüğünün hem ilk sesleminin sonses, hem de
ikinci sesleminin önses konumunda iki farklı nitelikte ünsüz bulunmaktadır.
Şekil (14)’te sunulan titreşimlilik hiyerarşisinde görüldüğü gibi, söyleyiş
sırasında içses konumunda dört ayrı ötümsüz ünsüzün ardışık bir görünüm
sergilediği bu sözcüğün ilk sesleminin sonses konumundaki ünsüzlerden
birinin yitirildiği varsayılmaktadır15,16.
14
Özellik ağacının evrensel özellikleri üzerine ayrıntılı bilgi için bkz. Chomsky ve Halle (1968),
Türkçe üzerine ayrıntılı bilgi için bkz. Kabak (2007).
15
Bu yazının bir hakeminin dikkat çektiği üzere, çiftçi sözcüğünde söyleyiş sırasında gözlemlenen
ünsüz düşmesi, Türkçedeki ziftçi, neftçi, aftçı, şaftçı, giriftçi gibi sözcüklerden farklı olarak, çiftçi
sözcüğünün kullanım sıklığının diğerlerinden daha yüksek olmasından kaynaklı olabilir. Sayın
hakemin bu örneklemesine ek olarak, çiftçi sözcüğünde gözlemlenen bu söyleyiş zorluğu, söz-
İpek Pınar UZUN 65
1 1 1 1
6
6 7
7 7
7 8 8
7. Bitirirken
Bu bölümde, bir dilin seslem yapısının nasıl oluştuğu, bu yapıyı oluşturan
temel ilkelerinin neler olduğu ve yapının belirlenmesindeki en temel ölçütler-
cüğün diğer örneklerden ayrılarak, hem içses hem önses konumlarında ötümsüz ünsüzlerden
oluşan afrike /ç/ ünsüzünün bulunmasıyla da ilişkili olabilir. Öte yandan, bu sözcükte hangi ün-
süzün söyleyiş sırasında düşürüldüğünün ya da sesbilimsel rolünün daha belirgin biçimde anla-
şılabilmesi için deneysel bir araştırma yapılmasının, bu olgunun kesinliğe ulaşmasında yararlı
olabileceği düşünülmektedir.
16
Şekil (14)’te koyu gri ile işaretlenmiş kutular söyleyiş sırasında yitirildiği varsayılan ünsüzleri
göstermektedir.
66 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
1 (1) ünlü
2 (2) yarı ünlü
3 (3) akıcı
4
5 (4) genizsil
6 (5) ötümlü sürtünücü
7 (6) ötümsüz sürtünücü
8 (7) afrike
9
(8) ötümlü patlamalı
(9) ötümsüz patlamalı
Kaynakça
Baudouin de Courtenay, J. N. (1877/1972). A Baudouin de Courtenay anthology. İçinde E.
Stankiewicz (Çev.), The beginnings of structural linguistics. Indiana University Press.
Blevins, S. (2004). Evolutionary phonology: The emergence of sound patterns. Cambridge
University Press.
Bloomfield, L. (1914[1983]). An Introduction to the study of language. John Benjamins. 19 Nisan
2009.
Bolinger, D. L. (1962). Binomials and pitch accent. Lingua 11, 34-44.
Brakel, A. (1979). Segmental strength, hierarchies, and phonological theory. İçinde R. Paul, W.
Clyne, F. Hanks, & C.L. Hofbauer (Yay.), The elements: A parasession on linguistic units
and levels (ss. 43-51). Chicago Linguistic Society.
Brittain, J. (2000). A metrical analysis of primary stress placement in Southern East Cree.
International Journal of American Linguistics 66, 181-217.
Broselow, E., & Finer, D. (1991). Parameter setting in second language phonology and syntax.
Second Language Research 7, 35-59.
Brosses, de C. (1765). Traité de la formation méchanique des langues, et des principes physiques
de l’étymologie 1, 130-33. Saillant, Vincent, Desaint.
Cardona, G. (1988). Pāṇini: His work and its traditions. Background and introduction. Motilal
Banarsidass.
Chomsky, N., & Halle, M. (1968). The sound pattern of English. Harper and Row.
Churma, D.G., & Shi, Y. (1996). Glottal consonants and the ‘sonority’ hierarchy. İçinde M.
Przezdziecki, & L. Whaley (Yay.), ESCOL’95: Proceedings of the 20th eastern states
conference on linguistics (ss. 25-37). Cornell University.
Clements, G. N. (1990). The role of the sonority cycle in core syllabification. İçinde J. Kingston,
& M.E. Beckman (Yay.), Papers in laboratory phonology 1: between the grammar and
physics of speech (ss. 283-333). Cambridge University Press.
Clements, G. N. (1986). Syllablification and Epenthesis in the Barra Dialect of Gaelic. İçinde K.
Bogers, H. G. van der Hulst, & M. Mous (Yay.), The Phonological Representation of
68 1. Seslem Yapısı ve Titreşim(lilik) Hiyerarşisi
Kısaltmalar
Üz Ünsüz
µ Uyak
F1 Birinci Formant Frekansı
Hz Hertz
IPA Uluslararası Sesbilim Abecesi
Ü Ünlü
Ü: Ünlü Uzaması
Üz+Üz Ünsüz İkizleşmesi
WALS (The World Atlas of Language Structures)
σ Seslem
İpek Pınar UZUN 71