Professional Documents
Culture Documents
Dillerin söz varlığında temel kelimeler önemli bir yer tutarlar. Bu kelimeler, gösterdiği
nitelikler dolayısıyla dil akrabalıkları, dil ayrışması, dil öğretimi, dil tarihi ve dilbilgisi gibi dil
incelemelerinde ilk olarak başvurulan kelime kategorisini oluştururlar. Dilbilimciler
tarafından dillerin söz varlığında sayı adları, hayvan adları, organ adları gibi adbilimi verileri
temel kelimeler olarak kabul edilmektedirler. Biz bu yazımızda bir yandan temel kelimelerin
özellikleri belirlemeye çalışırken diğer taraftan da Türk söz varlığında kullanılan ana ve ara
temel organ adlarını eş zamanlı ve art zamanlı olarak ele almaya çalışacağız.
Anahtar kelimeler: Temel kelimeler, Adbilimi, Organ Adları, Türk Söz Varlığı
The basic words in the lexicon of languages occupy an essential place. These words,
due to the characteristics they have are firstly to be categorised when studying the language
interrelations, language differences, language teaching, language history and grammar. The
numeral names, animal names, names of body parts, in some other words, data coming from
the science of lexicology are accepted as basic names in the lexicon of languages by linguists.
In this article on one hand we aim to identify the characteristics and criteria of basic words
and on the other hand to examine synchronically and diachronically the used main and sub
basic names of body parts in Turkish lexicon.
Key Words: Basic words, Onomastic, Names of Body Parts, Turkish Vocabulary
Giriş
Dillerin söz varlığındaki kelimeler çeşitli nitelik ve niceliklerine göre ele alınıp
değerlendirilebilirler. Bu değerlendirmeler sonucunda dillerin özellikleri hakkında genel
yargılara varılabilir. Örnek olarak söz varlığı içindeki isim ve fiil türündeki kelimeler
karşılaştırılıp genel ağırlık ortaya konabilmekte ya da dış öğeler (alıntı) ele alınıp söz
varlığının yerliliği veya katışıklılığı hakkında fikir edinilebilmektedir.
*
Trakya Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı, Edirne
Sosyal Bilimler Dergisi
Dillerin söz varlığı içindeki kimi kelimeler, diyalektler arasında dil gelişimi, kültür
farklılığı, zaman, coğrafya gibi ayrıştırıcı unsurlarla çok değişik kullanımlar göstermekte ya
da -bütün bu farklılıklara rağmen- ortak olarak kullanılmaktadır. Tü. paspas (KTLS, s.692-
693) kelimesi, Az. ayagsilän; Tkm. ayak sı:lğıç, gi:relğedä:ki, boras; Kaz. töseniş; örme;
tokıma; Kır. but sürküç; Özb. pälås, boyrä, şålçä; Ta.’nde çıpta; Başk.’de siptä; Yuy. çiğdan,
bora gibi çeşitli leksik, biçimlik ve seslik farklılıklarla kullanılırken; Tü. ılık kelimesini, Az.
ilıg; Tkm. yılı; Kaz. jılı; Kır. ılı…~cılu: ; Özb. ilı…; Ta. cılı; Başk. yılı; Yuy. illı…, ilman gibi
sadece lehçelerin tarihi gelişimine paralel olarak seslik değişmelerden ibaret bir farklılık
içerisinde görebiliriz.
Bu durumda genel söz varlığı içinde iki tür kelime grubundan da söz edebiliriz. Temel
kelimeler (Alm. erbwort, grundwort, grundbedeutung; Fr. vocabulaire essentiel, vocabulaire
primitif; İng. basic vocabulary, Osm. aslî kelime, kelime-i aslî) ve yan kelimeler. Z. Korkmaz,
Gramer Terimleri Sözlüğü’nde “temel kelime”yi şöyle tanımlamaktadır (Korkmaz, 2003
s.213).
“Bir dilde çok eski devirlerden beri kullanılagelen, o dilin çeşitli alanlardaki söz
varlığını oluşturan temel kavramlardan birine karşılık ve yeni türemelere temel oluşturan
tek heceli veya daha basit kökünü bilemediğimiz birden fazla heceli kök değerindeki taban
kelime: baş, taş, saç, kol, göz, diz, al-, bul-, gel-, ye-, sil- koru-, boya-, ıgaç “ağaç”, ayak,
dere, tepe vb.”
Yukarıdaki tanımın, temel sözcüklerin en önemli özelliklerinden biri olan “tarihî
kullanım” niteliğini belirtmekle birlikte kimi aksayan yönleri vardır.
Mehmet Hengirmen tarafından yazılmış olan Dilbilgisi ve Dilbilim Terimleri
Sözlüğü’nde söz konusu terim, “İnsan yaşamında birinci derecede önemli olan, çok kullanılan
ve tarihsel süreç içerisinde en az değişikliğe uğrayan sözcüklerin oluşturduğu bütünlük.”
(Hengirmen, 1999, s. 355-356.) şeklinde tanımlanarak maddenin devamında temel sözcüklere
örnekler verilmiş, yabancı dil öğretimindeki yeri belirtilmiş, temel kelimelerin sıklığı üzerinde
durulmuş ve temel söz varlığına giren 2000 kadar kelime belirtilmiştir.
Doğan Aksan’ın tanımı ise şu şekildedir (Aksan, 1995, s.341-343.): “… Her dilde
kuşaktan kuşağa aktarılarak yaşayan bu öğeler (temel kelime. YN), insan yaşamında birinci
derecede önemli kavramları yansıtan sözcüklerdir.” Tanımdan sonra temel kelimelere
örnekler vermiş, yabancı dil öğretiminde sözü edilen kelimelerin önemine değinmiş daha
sonra da terimin mahiyetini tartışmaya açmıştır.
142
Sosyal Bilimler Dergisi
Gerhard Doerfer temel sözcükleri “ … belli kültürlere bağlı olmayıp bütün insanlarda
ortak olan kavramları gösteren sözcüklerdir (Doerfer, 1980-1981, s.1).” şeklinde
tanımlamıştır.
143
Sosyal Bilimler Dergisi
3. Anlam Gücü
Temel sözcükler, diğer sözcüklere göre zihinde anlam olarak daha kuvvetli yer
tutarlar. Örnek olarak, göz kelimesinin zihinde belirmesi kablo kelimesine kıyasla daha
kuvvetlidir. Temel kelimeler insan hayatında önemli olan varlık, kavram, iş ya da oluşları
karşıladığı için diğer kelimelere oranla anlam gücünün fazla olması da doğaldır. Bunun aksine
günlük hayat içinde seyrek olarak kullanılan varlık, kavram, iş ya da oluşların zihinde bir
anda belirmesini düşünmek doğru olmaz. Karışık dil özelliği göstermeye başlayan kimi
lehçelerde, kullanımdan düşme eğilimi yüksek olan kelimelerin yan kelimeler olduğu; temel
kelimelerin ise anlam gücüne bağlı olarak kullanımlarını sürdürdükleri görülür. Burada söz
konusu anlam gücü bu kelimelerin alıntılanmasıyla ya da kopyalanmasıyla yakından ilişkidir.
Yine organ adlarının anlam gücünün bir göstergesi olarak, bu kelimelerin karşıladığı
organların görevlerini yerine getirememeleri durumunda yeni bir kelimenin kullanıma
girmesini ele alabiliriz. Göz – kör, âmâ; kulak – sağır; ayak~bacak – topal, dil/ağız – lâl,
dilsiz; el~kol – çolak …gibi.
4. Anlamsal Koruma
Dildeki kimi kelimeler, değişik yönde anlam değişmelerine uğrarlar. Öyle ki, ilk tespit
edildiği metinlerde olumsuz anlam taşıyan bir kelime anlam iyileşmesi yoluyla tam tersi bir
kavram veya varlık ifade edebilmekte (ET yabız “kötü, fena” ~ Tü. yavuz “iyi, gürbüz, güzel”
gibi) veya anlam genişlemesine uğrayarak ilk tespit edildiğinde bir anlam birimine sahip olan
kelime, genel kavram adı (DLT çocuk “domuz yavrusu, herşeyin ufağı” ~ Tü. çocuk “yavru”
gibi) olabilmekte ya da iki anlamı da ifade etmeye (oğuz “kaba, pis” ~ oğuz “iyi huylu”)
devam edebilmektedir. Bu değişmeler dilin söz varlığının ne kadar değişken olabildiğini
gösterir. Alt ağızlarda bu değişimler çok sık ve yoğun olarak gerçekleşebilir. Bu değişimlerin
belirlenimi için, Türkiye Türkolojisinde hazırlanması oldukça ertelenmiş olan, ciddî ağız
sözlüklerine ihtiyaç duyulmaktadır.
Dilin değişime en açık alanı olan söz varlığının bu başkalaşmaya en fazla direnç
gösteren kelime alanlarından biri de temel kelimelerdir. Doerfer, bu konuyu tartışmış ve
çözüme kavuşturmuştur (Doerfer, 1980-1981, s. 6).
144
Sosyal Bilimler Dergisi
Doerfer’in “kronolojik sınıf”ı içinde değerlendirmeler daha derli toplu sonuç verecektir
(Doerfer, 1984, s. 370-371). Ancak burada söz konusu olan temel kelimelerde ise, böyle bir
kronolojiye gerek yoktur. Bizim burada sıralayacağımız örneklerde, araştırmacılar tarafından
genel kabul gören dönemlere göre bir sınıflandırma yoluna gidilmiştir.
Ana Temel Organ Adları
AĞIZ:
aġaz, aġız ET. >
aġız DLT. s.10 ; aġız KB. s.10 ; aġız AH. s.II ; aġız
İBM. s.8 ; aġız ME. s.84 ; aġız KE. s.10 , dehen (A.) KE. s.167 ; aġ(ı)z (ağız ; giriş) NF. s.8
; aġız MM. s.86 ; aġız KHŞ. ; aġız SKT. s.7 ;
aġız Kid. s.2 , aız Kid. s.3 ; aġız KK. s.99 ; avuz Etz. s.144 ; agız~avuz CC. s.3 ; aġ(ı)z
Ştr. s.318 ; aġuz LÇ. s.16 ; aġız
MN. s.301 ; aġ(ı)z BN. s.214 ; aġ(ı)z GN. s.286 ; aġız DK. s.5 ; aġız SaKT. s.9 ; aġız BL.
s.124 ; aġız KT. s.1 ; fem (A.) TS. III/659 >
aaz Ga. ; aġız, damaġ (damak, ağız) Az. ; agız Tkm. ; åġız Özb. ; éġiz U. ; ooz Kır. ; avız
Kaz. ; avız, söyleş, têl Ta. ; aas Şor. ; oos Alt. ;avuz Kar.; awuz Kmk.; awı≠ Bşk. avuz,
aylandırgan Krç. ; aas Tu. ; avuz Kary. ; avız Nog.; uos Yak. ; awız Kzn. ; śĭvar Çuv.;
aġuz Hal. ağaz II (-Or.; -Tr.; -Yz.) DS. 85 ; avız (-Ay.; -Bo.) DS. 385
AYAK:
a∂a… ET. ;
ayak DLT. s. 54, adhak~azak DLT. s. 56 ; a∂a… KB. s. 4 , aya… KB. s.45 ; a∂a…, ayạ… AH.
s.VI ;
ayak İBM. s.13 ; a∂a… ME. s.84 , aya… ME. s.95 ; a∂a… KE. s.5 , aya… KE. s.60 , kadem
KE. s.284 ; a∂a… NF. s.5 ; a∂a… MM. s.86 , aya… MM. s.96 , …adem (A.) MM. s.163 ; a∂a…
SKT. s.6 , aya… SKT. s.18 ;
a∂ak Kid. s.1 , aya… Kid. s.8 ; ayaġ KK. s.102 ; ayak Etz. s.145 ; ayak CC. s.17 ;
ayaġ Ştr. s.332 , aya… Ştr. s.332 , …adem Ştr. s.389 ; ayaġ LÇ. s. 45 ;
aya… MN. s.308 , …adem (A.) MN. s.379 ; aya… BN. s.229 , …adem (A.) BN. s.368 ;
ayaġ~aya«~aya… GN. s.296 ; ayaġ DK. s.26 , aya… DK. s.26 , …adem (A.) DK. s.160 ; aya…
SaKT. s.54, …adem (A.) SaKT. s.379 ; aya… BL. s.128 ; aya… KT. s.5 >
ayak Ga. ; ayaġ, ġılça (kalça, ayak) Az. ; ayak Tkm. ; åyå… Özb. ; ayaġ, aya…, put U. ; ayak,
but Kır. ; aya… Kaz. ; ayak Ta. ; azak Şor. ; ayak, bazar, but, turum Alt. ; ayak Kar.; aya…,
but Kmk. ; aya… Bşk.; ayak Krç. ; ayak Nog.; but (ayak), davan Tu. ; ayah Kary. ; ayak
Kzn. ; atax Yak.; ura Çuv.; hada… Hal. aya« (-Ar.; -Kr.) ; ayağ (-Bt.) DS. 399
Ayak, Türk dilinin tasnifleri ve karşılaştırmalı ses bilgisi incelemelerinde sık sık
başvurulan bir temel kelimedir. Kelimenin kök ünlüsünün sonundaki -d ünsüzü tarihî ve
çağdaş lehçelerde türlü değişimlere uğramıştır. Bu değişim, eldeki verilere göre genellikle –y
olma temayülündedir. Ancak -z, -t, -r, gibi değişme ve –d gibi korunma olayları da mevcuttur.
Tasniflerde kullanılan seslik ölçüt de budur. Çuvaşçadaki ura biçimi, Çuvaşçanın ses
özelliklerine göre ilk hecede yuvarlaklaşma, ET kök ünlüdeki –d’nin r olması ve iki heceli
kelimelerde son ünsüz olan –k’nin düşmesi sonucu oluşmuştur.
145
Sosyal Bilimler Dergisi
BURUN:
burun EU. ;
burun (burun, öne doğru çıkıntı yapan yer) DLT. s. 118 ; burun KB. s.117 , burun (önce,
ileri) KB. s.116 ; burun ??? AH. s.13 ;
burun İBM. s.22 ; burun ME. s.108 ; bur(u)n (burun ; önce) NF. s.89 ; burun MM. s.123 ;
burun SKT. s.34 ;
burun Kid. s.23 ; burun KK. s.106 ; burun (burun ; önce) Etz. s.158 ; brun~burun CC. s.42 ;
burun (önce ; burun)
Ştr. s.357 ; burun LÇ. s.80 ; burun (evvel demekdir ki…) AL. s.143 ;
burın MN. s.320 ; bur(u)n GN. s.314 ; burun DK. s.62 ; burın (burun ; önce) SaKT. s.113 ;
burun BL. s.134 ; burun KT. s.18 >
burnu Ga. ; burun Az. ; burun Tkm. ; burun Özb. ; burun U. ; murun, murdu Kır. ; burın
Nog.; murın Kaz. ; borın Ta. ; purnu Şor. ; tıngış, tumçuk, koñjor, tumçak Alt. ;burun
Kmk.; moron Bşk.; burun, cuh Krç. ; dumçuk, haay Tu. ; burun Kar. ; burun Kzn. ; murun
Yak. ; bu.run, dämā…, dumā… Hal.
Kelime, bur- “kokmak, güzel kokmak” KB 6625 fiilinden gelişmiştir. M. Erdal, bur-
fiilinin bu “buğ, buhar, buğu” isminden +(A)r- ekiyle fiil yapıldığı görüşündedir (Erdal, 1991,
s. 500). Ancak yazar, bundan sonra burun kelimesiyle ilgili bir açıklamada bulunmaz.
146
Sosyal Bilimler Dergisi
DİL:
tıl~til ET. ;
tıl DLT. s.615 ; til KB. s.446 ; til AH. s.LXIII ;
dil İBM. s.27 , til İBM. s.72 ; til ME. s.187 ; til KE. s.632 ; til NF. s.425 ; til MM. s.253 ; til
KHŞ. ; til SKT. s.155 ;
dil Kid. s.34 , til Kid. s.102 ; til KK. s.125~Etz. s.258 ~ CC. s.188 ;
til Ştr. s.459~LÇ. s.136 ~AL. s.188 ;
dil MN. s.332~ BN. s.278 ~GN. s.327 ; dil DK. s.90 ; dil SaKT. s.151 ; dil BL. s.140 ; dil
KT. s.25 >
dil Ga. ; dil, zeban (F.) Az. ; dil Tkm. ; til Özb. ; til, zaban (F.), zuvan (F.) U. ; til Kır. ; til
Kaz. ; têl Ta. ; til Şor. ; til Alt., Tel. Şor, Sag.,; til Krç. ; til Kmk.; tål Bşk.; dıl Tu. ; til
Kary. ; til Kzn. ; tıl Yak.; çålhe Çuv.; til Hal.
DİŞ:
tiş EU. ;
tış DLT. s.618 ; tiş KB. s.453 ; tiş AH. s.LXIV ;
diş İBM. s.27, tiş İBM. s.73 ; diş ME. s.115, tiş ME. s.188 ; tiş KE. s.638 ; tiş NF. s.428 ; tiş
KHŞ. ; tiş SKT. s.157 ;
tiş Kid. s.103 ~KK. s.126 ; diş~tiş Etz. s.165 ; tiş CC. s.190 ;
tiş LÇ. s.133 ~AL. s.183 ;
diş MN. s.334~BN. s.281 ~GN. s.329 ; diş DK. s.93 ; diş SaKT. s.156 ; diş BL. s.140 ; diş
KT. s.25 >
diş Ga. ; diş Az. ; diiş Tkm. ; tiş Özb. ; çiş U. ; tis Nog.; tis Kaz. ; têş Ta. ; tiş Şor. ; tiş Alt.
; tiş Krç. ; diş Tu. ; tış Kar. ; tiş Kmk.; tåş Bşk.; tiş Kzn. ; tiis. Yak.; şĭl Çuv.; tīş Hal.
Kelime bütün tarihî ve çağdaş lehçelerde yerine yabancı bir kelime alınmadan
kullanılmaktadır. Kelimenin ilk ünsüzünün Oğuzcanın gelişimine uygun olarak EAT’den
başlayarak günümüz Oğuz lehçelerinde tonlu olarak kullanıldığı görülür. Kelime başındaki
ünsüz, lehçelerin eğilimleri doğrultusunda Yeni Uygurcada ç- “çiş”; Çuvaşça’da da ş-
“şĭl”olmuştur. Kelimenin ünlüsünün ET.’deki şekilleri üzerinde kimi tartışmalar olmuş, metin
neşirlerinde ı’lı ya da i’li biçimler araştırmacılar tarafından tercih edilmiştir. (Aynı durum til
kelimesi için de geçerlidir.) Kelime sonundaki ünsüz Yakutça ve Kazakçanın eğilimine uygun
147
Sosyal Bilimler Dergisi
olarak –s; Çuvaşça’da ise bir “lir” dili olması nedeniyle –l olmuştur. Kelimenin ünlüsü
Türkmence, Yakutça ve Halaççada uzun olarak görülmektedir.
EL :
älig ET. …ol EU. ;
eliğ DLT. s. 176 ; el, elig KB. s. 145 ; el AH. s.XVIII , elig AH. s.XVIII , ilig AH. s.XXIX ;
el İBM. s.29 ; el ME. s.118 , elig ME. s.118 ; el(i)g KE. s.185 , …ol (kol, el) KE. s.367 ; el
NF. s.118 , el(i)g NF. s.119 ; el MM. s.134 , elig MM. s.134 , il MM. s.155 ; el~elig SKT.
s.44 ;
äl Kid. s.10 ; el KK. s.108 ; …ol (el) KK. s.116 ; él~il Etz. s.168 ; el CC. s.61 , kol (kol ve el)
CC. s.113 ;
elig Ştr. s.365 , …ol (el) Ştr. s.406 ; il LÇ. s.57 , ilik LÇ. s.60 , …ol (el) LÇ. s.238 ; il AL.
s.69 , ilik AL. s.67 , …ol (el) AL. s.334 ;
el MN. s.340 , dest (F.) MN. s.330 ; el BN. s.293 ~GN. s.341 ~DK. s.103 ; el SaKT. s.175 ,
il SaKT. s.347 ; el BL. s.144 ; el KT. s.29 ; kol (el) TS. 4/ 2609-2610 >
el Ga.~Az. ; gool Tkm. ; …ol Özb. ; …ol, el, dest (F.) U. ; kol Kır. ; kul Ta. ; kol Şor. ; kol
Alt. ; kol Krç. ; kol, bilek Kar.; kol Nog.; kol Kaz. …ol Kmk.; …ul Bşk.; kul Kzn. ; iliğ
Yak. ; alĭ~hul Çuv. ; ä(.)l Hal.
GÖZ:
köz ET. ;
köz DLT. s. 369 , karak (bkz. göz bebeği) DLT. s. 266 ; köz KB. s.287 ; …ara… (göz, göz
bebeği) KB. s.223 ; köz AH. s.XL ;
köz İBM. s.47 ; köz ME. s.151 ; …ara… (göz, göz bebeği) KE. s.297 , köz KE. s.394 ; köz
NF. s.264 , dµde (<F. göz) NF. s.109 ; köz MM. s.186 ; köz KHŞ. ; ‘ayn (A.), köz SKT. s.97
; köz Kid. s.53 ; köz KK. s.117 ; köz Etz. s.209 ; köz CC. s.123 ;
köz Ştr. s.411 ; köz LÇ. s.271 ;
göz MN. s.357 , çeşm (F.) MN. s.324 ; göz BN. s.326 ~GN. s.364 ~DK. s.127 ; göz SaKT.
s.285 , ‘ayn (A.) SaKT. s.56 ; göz BL. s.150 ; göz KT. s.36 >
göz Ga. ; göz, çeşm (F.), dide (F.), éyn (A.) Az. ; garak, göz Tkm. ; köz Özb. ; köz U. ; köz,
karek (mec.) Kır. ; köz Nog.; köz Kaz. ; küz Ta. ; karak Şor. ; karak, kös, körgöş Alt. ; köz
Krç. ; karak Tu. ; köz’ Kar. ; göz Kmk.; kü≠ Bşk.; küz Kzn. ; kös Yak. ; kuś Çuv. ; köz
Hal.
bakanak(II) ; ba«anak(II) göz, gözbebeği: Bakanağın çıksın! (-Isp.; -To.; -Hat.; -Nğ.; -Ant.)
; goz (III) (-Nğ.) DS. s. 491
KULAK:
…ula…, …ulġa…, …ul…a… ET. ;
kulak~kulxak~kulkak DLT. s.376 ; …ula…, …ulġa… KB. s.290 ; …ula… AH. s.XL ;
kulak İBM. s.47 ; …ula… ME. s.151 ; …ula… KE. s.398 ; …ula… NF. s.267 ; …ula… MM. s.186
; …ula… KHŞ. ; …ula… SKT. s.98 ;
148
Sosyal Bilimler Dergisi
…ula… Kid. s.81 ; …ulaġ KK. s.117 ; kulak Etz. s.210 ; kulak CC. s.124 ;
…ula… Ştr. s.412 ; …ulaġ LÇ. s. 238 , üzn (<A.) LÇ. s.11 ;
…ula… MN. s.390~BN. s.391 ~GN. s.413 ~DK. s.193 ; …ula… SaKT. s.434 ; …ula… BL.
s.166 ; …ula… KT. s.52 ; kulak TS. 4/2715 >
kulak Ga. ; ġulaġ, ġuş (F.) Az. ; gulak Tkm. ; …ulå… Özb. ; …ula… U. ; kulak Kır. ; kulak
Nog.; …ula… Kaz. ; kolak Ta. ; kulak Şor. ; kemirçek, kulak Alt. ; kulak Krç. ; …ula…
Kmk.; …ola… Bşk.; kulak Tu. ; kulak Kar. ; kulak Kzn. ; kulgağh Yak. ; hulha Çuv.;
…ula.… Hal.
işitgen Kulak. (-Çkl.) , işidek (-Bo.) ; bork(III) (Kulak) (-Ky.) DS. 740
saç:
saç ET. ;
saç DLT. s.477 ; saç KB. s.376 ;
saç İBM. s.57 ; sạç ME. s.170 ; saç MM. s.225 ; saç NF. s.355 ; saç KE. s.529 ;
saç Kid. s.84 ; §aç KK. s.121 ; saş Etz. s.233 ; saç CC. s.157 ;
saç LÇ. s.177 ;
saç BN. s.435 ~GN. s.455 ~DK. s.254 ; saç SaKT. s.586 >
saç Ga. ; sáç Özb. ; çaç, saç U. ; çaç Kır. ; şaş Kaz. ; çeç Ta. ; ses Bşk.; şaş Nog.; şaş Şor. ;
çaç Alt. ; çaç Krç. ; çaş Tu. ; sas Hak.; şaç Tkm.; çaç Kmk.; seç Kar. ; çeç Kzn. ; śüś
Çuv.; as Yak.; saç Hal.
Kelime, Eski Türkçeden itibaren tüm dönem metinleri ve Çağdaş Lehçelerde görülür.
Yaptığımız taramalarda saç kelimesinin yanında hiçbir alıntı şekille karşılaşmadık. Çağdaş
lehçelerde kimi ses eğilimi kimi de ses olayları neticesinde değişik kullanımlar mevcuttur.
KALP, YÜREK:
yürek EU.;
yürek DLT. s.825 , köñül DLT. s.361 ; yürek KB. s.562 ;
yürek İBM. s.93 ; yürek KE. s.751 ; köñ(ü)l (gönül, yürek ; hafıza, akıl) NF. s.259 , yürek
NF. s.492 ; yürek MM. s.282 ; yürek KHŞ. ; köñül SKT. s.94 , yürek SKT. s.194 ;
ök (kalp) Kid. s.65 , yüräk Kid. s.130 ; köngül CC. s.118 , yürek CC. s.237 ;
yürek LÇ. s.304 ;
göñül (gönül, kalp) MN. s.355 ; yürek BN. s.495 ; göñül (gönül) BN. s.321 ; göñül (gönül,
kalp) GN. s.361, yürek GN. s.497 ; yürek DK. s.343 ; göñül (gönül, kalp) SaKT. s.282 , kalb
(A. kalp, yürek) SaKT. s.384 , yürek SaKT. s.769 ; göñül BL. s.149 , yürek BL. s.195 ;
yürek KT. s.75 ; can evi TS. II/750 >
kalp, ürek Ga. ; köks (mec. yürek), könül, ürek Az. ; yürek Tkm. ; yüräk, …älb Özb. ; jürek
U. ; cürök Kır. ; cürek Kaz. ; yörek Ta. ; yürek Kmk.; yörek Bşk.; çürek Şor. ; cürek,
kögös Alt. ; cürek Krç. ; çürek (yürek) Tu. ; ürak, köngül, yurk Kar. ; yürek Kzn. ; çåre
Çuv.
149
Sosyal Bilimler Dergisi
cürek (-To.; -Kn.) ; fehir (-Kü.) ; ciğerevi (-Isp.; -İst.; -Ant.) ; canavi (-Ezm.), canevi-1
(Isp.; -Ml.), canev-1 (-Isp.), conevi (-Gm.) DS. 854 ; üre« (-Kr.), ürek (IV) (-El.) DS. 4068
;
1
İBM. s.’da kırtış “yüzün derisinin üstü” olarak tanımlanmaktadır. İBM. s.43
2
beniz Kır.
150
Sosyal Bilimler Dergisi
Kelime, genel Türkçede ilk metinlerden başlayarak ortak olarak kullanılır. Kelime
kökü için Räsänen ve A. Rona-Tas tarafından *boń rekonstrüksiyonu tasarlanmıştır. Şu halde
kelime, boy kökünden çıkmıştır. Sondaki –un eki değişik organ adlarında karşımıza
çıkmaktadır. (alın, burun, koyun …gibi)
DİZ:
tiz ET. ;
tiz DLT. s.628 ; tiz KB. s.454 ; diz AH. s.XVII ;
diz İBM. s.27 ; tiz ME. s.188 ; tiz, yinçük (diz, incik kemiği) KE. s.638 ; tiz NF. s.428 ,
yinçük (incik kemiği, diz) NF. s.487 ; tiz MM. s.255 ; diz SKT. s.42 ;
diz Kid. s.35 , tiz Kid. s.103 ; tiz KK. s.126~Etz. s.259 ; tiz CC. s.190 , tizgi CC. s.190 ;
tiz LÇ. s.133 ~AL. s.182 ;
diz MN. s.334~BN. s.281 ~GN. s.329 ; diz DK. s.94 ; diz SaKT. s.156 , tiz SaKT. s.698 ;
diz BL. s.141 ; diz KT. s.26 >
diz Ga. ; diz Az. ; dıız Tkm. ; tiz, tizzä Özb. ; tiz U. ; tize Kır. ; tize Kaz. ; têz, tubık Ta. ;
tize Şor. ; tize, codo, çiçke söök (diz, ince kemik), üye, üyediñ, üyedeñ Alt. ; tobuk Krç. ;
diskek Tu. ; tız, tüz Kar.; çårkuśśi Çuv.; tīz, zānū (Far.) Hal.
DUDAK :
ärin ET. ; érin, ir(i)n (dudaklar, ağız)
DLT. s. 189 ; tutak
İBM. s.77 ; ¬eb ME. s.155 , tuta… ME. s.191 ; duda… KE. s.173 , ir(i)n KE. s.271 , la¡l (A.)
KE. s.413 ; toda… NF. s.429 ; tuda… SKT. s.159 , tuta… SKT. s.161 ;
ärin Kid. s.12 , tuta… Kid. s.108 ; ∂u∂aġ KK. s.108 ; dudag Etz. s.166 , irin Etz. s.179 ;
totak~todak CC. s.193 ;
†uda… DK. s.294 ; duda… SaKT. s.161 ; duda… BL. s.142 ; duda… KT. s.28 ; tudak TS. 5/
3847 > dudak Ga. ; leb, dodaġ Az. ; doodak Tkm. ; läb Özb. ; érin, lep, kalpuk U. ; erin Kır.
; erin Nog.; erin Kaz. ; irên Ta. ; erni Şor. ; erin, tañday Alt. ; erin Krç. ; erin Tu. ; erin
Kmk.; irån, Bşk.; erin, dudak Kar.; tuta Çuv.; ä.rün,lävş, lävç, läb, duda.… Hal.
erin (-İst.) DS. 1770 ; doda« (-Kr.; -Yz.), dodak (-Çkr.; -Sm.) DS. 1534;
Dudak kelimesi, H. Eren’in (Eren, 1999) veya A. Tietze’nin (Tietze, 2002) iddia ettiği
gibi Eski Kıpçakçadan değil Harezm Türkçesinden itibaren metinlerde tespit edilmektedir.
Harezm Türkçesinde irin kelimesi sadece KE’de dudak kelimesiyle birlikte kullanılmış,
dönemin diğer eserlerinde sadece Tü. dudak kelimesinin fonetik biçimleri tercih edilmiştir.
Eski Kıpçakça metinlerde iki kelimenin de kullanıldığı görülür.
Günümüz lehçelerinde, Oğuz grubu dışındaki lehçelerde erin tercih edilmiş, Özbek ve
Yeni Uygur Türkçeleri gibi Çağataycanın varisi yazı dillerinde Türkçe kelimenin Farsça leb
alıntısı da kullanılagelmektedir. Çuvaşça, geçerli olan seslik özelliği dolayısıyla ikinci
hecenin sonundaki –k ünsüzünü düşürerek, şaşırtıcı biçimde Oğuz lehçeleri ile paralel olarak
tuta kelimesini kullanır.
151
Sosyal Bilimler Dergisi
Doerfer, dudak kelimesinin ilk olarak kadın cinsel organı unsuru olarak kullanıldığını,
daha sonra ağzın dışarıya doğru bölümü anlamına geliştiğini; bu anlamdaki erin kelimesinin
daha eskicil olduğunu düşünmektedir (TMEN, s. 952). Modern lehçeler içinde bu anlamdaki
kelime için Halaçça’da erin, dudak, leb, levş~levç kelimelerinin fonetik varyantlarının
kuulanılmakta olduğu görülür. Halaçça için erin biçiminin aslî olduğunu; dudak’ın Azeri
Türkçesinden alındığını düşünebiliriz.
PARMAK :
ärñäk, äñräk ET.
; ernek~erñek DLT. s. 191 ; ernek KB. s.158 ;
barmak3 İBM. s.16 ; bạrmạk ME. s.98 , ernek ME. s.120 ; barma… KE. s.79 , ernek KE.
s.209 ; barma… NF. s.49 ; barma… MM. s.101 ; barma… KHŞ. ; barma… SKT. s.22 ;
barma… Kid. s.15 ; parmak Etz. s.229 ; barmak CC. s.25 ;
ernek (parmakların ucı) LÇ. s.10
; barma… MN. s.311 ; barma… BN. s.235 ; barma… GN. s.300 ; parma… DK. s.248 ; barma…
SaKT. s.69 ; barma… BL. s.130 ; parma… KT. s.61 ; barmak TS. I/402 >
parmak Ga. ; barmaġ Az. ; bärmá… Özb. ; barma…, çemek, uşşa… …ol U. ; barmak, mança
Kır. ; barmak Nog.; barma…, savsa… Kaz. ; barmak Ta. ; kol, sabar (moğ.) Alt. ; ergek,
salaa Hak.; barmak Krç. ; salaa Tu. ; barma… Kmk.; barma… Bşk.; parmak Kar. ; barmak
Kzn. ; tarbak Yak.; pürne Çuv.; barma.… (marma.…), burma.…, birma.…, tirna… Hal.
bamak,bāmak (-Isp.; -Brd.; -Dz.), bamrak (-Ank.), bannak(I) (-Ama.; -Nğ.; -İç.), barba«
(-Kr.) DS. 512 ; barmak, bārmak I (-Ba., -Bo., -Tr., -To., -Or.) , barmah (-Kr. , -Vn.) , barnak
(-Isp., -Es., -Bo., -Mr., -Kn., -Ada.) DS. 534
3
ereñek: parmak ucu İBM. s.30
152
Sosyal Bilimler Dergisi
SAKAL:
sa…al EU. ;
sakal DLT. s. 483 ; sa…al KB. s.378 ;
sakal İBM. s.58 ; sa…al ME. s.171 ; sa…al KE. s.531 ; sa…al NF. s.358 ; sa…al MM. s.227 ;
sa…al SKT. s.131 ;
sa…al Kid. s.87 ; §a…al KK. s.121 ; sakal Etz. s.231 ; sakal CC. s.159 ;
sa…al Ştr. s.440 ; sa…al LÇ. s.186 ;
sa…al BN. s.436 ~GN. s.456 ~DK. s.256 ; sa…al SaKT. s.589 ; sa…al BL. s.177 ; §a…al KT.
s.63 ; baş kılı TS. I/443 >
sagal Ga. ; saġġal Az. ; sakgal Tkm. ; så…ål Özb. ; sa…al U. ; sakal Kır. ; sakal Nog.; sa…al
Kaz. ; sakal Ta. ; sagal. Alt. ; sak’al Krç. ; sakal Kzn. ;sakal Kar.; sa…al Kmk.; ha…al
Bşk.; sağal Hak.; suhal Çuv.; sa……al Hal.
153
Sosyal Bilimler Dergisi
Baş kelimesi:
Tü. Başa baş, başağaç, baş ağırlık, baş ağrısı, başak, başaklamak, başaktör, başaktris,
başaltı, başarı, başarmak, başasistan, baş aşağı, başat, başbakan, baş başa, başbayi, baş
belâsı, baş bezi, baş bıçağı, baş biti, başbuğ, baş çanağı, başçavuş, başçı, başçık, başeski,
başka, başkan, başkent, başlamak, başlıca, başlık, başörtü, baş sağlığı, başsız, baştankara,
başvurmak …gibi
4
Alıntı kelime kullanımı da dilin kod oluşturma yollarından bir olmakla beraber, bu araştırmada bir dilin kendi
kaynaklarından hareket ele alınacağından bu yol değerlendirme içine alınmamıştır.
154
Sosyal Bilimler Dergisi
Kır. Başat, başçı, başka, başkar-, başsız, başta, baştamak, baştaak~baştanak, baştalgıç,
baştamal, baştan-, baştapkı, baştaş-, baştık, baştuu, …gibi
Kaz. Basal…ı, bas-ayağı, basbarma…, baskeser, baskar- , bas…ı, baspa-bas, basta- ,
bastamaşı, bastı-bastı, bastı…, basşı, basında …gibi
Yuy. Başa…, baş-aya…, başbaşta…, başçi, başkéser, baş…ar-, başlamçi, başlanġuç, başliġuçi,
başli…, başli-, başmalta… …gibi
5
Tarihî Türkiye Türkçesinin organ adlarının kazandıkları yan anlamlar için (A-E ile başlayan kelimelerde)
TETTL’ya bakılabilir.
155
Sosyal Bilimler Dergisi
6
“(bir şeye) … gözüyle bakmak; göz açamamak; göz açıp kapayıncaya kadar; göz açtırmamak; göz
alabildiğine; göz almak; göz ardı etmek; göz atmak; göz aydına gelmek (gitmek); göz boyamak; göz
boyamacılık; göz değmek; göz dikmek; göz doldurmak; göz doyurmak; göz etmek; göz gezdirmek; göz göre
göre; göz göz olmak; göz gözü görmemek; göz hapsine almak; göz kamaştırmak; göz kaş süzmek; göz kesilmek;
göz kırpmamak; göz kırpmak; göz koymak; göz kulak olmak; göz kuyruğuyla bakmak; göz nuru dökmek; göz
önünde tutmak / bulundurmak; göz önüne almak; göz önüne getirmek; göz süzmek; göz ucuyla bakmak; göz
ucuyla görmek; göz ucuyla süzmek; göz yıldırmak; göz yum(ma)mak; gözaydın etmek; gözden çıkarmak; gözden
düş(ür)mek; gözden geçirmek; gözden gönülden çıkarmak; gözden kaçırmak; gözden kaybetmek; gözden
kaybolmak; gözden nihan olmak; gözden sürmeyi çalmak/çekmek; gözden uzak tutmak; gözden uzaklaşmak;
göze almak; göze batmak; göze çarpmak; göze diken olmak; göze girmek; göze görün(me)mek; gözle görülür,
elle tutulur hâle gelmek; gözle yemek; gözler önüne sermek; gözleri açılmak; gözleri bayılmak; gözleri
berraklaşmak; gözleri buğulanmak (bulutlanmak); gözleri çakmak çakmak (olmak); gözleri çukura
gitmek/kaçmak; gözleri dolmak; gözleri dolu dolu olmak; gözleri dönmek; gözleri evinden/yuvalarından
uğramak/fırlamak; gözleri fal taşı gibi açılmak; gözleri fıldır fıldır etmek/dönmek; gözleri ışıklı olmak; gözleri
kamaşmak; gözleri kan çanağına dönmek; gözleri kanlanmak; gözleri kapanmak; gözleri kararmak; gözleri
parlamak; gözleri sulanmak; gözleri süzülmek; gözleri takılıp kalmak; gözleri velfecri okumak; gözleri
yaşarmak; gözleri yollarda kalmak; gözlerinde şimşek(ler) çakmak; gözlerinden okumak; gözlerine inanmamak;
gözlerine uyku girmemek; gözlerini uyku tutmamak; gözlerini(gözünü) oymak; gözlerini açmak; gözlerini
alamamak; gözlerini bayıltmak; gözlerini belertmek; gözlerini bitirmek; gözlerini devirmek; gözlerini dikmek;
gözlerini fal taşı gibi açmak; gözlerini kaçırmak; gözlerini kan bürümek; gözlerini kapamak; gözlerinin içi
gülmek; gözlerinin içine kadar kızmak; gözü (gözleri) kararmak; gözü üstünde kalmak; gözü açık gitmek; gözü
açıklık; gözü açılmak; gözü akmak; gözü alışmak; gözü almamak; gözü arkada kalmak; gözü bağlı olmak; gözü
bir şeyde (bir şeyin üzerinde) olmak; gözü bulanmak; gözü çıkmak; gözü dalmak; gözü doymak; gözü dönmek;
gözü dumanlanmak; gözü dünyayı görmemek; gözü gibi saklamak; gözü gibi sevmek; gözü gitmek; gözü gönlü
açılmak; gözü görmek olmak ...”
156
Sosyal Bilimler Dergisi
157
Sosyal Bilimler Dergisi
Meseleye Türk dilinin temel organ adları tarafından bakıldığında, söz konusu
kelimelerin gerek asıl anlam, gerekse yan anlamlarıyla kullanım sıklığı oranlarının oldukça
yüksek olduğu görülecektir.
Bu durumu tespit için “ayak” kelimesinin kök morfem olarak sıklığını, dizinleri
yapılmış, sahalardan rastgele seçilen bazı eserlerdeki sayılarını belirtelim:
KB 40; DLT 44; NF 71; AY. 37; MG 40; KG 41; DK 34; KE 161; Marz. 23; GT 40;
LD 34.
Sonuç:
1. Dillerin akrabalıkları incelenirken ilk başvurulan leksik ölçütler temel kelimelerdir.
2. Altay dil akrabalığını organ adları bakımından değerlendiren G. Doerfer, temel
organ adları belirlediği kelimelere göre İndo-germen dillerinde ortaklık oranını %81,25 olarak
belirlemiştir. Doerfer, Altay dillerinde ise bu durumun akrabalığın çok ötesinde basit
kopyalalamalar olduğunu söylemektedir (Doerfer, 1980-1981, s. 11).
158
Sosyal Bilimler Dergisi
Günay Karaağaç, Doerfer’in görüşünü “ağız, dil, kulak” kelimeleri etrafında son
derece derinlikli yazısında çürütmüş ve meselenin Türkçe gibi varyasyon çeşitliği bakımından
zengin bir dil için ilk önce kendi içinde sonra da bu akraba dillerle ciddî karşılaştırmalar ile
ele alınıp değerlendirilmesini önermiştir (Karaağaç, 1993, s.109).
Doerfer’in göz önünde bulundurmadığı önemli bir husus, indo-germen dillerinin
kullanıldığı alan ile Altay dillerinin yayım alanıdır. İndo-germen dillerinin kullanıldığı, esas
olarak, Avrupa kıtasının alanının, Altay dilleri alanına göre küçüklüğü ve bu küçüklüğe bağlı
olarak dil etkileşiminin daha kolay olabileceği düşünülebilir. Böyle bir durumda Doerfer’in
düşündüğü Altay dilleri arasında ortaklığın alıntılara dayandığı, soyca bir akrabalığın
imkânsızlığı düşüncesi, İndo-germen dilleri için daha kuvvetlidir.
Dil incelemelerinde diyalekt oluşumlarında esas ayrışım zemini olarak zaman
unsurunun yanı sıra coğrafyanın da göz önünde bulundurulması gerekir.
3. Karşılaştırmalı Türkoloji incelemelerinde –özellikle ses bilgisi- temel organ adları
ilk başvurulacak veriler olmalıdır. Bunun dışında, hayvan adları da temel kelimelerden olmak
yönüyle söz konusu incelemelerde önemli bir yer tutmaktadır.
KISALTMALAR
159
Sosyal Bilimler Dergisi
KAYNAKÇA
Aksan, Doğan (1995) Her Yönüyle Dil Ana Çizgileriyle Dilbilim, Ankara, TDK-439 5. Baskı
Az. Altaylı, Seyfettin (1994) Azerbaycan Türkçesi Sözlüğü, I-II, İstanbul-MEB Yayınları
KB. Arat, Reşit Rahmeti (1947) Kutadgu Bilig I Metin, Ankara, TDK, 3. Baskı
Arat, Reşit Rahmeti (1979) Kutadgu Bilig III İndeks,(Neşre Hazırlayanlar: K. Eraslan, O. F.
Sertkaya, N. Yüce) İstanbul, TKAE
Ata, Aysu (2002): Harezm-Altın Ordu Türkçesi, İstanbul, Türk Dilleri Araştırmaları Dizisi: 36
DLT. Atalay, Besim (1998) Divanü Lûgat-it-Türk Tercümesi I-II-III-IV, Ankara-TDK: 521, 4.
Baskı
Atalay, Besim (1970) Abuşka Lügatı veya Çağatay Sözlüğü, Ayyıldız Matbaası-Ankara
Kid. Caferoğlu, Ahmet (1931) Kitâb Al-İdrak li-Lisân Al-Atrâk, İstanbul, Evkaf Matbaası
Çağatay, S. (1972) Türk Lehçeleri Örnekleri II, Yaşayan Ağız ve Lehçeler, DTCF Yayınları-
Ankara
160
Sosyal Bilimler Dergisi 21
Devellioğlu, Ferit (1999) Osmanlıca-Türkçe Ansiklopedik Lügat, Ankara, Aydın Kitabevi, 16.
Baskı
Doerfer, G. (1980-1981) “Temel Sözcükler ve Altay Dilleri Sorunu” TDAY-B 1980-81; s.1-
11.
Doerfer, G. (1984) “Türkçenin İdeal Bir Etimolojik Sözlüğünün Nasıl Olması Gerektiği
Hakkında Düşünceler” (Çeviren: Dr. İlhan Çeneli) Türk Dili, S.392-393, s. 366-374.
Ergin, Muharrem (1993) Edebiyat ve Eğitim Fakültelerinin Türk Dili ve Edebiyatı Bölümleri
İçin Türk Dil Bilgisi” İstanbul, Bayrak Yayınları, 21. Baskı
DK: Ergin, Muharrem (1997) Dede Korkut Kitabı I-II, TDK –Ankara (3. Baskı)
Gabain, Annemaria von (1995) Eski Türkçenin Grameri, Ankara, TDK 532, 2. Baskı
Hacıeminoğlu, Necmeddin (1984) Türk Dilinde Edatlar, İstanbul, Milli Eğitim Bakanlığı
Yayınları
Hacıeminoğlu, Necmeddin (1991) Yapı Bakımından Türk Dilinde Fiiller, Ankara, Kültür
Bakanlığı Yayınları.
161
Sosyal Bilimler Dergisi 22
Karaağaç, G. (1993) “Dil, Ağız ve Kulak İle İlgili Kelimelerimiz” Türk Dili ve Edebiyatı
Araştırmaları Dergisi, S. VII, s.85-114.
SaKT Karabacak, Esra (1995) Eski Anadolu Türkçesi Satır Arası Kur'an Tercümesi, Giriş,
Metin, Sözlük ve Tıpkıbasım, III. Cilt, Boston-Harvard University
KT. Kirişçioğlu, M. Fatih (1988) Mütercim Âsım Efendi’nin Kâmûs Tercümesi’ndeki Uzuv
İsimleri, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi
Koç, Kenan (2003) Kazak Türkçesi Türkiye Türkçesi Sözlüğü, Ankara-Akçağ Yayınları
Komisyon (1991) Karşılaştırmalı Türk Lehçeleri Sözlüğü, Kültür Bak. Yay., Ankara
Necip, Emir Necipoviç (1995) Yeni Uygur Türkçesi Sözlüğü, (Çev. İklil Kurban) Ankara-
TDK
SKT: Sağol, Gülden (1995) An Inter-Linear Translation of the Qur’an into Khwarazm
Turkish, III. Cilt, Boston, Harvard University Press
TETTL: Tietze, A. (2002) Tarihi ve Etimolojik Türkiye Türkçesi Lugatı, Simurg – İstanbul.
162
Sosyal Bilimler Dergisi 23
Toparlı, Recep (2000) Kitab-ı Mecmû-ı Tercümân-ı Türkî ve Acemî ve Mugalî, Ankara, TDK
763
Türk Dil Kurumu (1998) Türkçe Sözlük- CD, Ankara, Halıcı Yazılım A.Ş.
BL. Turan, Fikret (2001) Bahşayiş Lügati: Eski Oğuzca Satırarası Tematik Sözlük ( Dilbilim
İncelemesi, Metin, Sözlük, Tıpkıbasım), Bilimsel Akademik Yayınları-İstanbul
Yüce, N.; Çağatay, S.; Oraltay, H. (1984) Kazak Türkçesi Sözlüğü, İstanbul-TDAV Yayınları
163