You are on page 1of 15

SÖZCÜK TÜRLERİNİN SÖZCÜK

ÖBEKLERİYLE İLİŞKİSİ

Mevlüt ERDEM
Mustafa SARI
ÖZET
Geleneksel çalışmalarda sözcük öbekleri ana ve
yardımcı unsurlar arasında kurulan çeşitli anlam ilgisi ve
yapısal ilgilerden dolayı sayıca fazlalaşır. Fakat sözcük
öbeklerinin türünü başın sentaktik kategorisi belirler.
Ana unsur olan sözlüksel türler ad, sıfat, zarf, fiil ve
edattır ve öbekler de AÖ, SÖ, ZÖ, FÖ ve EÖ’dür.
Modern dilbilimsel çalışmalar öbek yapılarını da
farklı değerlendirir. Modern çalışmalarda cümlenin
temelini fiil öbeği oluşturur. Fiil öbeği, sözlüksel
kategorilerle birlikte cümlenin gramatik ilişkilerini (özne,
nesne vb.) de yansıtır. Fiil öbeğine ait unsurlar belli
anlamsal roller de ifade eder. Modern anlayışa göre bir
sözcük tek başına bir öbek kurabilir.
Anahtar Kelimeler: Sözcük türleri, öbekler,
gramatik ilişkiler, anlamsal roller.

THE RELATIONSHIP BETWEEN WORD CLASSES AND


PHRASAL CATEGORIES

ABSTRACT
Phrasal categories in traditional studies increase
because of the structural and semantic connection
between the head and complements. However, the
syntactic category of the head identifies the type of a
phrasal category. The lexical classes which act as a head
are nouns, adjectives, adverbs, verbs and postpositions.
Therefore, the phrasal categories are noun phrases,
adjectival phrases, adverbial phrases, verb phrases and
postpositional phrases.


Yrd. Doç. Dr. KahramanmaraĢ Sütçü Ġmam Üniversitesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü mevluterdem@gmail.com

Doç. Dr. Mevlana Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Türkçe Öğretmenliği
Bölümü, msari68@hotmail.com

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
322 M. ERDEM – M. SARI

Modern linguistic studies evaluate phrasal


categories differently. In modern linguistic studies, the
essential part of the sentence is verb phrase. Verb phrase
reflects lexical categories as well as grammatical relations
(subject, object etc.). The arguments which belong to verb
phrase express certain semantic roles. Moreover,
according to modern linguistic approach, even one word
is enough to constitute a phrasal category.
Key Words: Word classes, phrasal categories,
grammatical relations, semantic roles.

1. Giriş
Doğal dilin cümleleri sadece sözlükten seçilen sözcüklerin
sıralanmasıyla oluĢmaz. Cümleyi oluĢturan sözcükler bir düzen, bir
hiyerarĢi içinde bulunurlar. Aslında bu düzen ve hiyerarĢik yapı
kurallar seti halinde bir dili konuĢanların zihinsel yapılarında vardır.
Bu kurallar seti sayesinde doğru sözcükleri seçebilir ve cümlelerin
doğruluğuna karar verebiliriz. Söz diziminin görevi zihinsel yapıdaki
bu sıralanıĢ biçimlerini belirlemek ve ortaya koymaktır.
Sözcük türleri, özellikle sözlüksel kategoriler, öbeklerin
oluĢmasında ve biçimlenmesinde birinci derecede etkilidir.
Sözcüklerin yan yana gelerek öbek oluĢturmasında sözcüklerin
anlamsal değerleri ilgili değil onların hangi sözcük türünden
olduklarıyla ilgilidir. Yani sözcüksel kategoriler semantik kategoriler
değil, sentaktik kategorilerdir, Bu açıdan bakıldığında Türkçe
geleneksel eserlerde sayıları onlarla ifade edilen sözcük öbekleri
(kelime grupları) dilbiliminin temel ölçütleriyle büyük oranda
örtüĢmez.1
Bu makalede ilk önce sözcük türleri üzerinde durulacak,
daha sonra sözcük türlerinin belirlenmesindeki temel biçim bilimsel
ve söz dizimsel özellikler ortaya konulacaktır. Sözcüklerin bir
anlamsal ilgiden dolayı yan yana gelerek bir öbek oluĢturmasının
sözcük türleriyle olan doğrudan ilgisine değinilecek ve Türkçede öbek
yapının incelenmesinde ve araĢtırılmasında sözcüklerin türünün esas
alınması gerektiği üzerinde durulacaktır.

1
Geleneksel çalıĢmalarda Türkçe sözcük öbekleri onlarla ifade edilir.
Bunların sınıflandırılmasında çok çeĢitli ölçütler dikkate alınmıĢtır. Bu sınıflandırma
ölçütleriyle ilgili sorunlar Gökdayı (2010) tarafından ayrıntılı olarak incelenmiĢtir.

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
Sözcük Türlerinin Sözcük Öbekleriyle İlişkisi 323

2. Sözcükler ve türleri
Her dil en azından ad ve fiil gibi iki sözcük sınıfına sahiptir
ve bunlar genellikle anlamsal değerlerle tanımlanmıĢtır. Ad, fiil, sıfat
ve zarflar temel sözcüklerdir (Givón 2001:49). Bu sözcük sınıfları
yanında zamirler, edatlar, bağlaçlar ve ünlemler de diğer sözcük
sınıflarını oluĢturur. Sözcük sınıfları cümleyi meydana getiren asıl
unsurlardır ve sözcüklerin ait olduğu sınıfla gramatikal iliĢkiler (özne,
nesne vb.) de birbirinden ayrıdır. Bu yüzden sözcük türleri gramatik
iliĢkilerle karıĢtırılmamalıdır.
Geleneksel yaklaĢımların aksine sözcük türlerini belirlemek
için daha tutarlı ve mantıksal bulgular gerekir. Dilin sözcük sınıflarını
belirleme ancak anlamsal, biçim bilgisel ve söz dizimsel ölçütlere göre
yapılabilir (Givón 2001). Biçim bilgisel ölçütler sözcüklerin hangi
ekleri aldığıyla ilgilidir (Carnie 2007:40). Örneğin adlar, çekimlenirler
ve gerektiğinde türetime girerler. Türetim ekleri sözcüğün hangi
sözcük sınıfına girdiği noktasında belirgin ipuçları verir. Bu anlamda
sulu (yemek) türetiminde -lX eki isimden sıfat türetmiĢtir. Söz
dizimsel ölçüt de bir sözcüğün yanı baĢındaki sözcüklerin hangi
sınıftan olduğuyla ilgilidir. Türkçede adları niteleyen sözcükler
adlardan önce gelir ve ada herhangi bir ek almadan bağlanır. Zarflar
da sıfatlar gibi söz dizimsel bir ölçütle diğer sözcük türlerinden ayrılır.
ġimdi sözcük türlerine biçim bilimsel ve söz dizimsel açıdan
kısaca bakabiliriz:
Adlar dil bilgisi çalıĢmalarında genellikle anlamlarıyla
ortaya çıkar. GeniĢ anlamda adlar, anlamsal olarak sınırlandırılmıĢ ve
özgün birimlerdir. Ağaç, masa, kuş, dağ vb. adlar zaman içinde
değiĢmezler (veya çok az değiĢirler) ve neredeyse aynı Ģeyi ifade
ederler. Örneğin ağaç sözcüğü dün de geçen hafta da aynı renkte, aynı
büyüklüktedir.
Bir sözcüğün ad olup olmadığını onun morfosentaktik
özellikleri daha iyi belirler. Morfosentaktik özellikler dağılımsal ve
yapısal (distributional and structural) olmak üzere iki baĢlık altında
incelenir. Bir adın dağılımsal özellikleri onun öbeklerde ve cümledeki
yeriyle ilgilidir. Yapısal özellikleri de adın kendi iç yapısıyla ilgili
özelliklerdir (durum, sayı vb.) (Payne 1997:33). Adlar veya ad
öbekleriyle ilgili kavramsal kategoriler sayı, durum, cinsiyet, iyelik
vb.'dir. Bu kategorilerin hepsi veya bir kısmı bir dilde bulunabilir
(ayrıntı için bk. Erdem baskıda). Adların dağılımsal özelliklerine
bakıldığında adların ad öbeği içinde asıl unsur (baĢ) olarak yer aldığı
görülür.

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
324 M. ERDEM – M. SARI

Adlar, sözcük türlerinin bir ucunda, fiiller de diğer ucunda


yer alır (Givón 2001:52). Anlamsal olarak bakıldığında fiiller geniĢ
anlamda bir olayı, hareketi ifade eden sözcüklerdir. Anlamsal
tanımlamanın yanında fiilleri diğer sözcüklerden ayıran önemli yönler
vardır. Bunların baĢında fiillerin kip ve kiĢi ekleriyle çekimlenmiĢ
olması gelir. Aynı zamanda fiiller de isimler gibi semantik, sentaktik
baĢ olurlar. Fiillerle ilgili en önemli kavramlardan birisi de fiile bağlı
unsurların anlamsal rolleriyle ilgilidir (semantic roles). (Bu rollerin
neler olduğu ve söz dizimindeki etkileri bir sonraki bölümde ayrıntılı
olarak incelenecektir.) Fiiller de adlar gibi dağılımsal ve yapısal
özellikler sergiler. Fiillerin dağılımsal özelliği onların cümledeki
konumlarıyla, fiil öbekleri içindeki iĢlevleriyle; yapısal özelliği ise
fiillerin kendi iç yapılarıyla (kip, kiĢi, sayı vb.) ilgilidir (Payne
1997:47).
Dilbiliminde sıfatları tanımlamak kolay değildir. Sıfatlar
konusunda diller arasında benzerlikler olmakla birlikte farklılıklar da
çoktur. Bazı dillerde, örneğin Latincede, sıfatlar isimler gibi durum,
cinsiyet ve sayı kategorilerini alırlar (Pustet 2006). Korecede ise
sıfatlar, fiiller gibi çekimlenebilmektedir (Grayson 2006, Chank
1996:47). Türkçede sıfat kabul edilen birçok sözcük kolayca isim
ve/veya zarf olarak kullanılabilir. Türkçede sıfatları isimlerden
ayıracak ölçütler ancak sözdizimiyle belirginleĢir. Sözdiziminin
verdiği kolaylığa niteleme anlamsal ölçütü eklendiğinde sıfatları diğer
sözcük türlerinden ayırt etmek kolaylaĢır (Erdem 2009). Sıfatlar
biçimbilgisel olarak üstünlük ve en üstünlük derecelerini de
yansıtırlar: Sıcak > daha sıcak, en sıcak; büyük > daha büyük, en
büyük. Ġsimlerin çoğu bu tür bir derecelendirmeye uğramadıkları
söylenebilir: kitap > *daha kitap, *en kitap. Bütün bunlardan
hareketle gerçek sıfatların, isimleri niteleyen kelimeler olduğu
söylenebilir. Ġsimleri nitelediklerinde sıfatların teklik ve çokluk
biçimleri yoktur.
Ana görevi fiili nitelemek olan zarflar, anlamsal olarak çok
geniĢ sözcük grubunu içine alır. Zarflar, dağılımsal özellikleriyle
ortaya çıkar. Yani cümledeki konumuyla belirlenir. Cümledeki
bulunuĢ yeri diğer sözcüklere göre daha serbesttir (Payne 1997:69).
Türkçe dilbilgisi kitaplarında zamirler daha çok anlamlı
kelimeler sınıfında değerlendirilmiĢtir. Fakat zamirlerin birçok
özelliği onları görevli kelimeler sınıfına sokar (Radford 1999, Booij
2007, Erdem 2004). Zamir, ardında bir nesne veya kimse kavramı
olan, dolayısıyla bir adın yerini tutan kelimedir (Banguoğlu
2004:356). Yani, kendisinden önceki sözcüğü tanımlamadan ve
nitelemeden gösterir. Eğer zamirin öncülü (gönderme yaptığı unsur)

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
Sözcük Türlerinin Sözcük Öbekleriyle İlişkisi 325

bilinmiyorsa zamirin anlamı tam olarak ortaya çıkmaz. Sözlüklerde


zamirlerin anlamları yerine görevleri yer alır. Örneğin Güncel Türkçe
Sözlük‟te (www.tdk.org.tr) ben zamiri „teklik birinci kiĢiyi gösteren
söz‟; sen zamiri de „teklik ikinci kiĢiyi gösteren söz‟ biçiminde
açıklanır. Bu durum zamirlerin görevli sözcük olmalarıyla yakından
ilgilidir.
Türkçede zamirlerin diğer kelime çeĢitlerinden görev
açısından ayrılmalarını en iyi dönüĢlülük zamiri özetler. DönüĢlülük
zamirinin öncülü, aĢağıdaki cümlelerde olduğu gibi, basit cümlede ana
cümle içinde kalırken bileĢik cümlelerde iç cümlenin dıĢına da
taĢabilmektedir:
a) Ahmet Beyi kendinei daha geniĢ bir daire buldu.
b) Ahmet Beyi [kendisinini iĢten atılacağını] biliyor.
(a) örneğinde yer alan dönüĢlülük zamirinin öncülü,
cümlenin öznesi olan Ahmet Bey‟dir. Diğer örnekte ise iç cümlede yer
alan kendisinin sözcüğünün öncülü ana cümlenin bir unsuru olan
Ahmet Bey‟dir. DönüĢlülük zamirinin cümle içindeki bu tür iliĢkileri
zamirlerin görevli kelime olduğunu desteklemektedir (Ayrıntı için bk.
Kornfilt 1997).
Edatlar, kendi baĢlarına anlamları olmayan görevli
kelimelerdendir. Bu kelimeler diğer kelimelerle, özellikle isimlerle
öbek kurar (adam gibi, kuş kadar) ve anlam iliĢkisi oluĢtururlar.
Kelimelerin edatlara bağlanması bazen eksiz bazen de eklidir. Deve
kadar, kum gibi, çocuk için vb. örneklerde edatlar yalın bir ad almıĢtır.
Bazı hallerde adlar edatlara yönelme durum ekiyle bağlanırlar: eve
doğru, rüzgâra karşı, akşama dek … Bazıları ise kendilerine ayrılma
durum ekli ad ister: pencereden dışarı, dersten sonra, işten dolayı…
Zamirler de edatlara ilgi durum ekiyle bağlanırlar: benim gibi, senin
için, bizim ile.
Bağlaçlar ve ünlemler de görevli kelimeler sınıfında yer
alırlar. Bu sözcükler adlar, fiiller ve edatların kurduğu öbek yapısını
kurmazlar.
3. Türkçede ve dilbiliminde öbekler
Bir dili konuĢanların zihinsel yapılarında belli kurallar seti
vardır. Bu kurallar seti sayesinde doğru sözcükleri seçebilir ve
cümlelerin doğruluğuna karar verebiliriz. Söz diziminin görevi
zihinsel yapıdaki bu sıralanıĢ biçimlerini belirlemek ve ortaya
koymaktır. Söz dizimiyle uğraĢan araĢtırmacının amacı da cümlenin
dilbilgisel yapısının doğruluğuna karar vermek ve gramerce doğru
olan ve olmayan yapının kurallarını belirlemektir.

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
326 M. ERDEM – M. SARI

Doğal dilin cümleleri sadece sözlükten seçilen sözcüklerin


sıralanmasıyla oluĢmamıĢtır. Cümleyi oluĢturan kelimeler bir düzen,
bir hiyerarĢi içinde bulunurlar. Bu düzen basitçe x y'yi sever yapısıyla
açıklanabilir. Zihnimizde x ve y yerine sayısız sözcük veya sözcük
öbeği gelebilir. Burada ilginç olan Ģey x ve y yerine geçebilecek olan
öbeklerin aynı yapıda olduğudur. Yani, Ali kuşları sever veya Kedi
ciğeri sever veya Üniversite öğrencileri akademik kitapları sever gibi
cümlelerde x ve y yerine geçen sözcükler farklıdır ama öbek iliĢkisi
açısından aynı öbeklerdir. Cümlelerdeki bu hiyerarĢik düzen öbek
yapılarının varlığını gösterir (Carnie 2010:17).
Cümlenin öbek yapısı (constituent structure, phrase
structure) cümledeki sözcüklerin nasıl bir araya geldiğiyle ilgilenir.
Öbeklerin oluĢumu her ne kadar anlamla ilgili olsa da unsurların
dizimsel (syntagmatic) ve paradigmatik özellikleriyle de ilgilidir (Van
Valin 2001).
Bütün sentaktik öbeklerde öbeğin sentaktik ve dağılımsal
özelliklerini sadece bir sözcük karar verir ve grubun anlamı sadece bir
kelime üzerine yüklüdür. Birçok durumda grubun sentaktik
özelliklerini yansıtan sözcük veya ad sentaktik baĢ (syntacytic head);
grubun anlamını açıklayan sözcük de semantik baĢ (Ġng. Semantic
head) olarak isimlendirilir. Genellikle sentaktik ve semantik baĢ aynı
sözcüktür. Türkçe sola dallanan cümle sentaksına sahip olduğu için
baĢ (ana unsur) öbeğin sonunda yer alır. Yönetilen öge yöneten
ögeden önce gelir (Johanson 2007:42). Yani, Türkçede öbeklerde baĢ
her zaman sağdadır. Türkçe söz dizimi çalıĢmalarında da benzer ayrım
yapılır. Bu iliĢkiler için genellikle tamlayan tamlanan terimleri
kullanılır (Ergin 1985, Karahan 1991). Burada vurgulanması gereken
önemli husus bir öbekte baĢın, öbeği kuran yegâne öğe olabileceğidir.
Yani, bir sözcük bile öbeğin bütün dağılımsal özelliklerine sahip
olduğu için tek baĢına öbek oluĢturabilir. Bu tür bir anlayıĢ, bir
sözcükten bir öbek oluĢabileceği anlayıĢı, Türkçenin geleneksel
kelime grubu anlayıĢıyla ters düĢer. Öbeklerin geniĢlemesi, baĢın
tümleci görevini üstlenen baĢkaca ögeler yoluyla olur (Uzun 2000:33).
Çiçeklerin sarı yaprakları / çiçeklerin yaprakları gibi bir
tamlamalarda asıl unsur (veya baĢ) yaprakları sözcüğüdür. Bu
öbeklerdeki sentaktik baĢ, yani yaprakları, isim olma özelliğini bütün
gruba yansıtır. Bu özellik bütün öbekler için geçerlidir ve öbek
anlayıĢının biçimlenmesinde oldukça etkilidir (Payne 2006:94-97).
Öbek içi iliĢkilerde sözcüklerden biri, yukarıda belirtildiği
gibi, öbeğin ana unsurudur (baĢ). Diğer sözcük(ler) ana unsura
bağlıdır. Ana unsurun ne olduğu onun hangi kelime grubuna bağlı
olduğuyla doğrudan iliĢkilidir. Ana unsur, anlamsal bir içeriğe/değere

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
Sözcük Türlerinin Sözcük Öbekleriyle İlişkisi 327

sahiptir ve öbeğin bütün anlamını çok yakından etkiler. Renkli


kertenkele, yangın merdiveni gibi öbeklerde ana unsurlar addır ve bu
yüzden de ad öbeğidirler. Devler gibi, denize doğru gibi gruplarda ise
ana unsur edattır ve ana unsurun sözcük türü olarak edat olmasından
dolayı edat öbeği oluĢmuĢtur. Dilbiliminde geliĢen öbek anlayıĢıyla
Türkçe kelime grubu anlayıĢı arasındaki en büyük fark burada yatar.
Ana unsurun sözcük türü olarak hangi türden bir kelime olduğu
öbeğin de türünü belirler.
Öbeklerdeki ana unsur pragmatik nedenler dıĢında
düĢürülemez, yani zorunlu olarak kullanılmak durumundadır. Bütün
dillerde ana unsur (baĢ) kendisine sözcük türlerinden bağımlı unsurlar
ister. Ana unsuru ad olan bir öbek, kendisine bağımlı olarak ya ad ya
da sıfat olan bir unsur alabilir. Öbeklerle ilgili diğer önemli özellik de
ana unsura bağlı olan unsurların, Türkçe gibi dillerde, belli durum
ekleriyle donatılmıĢ olmalarıdır (Tallerman 2005:97).
Bir cümlenin yapısı; öbek sınırlarını, sıralamayı ve
sözcüklerin sentaktik kategorilerini belirler (Kroeger 2004:12).
Cümledeki öbek yapıyı göstermek için ya köĢeli ayraçla ayrım ya da
ağaç çizme yöntemi kullanılır. Ağaç çizimi, söz dizimi eserlerinde
gruplar arası iliĢkiyi görsel açıdan daha iyi yansıttığı için çok tercih
edilir. Basit bir ağaç çizimi aĢağıdaki gibidir:
A

B C

Böyle bir gösterim, Ģekilde de görüldüğü gibi, bazı birleĢim


noktalarına (düğümlere) sahiptir. En üstte bulunan nokta A noktası,
diğer ikisi de B ve C‟dir. B ve C noktaları kız kardeĢtir. Bu yapı, iki
bölümden oluĢan bir öbek yapıyı yansıtır. Basit bir ağaç çiziminde ad
(A), sıfat, fiil, edat, zarf ve bağlaç gibi sözcük sınıfları; ad öbeği (AÖ),
sıfat öbeği (SÖ), fiil öbeği (FÖ), edat öbeği (EÖ) ve cümle (C) gibi
sentaktik kategoriler kullanılır. Cümledeki bir yapı tek bir düğümün
altındaki bütün veriyi gösterir (Kroeger 2004:12). Konunun daha iyi
anlaĢılması için dağ gibi ve küçük parkın kum bahçesi gibi yapıları
aĢağıdaki gibi gösterebiliriz:

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
328 M. ERDEM – M. SARI

EÖ AÖ AÖ

A E S A A A

dağ gibi küçük parkın kum bahçesi

Bir dilde ağaç yapının / çiziminin dilbilgisel açıdan doğru


olduğunu öbek yapı kuralları ve sözlük belirler. Öbek yapı kuralları
mümkün olan ana (baĢ) ve kız kardeĢ düğümlerinin birleĢmiĢ
biçimlerini gösterir. Örneğin Türkçedeki edat öbeği yapısının kuralı
aĢağıdaki basitleĢtirilerek verilebilir:
EÖ → A /(AÖ) E
Öbek yapı kuralları mümkün olan ağaç çizimi yapısını
belirler. Fakat cümlenin gerçek kelimeleri sözlükten (konuĢanın zihin
sözlüğünden) seçilir. Bu sözlük bir sözcük listesi olarak
algılanmamalıdır. Her bir sözcüğün sözlüksel bir kimliği/listesi
(lexical entry) vardır. Bu sözcüksel kimlikte kelimenin söyleniĢi,
anlamı ve gramatikal özellikleri kayıtlıdır. Sözcüğün sözlükteki
gramatikal özellikleri sözcüğün kullanıldığı içeriği denetler. Bu
gramatikal özelliklerin baĢında sözcük türünün sentaktik kategorisi
vardır (Kroeger 2004:14).
Yukarıdaki bulguları Türkçe söz dizimine uyguladığımızda
karĢımıza ad, fiil, sıfat, zarf ve edat gibi sözlüksel kategorilerden
oluĢmuĢ bir öbek yapısı ortaya çıkar. Yani, sözlüksel kategoriler kadar
sözlüksel kategorisi vardır. Bunlar da ad öbeği, fiil öbeği, sıfat öbeği,
zarf öbeği ve edat öbeğidir. ġimdi sırasıyla bu öbek yapılarına daha
yakından bakabiliriz:
Ad öbeği
Bir ad öbeği çok karmaĢık yapıda olabilir. Basit bir ad öbeği
sadece bir ad, bir zamir ve bir sıfattan oluĢabilir. Ad öbekleri, cümlede
yüklemin bir unsuru iĢleviyle karĢımıza çıkar ve anlamsal veya
sözdizimsel iĢlevlerine göre sınıflandırılabilir. Yüklemin temel
unsurları olan özne ve nesne genellikle ad öbeklerinden oluĢur ve
bunlar anlamsal rolleri de doğal olarak yansıtırlar. Ad öbeklerinin
anlamsal rolleri hangi fiilin unsuru olduğuyla ilgilidir (Tallerman
2005:40). Ġsimler, bazı dillerde görevli kelimelerle de birliktelik

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
Sözcük Türlerinin Sözcük Öbekleriyle İlişkisi 329

oluĢtururlar (Ġngilizcedeki the/a gibi kelimelerle), fakat Türkçede


böyle bir gramatikal kategori yoktur.
Sıfatlar da bir ad öbeğinde yardımcı unsur olabilir. Türkçede
en küçük bir ad öbeği baĢ adın bir sıfat, bir belirtili ad veya bir
belirtisiz ad ile birlikteliğine dayanır (Uzun 2000:33).
Fiil öbeği
Fiil öbeği (veya eylem öbeği) ise dilbilim kitaplarında
gördüğümüz diğer bir öbek çeĢididir. Bir fiil öbeği bir fiil, fiile bağlı
zorunlu unsurlar ve fiili niteleyen zarf unsurlarından oluĢur (Göksel ve
Kerslaka 2005:139). Türkçe yazılan geleneksel gramerlerde veya söz
dizimi kitaplarında yer alan fiil grubu dilbilimindeki yapıdan oldukça
farklıdır. Ergin (1985:395) fiil grubunu isim-fiil ekleriyle kurulan
yapılar (çarşıya gitmek, uzağı görme, yolcuları sabahleyin şehirden
hava alanına götürmek) olarak değerlendirir. Fiillere biçimbilimsel ve
sözdizimsel anlamda sadece anlamsal olarak hareket ifade eden
kelimeler tanımıyla yaklaĢmak yanlıĢtır. Bu anlamsal yaklaĢımın yanı
sıra fiiller kiĢi ve kip ifadesi taĢıyan ve aynı zamanda kendilerine
zorunlu unsur (özne, nesne vb.) isteyen ve cümlenin temel taĢı olan
unsurlardır. Tümleçler ve yüklem çekirdeğinden bağımsız unsurlar
esas olarak yüklem çekirdeğinden önce gelirler. Sıfat, ilgi, sıfat-fiil
gibi unsurlar, dahil oldukları ad öbeklerinde temel ögeden önce
gelirler (Johanson 2007:42).
Fiilleri diğer sözcük türlerinden ayıran en önemli özellik
fiillerin kendi unsurlarını seçmesidir. Buna fiilin yönetim çerçevesi
(argument structure) adı verilir. Fiiller bu açından bakıldığında
fiillerin hangi unsurları alacağı sorusu akla gelir. Bazı fiiller Çocuk
güldü bir örneğinde olduğu gibi nesne almazlar. Görevli çiçekleri
suladı gibi bir kullanımda ise sula- gibi fiiller nesne alırlar ve
gramerde bu tür fiiller geçiĢli fiiller olarak isimlendirilir. Bazı fiiller
belirtme durum ekli nesneyle birlikte yönelme durum ekli dolaylı
nesne (indirect object) de alırlar. Mektubu Ali'ye gösterdim ve
Hizmetçi-ye bir palto vereceğiz cümlelerindeki yönelme durum ekli
unsurlar dolaylı nesnedir (Lewis 2000:35, Erkman-Akerson 2008,
Underhill 1976:68). Banguoğlu (2004:527) yönelme durum eki
isteyen bazı fiillerin nesnelerine (Hemşire hastaya bakıyor, Bu çocuğa
kıymayın Kamyon bir ineğe çarptı.Çocuklar erkenden işe başladılar.)
kime halli nesne adını verir. Bu temel unsurlar yanında fiillerin baĢka
unsurları aldıkları da görülür. (Ayrıntı için bk. Erkman-Akerson
2008).
Fiilin yönetim çerçevesi yukarıda fiiller bahsinde verdiğimiz
anlamsal rollerle de yakından ilgilidir. Sözlüksel-ĠĢlevsel Gramer (Ġng.

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
330 M. ERDEM – M. SARI

Lexical-Functional Grammar) teorisine göre ye- ve sev- fiilleri


kendilerine iki unsur ister ve gösterimi de aĢağıdaki gibidir:
ye- <edici, etkilenen>

özne nesne
sev- <deneyimci, uyaran>

özne nesne
Böyle bir gösterimde ye- fiili EDĠCĠ bir özne ve ETKĠLENEN
rolünde bir nesne alır. Sev- fiili de DENEYĠM rolünde bir özne,
UYARAN rolünde olan bir nesne alır. Yukarıdaki gösterimden de
anlaĢılacağı gibi söz konusu fiillerin aldığı unsurlar anlamsal
değerleriyle iĢaretlenmiĢtir.
Yönetim çerçevesi cümlenin temel gramatikal özelliklerini
belirlediği için söz dizimi açısından önemlidir. Aynı zamanda yönetim
çerçevesi anlamla da ilgilidir. Fakat cümlenin bütün anlamını
yansıtma amacını da göstermeyi hedeflemez (Kroeger 2004:7). Bu
yüzden bu gösterimde fiilin zorunlu unsurları dıĢındaki seçimlik
unsurlar yer almaz.
Cümlede gramatik iliĢkileri gösteren özne, nesne ve
tümleçler belli anlamsal rolleri de yansıtırlar (Erdem 2006). Fiilin
anlamsal rolleri arasında EDĠCĠ (agent), KONU (theme), GÜÇ (force),
ARAÇ (Instrument), DENEYĠMCĠ (experince), ALICI (recipient),
ETKĠLENEN (patient) vb. sayılabilir (Payne 2006, Kroeger 2004, Uzun
2000).
Anlamsal rollerden EDĠCĠ rolü, canlı ve iĢin baĢlatıcısı
sayılan aktördür/edicidir (Van Valin 2001:24). EDĠCĠ rol bilinçlidir,
bir irade ile hareket eder ve yaptığı iĢte görülebilen bir etki oluĢturur
ve olay onun kontrolünde geliĢir. Çocuk sütü içti örneğinde çocuk
EDĠCĠ rolündedir. Bazı araĢtırmacılar ETKĠLENEN rolüyle KONU rolünü
beraber almalarına rağmen bunlar Van Valin‟in çalıĢmalarında ayrı
birer anlamsal rol olarak değerlendirilir. KONU rolü anlamsal olarak
etkilenen rolüyle aynıdır. Fakat etkilenen rolünden bir yere
yerleĢtirilmiĢ veya yer değiĢikliğine uğramıĢ olma yönüyle farklılaĢır.
Aynı zamanda sahiplenilen veya sahipliği değiĢen nesneleri de
gösterir. AĢağıdaki örneklerde nesne konumunda yer alan kitabı
kelimesi ETKĠLENEN rolünde değil KONU rolündedir. Çünkü sahipliğin
değiĢtiğini göstermektedir. Aynı Ģekilde (b) örneğinde de kitabı
kelimesi yer değiĢtirmeyi gösterdiğinden KONU rolündedir.

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
Sözcük Türlerinin Sözcük Öbekleriyle İlişkisi 331

a) Ali Veli‟ye kitabı verdi. (KONU)


b) Ali kitabı masaya koydu. (KONU)
KONU rolü genellikle koy-, yerleştir-, ver-, gönder-, satın al-
vb. fiillerle ortaya çıkmaktadır.
ETKĠLENEN rolü bir durumda veya Ģartta olan veya bir
durum değiĢikliğine uğrayan rolü ifade eder. ETKĠLENEN rolü daha
çok öldür-, kır-, yıka- vb. gibi fiillerle ortaya çıkar. GÜÇ rolü bir iĢi
bilinç dıĢı, istem dıĢı yapan baĢlatan roldür (Payne 2006:105). Rüzgâr
esiyor örneğinde rüzgâr GÜÇ rolündedir. DENEYĠMCĠ rolü ise zihinsel
(duygusal vb.) deneyim yaĢayan unsuru ifade eder. Ali Ayşe’yi
seviyor örneğinde Ayşe rolü DENEYĠMCĠ rolünü üstlenmiĢlerdir.
Gramatikal olarak dolaylı nesne veya özne konumunda olabilen rol
ALICI rolüdür. Ali Veli’ye kitabı verdi örneğinde Veli’ye ALICI
rolündedir. Zikredilmesi gereken rollerden birisi de ARAÇ rolüdür.
Terlikle örümceği öldürdü örneğinde olduğu gibi bir iĢin veya
durumun neyle yapıldığını gösterir.
Sıfat öbeği
Yukarıdaki bölümlerde sıfatların ad öbeklerinde yardımcı
unsur olarak görev aldıkları söylenmiĢti. Sıfat öbeği olan yapılar
sıfatların yardımcı unsur oldukları yapılardan oldukça farklıdır.
Yeşil yaprak, çok yeşil yaprak gibi öbekleri düĢünelim. Bu
tamlamalar görünüĢte birbirine benzese bile farklı yapılardır. Ġlk
örnekte yeşil, yaprak adını nitelemektedir. Fakat ikinci örnekte çok
sözcüğünün yaprak sözcüğü ile bir anlam ilgisi yoktur. Bu yüzden
*çok yaprak öbeği yanlıĢtır. Çok sözcüğünün ilgisi yeşil
sözcüğüyledir. Bu yüzden çok yeşil öbek olarak ismi nitelemektedir.
Bu yapılarla ilgili aĢağıdaki basitleĢtirilmiĢ çizim yapılabilir:

SÖ A

ZÖ S

çok yeĢil yaprak

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
332 M. ERDEM – M. SARI

Türkçede bir sıfatın tipik öbek geniĢlemesi, sınırlı sayıdaki


dereceleme zarfıyla olur: en genç, çok olgun. Sıfat öbeğinin, çeĢitli
durum ekleri almıĢ ad soylu sözcüklerle geniĢlediği de görülür:
vatanına bağlı, gözlerden ırak (Uzun 2000:35). Fiiller ve edatlar
kendilerine zorunlu unsur isterler ama sıfatlar zorunlu unsur istemesi
az rastlanan bir durumdur. Ġngilizcede fond of fruit / good at spelling
vb. durumlarda sıfatlar zorunlu unsur almıĢlardır (Tallerman
2005:103).
Zarf öbeği
Sözcük türleri içinde zarflar ve sıfatların özel bir yeri vardır.
Sıfatlar ve zarflar bazı açılardan birbirine benzer. Daha önceki
bölümlerde sıfatların isimlerle birleĢerek isim öbekleri oluĢturdukları
söylenmiĢti. Geleneksel çalıĢmalarda bir zarf öbeğinden bahsedilmez.
Dilbilimde sözcüklerin tek baĢlarına da bir öbek yapının ana unsuru
olabileceği prensibinden dolayı Uzun (2000:36) zarfların genellikle
tek sözcüklü öbekler (yavaş, çok, az, ileri. ) kurduğunu ve bir zarf
öbeğinin geniĢlemesinin baĢka zarflarla (çok yavaş, daha hızlı, daha
önce) gerçekleĢtiğini belirtir.
Edat öbeği
Edatların dildeki en temel görevlerinden birisi zaman ve
yerle (mekânla) ilgili bilgileri iĢaretlemesidir. Edat öbekleri zarf
görevinde de bulunabilir. Durum ekinin zengin olarak kullanıldığı
dillerde edatlar ve durum ekleri birbirleri yerine kullanılabilir: Hasan
için / Hasan'a. Edat öbekleri sentaktik baĢ olurlar, fakat anlamsal baĢ
olamazlar (Payne 1997:124). Bu açıdan yukarıdaki diğer öbeklerden
ayrılırlar.
Özetle, aĢağıdaki tablo, yukarıda anlatılan sözlüksel
kategorilerin öbek kategorilerle olan iliĢkisini basitçe özetler:
Sözlüksel Öbek
kategori Ad kategorisiAd Öbeği

Fiil Fiil Öbeği


Sıfat Sıfat Öbeği
Zarf Zarf Öbeği
Edat Edat Öbeği
Tablo 1. Sözlüksel kategoriler ve öbek kategori iliĢkisi

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
Sözcük Türlerinin Sözcük Öbekleriyle İlişkisi 333

4. Sonuç
Dilbiliminde söz dizimiyle ilgili konuların/sorunların farklı
teorilerle derinlemesine araĢtırıldığı bir dönemde Türkçenin temel söz
dizim konuları dilbilim teorilerinden, dilbilimsel anlayıĢından oldukça
uzak kalmıĢtır. Bu yazıda söz diziminin temel kavramlarından hareket
edilerek sözcük öbeklerinin sözcük türleriyle olan yakın bağlantısına
değinilmiĢ ve gelecekte yapılacak söz dizimi çalıĢmalarının yönü
birazcık da olsa belirlenmeye çalıĢılmıĢtır.
Geleneksel çalıĢmalarda sözcük öbekleri ana ve yardımcı
unsurlar arasında kurulan çeĢitli anlam ilgisi ve yapısal ilgilerden
dolayı sayıca fazlalaĢır. Fakat sözcük öbeklerinin tanımlanmasında
önemli olan özellik ana unsurun, yani baĢın, sentaktik kategorisidir.
Dillerde kurulan öbek yapılara bakıldığında ana unsurun çok farklı
sözcük türlerinden oluĢmadığı, sözlüksel kategorilerden oluĢturduğu
söylenebilir. Ana unsur olan sözlüksel sınıflar ad, sıfat, zarf, fiil ve
edattır ve öbekler de AÖ, SÖ, ZÖ, Fö ve EÖ‟dir. Dillerde bu öbekler
dıĢında, bu yazıda bahsedilmeyen, iĢlevsel (gramatik iĢlevi olan)
öbekler de bulunur.
Geleneksel çalıĢmalarla modern çalıĢmaların öbek yapıları
değerlendirme biçimleri de farklılaĢır. Modern çalıĢmalarda cümlenin
temelini fiil öbeği oluĢturur. Fiil öbeği, sözlüksel kategorilerle birlikte
cümlenin gramatik iliĢkilerini (özne, nesne vb.) de yansıtır. Fiil
öbeğine ait unsurlar anlamsal rollerle de ilgilidir. Modern öbek
anlayıĢının geleneksel anlayıĢtan farklılaĢtığı diğer bir yön de tek bir
sözcüğün tek baĢına bir öbek kurabileceği kuralıdır.

KAYNAKÇA
BANGUOĞLU, Tahsin (2004). Türkçenin Grameri, Ankara: Türk Dil
Kurumu Yayınları.
BOOIJ, Geert (2007). The Grammar of Words: An Introduction to
Linguistic Morphology, Second edition, Oxford: Oxford
University Press.
CARNIE, Andrew (2007). Syntax: A Generative Introduction, Second
Edition, Blackwell Publishing.
CARNIE, Andrew (2010). Constituent Structure, Second Edition,
Oxford: Oxford University Press.

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
334 M. ERDEM – M. SARI

CHANK, Suk-Jin (1996). Korean, Amsterdam: John Benjamins


Publishing.
DEMĠR, Nurettin ve YILMAZ Emine (2010). Türk Dili El Kitabı,
Ankara: Grafiker Yayınları.
ERDEM, Mevlüt (2004). “Zamirler Anlamlı Kelimeler midir Yoksa
Görevli Kelimeler mi?”, Türk Dili, Sayı: 641, s. 444-449.
ERDEM, Mevlüt (2006). “Türkçede Gramatikal ĠliĢkiler ve Anlamsal
Roller” Büyük Türk Dili Kurultayı, 26-27 Eylül 2006,
Ankara: Bilkent Üniversitesi.
ERDEM, Mevlüt (2009). “Biçim Bilgisi”, Nurettin Demir ve Emine
Yılmaz (ed.) Türk Dili Yazılı ve Sözlü Anlatım, Ankara:
Nobel Yayın Dağıtım, s. 91-107.
ERDEM, Mevlüt (baskıda). “Türkçede çekim ve yapım eklerinin
özellikleri ve sınırları” bilig.
ERGĠN, Muharrem (1995). Türk Dil Bilgisi, Ġstanbul: Boğaziçi
Yayınları.
ERKMAN-AKERSON Fatma (2008). Dile Genel Bir BakıĢ, Ġstanbul:
Multilingual.
GIVÓN, Talmy (2001). Syntax: An Introduction I, Amsterdam: John
Benjamins Publishing co.
GÖKDAYI, Hürriyet (2010). “Türkiye Türkçesinde Öbekler”, Turkish
Studies Volume 5/3, s. 1297-1319.
GÖKSEL, Aslı ve KERSLAKE Celia (2005) Turkish: A
Comprehensive Grammar, London: Routledge.
GRAYSON, J. H. (2006). “Korean” K. B. (ed.) içinde, Encyclopedia
of Language & Linguistics, Elsevier Ltd., s. 236-238.
JOHANSON, Lars (2007). Türkçe Dil ĠliĢkilerinde Yapısal Etkenler
(Çev. Nurettin Demir), Ankara: Türk Dil Kurumu.

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010
Sözcük Türlerinin Sözcük Öbekleriyle İlişkisi 335

KARAHAN, Leyla (1991). Türkçede Söz Dizimi, Ankara: Akçağ


Yayınları.
KORNFILT, Jaklin (1997). Turkish, London and New York:
Routledge.
KROEGER Paul R. (2004). Analyzing Syntax: A Lexical-Functional
Approach, Cambridge: Cambridge University Press.
LEWIS, Geoffrey (2000). Turkish Grammar, Oxford: Oxford
University Press.
PAYNE, Thomas E. (1997). Describing Morphosyntax: A guide for
Field Linguists, Cambridge: Cambridge University Press.
PAYNE, Thomas E. (2006). Exploring Language Structure,
Cambridge: Cambridge University Press.
PUSTET, R. (2006). “Adjectives”, K. B. (ed.) içinde, Encyclopedia of
Language & Linguistics, Elsevier Ltd., s. 60-63.
RADFORD, Radford vd. (1999). Linguistics: An Introduction,
Cambridge: Cambridge University Press.
TALLERMAN, Maggie (2005). Understandign Syntax, London:
Hodder Arnold.
UNDERHILL, Robert (1976). Turkish Grammar, Cambridge,
Massachusetts: The Massachusetts Institute of Technology.
UZUN, Nadir Engin (2000). Anaçizgileriyle Evrensel Dilbilgisi ve
Türkçe, Ġstanbul: Multilingual.
VAN VALIN, Robert Jr. (2001). An Introduction to Syntax,
Cambridge: Cambridge University Press.

Turkish Studies
International Periodical For the Languages, Literature
and History of Turkish or Turkic
Volume 5/4 Fall 2010

You might also like