You are on page 1of 50

https://www.dove.

com/tr/dove-ozguven-projesi/kendini-sev/cakra-nedir-cakralar-nasil-
acilir.html

Çakra Nedir, Çakralar Nasıl Açılır? Son zamanlarda bitkinlik, dengesiz ruh hali,
kendinize yabancılık gibi sorunlar yaşıyorsanız sebebi vücudunuzdaki enerji akışı
dengesizliği, yani çakralarınızın doğru çalışmaması olabilir. Peki çakra nedir? Beden-
deki çakra merkezleri hangileri? Hangi çakra neyi temsil ediyor? Çakraların tıkalı
olduğu nasıl anlaşılır? Bu yazıda çakralarla ilgili merak ettiğiniz pek çok şeyi
bulabilirsiniz.

 Çakra Nedir?  Hindu gelenekleri ve bazı inanç sistemleri, insanda bulunan enerjiyi
tüm vücuda dağıtan enerji noktalarını çakra olarak adlandırır. Sanskritçede çakra te-
kerlek, çark anlamına gelir. Bedenimizde enerji akışını dengeleyen 7 ana çakra bulu-
nur. Çakraların sağlıklı çalışması için açık olması gerekir. Herhangi bir çakrada den-
gesizlik olduğunda enerji akışı sekteye uğrar ve tıkalı çakranın temsil ettiği alanlarda
bedensel, ruhsal ve zihinsel bir takım rahatsızlıklar ortaya çıkar. Çakraların açık, ener-
ji akışının sağlıklı olup olmadığını anlayabilmek için her bir çakranın temsil ettiği
alanları bilmek gerekir.

 7 Çakra ve Özellikleri. ●Kök çakra : Birinci ve en yoğun enerjili çakradır. Kuyruk


sokumunda bulunur ve rengi kırmızıdır. Sembolü dört yapraklı nilüfer çiçeğidir. Varo-
luşun temelini, güvenliği, hayata bağlığı, aidiyet duygusunu temsil eder. Açık oldu-
ğunda kendinizi dünyada güvende hissedersiniz. Bu çakra tıkalı olduğunda hissedilen
duygu korkudur. Maddi sıkıntılar yaşanması, sindirim sistemi rahatsızlıkları da bura-
daki dengesizliğe işaret eder. ● Sakral çakra : Turuncu renkteki bu çakra göbek deliği-
nin iki parmak altında yer alır ve altı yapraklı nilüfer çiçeği ile sembolize edilir. Cin-
selliği, haz duygusunu, yaratıcılığı ve hayal gücünü temsil eder. Tıkalı olduğunda his-
sedilen duygu suçluluk duygusu ve kurban psikolojisidir. Sakral çakranız doğru çalışı-
yorsa yaratıcı yönünüzü rahatça ifade edersiniz. İlişkilerinizde zorlanıyorsanız ve cin-
sel isteksizliğiniz varsa bu çakranızda blokaj olabilir. İdrar yolları, böbrek ve üreme
organları sorunları da tıkanıklığa işaret eder. ● Solar Pleksus çakra : Göbek deliğinin
üç parmak üzerindedir. Rengi sarı, sembolü sekiz yapraklı nilüfer çiçeğidir. Güneşten
esinlenilen sarı renk cesaret, güç, dayanıklılık, özsaygı, empati ve iradeyi temsil eder.
Bloke olması durumunda utanç duygusu, özgüven eksikliği, depresif ruh hali ve aşırı
yorgunluk hissedilir. Diyabet, ülser gibi karaciğer, mide, pankreas sorunları görüle -
bilir. ● Kalp çakrası : Rengi yeşildir ve göğüs kafesinin tam ortasında yer alır. 10-12
yapraklı nilüfer çiçeği ile sembolize edilir. Huzurun, aşkın ve sevginin temsilcisidir.
Doğru çalıştığında kendinizi dingin, huzurlu, barışçıl ve sevgi dolu hissedersiniz. Ke-
der, öfke, küskünlük, kıskançlık, hınç gibi duyguları sık sık yaşıyorsanız kalp çakra-
nızda blokaj olabilir. Solunum yollarını ve akciğeri temsil eder. ● Boğaz çakrası :  On
altı yapraklı nilüfer çiçeği ile temsil edilen bu çakra boğaz bölgesinde bulunur. Sağlık-
lı iletişimi ve dürüstlüğü ifade eder. Bu çakranız açıksa kendinizi iyi ifade eder, sağ-
lıklı iletişim kurarsınız. Açık sözlü olmaktan korkmazsı-nız. Temsil ettiği zıt kavram
yalandır. Kendinizi açıkça ifade etmekte zorlanıyorsanız boğaz çakranızdaki blokajın
giderilmesi gerekiyor olabilir. Ses telleri, guatr, tiroid, boyun ağrısı bu çakra ile temsil
edilir. ● Alın çakrası : 3. göz çakrası da denilen bu çakranın rengi morumsu mavi, çiçe-
ği yüz yapraklı nilüferdir. İçsel bilgeliği, sezgileri, durugörüyü, telepatiyi, algılama
gücünü ve odaklanma becerisini temsil eder. Alın çakrası sağlıklı çalışan kişiler maddi
ve manevi dünya arasında denge kurabilirler. Hayattaki pek çok olayın iç yüzünü gö-
remeyip yanıldığınızı, sıklıkla hatalı kararlar aldığınızı düşünüyorsanız alın çakranız-
da blokaj olabilir. Bu çakra tıkalı olduğunda baş ağrısı, sinüzit, görme ve işitme kaybı
gibi sorunlar görülebilir. ● Taç çakra : Kafanın tepe noktasında bulunur, mor renkle ve
bin yapraklı nilüfer çiçeği ile temsil edilir. Öz benliği, ilahi gücü, gerçek yaşam ama-
cını, anda kalabilmeyi ve bilinçli farkındalığı ifade eder. Bloke olması durumunda fi-
ziksel dünyaya, maddi konulara aşırı bağlılık görülür. Öğrenmede güçlük çekmek,
kendine yabancılık gibi problemler yaşıyorsanız taç çakranızın enerjisi doğru çalış-
mıyor olabilir.  

Çakraların Tıkalı Olduğu Nasıl Anlaşılır? Ruhsal, zihinsel ve fiziksel sağlığı den-


geleyen çakra enerji noktaları doğru çalışmadığında korku, güvensizlik, köksüzlük, öf-
ke, küskünlük, dünyaya yabancılık gibi olumsuz hisler duyabilirsiniz. Fiziksel olarak
sindirim, mide sorunları, tiroid, sinüzit gibi rahatsızlıklar yaşayabilirsiniz. Her çakra-
nın temsil ettiği blokaj belirtisi faklıdır. ● Kök çakrada blokaj olması durumunda gü-
vensizlik, ait hissedememe, dış onay ihtiyacı, sabırsızlık ve önyargı hissedersiniz. Ya-
şamdan tam olarak keyif alamazsınız. ● Sakral çakradaki dengesizlik kendini bedenini
sevmeme, özgüvensizlik, akışa bırakamama, katılık, soğukluk, cinsel problemler ve
hormonal dengesizlikler ile gösterir. ● Solar Plexus çakranız tıkalıysa topluluk önünde
konuşmaktan çekinir, kendinizi değersiz hissedersiniz. Sürekli plan yaparsınız fakat
bu planları hayata geçirmekte zorlanırsınız. Depresyona yatkın olursunuz.  ● Kalp ça-
krasının kapalı olması durumunda hayata esnek bakabilme yetisi, empati, sevgi, affe-
dicilik duyguları azalır. Bunların yerini merhametsizlik, kıskançlık gibi duygular alır.
● Boğaz çakrası doğru çalışmıyorsa hayır demekte, sağlıklı sınır çizmekte ve genel
olarak kendinizi ifade etmekte zorlanırsınız. Kronik boyun ağrılarından muzdarip ola-
bilirsiniz. ● Bilgelik gözünüz yani alın çakranız tıkalıysa içgörü kaybı, uykusuzluk,
unutkanlık, kafa karışıklığı, algı bozukluğu, odaklanamama gibi problemler yaşaya-
bilirsiniz. ● Taç çakranın tıkalı olduğu derin ilişkiler kuramama, kendini gerçekleş-
tirememe, öz benlikten kopuk hissetme, kendine yabancılık, inançsızlık hissi gibi
durumlardan anlaşılabilir.

 Çakra Açma Teknikleri. Tıkalı çakraları açmak için yoga, meditasyon, reiki gibi
pratiklerden faydalanmanın yanı sıra olumlamalar da yapabilirsiniz. Kendinize her gün
tekrarlayacağınız olumlu cümlelerin zaman içinde işe yaradığını, çakralarınızdaki
enerji akışını sağlıklı hale getirdiğini göreceksiniz. Gelin, her bir çakrayı dengeleye-
cek olumlamalara ve gündelik basit tekniklere göz atalım. ● Kök çakra olumlama-
sı: “Ben yeterliyim. Güvendeyim. Hayattan keyif alıyorum. Dış dünya ile uyum için -
deyim.” Kök çakranızı açmak için doğada zaman geçirin, toprakla bol bol temas edin.
Evinizi sirkeli suyla temizleyin ve düzenli tutun. Hayvansal protein ve kırmızı sebze
meyve tüketin. Dans edin, kendi etrafınızda dönün. Sıcak su torbasıyla uyuyun . ● Sak-
ral çakra olumlaması: “Kendimi olduğum halimle seviyor ve kabul ediyorum. Mükem-
mel olmak zorunda değilim.” Sakral çakranızın blokajını iyileştirmek için su kenarın-
da zaman geçirin. Uzun duşlar alın. Sanatsal aktivitelere katılın. Turuncu renkte mey-
ve sebzeler tüketin ve turuncu giysiler giyin. ● Solar Plexus çakra olumlaması: “Gü-
vendeyim. Sevdiklerim ve evren tarafından destekleniyorum. Kendimi seviyorum ve
dış dünya da beni seviyor.” Sakral çakranızı iyileştirmek için kendinize ve bedeninize
özen gösterin. Evinizde kendinizle başbaşa kalabileceğiniz bir alan yaratın. Papatya
çayı için, sarı renkli giysiler giyin. Planlama yapın, ajanda kullanın, sorumluluklarını-
zın farkında olun. Tahıl, lif, kepek yönünden zengin beslenin. ● Kalp çakrası olumla-
ması: “Kendimi koşulsuz sevgiye açıyor ve affediyorum. Kalbimi kırmış olanları aff-
ediyor ve olumsuz anıları sevgiyle uğurluyorum.” Kalp çakradaki blokajı gidermek
için her gün sahip olduklarınıza şükredin. Hayvanlarla ve çocuklarla bağ kurun. Evcil
hayvan sahiplenin. Sevdiklerinize sarılın, onlarla fiziksel temas kurun. Olayların ne -
gatif değil iyi tarafına odaklanmaya çalışın. Yeşil yapraklı sebzelerle beslenin. ●  Bo-
ğaz çakrası olumlaması: “Kendimi rahatça ifade ediyorum. Duygu ve düşüncelerimin
kelimelerim aracılığıyla dış dünyaya akmasına korkmadan izin veriyorum.” Boğaz
çakrasındaki blokajı iyileştirmenin en iyi yollarından biri yazmaktır. Günlük tutun.
Yüksek sesle şarkı söyleyin. Yapmak istemediğiniz şeylere hayır demeyi öğrenin.
Ağız ve diş sağlığınıza özen gösterin. Mavi tonlarda giysiler giyin. Sıcak bitki çayları
için. ● Alın çakrası olumlaması: “Her şeyin farkındayım. Görmem gerekenleri iç
gözümle görüyor ve hissediyorum.” Alın çakranız tıkalıysa yoga yapın. Bol bol hayal
kurun. Evinizde lavanta, yasemin, palo santo, defne yaprağı gibi tütsüler yakın. Zeka
ve hafıza oyunları oynayın. Yabanmersini gibi lacivert, mor renkli besinler tüketin.
● Taç çakra olumlaması: “Tüm evrenle bağlantıdayım. Birlik ve bütünlük hissediyor,
sürekli destekleniyorum.” Taç çakradaki tıkanıklığı gidermede en etkili yöntem medi -
tasyondur. Her gün yarım saat meditasyon yapın. Dua edin, yüksek sesle mantra söy -
leyin. Kendinizle en az yarım saat başbaşa kalıp iç sesinizi dinleyin. Klasik müzik din -
leyin. Açık havada yürüyüş yapın, bisiklet sürün. Yeterli güneş ışığı alın.  Sağlıklı ya-
şamın temeli ruh, beden ve zihin bütünlüğüdür. Çakra dengeleme çalışmaları yaptığı-
nızda hem ruhunuz, hem fiziksel bedeniniz hem de zihniniz birbiriyle iletişim halinde
ve sağlıklı bir şekilde çalışır. Çakra açma meditasyonu, olumlamalar, yoga gibi tek-
nikler enerjinizin doğru bir şekilde akmasına çok yardımcı olacaktır. Ancak her şey-
den önce kendinize değer vermekle işe başlayın. Kendinizi sevin ve bu dünyadaki
varlığınızı kutsayın, çünkü çok değerlisiniz.

KÖK ÇAKRA. Vücudumuzda bulunan 7 çakrayı yani enerji merkezlerini tek tek bu dizin-
de açıklayarak aktarmaya çalışacağım. Çakralar hakkında zaman zaman paylaşımlar yapa-
rak açıkladım. Bu yazı serimizde çakralar nedir? Nasıl dengesizleşir? Dengeli ve dengesiz
durumlarda vücutta olumlu olumsuz etkileri nelerdir? Kök Çakra; ilk çakramızdır, rengi
kırmızıdır sembolü atestir. Omurganın alt kısmında yer alır. Yaşamın anlamı varoluş, güç
ve yaşamın temeli duygularımızı, yaşam enerjimizi yansıtır. Yaşama evet dediğimiz yer
güven ve kaygının oluştuğu yerdir.

Bedenimiz bir dere gibi sürekli enerji akışı salgılar ve bu enerji akışları bazı yerlerde topla-
nır ve tekerlek şekline benzeyen çakralarımız bu enerji akışını tekrar bulunduğu bölgedeki
organlara ve enerji bedeni etrafına yollayarak dönüştürür. Bu enerji salınımı ne kadar akış-
kan ve olağan dengede yaşanırsa çakralar olması gereken formda ve renkte olur ve sorumlu
olduğu bölgeler başka olmak üzere tüm bedeni şifalandırır ve bağışıklık sisteminiz enerji
bedeninizin yani enerji bariyerinin etkisiyle çok güçlenir. Kol çakra yaşam amacı ve güven
demiştik. Buradan yola çıkarak; Dengeli kök cakraya sahip kişi, mutlu, pozitif bakan, neşe
saçan, özgüven sahibi, güçlü bedenine önem veren, değer duygusu güçlü, iletişimi güçlü ve
sağlam kariyerleri oluşturur. Kabulü yansıtan kök çakra da dengeli olan kişiler yaşanılan
herşeye karşı direnç oluşturmaz bir deneyim olarak bakar ve daha iyisine odaklanır. Sağ-
lıklı ilişkiler kurar. Kadınlar için kadınlık hormonları aktif ve tatmin verici olur. Başarılı ve
çalışkan olurlar. Şans diye nitelendirdiğimiz bakış açısı aslında kök çakrası başta olmak
üzere bütün çakraları dengeli olan ve bu özelliğini iyi kullanabilen kişilerin özellikleridir.
https://www.linkedin.com/pulse/k%C3%B6k-%C3%A7akra-nurselay-/?
originalSubdomain=tr

https://qadin.net/saglamliq/saglamliq_xeberleri/71540-akralar-ndir-onlarn-salamlq-v-
xobxtliyimizd-rolu-1-ci-akra.html

Çakra Nədir?

Çakralar - bədənimizdə enerji mərkəzləridir.


“Çakra” sözü sanskrit dilində “təkər” mənasını verən sözdən törəmişdir. Beləliklə, hindi
dilindən hərfi tərcümədə çakra – “Fırlanan enerji çarxı” mənasındadır. Bu enerji burulğan-
ları bədənimizdə 7 əsas və digər kiçik enerji mərkəzlərindən ötüb keçir. Çakralar sanki
təkrar-təkrar enerji ilə doldurula bilən gözəgörünməz batareya kimidir. Necə yaşadığınız
evdə enerji sistemi şəhərin mərkəzi enerji mənbəyindən qidalanır, eləcə də çakralar
atmosferdəki kosmik enerji axını ilə təmas sayəsində dolub-boşalır. Bu maraqlı mövzunu
daha aydın anlamaq üçün, elə təsəvvür edin ki, şaquli enerji sistemi düz başınızdan ta onur-
ğanızın ucunadək bütün bədən boyu yerləşir. Və yuxarıdakı analogiyaya əsasən, bədənimi-
zi evə bənzətsək, o zaman həmin evin mərkəzi enerji mənbəyi məhz bu şaquli xətt boyunca
yerləşən 7 çakradır. Başqa sözlə, çakralar ruhi bədənlə cismani bədəni bir-birinə bağlayır.
Onlar enerji axınını bədənimizin hər yerinə yayılan xüsusi elektrik şəbəkəsi (meridianlar)
vasitəsilə nizamlayır. Amma çox zaman çakralar normal fəaliyyət göstərə bilmir. Onlar
stress, emosinal və fiziki problemlər ucbatından bağlanır (bloklanır). Əgər qeyri-düzgün
enerji axını beləcə davam edərsə, bu, insanda sadəcə, sağlıq durumuna ciddi zərbə vurmur,
həm də fiziki, mental və emosional cəhətdən balansı itirmək kimi diskomfort hissi yaradır.
 1. Təməl (Kök) Çakra (Muladhara)
Bu çakranın rəngi qırmızıdır. Onurğanın qurtaracağında yerləşən bu çakra insan bədənində
Yer Kürəsinə ən yaxın enerji mərkəzidir. Ona görə də o, əsasən sağ qalmaq, həyatda qalaq
(qida, pul) və təhlükəsizlik kimi məsələlər üçün cavabdehdir. Bu enerji mərkəzi ayaqlar,
sümüklər, yoğun bağırsaq və böyrəküstü vəzlərlə əlaqəlidir.
Bu çakra zəiflədikdə və ya tamamilə bağlandıqda, aşağıdakı problemlər baş qaldıra bilər:
Ayaqlarda ağrı; Qəbizlik; Zəif immunitet; Belin aşağı hissəsində ağrı; Böyrəklərin
fəaliyyətinin pozulması; Reproduktiv sistemdə pozğunluq; Hətta Xroniki Yorğunluq
Sindromu; Depressiya; Mental və emosional problemlər; Özünə əminlik hissinin azalması;
Daimi Narahatçılıq və qorxular;
Əgər hal-hazırda həyatınızda bu problemlərdən biri və ya bir neçəsi mövcuddursa, deməli,
sizin təməl çakranız – birinci enerji mərkəzinizi balanslamağa ehtiyac vardır. Ancaq bu
yolla fiziki və ruhi problemləri kökündən həll edə və həyatınızı birdəfəlik müsbətə doğru
dəyişə bilərsiniz.

https://mistikyol.tumblr.com/post/175909581117/%C3%A7akra-dengeleme-%C3%A7ali
%C5%9Fmasi-mistikyol-1-sa%C4%9F-elini

ÇAKRA DENGELEME ÇALIŞMASI: 1) Sağ elini göbeğinin altına koy ve şu sözleri


söyle: Güvende ve bolluk içinde olduğumu biliyorum. (Birinci ve ikinci çakra). 2) Sağ
elini göbeğinin ortasına koy ve şu sözleri söyle: Tüm güzellikleri almaya ve iç sesimin
rehberliğini dinlemeye hazırım. (üçüncü çakra). 3) Sağ elini göğsünün ortasına koy ve şu
sözleri söyle: Kendimi olduğu gibi kabul ediyorum ve kalbimi sevgiye açıyorum.
(dördüncü çakra). 4) Sağ elini boynunla omuzun arasına koy ve şu sözleri söyle: Kendimi
ve hayatımdaki herkesi affediyorum. (beşinci çakra). 5) Sağ elini alnına koy ve şu sözleri
söyle: Hayatımda herşeyin kendim ve herkesin en yüce hayrı için olduğunun farkındayım
ve yüksek benliğimle bağlantıdayım. (altıncı çakra). 6) Sağ elini başının tepesine koy ve şu
sözleri söyle: İlahi enerjilere açığım ve Yaradanın sevgisiyle doluyum. (yedinci çakra)
https://spirituelevren.wordpress.com/2017/04/13/cakralar/

Çakralar. Çakralar, hepimizin içinde bulunan enerji noktalarıdır. Günümüz modern


biliminde,  çakraların beden sağlığımız ile ilgisini anlamaya başlıyoruz. Bu enerji
noktaları, insan bedeni içindeki ana organ ve bezlere karşılık gelir. Sayısız yöntem
aracılığıyla, bu çakralar üzerinde kontrol sağlayarak, günlük yaşantımızda beden-ruh-zihin
dengesi yakalayabiliriz.
1- Kök Çakra - İfadesi : “Ben Varım” -Rengi : Kırmızı Omurganın dibindedir. Hayatta kal-
ma ve güvenlik ile ilgili bir merkezdir ve dünya ile bağlantılıdır.  Kök çakra yapınızın te-
melidir ve güvende hissetmek için, ayaklarınızın yere basmasına yardım eder. Bedeninizin
en düşük titreşimli kısmıdır ve en yavaş dalga boyuna sahiptir.  4 adet taç yaprağı vardır.
Dört,  karenin ve temelin sayısıdır. Kare dürüst olmakla ilgilidir.Dünyanın 4 enerjisini –
Toprak, hava, su, ateş – ve 4 yönü temsil eder. 4 duvar, 4 bacak veya 4 tekerlek güçlü bir
temel sağlar. Fiziksel dünyada gelişmek için sağlam bir temelimiz olmalıdır. 
2- Sakral Çakra

2- Sakral Çakra. İfadesi : ” Hissediyorum. Rengi : Turuncu.   Göbek deliğinin 1-2 parmak
altındadır. Duygular, ihtiyaçlar ve cinsellik merkezidir. Bu çakra, çevremizle uyumu ve
dengeyi sağlamamız kadar, aile ve toplum için sorumluluk ve gelişmeyi temsil eder. Kök
çakra gibi,  hayatta kalmayı yönetir, fakat bunu dişi prensip üzerinden sağlar.  Sakral çakra
hayatta kalma içgüdülerini yönetirken , kök çakra hayatta kalma için savaşmayı yönetir. Bu
çakranın 6 adet taç yaprağı vardır. Nüme-rolojide, altı sayısı çevremizle uyumu ve dengeyi
sağlamamız kadar, aile ve toplum için sorumluluk ve gelişmeyi temsil eder. 

3- Göbek Çakrası - İfadesi : “Yapıyorum.”  - Rengi : Sarı.  10 adet taç yaprağı vardır. Etra-
fında dönüşü bir girdap gibi görünebilir. Nümerolojide 10 sayısı,  1 ‘ e indirgenebilir. 1 sa-
yısı,  başlangıcı temsil eder : Başlangıçta söz vardı ve her söz bir düşünce ile başladı. Bilin-
çdışı olsa bile,  düşünce iletişimden önde gelir. Üçüncü çakra, aynı zamanda dört boyutlu
astral alemle ile iletişimimizi de temsil eder.  Bu çakra, “Güç Çakrası” dır. Kendimize ait
duyguyu, içimizde var olan ve kaderimiz üzerinde sahip olduğumuz gücü, bizim başkaları
üzerindeki gücümüzü ve başkalarının bizim üzerimizdeki gücü yönetir. Eğer bir kişi çok
fazla dişi  (yin) enerjisi taşıyor ise, o kişi kendini güçsüz hissedebilir. Diğer taraftan,  çok
fazla eril (yang) enerjisi taşıdığında da, onun agresif ya da açgözlülüğe eğilimi olabilir. Ka-
raciğer, karın, safra kesesi, dalak ve pankreas ile ilgili olan üçüncü çakra, zihinsel faali-
yetlerimiz ve kendimizi motive edebilme kabiliyetlerimizle ilgili olarak, gün içinde kendi-
mizi ne kadar merkezde (nötr) hissettiğimizi düzenler. Ego ve hayat enerjilerimizin yansı-
maları bu çakra tarafından etkilenir. Çünkü,  bir başkası ile güç mücadelesine girdiğimizde,
“Ben” duygusunun ne kadar iyi korunup yönetildiği bu çakranın konusudur. Eğer bizler
çocuksak ve rakibimiz anne-baba ise, ego savaşını kazanmak zordur. Bu nedenle, üçüncü
çakra  anne-babamızla ve diğer otorite figürleriyle savaşıp kaybettiğimiz bir çok güç müca-
delesinin sırlarını saklar. Ayrıca,  bu çakra dördüncü boyutun astral planına geçişi olarak
bilinir. Bu yüzden astral duyguları yönetir. Bununla beraber, bu duygular ikinci çakra vası-
tasıyla hissettiğimiz fiziksel duygulardan çok farklıdır. İkinci çakra, hayatta kalma, içgüdü-
sel tipte duyguları yönetirken, üçüncü çakranın duyguları düşünce süreci ile iç içe geçmiş
durumdadır. 

4- Kalp Çakrası  - İfadesi : “Seviyorum.” - Rengi : Yeşil. Bu çakra yüksek titreşimlerin ilk
yerleştiği yerdir. 12 adet taç yaprağı vardır. Nümerolojide 12 sayısı,  3 ‘ e indirgenir. Üç
sayısı da, Güç, Sevgi ve Bilgelik arasındaki ilişkiyi temsil eder. Bu denge , kalp çakrasının
esas odak noktasıdır.  Sevgi ve Güç olmaksızın Bilgelik, zalim ve zayıf olurdu. Bilgelik ve
Sevgi olmadan Güç, tehlikeli ve bencilce olurdu. Güç ve Bilgelik olmadan Sevgi kurban
hale getirilmiş ve ahmakça olurdu. Kalbimizde bu üç değerin nasıl bulunup bir araya
geleceğini öğrenmek zorundayız. Kalp Çakrası,  bedenimizin ana üssü; içsel dişil ve eril
enerjilerin, insani ve ilahi enerjiler ile karşılaştığı merkez noktadır. Dördüncü Çakra,
insanlar arası ve insan ötesi ilişkilerin tümünü yönetir. 

5. Boğaz Çakrası - İfadesi : “Konuşuyorum.”- Rengi : Mavi. Bu çakra, yaratıcılığı yönetir


ve Yüksek Varlıklar ile temasa geçilen ilk çakradır. 16 adet taç yaprağı vardır. Nümeroloji-
de 16 sayısı,  7 ye indirgenir. “7” sayısı analizin, anlayışın, bilginin, farkındalığın ve medi-
tasyonun sayısıdır. 7 sayısı; en derin, samimi benliğimizin başkaları ile ve Yüksek Varlık-
lar ile iletişimde bulunması amacıyla yaratıcılık için hayati önem taşıyan içsel odaklanmayı
temsil eder. 7 sayısı, yaratıcı bir ifade için, içe dönmeyi ve duygu ve düşüncelerimize baş-
vurmayı sağlar. Boğaz Çakrası, konuşma, duyma, iletişim, kendini ifade, zarafet ve Yük-
sek Benliği dinleme gibi eylemleri yönetir. Bu çakra, benliğimizi bulmayı, yaratıcılığımız
aracılığıyla onunla iletişime geçmeyi ve bilincimizi yüksek boyutlara yükseltmek için
yüksek duyularımızın yaratıcı gücünü kullanmayı sağlar. 

6. Alın Çakrası  - İfadesi : “Görüyorum.”-Rengi : Mor. Altıncı Çakranın yeri, alnın merke-
zinde,  gözlerin arasındadır. 96 adet taç yaprağı vardır. Üçüncü Göz açıldığında, onun taç
yaprakları, helezon dönen bir girdap içinde hızlanır. Altıncı çakra,sezgilerimizi ve hayalgü-
cümüzü yönetir ve bilincimizin, hayatın spiritüel yönü ile ilgili kısımları ile bağlantılıdır. 
Bu çakra, eylemlerin arkasındaki motivasyonu bize bildirme kabiliyeti olduğu için, bazen
Ruhun Yeri veya Ruhun Yuvası olarak bilinir. Altıncı çakra aracılığıyla, içsel bir görüş
açısından, hayat oyunumuzu gözlemleyebiliriz. Aynı zamanda, bu çakra, içsel vizyonu
temsil eder. Alın Çakramız üzerinden meditasyon yaparak amacımız ve kaderimiz hakkın-
da, büyük bir sezgi ve vizyon elde edebiliriz. Bu alın çakrası uykuda rüyalarımızı da yöne-
tir. 3 tip rüya vardır : 1- Bilinçaltımızdaki eski meseleleri ortaya çıkaran bilinçdışı rüyaları-
mız, ne “hissetmeliyiz” yerine, gerçekte ne hissediyoruz hakkında berrak bir anlayış sağlar.
Bizler bu rüyaları, şifalanmak veya serbest kalması için karanlık yönlerimizin bilincinde
olduğumuz fırsatlar veya kabuslar olarak algılarız. 2- Bilinçli rüyalarımız, günlük hayatta
ne yaptığımız ya da ne yapmaya çalıştığımız ile ilgili adeta elbise provası gibi olan rüya-
lardır. Bu rüyaları gördükten sonra, sanki tüm gece çalışmışız gibi kendimizi yorgun hiss-
edebiliriz.  3- Süperbilinçli rüyalarımız ise, içsel boyutlara yapılan yolculuğun farkında
olduğumuz rüyalardır. Spiritüel rehberlik içerdiğinden, bu rüyaları yazmak ve günlük ha-
yatımızla bütünleştirmek önemlidir. Bir rüya hatırlanmasa bile, hala psişik etkisi mevcut-
tur. Araştırmalar  gösteriyor ki, yeterince uyuyan fakat rüya görmeyen insanlar oldukça ka-
rışık ve psikolojik olarak huzursuz olurlar. Eğer rüyaları hatırlamayı öğrenirsek, bizim için
çok daha yararlı olur, çünkü Benli-ğimiz hakkında önemli bilgi vermektedirler. Rüyala-
rımızı hatırlamanın 2 etkili yolu vardır : Biri, uykuya dalarken kendimize “rüyalarımı hatır-
layacağım.” demektir. İkincisi, sabah gözlerimizi açmadan önce, ne rüya gördüğümüzü
kendimize anlatmaktır. Bu aktivite,  rüyaları imajinatif sağ beyinden dil bölgesinin bulun-
duğu sol beyine aktarmaktır. Böylece, rüyaları yeterince uzun yazacak kadar hatırlayabili-
riz. Bazı rüyaları hatırlamak çok zor değildir. Bazıları da, bizler anlamını anlayana kadar
sık sık karşımıza çıkarlar. 

7- Taç Çakra- İfadesi : “Anlıyorum.”- Rengi : Beyaz . 7-ci Çakranın yeri, başın tepesi, be-
beklerde “bıngıldak” dediğimiz yerdir. Taç çakra, bin yapraklı Lotus çiçeği olarak blinir.
Berraklaşıp açıldığında, yüksek boyutlara açılan kişisel Yıldız Geçidimiz olur. Taç çakra,
tüm beyni, başın tepesini ve sinir sistemini yönetir. Sağ gözü de yönettiği söylenir. Mısır
mitolojisinde, açılmış Üçüncü Göz, Horus ‘ un Gözüdür. Fiziksel sol göz, Ay’ı, dişi pren-
sibi,  fiziki somut dünyayı; sağ göz ise, eril prensibi, bilinmeyen spiritüel alemi yönetir. Bu
aşamada, Üçüncü Göz açıktır, fiziksel dünyada sağlam ve dengelidir, tam bir algılama gü-
cüne sahiptir.  Yüksek boyutlardaki güçlerimizi bedenimize ne kadar fazla yüklersek, o ka-
dar çok dengeli, merkezde kalmış ve ayakları yere basan bir insan olmuş oluruz. Eğer kü-
çük bir vantilatör fişini prize takarsak, üçüncü bir fiş ucuna gerek kalmaz. Bununla birlikte,
güçlü bir klima fişini prize takarsak, topraklama için üçüncü bir fiş ucuna ihtiyaç duyarız,
yoksa evimizin tüm elektrik sistemi yanar. Kısaca Ruhumuzun Yuvası (fiziksel beden)  ile
aynı prensibe sahiptir; Ayaklarımızı yere sağlam basmalıyız, yoksa aynı şekilde sinir siste-
mimiz yanar. Taç çakra, sadece tüm sinir sisteminde beynin kontrolünü değil, aynı zaman-
da fiziksel hayatımızda Yüksek Benliğimizin kontrolünü de yönetir.  Taç çakramız açıldı-
ğında, üçüncü ve dördüncü boyut kısıtlamalarının ötesinde varolan gerçek “beynimizin”
farkında olabiliriz. Yüksek bir bakış açısından fiziksel hayatı algılama kabiliyetimiz, bizim
çokboyutlu bilincimize erişmemizi sağlar. Çokboyutlu bilinç durumunda iken, birçok farklı
seviye ve realitelerde varoluşumuzun sayısız formunu görme kabiliyetimiz olur.  Taç çak-
ra, spiritüel bilgelik, ilham, sezgi, Gerçek olanın bilgisi ile bağlantıda bulunan Kozmik
Bilinç yönetir. Bu bakış açısından, kendimizi  herşeyi yaratan ve paradoksal olarak Bütün
olan bilinçliliğin bir kıvılcımı olarak görürüz. Kozmik Bilinç açısından, bizler hayal
gücünü kullanan ve tüm algılanan nesnelerin Benliğimizin genişlemesi olduğunun farkına
varan varlıklarız.  Tıpkı kök çakranın Tabiat Ana veya Kutsal Ana ile olan bağlantımızı
temsil etmesi gibi, taç çakra da, Gök Baba veya Kutsal Baba ile bağlantımızı temsil eder.
Gök Baba ve Tabiat Ana, Sevgi Çocuğu yaratmak için, Ruhun Maddeye girmesi gibi, bir
araya gelirler. İlk çakradaki Tabiat Ana, gücümüzü topraklar ve yedinci çakradaki Gök
Baba’ya ulaşması için o gücü yerden yukarı gönderir. Bu yükselen Kundalini, bize güç ve
sorumluluk verirken yüksek boyutlardan gelen enerji ile bizi birleştirir.  Annemiz ile olan
ilişkimiz, ilk çakra ile ilgilidir. Anne ile bağımız ihtiyaçlarımız için yeterli değilse, sık sık
köklerimizden ve fiziksel hayatımızdan kesilmiş hissederiz. Yuva, güvenlik ve para ile il-
gili tutumlarımız olumsuz yönde etkilenir. Aynı şekilde, baba ile ilişkimiz de yedinci çakra
ile ilgilidir. Taç çakra, tüm hayatla olan birliğimizi temsil ettiğinden, babamız ile olan ba-
ğımız yetersiz ise, o zaman “Tanrı” ve insanlıktan izole olmuş olmuş bir duygu hissederiz.
http://www.qwaym.com  sitesinden alınmıştır. 

https://moralev.com/2014/05/11/one-cikan-cakralarla-sigorta-kutusundan-dev-trafoya-
donusum-mor-alev-seans-notlari/

1. Kalp Çakrası. Evet, 7 merkezi çakradan biri ve yeni de değil ama bu çakra tam denge-
lenmeden kendi benliğimizi ve sonrasında diğer varlıkları sevmemizin, sezgilerimizin isa-
betli olmasının ve tam sağlık ve coşkuyla yaşamamızın imkanı yok. O yüzden bir numarayı
Kalp Çakraya verdim. Sevgi her şeyi birlikte tutan tutkal, bizi biz yapan güç ve gerçeğin
kendisidir. Tohumlar sevgiyle atılır, bebek sevgiyle büyür, sevgi aslımız ve özümüzdür. Bu
blogda kalp çakrası, sevginin gücü ve anlamı hakkında sayısız yazı yayınladım. İnanın sizi
hangisine yönlendirmem gerektiğini bile bilmiyorum. Onun için kalp çakrası ve tatminkar
bir hayat için sadece kısa bir günlük mantra veriyorum: “Sevgi tek gerçektir. Ben sevginin
ta kendisiyim. Kendimi sevginin yönlendirdiği bir güne bırakıyorum”.

2. Ense Kökü ya da Yükseliş Çakrası. Bu çakra en az tepe ve üçüncü göz çakrası kadar
önemli. Pozisyonu tam beyinciğin altı, omuriliğin başladığı yer. Hipofiz bezi, beyincik ve
kulaklar da bu çakraya bağlı. Bu çakra büyük ihtimalle 2000 li yıllarda ama özellikle 2010
dan itibaren yavaş yavaş aktive olmaya başladı. En çok görülen yan etkisi ise vertigo hasta-
lığı. Son yıllarda ne kadar çok vertigo hastasıyla karşılaşıyoruz, farkında mısınız? Baş dön-
mesi, dengesizlik, kulaklarda çınlama, duyma zorluğu ya da fazlalığı bu çakranın etkinleş-
mesinin ve “açılmaya çalışmasının” yan etkileri. Hipofiz endokrin (salgılar) ve sinir sis-
temi arasındaki en büyük organizasyon ağını yönetir. Hipofiz bezi diğer salgıların yanında
adına sevgi salgıları diyebileceğimiz Oksitosin (aşk hormonu), Endorfin (ağrı kesici ya da
rahatlatıcı) ve Prolaktin (Anne Sütü) hormonlarını yönetir. Bu çakra bütün hormonlarımızı
“yeni insan” tasarımına göre düzenlemeye başladı bile. Yani yükseliş sürecinde son derece
önemli bir yeri var, çünkü sevginin şimdiye kadar hissedemediğimiz katlarını hissetmemi-
ze ve bunu beynimizde idrak etmemize yardımcı oluyor. Ancak bunun yanında duyma ve
sezgi yeteneklerimizi de geliştiriyor. Kutsal Anne bana verdiği mesajlardan birinde Hipofiz
bezinin yeni ve çok önemli bir salgı üretmeye başladığını ve çok yakında bilim insanlarının
bunu keşfedeceğini söyledi. İşte bunu merakla bekliyorum.

3. Çene – İnanç Çakrası. Çene çakrası çenemizin hemen alt ucunda yer almaktadır. Bu çak-
ra öne çıkıyor çünkü 5 fiziksel duyumuz da yeni düzenlenen vücudumuzla birlikte daha
keskin olmaya başlayacak. Seçebildiğimiz ses frekansları, renk kuşakları, lezzet kategori-
leri ve vs. zaten son birkaç yüzyılda gelişti ve şimdi bir sonraki aşamaya hazırlanıyoruz.
Özellikle bir-iki yıl içinde görme ve duyma duyularımızda büyük değişimler bekliyorum.
Elbette, eğer dikkat etmezsek bunları fark etmeyeceğiz. Sadece sanki her şey daha parlak
ya da keskin sesliymiş gibi gelecek bize, ama durup dikkat ettiğimizde bu değişikliğin
derin etkilerini anlayacağız. Bu gelişimin açıklaması son derece basit. Enerjiler yükseldik-
çe biz de yükseliyoruz ve yeni enerjilere uyum sağlıyoruz. Bu sırada daha yüksek enerjileri
hissetme, titreşimleri duyma, frekansları görme, tatma ve kokularını alma duyularımız da
gelişiyor. Bu aynı zamanda inanç çakrası. Kendimize ve Tanrıya inancımız bu çakrada
yatıyor. Bu bloğu okuyan kişilerin Tanrıya, Kaynağa ve Evrene inancı hemen hemen tam
gibi… Gibi dedim, çünkü bana gelen mesaj şöyle: “Eğer kendinize, kendi gücünüze, kendi
varlığınıza ve ideallerinize tam inanmıyorsanız, bize nasıl inanabilirsiniz?” Evet, kendine
inanç çoğu arkadaşta büyük bir sorun olarak karşımıza çıkıyor. Bu çakrayı dengelemek
“kör” inancı değil, “bilerek” inanmayı destekliyor.

4. Üst Kalp Çakrası. Bu enteresan bir çakra. Timüs bezinin hemen üzerinde, boğaz ve kalp
çakrasının arasında. Enteresan dedim çünkü timüs bezi fiziksel olarak “yeniden oluşumu”
ve “gençleşmeyi”  destekleyen büyüme ve bağışıklık hormonlarını salgılar. Arkadaşlar,
insanların nasıl da genç görünmeye başladıklarını fark ettiniz mi? Sanki 35 25’e, 40 30’a,
60 50’ye dönmüş vaziyette. Bu tesadüf değil! Bu gençleşmeyi daha da uçlarda görmeye
başlayacağız. Çünkü normalde 30-35 yaşlarında küçülüp fonksiyonunu kaybetmeye başla-
yan timüs yeniden aktive oluyor ve  “orijinal” Adem/Havva tasarımı insan olmamız yolun-
da bize yardım ediyor. Üst Kalp aynı zamanda niyetin yattığı yer. Niyetlerimiz buradan
kaynaklanıyor ve everene ses veriyor. Niyet etmenin önemine burada girmeyeceğim, hepi-
niz biliyorsunuz. Ancak, niyet ederken iki şey önemlidir: 1. İçten ve kararlı olmak. 2. Ni-
yetinizi bütünün hayrı için everene salıvermek. İşte bu çakra dengeliyse net, berrak niyetler
en kısa zamanda en hayırlı şekilde gerçekleşir. Üst Kalbin bir başka önemli ve özellikle bu
zamanlarda ihtiyaç duyduğumuz fonksiyonu ise bütün karmik bilgileri depolamasıdır. Bu
enkarnasyonda yanımızda daha önceki yaşamlarda kazandığımız bütün bilgi ve becerileri
getirdik. Onlara ulaşmamızın en kısa yolu ise bu çakrayı tam olarak aktive etmekten geçi-
yor. Bazen bir şeyi ilk defa denersiniz ve nasıl bu kadar da iyi iş çıkardığınıza şaşırırsınız.
İşte orada karmik deneyimlerinizden yararlanmışsınızdır. Bizler genelde karmayı olumsuz,
baş belası tekrarlanan hikayeler ve hatalar olarak görme eğilimindeyiz. Oysa karma yanın-
da pek çok yetenek, bilgi ve bilgelikler serisi getirir. Şimdi lütfen düşünün; Acaba kaç bin
hayat yaşadık? Kaçında marangoz, doktor, inşaatçı, tüccar, piyanist, ressam, aşçı, savaşçı
ya da çifçi olduk? Kaçında hoşgörü ve sevgiyi öğrendik, kaçında intikamın kimseye mut-
luluk getirmediği dersini aldık? İhtiyacınız olan beceriler ve bilgiler işte bu çakrada…

5. Alt Kalp Çakrası. Alt Kalp çakrası, kalbin hemen altında göğüs kafesinin bittiği yerde-
dir. Bu dönemde önem kazanıyor, çünkü boğaz çakrasına ek olarak iletişim konusunda
büyük aşamalar kaydetmemize yardımcı oluyor. Çok boyutlu benliklerimizle ilk defa
iletişim kurmaya başladığımız bu zamanda Galaktik Benliklerimizle aramızdaki iletişimi
bu çakra sağlıyor. Aramızdan pek çoğunun Galaktik benlikleri var. İster Sirius’lu olsun,
ister Arkturus’lu, aranızdaki iletişim kalbin hemen altındaki bu çakrada ve temeli sevgi
olarak başlar. Pleaides, Andromeda vs gibi galaktik varlıklarından mesaj getiren kanallar
bu çakrayı kullanırlar. Bu çakra aynı zamanda hücresel iletişimi destekler. Yani en geniş
galaktik, neredeyse evrensel radyo yayınları ve sonra da bunun tam tersi mikroskobik
boyuttaki iletişimin başarısı bu çakranın dengeli olmasına bağlıdır. Hücreler birbirleriyle
ve dış etkenlerle konuşurlar, dışarıdan gelen etkilere göre hareket ederler. İşte bu noktada
çok dikkatli davranmamız gerekiyor. Çünkü hücrelerimiz her söylediğimizi ve düşündü-
ğümüzü dinliyorlar. Onlarda “anlayışlı davranmak” ya da bir şeyi “ironik” olarak anlama
kabiliyeti yok. Yani kendi vücudunuzla ilgili olarak söylediğiniz ve düşündüğünüz her şey
birer emir olarak algılanıyor. Buna bir örnek verirsem, geçen hafta çalıştığım bir arkadaş
görme fonksiyonundaki sorunlardan dolayı birkaç defa doktora gitmiş ve fiziksel olarak
hiçbir problemi olmadığını öğrenmiş ama buğulu görmeye devam ediyordu. Biz onun
görmeyenlerle çalıştığını, o kişilerin yeteneklerine büyük hayranlık beslediğini ve onların
problemlerini çözebilmek için kendini onların yerine koyarak, acaba görmese nasıl
hissedeceğini düşündüğünü bulduk. Hücreler ise bunu tam bir emir olarak algılamaya
başlamıştı! İşte bu hücresel iletişime harika bir örnek. Vücudunuzu sevmeniz tam sağlık
için en önemli şart. Hele bunun üzerine bir de vücudunuza onu sevdiğinizi ve size şimdiye
kadar katlandığı için ne kadar şükran dolu olduğunuzu iletirseniz, hücreleriniz sevinçle
kendi işlerini en iyi şekilde yapmaya başlayacaklardır.

5. Göbek Çakrası. Göbek deliğimizde yer alan bu çakra hakkında çok az ve hatta karmaşık
bilgiler var. Ben burada bana Yüksek Benliğim ve Kutsal Anne tarafından iletilen bilgileri
veriyorum. Bu çakra fiziksel ve duygusal farkındalığımızın merkezidir. Solar Pleksus’la
beraber sindirim sistemini yönetirler. Bu dönemde ister istemez farkındalığımız artar-
ken, farkındalığı zihinsel olarak kabul etme yetimiz aynı hızla ilerlemiyor. Ben bu konuda
egonun muhafazakar yaklaşımını suçluyorum. Farkındalık ve buna rağmen bir şeyler yok-
muş gibi davranmak ise ruhsal sağlığı bozan etkilerin en başında geliyor. Bu noktada ruh-
sal sıkıntılar, hırçınlıklar ve elbette sindirim sistemi rahatsızlıkları ortaya çıkıyor. Göbek
çakrasının dengeli olması egonun da rahatlaması anlamına gelirken, bizi çevremize daha
çok bağlayarak farkındalığımızın artmasına yardımcı oluyor. Bu yükseliş döneminde
ruhsal sağlığımızın dengesini göbek çakraya verdiğimiz önemle sağlayabiliriz.

6. Avuçlar – Eller. Arkadaşlar, ellerimizi bir düşünü. Onlarla yemek yaparız, bir şeyler üre-
tiriz, şifa veririz, tokalaşırız, okşarız ve sevgimizi, kabulümüzü gösteririz ve hatta onlarla
konuşuruz – duysak da duymasak da. Avuçlarımızın tam ortasındaki bu çakralarla neden
daha önceden çalışmadığımızı ben gerçekten anlayamıyorum. Bence bu çakralar kalp ça-
krasının bir devamı ve kesinlikle dengelenmesi gerekiyor. Son zamanlarda elleriniz titri-
yorsa, ellerinizden bir şeyler kayıp düşüyorsa, ellerinizde karıncalanma ya da uyuşma hiss-
ediyorsanız, aşırı sıcak ya da soğuksa lütfen bu enerji merkezine dikkat edin. Sevgisizlik,
güvensizlik ve başarısızlık korkusu bütün bu semptomların sebebi olabilir. Bir diğer sebe-
bin ise var olan şifa yeteneğinizi kullanmamanız olması olası. Bu çakrada kalp çakrası ile
beraber çalışın. Kalbinizin gücünün ve sevgisinin buraya aktığını zihin gözünüzde görün.
Bu aynı zamanda Mor Alev enerjisinin halihazırda yerleştirilmiş olduğu bir çakradır.
Avuçlarınızdaki Mor Alevi aktive ederek sorun olarak gördüğünüz her şeye avuçlarınızın
ortasından Mor Alev yollayabilirsiniz. Son zamanlarda neredeyse her seansımda bu bilgiyi
vermem ve avuç çakralarını aktive etmem isteniyor.

7. Dirsekler ve Dizler. Dirsekler ve dizlerdeki çakraların fonksiyonları birbirine benzer.


Özellikle hareketlilik ve esneklik onların ana konularıdır. Bu iki set çakra da günümüzde
önem kazanan çakralardan, çünkü büyük değişimin tam ortasındayız ve artık olduğumuz
yerde durmamızın bize hiçbir faydası yok. Her iki çakra da değişime büyük hizmet veriyor.
Bu özellikleri sadece fiziksel olarak görmeyin. Burada duygusal, zihinsel ve ruhsal esnek-
lik ve hareketten de bahsediyoruz. Esneklik bize değişime uyum sağlama, etrafımıza hoş-
görü ile bakma ve yaratıcı çözümler getirme becerilerini getirir. Hareketlilik ise düşündü-
ğümüz çözümleri gerçek hayatta uygulamayı ve değişiklik yapmayı destekler. Her iki çak-
rada da dengesizlik olduğunda sonuç fiziksel olarak eklem ağrıları, romatizma, kemik has-
talıkları olarak ortaya çıkar. Eğer kendinizi harekete geçemiyor, bloke olmuş hissediyorsa-
nız bu çakraları dengeleyin. Eğer eklem ağrılarınız varsa mutlaka bu çakralarla çalışın.

8. Omuzlar. Arkadaşlar, bu çakradan burada bahsedip bahsetmemeyi düşündüm, çünkü


omuz çakralarına sadece son iki seansta dikkat çekildi. Ama bir şey biliyorsam, o da bir
defa bir yere dikkatimi çekiyorlarsa onun devamı gelecektir. Omuz çakrası her iki omuzun
başında bulunur ve fiziksel, duygusal, ruhsal ve zihinsel sağlamlığımızı ve metanetimizi
yönetirler. Çok fazla baskı altındaysak “omuzlarımız çöker”, bir işi başarıyla
tamamladığımızda “omuzlarımızdan yük kalkar”. Bana söylenen, üç çeşit kaos ve kargaşa
yaşadığımız: 1. İçsel (Arzularımız ve yaşamlarımız birbirine uymuyor) 2. Kişisel
(ilişkilerimiz ve işimizde değişim ve baskı) 3. Toplumsal (Sosyo-politik ve ekonomik
zorluklar). Bütün bunlar yeniyi getirmek için zorunlu. Ama bizim de tüm sorunları
“omuzlayabilmemiz” için büyük bir güce ve sağlamlığa ihtiyacımız var. Omuz çakraları bu
noktada devreye giriyor ve bize ihtiyacımız olan dayanma gücünü ve metaneti veriyor.

9. Ayaklar. Ayak Çakraları tam ayak tabanımızın ortasındadır ve Kök Çakranın devamıdır.
Bu çakranın özelliği doğrudan Gaia’nın enerjisini bize iletebilmesi ve bizdeki negatif
enerjiyi ise topraklayabilmesidir. Enerji dengemizi sağlar, baş dönmesinden, depresyona ve
dolaşım bozukluklarına kadar büyük bir yelpazedeki sorunları bertaraf eder. Ama bununla
da kalmaz, ayaklarımız fiziksel vücudumuz için ne kadar önemliyse, duygusal ve enerjik
vücutlarımız için de o kadar önemlidir. Sağlıklı ayaklar ve ayak çakraları hayallerimizi bu
hayatın gerçekliğine demirleyebilmemize yardım eder. Diğer bir değişle, hayallerimizi
gerçekleştirmemizde ayak çakralarının büyük rolü vardır. Bizi arzuladığımız yere
“götürürler”. Ayak masajının sizi ne kadar rahatlattığını hatırlayın. Ya da ayağınızdaki
küçücük bir nasırın ne kadar canınızı yaktığını… Ayaklar sevilmeyi sever. Bu çakrayı
çıplak ayak yürüyerek, toprağa basarak,  masajla, pedikürle, dans ve doğada yürüyüşle
aktive edebilirsiniz.

Çakraları Dengelemenin En İyi Yolları. 7 merkez çakranızı ve yukarıda saydığım tüm


çakraları istediğiniz melek enerjisi ile dengeleyebilirsiniz. Ancak, bana seanslarımda son
zamanlarda ısrarla Kutsal Anne geliyor, Rafael (İsrafil) ise kenara çekilerek adeta ustasını
izliyor.  Kutsal Anne önce Saflık, Arılık ve Şifa getiren Beyaz Enerjisini sırayla tüm
çakralardan geçirerek onları toksinlerden arındırıyor, şifa veriyor ve dengeliyor. Sonra da
fonksiyonlarını artırmak ve aktive etmek için Şeffaf Mavi Enerjisi ile bütün çakraları
yıkıyor. Avuçlarda ise mutlaka Mor Alev enerjisini görüyorum. Diğer bütün çakraların
detaylarına bu bağlantıdan erişebilirsiniz. Bunların yanı sıra melekler ve Kutsal Anne artık
biraz daha “sportif” ve hareketli bir ışık işçisi grubu görmek istiyor. Yürüyüş, Yoga ve
Pilates onların tavsiye ettiği sporlardan sadece üçü!

Mor Alev

1. Kalp Çakrası. Evet, 7 merkezi çakradan biri ve yeni de değil ama bu çakra tam
dengelenmeden kendi benliğimizi ve sonrasında diğer varlıkları sevmemizin,
sezgilerimizin isabetli olmasının ve tam sağlık ve coşkuyla yaşamamızın imkanı yok. O
yüzden bir numarayı Kalp Çakraya verdim. Sevgi her şeyi birlikte tutan tutkal, bizi biz
yapan güç ve gerçeğin kendisidir. Tohumlar sevgiyle atılır, bebek sevgiyle büyür, sevgi
aslımız ve özümüzdür. Bu blogda kalp çakrası, sevginin gücü ve anlamı hakkında sayısız
yazı yayınladım. İnanın sizi hangisine yönlendirmem gerektiğini bile bilmiyorum. Onun
için kalp çakrası ve tatminkar bir hayat için sadece kısa bir günlük mantra
veriyorum: “Sevgi tek gerçektir. Ben sevginin ta kendisiyim. Kendimi sevginin
yönlendirdiği bir güne bırakıyorum”.

2. Ense Kökü ya da Yükseliş Çakrası. Bu çakra en az tepe ve üçüncü göz çakrası kadar
önemli. Pozisyonu tam beyinciğin altı, omuriliğin başladığı yer. Hipofiz bezi, beyincik ve
kulaklar da bu çakraya bağlı. Bu çakra büyük ihtimalle 2000 li yıllarda ama özellikle 2010
dan itibaren yavaş yavaş aktive olmaya başladı. En çok görülen yan etkisi ise vertigo
hastalığı. Son yıllarda ne kadar çok vertigo hastasıyla karşılaşıyoruz, farkında mısınız? Baş
dönmesi, dengesizlik, kulaklarda çınlama, duyma zorluğu ya da fazlalığı bu çakranın
etkinleşmesinin ve “açılmaya çalışmasının” yan etkileri. Hipofiz endokrin (salgılar) ve
sinir sistemi arasındaki en büyük organizasyon ağını yönetir. Hipofiz bezi diğer salgıların
yanında adına sevgi salgıları diyebileceğimiz Oksitosin (aşk hormonu), Endorfin (ağrı
kesici ya da rahatlatıcı) ve Prolaktin (Anne Sütü) hormonlarını yönetir. Bu çakra bütün
hormonlarımızı “yeni insan” tasarımına göre düzenlemeye başladı bile. Yani yükseliş
sürecinde son derece önemli bir yeri var, çünkü sevginin şimdiye kadar hissedemediğimiz
katlarını hissetmemize ve bunu beynimizde idrak etmemize yardımcı oluyor. Ancak bunun
yanında duyma ve sezgi yeteneklerimizi de geliştiriyor. Kutsal Anne bana verdiği
mesajlardan birinde Hipofiz bezinin yeni ve çok önemli bir salgı üretmeye başladığını ve
çok yakında bilim insanlarının bunu keşfedeceğini söyledi. İşte bunu merakla bekliyorum.

3. Çene – İnanç Çakrası. Çene çakrası çenemizin hemen alt ucunda yer almaktadır. Bu
çakra öne çıkıyor çünkü 5 fiziksel duyumuz da yeni düzenlenen vücudumuzla birlikte daha
keskin olmaya başlayacak. Seçebildiğimiz ses frekansları, renk kuşakları, lezzet
kategorileri ve vs. zaten son birkaç yüzyılda gelişti ve şimdi bir sonraki aşamaya
hazırlanıyoruz. Özellikle bir-iki yıl içinde görme ve duyma duyularımızda büyük
değişimler bekliyorum. Elbette, eğer dikkat etmezsek bunları fark etmeyeceğiz. Sadece
sanki her şey daha parlak ya da keskin sesliymiş gibi gelecek bize, ama durup dikkat
ettiğimizde bu değişikliğin derin etkilerini anlayacağız. Bu gelişimin açıklaması son derece
basit. Enerjiler yükseldikçe biz de yükseliyoruz ve yeni enerjilere uyum sağlıyoruz. Bu
sırada daha yüksek enerjileri hissetme, titreşimleri duyma, frekansları görme, tatma ve
kokularını alma duyularımız da gelişiyor. Bu aynı zamanda inanç çakrası. Kendimize ve
Tanrıya inancımız bu çakrada yatıyor. Bu bloğu okuyan kişilerin Tanrıya, Kaynağa ve
Evrene inancı hemen hemen tam gibi… Gibi dedim, çünkü bana gelen mesaj şöyle: “Eğer
kendinize, kendi gücünüze, kendi varlığınıza ve ideallerinize tam inanmıyorsanız, bize
nasıl inanabilirsiniz?” Evet, kendine inanç çoğu arkadaşta büyük bir sorun olarak karşımıza
çıkıyor. Bu çakrayı dengelemek “kör” inancı değil, “bilerek” inanmayı destekliyor.

4. Üst Kalp Çakrası. Bu enteresan bir çakra. Timüs bezinin hemen üzerinde, boğaz ve kalp
çakrasının arasında. Enteresan dedim çünkü timüs bezi fiziksel olarak “yeniden oluşumu”
ve “gençleşmeyi”  destekleyen büyüme ve bağışıklık hormonlarını salgılar. Arkadaşlar,
insanların nasıl da genç görünmeye başladıklarını fark ettiniz mi? Sanki 35 25’e, 40 30’a,
60 50’ye dönmüş vaziyette. Bu tesadüf değil! Bu gençleşmeyi daha da uçlarda görmeye
başlayacağız. Çünkü normalde 30-35 yaşlarında küçülüp fonksiyonunu kaybetmeye
başlayan timüs yeniden aktive oluyor ve  “orijinal” Adem/Havva tasarımı insan olmamız
yolunda bize yardım ediyor. Üst Kalp aynı zamanda niyetin yattığı yer. Niyetlerimiz
buradan kaynaklanıyor ve everene ses veriyor. Niyet etmenin önemine burada
girmeyeceğim, hepiniz biliyorsunuz. Ancak, niyet ederken iki şey önemlidir: 1. İçten ve
kararlı olmak 2. Niyetinizi bütünün hayrı için everene salıvermek. İşte bu çakra dengeliyse
net, berrak niyetler en kısa zamanda en hayırlı şekilde gerçekleşir. Üst Kalbin bir başka
önemli ve özellikle bu zamanlarda ihtiyaç duyduğumuz fonksiyonu ise bütün karmik
bilgileri depolamasıdır. Bu enkarnasyonda yanımızda daha önceki yaşamlarda
kazandığımız bütün bilgi ve becerileri getirdik. Onlara ulaşmamızın en kısa yolu ise bu
çakrayı tam olarak aktive etmekten geçiyor. Bazen bir şeyi ilk defa denersiniz ve nasıl bu
kadar da iyi iş çıkardığınıza şaşırırsınız. İşte orada karmik deneyimlerinizden
yararlanmışsınızdır. Bizler genelde karmayı olumsuz, baş belası tekrarlanan hikayeler ve
hatalar olarak görme eğilimindeyiz. Oysa karma yanında pek çok yetenek, bilgi ve
bilgelikler serisi getirir. Şimdi lütfen düşünün; Acaba kaç bin hayat yaşadık? Kaçında
marangoz, doktor, inşaatçı, tüccar, piyanist, ressam, aşçı, savaşçı ya da çifçi olduk?
Kaçında hoşgörü ve sevgiyi öğrendik, kaçında intikamın kimseye mutluluk getirmediği
dersini aldık? İhtiyacınız olan beceriler ve bilgiler işte bu çakrada…

5. Alt Kalp Çakrası. Alt Kalp çakrası, kalbin hemen altında göğüs kafesinin bittiği yerde-
dir. Bu dönemde önem kazanıyor, çünkü boğaz çakrasına ek olarak iletişim konusunda
büyük aşamalar kaydetmemize yardımcı oluyor. Çok boyutlu benliklerimizle ilk defa ile-
tişim kurmaya başladığımız bu zamanda Galaktik Benliklerimizle aramızdaki iletişimi bu
çakra sağlıyor. Aramızdan pek çoğunun Galaktik benlikleri var. İster Sirius’lu olsun, ister
Arkturus’lu, aranızdaki iletişim kalbin hemen altındaki bu çakrada ve temeli sevgi olarak
başlar. Pleaides, Andromeda vs gibi galaktik varlıklarından mesaj getiren kanallar bu çak-
rayı kullanırlar. Bu çakra aynı zamanda hücresel iletişimi destekler. Yani en geniş galaktik,
neredeyse evrensel radyo yayınları ve sonra da bunun tam tersi mikroskobik boyuttaki ile-
tişimin başarısı bu çakranın dengeli olmasına bağlıdır. Hücreler birbirleriyle ve dış etken-
lerle konuşurlar, dışarıdan gelen etkilere göre hareket ederler. İşte bu noktada çok dikkatli
davranmamız gerekiyor. Çünkü hücrelerimiz her söylediğimizi ve düşündüğümüzü dinli-
yorlar. Onlarda “anlayışlı davranmak” ya da bir şeyi “ironik” olarak anlama kabiliyeti yok.
Yani kendi vücudunuzla ilgili olarak söylediğiniz ve düşündüğünüz her şey birer emir ola-
rak algılanıyor. Buna bir örnek verirsem, geçen hafta çalıştığım bir arkadaş görme fonksi-
yonundaki sorunlardan dolayı birkaç defa doktora gitmiş ve fiziksel olarak hiçbir problemi
olmadığını öğrenmiş ama buğulu görmeye devam ediyordu. Biz onun görmeyenlerle çalış-
tığını, o kişilerin yeteneklerine büyük hayranlık beslediğini ve onların problemlerini çöze-
bilmek için kendini onların yerine koyarak, acaba görmese nasıl hissedeceğini düşündüğü-
nü bulduk. Hücreler ise bunu tam bir emir olarak algılamaya başlamıştı! İşte bu hücresel
iletişime harika bir örnek. Vücudunuzu sevmeniz tam sağlık için en önemli şart. Hele bu-
nun üzerine bir de vücudunuza onu sevdiğinizi ve size şimdiye kadar katlandığı için ne
kadar şükran dolu olduğunuzu iletirseniz, hücreleriniz sevinçle kendi işlerini en iyi şekilde
yapmaya başlayacaklardır.

5. Göbek Çakrası. Göbek deliğimizde yer alan bu çakra hakkında çok az ve hatta karmaşık
bilgiler var. Ben burada bana Yüksek Benliğim ve Kutsal Anne tarafından iletilen bilgileri
veriyorum. Bu çakra fiziksel ve duygusal farkındalığımızın merkezidir. Solar Pleksus’la
beraber sindirim sistemini yönetirler. Bu dönemde ister istemez farkındalığımız artarken, 
farkındalığı zihinsel olarak kabul etme yetimiz aynı hızla ilerlemiyor. Ben bu konuda ego-
nun muhafazakar yaklaşımını suçluyorum. Farkındalık ve buna rağmen bir şeyler yokmuş
gibi davranmak ise ruhsal sağlığı bozan etkilerin en başında geliyor. Bu noktada ruhsal sı-
kıntılar, hırçınlıklar ve elbette sindirim sistemi rahatsızlıkları ortaya çıkıyor. Göbek çakra-
sının dengeli olması egonun da rahatlaması anlamına gelirken, bizi çevremize daha çok
bağlayarak farkındalığımızın artmasına yardımcı oluyor. Bu yükseliş döneminde ruhsal
sağlığımızın dengesini göbek çakraya verdiğimiz önemle sağlayabiliriz.

6. Avuçlar – Eller. Arkadaşlar, ellerimizi bir düşünün… Onlarla yemek yaparız, bir şeyler
üretiriz, şifa veririz, tokalaşırız, okşarız ve sevgimizi, kabulümüzü gösteririz ve hatta on-
larla konuşuruz – duysak da duymasak da. Avuçlarımızın tam ortasındaki bu çakralarla ne-
den daha önceden çalışmadığımızı ben gerçekten anlayamıyorum. Bence bu çakralar kalp
çakrasının bir devamı ve kesinlikle dengelenmesi gerekiyor. Son zamanlarda elleriniz titri-
yorsa, ellerinizden bir şeyler kayıp düşüyorsa, ellerinizde karıncalanma ya da uyuşma hiss-
ediyorsanız, aşırı sıcak ya da soğuksa lütfen bu enerji merkezine dikkat edin. Sevgisizlik,
güvensizlik ve başarısızlık korkusu bütün bu semptomların sebebi olabilir. Bir diğer sebe-
bin ise var olan şifa yeteneğinizi kullanmamanız olması olası. Bu çakrada kalp çakrası ile
beraber çalışın. Kalbinizin gücünün ve sevgisinin buraya aktığını zihin gözünüzde görün.
Bu aynı zamanda Mor Alev enerjisinin halihazırda yerleştirilmiş olduğu bir çakradır.
Avuçlarınızdaki Mor Alevi aktive ederek sorun olarak gördüğünüz her şeye avuçlarınızın
ortasından Mor Alev yollayabilirsiniz. Son zamanlarda neredeyse her seansımda bu bilgiyi
vermem ve avuç çakralarını aktive etmem isteniyor.

7. Dirsekler ve Dizler. Dirsekler ve dizlerdeki çakraların fonksiyonları birbirine benzer.


Özellikle hareketlilik ve esneklik onların ana konularıdır. Bu iki set çakra da günümüzde
önem kazanan çakralardan, çünkü büyük değişimin tam ortasındayız ve artık olduğumuz
yerde durmamızın bize hiçbir faydası yok. Her iki çakra da değişime büyük hizmet veriyor.
Bu özellikleri sadece fiziksel olarak görmeyin. Burada duygusal, zihinsel ve ruhsal esnek-
lik ve hareketten de bahsediyoruz. Esneklik bize değişime uyum sağlama, etrafımıza hoş-
görü ile bakma ve yaratıcı çözümler getirme becerilerini getirir. Hareketlilik ise düşündü-
ğümüz çözümleri gerçek hayatta uygulamayı ve değişiklik yapmayı destekler. Her iki çak-
rada da dengesizlik olduğunda sonuç fiziksel olarak eklem ağrıları, romatizma, kemik
hastalıkları olarak ortaya çıkar. Eğer kendinizi harekete geçemiyor, bloke olmuş hissedi-
yorsanız bu çakraları dengeleyin. Eğer eklem ağrılarınız varsa mutlaka bu çakralarla
çalışın.

8. Omuzlar. Arkadaşlar, bu çakradan burada bahsedip bahsetmemeyi düşündüm, çünkü


omuz çakralarına sadece son iki seansta dikkat çekildi. Ama bir şey biliyorsam, o da bir
defa bir yere dikkatimi çekiyorlarsa onun devamı gelecektir. Omuz çakrası her iki omuzun
başında bulunur ve fiziksel, duygusal, ruhsal ve zihinsel sağlamlığımızı ve metanetimizi
yönetirler. Çok fazla baskı altındaysak “omuzlarımız çöker”, bir işi başarıyla tamamladı-
ğımızda “omuzlarımızdan yük kalkar”. Bana söylenen, üç çeşit kaos ve kargaşa yaşadığı-
mız: 1. İçsel (Arzularımız ve yaşamlarımız birbirine uymuyor) 2. Kişisel (ilişkilerimiz ve
işimizde değişim ve baskı) 3. Toplumsal (Sosyo-politik ve ekonomik zorluklar). Bütün
bunlar yeniyi getirmek için zorunlu. Ama bizim de tüm sorunları “omuzlayabilmemiz” için
büyük bir güce ve sağlamlığa ihtiyacımız var. Omuz çakraları bu noktada devreye giriyor
ve bize ihtiyacımız olan dayanma gücünü ve metaneti veriyor.

https://holyharmony.wordpress.com/2009/03/26/302/

ENERJİ ÇARKLARI: ÇAKRALAR. Enerji alanımızın içinde çakra olarak bilinen 7 enerji
çarkı bulunur. Bu çakralar vücudumuzun ortasında leğen kemiğinden başımızın üzerine
doğru uzanacak şekilde sıralanır. Her bir çakra belirli organlar, dokular ve endokrin salgı-
ları için yaşam gücü sağlar. Buna ek olarak her bir çakra, vücuda, zihne ve ruha duygusal,
psikolojik ve ruhsal yetenekler sağlayan bir bilinç kaynağıdır. Çakralar, su girdaplarıyla
aynı şekilde dönen enerji tünelleridir. Bu mükemmel enerji tünellerinin en geniş olanı ala-
nın en dışındakidir ve son nokta endokrin salgısı olacak şekilde vücuda doğru huni şeklin-
de daralarak sıralanırlar. Çakraların vücutla kesiştiği nokta avuç içi genişliğinde bir alan-
dır. Endokrin salgısında huni kendini ters çevirir, vücudun içinden dönerek geldiği için
büyüyerek ve genişleyerek sırtın dışına ve oradan da alanın en dış noktasına doğru ilerler.
Çarka tüneli alandaki enerji tellerini ya da liflerinin akışını ve tek şekilliğini bozmaz, onları
besler ve alan içindeki düzen ve dengenin korunmasında onlara yardım eder.
Yedi birincil çakranın, ilki leğen kemiğinin ortasında bulunur ve KÖK ÇAKRA olarak bi-
linir, ikinci çakra, göbeğin üç dört parmak aşağısında yani alt karnın ortasında yer alır ve
SAKRAL ÇAKRA olarak adlandırılır. Üçüncü yani SOLAR PLEKSUS ÇAKRA göbeğin
üç dört parmak yukarısında yer alırken, dördünce çakra göğüsün merkezinde bulunur ve
KALP ÇAKRASI olarak bilinir. Beşinci çakra boğazdadır ve bu nedenle adı BOĞAZ
ÇAKRASI’dır. Altıncısı, iki gözün arasında ve kaşların ortasındadır ALIN ÇAKRA olarak
bilinir. Yedinci ve son çakra ise, başın en üst kısmındadır. Ve adı TAÇ ÇAKRA’dır.
Bu yedi çakranın yanı sıra ellerin avuç kısımlarında, dizlerin arka tarafında, ayak
tabanlarında ikincil ve el-ayak parmaklarında da yirmi adet üçüncül çakra bulunmaktadır.
Bu özet bilgiden sonra, çakraların temeldeki yapılarını ve işlevlerini daha sonra da tek tek
çakraların esasta görevlerinin neler olduğunu ve hayatımıza nasıl yansıdığını ele alalım.
ÇAKRALAR: ENERJİ KÜRELERİMİZ.Çakra Sistemi
BİLİNÇ VE HAYAT. Eğer elimizi kalbimizin üzerine yumuşak bir biçimde koyar parmak
uçlarımızla giysimize hafifçe dokunur ve saat yönünde döndürmeye başlarsak rahatlama
hissederiz. Eğer elimizi yavaşça ve oval biçimde döndürmeye devam edersek vücudumu-
zun rahatladığını ve ısındığını hissederiz. Yavaş yavaş vücudunuzun bu bölümünde bir
gariplik hissetmeye başlarsınız, kalp bölgeniz şükranla erir gibi olur. Derin nefes alın ve
bunun bütün benliğinizi ısıtmasına izin verin. Bu egzersizi yapan kişiler eninde sonunda
ağlamaya başlarlar. Ağlamaya başlamalarının sebebi rahatlamış, sıkıntılarını atmış ve bü-
tün sorumluluklarını kenara bıraktıkları bir diyara, koşulsuz sevginin olduğu yere gitmele-
ridir. (Bu egzersizi elinizi kalbinizin üzerinden ters yönde çevirerek yapın, aradaki farka
dikkat edin)
Bu egzersizi yaparken iyileştirici dokunuşu kendi kalbinize, kalbinizi çevreleyen enerjiye
uygulamış olursunuz. Bu egzersizi yaparsanız aklın vücudun ve bedenin uyumunu bir an-
lığına yakalamış olursunuz. Aynı zamanda ruhunuzla etkileşime geçmek için kullanacağı-
nız ve belli yollarla etkileyebileceğiniz gücü de elde ettiğinizi fark edeceksiniz. Kısacası
bunlar iyileştirici dokunuşun güçlü bir yoludur. İyileştirici dokunuşun uygulayıcısı olan
birinin çakra bilgisi vazgeçilmez bir teşhis aracıdır. Çakralar aynı zamanda büyük iyileş-
melerin oluşabileceği yerlerdir. İnsanları çakra dengesizliklerine göre anlayabiliriz, ama
daha önemlisi, iyileştirici dokunuşu çakra yollarıyla uygulayarak onlara büyük bir yardım
da bulunabiliriz. Sonuç olarak çakralar sizin niyetinizi sergiler, çünkü niyetleriniz kendini-
zi ifade ettiğiniz çakralarda kendini gösterir. Eğer siz bir iyileştirici olarak kalp çakranızı
kullanıyorsanız, yönlendirdiğiniz enerji diğer yeteneklerinizi de tetikler ve kullanabilir. En
uzaktaki enerji zihninize gelir ve sizin hayatta kalmaya dair en derin ve pratik bilgilerinizi
ortaya çıkarır. En sonunda çakralar şairlerin her zaman dediklerini kanıtlıyorlar, hayattaki
en büyük birleştirici ve bütünleştirici güç: SEVGİ’dir.
VÜCUT, AKIL VE RUHUN BİR OLDUĞU YER. Vücut, akıl ve ruhun birliğini hiçbir
şekilde hiçbir şey çakralardan daha iyi anlatamaz. Çakra Sanskritçe “Tekerlek” veya “Ha-
reket Daireleri” anlamına gelen bir kelimedir. Çakralar yoğunlaşmış yaşama kuvvetinin
ruhlarıdır, bazılarının söylediği gibi enerji odaklarıdır veya enerji santralleridir. Vücudunu-
zun ön tarafından düz bir hat üzerinde belkemiğinizin altından (kuyruk sokumundan) baş-
layarak başınızın üzerine kadar dizilmişlerdir. Bu temel çakraların yanı sıra, ellerinizde bu-
lunan ikincil ve üçüncül çakralarınızı iyileştirici dokunuşlar esnasında, enerji iletmek için
kullanırsınız. Ayaklarınızdaki ikincil ve üçüncül çakraları ise uygulama yaparken kendinizi
topraklamak amacıyla kullanırsınız. Çakraların fonksiyonlarından biri de yaşama kuvveti
için bacalar olarak hareket etmeleridir. Her birimiz sürekli olarak yaşamımızı sürdüren sı-
nırsız bir Elekromanyetik Enerji akışının içinde bulunuruz. Yaşama kuvvetinin içinde ne-
fes alırız, onu beş duyumuzla algılarız, onu alanın içinde yönlendirir ve yedi çakra aracılığı
ile kendimize çekeriz. Çakralar genel fiziksel temelde pek çok seviye için anlaşılabilirdir-
ler. Yaşama kuvvetini belli organlara ve salgı bezlerine yönlendirirler. Gerçekten de çakra-
ların yerlerine bakıldığında, vücudun en aktif bölgelerine –beyin, gözler, konuşma merke-
zi, kalp, orta organlar, sindirim, salgı bezleri ve cinsel organlara denk geldiklerini fark ede-
ceksiniz. Bu bölgeler açıkça büyük enerjiye ihtiyaç duyarlar ama tersini de söyleyebiliriz
çünkü devasa faaliyetlerinde vücudun aynı bölgeleri en çok enerjiyi üreten bölgelerdir.
Bunlar, karşılığında dünyamızı şekillendiren düşünceler ve hayallerin doğmasına yol açan
vücut bölgeleridir. İlişkileri ayakta tutan anıları çağırırlar, ışığı ve rengi içerler, gıdaları
çiğner ve sindirirler, kanı temizler ve pompalarlar, yaşamı yaratır ve idame ettirirler. Kısa-
cası, yaşamı tecrübe ettiğimiz ve hatta yaratılışına katıldığımız temellerdir. Bu çakraların
sadece fiziksel olmalarından çok daha fazlası vardır. Bu yedi koni yanlarında neredeyse
hepimizin zaten farkında olduğumuz duygusal ve fizyolojik bağlantılar taşırlar. Örneğin;
kalp, sahip olduğumuz bilgilerimizi kalbi duyguların merkezi olarak tanımaktadır. Bazı
insanlar için “kalbi çok geniş” veya “aslan yürekli” veya “kalpsiz biridir” deriz. En derin
sevgimizi ifade etmek için “sana kalbimi veriyorum” diyebiliriz. İşte diğer çakra bölgeleri
de böylesine kendilerine has özellikler ve bağlantılara sahiptirler. Örneğin; beyine zeka
bölgesi olarak bakılır. Oysa ki, tarafsız düşünceler ve mantık beyin aracılığı ile insanlığın
hemen hemen her fiziksel, fizyolojik ve duygusal yanına doğrudan bağlantılıdır. Bir insa-
nın karakterini değerlendirmeye çalışırken ruhuna bakabilmek için gözlerini ararız. Aslında
her çakra kendine özel değerler kümesini sunan belirli bir bilincin alanıdır. Hiçbirimiz
varlığımızda yedi bilinç seviyesinin hepsini bir araya getirememişizdir. İki, üç veya daha
fazla çakra tarafından uyandırılmış ve motive edilmiş olabilirsiniz ama yedi bilinç seviye-
sinin hepsinde uyanık ve etkin olmak çok nadir görülür. Bu bilgi bizi önemli bir noktaya
getirir. Hayatımızda en etkili olabilen bir, iki veya üç çakra fiziksel ve duygusal ihtiyaçla-
rınızı, değerlerinizi ve ruhsal bilincinizi belirler. Bugünün dünyası ilk üç çakra tarafından
yönetilir. Bu yüzden çakralar bir çeşit kişisel, fizyolojik ve ruhsal gelişim merdivenini tem-
sil ederler. Her birimiz şu anda dünya bakışımızı yönetenden bir üstteki çakraya ilerlemeyi
deneriz. Bunun sonucunda, büyümemizdeki ve gelişimimizdeki bir sonraki adımı temsil
etmeye çabaladığımız değerler ve bilinç çakranın içinde saklıdır. Çakralar temel bilinçten
kendimiz ve hayat hakkında daima genişleyen bir bakış açısına kadar nasıl ilerlediğimizi
göstermek için yükselen bir sıra ile tanımlanmışlardır. Görüldüğü üzere çakra merdivenin-
de yükselmek hayatın çok sık ortaya çıkardığı en büyük meydan okumaları kaçınılmaz ola-
rak sunar. Çakraların birinin veya daha fazlasının tıkanmış veya kısmi olarak kapalı olması
o çakranın içinde yer alan ilgili değerler ve anlayıştan yeterince etkilenemediğimiz anlamı-
na gelir. Aynı zamanda yaşama kuvvetinin, vücudun o bölgesinde sönümleneceği anlamına
da gelecektir. Ancak, bir veya daha fazla çakra kapalı olsa bile sınırlı bir kapasitede etkin-
lik gösterirler. Vücudun ilgili bölümüne yaşama kuvveti sağlamaya devam ederler. Eğer
çakra bir seviyede etkinlik göstermeseydi kısa sürede ölürdük. Fakat çakra zayıf bir du-
rumda etkinlik gösteriyorsa, ilişkili olduğu vücut bölgesi de zayıflamış olur. Buna ilave
olarak, o çakra tarafından temsil edilen değerler ve bilinç bizi etkiliyor ise de o kadar güçlü
olmazlar. İlgili organlar ve salgı bezleri yavaş yavaş körelir ve sonuç olarak bir çeşit hasta-
lık belirtileri ortaya koymaya başlarlar. Bizim çakra tarafından temsil edilen yaşamın par-
çasını anlamaktaki eksikliğimiz kaçınılmaz olarak bizi çatışma ve krize sürükler. Bir kişi-
nin sorunlarını ve yedi çakranın düzenlenebileceği bölgeleri anlayarak iyileştirici dokunuş
uygulayıcısı belli fiziksel ve fizyolojik sorunların neden ortaya çıktığını anlayabilir. Bunu
yaparken vücut, akıl ve ruh ile çalışılır ve hastalığa sebep olan temel nedenler iyileştirilir.
Şimdi hayatımızdaki iyileştirici dokunuştaki önemi daha iyi anlamak için yedi çakrayı ayrı
ayrı inceleyelim.
1 – KÖK ÇAKRA (VARLIĞIN TEMELİ)
Sanskritçe’ “MULAHADRA” veya ilk çakra ya da  temel çakra olarak geçen ilk enerji
halkası belkemiğinin altında bulunmaktadır ve alt bölgeleri sarmaktadır. Karşılığında
heyecanlı olaylar veya algılanan tehlikelere tepki olarak içgüdüsel ve hemen cevap vermek
için adrenalin salgılayan adrenalin bezlerine yaşama kuvveti sağlamaktadır. Bu çakra kalın
bağırsak, leğen kemikleri, bacakları ve ayaklara yaşama kuvveti sağlamaktadır. Aynı
zamanda sinir ve dolaşım sistemlerinin idamesinden de sorumludur. Bu çakra tıkalı, bloke
edilmiş veya kapanmış ise ortaya çıkan fiziksel belirtilerin arasında kabızlık, hemoroitler,
obezite, siyatik ağrısı, artrit, diz sorunları, iştahsızlık hastalığı ve intihar vardır.
Kök Çakra hayatınızı fiziksel varlığa bağlamaktan sorumludur. Dünya üzerindeki enerjik
ve ruhsal temelinizin merkezidir, hayatta kalma içgüdülerimizin kaynağıdır. Yaşadığınız
ana bağlı olmanızı ve varlığınıza karşı olası tehditlerin, hayatta kalmak ile ilgili her
tepkinin farkında olmanızı sağlar; kaçma veya savaşma içgüdüsü bu bilinç merkezinden
doğar. Bunu aksine, varlığınıza karşı kendinizden kaynaklanan iştahsızlık veya intihar
teşebbüsü gibi herhangi bir tehlike bu çakranın mevcut değerlerinin ve bilincinin bir
bozukluğudur. Kundalini Yoga ve Ayurvedik Tıp Kök Çakranın koku duyumuzdan
sorumlu olduğunu öğretir. İnsanın koklama duyusu kendimizi genellikle iyi koku alıcılar
olarak düşünmesek de oldukça gelişmiştir. Bu demek oluyor ki,  burnumuzun yardımıyla
bir şeyi hatırı sayılır bir mesafeden algılayabileceğimiz anlamına gelir. Bu çerçevede koku
duyumuz kendimizi koruma aracı olarak gelişmiştir de diyebiliriz. Örneğin; Koku bize bir
şeyin zehirli veya tehlikeli olup olmadığını onu yemeden veya söz konusu nesneye çok
yaklaşmadan önce fark etmemizi sağlar (Çocuklar ve yetişkinler tiksindirici veya tehlikeli
gördükleri bir şeyin tadına bakmaya cesaret etmeden önce bilinmeyen veya yabancı
yiyecekleri daima burunlarına götürüp koklarlar). Bu, çakranın genel olarak hayatı idame
sorumluluğu ile doğrudan ilişkilidir. Kök Çakra, toprak  ve kırmızı renk ile ilişkilidir.
Çakra bağlılık, belli bir miktar durgunluk, kabullenme ile tanımlanır. Kök çakra
kabullenme duygusu ile bizim bir numaralı önceliğimiz olan hayatta kalma üzerinde odaklı
kalmamızı teşvik eder. Ve aklımızı parçalayacak olan çok fazla zıt düşüncenin ve bilgi
parçalarının bizim bilincimize girmesini engeller. Bu da bağlılık özelliğinin bir parçasıdır.
Kök Çakranın manevi prensibi; doğal yaşam gücü ve zevki, denge ve dünya’ya güven
duymaktır. Ana prensibi ise varolma ve yaşama iç güdüsüdür. Eğer kök çakrada problem
yoksa kişinin endişe, korkuları yok olur ve dünya da güven içinde olur. Kişide yaşama
isteği ve yaşamdan zevk alma gözlenir. Kişi dünyadaki her şeyi ve herkesi olduğu gibi
önyargısız ve koşulsuz sevgiyle kabullenir.
Kök çakranın temizlenme yöntemlerinden birkaçını şöyle özetleyebiliriz.
 Toprak üzerinde 10 ile 20 dakika oturmak (soğuktan ve ıslaktan kendinizi koruyarak
yapılmalıdır)
 Alın çakrası ile kök çakranın dengelemesi,
 Ayak ve bacak ağrılarında şifa taşı obsidiyeni kullanmak yararlı olur.
 Köklenme meditasyonu çakra üzerinde etkili bir temizlenme yaratır,
KÖKLENME MEDİTASYONU. Ayakta durunuz, ayaklarınızı omuz hizasında açınız.
Reiki kanalınız açık olmalı ve meditasyonun bütünün ve kendinizin en yüksek hayrına
olmasını talep edin ve niyet edin. Kollarınızı tepe çakranın üstünden vücudunuzun iki
yanına koyarken mekandaki evrensel yaşam gücü enerjisini bir süre hissetmeye çalışın.
Sonra, beyaz kristalimsi bir ışığın tepe çakranızdan girdiğini imgeleyin. Bu İlahi ışık bütün
çakralarınızdan akıp toprağa yönelirken, enerji merkezleriniz, birbiri ardına çalışıyor ve
dengeleniyor. Beyaz ışığın gücüyle çakra çiçekleri neşeyle gülümsüyor ve enerjileri
yükseliyor, farkındalıkları büyüyor..
2 – SAKRAL ÇAKRA (CİNSELLİK VE TUTKU)
Sanskritçe’de SWADHISTHANA veya merkez çakra olarak bilinir. Göbeğin iki üç
parmak altında ilk bel omuru bölgesinde yer almaktadır. Çakra kanalı üreme organları,
böbrekler, mesane, kan, sindirim asitleri ve benzeri vücut sıvıları, erbezleri, leğen
kemikleri, yumurtalıklar ve bağırsaklara yaşama kuvveti sağlamaktadır. Aynı zamanda
yaşama enerjisi ile gelişen bir odak sağlamaktadır. Sakral Çakra tat alma duyusu ve derin
hayati nefesten de sorumludur. Çin tıbbına göre derin nefes almayı böbrekler mümkün
kılar, böbrekler güçlü ve canlı iken nefesi ciğerlerin altına doğru çekerler. Böbrekler
zayıfsa nefes sığdır ve kişi gergin, sinirli ve korku doludur. Ayrıca boğaz çakrasına bağlı
yaratıcılığımızın da merkezidir. Çakrada ifade bulan yaratıcılığın, estetik güzelliğin ve
üreticiliğin dışa açılımı boğaz çakrası ile ortaklaşa gerçekleşir. Tat alma duyusunu da şu
şekilde de açıklayabiliriz, çakranın hormonları “östrojen ve testosteron”, erkek ve dişil
beden işlevselliğini sağlar. “Tat” alma duyusu burada devreye girer, yaşamdan haz
duymayı hissettirir. Ayrıca çakranın ana biyolojik fonksiyonları cinsel organların idamesi,
cinsel ilişki güdüsü, fiziksel mutluluk isteği ve bununla ilgili tüm sosyal konulardır. Kişi
yalnız başına tüm bu gerçekleri yaşayamaz ve bunun sonucunda sakral çakra bizi kök
çakranın bireyselleşmiş durum ifadesinden bir eş ve sosyal etkileşim arayışına yönlendirir.
Hayatı sevgi, çoşku ve neşe ile sürdürmek kişinin yaşam kalitesini ve enerjisini yükseltir.
Sakral çakranın bloke edilmesi, bağlı organlarla ilişkili hastalıklarla sonuçlanır ve çakrayı
tıkayan çok önemli diğer bir faktör de bir başka varlığın obsesif, takıntılı bir şekilde
takipçisi olmak, yanlış spiritüel öğretmen, veya öğretileri takip etmektir. Doğru olmayan
bir öğretiyi ve şekilcilikleri izlemek, üretkenlikleri ve yaratıcılığı engeller. Çakrada
tıkanıklık olduğunda, kişide cinsiyet problemleri, kadın-erkek kimliklerinin oturmaması,
özgüven eksikliği, bedenini sevmeme, duygusal felç görülür. Bu çakra süzülmemiş ilkel
duyguların, cinsel arzuların ve yaratıcılığın merkezi olduğu kadar kişinin imgeleme eşiğini
de yükseltir. İnsanı diğer canlılardan ayıran en önemli özelliklerden biri de “imgeleme”,
yaratıcı güçtür. Anda kalmak bu çakra olumlu etkiler. Tüm hastalıkları kendimiz
oluştururuz. Her deneyim biraz daha büyümemize yardımcı olur. Geçmiş ve gelecek
bütünün içindedir. Şimdide kalarak, anı yaşamak endişe ve kaygılardan bizi kurtarır.
Turuncu renk veya portakal rengi ve tüm biyolojik yaşamın kaynağı olan su elementi ile
tanımlanır. Su, yeni yaşamı döller ve üretir. Suyun veya denizin yüzeyinin altında yer alan
çok büyük gücün ve gizemin vücuda gelmesi olarak sembolize edilir.
Sakral çakranın temizlenme yöntemlerinden birkaçını şöyle özetleyebiliriz;
 Çakranın temizlenmesinde; ay taşı, carneol, jasper taşlarından yararlanılır. Yasemin,
sardunya ve sandal ağacı aromaları da düşünme ve hissetme eşiğindeki titreşimlerde bir
bütünlük sağlar, yaratıcılığı kamçılar. Ylang  ağacının çiçeklerinden elde edilen aroma
ise kişiye huzur verir, güven duygusunu arttırır ve engellenmiş, karışıklık içindeki asi
duyguların dengelenmesini kolaylaştırır.
 Sakral çakra ve Boğaz çakrayı dengeleme yaparak çalışmak, bu iki çakra arasındaki
ilişkiyi düzene sokar, dengeyi sağlamaya yardımcı olur. Ayrıca renklerin eşlik ettiği
meditasyonlar derin temizlik sağlar, kendimize Reiki uygularken çakraların renkleri ile
imgeleyerek çalıştığımızda çok daha etkin bir arınma gerçekleşir.
 Çakralar da beynimiz gibi depolama ve hatırlama yeteneğine sahiptir. Yaşanan tüm
olayları çakraların içinde bulmak mümkündür. Reiki çakra meditasyonu yaparken iç
gözümüzle bakmak ve kendimizi gerçek duygularımız ile algılamak, çakraların
güçlenmesini sağlar ve blokajların oluşmasını engeller.
 “Bedenimi ve kimliğimi sevgiyle kabul ediyorum. Bu, benim hayatım. Hayatımdan ve
kendi bedenimde yaşamaktan zevk alırım” onaylaması çakrada dengeyi ve temizliği
sağlar.
KÖK ÇAKRA VE SAKRAL ÇAKRALAR ARASINDAKİ İLİŞKİ
Şimdi bir an için duralım ve ilk iki çakranın üzerine değer sistemlerinin yaşamımızı
değişik yollardan nasıl etkilediğini düşünelim. Hayatın idamesi ve ayrılık ile ilgili
olduğundan kök çakra bizim hayattaki tehlikelerin farkında olmamızı ve eş, sevgi ve
cinselliğe olan arzumuzun farkında olmamızı ve sevgiye dayalı karşı cins arayışının en
doğru şekliyle sakral çakraya ilerlememizi sağlar.
Cinsellik karşıtların, yani kadın ve erkek, yang ve yin, gökyüzü ve yeryüzünün
birleşmesidir. Tüm geleneksel, ruhsal ve dini uygulamalarda ama özellikle doğudakilerde
insanın cinsel deneyimi ilahi karşıtların birleşmesi olarak görülür. İnsanları evrensel
yapbozun iki parçası sevgi ile bir araya geldiklerinde ortaya çıkan uyum ve düzene
bakabilmeleri için bir yol olarak görülür. İşte bu yol, insanların hayatın yaratılışı için
gerekli ilahi dramaya katılmalarının bir yoludur.
3 – SOLAR PLEKSUS ÇAKRA (GÜÇ, HAKİMİYET VE EGO)
Sanskritçe’de MANIPURA veya mücevher merkezi diye adlandırılır. Midenin girişinde ve
sekizinci göğüs omuru bölgesinde yerleşmiştir. Sırtın alt kısmı, sindirim sistemi, mide,
karaciğer, dalak, safra kesesi, deri, pankreas fonksiyonları, göbek deliğinin üst kısmında
yer alan üçüncü çakranın kontrol ettiği bölgelerdir. Solar Pleksus çakra, Pankreasa yaşama
kuvveti sağlamaktan sorumludur. Aynı zamanda elektromanyetik enerjiyi karaciğer, safra
kesesi, dalak ve mideye yönlendirir. Pankreas tabii ki kan şekerinin hücrelere yakıt olarak
gitmesini sağlayan insülin yaratmaktan sorumludur. Bu yüzden çakra metabolizma ve
hücrelerin temel çalışması ile ilişkilendirilir. Metabolizma gerçekte hücrelerin içinde
minicik bir ateştir; minik fabrikalar gibi hücrelerin içinde işlerini yapabilmeleri için kan
şekeri (glikoz) yakılır. Bunun sonucunda solar pleksus çakra geleneksel olarak ateş
elementi ile ilişkilendirilir. Bu bağlamda çakranın ateş sıcaklığı, enerjiyi ve aktiviteyi
sembolize eder. Güneşi yani güç merkezini simgeler. Bedenimizin duygusal enerji yaydığı
bölge burasıdır. Temel duygusu; kararlılıktır, ayrıca kişiliğin temelini temsil eder.
Psikolojik ve ruhsal olarak, solar pleksus çakra kişisel gücünüz ve kendinizi idare etmeniz
ile ilgili tüm bağlamları ifade eder. Çakra akıl ile ve sarı renk ile temsil edilir. Tatmin
olmanın, huzurun ve refahın titreşimlerini taşır. Eğer başka kişilerin denetimi altına
girerseniz veya onlar sizi kontrol altında tutarlarsa rengi koyu sarı olur ve küçülür. Eğer
güç kazanma ve kontrolü elinizde tutma durumu söz konusu ise çakra büyük ve kirli sarı
bir renk alır. Çakranın insan varlığı olarak ifadesi; EGO’dur. Manevi Prensibi; Kişiliğin
gelişmesi, yaşantıların tecrübeye dönüşümü, güç, kudret, yaşam bilgeliğidir. Kendinizi ve
isteklerinizi ifade edebilmek, söyleyebilmek ve başarmak için yola çıktığınız şeyi
başarmanız için kapasite sağlar. Bu yüzden çakranın atmosferi bütünüyle tutku, kaba
kuvvet ve evcilleştirilmemiş bir akıldır.
Çok utandığımızda genellikle üçüncü çakramızda fiziksel basınç veya rahatsızlık
hissederiz. Tutkularımızın kuralsız olduğunu ve kişisel gücümüzün belki de kendi
inancımızla veya ortamdaki şartlarla veya belki de ikisi ile de birden sınırlandırılmış veya
bloke edilmiş olduğu gerçeğine bizim dikkatimizi çeker. Bu noktada seçilebilecek iki nokta
vardır, ya kendinizi yansıtıp, yaratıcı olur ve duruma yeni bir yaklaşım getirebiliriz ya da
daha fazla utanca, kızgınlığa yol açabilecek şekilde zorlarız ve irademizi güçlendiririz.
Solar Pleksus çakranın sık sık şiddet ile ilişkilendirilmesinin sebebi budur. Çakrada
problem oluştuğunda kendisi ile ilgili olan organlarda da hastalık olur. Kişide, her şey
kendi isteği doğrultusunda görme, iç ve dış dünyada egemen olma isteği belirir. İç
huzursuzluk ve tatminsizlik yaşanır. Eksiklik duygusu, kırgınlık, karşılıklı bir şeylerin
yapılmasını istememizden dolayı, beklentiler meydana gelir, bağımlılıklar – bunlar mide
bulantılarına neden olur. Çakra iyi çalışmıyorsa ve baskı altında kalındığında, kişi
kendisini midesi bulanıyorken veya sinirli bir halde bulabilir. Aşırı çalışma durumunda ise
her şeyi kontrol altında tutma ve aşırı kıpır kıpır olma halini gözlemleyebiliriz. Bu çakra
normal çalıştığında kendini tanıma ve kabullenme olur, başkalarının fikirlerine saygı
duyulur ve önem verilir. Tüm eylemler kozmik yasayla uyumlu olur.
Solar Pleksus çakranın etkilendiği düşünceler ve tıkanma nedenlerini şöyle özetleyebiliriz;
1. GÜÇ/ KORKU Varolma korkusu, arzusu, güçlü kişilik, otorite sahibi kişilerden
korkmak, sürekli güçlü olmaya yönelik düşünme, ırkçılık ve milliyetçilik düşünceleri,
geçmiş yaşamlarda yenildiğini hissetmek.
2. KONTROL Başkaları tarafından kontrol edilme korkusu, kontrolü kaybetme korkusu,
geçmişteki deneyimlerinizde kontrol dışı kaldığınızı veya başkaları tarafından kontrol
edildiğinizi hissetmek.
3. BAĞIMLILIK Sahiplenme hissi ve maddeye karşı olan bağımlılık. Kumar, sigara ve
içki bağımlılıkları. Bunlar açgözlülükle de birleşirse bu çakra dengesini iyice yitirir.
4. SORUNLU İLİŞKİLER VE KİŞİLİĞE YÖNELİK DAVRANIŞLAR Aile içi ilişkilerin
sorunlarla yüklü olması, aile bireylerine karşı sevgisiz, saygısız, küçültücü ve yaptırımlarla
davranılması, gerekli saygının gösterilmemesi çakranın enerjisini düşürür. Fiziksel ve
ruhsal hastalıklara açık hale getirir.
5. ANDA KALMAMAK Geleceğe yönelik içeriği, sevgisiz ve aşırı planlamalar, aşırı
gelecek endişeleri özellikle mideyi etkiler. (Planlar yapılmalı ama o günün ve anın
şartlarına göre değiştirilme esnekliğine sahip olunmalıdır.)
6. DOĞRU BESLENMEME Üçüncü çakra, yiyip içtiklerimizle bağlantılıdır. Kötü ve
dengesiz beslenme bu çakrayı yorar. Hayvanlar ölürken adrenalin salgıladığı için
tabağımıza “korku” halinde gelen et, boyalı ve gazlı meşrubatlar, olumsuz uyarıcılar içeren
çay ve kahvenin kafein içermesi, alkol, uyuşturucu kullanımı bu çakrayı tahrip eder.
Beslenmede biyolojiye uygun en güzel reçete, doğal beslenme veya ona en yakın olandır.
Taze sebze ve meyveler, tahıl ve tahıl ürünleri, süt, süt ürünleri ve yoğurttur. Gergin, stresli
kişiler yediklerini iyi sindiremez. Stresli bir kişinin mide kasları, oluşan gerginlikten dolayı
olması gerektiği gibi doğal akışında hareket edemeyeceğinden, kişi sindirim zorlukları
yaşayacaktır. Hızlı ve koşturma içinde yenilen yemekler de kolay sindirilemez.
Unutmamalıyız ki, “Ne yersek o oluruz!”
Solar Pleksus çakranın temizlenme yöntemlerinden birkaçını şöyle özetleyebiliriz;
 Bu çakraya Reiki ile çalışılırken birinci sembol ile çalışılması tavsiye olunur. Çakra
eşitlenmesi ise mutlaka yapılmalıdır. (sol el kalp çakrasında sağ el solar pleksusta)
 Sarı topaz, sitrin, kaplan gözü taşlarını ve lavanta, limon, kekik ve bergamot
aromalarını çakra temizliğinde kullanmak bu çakranın enerjisini artırır. Lavanta yağı
aşırı çalışan çakrada sakinleştirici ve rahatlatıcı bir etkiye sahiptir. Bergamot ağacınının
meyvelerinden elde edilen yağ, içeriğinde büyük miktarda ışık barındırdığından, yaşam
enerjimizi güçlendirir ve öz güven verir. Limon ve kekik yağları özellikle sindirim
sistemini rahatlattığından dengeyi sağlar.
 Hoşgörü penceresinden bakarak olayları olduğu gibi kabul edip sevgiye dönüştürme
çalışmaları ve “Güvendeyim. Emin ellerdeyim. Herşeyi olduğu gibi kabul ediyorum.
Ben özgürüm. Şükürler olsun” onaylaması bu çakrayı dengede tutar.
KÖK ÇAKRA, SAKRAL ÇAKRA VE SOLAR PLEKSUS ÇAKRALAR ARASINDAKİ
İLİŞKİ
Kök çakra, Sakral çakra ve Solar Pleksus çakralarda açıkça bir bilinç ilerlemesi görülebilir.
Ayrılığımız ve yalnızlığımızla yüzleştikten sonra, bizi en azından bir insan ile birleştiren
ve böylece kendimizin ve kendi önceliklerimizin ötesine götüren cinsel ilişkiye yöneltiliriz.
Solar Pleksus çakra bizi tekrar kendimize döndürerek şahsi gelişim ve kişisel güçlenme
üzerinde odaklanmamızı sağlar.  Bir başka açıdan baktığımızda sistemde Solar Pleksus
çakra birinci çakradır, Kök çakra ve Sakral çakraların her ikisi de sizinle, bireyle ilgilenir.
Kök çakra hayatta kalmanız ile daha ilgili iken Solar Pleksus çakra isteklerinizi
gerçekleştirmeniz için güç kullanımı ile daha fazla ilgilidir. Ancak bu iki çakra arasında
bulunan Sakral çakra ile temsil edilen bir evrim adımı vardır.
Sakral çakra bir kadın ve bir erkeği tipik olarak çocuk doğması ile sonuçlanan bir ilişkiye
götürür. Her ebeveynin bildiği gibi çocuklar bir yetişkini kendilerine bakmaya zorlarlar,
ebeveynlerinin onları sevmesini ve yeteneklerinin ve becerilerinin gelişmesini isterler.
Çocukların ihtiyaçlarının karşılanabilmesi ve hayatta kalmaları için ebeveynler çocukları
sevgi, düzen ve anlayışla büyütme ihtiyacı ile gerilirler. Kendilerini disipline etmeleri ve
hatta baktıkları çocuklar için kendi isteklerini ertelemelidirler. Aslında kendi ihtiyaçlarını
ve hatta bazen kendi hayatlarını feda etmektedirler. Kadınlar çocuk doğururken hayatlarını
kaybederler ama hamileliği iyi karşılarlar. Babalar çocuklarının bu tür sevgi ve ilginin
tadını çıkarması ve tam olarak gelişebilmesi için eşlerinin dikkatini ve annesel sevgisini
feda ederler. Babalar da çocukları için hayatlarını verirler. Son olarak sevgi, fedakarlık ve
kendini geliştirme ister ki, bu da Sakral çakranın kaçınılmaz olarak Solar Pleksus çakrayı
götürdüğü anlamına gelir. Asıl olarak, Sakral ve Solar Pleksus çakralara uyanmak
gerçekten de Solar Pleksus çakranın üzerindeki dünyalara açılmaları için fedakarlık
yapmaktır, çünkü kadın-erkek ilişkisi ve kendini geliştirme bizi neticede sevgiye ihtiyaç
duyan karmaşık bir ilişkinin içine koyar.
SOLAR PLEKSUS ÇAKRANIN KRİZİ
Solar Pleksus çakra kendi gücümüzü kullanmamızı, kendi kaderimizden sorumlu olmamızı
teşvik eder. Yani, kendini idareyi başarır. Böyle bir bilinç bizi kaçınılmaz olarak iki
krizden birine götürür.
İlk kriz, kendini idarenin çelişkisi olan demagojidir. Aslında insanlar gelişimlerinde
ilerledikçe kaçınılmaz bir egonun yerleşmesi ile oluşan bir kuyudur. Daha yetenekli, daha
başarılı ve daha kibirli olurlar. Kendi kaderlerinin hakimi olduklarına dair yanlış inancına
kapılıverirler. En sonunda bu onları soyutlayabilir ve hayatlarına zarar verebilirler. Bu
Solar Pleksus çakranın bizi götürebileceği karanlık yollardan sadece biridir.
Ancak ikinci kriz, kendimizi yas, üzüntü, tüm isteklerimize ulaşamadığımız için kendinizi
suçlamaya giden yolda bulmamızdır. Buradakiler hayal kırıklıklarımızın çoğunu etkileşim
haline koyarak, kendimize neden bunu yapmadım? veya neden şu olmadım? neden yol
üzerinde daha iyi tercihler yapmadım? gibi zor ve kritik sorular sorarken buluruz. Bu
etkileşimdeki sorular bir yaşam krizini, Solar Pleksus çakranın zorunluluklarının-
çoğunlukla da kendi kaderimizin hakimi olmak için aşırı isteğimizin, hayatta başarısız
olduğumuz sonucuna varmaya zorladığı bir orta yaş krizi meydana getirmesi anlamındadır.
Kendimizi karar verdiğimiz kadar ayrıntılı idare edemeyiz. Olmak için yola çıktığımız
büyük insanlar gibi olamayız. Yani sık sık Solar Pleksus’ta kilitlenen acı ve üzüntü bu
çakra üzerinde tahribat yaratırken, ilerleyen dönemlerde bizi hastalıkların bekleme sürecini
doğurur.
Solar Pleksus çakranın iyileştirilmesiyle, ki özellikle hayatın zor olduğunu ve daha geniş
terimlerle hayatı görebilmemiz için bizi daha yüksek bir bakış açısına çağıran dördüncü
çakra yani kalp çakrasına hareketimize bağlar. Modern kültürümüz hepimizi bağımsız,
kendine yeterli ve kendi kaderinin hakimi olmaya zorlamaktadır. Kültürlerimiz bizi
açıkladığımız bu üç çakralarda yaşamaya yönlendirmektedir. Oysa ki iyileşmemiz
dördüncü çakra yani kalp çakraya doğru hareketimizde yatmaktadır. Bizi Kalp çakraya
götüren; SEVGİ’dir.
4 – KALP ÇAKRA (BİRLİĞE UYANMAK)
Kalp çakra geleneksel olarak “vurulmamış” anlamına gelen Sanskritçe ismi ANAHATA
ile bilinen dördüncü çakra kalbe yaşama kuvveti sağlar. Kalp çakrasının adı “ANAHAT”
beş duyunun hakimiyetinin ötesinde duyulan evrensel bir ses çıkartmak anlamına
gelmektedir. “Vurulmamış” bir ses olması kaynağının olmadığı ama var olduğu anlamına
gelir. İlgili organları sırtın üst kısmı, kalp, göğüs kafesi ve boşluğu, kan dolaşımı sistemi,
deri’dir. Aynı zamanda  timus bezine, ciğerlere, kollara ve ellere yaşama kuvveti sağlar.
Kalbin ana prensibi, hayatın akışına tam bir güvenle teslimiyet olmaktır. Ayrıca sevme
yeteneğinin gelişimi, sabır, özveri, acıma, kendini verme, adama ve şifa çalışmalarındaki
merhamet, çakranın manevi prensiplerini oluşturur.  Çakrasının insan varlığı olarak ifadesi;
Kozmik ailenin bir üyesi, gerçek insan aşamasına geçiştir (Özümüzdeki insana geçiş: İnsan
Tanrı’nın özünden yaratılmıştır ve kozmik aileye dahildir. Bilinç yükseldiğinde kişi
kozmik frekansa geçmiş olur).
İyileştirme kalpten başlar ve iyileştiricilerin kendileri eğer kendilerini diğerlerine yardım
etmeye gerçekten adamışlarsa bu çakradan çalışırlar. Kalp çakrası tüm çakraların
kendilerini ifade ettikleri ana yoldur. Bu açıdan kalp çakrası eşsizdir ama evrensel sevgi
ihtiyacını gösterir. Böylece bütün iyileştirme şekilleri, tüm düşünceler, tüm bilgiler eğer
sevgi ve merhamet ile ifade edilirse uzun vadeli bir iyileşme, temizlenme ve denge
yaratılır.
Bir kişinin bilinci Solar Pleksus çakradan kalp çakraya ilerlediğinde hayatında bazı krizler
ile karşılaşır. Bunun sebebi kalp çakrasının kısa süre sonra bilinçteki en dramatik
değişiklikleri getirmesidir. Konuyu daha da açıklarsak; Ayurvedik tıpta kalp çakrası hava
elemanı ve dokunma ilkesi ile ilişkilendirilmiştir. İyileştirici dokunuş bu çakradan yapılır.
Kalp çakrası insanlar arasındaki birliği, gerçekte ortak olarak sahip olduğumuz hayatı
görme kabiliyetidir. Birlik içinde ve toplu terimlerle anlaşılan her şey kalp çakrasından
gelir. Kalp çakrası, insanları sevgi gizeminde birleştirir. Buna gizem diyoruz çünkü
sevginin bir kişiyi diğerine bağlama, bir aileyi, bir toplumu, bütün olarak insanlığı
birleştirmek için tanımlanamayan bir gücü vardır. Sevgi büyüdükçe, halkası yaşamın
birliği ile daha da derin tecrübe edilecek şekilde genişler.
1.2. ve 3. çakralar : Alt (maddi) çakralardır. 4. Çakradan itibaren frekans yükselir ve
manevi çakralar başlar. Bu çakra iyi çalışırsa hastalıklı ya da acı çeken bölgeye enerji
göndererek o bölge iyileştirilir. Öfke, kızgınlık, nefret ve kırgınlık burada nötrleştirilir.
Kalp çakrasının enerjisi çok kuvvetlidir ve açıldığı zaman başkaları üzerinde de iyileştirme
özelliği gösterir. Yeşil renk tedavi ve uyumun rengidir. Pembe ise ilahi sevgiyi yansıtır.
Kalp çakrasında problem varsa sevgi ile ilgili sorunların varlığı görülür. Tüm kalp
hastalıkları sevgisizlikten ya da sevgi ile ilgili problemlerden kaynaklanır. İnsanlar
sevgiden bahsederler ama gerçek sevgiyi çoğunlukla bilmezler. Hep beklentiler
doğrultusunda severler. Sevilmek için önce sevmeyi bilmeliyiz. Kendini sevemeyen,
kimseyi sevemez. Sevgi emektir. Sevgi özveridir. Sevgi koşulsuzdur. Kendimizi seversek,
yalnızlık ve sevgisizlik çekmeyiz. Koşulsuz sevgiye en yakın örnek anne-evlat ilişkisidir.
Çünkü anne onun, kendisinden bir parça olduğunu bilir. Bütünün içinde herkes Yaradan’ın
çocuklarıdır ve bütündür. Ayrım yapmadan Yaradan herkesi sever. Bunun farkında olan
kişi içinde huzur ve sevgiyi dolu dolu hisseder. Huzur; tek gerçeğin sevgi olduğunu
bilmektir.
Kalp çakrasının normal çalışması halinde kişide, şefkat, yardım etme duygusu,
yargılamadan, beklemeden, koşulsuz sevme eylemi gözlenir ve ilahi sevgi yaşanır. Şifa
verebilmek içinde kalp çakrasının açık olması gerekir. Şifa veren kişinin aurası yeşil
renktedir.
Kalp çakrasının etkilendiği düşünceleri şöyle özetleyebiliriz;
1. İLİŞKİLER Özensiz ve sevgisiz ilişkiler, kalp merkezini olumsuz etkiler ve karmalara
yol açar. Damar tıkanıklığı, göğüs kanseri, fibro kistler ve kalp ile ilgili diğer hastalıklar,
kalp çakrasının problemleridir. Çocuklar, sorumluluğunu aldığımız Yaradan’ın bizlere
armağanlarıdır. Onlar bize, koşulsuz sevgiyi öğrenmemiz yolunda verilmiş en büyük
rehber ve armağandır.
Yaşlılık ise ikinci bir çocukluk dönemidir. Sabır, sevgi ve bağımlılıklarımız için sunulmuş
bir dönemdir.
2. SEVGİ Ruhani aşk ve yüksek benlik, romantik veya platonik aşklar, aile sevgisi gibi her
türlü sevgi hissi, kalp çakrası ile ilgilidir.
3. KİŞİSEL BAĞLILIKLAR Akrabalık düşkünlüğü veya bir kişiye düşkün olma. (Denge)
4. UNUTMA VE UNUTMAMA Kendisine, başkalarına (aile üyesi, arkadaş v.b veya
memlekete, insan gurubuna, hükümet temsilcisi veya organizasyona) yapılan şeyleri
unutma veya unutmama.
Sevgi alma veya verme konusundaki korkular, çakranın büzülmesine ve kirlenmesine
neden olur. İlişki bağımlılığı geniş ve tıkalı bir çakraya neden olur. Kirli bir kalp çakrası
gerçek aşkın derin mutluluğunu deneyimlemeyi engeller. Herkesin bir başka kişiyle aşk,
dostluk, cinsellik gibi deneyimler yaşamaya ilişkin bazı korkuları olabilir. Çoğu kişi aşk
ilişkisinde acıyı ferdi olarak denemiştir. Sonuçta acıyı ve aşkı birleştiririz. Bu da kalp
çakramızda engeller oluşturur. Kontrolü kaybetmemize ve aşkın derinliğini hissetmememi-
ze neden olur. Bizim özümüz ruhsal aşktır. Aşk bizim gücümüzün, sahip olduğumuz her-
şeyin ve isteklerimizin kaynağıdır. Kalp çakrası, sezgileri ve geleceği hissetmeyi geliştir-
mede merkezi bir noktadır. Kalp çakramızı daha fazla temizleyip açarsak büyük bir kuvvet,
doğruluk ve sevgiye sahip oluruz. Çok çalışan bir kalp çakrası aşırı sevgi, şefkat, acıma
duygularını ortaya çıkarırken, az çalışan bir kalp çakrası kişinin sevgisiz ve hoşgörüsüz ol-
masına neden olabilir. Nedensiz sırt ve kalp ağrıları kalp çakrası tıkanıklıklarının mevcut
olduğunun kanıtıdır. Kalp çakrasının sevgide ve dengede kalması için temizlenme
yöntemlerinden birkaçını şöyle özetleyebiliriz;
 Doğa ortamında veya açık alanlarda yapılan solunum egzersizleri çok yararlıdır. (yavaş
ve derin nefes alıp, bir süre sonra verilen oksijen Kİ enerjisini bedene taşır.)
 “Kendimi bağışlıyorum, olduğum gibi kabul ediyor, onaylıyorum, seviyorum ve tüm
sevgimle özgür bırakıyorum.“; “Ben sevgiyim”, “Ben sevginin merkeziyim”; “Herşeyi
olduğu gibi sevgiyle kabul ediyor ve sevgiyle özgür bırakıyorum.” gibi sevgi ile ilgili
onaylamalar, kalp çakrası temizliğinde kullanılır. Bu onaylamalar saf niyetinizle
birleşince tüm olumsuzluklar, olumlamaya dönüşecektir.
 Solar pleksus çakra ile birlikte yapılan dengeleme yöntemi, alt ve üst çakra merkezlerini
eşitler. Bu dengeleme çalışmasında sol el her zaman kalp çakrasında sabit olarak durur.
Sağ el, 3-5’er dakika aralıklarla sıra ile önce solar pleksusta, sonra ikinci çakrada durur.
Maddi çakralardan sonra sağ el manevi çakralara geçer ve önce boğaz daha sonra alın
ve taç çakralarında durur. Ellerin çakralarda kalış süresi en az 3 dakika en fazla ise
içinizden gelen süre kadar olmalıdır.
 Reiki sembolleri, yeşim, zümrüt, turmalin veya pembe kuvars ve gül aroması eşliğinde
yapılan çalışmalar sevgi eşiğini yükseltir, çakrayı temizler, iyileştirir ve aktive eder.
5 – BOĞAZ ÇAKRA (SES VE DUYUŞ ALEMİ)
“Arınma” anlamına gelen Sanskritçe VISHUDDHA olarak tanımlanan boğaz çakrası,
boğazın üstünde hem troid ve paratroid bezlerine hem de gırtlak, boyun, ense, ciğer,
broşlar, kulaklar, yemek borusu, ses telleri, çene, dişler, alciğerlerin üst kısmı, omuz ve
kollara hayat sağlar. Bu çakra  konuşma merkezi ve duymayla ilgilidir. Negatif
enerjilerden koruyucu özelliği, eskiçağlardan beri bilinip kullanılan, özgürlüğü ve sakinliği
temsil eden “mavi” çakranın rengidir. Elementi, beşinci boyutun saf sevgi enerjisi, işitme
ve koku alma çakranın duyu organlarıdır. Bu çakra; iletişimin, ifadenin merkezidir, alt
çakralarla taç çakra arasında bağlantı kurar. Boğaz çakra Yaradan’ın flütü olarak
adlandırılır. Varoluşun üst aşamalarına geçiş kapısı olan bu merkez, üst boyutlarda ve
yükselmiş üstatlar arasında kişinin kendini ifade etmesinde aracıdır. Dış dünyaya açılan bu
çakra, varoluşun seste yankılanmasıdır. Yaradan’ın flütü, düşünce ve duyguları ses
vibrasyonuyla dışarıya iletirken; kulaklar, dışarıdaki iletiyi içeri alır. Hem içe hem dışa
açılma özelliği taşıyan tek çakra boğaz çakrasıdır. Boğaz çakrasının arzuyla
gerçekleştirdiği konuşma, kalbin tatlı melodisini taşımalıdır. Bu enstrümanı, iletişim zinciri
içinde sesle etkileşen düşünceleri olumlu ve güzel değerleri ifade etmek için kullanmak
gerekir. Dışarı açılan bu enerji kapısı, virüs ve bakteri gibi negatif enerjilere bekçilik
görevi yaparak, bedeni beklenmedik misafirlerden korur. Aynı zamanda, solunum yoluyla
alınan zehirli maddelerin süzgecidir. Hava kirliliğine neden olan endüstriyel duman ve
gazlar, bu çakrayı olumsuz etkiler. Sigara bu çakrayı tahrip eden nedenlerin başında yer
alır. Bu çakranın uyumlu çalışması durumunda duygularımız, düşüncelerimiz ve iç
bilgeliğimiz özgürce ifade edilir. Konuşma ve yaratıcılık tamamen açıktır. Diğer insanların
düşünceleri sizi yolunuzdan saptırmaz. Bağımsızlık ve özgürlük korunur. Bütünlük
duygusu hissedilir. Gülmek, eleştirinin barınmadığı espri yeteneğini geliştirmek, sevginin
gücünde kalmak, hoşgörü ve nötr kalmak, “lütfen” ve “şükran” sözcüklerini kullanmak bu
çakranın enerjisini yükseltir. Bu çakra iyi çalışmadığında ise, duygular ifade edilemez,
bastırılır, derin konuları ifade ederken boğaz düğümlenir. İnsanlardaki iletişim
kopuklukları bu çakranın problemli olmasından kaynaklanır. Bu çakrada sorun olduğunda,
diğer insanlardan daha kolay grip olunur, vücuda beta mikrobu vb. alınır.
Boğaz çakra fikir, sembol ve iletişim dünyasına geçiştir. İlk üç çakra maddi varoluş ve
kişilik ile ilgilidir. Kalp çakra üst dünyalara geçiş noktası, ruh dünyasına açılan kapıdır.
Boğaz çakrası yedinci çakra olan Tepe çakrasına kadar bilinç seviyesi artarak ruh ve
özdeksel olmayan varoluş konularına odaklanır. Sonuç olarak üst üç (Boğaz, Alın çakrası
ve Tepe çakrası) çakralardaki bilinç daha arınmış, ince ve manevi olur. Boğaz çakrada kişi
iç enerji, ses ve ışık dünyasına geçtiği gibi, sözcükler ve düşünceler ile de cehaletin
karanlığını aydınlatarak bize çatışmaların çözümü ve öteki ile uzlaşmanın yolunu gösterir.
Alt üç çakradaki (Kök, Sakral ve Solar Pleksus) bilinç esas olarak düalistiktir, sen ve ben
arasında açık bir ayrım yaparlar. Ayrıca insanları ve durumları ya iyi ya da kötü olarak
tanımlama eğilimindedirler. Kalp çakraya girdiğimizde anlayış pek fazla değildir fakat
boğaz çakraya doğru olan yolumuzda iletişimimiz gittikçe evrensel bir hal almaya başlar.
Sözcüklerimiz insanları anlayış ve sevgide birleştirdikleri için daha büyük önem
kazanırlar. İnsanlar artık yalnız iyi ya da kötü olarak değil mutluluktan kaçmaya ya  da onu
bulmaya çalışan kişiler olarak görülürler.  “Arınma” sözcüğü boğaz çakranın özü olan
düşünce ve değerlerin arınmış ve mükemmel olduğunu, boğaz çakraya ulaşan kişilerin ise
manevi ideallerin arılık ve mükemmeliyetin olduğunu ifade edebildiğini
gösterir. Yargılamak, ego yelpazesinde bulunan kibir, ben merkezcilik, kuşku, öfke,
nezaketsizlik, maddesel gücün peşinde olmak çakrayı tıkar ve ona zarar verir. Çekingenlik
ve suçluluk duygusu bu çakrada gerginlik yaratır.
Boğaz çakrasını temizlenme yöntemlerinden birkaçını şöyle özetleyebiliriz;
 Çakranın taşları olan akuamarin, turkuvaz, mavi kalsidon ve lapis kullanılır.
Aromalardan ise okaliptus bitkisinin aroması kişiyi iç sesine yönlendirir ve ruhun
titreşimlerini daha rahat hissetmeyi sağlar. Lavanta ve adaçayı aromaları da negatif
enerjiyi alır ve gevşetir. Meditasyonlarda ve Reiki uygulamalarında, Beşinci ve ikinci
çakra mutlaka eşitlenmelidir.
 Boğaz çakrasının temiz tutulması emek ister. Enerji düşüklüğüne davet ettiren
mikroplar, hastalıklara neden olurlar. Gece boyunca üretilen asit, ağız temizliğinin
önemini belirler. Diş çürümeleri ve kötü kokuları gidermek için de, dişler en az günde
iki kez fırçalanmalı ve düzenli ağız bakımı yapılmalıdır.
 Çakraya ait onaylamaların ses vibrasyonları hücrelerin farkındalığını arttırır. Onaylama
şu şekilde olmalıdır; “Tüm sınırlamalarımdan kurtuluyorum kendimi özgürce ifade
ediyorum.”  ayrıca “Allahu Ekber” mantrası ise üç veya yedi kez yüksek sesle
tekrarlandığında bu çakrayı temizler ve rahatlatır. Bunun açık ve temiz havada
yapılması tavsiye edilir.
 Tuzlu su ile gargara yapmak çakralardaki negatif enerjiyi temizler.
 Özgüveni arttırmak ve doğa ile bütünleşmek, kişinin yaşam kalitesini ve boğaz
çakrasının enerjisini yükseltir.
KALP ÇAKRASI VE BOĞAZ ÇAKRALARI ARASINDAKİ İLİŞKİ
Boğaz çakra ve kalp çakrada nedeni bilinmeyen bir ayırma düzeyi gözlemlenir. Kalp
çakrası maddesel düzleme fazlasıyla bağlıdır, diğer insanları ve yaşadığımız hayatı
derinden düşünür. Boğaz çakrası ise maddesel yaşamın geçiciliğini anlar, kalıcılığın ve
sonsuz doğruların gerçekte nerede yattığını açık şekilde görür. Burada vurgulanmak
istenen saf gerçek, Kalp çakradan Boğaz çakraya geçişte, bu geçici dünyadan sonsuz
manevi dünya adına feragat edilmesi gerektiğidir.
6 – ALIN ÇAKRA (ERDEM VE ŞEKİLLER)
Sanskritçe ismi AJNA “emir” olarak bilinen alın çakrası düşünce merkezi ve denetimini
sağlar, beynin ortasında yer alır. Üçüncü Göz, Alın Çakra, Ajna Çakra veya Bilgelik gözü
olarak bilinir. Yüksek zihinsel güçlerimizin, hafızamızın ve irademizin merkezidir. Sinir
sisteminin merkezidir. Görme merkezidir. Bilincin geliştirilmesi ve üçüncü gözün
açılmasıyla düşüncelerin denetlenmesi öğrenilir. Birçok otorite çakranın endokrin
sisteminin yönetici bezesi olan hipofiz bezi ile ilişkili olduğunu söyler. Bu salgı bezi,
hemen hemen tüm endokrin işlevlerini kontrol eder. Böylece vücudun günlük işlemlerini,
büyüme ve gelişimini etkiler. Çakranın temel duygusu bilgeliktir. Çakranın insan varlığı
olarak ifadesi; Büyük bir bütünün parçası olma hali (alt çakralarda “ben”(ego) vardı burada
BİZ var). Manevi prensibi; Sezgilere güvenmedir. Alın çakrası konsantrasyon ve bilincin
farklı durumlarını kontrol ettiği söylenir. Bu her şeyi bilmenin alemidir. Kişi bu bilinç
düzeyine ulaştığında duyu-ötesi algı, kehanet, öngörüler, psikokinezi ve diğer doğaüstü
tecrübeler meydana gelir. Maddesel var oluşun ötesinde olduğu için Alın çakranın bağlı
olduğu bir element yoktur, ayrıca kozmik kanun, ahenk, mükemmel düzen ve titreşimin
alemidir. Bu nedenle Alın çakrası mükemmel bir bilme ve bilgelik dünyasıdır. Bu çakra
uyumlu çalışırsa sezgi artar. İç farkındalık gelişir. Dünya değişik algılanır. Maddi dünya
saydam görünür. Bilinç ise ilahi alanın bir aynası olur. Hayatın zor ve kolay akışı özgür
iradenin sonucudur. Düşüncelerin sorumluluğuna sahip çıkılmalıdır. İstemediğiniz şeyi
üretemezsiniz. Size olumsuz yaklaşanları, ruhsal gelişmenizi sağladıkları için sevgi ile
kucaklayabilirsiniz. Düşünceleriniz neyse, yaşam akışınızda odur. Hoşlanmadığınız neyi
değiştirmek istiyorsanız önce düşüncelerinizi değiştiriniz. Kimseye kızmadan ve
yargılamadan baktığınızda, pozitif düşüncede, hoşgörüde, bağışlamada ve sevgide olmak
kolaylaşır. Bu çakra yetersiz çalışılırsa, unutkanlık ve ruhsal gelişimi reddetme, güç
gösterileriyle başkalarını etkileme gibi davranışlar ortaya çıkar, algılar bozulur ve bu, baş
ağrılarına sebep olur. Aynı zamanda, bağışlayamamak, alın çakrasının tıkanma
nedenlerinin başında yer alır. Affetmeyi başaramadığımız zaman gönlümüzde kalır ve tüm
dikkatimizi o insanın veya o olayın üzerine yoğunlaşır. Kin ve nefret, yıkıcı ve kötülüğe
neden olan kızgınlık ve olumsuz düşünceler negatif enerji üretir. Alın Çakra, sevginin
yolunun olduğu gibi kabullenme ve bağışlamadan geçtiğini bize anımsatır. Önce kendimizi
sonra başkasını bağışlayalım. Bu çok önemlidir. Kendini sevemeyen, bağışlayamayan
başkalarını bağışlayamaz. Biz, hayatımızda yaratmış olduğumuz her şey için, kesinlikle
sorumlu olduğumuz anlayışına sahipsek, geriye koşulsuz bağışlamanın sorumluluğuna
sahip çıkmak kalır.
Altıncı çakrayı temizleme yöntemleri,
 Kokulardan lavanta, nane, yaseminle rahatlayarak denge kurmak,
 Ametist, mor safir taşları ile çalışmak,
 Çakranın olumlaması olan “Bilmem gereken her şeyi bütünün içinde biliyorum.
Hatırlamam gereken herşeyi hatırlıyorum. Bulunduğum anın farkındayım. Reiki ile
bana gelen Yaradan’ın ışığını ve sevgisini kabul ediyorum.” ile çalışmak çakranın
temizliğinde büyük bir önemi vardır.
7 – TAÇ ÇAKRA (TEKLİK)
Taç çakrası olarak bilinen yedinci çakraya Sanskritçede “SAHASRA” yani “bin” ya da
“bin taç yaprağın ışığı” denir. Kafanın arkasında bıngıldağın hemen üstündedir. Bu çakra
beyin zarı ve merkezi sinir sisteminin büyük bölümünü besler. Birincil işlevi anlayışı
birleştirmek ve tüm düşüncelerin bilinç durumlarını bütünlemektir. Taç çakrası tüm
duyuların ve kabiliyetlerin eş zamanlı kılınması, böylece dünyanın uyumlu hale
getirilmesinden sorumludur. Taç çakrasında meydana gelen bozukluklar depresyon, akıl
hastalığı, öğrenememe ya da düşünce, durum ve insanları kavrayamama sorunu olarak
ortaya çıkar. Taç çakrası Hinduların Brahman olarak tanımladıkları bilinç ötesi aşkın bir
halidir. Taç çakra diğer görevleriyle birlikte ruh halini korumaya yarayan bir endokrin
organı olan beyin epifizi ile ilişkilidir. Gerçekte çoğu kişi beyin epifizinin sözde Alın
çakrasın da olduğuna inanmıştır. Dikkate değer biçimde, epifiz gerçekte ışığa çok
duyarlıdır. Kış mevsimindeki gibi ışıktan mahrum kaldığında beyin epifizi sinir taşıyıcısı
Seretonin’i tüketen melatonin hormonundan bol miktarda salgılar. Beyin, seretonini
mutluluk, olumlu düşünceler gibi duyguları desteklemek ve yoğunlaşma yeteneğini
geliştirmek için kullanır. Seretonin ayrıca derin ve dinlendirici uykunun kimyasal
temelidir. Beyin epifizi yeterli ışıktan mahrum kaldığında daha fazla melatonin üretir; bu
da seretonin seviyesini düşürür. Bu da mevsim değişikliğine bağlı depresyona (SAD) sebep
olur. Bir çok kişi SAD yani mevsim hastalığına kışın ya da doğal ışıktan geniş sürelerle
mahrum kaldıklarında yakalanırlar. Tedavi sadece kişinin güneş ışığına ya da bütünleşik
tayf ışıklandırmaya daha fazla maruz kalma süresi ile ilintilidir. Bu epifizin daha az
melatonin hormonu üretmesini dolayısıyla da seretonin miktarının artmasını sağlar.
Böylece mutluluk duyguları, olumlu hisler, ve sağlıklı uyku sağlanarak depresyon ortadan
kalkar. Taç çakra hepimizin geri döneceği hayat okyanusunu temsil eder. Nihai ve tanımı
olmayan aşk ve saadet halidir. Taç çakra bir nevi ruhsal odaklamadır. Bu ilahilik bilincidir.
Taç çakra açıldığında başın üstünde karıncalanma, titreşim veya dolaşan enerjiler hissi
oluşur. Taç çakra uyandığında çoğu zaman olağandışı deneyimler yaşanır. Başın üstüne
inen bilinç-üstü bir ışık yaşanabilir, bunun yanı sıra derin bir vecd hali yaşanır.
ENERJİ SPİRALİ
(ÜST VE ALTI-CENNET VE YERYÜZÜNÜ AHENKLİ KILMAK)
Çin akupunktur sisteminin hayat enerjisi “Kİ”nin (Reiki) vücutta kanallarla ya da
Meridyenlerde aktığı varsayımı doğru olduğunun göstergeleri mevcuttur. Enerji ayrıca
özellikle birincil ve ikincil çakralardaki spiral ya da burgaçlardan akar. Ek olarak, yaşam
gücü yedi çakrayı tamamlanmış bir bütün olacak şekilde birleştirerek örer.
Daha önce belirtildiği üzere, her çakra vücudun belirli bir bölgesine yoğun yaşam gücü
akışı sağlar. Ayrıca her çakra varlığımıza bütünlenmesi gereken belirli bir bilinç türünü
temsil ederler. Spiral enerji olmasaydı yedi liderin bir Devleti yönetmesi gibi bilincin
birbirlerine karşı çalışan yedi büyük alt bölümü olurdu. Bunun özellikle fiziksel ve zihinsel
düzeylerdeki etkisi kaos olarak ortaya çıkardı. Bu nedenle enerji sarmalı, yedi çakranın
fiziksel, psikolojik ve manevi işlevlerini birleştirerek bütünlüğü yaratır.
Spiral enerjinin sadece bir ipliğin yedi düğmeyi bir gömlek üzerinde tutması gibi ayrı bir
düzeni vardır. Bu çizginin kendisi kalp çakrasında başlar, kalpten çıkarak aşağıya solar
pleksus’a yani üçüncü çakraya doğru döner. Burada tekrar vücuda girer ve arkada yukarı
döndüğü yerde var olur ve tekrar boğazın arkasındaki boğaz çakrasına girer. Enerji beşinci
çakra olan boğaz çakrasından dışarıya vücudun önüne hareket eder aşağıya büyük bağırsak
ve üreme organlarının olduğu alanda bulunan sakral çakraya doğru döner. Buradan yarım
daire halinde yukarıya hareket eder ve vücuda kafanın arkasındaki altıncı çakra yani
üçüncü gözden tekrar girer. Enerji altıncı çakradan vücudun önüne doğru ayrılarak aşağıya
tekrar geniş yarım daire içinde iner ve leğen kemiğinin temeline kök çakrasına girer. Enerji
daha sonra leğen kemiğinden yukarıya başın üstündeki taç çakrasına doğru yay çizer ve taç
çakrasının içine yani bütün bilgilerin ve ruhun hayat planın da burada olduğu mekana gelir.
Böylece enerjinin çakra sistemindeki hareket düzeni 4,3,5,2,6,1, ve 7’dir.
Eski insanlar ruhun yeryüzündeki yolculuğunun önceden planlanmış olduğunu kişinin
yaşam planı bilgisinin her birimizin içinde yattığına inanırlardı. Bizim görevimiz
kendimizi bilmek ve böylece burada yeryüzünde olduğumuzu gerçekten anlamaktır.

9. Ayaklar

Ayak Çakraları tam ayak tabanımızın ortasındadır ve Kök Çakranın devamıdır. Bu


çakranın özelliği doğrudan Gaia’nın enerjisini bize iletebilmesi ve bizdeki negatif enerjiyi
ise topraklayabilmesidir. Enerji dengemizi sağlar, baş dönmesinden, depresyona ve
dolaşım bozukluklarına kadar büyük bir yelpazedeki sorunları bertaraf eder. Ama bununla
da kalmaz, ayaklarımız fiziksel vücudumuz için ne kadar önemliyse, duygusal ve enerjik
vücutlarımız için de o kadar önemlidir. Sağlıklı ayaklar ve ayak çakraları hayallerimizi bu
hayatın gerçekliğine demirleyebilmemize yardım eder. Diğer bir değişle, hayallerimizi
gerçekleştirmemizde ayak çakralarının büyük rolü vardır. Bizi arzuladığımız yere
“götürürler”. Ayak masajının sizi ne kadar rahatlattığını hatırlayın. Ya da ayağınızdaki
küçücük bir nasırın ne kadar canınızı yaktığını… Ayaklar sevilmeyi sever. Bu çakrayı
çıplak ayak yürüyerek, toprağa basarak,  masajla, pedikürle, dans ve doğada yürüyüşle
aktive edebilirsiniz.

Çakraları Dengelemenin En İyi Yolları. 7 merkez çakranızı ve yukarıda saydığım tüm


çakraları istediğiniz melek enerjisi ile dengeleyebilirsiniz. Ancak, bana seanslarımda son
zamanlarda ısrarla Kutsal Anne geliyor, Rafael (İsrafil) ise kenara çekilerek adeta ustasını
izliyor.  Kutsal Anne önce Saflık, Arılık ve Şifa getiren Beyaz Enerjisini sırayla tüm
çakralardan geçirerek onları toksinlerden arındırıyor, şifa veriyor ve dengeliyor. Sonra da
fonksiyonlarını artırmak ve aktive etmek için Şeffaf Mavi Enerjisi ile bütün çakraları
yıkıyor. Avuçlarda ise mutlaka Mor Alev enerjisini görüyorum. Diğer bütün çakraların
detaylarına bu bağlantıdan erişebilirsiniz. Bunların yanı sıra melekler ve Kutsal Anne
artık biraz daha “sportif” ve hareketli bir ışık işçisi grubu görmek istiyor. Yürüyüş, Yoga
ve Pilates onların tavsiye ettiği

sporlardan sadece üçü!

Mor Alev

https://www.wikihow.com.tr/Spirit%C3%BCel-%C3%87akralar-Nas%C4%B1l-A
%C3%A7%C4%B1l%C4%B1r

Spiritüel Çakralar Nasıl Açılır? Çakralarını açmanın ve aktive etmenin bütünde sağlıklı
yaşama katkıda buluduğu ve sezgilerin, duygularımız ve düşüncelerimizle iş birliği içinde
olmasına yardımcı olduğu düşünülür. Hindu, Budist ve Kabala inanışlarına göre çakralar
(İbranice Sefirot), psikolojik özelliklerimizi etkileyen vücudumuzdaki enerjinin uçsuz
bucaksız havuzlardır. Peki, çakraların tıkalıysa ya da aşırı etkinse ne olur? Çakralar
dengelenmezse insan kendisiyle barışık olmayı başaramaz. Ruhsal çakralarını açmada ve
etkinleştirmede sana yardımcı olması için çakraların farkında olmak ve ayrıca onları açmak
için tasarlanmış güvenilir bir yöntem sağlamak üzere bir rehber hazırladık.
1

Dengeyi Bulmak İçin 7 Çakrayı Aç


Çakralarını açarken aşırı aktif olan çakralarını daha az aktif duruma getirmeye çalışmanın
gereksiz olduğunu anlamalısın. Aşırı aktif çakralar, basitçe kapalı ve etkisiz olan çakraları
telafi eder. Tüm çakralar açıldığında enerji eşitlenir ve denge bulur. Toplamda yedi ana
çakra (sefirot) olduğu söylenir. Üst gövdemizde bulunan dört çakra zihinsel özelliklerimizi
ve alt gövdemizde bulunan üç çakra sezgisel özelliklerimizi etkiler. Bunlar:[1]
 Muladhara (kök) çakra.
 Svadhisthana (sakral) çakra.
 Manipura (karın boşluğu) çakra.
 Anahata (kalp) çakra.
 Visuddhi (boğaz) çakra.
 Ajna (üçüncü göz) çakra.
 Sahasrara (taç) çakra.
 İbranicede sefirotların sırası şöyledir: chesed (üst sağ), gevurah (üst sol), tiferet
(orta), netzach (alt sağ), hod (alt sol), yesod (orta) ve malkut (alt orta).
2

Kök Çakranı (Kırmızı) Aç


Bu çakra, bedenen yaşanan farkındalığa ve birçok durumda rahat hissetme durumuna
bağlıdır. Bu çakra açıldığında dengeli, duyarlı, kararlı ve güvende hissedersin. Kendini o
anın bir parçası gibi hissedersin ve bedeninle aranda daha güçlü bir bağ kurarsın. [2] Bu
çakra yeterince aktif değilse korkak ve gergin hissetmeye yatkın olursun ve kolayca,
kendini istenmeyen biri gibi hissedersin. Eğer aşırı aktifse kendini maddi şeylere değer
veren ve aç özlü biri gibi davranıyorken bulabilirsin. İşte kök çakranı açmanın ve onun
farkında olmanın yolları:
 Bedenini kullan ve onun farkında ol. Yoga yap, etrafta dolaş ya da biraz ev
temizliği yap. Bu gibi aktiviteler bedenini tanımanı sağlar ve bu çakrayı
güçlendirir.
 Düz ve rahatlamış bir şekilde ayağa kalk, ayaklarını omuz hizasında aç ve
dizlerini hafifçe bük. Leğen kemiğini hafif öne doğru eğ ve vücudunu dengede tut.
Böylelikle vücut ağırlığın ayak tabanlarına eşit olarak yayılır. Daha sonra
ağırlığını öne doğru ver. Bu şekilde birkaç dakika kal.
 Topraklama yaptıktan sonra bağdaş kurarak otur ve huzur dolu bir şekilde baş
parmağını ve işaret parmağının uçlarını nazikçe birbirine değdir.
 Kök çakraya ve onun üreme organları ile anüs arasında temsil ettiği, resimde
noktayla gösterilen bölgeye odaklan.
 Usulca ama net bir şekilde "LAM" sesini çıkar.
 Bu süreçten sonra rahatla; çakraya, çakranın ne ifade ettiğine ve yaşamını nasıl
etkilediğine veya etkilemesi gerektiğine odaklanmaya devam et. Tamamen
rahatlayana kadar bunu yapmaya devam et."Ferah" bir duyguya kapılabilirsin.
 Zihninde kapalı, kırmızı bir çiçek canlandır. Ondan güçlü bir enerji yayıldığını ve
enerjiyle dolu dört taç yaprağın yavaşça açıldığını hayal et.
 Nefesini tutup vererek perineumu kas.
3

Sakral Çakrayı (Turuncu) Aç


Bu çakra duygular, akıcılık ve cinsellik ile ilgilidir. Bu çakra açıksa duygular öylece
ağızdan dökülür ve aşırı duygusallaşmadan söylenir.[3] İlişkiye açık, tutkulu ve hatta daha
dışa dönük olabilirsin. Bu çakra yeterince aktif değilse duygusuz ve ruhsuz olmaya
yatkınsındır, insanlara karşı çok açık değilsindir. Bu çakra aşırı aktifse her zaman hassas ve
duygusal olmaya yatkınsındır. Cinselliğe düşkün olabilirsin. Sakral çakranı açmak ve
dengeyi sağlamak için şu süreci takip et:
 Sırtın düz ama rahat bir şekilde dizlerinin üstüne otur.
 Avuç içlerin yukarı bakacak, ellerin birbirinin üstüne gelecek şekilde ellerini
kucağına koy. Sol el altta olacak, avuç içi sağ elin parmaklarının dış tarafına
dokunacak ve başparmaklar hafifçe birbirine değecek.
 Sakral çakraya ve sakral kemikte (bel) temsil ettiği bölgeye odaklan.
 Usulca ama net bir şekilde "VAM" sesini çıkar.
 Bu süreçten sonra rahatla; çakraya, çakranın ne ifade ettiğine ve yaşamını nasıl
etkilediğine veya etkilemesi gerektiğine odaklanmaya devam et.
 Tamamen rahatlayana kadar bunu yapmaya devam et. "Ferah" bir duyguya
kapılabilirsin.
4

Göbek Çakrasını (Sarı) Aç


Solar plexus çakra da denilen bu göbek çakras güven, cömertlik ve neşe ile ilgilidir. Bu
çakra açıksa kontrolün bol miktarda sıcaklık, kontrol ve güç hissedersin.[4] Bu çakra
yeterince aktif değilse pasif, kararsız ve kaygılı olmaya yatkınsındır. Bu çakra aşırı aktifse
otoriter ve agresif olmaya yatkın olabilirsin. Göbek çakranı şöyle açabilirsin:[5]
 Sırtın düz ama rahat bir şekilde dizlerinin üstüne otur.
 Ellerini karın boşluğunun biraz altında, karnının önünde birleştir. Parmaklar
karşıyı gösterecek şekilde birbirine dokunsun. Başparmaklar çapraz olacak şekilde
birleşsin ve parmaklar düz olsun (bu önemlidir).
 Göbek çakraya ve göbeğin biraz üstünde, omurgada temsil ettiği bölgeye odaklan.
 Usulca ama net bir şekilde "RAM" sesini çıkar.
 Bu süreçten sonra daha da fazla rahatla; çakraya, çakranın ne ifade ettiğine ve
yaşamını nasıl etkilediğine veya etkilemesi gerektiğine odaklanmaya devam et.
 Tamamen rahatlayana kadar bunu yapmaya devam et.
5

Kalp Çakrasını (Yeşil) Aç


Bu çakra aşk, şefkat ve sevgi ile ilgilidir. Bu çakra açıksa dostane ilişkilerde hep
merhametli ve yardımsever olursun.[6] Bu çakra yeterince aktif değilse soğuk olmaya
yatkınsındır ve pek dost canlısı değilsindir. Bu çakra aşırı aktifse insanları boğabilecek
düzeyde "sevecen" olmaya yatkınsındır ve böyle davrandığın için bencil olarak bile
görünebilirsin. Bu kolay süreç ile denge bul ve kalp çakranı aç:
 Oturup bağdaş kur.
 Her iki elinin baş parmağının ve işaret parmağının ucu birbirine dokunsun.
 Sol elini sol dizine ve sağ elini göğüs kemiğinin alt tarafına koy.
 Kalp çakrasına ve omurgada kalp hizasında temsil ettiği bölgeye odaklan.
 Usulca ama net bir şekilde "YAM" sesini çıkar.
 Bu süreçten sonra bedenin rahatlarken çakrayı, çakranın ne ifade ettiğini ve
yaşamını nasıl etkilediğini veya etkilemesi gerektiğini düşünmeye devam et.
 Tamamen rahatlayana ve "ferah" duyguyu hissedene ve/veya bu duygu
bedeninde yoğunlaşana kadar bunu yapmaya devam et.
6

Boğaz Çakrasını (Açık Mavi) Aç


Bu çakra kendini ifade etme ve iletişim ile ilgilidir. Bu çakra açıksa kendini kolayca ifade
edebilirsin ve kendini sanat ve diğer yaratıcı ifadeleri şekillerini kovalarken bulabilirsin.
Bu çakra tıkalıysa duygularını ifade etmekte zolanabilirsin, sıklıkla olumsuz kelimeler
kullanabilir ve diğerlerinden kopuk hissedebilirsin. [7] Sıklıkla yalan söylemek bu çakranın
tıkanık olduğunun bir göstergesidir. Diğer taraftan, bu çakra aşırı aktifse çok fazla
konuşkan olmaya yatkınsındır, bu da diğerlerini dinlemekte zorlanmana neden olabilir. Bu
çakrayı şöyle açabilirsin:
 Dizlerinin üzerine otur.
 Başparmakların hariç diğer parmaklarını içerden birbirine kenetle.
Başparmaklarının uçları birbirine dokunsun ve bunları biraz yukarı kaldır.
 Boğaz çakrasına, boğazın alt kısmında temsil ettiği bölgeye odaklan.
 Usulca ama net bir şekilde "HAM" sesini çıkar.
 Bu süreçten sonra bedenin rahatlarken çakrayı, çakranın ne ifade ettiğini ve
yaşamını nasıl etkilediğini veya etkilemesi gerektiğini düşünmeye devam et.
 Beş dakika boyunca bunu yapmayı sürdür. "Ferah" duygu tekrar
yoğunlaşacaktır.
7

Üçüncü Göz Çakrasını (Çivit Mavisi) Aç


İsminden de anlaşılacağı gibi bu çakra sezgi ile ilgilidir. Üçüncü gözünün açılmasının
ruhsal hayatına derin bir pencere açacağı düşünülür.[8] Bu çakra açıksa altıncı hissin
oldukça gelişmiştir ve hayal kurmaya oldukça yatkınsındır. Bu çakra yeterince aktif değilse
başka insanların senin yerine düşünmesini isteyebilirsin. Kendini inançlara fazla bel
bağlamış ve çoğu zaman kafası karışık hissedebilirsin. Bu çakra aşırı aktifse tüm gün hayal
düyasında yaşamaya yatkınsındır. Üçüncü gözünü şu kolay meditasyonla açabilirsin:
 Oturup bağdaş kur.
 Ellerini göğsünün alt tarafına koy. Orta parmaklar düz olmalı, uçları birbirine
dokunmalı ve karşıya doğrultulmalıdır. Diğer parmaklar bükülü ve iki üst parmak
kemiğinde birbirine temas etmelidirler. Başparmaklar seni işaret etmeli ve uçları
birleşmeli.
 Üçüncü göz çakrasına, iki kaşın ortasının biraz üstünde temsil ettiği bölgeye
odaklan.
 Usulca ama net bir şekilde "OM" veya "AUM" sesini çıkar.
 Bu süreçten sonra bedenin kendiliğinden rahatlarken çakrayı, çakranın ne
ifade ettiğini, yaşamını nasıl etkilediğini veya etkilemesi gerektiğini düşünmeye
devam et.
 Aynı "ferah" duygu gelene ya da yoğunlaşana kadar bunu yapmayı sürdür.
8

Taç Çakrasını (Mor) Aç


Bu yedinci ve en spiritüel çakradır. Kişinin bilgeliği ve evrenle tek vücut oluşu ile ilgilidir.
Bu çakra açıksa açık fikirli olmak daha kolay gelir, dünyanın ve dünyayla arandaki bağın
daha çok farkındasındır. Bu çakra yeterince aktif değilse pek spiritüel olmaya yatkın
değilsindir ve düşüncelerin konusunda katı bir tutuma sahip olabilirsin.[9] Bu çakra aşırı
aktifse sürekli bir şeyleri derinlemesine düşünmeye yatkınsındır. Maneviyat zaruri
ihtiyaçlarının (yemek, su, barınma) bile önünde gelebilir. Taç çakranı açmak için şunu
dene:
 Oturup bağdaş kur.
 Ellerini karnında birleştir. Serçe parmaklarının uçlarını karşıyı ve yukarıyı
işaret edecek şekilde birleştir. Diğer parmaklarını, sol başparmağın sağ
başparmağının altında kalacak şekilde kenetle.
 Taç çakraya, başının en üstünde temsil ettiği bölgeye odaklan.
 Usulca ama net bir şekilde "NG" sesini çıkar (bu sesi çıkarmak göründüğü
kadar zordur).
 Bu süreçten sonra bedenin tamamen rahatlamış ve zihnin huzur içinde olmalı.
Yine de taç çakraya odaklanmaya devam et.
 Bu meditasyon en uzun meditasyondur ve on dakikadan daha az
sürmemelidir.
 Kök çakran kuvvetli ya da açık değilse taç çakra için bu meditasyonu yapma.
Bu son çakraya gelmeden önce, ilk çakra için kök egzersizlerini yaparak elde
edebileceğin kuvvetli bir "temel" oluşturman gerekir.
9

Çakralarını Kristallerle Aç
1. Kristaller çakralarını açmanın güçlü ve hızlı bir yoludur. O çakranın rengine ve
özelliklerine karşılık gelen bir kristal seç. Yere sırtüstü uzan ve kristali çakranın
vücudundaki konumunun üzerine yerleştir.[10] Gözlerini kapat ve kristalin renginin o
çakrayı çevrelediğini ve yavaşça vücuduna yayıldığını gözünde canlandır. 5-10 dakika
sonra yavaşça gözlerini aç. [11] Her çakranın rengi ve buna karşılık gelen
kullanabileceğin kristal için aşağıya göz at: [12]
 Kök çakra (kırmızı/siyah): yeşim taşı ya da siyah turmalin
 Sakral çakra (turuncu): akik ya da sitrin
 Solar plexus çakra (sarı): sarı yeşim taşı ya da sitrin
 Kalp çakrası (yeşil/pembe): yeşil aventurin ya da pembe kuvartz
 Boğaz çakrası (blue): firuze ya da anjelit
 Üçüncü göz çakrası (indigo): sodalit ya da lacivert taş
 Taç çakrası (eflatun/beyaz): ametist ya da şeffaf kuvartz
İpuçları
 Yeterince vaktin yoksa bile her gün meditasyon yapmaya çalış. İstediğin süre
boyunca yapabilirsin.
 "Üçüncü göz” çakrasını aktif hâle getirirken dairesel hareketle üçüncü göz
çakrasının olduğu bölgeyi ov.
 Sessiz ve sıcak bir bölgede otur ve bu egzersizi bir meditasyon egzersizi gibi yap.
Yaz mevsiminde bir çimenlikte ya da bahçede oturabilirsin. Kış mevsiminde dikkatini
dağıtabilecek hiçbir şeyin olmadığı sıcak bir odada oturabilirsin. Evinde sauna varsa (çok
az insanın evinde sauna vardır) burası oturmak, sakinleşmek ve zihnini temizlemek için
harika bir alandır.

You might also like