You are on page 1of 7

Köylerin Ve Kırsal Alanın Yeniden Tanımlanması Sürecinde Tarım Topraklarının

Kullanımı Ve Korunması

Sema Gün1

1.Doç.Dr. Ankara Üniversitesi, Ziraat Fakültesi, Tarım Ekonomisi Bölümü, Dışkapı/Ankara


[gun@agri.ankara.edu.tr]

Özet
Büyükşehir belediyelerinin sayısı ve görev alanlarını düzenleyen yasa gereğince mülki idare sınırları ile belediye
sınırları eşleştirilmekte ve böylece 30 ilde 16 220 köy, tüzel kişiliğini kaybederek mahalleye dönüşmektedir. Köylerin
ve kırsal alanın yasal alt yapısının değişimi ile birlikte Türkiye'de ikili bir yapı oluşmaktadır. Yasanın uygulanacağı
alan içinde bulunan tarım toprakları ve meraların büyükşehir belediyelerinin hazırladığı plan ve yatırımlar uyarınca
tarım dışı amaçlarla hızlı bir şekilde kullanıma açılma riski oldukça yüksektir. Kır kent ayırımını ortadan kaldıran bu
yasanın köylüye ekonomik ve sosyal getirilerinin tarımı ne yönde etkileyeceği önemlidir. Özellikle verimli tarım
topraklarının arsa olarak kullanılma süreci tarımsal üretimi etkileyecek, bu toprakların sanayi, konut, turizm amaçlı
kullanıma dönüşümünü hızlandıracaktır. Türkiye'nin yüzölçümünün % 52 sinde gerçekleşen bu idari değişimin kırsal
alan ve tarımsal üretime, tarım topraklarının korunmasına ve köy orta mallarının kullanımına olası etkileri bu
çalışmada incelenecektir.
Anahtar Kelimeler: Belediye, Köy, Kırsal Alan, Tarım Toprakları

Agricultural Land Use and Conservation at Re-Description Process of Village and


Rural Area

Abstract
In thirty province 16220 village has changed to district after the new law which has designed the Municipality
Law. After the change a dual structure has consist in Turkey. There is high risk for agricultural land and pasture in the
area which the law will be available. After the new plans and investments of Big City Institutions these lands might
not be used for agricultural production. İt is important that how will the law which is destructing the separation of
rural and urban effect the villagers economic and social conditions. Especially agricultural production will be effected
at the process stage of agricultural lands conversion to urban land. This conversion will fasten these lands to convert
to industry, tourism and housing. In this study possible effects are determined on agricultural production,
conservation of agricultural lands and villages joint properties at the 52% of Turkey's area which management is
changed by the new law.
Key Words: Municipality,Village,Rural Area,Agricultural Land

1. Giriş

Türkiye'de kırsal alanın tanımlanması ve doğal olarak tarım topraklarının konumunu, hukuksal ve
yönetsel olarak değişikliğe uğratan süreç 1982 Anayasasının kabulünden sonra başlamıştır. 1982
Anayasasının 127. maddesi, büyük yerleşim merkezleri için özel yönetim biçimlerini olanaklı
kılmıştır[RG, 1982]. 1984 yılından 2013 yılına kadar 30 il için bu yasal değişiklikler gerçekleştirilerek
büyükşehir belediyesi kapsamına alınmıştır[Şekil 1.1]. Ancak bu düzenleme Anayasasının aynı
maddesinde yerel idareler içinde yer alan köy tüzel kişiliklerinin yok edilmesi pahasına
gerçekleştirilmiştir.

İllerin büyükşehir olabilme özellikleri, kentsel yönetimin kesin sınır ve yetki alanı ile birbirinden
ayrılan kırsal alan ve bu alana ait yapıları etkilemesi 5216 sayılı yasa ile önem kazanmıştır. Bu yasadan
önce büyükşehir belediye olma koşulu il merkezinde belediyenin sınırları içinde birden çok ilçenin var
olması koşuluna dayandırılmıştır. 10.7.2004 tarih ve 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasası
büyükşehirlerin yönetimini yeniden düzenleyen bir yasadır. Bu yasa, İstanbul ve Kocaeli büyükşehir
belediyelerinin sınırlarını il mülki sınırı olarak değiştirmiş [bütünşehir], diğer büyükşehirlerin sınırları
için ise coğrafi ölçüm şartı getirmiştir[RG, 2004 a]. Yasa gereğince, ildeki valilik binası merkez kabul
edilerek il mülki sınırları içinde kalma koşulu ile nüfusu bir milyona kadar olanlarda yarıçapı yirmi
kilometre, nüfusu bir milyondan iki milyona kadar olanlarda yarıçapı otuz kilometre, nüfusu iki
milyondan fazla olan büyükşehirlerde yarıçapı elli kilometre olan dairenin sınırı büyükşehir belediyesinin
sınırı olarak belirlenmiştir. Ayrıca, yeni kurulacak büyükşehir belediyeleri için; belediye sınırları içinde
ve bu sınırlara en fazla 10.000 metre uzaklıktaki yerleşim birimlerinin son nüfus sayımına göre toplam
nüfusu 750.000'den fazla olan il belediyelerinin fiziki yerleşim ve ekonomik gelişmişlik düzeylerine göre

1
büyükşehir belediyesine dönüştürülebileceği konusu düzenlenmiştir. Böylece coğrafi ve demografik
koşulların sağlanması ile büyükşehir sınırları giderek il idari sınırlarını da içine alacak şekilde
genişlemeye başlamıştır.

Şekil 1.1 Türkiye'de Büyükşehir Olan İller

12.11.2012 tarihinde kabul edilen ve 30.3.2014 yerel seçimler sonrasında yürürlüğe giren 6360 sayılı
yasa, büyükşehir belediyelerinin sınırlarının coğrafi kriterlerini değiştirerek il mülki sınırları olarak
belirlemiştir. Yine bu yasa gereğince büyükşehir belediyesi olan 14 il için 750 000 nüfus kriteri, il mülki
sınırları içinde yaşayan toplam nüfus olarak dikkate alınmıştır[RG, 2012]. Son yasal düzenleme, yeni
bütünşehirler oluşturulurken büyükşehir sayılarının artırılabilmesi için coğrafi ve demografik koşulların
değiştirildiğini düşündürmektedir. Şöyle ki yasa öncesi nüfus verilerine göre 14 il içinde 5216 sayılı
yasanın demografik kriterini sağlayan iller Manisa ve Şanlıurfa olup, geri kalan on bir il kır ve kent
nüfusu toplamı ile 750 000 e ulaşmıştır. Ordu ili 14.3.2013 tarih ve 6447 sayılı yasa ile toplam nüfusu 731
452 olmasına rağmen eklenmiştir[ TÜİK, 2014 a]. Kocaeli ve İstanbul'da il sınırlarına dek uzanan ve
bütün şehir olarak adlandırılan belediye yönetim modeli, alan ve nüfus açısından bu illere benzemeyen on
dört il için uygun değildir[Çizelge 1.1]. Her ne kadar Hatay, Ordu ve Trabzon illerinin İstanbul'un [5 313
km²] alan genişliğine yakın iller olduğu yasal gerekçenin haklılığını düşündürse de bu illerin kent nüfusu
kadar kırsal nüfusunun da olduğu görülmektedir.

6360 sayılı yasa ile büyükşehir belediye sınırlarının il mülki sınırları ile örtüşmesi sonucunda Türkiye
kentsel ve kırsal alan verilerinde önemli bir değişiklikler olmuştur. Bu veriler içinde kuşkusuz en büyük
dönüşüm kent ve kır nüfusuna ilişkin verilerde gerçekleşmiştir. TÜİK verilerine göre 2012 yılında
nüfusun % 22,7 si [17 178 953] köylerde yaşarken bu oran 2013 yılında % 8,7 ye [6 633 451] düşmüştür
[TÜİK, 2013 a]. Yine aynı yıllar için köy sayısı 34 434 ten 18 214 e düşmüştür[TÜİK, 2014 b]. Böylece
Türkiye'de 16 220 köy varlığını sürdürürken hukuksal olarak ortadan kaybolmuştur. Elbette ki bu durum
yasal olarak birçok sorunu içinde barındırmaktadır, köylerin ekonomik ve toplumsal birim olarak
varlığına yasayla son vermenin savunulacak bir yanı da bulunmamaktadır[Keleş, 2012]. Köyler hukuken
mahalleye dönüştürülünce, fiziksel olarak bir kentin bir parçası olmamaktadırlar[Gözler, 2013]. Kentsel
özelliklerin kazanılabilmesi için yapısal olarak köylerin bir gelişim süreci yaşamaları
gerekmektedir[Özçağlar, 1996]. Ayrıca, bu kararın alınmasında Türkiye’nin taraf olduğu Avrupa Yerel
Yönetimler Özerklik Şartı 5. madde gereğince, her türlü sınır değişikliği gündeme geldiğinde, o yerleşim
birimlerinde yaşamakta olanların oyuna da başvurulmamıştır[Keleş, 2014].

2
Çizelge 1.1. 6360 sayılı yasada yer alan illerin kır ve kent nüfusları [2012] ve il genişliği
[ TÜİK, 2014 a; HGK, 2014]
İller Kırsal Nüfus Kentsel Nüfus İl Genişliği [km²]
Aydın 394 695 616 846 7 943
Balıkesir 448 988 711 743 14 272
Denizli 279 745 670 812 11 861
Hatay 741 084 742 590 5 867
K.Maraş 387 585 675 589 14 525
Malatya 257 573 504 793 12 146
Manisa 441 649 904 513 13 269
Mardin 314 914 458 112 8 858
Muğla 477 208 373 937 12 974
Ş.Urfa 786 620 975 455 19 451
Ordu 318 076 423 295 5 952
Tekirdağ 263 272 589 049 6 339
Trabzon 331 016 426 882 4 662
Van 503 258 548 717 21 334
Toplam 5 945 683 8 622 333 159 453

2. Kırsal Alanın ve Köylerin Yok Oluşu

1982 Anayasasının 127.maddesi; köy halkının mahalli ortak ihtiyaçlarını karşılamak üzere kuruluş
esasları ve karar organları yasayla belirtilen, seçmenler tarafından seçilerek oluşturulan kamu tüzelkişileri
şeklinde köylere tüzel bir kişilik tanımaktadır[RG, 1982]. Köy yasasında ise köylerin mekansal bir tanımı
yapılmakta; cami, okul, otlak, yaylak, baltalık gibi orta malları bulunan ve toplu veya dağınık evlerde
oturan insanların bağ ve bahçe ve tarlaları ile birlikte bir köy oluşturduklarını bildirmektedir[RG,
1926].Yine aynı yasaya göre köylerin yönetimi muhtarlar ve ihtiyar heyetleri tarafından yerine
getirilecektir. Türkiye'de kırsal alan; bilimsel çalışmalarda, hukuki ve istatistiki verilerde farklı olarak ele
alınmaktadır. Genel olarak kentsel alanların dışında kalan, nüfus yoğunluğu düşük ve temel geçim
kaynağı tarım olan alanlar olarak ele alınabilecek olan kırsal alan; gıda üretiminin sağlandığı doğal
kaynaklardan ve doğal çevreden oluşan bir alandır. Köylerin ve kırsal alanın kentlerden doğal çevresi,
yapısal ve hukuksal özellikleri ile bütünüyle farklı olduğu ve aynı kapsam içinde değerlendirilemeyeceği
bir gerçektir.

6360 sayılı yasa gereğince köy tüzel kişiliği kaldırılan ve mahalle statüsüne dönüştürülen köylerin
yönetim hakları belediye yönetimlerine verilmiş olmaktadır. Yine, köyün özel mülkiyetinde bulunan
taşınmaz ve taşınır mallar bağlandıkları belediyeye devredilecektir. Aynı kural hazinenin özel
mülkiyetindeki veya devletin hüküm ve tasarrufu altındaki taşınmazlardan Maliye Bakanlığınca, köy
tüzel kişiliklerine tahsis edilmiş olan yerler için de geçerli olacaktır. Köylünün bu taşınır ve taşınmazları
yasa öncesinde olduğu gibi kullanmaya devam etmelerine ilişkin ve kullanım hakkında değişiklik
yaratacak herhangi bir plan ve imar uygulamasını engelleyici yasada bir kural bulunmamaktadır.

Köylünün yasanın uygulanma sürecinde karşı karşıya geleceği durumlar; emlak ve arazi vergisinin
yürürlüğe girmesi, içme suyu ve tarımsal sulama maliyeti ve belediye yönetiminin köy yaşamına getirdiği
kentsel maliyetler olacaktır. 1319 sayılı Emlak Vergisi Yasasının 18. maddesi gereğince, binde bir olan
arazi vergisi, binde üç olan arsa vergisi büyükşehirlerde yüzde yüz artırımlı uygulanmaktadır. Aynı
yasanın 8. maddesi, mesken olarak kullanılan binalarda binde bir, diğer binalarda binde iki oranında vergi
öngörmekte, büyükşehir sınırları içinde bu verginin yüzde yüz artırımlı olarak uygulanacağını kurala
bağlamaktadır. 6360 sayılı yasa gereğince tüzel kişiliği kaldırılan köylerde, 29.7.1970 tarihli ve 1319
sayılı Emlak Vergisi Yasasına göre alınması gereken emlak vergisi ile 26.5.1981 tarihli ve 2464 sayılı
Belediye Gelirleri Yasası uyarınca alınması gereken vergi, harç ve katılım payları 31.12.2017 tarihinden
itibaren alınmaya başlayacaktır. Bu yerlerde içme ve kullanma suları için alınacak ücret beş yıl süreyle en
düşük tarifenin % 25’ini geçmeyecek şekilde belirlenecek, bu tarihten sonra normal tarifeye dönüşecektir.
Özellikle köyler açısından kimlik ve aidiyet duygusunun kaybı, taşınır ve taşınmaz mallarının köy elinden
alınması, içme ve kullanma suları için ödenecek ücretler nedeniyle tarımsal etkinliğin güçleşmesi, genel

3
olarak artan vergiler ve harçlar kırsal alanlarda yaşamı kolaylaştırmayacak, güçleştirebilecektir[Keleş,
2014]. Köyün yaşam masraflarının kentlere oranla daha düşük olması artısı yitirildiğinde tarımsal yapının
olumsuz dönüşümü ve küçük köylü işletmelerin bu yapıdan tasfiyesi daha da hızlanacaktır.

6360 sayılı yasanın 16.maddesi orman köyleri ve orman köylüsüne tanınan hak, sorumluluk ve
imtiyazların orman köyünden mahalleye dönüşen yerler için devam edeceğini ve 25.2.1998 tarihli ve
4342 sayılı Mera Yasası kuralları çerçevesinde bir belediyeye katılarak mahalleye dönüşen köy, köy
bağlısı ve belediyelerce kullanılan mera, yaylak, kışlak gibi yerlerden bu mahalle sakinlerinin ve varsa
diğer hak sahiplerinin yararlanmaya devam edeceğini kurala bağlamaktadır. Mer'a yaylak ve kışlaklar
Mer'a Yasası kuralları gereğince belirlenmiş alanların kullanımını belirli toplulukların kullanımına
bırakan bir yasa olduğuna göre 6360 sayılı yasanın söz ettiği " diğer hak sahipleri" nin içeriği tam olarak
anlaşılamamaktadır. Burada temel sorun büyükşehir belediyelerinin hazırladığı plan ve yatırımlar
uyarınca amaç dışı kullanım kararını alma sürecinin kolaylaşacağı ve orman ve mer'a alanlarının
korunmasının giderek zorlaşacağıdır. Bu alanların kullanım amaçları ve hukuksal yapılarının yasanın
uygulanma sürecinde ne yönde etkileneceği Türkiye'nin doğal kaynakları, tarım sektörü ve kırsal nüfus
açısından önem taşımaktadır. Çünkü, köy tüzel kişiliklerine tahsis edilen bu alanların, mahalleye dönüşen
köylerde kullanımı ve korunmasının yasal bir dayanağı kalmamış bulunmaktadır. Bu öngörüyü Anayasa
Mahkemesinin köy tüzel kişiliğine tahsis edilen veya öteden beri bu amaçla kullanılan mer'alarla belediye
sınırları içerisinde yer alan mer'aların aynı hukuksal koşullarda bulunmadığını onaylayan kararı da
desteklemektedir[RG, 2004 b].

Büyükşehir belediyeleri ve ilçe merkezlerine uzakta bulunan köylerin kamusal altyapı hizmetlerine
ulaşımlarının uzaklıkları oranında azalacağına ve güçlükler yaşanacağına da değinmek gereklidir. İllerin
mülki genişlikleri hesaplandığında İstanbul ve Kocaeli dışında diğer yirmi sekiz ilin 392 273 km² lik bir
alanı kapsadığı görülmektedir[HGK, 2014]. Belediye hizmetlerinin götürülmesi alansal olarak büyük
illerde merkezden uzaklaştıkça azalan bir etkinlikte yapılabilecektir. Özellikle Türkiye'deki merkez
nüfusu fazla olan kentlerin alt yapı ve hizmetlere ilişkin koşulları, bu varsayımın geçerli olduğunu
kanıtlamaktadır. İmar planlarının uygulama ve denetim araçlarının kullanılması açısından uzaklığın
olumsuz bir etmen olduğu unutulmamalıdır[Keleş, 2012]. Kırsal alanın kentsel alana oranla az nüfusunun
olması, oy beklentisi yerel yönetimleri hizmetlerinde kente yönelterek kırsal alanın daha da fazla ihmal
edilmesine yol açacaktır[Tuncer, 2012]. Kırsal alanın yalnız köy yerleşim birimlerinden oluşmadığı ve
6360 sayılı yasanın il özel idareleri ve köylere hizmet götürme birliklerini de yürürlükten kaldırdığı
dikkate alındığında kent belediyeciliği bu alanda etkin ve verimli olamayacaktır.

3. Tarım Topraklarının Korunması

Toprak kullanım politikasının olmayışı; kırsal ve kentsel alanda önemli ekonomik, sosyal ve çevresel
sorunların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Tarım topraklarının tarımsal üretimin gerçekleşebilmesi
için önemli bir işletme sermayesi fonksiyonuna sahip olması nedeniyle, üretilemeyen veya
yenilenemeyen bir doğal kaynak olduğu gerçeği göz ardı edilmektedir. Tarım topraklarının özellikle
kentsel ve endüstriyel amaçlı kullanımına yasal korumanın yetersiz kalması, kamusal ve ekonomik
talepler bu süreci hızlandırmaktadır. Tarım toprakları, amaç dışı kullanıma yönelik diğer sektörel talepler,
kırsal alandaki yüksek nüfus artışının baskısı, tarımsal üretim nedeniyle toprakların yanlış kullanımı,
koruyucu yasal ve kurumsal yapı gibi nedenlerle korunamamaktadır[Gün vd, 2012].

5216 sayılı yasa, büyükşehir belediyelerine sürdürülebilir kalkınma ilkesine uygun olarak çevrenin,
tarım alanlarının ve su havzalarının korunmasını sağlamak; 6360 sayılı yasa ise büyükşehir ve ilçe
belediyeleri tarım ve hayvancılığı desteklemek amacıyla her türlü faaliyet ve hizmette bulunabilme
görevlerini vermektedir. Tarım, büyükşehir belediye yasasına kadar doğal olarak belediyelerin yetki ve
görev tanımında bulunmayan bir kesimdir. Bu yasalar ile büyükşehir belediyeleri bir yandan köyleri ve
kırsal alanı ortadan kaldırmakta diğer yandan tarım topraklarının koruyuculuğunu ve tarımın
desteklenmesini üstlenmektedirler. Tarım topraklarının korunmasına yönelik kamusal ve yasal yetki
çokluğu büyükşehir belediyeleri ile daha da karmaşık bir yapıya gitmektedir. Öyle ki, tarım topraklarının
korunması birbirine komşu iki ilde farklı yasalar ve kurumların görev tanımlarında yer almaktadır.

Tarım kesimine yönelik genel politikaları belirleyen Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının
görevleri arasında toprak ve su kaynaklarının korunması, verimli kullanılmasının sağlanması yer
almaktadır[RG, 2011]. Bakanlık tarım topraklarının kullanım ve korunmasına ilişkin kuralları içeren 5403

4
sayılı Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Yasasının yürütülmesinden sorumlu kuruluştur. Bakanlık
illerde bu yetkisini valiliklerle paylaşmıştır[RG, 2005 a]. Aslında tarımsal üretim ve bu üretimi
gerçekleştiren tarım topraklarına ilişkin politikaların tek bir merkezden oluşturulması ve yürütülmesi
gerekliliğinden hareketle farklı kurum ve kuruluşların yetkilendirilmesi hatalı bir karardır.

5403 sayılı yasa Türkiye'de tarım topraklarının korunmasına ilişkin yasal ilk düzenlemedir. Yasa,
tarım topraklarının korunması ve geliştirilmesini çevre öncelikli sürdürülebilir kalkınma amacı içinde ele
almaktadır. Ancak yasanın bu amacının tarım topraklarının korunmasına ilişkin kurallarında terk edildiği
ve çok geniş bir amaç dışı kullanım izinlerinin olduğu görülmektedir. Yasa gereğince mutlak, özel ürün,
dikili ve sulu tarım alanları tarımsal üretim amacı dışında başka amaçlarla kullanılamamaktadır. Gıda
Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bu konudaki yetkisinin Bakanlık tarafından valiliklere
devredebileceği de yasada yer almaktadır. Marjinal tarım alanları ise toprak koruma projelerine uyulması
koşulu ile valilikler tarafından tarım dışı kullanımlara ayrılabilecektir. Yine tarımsal amaçlı yapılar için,
projesine uyulması ön koşulu ile gereksinim duyulan miktarda her sınıf ve özellikteki tarım toprağı valilik
izni ile kullanılabilecektir. Valiliklerin kurumsal yapısı ile tarım topraklarının kullanımının
ilişkilendirilmesinin ne derece doğru olduğu tartışmalı bir konudur.

Mutlak, özel ürün, dikili ve sulu tarım alanlarında amaç dışı kullanım gerekçeleri yasada
düzenlemiştir. Bu gerekçeler; savunmaya yönelik stratejik gereksinimler, doğal afet sonrası ortaya çıkan
geçici yerleşim yeri gereksinimi, petrol ve doğal gaz arama ve işletme faaliyetleri, ilgili bakanlık
tarafından kamu yararı kararı alınmış madencilik faaliyetleri, bakanlıklarca kamu yararı kararı alınmış
plân ve yatırımlar, kamu yararı gözetilerek yol altyapı ve üstyapısı faaliyetlerinde bulunacak yatırımlar,
yenilenebilir enerji kaynak alanlarının kullanımı ile ilgili yatırımları, jeotermal kaynaklı teknolojik sera
yatırımları için tarım topraklarının amaç dışı kullanılmasına olanak sağlamaktadır. Bakanlıklarca kamu
yararı kararı alınmış plân ve yatırımlar diğer amaç dışı kullanım taleplerini de kapsayan geniş bir içeriğe
sahiptir. Kamu yararı kavramının uygulamada kamu kurumlarının faaliyetlerini yürütmesini kolaylaştırıcı
yönde ele alınması tarım topraklarının siyasi kararlar ile amacı dışında kullanıma ayrılma tehlikesini
yaratmaktadır [Gün,2006]. Bu kavram ile koruma anlayışından hareket edilmediği sürece diğer
sektörlerden gelecek olan tarım dışı kullanım taleplerine göre izin verilmesinin önüne geçemeyecektir.
Türkiye’de tarım toprakları 5403 sayılı yasanın yürürlükte olduğu 2005-2013 yılları arasında, 26,6
milyon hektardan 23,6 milyon hektara gerilemiştir [TÜİK, 2013 b]. TRGM' nün verilerine göre 3 milyon
hektar tarım toprağı azalışının 549 288 hektarının yasa gereğince tarım dışına çıkarılmış olduğu bir
gerçek olup yasanın “toprağın doğal veya yapay yollarla kaybını ve niteliklerini yitirmesini engelleyerek
korunması” amacının gerçekleşmediğini ya da uygulamada etkin olmadığını da göstermektedir.

5403 sayılı yasanın tarım topraklarının korunmasına ilişkin kurallarını düzenleyen 2009 tarihli tüzüğü
kentsel yerleşimler için arsa ve konut gereksiniminde tarım toprakları için koruyucu olmayan bir kuralı
benimsemektedir. Tüzük gereğince her ölçekteki imar ve çevre düzeni planlarının yapılması ve
değiştirilmesinde tarım alanlarının amaç dışı kullanım için ayrılmasına illerde oluşturulan Toprak Koruma
Kurulunun uygun görüşü alınarak Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığı veya valiliklerce izin
verilebileceği kararlaştırılmıştır[RG, 2009]. Ayrıca 2005 tarihli 5393 sayılı Belediye Yasası arsa
üretiminde tarım topraklarını kapsam dışı bırakırken [RG, 2005 b] 5403 sayılı yasanın bu şekildeki geniş
bir izin anlayışını açıklayabilmek oldukça güçtür.

6360 sayılı yasa ile 30 ilde kırsal alan kapsamı dışına çıkarılan ve kentsel alan olarak tanımlanan
alanlarda 5403 sayılı yasanın koruyucu olmayan kuralları ile özellikle verimli tarım topraklarının arsaya
dönüşme süreci aşağıda belirtilen bölgeler için daha da hızlanacağı bir gerçektir.

1. Sulu ve mutlak tarım alanları iklimin ve coğrafi koşulların uygun, alt yapının daha tamamlanmış
olduğu alanlar olup arsa üretimi, konut ve kentin diğer yatırımları açısından düşük maliyetler nedeniyle
tercih edilecektir.
2. Kıyılara yakın tarım alanları turizm sektörünün baskısına ek olarak belediyelerin ikincil konut
arsalarına dönüşecektir.

Bu alanların kaybı ile tarımsal yapıda ve tarımsal üretimde farklı senaryolar gelişebilecektir. Bu
alanlarda yapılan tarımsal üretimin azalmasının sürdürülebilir gıda üretimi ve gıda güvencesine etkisi,
üretimin daha az verimli alanlara kayması nedeniyle tarımsal gelirin azalması, köylerde yaşam ve tarımsal
üretim maliyetinin artması, arsalara dönüşen tarım topraklarından geçimini sağlayan nüfusun istihdamı ve

5
kentlere göç, köylünün ve köy yaşam biçiminin kaybolması, kırsal alanda var olan yoksulluk oranın daha
da artması bunlar arasında sayılabilir.

Tarım topraklarının korunmasının farklı amaç ve yöntemle çalışan, temel yapısı nedeniyle tarımla
ilgisi olmayacağı net bir şekilde bilinen belediyelerin yetki alanına girmesi, bu toprakların amaç dışı
kullanımını kolaylaştıracaktır. Tarım ve köylü ile ilgili politikaların bu alanın uzmanları ve bilgi sahibi
olan kurumsal yapılanma ile yürütülmesi ve yerel yönetimlerin kendi faaliyet alanında kalması
gerekmektedir. Bu yasa nedeniyle kurumlar arasında tarım alanında ortaya çıkabilecek yetki karmaşasının
önüne geçilebilmesi için görev tanımlarının netleştirilmesi sağlanmalıdır. Tarım topraklarının yönetimi
bilgiyi ve politikayı üreten, denetleyen tek bir kurumsal yapıda toplanmalıdır. Tarım toprakları politikası
sürdürülebilir ve korumacı bir yaklaşımla ödün verilmeden ele alınmalıdır. Kamu yararı kavramında
birincil öncelik, tarım topraklarının bugünkü ve gelecekteki verimliliğinin sağlanabilmesi için koruma
kullanma dengesini kuran sürdürülebilir bir toprak kullanımını gerçekleştirmek olmalıdır. Bu alanlar
doğal kaynak ve gıda üretimi amaçlı kullanım özelliğinin dışında başka bir amaçla kullanılmamalıdır.

Tarım toprakları üzerinde yeni rant olanaklarının yaratılmasını engelleyici kurallardan uzak bir
düzenleme getiren bu yasa ile köylüler ve tarımdan geçinenlerin yaşam ve çalışma maliyetleri yükselecek
ve nüfusun bu alandan kopuşları kaçınılmaz olacaktır. Verimli tarım alanları tarım dışı amaçlarla
kullanılırken, diğer yandan çarpık kentleşme, toprak ve su kaynaklarının yok olması gibi sorunların önüne
geçilebilmesi için, topraktan faydalanan sektörlerin alan kullanımını düzenleyen bir toprak kullanım
planlamasına gereksinim bulunmaktadır.

4. Son Söz

Büyükşehir belediyelerinin kırsal alanda yetkilendirilmesi; Cumhuriyet'in ilk yıllarında köy ve


köylüye tanınan yasal önemi siyasal ve ekonomik rant talepler doğrultusunda yok eden, tarım
topraklarının korunmasını ortadan kaldıran talihsiz bir gelişmedir. Köylerin kente katılması onların
varlığını istatistiklerde yok ederken, yerel yönetimlerce yönetilemeyen bir uygulama, köy ve köylü
varlığının yok edilme olasılıklarını artıracaktır. Bu nedenle süreç olumsuz sonuçlara yol açmadan köy
tüzel kişiliğinin yeniden köylere geri kazandırılması ivedilikle önerilmektedir.

Türkiye'nin, tarım toprakları konusunu doğal kaynak, gıda üretimi ve koruma bakış açısından ele
alacak ulusal politikalara gereksinimi vardır. Bu amaçla ülke tarım topraklarının kullanım planlaması ve
politikasını belirleyecek tek bir kurumsal yapılanma ile yönetilmesi gerekmektedir.

Kaynaklar
Gözler, K. 2013. 6360 sayılı kanun hakkında eleştiriler: yirmi dokuz ilde il özel idareleri ve köylerin
kaldırılması ve ilce belediyelerinin büyükşehir ilce belediyesi haline dönüştürülmesi anayasamıza uygun
mudur?. Legal Hukuk Dergisi, 122:37-82.
Gün, S.2006.Tarımda toprak mülkiyet yapısı ve işletmelerin iyileştirilmesi. Türktarım Dergisi,171:34-
37.
Gün, S., Dellal, İ., Ünüvar, İ.F.2012.Türkiye'de toprak politikası ve kırsal yoksulluk.10. Ulusal Tarım
Ekonomisi Kongresi, 5-7 Eylül 2012, Konya.
HGK, 2014. İl ve İlçe Yüzölçümleri. Available from URL:
http://www.hgk.msb.gov.tr/urunler/diger/il_ilce_alanlari.pdf. [Ulaşım:25 Mayıs 2014].
Keleş, R. 2012. Anakentlerin dünü bugünü ve yarını. Kentsel ve Bölgesel Araştırmalar 3.
Sempozyumu,6-7 Aralık 2012, Ankara.
Keleş, R.2014. Anakent yönetimlerini yeniden düzenleyen yasa ne getirdi, ne götürdü? Available
from URL: http://www.cekulvakfi.org.tr/makale/anakent-yonetimlerini-yeniden-duzenleyen-yasa-ne-
getirdi-ne-goturdu. [Ulaşım:29 Mayıs 2014].
Özçağlar, A.1996.Türkiye’nin idari coğrafyası bakımından köy bucak ilçe il ve belde kavramları
üzerine düşünceler, D.T.C.F. Coğrafya Araştırmaları Dergisi,12, 7-24.
RG, 1926. Köy Kanunu. Resmi Gazete Tarih : 7.4.1924. Sayı : 68.
RG, 1982. Türkiye Cumhuriyeti Anayasası. Resmi Gazete Tarih : 9.11.1982.Sayı:17863.
RG, 2004 a. Büyükşehir Belediyesi Kanunu. Resmi Gazete Tarih : 23.7.2004. Sayı: 25531.
RG, 2004 b. Anayasa Mahkemesinin 2004/26 Sayılı Kararı. Resmi Gazete Tarih : 17.4.2004. Sayı:
25495.

6
RG,2005 a. Toprak Koruma Ve Arazi Kullanımı Kanunu. Resmi Gazete Tarih : 19.7.2005. Sayı :
25880.
RG,2005 b. Belediye Kanunu. Resmi Gazete Tarih : 13.7.2005. Sayı : 25874.
RG,2009. Toprak Tarım Arazilerinin Korunması Kullanılması ve Arazi Toplulaştırmasına İlişkin
Tüzük. Resmi Gazete Tarih : 24.7.2009. Sayı : 27298.
RG, 2011. Gıda Tarım Ve Hayvancılık Bakanlığının Teşkilat Ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname. Resmi Gazete Tarih : 8.6.2011. Sayı : 27958 Mük.
RG,2012. On Dört İlde Büyükşehir Belediyesi ve Yirmi Yedi İlçe Kurulması ile Bazı Kanun Ve
Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun. Resmi Gazete Tarih : 6.12.2012.
Sayı : 28489.
Tuncer, T.2012. Basın Açıklaması -Sayın Cumhurbaşkanı ve Türk Halkına Açık Çağrı. Available
from URL: http://www.zmo.org.tr/genel/bizden_detay.php?kod=19183. [Ulaşım:11 Mayıs 2014].
TÜİK, 2013a. Yıllara ve Cinsiyete Göre İl / İlçe Merkezleri ve Belde / Köy Nüfusu 1927-2013.
Available from URL: http://www.tuik.gov.tr/PreIstatistikTablo.do?istab_id=1587. [Ulaşım:19 Mayıs
2014].
TÜİK, 2013b. Bitkisel Üretim İstatistikleri. Available from URL: 
http://www.tuik.gov.tr/PreTablo.do?alt_id=1001. [Ulaşım:12 Mayıs 2014].
TÜİK, 2014 a. Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sistemi Sonuçları Available from
URL: http://tuikapp.tuik.gov.tr/adnksdagitapp/adnks.zul. [Ulaşım:27 Mayıs 2014].
TÜİK, 2014 b.Bölgesel İstatistikler.Available from URL:
http://tuikapp.tuik.gov.tr/Bolgesel/sorguSayfa.do. [Ulaşım:22 Mayıs 2014].

You might also like