Professional Documents
Culture Documents
tkl201 Final
tkl201 Final
2019210018
İdeal toplum düzeninin hayalini kuran ütopyalarda kadınların rolüne ve ailenin nasıl
olması gerektiğine değinilmesi hemen her zaman kaçınılmazdır. Kadının toplum yapısındaki
yerinin aile ile iç içe olduğu ve kadının aileden tamamen ayrı bir bireyselliğinin
düşünülemeyeceği fikri tüm toplumların belleğine kazınmış tarihi bir olgudur. Ancak özellikle
17. yüzyıldan itibaren sesini bulmaya başlayan feminizm hareketi ile kadının aile kurumundan
ayrı bir birey olarak görülmesi gerektiği düşüncesi yavaş yavaş tüm dünyada destekçilerini
bulmuştur. Bu bağlamda ideal kadın figürü ve aile yapısını ele alan kimi ütopyalarda kadının
normları yıkan hayaller kurulmuştur. Bunun yanında ideal kadını aile kurumunun ayrılmaz bir
parçası olarak resmeden geleneksel yaklaşımlı ütopyalar da mevcuttur. Türk edebiyatının ilk
dünyası kadın hakları, kadın-erkek ilişkileri, kadının meslek hayatındaki yeri, evlilik, aile,
yakındır. Benzer olarak Türk edebiyatının bilhassa ilk rüyalarında ve ütopik eserlerinde genel
kaleme alınmış Türk ütopyalarında ise bunun tam tersine, alışılmışın dışında fikirler
barındıran içeriklerle karşılaşma ihtimali artar. Tüm bu eserlerin hayal ettiği ideal kadın figürü
ve aile yapısı açısından incelenmesi bu konuda Rüyada Terakki ile aralarındaki benzerlik ve
Mustafa Nazım Erzurumi’nin Rüyada Terakki’si ile Halide Edip Adıvar’ın Yeni
Turan’ı ve Celal Nuri İleri’nin Tarih-i İstikbal’i kadın hakları, kadın-erkek ilişkileri ve
Özde Akın
2019210018
kadının meslek hayatındaki yeri hakkındaki tutumları açısından bazı benzer ve farklı yanlara
sahiptir. Rüyada Terakki’de günde iki buçuk saat boyunca iş yerleri kadınlara bırakılır. 1 Bu
süre zarfında “İstanbul adeta bir kadın dünyası halini alır.” Hemen her meslek alanı kadınlara
ait oluverir.2 Bu saatlerde erkekler istirahate çekilir ve kadınların oldukları yerde bulunmaları
yasaktır. Kadınlarla erkekler kanunen eşittir ancak bir arada dolaşmaları toplum ahlakına
uygun düşmeyeceğinden iş saatleri ayrılmıştır. Kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip olduğu
için onların da tıpkı erkekler gibi kendilerine özel cemiyetleri, kuralları, adetleri ve düzenleri
vardır. Kadınlardan hiçbir türlü hak sakınılmamıştır. Kadınlara her türlü hakkın ve
alimler, mucitler çıkmıştır.3 Rüyada Terakki’den yalnızca bir yıl önce yayımlanan Yeni
Turan’da da benzer biçimde kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olma vurgusu vardır.
Kadınların erkekler kadar eğitimli olması ve aynı meslekleri yapabilmesi Yeni Turan’ın
ütopyasında da söz konusudur. Yine her iki eserde de kadınlar kimseye ihtiyaç duymadan her
işlerini kendileri görebiliyordur.4 Öte yandan Yeni Turan’da ülkeyi kalkındırmak adına
erkeklerle kadınlar birlikte etkinliklere katılır, aynı ortamlarda bulunurlar. Ayrıca kadınlar
gelmiş bir şekilde karşımıza çıkar. Yeni Turan’da kadınlığı ile öne çıkmayan ve cinsiyetinden
dolayı erkeklerden ayrı tutulmayan bir kadın figürü vardır.5 Bu, Rüyada Terakki’nin ideal
dünyasında aynı aileden olmayan kadın ve erkeklerin birbirleriyle hiç aynı ortamda
bulunmadan tamamen ayrı hayatlar sürmeleriyle tezat oluşturur. Halide Edip, Yeni Turan’ın
1
Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumi. Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet. İstanbul: Can
Yayınları, 2021.
2
Erzurumi, Rüyada Terakki, 45.
3
Erzurumi, Rüyada Terakki, 44.
4
Adıvar, Halide Edib. Yeni Turan. İstanbul: Atlas Kitabevi, 1973.
5
Hülya Argunşah, “Halide Edip’te Değişen Kadının Romandaki İzdüşümleri: Seviyye Talip’ten Ateşten
Gömlek’e,” Türklük Bilimi Araştırmaları, sayı 37 (2015): 27-52, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-
file/157210
Özde Akın
2019210018
ütopyasında kadınların erkekler kadar beceri gösterebilmesi için erkeklerden ayrı eğitim
birlikte çalışıp yaşamanın kadınları ve dolayısıyla da önemli bir parçası oldukları toplumu
yüceltmeye fayda sağlayacağını düşlemiştir.6 Diğer bir yandan hicri 1332’de yayımlanan
Tarih-i İstikbal kitabının “Kadının İstikbali” bölümü yazar Celal Nuri’nin kadınların erkekler
gibi uzun süre ev dışında çalışmaya başlaması ile evliliğin ortadan kalkacağı ve ailenin yok
olacağı endişesini ortaya koyar.7 Kadınların hemen her meslekte iş sahibi olabildiği Rüyada
Terakki’de ise böyle bir endişeye açıkça rastlanmaz ve romanın bu açıdan Tarih-i İstikbal’den
ayrıştığı söylenebilir. Bununla birlikte Mustafa Nazım’ın ütopyasında kadınlara çalışmak için
günde yalnızca iki buçuk saat vermesi belki de daha baştan Celal Nuri’nin rüyasındaki
Rüyada Terakki ile diğer Türk ütopyalarını karşılaştırmak amacıyla göz atmaya değer
başka bir nokta bu eserlerde evlilik ve aile kurumunun ele alınışıdır. Rüyada Terakki’nin
ütopik İstanbul’unda bir erkek evleneceği zaman işinde nasıl bir itibara sahip olduğunu, ne
kadar para kazandığını, ahlakını ve doğasını belli eden iyi ya da kötü her türlü emelini ve
evlenmek istediği kadının nasıl biri olmasını istediğini yazar ve bu yazıyı yakınlarına verir.
bulduklarını kabul ederler. Yakınları da bu olası birlikteliği tartışır, gözden geçirir. Evlilik
ancak tüm bunlardan sonra gerçekleşir. 8 Yani Rüyada Terakki’nin ideal düzeninde görücü
usulü evlilik vardır ve anlaşılacağı üzere evlenip aile kurmak dikkatle adım atılması gereken
önemli bir mevzudur. Bundan farklı olarak Kılıçzade İsmail Hakkının hicri 1329 tarihli “Pek
Uyanık Bir Uyku” rüyasında her erkeğin tanıyıp sevdiği kadınla evlenmesi ve görücü usulü
6
Argunşah, “Halide Edip’te Değişen Kadının Romandaki İzdüşümleri.”
7
Firdevs Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda
Aile,” Muhafazakâr Düşünce Dergisi 8, sayı 31 (2012): 155-176, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-
file/1000693
8
Erzurumi, Rüyada Terakki, 68-69.
Özde Akın
2019210018
evliliği sonlandırmak esastır. Rüyada Terakki’nin ayrıca bir bölümünde romanın başkarakteri
9
sorar. Dedesi de buna cevaben bu denli muhteşem bir düzen kurmuş olan “insanların”, “kendi
bütün binaların arka taraflarında tıpkı erkeklerin sahip olduğu gibi kadınlara özel mekanlar
birbirine kenetli olması Celal Nuri’nin Tarih-i İstikbal rüyası ile benzerlik gösterir. Zira Celal
Nuri’ye göre “kadının ıslahı ailenin ıslahıdır”. 11 Rüyada Terakki, Hüseyin Cahit Yalçın’ın bir
aileler köyünün bile bulunduğu “Hayat-ı Muhayyel” ütopyası ile de aile kurumuna verilen
ehemmiyet açısından benzerlik taşır.12 Ailenin önemli olduğu bir başka ütopya İsmail
kurumu toplumun temel taşı sayılır ve hukuki düzenlemelerin en belirginleri aile hakkında
Evlilik Hayatı eserlerinde aile kurumuna pek sıcak yaklaşılmaz. Yazar kutsal bir din gibi
görülen aile kurumunu ütopyalarında yıkmak ister.14 İlhan Mimaroğlu’nun Yokistan Tasarı
ütopyasında da aile kurumuna karşı alışılmışın dışında bir tutum vardır. Yokistan Tasarı’da
toplumun temel birimi bireydir ve evlilik, çekirdek aile, geniş aile gibi kavramlara yer
yoktur.15
9
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
10
Erzurumi, Rüyada Terakki, 67-68.
11
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
12
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
13
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
14
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
15
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
Özde Akın
2019210018
Terakki’nin İstanbul’u birkaç “Tevlit ve Terbiyehane”ye ev sahipliği eder. Kadınlara ait olan
yasaktır. Hamile kadınlar doğuma az bir vakit kala buralara gelir ve çocuklarını refah içinde
doğururlar. Doğumdan sonra isterlerse çocuklarını buraya bırakıp gider, isterlerse de bir süre
yanlarında kalırlar. Nazım’ın dedesi Molla Davut bu müesseselerin insanlık için saymakla
görebilir ama babası için durum böyle değildir. Baba çocuğunu görmeye ancak anne ya da
yakın kadın akrabalarından biri ile gelebilir. Kadın çocuğu özel bir odaya götürür ve baba ile
burada görüştürür.16 Yokistan Tasarı’da ailenin önemsiz oluşuna rağmen tıpkı Rüyada Terakki
gibi annenin çocuğun hayatında babadan daha çok yeri olması dikkat çeker. Çocuk
doğduğunda babanın adı çocuğun nüfusuna ancak annenin adının yanında ve onun arzusuyla
geçirilebilir. Bu ütopyada izinsiz doğumun cezasının kadının çocuğuyla beraber sınır dışı
edilmesi olması bile çocuğun hayatında anneye, babaya kıyasla ne kadar büyük bir yer
başlaması ile ailenin kurumunun yok olacağı endişesi bu rüyada benzer şekilde annenin
babadan daha etkin ebeveyn olduğunu yansıtır. Alev Alatlı’nın Kabus’unda ise aynı zamanda
Rüyada Terakki’de de olan ve kadınlar tarafından yetiştirilen, babayla çok az görüşen çocuk
hayattaki rolüne dair benzerlik ve farklılıkların neye göre şekillendiği aslında yaratılan bu
hayali dünyalarda cinsiyete bağlı görülen davranış ve özelliklerle doğrudan alakalıdır. Rüyada
Nazım’ın ceddi, “Ancak kadınlarla erkekler arasında her hususta hakk-ı müsavata riayet
16
Erzurumi, Rüyada Terakki, 85-88.
17
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
18
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
Özde Akın
2019210018
edilememek ve kadın olmaları itibarıyla kendileri erkekler kadar hukuka malik olamamak
hakkını yine kendi meclisleri tasdik etmiştir.” der. Yine kadınlar neredeyse her mesleği
yapabilmesine rağmen “birkaç meslek vardır ki onlara kadınlar dahil olmadığından mesdut
ayrılmışlardır”.20 Molla Davut karakteri romanın başka bir kısmında kendi zamanında vuku
bulan savaşların hiçbirinde “kadınlar gibi evde oturmadığından” bahseder.21 Benzer olarak
“Hayat-ı Muhayyel”de kadın sadece anne, sevgili, eş olması ve örgü örüp dikiş dikmesi ile
geleneksel cinsiyet rollerini yansıtır.22 Kabus romanında ise kadın olmak adeta bir zayıflık,
noksanlıktır. Bu düşünce topluma nüfuz etmiş haldedir. Romanda Osman Kuran karakteri
kadını ikinci sınıf insan olarak görür. Başkarakter İmre Kadızade ise kadınlığı utanç
Kadınsılık Kabus’taki birçok kadın için uzak durulması gereken bir eğilimdir. Erkeğin kadınsı
Rüyada Terakki’de Tahir karakterinin Nazım hakkındaki “kadınlar gibi zayıf kalpli, aciz bir
mahluk” tanımından anlaşılan algı ile benzerlik gösterir.24 Bunlardan farklı olarak Yeni
Turan’da kadınlar için erkeklerle eşit hakların ve hayat şartlarının yerini bulması söz
konusudur. Ancak burada bile kadınların erkeklerle aynı işleri yapabilmesi için kendilerine
erkeklerden geride ya da geleneksel cinsiyet rollerine bağlı tutmak istemeyen Yeni Turan dahi
kadın oluşun kadınları aşağı çektiği bir dünyadır. Sonuç olarak Rüyada Terakki dahil hayali
19
Erzurumi, Rüyada Terakki, 44.
20
Erzurumi, Rüyada Terakki, 67.
21
Erzurumi, Rüyada Terakki, 161.
22
Firdevs Canbaz Yumuşak, “Ütopya, Karşı-Ütopya ve Türk Edebiyatında Ütopya Geleneği,” Bilig Dergisi, sayı 61
(Bahar 2012): 47-70, http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/2486-published.pdf
23
Nilüfer Aka Erdem, “Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Alev Alatlı Romanlarında Özne-İktidar İlişkisi,”
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi 6, sayı 2 (2017): 936-963,
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/323399
24
Erzurumi, Rüyada Terakki, 105.
25
Argunşah, “Halide Edip’te Değişen Kadının Romandaki İzdüşümleri.”
Özde Akın
2019210018
dünyalarında kadın ve aile konularına yer veren eserler ortak ve ayrı yanlarıyla Türk
Kaynakça:
Özde Akın
2019210018
1) Adıvar, Halide Edib. Yeni Turan. İstanbul: Atlas Kitabevi, 1973.
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/157210
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1000693
http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/2486-published.pdf
Talip’ten
7) Nilüfer Aka Erdem, “Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Alev Alatlı Romanlarında Özne-
İktidar İlişkisi,” Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi 6, sayı 2 (2017): 936-
963, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/323399