You are on page 1of 8

Özde Akın

2019210018

İdeal Kadın Figürü ve Aile Kurumunun Rüyada Terakki Ütopyasına Tezahürünün


Karşılaştırmalı Bir İncelemesi

İdeal toplum düzeninin hayalini kuran ütopyalarda kadınların rolüne ve ailenin nasıl

olması gerektiğine değinilmesi hemen her zaman kaçınılmazdır. Kadının toplum yapısındaki

yerinin aile ile iç içe olduğu ve kadının aileden tamamen ayrı bir bireyselliğinin

düşünülemeyeceği fikri tüm toplumların belleğine kazınmış tarihi bir olgudur. Ancak özellikle

17. yüzyıldan itibaren sesini bulmaya başlayan feminizm hareketi ile kadının aile kurumundan

ayrı bir birey olarak görülmesi gerektiği düşüncesi yavaş yavaş tüm dünyada destekçilerini

bulmuştur. Bu bağlamda ideal kadın figürü ve aile yapısını ele alan kimi ütopyalarda kadının

bireyselliğini vurgulayan ve aile kurumunun ne derecede gerekli olduğuna ilişkin yerleşik

normları yıkan hayaller kurulmuştur. Bunun yanında ideal kadını aile kurumunun ayrılmaz bir

parçası olarak resmeden geleneksel yaklaşımlı ütopyalar da mevcuttur. Türk edebiyatının ilk

ütopik romanlarından 1913’te yayımlanan Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet’in

dünyası kadın hakları, kadın-erkek ilişkileri, kadının meslek hayatındaki yeri, evlilik, aile,

çocuk-ebeveyn ilişkisi hakkındaki görüşleri bakımından bu geleneksel kategoriye daha

yakındır. Benzer olarak Türk edebiyatının bilhassa ilk rüyalarında ve ütopik eserlerinde genel

olarak bu geleneksel tutumun sergilendiğine rastlarız. Günümüze daha yakın tarihlerde

kaleme alınmış Türk ütopyalarında ise bunun tam tersine, alışılmışın dışında fikirler

barındıran içeriklerle karşılaşma ihtimali artar. Tüm bu eserlerin hayal ettiği ideal kadın figürü

ve aile yapısı açısından incelenmesi bu konuda Rüyada Terakki ile aralarındaki benzerlik ve

farklılıkları gözler önüne serecektir.

Mustafa Nazım Erzurumi’nin Rüyada Terakki’si ile Halide Edip Adıvar’ın Yeni

Turan’ı ve Celal Nuri İleri’nin Tarih-i İstikbal’i kadın hakları, kadın-erkek ilişkileri ve
Özde Akın
2019210018
kadının meslek hayatındaki yeri hakkındaki tutumları açısından bazı benzer ve farklı yanlara

sahiptir. Rüyada Terakki’de günde iki buçuk saat boyunca iş yerleri kadınlara bırakılır. 1 Bu

süre zarfında “İstanbul adeta bir kadın dünyası halini alır.” Hemen her meslek alanı kadınlara

ait oluverir.2 Bu saatlerde erkekler istirahate çekilir ve kadınların oldukları yerde bulunmaları

yasaktır. Kadınlarla erkekler kanunen eşittir ancak bir arada dolaşmaları toplum ahlakına

uygun düşmeyeceğinden iş saatleri ayrılmıştır. Kadınlar erkeklerle eşit haklara sahip olduğu

için onların da tıpkı erkekler gibi kendilerine özel cemiyetleri, kuralları, adetleri ve düzenleri

vardır. Kadınlardan hiçbir türlü hak sakınılmamıştır. Kadınlara her türlü hakkın ve

“cinsiyetlerine uygun” ortamların tanındığı bu ideal toplum düzeninde içlerinden sayısız

alimler, mucitler çıkmıştır.3 Rüyada Terakki’den yalnızca bir yıl önce yayımlanan Yeni

Turan’da da benzer biçimde kadınlarla erkeklerin eşit haklara sahip olma vurgusu vardır.

Kadınların erkekler kadar eğitimli olması ve aynı meslekleri yapabilmesi Yeni Turan’ın

ütopyasında da söz konusudur. Yine her iki eserde de kadınlar kimseye ihtiyaç duymadan her

işlerini kendileri görebiliyordur.4 Öte yandan Yeni Turan’da ülkeyi kalkındırmak adına

erkeklerle kadınlar birlikte etkinliklere katılır, aynı ortamlarda bulunurlar. Ayrıca kadınlar

cinsiyetlerinden sıyrılmış ve amaçları uğruna erkeklerle yekvücut mücadele edecek hale

gelmiş bir şekilde karşımıza çıkar. Yeni Turan’da kadınlığı ile öne çıkmayan ve cinsiyetinden

dolayı erkeklerden ayrı tutulmayan bir kadın figürü vardır.5 Bu, Rüyada Terakki’nin ideal

dünyasında aynı aileden olmayan kadın ve erkeklerin birbirleriyle hiç aynı ortamda

bulunmadan tamamen ayrı hayatlar sürmeleriyle tezat oluşturur. Halide Edip, Yeni Turan’ın

1
Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumi. Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet. İstanbul: Can
Yayınları, 2021.

2
Erzurumi, Rüyada Terakki, 45.
3
Erzurumi, Rüyada Terakki, 44.
4
Adıvar, Halide Edib. Yeni Turan. İstanbul: Atlas Kitabevi, 1973.
5
Hülya Argunşah, “Halide Edip’te Değişen Kadının Romandaki İzdüşümleri: Seviyye Talip’ten Ateşten
Gömlek’e,” Türklük Bilimi Araştırmaları, sayı 37 (2015): 27-52, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-
file/157210
Özde Akın
2019210018
ütopyasında kadınların erkekler kadar beceri gösterebilmesi için erkeklerden ayrı eğitim

almalarına ya da ayrı çalışma yerlerinin olmasına gerek görmemiştir. Bilakis, erkeklerle

birlikte çalışıp yaşamanın kadınları ve dolayısıyla da önemli bir parçası oldukları toplumu

yüceltmeye fayda sağlayacağını düşlemiştir.6 Diğer bir yandan hicri 1332’de yayımlanan

Tarih-i İstikbal kitabının “Kadının İstikbali” bölümü yazar Celal Nuri’nin kadınların erkekler

gibi uzun süre ev dışında çalışmaya başlaması ile evliliğin ortadan kalkacağı ve ailenin yok

olacağı endişesini ortaya koyar.7 Kadınların hemen her meslekte iş sahibi olabildiği Rüyada

Terakki’de ise böyle bir endişeye açıkça rastlanmaz ve romanın bu açıdan Tarih-i İstikbal’den

ayrıştığı söylenebilir. Bununla birlikte Mustafa Nazım’ın ütopyasında kadınlara çalışmak için

günde yalnızca iki buçuk saat vermesi belki de daha baştan Celal Nuri’nin rüyasındaki

kaygısına yer olmayan bir dünya yaratmak istemesindendir.

Rüyada Terakki ile diğer Türk ütopyalarını karşılaştırmak amacıyla göz atmaya değer

başka bir nokta bu eserlerde evlilik ve aile kurumunun ele alınışıdır. Rüyada Terakki’nin

ütopik İstanbul’unda bir erkek evleneceği zaman işinde nasıl bir itibara sahip olduğunu, ne

kadar para kazandığını, ahlakını ve doğasını belli eden iyi ya da kötü her türlü emelini ve

evlenmek istediği kadının nasıl biri olmasını istediğini yazar ve bu yazıyı yakınlarına verir.

Onlar da yazıyı uygun buldukları kadınlara gönderirler. Kadınlar da bu izahatlerden münasip

bulduklarını kabul ederler. Yakınları da bu olası birlikteliği tartışır, gözden geçirir. Evlilik

ancak tüm bunlardan sonra gerçekleşir. 8 Yani Rüyada Terakki’nin ideal düzeninde görücü

usulü evlilik vardır ve anlaşılacağı üzere evlenip aile kurmak dikkatle adım atılması gereken

önemli bir mevzudur. Bundan farklı olarak Kılıçzade İsmail Hakkının hicri 1329 tarihli “Pek

Uyanık Bir Uyku” rüyasında her erkeğin tanıyıp sevdiği kadınla evlenmesi ve görücü usulü

6
Argunşah, “Halide Edip’te Değişen Kadının Romandaki İzdüşümleri.”
7
Firdevs Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda
Aile,” Muhafazakâr Düşünce Dergisi 8, sayı 31 (2012): 155-176, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-
file/1000693
8
Erzurumi, Rüyada Terakki, 68-69.
Özde Akın
2019210018
evliliği sonlandırmak esastır. Rüyada Terakki’nin ayrıca bir bölümünde romanın başkarakteri
9

Nazım İstanbul’un bu “muntazam” versiyonunda ceddinin ona gösterdiği hiçbir türlü

mekânda kadınları göremeyince onların bu yerlerden mahrum bırakıldığını sanıp nedenini

sorar. Dedesi de buna cevaben bu denli muhteşem bir düzen kurmuş olan “insanların”, “kendi

ailelerinden olan kadınların, hanımların” rahatını düşünmemelerinin imkânsız olduğunu,

bütün binaların arka taraflarında tıpkı erkeklerin sahip olduğu gibi kadınlara özel mekanlar

olduğunu açıklar.10 Rüyada Terakki’de kadın figürünün ve aile kavramının bu şekilde

birbirine kenetli olması Celal Nuri’nin Tarih-i İstikbal rüyası ile benzerlik gösterir. Zira Celal

Nuri’ye göre “kadının ıslahı ailenin ıslahıdır”. 11 Rüyada Terakki, Hüseyin Cahit Yalçın’ın bir

aileler köyünün bile bulunduğu “Hayat-ı Muhayyel” ütopyası ile de aile kurumuna verilen

ehemmiyet açısından benzerlik taşır.12 Ailenin önemli olduğu bir başka ütopya İsmail

Gaspıralı’nın Darürrahat Müslümanları’nda karşımıza çıkar. Darürrahat ütopik ülkesinde aile

kurumu toplumun temel taşı sayılır ve hukuki düzenlemelerin en belirginleri aile hakkında

yapılmış olanlardır.13 Diğer yandan Adam Şenel’in Ozmos ve Teleandregenos Ütopyasında

Evlilik Hayatı eserlerinde aile kurumuna pek sıcak yaklaşılmaz. Yazar kutsal bir din gibi

görülen aile kurumunu ütopyalarında yıkmak ister.14 İlhan Mimaroğlu’nun Yokistan Tasarı

ütopyasında da aile kurumuna karşı alışılmışın dışında bir tutum vardır. Yokistan Tasarı’da

toplumun temel birimi bireydir ve evlilik, çekirdek aile, geniş aile gibi kavramlara yer

yoktur.15

Son olarak, Rüyada Terakki’nin diğer Türk ütopyalarıyla mukayesesi açısından bu

eserlerin çocuk-ebeveyn ilişkilerine yaklaşımına göz atmak faydalı olacaktır. Rüyada

9
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
10
Erzurumi, Rüyada Terakki, 67-68.
11
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
12
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
13
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
14
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
15
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
Özde Akın
2019210018
Terakki’nin İstanbul’u birkaç “Tevlit ve Terbiyehane”ye ev sahipliği eder. Kadınlara ait olan

ve tüm çalışanları tamamen kadınlardan oluşan bu kurumlara erkeklerin girmesi kesinlikle

yasaktır. Hamile kadınlar doğuma az bir vakit kala buralara gelir ve çocuklarını refah içinde

doğururlar. Doğumdan sonra isterlerse çocuklarını buraya bırakıp gider, isterlerse de bir süre

yanlarında kalırlar. Nazım’ın dedesi Molla Davut bu müesseselerin insanlık için saymakla

bitmeyen yararları olduğundan bahseder. Bu kurumlarda annesi çocuğunu istediği zaman

görebilir ama babası için durum böyle değildir. Baba çocuğunu görmeye ancak anne ya da

yakın kadın akrabalarından biri ile gelebilir. Kadın çocuğu özel bir odaya götürür ve baba ile

burada görüştürür.16 Yokistan Tasarı’da ailenin önemsiz oluşuna rağmen tıpkı Rüyada Terakki

gibi annenin çocuğun hayatında babadan daha çok yeri olması dikkat çeker. Çocuk

doğduğunda babanın adı çocuğun nüfusuna ancak annenin adının yanında ve onun arzusuyla

geçirilebilir. Bu ütopyada izinsiz doğumun cezasının kadının çocuğuyla beraber sınır dışı

edilmesi olması bile çocuğun hayatında anneye, babaya kıyasla ne kadar büyük bir yer

verildiğinin göstergesidir.17 Tarih-i İstikbal’deki kadınların uzun süre ev dışında çalışmaya

başlaması ile ailenin kurumunun yok olacağı endişesi bu rüyada benzer şekilde annenin

babadan daha etkin ebeveyn olduğunu yansıtır. Alev Alatlı’nın Kabus’unda ise aynı zamanda

Rüyada Terakki’de de olan ve kadınlar tarafından yetiştirilen, babayla çok az görüşen çocuk

tipi Evangelista karakteri tarafından toplumu aşağı çektiği gerekçesiyle eleştirilir.18

Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi Rüyet ve diğer Türk ütopyalarında kadının

hayattaki rolüne dair benzerlik ve farklılıkların neye göre şekillendiği aslında yaratılan bu

hayali dünyalarda cinsiyete bağlı görülen davranış ve özelliklerle doğrudan alakalıdır. Rüyada

Terakki’de kadınlardan hiçbir türlü hakkın sakınılmamış olmasıyla beraber başkarakter

Nazım’ın ceddi, “Ancak kadınlarla erkekler arasında her hususta hakk-ı müsavata riayet

16
Erzurumi, Rüyada Terakki, 85-88.
17
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
18
Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve Ütopik Romanlarımızda Aile.”
Özde Akın
2019210018
edilememek ve kadın olmaları itibarıyla kendileri erkekler kadar hukuka malik olamamak

hakkını yine kendi meclisleri tasdik etmiştir.” der. Yine kadınlar neredeyse her mesleği

yapabilmesine rağmen “birkaç meslek vardır ki onlara kadınlar dahil olmadığından mesdut

kalmıştır”.19 Rüyada Terakki’deki “muhteşem” düzeni kuranlar “kadınları o kadar çok

düşünmüşlerdir ki onlar yalnızca kadın olmaları açısından birkaç konuda erkeklerden

ayrılmışlardır”.20 Molla Davut karakteri romanın başka bir kısmında kendi zamanında vuku

bulan savaşların hiçbirinde “kadınlar gibi evde oturmadığından” bahseder.21 Benzer olarak

“Hayat-ı Muhayyel”de kadın sadece anne, sevgili, eş olması ve örgü örüp dikiş dikmesi ile

geleneksel cinsiyet rollerini yansıtır.22 Kabus romanında ise kadın olmak adeta bir zayıflık,

noksanlıktır. Bu düşünce topluma nüfuz etmiş haldedir. Romanda Osman Kuran karakteri

kadını ikinci sınıf insan olarak görür. Başkarakter İmre Kadızade ise kadınlığı utanç

duyulacak bir durum olarak değerlendirir ve dişiye tiksintiyle erkeksiye yönelmiştir.

Kadınsılık Kabus’taki birçok kadın için uzak durulması gereken bir eğilimdir. Erkeğin kadınsı

davranışları aşağılanırken kadının erkeksi nitelikleri övülür.23 Kabus’taki kadınlık algısı

Rüyada Terakki’de Tahir karakterinin Nazım hakkındaki “kadınlar gibi zayıf kalpli, aciz bir

mahluk” tanımından anlaşılan algı ile benzerlik gösterir.24 Bunlardan farklı olarak Yeni

Turan’da kadınlar için erkeklerle eşit hakların ve hayat şartlarının yerini bulması söz

konusudur. Ancak burada bile kadınların erkeklerle aynı işleri yapabilmesi için kendilerine

“ayak bağı olacak ‘kadınlık’ vasıflarından” sıyrılmaları gerekmiştir. 25 Yani kadınları

erkeklerden geride ya da geleneksel cinsiyet rollerine bağlı tutmak istemeyen Yeni Turan dahi

kadın oluşun kadınları aşağı çektiği bir dünyadır. Sonuç olarak Rüyada Terakki dahil hayali
19
Erzurumi, Rüyada Terakki, 44.
20
Erzurumi, Rüyada Terakki, 67.
21
Erzurumi, Rüyada Terakki, 161.
22
Firdevs Canbaz Yumuşak, “Ütopya, Karşı-Ütopya ve Türk Edebiyatında Ütopya Geleneği,” Bilig Dergisi, sayı 61
(Bahar 2012): 47-70, http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/2486-published.pdf
23
Nilüfer Aka Erdem, “Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Alev Alatlı Romanlarında Özne-İktidar İlişkisi,”
Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi 6, sayı 2 (2017): 936-963,
https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/323399
24
Erzurumi, Rüyada Terakki, 105.
25
Argunşah, “Halide Edip’te Değişen Kadının Romandaki İzdüşümleri.”
Özde Akın
2019210018
dünyalarında kadın ve aile konularına yer veren eserler ortak ve ayrı yanlarıyla Türk

edebiyatının ütopya janrında yerlerini almıştır.

Kaynakça:
Özde Akın
2019210018
1) Adıvar, Halide Edib. Yeni Turan. İstanbul: Atlas Kitabevi, 1973.

2) Ateşten Gömlek’e,” Türklük Bilimi Araştırmaları, sayı 37 (2015): 27-52,

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/157210

3) Firdevs Canbaz Yumuşak, “Osmanlıdan Cumhuriyete Türk Romanında Aile Kurumu ve

Ütopik Romanlarımızda Aile,” Muhafazakâr Düşünce Dergisi 8, sayı 31 (2012): 155-176,

https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/1000693

4) Firdevs Canbaz Yumuşak, “Ütopya, Karşı-Ütopya ve Türk Edebiyatında Ütopya

Geleneği,” Bilig Dergisi, sayı 61 (Bahar 2012): 47-70,

http://bilig.yesevi.edu.tr/yonetim/icerik/makaleler/2486-published.pdf

5) Hülya Argunşah “Halide Edip’te Değişen Kadının Romandaki İzdüşümleri: Seviyye

Talip’ten

6) Molla Davutzade Mustafa Nazım Erzurumi. Rüyada Terakki ve Medeniyet-i İslamiyeyi

Rüyet. İstanbul: Can Yayınları, 2021.

7) Nilüfer Aka Erdem, “Toplumsal Cinsiyet Bağlamında Alev Alatlı Romanlarında Özne-

İktidar İlişkisi,” Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi 6, sayı 2 (2017): 936-

963, https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/323399

You might also like