You are on page 1of 3

KÜÇÜREK HİKAYE ÖRNEKLERİ

Aydın Şimşek
Konuk
Çiçek

Bu akşam biri ölecek, dedi adam. "Onu güllerle süsledi ama en sevdiği çiçeği asla
Yemekten önce konuşulacak bir konu değil sormadı."
bu, dedi kadın
Yemekten sonra vaktim olmayacak, dedi
Anonim
adam
Tam o sıra kapı çalındı. Tortu
Kadın ayağa kalkmıştı ki,
Sadece kemanını vermedim. Yıllar sonra
Hayır, hayır, açma! dedi adam.
yeğenine armağan ettim. O da öğrenememiş
Ferit Edgü doğru dürüst, evlerinin bir duvarına asmış.

Ben zaten hiç beceremedim, hiçbir şey, iç


Kardeşler
yangını anılar yaratmaktan başka.

Kaç kardeştik bilmiyorum.


En küçükleri bendim ve henüz saymayı Vüs’at O. BENER
bilmiyordum.
Öğrendiğimde ise hepimiz dağılmıştık. Yangın
Yanmış ormandan geçtim.
Ferit Edgü
Kapkara, kömürleşmiş ağaçlar. Yanmış otlar.
Çalılar. Isırganlar. Tüm börtü böcek yanmış.
Mut
Kaplumbağalar. Tosbağalar. Kertenkeleler.
- Bir ikindi vakti, başımı omzuna dayayıp Yılanlar yanmış. Kelebekler bile.
uyumak isterdim, dedi kadın Toprak öylesine sıcak ki üstüne basılmıyor.
- Ya bir daha uyanmazsan, dedi adam Kayalar cehennem kayası.
- İşte mutluluk bu olsa gerek, dedi kadın.
Yanımdaki dostum, “Bilmem biliyor musun”

Ferit Edgü diyor, “böyle yangınlardan sonra, eğer


yağmurlar bol

Ahşap Çürür? (*) ve düzenli yağarsa bambaşka bir orman oluşur.


Yeni ağaçlar, yepyeni bitkiler…”
Zaman gözlerimin önünde eskiyor. Doğum “Ne kadar sürer bu,” diyorum.
ve ölüm aynı dille konuşuyor. Orada, üst “Havaya bağlı,” diyor. “Ben diyeyim yirmi, sen
üste bindirilmiş insan aklının en çürük
de otuz.”
basamağında duruyorum. Zorla itildiğimiz
yurtsuzluk sathında, tanrı da unutmuş olsa “Görür müyüz,” diyorum.
gerek bu yazgıyı. “Bizler görmesek, çocuklarımız görür,” diyor.
Benim de bir hikâyem olmalı, yaşadığıma “Onlara ormanı nasıl korumamız gerektiğini
dair küçük bir not bırakmalıyım zamana: öğretmemiz gerekecek” diyorum.
Ahşap çürüse de diyorum, vicdan
“Kendimize de,” diyor dostum.
çürümez…
Üstüne basa basa bir kez daha; Kendimize de.
Ferit EDGÜ Ferit EDGÜ

Acı Yağmur Çocuk Adam

Savaşlar çocukları büyütür’’ dedi yaşlı kadın,


Bir zamandır ablam,
buruşuk ağzının kenarındaki tükürükleri
annemin kafayı üşüttüğünü söylüyordu. silerken. Babalarının mezarları başında ağlayan
Ben pek üzerinde durmadım. adamlar görürsen şaşırma, yaşları büyüktür
babalarından.
Evet, ablam da haklı.
Yaşlı bir kadınla her gün
Murat YALÇIN 
aynı evde olmak kolay değil.
Dün pazardı, şöyle bir uğradım onlara.
Sus Kalbim, Sus Çiçek
Biraz kaynattık işte, eskilerden filan…
Artık kalktım gidiyorum,
Bir şey sorabilir miyim?
elini öptüm annemin.
Zaman zaman sizin de içinizde hafiflemek,
“Oğlum, bir daha gelişinde anneni de getir…”
düşselliğin perdahından geçmek (fakat yine de
dedi.
çok ağırdan alarak geçmek), sonra yavaşça ve
İçimdeki yangın gözlerimi yaşarttı.
süzülerek dünyamıza sil baştan inmek isteği hiç
Ablamın yüzüne bakmadan
uyanır mı?
kaçarcasına çıktım evden.
Çarçabuk tarafından çekip bir yerlere gitmek
Yağmura sığındım dışarıda.
(ey kalbim yine mi, yine mi?), bir şeyleri yakıp
yıkmak, uzun bir ilişkiyi birdenbire bitirivermek
Necati TOSUNER
ister ve bunlardan birini olsun yapamazsanız
bile çevrenizden ve her türlü bitişik nizam
Bu yakınlıklarınızdan bir anlığına kurtulmayı
düşünür müsünüz hiç?
— Bu ne bu?
— Kar. Bunu yapın (ama hemen yapın), susturun o
— Böyle kar hiç görmemiştim. delifişek kalbinizi, susturun ki aynı kalbiniz size
— Burda daha neler göreceksin. o ürkünç sus çiçeği yerine kendi renk-ahenk
— Neymiş göreceklerim? çiçeğini sunsun.
— Kurt, köpek.
— Başka? Ne diyorum ben; susturun o kalbi diyorum,
— Ayı, tilki. susturun, hemen yapın bunu, yapın ve kalbinizi
— Başka? kendi avuçlarınıza alın. Başkalarından önce asıl
— İşin rast giderse, bir insanoğlu. siz ona hükmedin. Çünkü ey kalbim, sen benim
— Bu karda mı? kalbimsin!
— Bu karda, eğer yolunu bulabilirsen. Ya da o,
yolunu yitirmişse. Artık bahtına…
Tarık Dursun K.

You might also like