Professional Documents
Culture Documents
KİMYA TEKNOLOJİSİ
SİSTEM ANALİZİ VE TASARIMI
BİYOTEKNOLOJİK ÜRETİMLER
İZMİR 2023
1
İÇİNDEKİLER
1.BİYOTEKNOLOJİYE GİRİŞ
2.BİYOTEKNOLOJİ NEDİR?
3.BİYOTEKNOLOJİ’NİN TARİHSEL GELİŞİMİ
3.1 ANTİK BİYOTEKNOLOJİ
3.2 KLASİK BİYOTEKNOLOJİ
3.3 MODERN BİYOTEKNOLOJİ
3.3.1 ANTİBİYOTİK ÖNCESİ DÖNEM
3.3.2 ANTİBİYOTİK
3.3.3. MİKROBİYAL DÖNEM
3.3.4. GENETİK MÜH. DÖNEMİ
4.BİYOTEKNOLOJİNİN YARARLARI VE ZARARLARI
4.1 BİYOTEKNOLOJİNİN YARARLARI
4.2 BİYOTEKNOLOJİNİN ZARARLARI
5.BİYOTEKNOLOJİNİN UYGULAMA VE KULLANIM ALANLARI
5.1 İLAÇ VE SAĞLIK BİYOTEKNOLOJİSİ
5.1.1 GEN TERAPİSİ
5.1.2 AŞILAR
5.1.3 FARMAKOGENOMİKLER
5.1.4 BİYOFARMASÖTİKLER
5.2 TARIM BİYOTEKNOLOJİSİ
5.3 HAYVANSAL BİYOTEKNOLOJİ
5.4 GIDA BİYOTEKNOLOJİSİ
5.5 ENERJİ VE ASKERİ ALANDA BİYOTEKNOLOJİ
5.6 DENİZ BİYOTEKNOLOJİSİ
5.7 ENDÜSTRİ ALANINDA BİYOTEKNOLOJİ
5.8 ÇEVRE BİYOTEKNOLOJİSİ
6. BİYOTEKNOLOJİK ÜRETİMLER
2
6.1 LAKTİK ASİT FERMANTASYONU
6.2 SİTRİK ASİT FERMANTASYONU
6.3 AMİNO ASİT ÜRETİMİ
6.3.1 L- ALANİN
6.3.2 L-ASPARTATE
6.3.3 L-DOPE
6.4 ANTİBİYOTİK ÜRETİMİ
6.5 BİYOGAZ ÜRETİMİ
6.5.1 BİYOGAZ NEDİR?
6.5.2 BİYOGAZ NASIL ÜRETİLİR?
6.5.3 BİYOGAZ ÜRETİMİNDE DİKKAT EDİLMESİ GEREKEN NOKTALAR
6.6 BİYOETANOL ÜRETİMİ
6.6.1 BİYOETANOL ÜRETİM AŞAMALARI
6.6.2 PATATESTAN BİYOETANOL ÜRETİMİ
6.6.3 ŞEKER PANCARINDAN BİYOETANOL ÜRETİMİ
6.7 BİYOHİDROJEN ÜRETİMİ
6.7.1 BİYOHİDROJEN ÜRETİM YÖNTEMLERİ
6.7.1.1 KARANLIK FERMANTASYON
6.7.1.2 FOTOFERMANTASYON
6.7.1.3 BİYOFOTOLİZ
7.ÜRÜN ELDESİ VE SAFLAŞTIRMA YÖNTEMLERİ
7.1 BİYOTEKNOLOJİDE KULLANILAN YÖNTEMLER
3
1. BİYOTEKNOLOJİYE GİRİŞ
İlk defa 1919 yılında Karl Ereky tarafından kullanılan Biyoteknoloji teriminin o
zamanki tanımı, anlamı ve kapsamı, günümüze kadar gelişen modern tekniklerin bu alana
uygulanması ile önemli ölçüde değişikliklere uğramıştır.
Karl Ereky, biyoteknolojiyi ‘Biyolojik sistemler yardımıyla hammaddelerin yeni
ürünlere dönüştürüldüğü işlemlerdir.’ tarzında bir açıklama yapmıştır.
Son 15-20 yıl, biyoteknolojik gelişmelerin altın çağı olarak kabul edilmekte, biyoloji,
fizik, kimya, biyokimya, mikrobiyoloji ve diğer bilim dallarındaki yeni buluşlarla bu yeni
alan desteklenmiş ve insanlığın düşleri de adım adım gerçekleşmiştir.
Ortaya konan her yeni buluş ve teknik diğer bir uygulamaya ileriye dönük olarak
büyük katkıda bulunmuş, biyoteknolojinin temel gücünü oluşturmuştur.
Dünyada giderek artan sayıda ülke, biyoteknolojik araştırmalarda ve buna bağlı
olarak ortaya çıkan yeni ürünlerin oluşturulmasında, bu yönden öncelik kazanarak
biyoteknoloji pazarına hakim olmada birbiriyle yarış haline girmiş bulunmaktadır. Bu alanda
aktivite gösteren birçok büyük firma kurulmuş ve milyarlarca liralık yatırım yapılmıştır.
4
Kısa bir gelecekte biyoteknolojik ürünler, gelişmiş ülkelerin ticari silahı haline
geleceği çok açıktır. Hatta bu durumu şimdiden gözlemlemek mümkündür. (1)
2. BİYOTEKNOLOJİ NEDİR?
Biyoteknoloji, hücre ve doku biyolojisi kültürü, moleküler biyoloji, fizyoloji, kimya
ve mühendislik dallarından yararlanılarak DNA teknolojisiyle bitki, hayvan ve
mikroorganizmaları geliştirmek, doğal olarak var olmayan veya ihtiyacımız kadar
üretilemeyen yeni ve az bulunan maddeleri elde etmek için kullanılan teknolojilerin tümüdür.
Biyoteknoloji, temel bilim buluşlarını kısa sürede yararlı ticari ürünlere
dönüştürebilmesiyle bir anlamda kendi talebini de yaratabilir. Bu yönüyle de diğer
teknolojilerden ayrılır. Örneğin sıcak su kaynaklarında yaşayan bakterilerin birinden elde
edilen yüksek sıcaklığa dayalı bir enzim, günümüzde uygulama ve temel bilim çalışmalarının
ayrılmaz bir parçası olan PCR’nin önemli bir girdisidir.
Bitki, hayvan veya mikroorganizmaların tamamı ya da bir parçası kullanılarak yeni bir
organizma elde etmek veya var olan bir organizmanın genetik yapısında değişiklikler
meydana getirmek amacıyla kullanılan yöntemlerin tamamına Biyoteknoloji denmektedir.
Biyoteknoloji, insan, hayvan ve bitki hücrelerinin fonksiyonlarını anlamak ve
değiştirmek amacıyla uygulanan çeşitli teknikleri ve işlemleri tanımlamak için kullanılan bir
terimdir. Canlıların iyileştirilmesi ya da endüstriyel kullanımına yönelik ürünler
geliştirilmesini, modern teknolojinin doğa bilimlerine uygulanmasını kapsar.
5
Biyoteknoloji uygulamaları; mikrobiyoloji, biyokimya, moleküler biyoloji, hücre
biyolojisi, immünoloji, protein mühendisliği, enzimoloji ve biyoproses teknolojileri gibi
farklı alanları bünyesinde toplar. Bu nedenle de biyoteknoloji birçok disiplinle karşılıklı ilişki
içindedir. (2)
6
olayı, karmaşık yapıdaki kimyasalların, mikroskobik canlılar tarafından basit yapıdaki
kimyasallara dönüştürülmesi olarak görülmelidir. Halk arasında fermantasyon olayına
mayalanma denilmektedir. (3)
Bunun en eski örneklerinden biri; insanlığın 6000 yıldan fazla bir süredir ekmek ve
peynir gibi faydalı gıda ürünleri yapması ve süt ürünlerini korumak için mikroorganizmaların
biyolojik işlevlerini kullanmasıdır.
Antik Biyoteknoloji
Klasik Biyoteknoloji
Modern Biyoteknoloji
1800’lü yılların öncesini kapsar. Her yeni ihtiyaç yapılan gözlem ve keşiflerin sonucu
bir icat ortaya çıkardı. Bu dönemde insanlar barınma, yemek, giyinme gibi ihtiyaçları doğayı
gözlemleyerek doğadan karşıladılar. Bu gözlem süreci onları uzun süreli koruyabilecekleri
çözüme yani ‘’tarıma’’ götürdü. Böylece tohum ve tohumun büyüme evrelerini keşfettiler.
7
Mayanın keşfi ile ekmek, sirke ve çeşitli alkollü içeceklerin yapımının da önü açılmış
oldu. Sirkenin antimikrobiyal ve gıda koruyucu etkilerinden o zamanlarda faydalanılmaya
başlandı
1800’lü yıllardan 1900’lü yılların ortalarına kadar olan süreç klasik biyoteknoloji
olarak geçmektedir. Antik biyoteknolojiden farkı bilimsel gözlemlerin devreye girmesi ve
antik dönemde de bulunan keşiflere ilişkin mantıksal açıklamalar yapılmasıdır.
Bu dönemde ilk olarak biyoteknolojinin temeli sayılabilecek genetik bilgi transferi ile
ilgili keşifler gerçekleşti.
8
İkinci Dünya Savaşı ile her alanda aksayan düzen, bilimde de etkilerini gösterdi ve hız
kazanan biyoteknolojik gelişmeler duraklamaya geçti. Ancak savaşın sona ermesinin
ardından yeni gelişmeler ortaya çıktı.
1953’ de Watson ve Crick ilk kez Çift Sarmal DNA Modelini ortaya attılar.
1954’ de hücre kültür tekniklerinin geliştirilmesi.
1982’ de diyabet hastalıklarının tedavisi için ‘Humulin’ adlı ilaç üretilmeye başlandı.
Bu ilaç Gıda ve İlaç İdaresi tarafından onay verilen ilk biyoteknolojik ilaçtır.
1987’ de insan büyüme hormonu yetmezliği için ‘Humatrope’ adlı ilaç geliştirildi.
1988’ de Amerikan İnsan Kongresi, İnsan Genom Projesini destekleme kararı aldı.
1997’ de Koyun Dolly başarıyla klonlandı.
Yeni sebze ve meyve üretimleri.
Yapay organ ve doku üretimleri.
2004’ de Türkiye’ de biyomedikal alanlarında çalışmalar yapmak amacıyla
TÜBİTAK-BİYOMEDTEK Araştırma Merkezi kuruldu.
9
Penisilin ve türevlerinin üretimi.
Antibiyotiklerin üretimi.
Virüs aşılarının üretimi.
Aerobik atık su üretimi.
Hibridoma tekniği.
Monoklonal diagnostik yöntemler.
Genetik mühendisliği.
Hayvan aşıları üretimi.
İnsan insülini üretimi.
Büyüme hormonları üretimi.
İnterfenon, İnterleukin-2 vb. maddelerin üretimi. (4)
10
GÖRSEL 3- BİYOTEKNOLOJİ’NİN GELİŞİMİ
11
Tarım ürünlerinde verimi etkileyen biyolojik ajanlara karşı (bakteri, virüs, mantar)
dayanıklı bitki türleri geliştirme çalışmaları yapılmaktadır.
Bitkilerde faydalı maddeler zenginleştirilerek daha kaliteli ürünler elde edilmektedir.
Tarım bitkilerinin haşere, kuraklık ve hastalıklara karşı direnci arttırılmaktadır.
Hayvanların daha verimli, daha sağlıklı, daha kaliteli üremelerini sağlamak için
modern tekniklerle çalışmalar yapılmaktadır.
Gıda da zararlı maddelerin tespitine yarayan tekniklerin geliştirilmesi çalışılmaktadır.
(5)
Yeni tür bitkilerin üretilesi veya mevcut bitkilerin daha ucuza üretilmesi ve
özelliklerinin arttırılması.
Hayvan sağlığına yönelik kitlerin, ilaçların ve aşıların üretilmesi.
Katı ve sıvı atıkların biyolojik olarak temizlenmesi.
Ulaşılamayan maden minerallerinin biyoteknolojik yöntemlerle çıkarılması.
Endüstriyel üretim süreçlerinde kimyasal üretim yöntemleri yerine çevre dostu
biyoteknolojik yöntemlerin kullanılması.
Enerji üretilmesi ve yeni enerji kaynaklarının oluşması. (6)
12
5.BİYOTEKNOLOJİNİN UYGULAMA VE KULLANIM
ALANLARI
Biyoteknoloji asıl olarak genetik mühendisliği içinde önemli yer tutmaktadır. Doğa
hakkında ileri sürülen felsefi düşüncelerden biyoteknolojinin ayrı bir doğa bilimi haline
geçişi 19. Yüzyılın ikinci yarısında gerçekleşen buluşlarla ortaya çıkmıştır. 1859’da Darwin
türlerin kökeni üzerine olan çalışmalarını, 1865’te de Mendel kalıtımın temel yasalarının ana
çizgilerini veren bilimsel makaleleri yayınlamıştır. 1900’lü yıllardan sonra ise Mendel
kuralları uygulamalarının hız kazanmasıyla biyoteknolojinin farklı bir disiplin olmasının
yolları açılmıştır.
Biyoteknolojik uygulamalar arasında aşağıda yazılı olanlar ilk sıralarda yer almaktadır;
1. İnsan sağlığına yönelik olarak proteinlerin üretilmesi
2. Bazı hormon, antikor, vitamin, antibiyotik üretilmesi
3. Çok zor şartlara sahip çevrelerde (sıcaklık, kuraklık, tuzluluk vb.) yaşayan
organizmaların enzimlerini ve biyomoleküllerinin saflaştırılarak bunların sanayide
kullanılması
4. Yeni sebze, meyve üretimi
5. İnsanlardaki zararlı genlerin elemine edilmesi
6. Aşı, pestisit, tıbbi bitki üretimi (7)
13
Biyoteknolojik çalışmaların katkıda bulunduğu diğer bir yöntemde gen terapisidir.
Genetik hastalıkların tedavisinde gen terapisi yöntemi ile DNA'ya hücre içinde müdahale
ederek değiştirilebilmesi söz konusudur. Gen terapisi somatik ve üreme hücrelerine
uygulanabilir. Böylece düzeltilmiş özellik sonraki jenerasyonlara aktarılabilir. Gen terapisi
işleminde genellikle sentetik gen fragmentleri kullanılmaktadır. Ancak gen terapisi
uygulamalarında vektörlerin istenen geni etkin olarak taşıyamaması ya da taşınan genin
kalıcılığının çok uzun olmaması gibi çeşitli sorunlar ortaya çıkmıştır. Bu tür sorunlara
rağmen bugün gen terapisi yoluyla gen aktarımı yapılarak laboratuvarlarda üretilen
organizmalar insülin ve büyüme hormonu başta olmak üzere birçok biyo ilaçın üretimini
gerçekleştirmektedir.
Biyoteknoloji şeker hastalığı, hemofili, kan bozuklukları, büyüme bozuklukları ve
sistik fibrosis gibi hastalıkların tedavilerini kolaylaştırmaktadır. Modern biyoteknoloji
yöntemleri aşıların geliştirilmesinde de avantajlar sağlamıştır. Özellikle rekombinant DNA
teknolojisi kullanılarak hepatit B aşılarının üretimine başlanmıştır. Yapılan tüm bu çalışmalar
kırmızı biyoteknolojinin çok çeşitli uygulamaları olduğunu göstermiştir. (8)
Biyoteknoloji sektörünün en önemli kollarından biri olan sağlık biyoteknolojisinin
uygulama alanları; terapötik proteinler, aşılar, antibiyotikler, kök hücre ve doku mühendisliği
uygulamaları, moleküler tanı kitleri, gen terapisi, rejeneratif tedaviler, kişiye özel tedavi
yöntemleri ve kontrollü ilaç salınım sistemleri olarak sıralanabilir. Biyofarmasötiklerin
dünyadaki güncel durumu incelendiğinde, Ar-Ge aşamasında 4000-5000 biyofarmasötik ürün
olduğu ve global biyofarmasötik pazarın %15’ten fazla büyüme hızına sahip olduğu
görülmektedir. (9)
14
5.1.1. Gen Terapisi
5.1.2 Aşılar
5.1.3 Farmakogenomikler
15
yakın gelecekte ilaçla tedaviye hakim olan ampirik yaklaşımlar yerine bireye özgü tedavi
yaklaşımların kullanılacağını göstermektedir.
5.1.3 Biyofarmasötikler
Sağlıklı bir ürünün iyi ve kaliteli ham maddelerle elde edileceği düşünülürse,
tarımda biyoteknolojik yöntemlerle yetiştirilen sıcağa, soğuğa, kuraklığa ve fazla tuza
dayanıklı bitkisel ürünlerin hem üretim kaybı en aza indirilecek hem de tüketicinin istediğine
dönük gıdanın elde edilmesi sağlanacaktır. Söz gelişi Dünya nüfusunun çoğunun temel gıda
maddesi olarak kullandığı patatesin protein oranının artması yapay bir DNA parçası aktararak
sağlanmıştır, yine benzer uygulamalarla hastalık ve zararlılara dayanıklı patates bitkisi elde
edilmiştir.
16
Çiftçilerin önemli sorunlarından birisi ürünlerine yüksek oranda zarar veren bitkilerle
mücadelesidir. Bunun için en uygun kullanım tarımsal ilaçtır. Bu ilaçların uzun süreli
kullanımı ise çevre kirliliği, insan sağlığını tehdit ve böceklerde direnç kazanma gibi
sorunlara yol açmaktadır. Bu nedenle doğal yolla mücadele yöntemleri günümüzde ön plana
çıkmaktadır. Örneğin; Bir bakteri türünden elde edilen toksin 48 saat içinde kelebek
larvalarında ölüme neden olmaktadır toksini oluşturan gen bakteri plazmidine sokularak bu
bakteri kanalıyla dirençli domates, tütün ve pamuk gibi transgenik bitkiler elde edilmektedir.
Çiftçiler için ikinci büyük sorun ise yabani otlardır ve onlarla mücadele herbisitlerle
sağlanmaktadır. Genellikle kimyasal bu ilaçlar akrabalık ilişkilerinden dolayı ürünü de yok
etmekte milyarlarca liralık zarara neden olmaktadır. Herbisitler, bakteri orijinlidir. Otlarda
metabollik veya fizyolojik reaksiyonları engelleyici enzimler, proteinler vb. maddeler vardır.
Dolayısıyla bu maddeleri sentezleyen genlerin bitkilere aktarılmasıyla bitkiler 4-5 kat dirençli
hale getirilebilmektedir. Örneğin; Avustralyalı araştırıcılar yoncaya aminoasit sentezine
yardımcı olan bir gen aktarılarak bitkinin protein değerini yükseltme yoluna gitmiştir.
Böylece yem bitkisi olan yonca Avustralya koyunları için zenginleştirilmiştir. (10)
Ticari olarak en çok üretimi yapılan Bacillus thuringiensisden gen aktarılan transgenik,
zararlılara dayanıklı bitkiler, sap ve koçan kurduna dayanıklı mısır, yeşil ve pembe kurda
dayanıklı pamuk, patates böceğine dayanıklı patates üretilmekte, ayçiçeği, buğday ve şeker
pancarında da bu tarz çalışmalar sürmektedir.
17
Hastalık ve zararlılara dayanıklığın artırılmasıyla hem ilaçlama maliyetleri azaltılır hem
de bitki strese girmeyeceği için verimde artış sağlanır.
Tarımsal biyoteknolojinin uygulamalarıyla yüksek oleik asit düşük linolenik asit içerikli
soya, ayçiçeği, yer fıstığı çeşitleriyle, sabun ve deterjan yapımı için daha ucuz ham madde
sağlayan kolza çeşidi üretime kazandırılmıştır.
Diğer taraftan trangenik ürünler kendi türlerine ait olmayan genleri taşıdıkları için bazı
riskler de söz konusudur. Biyolojik çeşitlilik, sosyo-ekonomik yapı, çevre, insan ve hayvan
sağlığı alanlarında risk oluşmaktadır. (11)
18
Daha sağlıklı ve güçlü hayvanların üretilmesi
Daha besleyici ve sağlıklı besinlerin üretilmesi (düşük kolesterol içerikli sığır-domuz
eti, E vitamini içeriği yüksek yumurta vb)
Hastalıklara dirençli hayvanların üretilmesi
Yün kalitesinin artırılması
Transgenik hayvanlar, yaşayan birer fabrikadır ve önemli insan proteinlerini sütlerinin
içine salgılayabilirler. Böylelikle daha düşük maliyetle daha yüksek kalitede ilaç
etken maddesi ve/veya biyolojik materyal üretilebilir.
Fareler bugüne kadar artirit, hipertansiyon, Alzheimer, koroner kalp hastalıkları,
kanser ve sinir sistemi hastalıklarında model olarak kullanılmıştır.
Kazein miktarının artırılması sütün kompozisyonunu değiştirmeye yönelik
uygulamalardan birisidir. Kazein geninin aşırı ifadesi ile süt ve peynirin kalitesi
artırılabilir.
Koyun Dolly
19
5.4 Gıda Biyoteknolojisi
Gıda sektörü, yakın gelecekte insan beslenmesi için ihtiyaç duyulan unsurların çoğunu
sağlayabilen biyoteknolojik alandaki gelişmelerden faydalanan büyük bir sektör haline
gelmektedir. Gıdaları elde etmek için çoğu teknolojik süreçler, mikroorganizmaların veya
bunların metabolitlerinin kullanımına dayanan biyoteknolojilerdir. Gıda üretimi, yerel ve
uluslararası hijyen standartlarına ve tüketici gereksinimlerine uygun olarak
gerçekleştirilmelidir. Biyoteknoloji, gıda endüstrisinde çok büyük ve aynı zamanda en
dinamik araştırma alanlarından biri haline gelmektedir. Bu nedenle gıda, sağlık ve
sürdürülebilir kalkınma ile ilgili küresel sorunlara biyoteknoloji alanında birçok cevap
bulunmaktadır. Gıda biyoteknolojisi, yeni ürün geliştirmek veya teknolojik süreçleri
iyileştirmek için, en önemlileri enzimler ve bakteriler gibi biyolojik ajanların yardımıyla
çeşitli hammaddelerin endüstriyel olarak işlenmesini içerir. Enzimlerin yardımıyla
biyokimyasal süreçler hızlandırılabilir, üretim süreçleri ve gıda kalitesi iyileştirilebilir.
Mayalar ise, esas olarak alkollü fermantasyon, biyokütle elde etme, et endüstrisinde
ve süt endüstrisinde kullanılır.
20
Aynı zamanda biyoteknoloji, artan küresel nüfusu beslemek için gereken üretkenlik
kazanımlarının elde edilmesine yardımcı olabilir. Biyoteknoloji uygulamaları, mahsullere,
zararlılara ve hastalıklara karşı ucuz bir şekilde direnç kazandırma, mahsul verimini en üst
düzeye çıkarma, mahsullere olumsuz hava ve toprak koşullarına karşı ekstra tolerans verme,
bazı gıdaların besin değerini iyileştirme ve ürünlerin hasat edildikleri, depolandıkları zaman
dayanıklılığı artırma yeteneğini içerir. Biyoteknoloji kullanılarak geliştirilen yeni mahsul
çeşitleri ve biyo-kontrol ajanları, çiftçilerin pestisitlere olan bağımlılığını azaltabilir, böylece
hem çevre hem de halk sağlığına fayda sağlayan mahsul koruma maliyetleri azaltabilir. (14)
Artan insan nüfusu ve iklim değişimine karşılık gıda, enerji, ecza, kozmetik ve ham
madde kaynaklarının gelecekte yetersiz kalacağı öngörülüyor. Denizlerde yaşayan biyolojik
unsurların ürün/hizmet/fayda üretilmesinde kullanılması olarak tanımlanan deniz
biyoteknolojisi, deniz ve okyanuslardaki canlıların benzersiz biyoçeşitliliğindeki potansiyelin
kullanılmasını sağlayarak çevre ve iklim değişimi risklerinde de etkili rol oynayarak ham
madde geliştirme fırsatı sunuyor.
21
5.7 Endüstri Alanında Biyoteknoloji
6.BİYOTEKNOLOJİK ÜRETİMLER
Biyoteknolojik üretimlerden bahsetmeden önce bu alandaki biyoteknolojik
çalışmaların amaçlarını belirtmekte fayda vardır.
22
Mikroorganizmalar, bitki ve hayvanlardan son derece hızlı protein üretme
yeteneğindedir.
Atık maddelerden, parafinden fermentasyonla tonlarca tek hücre proteini elde etmek
mümkündür.
Tek hücre proteini daha çok hayvan gıdası olarak yemlere katılmaktadır.
Laktik asit ekşi tatta, kokusuz ve besinlerin muhafazası amacıyla kullanılabilen bir
organik asittir. Laktik asidin fermantasyonu yolu ile üretim ilk kez 1881 yılında Avery
tarafından gerçekleştirilmiştir
Melas
23
Laktoz içeren hammaddeler (PAS)
Kağıt sanayii atıkları
Turunçgillerin meyve suyu atığı
Nişastalı hammaddeler
ÜRETİM
Bakteri Çoğaltma
Sıcaklık:
Oksijen:Anaeropturlar.
PH: En uygun pH 5.5-6 dır. PH’ı nötralize etmek için ortama CaCO3 ilave edilir.
24
Verim
Teorik verimin yaklaşık %90-95'i elde edilebilir. (Teorik olarak 100 g glikozdan 100.5 g
laktik asit elde edilebiliyor.)
Fermantasyon sırasında yan ürün olarak %2 oranında asetik asit ve propiyonik asit oluşabilir.
Sitrik asit, halk arasında limon tuzu olarak da bilinen, karboksilik asitlerden, renksiz,
kristal yapılı organik bir bileşiktir. Formülü C6H8O7 şeklindedir. Hemen hemen tüm bitkilerde
ve birçok hayvanın vücut sıvısında bulunur. Yağların, proteinlerin ve karbonhidratların
yükseltgenerek karbondioksit (CO2) ve suya (H2O) dönüştüğü fizyolojik süreçlerden geçer.
25
Sitrik asit metal temizleme işlerinde, gıdaların ve
çeşitli organik maddelerin dayanıklılığını arttırmak için
ve bazı alkolsüz içeceklere tat vermek için kullanılır.
Şekerleme ve ilaç yapımında da yararlanılır. Özellikle
Turunçgillerde büyük miktarlarda bulunur. (18)
Sitrik asit fermantasyonunun, glikozdan piruvik aside kadar bir glikoliz olduğu, yani
EMP yolu ile şekerin piruvik aside dönüştüğü kabul edilmektedir. Bu aşamadan sonrası için
farklı görüşler ortaya atılmış, son olarak şekerin glikolizi ile oluşan piruvik asidin bir yandan
okzalasetik aside, diğer yandan asetil Co A’ ya dönüştüğü ve bunların tepkimesi ile sitrik
asidin meydana geldiği anlaşılmıştır.
Fermantasyon sırasında yalnızca sitrik asit değil, bir miktar okzalik ve glikonik asitler
de meydana gelir. Fermantasyonda yan ürün olarak oluşan diğer organik asitlerin miktarları
ve birbirine oranları;
26
Mikroorganizmalar: Ticari sitrik asit üretimi amacıyla, çoğunlukla A. niger ve A. wentii
küfleri kullanılmaktadır.
Hammadde: Başta sakkaroz olmak üzere früktoz ve glikoz içeren ortamlar, özellikle melas
ve nişastalı hammaddeler kullanılır.
pH’nın etkisi: A. niger suşları ortam pH’sına göre sitrik, okzalik veya glikonik
asitlerinden birini fazlaca oluşturur. pH düşerse sitrik asit, pH yükselirse okzalik ve
glikonik asit oluşumu artar. *Üst yüzey yönteminde önerilen pH değeri 2.0-3.5
arasında değişir.
Ortamdaki şekerin etkisi: Genellikle yüksek konsantrasyonda sitrik asit üretimi için,
yüksek şeker konsantrasyonu ( % 14-20 ) önerilir. Melas için; daldırma yönteminde
% 10-13, yüzey yönteminde % 14-1
Ortam bileşiminin etkisi: Fermantasyonu gerçekleştiren küflerin gerek gelişip
çoğalmaları, gerekse şekeri asite dönüştürmeleri için ortamda C,H ve O den başka
gerekli elementler (N,K,P,S ve Mg ) bulunmalıdır.
Havanın (O) etkisi: Sitrik asit fermantasyonu oksidatif bir fermantasyon,
mikroorganizmalar da aerop olduklarından, fermantasyon sırasında havalandırma çok
önemlidir. Bu nedenle üst yüzey üretiminde derinliği az yüzeyi fazla olan kaplar
kullanılır. Daldırma yönteminde, her bir ton asit üretimi için yaklaşık 250 m3 oksijen
ortama verilmelidir.
Fermantasyon sıcaklığı: En uygun fermantasyon sıcaklığı 28-32 0C‘ dır. 35-36
0C‘de fermantasyon hızlanır, ancak sitrik asit verimi düşer. Diğer asitlerin oranları
artar.
Melas renginin etkisi: Melas rengi koyulaştıkça, sitrik asit fermantasyonu olumsuz
etkilenir. Melas rengi kampanya başlarında açık, sonlarında koyulaşır.
Melastaki demiri gidermede kullanılan potasyum ferrosiyanür’ün etkisi: Melasta
buluna ve sitrik asit oluşumunu olumsuz etkileyen Fe fazlasının giderilmesi gerekir.
Bunun için laboratuvarda ön denemeler ile, uygun potasyum ferrosiyanür dozu
belirlenmelidir. Genellikle uygun doz, melasa göre, % 0.04-0.12 arasındadır. Ayrıca,
melasta bulunan uçucu organik asitlerin fazlası fermantasyonu olumsuz etkiler.
27
Fermantasyon:
- Daldırma yöntemi: Daha çok peletler şeklinde misel oluşturan A. wentii suşları kullanılır.
1. Misellerin ayrılması
5. Buharlaştırma ve yoğunlaştırma
6. Kristalizasyon (19)
Amino asitler, tat ve lezzet verici besin değerini arttırıcı olarak gıda endüstrisinde ve
tedavi amacı ile ilaç endüstrisinde kullanılmaktadır.
1950’li yıllardan itibaren özellikle L-glutamik asidin fermentatif üretimi için uygun
mikroorganizma tür ve suşu tesbiti, ayrıca mutasyon ve genetik tür iyileştirmesi ile verim
arttırıcı yönde çalışmalar büyük önem kazanmıştır
28
Fermentasyon sıcaklığı : 35 oC
Azot kaynağı : Genellikle üre
6.3.1 L-Alanin
29
GÖRSEL- Fermentasyon ve Enzimatik Metot
6.3.2 L-Aspartate
6.3.3 L-Dopa
30
6.4 Antibiyotik Üretimi
31
GÖRSEL- Antibiyotik Üretim Sentezi
Fermentasyonla Üretim
Saf kültürü yapılan izolatlar, antimikrobiyal aktivite testi için uygun test ortamına
ekilir. İnkübasyona bırakılarak gelişmelerine ve sekonder metabolit üretmelerine izin verilir.
İnkübasyon sonrasında, plak üzerine kloroform dökülerek toprak izolatlarının ölmelerine ve
ortamda yalnızca, sekonder metabolitlerin bulunmasına izin verilir. Bu aşamadan sonra, plak
üzerine, patojen test organizmalarına ait kültürler inoküle edilir. Uygun inkübasyon koşulları
32
sonrasında, plak üzerinde koloniler etrafında oluşan, patojen organizmaya ait inhibisyon
zonu, antibiyotik üreticilerini tanımlamaktadır.
33
Hidroliz Evresi: İlk aşamada mikroorganizmaların salgıladıkları selular enzimler ile
çözünür halde bulunmayan maddeler çamur içerisinde çözünür hale dönüşürler. Uzun zincirli
kompleks karbonhidratları proteinleri yağları ve lipidleri kısa zincirli yapılara dönüştürürler.
Bu basit organiklere dönüşüm sonucunda birinci aşama olan hidroliz tamamlanmış olur.
Asit Oluşturma Evresi: Çözünür hale dönüşmüş organik maddeleri asetik asit, uçucu
yağ asitleri, hidrojen ve karbondioksit gibi küçük yapılı maddelere dönüşür. Bu aşama
anaerobik bakteriler ile gerçekleştirilir. Bu bakteriler metan oluşturucu bakterilere uygun
ortam oluştururlar.
Metan Oluşumu evresi: Bakterilerin asetik asidi parçalayarak veya hidrojen ile
karbondioksit sentezi sonucunda biyogaza dönüştürülmesi işlemdir. Metan üretimi diğer
süreçlere göre daha yavaş bir süreçtir. Metan oluşumundaki etkili bakteriler çevre
koşullarından oldukça fazla etkilenirler.
34
ŞEMA-BİYOGAZ OLUŞUM ŞEMASI
35
Ortamda kükürt miktarı 200 mg/L. den fazla olmamalıdır.
Ortamda metan bakterilerinin beslenmesine yetecek kadar organik madde parçalanmış
olarak bulunmalıdır. (24)
36
Bitkilerden elde edilen etanol (biyo-etanol), sürdürülebilir bir enerji kaynağı olarak,
sağladığı çevresel ve ekonomik yararlar nedeniyle, fosil yakıtlara göre avantajlar
sağlamaktadır.
Etanol, yaygın olarak şeker kamışı ve mısırdan elde edilmektedir. Ancak etanol elde
etmek için, bugün kullanılan teknolojiler, etanolden elde edilen enerjinin yaklaşık %70
fazlasını harcamayı gerektirdiğinden, hala fosil yakıtlar karşısında yeterince rekabet edici
değildir.
Biyoetanol üretimi için kullanılan hammadde kaynağı temel olarak biyokütledir.
Biyokütlenin kelime anlamı ise “canlı olan herhangi bir şey” ya da “organik şeyler” dir. Aynı
zamanda, “çok kısa süre önce canlı olan fakat şu an canlılığını yitirmiş maddeler” de bu
tanıma dâhil edilmektedir. Ağaçlar, bitkisel ürünler, tarımsal atıklar, küspe ve hayvansal
atıkların tümü bir çeşit biyokütledir.
Biyokütle, insanlar tarafından çeşitli şekilde kullanılmaktadır. Yakılarak ısınmak,
yakıt üretimi, hedef bir sanayi ürünü elde etme ve gıda olarak kullanılabilir. Biyokütle,
enerjisini güneşten almaktadır. Bitkiler, güneşten aldıkları enerjiyi yapraklarında ve
köklerinde depolar ve daha sonra bu enerji değişik işlemlerle dönüşüme uğratılabilir.
Biyoetanol, biyokütleden kullanılabilir karbonhidratların fermantasyonuyla üretilir.
Biyokütle içindeki basit şekerler aşağıdaki tepkime yoluyla biyoetanol ve karbondioksite
dönüştürülür.
37
TABLO- Biyoetanol üretimi için kullanılabilecek hammadde kaynakları
38
Fermentasyon basamağında ise ön muamele ve hidroliz sonucu oluşan şekerler
Fermentasyon ve hidroliz basamakları genellikle birbirinden ayrı yapılmaktadır. Fakat
hidroliz ve fermentasyonun birlikte gerçekleştirildiği üretim yöntemi de mevcuttur. Her iki
üretim yönteminin birbirine göre avantajları ve dezavantajları mevcuttur. (27)
1-Hazırlama
Hazırlama sürecinde biyoetanol üretimi için kullanılacak olan nişasta kaynağı (buğday,
mısır, şeker pancarı vb.) çekiçli değirmenden geçirilerek öğütülür ve enzim yardımı ile
hücresel yapısı parçalanır. Bu şekilde içindeki nişastanın ortaya çıkması ve biyoetanol üretimi
için daha iyi bir verim elde edilmesi sağlanır. Ortaya çıkan bu nişasta bir başka enzim
yardımı ile şekere çevrilir. Üretimin bu noktasında parçalanmış nişasta kaynağı, enzim ve
sudan oluşmuş bir bulamaç halindeki sıvı, içine maya konularak bir sonraki işlem olan
fermantasyon ünitesine aktarılır.
2-Fermantasyon
Fermantasyon sürecinde eklenen maya bulamaçta bulunan şeker moleküllerini
biyoetanol moleküllerine çevirir. Bu işlem 60 – 80 saat arası sürer. Mayanın yüksek verimle
çalışması için gereken koşullar bu süre boyunca denetlenir. Fermantasyon sonunda bulamacın
içinde %10-12 arası biyoetanol elde edilmesi hedeflenir. Ayrıca fermantasyon süresince açığa
çıkan karbondioksit de ayrılmış olur.
3-Distilasyon
Fermantasyon sonucu elde edilen bulamaç distile edilerek içindeki biyoetanol ayrıştırılır.
Bu ayrıştırma işlemi distilasyon kulelerinde sıvının ısıtılması ile sağlanır. Distilasyon sonucu
%95-96 oranında biyoetanol, fermantasyondan gelen bulamaçtan ayrıştırılmış olur.
Ayrıştırılan bu biyoetanol içindeki su, moleküler elek teknolojisi yardımı ile süzülerek
biyoetanolün saflığını %99,80-99,95’e kadar yükseltilir. (28)
39
ŞEMA- Biyoetanol Üretim Şeması
40
ŞEMA- Patatesten Biyoetanol Üretim Prosesi
41
ŞEMA- Şeker Pancarından Biyoetanol Üretim Prosesi
Dünyada kullanımı devam eden fosil yakıtlar kömür, odun, petrol ve doğalgaz olarak
sıralanabilir. Enerji ihtiyacımızın hemen hemen tamamı fosil yakıtlardan sağlanmaktadır. Bu
fosil yakıtların oksijen gazı ile birleşerek yandıktan sonra çıkardığı SOx, NOx, COx gibi
zehirli gazlar kirliliğe neden olmaktadır. Atmosfere yayılan bu zehirli gazlar canlıların
soluması ve sera etkisi ile dünyanın ısınması, buzulların erimesi, sellerin olması, iklimlerin
değişmesi gibi olumsuz etkilere neden olmaktadır. Fosil yakıtların çevreyi kirletmesi ve
tükenmesi hem dünyada hem de ülkemizde önemli bir problem olmaya başlamıştır. Fosil
enerji kaynakların hızla tükenmesi ve gelişmiş ülkelerin tarıma dayanan biyoetanol, biyodizel
ve biyohidrojen gibi alternatif enerji kaynaklarına yöneldiği göz önünde bulundurulduğunda,
ülkemizin de alternatif enerji kaynaklarının geliştirilmesi ve kullanılması hususunda gerekli
çalışmaları tamamlayarak bir an evvel uygulamaya geçirmesi ihtiyacı ortaya çıkmaktadır.
42
6.7.1 Biyohidrojen Üretim Yöntemleri
6.7.1.2 Fotofermantasyon
43
Fotofermantasyon, organik materyallerin veya biyokütlenin aynı anda güneş enerjisi
kullanılarak fotosentetik bakteriler tarafından hidrojen ve karbondioksit haline
dönüştürüldüğü anaerobik koşullarda gerçekleştirilen prosesler olup akım şeması Şekil 2'de
verilmiştir. Genel olarak, optimum sıcaklık 30-35 °C ve pH 7.0 olarak belirlenmiştir.
Fototrofik bakteriler, fotosentez için organik ve inorganik elektron kaynakları gerektirmekte
ve kurutulmuş deniz yosunu, agarlar, gözenekli cam, poliüretan köpük vb. birçok pahalı
olmayan bileşiklerle çalışmaya izin vermektedir. Bu yöntemin dezavantajı, yavaş olan
organik asitlerin ve nitrojenaz enziminin sınırlı uygulanabilirliğidir
(Fotofermantasyon Reaksiyonu)
6.7.1.3 Biyofotoliz
44
2 H2O + ışık → 2 H2 + O2
Toplam reaksiyon:
12 H2O + ışık → 12 H2 + 6 O2
45
İnsülin, moleküler ağırlığı 5,8
kilodalton (kDa) olan, polipeptit yapılı ve vücuttaki karbonhidrat özüştürmesinin
düzenlenmesinde glukagon ile birlikte rol alan bir hormondur. Kan şekerini düşürücü etki
yapar. Pankreasın hormonal salgı birimleri olan Langerhans adacıklarından salgılanan
insülinin adı da Latince'de "ada" anlamına gelen "insula" sözcüğünden türetilmiştir. ile
birlikte rol alan bir hormondur. Kan şekerini düşürücü etki yapar. Pankreasın hormonal salgı
birimleri olan Langerhans adacıklarından salgılanan insülinin adı da Latince'de "ada"
anlamına gelen "insula" sözcüğünden türetilmiştir.
İnsülinin Yapısı
Kırmızı: karbon; yeşil: oksijen; mavi: azot; pembe: kükürt. Mavi/pembe şeritler iskeleti
simgeliyor. (31)
v Sığır (Beef İnsülin): Sığırların pankreaslarından ekstraksiyon yöntemi ile elde edilir. 3
amino asidi insan insülininden faklıdır.
v Domuz (Pork İnsülin): Domuzların pankreaslarından ekstraksiyon yöntemi ile
sağlanır. İnsan insülininden bir amino asidi farklıdır.
v Bakteriler/Mayalar (Biosentetik): Bakteri ve mayaların DNA yapıları değiştirilerek
(rekombinasyon) insan insülini üretilir. (Rekombinant DNA teknolojisi)
46
2. mRNA stoplazmaya gelir ve kaba endoplazmik retikuluma bağlı polizom ile
translasyona uğrar.
3. Polipeptit sentezi, N-Terminal sinyal polipeptidi oluşumuyla başlatılır ve kaba
endoplazmik retikulum membranı içine penetre olur.
4. Polipeptit zinciri, kaba endoplazmik retikulum lumeni içine doğru uzar,
sonuçta preproinsülin oluşur.
5. Sinyal peptidi ayrılır ve sisternada proinsülin oluşur.
6. Proinsülin kaba endoplazmik retikulumdan golgi kompleksine taşınır, orada
proteazların etkisiyle c-peptit segmentini kaybederek insüline dönüşür.
Dönüşüm golgi aparatından kopma sonucu oluşan insülin depo veziküllerinde
devam eder.
7. İnsülin parsiyel ekzositozla salgılanırken onunla birlikte ekimolar miktarda
Cpeptitide salgılanır.
Şekil- İnsülinin B zincirinin kodlanması için gerekli olan ve açığa çıkan nükleotidler
ile birlikte DNA 11. kromozomunun çözülme ipliği
47
Şekil: Açığa çıkan DNA iplikçiği.
Urasil tarafından değiştirilen azot köklü timin üzerindeki mRNA iplikçiğinin rolü
genetik bilgiyi taşımaktır. Mesela insüline ait olan bilgiyi çekirdekten sitoplazmaya,
ribozoma bağlandığı yere, taşıması gibi mRNA’nın azot kökleri kodonlar adı verilen
ağaçlarda gruplanırlar. Taşıyıcı RNA (tRNA) molekülleri, üç eşlenmemiş azot kökü, toplu
olarak mRNA üzerinde tamamlayıcı kökler olan kodonlar ile birlikte toplu olarak bir anti
kodon çifti olarak bilinen özel bir amino aside bağlanırlar. Ribozomda mRNA’nın tRNA
tarafından okunması tercüme (yazma) olarak bilinir. tRNA tarafından oluşturulan özel bir
amino asit zinciri mRNA tarafından tespit edilen kodu takip eder. mRNA’nın kök zinciri,
insülin gibi özel proteinleri oluşturmak için bununla birlikte bağlanan amino asit zinciri içine
yazılır.
48
Saflaştırmada ilk safha, hücre materyalinin ve çözünmemiş besin materyalinin kültür
filtratından ayrılmasıdır. Sıvıdan hücrenin ayrılması, filtrasyon veya çöktürme
(sedimentasyon) yoluyla olur.
Büyük ölçekli filtrasyonlar için drum filtreler kullanılır. Bu süzmedeki filtre materyali
bez veya sıkı dokunmuş elektir. Bu filtre materyali, dönen bir silindir üzerine geçirilmiştir.
Silindir hareket ettikçe fermentasyon sıvısı filtreden direkt olarak dışarı çıkar ve süzülmüş
arıtılmış sıvı katılardan uzaklaştırılır. Filtrasyon etkinliği, yardımcı filtre materyalinin
kullanılmasıyla büyük ölçüde artırılmaktadır.
En basit hücre bile karmaşık bir yapıya sahiptir ve binlerce farklı çeşitteki molekülden
oluşur. Bu nedenle, öncelikle ilgilenilen molekül grubunu hücredeki diğer kısımlardan ve
moleküllerden ayırmak ve daha sonra da, yapılacak çalışmanın ön gördüğü ölçüde,
saflaştırmak gerekir.
49
ŞEMA-Biyoteknolojik Üretim Akım Şeması
50
ŞEMA-Biyoteknolojik Üretim Akım Şeması
· Ekstraksiyon,
· Kromatografik Yöntemler, (adsorpsiyon kromatografisi iyon değişim, jel, afinite
ve dağılma kromatografisi)
· Evaporasyon,
· Ultrafiltrasyon,
· Ters Osmoz,
· Diyaliz,
· Kristalizasyon,
· Çöktürme,
· Kurutma,
51
· Santrifüjleme,
· Liyofilizasyon
KAYNAKÇA
1. https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/112107/mod_resource/content/0/
Biyoteknolojiye%20Giri%C5%9F.pdf
2. https://tr.wikipedia.org/wiki/Biyoteknoloji
3. https://www.kimyadersi.org/fermantasyon.html
4. https://avys.omu.edu.tr/storage/app/public/tinkilic/62518/Biyoteknoloji
%20Slaytlar.pdf
52
5. https://www.sabah.com.tr/yasam/biyoteknolojinin-yararlari-ve-zararlari-nelerdir-
4727970.com.tr
6. https://tabider.org/Bilgi-Bankasi/Icerik/1976/Biyoteknolojinin-Topluma-Sagladigi-
Faydalar-Nelerdir.aspx
7. https://view.officeapps.live.com/op/view.aspx?src=https%3A%2F
%2Facikders.ankara.edu.tr%2Fpluginfile.php%2F32709%2Fmod_resource
%2Fcontent%2F0%2F2.%2520Hafta.docx&wdOrigin=BROWSELINK
8. https://dergipark.org.tr/en/download/article-file/207530
9. https://cleanroomnews.org/saglik-biyoteknolojisinde-gelecege-dair-politikalar
10. https://acikders.ankara.edu.tr/mod/resource/view.php?id=23493
11. https://www.sorhocam.com/konu.asp?sid=308&biyoteknolojinin-tarimda-
kullanilmasi-avantajlari-ve-dezavantajlari.html
12. http://ziraat-tab.web.nku.edu.tr/HayvansalBiyoteknolojiABD/0/s/10792/15069
13. http://www.bektastepe.net/course-slides/8-hayvan-biyoteknolojisi.pdf
14. https://labakademi.com/gida-biyoteknolojisi/
15. https://www.agmarinesolutions.com/denizbiyoteknolojisi
16. http://www.ilketkinlik.com/yazi/Genetik-muhendisligi-ve-biyoteknolojinin-
uygulama-alanlari-fth159
17. https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/49265/mod_resource/content/0/LAKT
%C4%B0K%20AS%C4%B0T%20%C3%9CRET%C4%B0M%C4%B0%20.pdf
18. https://tr.wikipedia.org/wiki/Sitrik_asit
19. https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/49266/mod_resource/content/0/S
%C4%B0TR%C4%B0K%20AS%C4%B0T.pdf
20. https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/7194/mod_resource/content/
0/5.%20Hafta.pdf
21. https://prezi.com/p/ckcp7jeh03ql/antibiyotik-uretimi/
22. https://tr.wikipedia.org/wiki/Biyogaz
23. https://altacaenerji.com/biyogaz/uretim/
24. https://acikders.ankara.edu.tr/pluginfile.php/18583/mod_resource/content/0/End
%20Mik%2013.%20hafta.pdf
25. https://tr.wikipedia.org/wiki/Etanol
26. https://tr.wikipedia.org/wiki/Etanol_yak%C4%B1t%C4%B1
27. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/41713
28. https://www.tesisat.org/biyoetanol-uretimi-ve-yakit-ozellikleri.html
53
29. https://cdn.bartin.edu.tr/biyoteknoloji/86babca0507e88ae8f7ecb1dea802c6b/
sunum5biyoalkol-teknolojisi.pdf
30. https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/651526
31. https://tr.wikipedia.org/wiki/%C4%B0ns%C3%BClin
32. http://pharmacy.erciyes.edu.tr/ckfinder/userfiles/files/bitirmeler/TOLGA%20AYTAN
%20TEZ%20SON%20BASIM.doc
54