Professional Documents
Culture Documents
Özet
Türkiye’de tarım, hem ekonomik hem de sosyal olarak önemli bir sektördür. Bununla
beraber, üstü açık büyük bir fabrika olan tarım sektörü başta olmak üzere narin ekosistemler,
küresel iklim değişikliğine karşı büyük ölçüde savunmasızdır. Bu nedenle Türkiye’de,
geleceğe dair tüm tarım faaliyetleri ve planlarında iklim şartları bilgisi önemli bir yer
tutmaktadır. İklim Servisleri Küresel Çerçevesine (GFCS) göre tarım ve gıda güvencesi
öncelikli sektörler arasındadır. Diğer taraftan “yoksulluğun olmaması” ve “sıfır açlık”
Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Hedeflerinin (SDGs) ilk ikisini oluşturmaktadır.
Dünya Meteoroloji Örgütü (2020), son 100 yılda dünyanın ortalama sıcaklığında 2°C'lik
artış yaşandığını, bu durumun özellikle ılıman kuşak iklim tiplerinde ve mevsimlerin
karakteristik özelliklerinde değişikliklere neden olduğunu belirtmiştir. Birleşmiş Milletler
Gıda-Tarım Örgütü'nün yayınladığı (2019) Meyve-Sebze Üretim Raporu'nda, mevsim
karakterlerinin değişmesi nedeniyle kış aylarındaki ortalama sıcaklıkların yükselmesi ve
yalancı baharların sıklığının artması sonucunda; kayısı üretiminde verimin düştüğü
belirtilmiştir. Çünkü sıcaklığın 7°C'nin üzerine çıktığı kış aylarında soğuklama işlemini
durduran kayısı ağaçları, aniden yaprak gözü sürmesi ile erken yapraklanmaya,
tomurcuklanma ile de erken çiçeklenmeye hazırlanmaktadırlar. Bu durum bitkinin düşük
miktarda besinle yapraklanma-çiçeklenme dönemine girmesine neden olmakta; erken ilkbahar
döneminde yaprakların donması ve çiçeklerin yanması riskini beraberinde getirmektedir. Bu
durumu yaşayan kayısı ağaçları, ilkbaharda meyve tutumu yapamamaktadır. Bu küresel çaplı
sorunun çözümü için peltierli otonom manipülasyon cihazı geliştirilmiştir. Bu cihazla bitkinin
dış ortam sıcaklığını algıladığı yan meristemler, sıcaklığın 7°C'nin üzerine çıktığı kış
aylarında, peltier temelli soğutma sistemiyle (otonom) bitkinin soğuklama işlemine devam
etmesini ve 0°C’nin altına düştüğünde ise ısıtma sistemi (otonom) bitkinin don olaylarından
etkilenmemesi amaçlanmış; böylece erken yapraklanma, erken çiçeklenme ve don vurma
durumları engellenmeye çalışılmıştır.
Amaç
İklim değişikliğinden kaynaklanan yalancı baharın etkisiyle oluşan, kayısı tarımında
verimsizlikten dolayı peltier temelli otonom manipülasyon cihazı yapılması
amaçlanmıştır.Yalancı bahar ağaçların soğuklanma süresini tamamlam
Kayısı ağaçları için gerekli soğuklama süresi 950-1229 saattir (Tarım ve Orman
Bakanlığı, 2019). Soğuklanma süresi tamamlanmadığı takdirde ve havanın +7°C’nin üstüne
çıkması durumunda soğutma sistemimiz devreye girecektir. Bununla birlikte ağaçların
uyanma dönemine girdiği vakit havanın 0°C ve altına düşmesi durumunda ise ısıtma sistemi
devreye girecektir.
Meyve bahçelerinde don zararının önlenmesinde veya zarar şiddetinin azaltılmasında
farklı teknikler kullanılmaktadır. Bahçelerde bu iş için yapılmış özel sobaların kullanılması,
rüzgar makineleri ile bahçe havasının karıştırılması, ağaçların üzerine su püskürtülmesi,
bahçenin değişik yerlerinde sap-saman vs. yakılması gibi teknikler don zarar şiddetinin
azaltılmasında kullanılan tekniklerdendir. Bu tekniklerden bazılarının yüksek maliyete sahip
olması bazılarının da uygulama güçlüğü yaratması nedeniyle çiftçilerimiz tarafından yoğun
olarak kullanılmamaktadır. Bizim geliştirmiş olduğumuz sistem ise hem ucuz maliyetli
hemde uygulanabilir bir sistemdir.
Don olayından önce meteorolojik bilgilerin erken uyarı sistemiyle çiftçiye aktarılması da
çok önemli bir faktördür. Bunuda düşünerek sistemimiz de kullandığımız wifi modülü ile
meteorolojiden veri alıp mobil uygulama üzerinden çiftçinin istediği yerde ve zamanda takip
edebilmesi amaçlanmıştır.
Böylelikle ağacın soğuklama süresini tamamlamadığı takdirde süresini tamamlamasına
ve soğuk hava koşullarından etkilenmesinin önüne geçilmiştir.
Giriş
Atmosferik karbondioksitteki artış ve bitki büyüme mevsiminin uzaması olumlu, fakat
iklim değişikliğinin neden olduğu sıcaklık artışları, yağış miktarında ve rejimindeki değişim,
aşırı hava olaylarının artan sıklığı ve şiddeti küresel tarımsal faaliyetlerini olumsuz
etkilemektedir. Tarım sistemi, günümüzde artan gıda ve yenilenebilir enerji taleplerine yanıt
vermek için zaten zorlanmaktadır. Değişen iklim, su kıtlığı, kirlilik, erozyon ve toprak
bozunumu gibi hem gıda güvenliğini hem de gıda güvencesini tehdit etmenin ötesinde kaynak
sorunlarına da neden olmaktadır. Şiddetli hava olaylarının Türkiye’de tarımsal üretime etkileri
önemli miktarda ve olumsuz yönde giderek artmaktadır. Önümüzdeki yıllarda bu etkilerin
küresel iklim değişikliği ile daha da artacağı ve güvenli gıdaya ulaşma imkanlarının da
azalacağı öngörülmektedir.
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Panelinin (IPCC) dördüncü raporuna göre, yıllık
ortalama küresel sıcaklık 1906-2005 döneminde yaklaşık 0.74 ± 0.19 °C arttı ve son 25 yılda
her on yılda hava sıcaklık artışı 0.2 °C (+/-0.05 °C) oldu. 2014’te yayınlanan IPCC 5.
Değerlendirme Raporuna (AR5) göre küresel sıcaklık artışı 0.85 [0.65-1.06]°C’yi aştı (IPCC,
2014). Bununla birlikte 1850 yılından beri gözlenen 17 adet küresel yüzey hava sıcaklık
rekorunun 16 tanesi 2000’li yıllarda meydana gelmiştir.
İklim değişikliği; karbondioksit gibi ısıyı tutan gazların atmosferde artmasıyla oluşan ve
atmosfere salınan sera gazlarının neden olduğu düşünülen sera etkisinin sonucunda, Dünya
üzerinde yıl boyunca kara, deniz ve havada ölçülen ortalama sıcaklıkların artması nedeniyle
Dünyanın ikliminin değişmesidir (Vikipedi, 2018). Dünya genelinde yaşanan mevsim
normallerinin dışındaki sıcaklık artışı ülkemizde de çok fazla hissedilmektedir. Özellikle kış
aylarında yaşanan yalancı bahar olarak da bilinen kısa süreli sıcaklık artışları bizim gibi tarım
ile uğraşan ülkelerin en büyük sorunu hale gelmiştir.
Dünyada 2017 yılında 536 bin hektar alanda 4,3 milyon ton kayısı üretilmektedir.
Ülkemiz alan bakımından 125 bin hektar ve %23 oran ile 1 inci sırada olup ülkemizi Cezayir
(%8), Özbekistan (%8), Pakistan (%6) ve Afganistan (%5) izlemektedir. Üretim bakımından
ise 985 bin ton ve %23 oran ile yine 1 inci sırada olup ülkemizi Özbekistan (%13), İtalya
(%6), Cezayir (%6) ve İran (%6) takip etmektedir. (Tarım ve Orman Bakanlığı, 2019).
Yapacağımız çalışmada dünya üretiminde 5 ilk sırada olduğumuz için örnek olarak
kayısı ağaçları üzerindeki erken tomurcuklanma sorununu ele aldık. Kayısı ağacını
seçmemizdeki diğer bir neden de havaların ısınmasıyla ilk harekete geçen ağaç türü
olmasından kaynaklanmaktadır (Ziraat Fakültesi Eğitim, Araştırma ve Geliştirme Vakfı,
1995). Ülkemizdeki kayısı üreticilerinin bahsettiğimiz problemden dolayı zararları Malatya
bölgesi üreticilerinin yıllık yaklaşık olarak 1 Milyar dolar diğer bölgelerle toplam 2 Milyar
dolar olduğu tespit edilmiştir (Milliyet, 2022).
Kayısı, botanik olarak sınıflandırıldığında Rosales takımı, Rosaceae familyası, Prunoidae
alt familyası, Prunus cinsine girer. Latincesi Prunus armeniaca L. olan kayısı, sert çekirdekli
meyve türlerinden birisidir. Anavatanı Orta Asya, Batı Çin ve İran-Kafkasya olan kayısı
dünyada başta Akdeniz ülkeleri olmak üzere birçok ülkede ve bu arada ülkemizde de
ekonomik olarak yetiştirilmektedir. Son yıllarda dünyada ve ülkemizde kayısı yetiştiriciliğine
olan talep giderek artış göstermiştir. Dünya kayısı üretimi 2008 yılı rakamlarına göre yaklaşık
3.068.000 ton dolayındadır. Bu üretim içinde Türkiye’nin payı ise 528.000 ton ile dünya
üretiminin yaklaşık %17,2’sini oluşturmaktadır. Türkiye’de en fazla kayısı üretiminin
yapıldığı ilimiz Malatya olup, üretilen kayısı miktarı iklim şartlarına bağlı olarak 250.000 ton
ile 500.000 ton arasında değişim göstermektedir. Malatya’da üretilen kayısıların önemli
bölümü kurutulmakta ve ihraç edilmektedir. Nitekim 2008 yılında Türkiye’den 95.768 ton
dolayında kuru kayısı dışsatımı yapılmış ve yaklaşık 313 milyon dolar civarında bir gelir elde
edilmiştir. Söz konusu bu üretimin ve dışsatımın hemen hemen tamamına yakını Malatya
ilimizden gerçekleştirilmiştir.
Kayısı yetiştiriciliğine olan talebin artmasının en önemli nedeni tüketimine olan ilgiden
kaynaklanmaktadır. Çünkü bu meyve türü özellikle insan sağlığı ve beslenmesi açısından çok
önemlidir. Kayısıda bulunan beta-karoten, A vitaminin ön maddesi olup bu da sağlık
açısından büyük önem arz etmektedir. Kayısıların taze tüketimlerinin yanı sıra beta-karoten
içeriğinin çok yükseldiği kurutulmuş olarak, konserve, dondurulmuş, reçel, marmelat, jöle,
likör, pasta, kek, bar, gofret, esans ve ekstrakt gibi kullanım alanları da vardır. Kuru kayısının
100 gramı 238 kalori, 7420 ünite A vitamini içermekle birlikte potasyum ve demirce de
zengin olup, anemi tedavisinde çok önemlidir. Kayısı, son yıllarda iyi bir gelir kaynağı olması
nedeniyle dikim alanları artmıştır. Bu sebeple kayısıda; çeşit seçimi, fidan üretimi, bahçe
tesisi, sulama, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadele, budama, hasat, kurutmalık
kayısılarda kükürtleme ve depolama gibi kültürel uygulamaların daha bilinçli ve uygun
tekniklerle yapılması gerekmektedir. Böylece ürün miktarı ve meyve kalitesinde önemli
artışlar elde edilebilecektir. Bununla birlikte son yıllarda üreticilerin belli ölçüde
bilinçlenmesiyle ürün miktar ve kalitesinde olumlu gelişmeler görülmüş ancak bu konuda
yapılabilecek daha büyük atılımlara ihtiyaç vardır.
Kayısının adaptasyon yeteneği oldukça sınırlıdır. Dünyanın en önemli kayısı üretim
merkezlerinden biri de Anadolu’dur. Dünya kayısı üretiminin yarıdan fazlası erkenci
kayısılarla yapılmakta, bu ticaretin çok büyük bir kısmı üretici Akdeniz ülkeleri ile dış alımcı
Avrupa ülkeleri arasında gerçekleşmektedir. Türkiye, Avustralya ve İran dünya pazarlarına
kuru; Güney Afrika, Yugoslavya, Çekoslovakya, Bulgaristan ve Romanya konserve; ABD ise
Avrupa’ya hem kuru, hem de konserve kayısı satan ülkelerdir. Sofralık kayısı dışsatımı yapan
ülkeler ise; İspanya, İtalya, Fas, Tunus, İsrail, Macaristan’dır. Ülkemizde kayısı Doğu
Anadolu’nun kışları şiddetli soğuk geçen yüksek yerleri ile Karadeniz Bölgesi’nin çok nemli
kısımları dışında her ilde yetişebilmektedir. Kurutmalık kayısının tamamına yakını Malatya
İli’nde üretilmekle birlikte Elazığ, 2 Erzincan ve Sivas’ta da önemli miktarda kurutmalık
kayısı üretimi yapılmaktadır. Erkenci sofralık kayısı yetiştiriciliği bakımından Akdeniz
Bölgesi’nde İçel, Hatay, Adana ve Antalya; Ege Bölgesi’nde İzmir ve çevresi; orta mevsim
sofralık kayısı yetiştiriciliğinde Doğu Anadolu’da Kars ve Iğdır büyük öneme sahiptir.
Ülkemizde sofralık kayısı, en erken ve en fazla İçel’in Tarsus ve Mut ilçelerinde
üretilmektedir. Akdeniz Bölgesi sahil şeridi bulunduğu enlem dereceleri nedeniyle, Akdeniz’e
kıyısı olan ülkelere göre ortalama 10–15 gün hatta 25 güne kadar erkencilik avantajına
sahiptir. Ayrıca, son yıllarda söz konusu bölgede örtü altı kayısı yetiştiriciliğine geçilmiş
olması ürünün daha da erkene alınması ve daha karlı olması bakımından üreticilerin ilgisini
çekmiştir. Akdeniz sahil şeridine benzer iklim özelliklerine sahip Kıbrıs’ın Türkmenköy ve
Güzelyurt Araştırma Enstitülerinde, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri
Bölümü Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Sevgi Paydaş danışmanlığında yürütülen “Düşük
Soğuklamalı Bazı Kayısı Çeşitlerinin KKTC Ekolojik Koşullarına Adaptasyonları” (Proje No:
5.2.3.2) konulu proje kapsamında 32 kayısı çeşidi Türkmenköy ve Güzelyurt’ta
değerlendirmeye alınmış ve yapılan çalışmalar sonucunda söz konusu bölgede erken zamanda
pazara kayısı sunma potansiyelinin olduğu sonucuna varılmıştır. Bu proje ile ilgili olarak elde
edilen ön sonuçlar aşağıda verilmiştir.
Kayısının anavatanı Türkistan dan Çine kadar uzanmaktadır. Buradan Kafkasya ve İran
yoluyla Anadolu ya Romalılar döneminde ise İtalya ve Avrupa ya yayılmıştır. Taze,
kurutulmuş ve konserve şeklinde bütün yıl boyu tüketilen kayısı; vitamin ve minerallerce
oldukça zengin bir meyvedir. Kayısı üretiminde Türkiye dünyada ilk sırayı alırken, Rusya
İtalya ve İspanya üretimlerinin hızla artırmaktadırlar.
Durum böyle olunca projemize konu olan kayısı ağaçlarının yalancı bahara karşı geç
uyandırılması ve uyanan ağaçların soğuklardan korunması adına ağaç ısıtma yöntemi elzem
hale gelmiştir. Projemiz temelde ağaçların soğutularak uyandırılmasının geciktirilmesi,
uyanan ağaçlarında sıcak hava tatbiki ile soğukların ağaca vermiş olduğu zararı en aza
indirmeyi hedeflemektedir. Şekil 1 de havanın mevsim normalleri dışında seyretmesiyle (don,
yalancı bahar) meyve ağaçları üzerinde oluşan etkisi gösterilmiştir.
Yöntem
Projemizin ana faktörlerinden biri Şekil 7’de gösterilen peltier malzemesidir. Peltier,
termoelektrik sistem olarak da bilinmektedir. Termoelektrik sistem ısı enerjisi ile elektrik
enerjisi arasındaki dönüşümü sağlayan sistemlere verilen addır. Bir termoelektrik modül N ve
P tipi yarı iletkenlerden oluşan termo element malzemelerden oluşmaktadır. Peltierin uçlarına
elektrik enerjisi uygulandığında bir yüzeyi ısınmakta diğer yüzeyi ise soğumaktadır.
Şekil 7 Peltier
Projemizde peltierin bu özelliği kullanılmıştır.Çünkü kayısı ağacının sıcaklama ve
soğuklama ihtiyacını gidermek için oluşturmuş olduğumuz sıvı deposundan su pompası
yardımıyla soğutucu sıvıyı borular yardımıyla ağaç gövdesinden dolaşımını sağlayarak hava
sıcaklığı artsa bile soğuklama süresi tamalanmamış olan ağacın uyanması
engellenmiştir.Sistemimizde donma noktası düşük olduğu için soğutucu sıvı kullanılmıştır.
Soğutma sistemi için peltierler termal macun kullarak alüminyum blokların(Şekil 8)
arasına sabitlenmiştir.Peltierlerin sıcak tarafı su pompasıyla soğutucu sıvı, mini radyatör(Şekil
9) içinde dolaştırılarak fan yardımıyla soğutulmuştur.Bu sayede daha hızlı soğutma işlemi
gerçekleşmiştir.Soğutulan sıvı, depoya gönderilmiştir.Depodan su pompasıyla ağacın etrafına
sarılmış olan borularda devridaimi sağlanmıştır.
Isıtma sistemi için ayrı bir alüminyum blok üstüne peltierlerin sıcak tarafları
yerleştirilmiştir.Su pompasıyla alüminyum bloğun içinde dolaştırılan su ısıtılmıştır.Isıtılan su,
pompa yardımıyla depoya gönderilmiştir.Isınan su, pompa yardımıyla ağacın etrafına sarılmış
olan borulara gönderilerek devridaimi sağlanmıştır.
Şekil 10.1
Şekil 10.2
Şekil 10.3
Malzeme İsmi Adet Birim Malzeme Özelliği
Fiyatı
(TL)
Peltier 4 50 Sıvının ısıtılıp,soğutulmasını sağlayan
malzeme
Alüminyum Su 3 70 Sıcaklık farkını artıracak malzeme
Bloğu
Mini Radyatör 1 140 Peltierin sıcak yüzeyini soğutacak malzeme
Fan 1 20 Radyatördeki sıcaklığı alacak malzeme
Termal Macun 1 30 Isı yalıtmını sağlayacak malzeme
Su Pompası 4 30 Sıvıyı devridaim ettirmemizi sağlayan
malzeme
Su Deposu 2 20 Sıvıyı depolamamızı sağlayan malzeme
Akü 1 200 Sistemin elektrik ihtiyacını karşılayan
malzeme
Arduino Uno 1 135 Sistemi kontrol eden Ana kart
Lcd Ekran 1 90 Arduino Uno’ya gelen verilerin yazdırılacağı
ekran
DHT-11 Sensörü 1 30 Sıcaklık ve nemi ölçen malzeme
ESP8266 Wifi 1 75 İnternetten veri çekmeyi sağlayan malzeme
Role 1 25 Sistemin aküye bağlanmasını sağlayan
malzeme
Güneş Paneli 1 510 Aküyü şarj edecek Yenilenebilir enerji kaynağı
Sıvı Dağıtım Borusu 1 75 Sıvıyı ağaç etrafında dolaştırmayı sağlayan
malzeme
Diğer Giderler 150 Sistemin kurulmasında kullanılacak tahmini
giderler
Toplam Fiyat 1650
İşin Tanımı Nisan Mayıs Haziran Temmuz Ağustos Eylül Ekim Kasım Aralık Ocak
Literatür X X X
Taraması
Arazi X X
Çalışması
Verilerin
Toplanması X X X X
ve Analizi
Proje
Raporu X X
Yazımı
Bulgular
Weinberger'e göre kayısı ağaçlarının soğuklama dönemlerini tamamlayabilmeleri için en
soğuk ayın ortalama sıcaklığının 0-7°C arasında olması gerekmekte ve soğuklama için
yaklaşık olarak 550-1250 saatlik süreye ihtiyaç duymaktadır. Ancak küresel ısınma ile birlikte
dünyanın ortalama sıcaklığının 2°C artması; kayısı ağaçlarının soğuklama ve besin birikimi
ihtiyaçlarını tam olarak karşılayamamalarına neden olmuştur. Bununla birlikte yine küresel
ısınmanın neden olduğu 2°C’lik sıcaklık artışı kısa süreli ani sıcaklık artışını da beraberinde
getirmiştir. Kış aylarında yaşanan bu olay yalancı bahar olarak adlandırılmaktadır. Bu yalancı
bahar dönemlerinde zaten kış döneminde soğuklama ihtiyacını karşılayamayan kayısı ağaçları
kış mevsimi devam ederken düşük besin miktarı ile yaprak gözü sürmeye yani yapraklanma
işlemine ve tomurcuklanma ile de erken çiçeklenme işlemine vaktinden önce
başlamaktadırlar. Erken dönemde yapraklanan ve tomurcuklanan kayısı ağaçları mart
ayındaki don olayları sonucunda yaprak donması ve çiçeklerin yanması olaylarına maruz
kalmaktadır. Bunun sonucunda da yeterli fotosentez, döllenme ve tozlanma yapamayan kayısı
ağaçları meyve tutumu yapamamakta ve meyve verememektedirler.
Sonuç ve Tartışma
Bir kayısı çeşidinde soğuklama isteği kısa bir sürede tamamlansa/karşılansa bile, çevre
şartları uygun olmazsa (uygun sıcaklık) çiçek tomurcukları uyanmamaktadır (Tuzcu ve
Kaşka, 1978; Aşkın, 1989).
Soğuklama ihtiyacı karşılanmış olmasına rağmen, tomurcuk döküm oranlarının çok
yüksek olmasında ise; bitkinin genetik yapısındaki farklılıklarının da etkili olabileceği
düşünülmektedir (Legave et al., 1982; Acarsoy, 2013).
Özetle; bir bölgede verimli yetiştiricilik yapmak için, çeşidin verimli ve kaliteli
olmasının yanında; yetiştiriciliğin yapılacağı bölge ekolojisinin de çeşidin ısı değerlerini
karşılamasına imkan vermesi gerekmektedir.
Proje çalışması ile elde edilen sonuçlar;
Wifi modülü ile mobil uygulamaya veri aktarımı sağlanarak çiftçinin istediği zaman
anlık verilere ulaşması sağlanmıştır.
Öneriler
Kaynaklar
(IPCC, 2014) Climate Change 2014: Synthesis Report. Contribution of Working Groups I, II
and III to the Fifth Assessment Report of the Intergovernmental Panel on Climate Change
[Core Writing Team, R.K. Pachauri and L.A. Meyer (eds.)]. IPCC, Geneva, Switzerland, 151
pp.
Tarım ve Orman Bakanlığı. (2019, Aralık). Ürün Masalları Kayısı Bülteni. Tarım Orman:
https://www.tarimorman.gov.tr/BUGEM/Belgeler/M%C4%B0LL%C4%B0%20TARIM/
KAYISI% 20ARALIK%20B%C3%9CLTEN%C4%B0.pdf
Chandler, W.H. and Brown, D.S., 1951. Deciduous Orchards in California Winters. Calif.
Agr. Ext. Serv. Cir., USA, no.179.
Kaşka, N., 1966. Meyve Ağaçlarında Kış Dinlenmesinin Uzatılıp Kısaltılması ve İlkbaharda
Çiçeklerin Açılmasının Geciktirilmesi. A.Ü.Z.F. Yıllığı 15 (4): s.269-283.
Acarsoy, N., 2013. Bazı Kayısı Çeşitlerinde Kış Dinlenmesinin Tomurcuk Gelişimi Ve
Verimliliğe Etkisi Üzerine Araştırmalar. Ege Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü (Doktora
Tezi) S: 185.
Gülcan, R., 1975. Bazı kayısı çeşitlerinin kış dinlenmesi ve çiçek tomurcuğu teşekkülü
üzerinde araştırmalar. E.Ü.Zir:Fak. Bornova.
Viti, R., Bartolini, S., 1998. Changes in sh–containing compounds and catalase activity in
apricot flower bud during the winter season. Sci. Hort. Amsterdam 73, 1–9.
Alburquerque, N., Burgos, L., Egea, J., 2003. Apricot flower bud development and abscission
related to chilling, irrigation and type of shoots. Scientia Horticulturae 98: 265–276.
Alburquerque, N., Burgos, L. and Egea, J., 2004a,. Influence of flower bud density, flower
bud drop and fruit set on apricot productivity, Scientia Horticulturae, 102:397–406pp.
Alburquerque, N., Burgos, L., Sedgley, M. and Egea, J., 2004b, Contributing to the
knowledge of the fertilisation process in four apricot cultivars, Scientia Horticulturae, 102:
387–396
Ruiz, D., Campoy, J.A. and Egea, J., 2007. Chilling and heat requirements of apricot cultivars
for flowering, Environmental and Experimental Botany 61; 254–263pp.
Ekler