You are on page 1of 9

Tarım Bilimleri Araştırma Dergisi 4 (1): 87-95, 2011

ISSN: 1308-3945, E-ISSN: 1308-027X, www.nobel.gen.tr

İklim Değişikliği ve Etkin Su Kullanımı

Belgin ÇAKMAK1 Zeki GÖKALP2


1
A.Ü.Ziraat Fakültesi, Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü Dışkapı, ANKARA
2
E.R.Ü. Seyrani Ziraat Fakültesi, Tarımsal Yapılar ve Sulama Bölümü, KAYSERİ

*Sorumlu Yazar
cakmak@agri.ankara.edu.tr
Özet: Yaşamın vazgeçilmez unsurlarından biri olan su kaynakları küresel ısınma, nüfus artışı, kentleşme gibi problemlerin tehdidi altındadır.
Giderek kısıtlı hale gelen su kaynaklarına talep hızla artmakta olup, tarımda kullanılan su miktarı kısıtlanmakta ve dünya gıda güvenliği
tehlikeye girmektedir. Hızla artan nüfusun gıda ihtiyacına karşın, tarım sektörü bu kıt kaynak için sanayi, kentsel ve çevresel kullanımlar ile
rekabet etmektedir. Tüm sektörlerde talep edilen su arttıkça yeraltı suyu tükenmekte, su ekosistemleri kirlenip kalitesiz hale gelmekte ve yeni su
kaynaklarının geliştirilmesi günden güne daha pahalı hale gelmektedir.
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi’nde (İDÇS); iklim değişikliği, karşılaştırılabilir bir zaman periyodunda gözlenen
doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da dolaylı küresel atmosferin bileşimini bozan insan etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir
değişiklik olarak tanımlanmıştır. Küresel ısınmaya bağlı olarak görülen iklim değişikliği sonucu su potansiyelinde meydana gelen azalma ile
birlikte artan nüfusun su talebinin artması, su kaynaklarının etkin kullanımını zorunlu kılmaktadır. Ülkemizde su kaynaklarının yaklaşık %75’nin
tarımda kullanılması, özellikle sulamada su tasarrufunu öncelikli olarak gerektirmektedir. Su kaynaklarının etkin kullanımı için tarımda özellikle
damla sulama sistemlerinin yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
Bu çalışmada iklim değişikliği, iklim değişikliğinin tarıma etkileri, tarımsal kuraklık ve sulama tartışılmış, tarımda etkin su kullanımına yönelik
öneriler verilmiştir.
Anahtar Kelimeler: İklim değişikliği, Kyoto Protokolü, kuraklık, sulama

Climate Change and Effective Water Utilization

Abstract: Water resources are under continuous threat of global warming, increasing population and urbanization. Demand for limited water
resources is increasing rapidly and that limits the available water for agriculture and food security. Agricultural sector is competing with industrial,
urban and environmental sectors for limited water resources. Increasing demands of sectors also deplete the ground water resources, pollute water
ecosystems and developing new water resources is getting more and more expensive each day.
United Nations Framework Convention on Climate Change (IDÇS) defines climate change as “a change of climate which is attributed directly or
indirectly to human activity that alters the composition of the global atmosphere and which is in addition to natural climate variability observed over
comparable time periods”. Decreases in water resources together with increasing impacts of global warming and climate changes and increasing
demands of increasing population make effective utilization of water resources a must. Since about 75% of water resources of Turkey is allocated
for agricultural purposes, effective water utilization and water saving in irrigation are the most critical issues to be considered. Pressurized piped
systems and especially drip irrigation should be widespread for effective water utilization in agriculture.
In this study, climate change, impacts of climate change over agriculture, agricultural drought and irrigation were discussed and recommendations
were provided for effective water utilization in agriculture.
Key Words: Climate change, Kyoto Protocol, drought, irrigation

GİRİŞ Dünya nüfusunun 1950’de 2.5 milyardan bugün 6.5


milyara gelmesiyle, sulanan alan iki, çekilen su üç katına
Yaşamın vazgeçilmez unsuru olan su, tarımın da temel çıkmıştır [1]. Mevcut üretim deseninde bir değişiklik
girdilerinden biridir. Sulama bir taraftan tarımsal üretimi olmazsa tarımda kullanılan su 2050’de %70-90 artacaktır.
arttırırken, diğer taraftan gerekli önlemler alınmazsa Tarımda kullanılan su miktarı bugün 7130 km3 olup,
çevreye zarar vermekte ve doğal dengenin bozulmasına 2050’de yaklaşık iki katına 12000-13500 km3’e çıkacağı
yol açmaktadır. Birçok ülkede ve ülkemizde en fazla su öngörülmektedir.
kullanıcı sektör olan tarım sektörü, artan nüfusa bağlı İklim değişikliği, Birleşmiş Milletler Binyıl
olarak artan gıda ihtiyacı ve iklim değişikliği nedeniyle Zirvesi’nde 191 ülkenin imzaladığı Binyıl Bildirgesi’nde,
azalması beklenen su potansiyeli olmak üzere iki büyük başta yoksulluk ve açlığın ortadan kaldırılması ve
sorunla karşı karşıyadır. Giderek kısıtlı hale gelen su çevresel sürdürülebilirliğin sağlanması olmak üzere
kaynaklarına talep hızla arttıkça, tarımda kullanılan su Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmada ciddi bir tehdit
miktarı kısıtlanmakta ve dünya gıda güvenliği tehlikeye olarak gösterilmiştir. Örneğin iklim değişikliği, değişken
girmektedir. yağış düzeni ve azalan bitkisel üretim vasıtasıyla gıda
88
B. Çakmak ve Z. Gökalp / Tabad, 4 (1): 87-95, 2011

Çizelge 1. İklim değişikliğinin Binyıl Kalkınma Hedefleri üzerindeki riskleri [4]

Binyıl kalkınma hedefleri (MDG) İklim değişikliği riski


MDG 1: Aşırı yoksulluğun ve açlığın ortadan Aşırı yoksulluk ve açlık sorununun çözümünü destekleyen tarımsal üretim ve gıda güvenliği,
kaldırılması bol ve temiz su kaynaklarına erişim ve kazançlı iş, iklim değişikliğine hassasiyet göstermektedir.
MDG 2: Herkes için evrensel ilköğretim İklim değişikliği baskısı, tarımsal üretim ve su toplama gibi diğer geçim olanaklarına fazladan
sağlanması zorluk getirerek ailelerin çocuklarını okuldan almalarına sebep olmaktadır. Eğitimle ilgili hedeflere
ulaşılabilmesi için geçim türlerinin gelecek iklimlere daha dayanıklı olması gerekmektedir. İklim
değişikliği aynı zamanda altyapı üzerinde (örneğin okullar) tehdit oluşturmaktadır ve ailelerin
yerlerinden olmalarına ve göç etmelerine yol açarak eğitim olanaklarını da aksatmakta ve
sınırlandırmaktadır.
MDG 3: Cinsiyet eşitliğinin teşvik edilmesi Kadınların, iklim değişikliğinin olumsuz etkilerine karşı daha hassastır çünkü:
ve kadınların güçlendirilmesi • Yoksullar iklim değişikliği risklerine karşı daha hassas durumda olup dünyanın yoksullarının
büyük bir kısmını kadınlar oluşturmaktadır;
• Kadınların, doğal kaynakların birincil kullanıcıları ve yöneticileri olmaları, birincil
anlamda bakım sağlayanlar olmaları ve ücretsiz işlerde çalışmaları gibi geleneksel rolleri,
iklim değişikliği tarafından en çok tehdit edilen doğal kaynaklara daha bağımlı oldukları
anlamına gelmektedir.
• Kadınlar, iklim değişikliğinin getirdiği zorlukları aşmada son derece önem taşıyan kaynak
ve bilgiye erişim ve haktan yoksundurlar.
MDG 4, 5, ve 6: Çocuk ölümlerinin İklim değişikliği, özellikle azalan gıda ve su güvenliği sebebiyle kötü sağlık koşullarında artış,
azaltılması, anne sağlığının iyileştirilmesi sel ve kuraklık sebebiyle düşen su kalitesine bağlı olarak su kaynaklı hastalıkların baş göstermesi,
ve HIV/AIDS, sıtma ve diğer hastalıklarla vektör yoluyla ve hava yoluyla bulaşan hastalıkların yayılması için daha uygun koşullar ve artan
mücadele edilmesi sıcaklıklarla sıcaklık baskısı arasındaki doğrudan ilişki yoluyla sağlık koşullarını kötüleştirecektir.
MDG 7: Çevresel sürdürülebilirliğin İklim değişikliği, çevresel sürdürülebilirliği de tehdit etmektedir çünkü iklim değişikliği
sağlanması ekosistem ilişkilerinde çok ciddi değişimlere sebep olacak, mevcut doğal kaynakların nitelik
ve niceliğini değiştirecek ve ekosistem verimliliğini azaltacaktır. Gelişmekte olan ülkelerde,
yoksullar gündelik yaşamlarını devam ettirebilmek için bu kaynaklara bağımlıdırlar.
MDG 8: Kalkınma için küresel bir ortaklık İklim değişikliği, Binyıl Kalkınma Hedefleri’ne ulaşmada yaşanan mevcut sıkıntıları daha da
geliştirilmesi kötüleştirmekle tehdit etmektedir. Kalkınma ve uyum için maddi kaynaklar bulma, yoksulların
ihtiyaçlarına cevap verecek şekilde artırılmalıdır.

güvenliği için bir risk oluşturabilir ve açlığın artmasına yakılması, ormansızlaşma, arazi kullanımı değişiklikleri,
neden olabilir. Geniş perspektifte incelenirse, iklim tarımsal etkinlikler ve sanayi süreçleri ile atmosfere
değişikliği doğal kaynaklara, altyapıya ve verimliliğe salınan sera gazlarının atmosferdeki birikimleri, sanayi
olumsuz etki ederek ekonomik büyümenin yavaşlamasına devriminden beri hızla artmaktadır. Bu ise, atmosferin
ve dolayısıyla yoksulluğun artmasına yol açabilir doğal sera etkisini kuvvetlendirerek, şehirleşmenin de
(Çizelge 1). katkısı ile, dünyanın yüzey sıcaklıklarının artmasına
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve neden olmaktadır [2].
Sözleşmesi’nde (İDÇS); iklim değişikliği, İklim değişikliğinin tarım sektörüne olumlu ve
karşılaştırılabilir bir zaman periyodunda gözlenen olumsuz etkilerinin olabileceği belirtilmektedir.
doğal iklim değişikliğine ek olarak, doğrudan ya da Bitkilerin daha erken ekiminin ve daha geç hasadının
dolaylı küresel atmosferin bileşimini bozan insan olabileceği olumlu bir etki olarak tahmin edilmektedir.
etkinlikleri sonucunda iklimde oluşan bir değişiklik Ülkemizde iç bölgelerde de ikinci ürün alınabileceği,
olarak tanımlanmıştır. 1980’li yılların sonlarından turunçgil tarımının iç bölgelere kadar genişleyebileceği,
başlayarak, insanın iklim sistemi üzerindeki olumsuz Akdeniz şeridinde tropik bitkilerin yetiştirilebileceği
etkisini ve baskısını azaltmak için, Birleşmiş ileri sürülmektedir. Olumsuz etkileri ise, sıcaklık artışı,
Milletler’in ve uluslararası kuruluşların öncülüğünde yağışların düzensizliği, bazı yörelerde aşırı yağış
çalışmalar yapılmıştır. Bu küresel etkinliğin sonucunda, bazılarında kuraklık beklentisidir. Bu etkilerin tarımda
geniş bir katılımla İDÇS ve Kyoto Protokolü verim kayıplarına, dünyada nüfusun gıda güvenliğinin
(KP) oluşturulmuştur. İDÇS ve KP, bir yandan insan riske girmesine, salgın hastalıklara ve açlık sorunlarına
kaynaklı sera gazı salımlarını sınırlandırmaya ve yol açacağı öngörülmektedir [3].
azaltmaya yönelik yasal düzenlemeler getirirken, bir Küresel ısınmaya bağlı olarak görülen iklim
yandan da, uluslararası ticaret, teknoloji ve sermaye değişikliği sonucu su potansiyelinde meydana gelen
hareketleri konusunda giderek etkin olmaya başlamıştır. azalma ile birlikte artan nüfusun su talebinin artması,
Küresel ısınmaya yol açan sera gazları; esas olarak, su kaynaklarının etkin kullanımını zorunlu kılmaktadır.
fosil yakıtların yakılması (enerji ve çevrim), sanayi Ülkemizde su kaynaklarının yaklaşık %75’nin tarımda
(enerji ilişkili ve kimyasal süreçler, çimento üretimi, kullanılması, özellikle sulamada su tasarrufunu öncelikli
vb. gibi enerji dışı), ulaştırma (kara ve hava taşıtları, olarak gerektirmektedir. Su kaynaklarının etkin kullanımı
deniz taşımacılığı, vb.gibi), arazi kullanımı değişikliği, için tarımda özellikle damla sulama sistemlerinin
katı atık yönetimi ve tarımsal (enerji ilişkili ve anız yaygınlaştırılmasına yönelik çalışmalar yapılmaktadır.
yakma, çeltik ekimi, hayvancılık, gübreleme gibi enerji Ülkemizde sulama sistemleri son yıllara kadar
dışı) etkinliklerden kaynaklanmaktadır. Fosil yakıtların genellikle, açık sistemler olarak tasarlanmıştır. Buna
89
B. Çakmak ve Z. Gökalp / Tabad, 4 (1): 87-95, 2011

bağlı olarak sulama alanlarının büyük bir bölümünde, kadar 1990 düzeyine çekme yükümlülüğü OECD
yüzey sulama yöntemleri kullanılmaktadır. Tasarım ve ekonomileri geçiş sürecinde olan ülkelere (Ek-I);
biçimi ve uygulanan sulama yöntemlerine bağlı olarak, gelişme yolundaki ülkelere mali kaynak ve teknoloji
başta buharlaşma olmak üzere, su kayıpları artmakta aktarılması, onların özel gereksinimlerinin karşılanması
ve su kaynakları ve tarım alanlarının sürdürülebilirliği vb. konularındaki ana yükümlülükler ise sadece OECD
tehlikeye girmektedir. Bu nedenle, etkin su kullanımını ülkelerine (Ek-II) bırakılmıştır. BM/İDÇS’nde belirtilen
sağlayacak sulama teknolojilerinin yaygınlaştırılması, OECD ve ekonomileri geçiş sürecinde olan ülkeler, 2000
ülkemizde bir gereklilik olarak görülmektedir. Tarımda yılı itibarı ile toplam sera gazı salımlarını 1990 yılına
kullanılacak su ile birlikte buharlaşmanın büyük ölçüde göre %6.5 oranında azaltmıştır. Bu azaltmada, salımları
azaltılmasıyla, iklim değişikliğinin su kaynakları %40 oranında azalan ekonomileri geçiş sürecinde olan
ve tarım üzerindeki olumsuz etkileri belirli düzeyde ülkelerin rolü büyüktür. Ek-II listesindeki ülkelerin
azaltılabilecektir [5]. salımları ise 1990 düzeylerine göre %7.5 oranında artış
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından uygulamaya göstermiştir. AB-15’in toplam salımları 1990 düzeylerine
konulan “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi göre 2000 yılında %3.5 oranında azalmıştır. Bu orana,
Programı” kapsamında; bireysel sulama sistemlerine büyük ölçüde İngiltere ve Almanya’daki özelleştirme,
yönelik makine ve ekipman alımlarında yatırım tutarının yakıt dönüşümü ve kimya sanayiinde alınan önlemler
%50’si, sulama altyapı yatırımlarında ise yatırım tutarının sayesinde ulaşılmıştır. Bununla birlikte, üye ülkelerin
%75’si hibe desteği olarak karşılanmaktadır. Hibe büyük bölümünün sera gazı salımlarında ciddi artışlar
tutarı, bireysel başvuru makine ve ekipman alımlarında söz konusudur. Özellikle ulaştırmadan kaynaklanan
25 000 TL, şirket başvurularında 175 000 TL, sulama sera gazı salımlarındaki hızlı artış büyük endişe kaynağı
altyapı yatırımları ile ilgili kooperatif başvurularında oluşturmaktadır.
ise 300 000 TL’ye kadar çıkmaktadır. Bu programla Küresel sera gazı salımlarını 2000 yılı sonrasında
2005-2007 yıllarında toplam 2337 adet basınçlı sulama azaltmaya yönelik yasal yükümlülükleri ise Aralık
projesine 66 milyon TL hibe desteği sağlanmış, 32 000 1997’de kabul edilen ve 16 Şubat 2004 tarihinde
çiftçiye ait toplam 213 000 dekar alana basınçlı sulama yürürlüğe giren Kyoto Protokolü (KP) düzenlemektedir.
sistemi kurulmuştur. Özellikle yeraltı suyunun yoğun KP, Ek-I Taraflarını, karbondioksit eşdeğeri sera
olarak kullanıldığı illerde (Konya, Eskişehir, Isparta, gazlarını 2008-2012 döneminde, 1990 düzeylerinin
Diyarbakır, Şanlıurfa, Antalya, Ankara) ve Pazar değeri toplam olarak en az %5 altına indirmekle yükümlü
yüksek ürünlerin yetiştirildiği alanlarda programa yoğun tutmuştur. Protokol’de her Ek-I Tarafının farklı salım
bir talep olmaktadır. Ayrıca tarla içi basınçlı sulama azaltma yükümlülüğü bulunmaktadır. Bazı taraflar, bu
sistemlerinin yaygınlaştırılması amacıyla T.C.Ziraat ilk yükümlülük döneminde sera gazı salımlarını artırma
Bankası tarafından da 2007/12012 sayılı kararname ile ayrıcalığı alırken (örneğin, Avustralya %8, İzlanda
üreticilere sıfır faizli kredi imkanı sağlanmıştır. Kredilerin %10 ve Norveç %1 düzeyinde artırabilecekler), Avrupa
geri ödemesi çiftçilere sağlanan desteklerin temliki ile Birliği’nin birlik olarak %8’lik ve ABD’nin %7’lik salım
yapılmaktadır. Bu program kapsamında 22.11.2007 tarihi azaltma yükümlülüğü bulunmaktadır. Buna karşın, Yeni
itibarıyle 7600 çiftçiye 102 milyon TL sıfır faizli kredi Zelanda, Rusya
kullandırılmış ve 180 000 dekar alana basınçlı sulama Federasyonu ve Ukrayna’nın sera gazı salımlarında
sistemi tesis edilmiştir [6]. 1990 düzeylerine göre bir değişiklik olmayacaktır.
Bu çalışmada iklim değişikliği, iklim değişikliğinin AB’nin Kyoto hedefi olan %8 oranındaki salım indirimine
tarıma etkileri, tarımsal kuraklık ve sulama tartışılmış, ulaşmadaki sorumluluğu, o dönemde üyesi olan 15
tarımda etkin su kullanımına yönelik öneriler verilmiştir. ülkeyi de kapsadığından, Topluluk daha çok kendisi için
düzenlenmiş olan KP 4. Madde’den yararlanma yoluna
Birleşmiş Milletler Iklim Degişikligi Çerçeve gitmiştir. Bu Madde, ülke gruplarının ortak amacın
Sözleşmesi, Kyoto Protokolü Ve Türkiye korunması koşuluyla yükümlülüklerini kendi aralarında
Sera gazlarının atmosferik birikimlerini, insanın iklim yeniden dağıtabileceklerini söylemektedir (genelde bu
sistemi üzerindeki olumsuz etkilerini en aza indirecek “balon” olarak adlandırılmaktadır). AB Balonu’nda
bir düzeyde durdurmayı sağlayabilecek en önemli ortak hedef olan %8 salım indirimi korunmak üzere,
ve tek hükümetlerarası girişim, Birleşmiş Milletler yükümlülükler, Haziran 1998’de, Konsey’de karar verilen
İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (BM/İDÇS ya “AB yük paylaşım” düzeneğine göre Üye Devletler
da Sözleşme) ve onun Kyoto Protokolü’dür (KP ya da arasında paylaştırılmıştır
Protokol). BM/İDÇS’de, ülkelerin ortak fakat farklı Ekonomik büyüklük, salım indirimleri için kalan
ulusal ve bölgesel kalkınma öncelikleri, amaçları ve fırsatlar ve kişi başına salım gibi Üye Devletlerin koşulları
özel koşulları dikkate alınarak, insan kaynaklı sera gazı dikkate alınarak, her Üye Devlet için farklı bir salım hedefi
salımlarının azaltılması, iklim değişikliğinin önlenmesi ve belirlenmiştir. Hedefler ülkeden ülkeye büyük farklılık
etkilerinin azaltılması vb. alanlarda ortak yükümlülükler göstermektedir. Örneğin, Lüksemburg’un salımlarını
verilmiştir. %28 oranında azaltması gerekirken, Portekiz’in %27
İnsan kaynaklı sera gazı salımlarını 2000 yılına oranında artırmasına izin verilmiştir.
90
B. Çakmak ve Z. Gökalp / Tabad, 4 (1): 87-95, 2011

KP esneklik düzenekleri (Ortak Yürütme, Temiz çalışmaların daha etkin bir şekilde yürütülmesi,
Kalkınma Düzeneği ve Salım Ticareti), gelişmiş eşgüdümün sağlanması, strateji belirlenmesi ve
ülkelere, sera gazı salımlarını ve buna bağlı olarak da kararların bir uzlaşmaya dayanarak alınması amacıyla
iklim değişikliğinin etkilerini azaltma etkinliklerini en bir Başbakanlık Genelgesi ile ilgili kuruluşların üst
düşük maliyetle gerçekleştirmek için ulusal sınırlarının düzey temsilcilerinden İklim Değişikliği Koordinasyon
dışına çıkma kolaylığı sağlamaktadır. Ayrıca CO2 Kurulu (İDKK) oluşturulmuştur. İDKK altında, uzman
soğuran ormanlar ya da araziler/topraklar gibi “karbon kurumların koordinatörlüğünde çalışmalarını sürdüren 8
yutakları” yaratma yoluyla Tarafların hedeflerini adet çalışma grubu bulunmaktadır:
dengeleyebilecekleri düzenlemeler de bulunmaktadır. 1. İklim değişikliğinin etkilerinin araştırılması
2012 yılı sonrası yükümlülüklerin belirlenmesi için çalışma grubu,
müzakereler, KP’de yer aldığı gibi, 28 Kasım-9 Aralık 2. Sera gazları salım envanteri çalışma grubu,
2005 tarihlerinde gerçekleştirilen BM/İDÇS 11. Taraflar 3.Sanayi, konut, atık yönetimi ve hizmet sektörlerinde
Konferansı ve KP 1. Taraflar Toplantısı çerçevesinde sera gazı azaltım çalışma grubu,
başlamıştır. 4. Enerji sektöründe sera gazı azaltım çalışma grubu,
Türkiye, Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve 5. Ulaştırma sektöründe sera gazı azaltım çalışma
Sözleşmesi (BM/İDÇS)’nin eklerinde (Ek-I ve Ek-II) grubu,
gelişmiş ülkeler arasında değerlendirildiği için ve bu 6. Arazi kullanımı, arazi kullanım değişikliği ve
koşullar altında özellikle enerji ilişkili CO2 ve öteki sera ormancılık çalışma grubu,
gazı salımlarını 2000 yılına kadar 1990 düzeyine indirme, 7. Politika ve strateji geliştirme çalışma grubu,
gelişme yolundaki ülkelere mali ve teknolojik yardım 8. Eğitim ve kamuoyunu bilinçlendirme çalışma
vb. konulardaki yükümlülüklerini yerine getiremeyeceği grubu.
gerçeğiyle, Sözleşmeyi Rio’da imzalamamıştır.
Bununla birlikte, kendisine daha uygun bir konumun İklim Değişikliği Ve Türkiye’ye Etkileri
sağlanmasına yönelik çeşitli değişiklik önergelerinde Yerküre, güneşten gelen kısa dalgalı radyasyonun
bulunarak taraf olma girişimlerini sürdürmüştür. (ışınımın) bir bölümünü yeryüzünde, bir bölümünü alt
2001 yılında Marakeş’teki 7. Taraflar Konferansı’nda atmosferde (troposferde) emer. Güneş ışınımının bir
Türkiye’nin adı Ek-II listesinden çıkarılmış ve Taraflar, bölümü ise, emilme gerçekleşmeden, yüzeyden ve
Türkiye’nin Sözleşme’ye taraf olmasından sonra geçerli atmosferden yansıyarak uzaya kaçar. Böylece, yüzeyde
olmak üzere, onu Ek-I listesindeki diğer Taraflardan farklı ve troposferde tutulan enerji, genel atmosfer ve
yapan özel koşullarını kabul etmeye davet edilmiştir. okyanus dolaşımıyla yeryüzüne dağılır ve uzun dalgalı
Türkiye Sözleşme’ye taraf olmak için gerekli resmi yer ışınımı olarak atmosfere geri verilir. Yeryüzünden
süreci tamamlayarak, 24 Mayıs 2004 tarihi itibarı ile BM/ salınan uzun dalgalı ışınımın önemli bir bölümü, tekrar
İDÇS’ye Taraf olmuştur. atmosfer tarafından emilir ve sonra atmosfer ve okyanus
Türkiye’nin Sözleşmedeki temel yükümlülükleri, sera dolaşımıyla daha az güneş enerjisi alan orta ve yüksek
gazı salımlarını kontrol altına almak; sera gazı yutaklarını enlemlerde kullanınılır. Atmosferdeki gazların gelen
ve haznelerini korumak ve artırmak; bu amaçlara yönelik güneş ışınımına karşı geçirgen, buna karşılık geri salınan
ulusal politikalar kabul etmek ve uygun önlemler almak; uzun dalgalı yer ışınımına karşı daha az geçirgen olması
ve BM/İDÇS Sekreteryasına düzenli olarak bunlarla ilgili nedeniyle yerkürenin beklenenden daha fazla ısınmasını
bildirimde bulunmaktır. Ayrıca, her yıl, sera gazlarının sağlayan ve ısı dengesini düzenleyen bu doğal süreç
kaynaklar itibarıyla salımları ile yutaklar itibarıyla sera etkisi olarak adlandırılmaktadır (Şekil 1). Ortalama
uzaklaştırılmalarını ve bunlarla ilgili öngörüleri içeren koşullarda, Yer/atmosfer sistemine giren kısa dalgalı
ulusal envanterini Sözleşme Sekreteryasına bildirmesi güneş enerjisi ile geri salınan uzun dalgalı yer ışınımı
gerekmektedir. dengededir. Güneş ışınımı ile yer ışınımı arasındaki bu
Türkiye’de iklim değişikliği konusunda sürdürülen dengeyi ya da enerjinin atmosferdeki ve atmosfer ile kara
bilimsel ve teknik çalışmaların yanı sıra ulusal ve deniz arasındaki dağılışını değiştiren herhangi bir
etmen, iklimi de değiştirebilmektedir.
İklim değişikliği, fosil yakıtların yakılması, arazi
kullanımı değişiklikleri, ormansızlaştırma ve sanayi
süreçleri gibi insan etkinlikleriyle atmosfere salınan sera
gazlarının doğal sera etkisini kuvvetlendirmesi sonucunda
yerküre ikliminde oluşan değişiklikleri ifade etmektedir.
Atmosferdeki CO2 ve diğer sera gazı birikimlerinde
sanayi devriminden sonra başlayan hızlı artışa paralel
olarak, küresel ortalama yüzey sıcaklıklarında da
belirgin ısınma eğilimleri gözlenmektedir. Son küresel
değerlendirmelere göre, ortalama yüzey sıcaklıkları geçen
yüzyılda yaklaşık 0.6 °C oranında artmıştır. Yağışlar
Şekil 1. Sera etkisinin şematik gösterimi [2]
91
B. Çakmak ve Z. Gökalp / Tabad, 4 (1): 87-95, 2011

ise, geçen yüzyılda kuzey yarımkürenin orta ve yüksek 21.3, mercimek % 12.4, fiğ % 48.4, şeker pancarı % 14.1,
enlem bölgelerinde %5-10 arasında artarken, subtropikal pamuk % 10.8, ayçiçeği % 23.6, susam % 24.6, soya %
karaların önemli bir bölümünde yaklaşık %3 oranında 35.2, zeytin % 39.1, antep fıstığı % 33.3, fındık % 19.8,
azalmıştır. Gelişmiş iklim modelleri, küresel ortalama üzüm % 9.7, incir % 27.6 şeklinde sıralanabilir.
yüzey sıcaklıklarının 1990-2100 döneminde 1.4-5.8 Ülkemizde son yıllarda kar yağışlarının azalması,
°C arasında artacağını öngörmektedir. Sıcaklıklardaki değişken hava olayları, ani su baskınları, kuraklık,
artışa bağlı olarak, hidrolojik döngünün değişmesi, kara fırtınalar alışılmış meteorolojik hadiseler olarak
ve deniz buzullarının erimesi, kar ve buz örtüsünün görülmektedir. Havada meydana gelen ısınma, suyun ve
alansal daralması, deniz seviyesinin yükselmesi, şiddetli toprağın da ısınmasına yol açmaktadır. Toprağın önceki
hava olaylarının frekansının ve şiddetinin artması, dönemlere göre yıl içinde ısınma süresinin artması,
kuraklık, çölleşme, salgın hastalıkların ve zararlıların flora ve faunayı da değiştirecektir. Diğer taraftan Binyıl
artması gibi, dünya ölçeğinde sosyoekonomik sektörleri, Ekosistem Değerlendirme Organizasyonu (MEA)’nun
ekolojik sistemleri ve insan yaşamını doğrudan ya da geleceğe ilişkin senaryolarına göre, iklim değişikliği
dolaylı olarak etkileyecek önemli sonuçlarının olacağı küresel çapta biyolojik çeşitliliğin azalmasına ve eko
beklenmektedir. Türkiye, iklim değişikliğinin, özellikle sistemin değişmesine yol açabilecektir. Son yıllarda
su kaynaklarının zayıflaması, orman yangınları, kuraklık, okyanuslarda yaşayan balıkların giderek daha kuzey
erozyon, çölleşme ve bunlara bağlı ekolojik bozulmalar, bölgelerine göç etmeleri, artan kuş gribi ve Çorum-
ısı dalgalarına bağlı ölümler ve vektör kaynaklı Çankırı bölgesinde görülen zehirli kenelerin bölgede
hastalıklarda artışlar gibi öngörülen olumsuz yönlerinden yayılmaya başlaması bu gelişmeyi doğrular niteliktedir.
etkilenebilecektir [7]. Küresel ısınma ve iklim değişikliği, Almanya, Türkiye
Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve gibi karlı ayların uzun sürdüğü ülkelerde yer altı sularını
Sözleşmesi’ne (UNFCCC) 2007 yılında sunulan besleyen kar yağışlarının yok olmasına yol açmıştır. Bu
Birinci Ulusal Bildirim’de; Türkiye’nin batı illerinde nedenle her iki ülkede de yeraltı sularında hızlı bir düşüş
kış yağışlarının son elli yılda önemli ölçüde azaldığı yaşanmaktadır. Yer altı sularının beslenmesini sağlayan
belirtilmektedir. Buna karşılık sonbahar yağışları Orta karlı günler, artan sıcaklıklar nedeniyle azalırken, yağmur
Anadolu’nun kuzey bölgelerinde artış göstermiştir. Yaz ve şeklinde yağışlarda belirgin bir artış olmuştur. Dolayısıyla
ilkbahar yağışları ise herhangi bir eğilim göstermemiştir. ırmakların, derelerin ve göllerin su rejimlerinde önemli
Geleceğe yönelik yapılan projeksiyonlarda, Ege ve değişiklikler yaşanmıştır.
Akdeniz kıyıları boyunca toplam yağışta tahmini bir
düşüş ve Türkiye’nin Karadeniz kıyısı boyunca da bir artış Kuraklık Ve Sulama
öngörülmektedir. Türkiye’nin batı illerinde son elli yılın Kuraklık, yağış normal düzeyinin oldukça altına
yaz sıcaklıkları (ortalama ve maksimum) artış gösterirken, düştüğünde ortaya çıkan ve arazi kaynakları ile üretim
kış sıcaklıkları genelde kıyı bölgelerinde düşüş sistemlerini olumsuz biçimde etkileyerek ciddi hidrolojik
göstermiştir. Türkiye’de ortalama yıllık sıcaklık artışının dengesizliklere yol açan doğal oluşumlu bir olaydır.
2100 yılına kadar 2-3°C olacağı ve batı bölgelerinde yaz Kuraklık (drought) iklimde meydana gelen bir değişiklik
sıcaklıklarının 6°C’ye kadar artması öngörülmektedir. veya sapma olup kurak iklim (aridity)’den faklıdır.
Türkiye’nin, su kaynaklarının zayıflaması, kuraklık ve Kurak iklim, iklimin daimi bir özelliği olup düşük yağış
su stresinde artış, orman yangınlarının artması, erozyon, alan bölgeleri ifade etmektedir. Kuraklık olayının şiddeti
tarımsal üretkenlikte değişiklikler, hastalık ve zararlıların toprak nem açığının oranı, devam süresi ve etkilenen
artması, ekolojik bozulmalar, sıcak dalgalarına bağlı alanın büyüklüğüne bağlıdır. Kuraklığı meteorolojik,
ölümler ve vektör kaynaklı hastalıklarda artışlar gibi tarımsal ve hidrolojik kuraklık şeklinde sınıflandırmak
küresel iklim değişikliğinin olumsuz yönlerinden mümkündür (Şekil 2). Meteorolojik kuraklık, yağış
etkileneceği ve risk grubu ülkeler arasında olduğu
belirtilmektedir.
Su sorunu 2000’li yılların başından itibaren
Türkiye’nin birçok bölgesinde görülmeye başlamıştır.
Artan gıda ihtiyacını karşılamak durumunda olan
tarım sektöründe bu sorun daha çok hissedilmektedir.
Türkiye de sürekli kuraklık tehlikesi ile karşı karşıya
bulunmaktadır. En son 2007 yılında ciddi bir kuraklık
yaşanmıştır.
Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) 2007 yılı 3.
tahminlerine göre çok sayıda üründe ciddi kayıplar
meydana geldiği belirtilmiştir. Yaşanan kuraklıktan zarar
gören bazı ürünler ve kayıp oranları şöyledir; buğday %
13.9, arpa % 23.5, çavdar % 11.2, yulaf % 8.4, mısır %
7.2, çeltik % 6.9, bezelye % 19.9, nohut % 8.4, fasulye %
Şekil 2. Kuraklık çeşitleri
92
B. Çakmak ve Z. Gökalp / Tabad, 4 (1): 87-95, 2011

miktarında uzun yıllar ortalamalarına göre meydana yangınlarda artma, su seviyesinde düşme, tarım
gelen azalmadır. hayvanları ve vahşi hayvanlarda ölüm oranında yükselme,
Tarımsal kuraklıkta ise, toprakta bitkinin kök balık türlerinin zarar görmesi veya yok olması kuraklığın
bölgesi içinde, bitkinin yararlanabileceği suyun miktarı direkt etkilerine örnek olarak gösterilebilir.
esas alınmaktadır. Bitkilerin su ihtiyacını karşılayacak Bu etkilerin dolaylı sonuçları da görülmektedir.
miktardaki suyun toprakta bulunmadığı süreler tarımsal Örneğin; tarımsal üretim, otlak arazileri ve orman
açıdan kurak olarak belirtilmektedir. Yağış, bitki su alanlarında azalmaya; çiftçilerin ve bunlara bağlı
tüketimi ve toprak özellikleri tarımsal kuraklık için ana tarımsal ürün ticareti yapan şirketlerin gelirlerinde
faktörler olarak sayılabilir. Hidrolojik kuraklık ise, uzun azalmaya, gıda fiyatlarında artışa, işsizliğe, suç oranında
süreli yağış azlığından dolayı yeryüzü ve yer altı su yükselmeye ve göçlere neden olabilmektedir. Kuraklığın
kaynaklarında meydana gelen azalmadır [8]. etkileri ekonomik, sosyal ve çevresel olarak üç grupta
Sulama, doğal kaynaklardan sağlanan suyun, yılın toplanabilir.
yalnızca bir döneminde veya tümünde yeterli olmadığı Ekonomik etkileri; Kuraklık, yerüstü ve yeraltı
yörelerde gerekli bir tarımsal uygulamadır. Bitki, suyu su kaynaklarına olan bağımlılığı nedeniyle tarım,
solar enerjiye ve büyüme durumuna bağlı olarak mevsim hayvancılık, ormancılık, balıkçılık ve ilgili sektörlerde
boyunca değişik miktarlarda tüketir. 2008 yılı itibariyle büyük miktarda ekonomik etkiler yapmaktadır.
ülkemizde sulamaya açılan toplam 5.28 milyon hektar Kuraklık, bitkisel ve hayvansal ürünlerde meydana
alanın %59’nu teşkil eden 3.06 milyon hektar DSİ getirdiği verim azalmasına ek olarak böcek istilasına,
tarafından sulanmaktadır. 1.20 milyon hektarı mülga bitki hastalıklarına ve rüzgar erozyonuna da sebep olur.
Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü (KHGM) tarafından Kuraklık, ormanlarda hastalık ve zararlıların oluşturduğu
işletmeye açılmıştır. Ayrıca yaklaşık 1.00 milyon hektar problemlerin artmasına ve ağaçların gelişiminin
alanda halk sulaması yapılmaktadır. Türkiye’de yaklaşık 5 azalmasına yol açar. Orman ve otlak yangınlarının oluş
milyon hektar alan sulanmakta; su kaynaklarının %50’ye sıklığı uzun süreli kuraklıklar boyunca büyük miktarda
yakın bölümü, sulama (%74), kentsel tüketim (%15) artar. İnsan toplulukları ve yabani hayvanlar yüksek risk
ve endüstri (%11) kullanılmaktadır. Sulamaya açılan altına girerler.
alanların yaklaşık %92’si yüzey sulama yöntemleriyle Çevresel etkileri; Çevresel kayıplar; bitki ve hayvan
(karık, sınır vb) sulama yapılmaktadır. Geri kalanın %7’si çeşitlerinde, yabani hayvanların yaşadığı ortamda, hava
yağmurlama ve %2’si de damla yöntemiyle sulanmaktadır ve su kalitesinde oluşan bozulmaların sonucudur. Bunlar
[9]. orman ve otlak yangınları, doğal ekolojideki bozulma,
İklim değişikliği nedeniyle sıcaklıkların ortalama biyoçeşitliliğin azalması ve toprak erozyonudur. Etkilerin
2.5-3.5oC artacağı; yağış miktarının ise %25-35 oranında bazıları kısa sürelidir ve kuraklık sona erdikten sonra
azalacağı öngörülmektedir. Diğer taraftan, küresel hızla eski haline döner. Diğerleri ise kimi zaman bir
ısınma ve iklim değişikliğinin, sulamada kullanılan süre daha devam eder kimi zaman ise kalıcıdır. Örneğin
suyu %40 artıracağı saptanmıştır. Su kaynaklarının doğal ekoloji sulak alanların, göllerin ve vejetasyonun
(112 km3/yıl), sulanabilir alanların tümünün sulamaya yok olduğu süreçte bozulmaya uğrar. Bununla birlikte
açılması durumunda, yeterli olmayacağı anlaşılmıştır birçok durumda bu geçici değişimler sonuçta eski haline
[10]. Nüfus artışı, sanayideki gelişme, çevre kirliliği döner. Yükselen toprak erozyonu gibi nedenlerle doğal
ve iklim değişikliği gibi faktörlerin su kaynakları ekolojide meydana gelen bozulma, doğal ekolojideki
üzerindeki olumsuz etkisi dikkate alındığında, Türkiye’yi biyolojik üretkenlikteki kayıpların sürekli hale gelmesine
gelecekte çok önemli su sıkıntılarının beklediği yol açabilir. Çevresel kayıpların miktarını ölçmek pek
söylenebilir. Bu açıdan, suyun etkin kullanımı, yeni su mümkün olmamakla birlikte, halkın çevre konusuna olan
kaynaklarının bulunması sorunun çözümü için büyük artan ilgisi kamu görevlilerini, etkilerin azaltılması ve
önem taşımaktadır. Suyun etkin kullanılması, sulama çözümler üzerine eğilmeye zorlamaktadır.
ile ilgili alışkanlıkların değiştirilmesine, yeni sulama Sosyal etkileri; Sosyal etkiler; halkın güvenliğini,
yöntemlerinin kullanılmasına bağlıdır. Yeni su kaynakları sağlığını, su kullanıcıları arasındaki anlaşmazlıkları,
ise geleneksel olmayan suları, yani taban suyunu, drenaj yaşam kalitesindeki azalmayı, olumsuz etkilerin
kanal sularını ve seyreltilmiş veya damıtılmış deniz ve felaketlerde yapılan yardımların dağılımındaki
suyunu kapsamaktadır [11]. haksızlıkları kapsar. Ekonomik ve çevresel olarak
tanımlanan etkilerin mutlaka sosyal bir boyutu da
Kuraklığın Etkileri vardır. Yeterli gıda ve su kaynaklarına sahip alanlara
Kuraklık, ekonominin birçok sektörünü etkileyen doğru oluşan insan göçleri çok sayıda ülke için büyük
ve bu etkisini kuraklık yaşanan bölgelerin çok ötesine bir problem oluşturmaktadır. Göçler genellikle kentlere
taşıyan karmaşık bir yapıya sahiptir. Bunun nedeni ve kuraklık olmayan bölgelere doğru olmaktadır.
de suyun üretimde vazgeçilmez bir unsur olmasından Bazen komşu ülkeler arasında bile göçler meydana
kaynaklanmaktadır. gelmektedir. Kuraklık sona erdikten sonra göç edenlerin
Etkiler doğrudan ya da dolaylı olabilir. Tarımsal çok azı evlerine geri döner ve kırsal alanları değerli insan
ürünlerde, otlaklarda ve ormanlık alanlarda azalma; kaynaklarından mahrum bırakırlar. Kuraklık nedeniyle
93
B. Çakmak ve Z. Gökalp / Tabad, 4 (1): 87-95, 2011

kentlere göçenler, kentin sosyal altyapısı üzerinde sosyal Dağıtılan suyun ihtiyaca oranı 1’den büyüktür. İhtiyacın
karışıklık ve yoksulluğa yol açacak şekilde artan bir baskı yaklaşık iki ya da üç katı su verilmektedir [14]. Mevcut
oluştururlar. sulama şebekelerinde suyun iletimi ve dağıtımı toprak
kanal, klasik beton kaplamalı kanal, kanalet ve borulu
Etkin Su Kullanımı sistemlerle yapılmaktadır. Ülkemizde sulama kanallarının
Suyun etkin kullanımı, sulama uygulamalarında %46.6’sı beton kaplamalı, %42.4’ü kanalet, %5.8’i toprak
kaynaktan bitkiye ulaşıncaya kadar kayıpların azaltılarak ve %5.2’si borulu sistemdir [13]. Sulama şebekelerinde
su tasarrufunun sağlanması ile gerçekleşebilir. Tarımda ortalama %10’luk bir iletim kaybı belirtilmesine rağmen,
su kaynaklarının etkin kullanımı için öncelikle su uygulamada bu kayıplar çok daha büyük değerlere
tasarrufu sağlayan önlemler alınmalıdır. Basınçlı sulama ulaşmaktadır. Yeni geliştirilen sulama projelerinde borulu
yöntemlerinin, özellikle damla sulama yönteminin sistem kullanımı ile büyük ölçüde su tasarrufu sağlanmış
kullanılması, kısıntılı sulama yapılması, kullanılan su olacaktır.
miktarına göre sulama suyu ücretinin belirlenmesi ve Toprak Envanter Etütlerine göre; ülkemizde
sulama şebekelerinde açık kanal-kanalet sistemleri yerine sulanabilir tarım alanlarının % 73’ü %0-12 eğim
borulu sistemlerin yapılması gibi önlemlerle su tasarrufu derecesinde olup basınçlı sulama yöntemleri ile sulanması
sağlanabilir. gerekmektedir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı tarafından
2006 yılında başlatılan “Kırsal Kalkınma Yatırımlarının
Basınçlı Sulama Desteklenmesi Projesi” ile modern sulama teknikleri
Tarımda su kullanım etkinliği göstergelerinden hibe yoluyla desteklenmektedir. Tarım ve Köyişleri
sulama randımanı, genel anlamıyla sulama suyu Bakanlığı tarafından “Damla ve Yağmurlama Sulama
ihtiyacının kaynaktan sulama için saptırılan suya oranı Sistemiyle Bilinçli Sulama, Bereketli Gelecek Projesi”
olarak tanımlanabilir. 2008 yılı verilerine göre DSİ ve hazırlanmıştır. Bilinçli Sulama ve Bereketli Gelecek
devredilen sulamalarda hektara 9853 m3/ha su verilmiş Projesi çerçevesinde çiftçilere damla ve yağmurlama
ve sulama randımanı %46 olarak gerçekleşmiştir [12]. sistemi kurmaları için sıfır faizli kredi verilmektedir [15].
Tarımda aşırı su kullanımı, ülkemizde sulama randımanını Damla yönteminde, kısmen arıtılmış su, doğrudan
düşüren en önemli faktördür. bitki kök bölgesine verilmektedir; sık ve az miktarlarda
Su uygulama randımanının arttırılması koşullara uygulama olanağı bulunmakta, arazinin yalnızca belli
uygun olarak seçilmiş sulama yöntemi ve tekniğine uygun bir bölümü ıslatılmaktadır. Bu özellikleri nedeniyle,
olarak projelendirilmiş sulama sistemlerinin kullanımı sulama suyundan diğer klasik yöntemlere göre önemli
ile mümkündür. Yüzey sulama yöntemlerinde, derine ölçüde tasarruf sağlanmaktadır. Yapılan planlamaya bağlı
sızma, gereğinden fazla su uygulanması vb. nedenlerle olarak, damla sistemlerinde, sıcak iklimlerde, yüzey
fazla su sarfiyatı ve yüksek taban suyu nedeniyle tuzluluk ve yağmurlama sistemlerine göre, %70’lere varan su
sorunları ortaya çıkmaktadır. Buna karşılık basınçlı tasarrufu sağlanabilmektedir [11].
sulama yöntemlerinde, ilk tesis ve işletme masrafı
yüksekliğine karşın suyun kontrollü kullanımı nedeniyle Kısıntılı Sulama
hem su tasarrufu sağlanmakta, hem de fazla suyun Kısıntılı sulama, su kaynağının yetersiz olduğu
toprakta yaratacağı olumsuz etkiler engellenmektedir. koşullarda tüm alanı sulayabilmek için tercih edilen
Ayrıca daha yüksek eş su dağılımı gerçekleştirilerek bir tekniktir. Kısıntılı sulamada, gereken zamandan
sulamanın etkinliği artırılmaktadır [13]. daha geç veya gereken miktardan daha az su verilerek
Klasik sulama sistemlerinde, sulama parsellerinin veya her ikisi birlikte yapılarak bitkinin strese girmesi
küçük olması, karık veya tava boyutlarının uygun ve daha az su kullanması sağlanmaktadır. Kısıntılı
seçilememesi su yönetimini güçleştirmekte, sulama sulamada maksimum verim alınması yerine, su-verim
randımanını düşürmekte, tarla içi su kayıplarını ise ilişkileri göz önüne alınarak uygulanacak sulama suyu
arttırmaktadır. Tava veya karık sulama yöntemleri miktarında kısıntı yapılarak bir miktar verim azalmasına
kullanıldığında ideal koşullarda tarla su uygulama izin verilmektedir. Böylece suyun hangi dönem veya
randımanı %60 civarında olup, şebekedeki sızma, dönemlerde kısılacağına karar verilerek birim suyla
buharlaşma ve işletme kayıpları da ilave edilirse randıman daha fazla verim, daha fazla gelir elde edilmesi ve
yaklaşık %50 olmaktadır. Bitkiye ihtiyacı olan 1 m3 suyu tasarruf edilen suyla daha fazla alanın sulanması
verebilmek için 2 m3 su kullanılmaktadır [10]. Yüzey mümkün olmaktadır. Tekniğine uygun olarak hazırlanan
sulama yöntemleri yerine yağmurlama ve damla sulama kısıntılı sulama programları ile su miktarından tasarruf
yöntemleri kullanıldığında randıman %60 dan sırası ile sağlanabilmektedir [16].
%80 ve %90’a çıkabilmektedir. Bu da %20 ile %30’luk Bu yaklaşımda, sulama uygulamalarında ya da alan
bir su tasarrufu demektir. üzerinde kısıntı yapılmakta; ya bitkilere gereğinden
Kaynaktan bitkiye ulaşıncaya kadar oluşan kayıplar daha az su verilerek sulanmakta (kısıntılı sulama) veya
nedeniyle gerçekte sulama suyu olarak saptırılan su, bitki proje alanının bir bölümü, sulama dışı bırakılmaktadır.
su ihtiyacından fazla olmaktadır Yüksek su kayıpları Kısıntılı sulamada, su kısıntısı ya tüm mevsime eşit
nedeniyle ihtiyaçtan çok fazla su dağıtılmaktadır. dağıtılarak, sürekli kısıntı (SKS) yapılır ya da kısıntı
94
B. Çakmak ve Z. Gökalp / Tabad, 4 (1): 87-95, 2011

planlı olarak (PKS), bitkinin belli gelişme dönemlerinde önerilmektedir [19]. Ancak, atık sular çeşitli inorganik
uygulanır. Sürekli kısıntı, farklı yaklaşımlarla yapılabilir. maddeleri ve patojenleri bulundurduğu için bitki
Örneğin, her uygulamada, sulama suyu bir miktar yetiştiriciliği ve çevre sağlığı açısından risk taşırlar. Bu
azaltılarak verilebilir. Bitki kök bölgesinin daha yüzlek nedenle atık suların sulamada kullanılmasında verimi
derinliklerini ıslatılacak kadar su uygulanabilir. Sulama ve çevreyi koruyacak önlemlerin alınması gerekir. Bu
aralıkları uzatılabilir. Bitki sırasının, her zaman veya önlemler ya da atıksuların sulamada tekrar kullanım
ardışık olarak, bir tarafı sulanabilir. Bu uygulama, son ölçütleri, “Su Kirliliği Kontrol Yönetmeliği” ile
yıllarda, ülkemizde “kısmi kök kuruluğu” yaklaşımı belirlenmiştir. Türkiye’de son yıllarda yaklaşık 130 000
olarak da tanınmaktadır. Söz konusu uygulama ile sulama hektar alan evsel atık suyla sulanmaktadır [20]. Ancak,
suyundan her zaman %50 tasarruf sağlanabilmektedir. dünya çapında atık suların düşük düzeyde arıtıldığı ve su
Planlı su kısıntısı ise, bitkinin bazı dönemlerinde sulama kaynaklarının hızla kirlendiği dikkate alınırsa, bu konuda
yapmamak şeklinde uygulanmaktadır. Kısıntılı sulama, çok hızlı hareket edilmesi gerektiği açıktır. Atıksu sorunu
genel olarak, bitkilerin su eksikliğine en dayanıklı çok karmaşıktır ve her ülke, her il ya da her belediye için
dönemlerinde uygulanmalıdır. özel olarak ele alınması gerekecek ölçüde önemlidir [11].

Suyun Fiyatlandırılması SONUÇ VE ÖNERİLER


Suyun fiyatlandırılması, daha az su kullanımını ve
su tasarrufunu sağlayan itici bir güçtür. Tasarruf edilen Bir yörenin su potansiyelini belirleyen en önemli
su ile başka tarım alanları sulanabileceği gibi farklı unsur yağışlar ve iklimdir. Bu nedenle iklimde yaşanacak
sektörlerin ihtiyacı da karşılanabilecektir. Ülkemizde deşiklikler su kaynaklarını doğrudan etkilemektedir.
suyun fiyatı genellikle sulanan alan ve bitki çeşidine göre İklim değişikliği dünya genelinde yağış desenlerinin
belirlenmektedir. Sulama suyu ücretinin kullanılan suya önemli ölçüde değişmesine yol açmaktadır. İklimdeki
göre alınması gereksiz kullanımı önlemektedir. istikrarsızlık, mevsime uygun olmayan yağışların
Hacim esasına göre fiyatlandırmada, kullanıcılar görülmesi demektir. Bu durumda tarım sektörü büyük
gerçekte kullandıkları su miktarına göre ücret öderler. risk taşıyacaktır. Türkiye’de kar yağışlarının azalması,
Bunun için suyun kullanıcılara ölçülü olarak verilmesi yaz mevsiminde su taşkınlarının, sellerin görülmesi
gerekmektedir. Ülkemizde çoğunlukla sulama iklim değişikliğinin bir göstergesidir. Su sorunu, yalnızca
şebekelerinde su ölçümüne yönelik altyapı yeterli değildir. tarım ve enerji üretimini değil sulamayı, içme suyunu,
Dolayısıyla su ölçümü yapılamamaktadır. Kullanılan su, diğer hidrolojik sistemleri de içeren su kaynaklarının
yaklaşık olarak priz büyüklüğü ya da dağıtım süresine planlanması ve yönetimini de etkileyecektir.
göre tahmin edilir Yirmibirinci yüzyılda dünyada en büyük sorun,
Yeraltı suyunun kullanıldığı şebekelerde kullanılan su artan nüfusun su talebinin sınırlı su kaynaklarıyla
sayaçlarla belirlenebilir [17]. karşılanmasıdır. Öncelikli bir sektör olan tarımda, su
Türkiye’de sulama suyu fiyatlarının düşük olması tasarrufu sağlayan basınçlı sulama yöntemleri yanında
tarımda aşırı su kullanımına neden olan faktörlerin alternatif su kaynakları da kullanılmaya başlamıştır.
başında yer almaktadır. Su fiyatının gerçek değerinden Suyun tasarruf edilerek etkin kullanımının sağlanması
düşük olması, aşırı su kullanımına ve çevresel sorunlara için arazi tesviyesi, drenaj, arazi toplulaştırması gibi
neden olmaktadır. Ülkemizde suyun fiyatı genellikle fiziki alt yapı hizmetleri geliştirilmelidir. Bunun yanında,
sulanan alan ve bitki çeşidine göre belirlenmektedir. su kayıplarının en aza indirgenmesi, su yönetiminin
Ancak toplanan miktar tahakkuk ettirilenden daha iyileştirilmesi, rasyonel bir sulama suyu fiyatlandırma
düşük olmaktadır. Mevcut su ücretleri işletme ve bakım modelinin oluşturulması, üretimi destekleyici tarımsal
masraflarını karşılamaya yeterli değildir. Ülkemizde destek politikalarının geliştirilmesi, çiftçilerin su
sulama suyu fiyatlandırma esasları günün koşullarına kullanımı konusunda bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
göre yüzey ve yeraltı suları için yeniden belirlenmeli ve 1992 Dublin Konferansı’nda suyun her bir damlasının
bununla ilgili yasal düzenlemeler yapılmalıdır [18] boşa harcanmadan bir meta olarak değerlendirilmesinin
prensip olarak kabul edilmesiyle, tüm dünyada su
Atıksu ile Sulama tasarrufu sağlayan sulama teknolojileri ve sulama
Kullanılabilir su kaynaklarının sınırlı olduğu suyunun fiyatlandırılması gündeme geldi. 2002’de
günümüzde atık suların tekrar kullanılması; artan su Johannesburg’da düzenlenen Dünya Sürdürülebilir
talebinin karşılanması, çevrenin korunması ve kaynakların Kalkınma Zirvesi’nin gündeminde de su, enerji,
etkin kullanımı açısından önem kazanmaktadır. Sulamada tarım, sağlık ve biyolojik çeşitlilik yer almıştır. Bu
evsel atık sular, drenaj suyu ve taban suyu gibi kaynaklar zirvede su kaynaklarının kullanımı ve yönetimi
kullanılmaktadır. Bunun için, öncelikle bitkisel verimin, konusunda kullanıcıların bilgilendirilerek sürdürülebilir
tuzluluktan etkilenmeye başladığı eşik değerin ve tuzlu su kullanımının sağlanması hedef gösterilmiştir.
suyun kimi bitkisel niteliklere olan etkisinin bilinmesi Sürdürülebilir su kullanımı; suyun tek bir damlasının
gerekir. Sulama suyunun kısıtlı olduğu yerlerde, sulama bile israf edilmeden çevre ile uyumlu olacak şekilde
için gerekli niteliklere sahip atıksuların tekrar kullanımı etkin kullanımının sağlanması olarak tanımlanabilir.
95
B. Çakmak ve Z. Gökalp / Tabad, 4 (1): 87-95, 2011

Son yıllarda FAO, IWMI ve ICID (Birleşmiş Milletler [6] Mirmahmutoğulları, V. 2008. Gündem-Söyleşi;
Tarım ve Gıda Teşkilatı, Uluslararası Su Yönetimi Su Tasarrufu Bilinci Canlı Tutulmalı. Türktarım
Enstitüsü, Uluslararası Sulama ve Drenaj Komisyonu) Dergisi Ocak-Şubat, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı
gibi uluslararası kuruluşlar suyun bir damlasının bile Dergisi, Sayı:179, s.4-6, Ankara.
boşa harcanmadan etkin kullanılmasının önemini [7] Anonymous 2007b. Çevre Özel İhtisas Komisyonu
vurgulamışlar ve “her damla suya karşılık daha fazla Raporu, 9.Kalkınma Planı 2007-2013. 123s.,
ürün” ilkesini benimsemişlerdir. Sulamada etkin su Ankara.
kullanımının sağlanması için; [8] Şimşek, O. 2006. 2005-2006 Tarım Yılının Kuraklık
 Aşırı su kullanımının önlenmesi, Analizi. A.Ü.Fen Bilimleri Enstitüsü Tarımsal
 Sulamanın çevresel etkilerinin izlenmesi ve Yapılar ve Sulama Anabilim Dalı Doktora Semineri.
değerlendirilmesi, 41s., Ankara.
 İklim değişikliklerinin bitkinin gelişimine, su [9] www.dsi.gov.tr
tüketimine etkilerinin araştırılması, [10] Kanber, R., M.A. Çullu, B. Kendirli, S. Antepli
 Su kalitesinin iyileştirilmesi ve korunması, ve N. Yılmaz, 2005. Sulama, Drenaj ve Tuzluluk.
 Su kalitesinin izleme ve değerlendirilmesi, Türkiye Ziraat Mühendisliği VI. Teknik Kongresi
 Sulama ile ilgili kuruluş ve organizasyonlar için Bildirileri, s: 213-251, Milli Kütüphane, Ankara.
farklı iklim senaryoları için su yönetim rehberlerinin [11] Kanber, R., Ünlü, M., Kapur, B., Koç, D.L. ,
oluşturulması, Tekin, S. 2008. Tarımsal Kuraklık ve Yeni Sulama
 Basınçlı sulama yöntemlerine göre sulama Teknolojileri. Türktarım Dergisi Ocak-Şubat, Tarım
sistemlerinin projelendirilmesi, ve Köyişleri Bakanlığı Dergisi, Sayı:179, s.14-18,
 Alternatif su kaynaklarının (atık suların geri Ankara.
kazanımı, yüzey sularının suyun kıt olduğu [12] Anonymous 2009. DSİ’ce İşletilen ve Devredilen
alanlara yönlendirilmesi, su tasarrufu sağlayan Sulama Tesisleri 2008 Yılı Değerlendirme Raporu.
sulama yöntem ve tekniklerinin geliştirilmesi, atık DSİ Gn. Md., İşletme ve Bakım Dairesi Başkanlığı,
sulardan ve drenaj sularından yararlanma olanakları) Ankara.
geliştirilmesi, [13] Çakmak,B., Kendirli, B. ve Yıldırım, M. 2005.
 Su dağıtım kayıplarının en aza indirilmesi için açık Türkiye’de Sulama Uygulamaları ve Basınçlı
sistemlerden vazgeçilerek kapalı borulu sistemlerin Sulama Uygulama Olanakları. II.Ulusal Sulama
yaygınlaştırılması, Sistemleri Sempozyumu 9-11 Kasım 2005, DSİ
 Hacim esasına dayalı bir fiyatlandırma modeli (bitki- Gn.Md., s.25-37, Ankara.
alan yerine, su miktarı) oluşturulması, [14] Cakmak, B., Ucar, Y. and Akuzum, T. 2007. Water
 Kurumlar arası koordinasyonun sağlanması, Resources Management, Problems and Solutions
 Çiftçilerin su tasarrufu konusunda bilinçlendirilmesi, For Turkey. International Congress on River Basin
 Su kaynaklarının etkin bir şekilde korunması ve Management 22-24 March 2007 Belek-Antalya,
kullanılması hususlarında kapsamlı bir su yasasının DSİ&WWC, Vol:1, p.867-880, Turkey.
çıkarılması, gerekmektedir. [15] Anonymous 2007c. Türkiye Çevre Durum Raporu.
T.C.Çevre ve Orman Bakanlığı.Yayın No:5, 540s.,
KAYNAKLAR Ankara.
[16] Kodal, S. 2007. Sulama Programlama Teknikleri.
[1] Anonymous 2007a. Water for Food Water for Life. A Orta Asya Sulama Suyu Yönetimi Çalıştayı 12-14
Comprehensive Assessment of Water Management Eylül 2007. Toprak Gübre ve Su Kaynakları Merkez
in Agriculture. Edited by David Molden, Araştırma Enstitüsü, 22s., Ankara.
International Water Management Institute.645p., [17] Avcı, M. ve Akkuzu, E. 2001. “Sulama Suyu
Earthscan, USA. Ücretinin Belirlenmesinde Temel Yaklaşımlar ve
[2] Anonymous 2001. İklim Değişikliği Özel İhtisas Ücretin Su Kullanımına Etkisi” 1. Ulusal Sulama
Komisyonu Raporu Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Kongresi, s.101-105, Antalya.
Planı. DPT: 2532 . ÖİK: 548, 123 s. Ankara. [18] Aküzüm, T., Çakmak, B. 2008. Gıda
[3] Gönültaş, G., Boyacı, H., Uygan, D. 2008. Küresel Güvenliği Açısından Tarımda Su Yönetiminin
Isınma Gerçeği Çerçevesinde Türk Tarımı. Değerlendirilmesi. TSE Dergisi (Basımda).
Türktarım Dergisi Ocak-Şubat, Tarım ve Köyişleri [19] Çakmak, B. ve Kendirli, B. 2001. Tarımda Atık Su
Bakanlığı Dergisi, Sayı:179, s.8-12, Ankara. Kullanımı. Ziraat Mühendisliği Dergisi, Zir. Yük.
[4] http://www.iklim.mdgf-tr.org, erişim tarihi:15.07.2010 Müh. Birliği Yayını sayı:332, s.31-37, Ankara.
[5] Korukçu, A., S. Yazgan ve H. Büyükcangaz, [20] Kanber, R., Ünlü, M., 2007. Country Survey on
“Tarımda Suyun Etkin Kullanımı:Türkiye’ye Bir Water Use for Agriculture and Rural Development
Bakış”, I. Türkiye İklim Değişikliği Kongresi, of TURKEY :Country Profile. FAO, AQUASTAT
TIKDEK 2007, 170-176, İstanbul, 2007. Report, Rome , 27s.

You might also like