You are on page 1of 12

DERLEME/ REVİEW

53
Türkiye Çocuk Hast Derg 2009;3(2):53-64
Turkhis J Pediatr Dis 2009;3(2):53-64 Geliş Tarihi / Received: 30.10.2008 • Kabul Tarihi / Accepted: 22.12.2008

YENİDOĞAN TROMBOZUNDA GÜNCEL YAKLAŞIMLAR


CURRENT OPINIONS ON NEONATAL THROMBOSIS

Dilek DİLLİ, Ş Suna OĞUZ, Uğur DİLMEN

Zekai Tahir Burak


Kadın Sağlığı Eğitim ve
Araştırma Hastanesi,
Yenidoğan Ünitesi
ANKARA ÖZET
Yenidoğanda hemostatik sistemdeki fizyolojik özelliklere ek olarak kalıtsal veya kazanılmış prot-
rombotik risk faktörlerinin varlığı tromboza eğilime neden olmaktadır. Prematüre ve hasta yeni-
doğanların yaşama oranının artması nedeniyle yoğun bakım tedavisi ve izlemi ile ilişkili komp-
likasyonların görülme sıklığı da artmıştır. Trombotik komplikasyonlar asemptomatik olabileceği
gibi organ kaybına neden olan bir klinik tablo ile de sonuçlanabilir. Bu nedenle, yenidoğan
döneminde trombozun erken dönemde tanınması ve uygun tedavinin planlanması önemlidir.
Bu yazıda, yenidoğan trombozu ile ilgili güncel bilgilerin literatürler ışığında irdelenmesi amaç-
landı.
Anahtar sözcükler: Yenidoğan, tromboz, risk faktörleri, tedavi

ABSTRACT
Both physiologic characteristics of the haemostatic system during the neonatal period and he-
reditary or acquired prothrombotic risk factors make newborn prone to thrombosis. As survival
of premature and sick newborns has improved, the frequency of complications associated with
intensive supportive therapy and monitoring has increased. Thrombotic complications may be
asymptomatic or result in severe organ damage. Therefore, early diagnosis and appropriate ma-
nagement of the neonatal thrombosis are essential. This is review challenging current opinions
on neonatal thrombosis with literature highlight.
Key words: Newborn, thrombosis, risk factors, management

Yazışma Adresi
Dr.Dilek DİLLİ
Varlık mah. Yüzücü sok. No 27/6
Yenimahalle/ANKARA
E-mail:
dilekdilli2@yahoo.com

Cilt 3 Sayı 2 2009 / Vol 3 Number 2 2009


D. DİLLİ ve Ark.
54

GİRİŞ
Günümüzde, yenidoğan yoğun bakım ünitelerinde kaskadının aktivasyonu ile tetiklenir. Ekstrensek (doku
(YDYBÜ) düşük doğum ağırlıklı bebeklerin daha uzun hasarı) veya intrensek (intravasküler indüksiyon) yolun
süre yaşatılabilmesi ve kateter uygulamalarındaki ar- aktive olması ile oluşan fibrin lezyon bölgesine çöker
tış tromboembolik komplikasyonları da beraberinde ve tromboz oluşumu başlar. Yenidoğanda hem kalıtsal
getirmiştir. Semptomatik tromboz sıklığı YDYBÜ’de hem de kazanılmış bazı bozukluklar “protrombotik”
yatan yenidoğanlarda 24/10.000 ve tüm yenidoğanlarda bir çevre oluşturarak tromboza eğilime (trombofili) ne-
0.29-0.51/10.000 arasında bildirilmektedir (1-3). den olmaktadır (Tablo 2).
Yenidoğanın hemostatik sistemi erişkine göre bazı
farklılıklar gösterir (Tablo 1). Yenidoğanda hem tetkik-
ler için yeterli kan almada karşılaşılan zorluklar hem Tablo 2: Yenidoğanda protrombotik risk faktörleri
de koagülasyon ile ilgili parametrelerin ilk haftalarda,
daha sonraki aylara göre farklılık göstermesi hemos- Maternal Kalıtsal Kazanılmış
tatik sistemin değerlendirilmesinde güçlüklere neden
Gestasyonel En sık Kateter uygulaması
olmaktadır (4). Normal koşullarda, yenidoğanda pro-
diyabet Faktör V Leiden (G Konjenital kalp
koagülan, antikoagülan ve fibrinolitik sistem bir denge Lupus antikoagü- 169A) Protrombin (G hastalığı (cerrahi
halindedir. Bu dengenin bozulması kanama veya trom- lanı/antifosfolipit 20210A) girişim)
boz ile sonuçlanır. antikor MTHFR (TT677) Perinatal asfiksi
Hiperhomosistei- mutasyonu İntrauterin gelişme
nemi Lipoprotein (a) geriliği
Lipoprotein (a) yüksekliği Polisitemi
Tablo 1: Yenidoğanda hemostatik sistemdeki özellikler
yüksekliği Hiperhomosisteinemi Hipovolemi
Nadir Sepsis
Kanamaya eğilim Tromboza eğilim Protein C eksikliği Yaygın damar içi
K vitaminine bağımlı proko- Protein C, S, antitrombin Protein S eksikliği pıhtılaşma
agülan faktörler (II, VII, IX, III, C4-bağlayan protein, C1 Antitrombin III Respiratuvar dist-
X) düşük esteraz-inhibitörü düşük eksikliği res sendromu
Temas faktörleri (XI, XII, pre- Antitrombin, heparin kofak- Heparin kofaktör II Ekstrakorporeal
kallikrein ve kininojen) düşük tör II düşük eksikliği membran oksije-
Trombosit ve koagülasyon fak- Faktör V, VIII ve vWF yüksek Çok Nadir nasyonu
törlerinin tüketimi sırasında Plazminojen düşük Disfibrinojenemi Nekrotizan ente-
üretimdeki destekleyici artış Plazminojen aktivatörü inhi- Displazminojenemi rokolit
kapasitesi düşük bitörü düşük Olasılıkla kalıtsal Konjenital nefrotik
Protrombin düşük Eritrosit sayısı fazla, eritrosit Faktör VIIIC, IX sendrom
PT-aPTT uzun çapı büyük yüksekliği
Trombositler hiporeaktif Fibrinojen yüksekliği
TPA düzeyi yüksek Faktör XII düşüklüğü

vWF: von Willebrand Faktör


PT: Protrombin zamanı
aPTT: Aktive parsiyel tromboplastin zamanı
TPA: Doku plazminojen aktivatörü Protrombotik risk faktörleri
Maternal protrombotik risk faktörleri, plasental in-
farkt ve peripartum tromboembolik olaylara neden
Yenidoğanda tromboz olarak fetal ölüm, prematürite veya intrauterin geliş-
Yenidoğanda tromboz oluşumu genellikle koagülasyon me geriliğine yol açabilir. Bu faktörler yenidoğanda

Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi / Turkish Journal of Pediatric Disease


Yenidoğan Trombozunda Güncel Yaklaşımlar
Current Opınıons On Neonatal Thrombosıs
55

da tromboembolik komplikasyon riskini artırır (5). G Yenidoğanda tromboz yerleşimi


169A mutasyonu varlığında faktör V’in aktive protein Yenidoğanda oluşan tromboembolik komplikasyonla-
C ile inaktivasyonuna rezistans gelişir. Protrombinde rın yarısını venöz, diğer yarısını ise arteriyel sistemde-
G 20210A mutasyonunda, bu anahtar koagülasyon pro- ki olaylar oluşturur (Tablo 3).
teinin plazma düzeyi yükselir. Protein C ve protein S
eksikliği daha az görülmesine rağmen daha ağır klinik Tablo 3: Yenidoğanda tromboz yerleşimi
tablolara neden olur.
Homozigot protein C ve protein S eksikliği purpura Venöz Arteriyel
fulminans ile kendini gösterir. Tek genetik faktör var-
lığının klinik önemi yoktur. Bununla birlikte, hetero- Ekstremite derin ven trom- İskemik atak
zigot doğal antikoagülan eksikliğine ek olarak faktör bozu Aorta trombozu
V Leiden mutasyonu da varsa tromboz görülme riski Pulmoner emboli Sol intrakardiyak tromboz
Sağ intrakardiyak tromboz Renal arter trombozu
artmaktadır (6). Homozigot tip I antitrombin eksikliği
Vena cava trombozu Mezenter arter trombozu
bildirilmemiştir, olasılıkla yaşamla bağdaşmaz.
Hepatik ven trombozu Ekstremite arterlerinde
Tüm yenidoğan trombozlarında trombofilik faktörlerin Portal ven trombozu tromboz
araştırılması tartışmalıdır. Kateter sonrası gelişen bir Serebral ven trombozu
trombozda protrombotik faktör araştırılmasının tedavi Retinal ven trombozu
süresi ve profilaksi kararını etkilemeyeceği düşünül-
mektedir (7). Ayrıca, protein C, protein S ve antitrom-
bin III’ün fizyolojik düzeylerinin erişkine göre düşük Venöz tromboz
olması (4) ve akut tromboz varlığında bu faktörlerin Kateter ilişkili venöz tromboz
tüketilmesi de tanıyı güçleştirmektedir. Bu nedenle, Yenidoğanlarda vena cava inferior ve vena cava supe-
plazma doğal antikoagülan düzeylerinin ölçümlerinin rior derin ven trombozları sıklıkla (% 80) santral ven
antikoagülan tedavi bitiminde ve 6. ayda (erişkin düze- kateterizasyonu sonrası görülür (10). Kateterler, da-
ye yakın olduğu dönem) tekrarlanması gerekir. mar duvarını hasara uğratarak, kan akımını bozarak,
“Haemostasis and Thrombosis Task Force of the damar endoteline zarar veren antibiyotik, parenteral
British Committee for Standards in Haemotology” beslenme solüsyonları gibi maddelerin infüzyonuna
rehberine göre, tanımlanan bir çevresel faktör (kate- bağlı olarak veya kateterin yapıldığı maddenin direk
ter, sepsis veya hipovolemi) olmaksızın tromboz ge- trombojenik etkisi ile tromboza neden olurlar. Klinik
lişen ve ailede tromboz öyküsü olan yenidoğanlarda çalışmalarda umbilikal ven kateterlerinde tromboz
trombofili düşünülmelidir (7). İnme saptanan yeni- görülme oranının % 13 olduğu, otopsi çalışmalarında
doğanların protrombotik faktörler, özellikle de ma- ise bu oranın % 20-65’lere yükseldiği gözlenmiştir (11).
ternal antifosfolipit antikor yönünden araştırılması Kateter ilişkili tromboz oluştuğunda başlıca semptom-
önerilmektedir (7,8). Neonatal purpura fulminans veya lar kateterden kan alamama ve kateterin tıkanmasıdır.
tromboz öyküsü yoksa, asemptomatik yenidoğanla- Tekrarlayan sepsis atakları gelişebilir. Diğer sık görü-
rın taranması gereksizdir. Yenidoğanlarda tromboz len klinik tablolar, etkilenen ekstremitede, baş, boyun
etyolojisinde kazanılmış risk faktörlerinin ön planda veya göğüste ödem ve siyanoz, kalp muayenesinde
rol oynaması nedeniyle araştırmaya en sık görülen daha önce duyulmayan üfürüm, şilotoraks ve pulmo-
nedenden başlamak ve kademeli olarak değerlen- ner embolizmdir.
dirme yapmak daha akılcı gözükmektedir (Tablo 2). Venöz trombozların en sık görülen uzun dönem komp-

Cilt 3 Sayı 2 2009 / Vol 3 Number 2 2009


D. DİLLİ ve Ark.
56

likasyonları ciltte belirgin kollateral dolaşım, şiloto- teterizasyonuna bağlı trombozların çoğunluğunun
raks, şiloperikardiyum ve hipertansiyondur (12). Post- asemptomatik olduğu ve spontan iyileşme gösterdiği
trombotik sendrom, venöz trombozdan yaklaşık 10 yıl saptanmıştır (17). Portal ven trombozu tanısı ultra-
sonra venöz valvlerin hasarına bağlı olarak gelişir. Pe- sonografik inceleme ile konur. Portal vende subakut
diatrik derin ven trombozlarından sonra yaklaşık % 63 olarak kavernöz transformasyon, splenomegali ve por-
oranında görüldüğü bildirilmektedir. En çarpıcı bulgu- tal akımın tersine dönüşü PVT tanısını düşündürür.
ları kronik ödem, cilt renginde değişme, yara yeri iyi- Tomografi ve manyetik rezonans görüntülemelerinin,
leşmesinde bozulma, ağrı ve ekstremite hareketlerinde ultrasonografik incelemeye üstünlüğü yoktur. Umbili-
kısıtlılıktır (13-15). kal kateter ile ilişkili PVT’nin en önemli klinik sonucu
Yenidoğanlar, fibrinolitik sistemlerindeki yetersizlikler yıllar sonra karaciğer hastalığı bulunmaksızın oluşan
nedeniyle bu ve benzeri pek çok komplikasyon için risk splenomegali, portal ven akımının tersine dönüşü,
taşırlar. Kateter ilişkili trombozda ilk yapılacak işlem gastrik ve özefageal varisler ile karakterize portal hi-
kateterin çıkarılmasıdır. pertansiyondur (9).

Renal ven trombozu Serebral sinovenöz tromboz


Renal ven trombozu (RVT) yenidoğanda görülen trom- Tüm çocuklarda sinovenöz tromboz (SVT) sıklığı
bozların % 20’sini oluşturur (2). Böbrek kan akımın- 0.67/100 000’ dır (18). Yenidoğanların en fazla etkilenen
daki azalma ile birlikte hipervisköz, hiperozmolar ve yaş grubunda olduğu ve hastaların % 43’ünü oluştur-
koagülasyona eğilim oluşturan yenidoğan problemleri duğu bildirilmektedir (18,19). Başlıca klinik bulgular
sonucu gelişir. Maternal diyabet, perinatal asfiksi, de- nöbet, letarji ve/veya titreme, göz dibinde ödem ve
hidratasyon, şok, polisitemi, konjenital kalp hastalığı palpebral ekimozdur. Daha büyük çocuklarda görülen
ve sepsis varlığında RVT riski yüksektir. RVT’nin er- fokal nörolojik bulgular yenidoğanlarda pek görülmez.
kek cinsiyet ve prematürite ile ilişkili olduğu gösteril- Erkek yenidoğanlarda görülme oranı kızlara göre daha
miştir (2). Hematüri, proteinüri, trombositopeni, ka- yüksektir (20). Hipoksi, erken membran rüptürü, ma-
rında kitle ve/veya hipertansiyon ile kendini gösterir ternal enfeksiyon, ablasyo plasenta, gestasyonel diya-
(14). RVT’lerin % 24’ü bilateraldir. Tromboz, vena cava bet, dehidratasyon ve kalıtsal protrombotik risk faktö-
inferiora uzanırsa alt ekstremitede ödem, ısı değişikliği rü varlığı SVT riskini artırmaktadır. Ülkemizde yapılan
ve siyanoz görülebilir. Almanya Pediatrik Trombofi- yenidoğan trombozları ile ilgili çalışma sonuçları, altta
li Çalışma Grubu’nun verilerine göre yenidoğanlarda yatan en önemli genetik protrombotik riskin, faktör V
RVT için en önemli protrombotik risk faktörleri faktör Leiden mutasyonu olduğunu göstermiştir (21).
V Leiden mutasyonu ve lipoprotein (a) yüksekliğidir
(1). Renal ven trombozunda tedavi tartışmalıdır. Tek İntrakardiyak tromboz
taraflı tromboz varlığında, üremi yoksa ve tromboz Sağ intrakardiyak tromboz santral kateteri olan yeni-
vena cava inferiora yayılım göstermiyorsa koruyucu doğanlarda sıktır. Daha önce duyulmayan bir üfürü-
tedavi denenir. Bununla birlikte, bilateral renal ven mün ortaya çıkması, tedaviye dirençli sepsis ve kalp
trombozu ve renal yetmezlik varsa trombolitik tedavi yetmezliği ile kendini gösterir (22). Pulmoner emboli
önerilmektedir (9). komplikasyonu nadir görülür. Tedavisi, klinik tabloya
uygun olarak antikoagülan ve antitrombotik ilaç uygu-
Portal ven trombozu lanması veya cerrahidir.
Umbilikal ven kateterizasyonuna bağlı portal ven
trombozu (PVT) oranının % 1-43 arasında olduğu bil- Arteriyel tromboz
dirilmektedir (16). Bir çalışmada, umbilikal ven ka- Sıklıkla umbilikal, femoral veya periferik arterlere ka-

Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi / Turkish Journal of Pediatric Disease


Yenidoğan Trombozunda Güncel Yaklaşımlar
Current Opınıons On Neonatal Thrombosıs
57

teter takılması sonrasında görülür. Tromboz, asemp- ter trombozuna bağlı nekrotizan enterokolit, renal ar-
tomatik olabileceği gibi ekstremite gangreni ile de so- ter trombozuna bağlı renal yetmezlik ve hipertansiyon
nuçlanabilir. Umbilikal arter kateterizasyonu sonrası gelişebilir (9).
gelişen trombozlar yenidoğanlardaki ağır semptomatik Tanıda erişkinde anjiografi altın standart olmakla bir-
damar tıkanıklıklarının % 1-5’ini oluşturmaktadır (23). likte invaziv olması nedeniyle yenidoğanda tercih edil-
Spontan arteriyel trombozlar genellikle aortiktir. İske- mez. Klinik olarak tromboz düşünüldüğünde Doppler
mik hasar riski, kateterin brakiyel arter gibi tek besle- ultrasonografi yapılması önerilmekle birlikte yetersiz
meli bir arter yerine radiyal/ulnar arter ya da posterior kalabilir.
tibiyal/dorsalis pedis gibi ikili kan akımı olan arterlere Tromboz gelişme riskini önlemek amacıyla kateter
takılması ile azaltılabilir. Umbilikal arter kateterinin açıklığını sağlamak için profilaktik olarak düşük doz
yüksek veya aşağı yerleşimli takılmasının tromboz ris- heparin kullanımı önerilmektedir (Tablo 4) (24). Arte-
kini etkilediği yönünde yeterli veri yoktur. Klinik bul- riyel tromboz geliştiğinde yapılacak ilk işlem kateterin
gular kateterin yeri, trombozun yayılımı ve kollateral çıkarılmasıdır. Küçük trombozlar tedavi gerektirmez.
varlığına göre değişir. Çoğu hasta asemptomatiktir Semptomatik tromboz varlığında önce antikoagülan
veya kateter tıkanması gibi minör bulgular vardır. Bü- tedavi denenmelidir. Antikoagülan tedaviye rağmen
yük trombozlarda ekstremite soğuk ve soluk olup nabız arteriyel tıkanıklık devam ederse risk-yarar analizi
alınamaz. Merkezi sinir sistemi trombozunda nöbetler, yapıldıktan sonra trombolitik tedavi uygulanmalıdır.
hemiparezi ve koma başlıca bulgulardır. Mezenter ar- Hem teknik olarak zor olması hem de damarın tek-

Tablo 4: Yenidoğanda kullanılan antikoagülan ve trombolitik ilaç dozları

Antikoagülan Trombolitik

Heparin Ürokinaz
Profilaktik: 0.5 U/kg/saat Bolus: 4400 U/kg/10-20 dk
Bolus: 50-100 U/kg IV İdame: 4400 U/kg/saat
İdame 20-30 U/kg/saat Süre: 12-24 saat
Hedef aPTT düzeyi 55-90 sn
anti faktör Xa aktivitesi (0.2-0.4 U/ml) Streptokinaz
Bolus: 3500-4000 U/kg/30 dk
İdame: 1000-15000 U/kg/saat
DMAH Süre: 12-72 saat
Profilaktik:1.5mg/kg/gün tek doz
Tedavi: 1-2 mg/kg/gün/12 saat arayla Rekombinan TPA
Hedef anti faktör Xa aktivitesi (0.2-0.4 U/ml) Bolus: 0.1-0.2 mg/kg IV/10-20 dk
İdame: 0.03-0.06 mg/kg/saat
Süre: maksimum 6 gün

aPTT: Aktive parsiyel tromboplastin zamanı


DMAH: Düşük molekül ağırlıklı heparin
TPA: Doku plazminojen aktivatörü

Cilt 3 Sayı 2 2009 / Vol 3 Number 2 2009


D. DİLLİ ve Ark.
58

rar tıkanmasına yol açma riski nedeniyle trombolitik si, asidoz, doku nekrozu, enfeksiyon ve endotelyal ha-
tedaviye yanıtsız veya yaşamı tehdit eden tromboz sar tetikleyicidir. Klinik bulgular altta yatan hastalığa,
varlığı dışında embolektomi önerilmemektedir (25). kanamalara ve tromboz gelişen organlardaki fonksiyon
bozukluklarına aittir.
Arteriyel iskemik inme Trombositopeni, vitamin K’ya yanıtsız Protrombin
Arteriyel iskemik inme sıklığının 28.6-93/100.000 canlı zamanı (PT) /aktive parsiyel tromboplastin zamanı
doğum arasında olduğu bildirilmektedir (19,26). Ma- (aPTT) uzaması, uzamış trombin zamanı, fibrinojen
ternal trombofili, perinatal asfiksi, doğum esnasında düşüklüğü, artmış fibrin yıkım ürünleri ve D-dimer dü-
yenidoğanın başına uygulanan mekanik stres, geçici zeyi ile azalmış faktör VIII düzeyi tanıda yardımcıdır.
sağ-sol şant, polisitemi, ve dehidratasyon ve kalıtsal Yaygın damar içi pıhtılaşmasın da tedavi altta yatan
protrombotik bozukluk varlığı iskemik atak riskini nedene yöneliktir. Trombositopeni varsa trombosit
artırmaktadır (23). Letarji ve konvülziyon görülebilir. süspansiyonu, hemoglobin düşükse eritrosit süpansi-
Hemiparezi ve fokal bulgu yenidoğanlarda nadirdir yonu, kanama varsa taze donmuş plazma verilir. Anti-
(19). Hastaların çoğunda özellikle karotis dolaşımında koagülanlar, YDP yaygın trombozla karakterize ve par-
olmak üzere büyük damar tıkanıklığı saptanır (23). Te- mak veya ekstremitelerde nekroz tehlikesi varsa tercih
davi inmenin embolik olup olmamasına göre değişir. edilir (6,18). Yaygın damar içi pıhtılaşmasın da tedavi
Embolik olmayan inmelerde özellikle de intrakraniyal başarısının koagülopatiyi düzeltmeyi hedefleyen yakla-
kanama ile seyreden durumlarda antikoagülasyon ya- şımlardan çok altta yatan nedene yönelik yapıldığında
pılmamalıdır. Kardiyo-embolik inmelerde antikoagü- yüksek olduğu bildirilmektedir (18).
lan kullanımı önerilmektedir (25).
Tanı
Purpura fulminans Laboratuvar parametreleri
Purpura fulminans, ani başlangıçlı mikrovasküler Tromboz oluşumu sonrası hemostatik sistemde yeni
trombozlar ve perivasküler hemorajilerle karakterize bir denge oluşur. Fibrinolizisin başlaması ile dolaşım-
bir klinik tablodur. En sık kalıtsal nedeni homozigot da fibrin yıkım ürünleri ve D-dimer düzeyi yükselir.
protein C veya S eksikliğidir (27). Purpura fulminans, Erişkinlerde tromboz tanısında D-dimerin özgünlüğü-
sepsise bağlı yaygın damar içi pıhtılaşması (YDP) so- nün düşük, negatif öngörü değerinin ise yüksek olduğu
nucu gelişebilir. Tedavide taze donmuş plazma veril- saptanmıştır (28). Çocuklarda yapılan bir çalışmada,
melidir. Homozigot protein C eksikliği saptandığında standart antikoagülan tedaviye rağmen plazma faktör
eğer bulunabilirse rekombinan insan aktive protein C VIII (>150 IU/dl) ve D-dimer (>500 ng/ml) düzeyinin
konsantresi kullanılabilir. yüksek kalmasının kötü prognozla (trombozun erime-
mesi, tekrarı ve postrombotik sendrom varlığı) ilişkili
Yaygın damar içi pıhtılaşması olduğu gözlenmiştir (29).
Yaygın damar içi pıhtılaşması yenidoğan acilleri arasın-
da sık görülür. İntravasküler koagülasyon sisteminin Görüntüleme yöntemleri
kontrolsüz aktivasyonu ve buna eşlik eden ikincil fib- Tromboz tanısında kullanılan başlıca görüntüleme
rinoliz ile karakterizedir. Koagülasyon faktörlerinin ve yöntemleri Doppler ultrasonografi, anjiografi, line-
trombositlerin kullanıma bağlı olarak azalması sonucu ogram, manyetik rezonans görüntüleme, bilgisayar-
yaygın kanama veya tromboz gelişir. Yaygın damar içi lı tomografi ve ekokardiografidir. Pulmoner embo-
pıhtılaşması birincil değil, her zaman altta yatan başka li tanısında ekokardiografi ve tomografi proksimal
bir hastalığa bağlı gelişen ikincil bir hastalıktır. Hipok- arterlerdeki tıkanmaları göstermekle birlikte distal

Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi / Turkish Journal of Pediatric Disease


Yenidoğan Trombozunda Güncel Yaklaşımlar
Current Opınıons On Neonatal Thrombosıs
59

arterleri görüntülemede yetersiz kalabilir. Klinik ola- olarak düşük olan antitrombin düzeyi, yaşamın üçüncü
rak pulmoner emboli düşünüldüğünde ventilasyon- ayında erişkin düzeye ulaşır. Yenidoğanlarda trombin
perfüzyon sintigrafisi yapılması önerilmektedir (30). üretimi gecikmiş ve azalmış olup heparinin etkisine di-
Hangi görüntüleme yönteminin seçileceğine hastanın renç vardır. Heparinin vücuttan atılımı erişkine göre
kliniğine ve teknik olanaklara göre karar verilmelidir. daha hızlıdır. Tüm bu nedenlerle yenidoğanda hepa-
rin dozu daha yüksektir (25). Heparin kullanımı sıra-
Tedavi sında aPTT düzeyi ölçülmelidir. Yenidoğanlarda aPTT
Tromboz tedavisi, destekleyici bakım, antikoagülasyon düzeyinin zaten yüksek olması nedeniyle aPTT’deki
ve trombolitik tedaviden oluşur (Tablo 4). Yenidoğan uzama erişkine göre daha az olur. Uzun aPTT düzeyi
pratiğinde düşük molekül ağırlıklı heparin (DMAH) elde edildiğinde heparinin etkisinin kaldırılması için
kullanımına yöneliş vardır. Kanıta dayalı tıp verileri- protamin kullanılmalıdır (Tablo 5). Uygulanan heparin
ne göre antitrombotik tedavi konusunda araştırmalar dozunda aPTT ile anti-faktör Xa düzeyi arasında uyum
yetersizdir. yoksa anti-faktör Xa düzeyinin ölçülmesi önerilmekte-
Yenidoğanın koagülasyon sistemindeki kendine özgü dir (13). Heparin, klinik olarak belirgin trombozu olan
farklılıklar antitrombotik tedaviye yanıttaki değişiklik- hastalarda akut dönemde tercih edilir. Hastalar, kana-
leri de beraberinde getirmektedir. ma ve heparine bağlı trombositopeni (HBT) yönünden
izlenmelidir. Erişkinlerde sık görülen osteoporoz, yeni-
Tedavi hedefi; doğanda nadirdir.
Yaşamı tehdit eden sonuçları önlemek, trombozun ya-
yılımını ve tekrarını önlemek, kanama riskini artırma- Tablo 5: Heparinin etkisini kaldırmak için protamin
dan uzun dönem komplikasyonların önüne geçmektir. kullanımı

Heparin dozundan sonra Protamin dozu* (mg/100 U


Antikoagülanlar
geçen süre (dk) heparin)
Antikoagülan tedavi, tromboembolik olayların tedavi
ve önlenmesinde oldukça yararlıdır. Risk-yarar den- <30 1.0
gesi gözetilerek kullanılmalıdır. Koruyucu tedavi, mor- 30-60 0.5-0.75
bidite ve mortaliteyi artırarak trombozun ilerlemesine 60-120 0.3-0.5
yol açabilirken, antikoagülan tedavi kanama gibi yan >120 0.25-0.3
etkilere neden olabilir. Tedavinin süresi ile ilgili yeterli
klinik araştırma yoktur. Antikoagülasyon tedavi ara-
*Maksimum doz 50 mg, infüzyon hızı 10 mg/ml konsantrasyon-
lığı 10-14 günden 3-6 aya kadar değişmektedir. Uzun da olacak şekilde 5 mg/dk’yı geçmemelidir.
dönem profilaksi homozigot protein C ve S eksikliği
dışında gereksizdir. Tromboz tedavisinde öncelikle Düşük molekül ağırlıklı heparin
ilerlemenin önlenmesi için klasik heparin veya DMAH Klasik heparin gibi DMAH de etkisini antitrombinin
gibi hızlı etkili antikoagülanların verilmesi, oral anti- trombin ve faktör Xa üzerindeki inhibe edici etkisini
koagülanların (OAK) ise tromboz tekrarının önlenmesi artırarak göstermektedir. Fakat DMAH’in faktör Xa’ya
idame tedavi için kullanılması önerilmektedir (31). karşı afinitesi yüksek, trombine düşüktür. Bu neden-
le izlemde aPTT düzeyi yararlı değildir. Birinci-ikinci
Klasik heparin (anfraksiyone) dozdan dört saat sonra anti-faktör Xa düzeyinin ölçül-
Heparin, faktör IIa, IX ve X gibi serin proteazları inhi- mesi önerilir. DMAH kesildikten 12-24 saat sonra cer-
be eden, antitrombini katalize ederek etkisini gösteren rahi girişim uygulanabilir. Acil durumlarda protamin
asidik bir glikozaminoglikandır. Doğumda fizyolojik kullanılmalıdır (25).

Cilt 3 Sayı 2 2009 / Vol 3 Number 2 2009


D. DİLLİ ve Ark.
60

Klasik heparine göre avantajları; sık monitorizasyon OAK’ların çesitli ilaçlar ile etkileşimi, monitorizasyon-
gerektirmesi,deri altına uygulanabilir olması, kanama daki zorluklar ve 3 aydan küçük süt çocuklarında OAK
riskinin düşük olması ve heparine bağlı trombositope- kullanımına ait yeterli deneyim bulunmaması gibi ne-
ni ve osteoporoz riskinin düşüklüğüdür. denlerle pek tercih edilmez. K vitamini antagonistle-
rinin uzun süre kullanımının çocuklarda kemik dan-
Heparine bağlı gelişen trombositopeni sitesini azalttığı gözlenmiştir (25). Ancak, homozigot
Heparin tedavisi sırasında genellikle 4. günden sonra protein C ve protein S eksikliklerinde OAK kullanımı
gelişen immünolojik bir komplikasyondur. Daha çok kaçınılmaz olmaktadır. Böyle durumlarda çok sık mo-
klasik heparine bağlı gelişmekle birlikte DMAH ile nitorizasyon yaparak kullanılabilir. Warfarin ile tedavi-
de görülebilir. Trombositopeni ve tromboz ile kendini de yükleme dozu 0.1 mg/kg olarak başlanması önerilir.
gösterir (25). Yenidoğanlardaki gerçek sıklığı bilinme- Uluslarararası normalleştirilmiş oran (INR) düzeyine
mekle birlikte bir yenidoğan yoğun bakım ünitesinde ilk kez tedaviden 3-5 gün sonra bakılması gerekir ve
yapılan çalışmada çoğunda (% 85) kateter ilişkili aort istenen düzeye (1.5-2.0) çıkana kadar heparine devam
trombozu saptanan ve heparin kullanılan hastalarda edilmelidir.
HBT oranının % 1.1 olduğu bildirilmiştir (32). Trombo-
sit sayısının normal değerinin alt sınırının % 50’sinin Antiagreganlar
altına düşmesi halinde altta yatan başka bir neden bu- Yenidoğan trombositleri erişkinler ile karşılaştırıldı-
lunamadığında akla gelmesi gerekir. Tanıda trombosit ğında ristosetin dışındaki çeşitli agregan ajanlara karşı
faktör IV düzeyi ve heparine bağlı trombosit agregas- hiporeaktiftir. Buna rağmen eritrosit sayısının fazla,
yonunun gösterilmesi yardımcıdır. Tedavide ilk yapı- eritrosit hacminin ve von Willebrand Faktör (vWF)
lacak şey heparinin kesilmesi ve varsa heparin kaplı düzeyinin yüksek olması nedeniyle kanama zamanı
kateterin çıkarılmasıdır. Heparine bağlı trombositope- yenidoğanlarda kısadır. Antiagreganlar Blalock Taus-
ni varlığında alternatif antikoagülan ilaçlar tercih edil- sig şant gibi arteriyel şantların varlığında ve oral alım
melidir (32). uygun olduğunda 1-5 mg/kg/gün dozunda uygulana-
bilir. Reye sendromu gelişme riski nedeniyle trombo-
Oral antikoagülanlar (Warfarin) embolik komplikasyonların önlenmesinde aspirin ter-
Oral antikoagülanlar, K vitaminine bağlı faktör II, VII, cih edilmemektedir. Bununla birlikte, aspirinin 5 mg/
IX ve X düzeylerini azaltarak antikoagülan etki gös- kg/gün dozunda kullanılmasından sonra gelişen Reye
terir. Oral antikoagülanlar’ın hem antitrombotik hem sendromu bildirilmemiştir (9). Katetere bağlı tromboz
de antikoagülan özelliği vardır. Faktör VII ve protein profilaksisi için kullanımı önerilmemektedir.
C aktivitesinin azalması ile ortaya çıkan etki 24-48 sa-
atte başlar, faktör II aktivitesinin azalması ile oluşan Trombolitik tedavi
etki ise 60-72. saate kadar uzar. K vitaminine bağımlı Trombolitik ajanlar endojen plazminojeni plazmine
faktörlerin yarı ömrü 6-72 saat arasında değiştiği için dönüştürerek trombusun eritilmesini sağlar. Doğumda
OAK’ın etkisinin görülmesi 1-3 gün gecikmektedir. plazminojenin plazma düzeyi (1.9 U/ml) erişkindekinin
Yenidoğanlarda K vitaminine bağımlı faktörlerin fizyo- yaklaşık yarısı kadardır. Bu nedenle yenidoğanlarda
lojik düzeyi erişkinlerde OAK kullanımı ile elde edilen plazmin oluşumu yavaş ve streptokinaz, urokinaz ve
düzeyler kadar düşüktür. doku plazminojen aktivatörünün (TPA) trombolitik et-
Yenidoğanlarda OAK kullanımı, mama ve anne sütü- kisi azdır. Plazma desteğinin verilmesi her üç ajanın da
nün farklı konsantrasyonlarda K vitamini içermesi, etkinliğini arttırır.

Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi / Turkish Journal of Pediatric Disease


Yenidoğan Trombozunda Güncel Yaklaşımlar
Current Opınıons On Neonatal Thrombosıs
61

Doku-plazminojen aktivatörü lanmaması önerilmektedir (18). Yenidoğanlarda trom-


Plazminojeni plazmine dönüştürerek fibrin ve pıhtılaş- bolitik tedavi sadece yaşamı, organı veya ekstremiteyi
ma faktörlerini direk olarak yıkan bir proteolitik enzim- tehdit eden tromboembolik olaylarda kullanılmalıdır.
dir. Fibrin spesifik olması ve yenidoğan plazmasında in Trombolitik tedavinin hemen öncesinde bütün yeni-
vitro pıhtı erimesini sağlaması nedeni ile günümüzde doğanlarda koagülasyon testlerine bakılmalı ve beyin
TPA diğer trombolitik ajanlara tercih edilmektedir. kanaması olup olmadığını anlamak için kraniyal ultra-
Daha önceleri 0.5mg/kg/saat dozunda kullanıldığında sonografi mutlaka yapılmalıdır. Trombolitik tedavinin
kanama riskinin yüksek olduğu gözlenmiştir. Son za- pediatrik hematolog gözetiminde yapılması uygundur.
manlarda, klinik bulgu veren tromboz varlığında sis- Tedavi başlatıldıktan sonra hipofibrinojenemiye bağlı
temik tromboliz için 0.03-0.06 mg/kg/saat dozunda kul- kanamaları önlemek amacıyla plazma fibrinojen düze-
lanılması önerilmektedir (33). Tromboz oluşumundan yi >150 mg/dl’de tutulmalıdır (Tablo 6).
sonra iki hafta içinde kullanıldığında etkili ve güvenli Trombolitik tedavi sonrası gelişen, yara veya girişim
olduğu bildirilmektedir. Deneyimli bir pediatrik giri- bölgesinden sızıntı şeklinde olan kanamalar lokal ba-
şimsel radyolog tarafından kateter aracılığı ile tromboz sınç ve destekleyici bakımla durdurulabilir. Lokalize
üzerine lokal olarak TPA uygulanabilmektedir (33). Ye- büyük kanamalarda infüzyon kesilmeli, kriyopresipi-
nidoğanda en önemli komplikasyon ağır kanamaların tat ve endikasyon varsa diğer kan ürünleri verilmeli-
tetiklenmesidir. Trombolitik tedavinin gestasyon yaşı dir (Tablo 6). Yaşamı tehdit eden kanama varlığında
32 haftadan küçük yenidoğanlarda, aktif kanama varlı- aminokaproik asit veya traneksamik asit kullanılması
ğında, cerrahi tedaviden sonra 10 gün içerisinde (beyin önerilir.
cerrahisi ile ilgili girişimlerden sonra üç hafta) uygu-

Tablo 6: Antritrombolitik tedavi öncesinde ve tedavi süresince yapılması gereken işlemler

Tedavi öncesi Tedavi süresince

Kontrendikasyonlar belirlenmeli Hasta dosyasına trombolitik tedavi aldığı işaretlen-


meli
Tam kan sayımı İnfüzyon süresince 4 saat arayla ve infüzyondan sonra
Fibrinojen düzeyi bakılmalı 12 saat boyunca 4 saat arayla PT, aPTT ve fibrinojen
düzeyi bakılmalı
Kan grubu belirlenmeli Günlük kraniyal ultrasonografi yapılmalı
Gerekli kan ürünleri, kriyopresipitat ve traneksamik Kriyopresipitatla (1 ünite/5 kg) fibrinojen >150mg/
asit hazır bulundurulmalı dl tutulmalı
Kraniyal ultrasonografi yapılmalı Trombosit >150 000/mm3 tutulmalı
İnfüzyon için uygun damaryolu açılmalı Kas içi enjeksiyon yapılmamalı
Lokal kanama olduğunda kullanılmak üzere kompres İdrar sondası, rektal derece, arteriyel ponksiyon
ve topikal trombin hazır bulundurulmalı uygulanmamalı

En az müdahale yapılmalı

Oral antikoagülan ve antiagregan verilmemeli

Cilt 3 Sayı 2 2009 / Vol 3 Number 2 2009


D. DİLLİ ve Ark.
62

Yeni antikoagülanlar olduğu için çocuklarda kullanılmamaktadır. Tromboz


Erişkinde çok sayıda yeni antikoagülan üzerinde riskini
çalışılmasına rağmen bu ajanların etkinliği ve önlemek amacıyla hyalüronik asit veya antitrombin-
güvenirliği yenidoğanda yeterince test edilmemiştir heparin kompleksi kaplı kateterlerin kullanımı ile ilgili
(34,35). Fondaparinux, selektif bir faktör Xa inhibitörü çalışmalar devam etmektedir.
olup antitrombine çok hızlı bağlanır. Günde tek Sonuç Olarak; yenidoğan trombozlarının % 90’ı
doz kullanım avantajı vardır. Rutin monitorizasyon kateter ilişkilidir.Tromboz saptanan yenidoğanlarda
gerektirmez. Hirudin, doğal direk trombin inhibitörüdür. protrombotik risk faktörlerinin araştırılması gerekir.
Rekombinan hirudin (lepirudin) pediatrik HBT’de Koagülasyon ve tromboza yönelik yapılan plazma test-
kullanılabilir. Yenidoğanlarda önerilen doz 0.03-0.05 leri 6. ayda tekrar edilmelidir.
mg/kg/saattir. Argatroban, sentetik trombin inhibitörü Kanama riskinin az olması, deri altına yapılabilme-
olup çocuk dozu üzerinde çalışmalar devam etmektedir. si ve uygulama sırasında sık izlem gerektirmemesi ne-
Ximelatragan, oral olarak etkili trombin inhibitörüdür. deniyle DMAH tercih edilir.
Fakat karaciğer enzimlerinde yükselmeye neden

Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi / Turkish Journal of Pediatric Disease


Yenidoğan Trombozunda Güncel Yaklaşımlar
Current Opınıons On Neonatal Thrombosıs
63

KAYNAKLAR

1. Nowak-Göttl U, von Kries R, Göbel U. Neonatal symptomatic 14. Kuhle S, Massicotte P, Chan A, Mitchell L. A case series of 72
thromboembolism in Germany: two year survey. Arch Dis Child neonates with renal vein thrombosis. Data from the 1-800-NO-
Fetal Neonatal Ed 1997;76:163-167. CLOTS Registry. Thromb Haemost 2004;92:729-733.

2. Schmidt B, Andrew M. Neonatal thrombosis: Report of a prospec- 15. Barnes C, Newall F, Monagle P. Post-thrombotic syndrome. Arch
tive Canadian and International registry. Pediatrics 1995;96:939- Dis Child 2002;86:212-214.
943.
16. Kim JH, Lee YS, Kim SH, Lee SK, Lim MK, Kim HS. Does umbi-
3. van Ommen CH, Heijboer H, Büller HR, Hirasing RA, Heijmans lical vein catheterization lead to portal venous thrombosis? Pros-
HS, Peters M. Venous thromboembolism in childhood: a prospec- pective US evaluation in 100 neonates. Radiology 2001;219:645-
tive two year registry in the Netherlands. J Pediatr 2001;139:676- 650.
681.
17. Sakha SH, Rafeey M, Tarzamani MK. Portal venous thrombo-
4. Andrew M, Vegh P, Johnston M, Bowker J, Ofosu F, Mitchell L. sis after umbilical vein catheterization. Indian J Gastroenterol
Maturation of the hemostatic system during childhood. Blood 2007;26:283-284.
1992;80:1998–2005.
18. Thornburg C, Pipe S. Neonatal thromboembolic emergencies. Se-
5. Nowak-Göttl U, Kosch A, Schlegel N. Neonatal thromboembo- min Fetal Neonatal Med 2006;11:198-206.
lism. Semin Thromb Haemost 2003;29:227-234.
19. deVeber G, Andrew M, Adams C, Bjornson B, Booth F, Buckley
6. Pipe SW, Schmaier AH, Nichols WC, Ginsburg D, Bozynski ME, DJ,CamfieldCS,DavidM,HumphreysP,LangevinP,MacDonald
Castle VP. Neonatal purpura fulminans in association with factor EA, Gillett J, Meaney B, Shevell M, Sinclair DB, Yager J; Canadi-
V R506Q mutation. J Pediatr 1996;128:706-709. an Pediatric Ischemic Stroke Study Group. Cerebral sinovenous
thrombosis in children. N Engl J Med 2001;345:417-423.
7. Williams MD, Chalmers EA, Gibson BE. Haemostasis and
Thrombosis Task Force, British Committee for Standards in Ha- 20. Golomb MR, Dick PT, MacGregor DL, Curtis R, Sofronas M,
ematology. The investigation and management of neonatal hae- deVeber GA. Neonatal arterial ischemic stroke and cerebral si-
mostasis and thrombosis. Br J Haematol 2002;119:295-309. novenous thrombosis are more commonly diagnosed in boys. J
Child Neurol 2004;19:493-497.
8. Stanworth SJ, Bennett C. How to tackle bleeding and thrombosis
in the newborn. Early Hum Dev 2008;84:507-513. 21. Atasay B, Arsan S, Gunlemez A, Kemahli S, Akar N. Factor V Le-
iden and prothrombin gene 20210A variant in neonatal thrombo-
9. Greenway A, Massicotte MP, Monagle P. Neonatal thrombosis embolism and in healthy neonates and adults: A study in a single
and its treatment. Blood Rev 2004;18:75-84. center. Pediatr Hematol Oncol 2003;20:627-634.

10. Massicotte MP, Dix D, Monagle P, Adams M, Andrew M. Cent- 22. Berman Jr W, Fripp RR, Yabek SM, Wernly J, Corlew S. Great vein
ral venous catheter related thrombosis in children: analysis of the and right atrial thrombosis in critically ill infants and children with
Canadian registry of venous thromboembolic complications. J central venous lines. Chest 1991;99:963-967.
Pediatr 1998;133:770-776.
23. Andrew ME, Monagle P, deVeber G, Chan AK. Thromboembo-
11. Tanke RB, van Megen R, Daniels O. Thrombus detection on cent- lic disease and antithrombotic therapy in newborns. Hematology
ral venous catheters in the neonatal intensive care unit. Angiology [Am Soc Hematol Educ Program] 2001:358-374.
1994;45:477-480.
24. Shah PS, Shah VS. Continuous heparin infusion to prevent throm-
12. Kürekçi E, Kaye R, Koehler M. Chylothorax and chyloperi- bosis and catheter occlusion in neonates with peripherally placed
cardium: complication of a central venous catheter. J Pediatr percutaneous central venous catheters. Cochrane Database Syst
1998;132:1064-1066. Rev 2008;16:2772.

13. Manco-Johnson MJ: How I treat venous thrombosis in children. 25. Monagle P, Chan A, Massicotte P, Chalmers E, Michelson AD.
Blood 2006;107:21-29. Antithrombotic therapy in children: the Seventh ACCP Con-
ference on Antithrombotic and Thrombolytic Therapy. Chest
2004;126:645-687.

Cilt 3 Sayı 2 2009 / Vol 3 Number 2 2009


D. DİLLİ ve Ark.
64

26. Lynch JK, Hirtz DG, DeVeber G, Nelson KB. Report of the Nati- 31. GürgeyA,KuşkonmazB.Çocuklardaantitrombotiktedavi.Katkı
onal Institute of Neurological Disorders and Stroke workshop on Pediatri Dergisi 2007; 29:485-520.
perinatal and childhood stroke. Pediatrics 2002;109:116-123.
32. Risch L, Fischer JE, Herklotz R, Huber AR. Heparin-induced
27. Marlar RA, Neumann A. Neonatal purpura fulminans due to thrombocytopenia in paediatrics: clinical characteristics, therapy
homozygous protein C or protein S deficiencies. Semin Thromb and outcomes. Intensive Care Med 2004;30:1615-1624.
Hemost 1990;16:299-309.
33. Goldenberg NA, Durham JD, Knapp-Clevenger R, Manco-
28. Wells PS, Anderson DR, Rodger M, Forgie M, Kearon C, Dreyer Johnson MJ. A thrombolytic regimen for high-risk deep venous
J, Kovacs G, Mitchell M, Lewandowski B, Kovacs MJ. Evalutation thrombosis may substantially reduce the risk of postthrombotic
of D-dimer in the diagnosis of suspected deep-vein thrombosis. syndrome in children. Blood 2007;110:45-53.
N Engl J Med 2003;349:1227-1235.
34. Balasa VV. New anticoagulants: a pediatric perspective. Pediatr
29. Goldenberg NA, Knapp-Clevenger R, Manco-Johnson MJ. Mo- Blood Cancer 2005;45:741-752.
untain States Regional Thrombophilia Group. Elevated plasma
factor VIII and D-dimer levels as predictors of poor outcomes of 35. Weitz JI, Hirsh J, Samama MM. New antithrombotic drugs: Ame-
thrombosis in children. N Engl J Med 2004;351:1081-1088. rican College of Chest Physicians Evidence-Based Clinical Practi-
ce Guidelines (8th Edition). Chest 2008;133:234-256.
30. Babyn PS, Gahunia HK, Massicotte P. Pulmonary thromboembo-
lism in children. Pediatr Radiol 2005;35 258-274.

Türkiye Çocuk Hastalıkları Dergisi / Turkish Journal of Pediatric Disease

You might also like