Professional Documents
Culture Documents
SUTHERLAND
Yedi ejder kabilesi, kaybolmuş, kadim bir hâzinenin sahibi olmak için
nesillerdir savaşmaktadır. Barış Pençeleri adlı gizli bir grup, savaşa
kehanetin yardımıyla son vermek istemektedir. Gerçekleşmesi için
büyük fedakârlıklar gereken bir kehanetin yardımıyla...
Beş yavru ejder kehanetin gerçekleşmesi için toplanır ve gizli bir
mağarada yetiştirilir. Kendi istekleri dışında, savaşın sonunu onların
getireceğine karar verilmiştir.
Ejder Kehanetinin ikinci kitabında DenizKanat Tsunami’nin ait
olduğu dünyada daha güçlü, daha hızlı ve daha sert olması gerekiyor
ve bunu zamanla öğreniyor. Yeni hayatına alışmaya çalışırken
geçmişini, arkadaşlarını ne için söz verdiğini unutmuyor ve seçimini
yapıyor. Tsunami, o kehanetin Kayıp Prensesi...
4. KİTAP
t-18
ISBN: «İTfl-bOSIbmiST
9 786059 641159
Ateşten K anatlar Serisi - II
Kayıp Varis
ISBN: 978-605-9641-15-9
Baskı ve Cilt:
Güven Mücellit ve Matbaacılık
Mahmutbey Mah. Devekaldırım Cad. Gelincik Sok.
Güven İş Merkezi No: 6 Bağcılar / İSTA N BU L
Sertifika No: 11935
Tel: (0212) 445 00 04 Faks: (0212) 445 71 08
Yayımlayan:
A SPEN D O S Y A Y IN C IL IK ve EĞ İTİM H İZ M E T L E R İ
Gürsel Mah. İcabet Sok. No:4/B Gürsel Mahallesi
Kağıthane/İSTANBUL
Tel: (0212) 220 61 88 Faks: (0212) 220 63 37
e-posta: editor@aspendosyayinevi.com
A teşten Kanatlar S erîsi
2. KİTAP
KAyır V #
TUl T. SUTHERLAND
Çeviri
Mehtap Var
aspenctas
5corPvon
QrtghoW
I ade Mountain U¿ vA
^ f e » ¿
Queen ı a
Island pe
"•«r-v'T^W
3ÛkÜ? -
Rainforest
İTÛ» GECEKANATLAR
}Y I
__ ___ ÇAMURKANATLAR ______ _
°^ s
Av *1 ‘A,*.A» -v-'N.Vv
GÖKKANATLAR
DENİZKANATLAR
. "i.1.tır
X -
—
YAĞMURKANATLAR
i üui
. 'h
r
sm u u .'C 'i:''.
Savaşın yirminci yılında
ejderler gelecek.
Toprak kan ve gözyaşıyla ıslanınca
ejderler gelecek.
*
/
/
/
/*
/
/
/
/
il
I
f
(*
k
?
GİRİŞ
17
Kayıp Varis
18
T u i T . Sutherland
19
Kayıp Varis
20
T u i T . Sutherland
21
Kayıp Varis
22
T u i T . Sutherland
23
Kayıp Varis
24
T u i T . Sutherland
25
<•
/
*'
/
r
I
f
é
m
\\
t
i
,1
/
*
/
/
ri
/
/
/
/
r
/
/
/
/
/
í
*
j
f
*
í
Büyük bir gürültüyle kıyıya vuran dalga, T sunam i’nin
pençelerine çarptı. Perdeli ayakları ıslak kum un içine gö
müldü. Mavi kanatları rüzgârda dalgalanıyordu.
Başını kaldırıp fırtınalı deniz havasını içine çekti.
Olm ası gereken yerdeydi. Okyanusa aitti.
G lory alay eder bir ifadeyle, “D u r tahm in edeyim ,”
dedi. “Burnum a özgürlük kokusu geliyor.”
“Özgürlüğün kokusu balığa çok benziyor,” dedi Star-
flight. “Ve berbat bir koku.”
“Bu kokuya bayılıyorum ,” dedi Tsunam i. Barış P ençe
leri onu bu kokudan uzaklaştırmıştı. O n u hayatı boyunca
dağın altındaki havasız, sıkıcı bir mağaraya tutsak etm işler
di. Aslında buraya aitti; gerçek bir DenizKanat gibi burada
uçması, yüzmesi ve hayatın tadını çıkarması gerekiyordu.
Starflight önce gökyüzüne, sonra da sahil şeridindeki
yeşilliğe baktı. “Ağaçların altında dursak daha iyi olmaz
mı? Ya bir asker bizi görürse? Y a n i...” Durup derin bir
nefes aldı. “Ağaçların altında durmalıyız. Tam am . Evet.
Şimdi herkes hem en ağaçların arasına girsin.”
Sunny ona acıyan bir ifadeyle bakarken, diğerleri söyle
diklerini umursamadı bile.
29
Kayıp Varis
30
T u i T . Sutherland
31
Kayıp Varis
32
T u i T . Sutherland
33
Kayıp Varis
34
T u i T . Sutherland
35
Kayıp Varis
36
“H em en suya girin,” dedi Tsunam i. Okyanus, ağaçlar
dan daha yakındı ve orada saklanabilirlerdi.
“O lm az,” dedi Glory. Yere gömüldü, kanatlarını açtı
ve renk değiştirdi. Pulları kum rengine dönüşünce adeta
görünmez oldu. O nu gökyüzünden görmeleri neredey
se imkânsızdı. O kadar hızlı renk değiştirdi ki Tsunam i,
G lory’nin yerini göremiyordu. G lory bu taktikte gitgide
ustalaşıyordu.
“Peki. Hadi, Sunny.” Tsunam i küçük Kum Kanat’ın ya
nında geldi.
“B en gelm esem daha iyi,” diye bağırdı Sunny. “Ağaçla
rın arasına girebilirim. Ç o k hızlı uçacağım.” Clay’in sırtın
dan inip Starflight’ın ardından kanat çırptı.
Tsunam i ayağını sertçe yere vurup suyu etrafa sıçrattı.
Glory boğuk, hırçın bir ses çıkardı.
“Denizde daha güvende olacağız,” dedi Tsunam i öf
keyle. Endişeli bir ifadeyle gökyüzüne baktı. Kızıl benek
ler hızla yaklaşıyordu. Belki de Sunny saklanmayı başa
ramayacaktı. Fakat artık onu geri getirm ek için çok geçti.
Tsunam i dönüp okyanusa daldı.
37
Kayıp Varis
38
T u i T . Sutherland
39
Kayıp Varis
40
T u i T . Sutherland
41
Kayıp Varis
42
T u i T . Sutherland
43
Kayıp Varis
44
T u i T . Sutlıerland
45
Kayıp Varis
46
T u i T . Sutherland
47
B in Pul Koyu, T sunam i’nin düşündüğünden çok daha
uzaktı. Küçüklüğünden beri Pyrrhia haritası üzerinde çalı
şırdı fakat o resmi bu koca dünyaya uyarlamak çok zordu.
Pençesi büyüklüğünde m inik, sevimli adalar bulmayı um
muştu. Fakat uçsuz bucaksız okyanusun üzerinde uçarken
ara sıra karşısına çıkan kaya parçalarından başka bir şey gö-
remiyordu.
B ir tur atıp GökKanat’ı diğer yöne gittiklerine ikna et
tikten sonra güneyde bir araya gelip okyanusa doğru uç
maya başladılar. G üneş batmadan küçük, kayalık bir adaya
varmayı başardılar; ama Starflight’a bakılırsa B in Pul K o-
yu’ndan hâlâ çok uzaktaydılar. T ü m mesafeyi ve hızlarını
hesaplamıştı; hepsini bir bir diğerlerine anlattı. O anlatır
ken herkes uyuyakaldığından bir sonraki gün surat asıp
durdu.
Tsunam i, sadece kendine de olsa itiraf etmeliydi: C oğ
rafya bilgisi olan ve uçuş planları yapan biriyle seyahat
etm ek oldukça yararlıydı. İlk birkaç gün gördükleri her
adada durdular, yakalayabildikleri balıkları ve martıları
yediler, sonra da yollarına devam ettiler. Tsunam i birkaç
48
T u i T . Sutherland
49
Kayıp Varis
50
T u i T . Sutherland
51
Kayıp Varis
52
T u i T . Sutherland
53
Kayıp Varis
54
T u i T . Sutherland
55
Kayıp Varis
56
T u i T . Sutherland
57
Tsunam i, arkadaşlarının bulunduğu adaya doğru yö
neldi. DenizKanat kuyruğunun dibindeydi. Hom urdana
rak bir şeyler söyledi; ama Tsunam i rüzgârdan ne dediğini
duyamadı.
Clay’in tepeden atlayıp havada süzüldüğünü gördü.
Yardıma ihtiyacı vardı. Kanatlarını hızla bükerek dün gece
uyumak istediği sahile doğru yol almaya başladı. D iğer
üçü mağarada güvendeydi. Clay’le bu D enizKanat’ın üs
tesinden gelebilirlerdi.
Yani öyle umuyordu.
“D u r!” diye bağırdı onu kovalayan ejder. Bu sefer sesi
yüksek çıktı. “N e yapıyorsun? N e oldu?”
T sunam i’nin kanatları tekledi ve neredeyse okyanusa
düşüyordu. Etrafında dönerek tepe ve sahil arasında ge
zindi. B ir yandan da Clay’in havada yuvarlak çizerek hare
ketlerini gözlemlediğini fark etti.
D iğer DenizKanat da durdu. Aralarında iki ejder mesa
fesi vardı. Burnundaki çiziklerden kan geliyordu.
“N e oldu?” diye bağırdı Tsunam i öfkeyle. “Az önce sen
bana saldırmadın m ı?”
58
T u i T . Sutherland
59
Kayıp Varis
60
T u i T . Sutherland
61
Kayıp Varis
62
T u i T . Sutherland
63
Kayıp Varis
64
“Riptide,” dedi Sunny tekrar. “Kom ik bir isim m iş.”
“Ben sevdim,” dedi Tsunam i. “Vahşi ve korkutucu, tıp
kı benim gibi.”
Riptide, kuyruğunu kuma vura vura sahilde dolaşıyor
du. G ök mavisi pulları gün ışığında parlıyordu. Karnında
pençe izleri, kuyruğunda ise eskiden kalmış gibi görünen
bir ısırık izi vardı. Tsunam i, Riptide’ın kendisinden sadece
birkaç yaş büyük olduğunu düşünüyordu. Artık burnun
daki çizikler kanamıyordu. Tsunam i, keşke izlerde kaybolsa,
diye düşündü. Bence darbelerinden önce harika bir burnu
vardı.
“Peki,” dedi. “Barış Pençeleri gerçek mi yani?”
“M aalesef,” diye homurdandı Glory.
Riptide, G lory’ye baktı ve Tsunam i içinde tu haf bir kıs
kançlık hissetti. G lory büyük bir kayanın üzerine konup
kanatlarını güneşe doğru açmıştı. Güm üş ve pembe pulla
rı parıl parıl parlıyordu.
“Herkes Barış Pençeleri’ni tanıyor sanıyordum,” dedi
Sunny.
“Sadece kulaktan kulağa yayılan dedikoduları biliyor
dum ,” dedi Riptide. “H içbir kabilenin kraliçesi barış ha
65
Kayıp Varis
66
Tui T . Sutherland
67
Kayıp Varis
68
Tui T . Sutherland
69
Kayıp Varis
70
Tui T . Sutherland
71
Kayıp Varis
72
Tui T . Sutherland
73
Kayıp Varis
74
Tui T . Sutherland
75
Kayıp Varis
76
Tui T . Sutherlaııd
77
6
78
Tui T . Sutherland
79
Kayıp Varis
80
Tui T . Sutherland
81
Kayıp Varis
82
Tui T . Sutherland
83
Kayıp Varis
84
Yorgun düşen Tsunam i suda süzülm ek için kanatlarını
açıp etrafına bakındı.
Etrafı yüksek tepelerle kaplı adaya varmışlardı. Gökyü
zünden baktığında bir orm an gibi görünen ağaç ve sarma
şıkların arasından gün ışığı süzülüyordu. Adanın üzerinde
zümrüt rengi bir şemsiye gibi duran bu gölgelik, hem Yaz
Sarayı’nı saklıyor hem de ışığa deniz yeşili bir renk veri
yordu. Işığın renginden dolayı Tsunam i kendini hâlâ su
yun altında sanıyordu.
Tepedeki deliklerden aşağı akan şelaleler, küçük ejder
ler kuyruklarını göle vurup gri köpükler çıkarıyor gibi bir
görüntü oluşturuyordu. Tsunam i, arkasındaki tünelden
başka çıkış göremiyordu.
D ört tane mavi beyaz sütun, gölün ortasında bir köşk
oluşturana dek döne döne sudan çıktı. Köşkün on iki katı
vardı ve yükseldikçe katlar küçülüyordu. Sadece birkaç al
çak duvar vardı ve binanın geri kalanı delikler ve küçük
havuzlardan oluşuyordu. Bina inşa edilmeden kendi ken
dine bu hâle gelmiş gibi görünüyordu. Tsunam i elbette
bunun imkânsız olduğunu biliyordu.
87
Kayıp Varis
88
Tui T. Sutherland
89
Kayıp Varis
90
Tui T . Sutherland
91
Kayıp Varis
92
T u i T. Sutherland
93
Kayıp Varis
94
Tui T . Sutherland
95
Kayıp Varis
96
8
Düşm an.
Anemone.
Düşman.
T sunam i’nin Riptide’ın ne dediğini anlaması biraz za
man almıştı. Düşm an kelim esi kulaklarında yankılanırken
resmen ürperdi, söylediğinin bir isim olduğunu daha son
ra anladı.
Anem one. T sunam i’nin kardeşi. Tahtın bir diğer vârisi.
Ö zel olma, krallığın gelecekteki sahibi olma hayalleri
burada sona erdi.
“Hah hay!” dedi Glory. “Buralarda biraz çekişme yaşa
nacak gibi. Belki de zaten kraliçe olm ak için doğmamış
tın.”
Tsunam i, Starflight’a döndü. Yanakları kıpkırmızıydı.
“T e k olduğumu söylem iştin,” diye bağırdı. “D iğerlerinin
öldüğünü söylem iştin.”
“Öyle yazıyordu,” diye karşı çıktı. Siyah pençelerini
açtı. “Beni değil, Barış Pençeleri’ni suçla. Parşöm enleri
m izin çoğu eski ve güncellenmiyor. İlk Ejderlerden Günü
müze DenizKanat Kraliyet Soyu kitabı o doğmadan yazılmış
97
Kayıp Varis
98
Tui T . Sutherland
99
Kayıp Varis
100
Tui T. Sutherland
101
Kayıp Varis
102
Tui T . Sutherlatıd
103
Kayıp Varis
104
9
105
Kayıp Varis
106
Tui T . Sutherland
107
Kayıp Varis
108
Tui T . Sutherland
109
Kayıp Varis
110
Tui T. Sutherland
111
Kayıp Varis
112
Tui T . Sutherland
113
Kayıp Varis
114
Tui T . Sutherland
115
Kayıp Varis
116
10
Söyle.
Hayır, söyleme.
Annen onun kim olduğunu bilmeli.
Ama ya onu bizim öldürdüğümüzü düşünürse?
Tsunam i ne yapacağını bilemiyordu. Ejderler Yaz Sa-
rayı’na gelir gelmez Kestrel’in birkaç ada ötede ölü bulun
ması tu haf bir tesadüftü. Tsunam i onu tanıdığını söylerse,
annesinin aklına ilk olarak onu ejderlerin öldürdüğü gel
mez mi?
Arkadaşlarının ona karşı son zamandaki tavrını düşü
nünce, aynısını annesinden de görm ek istemediğine karar
verd i... Sen nasıl bir ejdersin? Sana güvenebilir miyim? Başka
larına da saldıracak mısın? bakışı.
Yaz Sarayı’na dönerken kara kara düşündü. Neyse ki
uçarak dönüyorlardı. Tsunam i kaslarını biraz olsun din-
lendirebilecekti. Fakat verilen onca em rin ve etrafta uçu
şan habercilerin arasında kraliçeyle konuşmaya bir türlü
vakit bulamadı.
Saraya dönünce Kraliçe Coral, T sunam i’ye onu bekle
m esini söyleyip konseyden birkaç ejderle bir savaş toplan
117
Kayıp Varis
118
Tui T . Sutherland
119
Kayıp Varis
120
Tui T . Sutherland
121
Kayıp Varis
122
Tui T . Sutherland
123
Kayıp Varis
124
Tui T . Sutherland
125
Kayıp Varis
126
Tui T . Sutherland
127
Kayıp Varis
128
Tui T . Sutherland
129
“Pearl, rapor ver,” dedi kraliçe ejder bir süre sessizce
yemeğini yedikten sonra.
“B ir değişiklik yok,” dedi H A Z İN E havuzundaki açık
yeşil ejder kibarca. “T ü m mücevherleriniz her zamanki
gibi güvende. H içbir ölü yiyici m ücevherlerinizi çalamaz;
ejderler çalmaya yeltenem ez bile.”
“Harika,” dedi Coral. Kazanın dibinde kalan son yen
geçleri de yiyip bitirdi. “Shark, rapor ver.”
“Güvenliğimiz konusunda biraz endişeliyim ,” diye ho
murdandı gri-yeşil ejder. Sonra T sunam i’ye baktı. “Sara
yımız sonradan giren ejderler bizi tehlikeye atıyor. Başka
ejderleri de buraya getirirler mi ya da başka bir planları var
mı, bilm iyoruz.”
“Orada dur bakalım,” dedi kraliçe. “O nlar bizim m i
safirimiz. Eğer kızım onlara güveniyorsa, tabii ki ben de
güveniyorum .”
“Harika,” dedi Tsunam i. “Ç ünkü hep birlikte kahval
tı yapabileceğimizi düşünmüştüm. Acıktıklarına em inim .
Ve eğer burada gerçekten iyi ağırlanacaklarını anlarlar
sa. . . ” Coral başını iki yana sallarken sesi kesildi.
130
Tui T . Sutherland
131
Kayıp Varis
132
Tui T . Sutherland
133
Kayıp Varis
134
Tui T . Sutherland
135
Kayıp Varis
136
Tui T . Sutherland
137
Kayıp Varis
138
Tui T . Sutlıerland
139
Kraliçe Coral başını öne eğip hafifçe kendi havuzuna
doğru ilerledi. “D em ek öldü,” dedi. “G ill’im öldü.”
“Artık yumurta yok,” diye fısıldadı M oray. Hâlâ ortada
oturm uş yerdeki kanları temizliyordu. G özlerine tu h af bir
parıltı vardı. “Yavru ejder yok, taht vârisi yok.”
“Belli olmaz. Kraliçe tekrar evlenebilir,” diye fısıldadı
W hirlpool. M oray ona sert bir bakış attı.
Coral söylenenleri işitm emiş gibiydi. A nem one’u ka
natlarının arasına alıp sıkıca sardı. Küçük ejder bir süre
kıvrandıktan sonra vazgeçip başını Çorabın omzuna koy
du. Annesinin sırtından Tsunam i’ye bakarak göz kırptı.
Tsunam i, okyanus üzerine geliyor gibi hissediyordu.
Pulları deniz otuna takılmış gibi ağırlaşmıştı.
Ama başka şansım yoktu.
Değil mi?
GUI babammış. Bilmiyordum.
Hem artık gerçek bir ejder bile değildi. Benliğini kaybetmişti.
O artık yoktu ve ben hayata devam etmek zorundaydım. Arka
daşlarımı korumak ve kehaneti gerçekleştirmek için yaşamak zo
rundaydım.
140
Tui T. Sutherland
141
Kayıp Varis
142
Tui T . Sutherland
143
Kayıp Varis
144
Tui T . Sutherland
145
Kayıp Varis
146
Tui T . Sutherland
147
Kayıp Varis
148
Tui T . Sutherland
149
Kayıp Varis
150
D ev kanatlar, T sunam i’yi tünelin zem inine çarptı. Ar
kasına dönmeye çalıştı; fakat saldırgan kafasına vurup göz
lerini deniz otuyla bağladı. Tsunam i pençelerini ve kuy
ruğunu sallıyor, bağırıp kurtulmaya çalışıyordu. Saldırgan
T sunam i’den daha büyük ve daha ağır olduğundan T su -
nami hiç hareket edemiyordu. Ağırlaşmak için bir şeyler
giymiş gibiydi; sırtına metal bir şeyler batıyordu.
Kancalı pençelerini kulaklarına geçirince Tsunam i
acıyla bağırdı. Boynuna süzülen kanların suya karıştığını
hissediyordu.
Burada ölmeyeceğim! diye düşündü. Göremediğim bir ürkek
mi beni öldürecek? Hiç sanmam!
Savaş eğitimi alırken Sunny’nin her seferinde nasıl kaç
mayı başardığını hatırladı. M in ik ejder boyutunu bir avan
taj olarak kullanıp her saldırıdan kolayca sıyrılabiliyordu.
Tsunam i bacaklarını, kanatlarını ve kafasını eğip ken
dini dikenli bir topa dönüştürdü. Saldırgan T sunam i’nin
boynundaki pençesini bırakmak zorunda kalırken ağzına
doğru başarısız bir hamle yaptı; fakat Tsunam i kıvrılıp ra
kibini başının üzerinden itmeyi başardı. Ejder duvara çar
parken çıkan köpükler T sunam i’nin suratına geldi.
151
Kayıp Varis
152
Tui T. Sutherland
153
Kayıp Varis
154
Tui T . Sutherland
155
Kayıp Varis
156
Tui T . Sutherland
157
Kayıp Varis
158
Tui T. Sutherland
159
Kayıp Varis
160
Tui T . Sutherland
161
Kayıp Varis
162
Kraliçe Coral, M oray’i itip ayağa kalktı. Hızla kapıya
yöneldi ama az önceki yeşil ejder gitmişti. Kraliçe, A ne-
m one’u çekiştirerek hızla tünele doğru ilerlerken A nem o
ne acıyla köpüklere boğulup çığlık attı.
Tsunam i de onların ardından yola koyuldu, sonra dö
nüp tekrar son yumurtaya baktı. M oray çoktan Çorabın
peşinden gitmişti. W hirlpool hiçbir şey yapmadan girişte
dolanıyordu. Tsunam i de Çorabın ardından gitseydi yu
murtayı kim koruyacaktı?
Ama buraya bu kapı dışında başka bir yerden giriş yok. Bu
tünelden geçip bu kapıdan geçmek gerekiyor. Biri Tortoise’i nasıl
alt etmiş olabilir ki?
Etrafında bir tur atıp yumuşak duvarlara baktı. Düşü
nünce. .. Benim yumurtamı çalarken Webs buraya nasıl girdi?
Tabii ki o zaman da korumalar vardı. Kraliçe altı yıl önce
de yumurtalarını korumaya çalışıyordu. W ebs tek başına
tüm korumaları dövmüş olamaz. O zaman nasıl girdi?
Tsunam i gözlerini kısarak yuvalara ve taş ejdere baktı.
Gizli bir giriş olmalı.
Em in olduğu tek şey, bu yumurtayı burada asla yalnız
bırakmayacağıydı.
163
Kayıp Varis
164
Ttıi T . Sutherland
165
Kayıp Varis
166
Tui T . Sutherland
167
Kraliçe Coral, Tsunam i’ye ışıklarıyla birkaç soru daha
yönelttikten sonra kanatlarını çırpıp suyun yüzeyini işaret
etti. Tsunam i yumurtaya sımsıkı sarılıp annesini takip etti.
D olam baçlı tünellerden, dev saray odalarından, züm rüt
lerle süslenmiş mercanlardan, altın sarısı deniz çayırları
nın incilerle bezeli perdelerinden geçip yukarı çıktılar. Y u
karıda, onlarca kilom etre ötedeki sualtı sarayını gözetleyen
bir asker vardı.
Kraliçe askerin yanından geçip yağmur damlalarının
yüzeye çarptığı gri ışığa doğru ilerlerken, asker ona selam
verdi. B u sırada Anem one, koyu denizde mavi bir inci gibi
ışıldayarak yüzmeye çalışıyordu.
O kadar sert bir fırtınanın ortasında kaldılar ki, sudan
hiç çıkmamış gibi hissediyorlardı. Rüzgâr ve yağmur onu
okyanusa geri çekmeye çalışırken Tsunam i havada çırpını
yordu. Yum urta pençelerinin arasından kaymak üzereydi.
Sakın yumurtayi düşüreyim deme, dedi kendine.
“Bu taraftan,” diye bağırdı kraliçe en yakın adayı işaret
ederek. Kumsala açılan geniş bir mağara vardı. Sert, pis ve
çamurlu olsa da, bulabilecekleri en kuru nokta orasıydı.
Bu yüzden birbirlerine sokulup mağaraya sığındılar.
168
Tui T . Sutherland
169
Kayıp Varis
170
Tui T . Sutherland
171
Kayıp Varis
172
Tui T . Sutherland
173
Kayıp Varis
174
Tsunam i tanıdığı bir şeyler görmek ümidiyle etrafında
döndü.
Doğruyu söylem ek gerekirse, Riptide’ı görm ek istiyor
du.
Ama okyanus karanlık ve dalgalıydı; tüm canlılar fırtına
dinene dek köşelerine çekilmiş gibiydi.
O zaman yolu kendim bulurum. Tsunam i çenesini sımsıkı
kapattı ve yumurtayı okşadı. Korkma. Bunu başarabilirim.
Buraya gelirken çoğunlukla akıntıyı kullanmışlardı.
Şim di geri dönerken yol boyunca akıntıya karşı mı yüze
cekti? Suyun onu geri ittiğini hissedene dek yavaşça yüz
dü. Belki de kanadının uçunuyla akıntıyı takip etmesi daha
kolay olacaktı.
Birkaç kanat çırpıştan sonra, bitkin ve şaşkın bir hâlde
akıntıdan çekildi. N eden bu kadar zordu?
Riptide, neredesin?
Belki de havada yolu bulması daha kolay olurdu. Ejder
iskeleti şeklindeki adayı bulacaktı. N e kadar zor olabilirdi
ki?
Tsunam i kuyruğundan güç alarak suyun yüzeyine çık
175
Kayıp Varis
176
Tui T . Sutherland
177
Kayıp Varis
178
Tui T . Sutherland
179
Kayıp Varis
180
Tui T. Sutherland
181
Kayıp Varis
182
Karartının üst tarafında küçük bir kafa belirdi. “Tsuna-
m i?” dedi Sunny tiz bir sesle.
“İyi m isin?” dedi Tsunam i. Biraz daha yaklaşınca, en
altta yarını suya batmış bir şekilde yatan ejderin Clay oldu
ğunu fark etti. O n un üstünde Glory, bir üstte Starflight ve
en üstte de su birikintisinden epey yüksekte yatan Sunny
vardı.
“B u berbat bir taktik,” dedi Tsunam i arkadaşları tek tek
gözlerini açarken. Hayatta oldukları için yaşadığı sevinci
onları azarlayarak belli etmemeye çalıştı. “G erçekten, bu
kim in fikriydi? Starflight’ın mı? Bakın, bu mağara ağzına
kadar su dolduğunda sadece Clay suyun altında kalsa bile
burada mahsur kalacaksınız; Clay de tüm fırtına boyunca
nefesini tutamaz herhalde. N eden başka bir mağaraya git
m ediniz?”
“A h,” dedi Glory. “DenizKanat prensesinin bize ayıra
cak vakti varmış dem ek.”
“Sadece bir gün oldu,” dedi Tsunam i. “Annem le işle
rimiz vardı.”
“Bize vakit ayırabildiğin için ne kadar mutluyuz anla
183
Kayıp Varis
184
Tui T. Sutherland
185
Kayıp Varis
186
Tui T . Sutherland
187
Kayıp Varis
188
Tui T . Sutherland
189
Kayıp Varis
190
Tui T. Sutherland
191
Kayıp Varis
192
Tui T. Sutherland
193
Tsunam i birinde balık, birinde su, diğerinde ise de
niz yosunlu ve mantarlı salata olan üç kazanı yere koydu.
Kazanları m utfak katında bulmuştu ve başlarında kimse
yoktu. Bu yüzden onları ejderlere getirmekte bir sakınca
olmadığını düşündü.
Sunny salata kazanını kaldırıp burnunu içine soktu.
Starflight balıklara baktı ve sonra diğerlerine sormadan
balıklara ateş püskürterek pişirmeye çalıştı.
“H ey,” diye çıkıştı Tsunam i. “B en çiğ seviyorum.”
“İtirazın reddedildi,” dedi Glory. “Ç iğ balık iğrenç.”
“Bence harika,” diye üsteledi Tsunam i.
“Annen gibi m i?” dedi Glory. “Korkunç, kötü niyetli
annen gibi m i?”
“Annem korkunç değil!” dedi Tsunam i. “O m ükem
mel bir kraliçe.”
“Parşömenlerde öyle yazıyor,” dedi Starflight. Ağzı tıka
basa az pişmiş balık doluydu.
Tsunam i mağaranın tavanına bakarak gezinmeye baş
ladı. “Şey,” dedi. “O parşömenlerin birçoğunu kendi yaz
m ış.”
194
Tui T. Sutherland
195
Kayıp Varis
196
Tui T. Sutherland
197
Kayıp Varis
198
Tui T . Sutherland
199
19
“N eredeler?!”
Tsunam i rüyasında son yumurtanın pençelerinin ara
sından kayıp kayalara çarptığını görmüştü. Gözlerini kır
pıp kanatlarının altına baktı. Sunny yumurtaya sarılmış
yatıyordu. Küçük KumKanat da uyanıp başını kaldırdı.
Sanki bir şey onu uyandırmıştı. Ama neydi?
“Ejderler nerede? Kızım nerede? Yum urtam nerede?”
“İşte burada,” dedi yabancı bir ses tıslayarak.
Tsunam i ayağa kalktı. Biri mağaranın girişinden onlara
bakıyordu. Parlak siyah gözler T sunam i’ninkilerle buluş
tu. Siyah baklava desenli altın sarısı pullar, gün ışığında
parlıyordu.
Fırtına dinmişti.
Ve bir KumKanat uyurken onları izliyordu.
Tsunam i, ejderin kim olduğunu tahmin etm ek için
parşömenlerdeki şekilleri hatırlamaya gerek duymadı.
Pençesiyle arkadaşlarını dürttü.
“U yanın, sizi tem bel denizayıları,” diye tısladı.
“Şensin tem bel denizayısı,” dedi G lory kanatlarını ha
vaya kaldırarak. “Tıpkı bir denizayısı gibi kokuyorsun.”
200
Tui T . Sutherland
201
Kayıp Varis
202
Tui T. Sutherland
203
Kayıp Varis
204
Tui T. Sutherland
205
Kayıp Varis
206
Tui T . Sutherland
207
Kayıp Varis
208
Tui T. Sutherland
209
Kayıp Varis
210
Tui T . Sutherland
211
Kayıp Varis
212
Tui T . Sutherland
213
Tsunam i ne yapacağını bilmiyordu. Blister’ı bu kadar
ejderin önünde Kestrel’i öldürmekle suçlamak mıydı?
Acaba Kraliçe Coral buna nasıl tepki verirdi?
Biraz sabırlı ol, diye düşündü. D üşün. H em en karar
verme. Starflight’a baktı. Starflight, Blister’ın hatasını fark
edecek kadar zekiydi ve yüzünde şaşkın bir ifade vardı.
Göz göze gelince başını hafifçe iki yana salladı.
Tsunam i derin bir nefes aldı. Belki de Starflight hak
lıydı. Blister’la kavga ederse arkadaşlarını tehlikeye soka
bilirdi. Bekleyip görm ek daha mantıklıydı. Starflight’ın o
kocaman beynini kullanıp Blister’ın Kestrel’i neden öl
dürdüğünü çözm esini umuyordu.
Blister dilini ağzından çıkarıp tekrar içeri soktu. Çoraba
eğildi, A nem one’a gülümsedi, ve, “Gizli silahımız ne du
rumda?” dedi.
Anem one başını öne eğip üzülerek gözlerini masaya
dikti.
Harika! dedi Coral. Gururla A nem one’un başını ok
şadı. “Sana da gösterelim. W hirlpool, sen de gel.”
W hirlpool göğsünü kabartarak ayağa kalktı. Meraklana
214
Tui T. Sutherland
215
Kayıp Varis
216
Tui T. Sutherland
217
Kayıp Varis
218
Tui T. Sutherland
219
Kayıp Varis
220
Tui T . Sutherland
221
Coral yavaşça tısladı. “Korumaları çağıracağım,” dedi.
“B ekle,” dedi Blister sessizce pençesini kaldırarak.
“Amacımız ejderi korkutmak değil, yakalamak.” Kuyruğu
nu salladı. “Buraya gel.” Sessizce köşeye gidip havalandı.
Coral ve Anem one da Blister’ı takip etti. Tsunam i onu
istediklerinden em in değildi; ama umursamıyordu.
Blister, en uzun şelalenin köşesindeki çıkıntıya kondu.
Su, yaprakların ve sarmaşıkların olduğu gölgeliğe kadar
uzanıyordu. Tepeden aşağı hızla akarken kayalara çarpan
sular etrafa dağılıyordu.
Şelalenin sesi, kanat çırparak hızla yaklaşan dört ejderin
sesini bastıracak yükseklikteydi.
Z eki biri, diye düşündü Tsunam i, Blister’a bakarak.
Peki onun zeki olduğunu görm ek beni neden endişelen
diriyor?
Şelalenin tepesine gelince, KumKanat bir süre dolanıp
parlayan gözleriyle etrafı inceledi. Köşkte dolaşan ve göl
de yüzen ejderler buradan kertenkele kadar küçük görü
nüyordu. Tsunam i, pençelerini açıp telaşla dönüp duran
W hirlpool’u gördü. Hâlâ kolyeyi yakalamaya çalışıyordu.
222
Tui T. Sutherland
223
Kayıp Varis
224
Tui T. Sutherland
225
Kayıp Varis
226
Tui T . Sutherland
227
Kayıp Varis
228
Tui T . Sutherland
229
Kayıp Varis
230
22
232
Tui T. Sutherland
233
Kayıp Varis
234
Tııi T . Sutherland
235
Kayıp Varis
236
Kraliyet Kuluçkası’nda göz gözü görmüyordu. Mağara
ya karanlık ve korkutucu bir sessizlik hâkimdi.
Tsunam i karanlıkta görebiliyordu elbette; ama her şey
gri ve bulanıktı. Yalnız yumurtadaki ejderler hareket edin
ce ejderlerin rengi belirginleşiyordu. U ç erkek ejder yu
murtalarında huzur içinde birbirine yaslanıyordu. Endişe
lenecek bir durum yoktu.
Korumalar kapının önünde bekliyordu; Tsunam i ku
luçkadaki tek ejderdi. Kapı kapanır kapanmaz duvarları ve
zemini inceleyip bir delik bulmaya çalıştı. O rca heykelinin
çevresinde birkaç tur atıp heykelin pençelerini, kuyruğu
nu ve tabanını itmeye çalıştı. Fakat hiçbir sonuç alamadı.
G izli geçide dair hiçbir ipucu yoktu.
Sonunda yumurtanın yanma kıvrılıp öfkeyle odayı gö
zetlemeye başladı.
Pekâlâ, katil, diye düşündü. Ben hazırım. Nasıl kulla
nıldığını bilmese de, yanında bir mızrak vardı. O labilecek
her şeye hazırlıklıydı.
Mercandaki küçük deliklerden gelen sıcak su dalgaları,
yumurtaları çevreleyip ısıtıyordu. Dalgalar Tsunam i için
239
Kayıp Varis
240
Tui T . Sutherland
241
Kayıp Varis
242
Tui T . Sutherland
243
Kayıp Varis
244
Tui T. Sutherland
245
Kayıp Varis
246
Tui T. Sutherland
247
G ün ışığı yeşil yaprakların arasından süzülüp Yaz Sa-
rayı’nı ışıl ışıl aydınlatıyordu. Tsunam i kanatlarını açıp
kapadı; Blister’la konsey toplantısına katılmak zorunda ol
madığından mutluydu. Gece yaşanan boğuşmadan sonra
Tsunam i entrikalardan ve savaş planlarından biraz uzak
laşmak istiyordu.
Z üm rüt yeşili yavru ejder sahilde oyun oynuyordu.
Kumları teklemeyip kum taneleri burnuna kaçınca şaşkın
lıkla bakakalıyordu. Geriye doğru savrulacak kadar kuv
vetli hapşırdıktan sonra oturup T sunam i’ye öfkeli bir ba
kış attı.
“O zaman kum tanelerini burnuna kaçırmaktan vaz
geç,” dedi Tsunam i.
Küçük kardeşi silkindi, kumların arasında m inik bir
yengeç görüp üstüne atladı. Yengeç deliğine girip gözden
kaybolurken ejder şaşkınlıkla boş kalan ellerine baktı.
“Adı ne?” diye sordu Sunny. Sunny Tsunam i’ye doğ
ru eğilince, Tsunam i’nin içini derin bir rahatlık kapladı.
Sunny onu affetmişti ya da ona kızgın olduğunu unutmuş
tu. Tsunam i için sebebi önemsizdi; tek isteği Sunny’nin
ona iyi davranmasıydı.
248
Tui T . Sutherland
249
Kayıp Varis
250
Tui T. Sutherland
251
Kayıp Varis
252
T u i T. Sutherland
253
Kayıp Varis
254
Tui T. Sutherland
255
Kayıp Varis
256
Tui T . Sutherland
257
Hapishane, dev yaprak ve sarmaşıklara yakın bir tepe
deydi. Riptide ve W ebs buraya getirilmeden önce burası
T sunam i’nin pek dikkatini çekmem işti. Ama korumalarla
yukarı doğru uçarken, tuhaf bir mavi ışık gördü ve içeri
den gelen çatırdama seslerini işitti.
Mızraklara mağaranın girişine doğru götürülürken
pençelerinin altındaki taşın nem li olduğunu hissetti. G öz
leri karanlığa alışınca, önlerinde büyük bir mağaraya uza
nan bir yol olduğunu gördü.
Burası Lagoon ve Shark’ın gönderildiği sualtı hapis
hanesi değildi. Burası Kraliçe CoraPm gerçekten tehlikeli
olduğunu düşündüğü ejderleri hapsettiği yerdi. Tsunam i
bunu yerde yatan savaş m ahkûmlarını görünce anladı. Ü ç
GökKanat, korumalara alev püskürtmeye çalışıyordu. B ir
BuzKanat kanatlarını açmış uzanıyor, sıcağa alışkın olm a
dığından zar zor nefes alıyordu. İki KumKanat aynı ka
festeydi; bir tanesi bir köşeye kıvrılıp gözlerini kapatmış,
diğeriyse gezinip hırlıyordu.
İçeride bileklerinde Clay’e taktıkları zincirlerden olan
bir ÇamurKanat bile vardı. Clay geçerken merakla başını
eğip ona baktı.
258
Tui T . Sutherland
259
Kayıp Varis
260
Tui T. Sutherland
261
Kayıp Varis
262
Tui T . Sutherland
263
Kayıp Varis
264
Tui T . Sutherland
265
Kayıp Varis
266
“W hirlpool m u?” dedi Tsunam i şaşırarak. “Beni neden
öldürm ek istesin ki?” Ç o k silik bir karakter olduğu için
Tsunam i, W hirlpool’dan şüphelenm emişti bile.
“Saçm alık,” dedi yeşil ejder. “B en a sla ...” M ızrak bu
kez onu daha sert bir şekilde dürttü. “Ah. İnanm ıyorum .
Anem one, Bu kadar güçlü büyüler yapabildiğini bilm i
yordum. D em ek harika bir öğretm enim . B eni dürtmesen
inan yeteneğinden daha çok etkilenirdim. A h!”
Anem one birkaç adım yanaştı. “Senin yaptığını düşün
m em iştim ,” dedi.
“Kraliçe Blister’a yeteneğinin ne kadar geliştiğinden
bahsetmeliyiz,” dedi W hirlpool tiz bir sesle. “Ç o k mutlu
olacağına em inim .”
“Öyle bir şey yapayım dem e,” diye araya girdi Tsunam i.
“Oraya hapsolmuşken gerçekten senden korkacağımı
mı sanıyorsun?” diye sordu.
“Bunu Blister’a söylersen anneme beni öldürm ek iste
diğini anlatırım ,” dedi. “Sence hoşuna gider m i?”
O m uz silkip kulağındaki halka küpeyle oynamaya baş
ladı. “Aslına bakacak olursak evet. Sonuçta tek amacım
A nem one’un kraliçe olmasıydı.”
267
Kayıp Varis
268
Tui T . Sutherland
layıp onu geri çekti. Suda mavi bir ışık belirdi; yılan balık
ları hem en toplanmıştı.
Ama aynı zamanda şelalenin diğer tarafında Anem one
da hareket ediyordu. Havada duran mızrağı tuttu, çevirdi
ve yan tarafıyla W hirlpool’un kafasına vurdu.
W hirlpool öne doğru sendeleyip sessizce yere çöktü.
Kanatları iki yana düştü ve sonra aniden elektrikli suya
doğru kaydı.
Anem one korkuyla çığlık atıp mızrağını düşürdü. Pen
çeleriyle suya uzanmaya çalıştı ama çok geç kalmıştı.
Şelalede kör edici parlaklıkta mavi bir ışık belirdi. T su
nami geri sıçradı ve beş ejder adanın ortasında sıkıca birbi
rine kenetlendi. W hirlpool’un gözden kaybolduğu nokta
da su kabarıp köpürdü. Kalın, yeşil kuyruklar köpüklerin
arasından geçerken aynı anda bir sürü şim şek çakıyor gibi
bir görüntü oluştu.
Sunny gözlerini kapadı ve Clay onu kanatlarıyla sardı.
Tsunam i de kardeşine sarılabilmeyi diliyordu. Hendeğin
diğer tarafındaki A nem one şaşkınlıktan donup kalmıştı.
Işık yavaşça kayboldu; geriye sadece ara sıra duvarda be
liren elektrik akımları kaldı.
Tsunam i havuzun dibinde toplanmış duran yılan ba
lıklarını görebiliyordu. Az önceki öfkeleri yatışmıştı. T su
nami ne yaptıklarını tam olarak göremediği için kendini
şanslı hissediyordu.
“A nem one!” diye bağırdı. “İyi m isin?”
A nem one cevap vermedi. O rca’nın heykellerinden biri
gibiydi. H iç hareket etmiyordu.
269
Kayıp Varis
270
Tui T . Sutherland
271
Kayıp Varis
272
Tui T . Sutherland
273
Kayıp Varis
274
Tui T. Sutherland
275
Kayıp Varis
276
26
Panik.
Çığlıklar.
Suyla çevrili bir yerin bu kadar hızlı alev alması çok şa
şırtıcıydı.
Yaprakların büyük bir bölüm ü yandı ve sürüklenen
parçalarla yangın Yaz Sarayı’na taşındı. Tsunam i kanatları
alev alan, acıyla çığlık atan ejderlerin göle koştuğunu gör
dü.
Aslında ortada bom ba yoktu; sadece kütükleri ateşe ve
rip fırlatıyorlardı. Fakat yine de kütükler köşke çarpıp ha
vadaki DenizKanatlar’ı savururken ciddi zarar veriyordu.
“GökKanatlar yerimizi buldu,” dedi korumalardan biri
dehşetle gökyüzüne bakarak. Tam bunu söylerken, bir
grup kırmızı ve turuncu kanatlı ejder gelip bomba fırlat
maya devam etti.
“Ama nasıl?” dedi diğer koruma.
Tsunam i, W ebs’i bulduğunda Blister’ın yaprakların
arasında açtığı deliği hatırladı. Acaba GökKanatlar için bu
kadar ipucu yeterli miydi? Bu kadar çabuk? Bir casusun
deliği görüp krallığa bildirdikten sonra bir gün içinde sal
dırıya geçmeleri m üm kün müydü?
277
Kayıp Varis
278
Tui T . Sutherland
279
Kayıp Varis
280
Tui T . Sutherland
281
Kayıp Varis
282
Tui T . Sutherland
284
Tui T . Sutherland
285
Kayıp Varis
286
27
287
Kayıp Varis
288
Tui T . Sutherland
289
Kayıp Varis
290
Tui T . Sutherland
291
Kayıp Varis
292
SONSÖZ
Kayıp Varis
294
Tui T . Sutherland
295
Kayıp Varis
296