You are on page 1of 120

fade Özgürlü ü

Avrupa
nsan Hakları Sözle mesi’nin
10. Maddesi’nin
uygulanmasına ili kin
kılavuz

Monica Macovei

nsan hakları el kitapları, No. 2


çindekiler
Giri ........................................................................................................................................... 4

10. Madde konusunda genel dü ünceler ................................................................................ 7

fade özgürlü ünün korunması—birinci fıkra................................................................ 10

1. fıkra çerçevesinde korunan nedir? ............................................................................... 25


Kanaat sahibi olma özgürlü ü.......................................................................................... 11
Bilgi ve kanaat açıklama özgürlü ü ................................................................................. 12
Bilgi ve kanaatlere ula ma özgürlü ü .............................................................................. 16
Basın özgürlü ü................................................................................................................ 16
Radyo ve televizyon yayıncılı ı özgürlü ü...................................................................... 22

fade özgürlü ünün kullanılması üzerindeki kısıtlama sistemi – ikinci fıkra .............. 35

Uygulamada ifade özgürlü ü ............................................................................................ 68


fade özgürlü ü ve ulusal güvenlik .................................................................................. 68
fade özgürlü ü ve kamu düzeninin korunması/suç i lenmesinin önlenmesi .................. 84

2
fade özgürlü ü ve ahlâk .................................................................................................. 91
fade özgürlü ü ve ba kalarının öhreti ve hakları .......................................................... 96
fade özgürlü ü ve yargı gücünün otoritesi ve tarafsızlı ı............................................. 112
Gazetecilerin kaynaklarının korunması ve me ru amaçlar ............................................ 117

3
Giri tarafından yapılan yorumlar, hem de
Avrupa Konseyi’nin çalı maları temelinde
Avrupa nsan Hakları Sözle mesi, Avrupa bir evrim geçirmi tir. Konsey, A HS’in
Konseyi’ne üye ülkelerin, demokrasi, barı kapsamını geni leten bir dizi ek protokolün
ve adalet fikirlerine ve, bunlar temelinde, yanı sıra, üye ülkeler için davranı
toplumumuzda ya ayan insanların standartları geli tiren ve öneren karar ve
haklarına ve temel özgürlüklerine saygıya tavsiye kararları kabul etmi ve A HS’in
olan derin inancının en somut ifadesidir.1 hükümlerine uymayan devletlere
yaptırımlar uygulamı tır.
Avrupa nsan Hakları Sözle mesi (A HS)
4 Kasım 1950 tarihinde Roma’da Avrupa nsan Hakları Sözle mesi’ne Taraf
imzalanmı tır. Son elli yıl boyunca A HS, olan hemen hemen bütün Devletler,
hem Avrupa nsan Hakları Mahkemesi ve A HS’i ulusal mevzuatlarıyla
Avrupa nsan Hakları Komisyonu2 bütünle tirmi lerdir. Bu ekilde, A HS iç
hukuk sisteminin bir parçası niteli ini
1 kazanmı ve ulusal mahkemeler ve bütün
European Convention on Human Rights –
Collected Texts’e Giri , Council of Europe, 1994.
kamu otoriteleri için ba layıcı hale
2
11 no.lu Protokol uyarınca, Avrupa Komisyonu gelmi tir. Buradan çıkan bir ba ka sonuç
ile Avrupa nsan Hakları Mahkemesi tek bir organ da udur: söz konusu bütün ülkelerde,
olarak Avrupa nsan Hakları Mahkemesi bireylerin A HS’den türeyen hak ve
bünyesinde birle mi lerdir.

4
ödevleri vardır. Dolayısıyla, iç hukuk ulusal yetkili mercileri, A HM’in
usulü açısından A HS’in metnine ve içtihat kararlarını ba layıcı hukuk hükümleri
hukukuna ba vurulabilir; Mahkemeler de olarak görmekle yükümlüdürler. Bu el
bunları uygulamak zorundadır. Ayrıca, kitabında A HM içtihadına yaygın biçimde
Mahkemeler de dahil olmak üzere, ülkenin ba vurulmasının nedeni budur. Bu
yetkili mercileri, A HS ve içtihat bakımdan, u nokta iyi anla ılmalıdır:
hukukuyla çeli en herhangi bir ulusal yasa günümüzde, medeni hukuk gelene inden
kar ısında A HS’e öncelik tanımak gelen hukuk sistemleri dahi, içtihadın
zorundadır. Parlamento tarafından kabul edilmi olan
yasalar ile e it de er ta ıdı ı bir medeni
A HS’in metni içtihat hukuku dı ında hukuk-örf ve adet hukuku melezi sistem
okunamaz. A HS örf ve adet hukuku uygulamaktadırlar.
sistemine göre i ler. Avrupa nsan Hakları
Mahkemesi’nin (A HM) kararları A HS’in A HS’in metni dinamik ve evrime açık
metnini açıklı a kavu turur ve yorumlar. biçimde yorumlanmaktadır. Bu, A HS’i,
Bu kararlar, ba layıcı emsal kararlardır; güncel ko ulların ı ı ında yorumlanması
hukuki statüleri emredici hukuki norm gereken, ya ayan bir araç haline getirir. Bu
kategorisine girer. Dolayısıyla, A HS bir yüzden, A HM, Avrupa Konseyi’ne üye
kez onaylandı ında, medeni hukuk (yani ülkelerdeki geli melerin ve yaygın kabul
kıta Avrupası hukuku) sistemi uygulayan gören standartların etkisine açıktır ve öyle
ülkeler de dahil, bütün imzacı devletlerin de olmalıdır.

5
yorumlanı ından do an yükümlülüklerine
A HS’in genel mantı ı öyle kurulmu tur uygun biçimde görülmesini sa lama
ki, burada sayılan hakların korunmasının konusunda yargıçlara yardımcı olacak
ilk ve esas sorumlulu u âkit devletlere tarzda tasarlanmı tır.
dü er. A HM’in varlık nedeni devletlerin
uygulamalarını izlemek, yargı denetimi
gücünü kullanmaktır. Yani iç hukuk
sisteminin takdir payı ile Avrupa çapında
denetim el ele gider. Takdir payı doktrini
ba lama göre farklı tarzda uygulanır ve
devletlere tanınan takdir hakkı buna göre
de i ir. 15. maddede öngörülen ola anüstü
hallerde ya da âkit devletler arasında pek
az ortak zemin bulunan durumlarda bir
devlete hatırı sayılır ölçüde takdir hakkı
tanınır; buna kar ılık, ifade özgürlü ünün
korunması türünden bazı alanlarda, takdir
hakkı marjı hemen hemen sıfırdır.
Bu el kitabı, ifade özgürlü ünü içeren
bütün davaların, devletlerin A HS’in 10.
maddesi hükümlerinin A HM tarafından

6
10. Madde konusunda genel dü ünceler

A HS’in Dibacesinde sözü edilen gerçek


siyasi demokrasi ve insan haklarına saygı
ko ullarında, ifade özgürlü ü sadece kendi
içinde önem ta ımakla kalmaz; ayrıca,
A HS’den kaynaklanan ba ka hakların da
korunması açısından merkezi bir rol oynar.
Ba ımsız ve tarafsız Mahkemelerin
koruması altında olan geni kapsamlı bir
ifade özgürlü ü hakkı garanti altına
alınmaksızın, ne özgür bir ülkeden, ne de

7
demokrasiden söz edilebilir. Bu, ifade özgürlü ü demokratik bir
yadsınamayacak bir genel yakla ımdır.3 toplumun asli temellerindendir, bu
toplumun ilerlemesinin ve her
fade özgürlü ü hem kendi ba ına bir bireyin kendini gerçekle tirmesinin
haktır, hem de A HS tarafından korunan, temel ko ullarından birini
4
toplantı özgürlü ü türünden ba ka hakların olu turur.
bir unsurudur. Öte yandan ifade özgürlü ü,
A HS’in korudu u ba ka haklarla, örne in Ya da,
adil yargılanma hakkı, özel hayatın
korunması hakkı, vicdan ve din özgürlü ü hukukun üstünlü ü ilkesine göre
ile çeli ebilir. Böyle bir çeli ki yönetilen bir Devlette basın
do du unda, A HM, bir hakkın öteki ayrıcalıklı bir role sahiptir.5
kar ısındaki üstünlü ünü sa lamak için bir
denge arar. Çeli en çıkarlardan biri ifade E er demokratik bir siyasi süreç ve her
özgürlü ü ise, kurulacak denge bu bireyin geli mesi isteniyorsa, ifade
özgürlü ün önemini göz önüne alır. A HM
tekrar tekrar u fikri ileri sürmü tür:
4
Lingens-Avusturya, 1986; ener-Türkiye, 2000;
Thoma-Lüksemburg, 2001; Maronek-Slovakya,
3
Jochen Abr. Frowein, “Freedom of Expression 2001; Dichand ve di erleri-Avusturya, 2002 vb.
5
under the European Convention of Human Rights”, Castells- spanya, 1992; Prager ve Oberschlick-
in Monitor/Inf (97) 3, Council of Europe. Avusturya, 1995.

8
özgürlü ünün korunması hayati önem teorisini uygulamaktadır: mutlak bir
ta ır. ho görü, ho görüsüzlü ü güçlendirecek
fikirlere ho görü ile yakla ılması halinde,
Bir ilkesel yakla ım olarak, 10. Madde, bunların ho görüyü ortadan kaldırmasıyla
içeri i ne olursa olsun, herhangi bir birey, sonuçlanabilir.
grup ya da medya türü tarafından yayılan
her tür dü ünceyi koruma altına alır. Devletler, herhangi bir ifade türüne
Komisyon’un içeri e yönelik olarak müdahale ettiklerinde bunu
uyguladı ı tek kısıtlama, ırkçılık ve Nazi gerekçelendirmekle yükümlüdürler. Özgül
ideolojisinin savunulmasına ve dü manlık bir ifade tarzının ne ölçüde korunması
ve ırksal ayırımcılı a te vike yönelik gerekti ine karar vermek için, A HM ifade
fikirlerin yayılmasıyla ilgili olmu tur. türünü (siyasi, ticari, sanatsal vb.), ifadenin
Komisyon A HS’in 17. maddesine yayılması için kullanılan aracı (ki isel,
yaslanarak, ifade özgürlü ünün, A HS yazılı medya, televizyon vb.) ve hitap
tarafından tanınan hak ve özgürlüklerin edilen toplulu u (yeti kinler, çocuklar,
ortadan kaldırılması ile sonuçlanacak bütün toplum, belirli bir grup) göz önüne
tarzda kullanılamayaca ını ifade etmi tir.6 alır. fadenin “do rulu u” bile, bu
Bu tür kararlar, ho görü paradoksu kriterlere ba lı olarak de i ik bir anlama
sahip olabilir.
6
Kuhnen-Almanya, Komisyon Raporu, 12 Mayıs
1988; D.I.-Almanya, Komisyon Raporu, 26 Haziran
1996.

9
Karar verme sürecinde, A HM, Amerika kincisi ise, bir devletin, ifade
Birle ik Devletleri de dahil olmak üzere, özgürlü ünün kullanılmasına
ifade özgürlü üne güçlü bir korumanın müdahalesinin me ru olaca ı
sa lanmı oldu u ulusal anayasal durumları sayar.
uygulamalara özel bir dikkatle e ilmi tir.
Ne var ki, hukuki ba layıcılı ı olsa dahi,
ulusal kararların, A HM gibi, bir fade özgürlü ünün korunması—birinci
uluslararası sözle meyi uygulayan ve fıkra
yorumlayan uluslararası bir organ
açısından yararlılı ı sınırlıdır. Bazı 10. Madde, 1. fıkra
durumlarda Komisyon ya da A HM, Herkes görü lerini açıklama ve anlatım
Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası özgürlü üne sahiptir. Bu hak, kanaat
Sözle mesi’ne veya ifade özgürlü ünü özgürlü ü ile kamu otoritelerinin
koruyan ba ka uluslararası belgelere müdahalesi ve ülke sınırları söz konusu
gönderme yapmı tır. olmaksızın haber veya fikir alma ve verme
özgürlü ünü de içerir. Bu madde,
10. Madde, iki fıkra temelinde devletlerin radyo, televizyon ve sinema
olu turulmu tur. i letmelerini bir izin rejimine ba lı
lk fıkra korunacak özgürlükleri tutmalarına engel de ildir.
tanımlar.

10
1. 1. fıkra, ifade özgürlü ünün üç unsurunu anlamında neredeyse mutlak bir anlamda
teminat altına alır: koruma altındadır. Bakanlar Komitesi’nin
Kanaat sahibi olma özgürlü ü; belirtti i gibi, “bu hakka getirilecek
Bilgi ve kanaatlere ula ma herhangi bir kısıtlama demokratik bir
özgürlü ü; toplumun do ası ile tutarsız olacaktır.”8
Bilgi ve kanaat açıklama
özgürlü ü. Devletler vatanda larını endoktrinasyona
maruz tutmamalı ve belirli fikirlere sahip
Bu özgürlükler serbestçe, kamu bireyleri ötekilere kar ı kayırmamalıdır.
otoritelerinin müdahalesi olmaksızın7 ve Ayrıca, Devletin tek yanlı bilgi yayması,
ulusal sınırlardan ba ımsız olarak kanaat sahibi olma özgürlü ü önünde ciddi
kullanılabilmelidir. ve kabul edilemez bir engel olu turabilir.

Kanaat sahibi olma özgürlü ü 3. Kanaat sahibi olma özgürlü ü


çerçevesinde bireyler, aynı zamanda, daha
2. Kanaat sahibi olma özgürlü ü, 10. önce kamuya yapmı oldukları
Madde’de teminat altına alınan öteki açıklamalara dayanılarak belirli fikirlerin
özgürlüklerin bir ön ko uludur ve 2.
fıkrada sayılan kısıtlamalardan muaf olmak 8
Bakanlar Komitesi Raporu, in Theory and
Practice of the European Convention on Human
Rights, Van Dijk ve Van Hoof, Kluwer, 1990, s.
7
2. fıkranın gerekleri dı ında. 413.

11
kendilerine atfedildi i durumlarda mümkün kılar. A HM’in 1976 yılı gibi çok
muhtemel olumsuz sonuçlara kar ı da erken bir tarihte belirtti i gibi, denetim
koruma altındadır. Kanaat sahibi olma i levleri
özgürlü ü, kanaatlerini açıklamaya
zorlanmama negatif özgürlü ünü de A HM’e, “demokratik bir toplum”u ayırt
içerir.9 eden özelliklere çok büyük dikkat sarf etme
yükümlülü ünü vermektedir. fade
Bilgi ve kanaat açıklama özgürlü ü özgürlü ü, bu tür bir toplumun asli
temellerinden, bu toplumun ilerlemesinin
4. Bilgi ve kanaatlerin açıklanması ve her bireyin geli mesinin temel
özgürlü ü bir ülkenin siyasi hayatı ve ko ullarından birini olu turur.10
demokratik yapılanması açısından çok
büyük önem ta ır. Bu özgürlü ün Hükümeti ele tirme özgürlü ü 1986
yoklu unda, anlamlı serbest seçimlerin yılında A HM tarafından belirtik bir
düzenlenmesi mümkün de ildir. Ayrıca, biçimde onaylanmı tır: basının görevi
bilgi ve kanaat açıklama özgürlü ünün tam
olarak kullanımı, özgür ve demokratik bir kamu yararını ilgilendiren ba ka alanlarda
devlet sisteminin temel göstergesi olan oldu u gibi, siyasi konularda da bilgi ve
hükümetin serbestçe ele tirilmesini de fikirleri açıklamaktır. Sadece basının bu

9 10
Vogt-Almanya, 1995. Handyside-Birle ik Krallık, 1976.

12
tür bilgi ve fikirleri açıklama görevi 5. Ekonomik konularda bilgi ve fikir
yoktur: halkın da bunlara ula ma hakkı açıklama özgürlü ü (bu ticari ifade olarak
vardır.11 anılmaktadır) de 10. Madde çerçevesinde
teminat altına alınmı tır. Ancak, A HM
Açıktır ki, bilgi ve fikirleri açıklama ekonomik konularda ülkenin yetkili
özgürlü ü, bilgi ve fikirlere ula ma mercilerinin daha geni bir takdir payına
özgürlü ü ile birbirini bütünler. Bu, basılı sahip olduklarına karar vermi tir.13
medyanın yanı sıra radyo televizyon türü
medya için de geçerlidir. Bunlar açısından 6. Sanatsal yaratıcılık ve performans ile
bakıldı ında A HM, yayıncı ile izleyenin, sanat yapıtlarının da ıtımı A HM
kendi iradelerine ba lı olarak birbirleriyle tarafından fikir ve kanaat alı veri ine temel
do rudan temas içine girebilecekleri bir katkı, demokratik bir toplumun
gerekçesiyle, devletlerin bunların arasına ya amsal bir unsuru olarak görülmektedir.
giremeyece ini belirtmi tir.12 Sanatsal özgürlü ün ve sanat yapıtlarının
serbest dola ımının yalnızca demokratik
olmayan toplumlarda kısıtlandı ını belirten
Komisyon u fikri ileri sürmü tür:
11
Lingens-Avusturya, 1986, ener-Türkiye, 2000;
Thoma-Lüksemburg, 2001; Dichand ve di erleri-
Avusturya, 2002 vb..
12
Groppera Radio- sviçre, 1990 ve Casado Coca-
13
spanya, 1994. Markt intern-Almanya, 1989.

13
Sanatçı, yaratıcı eseri aracılı ıyla dünya olguların varlı ı kanıtlanabilir; oysa de er
üzerine ki isel vizyonunu dile getirmekle yargılarının do rulu u kanıta
kalmaz; aynı zamanda, içinde ya adı ı ba vurularak ortaya konulamaz. (...)
toplumu nasıl gördü ünü de ortaya koyar. De er yargıları açısından bunu talep
Bu nedenle, sanat kamuoyunu etmek, gerçekle tirilemeyecek bir ey
biçimlendirmekle kalmaz; aynı zamanda istemektir; bu, A HS’in 10. Maddesi’nin
kamuoyunun bir ifadesi olur ve halkın teminat altına aldı ı hakkın asli bir
günün temel sorunlarıyla yüzle mesini bölümü olan fikir özgürlü ünün kendisini
sa layabilir.14 ihlâl eder.15

Olgular ve kanaatler arasındaki ayırım Kanaatler, bir olay ya da durum konusunda


bir bakı açısını veya ki isel bir
7. Söz konusu özgürlük hem bilginin, hem de erlendirmeyi dile getirir; bunların
de fikirlerin açıklanması ile ilgili do ru ya da yanlı olduklarının
oldu undan, A HM tarafından yapılan kanıtlanması olanaksızdır. Ama kanaatin
ayırım bu erken a amadan itibaren önem temelini olu turan olguların do ru ya da
kazanır. Bilgi (olgular) ile kanaatler (de er yanlı oldu unu kanıtlamak mümkündür.
yargıları) arasında açık bir ayırıma giden Benzer biçimde, Dalban davasında da
A HM öyle demi tir: A HM unu ileri sürmü tür:
15
Lingens, 1986; Jerusalem-Avusturya, 2001;
14
Otto-Preminger Institut, 1994. Dichand ve di erleri-Avusturya, 2002..

14
Olgular ve kanaatler arasındaki ayırım ve
Bir gazetecinin, do rulu unu ikincisi konusunda kanıt talep etmenin
kanıtlayamadı ı sürece ele tirel de er yasaklanması, “hakaret” suçu ile ilgili
yargılarını ifade etmesinin engellenmesi, olarak hâlâ bu tür ko ulları gerekli kılan iç
kabul edilemez bir eydir.16 hukuk sistemleri açısından büyük önem
ta ır. Ayrıca, olgulara ili kin olarak dahi
Dolayısıyla, do rulu u denetlenebilir olgu A HM, medyaya “yanlı lar konusunda
veya verilerin yanı sıra, do rulu unun nefes alınacak bir alan” tanıma adına iyi
kanıtlanması söz konusu olamayacak fikir, niyet savunmasını kabul etmi tir. Örne in
ele tiri ve spekülasyonların dile getirilmesi Dalban davasında17 A HM öyle demi tir:
de 10. Madde çerçevesinde koruma altına “yazılarda sunulan olaylar zincirinin
alınmı tır. Ayrıca, ba ta siyasi alanda ifade bütünüyle yanlı oldu una ve G.S.
edilmi olanlar olmak üzere, de er hakkında bir iftira kampanyası ba latmak
yargıları demokratik bir toplum açısından üzere tasarlandı ına dair hiçbir kanıt
ya amsal önemi haiz olan kanaat yoktur.” Esas olarak, iyi niyet savunması,
ço ulculu unun bir gere i olarak özel bir gerçe i kanıtlama gere inin (“do ruluk
korumadan yararlanır. kanıtı” savunması) yerini almı tır. ayet
bir gazeteci veya yayın me ru bir amaç
güdüyorsa, konu halkı ilgilendiren bir

16 17
Dalban-Romanya, 1999. Idem.

15
konuysa ve olayları do rulamak için makul
bir çaba gösterildiyse, söz konusu olgular 8. Bilgi alma özgürlü ü bilgi toplama ve
yanlı çıksa dahi, basın sorumlu mümkün olan bütün kanuni kaynaklardan
tutulmayacaktır. bilgi ara tırma hakkını içerir. Bilgi alma
özgürlü ü uluslararası televizyon
19
Ancak, de er yargıları, yeterli bir olgusal yayınlarını da içerir.
zemine yaslanmalıdır. A HM’in i aret
etti i üzere, Bilgi ve kanaatlere ula ma özgürlü ü,
medya ile ilgilidir; medyanın halka bu tür
bir iddianın bir de er yargısından ibaret bilgiyi ve fikirleri aktarmasının olanaklı
oldu u durumda dahi, yapılan olmasını gerektirir. Ama A HM bu
müdahalenin orantısallı ı suçlanan iddia özgürlü ün içinde, halkın özellikle kamu
konusunda yeterli bir olgusal temel olup çıkarını ilgilendiren konularda yeterli
olmadı ına ba lı olabilecektir. Zira biçimde bilgilendirilmesi hakkının da
kendisini destekleyecek hiçbir olgusal oldu u kanısındadır.
temeli olmayan bir de er yargısı dahi
a ırıya kaçmı olabilir.18 Basın özgürlü ü

Bilgi ve kanaatlere ula ma özgürlü ü


18
Jerusalem-Avusturya, 2001; Dichand ve
19
di erleri-Avusturya, 2002. Autronic- sviçre, 1990.

16
9. Her ne kadar 10. Madde basın Federal ansölyesi’ni, geçmi inde Nazi
özgürlü ünün açıkça sözünü etmiyorsa da, faaliyetleri olan birinin yönetti i bir parti
A HM, bu maddede ele alınan ile koalisyon kuraca ını açıklamak
özgürlüklerin kullanılması bakımından türünden spesifik bir politik adımı
basına özel statü tanıyan bir dizi ilke ve dolayısıyla ele tirmi ti. Gazeteci Lingens
kuralı ortaya çıkaran kapsamlı bir içtihat ansölye’nin davranı ını “ahlâksızca”,
hukuku geli tirmi tir. Biz de bu yüzden “yüz kızartıcı” ve “en adi türden
basın özgürlü ünün 10. Madde oportünizm”in kanıtı olarak nitelemi ti.
kapsamında ek bir takım açıklamaları hak ansölye’nin açtı ı özel hukuk davasında
etti i kanısındayız. Basın özgürlü ünün Avusturya mahkemeleri bu ifadelerin
özel olarak ele alınmasının bir ba ka hakaret kabilinden oldu una karar vererek
gerekçesi ise ulusal uygulamalarda gazeteciyi para cezasına çarptırmı tı.
bulunabilir: kamu otoritelerinin ifade Mahkûmiyetin gerekçesinde mahkemeler
özgürlü ünü ihlâl etti i durumların aynı zamanda gazetecinin iddialarının
ma durları ba ka türden bireylerden çok do rulu unu kanıtlayamamasını da ileri
daha büyük ölçekte gazetecilerdir. sürüyordu. Bu son konuyla ilgili olarak,
A HM ulusal mahkemelerin yakla ımını
10. Basının siyasi hayatın bekçisi olarak yanlı bulacaktı, çünkü kanaatler (de er
rolünü A HM ilk kez Lingens davasında yargıları) kanıtlanamaz ve kanıtlanmaları
(1986) vurgulamı tı. Bu davadaki gazeteci,
birkaç yazısında, o zamanki Avusturya

17
ilke olarak mümkün de ildir.20 Gazetecinin bilgi vermektir, bunun yorumu ise esas
mahkûmiyetinin gerekçeleri açısından, olarak okuyucuya bırakılmalıdır...
A HM siyasi tartı mada basın
özgürlü ünün önemini vurguluyordu: A HM aynı kararında, basın özgürlü ünün
halka siyasi liderlerin fikir ve tavırlarını
Basın söz konusu oldu unda bu ilkeler özel ke fetme ve bu konularda bir fikir
bir önem ta ır. Her ne kadar basın, ba ka olu turma açısından en iyi araçlardan birini
eylerin yanı sıra, “ki inin öhretinin sundu unu ve dolayısıyla siyasi tartı ma
korunması” bakımından da konulmu özgürlü ünün demokratik bir toplum
sınırları a mamakla yükümlü olsa da, fikrinin tam merkezinde yer aldı ını ileri
kamu çıkarı ile ilgili olan ba ka alanlarda sürmektedir. A HM’in basın yoluyla siyasi
oldu u gibi, siyasi konularda da bilgi ve tartı maya 10. Madde çerçevesinde
fikirleri açıklamak basının görevidir. böylesine güçlü bir koruma sa lamasının
Sadece basının bu tür bilgi ve fikirleri nedeni de budur.
açıklama görevi yoktur: halkın da bunlara
ula ma hakkı vardır.(...) Bu ba lamda, 11. Basın özgürlü ü kamuyu ilgilendiren
A HM’in, Viyana stinaf Mahkemesi’nin ba ka konuların tartı ıldı ı noktalarda da
kararında dile getirilen u kanaati kabul özel bir statü içinde ele alınır. Thorgeirson
etmesi mümkün de ildir: basının görevi davasında, davacı Thorgeirson zlanda’da
polis gaddarlı ının yaygın oldu u yolunda
20
iddialarda bulunmu , polisleri “üniformalı
Bkz. Paragraf 12.

18
canavarlar” olarak nitelemi , “polislerin ve A HM ayrıca unu da belirtiyordu:
bar fedailerinin zalim bir do allıkla
ö rendi i ve kullandı ı kurt kapanı A HM’in içtihat hukukunda... siyasi
uygulaması sonucunda zihinsel ya ı yeni tartı ma ile kamuyu ilgilendiren ba ka
do mu bir bebe inkine kadar geri giden konular arasında bir ayırım yapmak için
ki iler”den söz etmi ve polisin davranı ı herhangi bir temel bulunmamaktadır.
için “kabadayılık etmek, sahtekârlık, kanun
dı ı tutumlar, bo inançlar, cüretkârlık ve Nihayet, A HM mahkûmiyet kararını
beceriksizlik” gibi kelimeler kullanmı tı.
ç hukuk düzeyinde Thorgeirson, hakkında kamuyu ilgilendiren konularda açık
açılan davada polis gücünün adı tartı mayı engelleyecek
belirtilmemi mensuplarına hakaret nitelikte buldu unu açıklıyordu.
etmekten para cezasına çarptırılmı tı.
A HM davacının kendi ülkesinde polis Öte yandan, Maronek davasında A HM,
gaddarlı ı sorununu gündeme getirdi ini eskiden devlete ait olan apartman
saptıyor ve u sonuca ula ıyordu: dairelerinin kamu mülkiyetinden
çıkarılması gündemde iken Slovakya’nın
...kamu yararını ilgilendiren konularda konut politikasını kamu yararına ili kin bir
bilgi ve fikirleri açıklamak basının konu olarak görüyor ve davacının ifade
görevidir. özgürlü ünü daha güçlü bir koruma altına

19
alıyordu.21 Bu konuya ili kin ba ka kanıtlayamayaca ı söylenti ve iddiaların
örnekler Türkiye aleyhinde sonuçlanan yayınlanmasıdır. Yukarıda belirtildi i
birçok davada bulunabilir: ülkenin güney gibi,23 A HM de er yargılarının hiçbir
do usundaki çatı ma ve bununla ilgili biçimde kanıtlanma ko uluna tâbi
bütün konular, hatta “bölücü propaganda” tutulmaması gerekti ini açıklamı tır.
ve federal bir sistem konusunda yapılan Thorgeirson davasında,24 polise yöneltilen
tartı malar, ister yazılı ister sözlü olarak suçlamalar de i ik kaynaklardan
ifade edilsin, kamuyu ilgilendiren konular derlenmi ti: yazı, esas olarak, halktan
olarak nitelendirilmi tir.22 kaynaklanan söylentilerden söz ediyordu.
Davalı devlet, davacı iddiaların
Hiç ku kusuz, A HM, siyasi konular do rulu unu kanıtlayamadı ına göre
dı ında kamu yararıyla ilgili konuların yazıların nesnel ve olgusal bir temeli
halkın önünde açıkça tartı ılmasına ili kin olmadı ını ileri sürerken, A HM bu
olarak basın özgürlü üne güçlü bir koruma do ruluk ko ulunu makul olmayan, hatta
sa lamaktadır. olanaksız bir talep olarak de erlendiriyor
ve basının sadece bütünüyle kanıtlanmı
12. Basın özgürlü ü ba lamında bir ba ka olguları yayınlama zorunlulu u ile kar ı
önemli konu, gazetecilerin kar ıya bırakılması halinde hemen hemen
hiçbir ey yayınlayamayaca ını
21
Maronek-Slovakya, 2001
22 23
Sürek ve Özdemir-Türkiye, 1999; ener-Türkiye, Bkz. Paragraf 7 ve 10.
24
2000; Özgür Gündem-Türkiye, 2000. Bkz. Paragraf 11.

20
belirtiyordu. Açıktır ki, A HM’in bu Ayrıca, hükümetin davacı gazetecinin
dü ünceleri halkı ilgilendiren konularda alıntı olarak aktardı ı iddia ile arasına
kamusal tartı ma ba lamında ele mesafe koymamasından mü teki oldu u
alınmalıdır. Thoma davasında, A HM unu
belirtiyordu:
13. A HM, ba ka insanlar tarafından ileri
sürülen iddiaların medya tarafından Gazetecilerin, ba kalarına kar ı hakaret
yayılması konusunu ele almı tır. Jersild ve veya provokasyon gibi görülebilecek ya da
Thoma davalarında A HM öyle demi tir: ba kalarının öhretlerine halel
getirebilecek bir alıntıyı yaparken
bir gazetecinin, bir ba kasının ileri söylenenle aralarına sistematik ve formel
sürdü ü bir iddianın yayılmasına yardım biçimde mesafe koyması gerekti i yolunda
etti i için cezalandırılması...basının kamu genel bir talep, basının güncel olay, fikir
yararına ili kin konuların tartı ılmasına ve kanaatler konusunda bilgi vermeye
katkısını ciddi biçimde engeller; özel ili kin rolü ile ba da tırılamaz.
olarak güçlü nedenler olmadı ı sürece, bu
tür bir cezalandırma dü ünülmemelidir.25 14. Gazetecilerin kaynakları da 10. Madde
çerçevesinde koruma altındadır. A HM,
gazetecilerin kaynaklarının korunmasının
basın özgürlü ünün temel ko ullarından
25
Jersild-Danimarka, 1994; Thoma-Lüksemburg,
2001.

21
biri oldu unu açıklamı tır. Goodwin tutmalarına engel de ildir.” Bu hükmün
davasında26 A HM öyle demektedir: A HS üzerinde yapılan hazırlık
çalı masının ileri bir a amasında metne
bu tür koruma olmadı ı takdirde kaynaklar dahil edilmesi, frekans sayısının sınırlılı ı
kamuyu ilgilendiren konularda halka bilgi ve o dönemde ço u Avrupa devletinin
sa lama konusunda basına yardım yayıncılık ve televizyon üzerinde bir tekel
etmekten cayabilirler. Bunun sonucunda, hakkına sahip oldu u gerçe i türünden
basının kamunun gözü kula ı olma teknik nedenlerden kaynaklanıyordu. Ne
konusundaki ya amsal rolü darbe yiyebilir, var ki, yayıncılık tekni indeki geli meler
basının do ru ve güvenilir bilgi verme bu nedenlerin ortadan kalkmasına yol
kapasitesi olumsuz yönde etkilenebilir. açmı tır. Informationsverein Lentia
27
davasında A HM “son onyıllar boyunca
Radyo ve televizyon yayıncılı ı ortaya çıkan teknik geli meler [dolayısıyla]
özgürlü ü bu kısıtlamalar frekans ve kanal sayısına
referansla gerekçelendirilemez” diyordu.
15. 1. fıkranın son cümlesine göre, bilgi ve Uydu iletimi ve kablolu televizyon,
fikirleri açıklama ve alma hakkı frekansların sayısının sınırsız hale
“devletlerin radyo, televizyon ve sinema gelmesini sa lamı tır. Bu ba lamda,
i letmelerini bir izin rejimine ba lı devletin medya irketlerini ruhsata tâbi
27
Informationsverein Lentia ve Di erleri-
26
Goodwin-Birle ik Krallık, 1996. Avusturya, 1993.

22
tutması farklı bir anlam ve amaç bir ruhsat sistemi ile, özellikle teknik
kazanıyordu: kamunun ihtiyaçlarına cevap yönleri açısından, kontrol altında
verme amacıyla bilgi özgürlü ünün ve tutmalarına olanak tanındı ını açıkça
ço ulculu unun teminat altına alınması.28 ortaya koymaktır. Ancak bu cümle, ruhsat
sistemine ili kin önlemlerin bunun dı ında
16. A HM, ülkelerin kamu otoritelerinin Madde 10/2’nin ko ullarına tâbi olmaması
ruhsat sistemini düzenleme yetkisinin anlamına gelmez; çünkü böyle bir
sadece teknik amaçlarla yakla ım bir bütün olarak alındı ında 10.
kullanılabilece ini, 10. Madde’nin ikinci maddenin amaç ve hedefine aykırı bir
fıkrasındaki ko ullara aykırı biçimde ifade sonucun ortaya çıkmasına yol açardı.
özgürlü üne müdahale edecek tarzda
uygulanamayaca ını belirtmi tir. Autronic AG davasında30 A HM,
Groppera davasında29 A HM öyle yayınlanan bilgilere ula mak için
diyordu: kullanılan uydu antenleri gibi gereçlerin
birinci fıkranın son cümlesinde getirilen
...A HS’in 10/1 maddesinin üçüncü kısıtlamanın kapsamı içine girmedi ine
cümlesinin amacı, devletlerin kendi karar vermi tir. Tele 1
topraklarında yayıncılı ın düzenleni ini Privatfernsehgesellschaft MBH davasında,
A HM Avusturya’nın, Avusturya Yayın
28
Observer ve Guardian-Birle ik Krallık, 1995;
Lentia ve Di erleri-Avusturya, 1993.
29 30
Groppera Radio AG- sviçre, 1990. Autronic AG- sviçre, 1990.

23
Kurumu dı ında her kanala televizyon Aksine, halkın taleplerinin çe itlili i, tek
verici istasyonu kurma ve i letme bir yayıncılık irketince kar ılanamaz.32
konusunda ruhsat verme bakımından
herhangi bir hukuki zeminin yoklu u 18. Görsel i itsel medyada ticari
dolayısıyla 10. maddeyi ihlâl etti i reklâmcılık da 10. Madde’nin koruması
sonucuna ula mı tır.31 altındadır. Ancak bu alanda, reklâmların
kontrol altında tutulması açısından
17. A HM, görsel i itsel medya alanında ülkelerin kamu otoritelerine geni bir
kamu tekelini 10. Madde’ye aykırı takdir payı tanınmaktadır.33 lke olarak,
bulmaktadır. Bunun ana nedeni, kamu reklâmların topluma kar ı sorumluluk
tekelinin bilgi kaynakları bakımından ta ıyan bir tarzda hazırlanması gerekir. Her
ço ulculuk sa layamayaca ıdır. Bu tür bir demokrasinin temelini olu turan ahlâki
tekel demokratik bir toplumda gerekli de erlere özellikle dikkat etmek gerekir.
de ildir; ancak acil toplumsal ihtiyaçlar Çocuklara yönelik her tür reklâm, onların
temelinde haklı gösterilebilir. Oysa ça da çıkarlarına zarar verecek bilgi içermekten
toplumlarda, yayıncılık yöntemlerinin kaçınmalı ve çocukların fiziksel, zihni ve
ço alması ve sınır a ırı televizyonculuktaki ahlâki geli mesine saygı göstermelidir.
geli meler, tekellerin varlı ını haklı
göstermeyi olanaksız hale getirmi tir.
31 32
Tele 1 Privatfernsehgesellschaft-Avusturya, Informationsverein Lentia-Avusturya, 1993.
33
1993. Markt intern-Almanya, 1989.

24
1. fıkra çerçevesinde korunan nedir? – Bundan dolayı basılı belgeler,38 radyo
A HM’in özgül konulardaki içtihadı yayınları,39 tablolar,40 filmler41 ve
elektronik bilgi sistemleri de bu maddenin
koruması altındadır. Bunun anlamı, bilgi
19.10. Madde’nin korudu u “ifade” yazılı ve fikirlerin üretim ve iletimi, aktarılması
ya da sözel kelimelerle sınırlı de ildir; bir ve da ıtımı için kullanılan araçların da 10.
fikir ifade etmeyi ya da bir bilgi sunmayı Madde’nin kapsamına girdi idir. A HM,
amaçlayan resimleri,34 görüntüleri35 ya da bu tür araçların birçok alanda hızla
eylemleri kapsar. Bazı durumlarda, giyim geli ti inin farkında olmak zorundadır.
bile 10. Madde’nin kapsamına girebilir.36
21. fade özgürlü ü, negatif nitelikteki
20. Üstelik, 10. Madde bilgi veya fikrin susma özgürlü ünü içerir. Komisyon, K-
sadece içeri ini korumakla kalmaz, Avusturya davasında, bu hakka referansla,
bunların ifade edildikleri biçimi de korur.37 bir ceza davasında davacının kendi
aleyhine tanıklıktan çekilme hakkını
korumu tur.
34
Muller- sviçre, 1988.
35
Chorherr-Avusturya, 1993.
36 38
Stevens-Birle ik Krallık, 1986. Handyside-Birle ik Krallık, 1976.
37 39
Oberschlick-Avusturya, 1991; Thoma- Groppera Radio AG- sviçre, 1990.
40
Lüksemburg, 2001; Dichand ve di erleri- Muller- sviçre, 1986.
41
Avusturya, 2002; Nikula-Finlandiya, 2002. Otto-Preminger Institut-Avusturya, 1994.

25
22.10. Madde’nin tipik bir özelli i, insanlı ı susturma hakkı yoksa, insanlı ın
ba kalarının çıkarlarına zarar verme da o ki iyi susturmaya hakkı yoktur.42
tehlikesini ta ıyan ya da fiilen zarar veren
ifadeyi koruma altına almasıdır. Bu bakımdan, A HM 10. Madde’nin
Genellikle, ço unluk veya büyük gruplar kapsamına giren bilgi ve fikirleri öyle
tarafından payla ılan fikirler Devletlerin tanımlamı tır:
müdahalesi riski ile kar ı kar ıya de ildir.
te bundan dolayıdır ki, 10. Madde’nin [sadece] olumlu kar ılanan ya da kimseye
sa ladı ı koruma, küçük gruplar veya tek saldırgan gelmeyen ya da insanların
bir ki i tarafından dile getirilen bilgi ve kayıtsız kalabildi i bilgi ve fikirler de il,
kanaatleri de, bunlar ço unlu a sarsıcı saldırgan gelen, sarsıcı nitelik ta ıyan ya
gelecek türden bile olsa, kapsar. Bireylerin da rahatsız eden fikirler de; demokratik
bakı açılarına ho görü, demokratik siyasi toplumun vazgeçilmez özellikleri olan
sistemin önemli bir bile enidir. ço ulculu un, ho görünün ve açık
Ço unlu un istibdadını kınayan John fikirlili in gerekleri bunlardır.43
Stuart Mill öyle yazar: e er tek bir ki i
insanlı ın geri kalanından farklı bir 42
On Liberty (1859), Penguin Classics, 1985, s. 76.
kanaate sahipse, nasıl o ki inin gücü olsa 43
Handyside-Birle ik Krallık, 1976; Sunday Times-
Birle ik Krallık, 1979; Lingens-Avusturya, 1986;
Oberschlick-Avusturya, 199; Thorgeirson- zlanda,
1992; Jersild- Danimarka, 1994; Goodwin-Birle ik
Krallık, 1996; De Haes ve Gijels-Belçika, 1997;

26
olarak niteleniyor, “polislerin ve bar
23. Keskin veya abartılı dille ifade edilen fedailerinin zalim bir do allıkla ö rendi i
fikirler de koruma altındadır; korumanın ve kullandı ı kurt kapanı uygulaması
kapsamı ele tirinin ba lamına ve amacına sonucunda zihinsel ya ı yeni do mu bir
ba lıdır. Kamunun tartı tı ı veya kamu bebe inkine kadar geri giden ki iler”den
yararına giren konularda, politik tartı ma söz ediliyor ve polisler için “kabadayılık
esnasında, seçim kampanyalarında ya da etmek, sahtekârlık, kanun dı ı tutumlar,
iktidarda olan politikacılara veya kamu bo inançlar, cüretkârlık ve beceriksizlik”
otoritelerine yöneltilmi ele tiriler söz gibi ifadeler kullanılıyordu), amaç polisin
konusu oldu unda, saldırgan sözcükler bir reformdan geçirilmesini te vik etmek
kullanılması, sert ele tiriler yapılması oldu u için kullanılan dil a ırı
beklenebilir bir eydir ve A HM bunlara görülmüyordu. Aynı ekilde Jersild
daha fazla ho görü gösterir. Örne in davasında,45 ırkçı iddialarla dolu bir
Thorgeirson davasında,44 söz konusu görü menin ciddi bir haber programında
makalede çok sert kelimeler geçmekle yayınlanmı olması önem ta ıyordu, zira
birlikte (polisler “üniformalı canavarlar” program ciddi bir izleyici toplulu unu
Danimarka toplumunda ya da yabancı
Dalban-Romanya, 1999; Arslan-Türkiye, 1999;
ülkelerde olan bitenler konusunda
Thoma-Lüksemburg, 2001; Jerusalem-Avusturya, bilgilendirmek gayesiyle tasarlanmı tı. Bir
2001; Maronek- Slovakya, 2001; Dichand ve
di erleri-Avusturya, 2002.
44 45
Thorgeirson- zlanda, 1992. Jersild-Danimarka, 1994.

27
gazetecinin bir politikacıyı yolsuzluk ve
devlet malının kötü yönetimi ile suçladı ı Bir kı kırtmaya cevap olarak
Dalban davasında, A HM “gazetecinin kullanıldı ında saldırgan dil daha fazla
özgürlü ünün aynı zamanda bir ölçüde koruma altına alınır. Lopes Gomes da Silva
abartmaya, hatta kı kırtmaya ba vurmayı davasında, bir gazeteci belediye
da içerdi i” fikrini savunmu tur.46 Arslan seçimlerinde aday olan Resende adlı
davasında, davacının Türk mercilerinin birinin politik inançlarını ele tiriyor ve onu
güney do uda aldı ı tedbirleri ele tirirken “gülünç”, “soytarı” ve “kaba” terimleriyle
A HM’in ifadesiyle “yadsınamayacak anıyordu. Bu ele tiri, Resende’nin bir dizi
derecede a ırı bir sertlik” içeren bir ifade kamusal ahsiyetten keskin biçimde söz
kullanması, A HM’e göre “ele tiriye belirli etmesinin, bu arada bu insanların fiziksel
derecede bir saldırganlık katmaktadır”. Ne özelliklerine de saldırmasının (örne in
var ki, A HM davacının hükümeti Fransa’nın bir eski ba bakanından “kel bir
ele tirdi i için mahkûm edilmesinin Yahudi” olarak söz etmi ti) ardından
orantısız oldu u ve demokratik bir gelmi ti. A HM gazetecinin mahkûm
toplumda gerekli olmadı ı kararına edilmesinin 10. maddeyi ihlâl etti i
ula mı tır.47 sonucuna ula ıyordu. A HM’e göre,

46
Dalban-Romanya, 1999. Prager ve Oberschlick- Resende tarafından ifade edilen ve
Avusturya, 1995, ile Dichand-Avusturya, 2002, suçlanan ba yazının yanı ba ında
davaları da benzer vakalardır. yayınlanmı olan fikirlerin kendileri
47
Arslan-Türkiye, 1999.

28
keskin, kı kırtıcı ve en azından polemik sözcü ünün orantısız sayılamayaca ına
olarak formüle edilmi tir. Davacının hükmediyordu.49
yazısının üslubunun Resende’nin
yazısınınkinden etkilenmi oldu unu 24. Kasıtlı ve dolaysız bir ifadenin iddeti
varsaymak akla yakın olacaktır.48 kı kırttı ı ve iddetin gerçekle mesi
bakımından gerçek bir olasılık olan
Benzer biçimde, Oberschlick (2) durumlarda, iddet kı kırtıcılı ı 10.
davasında, gazeteci (Avusturya Özgürlük maddenin korumasının dı ında kalır. Sürek
Partisi lideri ve Vali) Haider için “budala” (3) davasına konu olan yazı Kürtlerin
ifadesini (“...Nazi de il...ama budalanın ulusal kurtulu mücadelesini “Türkiye
teki”), Haider kinci Dünya Sava ı’nda Cumhuriyeti güçlerine kar ı yöneltilmi bir
Alman askerlerinin barı ve özgürlük için sava ” olarak niteliyor ve “biz toptan bir
sava mı oldu unu söylemesinden sonra kurtulu mücadelesi vermek istiyoruz”
kullanmı tır. A HM Haider’in kendi diyordu. A HM’e göre,
konu masının kı kırtıcı oldu una i aret
ediyor, bu yüzden de Haider tarafından suçlanan yazı PKK’yi destekliyor ve
bilinçli biçimde kı kırtılan isyan Kürdistan’ın ulusal ba ımsızlı ına
duygusuyla kar ıla tırıldı ında “budala” ula mak amacıyla silahlı gücün
kullanılmasına ça rı çıkarıyordu.

48 49
Lopes Gomes da Silva-Portekiz, 2000. Oberschlick-Avusturya (2), 1997.

29
aykırı bulmamı tır.50 Buna kar ılık,
A HM ayrıca yazının, güvenlik güçleri ile suçlanan yazıların Türkiye’yi “asıl terörist”
PKK mensupları arasında, a ır kayıpların ve “dü man” olarak niteledi i Sürek (4)
verildi i ve Türkiye’nin güney do usunun davasında, A HM u sonuca ula mı tır:
geni bir bölümünde Ola anüstü Hal ilan
edilmesine yol açan ciddi çatı malar Türk otoritelerine yöneltilen sert
ba lamında yazıldı ına dikkat çekiyordu. ele tiriler... iddete ça rı olmaktan ziyade,
Bu tür bir ba lamda, çatı manın bir tarafının kemikle mi
tutumunun bir yansımasıdır...Bir bütün
yazının içeri i bölgede iddetin olarak bakıldı ında, yazıların içeri i
arttırılmasına yol açma kabiliyetine sahip iddetin daha öteye ta ınmasını kı kırtma
olarak görülmelidir. Gerçekten de okura kabiliyetini haiz olarak görülemez.
verilen mesaj, saldırgan taraf kar ısında
iddete ba vurmanın gerekli ve haklı bir öz A HM aynı zamanda kamuoyunun
savunma tedbiri olarak görülmesi “Türkiye’nin güney do usundaki durum
gerekti idir. konusunda, kendisine ne kadar kabul
edilemez görünürse görünsün, farklı bir
Bu de erlendirme temelinde A HM görü ü ö renme” hakkının da var oldu una
davacının mahkûmiyetini 10. maddeye i aret etmektedir.51 Benzer biçimde,
50
Sürek-Türkiye (3), 1999.
51
Sürek-Türkiye (4), 1999.

30
Karata davasında da A HM u sahnesine çıkarmak isteyen bir örgütün
de erlendirmeyi yapmı tır: önderiydi. Kuhnen sosyalist ve ba ımsız
bir Büyük Almanya için mücadeleyi
Her ne kadar iirlerdeki bazı bölümlerin savunan yayınlar çıkarıyordu. Bunlarda
tonu çok saldırgan olsa ve iddete yazılanlara göre, örgütü “Alman birli i,
ba vuruya ça ırıyor görünse de...bunların sosyal adalet, ırksal gurur, halkın bir aile
sanatsal karakter ta ıması ve sınırlı bir gibi karde li i” fikirlerini savunuyor,
etkisi olması dolayısıyla bir ayaklanmaya “kapitalizme, komünizme, Siyonizm’e,
ça rı olmaktan ziyade zorlu bir politik yabancı i çiler dolayısıyla yabancıla maya,
durum kar ısında hissedilen derin acının çevrenin tahribine” kar ı çıkıyordu. Ba ka
bir ifadesi olarak görülmesi sonucunu bir yayında ise öyle diyordu: “Her kim bu
do urmaktadır.52 davaya hizmet ederse eylem yapabilir, her
kim buna kar ı çıkarsa kar ısında bizi
25. Nazi ideolojisini savunan, Holokost’u bulacak ve nihai olarak tasfiye edilecektir.”
yadsıyan ve dü manlık ve ırkçı ayırıma Kuhnen Alman mahkemeleri tarafından
te vik eden ifadeler 10. maddenin koruma mahkûm edilmesi dolayısıyla 10. maddeye
alanının dı ında kalır. Kuhnen davasında yaslanarak A HM’e ba vurmu tur.
davacı (Almanya’da yasaklanmı olan) Komisyon A HS’in “burada sayılan
Nasyonal Sosyalist Parti’yi yeniden siyaset hakların ve özgürlüklerin herhangi birinin
tahribini amaçlayan” bütün faaliyetleri
52
yasaklayan 17. maddesine atıf yaparak
Karata -Türkiye, 1999.

31
ba vurunun kabul edilemez oldu u koydu u hakların ve özgürlüklerin
sonucuna ula mı tır. Komisyon ifade tahribine katkıda bulunacak olan faaliyetler
özgürlü ünün A HS’te ortaya konulan için kullanmayı amaçladı ını saptamı tır.53
haklar ve özgürlüklerin tahribi için
kullanılamayaca ına dikkat çekmi tir. Kamusal tartı manın konusu olarak
Komisyon davacının özgürlük ve Holokost’un54 yadsınmasına ya da
demokrasiye dayanan temel düzene zarar me ruiyeti iddiasına da 10. madde
vermeyi amaçlayan nasyonal sosyalizmi çerçevesinde korunma tanınmamı tır. D.I:-
savundu unu ve ifade etti i dü üncelerin
A HS’in Dibacesi’nde dile getirilen temel 53
Kuhnen-Almanya, 1998.
54
de erlerden birine kar ı oldu unu Holokost öyle tanımlanır: “Avrupa
saptamı tır: A HS’de ilan edilen haklar “en Yahudili i’nin Nazi Almanyası ve i birlikçileri
tarafından 1933-1945 yılları arasında devlet
iyi ekilde...gerçek bir siyasi demokrasi gözetiminde, sistematik olarak ezilmesi ve imhası.
çerçevesinde korunabilir.” Buna ek olarak, En çok kurban Yahudileri saflarındandı: 6 milyon
Komisyon davacının ifade etti i Yahudi öldürüldü. Çingeneler, engelliler ve
dü üncelerin ırksal ve dini ayırımcılık Polonyalılar da ırksal, etnik ve ulusal amaçlarla
unsurları içerdi ine hükmetmi tir. hedef alındı, imha ve katledildi. Nazi istibdadı
altında, aralarında e cinseller, Yehova ahitleri,
Dolayısıyla, Komisyon davacının 10. Sovyet sava esirleri ve siyasi muhalifler de olmak
maddede vaz edilen ifade özgürlü ünü, üzere milyonlarca ba ka insan da acıklı biçimde
A HS’in lafzına ve ruhuna aykırı dü en ve ezildi veya öldürüldü.”
izin verildi i takdirde A HS’in ortaya www.ushmm.org/education/foreducators/guidelines
.

32
Almanya davasında, tarihçi olan davacı seçilmesinde halkın kanaatlerinin özgürce
Auschwitz’de gaz odaları oldu unu açıklanmasını sa layacak artlar içinde,
yadsıyor, bunların sava ın hemen ertesinde makul aralıklarla, gizli oyla serbest
in a edilen sahte yapılar oldu unu, bu seçimler”56 düzenleme görevinin bir
yüzden Alman vergi mükelleflerinin 16 unsuru olarak görülür.
milyar DM tutarında parasının bu
sahtekârlı a harcanmı oldu unu ileri 27. Komisyon ve A HM bilgiye eri me
sürüyordu. Ulusal mahkemeler davacıyı konusunu 10. Madde’nin kapsamına
para cezasına çarptırmı tı. Komisyon sokma fikrine yatkın de ildi. Örne in,
davacının iddialarının A HS’in Leander davasında57 davacı devlete ait
Dibacesindeki barı ve adalet ilkelerine resmi dosyalarda yer alan gizli bilgiye
aykırı oldu unu ve ırksal ve dini ula mak istiyordu. Kendisinin bir i
ayırımcılı ı savundu unu kaydederek ba vurusunun, bu dosyalardaki bilgiler
ba vuruyu kabul edilemez bulmu tur.55 temelinde reddedildi ine inanıyor ve bu
bilgilerin yanlı lı ını ortaya koymak
26. Oy verme hakkı, 10. Madde’nin istiyordu. A HM davacının 10. madde
kapsamına girmez. Oy verme hakkı, kapsamında korunmaya hakkı olmadı ına
devletlerin “yasama organının karar vermi tir.
55
D.I-Almanya, 1996. Honsik-Avusturya, 1995 ile
56
Ochensberger-Avusturya, 1994, davalarında da Sözle me Protokolü, 3. Madde.
57
benzer kararlar alınmı tır. Leander- sveç, 1987.

33
Her ne kadar bilgiye eri me konusunun 10.
Madde’nin kapsamına girmedi ine karar Ne var ki A HM, devletlerin, kamuya açık
verilse de, A HM, bu tür bir hakkın belirli bilgiye ve genel bilgi kaynaklarına
ko ullarda A HS’in ba ka hükümlerince eri ilmesini bilinçli tedbirlerle
korunabilece ine karar vermi tir. Gaskin engelleyemeyece ine karar vermi tir.59
davasında58 A HM, davacının çocukken
devletin himayesinde geçirdi i döneme Buna ek olarak, Avrupa Konseyi
ili kin bilgiye ula masının reddedilmi Parlamenter Asamblesi’nin 428 (1970)
olmasını 8. Madde’nin ihlâli olarak sayılı Kararında, ifade özgürlü ü için,
görmü tür. A HM gerekçesinde kararı bu “kamu yararına ili kin bilginin
tür bilginin davacının özel hayatı açısından ara tırılması, alınması, verilmesi, kamuya
ta ıdı ı öneme dayandırıyordu. Ancak u açıklanması veya da ıtılması hakkını
da belirtiliyordu: kapsar” denmekte ve medyanın kamu
çıkarını ilgilendiren meselelerde genel ve
bu karara varılması, genel olarak ki isel tam bilgi yayma görevinin oldu u
veri ve bilgilere ula ılmasının A HS’in 8. belirtilmektedir. Ayrıca, kamu otoriteleri,
Maddesi’ne dayandırılabilece i konusunda makul artlar çerçevesinde, kamu çıkarını
herhangi bir fikir ifade etmek anlamına ilgilendiren bilgiyi ula ılabilir kılmakla
gelmemektedir. yükümlü tutulmaktadır.

58 59
Gaskin-Birle ik Krallık, 1989. Z-Avusturya, 1988.

34
ekil artlarına, ko ullara, sınırlamalara
fade özgürlü ünün kullanılması ve yaptırımlara ba lanabilir.
üzerindeki kısıtlama sistemi – ikinci
fıkra “Bu özgürlüklerin
kullanımı...ba lanabilir.”
28. 10. Madde’nin ikinci fıkrası öyle
demektedir: 29. fade özgürlü ü üzerindeki her tür
kısıtlama, ko ul, sınırlama, ya da herhangi
Kullanılması görev ve sorumluluk yükleyen bir müdahale biçimi, bu özgürlü ün sadece
bu özgürlükler, demokratik bir toplumda belirli bir kullanımı üzerinde uygulanabilir.
zorunlu tedbirler niteli inde olarak, ulusal fade özgürlü ü hakkının içeri ine asla
güvenli in, toprak bütünlü ünün veya dokunulamaz. Bu açıdan, 17. Madde öyle
kamu emniyetinin korunması, kamu demektedir:
düzeninin sa lanması ve suç i lenmesinin
önlenmesi, sa lı ın veya ahlâkın, Bu A HS hükümlerinden hiçbiri, bir
ba kalarının öhret ve haklarının devlete, toplulu a veya ki iye, A HS’de
korunması, gizli tutulması kaydıyla alınmı tanınan hak ve özgürlüklerin yok
bilginin açıklanmasının engellenmesi veya edilmesine veya burada öngörüldü ünden
yargı gücünün otorite ve tarafsızlı ının daha geni ölçüde sınırlamalara
sa lanması için yasayla öngörülen bazı u ratılmasına yönelik bir etkinli e giri me

35
ya da eylemde bulunma hakkını sa lar özgürlü ü hakkının kullanımı üzerinde bir
biçimde yorumlanamaz. kısıtlama ya da cezai tedbir belirleme ve
uygulama konusunda kamu otoritelerinin
Açıktır ki, bir hakkın içeri i üzerinde bir bir yükümlülü ü yoktur, sadece böyle bir
sınırlama, o hakkın yok edilmesi gibi bir olana ı vardır. Farklı bir yakla ım, haklar
eydir. ve de erler ya da çıkarlar arasında bir
hiyerar iye yol açar, ifade özgürlü ünün,
Aynı zamanda, 2. fıkrada sayılan örne in insanlık onurunu ve erefini
ko ullardan herhangi biri söz konusu koruma hakkının, ahlâkın veya kamu
oldu unda ulusal otoriteler müdahale düzeninin ardından listenin sonuna
etmekle yükümlü tutulmamı lardır, çünkü yerle tirilmesiyle sonuçlanırdı. Veya böyle
bu söz konusu hakkın içeri ine bir bir hiyerar i, hakların e itli ini sa layan ve
sınırlama getirme anlamına gelirdi. bir hakkın kullanımı üzerinde daimi
Örne in, ki inin öhretine ya da erefine sınırlamalara izin vermeyen (çünkü bu, söz
halel gelmesi her durumda bir suç ya da konusu hakkın yadsınması anlamına
tazminat nedeni olarak görülmemelidir. gelirdi) bütün uluslararası A HSlere de
Benzer tarzda, kamu önünde yargı aykırı olurdu.
gücünün otoritesini tehlikeye atacak türden
açıklamalar, böyle bir ele tiri her “Kullanılması görev ve sorumluluk
yapıldı ında cezalandırılmamalıdır. Ba ka yükleyen bu özgürlüklerin...”
biçimde söylenecek olursa, ifade

36
30. fade özgürlü ünün kullanımının
beraberinde görev ve sorumluluklar 32. Örne in, Engel ve Di erleri
getirdi i fikri A HS çerçevesinde benzeri davasında,60 askerlerin bazı üst düzey
olmayan bir eydir: hak ve özgürlükleri subayları ele tiren bir gazete yayınlaması
düzenleyen öteki hükümlerin hiçbirinde ve da ıtması konusunda getirilen yasak,
böyle bir ey bulunmaz. A HM tarafından ifade özgürlü üne haklı
bir müdahale olarak görülmü tür; ancak,
31. Bu metin, beraberinde “görev ve A HM unu da eklemi tir:
sorumluluk” getiren bazı meslek
kategorilerinde çalı an bireylerin ifade söz konusu olan, bu insanların ifade
özgürlü ünü otomatik olarak sınırlayan özgürlü ünden yoksun kılınması de il,
ayrı bir durum gibi yorumlanmamı tır. onların bu özgürlü ü suiistimal edecek
A HM’in kararları, bazı devlet tarzda kullanmasının cezalandırılmasıdır.
görevlilerinin ifade özgürlüklerini
kullanırken var olan “görev ve Ya da Hadjianastassiou davasında61 bir
sorumluluk”ları konusunda çe itli görü leri subay devlet sırrı olarak sınıflandırılmı bir
yansıtmaktadır. Buna ek olarak içtihat, bilgiyi açıklamaktan dolayı hüküm
devletlere daha çok yetki tanıyan giymi ti. Belirli bir silah ve buna ili kin
muhafazakâr bir yakla ımdan, devletlerin teknolojik bilgi konusunda, ulusal
daha az takdir hakkına sahip oldu u liberal
60
bir yakla ım yönünde evrilmi tir. Engel ve Di erleri-Hollanda, 1976.
61
Hadjianastassiou-Yunanistan, 1992.

37
güvenli e hatırı sayılır düzeyde zarar Demokratischer Soldaten Osterreichs und
verebilecek bir açıklamada bulunmu tu. Gubi davasında,62 otoriteler askerlerin,
A HM, bu hükmün söz konusu subayın ordu yönetimini ele tiren bir özel yayını
ifade özgürlü üne bir müdahale oldu u da ıtmasını yasaklamı lardı. Avusturya
görü ünü benimsemi , ama bunun 2. Hükümeti, davacıların çıkarttı ı yayının
fıkraya göre haklı bir müdahale oldu u ülkenin savunma sistemine ve ordunun
sonucuna ula mı tır: etkinli ine kar ı bir tehdit olu turdu unu
Askeri hayata özgü özel ko ulları ve silahlı ileri sürüyordu. A HM Hükümet’in
kuvvetler mensuplarına dü en özgül savunmasını kabul etmemi tir. Karara
“görev” ve “sorumluluk”ları göz önüne göre, yayındaki yazıların ço unlu u
almak...gerekir...Davacı, KETA’da
deneysel bir füze programından sorumlu ... ikâyetleri dile getirmekte, reform
bir subay olarak davacı, görevlerinin önerileri yapmakta ve okuyucuları yasal
yerine getirilmesine ili kin her konuyla yollara ba vurmaya ya da temyiz i lemleri
ilgili olarak sır saklama yükümlülü ü ile ba latmaya te vik etmekteydi. Ancak, sık
kar ı kar ıya olmalıydı. sık polemik bir ton benimseseler de,
demokratik bir Devlet’in hizmet etti i
33. Engel ve Di erleri davasından yakla ık toplumda oldu u gibi ordusunda da ho
20 yıl sonra, benzer bir davada, A HM görülmesi gereken bir fikir tartı ması
görü ünü de i tiriyor ve ters yönde bir
62
karar veriyordu. Vereinigung Vereinigung Demokratischer Soldaten
Osterreichs und Gubi-Avusturya, 1994.

38
çerçevesinde izin verilebilecek olanın uygulanma tarzının 10. Madde’nin ihlâli
ötesine ta madıkları söylenebilir. oldu una karar vermi tir. 1987 yılında,
Bayan Vogt 12 yıla yakın bir süre boyunca
34. Rommelfanger davasında,63 Komisyon, ö retmenlik yaptı ı okuldan, Alman
bir devlet görevlisinin ifade özgürlü ünü Komünist Partisi’nin militanı oldu u ve
kullanırken bu hakkın özünü etkileyecek partiden ayrılmayı reddetti i gerekçesiyle
kısıtlamalara tâbi olmamasını sa lamak uzakla tırılmı tı. Devlete ba lılık görevi,
için devletlere bu yönde görevler Weimar Cumhuriyeti’nin deneyiminden
dü tü ünü belirtmi tir. Özel “görev ve sonra getirilmi tir. Devlet memurlarının
sorumluluk”ları olan bir devlet görevlisi Anayasanın hükümlerine aykırı siyasi
kategorisinin varlı ının kabul edildi i faaliyetlerde bulunmasını yasaklamanın
durumlarda bile, bunların ifade özgürlü ü gerekli oldu u gerekçesiyle
hakkına getirilen kısıtlamalar, ba ka savunulmaktadır. Bayan Vogt’un amirleri,
insanların ifade özgürlü üne yapılan kendisinin Anayasanın genel çerçevesi
müdahalelerle aynı kriterler temelinde ele içinde özgür demokratik sistemi savunma
alınmalıdır. konusunda her devlet memuruna dü en
göreve uygun davranmadı ına karara
35. Vogt davasında,64 A HM bir devlet vererek i ine son vermi lerdi. A HM öyle
görevlisine devlete ba lılık görevinin demi tir:
63
Rommelfanger, 1989 raporu.
64
Vogt-Almanya, 1995.

39
Her ne kadar, bir devletin, devlet almı tır.65 Bu davada, yüksek rütbeli bir
memurlarına bir ba lılık görevi getirmesi yargıç olan davacıya Liechtenstein
statüleri göz önüne alındı ında me ru olsa Prensi’nden bir mektup gelmi tir. Prens,
da, devlet memurları da birer bireydir ve davacının bir akademik konferans sırasında
bu nitelikleriyle A HS’in 10. Maddesi’nden anayasal bir konuda belirtti i fikirleri
yararlanmaya hak kazanırlar. ele tirmekte ve bu konferanstan sonra
kendisini artık bir kamu görevine atama
Devamla, A HM Alman tarihini hatırlatan niyetinin olmadı ını belirtmektedir.
argümanların anla ılır oldu unu De erlendirmesinin ba ında A HM unu
belirtmekteydi; ancak, devlete ba lılık saptamaktadır:
görevinin mutlak karakteri, bütün devlet
memurlarına uygulanması ve özel hayatla Mahkeme, bu tür bir pozisyondaki ki ilerin
mesleki hayat arasında bir ayırımın ifade hakkı söz konusu oldu unda 10.
yoklu u göz önüne alındı ında, Alman madde, 2. fıkrada zikredilen “görev ve
otoritelerinin hem ifade özgürlü ünü, hem sorumlulu un” özel bir önem ta ıdı ını
de toplantı özgürlü ünü ihlâl etti i hatırda tutmak zorundadır. Zira yargıda
sonucuna ula maktaydı. görev yapan kamu görevlilerinin, yargının
otoritesine ve tarafsızlı ına gölge
36. A HM yargıçların “görev ve dü ebilecek her durumda ifade
sorumlulukları”nı Wille davasında ele
65
Wille-Liechtenstein, 1999.

40
özgürlüklerinin kullanılmasında kendi servislerinde, silahlı kuvvetlerde vb.
kendilerini sınırlamalarının beklenmesi çalı anlara veya yargı mensuplarına,
makuldür. mutlak ve sınırsız ba lılık ve gizlilik
kısıtlamaları getiren her tür ulusal yasa ya
A HM ayrıca davacının ele aldı ı anayasal da ba ka türden mevzuat 10. Madde’yi
konunun siyasi açılımları mevcut olmakla ihlâl eder. Üye devletler bu tür
birlikte bu noktanın kendi ba ına davacının kısıtlamaları ancak genel bir karakter
söz konusu konuyu tartı masını ta ımadıkları, sadece gizlili i dönem
engellememesi gerekti ini kaydetmektedir. dönem gözden geçirilmesi gereken spesifik
10. maddenin ihlâline karar verirken bilgi kategorileri ile, ayrıca spesifik devlet
A HM daha önceki bir vesileyle memuru kategorileri veya bu kategorilere
Liechtenstein hükümetinin de davacıya mensup olan bazı ki iler ile sınırlı
benzer bir pozisyon benimsemi oldu una oldukları ve geçici olarak uygulandıkları
ve davacının ifade etti i fikrin ülkede takdirde benimseyebilirler. Ba lılık veya
epeyce yüksek sayıda insan tarafından gizlilik görevinin “ulusal güvenli in”
payla ıldı ına, dolayısıyla da savunulması temelinde gerekçelendirildi i
savunulamayacak bir yanı olmadı ına durumda, üye devletler bu kavramı çok
dikkat çekmi tir. kesin ve dar bir anlamda tanımlamalı ve
ulusal güvenli in gerçek kapsamının
37. Buradan u sonuç çıkar: belirli devlet dı ında kalan alanları buraya dahil
memuru kategorilerine, örne in istihbarat etmekten kaçınmalıdırlar. Aynı zamanda,

41
devletler korunmakta olan çıkarın, örne in ulusal mahkemeler, ulusal emniyeti
ulusal güvenli in, gerçekten bir tehlike ile tehlikeye dü ürece i gerekçesiyle belirli
kar ı kar ıya oldu unu kanıtlama ve halkın yazıların yayınlanmasını yasaklayan bir
bir miktar bilgi edinme konusundaki tedbir kararı çıkartmı lardı. A HM, “halkı
çıkarını da göz önüne alma yükümlülü üne ilgilendiren konularda basının bilgi ve
sahiptir. Bütün bu ko ullar görmezlikten fikirleri yayması görevi”ne referans
gelindi i takdirde, ifade özgürlü ü yapmı , basının bu tür bilgi verme
üzerindeki bu tür sınırlamalar mutlak bir görevine kar ılık halkın bu tür bilgiye
karakter ta ır ve 10. Madde’nin ikinci ula ma hakkının oldu unu da eklemi tir.
fıkrası ile çeli ir. Dolayısıyla, A HM bilgi ve fikirleri yayma
hak ve görevini teslim ederek basına daha
38. Mahkemenin “görev ve sorumluluklar” fazla özgürlük tanımı , devletin onun
yakla ımı çerçevesinde, bir ki inin belirli müdahalesini kısıtlama olanaklarını
bir kategoriye mensup olması, o ki inin azaltmı tır. Ancak, A HM gazetecilerin
haklarının kullanımı konusunda kamu ifade özgürlü ünün kullanımına içkin olan
otoritelerinin yetkisini arttırmaz, söz “görev ve sorumluluklar” dolayısıyla 10.
konusu kısıtlamayı sınırlandırır. Yazı i leri madde çerçevesinde korunmalarının
sorumluları ve gazeteciler bu kategoriye “gazetecilik ahlâkına uygun, do ru ve
girer. Observer ve Guardian davasında,66 güvenilir bilgi sa lamak için iyi niyetle

66
Observer ve Guardian-Birle ik Krallık, 1991.

42
çalı maları” artına ba lı oldu unu Ne var ki, A HM aynı zamanda unu
belirtmi tir.67 vurgulamı tır:

Buna ek olarak, A HM aynı zamanda Öte yandan, bu tür görü lerin böyle
medya profesyonellerinin “görev ve sınıflandırılamayaca ı durumlarda, Âkit
sorumlulukları”nın “çatı ma ve gerilim Devletler, toprak bütünlü ünün veya kamu
durumlarında özel bir önem kazandı ını” emniyetinin korunması, kamu düzeninin
vurgulamı tır.68 ener davasında, A HM sa lanması ve suç i lenmesinin önlenmesi
unu saptamı tır: gerekçeleriyle ceza hukukunu medya
üzerinde bir baskı aracı olarak kullanarak
Medyanın kin ve dü manlık ifade halkın bu görü ler hakkında bilgi sahibi
edilmesinin ve iddetin savunulmasının bir olması hakkını kısıtlayamazlar.69
aracı haline gelmesinin engellenmesi için,
devlete kar ı iddeti kı kırtan görü lerin Eldeki davada, A HM davacının sahibi ve
yayımlanması konusunda özel bir dikkat yayıncısı oldu u haftalık derginin
gerekir Türkiye’nin güney do usundaki Kürtlere
yönelik olarak hükümetin izledi i
politikayı ve güvenlik güçlerinin
eylemlerini sert bir ele tiriye tâbi tuttu unu
67
Fressoz ve Roire-Fransa, 1999; Bergens Tidende
ve di erleri-Norveç, 2000.
68 69
ener-Türkiye, 2000. Idem.

43
ve bazı ifadelerin üslup olarak saldırgan geni tir ( ekil artları, ko ullar,
oldu unu kaydetmektedir. Ancak, A HM sınırlamalar ve yaptırımlar) ve önceden
söz konusu yazının iddeti yüceltmedi i ve belirlenmi hiçbir sınırlama söz konusu
intikam veya silahlı direni yolunda bir de ildir. A HM her bir dava için, ülke
kı kırtma içermedi i kanısındadır. otoritelerinin almı oldu u spesifik tedbirin
Dolayısıyla, davacının cezai mahkûmiyeti ifade özgürlü ü hakkının kullanımı
10. maddenin bir ihlâli olarak üzerindeki kısıtlayıcı etkisine bakarak, bir
görülmektedir. Davacı, çatı ma ve gerilim müdahale olup olmadı ını ayrı ayrı inceler
durumlarında kendisine yüklenen görev ve ve kararla tırır. Bu tür müdahaleler çe itli
sorumlulukları çi nememi , kamuoyuna biçimler alabilir: cezai mahkûmiyet70 (para
Türkiye’nin güney do usundaki durum veya hapis cezası), mahkemece tazminat
konusunda (söylenenler kamuoyu ödenmesine karar verilmesi,71 yayın
açısından ne kadar kabul edilemez görünse yasa ı72 veya foto rafların gazetede
de) farklı bir bakı açısı sunmu tur. yayımlanmasının yasaklanması,73
yayınların toplatılması ya da kanaatlerin

“ ekil artlarına, ko ullara, 70


Barfod-Almanya, 1989; Lingens-Avusturya,
sınırlamalara ve yaptırımlara” 1986; Dalban-Romanya, 1999.
71
Muller- sviçre, 1988.
39. fade özgürlü ü hakkının kullanımına 72
Sunday Times (2)-Birle ik Krallık, 1991;
müdahale olanaklarının yelpazesi çok Observer ve Guardian-Birle ik Krallık, 1991.
73
News Verlags GmbH ve CoKG-Avusturya, 2000.

44
ifadesi veya bilginin aktarılması için iletilmesini durdurur. Bundan dolayı,
kullanılan araca el konulması,74 yayıncılık gazetecilere çalı ma ruhsatı verilmesi, bir
ruhsatı vermeyi reddetme,75 gazetecilerin yazının yayınlanmadan önce bir yetkili
meslekten meni, Mahkemelerin ya da tarafından incelenmesi veya yayın öncesi
ba ka mercilerin gazeteciye kaynaklarını yasaklama türünden yayın öncesinde
açıklama emri ve/veya bunu yapmayınca alınan tedbirler, A HM tarafından çok sıkı
yaptırımlar uygulaması,76 bir kamu bir denetime tâbi tutulur. Bu tür
görevlisinin kamu önünde yaptı ı bir sınırlamalar geçici olsa dahi, bilginin
açıklamadan sonra devlet ba kanının o de erini sürekli olarak azaltabilir. Bazı
kamu görevlisini bir kamu görevine yazıların gazetede yayınlanmasının
atamayaca ını bildirmesi77 vb. yasaklandı ı bir durumda A HM öyle
demi tir:
40. Müdahalenin farklı biçimleri arasında
yayın öncesi sansür A HM açısından en A HS’in 10. Maddesi, bizatihi yayınlar
tehlikeli olanıdır, çünkü bilginin ve üzerinde önceden kısıtlama uygulanmasına
fikirlerin bunlara eri mek isteyenlere açık ifadelerle bir yasak
getirmemi tir...Öte yandan, önceden
74
Handyside-Birle ik Krallık, 1976; Muller- sviçre,
kısıtlama, do ası gere i, A HM’in son
1988. derecede büyük bir dikkatle incelemesi
75
Autronic AG- sviçre, 1990. gereken bir uygulamadır. Bu, özellikle
76
Goodwin-Birle ik Krallık, 1996. basın söz konusu oldu unda geçerlidir,
77
Wille-Liechtenstein, 1999.

45
çünkü haber bozulabilir mal kategorisine gerekçesiyle reddetmi lerdi. A HM, süreli
girer ve yayınlanmasının, kısa bir süre için yayınların tescili hakkındaki yasanın
bile olsa gecikmesi, haberin bütün de erini yeterince berrak ve öngörülebilir olmadı ı
ve ilginçli ini ortadan kaldırabilir.78 gerekçesiyle 10. maddenin ihlâline
hükmetti. Bu ba lamda A HM unu
Diktatörlüklerin tipik bir özelli i olan belirtiyordu:
yayınların önceden izne tâbi tutulması,
demokratik toplumlarda hiçbir zaman Konuyla ilgili yasa bu tür kısıtlamalara
kabul görmemi tir ve genel olarak 10. hangi ko ullar altında izin verilebilece ini
Madde ile ba da maz. ve, bundan da önemlisi, incelenen
durumda oldu u gibi, kısıtlamanın
Bir süreli yayının adının tescilinin sonuçlarının bir süreli yayının
yapılmasının reddedilmesi, yayın öncesi yayınlanmasının hangi durumlarda
sansürün özel bir biçimidir. A HM’in bütünüyle önüne geçebilece ini açıkça
belirtti i gibi, bu tür bir tedbir “yayının belirtmelidir. Zira bu tür önceden
yayınlanmasını reddetme anlamına gelir.” kısıtlamalar, do ası gere i, 10. maddenin
Gaweda davasında, ulusal mahkemeler güvence altına almı oldu u ifade
davacının iki yayınının adının tescilini bu özgürlü üne kar ı potansiyel bir tehdit
adların “gerçeklikle çeli ece i” olu turur.79
78
Sunday Times (2)-Birle ik Krallık, 1991;
79
Guardian ve Observer-Birle ik Krallık, 1991. Gaweda-Polonya, 2002.

46
bakımından ba ka yolların açık oldu u
41. fade özgürlü üne ifade sonrası yapılan durumlarda daha da geçerlidir.80
müdahale çe itleri arasında cezai
mahkûmiyet ve hapis cezası, muhtemelen Davacının “bölücü propaganda”
bu özgürlük açısından en tehlikeli olanıdır. gerekçesiyle 1 yıl 8 ay hapis ve para
Castells davasında, (parlamentoda cezasına çarptırılmı oldu u Okçuo lu
muhalefete mensup bir milletvekili olan) davasında, A HM “davacıya verilen
davacı, bir gazetede Bask Ülkesi’nde halka cezanın a ırlı ının...ve iddia makamının
kar ı i lenen suçların faillerini gizlemekle davacının mahkûm edilmesi konusundaki
suçladı ı hükümeti “cani” olarak nitelemi , ısrarlı çabalarının a ırtıcı” oldu unu
bu yüzden de spanyol hükümetine kaydetmi tir. Daha sonra A HM “verilen
hakaretten hapis cezasına çarptırılmı tı. Bu cezaların do ası ve a ırlı ı da
olguları temel alan A HM u hükmü müdahalenin orantısallı ını
vermi tir: de erlendirirken hesaba katılması gereken
faktörlerdir” diyerek mahkûmiyet kararının
hükümetin üstün konumda olması, cezai ve verilen cezaların 10. maddeye aykırı
i lemlere ba vurmakta dikkatli olmasını oldu una hükmetmi tir.81
gerektirmektedir. Bu, özellikle
muhaliflerinin medyada yer alan haksız
saldırı ve ele tirilerine cevap verme
80
Castells- spanya, 1992.
81
Okçuo lu-Türkiye, 1999.

47
Cezai yaptırımlar oldukça küçük para yerine getirmesini engelleme tehlikesini
cezaları olsa bile, üstü kapalı bir sansür ta ır.82
i levi görebilece inden A HM bunlara
kar ı çıkmı tır. Gazetecilerin ceza yedi i Buna ek olarak, para cezaları ve A HM
ba ka vakalarda A HM öyle hükümler masrafları, e er ödenmesi gereken miktar
vermi tir: ödeyecek ki inin mali durumunu
zorluyorsa, ifade özgürlü ü hakkına bir
...her ne kadar yazara verilen ceza, dar bir müdahale olu turabilir.83
anlamda, bu ki inin kendisini ifade
etmesine engel olmuyorsa da, bir tür 42. Ba kalarının eref veya haysiyetine
sansür i levi görmektedir ve gelecekte zarar vermekten dolayı tazminata
yeniden bu tür bir ele tiri yapma cesaretini mahkûmiyet (yanı sıra cezai bir
kırabilecektir. (...) Siyasi tartı ma mahkûmiyet olsa da, olmasa da) ifade
ba lamında, bu tür bir ceza gazetecileri özgürlü ünün kullanılmasına kendine özgü
toplumun hayatını etkileyen konuların bir müdahale niteli ini ta ıyabilir. Tolstoy
kamu önünde tartı ılmasına katkıda Miloslavsky davasında, (jüri sistemine
bulunmaktan caydırabilir. Aynı nedenle, dayanan) ulusal mahkemeler davacının
bu türden bir yaptırım, basının bilgi sunma
ve kamunun gözü kula ı olma görevlerini 82
Lingens-Avusturya, 1986; Barthold-Almanya,
1995.
83
Open Door ve Dublin Well Woman Centre-
rlanda, 1992.

48
kar ısındakine hakaret eden bir yazı miktar tazminat kararı almaya
yazmı oldu una hükmetmi ve onu yönlendirilmi tir.
(yayıncısı ile birlikte) ma dura 1.500.000
ngiliz sterlini tazminat ödemeye mahkûm Buna ilaveten, A HM öyle demi tir:
etmi ti.84 A HM, tazminatın miktarının
kendi ba ına 10. Madde’yi ihlâl etti i davacının yargılandı ı dönemde yargı
hükmüne varmı ve öyle demi tir: denetiminin kapsamı, ölçüsüz derecede
yüksek bir tazminat miktarına kar ı yeterli
...bunun anlamı jürinin gönlünün uygun ve etkili güvenceler sa lamıyordu.
gördü ü herhangi bir miktarı serbestçe
kararla tırabilece i de ildir. Çünkü A HS Dolayısıyla,
çerçevesinde, birine hakaret etme
dolayısıyla ödenecek tazminatın söz davacının davasında tazminatın miktarı
konusu ki inin öhretine verdi i zarar ile göz önünde bulunduruldu unda ve bu o
bir orantısallık ili kisi içinde olması dönemde ölçüsüz derecede yüksek bir
gerekir. Jüri davacıyı cezalandırmamaya, tazminat miktarına kar ı yeterli ve etkili
ama [ma dur] Lord Aldington’ın u radı ı güvencelerin olmaması ile
parasal olmayan zararı telafi edecek bir birle tirildi inde, A HM davacının
A HS’in 10. Maddesi’nden kaynaklanan
hakkının ihlâl edilmi oldu una
84
hükmetmi tir.
Tolstoy Miloslavsky-Birle ik Krallık, 1995.

49
müstehcen oldu u gerekçesiyle kitapların
43. Mümkün müdahale türlerinden biri de toplatılması da A HM tarafından aynı
bilgi ve fikirlerin yayılması için kullanılan ekilde ele alınmı tır.87
araçların toplatılması ya da bunlara el
konulmasıdır. Bu tür tedbirlerin karar 44. Reklâmların yasaklanması da, belirli
altına alındı ı ve uygulandı ı an, yani ko ullar altında, A HM tarafından ifade
bunun da ıtımın öncesinde mi, sonrasında özgürlü üne bir müdahale olarak
mı oldu u hiçbir önem ta ımaz. Bu görülmektedir. Barthold davasında, davacı
temelde A HM, müstehcen oldukları hasta bir kedinin sahipleri için son çare
gerekçesiyle ulusal mahkemelerin olarak ba vuracakları veteriner cerrahtı,
kararıyla resimlerine geçici olarak el çünkü Hamburg’da bu tür acil durumlar
konulan ressamın ifade özgürlü üne için hizmet veren tek veteriner hekimdi.
müdahale edilmi oldu una Bir gazeteci kendisiyle görü me yaparak
hükmetmi tir.85 Benzer biçimde, bazı bölgede hayvanların sa lı ı açısından
sahnelerinin müstehcen oldu u önemli bir bo luk olu turan bu durumu
gerekçesiyle ülke otoritelerince bir filme el ortaya koyan bir yazı yazmı tı.
konulması, A HM tarafından ifade Barthold’un meslekta ları, kendisinin
özgürlü üne bir müdahale olarak reklâm amacıyla bu tür bir yazıyı
86
tanımlanmı tır. Bazı bölümlerinin yazdırttı ı ya da ho gördü ü iddiasıyla
85
Muller- sviçre, 1986.
86 87
Otto-Preminger Institut-Avusturya, 1994. Handyside-Birle ik Krallık, 1976.

50
haksız rekabet yasası uyarınca aleyhine Elbette, bir gazete yazısı aslında reklâm
dava açmı lardı. A HM bu vakanın ticari amaçlı olabilir. Halkla ili kiler amacıyla
bir reklâmdan ziyade kaygılandırıcı bir yazılmı ki isel profillere dayanan yazılar
durum üzerine kamusal bir tartı ma ticari birer ifade olarak görülebilir.
oldu una ve davacının mahkûm Örne in, Casado Coca davasında, bir
edilmesinin haksızlık oldu una hükmetti: avukatın reklâm malzemesi da ıtması,
hakkında disiplin soru turmasına yol
[Barthold’un mahkûmiyeti] serbest meslek açmı tı. A HM bunu ticari ifade olarak
mensuplarını, söylediklerinin bir dereceye de erlendirmi tir.89 Her ne kadar 10.
kadar bir reklâm etkisi anlamına geldi i Madde tarafından koruma altına alınmı
gibi yorumlanması konusunda en ufak bir olsa da, ticari ifade, ba ka ifade
ihtimal dahi varsa, toplumun hayatını biçimlerinden farklı denetim standartlarına
etkileyen konularda kamusal tartı maya tâbidir. Örne in, Markt intern davasında90
katılmaktan caydırma tehlikesini A HM, bir sektör dergisinin kendi
ta ımaktadır. Aynı biçimde, bu tür bir piyasasında i yapmakta olan bir irket
kriterin uygulanması, basının bilgi sunma hakkında bilgi yayınlamasını yasaklayan
ve kamunun gözü kula ı olma görevlerini bir tedbir kararını onaylamı tır. A HM, bu
yerine getirmesine engel olabilir.88 durumun ticari ifade konusunda bir
müdahale oldu unu belirttikten sonra, ülke
89
Casado Coca- spanya, 1994.
88 90
Barthold-Almanya, 1985. Markt intern-Almanya, 1989.

51
otoritelerine daha geni bir takdir payı kullanıcı veya tüketicilerin çıkarlarının
tanımı ve tedbir kararının 10. Madde’nin korunması, ürünlerin en sert ele tirisinin
2. fıkrasında öngörülen ko ullarla dahi yayınlanması özgürlü üne
ba da tı ına hükmetmi tir: ba lıdır...91

...gerçe i yansıtan ve gerçek olayları 2. fıkraya dayandırılan karardan ba ımsız


anlatan yazıların yayınlanması bile bazı olarak, ticari ifade 10. Madde çerçevesinde
durumlarda yasaklanabilir: özel hayata korunabilir. Dolayısıyla, yasaklanması ya
saygı yükümlülü ü ya da belirli ticari da yaptırımlarla kar ıla ması ifade
bilgilerin gizlili ine saygı gösterme görevi özgürlü üne bir müdahale olu turur.
bunun örnekleridir.
45. Bir gazetecinin kaynaklarını ve
Ancak karara konulan bazı kar ı görü ler kullandı ı belgeleri açıklamaya
devletin takdir payının geni letilmesi için zorlanmasını ve bunu yapmayı reddetti i
bir neden olmadı ını ileri sürüyordu: için cezaya çarptırılmasını, A HM ifade
özgürlü ünün kullanımına bir müdahale
Sansür veya yayınların yasaklanması olarak görmektedir. Goodwin davasında,
ancak çok nadir vakalarda kabul edilebilir A HM bu tür tedbirlerin tartı masız
(...) Bu özellikle ticari reklâmlar ya da biçimde basın özgürlü üne bir müdahale
ekonomik veya ticari politikalar için
geçerlidir (...) Hakim konumlar kar ısında 91
Yargıç Pettiti, kar ı görü .

52
oldu unu görmü ve gazetecinin lehine üç ko ulun hepsi birden yerine geldi i
karar vermi tir.92 takdirde ifade özgürlü ünün kullanımına
müdahale edebilirler:
46. Bir gazetenin veya bir yayın Müdahale (yani “ ekil artı”,
kurumunun bürosunun aranması, basın “ko ul”, “sınırlama” veya
özgürlü üne müdahalenin bir ba ka “yaptırım”) yasalarda öngörülmü
biçimidir. Usulüne uygun bir arama emri olmalıdır;
olsa da, olmasa da, bu tür bir arama Müdahale, a a ıdaki çıkar veya
yalnızca gazetecinin kaynaklarının de erlerden birini veya birkaçını
gizlili ini tehlikeye atmakla kalmayacak, korumaya yönelik olmalıdır: ulusal
her tür medyayı tehdit edecek, ülkedeki güvenlik; toprak bütünlü ü; kamu
bütün gazeteciler üzerinde sansür etkisi emniyeti; kamu düzeninin
yaratacaktır. sa lanması ve suç i lenmesinin
önlenmesi; sa lı ın korunması;
fade özgürlü ünün kullanımına me ru ahlâk; ba kalarının öhret veya
bir müdahale için üç ko ul haklarının korunması, gizli
tutulması kaydıyla alınmı bilginin
47. 2. fıkraya göre, Âkit Devletlerin açıklanmasının engellenmesi, ve;
herhangi birinde ülkenin yetkili mercileri yargı gücünün otorite ve
tarafsızlı ının sa lanması;
92
Goodwin-Birle ik Krallık, 1996.

53
Müdahale demokratik bir toplumda güçlüklerle kar ıla ır. Yine de, bu yorum
gerekli olmalıdır. tarzı yetkili mercilere bir dizi açık seçik
tarzda tanımlanmı yükümlülükler getirir...
48. 10. Madde’nin asli i levi herkesin ifade
özgürlü ünü korumaktır. Dolayısıyla, Esas olarak, A HM sınırda yer alan
A HM 2. fıkrada olanak tanınan herhangi bir vakada bireyin özgürlü ünün,
kısıtlamaların kesin yorumu için kurallar devletin yüksek çıkar iddiası kar ısında
belirlemi tir. Sunday Times davasında,93 kayırılması gerekti i yolunda bir hukuki
A HM öyle demektedir: standart ihdas etmi tir.94

Kesin yorum, istisna hükmünde sözü 49. A HM’in her üç ko ulun da yerine
edilenlerin dı ında hiçbir kriterin bir gelmi oldu una hükmetti i durumlarda,
kısıtlamaya temel olamayaca ı ve bu devletin müdahalesi me ru olarak
kriterlerin de kullanılan dilin günlük görülecektir. Her üç ko ulun da yerine
kullanımını a an bir tarzda anla ılmaması geldi ini ispat yükü devletin
gerekti i anlamına gelmektedir. stisna omuzlarındadır. A HM üç ko ulun var
hükümleri söz konusu oldu un olup olmadı ını yukarıdaki sıra ile inceler.
zaman...kesin yorum ilkesi, hükmün
kendisinin geni anlamından dolayı bazı 94
A.Rzeplinski, “Restrictions to the expression of
opinions or disclosure of information on domestic
or foreign policy of the state”, Budape te 1997,
93
Sunday Times-Birle ik Krallık, 1979. CoE Monitor (97) 3.

54
Bir kez ko ullardan birinin yerine ülke mercilerinin okuyucunun kafasında
getirilmemi oldu una hükmetti inde, canlanmasını amaçlamaktadır. A HM
dosyayı incelemeyi durdurur ve söz açısından, bu hakka hangi merciin
konusu müdahalenin haksız oldu una, müdahale etti i hiçbir önem ta ımaz;
dolayısıyla da ifade özgürlü ünün ihlâl A HM’e yapılan her ba vuruda Federal
edilmi oldu una karar verir. Hükümet taraf olarak kabul edilir.

50. “Devletin müdahalesi”, kamu erkini ve 51. Ulusal mahkemeler, ifade özgürlü ü
görevlerini kullanan ya da kamu hizmeti sorununu u ya da bu ekilde ilgilendiren
yapan her tür merciden, örne in bütün davalarda, tetkik ve kararlarında bu
Mahkemelerden, savcılıklardan, polisten, üç ko ulu aramak zorundadır. A HS
her tür kolluk kuvvetinden, istihbarat sisteminin birincil amacı, A HS’in
servislerinden, merkezi ya da yerel metninin ülkelerin mahkemeleri tarafından
meclislerden, bakanlık te kilatlarından, A HM içtihadı temelinde uygulanmasıdır.
ordunun karar verme yetkisine sahip A HM son çare olarak ba vurulacak merci
organlarından, kamusal nitelikte mesleki olmalıdır. Bu yüzden ulusal mahkemeler,
kurulu lardan kaynaklanan müdahale ifade özgürlü ünün serbestçe kullanılması
olarak anla ılmalıdır. Yukarıdaki liste ve uygulanacak herhangi bir kısıtlamanın,
tüketici olmaktan uzaktır; yalnızca 2. fıkrada getirilmi olan ko ullara A HM
eylemleriyle ifade özgürlü ünün tarafından açıklandı ı ve geli tirildi i
kullanılmasını sınırlama kapasitesine sahip

55
biçimde uygunlu unun sa lanması ifadenin yayılması için kullanılan araçlara
açısından bir ilk ve en önemli basamaktır. (kitap, gazete, foto raf makinesi vb.) el
konulması kararı alındı ı ve uygulandı ı
“...bu özgürlüklerin kullanımı...yasayla takdirde, bu tür tedbirlerin ülkenin
öngörülen bazı...sınırlamalara ve hukukunda yeri olması gereklidir. Aynı
yaptırımlara ba lanabilir.” ekilde, bir gazete bürosu arandı ında veya
bir yayın istasyonunda yayın
52. Bu ko ul gere ince ifade özgürlü ünün durduruldu unda ve istasyon yayından
kullanılmasına yapılacak her hangi bir men edildi inde, ülke yasalarında bu
müdahalenin ülkenin yasalarında bir temeli tedbirlere temel olan hukuki hükümlerin
olması gereklidir. Kural olarak, bunun bulunması gerekir.
anlamı Parlamento tarafından kabul
edilmi yazılı ve aleni bir yasa olmasıdır. 53. A HM, çok az sayıda davada, örf ve
Böyle bir kısıtlamanın mümkün olmasının adet hukuku kurallarının veya uluslararası
gerekip gerekmedi ine, ülkenin hukuk ilkelerinin ifade özgürlü üne
Parlamentosunun karar vermesi gerekir. müdahale için hukuki bir temel
Örne in, ba kalarına hakaret etti i için olu turabilece ini kabul etmi tir. Örne in,
hüküm giyen bir gazeteciyle ilgili bir dava Sunday Times davasında, A HM Britanya
söz konusu oldu unda, ba kalarına hakaret örf ve adet hukukunun mahkemeye
etme suçu ülke yasalarında tanımlanmı saygısızlı a ili kin kurallarının “yasayla
olmalıdır. Ya da yayın yasa ı veya bir öngörülen” ko uluna uyacak kadar kesin

56
oldu una hükmetmi tir.95 Groppera Radio 54. Bu ko ul aynı zamanda söz konusu
AG96 ve Autronic97 davalarında da, A HM yasa Parlamento tarafından kabul edilmi
bu ko ulu yerine getirme açısından olsa dahi, yasanın niteli i ile de ilgilidir.
devletler genel hukukunun ülke içinde A HM her zaman yasaların aleni,
uygulanabilecek kurallarını kullanma ula ılabilir, tahmin edilebilir ve
olana ını devlete tanımı tır. Her ne kadar öngörülebilir olması gerekti ini
örf ve adet hukukunun veya geleneksel vurgulamı tır. Sunday Times davasında98
hukukun ifade özgürlü ünü kısıtlamak için belirtildi i gibi,
kullanılmasını dı lamamak gerekirse de,
bu daha ziyade ender görülen bir istisnai Birincisi, yasa yeterli ölçüde ula ılabilir
durum olmalıdır. fade özgürlü ü o kadar olmalıdır: vatanda belirli bir durumda
önemli bir de erdir ki, kısıtlanması her uygulanacak hukuki kurallar konusunda,
zaman, yalnızca parlamentoda yapılacak verili ko ullar altında yeterli derecede bir
tartı ma ve oylamayla sa lanabilecek olan fikre sahip olabilmelidir. kincisi, bir kural
demokratik me ruiyet temelinde olmalıdır. vatanda a davranı ını düzenlemesine
olanak sa layacak ölçüde kesin olmadıkça
“yasa” olarak görülemez: vatanda , verili
95
Ancak, A HM’in kararını takiben, bu alanda
ko ullar çerçevesinde belirli bir eylemin
formel nitelikte mevzuat kabul edilmi do uraca ı sonuçları (gerekiyorsa uygun
bulunmaktadır.
96
Groppera Radio AG- sviçre, 1990.
97 98
Autronic- sviçre, 1990. Sunday Times-Birle ik Krallık, 1979

57
bir danı ma sonucunda) makul bir düzeyde vermi ken, Rotaru davasında99 ülke
öngörebilmelidir. Bu sonuçlar a maz bir yasasının “yasa” olmadı ına hükmetmi tir,
kesinlikle öngörülebilir olmak zorunda çünkü yasa “herhangi birine, (gerekiyorsa
de ildir: deneyim bunun gerçekle tirilemez uygun bir danı ma sonucunda) davranı ını
bir ko ul oldu unu göstermektedir. Öte düzenlemesine olanak sa layacak ölçüde
yandan, kesinlik elbette arzu edilir bir kesin olarak formüle” edilmi de ildi.
eydir, ama beraberinde a ırı bir katılık Petra davasında100 A HM u açıklamayı
getirebilir; oysa yasalar de i en ko ullara yapmı tır:
uyum sa layabilmelidir. Dolayısıyla,
birçok yasa, de i en derecelerde de olsa, mahkûmların haberle melerinin izlenmesi
kaçınılmaz olarak belirsiz ifadelerle konusunda ülkede geçerli olan
formüle edilir; bunların yorumu ve hükümler...ülke mercilerine çok fazla
uygulanması pratikle gerçekle ecek hareket serbestisi tanımaktadır.
eylerdir.
Öte yandan, gizlili i olan uygulama
55. Sunday Times davasında A HM örf ve yönetmelikleri de
adet hukukunun kurallarının “yasa” ula ılabilirlik ko ulunu yerine getirmeye
ko ulunu yerine getirdi ine, bir gazete olan engeldi...Romanya yasaları kamu
davacının mahkemeye sundu u bilirki i otoritelerine tanınmı olan takdir hakkının
raporunu da göz önüne alarak karar
99
Rotaru-Romanya, 2000.
100
Petra-Romanya, 1998.

58
kullanımının kapsam ve tarzını makul bir Dergi – Bir Avrupa Ahlâk Kürsüsü” ve
berraklık düzeyinde açıklı a “Almanya – Polonya’nın Bin Yıllık
kavu turmuyordu. Dü manı”. Ulusal mahkemelerin ilkiyle
ilgili olarak tescili reddetmesinin
Her ne kadar Rotaru ve Petra kararları gerekçesi, önerilen ba lı ın “Kety’de bir
özel hayatın korunmasına ili kin 8. Avrupa kurumunun kurulmu oldu unu
Madde’nin ihlâline ili kin bir tetkik ve ima edecek olmasıydı. Bu açıkça gerçe e
hüküm çerçevesinde alınmı olsa da, aykırı idi.” kinci yayının tescilinin reddi
A HM ulusal yasalara ifade özgürlü üyle için ileri sürülen neden ise ba lı ın
ilgili olarak baktı ında da aynı standartları “Polonya-Almanya ili kilerinin haksız
uygulamaktadır. biçimde sadece olumsuz boyutları üzerinde
yo unla tı ı ve böylece olgular konusunda
dengesiz bir tablo çizdi i için gerçeklikle
56. Hukukun kalitesi konusunda 10. madde çeli ece i” idi. A HM unları
çerçevesinde son zamanlarda en önemli kaydediyordu:
dava muhtemelen Gaweda-Polonya
davasıdır. Bu davada ulusal mahkemeler [Ulusal mahkemeler] ‘gerçekle çeli ik’
davacının iki yayınının tescilini yapmayı, kavramından...bir ba lı ın hakikat
adlarının “gerçeklikle çeli ki içinde” testinden geçemedi i, yani önerilen süreli
oldu u gerekçesiyle reddetmi lerdi. Bu yayınların esas olarak yanlı bir tablo
ba lıklar unlardı: “Sosyal ve Politik Aylık yarattı ı durumlarda tescilin

59
reddedilmesine ili kin bir yetkiyi Ayrıca, A HM tescilin yargı organınca
türetmektedirler. yapılıyor olmasının basın özgürlü ü
açısından de erli bir güvence oldu unu
Bir derginin adının gerçe e uygun bilgi teslim etmekle birlikte, mahkemelerin
içermesi gerekti i ko ulu, kararlarının da 10. maddenin ilkelerine
uyması gerekti ini hatırlatmı tır. A HM,
ilkin, basın özgürlü ü açısından uygun mahkemelere ba ka eylerin yanı sıra
de ildir. Bir derginin ba lı ı kendi ba ına “gerçeklikle çeli iklik” dolayısıyla tescili
bir iddia içermez, zira esas i levi fiili ve reddetme yetkisi veren yasanın “davacının
potansiyel okurlarının söz konusu dergiyi tutumunu belirleyebilmesi bakımından
basın piyasasında ayırt edebilmesini yeterince kesinlikli biçimde formüle
sa lamaktır. kincisi, bu tür bir yorum edilmi olmadı ına” hükmetmi tir.101
yapılabilmesi için, mahkemelere böyle bir
yorumda bulunma yetkisini açıkça veren 57. A HM, ki ilere kar ı gizli gözetim
bir yasa hükmü olması gerekir. Kısacası, konusunda gizli tedbirlerin alınmı oldu u
mahkemelerin yaptı ı yorum, bir süreli durumlarda kısıtlamaların hukuki
yayın ba lı ının tescilinin hangi temelinin özelliklerini yoruma tâbi
durumlarda reddedilebilece ini açıklayan tutmu tur. Malone davası kararında,102
metinden hareketle öngörülemeyecek yeni
kriterler getirmi olmaktadır.
101
Gaweda-Polonya, 2002.
102
Malone-Birle ik Krallık, 1984.

60
A HM, “yasayla öngörülen” ibaresi için suça kar ı mücadeleyi etkileyen alanlarda
unu belirtmi tir: dahi, yasanın kullandı ı ifadenin ki ilere
hukuki davranı ın ne oldu u ve kanunsuz
[bu] sadece, A HS’in dibacesinde açık hareket tarzının sonuçlarının ne olaca ı
olarak sözü edilmi olan ülke yasalarına konusunda yeterli bir fikir verecek
bir referans de ildir...Demek ki bu derecede berrak olması gerekti ini
ibare...korunmu olan haklara kamu belirtmi tir. Ayrıca, bu son kararda A HM
otoritelerince yapılacak keyfi öyle demektedir:
müdahalelere kar ı ülke mevzuatında
hukuki bir koruma olması gerekti i öngörülebilirlik kriterinin yerine getirilip
anlamına gelir...Özellikle yürütmenin bir getirilmedi i de erlendirilirken, ilgili
yetkisi gizlilik içinde uygulanıyorsa, ki iler içeri i konusunda yeterince
keyfilik tehlikesi açıktır. haberdar edildi i ölçüde, maddi hukuk
statüsüne sahip olmayan talimat ve idari
Hem bu kararda, hem de Leander uygulamalar da göz önüne alınabilir.
kararında103 A HM, yasaların
öngörülebilme özelli inin (örne in A HM ayrıca unu da belirtmi tir:
soru turmanın selâmeti için) daha gev ek
olabilece i ulusal güvenli i veya örgütlü Yasanın uygulanmasının, ilgili ki ilerin
veya genel olarak kamunun incelemesine
103
açık olmayan gizli tedbirlerden ibaret
Leander- sveç, 1987.

61
oldu u durumlarda, ki iye keyfi hukukunun tahmin edilebilirli ini ve
müdahaleye kar ı yeterli koruma öngörülebilirli ini de erlendirmek daha
sa layabilmek amacıyla, yasanın kendisi, karma ık bir i gibi görünmektedir.
ona e lik eden idari uygulamaya kar ıt Mahkemeler, söz konusu hükmün,
olarak, söz konusu tedbirin me ru eylemlerin yasanın gerekleriyle
amacının kapsamını belirtmek zorundadır. ili kilendirilmesine olanak tanıyan,
yasaklanmı davranı ın alanını ve söz
58. Dolayısıyla ulusal mahkemeler, ifade konusu hükmün çi nenmesinin sonuçlarını
özgürlü ünün kullanılmasına getirilen açık seçik tanımlayan, yeterince berrak ve
kısıtlamanın hukuki zeminini olu turan kesin ifadelerle ve iyi tanımlanmı
yasaların, ba ka normların, uygulamaların kavramlar temelinde kaleme alınıp
veya içtihadın kalitesini incelemelidir. alınmadı ını incelemelidir. Kamu
Önce, alenilik ve ula ılabilir olma otoritelerine bireylere kar ı gizli tedbirlerin
ko ullarına bakmalıdırlar. Genellikle, söz (örne in gizli gözetim) alınması kararının
konusu yasa yayınlanmı sa, bu ko ullar verilmesi ve uygulanması yetkisini tanıyan
yerine getirilmi demektir. Yayınlanmamı hukuki normların Mahkemeler tarafından,
iç yönetmelikler veya ba ka tür normlar, ki i haklarına en tehlikeli müdahale niteli i
ayet ki i bunların varlı ından ve/veya olması nedeniyle çok katı bir biçimde
içeri inden haberdar de il idiyse, bu incelenmesi gereklidir.
ko ulları kesinlikle yerine getiremez.
Hukuki hükümlerin veya içtihat

62
59. Ulusal mahkemelerin kendi içinde haklarının korunması, gizli tutulması
çeli ik mevzuat ile kar ı kar ıya kaldı ı kaydıyla alınmı bilginin açıklanmasının
durumlarda, örne in yerel otoritelerce engellenmesi veya yargı gücünün otorite
kabul edilmi yasa ve ba ka türden ve tarafsızlı ının sa lanması için
mevzuat ile federal yasalar ve/veya ...sınırlamalara ...ba lanabilir.
Anayasa arasında çeli ki oldu u takdirde,
yargıçlar, ifade özgürlü ünün serbestçe 60. fade özgürlü ünü kısıtlamak amacıyla
kullanılmasını en iyi tarzda teminat altına kullanılması mümkün gerekçeler
alan hukuki hükümleri uygulamalıdırlar. sayılanlarla sınırlıdır. Ülke otoritelerinin,
Ayrıca, ülke mevzuatının her bir unsuru kısıtlamaları 2. fıkrada sayılan gerekçelerin
A HM’in içtihadı ve ilkeleri ile uyum dı ında herhangi bir ba ka gerekçeye
içinde yorumlanmalı ve uygulanmalı ve dayandırmaları me ru de ildir.
açık çeli kilerin var oldu u durumlarda, Dolayısıyla, ulusal mahkemeler ifade
Avrupa hukuku üstün kabul edilmelidir. özgürlü üne u ya da bu biçimde müdahale
niteli i ta ıyan herhangi bir yasal hükmü
bu özgürlüklerin kullanımı, ...ulusal uygulamaları söz konusu oldu unda, söz
güvenli in, toprak bütünlü ünün veya konusu hükmün korumakta oldu u de er
kamu emniyetinin korunması, kamu ya da yararı saptamak ve bu de er ya da
düzeninin sa lanması ve suç yararın 2. fıkrada sayılanlardan biri olup
i lenmesinin önlenmesi, sa lı ın veya olmadı ını denetlemekle yükümlüdür.
ahlâkın, ba kalarının öhret ve Ancak bu denetim sonucunda yanıt olumlu

63
ise Mahkemeler o hükmü ilgili ki iye 62. Üst düzey yetkililere (bunlara ülkenin
uygulayabilirler. cumhurba kanı, bakanları, milletvekilleri
vb. dahildir) veya kamu görevlilerine
61. Örne in, birinin öhretine ya da (bunlar arasında polis yetkilileri, savcılar
erefine halel getirmekle suçlanmakta olan ve kolluk kuvvetleri, her türden memur
bir gazeteci hakkında açılan bir ceza davası olabilir) hakaret ya da bu ki ilerin
ya da medeni hukuk davası “ba kalarının öhretine zarar verme vakaları söz konusu
öhret ve haklarını” koruma anlamında oldu unda ortaya sorunlar çıkabilir.
me ru bir amaca hizmet ediyor olacaktır.
Ya da müstehcen bir kitabın toplatılması Bu iki kategoriye giren herhangi birine
“ahlâkın” korunması anlamında me ru bir hakaret eden veya bu ki inin öhretine
amaca hizmet ediyor olacaktır. Ya da halel getiren ki inin mahkûm edilmesinde
devlet sırrı niteli inde bir bilgiyi amaç “ba kalarının öhretini ve haklarını”
yayınlamakta olan bir gazete hakkındaki koruma gereklili i temelinde
bir tedbir kararı, “ulusal güvenlik” çıkarı gerekçelendirilebilirse de, yasalarda
temelinde haklı gösterilebilir. Ne var ki, sıradan bir insana hakaret veya öhretine
Mahkemeler korunması söz konusu olan halel getirme için öngörülenden daha
çıkarın gerçek oldu undan, yalnızca büyük bir ceza öngörülüyorsa, bu haklı
belirsiz bir ihtimal olmadı ından emin görülemez. Üst düzey yetkililere ve devlet
olmalıdır. görevlilerine hakaret veya öhretlerine
zarar dolayısıyla daha yüksek bir ceza

64
uygulanması, yasa kar ısında e itlik yöneltilen herhangi bir ele tiriyi
ilkesine aykırı dü er. Üstelik, daha yüksek cezalandırmamalıdır. Bunun açıklaması
ceza uygulaması, bu görevlerde bulunan demokratik bir toplumun i leyi
insanların haklarını korumaktan daha kurallarında bulunabilir: böyle bir
ba ka etkiler de yaratır. “Devlet otoritesi” toplumda, iktidarı yürütmekte olanların
ya da “devletin prestiji” gibi, 2. fıkrada yer (ki i ve kurumların) ele tirilmesi,
almayan soyut bir takım kavramlar medyanın, sıradan ki ilerin ve genel olarak
korunmu olur. toplumun temel bir hakkı ve görevidir.
Örne in, devlete ait bir sembolün imha
63. Ayrıca 2. fıkra, “ülkenin veya edilmesi veya bu tür bir sembole kar ı
hükümetin erefi/imajı”, “ulusun “hakaret” içeren bir davranı , insanın bazı
erefi/imajı”, “devlete ait veya ba ka resmi siyasi kararlara, kamu otoritelerinin bazı
semboller”, (Mahkemeler dı ında) “kamu faaliyetlerine, belirli konulardaki kamu
otoritelerinin erefi/imajı” türünden politikalarına ya da iktidarın yürütülmesi
de erlerden söz etmemi tir. Dolayısıyla ile ilgili herhangi bir eye katılmadı ını ve
bunlar, ifade özgürlü ünü kısıtlamak için bunları ele tirdi ini ifade eder. Bu tür bir
me ru gerekçeler de ildir. Bundan dolayı, fikir ayrılı ı ve ele tiri, yanlı ları kamu
ulusal mahkemeler, 2. fıkrada korunmu önünde tartı manın ve bunlara olası
olan alanın dı ında kalan bu tür soyut çözümler bulmanın tek yolu oldu u için
kavramlara kar ı (kelimeler, jestler, serbestçe dile getirilebilmelidir. Buna
imgeler ya da ba ka herhangi bir yolla) ilâveten, “devlet otoritesi” türünden soyut

65
kavramlar, iktidardakilerin bazı özel ve 65. Bu üçüncü ko ul çerçevesinde bir karar
muhtemelen kanunsuz çıkarlarını, en alabilmek için, ulusal mahkemelerin
azından her ne olursa olsun iktidarda orantısallık ilkesini uygulamaları gerekir.
kalma hırslarını gizleyebilir. Cevap verilmesi gereken soru udur:
“Amaç, o amaca ula mak için kullanılan
64. Ulusal mahkemeler ifade özgürlü üne araçlarla orantılı mı?” Bu denklemde,
müdahalenin temelinde me ru bir neden “amaç” 2. fıkrada sayılan, devletlerin
oldu una kanaat getirirse, A HM’in korunması u runa ifade özgürlü üne
izledi i yöntemi izleyerek, 2. fıkranın müdahale edebilmelerine olanak tanınan
üçüncü ko uluna bakmak ve bu tür bir de erlerden veya çıkarlardan biri ya da
müdahalenin (A HM’in son derecede birkaçıdır. “Araç” ise müdahalenin
geli kin ilkeleri temelinde) “demokratik bir kendisidir. Dolayısıyla, “amaç”, “ulusal
toplumda gerekli” olup olmadı ına karar güvenlik”, “kamu düzeni”, “ahlâk”,
vermek zorundadır. “ba kalarının hakları” gibi, devlet
tarafından öne sürülen spesifik çıkardır.
bu özgürlüklerin kullanımı, demokratik “Araç”, ifade hakkını kullanmakta olan
bir toplumda zorunlu tedbirler bireye kar ı benimsenen veya uygulanan
niteli inde olarak, ...sınırlamalara spesifik tedbirdir. Örne in, “araç”
ba lanabilir. unlardan biri olabilir: hakaret ve öhrete
halel getirme dolayısıyla cezai
mahkûmiyet; tazminat ödemeye mahkûm

66
edilme; yayın konusunda tedbir kararı;
gazetecilik mesle ini icradan men; gazete 67. Acil bir sosyal ihtiyacın var olup
bürosunun aranması; bir fikrin ifade olmadı ını ilk de erlendirecek olan, ülke
edilmesi için kullanılan araca el konulması otoriteleridir. Bunu yaparken, A HM’in
vb. içtihadına uygun davranmaları gerekir.
Ancak hem mevzuatı, hem de mevzuatın
66. Orantısallık konusundaki karar, uygulanmasına yönelik kararları (bu arada
demokratik bir toplumu yöneten ilkelere ba ımsız mahkemelerin verdikleri kararları
dayanır. Bir müdahalenin “demokratik bir da) kapsayan ülkenin takdir payı A HM’in
toplumda gerekli” oldu unun kanıtlanması denetimiyle el ele gider. Bu açıdan A HM
için, ulusal mahkemeler de, A HM de, unu belirtmi tir:
ifade özgürlü ünün kullanılması üzerinde
o spesifik kısıtlamayı gerektirecek “acil bir Âkit Devletler böyle bir ihtiyacın var olup
sosyal ihtiyacın” varlı ı konusunda ikna olmadı ını de erlendirmek bakımından bir
olmalıdır. Observer ve Guardian-Birle ik takdir payına sahiptir. Ama bu Avrupa
Krallık davasında,104 A HM, “10. düzeyinde, hem mevzuatı, hem de bu
Madde’nin 2. fıkrasında ta ıdı ı anlam mevzuatı uygulayan kararları, hatta
itibariyle, ‘gerekli’ sıfatı, ‘acil bir sosyal ba ımsız mahkemelerce verilen kararları
ihtiyacın’ varlı ını içerir” demi tir. da kapsayan bir denetim ile el ele gider.105
105
Lingens-Avusturya, 1986; Janowski-Polonya,
104
Observer ve Guardian-Birle ik Krallık, 1995. 1999; Tammer-Estonya, 1999 vb.

67
fıkrada sayılmı olan me ru “amaç”ların
Dolayısıyla, bir “kısıtlama”nın 10. Madde her biri teker teker ele alınarak daha
tarafından korunmu olan haliyle ifade derinlemesine incelenecektir. Açıktır ki,
özgürlü ü ile ba da ıp ba da madı ına “araç” her tür durumda aynıdır: ifade
ili kin son kararı verme yetkisi özgürlü üne müdahale.
A HM’dedir. Buradan ulusal mahkemeler
için çıkan sonuç, bir ifade özgürlü ü Uygulamada ifade özgürlü ü
davasında, A HM’in içtihadını daha birinci
duru madan itibaren uygulamalarıdır. fade özgürlü ü ve ulusal
A HM’in içtihadı türünden Avrupa güvenlik/toprak bütünlü ü/kamu
standartları, ifade özgürlü üne ülke emniyeti
yasalarından ve içtihat hukukundan daha
yüksek düzeyde bir koruma sa ladı ına 69. fade özgürlü ünü sınırlamak amacıyla
göre, iyi niyete sahip her hakimin “ulusal güvenlik” gerekçesinin ileri
yapabilece i tek ey, daha yüksek olan sürüldü ü davalardan biri Observer ve
Avrupa standartlarını uygulamaktır. Guardian davasıdır.106 1996’da bu iki
gazete, emekli bir istihbarat görevlisi olan
68. A HM’in “kısıtlama demokratik bir Peter Wright’ın yazmı oldu u Spycatcher
toplumda gerekli miydi?” ya da “amaç ba lıklı kitaptan bölümler yayınlama
araçlarla orantılı mıydı?” sorusunun
yanıtını bulurken yaptı ı akıl yürütme 2. 106
Idem; Sunday Times (2)-Birle ik Krallık, 1991.

68
niyetlerini duyurmu lardı. Bu duyuru tahsis edilmi kaynakları Britanya’daki sol
yapıldı ında, kitap henüz yayınlanmamı tı. grupları izlemek için amacı dı ında
kullandı ını ileri sürüyordu.
Wright’ın kitabı istihbarat servislerinin ve
görevlilerinin yürüttü ü, kanunsuz oldu u Ba savcı mahkemelerden gazetelerin
iddia edilen bir takım faaliyetleri kitaptan bölümler yayınlamasını
anlatıyordu. MI5’in 1950’li ve 1960’lı engelleyecek bir sürekli tedbir kararı
yıllarda Londra’da düzenlenen bütün çıkarmasını talep etti. Temmuz 1986’da
konferansları, 1979’daki Zimbabwe mahkemeler sürekli tedbir kararının
ba ımsızlık müzakerelerini, Fransa, görü ülmesi süresince yayını engellemek
Almanya, Yunanistan ve Endonezya’dan üzere geçici bir tedbir kararı çıkarttılar.
diplomatları ve 1950’li yıllarda Britanya’yı
ziyaret etti inde Hru çov’u gizlice Temmuz 1987’de kitap Amerika Birle ik
dinledi ini, ba ka ülkelerdeki Sovyet Devletleri’nde basıldı ve Britanya’da
konsolosluklarına adam soktu unu ve bu görülmeye ba ladı. Bu gerçe e ra men,
mekânları gizlice dinledi ini, Süvey krizi gazetelere kar ı verilmi olan geçici tedbir
esnasında Mısır Ba kanı Nasır’ı katletmek kararları Ekim 1988’e kadar yürürlükte
için ba arısız kalan bir komplo kaldı. Bu tarihte Lordlar Kamarası
düzenledi ini, 1974 ila 1976 arasındaki Ba savcı’nın talep etmi oldu u daimi
ba bakanlı ı döneminde Harold Wilson’a tedbir kararını vermeyi reddetti.
kar ı komplolar kurdu unu, ve MI5’e

69
The Observer ve The Guardian gazeteleri edece ine inandırma gereklili ine
geçici tedbir kararları aleyhinde A HM’e yaslanıyordu. Hükümete göre, bu tür bir
ba vurdular. Britanya Hükümeti geçici inancı yerle tirmenin tek yolu, gizli bilgiyi
tedbir kararlarının alındı ı a amada, Peter hayat boyu saklama yükümlülü ünü
Wright’ın ula mı oldu u bilgilerin devlet çi neme tehdidini savuran görevlilerin,
sırrı niteli i ta ıdı ını öne sürdü. Bu bunu yapmasına hukuki yoldan sonuç alıcı
bilgilerin yayınlanması halinde, Britanya tarzda engel olunabilece ini açıkça
istihbarat servisi, görevlileri ve üçüncü göstermekti. Bu yüzden bu hukuki yola
taraflar, görevlilerin kimli inin ortaya ba vurmak gerekiyordu.
çıkmasıyla büyük bir zarar göreceklerdi;
müttefik ülkelerle, kurulu larla ve ki ilerle A HM yayınların önceden kısıtlanması
ili kiler de zarar görecekti; bütün bunlar konusunda öyle diyordu:
Britanya istihbarat servisine güvenlerini
yitireceklerdi. Ayrıca Hükümet, Britanya ...önceden kısıtlama, do ası gere i,
istihbarat servisinin ba ka eski ya da halen A HM’in son derecede büyük bir dikkatle
çalı makta olan görevlilerinin de aynı yola incelemesi gereken bir uygulamadır. Bu,
sapabilece ini ileri sürüyordu. Kitabın özellikle basın söz konusu oldu unda
yayınlanı tarihinden sonraki dönem geçerlidir, çünkü haber bozulabilir mal
açısından, Hükümet müttefik ülkeleri kategorisine girer ve yayınlanmasının, kısa
Britanya istihbarat servisinin elindeki bir süre için bile olsa gecikmesi, haberin
bilgileri sa lam biçimde muhafaza

70
bütün de erini ve ilginçli ini ortadan
kaldırabilir. Basın söz konusu oldu unda, güncel
sorunlara ili kin konularla ilgili bir
A HM, geçici tedbir kararlarının kitap gecikme, gazetecinin yazısının de erinden
yayınlanmadan önce haklı çok ey alıp götürür.
görülebilece ine, ama kitap yayınlandıktan
sonra geçerlili ini yitirdi ine hükmetti. Yargıç buna u noktayı ekliyordu:
Kitap Amerika Birle ik Devletleri’nde
yayınlandı ında bilgiler gizlilik niteli ini insan, tedbir kararının ve Ba savcı’nın
yitirmi ti. Dolayısıyla, Spycatcher’da tuttu u yolun ... a ırı sertli inin, gizlilik
açıklanan bilginin devlet sırrı olarak yükümlülü ünden ziyade, güvenlik
kamuoyunun gözünden uzak tutulması servisinin istihbarat amaçlı olmaktan çok
yararı ortadan kalkmı oluyordu. Bu siyasi amaçlar pe inde ko an belirli
ko ullarda, tedbir kararlarını muhafaza kanunsuz uygulamalarının açı a
etme konusunda “yeterli” bir ihtiyaç çıkmasından duyulan korkunun sonucu
oldu u söylenemezdi. oldu u izlenimini ediniyor.

Kısmi bir kar ı görü yazan Yargıç Pettiti, Pettiti’nin kanaatine göre bu bilgi edinme
geçici tedbir kararlarının, henüz kitap özgürlü ünün ihlâlidir çünkü
Britanya dı ında yayınlanmadan önce dahi
haksız oldu unu ileri sürüyordu:

71
halkın devlet organlarının i leyi i 70. Verenigung Weekblad Bluf! davasında
konusunda bilgiden yoksun bırakılması da107 A HM, farklı olgular temelinde,
temel bir demokratik hakkın ihlâlidir. “ulusal güvenlik” ile ifade özgürlü ü
arasındaki çatı mayı incelemi tir.
Bir ba ka kısmi muhalefet erhi yazısı Amsterdam’da kurulmu bir dernek olan
yazan Yargıç De Meyer de, Yargıç Pettiti davacı, esas olarak sol okuyucuya hitap
ile aynı fikirde oldu unu bildiriyor ve eden Bluf! adlı bir haftalık dergi
ekliyordu: yayınlamaktaydı. 1987’de Bluf!’un eline
Hollanda iç istihbarat servisinin periyodik
Basın, kayna ı ne olursa olsun, haber raporlarından biri geçmi ti. 1981 tarihli
yayınlama konusunda sansüre, tedbir raporun üzerinde “gizlidir” yazıyordu.
kararlarına veya önceden kısıtlamaya tâbi Rapor Hollanda gizli servisinin o dönemde
tutulmaksızın serbest bırakılmalıdır: özgür ilgilendi i bazı konularda bilgi ihtiva
ve demokratik bir toplumda bu tür ediyordu. Hollanda Komünist Partisi’nden
kısıtlamalara yer yoktur; özellikle de bu ve nükleer kar ıtı hareketlerden söz
kısıtlamalar, eldeki davada oldu u gibi, ediyordu; Arap Birli i’nin Lahey’de bir
“mahcubiyet yaratacak bilgilerin” ya da büro kurma planından bahis vardı;
fikirlerin “hükümet tarafından Polonya, Romanya ve Çekoslovakya gizli
bastırılması” amacıyla kullanılıyorsa.

107
Vereinigung Weekblad Bluf!-Hollanda, 1995.

72
servislerinin Hollanda’daki faaliyetleri olguların üst üste getirilmesi sonucunda,
konusunda bilgi veriyordu. güvenlik servisinin de i ik ilgi alanlarında
elinde bulunan bilgiler ve BVD’nin
Derginin editörü, raporun 29 Nisan tarihli faaliyetleri ve operasyon yöntemleri
sayıyla birlikte ilave olarak verilece ini bir konusunda bir genel tablo elde etmenin
yorumla birlikte duyurdu. Aynı gün, mümkün hale gelmesidir.
Hollanda gizli servisinin ba kanı savcılı a
bir mektup yazarak raporun da ıtılmasının Bunun sonucunda, derginin basılmasından
ceza yasasının çi nenmesi anlamına ve da ıtımından önce, Bluf!’un bürosu
gelece ini belirtiyordu. Rapordaki soru turmayı yürüten hakimin arama emri
bilgilerin gizlilik özelli ini vurgulayarak temelinde arandı, derginin 29 Nisan tarihli
öyle diyordu: sayısına, ilave de dahil olmak üzere el
konuldu. O gece, Bluf!’un çalı anları
her ne kadar...de i ik katkılar tek tek ele sayıyı gizlice yeniden bastı ve ertesi gün
alındı ında, bir Devlet sırrı içermiyor olsa 2500 dolayında nüshayı Amsterdam
da (ya da bunlar artık bugün Devlet sırrı sokaklarında vatanda lara da ıttı. Yetkili
olmasa da), hep birlikte ele alındıklarında, merciler da ıtım faaliyetine engel olmadı.
birbiriyle ba ıntılı olarak okunduklarında,
bütün bunlar Devlet’in veya müttefiklerinin Mayıs 1987’de sorgu hakimi Bluf!
çıkarları açısından gizlilik gerektiren çalı anları hakkındaki soru turmayı
türden bilgiler olmaktadır. Bunun nedeni, herhangi bir suçlama getirmeksizin kapattı.

73
Bu arada, dernek el konulmu nüshaların tehdit olu turan ki i ya da gruplar, raporu
iadesini talep etmi ama bu ba vuru okuyarak Hollanda gizli servisinin
reddedilmi ti. Mart 1988’de, savcının kendilerinin yıkıcı faaliyetlerinden
talebi üzerine, Hollanda mahkemeleri haberdar olup olmadı ını ve ne derecede
Bluf!’un söz konusu sayısının bütün haberdar oldu unu ö renebilirlerdi; aynı
nüshalarının dola ımdan çekilmesi zamanda, bilgilerin sunulu biçimi, bu
gerekti ine karar verdi. Mahkemeler, bu unsurlara gizli servisin yöntem ve
kararı, ulusal güvenli i savunma faaliyetlerine nüfuz etme olana ı
gerekçesine dayandırıyor ve söz konusu sa layabilirdi; potansiyel dü manlar, bu
malzemenin denetimsiz tarzda birinin bilgileri ulusal güvenli in zarar görece i
elinde bulunmasının yasaya ve kamu biçimde kullanabilirlerdi.
yararına aykırı oldu unu öne sürüyorlardı.
Müdahalenin (el koyma ve toplatma
Dernek, A HM’e ba vurarak Hollanda i lemlerinin) “ulusal güvenli i” korumak
otoritelerinin A HS’in 10. Maddesi’nden için “demokratik bir toplumda gerekli”
do an hakkı ihlâl etmi olduklarını ileri olup olmadı ını inceleyen A HM u
sürdü. Hükümet, davacının ifade sonuca ula ıyordu:
özgürlü üne yapılan müdahalenin “ulusal
güvenli i” koruma ihtiyacı zemininde Rapordaki bilgilerin, da ıtımı engellemeyi
me ru oldu unu öne sürerek iddiasını u haklı gösterecek kadar hassas olup
noktalara dayandırıyordu: ulusal güvenli e olmadı ı tartı malıdır. Söz konusu olan,

74
altı yıllık bir belgedir...Güvenlik servisinin oldu una hükmetmi oldu unu hatırlatır.
ba kanı kendisi, 1987 yılına gelindi inde (...) Söz konusu bilgilere çok sayıda insan
ayrı ayrı ele alındı ında farklı bilgi ula ma ve bunları ba kalarına da aktarma
kalemlerinin artık birer devlet sırrı olana ını elde etmi durumdadır. Üstelik,
olmadı ını teslim etmi tir. Nihayet, medya da olay üzerine yorumlar yapmı tır.
raporun üzerinde sadece “Gizlidir” Durum böyle olunca, bu bilgilerin Devlet
yazmaktadır. Bu dü ük bir gizlilik derecesi sırrı olarak muhafazası artık haklı
göstermektedir. (...) Toplatma gösterilemez; Bluf!’un ...numaralı
kararı,...olayın bütününün ı ı ında ele sayısının toplatılması, izlenmekte olan
alınmalıdır. Gazeteye el konulmasından “me ru amaca” ula ma bakımından artık
sonra, yayıncılar yüksek sayıda nüshayı hiç de zorunlu görünmemektedir. (...)
yeniden basarak çok kalabalık olan Kısacası, bu tedbir demokratik bir
Amsterdam sokaklarında satmı lardır. toplumda gerekli olmadı ına göre, 10.
Dolayısıyla, söz konusu bilgiler derginin Madde’nin bir ihlâli söz konusudur.
toplatılmasına karar verildi inde zaten
geni biçimde yayılmı bulunmaktadır. (...) 71. Observer ve Guardian ile Bluf!
Bu son nokta açısından bakıldı ında, davalarında verilen kararlar, en azından iki
A HM, daha önce belirli bilgilerin zaten önemli ilkeyi ortaya koymaktadır.
açıklanmı ya da gizli olmaktan çıkmı
oldu u görüldü ünde, bu bilgilerin Birinci ilke, ulusal güvenlik konusundaki
açıklanmasını engellemenin gereksiz bilgilerin, bir kez kamu alanına çıktıktan

75
sonra yasaklanamayaca ı, yayının bilgileri ö renmekteki çıkarı da göz önüne
toplatılamayaca ı ve bilginin yayılmasına alınmalıdır.
aracı olanların cezalandırılamayaca ıdır.
72. Dolayısıyla, ulusal güvenlik alanında
kinci ilke, ulusal güvenlik alanında her tür her tür bilginin yayılmasını mutlak ve
bilginin kayıtsız ko ulsuz gizli olarak ko ulsuz tarzda yasaklayan, istihbarat
nitelenmesi ve bu temelde bu tür bilgiye servislerinin faaliyetleri üzerinde kamu
ula ma olana ına önceden bir sınırlama denetimini ortadan kaldıran türden
olu turulması konusunda devletlere bir mevzuat, “demokratik bir toplumda
yasak getirir. Bilginin kamuya açık hale gerekli” olmadı ı için, 10. Madde’nin
gelmesi halinde ulusal güvenli e bir tehdit ihlâli anlamına gelir. Ulusal mahkemelerin
olu turaca ına inanmak için ciddi nedenler ulusal güvenlik alanında her tür bilginin
oldu u durumlarda, ulusal güvenli e yayılmasını genel ve ko ulsuz tarzda
ili kin belirli bilgiler gerçekten de gizli yasaklamayı sa layan mevzuatla kar ı
olabilir. Ayrıca, bilginin gizlilik statüsü kar ıya kaldıklarında, ister ceza davası,
zaman açısından sınırlı olmalı, bu statünün ister özel dava olsun, bu tür davaları
muhafazasına ihtiyaç olup olmadı ı reddetmeleri gerekir. Mahkemeler, kamu
periyodik olarak incelenmelidir. Ulusal adına davranan basının, özgürlü ünü
güvenli e ili kin bilgilere gizlilik kullanarak istihbarat sisteminin kötü
statüsünün verilmesinde ya da gizlili in i leyi ini, yasadı ı yönlerini ve ba ka
sona erdirilmesinde kamunun belirli

76
kusurlarını ortaya koymasına olanak Devlet ulusal güvenli e ili kin her tür
tanımalıdır. bilgiye ula mayı kategorik olarak
reddedemez; me ru bir ulusal güvenlik
fade özgürlü ünün ulusal güvenli in çıkarını korumak için gizlenmesi gereken
savunulması çıkarı ile çatı ma içinde bilgi kategorilerini dar ve spesifik tarzda
oldu u örneklerde A HM’in geli tirdi i yasalarda tanımlamak zorundadır.
kurallar ulusal düzeyde izlenmesi gereken
yol gösterici ilkelerdir. Bir iç hukuk Buna ek olarak, 15. lke bir ki inin
sisteminin “gereklilik” testini, orantısallık
ilkesini ve kamu yararı gerekçesini belirtik e er (1) açıklanan bilgi me ru bir ulusal
olarak talep etmedi i durumlarda dahi, güvenlik çıkarına fiilen zarar vermiyor
ulusal mahkemeler bunları hukuki akıl veya muhtemelen zarar verecek nitelik
yürütmenin bir parçası haline getirmeli ve ta ımıyorsa, veya (2) bilginin
“gereklilik” sorusunu cevaplayacak ö renilmesinden do acak kamu yararı
dengeleme testini geli tirmelidirler. açıklamadan do acak zarara göre a ır
basıyorsa, bir bilginin açıklanmasından
Bir ba ka yol gösterici ilke, Johannesburg dolayı ulusal güvenlik
lkeleri (1995) arasında, 12. lkede
bulunabilir. Buna göre, gerekçesiyle cezalandırılmasını yasaklar.

77
Avrupa Konseyi Bakanlar Komitesi’nin sayılar toplatılmı tı. Davacılar PKK’nın
kamu otoritelerinin elindeki bilgiye ula ım üst düzey bir sorumlusu ile yapılmı iki
hakkı konusundaki 1981 tarihli Tavsiye görü meyi yayınlamı lardı. Bu sorumlu
Kararı, bilgiye ula ım konusundaki Türk otoritelerinin ülkenin güney
sınırlamaları üç bölümlük bir teste tâbi do usunda izledi i ve ona göre Kürtleri
tutar: kısıtlamalar, yasa ya da uygulama kendi bölgelerinden sürmeyi ve
tarafından öngörülmü olmalıdır, direni lerini kırmayı amaçlayan
demokratik bir toplumda gerekli olmalıdır politikalarını kınıyordu. Ayrıca, Kürt halkı
ve me ru bir kamu çıkarını korumayı adına sürdürülen sava ın “bizim tarafta tek
hedeflemelidir. Bilginin verilmesinin bir insan kalana kadar” devam edece ini
neden reddedildi i açıklanmalı ve bu karar de iddia ediyordu. Davacılar, ayrıca, dört
gözden geçirmeye açık olmalıdır. Ulusal örgüt tarafından yapılmı bir ortak
güvenlik alanına ili kin bilgiler bu kurala açıklamayı da yayınlamı lardı. Bu örgütler
bir istisna olu turmaz. de, aynen PKK gibi, Türk yasalarına göre
yasadı ı idi. Ortak açıklama, Kürt halkının
73. Sürek ve Özdemir davasında,108 kendi kaderini tayin etme hakkının
davacıların her biri bölücü propaganda tanınmasını ve Türk ordusunun
yapma suçundan 6 ay hapis ve para Kürdistan’dan çekilmesini savunuyordu.
cezasına çarptırılmı tı. Ayrıca basılmı

108
Sürek ve Özdemir-Türkiye, 1999.

78
A HM önce yayında yer aldı ı biçimiyle görü meler, kamuya hem Türkiye’nin
hükümete yöneltilen ele tiri üzerinde güney do usunda resmi politikaya
durmu ve unu saptamı tır: muhalefetin ardındaki itici gücü temsil
eden insanların psikolojisini gözlemek,
Hükümet söz konusu oldu unda, izin hem de çatı manın ne gibi sonuçlara gebe
verilebilecek ele tirinin sınırları bir oldu unu anlamak bakımından haber
vatanda , hatta bir politikacı için niteli i ta ımaktadır.
oldu undan çok daha geni tir.
Mahkeme ayrıca unu da belirtmi tir:
Bundan sonra, A HM görü melerin
yasaklanmı bir örgütün önde gelen bir ulusal otoriteler, kamunun Türkiye’nin
üyesi ile yapılmı olmasının, resmi devlet güney do usundaki durum hakkında
politikasına yönelik sert ele tiriler de i ik bir bakı açısı konusunda, bu bakı
içermesinin ve Türkiye’nin güney açısı otoriteler açısından ne kadar kabul
do usundaki durum ve çatı maların edilemez olursa olsun, bilgilenme hakkı ile
sorumlulu u konularında tek yanlı bir ilgili olarak yeterince titizlik
görü ü aktarmasının tek ba ına davacıların göstermemi lerdir.
ifade özgürlü üne bir müdahaleyi haklı
gösteremeyece ini kaydetmi tir. A HM’e Sonuç olarak, A HM ulusal mahkemelerin
göre, davacılara ili kin mahkûmiyet kararına
yönelik gerekçelerinin,

79
oldukları yolundaki iddiaları otoriteler
konuya yabancı olmamakla birlikte, açısından ileri derecede kı kırtıcı bir
davacıların ifade özgürlü ü hakkına nitelik ta ır.
yapılan müdahaleyi haklı kılmak için
yeterli olmadı ına Kamunun devletin ve halkın ço unlu unun
görü leri dı ındaki görü lerden haberdar
hükmetmi tir. olma hakkına atıf yaptıktan sonra, A HM
unu belirtmi tir:
Aynı ekilde, Özgür Gündem davasında,
A HM Türk hükümetinin ulusal güvenli in Yazıların bazıları, yer yer renkli ve
korunması, kamu düzeninin sa lanması ve a a ılayıcı ifadelerle, otoritelere kar ı ileri
suç i lenmesinin önlenmesi gerekçelerine düzeyde ele tiri içerse ve güvenlik
yaslandırdı ı bölücü propaganda suçundan güçlerine kanunsuz davranı lar atfetse de,
mahkûmiyet kararlarının 10. maddeye Mahkeme yine de bu yazıların iddeti
aykırı oldu una hükmetmi tir: savundu u veya kı kırttı ı iddiasının
makul olmadı ına hükmetmi tir.109
‘Kürdistan’ teriminin, bu bölgenin Türkiye
topraklarından ayrı bir bölge oldu unun Buna kar ılık, Sürek (3) davasında, A HM
ya da olması gerekti inin ima edildi i bir yazının Türkiye’nin güney do usunda
çerçevede kullanılmı olması ve bazı
insanların bu bölge adına otoriteye sahip 109
Özgür Gündem-Türkiye, 2000.

80
iddeti kı kırtma kabiliyetinde olmasından 74. Ulusal otoritelerin A HS’de
dolayı, ulusal güvenli in ve toprak düzenlenen hakların ortadan kaldırılmasını
bütünlü ünün korunması gerekçelerinin amaçlayan dü üncelere yaptırım uygulamı
ifade özgürlü üne getirilen sınırlama ile oldu u durumlardan do an davalarda,
orantısal oldu una hükmetmi tir: A HM, “ulusal güvenlik”, “kamu
emniyeti” ve “ba kalarının hakları”nı ifade
Gerçekten de, okura iletilen mesaj, iddete özgürlü ünün korunması yararına göre
ba vurmanın saldırgana kar ı bir öz üstün tutmu tur. Kuhnen davasında111
savunma tedbiri olarak gerekli ve haklı davacı (Almanya’da yasaklanmı olan)
oldu u yolundadır.110 Nasyonal Sosyalist Parti’yi yeniden siyaset
sahnesine çıkarmak isteyen bir örgütün
Bunun öteki davalardan farkı, suçlanan önderiydi. Kuhnen sosyalist ve ba ımsız
yazının iddete yöneltme kabiliyetinde ve bir Büyük Almanya için mücadeleyi
bu iddetin ortaya çıkması olasılı ında savunan yayınlar çıkarıyordu. Bunlarda
yatmaktadır. A HM her iki unsuru da her yazılanlara göre, örgütü “Alman birli i,
bir davanın somut ko ulları altında sosyal adalet, ırksal gurur, halkın bir aile
de erlendirir. gibi karde li i” fikirlerini savunuyor,
“kapitalizme, komünizme, Siyonizm’e,
yabancı i çiler dolayısıyla yabancıla maya,

110 111
Sürek-Türkiye (3), 1999. Kuhnen-Almanya; 1998 raporu.

81
çevrenin tahribine” kar ı çıkıyordu. öyle unsurları içerdi ine hükmetmi tir.
de diyordu: “Her kim bu davaya hizmet Dolayısıyla, Komisyon davacının ifade
ederse eylem yapabilir, her kim buna kar ı özgürlü ünü, hem hakların suiistimalini
çıkarsa kar ısında bizi bulacak ve tasfiye yasaklayan 17. Madde’ye, hem de A HS’in
edilecektir.” Kuhnen Alman mahkemeleri lafzına ve ruhuna aykırı biçimde
tarafından hapis cezasına çarptırılmı tı.112 kullanmayı amaçladı ını saptamı tır.
Avrupa Komisyonu davacının özgürlük ve Sonuç olarak Komisyon davacının ifade
demokrasiye dayanan temel düzene zarar özgürlü üne müdahalenin “demokratik bir
vermeyi amaçlayan nasyonal sosyalizmi toplumda gerekli” oldu una karar
savundu unu ve ifade etti i dü üncelerin vermi tir.
A HS’in Dibacesi’nde dile getirilen temel
de erlerden birine kar ı oldu unu 75. D.I.-Almanya davasında da113 benzer
saptamı tır: A HS’de ilan edilen haklar “en bir karara varılmı tır. Bir tarihçi olan
iyi ekilde...gerçek bir siyasi demokrasi davacı Auschwitz’de gaz odaları oldu unu
çerçevesinde korunabilir.” Buna ek olarak, yadsıyor, bunların sava ın hemen ertesinde
Komisyon davacının ifade etti i in a edilen sahte yapılar oldu unu, bu
dü üncelerin ırksal ve dini ayırımcılık yüzden Alman vergi mükelleflerinin 16
milyar DM tutarında parasının bu
112
Alman Ceza Yasası, anayasa dı ına dü en sahtekârlı a harcanmı oldu unu ileri
örgütlerin demokrasiye, özgürlü e ve bütün halkın
kar ılıklı anlayı ına dayanan temel düzeni hedef
113
alan propaganda yapmasını yasaklar. D.I.-Almanya; 1996 raporu.

82
sürüyordu. Ulusal mahkemeler davacıyı
para cezasına çarptırmı tı. Dava Davacıların Holokost’u yadsıdı ı ve ırksal
Komisyon’a geldi inde Hükümet bu dü manlı ı te vik etti i Honsik114 ve
cezayı “ulusal güvenlik ve toprak Ochensberger115 davalarında da Komisyon
bütünlü ünü”, “ba kalarının öhretini ve benzer sonuçlara ula mı tır.
haklarını” korumak ve “kamu düzenini
sa lamak ve suç i lenmesini önlemek” 76. fade özgürlü ü kar ısında ulusal
gerekçelerine dayandırmı tır. Orantısallık güvenlik sorunu, Hadjianastassiou
ilkesini uygulayan Komisyon unu davasında116 A HM’in önüne askeri sırlarla
belirtmi tir: ilgili olarak gelmi tir. Bu davada bir
subaya, gizli askeri bilgileri bir özel irkete
Alman halkı arasında Yahudilere hakarete para kar ılı ında açıklamı olması
yönelik davranı lar ve benzeri suçlar dolayısıyla be ay tecilli hapis cezası
temelinde suç i lenmesinin ve kamu verilmi ti. Aktarılan bilgi belirli bir silahla
düzeninin bozulmasının önlenmesi ve buna ili kin teknolojiyle ilgiliydi.
konusundaki kamu yararı ve Yahudilerin Hükümet’e göre bu bilginin açıklanması
öhretini ve haklarını koruma gere i, ulusal güvenli e ciddi zarar verebilecek
demokratik bir toplumda, davacının Nazi nitelikteydi. Mahkeme, askeri bilgilerin 10.
rejiminde Yahudilerin gazlanmı oldu u
gerçe ini yadsıyan yayınları yayması 114
Honsik-Avusturya; 1995 raporu.
115
özgürlü ünden daha a ır basar. Ochensberger-Avusturya; 1994 raporu.
116
Hadjianastassiou-Yunanistan, 1992.

83
Madde’nin korumasının dı ında alanının dı ında görülmemektedir. kincisi,
kalmadı ını kaydettikten sonra, A HM söz konusu bilginin ulusal
mahkûmiyeti “ulusal güvenli in” güvenli e gerçek ve ciddi bir tehdit
korunması açısından “demokratik bir olu turup olu turmadı ını saptamanın her
toplumda gerekli” bulmu ve unu bir davada ulusal mahkemelere dü tü ünü
belirtmi tir: bir kez daha saptamı olmaktadır. Askeri
konularda kamuya yapılan bir açıklamanın
Devlet’in belirli bir silahla ilgisinin ve yasaklanmasının ve cezalandırılmasının
buna ili kin teknik bilginin açıklanması, bu do ru olup olmadı ı sorusunun cevabı,
silahın imalatının hangi a amasında orantısallık ilkesi temelinde yapılacak bu
bulunuldu u konusunda bir fikir verebilir tür bir de erlendirmedir.
ve ulusal güvenlik açısından
küçümsenmeyecek zarar yaratabilir. (...) fade özgürlü ü ve kamu düzeninin
Eldeki bulgular, kullanılan araçlarla korunması/suç i lenmesinin önlenmesi
izlenen me ru amaç arasında makul bir
orantısallık ili kisinin yoklu una i aret 78. Incal davasında117 ulusal otoriteler
etmemektedir. ifade özgürlü ünü “kamu düzeninin
korunması” gerekçesiyle kısıtlamı lardı.
77. Hadjianastassiou kararı ulusal Türk vatanda ı olan Incal, (1993 yılında
mahkemelere iki önemli e ilim sunar.
Birincisi, her tür askeri sır kamuya kamu 117
Incal-Türkiye, 1998.

84
Anayasa Mahkemesi tarafından kapatılan) hizmetinde çalı ması ve siyasi örgütlerin,
Halkın Emek Partisi (HEP) üyesi olarak, derneklerin ve sendikaların bazı
Türk Hükümeti’nin politikası konusunda faaliyetlerine katılması yasaklanıyordu.
sert ele tiriler içeren ve Kürt kökenli halkı
bir olmaya, belirli talepleri yükseltmeye A HM’de Türk Hükümeti, bildirinin
ça ıran bir bildiri da ıtmı tı. Bildiri halkı, dilinin saldırgan ve kı kırtıcı oldu unu ve
jandarmanın ve belediyelerin ba latmı Kürt kökenli halkı kendilerinin bir “özel
oldu u “Kürtleri sürme” kampanyasına sava ”ın kurbanı olduklarına inandırarak
kar ı mücadeleye ça ırıyor, bu öz-savunma komiteleri kurmaya te vik
kampanyayı “ülkede Kürtlere kar ı edebilecek nitelik ta ıdı ını iddia ederek,
verilmekte olan özel sava ın bir boyutu” davacının mahkûmiyetinin kamu düzeninin
olarak niteliyordu. Bildiri aynı zamanda korunması açısından gerekli oldu unu ileri
devletin icraatını “Türk ve Kürt sürmü tür. Hükümet aynı zamanda unu
proleterlerine kar ı devlet terörü” olarak savunmu tur:
adlandırıyordu. Ancak bildiride iddete ve
dü manlı a ça rı yoktu. Jandarma bildirideki ifadeden anla ılmaktadır
bildirinin bölücü propaganda olarak ki...amaç bir etnik grubun Devlet
görülebilece i sonucuna ula tı. Incal ulusal otoritelerine kar ı ayaklanmasını
mahkemeler tarafından suç i lemeye te vik kı kırtmaktır
suçu dolayısıyla altı ay hapis cezasına
çarptırıldı. Aynı zamanda, kamu ve

85
herhangi bir kanıt [bulunamamı tır]. (...)
demokratik bir toplumda terörizmle Sonuç olarak, Incal’ın mahkûmiyeti
mücadele ve terörü ezmek öncelik ta ır. izlenen amaçla orantısal de ildir;
dolayısıyla, demokratik bir toplumda
A HM Hükümet’in bu görü lerine gereksizdir.
katılmamı , “Hükümet’in yaptıklarının ve
yapmadıklarının” “sadece yasama ve 10. Madde’nin ihlâlinin yanı sıra,
yargının de il, aynı zamanda kamuoyunun mahkeme heyetindeki yargıçlardan biri
da yakın denetimine tâbi olması” askeri yargıç oldu u için, A HM aynı
gereklili ine i aret etmi tir. Mahkeme, zamanda adil yargılanma hakkının (6.
davacının mahkûm edilmesinin ve Madde) da çi nenmi oldu una
cezalandırılmasının “demokratik bir hükmetmi tir.
toplumda gerekli” olup olmadı ının
de erlendirilmesi açısından “ifade 79. Saszman davasında118 Avusturya
özgürlü ünün herkes için de erli olmakla Hükümeti ulusal güvenli in korunmasının
birlikte, siyasi partiler ve faal üyeleri için yanı sıra kamu düzeninin sa lanması ve
özel bir önem ta ıdı ını” vurgulamı tır. suç i lenmesinin önlenmesi gerekçelerini
Mahkeme unu belirtmi tir: de öne sürmü tür. Davacı, ordu
Incal’ın Türkiye’deki terörizm sorunu mensuplarını basın aracılı ıyla itaatsizli e
konusunda herhangi bir sorumluluk
ta ıdı ı sonucuna ula mayı haklı kılacak 118
Saszman-Avusturya; 1997 raporu.

86
ve askeri yasaları çi nemeye kı kırtma askerleri otoritelere kar ı hukuk yoluna
suçu dolayısıyla tecilli olarak üç ay hapse ba vurmaya te vik eden bir yayının
mahkûm edilmi ti. Komisyon Avusturya kı lalarda askerler arasında da ıtımını
federal ordusunda düzenin sa lanması ve yasaklamı tı. Avusturya Hükümeti
ulusal güvenli in korunması açısından davacıların çıkarttıkları yayının ülkenin
davacının mahkûm edilmesinin haklı bir savunma sistemini ve ordunun etkilili ini
karar oldu una karar vermi tir: tehlikeye soktu unu ve kamu düzeninin
bozulmasına ve suç i lenmesine yol
...askeri yasaların görmezlikten gelinmesi açabilece ini ileri sürmü tür. A HM
yönündeki kı kırtma, anayasaya uygun Hükümet’in iddialarına katılmamı tır.
tarzda kabul edilmi yasaların ilgasını Mahkeme’ye göre, yayındaki yazıların
amaçlayan anayasa dı ı bir basınç ço u
olu turur. Bu tür anayasa dı ı basınç
demokratik bir toplumda ho görülemez. ... ikâyetleri dile getirmekte, reform
önerileri yapmakta ve okuyucuları yasal
80. Vereinigung Demokratischer Soldaten yollara ba vurmaya ya da temyiz i lemleri
Österreichs und Gubi davasında119 A HM ba latmaya te vik etmekteydi. Ancak, sık
farklı bir sonuca ula mı tır. Avusturya sık polemik bir ton benimseseler de,
mahkemeleri, reform önerileri yapan ve demokratik bir Devlet’in hizmet etti i
toplumda oldu u gibi ordusunda da ho
119
Vereinigung Demokratischer Soldaten görülmesi gereken bir fikir tartı ması
Österreichs und Gubi-Avusturya, 1994.

87
çerçevesinde izin verilebilecek olanın bir yazısı yayınlandı. Castells, Hükümeti
ötesine ta madıkları söylenebilir. Bask Ülkesi’ndeki cinayetleri
soru turmamakla suçluyor ve ekliyordu:
Dolayısıyla, A HM 10. Madde’nin ihlâl
edilmi oldu una hükmetmi tir. bu cinayetlerin failleri, hiçbir ceza
görmeksizin, eylem yapmaya, sorumluluk
81. “Kamu düzeninin sa lanması ve suç ta ıyan görevlerde çalı maya ve
i lenmesinin önlenmesi” ile Hükümetin bulunmaya devam ediyorlar.
siyasi kar ıtları tarafından siyasi bakımdan Tutuklanmaları için hiçbir mahkeme kararı
ele tirilmesi arasında da bir denge çıkartılmamı tır.
kurulmaya çalı ılmı tır. Castells Aynı zamanda, Hükümeti bu cinayetlerde
120
davasında A HM siyasi muhalefet için suç ortaklı ı ile de suçluyordu:
ifade özgürlü ünü güçlü biçimde
savunmu tur. Castells spanya iktidarda olan sa ın bu kadar çok sayıda
Parlamentosu’nda Bask Ülkesi’nin suçun faillerini bulmak ve cezalandırmak
ba ımsızlı ını savunan bir siyasi örgütü için elinde her türlü olanak (polis,
temsil eden bir senatördü. 1979’da ülke mahkemeler ve cezaevleri) vardır. Ama hiç
çapında okunan bir günlük gazetede merak etmeyin, sa ın kendi kendini arayıp
“Öfkelendirici bir Dokunulmazlık” ba lıklı bulmaya niyeti yoktur. (...) Kamu
düzeninden ve cezai kovu turmadan dün
120
Castells- spanya, 1992.

88
kim sorumlu ise bugün de onlar kaldırılmasını artan ölçüde bir siyasi araç
sorumludur. olarak kullanacaklarını biliyoruz...Ama
halkımızdan verilecek bir sonraki kurbanın
Bu suçlardan sorumlu olan a ırı gruplara kurtarılabilmesi için, sorumlular derhal
öyle de iniyordu: te his ve mümkün oldu u kadar güçlü
biçimde te hir edilmelidir.
hep güncelle tirilen yüklü dosyaları vardır.
Hatırı sayılır miktarda silahları ve Castells hükümete hakaretle suçlandı ve
paraları vardır. Sınırsız malzemeleri ve bir yıl hapis cezasına çarptırıldı, ama hapse
kaynakları vardır ve hiç ceza girmedi.
görmeyeceklerini bilerek hareket
ederler...denebilir ki, kendilerine önceden A HM önünde spanyol otoriteleri
hukuki dokunulmazlık güvencesi Castells’in mahkûmiyet kararının “kamu
verilmi tir. düzeninin sa lanması ve suç i lenmesinin
önlenmesi”ne hizmet etti ini ileri sürdüler.
Castells daha sonra öyle diyordu: A HM müdahalenin “demokratik bir
toplumda gerekli” olup olmadı ını
bu eylemlerin ardında ancak Hükümet, inceleyerek unu belirtmi tir:
Hükümet partisi ve bunların adamları
olabilir. Bask muhaliflerinin acımasızca fade özgürlü ü herkes için önemli
takip edilerek fiziksel olarak ortadan olmakla birlikte, halkın seçilmi bir

89
temsilcisi açısından özel bir önem ta ır. Bu Ayrıca, A HM davacının Hükümete
ki i seçmenlerini temsil etmektedir, onların yöneltmi oldu u ele tirilere ili kin unları
kaygılarına dikkat çekmektedir, çıkarlarını belirtmi tir:
savunmaktadır. Dolayısıyla, davacının
durumunda oldu u gibi, muhalif bir Hükümet söz konusu oldu unda, izin
Parlamento üyesinin ifade özgürlü üne verilebilecek ele tirinin sınırları bir
müdahale, Mahkeme’nin çok büyük bir vatanda , hatta bir politikacı için
dikkatle ele alması gereken bir konudur. oldu undan çok daha geni tir. Demokratik
bir toplumda, Hükümetin yaptıkları ve
A HM daha sonra unları kaydetmi tir: yapmadıkları, sadece yasama ve yargının
de il, aynı zamanda basının ve
Castells kanaatini, hiçbir yaptırımla kamuoyunun yakın denetimine tâbi
kar ıla ma korkusu olmaksızın olmalıdır. Ayrıca, Hükümetin üstün
kullanabilece i Senato kürsüsünden ifade konumu, kar ıtlarının ve medyanın haksız
etmek yerine bir yayın aracılı ıyla dile saldırı ve ele tirilerine cevap vermek
getirmeyi tercih etmi tir. Ne var ki bu, açısından ba ka yolların açık oldu u
Hükümeti ele tirme hakkını yitirmi oldu u durumlarda, cezai kovu turmaya
anlamına gelmez. ba vurmaktan kaçınmasını zorunlu
kılmaktadır.

90
Mahkeme 10. Madde’nin ihlâl edilmi uygulamalıdır. Ayrıca, Castells kararının
oldu una hükmetmi tir. Buna ek olarak, ortaya koydu u gibi, ulusal mahkemeler
kararın gerekçesinde u da belirtilmi tir: devlet otoritelerine yönelik ele tirileri
cezalandırmaktan kaçınmalıdır. Bu tür
Kurumların bireylere göre veya Hükümetin ele tiriler, sert bile olsa, siyasi
muhalefete göre daha kapsamlı bir ço ulculu un ve kanaat ço ulculu unun
korumadan yararlanmasının hiçbir bir parçasıdır.
gerekçesi yoktur.
fade özgürlü ü ve ahlâk
82. Önceki kararlardan çıkarılan derslere
benzer biçimde, ulusal mahkemeler unu 83. “Ahlâk” ile ifade özgürlü ü arasındaki
anlamalıdır: yasal itaatsizli e kı kırtma çatı ma orantısallık ilkesine yeni yorumlar
ilke olarak cezalandırılabilir bir eylem katar. A HM ilke olarak böyle davalarda,
olmakla birlikte, yargıçlar kanunun ulusal mahkemelere daha geni bir takdir
öngördü ü bir yasa ı otomatik tarzda payı bırakır. Bunun gerekçesi, “ahlâk”ın
uygulamamalıdır. Yargıçlar, ifade her bir üye ülkede, hatta aynı ülkenin farklı
özgürlü ünün belirli bir kullanımının bölgelerinde de i ik olmasıdır.
cezalandırılmasının, “demokratik bir
toplumda gerekli” olup olmadı ına karar
verirken, çeli en çıkarları kar ılıklı olarak
tartmalı ve orantısallık ilkesini

91
84. Muller davasında121 A HM, ulusal özgürlü ü haklarını ihlâl etmi oldu unu
otoritelerin ifade özgürlü üne ileri sürmü lerdi.
müdahalesini “ahlâk”ın korunması
açısından makul ve “demokratik bir A HM Âkit Tarafların kapsadı ı co rafi
toplumda gerekli” bulmu tur. 1981’de, bir alan içinde birörnek bir ahlâk anlayı ının
ça da sanat sergisinde, Muller, livata, yoklu una i aret edecekti. A HM’e göre,
hayvanlarla cinsel ili ki, mastürbasyon ve ulusal mahkemeler, kendi ülkelerinin
e cinsellik sahneleri gösteren üç büyük gerçekli iyle do rudan temas içinde
tablo sergilemi ti. Sergi halka açıktı, giri oldukları göz önüne alındı ında, “ahlâk”a
ücretsizdi, ya sınırlaması yoktu. sviçre ili kin meselelerde karar verme
mahkemeleri Muller’i ve sergiyi bakımından uluslararası yargıçlara göre
düzenleyenleri, para cezasına çarptırmı tı. daha avantajlı bir konumda idi. A HM
El konulan tablolar güvenli biçimde ayrıca unu belirtiyordu:
muhafaza edilmesi için bir sanat müzesine
teslim edilmi , ancak 1988’de iade Söz konusu tablolar, özellikle insanlarla
edilmi ti. Muller ve sergiyi düzenleyenler hayvanlar arasında cinsel teması, kaba bir
A HM’e ba vurarak hem mahkûmiyet tarzda betimlemektedir...sergiyi
kararının, hem de el koymanın ifade düzenleyenler herhangi bir giri ücreti
öngörmedi ine ve herhangi bir ya
sınırlaması getirmedi ine göre, sergi halka
121
bütünüyle açıktır. Gerçekten de, tablolar,
Muller- sviçre, 1988.

92
genel olarak halka sınırsız biçimde açık bir kitap basmı ve bunu ö rencilerine
olan ve halkı ziyaret etmeye te vik etmeye da ıtmı tı.
çalı an bir sergide gösterime sunulmu tur.
85. “Ahlâk” ile ifade özgürlü ü arasında
A HM ayrıca, ulusal yargıçların bir ba ka türden çatı ma, Open Door and
tablolardaki sahnelerin “cinselli i Dublin Well Woman davası123 dolayısıyla
olabilecek en kaba biçimleriyle A HM’in önüne gelmi tir. Open Door
vurguladı ı” için “sıradan bir duyarlılı ın [Açık Kapı] Danı ma Hizmetleri Ltd. ve
cinselli e ili kin edep duygusunu ciddi Dublin Well Woman [Sa lıklı Kadın],
biçimde rahatsız etme potansiyeli ta ıdı ı” kürtajın yasak oldu u rlanda’da kâr amacı
yolundaki hükmünün de makullük sınırları gütmeyen iki sivil toplum kurulu uydu.
çerçevesinde yer aldı ını öne sürmü tür. Hamile kadınlara danı ma hizmeti
sa lıyorlardı. Dublin Well Woman bir de
Muller davasında, çocuklara ili kin bir aile planlaması, hamilelik, sa lık,
sınırlama getirilmemi olması asli bir rol kısırla tırma vb. alanlarda bir dizi yaygın
oynamı tır. Aynı ey, Handyside davası122 hizmet veriyordu. Ayrıca hamile kadınlara,
için de geçerlidir. Bu davada, davacı, örne in Britanya’da bir takım kliniklerin
Britanya otoritelerinin müstehcen buldu u adresleri dahil, rlanda dı ında kürtaj
yaptırma olanakları konusunda bilgi
123
Open Door ve Dublin Well Woman- rlanda,
122
Handyside-Birle ik Krallık, 1976. 1992.

93
sunuyordu. Her iki kurulu da kadınlara ceza yasasının bazı hükümlerini ihlâl
danı ma hizmeti vermekle yetiniyor, kürtaj etti ine karar verdi. Mahkemeler, Dublin
konusunda kararı kadınların kendisine Well Woman ile Open Door’a kar ı,
bırakıyorlardı. 1983’te Dublin Well hamile kadınlara rlanda dı ında kürtaj
Woman, son dönemde anayasada yapılmı konusunda fikir ya da yardım vermelerini
olan iki de i ikli i ele tiren bir bro ür engelleyen bir daimi tedbir kararı çıkarttı.
yayınladı. Bu de i ikliklerden ilki herkese, ki kurulu A HM’e ba vurarak bilgi
kadınlara rlanda dı ında kürtaj hakkında verme ve alma haklarının ihlâl edilmekte
bilgi aktarmayı yasaklama talebiyle oldu unu ileri sürdüler. Dört kadın da
mahkemeye ba vurma hakkını veriyordu. onlarla birlikte bireysel olarak ba vuruya
kincisi ise herkese, rlanda dı ına çıkmaya katılmı tı: bunlardan ikisi getirilen
niyetlenen hamile kadınların yurt dı ına yasaktan do rudan etkilenmi ma durlardı,
çıkı ını yasaklayabilecek bir tedbir kararı ikisi ise potansiyel ma dur.
için mahkemeye ba vurma hakkı
tanıyordu. A HM, me ru amaç olarak ileri sürülen
“ahlâk”ı tartı ırken, do mamı çocukların
1986’da, Irish Society for the Protection of korunmasının rlanda halkının en derin
Unborn Children’ın [ rlanda Do mamı ahlâki de erlerine dayandı ı noktasını
Çocukları Koruma Derne i] ba vurusu saptamı , ulusal otoritelerin takdir payının
üzerine, rlanda Mahkemeleri kürtaj “ahlâk” söz konusu oldu unda daha geni
konusunda bilgi sa lamanın Anayasayı ve olmakla birlikte, sınırsız da olmadı ına

94
i aret etmi tir: ulusal otoritelerin “kayıtsız insanlar) varlı ını da kaydederek, bütün
ko ulsuz ve denetlenemeyecek” bir takdir bunların davacılar üzerinde uygulanan
hakkına sahip olmadı ını belirtmi tir. kısıtlamalar konusundaki ihtiyacın acil bir
Daha sonra, A HM müdahalenin “acil bir nitelik ta ımadı ını kanıtladı ı sonucuna
toplumsal ihtiyaca” yanıt olup olmadı ını ula mı tır.
ve hedeflenen me ru amaçla orantılı olup
olmadı ını da incelemeye tâbi tutmu tur. 86. Bu örnek ulusal mahkemelere, ahlâk
A HM, rlanda mahkemelerinin verdi i kadar hassas alanlarda dahi, ifade
tedbir kararlarının mutlak niteli i özgürlü üne ili kin genel ve/veya daimi
kar ısında a kınlı a u radı ını yasaklamaların kabul edilemez oldu unu
belirtmi tir. Kararlar, “ya tan veya sa lık bir kez daha göstermektedir. Burada ulusal
durumundan veya hamileli in sona mahkemelere orantısallık ilkesinin
erdirilmesi konusunda danı ma hizmeti uygulanması bakımından yol gösterici
istemelerinin nedeninden ba ımsız olarak” ilkeler sunulmaktadır: ifade edilen
daimi ve genel bir yasak empoze dü üncenin hedef kitlesi, özellikle
etmektedir. A HM böyle bir kısıtlamanın çocuklara ve gençlere de hitap ediyorsa,
a ırı kapsamlı ve orantısız oldu u önem ta ır; söz konusu ifade biçimine
kanısındadır. Müdahalenin orantısız eri imi sınırlayan tedbirler, “ahlâk dı ı”
niteli ine yaslanan A HM, bilgilenme etkiyi azaltma konusunda gösterilen özenin
açısından ba ka kaynakların (dergiler, kanıtı olarak önemlidir; keyfili i önlemek
telefon rehberleri, ba ka ülkelerde oturan

95
açısından “ahlâk”a gerçek bir zararın tespit siyasi dü üncelerin ifadesinin oynadı ı
edilebilmesi gerekir. merkezi role olan inancıdır. Dil konusuna
gelince, A HM sert ve keskin ele tirilerin
fade özgürlü ü ve ba kalarının öhreti yanı sıra, tartı ma konusu olan konulara
ve hakları dikkat çekmek bakımından avantajlar
sunan renkli ifadeleri de kabul edilebilir
87. “Ba kalarının öhretini ve haklarını” olarak görmü tür.
koruma, ifade özgürlü ünün kısıtlanması
için ulusal otoritelerin öteki gerekçelerden 88. Bir kilometre ta ı niteli i ta ıyan
kat kat fazla öne sürdü ü “me ru amaç” Lingens davasında,124 A HM basın
olagelmi tir. Politikacıları ve devlet özgürlü ü kar ısında üst düzey bir kamu
görevlilerini ele tirilere kar ı korumak için görevlisinin öhretini koruma hakkını
oldukça sık kullanılmı tır. Bundan dengelemi tir. Avusturya’da Ekim 1975’te
dolayıdır ki, A HM bu alanda, ba ta genel seçimlerin ardından, Lingens,
basınınki olmak üzere ifade özgürlü üne seçimleri kazanmı olan Federal ansölye
tanınan yüksek düzeyli korumayı Bruno Kreiski’yi ele tiren iki yazı
kanıtlayan geni çaplı bir içtihat yayınlamı tı. Ele tiri, geçmi inde Nazi
geli tirmi tir. Medyaya tanınan ayrıcalıklı faaliyetleri olan birinin yönetti i bir parti
konumun nedeni, A HM’in, demokratik bir ile koalisyon kuraca ını açıklayan
toplumda hem seçim süreci, hem de kamu
yararının günlük sorunları bakımından 124
Lingens-Avusturya, 1986.

96
ansölye’nin bu siyasi adımını ve fade özgürlü üne müdahalenin
ansölye’nin eski Nazi’ye siyasi destek “demokratik bir toplumda gerekli” olması
verme konusundaki sistematik çabalarını ko ulunu inceleyen A HM, çok önemli
hedef almı tı. Gazeteci Lingens, bazı ilkeler geli tirmi tir. Politikacıların
ansölye’nin davranı ını “ahlâksızca”, medyadaki ele tirilere daha büyük bir
“yüz kızartıcı” ve “en adi türden ho görü ile yakla ması gerekmektedir:
oportünizm”in kanıtı olarak nitelemi ti.
ansölye’nin açtı ı özel hukuk davasında Basın özgürlü ü halka siyasi liderlerin
Avusturya Mahkemeleri bu ifadelerin fikirlerini ve tutumlarını ke fetmek ve bu
hakaret içerdi ine karar vererek gazeteciyi konularda bir fikir olu turmak bakımından
para cezasına çarptırmı tı. Ulusal en iyi araçlardan birini sunar. Daha genel
mahkemeler aynı zamanda gazetecinin “en olarak, siyasi tartı ma özgürlü ü, A HS’e
adi türden oportünizm” iddiasının bir ba tan ötekine damgasını vuran
do rulu unu kanıtlayamadı ına da demokratik bir toplum kavramının tam
hükmetmi ti. merkezinde yer alır. Buna ba lı olarak,
bizatihi bir politikacı hakkında yapılacak
A HM’deki davada Avusturya Hükümeti kabul edilebilir ele tirinin sınırları,
davacının mahkûmiyetinin ansölye’nin sıradan bir ki i hakkındakilerden daha
öhretinin korunmasını amaçladı ını ileri geni tir. Sıradan ki iden farklı olarak,
sürmü tür. politikacı kaçınılmaz olarak ve bilinçli
tarzda, kendini, her kelimesinin ve

97
eyleminin hem gazetecilerce, hem de genel çerçevesinde görülmelidir;...bu
olarak kamuoyunca sıkı bir ekilde mücadelede herkes elinde ne silah varsa
izlenmesine açık bir konuma onu kullanıyordu; bu silahlar da
yerle tirmi tir. Dolayısıyla, daha yüksek politikanın genellikle sert geçen
derecede bir ho görü göstermek mücadeleleri çerçevesinde hiç de
zorundadır. alı ılmadık bir nitelik ta ımıyordu.

A HM politikacıların öhretinin korunması Davacının mahkûm edilmesinin genel


gereklili ini tümüyle dı lamıyor, lâkin olarak basın özgürlü ü üzerindeki etkisi
unu belirtiyordu: A HM’in önemli buldu u bir ba ka
konudur:
Bu durumlarda, bu tür korumanın
gerekleri, siyasi sorunların açıkça Hükümetin i aret etti i gibi, tartı ma
tartı ılmasının ihtiyaçları ile kar ılıklı konusu yazılar o a amada zaten geni
olarak tartılmak zorundadır. ölçekte yayılmı bulunuyordu. Dolayısıyla,
her ne kadar yazara verilen ceza,
Tartı ma konusu yazıların siyasi ba lamı kelimenin dar anlamında, bu ki inin
da konuyla ilgilidir: kendisini ifade etmesine engel olmuyorsa
da, bir tür sansür i levi görmektedir ve
Dolayısıyla tekzip edilen ifadeler seçim gelecekte yeniden bu tür bir ele tiri yapma
sonrası siyasi polemiklerin ba lamı cesaretini kırabilecektir. (...) Siyasi

98
tartı ma ba lamında, bu tür bir ceza de er yargılarının do rulu u kanıta
gazetecileri toplum hayatını etkileyen ba vurularak ortaya konulamaz. De er
konuların kamu önünde tartı ılmasına yargılarının do rulu unu kanıtlama ko ulu
katkıda bulunmaktan caydırabilir. Aynı bizatihi ifade özgürlü üne büyük bir darbe
nedenle, bu türden bir yaptırım, basının vurmak demektir. A HM aynı zamanda
bilgi sunma ve kamunun gözü kula ı olma Lingens’in de er yargılarını üzerinde
görevlerini yerine getirmesini engelleme temellendirmi oldu u olguların ve iyi
tehlikesini ta ır. niyetinin tartı ma konusu olmadı ına da
dikkati çekiyordu.
Avusturya Mahkemelerinin “do ruluk
kanıtı” savunmasına ili kin yakla ımını 89. A HM, siyasi ele tiri alanında olgular
A HM yanlı buluyordu. A HM, “olgular” ve kanaatler arasında geli tirdi i ayırımı
ile “de er yargıları” arasındaki ayırımı birçok ba ka kararında tekrar
vurguluyor ve “de er yargıları”nın vurgulayacaktır.125 Örne in, Dalban
do rulu unu kanıtlamanın olanaksız bir davasında A HM unu belirtmi tir:
ey oldu unu söylüyordu. Davacının
ansölye’nin siyasi tutumu konusundaki bir gazetecinin, do rulu unu
kanaatleri, bilgi yayma hakkından ziyade kanıtlayamadıkça ele tirel de er
kanaatlere sahip olma ve bunları yayma
hakkının basit bir ifadesiydi. Olguların
125
varlı ı kanıtlanabilir olmakla birlikte, Oberschlick-Avusturya, 1991; Schwabe-
Avusturya, 1992; Dalban-Romanya, 1999 vb.

99
yargılarında bulunmasının engellenmesi konu masına cevap niteli i ta ıdı ını
kabul edilemez. belirtmi tir. A HM aynı zamanda unu da
eklemi tir:
Buna ek olarak, Schwabe davasında,
Komisyon dil konusuna de inmi tir: siyasi tahkir bir çok durumda ki isel alana
da ta ar; bu politik hayatın ve fikirlerin
politikacılar ve onların ahlâkı konusundaki özgürce tartı ılmasının do asında olan bir
kısa bir tartı mada, her bir kelimenin, her tehlikedir. Bunlar ise demokratik bir
türlü yanlı anlama olasılı ını dı layacak toplumun güvenceleridir.
biçimde tartılarak kullanılması mümkün
de ildir. Oberschlick, Dalban, Dichand ve birçok
ba ka hükmünde A HM unu belirtmi tir:
Oberschlick (2) davasında, bir
politikacının tutumu için “budala” Gazetecinin özgürlü ü aynı zamanda bir
sözcü ünün kullanılması kabul edilebilir ölçüde abartmaya, hatta kı kırtmaya
bulunmu tur. Veya belediye seçimlerinde ba vurmayı da içerir.126
aday olan birinin “gülünç”, “soytarı” ve
“kaba” terimleriyle anılmı oldu u Lopes Ne var ki, basın özgürlü ü bile mutlak
Gomes da Silva davasında, A HM de ildir. Tammer davasında, mahkeme
kullanılan dilin keskin olmakla birlikte
126
abartılı olmadı ını ve adayın provokatif bir “Dil” konusunda daha fazla ayrıntı için
yukarıda 23.-24. paragraflara bakılabilir.

100
özel hayat lehine hüküm vermi tir. genel önem ta ıyan bir mesele oldu una
Suçlanan ifadeler Bayan Laanaru’nun özel ikna olmamı tır.127
hayatının bazı yönleriyle ilgilidir. Bayan
Laanaru bunları kendi özel hayatında 90. A HM’in ilkeleri ı ı ında, politikacıları
tuttu u güncelerde tasvir etmektedir. ya da genel olarak üst düzey yetkilileri
Kendisi (daha önce ba bakanlık da yapmı (örne in cumhurba kanını, ba bakanı,
olan ve kocası da olan) çi leri Bakanı’nın bakanları, milletvekillerini vb.), ba ta
yardımcısıdır. Suçlanan ifadeler Bayan basından gelenler olmak üzere, hakarete
Laanaru’nun bir anne olarak ve kocasının veya öhretine yönelik saldırıya kar ı özel
eski ailesinin parçalanmasındaki rolüne ya da daha a ır cezalar aracılı ıyla
ili kindir. A HM 10. maddenin ihlâli korumayı hedefleyen bütün yasalar 10.
olmadı ına hükmetmi ve unu iddia Madde ile ba da maz bir nitelik ta ır. Bu
etmi tir: tür hükümlerin var oldu u ve
politikacılarca kullanılmaya çalı ıldı ı
Bayan Laanaru’nun bir siyasi parti ile durumlarda, ulusal mahkemeler bunları
ili kisinin devam ediyor olmasına ra men, uygulamaktan kaçınmalıdır. Bunun yerine
Mahkeme kendisinin özel hayatına ili kin hakaret ve öhrete halel getirme
olan söz konusu ifadelerin kamuyu konusundaki genel yasal hükümler
ilgilendiren konulardan oldu una veya uygulanabilir. Ayrıca, politikacıların erefi

127
Tammer-Estonya, 2001.

101
ve öhreti basın özgürlü üyle çatı ma içine sahip ise, o zaman cezalandırılmamalıdır.
girdi inde, ulusal mahkemeler orantısallık Haber
ilkesini dikkatli biçimde uygulamalı ve
A HM’in Lingens gibi davalarda sa lamı bozulabilir mal kategorisine girer ve
oldu u yol gösterici ilkelere bakarak, yayınlanmasının, kısa bir süre için bile
gazetecinin mahkûm edilmesinin olsa gecikmesi, haberin bütün de erini ve
demokratik bir toplumda gerekli olup ilginçli ini ortadan kaldırabilir.128
olmadı ına karar vermelidirler. Benzer
biçimde, ulusal hukukun hakaret içeren Bundan dolayı, gazeteciyi sadece makul
ifadelere ili kin davalarda “do ruluk ölçüde bir ara tırma yapma ve haberin
kanıtı” savunmasını öngördü ü do rulu unu iyi niyetle varsayma
durumlarda, ulusal mahkemeler, A HM’in konusunda yükümlü saymakla yetinmek
olgular ile kanaatler arasında yaptı ı gerekir. Bu bakımdan bir ba ka argüman
ayırımı göz önüne alarak, bu tür kanıt da gazetecinin, ma dur oldu u iddia edilen
istemekten kaçınmalıdırlar. Üstelik, esas ki inin öhretine halel getirme konusunda
olarak olgulara dayanan öhrete halel bir kasıt ta ıyıp ta ımadı ı meselesidir.
getirme davalarında iyi niyet savunması Gazeteci elindeki bilginin do ru oldu una
kabul edilmelidir. ayet haber yayınlandı ı inandı ı sürece, bu tür bir kasıt yoktur ve
anda gazeteci belirli bir bilginin do ru dolayısıyla gazetecinin tutumu, kasıtlı
oldu una inanmak için yeterli nedene
128
Sunday Times (2)-Birle ik Krallık, 1991.

102
biçimde öhrete halel getirmeyi yasaklayan
hükümlere göre ele alınamaz; ceza 91. Thorgeirson davasında,129 A HM ifade
mevzuatı, sadece ba kasının öhretine özgürlü ünü kamu görevlilerine yönelik
kasıtlı olarak halel getirme fiilini yaptırıma ele tiriler ba lamında koruyan bir karar
ba lar. almı tır. Yazar olan davacı, bir günlük
gazetede polis gaddarlı ı üzerine iki yazı
Ulusal mahkemeler cezai mahkûmiyet yayınlamı tı. Yazılardan ilki Adalet
kararları, özellikle de hapis cezaları Bakanı’na bir mektup biçiminde
uygulamaktan kaçınmalıdırlar. Bu tür yazılmı tı. Yazar Bakanı “Reykjavik
kararlar, bizatihi ifade özgürlü ünü tehdit polisinin gittikçe daha fazla gaddar
eder ve basının kamunun gözü kula ı olma yöntemler uyguladı ı konusunda
rolünü engelleyerek bütün medya dola makta olan ve do al olmayan bir
açısından sansür i levini görür. tarzda susturulmaya çalı ılan (ve giderek
kamuoyuna mal olan) söylentileri
A HM tarafından ulusal mahkemelere soru turmak üzere” bir komisyon kurmaya
sa lanmı olan yukarıdaki bütün yol ça ırmaktaydı. Davacı, polis gaddarlı ına
gösterici ilkeler, kamu görevlilerine ma dur kalmı bir gazeteci dı ında
yönelik ele tiriler veya genel olarak halkı herhangi bir ma durun adını vermiyordu.
ilgilendiren konuları kamusal tartı maya Polisler ve davranı tarzları hakkında
açma niyetiyle yapılan her tür ba ka
ele tiri için de aynen geçerlidir. 129
Thorgeirson- zlanda, 1992.

103
Thorgeirson, ba ka eylerin yanı sıra, u [polisin] bu davranı ı, polis güçlerimizin
ifadeleri kullanmı tı. kendilerini savunmak için genellikle
kullandı ı yöntemler konusunda
“ ehrimizin gece hayatının ormanında, kamuoyunda yayılmakta olan imgeye nasıl
sessizce veya ba ka türlü dola makta olan da uygun: korkutma, sahtecilik, kanundı ı
bu üniformalı canavarlar...” “Polislerin ve davranı lar, bo inançlar, erken verilmi
bar fedailerinin, insanlara özen ve dikkatle hükümler, beceriksizlik.
yakla acaklarına, zalim bir do allıkla
ö rendikleri ve uyguladıkları kurt kapanı Mahkemeler davacıyı polisin adı
tekni i sonucunda zihni ya ı yeni do mu verilmemi mensuplarına hakaret etme
bir bebe inkine kadar gerileyen suçundan para cezasına çarptırdı.
insanlar....” “...hayvanlara ve sadistlere
sapıklıklarını tatmin etme olana ını Dava A HM’e geldi inde, Hükümet
tanımak.” mahkûmiyetin “ba kalarının öhreti”ni,
yani polislerin öhretini korumayı
Polisin gaddarlık iddialarını reddetti i bir amaçladı ını, ayrıca, kabul edilebilir
televizyon programının ardından davacı ele tirinin sınırlarının sadece siyasi
ikinci bir yazı yayınlayarak unları tartı ma bakımından daha geni
söylemi ti: olabilece ini belirtti. Ne var ki, Mahkeme
una i aret etti:

104
A HM, içtihat hukukunda, siyasi tartı ma me ru amaç ile orantısallı ını
ile kamuyu ilgilendiren di er konuların kanıtlamadı ı sonucuna ula ıyordu.
tartı ılması arasında Hükümet’in sözünü Dolayısıyla, davacının mahkûm edilmesi
etti i türden bir ayırım yapmayı haklı “demokratik bir toplumda gerekli” de ildi.
kılacak herhangi bir ey olmadı ının altını
çizer. 92. Thoma davasında, bir gazeteci Su ve
Ormancılık Komisyonu’nun, biri hariç
Davacının kullandı ı dil konusunda A HM bütün üyelerinin satın alınabilece ini
unu belirtiyordu: yazdı ı için tazminata mahkûm edilmi ti.
A HM, bu konudaki yaygın tartı mayı ve
Her iki yazı da özel olarak sert bir dille konunun genel olarak çekti i ilgiyi hesaba
kaleme alınmı tır. Ne var ki, amaçları ve katarak 10. maddenin ihlâl edilmi
yapmaları istenen etki göz önüne oldu una hükmetmi tir. Kamu
alındı ında, A HM kullanılan dilin a ırı görevlilerinin ele tirilmesine atfen, A HM
olarak nitelenemeyece i kanısındadır. unu belirtmi tir:

A HM, “mahkûmiyet ve cezanın, kamuyu Politikacılara benzer biçimde, resmi


ilgilendiren meselelerin açıkça yetkilerini kullanmakta olan kamu
tartı ılmasını caydıracak bir özelli e sahip görevlileri için de, kabul edilebilir
oldu u” ve Hükümet’in ileri sürdü ü ele tirinin sınırları sıradan yurtta lara
gerekçelerin müdahalenin hedeflenen göre daha geni tir. Ne var ki, kamu

105
görevlilerinin kendi istekleriyle her
sözlerini ve eylemlerini kamunun Film, Yahudi, Hıristiyan ve slam
gözetimine politikacıların yaptı ı ölçüde dinlerinin Tanrısını, eytanın ayaklarına
açtı ı söylenemez. Dolayısıyla, kapanan, onunla uzun uzun öpü en, onu
davranı larının ele tirisi bakımından arkada ı olarak gören, görünü te bunak bir
politikacılarla aynı temelde muamele ya lı adam olarak gösteriyordu. Meryem
görmelidirler.130 Ana’yı müstehcen bir öykü dinlerken ya da
eytanla erotik bir gerilim ya arken
93. “Ba kalarının hakları” konusu, özel gösteren ba ka bazı sahneler de vardı. sa
olarak din özgürlü ü ile ifade özgürlü ü yeti kin bir insan olarak geri zekâlı bir
arasındaki çatı ma, Otto-Preminger Institut özürlü gibi gösteriliyordu. Filmin bir
(OPI) davasının131 konusuydu. sahnesinde Meryem Ana ve sa eytanı
Innsbruck’ta kurulu bir dernek olan davacı, alkı larken görülüyordu.
Werner Schroeter tarafından yönetilmi
olan Council in Heaven ba lıklı filmi halka lk gösterimden önce, Katolik Kilisesi’nin
açık tarzda altı kez gösterece ini ilân Innsbruck Piskoposlu unun talebi üzerine,
etmi ti. lânda, yasa gere ince, filmin on savcı OPI’nin müdürü hakkında “dini
yedi ya ın altındakilere gösteriminin yasak ö retileri a a ılamak” suçundan cezai
oldu u kaydedilmi ti. kovu turma açmı tı. Bir A HM filmi
izledikten sonra el konulmasına izin verdi.
130
Thoma-Lüksemburg, 2001 Bu yüzden halka gösterim yapılamadı.
131
Otto-Preminger Institut-Avusturya, 1994.

106
Cezai kovu turma dosyası daha sonra ço unlu un dinine, ister bir azınlık dinine
kapatıldı, dava sadece el koyma ile ilgili mensup olsunlar, her tür ele tiriden muaf
olarak devam etti. OPI Avrupa olmayı beklemeleri makul de ildir.
Komisyonu’na ba vurarak filme el Ba kalarının kendilerinin dini inançlarını
konulmasının 10. Madde’den do an reddetmesine, hatta inançlarına dü man
hakkının ihlâli anlamına geldi ini ileri ö retiler yaymasına ho görü ile yakla mak
sürdü. Komisyon bu görü e katıldı. ve bunu kabullenmek zorundadırlar.
Ancak, dini inançlara ve ö retilere
Hükümet A HM’e verdi i savunmada muhalefetin ve bunların reddedilmesinin
filme el konulmasının “ba kalarının biçimleri Devletin sorumlulu unun, özel
haklarının”, özellikle de dini duygulara olarak da bu inanç ve ö retilere ba lı
saygı hakkının korunmasını ve “kamu olanların 9. Madde tarafından teminat
düzeninin sa lanması”nı amaçladı ını ileri altına alınmı haklarının huzur içinde
sürdü. Dini duygulara saygı hakkı, kullanılabilmesini sa lama konusundaki
A HS’in 9. Maddesi’nde ele alınan sorumlulu unun alanına girebilecek bir
dü ünce, vicdan ve din özgürlü ünün bir husustur. Gerçekten de, uç örneklerde, dini
parçasıdır. Bu amacın me ruiyetini inançlara muhalefetin ve bunların
inceleyen A HM unu ifade ediyordu: reddedilmesi için kullanılan bazı spesifik
yöntemlerin bu tür inançlar besleyenlerin
Dinlerini açıklama özgürlü ünü bunlara sahip olma ve açıklama
kullanmayı seçen ki ilerin, ister özgürlü ünü kullanmasını güçle tirecek

107
bir nitelik ta ıması mümkündür. (...) Dini kaçınma yolunda bir görevden de söz
bakımdan yüceltilen ki ilerin kı kırtıcı bir ediyordu.
tarzda resmedilmelerinin 9. Madde’de
teminat altına alınan, inananların dini Hükümet, kendi pozisyonunu savunurken
duygularına saygıyı ihlâl etmi oldu unu Tyrol bölgesi halkının günlük ya amında
dü ünmek me rudur; bu tür tasvirler, dinin önemini de vurgulamı tı: burada
demokratik bir toplumun bir özelli i Katolik inananların oranı % 87 idi.
olması gereken ho görü ruhunun da kötü
niyetli bir ihlâli olarak görülebilir. Çatı ma halindeki iki de eri dengeleme
A HS’in bir bütün olarak ele alınması yönünde A HM unu ifade ediyordu:
gerekir. Dolayısıyla, eldeki davada 10.
Madde’nin yorumu ve uygulanması A HM, Katolik dininin Tyrol halkının ezici
A HS’in mantı ı ile uyumlu olmak ço unlu unun dini oldu u gerçe ini
zorundadır. görmezlikten gelemez. Avusturya
otoriteleri filme el koyarken bu bölgede
Ayrıca, A HM “insanlı a ili kin konularda dini barı ı sa lamak ve bazı insanların
ilerlemeyi sa layabilecek bir kamusal dini inançlarının hak edilmemi ve
tartı maya herhangi bir katkıda a a ılayıcı bir saldırıya konu oldu u
bulunamayacak,...ba kalarına kar ı duygusuna kapılmasını önlemek amacıyla
gereksiz yere a a ılayıcı ifadeler”den hareket etmi tir. Söz konusu dönemde,
yerel ko ullar ı ı ında, böyle bir tedbire

108
ihtiyaç olup olmadı ı, ulusal otoritelerin kaçınılmaz olarak otoritelerin
uluslararası yargıçtan daha iyi “ilerleme”nin ne oldu u konusundaki
de erlendirebilece i bir eydir. Eldeki fikirlerinden etkilenecektir. (...) fade
davanın bütün ko ulları göz önüne özgürlü ünün kullanılmasının bütünüyle
alındı ında, A HM Avusturya engellenmesi anlamına gelecek türden
otoritelerinin takdir payını a mı oldu u yasaklama tedbirlerine duyulan ihtiyaç,
kanaatine ula mamı tır. ancak söz konusu davranı toplum
tarafından ho görü ile kar ılanma hakkını
Dolayısıyla, filme el konulması 10. ortadan kaldıracak kadar a ır bir
Madde’nin bir ihlâlini olu turmamaktadır. suiistimal düzeyine veya ba kalarının din
özgürlü ünü yadsımaya yakla tı ında
lginç olan bir nokta, muhalefet erhi veren kabul edilebilir hale gelir. (...) Film,
üç yargıcın 10. maddenin bir ihlâli deneysel filmlere dü kün dar bir çevreye
oldu unu savunmasıydı: hitap eden bir “sanat sineması”nda ücret
kar ılı ında gösterilecekti. Dolayısıyla,
Belirli bir ifade tarzının “insanlı a ili kin salonda özel olarak bu filme ilgi duyan
konularda ilerleme sa layabilecek bir insanların dı ında herhangi birinin
kamusal tartı maya herhangi bir katkıda” bulunması dü ük bir ihtimaldir. Üstelik,
bulunup bulunamayaca ına karar verme filmi seyretmeye gelenler, filmin niteli i
yetkisi Devlet otoritelerine konusunda önceden yeterince uyarılmı
bırakılmamalıdır; bu tür bir karar olma fırsatına da sahiptir. (...) Eldeki

109
davada, herhangi birinin, haberi yataklıktan mahkûm etmi oldu u bir
olmaksızın, itiraz konusu olabilecek bir televizyon muhabiri idi. Davacı,
malzeme ile kar ı kar ıya kalma ihtimali hazırladı ı programa ırkçı dü üncelere
son derece dü üktür. Bundan dolayı, sahip bir gençlik grubunun üç üyesini
davacı derne in filmin gösteriminden davet ederek görü me yapmı tı.
do abilecek zararlı sonuçlarını sınırlamak Görü meler esnasında ırkçı dü üncelerin
için, makul sınırlar içinde beklenebilece i dile gelme ihtimalini önceden biliyordu,
ölçüde sorumlu davrandı ı sonucuna hatta bu tür ifadeleri te vik etmi ti. Montaj
ula ıyoruz. sırasında da a a ılayıcı ifadeleri
çıkarmamı tı. Görü meler, dünyadan iyice
94. A HM, “ba kalarının hakları”nı haberi olan bir izleyici kitlesi için
koruma gere i ile bilgi verme ve alma hazırlanmı , yabancı dü manlı ı ve göç
özgürlü ü arasındaki çatı mayı, ırkçı konuları da dahil, geni bir dizi sosyal ve
dü üncelerin televizyonda sadece halkı bu siyasi konuyu i leyen ciddi bir televizyon
ırkçı dü üncelerin sahipleri konusunda programında gösterilmi ti. zleyiciler u
bilgilendirmek amacıyla yayınlanması tür dü üncelerin dile getirildi ine tanık
ba lamında da incelemi tir. Jersild olmu lardı: “Irkçı olmak iyi bir ey. Biz,
davasında132 davacı, ulusal mahkemelerin Danimarka’nın Danimarkalılara ait
ırkçı dü üncelerin yayılmasına yardım ve oldu una inanıyoruz”; “ nsanların köle
sahibi olmasına izin verilmeli”; “Bir
132
gorilin resmini çekin, sonra da bir zenciye
Jersild-Danimarka, 1994.

110
bir bakın. Aynı yapı, vücut da, her ey ayırımının mücadele edilmesi gereken bir
de...alınları basık”; “Zenciler insan de il ey oldu unu vurgulayan A HM,
ki, hayvan. Öteki yabancı i çiler de, davacının hazırladı ı programın kamu
Türkler, Yugoslavlar, adları ne olursa açısından büyük önem ta ıdı ının altını
olsun ötekiler” vb. vb. Bu genç insanlara çiziyordu. Programın nasıl hazırlandı ını
aynı zamanda nerede ya adıkları ve ve sunuldu unu inceleyen A HM u
çalı tıkları ve sabıkalarının olup olmadı ı hükme ula ıyordu:
da sorulmu tu.
Nesnel olarak bakıldı ında, [programın]
Ulusal mahkemelerin muhabiri suçlu ırkçı görü ve fikirleri yaymayı
bulmasının ana nedeni, program sırasında, amaçladı ının dü ünülmü olması
görü melerde dile gelen dü ünceleri olanaksızdır. Tersine, program, sosyal
belirtik biçimde ele tirdi i bir nihai konumları nedeniyle kısıtlanmı ve buna
açıklama yapmamı olmasıydı. öfke duyan, sabıkalı, iddete yatkın belirli
Mahkemeler bunun gerekli oldu u bir grup genci, bir görü me aracılı ıyla
kanaatini ta ıyordu. te hir ve tahlil etmeyi ve durumu
açıklamayı hedeflemektedir.
Dava A HM’e gitti inde hükümet
mahkûmiyet kararını, ırkçı dü üncelerle Ulusal mahkemelerin, muhabirin ırkçı
hakarete u ramı olanların haklarını dü ünceleri dengelemek amacıyla bir
koruma gerekçesine dayandırıyordu. Irk eyler söylemesi gerekti i yolundaki

111
yakla ımını ele tiren A HM, unu ifade [bu] basının kamu yararını ilgilendiren
ediyordu: konulara katkısını ciddi biçimde
engelleyecektir ve özel olarak sa lam
Nesnel ve dengeli gazetecilik yöntemleri, nedenler var olmadıkça dü ünülmemelidir.
ba ka eylerin yanı sıra, söz konusu olan
medyaya da ba lı olarak önemli ölçüde Mahkeme 10. maddenin ihlâl edilmi
de i kenlik gösterebilir. Gazetecilerin ne oldu una hükmetmi tir.
tür habercilik teknikleri kullanması
gerekti i yolunda basının dü üncelerinin fade özgürlü ü ve yargı gücünün
yerine kendi dü üncelerini koymak, ne otoritesi ve tarafsızlı ı
A HM’e, ne de ba ka mahkemelere dü er.
95. A HM’in bu konudaki içtihadı,
Montaj yoluyla düzenlenmi olsun ya da yargının özel bir korumadan
olmasın görü melere dayanan habercili i yararlanmasına ra men, bunun belirli bir
tartı an A HM, bir gazetecinin, bir ba lamda gerçekle ti ini ve adaletin
görü me esnasında ba ka bir ki i i leyi iyle ilgili konuların kamusal
tarafından dile getirilen dü üncelerin tartı maların bir parçası olabilece ini
yayılmasına yardım etmesi nedeniyle kanıtlamaktadır. Sunday Times
133
cezalandırılması konusunda unu davasında, Hükümet bir gazete yazısının
belirtiyordu:
133
Sunday Times-Birle ik Krallık, 1979.

112
yayınlanmasını engelleyen bir tedbir yayınlayarak irketi, ma durlara ödedi i
kararını, yargının otoritesini koruma ve paranın dü üklü ü ve fona yapmayı
halkın yargı organlarına güvenini dü ündü ü katkının küçüklü ü dolayısıyla
muhafaza etme gerekçesine dayandırmı tır. ele tiriyordu. Gazete bu trajedinin ortaya
“Thalidomide” adlı müsekkinin 1959-1962 çıkı ının ko ullarını daha ileride
yılları arasında kullanılmasının sonucunda, yayınlanacak bir yazıda anlataca ını da
bir çok bebek sakat do mu tu. lacın belirtiyordu.
üreticisi ve satıcısı Distillers Company Ltd.
adlı irket, ilacı 1961 yılında piyasadan irketin ikâyeti üzerine ba savcı, yazının
çekmi ti. Aileler irket hakkında dava belirtilen içerikle yayınlanması halinde
açmı , tazminat talebinde bulunmu lardı; yargının i leyi inin engellenmi olaca ı
taraflar arasındaki müzakereler yıllarca gerekçesiyle mahkemeden bir ihtiyati
sürmü tü. Tarafların varaca ı anla maların tedbir kararı çıkarmasını talep etti. A HM
Mahkemelerce onaylanması gerekiyordu. tedbir kararını verdi, Sunday Times da
Sunday Times dahil bütün gazeteler yazıyı yayınlamaktan kaçındı.
konuya geni biçimde yer veriyorlardı.
1971’de taraflar sakat çocuklara yardım A HM önünde Sunday Times 10. maddenin
için bir hayır fonu kurulması üzerinde ihlâl edilmi oldu unu iddia etti. Hükümet,
müzakerelere ba ladılar. Eylül 1972’de Thalidomide davaları hâlâ devam ediyor
Sunday Times “Thalidomide çocuklarımız: oldu undan, tedbir kararını “yargı gücünün
ulusal bir ayıp” ba lıklı bir yazı otorite ve tarafsızlı ı”nı koruma

113
gerekçesiyle savundu. A HM unu
belirtiyordu: Bu davanın özgül çerçevesi içinde, A HM
“Thalidomide felâketi”nin hiç tartı masız
Mahkemelerin bir bo lukta çalı madı ı biçimde kamuyu derinden ilgilendirdi ini
genel olarak kabul gören bir olgudur. belirtmekteydi. Ayrıca, genel olarak
Mahkemeler uyu mazlıkların çözülmesi toplumun yanı sıra, trajedinin bir parçası
için birer forum i levi görmekle birlikte, bu haline gelmi olan aileler açısından da bu
söz konusu uyu mazlıkların önceden, ister meselenin bütün yönleri konusunda
uzmanlık dergileri, ister genel olarak bilgilendirilmek bir haktı.
basın, ister genel olarak kamuoyu, ba ka
yerlerde tartı ılamayaca ı anlamına A HM gazeteye kar ı çıkarılan tedbir
gelmez. Ayrıca, kitle yayın organları kararı hakkında u hükme ula ıyordu:
yargının düzgün i leyi inin gereklerinin
belirledi i sınırları a mamakla yükümlü [karar] kamunun, A HS’in anlamı
olmakla birlikte, kamu yararını çerçevesinde tanımlandı ı haliyle ifade
ilgilendiren ba ka alanlarda oldu u gibi, özgürlü ünden elde edece i yarardan
Mahkemelerin gördü ü davalar konusunda daha a ır basacak acil bir sosyal ihtiyaca
da bilgi vermek ve fikirleri yaymak kar ılık vermemektedir.
görevleridir. Sadece medyanın bu tür bilgi
ve fikir yayma görevi yoktur; halkın da
bunlara ula ma hakkı vardır.

114
96. De Haes ve Gijsels davasında,134 talebinde bulundular. Hukuk Mahkemeleri
davacı gazeteciler gazetelerinde, gazetecilerin yargıçların notere siyasi
mahkemelerin bakmakta oldu u bir davayı yakınlıkları dolayısıyla bilinçli biçimde
ele almı lardı. Bir bo anma davasında yanlı karar verdiklerini yazarak
ailenin iki çocu unun babalarına tarafsızlıkları konusunda güçlü ku kular
verilmesine karar vermi olan bir stinaf yarattı ına hükmetti. Gazeteciler (sembolik
Mahkemesi’nin yargıçlarını be yazı miktarda) bir tazminat ödemeye ve
boyunca iddetle ele tirmi lerdi. Muteber masrafları kendilerince kar ılanmak üzere
bir noter olan baba, daha önce eski karısı kararı altı gazetede yayınlatmaya mahkûm
ve onun anne ve babası tarafından edildi.
çocukları cinsel olarak istismar etmekle
suçlanmı bulunuyordu. Bo anma A HM, yargı mensuplarının kamunun
döneminde noter hakkında açılan güvenine sahip olması gerekti ini ve
soru turma dosyası iddianame dolayısıyla olgusal temelden yoksun yıkıcı
hazırlanmaksızın kapatılmı tı. saldırılardan korunmalarının gerekli
oldu unu saptadı. Ayrıca, yargıçların
Üç yargıç ve bir savcı, gazeteciler ve mesleki olarak kamu önünde konu mama
gazete hakkında dava açarak öhretlerine gibi bir sorumlulukları oldu undan,
halel getirdikleri iddiasıyla tazminat yöneltilen saldırılara, örne in politikacılar
gibi cevap vermeleri mümkün de ildir.
134
A HM daha sonra yazıları inceleyerek
De Haes ve Gijsels-Belçika, 1997.

115
uzmanların fikirleri dahil birçok ayrıntıya tarafsızlı ının ku ku yaratması ba lamında
de inildi ini, bunun da gazetecilerin dava gündeme gelir. Bu tür sorunlar kamu
konusunda kamuyu bilgilendirmeden önce açısından her zaman önemlidir ve özellikle
ciddi bir ara tırma yaptı ını kanıtladı ını ba ımsız ve etkili bir yargının yeni
saptadı. Yazılar, ensest konusunda ve yerle mekte oldu u ülkelerde kamusal
yargının bu sorunu nasıl ele almı oldu u tartı manın dı ında tutulmamalıdır.
üzerine yapılmakta olan kapsamlı bir Bundan dolayıdır ki ulusal mahkemeler,
kamusal tartı manın bir parçasıydı. yargıçların ya da ba ka yargı
Kamuyu ilgilendiren bir konuda halkın mensuplarının i in içinde oldu u davalarda
bilgilendirilme hakkına hak etti i önemi söz konusu olan de er ve yararları iyi
atfeden A HM, ulusal mahkemelerin tartmalıdır. Mahkemeler, söz konusu
kararının “demokratik bir toplumda yargıcın erefi ile basının kamunun ilgi
gerekli” olmadı ına, dolayısıyla 10. alanına giren konularda haber verme
Madde’nin ihlâl edilmi oldu una özgürlü ü arasında bir denge bulmalı ve
hükmetti. demokratik bir toplumda önceli in ne
olması gerekti ine karar vermelidir.
97. Bir yargıcın öhretine basın tarafından Elbette ele tirinin, yargının i leyi i
halel getirilmesi, esas olarak, yargı konusundaki kamusal tartı maya katkı
sisteminin i leyi indeki aksaklıklar üzerine yapmaksızın, esas olarak yargı
bir tartı manın bir parçası olarak veya mensuplarına hakareti ya da onların
yargıçların ba ımsızlı ının ya da öhretine halel getirmeyi hedefledi i

116
durumlarda, ifade özgürlü üne tanınan The Engineer adlı yayında gazetecilik
koruma daha dar olabilir. yapmakta olan Goodwin, bir “kaynak”tan
telefonla Tetra Ltd. irketi üzerine bazı
Bu ba lık altında bir ba ka önemli konu, bilgiler almı tı. Kaynak, irketin büyük
yargının kesin kararının kamusal olarak mali güçlüklerle kar ı kar ıya oldu u bir
ele tirilip ele tirilemeyece idir. dönemde büyük miktarda kredi bulmak
üzere oldu unu belirtmekteydi. Gazeteci
Gazetecilerin kaynaklarının korunması bu bilgiyi talep etmemi ti, bunun için bir
ve me ru amaçlar ödeme de yapmamı tı. Bu konuda bir yazı
yazarken irkete de telefon etmi ve
98. fade özgürlü ünün özgül bir yönü fikirlerini sormu tu. Gazetecinin
gazetecilerin kaynaklarının korunmasıdır. telefonunun ardından irket mahkemeye
Bu, 2. fıkrada öngörülen bütün me ru ba vurarak Goodwin’in yazısının
amaçlar ile çatı abilir. Goodwin kararı,135 yayınlanmasına kar ı bir tedbir kararı
bir yanda adaletin gerekleri ve ba kalarının çıkarılmasını istedi. Gerekçesi, bu bilginin
hakları, di er yanda kaynakların kamuya açıklanması halinde ekonomik ve
korunması gere i arasındaki denge mali çıkarlarının ciddi ölçüde
açısından anlamlıdır. zedelenece iydi. A HM tedbir kararını
aldı. irket de bu kararı bütün büyük
gazetelere yolladı.
135
Goodwin-Birle ik Krallık, 1996.

117
Ayrıca, irket mahkemeye ba vurarak hatırlattıktan sonra, A HM unu ifade
gazetecinin kayna ının adını açıklamasının ediyordu:
sa lanmasını talep etti. Buradaki gerekçe,
ismin açıklanmasının irketin sahtekâr Bir dizi Âkit Devlet’in yasalarında ve
çalı anının kim oldu unu ö renmesini mesleki davranı kurallarında görüldü ü
sa layarak bu ki i hakkında dava açma ve basın özgürlü üne ili kin bazı
olana ını yarataca ı idi. Gazeteci uluslararası hukuki belgelerde belirtildi i
mahkemenin talebini tekrar tekrar reddetti. gibi, gazetecilerin kaynaklarının
Sonunda, “adaletin engellenmesi” korunması, basın özgürlü ü açısından
suçundan para cezasına çarptırıldı. temel ko ullardan biridir. (...) Bu tür bir
korumanın yoklu unda kaynaklar, kamuyu
A HM’e gidildi inde, davacı gerek ilgilendiren konularda halkı bilgilendirme
kayna ının açıklanması yönündeki A HM çabasında basına yardım etmekten
kararının, gerekse bunu yerine getirmedi i caydırılmı olabilir. Bunun sonucu olarak
için para cezasına çarptırılmasının basının hayati kamunun gözü kula ı olma
kendisinin ifade özgürlü ü hakkını konusundaki hayati i levi darbe yer, do ru
çi nedi ini iddia etti. “ fade özgürlü ünün ve güvenilir haber verme kapasitesi de
demokratik bir toplumun asli temellerinden olumsuz etkilenebilir.
biri oldu unu ve basına sa lanacak
güvencelerin özel bir önem ta ıdı ını” Demokratik bir toplumda basın özgürlü ü
açısından gazetecilerin kaynaklarının

118
önemini ve kaynakların açıklanması gerekmektedir. Kaynakların açıklanması,
yönünde bir A HM kararının olası tüyler sadece daha yüksek ihtiyaçlar ya da hayati
ürpertici etkisini göz önüne alan A HM, çıkarlar gerektirdi i zaman talep edilebilir.
Ancak, bu tür ihtiyaç ve çıkarlar dahi,
...hem davacının kayna ını açıklaması ifade özgürlü ünü korumanın bir yönü
konusundaki kararın, hem de bu kararı olarak gazetecilerin kaynaklarının
yerine getirmedi i için çarptırıldı ı para korunması ihtiyacı ile dengelenmelidir.
cezasının, ifade özgürlü ünün ihlâline yol Tavsiye Kararı’nda belirtildi i gibi, böyle
açtı ı sonucuna ula mı tır. bir talep yapılmadan önce, gazetecilerin
kaynaklarını açıklamama konusundaki
99. Goodwin kararının ardından, 8 Mart hakları üzerine bilgilendirilmeleri gerekir.
2000 tarihinde Avrupa Konseyi Bakanlar Yargı emriyle arama, gözetleme veya
Komitesi, gazetecilerin bilgi kaynaklarını haberle menin izlenmesi tedbirlerine, e er
açıklamama haklarına ili kin R (2000) 7 bunlar gazetecinin kaynaklarını açı a
sayılı Tavsiye Kararı’nı kabul etmi tir. çıkartma amacı güdüyorsa izin
verilmemelidir.
100. Goodwin davasında A HM’in aldı ı
karar ve 2000 yılındaki Tavsiye Kararı 101. Gazetecilerin kaynaklarının hukuken
do rultusunda, ulusal yasal sistemlerin, iç korunmasının henüz yasalla mamı oldu u
yasalara gazetecilerin kaynaklarını ülkelerde, Mahkemeler bunu Avrupa
koruyan hükümler getirmeleri hukukunun bir boyutu olarak, örne in

119
A HM’in Goodwin davasındaki kararı üzere, her durumda korunmasını kapsar.
uyarınca ve hukukun uluslararası alanda Bu koruma sa lanırken ulusal
kabul gören ilkelerinden biri olarak mahkemelere sadece orantısallık ilkesi ve
uygulamalıdırlar. Ulusal mahkemeler ifade basının demokratik sistemdeki rolü yol
özgürlü ünün muhafızları olarak göstermelidir.
davranmalıdır. Bu özgürlük, gazetecilerin
kaynaklarının, gazetecilerin sanık ya da
tanık olarak yer aldı ı davalar dahil olmak

120

You might also like