You are on page 1of 22

İnsan Hakları Hukuku

(2. Hafta)
Dr. Öğretim Üyesi Kübra DEMİR
 İnsan Hakları Hukuku (2. Hafta)
 İnsan Hakları Hukukunun Bilgi Kaynakları
 - Mevzuat

Ders Planı  - Uluslararası örf ve adet hukuku


 -Yargı Kaynakları
 - Bilimsel Eserler
 İnsan Haklarının Nitelikleri
 Mevzuat
İnsan Hakları  - Ulusal Mevzuat
Hukukunun  - Uluslararası Mevzuat
Bilgi  Yargı Kararları

Kaynakları  Bilimsel Eserler


 Ulusal Mevzuat
 Sened-i İttifak – Magna Carta’ya benzetilen bu belge yedi
maddeden oluşmaktadır. hak ve hürriyetleri sıralamak yerine,
merkezi idareyi güçlendirerek kamu düzenini getirmek,
dolayısıyla can ve mal güvenliğini sağlamaya yöneliktir. Belgenin
temel haklarla ilgili hükmü vergi toplamada zulüm ve eziyet
yapılmamasıdır. Senedi İttifak, hak ve hürriyetleri yok edilmiş ya

Mevzuat da hak ve hürriyetleri güvence altına almak isteyen bir toplumun


iktidara karşı koyması sonucu ortaya çıkmış bir belge değildir.
 Osmanlı Devletinde insan haklarının tanınması yolunda atılan ilk
önemli adım 1839 Tanzimat Fermanı ile olmuştur. Fransız
İhtilali’nden tam elli yıl sonra ilan edilen ve bazı yazarlarca
“haklar beyannamesi” olarak kabul edilen Ferman, sadece kişilere
tanınan birtakım hak ve hürriyetleri değil, aynı zamanda devlet
hayatının çeşitli alanlarında yapılacak yenilikleri de içermektedir.
 Türk Anayasaları:
 1876 Tarihli Anayasa
 1876 tarihli Kanun-u Esasî’nin Türk toplumunun ilk yazılı
Anayasası olması bakımından ayrı bir önemi vardır. Kişi hak ve
hürriyetlerine ilk defa olarak diğer devletlerin anayasalarındaki
gibi yer verilmiş, geniş bir liste halinde sıralanmıştır. Kanun-u
Ulusal Mevzuat Esaside 8-26 maddeler arasında sıralanan hak ve hürriyetlerden
bazıları; kişi güvenliği, ibadet özgürlüğü, basın özgürlüğü,
dilekçe hakkı, konut dokunulmazlığı, eğitim özgürlüğü, kanun
önünde eşitlik, devlet hizmetine alınmada eşitlik, mülkiyet
hakkı, angarya ve işkencenin yasaklanması, tabi hakim ilkesi,
kanunsuz vergi konulamayacağı şeklindedir. Ancak bu hak ve
hürriyetler güvenceye bağlanmış değildir.
 1924 Anayasası
 Hazırlanışında Fransız İhtilali’nin ve 18. yüzyıl felsefesinin etkilerinin yoğun
olarak görüldüğü, 1924 tarihli Teşkilatı Esasiye Kanunu’nda (1924
Anayasası) tabi haklar doktrininin etkisiyle hak ve hürriyetler düzenlenmiştir.
 Hürriyet, 1789 İnsan ve Vatandaş Hakları Beyannamesi’ndeki gibi “hürriyet,

Ulusal Mevzuat başkasına muzır olmayacak her türlü tasarrufta bulunmaktır. Hukuku
tabiyeden olan hürriyetin herkes için hududu, başkalarının hududu
hürriyetidir” şeklinde tarif edilmektedir.
 O halde, 1924 Anayasası’na göre hürriyetin sınırı bir başkasının
(1924 özgürlüğüdür; bu sınırı kanun çizer. 1924 Anayasasında kişi hak ve
hürriyetleri klasik anlamda kabul edilmekte olup bunlar; düşünce, vicdan, söz,
Anayasası) basın, haberleşme, dernek kurma, çalışma, eğitim hürriyetleri ile mülkiyet
hakkı, kişi güvenliği, konut dokunulmazlığı, eşitlik ilkeleri olarak
sıralanmıştır.
 Fakat bu hak ve hürriyetler için gerekli güvence mekanizması kurulamamıştır.
Ayrıca bu Anayasa’da o zamanın anayasalarına girmeye başlamış olan sosyal
ve ekonomik haklardan da bahsedilmemiştir.
 1961 Anayasası’nda temel hak ve hürriyetler düzenlenirken İHEB
ve İHAS’tan oldukça yararlanılmış bu belgelerde yer alan
hükümlerin hemen hepsine yer verilerek, 1924 Anayasası’na göre
daha geniş ve daha güvenceli hazırlanmıştır. Türkiye
Cumhuriyeti’nin nitelikleri arasında “İnsan haklarına dayanan
devlet” anlayışına yer veren 1961 Anayasası ile hürriyetler çok
Ulusal Mevzuat ayrıntılı bir şekilde düzenlenmiş ve yasama organının hürriyetleri
belirlerken neleri yapamayacağı da belirtilerek kanun koyucunun
(1961 hürriyetlerin düzenlenmesindeki takdir yetkisi daraltılmış ve onun

Anayasası) aşamayacağı bazı kayıtlar getirilmiştir.


 İHEB ? İHAS (AİHS) ?
 1961 Anayasası’nın getirdiği en önemli yeniliklerden biri de çağdaş
hürriyet anlayışı olmuştur. Klasik hürriyetler yanında kişilere sosyal
ve ekonomik haklar tanınmış devlete bu hakları yerine getirmesi ve
uygun ortamı yaratması için de görevler verilmiştir.
 Temel hak ve hürriyetleri doğrudan doğruya Türk toplumunun
temel hak ve hürriyet ihtiyacını göz önünde tutarak yeniden ele
alan 1982 Anayasası, hak ve özgürlüğe sahip olma, kullanma
ve yararlanma karşılığında kişinin de birtakım görevleri olduğu
anlayışını benimsemiştir.
Ulusal Mevzuat  Anayasanın başlangıç kısmında, “Her Türk vatandaşının bu
(1982 Anayasa’da yer alan temel hak ve hürriyetlerden eşitlik ve
sosyal adalet gereklerince yararlanarak millî kültür, medeniyet
Anayasası) ve hukuk düzeni içinde onurlu bir hayat sürme ve maddî ve
manevi varlığını bu yönde geliştirme hak ve yetkisine doğuştan
sahip olduğu” vurgulanarak “maddî ve manevi varlığını
geliştirme” yoluyla ”onurlu bir hayat sürme” haysiyet ve kişilik
sahibi insan için vazgeçilmez hedefler olarak belirtilmiştir.
 İnsan hakları kavramı, 1982 Anayasası’nın çeşitli maddelerinde
1961 Anayasası’ndan daha geniş ve ayrıntılı olarak

1982 Anayasası düzenlenmiştir. AY m. 2’de, “insan haklarına saygılı bir


devlet” anlayışı, Cumhuriyetin temel niteliklerini düzenleyen
ilkeler arasında sayılmıştır.
 Uluslararası kaynaklar, çeşitli uluslararası kuruluşların aldığı
bildirge niteliğinde kararlar, uluslararası antlaşmalar, şartlar ve
protokollerdir. Bunların maddelerinin incelenmesi halinde
insan haklarının evrensellik, kapsamının geniş olması,
devletlerin çifte sorumluluğu ve yasal ve ahlaki temellere sahip
olma gibi temel özelliklerinin ağır bastığı görülür.

Uluslararası  İnsan hakları insana sırf insan olduğu için tanınan haklar
olduğundan, tüm insanlar bu haklara sahiptirler. Ama
Mevzuat evrensellik sadece hak sahipliğini kapsamaz, aynı zamanda
muhataplık ve sorumluluk anlamında da, insan haklarının
evrensel olduğunu belirtmek gerekir.
 Uluslararası toplumda bütün devletler ve diğer tüm toplumsal
kişilikler, insan haklarına uymak, bu hakların gereğini yapmak
zorundadırlar
 İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi (1948)
 BM Şartı (m.10) uyarınca sadece tavsiye niteliğinde karar almakla
yetkili olan BM Genel Kurulu’nun kararıyla kabul edilen İnsan
Hakları Evrensel Bildirgesi, Uluslararası sözleşmelerin henüz pek çok
devlet tarafından imzalanmadığı veya onaylanmadığı dönemlerde,
uluslararası alanda geçerli tek uluslararası insan hakları aracı olarak
kabul edilmiş, yeni ortaya çıkan, bağımsızlığına yeni kavuşan
devletlerde anayasal bir belge olarak kullanılmıştır.
İHEB  İHEB, birey ve toplumun isteklerini, kişi haklarıyla sosyal ve
ekonomik hakları dengeleyen ve bütünlük içinde ele alan bir belge
niteliğindedir.
 Çağdaş belgelerin çoğunda yer alan korunması gereken toplum
kesimlerinin hakları ile üçüncü kuşak haklar İHEB’de yer
almamıştır. Bu ve benzeri gerekçelerle İHEB’in günümüz hak ve
hürriyet ihtiyaçları açısından yetersiz kaldığını söylemek
mümkündür.
 Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi
 AİHS, 1949 yılında hazırlanmış, 4 Kasım 1950’de aralarında
Türkiye’nin de bulunduğu oniki devlet tarafından imzalanmış ve
3 Eylül 1953 yılında yürürlüğe girmiştir. İHAS
 AİHS, yalnız insan haklarının korunmasını sağlayan bir belge
değil, aynı zamanda Batı demokrasisini somuta indirgeyen bir
belgedir. Sözleşmenin önemi, güvence altına aldığı temel hak ve
AİHS özgürlüklerden ya da AK’nin temelini oluşturmasından değil,
ortak güvence sistemine dayanan uluslararası yargısal denetim
mekanizması kurmasından ve bireye sağlanan güvenceyi bir
yaptırıma bağlamasından gelir.
 Sözleşme böylece insan haklarının korunmasının ulusal düzeyden,
uluslararası düzeye geçmesini sağlamış ve bireyi özgürlüklerinin
korunması açısından uluslararası hukukta hak sahibi yapmıştır.
 İHAS, Avrupa’da insan haklarının korunması açısından en
temel Sözleşmedir.
 Sözleşme bireye, bireysel başvuru hakkı yoluyla haklarını
çiğneyen devlete karşı AİHM’e başvurabilme imkânı
tanınmıştır. Sözleşme ile güvence altına alınan hak ve

AİHS özgürlüklerin korunmasından Sözleşmeye taraf her devlet,


diğer taraf devletlerin sözleşmeye saygılı olup olmadığını
denetlemekle yükümlüdür.
 Sözleşmenin benimsediği düzende, insan haklarının iç hukukta
korunması asıldır; uluslararası koruma ikincil niteliktedir.
 Uluslararası insan hakları hukukunun kaynaklarından birisi de
uluslararası örf ve adetlerdir. Devletler arasında oy birliği

Uluslararası Örf sağlanmış ve geniş bir kabul gerçekleşmiş BM Genel


Kurulunun bir kararı, zamanla geleneksel olarak devletleri
ve Adet bağlayıcı kurallar olarak kabul edilebilmektedir.

Hukuku  İHEB bu konuda tam bir örnek teşkil etmektedir. İHEB’in


birçok maddesi şimdi uluslararası örf ve adet hukuku olarak
kabul edilmektedir.
 Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, üzerinde önemle durulması
gereken bir kuruluştur. Mahkemenin bugüne kadar baktığı

Yargı Kararları davalar dolayısıyla yarattığı içtihadın insan hakları


standartlarına çok katkısı olmuştur.
ve  Son yıllarda Avrupa’da insan hakları hukukunu yorumlayan çok
Bilimsel Eserler sayıda içtihat oluşmuş ve bu da Avrupa Konseyi üyesi ülkelerde
milli yasama ve içtihat faaliyetlerini uyumlu hâle getirmede
esaslı etkiler yapmıştır.
 İnsan haklarının nitelikleri onu başka haklardan ayırt etmeye
yarar.
İnsan  İnsan hakları; “evrensellik”, “doğuştan sahip olma”, “toplum
Haklarının öncesi olma”, “mutlaklık”, “vazgeçilmezlik”, “birey hakkı
olma”, “çoğunlukla hürriyet hakkı olma”, “temel hak olma”,
Nitelikleri “esas olarak devlete karşı ileri sürülebilen iddialar niteliğinde
olma” gibi kimi niteliklere sahiptir.
 Evrensellik
 “Evrensellik”, kavram olarak, tüm insanlar için her zaman ve
İnsan yerde geçerli olma özelliğidir. Bir kişi isterse Dünyanın en
gelişmiş ülkesinde, isterse geri kalmış ülkesinde yaşasın, insan
Haklarının haklarından yararlanmalıdır. İnsan haklarından yararlanma

Nitelikleri bakımından kişinin şu veya bu ülkeden ya da dinden olması


gerekmez. İnsan haklarından yararlanmak için insan olmak
yeterlidir.
 Doğuştan Kazanılma
 İnsan hakları, insanın doğuştan sahip olduğu, doğasından ve
niteliğinden kaynaklanan, kişiliğinden ayrılmaz haklardır. İnsan
İnsan hakları, varlığı hukukun tanımasına bağlı olan ve sonradan
kazanılan haklardan tamamen farklıdır. İnsan haklarının
Haklarının doğuştanlığı, uluslararası, bölgesel ve ulusal insan hakları

Nitelikleri hukuku metinlerinin hemen hepsinin başlangıç kısımlarında


vurgulanmıştır. AY m. 12/1’de, herkesin kişiliğine bağlı, ...
temel hak ve hürriyetlere sahip olduğu ifade edilerek,
doğuştanlık vurgulanmaktadır.
 Mutlaklık
 İnsan haklarının varlığı herhangi bir kayda ya da şarta
İnsan bağlanamaz; hiçbir düşünce ve mülahazayla varlıkları inkâr
edilemez, geçersiz kılınamaz. Ancak, insan haklarının varlığı,
Haklarının insanın topluma karşı ödevlerinin varlığına bağlı değildir. Bu

Nitelikleri nedenle, insan haklarının kapsamı daraltılamaz, pazarlık


konusu yapılamaz. İstisnasız tüm insan haklarına saygı
gösterilmelidir.
 Vazgeçilmezlik
 İnsanlar, insan haklarına, sırf insan olmaları nedeniyle doğuştan
İnsan sahip olmaktadırlar. Bu nedenle, insanlar, insan haklarını
sözleşmeyle başkalarına devredemeyecekleri gibi, bunlardan
Haklarının vazgeçemezler de. Çünkü insan hakları doğrudan doğruya

Nitelikleri insanın kişiliğine bağlıdır. İnsan haklarının vazgeçilmezliği,


uluslararası, bölgesel ve ulusal insan hakları hukuku
metinlerinde en çok vurgulanan niteliklerdendir.
 Temel Hak Olma
 İnsan hakları temel haklardır; çünkü varlıkları egemenin iradesine
bağlı değildir. İnsan haklarının temel olmasından kastedilen,
onların anayasal düzenin temelini oluşturdukları veya
oluşturmaları gerektiğidir. İnsan haklarının anayasal düzenin
temelini oluşturmaları, onların hem kamu politikalarına yön
İnsan gösterecekleri hem de bunlara aykırı hiç bir yasal ve idari

Haklarının tasarrufta bulunulamayacağı anlamına gelir.


 Bireye Ait Olma
Nitelikleri  İnsan haklarının öznesi bireylerdir. İnsan hakları temelde birey
haklarıdır. Çünkü topluluk, cemaat, grup, sınıf ve toplum gibi
kollektiviteler, varlıkları bireylerden bağımsız olan aslî
gerçeklikler olmayıp bireylerden oluşan ilişki ağlarıdır.
Dolayısıyla toplulukların hakları insan haklarına göre ikincil
konumdadırlar.
 Devlete Karşı İleri Sürülebilen İddialar Niteliğinde Olma
 İnsan hakları, temelde devlete karşı ileri sürülen iddialar
İnsan niteliğindedir. Diğer bir ifadeyle, insan hakları iddialarının
Haklarının muhatabı devlettir. İnsan haklarının esas hedefi kişiyi devlete
karşı korumaktır. Bu çerçevede devletin insan haklarıyla ilgili
Nitelikleri olarak tanıma, dokunmama, koruma ve temin/tedarik olmak
üzere dört ödevinin bulunduğu söylenebilir.

You might also like