You are on page 1of 13

EDAT-BAĞLAÇ-ÜNLEM

EDAT (İLGEÇ)

Edat (ilgeç) : Tek başına bir anlamı olmayan, cümlede başka sözcüklerle ilgi
kurarak anlam kazanan sözcüklere edat denir.

Edatların Özellikleri
1. Edatlar, tek başlarına kullanılmazlar, çünkü edatların işlevi cümle içerisinde
anlam ilgisi kurmaktır. Cümle içerisinde kullanıldıklarında bir anlam
kazanıp o cümlenin parçası olurlar.

2. Edatlar, diğer sözcük türlerinden farklı olarak genellikle kendinden önceki


sözcüğe yönelir, kendinden önceki sözcükle ilişki ve ilgi kurarlar.
3. Edatlar, sözcükler arasında benzerlik, neden, amaç, eşitlik, yön, araç
gibi anlam ilgileri kurarlar.
4. Başka kelime veya kelimelerle birleşerek sıfat veya zarf görevinde
kullanılabilirler.

» Dağ gibi adam ne hallere düştü. (sıfat)


» Eve sabaha doğru gelirim. (zarf)

5. En çok kullanılan edatlar: ‘’ gibi, göre, kadar, için, ile, üzere, -e karşı, -e
doğru, ancak, yalnız, sadece, sanki, -e karşın, -e rağmen, -e değin, tek, bir, -
e dek, -den dolayı, -den başka, denli, ötürü, değil, mı/mi…”

Gibi: Eklendiği cümleye ‘’benzerlik, tahmin, yaklaşık, civarında, karşılaştırma,


çabukluk’’ vb. anlamlar katar. Örnek:

» Cennet gibi yurdumuz var. (Benzerlik)


» Bugün hava çok sıcak olacak gibi. (Tahmin / olasılık)
» Çığlığı duyduğum gibi içeri daldım. (Hemen yapılma, tezlik)

Bir kartal gibi kollarını açmış zeybek oynuyordu.


Deprem saat beş gibi meydana geldi.

1
Kasabada onun gibi cesuru yoktur.
Hırsız, çantayı kaptığı gibi koşmaya başladı.
Birazdan yağmur yağacak gibi.

Göre: Eklendiği cümleye ‘’uygunluk, görüş, karşılaştırma’’ vb. anlamlar katar.

Örnek:
» Bana göre bu iş olmayacak. (görelik)
» Ona göre bu daha çalışkan (karşılaştırma)

Sana göre her şey güllük gülistanlık.


Aldığın gömlek tam bana göreydi.
Burası diğer tatil beldelerine göre daha güzeldi.

İçin: Eklendiği cümleye ‘’sebep, aitlik, amaç, uygunluk, hakkında, bence,


uğruna’’ vb. anlamlar katar. Örnek:
» Sizi görmek için geldim. (amaç)
» Hasta olduğu için gelemedi. (neden / sebep)
» O adam için deli diyorlar. (hakkında)
» On beş gün için yurt dışına çıkacakmış. (süre)
» Benim için bir oda ayırmışlar. (aitlik)
» Her şey vatan için. (uğrunda, yolunda)
» Bu kadar çalışma için bu para az. (karşılığında)

Çalışanlarınız sizin için güzel şeyler söylemedi.


Araba bozulduğu için sınava yetişemedik.
Vatan için nelere katlandık biz.
Faturaları yatırmak için dışarı çıktı.
Bu hırkayı annesi için almış.
Bu görev senin için biçilmiş kaftan.
Benim için kitap medeniyetin temelidir.

Kadar: Eklendiği cümleye ‘’zaman, benzerlik, yaklaşık, karşılaştırma,


derecesinde, ölçüsünde’’ vb. anlamlar katar.
Örnek:
2
» O da senin kadar çalışkandır. (eşitlik)
» Ay kadar parlak bir yüzü vardı. (benzerlik)
» Bin kadar kitap bastırdı. (yaklaşıklık)

Elli kadar insan olanları izliyordu.


Kutlamalar sabaha kadar sürdü.
Senin kadar şımarık birini görmedim.
Tiyatro kadar zor bir sanat yoktur.
Ceviz kadar büyük dolu taneleri yağıyordu.

İle: Eklendiği cümleye ‘’neden, birliktelik, araç, durum’’ vb. anlamlar katar.
Sözcüğe genellikle ‘’-le, -la’’ biçiminde eklenir.

» Kapıyı anahtarla açmış. (araç)


» İstanbul’a otobüsle gittim. (araç)
» Arkadaşları ile sinemaya gitmiş. (birliktelik)
» Derenin taşması ile köy sular altında kaldı. (neden / sebep)
» Gösteriyi ilgi ile izledik. (durum)

Çocuk heyecanla annesine sarıldı.


Gemiyle yolculuk yapmak benim tercihimdi.
Kardeşi ile tiyatroya gidecek.
Karın yağmasıyla yollar kapandı.

Uyarı: ‘’ile’’ sözcüğü hem edat hem de bağlaç görevinde kullanılır.


Eğer ‘’ile’’ yerine ‘’ve’’ getirebiliyorsak bağlaç görevindedir,
getiremiyorsak edat görevindedir.
» Emine ile Pınar sinemaya gitti. (”İle” yerine ”ve” gelebilir. → Bağlaç)
» Bu çalışma ile sonuç alınmaz. (”İle” yerine ”ve” getirilemez. → Edat)
Tüm adayı faytonla gezdik.
Çantasından defterle kalemini çıkardı.

Üzere: Eklendiği cümleye ‘’koşul, amaç, yakınlık’’ vb. anlamlar katar.

Örnek:

3
» Okula gitmek üzere evden çıktı. (amaç)
» Yarın ödemek üzere sana yüz lira veririm. (şartıyla)
» Yasalarda belirtildiği üzere bu bir suçtur. (gibi)
» Paramız bitmek üzere. (yaklaşık, neredeyse)

Namaz kılmak üzere abdest almaya başladı.


Haftaya vermek üzere kitabı alabilirsin.
Saat 8’e gelmek üzere.

Karşı – Doğru: Eklendikleri cümleye ‘’ yer-yön, zaman’’ vb. anlamlar katarlar.


 Bu sözcükler, ismin ‘’-e’’ hal ekiyle birlikte kullanıldığı durumlarda edat
görevini üstlenir.
Örnek:
» Eve doğru giderken ona rastladım. (yönelme)
» Araba üzerimize doğru geliyor. (yönelme)
» Denize karşı oturup çayımızı yudumladık. (yönünde)
» Beşiktaş, Galatasaray’a karşı oynayacak. (rakip olma)
» Bana karşı davranışları değişti. (yönelik)
» Bu söze karşı hiçbir şey diyemedik. (cevap olarak)
» Sabaha karşı eve döndük. (zaman)

Akşama doğru posta arabası geldi.


Kuşlar güneşe doğru uçuyorlar.
Denize karşı oturmuş çay içiyorduk.
Kamyon üstümüze doğru geliyordu.
Sabaha karşı yükü boşaltabildiler.

“Başka (-den başka)” Edatı: ”-den başka” şeklinde kullanıldığında edat


olur, “dışında, hariç” anlamı katar.
» Senden başka arkadaşım yok. (dışında, haricinde)
» Artık kaçmaktan başka çaremiz kalmadı.
UYARI “Başka” kelimesi cümle içinde edat dışında isim, zamir veya sıfat
görevinde de kullanılabilir.

» Başkasının bu olaydan haberi olmasın. (İsmin yerine kullanılmış ⇒ Zamir)


» Başka bir eve taşındık. (İsmi niteliyor ⇒ Sıfat)

4
Dolayı / Ötürü (-den dolayı / -den ötürü)” Edatı
Neden bildiren edatlardır. Kendilerinden önce gelen sözcükle “-den dolayı”, “-
den ötürü” şeklinde öbekleşerek kullanılırlar.

» Çalışmadığından ötürü kaybetti. (neden / sebep)


» Sizi görmediğinden dolayı üzülüyordu. (neden / sebep)

“Beri (-den beri)” Edatı


“-den beri” şeklinde kullanıldığında edat olur, zaman anlamı katar.

Örnek(ler)
» İki günden beri bekliyoruz. (zaman)
» Sabahtan beri çalışıyorum. (zaman)

Ancak – Sadece – Yalnız – Tek – Bir :Eklendikleri cümleye ‘’ sadece, olsa olsa’’
anlamı katarlar.
 Bu sözcükler birbirlerinin yerine kullanılabildiklerinde edat görevinde
olurlar.
 Anlatıma sınırlama getirirler.
» Hayatı boyunca yalnız ailesi için çabaladı. (sadece)
» Yüreğim tek senin için atıyor. (sadece)
» Zor günümde bir o vardı yanımda. (sadece)
» Toplantıya sadece üç kişi katıldı.

Örnek:
Bu benzin bizi ancak elli kilometre götürebilir.
Bu bölüme sadece görevliler girebilir.
Sadece sen ona yardım edebilirsin.
Bir senin gezdiğin bahçede açar çiçekler.
Bu sınıfta tek sana ısınamadım.

5
Uyarı: ‘’ancak, yalnız’’ sözcükleri hem edat hem de bağlaç görevinde
kullanılabilir.
> Bu sözcüklerin yerine ‘’sadece’’ sözcüğünü getirebiliyorsak edat görevindedir.
> Bu sözcüklerin yerine ‘’ama, fakat’’ sözcüklerini getirebiliyorsak bağlaç
görevindedir.
> “Yanında başkaları bulunmayan, tek başına olan” anlamı taşıyorsa isim,
sıfat veya zarf görevinde kullanılmıştır.
Örnek:
» İstanbul’a kadar yalnız onu görmeye geldim. (edat)

» Fotoğraflar güzel yalnız renkleri biraz soluk. (bağlaç)

» Ben, doğduğumdan beri yalnızım. (isim)

» İstanbul’a yalnız bir hayat sürmeye geldim. (sıfat)

» Oğlu askere gidince kadın yalnız kaldı. (zarf)

Törene katılamadım ancak mazeretimi bildirdim.

İnsanın hayatına ancak kendisi yön verebilir.

İyi bir adam yalnız onu aramıza alamayız.

Söylediklerimi yalnız sen önemsedin.

Mı/Mi : Eklendiği cümleye ‘’ soru, rica, koşul, kesinlik, pekiştirme, şaşırma,


inkar, sitem, zaman’’ vb. anlamlar katar.

Örnek:
Bu havada dışarıya mı çıkılır?
Seni söylediğin laf mı şimdi?
Yarın sınav var mı?
Geniş mi geniş bir salonları vardı.
Bunları ben mi yapmışım?

6
Şu çantayı verir misiniz?
Sonbahar geldi mi bir hüzün çöker üstüme.
Yanlış bir şey söyledi mi her şey biter.

Değil : Eklendiği cümleye ‘’olumsuzluk’’ anlamı katar.


 İsim cümlelerinin yüklemini olumsuzlaştırır.
 Olumsuz eylem cümlelerini olumlu; olumlu eylem cümlelerini de olumsuz
yapar.Örnek:
Sınav kolay değildi.
Bu haberi duymamış değiliz.
Söylediklerini anlamış değilim.

“Diye” Edatı
Cümleye amaç ve neden (sebep) anlamı katar.

» Kilo vereyim diye diyet yapıyorum. (amaç)


» Yağmur yağıyor diye maç iptal edildi. (neden / sebep)
Terfi edeyim diye yağcılık yapıyor. (amaç)
Hava soğuk diye dışarı çıkmadı. (neden)

"sanki"
 Benzetme edatıdır.
 Bu edatı bulunduran cümlelerde "sanmak, zannetmek" anlamları vardır.
 "benzetme, sözüm ona, sözde, inanmama" anlamları katar.

Sanki gece olmuş.


Biri kapıyı çalıyor sanki.
Sanki bütün kabahat benim.
Aldın da ne kazandın sanki?
Gelseydi ne olurdu sanki?
Sanki bu da mı güzel?
Kısa öyküde daha başarılı sanki öyle gibi.

BAĞLAÇ

7
Bağlaç: Tek başına anlamı olmayan, anlamca ilgili cümleleri, eş görevli
sözcükleri, sözcük gruplarını ya da ögeleri birbirine bağlayan sözcüklere bağlaç
denir.
 Cümleye değişik anlam ayrıntıları katar.
 Cümleden çıkarıldığı zaman anlam bozulmaz.
 Zaman zaman cümlenin anlamını daraltsa da bu durum bir noktalama
işareti ile giderilebilir.
 ‘’ ve, de, ile, ki, veya, ya da, çünkü, ama, fakat, lakin, ancak, hatta, dahi,
bile, halbuki, mademki, zira, ise, ne…ne, hem…hem, ister…ister, gerek…
gerek’’ bağlaç görevinde kullanılan sözcüklerdir.

Ve : Cümleleri ve görevce özdeş sözcükleri birbirine bağlar.


 Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında daralma veya bozulma
olmaz.
 Yerine virgül ya da noktalı virgül getirilebilir.

Örnek: Müdür, seni ve beni çağırmış.


Yazarın akıcı ve duru bir anlatımı vardı.
Ben ve annem seni çok merak ettik.

İse: Eklendiği cümleye ‘’karşılaştırma’’ anlamı katar.


 Ünsüzle biten kelimeye bitişik yazıldığında ‘’-se, -sa’’ biçiminde, ünlüyle
biten kelimeye yazıldığında ise ‘’-yse, -ysa’’ biçiminde olur.
Örnek:
Deneme kanıt istemez, makaleyse ispata dayanır.
Ali uyuyordu, bense ders çalışıyordum.

NOT: ‘’ise’’ cümlede koşul-şart anlamındaysa ek fiil eki, karşılaştırma


anlamındaysa bağlaç görevinde olur.
Örnek:
Bu hafta yağmur yağmazsa pikniğe gideriz.
Gözlerin hayat verir, gözlerinse ölüm.

Ki : Cümleleri bağlamanın yanı sıra cümleye


8
‘’ açıklama, yakınma, neden-sonuç, şaşırma, kuşku, tahmin’’ vb. anlamlar da
katar.
 Bağlaç olan ‘’ki’’ her zaman ayrı yazılır.
 Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmaz.

Örnek:
» Günü kötü geçmiş ki çok kızgın görünüyor. (neden-sonuç)
» İnsan çalışmalı ki sınavı kazansın.(şart)
» Bir baktım ki ortalıkta kimse kalmamış. (şaşma)
» Evden çıkacaktı ki telefon çaldı. (o anda)
» Arabayı o çizmiş olabilir mi ki?(Kuşku)
» Sana iş buldum ki kimseye muhtaç olmayasın. (amaç-sonuç)
» Geç saatlere kadar çalışmış olmalı ki sabah uyanamamış. (tahmin)

Çok soru çöz ki konuyu anlayasın.


Pencereden baktım ki her yer bembeyaz.
Seni seviyor ki yaptıklarına katlanıyor.
Beni hiç dinlemiyorsun ki…
Çok çalışmış olmalı ki sabah uyanamamış.
Sen ki uğruna türküler yazdığım kadındın.

Uyarı: Bağlaç olan ki ile ek halinde olan ki karıştırılmamalıdır. Ek halinde olan


ki, her zaman bitişik yazılır ve cümleden çıkarıldığı zaman cümlenin anlamı
bozulur.

Ek halinde olan ki ikiye ayrılır:

Sıfat Yapan Ki: Eklendiği sözcüğe yer-yön anlamı katarak sıfat yapar. ‘’-de’’ hal
ekiyle birlikte kullanılır.Örnek:
Sokaktaki adam durmadan bağırıyordu.

Zamir Yapan Ki: İsmin yerini tutar ve ‘’-ın, -in’’ tamlayan ekiyle birlikte
kullanılır. Örnek:
Seninki daha güzel yazıyor.

NOT: Bağlaç olan ki her zaman ayrı yazılır ancak bazı sözcüklerde kalıplaştığı
için bitişik yazılır.

‘’Sanki, oysaki, mademki, belki, halbuki, çünkü, meğerki, illaki’’ sözcüklerinde


bitişik yazılır. Bu sözcüklerde ayrı yazılması yazım yanlışlığına sebep olur.
9
(Sanki – İllaki – Mademki – Belki – Oysaki – Hâlbuki – Çünkü –
a– Meğerki SOM BaHÇeMİ)

De/Da : Cümleleri bağlamakla beraber ‘’eşitlik, sitem, alay, azarlama, beğenme,


inat, dahi/bile, tehdit, sebep’’ vb. anlamlar katar.
 Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmaz.
 Her zaman ayrı yazılır.
 Ünsüz sertleşmesine (benzeşmesine) uğramaz.
Örnek:
» O filmi ben de seyrettim. (Eşitlik-diğerleri gibi)
» Aldıkları araba da araba hani. (Abartma-pekiştirme)
» Sen sınavı kazanacaksın da ben göreceğim. (Küçümseme)
» Okula kadar geldin de bir selam vermedin. (Sitem)
» Ailesiyle kavga etti de evi terk etti. (Sebep-sonuç)
» Yemem de yemem diye tutturdu. (Direnme-inat)
» Dışarı çık da göreyim. (Tehdit-uyarı)
» Biraz müsaade etsen de işime baksam. (Rica, istek)
» Böyle davranmanız hiç de iyi olmadı. (Pekiştirme)
» Bize gelmiş de fazla kalmamış. (ama bağlacı yerine)

Bu şiiri ben de okumuştum.


Masa da masaymış hani!
Zengin olacakmış da bize ev alacakmış.
Onun yaptıklarını ölsem de unutmam.
Sınavdan iyi not almayın da göreyim sizi!
Yağmur yağdı da sel kalktı.
Öğrenciler şiir de şiir diye tutturdu.
Haddini bilsin de konuşsun.

Uyarı: Bağlaç olan ‘’de/da’’ ile hal eki olan ‘’de/da karıştırılmamalıdır.
o Hal eki olan her zaman bitişik yazılır.
o Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulur.
o Hal eki olan sertleşme sonucu ‘’te/ta’’ya dönüşür.

Örnek:
» Bakkalda sebze de satılıyormuş. (Bağlaç)

10
» Kitaplarım okulda kalmış. (Hâl eki)

Evde yaşananlar herkesi üzmüştü.


Ev de terk edilmenin hüznünü yaşıyordu.

Umut da umuda yolcu bu vakitler.


Umut’ta aradığın her malzemeyi bulabilirsin.

Ama–Fakat–Lakin–Ancak–Yalnız–Oysaki–Halbuki:
Bu bağlaçlar eklendikleri cümleye ‘’karşıtlık’’ anlamı katar.

Örnek:
Onu severim ama onunla ortak iş yapmam.
Sen haklısın fakat sorunu böyle çözemezsin.
Onu çok uyardık ancak o bizi dinlemedi.
Çok çalışıyor yalnız başaramıyor.
Bana kızmış oysaki ben ona bir şey yapmadım.
Hiç tepki vermedi hâlbuki sevinmesini bekliyordum.

“İle (-le / -la)” Bağlacı


“Ve” bağlacıyla görevleri hemen hemen aynıdır ama ”ile” bağlacının kullanım
alanı daha dardır. “İle” bağlacı cümleleri birbirine bağlamaz; sadece aynı
görevdeki kelimeleri bağlar.

» Yaşlı dedesi ile ninesini özlemişti.


» Edebiyatımızda en çok eser verilen türler şiir ile romandır.
» Annesi ile babasını çok seviyor.
»Evle okul arasında mekik dokuyor.
UYARI “İle” sözcüğü hem edat hem de bağlaç olarak kullanılabilir. Cümlede
“ile” sözcüğü yerine “ve” kullanılabiliyorsa bağlaç, kullanılamıyorsa edattır.

» Annesi ile babası geldi. (”İle” yerine ”ve” gelebilir → Bağlaç)


» Çocuk, arkadaşı ile geldi. (”ile” yerine ”ve” getirilemez → Edat)

11
Diğer Bağlaçların Cümleye Kattığı Anlamlar:
Bisiklet ya da/veya/yahut/veyahut motosiklet alacağım.
Eve gittim çünkü/zira babam çağırmıştı.
Bilgili diyordum meğer hiçbir şey bilmiyormuş.
Son sınavda düşük not almış demek/demek ki hiç çalışmamış.
Kızınız güzelmiş üstelik efendi.
Okulu temizlemişler hatta sınıfları bile süslemişler.
Ağzı kulaklarına vardı yani çok sevindi.
Hem teyzesini hem de halasını aramış.
Ne aradı ne sordu.
İster çalış ister oku, sen bilirsin.
Kâh tiyatroya gidiyordu kâh sinemaya.

ÜNLEM

Ünlem: Cümlede duyguları anlatan veya seslenme bildiren sözcüklere ünlem


denir.
 Ünlemlerin kullanıldığı cümleye ünlem cümlesi denir.
 Bu cümlelerin sonuna ünlem işareti konur. Ünlem işareti sözcükten sonra
konulabileceği gibi cümlenin sonuna da konulabilir.
 Ünlemler cümlenin yapısına öge olarak girmezler, cümle dışı unsur olarak
kabul edilirler.
 ‘’ ah, oy, of, üf, oh, vah, ay, hey, ey, haydi, hadi, yazık, a, tüh, hişt, aferin,
eyvah, imdat…’’ ünlem olarak kullanılır.

ÜNLEMLERİN ÖZELLİKLERİ

 ‘’A, aman, bravo, ay, eyvah, hoppala, oh, ah, üf, of, vah vah, yazık’’ gibi
ünlemler doğrudan duyguları yansıtır.

Örnek:
Eyvah, anahtarımı evde unutmuşum!
Yazık, kedicik çok üşümüş!
O, çok lezzetli olmuş!
12
Ay! Nedir senden çektiğim?

 ‘’Ey, hey, hişt, hop’’ gibi ünlemler seslenme bildirir.


Örnek:
Ey, Türk gençliği!
Hey, buraya baksana!

 Duyguları yansıtan sözcük grupları ünlem olarak kullanılabilir.


Örnek:
Hadi canım sen de!
Hadi oradan!
Yok artık!

 Kişi adları, emir ifadeleri, cümleler seslenme amacıyla ünlem gibi


kullanılabilir.
Örnek:
Hocam! Bir soru sorabilir miyim?
Ali, gelsene!
Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın!

 Kimi sözcük grupları vurgu ve tonlama yoluyla ünlem değeri kazanabilir.


Örnek:
Yetişin, yangın var!
Yaşasın, sınavı kazanmışım!
Yazık, bu ülkeye!

NOT: Bazı ünlemler isim çekim eklerini alarak ünlem olma özelliğini yitirip
isimleşirler. Bunlar artık isim görevindedir.
Örnek:
Ahı gitmiş, vahı kalmış hepimizin.
Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste.

13

You might also like