You are on page 1of 85

TURK401

4. Hafta
BİÇİM BİLGİSİ (MORFOLOJİ)
Ek, Kök, Gövde – Ses Bilgisi
BİÇİM BİLGİSİ / YAPI BİLGİSİ / BİÇİM
BİLİMİ / ŞEKİL BİLGİSİ / MORFOLOJİ

Biçim bilgisi; dilbilgisinin ve dilbilimin, dildeki


anlamlı ve işlevli en küçük birimler olan kelimelerin ve
eklerin yapı, işlev ve kullanımını inceleyen koludur.
Bir kök veya gövdeden ibaret, tek başına kullanılabilen,
anlamlı veya işlevli ögeler biçimbirim olabilecekleri gibi kök
ve gövdelere eklenerek onların anlamını, niceliğini, türünü
değiştiren veya metindeki diğer kelimelerle ilişkilerini
gösteren ekler biçimbirimi oluşturur.
KÖK VE GÖVDE

Anlamları veya söz dizimsel işlevleri olan, tek başlarına kullanılabilen bağımsız
biçimbirimlerdir.

Bunlar, Türkçede kelimenin anlamını değiştirmeyen çekim eklerini alarak daha büyük dil
birliklerinin oluşturulmasına veya yapım ekleriyle yeni anlamlı kelimelerin ortaya çıkmasına
yararlar.
Yapım eki almamış, anlamlı veya işlevli daha küçük parçalara ayrılamayan kelimelere kök denir. Kökler,
Türkçe kökenli olabilir veya başka dillerden kopyalanabilir:

yıldız,

start,

Meşhur,

ev,

kol,

Aç…
Bir köke yapım eki getirilerek türetilen yeni kelimelere,
geleneksel dilbilgisi incelemelerinde gövde denir. Bir
başka ifadeyle gövdeler, yapım ekleriyle türemiş
kelimelerdir: başlangıç > BAŞ-LA-N-GIÇ

Kök ile gövde arasında anlam ilişkisi vardır:


Ankara-lı “Ankara’dan olan”
YAPISINA GÖRE KELİMELER ÜÇ
ÇEŞİTTİR.

BASİT

TÜREMİŞ

BİRLEŞİK
Basit Kelimeler
Yapım eki almayan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler çekim eki almış olabilir. Yapım eki almadıklarından bunlar
daima kök hâlinde bulunur.

"Dün burada hava çok sıcaktı."

"İnsanlar kitabı her şeyden çok sevmeli."

cümlelerindeki bütün sözcükler basit yapılıdır.


BİRLEŞİK KELİMELER

a. Birleşik isimler : İki farklı sözcüğün bir araya gelerek kendi anlamlarından az
çok farklı bir anlam oluşturacak biçimde kaynaşmasıyla oluşan sözcüklerdir.
Birleşik isimler değişik şekillerde oluşabilir:

 İsim tamlaması yoluyla : Hanımeli, ayakkabı, aslanağzı, Çanakkale…


 Sıfat tamlaması yoluyla : Sivrisinek, karadul, Acıgöl, açıkgöz…
 İki çekimli fiilin kaynaşması yoluyla : Çekyat, gelgit, biçerdöver, uyurgezer…
 Bir isimle bir çekimli fiilin kaynaşması yoluyla : Mirasyedi, gecekondu,
imambayıldı, bilgisayar, ateş kes, varyemez…
Birleşik isimlerin oluşumu sırasında sözcüklerin her ikisi anlamını kaybedebilir:

Aslanağzı

Sözcüklerden sadece biri anlamını kaybetmiş olabilir: Rüzgârgülü

Sözcüklerin her ikisi de kendi anlamlarında olabilir: Ayakkabı


b. Birleşik Fiiller: İki veya daha fazla sözün bir araya gelerek kendi anlamlarından farklı bir anlam verecek ve

bir hareketi karşılayacak biçimde kalıplaşmasıyla oluşan fiillerdir.

Birleşik fiiller yapılarına göre üçe ayrılırlar:

1. Kurallı birleşik fiiller

2. Yardımcı fiille yapılan birleşik fiiller

3. Anlamca kaynaşmış (deyimleşmiş) birleşik fiiller


1. Kurallı Bileşik Fiiller
Kurallı bileşik fiiller, iki fiilin -aralarına geniş-düz ünlülerden (a, e) veya dar ünlülerden (ı, i, u, ü) birini alacak
şekilde- birleşmesi yoluyla oluşur. Tamamı bitişik yazılır. Fiiller arasındaki ünlü, ilk fiilin son hecesi ile
büyük ünlü uyumuna uyar:

Olumlu hâli: Fiil1 + a, e / ı, i, u, ü + Fiil2

Türkçedeki kurallı bileşik fiiller dört grupta incelenir:

-Yeterlilik
-Tezlik
-Sürerlik
-Yaklaşma
a. Yeterlilik (Fiil +(e)bil-)

Gücü yetme veya olasılık anlamı; soru olarak kullanıldığında rica anlamı katar.

Okula geç kalırsam öğretmenim kızabilir. (olasılık)

Sınıfı geçebilmem için çok çalışmam gerekiyor. (gücü yetme)

Yarın fuara gidebiliriz, ne dersin? (olasılık)

Şu camı kapatabilir misin? (rica)

Sevinçten kapısında bayılabilirim. (olasılık)

Yeterlilik fiilinin olumsuzunda bil- fiili düşer ve olumsuzluk eki eklenir. Ancak aradaki ünlü muhafaza edilir:

Saatlerdir uğraşmama rağmen bulmacayı çözemedim.

Yarına kadar bu ödevi yetiştiremem.


Bazı ağızlarda ve bazı Türkî dillerde olumsuz yapıda da "bil-" fiili muhafaza edilir:
Fikrimden geceler yatabilmirem. (yatamıyorum)

Geniş zamanın olumsuzu ile karıştırılmamalıdır. Fiilden sonra -e, -a ekleri varsa yeterlilik fiilinin olumsuzu,
yoksa geniş zamanın olumsuzu olur:
yapabilirim / yapamam (yeterlilik fiili)
yaparım / yapmam (geniş zaman)
b. Tezlik (Fiil + (ı)ver- )

Cümleye tezlik, çabukluk anlamı katar:


Kurbağa hızla uzattığı dili ile sineği yakalayıverdi.
Çocuk, annesini görünce yanına koşuverdi.
Uzanıp tutuver elimi.
Uzanıverse gövdem taşlara, boydan boya -N. F. Kısakürek

Olumsuzluk eki –ma, -me asıl eylemden sonra gelirse önemsizlik, yardımcı fiil olan ver- den sonra gelirse
olumsuz tezlik bildirir.
Sen de o filmi görmeyiver. (önemsizlik)
Her şeye maydanoz oluverme. (olumsuz tezlik)
c. Süreklilik
Fiil + (e)dur-,(e)kal-, (e)koy-, (e)gel-
Cümleye devam etme, süreklilik anlamı katar.

Türk Edebiyatı geçmişten bu yana süregelmiştir.


Televizyonun karşısında uyuyakalmışım.
Gidedursun turnalar, gurbet ellere.
En başta kendi adımı görünce, listeye bakakaldım.
Sizi de işinizden alıkoydum.
d. Yaklaşma (Fiil + (e)yaz-)

Modern Türkçede kullanımı gitgide azalan bu yapı eylemin neredeyse (hemen hemen) gerçekleştiğini belirtir:

Kaldırımda yürürken düşeyazdım.


Onu birden karşımda görünce korkudan öleyazdım.
Heyecandan kalbim durayazdı.
2. Yardımcı Fiille Yapılan Birleşik Fiiller
İsim + etmek, eylemek, olmak, kılmak
Örnek:
Mecbur olmak, dua etmek, doğum yapmak, namaz kılmak,
perişan eylemek vs.

*ünlü düşmesi ya da bir ünsüz türemesi varsa birleşik fiil


bitişik yazılır.
seyretmek, affetmek, zannetmek, hapsolmak, haczetmek vb.
UYARI:

Yardımcı fiiller tek başına bir anlam taşıyorsa ve önündeki isimle kaynaşmamışsa asıl fiildir ve bileşik fiil
değildir.

Ben ettim sen etme.


Köyümüzde şimdi kirazlar olmuştur.
Elindeki gömlek ancak beş milyon lira eder.
Boş zamanlarımda kütüphanede olurum.
Bu kazak bana oldu. (bedeni tam geldi)
3. Anlamca Kaynaşmış (Deyimleşmiş) Birleşik
Fiiller
ayak diremek Alıp vermek
başına gelmek Dolup taşmak
dudak bükmek Uçup gitmek
boğaz boğaza gelmek Silip süpürmek
baş ağrıtmak
aklına yatmak
kafa şişirmek

kasıp kavurmak
Türemiş Kelimeler

Yapım eki alan sözcüklerdir. Türemiş sözcükler cümledeki görevlerine göre belli türleri karşılar. Böylece sözcük
hem yapı hem görevce adlandırılır; yani türemiş isim, türemiş sıfat, türemiş fiil.... gibi.

"Yeni bir kitaplık yaptırdık."

"Solgun yüzünde bir ben vardı."

"Bu bina geçen yıl yapıldı."


ÇEKİM EKLERİ
 İSİM ÇEKİM EKLERİ: DİLEK

ÇOKLUK KİŞİ

HÂL

EŞİTLİK

İYELİK

İLGİ

 FİİL ÇEKİM EKLERİ

ZAMAN
ÇOKLUK EKİ (-lar / -ler)

Asıl işlevi isimlerin sayı bakımından çokluğunu bildirmektir.


Okullar, evler, insanlar, çiçekler, sular...

Çokluk eki, bu işlevinin dışında eklendiği sözcüğe değişik anlamlar da kazandırır.


"Türkler köklü milletlerdendir." (seçme)
"Beş yaşlarında bir çocuğu var. " (yaklaşık)
"Bu akşam Bülent Beyler bize gelecekler." (aile)
"Akşamları erken yatmayı severim." (her)
Hâl (Durum) Ekleri

İsim soylu sözcüklere gelerek onların yüklemle ya da diğer


sözcüklerle ilgilerini sağlayan eklerdir.

a. - i hâl eki (belirtme hâli) : İSİM + "-ı, -i, -u, -ü"


"Ses - i duydum."
"Okul - u bitirdim."
Fiilin neyi etkilediğini gösterir. Fiile sorulan "kimi, neyi" sorularına
cevap verir.
b. - e hâl eki (yönelme hâli) :İSİM + "-a, -e"
"Okula dün gitmedim." (yer)
" Öteye gider misin? " (yön)
"Akşama size geleceğiz." (zaman, zarf)

c. - de hâl eki (bulunma hâli) : İSİM +"-da, -de, -ta, -te"


"Durakta otobüs bekliyor." (yer)
"İki saattir ayakta duruyor." (durum, zarf)
"Beşte gidelim sinemaya." (zaman, zarf)
"Tarlada adam boyunda mısırlar vardı." (yer, sıfat)
*"Onlar sanatın gözde kişileridir." ("-de" hâl eki yapım eki)
d. - den hâli (çıkma durumu) : İSİM + "-dan, -den, -tan, -ten"
"Dükkândan az önce çıktı." (yer)
"İzmir'e akşamdan gidelim."(zaman)
"Kitaptan daha iyi dost olur mu?" (karşılaştırma)
"Hastalandığından okula gelememiş." (neden)

*"Sıradan kitaplar sana bir şey kazandırmaz."


( sıfat yapmış ve yapım eki olmuş.)
3. Eşitlik Eki

İSİM + - ce , -ca (-çe, -ça)


İsimlere gelip onları sıfat, zarf yapan ekleridir.

"Böyle çocukça davranmamalısın." (benzerlik)


"Ailece tatile gittik." (topluluk, birlikte)
"Benden boyca uzunsun". (karşılaştırma, bakımından)
"Bence sen de haklısın." (görelik, kanaat)
"Masraflarınız şirketimizce karşılanacak." (tarafından)
4. İyelik Eki
Eklendiği ismin bir şahsa ya da nesneye ait olduğunu gösteren ektir. Aitlik ilgisini, kendinden önceki bir
sözcüğe ya da söz öbeğine bağlayarak bildirir.
(benim) defter - im « silgi-m
(senin) defter - in « silgi-n
(onun) defter - i « silgi-si
(bizim) defter - imiz « silgi-miz
(sizin) defter - iniz « silgi-niz
(onların) defter - leri « silgi-leri

*İyelik eklerini benzer eklerle karıştırmamak gerekir. Örneğin iyelik üçüncü tekil kişi eki ile belirtme hâli eki
karıştırılabilir.
 "Ev- i yeni aldık." (o evi)
 "Ev- i çok büyükmüş." (onun evi)
5. İlgi Ekleri

İyelik ekiyle çok sıkı biçimde ilgisi olan bir ektir. Eklendiği isme ait olan başka bir sözün
varlığını gösterir. Bağlı olduğu isim ilgi ekli isimden sonra gelir.
Ben - im kitabım
Sen - in kitabın
O - nun kitabı
Biz - im kitabımız
Siz - in kitabınız
Onlar - ın kitapları
Bildirme Çekimi (İsim + -di / -miş / -se /-dir)

Ekfiil; isimden sonra gelerek onların yüklem olarak (ya da yargı bildirecek biçimde) kullanılmasını sağlayan;
isimlerin şimdiki zaman, geçmiş zaman, dolaylılık, şart kipi ve zarffiilini oluşturmaya yarayan, ekleşmiş veya
ayrı biçimde kullanılabilen biçimlerin ortak adıdır.

Güzeldi. Kardeşiymiş.

Vardır. Sarıysa olur.


FİİL ÇEKİM EKLERİ

1. Zaman ekleri (Bildirme Kipleri) :Fiillerde hareketin yapıldığı zamanı bildirir.


gel-miş (Duyulan geçmiş zaman)
oku-du (Görülen geçmiş zaman)
gid-i-yor (Şimdiki zaman )
yat-acak (Gelecek zaman)
Şimdi gel-ir (Geniş zaman)
2.Dilek kipleri:

Gider-se-m gelmem (Dilek-şart kipi)

Biraz daha otur-a-yım (istek kipi)

Artık git-meli-y-im (Gereklilik kipi)

Not: Emir kipinin herhangi bir eki yoktur.


3. Şahıs Ekleri:
Fiillerde kip eklerinden sonra gelerek hareketi kimin yaptığını ifade eder.
Geliyor-um,
çalışmalı-sın,
okusa-k ,
üzülür-üz
koşacak-sınız
yürüdü-ler
Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?
ÇEKOSLOVAK İSİM KÖK

-YA İSİMDEN İSİM TÜRETEN YAPIM EKİ

-LI İSİMDEN İSİM TÜRETEN YAPIM EKİ

-LAŞ- İSİMDEN FİİL TÜRETEN YAPIM EKİ

-TIR- FİİLDEN FİİL TÜRETEN YAPIM EKİ

-A MA- YETERLİLİK BİLDİREN KURALLI BİRLEŞİK FİİL

-DIK FİİLDEN İSİM TÜRETEN YAPIM EKİ

-LAR ÇOKLUK EKİ

-IMIZ İYELİK EKİ

-DAN AYRILMA HÂL EKİ

MI SORU EDATI

-SINIZ KİŞİ EKİ


Muvaffakiyetsizleştiricileştiriveremeyebileceklerimizdenmişsinizcesine

Muvaffakiyet-siz-leş-tir-ici-leş-tir-iver-eme-y-ebil-ecek-ler-imiz-den-miş-siniz-cesine
İsimlerde Cinsiyet

Türkçede dilbilgisel cinsiyet yoktur. Bazı isimler doğal cinsiyeti gösterse de bunun dilbilgisine
bir yansıması olmaz.

Eril Dişil
oğlan kız
erkek kadın
öküz inek
Eril Dişil
Aktör Aktris
Hakim Hakime
Kral Kraliçe
Muallim Muallime
Müdür müdire

*BU KELİMELERİN HİÇBİRİ TÜRKÇE DEĞİLDİR.


KELİME TÜRLERİ

İSİM FİİLİMSİ
SIFAT
ZAMİR
ZARF
EDAT
BAĞLAÇ
ÜNLEM

FİİL
Somut ve soyut varlıkları göstermek için kullanılan isimler, cümle içerisinde bir isim unsuru olarak işlev
görürler. İsimler çekim eki olarak sırasıyla çoğul, iyelik ve durum eklerini alır.

Ev-ler-i-miz-den mi?
Çiçek-ler-i-m-den mi?

Ayrıca isimler, isim cümlelerinde yüklem olarak kullanıldıklarında ekfiil alabilir:


Bu, ağaçtır.
Ben öğrenciyim.
İsimler, isim tamlamalarında tamlayan ve tamlanan olarak da karşımıza çıkar. Bu durumda belirtili
tamlamalarda tamlayan ilgi eki, tamlanan ise iyelik eki alır. Belirtisiz tam- lamalarda sadece tamlanan ek alır:
Belirtili İsim Tamlaması Belirtisiz İsim Tamlaması
ev-in kapı-sı ev kapı-sı
ders-in kitab-ı ders kitab-ı
okul-un yol-u okul yol-u

Fark: belirli olma, bilinme, / genel anlamlar taşıma

Belirtisiz tamlamalar Türkçenin en yaygın birleşik kelime yapma yollarından birini oluşturur:
buzdolabı, keçi yolu, ayva tatlısı
Anlamlarına Göre İsimler;

 Somut / Soyut

 Özel / Tür

 Sayılar
SAYILAR
Biçim bilgisi açısından baktığımızda sayı isimleri prensip olarak isim çekim eklerini alır ve isimlere benzer; ancak
isim oldukları gibi sayı sıfatı olarak da kullanılırlar.
Bir ondalık sayıdan bir üst ondalık sayıya kadar olan sayıların gösterilmesinde yeni sayı ismi, önceki ondalık sayı
ile sonra gelen birlik sayının toplanmasıyla elde edilir. Bir başka ifade ile ondalık sayı ile sonra gelen birlik sayı
arasında toplama ilişkisi vardır:
on bir, on iki, on üç, yirmi dört, otuz beş
İlk sayının küçük, ikincisinin büyük olduğu sayı isimleri ise sıfat tamlaması biçiminde kurulur. Bu durumda iki
öge arasında çarpım ilişkisi bulunur:
iki bin, üç yüz, beş milyon
SIFATLAR

Sıfatlar, bir ismin gösterdiği varlığın özünde olan bir niteliği veya özünde olmamakla birlikte
onunla ilgili bir özelliği gösteren kelimelerdir.
Bazı ekler ise daha çok sıfat olarak kullanılan isimler türetir:
bugün-kü (konuşma), tuz-lu (yemek), iki-şer (gün)
Hem isim hem de sıfat olarak kullanılabilen kelimeler, sıfat olarak kullanıldıkları zaman
herhangi bir çekim eki almaz.
Sıfatlarda üstünlük, en üstünlük anlamında derecelendirme yapılabilir; isimlerde yapılamaz.
Sıfatların pekiştirmesi yapılabilir, isimlerin yapılamaz.
Sıfat Türleri
Sıfatlar, bağlı bulundukları ismin bir özelliğini gösteren niteleme sıfatları ve isimleri sayı, soru, gösterme gibi
açılardan belirginleştiren belirtme sıfatları olmak üzere iki gruba ayrılır:
Niteleme Belirtme
güzel çocuk iki çocuk
yeşil yaprak o çocuk
kırmızı biber kaç çocuk
Niteleme sıfatları isimlerin bir özelliğini, bir niteliğini gösterir. Bir ismin önüne birden çok niteleme sıfatı
gelebilir:
sarışın, güzel çocuk; büyük, yuvarlak masa
Niteleme sıfatlarını eşitlik, üstünlük ve en üstünlük biçiminde derecelendirmek mümkündür:
daha güzel çocuk, güzelce çocuk, en güzel çocuk
Buna karşılık belirtme sıfatlarında derecelendirme yapılamaz.
Sıfatlar adlaşabilir.

Niteleme sıfatları, tamlanan ögeleri düşürüldüğü zaman, tamlananın aldığı çekim eklerini
alabilir ve isim olarak kullanılır:

Sarışın çocuğu tanıyorum

Kırmızı arabayı gördün mü?


Belirtme Sıfatları
Nesnelerin özünde olmayan bir özelliği bir şekilde belirten sıfatlar; işaret sıfatları, sayı sıfatları, soru sıfatları ve
belirsizlik sıfatları olmak üzere dört gruba ayrılır.
İşaret Sıfatları
bu kitap, şu kitap, o kitap
Sayı Sıfatları
iki çocuk, beş gün, yirmi yıl
Birinci gün, birer gün, üçte bir oran, ikiz kule, dördüncü gün, dörder gün, yüzde dört pay, dördüz bebek, beşinci sene
beşer kişi, binde beş faiz
*Her sayı sıfatı türü diğerlerinden biçimce, aldığı ekle ayrılmaktadır. Bu ekler yapım ekleri arasında kabul edilmektedir.
Soru Sıfatları
Kaç, ne, hangi, nasıl, nice ve neredeki gibi kelimeler soru sıfatıdır.
kaç gün, hangi ay, nasıl bir yol, bu adam, nice yıl, neredeki ev
Belirsizlik Sıfatı
bir gün, kimi zaman, bazı günler, bütün insanlar, her yol, çoğu kitap
ZARFLAR
Herhangi bir çekim eki almadan bir fiili zaman, yer, durum, azlık, çokluk, soru gibi çeşitli açılardan niteleyen isim
soylu kelimelerdir. Zarflar çekim eki almadan fiile bağlanır.
Dün geldi.
Hızlı koşuyor.
Niye baktın?
Sabahtan beri uğraşıyor.
Sözlükbirim olarak zarflar, isim ve niteleme sıfatı olarak kullanılan kelimelerden farklı değildir. Ancak zarflar, söz
dizimi açısından hem fiilleri hem sıfatları hem de zarfları belirtebildikleri için sıfatlardan ayrılır. Ayrıca niteleme
sıfatları, isim cümlelerinde yüklemin parçası olarak kullanılabilir.
ZAMİRLER
Zamirler, kelime türleri içinde sayıca en az ama işlevce en geniş grubu oluşturur. Zamirleri “isim olmadıkları hâlde isimlerin

yerini tutan kelimeler” olarak tanımlamak alışılmıştır.

Zamirler sadece isimlerin değil isim öbeklerinin, hatta bazı cümlelerin yerine de kullanılır.

Ali geldi. / O geldi.

Ali’nin İstanbul’dan Ankara’ya arabayla geldiğini biliyorum. / Bunu biliyorum.

Kişi zamirleri iyelik eki alamaz.

Pınar’ın kendisi

*Pınar’ın osu

Bu durumun, Pınar-ın kendi-si gibi istisnaları vardır. Pınar’ın kendi-si ile Pınar-ın baba-sı aynı işlevde değildir. Tamlayan

ögeyi pekiştirme söz konusuyken ikincisinde aitlik ilişkisi bulunur.


Ayrıca zamirler, cümlede belirtisiz isimlerin yerine kullanılamaz:
Zamirler, kapalı bir grup oluşturur. Çoğu durumda yalın, kök durumunda olan kelimelerdir; yapım ekleriyle de
genişletilmeye uygun değildir; sınırlı sayıda kelime türetilebilmektedir:
benlik, bencil, kimlik
–lAr tekil kişi zamirlerine eklenemez. (Ben – Sen - O)
Yukarıda da işaret edildiği gibi kişi zamirleri iyelik eki alamazken diğer zamirler alabilir, ama burada da belli
sınırlamalar vardır:
kimim, şusu, busu, biri
Çekim sırasında zamir kökünde değişmeler olabilmektedir:
ben – bana, sen – sana; o, onda, onlar
O zamirinden sonra gelen n ögesi, zamir n’si değildir. Bu zamirin ek almış kökü eski dönemlerde an-, yalın biçimi
ol idi.
Zamirlerin kişi, dönüşlülük, soru, gösterme, belirsizlik gibi türleri vardır.
Kişi zamirleri ben, sen o, biz, siz, onlar
Siz nerelisiniz?
Beyefendi, sizinle tanışıyor muyuz?
Dönüşlülük zamiri kendim, kendiniz, kendileri
Soru zamiri kim, ne
İşaret zamirleri bu, şu, o, öteki, beriki, öylesi, böylesi, şöylesi, diğeri…
Belirsizlik zamiri kimse, bazı, kimi, herkes, çoğumuz…
Kimse gelmedi.
Bazıları geldi.
BAĞLAÇLAR
Kapalı gruplardan biridir. Tek başlarına kullanıldıklarında bir nesneye, bir varlığa işaret etmez. Anlamları ancak bağlam
içinde ortaya çıkar.
Türetme için uygun olmamaları ve çekim eki almamaları, söz diziminde kelimeleri, öbekleri ve cümleleri birbirine
bağlamaları; bağlaçları diğer kelime türlerinden ayıran en önemli özelliklerdir.
Biçimsel olarak bağlaçların çoğu tek kelimeden oluşur.
Tek kelime olanlar: ve, ile, ilâ, veya ...
İki ve daha fazla kelime olanlar: hem ... hem..., ne ... ne ..., ... dA ... dA, ya... ya ...,
 ama, fakat, lâkin, ancak, yalnız, oysa, oysaki, hâlbuki
 ve, ile
 ki
 de
 çünkü, zira
 madem, mademki
 veyahut, yahut, veya, ya da
 şayet, eğer, ise
 öyleyse, o halde, kısacası, demek ki, nitekim
 yoksa, anlaşılan
 ne……ne (de), ya….ya (da), gerek…gerek(se), ha……..ha, ister…..ister(se), kâh……….kâh, de…..de
 hatta, üstelik, ayrıca, hem, hem de,
 yine, gene
 meğer
İLE

Çoğu zaman “ve” bağlacı ile eş görevli kullanılır. Ancak bu bağlaç cümleleri bağlama
göreviyle kullanılmaz.

ÖRNEKLER:

Güneş ile dünya arasındaki uzaklığı soruyor. (İsimleri bağlar)


(isim) (isim)
Gelmesi ile gitmesi bir oldu. (Fiilimsileri bağlar)
Annesi ile teyzesi termal otelde konakladılar. (Özneleri bağlar)
(özne) (özne)
KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR:

İle sözcüğü cümlede sözcükler arasında anlam ilgisi kurarak edat olarak da görev
yapabilmektedir, bu durumda bağlaç olan “ile”yle karıştırmamak gerekir. Bunun için
cümledeki ile sözcüğü yerine “ve” bağlacı getirilir. Anlamda bozulma olmuyorsa ile sözcüğü
bağlaçtır.

Bu para ile nasıl geçinebileceğimi bilmiyorum. (Edat) (ile ≠ ve)


Amcası ile halası bahçede semaverin başındaydı. (Bağlaç) (ile = ve)
VE
Türkiye ve Hırvatistan bu sene şarkı yarışmasına katılmadılar. (Özneleri bağlar)

Çarşıdan gazete ve ekmek aldım. (Eş görevli sözcükleri (bsiz. nesne) bağlar)

Okuldan geldim ve dershaneye gittim. (Cümleleri (yüklem) bağlar)

Bahçedeki otları yoldum ve bir köşeye yığdım. (Cümleleri bağlar)

Yaramaz ve çalışkan çocuk. (Sıfatları bağlar)

Pahalı elbiseler ve ayakkabılar aldı. (Tamlananları aynı zamanda isimleri bağlamıştır.)

Bu yazıda, Çehov’u ve Sait Faik’i anlatıyor. (Nesneleri bağlar)


Gitar çalıyorum ama kemanı daha çok seviyorum. (Cümleleri bağlamıştır.)
Kitabı daha bitiremedim ama keyifle okuyorum.
Sevmek ama sevilmemek işte bütün mesele bu. (Fiilimsiler bağlanmıştır.)
İyi koştu fakat birinci olamadı.
Benimki aşk değil lakin onu çok seviyorum.
Kimsesi yoktu ancak kendine bakabilecek kadar da güçlüydü.
Oysa ne çok sevmiştim seni. (Öncesinde başka bir cümlenin varlığı anlaşılıyor)
Paketi zamanında yerine ulaştıramadım oysaki yola çok erken çıkmıştım.
Arabayla gideceğini biliyordu halbuki. (Öncesinde başka bir cümlenin varlığı anlaşılıyor)
KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR:

Ancak kelimesi “sadece” anlamında kullanılırsa edat, “olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle”
anlamlarında kullanılırsa zarf, “ama, fakat” anlamlarında kullanılırsa bağlaç olur. Ancak
kelimesinin yerine bu anlamlardan hangisi getirilebiliyorsa sözcük türü de o olur.
ÖRNEKLER:
Ancak kendisi bu işi başarabilirdi. (Sadece = Edat)
Yollar buzlu olduğundan eve ancak gelebildi. (Güçlükle = Zarf)
Cenazesine katılamadı ancak kargo ile çelenk gönderdi. (Fakat = Bağlaç)
Yalnız kelimesi bir ismi nitelerse niteleme sıfatı, bir fiili veya fiilimsiyi nitelerse durum zarfı, “ama, fakat”
anlamlarında kullanılırsa bağlaç, ya da bir isim olarak kullanılabilir. Yalnız kelimesinin cümle içindeki
anlamlarına göre sözcük türü belirlenir.
ÖRNEKLER:
Kırşehir’e kadar yalnız onun için gittim. (Sadece = Edat)
Kırşehir’e kadar gittim; yalnız Boztepe’ye uğramadım. (Ama, fakat = Bağlaç)
Kırşehir’e kadar yalnız gittim. (Yalnız = Zarf)
Ankara, yalnız bir hayat sürmek için ideal yerdir . (Sıfat)

Bağlaç olan “ki” daha çok cümleleri bağlama görevi ile kullanılır. Ki bağlacından sonra gelen cümle önceki cümlenin
açıklayıcısı olur.
Diğer sözcüklerden daima ayrı yazılır.
Bu bağlacın sesli ve sessiz harflerinde değişiklik olmaz (kı, ku, kü şekilleri yoktur.)

ÖRNEKLER:
Canı sıkılmış ki bizimle gelmedi. (Neden-sonuç)
Artık erken yatmalı ki okula geç kalmasın. (Koşul-Şart)
Nietzsche der ki: “En büyük delilik, denize tuz atmaktır.”
Sen ki beni çok iyi tanırsın. (Özneyi pekiştirme)
Yarın buraya döner mi ki? (Kuşku, kaygı)
Beni anlamıyor ki… (Yakınma)
Dışarı çıktım ki ortalığı sel götürüyor. (Şaşma)
KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR:

İlgi eki olan “ki”, sıfat yapan “ki” eki ve bağlaç olan “ki” karıştırılmamalıdır. İlgi eki adı
üstünde ek olduğu için birleşik yazılır. Bir ismin yerini tutar. Sıfat yapan ki de birleşik yazılır;
ancak bağlaç olan “ki” başlı başına bir sözcüktür ve ayrı yazılır.

 ÖRNEKLER:
 Odanınki salonun perdesinden daha gösterişliydi. (İlgi zamiri)
 Odanın perdesi yıkanmadı ki takayım. (Bağlaç)
 Odadaki eşyaları topladım. (Sıfat yapan ki)
DE
Bağlaç olan “de” Her zaman kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır.
Ünsüz benzeşmesine göre çeşitleri yoktur. Yani “d” sesi sertleşerek “t” olmaz. Sadece de, da şekilleri vardır.
Bulunduğu cümlede çeşitli anlam ilgileri kurabilir. Cümlede var olan anlam ilgilerini (eşitlik, gibilik, katılma vb)
pekiştirir.

O dergiyi ben de okudum. (Eşitlik, gibilik)


Size de bir tablo yapabilirim. (Başkasına yaptığım gibi-gibilik)
Burayı da görmemiştim. (Başka bir yeri görmediğim gibi-gibilik)
Önce kendin çalış da sonra benden çalışmamı iste. (Kızgınlık)
Size ne oluyor da işimize karışıyorsunuz.(Azarlama)
Okula bir gel de oradan çarşıya gidersin. (İstek)
Ne iyi ettiniz de yemek getirdiniz. (Memnuniyet)
Okuyacak da bana yardım edecekmiş. (Alay)
Buraya gelmişsin de bize uğramamışsın. (Yakınma)
Oyuncak da oyuncak diye tutturdu. (İnat)
Bu sınavı kazanacak da ben göreceğim. (Küçümseme)
KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR:

Bağlaç olan de ile bulunma hal eki olan “de” ve yapım eki olan “de”yi karıştırmamak gerekir.
De bağlacı ayrı yazılır ve cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmaz.
Hal eki olan ve yapım eki olan “de” hem birleşik yazılır hem de çıkarıldığında cümlenin anlamında bozulma
olur. Bağlaç olan “de”nin sadece “da, de” şekilleri varken diğerlerinin “da, de, ta, te” şekilleri mevcuttur.

Bugün bahçede mangal yakacağız. (Hal eki)


Bugün bahçe mangal yakacağız. (Cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulur.)
Bugün sabah bahçe de temizlendi. (Bağlaç)
Bugün sabah bahçe temizlendi. (Cümlenin anlamı bozulmaz ancak daralma meydana gelebilir.)
Sözde bize gelecektin (Yapım Eki)
KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR:

“İse” sözcüğü ek-fiil olarak da kullanılabilir. Ek fiiller isim soylu sözcükleri yüklem yaparken,
basit zamanlı fiilleri de bileşik zamanlı yapar. Cümlede koşul-şart anlamı sağlar. Baglaç ile
farkı ek fiilin olumsuzu yapılabilirken bağlaç olan “ise” nin olumsuzu yapılamaz ve şart
anlamı da sağlamaz.

Yola erken çıkarsa yetişebilir. (ek-fiil)


Tansiyonu yüksek, ateşi ise normalin üstünde. (Bağlaç)
Memlekete ne seni ne de annemi götürüyor. (Nesneleri bağlamıştır)

Ya bu odayı temizlersin ya da bir daha buraya gelmezsin. (Cümleleri bağlamıştır.)

Gerek milletimiz gerekse devletimiz bu uğurda her şeye hazırlıklıdır. (Özneleri bağlamıştır.)

İster bu ceketi ister yeşil paltoyu alabilirsin. (Nesneleri bağlamıştır.)

Evini de arabasını da çok ucuza satmış. (Nesneleri bağlamıştır.)


EDATLAR

İsim soylu kelimelerin, yalın veya durum eki almış biçimiyle birleşir. Anlamlı kelimeler, tamlamalar ve

öbeklerden sonra onların başka kelimelerle söz dizimsel ve anlamsal ilişkilerini göstererek anlamını güçlendirip

sınırlayabilir. Tek başlarına cümle ögesi olamazlar.


Edatlar, ancak isimlerin belli durumlarıyla birleşebilirler:

Yalın Durum gibi, için, içre, ile, kadar, üzere

Yönelme Durumu (-E) dair, dek, doğru, göre, karşı, nazaran, rağmen

Ayrılma Durumu (-DEN) başka, beri, yana, dolayı, evvel, itibaren, önce, ötürü, sonra

araba ile, okul için, bize karşı, eve doğru, dünden beri, benden yana, uyumadan evvel, senden başka

İsimlerin yalın durumuyla birleşen ile, için, gibi, kadar vb. edatlar; zamirlerin ilgi durumuyla birleşirler:

benimle, senin için, onun gibi, bizim kadar


ÜNLEMLER

Çeşitli duyguları, heyecanları ifade eden kelimelerdir. Yansıma seslerden de oluşabilir.


Duyguları anlatan asıl ünlemler yanında (ah, vah), seslenme (hey, yahu), sorma (hani, niçin),
gösterme (işte, aha), cevap (evet, hayır) işlevli ünlemler de vardır. Ünlem olarak kullanılan
kelimeler, çekim eki almaz; ancak isimleşirse çekimde iyelik eklerini alır:

Senin ahın tutar.


FİİLİMSİ (EYLEMSİ)

Fiillerden türemiş olmakla birlikte bir fiil gibi çekimlenemeyen olumlu, olumsuz şekilleri

yapılabilen ve cümlede isim, sıfat, zarf gibi görevlerde kullanılan sözcüklerdir. Üç grupta

incelenir;

İSİMFİİL (MASTAR)

SIFATFİİL (ORTAÇ)

ZARFFİİL (BAĞFİİL)
İSİMFİİL

Fiil + “-mak, -mek” , “-ma, -me”, “-ış, -iş, -uş, -üş”


“O şimdi romanını bitirmekle meşguldür.”
“Size gelmeyi ben de çok istemiştim.”
“Onun yemek hazırlayışını gördün mü hiç?”

“Sana, bir daha buraya gelme, demiştim.”


cümlesinde altı çizili sözcükteki ek isim-fiil eki değil, olumsuzluk ekidir.
Bazı sözcükler aslında isim-fiil ekleriyle türediği halde, zamanla isimleşmiş, yani fiilimsi özelliğini kaybetmiş
olabilir.

“Biraz ekmek alabilir miyim?”

“Bugün gelmediğini danışmadan öğrendim.”

“Derste yağış türlerini inceledik.”

cümlelerinde altı çizili sözcükler isim-fiil değildir.


SIFATFİİL

Fiil + “-an, -ası, -mez, -ar, -dik, -ecek, -miş”


“Kışta açan çiçeklerin ömrü az olur.”
“Öpülesi elleri vardı analarımızın.”
“Senin ne bitmez çilen varmış böyle.”
“Buralarda bir akar çeşme yok galiba.”
“Size biraz bilinmedik fıkralar anlatayım.”
“Bana gazetemi getirecek biri yok mu burada?”
“Onda ne yakası açılmamış sözcükler vardır.”
Sıfat-fiil eklerinden “-dik” ve “-ecek” ekleri çoğu zaman kendinden sonra iyelik eki alarak kullanılır.

“Çözdüğüm soruları niçin yeniden soruyorsun?”

“Gideceğin gün belli mi?”

İsim düşerse sıfatfiil sıfat görevinden sapabilir. Yine de sıfatfiildir.

“Kitabımı sana verdiğimi unutmuşum.”

“Senin de bizimle geleceğini bilmiyorduk.”


Sıfat-fiiller niteledikleri isimler düştüğünde onların yerine geçebilir.
“Benden aldıklarını ne zaman geri göndereceksin?”
“Beni arayanların adreslerini almayı unutma.”
cümlelerinde altı çizili sıfat-fiiller ismin yerine geçecek şekilde kullanılmıştır.

Kimi zaman sıfat-fiiller çekimli fiillerle karışabilir.


“Gideceğim bu şehirden artık.” (Fiil)
“Gideceğim herkes tarafından biliniyor.” (Sıfatfiil)
BağFiil (Zarffiil)
Fiillere, bağ-fiil eki dediğimiz eklerin getirilmesiyle yapılır; cümlede daima zarf olarak kullanılır.

“Kapıyı açınca karşımda onu gördüm.”


“Soruları çözdükçe konuyu daha iyi anlıyorum.”
“Bize haber vermeden gitmeyin sakın.”
“Bu kağıdı müdüre imzalatıp geri getirin.”
“Televizyon seyrederken çoğu kez uyuyakalırdı.”
“Gezdiği yerleri anlata anlata bitiremiyordu.”
“Sınıfa girer girmez öğrencileri azarlamaya başladı.”
“Sadece kitap okuyarak bu kadar bilgi kazanılamaz.”
“Köyden ayrılalı yaklaşık on yıl oldu.”
“Ders çalışmaksızın sınavı kazanacağını mı sanıyorsun?”
“Ben çocukken burada yaşlı bir çınar ağacı vardı. ”
Yukarıda fiilimsi var mıdır?
Bazı bölgelerde “koşaraktan” gibi kullanımlar görülse de yazı dilinde böyle bir kullanım
yoktur.
Fiilimsilerin cümledeki en önemli görevi yan cümlecik yapmasıdır.
GÜZEL ADLANDIRMA

Güzel adlandırma; söylenmesi uygun olmayan, yasak olan ya da dinî çerçevede kullanımı hoş
karşılanmayan-korkulan terimlerin yerine kullanılan sözcükler olarak tanımlanmaktadır.
Ölçünlü dilde örneklerine sıkça rastladığımız güzel adlandırmalar, Anadolu ağızlarına
gelindiğinde daha da çeşitlenir.
Kişisel Özelliklerle İlgili Güzel Adlandırma
Örnekleri:
halından haybatlı: Olduğundan farklı görünmeye çalışan, yeterli parası, mülkü olmamasına rağmen varmış gibi
davranan kişilere söylenen söz. Bu söz Türkiye Türkçesinde “sonradan görme, görgüsüz” biçiminde
kullanılmaktadır.
dıldak: Sözcük, yapısal anlamda düşünüldüğünde buradaki “dıl” kökünün “dil” olduğu ve - dak yapısının da
isme bağlanan bir ek olduğu düşünülebilir. Sözcük bölge ağızlarında, çok ve boş konuşan kişiler için
kullanılmaktadır.
sası:“dıldak” sözcüğüne yakın anlamda kullanılan bir diğer sözcük “sası” sözcüğüdür ki bu sözcük bölgenin
bazı yerlerinde gereksiz ve anlamsız konuşan, gereksiz yere lafa giren kişiler için söylenmektedir.
gök gȫmedik: Bu söz özellikle Manisa’nın Alaşehir ilçesine bağlı hemen her köyünde kendini öven, kendini
beğenen, malını-mülkünü anlatarak birilerini aşağılayan-küçümseyen kişiler için kullanılmaktadır.
Anlamsal bağlamda “halından haybatlı” sözü ile hemen aynı anlamda gelmektedir.
süŋgüsü düşük: “1. Sağlığı, esenliği bozuk. 2. Ataklığı, etkinliği, neşesi kalmamış”
göklere keman aTmeK: “göklere keman atmak” deyimi daha çok küçük ve yaramaz çocuklar için
kullanılmaktadır. Bu deyim aynı zamanda yörenin bazı köylerinde öfkesine engel olamayıp küfürler
yağdıran, etrafı kırıp döken erkekler için de kullanılır.
guyrukgaldıran: Kışkırtan. Bir tartışma esnasında iki kişinin arasına girerek olayı ya da sohbeti
kışkırtarak ortamı geren kişiler için kullanılmaktadır. Daha çok Manisa/Alaşehir’e bağlı Yeşilyurt köyü ve
Bağlıca köylerinde sıkça kullanıldığı görülmektedir.
çepildeKli: Dağınık, evini-yuvasını toparlayamayan, eşini ve çocuklarını bakamayan, beceriksiz ve pis
sözcüklerini karşılamaktadır.
çeŋeşirmiş: “Çene” sözcüğünden türetilmiş bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Sözcük “her konu üzerine
fikir sunan ve çok konuşan” anlamına gelmektedir. Bu sözcüğün Türkiye Türkçesindeki karşılığı “ukala”
olarak gösterilebilir.
Hayvanlarla İlgili Güzel Adlandırma Örnekleri:

guyruKlu: “akrep”

kırikıri: “eşek”

sarıKız: inek

geciguşu: Yarasa olarak bilinen hayvanın Batı Anadolu ağızlarındaki karşılığı “garannıkguşu”
ya da “geciguşu” biçimindedir.
Adıbatası: köstebek, verem hastalığı
Akarca: Sivilce
Bozgun: İshal
Cin: Evden ırak, üç harfli
Bici bici: Bit, pire
Canavar: Domuz
Eptes bozan: Tenya, şerit
Kötü böcü: Akrep
Çakıldak: Olgunlaşmamış meyve
Cici anne: Üvey anne
Ağaç at: Tabut
Alıcı: Azrail
Kaynakça

 Prof. Dr. Zeynep Korkmaz (2009). Türkiye Türkçesi Grameri. Ankara: TDK.
 Şerif Ali Bozkaplan (2009). «Anadolu Ağızlarında Güzel Adlandırma Örnekleri» Turkish
Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or
Turkic Volume 4/3 Spring 2009.
 Sevda Eratalay, Batı Anadolu Ağızlarında Güzel Adlandırma.

You might also like