Professional Documents
Culture Documents
4. Hafta
BİÇİM BİLGİSİ (MORFOLOJİ)
Ek, Kök, Gövde – Ses Bilgisi
BİÇİM BİLGİSİ / YAPI BİLGİSİ / BİÇİM
BİLİMİ / ŞEKİL BİLGİSİ / MORFOLOJİ
Anlamları veya söz dizimsel işlevleri olan, tek başlarına kullanılabilen bağımsız
biçimbirimlerdir.
Bunlar, Türkçede kelimenin anlamını değiştirmeyen çekim eklerini alarak daha büyük dil
birliklerinin oluşturulmasına veya yapım ekleriyle yeni anlamlı kelimelerin ortaya çıkmasına
yararlar.
Yapım eki almamış, anlamlı veya işlevli daha küçük parçalara ayrılamayan kelimelere kök denir. Kökler,
Türkçe kökenli olabilir veya başka dillerden kopyalanabilir:
yıldız,
start,
Meşhur,
ev,
kol,
Aç…
Bir köke yapım eki getirilerek türetilen yeni kelimelere,
geleneksel dilbilgisi incelemelerinde gövde denir. Bir
başka ifadeyle gövdeler, yapım ekleriyle türemiş
kelimelerdir: başlangıç > BAŞ-LA-N-GIÇ
BASİT
TÜREMİŞ
BİRLEŞİK
Basit Kelimeler
Yapım eki almayan sözcüklerdir. Bu tür sözcükler çekim eki almış olabilir. Yapım eki almadıklarından bunlar
daima kök hâlinde bulunur.
a. Birleşik isimler : İki farklı sözcüğün bir araya gelerek kendi anlamlarından az
çok farklı bir anlam oluşturacak biçimde kaynaşmasıyla oluşan sözcüklerdir.
Birleşik isimler değişik şekillerde oluşabilir:
Aslanağzı
-Yeterlilik
-Tezlik
-Sürerlik
-Yaklaşma
a. Yeterlilik (Fiil +(e)bil-)
Gücü yetme veya olasılık anlamı; soru olarak kullanıldığında rica anlamı katar.
Yeterlilik fiilinin olumsuzunda bil- fiili düşer ve olumsuzluk eki eklenir. Ancak aradaki ünlü muhafaza edilir:
Geniş zamanın olumsuzu ile karıştırılmamalıdır. Fiilden sonra -e, -a ekleri varsa yeterlilik fiilinin olumsuzu,
yoksa geniş zamanın olumsuzu olur:
yapabilirim / yapamam (yeterlilik fiili)
yaparım / yapmam (geniş zaman)
b. Tezlik (Fiil + (ı)ver- )
Olumsuzluk eki –ma, -me asıl eylemden sonra gelirse önemsizlik, yardımcı fiil olan ver- den sonra gelirse
olumsuz tezlik bildirir.
Sen de o filmi görmeyiver. (önemsizlik)
Her şeye maydanoz oluverme. (olumsuz tezlik)
c. Süreklilik
Fiil + (e)dur-,(e)kal-, (e)koy-, (e)gel-
Cümleye devam etme, süreklilik anlamı katar.
Modern Türkçede kullanımı gitgide azalan bu yapı eylemin neredeyse (hemen hemen) gerçekleştiğini belirtir:
Yardımcı fiiller tek başına bir anlam taşıyorsa ve önündeki isimle kaynaşmamışsa asıl fiildir ve bileşik fiil
değildir.
kasıp kavurmak
Türemiş Kelimeler
Yapım eki alan sözcüklerdir. Türemiş sözcükler cümledeki görevlerine göre belli türleri karşılar. Böylece sözcük
hem yapı hem görevce adlandırılır; yani türemiş isim, türemiş sıfat, türemiş fiil.... gibi.
ÇOKLUK KİŞİ
HÂL
EŞİTLİK
İYELİK
İLGİ
ZAMAN
ÇOKLUK EKİ (-lar / -ler)
*İyelik eklerini benzer eklerle karıştırmamak gerekir. Örneğin iyelik üçüncü tekil kişi eki ile belirtme hâli eki
karıştırılabilir.
"Ev- i yeni aldık." (o evi)
"Ev- i çok büyükmüş." (onun evi)
5. İlgi Ekleri
İyelik ekiyle çok sıkı biçimde ilgisi olan bir ektir. Eklendiği isme ait olan başka bir sözün
varlığını gösterir. Bağlı olduğu isim ilgi ekli isimden sonra gelir.
Ben - im kitabım
Sen - in kitabın
O - nun kitabı
Biz - im kitabımız
Siz - in kitabınız
Onlar - ın kitapları
Bildirme Çekimi (İsim + -di / -miş / -se /-dir)
Ekfiil; isimden sonra gelerek onların yüklem olarak (ya da yargı bildirecek biçimde) kullanılmasını sağlayan;
isimlerin şimdiki zaman, geçmiş zaman, dolaylılık, şart kipi ve zarffiilini oluşturmaya yarayan, ekleşmiş veya
ayrı biçimde kullanılabilen biçimlerin ortak adıdır.
Güzeldi. Kardeşiymiş.
MI SORU EDATI
Muvaffakiyet-siz-leş-tir-ici-leş-tir-iver-eme-y-ebil-ecek-ler-imiz-den-miş-siniz-cesine
İsimlerde Cinsiyet
Türkçede dilbilgisel cinsiyet yoktur. Bazı isimler doğal cinsiyeti gösterse de bunun dilbilgisine
bir yansıması olmaz.
Eril Dişil
oğlan kız
erkek kadın
öküz inek
Eril Dişil
Aktör Aktris
Hakim Hakime
Kral Kraliçe
Muallim Muallime
Müdür müdire
İSİM FİİLİMSİ
SIFAT
ZAMİR
ZARF
EDAT
BAĞLAÇ
ÜNLEM
FİİL
Somut ve soyut varlıkları göstermek için kullanılan isimler, cümle içerisinde bir isim unsuru olarak işlev
görürler. İsimler çekim eki olarak sırasıyla çoğul, iyelik ve durum eklerini alır.
Ev-ler-i-miz-den mi?
Çiçek-ler-i-m-den mi?
Belirtisiz tamlamalar Türkçenin en yaygın birleşik kelime yapma yollarından birini oluşturur:
buzdolabı, keçi yolu, ayva tatlısı
Anlamlarına Göre İsimler;
Somut / Soyut
Özel / Tür
Sayılar
SAYILAR
Biçim bilgisi açısından baktığımızda sayı isimleri prensip olarak isim çekim eklerini alır ve isimlere benzer; ancak
isim oldukları gibi sayı sıfatı olarak da kullanılırlar.
Bir ondalık sayıdan bir üst ondalık sayıya kadar olan sayıların gösterilmesinde yeni sayı ismi, önceki ondalık sayı
ile sonra gelen birlik sayının toplanmasıyla elde edilir. Bir başka ifade ile ondalık sayı ile sonra gelen birlik sayı
arasında toplama ilişkisi vardır:
on bir, on iki, on üç, yirmi dört, otuz beş
İlk sayının küçük, ikincisinin büyük olduğu sayı isimleri ise sıfat tamlaması biçiminde kurulur. Bu durumda iki
öge arasında çarpım ilişkisi bulunur:
iki bin, üç yüz, beş milyon
SIFATLAR
Sıfatlar, bir ismin gösterdiği varlığın özünde olan bir niteliği veya özünde olmamakla birlikte
onunla ilgili bir özelliği gösteren kelimelerdir.
Bazı ekler ise daha çok sıfat olarak kullanılan isimler türetir:
bugün-kü (konuşma), tuz-lu (yemek), iki-şer (gün)
Hem isim hem de sıfat olarak kullanılabilen kelimeler, sıfat olarak kullanıldıkları zaman
herhangi bir çekim eki almaz.
Sıfatlarda üstünlük, en üstünlük anlamında derecelendirme yapılabilir; isimlerde yapılamaz.
Sıfatların pekiştirmesi yapılabilir, isimlerin yapılamaz.
Sıfat Türleri
Sıfatlar, bağlı bulundukları ismin bir özelliğini gösteren niteleme sıfatları ve isimleri sayı, soru, gösterme gibi
açılardan belirginleştiren belirtme sıfatları olmak üzere iki gruba ayrılır:
Niteleme Belirtme
güzel çocuk iki çocuk
yeşil yaprak o çocuk
kırmızı biber kaç çocuk
Niteleme sıfatları isimlerin bir özelliğini, bir niteliğini gösterir. Bir ismin önüne birden çok niteleme sıfatı
gelebilir:
sarışın, güzel çocuk; büyük, yuvarlak masa
Niteleme sıfatlarını eşitlik, üstünlük ve en üstünlük biçiminde derecelendirmek mümkündür:
daha güzel çocuk, güzelce çocuk, en güzel çocuk
Buna karşılık belirtme sıfatlarında derecelendirme yapılamaz.
Sıfatlar adlaşabilir.
Niteleme sıfatları, tamlanan ögeleri düşürüldüğü zaman, tamlananın aldığı çekim eklerini
alabilir ve isim olarak kullanılır:
Zamirler sadece isimlerin değil isim öbeklerinin, hatta bazı cümlelerin yerine de kullanılır.
Pınar’ın kendisi
*Pınar’ın osu
Bu durumun, Pınar-ın kendi-si gibi istisnaları vardır. Pınar’ın kendi-si ile Pınar-ın baba-sı aynı işlevde değildir. Tamlayan
Çoğu zaman “ve” bağlacı ile eş görevli kullanılır. Ancak bu bağlaç cümleleri bağlama
göreviyle kullanılmaz.
ÖRNEKLER:
İle sözcüğü cümlede sözcükler arasında anlam ilgisi kurarak edat olarak da görev
yapabilmektedir, bu durumda bağlaç olan “ile”yle karıştırmamak gerekir. Bunun için
cümledeki ile sözcüğü yerine “ve” bağlacı getirilir. Anlamda bozulma olmuyorsa ile sözcüğü
bağlaçtır.
Çarşıdan gazete ve ekmek aldım. (Eş görevli sözcükleri (bsiz. nesne) bağlar)
Ancak kelimesi “sadece” anlamında kullanılırsa edat, “olsa olsa, en çok, daha çok, güçlükle”
anlamlarında kullanılırsa zarf, “ama, fakat” anlamlarında kullanılırsa bağlaç olur. Ancak
kelimesinin yerine bu anlamlardan hangisi getirilebiliyorsa sözcük türü de o olur.
ÖRNEKLER:
Ancak kendisi bu işi başarabilirdi. (Sadece = Edat)
Yollar buzlu olduğundan eve ancak gelebildi. (Güçlükle = Zarf)
Cenazesine katılamadı ancak kargo ile çelenk gönderdi. (Fakat = Bağlaç)
Yalnız kelimesi bir ismi nitelerse niteleme sıfatı, bir fiili veya fiilimsiyi nitelerse durum zarfı, “ama, fakat”
anlamlarında kullanılırsa bağlaç, ya da bir isim olarak kullanılabilir. Yalnız kelimesinin cümle içindeki
anlamlarına göre sözcük türü belirlenir.
ÖRNEKLER:
Kırşehir’e kadar yalnız onun için gittim. (Sadece = Edat)
Kırşehir’e kadar gittim; yalnız Boztepe’ye uğramadım. (Ama, fakat = Bağlaç)
Kırşehir’e kadar yalnız gittim. (Yalnız = Zarf)
Ankara, yalnız bir hayat sürmek için ideal yerdir . (Sıfat)
Kİ
Bağlaç olan “ki” daha çok cümleleri bağlama görevi ile kullanılır. Ki bağlacından sonra gelen cümle önceki cümlenin
açıklayıcısı olur.
Diğer sözcüklerden daima ayrı yazılır.
Bu bağlacın sesli ve sessiz harflerinde değişiklik olmaz (kı, ku, kü şekilleri yoktur.)
ÖRNEKLER:
Canı sıkılmış ki bizimle gelmedi. (Neden-sonuç)
Artık erken yatmalı ki okula geç kalmasın. (Koşul-Şart)
Nietzsche der ki: “En büyük delilik, denize tuz atmaktır.”
Sen ki beni çok iyi tanırsın. (Özneyi pekiştirme)
Yarın buraya döner mi ki? (Kuşku, kaygı)
Beni anlamıyor ki… (Yakınma)
Dışarı çıktım ki ortalığı sel götürüyor. (Şaşma)
KARIŞTIRILABİLEN DURUMLAR:
İlgi eki olan “ki”, sıfat yapan “ki” eki ve bağlaç olan “ki” karıştırılmamalıdır. İlgi eki adı
üstünde ek olduğu için birleşik yazılır. Bir ismin yerini tutar. Sıfat yapan ki de birleşik yazılır;
ancak bağlaç olan “ki” başlı başına bir sözcüktür ve ayrı yazılır.
ÖRNEKLER:
Odanınki salonun perdesinden daha gösterişliydi. (İlgi zamiri)
Odanın perdesi yıkanmadı ki takayım. (Bağlaç)
Odadaki eşyaları topladım. (Sıfat yapan ki)
DE
Bağlaç olan “de” Her zaman kendinden önceki sözcükten ayrı yazılır.
Ünsüz benzeşmesine göre çeşitleri yoktur. Yani “d” sesi sertleşerek “t” olmaz. Sadece de, da şekilleri vardır.
Bulunduğu cümlede çeşitli anlam ilgileri kurabilir. Cümlede var olan anlam ilgilerini (eşitlik, gibilik, katılma vb)
pekiştirir.
Bağlaç olan de ile bulunma hal eki olan “de” ve yapım eki olan “de”yi karıştırmamak gerekir.
De bağlacı ayrı yazılır ve cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamı bozulmaz.
Hal eki olan ve yapım eki olan “de” hem birleşik yazılır hem de çıkarıldığında cümlenin anlamında bozulma
olur. Bağlaç olan “de”nin sadece “da, de” şekilleri varken diğerlerinin “da, de, ta, te” şekilleri mevcuttur.
“İse” sözcüğü ek-fiil olarak da kullanılabilir. Ek fiiller isim soylu sözcükleri yüklem yaparken,
basit zamanlı fiilleri de bileşik zamanlı yapar. Cümlede koşul-şart anlamı sağlar. Baglaç ile
farkı ek fiilin olumsuzu yapılabilirken bağlaç olan “ise” nin olumsuzu yapılamaz ve şart
anlamı da sağlamaz.
Gerek milletimiz gerekse devletimiz bu uğurda her şeye hazırlıklıdır. (Özneleri bağlamıştır.)
İsim soylu kelimelerin, yalın veya durum eki almış biçimiyle birleşir. Anlamlı kelimeler, tamlamalar ve
öbeklerden sonra onların başka kelimelerle söz dizimsel ve anlamsal ilişkilerini göstererek anlamını güçlendirip
Yönelme Durumu (-E) dair, dek, doğru, göre, karşı, nazaran, rağmen
Ayrılma Durumu (-DEN) başka, beri, yana, dolayı, evvel, itibaren, önce, ötürü, sonra
araba ile, okul için, bize karşı, eve doğru, dünden beri, benden yana, uyumadan evvel, senden başka
İsimlerin yalın durumuyla birleşen ile, için, gibi, kadar vb. edatlar; zamirlerin ilgi durumuyla birleşirler:
Fiillerden türemiş olmakla birlikte bir fiil gibi çekimlenemeyen olumlu, olumsuz şekilleri
yapılabilen ve cümlede isim, sıfat, zarf gibi görevlerde kullanılan sözcüklerdir. Üç grupta
incelenir;
İSİMFİİL (MASTAR)
SIFATFİİL (ORTAÇ)
ZARFFİİL (BAĞFİİL)
İSİMFİİL
Güzel adlandırma; söylenmesi uygun olmayan, yasak olan ya da dinî çerçevede kullanımı hoş
karşılanmayan-korkulan terimlerin yerine kullanılan sözcükler olarak tanımlanmaktadır.
Ölçünlü dilde örneklerine sıkça rastladığımız güzel adlandırmalar, Anadolu ağızlarına
gelindiğinde daha da çeşitlenir.
Kişisel Özelliklerle İlgili Güzel Adlandırma
Örnekleri:
halından haybatlı: Olduğundan farklı görünmeye çalışan, yeterli parası, mülkü olmamasına rağmen varmış gibi
davranan kişilere söylenen söz. Bu söz Türkiye Türkçesinde “sonradan görme, görgüsüz” biçiminde
kullanılmaktadır.
dıldak: Sözcük, yapısal anlamda düşünüldüğünde buradaki “dıl” kökünün “dil” olduğu ve - dak yapısının da
isme bağlanan bir ek olduğu düşünülebilir. Sözcük bölge ağızlarında, çok ve boş konuşan kişiler için
kullanılmaktadır.
sası:“dıldak” sözcüğüne yakın anlamda kullanılan bir diğer sözcük “sası” sözcüğüdür ki bu sözcük bölgenin
bazı yerlerinde gereksiz ve anlamsız konuşan, gereksiz yere lafa giren kişiler için söylenmektedir.
gök gȫmedik: Bu söz özellikle Manisa’nın Alaşehir ilçesine bağlı hemen her köyünde kendini öven, kendini
beğenen, malını-mülkünü anlatarak birilerini aşağılayan-küçümseyen kişiler için kullanılmaktadır.
Anlamsal bağlamda “halından haybatlı” sözü ile hemen aynı anlamda gelmektedir.
süŋgüsü düşük: “1. Sağlığı, esenliği bozuk. 2. Ataklığı, etkinliği, neşesi kalmamış”
göklere keman aTmeK: “göklere keman atmak” deyimi daha çok küçük ve yaramaz çocuklar için
kullanılmaktadır. Bu deyim aynı zamanda yörenin bazı köylerinde öfkesine engel olamayıp küfürler
yağdıran, etrafı kırıp döken erkekler için de kullanılır.
guyrukgaldıran: Kışkırtan. Bir tartışma esnasında iki kişinin arasına girerek olayı ya da sohbeti
kışkırtarak ortamı geren kişiler için kullanılmaktadır. Daha çok Manisa/Alaşehir’e bağlı Yeşilyurt köyü ve
Bağlıca köylerinde sıkça kullanıldığı görülmektedir.
çepildeKli: Dağınık, evini-yuvasını toparlayamayan, eşini ve çocuklarını bakamayan, beceriksiz ve pis
sözcüklerini karşılamaktadır.
çeŋeşirmiş: “Çene” sözcüğünden türetilmiş bir sözcük olduğu düşünülmektedir. Sözcük “her konu üzerine
fikir sunan ve çok konuşan” anlamına gelmektedir. Bu sözcüğün Türkiye Türkçesindeki karşılığı “ukala”
olarak gösterilebilir.
Hayvanlarla İlgili Güzel Adlandırma Örnekleri:
guyruKlu: “akrep”
kırikıri: “eşek”
sarıKız: inek
geciguşu: Yarasa olarak bilinen hayvanın Batı Anadolu ağızlarındaki karşılığı “garannıkguşu”
ya da “geciguşu” biçimindedir.
Adıbatası: köstebek, verem hastalığı
Akarca: Sivilce
Bozgun: İshal
Cin: Evden ırak, üç harfli
Bici bici: Bit, pire
Canavar: Domuz
Eptes bozan: Tenya, şerit
Kötü böcü: Akrep
Çakıldak: Olgunlaşmamış meyve
Cici anne: Üvey anne
Ağaç at: Tabut
Alıcı: Azrail
Kaynakça
Prof. Dr. Zeynep Korkmaz (2009). Türkiye Türkçesi Grameri. Ankara: TDK.
Şerif Ali Bozkaplan (2009). «Anadolu Ağızlarında Güzel Adlandırma Örnekleri» Turkish
Studies International Periodical For the Languages, Literature and History of Turkish or
Turkic Volume 4/3 Spring 2009.
Sevda Eratalay, Batı Anadolu Ağızlarında Güzel Adlandırma.