Professional Documents
Culture Documents
Zaten böyle
oldukları için bunlara isim-fiil diyoruz.
1.BÖLÜM FİİLİMSİ(EYLEMSİ) > İsim-fiiller, isim çekim eklerini alabilir.
Fiillere getirilen birtakım eklerle oluşturulan; Örnek(ler)
fiillerin isim, sıfat, zarf şeklini yapan » Bu çocuğun yürüyüşünde bile hayır yok.
sözcüklere fiilimsi denir. cümlesinde “yürüyüşünde” isim-fiili, iyelik (-ü) ve
Fiilimsiler, eylemden türeyen, ancak eylemin bütün hâl eklerini (-de) alarak kullanılmıştır.
özelliklerini göstermeyen sözcüklerdir. Bunlar bir UYARI İsim-fiiller, olumsuzluk ekini almış fiillerle
fiil gibi olumsuz yapılabilir; ancak bir fiil gibi karıştırmamalıdır.
çekimlenemez. Örnek(ler)
Örneğin; “silmek” fiilini “siliyorum” biçiminde » Ona, kalemi sakın kırma, demiştim.
çekimleyebiliriz; ama “silen” sıfat-fiilini cümlesinde “kırma” sözcüğü olumsuzluk
“sileniyorum” biçiminde çekimleyemeyiz. eki almıştır ve bir işin yapılmayacağını bildirir.
Fiilimsiler, fiillere getirilen “fiilimsi ekleri” ile » Odunları kırma işini bugün bana verdiler.”
ortaya çıkarlar. Yani fiiller bazı ekler sayesinde cümlesindeki “kırma” sözcüğü ise isim-fiildir;
fiilimsi olurlar. Bu ekler fiilden isim yapma çünkü sözcük olumsuz anlam vermiyor ve bir
ekleri olarak da bilinir ki bunlar eklendiği fiili isim eylemin adını bildiriyor.
soylu sözcük yaparak o sözcüğün cümlede “isim, UYARI İsim fiil eki almış olmasına rağmen
sıfat ve zarf” görevinde kullanılmasını sağlarlar. zamanla kalıplaşarak bir varlığın veya kavramın adı
(Fiilimsiler, fiilden isim yapma eki aldıkları için haline gelmiş sözcükler vardır. Bunlar fiilimsi
türemiş bir sözcük olarak kabul edilirler.) olarak kabul edilmezler.
Fiilimsilerin Özellikleri Örnek(ler)
1. Eylemlerden türetilirler. » Bahçedeki kazma herhalde kaybolmuş.
2. Olumsuzluk eki (-me / -ma) alabilirler. » Masadaki dolma çok güzel görünüyor.
3. Fiillerin aldığı “fiil çekim eklerini” yani şahıs » Danışmada beklediğini söyledi.
ekleri, haber ve dilek kiplerini alamazlar. » Elindeki çakmak ile oynaması annesini tedirgin
4. Yarım yargı bildirir, yan cümlecikte yüklem etti.
olurlar. Yan cümlecikte özne, tümleç gibi ögeler » Her gün dondurma yersen çok hasta olabilirsin.
bulunabilir. Geçişli olanlar nesne de alabilirler. » Kötü hava şartları sebebiyle tüm uçuşlar iptal
5. Cümlede ad soylu sözcük (ad, sıfat, zarf) gibi edilmiş.
görev yaparlar. Yukarıdaki cümlelerde altı çizili sözcükler, isim-fiil
> Fiilimsiler; isim-fiil, sıfat-fiil ve zarf-fiil olmak eklerini almış olmalarına rağmen, isim-fiil özelliğini
üzere üçe ayrılır. 1. İsim- yitirmiştir. Artık bu cümlelerde bir nesneye ve
Fiil (Mastar) kavrama isim olarak kullanılmıştır.
Fiillere getirilen “-ma / -me, -mak / -mek, -ış / -
iş / -uş / -üş” ekleriyle yapılır. Bu ekleri, aklımızda 2. Sıfat-Fiil (Ortaç)
daha kolay kalması için “-iş, -me, -mek” veya “- Fiillere getirilen “-an (-en), -ası (-esi), -maz (-
ma, -ış, -mak” şeklinde kodlayabiliriz. Bu ekler mez), -ar (-er / -ır / -ir / -r), -dık (-dik / -duk /-
fillere gelerek onları cümle içinde “isim” yaparlar. dük), -acak (-ecek), -mış (-miş / -muş / -müş)”
İsim-fiiller, fiillerin isim gibi kullanılabilen ekleriyle yapılır. Bu ekleri, aklımızda daha kolay
şekilleridir. kalması için “-an,-ası,-mez,-ar,-dik,-ecek,-
Örnek(ler) miş“ şeklinde
» Onunla tanışmayı ben de istiyorum. kodlayabiliriz. Çoğu zaman sıfat görevinde kullanılı
» Şiir okuyuşuna herkes hayran kaldı. rlar. Varlıkları niteledikleri için sıfat, yan cümlecik
» Balık tutmak bir yetenek işidir. kurdukları için de fiil sayılan kelimelerdir.
» Evin her tarafını Örnek(ler)
güzelce temizlemenizi istiyorum. » Çalışan öğrenci derslerinde başarılı olur.
» Bu köyden ayrılmak bana çok zor gelmişti. sıfat-fiil isim
» Kitap kaplayışını beğendim. cümlesinde “çalış-” fiili “-an” sıfat-fiil ekini almıştır.
Yukarıdaki cümlelerde altı çizili sözcükler fiil Görüldüğü gibi “çalışan” sözcüğü “öğrenci” ismini
değil, isim-fiildir. Dikkat ederseniz bunlar “kalem, anlamca tamamlamıştır. Yani sıfat görevinde
saygı, ölüm” gibi tam bir isim değil, yapısında
kullanılmıştır. Dolayısıyla “çalışan” sözcüğü sıfat- » Yırtılmış pantolon ile dışarı çıkma. “-mış, -miş,
fiildir. -muş, -müş” = Sıfat Fiil Eki (Sıfat görevinde)
» Yaralanan yolcular hastaneye kaldırıldı. » En sevdiği pantolonu yırtılmış. “-mış, -miş,
» Bu kırılası ellerinle mi vurdun minicik yavruya? -muş, -müş” = Öğrenilen Geçmiş Zaman Kip
» Dönülmez akşamın ufkundayız, vakit çok geç. Eki (Yüklem görevinde)
» İnanılır bir olay değil yaşadığımız.
» Akşama kadar aramadık yer bırakmamışlar. > Sıfat – fiiller niteledikleri isim düştüğünde onun
» Sararmış yapraklar her tarafı kaplamış. yerine geçerek bir isim gibi kullanılırlar yani
Yukarıdaki cümlelerde altı çizili sözcükler sıfat- adlaşırlar. Sıfat-fiiller adlaşmış olsa bile fiilimsi
fiildir. sayılırlar.
UYARI Bazı sözcükler, sıfat-fiil eklerini alarak Örnek(ler)
kalıcı isim olur. Fiilimsi özelliğini kaybeder. » Geziden dönen öğrenciler salona geçsin.
Örnek(ler) cümlesinde “dönen” sıfat-fiili “öğrenciler” isminin
» Yakacak sıkıntısını bu yıl da çekeceğiz. sıfatı durumundadır.
» Dolmuş tıklım tıklımdı. » Geziden dönenler salona geçsin.
Yukarıdaki cümlelerde altı çizili sözcükler fiilimsi cümlesinde “öğrenciler” ismi düşmüş “dönen”
değildir. Fiilimsi özelliğini kaybetmiş, bir sıfat-fiili ismin yerine geçmiştir ve adlaşmış sıfat-
varlığa ad olmuştur. Hangi sözcüğün ad olup fiil olmuştur.
hanginin olmadığını anlamak için sözcüğü
olumsuz yapmayı deneyebiliriz. Eğer sözcük “-ma, 3. Zarf-Fiil (Bağ-Fiil, Ulaç)
-me” olumsuzluk ekiyle olumsuz yapılabiliyorsa, fiil Fiillere getirilen “-ken, -alı (-eli), -madan (-
olma anlamı devam ediyor demektir ve bu yüzden meden), -ince (-ınca / -unca / -ünce), -ip (-ıp / -up
sözcük sıfat – fiil olur. Ancak bu eklerle olumsuz / -üp), -arak (-erek), -dıkça (-dikçe / -dukça / -
yapılamıyorsa sözcük artık fiil anlamını tamamen dükçe / -tıkça /-tikçe / tukça / -tükçe), -e… -e (-a…
kaybetmiş ve isim olmuştur. Yukarıdaki cümlelerde -a), -r… -maz (-r… -mez), -casına (-cesine), -
geçen “yakacak” sözcüğünü “yakmayacak” şekline meksizin (-maksızın), -dığında (-diğinde / -
getiremeyiz; “dolmuş” sözcüğünü de “dolmamış” duğunda / -düğünde / -tığında / -tiğinde / -
şeklinde söyleyemeyiz. tuğunda / -tüğünde)” ekleriyle oluşturulan
Bu durum sıfatlarla sıfat – fiillerin ayrılmasında da sözcüklerdir. Birleşik bir cümlede iki cümleyi
kullanılabilir: bağladıkları için bağlaç; özne, nesne, tümleç
» Ağacın kırık dallarını kökünden kestik.” aldıkları için fiil sayılan kelimelerdir. Bağ fiillere
cümlesinde “kırık” sözcüğü sıfat-fiil değildir; çünkü “ulaç” da denir. Çekim ekleri almazlar. Cümlede
biz bu sözcüğü “kırmayık” şeklinde olumsuz zarf olarak kullanılırlar.
yapamayız. Ancak; Örnek(ler)
> Kimi zaman sıfat – fiiller çekimli fiillerle » Dereyi görmeden paçaları sıvama.
karıştırılabilir. Karıştırmamak için sözcüğün yüklem » El, elin eşeğini türkü çağırarak arar.
görevinde mi yoksa sıfat görevinde mi » Kol kesilirken parmak acımaz.
kullanıldığına bakmalıyız. » Çocuklar, konuşa konuşa yanımızdan geçtiler.
Örnek(ler) » İçeri girer girmez konuşmaya başladı.
» Tutmaz dizlerim birden düzeldi. “-mez, -maz” » O mahalleden ayrılalı tam üç yıl olmuş.
= Sıfat Fiil Eki (Sıfat görevinde) cümlelerinde altı çizili sözcükler zarf-fiildir.
» Dedemin dizleri tutmaz. “-mez, -maz” » Konuşarak halletmeliyiz bütün problemleri.
= Geniş Zaman Kipinin Olumsuzluk » Küçükken güle oynaya okula giderdik.
Eki (Yüklem görevinde) cümlelerinde “konuşarak” ve “güle oynaya” zarf-
» Koşar adımlarla yanıma geldi. “-ar, -er” = Sıfat fiilleri, yüklemi “durum” bakımından etkilemiştir.
Fiil Eki (Sıfat görevinde) Yükleme sorulan “nasıl?” sorusuna cevap verir.
» Her sabah mutlaka koşar. “-ar, -er” = Geniş » Sizinle İstanbul’a gelince görüşürüz.
Zaman Kip Eki (Yüklem görevinde) » Ders çalışırken uyuyakalmışım.
» Gelecek yıl şampiyonuz. “-acak, -ecek” = cümlelerinde ise “gelince” ve “çalışırken” zarf-
Sıfat Fiil Eki (Sıfat görevinde) fiilleri yüklemi “zaman” bakımından nitelemiştir.
» Seneye bize gelecek. “-acak, -ecek” = Yükleme sorulan “ne zaman?” sorusuna cevap
Gelecek Zaman Kip Eki (Yüklem görevinde) verir.
Müzik: Nota, akor, sol anahtarı…
2. BÖLÜM SÖZCÜKTE ANLAM Coğrafya: Meridyen, ölçek, izohips, Dünya,
boğaz…
Sözcükte Anlam İlişkisi Resim: Portre, palet, tuval…
Futbol: Taç, faul, gol…
> Bir sözcüğün terim olup olmadığı kullanıldığı
1. Gerçek (Temel) Anlam
cümleye göre değişir.
Gerçek anlam, bir kelimenin aklımıza ilk gelen
Örnek(ler)
anlamıdır. Kelimelerin, sözlükte yer alan ilk
» Camdan yansıyan ışık gözlerimi kamaştırdı.
anlamları da gerçek anlamlarıdır. Bu yüzden
(Gerçek anlam)
gerçek anlama, sözlük anlamı da denir.
» Sanatçımız, edebiyatımızın
Örnek(ler)
vazgeçilmez ışıklarından biridir. (Mecaz anlam)
» Uyanır uyanmaz perdeyi açıp pencereden dışa
» Bugünkü dersimizde ışık konusunu işleyeceğiz.
baktım.
(Terim anlam)
“Perde” kelimesini duyduğumuzda aklımıza ilk
» Doğru haber veren gazeteler de var. (Gerçek
olarak “pencerelerin önüne takılıp ışığın girmesini
anlam)
engellemeye yarayan örtü” gelir. Bu cümlede
» İki noktadan tek doğru geçer. (Terim anlam)
“perde” sözcüğü aklımıza ilk gelen bu anlamıyla
» Olaya bir de şu açıdan bakalım. (Mecaz anlam)
kullanıldığından gerçek anlam taşımaktadır.
» İkizkenar üçgenin taban açıları eşittir. (Terim
» Karabaş, bir şeyin kokusunu aldı.
anlam)
(koku: Nesnelerden yayılan zerrelerin burunda
> Bir sözcük, birden fazla alanda terim
uyandırdığı duygu)
oluşturabilir.
» Kör adama kimse yardım etmedi.
Örnek(ler)
(kör: Görme engeli)
» Oyunun birinci perdesi bitti. (Tiyatro terimi)
» Kitaplarını boş bir kutuya yerleştirdi.
» Kaz, perde ayaklı bir hayvandır. (Biyoloji terimi)
(boş: İçinde, üstünde hiç kimse veya hiçbir şey
Sözcükler Arası Anlam İlişkisi
bulunmayan)
1.Eş Anlamlı Kelimeler: yazılışları ve okunuşları
2. Mecaz Anlam
farklı olmasına rağmen aynı anlamı taşıyan
Bir ilgi veya benzetme sonucu sözcüğün gerçek
kelimelerdir. Eş anlamlı sözcükler birbirlerinin
anlamından tamamen uzaklaşarak kazandığı yeni
yerine kullanılabilir. Eş anlamlılık çoğunlukla
anlamlara mecaz anlam denir. Mecaz anlamda
Türkçe sözcüklerle dilimize yabancı dillerden
kullanılan sözcükler genellikle soyut anlam kazanır.
girmiş sözcükler arasındadır.
Örnek(ler)
Örnek(ler)
» Konsere gidemeyince biletlerimiz yandı.
» siyah – kara
“Yanmak” fiilini duyduğumuzda aklımıza ilk gelen
» cevap – yanıt
anlam (yani gerçek anlam) “ateş almak,
» kalp – yürek – gönül
tutuşmaktır. Bu cümlede ise “biletlerimiz yandı”
» kelime – sözcük
sözüyle “biletlerin alev aldığı” anlatılmamaktadır.
» ileti – mesaj
Burada “yanmak” fiili gerçek anlamından tamamen
» özgün – orijinal
uzaklaşarak mecaz anlam kazanmış ve
» dil – lisan
“geçerliliğini yitirmek” anlamında kullanılmıştır.
» bellek – hafıza
» Ortalıkta savaş kokusu vardı.
» uygarlık – medeniyet
(koku: Belirti, işaret)
> Bazı durumlarda eş anlamlı kelimeler birbirinin
» Olaylara karşı kör ve sağırdır.
yerini tutmayabilir:
(kör: Duyarlılığını yitirmiş)
Örnek(ler)
3. Terim Anlam
» Kara bahtlı bir adamdı.
Bir sözcüğün bilim, sanat, spor ya da meslek
cümlesindeki “kara bahtlı” söz grubu “kötü şanslı”
alanına özgü kavramları karşılığında kazandığı
anlamında kullanılmıştır. Dolayısıyla kara
anlama terim anlam adı verilir.
bahtlı yerine siyah bahtlı demek de anlamsız olur.
Bazı bilim, sanat ve meslek dalları ile ilgili terimler:
Bu yüzden bu cümledeki “kara” kelimesinin eş
Örnek(ler)
anlamlısı “kötü” kelimesidir.
Matematik: Doğal sayılar, kare, polinom…
Tiyatro: Sahne, perde, kostüm…
2.Yakın Anlamlı Kelimeler Örnek(ler)
Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi » Dün akşam bize geldi. (gerçek anlam)
göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen » Bu işin sonu nereye gider? (mecaz anlam)
tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan Yukarıdaki
kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe cümlelerde gelmek ve gitmek birbirinin karşıtı
kelimelerdir. değildir; çünkü gelmek gerçek
Örnek(ler) anlamıyla, gitmek mecaz anlamıyla kullanılmıştır.
» basmak – çiğnemek – ezmek 4. Eşi Sesli(Sesteş) Kelimeler:
» tutmak – yakalamak Yazılış ve okunuşları aynı olan; ama anlamları
» korkak – çekingen birbirinden farklı olan sözcüklere eş sesli (sesteş)
» saçmak – dağıtmak sözcükler denir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri
» dargın – küskün – kırgın gibi ek almış hâlde de olabilirler.
» tanıdık – bildik Örnek(ler)
» Çiçeklere basmak. Yol
» Çiçekleri çiğnemek. » Bu yolu takip etmemiz gerek. (yol: Bir yerden bir
» Çiçekleri ezmek. yere ulaşmak için üzerinde yürüdüğümüz
yer) » Kardeşimle birlikte bahçedeki otları yolduk.
> Yakın anlamlılıkta çoğu zaman sözcüğün (yolmak: Çekip koparmak)
cümledeki kullanımı belirleyici olmaktadır. Yüz
Örnek(ler) » Yüzü bana dönüktü. (yüz: Çehre, surat, sima)
“Yasaları çiğnemek” sözcük grubunda mecaz » Düğününe yüz kişi gelmiş. (yüz: Doksan
anlamda dokuzdan sonra gelen sayı)
kullanılan çiğnemek sözcüğüyle basmak veya ez » Kıyıda iki çocuk yüzüyordu. (yüzmek: Suda
mek sözcüğü arasında yakın anlamlılıktan söz ilerlemek)
edilemez. » Koyunun derisini yüzdüler. (yüzmek: Derisini
3. Zıt Anlamlı Kelimeler: çıkarmak, soymak)
Anlamca birbirinin karşıtı olan, birbiriyle çelişen El
kelimelere zıt anlamlı kelimeler adı » Telefonu bütün gün elinden bırakmadı. (el:
verilir. Türkçemizde her sözcüğün eş anlamlısı İnsanın tutmaya ve iş görmeye yarayan organı)
olmadığı gibi zıt anlamlısı da yoktur. Zıt anlamlı » Eller ne derse desin, önemli değil. (el: Yabancı)
sözcükler genellikle nitelik veya nicelik bildiren > Dilimizde düzeltme işareti ( ^ ) olan
sözcüklerde yani sıfat ve zarf özelliğindeki sözcüklerde okunuşları, yazılışları ve anlamları
sözcüklerde bulunur. farklı olduğu için sesteşlik özelliği aranmaz.
Örnek(ler) Örnek(ler)
» uzak ↔ yakın » Hava soğuktu kar yağıyordu.
» bulanık ↔ berrak » Bu seneki kârımız iyi.
» kirli ↔ temiz » ama – âma » hala – hâlâ » aşık –
» ileri ↔ geri âşık » adet – âdet » yar – yâr
» güzel ↔ çirkin
> Bir sözcüğün olumsuzu, o sözcüğün zıt > Bir sözcüğün temel anlamıyla yan anlamı
anlamlısı değildir. arasında sesteşlik özelliği aranmaz. Çünkü bu tür
Örnek(ler) sözcükler arasında anlam bağlantısı kopmamıştır.
» gelmek – gelmemek (olumsuzu) Örnek(ler)
» gelmek – gitmek (zıt anlamlısı) » Karabatak suya daldı.
» kirli – kirsiz (olumsuzu) » Uzmanlığını hangi dalda tamamladı? Bu
» kirli – temiz (zıt anlamlısı) cümlelerde dal sözcükleri birbirinin sesteşi
» almak – almamak (olumsuzu) değildir; çünkü birinci cümlede dal sözcüğü gerçek
» almak – vermek (zıt anlamlısı) anlamıyla, ikinci cümlede dal sözcüğü ağacın bir
organı olan dal sözcüğünün yan anlamıyla
> Sözcüklerin karşıt anlamlı olabilmesi için her kullanılmıştır.
ikisinin de gerçek ya da mecaz anlamlı olması > Bir sözcüğün temel anlamıyla mecaz anlamı
gerekir. arasında sesteşlik özelliği aranmaz.
Örnek(ler) olayında somut-soyut ilişkisi kurulmaktadır.
» Kuru otlar, bir kibrit değse tutuşuverecekti. 8. Nicel Anlamlı Kelimeler
(Temel anlam) Kavramların sayılabilen, ölçülebilen, azalıp
» Bu yazarın kuru bir anlatımı var. ( Mecaz anlam) çoğalabilen özelliklerini gösteren sözcüklere nicel
5. Genel ve Özel Anlamlı Kelimeler anlamlı sözcükler denir.
Söylenişte tekil olmasına rağmen anlamca geniş Örnek(ler)
kapsamlı olan sözcüklere genel anlamlı » Bu binadaki dairelerin oldukça geniş odaları var.
sözcükler; anlamca daha dar kapsamlı olan » Ağacın uzun dallarını testereyle kestim.
sözcüklere ise özel anlamlı sözcükler denir. » Okul, yüksek binaların arasında kalmış.
Örnek(ler) » Sırtında ağır bir çantayla güç bela yürüyordu.
» varlık – canlı – bitki – çiçek – papatya » İşyerime yakın bir ev satın almak istiyorum.
GENEL . . . . . . ↔ . . . . . ÖZEL Yukarıdaki örneklerde koyu yazılan sözcükler –
Yukarıdaki örnekte sözcükler genelden özele odanın genişliği, dalların uzunluğu, binaların
doğru sıralanmıştır. Buradaki sözcüklerin en genel yüksekliği, çantanın ağırlığı, evin yakınlığı –
anlamlısı “varlık”tır, en özel anlamlısı ise ölçülebilir özellikleri gösterdiği için nicel
“papatya”dır. Yine bu örnekte “çiçek” sözcüğü, anlamlıdır.
“bitki” sözcüğüne göre daha özel anlamlıdır; 9. Nitel Anlamlı Kelimeler
“çiçek” sözcüğü, “papatya” sözcüğüne göre daha Varlıkların nasıl olduğunu, niteliğini gösteren;
genel anlamlıdır. 6. sayılamayan, ölçülemeyen bir değeri, özelliği ifade
Somut Anlamlı Kelimeler eden sözcüklere “nitel anlamlı sözcükler” denir.
Beş duyu organımız olan göz, deri, kulak, dil ve Örnek(ler)
burundan en az biriyle algılayabildiğimiz varlıkları »Ekşi yoğurdu ayran yaparak değerlendirebilirsin.
karşılayan sözcüklere “somut anlamlı sözcükler” » Annemin lezzetli yemekleri burnumda tütüyor.
denir. Bir başka deyişle elle tutup gözle » Güleç yüzüyle çevresine neşe saçıyordu.
görebildiğimiz, koklayıp tadabildiğimiz veya » Cimri insanların kimseye hayrı dokunmaz.
koklayabildiğimiz varlıkları karşılayan kelimelerdir. » Okula yırtık ayakkabılarla gidiyordu.
Beş Duyu Organımız Yukarıdaki örneklerde koyu yazılan sözcükler –
Örnek(ler) yoğurdun ekşiliği, yemeklerin lezzetliliği, yüzün
» Rüzgâr, yağmur, soğuk, sıcak, ekşi, acı (tat), güleçliği, insanların cimriliği, ayakkabıların yırtıklığı
çiçek, gürültü, aydınlık, karanlık, mavi, koku, uzun, – ölçülemeyen özellikleri, nitelikleri ifade ettiği için
deniz… nitel anlamlıdır.
Yukarıdaki kelimeler beş duyu organımızdan en az > Sözcükler cümle içindeki kullanımına göre
biriyle algılanabilir. Sıcak, soğuk, rüzgâr bazen nicel bazen de nitel anlamlı olabilir.
dokunmayla; gürültü işitmeyle; mavi, uzun, deniz, Örnek(ler)
çiçek görmeyle algılanabilir. Bu yüzden bu » Okul yıllarında onunla yakın arkadaştık. (nitel
sözcükler somuttur. anlam)
7. Soyut Anlamlı Kelimeler » Stadyum evimize çok yakındı. (nicel anlam)
Beş duyu organımızdan herhangi biriyle Birinci örnekteki “yakın” sözcüğü “içten, sıkı”
algılayamadığımız kavramları ifade eden anlamında kullanılmıştır. İki arkadaş arasındaki
sözcüklere “soyut anlamlı sözcükler” denir. yakınlık belli bir ölçü aletiyle ölçülemez. Bu yüzden
Örnek(ler) yakın sözcüğü nitel anlamlı bir sözcüktür. İkinci
» Kin, iyilik, kötülük, nefret, kıskançlık, ayrılık, örnekteki “yakın” sözcüğü ise, ölçülebilir bir özellik
özlem, aşk, sevgi, acı (üzüntü), mutluluk, vicdan, olduğu için nicel anlamlıdır. Evin stadyuma olan
umut, sevinç, keder… uzaklığı metreyle ölçülebilir.
Yukarıdaki kelimelerin hiçbiri beş duyu organımızla 3. BÖLÜM CÜMLENİN ÖGELERİ
algılanamaz. Örneğin “nefret” dokunulabilen, Cümle, bir düşünceyi, bir dileği, bir haberi ya da
görülebilen, duyulabilen, koklanabilen veya duyguyu tam olarak anlatan, bir veya birden çok
tadılabilen bir varlık değildir. Bu yüzden soyuttur. sözcükten oluşmuş anlatım birimidir. Cümle
> Somut anlamlı sözcüklerle soyut anlamlı içindeki sözcüklerin tek başlarına ya da diğer
sözcükler arasında doğrudan bir ilişki yoktur. sözcüklerle grup oluşturarak yaptıkları göreve
Ancak aktarmaların temeli sayılan “somutlaştırma” de öge denir.
Cümlenin oluşumu için çekimli bir fiil ya da ek fiille
çekimlenmiş isim soylu bir sözcük gerekir. Bu iki özne sorusunu yükleme “yapan kim, olan ne?”
unsurdan birinin özelliklerine sahip bir sözcük, bir biçimlerinde sormamız daha doğru olur.
cümleyi oluşturmak için yeterlidir. Örnek(ler)
Cümlenin öğeleri, temel ögeler, yardımcı ögeler ve » Çocuklar bahçede neşeyle koşuyor. (koşan kim?/
ara sözler olmak üzere üç temel grupta incelenir: kim koşuyor?)
cümlesinde “koşma” eylemini gerçekleştiren
Bir düşünceyi, bir dilek ya da duyguyu söz veya “çocuklardır. Bunu yükleme sorduğumuz “koşan
yazı ile anlatabilmek için en az iki öge gereklidir. kim?” sorusu ile bulabiliyoruz.
Bunlar yüklem ve öznedir. Bunlara cümlenin temel » Bugün hava çok güzeldi. (güzel olan ne?)
öğeleri denir. cümlesinde özneyi bulmak için sorumuzu yüklemle
birlikte sorarız: “Güzel olan ne?” Cevap duru-
1.1. Yüklem (Fiil, Eylem) mundaki “hava” sözcüğü özne görevindedir.
Cümledeki işi, hareketi, yargıyı bildiren çekimli > Özne; gerçek özne, gizli özne ve sözde özne
unsura yüklem denir. Yükleme, cümlede yargı olmak üzere üç grupta incelenir:
bildiren çekimli öge de diyebiliriz. Yüklem,
yukarıda belirttiğimiz gibi, cümlenin temel 1.2.1. Gerçek (Açık) Özne
ögesidir. Yani yüklem olmadan cümle de oluşmaz. Yüklemin bildirdiği yargıyı gerçekleştiren ya da
Örnek(ler) yargının konusu olan varlığın cümlede açıkça ifade
» Ben işlerimi zamanında yaparım. edildiği öznedir.
cümlesinde “yapmak” sözcüğü, bir yargı taşıdığı Örnek(ler)
için yüklemdir. » Bu konuyu bize Aydın anlatacak. (anlatacak olan
» Buradaki evlerin hepsi çok güzeldi. kim?/ kim anlatacak?)
cümlesinde “güzeldi” sözcüğü bağımsız bir yargıyı cümlesinde “Aydın” öznedir. Çünkü yüklemde
sonuca bağladığı için yüklemdir. bildirilen “anlatma” işini yapan durumundadır.
» Komşu, komşunun külüne muhtaçtır.
1.2.2. Gizli Özne
cümlesinde ise “muhtaç” ismi, ek eylemin geniş
Cümlede bir sözcük olarak bulunmayan, yüklemin
zamanı ile çekimlenerek yüklem görevini
çekiminden anlaşılan öznelere gizli özne denir.
üstlenmiştir.
Örnek(ler)
NOT Yüklemi bulmak için herhangi bir soru
» Bu konuyu size anlatacağım. (anlatacak olan
yoktur. Fiiller ya da isim soylu sözcükler
kim?/ kim anlatacak?)
çekimlenerek bu görevi üstlenir. Yüklem bir
cümlesinin yüklemi “anlatacağım” sözüdür. Özneyi
sözcükten oluşabileceği gibi sözcük grubundan da
bulmak için “anlatacak olan kim?” diye soruyoruz,
oluşabilir.
“Ben” cevabı alıyoruz; ancak bu söz cümlede yok,
Örnek(ler)
biz bunu yüklemin bildirdiği şahıstan çıkarıyoruz.
» Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır.
Öyleyse bu cümlenin öznesi gizli öznedir.
cümlesinde “üstündeki kandır” sıfat tamlaması,
» Dün akşam çok eğlendik. (eğlenen kim? → biz →
» Kadın, çocuğunu çok merak ediyordu.
gizli özne)
cümlesinde “merak ediyordu” birleşik eylemi,
» Bize soğuk davranıyor. ( soğuk davranan
» Babamın çantası, arabanın bagajındaymış.
kim? → o → gizli özne)
cümlesinde “arabanın bagajındaymış” isim
tamlaması yüklem görevinde kullanılmıştır. 1.2.3. Sözde Özne
Eylemin kim tarafından yapıldığı belli olmayan
1.2. Özne
cümlelerde işten etkilenen unsur özne kabul edilir.
Yüklemin bildirdiği iş, oluş ya da durumu yapan
Böyle öznelere sözde özne denir.
veya cümledeki olanı karşılayan ögeye özne denir.
Örnek(ler)
Özne, cümlenin temel öğesidir; ancak her cümlede
» Bu konu çok iyi anlaşıldı.
bulunmak zorunda değildir. Özne, fiil cümlelerinde
cümlesinin yüklemi “anlaşıldı” sözüdür. Özneyi
işi yapandır. İsim cümlelerinde bir eylem
bulmak için “anlaşılan ne?” diye soruyoruz, “Bu
bulunmadığı için özne, yüklemin bildirdiği
konu” cevabı alıyoruz. “Bu konu” sözü burada
durumda olandır. Özne, yükleme sorulan “kim,
özneymiş gibi gözükse de aslında işi yapan değil,
ne?” soruları ile bulunur. Ancak özellikle “ne”
işten etkilenen konumundadır. “anlaşılma”
sorusu, nesneyi bulmak için de sorulduğundan,
eyleminin kimin tarafından yapıldığı belli değildir,
bu eylem sonucunda “bu konu”nun anlaşıldığı Örnek(ler)
bellidir. Eylemin kimin tarafından yapıldığı belli » Adam bir çuval taşıyordu? (ne taşıyordu?)
olmadığı için “bu konu” özne olarak kabul (belirtisiz nesne)
edilmektedir. cümlesinde yükleme sorulan “ne” sorusuna “bir
NOT Söz ya da söz öbekleri cümlede özne çuval” cevabını alıyoruz. Bu sözcük yalın olarak
olabilir. Ad tamlaması, sıfat tamlaması özne olarak kullanıldığından yani belirtme hâli eki
kullanılabilir. almadığından belirtisiz nesnedir.
Örnek(ler) NOT Cümlenin öğeleri bulunurken özne ve
» Uzun boylu, genç biri kapıyı açtı. nesneyi karıştırmamak için önce yüklemi, sonra
cümlesinde “uzun boylu genç biri” sıfat tamlaması özneyi, daha sonra da nesneyi bulmalıyız.
özne durumundadır; çünkü “açtı” eylemini yapan Örnek(ler)
kişidir. » Kalemi dün akşam kaybolmuş.
» Dolabın kapısı kilitliydi.. özne yüklem
cümlesinde “dolabın kapısı” belirtili isim tamlaması cümlesinde özneyi bulmadan “Neyi kaybolmuş?”
özne göreviyle kullanılmıştır; çünkü özneyi bulmak sorusunu sorar ve “kalemi” sözcüğüne nesne der-
için sorulan “kilitli olan ne” sorusuna “dolabın sek yanılmış oluruz. Çünkü önce özneyi bulmalıyız.
kapısı” ad tamlaması cevap vermektedir. Buna göre “Kaybolan ne?” sorusunu sorduğumuz-
da “kalemi (Onun)” cevabını alırız. Demek ki “kale-
2. Yardımcı Ögeler mi” sözcüğü nesne değil, öznedir.
Cümlenin yardımcı öğeleri nesne, dolaylı tümleç
2.2. Dolaylı Tümleç (Yer Tamlayıcısı)
(yer tamlayıcısı), zarf tümleci (zarf tamlayıcısı) ve
Cümlede yaklaşma, bulunma, uzaklaşma bildiren,
edat tümlecidir.
yüklemi yer anlamıyla tamamlayan öğedir. Yer
2.1. Nesne tamlayıcısı “-e, -de, -den” ekleriyle oluşan sözcük
Nesne, cümlede öznenin yaptığı işten etkilenen veya sözcük gruplarıdır. Dolaylı tümleç, yükleme
öğedir. Nesne, sadece yüklemi geçişli olan fiil sorulan “kime, kimde, kimden; nereye, nerede,
cümlelerinde vardır ve yükleme sorulan “ne, neyi, nereden; neye, neyde, neyden?” gibi sorularla
kimi?” sorularıyla bulunur. bulunur.
Örnek(ler) Örnek(ler)
» Bugün seni çok aradım. (kimi aradım?) » Baş ucumdaki lâmbayı yakıp, saate baktım. (neye
cümlesinde yükleme sorulan “kimi?” sorusuna ce- baktım?) (yer tamlayıcısı)
vap veren “seni” sözcüğü nesnedir. cümlesinde yükleme sorulan “neye” sorusuna ce-
» Fuardan kardeşime kitap aldım. (ne aldım?) vap veren “saate” sözcüğü dolaylı tümleçtir.
cümlesinde “ne” sorusuna cevap veren “kitap” söz- » Seninle evde konuşacağım. (nerede
cüğü nesnedir. konuşacağım?) (dolaylı tümleç / yer tamlayıcısı)
> Nesneyi belirtili nesne ve belirtisiz nesne olmak cümlesinde yükleme sorulan “nerede” sorusuna
üzere iki grupta incelemek mümkündür: cevap veren “evde” sözcüğü dolaylı tümleç
görevindedir.
2.1.1. Belirtili Nesne NOT İsmin “-e, -de, -den” hâl eklerini alan her
Yükleme sorulan “neyi, kimi?” sorularına cevap sözcük cümlede dolaylı tümleç görevinde
veren sözcük ya da sözcük gruplarıdır. Belirtili bulunmaz. Bu ekleri alan sözcükler, cümlede
nesne durumundaki sözcük ya da sözcükler zaman veya durum bildirirse, zarf tümleci olur.
yükleme belirtme hâl ekiyle (-i) bağlanır. Örnek(ler)
Örnek(ler) » Tam iki saat ayakta bekledik.” (zarf tümleci)
»Bu maçı mutlaka izlemeliyim. (neyi izlemeliyim?) » Unutma, akşama seninle buluşacağız.” (zarf
(belirtili nesne) tümleci)
cümlesinde “neyi” sorusuna cevap veren “bu maçı” Yukarıdaki cümlelerde “ayakta ve akşama” sözleri
sözü belirtili nesne olarak kullanılmıştır. zarf tümleci görevindedir. Bunu yükleme sorduğu-
muz sorulardan da anlayabiliriz. Birinci cümlede
2.1.2. Belirtisiz Nesne
hâl ekini alan sözcük “nasıl”, ikinci ve üçüncü cüm-
“-i” belirtme hâl ekini almayan ve özneyi
ledeki sözcükler ise “ne zaman” sorularına cevap
bulduktan sonra yükleme sorulan “ne?” sorusuna
vermektedir.
cevap veren sözcükler, belirtisiz nesne olur.
Örnek(ler)
2.3. Zarf Tümleci (Zarf Tamlayıcısı) » O, bütün yazılarını, dolma kalemle yazar. (ne ile
Yön, zaman, tarz, sebep, miktar, vasıta ve şart yazar?)
bildirerek yüklemi tamamlayan ve yükleme sorulan » Bu araştırmayı arkadaşlarıyla yapmış. (kiminle
“ne zaman, nasıl, niçin, niye, neden, ne kadar, yapmış?)
ne şekilde?” gibi sorulara cevap veren söz ya da » Bu yemekleri sizin için hazırladım.(kimin için?)
söz öbekleri cümlede zarf tümleci (zarf tamlayıcısı)
olarak kullanılır. 3. Ara Söz
Örnek(ler) Herhangi bir ögenin açıklayıcısı olarak cümleye gi-
» Batuhan bugün derse gelmedi. (ne zaman ren, iki virgül veya iki kısa çizgi arasında yer alan,
gelmedi?) (zarf tümleci) cümleden çıkarıldığında cümlenin anlamında her-
cümlesinde yükleme sorulan “ne zaman” sorusuna hangi bir daralmaya yol açmayan, bazen bağımsız
cevap veren “bugün” sözü zaman bildiren zarf olarak da cümleye girebilen sözcük ya da sözcük
tümlecidir. gruplarına ara söz denir.
» Tuğçe derslerine çok çalışırdı. (ne kadar Örnek(ler)
çalışırdı?) (zarf tümleci) » Dil, insanın en güçlü silahı, konuştukça etkisini
cümlesinde yükleme sorulan “ne kadar” sorusuna gösterir.
cevap veren “çok” sözcüğü miktar bildiren zarf » İzmir’e, doğduğu kente, gidiyordu.
tümleci görevinde kullanılmıştır. » Yaşlı adam onu, kara kuru çocuğu, bağrına bastı.
NOT Aşağı, yukarı, içeri, dışarı, ileri, geri vb.” Yukarıdaki cümlelerde ara söz, cümlenin sırasıyla
sözcükler, yalın halde kullanıldığında zarf “özne, dolaylı tümleç, nesne” gibi öğelerini
tümlecidir. Ancak bu sözcükler isimlere eklenen oluşturmuştur.
hâl eklerini aldıklarında zarf tümleci olmaz, » Ülkenize, Belçika’ya, bizi de davet eder misiniz?
cümlenin farklı bir ögesi olur. » Dünyanın en yüksek noktasına, Everest’e, bir
Örnek(ler) Türk sporcu da tırmandı.
» Ahmet, dışarıya çıkmıştı. (nereye çıkmıştı?) cümlelerinde “Belçika” ve “Everest’e” sözleri ara
(dolaylı tümleç / yer tamlayıcısı) sözdür ve dolaylı tümleçlerin açıklayıcısı olarak
cümlesinde “Nereye çıkmıştı?” sorusuna cevap ve- kullanılmıştır.
ren “dışarıya” sözcüğü “-e” hal eki aldığı için NOT Ara söz, bir ögenin açıklayıcısı olarak
dolaylı tümleçtir. kullanılmışsa, daima açıkladığı ögeden sonra gelir.
» Görevli, içeriyi kontrol etti. (nereyi kontrol etti?) Bir ögenin açıklayıcısı olarak kullanılmamışsa
(nesne) cümlede bağımsız olarak kullanılır ve cümle dışı
cümlesinde “Nereyi kontrol etti?” sorusuna cevap unsur olarak kabul edilir.
veren “içeriyi” sözü hal eki aldığı için nesne göre- Örnek(ler)
vindedir. » O günün akşamı, sen de hatırlayacaksın, çay
» Aşağı bakma sakın. bahçesinde oturmuştuk.
cümlesinde “Nereye bakma?” sorusuna cevap ve- cümlesinde “sen de hatırlayacaksın” sözleri ara
ren “aşağı” sözü hal eki almadan yön bildirdiği için sözdür; ama herhangi bir ögenin açıklayıcısı olarak
zarf tümlecidir. kullanılmamıştır dolayısıyla cümle dışı unsurdur.
2.3.1. Edat Tümleci NOT: CÜMLEDE VURGULANAN ÖGE YÜKLEME
Yüklemin ne ile (hangi araçla), kimin ile, hangi EN YAKIN ÖGEDİR.
amaçla, yapıldığını gösteren söz öbeklerine edat Arkadaşlarını yemeğe çağırmış.(bu
tümleci denir. Yükleme sorulan “ne ile, ne için, cümlede vurgulu öge dolaylı tümleçtir.)
kiminle, kimin için?” sorularıyla bulunur. Ali masada defterini unutmuş. (bu
Edat tümleci olarak adlandırılan tümleçler de cümlede vurgulu öge belirtili nesnedir.)
birer zarf tümlecidir. Çıkmış sorularda,
seçeneklerde bile olsa, edat tümleci adının geçtiği
görülmemiştir. Ancak bazı soruların çözümünde
yardımcı olduğu söylenebilir. Eğer seçeneklerde
“edat tümleci” adı geçmiyorsa, siz “edat tümleci”
olarak gördüğünüz söz öbeklerine zarf tümleci de
diyebilirsiniz.
3. Kişileştirme (Teşhis)
4. BÖLÜM SÖZ SANATLARI İnsan dışındaki varlıklara insana özgü özelliklerin
Söz sanatları abartma, benzetme, kişileştirme, verilmesine kişileştirme denir. Bu sanatta
konuşturma ve karşıtlık olmak üzere beşe ayrılır: hayvanlara, bitkilere ve diğer varlıklara insana
1. Abartma (Mübalağa) özgü özellikler verilerek ifade daha çekici hâle
Bir şeyin özelliklerini, bir olayı veya bir durumu getirilir, duygular daha güzel anlatılır.
olduğundan daha büyük veya daha küçük Örnek(ler)
göstermeye abartma denir. » Yukarıdaki videoda kalem, silgi, defter, çanta gibi
Örnek(ler) cansız varlıklara çok çalışmak, formda olmak,
» Bu videodaki kişi, futbol geçmişini ve futbol hazırlıklar yapmak gibi insana özgü özellikler
yeteneğini olduğundan daha büyük yüklenerek kişileştirme söz sanatına yer
göstererek abartma söz sanatını kullanmıştır. verilmiştir.
» Çantayı taşımaktan kolum koptu. » Köyün çayı boş yere akmaktan sıkılıyor, bir
Bu cümlede kişi, kolunun fiziksel olarak koptuğunu bostanı sulayacağı günlerin gelmesini iple
değil, “çok yorulduğunu” abartma yaparak çekiyordu.
anlatmaktadır. Bu cümlede “köyün çayı” kişileştirilmiştir.
» Bir ah çeksem dağı taşı eritir “sıkılmak”, “iple çekmek (sabırsızlıkla beklemek)”
Gözüm yaşı değirmeni yürütür insana özgü niteliklerdir. İnsana özgü nitelikler
Bu hasretlik beni dahi çürütür “köyün çayına verilerek çay kişileştirilmiştir.
Bana sıla da bir, gurbet il de bir » Toplanırken göklerde bulutlar yığın yığın
Hırçın bir fırtınayı düşünüyordu deniz.
2. Benzetme (Teşbih) Bu dizelerde “kişileştirilme” vardır. Burada
Anlatımı kuvvetlendirmek, sözün etkisini artırmak “düşünüyordu” denerek “deniz” kişileştirilmiştir.
için aralarında değişik yönlerden ilgi bulunan iki
şeyden zayıf olanın kuvvetli olana 4. Konuşturma (İntak)
benzetilmesine benzetme denir. İnsan dışındaki varlıkları konuşturma, onların
Tam bir benzetmede benzeyen, benzetilen, ağzından söz söyleme
benzetme yönü ve benzetme edatı olmak üzere sanatına konuşturma (intak) denir.
dört temel unsur vardır fakat bir cümlede Konuşturma, genellikle kişileştirme sanatı ile
benzetme yapılması için sadece benzeyen ve birlikte kullanılır. Kişileştirme ile insan özelliği
benzetilen olması da yeterlidir. kazandırılan varlıklar, konuşturulduğu zaman
► Benzeyen: Zayıf unsur. konuşturma sanatı yapılmış olur.
► Benzetilen: Kuvvetli unsur. Örnek(ler)
► Benzetme yönü: İki unsur arasındaki benzetme » Yukarıdaki videoda konuşma söz sanatından
sebebi. yararlanılarak ekmekler, karşılıklı atıştırılmış ve
► Benzetme edatı: Benzetmede kullanılan “gibi, konuşturulmuştur.
kadar” edatlarıdır. » Akşam rüzgârları der ki Ali’ye:
Örnek(ler) “Gözler ileriye, gönül geriye…”
Serkan keçi gibi inatçı bir çocuktur. Sanki köydekiler görünsün diye
Yukarıdaki cümlede “Serkan”, “inatçılık” Tepeler alçalır, dereler dolar!
bakımından “keçiye benzetilmiştir. Burada Bu dörtlükte “rüzgârlar” önce kişileştirilmiş, daha
“keçinin” inatçılık özelliği herkes tarafından sonra da konuşturulmuştur. Zaten şiirde
bilindiğinden, benzetme çok rahat anlaşılmakta, konuşturma varsa, konuşturulan varlığın sözleri de
söz daha etkili olarak anlatılmaktadır. vardır.
» Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım 5. Karşıtlık (Tezat)
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım Birbirine karşıt olan durum, kavram ve fikirlerin bir
İstiklâl Marşı’ndan alınan bu dizelerin ilkinde şair arada kullanılmasına karşıtlık (zıtlık) denir.
kendisini “sele benzetmiştir. İkinci dizede ise Örnek(ler)
“dağları yırtarım” sözüyle abartma sanatına » Gülen çehremi görüp
başvurmuştur. Sanmayın beni bahtiyardır.
Her kahkahanın içinde
Bir damla gözyaşı vardır. » Ünlü kişilerin kendi yaşamlarını anlattıkları
Yukarıdaki dörtlükte gülmek ve bahtiyar (mutlu) yazılara otobiyografi denir.
olmak ile ağlamayı ve hüznü çağrıştıran gözyaşı 4. İçerik (Konu) Cümleleri
kelimeleri bir arada kullanılarak zıtlık (tezat) söz Yazarın, yapıtında ele aldığı konuya değinilen
sanatına yer verilmiştir. cümlelerdir.
» Ağlanacak halimize güleriz çoğu zaman. Örnek(ler)
» Sanatçı, eserinde bir çobanın köydeki yaşamını
anlatıyor.
5. BÖLÜM CÜMLEDE ANLAM » Şiirlerinde ayrılık acısını işlemiş.
ÖZET
Kareden Kareköke
Bir kenarı a birim olan bir karenin alanı a2dir.
a Alan = a2
a a
Bir karenin alanını elde bulabilmek için, bir kenarın uzunluğunu kendisi ile çarparız. Buna
göre kenar uzunluğu verilen karelerin alanlarını aşağıdaki gibi hesaplarız.
Karenin
1 cm 2 cm 3 cm 4 cm
kenar uzunluğu
Karenin alanı 1 cm2 4 cm2 9 cm2 16 cm2
Bu şekilde bir pozitif sayının karesi olan sayılara tam kare sayılar denir.
Örneğin 1, 4, 9 ve 16 tam kare sayılardır.
Karenin alanı bir kenar uzunluğunun karesi alınarak bulunduğuna göre, alanı verilen bir
karenin bir kenar uzunluğunu bulmak için alan değerinin hangi sayının karesi olduğunu
bulmak gerekir. Bir sayının hangi sayının karesi olduğunu bulmaya sayının karekökünü
Örneğin, alanı 9 cm2 olan bir karenin bir kenar uzunluğunu bulalım.
9 cm2, 3 cm’nin karesidir. Öyleyse 9 sayısının karekökü 3’tür. Yani 9 = 3 ’tür. Buna göre bu
Bu şekilde, karesi verilen bir sayının karekökü alınabilir. Bir sayının karekökü alındığında
elde edilen sayı, karesi verilen sayı ile aynıdır.
Örnek:
4’ün karesi 16 ise, 16’nın karekökü alındığında elde edilen sayı yine 4 olur.
62 = 36 36 = 62 6
92 = 81 81 = 92 9
1/2
MATEMATİK KAREDEN KAREKÖKE
ÖZET
Tam kare sayıları hem negatif, hem de pozitif bir sayının karesi olarak yazabiliriz.
Örnek:
16 sayısı hem 4’ün hem de (–4)’ün karesi olduğundan
Fakat –4 sayısı karenin bir kenar uzunluğu olamayacağından, 16 kök dışına her zaman
mutlak değer içinde çıkar.
16 42 (–4)2
x= a ya da x = – a olur.
9 < 10 < 16 → 3 < 10 <4 olduğundan 10 sayısı 3 ile 4 arasında bir değere eşittir.
2/2
MATEMATİK KAREKÖKLÜ İFADELERLE ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ
ÖZET
olur.
Örnek:
2 2 · 5 3 2·5 2·3
10 6
Kareköklü Bir İfadeyi Uygun ifade ile Çarparak Doğal Sayı Elde
Kareköklü bir ifade bir sayı ile çarpıldığında, kareköklü ifade içindeki ifade tam kare oluyorsa
bu çarpan verilen kareköklü ifadeyi doğal sayı yapar.
32 32 = 4 32 32 = 32 32 32
32 32 = 4 32 32 = 32 32 32
9 = 36 = 27
1/3
MATEMATİK KAREKÖKLÜ İFADELERLE ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ
ÖZET
5 7 = 52 7
= 25 7
= 25 7
= 175 olur.
olur.
Örnek:
8 12 8 12
=
4 3 4 3
=2 4
= 2 22
= 22
=4
2/3
MATEMATİK KAREKÖKLÜ İFADELERLE ÇARPMA VE BÖLME İŞLEMLERİ
ÖZET
Örneğin,
64
0,64 =
100
64
=
100
82 –8 2
= =
102 –10 2
8 –8
= =
10 –10
8
=
10
= 0,8 olur.
3/3
MATEMATİK KAREKÖKLÜ İFADELERLE TOPLAMA VE ÇIKARMA İŞLEMLERİ
ÖZET
Verilen işlemi incelediğimizde, ifadelerin ortak karekökü yokmuş gibi görünüyor. Böyle
durumlarda, yukarıda yaptığımız gibi, karekök içinin en sade şekli yazıldıktan sonra işlem
yapılmalıdır.
Verilen işlem hem toplama hem de çıkarma işlemi içeriyorsa bu işlemde işlem önceliği
yoktur. Önce toplama ya da çıkarma işlemi, daha sonra diğeri yapılabilir.
Kareköklü ifadelerle toplama işlemi, yalnızca benzer terimler arasında yapılabilir. Benzer
terimler, karekök içindeki sayı değeri aynı olan terimlerdir.
Örneğin;
4 5 + 4 10 3 5 ifadesinde benzer terimler 4 5 ve 3 5 ’tir.
Toplama işlemi yapılırken, karekök içleri aynı olan ifadelerin katsayıları toplanır ve ortak kök
aynen yazılır.
4 5 + 4 10 3 5 4 10 + (4 + 3) 5 4 10 + 7 5
Benzer şekilde, çıkarma işlemi yapılırken de karekök içleri aynı olan ifadelerin katsayıları ile
çıkarma işlemi yapılır, ortak kök aynen yazılır.
3 7 – 5 7 (3 – 5) 7 –2 7
1/2
MATEMATİK KAREKÖKLÜ İFADELERLE TOPLAMA VE ÇIKARMA İŞLEMLERİ
ÖZET
UYARI
Karekök içerisindeki ifade her zaman bir tamsayı olmayabilir. Karekök içerisindeki
ifade, ondalık gösterim ya da kesir olduğunda da yapılacak işlem tam sayı olduğunda
yapılanla aynıdır.
2/2
MATEMATİK GERÇEK SAYILAR
ÖZET
Gerçek Sayılar
İrrasyonel Sayılar
a
a ve b tam sayı olmak üzere b 0 şeklinde yazılabilen sayılara rasyonel (oransal)
b
sayılar denir. Rasyonel sayı şeklinde ifade edilemeyen sayılara ise irrasyonel sayılar denir.
İrrasyonel sayıların ondalık gösteriminde ondalık kısım devretmeden sonsuza dek uzayıp
gider.
Tamkare olmayan sayıların karekökleri ( 2 = 1,41421... ) ve pi sayısı ( = 3,14159... ) gibi
özel sayılar irrasyonel sayılardır.
2- Daha sonra ise devreden basamaklardan kurtulmak için, sayıyı devreden basamak
sayısı kadar 10’un kuvvetini alır ve sayıyı 10’un bu kuvveti ile çarparız.
21,23 = 212,333...333... = 10x
3- Çarparak elde ettiğimiz sayı ile ondalıklı sayının kendisini taraf tarafa çıkartırız ve
böylece sonlu bir ondalıklı gösterim elde ederiz.
10 x = 21,2333...333... = 21,23
x = 2,1233...333... = 2,123
–____________________
9x = 19,11
4- Daha sonra elde ettiğimiz ondalık gösterimi de virgülden kurtulacak şekilde 10’un
katları ile çarparız ve bu eşitlikte x değerini yalnız bırakırız.
900 x =1911
1911
x=
900
Böylece devirli bir ondalıklı gösterimi rasyonel sayı biçiminde ifade etmiş oluruz.
1/2
MATEMATİK GERÇEK SAYILAR
ÖZET
2. Yol:
İlk yöntemden ortaya çıkan bu yolu kullanarak, eşitlik kurmadan da devirli bir ondalık
gösterimi rasyonel sayı biçiminde yazabiliriz. Bunun için;
1- Virgülü göz ardı ederek sayının tamamından devretmeyen kısmı çıkararak paya
yazarız.
2- Paydaya ise sayının ondalık kısmında devreden rakam sayısı kadar 9, devretmeyen
rakam sayısı kadar 0 yazarız.
2123 212 1911
2,123 = =
900 900
Gerçek Sayılar
Rasyonel ve irrasyonel sayıların tamamına gerçek sayılar denir.
Aşağıdaki tabloda şimdiye kadar öğrendiğiniz sayıların birbirleri ile olan ilişkilerini
görebilirsiniz.
Gerçek Sayılar
Rasyonel ve irrasyonel sayıların tamamına denir.
Tam Sayı
Paydası 1 olan kesirler ve ondalık kısmı sıfır olan ondalık
gösterimler tam sayılardır.
• Negatif Tam Sayılar
• Sıfır
• Pozitif Tam Sayılar = Sayma Sayıları
Doğal Sayılar
• Sıfır
• Pozitif Tam Sayılar = Sayma Sayıları
Sayma Sayıları
Pozitif tam sayılar ya da sıfır dışındaki tüm doğal sayılardır.
2/2
MATEMATİK ÇİZGİ VE SÜTUN GRAFİKLERİNİ YORUMLAMA
ÖZET
Çizgi grafikleri gösterilecek veri grubu sayısına göre tekli, ikili veya üçlü olabilir. Örneğin;
• Bir yıldaki elma fiyatındaki değişimi incelemek için tekli çizgi grafiği,
• Bir yıldaki elma ve armut fiyatlarındaki değişimi ve bu meyvelerin fiyatları arasındaki
ilişkiyi incelemek için ikili çizgi grafiği,
• Bir yıldaki elma, armut ve muz fiyatlarındaki değişimi ve bu meyvelerin fiyatları
arasındaki ilişkiyi incelemek için üçlü çizgi grafiği kullanılabilir.
1/2
MATEMATİK ÇİZGİ VE SÜTUN GRAFİKLERİNİ YORUMLAMA
ÖZET
Sütun grafikleri gösterilecek veri grubu sayısına göre tekli, ikili veya üçlü olabilir. Örneğin;
• 6. sınıfa giden bir öğrencinin haftalık ders türlerine göre ders sayılarını göstermek için
tekli sütun grafiği,
• Biri 6 biri 7. sınıfa giden öğrencilerin haftalık ders türlerine göre ders sayılarını
göstermek için ikili sütun grafiği,
• Biri 6 biri 7. diğeri ise 8. sınıfa giden öğrencilerin haftalık ders türlerine göre ders
sayılarını göstermek için üçlü sütun grafiği kullanılabilir.
2/2
MATEMATİK ÇİZGİ, SÜTUN VE DAİRE GRAFİĞİ ARASINDA DÖNÜŞÜM YAPMA
ÖZET
1/3
MATEMATİK ÇİZGİ, SÜTUN VE DAİRE GRAFİĞİ ARASINDA DÖNÜŞÜM YAPMA
ÖZET
Sütun Grafiği
Daire Grafiği
2/3
MATEMATİK ÇİZGİ, SÜTUN VE DAİRE GRAFİĞİ ARASINDA DÖNÜŞÜM YAPMA
ÖZET
Veri gösterim biçimleri arasında dönüşüm yaparken, elimizdeki grafikte verilen bilgiyi alıp
göstermek istediğimiz yeni grafik üzerine aktarmamız gerekir.
UYARI
Veri gösterim biçimleri arasında dönüşüm yaparken,
• Oluşturacağımız yeni grafiğin elimizdeki verilere uygun olması gerekir.
• Sütun grafiğinde, veri grubunun ayrıldığı kategoriler bağlı değilse ve
aralarında bir sıralama yoksa (araba modeli), çizgi grafiğine
dönüştürülmesi uygun değildir.
• Bir daire grafiğinde kadın ve erkeklerin en sevdiği meyveler gibi iki
bütün (kadınlar ve erkekler) içeren veri grupları incelenemez.
3/3
MATEMATİK OLASI DURUMLARI BELİRLEME
ÖZET
Bir deneyin sonunda elde etmek istediğimiz sonuca ya da gözlemlemek istediğimiz duruma
ise olay denir. Örneğin, kutudan çekilen çikolatanın sütlü olması, kutudan çekilen çikolatanın
bitter olması gibi beklenen sonuçlar birer olaydır. Deneyin çıktıları arasından, beklenen
sonuca uygun olan çıktılara ise olayın çıktıları denir.
Deney kutudan bir çikolata seçme, olay ise çekilen çikolatanın sütlü olması olmak üzere, bu
olayın çıktıları; s1, s2 şeklinde sıralanabilir.
Bir deneyin çıktıları arasından gözlemlemek istediğimiz sonuca, yani olaya ait çıktıların sayısı
ne kadar fazla ise bu olayın gerçekleşme şansı, bir başka deyişle olasılığı o kadar fazla olur.
Örnek: Yukarıda bahsedilen durumu ve bu durumla ilgili olayların çıktı sayılarını inceleyelim.
Deney: Kutudan bir çikolata çekme
Deneyin çıktıları: k1, k2, k3, s1, s2, b1, b2
Olay Olayın Çıktıları
Çekilen çikolatanın karamelli olması k1, k2, k3
Çekilen çikolatanın sütlü olması s1, s2
Çekilen çikolatanın bitter olması b1, b2
1/2
MATEMATİK OLASI DURUMLARI BELİRLEME
ÖZET
Görüldüğü gibi, çekilen çikolatanın karamelli olmasına ait çıktılar, deneyin 7 çıktısından 3
tanesidir. Çekilen çikolatanın sütlü olması ise deneyin 7 çıktısından 2 tanesidir. O hâlde, bu
kutudan bir çikolata çekildiğinde, bunun karamelli olması olasılığının sütlü olması
olasılığından daha fazla olduğunu söyleyebiliriz.
Benzer şekilde, sütlü ve bitter çikolataların sayıları eşit olduğundan, kutudan sütlü çikolata
çekme olasılığının bitter çikolata çekme olasılığı ile eşit olduğunu söyleyebiliriz.
2/2
MATEMATİK OLASILIK
ÖZET
Olasılık bir olayın olma şansını sayılarla ifade etmemizi sağlayan bir ölçmedir ve aşağıdaki
şekilde bulunur.
Eş Olasılıklı Çıktılar
Eşit şansa sahip olan olayların çıktıları olasılıkta eş olasılıklı olarak adlandırılır. Bu çıktıların
Gerçekleşmesi imkânsız olan olaylara olasılıkta imkânsız olay denir. İmkânsız olayların
olma olasılıkları ise 0’dır.
UYARI
Bir olayın olma olasılığının alacağı değer en büyük 1, en küçük de 0
olacağından olasılık değeri daima 0 ile 1 arasında bir değer alır.
1/1
MATEMATİK CEBİRSEL İFADELERLE ÇARPMA İŞLEMİ
ÖZET
terim
6s ile 5s benzer terimlerdir.
6s + 3 + 5s + (–2)
3 ile –2 benzer terimlerdir.
katsayı değişken sabit terim
1/2
MATEMATİK CEBİRSEL İFADELERLE ÇARPMA İŞLEMİ
ÖZET
Örnek:
(2x + 1) ve (3x + 1) ifadelerin çarpımını bulalım.
Bunun için önce, kenar uzunlukları (2x + 1) ve (3x + 1) olan bir dikdörtgen oluşturalım ve
kenarları cebirsel ifadelerde yer alan terimlerin en basit hâllerine bölelim. Daha sonra,
oluşturduğumuz dikdörtgeni cebir karoları ile kaplayalım.
2/2
MATEMATİK ÖZDEŞLİKLER
ÖZET
Denklem ve Özdeşlik
İçerdikleri değişkenlere verilecek bazı değerler için doğru olan eşitliklere denklem, tüm
gerçek sayılar için doğru olan eşitliklere özdeşlik adı verilir.
Örnek:
5x + 5 = x – 15 eşitliği bir özdeşlik midir? 2(3x – 6) = 3(2x – 4) eşitliği bir özdeşlik midir?
5x + 5 = x – 15 2(3x – 6) = 3(2x – 4)
5x – x = – 15 – 5 2 · 3x – 2 · 6 = 3 · 2x – 3 · 4
4x = 20 6x – 12 = 6x – 12
x=5 0=0
Buna göre, bu eşitlik bir özdeşlik değil, bir Buna göre, bu eşitlik bir özdeşliktir.
denklemdir.
(a + b)2 = (a + b) · (a + b)
=a·a+a·b+b·a+b·b
= a2 + ab + ba + b2
= a2 + 2ab + b2
Şimdi bu özdeşliği bir de model ile gösterelim. Bir kenar uzunluğu a + b olan bir kare alalım,
bu kareyi aşağıdaki şekilde parçalara ayıralım ve bu parçaların alanlarını bulalım.
1/3
MATEMATİK ÖZDEŞLİKLER
ÖZET
(a – b)2 = (a – b) · (a – b)
=a·a–a·b–b·a+b·b
= a2 – ab – ba + b2
= a2 – 2ab + b2
Şimdi bu özdeşliği bir de model ile gösterelim. Bir kenar uzunluğu a olan bir kare alalım, bu
kareyi aşağıdaki şekilde parçalara ayıralım ve bu parçaların alanlarını bulalım.
Oluşan parçalardan yeşil renkli karenin alanı, büyük kare ile sarı renkli dikdörtgenlerin ve
kırmızı renkli karenin alanları toplamının farkına eşit olacaktır.
(a – b)2 = a2 – b a – b b + b a – b b + b
2
(a – b)2 = a2 – ba – b + ba – b + b
2 2 2
(a – b)2 = a2 – 2ba – b
2
2/3
MATEMATİK ÖZDEŞLİKLER
ÖZET
(a + b)2 = a2 + 2ab + b2
Tamkare özdeşlikler
(a – b)2 = a2 – 2ab + b2
(a – b) · (a + b) = a · a + a · b – b · a – b · b
= a2 + ab – ba – b2
= a2 – b2
Şimdi bu özdeşliği bir de model ile gösterelim. Bir kenar uzunluğu a olan bir kare alalım ve bu
kareden bir kenar uzunluğu b olan bir kare keserek çıkaralım, kalan parçayı da iki dikdörtgen
oluşturacak şekilde birleştirelim.
Buna göre, elde ettiğimiz şeklin alanı, diğer bir ifadeyle oluşan iki dikdörtgenin alanları
toplamı, bir kenarı a olan kareden bir kenarı b olan karenin çıkarılması ile elde edilen şeklin
alanına eşit olacaktır.
Öyleyse a2 – b2 = b(a – b) + a(a – b)
a2 – b2 = (a – b)(a + b)’dir.
3/3
MATEMATİK CEBİRSEL İFADELERİ ÇARPANLARA AYIRMA
ÖZET
x x
2x2 + x = x · (2x + 1)
1/3
MATEMATİK CEBİRSEL İFADELERİ ÇARPANLARA AYIRMA
ÖZET
İki terimin toplamının karesi özdeşliği İki terimin farkının karesi özdeşliği
Verilen bir üç terimli cebirsel ifadede, terimlerden iki tanesi tamkare, üçüncü terim ise bu
terimlerin kareköklerinin çarpımının 2 katı ise bu cebirsel ifadelerin tamkare ifadeler olduğunu
anlayabiliriz.
Cebirsel ifadenin iki terimin toplamının karesi mi yoksa farkının karesi mi olduğunu anlamak
için ise tamkare olmayan terimin katsayısına bakarız. Bu terimin katsayısı pozitif ise ifade iki
terimin toplamının karesi şeklinde, negatif ise farkının karesi şeklindedir.
Örnek: 4x2 + 12x + 9 ve 9x2 – 12x + 4 ifadelerini çarpanlarına ayıralım.
Verilen cebirsel ifadelerin her ikisinde de üç terimden ikisi tamkare, üçüncü terim ise tamkare
terimlerin karekökünün çarpımının iki katıdır. Dolayısıyla, bunlar tamkare ifadelerdir. O hâlde,
tamkare özdeşliklerden faydalanırız. Tamkare olmayan terimin işaretine göre hangi özdeşliği
kullanacağımıza karar veririz. Buna göre, özdeşlikleri şu şekilde çarpanlarına ayırmış oluruz:
4x2 + 12x + 9 = (2x + 3)2 9x2 – 12x + 4 = (3x – 2)2
2/3
MATEMATİK CEBİRSEL İFADELERİ ÇARPANLARA AYIRMA
ÖZET
UYARI
Verilen bir cebirsel ifadeyi çarpanlarına ayırırken, yukarıda verilen
yöntemlerden birkaçını birden uygulamamız gerekebilir. Yöntemlerden birini
uyguladığımızda elde ettiğimiz çarpanlara bakarak, bu çarpanları da
çarpanlarına ayırıp ayıramayacağımızı kontrol etmeliyiz. Bir cebirsel ifadeyi en
basit çarpanlarının çarpımı şeklinde yazdığımızda, ifadeyi çarpanlarına ayırma
işlemi bitmiş demektir.
3/3
8. Sınıf / Fen Bilimleri 1 MEVSİMLER-İKLİM-HAVA HAREKETLERİ Ahmet KARAYEL
DÜNYA
ÖZELLİKLERİ:
• Dünya soldan sağa doğru kendi etrafında “dönme”,
Güneş etrafında “dolanma” hareketi yapar.
NASIL OLUŞUR:
• 2 etken mevsimleri oluşturur;
1- Dünyanın eksen eğikliği
2- Dünyanın Güneş etrafında dolanması
*** UNUTMA! Dünyanın Güneşe yaklaşıp uzaklaşmasının mevsimlerin oluşmasına etkisi yoktur!
Yaklaşıp uzaklaşma sadece mevsimlerin süresini etkiler.
Örneğin; Dünya Güneşe en yakın olduğu 3 Ocak tarihinde daha hızlı dönerken, Güneşe en uzak olduğu 4 Temmuz
tarihinde daha yavaş döner. Bu yüzden Ocak ayında KYK’de kış mevsimi, GYK’de yaz mevsimi kısa sürer. Aynı şekilde
Temmuz ayında KYK’de yaz mevsimi, GYK’de kış mevsimi daha uzun sürer.
İletişim: karayel-65@hotmail.com
2
8. Sınıf / Fen Bilimleri 1 MEVSİMLER-İKLİM-HAVA HAREKETLERİ Ahmet KARAYEL
ÖNEMLİ TARİHLER:
NOT:
• Gündönümleri: Yaz ve Kış başlangıçları olan 21 Haziran ve 21 Aralık tarihleridir. Aydınlanma
(Yaz Gündönümü – Kış Gündönümü) dairesi Ekvatoru
daima iki eşit
• Ekinoks Tarihleri: İlkbahar ve Sonbahar başlangıçları olan 21 Mart ve 23 Eylül tarihleridir. parçaya böldüğü
Ekinoks tarihlerinde bütün Dünyada 12 saat gece, 12 saat gündüz (gece-gündüz eşitliği) yaşanır. için Ekvatorda
(İlkbahar Ekinoksu – Sonbahar Ekinoksu) her zaman 12
saat gece, 12
• Dönenceler: KYK’de yer alan Yengeç Dönencesi ve GYK’de yer alan Oğlak Dönencesi saat gündüz
görülür.
*** UNUTMA! Dünya’ya ışınların dik açıyla geldiği yerler, eğik açıyla geldiği yerlerden daha sıcak olur.
Işınlar dik veya dike yakın gelirse “dar bir alan” ısınır. Dar alanlarda birim yüzeye düşen enerji miktarı daha fazladır.
Işınlar eğik açıyla gelirse “geniş bir alan” ısınır. Geniş alanlarda birim yüzeye düşen enerji miktarı daha azdır.
Geniş Alan
Dar Alan
• Güneş ışığının dik (900) geldiği yerlerde gölge oluşumu gözlenmez. Işığın eğik geldiği yerlerde gölge oluşur.
Buna göre bir yerdeki en uzun gölge boyu kış vaktinde, Güneş doğarken veya batarken görülür.
En kısa gölge boyu da yaz mevsiminde, öğle vakti Güneş tam tepede iken görülür.
*** Işınların dik açıyla geldiği yerlerde (YAZ): Gündüz Süresi > Gece Süresi
Işınların eğik açıyla geldiği yerlerde(KIŞ): Gece Süresi > Gündüz Süresi
İletişim: karayel-65@hotmail.com
3
8. Sınıf / Fen Bilimleri 1 MEVSİMLER-İKLİM-HAVA HAREKETLERİ Ahmet KARAYEL
• Türkiye KYK’de ve Yengeç Dönencesinin üst kısmında yer aldığı için Güneş ışınlarını hiçbir zaman dik açı ile almaz.
TÜRKİYE
21 MART 23 EYLÜL
• Tüm Dünyada ekinoks (gece-gündüz eşitliği) görülür. • Tüm Dünyada ekinoks (gece-gündüz eşitliği) görülür.
• KYK’de İlkbahar, GYK’de Sonbahar başlar. • KYK’de Sonbahar, GYK’de İlkbahar başlar.
• Güneş ışınları öğle vakti Ekvatora dik gelir. • Güneş ışınları öğle vakti Ekvatora dik gelir.
21 HAZİRAN 21 ARALIK
İletişim: karayel-65@hotmail.com
4
8. Sınıf / Fen Bilimleri 1 MEVSİMLER-İKLİM-HAVA HAREKETLERİ Ahmet KARAYEL
İletişim: karayel-65@hotmail.com
5
8. Sınıf / Fen Bilimleri 1 MEVSİMLER-İKLİM-HAVA HAREKETLERİ Ahmet KARAYEL
İKLİM VE HAVA OLAYLARI • Hava olayları tahmini olduğu için kesinlik bildirmez,
kısa süre içerisinde değişkenlik gösterebilir.
İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ
Dolu: Gökyüzünde soğuk hava etkisiyle bulutlardaki su Çiy: Yeryüzünde gece hava soğuduğunda, havadaki su
damlacıkları donar. Donan tanecikler bir araya gelerek buharı ağaçlar, yeşillikler üzerinde yoğuşarak sanki
doluyu oluşturur. yağmur yağmış gibi su damlacıklarını oluşturur.
• Bu alanda hava yoğunluğu az, hava sıcaklığı fazladır. • Bu alanda hava yoğunluğu fazla ve hava sıcaklığı
düşüktür.
• Buharlaşma olayı fazladır. Bu sebeple AB alanında olan
yerlerde bulutlanma ve yağış oluşumu gözlenir. • YB alanındaki yerlerde hava açık ve güneşlidir.
Bulutlanma ve yağış oluşumu gözlenmez.
• AB alanlarında rüzgâr çevreden merkeze doğru eser.
• YB alanlarında rüzgâr merkezden çevreye doğru eser.
• AB alanlarında yükselici hava hareketi görülür.
• YB alanlarında alçalıcı hava hareketi görülür.
*** UNUTMA! Sıcaklık ve nem doğru orantılıdır.
Bir bölgede sıcaklık artarsa buharlaşma hızı artar. *** AB alanında bulutlanma ve YB alanındaki
Buharlaşma artarsa havadaki nem de artar. Güneşlenme olaylarına dikkat et! Sıcak olan yer Güneşli
bölge değil bulutlanmanın olduğu bölgedir.
İletişim: karayel-65@hotmail.com
Dökümanın Pdf Hali 8
8. SINIF ÜNİTE 2
DNA VE GENETİK KOD Konu Özeti 1
1
• DNA’da Adenin(A) nükleotidinin karşısına 2. DNA zincirlerinin ayrılması sırasında nük-
Timin(T), Guanin(G) nükleotidinin karşısı- leotidler arasındaki zayıf hidrojen bağları
na Sitozin(S) nükleotidi gelir. kopar ve nükleotidler de birbirinden ay-
rılır.
• Canlının üreme hücreleri hariç, tüm hüc- 3. Ayrılan nükleotidlerin karşısına sitoplaz-
relerindeki DNA’ların nükleotid dizilimi mada serbest halde bulunan nükleotidler
aynıdır. çekirdeğe girer ve uygun olacak şekilde
DNA’nın Yapısı: yerleşir.
DNA’nın sarmal yapıdaki zincirleri birbi- 4. Eşlenme tamamlandıktan sonra başlan-
rine, organik bazlar arasındaki zayıf hidrojen gıçtakinin aynısı iki DNA meydana gelir.
bağlarıyla bağlanırlar. DNA molekülünde ay-
rıca nükleotidler birbirine fosfat bağlarıyla
bağlanırlar.
D
D
D
D
D
D P
Süleyman YAZICI
fenburada.com Kalıtım
Kalıtsal özelliklerin nesilden nesile aktarıl- Heterozigot(Melez) Döl
masını inceleyen bilim dalına kalıtım(genetik) Anne ve babadan gelen genlerin farklı olması
denir. Nesilden nesile aktarılabilen özelliklere durumudur.
ise kalıtsal özellikler denir.
Melez Karakter
Dd
KALITIMLA İLGİLİ TEMEL KAVRAMLAR
1
Çaprazlama İNSANLARDA CİNSİYETİN BELİRLENMESİ
Genotipi verilen anne ve babanın meydana
Sağlıklı bir insanın 46 kromozomu bulunur.
gelebilecek çocuklarının genotip ve fenotip
Bu kromozomların 44 tanesi vücut 2 tanesi
oranının gösterilmesine çaprazlama denir.
cinsiyet kromozomudur. Cinsiyeti belirleyen
Gregor Mendel’ in bezelye bitkisi ile yaptığı X ve Y kromozomları çiftler halinde bulunur.
çaprazlama örneği; Dişilerde cinsiyet kromozomu XX, erkeklerde
S : Sarı tohum rengi s : Yeşil tohum rengi XY’ dir.
Ss Ss Ss Ss
AKRABA EVLİLİĞİ
Süleyman YAZICI
Sonuç olarak;
F1 dölünde(1. kuşak) ; %100 sarı melez(Ss)
bezelyeler elde edilmiştir.
A S T G A G G
G A S T G S
Mutasyonun Özellikleri
• Mutasyon vücut hücrelerinde meydana
geliyorsa kalıtsal değildir. Fakat üreme
hücrelerinde veya üreme ana hücrelerin-
de meydana geliyorsa kalıtsaldır. Van kedisi Orak hücreli anemi
• Mutasyonlar üreme veya üreme ana hüc- Mutasyona, ıslah edilmiş tohumlar(yararlı mu-
releri ile vücut hücrelerinden hangilerinde tasyon), kanser, tavşan dudak, kaplumbağa-
gerçekleşirse gerçekleşsin kalıcıdır. Kalıcı lardaki iki başlılık, balık pulluluk, dört boynuz-
ile kalıtsal farklı kavramlardır. Kalıtsal de- luluk ve hemofili örnek olarak verilebilir.
mek, mutasyonun sonraki nesillere akta-
rılması demektir. MODİFİKASYON
1
Modifikasyon Örnekleri
Mutasyon Modifikasyon
Kutup ayılarının beyaz kürk rengi ve geniş Kertenkelenin tehlike anında kuyruğunu ko-
ayak tabanlarına sahip olması, aynı zamanda pararak, düşmanlarının dikkatini dağıtıp or-
deri altına yağ depo edebilmesi. tamdan uzaklaşması.
1
BİYOTEKNOLOJİ Gen Aktarımı
Canlıların kalıtsal özellikleri değiştirilerek, Hastalığa neden olan genleri etkisiz hale ge-
canlılara yeni özellikler kazandırılmasına yö- tirmek veya tedavi etmek amacıyla, tedavi
nelik çalışmalar yapan bilim alanına biyotek- edici gen aktarımı yapılır.
noloji denir. Biyoteknoloji alanında çalışma Islah Çalışmaları
yapan bilim insanlarına ise genetik mühendi- Canlılardaki istenmeyen özelliklerden arındır-
si denir. ma ve canlılara yeni özellikler eklenmesi ça-
lışmalarına denir. Daha verimli bitki ve hayvan
Biyoteknoloji çalışmaları sonucunda; ırklarının elde edilmesi ıslah çalışmasına ör-
• Hastalığa neden olan gen etkisiz hale ge- nek olarak verilebilir.
tirilir. Genetiği Değiştirilmiş Organizma(GDO)
Bir canlıdaki istenilen genetik özelliklerin kop-
• Tedavi edici gen aktarımı yapılır. yalanarak, bu özelliklere sahip olmayan başka
• Yararlı olan genler çoğaltılır. bir canlıya aktarılması sonucu üretilen canlıla-
ra, genetiği değiştirilmiş organizmalar(GDO)
• Farklı canlılardaki genler bir canlıda birleş-
adı verilir.Örneğin patates böceklerine karşı
tirilebilir.
zehir üreten bir bakterinin geni alınarak pa-
Biyoteknolojinin Uygulama Alanları tatese aktarılır. Böylelikle patates böceklere
karşı zehir üretir. Yeni gen yapısına sahip pa-
TIP
tates GDO’ lu olur.
• İlaç üretimi Biyoteknolojik Uygulamaların İnsanlığa
• Hormon, vitamin ve antibiyotik üretimi Fayda ve Zararları
FAYDALARI ZARARLARI
ÇEVRE
Süleyman YAZICI
3-John Newlands(1837-1898)
6-Glenn T. Seaborg(1912-1999
Lantanitler
Aktinitler
Elektron dağılımında;
1.Katman 2 elektron
2. Katman 8 elektron
3. Katman 8 elektron alabilir.
Örnek:
Lityum elementinin
Klor (Cl) elementinin nötr halde 17 elektronu
2 katmanı olduğu için 2. Periyot
bulunmaktadır. Periyodik tablodaki yerini
2. katmanda 1 elektronu olduğundan 1A bulunuz.
grubu elementidir şeklinde yerini bulabiliriz.
17Cl = 2)8)7)
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
FİZİKSEL DEĞİŞİMLER
Maddenin bir hâlden diğer hâle geçmesi. Kile şekil verilip, heykel hâline getirilmesi.
:::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
KİMYASAL DEĞİŞİMLER
Ekmeğin küflenmesi.
Yumurtanın haşlanması.
Demirin paslanması.
::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::::
Dişlerin çürümesi.
Yaprağın sararması.
Gümüşün kararması.
1
Yanma Tepkimeleri
H2 + 1/2O2 H2O
2-Asit-Baz Tepkimeleri
Asit ve bazların bir araya gelerek tepkime-
ye girmesine nötralleşme denir. Nötralleşme
tepkimeleri sonucunda genellikle tuz ve su
oluşur.
Asit + Baz Tuz + Su
KİMYASAL TEPKİMELERDE
KÜTLE KORUNUR MU?
12
6
Z
S
Y
Zaman(s)
S + Y Z
12 g 6g ?
Z = 12 g + 6 g
Z = 18 g
• Metal ile tepkimeye girer. Tepkime sonun- • Asitlerle tepkimeye girerek tuz ve su oluş-
da H2 gazı açığa çıkar. Bu nedenle asitler turur.
metal kaplarda saklanmaz. -
• Sulu çözeltileri OH iyonu oluşturur.
Bazı Asitler ve Kullanım Alanları
• Ph cetvelinde 7-14 arasında değer alırlar.
Asit Bilimsel Adı Piyasa Adı
• Tahriş edici özelliğe sahiptir.
Süleyman YAZICI
suda
H + SO4 -2
+
H2SO4 Ca(OH)2 Ca+2 + OH -
1
Kullanım Alanları Bazı Maddelerin pH Değerleri
Baz Kullanım Alanı Madde adı ve pH değeri Türü
NaOH Sabun, yapay ipek, tekstil, Sülürik asit(pH: 0,3) Çok kuvvetli asit
(Sud kostik) kağıtt, deterjan ve boya Limon suyu(pH: 2,1) Kuvvetli asit
yapımında kullanılır.
Kola(pH: 2,5) Asit
KOH Arap sabunu, pil ve gübre Çay(pH: 5,5) Zayıf asit
(Potas kostik) yapımında kullanılır. Saf su(pH:7) Nötr
Bir çözeltinin asitlik veya bazlık derecesini Fosil yakıtların(kömür, benzin vb.) yanması
belirten ölçü birimine pH adı verilir. Asit ve sonucu oluşan CO2, SO2 VE NO2 gibi zehirli
bazların pH değerine bakılarak kuvvetli ya da gazların havada yağmur damlaları ile birleş-
zayıf olduğunu söyleyebiliriz. pH değeri 0-14 mesi sonucu asit yağmurları meydana gelir.
arasındaki değerlerden oluşur.
Örnek 1:
Eşit kütlede bir bardak su ile demir çubuğun
Demir 0,45 0,11
yaz ve kış mevsimindeki sıcaklıklarını karşılaş-
tıralım.
Buz 2,09 0,50
Suyun öz ısısı: 1 cal/g.°C
Demirin öz ısısı: 0,11 cal/g. °C
Tablodan da anlaşılabileceği gibi her madde- • Yaz mevsiminde demir çubuğun sıcaklığı
nin öz ısısı farklıdır. daha fazla olur.
Sıcaklık- Öz Isı İlişkisi:
• Kış mevsiminde ise demir çubuk daha faz-
Eşit kütle(100g) ve sıcaklıktaki(10°C) su ve
la soğur.
zeytinyağı özdeş ısıtıcılarla 5 dk. ısıtılıyor.
Örnekten çıkarabileceğimiz sonuç; öz ısısı
40°C 50°C küçük olan maddeler çabuk ısınıp çabuk so-
ğur.
Su Zeytinyağı
Örnek 2:
1 ton demir bloğun öz ısısı ile 1 gr demirin öz
ısısı eşit ve 0,11 cal/g. °C ‘tır.
Öz ısısı küçük olan zeytinyağının sıcaklığı
daha fazla artmıştır. O hâlde sıcaklık öz ısı Örnekten çıkarabileceğimiz sonuç; öz ısı
ters orantılıdır. madde miktarına bağlı değildir.
1
ISINMANIN MADDENİN KÜTLESİ VE MADDENİN HÂLLERİ VE ISI ALIŞVERİŞİ
SICAKLIK DEĞİŞİMİ İLE İLİŞKİSİ
Maddenin katı, sıvı, gaz hâlleri arasındaki ge-
Kütle-Sıcaklık Değişimi İlişkisi
çiş olaylarına hâl değişimi denir.
İlk sıcaklıkları eşit(10°C) olan sular eşit süre
ısıtılıyor. Süblimleşme
I II
Erime Buharlaşma
Buz
Su Su
50g Su 100g Su Donma Yoğuşma buharı
Kırağılaşma
II. kaptaki suyun sıcaklık artışı daha fazla olur. Not: Hal değiştirme ısıları(Le,Ld,Lb,Ly) mad-
Çünkü II. Kabın aldığı ısı enerjisi daha fazladır. deler için ayırt edici bir özellik olup, birimi
Isı ile sıcaklık değişimi doğru orantılıdır. J/g ya da cal/g ‘dır.
2
Hâl Değiştirme Grafikleri • A-B noktaları arasında madde gaz(su bu-
a) Isınma Grafiği harı) hâldedir. Verilen ısı su buharının sı-
caklığını düşürmüştür.
-10 °C ilk sıcaklığa sahip buzun ısınma grafi-
ğidir. • B-C noktaları arasında madde gaz-sıvı(su
Sıcaklık(°C) buharı-su) karışımı hâlindedir. Su buharı
F
110 yoğunlaşmakta olup, hâl değiştirdiğinden
100
D E dolayı sıcaklık sabit kalmıştır.
• C-D noktaları arasında madde sıvı(su)
hâldedir. Verilen ısı suyun sıcaklığını azalt-
mıştır.
• D-E noktaları arasında madde sıvı-katı(-
B C
Zaman(dk) su-buz) karışımı hâlindedir. Su donmakta
t t t t t olup, hâl değiştirdiğinden dolayı sıcaklık
-10 A 1 2 3 4 5
sabit kalmıştır.
• E-F noktaları arasında madde katı(buz)
• A-B noktaları arasında madde katı(buz)
hâldedir. Verilen ısı buzun sıcaklığını
hâldedir. Alınan ısı buzun sıcaklığını artır-
azaltmıştır.
mıştır.
Not: Madde D noktasında su, D-E arasında
• B-C noktaları arasına madde katı-sıvı(-
buz-su karışımı, E noktasında ise tamamen
buz-su) karışımı hâlindedir. Buz erimekte
buz olmuştur.
olup, hâl değiştirdiğinden dolayı sıcaklık
sabit kalmıştır. Her iki grafikte de sıcaklığın sabit kaldığı za-
man dilimlerinde madde hâl değiştirmiştir.
• C-D noktaları arasında madde sıvı hâlde-
Süleyman YAZICI
D E
Zaman(dk)
t t t t t5
1 2 3 4
-10 F
fenburada.ogretmen İnstagram sayfasından
3 bilgi kartlarını takip edebilirsiniz.
Teliflidir, öğrencilerle paylaşılabilir; fakat kaynak gösterilse bile başka sitelerde yayınlanamaz.
8. SINIF ÜNİTE 4
Konu Özeti 6
MADDE VE ENDÜSTRİ
fenburada.com Türkiye’de Kimya Endüstrisi
KİMYA ENDÜSTRİSİ
Kimya endüstrisi, kimyasal maddelerin üretim
aşamaları ve bu aşamaları yapan tesislerin ta-
mamına denir. Kimya endüstrisi, sanayi dalla-
rının büyük kısmına hammadde ve ara ürün
üretiminde bulunur. Bu yönüyle gerek üre-
tim gerekse de dış ticarette önemli bir role
sahiptir. Kullanmış olduğumuz malzemelerin
çoğu kimya endüstrisi sanayinde üretilmiştir.
Kimya endüstrisi ürünlerine; sabun, ilaç, boya,
plastik, kâğıt, deterjan, cam, yapıştırıcı, teks- ÜLKEMİZDE KİMYA ENDÜSTRİSİ
til ürünleri, kauçuk, kozmetik, mineral yakıtlar, • Kimya sektörü, birçok alana sağladığı
petrokimya örnek olarak verilebilir. ürünler nedeniyle ülkemizde önemli bir
konuma sahiptir.
1
• PETKİM(1965) ve TÜPRAŞ(1983) dev- Ulusal Bor Araştırma Enstitüsü(BOREN)
let eliyle kurulmuş ve önemli hammadde
sağlayıcı şirketlerdendir. Petrokimya Endüstrisi Genel Müdürlüğü
(PETKİM)
• 2000’li yıllarda küçük ve orta boy fabrika-
lar açılmıştır. Maden Tetkik Arama(MTA)
BİLGİ NOTU: Osmanlı Devleti sanayi inkılabından olumsuz etkilendi. Avrupa'ya ayak
uyduramadı, Avrupalılar hammadde ve Pazar olarak Osmanlıyı kullandılar.
Jön Türkler bu fikre katılmayan Padişah Abdülaziz’i tahttan indirdiler. Bir süre sonra, anayasa
hazırlama ve meşrutiyet sistemine geçme sözü aldıkları II. Abdülhamit’i padişah yaptılar. II.
Abdülhamit verdiği sözü tuttu. Kanun-i Esasi adıyla Türk tarihinin ilk anayasasını hazırlattı
(1876). Anayasa hükümleri doğrultusunda Mebusan Meclisi adıyla bir meclis açıldı. Bu Mecliste
Müslümanların yanında azınlıklar da temsil ediliyordu.
Her ne kadar Jön Türkler güçlerini kaybetseler de onların fikirlerinden etkilenen bazı aydınlar,
İttihat ve Terakki adıyla gizli bir cemiyet kurdular (1889). Meclisin yeniden açılmasını ve meşrutiyet
yönetiminin fiilen uygulanmasını amaçlayan İttihatçılar daha ziyade ordu içerisinde teşkilatlandılar.
Zamanla güçlenerek Padişah’a yaptıkları baskıyı artırdılar. Artan baskılar sonucu Padişah II.
Abdülhamit, otuz yıl aradan sonra Mebusan Meclisini yeniden açtı (1908). Böylece II. Meşrutiyet
Dönemi başladı. Bu, İttihat ve Terakki Cemiyeti için büyük bir zaferdi. Ancak İttihatçılar II.
Abdülhamit’in meclisi yeniden kapatmasından endişe ediyorlardı.
2
1909 yılının nisan ayında, meşrutiyet karşıtları İstanbul’da gösteri yapmaya başladılar. 31 Mart
Vakası diye tarihe geçen bu olay üzerine meşrutiyeti korumak isteyen İttihat ve Terakki üyesi
subaylar, Selanik’te, Hareket Ordusu adında bir ordu hazırladılar. Başkanlığını Mahmut Şevket
Paşa’nın ve kurmay başkanlığını Mustafa Kemal’in yaptığı bu ordu, İstanbul’a gelerek isyanı bastırdı.
Ardından II. Abdülhamit tahttan indirilerek yerine V. Mehmet Reşat getirildi (1909). 31 Mart
Vakası’ndan sonra devletin yönetimi büyük ölçüde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin kontrolüne geçti.
İttihatçıların etkili olduğu son dönem aralıksız savaşlarla geçti. 1911 yılında İtalya Trablusgarp’a
saldırdı. Trablusgarp Savaşı devam ederken Balkanlarda da savaş çıktı (1912). Bu savaşların her ikisi de
kaybedildi. 1914 yılında başlayan I. Dünya Savaşı ise Osmanlı Devleti’nin son savaşı oldu.
3
BUHRANLA BÜYÜK KAHRAMANLAR DOĞURUR
MUSTAFA KEMAL’İN FİKİR HAYATINA ETKİ EDEN YERLER ve OLAYLAR
Şehir Adı Bugün Hangi Ülkede ? Önemli Özellikleri
--- Osmanlı'nın batıya açılan kapısıdır.
--- Çocukluk ve gençlik yılları burada geçmiştir.
--- Liman ve demiryolu ile Avrupa'nın farklı yerlerine
bağlanması sebebiyle ticaret gelişmiştir.
--- Avrupa'daki gazete ve dergiler kolayca temin edilmiştir.
SELANİK Yunanistan --- Azınlıklar Osmanlı Devleti'ni parçalama etkinliklerine
giriştikleri için milliyetçilik gelişmiştir.
--- Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'nin şubesini açmıştır.
--- Farklı milletlerin yaşaması sebebiyle kültürel zenginlik çok
fazladır.
--- Konsolosluklar ve ticaret şehridir.
--- Vatan şairi Namık Kemal ve Türkçülüğü ön plana çıkaran
Mehmet Emin Yurdakul ve Ziya Gökalp’ten etkilenmiştir.
--- Tarih öğretmeni Kolağası Tevfik Bey sayesinde tarih bilinci
gelişmiştir.
MANASTIR Makedonya --- Avrupalı düşünürlerin hürriyet, özgürlük, eşitlik gibi
düşüncelerinden etkilenmiştir.
--- Türk-Yunan Savaşı sonrası düşünceleri gelişmiştir.
--- Arkadaşı Ömer Naci sayesinde edebiyat ve hitabet sanatı
gelişmiştir.
--- Ülke sorunları ile ilgili gazeteler çıkarmış, toplantılar
yapmıştır.
İSTANBUL Türkiye --- Fransızca yayınları okuyarak Avrupa'daki gelişmeleri
öğrenmiştir.
--- Askeri ateşe olarak görev yapmıştır.
--- Türklerle yakından ilgilenmiş, meclislere katılarak sorunlarını
çözmüş, çözemediğini Osmanlı'ya rapor etmiştir.
SOFYA Bulgaristan --- Avrupa devletlerinin temsilcileriyle görüşme imkanı
bulmuştur.
--- Kostümlü yeniçeri kıyafetiyle baloya katılmıştır.
6
Paris Barış Konferansı (18 Ocak 1919):
Amaç: Yenilen devletlerle imzalanacak barış antlaşmalarının şartlarını belirlemekti.
Katılan devlet sayısı: 32
Söz sahibi devletler: İngiltere, Fransa, ABD.
Konferansın konusu: 1- Avrupa haritasını yeniden çizmek. 2- Osmanlı topraklarının yeniden
paylaşım planını yapmak.
Alınan kararlar:
İtalya'ya bırakılan İzmir ve çevresi Yunanistan'a verildi.
Milletler Cemiyeti'nin kurulmasına karar verildi.
Wilson ilkelerindeki galip devletlerin toprak alamayacağı ilkesi sebebiyle “Manda ve Himaye”
adlı yeni bir sistem ortaya çıktı.
BİLGİ NOTU: İtilaf devletleri ateşkes hükümlerini her türlü yoruma açık şekilde hazırlamıştır.
Amaç bu hükümleri istediklerini uygulamaktı.
8
MİLLİ CEMİYETLER ( YARARLI CEMİYETLER)
BİLGİ NOTU: Yararlı cemiyetler bölgesel olarak kurulmuştur, her cemiyet kendi bölgesini
savunmaktadır. Bu yüzden Mustafa Kemal birleştirici ve bütünleştirici gücünü kullanarak tüm
yararlı cemiyetleri Sivas Kongresinde “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adı altında
birleştirmiştir.
BİLGİ NOTU: İşgallere karşı ilk direniş Hatay Dörtyol'da başladı.
BİLGİ NOTU: Batıda ilk kurşun İzmir'in işgali üzerine Gazeteci Hasan Tahsin tarafından
atılmıştır.
Kuvay-ı Milliye: 1- Türk milletinin bağımsız yaşama ve vatanseverlik duygusundan ortaya
çıkan direniş azmi. 2- Düşmana karşı düzensiz silahlı mücadele için kurulan birlik.
Terhis edilen askerlerin de yer aldığı bu birliklere eli silah tutan kadın-erkek bütün vatanseverler
katılabiliyordu. Büyük çoğunluğunu sivil halkın oluşturduğu bu birliklerin ihtiyaçları da yine halk
tarafından karşılanıyordu. Kuvâ-yı Millîye birlikleri, düzenli ordu kurulana kadar işgalci devletlere
karşı mücadele ettiler. BMM açıldıktan sonra meclise karşı çıkarılan isyanların bastırılmasında görev
aldılar. BMM açıldıktan sonra Kuvâ-yı Millîye birlikleri birleştirilerek düzenli orduya dönüştürüldü.
Manda ve Himayecilik: Kendisini idare edemeyecek kadar zayıf ve güçsüz ülkelerin güçlü
devletler tarafından yönetilmesi sistemidir.
Wilson İlkeleri Paris Barış Konferansı Manda ve himayecilik
(İzmir'in işgali)
9
İSTİKLAL YOLCULUĞU
SAMSUN'A ÇIKIŞ :
İstanbul Hükümeti Rumlarla Türkler arasındaki olayları incelemek için Mustafa Kemal'in
9. Ordu Müfettişi olarak Samsun'a gönderdi. Mustafa Kemal'in amacı, Anadolu'ya geçip milli
mücadeleyi başlatmaktı.
HAVZA GENELGESİ (28 Mayıs 1919)İşgalcilere karşı protestolar yapılacaktır.
Havza Genelgesi'nin Önemi: Bu genelge milli mücadele ile ilgili ilk belgedir ve ilk kez
işgallere karşı çıkılmıştır.
10
Erzurum Kongresi kararları bazı değişiklikler ile kabul edildi.
Manda ve himaye kesin olarak reddedildi.
Milli cemiyetler, “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla birleştirildi.
Temsil Heyeti sayısı 9’dan 15’e çıkarıldı.
Sivas Kongresi'nin Önemi:
Toplanış amacı ve aldığı kararlar bakımından ulusaldır.
Manda ve himaye kesin olarak reddedilmiştir.
Milli cemiyetler “Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” adıyla birleştirilerek
milli mücadelenin tek merkezden yönetilmesi amaçlanmıştır.
İrade-i Milliye adıyla Sivas Kongresi kararlarını duyurmak için gazete çıkarıldı.
Ali Fuat Paşa, Batı Cephesi Komutanlığına atandı, bu durum temsil heyetinin hükümet
gibi yürütme yetkisini kullandığını gösterir.
11
MİSAKI MİLLİ (28 OCAK 1920)
Toplantının amacı: Osmanlı'nın İtilaf devletleri ile yapacağı barış şartlarının Türk halkının
kabul edileceği şekilde ortaya koymak.
Toplantı kararları: Misakı Milli'nin kabul edilmesi sağlandı.
Maddelerin Özellikleri:
1. madde yorumu: Milli sınırlar çizilerek ülke bütünlüğü vurgulanmıştır.
3. 4. maddeler yorumu: Çoğunluğun Türk olmasına güvenilmiştir.
6. madde yorumu: Devletler arasında eşitlik ilkesi sağlanmıştır.
7. madde yorumu: Kapitülasyonlar kaldırılmıştır.
Misakı Milli'nin Önemi:
İtilaf devletleri ile yapılacak barışın esasları dünyaya duyurulmuştur.
Vatanın sınırları çizilerek parçalanamayacağı vurgulanmıştır.
Ulusal Egemenlik ve bağımsızlığın önemi belirtilmiştir.
İSTANBUL'UN İŞGALİ : (16 Mart 1920)
Başta İngilizler olmak üzere İtilaf Devletleri, Misakımillî kararlarının geri alınması için Ali Rıza
Paşa Hükûmetine baskı yaptılar. Bunun üzerine Ali Rıza Paşa 3 Mart 1920’de istifa etti. Bununla
yetinmeyen İtilaf Devletleri 16 Mart 1920’de İstanbul’u resmen işgal ettiler. Türk milletine gözdağı
vermeyi hedeflemişlerdi. Buna rağmen Türk milleti baskılara boyun eğmedi ve Millî Mücadele’ye
desteğini artırarak bağımsızlık yolundaki azim ve kararlılığını ortaya koydu. İstanbul’un işgali,
Anadolu’da büyük tepkiyle karşılandı.
12
TBMM'YE KARŞI ÇIKAN AYAKLANMALAR
13
BİLGİ NOTU: Mebusan Meclisi daha önce dağıldığından ve antlaşma Mebusan Meclisi'nde
onaylanmadığı için hukuken geçersiz bir antlaşmadır. “Ölü doğmuş” bir antlaşmadır.
Sevr Antlaşması'na TBMM'nin tutumu:
TBMM anlaşmayı tanımadığını bildirdi.
Antlaşmayı imzalayanları vatan haini ilan etti.
Sevr Antlaşması'na halkın tutumu:
Türk milletine yaşama hakkı tanımayan ölüm fermanı gibidir. Antlaşma Türk halkı üzerinde
olumsuz bir etki oluşturmadı, aksine vatanı işgalden kurtarma azmini artırdı.
BİLGİ NOTU: Sevr Antlaşması ölüm fermanı gibi olan ölü doğmuş, uygulanmayan bir
antlaşmadır.
Sevr Antlaşması'na Mustafa Kemal'in tutumu:
Siyasi, adli, ekonomik, mali bağımsızlığı yok eden, yaşama hakkı tanımayan bizce mevcut
olmayan bir antlaşmadır.
GÜNEY CEPHESİ:
Fransızlar ve Ermenilerle savaşıldı. İlk direniş Hatay Dörtyol'da Kara Mehmet tarafından
başlatıldı.
MARAŞ:
Fransızlar Maraş'ı işgal etti, Suriye'den getirdiği Ermeniler Türklere karşı saldırdılar. İlk
direniş Sütçü İmam tarafından başlatıldı. Binbaşı Suzi Bey, Yörük Salim ve Kılıç Ali direnişi devam
ettirdiler.
TBMM tarafından Maraş'a 1973’te “Kahraman” ünvanı ve İstiklal Madalyası verildi.
URFA:
Fransızlar Ermenilerle işbirliği yaparak Urfa'yı işgal ettiler. İlk direniş Yüzbaşı Ali Saip Bey
3.000 kişilik ordu ile direnişi başlattı. Fransızlar şehri terk edene kadar direniş sürdü.
TBMM tarafından Urfa başarısından dolayı 1984 yılında “Şanlı” ünvanı verildi.
ANTEP:
Fransızlar Antep'i işgal edince Şahin Bey Suriye yolunu keserek konvoyu durdurdu. Daha
sonra şehit olarak direnişin sembolü oldu. BMM 8 Şubat 1921’de Antep'e “gazi” ünvanı verdi.
14
BİLGİ NOTU: Antep, Urfa ve Maraş'a TBMM tarafından ünvan verilmesinin temel nedeni;
halkın gösterdiği direniş ve fedakârlıktır.
BİLGİ NOTU: Sakarya Savaşı'ndan sonra TBMM ile Fransızlar arasında 20 Ekim 1921’de
yapılan Ankara Antlaşması ile işgal ettikleri yerlerden (Hatay hariç) çekilmişler ve bu cephedeki
mücadele sona ermiştir.
BATI CEPHESİ
Düzenli Ordunun Kurulması:
Kuvayi Milliye düşman ilerleyişini yavaşlatıyor ancak durduramıyordu. Çünkü düzensiz ve
dağınık birliklerdi. Yunanlılara karşı yapılan taarruzun başarısız olması düzenli orduya geçilme
gereğine neden oldu.
9 Kasım'da Kuvayi Milliye kaldırılarak birliklerin düzenli orduya katılması istendi. Batı Cephesi
Batı ve Güney olarak ikiye ayrıldı. Batı Cephesi Komutanlığına Albay İsmet İnönü, Güney cephesine
Albay Refet Bey getirildi.
15
BİLGİ NOTU: Batı Cephesi'nde yapılan tüm savaşlarda Yunanlıların temel amacı; Ankara'ya
ilerlemek, TBMM’yi ele geçirip milli mücadeleyi sona erdirmek, Sevr Antlaşması'nı uygulamak,
Anadolu’yu işgal etmektir.
16
KÜTAHYA-ESKİŞEHİR SAVAŞLARI (10-24 Temmuz 1923)
Yunanlılar yeniden saldırdı. Türk ordusu malzeme eksikliği sebebiyle başarılı olamadı. Mustafa
Kemal Sakarya'nın doğusuna orduyu çekerek güçlendirmek istedi. Yunan saldırıları sebebiyle Kütahya,
Eskişehir, Afyon Yunanlıların eline geçti.
BİLGİ NOTU: Kütahya-Eskişehir savaşları kurtuluş savaşındaki tek yenilgidir.
BAŞKOMUTANLIK GÖREVİ (5 Ağustos 1921):
Mustafa Kemal'e TBMM’nin tüm yetkilerini (yasama, yürütme, yargı) alarak 3 ay süreyle
başkomutanlığa seçildi.
Mustafa Kemal'in yetkileri istemesinin nedeni, savaşın zor şartlarında hızlı karar alıp
uygulamak içindir.
MAARİF KONGRESİ
MAARİF KONGRESİ (15-21 Temmuz 1921):
Amacı: Türkiye'nin eğitim politikasını belirlemek, milli ve çağdaş bir eğitim için yapılacak
çalışmaları belirlemek.
Zamanı: Kütahya-Eskişehir savaşları devam ederken.
Katılımcı sayısı: 180 öğretmen
Yeri: Ankara
BİLGİ NOTU: Mustafa Kemal'in savaş ortamında bile eğitim kongresini toplaması eğitime
verdiği önemi gösterir.
17
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
LGS DENEME SINAVI 2
Sultan çok sevdiği dedesinin vefatından bir hayli etkilenmişti. Ölüm
gerçeğini derinden hissetmiş ve dünya hayatında mutlu olmanın önemli ol-
madığını düşünmeye başlamıştı. Birkaç gün düşündükten sonra kendince
kararlar aldı. Bundan sonra her günü oruçlu geçirecekti. Geceleri de az uyu-
yacak, vakit namazlarının yanında nafile namazlar kılacaktı. Birkaç hafta
sonra masasında bir not buldu. Ondaki değişimi her an takip eden annesi
Zahide Hanım bırakmıştı notu ve kâğıtta şunlar yazıyordu:
Abdullah Bin Amr Bin As (r.a.) çok ibadet eden biriydi. Kendisini o kadar
ibadete vermiştir ki, gece gündüz ona yetmez olmuştur. Hatta Resûlullah
(s.a.v.) onun bu durumuna müdahale etme ihtiyacı duymuştur. Sevgili Pey-
gamberimiz onu çağırttı ve ona itidali (ölçülü davranmayı), orta yolu takip
etmeyi tavsiye etti. Huzuruna geldiğinde ona şöyle dedi:
"Böyle yapma! Bazı günlerde oruç tut, bazı günlerde iftar et. Gecenin bir kısmında uyu, bir kısmında da namaz kıl. Çünkü bedenin
senin üzerinde hakkı vardır. Gözünün hakkı vardır. Hanımının hakkı vardır. Komşunun da bir hakkı vardır. Bu hakları yerine getir. Her
ay üç gün oruç tutman sana yeter." buyurdu.
Abdullah: "Ya Resûlallah! Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter ..." dedi. Sevgili Peygamberimiz: "Her cuma günü hariç haf-
tada iki gün oruç tutman sana yeter" buyurdu. Abdullah (r.a.) "Benim bundan daha fazlasına gücüm yeter" deyince Peygamberimiz:
"Öyleyse Davut orucu gibi tut. En makbul oruç, kardeşim Davud aleyhisselam'ın orucudur. O, bir gün yer bir gün tutardı." buyurdu.
Ön Hazırlık ve Sorular: Betül ÇOBAN Bilal SÖNMEZ İsmail YURT Mevlüt KESMAN Son Güncelleme: 31 Mart 2020 Salı
DİNKULTURU.ORG 1
Materyal Tasarım: Mevlüt KESMAN
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
LGS DENEME SINAVI 2
5. Aşağıda verilen yorumlardan hangisi İslam'ın emek ve Allahü lâ ilâhe illâ …1… Lâ tehuzühû sinetün ve la nevm.
rızık konusundaki anlayış ve değerlerini yansıttığı söy- …2… vemâ fil ard. Menzellezî yeşfeu indehû illâ biiznih.
lenemez? Yalemu mâ beyne eydîhim vemâ halfehüm …3… min il-
A) Başka insanların sırtından geçinmek hoş karşılamaz. mihî illâ bimâ şâe vesiâ kürsiyyühüs semâvâti vel ard.
B) Hem dünya hem de ahiret için gayret göstermek emre- …4… ve hüvel aliyyül azîm.
dilir. 8. Yukarıda Ayet’el Kürsi’nin (Bakara Suresi 255. ayet)
C) Allah katında, çalışmak da bir ibadet olarak değerlendi- okunuşu verilmiştir. Verilen ayette boş bırakılan bölüm-
rilir. lere sırası ile aşağıda kelime gruplarından hangileri gel-
melidir?
D) Rızık elde etme konusunda bütün yollar meşru kabul edi-
lir. A) velâ yuhîtûne bişey’in - Velâ yeûdühû hifzühümâ - hüvel
hayyül kayyum - Lehû mâ fissemâvâti
B) hüvel hayyül kayyum - Lehû mâ fissemâvâti - velâ yuhîtû-
ne bişey’in - Velâ yeûdühû hifzühümâ
C) Velâ yeûdühû hifzühümâ - hüvel hayyül kayyum - Lehû
Yasanın Özelliği Yasanın Adı mâ fissemâvâti - velâ yuhîtûne bişey’in
D) hüvel hayyül kayyum - Velâ yeûdühû hifzühümâ - Lehû
İnsanlar arası ilişkiler ile ilgili Fiziksel
I A mâ fissemâvâti - velâ yuhîtûne bişey’in
yasalardır. Yasalar
Aycan, bazı özellikler ile bu özelliklerin ilgili olduğu yasa ev işlerinde yardımcı olmak istiyordum. Fakat ne zaman git-
isimlerini eşleştirerek yukarıdaki tabloyu oluşturmuştur. Fa- sem, benden evvel birinin uğrayıp her işi yaptığını görüyor-
kat tablonun doğruluğundan emin değildir. dum. Merak ettim, her gün bu sevabı işleyen kimdir diye. Bir
6. Yukarıdaki tablo için aşağıdakilerden hangisi söylene- gün çok erken yanına uğradım bu ihtiyarın. Bir de ne göreyim! Bu
bilir? hayrı işleyen Ebu Bekir'miş."
A) Aycan doğru bilgiler içeren bir tablo oluşturmayı başar- 9. Hz. Ebu Bekir'in yukarıda verilen davranışı aşağıdaki
mıştır. kavramlardan hangisi ile doğrudan ilişkilendirilebilir?
B) Tabloda A ve B yasaları yer değiştirmelidir. A) Fıtır Sadakası B) İnfak
C) Tabloda A ve C yasaları yer değiştirmelidir. C) Sadaka D) Zekât
D) Tabloda A bölümüne B, B bölümüne C, C bölümüne A .
yasası yazılmalıdır.
“Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı! İşte o, 10. Hz. Musa (a.s.) ile ilgili aşağıda verilen bilgilerden han-
yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen kimsedir. gisi yanlıştır?
Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki, Onlar namazlarını ciddi- A) Hz.Musa’nın hayatı Kur’an-ı Kerim’de kıssların en güzeli
ye almazlar. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar. Ufacık şeklinde dile getirilir.
bir yardıma bile engel olurlar.” (Maun Suresi/1-7)
B) Soyu Hz. İbrahim (a.s.) dayanan ve İsrailoğullarına gön-
7. Aşağıdakilerden hangisi Maun Suresi’nde eleştirilen in- derilmiş peygamberlerden biridir.
sanların özellikleri arasında gösterilemez? C) Kur’an-ı Kerim ve sahih hadilerde kendisinden en fazla
A) Riyakâr davranışlar sergilemek söz edilen peygamberlerden biridir.
B) İyiliklere engel olmak D) Yüce Allah’ın kendisi ile konuştuğu kişi anlamına gelen
“Kelimullah” olarak bilinir.
C) Namaz kılmaya özen göstermek
D) Muhtaç kimseleri itip kakmak
Ön Hazırlık ve Sorular: Betül ÇOBAN Bilal SÖNMEZ İsmail YURT Mevlüt KESMAN Son Güncelleme: 31 Mart 2020 Salı
DİNKULTURU.ORG 2
Materyal Tasarım: Mevlüt KESMAN
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi
LGS DENEME SINAVI 2
Konulara Göre Soru Dağılımı SORULAR
Ünite Konu 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
Kader İnancı Kader ve Kaza İnancı /
Kader İnancı İnsanın İradesi ve Kader
1 2 3 4 5 6 7 8 9 10
CEVAP ANAHTARI B C D A D C C B C A
Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersleri için tasarladığımız birbirinden kaliteli ve özgün çalışmalardan oluşan etkinlik, materyal ve slaytlardan zamanında haber-
dar olmak için sosyal medya hesaplarımızdan bizi takip edebilirsiniz.
W Bu kitapçıkta yer alan soruların tüm hakları yazarına ait olup, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi öğretmenleri ve bu dersi okuyan öğrencilerin kullanımına
sunulmak üzere hazırlanmıştır. Kitaçıkta yer alan sorularıların tamamı ve bir kısmı izinsiz olarak hangi maksatla olursa olsun ticari hiçbir mecrada
kullanılamaz. Bu duruma popülarite veya reklam geliri elde etme niyeti taşıyan her türlü web tabanlı platform da dahildir.
Ön Hazırlık ve Sorular: Betül ÇOBAN Bilal SÖNMEZ İsmail YURT Mevlüt KESMAN Son Güncelleme: 31 Mart 2020 Salı
DİNKULTURU.ORG 3
Materyal Tasarım: Mevlüt KESMAN
1. ÜNİTE: KADER VE KAZA İNANCI 3. Toplumsal Yasalar: Toplumun sağlıklı bir şekilde varlığını
sürdürebilmesi için uyması gereken yasalara toplumsal yasalar denir.
1- ALLAH HERŞEYİ BİR ÖLÇÜYE GÖRE YARATMIŞTIR: Toplumsal olaylar arasında var olan sebep sonuç ilişkilerini gösteren
Allah evrende var olan her şeyi bir plan ve ölçü içerisinde yaratmıştır. Bu yasalardır. Bunlara Sosyal Yasalar da denir.
ölçü evrendeki varlıkların uyumlu bir sistem oluşturmasını sağlamıştır. ❖ Gelir dağılımının adil olduğu toplumlarda yoksulluk azalır.
Allah’ın yarattığı hiçbir şeyde dengesizlik ve düzensizlik görülmez. Hayvanlar ❖ Adaletin olmadığı toplumlarda barış bozulur. Eşitlik ve adalet yoksa
alemi ve bitki alemindeki uyum, insanın görme, koklama, dokunma, işitme, toplumsal bunalım ve kargaşa ortaya çıkar.
tatma duyuları arasındaki koordinasyonda yine bu düzeni göstermektedir. ❖ Her toplumsal olayın nedeni, kendisinden önce oluşan başka bir
Kur’an-ı Kerim: olaydır. Her toplumsal olay, başka toplumsal olaylara neden olur.
→ Evren ve içindeki varlıkların belli bir düzen içinde yaratıldığını ifade eder. ❖ Toplumsal yasalar fiziksel ve biyolojik yasalar kadar kesin değildir.
“Biz her şeyi bir ölçüye (bir düzene-plana) göre yarattık.”(Kamer Suresi 49.Ayet) ❖ Kur’an da geçmiş milletlerin kıssalarının anlatılması toplumsal
yasalardır. Toplumsal, ahlaki ilkelere uyan toplumların huzur bulduğu,
→ Güneşin ve ayın belli bir hesaba göre yaratıldığını ve hareket ettiklerini uymayanların ise huzursuz olduğu bizlere örneklerle gösterilmiştir.
söyler. “(Öyle) Bir fitneden sakının ki aranızdan yalnız haksızlık edenlere
“Güneş ve ay bir hesaba göre hareket eder. Yıldızlar ve ağaçlar Allah’a erişmekle kalmaz (hepinize erişir)...”(Enfal Suresi 25.Ayet)
secde ederler.” (Rahman Suresi 5–6. Ayetler) 3- KADER İLE İLGİLİ KAVRAMLAR
3.1. İNSAN İRADESİ VE KADER:
→ İnsanın en güzel şekilde yaratıldığını ifade eder. → İnsan akıl ve irade sahibi bir varlıktır. Bu özellik insanı diğer varlıklardan
“Şüphesiz ki biz insanı en güzel biçimde yarattık.”(Tin Suresi 2. Ayet) ayırır ve onu davranışlarında sorumluluk sahibi bir varlık olmasını sağlar.
→ İnsan aklıyla düşünür, araştırır ve bilir. İyiyi kötüden, doğruyu yanlıştan
→ İnsan ve hayvanlardan önce yeryüzünün onların yaşamalarına uygun ayırt edebilir ve İnsan iradesiyle iyiyi ya da kötüyü seçer.
olarak yaratıldığını açıklar. → İrade: Kişinin en az iki seçenekten birini seçme ve seçtiğini yapabilme
“Allah her şeyi yaratmış, ona bir ölçü, biçim ve düzen vermiştir.” gücüdür. İnsan irade ve seçme hürriyetiyle dilediği davranışı gerçekleştirir.
(Furkan Suresi 2. Ayet) “Ona iki yolu (iyiyi ve kötüyü) gösterdik.” (Beled Suresi 10. Ayet)
Bilimsel Araştırmalar: → İnsan, kendi özgür iradesiyle yaptığı her şeyden sorumludur.
→Evrende mükemmel bir ölçü ve düzenin olduğunu gösterir. →Sorumluluk; İnsanın verdiği kararların sonuçlarını üstlenmesi, yaptığı ya
→ Dünyamızın şeklinin, büyüklüğünün ve atmosfer tabakasının yaşam için da yapması gerekirken yapmadığı işlerden dolayı hesap vermek zorunda
uygunluğunu ortaya koyar. olmasıdır.
→Güneş ile dünya arasındaki uzaklığın, yeryüzündeki canlı hayatı için en → İnsan davranışlarına özgür iradesiyle yön verebilir. Ancak insan iradesi
uygun mesafede olduğunu ifade eder. de sınırlıdır.
Not: Bilimsel Araştırmaların sonuçları ile Kur’an-ı Kerim’deki bilgiler birbiriyle Allah’ın İradesi: Allah’ın (c.c) istediğini istediği gibi dilemesi ve seçmesi,
uyum içindedir. mutlak ve sınırsız olan iradesine Külli İrade denir.
2- KADER ve EVRENDEKİ YASALAR: İnsanın İradesi: Allah (c.c.) tarafından insana verilen sınırlı özgürlük ve
insanın tercih etme kabiliyetine Cüz’i İrade denir.
Kader: Allah’ın her şeyi belli bir ölçü, düzen ve uyum içerisinde
planlaması ve programlaması demektir. (İlim, Kudret, İrade Sıfatı) KÜLL-İ İRADE (Allah’ın İradesi) CÜZ-İ İRADE (İnsanın İradesi)
Kaza: Allah’ın planladığı ve programladığı olayların zamanı gelince Sorumlu Olmadığımız Alan Sorumlu Olduğumuz Alan
gerçekleşmesine (meydana gelmesine, ortaya çıkmasına) denir. (İrade, Seçemediklerimiz Seçebildiklerimiz
Kudret ve Tekvin Sıfatları) İnsanın: İnsanın:
EVRENDEKİ YASALAR Yaşadığı çağ-zaman, Dini,
** Evrendeki her olay Allah’ın belirlediği yasalar çerçevesinde gerçekleşir. Annesi, babası, ailesi, İnancı,
** Hiçbir varlık, Allah’ın koyduğu yasaların dışına çıkamaz.
** Kader, evrendeki ölçü ve düzenin, Evrensel Yasaların genel adıdır. Cinsiyeti, Ahlakı, Mesleği
** Evrendeki tüm olaylar Allah’ın koyduğu evrenin yasalarına göre Fiziksel özellikleri, Sözleri (iyi ya da kötü),
gerçekleşir. Irkı, rengi, milleti, Davranışları (iyi ya da kötü),
** Allah’ın (c.c.) evrendeki uyumu sağlamak için koyduğu bu yasalara
sünnetullah veya âdetullah denir. Doğum ve ölüm zamanı… Kararları (iyi ya da kötü) …
3.1.İnsanın Özgürlüğü ve Sorumluluğu:
1. Fiziksel Yasalar: Madde ve enerjinin oluşumu, değişimi, yapısı, → Kişinin bir zorlama ve baskı olmaksızın kendi istek ve iradesiyle bir
hareketi ve maddeler arası ilişkilerle ilgili prensiplerdir. şeye karar vermesi ve ona göre yapmasına “Özgür Olmak” denir. İnsan
❖ Evrendeki cisimler birbirini çeker ve iterler. davranışlarında sınırsız özgür değildir.
❖ Güneş, çekim kuvvetiyle gezegenleri bir yörüngede tutar. → Allah’ın insana verdiği bir özgürlük ve sorumluluk alanı vardır.
❖ Suyun kaldırma kuvveti vardır. → İnsanın davranışlarından sorumlu tutulması akla ve özgür iradeye
❖ Su belli bir derecede donar ve kaynar. bağlıdır.
❖ Dünya, çekim kuvvetiyle ayı kendine bağlar. ❖ İnsan kendi istek ve özgür iradesiyle yaptığı şeylerden sorumludur.
❖ Kısacası evrenin nasıl yaratıldığı ve evren içinde var olan mükemmel Dinin emir ve yasaklarından sorumlu olan kişiye dini terim olarak Mükellef
düzen ile ilgili olan tüm yasalar fiziksel yasalar kapsamındadır. denir. Mükellef olmanın şartları: Akıllı olmak, Ergenlik çağına girmiş olmak
❖ Bilim adamlarının fiziksel yasaları inceleyerek yeni teknolojik tasarımlar Özgür olmak (İrade sahibi olmak)
yapar ve bunun neticesinde uçak, bilgisayar, telefon gibi ürünler icat ➢ Buna göre insan akıllı ve irade sahibi bir varlık olarak, iyilik ya da
ederler. kötülük yapabilecek şekilde yaratılmıştır.
“Geceyi ve gündüzü, Güneşi ve Ayı yaratan odur. Her biri bir yörüngede ➢ Dinini, inancını, iyi ya da kötü söz ve davranışlarını kendi özgür
hareket etmektedir.” (Enbiya Suresi 33. Ayet) iradesiyle seçen ve gerçekleştiren insan her davranışından sorumludur.
➢ “Ben kader mahkûmuyum”, “Alın yazım böyleymiş”, “Allah böyle
2. Biyolojik Yasalar: Canlıların yapısı, beslenmesi, üremesi, yazmış” gibi sözlerle kişi yaptıklarının sorumluluğundan
korunması, gelişmesi ile ilgili yasalardır. kurtulamaz.
❖ Hayvanların vücut yapıları yaşadıkları ortama uygundur. 3.2. Esma-i Hüsna (Hz. Allah’ın İsimler)
❖ Bir insanın yaşaması, dolaşım, sindirim, solunum, sinir ve boşaltım Allah: Kâinatı yaratan ve idare eden en yüce varlık. Varlığı zorunlu olan ve
sistemlerinin işlemesine bağlıdır. bütün övgülere layık bulunan Allah’ın (c.c.) özel ve en kapsamlı adı.
❖ Duyu organlarımız biyolojik yasalara göre işler. Rezzak: Mahlükatına, Maddî ve mânevî her türlü rızkı bol bol ihsan eden.
❖ Bitkilerin yaşaması da biyolojik yasalara göredir. El-Aliyy: İzzet, şeref ve hükümranlık bakımından en yüce, aşkın olan.
❖ Canlılar, yaşadıkları çevre ve doğa şartlarına uyum sağlarlar. El-Azîm: Zatının ve sıfatlarının mahiyeti anlaşılamayacak kadar ulu olan.
“(Ey insanlar!) Biz sizi basit bir sudan yaratmadık mı? İşte o suyu, belli bir El-Hayy: Varlığı devamlı olan, hayat sahibi, ölmeyen diri, her şeyin varlığı
süreye kadar sağlam bir yere yerleştirdik, sonra da ona ölçülü bir biçim onun varlığına bağlı olan.
verdik...” (Mürselat Suresi 20–23. Ayetler) El-Kayyum: Varlığı kendinden, kendi kendine yeterli, yarattıklarına hâkim ve
onları koruyup gözeten
3.3. İnsanın Çabası: Emek ve Rızık: “Azmedip de bir işe başlayınca, Allah’a tevekkül et, Ona güven! Allah size
Emek: Kişinin kendisi, ailesi veya içinde yaşadığı toplum yararına bedensel yardım ederse, kimse size galip gelemez. Size yardım etmezse, kimse yardım
veya zihinsel olarak gösterdiği çabaya denir. Rızık: Yüce Allah’ın, canlıların edemez. O halde, müminler Allah’a tevekkül etsinler! “
(Âl-i İmran Suresi 159–160.Ayetler)
yeryüzünde hayatlarını sürdürebilmeleri için verdiği her şeye denir.
“…Kararını verdiğin zaman artık Allah’a dayanıp güven. Çünkü Allah, kendisine
→ İslam dini her insanın gücü nispetinde çalışmasını ve çaba sarf etmesini dayanıp güvenenleri sever. (Âl-i İmrân suresi, 159. Ayet)
ister. Çalışmadan tembel tembel oturmak, “Kaderimde ne varsa o olur, rızkı
Önce deveni sağlam kazığa bağla sonra Allah’a tevekkül et. (Hadis-i Şerif)
veren Allah’tır” diye düşünmek doğru değildir.
→ Peygamberler de çalışmış, emekleriyle geçimlerini sağlamışlardır. (Hz.
3.6. Başarı ve Başarısızlık
Âdem çiftçilik, Hz. Davud demircilik, Hz. İdris terzicilik, Hz. Musa çobanlık ve
→ Bir insanın rızkını kazanabilmesi için emek sarf etmesi gerekir. Yani insan
Hz. Muhammed (s.a.v) ticaret yaparak geçimlerini sağlamışlardır.)
başarılı olabilmesi için önce çaba göstermesi gerekmektedir.
→ İnsana düşen, rızkını sağlamak için çalıştıktan sonra sonucu Allah’tan
→İnsan, gerekli çalışmayı gösteriyor veya göstermiyorsa, karşısına çıkan
beklemektir.
sonucun, başarı veya başarısızlığın, sorumluluğunu üzerine alıyor demektir.
→ Hangi dinden, milletten, ülkeden olursa olsun, çalışan kazanır, yatan
→Örneğin, bir sporcunun başarılı olması için beslenmesine,
kaybeder.
antrenmanlarına, uyku düzenine dikkat etmesi gerekmektedir.
→Rızkı veren Allah’tır (c.c.). Ancak kulların da çalışıp çabalayıp kendilerine
→Hak ve adaletten ayrılarak zulüm ve haksızlıkla bir şeyleri elde etmek
takdir edilmiş olan rızkı kul hakkı yemeden helal yoldan kazanmak için
başarı sayılmaz. Bu kul hakkına girmektir. Kul hakkı dinimizde günahtır.
gayret göstermeleri gerekmektedir. Kumar, şans oyunları, gasp, hırsızlık gibi
→Başarı yolunda insanın önüne çok sayıda engel çıkabilir. İnsan bu
haksız kazanç yollarından gelir elde etmeyi dinimiz haram saymıştır.
engellere karşı pes etmemeli ve azim ve kararlılıkla sorumluluktan
"İnsana ancak çalıştığının karşılığı vardır."(Necm Suresi 39. Ayet) kaçmamalıdır. Elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışmalı ve Allah’tan
"Hiçbir kimse, asla kendi kazancından daha hayırlı bir rızık yememiştir." ümidini kesmemelidir.
(Hadis-i Şerif) “Allah, kendisine karşı gelmekten sakınanları başarıları sebebiyle kurtarır.
Yeryüzünde yaşayan bütün canlıların rızkı Allah’a aittir…(Hûd suresi 6. Ayet) Onlara kötülük dokunmaz. Onlar üzülmezler de. (Zümer suresi, 61. Ayet)
3.7. Sağlık ve Hastalık
3.4. Dünya Hayatının Sonu: Ecel ve Ömür: → İnsan Yediği, içtiği şeylerin sağlıklı olmasına; çevrenin hijyen şartlarına
Ömür: İnsanın ve diğer canlıların doğumundan ölümüne kadar geçen uygun olmasına, yaşadığı ortamın ısı, ışık, hava gibi etkenlerinin yeterli
zaman dilimine denir. Ecel: Allah’ın (c.c.) takdir ettiği bu ömrün bittiği, olmasına; uyku ve dinlenme gibi hususlara dikkat edilmesinin hastalıklardan
hayatın sona erdiği âna denir. korunmamız ve sağlıklı kalmamız için büyük bir önem arz ettiğini
unutmamalıdır. Bunların yanı sıra dinimizde helal ve temiz olanı tercih
— Kişinin ömrü, yaşadığı hayat şartlarına göre değişir. Bu nedenle herkesin
etmek, haramdan uzak durmak da beden ve ruh sağlığı açısından önemli
yaşam süresi farklıdır.
olduğunu unutulmamalıdır.
— İnsan ömrünün, bir toplumun sağlık, eğitim, beslenme gibi etkenlerle
“Ey insanlar! Yeryüzündeki şeylerin helal ve temiz olanlarından yiyin!..”
ilişkisi vardır. Bu nedenle bazı ülkelerde ölüm yaşı yüksek, bazı ülkelerde
Bakara suresi 168. ayet.
düşüktür.
“Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi pisliklerdir;
— İnsan, Allah’ın verdiği ömrü, sonuna kadar sağlıklı bir şekilde yaşamak
bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.” Mâide suresi, 90. ayet.
için gayret göstermelidir. Çünkü, kötü alışkanlıklar, yanlış beslenme, kötü
hayat şartları, iş ve trafik kazaları, cinayetler ve savaşlar insan ömrünü 4. Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Musa (a.s.)
kısaltan etkenlerdendir. → Hz. Musa Mısır’da Dünyaya Geldi. Baş Düşmanının adı FİRAVUNdur.
— Kişi, kendisinin ve başkalarının canına zarar verecek şeylerden uzak → Hz. Musa Bir adamı öldürdüğü için Mısır’dan Medyen’e kaçtı. Medyen’de
durmalıdır. Hz. Şuayb’ın yanında 10 yıl çobanlık yaptı. Hz. Musa’ya Tur Dağında;
— Dünya hayatının da bir sonu vardır. Buna kıyamet denir. Kıyametin Peygamberlik verildi, Asa ve Elinin beyazlaşması mucizesi verildi,
zamanını da ancak Allah bilir. Kardeşi Harun’u yardımcısı olarak istedi. Burada KELİMULLAH sıfatını
aldı.
— Evrendeki her şeyin bir sonu vardır. Ezeli ve ebedi olan yalnızca Hz.
Allah’tır. İnsan, kendini dünya hayatına kaptırmamalı ve bir gün dünyada →Hz. Musa İsrailoğullarına gönderildi. Hz.Musa ve İsrailoğullarına
yaptıklarının karşılığını alacağını unutmamalıdır. Çünkü insan ömrü gelip, düşmanlık yapan KIPTİ adında bir halk vardı. Hz.Musa İsrailoğullarını
geçicidir ve kalıcı hayat dünya hayatı değil, Ahiret hayatıdır. Dünya da ne Mısır’dan Kurtardı. Kızıldenizi ikiye ayırma mucizesi gerçekleştirdi Hz.
ekersek ahirette de onu biçeceğimiz unutulmamalıdır. Musa’ya 10 EMİR verildi ve kutsal kitap olarak Tevrat verilmiştir.
“Her nefis ölümü tadıcıdır. Biz sizi, şerle de hayırla da deneyerek imtihan 5. ÂYET’EL KÜRSÎ
ediyoruz ve siz bize döndürüleceksiniz.” (Enbiya Suresi 35.Ayet) Okunuşu:Bismillâhirrahmânirrahîm. Allahü lâ ilâhe illâ hüvel hayyül kayyûm, lâ
“Biz, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları hak ve hikmete uygun te’huzühû sinetün velâ nevm, lehû mâ fis semâvâti ve mâ fil ard, men zellezî
olarak ve belirli bir ecel için yarattık. (Ahkâf suresi, 3. ayet.) yeşfeu indehû illâ bi iznih, ya’lemü mâ beyne eydîhim ve mâ halfehüm, ve lâ
yühîtûne bi şey’in min ilmihî illâ bimâ şâ’, vesia kürsiyyühüs semâvâti vel ard, ve
"Eğer siz, lezzetleri yok eden ölümü ansaydınız, bu kadar çok lâ yeûdühû hifzuhümâ, ve hüvel aliyyül azîm.
konuşmazdınız. O lezzetleri yıkanı çokça anın!” (Hadis-i Şerif) Anlamı:Rahman ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. Allah’tan başka hiçbir ilah yoktur.
“İnsanoğlu kıyamet günü beş şeyden hesaba çekilmedikçe bir tarafa hareket O daima diridir (hayydır), bütün varlığın idaresini yürüten (kayyum)dir. Onu ne
etmeyecektir:” Ömrünü nerede ve nasıl tükettiğinden, gençliğini nerede ve uyuklama tutar ne de uyku. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi onundur. İzni
nasıl geçirdiğinden, malını nereden kazandığından, malını nereye olmadan huzurunda şefaat edecek olan kimdir? O, kullarının önlerinde ve
harcadığından, bildikleriyle amel edip etmediğinden. (Hadis-i Şerif) arkalarında ne varsa hepsini bilir. Onlar ise onun dilediği kadarından başka
3.5. Allah’a Güvenmek (TEVEKKÜL) ilminden hiçbir şey kavrayamazlar. Onun sonsuz kudreti, gökleri ve yeri kaplar.
Onları görüp gözetmek ona ağır gelmez. Gerçekten yüce ve büyük olan yalnızca
Tevekkül: Tevekkül kelime olarak güvenmek, dayanmak, teslim olmak gibi odur.
anlamlara gelir. Dini olarak, hedefe ulaşmak için elimizden gelen, maddi ve → Allah'tan başka ilah yoktur. Allah diri, canlı, sonsuz hayat sahibidir. Allah
manevi sebeplerin hepsini yaptıktan sonra Allah’a dayanıp güvenmek ve her şeyi koruyup gözetendir. Allah yüce ve büyüktür. Hiçbir şey Allah'tan
ondan ötesini Allah'a bırakmak demektir. habersiz olmaz.
→Hz. Peygamber, yaşadığı birçok olayda önce tedbir almış, sonra Allah’a → Ayet’el Kursi Kur’an-ı Kerim’in 2.Suresi olan Bakara Suresi’nin
tevekkül etmiştir. 255.Ayetidir. (Bir ayetten oluşur) İsmini içinde geçen “Kursi” kelimesinden
→Bir kimsenin yerine getirmesi gereken şartları yapmadan Allah’a alır. Kürsi, Allah’ın sonsuz gücü, kudreti ve hükümranlığı anlamlarına gelir.
güvenmesi, “Allah büyüktür, nasıl olsa sonucu benim adıma hayırlı şekilde
sonuçlandırır” demesi doğru değildir. Yani Tevekkül, tembellik etmek ve
sorumluluktan kaçmak değildir. Kişinin bir konuda gücü nispetinde tüm
6. Kader ve Kazaya İman Eden Kimse:
önlemleri aldıktan sonra sonucu ve başarıyı Allah’tan beklemesidir. Böylelikle → Zor ve sıkıntılı durumlarda ümitsizliğe düşmez, isyan etmez. İyi ve güzel
kişi, “Ben kendi üzerime düşeni yaptım.” diye güven ve huzur duyar. O hâlde, ameller yapmaya istekli olur.
biz de önce çalışmalı, sonra Allah’tan yardım beklemeliyiz. → Her şeyin bir ölçü ve düzen içinde yaratıldığını bilir.
→ Kibirden uzak durur, tek güç ve kudret sahibinin Allah olduğunu bilir.
→Örneğin bir çiftçi zamanında tarlasını sürüp ekime hazırlarken, tohumu
→ İyilik ve cömertlik duygularını artırır. Aç kalırım endişesiyle cimrilik
atacak, sulayacak, zararlı bitkilerden arındıracak, gerekirse gübresini de
yapmaz, cömert olur ve düşkünlere yardım eder. Çünkü Allah’ın rızık verici
verecek; tüm bunları yaparken de iyi ürün vermesi için Allah’a (c.c.) güvenip
olduğunu bilir.
dayanacak ve sonucu O’ndan bekleyecektir. Yine bir öğrenci önce derslerine
→ Kendi isteği ile yaptığı işlerden sorumlu tutulacağını bildiği için seçme
gereken gayreti gösterecek, sonra tevekkül edecektir.
hürriyetini iyi şeylerde kullanır.
“Namazı dosdoğru kılın, zekâtı verin. Kendiniz için her ne iyilik işlemiş
2. ÜNİTE: ZEKÂT ve SADAKA olursanız, Allah katında onu bulursunuz. Şüphesiz Allah bütün
yaptıklarınızı görür.” Bakara suresi, 110. ayet.
İslam’ın Paylaşmaya ve Yardımlaşmaya Verdiği Önem “Ey iman edenler! Hiçbir alışverişin, hiçbir dostluğun ve hiçbir şefaatin
— İnsanın yeme, içme, barınma ve korunma gibi temel ihtiyaçları vardır. olmadığı kıyamet günü gelmeden önce, size rızık olarak verdiklerimizden
— İnsan temel ihtiyaçlarını tek başına karşılayamaz. Başka insanlara ihtiyaç Allah yolunda harcayın (infak edin)” Bakara suresi, 254. ayet.
duyar. (Örneğin: Eğitimimiz için öğretmene, sağlığımız için doktora, ekmek “Her iyilik bir sadakadır.” (Hadis-i Şerif)
için fırıncıya vb. ihtiyaç duyarız)
— İnsanlar yaşadıkları toplumda eşit imkânlara sahip değildirler. Bu
nedenle her toplumda zenginler ve fakirler bulunur. Nisap Miktarı ve Temel İhtiyaç Nedir?
— Her insan, Hz. Allah’ın kendisine vermiş olduğu nimetleri imkanları Temel ihtiyaçlar, Bir Müslümanın
ölçüsünde paylaşmalıdır. Zekât ve fıtır sadakası verebilmek,
kendisi ve ailesinden bakmakla
— İnsanlar manevi yönden de başkalarına ihtiyaç duyarlar. Sevinçlerini, hacca gidebilmek, kurban
yükümlü olduğu kimselerin yeme,
üzüntülerini, sıkıntılarını paylaşmak isterler. kesebilmek ve diğer bazı mali
içme, barınma, giyinme, sağlık,
— Paylaşma ve yardımlaşma, cimrilik, bencillik, kıskançlık gibi kötü huylara ibadetleri yerine getirebilmek için
eğitim, ulaşım gibi giderleridir. Bu
engel olur. Sevgi, dayanışma ve sorumluluk gibi duyguları gelişmesini Allah (c.c.) ve Resulü tarafından
nedenle temel ihtiyaçlar
belirlenen mali yeterlilik ve
sağlar. kapsamına giren malların zekâtı
zenginlik ölçüsüne NİSAB denir.
— Eğer toplumdaki bireyler birbirlerini ihmal eder ve yardımlaşmayı terk verilmez.
ederlerse, insanlar arasında sevgisizlik, düşmanlık, çatışma artar.
→Zekât, verilecek malların Nisap Miktarları farklıdır.
Toplumdaki birlik, beraberlik ve huzur ortamı zarar görür.
→Bir kimse temel ihtiyaçlarını karşıladıktan ve varsa borçlarını ödedikten
—İnsan paylaşma ve yardımlaşmaya önem verirse hem
sonra dinen belirlenen miktarda mala sahipse zengin sayılır.
—Allah’ın (c.c.) rızasını hem de kulların sevgisini kazanır.
→Zekât, hicretin 2. Yılında farz kılınmıştır.
İnsan, Hz. Allah’ın kendisine yüklemiş olduğu iyi bir olma sorumluluğunu
→Zekât verilecek malın üzerinden bir yıl geçmesi gerekir.
yerine getirmelidir.
→ Zekât, yılda bir kez verilir.
—İyilik ve güzellikte insanlar birbirleri ile yarışmalıdır. Ancak, kötülük
→Toprak ürünlerinden alınan zekâta öşür adı verilir.
yapmamalı veya kötülüğü engellemeye çalışmalıdır.
Kim bir Müslümanın dünya sıkıntılarından bir sıkıntısını giderirse, Allah da onun
kıyamet günündeki sıkıntılarından birini giderir. Kim darda kalan bir kimsenin işini Kimler Zekât Vermelidir?
kolaylaştırırsa, Allah da dünya ve ahirette onun işlerini kolaylaştırır. Kim bir →Müslüman ve Zengin Olmak,
Müslümanın ayıbını örterse, Allah da dünya ve ahirette onun ayıplarını örter. Kul, →Malını dilediği gibi kullanma ve harcama hakkına sahip olmak yani
kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da onun yardımcısı olur. (Hadis-i özgür olmak da diyebiliriz,
Şerif) →Akıllı ve ergenlik çağına girmiş olmak,
“Sevdiğiniz şeylerden Allah yolunda harcamadıkça, gerçek iyiliğe asla →Nisab miktarından fazla mala sahip olmak ve Zekât verilecek malın
erişemezsiniz. Her ne harcarsanız Allah onu hakkıyla bilir.” (Âl-i İmrân suresi, 92. üzerinden 1 yıl geçmesi,
ayet.)
Müminler birbirlerini sevmede, birbirlerine merhamet etmede ve şefkat
göstermede bir bedenin organları gibidir. Bedenin bir organı rahatsızlandığında 1. Yoksullara 5. Köleler (Özgürlüğünü
diğer organlar da uykusuzluk ve yüksek ateşle bu acıya ortak olur. (Hadis-i Şerif) yitirmiş olanlar),
“(Ey müminler!) Siz hayır işlerinde yarışın” (Mâide suresi, 2. ayet.) 2. Düşkünlere 6. Zekât toplamakla
görevli zekât memurlarına
Zekât
Zekât ve Sadaka İbadeti
3. Borçlulara Kimlere
→ İslam’ın beş şartından biri olan zekât, namazdan hemen sonra gelir. 7. Kalbi İslam’a
Namaz dinin direği, zekât ise İslam’ın köprüsüdür. Zekât, hicretten iki Verilir ısındırılmak istenenler,
yıl sonra FARZ kılınmıştır.
→Zekât, akıllı, ergenlik çağına girmiş zengin Müslümanlara Allah’ın (c.c.)
bir emridir. 4. Yolda kalmışlar 8. Allah (c.c.) yolunda
Zekât, sözlükte Zekât, Dinen zengin çalışanlar
temizlenme, sayılan Müslümanların
Örnek, 40 koyunu olan birinin
çoğalma, yılda bir kez mallarının
1 koyun vermesi, 30 sığırı olan
bereket, belli miktarını ihtiyaç
birinin 1 sığır vermesi gibi
gelişme gibi sahiplerine
anlamlara gelir vermelerine denir. Anne, Baba, Zenginlere
İnfak, Müslümanın Nine, Dedeye zekât verilmez.
İnfak, Örnek, Bayramlarda, düğünlerde
Allah’ın (c.c.) rızasını zekât verilmez.
Sözlükte sünnet merasimlerinde çocuklara
kazanmak için sahip
harcama harçlık vermek, Ramazan’da
olduğu mallardan, Müslüman
yapmak
Yüce Allah'ın emrettiği
iftarlarda yemek ikram etmek, Erkek evlat, Zekât
anlamına yerlere harcama
arkadaşlarımıza bir şeyler Kız evlat ve Kimlere Olmayanlara
ısmarlamak torunlara
gelir. yapmasına denir. Verilmez
Örnek, Para ile yapılan iyilikler, zekât verilmez.
Sadaka, bir insanlara yardım etmek, camiye Anne babası
Eşler (karı-
Sadaka, doğru Müslümanın Allah’ın gitmek, güzel söz söylemek, zengin bir
koca) birbirine
söylemek ve (c.c.) sevgisini tebessüm etmek, Gelip geçenleri çocuğa
verdiği sözde kazanmak amacıyla rahatsız eden bir şeyi yoldan alıp zekât verilmez.
durmak yaptığı her türlü hayırlı atman, kötülüklerden ve kötü
demektir. işlerin tamamına sözden uzak durmak, İnsanların Kardeşe, Amcaya, Halaya, Dayıya, Teyzeye,
denir. üzüntülerini paylaşmak ve onları Geline, Damada, Kayınpedere, Kayınvalideye
teselli etmek muhtaç olmaları durumunda zekât verilebilir.
→Zekât, sadece zenginlere ait bir sorumluluk olmasına rağmen infak
ve sadaka bütün Müslümanları kapsar. Bu ibadetleri zengin-fakir, kadın-
erkek, büyük-küçük tüm Müslümanların yapması gerekir.
TABLOYU İNCELEYELİM Zekât ve Sadakanın Bireysel ve Toplumsal Faydaları:
MAL MİKTARI ZEKÂTI →Zekât, Allah’ın verdiği nimetlere şükürdür. Veren kişinin malını
bereketlendirir.
Altın 85 GR 1/40 (% 2,5)
→ Zengin ve fakir farklılığının ortaya çıkaracağı kin, düşmanlık, haset gibi
Gümüş 560 GR 1/40 (% 2,5) kötü duyları engeller.
Nakit para 85 gr altının nakit değeri 1/40 (% 2,5) →Zekât, toplumdaki ekonomik dengesizliği azaltır, fakirlerin durumunu
Ticaret düzeltir.
85 gr altın veya nakit değeri 1/40 (% 2,5)
malları →Zekât toplumda birlik ve beraberlik duygularını pekiştirir.
→ Zekât toplumdaki barış ve kardeşlik ortamını geliştirir.
Koyun - Keçi 40–120 ADET 1 KOYUN
(1/40 →Zekâtını veren kimse Allah’ın emrini yerine getirmenin (O’na ibadet
121–200 ADET 2 KOYUN etmenin) mutluluğunu yaşar.
oranında)
→ Mala karşı aşırı düşkünlük ve cimrilik kusurlarını temizler, mali
1-30 yardımlaşmayı artırır.
Sığır,Manda 30–40 ADET 2 YAŞINDA 1 BUZAĞI →Zekât, zenginlerin fakir ve kimsesizleri düşünmelerine yardımcı olur,
(1/30 41–59 ADET 3 YAŞINDA 1 BUZAĞI insandaki merhamet duygularını pekiştirir.
oranında) → Yoksulları, düşkünleri ve kimsesizleri hayata bağlar, ümitsizlikten
kurtarır.
20 DEVEYE KADAR HER →Zekât dilenciliği önler. Hırsızlık gibi kötü davranışların en aza inmesini
Deve 1 KOYUN veya KEÇİ sağlar.
5 DEVE İÇİN
→Yüce Allah zekât ibadetiyle zenginlere, toplumda bulunan ihtiyaç
sahiplerini düşünmeyi ve kollamayı öğretir.
→Bu yardımseverlik duygusu birlik ve beraberliği sağlayarak toplumu
güçlendirir. Böylece zekât, fakirlik ve sosyal adaletsizliğin doğuracağı
Toprak toplumsal sorunların önüne geçilmesine yardımcı olur.
MİKTARI NE OLURSA
Ürünleri 1/10
(Kendi
OLSUN Sadakatin İfadesi: Sadaka
yetişen) Sadaka: Bir kişinin sadece Allah rızasını gözeterek yaptığı her türlü maddi
Toprak ve manevi yardıma denir.
Ürünleri MİKTARI NE OLURSA →Sadaka vermenin belli bir miktarı ve zamanı yoktur. Sadaka vermek için
1/20 zengin olma şartı da yoktur. Herkes imkânına göre sadaka ibadetini yerine
(Masraf OLSUN
getirebilir.
edilen)
→Sadaka çeşitleri: fıtır sadakası ve sadaka-i cariye
ÇIKAN MADENİN
Madenler 1/5
MİKTARINA BAKILMAZ
Fıtır Sadakası(fitre) Sadaka-i Cariye
Fıtır sözlükte; yaratılış, Ramazan’ın İnsanın ölümünden sonra da sevabı
→ Nakit Para ve ticaret mallarının nisabı, o günkü sona ermesi ve iftar vakti orucun devam eden sadakadır. Yani, var
altının gram fiyatının 85 ile çarpılmasıyla bulunur. açılması iken, dini olarak Yüce Allah'ın olduğu sürece insanların
→ Toprak ürünlerinden zekât vermek için üzerinden bize bahşettiği varlığımızın bir şükrü, yararlandığı; okul, cami, hastane,
1 yıl geçmesine gerek yoktur. Zekâtı hasatta verilir. Ramazan ayında oruçluyken istemeden yurt, çeşme gibi yerler yaptırmak
→ Zekâtta niyet etmek önemlidir. yaptığımız kusurlu davranışlarımızın bir veya bunların yapımına katkıda
özrü olarak verilir. bulunmak, bilimsel keşif ve icatlar vb.
Zekât verilecek kimseler ve Tanımları: →Ramazan ayına özgü ve bayram “İnsan öldüğü zaman amel defteri
Nisap miktarından daha az malı olan muhtaç namazına kadar verilmesi gereken bir kapanır. Ancak üç kişinin amel defteri
Yoksullar
kimselerdir. Bunlara fakir de denir. sadakadır. Verilmesi dinen Vaciptir. kapanmaz: İnsanlara faydalı ilimle
Hiçbir malı veya geliri bulunmayan çok zor →Zengin olan Müslümanların vermesi uğraşanlar, Sadaka-i Cariye
Düşkünler/Miskinler
durumda olan kimselerdir. gerekir. Miktarı az olduğu için zengin yapanlar, kendisine dua eden hayırlı
Zekât toplayan memurlar Devlet adına zekâtı toplamakla görevli kimselerdir. olmayanlar da fitre verebilirler. evlat yetiştirenler.” (Hadis-i Şerif)
→Fitre ailedeki kişi miktarı sayısınca
Gönülleri İslam’a Müslüman olmadığı halde İslam’a ısındırılmak verilir. Yeni doğan çocuklar için de aile Gözleri görmeyene rehberlik etmen,
ısındırılacak olanlar istenen kimselerdir. reisi fitre vermekle sorumludur. sağır ve dilsize anlayacakları bir
Köleler Özgürlüğü elinden alınmış kimselerdir. → Fitrenin miktarı bir kişinin bir günlük şekilde anlatman, ihtiyacı olanın
yiyecek miktarıdır. Bu miktarın ne kadar ihtiyacını gidermesi için ona rehberlik
Borçlu olup nisap miktarından daha az malı etmen, derman arayan dertliye
Borçlular olduğunu her yıl Diyanet İşleri
bulunan kimselerdir. yardım için koşuşturman, koluna girip
Başkanlığı belirler.
İslam’ın yayılması ve öğretilmesi için çaba güçsüze yardım etmen, konuşmakta
Allah yolunda olanlar → Zekâtın verilebileceği kimselere fitre
gösteren kimselerdir. güçlük çekenin meramını ifade
Memleketinden uzakta bir nedenden dolayı de verilir. Zekâtın verilemeyeceği
Yolda kalanlar kimselere fitre de verilmez. edivermen, bütün bunlar sadaka
parasız ve çaresiz kalan kimselerdir. çeşitlerindendir... (Hadis-i Şerif)
VAKIF: İslam’a göre helal kabul edilen mallardan faydalanma hakkını GÜNÜMÜZDE DE İHTİYAÇ SAHİPLERİNE YARDIM VE DAYANIŞMA
Allah’ın (c.c.) rızasını umarak toplumun kullanımına veren hayır kurumudur. İÇİN OLUŞTURULMUŞ KURUMLAR BAZILARI ŞUNLARDIR:
→Kur’an-ı Kerim’de vakıfla ilgili ayet şudur: “En çok sevdiğiniz şeyleri Allah
yolunda harcamadıkça hayra tam olarak erişemezsiniz.” (Âl-i İmran suresi, ➢ Kızılay: Deprem, sel, yangın, çığ gibi afetlerde insanlara yardımcı olur.
92. ayet.) Hastalanan kimselerin kan ihtiyaçlarını karşılar.
→Hz. Peygamber, vakıf yapma konusunda Müslümanlara öncü olmuş ve
➢ Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı: Kaymakamlıklar
Medine’deki yedi parça arazisini Müslümanlara vakıf olarak bağışlamıştır.
bünyesinde yardıma ihtiyacı olan kimselere yakacak, giyecek, eşya,
tedavi giderleri, maddi yardım, eğitim giderleri… gibi konularda yardım
Yardımlaşma Kurumlarımız: eden kuruluş.
❖ Aşevleri: Yoksul ve kimsesizlerin doyurulması için
➢ Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu: Fakir, kimsesiz,
❖ Darüşşifa: Hastaların tedavisi için
sokakta kalmış çocukların veya şehitlerin eş ve çocuklarının bakım,
❖ Darülaceze: Yaşlıların korunması için barınma, eğitim vb. ihtiyaçlarını karşılayan kuruluş.
❖ Öğrenci Yurtları: Öğrencilerin barınması için
“Kim Müslüman kardeşine yardım eder ve onun ihtiyacını giderirse, Allah da
ona yardım eder. Kim bir Müslümanın bir sıkıntısını giderirse Allah da onun Okunuşu: Bismillâhirrahmânirrahîm.
sıkıntısını giderir.” (Hadis-i Şerif) 1. Eraeytellezî yükezzibu bid-dîn.
2. Fezâlikellezî yedu’ul yetîm.
Zekât ve Sadaka Verirken Nelere Dikkat Etmeliyiz: 3. Velâ yehuddu alâ taâmil miskîn.
1- Allah’ın rızasını kazanmak Niyet edilerek verilmeli ve malımızın 4. Feveylün lilmusallîn.
en iyisi en kalitelisinden vermeliyiz. 5. Ellezîne hüm an salâtihim sâhûn.
2- En yakınımızdan başlamalı, yoksa komşularımız veya başka 6. Ellezîne hüm yürâûne
ihtiyaç sahibi olanlara verebiliriz. Zekât miktarı fazla ise birkaç kişiye 7. Ve yemneûnel mâûn.
bölebiliriz.
3-Zekâtı verirken başkalarının onurunu rencide etmemeliyiz. Anlamı: Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
Gösterişten uzak, mümkünse gizlice “Sağ elin verdiğini sol el
1. Gördün mü, o hesap ve ceza gününü yalanlayanı!
duymayacak” şekilde vermeliyiz. Bu şekilde verilen zekât ve sadaka,
2-3. İşte o, yetimi itip kakan, yoksula yedirmeyi özendirmeyen
malı arttırır ve bereketlendirir.
kimsedir.
" Eğer sadakaları (zekât ve benzeri hayırları) açıktan verirseniz ne âlâ! Eğer
onu fakirlere gizlice verirseniz, işte bu sizin için daha hayırlıdır. Allah da bu 4. Yazıklar olsun o namaz kılanlara ki,
sebeple sizin günahlarınızı örter. Allah, yapmakta olduklarınızı bilir. " Bakara 5. Onlar namazlarını ciddiye almazlar.
Suresi 271 6. Onlar (namazlarıyla) gösteriş yaparlar.
"...Size verilse, gözünüzü yummadan alamayacağınız kötü malı, hayır diye 7. Ufacık bir yardıma bile engel olurlar.
vermeye kalkışmayın." Bakara Suresi 267
→Kur’an-ı Kerim’de peygamberler, tebliğ mücadeleleriyle bizlere →Surede, Allah’a (c.c.) gönülden ibadet edenlerin yardımsever
tanıtılır. Hz. Şuayb da (a.s.) bize kendi döneminde ortaya koyduğu kimseler olduğu da anlaşılmaktadır. Bu kişiler birçok iyilik yaptığı gibi
tebliğ mücadelesiyle tanıtılmaktadır. (Tebliğ: Peygamberlerin başkalarının da iyilik yapmasına ön ayak olur. Yardımlaşma ve
Allahtan aldığı vahiyleri insanlara iletmesidir.) dayanışmanın önünü tıkamaz. Aksine yardımseverliğin gelişip
→Hz. Şuayb (a.s.), Medyen halkına gönderilmiş bir peygamberdir. yaygınlaşmasına, toplumsal ve kurumsal bir yapı kazanmasına
→Medyen, ticaret yolları üzerinde kurulmuş önemli bir şehirdir. katkıda bulunur.
→Medyen halkı Allah’a (c.c.) kulluk etmeyi unuttukları gibi,
ticaretlerinde de hile yaparak haksız kazanç elde etmeyi meşru
görüyordu.
→Hz. Şuayb halkını hem Allah kulluk etmeye hem de ölçü ve tartıda
adaletli olmaya çağırmıştır. Medyen halkı Hz.Şuayb’i dinlememiş
ona tepki göstermişlerdir.
→Medyen halkı inat ederek Allah’a (c.c.) kulluktan yüz çevirdiler. Bu
yüzden Allah (c.c.) onları cezalandırdı. Hz. Şuayb (a.s.) ve ona
inananlar Yüce Allah’ın yardımıyla kurtuldular.
→Hz. Şuayb’ın (a.s.) verdiği mücadele Müslümanlar için de önemli
dersler içermektedir. Bir Müslüman Medyenlilerin yaptığı gibi ölçü ve
tartıda hile yapmamalıdır. İnancına yaraşır biçimde ticari hayatta
dürüst olmayı kendisine ilke edinmelidir.
1
3.2.1 Canın Korunması “Ey İnananlar! İçki, kumar, putlar ve fal okları şüphesiz şeytan işi
pisliklerdir, bunlardan kaçının ki saadete eresiniz.” Mâide suresi,
→Canın korunması İslam dinine göre en temel haktır. Çünkü
90. ayet.
bireyin varlığını sürdürmesi, iş ve faaliyetlerini devam ettirebilmesi
“İçki bütün kötülüklerin anasıdır. Nesâî, Eşribe, 44.
buna bağlıdır. Bu yüzden İslam bireyin yaşama hakkını henüz
anne karnında iken güvence altına alır.
→İslam’a göre insan hayatı kutsaldır. Bir canı kurtarmak bütün 3.2.4 Malın Korunması
insanlığı kurtarmak kadar yüce bir erdem sayılmıştır. Bir cana →Malın korunması; mülkiyet, ekonomik haklar, üretmek, sahip olmak,
kıymak ise bütün insanlığı öldürmek kadar büyük bir günah olarak satmak ve tüketmek ile ilgili hakları kapsar.
değerlendirilmiştir. →Her bireyin çalışıp emek sarf ederek meşru yollardan elde ettiği
→İslam, sadece Müslümanların değil, tüm insanların yaşam mallarına sahip çıkma ve kazandığı malı harcama hakkı vardır.
hakkının korunmasını ister. →İslam dini, çalışmayı teşvik eder. Kişinin kendi elinin emeğiyle
→İslam’daki canın korunması ilkesi iş sağlığı ve güvenliğini de geçinmesine ve üretmesine özendirir.
kapsar. Hz. Muhammed (s.a.v.) birçok hadisinde can güvenliği “İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır.” Necm suresi, 39. ayet.
konusunda Müslümanları uyarmıştır. “Hiç kimse kendi el emeğiyle kazandığından daha hayırlı bir lokma
“Fakirlik korkusuyla çocuklarınızın canına kıymayın. Biz onların da yememiştir…”Buhârî, Büyû’, 15.
sizin de rızkınızı veririz. Onları öldürmek gerçekten büyük bir →İslam Dininde İnsanın kazandığı malı onun izni olmadan almak ve
günahtır. İsrâ suresi, 31. ayet. kullanmak büyük günahlardan sayılmış ayrıca insanların mallarının hile,
rüşvet, kumar gibi haksız kazanç yollarıyla ellerinden alınması
“ … Kim bir kimseyi öldürürse bütün insanları öldürmüş gibi olur. Kim yasaklanmış, tartıda hile yaparak haksız kazanç elde edenleri
de bir can kurtarırsa bütün insanların hayatını kurtarmış gibi kınanmıştır.
olur…”Mâide suresi, 32. ayet. “İnsanların mallarını ve haklarını eksiltmeyin. Yeryüzünde
“Müslümanın Müslümana malı, ırzı (şeref ve namusu) ve kanı bozgunculuk yaparak karışıklık çıkarmayın.”Şuarâ suresi,183. ayet.
haramdır (dokunulmazdır)…” Ebû Dâvûd, Edeb, 35. “Çalışana ücretini teri kurumadan veriniz.” İbn Mâce, Ruhûn, 4.
“Allah’ın lâneti, rüşvet verenin ve rüşvet alanın üzerinedir.” İbn Mâce,
Ahkâm, 2.
3.2.2 Neslin Korunması
→Neslin korunması toplumun devamı için bir zorunluluktur. Neslin →Haram kazanç elde etmeyi yasaklayan İslam dini, Malın
korunabilmesi sağlıklı bir aile kurmakla mümkündür. Bu nedenle korunması ve bereketlenmesini engelleyen faizi de haramlar
İslam dini, aile kurumunun temeli olan nikâh üzerinde önemle kapsamında saymaktadır.
durmuştur. “Faiz yiyenler ancak şeytanın çarparak sersemlettiği kimse gibi
→İslam dininin aileye önem vermesinin sebebi, kişinin ilk eğitim kalkarlar. Bunun sebebi onların, ‘Alım satım da ancak faiz gibidir.’
aldığı yerin aile olması ve ailenin çocuklarını hayata demeleridir. Halbuki Allah alım satımı helâl, faizi ise haram
hazırlamasından dolayıdır. Birey, iyiyi, doğruyu, toplum içinde nasıl kılmıştır...”Bakara suresi, 275. ayet.
davranacağını, dini değerleri, güzel ahlaki davranışları, anne →İslam dini, yeme içme gibi temel ihtiyaçların karşılanmasında
babasından öğrenir. Çocuklar milli ve manevi değerleri, sevgi, dengeli davranılmasını istemektedir. Bu yüzden İslam dininde israf
şefkat, merhamet, birlikte iş yapma gibi ahlaki değerleri yine aile haram kılınmıştır.
ortamında edinirler. Bu yönüyle aile okul gibidir. Böylece aileler, “…Yiyin, için fakat israf etmeyin. Çünkü Allah israf edenleri sevmez.”
çocuklarının gelişimini tamamlamalarına yardımcı olurlar. A’râf suresi, 31. ayet.
“Kendileri ile huzur bulasınız diye sizin için türünüzden eşler
yaratması ve aranızda bir sevgi ve merhamet var etmesi de O’nun
(varlığının ve kudretinin) delillerindendir…”Rûm suresi, 21. ayet.
3.2.5 Dinin Korunması
→Dinin korunması için doğru anlaşılması, doğru anlaşılması için de
“Ey gençler! Aranızda gücü yeten evlensin. Çünkü evlenmek gözü temel kaynaklardan yararlanılması gerekir. İslam dininin temel
haramdan korumak ve iffeti muhafaza etmek için en iyi kaynakları Kur’an-ı Kerim ve Hz. Muhammed’in (s.a.v.) sünnetidir.
yoldur…”Buhârî, Nikâh, 3. Kur’an ve sünnete dayanmayan din anlayışları kabul edilemez. Dinin
korunması kitap ve sünnete uygun olarak yaşamakla mümkündür.
3.2.3 Aklın Korunması Dinde dayanağı olmayan ve sonradan ortaya çıkan
→Allah’ın (c.c.) insana verdiği en önemli nimetlerden biri de akıldır. Bid’at
yaklaşımlara denir.
Kişinin dinen Mükellef(sorumlu) olabilmesi için akıl sağlığının
yerinde olması gerekir. “Sözlerin en hayırlısı Allah’ın kitabı Kur’an-ı Kerim’dir. Yolların en
→İslam dini, insanın akıl sağlığına zarar veren alkol, uyuşturucu hayırlısı Muhammed’in yoludur. İşlerin en kötüsü sonradan ortaya
maddeler ve diğer zararlı maddelerin kullanımını yasaklamıştır. çıkarılan bid’atlerdir. Bütün bid’atler de dalalettir.”Müslim,Cum’a, 43.
→Alkol ve uyuşturucu maddeler aklın sağlıklı işlemesine engel olur. →İslam’ın aslından olmayan, dine sonradan giren ve din gibi
Beyin ve sinir sistemini etkileyerek bireyi iradesiz kılar ve insanı algılanan hususlara denir.
bağımlı hale getirir. Bu bağımlılık insanın kaygı ve stresini artırır. →Hurafeler dinden olmayan masal, efsane ve rivayetlere
Bunun sonucunda da bireyler hem kendilerine hem de topluma zarar dayanır.
verirler. Hurafe →Genellikle sihir, büyü, ruh çağırma gibi çeşitli batıl
→Alkol kullanmanın zararları arasında trafik kazalarına neden inanışlarla karşımıza çıkar.
olması, aile ilişkilerini bozması ve aile içinde ciddi huzursuzluklara →Bunlar dinin yanlış anlaşılmasına sebep olur. Dinin
korunması kapsamında bütün hurafelerden, yanlış anlayış
neden olması da sayılabilir.
ve inanışlardan uzak durulmalıdır.
“Şu üç kimseden sorumluluk kaldırılmıştır: Ergenlik çağına
Saptırma, çarpıtma, değiştirme, bozma, bozulma anlamına
gelinceye dek çocuklardan, uyanıncaya kadar uyuyandan, akli Tahrif gelir.
dengesi yerinde olmayandan.” İbn Mâce, Talak, 15.
2
→Dinin korunması Allah’ın (c.c.) çizdiği sınırlar içerisinde kalarak dinin →Kıtlık, Hz. Yusuf’un (a.s.) babasının memleketinde de vardı.
emir ve yasaklarını uygulamakla mümkündür. Abileri buğday almak için Mısır’a geldiler. Hz. Yusuf (a.s.) onları
→Dinin korunmasında dikkat edilecek en önemli davranış dini Allah’a tanımıştı ama onlar kardeşlerini tanımamışlardı. Hz. Yusuf (a.s.),
tahsis ederek ibadet etmektir. İslam dininde Müslüman yalnızca Allah’a kendini ağabeylerine tanıtınca yıllar önce yaptıklarından büyük
(c.c.) kulluk ederek inancını koruyabilir. utanç duydular. Hz. Yusuf (a.s.) onları affettiğini söyleyerek ailesinin
→Dinin korunması Allah’ın (c.c.) haklarının ve sınırlarının tamamını Mısır’a davet etti.
muhafazasıyla mümkündür. Helaller ve haramlar Allah’ın (c.c.) koyduğu → Yusuf suresi 111 ayettir ve Mekke’de inmiştir.
sınırlardır.
→Dinin korunması bireysel bir sorumluluk olduğu kadar toplumsal bir
“Anne ve babasını makamına çıkarttı; diğer on bir kardeşi ise Hz.
görevdir. Çünkü toplumun kurtuluşu ve huzuru Allah’ın (c.c.) sınırlarının
Yusuf’un önünde saygıyla eğildiler. O zaman Yusuf; “Babacığım,
korunmasıyla mümkündür.
işte bu vaktiyle gördüğüm rüyanın gerçekleşmesidir. Rabbim onu
gerçekleştirdi. Şeytan benimle kardeşlerimin arasını bozmuştu.
3.3. Bir Peygamber Tanıyorum: Hz. Yusuf (a.s.) Beni hapisten çıkaran, sizi çölden getiren Rabbim, bana pek çok
iyiliklerde bulundu. Doğrusu Rabbim, dilediğine lütufkârdır. O
→Hz. Yusuf (a.s.) Kur’an-ı Kerim’de ismi geçen şüphesiz, bilendir, hâkimdir.” Yûsuf suresi, 100. ayet.
peygamberlerdendir.
→Onun hayatını anlatan kıssa Kur’an-ı Kerim’de “kıssaların en 3.4. Bir Sure Tanıyorum: Asr Suresi ve Anlamı
güzeli” olarak nitelendirilir.
→Sure, adını birinci ayette geçen “asr” kelimesinden alır.
Hikâye, hikâye etme ve anlatma, haber verme gibi →Asr; zaman, çağ, ikindi vakti gibi anlamlara gelir. İslam bilginleri
Kıssa anlamlara gelen kıssa, terim olarak Kur’an-ı Kerim’deki “asr” kelimesini daha çok Hz. Muhammed’in (s.a.v.) asrı ve ahir
geçmiş peygamberler ve milletlerle ilgili ibretli ve tarihi zaman şeklinde yorumlamışlardır.
olaylardır. →Surenin başında zamana yemin edilerek onun insan hayatındaki
yerine ve önemine dikkat çekilmiştir.
→Hz. Yusuf (a.s.), Hz. Yakub’un (a.s.) on iki oğlundan biridir. Hz. →Bu surede İnsanın ömrünü Allah’ın (c.c.) emrettiği şekilde
Yakub (a.s.), Hz İshak’ın (a.s.), o da Hz. İbrahim’in (a.s.) oğludur. değerlendirmesi tavsiye edilmiş aksi takdirde ziyanda olacağı
bildirilmiştir.
→Hz. Yusuf güzel ahlakı, sevecenliği ve merhameti ile herkesin
→Asr suresinde bir Müslümanın sahip olması gereken temel
ilgisini çekmiştir.
özelliklere vurgu yapılmıştır. Bunlar;
→Hz. Yusuf rüyasında on bir yıldız, güneş ve ayın Ona secde • Samimi bir şekilde iman etmek.
ettiklerini gördüğünü babasına anlattı ve babası ona rüyasını • Salih amel işlemek.
kimseye anlatmamasını yoksa kardeşlerinin tuzak kurabileceğini • Hakkı (doğruluğu) tavsiye etmek.
çünkü şeytanın insanın şeytanın apaçık düşmanı olduğunu • Sabrı tavsiye etmek.
söyleyerek nasihatte bulundu.
→Hz. Yusuf’un (a.s.) annesi, kardeşi Bünyamin’i doğururken vefat Bismillâhirrahmânirrahîm.
etmişti. Bu sebeple Yusuf (a.s.) ve Bünyamin öksüz olarak 1. Vel asr.
büyümüşlerdi. Anne sevgisinden mahrum kalan bu iki kardeşe Hz. 2. İnnel insane le fi husr.
Yakup (a.s.) daha fazla özen gösteriyor onları çok seviyordu. 3. İllellezine âmenû ve amilü’s
Yusuf’un (a.s.) ağabeyleri, babalarının Yusuf’a (a.s.) gösterdiği ilgiyi sâlihâti ve tevâsav bi’l hakkı ve
kıskanıyor, hatta ondan nefret ediyorlardı. Yusuf bu yüzden tevâsav bi’s sabr.
kardeşlerinin kötülüğüne uğramış ve kurdukları bir planla kuyuya
atılmıştır. Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.
→Kuyudan, Mısıra giden bir kervan sayesinde kurtulup Mısır 1. Andolsun zamana ki
emirine köle olarak satılarak Mısır emirinin evine yerleşmiştir. 2- İnsan gerçekten ziyan içindedir.
3. Ancak, iman edip de sâlih ameller işleyenler, birbirlerine hakkı
→ Hz. Yusuf (a.s.) kısa sürede herkesin sevgisini kazanmıştı. O
tavsiye edenler, birbirlerine sabrı tavsiye edenler başka (onlar
varlıklı adamın yanında iyi eğitim görmüş, bilgisini ve görgüsünü
ziyanda değillerdir).
artırmıştı. Ancak; Mısır emirinin karısı Züleyha’nın iftirası nedeniyle
zindana atılmıştır.
→Yüce Allah, Yusuf’a (a.s.) zindanda iken peygamberlik görevi
verdi.
→Bir gün Mısır’ın hükümdarı rüyasında yedi zayıf ineğin yedi semiz
ineği yediğini ve yedi yeşil başakla yedi kuru başak gördü. Bu
rüyanın yorumunu yaptırmak istedi. Hiç kimse bu rüyayı
yorumlayamadı.
→Allah’ın kendisine vermiş olduğu rüya tabir etme yeteneği
sayesinde Hz. Yusuf (a.s.), yedi sene bolluk olacağını, peşinden
gelen yedi senenin ise kıtlıkla geçeceğini söyledi. Bu yorumu çok
beğenen hükümdar, Yusuf’a hazinenin sorumluluğunu teklif etti.
Yusuf’ta üzerine atılan iftiranın açığa çıkmadan bu görevi kabul
etmeyeceğini söyledi ve İftiracı suçunu itiraf edince hazinenin
sorumluluğunu kabul eden Hz. Yusuf bolluk yıllarında bütün
ambarları buğdayla doldurttu, kıtlık yılları gelince de oradan halka
dağıtmaya başladı.
3
8th GRADE UNIT 1 FRIENDSHIP
“Accepting and refusing”, İngilizcede “kabul etme ve reddetme” anlamına gelir. Kabul etme ve
reddetme ile ilgili ifadeleri görmeden önce, davet etme, öneride bulunma ve teklif etmede
kullanılan İngilizce ifadeleri görmenizde fayda var.
Bu ifade “……-mek ister misin?” anlamını vermek için kullanılır. “Would you like” ifadesinden
sonra fiil kullanılırsa “to” eklenir. İsim kullanılırsa “to” kullanılmaz.
Bu ifade de “……-mek ister misin?” anlamını verir. “Do you want” ifadesinden sonra fiil
kullanılacaksa “to” getirilir. İsim kullanılacaksa “to” kullanılmaz.
Do you want to drink something at a cafe? (Kafede bir şey içmek ister misin?)
Do you want some cake? (Biraz kek ister misin?)
Bu iki ifade “…… -meye ne dersin?” anlamına gelir ve öneride bulunmak için kullanılır.
How about going to the cinema tonight? (Bu gece sinemaya gitmeye ne dersin?)
What about playing soccer? (Futbol oynamaya ne dersin?)
Dikkat: “What about you?” kalıbı “Peki ya sen?” / “Ya sen?” anlamına gelir.
Bu ifade fiile “niçin … yapmıyoruz?” anlamını vermek için kullanılır. İngilizcede bir tür
öneride bulunma biçimidir.
Why don’t we have a barbecue next week? (Niçin gelecek hafta mangal yapmıyoruz?)
SHALL WE ……?
Diğer bir öneride bulunma şekli olan “Shall we ……?” ifadesi “…… yapalım mı?” anlamına gelir.
LET’S ……?
“Let’s …” fiile “Haydi …… yapalım” anlamını katar. “Let’s …” ifadesinden sonra fiil kullanılır.
Bu da öneride bulunmak için kullanılan bir ifade şeklidir.
Let’s meet at the city park at 7 o’clock. (Saat 7’de şehir parkında görüşelim.)
1
8th GRADE UNIT 1 FRIENDSHIP
Aşağıda ders kitaplarından alınan bazı ifadeler bulunmaktadır. Bu ifadeler, bir teklifi, öneriyi veya
daveti kabul ederken kullanılabilir:
REFUSING (REDDETME)
Aşağıdaki ifadeler, bir teklifi, öneriyi veya daveti reddetmek için kullanılabilir:
I’m sorry, but I can’t come over because … . (Üzgünüm ama gelemem çünkü … .)
I’m sorry I’m going to visit my grandparents. (Üzgünüm ben büyükannemleri ziyaret edeceğim.)
No, thanks. I’m full / stuffed. (Hayır teşekkürler. Tokum.)
I'd love to but I feel ill. (Çok isterim ama hasta hissediyorum.)
I’m sorry, but I can’t. (Üzgünüm ama gelemem.)
I’d love to, but I’m busy. (Çok isterim ama meşgulüm.)
Sorry, but I’m too busy on Sunday. (Üzgünüm ama Pazar günü çok yoğunum.)
2
8th GRADE UNIT 1 FRIENDSHIP
APOLOGIZING
İngilizcede özür dilemek için genellikle “Sorry” ifadesi kullanılır. Özellikle bir teklifi, öneriyi veya
daveti reddederken özür dilemek için “Sorry” veya “I am sorry” ifadelerini kullanılırız.
Sorry. (Üzgünüm.)
I’m sorry, but … . (Üzgünüm ama … .)
I’m sorry, but I can’t. (Üzgünüm ama gelemem/yapamam.)
Bir teklifi reddederken, özür dileme ifadesinin kullanımından sonra genellikle bir mazeret/bahane ile
karşıdaki kişiye açıklama yapılabilir.
I’m sorry, but I can’t attend the event. I’m going on vacation on April 30.
(Üzgünüm ama etkinliğe katılamayacağım. 30 Nisan’da tatile gidiyorum.)
Genellikle bir teklifi, öneriyi veya daveti reddettiğimizde ya da kabul ettiğimizde bir açıklama veya
sebep bildirmek gerekebilir. Bir şeyin sebebini sormak için “Why?” (Neden/Niçin?) soru kelimesini
kullanırız. Sebep bildirirken “because …” (çünkü …) ifadesini kullanabiliriz. Ancak karşıdaki kişi
sebebini sormasa da teklifi reddetme sebebimizi özür dileme ifadesinden sonra belirtmemiz
gerekebilir. Ders kitaplarında geçen açıklama, sebep ve mazeret bildiren ifadeleri inceleyelim.
I’m sorry, but I can’t come over because my cousin is coming tomorrow.
(Üzgünüm ama gelemem çünkü yarın kuzenim geliyor.)
I’m so busy but I can’t refuse it. Because I like sci-fi movies so much.
(Çok üzgünüm ama bunu reddedemem. Çünkü bilim kurgu filmlerini çok severim.)
3
8th GRADE UNIT 1 FRIENDSHIP
BECAUSE
SO
“So” bağlacı “bu yüzden” anlamına gelir ve sonuç bildirmek için kullanılır.
I’m not interested in football, so I don’t want to come to the match with you.
(Futbola ilgi duymuyorum, bu yüzden sizinle maça gelmek istemem.)
BUT / HOWEVER
“But” ve “However” ifadeleri “fakat, ama” anlamına gelir. Birbirine zıt cümleler arasında
zıtlığı belirtmek için kullanılır.
I would like to come, but I don’t know where the concert hall is.
(Gelmek isterim, ama konser salonunun nerede olduğunu bilmiyorum.)
Friends sometimes argue. However, they often get on well with each other.
(Arkadaşlar bazen tartışırlar. Fakat sıklıkla birbirleriyle iyi geçinirler.)
Konuşma esnasında karşıdaki kişi, bir etkinlik veya herhangi bir olay ya da durum hakkında daha
fazla bilgi edinmek amacıyla sorular sorabilir.
1.Wh- sorular: What (ne), when (ne zaman), who (kim), where (nerede), why (niçin), what kind of
(ne tür), how (nasıl), how often (ne sıklıkta) gibi soru kelimeleriyle sorulan sorular. Bu tür sorular,
doğrudan bilgi verilerek cevaplandırılır. Yani bu tür sorulara Yes/No (Evet/Hayır) ile cevap verilemez.
2.Yes/No Sorular: Bu tür sorular genellikle “do/does”, “did”, “am/is/are”, “was/were” gibi yardımcı
fiiller cümlenin en başına getirilerek sorulur. Bu tür soruların Türkçedeki karşılığı soru eki “…mi?” ile
sorulan sorulardır. Bu sorulara genellikle “Yes/No” ile cevap verilir.
4
8th GRADE UNIT 1 FRIENDSHIP
Şimdi İngilizce ders kitaplarında 1.ünitede geçen konumuzla ilgili olan bazı temel soruları inceleyelim.
What do you like doing with your family? (Ailenle ne yapmayı seversin?)
What would you like to have? (Ne almak istersiniz?)
May I take your order? (Siparişinizi alabilir miyim?)
Would you like to have a dessert? (Tatlı almak ister misin?)
Would you like anything to drink? (Bir şey içmek ister misiniz?)
What would you like to eat? (Ne yemek istersiniz?)
Where is it? (O nerede?)
When is it? (O ne zaman?)
What’s the event/activity? (Etkinlik ne?)
What’s her excuse for refusing the invitation? (Onun daveti reddetme sebebi nedir?)
What kind of movie do they decide to see? (Onlar ne tür bir film izlemeye karar verir?)
What time are they meeting? (Onlar saat kaçta buluşuyorlar?)
What’s the name of the school? (Okulun adı ne?)
How can people get more information? (İnsanlar nasıl daha fazla bilgi edinebilirler?)
What’s the deadline for joining the event? (Etkinliğe katılmak için son tarih nedir?)
What type of reunions are there in Turkey? (Türkiye’de ne tür bir araya gelme etkinlikleri var?)
What do people usually do at reunions? (İnsanlar tekrar bir araya gelme etkinliklerinde genellikle ne
yaparlar?)
5
TEEN LIFE
Daily Routines Types of Music
get up/wake up (kalmak, uyanmak)
rap pop classical
wash hands and face
hip‐hop jazz rock
(ellerimizi ve yüzümüzü yıkamak)
go to the gym (spor salonuna gitmek) Torch :el feneri Campsite:kamp alanı
do homework (ödev yapmak)
go to bed (yatmak)
Backpack:sırt çantası Campfire:kamp ateşi
SIMPLE PRESENT TENSE
Alışkanlıklar, genel b l nen Cümley olumsuz yapmak ç n; Soru cümles oluşturmak ç n;
gerçekler ve tekrarlayan don't (I - You - We - They) Do (I - You - We - They)
eylemler ç n kullanılır. doesn't (He - She - It) Does (He - She - It)
n w nter IN ON AT
n summer at 6 o'clock
n March on Sunday at 2 a.m
n September on Fr day at 10 p.m
n 1995 on weekdays at noon
n the morn ng on / at weekends at n ght
n the afternoon at/on weekends
n the even ng
50
All of : Hepsi
GRAFİK SORULARI
40
Most : En çok
Most of : Çoğu
Least : En az
30 Half of : Yarısı
% 48 :nearly half of (yaklaşık olarak
20
Only a few of : Sadece bir kaçı
yarısı)
None of : Hiçbiri
% 38 : more than %30 (% 30 dan fazla)
10
Nearly / About :Yaklaşık olarak
% 40 : less than %60 (%60 dan az)
0
More than : Daha fazlası
Öğe 1 Öğe 2 Öğe 3 Öğe 4 Öğe 5 % 3 : only a few (sadece birkaçı)
Less than : Daha azı
LIKES - DISLIKES
Like ( beğenmek ) Dislike (sevmemek )
Enjoy ( keyif almak, hoşlanmak)
Agreeing an Opinion (Bir fikre katılma) Disagreeing an Opininon(Bir fikre karşı olma)
I agree with you: sana katılıyorum I don't agree with you: Sana katılmıyorum
You are right: Haklısın/dogrusun... I disagree with you: sana katılmıyorum
My view about this is positive :bununla ilgili I'm afraid... /I am sorry: Korkarım ki... / Üzgünüm
görüşüm olumlu You are wrong: yanlışın var
This idea is absolutely right : bu fikir kesinlikle I don't agree that: Buna katılmıyorum
doğru I don't think so: öyle olduğunu düşünmüyorum
I think this idea is good: bence bu fikir iyi
at
on • at weekends
• on Saturday • at noon
• on Tuesday • at night
• on weekdays • at 4 o’clock
• at 9 p.m
Adverbs of Frequency
• always
• once a day
• usually
• often • twice a week
• sometimes
• three times in a month
• rarely/seldom
• hardly ever • six times in a year
• never
Positive Form Negative Form
I I
You You do not
play chess every week. play chess
We We don’t
They They
He He play chess
does not
She plays chess every week. She
doesn’t
It It
Example: I play soccer every weekend. Example: I don’t listen pop music.
She gets up very early. She doesn’t watch TV every day.
Question Form
Do
you
we
play chess every day
?
they
Does
he
she
it
play chess every day
?
Short&Long Answer
Yes,I do. / Yes I play chess.
No,I don’t / No,I don’t play chess.
Where? How?
Which?
Examples:
1. What is your favourite daily activity?
- My favourite activity is doing exercises at home.
1. What time does she get up?
- She gets up at 7 o’clock.
2. How do you go to school?
- I go to school by bus.
3. Who enjoys following the fashion?
- Sally. / Sally enjoys following the fashion.
4. How often does Tom play soccer?
- He plays soccers once a week.
5. Which sports do they prefer?
- They prefer basketball.
1. like
- I like jazz music.
- They like swimming.
- She likes spending time with her friends.
2. love
- I love chocolate cake.
4. be fond of
- He loves reading a book.
- We love playing soccer. - I am fond of camping.
- She is fond of playing an instrument.
3. enjoy
- We are fond of following the fashion.
- You enjoy listening to music
- She enjoys watching comedy movies.
5. be crazy about
- They enjoy taking photos.
- I am crazy about basketball.
- He is crazy about cycling.
- They are crazy about eating pizza.
6. be keen on
- I am keen on playing baseball.
- She is keen on drinking coffee.
- You are keen on singing.
7. be interested in
- I am interested in books.
- They are interested in classical music.
- My father is interested in documentaries.
1. don’t like 3. hate
- I don’t like rap music. - I hate detective books.
Exercise ‘’likes&dislikes’’
Talk face-to-face 5%
Write a letter 3%
Improve a foreign Find my way in Share my ideas Upload and Watch popular
language the traffic and opinions share photo videos
Ex.
He/She will probably give medical care in Tanzania. Perhaps, she will stay here a few more days.
Muhtemelen Tanzanyada tıbbi yardım yapacaklar. He will probably come to the party.
Maybe, we will go abroad for our summer holiday.
I suppose they will collect garbage for a clean environment.
Sanırım temiz bir çevre için çöp toplayacaklar. Footnote
will not won’t • she will she’ll
I believe they will send materials to the refugees. you will you’ll • I will I’ll
Inanıyorum ki mültecilere material yollayacaklar.
Ex.
We started a new organisation to help the environment at school this year. There
are lots of volunteers from the students and teachers. We will plant trees and collect
garbage. We will find people who want to donate clothes for people in need and
send some useful materials to refugees around the World. I hope we will have more
volunteers in the future.
Which of the following pictures is NOT mentioned in the text?
A) B) C) D)
Unit-4 / On the Phone
For what purposes do you phone a call center? İnsanların ne söylediğini
Ne amaçla çağrı merkezini ararsın? duymadığımız zaman:
Can you repeat that, please?
Make a complaint: şikayet etmek Tekrar eder miniz? lütfen.
Change a product: ürün değiştirmek Can you say it slowly, please?
Chance an item you bought: aldıgın ürünü değiştirmek Daha yavaş söyler misin?
Report delivery problems: kargo problemlerini bildirmek Excuse me? Afedersiniz?
Learn about a bill : fatura hakkında bilgi ögrenmek Say it again, please!
Book a ticket: bilet ayırt etmek Tekrar söyleyiniz lütfen!
Make a reservation for transportation: Repeat it, please! Tekrar edin lütfen!
ulaşım için rezervasyon yapmak
Learn about something more:
Birşey hakkında daha fazla bilgi öğrenmek Ex.
Buy something: bir şey satın almak Graham : Hello, this is Graham.
Ask for a service: servis talep etmek Can I speak to Mabel?
Mr. Watson : Sorry, but it is difficult to
Ex. hear you. ---
Call Center: Borealis Airways. How may I help you? Graham : Can I speak to Mabel?
John: Hello. I’d like to make a flight reservation from
Mr. Watson : I think it’s a bad line. ---
Washington to Istanbul.
Call Center: ----- Graham : I am Graham from college.
John: Single, please. Mr. Watson : Mabel is not here. She will
Call Center: ----- come back in one hour. ---
John: On April 8th Graham : Okay. I will call back. Thank
Call Center: Okay. We have three flights. At 9.30 a.m., you.
1.00 p.m. and 5.30 p.m.
John: At 1.00 p.m., please Which question does Mr. Watson
Call Center: May I have your name, please? NOT ask Graham?
John: John Barth
A) Can you repeat that, please?
Call Center: -----
John: Of course. J-O-H-N B-A-R-T-H B) Can you say your name again?
Call Center: Your flight is reserved. You must confirm
C) Can you call back again?
your ticket via our call center in two days.
D) Can I call you back?
Which of the following questions does NOT
call center ask John?
A) Can you spell it, please?
B) Can I have your phone number, please?
C) Would you like to have single or return ticket?
D) When do you want to fly?
notes
• hold on = hang on
!!! hang up (telefonu kapatmak, aramayı sonlandırmak)
Short •
•
pick up the phone = answer the phone
put sb through = connect = transfer
• keep in touch with sb = communicate
• available X engaged
1) WAYS OF COMMUNICATION
*How do you communicate with your friends? Eğer soru “how” ile geliyorsa cevap herhangi bir iletişim
yolu olmalıdır. Ex: talk face to face, text messages, video chat, send letters, use social networks…etc
4) TELEPHONE CALLS
*Diyalogta arayan ve açan tarafı belirlemek, diyalog sorularını çok daha pratik yapmanıza yardım eder.
Genel anlamda; arayan kişi kendini tanıtarak (Maria speaking..etc) görüşmek istediği kişiyi sorar.
(Is Kate there / in? or May I speak to Kate…etc) Eğer görüşeceği kişi oradaysa telefonu açan, karşı
taraftan beklemesini rica eder.(Hold/ hang on please. I’ll get him/ her..etc.) Eğer orada yoksa veya
müsait değilse bunu ifade eder (I’m sorry s/he is not available etc) ve mesaj bırakmak isteyip istemediğini
sorar(Would you like to leave a message etc) Eğer iki tarafta birbirini anlamakta zorluk çekiyorsa hat
kötüdür ve tekrar etmesini ister.(I think it’s a bad line. Could you repeat that please. etc) Arayan kişi
mesaj bırakır (Can you tell him to call me etc) ya da bırakmaz. (No,thanks.I’ll call back later etc) Eğer bir
şirket aranmışsa genellikle diyalog sekreter ile başlar. (Hello, …..company. How may I help you?) Arayan
kişi görüşmek istediği kişiyi söyler. (Could you put me through to Mr.Jones please?) Sekreter, arayan
kişinin kim olduğunu öğrenmek ister. (Who is calling please? or Can I have your name please?)
NOT: Diyalogun mesaj bırakılması kısmında özne ve fiillere dikkat edilmesi gerekir.
Telefonu açan kişi: May I take a message? (Mesaj alabilir miyim?) or Can you leave a message?(Mesaj
bırakabilir misiniz?) Arayan kişi: May I leave a message?(Mesaj bırakabilir miyim?) or Can you take a
message? (Mesaj alabilir misiniz?)
account: hesap sign up: hesap oluşturmak username: kullanıcı adı
web browser: ağ tarayıcısı smartphone: akıllı telefon search engine: arama motoru
connect to the Internet: Internet: internete bağlanmak download e-book: e-kitap indirmek
log in/on an account: hesaba giriş yapmak comment on photos: fotoğraflara yorum yapmak
confirm friend request: arkadaşlık isteğini onaylamak delete the old files: eski dosyaları silmek
reply messages: mesajları cevaplamak surf social networking sites: sosyal ağ sitelerinde
gezinmek
upload videos: video yüklemek
do the online shopping
internetten alışveriş yapmak
buy something online
pay the bills: faturaları ödemek do online banking: internet bankacılığı kullanmak
What do you mean by that exactly? Bununla tam olarak ne demek istiyorsun?
B4N: bye for now F2F: face to face WWU: Where were you?
BUT (fakat/ama)
BECAUSE (çünkü)
How often do you spend time on the Internet? (Ne sıklıkta internette vakit geçiriyorsun?)
Where do you usually use the Internet? (İnterneti genellikle nerede kullanıyorsun?)
Which device do you usually prefer when you use the Internet? (İnternet kullanırken hangi cihazı kullanırsın?)
For what purposes do you use the Internet? (İnterneti ne amaçla kullanıyorsun?)
How many hours do you spend on the Internet? (İnternette kaç saat vakit geçiriyorsun?)
Who uses the Internet in your family mostly? (Ailende çoğunlukla kim interneti kullanıyor?)
What’s the total number of active social media users in the world?
1. Tevhit
Tevhit, İslam’ın özü olması itibariyle inanç esasının temelini oluşturmaktadır. Bu
bağlam da tevhit; Allah’ın bir ve eşsiz olduğunu belirtir. Tüm peygamberlerin getirdiği
ortak inançtır.
2. Risalet
Risalet, resul olan peygamberlerin gerçekleştirdikleri görevdir. Risalet; sözlükte
“göndermek, elçilik, mektup, mesaj” gibi anlamlara gelir. Terim olarak risalet; Allah’ın
vahiy yoluyla öğrettiği bilgileri ve O’nun emirlerini insanlara ulaştırıp ilahi elçilik görevini
yapmaktır.
İslam’ın üç temel esasından birisi olan Risalet, peygamberlik görevini ifade eden bir
kavramdır. Üç temel esas; Tevhit, Risalet ve ahirettir.
3. Ahiret
Ahiret, dünya hayatının İsrafil adlı meleğin sura ilk üfürmesiyle sona erip, ikinci defa
sura üfürmesiyle başlayacak olan sonsuz hayattır. Ahireti daha iyi kavrayabilmemiz için
bazı kavramları genel hatlarıyla bilmek gerekir.
Kıyamet: Evrende bulunan her şeyin yok olmasıyla, ölen tüm insanların yaptıklarının
hesabını vermek için diriltilecekleri zaman.
Berzah: Ölümden sonra, yeniden dirilinceye kadar geçen ruhani hayatın bulunduğu
dönemdir.
Mahşer: Yeniden dirilen insanların bir araya toplandıkları yerdir.
Mizan: Dünya hayatında yapılan iyiliklerin ve kötülüklerin tartıldığı ilahi terazidir.
Sırat köprüsü: Kıyamet koptuktan sonra insanların mahşerde sorgulanmalarının
sonucunda cennetlik veya cehennemlik olmak için üzerinde geçecekleri yol.
Cehennem: İnanılması gereken şeylere inanmayan ya da inandığı halde inanmayanların
hayatını sürdüren ve günahı affedilmeyen insanların ahiret aleminde cezalandırılacakları
yer.
Cennet: Günahsız, günahları affedilen ya da günahlarının cezasını cehennemde çekmiş
olan müminlerin içerisinde sonsuza dek kalacakları ve içerisinde sayısız nimetlerin
bulunduğu ebedi mükafat yurdu.
Takva
Takva, Allah’ın sevgisini kaybetmekten korkarak, O’nun emirlerini yerine getirip,
yasakladığı kötülükleri terk etmektir. Takvalı olan kişiye muttaki denir. Takva, Allah’a karşı
edepli olmaktır. Allah’ın her an bizi gördüğünün bilincinde olarak, O’nun hoşlanmadığın
şeyleri yapmamaktır. Takva kavramında öne çıkan davranış Allah’a karşı saygıdır.
Sabır
Sabır; tutma, engelleme, direnç gösterme, kararlılık, cesaretli olma, acele etmeme gibi
anlamlara gelmektedir. Nefse ağır gelen şeyler ve insanı zorlayan durumlar karşısında
ruhsal dengeyi bozmamak için, dünya ve ahiret yararlarını düşünerek, insanın kalbinde yer
tutan sükunet ve dayanma kuvvetine zorluklar karşısında Allah’a sığınıp güvenmeye sabır
denilmektedir.
Sulh
İnsanlar yaşadıkları toplumda huzur, barış ve kardeşlik isterler. Kargaşadan, kaostan,
düzensizlikten uzak bir hayat sulh ile mümkündür. Barış, kardeşlik, huzur ve toplumsal
düzenin sağlanmasına sulh denir. Bu bağlamda İslam başlı başına bir sulhtur.
ÖĞRENME ALANI: KUR’AN-I KERİM VE MESAJI
ÜNİTE: KUR’AN-I KERİM’İ TANIYALIM 8.
MATERYAL TÜRÜ: KAVRAMLAR SINIF
MATERYALLERİ
KAVRAMLAR
tevhit: 1.Birleme, bir şeyin bir olduğuna karar verme, tek kılma. 2. “Allah’tan
başka ilah yoktur, Muhammed onun resulüdür.” anlamına gelen “La ilahe illallah,
Muhammedün resulullah.” cümlesine kalp ile inanıp dil ile söyleme.
ahiret: Dünya hayatının İsrafil adlı meleğin sura üflemesiyle sona erip, ikinci defa
sura üflemesiyle başlayacak olan sonsuz hayat.
İslâm: İlk insan ve ilk peygamber Hz. Âdem’den (a.s.) son peygamber Hz.
Muhammed’e (s.a.v.) kadar gelen bütün peygamberlerin getirdiği dinin ortak adıdır.
1.1. İdgam-ı Mea’l-gunne: Gunneli idgam denir. Tenvin veya sakin nundan
sonra vav, nun, mim, ye harflerinden biri gelirse idgam-ı mea’l gunne olur.
3.Ra’nın Hükümleri
4. Vakıf, İbtida, Vasıl ve İşaretleri
Vakıf: Sözlükte “durmak” anlamına gelir. Kur’an okurken nefes alıp yeniden başlamak
üzere durmaya vakıf denir.
İbtida: “Başlamak, işe girişmek” anlamlarına gelir. Kur’an okumaya başlamaya veya
vakıf yaptıktan sonra devam etmeye ibtida denir. İbtida, harekeye ve anlama uygun
yerden yapılır.
Vasıl: “Birleştirmek, yan yana getirmek, ulaştırmak” anlamlarına gelir. Kur’an
okurken bir kelimeyi kendisinden sonra gelen kelimeye, sesi ve nefesi kesmeden
birleştirmeye vasıl denir. Vasıl yapılması Kur’an tilavetini kolaylaştırır, ayetlerin akıcı
bir şekilde okunmasını sağlar.
5. Ayetleri ve İşareti
Kur’an-ı Kerim’de on dört yerde secde ayeti vardır. Bu ayetlerin geçtiği sayfalarda
secde işareti bulunur. Tezhip ile süslenmiş olan şekillerin içinde arapça “secde”
kelimesi yazılıdır. Bu işaretlerin hizasındaki secde ayetlerini okuyan veya dinleyen
kimselerin tilavet secdesi yapması vaciptir.
Tilavet Secdesi: Kur’an-ı Kerim’de 14 yerde geçen secde ayetlerinden birini okumak
veya işitmek durumunda yapılan secdeye denir.