Professional Documents
Culture Documents
Cümlenin Tanımı
Bir fikri, bir düşünceyi, bir hareketi, bir duyguyu, bir hadiseyi tam olarak bir hüküm
halinde ifade eden kelime grubuna cümle denir. Cümlenin varlığı için asgari şart bir çekimli
fiilin ya da yargı bildiren bir ismin olmasıdır. Fiil bir cümlenin direğidir, cümlenin bütün
yapısı onun üzerine kurulur. Bu durumda tek bir kelime -çekimli fiil olmak şartıyla- cümle
olabilir. Koşacaksın, iyidir, gel, güzeldir vb.(Ergin, 1997: 398) Bunların dışında "Arkadaşını
beklerken gazetesini okuyor bir yandan da çayını yudumluyordu." cümlesinde olduğu gibi
birden çok yargı ya da temel yargıya bağlı birçok yan yargı bulunabilir.
Düşünüp, muhakeme etme yeteneğine sahip olan insan, herhangi bir sonuca varmak
için düşünce yoluyla bilgilerini değerlendirir, karşılaştırmalar yapar, onlar arasında çeşitli
ilgiler kurar ve bunları da en doğru şekilde ifade etmeye çalışır. Sözlü ya da yazılı olarak
insanın düşüncelerini anlamlı ifadeler şeklinde başkalarına aktarması aslında pek de kolay
değildir. Zaman zaman bilginler dahi anlaşılmamaktan ya da anlatamamaktan şikâyet ederler.
Düşüncelerin anlamlı bir şekilde aktarılması, dili doğru kullanma alışkanlığının geliştirilmesi
ailede başlar ve özellikle ilkokul çağından itibaren de uzun ve düzenli programlanmış bir
eğitim ve öğretimle olur.(Korkmaz vd. 1997: 114)
Kelime grubu; bir varlığı, bir kavramı, bir niteliği, bir durumu, bir hareketi
karşılamak veya belirtmek, pekiştirmek ve nitelemek üzere belirli kurallar dâhilinde yan yana
dizilmiş kelimelerden oluşan yargısız dil birimidir.
Kelime grupları, tek bir kelime ile karşılanamayan varlık, kavram, nitelik, durum ve
hareketleri karşılarlar. Örneğin bilgisayar, akciğer, ipek böceği, fotoğraf makinesi yardım
etmek, kör olmak, söz vermek gibi nesne ve kavramların Türkçede tek kelimelik karşılığı
yoktur. Varlık, kavram, nitelik, durum ve hareketleri anlamlarını genişleterek, belirterek,
niteleyerek, pekiştirerek karşılar. Örneğin "Çocuk, gözlerini aniden kapattı." cümlesini "Sarı
saçlı çocuk, masmavi gözlerini aniden kapattı." şeklinde varlıkların niteliklerini belirteler de
kurabiliriz. (Karahan, 2010: 39)
1.1.İsim Tamlaması
İki isimden oluşan bu kelime grubunda esas, bir ismin manasının iyelik sistemi içinde
başka bir isimle tamlanmasıdır. Bir nesnenin başka bir nesnenin parçası olduğunu, bir
nesnenin başka bir nesneye ait bulunduğunu veya bir nesnenin başka bir nesne ile
tamamlandığını ifade etmek için isim tamlamalarına başvurulur. Grubu meydana getiren iki
isim unsurundan ilkine tamlayan ikincisine tamlanan denir. Tamlanan unsur iyelik ekini
tamlayan unsur da ilgi ekini taşır; ancak tamlayan unsur zaman zaman bu eki almayabilir.
(Ergin, 1997: 381)
Tamlayan + Tamlanan
Tamlayan + Tamlanan
1.2.Sıfat Tamlaması
Bir isim unsurunun bir sıfat unsuruyla nitelendiği veya belirtildiği kelime grubuna
denir. Sıfat tamlamalarında ana unsur isimdir ve daima sonda bulunur.
Birden fazla sıfat unsuru bir ismi niteleyebilir ya da birden fazla isim unsuru bir sıfat
unsuruyla nitelenebilir.
Nesnenin neden yapıldığını belirten “demir kapı, cam bardak, mermer köşk, gümüş
kemer” gibi tamlamalar, isim tamlaması değil sıfat tamlamasıdır. Bu tamlamalar “demirden
kapı, demirden yapılmış kapı, camdan bardak camdan yapılmış bardak” şeklinde ve yine sıfat
tamlaması kuruluşunda genişletilebilir.( Karahan, 2010: 52)
1.3.Birleşik İsimler
Bir şahsa özel ad olmak üzere bir araya gelen kelimeler topluluğudur. (Karahan, 2010:
69)
Uyarı: Birleşik isim ile birleşik kelimeyi karıştırmamak gerekir. Birleşik kelime herhangi bir
kelime grubunun kelimelerinin tek bir kelime halinde birleşmesiyle ortaya çıkan unsurdur. Bu
unsurun yapısını aslı olan kelime grubu teşkil eder. Birleşik kelime birleşmiş bir isim
olabileceği gibi, birleşmiş bir isim tamlaması, sıfat tamlaması, unvan grubu vs. gibi kelime
grupları da olabilir. Hanımeli, ayakkabı, kahverengi, cumartesi, Karadeniz vb.(Ergin, 1997:
385)
Bir hareketi karşılamak ya da bir hareketi tasvir etmek için yan yana gelen kelime
topluluğudur. Bunun için bir hareketi karşılayan veya bir hareketi tasvir eden birleşik fiiller
olmak üzere iki şekilde incelenebilir.
a.Bir hareketi karşılayan birleşik fiiller: Bir isim ile bir fiil unsurundan meydana gelirler.
Bu yardımcı fiillerle "-et, -yap, -ol, -eyle, -kıl, -bulun " örneğin yardım et, hasta ol, mecbur
kıl, spor yap, var eyle, konuşmuş bulun vb. kurulabileceği gibi asıl fillerle kurularak sözlük
anlamını kaybetmiş deyimleşmiş birleşik fiiller oluşturulabilir örneğin kol gezmek, gönül
vermek, boy atmak, yol almak, kulak kabartmak vb.
b. Bir hareketi tasvir eden birleşik fiiller: Zarf-fiil eki taşıyan bir fiil ile bir tasvir fiilinden
meydana gelir.
-git, -koy, -gör, -dur: devamlılık sürüp git, gide koy, yalvarı gör, oturup dur)
1.6.Deyimler
Deyimler, genellikle gerçek anlamlarından az çok ayrı bir anlam taşıyan en az iki
kelimeden oluşmuş, kalıplaşmış kelime gruplarıdır. İncir çekirdeğini doldurmamak, işin
içinden alnının akıyla çıkmak, ağır başlı, tatlı dilli örneklerinde görüldüğü üzere kelimelerin
gerçek anlamlarından yararlanılarak pek mantıklı olmayan, yadırganan, çoğu güzel
benzetmelere dayanan yeni kelime grupları oluşturulmuştur. Deyimlerin pek çoğu fiille
bitmektedir. Baştan çıkarmak, suyunu çekmek, gözü dünyayı görmemek vb. (Korkmaz vd.
1997:130)
Deyimler, bir dili konuşan toplumun dünya görüşünü, yaşam biçimini, çevre
koşullarını, gelenek, görenek ve inançlarını, önem verdiği varlık ve kavramları, kısacası
maddi ve manevi kültürü yansıtan sözlerdir. (Aksan, 2005: 91)
Sıralama bağlama edatları ile yapılan kelime grubudur. Bugün sıralama edatları ve, ile
ve bir de ara (...'den...'e kadar) ifade eden Arapça ilâ'dır. Bu edatlarla birbirine bağlanan iki
unsur hep beraber bağlama grubunu oluşturur. Edat iki unsurun arasına girer, unsurlardan her
biri bir kelime veya bir kelime grubu olur. Leyla ile Mecnun, Ali'nin babası ile Ahmet Bey,
yetmiş ilâ seksen vb. (Ergin, 1997: 381)
1.8. Unvan Grubu
Unvan grubu bir şahıs ismiyle bir unvan veya akrabalık isminden meydana gelen
kelime grubudur. Şahıs ismi önce, unvan veya akrabalık ismi sonra gelir. Her iki unsur da
hiçbir ek almaz. Ahmet Bey, Hasan Efendi, Mustafa Kemal Paşa, Nihat Üsteğmen, Osman
baba, Süleyman dede, Buğra kardeş, Şükran yenge, Selen Hanım, Bayındır Han vb. Türkçede
bir de unvan ve akrabalık isimlerinin başa getirildiği durumlar vardır. Bu durumda birleşik
isim meydana gelir. Unvan veya akrabalık ismi, şahsın bir ismi durumuna geçer. Başbakan
Şükrü Saraçoğlu, Hoca Nasreddin, Hırsız Hüseyin, Deli Dumrul, Molla Kasım, General
Kazım Karabekir, Profesör Ahmet Caferoğlu, Dede Korkut vb. Birçok dilin aksine Türkçede
unvan ve akrabalık isimleri sona gelir. (Ergin, 1997: 389-390)
Bir ünlem ile bir isim unsurundan meydana gelen kelime grubudur. Bu grupta ünlem
başta, isim sonda bulunur. (Ünlem+ İsim = Ünlem Grubu)
Örnek: Ey/ mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü (ANA) (isim unsuru: isim tamlaması)
Ey/ garip çizgilerle dolu han duvarları (FNÇ) (isim unsuru: sıfat tamlaması)
İsnat grubu, biri diğerine isnat edilen iki isim unsurundan meydana gelen kelime
grubudur. İsnat edilen unsur, kendisine isnat yapılandan sonra gelir. (Ergin, 2009: 392)
İsnat grubu ifadesi Türk Dil Kurumunun hazırlamış olduğu Güncel Türkçe Sözlükte
sıfatların isimden sonra gelmesiyle oluşan ve genellikle deyim olarak kullanılan kelime grubu
biçiminde tanımlanır. Örneğin; gözü kara, eli uzun, bağrı yanık, üst baş perişan, sütü bozuk,
başı boş, gelişigüzel, karnıyarık, vb.
Bütün isnat gruplarının arkasında zikredilmemiş, düşmüş bir olan veya olarak (zarf
olanlarda) kelimesi var gibidir. Bu nedenle, isnat grubu hal eki alabilir, çekimli de olabilir.
Örneğin; gözü yukarıda, ucu demirden, geçimi yolunda, vb. (Ergin, 2009: 393)
İsnat grubunda vurgu ikinci unsurdadır. İsnadın vurgusu güçlenerek grubun vurgusu
olur. (Ergin, 2009: 393)
Bir isim unsuru ile bir çekim edatından meydana gelen kelime grubudur. Bu grupta isim
unsuru başta, çekim edatı sonda bulunur. (isim unsuru+ çekim edatı= edat grubu)
Bu grupta birleşme, isim unsurunun ve edatın türüne göre ekli veya eksiz olur.
Örnek: yaşamak için, senin gibi, denize doğru, bundan dolayı, vb.
Örnek: hür maviliğin bittiği son hadde/ kadar (YKB) (isim unsuru: sıfat tamlaması)
düşen yaprakların arkasından çırpınan bir dal/ gibi (FNÇ) (isim unsuru: sıfat
tamlaması)
Edat grubu, cümle içerisinde sıfat, zarf ve isim görevinde kullanılır. Grup yapısındaki
edatın türüne göre zaman, yön, durum, benzetme, sebep, miktar, şart, vs. bildirir.
Keskin bir ışık, etrafımızda bir zafer borusu gibi çınlıyor. (AHT) (zarf)
İlgi eki almış bir isim unsuru ile yalın bir isim unsurunun oluşturdukları kelime
grubudur.
Örnek: Sizin ev, bizim araba, teyzemlerin yaramaz, Mısırlıların Nil, vb. (Boz, 2004:
188)
Belirtme hali eki (-i) almış bir isim unsuru ve ondan sonra gelen yalın haldeki bir isim
unsurunun oluşturduğu kelime grubudur.
Örnek: her şeyi borçlu, yapılanı eleştirmek, kitabı birine ithaf, vb. (Ergin, 2009: 397)
Yönelme hali eki (-e) almış bir isim unsuru ve ondan sonra gelen yalın haldeki bir isim
unsurunun oluşturduğu kelime grubudur. Grubun vurgusu ikinci unsur üzerindedir.
Örnek: dile kolay, başa bela, cana yakın, aslına uygun, keyfine düşkün, başına buyruk,
anne babasına düşkün, vb. (Ergin, 2009: 394)
Bulunma hali eki (-de) almış bir isim unsuru ve ondan sonra gelen yalın haldeki bir isim
unsurunun oluşturduğu kelime grubudur. Grubun vurgusu ikinci unsur üzerindedir.
Örnek: geçmişte bugün, elde bir, yükte hafif, pahada ağır, işinde usta, işinde gücünde
adam, üçte iki, dörtte bir, beşte üç, onda bir, yüzde beş, binde bir, vb. (Ergin, 2009: 394)
1.16. Ayrılma Grubu (Ablatif Grubu)
Ayrılma hali eki (-den) almış bir isim ve ondan sonra gelen yalın haldeki bir isim
unsurunun oluşturduğu kelime grubudur. Grubun vurgusu ikinci unsur üzerindedir.
Örnek: doğuştan engelli, sonradan görme, sıradan adam, gözden uzak, candan arkadaş,
yalandan dostluk, kendisinden çok emin, bunlardan biri, içlerinden çoğu, gençlerden üçü,
eğlencesine düşkün olanlardan hiçbiri, vb. (Ergin, 2009: 394)
Bir hareket ismi ve ona bağlı tamlayıcı veya tamlayıcılardan kurulan kelime grubudur.
Hareket ismi, -mAk, -mA ve -Iş ekleri ile yapılır. Grubun ana unsuru hareket ismidir ve
genellikle sonda bulunur.
Halk sanatına, halk ağzına, halk hayatına daima açık olma. (AHT)
Grubun vurgusu, hareket isminden önceki unsur üzerindedir. (Karahan, 2010: 55-57)
Bir sıfat-fiil ile bu sıfat-fiile bağlı tamlayıcı veya tamlayıcılardan kurulan kelime
grubudur. Grubun ana unsuru sıfat-fiildir, genellikle sonda bulunur.
Örnek: Her içine girdiği odaya bir şefkat serinliği getiren bu kız (AH)
Her mevsimiyle insanı ayrı ayrı saran bunca güzellik (CST) (sıfat)
Bir zarf-fiil ile bu zarf-fiile bağlı tamlayıcı veya tamlayıcılardan kurulan kelime
grubudur. Grubun ana unsuru zarf-fiildir, genellikle sonda bulunur.
Zarf-fiil grubu, cümle içinde zaman, tarz, sebep, şart, bağlama, karşılaştırma, vb.
işlevlerle zarf görevi yapar.
Genellikle isim-fiil, sıfat-fiil veya zarf-fiil gruplarından kısalmış ve bunların bir kısmı
kalıplaşmıştır:
Dili bir, gönlü bir, imanı bir insan yığını. (YKB) (sıfat)
Bahçenin ötesine berisine dağılan tepesi sivri, altı geniş, kısa çamlardan birinin
önüne durup anlattı.
Bin yıldan uzun bir gecenin bestesidir bu. (YKB) (Karahan, 2010: 79-84)
2. CÜMLE
2.1.1. Yüklem:
Yüklem, cümlenin en temel öğesidir; iş, hareket, oluş, kılış gibi durumlar yüklem ile
karşılanır. Kurallı cümlelerde yüklem sonda, devrik cümlelerde ise başta veya ortada bulunur.
Yüklem tek başına yargıyı, zamanı ve kişileri bünyesinde bulundurabilir ve yine tek başına bir
cümle oluşturabilir. (Alkayış, 2013: 137)
Örnek: Aradılar.
Duymamışım.
Yüklemin bildirdiği iş, oluş ya da hareketi gerçekleştiren kişi veya varlıktır. Özne tek
bir kelimeden oluşabileceği gibi, kelime grubu biçiminde de olabilir. Özneyi bulmak için
yükleme “kim, ne” soruları sorulur. (Alkayış, 2013: 137)
Uyarı: Bazı cümlelerde özne açıkça görülmez, bunun yerine gizli özne kullanılır. (Alkayış,
2013: 138)
2.1.3. Nesne
Nesne, cümlede öznenin yaptığı işten etkilenen öğedir. Türkçede belirtili ve belirtisiz
olmak üzere iki çeşit nesne vardır. Bunlardan belirtme ekini (-i) almış olanlara belirtili nesne,
almamış olanlara ise belirtisiz nesne denir. Belirtili nesneyi bulmak için yükleme “neyi, kimi”
soruları, belirtisiz nesneyi bulmak için ise “ne” sorusu sorulur. (Alkayış, 2013: 138)
Belirtisiz Nesne Örnekleri: Çocuk eve girer girmez iki bardak su içti.
2.1.4. Tümleç
Bazı kaynaklarda yer tamlayıcısı olarak da geçen dolaylı tümleç, yönelme (-A),
bulunma (-DA) ya da ayrılma (-DAn) eklerinden birini alarak, yüklemi yer bakımından
niteleyen öğedir. Dolaylı tümleci bulmak için yükleme “nereye, nerede, nereden, kime, kimde,
kimden” soruları sorulur. (Alkayış, 2013: 138-139)
Ne tarafa gidiyoruz?
b. Zarf Tümleci
Yüklemi durum, neden, zaman, tarz, miktar, sayı, yön gibi açılardan niteleyen zarf
tümleci genellikle “-a/-e, -arak/-erek, -arı/-eri, -ıp/-ip, -ınca/-ince, -dığında/-diğinde, -dıkça/-
dikçe, -ken, -la/-le” eklerinden birini alarak kullanılır. Zarf tümlecini bulmak için yükleme
“neden, nasıl, niçin, ne zaman, ne kadar” gibi sorular sorulur. (Alkayış, 2013: 139)
2.2.CÜMLE ÇEŞİTLERİ
Bir fikri, bir duyguyu ya da bir hareketi tam olarak bir hüküm hâlinde ifade eden
kelime veya kelime gruplarını cümle olarak tanımlamıştık. Tam bir hüküm taşıyıcısı olan
cümleler; anlam, yapı, öğe dizilişi gibi çeşitli açılardan sınıflandırılırlar. Bu bölümde,
cümleler; anlamına, yapısına, öğe dizilişine ve yükleminin yerine göre olmak üzere dört ayrı
başlık altında sınıflandırılacaktır.
Cümlelerin öğe dizilişine göre sınıflandırılması noktasında dikkate alınacak asıl husus,
cümlenin yükleminin yeridir. Bir cümlenin kurallı veya devrik olarak adlandırılmasında temel
ölçüt, yükleminin sonda yer alıp almamasıdır. Yüklem dışında, cümlenin diğer öğeleri önem
derecesine göre yer değiştirebilir, yükleme yaklaşıp ondan uzaklaşabilirler. Yüklemin yerine
göre cümleler, kurallı cümle ve devrik cümle olarak iki ayrı başlıkta sınıflandırılırlar.
A. Kurallı Cümle: Tüm öğeleri içerisinde yüklemi en sonda bulunan, yüklemden sonra
herhangi bir öğe getirilmeyen cümleler, kurallı cümle olarak adlandırılırlar.
Örnek: “Dün akşam Ahmet’i evinde ziyaret ettik.” cümlesinde yüklem ‘ziyaret ettik’
ifadesidir ve cümlenin sonundadır. Bu sebeple bu cümle kurallıdır.
B. Devrik Cümle: Yüklemi sonda olmayan, yüklemden sonra herhangi bir öğe alan
cümleler devrik cümle olarak adlandırılırlar.
Örnek: “Öylesine geçti güzelim yılarım.” cümlesinde yüklem ‘geçti’ ifadesidir ve cümlenin
sonunda değildir. Yüklem olan bu öğeden sonra ‘güzelim yıllarım’ şeklinde özne getirilmiştir.
Bu sebeple bu cümle devrik bir cümledir.
A. İsim Cümlesi: Yüklemi isim ya da sıfat, zamir gibi isim soyundan bir kelime olan
cümleler isim cümlesi olarak adlandırılırlar.
Örnek: “Bu sesi yapan mutlaka kedidir.” cümlesinin yüklemi ‘kedidir’ kelimesidir ve bu
kelime isim cinsinden bir kelimedir. Bu sebeple bu cümle, yükleminin türüne göre isim
cümlesidir.
Aşağıda verilen cümleler de yüklemi isim soylu bir kelimeden oluşan, isim
cümlelerine birer örnek teşkil ederler:
B. Fiil Cümlesi: Yüklemi çekimli bir fiilden oluşan cümleler fiil cümlesi olarak
adlandırılırlar.
Örnek: “Sanki beni bekleyen bir hayal görüyorum.” cümlesinin yüklemi ‘görüyorum’
çekimli fiilidir. Bu sebeple bu cümle fiil cümlesidir.
Aşağıda verilen cümleler de yüklemi çekimli bir fiilden oluşan, fiil cümlelerine birer
örnek teşkil ederler:
Hafta sonu, uzun bir aradan sonra onu ilk kez göreceğim.
2.2.3.ANLAMLARINA GÖRE CÜMLELER
Cümleler, bir düşünce, bir hareket, bir duygu ya da bir hadise gibi en az bir yargı
bildiren kelime ya da kelime gruplarıdır. Her cümle olumluluk, olumsuzluk veya soru gibi en
az bir yargı bildirmek durumundadır. Cümleler, bildirdikleri yargı ya da diğer bir ifadeyle
taşıdıkları anlam doğrultusunda dört ayrı başlıkta sınıflandırılırlar.
A. Olumlu Cümle: İsim cümlesi ya da fiil cümlesi olsun, yüklemi olumlu bir yargı
bildiren cümleler olumludur. Olumlu cümleyi daha iyi anlamak için aşağıda verilen
örnekleri incelemek yeterli olacaktır.
B. Olumsuz Cümle: İsim cümlesi ya da fiil cümlesi olsun, yüklemi olumsuz bir yargı
taşıyan, bir işin gerçekleşmediğini veya gerçekleşmeyeceğini bildiren; bir durumun
mevcut olmadığını anlatan cümleler, olumsuz cümle olarak adlandırılırlar. Cümlenin
yüklemi fiil ise bu cümlelerde olumsuzluk “-ma, -me” olumsuzluk eki ile sağlanır.
Yüklem isim soyundan bir kelime ise “değil, yok” gibi olumsuzluk bildiren
kelimelerle cümle kurulur.
Şimdiye kadar böyle bir şey ne gördüm ne de duydum! (Yapısına göre olumlu, anlamına
göre olumsuz cümle. Çünkü “şimdiye kadar böyle bir şey görmedim ve duymadım” anlamına
geliyor.)
Sana kızmış (+) değilim (-). (Yapısına ve anlamına göre olumsuz cümle; çünkü “sana
kızmadım” anlamına geliyor.)
Ödevlerimi yapmayacak (-) değilim (-). (Yapısına göre olumsuz, anlamına göre olumlu
cümle; çünkü “ödevlerimi yapacağım” anlamına geliyor.)
C. Soru Cümlesi: Soru anlamı taşıyan cümlelerdir. Bu cümlelerin sonuna soru işareti (?)
konur. Bu cümlelerde soru anlamı “mı, mi, mu, mü” eki ya da “ne, kim, neye, hangi,
nasıl” gibi soru anlamı taşıyan kelimeler ile sağlanır.
D. Ünlem Cümlesi: İçinde ünlem ya da ünlem değeri bulunan söz dizileri, ünlem cümlesi
olarak adlandırılırlar. (Gencan 2007: 123).
Örnek: Ah, neydi o günler! Ey kimsesiz avare çocuklar, hele sizler, hele sizler!
2.2.4.1. Basit Cümle: İçinde yalnız bir hüküm ya da çekimli bir fiil barındıran cümlelerdir.
Türkçede genellikle basit cümleler, yani tek yüklemli müstakil cümleler kullanılır. (Ergin
2009: 404).
Örnek: “Yolda masmavi bir deniz, yemyeşil ağaçlar, berrak bir gökyüzü, güzel bir müzik ve
dostlar bize eşlik etti.” cümlesinde yalnızca ‘eşlik etti’ ifadesinde bir yargı bulunmaktadır. Bu
tarz cümleler, basit cümle olarak adlandırılırlar.
2.2.4.2. Birleşik Cümle: İçinde birden fazla hüküm, birden fazla çekimli fiil barındıran
cümlelerdir. Birleşik cümleler, kendi içerisinde üç grupta ele alınırlar:
“Hava güzel olursa yarın pikniğe gidelim.” Bu cümlede pikniğe gitme eylemi havanın güzel
olması şartına bağlanmıştır.
c) İç içe birleşik cümle: Bir cümlenin içine başka bir cümlenin girmesiyle meydana
gelen birleşik cümle çeşididir. Bu birleşik cümle çeşidinde, bir cümle başka bir cümlenin bir
unsuru veya cümle içinde bir isim unsuru olarak bulunur. (Ergin 2009: 406).
Örnek: “Sen işi bitirdin sanıyordum.” cümlesinde ‘sen işi bitirdin şeklindeki ifade,
‘sanıyordum’ yükleminin nesnesi durumundadır.
2.2.4.3. Sıralı Cümle: Birbirine virgül veya noktalı virgülle bağlanan, aralarında anlam
ilişkisi bulunan cümlelerdir.
Örnek: “Kapıyı açtım, içeri girdim.” Cümlesinde iki ayrı yargı bulunmaktadır. İki ayrı yargı
bildiren bu iki cümle virgülle sıralanmıştır.
*Sıralanan cümleler arasında ortak bir öğe varsa, bu cümleler bağımlı sıralı cümle olarak
adlandırılırlar.
*Sıralanan cümleler arasında ortak bir öğe yoksa, bu cümleler bağımsız sıralı cümle olarak
adlandırılırlar.
Örnek: Akşam oldu, herkes evine çekildi.
2.2.4.4. Bağlı Cümle: En az iki cümlenin ‘ve, ama, fakat sonrasında’ gibi bağlama edatları
yardımıyla birbirine bağlanmasıyla oluşan cümle çeşididir. Bu cümlelerde de birden çok yargı
bir arada, bağlama edatları vasıtasıyla sıralanırlar.
Örnek: “Beni gördü ama tanımadı.” cümlesinde ‘gör-‘ ve ‘tanı-‘ yargıları ‘ama’ bağlama
edatıyla birbirine bağlanmıştır.
“Annem herkesin tabağına eşit miktarda yemek koydu fakat en önce kardeşim bitirdi.”
Aşağıda tırnak içinde verilen cümlenin öğelerini tespit edelim. Sonrasında yükleminin
türüne göre, öğe dizilişine göre, yapısına göre ve anlamına göre çeşidini tespit etmeye
çalışalım.
“Uzun zamandır görmediğim bir dostuma rastlamak, beni son derece hüzünlendirdi.”
Cümlenin öğeleri:
Hüzünlendirdi: Yüklem.
Aşağıda tırnak içinde verilen cümlenin öğelerini, yükleminin türüne ve yerine göre
çeşidini, anlamını ve yapısını tespit edelim.
“Genç adam, on yıldır aradığı kardeşini bir anda karşısında görünce, olduğu yere yığılıp kaldı.”
Cümlenin öğeleri:
Yapısına göre: Yalnız bir yargı bulunması sebebiyle cümle yapısına göre basit bir cümledir.
Aşağıda tırnak içinde verilen cümlenin öğelerini, yükleminin türüne ve yerine göre
çeşidini, anlamını ve yapısını tespit edelim.
Cümlenin öğeleri:
Başlamamalısın: Yüklem.