You are on page 1of 6

10.

SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI DERS NOTLARI


6. ÜNİTE: TİYATRO

Ünite Konuları: ÖZETLE KARAGÖZ OYUNU:


• Geleneksel Türk tiyatrosu (Karagöz, • Bir gölge oyunudur. Bu nedenle bazı
Ortaoyunu, Meddah) kaynaklarda “Hayal-i Zıl” şeklinde de
• Modern Türk tiyatrosu adlandırılır.
• Oyunda Karagöz cahil halk tipini; Hacivat ise
GELENEKSEL TÜRK TİYAROSU GENEL ÖZELLİKLERİ aydın tipini temsil eder.
• Doğaçlamaya dayalı (tuluat) oyunlardır. • Manda ve deve derisinden yapılan resimlerin,
• Yazılı bir metin bulunmaz. (doğaçlamadır) bir ışık yardımıyla sahnedeki perdeye
• Bir sahne ve dekor anlayışı yoktur. yansıtılmasıyla oluşur.
• Karakterlerden çok belirli tipler vardır. • Karagöz oyununda bütün konuşmalar
• Şarkı, dans, taklit bu oyunların önemli bir perdenin arkasındaki tek kişi tarafından
ögesidir. yapılır. Bu nedenle Karagöz oynatmak zor bir
• Usta-çırak ilişkisiyle sonraki nesillere iştir. Karagöz oyununun oynatıldığı perdeye
aktarılır. “hayal perdesi” denir. Oynatan kişi de hayalî
• Karagöz, ortaoyunu, meddah, köy seyirlik ya da hayalbaz olarak adlandırılır.
oyunları geleneksel Türk tiyatrosu türlerdir. • Oyunda tef çalan, taklitlerin şarkılarını
söyleyen, tasvirleri hayalîye veren yardımcı
1. KARAGÖZ (GÖLGE OYUNU) yardak adını alır.

Karagöz bir gölge oyunudur. Bu oyun tasvir denilen Bölümleri:


birtakım şekillerin (insan, hayvan, bitki, eşya vb.) • Mukaddime (Giriş): Oyunun başlangıç bölümüdür.
arkadan ışıklandırılmış beyaz bir perde üzerine Perdede görüntü verilmeden önce müzik başlar.
yansıtılması temeline dayalıdır. Gölge oyunun önce Sonra konuyla ilgi veya ilgisiz bir görüntü verilir. Buna
Çin daha sonra da Hindistan’da çıktığı söylentileri göstermelik denir. Hacivat “Off… hay, Haak!” diyerek
vardır. Halk arasındaki bir söylentiye göre ise Karagöz perde gazeline başlar.
ile Hacivat, Sultan Orhan (14. yüzyıl) zamanında • Muhavere (Söyleşme): Karagöz ile Hacivat arasında
Bursa’da bir cami yapımında çalışmış işçilerdir. İkisi geçer. Hacivat’ın “Vay Karagöz’üm benim iki gözüm
arasındaki nükteli konuşmalar diğer işçileri oyladığı merhaba.” Sözü ile başlar. Muhavere iki bölüme
için Sultan Orhan tarafından öldürtülmüştür. Daha ayrılır. Bunlar fasılla ilişkisi olan ve fasılla ilişkisi
sonra Şeyh Küşteri Hacivat ila Karagöz’ün deriden olmayan bölümlerdir. Muhaverede yalnız, Hacivat ve
yapılmış tasvirlerini oynatmış ve onlarım şakalarını Karagöz bir oyun oynar. Bu oyun önce olmayacak bir
tekrarlamıştır. Bu nedenle Karagöz perdesine Küşteri olayın gerçekleşmiş gibi anlatılmasıyla başlar, sonra
Meydanı da denir. bunun düş olduğu anlaşılır.
İslam dünyasında 11 yüzyılda sözü edilmeye başlanan • Fasıl (Oyun): Asıl oyunun oynandığı bölümdür.
bu oyuna hayal-i zıll (gölge hayali) denmiştir. Hacivat ve Karagöz ‘den başka oyun kişileri fasılda
Karagöz oyunu, özellikle 17. yüzyıldan sonra oldukça görünürler. Karagöz oyunları genellikle adlarını bu
yaygınlaşmıştır. 19. yüzyılda Karagöz, kısaca, hayal bölümün içeriğinden alır.
oyunu diye anılmış, bu oyunu oynatan sanatçılara da • Bitiş: Bu bölüm çok kısadır. Karagöz, oyunun
hayalî (hayalci, Karagözcü) denmiştir. bittiğini haber verir, kusurları için özür diler, gelecek
Karagöz oyunu, halk kültürünün ortak ürünüdür. Bu oyunu duyurur. Karagöz’le Hacivat arasında kısa bir
oyunlarda işlenen çeşitli konuları kimin düzenlediği söyleşme geçer. Bu söyleşmede oyundan çıkarılacak
belli değildir. Karagöz, tulûata (doğaçlama) dayandığı sonuç da belirtilir.
için oyunun sözlerini, her sanatçı, oyun sırasında
kendine göre düzenler. Karagöz oyunları 19. yüzyılda Karagöz Oyununun Kişileri:
yazıya geçirilmeye başlamıştı. Hacivat, hep okumuş, kendisini bilgili, kültürlü
zanneden yarı aydın tipini canlandırır.
Karagöz saf, iyi niyetli, temiz kalpli, okuma yazma
www.edebiyatfatihi.net bilmeyen fakat zeki bir halk adamıdır. Karagöz,
Güncel ve Kaliteli Hacivat’ın söylediği sözleri anlamaz ve hep ters
cevaplar verir. Bu da oyuna komiklik katar. Hacivat’ın
sözlerine saf saf cevaplar vererek, yaptığı kelime
oyunlarıyla dinleyenleri güldürmeye çalışır.
Karagöz oyun diğer kişileri şunlardır: vb. sayılabilir. Orta oyununda kadın rolünü
oynayan kadın kılığına girmiş erkeğe Zenne
• Çelebi: Genç züppe mirasyedi denir. Kavuklu Hamdi ve Pişekâr Küçük
• Tuzsuz Deli Bekir: Sarhoş, zorba İsmail Efendi, orta oyunun önemli ustaları
• (Altı Kolaç) Bebe Ruhi: Cüce ve aptal sayılır.
• Matiz: Sarhoş
• Kürt: Hamal, bekçi Bölümleri:
• Arnavut: Bahçıvan, korucu, bozacı
• Mukaddime (Giriş): Zurnacı, Pişekâr havası çalar.
• Acem: Zengin tüccar
Pişekâr çıkar ve izleyiciyi selamladıktan sonra
• Efe: Zorba
zurnacıyla konuşur. Bu konuşmada, oynanacak
• Ak Arap: Dilenci, kahve dövücüsü
oyunun adı bildirilir. Daha sonra zurnacı Kavuklu
• Zenci Arap: Lala, köle
havası çalar. Kavuklu ile Kavuklu arkası oyun alanına
• Zenne: Kadın
girer. Kavuklu il Kavuklu arkası arasında kısa bir
• Yahudi: Bezirgân
• Kastamonulu: Oduncu, bekçi konuşma geçer. Sonra bu kişiler birden Pişekâr’ı
• Ermeni: Kuyumcu görüp korkarlar ve korkudan birbirlerinin üstüne
• Bolulu: Aşçı düşerler. Bazı oyunlarda zenne takımı ile Çelebi’nin
• Frenk ve Rum: Doktor, terzi, tüccar, daha önce çıkıp Pişekâr’la konuştukları bir sahne de
meyhaneci vardır.
• Kayserili: Pastırmacı • Muhavere (Söyleşme): Kavuklu ile Pişekâr’ın
• Laz: Kayıkçı, kalaycı
birbiriyle tanıdık çıktıkları tanışma konuşmasıyla
• Rumelili: Pehlivan, arabacı
başlar. Kavuklu ile Pişekâr’ın birbirinin sözlerini ters
• Tiryaki: Laf ebesi
anlamaları bir gülmece oluşturur ki buna arzbâr
denir. Arzbârdan sonra tekerleme başlar tekerlemede
2. ORTA OYUNU Kavuklu, başından geçen olağan dışı bir olayı
Pişekâr’a anlatır. Pişekâr da bunu gerçekmiş gibi
• Çevresi izleyicilerle çevrili bir alan içinde dinler, sonunda bunun düş olduğu anlaşılır.
oynanan, yazılı metne dayanmayan, içinde
müzik, raks ve şarkı da bulunan doğaçlama • Fasıl (Oyun): Oyunun asıl bölümü, belli bir olayın
bir oyundur. Kol oyunu, meydan oyunu, taklit canlandırıldığı fasıl bölümüdür. Orta oyunu fasılları
oyunu, zuhurî gibi adlarla da anılmıştır. genellikle iki paralel olay dizisinde gelişir. Dükkân
dekorunda gelişen olaylarda genellikle Kavuklu bir iş
• Oyuncular bir metne dayalı olarak değil arar. Pişekâr’ın ona iş bulmasıyla olaylar gelişir.
doğaçlama olarak oynarlar. Dükkâna gelip giden çeşitli müşterilerle ilgili oyunlar
• Orta oyununda taklitlere, yanlış anlamalara da vardır. İkinci olaylar dizisi yenidünya denilen ev
ve şivelere sıkça yer verilir. dekorunda geçer. Zenne takımının, Pişekâr aracılığıyla
• Orta oyununda müzik oldukça önemli bir ev araması ve bir eve yerleşmesi biçiminde olaylar
oyundur. gelişir.
• Orta oyununda dekor yoktur, her yerde
oynanabilir. • Bitiş: Oyunun son bölümündür. Pişekâr,
• Oyunun oynandığı yuvarlak veya oval alana izleyicilerden özür dileyerek gelecek oyunun adını ve
palanga denir. Oyunun dekoru; yeni dünya yerini bildiri. Oyun kapatılır.
denilen bezsiz paravandan ve dükkân
denilen ki katlı bir kafesten oluşur. Yeni
dünya ev olarak, dükkân da iş yeri olarak Tüm özet ders notları için
kullanılır. Dükkânda bir tezgâh birkaç hasır www.edebiyatfatihi.net
iskemle bulunur.
• Oyunda çeşitli mesleklerden, yörelerden,
uluslardan insanların meslekî ve yöresel
özellikleri, ağızları taklit edilir. Bunlar
arasında Arap, Acem, Kastamonulu,
Kayserili, Kürt, Frenk, Laz, Yahudi, Ermeni
3. MEDDAH 4. KÖY SEYİRLİK OYUNLARI

Geleneksel tiyatro içinde yer alan meddah Tıpkı ortaoyunumuzda olduğu gibi bu oyunlar da
hikâyelerinde rol alan bütün kişileri, hikâyeyi anlatan genellikle köyün ortasında, köy meydanında
ve meddah adıyla anılan tek kişi canlandırır. oynanır. Seyirciler çepeçevre oyuncuları çevreler.
Oyuncu- seyirci ayrılığı hem vardır hem yoktur.
• Hikâye anlatmak olan meddahlık bir taklit
Oyuncuları oyuna seyirciler hep beraber hazırlar.
yapma sanatıdır.
Bir tas, bir şapka, bir baston, bir deve, bir sopa,
• Perdesi, sahnesi, dekoru, kostümü bir
bir tüfek olabilir. Sırası gelen oyuncu seyirci
sanatkârda toplanmış bir temaşadır.
• Meddah bir sandalyeye oturarak içinden çıkarak oyuna katılır, oyundaki görevi
dinleyicilerine hikâyeler anlatır. bittikten sonra yeniden seyircilerin arasına karışır.
• Meddahın anlatışını, günlük yaşamdaki Köy seyirlik oyunlarında da ortaoyununda ve
olaylar, masallar, destanlar, hikâyeler ve meddahta olduğu gibi doğaçlamaya büyük önem
efsaneler oluşturur. verilir.
• Meddahın aksesuarını bir mendil ile bir sopa
(baston) oluşturur.
• Genellikle güldürücü, ahlâkî ve edebi sonuç
çıkarılacak hikâyelerine klişeleşmiş "râvıyân-ı
ahbar ve nâkılân-ı âsar ve muhaddisân-ı
ruzigâr şöyle rivayet ederler ki" şeklinde söz Meddah
başı ile başlar, daha sonra kahramanları sayıp
hikâyesini anlatır.
• Meddah hikâyenin kahramanlarını kendi
yöresinin dili ve şiveleri ile konuşturan
insandır.

Karagöz-Meddah-Ortaoyunu Farkları
MODERN TÜRK TİYATROSU yargılarının bozulmasını, köy gerçekliği;
gelenekler, köyden kente göçün oluşturduğu
KISACA ÖZELLİKLERİ problemler; sermaye gücünün, toplumun
TANZİMAT TİYATROSU GENEL ÖZELLİKLERİ çeşitli kurumlarını ve insanları olumsuz yönde
• Tiyatro ilk defa bu dönemde görülmeye değiştirmesi; toplumsal ve ekonomik
başlanmıştır. adaletsizlikler, eğitim ve sorunları” konu
olarak ele alınmıştır.
• İlk modern tiyatro örneği Şinasi'nin Şair
Evlenmesi'dir.
ŞİNASİ-ŞAİR EVLENMESİ
• 1839-1856 yılları arasında Türk edebiyatına
giren yeni türlerin içinde en önemlisi Önemi: Batılı anlamdaki ilk yerli tiyatrodur.
tiyatrodur.
• Tiyatroyu bir eğlence ve eğitim aracı olarak Yazılış Amacı: Metnin amacı halkı eğitmek,
gören Tanzimat Dönemi yazarları, genel bilgilendirmek ve görücü usülünün yanlışlığını ve
olarak tiyatro eserlerinde sade bir dil olumsuz sonuçlarını halka tiyatro yoluyla gösterm
kullanmışlardır. Temel Çatışması: Geleneklerin bireylerin hayatı
• Okuma-yazma oranının düşük olduğu o üzerindeki olumsuz etkileri ve gelenekçiliğin
dönemde bir eseri sahnede sergilemek, halka ikiyüzlülüğüdür.
ulaşmada çok daha kısa ve etkili bir yol olarak
düşünülmüştür. TEMASI: Görücü usulüyle evlenmenin yanlışlığı
• Tanzimat Dönemi'nin ilk kuşak sanatçıları,
ANA FİKİR: Eserden çıkarılabilecek ana fikir; görücü
tiyatroda estetik ve sanat kaygısı
usulüyle evlenmenin ne kadar tehlikeli ve yanlış
gütmemişler, halkı eğlendirerek eğitmeyi,
sosyal konular üzerinde bir kamuoyu olduğudur.
yaratmayı amaçlamışlar, sade bir dille de bu Oyunun Özeti:
amaçlarını gerçekleştirmek istemişlerdir.
• Tanzimat edebiyatının ikinci dönem tiyatro Müştak Bey, isimli bir genç şair, mahallesinde oturan
yazarları ise tiyatronun estetik ve edebî Kumru isimli bir kızı sever ve bu kız ile evlenmek ister.
değer taşıyan bir tür olduğunu düşünerek, Habbe Kadın ve Ziba Dudu, bu evlilik için aracı
birinci dönemden farklı bir tiyatro anlayışı olurlar.
yaratmışlardır.
• Daha ağır ve sanatlı bir dil kullanmışlar, Nikahtan sonra genç şair Müştak Bey'e Kumru'nun
sahnelenmesi zor olan konuları işlemişler, çirkin ve yaşlı ablasını gelin olarak getirirler. Bu
"Okunmak için tiyatro" anlayışını bayanın adı Sakine Hanım'dır. Bu oyunda din
getirmişlerdir. adamlığı görevini kötüye kullanan Ebüllâklâka da
• Batı kültür ve anlayışının toplumumuza yerini alır. Hikmet Bey, genç şair Müştak Bey'in
yerleşmesi ve gelişmesinde, toplumsal arkadaşıdır. İşte bu Hikmet Bey, Ebüllâklâka'ya rüşvet
yaşamımızın biçimlenmesinde Tanzimat vererek arkadaşı Müştak Bey'i bu zor durumdan
Dönemi tiyatrocularının büyük katkısı kurtarır.
olmuştur.
• Tiyatro bir çeşit Türk toplumunu kökten ESERDE YER ALAN KİŞİLER:
sarsan Batı kültürünün sosyal ve siyasî
hayatımızı yansıtan belge niteliği kazanmıştır. ASIL KİŞİLER:

MÜŞTAK BEY: Güvey ve Kumru Hanımın aşığı.


CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE TİYATRO Müştak Bey aşka susamış, aşkla körü körüne hareket
• Bu dönemde tiyatro ile ilgilenen sanatkâr
eden, sevincin ümitsizliğinde en son derecesine çıkan
sayısının çokluğu, konu yelpazesinin genişliği ve
biridir. Müştak Bey alafranga tutum ve davranışı, kılık
sahneleme imkânlarının fazlalığı bu türün zirve
ve kıyafetiyle mahallelinin hoşuna gitmeyen, fakir
dönemini yaşamasını sağlamıştır.
• Cumhuriyetin ilk yirmi yılında, kişisel ve fakat oldukça kafalı bir insandır.
toplumsal sorunlar birlikte ele alınmıştır. KUMRU HANIM: Müştak Beyin sevgilisi ve Sakine
• Sonraki yıllarda “taklitçilikten öteye Hanımın kız kardeşidir. Kumru hanım çok genç ve
geçmeyen Batılılaşma, bu yüzden kişilerin güzel bir hanımefendidir. O da Müştak Beye aşıktır.
bayağılaşması; değişen yaşam tarzının
sonucunda yaşanan aile dramları; değer
SAKİNE HANIM: Kumru Hanımın büyük kız kardeşidir. OLAYIN GEÇTİĞİ MEKAN:
Sakine Hanım; Kumru Hanıma göre oldukça yaşlı,
Olayın neredeyse tamamı gelin odasında
çirkin, kart, kambur ve evde kalmış bir bayandır.
geçmektedir.
Sakine Hanım eserde Müştak Beyin nikahlısıdır.

YARDIMCI KİŞİLER:
OLAYIN MEYDANA GELDİĞİ ZAMAN:
HİKMET EFENDİ: Müştak Beyin en iyi dostlarından
biridir. Çok pratik zekalı bir kişiliğe sahiptir. Hikmet Eserdeki olay Tanzimat yıllarında meydana geliyor ve
Efendi; aklı başında, ağırbaşlı ve Müştak Beyi o zor o zamanın en önemli sorunlarından birini anlatıyor.
durumdan kurtaran kişidir.
www.edebiyatfatihi.net
ZİBA DUDU: Evlenmeye aracılık yapan kılavuz kişidir.
Müştak Beyin başına bu derdi açanlardan biridir. Ziba Şair Evlenmesi ile Geleneksel Türk tiyatrosu
Dudu; çok geveze, laf taşıyan ve ortalığı karıştırmayı benzerlikleri:
seven bir kişiliktir
• Yanlış anlamalar, kelime oyunları güldürü
HABBE KADIN: Müştak Beyin yengesidir. Müştak ögeleridir.
Beyin başına gelenleri duyunca feryadı basıp ortalığı • Şair Evlenmesi'ndeki kişilerin geleneksel
karıştırıyor. Çok aceleci ve panik bir kişiliğe sahiptir. Türk tiyatrosundaki kişilerle benzer yönleri
vardır. Birbirini seven Müştak ile Kumru’ya
EBU’L-LAKLAKATÜL’ENFİ: Sakine Hanımın nikahını geleneksel tiyatromuzun Çelebi ve Zennesi
kıyan imamdır. O da Sakine Hanımı Müştak Bey’e gözü ile bakılabilir. Özellikle Müştak, yaşadığı
yamamaya çalışanlardan biridir. Çok düzenbaz, aşk, şaşkınlık ve çaresizlikle iyi çizilmiş bir
aşağılık ve dini başka şeylere alet eden bir tiptir. Aynı Çelebi örneğidir. Aynı zamanda Hikmet'le
zamanda oldukça geveze, gürültücü, iri ve uzun aralarındaki ilişki farklılıklar taşımasına karşın
burunlu çirkin biridir. tipik bir Hacivat- Karagöz ilişkisini
andırmaktadır. Hikmet, uyanık tavrıyla
BATAK ESE: Mahallenin bekçisidir. Müştak Bey’e durumdan ders çıkarıp nasihat vermeye
oynanan bu oyunda onun da çok büyük bir payı kalkan Hacivat’ı anımsatırken Müştak,
vardır. Oldukça cahil biridir ve ne duyarsa duysun, Karagöz’e benzer bir kişilik sergiliyor.
doğruluğunu araştırmadan hemen buna inanır ve
mahalleyi karıştırır. Ayrıca her işe burnunu sokan GENEL OLARAK GELENEKSEL TİYATRO İLE MODERN
biridir. TÜRK TİYATROSU KARŞILAŞTIRMA

ATAK KÖSE: Mahallenin süprüntücüsüdür. İmama Benzer yönler


yardakçılık yapanlardan biri de odur. Oyunda
arkasında küfe giyer, çok saf ve cahil bir tiptir. • Yanlış anlama, taklit, kelime oyunu gibi
güldürü ögelerinin bulunması
MAHALLELİ: Eserde mahalleden tiplerde vardır.
Bunlar genellikle cahil ve dedikoducu kişilerdir. Farklı Yönler
Bunların çoğu esnaftan seçilmiştir.
• Bir metninin olmaması
KARAKTER ADLARI İLE SÖZ ve DAVRANIŞ UYUMLARI
• Ses taklitlerine dayanması
Şair Evlenmesi'ndeki karakterlerin adları ile söz ve • Çok fazla dekorunun olmaması
davranışlarıyla uyumludur. • Çok fazla oyuncusunun olmaması

Örneğin:
Kaliteli ders notları, yeni müfredata uygun yazılı
Müştak: özleyen, can atan demek...(Kahramanımız soruları, testler, kitap incelemeleri için ziyaret
evlilik için can atan biri) edebilirsiniz… www.edebiyatfatihi.net
Ziba: süslü, özentili Dudu: Papağan

Habbe: Hileci, hile yapan

Ebu'l Laklaka: gevezelerin babası, çok konuşan


ŞİNASİ BİYOGRAFİ NOT ALIN…
İBRAHİM ŞİNASİ (1826-1871):

• Tanzimat Dönemi şair ve yazarlarındandır.


• Fransızca'dan ilk şiir çevirilerini yapmıştır.
(Tercüme-i Manzume)
• Batılı anlamda ilk tiyatro eseri olan Şair
Evlenmesi’ni yazdı.
• Noktalama işaretlerini kullanan ilk yazardır.
İlk kez "Şair Evlenmesi" eserinde
kullanmıştır.
• La Fontaine'inkine benzer Batılı anlamda ilk
fabl örneklerini yazmıştır.
• Agah Efendi’yle ilk özel gazete olan
Tercüman-ı Ahval'i çıkarmıştır.
• İlk makale olan Tercüman-ı Ahval
Mukadddimesini yazmıştır.
• Atasözleri üzerine ilk incelemeyi
yapmıştır.(Durub-ı Emsal-i Osmani)
• Şiire hak, adalet, eşitlik ve kanun gibi yeni
kavramlar getirmiştir.
• Şiire ve şiir kitabına isim veren ilk sanatçıdır.

DÜNYA EDEBİYATI TİYATRO ÖRNEĞİ

CİMRİ-MOLİERE

Cimri, Moliére tarafından 17. yüzyılda yazılmış bir


komedidir.

Oyunun başkahramanı, çok zengin ama cimri bir


adam olan Harpagon'dur. Harpagon'un ölen
karısından olma delikanlı bir oğlu ile gelinlik kızı
vardır. Bütün işlerini kendi çıkarılan üzerine kuran
Harpagon, kızını sevdiği gence vermeyip zengin bir
ihtiyarla; oğlunu da yine zengin bir dulla evlendirme
düşüncesindedir. Böylece kendisi de oğlunun sevdiği
kızla evlenecektir. Bu yüzden baba ile çocuklar
arasında çetin bir mücadele başlar. Oğlunun uşağı,
Harpagon'u yola getirmek için, onun paralarını
sakladığı çekmeceyi çalar. Çocukların babaları
Harpagon, buna çok kızar, adeta çileden çıkar.
Sonunda para çekmecesini vermeleri halinde
çocuklarının isteklerini yerine getireceğini söyler.
Bunun üzerine para çekmecesini geri alır ve
çocuklarının kendi istediği kişilerle evlenmelerine razı
olur.

You might also like