You are on page 1of 112

T.C.

İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ


SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN, YETİŞKİN AYRILMA


ANKSİYETESİ VE BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİ İLE
SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ

PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI


KLİNİK PSİKOLOJİ BİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan
Mustafa Can ÇİFTÇİ

Tez Danışmanı
Dr. Öğr. Üyesi Tuncay BARUT

İSTANBUL-2019
TEZ TANITIM FORMU

YAZAR ADI SOYADI : Mustafa Can ÇİFTÇİ

TEZİN DİLİ : Türkçe

TEZİN ADI : Üniversite Öğrencilerinin, Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Ve


Bilişsel Esneklik Düzeyleri İle Sosyal Anksiyete Düzeyleri
Arasındaki İlişkinin İncelenmesi

ENSTİTÜ : İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü

ANABİLİM DALI : Psikoloji Anabilim Dalı

TEZİN TÜRÜ : Yüksek Lisans

TEZİN TARİHİ : 09.04.2019

SAYFA SAYISI : 104

TEZ DANIŞMANLARI : Dr. Öğr. Üyesi Tuncay BARUT

DİZİN TERİMLERİ : Anksiyete, Sosyal Anksiyete Bozukluğu, Ayrılma Anksiyetesi,


Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu, Bilişsel Esneklik.

TÜRKÇE ÖZET : Bu çalışmanın temel amacı; üniversite öğrencilerinin, yetişkin


ayrılma anksiyetesi ve bilişsel esneklik düzeyleri ile sosyal
anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. Çalışmada
veri toplama aracı olarak Kişisel Bilgi Formu, Bilişsel Esneklik
Envanteri, Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeği ve Yetişkin
Ayrılma Anksiyetesi Anketi kullanılmıştır. Yapılan analizler
sonucunda; öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri
ile bilişsel esneklik düzeyleri arasında anlamlı ve negatif yönde,
yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile sosyal anksiyete
düzeyleri arasında anlamlı ve pozitif yönde, bilişsel esneklik
düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasında ise anlamlı ve
negatif yönde bir ilişki olduğu sonucuna erişilmiştir.

DAĞITIM LİSTESİ : 1. İstanbul Gelişim Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsüne


2. YÖK Ulusal Tez Merkezine

MUSTAFA CAN ÇİFTÇİ


T.C.
İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ

ÜNİVERSİTE ÖĞRENCİLERİNİN, YETİŞKİN AYRILMA


ANKSİYETESİ VE BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİ İLE
SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN
İNCELENMESİ

PSİKOLOJİ ANABİLİM DALI


KLİNİK PSİKOLOJİ BİLİM DALI
YÜKSEK LİSANS TEZİ

Hazırlayan
Mustafa Can ÇİFTÇİ

Tez Danışmanı
Dr. Öğr. Üyesi Tuncay BARUT

İSTANBUL-2019
BEYAN

Bu tezin hazırlanmasında bilimsel ahlak kurallarına uyulduğu, başkalarının


eserlerinden yararlanılması durumunda bilimsel normlara uygun olarak atıfta
bulunulduğu, kullanılan verilerde herhangi tahrifat yapılmadığını, tezin herhangi bir
kısmının bu üniversite veya başka bir üniversitedeki başka bir tez olarak
sunulmadığını beyan ederim.

Mustafa Can ÇİFTÇİ


…/…/2019
T.C
İSTANBUL GELİŞİM ÜNİVERSİTESİ
SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ MÜDÜRLÜĞÜNE

Mustafa Can ÇİFTÇİ’nin “Üniversite Öğrencilerinin, Yetişkin Ayrılma


Anksiyetesi Ve Bilişsel Esneklik Düzeyleri İle Sosyal Anksiyete Düzeyleri
Arasındaki İlişkinin İncelenmesi” adlı tez çalışması, jürimiz tarafından Psikoloji
Anabilim Dalı Klinik Psikoloji Bilim Dalı YÜKSEK LİSANS tezi olarak kabul edilmiştir.

Başkan
Dr. Öğr. Üyesi Tuncay BARUT
(Danışman)

Üye
Dr. Öğr. Üyesi Fatih BAL

Üye
Dr. Öğr. Üyesi Hasan SEZEROĞLU

ONAY
Yukarıdaki imzaların, adı geçen öğretim üyelerine ait olduğunu onaylarım.
… /… / 2019

Prof. Dr. İzzet GÜMÜŞ


Enstitü Müdürü
ÖZET

Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi ve bilişsel esneklik


düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmak üzere yapılan
bu çalışma, betimsel nitelikte bir çalışma olup ‘ilişkisel tarama modeli’ temelinde
uygulama yapılmıştır.
Araştırmanın örneklemini; İstanbul Gelişim Üniversitesi’nde 2017-2018 eğitim-
öğretim yılında öğrenim gören, 155’i kadın, 145’i erkek toplamda 300 öğrenci
oluşturmaktadır. Çalışmada veri toplama aracı olarak; Kişisel Bilgi Formu, Bilişsel
Esneklik Envanteri, Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeği ve Yetişkin Ayrılma
Anksiyetesi Anketi uygulanmıştır. Çalışmada elde edilen verilerin tümü, “IBM SPSS
Statistics 23” paket programı ile istatistiksel analize tabi tutulmuştur.
Üniversite öğrencilerinin; yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile bilişsel
esneklik düzeyleri arasında anlamlı ve negatif yönde bir ilişki olduğu, yetişkin
ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasında anlamlı ve
pozitif yönde bir ilişki olduğu ve bilişsel esneklik düzeyleri ile sosyal anksiyete
düzeyleri arasında ise anlamlı ve negatif yönde bir ilişki olduğu sonucuna erişilmiştir.
Ayrıca, öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin, sosyal anksiyete
düzeyleri üzerindeki etkisinde bilişsel esnekliğin kısmi aracılık rolünde olduğu tespit
edilmiştir.
Üniversite öğrencilerinin; yetişkin ayrılma anksiyetesi, bilişsel esneklik ve
sosyal anksiyete düzeylerinin araştırmacı tarafından hazırlanan kişisel bilgi
formundaki demografik özelliklere göre farklılaşıp farklılaşmadıkları da incelenmiştir.
Öğrencilerin bilişsel esneklik düzeylerinin; sınıf düzeyi, aileden ayrı yaşanan süre,
mezuniyet sonrası yaşamak istedikleri yer değişkenlerine göre anlamlı fark
gösterdiği bulunmuştur. Öğrencilerin sosyal anksiyete düzeylerinin; sınıf düzeyi, yaş,
cinsiyet, kardeş sayısı, barınma şekilleri, mezuniyet sonrası yaşamak istedikleri yer
ve yaşamın herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alma değişkenlerine göre
anlamlı fark gösterdiği bulunmuştur. Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeylerinin; sınıf düzeyi, yaş, cinsiyet, öğrenim görülen üniversitenin aileye
yakınlığı, barınma şekilleri ve yaşamın herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alma
değişkenlerine göre anlamlı fark gösterdiği bulunmuştur.
Araştırmadan elde edilen bulgular, ilgili literatür çerçevesinde yorumlanmış ve
tartışılmıştır.
Anahtar Kelimeler: Anksiyete, Sosyal Anksiyete Bozukluğu, Ayrılma
Anksiyetesi, Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu, Bilişsel Esneklik.

I
SUMMARY

This study, designed to investigate the relationship between the levels of adult
separation anxiety and cognitive flexibility and social anxiety levels among university
students, is a descriptive study and is practiced based on 'relational screening
model'.
The sample of the research is composed of 300 students in total, 155 of whom
are women and 145 of whom are men studying at the Istanbul Gelişim University in
2017-2018 academic year. Personal Information Form, Cognitive Flexibility
Inventory, Liebowitz Social Anxiety Scale and Adult Separation Anxiety
Questionnaire were used as data collection tools in the study. All the data obtained
in the study were subjected to statistical analysis with the " IBM SPSS Statistics 23"
package program.
It was come to the conclusion that university students had a significant and
negative relationship between levels of adult separation anxiety and cognitive
flexibility and that there was a significant and positive relationship between adult
separation anxiety levels and social anxiety levels and that there was a significant
and negative relationship between levels of cognitive flexibility and social anxiety. It
has also been found that cognitive flexibility has a partial mediating role in the
effects of students adult separation anxiety levels on social anxiety levels.
It has also been investigated whether or not university students differ in adult
separation anxiety, cognitive flexibility and social anxiety levels according to the
demographic characteristics of the personal information form prepared by the
researcher. It was found that cognitive flexibility leves of students showed a
significant difference according to the level of classroom, the time lived separately
from the family, and the places they wanted to live after graduation. It was found that
social anxiety levels of students showed a significant difference according to the
level of classroom, age, sex, number of siblings, type of accommodation, location
where they want to live after graduation and getting a psychiatric diagnosis at any
time of life. It was found that adult separation anxiety levels of students showed a
significant difference according to the level of classroom, age, sex, family closeness
of the university where they were educated, type of accommodation and getting a
psychiatric diagnosis at any time of life.
Findings obtained from the research have been interpreted and discussed
within the frame of the relevant field of literature.
Key words: Anxiety, Social Anxiety Disorder, Separation Anxiety, Adult
Separation Anxiety Disorder, Cognitive Flexibility.

II
İÇİNDEKİLER
SAYFA
ÖZET .........................................................................................................................I
SUMMARY ...............................................................................................................II
İÇİNDEKİLER ..........................................................................................................III
KISALTMALAR LİSTESİ ........................................................................................ V
TABLOLAR LİSTESİ ............................................................................................. VI
ŞEKİLLER LİSTESİ ................................................................................................ X
EKLER LİSTESİ ..................................................................................................... XI
ÖNSÖZ.................................................................................................................. XII
GİRİŞ........................................................................................................................1
BİRİNCİ BÖLÜM ......................................................................................................3
ARAŞTIRMANIN ÖZELLİKLERİ ..............................................................................3
1.1.ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ .............................................................................3
1.1.1.Araştırmanın Alt Problemleri ...................................................................3
1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI....................................................................................4
1.3. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ ...................................................................................4
1.4. ARAŞTIRMANIN VARSAYIMLARI .....................................................................4
1.5.ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI ......................................................................4
İKİNCİ BÖLÜM .........................................................................................................5
KURAMSAL ÇERÇEVE ...........................................................................................5
2.1. ANKSİYETE.....................................................................................................5
2.2. SOSYAL ANKSİYETE BOZUKLUĞU...............................................................7
2.2.1.Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Epidemiyolojisi .....................................9
2.2.2. Sosyal Anksiyete Bozukluğuna Eşlik Eden Rahatsızlıklar ....................11
2.2.3. Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Etiyolojisi ..........................................12
2.2.4. Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Tedavisi ............................................15
2.3. YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ ..............................................................16
2.3.1. Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi İle İlgili Yapılan Araştırmalar ...................19
2.4. BİLİŞSEL ESNEKLİK .....................................................................................21
2.4.1. Bilişsel-Davranışçı Terapiler Açısından Bilişsel Esneklik ......................23
2.4.2. Bilişsel Esneklikle İlgili Yapılan Çalışmalar ...........................................25
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM ..................................................................................................27
YÖNTEM VE TEKNİKLER .....................................................................................27
3.1. ARAŞTIRMANIN MODELİ ...............................................................................27
3.2. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEMİ ........................................................................27
3.3. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI ............................................................................29

III
3.3.1. Kişisel Bilgi Formu ...............................................................................30
3.3.2. Bilişsel Esneklik Envanteri (BEE) .........................................................30
3.3.3. Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeği (LSAÖ) ..........................................31
3.3.4. Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Anketi (YAA) ...........................................31
3.4. ARAŞTIRMA VERİLERİNİN İSTATİKSEL OLARAK ANALİZİ ..........................32
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM .............................................................................................34
ARAŞTIRMANIN BULGULARI ..............................................................................34
4.1. ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİNE YÖNELİK BULGULAR
...............................................................................................................................34
4.2. ÖĞRENCİLERİN SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİNE YÖNELİK BULGULAR
...............................................................................................................................42
4.3. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ DÜZEYLERİNE
YÖNELİK BULGULAR ............................................................................................50
4.4. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ, BİLİŞSEL ESNEKLİK
VE SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERE YÖNELİK
BULGULAR ............................................................................................................56
BEŞİNCİ BÖLÜM ...................................................................................................59
TARTIŞMA VE YORUM .........................................................................................59
5.1. ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİNE YÖNELİK
BULGULARIN YORUMLANMASI ...........................................................................59
5.2. ÖĞRENCİLERİN SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİNE YÖNELİK
BULGULARIN YORUMLANMASI ...........................................................................61
5.3. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ DÜZEYLERİNE
YÖNELİK BULGULARIN YORUMLANMASI ...........................................................65
5.4. ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİ İLE SOSYAL ANKSİYETE
DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN YORUMLANMASI .......................................66
5.5. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ DÜZEYLERİ İLE
BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN YORUMLANMASI ....68
5.6. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ DÜZEYLERİ İLE
SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN YORUMLANMASI ...71
5.7. BİLİŞSEL ESNEKLİĞİN ARACI ROLÜNÜN YORUMLANMASI ......................74
SONUÇ VE ÖNERİLER..........................................................................................75
KAYNAKÇA ...........................................................................................................76
EKLER ..................................................................................................................... -

IV
KISALTMALAR LİSTESİ

BEE : BİLİŞSEL ESNEKLİK ENVANTERİ


DEHB : DİKKAT EKSİKLİĞİ VE HİPERAKTİVİTE BOZUKLUĞU
DSM : DIAGNOSTIC AND STATISTICAL MANUAL OF MENTAL
DISORDERS
ICD : INTERNATIONAL CLASSIFICATION OF DISEASES
LSAÖ : LİEBOWİTZ SOSYAL ANKSİYETE ÖLÇEĞİ
SPSS : STATİSTİCAL PACKAGE FOR SOCİAL SCİENCES
YAA : YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ ANKETİ
YAAB : YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ BOZUKLUĞU

V
TABLOLAR LİSTESİ
TABLO SAYFA
Tablo-1 Öğrencilerinin Demografik Özelliklerine İlişkin Frekans Ve Yüzde
Dağılımları ..............................................................................................................28

Tablo-2 Değişkenlere Ait Çarpıklık ve Basıklık Katsayıları .....................................32

Tablo-3 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerine İlişkin Betimsel İstatistikler .......34

Tablo-4 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim Düzeyine


Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi ..........................................35

Tablo-5 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Sınıf Düzeyine


Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi...............................35

Tablo-6 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşlarına Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi .......................................36

Tablo-7 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Cinsiyete Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi...................................................36

Tablo-8 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Çocukluk


Döneminde Bakımı Sağlayana Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-
Testi........................................................................................................................36

Tablo-9 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Anne-Babanın


Medeni Durumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t- Testi ...........37

Tablo-10 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Anne Baba


Tutumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi ..............37

Tablo-11 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Kardeş Sayısına


Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi...............................38

Tablo-12 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim Görülen


Üniversitenin Bulunduğu Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-
Testi........................................................................................................................38

Tablo-13 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Barınma


Şekillerine Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi .............39

Tablo-14 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşamlarının


Herhangi Bir Döneminde Psikiyatrik Tanı Almasına Göre Farklılaşma Gösterip
Göstermediğine Dair t-Testi ....................................................................................39

Tablo-15 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Aileden Ayrı


Yaşanan Süreye Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi ...40

Tablo-16 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim


Gördükleri Şehirde Yakın Akrabaları Olmasına Göre Farklılaşma Gösterip
Göstermediğine Dair t-Testi ....................................................................................40

VI
Tablo-17 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Mezuniyet
Sonrası Yaşamak İstedikleri Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair
ANOVA Testi ..........................................................................................................41

Tablo-18 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerine İlişkin Betimsel İstatistikler ...42

Tablo-19 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim


Düzeylerine Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi ......................42

Tablo-20 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Sınıfa Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi .......................................43

Tablo-21 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşa Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi .......................................44

Tablo-22 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Cinsiyete Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi...................................................44

Tablo-23 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Çocukluk


Döneminde Bakımı Sağlayana Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-
Testi........................................................................................................................45

Tablo-24 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Anne-Babanın


Medeni Durumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi ............45

Tablo-25 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Anne Baba


Tutumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi ..............46

Tablo-26 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Kardeş Sayısına


Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi...............................46

Tablo-27 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim


Görülen Üniversitenin Bulunduğu Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine
Dair t-Testi ..............................................................................................................47

Tablo-28 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Barınma


Şekillerine Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi .............47

Tablo-29 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşamlarının


Herhangi Bir Döneminde Psikiyatrik Tanı Almasına Göre Farklılaşma Gösterip
Göstermediğine Dair t-Testi ....................................................................................48

Tablo-30 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Aileden Ayrı


Yaşanan Süreye Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi ...49

Tablo-31 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim


Gördükleri Şehirde Yakın Akrabaları Olmasına Göre Farklılaşma Gösterip
Göstermediğine Dair t-Testi ....................................................................................49

Tablo-32 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Mezuniyet


Sonrası Yaşamak İstedikleri Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair
ANOVA Testi ..........................................................................................................50

VII
Tablo-33 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerine İlişkin Betimsel
İstatistikler...............................................................................................................51

Tablo-34 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Öğrenim Düzeylerine Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi........51

Tablo-35 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Sınıfa


Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi...............................51

Tablo-36 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşa


Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi...............................52

Tablo-37 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Cinsiyete Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi ..........................52

Tablo-38 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Çocukluk Döneminde Bakımı Sağlayana Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine
Dair t-Testi ..............................................................................................................52

Tablo-39 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Anne-


Babanın Medeni Durumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi
...............................................................................................................................53

Tablo-40 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Anne


Baba Tutumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi ....53

Tablo-41 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Kardeş Sayısına Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi ....53

Tablo-42 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Öğrenim Görülen Üniversitenin Bulunduğu Yere Göre Farklılaşma Gösterip
Göstermediğine Dair t-Testi ....................................................................................53

Tablo-43 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Barınma Şekillerine Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
...............................................................................................................................54

Tablo-44 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Yaşamlarının Herhangi Bir Döneminde Psikiyatrik Tanı Almalarına Göre Farklılaşma
Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi ......................................................................54

Tablo-45 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Aileden Ayrı Yaşanan Süreye Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair
ANOVA Testi ..........................................................................................................55

Tablo-46 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Öğrenim Gördükleri Şehirde Yakın Akrabaları Olmasına Göre Farklılaşma Gösterip
Göstermediğine Dair t-Testi ....................................................................................55

Tablo-47 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının)


Mezuniyet Sonrası Yaşamak İstedikleri Yere Göre Farklılaşma Gösterip
Göstermediğine Dair ANOVA Testi .........................................................................55

VIII
Tablo-48 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi, Bilişsel Esneklik Ve Sosyal
Anksiyete Düzeyleri Arasındaki İlişkilere Yönelik Korelasyon Katsayıları ................56

Tablo-49 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesinin Sosyal Anksiyete Üzerindeki


Etkisinde Bilişsel Esnekliğin Aracı Rolüne İlişkin Çoklu Regresyon Analizi .............58

IX
ŞEKİLLER LİSTESİ
ŞEKİL SAYFA
Şekil-1 Bilişsel Esneklik Değişkeni İçin Aracı Modeldeki İlişkiler .............................57

X
EKLER LİSTESİ

EK-A KİŞİSEL BİLGİ FORMU


EK-B BİLİŞSEL ESNEKLİK ENVANTERİ
EK-C LİEBOWİTZ SOSYAL ANKSİYETE ÖLÇEĞİ
EK-D YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ ANKETİ
EK-E ETİK KURUL KARAR ÖRNEĞİ

XI
ÖNSÖZ

Bu tez çalışması; üniversite öğrencilerinin bilişsel esneklik, yetişkin ayrılma


anksiyetesi ve sosyal anksiyete düzeylerini belirmek, bu düzeylerin birbirleriyle olan
ilişkisini incelemek ve yetişkin ayrılma anksiyetesi ile sosyal anksiyete arasındaki
ilişkide bilişsel esnekliğin aracı rolü olup olmadığını araştırmak üzere yapılmıştır.
Tez danışmanlığımı yürüten psikiyatri hekimi Dr. Öğr. Üyesi Tuncay BARUT’a,
tez yazım sürecinde verdiği desteklerden ve göstermiş olduğu ilgiden dolayı
kendisine en içten dileklerimle teşekkür ederim.
Eğitim hayatım boyunca bana destek olan, beni cesaretlendiren, ebeveyn
şefkati ve eğitimci yönleriyle bir an olsun yardımlarını esirgemeyen, emekli öğretmen
annem Gönül ÇİFTÇİ’ye ve emekli öğretmen babam Veysi ÇİFTÇİ’ye sonsuz
şükranlarımı sunarım. Ne zaman yardıma ihtiyacım olsa beni hiç yalnız bırakmayan
biricik ablam, Gizem ÇATAL’a da teşekkürü bir borç bilirim.
Yüksek lisans eğitimim boyunca büyük fedakarlıklar gösteren, sevgisi ve
ilgisiyle her daim yanımda olan, eşim Nihal ÇİFTÇİ’ye en kalbi duygularımla
teşekkür ederim.

XII
GİRİŞ

Ülkemizdeki öğrencilerin birçoğu ilköğrenimden itibaren üniversite


okuyabilmek ve ardından meslek sahibi olabilmek için çalışmakta ve emek sarf
etmektedirler. Gençler, uzun bir eğitim ve üniversiteye hazırlık sürecinin ardından
üniversite ortamına adımını atmakta ve hayallerine kavuşmaktadırlar.
Hayallerine kavuşan bazı üniversiteli gençlerin yaşadıkları psikolojik sorunlar
onların yaşamlarını olumsuz yönde etkilemektedir. Üniversite öğrencilerinde
görülebilen ruhsal bozukluklardan birisi de sosyal anksiyete bozukluğudur. Sosyal
anksiyete bozukluğunun, yapılan epidemiyolojik çalışmalar sonucunda toplumdaki
ve üniversite öğrencilerindeki yaygınlığının yüksek bulunması bu bozukluğu
etkileyen etmenler ve ilişkisinin bulunduğu değişkenler üzerinde daha fazla
araştırma yapmamız gerektiğini göstermektedir. İşte bu durum, bizleri tez
çalışmamızda sosyal anksiyete değişkeni üzerinde çalışmaya yöneltmiştir.
Üniversite öğrencilerinin; sosyal kaygı düzeyinin yüksek oluşu, akademik
başarısının düşmesine, sosyal ve romantik ilişkilerini sağlıklı bir biçimde
yürütememesine, girişimciliğinin zayıflamasına, yaşam kalitesinin düşmesine,
özgüveninin sekteye uğramasına, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu
toplumsal durumlardan korkmasına ya da kaygılanmasına ve küçük düşeceği ya da
utanç duyacağı bir biçimde davranmaktan korkmasına yol açabilir. Sosyal anksiyete
düzeyinin yükselişinin; bireyler üzerindeki olumsuz etkilerinin görülmesiyle birlikte,
etiyoloji çalışmalarına hız verilmiş ve böylelikle sosyal kaygıyı açıklayan birçok
kuram ve görüş ortaya atılmıştır. Sosyal kaygının etiyolojisi incelendiğinde; dinamik
açıdan ve bağlanma teorisi çerçevesinde ele alındığında ayrılma kaygısının, bilişsel-
davranışçı yaklaşımlar ve kişilerarası iletişim açısından ele alındığında ise bilişsel
esnekliğin, sosyal anksiyeteyle ilişkisi olabileceği düşünülmektedir. Sosyal anksiyete
bozukluğu ile ilişkisinin olabileceğini düşündüğümüz yetişkin ayrılma anksiyetesi ve
bilişsel esneklik değişkeni, böylelikle araştırmamızda ele aldığımız diğer değişkenler
olmuştur.
Ayrılma anksiyetesi çalışmaları, literatürü incelediğimizde genellikle çocuk ve
ergenler üzerinde yoğunlaşmıştır ancak DSM-5’te ayrılma anksiyetesi bozukluğu
başlangıcının 18 yaşından önce olması gerektiği kriterinin kaldırılması ve ayrılma
anksiyetesinin erişkinlikte de başlayabildiğini tespit eden araştırmaların literatürde
artması, yetişkin ayrılma anksiyetesi değişkenini araştırmamızda incelemeye karar
vermemize yol açmıştır.
Tez çalışmamızda ele aldığımız bir diğer değişken de bilişsel esnekliktir.
Bilişsel esnekliği, farklı ve değişen çevresel koşullara göre bilişleri değiştirebilme

1
becerisi olarak da tanımlayabiliriz. Bireyler; zorlukların üstesinden gelirken,
problemlerin çözümü için seçenekler üzerinde düşünürken, yeni girdikleri ortama
uyum sağlarken, iletişimde yeni yollar denerken, değişen durumlara uyum
sağlarken, yeni şeyler öğrenirken ve beklenmedik taleplere cevap verirken bilişsel
esneklik önemli bir rol üstlenmektedir. Ayrıca, bilişsel esneklik iletişimin önemli
öğelerden birisidir. Ayrılma kaygısı ve sosyal anksiyetenin doğası gereği
semptomlarını genelde iletişim esnasında göstermesi, bilişsel esnekliğin yetişkin
ayrılma anksiyetesi ve sosyal anksiyeteyle ilişkisi olabileceğini düşündürmektedir.
Tez çalışmamızda öncelikle; anksiyete, sosyal anksiyete, ayrılma anksiyetesi,
yetişkin ayrılma anksiyetesi ve bilişsel esneklikle ilgili kuramsal bilgiye ve bunlarla
ilgili literatürdeki araştırmalara yer verilecektir. Kuramsal çerçevenin aktarılmasından
sonra istatistiksel işlemlere geçilecek ve üniversite öğrencilerinin bilişsel esneklik,
sosyal anksiyete ve yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri belirlenecektir. Ardından,
öğrencilerin bilişsel esneklik, sosyal anksiyete ve yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeylerinin kişisel bilgi formunda bulunan değişkenlere göre nasıl farklılaştığı tespit
edilmeye çalışacaktır. Bu işlemin de ardından bilişsel esneklik, sosyal anksiyete ve
yetişkin ayrılma anksiyetesinin birbirleriyle olan korelasyonuna bakılacak ve
aralarındaki ilişkinin yönü tespit edilmeye çalışılacaktır. Araştırmamızdaki istatiksel
işlemlerin sonuncusu da yetişkin ayrılma anksiyetesi ile sosyal anksiyete arasındaki
ilişkide bilişsel esnekliğin aracı rolünün tespitidir.
Tüm bu istatistik işlemlerin bitmesiyle birlikte, elde edilen bulgular literatür
çerçevesinde yorumlanacak ve tartışılacaktır. Araştırmamızda ele alınan hem
yetişkin ayrılma anksiyetesi hem de bilişsel esneklik değişkenin literatürde yeni
kavramlar oluşu ve sunulan tezin konusuna literatürde rastlanılmayışı sebebiyle elde
edilen bulguları yorumlarken tez yazım sürecinin zorlaşacağı beklenmektedir ancak
araştırmamızda incelenen değişkenlerin ilişkisinin bulunduğu ya da yordadığı diğer
değişkenlerin de yorum ve tartışma kısmında ele alınmasıyla bu zorluğun
aşılacağına inanılmaktadır.
Hazırlanan bu yüksek lisans tezinin, literatüre yeni sonuçlar kazandıracağı ve
tez çalışmasında ele alınan değişkenlerle ilgili bundan sonra yapılacak olan bilimsel
çalışmalara ışık tutacağı düşünülmektedir.

2
BİRİNCİ BÖLÜM

ARAŞTIRMANIN ÖZELLİKLERİ

1.1. ARAŞTIRMANIN PROBLEMİ


Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi ve bilişsel esneklik
düzeyi ile sosyal anksiyete düzeyleri arasında anlamlı bir ilişki var mıdır?

1.1.1.Araştırmanın Alt Problemleri


1. Üniversite öğrencilerinin, BEE’den aldıkları puanlar ile öğrenim düzeyi, sınıf
düzeyi, yaş, cinsiyet, çocukluk döneminde bakımlarını kimin sağladığı,
ebeveynlerinin medeni durumu, anne baba tutumları, kardeş sayıları, öğrenim
görülen üniversitenin bulunduğu yer, barınma şekilleri, yaşamlarının herhangi bir
döneminde psikiyatrik tanı alıp almamaları, aileden ayrı yaşanan süre, öğrenim
gördükleri şehirde yakın akrabalarının olup olmaması, mezuniyet sonrası nerede
yaşamlarını sürdürmek istedikleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?
2. Üniversite öğrencilerinin LSAÖ’den aldıkları puanlar ile öğrenim düzeyi, sınıf
düzeyi, yaş, cinsiyet, çocukluk döneminde bakımlarını kimin sağladığı,
ebeveynlerinin medeni durumu, anne baba tutumları, kardeş sayıları, öğrenim
görülen üniversitenin bulunduğu yer, barınma şekilleri, yaşamlarının herhangi bir
döneminde psikiyatrik tanı alıp almamaları, aileden ayrı yaşanan süre, öğrenim
gördükleri şehirde yakın akrabalarının olup olmaması, mezuniyet sonrası nerede
yaşamlarını sürdürmek istedikleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?
3. Üniversite öğrencilerinin YAA’dan aldıkları puanlar ile öğrenim düzeyi, sınıf
düzeyi, yaş, cinsiyet, çocukluk döneminde bakımlarını kimin sağladığı,
ebeveynlerinin medeni durumu, anne baba tutumları, kardeş sayıları, öğrenim
görülen üniversitenin bulunduğu yer, barınma şekilleri, yaşamlarının herhangi bir
döneminde psikiyatrik tanı alıp almamaları, aileden ayrı yaşanan süre, öğrenim
gördükleri şehirde yakın akrabalarının olup olmaması, mezuniyet sonrası nerede
yaşamlarını sürdürmek istedikleri arasında anlamlı bir fark var mıdır?
4. Üniversite öğrencilerinin, bilişsel esneklik düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri
arasında ilişki var mıdır?
5. Üniversite öğrencilerinin, bilişsel esneklik düzeyleri ile yetişkin ayrılma
anksiyetesi düzeyleri arasında ilişki var mıdır?
6. Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile sosyal
anksiyete düzeyleri arasında ilişki var mıdır?

3
7. Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile sosyal
anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkide bilişsel esnekliğin aracı rolü var mıdır?

1.2. ARAŞTIRMANIN AMACI


Araştırmanın amacı; üniversite öğrencilerinin yetişkin ayrılma anksiyetesi ve
bilişsel esneklik düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasında ilişkinin var olup
olmadığını ortaya koymak ve yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile sosyal
anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkide bilişsel esnekliğin aracı rolünü tespit etmektir.

1.3. ARAŞTIRMANIN ÖNEMİ


Literatürde yetişkin ayrılma anksiyetesi, bilişsel esneklik ve sosyal anksiyete
kavramını birlikte ele alan araştırmaya rastlanılmamıştır. Bu kavramların, üniversite
öğrencileri örneklemi üzerinde ele alarak incelemesi araştırmanın değerini
artırmaktadır. Araştırmamızda; yetişkin ayrılma anksiyetesi ile sosyal anksiyete
arasındaki ilişkide, bilişsel esnekliğin aracı rolünün incelenmesi, araştırmamızın
önemini artırmaktadır. Araştırmamız, yetişkin ayrılma anksiyetesine dikkat çekerek,
literatüre önemli katkılarda bulunmuştur.

1.4. ARAŞTIRMANIN VARSAYIMLARI


1. Araştırmanın yapıldığı örneklemin, evreni temsil ettiği varsayılmıştır.
2. Araştırmada kullanılan ölçme araçlardan toplanan verilerin geçerli ve güvenilir
olduğu varsayılmıştır.
3. Araştırmaya katılan katılımcıların, araştırma için kullanılan ölçme araçlarını
içtenlikle cevapladıkları varsayılmıştır.

1.5. ARAŞTIRMANIN SINIRLILIKLARI


1. Araştırma, 2017-2018 eğitim-öğretim yılı içerisinde İstanbul Gelişim
Üniversitesi’nde öğrenim gören 300 öğrenciyle sınırlıdır.
2. Araştırmada kullanılan ölçme araçlarından edinilen bilgiler, öğrencilerin bu
ölçeklere verdiği cevaplarla ve ölçeklerin ölçtüğü özelliklerle sınırlıdır.
3. Araştırmanın metin kısmı, ulaşılabilen yayınlarla sınırlıdır.

4
İKİNCİ BÖLÜM

KURAMSAL ÇERÇEVE
2.1. ANKSİYETE
Anksiyete, psikoloji ve psikiyatride önemli bir yer tutan kavramdır ve Freud’dan
günümüze değin farklı psikoloji yaklaşımları tarafından farklı biçimlerde
yorumlanmıştır. Bu bölümde anksiyetenin tanımına, işlevine, tarihçesine ve psikoloji
1

yaklaşımlarının anksiyeteye bakış açılarına yer verilerek tezin ilerleyen bölümlerinin


daha anlaşılır olması hedeflenmiştir.
Freud’a göre anksiyete, birçok problemin bir araya gelerek oluşturduğu düğüm
noktasıdır ve bu düğümün çözülmesiyle ruhsal varlığımız açığa çıkacaktır.2
Anksiyete, tehdit ya da olası tehlike durumuna karşı verilen, bilişsel, emosyonel ve
davranışsal öğeleri barındıran ruhsal ve bedensel bir tepkidir. Anksiyetenin karşılığı
olarak bilim dilimizde genellikle ‘kaygı’ kullanılır ancak günlük kullanımda ise endişe,
bunaltı, tasa, sıkıntı, korku sözcükleriyle de ifade edilmektedir.3
Anksiyete, evrenseldir ve tehlike anında hareketlenen bir uyarı sistemidir.
Bireyi normal şartlar altında koruyan düşük düzeyde bir anksiyete faydalıdır ancak,
yükselen bir anksiyete düzeyi bireyin günlük yaşantısındaki işlevlerini bozar.4
Anksiyete, psikanalizin ilk döneminde biyolojik temelli olarak ele alınmış ancak
Freud zamanla anksiyetenin yorumunda değişikliğe gitmiştir. ‘’Ketlenmeler, Belirtiler
ve Anksiyete’’ makalesinde, anksiyeteyi egonun bir işlevi olarak tanımlamıştır.
Egonun, sürekli olarak üç ayrı tehlike ile karşı karşıya olduğunu ve bu üç ayrı
tehlikeye karşı üç tür anksiyete geliştirdiğini ifade etmiştir. Gerçeklik anksiyetesinin,
engellemeler ve dış dünyadan gelebilecek saldırı tehlikesine karşı, nevrotik
anksiyetenin, idin içgüdüsel ve gerçek dışı istemlerine karşı ve son olarak vicdani
anksiyetenin, süperegonun cezalandırması tehlikesine karşı ego geliştirdiğini
belirtmiştir.5
Anksiyete ve korku kavramları sıklıkla birbirleriyle karıştırılır. Beck’e göre bu
kavramlar birbirlerine yakın görünseler de farklı kelimelerle tanımlamak
gerekmektedir. Anksiyete, duygusal bir süreç iken korku ise bilişsel bir süreçtir.
Korku, tehdide karşı zihinsel bir değerlendirmeyi içerirken, anksiyete ise bu

1 Kemal Sayar, “Varoluşçu Psikoloji Açısından Anksiyete”, Yeni Symposium, 2000, Cilt:38, Sayı:2, 43-
50, s. 43.
2 Engin Geçtan, Psikanaliz ve Sonrası, Metis Yayınları, İstanbul, 2002, ss. 46-50.
3 Füsun Akdeniz vd., Aile Hekimleri için Psikiyatri, Bayt Yayınevi, Ankara, 2017, s. 91.
4 Russel Noyes ve Rudolf Hoehn-Saric, Anksiyete Bozukları, Çev. Vedat Şar, Esa Medikal&

Paramedikal Yayıncılık, İstanbul, 1998, s. 1.


5 Geçtan, a.g.e., ss. 46-53.

5
değerlendirmeye verilen duygusal tepkiyi içerir.6 Korku bilinen, dış odaklı, belirli ya
da çatışmasız tehdide karşı bir yanıttır. Kaygı ise bilinmeyen içsel, belirsiz ya da
çatışmalı tehdide karşı yanıttır.7
Anksiyetenin altında yatan birçok faklı neden vardır ve non-spesifik bir
semptomdur.8 Anksiyetenin oluş nedenlerine bakacak olursak ruhsal, çevresel,
biyolojik olarak üç başlıkta toparlayabiliriz. Kimi hastalarda dinamik, kimi hastalarda
öğrenme, kimi hastalarda da biyolojik etken daha ağırlıklı olabilir.9 Özakkaş’ın
bildirdiğine göre; Harry Stack Sullivan, anksiyetenin kaynağını erken çocukluk
dönemindeki çocuk ile anne arasındaki ilişkilere bağlarken Otto Rank ise
anksiyetenin kaynağını doğum travmasıyla ilişkilendirmiştir.10
Varoluşçu yaklaşıma göre, anksiyete varlığın muhtemel bir yokluğu fark
etmesidir ve “özgürlüğün baş dönmesi” olarak tanımlamaktadır. Bu yaklaşım,
ölümün ve sonluluğun anksiyeteyi tetiklediğini ancak yaşama anlam kattığını
savunur ve bireyin kendini gerçekleştirmesi için gerekli olduğunu savunmaktadır.11
Anksiyete, ruhsal gelişimi olumlu yönde etkileyebileceği gibi bu gelişimi
sekteye de uğratabilir. Kronik hale gelen, kişinin verimini düşüren ve genellikle
fiziksel belirtilerin de eşlik ettiği anksiyeteyi patolojik olarak ele almak gerekmektir.12
Patolojik anksiyete ile uyuma yardımcı olan normal anksiyeteyi ayırmak oldukça
güçtür. Ayrıca, insanoğlunun belirli yaşam dönemlerinde ortaya çıkan gelişim
süreciyle ilişkili kaygı ile tedavi edilmesi gereken kaygıyı birbirinden ayırt etmek
önemlidir.13
Anksiyetenin fizyolojik semptomlarını inceleyecek olursak; göğüste sıkışma
hissi, kalp çarpıntısı, terleme, baş ağrısı, midede boşluk duygusu, huzursuzluk,
anksiyetenin sık görülen belirtilerdendir. Anksiyetenin somut bir tehdit olmaksızın
yaşanması, sık ve şiddetli bir şekilde kendini göstermesi bireyde anksiyete
bozukluğu olabileceğini düşündürmektedir.14

6 Aaron T. Beck ve Gary Emery, Anksiyete Bozuklukları ve Fobiler, Litera Yayıncılık, İstanbul, 2017,
ss. 47-49.
7 Benjamin James Sadock vd., Kaplan&Sadock Psikiyatri Davranış Bilimleri/Klinik Psikiyatri,

Çev.Ali Bozkurt, Güneş Tıp Kitapevleri, Ankara, 2016, s.387.


8 Neşe Kocabaşoğlu, “Anksiyete Bozuklularına Genel Bir Bakış’”, İ.Ü. Cerrahpaşa Tıp Fakültesi

Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, 2008, 175-184, s. 175.


9 Orhan Öztürk ve N. Aylin Uluşahin, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Nobel Tıp Kitapevi, Ankara, 2016,

s. 351.
10 Tahir Özakkaş, Anksiyete Bozuklukları ve Tedavisi, Acar Matbaacılık, İstanbul, 2014, ss. 15-18.
11 Sayar, a.g.e., s. 43.
12 Oğuz Karamustafalıoğlu ve Hüseyin Yumrukçal, “Depresyon ve anksiyete bozuklukları’’, Şişli Etfal

Hastanesi Tıp Bülteni, 2011, Cilt:45, Sayı:2, 65-74, s. 69.


13 Emel Karakaya ve Didem Behice Öztop, “Kaygı Bozukluğu Olan Çocuk ve Ergenlerde Bilişsel

Davranışçı Terapi”, Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve Araştırmalar Dergisi, 2013, Cilt:2, 10-24, s.
11.
14 Hakan Türkçapar, “Anksiyete Bozukluğu ve Depresyonun Tanısal İlişkileri”, Klinik Psikiyatri, 2004,

Cilt:7, Sayı: Ek 4, 12-16, s.13.

6
Anksiyete bozuklukları genel popülasyonda en sık görülen ruhsal
bozukluklardandır. Bu bozuklukların temelinde patolojik anksiyete vardır ve
düşünce, davranış ve fizyolojik etkinlikleri de etkilemektedir.15 Kaygı bozuklukları;
önemli hastalıklarla ilişkilidir, sıklıkla kroniktir ve tedaviye dirençlidir. Kaygı
bozuklukları birbirileriyle ilişkili ancak birbirinden farklı ruhsal bozukluklar olarak
görülebilir.16
DSM-5’te kaygı (anksiyete) bozuklukları şemsiyesinde ele alınan birtakım
ruhsal bozukluklar vardır. Bunlar; Ayrılma Kaygısı Bozukluğu, Seçici Konuşmazlık,
Özgül Fobi, Toplumsal Kaygı Bozukluğu (Sosyal Fobi), Panik bozukluğu, Agorafobi,
Yaygın Kaygı Bozukluğu, Maddenin/İlacın Yol Açtığı Kaygı Bozukluğu, Başka Bir
Sağlık Durumuna Bağlı Kaygı Bozukluğu, Tanımlanmış Diğer Bir Kaygı Bozukluğu,
Tanımlanmamış Kaygı Bozukluğudur.17
Anksiyete bozukluklarındaki alttürlerin fazlalığı bizlere kaygı bozukluklarının
yelpazesinin geniş olduğunu göstermektedir. Tez çalışmamızda, bu geniş
yelpazenin içinde yer alan, sosyal anksiyete bozukluğu ve ayrılma kaygısı
bozuklukları ele alınacaktır.

2.2. SOSYAL ANKSİYETE BOZUKLUĞU


Bu bölümde, sosyal kaygının tanımına ve tanı ölçütlerine yer verilecek
ardından sosyal anksiyete bozukluğunun epidemiyolojisinden, sosyal anksiyete
bozukluğuna eşlik eden rahatsızlıklardan, sosyal anksiyete bozukluğunun
etiyolojisinden ve son olarak da tedavisinden bahsedilecektir.
Sosyal kaygı, farklı yaş grubundan çoğu insanın az veya çok hayatının belli
evrelerinde yaşadığı, evrensel diyebileceğimiz bir duygu olarak karşımıza
çıkmaktadır. İnsanoğlu yabancısı olduğu mekânlarda, tanımadığı kişilerin olduğu
ortamlarda ve kontrolü dışında kalan, belirsizlik taşıyan sosyal süreçlerde sıkıntı
duymakta ve kaygı yaşamaktadır.18 Sosyal kaygı, bireyin çeşitli sosyal durumlarda
uygun olmayan biçimde davranacağı, kötü bir duruma düşeceği, olumsuz bir izlenim
bırakacağı ve başkaları tarafından olumsuz bir biçimde değerlendirileceği yönündeki
beklentileriyle yaşadığı bir rahatsızlık ve gerilim durumu olarak da
tanımlanabilmektedir.19

15 Füsun Ersoy vd., “Birinci Basamakta Anksiyete Bozuklukları”, Sürekli Tıp Eğitim Dergisi, 2003,
Cilt:12, Sayı:8, 286-289, s. 286.
16 Sadock, a.g.e., s. 387.
17 Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, Çev. Ertuğrul

Köroğlu, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2014, ss. 92-94


18 Pervin Nedim Bal ve Mustafa Öner, “Sosyal Kaygı İle Başa Çıkma Psiko Eğitim Programının

Ortaokul Öğrencileri Üzerindeki Etkisi”, Eğitim Bilimler Araştırma Dergisi, 2014, Cilt:4, Sayı:1, 335-
348, s. 335.
19 Aynur Eren Gümüş, Sosyal Kaygı İle Başa Çıkma, Nobel Yayınları, Ankara, 2006, s. 2.

7
Sosyal fobi, sürekli, yoğun ve mantık dışı bir biçimde, başkaları tarafından
incelendiği ve olumsuz değerlendirildiği endişesinin taşınması olarak tanımlanabilir.
Bu endişe, toplum karşısında konuşma yapılması ya da bir performans sergilenmesi
gerektiği anlarda daha da belirginleşir.20
Son yıllarda sosyal fobi yerine sıklıkla sosyal anksiyete bozukluğu terimi
kullanılmaktadır. Sosyal anksiyete bozukluğu, kişinin küçük duruma düşeceği ya da
utanç duyacağı biçimde davrandığını düşünmesiyle birlikte, başkalarının dikkatli
bakışlarıyla karşılaştığı, sosyal ya da belli bir eylemin gerçekleştiği durumlardan
belirgin ve sürekli korku duymasıdır. 21
Sosyal fobi ve sosyal anksiyete bozukluğunun DSM içerisindeki tanılanması
ve sınıflandırılmasının tarihçesini ele almamız günümüzde gelinen noktayı
anlamamız açısından faydalı olacaktır. İlk iki DSM sınıflandırılmasında sosyal fobiye
yer verilmezken DSM–III’te başkası tarafından gözlenirken veya performansa dayalı
durumlarda dikkatle izlenmeden aşırı korku duyma olarak tanımlandı. Ardından
DSM-III-R’de sosyal fobi tanısı genişletip sınıflama kriterleri değiştirilerek birçok
sosyal durumdan korkan bireyler de bu tanı grubuna dahil edilmiştir. Ayrıca DSM-III-
R’de performans ve etkileşimsel durumları içeren birçok durumdan korkan bireyler
için yaygın alt tip tanımlaması yapılırken bu tipe uymanlar “yaygın olmayan”, “sınırlı”
veya “özgül” tanımlaması yapıldı. DSM-IV tanı sisteminde ise sosyal fobide
anksiyete semptomlarının önemi vurgulanmış ve adı Sosyal Anksiyete Bozukluğu
olarak değiştirilmiştir. Ayrıca bu tanının çocuklarda da konulabilmesi için yeni
maddeler eklenmiştir.22
DSM-V’te, anksiyetenin ve korkunun gerçek tehdide göre orantısız olabileceği
kriterine yer verilmiştir ve sosyal anksiyete bozukluğunda genellenmiş belirleyicisinin
yerine, “yalnızca eylem gerçekleştirme sırasında” belirleyicisi eklenmiştir.23
Sosyal Anksiyete Bozukluğu DSM- V tanı kriterlerine göre aşağıdaki tablodaki
şekilde sıralanmıştır.
DSM-V Sosyal Anksiyete Bozukluğu Tanı Ölçütleri:
A. Kişinin, başkalarınca değerlendirilebilecek olduğu bir ya da birden çok toplumsal
durumda belirgin bir korku ya da kaygı duyması. Örnekleri arasında toplumsal
etkileşmeler (örn. karşılıklı konuşma, tanımadık insanlarla karşılaşma), gözlenme
(örn. yemek yerken ya da içerken) ve başkalarının önünde bir eylemi gerçekleştirme
(örn. bir konuşma yapma) vardır. Not: Çocuklarda kaygı, yaşıtlarının olduğu

20 Füsun Ersoy vd., “Birinci Basamakta Anksiyete Bozuklukları-3”, Sürekli Tıp Eğitim Dergisi, 2003,
Cilt:12, Sayı:10, 366-370, s.366.
21 Işın B. Kulaksızoğlu vd., Psikiyatri, İstanbul Üniversitesi Basım ve Yayınevi, İstanbul, 2009, s. 71.
22 Raşit Tükel vd., Anksiyete Bozuklukları, Pozitif Matbaacılık, Ankara, 2006, s. 186,187.
23 Dilay Eldoğan, “Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Alt Tipleri: Heterojen Bir Tanı Kategorisi”,

Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2017, Cilt:10, Sayı:2, 202-217, s. 204.

8
ortamlarda ortaya çıkmalı ve yalnızca erişkinlerle olan etkileşmeler sırasında ortaya
çıkmamalıdır.
B. Kişi, olumsuz olarak değerlendirilecek bir biçimde davranmaktan ya da kaygı
duyduğuna ilişkin belirtiler göstermekten korkar (küçük düşeceği ya da utanç
duyacağı bir biçimde; başkalarınca dışlanacağı ya da başkalarının kırılmasına yol
açacak bir biçimde).
C. Söz konusu toplumsal durumlar, neredeyse her zaman, korku ya da kaygı
doğurur. Not: Çocuklarda, korku ya da kaygı, ağlama, bağırıp çağırarak tepinme,
donakalma, sıkıca sarılma, sinme ya da toplumsal durumlarda konuşamama ile
kendini gösterebilir.
D. Söz konusu toplumsal durumlardan kaçınılır ya da yoğun bir korku ya da kaygı ile
bunlara katlanılır.
E. Duyulan korku ya da kaygı, söz konusu toplumsal ortamda çekinilecek duruma
göre ve toplumsal-kültürel bağlamda orantısızdır.
F. Korku, kaygı ya da kaçınma sürekli bir durumdur, altı ay ya da daha uzun sürer.
G. Korku, kaygı ya da kaçınma, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal,
işle ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye
neden olur.
H. Korku, kaygı ya da kaçınma, bir maddenin (örn. kötüye kullanılabilen bir madde,
bir ilaç) ya da başka bir sağlık durumunun fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamaz.
I. Korku, kaygı ya da kaçınma, panik bozukluğu, beden algısı bozukluğu ya da otizm
açılımı kapsamında bozukluk gibi başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.
J. Sağlığı ilgilendiren başka bir durum varsa (örn. Parkinson hastalığı, şişmanlık,
yanık ya da yaralanmadan kaynaklanan biçimsel bozukluk), korku, kaygı ya da
kaçınma bu durumla açıkça ilişkisizdir ya da aşırı bir düzeydedir.24

2.2.1. Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Epidemiyolojisi


Sosyal anksiyete bozukluğunun ulusal ve uluslararası epidemiyolojik çalışma
sonuçları bu bozukluk üzerine yapılması planlanan çalışmalara ışık tutması
açısından önemlidir. Öncelikle uluslararası çalışmalara ardından ulusal çalışmalara
değinilmiştir.
Kessler ve arkadaşları, sosyal fobinin yaşam boyu prevelansını %13,3 olarak,
12 aylık yaygınlığını ise %7,9 bulunmuştur.25 Ruscio ve arkadaşları ise sosyal
fobinin yaşam boyu prevelansını %12,1, 12 aylık yaygınlığı ise %7,1 olarak

24Amerikan Psikiyatri Birliği, a.g.e., s. 116,117.


25Ronald C. Kessler vd., “Social Phobia Subtypes in the National Comorbidity Survey”, The American
Journal of Psychiatry, 1998, Cilt:155, Sayı:5, 613-619, s. 615.

9
bulmuşlardır.26 Schneier ve arkadaşları erişkinler üzerinde yaptığı araştırmada, 18-
29 yaş aralığında yani daha genç olanlarda, daha düşük eğitimlilerde, bekarlarda,
daha düşük sosyoekonomik sınıftan olanlarda ve kadınlarda sosyal fobinin daha
yaygın görüldüğünü ifade etmişlerdir. Ayrıca yaşam boyu yaygınlığını kadınlarda
%3,1, erkeklerde %2 olarak bulmuşlardır.27 Stein ve arkadaşlarının gelişmekte olan
on bir ülke ve gelişmiş dokuz ülkede yaptığı araştırma sonucunda, gelişmiş
ülkelerde sosyal anksiyete bozukluğunun yaşam boyu yaygınlığı %6,1 iken
gelişmekte olan ülkelerde %2,1 olarak tespit etmişlerdir.28
Türkiye’de yapılan sosyal anksiyete bozukluğunun epidemiyolojik
araştırmalarının birkaçına bakacak olursak; İzgiç ve arkadaşları, üniversite
öğrencilerinde sosyal anksiyete bozukluğunun yaygınlık oranını %9,6 bulmuşlardır.29
Kırmızıoğlu ve arkadaşları, 65 yaş üzeri bireylerde sosyal anksiyete bozukluğunun
yaygınlık oranını %2,8 olarak tespit etmişlerdir.30 Gültekin ve Dereboy’un üniversite
öğrencileri üzerinde yaptıkları araştırmada sosyal anksiyetenin yaşam boyu
yaygınlık oranı %21,7 olarak bulunmuştur.31 Akkaya, yaptığı araştırma sonucunda
üniversite öğrencilerinde sosyal anksiyete bozukluğunun yaşam boyu yaygınlığını
%18,3, şu andaki yaygınlığı ise %14,4 olduğunu ayrıca yaşam boyu sosyal
anksiyete bozukluğu görülenlerin %80,8’ini özgül sosyal anksiyete bozukluğu alt tipi
oluşturduğunu ifade etmiştir. 32
Epidemiyolojik çalışmalarda cinsiyet farklılıkları incelendiğinde, kadınların
sosyal anksiyete bozukluğuna sahip olma ve semptomlarını bildirme ihtimallerinin
erkeklere göre daha yüksek olduğu ancak işlevsel bozukluk ve komorbiditedeki
cinsiyet farklılıkları bulgularının kesin olmadığı görülmüştür.33
Epidemiyolojik araştırmaların sonuçları incelendiğinde, üniversite
öğrencilerinde sosyal anksiyete bozukluğunun yaygınlığının azımsanamayacak
düzeyde olduğu görülmektedir. Üniversite öğrencileri, dersler esnasında

26 Ayelet Meron Ruscio vd., “Social Fears and Social Phobia in the United States: Results from the
National Comorbidity Survey Replication”, Psychological Medicine, 2008, Cilt:38, Sayı:1, 15-28, s.
19.
27 Franklin. R. Schneier vd., Social phobia: Comorbidity and morbidity in an epidemiologic sample,

Arch Gen Psychiatry, 1992, Cilt:49, Sayı:4, 282-288, s.282.


28 Dan J. Stein vd., “Subtyping social anxiety disorder in developed and developing countries”,

Depress Anxiety, Cilt:27, Sayı:4, 390-403, s. 390.


29 Ferda İzgiç vd., “Social Phobia Among University Students and Its Relation to Self-Esteem and Body

Image”, The Canadian Journal of Psychiatry, 2004, Cilt:49, Sayı:9, 630-634, s.630.
30 Yalçın Kırmızıoğlu vd., “Prevalence of anxiety disorders among elderly people”, International

Journal of Geriatric Psychiatry, 2009, Cilt:24, Sayı:9, 1026-1033, s. 1026.


31 Kadir Gültekin ve Ferhan Dereboy, “Üniversite Öğrencilerinde Sosyal Fobinin Yaygınlığı ve Sosyal

Fobinin Yaşam Kalitesi, Akademik Başarı ve Kimlik Oluşumu Üzerine Etkileri”, Türk Psikiyatri Dergisi,
2011, Cilt:22, Sayı:3, 150-158, s. 150.
32 Derya Akkaya, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğrencilerinde Sosyal Anksiyete Bozukluğu Yaygınlığı,

Sosyodemografik Değişkenlerle İlişkisi ve Komorbid Psikiyatrik Bozukluklar, Tıp Fakültesi, Ondokuz


Mayıs Üniversitesi, Samsun, 2011, s. 41(Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi).
33 Maya Asher vd., “Gender differences in social anxiety disorder: A review”, Clinical Psychology

Review, 2017, Cilt:56, 1-12, s. 1.

10
başkalarının önünde sunum yaparken, kampüste daha önce tanımadığı insanları
konuşurken, yemekhanede yemek yerken, sosyal gruba ait olmaya çalışırken
etrafındakiler tarafından davranışlarının olumsuz olarak değerlendirileceğini
düşünerek korku ya da kaygı duyabilirler ve böylelikle sosyal anksiyete düzeyleri
yükselebilir. Kısacası, üniversite ortamında bireylerin, başkalarınca değerlendirmeye
müsait olması ve ister istemez sosyal ilişkiler kurma mecburiyetinde olmaları
öğrencilerin yaşadıkları sosyal kaygının gün yüzüne çıkmasına ya da
şiddetlenmesine yol açtığı söylenebilir.

2.2.2. Sosyal Anksiyete Bozukluğuna Eşlik Eden Rahatsızlıklar


Bireylerin sosyal fobi nedeniyle, yeteneklerinin kısıtlanması ve kendilerini
ispatlayamamaları, bu bozukluğa diğer ruhsal bozuklukların eşlik etmesine yol
açabilir. Ayrıca, bireyde başka bir psikiyatrik hastalığın olması nedeniyle; toplumdan
uzaklaşma, dışlanma ve utanma gibi sebepler de diğer ruhsal bozuklukların, sosyal
fobiyle birlikte görülmesine yol açabilir.34
Sosyal anksiyete bozukluğu ve duygu durum bozuklukları birlikteliği sık
görülür. Genellikle sosyal anksiyete bozukluğu, duygu durum bozukluklarından daha
erken başlar. Ayrıca, sosyal anksiyete bozukluğuna başka ruhsal bozukluklarının
eşlik etmemesi tedaviye iyi yanıtın göstergesidir. 35
Sosyal anksiyete bozukluğuna alkol kullanım bozukluklarının yüksek oranlarda
eşlik ettiği sonucuna ulaşılan çalışmalar da mevcuttur. Yaşam boyu sosyal anksiyete
bozukluğu tanısı alanların %48’inin ayrıca yaşam boyu alkol kullanım bozukluğu
tanısı da aldıkları saptanmıştır. Bu araştırmalar, sosyal anksiyete bozukluğu ile alkol
kullanım bozukluğu arasında güçlü bir ilişki olduğunu göstermektedir ancak ilişkinin
yönü ya da nedenselliği hakkında belirsizlikler sürmektedir.36
Gökalp ve arkadaşları, sosyal fobiye %51,7 oranında eksen-1 tanıları, %67,8
oranında eksen-2 tanılarının eşlik ettiğini belirtmişlerdir. Bu araştırmaya göre ayrıca;
kaçıngan kişilik bozukluğu %54, paranoid kişilik bozukluğu %26,4, obsesif-kompülsif
kişilik bozukluğu %21,8, distimi %16,1, pasif-agresif kişilik bozukluğu %10,3, panik
bozukluk %12,6, agorafobi ise %10,3 oranında sosyal fobiye eşlik etmektedir.37
Solmaz ve arkadaşları; sosyal fobi tanısı alan bireylerde %52,3 oranında I.
eksen tanısı saptandığını ve bunların %33’ünün agorafobili panik bozukluğu

34 Metin Turan vd., “Sosyal Fobinin Diğer Psikiyatrik Hastalıklarla Birlikteliği”, Klinik Psikiyatri, 2000,
Cilt:3, Sayı:3, 170-175, s. 174.
35 Zerrin Binbay ve Ahmet Koyuncu, “Sosyal Anksiyete Bozukluğu ve Duygudurum Bozuklukları

Birlikteliği”, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2012, Cilt:4, Sayı:1, 1-13, s. 1.


36 Cüneyt Evren, “Sosyal Anksiyete Bozukluğu ve Alkol Kullanım Bozuklukları”, Psikiyatride Güncel

Yaklaşımlar, 2010, Cilt:2, Sayı:4, 473-515, s. 474.


37 Peykan Gökalp vd., “Clinical features and co-morbidity of social phobics in Turkey”, Eur Psychiatry,

2001, Cilt:16, Sayı:2, 115-121, s. 118,119.

11
olduğunu, eş tanılı durumların %76’sında sosyal fobinin eş tanıdan önce başladığını
ve hastaların %68,2’sinde II. eksen tanısı saptadığını ve bunların %50’sinin
çekingen kişilik bozukluğu olduğunu ifade etmiştir.38 Levinson ve arkadaşlarının,
yeme bozukluğu ölçütlerini karşılayanların %20’sine sosyal anksiyete bozukluğunun
eşlik ettiği sonucuna ulaşılmıştır.39
Spence ve arkadaşları, çocuk ve ergenler üzerinde yaptığı araştırma
sonucunda sosyal anksiyete bozukluğunun, ayrılma anksiyetesi bozukluğu ile birlikte
görülme oranının, bireylerin yaşı büyüdükçe arttığını ifade etmişlerdir.40 Bu sonuç,
yetişkin ayrılma anksiyetesi ile sosyal anksiyete bozukluğu birlikteliğinin ayrılma
anksiyetesi ile sosyal anksiyete bozukluğu birlikteliğinden daha yüksek olabileceğini
düşündürmektedir.
Sosyal anksiyete bozukluğuna eşlik eden tanılara ve oranlarına bakıldığında
sosyal anksiyete bozukluğunun diğer ruhsal bozukluklarla birlikte görülme oranının
bir hayli yüksek olduğu görülmektedir. Ruhsal bozukların tedavisi esnasında veyahut
sonrasında, bireylere sosyal uyumu artıcı, sağlıklı sosyal ilişkiler kurabileceği ve
özgüvenlerini artıcı yaklaşımlar sayesinde komorbidite oranlarının düşmesi
beklenmektedir.

2.2.3. Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Etiyolojisi


Sosyal anksiyete bozukluğu, yaşam boyu görülme sıklığının yüksek olduğu bir
ruhsal bozukluktur ancak bu bozukluğun kaynağını saptamaya çalışan etiyolojik
araştırmaların sayısı istenen düzeyde değildir.41
Sosyal anksiyete bozukluğunun genetiği üzerine yapılan çalışmalar kısıtlıdır.
Warren ve arkadaşları; tek yumurta ve çift yumurta ikizleri üzerinde yaptıkları
araştırmada, tek yumurta ikizlerinin sosyal anksiyete bozukluğu semptomlarının çift
yumurta ikizlerinden daha yüksek olduğunu belirtmişlerdir.42 Lieb ve arkadaşları,
sosyal fobisi olan ebeveynlerin çocuklarında sosyal fobi görülme oranı %9,6 iken,

38 Dilek Solmaz vd., “Sosyal fobide klinik özellikler ve eştanı”, Türk Psikiyatri Dergisi, 1999, Cilt:10,
Sayı:3, 207-214, s. 207.
39 Cheri A. Levinson vd., “Social appearance anxiety, perfectionism, and fear of negative evaluation.

Distinct or shared risk factors for social anxiety and eating disorders?”, Appetite, 2013, Cilt: 67, 125-
133, s. 125.
40 Susan H. Spence vd., “A profile of social, separation and generalized anxiety disorders in an

Australian nationally representative sample of children and adolescents: Prevalence, comorbidity and
correlates”, Australian & New Zealand Journal of Psychiatry, 2018, Cilt:52, Sayı:5, 446-460, s. 450.
41 Gözde Özdikmenli Demir, “Sosyal Fobinin Etiyolojisinin İncelenmesi Amacıyla Gerçekleştirilen

Araştırmalara Genel Bir Bakış”, Akademik İncelemeler, 2009, Cilt:4, Sayı:1, 101-123, s. 101.
42 Susan L. Warren, “Behavioral Genetic Analyses of Self-Reported Anxiety at 7 Years of Age”,

Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry, Cilt:38, Sayı:11, 1403-
1408, s. 1403.

12
sosyal fobisi olmayan ebeveynlerin çocuklarında sosyal fobi görülme oranının %2,1
olduğunu belirtmişlerdir.43
Sosyal fobide dinamik olarak üç faktör üzerinde durulmaktadır. Bunlar; utanç
yaşantıları, suçluluk duyguları ve ayrılma anksiyetesidir. Sosyal fobiklerde, bilinçdışı
olarak dikkat çekme ve etraftan onaylayıcı tepki alma isteği, ebeveyn tarafından
utandırılma veya eleştirilme duygusuna yol açar. Sosyal fobikler bu hayali
aşağılanma veya utandırılmadan kaçınabilmek için onaylama göremeyecekleri
durumlardan ve ortamlardan uzak dururlar.44
Tüm bu dinamikler göz önüne alındığında sosyal fobiklerdeki ebeveynler ve
temel bakıcılarla olan ilişkilerle gelişen iç nesne temsilcileri utandıran, eleştiren,
aşağılayan, alay eden, terk eden nesnelerdir. Bu içe atımlar erken yaşamda oturur
ve ardından tekrar tekrar kişinin çevresindeki insanlara yansıtılır ve bu insanlardan
kaçınılır. Yakın çevredeki yetişkinler, bu kalıbı destekleyen ve besleyen davranışlar
gösterirlerse birey giderek daha korkulu hale gelir ve sosyal fobi gelişir.45
Bağlanma yaşantılarının, kişilerarası ilişkiler üzerindeki rolü bilinmesine
rağmen sosyal fobilerin oluşumundaki etiyolojik katkısı pek fazla bilinmemektedir.
Vertue, sosyal kaygıların çok küçük yaşlarda ortaya çıktığını, bebekle bakıcısı
arasında kurulan ilişkinin bunun temelinde yer aldığını belirtmiştir. Bebek,
oluşturduğu içsel çalışma modelleri ile kendi benliği ve diğer insanlarla ilgili
temsillerini oluşturmaktadır. Bireyin oluşturduğu bu içsel çalışma modelleri olumsuz
yönde ise, diğer insanlara yönelik güven oluşmamış ve birey bu konuda kaygılı ise
kendi davranışlarının da başarıya ulaşacağına güven duymamakta ve yoğun bir
kaygı yaşamaktadır.46
Tükel’in bildirdiğine göre; Beck, sosyal anksiyeteli bireyi ip cambazına ve bu
bireyin itibardan düşmesini de ip cambazının yere düşmesine benzetir. Sosyal
ortamlar, sosyal kaygısı yüksek bireyler için bir sınav gibidir. Birey, yaptığı her
hareketin imgesel izleyiciler tarafından değerlendirildiğini düşünür ve Beck bu
duruma inceleme anksiyetesi adını verir. İnceleme anksiyetesi; sosyal ortamlarda ve
kişiler arası ilişkilerde kendini gösterebilir.47
Ellis’in öncülük ettiği Rasyonel Emotif Modele göre, sosyal fobiğin amacı
topluluk önünde konuşurken iyi bir konuşma yapmak ve konuşma esnasında
rahatsızlık belirtisi göstermemektir. Buradaki irrasyonel inanç "Topluma karşı iyi ve

43 Roselind Lieb vd., “Parental psychopathology, parenting styles, and the risk of social phobia in
offspring: A prospective-longitudinal community study.”, Archieves of General Psychiatry, 2000,
Cilt:57, Sayı:9, 859-866, s. 863.
44 M. Hakan Türkçapar, “Sosyal Fobinin Psikolojik Kuramı”, Klinik Psikiyatri, 1999, Cilt:2, Sayı:4, 247-

253, s. 248.
45 Türkçapar, a.g.e., 1999, s. 249.
46 Demir, a.g.e., s. 113.
47 Tükel, a.g.e., s. 262.

13
rahat konuşmak istediğim için, mutlaka böyle yapmak zorundayım. Eğer bunu
yapamazsam bu sadece şanssızlık değil berbat bir durum olur ve benim yetersiz,
değersiz bir insan olduğumu gösterir” şeklindedir. 48
Sosyal anksiyeteyi bilişsel davranışçı yaklaşım açısından açıklamaya çalışan
bir takım bilişsel modeller de mevcuttur. Bunlar arasından üzerine en çok araştırma
yapılan modeller; Beck ve Emery’nin incelenme anksiyetesi modeli, Clark ve
Wells’in geliştirdiği sosyal fobinin bilişsel modeli ve Rapee ve Heimberg’in bilişsel
davranışçı modelidir.
İncelenme Anksiyetesi Modeli, bireylerin kendileri ve kendi davranışlarına
ilişkin işlevsel olmayan inançlarının sosyal fobiye yol açtığını savunmaktadır. Sosyal
fobide işlevsel olmayan inançlar üçe ayrılır. Bunlar; sosyal performans konusunda
aşırı yüksek standartlar, sosyal değerlendirilmeyle ilgili koşullu inançlar ve kendisi
hakkında koşulsuz inançlardır. İşlevsel olmayan inançların tetiklenmesi, adeta bir
kısır döngüye sebebiyet verir ve böylelikle sosyal fobi devam eder.49
Sungur’un bildirdiğine göre; Clark ve Wells tarafından sunulan modele göre,
sosyal fobikler korktuğu sosyal ortama kendisiyle ve ortamla ilgili bir dizi sayıltıyla
girmektedir. Bu sayıltılar, sosyal etkileşimlerin olumsuz değerlendirilmesine ve
ortamın tehlikeli olarak algılanmasına neden olur.50 Bu modelinin temelinde benlik
sunumu modeli yer almaktadır. Birey başkaları üzerinde mükemmel bir izlenim
bırakmaya çalışırken bir taraftan da bu izlenimi bırakmaya ilişkin yetilerinin yetersiz
olduğunu düşünmektedir.51
Literatürü incelediğimizde sosyal anksiyeteyi açıklayan modellerinden bir
diğeri de Rapee ve Heimberg’in Bilişsel Davranışçı modelidir. Clark ve Wells’in
modelinde olduğu gibi bu modelde de sosyal ortamların tehdit edici unsur olduğu
görülmektedir.
Rapee ve Heimberg, bireylerin izleyicilerden geleceğini düşündükleri negatif
değerlendirmenin onlar için sosyal çevredeki en önemli tehdit olduğunu ifade
etmiştir. Birey, dış görünüşünün ve davranışının izleyiciler tarafından görüldüğünü
düşündüğü bir zihinsel temsil oluşturur. Bu zihinsel temsilin, gerçek bir temsil

48 Türkçapar, a.g.e., 1999, s. 251.


49 Fatma Sapmaz, Bilişsel Davranışçı Yaklaşıma Dayalı Grupla Psikolojik Danışmanın Sosyal
Anksiyete, Reddedilme Duyarlılığı Ve Kişilerarası Duyarlılık Üzerine Etkisi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Sakarya Üniversitesi, Sakarya, 2011, s. 26 (Yayımlanmamış Doktora Tezi).
50 Mehmet Zihni Sungur, “Bilişsel-Davranışçı Yaklaşımlar ve Sosyal Fobi”, Klinik Psikiyatri, 2000,

Cilt:3, Sayı: Ek 2, 27-32, s. 28.


51 Dilay Eldoğan, Sosyal Anksiyete Bozukluğu Belirti Düzeyi Yüksek Ve Düşük Olan Bireylerin Çeşitli

Psikolojik Değişkenler Ve Bilişsel Yanlılıklar Açısından Karşılaştırılması: Bir Bilgece Farkındalık Temelli
Psikoeğitim Programı Önerisi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Hacetepe Üniversitesi, Ankara, 2017, s. 18
(Yayımlanmamış Doktora Tezi)

14
olmadığı ve öznel bir değerlendirme olduğunu ifade etmişlerdir.52 Bu model, bireyin
zihinsel temsili ile izleyicilerin kendisinden beklediğini düşündüğü standartları
arasındaki uyuşmazlığın sosyal anksiyetenin kronikleşmesine sebebiyet verdiğini
belirtmektedir.53
Clark ve Wells’in ortaya koyduğu model ile Rapee ve Heimberg’in ortaya
koyduğu modelin her ikisinde de sosyal çevre tehlike kaynağı olarak görülmektedir.
Ayrıca modellerin her ikisinde de bireyin kendisine yönelttiği bir dikkat ve olumsuz
değerlendirilme korkusu vardır. Her iki modelin benzerlikleri olduğu kadar farklılıkları
da vardır. Clark ve Wells’in modelinde dikkatin yönelimi bireyin kendisi iken, Rapee
ve Heimberg’in modelinde dikkat hem bireye hem de çevreye yönelmektedir.
Sosyal anksiyete bozukluğunun etiyolojisini açıklayan kuram ve araştırmalar
pek fazla olmamasına rağmen, genetik ve kalıtım faktörleri, dinamik yaklaşım,
bağlanma kuramı ve bilişsel yapılanmalar açısından sosyal anksiyete bozukluğunun
etiyolojisi açıklanmaya çalışılmıştır.
Tez çalışmamızda, üniversite öğrencilerinin sosyal anksiyete düzeylerinin,
yetişkin ayrılma anksiyetesi ve bilişsel esneklik düzeyleri ile olan ilişkisini
yorumlanırken, sosyal anksiyetenin etiyolojisini açıklayan kuram ve araştırmalardan
da yararlanılacaktır.

2.2.4. Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Tedavisi


Sosyal anksiyete bozukluğunun toplumda görülme sıklığının yüksek oluşu,
kronik seyretmesi ve bireylere olumsuz yönde etki etmesi tedavinin önemini
artırmaktadır.54 Sosyal anksiyete bozukluğuna diğer ruhsal bozuklukların yüksek
oranda eşlik ediyor oluşu ve bu bozukluğa sahip olan bireylerin alkol ve ilaç
kullanımları nedeniyle sosyal anksiyete bozukluğunun tedavisi karmaşık hale
gelmektedir.55
Sosyal anksiyete bozukluğunun tedavisinde psikoterapi ve farmakoterapi
olmak üzere iki ana model vardır. Yapılan çalışmalarda farmakoterapinin ve
davranış terapisinin etkili olduğu ve kombinasyon tedavisi ile iyi sonuçlar alındığı
ifade edilmiştir.56
Sosyal anksiyete bozukluğu sebebiyle yaşamındaki işlevselliği olumsuz yönde
etkilenen ve kişiler arası ilişkilerde problem yaşayan her bireye tedavi önerilmelidir.

52 Ronald M. Rapee ve Richard G. Heimberg, “A Cognitive-Behavioral Model Of Anxıety In Social


Phobia”, Behaviour Research and Therapy, 1997, Cilt:35, Sayı:8, 741-756, s. 742-746.
53 Rapee ve Heimberg, a.g.e., s. 743.
54 Aslıhan Sayın, “Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluğu Tedavisinde Kullanılması”, Klinik

Psikiyatri 2007, Cilt:10, Sayı:Ek 2, 11-15, s. 11.


55 Ali Özgen ve Sunar Birsöz, “Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Farmakolojik Tedavisi”, Klinik

Psikiyatri, 2000, Cilt:3, Sayı:Ek 2, 22-26, s. 22.


56 Özgen ve Birsöz, a.g.e., s.22.

15
Sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinde hem ilaç tedavisinin hem de psikoterapötik
yöntemlerin etkili oluşu, her iki yöntemin birlikte kullanılmasıyla tedavide daha etkili
sonuçlar alınabileceğini düşündürmektedir.57
Bilişsel davranışçı terapilerin, sosyal anksiyete bozukluğu tedavisinde kanıt
düzeyi oldukça yüksektir. Tedaviye ulaşma olanağı olmayan kişiler için de internet
tabanlı bilişsel davranışçı terapiler iyi bir alternatif olarak karşımıza çıkmaktadır.58
Yalçın’ın bildirdiğine göre; Clark ve Wells, Heimberg ve arkadaşları, sosyal
anksiyetenin bilişsel modelini temel alarak iki farklı Bilişsel Davranışçı Grup Terapisi
programı geliştirmişlerdir ve bu iki tedavi programı da yaygın bir biçimde
kullanılmaktadır.59

2.3. YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ


Ayrılma anksiyetesi, çocuklardaki gelişimin bir parçasıdır. Bu kaygı hali ilk altı
aydan sonra gözlenebilir, 15.-21. aylar arasında şiddetlenir, üçüncü yılda ise azalır.
Ayrılma anksiyetesi bozukluğu temel bağlanma figürlerinden ayrılmaya karşı
gösterilen aşırı korku ve endişeyle karakterizedir.60
Literatür incelendiğinde ayrılık kaygısını açıklayan birçok yaklaşım olduğu
görülmektedir. Freud’un “dönüştürülmüş libido” teorisine göre bebeğin sevdiği
kişiden ayrıldığında boşalamamış olan somatik kökenli cinsel uyarılma kaygıya
dönüşür. Rank’a göre ise küçük çocukların annelerinden ayrıldıklarında duydukları
kaygı doğum travmasının tekrarıdır. Klein ise çocuğun anneye karşı ikircikli duygular
hissetmesinin ayrılık kaygısına sebebiyet verdiğini savunmuştur.61
Yetişkin ayrılma anksiyetesi bozukluğu, çocukluk ayrılma anksiyetesi
bozukluğuna benzer semptomlarla yaşamın daha geç döneminde de görülebilen bir
anksiyete bozukluğudur. Bu bozukluğa sahip olan yetişkinler, bağlanma figürünün
başına kötü şeyler gelecek korkusuyla yaşarlar ve bağlanma figürleriyle yakın temas
içerisinde bulunurlar.62
Manicavasagar ve Silove, çocukluk ayrılma kaygısı yaşayan hastaların
erişkinlik dönemlerinde de aynı belirtileri gösterebileceğini savunmuşlardır ve bunu

57 Nesrin Dilbaz ve Çağlar Açıkgöz, “Sosyal Fobinin Tedavisinde Geri Dönüşümlü Monoamin Oksidaz
İnhibitörleri (RIMA)”, Klinik Psikiyatri, 2001, Cilt:4, Sayı:Ek 3, 17-23, s. 18.
58 Nurhan Fıstıkçı vd., “Sosyal Anksiyete Bozukluğunda Bilişsel Davranışçı Terapi: Güncel Kavramlar”,

Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2015, Cilt:7, Sayı:3, 229-243, s. 229.


59 Melikenaz Yalçın ve Serap Tekinsav Sütcü, “Yetişkinlerde Sosyal Fobinin Tedavisinde Bilişsel

Davranışçı Grup Terapisinin Etkililiği: Sistematik Bir Gözden Geçirme”, Psikiyatride Güncel
Yaklaşımlar, 2016, Cilt:8, Sayı: Ek 1, 61-78, s. 63.
60 Akdeniz vd., a.g.e., s. 259,260.
61 John Bowlby, Ayrılma, Çev. Müge Günay, Pinhan Yayıncılık, İstanbul, 2014, ss. 449-451.
62 Vijaya Manicavasagar ve Derrick Silove, “Is there an adult form of separation anxiety disorder? A

brief clinical report”, Aust NZ J Psychiatry, 1997, 299-303; aktaran Özgür Atlı, Panik Bozukluğu ve
Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu Hastalarında CO2 Duyarlılığı, Tıp Fakültesi, Dokuz Eylül
Üniversitesi, İzmir, 2011, s. 5 (Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi).

16
da “devamlılık hipotezi” olarak adlandırmışlardır. Silove ve arkadaşları, yetişkin
ayrılma anksiyetesi belirtileri gösteren bireylerin %33’nün çocukluk ayrılma
anksiyetesi kriterlerini de karşıladığını tespit etmişlerdir.63
Shear ve arkadaşları, yetişkin ayrılma anksiyetesinin yaşam boyu yaygınlığını
%6,6 olarak ve %77,5 oranında ilk defa yetişkinlikte başladığını belirtmişlerdir.
Ayrıca yetişkin ayrılma anksiyetesinin başlangıcının 20’li yılların başları olduğunu ve
yüzde 80’nin başlangıç yaşı olarak 30 yaşa kadarki dönem olduğunu ifade
etmişlerdir.64
Ayrılma anksiyetesi bozukluğunun çocukluk dönemi ve ergenlikle sınırlı olduğu
ve çocukluktaki ayrılma anksiyetesi bozukluğunun yetişkinlikteki panik bozukluğu
için bir risk etkeni olduğu daha önceki dönemlerde düşünülmekteydi. Ancak yapılan
çalışmalar sonucunda çocukluk ayrılma anksiyetesi belirtilerinin yetişkinliğe de
uzadığı görülmüştür. Yetişkin ayrılma anksiyetesi bozukluğunun nedenleri kesin
olarak bilinmese de hem genetik hem de çevresel etkenlerin bu bozukluğun
oluşmasında katkısı bulunduğu düşünülmektedir.65
Yetişkinlikteki ayrılma anksiyetesinin uzun süreli olması akademik başarıyı ve
işlevselliği düşürür. Bireylerin yaşadıkları bu yoğun anksiyete; uyumakta güçlük ve
evden uzaklaşmayı istememe gibi belirtilerle kendini gösterir66 Yetişkin ayrılma
anksiyetesinde; bağlandığı birisi onu terk ederse bununla başa çıkamayacağını
düşünme, bağlandığı kişilerin zarar göreceği endişesi ve evde ancak yakınlarıyla
birlikteyken kendini güvende hissetme gibi belirtiler yaygın bir biçimde
67
gözlenmektedir.
DSM-IV, çocukluk ayrılma kaygısı belirtilerinin yıllarca devam edebileceğini
belirtmiş ve ayrılma kaygısı belirtilerinin 18 yaşından önce başladığı bir yetişkinde
teknik olarak ayırılma anksiyetesi teşhisine izin vermektedir ancak ayrılma
kaygısında geç başlangıcın nadir olduğunu ifade etmiştir. Ayrılma anksiyetesi
bozukluğunun teşhisinde DSM-IV ve ICD-10 yaş sınırlaması kriteri öne sürmüştür.
Bu kriter iki önemli sorunu gündeme taşımıştır. Bunlardan ilki; çocukluk ayrılma
kaygısı olan bireylerin belirtileri eğer ki erişkinliğe sarktığında ne yapılacağı ve

63 Derrick Silove vd., “Continuities of Separation Anxiety From Early Life Into Adulthood”, Journal of
Anxiety Disorders, 2000, Cilt:14, Sayı:1, 1-18, s.1.
64 Katherine Shear vd., “Prevalance and correlates of estimated DSM-IV child and adult separation

anxiety disorder in the”, National Comorbidity Survey Replication”, The American Journal of
Psychiatry, 2006, Cilt:163, Sayı:6, 1074-1083, s. 1074.
65 Tunç Alkın, “Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu” Türkiye Klinikleri J Psychiatry-Special

Topics, 2010, Cilt:3, 53-63; aktaran Ayşe Selbes vd., “Psikiyatri Polikliniğine Başvuran Panik
Bozukluğu Hastalarında Erişkin Ayrılma Anksiyetesi ve Bağlanma Biçimleri”, Türk Psikiyatri Dergisi,
2017, Cilt:28, 1-9, s. 2.
66 Nihan Altan Sarıkaya vd., “Hemşirelik Fakültesi Öğrencilerinde Ayrılık Anksiyetesi”, Journal of

Academic Research in Nursing, 2017, Cilt:3, Sayı:1, 9-12, s. 10.


67 Vijaya Manicavasagar vd., “Separation Anxiety in Adulthood: A Phenomenological Investigation”,

Comprehensive Psychiatry, 1997, Cilt:38, Sayı:5, 274-282, s. 278.

17
ikincisi de ayrılma anksiyetesi semptomlarının erişkinlikte ilk defa ortaya çıktığında
ne yapılacağıdır.68
Yetişkin bireyin bağlanma nesneleri arasında çocukları veya eşleri de yer
alabilmektedir. Ayrıca, birçok erişkinde ayrılma kaygısı 18 yaşından sonra
başlamaktadır.69 DSM-5, ayrılma anksiyetesi tanımındaki yaş kriterini kaldırarak,
sadece çocuklara değil erişkinlere de ayrılma anksiyetesi tanısı koyabilmenin önünü
açmıştır.70
Ayrılma Anksiyetesinin DSM-5 Tanı Kriterleri şu şekildedir;
A. Aşağıdakilerden en az üçünün olması ile belirli, kişinin bağlandığı insanlardan
ayrılmasıyla ile ilgili, gelişimsel olarak uygun olmayan ve aşırı düzeyde bir kaygı ya
da korku duyması:
1. Evde ya da bağlandığı başlıca kişilerden ayrılacak gibi olduğunda ya da
ayrıldığında hep aşırı tasalanma.
2. Bağlandığı başlıca kişileri yitireceği ya da bu kişilerin başına hastalık, yaralanma,
yıkım, ölüm gibi kötü bir olay geleceğiyle ilgili olarak, sürekli bir biçimde, aşırı
tasalanma.
3. Bağlandığı başlıca kişilerden birinden ayrılmaya neden olacak, istenmedik bir olay
(örn. Kaybolma, kaçırılma, bir kaza geçirme, hastalanma) yaşayacağıyla ilgili olarak,
sürekli bir biçimde, aşırı tasalanma.
4. Ayrılma korkusundan ötürü, okula, işe ya da başka bir yere gitmek için dışarı
çıkmayı, evden uzaklaşmayı hiç istememe ya da buna karşı koyma.
5. Evde ya da başka ortamlarda tek başına kalmaktan ya da bağlandığı başlıca
kişilerle birlikte olmamaktan, sürekli bir biçimde, aşırı korku duyma ya da bu konuda
isteksizlik gösterme.
6. Evinin dışında ya da bağlandığı başlıca kişilerden biri yanında olmadan uyuma
konusunda isteksizlik gösterme ya da buna karşı koyma.
7. Yineleyici bir biçimde, ayrılma konusu da içeren karabasanlar görme.
8. Bağlandığı başlıca kişilerden ayrıldığında ya da ayrılacak gibi olduğunda
bedensel belirtilerle (örn. Baş ağrıları, karın ağrıları, bulantı, kusma) ilgili yineleyen
yakınmaların olması.
B. Bu korku, kaygı ya da kaçınma süreklilik gösterir, çocuklarda ve ergenlerde en az
dört hafta, erişkinlerde altı ay ya da daha uzun sürer.

68 Jill M. Cyranowski vd., “Adult separation anxiety: psychometric properties of a new structured clinical
interview”, Journal of Psychiatric Research, 2002, Cilt:36, Sayı:2, 77-86, s. 77.
69 Öztürk ve Uluşahin, a.g.e., s. 606.
70 Derrick Silove ve Susan Rees, “Separation anxiety disorder across the lifespan: DSM-5 lifts age

restriction on diagnosis”, Asian Journal of Psychiatry, 2014, Cilt:11, 98–101, s. 98.

18
C. Bu bozukluk, klinik açıdan belirgin bir sıkıntıya ya da toplumsal, okulla ilgili, işle
ilgili alanlarda ya da önemli diğer işlevsellik alanlarında işlevsellikte düşmeye neden
olur.
D. Bu bozukluk, otizm açılımı kapsamında bozuklukta değişikliğe aşırı direnç
göstermekten ötürü evden ayrılmaya karşı koyma, psikozla giden bozukluklarda
ayrılmaya ilişkin sanrılar ya da varsanılar, agorafobide güvenilir bir eşlikçi olmadan
dışarı çıkmaya karşı koyma, yaygın kaygı bozukluğunda önem verdiği diğer kişilerin
başına bir hastalık ya da başka kötü bir olay gelecek olmasından ötürü kaygılanma
ya da hastalık kaygısı bozukluğunda bir hastalığın olduğuna ilişkin kaygı duyma gibi
başka bir ruhsal bozuklukla daha iyi açıklanamaz.71
Yetişkin ayrılma anksiyetesi, ayrılma anksiyetesi semptomlarının erişkinliğe
sarktığında veya ilk defa erişkinlikte ayrılma anksiyetesi semptomları göstermesi
halinde gündeme gelen bir ruhsal bozukluktur. Üniversiteli gencin, yetişkin ayrılma
anksiyetesi düzeyinin yükselmesinin öğrenim hayatına, sosyal ve duygusal
ilişkilerine ve geleceğini planlamasına olumsuz yönde etkisi olacağı
düşünülmektedir. DSM-V’te “yetişkin ayrılma anksiyetesi” adıyla tanı kategorisi
bulunmamaktadır ancak DSM-IV’den farklı olarak ayrılma anksiyetesi başlangıcının
18 yaşından önce olması gerektiği şartının kaldırması ve yetişkin ayrılma
anksiyetesinin epidemiyolojisiyle ilgili yapılan araştırmalar, bizlere yetişkin ayrılma
anksiyetesinin görmezden gelinemeyeceğini ve diğer ruhsal bozukluklarla olan
ilişkisini araştıran çalışmaların artması gerektiğini göstermektedir.

2.3.1. Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi İle İlgili Yapılan Araştırmalar


Yetişkin ayrılma anksiyetesiyle ilgili yurt içinde ve yurt dışında birtakım
araştırmalar yapılmıştır. Literatürü incelediğimizde karşımıza çıkan araştırmalardan
birkaçına bu bölümde yer verilmiştir.
Pini ve arkadaşları, duygu durum ve anksiyete bozukluğu tanısı alan
hastaların %20,7’sinde çocukluk ayrılma anksiyetesi öyküsü olmaksızın yetişkin
ayrılma anksiyetesi, %21,7’sinde ise çocukluk ayrılma anksiyetesi öyküsü olan
yetişkin ayrılma anksiyetesi gözlemiştir. Yetişkin ayrılma anksiyetesi bozukluğu
olgularına %55,2 oranında panik bozukluk, %21 oranında obsesif-kompülsif
bozukluk, %9,1 oranında sosyal fobi, %30,3 oranında özgül fobi ve %29,5 majör
depresyonun eşlik ettiği sonucuna ulaşmışlardır. Ayrıca, yetişkin ayrılma

71 Amerikan Psikiyatri Birliği, a.g.e., s. 113,114.

19
anksiyetesinin bireylerin işlevselliklerini olumsuz yönde etkilediği sonucuna
erişilmiştir.72
Manicavasagar ve arkadaşları, yaptıkları araştırmada yetişkin ayrılma
anksiyetesi olgularının %67’sinde semptomların çocukluk çağında başladığını ve
stres veya kayıp yaşadıklarında yetişkinlikte tekrar ortaya çıktığını belirtmişlerdir.
Katılımcıların diğer %33’lük kısmında ise yetişkin ayrılma anksiyetesinin büyük bir
travmatik olay, ölüm veya boşanma gibi olaylar sonrasında yetişkinlik döneminde
başladığını belirtmişlerdir. Yetişkin ayrılma anksiyetesine; bağımlı kişilik
bozukluğunun, kaygı ve depresif bozukluklarının eşlik ettiğini, ayrılma kaygısı
semptomlarının da diğer Eksen I bozukluklarından çoğunlukla daha önce
başladığını bildirmişlerdir.73
Silove ve arkadaşları, yetişkin ayrılma anksiyetesi ile travma sonrası stres
bozukluğu arasında anlamlı ilişki bulunduğunu belirtmişlerdir.74 Shear ve
arkadaşları, çocukluk ayrılma anksiyetesinin kadınlarda daha yaygın olduğunu
ancak erkeklerde erişkinlikte ayrılma anksiyetesinin çocukluk dönemine göre daha
sık görüldüğünü ve böylelikle yetişkin ayrılma anksiyetesi oranlarının kadın ve
erkeklerde birbirine yaklaştığını belirtmişlerdir.75 Cyranowski ve arkadaşları,
anksiyete ve/veya depresif bozukluk tanısı alan kadınların %30‟unda, erkeklerin ise
%24‟ünde yetişkin ayrılma anksiyetesi bozukluğu olduğunu bildirmişlerdir.76
Özten ve arkadaşları, erişkin DEHB tanısı alanların %53,3’ünün, yetişkin
ayrılma anksiyetesi kriterlerini karşıladığını belirtmiştir. Bu çalışmada, erişkin dikkat
eksikliği ve hiperaktivite bozukluğuna yüksek oranda yetişkin ayrılma anksiyetesi
bozukluğunun eşlik ettiği sonucuna ulaşmıştır.77

72 Stefano Pini vd., “Frequency and clinical correlates of adult separation anxiety in a sample of 508
outpatients with mood and anxiety disorders”, Acta Psychiatrica Scandinavica, 2010, Cilt:122, Sayı:1
40–46, ss. 40-45.
73 Vijaya Manicavasagar vd., a.g.e., 1997, ss. 274-277.
74 Derrick Silove vd., “Adult Separation Anxiety Disorder Among War-Affected Bosnian Refugees:

Comorbidity With PTSD and Associations With Dimensions of Trauma”, Journal of Traumatic Stress,
2010, Cilt:23, Sayı:1, 169–172, s. 171.
75 Shear vd., a.g.e., s. 1078.
76 Jill M. Cyranowski vd., a.g.e., s. 82.
77 Eylem Özten vd., “The prevalence of adult separation anxiety disorder in a clinical sample of patients

with attention-deficit/hyperactivity disorder”, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2016, Cilt:17, Sayı:6, 459-
465, s. 459,460.

20
2.4. BİLİŞSEL ESNEKLİK
Birey, içinde bulunduğu ortam veya durumda istediği davranışı sergileyebilme
hakkına sahiptir ve bu davranışı sergilemeden önce birçok seçeneğinin olduğunu
bilmelidir. Bu noktada, seçim yapmadan önce bütün alternatiflerin farkında varmak
en doğrusu olduğunu düşündüğümüz alternatifi görebilmek ve uygulamaktan daha
önemlidir ve işte bu durum bilişsel esnekliği gündeme getirmektedir.78
Bilişsel esneklik, üniversitede öğrenim gören öğrencilerin, üniversite ortamına
adaptasyon sağlamaları ve ortamın getirdiği stresle başa çıkabilmeleri yönünden
önemlidir.79 Düşünceleri ve ihtiyaçları birbirinden farklı olan insanlarla aynı ortamda
yaşayabilmek için bilişlerimizin diğer insanların farklılıklarını kabul edebilecek
esneklikte olması gereklidir.80
Stevens’a göre bilişsel esneklik; bireyin belirli durumlara adapte olması, bir
düşünceden diğerine geçebilme ustalığı ya da farklı meselelere çok yönlü stratejiler
geliştirme kapasitesidir.81 Bilişsel esnekliği, bireylerin herhangi bir durumda mevcut
seçeneklerin farkına varması, duruma uyum sağlaması, esnek olmaya karşı
istekliliği ve öz yeterliliği şeklinde tanımlayabiliriz.82 Öz yeterlilik, kişilerin arzu
ettikleri davranışları sergilemelerinde kendilerinin etkili olduklarına inanmaları
açısından bilişsel esneklik için önemli bir yapı taşıdır.83 Kişiler seçenekleri görür ve
seçtikleri davranışı sergilemek için istekli de olabilirler ancak öz yeterlilikleri zayıfsa
bilişsel esneklikleri gözle görülür bir hale gelemeyebilir.
Anderson’a göre bilişsel esneklik, hatalardan ders çıkarmak ve alternatif
stratejiler üretmektir. Esnek olmayan bireyler; katı bir şekilde davranırlar, ritüellerinin
dışına çıkmazlar ve aynı hataları tekrarlarlar.84 Esnek olan bireyler, değişen şartlara
adapte olurken esnek davranırlar, ritüellerin dışına çıkabilirler ve hatalarını daha az
tekrarlarlar.
Bilişsel olarak esnek insanlar, olağandışı durumlarla karşılaştıklarında
iletişimde yeni tarzlara yönelir ve davranışlarını gereksinimlerine göre uyarlar.85
Cox’a göre; bilişsel esneklik düzeyi yüksek kişiler düşüncelerinde ve bir duruma

78 Mehmet Bilgin, “Bilişsel Esnekliği Yordayan Bazı Değişkenler”, Çukurova Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 2009, Cilt:3, No:36, 142-157, ss. 150-152.
79 Esra Asıcı ve Fatma Ebru İkiz, “Mutluluğa Giden Bir Yol: Bilişsel Esneklik”, Mehmet Akif Ersoy

Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2015, Sayı:35, 191-211, s.193.


80 Bilgin, a.g.e., 2009, s. 152.
81 Arianne D. Stevens, Social Problem-Solving and Cognitive Flexibility: Relations to Social Skills and

Problem Behavior of At-Risk Young Children, Seattle Pacific University, 2009, s. 37. (Unpublished
Doctoral Thesis)
82 Matthew M. Martin ve Rebecca B. Rubin, “A new measure of cognitive flexibility”, Psychological

Reports, 1995, Cilt:76, 623-626, s. 623.


83 Matthew M. Martin ve Carolyn M. Anderson, “The Cognitive Flexibility Scale: Three Validity Studies”,

Communıcatıon Reports, 1998, Cilt: 11, Sayı:1, 1-9, s. 2.


84 Peter Anderson, “Assessment and Development of Executive Function (EF) During Childhood”,

Child Neuropsychology, 2002, Cilt:8, Sayı:2, 71-82, s. 74.


85 Martin ve Anderson, a.g.e., s. 2.

21
karşı yaklaşımlarında bilişsel esneklik düzeyi düşük olanlara göre daha kolay
değişimler yaparlar.86
Kişilerin günlük hayatta üstlendikleri roller, yeni ortamlara girerken ve farklı
insanlarla iletişime geçerken beraberlerinde beklenmedik yoğun taleplere cevap
vermeyi de getirmektedir. Bilişsel esneklik, bunca yoğun talebi başarılı bir biçimde
karşılayabilmek için gerekli bir unsurdur.87 Bilişsel esnekliğe sahip kişiler, uyumsuz
düşünceleri yerine daha uyumlu düşünceler koyabilmekte, seçenekler üretebilmekte
ve zor durumları daha başa çıkılabilir olarak değerlendirmektedir.88
Karşılaştığı durumla ilgili mevcut alternatiflerin farkına varan bireyler,
karşılaşılan durumla ilgili tek bir davranışı doğru görenlere göre bilişsel olarak daha
esnektirler. Ayrıca bireyler, sadece belli anlarda ve durumlarda değil günlük
yaşamları boyunca bilişsel esnekliklerini sergilerler.89
Bilişsel esnekliğin psikolojik sağlıkla ilişkisine geçmişte yorum yapmaktan
öteye gidilememiştir ancak son zamanlarda bu ilişkiye sıklıkla rastlanılmaktadır ve
bu ilişki artık ampirik çalışmalarla desteklenmektedir. Bilişsel esnekliğin, herkesin
kabul ettiği tanımı ve ölçümü olmamakla birlikte bilişsel esneklik pek çok
araştırmaya farklı boyutlarıyla konu edilmiştir. Üzerinde en sık durulan
nöropsikolojik, iletişim ve bilişsel davranışçı bakış açısıyla değerlendirilmesi
olmuştur.90
Bilişsel esneklik, kendi doğasına benzer şeklide yani esnek bir biçimde ele
alınan bir konu haline gelmiştir. Bilişsel esnekliğin net bir tanımı ve tek bir ölçümü
bulunmamakla beraber farklı açılardan değerlendirilen bir kavramdır. Bilişsel
esnekliği, değişen koşullara göre düşünce yapısını değiştirebilme yetisi olarak ele
alabiliriz. Üniversite öğrencilerinden de değişen çevreye ve koşullara uyum
sağlamaları beklenmektedir. Üniversiteli gencin bilişsel esneklik düzeyi beklenen
uyumu sağlayamayacak düzeydeyse; karşılaştıkları problemleri çözerken, yeni
girilen ortama adapte olmaya çalışırken, derin sosyal ilişkiler kurarken, yeni
stratejiler geliştirmesi gerektiğinde ve stresle başa çıkarken bireyin zorlanmasına ve
böylelikle psikopatolojilerin gelişmesine zemin hazırlayabileceği düşünülmektedir.

86 Kathleen Susan Cox, The effects of second-language study on the cognitive flexibility of freshman
unıversity students, The Ohio State University, 1980, s. 3. (Unpublished Doctoral Thesis)
87 Öner Çelikkaleli, “Ergenlerde Bilişsel Esneklik ile Akademik, Sosyal ve Duygusal Yetkinlik İnançları

Arasındaki İlişki”, Eğitim ve Bilim, 2014, Cilt:39, Sayı:176, 347-354, s. 347.


88 İ. Volkan Gülüm ve İhsan Dağ, “Tekrarlayıcı Düşünme Ölçeği ve Bilişsel Esneklik Envanterinin

Türkçeye uyarlanması, geçerliliği ve güvenilirliği”, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2012, Cilt:13, 216-223,
s. 217.
89 Matthew M. Martin vd., “Aggressive Communication Traits and Their Relationships with the Cognitive

Flexibility Scale and the Communication Flexibility Scale”, Journal of Social Behavior and
Personality, 1998, Cilt:13, Sayı:3, 531-540, s. 532.
90 Özlem Öztürk, İntihar Olasılığı Ve Aile İşlevselliği Arasındaki İlişkide Bilişsel Esneklik Ve Belirsizliğe

Tahammülsüzlük Değişkenlerinin Aracı Rolü, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara Üniversitesi, Ankara,
2013, s. 20 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)

22
2.4.1. Bilişsel-Davranışçı Terapiler Açısından Bilişsel Esneklik
Aaron T. Beck ve Albert Ellis’in her ikisi de psikanaliz kökenlidir ancak
psikanalizin bireylerin ruhsal problemlerini ve davranışlarını açıklamakta yetersiz
kaldığını düşünmüşler ve bunu gerekçe göstererek bilişsel kuramı ortaya
atmışlardır. Bilişsel davranışçı terapi, bilişsel ve davranışçı yaklaşımların
bütünleşmesiyle meydana gelmiştir.91
Ellis’in öncülüğünü yaptığı akılcı duygusal davranışçı terapiye göre, insan
işlevselliğinin üç ana psikolojik boyutu düşünce, duygu ve davranıştır. Bu boyutlar
birbirleriyle ilişkilidir ve birinde bir değişiklik söz konusu olduğunda bu değişiklik
diğer boyutlar üzerinde de çoğu zaman değişime sebebiyet verir. Dolayısıyla
kişilerin düşünceleri değişirse, büyük olasılıkla duygu ve davranışları da değişime
uğrar.92
A-B-C kişilik kuramı, akılcı duygusal davranışçı terapinin merkezi
konumundadır. A; bir olgu, olayın varlığı veya bireyin davranışıdır. C; bireyin
duygusal veya davranışsal tepkisi veya izlenen sonuçlarıdır. A, C’ye yol açmaz ve
C’nin oluşumundaki esas rol A hakkındaki inancımızı temsil eden B’ye aittir.93
Rasyonel inançlara sahip olanlar, yaşadıkları olumsuzluklar neticesinde üzüntü ve
pişmanlık yaşarlar ancak irrasyonel inançlara sahip olanlar yaşanan olaylar
sonrasında depresyon ve kaygı yaşayabilirler.94
Ellis'in modelindeki akılcı olmayan inançlar, Beck'in modelinde bilişsel
çarpıtmalar olarak adlandırılır. Her ikisinin de işlevsel olmayışı ikisinin önemli bir
ortak noktası olarak karşımıza çıkmaktadır.95 Beck’in bilişsel kuramına göre,
çocukluktaki deneyimler bazı temel düşünce ve inanç sistemlerinin gelişmesine yol
açar ve bunlar şema olarak tanımlanmaktadır. Yaşam olayları, şemaların aktif hale
gelmesine, olumsuz otomatik düşüncelere ve böylelikle hoş olmayan duyguların
oluşmasına neden olur.96
İnsanın psikolojik sağlığını koruyabilmesi, hayatta kalabilmesi ve yaşamdan
zevk alabilmesi için esnek olmaya ihtiyacı vardır. Akılcı duygusal davranışçı terapiye
göre bilişsel esneklik, bireyin sağlıklı ve doyum alarak yaşayabilmesinde önemli bir

91
Ertuğrul Köroğlu ve Hakan Türkçapar, Psikoterapi Yöntemleri, HYB Yayıncılık, Ankara, 2015, s.
97,98.
92 Köroğlu ve Türkçapar, a.g.e., s. 27.
93 Gerard Corey, Psikolojik Danışma ve Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları, Mentis Yayıncılık,

Ankara, 2008, s. 300.


94 James O. Prochaska ve John C. Norcross, Psikoterapi Sistemleri, Çev editörü: Tahir Özakkaş,

Acar Matbaacılık, 2014, İstanbul, s. 377.


95 Ayşe Sibel Türküm, “Akılcı Olmayan İnanç Ölçeğinin Geliştirilmesi ve Kısaltma Çalışmaları”, Türk

Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, Cilt:2, Sayı:19, 41-47, s. 41.


96 Meral Demiralp ve Fahriye Oflaz, “Bilişsel-davranışçı terapi teknikleri ve psikiyatri hemşireliği

uygulaması”, Anadolu Psikiyatri Dergisi,2007, Cilt:8, 132-139, s. 133.

23
rol oynamaktadır. Kişinin beklentilerinde, düşüncelerinde ve davranışlarında esnek
olması ve durumlara geniş bir açıdan bakması daha akılcı bir yaklaşım olacaktır.97
Akılcı duygusal davranışçı terapiye göre, bilişsel katılık ve katı inançlar ruhsal
sorunların başlıca nedenleri olarak görülmektedir ve iyi bir ruh sağlığı için bilişsel
esneklik gerekli bir unsurdur.98 Bilişsel davranışçı terapinin tedaviyle birlikte getirdiği
pozitif değişim, kişilerin bilişsel esneklik düzeyinin artmasına yol açmaktadır.99
Bireylerin bilişsel esnekliklerindeki yükselişin depresif semptomları azalttığı
belirtilmektedir.100
Gündüz’e göre, akılcı olmayan inançlar bilişsel esneklik üzerinde etkili
olmaktadır. Akılcı olmayan inançlara daha az sahip olmak, güvenli bağlanma stilleri
ile iletişim kurmak ve daha az psikolojik belirti göstermek bilişsel esnekliği
kolaylaştırmaktadır.101
Altunkol, Bilişsel Davranışçı Terapiyi temel alarak Bilişsel Esneklik Psikoeğitim
Programı hazırlamıştır. Programın amaçlarından birisi de öğrencilerin karşılaştıkları
durumlar karşısında birden fazla alternatif üretebilmesi ve bilişsel esneklik
düzeylerinin arttırılmasıdır. Program, on iki oturumdan oluşmaktadır ve her oturum
50 dakika sürmektedir. Bilişsel Esneklik Psikoeğitim Programı’nın, öğrencilerin
bilişsel esneklik düzeylerinin yükselmesinde etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır.102
Bilişsel davranışçı terapiler, bilişsel esnekliği kişilerin ruh sağlığını koruyucu bir
etken olarak görmekte ve olumlu duygulara ve davranışlara yol açtığını
savunmaktadır. Bilişsel davranışçı terapiler, bilişsel katılığın ise bilişsel esnekliğin
tam aksine ruhsal problemlere sebebiyet verebileceğini ve olumsuz duygu ve
davranışlara neden olabileceğini belirtmektedir. Ayrıca Altunkol’un hazırladığı
psikoeğitim programı ortaöğretim düzeyine yöneliktir ancak bu programın bir benzeri
üniversite öğrencileri için de geliştirilip uygulanabilir ve böylelikle üniversiteli
gençlerin bilişsel esneklik düzeylerinin yükseltilmesi hedeflenebilir.

97 Albert Ellis ve Windy Dryden, The Practice Of Rational Emotive Behavior Therapy, New York,
2007; aktaran Fatma Altunkol, Üniversite Öğrencilerinin Bilişsel Esneklikleri İle Algılanan Stres
Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çukurova Üniversitesi, Adana,
2011, s. 15. (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
98 Vildan Serpin Eşiyok, Üniversite Öğrencilerinin Cinsiyetlerine ve Bilişsel Esneklik Düzeylerine Göre

Romantik İlişki İnançlarının İncelenmesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, Mersin, 2016,
s. 18 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
99 Altunkol, a.g.e., 2011, s. 18.
100 John P. Dennis ve Jillon S. Vander Wal, “The Cognitive Flexibility Inventory: Instrument

Development and Estimates of Reliability and Validity”, Cognitive Therapy and Research, 2010,
Cilt:34, Sayı:3, 241-253, s. 241.
101 Bülent Gündüz, “Bağlanma Stilleri, Akılcı Olmayan İnançlar ve Psikolojik Belirtilerin Bilişsel Esnekliği

Yordamadaki Katkıları”, Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri, 2013, Cilt:13, Sayı:4, 2071-2085, s.
2076, 2077.
102 Fatma Altunkol, Bilişsel Esneklik Eğitim Programının Lise Öğrencilerinin Bilişsel Esneklik İle

Algılanan Stres Düzeylerine Ve Stresle Başa Çıkma Tarzlarına Etkisi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Çukurova Üniversitesi, 2017, ss. 47-57 (Yayımlanmamış Doktora Tezi).

24
2.4.2. Bilişsel Esneklikle İlgili Yapılan Çalışmalar
Bilişsel esneklikle ile ilgili yurt içinde ve yurt dışında birtakım araştırmalar
yapılmıştır. Bu araştırmaların birkaçına bu bölümde yer verilmiştir.
Martin ve arkadaşları, bilişsel esnekliğin iletişim esnekliğiyle ilişkisinin
olduğunu ve anlaşmazlıklara karşı toleranslı olma ve eleştirel olmama durumlarıyla
pozitif yönde, sözel saldırganlıkla ise negatif yönde ilişkisi olduğunu belirtmişlerdir.103
Ciairano ve arkadaşları ise bilişsel esneklik düzeyi yüksek olan çocukların, daha
fazla iş birlikçi davranışlar sergilediğini ve akranlarıyla birlikte başarıya ulaştıklarını
savunmuşlardır.104 Martin ve Rubin, bilişsel esneklik ile duyarlılık, rol yapma ve dışa
dönüklük arasında pozitif yönde, kaçınmayla negatif yönde ilişki bulmuştur.105
Bilişsel Esneklik Ölçeğinin geçerliliğini sınamak için yapılan bir dizi çalışmanın
birincisinde bilişsel esnekliğin, atılganlık ve hızlı çözüm oluşturma becerileriyle
pozitif ilişkisi olduğu, ikincisinde kişilerin kendi bilişsel esnekliğini
değerlendirmesiyle, arkadaşları tarafından bu kişilerin bilişsel esnekliğinin
değerlendirmesi arasında pozitif bir ilişkisi olduğu, üçüncüsünde ise bilişsel esneklik
ile kendine güven arasında pozitif bir ilişki olduğu tespit edilmiştir.106
Bilişsel esnekliğin kontrol alt boyutunun, kaygılı bağlanma ile depresyon, OKB,
sosyal kaygı ilişkisinde kısmi ve tam aracı roller üstlendiği görülmüştür. Ayrıca
kadınlarda kontrol alt boyutunun, depresyon ve sosyal kaygı ile kaçınmacı bağlanma
ilişkisine kısmi aracılığı bulunduğu sonucuna erişilmiştir.107 DEHB tanılı çocuklarda,
sağlıklı kontrol grubuna göre bilişsel esneklik puanları daha düşük bulunmuştur.108
Tourette Sendromu olan çocuk ve ergenlerde, kontrol grubuna göre bilişsel
esneklikte bozulma belirlenmiştir.109
Lise öğrencilerinin bilişsel esneklik düzeyleri yükseldikçe aktif başa çıkma
stratejilerini daha çok kullandıkları sonucuna erişilmiştir.110 Lise öğrencilerinin bilişsel

103 Martin vd., a.g.e., 1998, s. 531.


104 Silvia Ciairano vd., “Cognitive Flexibility and Social Competence From Childhood To Early
Adolescence”, Cognition, Brain&Behavior, Romanian Association for Cognitive Science, 2006,
Cilt: 10, Sayı:3, 343-366, s. 343.
105 Martin ve Rubin, a.g.e., s. 625.
106 Martin ve Anderson, a.g.e., s. 1.
107 Gülüm ve Dağ, a.g.e., ss. 216-221.
108 Kemal Utku Yazıcı, Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu Tanısı Bulunan 8-15 Yaş Arası

Çocuklarda Yürütücü İşlev Fonksiyonlarının Bilgisayar Tabanlı Nöropsikolojik Test Bataryası Olan
Cnsvs (The Central Nervous System Vital Signs) İle Değerlendirilmesi, Tıp Fakültesi, Ege Üniversitesi,
İzmir, 2012, s. 116 (Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi).
109 Ayşegül Selcen Güler, Tourette Sendromu Olan Çocuk Ve Ergenlerde Bilişsel Esneklik Ve Sosyal

Karşılıklılık, Tıp Fakültesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2009, s. 56 (Yayımlanmamış Uzmanlık


Tezi).
110 Ahmet Bedel ve Esra Ulubey, “Ergenlerde Başa Çıkma Stratejilerini Açıklamada Bilişsel Esnekliğin

Rolü”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2015, Cilt:14, Sayı:55, 291-300, s. 297.

25
esneklik puanları yükseldikçe; öfkelerini kontrol edebildikleri, öfkelerini içe ve dışa
yansıtmalarının azaldığı sonucuna erişilmiştir.111
Sosyal yetkinlik beklentisi ve problem çözme becerisi yüksek ergenlerin diğer
ergenlere oranla bilişsel olarak daha esnek oldukları ve otoriter anne-baba
tutumunun ergenlerin bilişsel esnekliğine olumsuz etkileri olduğu tespit edilmiştir.112
Ergenlerin akademik, sosyal ve duygusal yetkinlik düzeyleri ile bilişsel esneklik
düzeyleri arasında pozitif bir ilişki olduğu, duygusal ve sosyal yetkinliğin de bilişsel
esnekliğin anlamlı yordayıcıları olduğu bulunmuştur.113
Üniversite öğrencilerinin intihar olasılığı yükseldikçe bilişsel esneklik
düzeylerinin düştüğü ve bilişsel esnekliğin kontrol alt boyutunun intiharı yordadığı
tespit edilmiştir.114 Ergen öz kıyımlarında rolü bulunan bilişsel unsurlar arasında;
bilişsel katılık, ya hep ya hiç biçiminde düşünme, mükemmeliyetçilik, felaketleştirme
gibi bilişsel açıdan esnek olmayan etkenler tespit edilmiştir.115 Ergenlerin bilişsel
esneklikleri arttıkça akademik, sosyal, duygusal ve genel öz yeterlikleri de
artmaktadır.116
Hirt ve arkadaşları, mutlu bireylerin daha fazla bilişsel esneklik ve yaratıcılık
gösterdiklerini belirtmişlerdir.117 Üniversiteli gençlerin, bilişsel esneklik düzeyi
yükseldikçe öznel iyi oluşlarının yükseldiği sonucuna erişilmiştir.118 Lise
öğrencilerinin, bilişsel esneklik düzeyleri yükseldikçe sosyal medya kullanımının
azaldığı sonucuna erişilmiştir.119
Bilişsel esneklikle ilgili yapılan çalışmalar neticesinde psikopatolojilerle bilişsel
katılık arasında bir ilişki olduğu görülmektedir. Psikoterapi uygulamalarında bilişsel
esnekliği arttırıcı müdahalelerin bireylerin ruh sağlığını koruyucu etkisi olduğu
düşünülmektedir. Ayrıca, bilişsel esnekliği arttırma teknikleri kontrollü çalışmalarla
sınandıktan sonra danışanlara tavsiye edilebilir ve bu tekniklerin etkisi izlenebilir.

111 Aycan Diril, Lise Öğrencilerinin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin Sosyodemografik Değişkenler Ve Öfke
Düzeyi İle Öfke İfade Tarzları Arasındaki İlişki Açısından İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Çukurova Üniversitesi, Adana, 2011, s. 59-62 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
112 Bilgin, a.g.e., 2009, ss. 150-152.
113 Çelikkaleli, a.g.e., s. 347.
114 Özlem Öztürk, a.g.e., s. 107.
115 Bedriye Öncü ve Ayşegül Sakarya, “Ergen Özkıyımlarında Bilişsel Etmenler ve Çarpıtmaların Rolü”,

Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2013, Cilt:5, Sayı:2, 232-245, s.232.


116 Duygu Akçay Özcan ve Binnaz Kıran Esen, “Ergenlerin Bilişsel Esneklik Düzeyleri İle

Özyeterliklerinin İncelenmesi”, International Journal Of Eurasia Social Sciences, Cilt:7, Sayı:24, 1-


10, s.1.
117 Edward R. Hirt vd., “I want to be creative: Exploring the role of hedonic contingency theory in the

positive mood–cognitive flexibility link.”, Journal of Personality and Social Psychology, 2008,
Cilt:94, Sayı:2, 214–230, s. 214.
118 Ayşin Aydınay Satan, “Dini İnanç ve Bilişsel Esneklik Düzeylerinin Öznel İyi Oluş Düzeyine Olan

Etkisi”, 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2014, Cilt:3, Sayı:7, 56-74, s. 66.
119 Adem Peker ve Fatih Çukadar, “Bilişsel Esneklik İle Sosyal Medyayı Kullanmaya Yönelik Tutum

Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”, Sakarya University Journal of Education, 2016, Cilt:6, Sayı:2, 66-
79, s. 73.

26
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

YÖNTEM VE TEKNİKLER

Bu bölümde; araştırmanın modeli, çalışma grubu, araştırma için kullanılan


veri toplama araçları ile verilerin analizi için uygulanan istatistiki teknikler hakkında
açıklamalar yer almaktadır.

3.1. ARAŞTIRMANIN MODELİ


Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi ve bilişsel esneklik
düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmak üzere yapılan
bu çalışma, betimsel nitelikte bir çalışma olup ‘ilişkisel tarama modeli’ temelinde
uygulama yapılmıştır. İlişkisel tarama modelinde; iki veya daha çok sayıdaki
değişken arasında var olan değişim ve/veya bu değişimin derecesini belirlemek
amaçlanır. Tarama yolu ile bulunan ilişkiler, bir neden sonuç ilişkisinden ziyade bir
değişkendeki durumun bilinmesi halinde diğerinin kestirilmesine olanak
sağlamaktadır.120
Bu doğrultuda gerçekleştirilen bu araştırmada; üniversite öğrencilerinin,
yetişkin ayrılma anksiyetesi ve bilişsel esneklik düzeyleri ile sosyal anksiyete
düzeyleri arasındaki ilişki, korelasyon türü ilişkisel tarama modeli kullanılarak
çözümlenmeye çalışılmıştır.
Ayrıca, üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi, bilişsel esneklik
ve sosyal anksiyete düzeylerinin bazı demografik (kişisel) özelliklere göre farklılaşıp
farklılaşmadıkları da incelenmiştir.

3.2. ARAŞTIRMANIN ÖRNEKLEMİ


Bu araştırmanın örneklemini; İstanbul ilinde faaliyet gösteren İstanbul
Gelişim Üniversitesi’nde, 2017-2018 akademik takvim yılında öğrenime devam eden
300 öğrenci oluşturmaktadır. Çalışma grubunu oluşturan öğrencilerin
demografik/kişisel özellikleri Tablo-1’de verilmiştir.

120Niyazi Karasar, Bilimsel Araştırma Yöntemi: Kavramlar-İlkeler-Teknikler, Nobel Yayın Dağıtım,


Ankara, 2005, s.81.

27
Tablo-1 Öğrencilerinin Demografik Özelliklerine İlişkin Frekans Ve Yüzde Dağılımları

Değişken Grup f (n) %


Öğrenim düzeyi Ön lisans 28 9,3
Lisans 272 90,7
Sınıf 1. Sınıf 84 28,0
2. Sınıf 89 29,7
3. Sınıf 69 23,0
4. Sınıf 58 19,3
Yaş 17-20 yaş 128 42,7
21-25 yaş 158 52,7
26 yaş ve üstü 14 4,7
Cinsiyet Kadın 155 51,7
Erkek 145 48,3
Çocukluk döneminde bakımı sağlayan Anne-baba 262 87,3
Anne 33 11,0
Baba 1 0,3
Diğer 4 1,3
Anne-baba birlikteliği Anne-Baba birlikte 275 91,7
Anne-baba birlikte değil 25 8,3

Anne baba tutumu Demokratik 103 34,3


Otoriter 42 14,0
Koruyucu 150 50,0
İlgisiz 5 1,7
Kardeş sayısı Yok 16 5,3
1 kardeş 87 29,0
2 kardeş 60 20,0
3 kardeş 60 20,0
4 kardeş ve üstü 77 25,7
Üniversitenin yeri Ailenin olduğu şehirde 115 38,3
Başka şehirde 185 61,7
Barınma Şekilleri Ailemle 112 37,3
Akrabamla 15 5,0
Öğrenci evinde 61 20,3
Öğrenci yurdunda 112 37,3
Yaşamın herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alma Evet 26 8,7
Hayır 274 91,3
Daha önce aileden ayrı kalma süresi Hiç 84 28,0
0-1 yıl 127 42,3
1-2 yıl 15 5,0
2-3 yıl 20 6,7
3 yıldan fazla 54 18,0
Bulunulan şehirde akraba Evet 203 67,7
Hayır 97 32,3
Mezuniyetten sonra yaşanmak istenen yer Ailenin bulunduğu şehirde 80 26,7
Yurt dışı 68 22,7
İş bulduğum yerde 152 50,7
Araştırmaya katılan öğrencilerin; %90,7’si lisans öğrenimi görürken, %9,3’ü ön
lisans programına devam etmektedir. Sınıflara ilişkin dağılımlara bakıldığında;
öğrencilerin %28’inin birinci sınıfta, %29,7’sinin ikinci sınıfta, %23’ünün üçüncü
sınıfta ve %19,3’ünün dördüncü sınıfta okuduğu görülmektedir. Öğrencilerin yaşı en
düşük 17 ve en yüksek 37 olarak belirtilmiş olup yaş ortalaması 21,30±2,40 olarak

28
hesaplanmıştır. Yaş gruplarına bakıldığında ise öğrencilerin %42,7’sinin 17-20,
%52,7’sinin 21-25 ve kalan %4,7’sinin ise 26 yaş ve üstü grupta yer aldığı
görülmektedir. Araştırmaya katılan öğrencilerin cinsiyete ilişkin dağılımları, %51,7
kadın ve %48,3 erkek şeklindedir. Öğrencilerin, çocukluk döneminde bakımlarını
kimin sağladığına bakıldığında; %87,3’ü bakımlarını anne-babalarının sağladığını,
%11’i bakımlarını annelerinin sağladığını, %0,3’ü bakımlarını babalarının sağladığını
ve kalan %1,3’ünü ise bu kişilerden hariç diğer kişilerin bakımlarını sağladığını ifade
etmiştir. Öğrencilerin %91,7’si ebeveynlerinin beraber olduğunu ancak %8,3’nün
ebeveynlerinin beraber olmadığını ifade etmiştir. Öğrencilerin %34,3’ü demokratik,
%14’ü otoriter, %50’si koruyucu ve %1,7’si ise ilgisiz aile yapısında bulunduklarını
belirtmiştir. Öğrencilerin %5,3’ü kardeşinin olmadığını, %29’u tek kardeşi olduğunu,
%20’si 2 kardeşi olduğunu, yine aynı oranda %20’si 3 kardeşi olduğunu ve %25,7’si
ise 4 kardeş ve üstü olduklarını belirtmiştir. Öğrencilerin %38,3’ü ailesinin olduğu
şehirde, %61,7’si ise başka bir şehirde üniversite öğrenimi görmektedir. Öğrencilerin
%37,3’ü ailesinin yanında, %5’i akrabasının yanında, %20,3’ü öğrenci evinde ve
%37,3’ü ise öğrenci yurdunda kaldığını belirtmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin
%8,7’si, yaşamlarının herhangi bir döneminde kendilerine psikiyatrik tanı
konulduğunu belirtmiştir. Öğrencilerin %28’i daha önce ailesinden hiç ayrı
kalmadığını belirtirken; %42,3’ü bir yıla kadar, %5’i 1-2 yıl arasında, %6,7’si 2-3 yıl
arasında ve %18’i 3 yıldan daha fazla süre ailesinden ayrı kaldığını belirtmiştir.
Öğrencilerin %67,7’si öğrenim gördükleri şehirde yakın akrabasının bulunduğunu
belirtirken, %32,3’ü öğrenim gördükleri şehirde yakın akrabasının bulunmadığını
belirtmiştir. Son olarak, mezuniyet sonrası nerede yaşamak istedikleri sorulduğunda,
öğrencilerin %26,7’si ailesinin yanında, %22,7’si yurt dışında ve kalan %50,7’si ise
iş buldukları yerde yaşamak istediklerini söylemiştir.

3.3. VERİ TOPLAMA ARAÇLARI


Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi ve bilişsel esneklik
düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkiyi araştırmak üzere dört
bölümden oluşan bir anket formu kullanılmıştır. Bu bölümler sırasıyla; öğrencilerin
demografik özelliklerini belirlemek üzere bir Kişisel Bilgi Formu (KBF) (EK-A), bilişsel
esneklik düzeyini belirlemek üzere Bilişsel Esneklik Envanteri (BEE) (EK-B), sosyal
anksiyete düzeylerini ölçmek üzere Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeği (LSAÖ) (EK
C) ve son olarak yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyini araştırmak üzere Yetişkin
Ayrılma Anksiyetesi Anketi (YAA) (EK D) uygulanmıştır.

29
3.3.1. Kişisel Bilgi Formu
Kişisel bilgi formu, katılımcıların bilgilerini toplamak amacıyla araştırmacı
tarafından araştırma konusuna uygun olarak geliştirilmiştir. Öğrencilerden, diğer veri
toplama araçlarıyla birlikte kişisel bilgi formunu da doldurması istenmiştir.
Bu formda, araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin; öğrenim düzeylerinin,
sınıf düzeylerinin, yaşlarının, cinsiyetlerinin, çocukluk döneminde bakımlarını kimin
sağladığının, ebeveynlerinin medeni durumunun, aile yapılarının, kardeş sayılarının,
üniversiteyi ailelerinin bulunduğu şehirde okuyup okumadıklarının, barınma
şekillerinin, yaşamlarının herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alıp almadıklarının,
aileden ayrı yaşanan sürenin, bulundukları şehirde yakın akrabalarının olup
olmadığının, mezuniyet sonrası nerede yaşamlarını sürdürmek istediğinin sorulduğu
toplam 14 soru vardır. Kişisel bilgi formu, araştırmanın EK-A kısmında mevcuttur.

3.3.2. Bilişsel Esneklik Envanteri (BEE)


Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin bilişsel esneklik düzeylerini
belirlemek üzere Dennis ve Wal tarafından geliştirilen ve Gülüm ve Dağ tarafından
Türkçeye uyarlaması yapılan BEE kullanılmıştır.
Araştırmamızda kullanılan BEE, bilişsel esnekliğin üç yönünü ölçmek üzere
geliştirilmiştir. Bunlar; zor durumları kontrol edilebilir algılama eğilimi, yaşamımızda
ortaya çıkan durumların ve davranışların olası alternatiflerinin olabileceğini algılama
becerisi ve zor durumların üstesinden gelebilmek için çok sayıda çözüm üretme
becerisidir.121
BEE, iki alt ölçekten ve toplam 20 maddeden oluşmaktadır. Bunların 13
maddesi alternatifler alt ölçeğini, 7 maddesi kontrol alt ölçeğini oluşturmaktadır.
Alternatifler alt ölçeği, davranışlarımızın olası alternatiflerinin olabileceğini ve çözüm
üretme becerisini ölçmektedir. Kontrol alt ölçeği ise zor durumları kontrol edilebilir
algılama eğilimini ölçmektedir. BEE, 5’li likert tipine sahiptir ve puanlanmasında 2, 4,
7, 9, 11 ve 17. maddeler tersine puanlanan maddelerdir. Envanterden elde edilen
puanlar arttıkça bilişsel esnekliğin de arttığı düşünülür.122
BEE’nin bu araştırma için uygunluğu, güvenirliğine (Cronbach’s Alpha
katsayısı) bakılarak incelenmiştir. BEE’nin alternatfiler alt boyutu için güvenirlik
katsayısı (Cronbach’s Alpha) α Alternatifler=0,878 ve kontrol alt boyutu için α
Kontrol=0,798 olarak bulunmuştur. Envanterin geneli için güvenirlik katsayısı ise 0,873
olarak hesaplanmıştır. Envanter ve alt boyutları için bulunan güvenirlik katsayıları,
envanterin bu çalışma için uygun olduğu göstermektedir.

121 Dennis ve Wal, a.g.e., s. 241.


122 Gülüm ve Dağ, a.g.e., ss. 216-221.

30
3.3.3. Liebowitz Sosyal Anksiyete Ölçeği (LSAÖ)
Araştırmamızda kullanılan LSAÖ, Liebowitz tarafından 1987 yılında
geliştirilmiştir. Sosyal fobinin değerlendirilmesi için geliştirilen ilk klinik ölçektir.
LSAÖ, sosyal etkileşimi ölçen 11 madde ve performansı ölçen 13 madde olmak
üzere toplamda 24 maddedir. Deneklerden, korku/anksiyete ve kaçınma şiddetlerini
4’lü likert tipinde puanlaması istenmektedir. Genel toplam skor, toplam korku ve
toplam kaçınma puanının toplanmasıyla elde edilmektedir ve bu puan sosyal fobinin
farmakoterapi çalışmalarında en çok kullanılan skordur.123
Gençöz ve arkadaşları, LSAÖ’nün Türkçe versiyonu oluşturmuş ve geçerlilik
ve güvenirlik çalışmalarını yapmışlardır. LSAÖ’nün test-tekrar test güvenirliği .97,
Cronbach alpha katsayısı .98 olarak bulunmuştur.124 ‘Yok/Asla’ (1) ile
‘Şiddetli/Genellikle’ (4) arasında değerlendirilmektedir. Ölçekten elde edilen puanın
yükselmesi sosyal kaygının ve kaçınmanın şiddetlendiğini göstermektedir.
İki alt boyuttan oluşan LSAÖ’nün Korku/Anksiyete boyutu için güvenirlik
katsayısı (Cronbach’s Alpha) α Anskiyete/Korku=0,902 ve Kaçınma boyutu için α
Kaçınma=0,879 ve geneli için α Sosyal Anksiyete=0,932 olarak bulunmuştur. Bu değerler,
LSAÖ’nün genelini ve her iki alt boyutunu da oluşturan maddelerin arasında
güvenirliğin çok yüksek düzeyde olduğunu göstermektedir. Ölçek ve ölçeğin alt
boyutları için bulunan güvenirlik katsayıları, ölçeğin bu çalışma için uygun olduğu
göstermektedir.

3.3.4. Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Anketi (YAA)


Araştırmamızda kullanılan YAA, Manicavasagar ve arkadaşları tarafından öz
bildirim formatında hazırlanmış ve geliştirilmiştir.125 Ölçeğin Türkçeye uyarlaması,
geçerlilik ve güvenirlik çalışmaları Diriöz ve arkadaşları tarafından yapılmıştır. YAA,
yetişkinlik dönemindeki ayrılma anksiyetesi belirtilerini sorgulayan 27 maddeden
oluşmakta ve 4’lü likert yapısına sahip bir envanterdir. Bu ölçekle ister çocuklukta
başlayıp yetişkinlikte devam etsin, ister ilk kez yetişkinlikte ortaya çıksın ayrılma
anksiyetesi belirtileri sorgulanmakta ve şiddeti belirlenebilmektedir.126
27 madde ve tek boyut olarak kullanılması uygun bulunan ölçek 4’lü likert tipi
olup katılan bireyler tarafından ‘Hiç’ (0) ile ‘Çok sıklıkla’ (3) arasında

123 Richard Heimberg vd., “Psychometric properties of the Liebowitz Social Anxiety Scale”,
Psychological Medicine, 1999, Cilt:29, Sayı:1, 199-212, s. 200,201.
124 Tülin Gençöz vd., “Liebowıtz Social Anxiety Scale: The Turkish Version”, Psychological Reports,

2003, Cilt:93, 1059-1069, s. 1063.


125 Vijaya Manicavasagar vd., “A Self-Report Questionnaire for Measuring Separation Anxiety in

Adulthood”, Comprehensive Psychiatry, 2003, Cilt:44, Sayı:2, 146-153, s. 146.


126 Meliha Diriöz vd., “Ayrılma Anksiyetesi Belirti Envanteri İle Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Anketinin

Türkçe Versiyonunun Geçerlik ve Güvenirliği”, Türk Psikiyatri Dergisi, 2012, Cilt:23, Sayı:2, 108-116,
ss. 111-116.

31
değerlendirilmektedir. Ölçekten alınabilecek toplam puan 0 ile 81 arasında yüksek
toplam puan yüksek yetişkin ayrılma anksiyetes düzeyini göstermektedir.
27 maddeden oluşan YAA için güvenirlik katsayısı α=0,907 olarak
hesaplanmıştır. Bu değer, YAA’yı oluşturan maddelerin arasında güvenirliğin çok
yüksek olduğunu göstermektedir. YAA’nın geneli için bulunan güvenirlik katsayısı
(α=0,907) ölçeğin bu çalışma için uygun olduğu göstermektedir.

3.4. ARAŞTIRMA VERİLERİNİN İSTATİKSEL OLARAK ANALİZİ


Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerden Kişisel Bilgi Formu, YAA, BEE ve
LSAÖ ile toplanan verilerin tümü “IBM SPSS Statistics 23” paket programı ile
analize tabi tutulmuştur. Araştırmanın amacına uygun olarak belirlenen istatistiksel
analizlere geçilmeden önce, verilerin belirlenen sınırlar içinde olup olmadığı, hata ve
eksiklikler taşıyıp taşımadığına bakılmış ardından ölçek ve boyut toplam ortalama
puanlarının çarpıklık/basıklık değerlerine bakılarak normallik dağılımları
incelenmiştir. Elde edilen çarpıklık ve basıklık değerleri Tablo-2’de sunulmuştur.

Tablo-2 Değişkenlere Ait Çarpıklık ve Basıklık Katsayıları

Değişken Çarpıklık Basıklık


Alternatifler -,689 1,529
Kontrol -,382 ,077
Bilişsel Esneklik -,581 1,398
Korku/anksiyete ,651 -,146
Kaçınma ,727 ,538
Sosyal Anksiyete ,479 -,311
Yetişkin Ayrılık Anksiyetesi ,719 ,324
Tablo-2’den görüleceği üzere değişkenlere ait çarpıklık katsayıları (-.689) ile
(.727) arasında, basıklık katsayıları ise (–.311) ile (1.529) arasında değişmektedir.
Araştırmamızdaki değişkenlerin, çarpıklık ve basıklık katsayısı ±2 arasındadır ve
bunun da normallik için kriter olan sınırlar içerisinde olduğu görülmektedir.127
Çalışmamızda elde edilen verilerin normal dağılım sergilediği görülmüş olup,
analizlerde “parametrik testlerin” kullanılmasına karar verilmiştir.
Üniversite öğrencilerinin; YAA, BEE ve LSAÖ puanlarının (düzeylerinin),
öğrenim düzeyine, cinsiyete, çocukluk döneminde bakımını sağlayana, anne-
babanın medeni durumuna, öğrenim görülen üniversitenin bulunduğu yere, öğrenim
gördükleri şehirde yakın akrabasının olup olmamasına ve yaşamlarının herhangi bir

127
Rex B. Kline, Principles and Practice of Structural Equation Modeling, The Guilford Press, New
York, 2011, s. 63.

32
döneminde psikiyatrik tanı alıp almamalarına göre anlamlı farklılaşmalar olup
olmadığını araştırmak üzere, bağımsız gruplar t-testi uygulanmıştır.
Üniversite öğrencilerinin; YAA, BEE ve LSAÖ puanlarının (düzeylerinin), sınıf
düzeyine, yaşa, anne-babanın tutumuna, kardeş sayısına, barınma şekillerine,
aileden ayrı yaşanan süreye ve mezuniyet sonrası yaşamak istedikleri yere göre
anlamlı farklılaşmalar olup olmadığını araştırmak üzere, tek yönlü varyans analizi
(ANOVA) uygulanmıştır. ANOVA sonrası anlamlı fark bulunduğunda, farkın hangi
gruplar arasında olduğunu araştırmak üzere post-hoc Scheffe testi yapılmıştır.
Analizlerden elde edilen sonuçların yorumlanmasında .05 anlamlılık düzeyi
ölçüt alınmıştır.
Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi, bilişsel esneklik ve
sosyal anksiyete düzeylerinin (puanlarının) birbirleriyle olan ilişkisini incelemek
üzere Pearson Momentler Çarpımı Korelasyon Katsayısı hesaplanmıştır.
Son olarak; üniversite öğrencilerinin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin,
sosyal anksiyete düzeyleri üzerindeki etkisinde, bilişsel esnekliğin aracı (mediatör)
rolünü araştırmak üzere çoklu doğrusal regresyon analizi uygulanmıştır.

33
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

ARAŞTIRMANIN BULGULARI

Bu bölümde öncelikle; araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin, yetişkin


ayrılma anksiyetesi, bilişsel esneklik ve sosyal anksiyete düzeylerinin kişisel bilgi
formundaki değişkenlere göre anlamlı farklılaşma gösterip göstermediğine
bakılacaktır. Ardından; araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma
anksiyetesi, bilişsel esneklik ve sosyal anksiyete düzeylerinin birbirleriyle olan
ilişkisine bakılacaktır. Ve son olarak; yetişkin ayrılma anksiyetesinin, sosyal
anksiyete üzerindeki etkisinde bilişsel esnekliğin aracı (mediatör) rolünü araştırmak
üzere yapılan istatiksel analizlere yer verilecektir.

4.1. ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİNE YÖNELİK


BULGULAR
Bu bölümde öncelikle; katılımcı öğrencilerin, BEE’den aldığı puanlar
incelenecek ve ardından öğrencilerin alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının kişisel bilgi formundaki demografik özelliklere göre
farklılaşıp farklılaşmadığına bakılacaktır.

Tablo-3 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerine İlişkin Betimsel İstatistikler


Boyut/Ölçek Alınabilecek Puan En Düşük En Yüksek X ss
Alternatifler 13-65 21 65 52,34 6,89
Kontrol 7-35 8 35 25,85 4,91
Bilişsel esneklik (genel) 20-100 34 100 78,19 9,87

Tablo-3’de görüldüğü üzere; araştırmaya katılan öğrencilerin, bilişsel


esnekliğin alternatifler boyutundan aldıkları puanlar 21-65 arasında olup, ortalama
puan 52,34±6,89 olarak belirlenmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin; kontrol
boyutundan aldıkları puanlar 8-35 arasında olup, ortalama puan 25,85±4,91 olarak
hesaplanmıştır. Araştırmaya katılan öğrencilerin; bilişsel esneklik toplam puanları
34-100 arasında olup, ortalama toplam puan 78,19±9,87 olarak hesaplanmıştır.
Öğrencilerin alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel esneklik toplam
puanlarının kişisel bilgi formundaki demografik özelliklere göre farklılaşıp
farklılaşmadığı aşağıdaki tablolarda incelenmiştir.

34
Tablo-4 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim Düzeyine Göre
Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi
Betimsel İst. t-test
Boyut/Ölçek Öğrenim Düzeyi
n X ss t sd p
Alternatifler Ön lisans 28 51,68 8,43
-0,54 298 0,593
Lisans 272 52,41 6,72
Kontrol Ön lisans 28 25,36 4,54
-0,56 298 0,578
Lisans 272 25,90 4,95
Bilişsel Esneklik Ön lisans 28 77,04 11,56
-0,65 298 0,515
Lisans 272 78,31 9,69
Araştırmaya katılan öğrencilerin; alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının, öğrenim düzeyine göre anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediğini araştırmak üzere yapılan t-testi sonuçlarına göre anlamlı bir farklılık
yoktur.

Tablo-5 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Sınıf Düzeyine Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi

Betimsel İst. ANOVA


Boyut/Ölçek Sınıf Düzeyi Scheffe
n X ss F P
Alternatifler 1. Sınıf (1) 84 52,96 7,34
2. Sınıf (2) 89 51,10 6,83 1,90 0,130 -
3. Sınıf (3) 69 52,12 5,89
4. Sınıf (4) 58 53,62 7,23
Kontrol 1. Sınıf (1) 84 24,88 5,23
2. Sınıf (2) 89 24,52 4,13 4,27 0,006 1, 2 ile 4
3. Sınıf (3) 69 26,23 4,76
4. Sınıf (4) 58 28,26 5,28
Bilişsel Esneklik 1. Sınıf (1) 84 75,64 10,64
2. Sınıf (2) 89 75,13 9,36 3,18 0,035 1, 2 ile 3, 4
3. Sınıf (3) 69 80,50 8,18
4. Sınıf (4) 58 81,23 10,78
Öğrencilerin kontrol boyutu puanlarının, sınıf değişkenine göre anlamlı bir
farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (3;297)=4,27; p<.01]. ANOVA testi sonrası yapılan

post-hoc Scheffe testine göre; 1. ve 2. sınıf öğrencilerinin ( X 1. Sınıf=24,88; X 2.

Sınıf=24,52), kontrol boyutu düzeyleri, 4. sınıf öğrencilerden ( X 4. Sınıf=28,26) daha


düşüktür.
Öğrencilerin bilişsel esneklik toplam puanlarının, sınıf değişkenine göre
anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (3;297)=3,18; p<.05]. Post-hoc Scheffe

testine göre; 1 ve 2. sınıf öğrencilerinin ( X 1. Sınıf=75,64; X 2. Sınıf=75,13) bilişsel

esneklik düzeyleri, 3 ve 4. sınıf öğrencilerden ( X 3. Sınıf=80,50; X 4. Sınıf=81,23) daha


düşüktür.

35
Tablo-6 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşlarına Göre Farklılaşma
Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi

Betimsel İst. ANOVA


Boyut/Ölçek Yaş Scheffe
n X ss F p
17-20 yaş 128 51,78 6,70
21-25 yaş 158 52,69 6,90
Alternatifler 0,85 0,43 -
26 yaş + 14 53,57 8,45
Toplam 300 52,34 6,89
17-20 yaş 128 26,48 4,35
21-25 yaş 158 25,31 5,15
Kontrol 2,05 0,13 -
26 yaş + 14 26,21 6,38
Toplam 300 25,85 4,91
17-20 yaş 128 78,26 9,34
21-25 yaş 158 78,00 9,96
Bilişsel Esneklik 0,21 0,81 -
26 yaş + 14 79,79 13,70
Toplam 300 78,19 9,87
Araştırmaya katılan öğrencilerin; alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının, yaşa göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini
araştırmak üzere yapılan ANOVA testine göre anlamlı bir farklılık yoktur.

Tablo-7 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Cinsiyete Göre Farklılaşma


Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Betimsel İstatistikler t-test


Boyut/Ölçek Cinsiyet
n X ss t sd p
Alternatifler Kadın 155 52,36 6,38 0,05 298 0,963
Erkek 145 52,32 7,42
Kontrol Kadın 155 24,96 4,64 3,30 298 0,001
Erkek 145 26,80 5,02
Bilişsel Esneklik Kadın 155 77,32 8,68 1,58 298 0,114
Erkek 145 79,12 10,96
Öğrencilerin kontrol boyutu puanlarının, cinsiyet değişkenine göre anlamlı bir
farklılık gösterdiği bulunmuştur [t(298)=3,30; p<.001]. Erkek öğrencilerin kontrol

boyutu puanlarının ( X Erkek=26,80), kadın öğrencilerden ( X Kadın=24,96) daha


yüksek olduğu görülmektedir.

Tablo-8 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Çocukluk Döneminde


Bakımı Sağlayana Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi
Betimsel İstatistikler t-test
Boyut/Ölçek Bakım sağlayan
n X ss t sd p
Alternatifler Anne-baba 262 52,49 6,82
0,79 293 0,429
Anne 33 51,48 7,14
Kontrol Anne-baba 262 25,82 4,87
-0,43 293 0,667
Anne 33 26,21 4,88
Bilişsel Esneklik Kadın 262 78,31 9,83
0,34 293 0,738
Erkek 33 77,70 10,87

36
Araştırmaya katılan öğrencilerin; alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının, çocukluk döneminde bakımı sağlayana göre anlamlı bir
farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan t-testi sonuçlarına göre
anlamlı bir farklılık yoktur.

Tablo-9 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Anne-Babanın Medeni


Durumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t- Testi
Betimsel
t-test
Boyut/Ölçek Anne-Baba Birlikteliği İstatistikler
n X ss t sd p
Alternatifler Birlikte 275 52,22 6,89
1,01 298 0,312
Birlikte 25 53,68 6,79
Kontrol Birlikte 275 25,89 4,95
0,44 298 0,663
Birlikte değil 25 25,44 4,50
Bilişsel Birlikte 275 78,11 9,88
0,49 298 0,625
Esneklik Birlikte değil 25 79,12 9,94
Araştırmaya katılan öğrencilerin; alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının, ebeveynlerin medeni durumuna göre anlamlı bir farklılık
gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan t-testi sonuçlarına göre anlamlı bir
farklılık yoktur.

Tablo-10 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Anne Baba Tutumuna


Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Anne baba tutumu Scheffe
n X ss F p
Demokratik (1) 103 53,43 6,64
Otoriter (2) 42 52,02 8,16
Alternatifler 2,29 0,079 -
Koruyucu (3) 150 51,54 6,59
İlgisiz (4) 5 56,80 6,42
Demokratik (1) 103 26,58 5,01
Otoriter (2) 42 25,24 5,60
Kontrol 1,27 0,285 -
Koruyucu (3) 150 25,56 4,56
İlgisiz (4) 5 24,60 6,11
Demokratik (1) 103 80,01 9,28
Otoriter (2) 42 77,26 12,47
Bilişsel Esneklik 2,10 0,100 -
Koruyucu (3) 150 77,10 9,31
İlgisiz (4) 5 81,40 10,31
Araştırmaya katılan öğrencilerin; alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının, anne-baba tutumlarına göre anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediğini araştırmak üzere yapılan ANOVA testine göre anlamlı bir farklılık
yoktur.

37
Tablo-11 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Kardeş Sayısına Göre
Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Kardeş sayısı Scheffe
n X ss F p
Yok 16 51,19 8,30
1 kardeş 87 53,15 8,01
Alternatifler 2 kardeş 60 51,13 6,46 0,96 0,430 -
3 kardeş 60 52,83 6,25
4 kardeş ve üstü 77 52,26 5,93
Yok 16 25,56 5,29
1 kardeş 87 26,11 5,66
Kontrol 2 kardeş 60 25,49 4,75 0,44 0,778 -
3 kardeş 60 26,39 4,23
4 kardeş ve üstü 77 25,48 4,58
Yok 16 76,75 12,44
1 kardeş 87 79,26 11,04
Bilişsel Esneklik 2 kardeş 60 76,62 10,02 0,93 0,448 -
3 kardeş 60 79,22 8,36
4 kardeş ve üstü 77 77,74 8,80
Araştırmaya katılan öğrencilerin; alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının, kardeş sayısına göre anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediğini araştırmak üzere yapılan ANOVA sonuçlarına göre öğrencilerin
bilişsel esneklik düzeyleri arasında anlamlı fark yoktur.

Tablo-12 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim Görülen


Üniversitenin Bulunduğu Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Öğrenim görülen Betimsel İst. t-test


Boyut/Ölçek
üniversitenin yeri n X ss t sd p
Alternatifler Ailenin olduğu şehirde 115 52,25 7,15 -0,18 298 0,857
Başka şehirde 185 52,40 6,74
Kontrol Ailenin olduğu şehirde 115 25,74 5,03 -0,31 298 0,758
Başka şehirde 185 25,92 4,84
Bilişsel Esneklik Ailenin olduğu şehirde 115 77,99 10,02 -0,28 298 0,780
Başka şehirde 185 78,32 9,80
Araştırmaya katılan öğrencilerin; alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının, öğrenim görülen üniversitenin bulunduğu yere göre
anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan t-testi
sonuçlarına göre anlamlı bir farklılık yoktur.

38
Tablo-13 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Barınma Şekillerine
Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Barınma Şekilleri Scheffe
n X ss F p
Aileyle (1) 112 52,33 7,13
Akrabayla (2) 15 52,33 5,47
Alternatifler 1,63 0,182 -
Öğrenci evinde (3) 61 53,92 7,73
Öğrenci yurdunda (4) 112 51,50 6,22
Aileyle (1) 112 25,94 4,97
Akrabayla (2) 15 24,13 5,36
Kontrol 1,66 0,176 -
Öğrenci evinde (3) 61 26,82 5,45
Öğrenci yurdunda (4) 112 25,46 4,40
Aileyle (1) 112 78,27 10,01
Akrabayla (2) 15 76,47 7,90
Bilişsel Esneklik 2,11 0,099 -
Öğrenci evinde (3) 61 80,74 11,61
Öğrenci yurdunda (4) 112 76,96 8,71
Araştırmaya katılan öğrencilerin; alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının, barınma şekillerine göre anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediğini araştırmak üzere yapılan ANOVA sonuçlarına göre anlamlı bir
farklılık yoktur.

Tablo-14 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşamlarının Herhangi Bir


Döneminde Psikiyatrik Tanı Almasına Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-
Testi
Betimsel İst. t-test
Boyut/Ölçek Psikiyatrik tanı
n X ss t sd p
Alternatifler Evet 26 54,27 9,00
1,49 298 0,136
Hayır 274 52,16 6,64
Kontrol Evet 26 22,92 6,34
3,23 298 0,001
Hayır 274 26,13 4,67
Bilişsel Esneklik Evet 26 77,19 12,99
0,54 298 0,589
Hayır 274 78,29 9,55
Yaşamlarının herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı almış ve almamış
öğrencilerin sadece kontrol boyutu puanları arasında anlamlı bir fark olduğu
bulunmuştur [t(298)=3,23; p<.001]. Yaşamlarının herhangi bir döneminde psikiyatrik

tanı almamış öğrencilerin ( X Hayır=26,13) kontrol düzeylerinin, yaşamlarının

herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı almış öğrencilerden ( X Evet=22,92) daha


yüksek olduğu görülmektedir.

39
Tablo-15 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Aileden Ayrı Yaşanan
Süreye Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi

Aileden Ayrı Betimsel İst. ANOVA


Boyut/Ölçek Scheffe
Yaşanan Süre n X ss F p
Hiç (1) 84 51,69 7,11
0-1 yıl (2) 127 51,61 6,46
Alternatifler 1-2 yıl (3) 15 54,87 6,24 1,99 0,097 -
2-3 yıl (4) 20 53,20 10,18
3 yıldan fazla (5) 54 54,06 5,88
Hiç (1) 84 24,19 4,71
0-1 yıl (2) 127 26,59 4,54
Kontrol 1-2 yıl (3) 15 28,27 4,37 4,37 0,002 1 ile 2
2-3 yıl (4) 20 25,30 5,51
3 yıldan fazla (5) 54 26,22 5,34
Hiç (1) 84 75,88 9,68
0-1 yıl (2) 127 78,20 9,29
Bilişsel Esneklik 1-2 yıl (3) 15 83,13 7,52 2,76 0,028 1 ile 3,5
2-3 yıl (4) 20 78,50 14,08
3 yıldan fazla (5) 54 80,28 9,56
Öğrencilerin kontrol boyutu puanlarının, aileden ayrı yaşanan süreye göre
anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (4; 295)=4,37; p<.01]. ANOVA testi
sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; ailesinden 0-1 yıl ayrı kalan

öğrencilerin ( X 0-1 yıl=26,59) kontrol düzeyi, ailesinden hiç ayrı kalmayan

öğrencilerden ( X Hiç=24,19) daha yüksektir.


Öğrencilerin bilişsel esneklik toplam puanlarının, aileden ayrı yaşanan
süreye göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (4; 295)=2,76; p<.05].
ANOVA testi sonrası yapılan post-hoc Scheffe göre; ailesinden 1-2 yıl ve 3 yıldan

fazla ayrı kalan öğrencilerin ( X 1-2 yıl=83,13; X 3 yıldan fazla=80,28) bilişsel esneklik

düzeyleri, ailesinden hiç ayrı kalmayan öğrencilerden ( X Hiç=80,28) daha yüksektir.

Tablo-16 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim Gördükleri


Şehirde Yakın Akrabaları Olmasına Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Öğrenim görülen Betimsel İst. t-test


Boyut/Ölçek
yerde akraba n X ss t sd p
Alternatifler Evet 203 52,57 6,60 0,81 298 0,418
Hayır 97 51,88 7,46
Kontrol Evet 203 25,79 4,84 -0,32 298 0,753
Hayır 97 25,98 5,07
Bilişsel Esneklik Evet 203 78,35 9,35 0,41 298 0,683
Hayır 97 77,86 10,91
Araştırmaya katılan öğrencilerin; alternatifler boyutu, kontrol boyutu ve bilişsel
esneklik toplam puanlarının, öğrenim gördükleri şehirde yakın akrabaları olmasına
göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan bağımsız
gruplar t-testine göre anlamlı bir farklılık yoktur.

40
Tablo-17 Öğrencilerin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin (Puanlarının) Mezuniyet Sonrası
Yaşamak İstedikleri Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Yaşamak istenen yer Scheffe
n X ss F p
Alternatifler Ailenin bulunduğu şehirde (1) 80 51,38 6,90
Yurt dışı (2) 68 55,19 7,11 3,46 0,033 2 ile 1, 3
İş bulduğum yerde (3) 152 51,03 6,67
Kontrol Ailenin bulunduğu şehirde (1) 80 26,01 4,79
Yurt dışı (2) 68 27,40 5,43 5,50 0,005 2 ile 3
İş bulduğum yerde (3) 152 25,07 4,57
Bilişsel Ailenin bulunduğu şehirde (1) 80 77,39 10,43
Esneklik Yurt dışı (2) 68 81,59 10,22 5,38 0,005 2 ile 1, 3
İş bulduğum yerde (3) 152 77,10 9,10
Öğrencilerin alternatifler boyutu puanlarının, mezuniyet sonrası yaşamak
istenilen yere göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (2;297)=3,46; p<.05].
ANOVA testi sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; mezuniyet sonrası yurt

dışında yaşamak isteyen öğrencilerinin ( X Yurt dışı=55,19) alternatifler düzeyi,


mezuniyet sonrası ailesinin bulunduğu şehirde ve iş bulduğu yerde yaşamak isteyen

öğrencilerden ( X Ailenin bulunduğu şehirde=51,38; X İş bulduğu yerde=51,03) daha yüksektir.


Öğrencilerin kontrol boyutu puanlarının, mezuniyet sonrası yaşamak istenilen
yere göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (2;297)=5,50; p<.01]. ANOVA
testi sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; mezuniyet sonrası yurt dışında

yaşamak isteyen öğrencilerinin ( X Yurt dışı=27,40) kontrol düzeyi, mezuniyet sonrası

iş bulduğu yerde yaşamak isteyen öğrencilerden ( X İş bulduğu yerde=25,07) daha


yüksektir.
Öğrencilerin bilişsel esneklik toplam puanlarının, mezuniyet sonrası yaşamak
istenilen yere göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (2;297)=5,38; p<.01].
ANOVA testi sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; mezuniyet sonrası yurt

dışında yaşamak isteyen öğrencilerin ( X Yurt dışı=81,59) bilişsel esneklik düzeyi,


mezuniyet sonrası ailesinin bulunduğu şehirde ve iş bulduğu yerde yaşamak isteyen

öğrencilerden ( X Ailenin bulunduğu şehirde=77,39; X İş bulduğu yerde=77,10) daha yüksektir.

41
4.2. ÖĞRENCİLERİN SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİNE YÖNELİK
BULGULAR
Bu bölümde öncelikle; katılımcı öğrencilerin, LSAÖ’den aldığı puanlar
incelenecek ve ardından öğrencilerin korku/anksiyete boyutu, kaçınma boyutu ve
sosyal anksiyete toplam puanlarının kişisel bilgi formundaki demografik özelliklere
göre farklılaşıp farklılaşmadığına bakılacaktır.

Tablo-18 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerine İlişkin Betimsel İstatistikler

Boyut/Ölçek Alınabilecek Puan En Düşük En Yüksek X ss


Korku/anksiyete 24-96 24 76 41,17 11,39
Kaçınma 24-96 24 84 44,18 11,16
Sosyal Anksiyete 48-192 48 149 85,36 20,62
Tablo-18’de görüldüğü üzere; araştırmaya katılan öğrencilerin, korku/anksiyete
boyutundan aldıkları puanlar 24-76 arasında olup, ortalama puan 41,17±11,39
olarak belirlenmiştir. Araştırma katılan öğrencilerin; kaçınma boyutundan aldıkları
puanlar 24-84 arasında olup, ortalama puan 44,18±11,16 olarak hesaplanmıştır.
Araştırmaya katılan öğrencilerin; sosyal anksiyete toplam puanları 48-149 arasında
olup, ortalama toplam puan 85,35±20,62 olarak belirlenmiştir.
Öğrencilerin korku/anksiyete boyutu, kaçınma boyutu ve sosyal anksiyete
toplam puanlarının kişisel bilgi formundaki demografik özelliklere göre farklılaşıp
farklılaşmadığı aşağıdaki tablolarda incelenmiştir.

Tablo-19 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim Düzeylerine


Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Öğrenim Betimsel İst. t-test


Boyut/Ölçek
Düzeyi n X ss t sd p
Korku/anksiyete Ön lisans 28 38,96 11,21
1,08 298 0,281
Lisans 272 41,40 11,40
Kaçınma Ön lisans 28 45,36 11,46
0,58 298 0,560
Lisans 272 44,06 11,14
Sosyal Anksiyete Ön lisans 28 84,32 20,58
0,28 298 0,780
Lisans 272 85,47 20,66

Araştırmaya katılan öğrencilerin; korku/anksiyete boyutu, kaçınma boyutu ve


sosyal anksiyete toplam puanlarının öğrenim düzeyine göre anlamlı bir farklılık
gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan bağımsız gruplar t-testine testine
göre anlamlı bir farklılık yoktur.

42
Tablo-20 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Sınıfa Göre Farklılaşma
Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Sınıf Scheffe
n X Ss F p
Korku/anksiyete 1. Sınıf (1) 84 44,33 9,03
2. Sınıf (2) 89 43,45 11,63 4,22 0,006 1, 2 ile 4
3. Sınıf (3) 69 41,45 12,41
4. Sınıf (4) 58 37,90 11,89
Kaçınma 1. Sınıf (1) 84 46,78 9,99
2. Sınıf (2) 89 43,74 11,66 3,43 0,046 1 ile 4
3. Sınıf (3) 69 43,11 11,03
4. Sınıf (4) 58 40,83 11,71
Sosyal Anksiyete 1. Sınıf (1) 84 89,10 17,10
2. Sınıf (2) 89 85,19 21,53 3,85 0,010 1 ile 4
3. Sınıf (3) 69 84,72 21,90
4. Sınıf (4) 58 81,23 20,79

Öğrencilerin korku/anksiyete boyutu puanlarının, sınıf değişkenine göre


anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (3;296)=4,22; p<.01]. ANOVA testi

sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; 1. ve 2. sınıf öğrencilerinin ( X 1.

Sınıf=44,33; X 2. Sınıf=43,45) korku-anksiyete düzeyleri, 4. sınıf öğrencilerden ( X 4.

Sınıf=37,90) daha yüksektir.


Öğrencilerin kaçınma boyutu puanlarının, sınıf değişkenine göre anlamlı bir
farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (3; 296)=3,43; p<.05]. ANOVA testi sonrası yapılan

Post-hoc Scheffe testine göre; 1. sınıf öğrencilerinin ( X 1. Sınıf=46,78) kaçınma

düzeyleri, 4. sınıf öğrencilerden ( X 4. Sınıf=40,83) daha yüksektir.


Öğrencilerin sosyal anksiyete toplam puanlarının da sınıf değişkenine göre
anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (3; 296)=3,43; p<.05]. ANOVA sonrası

yapılan Post-hoc Scheffe testine göre; 1. sınıf öğrencilerinin ( X 1. Sınıf=89,10) sosyal

anksiyete düzeyleri, 4. sınıf öğrencilerden ( X 4. Sınıf=81,23) daha yüksektir.

43
Tablo-21 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşa Göre Farklılaşma
Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Yaş Scheffe
n X ss F p
Korku/anksiyete 17-20 yaş 128 40,95 10,74
21-25 yaş 158 42,16 11,80 5,08 0,007 1, 2 ile 3
26 yaş + 14 32,21 8,82
Kaçınma 17-20 yaş 128 44,22 10,63
21-25 yaş 158 44,85 11,45 3,79 0,024 1, 2 ile 3
26 yaş + 14 36,36 10,23
Sosyal Anksiyete 17-20 yaş 128 85,16 19,77
21-25 yaş 158 87,01 20,92 5,30 0,005 1, 2 ile 3
26 yaş + 14 68,57 18,38
Öğrencilerin korku/anksiyete boyutu puanlarının, yaşa göre anlamlı bir
farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (2; 299)=5,08; p<.01]. ANOVA testi sonrası yapılan

post-hoc Scheffe testine göre; 17-20 ve 21-25 yaş öğrencilerin ( X 17-20 yaş=40,95;

X 21-25 yaş=42,16) korku-anksiyete düzeyi, yaşı 26 ve üstü olan öğrencilerden ( X 26

yaş ve üstü =32,21) daha yüksektir.


Öğrencilerin kaçınma boyutu puanlarının, yaşa göre anlamlı bir farklılık
gösterdiği bulunmuştur [F (2; 299)=3,79; p<.05]. ANOVA testi sonrası yapılan post-hoc

Scheffe testine göre; 17-20 ve 21-25 yaş öğrencilerin ( X 17-20 yaş=44,22; X 21-25

yaş=44,85) kaçınma düzeyi yaşı 26 ve üstü olan öğrencilerden ( X 26 yaş ve üstü =36,36)
daha yüksektir.
Öğrencilerin sosyal anksiyete toplam puanlarının, yaşa göre anlamlı bir
farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (2; 299)=5,30; p<.01]. ANOVA testi sonrası yapılan

post-hoc Scheffe testine göre; 17-20 ve 21-25 yaş öğrencilerin ( X 17-20 yaş=85,16;

X 21-25 yaş=87,01) sosyal anksiyete düzeyi de yaşı 26 ve üstü olan öğrencilerden ( X


26 yaş ve üstü =68,57) daha yüksektir.

Tablo-22 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Cinsiyete Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi
Betimsel İstatistikler t-test
Boyut/Ölçek Cinsiyet
n X ss t sd p
Korku/ anksiyete Kadın 155 42,92 11,37 2,77 298 0,006
Erkek 145 39,31 11,15
Kaçınma Kadın 155 44,68 9,78 0,80 298 0,423
Erkek 145 43,65 12,48
Sosyal Anksiyete Kadın 155 89,60 19,46 2,08 298 0,041
Erkek 145 80,96 21,60
Öğrencilerin korku/anksiyete boyutu puanlarının, cinsiyet değişkenine göre

anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [t(298)=2,77; p<.01]. Kadın öğrencilerin ( X

44
Kadın=42,92) korku/anksiyete düzeylerinin, erkek öğrencilerden ( X Erkek=39,31) daha
yüksek olduğu görülmektedir.
Öğrencilerin sosyal anksiyete toplam puanlarının, cinsiyet değişkenine göre

anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [t(298)=2,08; p<.05]. Kadın öğrencilerin ( X

Kadın=89,60) sosyal anksiyete düzeylerinin, erkek öğrencilerden ( X Erkek=80,96) daha


yüksek olduğu görülmektedir.

Tablo-23 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Çocukluk Döneminde


Bakımı Sağlayana Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Betimsel İstatistikler t-test


Boyut/Ölçek Bakım sağlayan
n X ss t sd p
Korku/ anksiyete Anne-baba 262 41,03 11,37
0,43 293 0,664
Anne 33 40,12 10,57
Kaçınma Anne-baba 262 44,17 11,23
0,61 293 0,541
Anne 33 42,91 10,34
Sosyal Anne-baba 262 85,19 20,59
Anksiyete 0,57 293 0,568
Anne-baba 262 83,03 19,89
Araştırmaya katılan öğrencilerin; korku/anksiyete boyutu, kaçınma boyutu ve
sosyal anksiyete toplam puanlarının, çocukluk döneminde bakımı sağlayana göre
anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan bağımsız
gruplar t-testine göre anlamlı bir farklılık yoktur.

Tablo-24 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Anne-Babanın Medeni


Durumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Betimsel İstatistikler t-test


Boyut/Ölçek Anne-Baba birlikteliği
n X ss t sd p
Korku/ Birlikte 275 41,20 11,47 1,11 286 0,267
anksiyete Birlikte değil 13 37,62 8,61
Kaçınma Birlikte 275 44,42 11,28 1,25 286 0,225
Birlikte değil 13 37,31 7,19
Sosyal Birlikte 275 85,63 20,74 1,84 286 0,067
Anksiyete Birlikte değil 13 74,92 15,29
Araştırmaya katılan öğrencilerin; korku/anksiyete boyutu, kaçınma boyutu ve
sosyal anksiyete toplam puanlarının, anne-baba birlikteliğine göre anlamlı bir farklılık
gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan bağımsız gruplar t-testine göre
anlamlı bir farklılık yoktur.

45
Tablo-25 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Anne Baba Tutumuna
Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Anne baba tutumu Scheffe
n X ss F p
Korku/ anksiyete Demokratik (1) 103 40,61 11,77
Otoriter (2) 42 39,48 10,60
2,14 0,095 -
Koruyucu (3) 150 42,36 11,34
İlgisiz (4) 5 31,60 3,85
Kaçınma Demokratik (1) 103 42,81 10,40
Otoriter (2) 42 43,38 12,83
2,11 0,099 -
Koruyucu (3) 150 45,59 11,12
İlgisiz (4) 5 37,00 7,97
Sosyal Anksiyete Demokratik (1) 103 83,42 20,82
Otoriter (2) 42 82,86 20,97
2,44 0,065 -
Koruyucu (3) 150 87,95 20,29
İlgisiz (4) 5 68,60 10,45
Araştırmaya katılan öğrencilerin; korku/anksiyete boyutu, kaçınma boyutu ve
sosyal anksiyete toplam puanlarının, anne-baba tutumlarına göre anlamlı bir farklılık
gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan ANOVA testine göre anlamlı bir
farklılık yoktur.

Tablo-26 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Kardeş Sayısına Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Kardeş sayısı Scheffe
n X ss F p
Korku/ anksiyete Yok 16 38,38 9,75
1 kardeş 87 38,86 10,99
2 kardeş 60 41,98 11,36 3,06 0,017 2 ile 5
3 kardeş 60 40,17 11,29
4 kardeş ve üstü 77 44,51 11,64
Yok 16 37,88 6,59
Kaçınma 1 kardeş 87 42,75 11,08
2 kardeş 60 44,93 12,35 4,27 0,002 1 ile 5
3 kardeş 60 42,49 10,33
4 kardeş ve üstü 77 47,82 10,66
Sosyal Anksiyete Yok 16 76,25 15,41
1 kardeş 87 81,61 20,16
2 kardeş 60 86,92 20,95 4,21 0,002 2 ile 5
3 kardeş 60 82,66 20,41
4 kardeş ve üstü 77 92,32 20,26
Öğrencilerin korku/anksiyete boyutu puanlarının, kardeş sayısına göre
anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (4; 295)=3,06; p<.05]. ANOVA testi
sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; 4 ve daha fazla kardeşi olan

öğrencilerin ( X 4 ve üstü=44,51) korku-anksiyete düzeyi, 1 kardeşi olan öğrencilerden (


X 1 kardeş=38,86) daha yüksektir.
Öğrencilerin kaçınma boyutu puanlarının, kardeş sayısına göre anlamlı bir
farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (4; 295)=4,27; p<.01]. ANOVA testi sonrası yapılan

46
post-hoc Scheffe testine göre; 4 ve daha fazla kardeşi olan öğrencilerin ( X 4 ve

üstü=47,82) kaçınma düzeyi de kardeşi olmayan öğrencilerden ( X Yok=37,88) daha


yüksektir.
Öğrencilerin sosyal anksiyete toplam puanlarının, kardeş sayısına göre
anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (4; 295)=4,21; p<.01]. ANOVA testi
sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; 4 ve daha fazla kardeşi olan

öğrencilerin ( X 4 ve üstü=92,32) sosyal anksiyete düzeyi de 1 kardeşi olan

öğrencilerden ( X 1 kardeş=81,61) daha yüksektir.

Tablo-27 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim Görülen


Üniversitenin Bulunduğu Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi
Betimsel
Öğrenim görülen t-test
Boyut/Ölçek İstatistikler
üniversitenin yeri
n X ss t sd p
Korku/ Ailenin olduğu şehirde 115 40,65 11,11 -0,62 298 0,533
anksiyete Başka şehirde 185 41,50 11,58
Kaçınma Ailenin olduğu şehirde 115 43,14 10,49 -1,28 298 0,202
Başka şehirde 185 44,83 11,54
Sosyal Ailenin olduğu şehirde 115 83,79 19,51 -1,03 298 0,301
Anksiyete Başka şehirde 185 86,33 21,27
Araştırmaya katılan öğrencilerin; korku/anksiyete boyutu, kaçınma boyutu ve
sosyal anksiyete toplam puanlarının, öğrenim gördükleri üniversitenin bulunduğu
yere göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan t
testine göre anlamlı bir farklılık yoktur.

Tablo-28 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Barınma Şekillerine Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi

Betimsel İst. ANOVA


Boyut/Ölçek Barınma şekilleri Scheffe
n X ss F p
Korku/ anksiyete Aileyle (1) 112 40,41 10,92
Akrabayla (2) 15 42,40 12,02
4,53 0,004 3 ile 4
Öğrenci evinde (3) 61 37,46 10,86
Öğrenci yurdunda (4) 112 43,80 11,53
Kaçınma Aileyle (1) 112 43,48 10,63
Akrabayla (2) 15 45,20 9,37
2,45 0,064 -
Öğrenci evinde (3) 61 41,62 10,80
Öğrenci yurdunda (4) 112 46,14 11,84
Sosyal Anksiyete Aileyle (1) 112 83,89 19,59
Akrabayla (2) 15 87,60 20,57
4,11 0,007 3 ile 4
Öğrenci evinde (3) 61 79,08 19,06
Öğrenci yurdunda (4) 112 89,95 21,58
Öğrencilerin korku/anksiyete boyutu puanlarının, barınma şekillerine göre
anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (3; 299)=4,53; p<.01]. ANOVA testi

47
sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; öğrenci yurdunda kalan öğrencilerin (
X Öğrenci yurdu=43,80) korku/anksiyete puanı, öğrenci evinde kalan öğrencilerden ( X
Öğrenci evi=37,46) daha yüksektir.
Öğrencilerin sosyal anksiyete toplam puanlarının, barınma şekillerine göre
anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (3; 299)=4,11; p<.01]. ANOVA testi
sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; şu an öğrenci yurdunda kalan

öğrencilerin ( X Öğrenci yurdu=89,95) sosyal anksiyete düzeyi, öğrenci evinde kalan

öğrencilerden ( X Öğrenci evi=79,08) daha yüksektir.

Tablo-29 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşamlarının Herhangi


Bir Döneminde Psikiyatrik Tanı Almasına Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-
Testi
Betimsel İstatistikler t-test
Boyut/Ölçek Psikiyatrik tanı
n X ss t sd p
Korku/ anksiyete Evet 26 47,15 13,46
2,83 298 0,005
Hayır 274 40,61 11,03
Kaçınma Evet 26 47,58 10,39
1,63 298 0,105
Hayır 274 43,86 11,19
Sosyal Anksiyete Evet 26 94,73 22,62
2,45 298 0,015
Hayır 274 84,47 20,24
Öğrencilerin korku/anksiyete boyutu puanlarının, psikiyatrik tanı alma
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [t(298)=2,83; p<.01].

Psikiyatrik tanı almış öğrencilerin ( X Evet=47,15) korku-anksiyete puanlarının,

psikiyatrik tanı almamış öğrencilerden ( X Hayır=40,61) daha yüksek olduğu


görülmektedir.
Öğrencilerin sosyal anksiyete toplam puanlarının, psikiyatrik tanı alma
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [t(298)=2,45 ve p<.05].

Psikiyatrik tanı almış öğrencilerin ( X Evet=94,73) sosyal anksiyete düzeylerinin

psikiyatrik tanı almamış öğrencilerden ( X Hayır=84,47) daha yüksek olduğu


görülmektedir.

48
Tablo-30 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Aileden Ayrı Yaşanan
Süreye Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Aileden Ayrı Yaşanan Süre Scheffe
n X ss F p
Korku/ Hiç 84 42,36 11,61
anksiyete 0-1 yıl 127 40,42 11,24
1-2 yıl 15 43,87 10,72 0,65 0,626 -
2-3 yıl 20 41,35 12,10
3 yıldan fazla 54 40,31 11,46
Hiç 84 44,39 11,37
Kaçınma 0-1 yıl 127 44,09 10,75
1-2 yıl 15 46,67 9,62 0,48 0,754 -
2-3 yıl 20 45,65 12,08
3 yıldan fazla 54 42,83 12,00
Sosyal Hiç 84 86,75 21,54
Anksiyete 0-1 yıl 127 84,51 19,82
1-2 yıl 15 90,53 19,33 0,57 0,685 -
2-3 yıl 20 87,00 21,15
3 yıldan fazla 54 83,15 21,45
Araştırmaya katılan öğrencilerin; korku/anksiyete boyutu, kaçınma boyutu ve
sosyal anksiyete toplam puanlarının, aileden ayrı yaşanan süreye göre anlamlı bir
farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan t testine göre anlamlı bir
farklılık yoktur.

Tablo-31 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim Gördükleri


Şehirde Yakın Akrabaları Olmasına Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Betimsel İstatistikler t-test


Boyut/Ölçek Yakın akraba
n X ss t sd p
Korku/ anksiyete Var 203 40,78 11,18 -0,87 298 0,386
Yok 97 42,00 11,83
Kaçınma Var 203 43,68 10,53 -1,13 298 0,259
Yok 97 45,24 12,36
Sosyal Anksiyete Var 203 84,46 19,68 -1,04 298 0,276
Yok 97 87,24 22,45
Araştırmaya katılan öğrencilerin; korku/anksiyete boyutu, kaçınma boyutu ve
sosyal anksiyete toplam puanlarının, öğrenim gördükleri şehirde yakın akrabaları
olmasına göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan t
testine göre anlamlı bir farklılık yoktur.

49
Tablo-32 Öğrencilerin Sosyal Anksiyete Düzeylerinin (Puanlarının) Mezuniyet Sonrası
Yaşamak İstedikleri Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Yaşamak istenen yer Scheffe
n X ss F p
Korku/anksiyete Ailenin b. Şehirde (1) 80 43,40 11,69
Yurt dışı (2) 68 38,68 11,35 4,21 0,032 1 ile 2
İş bulduğum yerde (3) 152 40,12 11,09
Kaçınma Ailenin b. Şehirde (1) 80 46,25 12,00
Yurt dışı (2) 68 42,12 11,18 3,58 0,037 1 ile 2
İş bulduğum yerde (3) 152 43,02 10,56
Sosyal Anksiyete Ailenin b. Şehirde (1) 80 89,65 21,55
Yurt dışı (2) 68 80,79 20,45 3,47 0,033 1 ile 2
İş bulduğum yerde (3) 152 85,14 19,85
Öğrencilerin korku/anksiyete boyutu puanlarının, mezuniyet sonrası yaşamak
istenilen yere göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (2; 297)=4,21 ve
p<.05]. ANOVA testi sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; mezuniyet

sonrası yurt dışında yaşamak isteyen öğrencilerinin (X Yurt dışı=38,68)

korku/anksiyete boyutu düzeyleri, mezuniyet sonrası ailesinin bulunduğu şehirde

yaşamak isteyen öğrencilerden ( X Ailenin bulunduğu şehirde=43,40) daha düşüktür.


Öğrencilerin kaçınma boyutu puanları, mezuniyet sonrası yaşamak istenilen
yere göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (2; 297)=3,58; p<.05]. ANOVA
testi sonrası yapılan Post-hoc Scheffe testine göre; mezuniyet sonrası yurt dışında

yaşamak isteyen öğrencilerin ( X Yurt dışı=42,12) kaçınma boyutu puanları, mezuniyet

sonrası ailesinin bulunduğu şehirde yaşamak isteyen öğrencilerden ( X Ailenin bulunduğu

şehirde=46,25) daha düşüktür.


Öğrencilerin sosyal anksiyete toplam puanlarının da mezuniyet sonrası
yaşamak istenilen yere göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (2;

297)=3,47; p<.05]. ANOVA sonrası yapılan Post-hoc Scheffe testine göre; mezuniyet
sonrası yurt dışında yaşamak isteyen öğrencilerin sosyal anksiyete toplam

puanlarının ( X Yurt dışı=80,79), mezuniyet sonrası ailesinin bulunduğu şehirde

yaşamak isteyen öğrencilerden ( X Ailenin bulunduğu şehirde=89,65) daha düşüktür.

4.3. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ DÜZEYLERİNE


YÖNELİK BULGULAR
Bu bölümde öncelikle; katılımcı öğrencilerin, YAA’dan aldığı puanlar
incelenecek ve ardından öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin
(puanlarının) kişisel bilgi formundaki demografik özelliklere göre farklılaşıp
farklılaşmadığına bakılacaktır.

50
Tablo-33 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerine İlişkin Betimsel İstatistikler
Alınabilecek En En
Boyut/Ölçek X ss
Puan Düşük Yüksek
Yetişkin ayrılma anksiyetesi 0-81 4 72 26,19 12,99

Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin; yetişkin ayrılma anksiyetesi

puanları 4-72 arasında olup, ortalama puan ise X Yetişken ayrılma anksiyetesi =26,19±12,99
olarak hesaplanmıştır.
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi puanlarının, kişisel bilgi formundaki
demografik özelliklere göre farklılaşıp farklılaşmadığı aşağıdaki tablolarda
incelenmiştir.

Tablo-34 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim


Düzeylerine Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Betimsel İstatistikler t-test


Boyut/Ölçek Öğrenim Düzeyi
n X ss t sd p
Korku/ anksiyete Ön lisans 28 22,54 10,90
1,57 298 0,119
Lisans 272 26,56 13,15
Araştırmaya katılan öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin
(puanlarının), öğrenim düzeyine göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini
araştırmak üzere yapılan t-testi sonuçlarına göre anlamlı bir farklılık yoktur.

Tablo-35 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Sınıfa Göre


Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi

Betimsel İst. ANOVA


Boyut/Ölçek Sınıf Scheffe
n X Ss F p
Yetişkin ayrılma 1. Sınıf (1) 84 28,64 11,21
anksiyetesi 2. Sınıf (2) 89 27,68 13,03 3,45 0,017 1, 2 ile 4
3. Sınıf (3) 69 25,64 13,29
4. Sınıf (4) 58 22,74 14,15
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), sınıf
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (3; 296)=3,45; p<.05].
ANOVA testi sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre, 1 ve 2. sınıf

öğrencilerinin ( X 1. Sınıf=28,64; X 2. Sınıf=27,68) yetişkin ayrılma anksiyetesi

düzeyleri, 4. sınıf öğrencilerden ( X 4. Sınıf=22,74) daha yüksektir.

51
Tablo-36 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşa Göre
Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Yaş Scheffe
n X Ss F p
Yetişkin ayrılma 17-20 yaş (1) 128 25,29 12,65
anksiyetesi 21-25 yaş (2) 158 27,59 13,23 3,75 0,025 1,2 ile 3
26 yaş + (3) 14 18,50 10,61
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), yaş
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F(2,297)=3,75; p<.05].
ANOVA testi sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre, 17-20 yaş ile 21-25 yaş

grubundaki öğrencilerin ( X 17-20 yaş=25,29; X 21-25 yaş=27,59) yetişkin ayrılma

anksiyetesi düzeyleri, yaşı 26 ve üstü olan öğrencilerden ( X 26 yaş ve üstü=18,50) daha


yüksektir.

Tablo-37 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Cinsiyete


Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Betimsel İstatistikler t-test


Boyut/Ölçek Cinsiyet
n X Ss t sd p
Yetişkin ayrılma Kadın 155 29,37 12,97 4,53 298 0,000
anksiyetesi Erkek 145 22,78 12,17
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), cinsiyet
değişkenine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [t(298)=4,53; p<.001].

Kadın öğrencilerin ( X Kadın=29,37) yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin, erkek

öğrencilerden ( X Erkek=22,78) daha yüksek olduğu görülmektedir.

Tablo-38 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Çocukluk


Döneminde Bakımı Sağlayana Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Betimsel İstatistikler t-test


Boyut/Ölçek Bakım sağlayan
n X Ss t sd p
Yetişkin ayrılma Anne-baba 262 25,62 12,75
1,37 293 0,173
anksiyetesi Anne 33 28,88 14,19
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), çocukluk
döneminde bakımı sağlayana göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini
araştırmak üzere yapılan bağımsız gruplar t-testi sonuçlarına göre öğrencilerin
yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri arasında anlamlı fark yoktur.

52
Tablo-39 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Anne-Babanın
Medeni Durumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-Testi

Anne-Baba Betimsel İstatistikler t-test


Boyut/Ölçek
birlikteliği n X Ss t sd p
Yetişkin ayrılma Birlikte 275 25,85 13,05
1,47 298 0,142
anksiyetesi Birlikte değil 25 29,84 11,95
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), anne-
babanın medeni durumuna göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini
araştırmak üzere yapılan bağımsız gruplar t-testine göre anlamlı bir farklılık yoktur.

Tablo-40 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Anne Baba


Tutumuna Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi

Betimsel İst. ANOVA


Boyut/Ölçek Anne baba tutumu Scheffe
n X Ss F p
Yetişkin ayrılma Demokratik (1) 103 24,04 13,07
anksiyetesi Otoriter (2) 42 25,83 14,39
2,11 0,099 -
Koruyucu (3) 150 27,93 12,33
İlgisiz (4) 5 21,20 14,48
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), anne-baba
tutumuna göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere
gerçekleştirilen ANOVA testine göre anlamlı bir farklılık olmadığı tespit edilmiştir.

Tablo-41 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Kardeş


Sayısına Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi
Betimsel İst. ANOVA
Boyut/Ölçek Kardeş sayısı Scheffe
n X Ss F p
Yetişkin ayrılma Yok 16 24,94 13,79
anksiyetesi 1 kardeş 87 25,92 13,12
2 kardeş 60 23,90 13,20 0,92 0,451 -
3 kardeş 60 27,00 13,04
4 kardeş ve üstü 77 27,94 12,51
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), kardeş
sayısına göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini araştırmak üzere
gerçekleştirilen ANOVA testine göre anlamlı bir farklılık yoktur.

Tablo-42 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim


Görülen Üniversitenin Bulunduğu Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair t-
Testi

Öğrenim görülen Betimsel İst. t-test


Boyut/Ölçek
üniversitenin yeri n X Ss t sd p
Yetişkin ayrılma Ailenin olduğu şehirde 115 23,76 11,55 2,58 298 0,010
anksiyetesi Başka şehirde 185 27,70 13,63

53
Öğrencilerin, öğrenim gördükleri üniversitenin bulunduğu yere bağlı olarak
yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri arasında anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur
[t(298)=2,58; p<.05]. Üniversiteyi ailesinin bulunduğu şehirde okumayan öğrencilerin (
X Başka şehirde=27,70) yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri, üniversiteyi ailesinin

olduğu şehirde okuyan öğrencilerden ( X Ailenin olduğu şehirde=23,76) daha yüksek olduğu
görülmektedir.

Tablo-43 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Barınma


Şekillerine Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi

Betimsel İst. ANOVA


Boyut/Ölçek Barınma Şekilleri Scheffe
n X Ss F p
Yetişkin ayrılma Aileyle (1) 112 23,38 11,19
anksiyetesi Akrabayla (2) 15 32,73 15,85 1 ile 4
5,09 0,002
Öğrenci evinde (3) 61 24,75 12,17
Öğrenci yurdunda (4) 112 28,90 13,98
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), barınma
şekillerine göre anlamlı bir farklılık gösterdiği bulunmuştur [F (3; 296)=5,09; p<.01].
ANOVA testi sonrası yapılan post-hoc Scheffe testine göre; ailesiyle yaşayan

öğrencilerin ( X Ailesiyle=23,38) yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri, öğrenci

yurdunda kalan öğrencilerden ( X Öğrenci Yurdu=28,90) daha düşüktür.

Tablo-44 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Yaşamlarının


Herhangi Bir Döneminde Psikiyatrik Tanı Almalarına Göre Farklılaşma Gösterip
Göstermediğine Dair t-Testi
Betimsel İst. t-test
Boyut/Ölçek Psikiyatrik tanı
n X Ss t sd p
Yetişkin ayrılma Evet 26 34,08 14,92
3,29 298 0,001
anksiyetesi Hayır 274 25,44 12,57

Psikiyatrik tanı almış ve almamış öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi


düzeyleri (puanları) arasında anlamlı bir fark olduğu bulunmuştur [t(298)=3,29; p<.01].

Psikiyatrik tanı almış öğrencilerin ( X Evet=34,08) yetişkin ayrılma anksiyetesi

düzeylerinin, psikiyatrik tanı almamış öğrencilerden ( X Hayır=25,44) daha yüksek


olduğu görülmektedir.

54
Tablo-45 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Aileden Ayrı
Yaşanan Süreye Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA Testi

Aileden Ayrı Yaşanan Betimsel İst. ANOVA


Boyut/Ölçek Scheffe
Süre n X Ss F p
Yetişkin ayrılma Hiç 84 27,79 14,53
anksiyetesi 0-1 yıl 127 25,01 12,76
1-2 yıl 15 24,07 10,50 0,79 0,531 -
2-3 yıl 20 28,15 12,47
3 yıldan fazla 54 26,33 11,81
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), aileden
ayrı yaşanan süreye göre anlamlı bir farklılık gösterip göstermediğini araştırmak
üzere yapılan ANOVA testine göre öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeyleri arasında anlamlı bir farklılık yoktur.

Tablo-46 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Öğrenim


Gördükleri Şehirde Yakın Akrabaları Olmasına Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine
Dair t-Testi

Betimsel İst. t-test


Boyut/Ölçek Yakın akraba
n X ss t sd p
Yetişkin ayrılma Var 203 25,60 12,29 1,13 298 0,259
anksiyetesi
Yok 97 27,41 14,35
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin (puanlarının), öğrenim
gördükleri şehirde yakın akrabaları olmasına göre anlamlı bir farklılık gösterip
göstermediğini araştırmak üzere yapılan bağımsız gruplar t-testine göre öğrencilerin
yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri arasında anlamlı fark yoktur.

Tablo-47 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Düzeylerinin (Puanlarının) Mezuniyet


Sonrası Yaşamak İstedikleri Yere Göre Farklılaşma Gösterip Göstermediğine Dair ANOVA
Testi

Betimsel İst. ANOVA


Boyut/Ölçek Yaşamak istenen yer Scheffe
n X Ss F p
Yetişkin ayrılma Ailenin bulunduğu şehirde1) 80 27,65 12,62
anksiyetesi Yurtdışı (2) 68 24,18 13,33 1,33 0,266 -
İş bulduğum yerde (3) 152 26,32 13,01
Araştırmaya katılan öğrencilerin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin
(puanlarının) mezuniyet sonrası yaşamak istedikleri yere göre anlamlı bir farklılık
gösterip göstermediğini araştırmak üzere yapılan ANOVA testine göre öğrencilerin
yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri arasında anlamlı fark yoktur.

55
4.4. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ, BİLİŞSEL ESNEKLİK
VE SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİLERE YÖNELİK
BULGULAR
Bu bölümde öncelikle; üniversite öğrencilerinin yetişkin ayrılma anksiyetesi,
bilişsel esneklik ve sosyal anksiyete düzeylerinin birbirleriyle olan ilişkisi
incelenecek, ardından öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin sosyal
anksiyete düzeyleri üzerindeki etkisinde bilişsel esnekliğin aracı rolü olup
olmadığına bakılacaktır.

Tablo-48 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi, Bilişsel Esneklik Ve Sosyal Anksiyete


Düzeyleri Arasındaki İlişkilere Yönelik Korelasyon Katsayıları

Yetişkin Ayrılma
Değişken Bilişsel Esneklik Sosyal Anksiyete
Anksiyetesi
Yetişkin Ayrılma
Anksiyetesi -

Bilişsel Esneklik -,246 -

Sosyal Anksiyete ,477 -,298 -

Tablo-48’de, araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin yetişkin ayrılma


anksiyetesi, bilişsel esneklik ve sosyal anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkileri
incelemek üzere uygulanan Pearson Momentler Çarpımı korelasyon katsayıları
sunulmuştur.
a) Öğrencilerin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile bilişsel esneklik
düzeyleri arasında anlamlı ve negatif yönde bir ilişki vardır (r=-,246, p<.001).
Öğrencilerin bilişsel esneklik düzeyleri (puanları) yükseldikçe yetişkin ayrılma
anksiyetesi düzeyleri (puanları) düşmektedir.
b) Öğrencilerin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile sosyal anksiyete
düzeyleri arasında anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki vardır (r=,477, p<.001).
Öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri (puanları) yükseldikçe sosyal
anksiyete düzeyleri (puanları) yükselmektedir.
c) Öğrencilerin, bilişsel esneklik düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri
arasında anlamlı ve negatif yönde ilişki vardır (r=-,298, p<.001). Öğrencilerin bilişsel
esneklik düzeyleri (puanları) yükseldikçe sosyal anksiyete düzeyleri (puanları)
düşmektedir.

56
Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin, bilişsel
esneklik yoluyla sosyal anksiyete düzeylerini etkileyip etkilemediğini, yani bilişsel
esnekliğin aracı etkisi çoklu doğrusal regresyon ile incelenmiştir.
Baron ve Kenny’e göre aracı değişken ilişkisinden bahsedebilmek için üç
varsayımın sağlanması gerekir; bağımsız değişkenin bağımlı değişken üzerinde
istatistiki olarak anlamlı bir etkisi olması, aracı değişkenin bağımlı değişken üzerinde
istatistiki olarak anlamlı bir etkisi olması ve bağımsız değişkenle beraber aracı
değişkenin analize dahil edilmesiyle bağımsız değişkenin bağımlı değişken
üzerindeki etkisi ortadan kalkmalı ya da istatistiki anlamlılık seviyesi dahilinde olmak
şartı ile bağımsız değişkenin bağımlı değişken üzerindeki etkisi azalmalıdır. Üçüncü
aşamada bağımsız değişkenin bağımlı değişken üzerindeki etkisinin ortadan
kalkması aracı değişkenin tam aracılık rolü üstlendiğini, istatistiki anlamlılık seviyesi
dahilinde olmak şartı ile bağımsız değişkenin bağımlı değişken üzerindeki etkisinin
azalması ise aracı değişkenin kısmi aracılık rolü üstlendiğini göstermektedir.128
Şekil-1’den görüldüğü üzere, dolaylı bir etkiden söz edebilmek (bilişsel
esnekliğin aracı rolü) için, ilk önce öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeylerinin (puanlarının) sosyal anksiyete düzeyleri üzerinde anlamlı ve doğrudan
bir etkisinin olması (Path c) gerekir. Daha sonra, öğrencilerin yetişkin ayrılma
anksiyetesi düzeyinin (puanının) bilişsel esneklik düzeyi (puanı) üzerinde anlamlı bir
etkisinin olması (Path a), bilişsel esnekliğin sosyal anksiyete düzeyi üzerinde anlamlı
bir etkisinin olması (Path b) ve son olarak yetişkin ayrılma anksiyetesi ile beraber
bilişsel esneklik etkileşimi modele dâhil edildiğinde (Path c) öğrencilerin yetişkin
ayrılma anksiyetesinin sosyal anksiyete üzerindeki etkisinin azalması veya tamamen
ortadan kalkması gerekmektedir (kısmi veya tam aracılık).

Şekil-1 Bilişsel Esneklik Değişkeni İçin Aracı Modeldeki İlişkiler

128Reuben M. Baron ve David A. Kenny, “The Moderator-Mediator Variable Distinction In Social


Psychological Research: Conceptual, Strategic and Statistical Considerations”, Journal of Personality
and Social Psychology, Cilt: 51, Sayı:6, 1173-1182, s. 1176,1177.

57
Öğrencilerin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin; bilişsel esneklik
yoluyla/aracılığıyla sosyal anksiyete düzeyleri üzerinde etkili olup olmadığı, yani
bilişsel esnekliğin aracı etkisi/rolü, Baron ve Kenny’nin ileri sürdüğü çoklu doğrusal
regresyon analizi ile araştırılmıştır. Bilişsel esnekliğin aracı rolüne ilişkin regresyon
analizi için Hayes tarafından SPSS için yazılan PROCESS adlı makro (2.16
numaralı versiyon ve 4 numaralı model) kullanılmıştır.

Tablo-49 Öğrencilerin Yetişkin Ayrılma Anksiyetesinin Sosyal Anksiyete Üzerindeki


Etkisinde Bilişsel Esnekliğin Aracı Rolüne İlişkin Çoklu Regresyon Analizi

Bağımlı ANOVA Coefficient


Bağımsız Değişken R²
Değişken F p B t p
Sosyal Sabit 0,228 87,79 0,000 65,536 27,76 0,000
anksiyete Yetişkin ayrılma ank. 0,757 9,36 0,000
Bilişsel esneklik Sabit 0,061 19,28 0,000 83,096 66,69 0,000
Yetişkin ayrılma ank. -0,187 4,39 0,000
Sosyal Sabit 0,262 52,78 0,000 98,884 10,72 0,000
anksiyete Yetişkin ayrılma ank. 0,682 8,35 0,000
Bilişsel esneklik -0,401 3,74 0,000
Birinci aşamada, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyinin, sosyal anksiyete
üzerinde anlamlı ve pozitif yönde bir etkisi olduğu bulunmuştur [(F(1; 298)=87,79;

p<.001); (B(b)=0,757; t=9,36; p<.001)]. Öğrencilerin sosyal anksiyete düzeyinin,


yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyi ile açıklanma derecesi olan R2 değeri 0,228
olarak hesaplanmıştır. Buna göre, öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri
(puanları), sosyal anksiyeteyi %22,8 oranında açıklamaktadır. İkinci aşamada ise
öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesinin bilişsel esnekliği anlamlı ve negatif
yönde yordadığı görülmektedir [(F(1; 298)=19,28; p<.001); (B(b)=-0,187; t=4,39;
p<.001)]. Öğrencilerin, bilişsel esnekliğinin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyi ile
açıklanma derecesi olan R2 değeri 0,061 olarak hesaplanmıştır. Buna göre,
öğrencilerin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyi, bilişsel esnekliği %6,1 oranında
açıklamaktadır. Üçüncü aşamada, modele yetişkin ayrılma anksiyetesi ve bilişsel
esneklik birlikte dâhil edildiğinde, öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyinin
sosyal anksiyete üzerindeki etkisinin 0,682’ye düştüğü görülmüştür (B(b)=0,682;
t=8,35; p<.001). Bu da bize, bilişsel esnekliğin (kısmi) aracılık rolünde olduğunu
göstermektedir. Bilişsel esnekliğin aracılık etkisine ilişkin ayrıca bir Sobel testi de
yapılmış ve test sonucu da anlamlı çıkmıştır (Z=2,80; p<.01). Başka bir ifadeyle,
üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyinin (puanının), sosyal
anksiyete düzeyi üzerindeki etkisinde bilişsel esnekliğin kısmi aracılık rolü
üstlenmektedir.

58
BEŞİNCİ BÖLÜM

TARTIŞMA VE YORUM

Bu bölümde, öncelikle araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin bilişsel


esneklik, sosyal anksiyete ve yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin kişisel bilgi
formunda yer alan değişkenlere göre farklılaşıp farklılaşmadığını gösteren bulgular
yorumlanacak ardından öğrencilerin bilişsel esneklik, yetişkin ayrılma anksiyetesi ve
sosyal anksiyete düzeylerinin birbirleriyle olan ilişkisi yorumlanmasına geçilecek ve
son olarak bilişsel esnekliğin aracı rolü incelenerek tez çalışmasının tartışma ve
yorum bölümü tamamlanacaktır.

5.1. ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİNE YÖNELİK


BULGULARIN YORUMLANMASI
Araştırmaya katılan öğrencilerin, bilişsel esnekliğin alternatifler boyutu
düzeyleri (puanları); kişisel bilgi formunda yer alan öğrenim düzeyleri, sınıf
düzeyleri, yaş, cinsiyet, çocukluk döneminde bakımı kimin sağladığı, ebeveynlerin
medeni durumu, anne baba tutumu, kardeş sayısı, üniversitenin bulunduğu yer,
barınma şekilleri, yaşamın herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alma, aileden ayrı
yaşanan süre ve öğrenim gördükleri şehirde yakın akrabalarının olup olmaması
değişkenlerine göre anlamlı fark göstermemektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, bilişsel esnekliğin alternatifler boyutu
düzeyleri (puanları); kişisel bilgi formunda yer alan mezuniyet sonrası yaşamak
istenen yer değişkenlerine göre anlamlı fark göstermektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, bilişsel esnekliğinin kontrol boyutu düzeyleri
(puanları); kişisel bilgi formunda yer alan öğrenim düzeyleri, yaş, çocukluk
döneminde bakımı kimin sağladığı, ebeveynlerin medeni durumu, anne baba
tutumu, kardeş sayısı, üniversitenin bulunduğu yer, barınma şekilleri ve öğrenim
gördükleri şehirde yakın akrabaları olması değişkenlerine göre anlamlı fark
göstermemektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, bilişsel esnekliğinin kontrol boyutu düzeyleri
(puanları); kişisel bilgi formunda yer alan sınıf düzeyi, cinsiyet, yaşamın herhangi bir
döneminde psikiyatrik tanı alma, aileden ayrı yaşanan süre, mezuniyet sonrası
yaşamak istenen yer değişkenlerine göre anlamlı fark göstermektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, bilişsel esneklik düzeyleri (toplam puanları);
kişisel bilgi formunda yer alan öğrenim düzeyleri, yaş, cinsiyet, çocukluk döneminde
bakımı kimin sağladığı, ebeveynlerinin medeni durumu, anne baba tutumu, kardeş

59
sayısı, üniversitenin bulunduğu yer, barınma şekilleri, yaşamın herhangi bir
döneminde psikiyatrik tanı alma ve öğrenim gördükleri şehirde yakın akrabaları
olması değişkenlerine göre anlamlı fark göstermemektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, bilişsel esneklik düzeyleri (toplam puanları);
kişisel bilgi formunda yer alan sınıf düzeyi, aileden ayrı yaşanan süre, mezuniyet
sonrası yaşamak istedikleri yer değişkenlerine göre anlamlı fark göstermektedir.
Araştırmamızda üniversitede öğrenim gören lisans öğrencilerinin ön lisans
öğrencilerine göre daha yüksek bilişsel esneklik düzeyine sahip oldukları
bulunmuştur ancak bu farklılığın anlamlı bir düzeyde olmadığı tespit edilmiştir. Öz’ün
farklı kademedeki öğrenciler üzerinde yaptığı çalışmada da, ortaöğrenimden yüksek
öğrenime geçildiğinde bilişsel esneklik puanlarının yükseldiği ancak öğrenim
kademesi farkına rağmen bilişsel esneklikleri açısında anlamlı farklılık tespit
edilemediği belirtilmiştir.129 Araştırmamızın bulgularından bir tanesi de üniversite
öğrencilerinin bilişsel esneklik düzeylerinin yaşa göre anlamlı bir fark göstermediği
bulgusudur ve bu bulgumuz bireylerin öğrenim kademeleri ile bilişsel esneklik
düzeyleri arasında ilişkiyi destekler niteliktedir.
Araştırmamızda üniversitede öğrenim gören birinci ve ikinci sınıf öğrencilerinin
bilişsel esneklik düzeylerinin (toplam puanlarının), üçüncü ve dördüncü sınıf
öğrencilerinin bilişsel esneklik düzeylerinden daha düşük olduğu sonucuna
ulaşılmıştır. Üniversitelerin müfredatlarında genellikle ikinci sınıftan itibaren
uygulama ve tecrübe kazanma ile ilgili derslerin artışının bu sonuca yol açtığı
söylenebilir. Spiro ve arkadaşları, bilişsel esneklik becerisinin gelişmesinde
tecrübenin önemli olduğunu ve aynı tarzda veya farklı tarzda problem durumları ile
karşılaşmanın bilişsel esneklik becerisini geliştirdiğini ifade etmişlerdir.130
Araştırmamızda üniversite öğrencilerinin bilişsel esneklik düzeyleri (toplam
puanları), cinsiyete göre anlamlı fark göstermemektedir. Literatürü incelediğimizde,
Martin ve Rubin’in 275 üniversite öğrencisi üzerinde yaptığı çalışmada Diril’in 1000
lise öğrencisi üzerinde yaptığı çalışmada, Öz’ün 11-24 yaş arasındaki 1032 öğrenci
üzerinde yaptığı çalışmada ve Laçin’in 549 üniversite öğrencisi üzerinde yaptığı
çalışmada da bilişsel esneklik düzeylerinin cinsiyete göre değişmediği sonucuna
ulaşılmış ve bu sonuç araştırmamızın sonucunu destekler niteliktedir.131,132,133,134

129 Sinan Öz, Ergenlerin Cinsiyet, Sosyo-Ekonomik Ve Öğrenim Kademesi Düzeylerine Göre Bilişsel
Esneklik, Uyum Ve Kaygı Puanları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Çukurova Üniversitesi, Adana, 2012, s. 72 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)
130Rand J. Spiro vd., “Cognitive flexibility, constructivism, and hypertext: Advanced knowledge

acquisition in ill-structured domains.”, Educational Technology, 1991, aktaran; Sezen Camcı Erdoğan,
Üstün Zekâlılar Öğretmenliği Adaylarının Problem Çözmeye Yönelik Algıları ile Bilişsel Esneklik
Düzeyleri Arasındaki İlişki, Iğdır Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2018, Sayı:14, 90-117, s. 109.
131 Martin ve Rubin, a.g.e., s. 625.
132 Diril, a.g.e., s. 63.

60
Üniversitede öğrenim gören erkek öğrencilerin bilişsel esnekliğin kontrol boyutundan
kadın öğrencilerden daha yüksek puan aldıkları bulunmuştur. Bu durum, erkek
öğrencilerin stresli durumları daha kontrol edilebilir algıladıkları şeklinde
yorumlanabilir.
Yaşamının herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı almayan öğrencilerin
bilişsel esnekliğin kontrol boyutu puanlarının, psikiyatrik tanı alanlardan daha yüksek
olduğu bulunmuştur. Ruhsal bozukluk tanısı almayanların, stresli durumları ve
problemleri daha fazla kontrol edilebilir algıladıkları ve problemli durumlarda çözüm
yollarını daha fazla kullandıkları söylenebilir.
Mezuniyet sonrası yurt dışında yaşamak istiyorum diyen öğrencilerin bilişsel
esneklik toplam, alternatifler ve kontrol boyutu puanları mezuniyet sonrası ailemin
bulunduğu şehirde ve iş bulduğum yerde yaşamak istiyorum diyenlerin bilişsel
esneklik toplam, alternatifler ve kontrol boyutu puanlarından daha yüksektir.
Mezuniyet sonrasında yurt dışında yaşamak isteyenlerin, yurt dışında
karşılaşabilecekleri zorluklar karşında daha fazla çözüm üretebilecekleri, yeni ortam
ve durumlara daha fazla uyum sağlayabilecekleri ve ayrıca problemli durumları daha
kontrol edilebilir algılayacakları söylenebilir.

5.2. ÖĞRENCİLERİN SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİNE YÖNELİK


BULGULARIN YORUMLANMASI
Araştırmaya katılan öğrencilerin, korku/anksiyete boyutu düzeyleri (puanları);
kişisel bilgi formunda yer alan öğrenim düzeyleri, çocukluk döneminde bakımı kimin
sağladığı, ebeveynlerin medeni durumu, anne baba tutumu, üniversitenin bulunduğu
yer, aileden ayrı yaşanan süre ve öğrenim gördükleri şehirde yakın akrabalarının
olması değişkenlerine göre anlamlı fark göstermemektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, korku/anksiyete boyutu düzeyleri (puanları);
kişisel bilgi formunda yer alan sınıf düzeyi, yaş, cinsiyet, kardeş sayısı, barınma
şekilleri, yaşamının herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alma ve mezuniyet
sonrası yaşamak istedikleri yer değişkenlerine göre anlamlı fark göstermektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, kaçınma boyutu düzeyleri (puanları); kişisel
bilgi formunda yer alan öğrenim düzeyleri, cinsiyet, çocukluk döneminde bakımı
kimin sağladığı, ebeveynlerin medeni durumu, anne baba tutumu, üniversitenin
bulunduğu yer, barınma şekilleri, psikiyatrik tanı alma, aileden ayrı yaşanan süre ve

133Öz, a.g.e., s. 77.


134 Betül Gökçen Doğan Laçin, Üniversite Öğrencilerinde Özyeterlilik Ve Stresle Başa Çıkma
Stratejilerinin Bilişsel Esnekliği Yordama Düzeyleri, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Ankara Üniversitesi,
Ankara, 2015, s. 59 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).

61
öğrenim gördükleri şehirde yakın akrabalarının olması değişkenlerine göre anlamlı
fark göstermemektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, kaçınma boyutu düzeyleri (puanları); kişisel
bilgi formunda yer alan sınıf düzeyi, yaş, kardeş sayısı ve mezuniyet sonrası
yaşamak istedikleri yer değişkenlerine göre anlamlı fark göstermektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, sosyal anksiyete düzeyleri (toplam puanları);
kişisel bilgi formunda yer alan öğrenim düzeyleri, çocukluk döneminde bakımı kimin
sağladığı, ebeveynlerin medeni durumu, anne baba tutumu, üniversitenin bulunduğu
yer, aileden ayrı kalma süresi, aileden ayrı yaşama süresi ve öğrenim gördükleri
şehirde yakın akrabalarının olması değişkenlerine göre anlamlı fark
göstermemektedir.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, sosyal anksiyete düzeyleri (toplam puanları);
kişisel bilgi formunda yer alan sınıf düzeyi, yaş, cinsiyet, kardeş sayısı, barınma
şekilleri, psikiyatrik tanı alma ve mezuniyet sonrası yaşamak istedikleri yer
değişkenlerine göre anlamlı fark göstermektedir.
İzgiç ve arkadaşları, üniversite öğrencileri üzerinde yaptığı çalışmada sosyal
fobinin yaşam boyu yaygınlığını en yüksek 21-24 yaş grubunda tespit etmiş, bunu
17-20 yaş grubu izlediğini ve en düşük oranın ise, 25 yaş ve üzerindeki grupta
olduğunu belirtmişlerdir. Sosyal fobinin, son bir yıllık yaygınlık oranı ise en yüksek
21-24 yaş grubunda bulunmuş, bunu 17-20 yaş grubu izlemiştir ve en düşük oran
ise 25 yaş ve üzerindeki grupta olduğu tespit edilmiştir.135 Araştırmamızda
öğrencilerin sosyal anksiyete düzeyi en yüksek 21-25 yaş grubundadır, bunu 17-20
yaş grubu izlemiş ve en düşük 26 yaş ve üzeri grupta olduğu sonucuna erişilmiştir.
Araştırmamızın bu sonucu, İzgiç ve arkadaşlarının üniversite öğrencilerinde sosyal
fobi yaygınlığını araştırdıkları çalışmanın sonucuyla örtüşmektedir.
Yıldırım ve arkadaşları, öğretmen adayları üzerinde yaptıkları araştırmada
birinci sınıf öğrencilerinin sosyal kaygı düzeylerinin dördüncü sınıf öğrencilerine göre
anlamlı düzeyde yüksek olduğu sonucunu bulmuşlardır.136 Araştırmamızda ise
üniversite öğrenimine yeni başlayan birinci sınıf öğrencilerinin sosyal anksiyete
düzeyinin, dördüncü sınıf öğrencilerinin sosyal anksiyete düzeyinden daha yüksek
olduğu sonucuna erişilmiştir. Araştırmamızın sonucu, Yıldırım ve arkadaşlarının
yaptığı çalışmayı desteklemektedir ve bu sonucu sosyal beceri yaklaşımı
çerçevesinde açıklayabiliriz.

135 Ferda İzgiç vd., “Üniversite öğrencilerinde sosyal fobi yaygınlığı”, Anadolu Psikiyatri Dergisi,
2000, Cilt:1, Sayı:4, 207-214, s. 210.
136 Taşkın Yıldırım vd., “Öğretmen Adaylarında Sosyal Kaygı”, İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi

Dergisi, 2011, Cilt:12, Sayı:1, 85-100, s. 85.

62
Sosyal beceri yaklaşımına göre, sosyal ilişki kurabilmek ve sürdürebilmek için
birtakım becerilerin olması gerekmektedir. Ayrıca, sosyal beceri eksikliği sosyal
kaygıyı tetiklemektedir.137 Üniversite yaşantısı, öğrencilerin sosyal beceri
kazanmasına yardımcı olur ve sınıf düzeyi arttıkça beceriler artmaktadır. Sosyal
becerilerin artmasıyla birlikte sosyal kaygılar da azalmaktadır.
Araştırmamızda, üniversite öğrencisi kadınların sosyal anksiyete düzeylerinin
(toplam puanlarının), erkek üniversite öğrencilerinin sosyal anksiyete düzeylerinden
(toplam puanlarından) daha yüksek olduğu bulunmuştur. Literatürde bu sonucu
destekleyen birçok araştırma bulunmaktadır. Faravelli ve arkadaşları; sosyal fobinin
epidemiyolojik araştırmasında, erkeklerde sosyal fobinin yaygınlığını %1,9 oranında,
kadınlarda ise %4,0 oranında bulmuşlardır.138 Gültekin ve Dereboy, kadınlarda
erkeklere oranla 1,7 kat daha fazla sosyal fobi görüldüğü sonucuna ulaşmışlardır.139
Literatürde araştırmamızı destekleyen sonuçlar olduğu kadar desteklemeyen
sonuçlar da mevcuttur. Sosyal kaygı ile cinsiyet ilişkisi, bazı araştırmalarda
kadınlarda erkeklere göre daha fazla sosyal kaygılı bulunurken, bazı araştırmalarda
tam tersi sonuç elde edilmiş, bazı araştırmalarda da anlamlı fark çıkmamıştır. Leary
ve Kowalski, cinsiyet farklılıklarına ilişkin araştırmaların çelişen sonuçlarını özsunum
açısından ele almıştır. Kadın ve erkek farklı şekillerde sosyalleşmekte ve insanlara
karşı farklı imajlar çizmeye güdülenmektedirler. Bu nedenle kadın ya da erkeğin
yaşadığı sosyal kaygı, içerisinde bulundukları toplumdan aldıkları tepkilere ve öz
sunumlara bağlıdır.140 Toplumumuzda kadınların utangaç ve pasif olması genelde
istenen bir durumdur ancak erkeklerden beklenen girişken ve aktif olmalarıdır.
Toplumun beklentisi bireyleri etkilemekte ve kadınların sosyal anksiyete düzeyleri
erkeklere oranla yüksek çıkmakta ancak erkekler sosyal kaygı şikayetiyle
kadınlardan daha fazla kliniklere başvurmaktadırlar.
Magee ve arkadaşları, Ulusal Komorbidite Araştırmasında sosyal fobinin
yaygınlığını %13,3 gibi yüksek bir oranda bulmuşlardır.141 Sosyal anksiyete
bozukluğunun bu yüksek yaygınlık oranı, onu alkol bağımlılığı ve depresyondan
sonra üçüncü en yaygın psikiyatrik bozukluk yapmaktadır.142 Stein ve arkadaşları,
sosyal anksiyete bozukluğuna; majör depresyonun %47, diğer anksiyete

137 Hasan Bacanlı, Sosyal Beceri Eğitimi, Ankara, 1999; aktaran Abdülkadir Öztürk, “Sosyal Kaygıyı
Açıklayan Yaklaşımlar”, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2014, Cilt:13, Sayı:48, 15-26, s. 21.
138 Carlo Faravelli vd., “Epidemiology of social phobia: a clinical approach”, European Psychiatry,

2000, Cilt:15, 17-24, s. 21.


139 Gültekin ve Dereboy, a.g.e., s. 150.
140 Güzin Subaşı, “Üniversite Öğrencilerinde Sosyal Kaygıyı Yordayıcı Bazı Değişkenler”, Eğitim ve

Bilim, 2007, Cilt:32, Sayı:144, 1-15, s. 12.


141 William J. Magee vd., “Agoraphobia, Simple Phobia, and Social Phobia in the National Comorbidity

Survey”, Arch Gen Psychiatry, 1996, Cilt:53, Sayı:2, 159-168, s. 159.


142 Çağdaş Öykü Memiş ve Hafize Gülnur Şen, “Sosyal Anksiyete Bozukluğu ve Diğer Psikiyatrik Eş

Tanılar”, Türkiye Klinikleri J Psychiatry-Special Topics, 2015, Cilt:8, Sayı:3, 29-38, s. 30.

63
bozukluklarının %59,8, dürtü kontrol bozukluğunun %19.3 ve madde kullanım
bozukluğunun %26,7 oranında eşlik ettiği belirtmiştir.143 Araştırmamızda yaşamının
herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alan öğrencilerin sosyal anksiyete
düzeylerinin (toplam puanlarının), yaşamının herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı
almayan öğrencilerin sosyal anksiyete düzeylerinden (toplam puanlarından) daha
yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Sosyal anksiyetenin yaşam boyu yaygınlığını
ve yüksek komorbidite oranını göz önünde bulundurduğumuzda, araştırmamızın
sonucunun literatürdeki çalışmalarla örtüştüğü görülmektedir.
Sarıyar, aile ve çevresi ile etkili iletişim kuran ergenlerin daha atılgan ve daha
az boyun eğici davranışlar sergilediklerini ve sosyal kaygı düzeylerinin daha düşük
olduğunu ifade etmiştir.144 Mezuniyet sonrası yurt dışında yaşamak istediğini belirten
öğrencilerin, hem sosyal anksiyete düzeylerinin (toplam puanlarının) hem de
korku/anksiyete ve kaçınma boyutu düzeylerinin (puanlarının) mezuniyet sonrası
ailemin bulunduğu şehirde yaşamak istiyorum diyenlerden daha düşük olduğu
sonucuna erişilmiştir. Sosyal kaygıları yüksek olan bireyler, tanımadığı insanlarla
aynı ortamda bulunduğunda bu ortamda kendisinin başkalarınca değerlendirildiğini
düşünür ve kaygılanır. Mezuniyetinin ardından yurt dışında yaşamak isteyen
bireylerin, ailesinin bulunduğu şehirde yaşamak isteyenlere göre daha atılgan ve
girişimci olduğu, tanımadığı insanların bulunduğu ortamlarda daha rahat edebileceği
ve daha az boyun eğici tavırlarının olduğu söylenebilir.
Aile içindeki ilişkiler, çocuk sayısından önemli ölçüde etkilenmektedir. Çocuk
sayısı arttıkça, genellikle anne baba ve çocuk etkileşiminde bir azalma, çocuklar
arası etkileşimde ise artma görülmektedir. Kardeş sayısının arttığı evlerde, her şeyin
paylaşılması kardeşler arası sorunlara neden olmaktadır. Özellikle kardeş sayısının
4’ten fazla olduğu ailelerde; ebeveyn sevgisinden uzak kalma, ihtiyaçların
karşılanamaması ve kıskançlık gibi durumlara daha çok rastlanılmaktadır.145
Araştırmamızda 4 veya daha fazla kardeşi olanların sosyal anksiyete düzeylerinin,
kardeşi olmayan veyahut tek kardeşi olan öğrencilerin sosyal anksiyete
düzeylerinden daha yüksek olduğu sonucuna erişilmiştir. Literatürde, yaptığımız

143 Dan J. Stein vd., “The cross-national epidemiology of social anxiety disorder: Data from the World
Mental Health Survey Initiative”, BMC Medicine, 2017, Cilt:15, Sayı:143, 1-21, s. 11.
144 Betül Sarıyar, Lise Öğrencisi Ergenlerde Atılganlık, Sosyal Fobi Ve Boyun Eğici Davranışları

Arasındaki İlişki, Sağlık Bilimler Enstitüsü, Adnan Menderes Üniversitesi, Aydın, 2015, s. 98
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)
145 Fatma Alisinanoğlu ve İlkay Ulutaş, “Çocukların Kaygı Düzeyleri île Annelerinin Kaygı Düzeyleri

Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”, Eğitim ve Bilim, 2003, Cilt:28, Sayı:128, 65-71, s. 68.

64
çalışmanın aksine kardeş sayısı ile sosyal anksiyete arasında ilişki olmadığı
sonucuna ulaşan çalışmalar da vardır.146

5.3. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ DÜZEYLERİNE


YÖNELİK BULGULARIN YORUMLANMASI
Araştırmaya katılan öğrencilerin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin
(puanlarının); kişisel bilgi formunda yer alan öğrenim düzeyi, çocukluk döneminde
bakımı sağlayan, ebeveynlerin medeni durumu, anne baba tutumu, kardeş sayısı,
aileden ayrı yaşanan süre, öğrenim gördükleri şehirde yakın akrabaları olması,
mezuniyet sonrası yaşamak istedikleri yer değişkenlerine göre anlamlı fark
göstermediği bulunmuştur.
Araştırmaya katılan öğrencilerin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin
(puanlarının); kişisel bilgi formunda yer alan sınıf düzeyi, yaş, cinsiyet, öğrenim
görülen üniversitenin bulunduğu yer, barınma şekilleri, yaşamın herhangi bir
döneminde psikiyatrik tanı alma değişkenlerine göre anlamlı fark gösterdiği
bulunmuştur.
Araştırmamızda, 1.sınıf ve 2.sınıf öğrencilerinin yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeyinin 4.sınıf öğrencilerinden daha yüksek olduğu sonucuna ulaşılmıştır.
Sarıkaya ve arkadaşları, hemşirelik öğrencileri üzerinde yaptığı araştırma
sonucunda 1.sınıf öğrencilerinin, 4.sınıf öğrencilerine göre istatistiksel olarak anlamlı
düzeyde daha yüksek ayrılma anksiyetesi puanı aldıklarını tespit etmişlerdir.147
Sarıkaya ve arkadaşlarının yürüttüğü çalışmanın sonucu araştırmamızın sonucunu
desteklemektedir.
Yaptığımız araştırmanın sonucunda, 17-20 yaş ve 21-25 yaş arasındaki
öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin 26 yaş üzeri öğrencilere göre
daha yüksek bulunması, artan yaşla birlikte ayrılma anksiyetesinin düştüğünü
göstermektedir. Artan yaş ile birlikte gelişim ödevleri tamamlandıkça, bireyin yetişkin
olma yolunda ilerlediği ve ayrılma anksiyetesi ile daha iyi baş edebildiği
düşünülmektedir.148
Araştırmamızda, üniversite öğrencisi kadınların, yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeylerinin erkeklerden daha yüksek olduğu sonucuna erişilmiştir. Literatürde bu
sonucu destekleyen bir takım araştırma sonuçları da bulunmaktadır. Pini ve
arkadaşları hem çocukluk ayrılma anksiyetesinin hem de yetişkin ayrılma

146 Nur Tuncer, Bir Grup Üniversite Öğrencisinin Belirlenen Sosyal Anksiyete Düzeylerine Göre Bilinçli
Farkındalık Ve Yaşam Doyumu Düzeylerinin İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Işık Üniversitesi,
İstanbul, 2017, s. 53 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
147 Sarıkaya vd, a.g.e., s. 11.
148 Sezin Başbuğ vd., “Algılanan Ebeveynlik Biçimi ve Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi: Kişilerarası Bilişsel

Çarpıtmaların Aracı Rolü”, Türk Psikiyatri Dergisi, 2016, Cilt:28, Sayı:4, 255-267, s. 262.

65
anksiyetesi bozukluğunun kadınlarda daha fazla görüldüğü sonucuna
ulaşmışlardır.149 Lapsley ve arkadaşları, erkeklerin kadınlara göre daha benmerkezci
olduğunu ve bağımlılık gereksinimlerini reddettiklerini ancak kadınların erkeklere
göre daha bağımlı, ayrılma anksiyetesi düzeylerinin daha yüksek ve bakım
arayışlarının daha fazla olduğunu ifade etmişlerdir.150
Araştırmamızda, ailesiyle aynı şehirde öğrenim gören öğrencilerin yetişkin
ayrılma anksiyetesi düzeylerinin ailesinden farklı şehirde öğrenim gören
öğrencilerden daha düşük olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Bu sonuca ek olarak,
ailesiyle birlikte yaşayan öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri, öğrenci
yurdunda kalan öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerine göre daha
düşük çıkmıştır. Ailesinden ayrı yaşayan üniversite öğrencilerinin anksiyete
düzeylerinin yüksekliği, tehlikeli olarak algılayabilecekleri uyaranların bulunduğu yeni
bir ortama girmelerinden ve aile dışındaki kaynaklardan algıladıkları sosyal
desteklerinin azalmasından kaynaklanabilir.151
Yaşamının herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alan öğrencilerin yetişkin
ayrılma anksiyetesi düzeyi psikiyatrik tanı almayan öğrencilere göre daha yüksek
çıkmıştır. Yetişkin ayrılma anksiyetesine eşlik eden ruhsal bozukların varlığı
araştırmamızın bu sonucunu destekler niteliktedir.

5.4. ÖĞRENCİLERİN BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİ İLE SOSYAL


ANKSİYETE DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN YORUMLANMASI
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin; bilişsel esneklik düzeyleri ile
sosyal anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkinin korelasyon katsayısına (r=-.298)
bakıldığında, bilişsel esneklik düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasında
anlamlı ve negatif yönde bir ilişki olduğu görülmüştür. Bu sonuca göre, öğrencilerin
bilişsel esneklik düzeyleri yükseldikçe, sosyal anksiyete düzeyleri düşecektir.
Bilişsel model, sosyal kaygının temelinde; sosyal kaygılı bireylerin bilişsel
çarpıtma eğilimlerinin, işlevsel olmayan tutumlarının ve olumsuz otomatik
düşüncelerinin bulunduğunu belirtmektedir. Bireyin kendisi hakkındaki negatif
inançları, toplumsal olaylarla baş etme yeterliğini olumsuz etkilemektedir.152 Sosyal
fobik bireylerin, kendi davranışlarını başkalarının değerlendirdiğine ilişkin işlevsel

149Pini vd., a.g.e., s. 43.


150 Daniel K. Lapsley Vd., “Psychological Separation And Adjustment To College”, Journal Of
Counseling Psychology, 1989, Cilt:36, Sayı:3, 286-294, s. 287.
151 İmge Özdemir, Aile Yanında Yaşayan Ve Ailesinden Ayrı Yaşayan Üniversite Öğrencilerinin

Algılanan Sosyal Destek, Stresle Başa Çıkma Tarzları, Kaygı Düzeyleri Ve Psikolojik Belirtiler
Açısından Karşılaştırılması, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 2013, ss. 50-53
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
152 Aynur Karabacak vd., “Üniversite Öğrencilerinin Bilişsel Çarpıtma Ve Sosyal Kaygı Düzeyleri

Arasındaki İlişkinin Aile İle İlgili Değişkenler Açısından İncelenmesi”, Bayburt Üniversitesi Eğitim
Fakültesi Dergisi, 2015, Cilt:10, Sayı:2, 516-533, s. 519.

66
olmayan inançları vardır. Bu işlevsel olmayan düşünceler, otomatik düşünceleri
tetiklemekte böylelikle anksiyete meydana gelmekte ve sosyal performans
bozulmaktadır. Sosyal performans bozuldukça da sosyal fobinin şiddeti artmakta,
sosyal fobinin şiddeti arttıkça sosyal performans daha da bozulmaktadır.153
Bireylerin, bilişlerini şartlara uygun bir biçimde değiştiremediği yani bilişsel
esnekliklerinin bulunmadığı durumların psikopatolojilerle ilişkili olduğu
düşünülebilir. 154
Bilişsel Davranışçı Terapilere göre, katılık, psikolojik rahatsızlıkların
çekirdeğidir. Esneklik ise ruh sağlığın kaynağını oluşturur, durumlara karşı
alternatifler oluşturabilmeye dayanır, akılcı bir düşünce tarzıdır ve hatta rasyonel
düşünmenin en önemli boyutudur. İnsanlar, yaşadıkları olaylara dair esnek inançlara
sahiplerse olaylara daha sağlıklı tepkiler verebileceklerdir.155 Ayrıca, akılcı olmayan
inançların bilişsel esnekliği yordadığı sonucuna ulaşılmıştır.156
Üniversite ortamı, bireylerin başkalarınca değerlendirildiğini yoğun olarak
hissettiği toplumsal durumlardan biridir. Öğrenciler eğer ki bu süreçte işlevsel
olmayan tutumlara, otomatik düşüncelere, kendileri hakkında negatif inançlara
sahiplerse yani bilişsel bir katılık sergilerlerse başkalarınca olumsuz olarak
değerlendirilebilecek bir biçimde davranmaktan duydukları korku, kaygı ya da
kaçınmalarının artacağı ve haliyle öğrencilerin sosyal anksiyete düzeyleri
yükseleceği söylenebilir. Ancak, öğrenciler bu toplumsal durum karşısında akılcı
düşünür, değişen duruma karşı bilişlerini değiştirir, ortamdaki seçeneklerin farkına
varır, karşılaştıkları problemleri kontrol edilebilir algılar ve problemlerine çözüm
üretirse yani bilişsel esneklik sergilerlerse karşılaştıkları bu toplumsal duruma karşı
korku, kaygı ya da kaçınmalarının azalacağı ve haliyle sosyal anksiyete düzeylerinin
düşeceği söylenebilir.
Bilişsel esneklik ile sosyal anksiyete arasındaki ilişkiyi her iki kavramla da
ilişkili olduğu düşünülen problem çözme becerileri ve probleme yönelik tutumlarıyla
da açıklayabiliriz. Sosyal kaygılı bireylerin; günlük yaşamlarında pek çok sosyal
problemle karşı karşıya kaldıkları, bunları çözmede zorluk yaşadıkları, kişiler arası
problem çözme becerilerinin düşük olduğu ve etkisiz problem çözme yaklaşımları

153 Lusia Stopa ve David M. Clark, “Cognitive processes in social phobia”, Behaviour Research and
Therapy, 1993; aktaran Sungur, a.g.e., s.27.
154 İhsan Dağ ve Volkan Gülüm, “Yetişkin Bağlanma Örüntüleri İle Psikopatoloji Belirtileri Arasındaki

İlişkide Bilişsel Özelliklerin Aracı Rolü: Bilişsel Esneklik”, Türk Psikiyatri Dergisi, 2013, Cilt:24, Sayı:4,
240-247, s. 241.
155 Windy Dryden ve Michael Neenan, Rational Emotive Behaviour Therapy: 100 Key Points and

Techniques, New York, 2007; aktaran Ahmet Buğa vd., Üniversite Öğrencilerinin Bilişsel Esneklik
Düzeylerine Göre Sosyal Problem Çözme Tarzlarının İncelenmesi, Gaziantep Üniversitesi Eğitim
Bilimleri Dergisi, 2018, Cilt:2, Sayı:1, 48-58, s. 50.
156 Gündüz, a.g.e., s. 2076.

67
kullandıkları tespit edilmiştir.157 Problem çözme, bir hedefe yönelirken araya giren
zorlukların çözümünü bulma sürecidir. Bilişsel esneklik ise uyum sağlamak için
alternatif yolların ve seçeneklerin farkına varılmasını gerektirir. Birey adaptasyon
sürecinde problemleri çözmek için alternatif çözüm yolları üretir ve bu açıdan
bakıldığında problem çözme becerisi ile bilişsel esneklik arasında benzerlik göze
çarpar.158 Bilişsel esneklik düzeyi yüksek olan üniversite öğrencilerinin daha etkili
problem çözme stratejileri kullanacağı ve probleme yönelik tutumlarının daha olumlu
olacağı beklenmiş ve bilişsel esneklik düzeyi yüksek olan öğrencilerin, probleme
yönelik tutumlarının daha olumlu olduğu, sosyal problem çözme düzeylerinin daha
yüksek olduğu ve daha etkili problem çözme tarzlarına sahip oldukları
görülmüştür. 159
Ayrıca literatürü incelediğimizde ise Dağ’ın üniversite öğrencileri
üzerinde yaptığı çalışmada bilişsel esnekliğin sosyal kaygıyı yordadığı sonucuna
ulaştığı görülmüştür.160
Üniversite öğrencileri, birçok farklı sorunla yüz yüze gelmekte ve bunları
çözmeye çalışmaktadır. Bireylerin bilişsel esneklik düzeyi düştükçe; kişilerarası yani
sosyal problem çözme becerilerinin azalacağı, probleme yönelik olumsuz tutum
göstereceği ve daha etkisiz problem çözme tarzı sergileyeceği düşünülmekte ve bu
durumun bireylerin problemle karşılaştığında sosyal anksiyete düzeylerinin
yükselmesini tetikleyebileceği düşünülmektedir.

5.5. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ DÜZEYLERİ İLE


BİLİŞSEL ESNEKLİK DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN YORUMLANMASI
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin; bilişsel esneklik düzeyleri ile
yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri arasındaki ilişkinin korelasyon (r=-.246)
katsayısına bakıldığında, bilişsel esneklik düzeyleri ile yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeyleri arasında anlamlı ve negatif yönde ilişki olduğu görülmüştür. Bu sonuca
göre, öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri yükseldikçe bilişsel esneklik
düzeyleri düşecektir.
Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile bilişsel
esneklik düzeyleri arasındaki ilişkiyi yorumlarken bu ilişkiyi ortaya koyan literatürün
çok kısıtlı olmasından dolayı her iki değişkeninin de ilişkili olduğu veyahut her iki

157 Erdal Hamarta vd., “Lise Öğrencilerinin Utangaçlıklarının Algılanan Anne Baba Tutumları ve
Problem Çözme Yaklaşımları Açısından İncelenmesi”, Aile ve Toplum, 2010, Cilt: 6, Sayı: 22, 73-82,
s. 74.
158 Mehmet Bilgin, “Ergenlerin Beş Faktör Kişilik Özelliği İle Bilişsel Esneklik İlişkisi”, Elektronik Sosyal

Bilimler Dergisi, 2017, Cilt:16, Sayı:62, 945-954, s. 951.


159 Buğa vd., a.g.e., 52-54.
160 İhsan Dağ, Türk Üniversite Öğrencilerinde Bağlanma ve Psikopatoloji Arasındaki İlişkide Bilişsel

Faktörlerin Aracı Rolü, TÜBİTAK SOBAG Proje 111K016, Ankara, 2012,1-122, s. 62,63.

68
değişkenle benzer özellikler gösteren diğer değişkenler de yorumlarda ele
alınacaktır.
Ayrılma anksiyetesi, bağlanma kuramı çerçevesinde de ele alınabilecek bir
değişkendir ve bağlanma stilleri de bağlanma kuramının önemli kavramlarından
birisidir. Öğrencilerin bilişsel esnek düzeyleri ile yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeyleri arasındaki ilişki açıklanmaya çalışılırken, bağlanma stilleri de ele alınarak
açıklanmaya çalışılacaktır.
Ayrılma anksiyetesi, bireyin bağlanma figüründen ayrılma durumunda veya
ayrılma beklentisi karşısında aşırı endişe duyması ile karakterize olan bir
bozukluktur. Bowlby, bağlanmanın beşikten mezara kadar uzanan, yaşam boyu bir
süreç olduğunu ve erken yaşlarda oluşan zihinsel modellerin çok fazla değişime
uğramadan yetişkinlikte de işlev gördüğünü ileri sürmektedir.161 Ayrılma
anksiyetesinin, yetişkinlikte de karşımıza çıkabileceği son yıllarda literatürde
tartışılmaya başlanmış ve DSM-5’te ayrılma anksiyetesi bozukluğu başlangıcının 18
yaşından önce olması kriteri kaldırılmış ve tanı kriterlerinde de yetişkinlere yönelik
düzenlemeler yapılmıştır.162
Yetişkin ayrılma anksiyetesini, bağlanma teorisi açısından yorumlama
çabamız ve araştırma örneklemini erişkinler oluşturması, yetişkin bağlanma stillerini
gündeme getirmektedir. Hazan ve Shaver, yetişkinler için üçlü bağlanma modelini
öne sürmüşlerdir. Bu modele göre bireyler; güvenli, kaygılı/kararsız ve kaçınan
bağlanma stilleri sergilemektedirler.163 Bartholomew ve Horowitz ise yetişkinlerde
dörtlü bağlanma modelini öne sürmüşlerdir. Bu modele göre bireyler; güvenli,
saplantılı, kayıtsız ve korkulu bağlanma stiline sahiptirler.164 Saplantılı, kayıtsız ve
korkulu bağlanma biçimlerinde kendilik ve/veya diğerleriyle ilgili olarak olumsuz bir
içsel çalışan model bulunmaktadır ve her üçü de güvensiz bağlanma adı altında yer
almaktadırlar.165 Son yıllarda kategorik sınıflandırma yerine iki boyutlu model tercih
edilmeye başlanmıştır. Bu boyutlar; bağlanmaya ilişkin kaygı ve bağlanmaya ilişkin
kaçınmadır.166

161 Nebi Sümer ve Derya Güngör, “Yetişkin Bağlanma Stilleri Ölçeklerinin Türk Örneklemi Üzerinde
Psikometrik Değerlendirmesi ve Kültürlerarası Bir Karşılaştırma”, Türk Psikoloji Dergisi, 1999, Cilt:14,
Sayı:43, 71-106, s. 74.
162 Başbuğ vd., a.g.e., s. 256.
163 Cindy Hazan ve Phillip Shaver, “Romantic Love Conceptualized as an Attachment Process”,

Journal of Personality and Social Psychology, 1987, Cilt:52, Sayı:3, 511-524, s. 522.
164 Ümit Morsünbül ve Figen Çok, “Bağlanma ve İlişkili Değişkenler”, Psikiyatride Güncel

Yaklaşımlar, 2011, Cilt:3, Sayı:3, 553-570, s. 558.


165 Manolya Çalışır, “Yetișkin Bağlanma Kuramı ve Duygulanım Düzenleme Stratejilerinin Depresyonla

İlișkisi”, Psikiyatride Güncel Yaklașımlar, 2009, Cilt:1, 240-255, s. 243.


166 Nebi Sümer, “Yetişkin Bağlanma Ölçeklerinin Kategoriler ve Boyutlar Düzeyinde Karşılaştırıması”,

Türk Psikoloji Dergisi, 2006, Cilt:21, sayı:57, 1-22, s. 4.

69
Bağlanma kuramı çerçevesinde ayrılma kaygısı ile bağlanma stilleri arasındaki
ilişkiyi özetleyecek olursak, ayrılma kaygısı her bağlanma stilinde ortaya çıkmasıyla
bağlanmanın doğal bir sonucu olarak değerlendirilir ve ayrılma kaygısı düzeyinin
düşük veya yüksek olmasında bağlanma stillerinin rolü yadsınamaz. Güvenli
bağlanma stili sergileyenler, güvensiz bağlanma stili sergileyenlere göre daha düşük
düzeyde ayrılma kaygısı yaşarlar ve bu kaygı mantıklı olması bakımından normal bir
kaygıdır.167
Gündüz, bilişsel esneklik ile güvenli bağlanma arasında anlamlı ve pozitif ilişki
olduğunu ve güvenli bağlanmanın bilişsel esnekliği yordadığını tespit etmiştir. 168
Literatür incelendiğinde, güvenli bağlanma stiliyle ilişkisi olduğu tespit edilen bazı
değişkenlerin bilişsel esneklikle de benzer ilişkisinin olduğu görülmektedir.
Üniversite öğrencilerinin, güvenli bağlanma stilleri ile iletişim becerileri
arasında anlamlı ve pozitif yönde ilişkilerin olduğu görülmüştür.169 Bilişsel esneklik
düzeyi yüksek olan bireylerin; etkili kişilerarası iletişim becerilerine sahip, iletişim
yönünden esnek, iletişim ve problem durumlarında seçeneklerinin farkında oldukları
gözlenmektedir.170
Eren, güvenli bağlanma geliştiren yetişkin bireylerin problem çözme
becerilerinin güvensiz bağlanma geliştirenlere göre daha yüksek olduğunu tespit
etmiştir.171 Bilişsel esneklik düzeyleri yüksek üniversite öğrencilerinin, probleme
yönelik tutumlarının olumlu olduğu, daha etkili problem çözme tarzlarına sahip
oldukları belirtilmiştir.172 Özer, güvenli bağlanma stili ile öznel iyi oluş arasında pozitif
ilişki bulunduğunu tespit etmiştir.173 Bilişsel esneklikle öznel iyi oluş arasında pozitif
ve yüksek düzeyde bir ilişkinin olduğu tespit edilmiştir.174
Güvenli bağlanan üniversite öğrencilerinin, ayrılma anksiyetesi düzeyleri
düşük düzeyde seyrederken bilişsel esneklik düzeylerinin yüksek düzeyde seyrettiği
ancak güvensiz bağlanan öğrencilerde ise tam tersi senaryonun gerçekleşeceği
düşünülmektedir. Ayrıca, eğer ki bağlanma figürlerinden ayrılmaya ve ayrıldıktan

167 İsa Özgür Özer, “Bağlanmanın Doğal Sonucu: Ayrılma Kaygısı”, ÇOMÜ Uluslararası Sosyal
Bilimler Dergisi, 2018, Cilt:3, Sayı:1, 125-134, s. 127,127.
168 Gündüz, a.g.e., s. 2075.
169Atılgan Erözkan, “Üniversite Öğrencilerinin İletişim Becerilerini Etkileyen Faktörler”, M.Ü. Atatürk

Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 2005, Sayı:22, 135-150, s. 145.


170 Altunkol, a.g.e., s. 28.
171 Nilay Eren, Yetişkinlerin Bağlanma Stillerine Göre Bireylerin Öfkeyi İfade Etme Tarzları, Kendilik

Algısı Ve Sosyal Problem Çözme Becerisi Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Beykent Üniversitesi, İstanbul, 2016, s. 73 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
172 Buğa, a.g.e., s. 55.
173 Gözde Özer, Öz-Belirleme Kuramı Çerçevesinde İhtiyaç Doyumu, İçsel Güdülenme Ve Bağlanma

Stillerinin Üniversite Öğrencilerinin Öznel İyi Oluşlarına Etkileri, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Gazi
Üniversitesi, Ankara, 2009, s. 61 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
174 Satan, a.g.e., s. 66,67.

70
sonra olabileceklere ilişkin üniversite öğrencilerin bilişleri ne kadar esnekse o kadar
az ayrılma kaygısı çekmesi beklenmektedir.
Öğrencilerin bilişsel esneklik düzeyi yükseldikçe; ayrılmaya ilişkin daha az
mantık dışı inançlara sahip olacağı, bağlanma figürlerinden ayrıldıktan sonra girdiği
yeni ortama daha çabuk uyum sağlayacağı, karşılaştığı problemleri daha kolay
çözeceği, hem bağlanma figürleriyle hem de yeni girdiği ortamdaki insanlarla sağlıklı
ilişkiler kuracağı, bağlanmaya ilişkin kaygı ve kaçınmalarının azalacağı ve bütün
bunların öğrencilerin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin düşmesine yol açacağı
düşünülmektedir. Üniversite öğrencilerinin bilişsel esneklik düzeyi düştüğünde ise
ayrılmaya ilişkin bilişleri katılaşacağı ve öğrencilerin bilişlerindeki katılığın ayrılma
anksiyetesi düzeylerinin yükselmesini tetikleyebileceği düşünülmektedir.
Özetlenecek olursa, üniversite öğrencilerinin bilişsel esneklik düzeyleri ile
yetişkin ayrılma anksiyetesi arasındaki negatif ilişki bağlanma stilleri ve bağlanmaya
ilişkin bilişlerin katılaşmasıyla açıklanmaya çalışılmıştır.

5.6. ÖĞRENCİLERİN YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ DÜZEYLERİ İLE


SOSYAL ANKSİYETE DÜZEYLERİ ARASINDAKİ İLİŞKİNİN YORUMLANMASI
Araştırmaya katılan üniversite öğrencilerinin; yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasındaki ilişkinin korelasyon katsayısına
(r=.477) bakıldığında, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile sosyal anksiyete
düzeyleri arasında anlamlı ve pozitif yönde bir ilişki olduğu görülmüştür. Bu sonuca
göre, öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri yükseldikçe sosyal
anksiyete düzeyleri yükselecektir.
Sosyal fobide dinamik olarak üç temel etken üzerinde durulmaktadır bunlardan
birisi de ayrılma anksiyetesidir. Bireyler, çocukluk yıllarında hem özerk olmak
istemektedirler hem de anne babalarının himayesinde kalmak istemektedirler.
Çocuklar, özerklik girişiminin terkedilmeyle sonuçlanacağı duygusuyla, dış
dünyadaki insanlarla ilişki kurmaktan kaçınarak temel bağlanma figürlerinin
katastrofik olabilecek redlerinden kaçınmaya çalışır. Bir yandan bireyselleşmiş
ilişkilere yönelirken diğer yandan da anneden ayrı kalınacakmış duygusu, bireyde
çelişki oluşturmaktadır. Bu çelişkili durum bireyde sosyal kaygıya yol açmaktadır.
Sosyal fobisi olan birçok birey, yeni kişilerle kaynaşmanın bağlanma figürlerinin
sevgisini yitirme anlamına geleceğinden korkmaktadır.175
Bebeğin bakım veren kişilerle yaşadığı ayrılık kaygısının, sosyal kaygı olarak
adlandırılan başkaları tarafından reddedilme ve dışlanma korkusuyla paralel olduğu

175 Türkçapar, a.g.e., 1999, s. 249.

71
düşünülmektedir.176 Hem bağlanma kuramı hem de evrimsel teoriler kişilerin
diğerlerine duyduğu gereksinim üzerinde durmaktadır. Bağlanma figüründen
ayrılmak ya da ait olunan grup tarafından reddedilme tehlikesinin varlığı; ayrılma,
dışlanma ve reddedilme korkusuna sebebiyet verir. Sosyal dışlanmanın,
reddedilmenin ya da tehdidin işaretlerinin öngörülmesi ya da algılanması sosyal
kaygıya yol açmaktadır.177
Bağlanma kuramı ve sosyal kaygı teorileri bir araya getirilerek sosyal
anksiyetenin açıklanabileceği öne sürülmüştür. Bağlanmaya ilişkin zihinsel
temsillerin sosyal ilişkiler üzerinde etkili olduğunun bilinmesi, sosyal kaygının
bağlanma örüntüsü ile ilişkili olabileceğini düşündürmektedir.178 Bağlanma kuramı
çerçevesinde anksiyete bozuklukları incelendiğinde, sosyal kaygının alt yapısını
güvensiz bağlanma stilinin oluşturduğu görülmektedir. Kaçınma davranışı gösteren
sosyal kaygılı bireylerin, özerklik döneminde bağlanma figürüne karşı kaybetme
korkusu yaşadıkları gözlenmiştir.179
Literatür incelendiğinde sosyal kaygıyı açıklayan kuramlar, güvensiz
bağlanmanın kuramsal temelleriyle uyumlu görünmektedir. Rapee ve Heimberg’e
göre benliğe yönelik zihinsel temsiller ile diğerlerinin beklentisi arasındaki fark sosyal
kaygıya neden olmaktadır. Saplantılı bağlanan bireyler, önemli ve değerli olduğunu
düşündükleri diğerleri tarafından kabul görmek istemeleri, ancak kendilerine yönelik
olumsuz bakış açılarından dolayı diğerlerinin beklentilerine uygun performans
sergileyip, onlar tarafından kabul edileceklerinden şüphe duymaları nedeniyle sosyal
kaygı yaşıyor olabilirler.180
Clark ve Wells tarafından geliştirilen sosyal kaygının bilişsel modeline göre
toplumsal durumlarda kişinin kendisine, diğerlerine ve dış dünyaya yönelik olumsuz
varsayımları aktive olur. Korkulu bağlanan birey, içinde bulunduğu sosyal durumu
tehlikeli olarak değerlendirir, istenilen performansı sergileyemeyeceğini düşünür ve
olumlu ya da belirsiz ipuçlarını diğerlerinin kendisini olumsuz değerlendirdiği
şeklinde yorumlayarak sosyal kaygı yaşayabilir. Kayıtsız bağlanan bireyler ise

176 Mark R. Leary and Robin Mark Kowalski, Social anxiety, New York, 1995; aktaran Hacer Ceylan,
Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Kaygı Düzeylerinin Yordanması, Ege Üniversitesi, İzmir, 2011, s. 90
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
177 Frances M. Vertue, “From Adaptive Emotion to Dysfunction: An Attachment Perspective on Social

Anxiety Disorder”, Personality and Social Psychology Review, 2003, Cilt:7, No:2, 170-191, s.
174,175.
178 Pelin Bintaş Zörer, Bağlanma Kuramı Perspektifinden Sosyal Kaygı: Erken Dönem Uyumsuz

Şemalar Ve Reddedilme Duyarlılığının Rolü, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Uludağ Üniversitesi, Bursa,
2015, s. 1 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
179 Falk Leichsenring vd., Psychodynamic Psychotherapy For Social Phobia: A Treatment Manual

Based On Supportive–Expressive Therapy, Bull Menninger Clin, 2007; aktaran Aniş Ayberk,
Üniversite Öğrencilerinin Bağlama Stilleri ve Sosyal Kaygı Düzeylerinin Bazı Değişkenlere Göre
İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla Üniversitesi, Muğla, 2011, s. 5 (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi).
180 Zörer, a.g.e., s. 104

72
başkalarına yönelik olumsuz bakış açıları nedeniyle kişilerarası ilişkilerin önemini
inkar edip sosyal ilişkilerden kaçınırlar ve bu da kayıtsız bağlanan bireylerin sosyal
kaygı düzeylerinin yükselmesine yol açtığı söylenebilir.181
Bireyler, istedikleri izlenimi bırakamadıklarında ya da bırakacakları izlenimin
bu kişilerle olan ilişkilerinin değer kaybetmesine, diğerlerinin onları reddetmesine ya
da terk etmesine neden olacağına inandıklarında sosyal kaygı yaşarlar.182 Üniversite
eğitimi döneminde birey, kendisini özerk bir kimse olarak kabul ettirme ve kendini
gösterme çabası içine girmektedir. Bu dönemde genç için sosyal ilişkilerde başkaları
üzerinde bıraktığı izlenimlerin niteliği çok önemlidir. Bundan dolayı birey kendisi ile
ilgili büyük bir beklenti içine girer. Birey bu beklentilere cevap veremezse sosyal
kaygı düzeyi artar ve sosyal fobi kendini göstermeye başlar. 183
Çocuklarda ayrılık kaygısı bozukluğu, yaygın kaygı bozukluğu ve sosyal kaygı
bozukluğu yüksek oranda binişiklik ve örtüşen belirtiler gösterirler. Bu üç tanıdan
herhangi biri konulan birey, en azından %60 oranında diğer iki tanıdan birini ve %30
oranında da her üç tanıyı da birlikte almaktadır.184 Bireyin çocukluk döneminde,
ayrılma anksiyetesine yüksek oranda sosyal anksiyete bozukluğunun eşlik ettiği
görülmektedir ve bu durumun yetişkinlikte de devam edeceği beklenmektedir.
Araştırmamızın sonucunda, öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile
sosyal anksiyete düzeyleri arasında pozitif bir ilişkinin çıkması bu beklentiye bir
cevap niteliğindedir.
Üniversitede öğrenim gören öğrenciler, başkalarının kendisi hakkındaki
düşüncelerini ve başkaları üzerinde bıraktıkları izleri önemserler. Üniversiteli genç,
yeni girdiği üniversite ortamında kendini kabul ettirmek ve doyurucu sosyal ilişkiler
kurmak isteyecektir ancak dinamik açıdan bakıldığında sosyal fobide ayrılma
anksiyetesinin önemli bir etken olduğu bilinmektedir. İşte tam da böyle bir ortamda,
ayrılma anksiyetesi yüksek olan üniversite öğrencisi, bir yandan otonom hareket
ederek sosyal iletişimini ve etkileşimlerini artırmak isterken, diğer yandan da
bağlanma figürlerinin sevgisini yitireceğinden korkarak bir çelişki yaşayabilir ve bu
çelişkinin öğrencinin sosyal anksiyete düzeyinin yükselmesine yol açtığı söylenebilir.
Öğrencilerin ayrılma anksiyetesi düzeyleri yükseldikçe, eğer ki sosyalleşme
girişiminde bulunurlarsa bunun bağlanma figürlerinden ayrılmayla ve kendilerini ait
hissettikleri gruptan dışlanmayla sonuçlanacağı öngörürler. Bu durum da
öğrencilerin sosyal anksiyete düzeyleri yükselmesine yol açabilir.

181 Zörer, a.g.e., s. 105


182 Mark R. Leary vd., Social Anxiety as an Early Warning System: A Refinement and Extension
of the Self-Presentation Theory of Social Anxiety, ScienceDirect: Doi:10.1016/B978-0-12-375096-
9.00018-3, 2010, s. 475.
183 Gültekin ve Dereboy, a.g.e., s. 151.
184 Sadock, a.g.e., s. 1252.

73
Sosyal anksiyetenin temelinde güvensiz bağlanma stilinin de yer aldığı ifade
edilmiştir. Güvenli bağlanan bireylerin, güvensiz bağlanma stili geliştirenlerden farklı
olarak olumlu benlik ve olumlu başkaları zihinsel modeline sahiptirler. Güvenli
bağlanan bireylerin hem ayrılma anksiyetesi düzeyleri hem de sosyal anksiyete
düzeyleri güvensiz bağlananlara göre daha düşüktür. Yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeyi düşük olan güvenli bağlanma stili sergileyen bireyler, geliştirdikleri olumlu
benlik ve olumlu başkaları zihinsel modeli sayesinde sosyal anksiyete düzeyleri
düşük düzeyde seyredecektir.
Özetle, öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile sosyal anksiyete
düzeyleri arasındaki pozitif ilişki; bağlanma teorisi, sosyal anksiyeteyi açıklayan
kuramlar ve dinamik yaklaşım çerçevesinde ele alınarak açıklanmaya çalışılmıştır.

5.7. BİLİŞSEL ESNEKLİĞİN ARACI ROLÜNÜN YORUMLANMASI


Araştırmamızda, yetişkin ayrılma anksiyetesi ile sosyal anksiyete arasındaki
ilişkide bilişsel esnekliğin aracı rolünün tespiti amacıyla Baron ve Kenny’nin ileri
sürdüğü çoklu doğrusal regresyon analizi yapılmıştır.
Yetişkin ayrılma anksiyetesinin, sosyal anksiyete üzerinde anlamlı ve pozitif
yönde, yetişkin ayrılma anksiyetesinin bilişsel esneklik üzerinde anlamlı ve negatif
yönde ve bilişsel esnekliğin sosyal anksiyete üzerinde anlamlı ve negatif yönde
etkisinin bulunduğu tespit edilmiştir. Tüm bu sonuçların ardından son aşamada,
yetişkin ayrılma anksiyetesi ve bilişsel esneklik modele birlikte dâhil edildiğinde,
öğrencilerin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyinin sosyal anksiyete üzerindeki
etkisinin düştüğü görülmüştür. Bu da bizlere göstermektedir ki, üniversite
öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin, sosyal anksiyete düzeyleri
üzerindeki etkisinde bilişsel esnekliğin aracı rolü vardır.
Literatürü incelediğimizde, Dağ ve Gülüm’ün üniversite öğrencileri üzerinde
yaptıkları çalışmada, kaygılı bağlanma ile sosyal anksiyete arasındaki ilişkide bilişsel
esnekliğin hem erkek hem de kadınlarda tam aracı rol üstlendiklerini ve kaçınmacı
bağlanma ile sosyal anksiyete arasındaki ilişkide ise bilişsel esneklik kadınlarda
aracı rol üstlenmiştir ancak erkeklerde aracı rol üstlenmediği sonucuna
ulaşmışlardır.185
Özetle, bilişsel esnekliğin sosyal anksiyete üzerinde etkisi önemlidir ve sosyal
kaygıyla ilgili yapılan çalışmalarda bilişsel esneklik değişkeni gözden kaçırılmaması
gereken bir değişken olduğu düşünülmektedir.

185 Dağ ve Gülüm, a.g.e., 2013 s. 246.

74
SONUÇ VE ÖNERİLER

Üniversite öğrencilerinin; yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeyleri ile bilişsel


esneklik düzeyleri arasında anlamlı ve negatif yönde, yetişkin ayrılma anksiyetesi
düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasında ise anlamlı ve pozitif yönde, bilişsel
esneklik düzeyleri ile sosyal anksiyete düzeyleri arasında ise anlamlı ve negatif
yönde bir ilişki olduğu sonucuna erişilmiştir. Yetişkin ayrılma anksiyetesi, bilişsel
esneklik ve sosyal anksiyete değişkeni arasında anlamlı ilişki sonucuna erişilmesi bu
değişkenleri kullanacak olan diğer araştırmacılara yol gösterici olabilir.
Öğrencilerinin yetişkin ayrılma anksiyetesi düzeylerinin, sosyal anksiyete
düzeyleri üzerindeki etkisinde bilişsel esnekliğin kısmi aracılık rolünde olduğu tespit
edilmiştir. Bilişsel esnekliğin, ruhsal bozukluklar üzerindeki aracı rolünü daha iyi
görebilmek için ise yeni araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Öğrencilerin bilişsel esneklik düzeylerinin; sınıf düzeyi, aileden ayrı yaşanan
süre, mezuniyet sonrası yaşamak istedikleri yer değişkenlerine göre anlamlı fark
gösterdiği bulunmuştur. Öğrencilerin sosyal anksiyete düzeylerinin; sınıf düzeyi, yaş,
cinsiyet, kardeş sayısı, barınma şekilleri, mezuniyet sonrası yaşamak istedikleri yer
ve yaşamın herhangi bir döneminde psikiyatrik tanı alma değişkenlerine göre
anlamlı fark gösterdiği bulunmuştur. Üniversite öğrencilerinin yetişkin ayrılma
anksiyetesi düzeylerinin ise; sınıf düzeyi, yaş, cinsiyet, öğrenim görülen
üniversitenin aileye yakınlığı, barınma şekilleri ve yaşamın herhangi bir döneminde
psikiyatrik tanı alma değişkenlerine göre anlamlı fark gösterdiği bulunmuştur.
Üniversite öğrencilerinin, yetişkin ayrılma anksiyetesi, sosyal anksiyete ve
bilişsel esneklik düzeylerinin, kişisel bilgi formundaki birtakım demografik
değişkenlere göre de anlamlı fark göstermediği de tespit edilmiştir. Bu değişkenlerle
ilgili ise yeni araştırmalara ihtiyaç duyulmaktadır.
Ayrılma anksiyetesi belirtilerinin sadece çocuk ve ergenlik döneminde değil,
yetişkinlikte de görülebileceği ve yaşanan bu kaygıların gençleri olumsuz yönde
etkileyebileceği hususunda ebeveynlere ve ruh sağlığı profesyonellerine
bilgilendirme çalışmaları yapılması faydalı olabilir.
Bilişsel esneklik ile psikopatolojiler arasındaki ilişkiyi inceleyen araştırmalara
literatürde pek rastlanmamıştır ancak araştırmamızda bilişsel esnekliğin, sosyal
anksiyete ve yetişkin ayrılma anksiyetesiyle ilişkisi olduğu tespit edilmiştir. Bilişsel
esnekliğin diğer ruhsal bozukluklarla da ilişkisinin olup olmadığına bakılması
psikoloji literatürüne katkı sağlayacaktır. Ayrıca, üniversitelerin mediko-sosyal
birimlerinde öğrencilere yönelik bilişsel esneklik psikoeğitim programı uygulanabilir.

75
KAYNAKÇA
KİTAPLAR

AKDENİZ Füsun, ORAL Timuçin, ALDEMİR Ebru, Aile Hekimleri için Psikiyatri, Bayt
Yayınevi, Ankara, 2017.
Amerikan Psikiyatri Birliği, Ruhsal Bozuklukların Tanısal ve Sayımsal El Kitabı, Çev.
Ertuğrul Köroğlu, Hekimler Yayın Birliği, Ankara, 2014.
BECK Aaron T. ve EMERY Gary, Anksiyete Bozuklukları ve Fobiler, Çev. Veysel
Öztürk, Litera Yayıncılık, İstanbul, 2017.
BOWLBY John, Ayrılma, Çev.Müge Günay, Pinhan Yayıncılık, İstanbul, 2014.
COREY Gerard, Psikolojik Danışma ve Psikoterapi Kuram ve Uygulamaları, Mentis
Yayıncılık, Ankara, 2008.
GEÇTAN Engin, Psikanaliz ve Sonrası, Metis Yayınları, İstanbul, 2002.
GÜMÜŞ Aynur Eren, Sosyal Kaygı İle Başa Çıkma, Nobel Yayınları, Ankara, 2006.
KARASAR Niyazi, Bilimsel Araştırma Yöntemi: Kavramlar-İlkeler-Teknikler, Nobel
Yayın Dağıtım, Ankara, 2005.
KLINE Rex B., Principles and Practice of Structural Equation Modeling, The Guilford
Press, New York, 2011.
KÖROĞLU Ertuğrul ve TÜRKÇAPAR Hakan, Psikoterapi Yöntemleri, HYB
Yayıncılık, Ankara, 2015.
KULAKSIZOĞLU Işın, TÜKEL Raşit, ÜÇOK Alp, YAZICI Olcay, Psikiyatri, İstanbul
Üniversitesi Basım ve Yayınevi, İstanbul, 2009.
LEARY Mark R. ve JONGMAN Katrina P., Social Anxiety as an Early Warning
System: A Refinement and Extension of the Self-Presentation Theory of Social
Anxiety, ScienceDirect: Doi:10.1016/B978-0-12-375096-9.00018-3, 2010.
MARTIN Matthew M. ve RUBİN Rebecca B., The Development Of A
Communıcatıon Flexıbılıty Scale, Communication Research Center, Kent State
University, 1990.
NOYES Russel ve HOEHN-SARİC Rudolf, Anksiyete Bozukları, Çev.Vedat Şar, Esa
Medikal&Paramedikal Yayıncılık, İstanbul, 1998.
ÖZAKKAŞ Tahir, Anksiyete Bozuklukları ve Tedavisi, Acar Matbaacılık, İstanbul,
2014.
ÖZTÜRK Orhan ve ULUŞAHİN N. Aylin, Ruh Sağlığı ve Bozuklukları, Nobel Tıp
Kitapevi, Ankara, 2016.
PROCHASKA James O. ve NORCROSS John C., Psikoterapi Sistemleri, Çev
editörü: Tahir Özakkaş, Acar Matbaacılık, İstanbul, 2014.
SADOCK Benjamin James, SADOCK Virginia Alcott, RUIZ Pedro, Çev.Ali Bozkurt,
Ayrıntı Basımevi, Ankara, 2016.

76
TÜKEL Raşit, ALKIN Tunç, SUNGUR Mehmet Zihni, Anksiyete Bozuklukları, Pozitif
Matbaacılık, Ankara, 2006.

MAKALELER

ALİSİNANOĞLU Fatma ve ULUTAŞ İlkay, Çocukların Kaygı Düzeyleri île


Annelerinin Kaygı Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Eğitim ve Bilim, 2003,
Cilt:28, Sayı:128, 65-71.
ANDERSON Peter, Assessment and Development of Executive Function (EF)
During Childhood, Child Neuropsychology, 2002, Cilt:8, Sayı:2, 71-82.
ASHER Maya, ASNAANI Anu, ADERKA Idan M., Gender differences in social
anxiety disorder: A review, 2017, Clinical Psychology Review, 2017, Cilt:56, 1-12.
ASICI Esra ve İKİZ Fatma Ebru, Mutluluğa Giden Bir Yol: Bilişsel Esneklik, Mehmet
Akif Ersoy Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2015, Sayı:35 191-211.
BAL Pervin Nedim ve ÖNER Mustafa, Sosyal Kaygı İle Başa Çıkma Psiko Eğitim
Programının Ortaokul Öğrencileri Üzerindeki Etkisi, Eğitim Bilimler Araştırma
Dergisi, 2014, Cilt:4, Sayı:1, 335-348.
BARON Reuben M. ve KENNY David A., The Moderator-Mediator Variable
Distinction In Social Psychological Research: Conceptual, Strategic and Statistical
Considerations, Journal of Personality and Social Psychology, Cilt: 51, Sayı:6, 1173-
1182.
BAŞBUĞ Sezin, CESUR Gizem, DURAK Ayşegül, Algılanan Ebeveynlik Biçimi ve
Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi: Kişilerarası Bilişsel Çarpıtmaların Aracı Rolü, Türk
Psikiyatri Dergisi, 2016, Cilt:28, Sayı:4, 255-267.
BEDEL Ahmet ve ULUBEY Esra, Ergenlerde Başa Çıkma Stratejilerini Açıklamada
Bilişsel Esnekliğin Rolü, Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2015, Cilt:14, Sayı:55,
291-300.
BİLGİN Mehmet, “Ergenlerin Beş Faktör Kişilik Özelliği İle Bilişsel Esneklik İlişkisi”,
Elektronik Sosyal Bilimler Dergisi, 2017, Cilt:16, Sayı:62, 945-954.
BİLGİN Mehmet, Bilişsel Esnekliği Yordayan Bazı Değişkenler, Çukurova
Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2009, Cilt:3, No:36, 142-157.
BİNBAY Zerrin ve KOYUNCU Ahmet, Sosyal Anksiyete Bozukluğu ve Duygudurum
Bozuklukları Birlikteliği, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2012, Cilt:4, Sayı:1, 1-13.
BUĞA Ahmet, ÖZKAMALI Eyyüp, ALTUNKOL Fatma, ÇEKİÇ Ali, “Üniversite
Öğrencilerinin Bilişsel Esneklik Düzeylerine Göre Sosyal Problem Çözme
Tarzlarının İncelenmesi”, Gaziantep Üniversitesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 2018,
Cilt:2, Sayı:1, 48-58.

77
CYRANOWSKİ Jill M., SHEAR Katherine, RUCCİ Paola, Adult separation anxiety:
psychometric properties of a new structured clinical interview, Journal of Psychiatric
Research, 2002, Cilt:36, Sayı:2, 77-86.
ÇALIŞIR Manolya, Yetișkin Bağlanma Kuramı ve Duygulanım Düzenleme
Stratejilerinin Depresyonla İlișkisi, Psikiyatride Güncel Yaklașımlar, 2009, Cilt:1,
240-255.
ÇELİKKALELİ Öner, Ergenlerde Bilişsel Esneklik ile Akademik, Sosyal ve Duygusal
Yetkinlik İnançları Arasındaki İlişki, Eğitim ve Bilim, 2014, Cilt:39, Sayı:176, 347-354.
DAĞ İhsan ve GÜLÜM Volkan, Yetişkin Bağlanma Örüntüleri İle Psikopatoloji
Belirtileri Arasındaki İlişkide Bilişsel Özelliklerin Aracı Rolü: Bilişsel Esneklik, Türk
Psikiyatri Dergisi, 2013, Cilt:24, Sayı:4, 240-247.
DEMİR Gözde Özdikmenli, Sosyal Fobinin Etiyolojisinin İncelenmesi Amacıyla
Gerçekleştirilen Araştırmalara Genel Bir Bakış, Akademik İncelemeler, 2009, Cilt:4,
Sayı:1, 101-123.
DEMİRALP Meral ve OFLAZ Fahriye, Bilişsel-davranışçı terapi teknikleri ve
psikiyatri hemşireliği uygulaması, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2007, Cilt:8, 132-139.
DENNİS John P. ve WAL Jillon S. Vander, The Cognitive Flexibility Inventory:
Instrument Development and Estimates of Reliability and Validity, Cognitive Therapy
and Research, 2010, Cilt:34, Sayı:3, 241-253.
DİLBAZ Nesrin ve AÇIKGÖZ Çağlar, Sosyal Fobinin Tedavisinde Geri Dönüşümlü
Monoamin Oksidaz İnhibitörleri (RIMA), Klinik Psikiyatri, 2001, Cilt:4, Sayı:Ek 3, 17-
23.
DİRİÖZ Meliha, ALKIN Tunç, YEMEZ Beyazıt, ONUR Elif, EMİNAĞAOĞLU
Neslihan, Ayrılma Anksiyetesi Belirti Envanteri İle Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi
Anketinin Türkçe Versiyonunun Geçerlik ve Güvenirliği, Türk Psikiyatri Dergisi,
2012, Cilt:23, Sayı:2, 108-116
ELDOĞAN Dilay, Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Alt Tipleri: Heterojen Bir Tanı
Kategorisi, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2017, Cilt:10, Sayı:2, 202-217.
ERDOĞAN Sezen Camcı, Üstün Zekâlılar Öğretmenliği Adaylarının Problem
Çözmeye Yönelik Algıları ile Bilişsel Esneklik Düzeyleri Arasındaki İlişki, Iğdır
Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, 2018, Sayı:14, 90-117.
ERÖZKAN Atılgan, Üniversite Öğrencilerinin İletişim Becerilerini Etkileyen Faktörler,
M.Ü. Atatürk Eğitim Fakültesi Eğitim Bilimleri Dergisi, 2005, Sayı:22, 135-150.
ERSOY Füsun, EDİRNE Taner, TİMUR Oğuz, Birinci Basamakta Anksiyete
Bozuklukları, Sürekli Tıp Eğitim Dergisi, 2003, Cilt:12, Sayı:8, 286-289.
ERSOY Füsun, EDİRNE Taner, TİMUR Oğuz, Birinci Basamakta Anksiyete
Bozuklukları-3, Sürekli Tıp Eğitim Dergisi, 2003, Cilt:12, Sayı:10, 366-370.

78
EVREN Cüneyt, Sosyal Anksiyete Bozukluğu ve Alkol Kullanım Bozuklukları,
Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2010, Cilt:2, Sayı:4, 473-515.
FARAVELLİ Carlo, ZUCCHİ Teresa, PAİONNİ Alessandra, “Epidemiology of social
phobia: a clinical approach”, European Psychiatry, 2000, Cilt:15, 17-24.
FISTIKCI Nurhan, KEYVAN Ali, ERTEN Evrim, DURAN Şahut, SUNGUR Mehmet
Zihni, Sosyal Anksiyete Bozukluğunda Bilişsel Davranışçı Terapi: Güncel Kavramlar,
Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2015, Cilt:7, Sayı:3, 229-243.
GENÇÖZ Tülin, SOYKAN Çiğdem, ÖZGÜVEN Halise, Liebowıtz Socıal Anxıety
Scale: The Turkish Version, Psychological Reports, 2003, Cilt:93, 1059-1069.
GÖKALP Peykan, TÜKEL Raşit, DEMİR Türkay, DEMİR Demet, Clinical features
and co-morbidity of social phobics in Turkey, Eur Psychiatry, 2001, Cilt:16, Sayı:2,
115-121.
GÜLTEKİN Kadir ve DEREBOY Ferhan, Üniversite Öğrencilerinde Sosyal Fobinin
Yaygınlığı ve Sosyal Fobinin Yaşam Kalitesi, Akademik Başarı ve Kimlik Oluşumu
Üzerine Etkileri, Türk Psikiyatri Dergisi, 2011, Cilt:22, Sayı:3, 150-158.
GÜLÜM İ. Volkan ve DAĞ İhsan, Tekrarlayıcı Düşünme Ölçeği ve Bilişsel Esneklik
Envanterinin Türkçeye uyarlanması, geçerliliği ve güvenilirliği, Anadolu Psikiyatri
Dergisi, 2012, Cilt:13, 216-223.
GÜNDÜZ Bülent, Bağlanma Stilleri, Akılcı Olmayan İnançlar ve Psikolojik Belirtilerin
Bilişsel Esnekliği Yordamadaki Katkıları, Kuram ve Uygulamada Eğitim Bilimleri,
2013, Cilt:13, Sayı:4, 2071-2085.
HAMARTA Erdal, ÜRE Ömer, BALTACI Önder, DEMİRBAŞ Elif, Lise Öğrencilerinin
Utangaçlıklarının Algılanan Anne Baba Tutumları ve Problem Çözme Yaklaşımları
Açısından İncelenmesi, Aile ve Toplum, 2010, Cilt: 6, Sayı: 22, 73-82.
HAZAN Cindy ve SHAVER Phillip, Romantic Love Conceptualized as an Attachment
Process, Journal of Personality and Social Psychology, 1987, Cilt:52, Sayı:3, 511-
524.
HEIMBERG Richard, JUSTER Harlan, SCHNEIER Franklin, SAFREN Steven,
Psychometric properties of the Liebowitz Social Anxiety Scale, Psychological
Medicine, 1999, Cilt:29, Sayı:1, 199-212.
HIRT Edward R., DEVERS Erin E., MCCREA Sean M., I want to be creative:
Exploring the role of hedonic contingency theory in the positive mood–cognitive
flexibility link., Journal of Personality and Social Psychology, 2008, Cilt:94, Sayı:2,
214–230.
İZGİÇ Ferda, AKYÜZ Gamze, DOĞAN Orhan, KUĞU Nesim, Social Phobia Among
University Students and Its Relation to Self-Esteem and Body Image, The Canadian
Journal of Psychiatry, 2004, Cilt:49, Sayı:9, 630-634.

79
İZGİÇ Ferda, AKYÜZ Gamze, DOĞAN Orhan, KUĞU Nesim, Üniversite
öğrencilerinde sosyal fobi yaygınlığı”, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2000, Cilt:1, Sayı:4,
207-214.
KARABACAK Aynur, YILDIRIM Nihal, ADIGÜZEL Esma, KURT Ediz, Üniversite
Öğrencilerinin Bilişsel Çarpıtma Ve Sosyal Kaygı Düzeyleri Arasındaki İlişkinin Aile
İle İlgili Değişkenler Açısından İncelenmesi, Bayburt Üniversitesi Eğitim Fakültesi
Dergisi, 2015, Cilt:10, Sayı:2, 516-533.
KARAKAYA Emel ve ÖZTOP Didem Behice, Kaygı Bozukluğu Olan Çocuk ve
Ergenlerde Bilişsel Davranışçı Terapi, Bilişsel Davranışçı Psikoterapi ve
Araştırmalar Dergisi, 2013, Cilt:2, 10-24.
KARAMUSTAFALIOĞLU Oğuz ve YUMRUKÇAL Hüseyin, Depresyon ve Anksiyete
bozuklukları, Şişli Etfal Hastanesi Tıp Bülteni, 2011, Cilt:45, Sayı:2, 65-74.
KESSLER Ronald C., STEIN Murray B., BERGLUND Patricia, Social Phobia
Subtypes in the National Comorbidity Survey, The American Journal of Psychiatry,
1998, Cilt:155, Sayı:5, 613-619.
KILIÇ Cengiz, EROL Neşe, ULUSOY Mahir, KEÇECİ Muzaffer, ŞİMŞEK Zeynep,
Türkiye Ruh Sağlığı Profili, Ankara, 1998, Eksen Tanırım.
KIRMIZIOĞLU Yalçın, DOĞAN Orhan, KUĞU Nesim, AKYÜZ Gamze, Prevalence
of anxiety disorders among elderly people, International Journal of Geriatric
Psychiatry, 2009, Cilt:24, Sayı:9, 1026-1033.
KOCABAŞOĞLU Neşe, Anksiyete Bozuklularına Genel Bir Bakış, İ.Ü. Cerrahpaşa
Tıp Fakültesi Sürekli Tıp Eğitimi Etkinlikleri, 2008, 175-184.
LAPSLEY Daniel K., RİCE Kenneth G., SHADID Gregory E., Psychological
Separation And Adjustment To College, Journal Of Counseling Psychology, 1989,
Cilt:36, Sayı:3, 286-294.
LEVINSON Cheri A., RODEBAUGH Thomas L., WHITE Emily K., Social
appearance anxiety, perfectionism, and fear of negative evaluation. Distinct or
shared risk factors for social anxiety and eating disorders?, Appetite, 2013, Cilt: 67,
125-133.
LIEB Roselind, WITTCHEN Hans Ulrich, HOEFLER Michael, FUETSCH Michaela,
STEIN Murray B., MERİKANGAS Kathleen R., Parental psychopathology, parenting
styles, and the risk of social phobia in offspring: A prospective-longitudinal
community study. Archieves of General Psychiatry, 2000, Cilt:57, Sayı:9, 859-866.
MAGEE William J., EATON William W., WITTCHEN Hans Ulrich, Agoraphobia,
Simple Phobia, and Social Phobia in the National Comorbidity Survey, Arch Gen
Psychiatry, 1996, Cilt:53, Sayı:2, 159-168.

80
MANİCAVASAGAR Vijaya, SILOVE Derrick, CURTIS Jackie, Separation Anxiety in
Adulthood: A Phenomenological Investigation, Comprehensive Psychiatry, 1997,
Cilt:38, Sayı:5, 274-282.
MANİCAVASAGAR Vijaya, SILOVE Derrick, WAGNER Renate, DROBNY Juliette
V., A Self-Report Questionnaire for Measuring Separation Anxiety in Adulthood,
Comprehensive Psychiatry, 2003, Cilt:44, Sayı:2, 146-153.
MARTIN Martin ve ANDERSON Carolyn M., The Cognitive Flexibility Scale: Three
Validity Studies, Communıcatıon Reports, 1998, Cilt: 11, Sayı:1, 1-9.
MARTIN Matthew M. ve RUBİN Rebecca, A New Measure of Cognitive Flexibility,
Psychological Reports, 1995, Cilt:76, 623-626.
MARTIN Matthew M., ANDERSON Carolyn M., THWEATT Katherine S., Aggressive
Communication Traits and Their Relationships with the Cognitive Flexibility Scale
and the Communication Flexibility Scale, Journal of Social Behavior and Personality,
1998, Cilt:13, Sayı:3, 531-540.
MEMİŞ Çağdaş Öykü ve ŞEN Hafize Gülnur, “Sosyal Anksiyete Bozukluğu ve Diğer
Psikiyatrik Eş Tanılar”, Türkiye Klinikleri J Psychiatry-Special Topics, 2015, Cilt:8,
Sayı:3, 29-38.
MORSÜNBÜL Ümit ve ÇOK Figen, Bağlanma ve İlişkili Değişkenler, Psikiyatride
Güncel Yaklaşımlar, 2011, Cilt:3, Sayı:3, 553-570.
ÖNCÜ Bedriye ve SAKARYA Ayşegül, Ergen Özkıyımlarında Bilişsel Etmenler ve
Çarpıtmaların Rolü, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2013, Cilt:5, Sayı:2, 232-245.
ÖZCAN Duygu Akçay ve ESEN Binnaz Kıran, Ergenlerin Bilişsel Esneklik Düzeyleri
İle Özyeterliklerinin İncelenmesi, International Journal Of Eurasia Social Sciences,
Cilt:7, Sayı:24, 1-10.
ÖZER İsa Özgür, Bağlanmanın Doğal Sonucu: Ayrılma Kaygısı, ÇOMÜ Uluslararası
Sosyal Bilimler Dergisi, 2018, Cilt:3, Sayı:1, 125-134.
ÖZGEN Ali ve BİRSÖZ Sunar, Sosyal Anksiyete Bozukluğunun Farmakolojik
Tedavisi, Klinik Psikiyatri, 2000, Cilt:3, Sayı:Ek 2, 22-26.
ÖZTEN Eylem, TUFAN Ali Evren, ERYILMAZ Gül, SAYAR Gökben, BULUT
Hüseyin, The prevalence of adult separation anxiety disorder in a clinical sample of
patients with attention-deficit/hyperactivity disorder, Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2016,
Cilt:17, Sayı:6, 459-465.
ÖZTÜRK Abdülkadir, “Sosyal Kaygıyı Açıklayan Yaklaşımlar”, Elektronik Sosyal
Bilimler Dergisi, 2014, Cilt:13, Sayı:48, 15-26.
PEKER Adem ve ÇUKADAR Fatih, “Bilişsel Esneklik İle Sosyal Medyayı
Kullanmaya Yönelik Tutum Arasındaki İlişkinin İncelenmesi”, Sakarya University
Journal of Education, 2016, Cilt:6, Sayı:2, 66-79.

81
PİNİ Stefano, ABELLI Marianna, SHEAR Katherine, Frequency and clinical
correlates of adult separation anxiety in a sample of 508 outpatients with mood and
anxiety disorders, Acta Psychiatr Scand, 2010, Cilt:122, Sayı:1 40–46.
RAPEE Ronald M. ve HEİMBERG Richard G., “A Cognitive-Behavioral Model Of
Anxıety In Social Phobia”, Behaviour Research and Therapy, 1997, Cilt:35, Sayı:8,
741-756.
RUSCIO Ayelet Meron, BROWN Timothy A., CHIU Wai Tat, SAREEN Jitender,
Social Fears and Social Phobia in the United States: Results from the National
Comorbidity Survey Replication, Psychological Medicine, 2008, Cilt:38, Sayı:1, 15-
28.
SARIKAYA Nihan Altan, YILDIZ Semra, ERKAYA Hülya, Hemşirelik Fakültesi
Öğrencilerinde Ayrılık Anksiyetesi, Journal of Academic Research in Nursing, 2017,
Cilt:3, Sayı:1, 9-12.
SATAN Ayşin Aydınay, Dini İnanç ve Bilişsel Esneklik Düzeylerinin Öznel İyi Oluş
Düzeyine Olan Etkisi, 21. Yüzyılda Eğitim ve Toplum, 2014, Cilt:3, Sayı:7, 56-74.
SAYAR Kemal, Varoluşçu Psikoloji Açısından Anksiyete, Yeni Symposium, 2000,
Cilt:38, Sayı:2, 43-50.
SAYIN Aslıhan, Paroksetinin Sosyal Anksiyete Bozukluğu Tedavisinde Kullanılması,
Klinik Psikiyatri, 2007, Cilt:10, Sayı:Ek 2, 11-15.
SCHNEIER Franklin. R., JOHNSON Jim, HORNIG Christopher D., Social phobia:
Comorbidity and morbidity in an epidemiologic sample, Arch Gen Psychiatry, 1992,
Cilt:49, Sayı:4, 282-288.
SELBES Ayşe, BERKOL Tonguç Demir, KUNT Sevilay, UĞURPALA Can, MEHTAR
Muhammed, GÖKÇEİMAM Pınar, Psikiyatri Polikliniğine Başvuran Panik Bozukluğu
Hastalarında Erişkin Ayrılma Anksiyetesi ve Bağlanma Biçimleri, Türk Psikiyatri
Dergisi, 2017, Cilt:28, 1-9.
SHEAR Katherine, JIN Robert, RUSCIO Ayelet Meron, WALTERS Ellen E.,
KESSLER Ronald C., Prevalance and correlates of estimated DSM-IV child and
adult separation anxiety disorder in the, National Comorbidity Survey Replication,
The American Journal of Psychiatry, 2006, Cilt:163, Sayı:6, 1074-1083.
SILOVE Derrick, MANICAVASAGAR Vijaya, WAGNER Renate, Continuities of
Separation Anxiety From Early Life Into Adulthood, Journal of Anxiety Disorders,
2000, Cilt:14, Sayı:1, 1-18.
SILOVE Derrick, MOMARTIN Shakeh, MARNANE Claire, STEEL Zachary, Adult
Separation Anxiety Disorder Among War-Affected Bosnian Refugees: Comorbidity
With PTSD and Associations With Dimensions of Trauma, Journal of Traumatic
Stress, 2010, Cilt:23, Sayı:1, 169–172.

82
SİLOVE Derrick ve REES Susan, Separation anxiety disorder across the lifespan:
DSM-5 lifts age restriction on diagnosis, Asian Journal of Psychiatry, 2014, Cilt:11,
98–101.
SİLVİA Ciairano, SİLVİA Bonino, RENATO Miceli, Cognitive Flexibility and Social
Competence From Childhood To Early Adolescence, Cognition, Brain&Behavior,
Romanian Association for Cognitive Science, 2006, Cilt: 10, Sayı:3, 343-366.
SOLMAZ Dilek, GÖKALP Peykan G., BABAOĞLU Ali N., Sosyal fobide klinik
özellikler ve eştanı. Türk Psikiyatri Dergisi, 1999, Cilt:10, Sayı:3, 207-214.
SPENCE Susan H., ZUBRİCK Stephen R., LAWRENCE David, A profile of social,
separation and generalized anxiety disorders in an Australian nationally
representative sample of children and adolescents: Prevalence, comorbidity and
correlates, Australian & New Zealand Journal of Psychiatry, 2018, Cilt:52, Sayı:5,
446-460
STEIN Dan J., LIM Carmen C. W., ROEST Annelieke M., The cross-national
epidemiology of social anxiety disorder: Data from the World Mental Health Survey
Initiative”, BMC Medicine, 2017, Cilt:15, Sayı:143, 1-21.
STEIN Dan J., RUSCIO Ayelet Meron, KESSLER Ronald C., Subtyping social
anxiety disorder in developed and developing countries, Depress Anxiety, Cilt:27,
Sayı:4, 390-403.
SUBAŞI Güzin, Üniversite Öğrencilerinde Sosyal Kaygıyı Yordayıcı Bazı
Değişkenler, Eğitim ve Bilim, 2007, Cilt:32, Sayı:144, 1-15.
SUNGUR Mehmet Zihni, Bilişsel-Davranışçı Yaklaşımlar ve Sosyal Fobi, Klinik
Psikiyatri, 2000, 2000, Cilt:3, Sayı: Ek 2, 27-32.
SÜMER Nebi ve GÜNGÖR Derya, Yetişkin Bağlanma Stilleri Ölçeklerinin Türk
Örneklemi Üzerinde Psikometrik Değerlendirmesi ve Kültürlerarası Bir Karşılaştırma,
Türk Psikoloji Dergisi, 1999, Cilt:14, Sayı:43, 71-106.
SÜMER Nebi, Yetişkin Bağlanma Ölçeklerinin Kategoriler ve Boyutlar Düzeyinde
Karşılaştırıması, Türk Psikoloji Dergisi, 2006, Cilt:21, Ssayı:57, 1-22.
TURAN Metin, ÇİLLİ Ali, AŞIN Rüstem, HERKEN Hasan, KAYA Nazmiye, KUCUR
Rahim, Sosyal Fobinin Diğer Psikiyatriklarla Birlikteliği, Klinik Psikiyatri, 2000, Cilt:3,
Sayı:3, 170-175.
TÜRKÇAPAR Hakan, Anksiyete Bozukluğu ve Depresyonun Tanısal İlişkileri, Klinik
Psikiyatri, 2004, Cilt:7, Sayı: Ek 4, 12-16.
TÜRKÇAPAR M. Hakan, Sosyal Fobinin Psikolojik Kuramı, Klinik Psikiyatri, 1999,
Cilt:2, Sayı:4, 247-253.
TÜRKÜM Ayşe Sibel, Akılcı Olmayan İnanç Ölçeğinin Geliştirilmesi ve Kısaltma
Çalışmaları, Türk Psikolojik Danışma ve Rehberlik Dergisi, Cilt:2, Sayı:19, 41-47.

83
VERTUE Frances M., From Adaptive Emotion to Dysfunction: An Attachment
Perspective on Social Anxiety Disorder, Personality and Social Psychology Review,
2003, Cilt:7, No:2, 170-191.
WARREN Susan L., Behavioral Genetic Analyses of Self-Reported Anxiety at 7
Years of Age, Journal of the American Academy of Child and Adolescent Psychiatry,
Cilt:38, Sayı:11, 1403-1408.
YALÇIN Melikenaz ve SÜTCÜ Serap Tekinsav, Yetişkinlerde Sosyal Fobinin
Tedavisinde Bilişsel Davranışçı Grup Terapisinin Etkililiği: Sistematik Bir Gözden
Geçirme, Psikiyatride Güncel Yaklaşımlar, 2016, Cilt:8, Sayı: Ek 1, 61-78.
YILDIRIM Taşkın, ÇIRAK Yüksel, KONAN Necdet, Öğretmen Adaylarında Sosyal
Kaygı, İnönü Üniversitesi Eğitim Fakültesi Dergisi, 2011, Cilt:12, Sayı:1, 85-100.

TEZLER

AKKAYA Derya, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Öğrencilerinde Sosyal Anksiyete


Bozukluğu Yaygınlığı, Sosyodemografik Değişkenlerle İlişkisi Ve Komorbid
Psikiyatrik Bozukluklar, Tıp Fakültesi, Ondokuz Mayıs Üniversitesi, Samsun, 2011
(Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi).
ALTUNKOL Fatma, Bilişsel Esneklik Eğitim Programının Lise Öğrencilerinin Bilişsel
Esneklik İle Algılanan Stres Düzeylerine Ve Stresle Başa Çıkma Tarzlarına Etkisi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çukurova Üniversitesi, 2017 (Yayımlanmamış Doktora
Tezi).
ALTUNKOL Fatma, Üniversite Öğrencilerinin Bilişsel Esneklikleri ile Algılanan Stres
Düzeyleri Arasındaki İlişkinin İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çukurova
Üniversitesi Yayınlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Adana, 2011 (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi).
ATLI Özgür, Panik Bozukluğu ve Yetişkin Ayrılma Anksiyetesi Bozukluğu
Hastalarında CO2 Duyarlılığı, Tıp Fakültesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, İzmir, 2011
(Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi).
AYBERK Aniş, Üniversite Öğrencilerinin Bağlama Stilleri ve Sosyal Kaygı
Düzeylerinin Bazı Değişkenlere Göre İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Muğla
Üniversitesi, Muğla, 2011 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
CEYLAN Hacer, Üniversite Öğrencilerinin Sosyal Kaygı Düzeylerinin Yordanması,
Ege Üniversitesi, İzmir, 2011 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
COX Kathleen Susan, The effects of second-language study on the cognitive
flexibility of freshman unıversity students, The Ohio State University, 1980
(Yayımlanmamış Doktora Tezi).

84
ÇUHADAROĞLU Alper, Bilişsel Esnekliğin Yordayıcıları, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Ankara Üniversitesi, Ankara, 2011 (Yayımlanmamış Doktora Tezi).
DİRİL Aycan, Lise Öğrencilerinin Bilişsel Esneklik Düzeylerinin Sosyodemografik
Değişkenler Ve Öfke Düzeyi İle Öfke İfade Tarzları Arasındaki İlişki Açısından
İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çukurova Üniversitesi, Adana, 2011
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
ELDOĞAN Dilay, Sosyal Anksiyete Bozukluğu Belirti Düzeyi Yüksek Ve Düşük Olan
Bireylerin Çeşitli Psikolojik Değişkenler Ve Bilişsel Yanlılıklar Açısından
Karşılaştırılması: Bir Bilgece Farkındalık Temelli Psikoeğitim Programı Önerisi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Hacetepe Üniversitesi, Ankara, 2017 (Yayımlanmamış
Doktora Tezi).
EREN Nilay, Yetişkinlerin Bağlanma Stillerine Göre Bireylerin Öfkeyi İfade Etme
Tarzları, Kendilik Algısı Ve Sosyal Problem Çözme Becerisi Arasındaki İlişkinin
İncelenmesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Beykent Üniversitesi, İstanbul, 2016
(Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
EŞİYOK Vildan Serpil, Üniversite Öğrencilerinin Cinsiyetlerine ve Bilişsel Esneklik
Düzeylerine Göre Romantik İlişki İnançlarının İncelenmesi, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Mersin Üniversitesi, Mersin, 2016 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi).
GÜLER Ayşegül Selcen, Tourette Sendromu Olan Çocuk Ve Ergenlerde Bilişsel
Esneklik Ve Sosyal Karşılıklılık, Tıp Fakültesi, Marmara Üniversitesi, İstanbul, 2009
(Yayımlanmamış Uzmanlık Tezi).
LAÇİN DOĞAN Betül Gökçen, Üniversite Öğrencilerinde Özyeterlilik Ve Stresle
Başa Çıkma Stratejilerinin Bilişsel Esnekliği Yordama Düzeyleri, Eğitim Bilimleri
Enstitüsü, Ankara Üniversitesi, Ankara, 2015 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi).
ÖZ Sinan, Ergenlerin Cinsiyet, Sosyo-Ekonomik Ve Öğrenim Kademesi Düzeylerine
Göre Bilişsel Esneklik, Uyum Ve Kaygı Puanları Arasındaki İlişkinin İncelenmesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Çukurova Üniversitesi, Adana, 2012 (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi).
ÖZDEMİR İmge, Aile Yanında Yaşayan Ve Ailesinden Ayrı Yaşayan Üniversite
Öğrencilerinin Algılanan Sosyal Destek, Stresle Başa Çıkma Tarzları, Kaygı
Düzeyleri Ve Psikolojik Belirtiler Açısından Karşılaştırılması, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Hacettepe Üniversitesi, Ankara, 2013 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi).
ÖZER Gözde, Öz-Belirleme Kuramı Çerçevesinde İhtiyaç Doyumu, İçsel
Güdülenme Ve Bağlanma Stillerinin Üniversite Öğrencilerinin Öznel İyi Oluşlarına

85
Etkileri, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Gazi Üniversitesi, Ankara, 2009 (Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi).
ÖZTÜRK Özlem, İntihar Olasılığı Ve Aile İşlevselliği Arasındaki İlişkide Bilişsel
Esneklik Ve Belirsizliğe Tahammülsüzlük Değişkenlerinin Aracı Rolü, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara Üniversitesi, Ankara, 2013 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi).
SAPMAZ Fatma, Bilişsel Davranışçı Yaklaşıma Dayalı Grupla Psikolojik
Danışmanın Sosyal Anksiyete, Reddedilme Duyarlılığı Ve Kişilerarası Duyarlılık
Üzerine Etkisi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü, Sakarya Üniversitesi, Sakarya, 2011
(Yayımlanmamış Doktora Tezi).
SARIYAR Betül, Lise Öğrencisi Ergenlerde Atılganlık, Sosyal Fobi Ve Boyun Eğici
Davranışları Arasındaki İlişki, Sağlık Bilimler Enstitüsü, Adnan Menderes
Üniversitesi, Aydın, 2015 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi).
STEVENS Arianne D., Social Problem-Solving and Cognitive Flexibility: Relations to
Social Skills and Problem Behavior of At-Risk Young Children, Seattle Pacific
University, 2009 (Yayımlanmamış Doktora Tezi)
TUNCER Nur, Bir Grup Üniversite Öğrencisinin Belirlenen Sosyal Anksiyete
Düzeylerine Göre Bilinçli Farkındalık Ve Yaşam Doyumu Düzeylerinin İncelenmesi,
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Işık Üniversitesi, İstanbul, 2017 (Yayımlanmamış Yüksek
Lisans Tezi).
YAZICI Kemal Utku, Dikkat Eksikliği/Hiperaktivite Bozukluğu Tanısı Bulunan 8-15
Yaş Arası Çocuklarda Yürütücü İşlev Fonksiyonlarının Bilgisayar Tabanlı
Nöropsikolojik Test Bataryası Olan Cnsvs (The Central Nervous System Vital Signs)
İle Değerlendirilmesi, Tıp Fakültesi, Ege Üniversitesi, İzmir, 2012 (Yayımlanmamış
Uzmanlık Tezi).
ZÖRER Pelin Bintaş, Bağlanma Kuramı Perspektifinden Sosyal Kaygı: Erken
Dönem Uyumsuz Şemalar Ve Reddedilme Duyarlılığının Rolü, Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Uludağ Üniversitesi, Bursa, 2015 (Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi)

86
EK-A
KİŞİSEL BİLGİ FORMU

Sevgili öğrenciler, her maddeyi dikkatli bir şekilde okuyarak, kendinize uygun bulduğunuz bir
seçeneği işaretleyiniz. Cevaplarınız sadece araştırma amacıyla kullanılacak ve bilgiler saklı
tutulacaktır. Lütfen size en uygun seçeneğin yanına (X) işareti koyun ve hiçbir maddeyi boş
bırakmayınız. Yardımcı olduğunuz ve içtenlikle yanıtladığınız için teşekkür ederim.
1. Öğrenim durumunuz?
Ön lisans ( ) Lisans ( )
2. Sınıf düzeyiniz?
1( ) 2( ) 3( ) 4( )
3. Yaşınız?
Yaş ( )
4. Cinsiyetiniz?
Kadın ( ) Erkek ( )
5. Çocukluk döneminizde bakımınızı kim sağladı?
Annem ve babam ( ) Annem ( ) Babam ( ) Diğer ( )
6. Anne ve babanızın medeni durumu nedir?
Evli ( ) Boşanmış ( ) Annem hayatta değil ( ) Babam hayatta değil ( )
7. Ailenizin yapısı aşağıdakilerinden hangisine daha çok uyuyor?
Demokratik ( ) Otoriter ( ) Koruyucu ( ) İlgisiz ( )
8. Kardeş sayınız?
0( ) 1( ) 2( ) 3( ) 3’ten fazla ( )
9. Üniversiteyi ailenizin bulunduğu şehirde mi okuyorsunuz?
Evet ( ) Hayır ( )
10. Şuan nerde ve kimle yaşıyorsunuz?
Ailemle ( ) Akrabamla ( ) Öğrenci evinde ( ) Öğrenci yurdunda ( )
11. Yaşamınızın herhangi bir döneminde psikiyatrik hastalık tanısı aldınız mı?
Evet ( ) Hayır ( )
12. Daha önce ailenizden ne kadar süre uzakta kaldınız?
(………………………….)
13. Bulunduğunuz şehirde yakın akrabanız var mı?
Evet ( ) Hayır ( )
14. Mezuniyet sonrası nerede yaşamınızı sürdürmek istiyorsunuz?
Ailemin bulunduğu şehir ( ) Yurtdışı ( ) Nerede iş bulursam ( )

A-1
EK-B

BİLİŞSEL ESNEKLİK ENVANTERİ

Tamamen uygun
Pek uygun değil
Hiç uygun değil
Aşağıdaki ifadelerin size ne kadar uygun olduğunu göstermek için

Kararsızım
lütfen ifadelerin solunda yer alan ölçeği kullanınız.

Uygun
1. Durumları "tartma" konusunda iyiyimdir. 1 2 3 4 5

Zor durumlarla karşılaştığımda karar vermekte güçlük


2. 1 2 3 4 5
çekerim.

3. Karar vermeden önce çok sayıda seçeneği dikkate alırım. 1 2 3 4 5

Zor durumlarla karşılaştığımda kontrolümü


4. 1 2 3 4 5
kaybediyormuşum gibi hissederim.

5. Zor durumlara değişik açılardan bakmayı tercih ederim. 1 2 3 4 5

Bir davranışın nedenini anlamak için önce, elimdekinin


6. 1 2 3 4 5
dışında ek bilgi edinmeye çalışırım.

Zor durumlarla karşılaştığımda öyle strese girerim ki sorunu


7. 1 2 3 4 5
çözecek bir yol bulamam.

8. Olaylara başkalarının bakış açısından bakmayı denerim. 1 2 3 4 5

Zor durumlarla baş etmek için çok sayıda değişik seçeneğin


9. 1 2 3 4 5
olması beni sıkıntıya sokar.

10. Kendimi başkalarının yerine koymakta başarılıyımdır. 1 2 3 4 5

B-1
EK-B
BİLİŞSEL ESNEKLİK ENVANTERİ DEVAMI

Tamamen uygun
Pek uygun değil
Hiç uygun değil
Aşağıdaki ifadelerin size ne kadar uygun olduğunu göstermek için

Kararsızım
lütfen ifadelerin solunda yer alan ölçeği kullanınız.

Uygun
11. Zor durumlarla karşılaştığımda ne yapacağımı bilemem. 1 2 3 4 5

12. Zor durumlara farklı açılardan bakmak önemlidir. 1 2 3 4 5

Zor durumlarda nasıl davranacağıma karar vermeden önce


13. 1 2 3 4 5
birçok seçeneği dikkate alırım.

14. Durumlara farklı bakış açılarından bakarım. 1 2 3 4 5

Hayatta karşılaştığım zorlukların üstesinden gelmeyi


15. 1 2 3 4 5
becerebilirim.

Bir davranışın nedenini düşünürken mevcut bütün bilgileri ve


16. 1 2 3 4 5
gerçekleri dikkate alırım.

Zor durumlarda, şartları değiştirecek gücümün olmadığını


17. 1 2 3 4 5
hissederim.

Zor durumlarla karşılaştığımda önce bir durup çözüm için


18. 1 2 3 4 5
farklı yollar düşünmeye çalışırım.

Zor durumlarla karşılaştığımda birden çok çözüm yolu


19. 1 2 3 4 5
bulabilirim.

Zor durumlara tepki vermeden önce birçok seçeneği dikkate


20. 1 2 3 4 5
alırım.

B-2
EK-C
LİEBOWİTZ SOSYAL ANKSİYETE ÖLÇEĞİ
LİEBOWİTZ SKALASI
Uyarılar: Tüm seçeneklere geçen haftayı düşünerek-bugün de dahil olacak şekilde puan
veriniz. Eğer durumlardan biri geçen hafta içerisinde oluşmadıysa, bu durumla
karşılaştığınızda göstereceğiniz tepkiyi puanlayınız. Her bir durum için (yaşanmış olan ya da
yaşanmış olduğu varsayılan) hem “korku ya da anksiyete’nin derecesini hem de “kaçınma”
sıklığını puanlayınız.
Korku ya da anksiyete Kaçınma
1=yok 1=asla (% 0)
2=hafif 2=ara sıra (% 1-33)
3=orta 3=sıkça (% 34-67)
4=şiddetli 4=genellikle (%68-100)
1. Topluluk içerisinde telefon etmek

2. Küçük bir grupla beraber bir


aktiviteye katılmak

3. Toplulukta yemek yemek

4. Toplulukta içecek içmek

5. Yönetici konumundaki biri ile


konuşmak

6. Seyirci önünde rol yapmak,


oynamak ya da konuşmak

7. Bir partiye / davete gitmek

8. Biri ya da birileri tarafından


izlenirken çalışmak

9. Biri ya da birileri tarafından


izlenirken yazı yazmak

10. Çok iyi tanımadığınız birine telefon


etmek

11. Çok iyi tanımadığınız biri ile yüz


yüze konuşmak

12. Yabancılarla tanışmak

C-1
EK-C
LİEBOWİTZ SOSYAL ANKSİYETE ÖLÇEĞİ DEVAMI
LİEBOWİTZ SKALASI
Uyarılar: Tüm seçeneklere geçen haftayı düşünerek-bugün de dahil olacak şekilde puan
veriniz. Eğer durumlardan biri geçen hafta içerisinde oluşmadıysa, bu durumla
karşılaştığınızda göstereceğiniz tepkiyi puanlayınız. Her bir durum için (yaşanmış olan ya da
yaşanmış olduğu varsayılan) hem “korku ya da anksiyete’nin derecesini hem de “kaçınma”
sıklığını puanlayınız.
Korku ya da anksiyete Kaçınma
1=yok 1=asla (% 0)
2=hafif 2=ara sıra (% 1-33)
3=orta 3=sıkça (% 34-67)
4=şiddetli 4=genellikle (%68-100)
13. Genel bir tuvalette idrar yapmak

14. Başkalarının oturuyor olduğu bir


odaya girmek

15. İlgi merkezi olmak

16. Ön hazırlık olmadan bir toplumda


konuşmak
17. Beceri, bilgi ya da yetenek ile ilgili
bir sınava girmek

18. Çok iyi tanımadığınız birine karşı


görüş bildirmek ya da onunla aynı
fikirde olmadıgınızı soylemek

19. Çok iyi tanımadığınız birinin


doğrudan gözlerinin içine bakmak

20. Bir gruba sözlü rapor vermek

21. Cinsel ya da romantik bir ilişki


amacıyla biriyle yakınlaşmaya
çalışmak

22- Bir malı parası iade edilmek üzere


geri götürmek

23. Bir parti / davet vermek

24. Israrcı bir satıcıyı reddetmek

C-2
EK-D

YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ ANKETİ


Aşağıdaki sorular bir yetişkin (18 yaş üzeri) olarak yaşamış olabileceğiniz bazı belirtilere
yöneliktir. Lütfen bu belirtileri yaşayıp yaşamadığınıza göre sorunun karşısındaki uygun yeri
işaretleyiniz. Lütfen tüm soruları yanıtlayınız.

Çok Sıklıkla Nadiren Hiç


Sıklıkla
1.Size yakın olan kişilerle birlikte evinizdeyken
kendinizi daha güvende hissettiniz mi?

2. Evinizden saatlerce uzak kalmakta zorluk


çektiniz mi?
3. Çantanızda veya cüzdanınızda size güven ya
da huzur veren bir şeyler taşır mısınız?
4. Uzun bir yolculuğa çıkmak üzere evden
ayrılmazdan önce aşırı stres yaşadınız mı?
5. Size yakın olan birinden ayrılmakla ilgili
kabuslar ya da rüyalar gördüğünüz oldu mu?

6. Bir yolculuğa çıkmanızdan önce size yakın


olan birinden ayrılmakla ilgili aşırı stres yaşadınız
mı?

7. Günlük işleriniz aksadığında çok huzursuz olur


musunuz?
8. Size en yakın kişilerle olan ilişkilerinizin
yoğunluğu konusunda endişelendiniz mi?
Örneğin çok aşırı bağlı olmanızdan dolayı.
9. İşiniz veya diğer düzenli ev dışı uğraşlarınız
için evinizden ayrılmadan önce baş ağrısı, mide
ağrısı ya da bulantı gibi (veya başka) belirtiler
oldu mu?
10. İnsanları yakınınızda tutmak için çok fazla
konuştuğunuzu fark ettiğiniz oldu mu?

11. Size yakın kişilerden ayrıldığınızda (örneğin


işe gitmek ya da evden dışarıya çıkmak için),
özellikle onların nerede oldukları konusunda
endişelendiniz mi?

12. Gece tek başınıza uyumakta güçlük çeker


misiniz? Örneğin bir yakınınız evdeyse daha iyi
uyur musunuz?
13. Size yakın olan kişilerin seslerini işitebiliyor
ya da televizyonun veya radyonun sesini
duyuyorsanız daha kolay uyuduğunuzu fark
ettiniz mi?
14. Size yakın olan kişilerden uzak kaldığınızı
düşündüğünüzde çok sıkıntı yaşadınız mı?

D-1
EK-D

YETİŞKİN AYRILMA ANKSİYETESİ ANKETİ DEVAMI

Aşağıdaki sorular bir yetişkin (18 yaş üzeri) olarak yaşamış olabileceğiniz bazı
belirtilere yöneliktir. Lütfen bu belirtileri yaşayıp yaşamadığınıza göre sorunun
karşısındaki uygun yeri işaretleyiniz.
Lütfen tüm soruları yanıtlayınız.

Çok Sıklıkla Nadiren Hiç


Sıklıkla
15. Evinizden uzakta olmayla ilgili kâbuslar ya da rüyalar
gördünüz mü?
16. Yakınlarınızın ciddi bir zarar görebileceği hakkında
çok fazla endişelenir misiniz? Örneğin, bir trafik kazası
geçirmeleri veya ölümcül bir hastalığa yakalanmaları gibi.
17. Günlük olağan işlerinizi yaparken, size yakın olan
kişilerle bağlantı kurmanızı engelleyecek değişimlerin
olması sizi çok huzursuz eder mi?
18. Önemsediğiniz insanların sizi terk edeceği
konusunda çok fazla endişelenir misiniz?
19. Hiç, evde ya da yatak odasında ışıklar açıkken
daha iyi uyuduğunuzu fark ettiniz mi?

20. Özellikle size yakın kişiler evde değilse, evde tek


başınıza kalmaktan kaçınmaya çalışır mısınız?
21. Size yakın olanlardan ayrıldığınızı ya da onların sizi
terk ettiğini düşündüğünüzde, aniden gelen sıkıntı
nöbetleri ya da panik ataklarınız (örneğin, aniden titreme,
terleme, çarpıntı, nefes darlığı gib) oldu mu?
22. Size yakın olan kişilerle düzenli olarak
(örneğin her gün) telefon görüşmeleri
yapamadığınızda sıkıntı yaşadığınızı fark ettiniz
mi?
23. Önemsediğiniz birisi sizi terk ettiğinde, bu durumla
başa çıkamayacağınızdan ya da onsuz
yapamayacağınızdan korktunuz mu?

24. Size yakın olan kişilerden ayrıldığınızda aniden


gelen sıkıntı nöbetleri ya da panik ataklarınız (örneğin,
aniden titreme, terleme, çarpıntı, nefes darlığı gib) oldu
mu?
25. Sizi, yakın olduğunuz birilerinden ayırabilecek
muhtemel olaylar hakkında çok fazla endişelenir
misiniz? Örneğin, işle ilgili gereklilikler gibi.
26. Hiç, size yakın olan kişiler “çok fazla konuştuğunuzu”
söylediler mi?

27. Bazı insanlarla olan ilişkilerinizin, onlar için sorunlar


oluşturacak kadar yakın olduğu konusunda endişelenir
misiniz?

D-2
EK-E

E-1

You might also like