You are on page 1of 81

NICK PAYNE

SAKLI
Incognito

Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 1


NICK PAYNE – SAKLI

“Outer Critics Circle Award” (Yabancı eleştirmenler ödülü) adayı.

“NY Times eleştirmenlerinin seçimi! Yaratıcı, şaşırtıcı ve etkileyici.” The New York Times

“Büyüleyici ve dokunaklı. Birinci sınıf bir oyun” Guardian

3 hikaye, 21 karakter, 4 oyuncu

Ödüllü ve usta yazar Nick Payne bu kez büyük, gizemli ve varoluşsal bir soru yöneltiyor. “Saklı”
da bir insanın kimliğini, kim olduğunu fiziksel olarak nasıl ölçümleriz? İnsan kimliğini, benliği
belirleyen bellek midir? Anılar mı bizi biz yapar? Yoksa… Oyundaki ilk iki hikaye gerçek
vakalardan hareketle yazılmış, üçüncü hikaye ise kurgu. Karakterlerin çoğu ise gerçek hayattan
alınma.

Nick Payne ustaca bir kurguyla farklı hikayeleri, farklı karakterlerle harmanlayıp kimi zaman
şaşırtan, kimi zaman ürküten, kimi zaman da gülümseten anlar yaşatırken bir yandan da sorular
sorduruyor..

Princeton, New Jersey. 1955. Patolog Thomas Stoltz Harvey yakın zamanda ölmüş olan Albert
Einstein’ın otopsisini yapar. Ve ardından onun beynini çalar..

Bath, İngiltere. 1953.Henry çığır açan bir beyin ameliyatı geçirir. Bu ameliyat Henry’nin
yaşamını ve nörobilim tarihini sonsuza dek değiştirir. Henry artık her şeyi unutmaktadır, çok
sevdiği Margaret dışında her şeyi.

Londra, İngiltere. Günümüz. Martha klinik nöropsikologtur. Bozulan evliliğinin ardından


radikal ve farklı seçimler yapmaya başlar. Ve kendi hemcinsiyle yakınlaşır.

Kimliğin, benliğin doğasını araştıran iç içe geçen üç hikaye, hatırladıklarımıza göre nasıl
tanımlandığımızı inceliyor. Oyun bir bölümü gerçeğe dayalı inanılmaz ve esrarengiz hikayeleri
nefes kesici bir bütüne dönüştürüyor ve “bellek ve kimlik yanılsamadan öte bir şey değil midir?”
gibi sorular soruyor. Bir hikaye makinesi olan beyin, hafıza ve anılarla beslenmediğinde de yine
de bir kimliğin varlığından bahsedilebilir mi? İnsan olmak için temel gereksinimler nelerdir?
Beynimizde “Saklı” olanlar mı belirler insanlığı? Birçoğu gerçek kişilerden esinlenilen
karakterler, çeşitli klinik araştırmacıları, bilim adamlarını, psikologları kapsıyor, aynı zaman da
bir ya da iki avukat ve ikiyüzlü bir dergi yazarını da. Ve elbette aramızdan ayrılan Einstein’ın
beyni var ayrıca onun huysuz mirasçıları ve bir de beyninin bekçiliğini yapan adam. En
dokunaklı olansa.. doktorların üzerlerinde çalışmalar yaptığı hafızasını yitirmiş amneziyaklar ..
Anıları sadece bir an öncesine kadar geri gidebilen ve bir de klinik açıdan amneziyak olmasalar
bile kendilerini ilaçlar alkol ya da bildiğimiz klasik inkar mekanizmasıyla hafızalarını silmeye
çalışanlar…

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 2


THOMAS STOLTZ HARVEY HAKKINDA

Günümüzde müzede bulunan Einstein’ın beyninden bölümler

Albert Einstein, 17 Nisan 1955 tarihinde, 76 yaşındayken, göğüs ağrısı şikayeti ile Amerika’nın New
Jersey eyaletindeki Princeton Hastanesi‘ne başvurur. Ünlü fizikçi kurtarılamaz ve ertesi sabah, patlamış
aort anevrizması nedeniyle vefat eder. Vefatın hemen ardından, Einstein’in cenazesine otopsi yapılmaya
koyulur ki, bu genelde bu tip ani ölümlerde, ölüm nedenini anlamak için yapılan rutin bir uygulamadır.

Hastane patoloji uzmanı Dr. Thomas Stoltz Harvey, tüm dünyanın saygısını kazanmış bu dahiye otopsi
yapma fırsatı bulduğu için çok heyecanlanır, hatta bu heyecanına yenilerek rutin otopsi sınırılarının
oldukça dışına çıkar. 18 Nisan 1955 yılında yapılan otopsi kayıtlarına göre Einstein’in beyni erişkin bir
erkek beyni için normal sınırlarda, 1230 gram ağırlığındadır. Dr. Harvey, beynin bol bol fotoğrafını çeker,
ardından beyni 170 parçaya böler. Beyin parçalarını, fotoğraflarını çektikten sonra kafatasına geri
koymak yerine, gizlice formaldehit dolu bir kavanoza koyar, kavanozu evine götürür ve masasının altına
gizler. Ayrıca Einstein’in gözlerini de çıkararak, gene kimsenin haberi olmadan Einstein’in göz doktoru
olan Henry Abrams’a verir. Einstein’ın beyin ve gözleri eksik olan cesedi, krematoryumda yakılmak
üzere ailesine teslim edilir.

Thomas Harvey, her ne kadar bazı röportajlarında otopsi için hastanenin aileden izin aldığını iddia etmiş
olsa da işin aslı başkadır. Harvey, tıp fakültesinden eski bir öğretmeni olan ve aynı zamanda Einstein’ın
özel doktorluğunu yapan Dr. Harry Zimmerman‘a Einstein’ın beynini otopsi sırasında çıkardığını ve bazı
kesitleri kendisine vermeyi planladığını söyler. Bu tarihi fırsatın heyecanına yenilen Dr. Zimmerman,
New York Times gazetesine, yakında Einstein’in beynini incelemeye başlayacakları ve bunun nöroloji
alanında bir çığır açacağını söyleyen bir demeç verir. Einstein’ın ailesi, bu gazete haberi sayesinde beynin
olması gereken yerde, cesedin içinde olmadığını oldukça nahoş bir biçimde öğrenir. Ama artık cenaze
töreni yapılmış, Einstein’dan geriye kalanlar vasiyeti gereği krematoryumda çoktan yakılmıştır.
Einstein’ın oğlu, Hans Albert, oldukça sinirli bir şekilde hastaneye gelir, ancak hastane yönetiminin

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 3


skandalı önleme çabaları sayesinde uzun tartışmalardan sonra, beyninin bilim için kullanılması ve
bulunanların güvenilir bilim dergilerinde yayınlanması kaydıyla, babasının beyninin incelenmesine biraz
da mecburen izin verir.

Princeton Hastanesi, Dr. Harvey’in bu izinsiz girişimi ve neden olduğu skandaldan çok rahatsız olmuştur.
Hastane yönetimi, Dr. Harvey’den beyni Einstein’in ailesine iade etmesini ister, ancak Harvey, aileden
emrivaki ile de olsa geriye dönük alınan izni bahane ederek bu isteğe karşı çıkar. Kısa bir zaman sonra
Dr. Thomas Harvey’in işine son verilir.

İşten kovulan Dr. Harvey, elindeki beyin dolu kavanozla bu defa Philedelphia Hastanesi’nin yolunu tutar.
Burada, bir teknisyenin yardımı ile beyni 200 tanesi mikroskopla incelemeye uygun ince kesitler olmak
üzere toplam 240 parçaya böler. Thomas Harvey, bir sinirbilimci değildir. Patoloji konusundaki
uzmanlığının Einstein’in beynini ailenin istediği şekilde bilimsel ve detaylı bir şekilde incelemeye
yetmeyeceğinin farkındadır. İzleyen yıllarda, gerek beyni çalarken hayalini kurduğu büyük buluşa imza
atmak, gerek Einstein’in ailesinin öne sürdüğü ciddi bilimsel araştırma ve yayın şartını yerine getirmek
için kavanozdaki beyni parçalar halinde dünyanın çeşitli yerlerindeki bilim adamlarına gönderecek,
onların Einstein’in dehasını anlamak için gönderdiği örnekleri inceleyeceklerini ve çalışmalarını
yayınlayacaklarını umacaktır.

Kısa bir zaman sonra, Harvey’in evliğinde de sorunlar baş göstermeye başlar. Karısının, masa altında evin
demirbaşı haline gelmiş kavanozdaki beyin parçalarını atacağını söylemesi üzerine, yanına Einstein’ın
beynini de alan Harvey evi terk eder ve Kansas eyaletine yerleşir.

Harvey, 1988 yılında girdiği tıbbi lisans yenileme sınavından kalınca patolog lisansını kaybeder ve bir
plastik fabrikasında işçi olarak çalışmaya başlar. Bu arada, epey renkli bir de komşu edinir: Beat
kuşağının öncülerinden meşhur yazar Willian S. Burroughs. İş dönüşü, iki komşu verandada oturup bira
içer ve şakalaşırlar. Harvey, William Burroughs ile ahbaplık ettiğiyle övünürken, Burroughs Einstein’in
beynine istediği anda dokunabildiğini anlatmaktadır eşe dosta. Bu bira sohbetleri sırasında beyin, masanın
altındaki bir kavanozda beklemektedir.

Kırk yıldan uzun bir süre, beyne ne olduğunu soranlara, onu incelemeyi sürdürdüğünü, yakında kapsamlı
bir rapor yazacağını söyler bıkıp usanmadan Thomas Harvey. Ancak bu arada, beyinden kestiği parçaları
Amerika’nın dört bir yanındaki sinirbilimcilere göndermeyi teklif etmekten de geri durmaz.

1985 yılında, California Berkeley Üniversitesi’nden, Marian C. Diamond, Harvey ile iletişime geçer.
Beyin plastisitesini inceleyen Diamond, Einstein’ın beyin dokusunu benzer yaş grubundaki 11 kişiyle
karşılaştırarak, bulgularını 1985 yılında Experiemental Neurology dergisinde “Bir Dahinin Beyni: Albert
Einstein” başlığıyla yayınlar. Diamond, Einstein’ın beyninin kimi bölümlerinde glia hücrelerinin sinir
hücrelerine oranının diğer deneklerinkinden daha yüksek olduğunu, bu durumun glia hücrelerienin bazı
fonksiyonlar üstlenmesi ile açıklanabileceğini iddia eder. Ancak çalışma başta çok ses getirse de, kısa bir
zaman sonra metodolojisindeki ciddi hatalar nedeniyle dikkate alınmaz.

Thomas Harvey, 1990 yılında, ani bir kararla 40 yıldan uzun bir süredir kavanozda muhafaza ettiği beyni
Einstein’ın torununa teslim etmeye karar verir. 78 yaşında gelmiş bu acayip adam, beynin hikayesini
yazmak isteyen Michael Paterniti isimli bir yazarla, kıtayı bir uçtan diğerine kat edecek bir araba
seyahatine çıkar. Bir Buick arabayla, New Jersey’dan yola çıkan Harvey – Paterniti ikilisinin hedefi
Einstein’in torununun yaşadığı California eyaletidir. Bagajda Einstein’ın beyni bulunan bir Tupperware
saklama kabıyla kıtayı kat eden ikili, sonunda Enstein’ın torunu olan Evelyn’e ulaşır. Evelyn, dedesinin
beynini aradan geçen yarım yüzyıldan sonra teslim almaya pek hevesli olmaz, Harvey elinde beyin
kavanozu ile evine geri döner.

Harvey, rastgele bir şekilde beyin parçalarını farklı bilim insanlarına göndermeyi yıllar boyu sürdürür.
Kimi zaman kendisi, adı duyulmaya başlamış bir sinirbilimciye Einstein’ın bir parçasını teklif eder, kimi
zaman da beynin onda olduğunu duyan bilim insanları kendisinden beyin parçaları ister. Bunlardan en

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 4


tuhaf olanı, 1994 yılında, Japonya’daki Kinki Üniversitesi’nde profesör olan Sugimoto Kenji‘nin
talebidir.

Profesör Kenji, Einstein’a hayrandır ve Einstein’ın beyninden bir parça edinebilmek en büyük hayalidir.
Bu hayalini gerçekleştirmek için yollara düşer ve beraberinde bir belgesel film ekibiyle Amerika’ya gelir.
Beynin izini süre süre, sonunda Thomas Harvey ile buluşur. Artık yaşlı bir adam olan Harvey’in evine
gelir ve ondan ünlü fizikçinin beyninden bir parça ister. Harvey kısa bir tereddüt geçirdikten sonra bu
talebi kabul eder, mutfağa giderek buradan ekmek tahtası ve bir adet bıçak getirir. Kenji ve kameramanın
önünde seki ve kapağı zor açılan bir kavanozdan, meşhur beyni çıkarır, ekmek tahtasının üzerinde beyni
dilimler ve ayırdığı parçayı eski bir ilaç kavanozuna koyar. Kavanozun üzerine formaldehit ilave eder ve
kendisini biraz şaşkınlık biraz da heyecanla izleyen Prof. Sanji’nin eline ilaç kutusunu tutuşturur.

Thomas Harvey, 2007 yılında ölmeden önce beynin elinde kalan parçalarının büyük bir kısmını Princeton
Üniversitesi’ndeki Patoloji Ana Bilim Dalı Başkanı Dr. Elliot Krauss‘a teslim eder. Böylece, Einstein’ın
beyninin tuhaf yolculuğu ailesinin Harvey’de kalan son parçaları da 2010 yılında, Maryland eyaletindeki
Ulusal Sağlık ve Tıp Müzesi‘ne bağışlamasıyla son bulur.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 5


HENRY GUSTAV MOLAISON HAKKINDA

20.Yüzyılda yaşanan en önemli vakalardan biri olan Henry G.M. 1926 Amerika doğumlu ve yedi
yaşındayken bir bisiklet kazası geçiriyor. Sonrasında ciddi bir epileptik bozukluk baş gösteriyor.
Yıllarca parsiyal nöbetler yaşıyor ve 16 yaşından itibaren nöbetler tonik-kolnik hal alıyor. Zeki
bir gençtir ancak sürekli yaşanan nöbetler ve yoğun tedavi onu engellemektedir. Motor tamiri
işiyle uğraşmaktadır. Ne var ki hastalığı artık bu tip yoğun dikkat gerektiren işleri yapmasını
zorlaştırmaktadır. 27 yaşına geldiğinde bazen günde onu bulan nöbet ve haftada en az bir majör
nöbet geçirmektedir. Hartford Hastanesi beyin cerrahı William Beecher Scoville problemin
mutlak müdahale gerektirdiğini fark eder ve radikal bir karar alır. Bu karar Henry’nin hayatını
değiştirecek, onu tıp ve psikoloji dünyasının en tanınmış vakalarından biri yapacaktır.

Dr. Scoville, Henry’nin epilepsisinin lokalizasyonunu her iki mediyal temporal lob olarak
belirler ve hastaya cerrahi rezeksiyon önerir. Operasyon ile çift yönlü temporal lobotomi yapılan
Henry, hipokampüsü, parahipokampal girusu ve amigdalasının üçte ikisini kaybetmiş,
anterolateral temporal korteksinin bir kısmı hasarlanmıştır. Operasyon amacına yönelik başarı
elde eder. Henry artık epilepsi nöbeti geçirmemektedir. Ancak artık bambaşka bir sorunu vardır
o da ağır bir anterograt amnezi yaşamaktadır. Çalışma belleği ve prosedürel belleğinde hiçbir
sorun olmayan Henry yeni karşılaştığı hiçbir şeyi uzun süreli belleğine aktaramamaktadır. Aynı
zamanda Henry orta seviyeli bir retrograt amnezi de geliştirmiştir. Operasyon öncesi 1-2 yıllık
periyottaki çoğu olayı hatırlayamamaktadır. Uzun süreli prosedürel anılar oluşturabilmekte, yeni
şeyleri öğrenip hatırlayamasa da yeni motor beceriler kazanabilmektedir. Dr. bu tabloya
şaşırmıştır. Üniversitede amnezi hastalarıyla çalışan Wilder Penfield ve Brenda Milner’dan
yardım ister. Kanadalı nörobilimci Dr. Milner, Henry’yi bazı hafıza testlerine tabi tutmak için
Amerika’ya gelir. Dr. Milner’ın çalışmaları kognitif sinirbilimin bellekle ilgili çok önemli veriler
kazanmasını sağlayacaktır.

Henry Molaison vakasına kadar hafızanın, beynin spesifik bölgelerinde yoğunlaştığı değil tümü
tarafından yürütüldüğünü düşünen bilim dünyası ikiye bölünmüştür. Henry üzerinde yapılan
çalışmalar, hipokampüsün bilincin ve uzun süreli hafızanın oluşumunda gerekli olduğunu
göstermiştir. Yaşamı boyunca tıp biliminin kendisinden birçok şey öğrendiği Henry Gustav
Molaison, öldükten sonra da aynı misyonu sürdürdü. Bilim dünyası Henry’nin beyninden hala
bir şeyler öğrenmeye devam ediyor. 2008 yılında hayatını kaybeden Henry’nin beyni,
Kaliforniya San Diego Üniversitesi beyin gözlem laboratuarında 53 saatlik çalışmanın
sonucunda iki bin altı yüz dilime ayrıldı ve ileriye dönük çalışmalar için arşivlendi. Henry’nin tıp
dünyasının yanı sıra sosyal alanda da ün kazanması, hastalığının zihnin bilinmezliğine kapı açan
amnezi vakası olmasına bağlanabilir. Zihin ve bellek, karmaşıklığı, anlaşılmazlığı ve
öngörülmezliğiyle nörobilimcilerin yanı sıra felsefe, hukuk ve sanat alanlarında çalışan
araştırmacıların da yüzyıllarca ilgi odağı olmuştur.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 6


NICK PAYNE – SAKLI
Dram 85-90 dakika 2 kadın 2 erkek oyuncu (21 Karakteri canlandırırlar.)

İngiltere Prömiyeri Bush Theatre 2014-15 sezonu

Amerika Prömiyeri Manhattan Theatre Club 2015-16 sezonu

KARAKTERLER:

1.Hikaye
Thomas Stoltz Harvey, Kansas, ABD 1912 doğumlu. Patolog, Eistein’in beynini alan adam.
Elouise Harvey, New York, ABD 1912 doğumlu T.S. Harvey’nin karısı..
Hans Albert Einstein, Bern, İsviçre 1904 doğumlu – Einstein’ın oğlu
Lisa-Scott Hannigan, , Sydney Avustralya 1941 doğumlu (yaklaşık)
Freddy Myers, 20li yaşlarda
Anna Vann, 30lu yaşlarda
Michael Wolf, Maine, ABD 1965 doğumlu (yaklaşık)
Otto Nathan, Bigen, Almanya 1893 doğumlu. Einstein’ın yakın arkadaşı ekonomi Prof.
Evelyn Einstein, Chicago ABD 1941 doğumlu.

2.Hikaye
Henry Maison, Bath, İngiltere 1933 doğumlu
Margaret Thomson, Bath, İngiltere 1933 doğumlu
Victor Milner, Hertfordshire, İngiltere 1913 (yaklaşık)
Jon Williams, Cardiff, İngiltere, 40lı yaşlarda
Sharon Shaw, 40lı yaşlarda

3. Hikaye
Martha Murphy, Londra, İngiltere 1971 doğumlu. Klinik nöropsikolog
Patricia Thorn, Londra, İngiltere -1978 doğumlu. (yaklaşık) Avukat
‘Anthony’, 40lı yaşlarda
Richard Walsh, 50lerin ortaları
Brenda Walsh, 50lerin ortaları
Ben Murphy, 20li yaşların başında –Martha’nın oğlu
Greg Barraclough, 30lu yaşlarda

2 KADIN 2 ERKEK DÖRT OYUNCU TOPLAM 21 KARAKTERİ CANLANDIRIR.

1. OYUNCU (Erkek, 40lı yaşlar): Thomas Harvey, Dr.Victor Milner, ‘Anthony’, Richard Walsh, Jon
Williams, Otto Nathan.

2. OYUNCU(Kadın, 40lı yaşlar): Martha Murphy, Elouise Harvey, Brenda Walsh, Anna Vann, Evelyn
Einstein.

3. OYUNCU(Kadın, 20-30 yaşlarında): Margaret Thomson, Lisa-Scott Hannigan, Patricia Thorn,


Sharon Shaw.

4. OYUNCU (Erkek, 20-30 yaşlarında): Henry Maison, Michael Wolf, Hans Albert Einstein, Ben
Murphy, Freddy Myers, Greg Barraclough.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 7


NICK PAYNE - SAKLI
KODLAMA- SAKLAMA - TELAFİ

KODLAMA

(Ç.N.: Sahnelerin, hikayelerin ve kişilerin karışmaması için sahne girişlerine sahnede yer alan
karakterler yazılmıştır.)

Sahne -Michael- Evelyn

Michael . Evelyn?

Evelyn . Efendim?

Michael . Benim adım Michael. Michael Wolf.. Birkaç ay önce size yazmıştım…

Evelyn . Size söyleyecek hiçbir şeyim yok.

Michael . …Yalnızca bir iki dakika ayırabilseniz..

Evelyn . Takip edilmekten hiç hazetmem..

Michael . ..Ne? Hayır, yo.. Aman Tanrım; mesele bu değil cidden..

Evelyn . Mektuplarınızı aldım, Michael. Siz onlarla ne yaptığımı öğrenmek istiyorsunuz!

Michael . ..Ben yalnızca..

Evelyn . … Onlarla kanişimi besledim!

Michael . ..Bakın, sokakta birinin yanınıza yanaşıp konuşmasının alışılmadık bir şey
olduğunu anlıyorum…

Evelyn . Hoşça kalın, Michael.

Michael . Sanırım babanızın kim olduğunu biliyorum ben.. Babanızın kim olduğunu
bildiğimi düşünüyorum.. Eğer bana bir beş dakika ayırabilirseniz..

Evelyn . Anlayamadım ne dediniz?

Michael . Ben.. babanızın kim olduğunu bildiğimi düşünüyorum..

Evelyn . (Kısa bir an) Beş dakika mı?

Michael . Beş dakika.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 8


Evelyn . Doktorumla randevum var.

Michael . Anladım.

Evelyn . Ülserim var da..

Michael . Bunu duyduğuma üzüldüm..

Evelyn . Bakılması gerekiyor.

Michael . Anladım..

Evelyn . Zaman azalıyor, Michael…

Michael . Pekala.. Söyleyecek o kadar.. o kadar çok… Profesörün vasisini biliyorsunuz


değil mi?

Evelyn . Öldüğünü biliyorum, eğer söylemeye çalıştığınız buysa.

Michael . Evet, doğru.. Öyle görünüyor ki bu adam, bu Otto Nathan denen adam, her şeyin
üstüne oturmuş… sanki altın madeni gibi bir şey bu.. Yani profesörün tüm o
mektupları, günlükleri ve yazışmaları falan.. Bazı mektupları.. özellikle bazı
önemli mektupları bugüne dek tek bir kişi görmemiş, hiç günyüzüne çıkmamış
bazı mektuplar ve bu Otto denen adam bu arşivin hepsine konmuş..

Evelyn . Üç dakika, Michael..

Michael . Bence profesör 62 yaşındayken bir balerinle ilişki yaşadı. Profesörün bu New
York’lu balerinle ilişki yaşadığını Otto biliyordu.. Bence bu bilgiyi herkesten
gizledi ve kendine sakladı.. Bütün hayatınızı böyle basit bir özetle geçiştirdiğim
için kusuruma bakmayın ama sanki..

Evelyn . Son dakikanız..

Michael . Evelyn, Hans Albert sizin babanız değildi.. Belki de bunu zaten biliyor
olabilirsiniz ama.. Benim demeye çalıştığım Hans Albert sizin erkek kardeşinizdi..
Ben neredeyse yüzde doksan dokuz eminim, profesör sizin babanızdı.. Ve şu an
ne düşünüyor olduğunuzu da tahmin edebiliyorum Evelyn..

Evelyn . Bundan şüpheliyim!

Michael . Ne demeye bir muhabire güveneyim diyorsunuz değil mi?

Evelyn . Süreniz doldu..

Michael . Evelyn, bir adam var, bu adam Thomas Harvey diye biri…

Evelyn . Bir daha buralara gelmeyin sakın..

Michael . ..Evelyn-

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 9


Evelyn . Randevuma yetişmeliyim.. Size istediğiniz beş dakikayı verdim.. size minnettar
olacağım eğer bir daha beni rahatsız etmezseniz..

Michael . (Sözünü keserek)Thomas Harvey profesörün beynini almış.. Bence hala onda ve
bence siz ona DNA testi yapabilirsiniz. Bu işi siz çözebilirsiniz. Eğer bu adamı
bulabilirsem - ki bulabileceğime inanıyorum.-, Evelyn..O zaman beyni DNA testi
için kullanabilirsiniz .. ve böylece kim olduğunuzdan öyle ya da böyle kesin
olarak emin olursunuz. (Kısa bir an) Süt. Annem bir buçuk bardak süt içmenin iyi
geleceğini söylerdi..Ülser için yani..

Evelyn . (Kısa bir sessizlik)

Michael . Size öğle yemeği ısmarlasam?

Sahne - Victor-Henry-Margaret

Victor . Merhaba Henry

Henry . Merhaba..

Margaret . Merhaba Henry..

Henry . Merhaba canım, neredeydin?

Margaret . Burada.. Hep buradaydım..

Henry . Gittiğini düşünmüştüm.

Margaret . Hayır, gitmedim.

Henry . Neredeydin?

Margaret . Buradaydım..

Henry . Seni görmek güzel..

Margaret . Seni de..

Victor . İyi uyudun mu Henry?

Henry . İşin doğrusu, bunu anlayabilecek kadar uyanık kalmadım.

Victor . Pekala Henry, Margaret bana senin iyi piyano çaldığını söyledi. Margaret’ın
dediğine göre bu işin ustasıymışsın..Öyle mi Henry..

Henry . Bilmiyorum..

Victor . Ne düşünüyorsun Henry; bir deneme yapmaya ne dersin?(Piyanoyu işaret eder.)

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 10


Henry . (Piyanoya doğru gidip oturur.)

Henry . Ne çalmamı istersin?

Margaret . Ne istersen..

Henry . (Kısa bir an) Bunu nasıl yapacağımı bildiğimden emin değilim..

Margaret . Biliyorsun. İnan bana..

Henry . (Kısa bir an)

Margaret . (Henry’nin yanına oturur.)

Victor . Onu rahat bırakmalıyız.

Margaret . Biliyorum.. (kısa bir an) Hazır mısın?

Henry . Hiç olmadığım kadar.

Margaret . (Bir nota çalar)

Henry . (Kısa bir an, ardından Henry aynı notaları çalmaya çalışır ama sonuç pek iyi
değildir.)

Victor . Amacımız onu kendi haline bırakmak, müdahale etmemek..

Margaret . Biliyorum..

Victor . Margaret, bunun senin için zor olduğunu anlayabiliyorum..

Margaret . Lütfen.. (kısa bir an, Margaret farklı bir şey çalar.)

Henry . (Margaret’in çaldıklarını tekrarlar.)

Margaret . (Farklı nota çalar)

Henry . (Margaret’in çaldıklarını tekrarlar)

Margaret . (Çok kısa basit bir melodi çalar)

Henry . (Kısa bir an sessiz durur.)

Margaret . Henry?

Henry . Merhaba aşkım, neredeydin?

Margaret . (Kısa bir an) Burada. Buradaydım..

Victor . Belki de durmamız daha iyi olur?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 11


Sahne- Patricia-Martha

Patricia . Martha?

Martha . Efendim.

Patricia . Patricia.

Martha . Nasıl gidiyor?

Patricia . Geciktiğim için çok üzgünüm.

Martha . O kadar da gecikmedin.

Patricia . Epey geciktim.

Martha . Tamam çok geciktin, ama sorun değil.

Patricia . Kızgın mısın?

Martha . Hayır.

Patricia . Sesin biraz öyle gibi geldi de.

Martha . Her zamanki sesim işte.

Patricia . O zaman sana hemen bir içki ısmarlamalıyız öfkeli bayan.

Martha . Bar çok yoğundu..

Patricia . Normalde gelip siparişini alırlar ama..

Martha . Hiç öyle görünmüyor.

Patricia . Dürüst olmam gerekirse, sesinde hala o öfkeli tonu hissediyorum..

Martha . Üzgünüm, haklısın.. Sinirlendim. Kusura bakma.. Buraya tam vaktinde geldim,
yaklaşık bir buçuk saat önce..Burası aşırı kalabalıktı, lanet olası hipsterlarla
doluydu ve oturacak yer yoktu. Birşeyler sipariş etmeyi denediğimde, hizmet
etmeleri gerekirken ne oldu dersin, hiç kimse benimle ilgilenmedi.. Ben de bir
süre daha oyalandım, emaillerimi kontrol ediyormuş gibi yaptım.. Sonra tuvalete
gittim.. Ondan sonra hiçbir gerekliliği olmamasına rağmen bir sürü sesli mesaj
dinledim.. En sonunda sigarayı bırakmaya çalışmama rağmen bir sigara içmek için
dışarıya çıktım.

Patricia . Sonra da ben geldim.. Heyy Yaşasın!..Ben gerçekten çok ama çok üzgünüm..
Ciddiyim.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 12


Martha . Önemli değil..

Patricia . Yo önemli.

Martha . Yani genel anlamda bakacak olursak tabii önemli.

Patricia . İşten atıldım..Yaklaşık bir hafta kadar önce… Bugün, oraya bir meslektaşımı
görmek için.. işyerine gittim ve sanki lanet olası orada eriyecek gibi hissettim..
Kötü hissettim, çok bunaldım ve eve gittim.. Bir tane sardım ve bir şişe cinden de
yardım almış olabilirim.. Tam olarak hatırlayamıyorum bundan sonrasını.. Bir ara
galiba uyuyakalmışım.. Bir noktada uyandım saatime baktım ve kaç olduğunu
görünce (fısıldar) “Siktir..lanet olsun” diye haykırarak fırlayıp çıktım dışarıya..

Martha . İşin konusunda olanlar için üzgünüm..

Patricia . Ne var biliyor musun? S..tir et onları. Benim hakkımda bu kadar konuştuğumuz
yeter, senden bahsedelim. Başka bir yere gitmek ister misin?

Martha . Benim için hiç fark etmez.

Patricia . Dürüst ol..

Martha . İşin konusunda gerçekten üzgünüm..

Patricia . Teşekkür ederim.

Martha . Evet aslında burası benim için cehennem gibi..

Patricia , Hadi o zaman şu acınası hispsterları boşverelim ve gidip hamburger yiyelim..

Martha . Ben veganım!

Patricia . O zaman o acınası hispsterları boşverelim ve gidip tofu ve soya fasulyesi


yiyelim!

Martha . Acaba bir sigara daha içmeme izin var mı?

Patricia . Sigarayı bırakma konusunda ne kadar ciddisin?

Martha . (Kısa sessizlik)

Patricia . Aslında şimdi beşe iki diyetini yapıyor olmam gerekiyordu.

Martha . Nasıl gidiyor?

Patricia . İki günlük periyodda açlıktan gerçekten kendimi öldürmek istedim ama beş
günlük dönem gelince her saat başı kek yedim. Pek çok anlamda mükemmel bir
denge bu.

Martha . (Patricia’ya sigara uzatır)

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 13


Patricia . Hayır teşekkür ederim. Ne kadar zamandır vegansın, Martha?

Martha . Gençliğimden beri. Ailem, beni evlat edinenler yani, onlar vegandı.

Patricia . Hiç kaçamak yaptın mı?

Martha . Bir seferinde pastırma yemiştim.

Patricia . O kadar mı?

Martha . Evet, o kadar.

Patricia . Bence bu büyük bir başarı.

Martha . Üniversitedeyken bir balık yeme evresi geçirmiştim.

Patricia . Bilirim o dönemleri..

Martha . Neden diyettesin?

Patricia . İşin aslına bakarsan.., olay şu, yakın zamanda taşındığım için yeni bir aile
doktoruna gitmem gerekti.. Yeni kayıt olunca da tüm o kontrollerden geçiriyorlar.
Hemşire yedi kilo fazlam olduğunu söyledi.. Ben de ona” ayakkabının ağırlığı
olmasın” diye sordum? O da bana “küçük hanım o ayakkabılar problemlerinizin
en küçüğü” demez mi?.. Sana bir itirafta bulunabilir miyim?

Martha . Olur.

Patricia . Biz seninle emailleşirken mesleğini anlamış gibi yapmama rağmen işin aslı
anlamamıştım.Ben de google’da aradım üniversite falan her şeye baktım..

Martha . Ben klinik nöropsikologum.

Patricia . Bu mükemmel geçen hafta ben de bu konudan bir arkadaşıma bahsetmiştim,


dünyada geri kaldığımız bir şey varsa o da bu diye.

Martha . Nöropiskoloji bölümünü ben yönetiyorum

Patricia . Vay baya usturuplu bir işin varmış.

Martha . Keşke..

Patricia . (Sigara için) Bu arada acele etmene gerek yok..

Martha . Tamam.. (Sigarasını söndürür, kısa bir an) Tamamdır.

Patricia . Hazır mısın?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 14


Sahne – Elouise -Harvey

Elouise . Tanrı aşkına nerelerdeydin sen?

Harvey . Elouise-

Elouise . ..Hastaneyi aradım..

Harvey . .. Tatlım..

Elouise . … Çocuklar da ben de…

Harvey . ..Tatlım, bugün işte çok büyük ve önemli bir şey oldu..

Elouise . … Umarım öyledir yoksa..

Harvey . Cidden çok büyük bir şeyden bahsediyorum.

Elouise . (Kısa bir an) Peki anladım bana söyleyecek misin yoksa ben mi tahmin edeyim.

Harvey . … Albert Einstein öldü..

Elouise . Ne?

Harvey . Hatırlıyor musun birkaç hafta önce sana hastaneye geldiğini ve testler için
ondan kan ve idrar aldığımızı söylemiştim..

Elouise . Ya, evet..

Harvey . Bu sabah Jack beni aradı, Guy Dean’le konuşur konuşmaz telefonu kapatıp beni
aramış. Profesör gece anevrizma geçirmiş ve kanamayı durduramamışlar.
Profesörün oğlu, Hans Albert diye bir delikanlı..

Elouise . … Güzel bir isim…

Harvey . Öyle mi dersin?

Elouise . Evet.

Harvey . Bence biraz fazla sade.

Elouise . Bence güzel bir isim..

Harvey . Her neyse; Hans Albert Jack’in otopsi yapmasını istemiş ama Jack meğer başka
yere gitmiş…

Elouise . Vermont’a..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 15


Harvey . Doğru.. Jack de bu yüzden beni aramış.. Bana dedi ki, “Harve, bunu sen
yapmalısın.”

Elouise . Oh.. Aman tanrım..

Harvey . … İşte ben de yataktan fırladığım gibi hastaneye gittim hemen..

Elouise . Peki neden sabah bundan bahsetmedin?

Harvey . Fırsatım olmadı..

Elouise . Peki hastaneye gittiğinde ne oldu?

Harvey . Oraya vardığımda, Otto Nathan denen biriyle tanıştırdılar..

Elouise . Alman mıymış?

Harvey . Olabilir.

Elouise . Otto.

Harvey . Haklısın..

Elouise . Otto Nathan.

Harvey . Profesörün vasisiymiş.. Benimle tanışmak istemiş. İzlemek istediğini söyledi.

Elouise . İzlemek mi?

Harvey . Otopsiyi..

Elouise . Bu normal değil ama.

Harvey . Adam bana gayet normal göründü..

Elouise . Kim otopsi izler ki?

Harvey . Perişan haldeydi..

Elouise . Bana doğru gelmedi.

Harvey . Tatlım, tatlım asıl mesele şu..

Elouise . Neymiş o?

Harvey . …O..

Elouise . Söylesene neymiş asıl mesele?

Harvey . Benden sabah ilk iş basınla konuşmamı istedi.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 16


Elouise . OH.. Aman..Tanrım.!!

Harvey . Müthiş bir kalabalık olabilir..

Elouise . Annemi arayıp haber vermeliyim..

Harvey . Hayır.

Elouise . Neden?

Harvey . Diğer herkes gibi o da gazetelerden okumalı.

Elouise . Eğer gazetelerde okursa ne düşüneceğini biliyorsun değil mi? Nasıl olur da ben
bunu daha önce duymadım diye düşünecek. Ve sonra da neler olacağını
biliyorsun..

Harvey . Bir şey daha var..

Elouise . Ne?

Harvey . Sana söylemem gereken bir şey daha var..

Elouise . (Kısa bir an) Söylesene nedir?

Harvey . Sonuçta bu adamın otopsisi bende, öyle değil mi? 20. yüzyılın en büyük
dehalarından biri, buna kuşku yok.. Ve o öldü.. Ve biraz ufak tefek biri.. Kırılgan
görünümlü, tamam biraz küçük ve biraz da narin görünüyor.. ..Otto’ya, “herhangi
bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz” dedim. O da bana baktı..Ben de “
bilirsiniz işte bilimsel çalışmalar” dedim.. “Bu bir dahinin beyni sonuçta, değil mi,
üzerinde çalışılması, incelenmesi gerek.”

Elouise. . Thomas Harvey-

Harvey . .. Müsaade et ne olur..! Ben de ona vasiyeti sordum.. Profesörün vasiyetinde bu


konuda bir şey var mı diye.. Adamın hiçbir fikri yoktu.. Herneyse, mesele şu ki,
profesör önümde duruyordu, zaten çoktan onu açmıştım.. Ve ona baktım…
beynine baktım.. ve kendi kendime.. “Bu benim hayatımın en önemli anı olabilir”
diye düşündüm. Ve onu sakladım…

Elouise . O anı mı?

Harvey . Beynini.

Elouise . Ne yaptın?

Harvey . Beynini aldım..

Elouise . …Albert Einstein’ın beynini aldın demek?!!

Harvey . Aynen öyle..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 17


Elouise . ..Albert Einstein’ın beynini aldın öyle mi, benimle dalga mı geçiyorsun sen?

Harvey . … Ama tatlım..

Elouise . … Bu yasal mı ki?

Harvey . Elbette öyle, ben patologum..

Elouise . … Sen bana cidden şey mi diyorsun şimdi?

Harvey . ..Beynini aldım..

Elouise . Ne yapacaksın onunla?

Harvey . …Şu an arabanın bagajında..

Elouise . … Yok artık, aman tanrım..

Harvey . Elouise, sakin olmalısın…

Elouise . Arabanın bagajında demek, şaka mı bu?

Harvey . Hastanede bırakmak istemedim.

Elouise . Onu geri götürmelisin bence.

Harvey . Hans Albert’la konuşmam lazım..

Elouise . Thomas Harvey!-

Harvey . Dinle bak: Hans Albert’la konuşacağım ve bu meseleyi yoluna koyacağım..

Elouise . Benim içkiye ihtiyacım var..

Sahne Victor-Margaret-Henry

Victor . Merhaba Henry.

Margaret . Merhaba Henry.

Henry . Merhaba canım, neredeydin?

Margaret . Buradayım.. Hep buradaydım..

Henry . Gittin sanmıştım..

Margaret . Hayır..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 18


Henry . Seni gördüğüme sevindim..

Margaret . Ben de seni..

Victor . İyi uyudun mu Henry?

Henry . İşin doğrusu, bunu anlayabilecek kadar uyanık kalmadım.

Margaret . Henry?

Henry . Efendim aşkım?.

Margaret . Acaba Doktor Milner için piyanoda bir şeyler çalabilir misin?

Henry (Kısa bir an geçer.)

Margaret . Henry.

Henry . Merhaba canım, neredeydin?

Margaret . Burada, ben hep buradayım.

Henry . Gittiğini düşünmüştüm..

Margaret . Henry, lütfen beni dinle...

Henry . Seni gördüğüme sevindim, aşkım…

Margaret . Henry lütfen!

Victor . Belki de burada bıraksak iyi olur?

Margaret . Henry, Doktor Milner ve ben seni piyano çalarken dinlemek istiyoruz..

Henry . Peki.

Margaret . Şimdi Henry.

Henry . Biraz körelmiş olabilirim.

Margaret . Önemli değil.

Henry . (Piyanoya doğru gider ve oturur)

Henry . (Kısa bir an) Bunu nasıl yapacağımı bildiğime emin değilim..

Margaret . Biliyorsun. İnan bana..

Henry . (Kısa bir an)

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 19


Margaret . (Henry’nin yanına oturur.)

Victor . Margaret bunun zor olduğunu anlıyorum ama belki de biz…

Margaret . (Henry’ye) Hazır mısın?

Henry . Hiç olmadığım kadar.

Margaret . (Kısa bir an) Henry, lütfen.

Henry . (Birkaç nota çalar)

Margaret . İşte bu kadar.

Henry . (Farklı bir nota çalar)

Margaret . İşte bu..

Henry . (Farklı bir nota çalar..Kısa bir an.. Birkaç nota daha çalar..Neredeyse bir
melodi çıkarmak üzeredir. Sessiz kısa bir an geçer..)

Margaret . Henry?

Henry . Merhaba canım, neredeydin?

Margaret . (Margaret yaşadığı hayal kırıklığı ve yılgınlığı Henry’ye açıkça belli eder. Bu
da Henry’yi ürkütür.)

Henry . Anlayamıyorum?

Margaret . Özür dilerim..Ben üzgünüm.. ben.. (Margaret Henry’yi hafifçe dudaklarından


öper.)

Victor . Teşekkürler Henry.. Bence bugünlük burada bırakmalıyız.

Sahne – Martha-Patricia

Martha . Günaydın…

Patricia . Selam Martha..

Martha . Nasılsın?

Patricia . Feci şekilde akşamdan kalmayım desem…

Martha . Aynen..(Kısa bir an) Çıkardım mı ben?

Patricia . Azıcık..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 20


Martha . Gerçeği söyleyebilirsin..

Patricia . Baya hastalandın, kustun..

Martha . Burada mı yoksa başka yerde mi?

Patricia . Ortaya karışık hem burada hem dışarıda diyelim..

Martha . Çok özür dilerim.. Sen mi temizledin yoksa?

Patricia . Kadın işi diye düşündüm..

Martha . Temizlemek için ne kullandın?

Patricia . Havlu kağıtları kullandım..

Martha . Havlu kağıtlar derken birden çok yani?

Patricia . Evet öyle.

Martha . Tam olarak kaç tane?

Patricia . Üç.

Martha . Üç havlu kağıtlık kusmuk ha? Kağıtların üzerine kustum umarım..

Patricia . Tam olarak değil, hayır.. Ama evet, havlu kağıtlar olay yerlerini temizlemek için
en doğru malzemeydi..

Martha . Kaç yerden bahsediyoruz?

Patricia . Banyo , yerler vb bir kombinasyon diyelim..

Martha . Aman tanrım, çok ama çok üzgünüm…

Patricia . Gerçekten hiç sorun değil..

Martha . Olmaz olur mu?

Patricia . Cidden..

Martha . Benimle ilgilendiğin için sağol.. Kendi evimde gibi rahat ettim..(Kısa es) Şimdi
işe gitmem gerek..

Patricia. . Tamam.. Ne zaman.. senin ne zaman orada olman gerek… Bana bir on dakika
verebilir misin?

Martha . Sen kalabilirsin.. Eğer istersen tabii.

Patricia . Yaa...

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 21


Martha . Sen keyfine bak.. Yulaf gevreği var atıştırmak istersen..

Patricia . Tamam sağol.

Martha . Ya da sen.. eğer başka bir şey istersen..

Patricia . Yoo sorun değil.. İki günlük evredeyim bu yüzden yulaf gevreği gayet amaca
uygun..

Martha . Yedek anahtar var bu arada.. yani eğer gelip gitmek istersen diye..

Patricia . Vaay!

Martha . Ya da gelmezsin..

Patricia . ..Yoo onu kastetmedim..

Martha . Ben akşam yedi civarı eve dönerim..

Patricia . Peki..

Martha . ..Ama gitmen gerekiyorsa…

Patricia . İşten atıldım biliyorsun boştayım..

Martha . Sinema kanallarına aboneliğim var..

Patricia . Güzel..

Martha . Eğer sen- bilemiyorum tabii- eğer sen tabii gününü öyle geçirmek istemezsen…

Patricia . Film izlemek harika bir fikir..

Martha . Benim gitmem gerek..

Patricia . Ben de yulaf gevreği kemirmeliyim..

Martha . Cep numaram burada, bu da direkt hattım, ne olur ne olmaz sen de bulunsun..

Patricia . Sağol..

Martha . Ne olur ne olmaz…

Patricia . Sırların ben de güvende…

Martha . Ne dedin?

Patricia . İşyerinde güzel bir gün geçirmeni dilerim.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 22


Martha . Evet..Tekrar özür dilerim, benim kusmuklarımı temizlemek zorunda kaldığın
için çok üzgünüm.

Patricia . Özür dilemen gereken havlu kağıtlar…

Martha . İyi günler..

Patricia . Sana da..

Martha . Hoşçakal.

Patricia . Gülegüle.

Martha . Bye.

Sahne- Harvey-Elouise-Hans Albert

Harvey . (Hans Albert’e) Sizinle tanıştığıma gerçekten çok memnun oldum efendim..
Eşim Elouise..

Elouise . Tanıştığımıza memnun oldum.. Bay… Einstein?

Hans A . Bana Hans diyebilirsiniz eğer isterseniz.. daha pratik…

Elouise . Hans.. Size söylemeliyim, güzel bir isminiz var.

Hans A . Teşekkür ederim, Bayan Harvey.

Elouise . Akşam yemeğine kalır mısınız, Hans?

Hans A . Hayır teşekkür ederim, Bayan Harvey.. Ne yazık ki kalamam..

Elouise . Köftemiz var..

Hans A. . Davetinizi geri çevirmek istemezdim ama son zamanlarda hiç iştahım yok…

Elouise. . Ne yaşadığınızı tahayyül bile edemiyorum.. Değerli babanızı kaybettiğiniz için


gerçekten çok üzgünüm..

Hans A . Teşekkür ederim…

Elouise . İçecek bir şeyler ikram edebilirmiyim?

Hans A . Yo hayır, teşekkür ederim.

Harvey . Kaliforniya’dan buraya yolculuğunuz nasıl geçti Bay Einstein?

Elouise . Hans.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 23


Hans A . Uzun ve üzücü bir yolculuktu..

Harvey . Bunu duyduğuma üzüldüm..(Kısa es) pekala.. Bu akşam bizi görmeye geldiğiniz
için teşekkür ederim.. (Kısa bir an.. gergin bir haldedir.Kıpırdanır sürekli..) Eğer
izniniz olursa, babanızın beynini incelemek istiyorum.. İnanıyorum ki, bugüne dek
tanımlanmamış gizemleri çözmemize yardım edecek ve önemli bilimsel
gelişmelere yol açacak.. Bugüne kadar yapılan en harika, en değerli bilimsel
araştırmalardan biri olacaktır. Eğer babanızın beynini bana emanet etmeyi kabul
ederseniz, ona son derece iyi bakmakla kalmayacağım ayrıca size garanti ederim
ki, hiçbir şekilde bu güveninizi istismar edip yanlış kullanım olmayacaktır..
Konuyla ilgili olumsuz bir tanıtım, yanlış bir bilgilendirme yapılmayacaktır.
Araştırma sonuçları yalnızca saygın bilimsel yayınlarda yer alacaktır. (Kısa
sessizlik.) İşte bu kadar.. Size teklifim bu….

Elouise . Hayatım teklif demesen..

Hans A . Bay Harvey, babamın beynini çıkarıp aldığınızı öğrendiğimde ne kadar


gerildiğimi sizden saklamayacağım.

Harvey . …Ama ben…

Elouise . ..Müsaade et de konuşsun adamcağız…

Harvey . Özür dilerim..

Hans A . Teşekkür ederim, Bayan Harvey.. Bütün hayatımı babamın gölgesinde


yaşayarak geçirdim, Bay Harvey. Belki de bazılarının yaptığı gibi benim de bu
yaptığınıza öfkelenmem gerek.. Ama size kızgın değilim.. Babam tuhaf bir
adamdı, genellikle de zalim biriydi…ve ben..

Harvey . (sözünü keserek) Bunu duyduğuma üzüldüm..

Elouise . Hayatım!..

Harvey . Kusura bakmayın..

Hans A . Eğer gerçekten babamın beynini incelemek istiyorsanız, size bu konuda izin
vermekten memnuniyet duyacağım. Ancak ben bu işin içinde yer almak
istemiyorum..

Harvey . Anlıyorum.. Teşekkür ederim.. Bence bu çalışma çok görkemli ve inanılmaz


önemli bir şeyin başlangıcı olacak.

Elouise . New Jersey’de ne kadar kalacaksınız, Hans?

Hans A . Bir hafta kadar sanırım.

Elouise . Aileniz de sizinle birlikte mi geldi?

Hans A . Evet..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 24


Elouise . İki oğlunuz var, öyle değil mi?

Hans A . Ve bir de kızım var,.. Bernhard, Klaus ve Evelyn..

Elouise . Ne güzel isimler..

Hans A . Biz de severek koymuştuk..

Elouise . Ailenize götürmek için köfte alır mıydınız? Oldukça iyi köfte yaparım.

Hans A . Hiç şüphem yok.

Harvey . Ben de kefilim..

Hans A . Çok naziksiniz Bayan Harvey, ama hayır , teşekkür ederim..

Elouise . Bana Elouise deyin lütfen..

Hans A . Bay Harvey, size bir soru sorabilir miyim?

Harvey . Buyrun..

Hans A . Burada mı?

Harvey . Beyin mi?

Hans A . Doğru..

Harvey . Bodrumda..

Hans A . Bodrumda mı?

Harvey . Isı meselesi yüzünden.. Güvenlik de cabası tabii.

Hans A . Onu bir çeşit solüsyonun içinde saklıyorsunuz sanırım?

Harvey . … Aynen.. Beyni ikiyüz kırk iki parçaya ayırdım.

Elouise . Ama tatlım!

Harvey . Ne var?

Elouise . Bu kadarı fazla..

Hans A . Sorun değil..

Harvey . Görmek ister misiniz?

Elouise . … Elbette görmek istemez…

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 25


Hans A . Hayır, teşekkür ederim..

Harvey . Size kartımı vereyim.. Eğer fikriniz değişirse, hmm, belki görmek isterseniz, ya
da başka bir şey için hemen buradaki numaradan beni arayabilirsiniz. Ne zaman
isterseniz..

Hans A . Teşekkür ederim..

Sahne – Victor –Henry – Margaret

Victor . Merhaba Henry..

Henry . Merhaba..

Margaret . Merhaba Henry..

Henry . Merhaba canım, neredeydin?

Margaret . Buradaydım, Henry..

Henry . Seni gördüğüme sevindim..

Victor . Henry sana bir soru sorabilir miyim?

Henry . Buyrun..

Victor . Daha önce tanışmış mıydık?

Henry . Biz..

Victor . …Daha önce karşılaşmış mıydık

Henry . Hayır.. Hatırlayabildiğim kadarıyla hayır..

Victor . Henry, nerede olduğunu biliyor musun?

Henry . Evime gitmek üzereyim.. Margaret ve ben, biz şeye gittik.. Londra’ya..
Nöbetlerimden kurtulmak için bir operasyon geçirmem gerekiyordu. Ameliyattan
sonra toparlanınca, Margaret ve ben, biz.. şeye… balayımıza çıkabileceğiz..

Margaret . Henry.

Henry . Evet, aşkım..

Margaret . Doktor Milner ve benim için piyanoda bir şeyler çalabilir misin?

Henry . Peki..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 26


Margaret . Teşekkür ederim Henry.

Henry . Biraz körelmiş olabilirim..

Margaret . Hiç sanmam.

Henry . (Piyanoya doğru gider başına oturur. Kısa bir an) Bunu nasıl yapacağımı bilip
bilmediğimden pek emin değilim ama…

Margaret . Biliyorsun..

Henry . (Kısa bir an)

Margaret . (Henry’nin yanına oturur.) Senin için giriş yapayım..

Margaret . (Bir nota çalar)

Henry . (Henry tekrar eder, çabucak ve doğru olarak. Margaret’ın yol göstericiliği
olmaksızın kend kendine biraz daha çalmaya devam eder)

Margaret . İşte bu kadar Henry..

Henry . (Bir melodi çalar. Biraz yavaş ve ufak tefek yanlış notalar olsa da ilk kez bir
melodiyi çıkarmıştır. Duraklar ve bitirir. Kısa bir an)

Margaret . Henry bu harikaydı. Öyle değil mi?

Victor . Evet. Teşekkürler, Henry.

Margaret . Gördünüz mü bu sefer…

Victor . Evet..

Margaret . Bir gelişme var..

Victor . Evet öyle..

Margaret . O iyiye gidiyor, ilerleme var.

Sahne – Anthony – Martha

Anthony . “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır. Hayal gücü dünyayı
kuşatır. Dünyayı döndüren hayal gücüdür.” bunu kimin söylediğini biliyor
musun?

Martha . Kim söylemiş?

Anthony . Einstein.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 27


Martha . Duymamıştım.

Anthony . Sana Deborah’dan bahsetmiş miydim?

Martha . Anthony sakıncası yoksa sana sormak istediğim bazı sorularım var?

Anthony . Elbette sor.

Martha . Harika..

Anthony . Sana Deborah’dan bahsetmiş miydim?

Martha . (Kısa bir an)

Anthony . Ona evlenme teklif edeceğim.. Yüzüğü göstermemi ister misin?

Martha . Eğer istiyorsan tabii..

Anthony . Bir yerlerde bıraktım herhalde..

Martha . …Anthony-

Anthony . Deborah bir fizikçidir.. sana Deborah’dan bahset miş miydim?

Martha . Evet. Bahsetmiştin.

Anthony . Nasıl tanıştığımızı biliyor musun?

Martha . Bilmiyorum, hayır.

Anthony . York’da tanışmıştık. Sen York’a gitmiş miydin?

Martha . Gitmedim, hayır..

Anthony . Bir partide tanışmıştık onunla. Lisans eğitiminin ilk yılında diğer bölümlerden
öğrencilerle kaynaşma şansımız oluyordu ki bu iyi bir şeydi.. Sanırım sonraki
yıllarda buna pek ihtiyaç hissetmiyor insan..Deborah da o partiye gelmişti… ben
dışarı çıktım çünkü kapalı ve küçük mekanlardan pek hazetmem.. Herkesle
beraber mutfaktaydım.. Sonra sigara içmek için dışarı çıktım.. Deborah
dışarıdaydı ve orada sığırcık kuşları vardı.. Çok güzel açık bir gökyüzü vardı o
akşam..Bir süre kuşları izledik. Onların bir araya gelişlerini, sonra ayrılıp ardından
yeniden toplanmalarını izlemeyi seviyorım.. Bazen yarım daire oluyorlar.. Çok
güzel görünüyorlar.

Martha . Benim için bir şey yapmanı rica edebilir miyim Anthony?

Anthony . Elbette..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 28


Martha . Şimdi ben süre tutacağım.. Sana bir dakika vereceğim ve senden bir dakika
içinde S harfi ile başlayan mümkün olduğu kadar çok hayvan adı söylemeni
istiyorum. Anlaştık mı?

Anthony . Tamam anlaştık.

Martha . S harfiyle başlayan sayabildiğin kadar çok hayvan adı söyle olur mu? Hazır
mısın…? Başla.

Anthony . Ss …Sss..Seee…Semender.. Serçe…ss..

Martha . (Kısa bir an) Anthony?

Anthony . Efendim..

Martha . Herşey yolunda mı?

Anthony . Herşey yolunda, sen iyi misin?

Martha . Gayet iyiyim teşekkürler.

Anthony . Sana içecek bir şey getirmemi ister misin?

Martha . Hayır, teşekkür ederim.

Anthony . Sana Deborah’dan bahsetmiş miydim?

Martha . Biraz..

Anthony . O sıra dışı biridir, gerçekten çok sıra dışı biri.. Babasını biliyor musun?

Martha . Bilmiyorum..

Anthony . O çok küçükken ölmüş..

Martha . Bunu duyduğuma üzüldüm..

Anthony . Babası kalp krizi geçirmiş. Bana babasının çok içtiğini anlatmıştı. Deborah
“Zaman Makinesi”ni okumuş ve sonra kendini bu fikre adamış. Böylece bir
zaman makinesi yapabileceğini ve babasına gidebileceğini düşünmüş. Bana
babasını açık bir tabutta yatarken gördüğünü anlatmıştı, üzerinde mavi bir takım
varmış.. sonra ağlayıp “Üzgünüm.. Özür dilerim” demişti..

Martha . Anthony merak ediyorum da..

Anthony . Çok mu konuşuyorum?

Martha . Hayır, ben konuşmanı istiyorum..

Anthony . Solucan deliğinin ne olduğunu biliyor musun?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 29


Martha . Bilmiyorum. Hayır.

Anthony . Sorun değil ben de bilmiyorum, hem neden bilesin ki? Einstein-Rosenburg
köprüsüne solucan deliği denirdi, bu bir tüneldir, gerçekten temel anlamda.. Bir
tüneldir.. Evrenin iki parçası arasında bir tünel.. Genel olarak beyaz delikler ve
kara delikler arasındaki bağlantıya solucan deliği denir. Bir solucan deliğinin bir
boğaza bağlı en az iki ağzı vardır. Eğer senin… senin zıplayan topun olsa, ve bu
topun bir yüzüne A noktası diğer yüzüne B noktası diye iki nokta işaretlesen ve bu
topa bir delik açarsan o zaman A’dan B’ye direk bir tünelin olmuş olur. İşte bu
tam ortadaki tünel solucan deliğidir. A’dan B’ye ulaşmak için iki yolun olur,
yüzeyde de yol alabilirsin tüneli kullanarak da gidebilirsin.

Martha . Fizik okumuş muydun Anthony?

Anthony . Ben mi? Yoo, hayır.

Martha . Senin alanın neydi?

Anthony . Ben tarih okudum.

Martha . Nasıl buluyorsun?

Anthony . Neyi nasıl buluyorum?

Martha . Tarih okumayı..

Anthony . Sana Deborah’dan bahsetmiş miydim?

Martha . Biliyor musun Anthony, bence artık duralım..

Anthony . İyi gidiyor muyum?

Martha . Bence bu konuşmayı bir sonraki sefere bırakalım..

Anthony . …Onların bir araya gelişlerini, sonra ayrılıp ardından yeniden toplanmalarını
izlemeyi seviyorum…

Sahne – Elouise –Harvey

Elouise . Bugün beni Jack Kaufmann aradı.

Harvey . … Tatlım..

Elouise . Müsaade et de bitireyim lafımı, orospu çocuğu.. Bugün Jack Kaufmann aradı..
o.. o bana da haber vermek istemiş..

Harvey . … Tatlım!

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 30


Elouise . Bunu nasıl yaparsın, Thomas!!??

Harvey . … Bu Jack’in üzerine vazife değil..

Elouise . …Hemen aşağıda..

Harvey . …Jack önüne gelene saçma sapan laflar söyleyip duruyor.

Eloiuise . Gitmen gerek..

Harvey . …Ama hayatım…

Elouise . …Aşağıya inip, pılını pırtını ve ihtiyacın olan şeyleri al da-

Harvey . …Tatlım Jack’in sana söyledikleri doğru değil. Sana yemin ederim. Onlar…
Hastane.. Onlar benim itibarımı sarsmaya çalışıyorlar.. Be..beyin yüzünden..

Elouise . ….İçinde lanet olası beyin kelimesi geçen bir tek cümle daha duyarsam Tanrıya
yemin ederim ki seni..

Harvey . …Eloise tatlım dinle beni.. Jack Kaufmann zehirlemeye çalışıyor..

Elouise . .. Çocuklar, Thom, kahrolası onlara ne diyece…

Harvey . …Bütün bu olanlar.. Bu hikayenin tamamı.. Hepsi palavradan ibaret..

Elouise . Kim o kadın?

Harvey . Ne?!

Elouise . …Ne dediğimi duydun, seni orospu çocu..

Harvey . …Hayatım….

Elouise . … Kim o kadın dedim.. (kısa bir es) Ya derhal bana onun kim olduğunu
söylersin ya da…

Harvey . Caroline, onun adı Caroline Fitzgerald.

Elouise . Ne iş yapıyor?

Harvey . O bir, o bir hemşire.. Asistanlardan biri.

Elouise . O genç kız o mu?

Harvey . Öyle..

Elouise . O kalın kaşlı kız mı?

Harvey . Bilmiyorum..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 31


Elouise . … Ne demek bilmiyorum, sen ne halt biliyor…

Harvey . … Yani bilemiyorum, dikkat etmemişim demek istedim..

Elouise . Ya demek bilmiyorsun öyle mi?

Harvey . Ama tatlıım…

Elouise . … Aşırı meşgul olduğundan bunları bilemiyorsun tabii.

Harvey . Bence biraz sakinleşmelisin tatlım..

Elouise . Ne kadar..

Harvey . (sessizlik)

Elouise . ..Ne … zamandır…

Harvey . Sonbaharın başında başladı..Aşağı yukarı yani..

Elouise . Yattınız mı?

Harvey . (Sessizlik)

Elouise . Tamam.. Şimdi senden istediğim şu..Buradan gitmeni istiyorum.. hem de


derhal.. Ve asla geri dönmeni de istemiyorum, asla.. Evde olmadığım, dışarıda
olduğum bir gün seni hastaneden arayıp haber vereceğim.. yalnızca o zaman bir
kereliğine eve gelip kendine ait eşyalarını alabilirsin. Eğer çocuklarını tekrar
görmek istiyorsan, bu beyin meselesine derhal son vermelisin.

Harvey . Çocuklarımı görmek istiyorum..

Elouise . Anladın mı beni?

Harvey . Ben çocukları görmek istiyorum, Eloise..

Elouise . O zaman bu “beyin” işine son ver..

Harvey . Seni seviyorum, tamam mı, sana yemin ederim.. Tamam bak beyin, yani beyni
inceleme konusu şu an durdurabileceğim bir mesele değil.. Bunu sen de
biliyorsun.. Ama bu, bu şey yani Caroline’le olan, neredeyse yaşanmamış gibi
önemsiz bir şey.. Sana yemin ediyorum.. Hastanede bu ara işler çok yoğun aynı
zamanda gergin ve hassas bir durumda anlıyor musun.. Bir sürü meseleyle başa
çıkmak zorundayım şu sıra..

Elouise . İşler yoğun demek..

Harvey . Aynen..

Elouise . … Ah madem işler yoğun mesele yok o zaman! Kusura bakma fark
etmemişim!!..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 32


Harvey . İşte bir sürü muhalefetle boğuşuyorum bir yandan çalışıp çabalıyorum şu an
sana anlatamayacağım şeyler ama sen öyle lanet…

Elouise . Ne? O kadar “lanet” ne?

Harvey . Her önemli gelişme ve buluş mücadele gerektirir. Böyle yapacağına, bana biraz
destek olsan..

Elouise . Sana destek olmak mı? Destek mi dedin.. sen benimle dalga mı geçiyorsun?

Harvey . Einstein izafiyet teorisini bir gecede geliştirmedi tamam mı.. Onu tamamlaması,
tam olarak… Onlarca yılını aldı..

Elouise . …Bu dikkat dağıtmak için oyalama taktiği ve takıntıdan başka bir şey değil..
Bunu duymaktan kusacağım artık.. Bu bahane eskidi artık..

Harvey . …Şu an yaptığım iş, yapmaya çalıştığım bu özel araştırmada benim…

Elouise . …Defol..

Harvey . Şimdi sana neler keşfedebileceğimizi söyleyemem.. ama sana söyleyebileceğim,


öğrenebileceğimiz henüz bilmediğimiz çok fazla şey olduğu..

Elouise . Bana hiçbir şey ifade etmiyor.

Harvey . Gelişme de bir hedeftir.

Elouise . Sus artık konuşma.

Harvey . “Şans, yalnızca hazır olan zihinlere güler”bu sözü kimin söylediğini hatırlıyor
musun?

Elouise . Yeter artık. Yeter

Harvey . Lütfen dinle beni, seni seviyorum, Tanrıya yemin ederim ki..

Elouise . Yemin etme… Böyle konuşmaya hakkın yok senin.. Sen benim kalbimi
kırdın…

Sahne – Brenda –Richard

Brenda . (Uyku sersemi ayakta durmakta zorlanır) Richard ne yapıyorsun? Gerçekten


çok geç oldu, tatlım.. Yine uykusuzluk mu çekiyorsun? Sorun nedir?

Richard . (Ardarda çok hızlı bir biçimde Brenda’yı bıçaklar.)

Brenda . Richard!

Richard . ((Brenda’yı dokuz kez tekrar tekrar bıçaklar.)

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 33


SAKLAMA

Sahne - Margaret -Henry

Margaret . Henry sana sormayı gerçekten çok istediğim bir şey var..

Henry . Sesin çok ciddi geliyor..

Margaret . Gerçekten de çok ciddi bir konuda seninle konuşmam gerekiyor da ondan..

Henry . Peki..

Margaret . (Kısa bir an)

Henry . Evet aşkım…?

Margaret . Bir anda yok yere çok gerildim.. Gözlerimi mi kapasam acaba?

Henry . İyi fikir..

Margaret . (Gözlerini kapar, kısa bir an sonra) İşte oldu.. Henry seni seviyorum .. Ve
seninle nişanlanmayı da istiyorum.. Ama senin gerçekten ne istediğini
bilemiyorum, çünkü henüz bana sormuş değilsin ve bu konu daha önce hiç
açılmadı..

Henry . Margaret-

Margaret . Eğer bu konunun hiç açılmamasının sebebi senin böyle bir isteğin olmamasıysa..

Henry . Margaret-

Margaret . …bence bu önemli bir konu yani en azından tartışmaya değer bir konu..

Henry . … katılıyorum..

Margaret … Çünkü bizim bir ilişkimiz var.

Henry . … Biliyorum, özür dilerim…

Margaret . …Eğer bu konuyla ilgili bir sorunun varsa..

Henry . … Hayır yok..

Margaret . … Zaman hızla akıp gidiyor, ve seninle ilişkimizde bana düşen rolün sadece
beklemek olduğu fikri beni zorluyor..

Henry . … Ben soracağım, ben sana sora..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 34


Margaret . … Biraz demode bir fikir olduğunun farkındayım elbette ama…

Henry . … Margaret ben babandan korkuyorum.. (Kısa bir an) Babandan cidden
korkuyorum.

Margaret . (Gözlerini açar.)

Henry . Sana bu yüzden soramadım.. Teklif etmeme sebebim bu.. Çünkü onun iznini
istemek düşüncesi beni ürkütüyor. Sana o özel soruyu sormamam bu yüzden işte..

Margaret . Korkuyorsun demek?

Henry . Evet..

Margaret . Hangi açıdan?

Henry . Çünkü baban insanın gözünü korkutan biri..

Margaret . Hiç farketmemiştim..

Henry . İyi, çünkü korkumu gizlemek için çok çabaladım..

Margaret . Peki ama neden?

Henry . (Bir anda ifadesizleşir, sessizlik)

Margaret . Henry?

Henry . (Zihinsel olarak birkaç saniye daha yoktur)

Margaret . Henry – Henry.

Henry . Efendim.

Margaret . Gidip geldin..

Henry . Ne kadar sürdü..

Margaret . Yalnızca bir an için..

Henry . Oh.

Margaret . Nasıl hissediyorsun?

Henry . Babandan korkarak saçmalayıp gülünç duruma düştüğümü hissediyorum..

Margaret . Yapma..

Henry . Onun, oldukça büyük elleri var.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 35


Margaret . Babam marangoz.

Henry . Bazen onun benim hakkımda .. bilemiyorum.. babanın benim nöbetlerim


yüzünden senin sıkıntı çekeceğini düşündüğünden endişe ediyorum..

Margaret . Umurumda değil.. Ayrıca öyle de hissetmiyor..

Henry . Bir de.. eğer açık konuşmam gerekirse, bıyığını da oldukça korkutucu
buluyorum.. Elleri ve bıyığı gerçekten ürkütücü bir kombinasyon oluşturuyor..

Margaret . Anlıyorum.. Sence ne yapmalıyız?

Henry . Yani,. bence.. Eğer sen bana teklif edecek olursan.. benim açımdan, bu babanın
tepkisi konusundaki endişelerimi ortadan kaldıracaktır.. diye düşünüyorum..

Margaret . (Diz çöker.)

Henry . Yalnız.. eğer izin verirsen sana babanla ilgili bir soru sorabilir miyim?

Margaret . (kalkar)

Henry . Seni korkutuyor mu?

Margaret . Hayır.

Henry . Hiç mi?

Margaret . Hiç..

Henry . Babandan korkmuyorsun öyle mi?

Margaret . Hayır.

Henry . Ellerinden de mi?

Margaret . Henry.

Henry . Özür dilerim..

Margaret . (Diz çöker, kısa bir an) Henry Maison, benimle evlenir misin?

Henry . Evet. (Henry nöbet geçirir.. Grand mal/Tonik-klonik nöbet geçirmektedir.


Kaskatı kesilir, ardından ritmik kasılma, titremeler yaşar.)

Margaret . Henry – Henry – Henry!

Henry . (Kısa bir süre sonra) Merhaba aşkım, neredeydin?

Margaret . Burada. Buradaydım..

Henry . Gittin sanmıştım..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 36


Margaret . Hayır..

Henry . Neredeydin?

Margaret . Buradaydım..

Henry . Gittin sanmıştım..

Margaret . Asla..

Sahne – Martha -Patricia

Martha . Polisler onu metroda bulmuş.

Patricia . Hay aksi, cidden mi?

Martha . Adının Anthony olduğunu söylüyor ama bundan emin olmamıza imkan yok.. En
azından şimdilik..

Patricia . Nasıl yani? Kim olduğunu bilmiyor mu?

Martha . Kim olduğunu bilmiyor değil aslında bu öyle bir şey değil.. Bu “Konfabülasyon”
denen bir şey senin daha önce duyduğunu pek sanmıyorum.

Patricia . Bir dans türü mü?

Martha . Hayır.

Patricia . Masa oyunu mu?

Martha . Hayır.

Patricia . O zaman hayır bilmiyorum, hiç duymamıştım. Ama sanki baya havalı bir şey
gibi geliyor.

Martha . Hiç de havalı değil.

Patricia . Bahse girerim havalı bir şeydir.

Martha . Aslında basit bir işleyişi var. Beyin bellek boşluğu sonucunda spontane, istemsiz
olarak uydurma ya da uydurma olmayan anılar yaratır. Buna masallama da denir.
Belirli hastalıkları ya da sendromları olan bu kişiler çalışabilir, belli işlerini
görebilirler. Hasarlı bir beyin, hastanın kendisi bunu yapamasa bile yine de
dünyayı anlamlandırmaya ve işlevlerini yerine getirmeye devam edebilir.

Patricia . Yani o kelimenin tam anlamıyla hiçbirşeyi hatırlayamıyor mu?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 37


Martha . Sezilerime göre depo belleği yani uzun süreli hafızası yok olmuş.. ya da
silinmiş.. sanırım.. Bellek öyle karmaşık bir mekanizma ki..Belki..

Patricia . Nasıl olabilir ki?

Martha . Madde kullanımı, yaralanma ya da travmatik bir olay yüzünden de olabilir. Bir
sürü nedeni olabilir bunun..

Patricia . Lanet olsun.. Yani şimdi bu adam sürekli dönüp dönüp aynı şeyleri düşünüp
söylediği bir tekrara mı sıkışıp kalmış?

Martha . Bundan biraz daha karmaşık bir şey ama yaklaşık olarak durum bu, evet.

Patricia . Feci trajik bir durum bu..

Martha . İlginç.

Patricia . Neden sen öyle düşünmüyor musun?

Martha . Muhtemelen eskiden ben de öyle düşünürdüm ama hayır, şimdi öyle
hissetmiyorum..

Patricia . Bugüne dek bu hayatta duyduğum en karanlık şeydi bu.. Cidden ömrümde böyle
şey duymadım..

Martha . Belki de özgürleştiricidir. Yani yaptığın tüm o utanç verici şeyleri unuttuğunu
düşünsene.. Sevdiklerini, yitirdiğin tüm o insanları unuttuğunu, çaresizce
özlediklerini.. Tüm travmalarını ve çektiğin acıları unuttuğunu düşünsene.. Bir
şeyleri hatırlamak zorunda olmak bizi belirgin bir davranış biçimine tutuklu
kılıyor. Bizi belirli bir insana dönüştürüyor. Düşünsene kim olduğunu bilmemek
ne kadar özgürleştirici olurdu.Nasıl istersen öyle davranacak derecede özgür
hissetmek.. Üzülmemek ya da çekinmemek ya da köşeyi dönünce neyle
karşılaşacağından korkarak yaşamamak..Gördüğüm ya da çalıştığım hafıza kaybı
yaşayan hastaların çoğu tamamen iyileşiyor. Genelde hafıza kaybı geçici
olabiliyor. Bazen birkaç dakika, bazen birkaç saat sürebiliyor. Onlara en azından
bu sürenin tadını çıkarmalarını söylüyorum. Herkesin istediği türden bir özgürlüğü
yaşadıkları için onlara imreniyorum.

Patricia . Tamam pekala bu farklı bi şey, sen diyorsun ki onlar hala oralarda bir
yerdedirler, yani kişilikleri ya da herneyse..

Martha . Hayır, söylediğim o değil. Eğer sen kim olduğunu hatırlamıyorsan o zaman
kimse olamazsın.

Patricia . Hadi ya, Martha..

Martha . Anlayamadım?

Patricia . Lanet.. olsun..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 38


Martha . Yani beynin bizim bütün parçalarımızı bir araya getiren bir çeşit merkezi yoktur.
Beyinlerimiz sıklıkla bu yanılsamayı yaratmak için tükenircesine aşırı biçimde
çalışır. Bu yanılsama bizim kontrolde olduğumuz yanılsamasıdır. Ama kontrol
bizde değildir. Beyin bizi anda sabit tutmak için bir hikaye tasarlar ama işin aslı
bu bir illüzyondur. Ben yokum, sen yoksun, kimse yok ve kendilik yok.. Biz
bölünmüş parçalanmış haldeyiz ve kesintisiz olarak devamlı kandırılıyoruz. Beyin
bir hikaye makinesi ve bu gerçekten, gerçekten bizi kandırmayı becerecek kadar
iyi çalışan bir makine.

Patricia . Hayır, sen haklısın.. Bu hiç de kasvetli, umutsuz bir durum değil!

Martha . Kulağa korkunç bir vahiy gibi geldiğini anlıyorum ama hastalarımı bir insan gibi
görmeyi bıraktığım andan itibaren gerçekte ne olduklarını görmeye başladım.
Benim annem, beni evlat edinen.. o.. sanırım söylemeye çalıştığım.. Ne zaman,..
Ne zaman bir beyine baksam…onu incelesem..

Patricia . Haftanın her günü yani..

Martha . Gerçekten.. gerçek anlamda baktığında, fark ediyorsun ya da en azından ben


fark ettim: Hiçbir şey yok. Orada hiçbir şey yok!.. İçeride bir şey yok.. Onu
kurcalayabilir, dürtebilirsin, ölçebilir, tartabilirsin ya da kesip parçalayabilirsin..

Patricia . Aman Tanrım sen bir beyni mi kurcaladın?

Martha . Ne? Hayır.

Patricia . Ben kesinlikle bir tanesini dürtmek isterdim.

Martha . Dürtmedim ben..

Patricia . Kaç tane beyin gördün?

Martha . Sadece birkaç tane.

Patricia . Bundan usanmış gibi söylüyorsun. (Nedense Fransız aksanıyla konuşur.) Sıradan
bir şey der gibi, “birkaç beyin gördüm ne var bunda?”

Martha . Herneyse. Artık kalkıp harekete geçsem iyi olacak gibi..

Patricia . Neden?

Martha . Son metroyu yakalayayım diye.

Patricia . Kal..

Martha . Ne?

Patricia . Gitme, kal.

Martha . Ciddi misin?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 39


Patricia . .. Kesinlikle kalmalısın. Eğer istersen tabii.. Yani eğer dönmen gerekiyorsa..

Martha . Yo hayır.. ben.. aslında.. kalmak aslında iyi fikir.. Bu hoşuma gider.

Patricia . Harika. Şimdi gidip misafir odasını hazırlayayım….Şakaa..

Martha . Sana bir şey söyleyebilir miyim?

Patricia . Elbette söyleyebilirsin.

Martha . Ben evliydim..

Patricia . (uzunca bir sessizlik) Peki..

Martha . 22 yıl boyunca..

Patricia . Peki..

Martha . Onun adı Paul’dü. (kısa bir an) Özür dilerim. Sana söylemediğim için.. yani daha
önce.. Bütün bunlar çok yeni benim için..

Patricia . Boşandın ama öyle değil mi?

Martha . Evet..Tanrım evet.. Kesinlikle.. o iş tamamen bitti.

Patricia . Peki..

Martha . Patricia gerçekten üzgünüm.

Patricia . Önemli değil.. Sadece.. biraz tuhaf ama..

Martha . …Eğer benim hakkımda fikrini değiştirdiysen yani geceyi benimle geçirme
konusunda..

Patricia . Olabilir.. Ama eğer sorun olmazsa? Olumsuz nedenlerden değil de.. sadece ben..

Martha . ... Anlıyorum..

Patricia . Peki..

Martha . (Kısa bir an, belki biraz üzüntüsü artar ama çok değil) Gerçekten çok
üzgünüm..

Sahne – Lisa-Scott - Harvey

Lisa-Scott . Selam, nasıl gidiyor? Benim adım Lisa-Scott, sana ben servis yapacağım..

Harvey . Merhaba Lisa-Scott, ben Thom..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 40


Lisa-Scott . Merhaba Thom.

Harvey . Güzel bir aksanın var..

Lisa-Scott . Oh evet, aksanımı sevdin demek

Harvey . Nedir bu İngiliz aksanı mı?

Lisa-Scott . Ben Sydney’denim.. Avustralya yani..

Harvey . Yaa.

Lisa-Scott . Hiç Avustralya’ya gittin mi Thom?

Harvey . Hayır, gitmedim..

Lisa-Scott . Harikadır, bence gitmelisin..

Harvey . Bunu yapacağımdan emin olabilirsin.

Lisa-Scott . Kendinden bahsetsene, Thom, nerelisin mesela?

Harvey . Kansas.

Lisa-Scott . Yerlisin demek..

Harvey . Aynen.. New Jersey’deydim.. Ama..

Lisa-Scott . Seni buraya geri getiren neydi Thom?

Harvey . Eee, bu biraz karmaşık bir konu ama..

Lisa-Scott . Öyle mi, peki..

Harvey . Ben, ee, bir geçiş dönemindeyim… bir çeşit ayrılık süreci.. ee boşanma.. Yeni
boşandım da…

Lisa-Scott . Bunu duyduğuma üzüldüm Thom..

Harvey . Teşekkür ederim, sağol..

Lisa-Scott . Yardımı olur mu bilmem ama ben de aynı gemideyim..

Harvey . Ne? Hayır.. Şaka mı bu.. ciddi misin sen?

Lisa-Scott . Korkarım hayır Thom. Şaka değil…

Harvey . Sakıncası yoksa yaşını sorabilir miyim?

Lisa-Scott . Korkarım çok gizli bir bilgi bu Thom..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 41


Harvey . Yo anlıyorum..Bu kaba bir soruydu..

Lisa-Scott . Seninle dalga geçiyordum, Thom..Rahatla..

Harvey . Anladım..

Lisa-Scott . Sana ne getirebilirim, Thom?

Harvey . Lisa-Scott, üçlü pancake ve yanında biraz da pastırma harika olur.

Lisa-Scott . Kötü haber için üzgünüm ama Thom, kahvaltı servisimizi bir saat kadar önce
bitirdik.

Harvey . Bu yerli çocuk için bir istisna yapamaz mısın?

Lisa-Scott . Korkarım hayır..

Harvey . Saat kaç?

Lisa-Scott . Üçü çeyrek geçiyor..

Harvey . Ne?

Lisa-Scott . Üçü çeyrek geçiyor..

Harvey . Saatim durmuş olmalı..

Lisa-Scott . Şimdi her şey anlaşıldı..

Harvey . Lanet olsun..

Lisa-Scott . Bir cheeseburger’e ne dersin Thom?

Harvey . Tabii olabilir..

Lisa-Scott . Ne dedin?

Harvey . Tabii olur.

Lisa-Scott . Kızarmış patates?

Harvey . Elbette..

Lisa-Scott . Yanına ne istersin?

Harvey . Neler var?

Lisa-Scott . Ne istersen bir sürü çeşidimiz var.

Harvey . Ya öyle mi?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 42


Lisa-Scott . Lahana salatası, patates salatası, fırında patates, sebze kızartma, ev yapımı
patates cipsi, mısır unu lapası, elma sosu, günün çorbası, peynir çubukları, soğan
halkaları.. adını sen koy ne istersen var..

Harvey . Vay, iyiymiş. O zaman ben yanına sebze kızartma ve biraz da mısır unu lapası
alayım..

Lisa-Scott . Hemen geliyor.

Harvey . Aslında, pardon, özür dilerim ama ben en iyisi gidip hala pancake servis eden
açık bir yerler var mı bakayım..

Lisa-Scott . Thom, şu an gerçekten kalbimi kırıyorsun ama..

Harvey . Seni gücendirmek istememiştim..

Lisa-Scott . Bak sana ne diyeceğim? Yaklaşık bir saat sonra da buralarda olursan benim işim
o sıralar bitmiş oluyor..

Harvey . Ya.. Tamam.

Lisa-Scott . Eğer buraya bir daha gelecek olursan, sana pancakeleri ben yapacağım..

Harvey . Bu.. sen acaba.. daha önceki gibi.. benimle dalga geçiyor olabilir misin?

Lisa-Scott . Yo bu sefer dalga geçmek söz konusu değil.. Sözüm söz..

Harvey . Tamam, peki, vay be.. Tamamdır..

Sahne – Margaret -Henry

Margaret . Merhaba Henry.

Henry . Merhaba aşkım.

Margaret . Merhaba.

Henry . Seni gördüğüme sevindim..

Margaret . Ben de seni.

Henry . Bugün biraz keyifsiz hissediyorum..

Margaret . Nedenini biliyor musun?

Henry . Doğrusunu söylemem gerekirse. Emin değilim..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 43


Margaret . İyi uyudun mu?

Henry . Çok kötü değildi.

Margaret . Dün akşam nasıldı?

Henry . İşin doğrusu, bunu anlayabilecek kadar uyanık kalmadım.

Margaret . (Gülümser, sonra) Henry?

Henry . Efendim aşkım.

Margaret . Beni gerçekten dinlemene ihtiyacım var.. Ben.. ben bir iki günlüğüne gitmek
zorundayım..Belki biraz daha uzun süreliğine..

Henry . Seninle gelebilir miyim?

Margaret . Bu sefer olmaz.

Henry . Ne yazık..

Margaret . Çok uzun sürmeyecek..

Henry . Anladım..

Margaret . Sana bir bulmaca kitabı bırakıyorum.

Henry . Çok naziksin sağol.

Margaret . Tekrar görüştüğümüzde bana cevapları okursun.

Henry . Gerçekten seninle gelmemi istemediğine emin misin?

Margaret . Eminim. (kısa bir an) Henry?

Henry . Merhaba aşkım.

Margaret . Merhaba Henry.

Henry . Neredeydin?

Margaret . Henry, beni cidden dinlemen gerek.. Benim gitmem gerekiyor. Bir iki
günlüğüne belki de biraz daha uzun süre..

Henry . Seninle gelebilir miyim?

Margaret . Bu sefer olmaz.

Henry . Ne yazık..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 44


Margaret . Sana bir bulmaca kitabı bırakıyorum..

Henry . Çok naziksin sağol.

Margaret . Tekrar görüştüğümüzde bana cevapları okursun.

Henry . Gerçekten seninle gelmemi istemediğine emin misin?

Margaret . Eminim. (Kısa bir an) Henry?

Henry . Efendim aşkım.

Margaret . Seni seviyorum.

Henry . Biliyorum..

Margaret . İyi,. o halde…(Henry’yi öper, sonra) Hoşça kal, Henry.

Sahne – Martha –Ben

Martha . (Biraz sarhoştur) Onun adı Patricia.

Ben . Nasıl tanıştınız?

Martha . Gülmek yasak ona göre.. İnternette “Ruheşleri” sitesi üzerinden..

Ben . Bu harika..

Martha . Bana zavallı ezik falan demeyecek misin?

Ben . Ben sana ezik falan demeyeceğim hayır.. çünkü hem seksenlerde değiliz hem de
artık bu kelimeyi kullanmıyorum bile.

Martha . İroniye gerek yok..Zekice ya da ilginç falan da değil..

Ben . Ya da sarhoş olup da ortaya…

Martha . Sarhoş değilim ben..

Ben . Değilsin demek..

Martha . Sarhoş değilim..

Ben . Peki. Ne istiyorsun?

Martha . Kaçırdığımız zamanı telafi için, sohbet ederiz diye düşünmüştüm

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 45


Ben . Ne?

Martha . Nasılsın, Ben? Cd için teşekkür ederim, çok hoşuma gitti.

Ben . Aslında birkaç gösteriye çıkacağım..

Martha . Ne zaman?

Ben . Birkaç hafta sonra.

Martha . Neden bana söylemedin.

Ben . Ben de daha yeni öğrendim..

Martha . Beni daha iyi bilgilendirmelisin.

Ben . Anne, sana daha yeni öğrendim diyorum.

Martha . Nerede çıkacaksın?

Ben . Borderline, Union Chapel ve birkaç mekan daha..

Martha . O mekanları bilmiyorum ama iyi yerler olduğuna ve senin de harika iş


çıkaracağına eminim.

Ben . Sağol..

Martha . Bana günlerini emaille yollar mısın?

Ben . Yollarım..

Martha . Claire nasıl?

Ben . Gayet iyi.

Martha . İyi, hepsi bu kadar mı?

Ben . Anne, burada ne arıyorsun?

Martha . Ne demek bu?

Ben . Ne istiyorsun? Çok geç oldu..

Martha . Zor..

Ben . Ne dedin?

Martha . Zormuş… Hem sen nasıl… Haberin var mı kaç sefer senin… Sana bir şey
söyleyeyim mi, rolleri değişme zamanı geldi ahbap..

Ben . Ne söylediğin hakkında hiçbir fikrim yok..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 46


Martha . Eskiden sen evde beni esir edip kızın teki ya da başka bir şeyler hakkında
sızlanıp ağlarken ben seni hiç geri çevirdim mi asla… sen düşünebiliyor musun
benim seni..?

Ben . …Ama ben…

Martha . … Seni geri çevirdiğimi düşünsene?

Ben . ..Ben o zaman..

Martha . ..Ne yaptığımı bilmiyorum.. Özür dilerim..

Ben . Sana ne yaptı?

Martha . Kim?

Ben . Kadının adını unuttum şimdiden, kusura bakma neydi adı?

Martha . Patricia.. o avukat, hukuk danışmanı..

Ben . Kaç kez buluştunuz onunla?

Martha . İki.. Üç..

Ben . Ondan gerçekten hoşlanıyor musun?

Martha . (Başını sallar)

Ben . (Kısa bir an) Yiyecek bir şeyler ister misin?

Martha . Ne var?

Ben . Ne istersin?

Martha . Çikolatalı fındık ezmesi var mı?

Ben . Hayır.

Martha . Sen kendine evsahibi mi diyorsun bir de.

Ben . Beni biliyor mu?

Martha . Hayır. Normal bir evlilik yaptığım haberi yeterli bomba etkisi yarattı.

Ben . (Biraz güler.)

Martha . Babandan ayrılmamış olmamı ister miydin?

Ben . Annee..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 47


Martha . Ne var?

Ben . Bana böyle sorular sorma.

Martha . Kusura bakma…

Ben . Geçen hafta babamı gördüm.

Martha . Eee..

Ben . Gerçekten bilmek istiyor musun?

Martha . İyi miydi yoksa kötü müydü?

Ben . İyiydi..

Martha . O zaman hayır, öğrenmek istemiyorum..

Ben . Anladım..

Martha . Lanet olsun ona.

Ben . Anlaşıldı..

Martha . Ailemizin içine ettiğimi, her şeyi berbat ettiğimi düşünüyor musun?

Ben . Hayır.

Martha . Tamam o zaman şimdi gidip uyuyabilir miyim?

Sahne – Freddy – Lisa-Scott – Anna - Harvey

Freddy . (Kafası iyidir) Aman Tanrım, sen o musun?

Lisa-Scott . (Kafası iyidir) Bu o..

Anna . (Kafası iyidir) Yok artık!

Freddy . Sen o musun?

Harvey . Ben oyum.

Freddy . Lanet olsun.. adamım..lanet olsun..

Anna . Annem o hikayeye takıntılıydı.

Lisa-Scott . Ya öyle mi?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 48


Freddy . Gerçekten adamın beynini çıkarıp almışsın ha adamım.. Lanet olsun, çalmışsın
adamın beynini. Vay be..

Harvey . Çalmadım ben.

Freddy . Lanet olası beyin hırsızı seni..

Harvey . Hiç bir şey çalmadım ben.

Anna . (Güler) O çalmamış..!

Freddy . Aman Tanrım, bu adamın neresinden başlamalı bilemiyorum..

Harvey . Ben o beyni tamamen meşru yollardan elde ettim.

Anna . Nasıl yaptın bunu?

Harvey . Ben patologum.

Lisa-Scott . Thom, ot çekmek istemediğine emin misin?

Harvey . Hayır teşekkür ederim.

Freddy . Seni selamlamak istiyorum adamım.. Sen bildiğin lanet olası bir şöhretsin, bir
kraliyet mensubu falan sayılırsın ve buradasın!

Lisa-Scott . Onlara nasıl yaptığını anlatsana..

Anna . O nasıl öldü?

Freddy . Bu acayip berbat bi şey..

Harvey . Profesör nasıl mı öldü?

Anna . Evet..

Harvey . İç kanamadan.

Anna . Bu çok üzücü..

Freddy . (aynen yansıtır) İç kanama demek.. Lanet olsun..

Lisa-Scott . Onlara beyni anlatsana..

Freddy . Dur bi dakika: Yani hala sen de mi?

Harvey . Elbette.

Anna . Beyin hala sen de mi?

Harvey . Elbette..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 49


Lisa-Scott . Onu şu küçük kavanozlarda saklıyor..

Freddy . Yemin ediyorum eğer yalan söylüyorsan seni..

Lisa-Scott . Anlat onlara..

Harvey . Evet, beyin hala bende.

Freddy . Bayım, siz gerçek bir efsanesiniz.

Anna . Peki neye benziyor?

Harvey . Yani, işte beyine benziyor..

Freddy . Biliyordum!

Anna . Beyin çürür mü?

Harvey . Anlayamadım?

Anna . Beyin çürür mü, bilirsin işte, bozulur mu?

Harvey . Yani, iyi muhafaza edilip, korunduğunda bir şey olmaz..

Anna . Yaa, demek öyle.

Harvey . Elbette.

Freddy . İyi muhafaza ediliyor demek..

Harvey . Bunun için gereken şeyler var.. Ben paraformaldehid solüsyonu kullandım..

Freddy . Tabii, kesinlikle..

Harvey . Çok hızlı çalışmak gerekiyor. Beyni formaldehide batırır, sonra tutar,
dondurursun, orta akımda.. Beyin hücrelerini neredeyse düşünürken yakalayıp
saklarsın,, böylece beyni kesip dilimleme aşamasına gelince, yaşayan bir beyne
yakın bir şeye bakıyor olursun.

Anna . Onu dilimledin mi yani?

Harvey . Tabii ki.

Anna . Cidden beyni kesip doğradın mı?

Freddy . Salam gibi adamım, söylüyorum size bu adam efsane..

Harvey . Yani tam olarak salam gibi değil tabii ama , ee, ne demek istediğinizi anladım..

Anna . Peki sonra? Önce dilimledin sonra ne yaptın?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 50


Harvey . Dilimlerin her birini parafin ve su karışımı içinde mühürledik.. Sonra da, ee, biz
çeşitli fotoğraflarını çektik.. yani dilimlerin fotoğraflarını..

Freddy . Senin elini sıkmalıyım ahbap..

Anna . Onu görebilir miyiz?

Harvey . … Ben bilemiyo..-

Lisa-Scott . Oldukça korumacı davranıyor. Ben bile göremedim.

Anna . Sen ne ya.., yani demek istediğim sen onunla ne yapacaksın ki?

Harvey . Biz onun üzerinde çalışacağız.. Onu inceliyoruz.

Freddy . Kesinlikle.

Harvey . İzninizle şunu söyleyeyim ki bu hiç de kolay bir şey değil.. Bilirsiniz, Einstein
İzafiyet Teorisi’ni doktora tezi olarak ilk ortaya koyduğunda reddedilmişti. Kendi
alanında etrafında bir hayli düşmanca bir ortam vardı..

Freddy . Lanet olsun..

Harvey . Ama o pes etmedi.. ne yaptı bunun üzerine çalıştı, çabaladı ve bizim tüm evreni
algılamamızı, tüm anlayışımızı değiştirmeyi başardı.

Freddy . Buna amin derim işte..

Anna . Tamam ama sen asıl olarak ne yapıyorsun?

Freddy . Aynen.

Harvey . Afedersiniz?

Anna . Sen, sen.. sen tam olarak ne yapıyorsun dedim..

Freddy . Aynen...

Harvey . Yani, yetkili olan benim.. Araştırmanın başında ben varım.

Anna . Tamam da kimin umurunda ki?

Freddy . Kesinlikle ben de tam bunu diyecektim..

Harvey . Sorunu anladığıma emin değilim.

Lisa-Scott . Onu rahat bırakın.. Görmezden gel onları Thom..

Harvey . Önemli değil..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 51


Anna . Bilim. lanet olası bilim.. yani yeter artık yahu, öyle değil mi?

Freddy . Kansas’da diğer Amerikan eyaletlerinden çok daha fazla gökkuşağı olur. İşte
gerçek bu! Bilim!

Harvey . …Senin soruna yanıt vermemi ister mi…

Anna . Elbette.. Devam et bakalım..

Harvey . Beni cidden dinleyecek misin?

Anna . Kulaklarım sen de..

Freddy . Kulaklar…

Harvey . … Yüzyıl önce, tamam mı..

Anna . …Dinlemedeyim..

Harvey . Yüzyıl önce evrenin sabit olduğunu düşünüyorduk. Evrenin sınırları hakkında,
olağanüstü kapsamı hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Bizim galaksimizin tek
galaksi olduğuna inanıyorduk.. Sonra birden bire farketttik ki bizimki gibi
yüzlerce, binlercesi evrende asılı duruyormuş.. Ve dünyamızı evrenin merkezi
zannederken, evrenin sadece küçük bir parçası olduğumuzu anladık. Kesin olan şu
ki bütün bunlar bir gecede olmadı.. Bilim dünyamızı sürekli ve sistematik bir
şekilde gözlemleyerek sonuçlar çıkarır, önce bizi şaşırtıp aklımızı karıştırır ve
sonra da aydınlatır; ve tam olarak olduğu gibi her şeyi açıklar.

Freddy . Kesinlikle..

Harvey . Sıradaki büyük girişimin beynin haritalandırılması olduğuna inanıyorum. Aynı


evreni haritalandırdığımız gibi, şimdi de insan beyninin haritasını yapmaya
ihtiyacımız var. Çünkü eğer içindekileri, bileşenlerini çözebilir anlayabilirsek, kim
olduğumuzu da anlayabiliriz. Düşünsenize o zaman her şeyi anlayabiliriz..
Çalışılmadık, ölçülmedik, açılıp bakılmadık, bir cerrahın ulaşamayacağı en ufak
bir yeri bile kalmamış olur. Yüzyılın en görkemli bilimsel beyninden daha iyisi
olabilir mi? Böyle bir çalışmaya onun beyninden daha iyi bir başlangıç olabilir
mi? “Şans, yalnızca hazır olan zihinlere güler.”, bu sözü kimin söylediğini biliyor
musunuz?

Anna . (Kısa bir an sonra birden patlar ve kahkahalarla gülmeye başlar)

Freddy . (Aynı şekilde gülmekten yıkılır)

Harvey . Neden gülüyorlar?

Anna . Aman Tanrım, sen bu adamı nereden buldun?

Harvey . Anlamadım..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 52


Lisa-Scott . Arkadaşlar, hadi ama..

Freddy . “Şans, yalnızca hazır olan zihinlere güler.”!!miş…

Lisa-Scott . Onu rahat bırakın.

Anna . Söylesene bu adamı nereden buldun?

Freddy . Adamım sen baya ucube , tuhaf bir şeysin.. Yani senden hoşlandım.. ama sen
sanki biraz.. (sakinleşmeye başlar, gülmeyi keser.) Benim birşeyler yemem lazım..

Anna . Evet..

Freddy . Hey, doktor aç mısın?

Harvey . (Yanıt vermez)

Lisa-Scott . Bence seni görmezden geliyor.

Freddy . Ne yaptık ki biz?

Harvey . Ben artık gitmek istiyorum..

Freddy . Hey doktor, hadi ama, otur oturduğun yerde..

Harvey . Bana ne yapacağımı sakın söyleme, seni.. küçük,.. seni gidi pislik herif..

Anna . Vaaay be!

Freddy . Heeey-

Sahne - Victor – Henry

Victor . Henry, bu konuyu daha önce konuşmuştuk seninle. Margaret bir daha seni
görmeye gelmeyecek. Üzgünüm, Henry.

Henry . Nerede olduğumu biliyor mu?

Victor . Henry bu.. Korkarım bu konu çok daha karmaşık..

Henry . Eğer ona nerede olduğumu söylemezsek, çok endişenecektir, görürsünüz.

Victor . .. Seni anlıyorum ama..

Henry . Bana yanlış bilgi vermediğinizi umarım..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 53


Victor . Kesinlikle hayır.. Henry, tekrar Margaret hakkında konuşmak istemiyorum..
Ben tamamen farklı bir şeyden bahsetmek istiyorum..Benim.. son zamanlarda
benim sağlığımla ilgili bazı endişe verici gelişmeler var..ve ben..

Henry . Bunu duyduğuma üzüldüm..

Victor . Evet.. ben de öyle..

Henry . Yapabileceğim bir şey var mı?

Victor . Henry, tanrı aşkına beni dikkatle dinler misin? Bir süreliğine çalışmaya ara
vermek zorundayım.. Seni güvenilir ellere emanet ediyorum, buna hiç şüphem
yok.. Sana iyi bakıldığından emin olacağım.. Beni anladın mı? Henry?

Henry . (Kısa bir an sessizlik)

Victor . Henry?

Henry . Merhaba..

Victor . Merhaba, Henry.

Henry . Üzgünüm ama tanıştığımızı sanmıyorum?

Victor . …

Henry . Janet Fletcher’la bir bağlantınız var mı?

Victor . Korkarım hayır..

Henry . Acaba karımı bulmam için bana yardım edebilir misiniz? Margaret’i?

Victor . Henry, benim adım Doktor Milner. Dr. Victor Milner.. Ben..

Henry . Doktor…??

Victor . Milner. Doktor Victor Milner.

Henry . Acaba siz ona ulaşabilir misiniz?

Victor . Henry: Margaret bir daha seni görmeye gelmeyecek.

Henry . Bizim Londra’ya gitmemiz gerekiyordu..

Victor . Margaret… Margaret seni görmeye gelmeyecek, Henry.. Ne o ne de ben


gelemeyeceğiz.. Benim yokluğumun geçici olduğunu umuyorum.. Ama üzülerek
söylemeliyim ki Margaret için aynı şey geçerli değil.. Margaret…

Henry . Biraz kafam karıştı..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 54


Victor . Sana benden sonra da gayet iyi bakılacak Henry, anlıyor musun? Sana en
azından bunun için söz verebilirim..

Henry . (Sessizlik)

Victor . Henry…?

Henry . Merhaba.

Victor . Merhaba, Henry..

Henry . Üzgünüm, ama tanıştığımızı sanmıyorum..

Victor . Aslına bakarsan biz tanışıyoruz..

Henry . Oo, öyle mi.. Bağışlayın beni..

Victor . Bağışlanacak bir şey yok.. Kendine iyi bak, Henry..

Sahne –Patricia - Martha

Patricia . Selam..

Martha . Selam..

Patricia . (kısa bir an) Nasıl gidiyor?

Martha . İyi.. Sağol.. Ya sen?

Patricia . İyidir..

Martha . İçeri girmek ister misin?

Patricia . Hayır sağol.. Uzun kalmayacağım.. Arkadaşlarımla buluşacağım.. Yakınlarda


bir yerde.. Düşündüm de..

Martha . Onlarla nerede buluşacaksın?

Patricia . Yalan söyledim.. havalı olmaya çalışıyordum ama açıkça belli ki beceremedim..

Martha . Neden içeri girmiyorsun..

Patricia . Sana söyleyecek iki şeyim var. İlki bizimle ilgisiz ve ikincisi tamamen bizimle
ilgili..

Martha . Neden ilkiyle başlamıyorsun?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 55


Patricia . Birlikte hukuk okuduğum bir arkadaş uzman bir tanık arıyordu ben de ona
senden bahsettim ve.. Herneyse bunun nereye gittiğini anlayabilirsin.. Merak
ediyorum da ikinizi bir araya getirebilir miyim?

Martha . Elbette..

Patricia . Harika..

Martha . En iyisi email yoluyla yapalım..

Patricia . İkincisi ise açıkça ortada olduğu gibi senin evlenmiş olman.. Bunu öğrendikten
sonra muhtemelen tamamen gereksiz ve abartılı bir şekilde aklımı kaçırıp konuyu
abartmış olabilirim.

Martha . Yo,hayır..

Patricia . Yaptım mı yapmadım mı bu bir tartışma konusu.. Öte yandan tartışmalı bir
durum var mı bu da tartışılır.. Bu tartışmalı durumun tartışılması şart mıdır?

Martha . Bilmiyorum.

Patricia . Mesele şu ki, aşırı tepki gösterdiğim için üzgünüm..

Martha . ..Sen ..

Patricia . ..Benim anlayamadığım şu, kusura bakma ama, neden profiline boşanmış diye
yazmadın? Eğer öyle yazsaydın, muhtemelen bu kadar sorun olmazdı.. Ama işin
aslı sen yazmadın ve bana anlatmaktan da kaçındın.. Neden?

Martha . Sana söyleyemedim çün..-

Patricia . Sadece şunu söylemem gerek.. eğer bilmem gereken daha önemli ve büyük bir
mesele yoksa, arkadaşlarımla buluşacakmış numarası yapmadan sana gelmek ve
seninle görüşmek istiyorum..

Martha . (Kısa bir an)

Patricia . (Martha’ya yaklaşır ve onu öper, yumuşak ve naziktir) İyi misin?

Martha . Ya, hayır.. Yo İyiyim..

Sahne - Otto

Otto . Sayın Doktor Harvey, hiç yazışmadan haberleşmeden geçen bunca zaman sonra,
benden haber aldığınıza şaşırabilirsiniz.. Bir arkadaşım Kansas Şehir gazetesinde
yayınlanan “Einstein’ın beyni hala çözümlenemeyen sarmal bir muamma”başlıklı

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 56


bir makale yolladı bana. Yaklaşık 30 yıllık tanışıklığımızı ve anlaşmamızı
tazelemek, aynı zamanda Einstein’ın beyni ile ilgili çalışmalarınızı yayınlama
konusundaki son düşüncelerinizi ve niyetinizi sormak için size yazıyorum..
Einstein’un beyni üzerinde yapılan araştırmaların olumlu olumsuz sonuçlarının
açıklanması konusunda hem bilim dünyasına hem de insanlara borçlu olduğumuzu
düşünüyorum.. Dilerim aileniz de siz de iyisinizdir ve her şey yolundadır. Dilerim
siz New Jersey’de yaşarken tanıştığıma çok memnun olduğum nazik eşiniz de
beni hatırlıyordur.. Saygılarımla.. Otto Nathan…Vasiyet uygulayıcı..

TELAFİ

Sahne – Michael – Harvey

Michael . Günaydın

Harvey . Günaydın.

Michael . Benim adım Michael.. Kırküç numaraya yeni taşındım..

Harvey . Pekala, aramıza hoş geldiniz Michael..

Michael . Teşekkürler, minnetarım..

Harvey . İyi ki geldiniz..

Michael . Pardon sizin adınız neydi?

Harvey . Thom. Thom Harvey.

Michael . Tanıştığımıza sevindim Thom.

Harvey . Yerleşebildiniz mi?

Michael . Evet, aşağı yukarı tamam gibi..

Harvey . Görüşmek üzere o halde.

Michael . Afedersiniz Thom?

Harvey . Efendim?

Michael . Siz…Doktor Harvey.. Doktor Thomas Harvey değil mi?

Harvey . ...

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 57


Michael . Patolog Doktor Thomas Harvey?

Harvey . Yardımcı olabileceğim bir şey var mı?

Michael . Pekala, açıklayayım. Karım ve ben bilime deli oluruz.. Bir akşam bizimle yemek
yerseniz çok seviniriz.

Harvey . Demek öyle..

Michael . Sushi sever misiniz?

Harvey . Sushi?

Michael . Çiğ balık.. bir çeşit..

Harvey . Ben, ee.. sushinin ne çeşit bir yiyecek olduğunu biliyorum..

Michael . Harika bir yer biliyoruz..

Harvey . Bu konuyu düşünmeme izin verir misiniz?

Michael . Kesinlikle..

Harvey . Tanıştığımıza sevindim Michael..

Michael . Sizden haber bekleyeceğim.

Harvey . Tabii..

Michael . Sizinle tanışmak bir zevk efendim..

Sahne – Jon – Henry

Jon . Merhaba Henry, bu sabah nasılsın?

Henry . Sigaralarımı bulamıyorum.

Jon . Bıraktığını sanıyordum..

Henry . Yaa.

Jon . Zaten burada sigara içilmesine izin verilmiyor..

Henry . Nerdeyse emindim ama…

Jon . Nasıl uyudun Henry?

Henry . İşin doğrusu, bunu anlayabilecek kadar uyanık kalmadım.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 58


Jon . Henry, benim kim olduğumu biliyor musun?

Henry . Janet Fletchler’la bir alakanız var mı?

Jon . Kesinlikle Janet Fletcher’la bir alakam yok. Peki sana ilk adımın Jon olduğunu
söylesem…?

Henry . hmm…

Jon . Acele etme..

Henry . Williams…?

Jon . (Gerçekten heyecanlanır) Henry, seni gidi akıllı adam, aferin sana..Peki benim
ne iş yaptığımı düşünüyorsun, Henry, sence benim işim ne?

Henry . Cerrah mı..?

Jon . Tam olarak öyle değil ama epey yaklaştın. Ben doktorum, profesörüm, Henry.

Henry . Biraz kafam karışık olabilir özür dilerim.

Jon . Sorun değil..

Henry . Birşeyleri hatırlamakta zorlanıyorum gördüğünüz gibi.

Jon . Henry, acaba sana birkaç soru sormama izin verir misin?

Henry . Elbette.

Jon . Bu sorulardan bazıları biraz garip gelebilir sana.. bu yüzden sabırlı ol, tamam
mı?

Henry . Elimden geldiği kadar..

Jon . Senden yirmiye kadar saymanı rica ediyorum Henry.

Henry . Elbette.. Bir, iki, üç, dört, beş, altı, yedi, sekiz, dokuz, on, onbir…onbir…

Jon . (Kısa bir an geçer) Henry?

Henry . Afedersiniz?

Jon . Merhaba Henry, ben Jon.

Henry . Merhaba Jon.

Jon . Henry, acaba sana birkaç soru sormama izin verir misin?

Henry . Acaba karımı bulmam için bana yardım edebilir misiniz? Karımın adı Margaret.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 59


Jon . ..Henry-

Henry . Onun için endişelenmeye başladım da..

Jon . Henry, şimdi sana yüksek sesle bazı rakamlar söyleyeceğim.. Senden yapmanı
istediğim sırayla her birini tekrarlaman, tamam mı?

Henry . Tamam.

Jon . Pekala, başlıyoruz.. Dört altı dokuz..

Henry . Dört altı dokuz…

Jon . Sekiz iki altı beş.

Henry . Sekiz iki altı beş.

Jon . Harika. Şimdi de sıradaki geliyor: On üç beş yedi iki…

Henry . On üç beş yedi iki…

Jon . Evet Henry. Tamamdır.. Dokuz yedi üç on bir altı.

Henry . Dokuz…

Jon . Rakamları bir kez daha tekrarlamamı ister misin?

Henry . Sanırım evet.

Jon . Dokuz yedi üç on bir altı..

Henry . Dokuz yedi üç on bir…altı

Jon . Henry, bu gerçekten çok iyiydi. Bir tane daha yapmaya ne dersin?

Henry . (Kısa sessizlik)

Jon . Henry?

Henry . Düşünmeye çalışıyorum!

Jon . Peki, öyle olsun.

Henry . (Kısa bir an)

Jon . Henry, her şey yolunda mı?

Henry . (Başını sallar, üzüntüsü artmıştır) Margaret için endişeleniyorum…

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 60


Sahne – Martha – Greg

Martha . Greg?

Greg . Evet.. Martha?

Martha . Çok özür dilerim..Geç kaldım.

Greg . Dert değil, endişelenme..

Martha . Tam evden çıkarken oğlum aradı da..

Greg . Ceketin güzelmiş..

Martha . Teşekkür ederim..

Greg . Sana çok yakışmış..

Martha . Teşekkürler..

Greg . Galiba orada bir şey var bir bakayım.(Martha’nın saçından bir şey alır.)

Martha . Oh.

Greg . Sinek ya da başka bir şey..

Martha . Tuhaf.

Greg . Krem kullanır mısın?

Martha . Pardon anlamadım?

Greg . Saç kremi ne kullanıyorsun?

Martha . Eczaneden alırım..

Greg . Güzel. Umarım ayakta olmamızın sakıncası yoktur?..

Martha . Bir önceki gelişimde de aynen böyleydi.

Greg . Buraya daha önce gelmiş miydin?

Martha . Patricia’yla, Pat’le gelmiştik evet.

Greg . Güzel mekan değil mi?

Martha . Mmm.

Greg . Benimle buluştuğun için teşekkür ederim, Martha. Pat, sürekli senden söz
ediyor.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 61


Martha . Patiricia’yla nereden tanışıyorsunuz?

Greg . Aynı okuldaydık, hukuk okuduk birlikte.

Martha . Yaa.

Greg . Bir zamanlar yani..

Martha . Tabii.

Greg . Pat çok iyidir.

Martha . Öyle evet.

Greg . Eskiden dışarı çıkardık birlikte. Baştan söyleyeyim de.

Martha . Ha, tamam..

Greg . O günler çılgın zamanlardı..

Martha . Öyle mi....

Greg . Pat’i acayip severim.Yani o çok..o acayip heyecanlı biriydi.. Ne demek


istediğimi anladın mı? Yani öyle hafifmeşrepti manasında bir şey demeye
çalışmıyorum.

Martha . Hayır, tabii.

Greg . Yani o manada değil.. Hiç değil..Yani bu biseksüel harekette en sevdiğim şey de
bu. Yani ben normalim, beni yanlış anlama.. ama açıkçası benim görüştüğüm hoş
insanların bazıları iki türlü de takılıyorlar.

Martha . İlginç..

Greg . Yanlış anlama ama, Martha, bugün konuşacaklarımızın aramızda kalması


konusunda bir şey söylememe gerek yok herhalde..

Martha . Hayır elbette. Anlıyorum..

Greg . Acayip ilgi çekici bir vaka, Martha. Sana en azından bu kadarını söyleyeyim…
50 li yaşların ortalarında evli bir çift, adam anti depresan kullanıyor, en azından
son yirmi yılın büyük bir bölümünde. 30. evlilik yıldönümlerinde uzaklara
gitmeye karar veriyorlar. Tek problem şu ki, adamın aldığı ilaçların belirgin bir
yan etkisi var: Libidosunu öldürüyor. Neredeyse ölü bir hayvan kadar cansız
oluyor yani. Nereden baksan son on yılın büyük bölümünde…O da pes ediyor.

Martha . Anti depresan içmeyi mi bırakıyor?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 62


Greg . İlaçları bırakıyor ki karısıyla güzel bir seans yaşayabilsinler. Bilmem ne demek
istediğimi anlatabildim mi?

Martha . Açık ve net..

Greg . Neyse bunlar öylece gidiyorlar. Yola koyuluyorlar, tam olarak bilemiyorum
ama, yaklaşık 400 mil falan gidiyorlar. Ülkeyi boydan boya katedip İskoçya
civarında bir yerde kalıyorlar. Bu noktada adam yaklaşık bir haftadır ilaç
kullanmıyor durumda.

Martha . Bir hafta ha?

Greg . Bir hafta evet. Ve bildiğimiz kadarıyla, o ana dek sorun da yok. İki gün sonra,
uyumakta zorluk çekmeye başlıyor. Üçüncü gece, sabahın ilk saatlerinde kalkıyor
ve tam otuz yıllık karısını 11 kez bıçaklıyor. Ertesi sabah uyandığında dehşete
kapılıyor, şok geçiriyor. Polisi çağırıyor ve karısının saldırıya uğradığını söylüyor.

Martha . Tanrım..

Greg . Tutuklandığından bu yana altı aydır gözetim altında.. İşin çetrefilli tarafı da,
saldırıya dair hiçbir şey hatırlamıyor olması.

Martha . Yaa..

Greg . Sadede gelecek olursak, biz de mahkemede otomatizm savunması yapmayı


düşündük.. Ve bizim için Emar, EEG vb. konuları halledip resmi bir
değerlendirme raporu hazırlaması için bir uzman tanık aramaya başladık. Yani
senden istediğim..

Martha . Ben… ben üzgünüm ama bu iş için uygun kişi olduğumu sanmıyorum..

Greg . Ya öyle mi?

Martha . Maalesef, üzgünüm..

Greg . Pat’in bana anlattıklarına bakınca-…

Martha . … - Sa..sanırım problem temelde duruma katılmamam..

Greg . Pardon tam anlayamadım?

Martha . Bu adamın eylemlerinin ne kadarını kontrol edebildiğini kesin olarak


söyleyebileceğimden emin değilim.. Yani normalde olduğuna nazaran..

Greg . Bir an için başa saralım istersen..

Martha . …- Eğer sözümü bitirebilirsem…

Greg . Elbette..

Martha . Bireysel sorumlulukla ilgili yasal görüşe tamamen katılmıyorum.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 63


Greg . Çaktım seni..

Martha . Pardon?

Greg . Sana gaz veriyorum.

Martha . Bunu neden yapıyorsun ki?

Greg . Ne yapıyormuşum?

Martha . Burada ciddi bir konuşma yaptığımızı sanıyordum..

Greg . Öyle..

Martha . Peki neden habire espri yapıyorsun?

Greg . Tamam.Vay be..Özür dilerim, tamam, benim hatam..Neden ücret konusuna


geçmiyoruz?

Martha . …- Ben parayla ilgilenmiyorum..

Greg . Öyle mi?

Martha . Para istemiyorum.

Greg . ..Paraya da mı inanmıyorsun?

Martha …- Üzgünüm, Patricia’nın sana ne anlattığını bilmiyorum..ama..ben

Greg . …Martha sakin ol..Sadece beni dinle..Tek istediğim bu..

Martha . Bunu anlıyorum ama senin vaktini harcamak istemiyorum, hepsi bu.

Greg . Belki de buna başka bir yerde devam etmeliyiz.

Martha . Ne?

Greg . Çok yakında harika bir Meksika restoranı biliyorum..

Martha . Seninle Meksika yemeği yemek istemiyorum.

Greg . Nedenmiş o?

Martha . İstemiyorum da ondan.

Greg . Şirket ısmarlıyor ama..

Martha . Aç değilim.

Greg . Kahve içelim o zaman.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 64


Martha . Seni biraz tuhaf buluyorum ve Patricia’dan bahsetme şeklini de sevmedim..

Greg . Ne?

Martha . …- Sen tuhafsın, garip birisin..Ben geldiğimde saçıma dokundun ki, bu


gerçekten çok tuhaf bir davranıştı.

Greg . Martha, bak dostum..

(Greg tam Martha’ya elini uzatıp dokunacakken)

Martha . Lütfen bana dokunma.

Greg . Martha – Martha –Cidden ama..

Martha . Eğer bir daha bana dokunacak olursan parmaklarını kırarım. Ben ciddiyim,
gerçekten parmaklarını kırarım.. ve sonra da umursamadan çeker giderim. Kimse
de benim yaptığımı bilmez.

Greg . Hey dostum, tanrı aşkına.. sakin ol biraz..

Martha . Hayır bence sen sakinleşmelisin..Hoşçakal Greg. Umarım bir daha asla
görüşmeyiz.

Greg . Tanrım ne şıllık ama.

Sahne – Harvey - Michael

Harvey . Tekrar eder misin?

Michael . Karayolu seyahati diyorum..

Harvey . Tamam..

Michael . Sen ve ben. Birlikte Evelyn’i görmeye gidelim, ona beyni gösterelim.

Harvey . Evelyn Einstein mı?

Michael . Evelyn Einstein.

Harvey . …- Ona göstermek mi istiyorsun?

Michael . Evelyn Einstein’a beyni göstermek istiyorum. Onu aradım doktor. Onu aradım
ve ona senden bahsettim, seninle konuşmalarımızdan..O da “Pekala bana daha
fazlasını anlatın “ dedi..Ben de dediğini yaptım, ona dedim ki, ona anlattım, ona
dedim ki: “.. söylenenlerin hepsi saçmalık.. Tamamı saçma.. Gerçeği öğrenmek

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 65


ister misin? Thomas Harvey düzgün bir adamdır. Bunu nereden mi biliyorum?
Çünkü onunla tanıştım ve birlikte sushi yedik, oradan biliyorum işte. “

Harvey . Michael-

Michael . Bütün hikayeyi yazmak istiyorum ben. Saçma sapan lanet şeyleri değil tüm o
pislikleri değil, burada ciddi bir röportajdan bahsediyorum doktor..

Harvey . Çok fazla küfrediyorsun..

Michael . Aile, miras, bilim hakkında herşeyi yazmak istiyorum.

Harvey . Benimle röportaj yapmak mı istiyorsun?

Michael . Kısmen evet. Birlikte zaman geçirelim istiyorum. Seni daha iyi tanımak
istiyorum doktor.

Harvey . Ne görüyorsan o, Michael.

Michael . Kahretsin, bu saçmalık..

Harvey . Bozuk ağzını temizlemeye biraz sabun lazım..

Michael . Bak, dinle beni.. Bunu konuşmak istemediğini biliyorum ve buna saygım var.
Anlıyorum seni ama… şimdi bak, mesele şu, gelecek sene profesörün ölümünün
kırkıncı yıldönümü.

Harvey . (Kısa bir an) Haa.

Michael . Ne demek istediğimi anlıyor musun? Bu mükemmel bir zaman doktor.

Harvey . Evelyn’le mi konuştun?

Michael . İnansan iyi edersin.

Harvey . Onu aradın demek?

Michael . Onu aradım..

Harvey . Hala Albany’de mi yaşıyor?

Michael . Berkley’de.

Harvey . Berkley mi?

Michael . Aynen..

Harvey . Epey uzakmış..

Michael . Aynen..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 66


Harvey . Epeyce benzin gider.

Michael . ..-Peki..

Harvey . .. Masraflı olur.

Michael . Dergi karşılayacaktır.

Harvey . ..Dergi mi?

Michael . Tabii.. Önce editörüme sormam lazım ama tabii ki karşılarlar.

Harvey . Hah.

Michael . Ne demek istediğimi anlıyor musun? Harpers, doktor, burada kaliteden


bahsediyoruz.

Harvey . Hah.

Michael . İstersen bunu biraz düşün..

Sahne – Jon – Henry -Sharon

Jon . Henry, seninle tanıştırmak istediğim biri var: Bu Sharon.

Henry . Ben…

Sharon . Merhaba Henry.

Jon . Henry-

Henry . Bu konuyu düşünmekten, tartışmaktan usandım..

Jon . Henry, Sharon Londra’da hastanede çalışıyor.

Sharon . Ben beyin bağışı üzerine çalışan bir hemşireyim.

Henry . ..- Tekrar tekrar aynı konunun konuşulmasından çok sıkıldım ben, bunaldım…

Jon . ..- Peki Henry..

Henry . ..Yolumdan çekilmeni istiyorum senden.

Jon . Anlıyorum. (Jon ve Sharon Henry’nin görüş açısından uzağa giderler. Jon ve
Sharon bir süre beklerler ve sonra yeniden Henry’ye yaklaşırlar.) Merhaba
Henry.. Seninle tanıştırmak istediğim biri var, bu Sharon.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 67


Sharon . Merhaba Henry, ben Sharon.

Henry . Daha önce tanışmış mıydık?

Sharon . Hayır.

Henry . Gördüğünüz gibi bir şeyleri hatırlamakta sorun yaşıyorum..

Sharon . Biliyorum. Bu yüzden gelip seninle konuşmak istedim.

Jon . Sen ünlü birisin Henry.

Henry . Ben…

Sharon . Nörolojik kraliyet mensubu gibi.

Henry . Hayır, ben..

Sharon . Sen oldukça önemli bir insansın, Henry.

Jon . V.I.P. Çok önemli kişi.

Henry . Benim kimseye bir faydam yok.

Jon . Saçmalama, eğer sen olmasan hepimiz işsiz kalırdık.

Sharon . - Bu yüzden buraya gelip seninle konuşmak istedim. Doku bağışıyla ilgili
olarak. Sen acaba..

Henry . …Hayır benden kimseye fayda yok.. Ben yoluma gideyim..Beni bırakın..Ben
yoluma..

Jon . - Peki..

Henry . - (Aniden sinirle Jon’u itip kakar, bir anda öfkeyle patlamıştır: Jon geri çekilir
anlaşılabilir nedenlerle) Nerede o? O NEREDE? Bana yalan söylüyorsun sen..

Jon . -Kimse sana… -

Henry . –Bana yalan söylüyorsun, yalancısın sen, yalan..sen..sen..

Jon . ..- Henry, senden denemeni istediğim…

Henry . (Yine Jon’u iteler.) Çekil yolumdan..

Jon . Anlaşıldı.

Henry . Çekil yolumdan..

Jon . (Ellerini havaya kaldırır, barışçı bir jest olarak)

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 68


Henry . … (Bir anda altüst olmuş üzgün bir hale gelir, söylediklerinin tamamı
duyulmayabilir.) Kendimi öldüreceğim, kendimi öldüreceğim.. eğer ben…

Jon . (Bir an)

Henry . (Sharon’a) Margaret.

Jon . Henry, bu Sharon.

Sharon . Merhaba Henry.

Henry . Merhaba aşkım…

Jon . Hayır Henry, bu Sharon, Margaret değil.

Sahne – Martha - Anthony

Martha . Anthony?

Anthony . Bir partide tanışmıştık onunla. Lisans eğitiminin ilk yılında diğer bölümlerden
öğrencilerle kaynaşma şansımız oluyordu ki bu iyi bir şeydi.. Ben sigara içmek
için dışarı çıkmıştım.. Ona ne okuduğunu sordum o da fizik dedi. Biraz sarhoştu,
ikimiz de sarhoştuk..

Martha . Başka bir şey?

Anthony . Küçükken babasının öldüğünü söylediğini hatırlıyorum. Kalp krizi geçirmiş.


Babasının küçükken ona “Zaman Makinesi”ni okuduğunu anlatmıştı. O kitaba
takıntılı derecede ilgi duyduğunu ve onu fizik okumaya iten sebep olduğunu
söylemişti. Ve bir zaman makinesi yapıp babasına gidebilmek istediğini itiraf
etmişti. Bir de Albert Einstein’ı severdi.

Martha . Öyle mi?

Anthony . Ya evet.. Onun zaman algımızı değiştirmesi yüzünden ona hayran olmuştu.
Deborah, Einstein’dan önce zamanın tek yöne akan bir nehir gibi göründüğünü
söylemişti..dün yani geçmiş akıntıya karşı akar ve asla geri alamazsın.. ve yarın da
akıntı yönünde akar..sürekli gelgitler olur. Ama Einstein bunun öyle olmadığını
gösterdi “hayır, öyle değil” dedi.

Martha . Başka bir şey?

Anthony . Birlikte geçirdiğimiz ilk geceyi hatırlayabiliyorum.

Martha . Öyle mi?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 69


Anthony . Evet. Fena hastalanmıştım. Çok fazla içki içmiştim..Sonra da banyoda her şeyi
çıkarmıştım.. Klozet tıkanmıştı. Çok utanç vericiydi..

Martha . Deborah ne söylemişti?

Anthony . O….Biliyor musunuz, bundan tam olarak emin değilim..

Martha . Sorun değil, endişelenme.

Anthony . Kahve yapmıştı, onu hatırlıyorum..Ertesi sabah yani..Einstein hakkında


konuşmamızı tamamlamıştık..Yetmiş altı yaşında ölmüştü. Onu öldüren neydi
hatırlayamıyorum, ama herhalde sıra dışı bir ismi olsa gerek. Deborah bana o şeyi
yapanın… Ne deniyordu bilemedim? Hani sorunun ne olduğunu, nereden
kaynaklandığını inceler, anlamaya çalışırsın ya…

Martha . Sorun değil.

Anthony . İşte Einstein’a o şeyi yapan herif onun beynini almış. Gözlerini de. Einstein’ın
bedeni yakılmış. Hem de beyni ve gözleri olmadan. Bu korkunç bir şey. O herif
delinin tekiymiş, kendini Brooklyn Köprüsünden atmış. Biz onun anlattıklarının,
gerçekte olanların çok azından haberdarız.

Martha . Ne demek istedin?

Anthony . (Bir an)

Martha . Anthony? Anthony.

Anthony . Evet.

Martha . İyi misin?

Anthony . Galiba.

Martha . Anthony sana yardım edebilir miyim bilmiyorum, beni anlıyor musun? Bir daha
Deborah’yı göremeyeceksin. Ben de seninle ne yapabilirim bilemiyorum.. (Bir
an)..Belki de buna son vermeliyiz..

Anthony . Margaret sana bir soru sorabilir miyim?

Martha . Martha.

Anthony . Efendim?

Martha . Benim adım Martha.

Anthony . Ben ne dedim?

Martha . Margaret dedin.

Anthony . Sana Deborah’dan bahsetmiş miydim?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 70


Martha . Bahsetmiştin.

Anthony . Yolda mıdır acaba, ne dersin?

Martha . Hayır.

Anthony . Onun için endişelenmeye başlıyorum.

Martha . Biliyorum.

Anthony . “Hayal gücü bilgiden daha önemlidir. Bilgi sınırlıdır. Hayal gücü dünyayı
kuşatır. Dünyayı döndüren hayal gücüdür.” bunu kimin söylediğini biliyor
musun?

Martha . Kim söylemiş?

Sahne – Harvey – Evelyn - Michael

Harvey . Sizinle tanışmak büyük bir onur.

Evelyn . Evelyn deyin lütfen, o zevk bana ait. İçecek bir şeyler ister misiniz beyler?

Harvey . Hayır teşekkür ederim.

Michael . Yo hayır teşekkürler.

Evelyn . O zaman….beyinlerden.. bahsedelim..

Harvey . Kesinlikle.

Evelyn . Bütün otopsiyi tek başınıza gerçekleştirdiniz, öyle değil mi Doktor Harvey?

Harvey . Kesinlikle.

Evelyn . Tamamını?

Harvey . Evet hanımefendi.

Evelyn . Neye benziyordu, nasıldı?

Harvey . Sıradan.

Evelyn . Beyni tarttınız mı?

Harvey . Kesinlikle.

Evelyn . Ne kadardı ağırlığı?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 71


Harvey . Yaklaşık bir kilo yüzyirmi beş gram kadar.

Evelyn . O kadar mı?

Harvey . Beyin ağırlığı için oldukça normal.

Evelyn . Demek öyle?

Harvey . Kesinlikle.

Evelyn . Onu görebilir miyim?

Harvey . Kesinlikle.

Michael . (Harvey’e küçük kahverengi br karton kutu uzatır.)

Harvey . (Kutunun içinden küçük bir cam fanus (çan biçimli cam kavanoz) çıkarır. İçi
sıvıyla doludur ve Albert Einstein’ın beyninin birkaç parçasına ev sahipliği
yapmaktadır. Harvey Evelyn’e uzatır cam fanusu) Dikkatli olun.

Evelyn . (Cam fanusu eline alır, inceler, içindekilere bakar.)

Harvey . Sanırım, bunlar profesörün hipokampüsundan parçalar. Kısa ve uzun süreli


hafıza beynin bu bölgesine bağlıdır..

Evelyn . (Bir an)

Harvey . Hanımefendi?

Evelyn . Doktor Harvey sizinle bir şey paylaşabilir miyim?

Harvey . Buyurun. Bana Thom deyin lütfen..

Evelyn . Pekala, Thom.. son zamanlarda.. ailemle, soyumla ilgili bana anlatılmamış bazı
saklı gerçekleri öğrendim..Bu da, beni evlat edindiğini sandığım Hans Albert’ın
aslında kardeşim olduğunu ve Albie’nin de aslında babam olabileceği gerçeğini
karşıma çıkardı.. Anlaşılan, Albie altmış iki yaşındayken New York balesinden bir
balerinle ilişki yaşamış. Albie’nin vasisi olan Otto Nathan adındaki beyefendi,
Einstein’a, yani babama verdiği sözü tutmuş ve gerçekten de ölür ölmez cenaze
yakılmış... Dr. Harvey, acaba siz araştırmanızı sonlandırma nezaketini
gösterecekmisiniz merak ediyorum? Bir de beyni geri verme, iade etme inceliğini
gösterip göstermeyeceğinizi merak etmekteyim..Bana tabii..ve tamamını..

Harvey . Özür dilerim..ben..ben tam olarak anladığımı sanmıyorum..?

Evelyn . Beynin DNA testi için kullanılabileceğini umuyorum. Kim olduğumu anlamak,
öğrenmek istiyorum.

Harvey . Size.. kesinlikle.. beyinden bir parça verebilirim.. ama ben..ben üzgünüm..Hala
üzerinde çalışılacak, yapılması gereken önemli incelemeler var.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 72


Evelyn . Nasıl yani?

Harvey . - Çalışmalar devam ediyor..Biz,.. biz parçaları dünyanın dört bir yanına
gönderdik..Bu kişilerden bazıları, dünyanın en önemli bilim adamları.. Tokyo,
Almanya, Kanada heryerden bilim adamları..

Evelyn . Doktor Harvey-

Harvey . Hem.. hem son olarak, Alabama Üniversitesinden Britt Abraham adlı bir
beyefendiyle çalışıyordum.. Britt ve ben, birlikte bir makale yazıyoruz..Korteks
kalınlığındaki değişiklikler ve frontal kortekste nöronal yoğunluk…

Evelyn . …-Thom bana müsaade edecek olursanız…

Michael . …- Doktor…

Harvey . - Peki ya, peki, peki Steven Pinker’a ne demeli, Steven Pinker’ı tanıyor
musunuz? O çok yakında…

Evelyn . .. -Doktor Harvey-

Harvey . …- New York Times’da bu konuyu yazacak..

Evelyn . Thom, sanırım ikimiz de Albie’nin beyninde kayda değer hiçbir şey olmadığını
biliyoruz.

Harvey . Hayır.

Evelyn . Albie hayatı boyunca bir köpek gibi çalıştı ve ailesine de pislik gibi davrandı.

Harvey . Hayır.

Evelyn . O çalıştı, çalıştı, günbegün durup dinlenmeden sürekli çalıştı sadece. Bunu
yapabilmek için gereken zamanı ve enerjiyi de ailesini tamamen ihmal ederek
buldu. Ailemin büyük çoğunluğu, Doktor Harvey, Albie’den nefret etmiştir.
Ondan tiksindiler, nefret ettiler. Onu kibirli ve bencil buluyorlardı..

Harvey . ...- Yo, hayır..Sizin büyükbabanız…

Evelyn . Albie’nin deha olması sadece beyni yüzünden değil, o bir dehaydı çünkü o
ölümüne çalıştı.

Harvey . Yüzyıl önce evrenin sabit olduğunu düşünüyorduk. Evrenin sınırları hakkında,
olağanüstü kapsamı hakkında hiçbir fikrimiz yoktu. Ama o her şeyi değiştirdi..
sizin…

Michael . -Doktor-

Harvey . Yoo hayır..Biz kendimizi evrenin merkezi zannederken sadece küçük bir parçası
olduğumuzu öğrendik.. Tabii ki bütün bunlar bir gecede olmadı. Bilim sistematik

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 73


bir biçimde dünyamızı gözlemleyerek ilerleyip gelişiyor, bizi şaşırtıp
aydınlatmaya devam ediyor. Tam olarak olması gereken bu.

Michael . Doktor bu kadarı yeterli.

Harvey . “Şans, yalnızca hazır olan zihinlere güler”bu sözü kimin söylediğini biliyor
musunuz?

Evelyn . Buna bir son verme zamanı, Thom.

Harvey . Ben... Üzgünüm ama bunu yapamam..

Evelyn . Özür dilemeyin.

Harvey . Sizinle aynı fikirde değilim. Size yardım etmek istiyorum,Evelyn ama bu işe son
vermek..benim yapamayacağım bir şey..üzgünüm..

Evelyn . Anladım.

Sahne – Jon - Martha

Jon . Martha?

Martha . Evet.

Jon . Jon.

Martha . Jon, merhaba.

Jon . Benimle görüştüğün için teşekkür ederim.. Çok meşgul olduğunu biliyorum.

Martha . Bazen..

Jon . Bazen demek, bu hoşuma gitti.. pekala… Nereden başlayacağıma dair en ufak
bir fikrim yok.. Şöyle yapalım.. Önce baştan başlayayım, devamında eğer sen
acele etmemi istersen hızlanıp hemen sonuna gelirim.. Şimdi biraz gerilere
gidiyoruz, uzun zaman önce bana H.M. adlı hastayla görüşme şansı verilmişti..

Martha . Vay canına..

Jon . Biliyorum.. Onunla karşılaşmadan doktoram sırasında bu adam hakkında epeyce


bir şeyler okumuştum.. İlk tanışmamızdan itibaren, Henry ile arada bir görüşmeye
devam ettim.., genelde ayda bir ya da iki kez görüştük, neredeyse kariyerimin
tamamında. Bazı aylar kendi karımdan çok onu görürdüm. Henry bu yakınlarda
80 yaşına girdi.. Bana ölümünden sonra Henry’nin beynini inceleme fırsatının
bize verildiği söylendi..ki buna şahsen çok hevesli olduğumu da söylemeliyim.

Martha . Elbette.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 74


Jon .Tabii bu bağışı gerçekleştirebilmek için epeyce bir araştırma ve keşif yapmak
zorunda kaldık. Nasıl demeli tüm kanuni yolları aşmak gibi.. Bunlardan biri de
Henry’nin yaşayan akrabalarını bulmaktı kuşkusuz.Şimdi sana karşı dürüst olmam
gerekirse Martha, bu aşamada neyin daha uygun olduğuna dair epey kafa
patlattım.. Herneyse.. ben en iyisi sen… (Jon Martha’ya bir belge uzatır. Kısa bir
an geçer) …Henry Margaret adında bir hanımla evlenmiş.. Ancak ne yazık ki ilk
çocuklarını, sanırım kızlarını doğururken ölmüş. Henry’nin ameliyat öncesi ve
sonrası doktoru ve danışmanı olan adam Victor Milner’ın notlarına göre ona kötü
haberi vermek için çeşitli girişimlerde bulunmuş.Ancak elbette Henry’nin durumu
unutmayı bile hatırlayamaması anlamına geliyor..Hatırladığı tek şey var, o da
Margaret. Bugün bile hala Margaret’i sormaya devam ediyor.

Martha . Aman Tanrım.

Jon . Henry ve Margaret’in kızı evlatlık verilmiş, 1971’de 18 yaşındayken o da


doğum yapmış ve.. Neyse geri kalanını istersen kendin de okuyabilirsin..

Martha . (Kısa bir an) Bu gelişmeye ümit bağlayabilir miyim?

Jon . Tanrım, elbette.. Daha net olması adına her şeyi tek bir belgeye sığdırmaya
çalıştım.

Martha . Hayır..Teşekkür ederim.. Bu çok net.. gayet açık…Aman Tanrım.. ben.. (Biraz
gülebilir.)

Jon . Çok ağır bir bilgi bombardımanı olmadığını umarım..

Martha . Herhalde sigaranız yoktur, değil mi?

Jon . (Bir paket sigara çıkarır ve Martha’ya uzatır paketi. Martha içinden bir tane
alır ve Jon sigarasını yakar. Kısa bir es)

Martha . Sakıncası var mı?

Jon . Sakıncası olmadığı gibi sana katılabilirim de.

(Martha ve Jon sigara içerler.)

Martha . Bırakmaya çalışıyorum.

Jon . Elektronik sigaraları denedin mi?

Martha . Denemedim.

Jon . İyi misin Martha?

Martha . Sanırım.

Sahne – Martha - Patricia

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 75


Patricia . Senin bir oğlun var..

Martha . (Biraz sarhoştur.) Ne dedin?

Patricia . Senin diyorum..bir oğlun var.

Martha . Kim demiş?

Patricia . Aptalca davranmayı bırak.

Martha . Özür dilerim…

Patricia . Aptal ayağına yatıp dalga geçmeyi kes.

Martha . Özür dilerim.. Üzgünüm.. Evet.. Benim bir oğlum var.

Patricia . Lanet olsun, Martha.

Martha . Onun adı Ben.

Patricia . Kaç yaşında?

Martha . Ne fark eder ki?

Patricia . Bilmiyorum ama bir sebepten edebilir de.

Martha . Eğer daha küçük ya da büyükse daha mı iyi olacak?

Patricia . Hiçbir şey bu durumu düzeltemez.

Martha . Nasıl öğrendin?

Patricia . Greg’den.

Martha . Greg de kim oluyor?..

Patricia . Bacaklarını kırmakla tehdit ettiğin adam, bilmem hatırlatabildim mi?

Martha . Doğrusu parmakları olacak..yerinde durmayan parmakları..

Patricia . Sarhoş musun sen?

Martha . Azıcık.

Patricia . Greg arkadaşım, anlıyor musun?

Martha . Greg bir kadın düşmanı.

Patricia . Bence senin bir sorunun var. Bence senin alkolle ve gerçeği söylemekle ilgili
ciddi bir sorunun var.

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 76


Martha . Ne?

Patricia . Özgür iradeye inanmadığını biliyorum ama bence senin cidden kendini kontrol
etme konusuna çalışman lazım.

Martha . Özür dilerim.. Üzgünüm.. Kendini kontrol mü dedin?.. Senin hiç fikrin var mı
acaba… -Yo hayır sen nereden bileceksin ki-.. sen ne zaman böyle bir.. Biliyor
musun senin gibi biri olmanın nasıl olduğunu tasavvur bile edemiyorum.. Genç,
zeki, neşeli, eğlenceli, çekici biri olmanın ne kadar zor olduğunu.. Bu yüzden
lütfen biraz içtiğim için ve sana yalan söylediğim için kusuruma bakma… Ama
korkarım gerçek şu, …aslolan yani gerçek, bu konuda ne yapacağımı bilmiyor
olmam.. hiçbir şey hakında hiçbir şey bilmiyorum anladın mı.. O insanlara ,
hastalara, onların yakınlarına ve ailelerine onlar durmadan gevezelik ederlerken
bakıyorum. Çünkü onlara bakmam gerekiyor, gözlerine, gözlerinin içine.. ve
onlara her şeyin yoluna gireceğini söylemem gerekiyor.. Ama gerçekte söylemek
istediğim.. benim cidden söylemek istediğim şey şu: Bütün bunların bir anlamı
yok. Her şey anlamsız.. Bizler yalnızca yankılarız.. Bir uçurumun içindeki
yankının yankısı.. Yani evet.. biraz içmiş olabilirim çünkü içmem gerekiyordu..
Aksi halde, açıkçası.. kafamı bir çekiçle ezme fikri bana çok daha cazip gelecekti.

Patricia . (Kısa bir an) Buna ne cevap verebileceğimi gerçekten bilemiyorum…

Martha . …

Patricia . Gitmeni istiyorum..

Martha . Bu yeterince adil. Hatta biraz fazla.

Patricia . Öyle.

Martha . Bence sen harikaydın, Patricia.. Sana yalan söylediğim için özür dilerim..

Patricia . Ya, evet.

Martha . Gerçekten, çok ciddiyim sen harika birisin..

Sahne – Michael – Harvey

Michael . - Hey dostum, nasıl gidiyor? İyi haberler var mı?

Harvey . Doğrusu pek iyi değil..

Michael . Yaa.

Harvey . Makaleni okudum.

Michael . Ne düşünüyorsun?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 77


Harvey . –Sen kim olduğunu sanıyorsun?

Michael . Hey, doktor ne oluyor-

Harvey . Röportaj mı, sen benimle dalga mı geçiyorsun?!

Michael . Doktor, sakin ol..

Harvey . Beni utandırdın..Beni, ailemi rezil ettin sen..

Michael. . Pekala, Doktor bence sen biraz…

Harvey . - Oğlum, oğlum beni telefonla aradı, oğlum Robert beni aradı…

Michael . Doktor-

Harvey . - Elouise, o..o..teselli edilemez halde…

Michael . Bunu duyduğuma üzüldüm-

Harvey . Senin bizimle alıp veremediğin nedir?-

Michael . - Pekala bak..

Harvey . Benim yaşadıklarım, bana olanlar başka, ama Elouise’in, karımın bütün bu
olanlarla ne alakası var?

Michael . - Bakın doktor siz asıl meseleyi kaçırıyorsu..

Harvey . - O olağanüstü bir insandır, benim sevdiğimdir, Michael anlıyor musun beni..
Sen onu yerin dibine…

Michael . - Lütfen rica ederim, bana bağırmayı kesebilir misin…

Harvey . - Lanet olsun Michael bütün bunlar saçmalık..Bir şaka..Bütün bu olanları sen
tersyüz ettin..sen..herşeyi bir…

Michael . - Müsaade eder misin lütfen…

Harvey . – bir ucube gösterisine döndürdün…her şeyi ucube şovuna, sirke çevirdin sen..

Michael . - Sen ne halt etmeye arabanın bagajında ölü bir adamın beyniyle dolanıyorsan
ben de senin…

Harvey . Seni orospu çocuğu, bu benim hayatım!

Michael . - Hadi ama..Nerede kanıtın? Ha nerede doktor? Nerede ispatın, nerede o kutsal
araştırma sonuçları?...

Harvey . - Yayınlanmamış olması… onların henüz yayınlanmamış olmasının sebebi..


çünkü onlar..

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 78


Michael . - Bak doktor, tanrı aşkına, itiraf et artık. Yanlış yaptın..Herşeyi yanlış anladın
ve yanlış yaptın..Sen gidip bir adamın beynini aldın..Sen resmen adamın beynini
aldın ve.. belki de sen de bir..

Harvey . Sen yalancının tekisin..

Michael . Ya öyle mi..Sen de kafayı yemişsin..

Harvey . Mutlak bir doğru yoktur..

Michael . Gerçek mi, gerçekten mi söz etmek istiyorsun? Bir zamanlar tanıştığın bir
adamdan bahsetmeye ne dersin doktor.. Önce içini boşalttın, sonra kesip açtın
ardından da beynini çaldın adamın.. .sonra da… sonra da gelmiş bir de matah bir
iş yapmış biri gibi davranıyorsun…

Harvey . - Ben yapma…

Michael . Evelyn haklıydı, doktor.. Onu rahat bırakmalıydın, buna bir son verip..-

Harvey . - Sen bana..

Michael. . -Hayatına devam etmeliydin..-

Harvey . Anlaşmıştık!

Michael . Evet anlaşmıştık. Ben de o anlaşmaya sadık kaldım.. Benzin parasını ödedim ve
seni Evelyn’le tanıştırdım.-

Harvey . Yalan söyledin.. Sen bana yalan söyledin..

Michael . Ya belki de öyledir. Belki yalan söylemişimdir. Ama sen kendi kendine yalan
söyledin, acaba hangisi daha kötü?

Harvey . (Kısa bir an)

Michael. . Onun yakılıp yok olmasına izin vermeliydin..

Sahne – Martha – Henry - Jon

Martha . Merhaba Henry.

Henry . Merhaba.

Martha . Ben Martha.

Henry . Merhaba Martha.

Martha . Nasılsın?

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 79


Henry . Margaret’i bekliyorum. Margaretle yeni evlendik de.

Martha . Tebrikler.

Henry . Teşekkür ederim. Birlikte Londra’ya gidiyoruz.

Martha . . Ben Londra’dan geldim.

Henry . Daha önce tanışmış mıydık?

Martha . Tanışmamıştık, hayır.

Henry . Emin olamadım. Gördüğünüz gibi bir şeyleri hatırlamakta güçlük çekiyorum.

Martha . Anlıyorum.

Henry . Bir operasyon geçirmeyi bekliyorum. Herşey olup bittikten sonra Margaret ve
ben balayımıza gidebileceğiz.

Martha . Neresi olduğu belli mi?

Henry . Brighton. Margaret rıhtımı görmek istiyor. Sığırcıkları görmek istiyor. Sizden
bir sigara istersem sizi sıkıntıya sokmuş olur muyum acaba?

Martha . Burada izin veriyorlar mı?

Henry . Sanırım.

Martha . (Henry için bir sigara yakar, sonra da kendisi için)

Henry . (kısa es) Merhaba.

Martha . ?

Jon . O.. şey oldu..Henry, sana birini tanıştırmak istiyorum..Bu Martha..

Henry . Merhaba Martha.

Martha . Merhaba Henry.

Henry . Daha önce tanışmış mıydık?

Martha . Ee, tanıştık..aslında tanıştık evet.

Henry . Üzgünüm. Bir şeyleri hatırlamakta güçlük çekiyorum da.

Martha . Evet.

Henry . Bir operasyon geçirmeyi bekliyorum. Herşey olup bittikten sonra Margaret ve
ben balayımıza gidebileceğiz

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 80


Martha . Neresi olduğu belli mi?

Henry . Brighton. Margaret rıhtımı görmek istiyor. Sığırcıkları görmek istiyor.

Martha . Henry,ee..Eğer sakıncası yoksa, seninle konuşmak istediğim bir şey var..

Henry . Lütfen.

Martha . Peki..(Kısa bir an.. Martha nasıl söyleyeceğini, Henry’ye orada olma sebebini
nasıl açıklayacağını bilemez. Üzüntüsü, sıkıntısı giderek artar)

Henry . Merhaba.

Martha . (Kendini toparlamaya çalışır, sanki becerecek gibi) Merhaba Henry.

Henry . Bunu alın. (Henry Martha’ya mendilini sunar.).

Martha . Teşekkür ederim, Henry.

Henry . Daha önce tanışmış mıydık?

Martha . Tanıştık. Ama önemli değil.

Henry . Gördüğünüz gibi bir şeyleri hatırlamakta güçlük çekiyorum.

Martha . Sorun değil. Henry?

Henry . Efendim.

Martha . Jon bana senin piyano çaldığını söyledi?

Henry . Bilmiyorum.

Martha . Benim oğlum müzisyendir. Seni piyano çalarken dinlemek isterim.Tabii eğer
sakıncası yoksa.

Henry . Peki..(Piyanoya gidip oturur. Kısa bir an) Ne çalmamı istersiniz?

Martha . Farketmez. Sen ne istersen.

Henry . (Kısa bir an.. Henry Margaret’in ona öğrettiği bir melodiyi çalar. Kendinden
emin, güvenle ve akıcı bir biçimde çalar, inanılmaz ve görkemli bir biçimde…)

NICK PAYNE SAKLI Çeviri: Nazlı Gözde Yolcu Sayfa 81

You might also like