You are on page 1of 3

Abdurrahman Dilipak- Yeni Akit

Dünya neden ve nasıl dolara mahkûm ve mecbur bırakıldı?


24 Ağustos 2018 Cuma
Dolar tarihin en büyük illüzyonudur. Büyülü bir kâğıttan başka bir şey değildir bir başka açıdan,
ya da Kapitalist global sermayenin hisse senedidir.

Tarihte ilk altın/gümüş para M.Ö. kimine göre 12. yüzyılın sonlarında kimine göre 7.YY’da
batı Anadolu’da Salihli Manisa’daki eski Lidya kralı Alyattes emriyle basıldı. M.Ö 11.YY’da,
Çin’de, bıçak, maça veya diğer silahlara benzeyen küçük metal eşyalar para gibi kullanıldığı da
rivayet edilir. Lydia’nın madeni paraları bastırdığı yıllardan Çinliler deriden bugünkü banknota
benzer, deriden para gibi kullanılan senetleri tedavüle soktukları ileri sürülür.

M.Ö. 320 yılında bir yüzüne Büyük İskender’in profili basılan paralar basıldı. Büyük
İskender’in portresinin basılı olduğu paralar İpek Yolu üzerinde doğudan batıya nerede ise tüm
dünyada tedavüle giren ilk global para oldu. Bu arada şu bizim Galata’nın, dünyanın ilk serbest
finans bölgesi olduğunu hatırlatalım. Bugünkü İsviçre, dünkü Galata’nın devamıdır. Galata’nın
çöküşü ve İsviçre’nin yükselişi aynı zaman dilimindedir.

Altın paranın Roma’ya tedavül edilmesi Kral Sulla devrinde oldu. Kral Croesus ise, kıymeti
devletçe garanti edilmiş altın ve gümüş paralar bastırdı.. Bugünkü Pakistan sınırları içindeki
Aşağı İndus kıyılarında M.Ö. 29.YY’a ait ait paralar bulundu. Asur hükümdarı Sennasherib’in
de M.Ö. 7.YY’da 224,5 gr ağırlığında gümüş külçe para bastırdığı biliniyor.

M.Ö. 5. yüzyılda ait Çin hanedanı ilk kez bozuk paralar çıkarttı. Kâğıt paraların ilk kullanımına
ilişkin bir başka bilgi ise 11. yüzyılda Moğol İmparatoru Kubilay Han, askerlerinin maaşlarını
kâğıt para ile ödemeye başladığı ile ilgili. Avrupa’da ise kâğıt para ilk kez 1661 yılında
Stockholm’de basıldı. Birkaç yıl sonra İngiltere’de de kâğıt paralar görülmeye başlandı.
Amerika kıtasında ilk kâğıt banknotlar, 18. yüzyılda ortaya çıktı.

Parasız uygarlık, devlet olmaz diye bir şey yok.Babil’lilerin, Mısır’lıların, İnka ve Maya
uygarlıklarının parası yoktu ve bütün ticaret “takas usulü”ne göre yapılıyordu. Mısırlı bir inşaat
ustasının aylık ücreti, 200 somun ekmek ve beş kavanoz bal, ya da bir başkası 10 ölçek buğday
verip bir at ya da eşek alabiliyordu. Daha sonra eşeğini verip şu kadar çömlek alabilirdiniz.
Bugüne gelene kadar para birçok değişikliğe uğradı. 1870-1914 arasında para altın standardına
bağlandı. Gümüş de olsa yine altına nisbet ediliyordu. Altın ana belirleyici unsurdu. Altın ayar
ve gram olarak etkinliğini zayıflayarak da olsa 1914’den 1929’a kadar devam ettirdi. 1929’deki
ekonomik kriz sonrası 1933’den sonra altın standardı kaldırıldı. Onun yerini parayı tedavül
eden devletin taahhüd ve saygınlığı aldı. 1933-1946 arası 2. Dünya Savaşı yıllarında para
sistemlerinde bir kaos dönemi yaşandı. 1946-1973 Bretton Woods uluslararası para sisteminin
doğuşu..

Doların bugünkü tartışmasız saltanatının arkasında Bretton Woods süreci var. Bu sürecin nasıl
geliştiğini anlamak için dünya para piyasasının nasıl Amerikan Dolarına ve onun aracılığı ile
altına bağlandığını görmek gerekiyor. Bakın TL dolar karşısında değer kaybedince Bitcoin
dahil, diğer bütün para birimlerine ve altına karşı da değer kaybetti. Çünkü sistem birbirine
bağlı. IMF ve Dünya Bankası’nın niçin kurulduğunu anlamadan sistemin nasıl yürütüldüğünü
anlamak mümkün değil. LIBOR ve diğer rating kuruluşları ile sistem ABD ve İngiltere
ekseninde hareket ediyor.

LIBOR yani “London Interbank Offered Rate”, Londra bankalararası para piyasasında likiditesi
yüksek bankaların birbirlerine Amerikan Doları üzerinden borç verme işlemlerinde
uyguladıkları faiz oranını belirler. Bu şekilde paranın değeri de belirlenmiş olur. LIBOR
uluslararası para piyasaları açısından 1980 krizinden sonra global bir referans adresi olarak
belirlendi. Bir bakıma bu iş Londra’nın ekonominin Grivinch’i olması anlamına geliyor.
TRlibor Türkiye’de 2002 yılında uygulanmaya başlandı. Bugün LIBOR’a karşı, Dolar yerine
Euro’yu esas alan ayrı bir sistem daha uygulamaya konmuştur. Libor sistemine alternatif olarak
Avrupa Birliği’ne üye ülkelerdeki 47 banka tarafından oluşturulan Eurlibor sistemi vardır.
Dolar artık, referans ve rezerv para idi. Kaydi para sistemine geçerek artık basılmayan sadece
seri numaralı paralarla ABD dünya ekonomisini para manipülasyonu ile kontrol eder hale geldi.
Gerçekte Dolar, ABD devletinin de değil. 7 global patronun ürettiği hayali bir paradır ve
paranın yönetimi FED’e aittir. FED de bir bakıma ABD Merkez Bankası gibi bir rol
üslenmektedir. Asıl görevi Doların değerini korumaktır.

Basında yer alan haberlere göre; “2012’de liborun belirlenmesinde etkin olan bankaların kendi
çıkarları için faiz oranları üzerinde yaptıkları oynamalar ve yanlış beyanlar ortaya çıkmıştır.
2012’de ortaya çıkan bu duruma libor skandalı da denebilir. Bunun sonucunda Barclays, Bank
of America, Bank of Tokyo-Mitsubishi UFJ, CITI, Credit Suisse, Deuthsche Bank, Lloyds,
HSBC, HBOS, JPMorgan, Rabobank, RBS, RBC, UBS, West LB, Norinchuckin olmak üzere
16 banka hakkında soruşturma başlatılmıştır. Soruşturma sonucunda Barclays, UBS ve RBS
bankaları zarara uğramış ve 2.6 milyar dolar cezaya çarptırılmıştır.”

2. Dünya Savaşının ardından 1944 Temmuz’unda ABD’nin New Hampshire eyaletinin Bretton
Woods kasabasında 44 ülkenin katılımı ile gerçekleştirilen konferans ile dünya ticaretini
geliştirici finansal sistem üzerinde görüşmeler sağlanarak “Uluslararası Para Anlaşması”
imzalanmıştır. Bretton Woods ile hayata geçen IMF sisteminde bütün ülkelerin milli paraları
sabit kurdan dolara bağlamış oluyordu. Bu sistem ABD’yi dünyanın merkez bankası haline
getirdi. ABD ise doları 1 ons (ounce= 31 gram) =35 dolar şeklinde altına endekslenmişti. FED
buna göre diğer ülkelerin merkez bankalarının kendisine dolar vermesi halinde 35 dolar
fiyatından altın vermeyi taahhüt ediyordu. Clarles De Gaulle kendi ellerindeki doları verip altın
isteyince böyle bir karşılık olmadığı ortaya çıktı, ama sistem devam etti. 1971 yılından beri
ABD Doları artık altına endeksli bir para değil, karşılıksız bir paradır. Bugün bu gerçekler
çerçevesinde uluslararası yeni bir para sistemine geçiş konusu tartışılmaktadır.
18 Aralık 1971’de Washington Smithsonian Kur Ayarlamaları ile doların % 9 devalüe
edilmesinin ardından sistem ciddi eleştiri ve endişelere sebeb oldu. Dolardan kaçış FED’de
paniğe sebeb oldu.

Bu uluslararası piyasalarda dolardan kaçışa neden oldu. Dolar 1973’de yeniden % 5 oranında
devalüe edilince 16 Mart 1973’de sabit kur sistemi sona erdi ve bunun yerine dalgalı kur
sistemine geçildi. IMF 1976’da yayınladığı deklarasyonla, ülkeleri sabit ya da dalgalı kur
sistemi konusunda merkez bankalarını serbest bıraktı.

2. Dünya Savaşı sonrası döviz kurlarında istikrar sağlanması, dünya ticaretinin


liberalleştirilmesi, uluslararası rezerv sorununun çözülmesi, devletçi ekonomiden, karma
rekonomiye, ardından rekabetçi liberal ekonomiye geçiş sürecinin örgütlenmesi için
uluslararası ödemeler sistemini oluşturmak üzere ikiz kuruluşlar olarak tanımlanan IMF ve
Dünya Bankası örgütlendi. IMF’nin görevi buna göre acil durumlar için ülkelere borç vermek
iken, Dünya Bankası’nınki ise uzun vadeli kalkınma projeleri için fon sağlamaktı. Kâğıt
üzerinde her şey güzeldi. Kalkınmakta olan ülkelerin gelişmesi için çaba harcanırken
uluslararası güvene dayalı bir işbirliği ile ekonomik bir sistem oluşturulacaktır. Ama zaman
içinde bu iş batılıların ihtiyacını karşılamaya dönük, temelde ise ABD’nin dünya ekonomisini
manipüle etmesine yarayan bir aygıta dönüştü.

Dolarla ilgili size özet bir ansiklopedik bilgi sunmak istedim. Başımızın belası Doların, daha
doğrusu paranın kısa tarihi böyle. Selam ve dua ile.

You might also like