Professional Documents
Culture Documents
Pertev Nail-Nasrettin Hoca
Pertev Nail-Nasrettin Hoca
Cumhuriyet
u Fernando Pe sso a’dan “Denize Ö vgü”
Haşan Erkek’in kalem inden....... 9. sayfada
K İT A P
□ Johan H uizinga’dan “Homo Ludens”.
Roger Caillois’in bir yazısı, Haldun Bayn’nın
çevirisiyle ............... ;..................... 10. sayfada
Bu yıl O'nun
yılı... C-.V
Nasreddin
Hoca
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve
Kültür Kuruluşu olan UNESCO, bu yıl
tüm dünyada anılacak değerli kişiler
arasına “Nasreddin Hoca” yı da aldı.
Bunun ardında ülkemizde zaten var olan
Nasrettin hoca yayıncılığında hızlı bir
artış gözlendi. Nasreddin Hoca ile ilgili
paneller, sempozyumlar birbirini izledi.
Bunların ardından da çok değerli kitap
yayımlandı. Bunların içinde özellikle üçü
çok dikkat çekiciydi: Edebiyatçılar
Derneği’nin yayımladığı Pertev Naili
Boratav’ın “Nasreddin Hoca”sı, Oğlak
Yayınlarında M. Sabri Koz’un yayma
hazırladığı “Nasreddin Eloca’ya
Armağan” ve Türkiye îş Bankası Kültür
Yayımarı’nda çıkan Dr. İrfan Ünver
Nasrattınoğlu’nun yayına hazırladığı
“Nasreddin Hoca’nın Dünyası”
Biz de sayfalarımızda Nasreddin
Hoca’nın dünyasına girmeye çalıştık.
YUSUF ÇOTUKSÖKEN
F
Türk dünyası ile OL neyin dergisi? Fotoğraf mı
yoksa “şöyle bir dergi...” diye ta
dünyanın çeşitli nımlanabilir mi?
ülkelerinde büyük bir - FOL’u tek bir şeyin dergisi olarak ta
ün kazanan, fıkraları nımlamak FOL’un içine ve içeriğine kü
çeşitlenerek çük gelecektir. H er yaratıcı edimin, e t
zenginleşen Nasreddin kinliğin ve uğraşın özünde merakın yattı
Hoca’nın ğını düşünecek olursak kısaca FOL da
yaşamöyküsüne ilişkin amacı, işlevi ve hedefleriyle bir başka ta
raftan da her sanat ve düşün ediminin sı
bilgiler doğal olarak nırlarını zorlamayı amaçlıyor, varlığıyla
çok büyük farklılıklar kendi içinde tutarlı olmayı hedefliyor.
göstermektedir” diyor FOL bir sürekliliğin başlangıcı. FOL ya
Yusuf Çotuksöken bu ratılırken bir obje dergi olarak tasarlan
ilginç kişiliği dı. Ve bütün FÖL sayıları yan yana ko
araştırırken. nulduklarında belli bir çizgiyi oluştur
Biz de bu sayımızda bu sunlar istendi. FOL’un, yaratıcılığın to
humlarının atıldığı ve atılacağı bir ortam
ilginç kişiliği kendisi olması düşünüldü.
ile ilgili yazılan kitap
Boyutuyla ilgili eleştirilere gelince:
lardan hareketle FOL özellikle boyutuyla okurdan özel is
tanıtmaya çalıştık tek, özen ve ilgi talep eden bir dergi.
sizlere. Derginin bu boyutta tasarlanmasının
Bol kitaplı günler altında, FOL’un günlük koşuşturmanın
dileğimizi bu sayımızda içindeyken gözatılabilek bir dergi olması
da sürdürüyoruz. nı önlemek ve belki de gerçek okuyucuy
la buluşmasını sağlayabilmek isteği yatı
TU RH AN GÜNA Y yor. (FOL’u bir yerden bir yere götürmek
de oldukça zor bir iş çünkü.) M erak
eden herkesin buluşm a noktası FOL.
Okumak, görmek, yorumlamak ve bak
KITVUP mak isteyenlerin dergisi.
- Her sayının farklı bir editör tarafından
imtiyaz sahibi: Berin Nadi hazırlanmasının nedeni nedir?
O Basan ve Yayan: Yeni Gün
Haber Ajansı Basın ve Dergide her sayısının bir başka editör
Yayıncılık A 5- o Genel Yayın tarafından hazırlanmasının birden fazla
Yönetmeni: Orhan
o
Erinç Genel Yayın nedeni var. Bunlar arasında her bir editö
Koordinatörü: Hikmet rün FOL’a farklı bir dinamizm kazandır
çetinkaya <>Yazıi$leri ması sayılabilir. Böylece dergi ve dolayı
Müdürleri: İbrahim Yıldız sıyla da okurlar, başka başka alanlarda
(Sorumlu) , Dinç Tayanç
0 Yayın Yönetmeni: Turhan uğraş veren kişilerin görüş ve birikimle
o
Günay Grafik Yönetmen: rinden yararlanma şansını elde edebili
Dilek İlkorur yor. Merakları farklı editörler, farklı ve
ö Reklam: Medya c
------- r~... ' 1 —-
CUMHURİYET KİTAP SAYI 338 SAYFA 3
anlatılıyorsa Hoca’nın sözlü ya da ey
Kapak konusunun devamı...
Tahhsel kişiliği i l e ... lemli tepkisinin ne olacağını merak et
meye başlarlar. Çözüm (nükteli son),
Nasreddin Hoca
• “ la rı’ndan Ç obanoğlu AlpYö- fıkranın en can alıcı bölümüdür. Bu
rü k ’ün torunu M uzafferüddin rada bütün meraklar giderilir: Hoca,
Yavlak Aslan’ın (öl. 1291) oğlu Hace kendisine yöneltilen soruya nükteli bir
Nasırüddin Mahmud ile aynı kişi ol yanıt verir ya da gelişen olaya/duruma
duğu görüşünü ortaya atmıştır. (2) göre sözlü ya da eylemli bir tepki gös
Yalnızca Anadolu’da değil, hemen terir. Her iki durumda da zekice yapı
bütün Türk dünyası ile dünyanın çeşit tündür. Nasreddin lan nükte öne çıkar. Hoca nüktesini
li ülkelerinde büyük bir ün kazanan, Hoca tipi de gerek eşitli söz oyunlarına (beklenmezlik
fıkraları çeşitlenerek zenginleşen Nas- bugün elim izde terdit], abartma [mübalağa], değiş
reddin Hoca’nın vaşamöyküsüne iliş olan gerek ileride mece [mecaz], güzel neden bulma
kin bilgiler doğal olarak çok büyük elde edeceğim iz [hüsnitalil], karşıtlık [tezat], bilmez
farklılıklar göstermektedir: Uygurlar, fıkralarıyla bize likten gelme [tecahüliarif], anıştırma
Özbekler, Nasreddin Hoca’nın Ana zengin “insan [telmih], vd) başvurarak oluşturur...
dolu’da yaşadığına inanmamaktadırlar. manzaraları” sun Nasreddin Hoca fıkralarının söyle
Uygurlar’a göre Nasreddin Hoca, Do maktadır. Fıkrala mi iki eksende gelişir: (a) Soru-yanıt:
ğu Türkistanlı’dır; Ozbekler’e göreyse rın her çağa uyar Pek çok Nasreddin Hoca fıkrası, H o
Nasreddin Hoca, Buhara’da doğmuş lanabilm esi, her ca’ya sorulan bir soruyu ve Hoca’nın
ve yaşamıştır. “Nasreddin Hoca” / “Nasreddin Hoca’nın “Nasreddin Hoca’ya çağda Nasreddin buna verdiği yanıtı içerir, (b) Du-
Nasreddin Hoca’ya Uygurlar Nesir Pertev Naili Boratav / Dünyası” / Armağan” / Hoca fıkralarının rum/olay anlatımı-gerekçeli açıkla-
Edebiyatçılar Demeği Hazırlayan:Dr. irfan Hazırlayan: M.Sabri çizdiği insan mo-
din Efendi, Azeriler Molla Nesreddin, Yayını / Ankara ÜnverNasrattınoğlu / ma/tepkili söz, eylem: Kimi fıkralarda
Koz/OğlakArmağan zayiğinden parça
Özbekler Nasriddin Afandi, Tacikler 1996, 292 s. Türkiye İş Bankası Kitaplar/328 s. Nasreddin Hoca ve fıkraya katılan ki
Efendi, Türkmenler Ependi, Tatarlar Kültür Yaytnlan/248 s. lar bulunabilmesi, şiler arasında gelişen olay(lar)/du-
Nasreddin Oca, Gagavuzlar Nastra- N asreddin Hoca rum(lar) anlatılır ve sonra Hoca’nın
din, Kazaklar Koja Nasreddin demek pi. fıkra dağarcığının her çağda yeni fıkra zekice gerekçelere dayandırdığı açık
tedir. (3) Gerçekte fıkralarda olaya katılan in lara açık olması, bize zengin bir halk laması yer alır ya da H oca’nın du-
Fıkra tipi olarak Nasreddin Hoca san tipleri de genelde bu bölümleme dili ve kültürü hâzinesi kazandırmakla rum(lar)a/olay(lar)a sözlü ve/veya ey
Nasreddin Hoca’nın tarihsel kişiliği ye uygun düşm ektedir: “iyiler” ve kalmıyor, Nasreddin Floca tipine dün lemli tepkisi dillendirilir.
ile fıkralarını ayrı ayrı ele alıp değer “kötüler”. olduğu gibi bugün de yerellik (“Türk Nasreddin Hoca fıkralarında da üç
lendirmek gerekmektedir. Bunu iki ne Nasreddin Hoca fıkra dağırcığmdan dünyasına ilişkin olma”) ve evrensellik tü r “k o m ik ” ayırt edilir: (a) du-
denle zorunlu görmekteyiz: Birincisi, kaynaklanan Nasreddin Hoca tipi, in çizgilerini derinlemesine sindiriyor. rum/olay komiği, (b) söz komiği, (c)
Nasreddin Hoca’nın kişiliği çevresinde sanın “disharmonik” (olumlu-olumsuz Nasreddin Hoca fıkralarının biçim karakter komiği(5). Kimi fıkralarda,
gelişen fıkralara hemen her dönemde özellikleri kendinde barındıran) bir ve içerik özellikleri bu komiklerden ikisi birlikte görülür.
yenilerinin eklenmiş olması; İkincisi, varlık olduğunun somut bir göstergesi Nasreddin Hoca fıkraları, biçim ba Durum/olay komiğinde fıkranm söy
fıkralarda Nasreddin Hoca’nın farklı gibi görünmektedir. kımından klasik fıkra özelliklerini taşır: lemindeki durum(ıar), olay(lar), odak
özelliklerle (ivi-kötü) görünmesi. Nasreddin H oca’yı, gerek tarihsel Nasreddin Hoca fıkralarının söylemi noktasıdır. Söz komiğinde, çokluk
Bugünkü bilgilerimize göre Nasred kişilik olarak, gerek fıkra kahramanı genel olarak birkaç tümcede tamamla Hoca’nm yaptığı “nükte”, vurgu öğe
din Hoca fıkraları, XVI. yüzyıldan iti (tipi) olarak idealleştirmek, tabulaştır- nır. Pek az sayıda fıkra, öykü (hikâye) sidir. Karakter komiğindeyse, fıkra
baren yazıya geçirilmeye başlanmıştır. mak isteyenler, Nasreddin Hoca’nın boyutundadır. kahramanının ya da kişilerinden biri
Bu yüzyıl yazmalarında fıkra sayısı az (onu olumsuz tip olarak kimliklendi- Nasreddin Hoca fıkraları üç ana bö nin baskın özelliği öne çıkar.
dı; sonraki yüzyıllarda fıkra sayılarında ren) fıkralarını Nasreddin Hoca fıkra lümden oluşur: serim (giriş) - düğüm Nasreddin Hoca fıkraları da “dü-
önemli artışlar görülmüştür. Bu da dağarcığından ayıklamak eğiliminde (gerilim) - çözüm (nükteli son). Se- şündürücü-güldürücü” niteliktedir.
gösteriyor ki çeşitli kaynaklardan, çe dirler. Özellikle dinci-tutucu eğilimleri rim’de bir iki tümce içinde yer-zaman Her fıkrada nükte, belirli bir olay, söz
şitli yollarla Nasreddin Hoca fıkra da olan araştırmacılar ile katı ahlakçı eği belirtilir, olaya katılacak kişi(ler) tanıtı (özellikle soru) ya da kahramanın bas
ğarcığına zaman içinde yeni fıkralar timciler, bunda ayak diremektedirler. lır. ancak bazen yerin bazen zamanın kın bir özelliğinden yaratılır. Nükte,
katılmıştır, son dönemlerde bile katıl Böyle bir tutum Nasreddin Hoca’ya belirtilmediği de olur. Doğal olarak bu güldürmenin yanı sıra düşündürme iş
maktadır. Bu katılmalar doğal olarak karşı yapılabilecek en büyük saygısız belirtmeler de çokluk olaya katkıla- levi de görür. Böylelikle okur, fıkraları
ilk fıkralarda görülen “iyi” kimlik özel lıktır: Onu anlamamak, onun bizden rı/katılm aları açısından önem taşır. sıradan bir gülme vesilesi olarak de
liklerine, kimi “kötü” özellikler de ek biri olduğunu görmezlikten gelmek, Düğüm (gerilim) bölümü ya Hoca’ya ğerlendirme eğiliminden uzaklaştırılır.
lenmiş olmaktadır, işte bu nedenlerle, onu toplumdışına itmek... demektir. yöneltilen bir soruyu ya da bir Okur, fıkranın iletisini anlayabildiği
yaşadığını bile kesin olarak belgeleye Nasreddin Hoca fıkraları (dağarıcı- olay/durum anlatımını içerir. Okur ya oranda fıkranın hangi bağlam lara
mediğimiz Nasreddin H ocanın tarih ğında yer alanlar ve bundan sonra da da fıkradaki kişiler; söylem soruluysa uyarlanabileceği- gerçeğini de fark
sel kişiliği ile Nasreddin Hoca adı çev ğarcığına katılacak olanlarla), bir bü Hoca’nın vereceği yanıtın, olay/durum eder. Bu da Nasreddin Hoca fıkraları-
resinde oluşan fıkra dağarcığını ve bu
dağarcığın belirginleştirdiği Nasreddin
Hoca tipini, ayrı gerçeklikler olarak
ele almak durumundayız.
Nasreddin Hoca fıkralarının zaman
içinde sayıca artmasının yanı sıra, fık
raların içeriklerinde de birtakım değiş
tirm elerin yapıldığını görmekteyiz.
Özellikle sözlü gelenekte fıkraların ki
mi aniatımsal ve içeriksel özelliklerinin
değiştiğini biliyoruz. Fıkralardaki mo
tif, kavram, ad vb. konusunda görülen
içeriksel değişikliklerin (a) din-ahlak-
töre kurallarıyla çelişme-çatışma; (b)
saçma görünen nükteyi daha kolay ka
bul edilebilir bir akıl düzeyine getir
me; (c) fıkraya daha güzel bir anlatım
kazandırma kaygısı; (ç) fıkranın temel
düşüncesini daha etkili biçimde belir
tebilmek için olayı/durumu ayrıntılarla
genişletme... gibi durum ve eğilimlerle
de ortaya çıktığı/çıkabildiği ileri sürül
mektedir/^)
Nasreddin Hoca fıkralarındaki “Ho
ca” tipi, bir üst-tip olarak belirlenebi
lir. Bu üst-tip, Nasreddin Hoca tipinin
kimlikse!, bileşenini verir. Bu üst-tipin
iki alt-tipi vardır:
(a) Olamlu alt-tipi: Sağduyulu, ah
laklı, sevecen,-hoşgörülü, bilgili, mert,
sözünün eri, doğrudan yana, akıllı, ze
ki, hazırcevap, nüktedan, yardımsever,
insancıl... Nasreddin Hoca tipi.
(b) Olumsuz alt-tipi: Saf, budala,
bilgisiz, kurnaz, üçkâğıtçı, oportünist,
hilekâr, yalancı, alaycı, intikamcı, insa
na saygı ve sevgi duymayan, çıkarcı, Pertev Naili Boratav, Nasreddin Hoca adının yayıldığı coğrafyanın sınırlarını söyle çiziyor; Türkistan'dan Macaristan'a, Güney Sibirya'dan Kuzey
Afrika'ya, Türk dilinin konuşulduğu yerler kadar, uzun ya da kısa bir süre OsmanlI egemenliği altında kalmış bölgelerde, Nasreddin Hoca nın gül
acımasız, küstah... Nasreddin Hoca ti- dürücü hikâyeleri anlatılmıştır."
Nasreddin Hoca
ca’ya Armağan. Oğlak 1966: 327-260. lar için universal (uluslararası) bir nite
(4) P.N. Boratav, a.g.y. s. 29/30 lik kabul etmek gerekir. Bunlarda salt
(5) Alpay Kabacalı, a.g.y. s. 30 “yerli” ya da “ulusal” nitelikler aramak
(6) Şeref Boyraz, “Nasreddin Hoca Fık boşuna zahmettir, hangi memlekette,
ralarında Zaman, Mekân ve Şahıslar ”, » » Bn— mnaı » ........... .......... m i n i a — ın' ■ *■ vmtmm hangi dilde anlatılmış olurlarsa olsun
Nasreddin Hoca’ya Armağan 1966, s. 72- lar, bunlar bütün insanlığın malı olmak
82. niteliğindedirler. ”
(7) Alpay Kabacalı, a.g.y.; Nasreddin MUHSİNE HELİMOĞLU YAVUZ zaldar arasmda Kojanasur, Kırgızlar’da
Hoca’ya Armağan; E. Tokmakçıoğlu, a.g.y. Apendi, Çin Türkistanı’nın Tarançı- "Sansür nedeni"
Uygurları arasında Nasrdin Avanti ya Boratav, yukarıda yalnızca pekazına
debiyatçılar Derneği, 12 Hazi
Nasreddin Hoca üzerine yapılan çalış
malardan seçmeler
Nasreddin Hoca’nm tarihsel kişiliği ve
fıkraları üzerine Türkiye’de ve dünyada
E ran 1993’te Pertev Naili Bora-
tav’a “Onur Ö dülü” verirken
gerekçesi şuydu: “Kuşağının acı çekti
da sadece Avanti, Kırım Tatarları’nda
Hoca Nasreddin, Balkan memleketle
rinde Nasreddin Hoca ya da Nastred-
in, Fars dilinde Molla, Flindistan’da
değinebildiğim, bu araştırma, inceleme
ve değerlendirme bölümlerinden sonra
“Nasreddin Hoca Fıkraları” başlığı al
tındaki bölümde, üstünde çalıştığı çe
pek çok yayın yapılmıştır. Bir araştırmaya rilen gönül ve bilim adamı, bugün kla
Molla Nasreddin ya da sadece Molla.” şitli yazılı kaynaklardan alınmış 594
göre Türkiye’deki yayın sayısı 500’ü aşmış- sikleşmiş araştırmalarıyla Türk halkbi
tır.(9) Bu konuda dana geniş bilgi Nasred Fıkraların sınıflandırılması fıkraya yer veriyor. Veriyor vermesine
liminin pertavsızı ve pusulası olması”.
din Hoca ve fıkraları üzerine hazırlanmış Boratav, Nasreddin Hoca’nm adının ya, işte asıl kıyamet de bu bölümün ba
Evet, Boratav, Hoca yalnız Türk
kaynakçalarda bulunabilir.! 10) Halkbiliminin değil, Dünya Halkbili geçtiği en eski belgenin 1480’de yazıl şında kopuyor.
Biz burada Türk okurlan için bu konu mış olan ve Topkapı Sarayı Kitaplı Bu fıkralardan bazıları “m üsteh
minin de “pertavsızı ve pusulası”dır. cen ”dir diye, basılmış kitapların dağıtı
da hazırlanmış kitaplardan bir seçme yap ğında bulunan Ebul-Hayr-i Rumi’nin
makla yetineceğiz. Bu pusulanın son olarak bizi daldırdığı ma verilmediğini düşününce, bu fıkra
“Nasreddin Hoca” deryasında bakın Sarı Saltuk menkabelerini anlatan, ya
- Aksoy, Mehmet Ali, Nasreddin Hoca ları daha bir dikkatle okudum. Hemen
ve Hikâyeleri, İstanbul 1958. neler var: yımlanmamış “Saltukname”si olduğu
1- Eski Yazmalarda Nasreddin Hoca nu belirtiyor. belirteyim ki, bu fıkralarda yer alan ve
- Bolayır, Enver, Resimli Nasreddin H o insanın cinsel organlarının, halk ara
ca Fıkraları, İstanbul 1979. Fıkraları Türbesinin dört yanı açık olduğu
- Boratav, Pertev Naili, Nasreddin H o halde kapısında bir koca kilit bulun sındaki adlarından oluşan sözcüklerin,
2- Nasreddin Hoca’nm Gerçek Kişi
ca, İstanbul 1995, Ankara 1996. masının anlamını da “Kilit dost için kitabı yok saydıracak, gün ışığına çı
liğini Saptama Yolunda Girişilen De kartmayacak boyutlarda “sansür nede
- Doyuran, Enver, Resimlerle Nasred nemeler Üzerine dir, düşman ne yapsan, bir yere girme
din Hoca Latifeleri, İstanbul 1977. nin kolayını bulur” demekmiş, diyerek ni” olmasını, bir bilim insanı mantığıy
3- Nasreddin Hoca’nm Kişiliğini ve la anlayabilmiş değili.m. Çünkü, bir
- Erginer, Kaya, Nasreddin Hoca - Tari açıklıyor.
hi Kişiliği ve Hikâyelerinin Anlamı, İstan Fıkralarını Yorumlama Denemeleri
Boratav, fıkraların sınıflandırılmasını halkbilimci olarak, ülkemizin çeşitli
bul 1969. Üzerine bölgelerinde, köy ve mezralarda yıllar
- Göksen, Enver Naci, Hoca’dan Fıkra 4- “Nasreddin H oca” ya da “Nas ise “Nasreddin hikâyeleri bu aşırı can
lılığı ve büyük yayılma-gücünü, şüphe ca süren alan araştırmalarım sırasında,
lar, İstanbul 1964. reddin Hocalar” kırsal kesim insanımızın rahat bir do
- Gölpınarlı, Abdülbaki, Nasreddin Ho- 5- Nasreddin Hoca Fıkraları için Bir siz ki çeşitli değerler taşıyan ve çok
ca, İstanbul 1961. yönlü niteliklerinden alırlar. Gerçek ğallıkla, bu sözcükleri kullandıklarını
“Kaynak Kitap Tasarısı” gördüm.
- Güney Eflatun Cem, Nasreddin Hoca 6- Nasreddin Hoca ve Memleketi ten de onların, en çok rastlanan tema
Fıkraları,İstanbul 1975-1995. lara göre üstünkörü bir ilk sınıflandı Çünkü, onların sözcük hâzinelerin
Sivrihisar Üzerine de, o sözcüklerin yerine koyabilecekle
- Hengirmen, Mehmet, Nasreddin Hoca 7- Nasreddin Hoca Fıkralarının Çe rılması, üzerlerine aldıkları görevlerin
Fıkraları, 1995. ne kadar çeşitli olduklarını gösterecek ri “inceltilmiş”, sembolik, yapay söz
- Kabacalı, Alpay, Bütün Y önleriyle şitlemelerinde Türlü Etkenler Üzerine cükler yoktur. Onlar, yaşamı doğru
8- Balkan Ülkeleri Geleneğinde Nas tir” dedikten sonra şöyle yapıyor:
Nasreddin Hoca, İstanbul 1991. dan, dolaysız olarak, doğal bir şekilde
- Karaahm etoğlu, İsmail, Nasreddin reddin Hoca algılar ve anlatırlar. Siz biç, bir köylü
Hoca, Ankara 1996. 9- Nasreddin Hoca Fıkralarının Ya I. Schildbürgerler üzerine anlatılan
lar tipinde fıkralar nün eşeğimin “poposu” ya da “pipisi”
- Koz, M. Sabri, Nasreddin H oca’dan yılma Alanları yara oldu, dediğini duydunuz mu? O,
Fıkralar, İstanbul 1982. 10- Nasreddin Hoca Fıkraları 1) fludala Nasreddin
- Köklügiller, Ahmet, Nasreddin Hoca, 2) “Budala” rolü oynayan Nasred sorununu kendisinin bildiği sözcükler
II- Kaynakça ve Kısaltmalar le ve büyük bir doğallık içinde anlatır.
İstanbul 1978. Bir hazine değerindeki bu kitap Sev din
- Köprülüzade Mehmed Fuad, Nasred Çünkü o, “Kitapsız okuyan, topraktan
gili Enis Batur’un; Boratav’ın “Opus bilendir/ Nasreddin Hoca gibi ağla
din Hoca-Manzum Hikâyeler, İstanbul II. Edep dışı fıkralar
1334 (1918); yeni basım: Fuad Köprülü, Magnum”u: Bir Kültür Anıtı, başlıklı yan, Bayburtlu Zihni gibi gülendir.”
sunu yazısıyla başlıyor. 1) Yalnız güldürme amacı taşıyan
Manzum Nasreddin Hoca Fıkraları, Haz. Bu sözcükleri “müstehcen” olsun diye,
Dr. Atâ Çattkkaş, İstanbul 1980. Boratav Hoca, bilimsel bir çalışma açık saçık fıkralar
2) Edepdışı görünüşte ama ince alay .karşısındakini tahrik etmek için kul
- Kurgan, Şükrü, Nasreddin Hoca, An nın, ilk koşulu olan, “kılı kırk yarma” lanmaz. Ayrıca kullandığı bu sözcükle
kara 1986. titizliğini ve sabrını, her yapıtında ol karakterinde fıkralar
- Nasreddin Floca’nm Dünyası, (Hazır rin, birtakım “müstehcin”ler (müsteh
duğu gibi bu yapıtında da özellikle es cen bulan) tarafından yasaklanacağını
layan: Dr. İrfan Ünver Nasrattınoğlu), An ki yazmaları tarayıp karşılaştırırken öy III. Halk bilgisi niteliği taşıyan bir
kara 1996. Nasreddin fıkraları bile düşünemez. Halkbiliminde ayıp
lesine göstermiş ki, saygı duymamak olmaz. Daha doğrusu bilimde ayıp ol
- Önder, Mehmet, Nasreddin Hoca, İs elde değil. Bu konuda vereceğim şu f) Metafizik düşüncelere karşı çıkan,
tanbul 1971. sağduyunun savunucusu fıkralar maz.
- Sakaoğlu, Saim, Türk Fıkraları ve Nas tek örnek bile, sizde de bu saygıyı
uyandıracaktır sanıyorum: “Bir fıkrada 2) Ploşgörü yanlısı fıkralar Meydan Larousse’da müstehcen söz
reddin Hoca, Konya 1992. 3) Zorbalığa, istibdada, şiddede kar
- Sandaş, Sayit, Nasreddin Hoca, İstan Nasreddin Hoca’ya ay ile ilgili bir soru cüğünün bir anlamı da “yakışıksız”
bul 1984. sorulur. şı çıkan fıkralar olarak verilmiş. Bu anlamdan hareket
- Taner, Nuri, Nasreddin Hoca Fıkrala Bu sorunun çeşitlemelerini gözden 4) Başkaca toplumsal eleştiri niteli le, sonuç olarak söylemeliyim ki, bu ki
rı, İstanbul 1971-1981. geçirelim: En eski metin olan XVI. ğinde fıkralar tap müstehcen-yakışıksız değildir. Asıl,
- Tuncer, Ferit Ragıp, Renkli Resimlerle Yüzyıldan Oxford I yazmasında, “Ay dünyanın birçok ülkesindeki kütüpha
Nasreddin Hoca, İstanbul 1984. üç midür, yoksa beş m idür?”; XVI- IV. Her çeşitten gülünç durumları nelerde bulunan yazmalara dayanıla
- Veled Çelebi (Izbudak: Bahai takma XVII. Yüzyılda Groningen nüshasın sergileyen fıkralar rak, olağanüstü bir emekle hazırlan
adıyla), Letaif-i Nasreddin Hoca, İstanbul mış, bu bilimsel kitabı sansür etmek ve
1325/1327 (1909)...
da, “Bu ayın üçi m idür ya beşi mi
dür?”; XVIII. Yüzyıldan Brit. Mus. V. Kurnazlıklar Aldatmacalar bu emeği yok saymak, müstehcendir,
- Yağcı, Öner, Ölümsüz Bilge Nasred
din Hoca ve Fıkraları, İstanbul 1994. Yazmasında, “Bu ay üç aylar mıdur, yani “yakışıksız” bir uygulamadır.
yoksa ne çeşit aydur?”; taşbasmada, VI. Nasreddin! efsane kişisi, ermiş Sevgili Pertev Naili Boratav Hoca’yı,
* Y. Çotuksöken’in bugünlerde yayımla “Ayın üçü mü, dördü m ü?”; Baha’i kişi olarak ele alan fıkralar insanüstü bir çalışmanın ürünü olan,
nacak olan “Nasrettin Hoca Fıkraları "ad baskısında, “Bugün ayı üçü mü, dördü bu “ömürlük” yapıtı için kutluyorum,
lı kitabından. mü?” biçimlerini alıyor soru. Taşbas- K itapta , Eflatun Cem G üney’in ellerini öpüyor ve önünde tüm yüre
m adaki m etni A lm anca’ya çeviren saptadığı, Hoca ile ilgili halk inanışları ğimle eğiliyorum. ■
"Nasreddin Hoca"
ettiği zaman palto falan da tutturmaz.
En az bu özgün fıkralar kadar Nas - Hey Tanrım! der ev sahibi, ben bu
reddin H oca’nın kimliği, fıkraların konuğu dövmeyeyim de ne yapayım
özelliğiyle ilgili incelemeler de Pertev şimdi?
Naili Boratav’ın ne denli titiz bir halk Biz iyi konuklardık. Kıtlıktan çıkmış
bilimi araştırmacısı olduğunun belge gibi saldırdık yiyeceklere. Sözün biri
leridir.