You are on page 1of 4

STUDIA PONTICA

PONTUS’TA BİR KEŞİF YOLCULUĞU

J. G. C. ANDERSON

CHRIST KİLİSESİ, OXFORD

LINCOLN KOLEJİ ESKİ ÜYESİ

BRÜKSEL

H. LAMERTİN, LIBRAIRE-EDITEUR

58, RUE COUDENBERG, 58

1903
PONTUS’TA BİR KEŞİF YOLCULUĞU

1896’da(1) başladığım Anadolu’nun merkez ve doğu bölgelerini keşif projemin izinde, 1899 yılının yaz
aylarını Doğu Galatya ve Pontus kesimini gezerek geçirdim. Temmuz ayının ikinci yarısı boyunca ve
Ağustos’un çoğunda, 19 Temmuz’da Samsun’da bana katılan Sayın J. A. R. Munro ve F. B. Welch’in
bana eşik etmelerinin avantajı ve zevkine nail oldum. Birlikte Tokat (Dazimonitis) ovasını ve
kanıtlamayı umut ettiğimiz, şükür ki kanıtlamayı da başardığımız, Niksar (Neocaesareia) ve Taşköprü
(Pompeiopolis) yolu aracılığıyla Sadak (Satala) sınırından İstanbul Boğazına kadar olan önemli bir
Roma yolu keşfettik. Zamanla ilk izlenimlerin tazeliğini yitirmeden önce tüm yolculuğu tek seferde
yayınlamak niyetindeydim fakat beklenmedik işler dolayısıyla yayınlayamadım ve sadece Journal of
Hellenic Studies 1900, s.151’de bulunan birkaç ilginç bilgiyi seçmeye zaman buldum. Journal’ın aynı
sayısında Bay Munro, Pontus yolu çizgisi (s.159) boyunca keşfettiğimiz bir dizi önemli olayı
yayımlamış, öte yandan yeni rotaya özel referansla (ibid., 1901, s.52) <<Pontus, Royal ve Roma’da
Yollar>> adlı tarih çalışmasıyla son dönemde katkı sağlamıştır. İzimizi takip edip eklemeler yapan ve
muhteşem başarısıyla çalışmamızı genişleten arkadaşım Prof. F. Cumont’un daveti, artık dönem
çalışmasının tamamıyla bir açıklamasını yapma fırsatı da sunmaktadır. Şimdiye kadar Pontus ile ilişkili
olduğu için liberal bir anlayışla yorumlanmıştır. <<Pontus>>un kesin sınırlarını tam olarak
tanımlayabilsek bile yanındaki bölgelerden tamamen ayırarak bakamayız.

Kısmen Pontus ve Galatya arasındaki sınırla ilgili açıklamamın ilk kısmında, tutarlılık ve uygulamanın
şeffaflığı açısından keşfin kronolojik sırasının zaman zaman terk etme gereği görülmüştür. Fakat
sonrasında anlatıcı, yürüyüşün asıl çizgisine sadık kalmaktadır. Okuyucunun da bulabileceği bu gibi
eksiklikler için, kendim de bunlar konusunda endişeliyim, mesleki görevler açıklamamın hazırlığı ve
gerekli olan detaylı çalışma için küçük bir boş zaman ayırmak için üzerimde şiddetli bir baskı yaptığını
öne sürerek müsamaha göstermenizi rica ediyorum. Ancak bu çalışmayı ilginç bir karanın kifayetsiz
bilgimize bir katkısı olarak takdim ediyorum.

I.İSKİLİP(İSKELİB)’TEN AMASYA(AMASEİA)’YA
1
Önceki yolculuklarımın sonuçlarının en büyük kısmı Journ. Hell. Stud., 1897, s.396; 1898, s.81 ve 340; 1899,
s.34 ve 280. ‘da yayınlanmıştır.
1. İSKİLİP. – Angora ve Gangra yoluyla İskilip’e (İskelib) gelerek 2 Haziran akşamı vardığım İskilip’ten
Pontus’a girdim. Şehir, Amasya (Amesia) ve Gangra yoluyla Niksar’dan batıya doğru akan Roma yolu
hattı boyunca uzanmaktadır. Öyle ki, şehir 2 boyunca akan ırmak üzerindeki köprüye inşa edilen
Pomponius Bassus ‘un mil taşı aracılığıyla kanıtlanmıştır. İskilip’ten yaklaşık 74 mil uzaktaki 3 mil taşı
80 m.p. (=74 1/1 İngiliz mili ya da 120 km)’dir ve açıkça Amasya’nın caput viaesidir. Bu yüzden taş
orijinal pozisyonuna yakın gözükmektedir fakat şehir tepeler arasında çıkmazdaki yol hattının
üzerinde birkaç mil uzandığı için Kızılırmak vadisinden taşındığına dair küçük bir şüphe olabilir.
Dolayısıyla dağlardaki zorlu patikalar haricinde başka bir çıkış yoktur.

İskilip kaymakamın ikametinde olan Türk şehirlerinin üçüncüsüdür. Bahçe ve üzüm bağları ile dolu
uzun dar bir vadinin başında piktoresk bir konuma sahiptir. Arka planda eski kalenin kalıntıları çıplak
bir kayanın üstüne konmuş kalın rölyef ile göze çarpmaktadır. İç kesim artık evlerle doludur fakat giriş
kapısı ve surların köşeleri aynı kalmıştır. Dağın eteğinde biri Dor cepheli ve sivri çatılı; diğeri ise
dairesel çatılı, sütun başları aslan başlı iki sütunla desteklenmiş, sol tarafta vazo taşırken sağ tarafında
elinde bir nesneyle (belki de bir dal) uçan, görünüşe göre iki kanatlı figürleri temsil eden aşırı
yıpranmış rölyefle süslenmiş bir alınlık olan, iki adet kaba işçilikli kaya mezarı bulunmaktadır. Kale
dışında çok az kalıntı görünmektedir. Şu anki şehrin daha sonra kurulduğu, öncekininse bahçeler
arasındaki vadinin altında uzandığı söylenmektedir. Şehrin eski adı kesin olarak bilinmemektedir.
Kiepert adının Andrapa-Neoclauipolis olduğunu ileri sürmüş ve onun bu iddiası Ramsay 4 tarafından
kabul görmüştür. Fakat bu görüş Vezirköprü’de bu şehri konu alan bir yazıtı keşfetmemizle birlikte
çürütülmüştür (P.41’e bkz.). Bizans döneminde bir psikopos olan ve Paflagonya Temasının 5 altı
şehrinden biri olan Constantine Porphyrogennetos tarafından bahsedilen Dadybra’yı geçici olarak
önerebiliriz.

2. 3 Haziran’da İskilip’ten ayrılarak Amasya’ya giden Roma yolu hattını keşfetmeye devam ettim.
Irmağın iki yakası boyunca uzanan bahçelerde bir iki saat gezindikten sonra Çorum (Tchorum) yolu
İskilip’ten 2 buçuk saat uzaktaki Kızılırmak’a (Halys) doğru hafif eğimle alçalmaktadır. Irmak sıradan
Anadolu tipi bir feribotla, uzun direklerle itilen düz tabanlı üçgen bir sandalla geçilir. Bu ilkel ulaşım
tarzı günümüz ihtiyaçları için de yeterli olmaktadır çünkü rota tamamen eskiye başlamış ve tekerlekli
trafikten vazgeçilmiştir. Roma yolu şüphesiz ki bir köprü ile sağlanmıştı fakat hiçbir iz
görülmemekteydi. Kendimizi şimdi Pontik toprağa 6 ayak basmış varsayarsak belki de büyük hata
yapmış olmayız. Irmaktan ayrıldıktan on dakika sonra İskilip’ten 9.9. İngiliz mili uzaklıktaki 7
Tozluburun’daki (Tuzluburun) Çiftlik’i (tchiftlik) geçtik ve hemen kendimizi tepelerde dar bir vadide
yükselirken bulduk. Tozluburun’dan 50 dakika sonra vadinin sol kenarındaki Hacıbey (Hadji Bey)
köyüne vardık ve 27 dakika daha güney doğuya doğru glenin karşı tarafındaki Babaoğlu’yu geçtik, bu
yüzden Tut tarafından bir daire çizdik ve Babaoğlu’dan bir iki mil öteye giden direkt yola kavuştuk. Bu
köylerin hiçbiri eski eser barındırmıyordu. Vadi artık çalılıklı tepeler arasında yaklaşık bir saat kadar
2
CIL, III, Suppl., 6897.
3
Taşı keşfeden Prof. G. Hirschfeld’e göre yirmi dört saat.
4
Hist. Geogr. Of Asia Minor. S.320
5
De Them., s.30
6
Paflagonya ve Pontus Galaticus arasındaki kesin sınır belirsizdir. Artık biliyoruz ki Tavşandağ Paflagonyanın
kuzey tarafında Kızılırmak’a (kuzeyine) doğru ciddi bir mesafe devam etmektedir ve burada da devam ediyor
olabilir. Öte yandan, Pontus Tavşan Dağı’nın güneyinde Kızılırmak’a kadar uzanmaktadır. (Strabo, s.561-2 ve
p.42) En azından Çorum ovasının Pontus Galaticus içerisinde yer alması oldukça muhtemel görünmektedir.
7
Mesafelerin tam olarak belirtildiği yerlerde bagajımın taşınması için kullandığım vagonun (araba) tekerleğine
bağlı bir trokeametre vasıtasıyla yapılan ölçümlerden hesap yapılır. Bu ölçümler, bir saat ile gösterilen
mesafenin çok değişken bir miktar olduğunu göstermektedir.
yukarı doğru dolan bir boğaz kadar daralmakta ve Kızılırmak ve Yeşilırmak’ın (Iris) su sistemleri
arasındaki havzanın zirvesine kadar uzanmaktadır. Yol daha sonra gezgin Elimin köyüne ulaşmadan
yirmi dakika önce Çorum ovasına açılan dar ve derin vadiye iner. Zirveyi geçtikten hemen sonra suyun
yolu alıp götürdüğünü gördük ve arabamız için bir yol bulmak için soldan çıkmak zorunda kaldık.
Burada maalesef yolumuzu kaybettik ve dolayısıyla mesafeler kaydım mahvoldu ancak
Tozluburun2dan Çorum’a kadar olan mesafe yaklaşık altı saattir. Elimin şehirden bir buçuk saat
uzaklıktaki Çorum ovasını bağlayan tepelerin kenarında yer almaktadır. İkisi arasında diğer yazıtlar
(num. 208-211) arasında Edessa kralı Abgar ve Christ arasındaki yazışmaların bir kopyasını bulduğum
Gurdju köyü yatıyor. Daha sonra aynı yazışmanın bir parçası daha Hacıköy’de (Hadji Keui) ortaya
çıkmıştır (num.223).

3. ÇORUM ve EUCHATİA. Çorum ovası, birleşen Çorum Çayı sularının, Mecitözü bir kolu olan Yenice
Çayı’na katılmak için güneye doğru aktığı bir vadi boynu ile bir araya gelen bir üst ve alt ovadan
oluşan düzensiz bir 8 şeklindedir. Alt ova daha geniş ve verimli olmakla birlikte eski zamanlarda
burada zeytin üretilmiştir.8 Dağınık, gösterişsiz şehir, doğudaki ovaya bağlanan tepelerin kenarından
yaklaşık iki mil uzakta, Gangra-Amasya yolunun (Decius mil taşı bulunur, no.448) Yozgat üzerinden
Kayseri’den (Caesareia) kuzeye doğru uzanan büyük ticaret yolu ile geçtiği noktada Alaca (Kayseri
yakınlarında) ve Marsovan’ı geçip Samsun’la (Amisus) kesiştiği boynun üstünde uzanmaktadır. Şehir
son yükselişini Mutasarrıf rütbesine borçludur.

8
Bkz. P.5

You might also like