You are on page 1of 27

TANZİMAT EDEBİYATI kullanılması gerektiği söylenmiş fakat tam anlamıyla

başarılı olunamamıştır. (İKİLİK, ÇELİŞKİ)

• Montesquie, Rousseau, Voltaire gibi


Tanzimat Edebiyatının hazırlık dönemi Tanzimat sanatçıların düşünceleri benimsenmiştir.
Fermanı’nın (1839) ilanıyla başlar Tercüman-ı Ahval
gazetesinin yayımlanmasına kadar sürer. (1876) • Arzu ölçüsüne karşı hece savunulmuş, fakat
genelde aruz ölçüsü kullanılmış. ( İKİLİK, ÇELİŞKİ)
Tanzimat Edebiyatı 1876’ta Tercüman-ı Ahval
gazetesinin yayımlanmasıyla başlar, 1896’ya kadar • Hece ölçüsü de denenmiştir. Klasisizm ve
sürer. Batı’dan alınan roman, hikaye, tiyatro, eleştiri, romantizm akımı etkili olmuş, Şinasi, klasisizmden;
makale gibi türler ilk kez Tanzimat edebiyatı Namık Kemal, romantizmden etkilenmiştir.
döneminde kullanılmaya başlanır. Gazeteler
aracılığıyla edebi, sosyal ve politik alanda yeni • Bu dönemin önemli şairleri şunlardır: İbrahim
düşünceler sunulmuş; makale, tiyatro gibi edebi Şinasi, Namık Kemal, Ziya Paşa...
türlerin ilk örnekleri gazetelerde verilmiştir.

Hazırlık döneminde Batı edebiyatından çeviriler yapılır. TANZİMAT II. DÖNEM ŞİİRİ (1876-1896)
Akif Paşa, Münif Paşa, Ethem Pertev Paşa, Mütercim
asım, İbrahim Şinasi Fransız edebiyatından yaptıkları • “Sanat sanat içindir.” anlayışı benimsenmiştir.
çevirilerle Tanzimat edebiyatını hazırlarlar. Halk için sanat üretme kaygısı yoktur. Eserlerin
fikirlerin açıklandığı bir tür olmasından ziyade sanat
TANZİMAT I. DÖNEM ŞİİRİ (1860-1876) değeri taşıması önemsenir.
• Bu dönem sanatçılarına göre edebiyat, halkı • II. Abdülhamit dönemindeki siyasi baskılar
eğitmede bir araçtır. Sanatın amacı toplumu sanatçıların toplumsal konulardan uzaklaşmasına
eğitmektir. neden olur. Siyasi koşulların ağırlığından bireysel bir
• Çeviriler örnek alınarak ilk yerli ürünler verilir. edebiyat yapılmıştır. Toplumsal konulardan ve
siyasetten uzak durulur. Gazetecilik duraklar, dergiler
• Siyasi ve toplumsal konular ön plandadır. ön plana çıkar.
Fransız devrimi ile yayılan millet, vatan, eşitlik, hak,
hukuk, hürriyet, adalet gibi kavramlar şiirde • Eserlerde dil ağırlaşmış, sanatlı söyleyişe önem
işlenmiştir. Fakat şekil olarak divan şiiri nazım şekilleri verilmiştir. Gerçeklerden kaçarak bir edebiyat
kullanılmıştır. oluşturuyorlar.

• “Sanat toplum içindir.” anlayışı • Şiirde felsefi düşünceler, ölüm, tabiat,


benimsenmiştir. Halkın yararına sanat üretme kaygısı karamsarlık, aşk, özlem gibi konular işlenmiştir.
ön plandadır. • “Güzel olan her şey” in şiire konu olabileceği
• Edebiyatta hak, adalet, millet, halk, vatan, kabul edilmiş, şiirin konusu genişletilmiştir.
özgürlük, eşitlik gibi kavramlar ilk kez kullanılmıştır. • Bireysel konular ağırlık kazanmıştır. Şiirde
• Divan şiiri eleştirilmiş, fakat divan şiiri nazım ölüm, varlık, yokluk, tabiat, aşk, felsefi ve metafizik
şekilleri (gazel, kaside, murabba, terkib-i bend) konular işlenmiştir. Recaizade Mahmut Ekrem ile şiirin
kullanılmıştır. (İKİLİK, ÇELİŞKİ) konusu genişlemiştir. ( Zira Ekrem: ‘Güzel olan her şey
şiirin konusu olabilir.’ der.)
• Şiirin içeriği (özü) değişmiştir. Divan şiirinin
parça güzelliği yerine bütün güzelliği ve konu birliği • Divan şiiri nazım biçimleri terk edilmeye
esas alınmıştır. Şiirlere içeriğe göre başlık verilmiştir. başlanmış, eski biçimlerin yanı sıra karma nazım
(Hürriyet Kasidesi) biçimleri kullanılmış ve Batılı nazım biçimleri
denenmiştir. Bütün güzelliği esas alınmış, şiire başlık
• Dilde sadeleşme fikri savunulmuş fakat bunda konulmaya başlanmıştır. Sanat, duygu ve estetiğe
tam başarılı olunamamıştır. Halkın anlayacağı bir dil hapsediliyor.
• Saf ve sade Türkçe ile yazma düşüncesi yoktur. • İki dönemin şairleri de şiirde parça güzelliğini
Ağır, süslü, sanatlı bir dil tercih edilmiş, Arapça, farsça bırakıp bütün güzelliğine ve konu birliğine önem
tamlama ve sözcükler yoğun şekilde kullanılmış, vermiştir.
estetik zevk amaçlanmıştır.
• Aruz ölçüsü kullanılmaya devam ederken az da
• Recaizade Mahmut Ekrem ile Muallim Naci olsa hece ölçüsü kullanılmıştır.
arasında göz için kafiye kulak için kafiye tartışması
olmuş, sanatçılar romantizmin etkisinde kalmışlardır. • Gazel, kaside, terkib-i bent gibi eski nazım
şekilleri kullanılmaya devam etmiştir.
• Aruz ölçüsü kullanımı devam etmiş, bazı
eserlerde heceye de başvurulmuştur. • Özellikle ikinci dönem sanatçıları yeni nazım
şekilleriyle şiir yazmada başarılı olmuşlardır (Abdülhak
• Bu dönemin şiiri Servetifünun’a örnek Hamit Tahran, Recaizade Mahmut Ekrem başarılıdır).
olmuştur. Edebiyat-ı Cedide’nin zeminini
oluşturmuştur. • Tanzimat şairleri bireysel duygu düşünce ve
anlatıma önem vermiş, böylece Türk edebiyatına
• Muallim Naci, bu dönemde yaşadığı hâlde Batı'daki bireyci anlayışı getirmişlerdir.
divan edebiyatını savunmuştur.
 Şiire başlık koymaları ve Batılı edebiyat
• Abdülhak Hamit Tarhan, Recaizade Mahmut akımlarını kullanmaları Divan şiirinden ayrılan
Ekrem romantik anlayışla şiir yazmışlardır. diğer yönlerdir.

• Bu dönemin önemli şairleri şunlardır: Divan Edebiyatı


Tanzimat Edebiyatı
• Recaizade Mahmut Ekrem, Abdülhak Hamit
Tarhan, Muallim Naci (Şiir türünde); Samipaşazade Her iki dönemde de aruz ölçüsü kullanılmıştır.
Sezai, Nabizade Nazım
Her iki dönemde de gazel, terkibibent, kaside gibi
TANZİMAT DÖNEMİ ŞAİRLERİ ( I. ve II. Dönem) nazım biçimleri kullanılmıştır.

• Her iki dönem şairleri biçim yönünden Divan Ağır, süslü ve sanatlı bir dil kullanılmıştır. Sade dil
şiiri geleneğine bağlı kalmışlardır. savunulsa da ağır bir dil kullanılmıştır.

• Her iki dönem şairleri romantizmin etkisinde Aşk, tabiat, din, tasavvuf gibi konular; vatan, hürriyet,
kalmışlardır. Bu dönem şiirinin Batı düşüncesiyle millet, kanun gibi konular işlenmiştir.
klasisizm ve romantizm edebi akımlarıyla ilişkisi vardır.
Sanat için sanat anlayışı; toplum için sanat anlayışı
• 1.dönem şairleri toplum için sanat anlayışını; benimsenmiştir.
2.dönem şairleri ise sanat için sanat anlayışını
benimsemişlerdir. 1. Dönem toplumsal faydayı. 2. Şiirde parça güzelliği; şiirde konu birliği/bütün güzelliği
Dönem bireysel faydayı esas alıyor. esas alınmıştır.

• 1.dönem şairleri vatan, millet, adalet, özgürlük Şiirde başlık kullanılmamıştır. Şiirde başlık
gibi konuları ele alırken; 2. dönem şairleri aşk, doğa, kullanılmaya başlanmıştır.
ölüm gibi konuları ele almışlardır. Dolayısıyla konu ve Her iki dönemde de kafiye, redif gibi ahenk unsurları
temada yenilik yapmayı başarmışlardır. kullanılmıştır.
• 1.dönem şairleri dilde sadeleşmeyi amaçlamış Mazmunlara özgü bir imge dünyası vardır.
ancak bunda başarılı olamamışlardır. 2. dönem şairleri Mazmunlardan uzak özgün bir imge dünyası
ise ağır olan bu dili daha da ağırlaştırmışlardır. Şiirde oluşturulmuştur.
sanatlı söyleyiş ikinci dönemin önemli özelliğidir.
Mesnevi, surname, gazavatname, şehrengiz, tezkire,  Gazete ve edebiyatı halkı eğitmede bir araç
seyahatname gibi türler kullanılmıştır. Roman, hikaye, olarak görmüştür. Halkın anlayabileceği bir dil
tiyatro, biyografi, fıkra, anı, deneme, makale gibi kullanmış, abartılı söyleyişlerden kaçınmış, atasözü ve
türlerin ilk örnekleri verilmiştir. deyimlere yer vermiştir.

TANZİMAT DÖNEMİ ŞAİRLERİ:  Agâh Efendi ile birlikte 1860′ta ilk özel gazete
olan Tercüman-ı Ahval’i çıkarmıştır. Türk basınının ilk
ŞİNASİ: başyazarı sayılır.
 Tanzimat edebiyatı İbrahim Şinasi ile başlar.  Türk edebiyatında ilk makale örneği olan
 Tanzimat edebiyatının ve Batı etkisindeki Türk Mukaddime-i Tercüman-ı Ahval’i bu gazetenin ön sözü
edebiyatının kurucusu, ilk bilinçli temsilcisi ve olarak yayımlamıştır. Bu makalede gazete çıkarmanın
yeniliklerin ve ilklerin öncüsüdür. Fransa’dan gerekliliğini anlatmıştır. İlk makalenin yanında
döndükten sonra Mustafa Reşit Paşa için; Kaside-i başmakaleyi de o yazmıştır.
Lamiye, Kasise-i Raiye ve mesnevi tarzında Methiye NOT: Şinasi, roman ve öykü alanında eser
yazar. Bu şiirler Türk şiirine getirdiği yeniliklerin ilk yazmamıştır.
örnekleridir.
Edebiyat kelimesini bizde ilk kullanan yazar, Şinasi’dir.
 Bir kısım fikirleri edebiyatımıza ilk kez getiren,
çıkardığı gazetelerde bu fikirleri yayarak yeni ESERLERİ:
edebiyatın temellerini atan ŞİNASİ'dir.
• Tercüme-i Manzume (Çeviri Şiirler)
 Batı edebiyatı yolunda ilk nazım ve nesir Lamartine’den, Gilbert ve Fenelon’dan bazı dizeleri
türlerinde eserler veren odur. tercüme ederek edebiyatımızda ilk şiir çevirilerini
yapmıştır.
 Klasisizm akımından etkilenmiştir.
• Noktalama işaretlerini ilk kez o kullanmıştır.
 Türk şiirini söz oyunlarından kurtararak şiire Klasisizmin etkisindedir.
konuşma dilini getirmiştir.
• Şair Evlenmesi (Bir perdelik komedi, 1860.
 Şiirde divan edebiyatı nazım biçimlerini Türk edebiyatında yazılan ilk batılı tiyatro eseridir,
kullansa da nazım biçimlerinde bazı değişiklikler fakat oynanmamıştır. Tercüman-ı Ahval gazetesinde
yapmıştır. Divan şiirinin mazmun yapısını, hayal tefrika edilmiştir. Görücü usulü ile evlilik.)
dünyasını ve söz sanatlarını kullanmamıştır.
• 1860’ta ilk özel gazete olan Tercüman-ı Ahval’i
 Genellikle “didaktik” şiirler yazmıştır. Agah Efendi ile çıkarmıştır. 1862’de ikinci özel gazete
 Şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır. Divan Tasvir-i Efkar’ı çıkarmıştır.
edebiyatı nazım biçimlerini kullanır. Arz-ı Muhabbet • La Fontaine’den Kurt ile Kuzu adlı fablı
gibi şiirlerine ad koyması bakımından divan şiiri çevirerek, edebiyatımızda ilk fabl çevirisini yapmış,
geleneğinden ayrılır. Daha sonra edebiyatımızda Batılı anlamda ilk fablları
 Şiirde konu birliğine ve bütün güzelliğine yazmıştır.
önem vermiştir. • Müntehebat-ı Eş’ar (Şiirlerinde Seçmeler)
 Şiirin konusunu genişletmiştir. Akıl, • Divan-ı Şinasi (ölümünden sonra Ebuziya
medeniyet, hak, millet, devlet, reis-i cumhur, adalet, Tevfik yayınlamıştır.)
kanun gibi kavramları şiirde kullanan ilk şairdir.
• Durub-ı Emsal-i Osmaniye (Atasözleri) Türk
 Akılcı ve mantıkçıdır. Münacât adlı şiirinde, edebiyatında ilk atasözü derlemesi ve folklor çalışması
Allah’ın birliğine akıl yoluyla ulaşır. Sorgulayıcı bir tavır
sergiler. Şiirimizde akılcılığın ilk temsilcisidir. • Müntehebat-ı Tasvir-i Efkar (Seçme makaleler,
2 cilt)
• Tercümân-ı Ahvâl Mukaddimesi (Tanzimat • Toplum için sanat ilkesine bağlı kalmıştır.
edebiyatındaki ilk makaleyi ve başmakaleyi yazmıştır.)
• Şinasi’yle tanışıncaya kadar tümüyle divan şiiri
NAMIK KEMAL (1840-1888) çizgisinde yazmıştır. Şinasi’yle tanıştıktan sonra divan
şiirinden uzaklaşarak Batı şiiri çizgisine yaklaşmıştır.
• 21 Aralık 1840'da Tekirdağ'da doğmuş, 2
Aralık 1888'de vefat etmiştir. Namık ismini ona Eşref • Şiirinde üç farklı dönem vardır:
Paşa verir. Leskofçalı Galip sayesinde Encümen-i Şuara
şairlerinin arasına katılır. a. İlk dönem şiirleri, biçim bakımından eski, konu (öz)
bakımından eskidir. (Gazelleri)
• İlk şiirleri konu ve biçim açısından divan şiiri
geleneğindedir. 1862’de Şinasi ile tanışır ve onun b. Daha sonraki şiirleri, biçim bakımından eski, konu
etkisiyle toplumsal ve siyasi konulara yönelir. (öz) bakımından yenidir. (Hürriyet Kasidesi)
Şinasi’den önce ve Şinasi’den sonra edebi kişiliği c. Son dönem şiirleri biçim ve konu (öz) bakımından da
farklıdır. yenidir. (Vaveyla)
• Tanzimat döneminin "en gür sesli vatan şairi" • Divan şiirini, abartılı bir biçimde eleştirmiştir,
olarak tanımıştır. kocakarı masallarına benzetmiştir.
• Hürriyet kavramını şiirde ilk kez kullanan • Romantizm akımının etkisinde kalmıştır.
şairdir.
• Romanları teknik açıdan kusurludur. Araya
• Divan edebiyatı nazım biçimlerini ve aruzu girip bilgi vermiştir.
kullanmıştır. Gazel, kaside, murabba gibi eski nazım
biçimleriyle yeni kavram ve konuları işlemiştir. Eski • Düz yazılarında (nesirlerinde) sanatkârane
yani divan şiiri nazım biçimleriyle yeni şiirler yazmıştır. (edebi) bir üslup kullanmıştır.

• “Kanun, vatan, hürriyet, millet, milli şuur, • Yazıda konuşma dilinin kullanılmasından yana
insan iradesi, zulüm, adalet, hak, hukuk, haksızlıkla olmuş ve özellikle tiyatrolarını sade bir dille yazmıştır.
mücadele” gibi konuları işlemiştir. Şinasi’nin Paris’e
• Tiyatroyu halk eğitiminde bir araç olarak
gidişiyle Tasvir-i Efkar’ı çıkarmaya devam etti. Ziya
görmüştür.
Paşa ile Londra’da yurtdışında çıkarılan ilk gazete olan
Hürriyet’i çıkardı. Ebuziya Tevfik ile İbret gazetesini de • Tiyatro yapıtlarının konularını günlük hayattan
çıkarmıştır. veya tarihten almıştır.
• 93 Harbi’nin yol açtığı felaketlerden dolayı • Ona göre “Tiyatro bir eğlencedir ve
yazdığı Vaveyla, Vatan Mersiyesi, Bir Muhacir Kızın eğlencelerin en faydalısıdır.”
İstimdadı ve Hilal-i Osmani şiirleri ve Hürriyet Kasidesi
şiiri büyük yankı uyandırmıştır. • Tiyatrolarının tümü dramdır.

• Şiirlerinde aruz ölçüsünü kullanmıştır. • "Vatan yahut Silistre" isimli oyunu


Romantizmden etkilenmiştir. sahnelendikten sonra Magosa’ya sürülmüştür.

• Tiyatrolarında geçen bazı şiirlerinde hece • Türk edebiyatındaki yerini, düz yazı alanında;
ölçüsünü kullanmıştır. özellikle roman, tiyatro, makale, biyografi, eleştiri,
tarih türünde yazdığı yapıtlar belirlemiştir.
• Şiiri, düşüncelerini aktarmak için bir araç
olarak kullanmıştır. • Gazetecilik yönü de vardır, Ziya Paşa ile
birlikte Hürriyet gazetesini çıkarmıştır.
• Şiirde sosyal konulara ağırlık vermiştir.
Osmanlıcılık düşüncesini benimsemiştir, Yeni • Sosyal ve siyasi konularda hicivler de
Osmanlılar Cemiyeti’nin kuruluşunda yer almıştır. yazmıştır. Romanlarında sosyal faydayı, kıssadan hisse
Sura-yı Devlet ve Kanun-i Esasi kuruluşlarında yer alır. çıkarmayı önemsemiştir. Fikirlerini aktarmak için
romanı vasıta olarak görür.
• Encümen-i Şuara topluluğunda yer almıştır. ZİYA PAŞA (1825-1880)
Osmanlıcılık düşüncesini benimsemiştir.
• Şinasi ve Namık Kemal'le birlikte Tanzimat'la
• “Lisan-ı Osmani’nin Edebiyatı Hakkında Bazı başlayan yeni Türk edebiyatının ilk aşamasını
Mülahazat-ı Şamildir” makalesinde dil ile ilgili oluşturan üç sanatçıdan biridir.
görüşlerini ortaya koymuştur.
• Ziya Paşa meşrutiyetçi ve toplumcu bir şairdir.
• "Renan Müdafaanamesi"ni Fransız tarihçi Şinasi’den sonra akılcılığı (pozitivizm) benimser.
Ernest Renan’ın “İslamiyet, ilerlemeye engeldir.”
düşüncesini çürütmek için yazmıştır. • Çeşitli devlet kademelerinde çalışmış, politika
ve sanatla uğraşmıştır. Şiir ve İnşa makalesinde halk
ESERLERİ Roman İntibah (Edebiyatımızda ilk edebi edebiyatını, Harabat adlı antolojide divan edebiyatını
roman) , Cezmi (Edebiyatımızda ilk tarihi roman) övmüş bu çelişkili durum nedeniyle N. Kemal
tarafından eleştirilmiştir. N. Kemal bu nedenle Tahrib-
Tiyatro i Harabat (edebiyatımızda ilk eleştiri) ve Takib-i
• Vatan Yahut Silistre, (Edebiyatımızda Harabat adlı eleştiri kitaplarını yazmıştır.
sahnelenen ilk tiyatro) Celalettin Harzemşah, Zavallı • Düşünceleriyle yenilikçi, yapıtları ve
Çocuk, Akif Bey, Gülnihal, Karabela yaşantısıyla eskiye bağlı bir sanatçı olan Ziya Paşa’daki
Eleştiri tezat ve ikilik hem yaşantısına hem de yapıtlarına
yansımıştır.
Tahrib-i Harabat, (Türk edebiyatında ilk eleştiri) Takib-i
Harabat, İrfan Paşa'ya Mektup, Renan Müdafaanamesi • Hürriyet gazetesinde çıkan "Şiir ve İnşa"
makalesinde Halk edebiyatını ve dilini savunur, gerçek
Anı şiirimizin halk şiiri olduğunu belirtmiştir. Bir süre sonra
hazırladığı "Harabat" adlı antolojide Divan şiirini
• Magosa Hatıraları (edebiyatımızda ilk anı)
yücelterek Halk şiirini kötülemiş ve halk ozanlarının
• Biyografi: Fatih Sultan Mehmet, Selahaddin-i şiirlerini "eşek anırması" olarak nitelemiştir.
Eyyubi, Yavuz Sultan Selim
• Ziya Paşanın yaşadığı bu çelişkiye Namık
Çıkardığı Gazeteler: Tasvir-i Efkâr, Hürriyet, İbret Kemal tepki göstermiş ve onu eleştirmek için Tahrib-i
Harabad adlı eleştirileri yazmıştır.
Tarih: İslam Tarihi, Osmanlı Tarihi,Evrak-ı
Perişan,Devr-i İstila, Barika-i Zafer, Kanije Muhasarası • Hem biçim hem de hayalleri ve duyuş tarzı
bakımından divan şiirine bağlıdır.

• Divan şiiri nazım biçimlerini kullanan


sanatçının lirik sayılabilecek gazelleri vardır.

• Sade bir dili savunmuş, beğenmiş; ancak


Arapça, Farsça tamlamalarla yüklü bir dil kullanmıştır.

• Hece ölçüsüyle yazdığı birkaç türküsü dışında


bütün şiirlerini aruz ölçüsüyle yazmıştır.

• Tanzimat Edebiyatının bütün özelliklerini taşır.


Tanzimat Edebiyatını oluşturan dört önemli etki (divan
şiiri, mahallileşme etkisi, Batı etkisi, âşık tarzı) onun
şiirlerinde ve düz yazılarında görülür.

• Türk edebiyatında terci-i bent ve terkib-i bent


türlerinin en önemli şairlerindendir.
• En ünlü şiiri Terkib-i Bent dönemin sosyal bir görülmez; bundan dolayı eserleri dil bakımından
eleştirisidir.(Ziya Paşa bu şiirini Bağdatlı Ruhi'ye nazire kusurludur. Dili çok ağır üslubu dağınıktır.
yazmıştır) Adalet, zulüm, haksızlık, ahlak, çalışkanlık-
tembellik, vicdan-vicdansızlık, eğitim gibi temaları • Abdülhak Hamit Tarhan, şiirde tezatlara,
işler. İnsanın bu dünyada karşılaştığı problemlerden şaşırtmacalara çok yer vermiş; lirik-felsefi bir anlayışla
bahseder. Zamandan ve devrinden şikayet eder. yazmıştır. Günlük hayat, ölüm, metafizik düşünceler,
Sosyal yönü ağır basan bir şiirdir. tabiat, aşk, vatan sevgisi gibi bireysel konuları
işlemiştir. Romantizmden etkilenir.
• Terci-i Bent’te Tabiat, insan ve kainat üzerine
sorgulayıcı bir tavır ve felsefe geliştirir. Kaderci ve • Tanzimat şiirine geniş ufuklar açan, divan şiiri
şüpheci olan Ziya Paşa, yeni bir bakış açısı getirir. Türk geleneğini tamamıyla yıkan Abdülhak Hamit; Tanzimat
edebiyatındaki önemli felsefi şiirlerden biridir. şiirine yüksek bir anlatım yeteneği kazandırmıştır. Aruz
ölçüsünü kullanır, hiç görülmemiş nazım şekillerini
• Zafername, siyasi bir hicivdir. Ali Paşa ve onun dener. Hem divan hem Fransız şiiri nazım biçimlerini
Girit siyaseti özelinde, devrin siyasi olaylarını eleştirir. kullanır. Aruzla ilk manzum tiyatro eseri yazan :
A.Hamit Tarhan/Eşber, Heceyle yazılan ilk manzum
• Harabat, Mukaddime ve antoloji tiyatro eseri : A. Hamit Tarhan / Nesteren
bölümlerinden oluşur. Mukaddime kısmında halk
şiirini eleştirip, divan şiirini övmesiyle, N. Kemal’in ona • Veremden ölen eşi Fatma Hanım onun
karşı Tahrib-i Harabat ve Takip adlı eleştirileri yazar. şairliğini ve edebiyatını büyük ölçüde etkilemiştir.
Böylelikle ölüm teması onun şiirlerinin en temel
• ESERLERİ VE TÜRLERİ teması olmuştur. Ünlü Makber şiirini eşinin ölümü
• Hiciv: Zafername Düzyazı: Rüya Mektup: üzerine yazmıştır. Eşinin ölümü onu mersiye şairi
Veraset Mektupları Şiir: Eş’ar-ı Ziya Makale: Şiir ve yapmıştır. Ölümü felsefi ve metafizik açıdan inceler.
İnşa Makber’den sonra yazdığı Ölü ve Hacle’de de ölüm
temasını işler.
• Anı: Defter-i Amal
• Tiyatrolarında ağır bir dil kullanmıştır. Ayrıca
Tercümeleri: Viardot’tan Endülüs Tarihî‘ni, Cheruel ile tiyatroları sahne tekniğine de uygun değildir.
Lavallee’den Engizisyon Tarihî‘ni, J.J. Rousseau’dan Abdülhak Hamit tiyatrolarını sahnelenmek için değil
Emil‘i, Moliere’den Tartuffe‘ü tercüme etmiştir. okunmak için yazmıştır. nazım-nesir karışık
tiyatrolarında tarihi olaylar ve hayallerini anlatmıştır.

• Sanat için sanat anlayışını benimseyen sanatçı,


ABDÜLHAK HAMİT TARHAN (1852-1937)
romantizm akımın etkisindedir.
• Edebiyatımızın en bireysel şairlerindendir. Aşk,
• Abdülhak Hamit Tarhan, edebiyatımızın batılı
tabiat gibi konuları işler.
anlamda ilk pastoral şiir örnekleri olan şiirlerini Sahra
• Batılılaşma hareketinin asıl öncüsü olarak adlı eserde toplamıştır. Validem adlı eserinde mukaffa
kabul gördüğü için kendisine "ŞAİR-İ AZAM"(büyük adını verdiği kafiyesiz ve duraksız şiiri yazar, hece
şair) lakabı verilmiştir. Divan şiirini yıkan şairdir. ölçüsünü kullanır. Hindistan’da yazdığı Külbe-i İştiyak
ve Kürsi-i İstiğrak şiirleri tabiat temasını işl
• İkinci dönem Tanzimat edebiyatının en verimli,
üretken, kudretli yazarlarından olan Abdülhak Hamit, ŞİİR:
modern edebiyatımızın kurucularındandır. Doğu ile
Sahra (1879) Ölü (1886) Hacle (1886) Bir Sefilenin
Batı arasında bir köprü olabilecek kadar kuvvetli bir
Hasbihali (1886) Bâlâ'dan Bir Ses (1911) Validem
kültüre sahiptir.
(1913) İlham-ı Vatan (1918) Tayflar Geçidi (1919)
• Şiirdeki Batılılaşma hareketinin asıl büyük Ruhlar (1922) Makber, Bunlar Odur, Divaneliklerim
öncüsüdür. Şiir biçiminde ve içeriğinde önemli Yahut Belde, Kahbe Yahut Bir Sefilenin Hasbihali,
değişiklikler yapmıştır. Onda ölçü, uyak, dil kaygısı Baladan Bir Ses, Tayflar Geçidi, Garâm (1923) Yabancı
Dostlar, Hep yahut Hiç
Nijad adlı çocuklarının ölümünü görmüş olması ona içli
ve acı dolu şiirler yazdırmıştır. Hüzünlü duygular,
OYUN:İçli Kız (1874) Sabr ü Sebat (1875) Duhter-i ölümü hatırlatan tabiat manzaraları, solgun güller,
Hindu (1875) Nazife yahut Feda-yı Hamiyet (1876, romantik güzellikler şiirlerinde işlediği konulardandır.
1919) Tarık yahut Endülüs Fethi (1879, 1970) Eşber Romantizm akımından etkilenmiştir. Dili ağır ve
(1880, 1945) süslüdür.
Zeynep (1908) Macera-yı Aşk (1910) İlhan (1913) • Bütün yapıtlarında sanat için sanat anlayışını
Tarhan (1916) Finten (1918, 1964) İbn Musa (1919, benimsemiştir. Aruzu kullanan yazar; Şarkı, Arz-ı
1928)Yadigar-ı Harb (1919) Hakan (1935) Hakikat, Mevt şiirlerini aruzla; Nijad, Ah Nijad şiirlerni
RECÂİZÂDE MAHMUT EKREM (1847-1914) heceyle yazmıştır.

• Tanzimat ikinci dönem sanatçılarından • Kulak için kafiye anlayışını benimseyen şair,
Recaizade Mahmut Ekrem; şiir, roman, tiyatro, hikaye Muallim Naci ile kafiye konusunda tartışır.
ve eleştiri türünde eserler vermiş, dönemin genç • Çocuklarının ölümü üzerine yazdığı ağıtlarla;
kuşaklarına örnek olmuş bir sanatçıdır. edebiyatımızda Mersiye (ağıtlar) Şairi olarak tanınır.
• Döneminde "üstad" olarak tanınır. Galatasaray Şiire aile ile ilgili kavramları sokar.
Sultanisinde edebiyat öğretmenliği ve milli eğitim • Düzyazı alanındaki en önemli eseri,
bakanlığı yapmıştır. Divan edebiyatından uzak, Batılı edebiyatımızın Batılı anlamdaki ilk realist romanı
bir edebiyat oluşturmaya çalışmıştır. Servetifünun’un sayılan Araba Sevdası'dır. Bu eserde, yanlış ve
oluşmasında katkılarından dolayı, Üstat Ekrem olarak bilinçsizce Batıyı takip etmeye çalışan Bihruz Beyin ne
anılır. hallere düştüğü anlatılır. Realist çizgilerle ve ince bir
• Bu dönemde eski edebiyat taraftarlarıyla, mizahla bilinçsiz şekilde Batılı olmaya çalışan insanlar
özellikle Muallim Naci ile, (Malumat adlı dergide) bu eserde göz önüne serilir.
kalem mücadelesi yapan öncü sanatçılardandır. Yeni • Şiirlerinde romantizmin, tiyatrolarında
edebiyatı savunanların hocası olmuştur. klasisizmin etkileri, roman ve öykülerinde realizmin
• Servetifünun dergisinin başına Tevfik Fikret'i etkisi görülür.
getirerek Edebiyatıcedide hareketinin hazırlayıcısı • Edebiyatla ilgili görüşlerini Talim-i Edebiyat
olmuştur. adlı ders kitabında anlatır.
Tevfik Fikret'in akıl hocasıdır. • Şiir: Nağme-i Seher, Yadigâr-ı Şebâb, Zemzeme
• Şiirleri sanat bakımından pek güçlü olmayan I-II-III, Tefekkür, Pejmürde, Nijad Ekrem, Nefrin.
sanatçı, sanat için sanat ilkesiyle yazmış, kulak için • Roman: Araba Sevdası.
kafiye görüşünü ilk kez ortaya atarak bu konuda büyük
bir tartışma başlatmış; göz için kafiye anlayışında olan • Öykü: Saime, Muhsin Bey Yahut Şairliğin Hazin
Muallim Naci ile büyük bir tartışmaya girmiştir. Bir Neticesi, Şemsa.

• Hece ölçüsüyle yazdığı şiirleri de olmakla • Oyun: Afife Anjelik (İlk romantik dram), Atala
birlikte, aruza bağlı kalmıştır. Yahut Amerikan Vahşileri, Vuslat Yahut Süreksiz
Sevinç, Çok Bilen Çok Yanılır, Ders Kitabı: Talim-i
• Güzel olan her şeyin şiir olabileceği fikrinin Edebiyat,
savunucusudur. Zerreden kürreye kadar her şeyin
şiirin konusu olabileceğini savunur. • Eleştiri: Takdir-i Elhan, Zemzeme III
Mukaddimesi. Biyografi: Kudemadan Birkaç Şair
• Batı edebiyatı nazım şekillerini başarıyla
kullanmıştır. Muallim Naci:

• Şiirlerinde hüzün ve acı vardır. Aşk, tabiat, aile


çocuk, ölüm gibi bireysel konuları işler. Piraye, Emced,
Tanzimat edebiyatında eski edebiyat taraftarlarının SERVETİFÜNUN EDEBİYATI: (1896-1901)
öncüsüdür. Siyasi ve ideolojik konuları işler. Şiirlerinde
biçim ve içerik bakımından divan edebiyatına bağlıdır. Batı etkisinde Türk edebiyatının kısa ama en etkili
dönemidir. Yeni edebiyat anlamına gelen
Göz için kafiye anlayışına bağlıdır. Abes-Muktebes Edebiyatıcedide olarak da bilinir. II. Dönem Tanzimat
tartışmasında Recaizade ile münakaşalara girmiştir. edebiyatı Edebiyatıcedide’yi hazırlar. R. M. Ekrem
Recaizade’nin Zemzeme III Mukaddimesi’ndeki Servetifünun’u hazırlayan önemli bir yeni
eleştirilere Demdeme adlı eseriyle cevap vermiştir. edebiyatçıdır. Özellikle Fransız edebiyatından
etkilenmişlerdir.
Edebiyatımızda köyden söz eden ilk şiir olan Köylü
Kızların Şarkısı adlı şiiri yazmıştır. II. Abdülhamit yönetiminin baskısı (istibdat) altında
gelişen karamsarlık, umutsuzluk ve bunalımın hakim
Kuzu, Kebuter, Dicle, Feryad, Şam-ı Gariban, Nusaybin olduğu bir edebiyat dönemidir. Gazetecilikten
Civarında Bir Vadi, Avcı adlı şiirleri hem biçim hem dergiciliğe geçilmiş, toplumsal faydayı değil estetik
içerik açısından yeni kabul edilir. zevki ön plana çıkaran bireysel konuların işlendiği bir
Şiir: Ateşpare, Şerare, Füruzan, Sünbüle, Yadigar-ı Naci dönem olmuştur. Artık Türk edebiyatı Batılı bir
edebiyat haline geliyor. Batılı eş değerleriyle boy
Anı: Medrese Hatıraları, Ömer’in Çocukluğu, ölçüşebilecek türde eserler veriliyor.

Sözlük: Lügat-ı Naci, Eleştiri: Demdeme

SERVETİFÜNUN ŞİİRİ GENEL ÖZELLİKLERİ

Nabizade Nazım: şiiri güçlü değildir. Heves Ettim, Mini • Türk edebiyatını kesin olarak modernleştiren
mini yahut Yine Heves Ettim şiir kitaplarıdır. Servetifünun büyük bir hızla sonuç aldığı ilk edebi tür
şiirdir.

• Şiirde resim sanatından etkilenilmiştir. R. M.


Ekrem’in ‘Güzel olan her şey şiirin konusu olabilir.’
Düşüncesiyle hareket edilmiş, şiirde musikiye ve biçim
kusursuzluğuna önem verilmiştir. Bireysel konu ve
temalar ön plandadır; aşk ve tabiat daha çok
işlenmiştir.

• Yeni edebiyat anlamına gelen Edebiyat-ı


Cedide olarak da bilinir. Servet-i Fünun önceleri
Ahmet İhsan Tokgöz’ün çıkardığı bir bilim ve teknik
dergisidir. Bilimin Zenginlikleri anlamına gelmektedir.
Recaizade Mahmut Ekrem’in Galatasaray Lisesi’nden
öğrencisi olan Ahmet İhsan Tokgöz’ü ikna etmesiyle
derginin başyazarlığına Tevfik Fikret getirilir ve dergi
bir edebiyat dergisi haline gelir. Yenilikçi yazarlar bu
dergide toplanır. Böylece Servetifünun edebiyatı
başlamış oluyor.

• Sevet-i Fünun’un ortaya çıkmasını sağlayan


gelişme ‘abes ve muktebes’ tartışması olmuştur.
Hasan Asaf, Burhan-ı Kudret adlı bir şiir yayımlar. Bu
şiirde yer alan iki dize kafiye açısından bir tartışma
yaratır.

Zade-i nurundan iken muktebes/ Mihr u mehe etmek


işaret abes
Muktebes ve abes kelimeleri sin ve peltek s ile yaratmak için kullandılar. Aşırı heyecan ifade eden ah,
bitmektedir. Bunun üzerine bir kafiye tartışması of, ey gibi ünlemleri sıkça kullanmışlardır.
başlar. Hasan Asaf, kafiyede göz esasını değil, kulak
esasını dikkate aldığını söyler ve eski edebiyat • "Kafiye göz için değil kulak içindir." görüşünü
taraftarlarınca eleştirilir. Hasan Asaf, kulağa göre benimsemişlerdir.
kafiyeyi savunarak bu tarzı Recaizade Mahmut • Fransız şiiri örnek alınmıştır. Sembolizm ve
Ekrem’den öğrendiğini söyler. Muallim Naci ve parnasizm akımlarından etkilenmişlerdir. Müzikalite
taraftarlarının Malumat adı dergide eski edebiyatı açısından sembolizm, biçim güzelliği açısından
savunan kendilerini eleştiren yazılarına cevap vermek parnasizmin etkisindedirler.
üzere, Recaizade Mahmut Ekrem, Tevfik Fikret’in
Servetifünun adlı derginin başına geçmesini sağlar. 7 • 'Sanat için sanat'' anlayışını benimsemişlerdir.
Şubat 1896’da Fikret, Servetifünun’un yazı işleri Şiir tekniği olarak pitoreskten faydalanmışlardır.
müdürü olur ve böylece Servetifünun edebiyatı başlar. Cenap Şahabettin şiiri ‘Elfaz ile resmedilen bir
levha’olarak tarif eder. Bu teknikte sözcüklerle resim
• Topluluğun genelinin şair olması ve Tevfik çizilir. Bu resim sözcükler aracılığıyla okuyucunun
Fikret’in güçlü bir şair olması şiir konusunda hızlı bir tasavvurunda ortaya çıkar.
netice almayı sağlamıştır. Bir tek, T. Fikret son
dönemlerinde toplumcu şiirler yazmıştır. • Batı edebiyatından terza-rima, triyole, sone
Servetifünun’u Sevetifünun yapan T. Fikret’tir. Aruz gibi nazım şekillerini aldılar. Divan edebiyatından
kalıpları konuya göre seçilmiş, bir şiirde birden fazla müstezadı alıp serbest müstezat biçiminde kulandılar.
aruz kalıbı kullanılmıştır.
• Şiirlerini gazel, kaside, mesnevi gibi tür
• Konular bireyseldir. İçe kapanma hayallere adlarıyla değil özel adlar vererek oluşturmuşlardır.
sığınma söz konusudur. Öce Yeni Zelanda’ya sonra Beyitlerle bentler bir arada kullanılmıştır.
Manisa’nın Sarıçam köyüne yerleşme hayali kurarlar.
• Parça güzelliği yerine bütün güzelliği ön plana
Ancak ikisini de gerçekleştiremezler. Hayal-gerçek
çıkmıştır.
çatışması konu olarak şiire yansır. Şiirde Sembolizm ve
Parnasizmden; romanda realizm be natüralizmden • Anlatılan bir düşünce, bir ifade sonraki
etkilenmişlerdir. Müzikalite açısından sembolizm; birimlere taşınabilmiştir (anjambman; şiirde
biçim güzelliği açısından parnasizm benimsenmiştir. cümlelerin bir dize veya beyitte bitmeyip diğer beyit,
Dekadanlar olarak değerlendirilip Ahmet Mithat dize ve bentlere kayması, Fransız şiirinden alınmıştır.)
Efendi tarafından eleştiriliyor. Nazım nesre yaklaştırılmış ve mensur şiir örnekleri
verilmiştir. H. Ziya (Mensur şiirler, Mezardan sesler)
Mehmet Rauf (Siyah İnciler)

• Serveti fünun şiiri melankoliktir, duygusaldır,


• Oldukça ağır, süslü, sanatlı ve sanatkârâne bir karamsardır. (Dönemin siyası baskısı etkisi)
dil ve üslup kullanılmıştır. Dili kullanma biçimleriyle
• Ali Ekrem’in Şiirimiz başlıklı yazısı T. Fikret
çok eleştirilmişlerdir. Kimsenin bilmediği kullanmadığı
tarafından değiştirildiği için Ali Ekrem dergiden ayılır,
Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalar kullanmışlar,
Malumat dergisine geçer ve yazının orijinalini
bunu sanat yapmak olarak görmüşler, okuyucuların
yayımlar. Böylece toplulukta ilk kopma olur.
kendilerini anlamlarına önem vermemişlerdir. Şehik-i
tahayi (yalnız hıçkırık), ihtizazat-ı leyl (gece titreyişleri), Derginin sahibi Ahmet İhsan ile anlaşamayan T. Fikret,
zulmet-i ebkem (dilsiz karanlık), saat-i semenfam dergiden ayrılır, onun yerine Hüseyin Cahit geçer.
(yasemin kokulu saatler)… Arapça ve Farsça daha önce
kullanılmamış sözcükleri kullanmayı bir hüner olarak Hüseyin Cahit Ekim 1901’de Fransız İhtilali’ni konu
görmüşlerdir. alan Edebiyat ve Hukuk adlı bir makale yayımlar. Bu
makale ile dergi kapatılır ve topluluk dağılır.
• Aruz ölçüsü kullanmaya devam ettiler.
Asonans, aliterasyon, tekrar, ölçü kafiye, redifi ahenk T. Fikret, Cenap Şahabettin, Süleyman Nesip, Ali
Ekrem, Hüseyin Suat, Süleyman Nazif, Ahmet Reşit,
Hüseyin Siret, Faik Ali, Celal Sahir, dönemin şair Ey köhne Bizans, ey koca fertutu musahhir / Ey bin
Servetifünun yazarlarıdır. Ayrıca Halit Ziya ve Mehmet kocadan arta kalan bize-yi bakir
Rauf roman ve hikayeci olmalarına rağmen mensur şiir
alanında eser vermiştir. Romanda öncüsü Halit Dizeleriyle İstanbul’u lanetler. Bu şiirle Türk
Ziya’dır. M. Rauf ilk psikolojik roman Eylül’ü yazmıştır. edebiyatında ilk kez İstanbul olumsuz bir şekilde
anlatılır. Şiir dönemine bir başkaldırı niteliğindedir.
Eserlerini Edebiyatıcedide Kütüphanesi adı altında bir
araya getirmişlerdir. Bir Lahza-yı Teahhur şiiriyle II. Abdülhamit’e suikast
girişiminde bulunan Ermeni komitacılara destek verir.
SERVETİFÜNUN ŞAİRLERİ:
Yarın anlamına gelen Ferda şiirinde bir milletin
TEVFİK FİKRET (1867-1915) ümitlerinin ve geleceğinin temsilcisi Türk gençliğine
seslenir.
• Asıl ismi Mehmed Tevfik olan şair ve öğretmen
Tevfik Fikret, 24 Aralık 1867'de İstanbul'un Kadırga Haluk’un Amentüsü şiirinde akıl ve bilimi ön plana
semtinde doğdu. Sanata resimle başlamış, hat çıkarır.
sanatıyla da ilgilenmiştir. İlk şiirlerinde Nazmi
mahlasını kullanır. Şermin şiiriyle edebiyatımızda Batılı tarzda ilk çocuk
şiirleri kitabını hece ölçüsüyle yazar.
• Servetifünun edebiyatının en önemli şairidir.
Servetifünun öncesi dönemde taklit ve nazire tarzında Tarih-i Kadim şiirinde tarihi sadece kanlı sahnelerden
şiirler yazmış, divan şiiri geleneğine uygun yazdığı ve savaşlardan ibaret görür. Dine ve Tanrıya isyan
şiirlerde aşk, bahar, tasavvuf, şarap konularına eder.
değinmiştir. Han-ı Yağma şirinde rüşvet, haksızlık, adaletsizlik,
• Servetifünun döneminde sanat için sanat hürriyetsizlik, yağma gibi durumlar devam ettiği için
anlayışıyla aşk ve tabiat gibi bireysel konuları İttahat ve Terakki’yi sert biçimde eleştirir.
işlemiştir. Bu dönem şiirlerini Rübab-ı Şikeste adlı 1911’de oğlu için yazdığı şiirlerden oluşan Haluk’un
kitabında toplamıştır. Süha ve Pervin, Tesadüf, İkinci Defteri, şairin el yazısıyla yazdığı didaktik bir eserdir.
Tesadüf, Son Tesadüf, Süs aşk konulu; Resim
Yaparken, Bir Levha İçin, Bir Yaz Levhası bu dönemde Yazar II. Meşrutiyetin ilanıyla İstanbul ile ilgili
tabiat konulu şiirleridir. görüşlerini Rücu şiiriyle geri alır. Yahya Kemal ona
karşı Siste Söyleniş adlı şiiri yazmıştır.
Aveng-i Tesavir (tasvirler askısı) başlığı altında gerçek
ve hayali kişilerle ilgili portre şiirler yazmıştır. Cebap  Önceleri sanat için sanat, sonraları toplum için
Şahabettin, R. M. Ekrem, Nef’i, Nedim… sanat yapan şair, kulak için kafiye anlayışını savunur.
Tabiatı ressam tizliğiyle anlatır.
Balıkçılar, Ramazan Sadakası, Nesrin, Zavallı Hasta,
Verin Zavallılara bu dönemde merhamet içerikli  Servetifünun topluluğunun dağılmasından
toplumsal niteliğe yakın şiirleridir. sonra yazdığı şiirlerde toplumsal konulara yönelir. Bu
şiirlerinin ana teması "hürriyet" ve "medeniyet"tir.
Tefekkür, Gayya-yı vücut, İnanmak ihtiyacı felsefi 1901'den sonraysa yöneldiği toplumsal nitelikteki
şiirleridir. şiirlerini topladı.
Ömr-i Muhayyel, Yeşilyurt şairin hayal-gerçek  Toplumsal ve siyasal ortamı Han-ı Yağma, 95’e
çatışmasında, gerçek dünyadan kaçıp sığındığı Doğru, Balıkçılar, Haluk’un Bayramı, Tarih-i Kadim,
hayallerini ifade eder. Promete, Sis gibi şiirleriyle eleştirmiştir.
Servetifünun sonrası döneminde toplum için sanat  Ferda (Yarın) şiirinde gençlerin vatana karşı
yapmış, hürriyet, vatan, millet, adalet gibi toplumsal sorumluluk ve görev temasını işlemiştir.
konuları işlemiştir. Aşiyan’a inzivaya çekildikten sonra
yazdığı Sis şiirinde İstanbul’u eleştirir ve İstanbul’a  Karamsarlığı ve iç dünyasındaki çalkantıları
nefretini dile getirir. şiirlerinde öne çıkmıştır.
 Mesnevi, gazel, müseddes gibi divan şiir nazım güzellikleri etkili bir biçimde, duygusallığa girilmeden
biçimlerinin yanında sone, terza-rima gibi Batılı nazım anlatılmaya çalışılır.
biçimlerini de kullanmıştır. Divan edebiyatı nazım
biçimi müstezadı, serbest müstezat haline getirmiştir.
Serbest müstezatı şiirlerinde başarıyla kullanmıştır. Terzarima: Üç dizeli bentlerden oluşur, bent sayısında
Şiirde biçime önem verir. sınırlama yoktur. Sonunda tek dize bulunur bu dizenin
 Aruzla Türkçeyi, şiirle düz yazıyı başarıyla ustaca söylenmiş, kuvvetli bir dize olması gerekir. İlk
kaynaştırmayı bilmiştir. Aynı şiir içerisinde farklı aruz Kez T. Fikret, Şehrayin adlı şiirinde kullanmıştır.
kalıpları kullanmış, ruhsal durumuna göre aruz Edebiyatımızda ilk kez Servetifünun şairleri
kalıpları seçmiştir. Kulak için kafiye anlayışını kullanmıştır.
benimser.

 Beyit ve mısra bütünlüğünü kırmış, anlamı Sone/Sonet: Servetifünun şairleri edebiyatımıza


birkaç dizeye yaymıştır. (anjambman özelliği) getirir. İkisi dörtlük, ikisi üçlük dört bentden kurulur 14
 Nazmı nesre başarıyla yaklaştırmış, manzum dizeden oluşur. Bazı kaynaklarda Süleyman Nesip
hikayeler yazmıştır. Nesrin, Balıkçılar, Hasta Çocuk ile tarafından ilk kez kullanıldığı, bazılarında ise
manzum hikaye türünün önemli örneklerini verir. edebiyatımızın ilk sonesi Cenap Şahabettin’in Şi’r-i
Navüşte (Yazılmamış Şiir) başlıklı şiirdir.
 Mesnevi, gazel, terci-i bent, müseddes gibi
hem geleneksel hem sone, terza rima gibi Batı
edebiyatı nazım biçimlerini kullanmıştır. Triyole: Batı edebiyatında on dizeli bir nazım biçimidir.
 Şiirlerinde noktalama işaretlerine, biçimsel İlk kez Servetifünun döneminde kullanılmış,
mükemmelliğe, tasvire önem vermiştir. edebiyatımızda pek tercih edilmemiştir.

 “Yağmur” şiirinde olduğu gibi şiirin içeriğine


uygun aruz kalıplarını seçmiş ve kullanmıştır. Serbest Müstezat: Divan şiirindeki müstezat nazım
 Şiirlerinde parnasizmden etkilenmiştir. Tabiatı biçimi serbestleştirilerek oluşturulmuş yeni nazım
bir ressam titizliğiyle anlatır. biçimidir. Batı edebiyatının etkisiyle ortaya çıkmış,
uzun ve kısa dizelerin karışık olarak kullanılabildiği bir
türdür. Serbest şiire geçişte bir aşamadır.

ESERLERİ Şiirde cümlelerin bir dize ya da beyitte bitmeyip diğer


dize, beyit ya da bentlere kaydığı anjambmanlara yer
• Rübab-ı Şikeste (1900-1984) Haluk'un Defteri verilir. T. Fikret’im Yağmur, C. Şahabettin’in Elhan-ı
(1911-1984) Rübabın Cevabı (1911-1945) Şita ve A. Haşim’in O Belde ve yollar şiirleri serbest
• Şermin ( Hece ölçüsüyle yazdığı Türk müstezat nazım şekliyle yazılmıştır.
edebiyatında ilk çocuk şiirleri kitabı 1914-1983) Tarih-i
Kadim (1905) Son Şiirler (1952. Yay. Haz. Cevdet
Kudret)

Mai Deniz şiiri Parnasizmin etkisindedir.

Parnasizm: Sanat için sanat yapılmış, şiir biçimsel bir


bütünlük olarak görülmüştür. Sevetifünun şairleri
parnasizmden etkilenmişlerdir. Şiirde biçimsel
mükemmellik ve kusursuzluk amaçlanmıştır. Tabiat
CENAP ŞAHABETTİN (1870-1935) Tiyatro: Körebe, Küçük Beyler, Yalan Hac Yolunda,
Avrupa Mektupları, Suriye Mektupları (gezi)
• Gerçek mesleği doktorluk olan sanatçı,
Servetifünun edebiyatının Tevfik Fikret’ten sonra Evrak-ı Leyal (şiir)
gelen en önemli şairidir. Peyam gazetesindeki
yazılarıyla milli mücadele karşıtı bir tavır sergiler. Hüseyin Siret Özsever: Hüseyin Cahit’in ağabeyidir. II.
Meşrutiyet’ten sonra toplumsal konulara yönelir.
• Tıp eğitimi için gönderildiği Paris’te, tıptan çok Gave-i Zalim takma adını kullanır. Lane-i Melal, Gave
şiire alaka duymuş ve Fransız sembolistlerini Destanı şiir kitaplarıdır.
tanımıştır.

• “Sanat için sanat” anlayışına uygun eserler


vermiştir. Güzellik yaratmak için sanat yapmıştır. Saat- Ali Ekrem Bolayır: N. Kemal’in oğludur. A. Nadir
i semen-fam (yasemin kokulu saatler) tamlamasından mahlasıyla şiirler yazmıştır. Aruzun ve Osmanlıcanın
dolayı, Ahmet Mithat Efendi ‘nin Dekadanlar güçlü savunucusu olmasına rağmen, konuşma dilini ve
makalesinde (geriye giden, kapalı, anlamsız) olmakla heceyi de kullanmıştır. 1897 Türk-Yunan Savaşı
eleştirildi. dolayısıyla yazdığı Vasiyet adlı şiiri büyük yankı
uyandırır.
• Eserlerinde sosyal konulara hiç değinmemiştir.
Bireysel temalara yönelmiş, şiirlerinde genellikle aşk
ve doğa konularını işlemiştir. Aruzu kullanan şair, Kırmızı Fesler, Kaside-i Askeriyye (Hürriyet Kasisesi’ne
müziği şiirin atmosferine uydurmak için, Elhan-ı nazire), Ruh-ı Kemal, Zılal-ı İlham, Ordunun Defteri,
Şita’da olduğu gibi aynı şiir içerisinde farklı aruz Ana Vatan , Lisan-ı Osmani, Şiir Demeti, Vicdan
kalıpları kullanmıştır. Bütün şiirlerini aruzla yazmıştır. Alevleri
• Verlaine’in etkisinde olan yazar, sembolizm ve Elhan-ı Şita Sembolist bir metindir.
parnasizmden etkilenmiştir. Şiirlerinde istiare ve
musiki önemlidir. Ölüm, kadın, yalnızlık, gerçeklikten SEMBOLİZM: Sanat eserini değerini, gerçeğin olduğu
kaçış, hayale sığınış, aşk ve tabiat şiirlerinin temalardır. gibi aktarılmasında değil, duygu ve düşüncelerin,
işaret ve biçimlerin uygunluk içinde düzenlenişinde
• Ağır ve sanatlı bir dili vardır. Kimsenin gören, ayrıca kelimelerin müzik ve simge değerine
kullanmadığı Arapça ve Farsça sözcükler ve dayanılarak en anlatılmaz duygu ve inceliklerin bile
tamlamalar kullanmıştır. Berf-i Zerrin (altın renkli kar) sezdirilebileceğini savunan bir akımdır. Servetifünun
• İlk dönem şiirlerini topladığı Tamat adlı eseri şairleri sembolizmden de etkilenmişlerdir. Semboller
uygunsuz, saçma sapan söz anlamına gelmektedir. aracılığıyla dış çevrenin insan üzerindeki etkilerini ve
izlenimlerini yansıtmışlardır. Şiiri bir şeyler anlatmak
• Cenap Şahabettin, farklı ve ince hayallerini dile için kullanmayan sembolist şairler, anlamı kapalı
getirmek için Arapça ve Farsça'dan yeni sözcükler tutmuşlar ve böylece okurun şiiri kendine göre
kullanmış bu da onun şiir dilini iyice ağırlaştırmıştır. yorumlamasını sağlamışlardır. Kelimelerin anlamına
Şiirlerinde çok zengin bir lirizm ve geniş hayal gücü değil, musiki değerine önem vermişler, anlam
göze çarpar. kapalılığı ve farklı çağrışımlar yatabilmek için
mecazlardan fazlaca yararlanmışlardır. Bu nedenle
• Elhan-ı Şita (Kış Ezgileri) şiirinde karın yağışını dilleri ağırdır, Arapça ve Farsça kelime ve tamlamalarla
okuyucuya hissettirmiştir. yüklüdür. Gerçeklerden kaçma ve hayale sığınma
• Halk arasında birçok dizesi atasözü gibi belirgin özellikleridir. Karamsarlık şiirlerin ortak
kullanılmaktadır. yönüdür.

• Hem şiir hem de düzyazı türlerinde eserleri


vardır.

Eserleri: Tâmat (şiir) Tiryaki Sözleri (özdeyiş) Nesr-i


Harp, Evrak-ı Eyyam, Nesr-i Sulh (deneme)
Tanzimat Edebiyatı (Birinci Dönem) FECRİATİ DÖNEMİ
Servetifünun Edebiyatı
II. Meşrutiyet dönemiyle ortaya çıkarlar. Siyasi ve
Toplum için sanat anlayışı benimsenmiştir. Sanat için sosyal karakteri olmayan, bireyci sanat anlayışına bağlı
sanat anlayışı benimsenmiştir. kalan, sanat anlayışında ve düşüncesinde Batı’ya
yaslanan bir edebiyat grubudur. Fecriati, Geleceğin
Sade bir dil savunulmuş ama ağır dilden Işığı anlamına gelir.
vazgeçememişlerdir. Belirli bir oranda sade bir dil
kullanmışlardır. Ağır, süslü, sanatlı, anlaşılması zor bir 10 Mart 1909’da İstanbul’da Hilal gazetesinin
dil kullanılmış; kimsenin kullanmadığı yabancı matbaasında ilk toplantılarını yapmışlar ve grubu
tamlamalara yer verilmiştir. kurmaya karar vermişlerdir. Toplantıda Faik Ali’nin
önerdiği Fecriati ismi kabul edilmiş, başkanlığa da Faik
Vatan, millet, hürriyet, eşitlik, adalet gibi toplumsal Ali Ozansoy seçilmiştir. Aynı toplantıda topluğun yayın
konular işlenmiş; aşk, tabiat, gerçek-hayal çatışması organı olarak Fecriati adlı bir dergi çıkarılmasına karar
gibi bireysel temalar işlenmiştir. verilir. Sonra bu fikirden vazgeçilir çünkü Servetifünun,
Her iki dönemde de Batı edebiyatı, özellikle Fransız Rübap, Şehbal, Resimli Kitap gibi dergilerde yazılarını
edebiyatı örnek alınmıştır. yayımlarlar.

Her iki dönemde de aruz ölçüsü kullanılmıştır. Topluluk 24 Şubat 1910’da Servetifünun dergisinde bir
bildiri yayımlar, bu bildiri edebiyatımızda bir edebiyat
Gazel, kaside, murabba gibi divan edebiyatı nazım topluluğunun kamuoyuna yayımladığı ilk bildiridir.
biçimleri kullanılmıştır. Sone, terzarima, triyole,
serbest müstezat gibi yeni nazım biçimleri
kullanılmıştır. Fecriati Bildirisindeki Görüşler
Divan edebiyatında anlamın beyitte tamamlanma Memleketimizde edebiyata yeteri kadar önem
anlayışı devam etmiş; anlamın beyitte tamamlanması verilmemiştir. Edebiyat anlaşılıp halka
kuralı yıkılmış, anjambmanlar kullanılmıştır. anlatılamamıştır.
Tiyatroya önem verilmiş, sahnelenmek içim tiyatro Edebiyat ve sanat boş vakit geçirme yöntemi değil,
eserleri yazılmıştır. Tiyatro pek önemsenmemiş, teknik duyguları eğiterek milletin ilerlemesine öncülük eden
bakımdan zayıf tiyatrolar yazılmıştır. bir faaliyettir. ‘Sanat, şahsi ve muhteremdir.’ Fikrini
Gazetecilik ön plandadır, yazarların çoğu gazete benimsiyorlar.
çıkarmıştır. Gazetecilik nerdeyse yoktur, dergicilik Fecriati, bir bakıma Servetifünuncuların bıraktığı
vardır. boşluğu doldurmak için ortaya çıkmıştır. Şimdilik
Roman hikaye tiyatro gibi türlerin ilk örnekleri Avrupadaki benzerlerinin küçük bir örneğin temsil
verilmiştir. Roman ve hikaye türlerinin olgun ve etmeye çalışacaktır.
başarılı örnekleri verilmiştir. Sevetifünun dergisi Fecrati’nin de yayın organı
Klasisizm, romantizm, realizm ve natüralizm akımları olacaktır.
etkilidir. Realizm, natüralizm, parnasizm ve sembolizm Halka açık konferanslar verilecek, halkın edebi zevki
akımları etkilidir. yükseltilecektir.

Önemli Batılı eserler tercüme edilip yayımlanacaktır.

Memleketimizin ürünleri Batı’ya, Batı’nın ışıkları


Doğu’ya aktarılacaktır. (Tercümelerle edebi eserleri
tanıtma)

Fecriati üyelerinin kitaplarını içeren bir kütüphane


kurulacaktır.
Batı kültür ve edebiyatından beslenmişlerdir. Topluluk
bir akım olamamış, edebiyatımızda bir etki
Topluluğun başkanlıklarını Celal Sahir ve Faik Ali bırakamamıştır.
yapmıştır. Bildirinin katipliğini Müfit Ratip yapmıştır.
Şiirde ; Ahmet Haşim, Emin Bülent Serdaroğlu, Tahsin • Özellikle Fransız edebiyatını örnek al¬dılar.
Nahit, Celal Sahir Erozan, Mehmet Behçet Yazar, Ali Yurdun sanata ve bilime ihtiyacı olduğunu düşünerek,
Canip Yöntem, romanda; Refik Halit Karay, Yakup edebiyatın önemini ve ciddiyetini hal¬ka anlatmak
Kadri Karaosmanoğlu, İzzet Melih Devrim, Cemil gerektiği fikrini savundular.
Süleyman Alyanakoğlu, tiyatroda; Şahabettin
Süleyman, Tahsin Nahit, Müfüt Ratip; mizahta, Fazıl • Genelde aruzu kullanmakla beraber az da olsa
Ahmet Aykaç; edebi eleştiride Şahabettin Süleyman, heceyle yazılan şiirler de vardır.
Müfit Ratip, edebiyat tarihinde; Şahabettin Süleyman, • T. Fikret’in başlattığı, serbest müstezadı daha
Köprülüzade Mehmet Fuat da serbest hale getirmişler, serbest müstezadı Fransız
sembolistlerin serbest şiirlerine benzetmişlerdir.

Topluluğun Dağılma Sebepleri • Konuşma dilinden uzak, Arapça ve Farsça


sözcük ve tamlamalarla yüklü ağır bir şiir dili tercih
Batı taklidi bir sanat yapmaları, Ali Canip, Ahmet etmişlerdir.
Samim, Emin Lami, Hamdullah Suphi, Mehmet Behçet,
Mehmet Rüştü, Ali Süha gibi sanatçıların topluluktan • Genellikle aşk ve tabiat konularını
ayrılmaları, Servetifünun’un devamı olmaktan ileri işlemişlerdir. Aşkları platoniktir.
gidememeleri, Servetifünun dergisinin 1911’de • En çok işlenen zaman dilimleri akşam ve
Fecriati’nin yayın organı olmaktan vazgeçmesi, gecedir. Empresyonist tasvirlere sıkça yer verirler.
sanatçıların bir kısmının Milli edebiyat anlayışına
katılmaları, ‘Sanat şahsi muhteremdir.’ Görüşünün • Sembolizmin belirsizliğini ve kapalılığını
ortak bir tavır ve amaç belirlemede zorlukları benimsemişler, imgeye ve söz sanatlarına önem
nedeniyle topluluk dağılmıştır. vermişlerdir.

• Fransız edebiyatını taklit etmişler,


Servetifünun’un devamı olmaktan ileri
gidememişlerdir. Onlar da mensur şiiri ve anjambmanı
Genel Özellikleri: kullanmışlardır.

“Sanat, şahsi ve muhteremdir (saygıdeğerdir).” • Topluluğun en önemli şairi, Ahmet Haşim’dir.


(Şahabettin Süleyman ortaya atmıştır.) diyerek Emin Bülent ve Tahsin Nahit diğer önemli şairleridir.
gayelerinin sanata ve edebiyata hizmet et¬mek • Yapıtlarında aşk ve tabiat konusunu işlediler.
olduğunu açıkladılar, Servet-i Fünuncuları yeteri kadar Duygulu ve romantik bir aşkı dile getirdiler. Gerçekten
Batı edebiyatı yanlısı olmamakla suçladılar. uzak tabiat betimlemeleri yaptılar. Fransız
Servetifünun’a tepki olarak ortaya çıkmışlardır. sembolistlerinden etkilendiler.
Batı’daki edebiyat topluluklarından fay¬dalanmak, en
büyük gayeleri arasındadır. • Dil ve üslup yönünden Servetifünuncularla
aynı doğrultudadırlar. Dilleri ağır, sanatlı ve süslüdür.
Dil ve üslup açısından bireyci olmaları, milli olmayışları Arapça, Farsça sözcük ve tamlamalarla doludur.
nedeniyle eleştirilmişlerdir.
Fecriati topluluğu Servet-i Fünun topluluğunun
Herhangi bir düşünce akımına ve ideolojiye bağlı devamı olmuştur. Köklü bir yenilik, ori¬jinallik
kalmamışlar, sanatçının hür olduğunu, istediği konuyu sağlayamadıkları için ve sanat anlayışlarında birlik ve
anlatması gerektiğini ileri sürmüşlerdir. bütünlük olmadığından 1912'de dağılmış¬lardır.
Dağılan sanatçıların bir kısmı Milli Edebiyat akımına
dahil olurken bir kısmı da bağımsız olarak sanat
yaşamına devam etmiştir.
batan bir diğer unsurdur. Kızıl, sarı, turuncu gibi
renkleri kullanır.
Ahmet Haşim, Emin Bülent, Tahsin Nahit, Celal Sahir,
Cemil Süleyman, Hamdullah Suphi, Refik Halit, *Sanatçıya göre gerçek şiir, nesre çevrilmesi mümkün
Şahabettin Süleyman, İzzet Melih, Ali Canip, Faik Ali, olmayan bir şiirdir.
Fazıl Ahmet, Mehmet Behçet, Mehmet Fuat Köprülü,
Müfit Ratip, Yakup Kadri temsilcileridir. *Tüm şiirlerini aruz ölçüsüyle yazan şair, Arapça ve
Farsça sözcük ve tamlamalara de bolca yer verir. Dili
süslü ve ağırdır.

Y. Kadri, R. Halit, Hamdullah Suphi, Şahabettin *Haşim, anlamca kapalı olan şiirleri sever. İdealizm ve
Süleyman, Ali Canip gibi pek çok isim Milli Edebiyat Schopenhauer’in kötümserlik ve karamsarlık
Akımı’na katılmıştır. felsefesini benimser.

*Serbest müstezata ilgi duyar. Haşim’e göre şiirlerde


“açıklık” ve “fikir” gereksizdir. Şiir, anlamını
AHMET HAŞİM (1884-1933) okuyucudan almalıdır. Okuyucu kendi gücü oranında
yorum yapmalıdır.

*Fecr-i Âti topluluğunun en güçlü şairidir. Bu topluluk *”Piyâle” Haşim’in olgunluk dönemi şiirlerini
dışında başka bir toplulukta yer almaz. kapsamaktadır.

*Şiirlerinde musiki önemlidir. Gürültüden ziyade *Bu dönemde hayat ve kadın karşısında kendisini
sessizlik kaynaklı bir musiki ister. Saf (öz) şiir anlayışını yalnızlık içinde bulan sanatçının ruh yansımaları vardır.
benimsemiştir. Toplumsal konulardan uzak durur. *Ahmet Haşim, hece ölçüsünü musiki açısından yeterli
*Empresyonizm ve sembolizmin etkisiyle şiirler yazar. görmez, serbest müstezatı Servet-i Fünûnculardan
Şiirlerinde bilinçaltına yer verir. Şiirleri anlam daha rahat kullanır.
bakımından kapalıdır. Dış dünyayı öznel bir şekilde, Bütün şiirlerini aruzla yazmış, hece ölçüsünü hiç
algıladığı gibi anlatır. İlk şiiri Hayal-i Aşkım’dır. kullanmamıştır. Hatta bu ölçüyü “Köylü Vezni” olarak
Aşk, tabiat, çocukluk anıları, şiirlerinin temel nitelemiş ve küçümsemiştir.
konularıdır. Şiirlerinde gerçek hayattan uzak, hayali bir *Şiirlerinde tasvire yer veren sanatçı sıfatları da çok
aleme sığınma isteği dikkat çeker. O Belde, şiirinde kullanır.
mutluluğu bulabileceği hayali bir mekandan bahseder.
Kadın, ayrılık, ölüm, hüzün, gam, keder, hayal ülke, *Sembolizmin ahenk ve anlam kapalılığı ilkesinden;
hayali yolculuk, çöl, ay, hayaller sığınma gibi konular empresyonizmin izlenimlerinden yararlanır.
işlediği diğer konulardır.
*Sanatçı, toplumsal sorunlara ilgisizdir. Şiirlerinin
* Ahenk kavramına büyük önem verir. Ona göre şiir, konusunu hüzün, yalnızlık, ölüm, aşk gibi bireysel
anlamın ve ahengin uyumundan doğar. Anjambmana konular oluşturur.
ve uzun zincirleme tamlamalara yer verir.
*Haşim’e göre şiir, anlaşılmak içim değil, duyulmak
* Merdiven, Süvari, Karanfil, Ağaç, Tahattur, Havuz, üzere vücut bulmuş, musiki ile söz arasında; fakat
Yollar şiirleri önemlidir. Şiir-i Kamer’de yer alan şiirleri sözden çok musikiye yakın bir dildir. Şiir dili bir
önemlidir. Şiirde kendi kişiliğini bulması ve ünlenmesi açıklama vasıtası olmaktan ziyade, bir telkin
Şiir-i Kamer adlı eseriyle olur. vasıtasıdır. Şiirde musiki anlamdan önce gelir.
Kelimeler, şiire anlam değerinden çok, musiki bir
Sembolist şairlerin tercih ettiği, akşam, gurup, şafak, terennüm katar. Şiirin doğduğu yer şuuraltıdır. Konu
gece, mehtap, yıldızlar, göl, orman gibi hayal kurmaya sadece terennüm için bir vesiledir. Şiirde ahenk ön
elverişli tabiat unsurlarını kullanan şair edebiyatımızda planda, mana yani anlam ikinci plandadır. Konunun
Akşam Şairi olarak da tanınır. Renk şiirlerinde göze nasıl ele alındığı önemlidir.
Şiirlerin, açık ve anlaşılır olmasına karşıdır. Haşim; sarı, SAF(ÖZ) ŞİİR:
kırmızı, siyah renkleri kullanır.
Saf şiir “şiirin şiirsel olmayan unsurlardan ayıklanarak
*Şiirlerinde duygusallığa anlam kargaşalığına önem saflaştırılmış bir duruma getirilmesi” demektir. Paul
veren sanatçı nesirlerinde açık, yalın, anlaşılır bir Valery’nin, şiirde dili her şeyden üstün tutan
üslupla karşımıza çıkar. Sanatçının fıkraları, edebi görüşünden etkilenen, divan şiirin biçimsel yapısından
tenkitleri, gezi yazıları vardır. Ayrıca nesirlerinde yararlanmaya çalışan, Ahmet Haşim, Yahya Kemal, A.
sosyal konulara da ağırlık verir. Hamdi Tanpınar gibi şairlerde görülen ortak bir zevk
anlayışıdır. Öz şiir de denir. Bu anlayışta önemli olan
1921’de Dergah dergisinde yayımladığı Bir Günün güzel şiir yazmaktır. Estetik önemlidir. Şairler, şiir
Sonunda Arzu şirinden dolayı çok sert eleştirilir. rahat yazılabilmeli, dil üstün tutulmalı, ilkesini
Kendini savunmak için Şiirde Mana ve Vuzuh adlı bir benimsemişler, okurda estetik bir zevk uyandırmaya
yazı yazar. Bu yazı daha sonra Şiir Hakkında Bazı çalışarak, şiirin bir düşünceyi anlatma aracı olarak
Mülahazalar adıyla Piyale adlı kitabın önsözünde kullanılmasına karşı çıkmışlardır. Düşsel ögelere
yayımlanır. Bu yazı edebiyatımızda ilk poetika (şiir fazlaca yer vermişler, şiirde musikiyi ve biçimi
üzerine yazılan ilk yazı) kabul edilir. önemsemişlerdir. İmge, nazım birimi, kafiye, ölçü gibi
ŞİİRLER: Göl Saatleri (1921) Piyale (1926) FIKRA VE şekil unsurlarını ustaca kullanarak kusursuz şiirle
SOHBET: Bize Göre (1926) Gurabahane-i Laklakan yazmaya çalışmışlardır. Temanın biçimsel özelliklerle
(1928) GEZİ: Frankfurt Seyahatnamesi (1933) birleşerek müzikal bir ifade oluşturmasına dikkat
edilir. A. Haşim’in ‘Şiir Hakkında Bazı Mülahazalar’
makalesiyle Türk edebiyatında saf şiir eğilimi başlar.

Merdiven ve Kar Musikileri şiirleri, Saf şiire örnektir.

Fecriati Dönemi’nde başlayıp Millî Edebiyat ve


Cumhuriyet Döneminde etkili olan “saf şiir
geleneği”nin genel özellikleri şunlardır:

Saf Şiirin Özellikleri

• Bu görüşü savunanlarda estetik tavır ön


plandadır.

• "Sanat için sanat"anlayışı hakimdir. Öz şiir


anlayışı savunan şairler, siyasi olaylardan uzak
durmuş, sadece saf şiiri amaçlamışlardır.

• Dili ustaca ve sanatlı kullanmak esastır.

• Şairler iç ahengi yakalayabilmek için söz


sanatlarında, ses benzerliklerinden redif ve kafiyeden
yararlanmışlardır.

• Dilde saflaşma, sadeleşme görülür. Şiir soylu


bir sanat olarak kabul edilir. En değerli şey dizedir.
Şairlerin kendine özgü imge düzenleri vardır.

• Sembolizmden etkilenmişlerdir.

• İşlenen temalar sıradan okurun


anlayamayacağı niteliktedir.
• Güzel şiirin ancak çalışarak elde edileceği ve • Yahya Kemal; Türk tarihinin şanlı geçmişinin
şiirin emek işi olduğu görüşü hakimdir. yanı sıra “aşk, ölüm, İstanbul sevgisi” gibi temaları
işlerken Ahmet Haşim, “karamsarlık ve hüzün duygusu
Türk edebiyatında saf şiirin ilk ve en önemli oluşturan akşam, karanlık, gece, gurbet ve tabiat
temsilcileri Ahmet Haşim ve Yahya Kemal Beyatlı’dır. manzaralarını” işlemiştir.
Cumhuriyet Dönemi’nde ise Necip Fazıl Kısakürek,
Cahit Sıtkı Tarancı, Ahmet Muhip Dıranas gibi şairler • Her iki sanatçı da hece ölçüsü yerine aruz
bu şiir geleneğiyle ürün vermişlerdir. ölçüsünü kullanmıştır.

Faik Ali Ozansoy: Fecriati’nin isim babasıdır. Topluluğa • Ahmet Haşim sembolizm, Yahya Kemal Beyatlı
başkanlık yapmıştır. Şiirlerine hüzün teması hakimdir. ise parnasizm akımının etkisinde şiir yazmıştır.
Fani Teselliler, Elhan-ı Vatan, Temasil, Şair-i azam’a
Mektup şiirleri, Payitahtın Kapısında, Nedim ve Lale • Farklı nazım birimleri ve nazım şekilleri
Devri tiyatrolarıdır. kullanmışlar; Ahmet Haşim serbest müstezat, sone
gibi biçimler kullanırken Yahya Kemal Beyatlı divan
Celal Sahir Erozan: Fecriati’ye başkanlık yapmış daha edebiyatı nazım şekillerinden yararlanmıştır.
sonra Milli Edebiyat’a katılmıştır. Kadın şairi olarak
bilinir. Kadın güzelliği ve aşk şiirlerinin başlıca SAF ŞİİR ÖRNEĞİ: MERDİVEN
temalardır. Beyaz Gölgeler, Buhran, Siyah Kitap şiir Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden
kitaplarıdır.
Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak
Enis Bülent Serdaroğlu: Girit için yazdığı Kin şiiri ile
tanınır. Bu şiiri Victor Hugo’nun Mavi Gözlü Yunan Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak
Çocuğu şiirine karşı yazmıştır. Çöller, Hacer ve İsmail,
Hisarlara Karşı şiirleri ünlüdür. A. Haşim’den sonra
topluluğun en güçlü şairidir. Sular sarardı yüzün perde perde solmakta
Tahsin Nahit: Mina Urgan’ın babasıdır. Tabiat, aşk, Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta
sevgili, sanat şiirlerinin konularıdır. Şiirleri Ruh-ı Bi-
Kayd adıyla kitap haline getirilmiştir.

Eğilmiş arza kanar muttasıl kanar güller

Millî Edebiyat Dönemi'nde Saf Şiir Durur alev gibi dallarda kanlı bülbüller

• Millî Edebiyat Dönemi’nde Yahya Kemal Sular mı yandı neden tunca benziyor mermer
Beyatlı ve Ahmet Haşim bu anlayışla şiirler yazmıştır.

• Bu anlayışla yazan sanatçılar sözcüklerin ses,


Bu bir lisân-ı hafidir ki ruha dolmakta
ahenk özelliklerine önem vererek şiirde müzikalite
sağlamaya çalışmışlardır. Kızıl havaları seyret ki akşam olmakta

• Ahmet Haşim’in “Şiir söz ile musiki arasında


sözden ziyade musikiye yakındır ”ile Yahya Kemal’in
“Şiir bir nağmedir, şiirde nefes ve ses iki unsurdur.”
sözleri saf şiirin müzikle ilgisini ve belirgin
özelliklerinden birini ortaya koymuştur.

• Her iki sanatçı da zengin ve sağlam bir şiir


diliyle eserlerini kaleme almıştır.

• Sanatlı söyleyişe önem vererek


toplumsallıktan uzak, sanatsal değeri ön planda olan
bireysel temalı şiirler yazmışlardır.
YAHYA KEMAL BEYATLI'NIN EDEBİ KİŞİLİĞİ-ESERLERİ • Parnasizmin etkisiyle şiirde biçim
mükemmelliğini yakalamaya çalıştı, sözcük seçiminde
• Milli edebiyat döneminin bağımsız çok titiz davrandı. (Bu akımın en önemli temsilcisi
isimlerindendir. görülür)
• Yazar, şair, siyasetçi ve diplomat kimlikleriyle • Eserlerinde Divan şiirini temel kaynak olarak
ön plana çıkan ve doğum adı Ahmed Agâh olan Yahya seçti. Divan şiiri nazım şekillerini ve “Ok” hariç bütün
Kemal Beyatlı, 2 Aralık 1884'te Üsküp Yenimahalle'de şiirlerinde aruz ölçüsünü kullandı.
dünyaya geldi.
• Türkçe ile aruz veznini en iyi bağdaştıran
• Birçok resmi görevde bulunan sanatçı şiire kişilerden olan Yahya Kemal, aruz ölçüsünü Türk aruzu
Servetifünun etkisiyle başladı. haline getiren şahıslar içerisinde yer alır.
• Açık Deniz, Mohaç Türküsü, Akıncı, • Nazım-nesir yakınlaşmasına karşı çıktı.
Süleymaniye’de Bayram Sabahı, Açık Deniz modern Alegorik özellikler taşıyan Sessiz Gemi şiiriyle çığır
destan sayabileceğimiz şiirleridir. açmıştır.
• Fransa’ya gitti Fransız şiirinden etkilendi. • O tam bir İstanbul aşığıdır. İstanbul şairi olarak
Osmanlı’nın Yıkılışına ve Cumhuriyet’in kuruluşuna bilinir. Tevfik Fikret’in “Sis” adlı, İstanbul'u tahkir ettiği
tanıklık etti. şiirine karşı “Siste Söyleniş” adlı şiiriyle cevap
• Sanatçı kişiliğini, Paris'te iken ünlü tarihçi vermiştir. Aziz İstanbul adıyla bir İstanbul kitabı vardır.
Albert Sorel'in derslerinden aldığı tarih zevkiyle bazı Bu kitapta İstanbul’un semt ve sokaklarını konu edinir.
Fransız şairlerinin (Baudelaire, Verlaine) ölçü ve biçim • Osmanlı tarihi, aşk, ölüm, mimari, sonsuzluk,
güzelliklerinde bulur. sukunet, musiki ve İstanbul sevgisi en fazla işlediği
• Neo-Klasizm anlayışıyla eser verdi. Yani Divan temalardır. Halkın sorunlarına, sosyal ve siyasi
şiirine büyük önem vermiş ve ondan beslenmiştir. Eski sorunlara hiç yer vermemiştir.
Şiirin Rüzgarıyla adlı şiir kitabı divan şiirinin bir • Nedim’den sonra İstanbul’u en fazla işleyen
devamıdır. şairdir. Eski nazım biçimleriyle konuşulan Tükçenin en
• Türklerin Akdeniz havzası medeniyetine güzel örneklerini vermiştir. Şiirde mısra-ı berceste ( en
mensup bir millet olduğunu vurgulayan şair, Nev- güzel ve en kuvvetli dize) oluşturmaya önem vermiştir.
Yunanilik adını verdiği bir hareketin öncülüğünü Ona göre şiir, düşünceyi duygu haline getirinceye
yapmıştır. Kendi özüne dönmek, milli değerleri ortaya kadar yoğurmaktır.
koymak istemiş, Türk kültürünün esaslarını belirlemeyi • Yahya Kemal Beyatlı için "Türkçe" her şeydir.
hedeflemiştir. Eski yunan ve Roma hayatını konu alan "Türkçe ağzımda annemin sütüdür." diyerek şiirlerinde
Sicilya Kızları, Biblos Kadınları, Bergama Heykeltıraşları konuşulan Türkçeyi başarıyla kullanır. Onun
adlı şiirleri Nev-Yunanilik dönemine aittir. milliyetçiliği Türk milletinin sorunlarını, değerlerini
• Çağdaş Batı şiiriyle Divan şiirini kaynaştırmaya düşünmek ve yaymaktan ibarettir.
çalıştı. NOT: Yahya Kemal hayatı boyunca hiç eser
• Sembolizmin etkisiyle şiirde ahenk ve musikiye yayımlamamış, günümüzdeki eserleri Yahya Kemal
büyük önem verdi. Saf(öz) şiir anlayışını benimser. Enstitüsü tarafından yayımlanmıştır. Sanatçı en çok
Ona göre şiir; düşünceyi duygu haline getirinceye eleştiriyi bu konuda almıştır ve görüşlerine muhalif
kadar yoğurmaktır. Musikiyi önemsemiştir. olan kesim tarafından "esersiz şair" olarak
nitelendirilmiştir.
• Türkçeyi kullanmak bakımından milli, onu
dışında ise milliyetçidir. Onun milliyetçiliği Türk ESERLERİ Şiir Kendi Gök Kubbemiz (1961)
milletinin sorunlarını değerlerini düşünmek ve Rubailer ve Hayyam Rubailerini, Türkçe Söyleyiş
yaymaktan ibarettir.
• Eski Şiirin Rüzgârıyla, Bitmemiş Şiirler
Düzyazı (deneme-makale-söyleşi) Aziz İstanbul ,
Edebiyata Dair, Eğil Dağlar, Tarih Musahebeleri

Çocukluğum, Gençliğim, Siyasi ve Edebi Hatıralarım


Nayiler:
Biyografi :Siyasi ve Edebi Portreler
Fecriati’nin dağılmaya yüz tuttuğu dönemde Halit
Fahri, Selahattin Enis, Hakkı Tahsin, Orhan Seyfi, Yakup
Salih, Hasan Said gibi isimlerden oluşan bir grup genç
şair, Rübap dergisi etrafında toplanırlar. Görünüşte
Milli Edebiyat Döneminde Bazı Topluluklar: Genç Kalemler’e karşı çıkarak milli bir edebiyatın ‘’milli
bir geçmişe bağlanmak’’la mümkün olduğunu
Nev-Yunanilik (Yeni Yunancılık, Havza Edebiyatı): savunurlar.

Milli bir dilin eski Yunan edebiyatında olduğu gibi


ancak, hayal ve söz oyunlarından uzak, o dilin
kendisine özgü, süssüz, yalın ve samimi ifade tarzının Amaçları Türk edebiyatının ilk dönemlerine inerek
benimsenmesinden doğabileceğini savunanların 13.yüzyılın büyük mutasavvıflarından Mevlana ve
geliştirdiği akımdır. Akdeniz medeniyetini esas aldığı Yunus Emre’nin şiirlerindeki söyleyişi, çoşkulu gizemli
için Havza edebiyatı olarak da adlandırılır. havayı, lirizmi, mistik şiirlerinde yaşatmaktır. Lirizmin
sembolü ney olduğu için kendilerine Nayiler yahut
Yeni Nesil adını vermişlerdir. Ölçüyü ve ahengi esas
alan topluluk etkili olamamış, kısa sürmüştür.
Edebiyatımızda Y. Kemal, Y. Kadri ve Salih Zeki Aktay
bu anlayışı benimsemiştir. Y. Kemal’in Sicilya Kızları ve
Biblos Kadınları şiirleri ile Y. Kadri’nin Siyah Saçlı
Yabancı ile Berrak Gözlü Genç Kızın Sözleri başlıklı Şairler Derneği:
yazısı Nev-Yunanilik akımının örnekleri arasındadır. Dilde sadeleşmeyi, hece ölçüsünün şiirde hakim ölçü
olmasını, milli unsurların edebiyat ürünlerinde sıkça
yer almasını isteyen ve savunan edebiyatçılar
Sicilya kızları üryan omuzlarında sebü; tarafındam 1917 yılında kurulan dernektir.

Alınlarında da çepçevre gülden efserler, Türk Ocağı çatısı altında bir araya gelen Şairler
Derneği’ne mensup F. Nafiz, O. Seyfi, Ö. Seyfettin,
Yayar bu mahfile asabı gevşeten bir bu
Selahattin Enis, Yusuf Ziya, Hasan Zeki gibi bir kısım
Ve gözleriyle derinden bakar gülümserler edebiyatımızın tanınmış simaları olan sanatçılar,
eserlerini Servetifünun dergisinde yayımladılar.
Sicilya kızları üryan omuzlarında sebu.

Hadikalarda nevagir iken şadırvanlar,

Somaki kurnalarından gümüş sular dökülür.

Ve hep civara serilmiş divanlar

İçinde buseden ölmüş vücutlar bükülür,

Hadikalarda nevagir iken şadırvanlar. (Sicilya Kızları,


Y. Kemal)
DÜŞÜNCE AKIMLARI her şeyini alma taraftarıdır. Abdullah Cevdet
İslamcılığa ve Türkçülüğe karşıdır.
Türkçülük: Bütün Türkleri bir çatı altında toplamayı
veya Osmanlı bünyesindeki Türkleri bir arada tutmayı Abdullah Cevdet, Celal Nuri, H. Cahit Yalçın, T. Fikret,
amaçlayan akımdır. Milli edebiyat sanatçılarının H. Ziya, Beşir Fuat, Baha Tevfik temsilcileridir.
benimsediği düşünce akımıdır. A. Vefik Paşa,
Süleyman Paşa, Necip Asım, Şemsettin Sami bu akımı
hazırlamıştır. Gaspıralı İsmail’in ‘Dilde, fikirde, işte Osmanlıcılık (Osmanlı Birliği, İttihad-i Osmani): Irk, dil,
birlik’ düşüncesi Türkçülüğün özetidir. tarih, gelenek gibi millet, meydana getiren unsurlar
Arapların ve Balkanlardaki ulusların isyan etmesiyle önemli değildir, esas olan devletin mensuplarından
güçlenmiştir. Türk Yurdu, Genç Kalemler, Halka Doğru oluşan topluluktur. Osmanlı topraklarının
Bilgi Mecmuası, Türk Sözü, Yeni Mecmua dergilerinde bütünlüğünü korumayı amaçlar. Başlı başına Osmanlı
kendini ifade eden bir akımdır. Ziya Gökalp’in : ‘Vatan milleti söz konusu değildir. Balkan Savaşları’ndan
ne Türkiye’dir Türklere ne Türkistan/Vatan büyük ve sonra önemini kaybetmiş, bazı milletler isyan edince
müebbet bir ülkedir: Turan’ dizeleri Türkçülüğü sona ermiştir. Fuat Paşa, Mithat Paşa, Ziya Paşa, N.
özetler. Kemal, Süleyman Nazif, Ali Suavi temsilcileridir

Z. Gökalp, Ö. Seyfettin, Ali Canip, Fuat Köprülü, Yusuf MİLLİ EDEBİYAT DÖNEMİ ŞİİRİNİN ÖZELLİKLERİ:
Akçura, Mehmet Emin, Şükufe Nihal, Halide Nusret, 1911 ile 1923 yılları arasındaki dönemdir. Bu tarihler
Müfide Ferit, Beş Hececiler Topluluğu, Necip Asım, aynı zamanda milli mücadele dönemi yani Kurtuluş
Aka Gündüz, Bursalı Tahir temsilcileridir. Savaşı dönemi olarak da adlandırılır.

• 11 Nisan 1911’de dilde ve edebiyatta milli


İslamcılık (Ümmetçilik): Müslümanları bir araya benliğe dönüş amacıyla Ziya Gökalp, Ömer Seyfettin,
getirmeyi amaçlar, İslam ülkelerini Batı karşısında geri Ali Canip Yöntem’in öncülüğünde Genç Kalemler
kalmışlıktan ve sömürülmekten kurtarmak, İslam Dergisi kurulur. 1910 yılında Ali Canip tarafından
dünyasını daha medeni bir hale getirmek amaçlanır. çıkarılan Hüsün ve Şiir adlı derginin adı değiştirilerek
Genç Kalemler yapılır. Bu dergi 1912’de kapanır.
İslamiyet’i düşünce, idare ve hukuk alanında hakim
kılmayı amaçlar. Sırat-ı Müstakim, Sebilürreşat, • Dergide yayımlanan Ömer Seyfettin yazdığı,
Volkan, Medaris adlı dergilerde savunulur. I. Dünya Yeni Lisan makalesi Milli edebiyatın manifestosu
Savaşı’nda Arapların isyan etmesi akımı zayıflatmıştır. niteliğindedir. Genç Kalemler Servetifünun ve
II. Abdülhamit’te bu fikri benimsemiştir. Fecriati’nin benimsediği dil anlayışını reddeder.

M. Akif, Tahirül-Mevlevi (Tahir Olgun), Şemsettin


Günaltay, Said Halim Paşa, Aksekili Ahmet Hamdi, Yeni Lisan Makalesindeki Dil Görüşleri:
Elmalılı Hamdi, Eşref Edip temsilcileridir.
Dilimize yerleşmiş olanlar dışında (darbımesel,
hıfzıssıhha, fevkalade …), Arapça ve Farsça kurallara
Batıcılık (Garpçılık): Osmanlı Devleti’nin yüzünü Batı’ya göre yapılan bütün terkipler (tamlamalar)
dönerse yıkılmaktan kurtulacağını savunur. Batı’nın kullanılmayacaktır.
ilim ve tekniğinin alınması gerektiğini ifade eder. Türkçe çoğul eklerinden başka çoğul yapma
Batıcılar; evden kaçan adam, Y. Kemal; eve dönen yöntemleri kullanılmamalıdır. (hastegan yerine
adam olarak nitelenir. Servetifünun ve fecriati hastalar kullanılmalıdır.) Kalıplaşmış olanların
dönemlerinde kendini hissettirmiş, Nev-Yunanilik atılmasına gerek yoktur. (ahlak, inşaat …)
hareketiyle somut olarak yerini almıştır. İçtihat
(Abdullah Cevdet) ve Tanin (Hüseyin Cahit) adlı Dilimize yerleşmiş olanlar dışında (hem, henüz, keşke,
dergilerde savunulmuştur. Celal Nuri Batı’nın sadece yani) Arapça ve Farsça bütün edatlar atılmalıdır.
medeniyetinin alınması taraftarı iken, Abdullah Cevdet
Konuşmada İstanbul Türkçesi esas alınmalı, Arapça ve Beş Hececiler (Faruk Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi
Farsça sözcükler asıllarındaki söylenişlerine göre değil, Orhon, Enis Behiç Koryürek, Yusuf Ziya Ortaç, Halit
Türkçedeki söylenişlerine göre yazılmalıdır. Fahri Ozansoy)

b) Saf (öz) Şiir Anlayışı:

Milli Edebiyat dönemi Şiirinin Genel Özellikleri Aruz ölçüsüyle sanat için sanat anlayışıyla,
Sembolizmin etkisiyle, bireysel konularda yazılan
• Sanatta toplumsal yarar ilkesi benimsenmiştir. şiirlerdir. Temsilcileri. Y. Kemal, Ahmet Haşim’dir.
Geniş okur kitlesine seslenebilme kaygısı güdülmüştür.
(Servetifünun, Fecriati …) c) Halkın Yaşayışını Esas Alan Şiir:

• Sanat yapmaktan çok belirli bir düşünceyi Sade bir dille halkın sorunları ve yaşayışı esas alınmış,
aktarma amaçlanmıştır. (Türkçülük) toplum için sanat yapılmış, sosyal konuları ele alan ve
bunları anlatan bir edebiyat yapılmıştır. Manzum
• Didaktik ögelerin ön plana çıkması anlatımda hikayeler yazılmış, aruz ölçüsü kullanılmıştır.
kuruluğa neden olmuştur.
Temsilcileri M. Akif Ersoy ve Tevfik Fikret’tir.
• Şiir dili olarak İstanbul Türkçesi esas alınmış,
yabancı sözcük ve tamlamalardan uzak durulmuştur.

• Yazı dili ile konuşma dili arasındaki ikilik • 1911’de yayın hayatına başlayan Genç
kaldırılmaya çalışılmış ve yalın bir anlatım Kalemler dergisinde toplanan şairler; kullandıkları dil,
benimsenmiştir. biçim,

• Milli ölçümüz olan Hece Ölçüsü benimsenmiş, ölçü ve işledikleri temalarla Millî Edebiyat’ın
bu dönemin bağımsız isimleri Yahya Kemal ve M. Akif, oluşumunu sağlamıştır. Türkçülük akımının
Ahmet Haşim aruz ölçüsünü kullanmıştır. savunucusu Mehmet Emin Yurdakul, Millî Edebiyat
akımının öncü ismidir. Servetifünun şiirinin zirvede
• Halk şiiri nazım biçimleri ve birimleri esas olduğu dönemde onun toplum için, yalın bir dille ve
alınmakla birlikte Batılı biçimlerde kullanılmıştır. hece ölçüsüyle yazıp yayımladığı Türkçe Şiirler, Millî
(serbest müstezat, sone, terzarima) Edebiyat şiirinin habercisi niteliğindedir.
• Yoğunlukla toplumsal temalar ele alınmış, • Bu dönem şiirlerinde yalın ve anlaşılır bir dil
kahramanlık, yiğitlik, Anadolu, memleket sevgisi, kullanılmış, hece ölçüsü benimsenmiştir
halkın dert ve sıkıntıları, kadın, aile gibi konular
işlenmiştir. • Dönem şairleri halk şiiri nazım şekillerinden
faydalanmıştır

• Şiirde doğa ve yurt güzelliklerinin yanında


kahramanlık ve vatan sevgisi gibi temalarda işlenmiştir
• Milli Edebiyat Dönemi’ni kapsayan yıllarda üç • Bu dönemin en önemli şiir topluluğu olan Beş
farklı şiir anlayışı vardır. Hececiler şiirde önemli bir çıkış yapmıştır

• Milli edebiyat döneminde halka doğru ilkesi


a) Milli Duyarlılıkla – Hece Ölçüsüyle Yazılan gereğince ulusal kaynaklara dönülmüştür...
Şiirler: • Konu seçiminde yerlilik esas alınmıştır.
Hece ölçüsüyle, toplum için sanat anlayışıyla, sosyal ve
milli konularda yazılan şiirler

Ziya Gökalp, M. Emin Yurdakul, Ali Canip Yöntem,


Fuat Köprülü, Rıza Tevfik Bölükbaşı
MEHMET EMİN YURDAKUL(1869-1944) ESERLERİ: ŞİİR: Türkçe Şiirler (1899-1918) Türk Sazı
(1914) Ey Türk Uyan (1914) Tan Sesleri (1915, 1956)
Ordunun Destanı (1915) Dicle Önünde (1916)
Hastabakıcı Hanımlar (1917) Turana Doğru (1918)

• Milli edebiyat akımı ve Türkçülüğün önde Zafer Yolunda (1918) İsyan ve Dua (1918) Aydın Kızları
gelen temsilcileri arasında yer aldı. (1919) Mustafa Kemal (1928, şiir ve düzyazı)

• “Türk Şairi”, “Milli Şair” unvanı ile tanınır.. Ankara (1939)

• Tanzimat Dönemi'nde ortaya çıkan “halk için


halk diliyle yazma” anlayışını Servet-i Fünûn ZİYA GÖKALP (D: 23 Mart 1876-Ö: 25 Ekim 1924)
Döneminde yeniden canlandıran sanatçı Mehmet
Emin Yurdakul’dur. • Diyarbakır'da doğdu, İstanbul'da ya¬şamını
yitirdi. Asıl ismi Mehmet Ziya’dır.
• Şiirlerinde Türk milletinin yüceliğini haykırır.
Türk Ocağı ve Türk Yurdu dergilerini çıkaranlar • Ziya Gökalp, sanatı, düşüncelerini yaymak için
arasındadır. Türkoloji dünyasında ilk Milli Türk Şairi araç olarak kullanan şairlerdendir. Aynı zamanda
kabul edilir. Türkçülük düşüncesini savunur. Onun sosyolog ve düşünce adamıdır.
şiirleri Türk edebiyatında milliyetçi şiirin başlangıcı
sayılır. Aynı zamanda halkçıdır. • 1911’de Genç Kalemler dergisinde çıkan Yeni
Turan manzumesi ile Türkçülüğün öncüsü olmuştur.
• Türkçe Şiirler’de yer alan ‘Biz Nasıl Şiir İsteriz?’
şiiri Milli Edebiyat’ın temel ilkelerini ve sanatçının Türkçülük Esasları ve Türkleşmek, İslamlaşmak,
poetikasını ortaya koyar. Muasırlaşmak adlı eserleriyle Türkçülüğü
sistemleştirmiştir. Turancılığı Türk milletinin uzak
• 1897’de Türk-Yunan Savaşı sırasında ideali olduğunu söyler.
“Anadolu’dan Bir Ses yahut Cenge Giderken” adlı şiiri
yazmıştır. Bu şiiri yazmıştır. Bu şiirin ilk dizesi olan Kızıl Elma, Büyük Emel, Altın Yurt, Altın Destan,
“Ben bir Türküm; dinim, cinsim uludur.” sözüyle Alageyik, Akkurum, Millet, Meşhede Doğru,
edebiyatımızda yeni bir çığır açmıştır. Çanakkale, Lisan şiirlerinde Türkçülük düşüncesini
işler.
• Şiirlerinde kahramanlık ve milli bilinci öne
çıkararak savaşa giden halkı cesaretlendirmiştir. • Şiirleri de düz yazıları da fikir ağırlıklıdır. O,
bunlarda sanatsal bir ağırlığa yönelmediği gibi dilsel
• Türk Sazı şiir kitabıyla halkın sorunlarını ve bir yetkinliğe ulaşamamıştır. Şiirleri lirizmden uzak,
sıkıntılarını anlatır. Halkın acılarına, fakirliklerine, eğitici, öğretici özellikler taşır. Halka doğru ilkesini
yetim ve öksüzlere yer verir. benimser. Ona göre halkın ürünleri alınmalı ve halka
milli değerler verilmelidir.
• Bütün şiirlerini hece ölçüsüyle yazar.
• Turan şiirine kadar aruz ölçüsünü kullanmış,
• Sade dil ve hece ölçüsü ile şiirler yazan ilk daha sonra ise hece ölçüsünü savunmuş ve
şairdir. kullanmıştır.
• Milli duyguları ve sosyal konuları işlemiştir. • Onun en büyük özelliği Türkçülük sisteminin
Bireyci değil toplumcu bir edebiyat yapmıştır. bir düzene bağlamasıdır.
• Dil ve şekil özellikleri bakımından halk • O'nun fikir hayatında önemli bir dönüm
şiirinden etkilenmiştir. noktası ve sanat hayatının ikinci merhalesinin
• Ey Türk Uyan kitabındaki şiirleriyle, Türklerin başlangıcı olan "TURAN" şiiri çok ünlüdür ve bu şiir
Altay’dan Anadolu’ya gelişlerini, yaptıkları fetih ve aruzla yazılmıştır.
yerleştikleri yerlere medeniyet getirdiklerini anlatır. Vatan ne Türkiyedir Türklere, ne Türkistan
Vatan, büyük ve müebbet bir ülkedir: Turan Türkçülük ve Turancılık düşüncesini benimser.
Geçtğim Yol şiir kitabıdır.
Ziya Gökalp'ın sanatının en önemli özelliklerinden biri
de Türk şiirine o zamana kadar ihmal edilen Türk mi-
tolojisini sokmasıdır. Şair, destan yönünden çok
zen¬gin olan Türk mitolojisini şiirlerinde yansıtmıştır. Rıza Tevfik Bölükbaşı: Felsefeye olan ilgisinden dolayı
Feylesof lakabıyla bilinir. Tekke ve halk edebiyatını
• Milli Edebiyat akımına düşünsel yönden büyük Türk milletinin öz değerleri kabul eder. Sevr
katkılar sunmuştur. Antlaşması’nı imzalayan heyet içerisinde yer aldığı için
Yüzellilikler listesine alınmış ve ülkeden
• Edebiyatımızın gelişmesi için halka, ulusal uzaklaştırılmıştır. Vatan özlemini dile getirdiği Uçun
kaynaklara gidilmesi, yalın bir dil kullanılması, aruz Kuşlar şiiri bestelenmiştir. Serab-ı Ömrüm şiir kitabıdır.
yerine hece ölçüsünün tercih edilmesi konuşma dili ile
yazı dilinin birleştirilmesi, Halk edebiyatı ile Batı
edebiyatının örnek alınması gerektiğini savunur.
MANZUM HİKAYE
• Şiirlerinde çoğunlukla ikili (mesnevi), koşma,
sone vb. nazım şekillerini kullanan Gökalp, şiir
sanatı¬nın teknik yönüyle pek ilgilenmemiştir. O, şiirin • Bu dönemde toplumun siyasî ve ekonomik
ne söy¬lediği kısmıyla ilgilenmiştir. Bu yönüyle onun problemlerinin gerçekçi biçimde yansıtıldığı
şiirlerinde kuru bir didaktizm göze çarpar. manzumeler yazılmıştır. Konusunu halkın yaşama
• Eserinde sade, konuşma diline yakın, doğal, biçimi ve değerlerinden alan manzumelerle ön plana
kolay anlaşılır bir dil kullanmıştır. çıkan isim ise Mehmet Akif Ersoy’dur.

• Türk mitolojisinden, Türk folklorundan, Dede • Yaşanmış ya da yaşanabilir olayların, şiir


Korkut Hikâyelerinden, masallardan yararlanılır. biçiminde yazıldığı hikayelere, manzum hikaye denir.
Sosyal bir olayın ya da durumun daha etkili
• Hece ölçüsünün benimsenip yaygınlaşmasında anlatılmasını sağlayan didaktik bir türdür. Serim,
büyük rolü olmuştur. düğüm, çözüm bölümleri; kişiler, tasvirler ve ruh
tahlilleri gibi bir hikayeye özgü unsurlar ve kafiye, ölçü,
• İnceleme, makale, didaktik şiir, manzum nazım birimi gibi şiire özgü unsurlar beraber kullanılır.
destan, masal türlerinde eserler vermiştir.. Beyit bütünlüğü ortadan kaldırılarak anlam birkaç
ESERLERİ: Şiir: * Kızıl Elma * Yeni Hayat * Altın Işık * beyite yayılır.
Şaki İbrahim Destanı • Nazmın nesre yaklaştığı ve didaktik bir üslubun
Düz yazı: * Türkleşmek İslamlaşmak Muasırlaşmak * göze çarptığı manzum hikâyelerde sanatçı, ele aldığı
Türkçülüğün Esasları * Türk Töresi *Türk Ahlakı konuyu bir olay örgüsü içinde vermiştir. M. Akif
Ersoy’un Küfe, Mahalle Kahvesi, Hasta, Köse İmam; T.
*Malta Mektupları * Doğru Yol * Türk Medeniyet Fikret’in Balıkçılar, Hasta Çocuk adlı eserleri manzum
Tarihi hikayedir.

• Sanatını toplumun hizmetine adayan Mehmet


Akif; manzumelerinde Ziya Gökalp gibi Türkçülüğü
değil, İslamcılığı öne çıkarmıştır. Onu Ziya Gökalp ve
çevresindeki şairlerden ayıran diğer bir özellik ise hece
yerine aruz ölçüsünü kullanmasıdır.

• Sanatçı, manzumelerinde Arapça, Farsça


sözcüklerin yanı sıra, günlük deyişlere ve sokak diline
de yer verilmiştir.
Ali Canip Yöntem: 1909’da Fecriati topluluğunda yer
almış, 1911’de Genç Kalemler’in başyazarı olmuştur.
MEHMET ÂKİF ERSOY (1873-1936) • Âkif, birçok şiirinde sosyal sorunlara da yer
vermiştir. Sözgelimi "Küfe"şiirinde yetim kalan bir
çocuğun dramını, "Mahalle Kah¬vesinde zamanını
• İSTİKLÂL ŞAİRİMİZDİR. kahvelerde öldüren tem¬bel kişileri, "Köse İmam"da
İslâm’ı yanlış anlayarak karısını boşamak isteyen
• Küçük yaşta iyi bir din eğitimi görmüş, Arapça, acıma¬sız, cahil bir adamı... anlatır.
Farsça; gençlik yıllarında ise Fransızca öğrenmiş olan
Mehmet Âkif, dini -milli - lirik - epik özellik taşıyan • Mehmet Âkif, özlediği gençliği "Asım"da
şiirleriyle edebiyatımızdaki yerini almıştır. simgeleştirmiştir. Ona göre gençlik İslâm inancı ile
Batı'nın bilimini sentezleyebilirse görevini yapmış
• 1908'den sonra Sırat-ı Müstakim ve Sebil'ür- olacaktır.
Reşat adlı din dergilerinde şiirler, din ve edebiyatla
ilgili makaleler yayımlayarak yazı hayatına başlamıştır. • Mehmet Âkif, Fransız sanatçı Emile Zola'nın
Sanat hayatını bağımsız olarak sürdürmüş herhangi gerçekçiliğine hayrandır. Bu bakımdan da naturalisttir.
edebi topluluğa katılmamıştır. Yayımlanan ilk şiiri Gerçeği olduğu gibi, bütün çir¬kinliği ve kusurlu
Kur’an’a Hitap’tır. yanlarıyla anlatması onu naturalistlere yaklaştırır.

• Şiirlerinin çoğunda İslâm'ı anlatmaya • Akif’in şiirlerini oluşturan unsurlar; Doğu-İslam


çalış¬mış, İslâm dininin doğru anlaşılması duru¬munda Şiiri Kültürü, manzum hikayecilik anlayışını sürdürmesi
toplumun ilerleyebileceğini söylemiş¬tir. İslamcılık Batı Etkisi; realizme bağlıdır. Dini-Tarihi Çerçeve;
(ümmetçilik) fikir akımını benimser, topluma faydalı İslamcılık anlayışını benimsemesidir.
bir edebiyat yapma gayreti vardır. Cehalet, ahlaksızlık,
taklitçilik, taassup, fakirlik, inançsızlık, köksüzlük,
İstanbul’un yoksul semtlerinin yaşantısı ve
yoksullukları şiirindeki başlıca konulardır. ESERLERİ: Mehmet Âkif bütün şiirlerini Safahat adı
altında yedi ciltte toplamıştır. Safahat; aşama, safhalar
• Tevfik Fikret ile din ve medeniyet konusunda anlamına gelir.
tartışmalara girer. Fikret’in Haluk karakterine karşı,
özlediği gençliği Asım’da simgelemiş, Asım neslinin Safahat'ın ciltleri şu başlıkları taşır:
özelliklerini ortaya koymuştur. • Safahat, Süleymaniye Kürsüsünde, Hakkın
• Çanakkale Şehitlerine, İstiklal Marşı, Bülbül Sesleri, Fatih Kürsü¬sünde, Hatıralar, Âsım, Gölgeler
gibi şiirleriyle tanınan didaktik bir şairdir. Seyfi Baba, BEŞ HECECİLER
Küfe, Mahalle Kahvesi, Meyhane, Hasta önemli
manzum hikayeleridir. Şiire I. Dünya Savaşı ve milli mücadele döneminde
başlamışlar, mütareke yıllarında şöhret
• Mehmet Âkif realist bir şairdir."Hayır, hayâl ile kazanmışlardır. Milli edebiyat anlayışını
yoktur benim alışverişim/İnan ki her ne demişsem benimsemişler, mili kaynaklara dönmeyi ilke
görüp de söylemi¬şim..." dizeleri onun bu özelliğini edinmişlerdir. Yeni Mecmua dergisinde bir araya
yansıtır. gelmişlerdir.
• Öğretici yanı ağır basan, din, ahlâk, vatan Aruzla şiire başlamışlar, Z. Gökalp’in etkisiyle sonradan
konularının işlendiği şiirlerinde konuşma dili¬ni hece ölçüsüne yönelmişlerdir.
başarıyla kullanmıştır.
Servetifünun ve Fecriaticilerin aruzla yazdıkları serbest
• Tüm şiirlerini aruzla yazmıştır. müstezat nazım biçimini heceyle yazmışlardır.
• Aruzu konuşma diline büyük bir başarıyla Dörtlüğün yanında üç, beş, altı, yedi dizeli bentler
uygulayan şair, nazmı nesre yaklaştırmıştır (Bu kullanmışlardır. Halk edebiyatı nazım biçimlerinin
özellikleriyle Tevfik Fikret'e benzer). yanında, Batılı nazım biçimlerini de denemişlerdir.

• Şiirlerinin çoğu manzum öykü şeklindedir. Memleket sevgisi, memleket sorunları, yurt
güzellikleri, kahramanlık ve yiğitlik konularını
işlemişlerdir. Anadolu manzaraları, Anadolu Faruk Nafiz Çamlıbel, Ahmet Kutsi Tecer, Kemalettin
yaşayışıyla şiire Anadolu gerçeğin sokmuşlardır. Kamu, Orhan Şaik Gökyay, Ömer BedrettinUşaklı gibi
şairler; Memleket Edebiyatı akımı doğrultusunda eser
Memleket edebiyatı anlayışını benimsemişler, vermiştir. Cumhuriyet Dönemi şiiri, farklı anlayış ve
milliyetçilik ve Türkçülük düşüncesini işlemişlerdir. akımlarla gelişimini sürdürmektedir.
Halkın niteliklerini yeterince tanıyamadıkları için,
romantik halkçılık anlayışından kurtulamamışlardır.
Gerçekçi olmak isterken, savaşın etkisiyle Faruk Nafiz Çamlıbel, "Sanat" adlı şiirinde sanat
gerçekliklerini yitirmişlerdir. hakkındaki görüşlerini ifade etmiştir. Bu şiir,
memleketçi şiirin bir bildirisi gibidir. Şair, yalın bir dil
Özentiden uzak, yalın ve sade bir dil kullanmışlar, ve lirik bir eda ile yazdığı şiirde anlatma ve betimleme
İstanbul Türkçesini esas almışlardır. Şiirleri didaktiktir, anlatım tekniklerinden yararlanmıştır. Anadolu’ya,
taklitten yola çıktıkları için, şiirleri derinlikten millî kültüre yöneliş şiirde açıkça görülmektedir:
yoksundur, şairlerin şiirleri birbirini andırır.

Başka sanat bilmeyiz, karşımızda dururken


F. Nafiz Çamlıbel, Orhan Seyfi Orhon, Yusuf Ziya Ortaç,
Enis Behiç Koryürek, Halit Fahri Ozansoy hecenin beş Yazılmamış bir destan gibi Anadolu’muz.
şairidir.
Arkadaş, biz bu yolda türküler tuttururken

Sana uğurlar olsun... Ayrılıyor yolumuz!


Cumhuriyet Dönemi’nin İlk Yıllarında Şiir

Millî Edebiyat Dönemi’nde başlayan edebî eserlerde


millî değerlerin işlenmesine Cumhuriyet’in ilk FARUK NAFİZ ÇAMLIBEL (1898 – 1974)

yıllarında devam edilmiştir. Şiirde millî duyarlılığa • Beş Hececilerin en önemli ismidir. Mizahi
önem verilmiş, ağırlıklı olarak halk şiirinden gelen şiirlerinde Çamdeviren, Deli Ozan, Akıllı Ozan takma
ögeler (yalın dil, hece ölçüsü, dörtlük nazım birimi vb.) isimlerini kullanır. Sanat adlı şiiri memleket
kullanılmıştır. Bu dönemde Millî Edebiyat zevk ve edebiyatının bildirisi niteliğindedir. Bu şiirde memleket
anlayışını sürdüren bir şiir çizgisi görülür. edebiyatının felsefesini ortaya koymuştur. Han
Duvarları şiiriyle Anadolu’yu gerçekçi bir şekilde
anlatır. Behçet Kemal Çağlar ile birlikte Onuncu Yıl
Marşı’nı yazmıştır.
Kurtuluş Savaşı kazanılmış, sıra vatanın ve milletin
maddi ve manevi yönden kalkınmasına gelmiştir. Bu • Anadolu’yu ve Anadolu’nun sıkıntılarını
düşüncede millî bir heyecanla hareket eden şairler, anlattığı Canavar adlı tiyatrosu hece ölçüsüyle
şiirlerinde genellikle Anadolu’yu ve Anadolu insanını yazılmıştır. Mustafa Kemal’in isteğiyle Akın, Özyurt
konu edinmiş; böylece Memleket Edebiyatı adı verilen tiyatrolarını yazmıştır. Akın, Atatürk’ün milli tarih
bir akım oluşmuştur. İlk örneklerini II. Meşrutiyet’ten tezine dayandırılarak yazılmıştır. Akın’da Türklerin
sonra vermeye başlayan memleketçi şiir, bu akım Orta Asya’dan göçleri Özyurt’ta Türklerin denize
içinde varlığını güçlü biçimde sürdürmüştür. ulaşmaları ve gittikleri yelere medeniyet götürmeleri
Anadolu’ya yöneliş, memleket manzaraları, vatan ve işlenir. Bu eserlerinde çağdaş bir oğuz Kağan Destanı
millet sevgisi bu akımın işlediği başlıca temalardır. Bu yaratmak amacı taşır.
akımda Batı edebiyatının zevk ve anlayışıyla yerli
anlayış, memleket edebiyatı düşüncesi etrafında • Aruz ölçüsüyle yazdığı ilk şiirlerden sonra daha
birleşmiş; millî kimlik, edebî eserlerin merkezine çok heceyi kullanmaya başlamıştır.
yerleşmiştir. • Aruzu tamamıyla terk etmeyen şair her iki
vezni de usta¬ca kullanmıştır. "Şarkın Sultanları" ve
"Gönülden Gönüle" şiirlerini aruzla yazmıştır.
• “Sanat” adlı şiiriyle “memleketçi edebiyat”
anlayışının öncülüğünü yapmıştır. Bu şiir, memleketçi
şiirin ilk bilinçli bildirisi kabul edilir. Yurtseverlik Orhan Seyfi Orhon: Fiske imzasıyla yazdığı mizahi şiir
şiirlerinde işlediği temalardan biridir. ve yazılar Fiskeler adıyla yayımlanmıştır. Y Ziya Oretaç
ile birlikte mizah dergisi Akbaba’yı çıkarır. Papağan,
• "Folklor" ve "Halk Edebiyatı" Faruk Nafiz Resimli Dünya, Güneş, Edebiyat Gazetesi, Aydabir,
Çamlıbel'in sanatını süsleyen önemli unsurlardır. Çınaraltı dergilerini yayımlar. Heceyle yazdığı ilk şiir
Gözlerde Seyahat adını taşır. Bireysel konuları; aşk,
• Hem bireysel duygularını hem de memleket sevgili, kadın konularını işler.
konularını şiirlerinde işlemiştir.

• Şiirlerindeki başlıca temalar aşk, hasret, tabiat,


ölüm, kahramanlık ve ihtirastır. Fırtına ve Kar, Peri Kızı ile Çoban Hikayesi, Gönülden
Sesler, Kervan, O Beyaz Bir Kuştu, İstanbul’un Fethi,
• Düş ile gerçeği kaynaştırdığı epik ve lirik İşte Sevdiğim Dünya şiir kitaplarıdır.
özellikteki şiir¬ler yazmıştır. I. Dünya Savaşı’ndan
sonra yazdığı Bozgun, Hisar, Yaralı Aslan, Münacat ve
İzmir gibi şiirlerinde yurtsever duyguları dile getirir.

• Realist-romantik özellikler taşır.


Yusuf Ziya Ortaç: Arif ünlü, Çimdik, Kamber, Sarı
• “Han Duvarları” şiiri çok ünlüdür. Çizmeli Mehmet Ağa, Yakuboğlu Işık imzalarını da
kullandı. O. Seyfi Orhon ile birlikte Akbaba dergisini
• Behçet Kemal Çağlar ile birlikte Onuncu Yıl çıkartır. Edebiyat çevrelerinde Hece vezninin Tevfik
Marşı'nın sözlerini yazmıştır. Bu marşla, Türk milletinin Fikret’i diye övülmüştür. Daha çok kadın şairi olarak
bağımsızlık mücadelesini ve hedeflerini anlatmıştır. tanınmıştır, şiirleri derin değildir. Lale Devri’ne ait bir
• Faruk Nafiz Çamlıbel, şiirlerinde "Çam olayı canlandırdığı Binnaz, heceyle yazılmış başarılı bir
Deviren", "Akıllı Ozan", "Kalender" ve "Deli Ozan" gibi oyundur.
takma adlar kullanmıştır.

• Cumhuriyet Dönemi Türk Edebiyatı’nda da Akından Akına, Cenk Ufukları, Aşıklar Yolu, Yanardağ,
etkili bir isimdir. Bir Selvi Gölgesi, Kuş Cıvıltıları, Bir Rüzgar Esti şiir
ESERLERİ ŞİİR: Şarkın Sultanları (1919) Gönülden kitapları; Kürkçü Dükkanı, Şeker Osman, Üç Katlı Ev,
Gönüle (1919) Dinle Neyden (1919) Çoban Çeşmesi Göç romanları; Binnaz, Name, Kördüğüm tiyatrolarıdır.
(1926) Suda Halkalar (1928) Bir Ömür Böyle Geçti
(1933) Elimle Seçtiklerim (1934) Akarsu (1937)
Enis Behiç Koryüek: Ahmet Haşim’in aruzla yaptığı
Tatlı Sert (Mizah Şiirleri, 1938) Akıncı Türküleri (1938) serbest müstezat biçimini hece ile denediği Süvariler,
Heyecan ve Sükûn (1959) Zindan Duvarları (1967) Gemiciler, Uğursuz Baskın şiirleri başarı sağlamıştır.
Han Duvarları (Seçme Şiirler, 1969) Aşka yer vermekle birlikte daha çok milli duyguları ve
tarihi kahramanlıkları anlatan şiirler yazdı; Çanakkale
OYUN: (çoğu manzumdur) Canavar (1925) Özyurt Şehitliğinde, Tuna Kıyısında, Süvariler, Gemiciler,
(1932) Akın (1932) Kahraman (1933) Venedikli Korsan Kızı en tanınmış olanlarıdır. Dini-
tasavvufi şiirlerini Varidat-ı Süleyman adı altında
Yayla Kartalı (1945) Vazife
toplamıştır. Aynı şiirde birkaç hece kalıbını kullanır
ROMAN: Yıldız Yağmuru (1936) Ayşe’nin Doktoru

Miras, Güneşin Ölümü, Varidat-ı Süleyman şiir


kitaplarıdır.
Halit Fahri Ozansoy: İlk şiiri Mazideki Aşk İçin Sana
adını taşır. Aruza Veda şiiriyle aruzu bırakıp hece
ölçüsüne yönelse de aruz ölçüsünü sonraları
kullanmaya devam eder. Efsane ve masallardan, Doğu-
Batı mitolojisinden yararlanmış, bireysel konuları
marazi, duygusal ve romantik bir üslupla işlemiştir.
Cenk Duyguları epik şiirlerinden oluşur.

Rüya, Cenk Duyguları, Efsaneler, Bulutlara Yakın,


Gülistanla Harabeler, Paravan, Balkonda Saatler,
Sulara Dalan Gözler, Hep Onun İçin, Sonsuz Gecelerin
Ötesinde şiir kiytapları; Sulara Giden Köprü, Aşıklar
Yolunun Yolcuları romanları; Baykuş, Nedim, İlk Şair,
Sönen Kandiller, On Yılın Destanı, Bir Dolap Dönüyor,
Hayalet tiyatrolarıdır.

You might also like