You are on page 1of 3

• 1877 Osmanlı-Rus savaşı sırasında II.

Abdülhamit, Meclis-i Mebusanı kapatır, idareci ve


aydınların bir kısmını sürgüne, bir kısmını da değişik memuriyetlere gönderir. Böylece
“İstibdat (Baskı) Dönemi” diye adlandırılan dönem başlamıştır.
• Servet-i Fünun dergisi, Ahmet İhsan Tokgöz tarafından çıkarılan, başta Batıdaki
bilimsel ve teknolojik gelişmeleri işleyen bir dergidir.
• Recaizade Mahmut Ekrem, derginin yazı işleri müdürlüğüne öğrencisi Tevfik Fikret‘i
getirtir.
• Recaizade, dönemin yetenekli sanatçıları olan Halit Ziya, Cenap Şehabettin, Mehmet
Rauf, Hüseyin Cahit, Hüseyin Siret, Hüseyin Suat, Ali Ekrem, Süleyman Nazif, Ahmet
Hikmet ve Ahmet Şuayb gibi sanatçıların dergide yazmalarını teşvik etmiştir. Servet-i
Fünun dergisi bu geçişlerden sonra güçlü bir edebiyat dergisi hüviyetini almıştır.
• Servetifünuncular, II. Dönem Tanzimat Edebiyatı sanatçısı olan Recaizade Mahmut
Ekrem’in teori olarak sunduğu edebi düşünceleri kendilerine esas almışlardır.
• Tanzimat sanatçıları Doğu kültürünü, Servetifünuncular Batı kültürünü daha iyi bilirler.
• Servet-i Fünun yazarları; Stendhal, Flaubert, Balzac, Goncourt Kardeşler ve Bourget gibi
sanatçıların etkisiyle realizme yönelmişlerdir.
• Türk edebiyatı bu dönemde içerik, üslup ve teknik bakımdan Avrupalılaşmıştır.
• Ahmet Mithat Efendi, Servetifünuncuları Sabah gazetesinde yayınladığı “Dekadanlar”
makalesiyle eleştirmiştir. Dekadan, eskiye dönen, gerici anlamlarına gelir.
• Servetifünuncular, Tanzimat’la başlayan dili sadeleştirme çalışmalarına zarar
vermişlerdir.
• Bazı yazarlar, Milli Edebiyat’ın etkisiyle 1920’den sonra bazı eserlerini sadeleştirerek
yayımlamıştır.
• Hüseyin Cahit Yalçın’ın 1901’de yayınlanan “Edebiyat ve Hukuk” adlı çevirisi sebebiyle
dergi kapatılmış , böylece Servetifünun topluluğu da dağılmıştır.
• Tevfik Fikret, kendi akımının ve Türk edebiyatının en önemli şairlerindendir.
• Edebiyatımızın biçim ve içerik bakımından yenileşmesinde etkin rol oynayan
sanatçılardandır .
• Batı edebiyatı nazım biçimleri olan sone, terzarima ve triyoleyi başarıyla kullanmıştır.
• Serbest müstezatı, Türk edebiyatına yerleştirmiştir. Şiiri düz yazıya yaklaştırmıştır.
• Aruz ölçüsünü Türkçeye başarıyla uygulamıştır.
• Şiirlerinde musiki ve şekil kusursuzluğunu yakalamıştır.
• Fen, bilim, teknik onun kalemiyle şiirimize girmiştir.
• Parnasizm akımından etkilenmiştir.
• Şermin adlı eserinde hece ölçüsünü kullanmıştır.
• Başlangıçta şarap, aşk, bahar, aile, sanat, ruh sıkıntısı gibi bireysel; dergi kapandıktan
sonra, devletsizlik, haksızlık, rüşvet, yoksulluk, dilencilik gibi toplumsal konuları da
işlemiştir.
• Servet-i Funun’dan sonra herhangi bir topluluğa katılmamış, bazı sosyal şiirler yazmıştır.
• Türk edebiyatında ilk defa İstanbul’u eleştiren şair olmuştur. (Sis şiiri)
• Mehmet Akif ile atışmışlardır. Oğlu Amerika’ya okumak için gider; ancak papaz olur.
• Eserleri: Rubab-ı Şikeste, Haluk’un Defteri, Rubab-ın Cevabı, Tarih-i Kadim, Doksan Beşe
Doğru, Şermin…
Recaizade Mahmut Ekrem‘in önderliğinde Servet-i Funun Dergisi etrafında toplanan
bazı gençler Tevfik Fikret‘in derginin başına getirilmesiyle edebi bir topluluk özelliği
kazanır.
• Sonraları Cenap Şahabettin, Mehmet Rauf, Hüseyin Cahit Yalçın, Celal Sahir
Erozan, Ali Ekrem Bolayır, Halit Ziya Uşaklıgil‘in katılımıyla genişler.
• Devlet yönetiminin baskıcılığını bahane ederek toplumsal konulara
eğilmediler.
• Aruz ölçüsü başarıyla kullanılmıştır. (sadece Tevfik Fikret “Şermin” adlı eserini
hece ölçüsüyle yazmıştır.)
• Hep uzak ülkelere gitme hayaliyle yaşadılar.
• Sanat, sanat içindir ilkesine bağlı kaldılar.
• Nazım (şiir) nesre (düz yazı) yaklaştırılmıştır. Konu bütünlüğüne önem
verilmiştir. (bkz. Mensur Şiir )
• Batı’dan sone ve terza-rima gibi yeni nazım şekilleri alınmıştır.
• Şiirde parnasizm ve sembolizmden; hikaye ve romanda ise realizmden
etkilenmişlerdir.
• Servetifünuncular, hiç duyulmamış sözcükleri lügatlerden bulup kullanmış ve
bununla övünmüşlerdir.
• Halktan kopuk sadece kendilerinin anlayabildiği bir edebiyat dili kurmuşlardır.
Bundan dolayı, bu edebiyat “salon edebiyatı” olarak da nitelenmiştir.
• Anjanbmanları, en güzel şekliyle Tevfik Fikret kullanarak nazımı nesre
yaklaştırmıştır. Anlamın tek mısrada bitirilmeyip şiirin bir kısmına veya
bütününe yayılmasına anjanbman (ulantı) denir.
• Servetifünunculara göre her şey, şiirin konusu olabilir.
• Ahenk, uyum ve biçime önem verm işlerdir.
• Bu dönemin şairleri, gerçeklerden kaçıp hayali bir dünyaya sığınmışlardır.
• Fransızcadaki tamlamaları, mecazlı söyleyişleri ve imgeleri Türkçeye
uygulamaya çalıştıklarından Arapça ve Farsça tamlamaları çokça
kullanmışlardır.
• Fransız edebiyatından etkilendiler. Cümle yapıları, Fransızca cümle yapısına
benzemektedir.
• Türkçenin söz dizimine uymayıp devrik, eksiltili ve uzun cümleler
kullanmışlardır.
• Yapıtlarında ruhsal bunalım, karamsarlık, umutsuzluk, bıkmışlık,
memnuniyetsizlik havası açıkça sezilir.
• Konularını İstanbul’dan, kişilerini de daha çok tahsilli, okumuş, maddi
kaygıları olmayan üst kesimden seçmişlerdir.
• Bu dönemde öykü ve roman türünün en önemli temsilcisi Halit Ziya Uşaklıgil, şiir
türünün Tevfik Fikret ve Cenap Şehabettin‘dir.
• Batılı anlamda birçok türün en güzel örnekleri bu dönemde verilmiştir.

You might also like