Professional Documents
Culture Documents
B) YAZMA
B.1. Farklı türde metin yazar.
B.2. Yazacağı metnin türüne göre konu, tema, ana düşünce, amaç ve hedef kitleyi belirler.
B.3. Yazma konusuyla ilgili hazırlık yapar.
B.4. Yazacağı metni planlar.
B.5. Metin türüne özgü yapı özelliklerine uygun yazar.
B.6. Metin türüne özgü dil ve anlatım özelliklerine uygun yazar.
Millî Edebiyat dönemi hikâyelerinin ortak özellikleri; ülke sorunlarına ağırlık vermek, bunların
üstesinden gelebilecek kahramanlar ve düşünceler geliştirmek, betimleme ve çözümlemede
gerçekçiliğe doğru gitmek şeklinde özetlenebilir.
Fakat her sanatçı, kendi kişilik ve yolunu kendisi belirlemiş, eserlerini de bu doğrultuda
vermiştir.
Dil ve Üslûp:
Bu dönemde sade dil anlayışı dönemin bütün yazarlarınca benimsenmiş ortak bir tutum
olarak göze çarpar. Batı hikâyeleriyle olan sıkı ilişki devam ederken Türk hikâyecileri de
ustalaşıp özgün eserler vermeye başlamışlardır. Bunun sonucunda şöhretini Cumhuriyet
döneminde sürdürecek olan usta hikâyeciler yetişmiştir. Bu dönemde Refik Halit, sade bir
Türkçe ve sağlam cümle yapısıyla dikkat çekmiş "Karay Türkçesi" dedirtecek kadar dilimizi,
yani İstanbul Türkçesini başarıyla kullanmıştır. Hatta Ziya Gökalp, "Türkçeyi en iyi kullanan
yazar Refik Halit'tir." sözleriyle bu yazarımızı övmüştür.
Akım:
"Hikâye roman demektir. Küçültülmüş komprime roman. Emin olun bir roman yazmak,
hikâye yazmaktan daha kolaydır. Çünkü alan geniştir, zamanınız uygundur. Fakat hikâyede
sayfa sayısı sınırlıdır. Önce ilgi çekecek bir başlangıç yapmak zorundasınız. Ardından gelecek
satırlar, olayın açıklamasıyla birlikte o merakı devam ettirmelidir. Asıl zor olan nokta ise
hikâyenin son bırakacağı etkidir."
Hikâyede Maupassant ve Çehov tarzı olmak üzere iki yazma tekniği vardır. Şimdi de bu iki
teknik hakkında kısaca bilgi verelim.
Maupassant tarzı klasik hikâye: Bu hikâye türünde olay esastır. Olay; serim, düğüm ve çözüm
bölümlerinden oluşan bir plan içinde anlatılır. Hikâye etkileyici bir biçimde tamamlanır.
Çehov tarzı modern hikâye: Çehov tarzı hikâye, durum hikâyesi olarak da adlandırılır. Bu
hikâye tarzında olaydan çok, insanın belli bir zaman dilimi içindeki durumu anlatılır.
Edebiyatımızdaki en önemli temsilcileri Sait Faik Abasıyanık ve Memduh Şevket Esendal'dır.
Türkçülük, Milliyetçilik:
İkinci Meşrutiyet'in ilanından sonra ortaya çıkan Millî Edebiyat akımıyla birlikte hızlı bir
gelişme gösteren dilde Türkçülük ve sadeleşme hareketi, öykücülüğümüze de yeni bir hız
kazandırmıştır. Ömer Seyfettin, "Maupassant" öykü tekniği ile millî duyarlıkları, toplumsal
sorunları hikâyelerinin konusu yapmıştır. Sanatçı, gerek öykü tekniği ile gerekse kullandığı
yalın dille öykücüğümüzün öncüsü olmuştur. Bu dönemde Refik Halit Karay, Halide Edip
Adıvar, Reşat Nuri Güntekin, Yakup Kadri Karaosmanoğlu gibi sanatçılar yazdıkları öykülerle
Türk öykücülüğümüzün gelişmesine önemli katkılar sağlamıştır.
Olay ve Konu
Refik Halit'in Anadolu sürgünü sırasında yaşadığı olaylardan yola çıkarak kaleme almış olduğu
"Memleket Hikâyeleri" büyük bir ilgi uyandırınca Anadolu insanının zorlu yaşamını konu
edinen eserlerin yazılması daha da yaygınlaşmıştır. Halide Edip'in "Dağa Çıkan Kurt" ve Yakup
Kadrilin "Millî Savaş Hikâyeleri" Anadolu yaşamını anlatan eserlerden birkaçıdır.
Mekân (çevre)
Millî Edebiyat dönemi hikâyelerinde mekân olarak İstanbul'un dışına çıkılmıştır. Bu dönem
sanatçıları, hikâyelerinde bilinçli olarak ilk kez İstanbul dışına çıkmaya başlamış ve bu tutum,
Millî Edebiyat ana başlığı altında bir "memleket edebiyatının gelişmesine de ortam
hazırlamıştır. Refik Halit Karay'ın Memleket hikâyeleri bu çabaların ilgi çekici örnekleri
arasında yer alır. Ele alınan konular, tatmin edici bir derinliğe kavuşturulamasa da çok çeşitli
konular edebiyatta yer bulmuştur.
Zaman
Dönemin sanatçıları, yazdıkları hikâyelerde kendi yaşadıkları zaman yanında, geçmiş zamanı
ve uzak tarihimizi de yaşatmak istemişlerdir. Halide Edip'in "Himmet Çocuk" hikâyesi,
Kurtuluş Savaşı dönemindeki olayları, Ömer Seyfettin'in "Pempe İncili Kaftan, Forsa, Başını
Vermeyen Şehit" gibi hikâyeleri geçmiş zamanı ve uzak tarihimizi konu alan hikâyelere örnek
olarak gösterilebilir. Konusunu şanlı geçmişimizden alan bu tür hikâyelerin yazılma nedenleri
ise şanlı geçmişimize sığınarak ondan güç alma, millî duyguları pekiştirme ve bu sayede
milletçe yeniden güçlü bir millet olarak ayağa kalkabilmek olarak sıralanabilir.
Tema ve Zihniyet
Yakup Kadri ve Refik Halit, Millî Edebiyat Akımına Fecr-i Âti topluluğundan katılmıştır.
Bunların dünya görüşü ve sanat anlayışları Halide Edip, Ömer Seyfettin, Ebubekir Hazım gibi
sanatçılardan farklıdır. Aralarındaki bu farklılıklara rağmen bu sanatçıların hepsi, yerli yaşamı
ve Anadolu'yu eserlere yansıtma konusunda ortak düşüncelere sahip olmuştur.
Tema, hikâyenin ana düşüncesinin bir veya birkaç cümle ifade edilmesi bir başka ifadeyle
hikâyenin yazılış amacıdır. Her sanatçı veya edebî topluluk yaşadığı dönemdeki toplumdan,
içinde yaşadığı sosyal koşullardan etkilenir ve bu etkileşim sonucunda eser verir. Millî
Edebiyat sanatçıları da içinde bulundukları dönemin zihniyetini, sosyal, kültürel, ekonomik
vb. özelliklerini eserlerine yansıtmışlardır.
Bu dönem hikâyelerindeki temel temalar, Anadolu insanının içinde bulunduğu ağır savaş
koşullarının getirdiği acılar ve yoksulluktan dolayı "Türkçülük, ilerleme-çağdaşlaşma, gerilik,
batıl inançlar, cehalet ve yoksulluktur. Millî Edebiyat döneminde yazılan hikâyelerin
birçoğunda bu temaların ele alındığı görülür.
Kişi