You are on page 1of 8

HİKÂYE (ÖYKÜ):

*Olmuş ya da olması mümkün olan olayları, estetik zevk verecek şekilde anlatan kısa sanat eserleridir.
*Yaşanmış ya da yaşanabilecek şekilde tasarlanmış olayları, kişilere bağlı olarak, belli bir yer ve
zaman içinde anlatan türe “hikâye” denir.
*Önemli farklılıkları olmakla birlikte "küçük roman" şeklinde tanımlanabilir.
*Kısa oluşu, yalın bir olay örgüsüne sahip olması, genellikle önemli bir olay ya da sahne aracılığıyla tek
ve yoğun bir etki uyandırması ve az sayıda karaktere yer vermesiyle romandan ayrılır.
*Tek bir olay vardır. Olaycıklar yoktur.
*Kişiler, çoğu zaman hayatlarının belli bir anı ve belli bir olay içinde gösterilir.
*Bu kişilerin çoğu zaman sadece belli özellikleri yansıtılır.
*Eski Yunan’daki fabl ve kısa romanslar, “Bin bir Gece Masalları” öykünün habercileridir. Ama
öykü ancak 19. yüzyılda romantizm ve gerçekçilik akımlarının yaygınlaşmasıyla edebi bir tür haline
gelebilmiştir.
*Hikâyeye bugünkü anlamda ilk edebi kimlik kazandıran İtalyan yazar Boccacio’dur.
*XVI. Yüzyılda yazdığı “Decameron” adlı eseriyle ilk öykü örneğini vermiştir.
*XVIII. yüzyılda Voltaire öykü türünde ürünler verir.
*Rönesans’ın etkisiyle de XIX. yüzyıl edebiyatının en yaygın türü olmuştur.
*Edebiyatımızda, "Dede Korkut Hikâyeleri", "destanlar" ve "halk masalları"nı saymazsak, Avrupai
tarzda ilk hikâyeler, Tanzimat Edebiyatı Dönemi’nde görülür.
*Türk öykücülüğünü yetkinliğe kavuşturan yazar, Halit Ziya Uşaklıgil’dir.
*Batı tarzı öykünün ilk olgun örneklerini verenler Servet-i Fünuncular olmuştur.
*Hikâye, edebiyatımızda bağımsız bir tür olma özelliğini Milli Edebiyat Dönemi’nde Ömer Seyfettin’le
kazanmıştır.

Edebiyatımızda “Hikâye” ile ilgili ilkler:


*İlk hikâye denemesi: Müsameretname / Emin Nihat
*İlk hikâye kitabı: Letaif-i Rivayat / Ahmet Mithat Efendi
*İlk batılı anlamda hikâye denemesi: Küçük Şeyler / Samipaşazade Sezai
*İlk kez Anadolu’yu hikâyede gerçek anlamda işleyen: Refik Halit Karay
*İlk konuşma diliyle yazan hikâyeci: Ömer Seyfettin
*Kölelik konusunu ele alan ilk eser (hikâye): Esaret / Ahmet Mithat Efendi

HİKÂYE ÇEŞİTLERİ

1) OLAY (KLASİK VAK’A) HİKÂYESİ:


*Bir olayı ele alarak, serim, düğüm, çözüm plânıyla anlatıp bir sonuca bağlayan öykülerdir.
*Kahramanlar ve çevrenin tasvirine yer verilir.
*Kişilerin portreleri, özenle ve ayrıntılı olarak çizilir.
*Bir fikir verilmeye çalışılır; okuyucuda merak ve heyecan uyandırılır.
*Okuyucunun hikâyeyi şöyle ya da böyle yorumlamasına imkân verilmez.
*Bu hikâye türüne, Fransız yazar Guy de Maupassant tarafından yaygınlaştırıldığı için, “Mopasan
Tarzı Hikâye” de denir.
*Bu tarzın bizdeki en önemli temsilcileri:
Ömer Seyfettin, Refik Halit Karay, Halide Edip Adıvar, Hüseyin Rahmi Gürpınar ve Reşat Nuri
Güntekin’dir.

2) DURUM (KESİT) HİKÂYESİ:


*Bir olayı değil günlük yaşamın herhangi bir kesitini ele alıp anlatan öykülerdir.
*Serim, düğüm, çözüm planına uyulmaz.
*Belli bir sonucu da yoktur.
*Kişiler tamamıyla tanıtılmadığı için ve olaylarda kesinlik hâkim olmadığı için okuyucunun hayal
kurması, devamlı hareket hâlindedir.

1
*Merak ve heyecandan çok, duygu ve hayallere yer verilir; fikre önem verilmez, kişiler kendi doğal
ortamlarında hissettirilir.
*Olayların ve durumların akışı okuyucunun hayal gücüne bırakılır.
*Bu tarzın dünya edebiyatında ilk temsilcisi Rus yazar Anton Çehov olduğu için bu hikâye türüne
“Çehov Tarzı Hikâye” de denir.
*Bizdeki en güçlü temsilcileri: Sait Faik Abasıyanık, Memduh Şevket Esendal, Tarık Buğra ve
Rasim Özdenören’dir.

3) MODERN HİKÂYE:
*Diğer öykü çeşitlerinden farklı olarak, insanların her gün gördükleri fakat düşünemedikleri bazı
durumların gerisindeki gerçekleri, hayaller ve bir takım olağanüstülüklerle gösteren hikâyelerdir.
*Hikâyede bir tür olarak 1920’lerde ilk defa batıda görülen bu anlayışın en güçlü temsilcisi
Fransız Kafka’dır.
*Bizdeki ilk temsilcisi Haldun Taner’dir.
*Genellikle büyük şehirlerdeki yozlaşmış tipleri, sosyal ve toplumsal bozuklukları; felsefi bir
yaklaşımla, ince bir yergi ve yer yer alay katarak irdeler, gözler önüne serer.

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE HİKÂYE (1923–1940)

*Millî Edebiyat sanatçılarının da eser vermeye devam ettiği Cumhuriyet Dönemi'nin ilk yıllarında daha
çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı hikâyeler yazılmıştır.
*Bu dönemde bazı sanatçılar hikâyelerinde toplumsal konuları, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve
değerleri ele alırken bazıları da bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmıştır.
*1923–1940 yılları arasında başlıca öykü yazarları olarak yer alan yazarlarımızın ele aldıkları konulara
göz atıldığında gözleme dayalı gerçekçiliğin gittikçe geliştiği görülür.
*Öykünün ayrı bir tür olduğu görüşünün ortaya konmasıyla birlikte sanatın toplum üzerinde bir işlevi
olması gerektiği düşüncesinin de egemen olmaya başladığı dikkati çeker.
*Bu düşüncenin yanı sıra yalnızca öyküler yazmayı gerçekçilik için yeterli gören yazarlar da göze
çarpar.
*Öykü yazma yönteminde ise, bir yandan klasik öykü yazma yöntemi gelişirken, öte yandan Sait Faik'le
başlayan "giriş, gelişme, sonuç" bölümü olmayan durum öykülerinin yaygınlaşmaya başlaması öykü
yazma yönteminde yapılan değişikte ilk adımlar olarak önem taşır.
Özet:
*Hikâyelerde realizm akımının etkileri görülür.
*Hikâyelerde Maupassant hikâye (olay hikâyesi) tarzının özellikleri görülür.
*Hikâyelerde sade, anlaşılır bir dil kullanılmıştır. Bu dönemde, toplumsal faydayı (toplum için sanat)
esas alan eserler yazılmıştır.
*Millî Edebiyat sanatçılarının eser vermeye devam ettiği Cumhuriyet Dönemi’nin ilk yıllarında daha
çok, gözlemci gerçekçiliğe dayalı hikâyeler yazılmıştır.
*Bu dönemde bazı sanatçılar hikâyelerinde toplumsal konuları, Cumhuriyet devrimlerini, yeni kurum ve
değerleri konu alırken bazıları da bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmıştır
√ Türkiye’nin gerçeklerine eğilme söz konusudur.
√ Toplumsal bozuklukların giderilmesi için öneriler getirilir.
√ Kurtuluş Savaşı’na katılan halk ve aydınlar, yeni döneme ayak uydurmaya çalışan çıkarcılar ve
işbirlikçiler işlenir.
√ Toplumdaki değişmelerin, Batılılaşmayı yanlış anlamanın yıkıcı etkileri anlatılır.
*Birinci Dünya Savaşı, Milli Mücadele, Atatürk ilke ve inkılâpları, halkın yaşam tarzı, ahlak
bozuklukları, yanlış Batılılaşma, halkla aydın arasındaki ilişkiler konu edilmiştir

CUMHURİYET DÖNEMİ’NDE HİKÂYE (1940–1960)

*Cumhuriyet Dönemi’nin 1940–1960 yılları arasında bireyin iç dünyasını esas alan, toplumcu gerçekçi,
modernist, millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan hikâyeler yazılmıştır.

2
*Ahmet Hamdi Tanpınar, Tarık Buğra bireyin iç dünyasını esas alan hikâyeler yazmışlardır.
*Kemal Tahir, Orhan Kemal, Yaşar Kemal, Samim Kocagöz, Fakir Baykurt, Haldun Taner, Talip
Apaydın gibi toplumcu gerçekçi yazarlar; hikâyelerinde köy ve köylünün sorunları, toprak kavgaları,
köyden kente göç gibi toplumsal konuları ele almışlardır.
*Nezihe Meriç, Yusuf Atılgan, Ferit Edgü modernist çizgide hikâyeler vermişlerdir.
*Hüseyin Nihal Atsız, Mustafa Necati Sepetçioğlu, Sevinç Çokum millî ve dinî duyarlılıkları yansıtan
hikâyeler yazmışlardır.
*Romanlarda olduğu gibi, öykülerde de Anadolu'ya, halkın yaşayışına eğilme ağırlık kazanmaya
başlıyor.
*Ayrıca “Birinci Dünya Savaşı'ndan sonra Anadolu'nun durumu, İkinci Dünya Savaşı'nın
toplumumuzda yarattığı ahlak çöküntüsü ve çeşitli olumsuzluklar, deniz” ele alınan konular olarak
görünüyor.
*Öykülerin dikkati çeken bir yanı da kişilerin ön planda tutulması oluyor.
*Yazarlar bireye ağırlık vermeye başlıyor.
*1950–60 yılları öykü yazarları için bir genelleme yaparsak önce bu yılların yazarlarının da gerçekçilik
çizgisinden ayrılmadıkları dikkati çeker.
*Toplumsal konular olarak, romanlardaki küçük memurların, işçilerin, köylülerin ve köyün sorunları,
kasaba yaşayışı ile kenar semtlerdeki yaşayış, buralarda yaşayan halkın sorunları ağırlık kazanmıştır.
*Toplumsal konuları ön planda tutan yazarların yanı sıra, bireyi hareket noktası alan, kişinin değişik
psikolojik durumlarını yansıtan öyküler yazan ilk yazarlarımıza da bu yıllarda rastlarız.
*Ziya Osman Saba'da gördüğümüz anı öyküleri yazma bir yenilik olarak kabul edilebilir.
*İnsanları, çevreyi ve yaşamın kendi kendisini değerlendirmesinde ise Sait Faik etkisinin başladığı göze
çarpar.
*Bu yıllarda en çok dikkati çeken, öykünün bir yazın türü olarak değerlendirilişindeki gelişmedir.

Bireyin İç Dünyasını Ele /Alan Hikâyeler (1940–1960)


• Bu tip öykülerde dış dünyadan çok bireyin iç dünyası önem kazanır. Olay, yok denecek kadar azdır.
• Genelde ruhsal sorunları olan, toplumdan uzaklaşmış kişilerin iç dünyalarına yönelinmiştir.
• Ruh tahlilleri, iç çözümlemeler, iç monolog ve bilinç akışı tekniği öne çıkar.
• Psikoloji biliminin verilerinden de faydalanır bu tip hikâyelerin yazarları.
• Deneme türüyle benzeşen bir karaktere sahiptir bireyin iç dünyasını ele alan öyküler.
• Dış çevrenin, zamanın önemi, durum hikâyeleriyle karşılaştırıldığında, daha da azalmıştır.
• Anlatıcı genellikle birinci tekil anlatıcıdır.
• Edebiyatımızda 1930'lardan sonra gelişmeye başlamıştır bu tip öyküler.
• 1940–1960 arası dönem bireyin iç dünyasını ele alan isimlere bakıldığında bir yandan toplumcu
yönelimlere sahip, diğer yandan ise bireyin iç dünyasını yansıtan öyküler yazan Haldun Taner kendini
gösterir.

Toplumcu Gerçekçi Hikâye (1940–1960)


• 1940–1960 arası dönemde hikâyenin hareket bulduğu alanlardan biri de toplumcu gerçekçi zihniyet
sahasıdır.
• Toplumun sorunlarını, o dönemde görünür hâle gelen köy ve gecekondu gerçekliğini; ezilen işçi ve
köylü sınıfını anlatan, zaman zaman da çözüm önerilerinde bulunan hikâyeler olarak karşımıza çıkar
toplumcu gerçekçi hikâye.
• Realizm ve natüralizm akımlarının benimsendiği bu zihniyet sahasında dil, sade ve anlaşılır;
kahramanlar, ait oldukları topluluğun diliyle konuşan kişilerdir.
• Köy Enstitülerinin aktif çabaları, bu zihniyetin gelişmesine katkıda bulunmuştur.
• Bu zihniyete katkıda bulunanlar arasında 1955'te çıkardığı tek öykü kitabı Göl insanları ile Kemal
Tahir de vardır. Dört büyük öyküden oluşan eserde kahramanların tümü köylüdür fakat ağa, onun
destekçisi imam, kahraman köylü delikanlısı, köylü kızı klasik tiplerinin dışına çıkmıştır. Kendinden
önceki dönemdeki Sadri Ertem'in eleştirel köy gerçekçiliğini yıkarak gözlem ve tasviri ön plana
çıkarmıştır. Köyü bir dava hâline getirmeden gözler önüne sermiştir Kemal Tahir. Dilinde de İstanbul
Türkçesinden sapmaz ve otantik söyleyişlere yanaşmaz.

3
• İlk öykülerinde Anadolu kasaba halkının yaşamını anlatan Kemal Bilbaşar; Cevizi Bahçe adlı hikâye
kitabında yerli yaşamı, dedikodulu esnaf hayatını, tüccar ve memurları anlatırken Pazarlık adlı öykü
kitabında II. Dünya Savaşı sonrası ahlakî çöküntü, vurguncu tüccar ve onların altında ezilen halkı ele
almıştır. Bunların arasında Çancının Karısı adlı öykü, destansı söyleyişiyle dikkat çeker.
• Köy ve kasaba gerçekliğini toplumcu bakışla ele alan Samim Kocagöz, bu yıllarda yayımladığı Telli
Kavak adlı öykü kitabında makineleşme, hayat pahalılığı, değişen hayat tarzını dile getirmiştir. Ayrıca
Beşparmak Dağlarında yaşayan Tahtacı-Türkmenler de ilk defa onunla hikâyemize girmiştir. Yazarın;
Sam Amca, Cihan Şoförü, Yolun Üstündeki Kaya adlı öykü kitapları bulunmaktadır.
• Orhan Kemal; bu yıllar arasında toplumcu gerçekçi öykünün üretken bir temsilcisidir. Yaşadığı geçim
sıkıntısını öykülerine de yansıtan yazarın Ekmek Kavgası, Sarhoşlar, Çamaşırcının Kızı, Koğuş, Grev,
Arka Sokak, Kardeş Payı, Babil Kulesi, Dünyada Harp Vardı, Mahalle Kavgası, İşsiz, Önce Ekmek adlı
hikâye kitapları bulunmaktadır.

Millî ve Dinî Duyarlılıkları Yansıtanlar


Eserlerinde millîlik ve din olgusu ön plana çıkmıştır.
Dini yaşama ait unsurlarla birlikte, Türk destanları, Türk mitolojisi gibi millî kaynaklardan unsurlara
eserlerde yer verilmiştir.
Hüseyin Nihal Atsız, Sevinç Çokum ve Mustafa Necati Sepetçioğlu'nun hikâyelerinde bu unsurlara
rastlamak mümkündür.

Modernist Hikâye (1940–1960)


• Modernizm akımı 1940–1960 arası dönemde edebiyatımızda etkili olmaya başlamıştır.
• Hikâye türünde de kendini gösteren bu akımın en belirgin özelliği, modern kent yaşamının kurallarının
buhrana ittiği, yalnızlaştırdığı bireyin kendini sorgulama sürecini ele almasıdır.
• Modernist hikâyede gerçeklik karşısında kuşkucu ve tedirgin olan, iç dünyasına çekilen, yabancılaşan,
toplumla çatışan, karamsar, bunalımlı, zayıf birey ele alınır.
• Modernist ürünlerde kahramanların yanı sıra anlatımda da sıradışılıklar söz konusudur.
• Zaman çizgisi kırılabilir ve mekân belirgin olmayabilir
• Olay örgüsünde çoğu alanlar okurun hayal gücüne bırakılabilir.
• Modernist ürünlerde anlam kapalıdır; dilde süslemelere başvurulabilir, kelimelerin çağrışım gücünden
olabildiğince yararlanılır.
• Daha sonraları yaygınlaşacak olan modernist hikâye türünü, 1940-1960 arası dönem hikâyemizde
Vüsat O. Bener'in Dost ve Yaşamasız adlı öykü kitapları, Nezihe Meric'in Bozbularıık, Topal Koşma
gibi öykü kitapları temsil etmektedir.
• Bilge Karasu, Yusuf Atılgan, Oğuz Atay, Ferit Edgü, Adalet Ağaoğlu modernist hikâye yazan diğer
sanatçılardır.

CUMHURİYET DÖNEMİ HİKÂYE YAZARLARI


1. Memduh Şevket Esendal
• Çorlu'da doğan sanatçı, ilkokulu bitirdikten sonra, bir süre rüştiyeye devam eder.
• Öğrenimini yarıda bırakan Esendal, Fransızca, Rusça ve Farsça öğrenir.
• İttihat ve Terakki'ye giren sanatçı, 1908'de Meşrutiyet'in ilanından sonra müfettişlik yapar,
Kurtuluş Savaşı'na katıldığı için meclise girer.
• Esendal, öykü ve roman yazarlarımızdandır.
• Yazar, öykülerinde küçük insanları, silik karakterli kişileri anlatır.
• Abartıya kaçmayan yalın bir söyleyişi vardır. Sıradan olayları ve kişileri basit bir dille anlatır.
• Modern hikâyeciliğimizin öncülerinden biri olan sanatçı, hikâyelerinde, acıma, sevgi, yozlaşma,
yöneticilerin ve aydınların halk sorunlarına bakışı, aile ve evlilik gibi konuları ele almıştır.
• Her zaman umutlu olan sanatçı "Ben insanlara yaşamak için ümit ve neşe veren yazılardan
hoşlanırım" der.
• Edebiyatımızda durum hikâyesi ya da olaysız öykü diye nitelendirilen "Çehov tarzı" öyküyü
geliştirmiştir ve çağının hikâye anlayışından ayrı bir yolda yürümüştür.

4
• "Haşmet Gülkokan" ve "Komiser" gibi hikâyeleriyle sevilmiştir.
Hikâyeleri: Otlakçı, Mendil Altında. Temiz Sevgiler, Ev Ona Yakıştı, Hava Parası

2. Tarık Buğra
• "Oğlumuz" adlı hikâyesiyle Cumhuriyet gazetesinin açmış olduğu hikâye yarışmasında ikincilik
ödülünü aldı.
• Maupassant tarzı hikâyeye uygun hikâyeler yazmıştır.
• "Yarın Diye Bir Şey Yoktur" yazarın 1948-49, 1950-52, 1954-64 yılları arasındaki hikâyelerini
içine alır.
Hikâyeleri: Yarın Diye Bir Şey Yoktur, Oğlumuz, İki Uyku Arasında

3. Mustafa Kutlu
• Dergâh dergisini çıkarmaktadır.
• İlk dönemlerinde Sait Faik ve Sabahattin Ali etkisinde hikâyeler yazmıştır.
• Bir dönem "sosyal değişim" konulu hikâye kitapları yazdıktan sonra bireylerin içlerinde olup
bitenlerin aksettirildiği çocukluk, aşk, çevre, köy varoş hayatı... gibi konular daha çok nostaljik
bir tarzla işlediği uzun hikâyeler yazmıştır.
• Hikâyelerinin en önemli özelliği kendi başına müştak: olarak yazılmalarına rağmen bir araya
geldiklerinde başarılı bir şekilde "bütün" oluşturmalarıdır.
• Onun bu tekniği edebiyatımız açısından büyük bir yeniliktir. Kutlu bu tekniği Kuran-ı Kerim'de
görülen ve geleneğimizde olan "kıssa" kavramından esinlenerek kullandığını söylemektedir.
Hikâyeleri: Ortadaki Adam, Gönül İşi, Yokuşa Akan Sular, Yoksulluk içimizde, Ya Tahammül Ya
Sefer, Bu Böyledir, Sır, Arka Kapak Yazıları, Hüzün ve Tesadüf, Uzun Hikâye, Mavi Kuş

4. Selim İleri
• Eserlerinde modernist öğelere de yer vermiştir.
• İlk öykü kitabı "Cumartesi Yalnızlığında sınırlı ilişkiler içinde sıkışan insanların yaşamlarını
anlattı.
• "Pastırma Yazı, Dostlukların Son Günü, Bir Denizin Eteklerinde" adlı öykü kitaplarında daha
çok küçük burjuva yaşamını, birey olamamanın nedenlerini bir araştırmacı tutumuyla ele aldı.
Hikâyeleri: Cumartesi Yalnızlığı, Pastırma Yazı, Dostlukların Sor Günü, Eski Defterlerde Solmuş
Çiçekler, Bir Denizin Eteklerinde

5. Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı)


• Halikarnas Balıkçısı olarak bilinen sanatçı, deniz hikâyeleri ile tanınmış olup deniz edebiyatının
ünlü hikâyecisidir.
• Hikâye konuların Ege ve Akdeniz'deki deniz olaylarından esinlenmiştir.
Hikâyeleri: Merhaba Akdeniz, Ege Kıyılarından, Yaşasın Deniz, Eğenin Dibi, Gülen Ada, Ege'den
Hikâyeler, Gençlik Denizlerinde

6. Ahmet Hamdi Tanpınar


Bu dönemde Ahmet Hamdi Tanpınar'da bireyin iç dür,yas - esas alarak "Abdullah Efendi'nin Rüyaları"
ve "Yaz Yağmuru” adlı hikâyeleri kaleme almıştır.

7. Hüseyin Nihal Atsız

• Yazar kendisini Türkçü ve Turancı olarak adlandırmıştır.


• Eserlerinde yoğun olarak millî unsurları işler ve bu unsurlara yer verir.
Hikâyeleri: Dönüş, Şehitlerin Duası, Erkek Kız, İki Onbaşı

5
8. Sevinç Çokum
• Hikâyelerinde ortalama Türk insanının, belirli bir geleneği ve ahlakî çizgiyi izleyen insanların
hayatlarını ve iç dünyalarını anlatır.
• Hikâyelerinde sıcak, hüzünlü fakat güler yüzlü bir anlatıcı tipi vardır.
• Hikâyelerinde ahlakî kaygılar, geleneksel değerler ve millî unsurlar ön plana çıkar.
• Yalın ve derin anlatıma sahiptir.
Hikâyeleri: Eğik Ağaçlar, Bölüşmek, Makine, Derin Yara, Onlardan Kalan, Rozalya Ana, Evlerinin
Önü, Beyaz Bir Kıyı, Bir Eski Sokak Sesi...

9.Sadri Ertem
• Şiir, hikâye, roman ve çeviri türünde eserleri olan yazar, öykü ve romanlarıyla ön plana çıktı.
• Toplumsal eşitsizlikleri, ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirdi.
Hikâyeleri: Silindir Şapka Giyen Köylü, Bacayı indir Bacayı Kaldır, Korku, Bay Virgül, Bir Şehrin
Ruhu

10. Sabahattin Ali


• Gerçek yaşamdan seçtiği olay ve kişilere edebî gerçeklik kazandıran bunu da eserlerinde
yansıtmayı bilen bir yazardır.
• Eserlerinde, ezilen insanların acılarını, sömürülmelerini dile getirmeye çalışan sanatçının
öyküleri Maupassant tarzındandır.

Hikâyeleri: Değirmen, Kağnı, Ses, Yeni Dünya, Sırça Köşk

11. Haldun Taner


• Hikâyelerinde Batılı hayata özenmenin getirdiği uyumsuzlukları, bozulmaları, ahlâki ve sosyal
çöküntüleri mizahlı bir anlatımla ele alır.
• Hikâye anlatışı bakımından II. Meşrutiyet kuşağı yazarlarına benzetilse de incitici olmayan
kabalıktan uzak bir mizah anlayışı, çok rahat kullandığı pürüzsüz bir Türkçesi ve kendisine
mahsus bir gerçekçilik anlayışı vardır.
Hikâyeleri: Yaşasın Demokrasi, Şişhaneye Yağmur Yağıyordu, Tuş. Ayışığında Çalışkur, On İkiye Bir
Var, Konçinalar. Sancho'nun Sabah Yürüyüşü

12. Orhan Kemal


• İşçi sınıfının dertleri ve Çukurova insanı Orhan Kemal'in hikâyelerinin ana eksenini oluşturur.
Hikâyeleri: Ekmek Kavgası, 72. Koğuş, Önce Ekmek, Mahalle Kavgası, Çamaşırcının Kızı

13. Necati Cumalı


• Gözlemlerinden yola çıkarak toplumsal sorunları ele almıştır.
• Yazar eserlerinde Ege bölgesinin insanlarını anlatır.
• Hem hikâye hem de tiyatro biçiminde yazdığı "Susuz Yaz" adlı eseri sinemaya uyarlanmıştır.
Hikâyeleri: Ay Büyürken Uyuyamam, Dila Hanım, Yalnız Kadın, Susuz Yaz

14.Samim Kocagöz
• Hikâyelerin konularını yaşadığı Söke çevresinden ve Menderes vadisinin toprak sorunlarından
almış, alışılmış teknik ve anlatıma bağlı kalarak sınıfsal çelişkileri, ekonomik nedenlerle değişen
düzen ve dünya görüşlerin incelemiştir.
• Dünya Hikâyecilik yarışmasında "Sam Amca" adlı öyküyle birinci ödülünü kazanmıştır.
Hikâyeleri: Telli Kavak, Sığınak, Sam Amca, Cihan Şoförü, Yolun Üstündeki Kaya

15. Kemal Bilbaşar


• Refik Halil'le başlayan memleket hikâyeciliğini, eleştirel ve sert bir gerçekçilik içerisinde ele
almıştır.

6
Hikâyeleri: Anadolu'dan Hikâyeler, Irgatların Öfkesi, Cevizli Bahçe

16. Dursun Akçam


Hikâyeleri: Ölü Ekmeği, Taş Çorbası. Köyden İndim Şehire, Haley

17. Yusuf Atılgan


• İlk hikâye kitabı 1960 yılında yayınlanan "Bodur Minareden Öte" adlı eseridir.
• Daha sonra kaleme aldığı bütün hikâyeleri "Eylemci" adlı kitapta toplanmıştır.
• Köyü anlatan hikâyelerinden kırsal kesimin geleneksel hayatından kesitler sunan yazar, şehri
anlatan hikâyelerinde ise kurulu düzene karşı uyumsuzluğu ve hayat karşısındaki bıkkınlığı ele
alır.

18. Adalet Ağaoğlu


• Eserlerinde toplumun çalkantılı dönemlerini ele alan yazar bu dönemlerin bireyin üzerinde
bıraktığı etkiyi yansıtmıştır.
Hikâyeleri: Hadi Gidelim, Yüksek Gerilim, Sessizliğin İlk Sesi

19. Bilge Karasu


• Öykülerinde bireyin sorunlarına ağırlık vermiştir.
• Türk öykücülüğüne yeni bir soluk getiren yazar felsefeden de yararlanmıştır.
• Kendine özgü bir dil anlayışı vardır.
Eserleri: Uzun Sürmüş Bir Günün Akşamı, Troya'da Ölüm Vardı, Kısmet Büfesi, Kılavuz

20. Sait Faik Abasıyanık


• Adapazarı'nda doğan yazar, liseyi Bursa'da okuduktan sonra İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesini bitirmiştir. Sanatçı bir süre öğretmenlik yapmıştır.
• Sanata şiirle başlayan Sait Faik hikâyecilikte karar kılmıştır.
• Çehov'dan etkilenmekle birlikte hikâyelerinde kendi çizgisini geliştiren bir sanatçıdır.
• Eserlerinde halk dilini kullanan yazar, okuyucunun büyük beğenisini kazanmıştır. O, bir
"İstanbul hikâyecisi" olarak bilinir.
• Hikâye yazmadaki gayesinin daha iyi bir dünya hazırlamak olduğunu söyleyen Sait Faik,
hikâyelerinde çoğunlukla balıkçıları, yoksulları, avareleri, serserileri, düşüp kalktığı, sohbet
ettiği, selamlaştığı, uzaktan yakından tanıdığı insanları anlatmıştır.
• Sanatçı, "Alemdağ'da Var Bir Yılan" başta olmak üzere bazı öykülerinde gerçeküstücülüğe
yönelmiştir.
• Çağdaş edebiyata katkılarından dolayı Amerika'daki Uluslararası Mark Twain Derneği'nin onur
üyeliğine seçildi.
• "Semaver" adlı öyküde İstanbul'da Halıcıoğlu'ndaki bir fabrikada işçi Ali'nin, annesiyle geçirdiği
mutlu günleri anlatır.
Hikâyeleri: Semaver, Sarnıç, Mahalle Kahvesi, Tüneldeki Çocuk, Şahmerdan, Lüzumsuz Adam,
Havada Bulut, Kumpanya, Alemdağ'da Var Bir Yılan, Son Kuşlar, Az Şekerli, Hanım Başı

21. Nezihe Meriç


• Eserlerinde örf ve adetler çerçevesinde kadınları ele alır.
Hikâyeleri: Bozbulanık, Topal Koşma, Menekşeli Bilinç, Dumanaltı, Bir Kara Derin Kuyu, Yandırma

22. Vüs'at O. Bener


• Öykülerinin konusunu genellikle kendi yaşamından alan sanatçı "Dost" isimli öyküsüyle ödüle
layık görülmüştür.
• Sanatçının eserlerinde "ölüm" teması ön plandadır.
• Bu temanın eserlerine hâkim olmasında genç yaşta doğum sırasında kaybettiği ilk eşi ve çocuğu
elbette etkili olmuştur.

7
• Öykülerinde Ege Bölgesi, Ankara ve ülkenin çeşitli yerlerinden söz eden yazar gündelik
olaylarla bilinçaltında birikmiş yaşam parçalarını bir araya getirerek farklı bir tarz yakalamıştır.
• Eserlerinde farklı bir dil anlayışı olan ve kahramanlarını kavramak için okurdan çaba isteyen bir
anlatıma sahip Bener’in kişileri gündelik hayatın ikiyüzlülüklerini dışa vuran bir yapıya sahiptir.
Hikâyeleri: Dost, Yaşamasız, Siyah-Beyaz, Mızıkalı Yürüyüş, Kara Tren, Kapan

23. Rasim Özdenören


• Mavera dergisinin kurucularından olan sanatçının "Aile" adlı hikâyesi Sırpça'ya çevrilmiş ve
"Çok
• Sesli Bir Ölüm" ve "Çözülme" adı hikâyeleri sinemaya uyarlanmıştır.
• Eserlerinde kültürel yabancılaşmayı, aile çözülmelerini ve bunalımlarını ele almıştır.
• "Denize Açılan Kapı" adlı hikâyesi ile tasavvufi bir duyarlık ön plana çıkmaya başlamıştır.
• Hikâyelerinde varoluşçu felsefenin de izleri görülen sanatçı "Müslüman-modern"
diyebileceğimiz bir çizgidedir. "Başkaldırı" temasını genelde "ilahi adalet" düşüncesine ulaşmak
için kullanmıştır.
• "Denize Açılan Kapı" adlı kitabıyla Türkiye Yazarlar Birliği Yılın Hikâyecisi Ödülü'ne layık
görülmüştür.

Hikâyeleri: Hastalar ve Işıklar, Çözülme, Çok Sesli Bir Ölüm, Çarpışmalar, İmkânsız Öyküler, Denize
Açılan Kapı

24. Ferit Edgü


• Öykü yazarlığının yanı sıra, resim eleştirileri ve denemeleriyle ün yapan sanatçının romancıdan
çok öykü-denemeci sayılması gerekir.
• Adını Mavi dergisindeki yazılarıyla duyurdu.
• Varoluşçu bir tesirle hikâyeler yazdı.
Hikâyeleri: Kaçkınlar, Bir Gemide. Bozgun, Av, Çığlık, Doğu Öyküleri

25. Füruzan
• Hikâyelerinde sessiz çoğunluğun gücünü, acısını ve sevgisini anlatmayı amaçlamıştır.
Hikâyeleri: Parasız Yatılı, Kuşatma, Benim Sinemalarım, Gül Mevsimidir, Gecenin Öteki Yüzü, Sevda
Dolu
Bir Yaz

26. Oğuz Atay


• Romanlarına almadığı olayları "Korkuyu Beklerden" adlı kitabında hikâyeleştirmiştir.

27. Sabahattin Kudret Aksal


• Hikâyeleri; çocukluk ve gençlik yıllarının anıları, hayatın tekdüzeliği ve başıboşluğu, yaşıyor
olmanın lezzeti üzerine kurulmuştur.
Hikâyeleri: Gazoz Ağacı, Yaralı Hayvan

28.Oktay Akbal
• Bireyi iç dünyasıyla yansıtmaya önem verdiği öykülerinde, geçmişle içinde bulunulan zamanı bir
arada vermeyi yeğler.
• Kimilerinde yalnızlık duygularına yer verdiği öykülerinde birinci kişi anlatımını kullanmıştır.
Anlatıcı genelde, Cumhuriyet döneminin aydın kişisidir.
• Önce Ekmekler Aşksız İnsanlar, Bizans Definesi, Bulutun Rengi, İkisi, Berber Aynası, Yalnızlık
Bana Yasak, Tarzan Öldü, İstinye Suları, Ey Gece Kapımı Üstüme Kapat

You might also like