You are on page 1of 247

SAVAŞ TARiHi

• • • •

DUNYA

500 - 1500

CiLT 1

. - -
.
İÇİNDEKİLER

1. BÖLÜM
Piyadenin Rolü 7

2. BÖLÜM
Süvari SavCl§ları 67

3. BÖLÜM
Emir ve Komuta 131

4. BÖLÜM
Kuşatma Teknikleri 171

5. BÖLÜM
Deniz Sav�ları 211

ÇEVİRMENDEN NOTLAR 252

SEÇME BİBLİYOGRAFYA 254


PiYADENİN
RoLü

Ortaç:ağ piyade taktikleri, 500 ila 1500 arasında


önemli değişiklikler geçirdi. İngiliz ve İsviçre
orduları, uygulamaya soktukları yeni taktik
formasyon ve silahlar sayesinde savaş meydanlarında
üstünlüğü ele geçirdiler. Ne var ki, bu durum,
kendilerine has yeniliklerle arz-ı endam eden
düşmanları tarafından bir süre sonra dengelendi.

S. 500-1500 yılları, çoğunlukJa "Süvariler


Çağı" o larak nitelendirilir; fakat bu
tarif bütünüyle doğru değildir. Roma
lejyonlarının torunları, imparatorluk 1050 civarında
eski ihtişamını yitirene kadar doğuda, Bizans
topraklarında varlıklarını sürdürmüşlerdi. Batı da,
askeri seçkinlerin 400'den onra s avaşa at sırtında
katıldıkları doğrudur; ancak bunlar, İskandinav
kültürünün hakim olduğu kuzey topraklarında,
iş fıili muharebeye gelince ayaklarını yere basmayı
tercih etmişlerdi. İster dış, ister iç sınırlar (İberya ve
İsviçre' nin dağlık arazileri gibi) o lsun, Avrupa' nın
uç bölgeleri, ücretli piyade birliklerinin toplandığı
yerler olmaya devam etmişlerdi. Flandra ve Kuzey
İtalya başta olmak üzere, Avrupa' nın artan nüfusu
etrafında b irleşen p iyade b i rl i kleri, asi l zadelerin
ıo. yüzytl Bizans ağLr piyades i , kefas n ı da bir
yıkılmaz o l d uğu na i nanılan üst ü nlü kl e ri n e meydan miğfer, uzun hLYk a s mm üzerine giydiği bir örme
okumuştu. 1 300 dolaylarında yaşanan b u dönüşüm zırh, levha kolçaklar (dirsekten aşağLsı için),
genelli kle "piyade devrimi" adıyla anılmasına karşın, der-i pü.skü.Uer (kolı..m üst ktsmı i çin ) ve keçe
bu geçiş i , bir evrim süreci olarak ele alm ak akla daha baldLrcaklar (incik kısmı içirı) taşırdı. Göğüs
yatkındır. e f rajma dolanan deri kayış, aşağL sarkan kdıcm
Uzaktan fırlatılan s i l ah ların gelişmesi de, yaya da etkisiyle daha da ağLYlaşan zLrhı, bir nebze
as kerl er i n savaşma kudretlerini artırmıştı. Sırasıyl a olsun hafifletme amacını taşıyor olabilir.

tatar yayı/ arbalet, uzun yay ve n ihaye t ateş l i silahlar,


daha ağır zırhlara b ürü n m üş ve çok dah a seri hareket
edebilme kabiliyeti ne sah i p s üvari leri, b elirli b i r
mesafeden vuru p i nd ire b i l m e i mkanını do ğ u rdu. 14.
yü zyı l a ge l i n diğin de , d e ğm e şövalyeler bile savaşmak
için at l a r ı n dan i nmeye baş l am ışken, 1 5. yüzyılı n
"modern o rduları" , Rönesans dönem i n i n "pike ve
shot"ın ı n 1 müj decisi o lacak şekilde a d ı , piyade ve
u zu n menzil li savaşçı sınıflarının dengel i dağılımına
dayal ı bir görüntü arz ediyo rdu.

İlk Piyade Birlikleri


6. yüzy ı l da, p i yade m u h arebesi n i n en usta
uygu l ayı c ı l arı Bizanslılardı. B izans komu tanı Narses,
552 Taginae'de, kanatlara p iyade okçuları, merkeze
ise atları n dan indirdiği ağır süvari ve m ı zr a kl ı ları
yerleşti rdiği bir müdafaa h attı o l uş tu rm uşt u . Bu
s avunma çizgisinin ard ı nda, bu kez atları n ı n üstünde
bekleyen diğer süvari birl ikleri konuşlandırılmıştı.
Narses'in İtalyan-Gotik düşmanları da, kargılı süvari,
mızraklı p iyade ve okçulardan mü rekkep b enzer bir
o rdu yap ı sına sahipti . K ral Totila, emri altındaki
p iyadel er i n güçsüz o lduğunu iyi bildiği n den, tüm
hesabın ı t op l u bir süvari taarruzuna göre yapmıştı.
Bizans o kç usu tarafı nd a n yıpratılan G o t süvarisi ,
düşman safları n ı n m ızraklardan o l u ş t u rd uğu
savunm a d uvarı n ı delmek için yap t ı ğı onca
hücumdan sonra geri püskürtüldü ve Narses'in cephe
gerisinde bekleyen ihtiyat süvarisinin müdahalesiyle
meydandan süpürüldü .
Bu zafe r Bizans taktikler i n i n ü s t ü n lü ğün ü
kanıtlamıştı. Bu tarihten i t i bare n 12. yüzyıla değin,
farklı silah larla donanmış b i rlikleri aynı o rd u terkibi
i çinde k u l l anma fikr i , B izan s l ı ları n en belirgin
özelliklerinden biri olarak kaldı. 6 . yüzyıl ı n sonlarına
ait asker! e l k i tabı Strategikon, B izansl ıların, 500
yılından itibaren savaş sanatına nasıl yaklaştıklarını
anlatır. B u a nlayış a göre p iya d e l e r, savaş
o
meydanlarında, adı b i rl iklerin yeniden toparlanmak Balkanlar'dan harekete geçecek; G alyal ı Frank krallar
veya a c i l duruml ar d a arkalarına sığınmak için önderliğindeki bir müttefik ordusu Provence sınırları
kulla n dı kl arı bir melce vazifesi görmeliydiler. B u üzerinde b askı kurarken, imparatorun sabık muhafız
arada p iyade birliklerini teşkil eden mızraklı ve yaylı alayı komutanı ve en güvendiği askeri ş ahsiyet olan
askerle r, özel taktik formasyonları sayesinde süvari Belisarios, nispeten savunm asız durumdaki Sicilya'yı
saldırıl arına başarıyla göğüs gerebilirlerdi: zapt ettikten sonra kuzeye doğru ilerl eyecekti. Ne
"En ö nde bulunan üç saf, m uhkem bir şekilde var ki, k om utanı nı kaybettikten sonra başsız kalan
yere sapladıkları mızraklarının ucunu hafifçe öne Balkan o rd usu yürüyüş ü n ü durdurdu; Franklar
doğru eğerek, iç içe geçirdikleri kalkanlarının üze­ da, Galya'nın güneyini a lmak dışında pek bir şey
rine yer leştirmek suretiyle bir foulkon2 o luştu r ur . . .
yapamadılar. Buna karşın Belisarios, S icilya'dan
Üç ve dördüncü sıradakiler ise, gerektiği anda, cirit
yola çıktıktan s onra Napoli'yi işgal etti; bir sene
gibi fı rlatmak veya sap lamak amacıyla mızraklarını
b oyunca Rom a'da tutunma
ellerinde hazır tutarlar. Hafıf
m uvaffaki y e t i n i gösterdi
zırhlı p iyade, ok ve yay kul­
"Hasımlarını kalkanlarıyla ve 540'ta Rave nna'yı zap t
lanır." D üşman birlikleri
iten ve mızraklarını e d erek Got kralı Vitiges' i
m ızrak ormanına takıl ı p
bozuldukları anda, B izans karşılarındakilere çılgınca t a ht t an in d i r d i Fakat
.

atlıları o rtaya çıkarak bun­ B izansl ıl arın e l i sıkılığı ,


saplayan Bizanslılar, kendilerini
ları kaçmaya zorlardı. b i r süre so n ra , zaferi
canla başla mü dafaa ettiler;
B i rç o k i n sa nı n Roma b aş a rısızl ı ğ a ç evire re k
bir taraftan da, kalkanlarıyla (tıpkı az kal sı n Afrika'da
İ m paratorluğu'nun yıkılma
tarihi o larak benim se di ği çıkardıkları muazzam gürültüyle o lacağı gibi), Gotların Totila
4 7 6 yılı, bizzat Romalılar düşmanlarının atların ı ö n derliğinde t ekrar ayağa
t arafı n d an asla k a b ul ürkütmekteydiler,,. kalkmasına sebep oldu. Got
e d i lm e m i ştir. Bu t a r ih te PROCOPIUS, GOT SAVAŞLARI orduları, sahada kazandıkları
Rom a' nın b arbar bir kral­
" " seri galibiyetlerle, Bizans
l ığın hakimiyeti altına g irdi- g ü ç l e r i n i b i rkaç şeh re
ği doğrudur; ama B izanslıların kendilerine verdiği sığınmak mecburiyetinde b ıraktılar. Nihayet 552'de,
isimle Doğu Romalılar i çin, kaybedilen vilayetlerin Justinianos kesenin ağzını açarak Narses komutasında
i mpar a t orluğa geri kazandırılması her zaman için taze bir o rd uyu İtalya'ya, b u kez gele n eksel istila
önde gelen strateji k h e deflerden b i riydi. 493'te bir güzergah ı olan kuzeydoğu da n yolladı.
Got ordus u, barbar kra l ı tahtından i nd irip İtalyayı
Narses' in emri altındaki kalabalık o rdu, Rom a
anavatana b ağl amakl a görevlendirildi. Gotların
düzenli askerleri ve Cerme n kabileleri i l e Lombard
l ideri B üyük Theuderichos, kendi n amına hareket
ve Herulların elit muharipl erinin bir karışımıydı .
ederek, İ talya' nın her zaman kültürel olarak impa­
İtalya içlerine doğru sarkan Narses, neh i r ağızlarına
ratorluğun bir parçası olduğu n u kabul etmesine
köprüle r kurdurmak suretiyle, yolları kapatmakla
karşın, b u rada b ağı m sız bir krall ı k kurdu. Bunun
göreYli Got öncü kuvvetlerinin etrafından dolaştı ve
üzerine B izans i mparatoru Justinianos, devletinin
533-34'te Kuzey Mrika'daki Vandal kraliyetini ezip ilk iş olarak Ravenna garnizonunu kurtardı. Rom a
geçmesinden sonra, İ talya'daki d uruma el atmaya muhasara v e lojistik yöntemlerinin etkin liğini fark
karar verd i . Kumdan kaleler m isali bir anda çökü­ eden Tot i l a, savaşı açık araziye taşımaya karar verdi.
veren Vandalların hesa bını görmek kolay o lmuş­ Ordusu n u Via Flaminia3 boyunca yerleştiren Totila,
tu; J ustinianos, bu kez de, kendi aralarında ihtilafa süvarisin i n hücum gücüne güveni yo rdu; fakat ağır
düşecekl e rini umduğu Got hanedan ı n dan İtalyayı bir hezimete uğradı. İtalya' n ın güneyinde sıkıştırılan
kolayca çekip almayı tasarlıyordu. Got hükümdarının halefi Teias, Mons Lactarius'da4,
J ustinianos, üç aşamalı bir saldırı p l anı hazırladı. adamların ı n başın da çarpışırken hayatını kaybetti.
Illyricum o rdusunun b aşını çekeceği b ir kuvvet Gotlardan geriye kal an lar, birbirlerinden kop uk
BiRBiRiNE KENETLENMiŞ
KALKANLARlYLA bir hat
olu.ştu.r an muraklL p iyadelerden
meydana gelen Bizans foulkonu,
düşman süvarisini zararsLz bir mesafede
tu.tma amacım taşLr. Düşman atlLlan b ir
kez geri püskürtüldükten sonra, piyade
hattında bu..- a kdan boşluklardan ileri atılan
Bizans süvarisi geri çekilenlerin ensesine binerdi.

garnizon larda yaşa m m ücadelesi sürdürmekteydiler. Narses, Raven na'da, Cumae kentin i n a nahtarlarını
Çaresizlik içinde kıvranan Gotlar, Galya Franklarını, getiren Aligern'i huzuruna kabul etti. Burada aynı
sonradan Gotlara devretmek şartıyla, İtalya'yı işgal zamanda, eskiden Gotlarla m üttefik b i r C e rmen
ermeleri amacıyla yarımadaya davet ettiler. Frank kabilesi o la n Varni l e r i n , i mparatoru n yüce
kralı Theudebald, b u seferi gerçekleştirmesi içi n hakimiyetin i kabul etme k istediklerin i öğrendi. Bu
iki düküne, Lotha r ve B urilin'e (Re n n ehrin i n yeni tabiiyet ilişkisini s ağlam temellere oturtmak
doğusund aki Alama n n i arazisinin hakimleri) izin amacıyla Rimini'ye gid e n Narses, ken tteki ikameti
verdi. esnasında, yem aramak amacıyla dolaşan bir düşman
Bu esnada Narses, Aligern'i n (Teias' ı n kardeşi) kuvvetin i n şehre yaklaşm akta oldu ğu haberini
Got ailesi ni n h azin es i n i korumaya çabaladığı aldı. Bizans komutanı , b u çapulcu kitlenin önünü
Cumae'yi kuşatmakla meşguldü. G iriştiği bütün kesmek amacıyla üç yüz kişilik şahsi m uhafız
lağım faaliyetleri ne k arşın kaleyi alamayan Narses, alayın ı görevlendirdi. B üyük ihtimalle, bunların
kuzeye, Toskana'ya doğru ilerlediği sırada Lorhar ve b üyük çoğunluğu yaya askerlerden müteşekkildi;
Butilin' i n Po'yu geçmiş olduğuna dair haber aldı. aksi takdirde, istilacıların aşırı savunmacı taktikleri
Bizans komutanı, Ala manları gözetlemek üzere bir anlamsı z olurdu. Alamanlar, cen ahlardan arkaya
keşif kuvveti yolladıktan sonra Lucca'yı muhasara sarkmaları engellemek i ç i n iki ağaçlık arazi n i n
altına aldı. ortasına yerleşmişler ve yan yana dizdikleri kalkanlarla
Butil i n , B izanslılar açısın dan h ayli talihsiz b i r
ördükleri müdafaa hattı n ı n her iki ucun a süvarileri
biçi m d e , Narses'i n istihba rat toplama amacıyla
kon uşland ı rm ışlard ı . B i zzat N arses t:arafı ndan
yolladığı Herul destek birliklerini pusuya düşürdü . yönetilen B izans süvarisi , bir müddet ufak taarruzlarla
Bu esnada Lucca kalesi şartlı olarak teslim olmayı oyalandıktan sonra sahneledikleri bir sahte ricada,
kabu l e tt i ği nden, Narses, Raven na'daki kışlık düşmanların ı düzensiz b i r güruh şeklinde peşlerine
karargahına çekilme fırsatını yakalamış ve askerlerin i takmaya m uvaffak oldular. B ir anda geri dönen
İtalya'daki çeşidi kalelere dağıtmışt ı. Narses muhafızları, b aş ı boş bir şekilde m eydana
yayılan piy adeleri kılıçtan geçirirken, atlılar derhal güneye doğru geri çekilme yolları tıkanm ış oldu.
ordugahlarına kaçtı lar. Ordusunu iaşe ve ibate etme i mkanını yitiren Narses,
açlık kendini iyice hissettirmeden, apar topar savaşa
Casilinum Savaşı: 554 girmeye mecbur kaldı.
554 baharında kuvvetler i n i Roma'da toplayan Narses,
ordusuna talimler yaptırdı. Bu arada şehre uğramadan Ordular
geçen Lothar ve Buti l in , yol boyunca rastladıkları Butilin, Frank derebeyler i n i n itimadı n a mazhar
yerleşim leri yakıp yıkarak güneye doğru ilerlemeye olmuş bir Alaman soylusuydu. Theudebald'ın altında
başladıl a r. Daha kalabalık b i r orduya hükmeden müşterek kral namıyla da o ls a, sahipsi z kalan Got
Butili n , b a tı güzergahı n ı takip ederken, Lothar tahtına geçebileceğini görm üştü. Muhtemelen hatırı
yürüyüşü n e doğudan devam ediyordu. Söylentiye sayılır m i ktarda askeri tecrübeye sahipti; n e de olsa,
göre, Cermen ordusu 75.000 kişi kadardı. Bu sayı Volturno n e hrindeki ordugahını sağ la m şekilde
hayli abartılı olmalıdır; fakat Cermeı:ı ordusunun tahkim edebilmiş ve Fano açıklarında Herulların
iki kola b ö lünerek ilerlemesinin sebebi , gerçekten pusuya düşürüldüğü operasyonu başarıyla y önetmişti.
de, halihazırda savaşın t ahribatını yaşayan Güney Grek tarihçi Agathias, Cermen ordusun u n 30.000
İ talya'da kalabalık bir ordunun iaşesini sağlayamama kişiden oluştuğunu iddia eder. Gerçek sayı çok daha
kaygısı olabilir. Lothar, sefer müddetince topladığı az olmalı dır; m uhtemelen 1 5-20.000 k i ş i kadar.
ganimeti güvenli b i r y e re nakletmek amacıyla, Cermen o rdusunun merkezdeki de r i n y ürüyüş
baskınlarda ele geçirilen çok sayıda esirle b irlikte kolunun h e r iki tarafına gen işçe yayılan kanatlarının,
kuzeye doğru ger i dön dü. Fano'ya ulaştığı n da, 1 0-12.000 kişilik b i r Rom a piyade kuvvetinin ön
öncü kuvveti, Hunlar tarafından takviye edilen bir
Roma k uvvetinin saldır ı sına uğradı. Cermen leri n ıo. YÜlYJUN ORTALARlNA ait b ir B izans asken elkitabt,
silaha sarılmalarını fırsat b ilen esirler� ganimetleri n süvarileri iç kLsmmda muhefaza eden bu. kare piyade formasyonu
büyük kısmın ı alarak kaçtılar. Lothar kuvvetleri, sayesinde, a th ·ve yaya askerlerin, savaş meydanında cıl birliğiyle
kuzeye d oğru ilerleyişl erine devam ede rek Po'yu nasLI azam[ peeformans sergileyebllecelderini tarif eder. Bu metin,
geçtiler. Venedik'te kamp kurulduğunda patlak çoğunlukla, 95o'lmlen bir suikasta kurban gittlği 969'a kadar
veren veba salgını askerlerin önemli bir kısmını kırıp impara.torluğu.n talihini yeniden canlandLran 11. Nikephoros

geçirdiği n den, eli kolu bağlanan Lothar sefere son Phokas'a aifedilir.
vermek zorunda kaldı. � S ÜVARİ
Bütün b unlar yaşanı rken sonbahar gel ip çatmıştı
PiYADE
ve Butilin, Narses'le karşılaşmak umuduyla Roma'ya
doğru ilerlemekteydi . Ordusunu içten i çe kem i ren
dizante r in i n , tıpkı Lothar'ın başın a geldiği gibi,
emrindeki kuvvetleri eriyip bitirmesinden önce, kesin o
bir zafer kazanma ihtiyacı h issediyordu. Campania'ya
ulaşan B utilin, Casilinus'u n (Volturno n eh ri) kuzey
kıyısında o rdugahını k u rdu. Kampın etrafını araba � � � W2a
tekerlekl e r i n i yarıya kadar toprağa gömerek i nşa
� � �
ett i rdiği setler ve top r a k istihkamlarla tamamen
çember i ç i n e aldı. Voltur n o nehri üzerindeki köprü, ��
b i r kuleyle tahkim e d i l d i . Ordusunu n başında
Roma'dan hareket eden Narses, yakın b i r mahalde ij �
kamp kurdu. Çıkan b i r çatışmada, Narses birlikleri,
Butilin' i n yem toplamak amacıyla ana ordudan
uzaklaşan askerlerine saldırarak, köprübaşını tutan
köp rüyü zapt edip yaktıl ar. Böylece Cermenlerin
Casilinum Savaşı
554

Bizans komutanı Narses, askerlerinin büyük kısmını


atlarından indirerek, karşılıklı yardımlaşma ve ateş gücünü
azami seviyede artırmaya imkan tanıyan bir ustalıkla savaş
meydanına yayıldı. Piyadeler merkeze yerleştirilirken,
kanatlara yollanan süvariler, büyük oranda etraftaki
ağaçlıklar arasına gizlenmişlerdi. Butilin'in Cermenleri
de, atlarından inmiş ve düşman kuvvetlerinin göbeğine
indirecekleri tek bir esaslı darbeyle, Bizans savunmasını
yarıp hasımlarını kaçmaya zorlayacakları bir tertip
almışlardı. Başlangıçta bu düzen işe yaramış gözüktü;
Cermen soylularının başını çektiği yarma harekatının
gaddarlığı karşısında dizleri çözülen Bizans piyadesinin
merkez birlikleri iki büklüm oldu. Tam bu esnada,
Bizanslıların müttefiki - ihtiyat kuvveti olarak geride
tutulan - Herul birliklerinin çarpışmaya katılmasıyla
durum dengelendi. Bu arada Cermenleri iyice tuzağına
çeken Narses, atlı askerlerini, düşmanlarını cenahlardan
çevirmek için harekete geçirerek geri çekilme yollarını
tamamen kapattı. Bucilin'in adamları bütünüyle çem ber
içine alınarak kılıçtan geçirildiler ve İtalyayı bir uçtan
diğerine yıkıp geçen Cermen seferi sona ermiş oldu.
.

2· Ceqah�arda �an
,.
.> ·

'}i7.yıs piyadesi,.

Ll�J
·

dijer. Cermen aske,Iyi�


·

.1

� .
kaı-p vaf iftit:üyle
. .
BATI ROMA .milcadı� e etti.
İMPARATOR

•ROMA

+cASILINUM

Casilinum SavaşL, Voltu.mo Nehrl'nin gerisinde gerçekleşti. J

Campaı'lla'yL yağmalayan Cermenler , ana üslerine geri


dönerken, yollan üzerinde Narses komu.tasLndakl Bizans I
ordu.suyla karştlaştdar.

14
PlYAD.ENlN KULU

., J.

·J
·j -' .

" 4 �a
süvmsi;

. .
1 CerJl\enlu!n .
kama fermasyonu, •

Romi müdaf.aıı hattına


· o.l�ca şlddetiyle
· '
çarparakBızan1
s •
· •

prCtusunw imha etftıeyi


aıbaçt�dı. ·.
BERBER] PİYADE
FORMASYONU, ıo-ıı.
yü.zytllarda Araplar arasmda
yayg m biçimde k-ul lamldt. Bu
te rtipte diz çöken rnt zraklt askerler,
düş man süvarisinin. yaklaşmasma
izin vermezken, ayaktaki ciritçi ve
okçular, m tzraldt aYkadaşlanmn
ü zerinden düşman saldmlanm
durdurmak ve h.asrmlanna zarar
verme k için atLş yaparlardı.

etmek ve çarplşma an ı n da daha b ü y ü k bir darbe 10. yüzyıla ait elkitapları, Bizans piyade bölüklerinin
gücü y arat m ak niyeti y l e atlarından i n m işti . Elit ana unsu r u n u n, okçula r tarafından d es tekl enen
savaşçıl a r, bu tercihleriyle, (atlı seçk i n ler i n kaçarak mızraklılar o l d uğunu ; fakat kare şek l in i a l a n yaya
o rd ugahlar ına sığındıkları Rimini'deki çarpışmanı n formasyo n lar ın kenarlarında, atlıların huruç etmesine
aksine) s ıradan askerin maruz kaldığl tehlikele ri de imkan tan ıyan koridorlar bırakıldığını yazarlar. Bu
kabullenmiş oldular. Ordu larının yekp are yapısı, kısa boşluklar, h ep s i de hafif silahlar taşıyan uzman ciritçi
bir sü r el iği n e de olsa, b a ş a rı kazanmıştı; ama y in e (Slavlar arasından toplan ı rdı) ve sapancıl a r ta rafı n da n
de, bunun gerçek sebebi, B utilin'in taarruza geçtiği pe rdelenir; b un lar, taktik durumun zorlamasına göre,
esnada Heru l larm henüz o rtalarda görünmemesiydi. b u gedikle ri çevik hare ke t lerle açlp kapatabilirlerdi.
Buti l i n' i n emrinde, p l an ı n ı n s uya düşmesi
P i yade böl ü k leri iç inde, ağır mızraklar fırla tmak
durumunda başvurabileceği bir ihtiyat kuvveti yokt u.
içi n eğitilen menaulatoi aske rl e ri mevcuttu. Bunlar,
Alamanların taktik anlayışı iptidai görün ebi lir; fakat
oklardan etki lenm eyen ve piyade bö lüğ ü n ü n uzun
gözü pek savaşç ıları n gi rişeceği çabuk ve ürkütücü
m ızrakları n ı kırıp geç eb i lec ek denli ağı r zır hl ı
bir sald ı rı n ı n, hayli korkunç bir hadise olduğu
kataphraktoi (zırhlı atların s ırt ın daki z ırhl ı s üvar il e r)
söylenmelidir. Bu savaşm sonucu, iyi yönetilen ve
h ücuml ar ı n a ka rş ı koyabil m enin yegane yol u yd u .
piyad e ve s üva ri kuvvetlerinin Üzerlerine düşen
Bizans pi y a d es i , yal n ı zc a m üd a fa a a ç ı s ın da n
v azi fe le ri ye r i n e getirdiğ i karma bir ord unun gücünü
gözler önüne sermektedir. d eğer taş ı m ı yordu. 1 0. y üzyılda N i ke p h o ro s
Ouranos tarafından kaleme alınan Taktika'da,
Geç Bizans Orduları mızrakçı ve o k çu l a rı n ana g ö v d es in i n düşman
Bizans ordularında s üvari l erin daha yüks ek bir statüsü taarruzunu karşıladığı esnada, menaulatoi ve cirit
o l m akla beraber, piyade birlikleri de , sahip o l d u k l a rı atıcıların kan atlardan ilerleyerek içe doğru bir kavis
h ususi yetenek ve sil ah l a rl a savaş m eydan larına çizmele ri ve bö yl ece atış ala n ı n ı mümkün olduğunca
sürülmeden önce karmaşık bir tal imden geçe rl erd i . genişlectikten sonra düşman saflarını çö kert m e le r i
tavs iye edi lmişti. Dev o k l a r atan b i r m ancı n ı k m al an, Arap piyadesinin karışt ığı savaşların yı l larca
türü olan cheiromangana v e kolayca par layan Rum s ürmesinin en öneml i sebebi d i r. Araplar, 7 . yüzyılda
a teş i n i fırlatmak için kullanılan el yapımı t ü p ler olan İ s p anya'yı ve m üteakiben Galya, S ic ilya ve İtalyanı n
sifonlar, uzun menzil l i silah l arı tamaml ıyo rdu. güneyin i fet h e t tik l erinde bat ı l ı ordularla karşılaş m ış­
Bizans piyadesi n i n muharebede tak ı n dığı tutum lard ı . Bu dönemde Arap kuvvetlerinin, batı p iyade
müdafaa ağı r l ı k l ıyd ı . Bun u n sebeb i, d üşman ı n takti kleri üzerinde bir etki b ırakm ış olmaları muh ­
direncini kı rmakla görevlendirilen muhari p unsur­ te m eldir. Arap hafi f süvarisi, d üşm an bi rl i k l erine
ların, aslen B izans ağı r süvarisi, zırhlı mızrakçı ve yön el i k taciz hare ket leriyl e çatışmaları başlatır; fırsat
seyyar keşi f bir likleri o l m ala r ıydı. 97 1 Dorostolon e lverdiği nde, ağır süvari dev reye girerek raki b i ni n
Sa vaşı ' nda , Bizans p iyadesi , Rusl arla gün l er boyu m erkez güçle rine esaslı bir darbe indi rirdi. Fakat
s ü ren göğüs göğse çar- düşman kuvvetleri n i n sar­
pışmal a ra tutuş m uştu. sı l m ad ığı durum larda, atlı
"Bize yönelecek süvarileri oka
İskand i n a v tarzı teçh iz birl i k l e r, piyadeler i n ken­
e di l m i ş b u p i yadel er,
tutup, onların arkamızdan
dileri n e sağladığı ko ruma
avuç l arı n d a sıkıca kav­ gelmelerine meydan ve imkan
perde s i n i n ardına ç e ki l i­
radıkları m ızrak, balta vermeyiniz. Ganimet toplamaya yorlardı. Piyade askerleri,
ve yayl a rıyla uzu n b i r koyulduğumuzu görseniz de, savaş meyda n ı n a, a t l ar ı n
m üdafaa h at t ı t e ş k i l bize katılmayınız. Onların , bizi geçm es ine izin veren kori­
ettikten s o n r a , s ı r t ları­ yendiklerini görseniz de, yerinizden dorla r l a ay rı l an yoğu n ve
nı Doro s t o lo n kal es i ne kalabalık kütleler şekl i nde
ayrı lmayınız ve yardımımıza
daya m a n ı n rahat l ığıy­ diz i l iyorlardı. Bu insan ada­
l a B izan s h ücumlarım
koşmayınız!"
cıkları n ın ön safları nda, tek
b aş a rıyla s avuşturm uş­ HZ. MUHAMMED
diz leri nin üzeri nde, v üc ut -
lardı. Savaşı Bizanslılara
larını kalkanlarla ko r uyan
kazandı ran h a mle, i m pa-
ve m ızraklarının sapın ı top­
ratoru n, e n n i hayeti n de, g ü nler boy u n c a yıpratı­
rağa sapla m ış vaziyette bekleyen askerler yer alıyordu .
lan Rus hattına karş ı bizzat B izans ağı r s üvarisinin
Bunların hemen geri sinde , atışa hazır halde bekleyen
başına geçerek kama formasyon unda yap tığı taarruz
okç u ve ciritçiler vardı. C i r i tçil e r, bu n izam içi nde,
olmuş t u . zırh l ı süvariyi a laşağı edebil e n n ispeten ağır s i l a h ları
sayesi nde, okç u l a r ın ateş gücünü pekiştirmekteydi­
Arap Fetihleri
7- 1 1 . yüzyı l larda, Bizans İ m paratorluğu'nu n en azıl ı ler. B u esnada p iyadeye verilen vazife, hasım l arının
s üvari h ücumlarına göğüs ge r m ekti ; piyade duvarını
hasmı, i m p a r a to rl uğ u n doğu eyaletleri n i koparıp
aşamayan süvariler, geri çeki l i r ken bu kez h ü cuma
aldıktan son ra ne den l i tehl ikeli bir s ı nı r k omş us u
geçen Arap atlı l a r ı tarafından v u rulacaktı. Arap okçu
olduğunu kanıtlayan Arap devletleri o l m u ş t u . Arap
süvarisi ve b i nek atlarının dillere destan b i r şöhre ti ve ciritçileri, uygun anı yakaladıklarında, çarpışma
vardı. B u nu n la birlikte Araplar, kökleri İsl am öncesi n izamını yitirmeden i leri çıkarak, düş m anı n uzak­
devirlere kadar uzanan kuvvetli bir piyade muharebesi tan s ilah fırlatan askerlerine karşı kendi pi yadelerini
geleneğin e de sah iptiler. korurlardı.
Arap p i y ades i , İslam ordularının fet i h çağında İ s pan y a'daki A rap krall ık l arı n ı n , Cebel i tarık
hayati ö n emde rol ler oynam ıştı. Devele r i n sı rtında boğazın ı n ö t e s i n de k i d i n daş l a r ı yl a y a k ı n
çölleri aşan p iyadeler, Bizans ve Sasani h u d utların ı münasebetleri vardı . Endülü s M üsl üm an l a rı , dizleri
tahrip ettikten sonra h i ç vak i t kaybetme d e n çö l içle­ üzeri n de ye n i b a ş tan doğrulan H ı r i s ti ya n l ann
r ine c' eki l e rek sırra kadem bastıklarında n , bunları t azyikin e karş ı B erbe ri ord u l a r ı ü l keye d avet
takip edebilmek neredeyse i mkansızdı . B aş döndü- e t m i şlerdi. 1 1. yüzyıl ı n s onlarında ger ç e k l eşen
rücü bir h ı zda baskın lar düzen leyip ortadan kaybol- bu i ttifak, Sah ra' n ı n boy u n eğmek b i l m eye n
Müslümanları Murabı t ların, Endülüs'ü bütünüyle misali; keskin b i l en m iş m ı zraklar i l eri fırlatıl dı;
ele geçirmeleri sonucunu doğurdu . 1 086 Zellaka yaylar b iteviye geril i p b ırakıldı; kal ka n tutan eller
Savaşı' nda, baştan ayağa siyahlara bürünmüş Murabıt titredi." Karşılıklı yap ılan atışların, esas çarpışmaya
askerleri, davul sesleri eşliğinde disiplinli manevralar methal n i teliği taşıdığı düşünülürse, aradaki mesafeyi
icra ettiler. Piyade birliklerini savunma setleri şeklinde bir çırpı da kat etmek, fırlatılan silahları n öldürücü
kullanan Murabıtlar, b u sayede , Hıristiyan ağır etkisinden kaçınma n ı n makul bir yol u o labilir. Her
süvarisinin belini b ükmeye muvaffak olmuşlardı. ne kadar, İ ngiliz ve Viki nglerin savaşta kalaba l ı k
vücutlar oluşturduklarına dair kanıtlar bulunsa da,
Kuzey Avrupa 11aldon şiiri , asilzadeler ve yakı n maiyetlerinin ,
Kuzey Avrupa'da, Roma İmparatorluğu'nun resmi birbirl erine cengave rce meydan o k udukları daha
sınırları n ı n ötesinde uzanan topraklarda, atl ı gevşek b i r savaş hali tasvir eder. Ashdown'da İ ngilizler
savaşçılar toplumsal o larak hala e n itibarlı kesimi muzaffer o ldular; ç ü n kü b üyük i h ti mal le kral taze
teşkil etmelerine rağmen, başlangıçta sayıca pek fazla kuvvetlerle arbedeye katılana kadar, Alfred, her iki
değillerdi. Batı dünyasında, bir süvarinin, takti k b ir Dan kanadına karşı b aşarıyla mukavemet ederek
ava n taj ı beraberinde getirdiği m üddetçe, atından bunları oyalamışt ı . B irçok muharib i n bir kal kan
i nerek savaşması her zaman o lağa n bir durum dışın_da zırh giyinm e diği bu tür savaşlarda, zayiat
kabu l edilmişti. N i tekim 553'te, Mons Lactari us'ta, miktarları yüksek o l u yordu. Dahası, herkesin piyade
Teias komutasındaki Gotlar, B izanslılar karşısında olduğu hatırlanırsa, İ ngilizlerin akşam karanlığına
atları ndan inmişlerdi. Nitekim Strategikon, "lepiska kadar sürdürdüğü takip, her zamankinden daha kan l ı
saçlı ı rklar" ı, her daim yaya savaşmaya hazır insanlar olmuştu.
olarak tarif eder. Yer seviyesine i nmen in, toplumsal İ ngili z ve Viking piyadesi, tarihi kaynaklarda,
hakimlerinin kaçmaya niyeti olmadığını ve gerekirse, harp sanatı ndan z iyade kaba kuvvete daya n a n
kendileriyle omuz omuza çarpışırken can vermeyi vahşi v e gaddar k i mseler o larak tezah ür ede rl er.
göze aldığını gören p iyade askerlerini çok daha Gene de, aynı kaynaklardan, bu insan ların asl ı n d a
dirençli hale getirme gibi bir faydası vardı. daha ü s t seviye savaşçı lar olduklarına dair birtak ı m
İ ng iltere ve İ s kandinavya'da pi yade gel eneği ipuçları elde edilebi l ir. B irçok Viking, yanları n da,
hayli köklüydü. Viking akıncıların İngiltere'ye gelir muhtemelen piyade h attı n a karıştı kl arında, arka
gel m ez yaptıkları ilk iş, stratej ik h areket kabi liyeti saflardan kullanmak üzere yaylar bul unduruyorlardı.
kazanabilmek için atlar temin etmek olmuştu. B una Vikingler aynı zamanda, ağaçlıklar arası ndan kanat
karşın sıra savaşmaya gelince, attan inmekteydiler. hücu ml arı düzenleme ve swynfy lking veya kama
Vikingler, İngiltere ve Fransa'da,_ b ilhassa Thames formasyonu denilen , düşman hattını yarıp geçmeyi
üzerindeki Reading adası gibi baskınlar düzenledikten hedefleyen kesif insan blokl arı kurma konusunda
sonra ele geçirdi kleri ganimetlerle sığınabilecekleri mahird i ler. Slavlaş m ı ş İsveç V ik i n gleri olan Rus
güven li adalarda, b o l miktarda istih kam i nşa kavmi, Dorostolon'da, kenarlara çıkararak G rek
etmişlerdi. süvaris i n i taciz ateşi altında t u tturdukları okc;u
8 7 1 'de, Wessex kralı Ethelred ve kardeşi Alfred, birliklerini, aslen savaş meydanında yaya m tzrak l ı
Ash down'da bir Dan kuvveti i l e kapışmaya karar askerlerini destekle m ek amacıyla kullanmışlardı .
verdi ler. Danl ar, b iri "iki kral" tarafından, diğeri Bu dönemde aynı askeri birlikler, bir yandan karada
"birç o k asilzade" tarafından yöne t ilen i ki kanada ve denizde savaşırken , öte yandan çıp l ak arazid e
ayrıl m ıştı. Alfred (geleceğin Kral B üyük Alfred'i), korunaklı istihka m l a r inşa etmek zorundaydıl ar.
ağabeyini beklemeden hücuma geçti. Maldan Savaşı İ ngil tere'de, Danl ar ve İ n giliz thegn ve fyrdleri ,
manzumesi, bu apansız hareketin ardında yatan saiki stratej i k manevral ar için at kull anmışlardı; keza
hoş bir dille anlatır. İ ki ordu da, kalkanlardan b irer Danl ar, üzerine doluştukları ince gem ilerle, nehir
duvar örmüşler ve karş ılıklı ateşe başlamışlardı . ağızlarına kadar baskınlar düzen l edikten so n ra
"Avuçlardan fırladı sivri uçlu ç ubuklar, yıld ı r ı m hızla gözden kaybo l maktaydılar. B u ani baskınlara
İ ngilizler (ve Galya'da Ka rolanjla r ) , tahkimatlar inşa rın varl ı ğı nda n em i n olabili riz. D ahas ı , 8 5 0 yıl ın d a ,
ederek karş ı l ı k ve rm eye çal ı şt ı la r. Sakson p iyadeleri ü c re tli askerler olarak ki ral an m ı ş t ı .
K a rol anj Tmp ara to rl uğu n u n başı, d ör t esaslı mese­
' Kral Odo, 892 M on t pen si er d e , iki kısma ayı rd ığı
'

le ile beladaydı: Vikingler, 1v1aca r i stan dan gelen akın­


' ordusunda, piyade ve o kçuları ön h a tta dizerek süva­
cıl ar, İspanya'd an yola çıkarak Fransa ve İ talya yı bile ' rileri b unların g e r i sin e yerleş t i r m i şti . Bu tertibat,
tehdit eden M üslüman orduları. B un ların üstüne, bir taarruza geçmeleri i ç i n d izg i nle r i serbest bırakıl a­
de, F rank soyluların ı n kendi arala rında gir i ş t i kle ri na kada r ok ateşine karşı çar e s i z olan süvari l e r i ,
son u g e l m ez ay r ıl ı kç ı kapı şm ala r ı n i m parato rl u ğ u n koruma altında tutmak isteyen ortaçağ ord ul a r ı n ı n
ha n ta l yap ısıyla el b i rl iği klas i k d izil i m idir. 1 000
etmesi, dış tehditlere tek senesine ge l i nd iği nde, e n
vücut halinde cevap ver­ "İngilizler, ne ata b inmekte; ne de se ç ki n piya d e ler, şövalye­
meyi imkansız hale sok­ at sırtında silah kullanmakta beceri l i k geleneğ i n i n h ük ü m
m uş tu. Üzerinden bin sahibidirler. Baltalar ve gisarmelar5 sürmediği b ölge l e rd e n
y ı l geçen çok az savaşın taşırlar; balta kullanan bir adam , devşi ri lmekteydi : dağl ı k
h a t ı rla n dığı malumdur; kendini koruyamaz; çünkü esaslı ve ba t akl ı k araziler, Kel t
b u d u ru m u n m eş h u r darbeler indirmek istiyorsa, silahını s ı n ı r b o y la rı ve bağı m ­
b i r i stisnas ı 73 2 'd e k i sızl ı k meşales i n i n halen
iki eliyle kavramalıdır. "
Poitiers Savaşı'dır. Charles yan d ı ğ ı kasaba ve kentler.
WACE, ROMAN DE ROU
Man tel, bu çarp ı ş mada ,
yen i lgiye uğ r at ı l m am a - Normanlar Anglo­
s ı d urumunda bel k i d e Saksonlara Karşı
Galya'da M üslüman hakimiyetin i başlataca k olan H astings Savaşı ( 1 066) , uz u n zaman boyunca,
b i r İ s l am ordusunu geri püskürtmüştü. Bu s avaşta o kç u , m ızrakçı ve ş övalyeleri s av aş meydanı n a
Fran k l ar, Moussais l a B attaille'da akan iki neh r i n esnek b i r biçi m de yayabilme beceri s i n i gösteren
b u luştuğu köşede, İ slam ordus u n u n İspanya'ya geri Norm a n la r l a , Se n l ac tepesi s ırtı nda, sopala r a
çek i leceği yol üzerine yerleştiler. Charles'ın ordusun­ b ağlad ı kları taşla rı , önleri ndeki zırhlı piyade
da adı ve yaya birl i kler bir arad a b ulunduğu h alde, hattı nın ü stü nde n a t a n çi ftç ile rde n o l uş an A n gl o­
Sakson öbeği arası nda yaşanan bir çarpışma olarak
s üvariler, piyade gücünü peki ş t i rm ek amacıyla atla­
resmedi lmişti. G ü n üm üzde bu anl atım, gözde n
rından i nerek sa fl a r a girdiler. Charles aynı zaman­
ge çi rile r e k düzeltil miştir. Bi l akis, ö rme zırhlarıyla kral
da, atl ı ask erl er i n i , Arap l arı n sahte ricat taktiklerine
ve as i l zad elerin paralı muhafız alayları olarak hizm et
kanı p ş u ursuzca karşı taarruza geçmemeleri h usu­
eden İ ngiliz huscarlları, Avrupa' n ı n en iyi piyadele ri
sunda uyarmıştı. Ateş gücü üs tü n l üğüne güvenen
kab u l e d ilmektedi r l e r. Bu ücretli askerler, her b eş
A rap serdarı Abdurrahman, çarpış manın açı l ı ş ı nda
h ide l ık6 arazi b aş ın a o rduya yollanması zorunlu olan
uzak dövüş bi rl i kle r i ni kullandıktan sonra c ep h e
zırhlı p iyadeler tarafından desteklen mekteydile r.
s a l d ı r ısı na b aş l ad ı . K u zeyl i savaşçılar, Arap hücumu
Stamfo rd kö prüs ü n d eki İ ngi l iz zaferin i dile getiren
k a rşı s ı nda "buzdan bir heykel gibi" s abitkadem bek­
bir İzlanda sagası o l a n Mald.on Savaşı ma nzu m e s i
,

lediler. Bir gün boyunca süren semeresiz taarruzl a r ı n


ve B ayeux duvar h al ısı?, p iyade l e r i n ö rdü ğ ü
ard ı n dan Arapla r, ganimetlerin i b i l e yanların a ala­
kalkan duvarında okçuların d a ye r aldığı ve d a h a
m adan çad ı rl arı n ı boşal tıp evler i n i n yo lunu tuttular. hafif teçhizatlarıyla s ü racle k on u m deği ş t i reb i l e n
Frank İ mparatorluğu'nda, piyadeleri n mevcudiyetine mızrakçı bölükleri tarafından desteklendiği i ntibamı
dair çok az şey bilini r; fakat her halükarda, y al n ı zca uyandLrır. Demek ki, muharebe hattı , ö n safta gen iş
kuşatma savaşlarında üstlendikleri vazifeler yüzü n den kalkan lar taşıyan z ı r h l ı m ızraklı l ar ın , arka safra ağır
d eği l , Fontenoy iç savaşından kalan zayiat listel e r in de Dan b alt al arını iki e l leriyle güç b el a kaldıran veya
işaret edilmeleri ve k ayna k la rd a "derin falanj" fo rmas­ demet d e m e t cir i t le r i hazırda bekleten askerlerce
y onla r ı hakkında verilen tariflere d ayanarak, b u n l a -
desteklendiği bileşik bir man z u m e y di . B u arada
J......IUl.� .ı.n 'l.J.1.l.'t-'-.._'f .
.ı....1...11.. ............... ....... - ---

o kçular, büyük ihtimalle kısa menzild e hedef binmi şl er ve p erişan haldeki düşmanların ı takip
gözetebilmelerine imkan tanıyacak şekilde, doğr udan etmişle rdi. B u t ü r b ir h arek e t kabi l iyeti, s üvari
bu formasyonun içine serpiştiri lmişlerdi (belki de, bir l i k l e rinden b ü tü n üyle m a h rum olan ordular
d uvar halısındaki yal n ız okçu, b� durumu temsil karşısı nda m uazzam bir üstün l ü k sağlıyo r d u -
katı ksız bir piyade ordusu, rakibi n i dize getirdiği
etmek üzere tek başına res m edilmiştir) .

dur umlarda b i l e , çemb e re alıp kıstıramadığı için


İngiliz savaşçıları, savaş m eydanına gen ellikle
düş ma n k uvvetlerini imha edemezdi. Dahası, binek
atlarıyla gider ve b i nekleri n i cephe gerisi nde bir
hayvanları, İngilizlerin eline bir sürü stratejik seçenek
yerde bağlayı p bırakırlardı. İngilizler, Brunanburh bahşetmişti. Kral H arold, 1 066'da, ordusunu kuzeye,
Savaşı'nda (937) Nors ve İskoçlardan m üteşe kk i l bir S ta m fo rd köprüsü n e yürü t ü p H a rald H ardrada
orduyu yenilgiye uğrattıkta n ·s�nra, tekrar atlarına kom u tasındaki Norveç k uvvetlerini b o z g u n a

SlRJKLl YAKIN DÖVÜŞ silahlan: elde edilen Flaman goedendagı; E) b ir


A) ve B) "sakatlı" baltalar; C) süvarileri ziraat aletinden yol a çtblarak yapdmtş,
attan dü.şiirmek için ku.lbndan çengelli belirli bir mesafeden sa!!anabilen çivili
harbe; D) mızrak başı ile demir kaplı gürz; F) ve G) değişik tarihlerden teber
ucu. yumru. bir sopamn birleştirilmesiyle örnekleri.

..

A B c D E F G
uğrattıktan sonra, aynı ay içinde, tekrar güneye inerek bizzat Kral Harold' ın başına geldiği gibi, kafaları na
William' ın istila ordusunun karşısına dikilebilmişti. inen o klarla cebelleşmek zorunda kalmışlardı . B u
Anglo-Saksonlann, taktiksel anlamda tekdüze bir hengameyi fı rsar b ilen William, artık safları iyice
anlayışa saplan dıkları düşünülmemelidir. Örneği n incelm iş düşm ana karşı şövalyel e ri n i saldı rıya
1 063'te, H aro l d Godwinson ve kardeşi Tos t ig, geçirmiş ve ordusunun bir daha toparlanamayacak
Galler'de sefere ç ı km ışlardı. Gerald de Barry'ye şekilde çöktüğü esnada kralı ölü ele geçirmişti.
göre ( 1 200 civan) , Harold, Gal l i savaşçıların gerilla Savaşın neticesi ne olursa olsun, İ ngiliz müdafaası
taktikleri ne ayak uydurabilmek için hafif deri zırh lar çok iyi yer tutmuştu; cenahlar ve arka taraf ağaç l ı k
giydirdiği huscarllarını, benzer şekilde hafıfkalkanlarla araziyle korunurken, cepheni n ö n kısmındaki yokuş,
donatmıştı. Tostig, İ ngiliz filosuna doldurduğu b u süvari h ücumunun ivmesini epeyce azaltmıştı. Tek
kuvveti, deniz girintilerinin el verdiği ölçüde, Gal l er başına mücadelen i n on bir saat sürmüş olması b ile,
vad ileri n i n içle r i n e doğru nakletti. Kaçacak yeri İngi l iz askerin i n takdire şayan d i re nme azm i n i n
kal mayan Galli askerler, teslimiyetlerinin n işanesi göstergesidir. Şayet Normanlar, yaln ızca s üvari
olarak, prensleri Gruffydd'in kesik başını bizzat kendi kuvvet leriyle sonuca gitmeye çalışmış olsaydı lar,
elleriyle Harold' a getirmek zorunda kaldılar. İngil izlerin bu çarpışmadan galip çıkma ihtimalleri
Normanlar, H astings'de, İngilizlerin kalı n kalkan vardı. Oysaki Normanların h akiki anlamda dengeli
d uvarına karşı , ü ç kademel i b i r savaş tertibatı bir ordu terkibine sahip olmaları ve şövalye, okçu ve
uyguladılar. En ö n de piyade, o kçu ve mızraklılar mızraklılar gibi çeşitli askeri unsurları münavebeli
geldi (Bayeux duvar h alısında resmedilmemeleri ne sahaya sürehilme becerileri, çatışman ı n seyrini tayin
karşı n , savaşa bizatihi şahit olan Poitierslı William etm işti .
b unları eserinde a nlatı r) . Norman okçuları savaşı
başlattıktan son ra, mızrakçı lar, şövalyelere zemi n Anglo-Normanlar
hazırlamak amacıyla İngiliz savunma hattı na İngiltere'nin istilas ı , Normandiya'da v uku bulan ü ç
taarruza geçtiler. Bu hamlelerin boşa çıkması üzeri ne, savaşı n d a gösterdiği gibi, İ ngiliz p iyade geleneği i l e
Norman m ızrakl ı l arı, muhtemelen şövalyelerin her Norman süvari ve okçu pratiklerini n kaynaşması na
h üc umdan sonra e traflarında toplanabilecekleri yol açm ıştı.
sabit savunma istinadarı oluştu rmak amacıyla geri B u s avaşlar, Anglo-No rmanl a r ı n muhare b e
çekil d i ler. İ ngil iz m ukavemeti o denli kararlı b i r sahasındaki taktik esnekliklerine işaret eder. Anlaşıldığı
hal almıştı k i , Wil l iam'ın sol kanadı bir süre sonra kadarıyla, tecrüben i n şifahi aktarım ı ve Vegetius' un ki
bozulup kaçmaya b aşladı. B u n a mukabil, kaçışan gibi askeri elkitapları, tarihte h arp sanatına kafa
Normanların peşine düşmenin cazibesine kapılan bir yoranl arın, ordu larını savaş meyda n ı na değ i ş i k
miktar asker, savunma hattını terk edince, hareket tertiplerle sürmelerine olanak tanıyan fikri bir çerçeve
kabiliyeti çok daha yüksek atlılar tarafından kuşatılıp yaratm ıştı. Savaş, b u dönem de yüksek tabakala rı n
kılıçtan geçirildil e r. m eşgalesi olarak kalmıştı; bunla r, gö nülle ri n c e
Dük William' ı n , korunaklı m evzilerinden çıkan seyah a t ettikleri gibi, Fransızca ü zerin den ken d i
İngilizlerin akıbet i n den ilham alarak, şövalyeleri ne araları n da ortak b i r iletişim aracı geliştirmişlerd i .
sah te ricadar tertip etmeleri tali matını verdiği ve İngil te re'de dünyaya gelen bir asi lzadenin, Fransa,
İngiliz ordusu saflarını peyderpey aşı ndırdığı söylenir. İspanya, Güney İtalya ve Fil istin'de, Fransız, Arap,
Büyük ihtimalle, geri çekilen süvarilerin peşine takılan B izans ve Türk ordularına karşı çarp ışmış olan başka
kuvvetlerin başı n da olan Harold' ın iki kardeş i n i n soylularla tanışıklı k kurması h iç de istisna! bir duru m
d e , bu esnada h ayatlarını kaybettikleri kaydedi l i r. değildi.
William, sabahtan akşama değin süren kapışmanın
sonlarına doğru, o kçularına, h avaya doğru n işan Arsuf Savaşı: 1 1 9 1
al maların ı emretm işti. Kolların ı kaldıracak takati Haçlı s e ferlerin i n tanı d ı k s i m a s ı İ n giliz kral ı
kalm ayan savaşçılar, tepelerin e i nen oklara karşı Asl a n yürekli Richard, 8 Eylül 1 1 9 1 'de, S ur iy e
ağır kalkanlarını daha fazla havada tutamamışlar ve sah i l i n de küçük b i r l i m a n şeh r i olan Ars uf'ta
Sel ahaddin Eyyu b i k uvvet l e r i y l e karş ı laş t ı . bul unduğu yönündedir. Oysaki işin aslı , kargılarla
Doğrusunu söylemek gerekirse, b u çarpışma, h açlı dövüşen daha geleneksel Arap süvarisinin aksine, atlı
k uvvetlerin in A kka'yı zapt ettik t e n son raki i ki okçular genellikle Türk asıllıyd ı . Gerçi Müslüman
haftalık yürüyüşleri boyunca yaşan an çatışmaların hükümdarlar, at s ırtında yay kul lanabilen askerleri
nihayet aleni b i r savaşa dönüşmesi nden ibarett i . her daim takdir etm i ş ler ve hafıf, akıncı atl ı okçular
H açlı ların esas n iyeti, Yafa'dan iç kısımlara uzanan top lamaya özen gös termişlerdi. B unun yan ında aynı
yol u kullanarak Kudüs' e vas ı l olmaktı. Fakat b u h ükümdarlar, yayı sadece durakladıkları anlarda,
maksaclarına ulaşabilmek için, her ne pahasına o l u rsa kargı ve gürzler l e yapacakları sal d ırı önces i nde
olsun, haçlı birl i kleri n e ilerleme yolunu tıkamak düş man saflarını y ı pratmak amacıyla kullanan ve
isteyen Müslüman kuvveclerin dur durak bilmeyen mem l ük adıyla b i li nen çok daha ağır zırhlı s üvari
sald ı rı l arına göğüs germek zorundaydılar. Her ne alayları da teşkil etmişl erdi.
kadar, haçlılar ve bilhassa Kral Richard, halk arasında H açlı komutanları, b u tehdi t karşısında, p iya­
gözü pek süvari akınlarıyla şöh ret b ulmuş olsalar da, delerini atl ı birliklerle d irsek tem as ı halinde kulla­
kral, piyadenin hayati önemini çok iyi kavramıştı. nab ilecekl eri akıllıca yöntemler geliştirmek duru-
P i yadeler, b i r taraftan m u n da k a l m ı ş lard ı . Bu
pek de kalabalı k o l m ayan ihtiyacın so n ucu, ordunun
şövalyelere ve b unları n el "İngiliz şövalyelerinin büyük yürüyüş esnasında savaşma­
üstünde tutulan kıymetli sına i mk a n tanıyan bir for­
kısmı , atlarından inip yaya
atları n a koruma sağl ıyor; masyon o l d u . Esasında bu
ö te t araftan , o rd u n un askerler haline geldiler; okçuların tertip, m ızrak ve fırlatılarak
arkası nda kalkanlı mızrakçı ötesine berisine serpiştirilen kullanılan silahları taş ıyan
setleri oluşturd u kları gibi, bu güzide savaşçılar, en önde yayaların , o rdu ağı rl ıkla rı ve
h üc u m a uğrayan s il a h saf tutmuştu. Geri kalanlar, süvariler etrafında ko ruma
arkadaşlarını yay ve tatar baronların refakatinde merkezde, çeperi ol uşturd uğu bir kutu­
yayl a rıyla ko r uyorlard ı . sancağın etrafında içtimçı ettiler. " dan ibaretti. İlk haçl ı kafile­
R i c h a rd' ı n ş övalye l e r i , leri, belk i de Bizanslılardan
HEXHAtvlLI RICHARD
a ncak düşman safları nda öğrendikleri bu uygulamay ı ,
bir kargaşa doğduğunda, ya bilhassa 1 09 9 Askalan'da,
da gittikçe artan kay ıplar Fatımllere karşı büyük bir
nede niyle has ı m ları n ı n karş ı l ı k verecek mecal i h ünerle tatbik etm iş lerdi. Ne var ki, bu konudaki
kalmadığı anlarda, öldürücü darbeyi indirmek için bilgi b irikim i , batıdan daha sonraları gelen insan dal­
serbest bırakılıyordu. Bu usulü uygulayabilmek, her galarına aktanlamamıştı ; bunlar, her şeyi en baştan ,
babayiğidin altından kalkamayacağı bir taktik beceri kan ve gözyaşıyla öğrenmek zorunda kaldılar. İ ki nci
ve en alasından b i r komuta bilgisi gerektirmekteydi. haç l ı seferinde ( 1 1 44-50), kendilerini savunma bil­
A rs uf'ta yaşanan l ardan b i r ası r evvel d o ğu gis inden yoksun H ıristiyanlar, l 1 4 7 de Anadol u'yu
'

topraklarına gelen ilk haçlı kafilesi ( 1 096- 1 099), geçmeye çabalarken neredeyse s o n fertlerine kadar
düşman arazisinde nasıl ilerlenebi leceğini öğren mek katledildiler. Gene de, Kudüs krall ığı sakinleri , bir
m ecb u riyeti n d e kal mıştı. H a ç l ı o rdus u ağır şekil de bu taktiği uygulamada u s talık kesp ettiler;
piyadelerden m ü teşekkildi; buna karşın rakipleri, fakat bu maharetleri bile, 1 187 H ı ttin Savaşı' nda
ç o k s ayıda hare ket kabiliyeti yüksek adı askeri bir uğradıkları ağır yenilginin ardından, deniz kıyısındaki
araya getirebilmd<teydi. Türk atlı o kçuları, Hıristiyan b irkaç kalecik dışında bütün kraliyet topraklarının
şövalyelerin korkulu r üyası hal i ne gelmişti; çünkü Selahaddin Eyyubi' nin eline geç m esine engel ola­
b unlar, Hıristiyanları n binekleri n i alaşağı ederek, madı.
şövalyeleri en çok güvendikleri silahlarından mahrum H ıttin Savaş ı patlak verdiği n de, Kral G uy,
etmekteydiler: s üvar i h ücum u . Yaygın kanaat, Selahaddin' i n kuşatma o rdusunu Taberiye üzerinden
b ü t ü n Müslüman ordularında b u nevi askerlerin çekmesini sağlamak amacıyla, Cellle gölü kenarındaki
12. YÜZYI LA AiT bu h.açlt piyade
formasyonunda, mızrakçıların bir tareftan
kalkanların ardtna stğımrken, mızraklannı
nasıl toprağa dayadı k lan resmedilmektecllr.
Sdahlannı doldurmaları nispeten uzun
zaman alan arbaletçiler, hu koruma hattının
gerisinde silahlanm h.aztr edecek vakte
kavuşuyorlardı. Arbaletçiler, bazı hallerde,
yaylann ı nöbetleşe k urup, öne doğru elden
ele ileterel� en müsait
konumdaki yoldaşlanna
alışa hazır silahlan
yollarlardı.

kente ulaşmaya çalışıyordu. İslam ordusu, bir yol u n u sarıl m ışlardı. Kral Richard, kentin düşmesiyle ele
b u l u p , içme suyu b ul unmayan çorak bir arazi ye geçiril en Müslüman esirleri n fidye k a rşılığı serbest
sıkıştırd ığı Hıristiyan ordusunun, süvari ve p iyade bırakılması kon us unda, haftalar boyu yarım ağız
olarak i kiye bölünmelerini fırsat bilip bu k uvvetleri verdiği kaçamak cevapların ardında n , 22 Ağustos
ayrı ayrı bozguna uğrattı. Selahaddin Eyyubi'nin, I I I . günü, bunların tamamını katletti. B u katliamdan
Haçlı Seferi'nde ( 1 1 87-92) , Kral Richard o rdusuna iki gün sonra, h aç l ı ordusu güneye d o ğru ilerlemeye
yapmayı tasarladığı da, tam olarak b uydu. baş ladı . Sefer henüz başlam ıştı ki, B urgonya d ükü
Hugh riyasetindeki F ransız şövalyelerinden oluşan
Richard'ı n Yürüyüşü artçılar, başına b uyruk hareketleri n i n bedelini, ana
Kral R ichard , n i hayet 1 1 9 1 Tem muz' u n u n orduyla irtibatlarını yitirdikleri anda maruz kaldıkları
ortalarında, haçlı devletçiklerini insan ve malzeme bir M üslüman saldırısıyla öded i ler. K ral Richard,
yönünden besleyebilmek açısından çok ehemmiyetli Müslüman kuvvetlerince çembere alı nmasına ramak
b i r k ö p rübaşı m e s abesindeki Akka'yı tesli m kalan Fransızların imdadına son anda yetişti. Bu tatsız
almaya muvaffak o l du. Haçlılar Akka'yı muhasara olaydan sonra, tehl ikeli olduğu kadar sorumluluk da
altında tuttukları g ünler boyunca, bizzat kendileri isteyen öncülük ve artçılık görevleri, o rdunun başında
de, Selahaddin' in o rdusu tarafı ndan ç epeçevre ve kıçın da nöbetleşe yer değiştirecek o lan Tapınak ve
St. Jean tarikatların a tevdi edildi. B öylesi bir görevi , Haçlı Piyadeleri
manastır hayatının sıkı kurallarına alışkanlıklarından B aşk a b ir görgü şahidini n anlatım ı Itinerarium ,
ötürü, emirlere itaat etmede seküler silah arkadaşlarına Müslü manların fırlattığı silahların yar attığı tehlikeyi
kıyasl a çok daha d i siplinli davrana n askeri tarikat şöyle d i l e getirir : "o rdu m uz i lerled i ğ i müddetçe,
ehline emanet etmek, gönülleri b ir nebze olsun bizimle yan yana yür üyerek, m ümkün olan en büyük
ferahlatabilirdi. zararı verebil me niyetiyle, tepemizden aşağıya yağmur
Yür üy üş kol u n u n esas güven l iği, piyade n i n gibi ok ve cirit bocaladılar. Ne fena! Çok sayıda at,
omuzlarına yüklenmişti. Sayıları 1 0.000 civarında vücutlarına isabet e denler yüzünden del ik deşik olup
olan p iyadeler, o rtalarında ilerleyen ana süvari oracıkta telef oldu; bir o kadarı da, sakat kal arak
birlikleri (2000 atlı ) ve ağırlıkların her iki tarafı n ı sonradan öldüler. Bu cirit ve ok sağanağına şahi t
ö rten iki kanada b ö l ü ndüler. H açlılar, kıyı h a t t ı olsaydı n ız, ordunun geçtiği yerde, o k veya mızraklara
boyunca güneye d o ğr u yürüdüklerinden, ordunun rast gel meden dört adım atıl acak yer b i le ka l m adığını
sağ cenahı denizin yarattığı doğal korumadan istifade görürdü nüz ."
ediyordu. Üstelik b u birlikleri, sahi l şeridinin müsait H aç l ı piyadesi, b u tehdide, diren işle karşılık verdi :
" Orduyu arkadan tehdit eden Tür k h ücumlarına
o ld uğu h er noktada, haçlı dona nm ası vasıtasıyl a
karşı , gerisin geriye d önerek sonu gelmez bir cesaretle
i kmal e debil me k m ümkün d ü . Richard, p iyade
savaşt ılar. Şöyle ki, ricat ediyormuş ç asına geri geri
askerlerin i, gün boyunca arkası kesil meyen Müslüman
yürümeye başladılar; çünkü aksi takdirde, arka l a rı n ı
baskın larına göğüs geren kanadın, ertesi gün nispeten
koru m a imkanları yo k tu. Daha kesin bir ifadeyle ,
daha h uzurlu b ir yürüyüş gerçekleştirmesine olanak
ordun u n arkasını tehdit eden Türkler yüzünde n ,
verecek şekilde, günlük vardiyal a rla tertip etmişti.
tüm gün boyunca, her adı m da dövüşe vuruşa, yüz l eri
Bu arada Selahaddi n' in emrinde, tahminen, yaklaşık
düşmanlarına dönük vaziyette geri geri ilerlediler."
iki atlıya karşılık bir p iyadeden oluşan 30.000 kiş iye
O rd un u n hareket i , b i lh assa yaya aske rl eri n
yakın bir ordu bulunuyordu. Selahaddin' in piyadeleri,
om uzlarına ağır b i r kül fet yüklüyordu. Saat l e r
" s iyahi olarak tarif edilmekle b i rl ikte, bunlardan
"
boyun ca sırtlarından indirmedikleri ağı r teçh izatla rı n
" yuvarlak kalkanları yanında yay ve sadak taşıyan"
altında ezilen adamlar i ç in kavurucu s ıcak tahammül
Bedevile r olarak d a bahsedilmektedir. Öte taraftan
edilemez boyutlara ulaştı. Bu sebeple Richard, takatsiz
b u n l arı n, yine okçulu ktaki m a haretleri sebeb iyle,
kalan askerl erin ken di lerin i toparlayabilmeleri içi n ,
Mısı r h ükümdarları tarafı n d a n sıkça toplanan yol b oyunca sıkça o turak izni verdi. Akka körfezin i n
Sudan lı askerler o l ma ihtimali de vardır. hemen öte yakasında yalnızca 1 6 km l i k bir mesafede
, .

Gene de, haçlı ları kara kara d üşündüren p iyade bulunan Hayfa'ya v armak bile, dört gün sürmüştü.
değil, atlı okçular o l m uştu. H açlı saflarında seyahat " B ur a d a , h azırlıklarla meşgul vaziyette iki g ü n
eden bir saz şairi, Ambroise, bunların nasıl bir tehdit bek l e d i l e r. Faydal ı olabilecek eşyal a rı seçtikte n
oluşturduğunu yal ı n bir dille anlatır: "Türkler, bizim sonra, geri kalanları fı rlatıp attılar. Yaya askerl e r,
can ım ızı fazlasıy l a yakan bir ü s tünlüğe sahi p t i . garibanla r, savaş için yanlarında taşıdıkları silah ve
Hıristiyanlar, ağı r zırhlara b ü r ü n müştür; b u na erzak ı n alt ı nda öyl e fena ezil mişlerdi ki, bunları n
karşın Arapların , yay, cirit, kılıç, hançer veya metal bir k ı s m ı n ı , hararet ve susuzluktan ö lecekleri an ı
uç l u m ızraklar d ı ş ı nd a bir ağı rl ığ ı yoktur. B unları beklemeleri için orada bırakm ak zorunda kaldık. "

takip etmeye niyetlendiğinizde, öyle atları vardır ki O rd u güney ist i kametinde ilerlerken, "askerl e r,
- böyle atlar dünyanın başka hiçbir yerinde yoktur kum l u k a razi boy unca, uygun adı m ve yavaş b i r
-, k ırlangıç mis a l i uçarak uzaklaşırlar. Türkleri n tem p o d a yür üdüler ; ne d e olsa, h ava aşırı sıcaktı
peşine d üştüğünüzde ise, bunlara yetişebilme i m kanı ve g ü ndüz yolcu luğu e peyce uzun ve zahmetl i
h iç yo ktur. Tam da o vakit, adeta bir s ivrisi neğe geçiyordu. Sıcak, bazıları nın hayatına mal olacak
dönüşürler; kovalarsanız, ele avuca gelmezler; hele bir den li dayanılmazd ı ; ölenleri oracıkta gö mdük. Kra l ,
a rkan ızı dönmeye görün, hemen tekrar burnunuzun aşırı yorgunluk ve tükenmişlikten ö türü daha faz l a
dibinde biterler." ilerleyemeyecek olanl arı, bilgece bir kararla, hasta
v e çelimsizlerle birlikte kadırga ve ufak gem ilere i ntizamını olanca d ikkatiyle koruyan müfrezelerden
b i n direrek bir sonraki menzile taşıttı." oluşan haçlı yürüyüş kolu üzerin e çullandı. Borazan ,
H açlılar, Ağustos' u n son g ü n ü vasıl olacakları trampet ve davulların dinmek bilmeyen gümbürtüsü,
Kaysarya'ya ulaşabilmek için adımlarını sıklaştırdılar. H ıristiyanların üzerine adeta b edensel bir darbe
Gerçi kenti n k uvvetli surları h ala yerli yerindeydi; gibi i niyordu . Müslüman atl ı ları sald ırıyor, çark
ama şehir, Müsl üman akıncılar tarafından baştan aşa­ edip döndükten sonra tekrar h ücum ediyor ve her
ğıya tahrip edilmişti. Yürüyüşe devam etmek ve güneş geçen dakika hasıml arını biraz daha sıkıştırıyorlardı.
a lt ı nda susuzluktan kuruyan a damların ve a tların Müslüman p iyadeler de, elleri ndeki yay ve ci riderin
ihtiyacını karşılayabilmek için, yol üzerindeki akarsu h akkı n ı vermek i ç i n rakipleri n e yanaşm ı şlard ı .
kenarlarında durmaktan başka seçenek kalmamıştı. B u nların okları, gökte kara bulutlar suretini ald ı .
Sonunda haçlılar ile Arsuf arası nda, 1 0 km.lik bir Dahası, Müslüman ağır s üv arisi, göğüs göğse
y ürü�ş hattının üzerine yayılan ve Yafadan sadece mücadeleye tutuşup, uzun saplı topuzları nı haçlıların
1 6. km uzaklı kta bulunan kesif bir orman dışında üstüne üstüne indirmekteydi.
b i r mania kalm amışt ı . H e r zaman o l duğu
Richard, Müslümanların gibi, en büyük baskı, St.
ağaçları ateşe vererek "Kimi tabiatın hükmü, kimi kaderin
Jean şövalyelerinin sayısız
y ürüyüşü daha da çekil­ oyunuyla piyade olan askerler (birço k at kaybettiği artçı kuv­
m ez hale getirmelerinden asilzade, koşum takımlarını ya kaybetmiş, vetler üzerindeydi . B u
e ndişeliydi. ya da satmak zorunda kalıp yaya vaziyette askeri tarikatın üstadı,
Ne var ki Selahaddin, ilerleyen kitleye karışmıştı), ellerinde birçok defalar Richard' a
b üyük ihtim a l l e savaşı
yaylar, Türk o klarıyla başa çıkmaları için yol l a d ığ ı ada m l a r l a ,
açık araziye taş ı ma niye­
ordunun en gerisine yerleştirilmişlerdi. " karşı t aarruza geçerek
tin de olduğundan, böyle
Müslü manları d ağı tm a
b i r işe girişmedi. DEUILLU ODO, VII. LOUIS'NİN
izni istedi; fakat Richard,
HAÇLI SEFERİ
Savaş
h ü c u m a geç i l mesi n i
H aç l ı ordusu ormanlı k kat i y en yasakl a m ı ş t ı .
a razi den baş gösterdiği vakit, Richard, hummalı bir Kral , emrindeki daha yavaş şövalyelerin Müslüman
b i ç imde birl i klerinin tertiplenmesiyle m eşguldü. has ımlarını yakalayabileceği ölçüde düşmanların ı n
Ord uyu, beş kola ayırmıştı: öncüler, merkez kuvvetler atlarının yorulmas ı n ı bekliyordu. Karşı taarruz için
v e iki piyade kanadı refakatin deki artçıl ar. S üvari toplu işaret verilene değin - ordunun öncü, merkez
alaylarının tamamının isimleri verilmemiştir; fakat ve artçı kuvvetleri a rasında ikişer borazan sesi -, hiç
en ö nde ilerleyen Tapı nak şövalyelerinin, sırasıyla kimse yerinden ayrılmayacaktı. Gün ilerledikçe, atlar
B reton ve Angevin müfrezeleri, Kudüs kralı G uy ve başta olmak üzere d urmaksızın artan kayıp lar, sıcak,
m aiyeti, Normanlar ve "Ejder sancağı"nı koruyan toz ve Müslüman borazan ve d avullarının susmayan
İ n gilizler tarafından takip edil d iği bilinmektedir. gürültüsüyle birleştiği nde, haçlıların sabrı tükenmeye
St. Jean şövalyeleri, artçıların b aşını çekmekteydi. yüz tuttu. Bu arada ordu, iki saat içinde, ancak 3 . 2
B i r at arabasının üstüne yerleşti rilen gemi direğinin k m kadar ilerleyebilmişti.
tepesinde dalgalanan sancak, çok büyük ehemmi­ Dönemin kaynakları, her ne kadar, sosyal seçkinler
yet taşımaktaydı. Belki de bir m ili bulan muharebe zümresin i oluşturan lider ve şövalyelerin hareketleri
hattında, Müslüman h ücumlarının ve haçlı askerleri­ üzerinde yoğunlaşsalar da, süvariyi koruma ve taarruz
nin kaldırdığı toz toprakla dolu h avada, müdafılere, edenleri savuşturmada piyade askerlerinin rolü inkar
ordularının en amansız saldırılar karşısında bile hala edilemez.
dimdik durduğunu belirtmenin ve kargaşada y önle­ Ord u n u n en gerisindeki S t . Jean şövalyele ri,
rin i kaybetmelerini engellemeni n en iyi yol u b uydu. birden bire ken d ilerini, hemen ö nlerindeki Fransız
Selahaddin, tüm gün boyunca bıkıp usanma dan alaylarına karışma tehlikesiyle karşı karşıya buldular.
taarruzlar düze nledi. B i r süvari güruhu, h epsi de B u durum, haçl ı o rdu tertibini bir anda allak bullak
D Ü N YA SAVAŞ TAR İ H İ : O RTAÇAG

Arsuf Savaşı
1 191

Aslanyürek l i R ichard komutas ı nd a k i haçl ı kuvveti ,


Suriye sah i l i boyunca aşağı inerek Arsuf kenti ne ulaşma
amacındayd ı . Orman l ı k arazin i n bahşertiği korumayı
arkalarında b ı rakrıklarında, önl er i n d e b i r gü n içi nde kat
etmeleri gereken 1 0 km.lik çetin b i r yol bul muşlard ı .
Düşmanın b i r a n o lsun kes i l m eye n taciz saldırıları
d üşünüldüğü n de, b u hayli meşakkat l i bir yolcul uktu.
Richard, askerle ri n i Müslüm a. n s üvari s i n i n o k atışlarından
koruyab ilmek için, kutu benzeri b i r askeri formasyon
tercih etti. Şövalyele r, piyade sırala r ın ı n gerisinde emn iyete
alı ndılar. Tapınak şövalyeleri ve o rd un u n arkası n ı
perdeleyen Sr. Jean şövalyeleri, düşman birl i kleriyle
doğrudan sıcak tem asa geçebi leceklerd i . Haçl ılar, cayır
cayır yakan güneş i n ve Müsl iiman atl ı ları n ı n sağanak
gibi yağan o klarının altında, i k i i le r i bir geri menzi l leri ne
i lerlemeye çabal ıyorlard ı . G ünün i l erleyen saatlerin de,
St. Jean şövalye leri d üşmanları na karşı hücuma kalktı.
Richard, dizgi n leri e l i nden kaçı rmamak için , vakit
kaybetmeden destek hücumları tertipleyerek ezeli
d üşman ı n a acı b i r yenilgi tattırd ı .

ANADOLU
S ELÇUKLU D EVLETİ

S U R İ YE

+ ARSUF
Y A FA •

FATlM İLER

Aslan.yürekli Richard , Akb'yt zapt ettikten sonra, Suriye


sahili boyw1ca derleyip kara yo l uy l a Kudüs'e ulaşma
n iyet i n d eyd i Ne var k L , bu maksadlYla vasıl olabilmesi
.

için, ewela Selahaddin'[e savaş meydanmda kozlannı


paylaşmalıyd t.
P İ YAD E N İ N RO L Ü
edebilirdi. Dahası, St. Jean ş övalyelerinin e fendisi, meydanında, a ralarında 32 emirin bulunduğu 7000
düşmana misilleme yapmaksızın öylece bekle meni n düşman cesedi tespit edildiğin i iddia ederler. B una
haysiyetsizliği ni daha fazla taşı yamayacağına karar rağmen ertesi gün, Müslümanlar taciz saldır ı larına
vermişti. Sonuçta, başka b i r şövalye Carew l i kal d ıkları yerden devam e t m i ş l e rdir. Am a her
Baldwin'in refakatinde, karşı saldırıya geçti. D iğer halükarda, Richard, süvari ve piyadenin ustalıklı bir
St. Jean şövalyeleri ve bazı Fran s ız süvari alayları da, terkibiyle, Arsuf'u zapt etme emeline ulaşmada engel
bunların peşine takıldı. tanımayacağın ı kanıtlamış oldu. Piyadeler, o rtaçağ
Haçlılar, hasımlarını bir m i l boyunca takip etti­ savaş anlatılarında sıkça i hmal edilir; fakat bu vakada,
ler. B u kovalamaca, onlar i ç i n günün en tehlike l i n e denli değerli oldukl arını herkese kanıtlam ışlardı.
anıydı. N e d e olsa, saf
n izam ını yitirmiş halde, Hafif piyade
ş işmiş atlarının s ı rtın­ ((Frank süvarisi bir öbek oluşturdu O rraçağ piyadesi , b i r­
da koşuşturdukları bu ve geniş kalkanlar taşıyan piyadeler, ç o k farklı kat e go ride
vakitte piyadenin koru­ bir duvar misali bunların etrafın da ele a lı nabilir. İş taktik­
yucu şemsiyesinin dışı­ sel esnekliğe geld iğinde,
halka oldular. İntizamlı adımlarla
na çıkmışlardı; b i l hassa hafif p iyade hayati b i r
askerlerimizin üzerine yürüdüler; öneme sahiptir. B u nlar,
Müslüman taktikl erinin,
bir anda toparlanıp karşı p iyadeler, kendilerine önceden m uh te li f tiplerde karşı­
hücumlar tertip etmek tembihlendiği gibi, belirli bir savaş mıza çıkabilir.
olduğu düşünüldüğün­ feryadını duyar duymaz , kenarlara
de. Gene de, Richard, açılarak süvarinin hücumuna yol verdi. " Almogavarlar
ordusunda düzen i koru­ İspanya'daki Arap fetihle­
BAHAEDDİN İBN ŞEDDW
maya muvaffa k o ldu. ri, belki de, yüksek ha r e -

İ ngil i z ve Norman bir- ket kabil iyeti ne dayanan


l ikleri, geriden i htiyatlı b i ç i mde sancakla b i rlikte savaşma tarzları i n işli çıkışlı araziye uymadığı için,
i lerledi ler. B öylece saldırıya geçen süvari alayları, Pi reneler'in h emen ucunda sona ermişti. K uzeyde
gerektiği nde geri dönüp b u nişanın etrafında yeni ihya edi len H ı r is ti yan krallı kları, askeri faal iyeti n
baştan intizam alabiliyorlardı . Arsuf'ta, tek b i r hücu­ top l um un der i n l erine kök saldığı b i r içtimai yapı­
mun düğüm ü çözdüğü söylen mesine karşı n bu doğru n ı n doğuşuna ö n ayak olmuştu: kent ve kasabalar,
değildir. Haçlılar, ilk hücumdan sonra iki saldırı daha adı veya piyad e m ilis kuvvetlerin toplandığı yer­
tertip etmişl erdi r. l e r haline gelmiş; devasa kal e ler, askeri tarikatların
İlkinde, Selahaddin'in, baştan ayağa s ul tanların yurduna dön ü ş m üş ve Arag6n krall ığı, almogavar
hassa alaylarının geleneksel sarısına bürünmüş 700 savaşçılar yetiştir meye başlamıştı. Bu son u n c u lar,
atlık muhafız alayının karşı taarruzuyla boğuşmak Müslüman k ra l l ıklarda çob a n l ı k yaparken , ö nce
zorunda kal mışlardı. Vahşi b i r kapışmanın ardından, eşkıya ve nihayet Müslüman toprakları talan eden
bu seçkin savaşçılar da püskürtüldü. Haçlı piyade­ akıncılar hali n e gelen, gözü pek bir hafıf piyade cin­
leri, bu esnada A rs uf' a ulaşarak vakit kaybetmede n siydi. Almogıivarlar, Hıristiyan kuvvetlerin, güneye,
çadırl arı kurmaya başlamı ş l ardı. Burada kurulan seyrek nüfusl u h udut bölgelerine doğru ilerledikleri
ordugah, etrafa süvari saldırı ları yapılmasını kolay­ 9 . ve 1 O. yüzyıllarda gelişim gösterdiler.
laştıran güvenli bir üs işlevi görecekrir. Bundan başka Almogıivarlar, delikli bir m iğfer, koyun derisinden
Richard, artçı kuvvetleri üzerine yapılan son bir bas­ kolsuz bir ceket, abarca (bir tür entari) ve hafif olduğu
kına karş ı l ı k olarak, üçüncü b i r hücumu yönetmiş kadar dayanıklı sandaletler giyerlerdi. Azcona denilen
ve düşman atlılarını, ovaya hakim ağaçl ı tepelerin kısa bir mızrak, z ı rhı delebilen ciritler ve colltell adı
zirvesine kadar atmıştı. verilen, kasap satırı ile bıçak karışımı palavari bir bıçak
Haçlı s üvarisi, p usuya düşme korkusu yüzünden taşırlardı. Bu h ayli ağır ve geniş bıçağın ucu s ivriydi.
daha i l e ri g i t m e d i . H a ç l ı kaynakl a rı , savaş Almogıivarlar, zırhlı hasımları karşısında çevikliklerine
P İ YA D E N İ N ROLÜ

Yaya Vaziyette Bir Haçlı Süvarisi (12. yüzyıl)

HAÇU SÜVARiLERiNiN, iSLAM o rdula nyla yap dan


muharebelerde çoğu. vak it göz önünde olduklan
doğrudu.. r ;fakat Türk okçusu, çoğu.. kez, bu atlt
savaşçılan b ineklerinden mahrum bırakmıştı. At l arını
kaybeden birçok şövalye v e hizmetkarı, sefere yaya
devam etmek durumun da ka ld ılar. Bu res im, bu
hale dtişmü.ş b irisini tasvir etmektedir. Bu şahıs,
ü.stü.van[ b ir miğfer yerine, sesini etrafmdaki lere daha
rahat duyurab ilmesine yarayan yüzü. açtk bir m iğfer
giymektedir. Toprakta yü rü .Y k en tökezlemesine se bep
.

olabilecek m ahmu.zlanndan kurtulmuş; dah.a ko l ay


çekip çevireb i l m ek i çin k a rgts m m sapıl1l keserek
bsaltmtşfrr. Kalkan ve kdtcLm ki, bu ikinc isi hayli
bü.yi.i.k önem taştyan tu mamlay t c ı bir silahtLr, her şeye
rağmen muhafaza etmekted i r. Atlarından yo ks un
vaziyette olsa lar da, bu m u har ip ler piyadelerin
,

savaşma gücü.nü. takviye etmede ve baştan


ayağa ztrh l t donavumlarıyla, uzım m e nzi ll i
s i.lah kullanan askerleri korumada h ayati
görevler üstlenebilirlerd i. Surlu Wil l iam,
vakayinames i nde 11. Haç l t Seferi (1148)
e snası n da Şa m d olaylarında vu.. lrn
b ulan bir çarp tşmadan bahsederken ,
Almanların, t L p k L atalarmm Ju.. l iu.s
Caesar'm ord.ularmda veya Roma
i mparatorluğu'mm genişleme
döneminde yapt Lkları gib i "muhataralt
,

anlarda şöva lye le r i atlanndan


indirdikleri n i " zikreder.

•/
'
'
güvenerek ciritlerini fırlatır, azconaların ı atlara saplar Gerçekten d e , Frank şövalyesi, i l k andan i tibaren
ve coUtelL vasıtasıyla zırhların eklem yerlerinde yarıklar karşısında ç a resizlik içinde bekleyen zava l l ı b i r av
açarlardı . Karalan vakayinameci Ram 6 n Muntaner, dışında bir ş e y görememi şt i . Ama şimdi, gözünü
bir gün b i r adam "bir Fransız şövalyesi n i öyle bir kan bürüyen alm ogd v ar lar, öylesine şiddetl i b i r
biçti ki; b acak, tek parça h a l i nde baldırcakla birlikte h ücuma geçm işlerdi ki, Frankların maneviyatı daha
yerinden koptu ve bu da yetmezmiş gibi, bıçak, i l k darbede y e rle yeksan oldu. Gerçi gen e de, bu
yarım avuç miktarı atın sağrısına girdi" diye anlatır. durumdan "piyade devrimi" adıyla bahsetmek doğru
B u askerler, düşmanın yaklaştığını gör dü klerinde, olmaz; bu d a h a ziyade, kendi vatanlarında Arap
silahların ı birbirine çarptır arak "Aur! Aur! Desperta süvarisine, Anadolu'da Türklere ve S icilya'da o an
Ferro! " ( D i nley i n ! D i n l e yin! Dem i r uyanıyor!) yüzleştikleri ş övalyelere benzeyen kuvvetlere karşı
şeklinde şarkı söylerlerdi. engin tecrü b el er kazanmış, son derece profesyonel
Akl ı fikri İberya'ya yay ı lmak olan Kast ilyalı ların ücretli askerlerin verdiği zekice bir karşıl ıktan i baretti .
baskısından bunalan Arag6n kraliyeti, 1 280'lerde,
Angevin F ransa'sının hakimiyetinde olan S icilya'ya Frizyalılar
saldırdı. A lm ogdvarlar, bu s avaşlarda, "ya ln ızca birer Frizyalılar, A vrupa'nın kuzeybatı ucundaki sahil
yelek" giyen hafif savaş ç ı l arın ne den l i ö lümcül şeridinde yaşayan birTöton halkıydı. Bunlar, batakl ık
olabileceklerini öğrenen Fransız şövalyeleri karşısında ve kumluk a razilerde, meske n tuttukları bölgenin
b üyük b i r şöhret kazanmışlardı . tabiat şartla r ı n a uygun şekilde, denizciliğe aşina bir
Bizans i mparatoru I I . A ndronikos, 1 302 İ talya sınır toplu m u ol uşturuyorlardı . Matth ew Paris'e
seferinin sonunda, a lm ogd var ları Türkl e re karşı sevk göre, bu insanlar "gaveloches adını verdikleri ve son
etmek amacıyla h izmetine aldı. Bu savaşçı lar, bilhassa derece hünerle kullandıkları ciritler, Dan baltaları
ken derde sergil edikleri yiği tlikleriyle vazifelerin i ve uzun mızraklarla silahlanmışlard ır. H afif zı rh lar
layıkıyla yerine getirdiler. Ama ne yaz ı k ki, B izans ve keten ceket giyerler." 1 2 5 6 kışın da b i r m i ktar
yöneti m i n in " Karalan B i rl i ğ i " n i n m aaşlarını Frizyalı, Hollandalı Williarn ve maiyetin i bata kl ı k
ödeyemem esi üzerine, almogdvar ve yandaşlarından arazide p u suya düşürmüştü. Kend isi de z ı rh l ı
oluşan 8 0 0 0 kişi l ik bir güruh ayaklanarak müstakil William'ın baştan ayağa zincir bir gaşiyeye bürünmüş
bir ordugah kur up imparatorluğun al t ı n ı üstüne atı, altların d a çatırdayan b uza saplan ı p yard ı m a
getirdiler. muhtaç h a l e d üştü. H ü kü mdarın refakatç ileri
Kara l a n B i r liği, 1 3 l l 'de, bu kez Atina' n ı n kendisini terk edip kaçtı ve Frizyalılar, "cirideriyle
Frank d üküyle bozuşarak Keph issos S avaşı'nda dört bir taraftan saldırd ı l a r. Wil liam, h ayatı n ın
eski işverenleriyle kozları n ı paylaştılar. Atina dükü, bağışlanm as ı karş ı l ığında y ü klü bir miktar fidyeyi
6000 şövalye ve 8000 yaya askerden m ürekkep bir gözden çıkarmasına karşın , b u insanlıktan nasibini
ordunun başında görünmüştü. Rakip lerinin ezici almamış kiş i l e r, gözleri n i kı rpmadan h ükümdarı
sayısal üstünlüğünden çekinen Karalanlar, önceden oracıkta paramparça ettiler."
suyun y ö n ünü değiştire rek batak lı ğ a ç evirmiş
oldukları h attın gerisine, Kep hissos nehrinin ardında Courtrai: 1 302
kalan b i r tepeye çekildiler. Bataklı k a razi , şövalye F lamanların, 1 302 yılında Courtrai'de Fransızlara
taarruzunu başıbozuk bir kargaşaya çevirince Karalan karşı kazandığı zafer, geleneksel ortaçağ piyadesinin,
savunm asını kırmak mümkün olmadı. şövalyelerden mürekkep bir o rduyla savaşı rken hangi
Sıra a lm ogdva r ların karşı taarruzun a gelmişti. adımları izl em esi gerektiğ i n e dair iyi b i r yönerge
Hafif zırhlı piyadeler, bir a nda çamura saplanm ış h üviyetini taşı r.
atların arasına s ızarak ağır zırh l ı binic i leri dört bir 1 . Ordunun gerisini emniyet altına alma. Flamanlar,
yandan katletmeye başladılar. Kurnaz Katalanlar, i lk Courtrai kalesi nde mahsur kalan Fransız garnizonunu
başta uzaktan harp eden p iyadelerini ö n e çıkararak kuşatma altında tutuyorlard ı . Bu esnada kuşatmayı
düşman safların ı zayıflatmaya gerek görmeyen kibirli kaldırmak i st eyen Fran s ı z şövalyele r i , Flaman
Frankların sabırsızlığını çok iyi değerlendirmişlerdi. muh arebe hattına saldırd ı ğ ında, garnizo n da bir
huruç harekatı düzenledi; fakat Ypres komutasındaki 4. Yokuş yukarı bir noktaya yerleşme. D erelerden
askerleri n m ızrak ve tatar yayları tarafın dan geri kente doğru yükselen arazi, şövalyelerle dövüşen yaya
p üskürtül dü. Mons-en-Pevel e ( 1 304) gibi diğer askerlerine avantaj sağladı .
savaşlarda, hareketli ş övalyelerin , Flaman hattın ı 5. İhtiyat kuvveti bulundurma. Jan van Renesse'nin
cenahlardan sarmalar ı n ı engellemek m aksadıyla, emrinde, muhtemelen Zeel and'tan gelen atlarından
o rd un u n gerisine arabal ardan sabi t b i r cephe inmiş şövalyelerden oluşan b i r ihtiyat kuvveti vardı.
ol uşturu l m uştu. Buna m ukabil Flamanlar yürüyüş Bunlar saye s inde, savaşı n e n m uhata ra l ı anında,
halindeyke n , mızrak l ı İskoç schiltronları8 gibi, hasımları tarafı ndan ger i i t i l m ekte o l a n B ruges
yeri gel d iğinde d urarak her taraftan kendilerini kuvvetleri n i n yardımına yetişmek mümkün oldu.
savunabi le n "çelenk" fo rmasyonları kullanıyorlardı . Aslına bakıl ı rsa, rezerv kuvvetleri arası nda, yenilgiye
2. Kana t ları emniye t a ltına alma. Courtrai'de, uğratılan d üş man güçlerin i takip etmeye müsait
Lys neh r i n i n balçık kıyıl arı, F l aman o rdusunun atlı birli k l e r i n bulu n mas ı e n doğrus uyd u ; fakat
kanatları nı , d üşman tarafından aşılamayacak şekilde Flamanl ar, bu işi yapabilecek sayıda şövalyeye sahip
güvence altı n a almıştı. değillerd i .
3. M u h a re b e h a t t ı n a u l aş m ay ı 6 . Perdel e m e hattı o l uşturma. Düşman ı n , sıkışık
zorlaştı r m a . Her ikisi de, çamurlu nizamda bekleyen piyade saflarını, uzaktan atılan
yokuşlar olan Groening Brook ve Grote silahlarla bozmasını engell e mek amacıyla yapılırdı.
B eek, şövalye h ücumunun hızını keserek, Arcoislı Robert, Flaman m üdafaasın ı zayıflatmak
şövalye! eri n , F laman m üdafaa çizgisi n i gayesiyle o kçularını ileri yol lamıştı. B u n a karşılık
yarabilmek için ihtiyaç duydukları ivme ve
darbe gücünün yitirilm esine sebep oldular.

iNGiLTERE KRAL! 1 . Edwarcl


(1272- 1308), Galler'iJeüıettikten
sonra, 128o'ler boyunca hu h.avaliclen
büyük miktarlarda asker topladı.
ülkenin kuzeyi, bir nevi mLzrakh
asker yatağL işlevini görürken,
okçular güney bölgelerinden
geliyordu. Bu okçt{lar, ingiliz
ordu.lannt, 14. ve 15. yüzyL l lann
yüreklere korlrn salan ordu.lan �aline
getiren uzu.n yaycılarm s e lejleriydiler.
Almogtivar Hafif Piyadesi

iBERYA'NlN DAGUK BÖLGELERİ, ellerindeki


ciritlerle süratli baskmlar yaprp, yine b ir anda
gözden kaybolmakta usta oldu.ldan gib i, yeri
geldiğinde, mu.h.arebe hattmda d a vaz efe icra
eden b ir hefef piyade türü.ne ev sahipl iği yapmtştL Pek
faz la asker[ teçhizat ve ztrh taşımadtğt apkhr; ama
ispanya'nm doğusunda Katalonya'dan gelen
hu almo gavar, hiç de yabana atLlaca k
bir savaşçı değil d i . Ciritler ve b ir nevi
kasap sabnyla s i la hlanmtş olan al mogavarlar,
ke nd i devirlerinde yaşayan herhangi b ir piyadeyi
rahatlıkla alt edebilirlerdi. Bunlar, 1302'd e, B i zan s
imparatorluğu tarefmdan. paralt asker o larak isti hdam
edildiklerinde, kendi hesap larına Atina merkezli bir
devlet kurmaya bile muv�ak olmuşlard ı . Bu e
m ü t va z ı

savaşçtlar, 131 1 Cle, süvari taarru.zlan batak l tk araziye


takılan ve çamur içinde hata çıka ilerlemeye çalışan
Yuna nistan'd aki Frank şövalyeleri karşısr nda kesin
bir gal ibiyet aldılar. Kata.lan vakayinamecisi Ram611
Muntaner, S icilya Seferi esnasmda, bir a l m ogava r
ile b ir Franstz şövalyes i arasmda cereyan eden şa hsi
bir mücadeleyi tasvir eder. Fransız şövalyesi , atı nı
hasm mm üstü.ne sürdüğü.nele, almogavar takdire
şayan bir cesaret sergileyerek yerinden k tmtldamamış(ı.
Bilabs, dörtnala yak laşan atm göğsü.ne ağır bir ciri(
fırlatarak şövalyeyi yere düşürmüş ve dü.şmamna
helinde taşıdığı kasap l:nçağmm gaddarl ığını
göstermişti.
Flamanlar da, rarar yayı kul lanan piyadelerini mızraklı yetkisi veri l m işti . Bu tür davranışlar, ordu n izamını
' b i rl i kleri n ö n ü n e konuş l a n d 1 ra rak, Frans ı z l arı, bozarak herkesi n h ayatın ı tehlikeye atmak demekti.
cephaneleri r ü ke nene kada r belirli b i r m e safede G uy de Namur, avam takımın ı n önde gelenlerin den
tutmayı başardılar. o tuz kişiyi şövalye i lan ederek zanaatkar birliklerinin
7. Disiplin i muhafaza etme. Flamanlar, geldikleri temsilcilerin i n sayısını artırmıştı. Savaştan önce herkes
ken t veya mensup oldukları loncalara göre tertip edi­ g ü n ah çıkararak cennette b i r m ekan edinm e n i n
l e n kıtalarda m u harebeye karılırlardı. Hep b i r ö rnek g ereğini yerin e get i rdi. Ne d e o l sa, savaştan sağ
kıyafet giyerlerdi. Her loncanın kendine mahsus san­ çıkmayı beceremezlerse, hayatlarını meşru b i r dava
cağı sayesinde, b ü rün muharipler, nerede durmaları u ğruna kaybetmiş olacaklardı.
gerektiğini bilird i . Dostla düşmanı birbirinden ayırt 1 1 . Amansız takip. Flaman komutanlar (çoğun lu-
ermeye yaray a n bir savaş ğu şövalyeydi) , yaya vazi­
n i d ası geli ş t i rmişlerd i . yerte olmalarına rağmen,
<�lmogavarların ciritlerini
M ızrakl ı lar v e g oedendag Fran sızların elinde kalan
( iki elle kavranan ucu sivri
fırlatmaları, iblisin b i r oyunu gibiydi; son i h tiyat kuvve ri n i n
b i r n evi topuz) raşıyanlar, bir defada , yüzden fazla Frank de takatten düştüğünü
o m uz omuza çarpışmayı şövalyesi v e atı cansız bedenleriyle yere hissettikleri anda, derhal
öğrenmişlerdi. Mızraklılar, yığıldılar. Bundan sonra almogavarlar karşı saldırıya geçme emri
silahların ın sap ı n ı roprağa kargılarını ikiye bölüp kısaltarak verd i l e r. Piyadel e r, var
saplamak suretiyle, hasım güçleriy le yenik şövalye­
atların bağırsaklarını deştiler. "
ş övalyeler i n aşamayaca­ lerin üzerine çullanarak,
MUNTANER, KATA LAN KRONİGİ
ğı b i r set o l uş tu rurlar; Fransız süvarisin i n tekrar
goedendagl ı askerler ise, bir araya gelmesine fırsat
savunma hattın a takılıp kalan süvarilere ve atlarına tanımadan katliama başladılar. B un lar, kend ilerine
darbeler indi r i rl e rdi. d i renmeye çabalaya n hiç kimseni n gözünün yaşı­
8. Müdafaa hattını tek parça tutma. )an van Renesse n a bakmadan Fran sız kampı n a kadar ilerlediler ve
askerleri ne şöyle tavsiye ermişti: "Düşman d a n h iç o rdugahın altını üstüne getirdiler. Hana Flaman lar,
k imsenin, s a fl a r ı n ıza sızmasına izin ver m ey i n . Courtrai çarpışmasına, şövalyelerden ele geçi rdikleri
Korkmayın . Atları da, i nsanları d a öldürün . Savaş b i n l erce alamet ve n işandan ötür ü , "Altın Mahmuzlar
nidamız, 'Flandra, Aslan!' . Saflarınıza karışan veya S avaşı" adın ı takmışlardı.
ham yarmaya yel tenen herkes, hemen oracıkta son
nefesin i vermelidir." Bannockhurn: 1 3 14
9. Liderleri atlarından indirme. Felemenkli p re nsler I . Edward 1 272'de tahta çıktığında, haçlı seferleri nin
Guy de Nam ur ve Wilhelm van Jül ich, hassa a l ayları t ozunu yutmuş recrübel i b i r askerdi. Neticede,
ve bayraklarıyla atlarından i nerek ön safraki askerler Galler fatihi ve İskoçların korkulu rüyası namla rıyla,
;:ı rası nda yerlerin i almışlardı. Liderlerin i n kend ileri n i İ n gi l tere' n i n en kudretli savaşçı kralları ndan biri
b ı rakıp kaçm ayacağını ( y a da Fransızlarla gizlice olduğunu kan ıtladı. İ ngil iz kuvvetleri, Edward'ın
anlaşıp soylu o l mayan savaşçıları kendi kaderlerine y ö netimi alrında, gelecek iki ası r b oyunca m uhafaza
terk etmeyecekleri n i ) gösteren bu j est, o rd u edecekleri bir kalıba döküldüler. Kral, Galler savaşları
maneviyatı n a h ayati bir katkı sağlarken , bir taraftan ( 1 277-83, 1 294-9 5 ) esnasında, o kçuların faziletine
da muharebe gücünü yükseltiyordu. t a mamıyla ikna o l m uştu. B u s ebeple olsa gerek,
10. !\..1 aneviyatı yüksek tutma. Komutanlar, savaş krallığının her köşesinde çok sayıda okçu yeriştirmeye
arifesi nde, askerlerine savaş tali matların ı verdikleri ve çalı ş tı. İ ngil tere'ni n i nsan kay n ak ları, İskoçya ile
bir kez daha uğruna çarpıştıkları davayı hatırlattıkları kıyaslandığında hayli bereketliydi.
k o n uşmal a r y a pmışlard ı . Askerlere, F ra nsız İ s koçla rı n , l 2 9 6 'daki İngil iz istilasın a karşı
ş övalyelerin kıymetli eşya larla kaplı bed e n l e r i n i koyabilme imkanı yoktu; ama Edward, hen üz sefer
yağmalamak i ç i n saflarını bozan yoldaşlarını öldü rme b i tmeden Fransızlarla çarpışmak üzere ayrıl mak
zorunda kal m ış t ı . Orta h alli bir İskoç asi lzadesi karşısında, Robert B ruce gibi sözü dinlenen soyluların
olan William Wallace, kraliyet muhafızı unvanını b i r kısmı, İ ngiliz hakimiyet in i kabul etmeye razı
aldıktan sonra, asker top layarak İngi l izl eri Stirling o l dular. Edward, 1 304'te stratej ik önemi haiz olan
köprüsünde m ağlup etti ( 1 297) . Asl ına bakılırsa, S t i rl ing kalesini zapt ettiği vakit, rakipleri tesl i m
bu zafer, Wal lace' ın tertiplediği bir pusudan ibaretti. bayrağını çekmiş görünüyordu .
Kendine fazlaca güvenen İ ngiliz süvarisini dar bir Taht adayları ndan birini ö l dürdüğü için kanun
geçit yerine çeken Wal l ace, atlıları n savaş d üzeni kaçağı ilan edilen Robert Bruce, gerilla taktiklerine
almaya çalıştığı b ir anda mızraklı birlikleriyle saldırıya başvurdu. 1 307'de (Edward'ın öldüğü sene) Loudoun
geçip İngilizleri darmadağın etmişti . Bununla b irlikte Tepesi' nde İskoçlara iktidarını kabul ettiren B ruce,
1 29 8 Falki r k'te, İskoç arkası kesilmeyen baskın­
takt iklerin i n n e de n l i lar ve ücra köşelerde bulu­
"Mızrak lar ve goedendaglardan
s ı n ı rl ı olduğ u görüldü. nan kaleleri ele geçi rerek
Yarım mile n y u m önce
örülü bir duvar, ö n safların İngilizleri canından bezdir­
yaşayan Pictler b ile, bu t����, �n� 4�mm a�n� di. B u arada tahta geçmiş
savaşta tat b i k edi l e n hafifçe parıldıyordu. B u manzaraya olan I I . Edward babasının
,

İskoç taktikle ri ne yabancı şahit o lan her kim olursa olsun, asker i meziyetlerinden hiç
sayıl m azlard ı : kı l ıç ve Flamanların, nefislerine canlılık nasibi n i almamışt ı . Yeni
kalkan kullanan askerlerin katan b üyük bir gururla dolu hükümdarın 1 3 1 0 İskoçya
desteğinde kalabalık b i r sefe r i , B ruce' un kaçak
olduklarını görebilirdi. Komutanları,
m ızraklı gür u hu ve geri güreş m es i nden ö t ü rü
kalanların taşıd ığı balta
askerlerine sı kışık nizamı her surette hiçb i r neticeye ulaşmadı.
ve mızraklı bal talar .
muhafaza etmeleri gerektiğini 1 3 1 4 yıl ı n a geli n diği n de,
Her ne kadar, ön saf­ söyleyip duruyordu. Kimsenin safları durum o denli nazi k bi r
lardaki mızraklılar ufak yarmasına izin verilmemeliydi. " hal almıştı ki, II . Edwa rd ,
yuvarlak m iğ fe rler ve G UILLAUME G UIART, İskoç muhasarası al tında
"jack" adıyla b i l i nen ve bekleyen Stirling kal esi ne
FRANSIZ VAKAYİNAMECİ
keçe bir yelekten başka bir yard ı m yollamak mecbu-
şey olmayan ucuz zırhlar riyetin de kalmıştı.
giymiş olsalar da, savaşçıların çoğu en basit zırhtan Edward, 1 3 1 4 Mart' ında, Galler, Midl a n ds ve
bile yoksundu Süvarilerin durumu da bundan iyi
. k u zey ülkelerinden 2 500 süvari ve 20.000'den fazl a
değildi. Buna mukabil Edward, sefe r için, 3000 adet p iyadeden oluşan bir kuvvet topladı. G e rçi yaz
atlı zırhlı silahşor ve 20.000 p iyadeden oluşan bir o rtasına gelindiğinde, diğer bir i fadeyle, Edward' ın
ordu kurmuştu. Edward'ı n atlıları, İskoç süvarisini S ti rling'i kurtarmak amacıyla eyleme geçtiği t arih te ,

savaş meydan ı n dan sürdüğünde, m ızrak ve balta­ b u kuvvetin önemli ölçüde azalm ış olması ku vvetle
lar taşıyan kal kan şekilli p iyade formasyonları olan m u h temeldir. B u tespiti, b ab asınm sefe rl e ri ne
hantal schiltro n l arı avlamak, İ ngiliz arbaletçil eri ve b akarak teyit e tmek m üm k ü n d ü r. Bu de v i rde ,

okçuları için çocuk oyuncağı olmuştu. İskoç kuv­ yaya askerlerin uz un süren seferlerde hizmet e t me
vet l eri bozul m a emareleri gösterdiğinde, sahneye m ükell e fi yeti bulunmadığın da n , bunları s e fer
bir kez daha İ ngi l iz süvarisi çıkarak, atlarını düşman s o nuna kadar bir arada tutmak m ü m kün olmaz;
askerlerinin üzerine sürdü. Sonuç, tam anlamıyla bir h atta kimi zaman modern ordularda kabul edil mesi
i nsan kıyımıydı. imkansız toplu terhisler olurdu. Keza 1 1 . Edward'ın
B i rçokların a göre, İ skoçların savaş meydan ında yanında götürdüğü piyadelerin çoğunun acem i erler
İ ngilizleri alt etmesinin bir yolu kalmamıştı. D ahası, o l ma ihtimal i de vardır. Kralı n o rdusunda, e l bette,
Flamanların, 1 302 Courtrai'de F ransız ordusunu a raları nda 1 00 okçunun da bulunduğu Gal l er'den
yenilgiye uğratması, İskoçlar ı n dışarıdan alabileceği toplanan 3000 kişilik piyade gücü gibi, iyi eğitimli
yardımı n da ö nünü kesm işti. Bu olumsuz şartlar çekirdek bir kuvvet mevcuttu. Son tahlilde, yarısı n ı
okçuların oluşturduğu 1 2.000 civarında yaya kuvveti
bir araya get i rilmişti 2000'in üzerinde zırhlı süvari
.

i le birlikte düşünüldüğünde, bu birlikler, hatırı sayılır


· bir kuvvet demekti. B una m ukabil Robert Bruce,
yalnızca bir elin parmakları kadar zı rhlı süvari, 300
civarı h afif süvari ve 1 0.000 kadar bedbaht halde
13o o'LERDE FAALiYET
piyad e toplamayı başarmıştı. Üste l i k okçulardan
GÖSTEREN İsk oç m L zraklılan,
yana da pek kısmetli olduğu söylenemezdi. Bilakis çoğu vakit der[ bir m tğfer ve bir
İngilizle r bu silahı kullanan askerl e r bakımın dan
,
k a l kandan ibaret oları askeri
büy ü k bir üstün lüğe sahiptiler. Kral Robert 1 6 ,
teçh.Lzatlanyla son derece mütevazL
s en e ö nce Falkirk katli amına kurban gidenlerle aynı btçtmde stlahlıı nwuşlardı.
akıbeti paylaşmamak için ne yapabi l i rdi? Blrçoğurıun kajasmda miğfer b l le
B i r kere, her ne pahasına olursa olsun, Edward' ın bulunmazdı. Ne var ki, bun lar
kuşatm ayı kaldırmas ı na m üsaade e d i lmemeliydi. sdı.iltron formasyon u içinde stktca
Edward kaleyi halas etmediği başar dığı takdirde, h lr araya geldikler[nde, ingi!iz ağtr
Robert, saygınlığına esaslı bir darbe yemekle kalmaya­ sü.varis[n[n hücumlanrıa göğüs
gerebileceklerini göstermişlerd [.
cak; stratejik haml e üstünlüğü de İngi l izlere geçecek­
ti. Rob ert, elinde avucundaki kısıtl ı imkanları yara ­

tıcı biçim de değerlendi rmek zorundayd t. Görünüşe


bakı lı rsa, İskoçların sahip olduğu en b üyük avantaj ,
İ ngil i z l e rin güneyden Stirl ing' e ulaş mak için kat
etmek zorunda oldukları arazinin çetin şartlarıydı .

"The Carse"9 adıyla bilinen bu alan çamurlu arazinin


,

bolca akarsu ve sazlık çukurlar tarafından kesi ldiği b i r


yerdi. Burada bulunan yegane kuru zem i n, Falkirk'ten
Stirl i ng' e uzanan Roma yoluna bağlı ydı. Bu yol ,

kentin 5 km güneyin den geçen B a nnock Burn' l e


(Bannock I rmağı) kes işmekteydi. A razi şartlan, b u
yolun h e r iki tarafın da yükselen ağaçl ar tarafından
iyice ağı rlaştırılmıştı. İ ngilizler, sık ağaçlıkla boğuş­
mak i stemiyorlarsa, istikametlerini sağa çevirmek
mecburiyetindeydiler. Aslında sağ taraftaki arazi de,
Forth nehrinin gelgitlerle sürüklediği sular yüzünden
başa çıkılması güç b i r bataklığa dön üş müştü; ama
yine de, burada bul u n an Dryfıeld yolu, İskoçları n
yan ından dolaşmak amacıyla kullanılab ilirdi.

ilk Gün
23 H azi ran'da, Ban n ock B u rn'da b i r köprübaşı
tutmak için doğrudan Roma yol undan aşağı doğru
i lerlediklerine bakılırsa, İngilizler başlangıçta Dryfıeld
yolu ndan haberda r o lmayabi l i rler. Kral Robert,
İngil i z l e rin trmağı geçmeyi düşünd üğü noktada
olukla r açtırarak çoktan tedbir almıştı. Bu gözlerden
saklı pottis, bir kadem yarıçapında, diz yüksekliğinde
ve içlerinde b irer tahta sırığın saklandığı deliklerdi .
Bu tür savunma tedbirl eri, Roma devrin den beri düşünüp durdu. Ne de o lsa, İ ngiliz ordusu daha
"kurt kapa n ı" adıyla m eşhur olmuştu ve süvariler kalabalıktı, daha iyi teçhiz edilmişti ve Fa l kirk te '

açısından ö l ümcüldü. Bu tuzaklar, "yolun ge risindeki Wallace'ı n ordusunu yerle bir eden ölümcül bir silaha,
açık araz i n i n tamamı n a, [Roben' ı n] İ n gilizlerin yani yaylara sahiplerdi. Görünen o ki, Robert, ertesi
kaleye d o ğr u ilerl e m e k niyetindeysele r, geçmek gün İngi l i zlerin karşısına ç ı karak, hayat ı ve bütün
zorunda o ldukların a i nand ı ğı alana döşe n mişlerdi." İskoç ordusuyla birl i kte taç giydiği günden bu yana
,

Başlarına gelecekten h abersiz İngiliz süvarisi, geçit kazandığı h er şeyi riske atmış olacaktı.
yerini zor l a mak amacıyla ileri atıldı . En başta, bir Korkun ç bir başıbozuklu k içinde olan İ ngilizlerin
anda ken d i n i kralla i k i l i bir mücadelenin içinde durumunu n da bundan iyi olduğu söyle n emezd i .
buluveren Henry de B o h un vardı. Son günl erini, yaz ortasında Stirling'e ulaş abilmek
Bu d üe l lo, İngiliz komutan açısı ndan h iç de i ç için can l arı nı dişlerine takı p yürüyerek geçirmişlerdi.
açıcı olmadı. Henry d e Boh un, a t ı n ı , dosdoğru Daha köt üsü, bu çileli yürüyüşten sonra çadı rl arı n ı
tuttuğu, ucu düşmanı n a bakan kargısıyla Robert' ın kurabi l m e k için tek bulab i ldikl eri yer, b i r çamur
üzerine s ü rd üğü n d e , k ral atının d izgin lerine deryasından ibaretti. İ nsan ve hayvan l ar ı n içme
yapışıp eğilerek ilk d arbeyi savuşturdu ve elindeki suyuna i h ti yaçları vardı ; bu sebeple, p i yadelerin
savaş bal tasıyla raki b i n e ser t bir darbe indird i . büyük kıs m ı nı nehrin öte yakasında bı rakan adılar,
İskoç p i yadeleri, b u kapışma esnası n da savun m a su bul ma umuduyla Bannock Burn'u geçmişlerd i .
m evzil e ri n e koşuşt u r maktaydı lar. Liderl erini n İngi lizleı-in , İs k oçların s o l cenahında b irtakı m
gözlerin i n ö n ündeki kahramanca m ücadelesi, bu manevral ar yap mış ol maları mümk ü n d ür; ama
askerlerin maneviyatın ı h ayli yüksel tmiş olmalıdır. yine de, bu, ordunun gece vakti konaklamak için
Gene de, o n l arın da yerine getirmeleri gereken yayılmasından ibaret olabilir. Her şeyden ö n em l is i ,
hayati b i r vazifeleri vard ı . Sir Cl i ffo rd Robert, ana ordudan ayrılan atlı silahşorları n , piyade
emri alt ı ndaki 300 süvari eşliğinde n ehri geçmekle desteğinden mah rum ka l m ış olmalarıd ı r. Rob e rt ,
meşguldü ve niyetinin, daha önceden oyukl ar açılmış İ n gi l tere h izmetindeki Sir Alexander Seton isim l i bir
alanın arkası ndan Stirli n g kalesine yönelmek olduğu İskoç asilzadesi vasıtasıyla, İ ngiliz ordusunda hüküm
aşikardı. Belki de 5 00 kişiden daha fazla olmayan süren düzen sizlikten haberdar olmuştu. Bu şahsiye t ,
İskoç piyadesi, bu manevrayı önleyeb ilmek amacıyla İskoç ordugahına gelerek İ ngilizlerin şevk i kı rıl m ış,
sch i ltron d üzenine geçti . İtiraf etmek gerekirse, başıbozuk ve yorgunl uktan bitap düşmüş vaziyette
şartlar, p e k de p iyad e n i n lehine görünmüyordu; oldukları n ı ve kötü yönetildiklerini bildirmişti . Bu
fakat m ızrakların çeli k uçları, atlıları zararsı z bir istihbaratı alan Kral Robert, kolları sıvamaya karar
mesafede tutmayı başard ı. Hatta bu esnada, piyade verdi. Ertesi sabah, günün i l k ışığıyla birlikte saldırıya
formasyon u n u yarmaya n iyet lenen birçok asilzade geçecekti .
hayatı n ı kaybetti . A n a İ ngi l iz ord usuyla geride
kalan o kç u lardan yoks u n olduğunda, süvarinin, İkinci Gün
kararlı b i r p i yade d i re nişi n i kırmaya m uktedir İskoçya'da şafak yazın e rken söker ; İ s k oçl a r d a ,
olmadığı görülmüştü. H i ç şüphesiz, Kral Robert'ın Bannock Burn etrafı nda öbekler halinde bekleyen
yiğitçe tavırlarından da etkilenen İskoçların yüksek İ ngilizlere karşı, sabah ı n üçünden h e m e n so n ra
morali, İ ngil iz öncü kuvvetlerine, ödemeleri gereke n hare kete geçtiler. G ö r ü nüşe göre, p iyadelerin
bedelin h i ç de öyle sanıldığı gibi ucuz o lmadı ğını büyük böl ümü, B alquiderock düzlüğün ü n güney
öğretmişti . Kral Edward ve ordusunun ana bölükleri, ve doğusundaki balçık ve bataklık arazide b i r araya
günbatı m ında savaş m eydanına yetiştiler; fakat saat gelirken, s üvariler Dryfıeld'de toplanmışla rdı.
artık yen i taarruzlar düzenlemek için çok geçti. İşin doğrusu, savaşı n en krit i k safhaları n ın ,
O gece, her iki ordu için de zorlu o ldu. İs koç Bannock B u rn'ü n Stirling tarafında m ı , yoksa karşı
tarafında, o ana deği n b ütün hesabı bir meydan yakada mı cereyan ettiği kesi n olarak bilinmemektedir.
savaşından kaçınmak olan Robert, gün ağarana dek, İkinci seçeneğin gerçek olabilmesi için, schiltron ları ıı
hasmıyla açık arazide kapışıp kapışmama hususunda derenin ö te yakası n a geç i p burada yen iden savaş
nizamı almış o lmaları gerekir. Her ne olmuş olursa
olsun, savaş ı n görgü tan ı k la rının nazarı nda en
kayda değer h adise, piyadelerin, baştan aşağı zırh l ı
şövalyelere ve a t l ı si lahşor l a ra saldırma cesaretini
AYAK U K Ll
göstermiş olmalarıdır. Savaşa b izzat katılan bir İngiliz
A IWAl.ET soylusu olan Sir Thomas Grey' e göre (muharebenin
ilk gününde İskoçlara esir d üşmüştü) :
"İskoçlar çarpışmaya kararlıydıl a r ve sabahın
ilk ışıklarıyla, üç kol hali nde o rmandan yürüyüşe
geçtiler. Yönlerini, gözlerini dahi kırpmadan, bütün
gece boyunca gemlenmiş a t l ar ın ın yan ı başında
teyakkuzda bekleyen İngi l iz o rdusu n u n üzeri ne
çevirdiler. İngil izler, yaya vaziyette savaşmaya al ışkın
o lmadıklarından alelacele atlarına tırmandılar; buna
karşın İskoçla r, bundan evvel Fransız kuvvetleri n i
l Courtrai 'de ayaklan üzerinde mağlup etmiş olan
Flamanların izinden gitm eye n iyetliydiler. İskoçlar,
schiltronlar hal inde yanaşarak, hıncahınç kalabalıktan
ötürü hareket kabi l iyeti n i yitirmiş o lan İ ngil i z
ordusuna saldırdılar. İskoç m ızraklarını burunlarının
dibinde h isseden atlar, d e hşet içine düş müştü.
İ ngiliz ordusunun arka safları, Ban nock B u rn'un
oluşturduğu hendeğe geri leyerek birbirlerinin üzerine
kapaklanmaya başladı."

MAJ\"DALl.T

A R BALET

ARBALETi GERME
YÖNTEMLERi.
Üstte: y. 1200. Ayağın
ayaklığa bas lınlıp yayın
elte çekilmesi.
Sol başta: y. 1300.
Kemerden sarkan
"kanca", si.lahın
kurulmasını kolaylaştınp
çabuldaşhnyord u..
Sol: y. 1500. Mandal
düzeneği, ahş menzil i 400
metreyi bulan çok daha
KA:-<CALI ku.w etli çelik yaylann
A RBALET gelişimine i. m kan tanıdı.

Bannockburn Savaşı
13 1 4

Bannock deresine yerleşen ve dü ş man süvaris i n i n


i lerleyişini durdurmak i ç i n toprağa oy u klar aç a n İ sko çlar, •

savaşın başlamasından bir gün önce, İngiliz hücumlarını


başarıyla savuşturdular. İ n gil i zl er, gece k ara nlığ ı n da bir
kan at manevrasına n iyetlenseler de, arazi n i n o lumsuz
5 Stirling Kalesi'ne kaçan Kr

şartlarına takılıp kaldılar. Sulak ve bataklık a raz i ve bayı r ı n


Edward, fazla vakit geçmeden
tepes i n deki kayalı kla r; ağır te çh i zatlı ve zırh lı şövalyelerle
kalenin İskoç birliklerinin
piyade o kçu l a rını b i r arada kul l a n m ak isteyen İ ngilizlerin eltnc geçeceğini fark eden kale
elini kolunu bağlamıştı. İ ngilizler, esas çarpışmaların koıdtaııı tarafıadao geri çevrildi.

yaşanacağı gün, biraz da ne olduğunu anlayamadan,


kendileri n i, sırtları n d a Bannock deresi olduğu halde
koyun sürüsü misal i , harp n i za m l ar ı nı yitirmiş biçimde
yumaklanmış buldular. Bu fırsatı kaç ı r mak istemeyen
Kral Robert, İngiliz kuvvetleri n i n t e krar savaş düzenine
girmesine zaman tanımadan, mızraklı schiltronlarını ileri
y ü rü t üp hasmını sü ra tle ezdi. Robert, aynı zamanda, pek
kalabalık olmayan süvari birliği ni, kanatlara yayılmaya
çalışan bir miktar İ ngiliz okçusunun üzeri ne yollayarak
m uh t e m el bir tehlikeyi daha doğmadan bertaraf etm i şti .
Kral Edward'la savaş meydanına gelen İ ngilizler, ne ileri
ne geri gidebilecek d u ru m daydıl ar ve çok sayıda ölü ve
esir bırakarak savaş ı kaybet t iler.

İSKOÇYA

BANNOCK B U RN + . .
ED I N B U RG

İ NG İ LTERE

Baımockburn, iskoçya için stratc:jik önemi haiz bir


mevkide, Stir!ing Ka!esi'nin hemen güneybatısında yer alır.
Bannockburn Savaşı, bu kaleyi zapt etmek ve elinde tLltmak
isteyen güçler arasmcia cereyan etmişti.

38
P İ YAD E N İ N RO L Ü
İngiliz okçularına gel ince, Lanercost Kro niği, bun­ k ralı n kal k a n taşıyıcısı Sir Rob ert Nor t h b u rgh' u
ların "muharebe hattının ö n ü ne fı rlatılm ış oldukla­ atından devirerek ka d ettiler. Kral, hayatı n ı kraliyet
rını; İskoç okçularının taciz at ı ş l ar ı n a maruz kaldık­ k a filesini sağ s alim Stirling kalesine kadar götüren
larını; ancak h enüz her iki tarafta n da üçer beşer kişi Pem broke kon tu G il es d'Arge ntan'a borçl uydu .
yaralanmış veya ö ldürülmüşken, İ ngil tere kra l ı n ı n Savaştan k a çm a n ı n u t a n c ı n ı kal d ı ra maya n
hizmetindeki o kçuların, rakip meslektaş l arı nı kaç­ d' A rgent a n , döndüğü savaş m eydan ı n da n sağ
maya zorlad ıklarını" kaydeder. Bu başarının, savaşın çıkmayı başaramadı. Kale dizdarı Sir Philip Moubray,
ileri safhaları üzerinde tay i n edici b i r etkisi olm adığı Edward'ı n içeri ye girme taleb i n i geri çev i rdi . Kale
görülmektedir. Bununla b irl ik te John Barbour, The komutan ı n ı n isabetl i b içimde tah m in ett iği gib i ,
Brus adlı manzumesinde, m a ğ l u b i yetle ka pa tı l a n
İngiliz okçusunun, muha­ bu savaştan sonra kalenin
rebe hattını n kenarlarına <�tları şiddetli mızrak darbeleriyle d ü şmesi an m es e l esiyd i
yerleşerek m ücadelen i n karşılaşan İngiliz süvari müfrezeleri, ve b u takd irde, İsk oç la ra
adam adam a boğuşmaya kargaşaya düşerek kaçmaya reh i n d üşecek olan kral
dönüştüğü noktalara atış başladı lar. Bu felaketi müşahede eden m ua zzam kıyme t t e b i r
yapma i m kanı na kavuş­ kraliyet muhafız alayı, her ne kadar fi dye a nlamına gelecekti .
tuğunu yazarak, "bun­ S o n u ç t a , o rd u s u ağı r
kral mütereddit olsa da, Edward'ı
lar, o den l i seri atışl a r b i r h e z i mete u ğ ra rke n
yapıyorl ardı ki, atışların ı
apar topar savaş m eydanından E d w a rd sessi z sedas ı z
devam ett i reb i l m iş olsa­ uzaklaştırarak Stirling Kalesi 'ne o r t a l ı kt a n k a y bo l d u .
,,
l ardı , İskoçların akıbeti getirdi. Barbour'ın The Brus'una
hiç de hoş o l mayacaktı" SIR THOMAS GRAY k u l ak vermek g e reki r s e ,
iddiasında b ulunur. Bazı savaştan son ra Ban nock
kaynaklar, 3 5 0 kiş ilik ufak B ur n cansız b e d e n lerl e
İ s koç atl ı m üfrezesinin , gerçekleştirdiği b i r h ücumla öylesine dol m uştu k i , m uzaffe r İskoçl a r ı n suyu
bu tehdidi bertaraf etmiş o lab ileceğin i bel irtirler. geçmek için köprüyü kullanm asına gerek kal mamıştı .
Muhare b e n i n ana eksen i ne dönülecek o l u rsa , Robert B r u ce' un kazand ı ğ ı zafer, sal tana tın ı n
İ ngiliz süvarisi, çarp ışmasın ı gün boyunca herhangi s onuna değin harp meydanlarında İ ngil izl e re karşı
b i r destek almadan sürdürmüşe benzemektedir. b i r psikoloj i k üstün lük k u r m ası nı sağlad ı . B ruce,
E lbette b u d u rumda, İ sk o çların , i l k g ü n de bir daha İngilizlere karşı gen iş ölçekli askeri sefe rl e re
gösterdikl eri başarıyı tekrar e tme i mkan ı doğmuştu. girişmemiş olsa da, 1 3 1 9 ve 1 322 tarihlerindeki iki
Daha da beteri, bu defa , a karsu kıyıs ı i le b ataklı k karşılaşmada da zaferi kazanan taraf oldu . Robert
arazi aras ı n a sıkışan atlıların kaçacak yerleri yoktu. B ruce son u n c u çarpışmada, Edinburgh' a doğru
Muhte m e l e n kama fo rm asyonuna g i r m i ş o lan kalabalık b i r orduyla harekete geçen Edward' a karşı
schiltronlar, y ürüyüşe g e ç e rek karş ı l a r ı na ç ı kan yıpratma takt ikleri kullanmıştı . Edward'ın ö n ü nden
şövalyeleri vahşice püskürt m eye b aş l adı l a r. Bu çekilen Bruce, geçtiği yerlerdeki kayn ak l ar ı kurutarak
a rada, büyük i htimalle e fsaneden iba ret o l an bir İ ngiliz ordusunu açlığa mahkum etti. İskoç l ar, büyük
h ikayeye göre, "ayaktakım ı" - uşaklar ve o rdu esnafı çoğunluğu atlılardan oluşan b i r akıncı kuvvetiyle,
-, İskoç ordusunun gerisi nde zuhur ederek, takviye güneye doğ r u çek il mek zorunda kalan İ ngi l i z leri
b i rl ikleri n i n geldiği zan n ı n a kapılan birçok İ ngilizin takip ettiler. İ n giliz artçılar ı n ı Kuzey Yorksh i re'da,
s ilahlarını bırakarak kaçması na sebep olmuştu. İ ngiliz Old By l an d 'deki Rievaul x Abbey'de yakalaya n
o rdusunu perişan eden İ skoçların, Kral Edward' ı Robert, ada m l a r ını binekleri nden indirerek yokuş
ele geç i rmesine ramak kal mıştı. Hatta kral, atının y ukarı bir taarruz başlattı. Gafil avlanan İ ngilizler,
ö rtüsüne yap ı ş maya ç a l ı şan ellerden, h ış ı m l a b üyük bir bozguna uğradılar. Edward, bir kere daha,
savurduğu topuzu sayesi nde son anda k urtulmuştu. esi r düşmeni n eşiğine gelm işti ve n ih ayetinde şahsi
Bu henga m ede kralın atı telef olurken, sal d ırganlar, h azi nesini geride bırakmak zorunda kald ı .
l' l Y A. U l'.. l'l l ı'I KU L U

Bu ö rnekler b i r kenara bırakılırsa, Roberr, askeri son ra İ ngi l i zlerin eline d ü ş t ü . İskoçların , h ayatiyetini
faal iyetl e ri n i çoğu n l u k l a ani b a s k ı n larla s ı n ı rl ı koruduğu müddetçe " l n gil iz sistemi" ni n üstesinden
tu t m u ş t u . 1 327 'de, çoc u k yaş taki I I I . Edward' ın gelemeyecekleri ayan beyan ortaya ç ı km ış t ı .
ö n de rl iğinde İskoçya'ya çıkan büyük bir ordun u n , H er n e o l u rsa olsu n , B an no c k B u r n Savaşı ,
amansız hava şartlarında, erzak ye te rsizl iğinden ötürü ustal ı kla sevk ve idare edilen piyade böl ük l erinin,
para m p a rça oluşunu b üyük bir k eyifle izlem i şt i . devrinin en etkin savaşçıları n ı bile dize geti rebileceğini
G ö r ü n üşe bakı l ı rsa, Robert'ı n , oğl u David'e ölüm k an ı tlam ı ş tı . Co u r t ra i ve B a n nock B u r n'de
döşeği nde verdiği son nasi hat, açık arazide İngilizlerle yaşanan p i yade zaferleri , zadegan tabakasına, savaş
çarpışmaktan kaçınarak gerilla savaşı na sadık kal ması meydanları ndaki üstü n l üklerine sonsuz bir güve n
ol m uş tu . d uymamaları gerektiğin i öğretmişti. İşin asl ı , bunlar
Ne yazık ki, genç prens ve muhafızları , bu tavsiyeye savaştaki etkinliklerin i m u hafaza etmek istiyorlarsa,
al d ı rı ş e tmed i l e r. I l l . Edward'ı n ö n cülüğü n d e yoldaş piyadeleri ne, yan i ç i lekeş uzun yaycıları na, el
yen iden hayat b u l a n b i r İ ngil iz o rd usu, vurucu uzatmak zorundaydılar.
gücü n ü azami seviyeye ç ı ka r m ak gayesiyle okçu ve
yaya m u h arip leri ayn ı saflarda buluşturarak, 1 330'lu ViKTORYAN DÖNEME AİT bu resimde, Kral Roberl Brnce ile
yı llar boyunca İskoçlara b i r dizi ağı r yen ilgi tattı rd ı . köylü m tzrakçL lan arasmcb.ki m uJıabbel tasvir edilmeklcdir.
N i hayet 1 346'da, Durham'ın hemen d ı ş ın da yer alan İngiliz rahiplerine ktyasla yo k denecek kadar az ztrh. taştsalar
Nevi l le's Cross'ta, Kral David, kuzeyden toplanan da, bu. savaşçdar, düşmanlanrıa dünyayı kah.redecek silah ve
askerl e r üzeri ne yapt ı ğı semeresiz bir h ücumda n maneviyata sa h i p t i ler.
Yüz Yıl Savaş ları'nda Görülen Taktik Geliş imler bineklerinden m ah rum silahşorları her iki cenah tan
Bannock Burn'deki acı yen i lgiye rağmen, İ ngi lizler koruduğu, üç kol halinde böl ü nmüşlerdi. Tepe sarp,
harp esnasında okçu kullan ı m ına yatırım yapmaya zemin çamurluydu ; İskoçlar, gökcen başlarına d o l u
devam ettiler. Bannock Burn t ecrübesi, p ervas ız ve m isali i nen o kl a r ı n altında güç bela ilerl iyorlardı. Ön
saldırgan b i r d üşman karş ı s ı nd a, süvari h üc u m ları h atta vuruşan zırh l ı muhari p l e r arasında den geli bir
ve uzaktan harp eden b i rl i kleri n eşgüd ü münü m ücadele sürerken , ok yağmu ru ndan en fazla zayiatı,
sağlamanın h ayl i m üşkül o l duğu n u göster mişti. Bu a rka saflarda bekleyen zırhsız askerler ver d i ler. En
sebep le olsa gerek, 1 4. yüzyılda okçular, piyade zırhlı sonunda, ana muharebe h at t ı çöküp, diğer i ki kol u
silahşorlarla b i r li kte kullan ı l d ılar. Bu yeni terkip, ilki d a yanı na alarak çekilmeye başl ayınca, İ ngilizler kanlı
1 332'de İskoçlar karşısında bir takip başlatt ı l a r.
o lmak üzere, b i r dizi askeri F r a n s a i l e Yüz Y ı l
ka r ş ı l a ş m a s aye s i n d e S av aş l a r ı ' n ı n ( 1 3 3 8 -
((Sıkışık nizamda b ekleyen İskoçlar,
te k m i l e d i l d i . Tahtta 1 4 5 3 ) patlak ve rm es ı ,
İngiliz taarruzu karşısında geri adım " İ n g i l iz sistemi" n i n k ı ta
hak iddia e d e n Edward
B a l i o l , r e fa k at i n d e k i
atmadılar. Bunlar, muharebenin Avrupa'sına ithal edilmesi
b i r k a ç y ü z s ü rgü n l e başlangıcında , başlarında parıldayan so n ucunu doğur m u ş ru r.
birl ikte Perth yakınlarında miğferleriyle kalkanlarının gerisinde I I I . Edward' ı n F lan d ra
karaya ç ı k t ı ğ ı nda, ç o k İngiliz o klarına göğüs gerdiler ve s e fe r l e r i , b aş l a n gı ç t a ,
daha kalabal ı k bir İskoç Üzerler ine gelen silahlı adamların F r a ns ızları n İ ngi l izl e r i n
kuvvet i n i n t aarr uz u n a karş ı sına b i r ordu çıka r­
ilk sırasını öldürücü darbelerle
uğramıştı. Edward Baliol ,, m a ya y a n a ş m a m a l a r ı
ve maiyeti, her i ki kenarın ı
selamladılar. yüzün den semeresini ver­
GEOFFREY LE BARKER, m e m işci. A m a yi n e de,
okçular ve ç ı kış boğazını
zırh lı askerle rl e tuttukları VAKAYİNAMECİ Breton iç savaş ı n a ya p ı -
dar bir geç i d e yerleşmişler lan m üdahale, M orlaix'de
ve ufak bir s üvari kuvvetini ( 1 342) bir zafer kazanılması nı sağladı. Norrhampron
de yedeğe ayı rmışlardı. Kendilerine fazlaca güvenen kontu riyasetindeki küçük b i r sefer kuvveti, bu rada
İskoçlar, yaya o larak yaklaşarak rakipleri karşısındaki savun ma düzeni almıştı. Northampton kuvvetleri, ö n
ezici sayısal üstünlükleri sayesinde baş l angıçta bir taraftan b i r h e ndek, arka taraftan ise ağaçlı k arazinin
başarı sergileseler de, bir a n d a etrafl arı n ı n çevrilmiş korumasına sığı n m ışlardı. Bu mevziden , hücuma
olduğunu görüp düşman oklarına yem oldular. Sonuç, geçen süvari d algalarına karş ı koyabil mek m ümkün
tek kelimeyle katliamdı. Araları nda yüks e k dereceli olmuştu.
soy luların d a b ulunduğu b i n le rce kişi öldürülmüştü. Morlaix'de öğrenilenler, 1 34 6 yazında, E dward' ı n
1 333 H a l i don H ill'de, İ ngilizler aynı tarifeyi bir Normandiya'ya yap tığı çıkarma esnasında bir nevi
kez daha uygul adılar. Bu seferki muharebe, İ skoçların reh b e r l i k vazi fe s i görmü ş o lab i l i r. Edward b u
Berwick kuşatmasın ı , isi m vererek kes i n b i r tarihte tarihte, neredeyse Paris' e kad a r ilerlem işti ; fakat çok
zorla kaldıracaklarını ilan etmelerinden ö t ü rü, sem­ daha kalabalı k F ransız kuvvetleri karşısın d a kuzey
bol ik açıd a n çok daha ehemmiyetl i b i r karşılaşma istikametine doğru geri çek i l d i . 3000 zırh l ı silahşor
oldu. Kral I I I . Edward, birkaç yüz zırhl ı savaşçı ve ve 1 0.000 okçudan mürekkep İ ngiliz ordusu, Somme
binlerce okçusunu, kentin birkaç mil kuzeyindeki bir nehrinin ağzından geçtikten sonra, yanında 1 2. 000
tepeye sevk etti. İskoçlar, bu kez de, daha kalabalık s üvari, 6000 Cenevizli arbaletçi ve vergi m ükellefi
bir orduyla s avaş meydan ı n a gelmiş gör ü nüyorlar; n üfustan top lanan çok sayıda m ızraklı asker bulunan
fakat yine ayn ı şekilde, m ızraklı schiltronları destek­ Kral VI. Phil ippe tarafından C recy'de durdu ruldu.
leyen yaya zı rhlı muharip ler, sald ı rıya yel te ndikle­ No r t h a m p t o n' ı n tavsiye s i n e uyan E dwa r d ,
rin de, hareket kabiliyeti zayıf hantal insan s ürülerine kuvvetleri ni b i r tepenin üzerine kon uş la n d ı rarak,
dönüşmüşlerdi. Buna m u kabil İ ngilizler, okçuların, arka kısmını ağaçl ık arazi ve yük arabalarıyla koruma
HOLKHAM RESİMLİ İNCiLi
(ı4. yü.zyıl ovtalan)
Sayfamn ovtasındaki başltk, "Aşağt
t abakalar n asıl sava ş ır?" şeklindediv.
Muhtelif k ı l ıç ve yak ı n dövüş a le L levi n in
yam sın:ı, ol-<çulann el levindeki yaylar
da, kaim ve boğumlu değnekler suvetiyle
as!L11a yak ı n resmed i l m iştir.

yayl a rı n ı k ul l an anlar] a ra s ı n a
d üşen bu süvari ler, öyle bir kargaşa
içine düşm üşlerdi ki; savaş boyunca
b i r daha n i zama gi rem e d i l e r"
( Froissar t , Chroniques) . F ra nsız
şövalyeleri, d üşmana ulaşmak için
atların ı çılgın ca m ahmuzladı kları
sırada, zaten hiç de hazzetmedikleri
bi rçok Ce n evizl i yi çiğneyip geçtiler.
Fransızlar, t ü m coşkunluklarıyla
defalarca baştan den e me l e r i ne
rağmen, İ ngiliz safların ı yarmaya
m uktedi r o l a m adılar. " O kçu lar,
y ayların ı o d e n l i vahşice g e rip
b ı rakıyo rlardı ki; at sı rtındakiler,
bu uçları ö l ü m saçan okl a rdan
fazlasıyla b izar olm uş lard ı : bir
tarafta, b i r at i lerlem emek için
i nat ediyor; ö te tarafta bir tanesi,
ç ıldırmışçasına tepin iyor; b e ri de
b ir baş kası h uys uzlan ı rke n ; l a f
d i nlemeyen b i r d iğeri, sağrı l arını
altına aldı . Zırh l ı şöval yele r i a tlarından i n d i rerek, d üşmana dön üyordu" (Jean le Bel).
o rdusunu, o kçuların kanatl arda yer aldığı ü ç kola Meydanda l 500 şövalyesin i bırakan Fransız k ralının
ayırdı. Bir kaynakta, b u na i l aveten, taarruza geçen b i z zat kendisi de, birçok yeri nden yaralan m ıştı.
s ü variyi alaşağı etmek amacı yla, savunma hattının İngil izleri n bu askeri başarısı son derece önem l i ydi;
ö n ünde uzanan bayırda kazılan oluklardan b ahsedilir. çü n kü bu sayed e Edward, Calais'yi alarak F ransız
Fransız p l an ı , İ ngil i z okçus u n un karşısı n a ücretli topraklarında hayati bir köprübaşı kurmayı b aşardı .
a rbaletçileri çıkarmak üze r i n e kuruluydu; ancak B un dan son ra gelen iki kuşak, Fransı z top rakları
b un lar tamamen etkisiz h a l e getirildi l e r " Bu n un
. üze rindeki İ ngi l iz girişim lerinin zamanla sol u p güç
üzerine İ ngiliz o kçusu, bir adım öne çıkarak okların ı yiti rmesine şahi t o ldu. Ne de olsa, Fransızla r, açık
öylesine b i r şiddet ve çabuk l u kla atmaya başladı ki; çarpışmalardan i mtina etmeyi öğrenm işler ve İ ngil iz
gökyüzü adeta karardı . [ b u nlar] ilk başladıkları
. . chevaucheelerin i taciz etmekle yet inerek müs tahkem
hız ve d i n ç l i kte atmaya d evam ettiler; okların bir mevkilerin ardı n d a yürüttükleri savaşlar sayesinde
kısmı, debdebe l i kıyafetleriyle at sırtın da b ekleyen İngiliz i lerleyişini d urdurmuşlardı. Gerçi yine de, bu
s üvarilere i sabet ederek bi rçoğun un ölmes i n e veya zaman zarfında başka sahnel erde sergilenen iki ayrı
yaralanmas ı n a sebep oldu . Cenevizl i l e r i n [tatar savaş, taktik gelişimin ne yön de seyrettiğini anlama-
A c D E F G H 1

PiYADE KlLlÇLARl:
A- Sakson (8. yüzyıl) ; B- Viking (9. yüzyıl);
C- Normun (12. yüzyıl) D-Jaldüon ; E- ı3. yüzyıl
F- 14. yüzyıl, iki elle kavranan ağtr kdı. ç;
G ve K- ı5. yüzyıldan biri kı.sa, bir-i uzun iki kılıç;
1- rap ier'0, y. ı500

mız açıs ın d an önem l i ipuçl arı temi n eder. 1 3 8 5 'te, d üş m a n savaşçıları karşısı n d a İ n gi l iz savu n ması n ı
Güney Portekiz'deki Aljubarrota'da, bir İ n g il i z sahra p e kiş t i rm işti
.

ordusu, Fransızların Kastilyalı müttefiklerini yeni lgi­ l 3 9 6'da, b ü y ük çoğ u n l u ğ u F ra n s ı z ve


ye uğra tmış t ı . İ şin güzel yan ı , burada b i r kazı çal ış­ B urgonyalı l a r d a n m ü teşek k i l b i r haçlı o rd us u ,
masL yapılmış ve yapılan kazıda, s üvari hücumlarını N iğbolu'da Osmanlı o rdus u n u n karş ı s ın a ç ı k tı .
bozmaya yönelik arazi engellerinin ortaya ç t karı l m ış M acar müttefikle ri n i n i kazlarına ku lak asmayan
olmasıd ı r. Müdafaa hattın ı n sol kanadı , b i r kilisenin haçlılar, Tür k hafıf atlı ları üzeri ne d oğru d a n b i r
ve kiliseyi derin çuku rl ar l a dol u b i r araziye bağlayan süvari h ücumu n a kal kışt ıl ar . Gelgelelim, hareketl i
b i r hendeği n etrafında kurulmuştu. Yaklaşık 0.9 m2 b i r pe rde l e m e gücünden başka b i r şey o l mayan
genişliğinde o lan bu ç u kur l ar, 1 82 m ge n i ş l i ğ i n de Tü rk süvarisi kenarlara çekildiğinde, bir ok atımı
ve 9 1 m derinl iği n de olan b üyük bi r V ş e k l i içi n de, deri n l i kte, yere çakıl ı kaz ı kl a rd a n o l uşan , a raları
b i rbi rl e r i n d e n 0 . 9 m uzaklıklara serpiştir i lmişlerdi. o kçu yeniçeri l e rle dol u b i r s av u n m a hatt ı o r taya
Bu tertibat, okçuların, çukurların gerisinden veya ara­ çıktı. K azı kl a r ı aşmayı b aşa ra maya n ve atları nı Tü rk
sından atış yapabilme l e ri ne olanak tanı m ışt ı . Dahası oklarına k u rba n veren şövalyeler, savaşa y aya devam
bu ç ukurl a r, y akl aş an düşmanın yürüyüş n i zam ı n ı etmek zorunda k a l dı l ar .

bozarak, a t l ı olsun, p iyade o lsun, taarruza geçen Haçlılar, nispeten hafif teçhizatlı muharipler olan
ye n içe rileri a l t etmelerine karş ı n , kazıklarla örü l ü
arazjden çıkmak için d ebeleni rken o denli b i tap taktik ham lesiydi. Son araştırmalar, tah t iddiacısı
düş m üşlerdi ki; kapıku l u süvarisi tarafı ndan kolay­ Henry Tudor'un I I I . Richard'ı yen ilgiye uğramğı
ca çembere alındılar. Osmanlıların, hayatta kal mayı Bosworth Savaşı'nda ( 1 4 8 5), Hen ry kuvvetleri ara­
başarabi lenler için talep ettiği kurtul malık ücretleri sında yer alan Fransız birl iği n i n beli rleyici bir rol
dudak uçurtacak cinstendi. Kaderi n gari p bir cilve­ oynadığı k anaati nded i rler. Frans ızların, m ızrakl ı­
si, bu savaşta sağ kal m ayı beceren Fransız soy l us u lardan ol uşan sıkı ve hareketli formasyonu, Henry
Mareşal Boucicaulr'nun karşısına, Agi ncourr'da, b i r ordusuna dayan ı kl ı l ı k ve direnç katmıştı ; fakat ne
kez daha kazıklar çıkacaktı. olursa olsun, Henry'nin zaferinin en büyük müsebbi­
bi, büyük i h t imalle, taraf değiştirerek Kral Richard'a
" İngiliz Sistemi" umutsuz b i r süvari hücum u ndan başka seçenek bırak-
1 420 l e re gelindiği n d e ,
'
mayan Stanley kuvvetleri
" İ n gi l i z s is tem i " diğe r olmuştu.
ü l ke o rd u ları tarafından "İngiliz öncüsüne bağlı okçular, İ ngilizler, 1 6. yüzyılm
ithal edilmişti. Bu hususta bataklık arazide korunaklı bir ilerleyen yıl ları na deği n ,
öncülüğü, 1 436'ya kada r k ıta Avrupa'sın ı n m ızrak­
İ n gil i z l e r i n m ü ttefi k i
mevkiye yerleşmişlerdi; ama burada
etkili olmalarına ihtimal yoktu. l ı ve tüfekli askerleri yan
olan B urgonyalı lar yap t ı . yana getire n taktiklerine
Daha s o n ra Fransızlar, Fransız süvarisi, vücutlarını baştan
geçmed i ; ama bu duru­
1 440 ' l arda, kend ileri n e aşağı saran çelik ve deri zırhlar altında mu, i natçı bir geri kafalı­
özgü, okçulardan mürek­ öyle muhkem bir koruma altındaydılar lık olarak değerlendirmek
kep b i r k raliyet muhafız ki, bunlara atılan oklar, ya oracıkta yanlış olur. V I II . Henry,
alayı ve l evazımat bölük­ p aramparça o luyor, ya da sekip arş-ı 1 5 1 3're, Calai s yakınla­
leri geli ş ti rdiler. Sah ra rındaki Spu rs Savaşı'nda,
altıya doğru yükselip dost düşman ayırt
topçul uğunda görü l e n tıpkı bir ası r evvel adaşı­
ilerleme i le birl i kte, b u
etmeden herkesin kafasına düşüyordu. "
n ı n yaptığı gi b i , kanat­
taklit s ü reci, Fransızlara, POITIERS SAVAŞ I, G EOFFREY LE
lara yerleştird i ği okçular
İ ngil i z l e r i kendi s ilah l a­ BARKER, VAKAYİNAMECİ
sayesi nde Fra n sız kralı
rıyla vurma imka n ı verd i . I . François'yı d i ze getir­
Fransa ve Burgonya, 1 5 . meyi başarm ı ş t ı . İ ngiliz
yüzyı l ı n o rtal a r ı n d a , sistemi, etkisiz olduğu i ç i n değil ; ateşl i s i lahların
İ ngiliz ve İ sviçre geleneklerin i n e n i y i unsurları n ı ucuzlayıp, daha hafıf b i r h a l almasından ve n isperen
harmanlayarak m ızraklı , okçu ve tüfe kçileri m u n ­ kolay eriş i l i r malzemeler h ali ne gel mes i nden sonra,
tazam bölükler içi nde bir araya topladıkları esnek eğit i l mesi b i r ömür boyu süren b i r okç un u n , h iç
bir o rd u d üzen i gelişti rmekle meşgul düler. Buna bu zahmete girişmeden, eli ne tüfek veril e n çeli msiz
m u kabi l , Gül Savaşları ( 1 45 5- 1 487) adı verilen iç bir acemi tarafı ndan i kame edilebil mesi n den ötürü
savaşı n pençesinde kıvranan İ ngi l tere , eski sisteme ortadan kalkmıştı .
körü körüne bağl ı kalmıştı. � ·' ..

Towton'da ( 1 46 1 ) , York taraftarı I. Edward'a taht ı Agincourt Sav�ı: 1 4 1 5 ,.


kazand ı ran büyük m uharebe, atlarından i n m iş zırh l ı İ ngiltere kralı V. Henry, 1 4 1 � Ağustos' unun ortası nda,
savaşçı l a r ve mızraklı baltalar taşıya n p iyadelerden Fransız tah t ı n ı gasp etmek amacıyla Normandiya'yı
oluşan h a n tal blokları n , b i rbirleriy l e d idiştiği b i r işgale baş l a m ıştı. Henry' n i n ·başı nı çekti ği 1 0 .000
kör dövüşünden başka b i r şey değildi. York yandaşı kişil i k ord u , ilk iş olarak Seine neh ri n i n ağzın da yer
okçuları n , h ızını kesmeden esen rüzgar ı hesaplayarak, alan Harfleu r' ü kuşatm a al tına aldı . Ne va r ki, salgın
atışları n ı yaptıktan sonra birkaç adım ger i çekilmeler i hastalıklar, i ki ay süren m uhasara boyunca Hen ry' nin
ve Lan caster taraftarların ı n okları n ı n k imseye zarar ordusun u kırıp geç i rd i . Bunun üzerine kral, en
vermeden yere ini ş lerin i seyretmeleri, s avaşın yegane kes t i rme yoldan İ ngi l iz egemen l iği n d e b u l u nan
POiTiERS SAVAŞl , 1356. F ro issart'ırı Chro n i ct t,Les adl L eseri n i n 15. alarak yol a koyulduktan sonra, Fransız b i rl ikleri n i n ,
yüzyda a it resimli bir nüshasL ndan. Hal k a rasırıda hayli rağbet geçişe mani ol mak için 1 3 Ekim'de v ard ı ğ ı Som ın c
gören bı,t eser, şövalyeler i n cengaverliği n i ve fazi letleri n i sitayişle neh ri k ıy ı l arında mevzilen m iş o l d u k l a rı nı görd ü .
a n la t a n bir kita p t ı . Ne var k i , l Lpkı Kara P rerıs'in zaferinde
Kral ın elinde, ordusunu neh ir boyunca ü l ke içleri n e
old uğLL gibi, savaş mcydan l a n ncla işi n büyük k ısmı n ı üstlenenler
yön l e n d i rmekten b aş ka seçenek yoktu ve İ ngilizler,
p iyadeler o luyorcht.
Pero n n e yakın ları nda, fark edilmeden suyu aş:ı n a
deği n b i r h afta dah a yürümek zo ru n d a kald ı l a r.
Cal a is'ye u laşab i l m e k i ç i n , sayıca aza l m ış askerleri n i
Hen ry, akarsuyu geçtikten s o n ra derhal Cal a i s
düşman arazi s i n i n d e r i nleri n d en geçirme kararı isti kametine vönlen m is o lsa da. kal a balı k b i r Fransız
,
' '

ald ı . B u esnada sefer mevsimi hayl i i lerlemiş ve hava ordusu, İ ngiliz k ralı n ın yolu üzerine, kaleden 5 0 k n1
oldukça bozulmuştu. H enry, yan ı n a b i r haftalı k erzak uzağa yerleşm işti b i l e .
.a. Jl. Jl. .J.. L L...1 .L..ı .l , .&. l. , J.'-.'-' .L..ı U

H e n ry' n i n idaresinde, 5 0 0 0 okçu n u n yan ı


s ı ra, 1 000 şövalye ve zırhlı s i lahşor vard ı . Fransız
k u vvetleri ise, i s tendiği n de süvari o la r a k da
kullanılab i lecek 1 O.000 zırh l ı savaşçı (baştan ayağa
l evha zırhlarla kap l ı) da dah i l , İ ngiliz o rdusunun
en az üç m isliyd i . Bu da yet m ezmiş gibi, Fransız
atlannın çoğu, fazlaca zayi at vermeden İ ngiliz
o kçulann a saldırabilmek adı n a, baştan aşağı örtü
ve zırhların altına gizlen m işl erdi. Fransız komuta
h eyetine göre, Henry'nin sahi p olduğu en kuvvetl i
silahı etkisizleştirebilmenin e n iyi yolu buydu. Ne de
olsa, Fransızların aklı fikri, 1 346 Crecy'de yaşadı kları
acı yenilgiden bu yana, okçular ı n vurucu gücünü
bi neklerinden ayrı savaşan zırhlı askerlerin direnciyle
b i rleştiren İ ngil iz sisteminin zay ı f kar n ı n ı a ramakta
olmuştu. Gerçi bu arayışlarında, o ana değin pek de
başarılı o lamamışlardı. Fransız şövalyeleri, Poitiers'da
atlarından indiklerinde hantal ve hareket kabi liyeti
düşük formasyonlara dönüşmüşler ve kralları Jean'ın,
d üşmana esi r düşmesini e ng e l leyeme m i ş le rdi .
Tutsak kralı n oğul larından biri, i htiyar Berry dükü,
1 4 1 5 Seferi'ne ç ı kan kraliyet kapısına tabi askeri
gö revl ilere, İ ngil izlere karşı t ertip edil e n sefere
k ralın götürülmemesini tavsiye etmişti. Neresinden
bakılırsa, "savaşı kaybetmek, hem savaşı, hem de kralı
kaybetmekten daha iyiydi". Zaten, sıkça nükseden akli
dengesizli kleri düşünüldüğünde, Kral VI . Charles'ı n
pek de bu işlerin adamı olduğu söylenemezdi. Her
halükarda, olumsuz kanaat serdedenlere itiraz e tmek
m ümkün değildi.

Fransız Planı
Saray nazırı d'Albret ve Fransız mareşali Boucicault,
İ ngiliz silahlarının birlikteliği n i etkisiz kılabi lmek
amacıyla savaştan önce bir plan geliştirdiler. Bu plan,
nihayet 1 98 1 'de, B ritish Library'de, yangından zarar
görmüş b i r elyazması i çinde b u lundu. Plan esas
itibarıyla, 6000 kişilik Fransız ö ncü kuvvetlerinin,
takriben aynı sayıda olan Henry ö ncüleriyle yüzleşmek
- -

zorunda kalması durumunda tatbik edi l me k üzere


tasarlan m ı şt ı . F ra n s ı z ö n c ü l e ri , H a r fl e u r 'den
hareket eden İ ngi l iz ordusunu gizlice takip etmekle
görevlendiril mişti . Somme nehr i n i Henry'den önce
geçen Fransızlar, muhtemelen Bapaume yakın larında
b i r yerde, ana orduya iltihak etme niyetindeydiler.
FRANSlZ ARBALETÇiLER. ı5. yüzyı l
Franstz arba !etçileri, b ir ortaçağ
yazmasına dayana n ı 9 . yüzyt!a ait
b u gravürde tasvir ed ilmektedir.
B t{ res imde, silahlarıru başlan
k urab i l me/( için zamana i h t iyaç
dL{ya n. askerler açısından, çoğunlukla
b tt i ş için hassaten t a hs is ed i len bir
pavisier taraJmdarı taşm a n geniş
pavise kalka n lann tn ehem m iyeti
a n la L ı l maktadtr.
F ransı z p l a n ı , atları ndan
i nd i r i lecek z ı r h l ı s il a h ş o rla r ı ,
her i k i cenahta bekleyen vasıfs ı z
p iy ad e lerl e ayn ı formasyon içi ne
y e r l eşt i r m eyi ö n g ö r ü y o rd u .

P iy ad e le rd e n ö rü l ü sav un m a
hat tının ö nünde, yine kanatlarda
kalacak şekilde, İ ngi l iz atış la r ı n a
misi lleme yapma vazifesi veril e n
atıcılar (okçular ve arbaletç i l e r)
kon uşlandırılacaktı. Kanatlardan
b i ri n i n en uç kıs m ın a , "arba l e t
üstad ı" ko mu tas ı al t ı n da 1 000
k i ş i l i k bir a ğ H zırhlı süva r i
k u vveti ko n u l m uş t u . Bun l a r,
efe n dileri n i n a t la rı na bindirilen
vale t l e r ( 1 00 0 a d a m c i va r ı )
t a r a fı n d a n d es te k l e n ecek t i .
( Valetler, sefe r le re ş ö val y eler i n
m a i yet i n d e k a t ı la n h a fi f
z ı r h l ı hizmetkarlard ı ) . D iğer Agi n co u rt Sefe r i ' n in gün l üğünden başka bi r şey
ka n at ta , 200 a t l ıdan m ü rekkep b i r zırh l ı savaş ç ı lar d eğ i ld i r) adlı eser i n müellifi olan o rd u papazı şöyl e
m üfrezesi , ord u n u n arta kalan valetlerinin des t eğ i n de yazar: " E s ir l erden elde edilen istihbarat neticesinde,
b e k l eyecekt i . Bu i ki zırh l ı s ü va r i g ru b u nd a n daha b ü tün o rd u , düş m an ko m uta n l a r ı n ı n, h assa t e n
kal a ba l ı k olan ı , doğr udan İ ngi l iz o kçuları n a k a rşı s e ç i l en yüzlerce �öval yeyi , çarp ış m a l a r es nas ı n da
h ücuma geçerken, ufak müfreze, düşman ha t t ı n ın z ı r h l arla kapl ı a t l a rı n ı doğrudan okçu l a rı nı ı z ı ı ı
gerisi ne sarkarak İ ngiliz ordugahını hedef a lacaktı . üzeri n e sürmekle görevlendi rm i ş o l d uğu şayias ı y la
Ufak v e iyi tal i mli k uvvet l e r, " kraliyet ha nes i " ne çalka l a nd ı . Bunun ü zeri n e k ra l , orduda bu l u n a n
m e n s u p tecr ü be l i kom u tan l a rı n ellerinde bu i şin her okçunun, k e n d i s i i çi n , köş e l i ya da yuva rl a k ,
üstesinden pekala gele b ili rdi . Ne var ki, üç önemli altı kadem boyu n d a yeteri nce kal ı n v e h e r i k i ucu
,

et ke n zaferi F ransızla rı n elinden çekip aldı .


, s i v r i l t i l m i ş kazık veya s ı rı kl a r ha z ı rla m ası n ı em retti .
H er şeyd e n ö n ce, Henry, Fransız p l a nı n dan K ralın tali matı n a göre, bütün o kçu l a r, Fransı zl a r
h aberdar olm uş ve Fransız tasa r ı l arını boşa çıkarmak çarp ı şma k üzere y ak l a ş t ık la r ı ve İ n g i l i z müdafaas ı n ı
i ç i n ge re k l i t ed b i rl e ri a l m ı ş t ı . S avaş ı n gö rgü y a rmak amacıyla adı güru hları serbes t b ı raktı k l a rı
tanıklarından b i ri ve Gesta Henrici Quinti 1 1 • (asl ı nda vakit, ellerin deki kaz ı kları , s i v r i uçl a r ı düşman ı n
P l l' A U .t. ı� 1 1� KULU

göğüs h izasına gelecek ş ekilde yere saplayarak bir 8000 süvari. B u ifadeler abartılı rakam l a r içeriyor
cephe yaratacaklardı. Böylece şaha kalkmış atlarıyla olabilirl erse de, her halükarda, Fransızla r ı n İ ngiliz
yakl aş a n s üvari l e r, k a z ı k ları görd ü k l erinde, ya ordusund a n çok daha kal abalı k olduğu açıktır.
korkarak geri dönecekler, ya da atları nı ve kendilerini Bunun la beraber, ikinci bir etken, bu sayısal üstün­
ölüme atmak pahasına taarruza devam edeceklerdi." l üğü dengeleme işlevi görmüştü. Herhalde Agincourt
Elde taşı nab i le n seyyar kazıkla rı n , bizati h i V. sahrası, Fransızlar açısından savaşa tutuşm ak için
Henry tarafın dan geliştirilen bir yen i l i k olduğunun seçilebilecek en elverişsiz yerdi. Bir kere, Agincourt ve
altı çizi l me l i dir. Oysaki b i r zamanl ar, Henry' n i n Tramecourt köyleri arasında kalan bu toprak, en fazla
b u t e k n i ğ i , 1 3 96 N i ğb o l u bozgununun acı 900 m genişliğindeydi . Her iki köyü sarıp sarmalayan
tecrübelerini nakleden Yo rk dükünden öğrendiğine sık ağaçl ar, Fransız kuvvetlerini, esas terti batlarını
i nanılmakraydı. almaları na i mkan tan ı­
H al b uk i b u i dd i a , mayacak derecede sıkışık
okçuları n seyyar kazık l a r ı "Evvela okçular, var güçleriy le ve dar b i r alana hapset­
hal i h azırda m u tat olarak Fransızlar üzerin e ok yağdırmaya mişti. Bu da yetmezm iş
kul land ı k l arı bir dönem­ başladılar. Çoğu zırhsızdılar; dar gib i , Ekim yağmurları ,
de, Gül Savaşları esnasında iki o rdu arası n da uzanan
ceketler giymişlerdi; pantolonları diz
kaleme alınan York taraf­ çapalanrrn ş toprağı ıslata­
çevresinde bollaşıyor, balta ve k ı lıçları rak adeta çamur deryasına
ta r ı b i r kaynaktan gel i r.
kemerlerinden aşağı sarkıyordu. çevirm işti. Arazi şartları,
York dükü şahsen N iğb o l u
Çoğu, yalın ayak yalın baştı. » s üvarilerin h üc u m esna­
seferin e iştirak etmediğin e
ENG UERRAND D E MONSTRELET, s ı n d a ivme k azanmala­
göre, Henry'n in, Osman l ı
yen i ç e r i l e r i n i n d i ki l i VAKAYİNAMECİ rına m a n i o ld uğu gibi,
yöreye özgü ki ili toprak,
kazı k l a r vası tasıyl a, ken-
1 9 1 4-1 8 yıl larında ordu­
d i l er i n i h aç l ı süvarisin i n
l arın baş ı n a b ela olan S o m me çamuruna benzer bir
hücumundan nas ı l korumuş olduklarını sonradan
hal almış t ı . Hatta savaşa katılan kimi şahsiyetlerin
okuyarak öğrenmiş olm ası daha m uh temeldir. İ şin
anlattıkları na bakılırsa, ağır zırhlar taşıyan şövalyeler,
i ro n i k tarafı, H e n ry' n i n b u konudaki kaynağı­
atlarından i ndikten son ra d i zlerine kadar balçığa
nın, büyük ihti m al le, sefere bizzat kat ı l an Mareşal
dönüşmü ş toprağa batmışlardı.
Boucicault' nun hatı raları o lmasıdır. Tecrübeli Fransız
Dah ası , ö ncü kuvvetlerin başında b u lunduğu
komutan, bir kez daha, henüz öğrendiklerin i tatbik
sürece az sayıda uyumlu şahsiyetten oluşan Fransız
etme fırsatı b ulamadan, aynı taktiğin kurbanı o l a­
komuta h eyeti, ana k u vvetlerle birleşi l mesin i n
caktı. Agi ncou rt'da Henry' n i n karşısına çıkan Fransız
ardından i ns icamını yitirmişti. B ütün Fransızlar
ordusu, Boucicaul t'nun b aş langıçta tasavvur ettiğin­
bir araya geldiğinde, ordu n u n idaresi, Alençon ve
den çok daha büyüktü.
Orleans dükleri gibi , asalet derecesi bakı m ı ndan
Fransız kral ı n ı n saflarında muharebeye katılan
en itibarlı kişilere geçmişti. Deneyimsiz ve kendine
görgü şahitlerinin tem in e ttiği rakam lar, Henry'nin
aşırı güven duyan bu toy savaşçılara sorul acak olursa,
m ütevazı b irlikleriyle kıyaslandığı n da, korkunç
Kral Henry' n in, Fransız tarafının bariz üstün l üğü
derecede yüksek görünmektedir. Fransızların ilk hattı,
karşısı n d a tesl i m o l m ayı seçmemesi d üpedüz
atlarından i nm iş 6000 zırh l ı savaşçıdan müteşekkildi. saçmalıkt ı . Sonuçta, M areşal Boucicaul t' n ı n kılı kırk
İ l k h attı n, 4000 okçu v e arbaletçi ve her iki uçta
yararak hazırladığı plan ı , d oğru düzgün uygulamaya
bekleyen s üvari kuvvetleri tarafından desteklenmesi koymaya b i l e tenezzü l etmemişlerdi.
öngö r ü l m üştü ( aş ağı y ukarı orij i nal p l ana sadık
biçimde) : 1 600 atlı sol , 8 00 adı sağ kanatta. İ k inci İngiliz Tertibatı
hatta sayı lar ı 6000'i b u lan, yin e yaya vaziye tte Bu arada Henry, pek kala balı k o lmayan o rdusunu
l ı
bekleyen zırh s ilahşo r l ar ve b u nl a r ı n gerisinde geleneksel tarzda tertip e t mişti . Bu geleneksel tarzın
Agincourt Savaşı
1 415

İ ngil izlerden en az ü ç m is l i kalabal ı k o l an Fransız


o rd usu, Henry'ye Calais yolunu tıkamıştı. Ne var ki ,
kendilerine fazlaca güvenen Fransız komutanlar, sayıca
ü s tün askeri kuvvetlerin i dar savaş meydanında adamakı llı
konuşlandıramadılar. Henry, ayağına kadar gelen fırs atı
geri tepmeyip askerleri n i bir ok atımı mesafeye kadar ileri
ç ı k a rdı. İngiliz o rdusunun çeki rdeği n i , atları ndan i n miş zırhlı
s ilahşorlar oluşturuyordu. Hayl i sağlam si lahşorlara k ı yasla
çok daha kırılgan b i r yapıda olan o kçul a r, düşman süvarisine
k a rş ı , manialarla dolu derin bir müdafaa sathı teşkil edecek
şekilde tahta kazıklarla koruma alnna alındı . Fransız s üvari
h ücumları, bu savunma hattını yarmayı başaramadığı gi b i , ·
kaçan atl ılar, kend i yaya kuvvetleri n i n d ü zenini bozd u. İ ngil iz
oklarının h ışmına uğradıktan sonra akı lları başları ndan
giden ana muharebe hattındaki askerler, düşman b irl ikleriyle
doğru düzgün çarpışmaya bile giremedi l e r. Hatta hafif silahlı
okçular bile, bu b i rlikler üzeri n e baskı n la r düzenleyip esi rler
aldı . Savaş, bir saat içinde fi ilen bitmiş t i ; fakat daha son raki
Fransız karşı taarruzları ndan çekinen Hen ry, tutsakla rı n
tek rar çatışmalara katılması ihtimal i n i o rtadan kaldırmak için
hepsi nin öldürülmesi emri n i verdi. Sonuç feci bir katliamdı
ve İ n gilizler kati b i r zafe r kazandılar.

/) \ İNGİLTERE

. + AGINCOURT

Agincourt, Ca[ais yo lıı iizerinde, şehrin 5 0 km güney i11de yer


al. ıv. Savaş, bugü.11 de eskiden oldıığu gibi, i k i ağaçl ı k alan
arns mda kalan dar b[r açık l ıkta gerçek leşmişli.

50
P İ YAD E N i N RO LU

biııe kiyaık çok daJia


ı az askerden olupn İngiliz
miiharebe h� kanadan ·

yerletdrdiif. okçular refakatindeki


. .

· yaya zırhlı sil�orlarla Fransızlar


üzerine yürüyüfe gefti.

4 Esas Fransız muhaıd>e


,---....,..'""'--.., k,ı,tala,rı, intizama girerek
İngilizlere saldırmak is;in bü�
tam olarak neye benzediği sor usu, son iki yüzy ıl da çak ı l ı kazı klar arasında, d üş ma n s üvarisi ne pek de
tarihçiler arasında hararetli tar t ı şm a l a rı n yür ü tül me ­ aldırış etmeden gön ü llerince yer değiştirebilecekleri
sine vesile ol muş t u r. 1 890'larda Eng,lish Historical ko r u n ak l ı b i r m ı n t ı ka düze n lemek ol m uş t u .
Review dergisi n d e neş redild i kten b u yana geç e rl i Cuneus formasyon uyla ilgi l i söyl e n en leri n aksi ne,
kanaat haline gele n yoruma göre, atlarından i nmiş bu sözcük, ufak askeri grupları tanımlamak için de
vazi yette bekleyen zırh l ı savaşçılar, her biri kenar­ kul l a n ı l ab i l i r. Nitekim ordu papazı, Fransız a rtçı l a r ı n ı
larında o kçuların bulunduğu ç ı k ı n tılara sah ip üç o l u ş t u ra n s üvari m ü fre zele ri n i t a r i f ederken bu
kol t eş k i l et m iş l e rd i . Bu çıkınt ı l a r ı n b i rleştiği n ok­ keli m eye b aşvurur. Bu sebeple, İ n gi l i z o kç u la r ı n ı n ,
tada, b i r kama fo rmasyo n u ya da b aşka bir tarifle, cena h l arda saf tutarak, ordunun m e rkez h a tt ı n ı ,
içi boş bir V dizil im i şek i l- yaya be k l e meyi tercih eden
len m iş t i . Hakik a ten de, zırhlı savaşçılara bırakm ış
"Konfederasyon askerleri , muazzam olmaları muhtemeld i r. İ şin
ordu papazının Agi n c o urt
esası, her ne kadar, üç farklı
bet i mlemesi, Latin ce cune­ bir kuvvetle i leri atılarak ok , kılıç ve
kom u ta n ı n hükmünde, üç
us keli mesi n i kullan mak mızraklarıyla Avusturya şövalyelerini ayrı bayr ağ ı n dalgaland ığı
su ret iyle kama ş e ki l l i b i r biçtiler ve deştiler. Düşman, orman kollar h al i n de yerleş m i ş
dağıl ı mdan bahseder. B u kantonlarının adamlarının elinde o lsala r d a , İ n g i l i z l e r i n
durum, Yüz Yıl S avaşları
büyük kayıplar verdi; bilhassa toplam m evcudu o den l i
tarih inin usta ism i A. H . azdı k i ; ü ç m ü staki l k o l
teslim olmaya razı olmayan ve yaya
Burne' ü, Agi nc o u r t ' u ve yeri n e, b i rleşik tek bir ki t lc
İ n g i l i z sistem i n i n tatbi k askerlerin yanlarında kalmış olmasını
h a l i n d e to p laş m ı ş l a rd ı .
edi l di ğ i Crecy ve diğer arzulayan asilzadeler . . . "
St. Geo rge haç ı n ı n a l t ı n a
savaşları, gönül r a h a t l ığı y­ SEMPACH, GEBBARD D RACHER, kuru l a n K ral V. Hen ry,
la bu tarife uygun biçi mde CONS TANCE KRONİGİ küçük o rd u su n u n t a nı
resmetmeye yö n l en dir m iş- kalb\nde d u ruyo rd u .
tir. B u rne ayrıca, i ddiasını desteklemek amacıyla,
1 346'daki İ ngi l iz ordusunun herse şekl i nde düzene Savaş
İ şi n tuhafı, belk i de aşırı özgüven yan ı n da, kom u ta
girdiği n i yazan F ro i ssa rt kro n iğine a t ı fta bul u n u r.
heye t inde h ü kü m süren kafa karışıklığı n ed e n i y l e ,
Bu k el i m e n i n kökeni, sivri u ç l u veya çıkın t ı l ı b i r
Fransızlar saldırıya geçmediler. O n l a r ı n yeri ne H e n ry
ya p ı l an mayı akl a getir i r. Bununla b i rl ikte Froissart,
sazı e li ne alarak, sabah saatlerinde, s avaş meydan ı n ı n
ayn ı tabi ri, Niğbolu'da, h içbi r ağı r zırhlı p iyad e n i n
en da r noktasına, b i r ok atı m ı mesafeye kadar i l e r l ed i .
kor u m asına başvurmadan, çakıl ı kazıklar arası nda
Hen ry' ni n okçuları , burada kazık l a r ı yere çaktıktan
d ağ ı n ı k vaziyette be k l eye n yen içeri o kçuları içi n de
sonr a , düş m a n ı hazırl ı ksız bir h üc u ma zorlamak
kullan ı r. Aslı n a bak ı l ı rsa, herse sözcüğünü, tapan
amacıyla taciz atışları yaptılar. Maksat hasıl olmuş t u .
şekil l i olarak anlamak daha ma k ul d ü r. Bu ziraat a racı, Fransız süvari kanatları, e n az dört ciddi meseleyi göz
sürül m üş tarlayı d üzel tmek a m ac ı yla kullanıl ı r ve ardı e de rek aceleyle i l e ri doğru atı l d ı lar. Her şeyd en
çift sürerken azarni m iktarda toprağı kaldırabil mek evvel , süvar i kanatları h ücuma feci derecede e ks i k
için b i ri önde b i ri bi razcık daha geride tasarla n m ış savaş ç ıyl a b aşl amı ştı ; çünkü başın a buyruk şöva l y e l e r
tırmık d işleri ne b enzerd i . Ord u papazın ı n , okçuların gerektiği gibi düzene gi rmem i ş ol d u k l a rı n da n , s üvari
aldı ğı ö n lemle rl e ilgili bahiste, "arada ön ceph eyi ko l la rı , başta kararlaştırılan rakam l a r yerine ancak
oluşturan birl i k l e r b u l und uğ u halde, kazıklan n b i r 1 50şer adam top l aya b i l m işt i .
kısmını önlerin e , b i r kı s m ı m arkaları na saplad ılar" İ k i n cisi, man ialarl a ko ruma a l t ı n a alınan a ra z i ,
derken kas tettiğ i tam da bu o l malıdı r. İ ngil i z o kç u l arı nı n arkas ı na sar k m a şıkkı n ı d a h a
Uzu n lafin kı s as ı , okçuların yaptığı, önceki örnekte baştan elemişti. Ü ç ü n c ü s ü , ça m u rl u zemi n atları n
m uh ayyi lemizde canlandığı g i b i , kaz ıkl a rd a n örülü bacaklarını yorduğundan, adeta b i r o k yağmurun un
dar bi r kama m isali çı kıntı yapan bir çit değil; zem ine için e d üşm üşlerd i .
Atlarını kazıkla rı n üzerine doğru sürecek kadar 15. YÜZYI LA AİT bir clyazmas mdan Agincourl Savaşı tasvi ri. Bu
cesu r olanlar, bi nek leri n i n d el i k deş i k ol m as ın ı resimde, i ngdizlerin zafe r bza n masmda e t k i Li olan çapa lanmış

izlemek zorunda ka ldıl a r. Keza kendileri de, kazıklara çam u rl u topraklar ve ağaçl ı k arazi hep b i rl i k te gösteri lmektedir.

b i n d i ren atlarmın sırtından o kçul arın ayakları d i bine


d üştükten hemen s o n r a t ez e l de n k atled i l d il e r. giriştiği taarruzlar d a daha hallice d eği l di ; in tizam ı n ı
F ra nsızlar, s avaş meydan ın ın yal n ızca bel i r l i b i r y it i ren birlikler, İ ngiliz okçusu tarafından seyreltildi;
kıs m ın da, yum uşak toprak y üzünden kaz ı kl a r ı n çam u r tarafı ndan y avaşlatıldı ( ağ ı r zırh l ı p i y a de l er
top ra k ta tut un a mayıp d üş m esiyle savun m as ız t ü ke n men i n eşiği ne gel miş l e r d i ) ve n ispeten
kalan lar karşıs r nda kısmi bir başarı kazandılar. fra n sız daha dinç İ ngil iz z ı rhlı savaşçı l a r ı tarafından geri
ati ıları n ın çoğu, o k yağmuru ndan canını k u rt a rmak püskürtül düler.
içi n çark ed ip gerisin geriye kaçmak dışın da b i r şey İ ki nci bir dalga h alinde gel e n F ra nsız ağır z ı rhl ı
yapamadı. Ne yaz ı k ki geri kaçarken , bu kez de, yaya süvarisi, İ ngil izleri b i r n ebze o ls u n geriye i t meyi
vaziyette ilerleyen zırhlı silahşorl ara toslayarak t a m becerm iş; hatta bu henga mede Hen ry'nin m iğferine
bir karmaşa yaşanmasına yol açtıl ar. isabet eden bir darbe, k ral iyet tacı n ı s üs l eyen çiçekleri
Uzaktan fı rl a t ı lan s i l a h l a r k u l l a n a n F ra nsız un ufak etmiş o l sa d a , Fransız l a r s avaşı kaybettiler.
askerlerini devreye sokm a k m ü m kü n olma mıştı . Çok sayıda lort, göğüs göğse mücadele esn as ın da
B u nl a r daha ziyade, deste k verm eleri icap e d e n öldürüldü veya tuts a k ed i l di Kıssadan hisse, İ n giliz
.

ö n c ü k u vve tl er i n a rka.s ı n a doluşarak yersiz b i r itiş okçusu, b i l h assa ç a m u rl u a razide, kaz ı k l a rı n ı


kakışa sebebi y e t verd i l e r. Piyade kuvvetl e r i n in top rağa çakmak i ç i n bel lerinden aşağı sarkan ağı r
Agincourt'da İngilizler: Yaya Zırhlı Silahşor ve Okçu
i ngil iz zırhlı s ilahşorları (şövalyeler, şövalye silah.larlan kend i lerine b irer k azdı 1-teserel'< laşmab l l i r k orumalar
ve asalet ımvan m a sahip olmaya n bazı savaşçılar), hazt rlamalanm emretm iştl. Bu ledbir, Fransdan
muharebe esnasmda, sosyal i tibar derecesi baluwundan yen ilgiye uğratmakta hayli etk i l i oldtt. B u esnada ingiliz
kendilerinden hayli d ü.şü.1-t olsa lar ela, okçularla ayn.ı ord ı.-t s u. nıuı. içinde bu l u n d uğu sefaletin derecesi , açld�
sajlarda savaşma k için atların ı terk etmeye hazırd ılar. ve p is su yüzünden i s h a l o lan okçw1 Lm pa n lo lon u n u
Bu uzun yaycı lar, çattşmalann çolz daha ağtr s ilahlı b i r k e n a ra bırakmış olmasrndan anlaşdab d i r.
hasımlanyla bire b ir dövüşe dönüşmesi dw-um uı1d.a
1-wru.ma al t ına a l ı nabllmderi içi n , çoğunlukla
m uharebe hattmm kenarlarına veya engebeli araziye
yerleşfüilirlercl i . Kra l V. Henry, Agincourt'd a, düşman I
süvarisinin hü.cum l anna karşı, bü. t i-tn okçtılann
I
l' l l l\.U r. l'lj l l'lj 1'.. V L U

kurşun tokmaklarla bile, çev i k ve ölümcül hasımlar İtalya'ya bağlayan geçitleri saklayan derin vadi leri
olduklarını dosta düşmana göstermişlerdi. s e b ebiyle, o r t a ç ağlar boyunca civar dev l e t l e rin
Ana k u vvet l erin yeni lgiye uğrayışını seyreden i l gisini üzerine çeke gelmişti. Bu geçit yerler i ndeki
Fransızların ü çüncü hattı , de Fauquembergues a k ı ş vergi l en d i ri lebilecek seviyeye ulaş t ı ğ ı n da,
komutasında tertiplenen son bir taarr uzdan sonra, b a ğı msızlığı n a d üşkün İsv i ç reli ler ve Avu s t urya
geride kalanları kanlı bir kıyıma terk ederek savaş H absburgları arasında sürtüşmeler çıkmaya başladı.
meydanından kaçtı. Mahalli bir lort olan Isembert 1 29 1 'de orm a n l ı k Uri, Schwyz ve Unterwalden
d'Agincourt' u n giriştiği kana t hücumu , Fransızlar kantonları, harici düşmanlara karşı iş birliği öngören
açısından , başlı başına b i r felakete d ö nüşmüş b i r savunma akdi imzaladılar.
olan yen i lgi n i n üzerine tüy d ikti . Her ne kadar 1 3 1 5 sen es i nde, İsviçre' n i n dağl ı ah ali s i ile
d'Agi nco ur r' u n adaml arı , İ ngil iz ağı r lı klarını Habsburg himayesinde faaliyet gösteren bir manastır
yağmalayarak ordugahta bulunan seyisleri öldüren bir a rasında ortaya ç ı kan tartışma, bir süredir beklenen
çiftçi güruhu olarak görmezden gelinse de, bu saldırı, s a v aş için g e r ek l i mazeret i sağlad ı . Avu s t u rya
Fransız planını hayata geçirebilmek için yapılan son h ükümdarı Leop old, 1 000 atlı ve 2000 piyadeden
bir u m u ts uz teşebbüs olab i l i r. Hakikat ne olursa m üteşekkil b i r ord uyu dağlarla kaplı a r a z iye
olsun, bu hamle, savaş meydanının ortasında elleri yol l adı. Tatar yaylan ve elde taşınan türlü savaş araç
kol ları bağlı kalan Fransız asi lzadelerin i n durumunu gereçleriyle silahlanmış İsviçreliler, Morrgarren'da
hepten fenalaştırmıştı. H absburg o rd u sunun yol u n u kestiler. Avusturya
Yönet i m i a l tı n d aki m ü t e vazı kuvvetin, bir kol u yürüyüşü n ü durdurduğu anda, ağaçlarla kaplı
de peşinden s ürükleyeceği i nsan sürüsüyle baş yam açlarda p us uya yatmı ş 1 000 kadar İ s v içreli
edemeyeceğinden korkan ve t utsakların tekrar silaha b e l iriverdi. B u n lar, bayır aşağı kaya parçal a r ı ve
sarılmalarından endişe eden Henry, tüm esirlerin ağaç gövdeleri yuvarlayarak köşeye sıkıştırdı k ları
öldürül m es i n i emre tri. Şövalyeler, kra l ı n emrini s üvarilerin tepesine çullanırken, Avusturya piyadesi,
yerine getirmeye yanaşmayın ca, 200 kişilik bir okçu y o ldan aşağı koşuşt u r m aya başladı. H ab s b u rg
müfrezesi ne bu sevimsiz işi hal letmeleri talimatı verildi. ordusunu paramparça eden b u s ürpriz saldırının,
Bu gaddar infaz merasimi, günü kapatan olay oldu. Ne m ü kemmel tat b i k edilen bir pusu harekatı o l d uğu
kadar azi mle çabalamış olursa olsunlar, Fransızların aşikardır; ama yine de, sergilenen bütün meziyetlere
henüz İngiliz sistemini alt edemeyecekleri anlaşılmıştı. rağmen, bir "p iyade devrim i "nden bahsetmek için
Fransızların, askeri sahada şartları eşideyebilmeleri ve h en üz erkendir.
nihayet İ ngilizleri topraklarından kovabi l meleri için, B u zaferi n c azibesine kapı l a n göl kenarı n daki
yeni bir nesil yetiştirmeleri ve askeri teşkilatlarını en Lucerne ve Bern şehirleri, İsviçre Konfederasyon u' na
i nce ayrıntısına kadar gözden geçirmeleri gerekecekti.

İsviçre: Çıraklık Devresi "Çl LGlN MARGARET". Bu. ı5. yüzyd flaman topu, barutlu
İ sviçre, her ne kadar, Avru p a'nın göb e ğ in de olsa sila hlann bu. devirde ulaştığı gelişmişlik seviyesinin iyi bir
da, dağl ı k tabiat şartları y ü zünden fi i l e n bir u ç örneğidir. Bu kuşatma topu, barutun infilak etmesiyle elde
bölgesi d i r. B u ü l ke , Alm a n İmparato rl uğu' n u edilen kuweti kenarlardan hapsedebilmek maksadıyla, demir
çuhuk!ann. etrafın a y ine dem irden kasnaklar dökülmek sure t iyl e
imal edilmiştir.
katılma kararı aldılar. Gelgelelim, kentlerin güçlerini formasyonlar halinde düşman üzerine gönderdi.
birleştirmesi, zengin l i k ve insan kaynaklan bakım ı n ­ İsviçrelileri n kaybetmeye yakın olduğu kahramanca
dan m evc u t dengeleri bir anda a lt üst ettiğinden, bir çarpışma sürerken, yem bulma u muduyla ordudan
komşu h ükümdarların huzurunu kaçırdı. En son u n­ ayrılmış olan bir grup İ sviçreli, ansızın İ t alyanlar ın
da, rak i p şehirlerden biri olan Fre i b u rg'un m üş te­ yan tarafında ortaya çıkt ı İsviçre o rdusunun arta
.

ki asi lz a deleri, Bern üzerine sefere çıkmaya karar kalan bütün muhariplerinin taarruzuna uğradığını
verdiler. İsviçreliler, 1 339 Laupen'de , saldırganlara zanne den Carmagno l a, daha hafi f zırhlar taşıyan
had l erini bildird i le r. Orrnanlık kanonların halkı, İsviçreliler fena halde örselenmiş oldukları halde, geri
savaşı n başlangıç safhalarında şövalyeler tarafı ndan çekil me em ri verdi. İ sviçreliler, bu savaştan sonra ,

hayli hırpalanmışlardı ; fakat Bern p iyadesi, Freib u rg saflarındaki mızraklı asker oranının ciddi m iktarda
yayalarını ezip geçtikten ar t ırılması gerek t iğine
sonra d üzen l ed i ği bi r hükmettil e r. Ne de olsa,
kanat harekatıyla d üşman ((Burgonyalılar, ağaç kazıklarından daha kıs a olan teberler,
süvarisinin arkasına sarktı yaptıkları setin arkasından iri şövalye l e r i n yakın lara
ve atl ı ları imha etti . Başka v e ağır top larıyla ateş açtılar. Bu kadar sokulmasına imka n
bir Av usturya taarruzu, atışlar, formasyonları içinde bekleyen tan ıyo r ve b i r n o ktada n
1 3 8 6 t arihinde, bu kez sonra ağır zırh lı şöv alye­
konfederasyon askerlerine büyük zarar
Sempach'ta bertaraf edil­ leri durd urmak zorl aş ı ­
di. B ir kez daha çoğun ­
v erdi . . . Ben, şahsen ikişer ikişer yordu.
luğu teberlerle donanmış vurulan bazı atlılar gördüm; bunların 1 444'te, art ı k büyük
İ sv içre l i ler, yüksekçe b i r bacakları hala eyere takılı vaziyette ölçüde b i r m ızrak­
n o k t ay a yerleşm işlerd i . olmasına karşın bedenlerinin üst lı kuvv e ti haline gele n
B i r önceki karşılaşmanın kısmı kop up gitmişti. " İsviçrel i le r, St. Jacob-en­
aks i n e, Avusturya şövalye­ B irs'de Fransız ordusuy­
PETER ETTERLİN,
leri b i n eklerini b ı rakarak la karşı l a ştılar. Say ısal
MORAT KUŞATMASI
yaya v aziyette s a ldı rıya zafiye t t e n m uzda r i p
geçti l e r. Daha teçh izatlı İ sviçrel i l e r, B i rs nehri­
şövalyel er İ sviçreli l eri geri püskürterek Lucerne san­
, ni aştıkları gib i Fransız merkez hatt ı n a bindirdiler
cağı n ı ele geçirdiler Ne var ki, Habsburg hükümdarı
. ve daha sonra h avaya doğrulttukları m ızraklarıyla
I I I . Leo pold b i haber olsa da, Avusturyalılar, İsvi çre schiltronvari bir küme ol uşt u rdular. Bunun üzeri n e
ordusunun yalnızca bir bölümüyle kozlarını paylaş­ Fran sızlar zaman zaman okçu ve arbaletçi lerin yay­
,

mışl a rdı . İsviçre ordus u n u n ana kuvvetleri cenahtan l ı m ateşiyle desteklene n müteaddit s üvari h ücumları
saldırıya geçtiğinde, Avusturyalılar karşı koyamadılar gerçekleştirdiler. En nihayetinde, Fransızlar gösterme­
ve Leop old öldürüldü. lik bir zafer kazanm ı ş o l salar da, çarpışma son u nda
B i r müddet sonra roller değişmiş ve kantonlarına İsviçrelilerin gönlü rahattı. Fransızlar, İs v iç rel ile r i
komşu dağlık arazi leri kendi topraklarına katmaya mağlup edebilmen i n yol unun, bun l arı hareketsi z
niye t l e nen İsviçre liler istilacı hüvi yeti kazan m ı ştı. kıldıktan sonra uzaktan atışlarla devi rmek olduğunu;
l 422'de M i lan d ü kalığı üzerine çıkılan bir sefer, İsviçreliler de, ne denl i zayiat verirlers e versinler, as la
Arbedo Savaşı'yla sonuçlandı. İsv i çrel il er, bu m uh a­ aman dil emeyecek fanatikler olduklarını ka n ı t la­
rebede ordularının yaln ı zca bir parçasıyla, 4000 kişi­ mışlardı.
den i baret (üçte b i ri mızraklı, üçte ikisi teberli) bir Taktiksel açıdan bakıldığında, İs v içrelilerin kısıdı
kuvvede boy göste r mişlerdi. Ağır İ talyan süvarisinin bir repertuarı vardı. He r daim araların da, tatar yayları
giriştiği hücum İ sv i çre mızraklarına takılıp eriyince, kullanan bir m iktar avcı askeri ve b irkaç atlı gözcü
den eyimli condottiero Carmagnola, o rdusunun h at­
x bulunduruyorlardı; n e var ki, ancak Lorraine düküyle
tıhareketini derha l değiştirdi. Arba letçileri, İsvi çre ittifak ettiklerinde gerçek bir süvari gücünden istifade
askerleri n i kanatl a rdan vurmak için kenarlara yol­ edebi l mekteydiler. İsviçrelilerin esas kuvveti, olağan
layıp , atlarından i ndirdiği zı rhlı s i lahşorları, derin durumlarda üç kola b ö l ünmüş olan m ızraklı as ker
P İYA D E N İ N R O LÜ

Zırhlı İsvi çre Mızraklı Askeri (y. 1 475)


Bu çizim, Bu.rgonya Savaşlan (ı475-77) döneminden, özdeşleş tirilmiş olsalar da, bunların çoğu., 15. yü.zy tlm
ön saflarda savaş a n ağtr silahlı b ir askeri temsil ortasına değin savaş araet o larak teber kullanwuşh .

etmektedir. Kafas mda bir sallet taştyan savaşçımn isviçreli ler, Arbedo'd a (ı422), p iyade mtzrnk lanyla
vücudu, her iki cinsten, örme ve levha zırhlarla mii.ceh h ez i talyan milLs kuwetleri karşLsında gü.ç
korunmaktadır Yalmzca bacak k tsmt, hareket
. bela, göstermelik bir zefer kazandtktan sonra aym
serbestlsi sağ l ayabi l mek amaCLyla ağtr ztrhlardan silaht benimsediler ve gelecek iki astr b oyunca p iyade
mahrum btra ktlmtşhr. Bu resme k ıyasla, isviçre taktiklerLne yön verdiler. Uzun piyade mtzraklan,
m tzraklt blok lann da görev a la n askerlerin büyü.k 1 64 o ' lard.a , gelişmiş hafif ateş li s ilahlar karşts mda
çoğu.nlu.ğu. daha hafif teçhizatlara sahipti ; hatta en büyük ö lçüde etkinliklerini yitirmiş olsalar da,
gerideki s�ann m iğferleri bile olmazdt Her ne kadar,
. 1 67o'lere, sii.ngü.nü.n savaş m eydanlanna gelişi ne kadar
i sv içrel iler gel eneksel olarak u.zım p iyade m tzraklanyla kullanı lmaya devam edildiler.
b loklarından n eşet ediyordu: Vorhut, yani ö n cüler; söylenebilir; fakat b u dizilim, m evzu bahis, derin
Gewalthut, yani ana kuvvetler ve Nachhut, yani a rtçılar. s ı ralar oluşturan ve Üzerlerin e ağır zırhlar almayan
Bu kolların h e r biri, ilgil i kol u oluşturan savaşçıların İsviçreliler olduğun da, mükemmel sonuçlar vermişti.
toplandığı kan tonların önde gelen şahsiyetlerinden İ sviçrelilerin, b u s ayede, yür üyüş kollarını şaşılası
kurulu bir heyet tarafından yönetilirdi. b i r hızda başka b i r istikamete çevirmeleri m ümkün
Savaşta izl e n ecek strateji, çarpışmalar başlamadan o lmaktaydı . S ah i p oldukla r ı s a rsılm az d i s i p l i n ,
evvel son derece demokratik bir usulle tayin e d iliyor tıpkı Bernlilerin Laupen'de yaptıkları gibi, karşısına
ve belirlenen h attıhareket, takdi re şayan b i r gözü ç ı kan düşmanı n hesabını gören bir kolun, bir an
pekli kle uygulanıyordu . Savaş meydanına üç kısım b i le düşünmeden savaş meydanının diğer alanlarına
h a l i nde yay ıl manın, devr i n askeri tea m ü llerine yardıma koşması n ı teminat altına almıştı.
körü körüne bağlanmaktan b aşka bir şey olmadığı
Cesur Charles'ın Ordusu
Cesur Charles, 1 463 tarihi n d e Burgonya d ü k ü
o l d uğunda, h ay l i geniş olm as ı na rağmen bölük
p ö rçük bir k rall ı k tevarüs etmişti . En büyük a rzusu
m emleket topraklarını birle ş t irmek ve büyütmek
olan Charles, gen işleme yoll arının Fransız k ral ı ve
A lman imparatoru tarafından tıkanmış olduğunun
farkındaydı. H er şeyin en iyi s i n i b i r araya getirdiği
b i r ordu kurd u . Charles'ın ordusunda, ağır süvari ,
tüfekç i, m ızrak l ı ve arbaletçi p iyade i h t iyac ın ı
İ talyan condottierolar gidermi ş t i . Burgonya d ükü
ayrıca, Avrupa'nı n en iyisi o l an İ ngiliz atl ı uzun
yaycılannı ( Fransız kralının, ası l la rının üstünkörü
b i r taklidi olan yerel milisleri kullandığı bir devi rde)
ve F laman tebaas ı arasından d evşi rdiği m ı zrak! ı
askerleri ordusu n da yan yana getirdi. Tophanede,
beş yüzden fazla top hazır bek liyordu. Tüm askerler,
mavi ve beyaz kumaşların üzerine işlenmiş kırmızı
bir St. Andrew h açını taşıdıkları tek tip kıyafetlere
b ürünmüşler v e h e r bölük, kendine
Qzgü sancak ve flamalarla donanın ıştı .
1 47 1 'den itibaren, senede b i r defa,
ordu nizamını b e l irlemeye yönel ik
talimatnameler yayımlandı.
G ö r ü n üşe b a kı l ı rsa, C h a r l es ' ı n
muhayyilesinde, her b i r unsurun d i ğeri n i
destekleye b i l d i ğ i , değişik s i l ah türlerin i ayn ı
çatı altında b irleştirme fi kri vard ı . Bu maksatla, bir
taraftan, geleneksel olarak m ı z raklı savaşç ı l a rdan
o luşan saflar, okçularla karıştırıl m ış ve ateşl i silah

ı 47o'Li YILLARlN HARP taktmlan içinde resmedilen - uzun


çizme ve mahmu . zlara dikkat ediniz -, Burgonya hizmetindeki
h u. atlt okçu, kesesini d ol dur uş bir paralL aslzerdir. Yüzünü
m

açtkta btrakan bir sallet (miğfer) ve gövdesini korumak için bir


hrigarıcline (birbirine perçinlenm iş ufak levhalardan mamul)
giyinmiştir.
P İ YA D E N İ N RO LÜ

Şövalye ve Arbaletçi (y. 1480)


KLta Avntpa'sında, i ngiliz tarzmda olduğu. gibi, i nerelı mü.cadde etmeyi alışbnltk hal ine getirm işlerd i .
okçular toplayq:J bu.rı lan tal im eltirdikten sonrn oYClu Si lah.mı kumtası zaman alan arbaletçi, kuşalma
tertibat/an içine sokabi l m e becerisitü sergileyebilen savaşlarında çok daha etkiliydi; silah u'lı doldururken
devletler, uzun menzilli d övüşler için h izmet e decek geniş bir kalkanın (pavise) muhafaza sına muhtaçtt.
arbaletçi l erle ztrh/ı silahşorları, aynı ordu düzeni Her halülıarda, hu i k l asker cinsi de, 1500 '/erden
içinde b i r araya get irme eğil imindeyd i ler. Poitiers i t ibaren yaygınl ı k kazanan, daha hafif ve da�a h dı a tış
( 1356) tecrübes inden sonra f ransdar bile, açdı arazide yapabl len ateşli s i lah lar karştsında eski etki11 [ ilder i n i
gerçekleş t i rd ik leri m ücadelelerin çoğunu. yine de y itirmeye yü.z tuttular.
kaybederek pe k haymu göremeseler de, atlanndan
kul lanan askerle r l e takviye edi l m iş; ö te taraftan, yekpare bloklar h al i n de gelen İsviçre kollarıyla baş
atlı okçular, d ü ş m a n taarruzlarını daha r aha t edemeyeceği ayan beyan ortadaydı . İşin aslı, Charles,
karşılayabilmek i çin s üvari birlikleriyle aynı kortej e yaşadığı devirden 1 50 yıl kadar ilerideydi. Gerçekten
soku l m uştu. B u d üzende t o p ç u n un vaz i fe s i , de, yanlardaki tüfekç i l erle m ızrak l ı böl ü kler, a tış
düşman hücu m u n u n gelmesi beklenen istikameti hızını epeyce artıran topçular ve kararl ı hücumlara
kenarlardan ateş a l t ı na alabilecek şekilde, tah k i m kalk a n süvari birliklerinden oluşan bir askeri terkip,
edilm iş mevzilerin a rdına yerleşmekti . Bu terti b at, i leride savaş meydanların ı n efend i si olacaktı. Ancak
1 453 Castillon'd a, F ransızların korku saçan İ ng il iz bundan önce, silah sistemlerinin yeterli gelişm işlik
generali Talbot'un taarruzun u hezi mete çeviren t o p
bataryalarını takli t etmek suretiyle geliştirilmişti. MlZRAKLJ PİYADELER VE tüfekçiler, y. ı 5 00. Bu resi m Pers
,

Ne var ki, sistem haddinden fazla karm aş ı k t ı . hal t Kyros'un efsanev[ kah.ramanltklarını konu. alan geç
Askerler n e kada r s ıkı b i r tali m alm ış olu r l a rs a ortaçağa ait bir elyazmasmcla bulu.nan tasvirleri esas a l .
tr

Kyros'un eşine az rastlanır bir asker[ mucit olclu.ğuna inarnlrrdt;


olsunlar, zafere u laşabi lmek i ç i n , b ir s ürü farklı
clolaytstyla burada tasvir eclderı "pike ve shot" temsilinin,
muharip unsurun kusursuz bir iş birl iği sergilemeleri
ge l eceğ i n savaş m eydanlanrn vaktinden önce tarif' ettiğini
şarttı. Derinlikten yoksun m ızrak l ı bölükleri n ,
söylemek mümkündür.
seviyesine ulaş ması nı ve b u s ilahları kullanacak savun ma silahları serp iştirdiği k ü t ü klerden bir
neferl erin gereken tal i m ve terbiyeyi al malar ı n ı istih kam inşa ettirerek çözebilmeyi umut etm işti.
beklemek gerekecekti. İsvi çre o rdusu, 2 5 .000 konfederasyon savaşçısına
ve m ü ttefikleri Lorraineli Rene idaresindeki birkaç
Burgonyalılar İsviçrelilere Karşı ( 1476-77): yüz atl ı k bir ağı r zırh l ı süvari kuvvet i ne sahipti.
Grandson, Morat, Nancy İsviçre askeri yönetimi, taarruz a n ı o larak yemek
Ces u r Charles' ı n "modern ordus u" karşıs ı n d a vakt i n i seçerek epeyce akıllıca bir karar verdi. Her
kazandıkları ü ç zafer, İsviçrelilerin askeri sahadaki iki cen ahları Lo rraine atlıları tarafı ndan kor u nan
şan ı nı adeta taçlan dırdı. Charles, 1 476'da, İsviçre İsviç r e l i l er, m ü dafaa d uvarın a vardıkl arı n d a
denetimindeki Grandson kentini zapt ederek kaledeki muhafızların çoğu yerlerinde değil d i .
bütün muhafızları idam ettirmişti. İsviçre ileri kol u , Tekrar doldurularak ateş etm e l er i hayl i vaki t
ordun u n geri kal anını beklemeksizin orman içinden alan ateşli silahlar ve sav unmada bekleyen az sayıda
açık araziye yayıldığında, Charles' ın ordusun u n muhafız, mızraklı güruhların, istihkaml arı aşıp kampa
tüm h eybetiyle ken dilerini beklemekte olduğu n u dol uşmasına mani olamadılar. İsvi çrel i ler, içeride,
görd ü . Charles, İsviçre birli kleri n in ilerleyişi n i nispeten düzensiz grupl ar halinde savun ma hattına
akamete uğratmak amacıyla, l evha zırhlarla örtülü gelmeye çabalayan B urgonyal ıl arla karşılaştılar.
atların sırtındaki silahşorlarına, i ki süvari h ücum u Bunları teker teker alt ederek, ordugahı n bitiminde
gerçekleştirmeleri em rini verdi. Bundan hemen sonra, bulunan göle doğru sürdüler. Basit taktikler ve dinç
B urgon ya ana k uvvetleri kısmi bir ricat harekatı bedenler, bir kez daha, görünüşte daha sofistike bir
yaparak İsviçreli leri belirgin bir hedeften mahrum askeri k uvveti dağıtmışt ı .
bıraktılar. Charles, bir taraftan da, m ızraklı güruhları Bıkıp usan madan mücadelesi n e d evam eden
ezip parçalamaları için yenilikçi sahra topçuların ı Charles, l 476-77'nin dondurucu kışında, Lorraineli
meydana konuşlandı rmakla v e kendi m ızraklı ları Rene üzerine dönerek Nancy'yi kuşattı. Ocak ayında
ve uzun yaylı askerleriyle düşman ı çembere almakla İsviçre kurtarma ordusu yetiştiğinde, Charles, 5000
meşguldü. Bu girift manevralar sürerken, İsviçre kişilik kuvvetiyle, 1 2 . 000 Lorra i n e ve 1 0 . 00 0
ordusunun ana kol u ve artçı. kuvvetleri, yürüyüşlerin i İsviçre savaşçısına karşı harp etmek zorunda kaldı.
düşman gözlerden saklayan tepenin yamaçlarından Charles, Meurthe nehrin i soluna, ufak bir dereyi
t ı r m a n a rak s a v a ş önüne ve ağaçlık araziyi sağına alarak bir savunma
m eydanına intikal savaşı yapab ileceğin i d üşünm ü ş t ü ; ama so n uç
e t t i l er. B i r a n d a yine h üsran oldu . İsviçre ana kolu ve artçıları, ö n
--===""'C'ff:!>= gafi l a v la n an v e cepheden hücuma geçtikleri vakit, ö ncü kuvvetler
de, h i ç de zorlanmadan ağaçl ık a raziye girerek
belki de, kend i
Charles ordusunu kanattan vurdu lar. Burgonya
a n a k uvve t l er i n i n
ricat h amlesini yan l ış yorumlayan ordusu i nsicamını yitirirken, Charles, takip eden can
pazarında hayatı n ı kaybetti. İsviçreliler, bu savaştan
B u rgonya ordu s u , savaş meydanı n ı raki b i n e
sonra, yenilmezlikleri n den ötürü t üm Avrupa'da
bırakarak kaçmaya başladı . Süvari kuvvetlerinden
haklı b i r itibara sahip o lurlarken, İsvi çre m ızrakl ı
yo ksun İsviçreliler, p ür telaş kaçan h asımlar ı n ı n
aske r i , b ütün h ükümdarları n peş i n den koştuğu
peşi ne düşmeyi denemediler.
piyade ci nsi olarak ünlendi. Flaman mızrak l ı l arı
Charles, İsviçrel i l eri bir kez daha çatışmaya
ve Al man kentlerinde n gelen piyadeler, bu örneğe
çekebi l menin yol l a r ı n ı ararke n , daha b üyük b i r
göre yeniden düzen lendiler. Fransızlar bile, İsviçre'ye
ordu toplayıp bunlar ı n talim ve teçhizatıyla i lgilendi.
sını rdaş dağ vad ilerinden kendileri adına m ızraklı
Bundan sonra, İsvi ç relilerin bir kurtarm a ordusu
asker toplaman ı n yollarını aramışlardı . 1 5 . yüzyıl ı n
yollamadan duramayacakların ı hesap ederek, Bern
sonuna gelindiğinde, Avrupa'nın tartışmasız en iyi
güzergahı üzerinde kalan Morat kalesini muhasara
paralı askerleri İsviçreli lerdi.
altına aldı. Charles, İ sviçre birl iklerini durdurabilme
Mızraklı güruhların ön saflarına karıştığı andan
meselesini, ordugahının önüne, ö tesine berisin e
itibaren , vasıfsız neferlerle ayn ı teh l i kelere maruz
BURGONYA SAHRA TOPU.
Cesur Cltarles, 1467 de Burgonya
'

dükü o ldu ve devletinin asker[


giicünü artmnak için muazzam
b ir servet saef e tti. Charles, top
bataryal annm hareket hLZL11.L
artLnna konusunda öze l l llde
hevesliydi ve ltakikt anlamda i. l l�
sahra top lannrn gel iştiri l mesi için
kesenin ağzım açh.

kal an ve atını m ah m uzlayarak kaçma i mkan ı kuvvet kurarak yeniçerilik kurumunun tem ell eri n i
kalmayan asale t eh l inin, muasır piyade kuvvetleri attı . Gön üllü ihtida yol uyla çok az piyade tem i n
karşısında İsviçrelilere belirgin bir manevi üstün l ük edilebildiğinden, yeniçeriler 1 362'den sonra, Türk
sağladığı, bu dev i rde yaşayan h erkes tarafından fark hakim iyetinde yaşayan Hıristiyan ailelerden devş i rme
edilmişti. H asımları da İsv içre usulü m ızraklarla usulüne göre toplanmaya başlandı. Bu zeka mahsul ü
s i lahlandıklarında, çarpışmala r daha da kanlı hale uygulama, bir taraftan, nüfusun o a n a değin el atıl­
geldi. 1 499 Svabya Savaşı' nda, aynı savaş gereçleriyle mamış kısımların dan askeri hizmet için adam sağla r­
mücehhez Alman b irlikleri t arafından durdurulan ken, öte taraftan , zapt edilen ülkelerde H ı ristiyan l ı ğ ı
İ sviçreliler, zaferi a ncak m uazzam bedeller pahasına zayıflatma amac ı n ı güdüyordu.
kazanabilmişlerdi . Müslüman gön üllü p iyadelerin, 1 4 53 İsta n b u l
kuşa tmasında o lduğu gib i , t o p l u h ücu m l a rd a
Yeniçeriler
yem o larak, düşman m üdafileri n i yo rmak veya
1 4. yüzyılın ortalarından itibaren Balkanlar'ı n büyük
h e ndekleri cansız
kısmını fethede n ve İstanbul' un çevresin e iyice
bedenl erle doldu rmak
yayılan Osmanlılar, sözünü dinleten bir Avrupa gücü
amacıyla kullanı lmaları
haline gelmişlerdi. Erken tarihli Osmanlı orduları çok
o l ağan dışı b i r durum
sayıda p iyade ihtiva etse de, s osyal seçkinler savaşa
değildi. Bununla b i rl i kte
at sırtında katıl ıyorlardı. Ne de olsa, süvari h izmeti,
yen içeriler, çok daha sağla m ve disiplinli bir kuvvet
ganimet kazan maya ve toprak tevcihi ne uza n a n
oluşturmakta ve her ne kadar, batılı meslektaşlarına
b i r yol olarak görül ürken, piyadelere, aklı b i r karış
havada ayaktakımı gözüyle b akıl ıyordu. kıyasla yine de hafif kaçsa da, zincir ve levha karışımı
Seçki n birlikleri n atlılardan oluşması, b ilhassa zırhlar kuşanmaktaydılar. Bunla r, uzak mesafede n
i ş i n içine ağır zırhlı ve iyi eği timli batılı kuvvetlerin mu harebe için yay ve tatar yayları; yakın dövüş iç i n
karıştığı kuşatm alarda veya çet i n arazi şartlarında ise, mızrak, kılıç v e baltalar taşıyorlardı. Yeniçe ri l e r,
b aşa bela olmuştu. Aynı zamanda Türkler, Bizans kuşatılan kentler ü zerine yapılan nihai hücumlarda
h i zmetine giren almogd.var p i yadeler i n i n savaş şok b irlikleri olarak görev al ırken , padişah ın i nsan
p erformansından da etkilen m iş olabilirler. Orhan deryası İstanbul sokakları nı arşınladığı esnada, piyade
Bey, 1 3 30 yılında, azat edilmek karşıl ığı nda ihti­ kor umalar olarak da hizmet edivorlardı.
,

da ederek Osmanlı askeri hizmetine girmeyi kabul Merkezi denetimi ve başkent ikt idarın ı artırm a k
eden H ı ristiyan esi rleri arası ndan 1 000 kişilik bir adın a oldukça kullanışlı unsurla r olan yeniçeriler,
b u a maçla Os m an l ı İ m pa rato r l u ğu' n u n m u h te l i f h üc u m dalgasın ı d ağ ı tab i l m e e n d i şe uğu l d a m ı ş t ı .
k ö ş el eri n d e k i k a l e lere gö nde ri l m işlerd i . M eydan F l am a n ya rat ıc ı l ığ ı , r i bau deq u i n l e r i , l 3 8 2 'd e ,
s avaş l arı nda ise , ıne rkez hat t ı nd a d izilerek d i ğer Beve rho u tsveld'teki savaş meyda n ın a sürükledi. B u
p iyadeleri takviye ediyorlard ı . 1 444 Varna Savaşı 'nda, sah ra t opları n ı kull a n a n Genrl i l e r, Bruge sald ı rı la rı n ı
ye n i çeri lerin M acar şövalye h üc u m larına başarıyla b aşarıyl a oyalarken , b i r piyade kuvveti n i düşman ın
göğüs gereb i l meleri, bunları n harp formasyon l a r ın da, ard ı na sarkmak i ç i n yol l amaya m uvaffak o l m uşlard ı .
uzaktan atış yapan savaşçıların yan ı s ı ra, bol m i k tarda Ateş l i s ilahları n h areketl i formasyo n l a r l a gerçek
ya k ı n mesafe s i la h ı da b u l u n d u ğ u i z l e n i m i n i a n lamda bul uşması , B o hemya'da (Çek C u m hu riyeti)
v rmekted i r. patlak veren mezhep savaşları esnası n da oldu. H uss i t
l i de ri J a n Zizka, 1 4 1 9 Nekmfr m u h a a ras ı n d a
Hussitler sal d ı rı ya uğrad ı ğ ı v a k i t , o rd u s u n da b ul u n a n
Av rupa'da ateşl i si lah ların onaya ç ı kışı 1 340'lara kadar yük a ra b a l a rı n d a n b i r ko r u m a s e t t i ol u ş t u ra rak,
geri göt ü rü l eb i l i rs e de, bu ta r i h l e rde daha z i yade d ö rt n a l a üzerin e g e l e n d üş m a n s üvari s i n i t o p
k u şa t malarda ku l lan ı l m ışlardı . Sah ra topçul uğ u n un a t ı ş l a r ıy l a savuştur m uştu . H uss i tl e r, ne de o l sa,
en e rken tari h li ö rnekleri, Fland ra ve Bohemya' n ı n m ız rak l ı m u h a re b e tecrübes i ne sah i p o l m ayan ve
s ı n ai bölgele r i n den gel i r. Mesel a, ribaudequini i cat safl a r ında anca k b i r avuç adı asker b u l u nd u rab i l e n
eden ler Flamanlard ı . B u çok nam l ul u silah, tekerlekl i ç i ftç i l erden i baret o l d ukları nda n , raki p şövalyeler i n
b i r a raç üze r i n e o t u rtu l m uş ufak tüp dizi l e r i nden h ız ın ı kesebi l men i n e n iyi yol ları n da n b i ri a rab a l a r
i baretti ve baz ı l a r ı , düşman aske r l e r i n i uzak tutmak olmuştu. Zizka bu tecr ü beden hareketle, bir savu n m a
a m acıyla s i v ri u ç l u de m i rler l e s üs l en m i ş t i . B u tabyas ı i şl evi gö r ü p , nefesleri kes i l e n e dek d ü ş m a n
rken tarih l i bata rya s i la h ı n ın m uc i d i n i n kafas ı nda, h üc u m l ar ı n a m ukavemet edeb i l ecek, a rabalarda n
m u h temel e n , s u rla r d a a ç ı l m ı ş ged i klere yap ı l an k u ru l u seyyar bir k a l e fi kri n i ge l iş ti rd i (Wagenburg) .
to p ! u taarru z l a r esnası n d a , cek h a m lede k o ca b i r Çare i z d üşman b i r l i kleri geri çelö 1 meye yelten d i l<leri

BURGONYA ŞAHİN TOPU.13


15. yüzytl m son lan. Cesur Charles
idaresinde, tekerlel�li kundaklar
üzeril'tdeki ıızw1 namlulu top lar,
sahra lopçu lanm o güne deği n
görülmem iş derecede isabetli
n işanctlarn çevirdi.
olan tarasniceler gizl e n m işti . Wagenburglar için
HÜCUMA KALKMlŞ Bi R tasarlanan arabalarda, gerektiğinde yukarı kaldırılarak
yeniçerL. Bu köle savaşçLlar, 1330 düşman okçularını sükut-ı hayale uğratacak mazgallı
ydmdaki llk yoldaşlanndan
paravanlar ve d üşma n askerlerin i n s ürüne rek
itibaren, OsmanlL Devleti'rıln
arabalar ı n altın dan gizlice sızmas ı n ı e ngelleyecek
kazandtğL zaferlerde haya.tl
plakalar da ihmal edilmemişti . Araba sürücüleri, göz
görevler yerine getirdLler ve 1 6 .
açıp kapayıncaya kadar tdbor (Wagenburg) nizamını
yi..izytl bah ordulannda asker[
d isiplLn anlayLŞLnLn yerleşmesi alabildikleri için , düşman o rduları önünde pervasızca
açtsında.n örnek model teşb l manevral ar yapma cesaretin i kazanmışlardı . Hussitler,
ettiler. ilk iş o la rak, ülkeler i n i Katoli k h a s ı m larından
tem izledikten sonra, komşu topraklara yapn kları
baskı n larla dehşet saçmaya başladılar. S ı nırdaşları,
Hussi t ö rneğini, kısa b i r s ü re içinde kendi askeri
sistemlerine dah i l ettiler. B u işte Macar kralı Corvin
Matyas (Matthi as Corvi n us) başı çekerek, ordusunda
kul l a nm a k üzere bi r H us s i t araba c ı l arı kı rası
kiralamıştı. 1 444'te M acar kralının h izmeti ndeki
Hussitlerle karşılaşan Osmanlılar, derhal bu taktiği
özüm s e d il er. Hussit a rab aları n ı n e t ki n l i ğ i , her
köşesine i l iştiri l m iş muazzam sayıda a teşli silah tan
geliyordu . Üstel ik tek başına arabaları n varl ığı b i le,
düşman h ücumlarının hızını kesmek için biçil miş
kaftand ı . Bu s avunma tertibatına h üc u m etmeyi
kafasına koymuş biri, öncelikle, arabal arı tı ka basa
doldurmuş arbaletçi ve tüfe kçilerin yayl ı m ateşine
maruz kalmayı ve savun ma hattıyla temas etmeyi
başarabi l i rse, yüksek b ir p latformdan s i lah l a r ın ı
sallayan teberci v e çivi l i g ürzcüleri n darbel eri n i
göze almak zorundaydı . Tdborun del i n i p geçi l mesi
durumunda ise, içeri giren d üşman askerleri, Hussir
yedekleri tarafın dan sa ld ı rıya uğruyorlar ve daha
fenası, a rabaların üzer i n de bekleyen m ü rettebatın
da yüzl e r i n i çevirmes iyle , tam bir cendere içinde
vakit, kapı niyeti ne kullanılan arabalar b irer kenara
sıkıştırılıp telef ediliyorlardı. Wagenburgun zayıf karnı,
itilecek v e Hussit süvarisi, hasmının ensesine binmek
topçu birlikleri karşısında kendisini savunmaktan aciz
için b u boşl ukl ard a n i leri atılacaktı . Taktiksel
olmasıydı; fakat topçu bataryalarının, 1 5 . yüzyı lın
açıdan bak ı ldığında, arabalar genellikle s avunma
sonlarında tdborun karşısına konuşlandırılabilecek
pozisyon unda bekliyor ve düşman birliklerini kend i derecede h areket kabiliyeti kazanmasına kadar, bu
Üzerl e r i n e çekmeye çal ışıyorlard ı . H e r a rabaya, pek de b aş ağrıtan bir mesele olmam ıştı.
arabanı n üzerinde veya etrafında çarpışan yirmişer Hussit taktikleri , batı ordularında kendine bir
kişilik m üfrezeler tayi n edilmişti. Bu muhariplerin yer edinmeyi b aşaramadı. B unun yerine Fransa'da
b üyük kısm ı , dehşet saçan jlaillar L 4, teberler, tata r Bureau b i raderler, her ebattan topl a r ı bir arada
yayları ve bir miktar hafif ateşli silahla donatılmışlardı . barındıran m üstahkem b ataryalar tas arlamışlardı .
Arabaların üzerine houfnice1 5 adı verilen hafı fhavan Bu topçu istihkam ı, 1 4 5 3 Castillon'da, İ ngi lizlerin
topları konuşlandırılmış olduğu halde, arabaların Aquitai n e'den kovulmaları n ı tem i n eden savaşta
arası ndaki boşluklara yerleştirilen i ri kalkan la rın rüştünü ispat etmişti. Zaten Burgo n ya d ükleri,
ardı n a da, kundaklar üzerindeki hafif ateşl i silahl ar her ne kadar, Cesur Charles' ı n 1 470'lerdeki sahra
o .::: �:· -�. :·. ·. ··-

ERKEN TARİ HLi B i R bir arkebüz, y. 1500. Bu. tarihe


şeki lde, d i rençl i tasarımlar g e liştirm işlerd i . Ama
geli n diği n de elde taşman ateşli silahlar, daha hafif, daha
,
b u zırhlar, o l u kl u tasarımı ve sertleştiri l m i ş çel i k
kolay taşLnabi lir ve daha isabetti bir hal almaya başlarntşlardt. y üzeyleri sayesi n d e ok ve zem berekleri 1 6 başarı yla
İ mparatorluk ordusunda savaşan arkebü.zcüler, 1525 Pavia s avuşcurabilseler de, hafıf ateş l i silah lar karş ı s ı n da
Savaşı'nda, Kral l. Fran ço is ve Franstz süva ri gens cl'annesı ancak kısıtlı bir koruma sağl ıyorlardı. Yaya bekleyen
(şövalyeler) karştsrnda üstünlüğü.nü. ispat etti. zırhlı savaşçılar ve tebercilerle karışık vaziyette veya
topçularına değin ciddi rakamlara ulaşamasalar da, en b unların hemen önünde hizmet veren tüfekçiler,
başı ndan i tibaren ateşli silahları n içten savunucuları d üşman ordusunun önde g e l e n şahsiyetleri n i tek
olmuşlard ı . Tekerlekli araçlar üzerinde taşınan bu v uruşta i ndirmede ve mızraklı formasyonların zırhlara
yen i silahlar, s avaş meydan ı n ın farklı noktalarına bürülü ön safla rını parçalamada oldukça faydal ıydı .
nakledilerek konuşlandırılabildikleri içi n eski usul Keza bu duru m , G ül Savaşları' n d a istihdam edi l mek
o rdular k a rş ı s ı nda bir hayl i tesirl iyd i . G erçi her üzere kiralanan ücretli birlikle r a rasında tüfekçi lere
hal ükarda, sah ra topçul ar ı nı n İ sviçrelilerin h ızına neden yer verildiğin i de izah eder. Ama ne o l u rsa
yetişeb i l m e l e r i düşünülemezd i . Charles ayrıca, o l sun, top ve elde taşınan ateşl i silahlar, 1 6. yüzyıla
bel irl i bir m iktar tüfekçi tevarüs etmişti. Burgonya kadar meydan savaşlarında tayi n edici öğeler olarak
h ü kü mdarın ı n bunları n sayısı n ı art ı rmak adına tezahür etmeyeceklerdi.
çektiği onca eziyete bakı l ı rsa, bu tüfekçilerin cephe HUSSİT SAVAŞ ARABASl. Dini çekişmeler yüzünden pal lak
performansı etkileyici ol malıdır. Orraçağ sonlarında, veren Bohemya i sya (ı 41 7-35),Jan Zizka isimli bir askeri
m

zırh imala tç ı l a r ı , gün geçti kçe kuvvetlene n tatar dahinin gün ışığma ç ıl� mas n a vesile oldu. Zi.Zka, içlerini her
ı

yaylarına ve k i tlesel uzun yay atışları na karşı , zırhlı cinsten hafif ateşli silah.[ar ve yakm d övüş silah!an kullanan
arların sırtında boy gösteren şövalyeleri ihya edecek savaşçılarla doldurduğu. savaş ara6alanyla seyyar ordugahlar
lrnrdu. Bu. muharebe dü.zeni, şövalye ağırlık[ı geleneksel ordu.[ar
karşısında yenilmezliğini defalarca kamtlaclı.

· -----
- --
2. BÖLÜM

S üvARi
SAVAŞLARI

Süvari ler, ortaçağlar boyunca, düş m a n ord ul a rı n ı n


p iyade hat ları n ı tah r i p etmeye ve düşman üzerine
s on d a rbeyi i n d irmeye yarayan şok b i rlikleri o l arak
kul l a n ı ldıla r. Bunu n l a birli kte, gü n geçtikçe gelişen
p iyade silah ları ve taktikleri, atl ı a s ke rin m u h a rebe
üstünlüğü n ü peyderpey o rtad a n kaldırd ı .

B
i r za m a n l a r şöyle yazı l m ı şt ı : " P i ya d e
m uharebeleri n e pek uygu n değil ler; neredeyse
her dai m , biçi msiz ama dayan ıklı atlarını n
sı rtı n d a o l u rlar. İşleri n e geldiği vaki r , atların üzeri ne
h an ı m hanı mc ı k ku r u l mayı da b i l i rl e r. Bütün halk
arasında, geces i n i g ü n d üzünü a t ı y l a geçi rmeyen
b i r k i ş i b i le yoktu r. At s ı r t ı nda a l ı şveriş yapar; at
s ı rt ı n d a yer i çer ve b i nekleri n i n i nce enses i n e
boyl u boyunca uza n a rak o kadar d e r i n b i r u ykuya
dalarlar ki, rüyanın h e r t ü rlüsünü görürler. J ş ciddi
b i r meseleye dair karar vermeye gel d iği nde, hepsi
atları n ın sırtında gel e rek ayaküst ü b i r mec l is tertip

15. YÜlYlL O RTALARINA a i t b ir ya zm a d a n a l l l1an b�t resi mde,


sa n a l ç ı ,Jean froissart'm C h ron iqucs'inde yer a lan bir L asvire
dayan a ra l� Cn�cy Savaşı 'n t yen i den can lan d t nna n iyetinde o lsa
ela, savaş meyd a n ı si lah. t a r ve zırh lara cla i ır verdiği b i lgi ler
,

h a ta l a rl a doludu r. Esasında sanatçı, tam takı m viicut z ı rh lan


içinde resmetl iğ i s üvari, piyade zırh l ı s i lahşor ve okç�darla
yaşad ığı ça,� ll1 gerçekleri n i ya nsıt ıyor.
ederler . . . Kışkırtıldıklarında topluca savaşa girerler; bu i ki kuvvet arasındaki ilişki b i çi mini baş aş ağı
savaş meydanında yekpare bir güruh halinde toplaşır çevirmişlerd i .
ve insanın kanını donduran savaş çığlıkları atarlar.
Göz açıp kapayıncaya kadar taarruz edip çekilirler; Barbar Süvarisi
düşmanlarını ş aş ı rtıp akı l ları n ı karıştırmaktan haz Atın, barbar askeri birlikleri için yalnızca bir m uha­
alırlar. Bu maksatla bir çırpıda etrafa dağılıverirler; reb e unsuru olmakla kalmad ığı ; aynı zamanda, top­
tekrar bir araya gel ip düşman a ağır zayiatlar verdikten l umsal üstünlüğü ve sınıf aidiyetini sergileyen b i r
sonra, düzen s i z s ürüler hal i nde b ü tün m eydana t ü r alamet işlevi gördüğü aşikardır. N itekim Cerme n
dağıl ırlar. Kalelerden veya m üstahkem mevkilerden kabilelerinin çoğu nda, a t besleyebilen ve bunları kul­
ne pahasına olursa olsun uzak dururlar." lanabilme eğitimi almış ki mseler, eşyanın tabiatı gere-
Ne yazık ki , 4 . yüzyıl- ği, askeri ve siyasi seçk i n ler
da Ammianus Marcellinus zümresi n i oluşturuyordu.
"Zaferi kazanan komutan, Bu durum, gelecek 1 200
tarafı ndan yapılan bu Hun
tarifi, uzun asırlar boyun­
düşmanını dağınık ve düzensiz bir yıl boyunca, askeri saha­
ca, savaş tarih i ve süvarili­ orduyla takibe başlarsa, zaferi kendi da süva r i n i n egemenl iği ni
ğe dair algımızı h akikat­ elleriyle hasmına hediye eder. " tescil eden bir döngü n ü n
ten uzaklaştıraca k şekilde İMPARATOR MAURİCE, MS. 600 başl angıcı anlamına geli­
tah r i f etmiştir. Hunların yordu. Ortaçağ o rd u l a-
süvari ağırlıkl ı bir orduya rında b e l l i başlı stratej i k
sahip olduğu ve hasımla- ve taktik sorumlul ukla r ı n
rını, Arnmianus tarafından res medi ldiği şekilde, atlı süvari kuvvetleri n de olmasının sebebi, tam da ay n ı
k uvvetlerin çevik manevralarıyla alt etmeye alışkın süvari lerin, toplumun hali vakti yerinde ve asalet ehli
oldukları doğrudur. Halbuki diğer Cermen kabi­ şahıslarından m ürekkep olmasıydı. Öre taraftan , sah ip
leleri - Vizigotlar, Ostrogodar, Vandallar, Alanlar, oldukları toplumsal ayrıcalık, bu zevata, etkin süvari­
Alamanlar, Suevler, Burgonyal ılar, Lombardlar ve ler haline dön üşebil mek için gereken para ve zamanı
Franklar -, 4. y ü zy ıldan itibaren Ren ve Tuna üze­ bah şederek döngü nün tamamlan masın ı sağl ı yo rd u .
rinden Roma s ı n ı rlarını aşmaya başladıklarında, bazı B u ndan daha önem lisi , a t l ı l a r gerçekten d e
ufak s üvari kafileleri dışında, b üyük oranda p iyade i ş e yarıyordu . Vizigot s üvarisi , Doğu Roma! ı l a rl a
orduları kullanmışlardı. Gerçek ten de, bu kavimlerin giriştikleri erken tarihli iki çarpışmada, sonucu tay i n
kazandı kl arı zaferler, ancak istisnai durumlarda tek eden unsur olmayı becermişti. 378 Di baltum'da, b i r
başına süvarilerin h anesine yazı labilir. s üvari kuvveti, üzeri ne yönelen müteaddit p i yade
Gene de, Am m ianus Marcell in us'u n H u n h ü c umlarına başa rıyla karşı koyan Romalılara n i h ai
betimlemesi, o rtaçağ başları n da "barbar" süvarisini darbeyi i ndirerek savaşı b itirm işti. B undan daha
tahlil ederken göz ardı edilmemesi gereken önemli çarpıcı b i r hadise, birkaç hafta sonra Adrianopo l is'te
bir unsura i şaret eder: Ro m a uygulamalarıyl a (Edirne) gerçekleşen savaşı n tam ortasında, V i zigor
m u kayese edi l d iği nde, Cer men kab i leleri, atlı süvaris inin, yıpranmış Roma sol kanadının arkas ma
askerleri çok daha farkl ı şekillerde kullanıyor ve yaptığı taarruzla b ütün Roma m uharebe hattın ı üst
muharebelerde b u n ları n vurucu gücüne çok daha üste yığmayı başarmış olmasıdır. Bu zafer, İmparator
fazla yatırım yap ıyorlardı. Romal ıların nazarı nda, atl ı Valens'in hayatına mal olduğu gibi, Vizigorlar ve d iğer
birl ikler, ekseriye tl e Roma d ı ş ı n dan gelen savaşçı lar Ce rmen kabileleri ne, imparatorlu k arazisinin daha
tarafından dol durulan yardımcı kı talardan ibaretti . deri n l erine ellerin i kollarını sallayarak gi rebilmeleri
Savaş meydanlarında, esas çarpışmaları yürütmeleri i m kanını doğurm uştu. Bu iki çarpışmada, Vizigot
beklenenler piyade kuvvetleriydi . Barbar ordularında atlılarının sayısı piyade güçlerinden daha fazla değildi;
i se, ram tersine, süvarinin başl ıca ma nevral arı tatbik ama her iki savaşta da düğümü çözeni n adılar olması,
e tmesi ve yaya askerlerin o n la r ı gözeterek konum Vizigot ve diğer barbar kabileleri s üvari taktikleri n i n
al maları bekleniyo rdu. Başka b i r deyişle, barbarlar, geçerl iği ne i kna etmişti.
S Ü VA Rİ S AVAŞ LA R I

Hun Atlı Okçusu (y. 5-6. yüzyıl)


Hun at!t askerinin baş [ ıca si[ahı, ah dörtnala koşarken
b ile eyeri ıizer[nden etkili biçimde kuı tanabt[diği yaych.
Yaymı, eyerine iliştiri l m iş bir mahfazada taşırken.
k o layca erişebi l me k Lçin sırtma ast ığt
o k [ar[a clolu b ir sadağı varcl.L. Bu
sadaklann kaç ok ihtiva ettikleri
b i l i nmeme ktedir. Yakın dövüş
için taşman ktltç, askerin
Görünüşe bakılı rsa, Vizigot s üvarisi, daha sonraki yer i n e , rakip kuvvetlerin etrafı ndan dolaştıkları
tarihçilerin tarifiyle, "ağır süvari" sı nıfına gi recek esnada ok atışları yaparlardı . Claudian bu sal d ı rı
c i n s ten silahl a r ve z ı rhlar taş ı yo rlardı . Düşman tarzın ı n bir betimlemesini yapm ıştır: " Canlı, çevik,
ask e rleri n e saplamak için m ı zrak/kargı l a r ve gevşek nizamda ö n e atıl ıveri rler / Uçar, kaç a r,
hasımlarını biçmek için uzun kı l ı çlar kullanıyorlardı . gittiklerini zanneden düşmanlarına saldırıverirler" .
B u silahları kavrayanlar, kad i m devirlerden beri H u n ordularında b e l irl i bir miktar pi yade ask e ri
mevcu ttu; fakat b i lhassa başlangıç evresin de, zaten
uygulanan usulde, yalnızca eyerlerinden güç alarak
az sayıda o lan yayalar, sadece yardımcı kuvvet olarak
darbelerini savururlardı. Buna m ukabil Hun süvarisi,
kullanılmaktaydılar. Hunlar, Attila' nı n 43 3 'te tahta
teçhizatları arası nda mızrak ve kılıç da bulunan az
geçişinden sonra, gen ellikle müttefikler ve yönetil e n
sayıda atlı dışın da, tamamen yaylarla silahlanm ıştı .
halkla rca temin edilen daha fazla sayıda piyade
Zaten bunlar, atlı okçular sıfatıyla, düşman hatları nı istihdam etmeye b aş ladılar. H atta Atti la' nın 4 5 1
doğrudan hedef alan hücumlara girişmezler; bunun Chalons'daki meşhur yenilgisi, piyadenin piyadeyle
mücadelesi olarak resmedilebilir. Ama her halükarda,
süvari, Attila ordularının temel vurucu gücü ve sefe r
stratej ileri ve savaş taktiklerinin istinat noktası olmaya
devam etti.
İ l k orraçağ savaşl arında Vizigotlar, Ostrogodar,
Vandallar ve diğer kavimle rin ağır süvarileri tarafında n
kullanılan binekleri n neye benzediği h akkında çok
az kaynakta bilgi b ul unması n a rağmen, bun l a r ı n
ağı r z ı rhlar kuşanmış süvarileri taş ı m ak zo runda
o l ma l arı ndan h a rekede, hayli kuvvetli hayvan 1 ar
oldukları tahmi n edi lmektedir.

Hun Süvarisi
Yazılı kaynaklara göre hafif, kısa ve çevik o lan H u n
atları hakkında, diğer kavim lerin atları na nazara n
daha fazla bilgi vardı r. Hun askerlerinin çoğu, arlan n ı n
nefesini tutumlu kul lanmak adı na, sefer esnasında
sıkça binek değiştire rek yolculuk etmeleri ne karşı n ,
Hun atlarının, yorgunluk emaresi gösterme den uzu n
mesafeler kat edebildikleri söylenir. Askeri amaçlarla
kullanılan Hun atları , neredeyse istisnasız biçi m d e
kısraklardan mürekkepti. N e d e olsa, sefere çı ka n
bir s avaşçının h ay a t ı n ı idame etti re b i l mesi içi n
kısraklardan sağ ı l a n süt çok kıymetli o l ab i l i rd i .
Üstelik kısraklara söz geçirmek, aygırlara kıyasla daha
kol aydı . Bu at cinsi, 1 27 cm boyunda kısraklar ol a n
ve sağıldığı her defasında yaklaşık 280 mi (yarım pint)
miktarı süt verdiği halde, günde dört beş kez ay n ı
işleme izin veren m odern Moğol atının atası olabil i r.
BASiT BiR TEKN İ K araç olan üzengi, orlaçağ süvarisine, Kuzey ve doğu komşularına nazaran Ren Neh ri ' n i
ka g s ı lwltltkaltmda hizalama imkam tanıy ıp koşu h alindeki
r t m geçi p Batı Ro m a a razisine girmekte dah a g e ç
atm ivmesini binicinin kuvvetiyle birleştirmek suretiyle "atlt şok davranan Franklar, e n nihayeti nde, batı dünyas ı n ı n
taarruzu" denilen hücumun gelişttrilmesini mümkün kdclL. efendileri mertebesin e yükseleceklerdi. Franklar, aynı
şekilde, süvari savaşl arıyla da geç tanıştılar. Gene de, 890 CiVARlNDA
6. yüzyılın başına gel i ndiğinde, at sırtında m uharebe iCAT ed ilen at nallan,
etmeyi öğrenmişlerdi - en azından, Frank ordularının toynaklann sertliğtrıi
hepsinde az da olsa s üvari kuvveti mevcuttu. Atlı muhafaza ettiği ve atlann
kayalık arazilerde bile
b i rl i kler i htiva eden ordu terkipleriyle sayısız sefere
dörtnala koşmalannm
çıkıp, sayısız zafer kazanmış o lsalar da, görünüşe
mümkün olduğu ispanya,
gö re, süvariy i , çoğu vakit nak l i ye işlemleri ve
İtalya ve Kutsal Topraklar
m u h arip piyadeleri d esteklemek i ç i n kullanmakla gtbi kuru. iklimlerde lm ı t l L
yet i n m işlerdi. Örneğin, Salaryan ve Ripuryan Frank btr etki yarattt. Bununla
kabilelerini birleştirerek Merovenj hanedanı n ı tesis btrlikte çivili nallann gel tşi,
eden I . Clovis (476-5 1 1 ) , askeri çarpışmal arının Kuzey Avrupa'mn yağışlı
çoğunu, kend i kuvvetleri gibi p iyadelerden o luşan bölgelerinde toyrıaktan
düşm anlara karşı, yin e ayakları üzerinde vermişti. doğal olarak yttmv.şayarı, çabucak yıpranan ve bazen de kmlan
M e rovenj süvarisi n i n daha en b aş ı ndan beri, adı atlar açtsmdan, bir atm arhk çok daha gentş mesafeleri, hatta
hücum lar yapma becerisine sahi p oldukları açık en kayalık arazileri bile, sakatlanmadan çok daha yü.ksek
bir süratle kat edebileceği anlamma geliyordu. Bu şekilde
olm akla beraber, Fran k süvarisi s avaş meydanına
yılm herhangi bir mevsiminde, herhangi bir toprak parçası
atları nın üstünde intikal ediyor; daha sonra adarından
ü.zertnde savaş yapabilmek m ü.mkü.rıdü.
in ere k p iyade safları n a karışıyorlardı .
H iç şüphe yok ki, Merovenj dönemin en meşhur
savaşı , 73 2'd e Tours i l e Po itie rs (her i k i isimle de, İslam ordusu gece karanlığında savaş meydanından
d e a n ı lır) 1 7 arasında vuku bul m uştu. Bu savaşta çekil m i ş t i . Metanetle mukavemet e tmeyi akl ı na
Fran klar, karşı ları n da Abdurrah man el-Gafı kı koyan bir piyade hattı, ortaçağ süvarisine karşı her
yö n etim inde Pireneleri aşmış ve en azından o güne daim başarılı olabilird i ; ama bu iş için, mangal gibi bir
deği n neredeyse hiç yen ilgi yüzü görmem iş, gözü yürek, sarsılmaz bir disiplin ve etkileyici bir liderlik
kara bir İslam ordusu bulmuşlardı . B u m uharebeye şarttı. Yan i ancak bir el i n parmakları kadar ordunun
i lişk i n bilgi veren kaynaklar h ay l i kıttır. Mevcut sahip olabildiği ni telikler.
kaynaklar - hem Frank hem �1üsl üman kaynaklan
Teknolojik Yenilikler
-, safl a rı arası nda İspanyol, Berb eri, Faslı ve Arap
P iyadeler i n Poi tiers'da sergilediği göz kamaştırıcı
askerlere yer veren İslam ordusunda, al ışkın oldukları
başarıya rağmen, Charles bu savaştan kısa bir süre
düzende, piyade ve s üvarinin eşgüd ü mlü kullanıldığı
fikrini telkin ederler. B una karş ı n Charles Martel sonra, ordusunu daha fazla ağır süvari i htiva edecek
kom utasındaki Franklar, bütü n üy l e piyade olarak şeki l d e b aştan şeki l l e n dirme gayret i içine gird i .
savaşmış olmalıydılar. B u süv a r ilerin, m u harebeni n t aarruz tarafında,
Daha önceden sayısız seferde p işerek tecrübe p iyade lerin takdire şayan savunma m eziyetleri ni
kazanmış Charles ordusu piyadeleri, b u tecrübelerini, d engel eyeb i lece k c i ns te n b i r hü c um kuvvet i
Po i ti e rs'da zaferi kazan mak u ğr u na serg i l e m iş kaza n maları için sıkı eğiti l meleri şarttı. Orduya
ol m al ıdırlar. Ne de o lsa, bu yaya askerlerin sıkışık çekidüzen verme çabaları, Charles saltanatından sonra
ve sağlam hattı , süvari olsun piyade olsun, Müslüman tahta ç ı kan ve aynı zamanda Karolanj hanedanını n
savaşçıların yaptığı o nca taarruza rağmen düzenini kurucusu olan i l . P ippi n (Kısa) tarafı n dan devam
yi t i rmem işti (bu d ö nemde piya d e lerin, atl ı ların ettirildi.
p eş i n e takılarak süvari h ücumla r ı yla zayıflatı lmış Bu dön emde yaşanan değişim, tarihi kaynaklarda
d üşman b loklarına i nsanüstü bir güçle tos la ması ağır süvari kullanımına dair anlatıların fazlalaşmasından
olağa ndı) . En son u n da, Abdurrahman el-Gafıki öte b i r ş eydi. Charles Martel'in, Poi t iers savaşı n ı
bu hücumlardan biri nde hayatı n ı kaybetti . Her ne m üteakip külll m iktarda kilise araz i si ni istimlak
kadar, daha sonradan bir cenaze kafilesi geri dönerek ermesi; Frank ordularının, atlar için yem bulmanın
h ükümdarların ı ö ldüğü mevkiye defnetmişe benzese n ispeten daha kolay ol duğu Mart ve Mayıs ayları
arasında toplanmayı adet haline getirmeler i ve o vakte geç bir vakitte tarih sahnes i ne çıktılar. Üzengi n i n ,
değin sığır şeklinde ödenen ayn i Sakson haracının at antik b i r geçm iş e sahip o l duğu söylenem ezdi ve
teslimine dönüşmesi yine bu dönemde yaş a nm ıştı. ortaçağın baş l a r ı ndan i ti b aren Ç i n , H i ndistan,
Peki, bu taktiksel dön üşüm ü n al tında yatan neydi ? Kore ve Japonya'da iyi b i l i n i yor olsalar da , 7. yüzyıl
Tari hçiler bir dönem, Charles Martel' i n , neticede sonlarına, hatta 8. yüzyıl b aşına kadar O rtadoğu
Poitiers Savaşı'nı kazan mış olsa da, hasm ı n ın savaş ve Avrupa'ya u l aş mamış o l du kları anlaş ı l ıyor. Bu
meydanında atlı birlikleri kul lan ma biçi m inde n hayli tarihte üzengi , ilk olarak İ ran'da o rtaya çıkmı ş ve
etkilen m iş olduğu ve savaştan sonra kendi ordusunu buradan diğer İ slam ülkele r i n e taşın mıştı ( bu n unla
rakibini takl i t edecek surette baştan şek i l l endirdiği birlikte üzengi n i n , ilk defa, bu yen i l iği diğer bozkır
kanaatini beyan etmişlerdi. Bu bakış açısı, 8 . yüzyılın hal kl arından almış olan Avarlar'da görülme ihti mali
i k i nci yarısına deği n, İs lam ordularının da büyük de m evcuttur) .
miktarlarda s üvari barındırmadığı tespiti ka rşısında Üzengi, göz açıp kapayıncaya <lek Orcadoğu'dan
bi raz dengelenmiş gi bidir. B elki de, tam tersine, önce Byzantion' a, buradan da, ya Bizans toprakları
bizati h i Frank ordularıyla gi riştikleri çarpış malar üzerinden ya da doğrudan F ra nk halkların a yayıldı.
neticesi n d e Müslü m an l a rda adı asker k u l lanım ı Lyn n Whi t e , bu gel i ş i m çizgis i n i a r keo l oj i k,
artmıştı. lengüistik ve ilk ikisi derecesi nde olmasa da, sanatsal
Başka bir i h ti mal, üzengi n i n icadı ve yayılmasıdır. kanı tlarla tasdik etmek suretivle, Franklar arasında
,

Lynn Whi te J r. tarafından kuramsal laştırıldığı şekliyle üzengi kullan ı m ın ı 8. yüzyıl başlarına tari hlem iştir.
(Medieval Technology and Social Change, Oxford, Aynı dönemde Franklar, si lah envanterle ri nde b i r
1 962) , b u epeyce ufak ve basit tekn i k aracın - değişikliğe giderek, piyadel e re mahsus savaş baltaları
binici nin ayağını basab i leceği, eyerden sarkan bir ve kancalı mızrakl arı bir ken a ra bırakıp uzu n kıl ıçlar
kayışın ucuna takılı sağlam b i r tahta, ip veya metal ve daha ağı r ve daha uzun kancalı m ızraklar veya
basamak - benimsen mes i , ağı r silah l arla teçh iz kargılarla s i l a h l andılar. N e de ol sa b u s i l a h l a r,
edilmiş zı r h l ı süvarilere yolu açtığından , Frank askeri i nsan ı n başı na, belirgin ya tay form ları sayesi n d e,
teş kilatı ve taktikleri n i baştan aşağı bir dönüşüme düşmanın bede nine deri n l em esine saplanıp orada
uğratm ıştı. Atın askeri gayelerle kullan ımı açısından sıkışıp kalma gibi bir dert aç mazlardı. Bun dan son ra
düşünüldüğünde, üzenginin, belki de e n öneml i süvariler, "adı şok taarruzu" adı verilen b i r düzende,
buluş olduğu hakkında k uşku yoktur. Ne de o lsa, bir kargılarını kol tukal darına sıkıştırmak suret iyle, arın
süvari askerinin, üzengiyle tanışmadan evvel, üzerinde hareketi nden kaynaklanan ivmeyi kargı n ı n u c u na
kalabi l m ek için dizleriyle sıkıca kavradığı a t ını, yine aktararak çarp m a güc ü n ü k a t be kat a rt ı r nı ayı
dizleriyle arın böğrüne bastırarak yö n l e n d i rmek deneyeceklerdi.
dışında bir seçeneği yok tu. Oysaki bu duru m , kolayca Üzengin i n i cadı ve ortaçağ süvari gel e n e k l e ri
tahayyül e d i l ebi leceği g i b i , s ü r ücün ü n b i neğin i üzerindeki ba ri z e tkisi n e d e n l i etki ley i ci o l u rsa
adamakıl l ı yö netebilmesi ni zorlaştı rıyor v e a t s ı rtında olsun, bu ara c ı n kabu l ü n ü n , tek başına Karolanj
silah kullanabilme yeteneğini köreltiyord u . askeri teşkilatın ı yeniden ş ekil lendirdiği düşüncesi
Üzengi , s üvari nin at üzeri ndeki denges in i hayli b i rçokları tarafı ndan reddedilmiştir. B u fi k r i
sağlamlaştı rı rken, at sırtı nda sergilenebilecek takti k eleşti renlere gö re, Whi te' ı n tari f ettiği şekl iyle,
ham lelere yenilerini ekled i . B i r sürücü n ü n bineği, üzenginin o rt açağ süvari l i ği içi n oynadığı ro l ü
üzengi ol maksızın , bir u laşı m aracı ndan , m ızrak ya kan ı tlayabilmek için yeterli karine yoktur. B i r kere,
da kılıç sal lamaya yarayan hareketsiz bir platformdan zaten az sayıda olan ve tarihl e nmelerinde hayli güçl ük
veya üzerinden silah fı rl atılan seyyar bir rampadan çeki l e n arkeol oj i k kalıntılara d ayanarak, ya da daha
pek de farkl ı deği ldi. Bu araçtan yoksun b i r süvari, beteri, Frank adetlerinin anl aştlmasında kanıt olara k
geleneksel yöntemlerle h as mı n a hamle e t tiğinde, ileri sürü lmemesi gereken m ezarlara bakarak, e rken
indirdiği d a rbenin tepkisi, raki b i n i ol d uğu kadar dö nem Karo l a nj askeri stra tej iler i n de ü zengi n i n
pekala kendisini de atından aşağı fırlatab il i rd i . Sahip yeri ve kulla n ı m tarihleri h akkı nda kati h ükümler
oldukları tartışmasız öneme karş ın, üzengi ler nispeten vermek yanıltıcı ol acaktır. Keza lengüistik ve sanatsal
kaynaklar da şüphelid i r. Öte taraftan , akl ı üzengi Kargıyı H izalama ve Atlı Şok Taarruzu
tezine b i r türlü yatmayan a raştırmacılar, Karolanj Yal nı zca ü ze n gi den m a h ru m o ldukları içi n , antik
s üvarisi nde gözlem lenen d eğişi mleri izah etmek d önem ve e rken ortaçağ süvarisi n i n etk i n biçi mde
adına yen i b ir şey söylemem ektedirler. Bu değişim , savaşamad ı klarını düşün mek yanlış ol u r. Üzengi
dışarıdan h iç b i r etkile n meye maruz kal madan , takımları , Avrupa, O rtadoğu ve Doğu Asya'da
Charles Martel'in verdiği taktiksel bir kararın neticesi yayı lmadan n e redeyse b i r m i l e nyum ö n c e bile,
olabilir m i ? B elki de, bu sorunun cevabı h i çbir zaman d ü nya üzeri nde süvari h ücumları icra edilebil iyordu.
bilinemeyecektir. B u tarihlerd e a tlarının sı rtında savaşan a s k erler,
A ma b i l i nen şudu r k i ; üzengi , b aşka bazı k uvvetli dizleri ve bacakları sayesi nde atın bedenine
teknoloj i k yeniliklerle birlik te, White' ı n bahsettiği s ı kıca tutunup silahları n ı - mızrak, kı l ıç ve yaylar -
"atl ı şok taarruzu"nu s avaş m eydanlarına taşımak ö lümcül b içim de kullanabil iyor olmalıdır l a r. Hatta
su retiyle, süvari savaşlarını n çehresini esaslı şekilde b i r anlamda, üzengiler s üvari askerleri nin standart
değişti rm işti r. 890 civarında o rtaya çıkan çivili nallar, teçhizatları arasına girdikten son ra bir nevi kolruk
bu tek noloj i k yeniliklerden b i r tanesidir. Gerçi b u değneğine d ö n üştüler ve kendin i bu yen il iğe iyice
yen i buluş, at toynakl arı n ı n sertliği n i m uhafaza kaptıran süvariler, kadim devirlerde üzengiden b i haber
o l a n mes l e ktaşl arının sahip olduğu mez i y e tlerin
ettiği ve atl arın kayalı k a razilerde b i l e dörtnala
çoğunu unutmaya yüz tuttular. Yukarıda s ı ralanan
koşmaların ı n m ümkün o l d uğu İ spanya, İtalya ve
diğer tekno l o j i k bul uşlar da i lave edildiğinde, 1 1
Kutsal Top raklar gib i k u r u ikli mlerde kısıtlı b i r
ve 1 2. yüzyıl s üvarisinin esamisi, erken o rtaçağdaki
etki yaratmı ş tı . Halbuki K uzey Avrupa' nın yağışlı
m uadillerin i n yanında telaffuz dah i ed i l emezd i .
bölgelerinde, çivili nalları n gelişiyle, doğal olarak
B aşka bir deyişle, b i r Norman atlısı, hiçbi r zaman
toynakları y u muşayan, çab u cak yıpranan ve bazen
Vizigot veya H u n süvarisi gib i savaşamazdı ; çünkü
de kırılan atlara gün doğm uştu. B u n la r artık çok
a rada geçen zaman zarfı nda m uharebe usul l e ri çok
daha geniş mesafeleri, h ana en kayal ı k arazileri
farklılaşmıştı . (Öte taraftan, erken ortaçağ savaşçıları,
bile, sakatla n madan çok daha yüksek b i r süratle
b üyük sıkıntıl ar çekmeden yen i teknoloj i ye i n tibak
kat edebileceklerdi . Bu şekilde yıl ı n herh angi bir
etmesini b i l mişlerdi.)
mevsiminde, herhangi bir toprak parçası üzerinde
Üzengi n i n , adı şok taarruzları yoluyla s üvarini n
savaş yapabi lmek mümkün d ü . Süvariliği geliştiren
savaş maharetlerine yeni bir soluk kattığı su götürmez
başka b i r yen i l i k, 1 2. yüzyıl ı n başlarına tarihlenen
b i r gerçekti; peki, kargı n ı n kolt ukaltına sıkıştırılarak
eyer kaşlarıdır. Bu gelişmede n önce eyerler, çıkıntıl ı h izalanması usu l ü, üzenginin icadıyla aynı tari h lerde
bölüm leri o l madan sıkılaştı rı l mış düz deriden imal m i başlamıştı ? Öyle değilse, bu taktik tam o l a ra k ne
ediliyordu. Bu düz deriden eyerler, antik dönemi n zaman ortaya ç ı kmıştı?
at örtüleri v e binici yastık l a rı nın yer i n e geçmişti; İlk sorunun cevabı hayırdır; e n azından, söz konusu
ama s ü r üc ü n ün dengesi n i yanlardan kaybetmesi taktiğin ve teknolojinin eşzamanlı zuhur ettiklerine
karşısında pek yardımcı oldukları söylenemezdi. Eyer, dair ikna edici bir kanıt henüz o rtalarda yoktur. Bu
tek başına binicinin attan düşmesin i engelleyebilirdi; mesele hale n , kargıları n koltukaltına sıkıştı rılması
fakat m uharebe esnasında h içbir fazl adan faydası uygulaması n ı ve adı şok taarruzlarının b aş la n gıcını
yoktu . B u n a karşın, eyer e yüksekçe bir kavi s l i daha kesin t a r i h aral ı kl arına yerleştirmeye çal ışan
sırtlı k ilavesi , sürücünün a t ı n kıçından savrularak tarihçilerin zihnini meşgul etmektedir. Uzun asırlar
düşmesi ihtimalinin ö n ü n e geçti. Öte taraftan, ö n boyunca, b u taktiğin, Adrianopolis Savaşı (378) gibi
kısma iliştirilen b i r o kadar yüksek çıkıntı, binicinin oldukça erken bir tarihte geliştirildiğine inanıl mıştı.
cinsel uzuvlarını ve karnı n ı koruduğu gibi, attan Bununla b i r l i kte D. J . A. Ross, 1 95 l 'de " Pl ein sa
baş aşağı düşme tehlikes i n i ortadan kaldırdı. B u hanste" (Medium Aevum, 20, s. 1 - 1 0) adıyla neşrettiği
yenilikler sayesinde süvari a skeri, b i r ş o k taarruzu m akalesinde, koltukalnnda h izalanan kargılara dair ilk
gerçekleştirebil mek içi n , s ağa sola yalp alamadan atıfların, 1 O 5 O i la 1 1 00 arasına tarihlediği ilk chanson
atının tüm e nerjisin i kullanabilme imkanına kavuştu. de geste tel i fl er inden ö nce bulunamayacağı n ı iddia
etti. B un a mukabil Lynn White, J r. , 1 962'de, yukarıda kargı olduğu konusun da hemfikirdi r. İ ngiltere'de,
değin i l e n Medieval Technology and Social Chang e I I . H e n ry tarafından 1 1 8 1 'de i l a n edilen silah
adlı kitabında b u faraziyeye karşı görüş beyan etti. beyan namesinde (Assize of Arms) , b i r süvarin i n
Whi te' a bakılırsa, a d ı şok taarruzları, Ross'ın tesp i t seferlerde yanında getirmekle müke l l ef olduğu tek
ettiği tarihten ç o k daha önceleri, büyük ihtimal l e silah o l arak kargıdan bahsedilir. Keza Floransa'da,
8. yüzyılda, yani Whi te' ın, üzenginin geliştiğini v e 1 260'da neşredilen bir emirle, benzer b i r zorunluluk
ağır süvari eksenli o rduların ilk teşekkülünü gördüğü kanuna bağlanmıştı. İspanya, Almanya ve Fransa'da
zamanlarda uygulan maya başlanmıştı. ise, s avaş m eydanlarında atlı şok t aarruzları n ı
Gelgelel i m , Whi te' ın atlı ş o k taarruzları i ç i n kusursuz icra edebilmek adına talimler yaptırılıyordu.
verdiği tarih, kısa süre içinde eleş tiri oklarına hedef
oldu. Ross, 1 9 5 1 'deki yayınının üzerinden daha Bizans Süvarisi
bir yıl b ile geçmeden, bu kez i ddias ın ı , chanson Süvari l e r hakkı n da k i ö nemli s o r u l ardan b i r i ,
de gestelerin yan ı s ı ra Bayeux duvar halısını kan ı t bunların hangi tarihte o rtaçağ ordularının hakim
olarak s unarak zeng i nleştirdi. Bu sefer kuvvetli b ir unsuru haline geldiğidir. Roma İmparatorluğu' nun
yankı b ulan Ross' un i ddiası, gelecek yirmi yıl içinde, doğu toprakları, oldukça erken tarihle rden itibaren,
hepsi de adı şok taarruzlarını 1 050 ile 1 1 50 tarihleri kendi l e rine mahsus s üvari kuvvet l eriyle gele n
aras ın d a bir zam a n a yerl eştiren bir dizi makal e Viz i go t ve Hun orduları n ı n sal d ı r ı l arına maru z
tarafı ndan desteklendi. Nihayet 1 96 5 'te, François kalmışt ı . Roma nizam ın ı n çöküşün ü m üteakip bu
Burti n, mebzul miktarda orij inal yazılı kaynağa atıfta havalide h üküm sürmeye b aşlayan B izansl ı lar, atlı
bulunarak 1 2. yüzy ı l ı n ortalarına işaret etti. askeri b irimler istihdam ederek güncel tehditl ere
Davi d C. Nicolle, l 980'de, Müslümanlar üzerin e karşıl ı k verebilmenin telaşına düştüler. B izans askeri
bir h a ç l ı seferine ç ıkan süvar i lerin kargıları n ı yöneti mince benimsenen süvari b i rl i kleri , hem
hizalamalarına dayanarak 1 2. yüzyı lı n başlar ın a Vizigot ağır süvarisine b aşarıyla karş ı koyuyor; hem
yönel i k bir tarihleme geliştirdi. B un dan beş sen e de H un ordularıyla gelen hafif atl ı o kç u larla baş
sonra B ernard S. Bachrach, Animals and Warfare etmeni n yol larını arıyorlardı .
in Early Medieval Europ e isimli çalışmasında, eyer İ m p a rator J usti n i an os ( 5 2 7- 6 5 ) de v ri n e
kaşlarının gelişimini ön plana çıkararak 1 2. yüzyılı gel indiğinde, Bizans askeri teşkilatı n da gözde n
teyit etti. Aynı yıl Victoria Cirlot, Karalan sanat, geç iril erek yenil en m eyen neredeyse hiçbi r şey
diplom asi ve edeb iyat kaynakları n ı i nceleyerek kalmamı ş gibiydi. Bereketli bir kaynak olduğu kadar
1 1 40 civarında karar kılarken; l 98 8 de Jean Flori,
' körü körüne B izans taraftarı olmayan Procopi us ,
Hıristiyan ve Müslüman vakayinameleri, destanl arı bu tarihte, b ilhassa General Belisario s ve Narses
ve görsel kaynaklarına bakarak 1 1 00 civarında b i r komutasında h arikalar yaratan süvari alayları n ı n ,
tarih i leri sürdü. B izan s ordusunun b aş l ı ca m u h a r i p güc ü n ü
H a k i ki tarih n e olursa olsun, 1 2 . yüzy ı l ı n oluşturduğunu yazar. Üç tür Bizans s üvarisi vard ı :
ortalarında, koltukaltında hizalanan kargının savaş tam teçhizatlı ve ağır zırh l ı birlikler; genellikle avcı
meydanlarına hakim olduğu kesi ndi r. Bu tarihten birlikleri oluşturan daha hafif zırhlı b i ri mler ve atl ı
itibare n ortaçağı n s o nuna değin, kargın ın at sırtı nda okçular. B unların dışın da, özell ikle b ozktrların v e
kul lanımının tek us ulü olmasa bile, başlıca yöntem i Doğu Avrupa'nın Hu n toplulukları ndan toplanan
atlı ş ok taarruzl arı o lm uştu. B u taktik, süvariyi ücretl i s üvariler mevcuttu.
kargısı n ı koltukal t ı n a yatırmış vaziyette resmeden Elb et te bu askeri b i r i mlerin hepsi önemliydi ;
sayısız gö rsel kaynağa itibar etmek gerekirse, Batı fakat ad ı okçular, h erhalde en göz kamaştırıc ı
Avrupa krallıklan n ın tamamı tarafı ndan paylaşılan olanlardı. B u birl i kl e r m uh temel e n , B izansl ıları n
bir uygu lama hal i n i al mıştı. bir ası r önce yüzleşmek mecburiyeti n de kald ıkları
Muasır kaynaklar, ilk hamlenin her zaman atlı b i r Hun atlı larından ilham al ı narak tertip edil mişlerdi.
şok taarruzu halinde gerçekleştiği K utsal Topraklar' a Procopius, bu askerlerin eşine az rastlan ı r bir yetenekte
giden h açl ı savaşç ı l arının birincil saldırı silah ı n ı n olduklarını; dörtnala koşarken bile, atlarını n her iki
S ÜVA R İ S AVA Ş L A R I

Karolanj Kargılı Süvarisi (y. 8. yüzyıl)


Roma impara.torluğu'nun çöküşü.nelen sonra hiçbir altma hdar inen ve ko llann büyü.k bsm m t ö rten, hal ka
devlet, Chavlemag rıe tarajindan b ir araya getirilen ordu veya pullardan i ma l edilen uzun b ir zwhtt. Miğferler,
n ispetinde b üyük , gü çl ü. ve muzaffer bir ordu kurmaya n ispeten genişçe bir siperlikle çevrelenen başl tklardan
muvaffak olamadt. Hiçbir zaman ordusundaki p iyade ibaretti. Bu savaşçt l ann b üyük ve yuvarlak k a l kanlan
sayısma eri ş mes e de, C harlemagn.e, kuvvetlerini ağtr vardt;fabt bunlar, ne redeys e istis n as tz b içi mde süvari
,

süvarilerden müteşekkil bir çekirdeğin etraJm a inşa askerinin atmdan indiği vakitlerde kııllamltyordu.
ett i . Bu ağır süvarinin strataj ik ve taktik esnekl iği ve Hali vak t l yerinde b ir Karn lanj süvarisi, bu teçhizatlara
gücü, Karola.nj lann, girişti/deri askeri' mücadelelerin L laveten, bacak ztrhlan, baldırcaklar, kolçaklar ve
ne redeyse hepsinden galip ayn lmal anm sağlaclt . ztrhlt eldivenler giyeb il irdi. Hücum silahlan arnsmda,
Karolanj süvaris inin kuşand tğ t en ö ne m li teçhizatl ardan h izalanarak veya saplanarak ku llam lan mtzrak ve
b iri, bynüe adıyla anılan, gövdey i kargtlar, uzun b ltç l ar ve b azen yaylar bulunurdu.
bütünüyle kaplayıp kalçalann
yan ı n dan gerdikleri yaylarıyla yüksek oranda isabet Asl ı n a bakıl ırsa, b u ikisinin ortalama 2 5 . 000'i bulan
kaydedebildikl e ri n i sitayişle anlatır. Bunlar aynı topl a m sayısının , karşı laştıkları k uvvederden daha
zam anda, bir geri çekilme durumunda, ken dilerini fazla olduğu örnekler de olmamıştı. Bununla beraber
ve yol daşları n ı korumak amacıyla geriye sarkarak Justinianos orduları, mağlubiyett e n ziyade zafe rl e rle
atlarının arkasından da atış yapabiliyorlardı . Dahası, yaş a m ışlard ı . Persleri Anadol u'd an sürmü ş l e r;
bunların kullandığı oklar, Hunların veya Bizanslıların O r tad oğu'yu b i r uçtan diğer uca kat ede rek
azılı düşmanı Perslerin kullandıklarına kıyasl a daha M ısı r'daki ve Kuzey Afrika'dak i Vandal k rallı ğ ı nı
deliciydi. Üste l i k Bizans atl ı okçuları, hasım larıyla parçalamışlar ve İ talya'yı istila edere k Ostrogotları
karş ı laştırıldığı nda, gövde ve bacaklarını kaplayan ortadan kaldırm ışlard ı . Bizansl ı l a r, bu fetih le r i n
zırhlan (dizleri n üzerine kadar inen baldırcaklar) ve hepsi nde, kendi lerinden daha kal abalık o rd u l arla
o mu za takılı o l duğu halde, atış esnasında boyun ve savaş meydanına gelen rakiplerin i n avantaj ın ı bertaraf
yüzü koruyan kalkanlarıyla çok daha korunakl ı bir edeb i l mek için s üvarilerine güven m işlerd i . Aynı
görün tü sergil iyorlardı . En nihayetinde, yan ları nda birlikler, sefer esnası nda ve kuşatmal arda, ord u n u n
birer kılıç da taş ı d ı klarından , yakın dövüş esn ası nda selameti açısından büyük önem taşıyan yem arama
hafif süvari olarak da hizmet edebilirlerdi . ve keşif harekatların ı tertip ediyo rlardt.
B i r diğer etkileyici Bizans kuvveti ise ağı r süvariydi. M avrikios ( 5 8 5-60 2 ) , P h o c a s (60 2-6 1 O)
Atalarının ası r l a r önce O rtadoğu'da cebell eşmek ve H e rakleios (6 1 0-4 1 ) , J us t i n i a nos' u n aske ri
zor unda kaldığı an tik kataphraktoslardan ı s ilham p o l i t i kaları n ı d evam ettirdiler ve büyük ora n da
alan bu Bizans askerleri, mahfazan ın içinde bir yay, seleflerininkine benzer başarılara i mza attılar. Astarı
34 okluk kap a l ı b i r sadak, iki kargı ve bir k ı l ı çla yüzün den pa ha l ıya gelen İtalya to prakla rı n d a n
mücehhezdiler. B u savaşçı lar, ayak bileklerine kadar vazgeçilmişti; ama Perslere ve nevz uh ur Avarlara karşı
inen uzun halka zırhlar giyiyorlar; bir kukuletayla girişilen seferler, Ortadoğu ve B a l kan top rakl a rı n ı
beraber, gırtlakları n ı korumak amacıyla bir boyu n l uk emni yet al tında tutarken, Bizans yöneti mi ne yeni
ve kafalarına d a s o rguçl u bir miğfer takıyorlard ı . böl ge l er kazandırmıştı. Savaş hiç b i tecek gibi değildi
B u n ların atl a r ı d a zırhl ıyd ı ve sıcak çat ı ş ma da ve bu durumda birçok askeri e l kitabm ı n yazı l ması
bulu n madı k l a r ı vakitlerde, s ü rücüsü n ü n b ü t ü n doğal hale gel d i . Bu kitaplard a n en meşh u r u ,
şahsi eşya ve l evazı mat ı n ı Ü zerlerinde taşı rlard ı . İmparator Mavri kios'a atfedilen ve ya kendi sal ta narı
İ mp aratorun teveccühünü kazanmak için yarışan dö n e m inde ya da Phocas devrin i n hemen başı n da
özel şah ıslar t a rafı n dan top l a na n ve paraları yine yazıl m ış olan Strategikondur. Bizans ordusunda görev
bu kişilerce ödenen birlikler, esas itibarıyla, B i zans yapan l ara nasıl savaş edileceğin i öğretme kaygıs ıyla
piyadesinin tertiple diği saldırı lardan önce, düşmanın kal eme alı nan bu eserde verilen tavsiyelerin çoğu
p iyade hatların a h ücumlar d üzenleyerek kargaşa süvari operasyo nlarıyla i lgilidir. N itekim meti n d e,
yaratmakla görevliydiler. Söy l em eye hiç gerek yok süvari kuvveti, Bizans ordusunun ana muharip unsuru
ki, b un lar devr i n i n en süratli süvari leri değillerdi. olarak selamlan m akta ve kulla n d ığı ifadel e rde n ,
Bazen kısa mesafelerde sergiledi kleri toplu hücum lar yazarın, hem at sırtında muharebeyi çok iyi bild iği ,
hariç, hemen her zaman, atlar ı n ı dörtnala koşturmak hem de bir süvari arının nasıl eğitileceği, bakı m ın ı n
yerine tırısa kaldırarak taarruza geçerlerdi. nasıl yapılacağı ve korunacağı hakkında bi lgi sa h i b i
B izansl ılar, s avaş atlarını i mparatorl uğun daha olduğu anlaşılmaktadır.
güvenli ve veri m l i o lan zirai bölgelerinde kurdukları Mevzu Persler ve Avarlar olduğun da, B iza nsl ı l ar,
çok sayıda harada besl iyorlardı . Ayrıca bu dam ızlık karşı l arında baskı n süvari unsurl a ra sah ip o rd u lar
çift l i kl erinde, a t ları değişi k tarzlarda m u harebe bul m uşlardı. Pers süvarisi, yanlarında birer kılıç olsa
eden süvari u n s urlarına alıştırmak için gayret sarf da, e sas itibarıyla okçu olan ağı r zı rhlı atlılardan
edil mekteydi. müteşekkildi. Avar süvarisi de benze r şekilde zırh l ı yd ı;
Elbette, ayn e n d iğer birçok o rtaçağ ordusunda fakat bunlar, kı l ıç ve yayların y a n ı sıra fazl adan
olduğu gibi, B i za n s süvaris i n i n m evcudu hiç bir kargı l a r taşırlardı . Elleri kıl ıç kul lan maktan ziyade
zam a n p iyad e yo l daşları n ı n sayısı nı aşma m ı ş t ı . ok ve yaya yatkın olan Persler, mümkün olduğu n ca
B

D
KALKANLAR, ORTAÇAG MÜDDETiNCE çeşLtlL ebat ve şekiltere
bürü.nclider. Örnek A, bü.yü.k ve üçgen şclzilli t i pik bir kontrplak
kc.lbnchr. Kimi zaman deri lte kaplanan bu ka[kanlann kenarlan,
metal şeritlerle perçinlenir; kalkamn tam ortas ına mthlanan,
melalden büyük bir çdnntmm karşt taraftna, yani kallzanm
iç yüzüne, tutma yeri ilLştirilirdi. Bu. cinsten büyü.k kalkanlar,
süva rlterden ziyade piyade askerler tarafından kullamltyord.u.
Örnek B, Bayeux duvar haltsmda resmedildiği gibi, Normanlar ve
Anglo-Saksonlar arasmda çok rağbet gören "uçurtma" kalkanlardan
E
biridir. Bu uzun ve dar kalkanlar, yuvarlak tepderi ve sivri uçlanyla,
bl.11.icinin gövdesinin yam stra açtkta kalan bacağt da kornyordu.
Daha u.Jalz olmakla birlikte, daha gen.iş ve hafif olan üçgen şekilli
Örnek C, geç ortaçağcla ata binen savaşçtlar taraJmdan tercih. e dilen
bLr b!bndL. Tahtadan veya metalden yap ı labilmesi mümkündü.
Bu kalkanlann üzerinde arma işlemelerine sıkça rastlamrdL; bu
_fıgürler, saltanat alametlerinin gelişLmine katkıda bulunmuştur-. D
ve E örnekleri, Bizanslı ve Müslüman askerlerce her daim severek

kullanılan kalkan tü.rleriydi. Tahta olsun, meta[ olsun, hemen. her


ölçüde ürdilmeleri mümkündü. Bu.nlann en küçüklerine, geneltikle
bu.ekler ismi verilir.

yak ı n dövüşe girmekten kaçınırlardı. Avarlar da, Avrupalı topluluklara öncülük etmiş ol ma ihtimalleri
Pers l i m uadill e ri nden daha uzak mesafel e rd e n yüksekti r.
olmak üzere, okçul uğu terci h ediyorlardı; ama iş Bizanslılar, b u i k i düşman a rasından Persleri
yen ilgiye uğratmakta, b i lhassa Herakleios'un Persler
yakı n muharebeye kaldığında, k ı l ı ç ve kargılarl a
karş ısında kurduğu ezici üstünlük döneminde, çok
da araları hiç fena değildi. B una i l aveten Avarların
daha başarılı oldular. H akikaten de, b azı tarihçilere
üzengi kullan d ı klarına i şa ret eden b i rtak ı m göre, İslam ordularının 7. yüzyılda S asani devletini
göstergeler mevcu ttur. H atta b u h ususta, diğer
şimşek h ızıyla parçalayabi l mesini m ümkün kılan, ve tolgalarla sefere çıktıkları malu mdur. Dahas ı , söz
bizatihi B izans seferleri n i n Pers l e r i mecalsiz etki l i strateji ve taktiklere geti ril i rse, bu savaşçı lar,
bırakmış o lmasıydı. Persler karşısında B izanslılar, daha en başından itibaren rüştlerin i defalarca ispat
Strategikon'da hatları çizilen stratej i ve taktikleri etmişlerdi. S üvari ağırlıklı o rdular olarak, B i zans
kullandılar: oyalama taktikleri, pusular, sahte ricatlar, ordularıyla hesapl arını görmeye yeltendikleri vakte
vur-kaç taktikleri, ikmal h atlarını kesme ve hatta deği n, bir zamanların dillere destan Pers ordusu dahil,
geri çekilme yolları üzerine k i rpi manialar* döşeme. k a rş ı larına çı kan dini m otivasyon u düşük bütün
B ütün bu yön temlerin gayesi , Persleri yormak ve o rd uları ezip geçtiler. B izansl ılar bi le, Müs l ü m an
maneviyatlarını kırmaktı ve iyi talimli Bizans süvarisi ilerleyişini, O r t adoğu ve Kuzey Afrika'daki b ü tün
olmaksızın b u hedeflere ulaşıl abil mesi mümkün m ü lklerini kapt ı rdıktan sonra ancak A nadol u'da
değildi. durdurabilmişlerdi. Kimi tarihçiler, Arap atı n ı n batılı
B i zansl ı l a r, e n i n de süvari birliklerine girişini,
s o n u n da Bal kan top­ b u dö n e m de zi r v e ye
rakları n ı n b üyük kıs­
«Hızlı hareket ederseniz , bilhassa çı kan M üs l ü m an A rap
m ı n ı zapt etmeyi başa­ izci, keşifçi ve ulaklarınız vazifele rini süvarilerinin etkinlikl eri ne
ran ve bu da yetmezmiş layık ıyla yerine getiriyorlarsa, bağlarlar. Bu açıklamayı
g i b i , 62 6'da doğrudan koca bir taburu bir müfrezeyle, kab u l e tm eye n l e r i se,
Konstan ti n opolis'i tehdit koca bir orduyu sadece bir Arap a t ı n ı n Rom a l ı l a r
eden Avar lar karşısında tarafı n d a n bi l i n d i ği n i
taburla yenebileceğinizden emin
bu denl i b aşarıl ı olama­ ve B i za n s süva r i s i n i n
olabilirsiniz. " altı ndaki atların d a , aslen
dılar. Her şeye rağmen bu
B İR BİZANS GENERALİ Arap cinsi olduklarını i l eri
durum, Avarlardan ziyade
Perslerin peşine düşmeyi sürerler.
kafasına koyan Bizans ordusunun öncelikl eriyle ala­ G elecek b i rkaç a s ı r b oy u n c a Biza n s ! ı la r,
kalı olabilir. Yine de, Bizans ve Avar orduları arası nda m üstahkem s ı n ı r hatlarının gerisine çekilerek d aha
bazı çarp ışmalar yaşanmıştı ve görünüşe bakılı rsa, ziyade savu n m a c ı bir tutum takındılar. Bu a rada
Bizans idares i, bu savaşlarda gözlemlediği Avar süva­ Müslüman Araplar ve Mısırlı lar, imparatorluğun doğu
risinin birtakım strateji ve taktiklerini benimseme topraklarına yö nelik tehditlerini sürdürmüşl e rd i .
yoluna gitti. Charlemagne tarafından dağıtılan Avarları n , batıda
bir tehdit oluş t uracak mecalleri kalmadığı doğruydu;
Arap Süvarisi fakat kısa süre içinde bunların yerini Bulgarl ar,
İ mparatorluk tarihinin ilk üç asrı boyunca ne denli M acarlar ve Ruslar alacaktı. B izans imparato rl arı ,
etkileyici bir tarzda savaşm ış olurlarsa olsunlar, arada sırada, civar ülkelere ve Akdeniz topraklarına
B izanslılar� aslı nda görün üş e bakılırsa h iç kimse, yönelik yeni teşebbüslere girişmi şlerd i ; a m a bu
Arap yarımadası ve Kuzey Afrika'yı kası p kavuran girişimlerinde b aşarılı oldukları nda bi le, kaza n ı m l arı
Müsl üman Arap savaşçıların süvari taktiklerine karşı k ı s a ömürl ü o l m uş t u . B i zansl ı l ar, feth e t m eyi
hazırlıklı değildi. At ve develerin sırtında geçirdikleri arzuladıkları bölgenin arazi şartlarına bağl ı olara k,
göçebe geçm işlerinden feyiz alan bu savaşçıların, s üvari birli kl e r i n i istihdam etmeyi sürd ü rd ü l er.
anlaş ılan o ki , s üvari muharebesinde, Ammianus Ama her halü ka rda bunlar, daha kalabal ık p i yade
Marcellinus'un tarif ettiği Hun atlılarından aşağı kalır k uvvetlerin i n yanında destek b i rlikleri ro l ü ne
tarafları yoktu. Bunların, gelişmiş silah ve z ırhlardan soyunmak durumunda kalmışlardı.
yoksun , etki l i stra teji ve takti klerden bihaber çöl
ins anları o lduğu yanılgısına kapılmamak gerekir. Charlemagne ve Karolanjlar
B ilakis, bi r kıs mının hafif atl ılar ve "develiler" Yukarıda veri l e n örnekler m uvacehesinde, Batı
şeklinde savaştıkları konusunda şüphe olmasa da, geri Avrupa ordul a rı nda s üvariye i ti barlı bir kon u m
kalan hali vakti yeri nde süvarilerin, ağır halka zırhlar açan Charles M artel'i n hakkı n ı tes l i m etmek gerekir.
Bizans Ağır Süvarisi {y. 10. yüzyıl)
Ant i k ı�ataphraktoslann soyundan gelen ağır Bizans zwh lıydt. Benzer bir materyalden imal edilen chanfron,
süvarisinin ayı rt edid h ususiyeti, hem kendilerinin, hem atın kafasını korıxrdu. Hücum s i lahlan arasında,
atlanmn tepeden tırnağa zırhlara bürünmüş olmasıdır. genellikle b i r- kargı ve kılıç bulumırdu. Bu denli ağır
Dönemin görsel lwyrıaklan incelencl lğinde, bu zırh savunma teçh izatlarının, at s ı rt ı ndaki savaşçıya büyül-<
tabmlannın, büyük ihtimalle, gövde için pullardan bir emniyet s ağlayacağı aşikardır. Ne var k i , binicinin
örülü. bir zırh, yüzü kaplayan örme bir z ırh parçası, ve atın omuzlarına yüklenen ağırlığın derecesi, B izans
dirsel� ve dizlerin altım koruyabilmek içi n metal veya süvari taarru.zlannın ivmesini öylesine azaltıyordu ki,
sıkt laştınlmış deriden (cuir bouil!t) şeritler, bir miğfer ve sağlam şekilde mevzilenmiş b ir piyade hattına veya h afif
ufak bir kalkandan mürekkep olduğu tespit edilebilir. süvari birli klerine yönelen hücumlarda darbenin etkisi
Bu süvarilerin atlan, gövde ve enseyi örten, yine pullu neredeyse tamamen kayb o labiliyordu.
zırhtan koşum taktm l a nyla en az b inicileri kadar ağır
Bunun l a birlikte süvariyi , ordunun e n baskın silahl ı Savaş, Charlemagne i ç i n b i r hayat m emat
unsuru hal ine getirm eyi başaran, Martel'in torunu meselesiydi ve aklı fi k r i sürek l i ordusunu daha
Charle magne o lmuştu. C harlemagne (768-8 1 4) kudretli b i r h ale getirebilmenin yol lannı aramakla
saltanatının savaşsız geçen neredeyse b i r günü bile meşguldü. B u dönemde ortaya konan gel işmelerin
ol mad ı . Gerçekten de, Karolanj h ük ümdarının büyük k ıs m ı , süvari n i n etki n liğini artırmak için
biyografisini hazı rlayan Einhard' a kulak vermek düşünülm üştü. Charlemagne, daha tah ra çıktığı
gereki rse, Charlemag n e o rduları nı n , kralları nın i lk günde n beri, devasa imparatorl uğuna bir zarar
sağlığı nda sefere çıkmadığı yaln ızca tek b i r sene gelmesin i e n gellemek ve s ı n ı rlarının ötesinde
ol m uştu. Savaşlarla dolu bu yıllarda, C harlemagne, feth etme n i n haya l le r i n i ku rduğu t o p raklara
Breco n , Avar, Lom bard ve Sakson toprakların ı ulaşabilme k için sıkı k u ra llara tabi profesyonel bir
zapt ederek buralarda k e n d i yönet i m i n i tesis etti . orduya i h tiyacı olduğunu fark etmişti. O na sorul ursa,
Bu zaferlerle yerinmeyen kral, Pire n eler'i aştıktan bu gerekl i l i k ve arzular, s ağlam bir askeri teşkilat ve
sonra Barcelona'yı kuşatma altına alıp yağmalayarak s üvari ağırl ı k l ı bir kuvvetin varl ığı nı dayatıyordu.
Endülüs Müslümanlarına da esaslı bir darbe i ndirmiş Bürün o rd u n u n , hem m üdafaa h e m de saldır ı
oldu. Bunu müteakip, s o n radan fazlasıyla pişman bakı mları ndan, son ferdine kadar iyi silahlan m ış ve
olacağı üzere, Bask deneti m indeki Pam plona şehrini zırhlanm ı ş o l ması şarttı . Bu siyaseti dışa vuran en eski
tahrip ett i . (Bu saldı rıya misilleme o l a rak, ileride kanun olan Capitulare Missorum (792-93), Karolanj
Chans o n de Ro lan d da 2 0 ifadesini b u lacak şekil de ,
' krall ığında "asi lzade" nam ıyla bilinen bürün i mtiyaz
İspanya'dan dönen Charlemagne ord usu nun Roland ve makam s ah i p lerin i n , ar ve h ücum s i l ahları n ı n
idaresi nde o rd u ağı r lı k l a r ı nı taşıya n a rtçı kafilesi yanı sıra, tam vücut zı rhl arına ve kalkanlara malik
pusuya düşürülerek i m h a edilmişti. ) Bu hummal ı ol malarını yasaya bağlamıştı. 802-803're neş redilen
askeri faal iyetlerin s o n u n da Frank to p rakları, iki yeni bir capitularium2 1 , b u süvari lere, b i r kez daha,
m isl i n den fazl a büyü d ü . B un dan d a h a önem l isi, kendilerine ait miğfer, kalkan ve Karolanjlar arasında
İtalya'da Lombard'ları d i ze geti ren Charlemagne , byrnie ad ıyla bilinen göğüs zırh larına sah i p olmal a rı
bu baş a rısın ı n ödülünü ilk Kutsal Roma Cermen gerektiği n i hatırlattı. N i hayet 805'te, kan u n çok
impara toru sıfatıyla taç giyerek ald ı . daha vaz ı h b i r hale g et i rildi. C harl e m agne, bu

KAROLANJ
ATllLARlNIN EN �·ok [ercih
ettiği süvariformasyorw, bütün atlı ların ayn t
anda d üşman üzcri ı1e hücuma kal k l tgt, b i rden fazla (genell i k le
üç veya d ö rt) süvari hatlı nclan o l u şuyordu. Şayd süva ri laarruzu, düşmanm iza h
m ücLifaa h a l l t rı t k ı rm ayt başarnmazsa, öndeki süvariler h ücu m d a n vazgeç ip birliklerin in arka k tsmına
doğnı çark ederler ve bun lar, süvari hat!ann ı n gerisinde tehaı' n izam a girmeye çal tşı rken, stradaki süva ri h atlt
ayrı lan a rkaclaşla nnın yeri n i a l a rak m�icadeleye devam ederdi . Bu şeki lde, sab it bir düşman hatb karştsmda bir
aş tndt r m a harb i sürdürebilmek m ü mhndü .
so n uncu capitulariumda, i mparatorl uk sa r h m da 1 2 Baz ı l a rı a r keoloj i k bul unruların ol mamasından ötürü
,

mansi toprağa sa h i p olan herh a ngi bir şahs iyeti n , yine mecburen görsel ve bi rtakı m yazı lı kaynaklara
ken d ine ait b i r zırhı olmaya ve süvari o larak se fe rlere istinaden, b u zırh ı n , ağır deri b i r ceketi n üzerine
k a tıl m aya mecbur olduğunu ilan etti. Arazi sahib inin, d i k i l e n metal p u l la rdan oluştuğun u ileri sürerl e r.
bu yükümlülüğü yeri ne geti rem emesi durumunda, Hay l i uzu n o l a n b u zırh , k a lçan ı n al tına kad a r
toprağı ve zırhı e l inden alınacaktı . 802-803 Aachen sa rk ıyor ve kolların b üyük kıs m ı nı ö rtüyord u . Karşı
cap i tulariumu h e r p iyadenin b ir kal kan taşı ması cep h ede yer alan tarihçiler ise, her ne kadar, erken
şar t ın ı get i rm iş o lsa da, yaya askerleri n teçh izatı dönem ortaçağ z ı rhlarına k ıya sla daha uzun ve belki
b e l i rgin biçi mde daha hafifti . daha ağı r olsa da, byrnienin temelde yine bir hal ka
Karo lan j s üvaris i ni n h erhal d e en kendine özgü zırhtan ibaret olduğunu söylerler. Daha kesi n ka nı tlar
sav unma teçh iza t ı byrnie i di . Karolanj aske ri nin b ul u nmadığı m üddetçe, bu tartış m a uzayıp gideceğe
gözüyle bakıldığında, byrnienin, üzerinde raşıdığı en benzemektedir. Charlemagne'ın en varl ıklı süvarileri
kıy m etli parça olmasın ın sebeb i, yalnı zca hayli yükl ü tarafı ndan giyilen b a cak zırhları ve bal d ı rcaklar, bu
b i r meblağa mal olması değil ; ayn ı zamanda savaş dönemde ortaya ç ıktı. Daha son radan, b ütün a t l ı
m eyd anı nda yüzl eşeceği hiçb ir düşman askeri nde askerlerin standa rt donanımı arası na girecek o l an
bu zırh ı n aynı s ı ndan olmamasıydı Hakikaten de,
.
zırh eldivenler ve kol ça klar da, b u tarihlerde görücüye
çıkm ışlardı . Charl e m agne, bu savunma gereçlerin i n
C h arlemagne 779 gi bi erken b i r tarihte, bu zı r h l arı n
de yabancılara sa r ı l m asını yasaklam ıştı .
ü l ke dış ın a satıl ması nı yasaklamıştı 803'te bu yasak,
.

Karolanj as keri u ygulamaları , 9 . ve 1 O. yüzyıl larda


askerlere, zı rh ları n ı olası bir d üşmana satma ihtimali
can l ıl ığı nı muhafaza etti. Bu dönemde o rdu , esas
b u l unan taci rle re vermeleri n i n yasakland ı ğ ı n ı n
i ti ba r ı yla, h er aske ri n uzun b i r byrnie (bu va kte
d u y u ru lmasıyla i y ice sı k ı laş r ı rı ld ı . Ge rçi, görünüşe
gel i n d i ği n de, n e re d eyse kesin kes b i r örm e zı r h ) ,
b a kılırsa, b az ı Fra n k taci r l e r i Müs l ü m a nl ara,
pa rç a l ı ve gen iş s i p e rl i kli b i r miğfer ve tahta ve
B retonlara ve Vikinglere byrnie satmanın b i r yol u n u
deriden i mal edilen yuvarlak bir k al kanla koru n a n ,
b u l m u ş lard ı
.
ağır s ilah l ı ve süvari merkezl i b i r görüntü al mıştı.
Ta r ihçiler arası nda byrnie n i n tam olarak n asıl
Hakkını teslim etmek ge rek irse, Karolanj yönceml eri
bir zırh olduğ u konusunda fiki r ayrılıkları vardır.
o denli tesirli o l m u ş t u ki, imparatorluk hudutları n ı n
ö tesindeki askeri gel enekleri de değişime zorlamıştı.
Karo lanj tarzı z ırh l ar bir m üddet sonra İspanya,
,

İskandinavya, Doğu Avrupa ve İ ngiltere de standart'

savun ma teçhizatla rı hal i ne gel diler.


Charlemagne ayrıca, askeri birlikleri için standart
b ir silah politikas ı gütmeye ç a l ıştı. Hem piyade,
hem süvari askeri i çi n başlıca s ilah mızrak olarak
kal m aya devam etti; ama bun unla b irli kte, 792-
93'te yayı m lan an Capitulare Missorum, atlı askerle rin
m u tlaka karg ı taş ı malar ı n ı d a şarta bağla d ı . 8 04
ve 8 1 1 yıllarında i l an edil e n düzenlemeler, ayn ı
minvalde yükümlülüklerle doluydu. Buna ek olarak,
bir savaş atı tem i n e d ildiğinde, mutlak surette b i r de
kılıç hazır edilme li yd i .
Aslına bakı l ı rsa, birçok m uası r yazılı kaynakta,
kılıçtan süvari aske r i n i n esas si lahı olarak bahsedi l i r.
B un un yan ı s ı ra , a d ı askerle r i n b i r de han çer
taşımaları bekleniyordu. En nihayetinde, yaylarını at
sırtında m ı kullandıkları, yoksa bineklerinden inerek
piyade o kçular haline m i dönüştükleri açık olmasa
da, bir kısım Karolanj s üvarisinin atl ı okçu vazifesi
gördükleri kaynaklardan çıkarılabil i r.

Süvari Hücumu
Tari hçi ler, Charlemagne o rdusunun, fıili bir askeri
çatışmada s üvarileri a n a m uharip k u vvet olarak
kullana n i l k batılı ordu olduğu ko n us unda genel
itibarıyla h e m fıkir o l m uşlardır. Gerçekten de,
bu ord u n u n başlıca taktiği, henüz b i r "atlı şok
taarruzu" mertebesine erişmemiş o l s a da, süvari
hücum uyd u . Hücuma kalkan atlar, b üyük ihtimalle
piyade birl i kleri nden ol uşan düşman h attıyla temas
etmek mecburiyetinde kalırlarsa, atları n binicileri,
has ı m l a rı n a doğru · m ız rakların ı savururla r veya
bunları kılıçlarla doğramaya çalışırlard ı .
Bununla birl ikte süvar i h ücumunun maksadı, n e
bu dön emde ne de daha geç ortaçağda , aslen düşman
askerleriyle tem asa geçm ek değil d i . Esas n iyet ,
düşman safları nda b i r kargaşa yaratarak askerleri
savaş meydan ından kaçmaya zorlamakt ı . Toplumun
kalburüstü tabakalarından gelen ve pahal ı zırhlarla
kaplı süvari vasıtasıyla, kendine doğru düzgün zırh devriyeye çıkıyorlardı". İş meydan m uharebesi ne
almaya k udreti olmayan b içare piyadenin gözün ü geldiğinde ise, atları ndan i nerek savaşıyorlard ı .
korkut mak işin püf n oktasıydı. B u ağır süvarinin Yi ne d e , s üvari n i n g ö rdüğü bu h i zmetleri n ,
ürkütücü görüntüsü karş ısında düşman h attın ı n Karol anj a skeri teşkila tına dair yukarıda veri len
yaln ızca u fak b ir kısm ı nı n b ile kaçm ası, düşman geleneksel i zahat ı n ö n gö rd üğü n den daha az
kuvve t i n i n m uvazenesi n i n bütün üyle sarsı l ması ehemmiyetli olduğu zan nına kapılmamak gerekir.
anla m ı na gel iyo rdu. Ne de olsa bu durumda, Bilakis süvari nin yeri ne geti rdiği işler, en nihayetinde,
süvariler, kaçan savaşçıların arkaların da bıraktıkları son derece başarılı olduğu aşikar olan Karolanj askeri
gediklerde n , gerçek b i r mukavemete m uhatap sisteminin bütünü için hayati anlamlar taşı maktaydı.
olmadan kolayca süzüleb i l irlerdi. Bunun ardından
gelecek diğer hücumlar son unda, düşman ordusunun Norman Süvarisi
tamamı kaçmayı yeğl eyecek ve zafe r kazanılmış Charlemagne' ın, m uazzam genişlikte toprakları
olacaktı. haki miye t i a l tına al ması ve savaş meydanl arında
Ne var ki, kısa bir süre ö nce, Karolanj ordusunun kazandığı şöhret, Karolanj askeri taktiklerin i n gelecek
tarihi gelişi mini i nceleyen Bernard S. Bachrach, bu asırlar boyunca umumi b i r kabul görmesini sağl adı.
kalıplaşmış açıklamanın gerçeği yansıtmadığını iddia Bütün batılı ordular, süvari ağı rl ıklı bir görü ntü arz
etti . Charlemagne süvarisi, atların ı d üşman hatları etmeye başladılar. Süvari askerlerini gerekli mi ktarda
üzerin e hücuma kaldırmak yerine, neredeyse yaln ızca, ada donatabil mek için, yüksek sayılarda atın b i r araya
"ufak müfrezeler halinde dolanan görece eğitimsiz getiril mesi i cap ediyord u . Karolanjlar haraç sıfatıyla
düş m a n askerlerini bulup yok etmek" amacıyl a topladıkları ayni vergileri her zaman aygır şekli nde
kullanılmışl ardı . Bunlar ayrıca " kuşatma savaşları almış olsalar da, bu biçimde toplanan atların i h tiyacı
esnasında ihtiyat kuvveti işlevi görüyorlar veya tayin karş ılaması söz kon usu olamazdı. Bu m aksada 8 .
edildikleri garnizonlarda etrafı kolaçan etmek için yüzyıl sonlarında damızl ık çiftli kleri kuruldu. Savaş
atları n ın m a l iyeti, bu çift l i kleri son d erece karlı
ORTAÇAGIN EN KORKU verici asker[ taktiği, süvarilerle
işletmelere çevirmişti. Her n e kadar, Charlemagne' ın yaptlan toplu. hücumlardL. Muhavebeyi kazanmamn, çoğunlukla
destek ve h im ayes inden i s t i fade e ts e l e r de, bu d üşman askerlerini öldii.rmektense, arılan savaş meydarı mdan
haraların büyük kısmı özel ç i ftliklerdi. B u çiftlikler, kaçmaya zorlamak o lduğu bir devivde, bunun gibi süvavi
aynı zamanda tesislerin m ülkiyet haklarını da elinde taarmzlanna karşt durnbilmenin yegane yolunun, dah.a alt
bulunduran ve ahırları, odakları ve yem temin eden sosyal tabablardan gelen piyadelerin disiplinine ve bu.nlan
tarlaları denetleyen nüfuz l u aileler ve arazi sahiple ri yöneten komutanm sevi< ve iclare kudretine bağlt o lmasmda
tarafından işleti l iyordu. D aha önemlisi, b u aileleri n şaştlacak bir şey yoktur. Yukancla resmedildiği şekilde hücuma
kalkan Narman süvarisinin piyade d üşmanlarınm kaçmasma
soy stokl a r ı n ı da gözetim altında t u t malarıdır.
sebep olmast, ıo66'd.a, Hastings'te yap tlan savaş dtşmcla, başka
Çiftl ikler i n kurulmasın ın üzerinden p e k fazl a
btrçok zafer kazamlmasmt sağlad t .
geçmeden, soyların bozulmasını engellemek amacıyla
aygır ve kısrakların bel i r l i aralıklarla yen ileriyl e
değiştiril mesi genel bir uyg ulama hal i n i almıştı. edi liyordu. Bu zahmetli sürecin son unda, tip i k olarak
Görünüşe bakılırsa, besiciler ve ahı r çalışanları , 1 22-1 32 cm b oyunda olan o rtaçağ atlarının aksine,
savaş atların ın gücünü ve d ayanıklılığı n ı artırmak 1 73 cm yüksek l iğinde bir at cinsi üreti lebilmişti. Bu
amacıyla bi rtakım deneyler yapıyorlardı . B u esnada , hayvan, kuvvet l i kemikleri ve kısa olmasına rağmen
yeterli niteliklere sahip olmadıkları düş ü nülen laga r y apılı sırtıyla, ağır zırhlar içinde dolaşan b i r askeri
hayvanlar ayıklanmış olmal ıdır. En nihayeti nde, hayl i savaş meydan ı na veya turnuvalara taşıyabilirdi (gerçi
kavi ve ağı r bir at cinsi peydahlanmıştı. 1 2. yüzyıldan bir şövalye n i n h er iki amaç için aynı atı kull anması
sonra destrier adıyla anılmaya başlanan bu cins, Bactria e nderdi) .
(Bahtar/Toharistan) veya Arap soyu aras ı n dan özel 8. ve 1 1 . yüzytllar arası nda, "gerekli h al lerde"
olarak seçilen arların, kim i zaman yıllan b u lan uzun s üvari savaşları devam etti . " Gerekli hallerde" ; çünkü
ve karmaşık bir süreçten geçirilmeleri s ayesinde elde bu yüzyıl l a r, Viking (Av r u p a'nın tamamı nda) ve
M acar (Doğu ve Orta Avrupa'da) istilalarının ortalığı topra klarda gerçekleşti ği neredeyse kesin ol makla
kasıp kavurd uğu dönemlerdi ve k i m i durumlarda, birlikte, o rtaçağ kayn akları , Normanları n o dillere
b u i s t i l acı güçlere karşı yapılac a k savunmaJ a rda destan s üvari yeten ek l eri n i nerede ve n e za m a n
atlı l ara yer yoktu . İ t iraf etmek ge rekirse, baze n kazan m ı ş olabileceklerine dai r kayıtlar i h ti v a
m üd afaacılar, akıncı l ardan kaç ıp m üstahkem b i r etmezler. Aynı şekilde, b unların at sırtında savaşmayı ,
mevkiye sığınmak dışı nda hiçbir şey yapamamışlardı. vatan edi ndikleri top rakların eski ahalisin den m i ,
M acarlar ar sırtında gelmişlerdi ve şayet öyle b i r şey yoksa 9 1 1 ve 1 035 yılları arasında çarpıştıkları nice
olursa, bunların karşısı na çıkan ordular da, genel l i kle düşman o rd usunu n b i ri nden mi öğrendikleri tesp i t
süvari ağı rl ıklı kuvvetler olmuştu. Zaten en son u n da edi le m e me ktedi r. Kesi n olan, Fatih Will iam' ı n
Macarların kaderini belirleyen de, 9 5 5 'te vuku bulan düklüğ ü n ü ilan ettiği 1 035 senesine gel indiği nde
Lech Savaşı' nda, istilacılara karşı bir zafer kazanmas ı nı (Narman hüküm darları dük unvan ın ı kul lan ırd ı ) ,
bilen Alman süvarisi olmuştu. Keza Vikingler, büyük Narman süvar is i n i n tüm Avrupa'da tan ınan ve askeri
,

çoğu n l uğun u, karaya ayak bastıktan sonra çaldıkları meziyetlerine itibar edilen savaşçı lar mertebesi n e
ya da rüşvet yol uyla temin ettikleri atlara biniyo rlardı. yükselm iş olduğudur.
B u n un l a berabe r V i ki ngler, n ad i ren at sırtı n da Fatih Williarn, tab i atıyla, savaşkanlığı bakım ından
m u h a rebe eder; b u hayvanları genellikle n akli ye ortaçağların en meşhur h ükümdarlarından biriyd i .
hizmetinde kul lanırlardı. Aynı şekilde, yine e n der 1 066 H asti ngs S ava ş ı ' nda sergi ledi ği m uzaffe r
durumlarda atl ı k uvvetlerin saldır ı s ı na uğramışlardı. yönetim, bu şöhreti fazlasıyla hak e ttiği n i n kanıtıd ı r.
Ama n e o lu rsa olsun , b u savaş, William ' ı n askeri
Tarihin gar i p bir ci lvesi, ortaçağ süvari l iği n i n
mace ralarla dol u saltanat öyküsünden yalnı zca bi r
muh temelen i k i nci ö n em l i kuşağ ı , Vikingl erin
böl ü m d ü r. İşin asl ı , William tah ta çocuk yaşt a ,
soy u ndan gelen Normanlardı. Bu halk, ataları n ın
üstel i k gayrimeşru b i r ilişki n i n mahs u l ü olara k
a k s i n e , atl arı taşı m acı l ık hari c i nde de yaygın
çı km ış o l d uğundan (gerçi babas ı Robert, doğd uğu
biçi mde kullan d ı . Bayeux duva r hal ısındaki tasvir
gün William'ı evlatl ığa kabul etm işti ) , idaresini ele
ed i l i ş b içi m leri n i n cazi besi ne kapı lan tarihç i l e r,
aldığı d üklükte, siyasi ko numlarını ve aile emlakleri n i
Norman ları , tam da s üvari savaşçıl ığının ti msall eri
gen ç dükün zararı n a genişletmeyi kafasına koym u�
o l a ra k kab u l ettil er. 9 1 ] 'den s o n raki bir tarih te,
bir sürü m uhalif vardı. William' ı hedef alan isyanları n
daha sonradan N o rmandiya adı n ı alacak o l an
patla k verme.si içi n fazl a heklemek gerekmed i. B u

EN GEÇ ı�. yü.zy tlın başları nda ,


eyer tasanm mda k ayda dr,�cr
bir yen i l ik olara k ortaya çıkan
eyer kaş l a n , süvari askeri n i n
at strh11c.foki de nge s i n i art ı rdı.
Eyerin arka ımmdak i yüksekçe
sırt/ık, s ü rücünün a l tn kıçından
savrulara k d üşmesi i h t i mali n i n
önüne geç l i . Ön kı s ma i lave
edilen ayn ı yükseklikteki ba�b
b i r çıkıntı, bi n ici n i n cinsel
uzuvları n ı ve karn ı n ı korndllğu
gibi, allan baş aşağı düşme
tehlikesi n i ortada n kaldırdı.
ayaklan malar, Bayeux duvar hal ı s ında, Normandiya oynamış oldular. A pulyalı Wil liam , Almanları n yaya
d üklüğün ü ziyare t eden Wes sex kontu H arol d vaziyette harp e t m eyi tercih ettiklerini yazar. Ne de
G odwinson' ı n h ikayes i n d e n d e anlaşı labileceği olsa bunlar, atlarını , Normanlar'ın yaptığı gib i usta­
gibi, en iyimser tah minle, 1 060'lara kadar o rada ca h areket ettirem i yorlardı. Keza S icilya ve G ün ey
burada kıvılcı m la n maya devam etmişlerd i . D uvar İ talya'da, atlılar ı n i l k vazifesi, o rd u için gözcülük
halıs ında aktarı la n h ikayeye g ö re, H arold yo l un u etmek ve yiyecek aramaya çıkm aktı. Halbuki işin
kaybeder ve W i l l iam'a tabi baronlardan biri o l an içine Normanlann karıştığı bütün savaşlarda, b i r i n cil
Ponthieulü G uy ' ın eline taktik hep süvari h ücumu
d ü şer. Baro n , İ n g i l i z olmuştu. Aslına bakıl ı rsa,
asilzades i n i rehi n tutmak "Her atlı asker, birer kalkan ve bu süvari h ücum l a rı n ın
yerine, dükü n ü n talebi mızrak , birer uzun ve kısa kılıç, b i r kı s m ı , Karo l a n j l ar
üzerine William' a teslim hakkın d a anlatılan ya da
yay, sadaklar ve oklar taşımalıdır;
eder. H arold' ı refakatine Normanlardan önce gel en
arabalarınızda her çeşit alet edevat d iğer h a l klar tarafı n d an
alan W i l l ia m , B reton
Conan' ın çıkardığı isyanı
bulunmalıdır - baltalar ve keskiler icra edi l en süvari s al d ı rı­
bastırmak üze r e hareket . . . kazmalar, demir beller ve . . . b ir l arı na h ayli benziyordu.
eder ve hasm ı n ı mağlup ordunun ihtiyaç duyduğu her neviden Ama geçen sayfalarda i zah
eder. Wi l l iam ve askeri araç gereç.
))
edildiği gibi, 1 1 . ve 1 2.
maiyeti, bütün b u işleri ar KAROLAN] YOKLAMA KODEKS İ, 806 y üzyıllar, kargıları n kol­
sırt ın da gerçekleştirirler; tukal darın da hiza l a n arak
Bayeux d uvar h al ı s ı nda, kul lanı l maya baş l a n d ığı
h i kaye n i n bu k ı s m ı nda ortal arda h içbir p iyade bir dönemdi. Narman süvarisin i n de, birici k askeri
görünmez. taktiği şekli nde olmasa da, bu sald ırı tarzını ben i m­
s e m iş olması akla yatkındır. N ite kim Bayeux d uvar
Süvari Orduları halısı, Narman atlılarını iki türlü, h em koltukaltlanna
Bir şey oldukça açıktır: Fatih William' ı n ord usu, saf­ s ıkıştırdıkları kargı larla, hem de b u silahları h as ı m­
ları nda piyade m uharipler - B ayeux duvar halısın da larına saplarken resmeder.
mızrak! ı ve k ı l ıçlı askerler ve o kçular resmedil mişti r - Kargıların, bilhassa süvarin i n süvariye karşı o lan
barındırdığı muhakkak olsa da, süvari ağırlıkl ıyd ı . Bu m ücadelesinde, vücut uzuvlarından alınan destekle
tespit, H astings Savaşı hakkınd a bilgi veren anlatılar hizalanmaya başlaması, uçurtma şeki l l i kalkanların
tarafından teyit edilir. B u n u n l a birl i kte William'ın o rt aya çıkışını i zah edebilir. Norman süvaris i n i n geri
ordusu, 1 1 . yüzyıl da bu terki b e sahip tek No rman kalan vücut zırhl arı ve miğferleri, özell ikle ebatları
silahlı kuvveti değildi. Robe r t Guiscard ' ı n G üney bak ı m ı ndan, ken d ilerinden üç asır evvel yaşam ış
İ talya ve Sicilya'ya giren istila kuvveti de, s üvari ağır­ Karolanj s üva r is i n in teçh izat ın dan pek de fa rklı
l ı klı bir terkibi kullanmakta büyük maharet sergi­ değildi. Ne var ki, geçen zaman zarfında kalkan lar
lemişti . Guiscard , giriştiği sefe rlerin her safhasın da kayda değer ölçüde deği ş m işti. Yuvarlak tasarı ml ı
ve aralarında B i zansl ılar, M ü s lümanlar, Alman lar, Karolanj kalkanı, handiyse bacağın tamamını d üş man
Güney İ talyalı l a r ve Sicil ya l ı l ar bulunan her tür­ darbelerine açı k b ı raktığından, s üvari açısından tam
den düşmana karşı, süvari b i r l i klerin i sonuç al ıcı bir koruma sağla mamaktaydı. Dahası, bu ağır kalkanın
bir etki n l ikte kullanmasını b i lmişti. 1 0 53 Civitate zap t edilmesi güç olduğundan, s üvari aske r i n i n bu
Savaşı' nda, G u iscard süvari s i n i n terti p e t tiği daha gereci çatışma esnasında seri hareketlerle kullanması
ilk hücum , kend i lerinden nere deyse iki kat kalabalık söz konusu değildi. Bu zafiyetler, atlı askerin, üzerine
olan Pap a IX. Leo ordusunda bulunan p iyadelerin doğrultulmuş b i r kargıyla, atın ve i nsan bedenlerinin
b üyük kısmın ı n kaçmasın a sebep oldu. Atlı birlik­ kuvvetini birl eş t i rerek gel e n rakiplerle boğuşmak
l er, mevzileri n i terk etmeye n l e ri de çabucak bertaraf zorunda olmadığı günlerde, aci l bir mesel e o l arak
ederek kendilerine biçilmiş gel eneksel rolü lay ı kıyla görülmemişti. H albuki şi mdi bedenin herhangi bir
parças ı , baldı rcak ve d iğer zırh l arla kısmen korunan Mutlak surette b i l in e n bir şey, b u atları n 1 096-97
yüzeyler bile, vüc ut desteğiyle doğr ultulmuş karg ın ın yı l l a rında sağl ıkl ı vazi yette Konst a n tinopolis'e varm ış
s ak a t b ı rakan d a rbeleri k a rş ı s ı n d a savu n m as ı z ve bunları n aras ı n d a b u l unan s avaş atları n ı n , haçl ı
kal m ı ş t ı . B u m u a m ma, kalka n ı dara l t ı p u ç u rt ma süvari s i n i , 1 097'de N icaea ( İ zn i k) ve Ooryla i o n'd a
ş e k l i verilerek çözül d ü . B ay e u x duvar h a l ı s ı n da (Eskişeh i r yakın l arı) kazanacak l a rı zaferlere taş ı m ış
res m e d i len b ü t ü n kal kanlar, kavi sl i üst bölü m l eri o l d u k l a r ı d ı r. B u z a ferle r i n m i ma r l a r ı , A n n a

ve alt k ı s ı mdak i sivri uçlarıyla uzun , dar ve uçurtma K o m nena'yı, şöva l ye l e r i n "yen i l mez" oldukları n a ve

ş e ki l l i b i r görü n tüye sah i ptirler. Ayn ı çizim ler, bu " Ba b i l s u rların ı b i l e yarı p geçe b i l ecekleri ne" i k n a

kal k a n l arı n , rak i p süvari l erin atları n ve aske r le r i n eden kiş i l e r i n ta ken d is iyd i . İ ki n c i bir ta rihi vaka ,
h a ç l ıların Anadolu'yu b i r uçtan d i ğeri n e kat ederke n ,
b edenl erine karşı d oğrulttukları kargı lar karş ı s ın da,
a t l a rı n , İ zn ik ve A n t a kya aras ı n d a telef o l m as ı ,
sol bacağı, gövdeyi ve omuzlan kap l ad ığını gösterir.
h e m de, gene l l i k l e yem kıtlığı n d a n ötü rü, o l d u kça
I . H açlı Sefe r i ' n e kat ı lan h e m en herkesin y a n ı nda
h ız l ı biçi mde tel e f o l m asıd ı r. Chart resl i F u l c h e r' i n
b i r at vard ı . G e n e d e , bu s e fe rde ve d iğer h aç l ı
yazdığına göre, d u r u m öyl es i n e fen a l aş m ı ş t ı k i ,
seferlerinde atların nası l b i r i şlev gördüklerine d a i r,
" bazen s i la h l ı şövalyel er bi le, ö k üzler i n s ı r t ı n d a
h a l a y a n ı t ı nı b e k l eyen s o r u l a r ı da i h ti va e de c e k
i l e r l e m işlerd i " . Y i n e d e , Antakya'ya vard ı k l a r ı n d a
ş e k i l de araş t ı r m a l a r yap ı l ma l ı d ı r. Ö rneğin , h a ç l ı
h aç l ı l arı n b i r m i kt a r savaş a r ı v a r d ı . K e n t i n zap r
kafilelerinin refakatinde toplam kaç atın seyahat ettiği
e d i l m es i n i n ard ı n d a n , K e r b o ğa ko m u tas ı n d a
b i l i n memekted i r. B u n dan da ö te, haç l ı ordul a r ı nda
şeh ri kurtarmaya g e l e n Selçu k l u kuvvetleri n i , b u
mevcu t atların kaçta kaçının muharebelerde ist i h dam
atların sırtında yapt ı kl arı bir h u r u ç h arekanyl a gafı!
ed i ld i ğ i , ne kada r ı n ın salt taş ı m a ve kargo i şl e r i ne
avl a m ışlar ve halas ordusu n u n g i r i ş tiği k uşatma yı
t ah s i s ed i ldiği a ç ı k deği l di r. M esela, a n l aş ı l d ı ğı a k amete uğratm ı ş l a rd ı . Agu i l ie rs l i Raymo n d , bu
kadarıyla k ı ta Avrupa'sın d a aynı dö nemde geçerli savaşa dai r anlattı k la r ı n ı şu sözl erle b i r i ri r: "Ta n rı ,
o l d uğu gibi, d a h a varl ı kl ı s ü vari l e r, b i rden fazla i n s a n l ar v e atlar üze r i ne rah m et i n i saç m ı ş t ı . . .
s avaş atı da dah i l o lmak üzere, h açl ı seferleri ne çok açl ı ktan ö l mek üzere olan atlar, ki fayets iz yem leri n i
sayıda ada birl i kt e m i kat ı l m ışlard ı ? Şüphe yo k k i , ö n lerinden alan efendileri rarafından savaş meyd a n ı na
her halükarda b i n lerce a r söz konusuydu ve b u n l a r ı n ger i r i l i r geti rilmez, h i çb i r zah me t çekmeden, en iyi
doyurul ması v e te m izl i ğiyle i l g i l i meseleler b i r y ana, ve en süratli Türk a t l arı n ı kovala maya baş l a d ı l a r."
h ayvan l arın ü re t ti ğ i pisl i k yığı n ı , h açl ı askerl e r i n i n İ l k h aç l ı sefe r i n i n başarı s ı , hep s i de h aç l ı
sağ l ı ğı n ı d oğrud a n etk i l iyordu . kafileleri arasın d a n Kutsal To p r akla r'd a m u k i m
hale gelen insa n l a r tarafından is k an edil e n b ir ç o k ORTAÇAG SAVAŞLARlNlN bel k i de en iyi b i l i n en sanatsa l
h a çl ı krallığını n teşe kkül ü n e yol açtı. B u kral l ı k la rı n tasvirleırin i ihtiva eden Bayeu.x du.var haltst, fat ih Willia m 'ı n

sak i n l erinden b i r k ı s m ı , e n m eşh urları St. Jean ve İngi l iz lahhnı ele geçi rmek wı aksadtyla giriş t iği sefe ri betimler.

Ta p ı n ak şövalyeleri olan ve manasnrlarda öbekl eşen Bu s a h ne , Hasl i ngs Savaşı'nda, N or m an s üvarisinin Ang lo ­
Sa kson piyade l er i n ö rd üğü kalkan duvan n a 1-< a rşı yapbğı
a s k e ri tarikatl a r a racılığı y l a h ayatl a r ı n ı K u tsal
hücumu tasv i r etmekted ir. B irkaç süvari k a rg L S L n m yatay şe k i l d e
To p ra k lar ' a vakfe t t i klerini ilan ettiler. B u kitle i ç i n
h.iza l anmış resmedilmesine karşın, kargdann çoğunun, gen e de,
süvari birl ikleri, O r radoğu'da, Av ru p a'dak i muht e m el
p iya delere saplanarak kullanıldtğtna dik k a t e d i n i z . Bu. d �ıru.m,
h a y a t l a rı na kıyas l a ço k daha b üyük bir anlam i fade
bu devirde herkes tarafı nd an tercih edilen be l i rl i bir usıılü.n,
ed iyord u . H at t a Ta p ı n ak şöva l yeleri , b i r s ü v a r i
hm üz yerleşmemiş o lduğu.nu gösterir.
h ücu m u n u n n as ı l tertip e d i l m e s i gerektiğine dair
talimatları, m a nas t ı r yasasına kaydetti rmişlerd i . kuru ot ve arpa - ve taze suyla dolu, b u iş için hassaten
Ta r i h i çi z iml e r, her ne kad a r, s ı klıkla i ki Tap ı n ak tasarlan mış at gemi leriyle denizin ötesi ne taş ı m ı ş l a rd ı .
şövalyesini bir atı p aylaşırken resm etse de, manastı r
yasas ı , h e r bi r ş ö v a l ye n i n k a ç a r ata s a h i p o l m ası Hastin gs Savaşı: 1 4 Ekim 1 066
gerektiğin i aç ı k ça beyan eder: ş övalye kum andanları G ü n ü m ü z askeri ç a t ı ş mala r ı n d a p e k en d e r
dört at; şövalye b i raderler, üç at ve şayet a rzula n ı rsa, yaşa n m ası n dan olsa gerek, modern askeri ta r ih ç i l e r,
r e fa ka tçi asilzade genç için b i r tan e daha; h iz m e t kar Hastings Savaşı'nın, g a l ip tarafa bahşettiği m utlak
biraderler, bir dai m i at ve m a n a s tır idares i n i n gerekli tes l i m iyet karş ısın d a adeta büy ü l e n m işle rd i r. B u
gör mes i d u ru m u nda bir a t d a h a ; özel vazi fe l e re gözle i ncelendiği nde, ortaçağ savaşl arının modern
sah i p d iğer beş h iz metkar b i r ad er, i k i dai mi: at. çarpış malardan büyük farkı yoktu: kes i n son uçlara
B u denli yü ksek b i r i htiyacı k a rş ı l a m a k için , t e k ul a ş a n savaş l a r ı n s ayısı b i r e l i n parmakl a rı n ı
baş ı n a Avrupa'da n yollanacak atl a ra g üve n m e k
geçmemişti. İ stanbul kuşatması b u m utlak son u ç l u
akı l l ı ca olmayacağından, başka tedarik kaynakları
k a rş ı l aşm alardan b i r i ydi ; m u h a rebeden ö n ce
bul mak l azı m d ı . H iç kuşku yok ki , b i r m i kt a r at
B izanslı lar, sonra Osmanlı Türkleri. Fatih Wil l iam' ı n
gan i met veya fi dye yol uyla, bazıları da, satı n alı n a rak
hazır edil m i şt i . A skeri tarikatlar ayrıca, kurd u kları
Norman (ve diğer Kuzey Fransa halkl arı) istila kuvveti
ç i ft l i klerde, yaşla n a n lar ı n yeri n i doldurmak üzere ile Kral il. Harold Godwinson kom utasındaki Anglo­
yen i binekler besleyip büyüttüle r. Mu k i m haçl ıların S akso n /Anglo - İ s kandi n av ordusu arasında gerçekleşen
arası na daha geç tarihlerde kat ı l a n H ı risti yanl a r i s e, H a st i n gs Savaş ı , bel ki de, ortaçağların kesin neticeli
savaş atlarını , içleri ağzı n a kadar tahıl - ge n e ll i k l e i ki n ci askeri b u l uş m a s ıydı. Ada k ra l l ığına ait bütün
mülkleri fethetmek daha bir m üddet alacak olsa da, H a r t hacn ut'u, üvey kardeşi İ ngi l tere'de i ken ,
bu savaşta kazandığı zafer, hattı zatında, Will iarn'a D a ni marka krali ye t i nin başına geçirm işti . H arold,
İ ngiltere'nin tamamı üzeri n de haki miyet k u r m a arada uzanan den iz in sağladığı kor u maya güvenerek,
olanağı n ı ver m i ş t i . Neticede kral la birl i k te iki en azından başlangıçta, İ ngil tere' n i n yönetimin i ele
erkek kardeşi d e , savaş m eydanı ndan sağ ç ıkmayı geçi rdi. Bu esnada kardeşi Dan i marka'da kal m ı ştı .
başaramam ış o l du kları ndan , Wil l iam' ı n k raliyet Gelgeleli m , l 039 veya 1 040'ta Harold vefat etti ve
tah tını kendisi adına istemes i ne karşı koya bi l ecek Harthacnut, İ n gil te re'ye döne re k tah ta geçti . İ ş i n
kimse kalmamıştı . i lginci, H arthacnut 1 042'de ölünce, onun d a sal tanatı
H asti ngs Savaşı' ndan önceki yarım asır, İ ngil tere uzun ömü rlü ol madı .
tarihinde hükümdar değişi kli kleri, taht karışıkl ı kl arı
ve siyasi kargaşa i l e dolu b i r dönemdi. İ n g i l i zler, İhtilaflı Veraset
1 1 . yüzyıla, tah tta kralları I I . Ethelred (JEthelred) N e H arold, ne d e Harth acnu t , İ n gilte re tah t ına
olduğu h alde gi rdiler. Daha kesin i fadelerle bel i rtmek b i r varis b ı rakmaya m ukted i r o l a m adan göçüp
gerekirse, Ethe l red, on yaş ı n dan, yani üvey kardeşi gi ttiklerinden, krallık, neredeyse yaşam ın ı n tam a m ını
I I . Edward' ı n ( Şehit) bir sui kasta kurban gittiği No rmandiya'da s ü rgünde geçirm-iş o lan Eth el red'in
9 7 8 'de h ükü m d arlığın ı i lan ettiği gü nde n beri, h ayatta kalan son oğl u Edward'a geçti . Yeni kral ı n
İ ngil iz tahtındaydı . Ne var ki, hiçbir zaman temel leri b u ndan ö ncek i h ayatı nasıl g e ç m i ş olursa o ls u n,
sağlam bir ida re kuramadı. G ırtlağına kadar battığı Edward' ı n sal ta nata yükselişi, C n ut'un oğu l l a rı n a
meselelerden b u n alan Eth e l red, temelleri ç ürük b i r türlü içi ısı namamış İngi l i z h a l k ı tarafı n dan
yö netimini b i r n ebze olsun sağlamlaştırab i l me i ti razsız, hatta hayli sevinçle ka rşıla ndı. Edwa rd' ın
umuduyla, kuvvetli Normandiya dükü I. Richard' ın �e n i kra l l ığı na ad ı m atar a t m az yaptığı i l k iş,
k ız ı Em ma i l e evlendi. Ne yazık ki, evl ilik yol uyla I ngil tere' nin en güçl ü kontu G odwi n'in biricik kızı
ku rulan bu i ttifakın, Ethelred'i n s iyasi hayatı nda E d i th'le evlenmek olmuştu . Bu da yetmez m i ş
kal ıcı etki leri ol mamışa benzemektedir. Ne de olsa, g i b i , Edward, zevcesi ni n iki e rk e k kardeş i n e ü l ke
1 0 1 3'te, Dan i marka kralı Sweyn Forkbeard (Sven top rakları ndan kontl uklar verd i . B u kardeş l e rden
Tveskceg) ve oğlu Cnut (Knud), İngiltere'ye sal d ırarak iki ncisi Harold, babasın ı n ard ın dan 1 0 53're geçeceği
adayı istila etmişlerdi. Ertesi sene babasın ı n vefatı Essex ko nduğun da, Edward s a l tan atın ın so n u na
üzerine Cnut, ayn ı anda İ n giltere ve Dan im arka d eğin kral ı n baş danışmanlığını yürütecekti .
tahtl arı na geç t i ve 1 O 1 6'da, kısa süre önce hayata Fatih William da, benzer şek ilde, hayatın ı n çok
göz l eri ni yu m a n Ethel red' i n dul eşi E m m a'yı e r ken b i r evresinde, babas m ı n Ku tsal Topra kl a r' a
n ikah ı n a alarak Normandiya ile aile bağları n ı b i r h aç seyahatine çıktığı esnada, h e n üz on yaşı ndayken
kez dah a tesis etti. Normandiya dükl üğüne geç m işti. Babası Ro bert
C n ut, 1 03 5 'e kadar İ ngi l tere'de dizginl eri tam kutsal yolculuğuna çıkmadan evvel oğlu Will iam' ı , her
manasıyla elinde bulundurmuştu; fakat kralın ölümü, ne kadar gayri m eşru bir il işkiden olsa da, tah t ın yeni
veraset hukuku n u n bel irsizl iğiyle b irleşince, ül ke sah ibi olarak takdim etmişti ; ancak genç hükümd ar,
b i r a nda siyasi b i r krize sürüklendi. Görün üşe göre d eyim yeri ndeyse, babası adımını ülke toprakları ndan
Cnut, ardından tahta kim i n geçeceğine dair kesin d ışarıya atar atmaz, asilzadeleri n ayn ı anda her yerde
talimatlar b ı ra kmamıştı ve şimd i , İngiliz tac ı n ı b i rden patlak veren isyanlarıyla karşı laştı . Gerçi bu
başına yerleşt irm eye hevesli en az i ki raht namzedi isyanlar, öncelikle Wil li am'a sad ı k kalm ış baro nlar,
vardı. 1 . Harold H arefoot, sabı k h ü kümdarı n metresi s o n ra da bizzat dükün kendisi tarafından dal lanıp
Elfgi fu'dan (lElfgi fu) doğma gayrim eşru çocuğu olsa b udaklan madan bastırıldılar. Wil liam bu kargaşada,
da, İngiliz tahtın ı , Cnut'un oğl u olduğu iddiasıyla yine süvari savaşları b aşta olmak üzere, askeri melekelerini
de talep etmişti. Tah tın diğer iddiacısı Harthacnur sergi leme fırsatı bulm uştu. Bununla beraber, k uşatma
( Knud I II Hardeknud) , E mma'nı n ellerine doğmuş t e rtip etmek te de h i ç beceriks i z değildi. ] 066'ya
yasal evlatt ı . H arthacn u t, babas ı n ın ö ld üğü gel i ndiğinde, William, bir zamanlar kendisine yönelik
tari h te Danimarka tahtındaydı - Cnut, sağl ığı nda ayaklanmalarla çal kalanan Normand iya dül<lüğünün
yanı sıra, Maine kontluğuna ve B r ittany ve Pon rh ieu Ulfsson (Svend Estridsen), Cnut'la olan kan bağından
kon tlukları n ın bazı parçaları na koşulsuz hakimiyetini doğan hakların peş i n e düşmen in b eyh ude b i r çaba
kab ul ettirm işti. olacağına inanmışt ı . Oysaki diğe r i k jsi, f ngil tere'ye
B üyük i h ti m a l l e a k l ı fik r i kıta üze ri n deki asker! bir m üdaha lede b u l u n ab i l mek için derh a l
a razilerinin güve n liğinde olan W i lliam, İngiltere'ye hazırlıklara başladıl ar. Fati h Will i a m , çokran asker,
yö n el i k isti la seferine çıkmadan önce adayla i lgil i at, erzak, m ü h i mm a t ve gemi toplamaya gi rişmişti
bel i rl i bir tasavv u ra sahi p deği ldi. Esasen Edward'la bile. Ordunun i htiyaçlarını bi r araya geti rir getirmez ,
akrabalık bağına sahi p ol masın a rağmen, anlaşılan istilacı güçleri taşı yacak fılosu n u , Normandiya'dan
o ki, Normandiya dükü, Kont G odwin ve ailesinin M a nş denizi üze ri n den İ n gi l t e re'ye yol l amayı
s ü rgünde o l d uğ u 1 0 52 yı l ı n a kadar adaya hiç kafası na koymuş t u . Tahta tal i p olan son isi m ,
gitmemişti. Norveç kral ı Harald Hardrada'yd ı . Bu şahs iyeti n ,
B i rçok tarihçi , Edward'ın bu ziyaret esnas ı n da H arold Godwinson'ı n yöneti m i altına geçen İ ngi l iz
Wi l l iam'a İ ngi l i z tahtını devret m e sözü vermiş kral iyetine yönelik emelleri, en ıl ı ml ı ifadesiyle, suya
olduğuna inanı r. B ununla birlikte Godwin ailesi geri sabu n a dokun mayan ci nstendi . Daha ziyade, bu
döndükten ve daha öne m l isi, a i l enin erkek evl adı savaşçı ruhlu İskand i nav kral ı, İ ngiltere'nin H arold
e rtesi sene haya t ı nı kaybettikten sonra, çocuksuz Godwi nson' ı n tahta geçişiyle i ç te n içe zayı fl a m ı ş
kra l ı n boşta kalacak tahtına geçmeye en yak ı n aday old uğuna i nanm ı ş tı . Elbette Norveç kralı nı n b u
Will iam deği l , H a rold ol m uştu. h issiyata sah i p o lmasın da, 1 06 5 'te, kendisine tabi
William'ı n i s m i İngiltere tarih iyle alaka lı olarak North u mbria ahali s i ile giriştiği kavganın ardı ndan
b u n dan başka yalnızca b i r kez d aha, H a rold kanun kaçağı ilan e dilen Haro l d ' ın kardeşi Tos t i g
Godwi nson' ın 1 063-64 civarında bir vakitte yaptığı G o dw i nson' ı n , sol uğu Norveç k ral ın ı n yanınd a
Normandiya "ziyareti" vesilesiyle karş ı mıza çıkar. Bu alması nın payı vard ı . Tostig, İ ngiltere'ye yönelecek
ziyaretin yalnı zca Norman kaynakları nda geçm esi ni b i r Norveç saldırı k uvveti nde H arald 'a seve seve eşli k
gerekçe göstere n bazı tari h ç i l er i n i ti razla rına edeceğini ikrar etm işti.
rağmen, H a rold , çok büyük bir i h t im alle, kazara Harald Hardrada ve Fatih W i l l iarn , tabiri caizse,
ya d a doğrudan Will iam'la, şüphesiz aral a r ı nda i s t i l a d o nan maları h azırlama yar ı şında b erabere
tah t veraseti de b ul unan bazı meseleleri müzakere kaldılar. Bu arada H arold Godwi nson, ya Wil l iam'ı n
e tmek için den iz yol uyla Normandiya'ya gel m işti. i k i isimden daha tehl i kelisi olduğuna inandığından,
1 066 seferi bakımından daha önemlisi, Harold'ın ya da Norveç kral ı n ı n plan l a r ı n dan tamam ıyl a
b u görüşme esn as ı nda :-Jorman düküne tabiyetini habers iz o lduğundan, tedbirleri n i güneyden gelecek
sunarak, Edward' ın ölmesi duru m unda, Wil l ia m'ın h i r işgal ordusuna karş ı alıyordu. B i r ihtimal H arold ,
İ ngil iz tahtını ele geçirmesine yard ı m edeceğin e dair kardeşi Tostig'in ül keden kaçtı ğ ı n ın b ile farkınd a
söz vermiş o l m asıdır. değildi; ama b u i htimal gerçekten de zayıftır. Gerçek
H arold, he r h a l de elle r i n i i ki kutsal eman e t i n sebebi ne olursa ols un, Harold'ın ordusu, Wil l iam
üzerine koyup yem in ederken p e k aldırış etmemişti; kuvvetlerini karşılamak için 8 Eylül'de İ ngi l tere'nin
ama 5 Şubat 1 066'da, Edward son nefesini verdi ğ inde güney sahi l i boyunca beklemeye b aşladı. Ne var k i ,
h e r şey birden c iddileşti. K ral E dward da, daha denize ilk açılan Norman donanması değildi. Wi lliam,
önceden tah tı Wi l l iam'a devredeceği taahhüdünde o l u m suz hava şartlan yüzünden , Manş d e nizi n d e
b u l u nmuş o l m asını önemsemem i ş olacak k i ; ö l üm yelken açmayı göze a lamamıştı. Öte taraftan Harald ,
döşeğinde, en i t i b arlı kontunu varis i lan etti. E rtesi h i ç de böyle dertlerden m uzdar i p deği ldi ve 1 066
g ü n Haro l d G odwinson İ ngil t e re kralı n am ıyla Eyl ül'ünde Orkney adalarına u l aş mıştı bile. Norveç
tacını kuşandığı n da, Kuzey Avrupa'daki bütün gözler kralı, buradan, ordusuna birçok müttefik savaşçın ı n
b uraya çevril m işti. kat ı ldığı İskoçya'ya hareket etti. Buradan ayrı ld ıktan
B i r müddet s onra, H arold ' ın taç giym e si n i son ra ise, İngilre re'n i n kuzeydoğu sah i linde karaya
kab u l etmeyen e n az ü ç taht d avacı s ı beliriverdi . çı karak H u mber n ehri boyu n c a içeriye i le rled i .
Bunlardan ilki, D animarka kralı Sweyn Estrid sson Harald, b u kez Eyl ü l ortaları nda fılosunu Ricall'd a
karaya çekerek, 2 0 Eylül'de York üzerine yürümeye beklediği müsait hava şartlarına kavuşmuş ve Manş
başladı . Deni z i ' n e gir mişti. Wil l i a m ordusu, h i çbir m uka­
İ ki İ ngi l iz kardeş, Northumbria kontu Morkere vem e t l e karş ı l aş m ad a n İ ngiltere' n i n güney i n d e
ve Mercia kontu Edwin, ilerleyen İskandinav ordu­ Pevensey' e çıkarma yaptı. Burada h i ç vakit kaybe­
sunu Fulford geçid inde durdurdu lar. Bununla b ir­ dilmeden alelacele motte-bailey 22 tarzı bir istihkam
l ikte savaş meyd a n ın d a tutunamayan bu kuvvet­ inşa e d il di . Bu m üstahkem tepeci k, William'ın ,
lerin, İs kandinav o rdusunun dengi olmadıklar ı n ı Hasti n gs Savaşı' na dek kurduracağı aynı cinsten beş
anlamak uzun sürmemişti. Harald H ardrada, York' a istih ka m ın ilkiyd i . Bu inşa faaliyetle r i , William' ın ,
doğru yürüyüşünü devam ettirerek kentin anahtar­ Harold Godwinson kuvvetlerine karşı açık bir muha-
larını tes l im aldı. B u radan rebeye g i r i ş m e niyetinde
Stamford köprüsü n e gelen o lmadığın ı n göstergesiy­
İ skandinav birli k l e r i , bir
"Safları arasından, adamakıllı d i . Daha z iyade, askeri
yandan dinlenirken , diğer
harp talimi görmüş , at sırtında faaliyetle r için bir üs ola­
yandan zaferin ve H arold çevik silahlı bazı gençler seçtiler; rak kul l a n ı labilecek b i r
G odwinson'ın ordusunun bu gençler> imparatorun ciritleri köprübaşı elde etmek söz
kend i l e rine yakl a ş maya karşısında dalga geçip oynayarak konusuydu . Normandiya
bile c üret edemediği bil­ şövalyelere hakaret ettiler . . . ve d ükün ü n t ah m i n i n c e
gis i n i n keyfini çı karıyor­ ellerindeki kalkan ve mızraklarla h ayli uzu n solu klu olacak
lardı. B ir süre son ra bu dehşet saçarak, yakınlardaki bazı bu müc ad e l e de, takviye
d uygu n un, yersiz ve aşırı kuvvetleri n i n yanaşabile­
kimseleri yaraladılar. "
özgüvenden başka bir şey ceği em n iyetli noktalara
MİLANLI ARNULR 1 033
olmadığı an laşılacaktı. sahip olmak ö nemliyd i .
H arold' ın Norveç isti- Gerçi o laylar, h i ç d e
Jası ndan ne zama n haberdar olduğu ve bu tehdidi Willi a m' ı n öngördüğü şekil de gelişmedi . Kral Harold ,
karşılamak için ordusunu kuzey istikametinde yürü­ birkaç gün sonra, m u h temelen 1 E k i m civarında,
yüşe ne zaman geçi rdiği bilinmese de) her halükarda, Normanların adaya çıkartma yaptığını öğrenmiş t i .
Harold'ın ordusu n u baş döndü rücü bir hızla ö nce Kral, b i r önceki yürüyüşünü aratmayan b i r h ı z l a
Tadcaster' a, buradan da York üzeri nden Londra' n ı n geldiği yoldan geri dönerek Londra'yı geçti ve buradan
kuzeyin e 305 km . l i k bir hat boyunca yürütm esi, Hastin gs' e kadar 8 0-96 km daha yürüdü. Tam d a
h ayran l ık uyandı rı c ı b i r başarıydı . Ordu, her g ü n bu mevkide, Norma n istilacılarına dur diyebileceği
o rtala m a 32-40 k m yürümüştü. İ ngiliz kuvvetle­ uyg u n b i r arazi b ul m uş t u . B i rl i kl e r i n i , Sen l a c
ri, 2 4 Eylül günü Tadcaster' a vardılar ve ertesi gün tepesi n i n zirvesi boyunca, ya da doruğun hemen a l t
York içinden geçerek Stamford köprüsüne ilerledi ler. kısmına, 600-800 m . l i k b i r şerit oluşturacak biçimde
B i rçoğu Derwent nehrinin ötesinde> zırhlarından yaydı. Bu askerler, yüzlerin i William' ın gelebi leceğ i
ve arkadaşlarından ayrı yakalanan Norveçliler, tam tek y ö n olan güneye çevirmiş vaziyette beklemeye
manasıyla gafil avl a nmışlardı. Zaten savaş da fazl a başladılar. H iç de fena bir taktik değil d i . Harold' ı n
uzun sürmedi ve Norveçliler, çabucak ağır bir h ezi­ piyadeleri ve büyük i h t i m alle b i n ek l e rinden ayrı
mete uğradılar. Y i n e de, bu işin nasıl bu denl i kolay vaziye tte yaya bekleyen zırhlı silahşorl arının hepsi
halledilebildiği gizemi ni korumaktadır. tecr ü be l i askerl e rd i . Ne de olsa, bu kuvvetleri n
büy ü k kısm ı , Haro l d ' ı n 1 063'te Gal l er üzerin e
William'ın Toprakları çıktığı başarılı seferlerde yer almışlar ve şimdi burada
Stamford Köprüsü' nde vuku bulan savaştan iki gün bul u n a n savaşçıların heps i , Stamford köprüsündeki
sonra, Harold G odwinson' ın askerleri York'ta z afer çarpışmayı görüp geçi rmişlerdi. Ayrıca bunların çoğu,
k u d a m alarının t ad ı n ı çıkarırken, Fatih Will ia m silah ve zırh yönünden hayli iyi dur u mdaydı.
Ordu Tertibatları tecrübe yönünden has ı mlarından aşağı kalır yan l arı
İngil iz hattının iki ucunda, rn ızrak ve kılıç kullan makta yoktu. B o u logne ve Fland r a ko n d u k l a r ın d an
usta, iyi tal im l i ve yetenekl i m i l is k uvvetler olan fyrd gel e n b i r m ik ta r m uharip tarafı ndan takviye
vardı. Ona k ı s ım da, uzun örme zırhlarıyl a kra l ın edi l m iş olsalar da, b u savaşçıları n çoğu Normandı.
e n ç o k itimat e ttiği, kab i l iyetl i huscarl bö l ük leri Normanlar haricindeki askerler, kontların ın , Kutsal
boy gösteriyor la rd ı . Bunlar her cins silahı b üyük
b i r maharetl e kullanabil melerine rağmen, hem tek FATİ H WlLLlAM'IN iNGi LiZ tahtrnı de geçirmek için girişt iği
el l e riyle, hem d e i ki elleriyle savurabi ldikleri savaş sefer, BayetlX duvar halLs LYlda resmedilir. Resmin ilk sırasLYlda,
b a l t a l arı b i lhassa ürkütücüyd ü . Sayıları b i r e l in Kuzey Fransa byılannd a gemisi kazaya uğrayan önde gelen

parmaklarını geçmese de, İ ngili z kuvvetleri arası n da i ng lliz kontu Harolcl Godwinson'ın, Wdliam ve Narman süvarisi

b i r m i ktar okçu da bulunduğu anlaşılmaktadı r. Bazı tarafindan Breton bir lordun elinden k u rfan l ışı anlaldmaldadır
Bun.dan sonra iki şahsiyet, Wil liam'a karşı isyana bllH şan bir
tari hçileri n iddiasına bakılırsa, zaten ne okçular, ne de
lort üzerine birlikte sefere ÇLkarlar. ikinci görüntüde, Wil l iam'a
onlar gibi bir atı n sırtında seyahat etmekten mahrum
şükran borçlu olan Harold, iki kutsal emanet üzerine yemin
d i ğe r hafif b i rl i kler, Stamford'dan kitleler h a l i nde ederek William'ın taht d.avasmda kendisini destekleyeceği
H as t i ngs'e gel e b i l mişlerd i . Hakikaten de, savaşı n sözünü verir. Haırold, yemin ettikten sonra bir Narman gem isiyle
sonucunu tayin eden etkenlerden b i ri bu olabili r. i ngil teve'ye döner. Üçüncü stracla, sağlığından rahatsız olan Kral
Fatih Will iam' ı n ordusu, belki bütünüyle atlılardan Edward ölür ve defnedilmek üzere Westminsler manastırına
o l uş muyordu; a m a kes i n l i k l e s üvari ağırl ıklı bir götürülür. Ne var ki, Harold Godwinson, Normandiya dükün e
kuvvetti . Büyük çoğun l uğu, dükün kıta Avrupa'sında ettiği yemini bozarak i ngiliz tahtına otGmH ve Wiiliam'ı b i r istila
gi riştiği askeri teşebbüslerde görev almış bu atlıların, seferine çıkmaya lzışkırLır.
Roma Cermen i m paratoru III. Henry ile 1 056'da Savaş
yaptıkları savaşta da bul u n m uş olabilirler. Sözün özü, S avaş, 1 4 E k i m 1 06 6 tarih i n de, Sen l ac tepesi
William'ın e mri altında, m uhtemelen bu dönemde e tekleri nde c ereyan etti . Fat i h Wil l ia m , b i rçok
Avrupa'da emsal i bulu nm ayan harikulade b i r süvari tarihçi n i n k an aatine göre, s üvaris i n i t e k b i r ö n
kuvveti m evcuttu. cephede birleşecek vaziyette ü ç kısma böldü. Orta
W i l l ia m' ı n takt i k le ri , bas i t o l d uğu kadar kısımda, bizzat William' ın komutası altında Norman
netameliydi de. Süvariler, yokuş yukarı tırmanarak atl ıları, bunun solunda Breton süvarisi ve sağ tarafta,
İ ngiliz p iy ade h attına saldıracaklardı. B i r aksilik Norman v a kayin ameler in i n çoğunda " F ra ns ız"
o l mazsa, b u şekilde, İ n g i l iz m ü d a faası toptan n am ıyla geçse de, hiç kuşkusuz çoğunluğu itibarıyla
Flaman ve Bou logne süvarisinden mürekkep karışık
çökmese b i le, savunma hattında yine de bir gedik
b i r atlı kuvvet vardı. Süvari hattının önüne, Norman
açabilmek mümkün olacaktı . Will iam'ın tasavvuruna
p iyades i ve o kçul a r ı dizi l m iş t i . Bunlara, İ ngiliz
göre, İ ngiliz h attı, eninde sonunda zayıflık emareleri
piyadesi üzerine yapacakları taciz saldırılarıyla savaşı
göstermeye başlayacak ve işte o an, Normanl ar
başlatma vazifesi veri l m işti; fakat bu ilk taarruzlar
arzuladıklarına sahip olacaklardı. Hastings Savaşı' nda
n i speten e he m mi yetsiz g i r iş imler olarak kald ı .
Norman piyade ve okçuları da hazır bulunmuşlardı;
Esasında bizzat William, piyadelerinin İngi l iz hattıyla
ancak bunlar, çarpışmanı n seyrine etki edici bir rol uzun boy lu b i r kapışmay a g i r iş mesin e m üsaade
oynamış görünmemektedirler. etmemiş olabilir. Ne de olsa, uzun süre çatışmanın
Ne var k i , Normandiya dükü, İ ngil iz birl iklerinin dışında tutm ak gib i faydası z bir hareket, Norman
üstün disi p l i n ini ve raki p komutanın takdire şayan s üvarisinin şanına gölge düşürmekten başka bir işe
askeri mez iyetlerini hesaba katmam ıştı. William , yaramazdı.
İ n gilizlerin , şunun şurası nda, daha b irkaç h afta Demek ki, i l k silahların çekil mesinin üzeri nden
önce Stamford köprüsü nde kazandıkları zaferden pek fazla geçmeden süvari h ücumları başlam ıştı .
e lbette h a b e rd ardı; a m a bel k i de, tam da bu N itekim savaşın g örgü tanı kları ndan Poi t i e rs l ı
yüzden, yan i İ ngiliz ordu s u n un bu savaşla b i rlikte William, "sondakiler başta oldu" diyerek, Norman
katla n m ak zor u n da kal dığı i k i u z u n yol c u l uk saflarının savaş başladıktan son ra yer değişti rdikleri ne
yüzünden, savaşma azi m lerini yitirmiş olacaklarını işaret eder. Norman süvarisi çok kalabal ı k değildi .
düşünm ü ş t ü . Ö te taraftan , 1 1 . yüzyılda p iyade Dönem in kaynakları, bunların, Üzerlerine atıldıkları
hatlarının e n çok rağbe t e t tiği takti k olan kalkan p i yade gücünden çok dah a az oldukl a r ı n ı iddia
duvarıyla ilk kez burada karşılaşmış olması i m kansıza ederler. H e r halükarda b u s üvariler, o rtaçağd a
yakındı r. K a l kan duvar l a rı , piyade askerleri n i n p e k az savaş ç ı n ı n sergileye b il e ceği bir y i ğ i t l ikle,
kalkanlar ı n ı üst üste yerleştirerek, bedenlerinden Malmesbu r y l i W il liam' a b a k ı l ı rsa, " cesaretin
doruğunda" h ücuma kalktılar. Ne var k i , b u ilk
bir sahra istihkamı kurmaları esasına dayanıyordu.
taarruz kalk an duvarına takıl ı p durdu. Diğer h ücum
M ızrakların, kalkanların arasından dışarıya doğru
da aynı akıbeti paylaştı ve b i r son raki de . . . İ tiraf
çıktığı bu d üzen , piyad e n i n savun ma mevzilerin i
etmek gerekirse, ne hadise n i n çağdaşı ne modern ,
terk etmediği sürece, fiili yatta aşılamaz bir yap ıydı.
h i ç kimse, Normanların o gün kaç süva ri h ü cumu
Ama işte b u yapının yumuşak karnı da tam olarak
gerçekleşti rdiği nden emin değildir. Bu h ü cumların
b u radaydı . Sav u nma h attı nda, ufacık b i l e o lsa,
h e r biri, sağlam m evzileri nd e n bir adı m b i l e geri
bir ged ik açılması dur u munda, atı n ın üzerinden atmayan, son derece disip l i n l i İ ngiliz p i yadesin in
aşağıda, sağında solundaki yaya askerleri kılıcıyla i natçılığın a yenik düşmüştü. Poi tierslı Wil l iam ,
biçen veya kargısıyla deşe n tek bir süvari bile, koca m anzarayı şöyle tarif eder: "Tuhaf bir savaştı; b i r
müdafaa h at tını del i p geçebilirdi. Açılan gediğe taraf, hiç durmaksızın her yol u denerken, diğer taraf,
yardım k uvvetlerinin yetişememesi duru m unda, sanki top rağa kök sal m ışçasına h iç kıpırd a madan
süvari birlikleri bu yarıktan içeri doluşarak p iyade karşı koyuyordu ."
hattında b i r kargaşa çıkarıp savaşı kendi ordusuna Savaş h ay l i uzu n sürd ü . O rtaçağda b u tür
kazandırabi l i rd i . çarpışmalar, çoğu vakit, en fazla bir saat i ç i nde
NORMAN MİGFERLERİ, DÖN EMiN tasvirlerinde geçtiği
şekliyle, tepderi n ispeten sivri. ve bıınurn üstünde, başl ığm
kenanna çaktlı olduğu halde aşağt doğm sarkan gen i.ş ve
yassL bir koruma parçasmm bulunduğu, bıfaya sıkıca olunm
konik başlı klardı. Bunlann baztlan, görünüşe göre, demirden
tek parça olara k döküldükten sonra dövülerek islenen sıırcle
geLi.rilirken, diğerleri, bir dizi demir levhanın b irbirlerine
eklenmesiyle elde edilen parçalı bir yapıya sahipli.

hücum a geçe b i l m e l iydi l e r. Böy l es i i nce l i k l i b i r


gösteri, ne zamanı olgunl aşmadan gerçekleştirilebilir,
ne d e b i r k e rede n fazl a tekra rl a n a b i l i r d i . Asl ı na
bak ı l ı rsa, b u h amle amac ı na ulaş m az, yan i zafer
sarhoşluğuna kapılan düşm an birlikleri n i imh a etmek
mümkün ol m azsa, süvarin i n , bu sefer sam i m i olarak
meydandan çekilerek s avaş ı bitirmesi d ış ı n da bir
seçeneği kalmazdı . Sah te ricat Hastings'te başarıyla
uygulandı. B i rçok İ ngi l iz savaşçısı mevzi leri n i terk
sonlan ı rd ı ; ama Has t i n gs Sava ş ı değ i l ! Muharebe, etmemiş olsa da, bazıları aynı basireti gösteremeyip
bir türl ü b i tmek b i l m i yord u ; h epsi de p i yade n i n sözde kaçışan Normanlan n peşine takıl d ı lar. B u n lar,
kalkan d uvarına tak ılan bir s üvari h ücum unu b i r Norm a n süvarisinin g e r i dönüp h üc u m düze n i
diğeri izl i yordu. Görünüşe bak ı l ı rsa, adar, piyade aldığı n ı , i ş i ş t e n geçt ik t e n sonra fark edeb i ld i l er.
safları na çarpmadan önce koşuları n ı kestiklerinden , Yokuş aşağı Norman l a r ı n arkası ndan i l erleyen bu
i ki taraftan da fazlaca zayiat olm a m ı ş t ı . Savaşın i leri İ ngi l iz askerleri n i n çok u fa k bir kısm ı , geri savun ma
safhalarından bir ind e , Norman süvar i si , William' ı n hattı na döneb ilmek içi n gereken takati kendilerinde
öldüğü n e dair b i r şayiayla çalkalandı. Henüz askeri bulab i l m iş l e rd i . Sonuçta geride kalanlar, Norman
armaları n ol madığı b i r çağda, Bayeux d uvar halısında atlar ı n ı n ayakları a l t ı n d a ezil erek can verd i l e r.
da görüld üğü gibi , Norman s üvar i l eri n i n hepsin i n O g ü n hayat ı n ı k a y b e d e n İ n gi l iz l e r aras ı n da,
dışarıd a n birbirlerine benzedikleri düşün üldüğünde, H arold' ın o rdunun kom u ta heyetinde bulunan i ki
böylesi b i r istihbarat h atası mazur gö r ü lebi lir. Yine kardeşi , Gyrrh ve Leofwi ne da vardı. Şayet bu i ki s i ,
Bayeux d uvar hal ısında resmedildiği üzere, Will i a m hayatlarını, Senlac tepesi nden aşağı doğru yapılan
miğferi n i ç ı kar ı p yüzünü göstererek, b u söylentin i n başıbozuk takip esnas ı n da kaybetme d i yseler, geri
asılsız o l d uğunu askerleri ne kanıtlam ış ve ordusunun döndükleri nde, İ ngi l i z m üdafaa h at t ı n ı o l d ukça
savaş m ey d a nı n ı b ı rakmasının ö nü n e geçmişti. zayı fl a m ı ş halde bulan N orman a t l ı l a r ı n ı n ni hai
A n l aş ı l an h ü k ü m darların ı h aya t t a , h a l a kend i hücumları n da katledilm i ş olmalıd ırlar.
araların da savaşı rk en gören Norman ask erleri, şevke Savaşı n s eyri öyles i n e baş döndürücü b i r h ızda
gelerek, çok sık kul lanılmasına r ağme n b ilinen en zor yön değişt i r m iş t i ki , H arold G o dw i n s o n' ın tek
süvari taktikleri nden b i r i olan s ah te rican deneyecek yap a b i l d iği, kendisiyl e b e raber kalan askerl eri ni
kadar toparlanmışlard ı . Vegetius' un De Re Militari ger i ç e k i p daha ufak ç a p l ı b i r s av u n m a hattı
isim l i k i tabında ( o rtaçağda e n çok o ku nan askeri kurmaktan i b aretti. Her ne kadar bu son grup,
elkitabı ) belirttiği gibi, sahte ricat, a z a m i seviyed e kral lar ının, b üyük ihtimalle yüzüne i sabet ettik ten
d i s i p l i n ve yeten e k gerektiren b i r u ygulamayd ı . s o n r a gözün ü parçalaya n bir o k l a ö l dürüldüğün ü

N e ti c e d e
süvar i ask e rl e r i , b u yap m ac ı k geri öğrenene kadar hükümdarlarının ya n ı n d a ayrılmam ış
çekil m e esnasında, gerçekten kaçıyor m uş izlen i m i olsa da, b u n ları n Nor m a n h ücumlarına uzun s ü re
verm e l i v e doğru v a k itte geri d ö n e re k , i ntizam dayanabi lecek mecal l e r i kalmadığı ortadayd ı . Son
ve tesan ü tlerini b i r p a rça bile yiti rmeden heme n Anglo-Sakson/Anglo-İskand inav " İ ngil i z" ord us u ,
Hastings Savaşı 5 Harold, geri kalan piyadelerinden

1 066 yeni bir kalkan duvarı inşa


etmeye çalıştı. Ne var ki, bu

K ral H aro l d Godwinso n , İ n gi l iz o rd us u n u , H as t i n gs


şeh r i yak ı n l a rı nda bu l u n a n Se nlac tepes i n i n zi rvesi ndc
veya h e m en doruğun a l t ı n d a k i müsrahkem bir m evkiye
yerleşt i rd i . Bu sağlam fo r m asyonun orta kısmında, ağı r
zırh l ı p rofesyonel savaşçıl a r olan huscarl l a r b u l u n u rken ,
cenah l a rd a kral iyeriıı m il i s kuvvetleri n i ol uşturan
JYrdlar yer ald ı . Hepsi yaya olan Sakson askerleri, yan ı
başları ndaki silah arkadaşlarıyla kal kan l arı ıı ı üst üste
b i n d i rm e k suretiyle bir " ka l kan d uvarı" ö rm ü şl e rd i .
Fati h W i l l ia m , ok atışl a rı ve bir piyade h ücumuy l a
m u h a rebeyi baş lam . B u n u n la beraber bu b i rl i kl er, derhal
geri çek i lerek sahneyi N a r m a n süvari s i n e terk etti l e r.
A t l ı h ü c u m l arın b i ri n i b i r d iğeri izled i ; İ n gi l iz kal k a n
duvarı , hay rer edilecek d e n l i uzayan savaş boyunca geri
ad ı m atmad ı . Neden son ra, Nornı a n süvarisi b i r sah re
ricat sah ne l ed iği nde, p iyad e l e r, müdafaa h atları ıı ı bozarak
tepeden aşağı koşmaya b a ş l a d ılar. Wi l l i a m' ı n atl ı l a rı , b i r
anda g e r i dönerek, ken d i l e ri n i rak i p eden l eri yen i l giye
uğra t t ı l a r. H a rold, b i rl i k l e r i n i yen iden h a rp n izam ı n a
sokmaya boş yere uğraştı v e katled i l d i .

�G! LTERE
• STA M F O R D KÖPRÜ S Ü

� LO O RA

+ H ASTİNGS 4Wil!iam, süvarilerine b


ric.. manevrası tatbik et
emrini verdi. İngilizler, mü
hattın ı bırakarak. "kaçm akta
olan" atlıların peşine takıldıl
No nnan lar, bir anda dönerek
Has t i ı1gs ya k m l an nda h ıg i ltcre'n in gCi ney sahil ine i ne n kendilerini takip eden piyade
W i l l ia m , bumda alelacele [ rışa ettird iği beş molte-and-bai ley üzerine yöneldiler.
şatoyla l'<öprübaşlan (cs i s e tt i . Bu isl i la hareketiyle yüzleşmek
için yü rüyüşe geçen Haro l d , d üşma n ı Sc n lac tepes i n d e
1-<arşılad ı .

94
1 Harold Godwinson, "
., . , �, �
birliklerine, Senla� . ,..,,,, · ··,� �
��

tepesinin zirvesi boy{ınc·a� ağlr �


'
"' i' "'�
. � .. "" •

piyade\ortııda� füadk le,kild� ,f ._ 'i'


t'
,.,�t �
• �

-� üvaır
· · ı •

• bir ka!kan 'ol ? turafaı: ' - •

taliıpatını �. \, • •

• •


g oru n uşe b a k ıl ı rsa, k a t i b i r h ezi m e te uğram ıştı . k ayn a k l a n a n b i r ö zgüve n saçıyorlardı. Elbette
Wi l l iaın' m , Starnfo rd k ö p rüsündeki savaştan sonra b u özgüve n i n , kal abal ı k mevcutlar ı , z ı r h l a rı n ın
kuzeyde kalan Edwi n ve M o rkere ile henüz kozları n ı sağlaml ığı, tal i m l e r i n i n yoğu nluğu, formasyonların ın
paylaşmadığı doğruydu ; a m a b u ikisi n i n terti plediği kapal ı l ığ ı ve geçmişleri ndeki parlak zaferler g i b i
cılız diren i ş i dağıtm ak p e k zor o l mad ı . Böy l ece Fati h başka m e mbaları da vard ı . M anzum b i r Narman
William, s üvarileri n i n terkisi nde kazandığı İ ngi l tere vakayi namesin i n m üel l i fi Ambroise, bu süvari ler i n
tah tıyl a b i r l i kte, No rma n d iya d ü kü ve M a i ne kontu savaş m eydan ı nda nasıl boy gösterdikleri n i t arif eder:
unva n la rın ı n yan ma b i r yen i s i n i eklem iş o l du.
En debdebeli Hıristiyan savaşçıları
Şövalyeler ve Turnuvalar Çağı Cümle alemin şimdiye değin gördüğü.
V i king istil a l a rı ve Yüz Y ı l Savaşları ( 1 337- 1 453) Omuz omuza saflarına dizilmişlerdi
a rası nda geçen dönem , k i m i vakit "At l ı l ar Çağı" Sanki demirden dökülmüş insanlar gibi.
ad ıyla a n ı l m ıştır. Narman ve h açlı l a rı n , giriştikleri Muharebe hattı geniş ve uzundu
sefer ve s a vaşlarda süvari k u ll an ı m l arıy l a temayüz En şiddetli saldırılarda bile bozulmayacak şekilde;
ett i kleri tar t ı ş m asız bir gerçektir; fakat bu iki kitlenin, Ve dümdar o denli doluydu ki
o rraçağdaki sayısız benzer ö rnekten yal nızca i ki tanesi Seçkin şövalyelerle, çok zordu
olduğu u n u tu l mama l ı d ı r. Bu tari h e gel i nd iği nde, Başları görmek, bir kafa yukarı çıkmadıysa;
b ü t ü n Av r upa hal kl a r ı , atl ı b i rl i kl e r i n i , savaş
Kuru b ir erik atmak bile imkansızdı
meyd a n ı n d a k i sürü k le y i ci kuvvet o larak tanzim
Velev ki, zincirli ve zırhlı adamlar üzerine değilse.
ermişl e rd i . Bunlar arası n a Bizans, Fransa, İ ngil tere,
İ talya ve Kutsal Rom a Cermen İ mparator luğu gibi, Süvari l er, ortaçağlar b oyu nca n i ce d eğ iş ik isimle
yaln ızca belli baş l ı kıta d evletleri deği l ; İ s kan di navya, anılan - echel le, constabul ar i u m , baraille ve co nro is -,
İ skoçya, İ be rya, Macar i s tan ve m u h te l i f Baltı k ve s ıkışık ve kapal ı b i r biri m teşk i l etti kleri n d e, a k ı l la r:-t
Bal kan ü lkeleri gib i s ı n ı r b ölgeleri d e dah i ldi. durgu n l u k veren b i r şiddet ve tehevv ü rl e h Licu nı
Bu s üvari le r, katı l d ı k l a rı her savaşta e t rafları na, edebiliyor l a rdı. B öylesi coş k u n b i r b i rl iğ i n karşısı n da
askeri m eleke, servet ve çoğu vaki t ayrıca asaletlerinden durabi lm ek , bir de aynı servet ve statü tabakası n d a n

GEVŞEK BiR AC l R süvari hal t ı n ı n , daha sı kışı k ta rz d a terl ip


e dil m i� ikinci bir ağır (veya h c:ifY') s ü a ri h a r r Lyla ve en geride
v ,

i,içi.ı ncii bir p iy d lw llıyla Lal'lip ed ildiği müJesclsi l bir savaş


a e

jormasyon u , ideal bir sfra laj i ü re tebi l i r. Bu formasyo nda t a t bi k


edilen usul, d üşma fıaltu 'll y u m uşa lmak amacım gi,i den ilk ağır
n

s ü ari laarrnzunu, ikinci ve üçüncü s ı radalü süvari ve p iyade


v

birliklerinin hü.cumlanyla d es l e kleyip n i h aye t i n de düşman


rn üd0aa s ı n ı n d i e ci i ı� ırarak ha m ın savaş meydan ı n dan
r n n s

9A�jj����
lwçmas ı n t lemin eder.
gelinmiyorsa, amans ı z bir gözü pekli k isterdi ki; bu m ükel l eftiler" (War in the Middle Ages, s . 77) .
meziyet , ortaçağda pek az piyade s avaşçısına nasip Gerçekten de, b u askeri yükü m l ü l ükler s o n
o l m uştu. Doğal olara k b u dönemde savaşlar, daha derece çeş i tl iydi. Lor t ve vassali arası nda akdedi len
z iyade süvari nin süvariyle kapışması haline dön üştü . her antlaşma, yepye n i feodal soru m luluklar ihdas
Uzun asırlar boyunca savaş meydanlarının efendis i edebil i rd i . Söz gelim i, ortaçağ Romanya'sında feodal
olan piyadeler, tarih i n bu evresinde, i ki ncil rol lerle h izmet, m ü nasip bir varisin zuhur edi p sorumluluğu
yetinmek zorunda kalmışlardı . resmen üzerine almadığı takdirde, altmış yaşı na kadar
Süvarilerin disiplini ve kimi durumlarda eğitimleri, devam ediyordu. B u esnada yıl ı n dört ayı hizmet
doğrudan başlarındaki liderin şahsi yetine bağlıydı . görül e n şatoda, dört ayı tarlada ve son dört ayl ı k
d ön e m e vde geçi ril irdi . Kudüs Lati n kral l ığında,
Kabaca i fade etme k gerekirse, "Adılar Çağı"nda,
askeri h iz met ömü r b oyu sürüyordu. Halbuki b u
iyi b i r komutan, emri altındaki s üvariyi genell ikle
m uh a ta ra l ı bölgelerin dışında kalan nispeten huzurlu
z a fe re taşırke n ; kab i l iyetsiz olan , atlı birl i kleri n i
toprak l a rda, feoda l h izmet, çoğun lukla sadece
kend isiyle b i rl ikte fel akete s ürüklerdi. Atlı ların
savu n m a ihtiyac ı n a yö neli k o larak ya da askeri
savaş meydan larına h ak i m oldukları yıl lar boyunca,
h izmetin borçlu ol und u ğu lordun bir sefere çıkmaya
askerlere kimin kom u ta edeceği askeri yükümlülükler karar vermesi durumunda işlerl i k kazan ırdı. Şöyle
çerçevesinde belirleniyor; askeri m ükel lefiyetler ise, ki bu durum, savaş ç ığırtkanı b i r lide ri n yöneti m i
P h i l ippe Con tamine' ın deyim iyle, "feodal-vassallık altında, yıl ın büyük kısmına yayıl a n m ü teaki p
s istemi" olarak nitelenebilecek bir d üzen tarafı ndan seferl er l e dolu bir h ayat anlam ına gel i rken; dah a
şekil lendiril iyordu. P h i lippe Contamine, bu sistemi mute d i l ve barış t a raftarı b i r i s i n i n h izmetin de,
şu sözlerle betimler: " Batı dünyası n ı n bir ucundan belki de tek bir askeri sefer bile görmeden hayatı nı
d iğeri n e on binlerce kişi, erkek veya kadın, zengin tamamlamak demekti. Ortaçağ savaşçısı, sefere celp
veya yoksul , genç v eya i h ti yar, tasarruflarında edildiği nde, kendisiyle birlikte maiyeti n i de getirme k
b u l u n d urduk l arı fiefl er2 3 i ç i n , l ortlarına a k l a v e sefe r b oyunca b ütün h izmetkarları n ı n si l a h ,
geleb i lecek her cinsten askeri h i z meti sun mak l a zırh, a t v e erzak masrafla rını cebinden karşılamak
mecburiyetindeydi . Bu bakı mdan , en azında n
nazariyatta, bir ortaçağ ordusunun h içbir harcamaya
sebep o lmadan kurul abilmesi gerekiyordu. Oysaki
fiiliyatta, o rtaçağ h ük ümdarlarını n çoğu, gere kl i
sayıda m uharibi b i r a raya getirebilmek için, sefe re
davet ettiği şahsiyetlere, servet ve hayvan kaybından
doğan z ararların ı tazmin etme ya da m alt destek
verme t a ahhüdünde b u lu nm uş l ardı .
Bu t ü r vaatleri n b ile, her zaman arzulanan etk iyi
yapnğı s öylenemezdi . Örneğin I . Edward, 1 300 'de,
bitki n vaziyetteki feodal askeri müke l lefl e rini silah
baş ı n a ç ağırdığında, sadece kırk şövalye ve 3 6 6
şövalye h izmetkarı davete icabet etmişti. Bu yüzde n
krall ıkla r, zaman zaman ordularını ücret li birlikle rl e
takviye e tme ihtiyacı hissediyo rlardı.

Legnano Savaş ı: 29 May ıs 1 1 76


Alp ler, g ünüm üzde b i l e askeri kuvvetlere k o l ay
geçi t v e r m eme l e r i yl e b i l in i rl e r. İtalya'ya girme k
veya b u ra dan çıkmak isteyen bir ortaçağ ordusunun,
Al p leri aşabilmek için dar ve sarp geçitlerden i lerleyen
D U N YA SAVA� TA K l H l : U K l A�AlJ

uzun ve meşakkatli b i r yolu göze alm ası gerekiyordu.


Bu dağ silsilesi, İtalya'yı yabancı istilalardan, hiçbir
stratej i , s i l ah veya o rd unun yapamayacağı kadar
iyi korumuştu . Ortaçağl ar boyunca İtalyan halkı,
siyasi ve h u kuki açı lardan Kutsal Roma Cermen
İ m p a ra t o r l uğu'na b ağl ı o l m as ı n a karş ı n, h e r
vakit, özellikle ülken i n kuzeyindeki ve ortasındaki
kentlerde görülen n üfus ve refah artışından sonra,
kendi h ü kümranl ı k h aklarına çok d üşkündüler. Bu
durum neredeyse her zaman, İtalyanların, AJplerin
kuzeyinden dayatılan yönetimlere karşı koymaları
sonucun u doğurmuştu.
Kutsal Roma i m p a ratoru, Alplerin kuzeyindeki
toprakla r ı nda tam b i r e m niyet tesis edebi l d i ğ i
cakdirde, dağların gün eyine inerek d i k baş l ı İ talyan
tebaas ı n ı h izaya get i r m eyi deneyebilird i . Ancak
Al manya n ad i ren siyasi istikrara kavuştuğundan,
bu teşebbüsleri n say ı s ı az ol muştu. Fakat bir kez
gerçekleştiğinde, İ talyan kentleri, yarı bağımsız
yö n e t i m l e r i n i s a va ş m adan t e s l i m etmeye
yanaşm ıyorlardı. B u n dan ötürü b i rçok i mparator,
İ talya'daki isyanları bastı rmak için silah a sarı lma
ihtiyacı h issetmişti. İ talyan asi ler, bu çarpışmalarda,
daha profesyonel, daha tecrübeli, daha vasıflı, daha
iyi yönetilen ve daha iyi silah ve zırhlar kullanan
Al man askerleri karş ı s ı n da çoğu vak i t çaresizd i .
Gene d e , a ra sıra zafe r kazanabi l d i kleri olmuştu.
Bu savaşlardan biri, 29 Mayıs 1 1 76'da, Legnano'da,
İ mparator Frederick Barbarossa ve Mi lan ve diğer
müttefik kentlerin askerleri ve milis güçleri arasın da
vuku buldu.
Frederick, 1 1 5 2 'd e , İ mparator I I I . Conrad ' ı n
halefi olarak tayin edi ldiği nde, hal i h azırda tecrübeli
bir askerdi. Esasında tam da Frederick'in, 1 1 46'da,
Zahringen dükü Co n rad' ı n , mevcu t imparatorun
yerine geç mek için çıkard ı ğı ayaklanmayı bastırırken

1364'TEN 138 o 'E KADAR Fran ı.z tahbn.da ottAran V. ChaYles


devrine ait Grandes Chron iques de Saint Den is'd en alınma bir
t ur va sa h s i veya yüzyLlda b ir vakitte tertiplenmeye
nu ne . n. 12.

başlanan turnuvalar, başlangıç itibanyla, atlı bir aslzeri


muharebeye hazırlama maksadmL taşıyordıı. Süvariler, tıırnuva
oytAnlannda, at SLYttnda hürnma kalkmanm i ncel iklerini ·

ve kargı hizalama ıı.suliinü öğrc n i rlercl i . Bun un la biri i lde


turmwalar, bsa zaman içinde, talim meydan larından dahaJazla
göze hilap eden spor sa ha l a h üviyetini bza n d dar.
. .

n ... . - . '
00
KAMA FOR1v1ASYONLl, GERi DEN piyadelerce tabp edilen,
kama şeklini almtş ağtr süval'i lerden mürekkep bir dizi
muharebe hattmdan oluşuyordu. Daha ağtr silahlt şövalyeler,
kamalann ucunu teşkil eder-ken, birnz daha h afif teç hizatlara
sahip zırh lt silahşorlar orta ktstmlara doluşurdu. Bu dizilimin
gayesi, düşman saj1armt adeta dilimleyip geriden gelen
piyadenin nihat darbeyi i11dirmesine zemin haztrlamaktt.

sergilediği l iderl i k, i m pa rator ailesiyle herhangi bi r h içbir taci r, d i n adam ı, hacı veya seyyahın buralardan
kan bağına sahip olmamasına karşın kendisinin halef geçebilmesi a rtık mümkün deği ldi.
gösterilmesine yol açan gelişme olmuştu. Keza aynı H iç k u ş kusuz 1 l 5 4 'teki seferi n e çı k a rken
askeri yetkin li k, Frederick' i n , Alman s iyasi tarihinde F rederick' i n akl ı n da , Al p l erden geçen yol l a rı
istisnai h aller dışı n d a g ö rül meye n b i r şek i l de, eşkıyalardan temizlemek, i mparatorluğa öde n mesi
oybirliğiyle tahta çıkarıl m asını tem in etti. gereken verg il eri tahsil etmek ve nihayet İ talya'yı ,
i mparatorl uğun geri kalan arazileriyle aynı doğrultuya
Frederick' in Seferleri getirmek vard ı . Bununla birl ikte Frederick' i n , bürün
Almanya'da ipleri tam a nlamıyla eline a ldığına i kna bu gayelere tek bir defad a erişebileceği n i düşünüp
olan Frederick Barbarossa, l 1 54'teAlplerin güneyine d üşün m e d i ğ i ko nusund a kes i n b i r söz söylemek
doğru ilk seferine çık t ı . İ talyanların k uzeyden bir zo rdur. Ş ay e t buna ge rçekten inandıysa, 1 1 5 5
askeri teh d i tl e karşı l aş m a larının üze r i nden h ayli o rtaları n d a o rdusunu Roma'ya kadar i n d i rmeye
uzun bir zaman geçmişti. F rederick' i n selefleri i L muvaffa k o l sa da, k uzeyd e k i asi k uvvetler i ,
Lothair ve I I I . Conrad'dan h içbiri, İ talya sakinleriyle, özellikle M i l a n ve müttefik i ken tleri dize getirmeyi
b i l hassa Kuzey ve Orta İ talya'da bulunan kentlere başaramamış olduğu içi n , bu i l k seferi başa rı s ız b i r
p ratikte bağı msızlık veren d iplomatik m üzakerelerde askeri girişi m kabul etmek gerekir. Gerçi Frederick,
bulunmak dış ında bir i l etişimde bul u namamışlardı. bu kentte d i d işip dura n siyasi h izip l e r a ras ında
Dahası, bu dönemde ç özülüp bozulmaya başlayan, a rabuluc u l u k yapmayı da başarama m ış t ı ; ama
yal nızca Kutsal Roma Cermen İ mparatorluğu' nun Almanya' ya d önmeden evvel , 1 8 Haziran'da, Papa IV
kağıt üze r i ndeki hak i miyeti değil d i . B i r taraftan, Adrian'ın e l i n den Kutsal Roma Cermen i mparatoru
imparatorluğa ait ola n h içbir vergi d oğru dürüst tacını giymeyi becerdi.
toplanamazken; diğer taraftan, Alpleri aşan geçitler Alp geç i tl e rini n büyük kısmın ı n bu kente açıldığı
öylesine çok sayıda haram i çetesiyle dolmuştu ki , can d üşünülü rse, Milan' ı n İ talya'daki ayaklanm aların
ve m al güvenl ikleri için haraç ödemediği takdirde, başını çekmesi anlaşıl ı r bir hal alır. Dağların arasından
Cermen tacı nın taze sah i b i , başını Saksonya ve
l 1 5 6'dan itibaren aynı zam anda Bavyera d ükü olan
Aslan Hen ry' nin çektiği m uhalefetin üstesi nden
gel mek zorunda kalmıştı . Bununla birlikte Frederick,
1 1 58 'e gel i nd i ğinde, askeri m üdahaleleri n yanı sıra
izlediği feras e tl i d iplomasi sayesinde, m uh a l i flerin
ya gönlünü almış ya da uzlaşmaya yanaşmayanları
yenilgiye uğratmıştı. Bu tarih te imparator, Almanya'da
dizginleri bir kez daha sıkıca eline alm ıştı ve aklı fikri
İ talya'ya yapacağı yeni sefe rdeydi. Frederick'in ikinci
seferi, ilki n e k ıyasla çok daha başarı l ı oldu. Seferin
başlangıç s afhalarında kazandığı zaferler a rası nda
şüphesiz e n çok ses getiren i , kısa b i r kuşatmanın
ardından 7 Eyl ü l l l 5 8 'd e F rederick kuvvetlerine
teslim olan M ilan'ın zaptıydı. Bundan sonra, isyan
halindeki diğer kentler çabucak h izaya geldiler. Ne var
ki, İ talya'daki durgun hava fazla uzun sürmeyecekti.
Barbarossa'yı destekle m e konusunda m ütereddit
tavırlar s erg i l eyen Pap a IV. Adr ian' ın ö l m es i ,
Frederick'i , kimin papalık makamına oturacağı na dair
süre giden m ücadeleye bulaşmak zorunda bıraktı.
İ mparatorun bu meseleye saplanıp kalması , Kuzey
kıvrı lan tehlikeli yol ları geçmek isteyen bir kimsenin,
İ talya ve Lombardiya' nın n eredeyse h er köşesinde,
mutlaka M ilan'a uğramak zorunda o lması kent için
aralarında bir kez daha M ilan'ın da bulunduğu bi rçok
bir refah kaynağına dönüşmüştü. Ne de olsa, kent
ken tte, yen i ayaklan m a l arın çıkmasına sebebi yet
dai m a , konaklam a , ul aş ı m , rehber l i k ve güvenlik
verd i . M ilan' ın Alman birli kl eri tarafından yen i den
h izmet l e ri ya da y i yecek içecek iht i yacı için para
işgal edilmesi, Mart 1 1 62 tarihi ni bulacaktı.
ödemeye h azır h acı ve t üccarla dol u p taşıyordu.
Ne yapılırs a yapılsın, Alpleri n güneyi kaynamaya
Ortaçağda başka b i rçok yerde görü l d üğü gib i ,
devam edi yo rdu. Frederick, 1 1 63'te, Alm an ya'daki
Mil an'da temerküz eden zenginlik, b i r m üddet sonra
kısa vadeli i kametinin ardı n dan üçüncü kez İ talya
h ükü m ra n l ık ihtirasına dönüştü.
seferine çık t ı . Bu defa ord usunun karşısı n da yeni
Böylesi bir ihti ras, çoğu vakit Al m a n efendilerle
bir hasım, d aha doğru bir deyişle, eski hasımların
aran ın a ç ı l m ası a n l a m ı n a geliyord u . Frederick
yeni bir dayanış ması vard ı : Lombard İ ttifakı. Bu
Barbarossa saltanatından önce, bunun b elki de en
i ttifak, başlangıçta Veron a , Vicenza ve Padova'nın
meşhur ö rneği, kent haki m l erinin Tay i n İ htilafı24
önayak o l m asıyla k u r u lm uş ve daha s o n radan
adı y l a b i l i nen h ad i s e e s n as ında İ m p arator i V.
Venedik, Kon s tantinopolis ve Sicilya' nın katılımıyla
Hen ry'ye kafa t u t malarıydı . Dah as ı M i lanl ı lar,
genişle m i ş ti . M i lan , e n azından baş l angı ç ta,
Kuzey v e Orta İ talya'd a k i d i ğer ş e hi r l eri kendi bağlaşıklann arasına girmeye pek hevesli olm adı.
saflarına çekmede epeyce h ünerliyd i le r. Görünüşe Bu i ttifakı n i mparatorl u k karşıtı hedefleriyle elbette
göre, aklısel imin galip gel m esi duru m un da M il an' ı h içbir derdi yoktu; ama İ talyan kentin , yeni bir
değil ; bil a k is kentin d üşmanlarını deste klemeni n , mücadeleye atılacak dermanı kalmamıştı. Frederick'in
ya da e n azından tarafsız kalmanı n d a h a kazançlı 1 1 63 seferi, aynen 1 1 66 'daki dördüncü seferi gibi, bu
olacağı k e ntleri bi l e yanlarına al mayı b aşarmışlardı. i ttifakın askeri kudreti karşıs ı nda büsbütün semeresiz
Barbarossa'nın 1 1 5 5'te, İ talya'ya boyun eğdirmeyi kaldı. B u s o nuncu sefe rd e Alman l arı bedbaht
başaramadan geri dönmes i , Alman baro nl a r arasında hale d üşüren yal nızca Lom bardlar deği l d i ; istilacı
bir zayıfl ı k emaresi olarak algılandJ. Kutsal Roma birl iklerin başına musal l a t olan salgın h as talıklar,
Legnano Savaşı
1 1 76

Kutsal Roma Cermen imparatoru Frederick Barbarossa,


Como'da, şahsi muhafız alayını diğer A l man süvari
birlikleriyle birleştirdikten son ra takviye kuvveder
ala c ağ ı nı umduğu Pav ia ya doğru yürü y üş e geçti.
'

İm pa co r, Milanlıların etrafından dolaşm a k için bü yü k


gayret sarf etse de, M ilan ordusunu, Legnano kentinin
dışında kendisini be k lerke n buldu. Frederick kuvvetleri
hazır! ı ksız yakalanm ışlardı; ama hemen b aşlarda yaşanan
karşıl ıklı tac iz sald ırıları, imparatora, b i rlikleri ni sayısı
bilinmeyen kollarda birleştirerek harp n izamına sokma
zamanı tan ıdı . Bu askeri kollar, pi yadel e rce desteklenen
M i l an süvarilerinden m ü t e şekkil dört kolun karşısına
çıktı . Hücuma geçen Alm a nlar, kar şı ları ndak i süvari
kuvvetlerini kaçırdılar. A m a Milan p i yadel e r i atlı
,

yoldaşlannın peşine takılmayı redded ip mevzilerine sıkıca


tutunmaya devam ettiler. P iyad e hattına takılan Almanlar,
piyadelerinin savaşı ce sare tle sürdürdüğünü görüp
tekrar savaş d üzenine gi re n Milan süvari lerinin yandan
sal d ı rısına uğrad ı lar Bir s ü re sonra Alm anlar bozguna
.

uğradı ve zafer M i la n lıların oldu.

KUTSAL ROL
İMPARAT�GU
\....-"
. MİLAN

LOMBARDİYA + LEGNANO

İTALYA

Ba rbarossa tarajindarı yö vıet i len Alman ordusu., Como'd an


Pavia'ya doğru. i lerlerlten, ken disini bekleyen Mi lan ovdu.su
tarnjivıdan Legnano'aa haztrlıkstz yakalancl L .

1 02
..,
..... -

-·· · · · ·
'

fi/'

2 Frederick Barbarossa,
süvarisini soq meydnı
boyunca höcwna kaldınp
Mllaa iaü.clUu .._...._,
bindirdi.

103
ORTAÇAClN SONLARlNDA MiGFERLER , taşLytctsmm
tercih i ne göre değişik tarzlarda o l abi lird i . Burada resmedilenler
gll,1i (1 9 . ytizyd çizimlerinden a l m m tşh r), daha erken tarihli
"Büyü.k Miğfer" esas almarak yaptlan geç ortaçağ miğferler[,
yü.z ve enseyi geneUi k le daha stktca kavnyordu. Gene de, bazt
liderler ve askerler, bu.nlann görüşü ve h.a.berleşmeyi fazlaca
lusttladtğL inancmdaydı. Bu. se b ep l e baz da , iğferi n siperliğini
n m

kaldLrm.ayt veya tamam n çtkararak savaşma.yt seçerdi.


e

b i lh assa sıtma, bunları n neredeyse hepsini k ırıp oynamış olduğunu tayin etmeye yetecek kadar ipucu
geçi rerek işgalci kuvvet i tarumar etmişti. mevcuttur.
D ü zen l ed i ğ i s o n i ki s e fe rde yaş a d ı ğı Frederick 1 1 74- 1 1 76 aras ı nd a İ talya' n ın b i r
m u vaffakiyetsizliklerden olsa gerek, Frederick ucundan diğerine koşturarak, Lombard İttifakı nı
Barbarossa 1 1 7 4' e kadar bir daha Alpleri geç meye yen i lg i ye uğrat ma y a bey h ud e yere çabalay ı p
teşebbüs etmedi . Bu tarih te i m parator, Lombard durmuştu. İmparator nihayet 1 1 76 başlarınd a ,
İ tt ifakı ile o an a değin bariz şekilde i mpara torun seferi ne esaslı bi r ivme kazandı rabi lmek gayesiyle ,
dostu veya destekçisi olmasa da, en azından Kuzey Alpler üzerinden Alman takviye kuvvetleri n i n
İ talya meselelerine burnunu hiç sokmamış olan Papa gelm es i n i talep e t m i ş ve so n uçt a Svabya v e
I I I . A lexander arası nda kurulan b i rl iği engellemek Rheinland'dan yola ç ı kan i lave birl ikler imparatoru n
amacıyla bir kez daha Alpleri arşınladı . İşte Frederick, ordusuna iltihak etm işlerdi. 2000 kişilik bu takviye
1 1 76'da, bu sefer esnasında Legnano savaşına girişmiş kuvveti, Köl n başpi skoposu Phil i p , Worms piskopos
ve kaybetmişti. adayı Con rad ve Zahringen dükü ve imparatoriçen i n
yeğeni Berthold'u n komutası altındaydı. Anlaşılan
Savaş bu askerlerin tamamı, refakatlerinde hiçbir piyade
Ne y azık ki, L egnano Savaşı ' n da tatbik edilen bul u n mayan, salt a d ı şövalye ve h izmetkarlardan
m a nevraları tüm ayrıntılarıyla ortaya koyabi l mek mürekkepti . Bunun sebebi, Frederick'in tayi n ettiği
için yeterli kaynak yoktur. Hastings, Bouvines ve zamana yetişmek i ç i n destek kuvvetleri n in süratl i
N iğbolu gibi diğer ortaçağ muharebelerini aktaran seyahat etme zoru nl ul uğu ya da Al manların, piyade
v a k ayinamel erle karş ı laştır ı l dığında, Leg n ano i htiyaçlarını yerel İtalyan müttefiklerinden veya paralı
Savaşı'ndan kal ma kaynaklar h ayl i kıttı r. İ talya'da birlikler yoluyla karşılama al ışkan l ı kları olabilir. Ya
giriştiği sergüzeştin en önemli anlarından biri olsa da, da Frederick Barbarossa, o anda lüzuml u tek destek
Frederick Barbarossa'nın malumatfuruş vakanüvisleri kuvvetin i n, ilave adı askerler olduğun u düşünm üş
ve yaşam öyküs ü yazarları, savaş h akkında ketum olabil i r. M aalesef, Frederick'in askeri teşkilatı ve
kalı rken; az sayıdaki İ talyan m ah alli tarihleri de, 1 1 76 seferinin eksi kl e rine dai r b i l i ne nler sı n ı rl ı
h a d i seyi kısa c ü m lelerl e geç işti ri rler. H e r şeye olduğundan, impa ratorun askeri birlikleri arası nda
rağmen, her i k i tarafta da, süvarin i n nasıl b i r rol neden piyadeler b u l u n madığını tesp it edebi l m e k
zordur. Ama her h a l ü karda, bu e ksikl ik kendisi ne kapayıncaya kadar d ağ ı l d ı l ar. Bununla beraber bu ilk
çok p ah a l ıya m a l ol m uş tu . çatışma, i mparatora ordusuna çekidüzen verme fı rsatı
İ mparator, Ivlayıs baş lar ın d a, C o mo'da be kleyen tan ı m a k s ure t iyl e , muharebe h attına gi ren askerl e r i n,
orduyu kend i 500 s üva ri si yle takviye etti. Como'daki bozu l m u ş şek i l d e kaçan silah arkadaşlarına kucak
kuvve ti n , bu vakitte İtalya'da bulunan i m p ara to r luk açm a imkanını do ğ u rd u .
ord u s u nun t amam ı ol m adı ğı n ı n azar-ı itibara al an B i r s ü re son ra M ilan ordusu s a v a ş m eyd a n ı n a
tari h ç i l e r, b u 500 şöva l ye n in , d estek birlilderiyle ç t kar ak , Alman b i dikleri n i n ka r ş ıs ı n d a ke n d i
bul uşmak üzere harekete geçen Frederick' i korumakla muharebe h att ı n ı ol u ştu rdu . Ç ağd aş k ay n a kl a r,
gö revl i m uh afız a l ay ı olduğu ka naati ne var m ışl a rd ı r. M i lanlıl a rın , p i y a de b i rlikleri ve carroccio en ge r i de
Ayn ı ta ri hç i lere göre, F rede rick , b u son adı b irli ği ka l ac ak şe k ilde, dört kısım hali nde tertip oldul<lannı
d i ğ e r o rd u y l a b i r l e ş t i rerek Lombard İ ttifakına b i l d i r i r. Buna m ukab i l A l m a n fo r masyo n u
karşı daha etkili bir sefer tertip et m e niye t indeyd i. h ak kı nda malumat yoktur. D üşman arazisi n<le
Görünen o ki, Frede rick, esas ordu Pavia'da old uğu n a o l d uğ u ve h e rha n g i b i r t a kviye k uvvetin ge l m e
göre, sıcak bir asker! ça tı şm aya b ula şmaksı zı n Milan ihtima l i ol mad ı ğı n a göre, h ücuma geçerek h a m l e
etrafından dolan m ak istemişti. Ş aye t olayların bu üstünl üğünü el i n de bulundurmak Frederick' i n
ş e ki lde yo r um lan m ası doğru ise, Frederick'in izledi ği hayrına olacaktı . Üstelik aynı sebeple, oyala nd ığ ı her
stra teji , vahamet d erecesinde dar görüşlüydü. dakika, düşman safl ar ı n ı n b iraz dah a k alabal ıkl aşmas ı
Ne var ki, M i la n l ı ları n A l m a n as ke r le r i n i n pekala m ümk ü ndü. Ayn ı zam anda Köln y ı ll ı l<la n n a
va r l ı ğı nda n haberdar olmam aları düşün üle m ezdi . ku l a k kab a rt ı lı rsa , i m para to r, "d üş m anl a r ı n a s ı r t ı n ı
D a h as ı , kuvv etl e r i n i i k i kısma ayı rm ı ş o l a n dön m eyi imparatorluk h aşm e t in e yakıştıramamıştı" .
Frederick'i n , zayıf b i r durumda o lduğunu d a pekala Alman at l ıl ar ı , "ş id detl i" b i ç i mde taarruza kalktı ve
b i l i yo r l a rdı. İ m p a ra t o ra tesli m o l ma utancını iki Mil an süvari ha tt ı n ı k o l ayca yarı p g e ç t i.
kez yaşamış Milan l ılar, yen i b i r s av unm a olacağına A n cak Al m a n a t l ı akı n ı , İtalyan s ü var i s i n i n
i n a n d t kları s av a ş a h azı r l ı k b a ğ la m ı n d a , ke n t
savaş m ey d an ı nd a n kaç masına karşın yerl e r ind en
ayrılm a ya n piyade hattına tak ı l dı : ehem m i y e t l i
m i l islerinin tamam ın ı seferber ettiler ve akıl l arına
olduğu kadar akıl a l maz derecede cesur b ir hare ket .
gel e n bütün m ü ttefiklerin e ya rd ı m ç ağ r ı s ı n d a
" Ça t ı l m ı ş kal kanları ve s ı kı ca kavramış old u kları
bul undular. Al man kronikçiler toplanan kuvvetin
mızraklarla'' de m i ş ti Salerno başpiskoposu Romuald ;
1 2 . 000 süvari ve sayıs ı b el irsiz p iyad eden m ü teşe k kil
İtalyan piyadesi , s ı k ı ş ık nizamların ı aşamayan v e
old u ğu n u iddia etseler de, b u hesabın içine h ayl i
atların ı h avaya d i k i l i m ızraldarın üzerine s ü r m e
m üba lağa ka nş tı ğ ı aşikardır. B ü y ü k i h ti ma l l e gerçek
cesare t in i bul a m a y a n A l m a n süvarisinin önü nd e
rakamlar, 2000 M i l a n süva r i s i ve m uh te melen
kararl ı lıkla dikilmişti. Bu çok da şaşı rtıcı bir du r um
mevc ut l arı 500'ü bile b u lmayan Milan, Verona ve
değild i . Başka b i r ço k ye rde ol du ğu gi bi , m e s e l a
B re s ci a p iy a des i n de n ibaretti r. Bu arada M il an' ın H a s t i n gs'te de s üvariler, d a r b ir a landa topl a n a n
z e n gi nl ik ve b a ğ ı m s ı z l ı k timsa l i merasim arabası piyade formasyonlarıyla karşılaştıklarında aynı ak ı be t e
carroccio da, ordu saflarındaki ye r ini alm ış tı . u ğra m ı ş l ardı ve ortaçağın ge lecek iki asrında b u n a
B ö l ü n m ü ş A l m an o rd us u y l a k a rşı l aş m a n ı n ben ze r hadiseler yaşa nacakt ı . Fakat 1 2. y üzy ıl da bu
kendi yarar lar ı n a olacağına h ükmeden Milanlılar, kabilden örneklere rast gel mek zordu. Böyle bir şeyin
i m p arat o r l u k ord u s unun yo l u n u kesmek üzere gerçek l eşebilmesi i ç i n , p iy ade kıtalarının, zırhl a rı v e
h arekete ge ç ti le r. 29 Mayıs'ta i ki ordu Legnano savaş atları, nere deyse h içbir yaya askerin rüyas ı n da
açıldarında karşı karş ıya geldi. Muharebe, sayılan 700 b i l e gö re m eyece ğ i b i r iht işa m se r g i l eyen sü var i l e r
ci var ında olan M i l an ö ncü s üvar is i nin , mevc utl arı ka rş ı s ı n d a mevzilerini terk etmeyecek yürekl i l i ğ i ve
b un a kıyas l a h ayl i dü ş ü k , m uh te m elen 3 00 'd e n disip l i n i gösterm e le r i gerekiyordu .
faz l a o l mayan Al m an ö ncü s üva r isin e sal d ı rm as ı yla Iv1 i l a n piy a des i n i n mağrur d i ren iş i , y e n i l g i ye
b aşl adı . Besbelli ki, b i r or m a n p a rças ın ı n arka s ına uğr a t ı l m a ları na ra ğ m en h al a savaşa b i lece k du r u m d a
giz lene n Milanlı lardan bihaber o l a n Al m an b irl ikleri , o l a n s üvar i n i n t o p a r l a n m a s ı na fı rsat tanıdı. B u
böy le bir taarruzu h iç bek leme m i ş l erdi ve göz açıp birlikler, piyad e yo l d aş l arı n ın i n an çl ı cesare tl e r i n i n
hakk ı n ı , tekrar savaş m eydanına d önüp hareket İspanyo lcada caballero ve İngil izced e knight ismini
kabiliyetini kaybetmiş Alman atl ı larına cenahtan alan bu şahsiyetler, en b aşta, malik o ldukları arazi,
saldırarak ödediler. Karşılarına dikilen p iyade hattını servet, unvan ve statüleri i tibarıyla alelade savaşçılar
bir türlü alt edememenin sıkı ntısını yaşayan Frederick arasından temayüz etmişlerdi. Sonraları yaygınlaşan
süvarisi, her geçen an daha bitkin d üşüyordu. birilerin i şövalye ilan etme uygulamasını n , nerede ve
Alm an süvarisi durumun vahametini kavrayınca, ne zaman başladığını kestirebilmek güçtür. Kendisine
Milan p iyadesi üzerine yaptığı saldı rıdan vazgeçip bu paye tevcih edilen i l k şövalyelerin kim o ldukları
savaşı n başındaki mevzilerine geri dönmeye çalıştılar. ve bu sürecin işleyişi n i izah eden tek bir belge bile
Ne var ki, bu gerileyiş, düzenli bir ricattan başka her yoktur. Bu yüzden ortaçağ şövalyeliğinin devrimden
şeye benzemişti ve arkaları- ziyade bir evrimin sonucu
na sığınacakları bir p iyade olduğu; başka bir deyişle,
duvarın dan yoksun o l a n (( bu kuru m u n , bir gecede
Şayet bana, tehevvürle hücuma teşekkül e tm ey i p orta ve
Alman l ar bozgun a uğra­
kaldırılan atların, bir mızrağı geç ortaçağda, uzun zama­
dılar. Bu kargaşa esnasında
imparatorun sanc ağı ele
ancak ve ancak bir mahmuz gibi na yayılan bir tekamülün
geçiril i rken, Frederick' in gördiiklerini i ddia edecek olursanız, mahsulü o lduğu neredeyse
atı, b in ic isi sırtında oldu­ size, bir atın hücuma kalkmış kesindir.
Şövalyeler, aynen bun­
ğu h a l de telef e di l d i . olsa bile, mızraklara yaklaştığında
ları tarif eden şartların
Gerçi b irkaç gün boyunca yavaşlayıp . . . n i hayet duracağını öngördüğü gibi, atlı savaş­
Legnano'da hayatı n ı kay­ veya geris in geriye çark edeceği çılardı. Bununla birlikte,
betmiş olduğuna inan ıl­ . . ,,
yanıtını verırım. nispeten erken tarihlerden
m ı ş t ı ; ama Frederick, ne
MACHIAVELLI, 1 52 1 itibaren, şövalye olabil mek
şekil de olduğu belli olmasa
i ç i n yeri ne get i r i l mesi
da, k ı l payı ölümden kur-
gereken vecibeler ağırlaş­
tuldu. Çok sayıda tutsak tırıl mıştı. D iğer bir ifadeyle, süvari askerleri n hepsi
olduğu halde, savaş m eydanında ö l d ürülenlerin pek şövalye değildi. Bir şövalye olabilmenin yolu, m uha­
de b üyük bir yekuna u laşmaması, b ütün Alman ve rebe alanında veya t u r nuvalarda beceri ve cesaret
Milan l ı süvarilerin giyindikleri örme zırhın bedeni sergileyerek bu unvanı hak etmekten geçerdi. Ne var
nas ı l koruduğunun işareti olarak kabu l edilebili r. ki, seferler çok sık ilan edilmiyor; savaşlar, bundan da
B i r ortaçağ ordusunun, savaş meydanına piyade ve seyrek vuku buluyordu . Dolayısıyla süvaril ik, önce­
süvari kıtaların ı birlikte sürmek zorunda olduğunu, likle başka yerlerde tatb i k edilmeli ve süvari lik eği­
Legnano'dan daha sarih şekilde örnekleyen başka b i r timi, başka araçlarla s ü rdürülmeliydi. Soyl u ailelere
savaş yoktur. Hem p iyade hem süvari birlikleri i htiva doğan erkek çocukların talimi ufak yaşlarda başlardı .
eden M ilan ordusunda, p iyadelerin Alman süvari Böyle bir asilzade nam zedinin eğitmeni, çoğunlukla
h ücum l arına göğüs germede gösterdikleri kararlı l ı k, babasının yakın arkadaşlarından veya akrabalardan
zaferi kendi taraflarına getiren unsur olmuştu. Bilakis bir şövalye oluyordu . Bu gençlere, ata binme, kargı
Frederick Barbarossa' n ı n p iyad e askerlerin d e n h izalama, eyer üstünde kılıç kullan ma ve bazı hal­
mahrum sahra ordusu, kaçmak mecburiyetinde kala n lerde, at sırtından cirit veya mızrak fı rlatma eğitimi
arlı askerlere bir a n bile nefes almalarını sağlayacak b i r veriliyordu. B u terbi ye sürecin de, a t sırtında silah
perde leme sunmaktan aciz olduğundan, feci akıbeti n i kullanmanın incel ikle ri n i n yanı sıra, yaya vaziyette
kendi e lleriyle hazırlamış oldu. harp etmenin usulleri d e aynı cidd i yetle öğreti lirdi .
Hovedenli Roger, İngil te re kralı I I . Henry' nin oğulla­
Şövalyelik rın ın aldığı şövalyelik eğitimi vesilesiyle şunları söyler:
Şöv al yelik, 1 1 . ve l 2. yüzyıl larda tüm Avrupa sat­ Silahları n ı kullanmada, diğer herkesin fevkinde
h ın d a kurumsallaşmıştı. Latincede miles, Fransa'da o l mak için uğraşıyo rla rdı . İ dma n yapmadan,
chevalier, Kutsal Rom a Cermen haval isinde Ritter, savaş sanatının, tam da ih tiyaç h i s sedildiği anda
ke n d i l i ğ i n d e n gel meyece ğ i ni far k e t m i şlerd i . LANCELOT DU LAC25 yazmalannclan b irinde buluvıan renkli
H ayatı n da bir kere olsun sağlam bir yum ru k yememiş bir lezyivıatta frnnsLz şövalyeleri savaşırkevı, y. 1330. Arthur
bi risi, azi m ve i natla dövü şemezdi . Evvel a hasmın ı n dönem ine ail b i r savaş sahnesini tasvir eden resimde, bü.y�ik
darbesiyle d i ş i n i n çatırdadı ğ ı nı hissetm eli; kanın ı n m iğferler, üçgen bll'tanlar ve metal levha!ardavı lıo! ve bacalı

etrafa saçıldı ğ ı n ı gömıeU ve yere savrul d uğu anda, zLrhlan gibi dönemi vı silah ve zLrh !an, gerçekçi bir üsl upla
mağru r bir tavırla ayağa kal k ı p kavgaya devam etmeyi yansLtılm ışlır. Armalar, 14. yüzyılda yaygınlaşmıştı ve resi mde
öğrenmeliydi . Yere her d üş tüğünde, bir öncekinden görü.ldü.ğü gibi, kalkan, sanca iz ve at örtüleri gibi nesnclcıri

l-lzerinde görl-ileb i l i rdi.


daha k a ra rl ı b i r şekilde ayağa dik i l mel i yd i . B u n u
yapabilen bi r i , h er savaşa k e n d i nden emin vaziyette Turnuvalar
katıl ab i l i r. İdmanla kazanılan k udrete paha biçilemez. Genç bir şöva l ye n i n veya squire i n ( hen ü z eği t i m
Korku dol u b i r yüreği n zafe r i , ancak geçici o l u r. Bu aş amasınd a o l a n şövalye) , süvari m uh a rebe si n i n
kül feti taşıyamayacak kadar zayıf bi ri si n i n , vazifeye
u s tal ı k ları n ı ö ğreneb i leceği e n iyi yerle rde n b i r i
ne den l i hevesle tal ip o l nı uş olursa o l s un , kendi
kabahati o l m asa da, bu a ğ ı r l ığın a l t ı nda ezil mesi t u rn uvalard ı . i l k turn uva n ı n n erede ve ne zaman
kaçı nı l m azd ı r. Zafer Mabed i ni n yükseldiği yerde, tertip lend iği bel l i değil d i r. Son bu lgul ar, b u tü r
ter i n bedeli h ak kıyla öden i r. o rganizasyo n l a r ı n 1 1 . yüzy ı l ın b aş l arı n d a n beri
var olabi Jeceği n i teJkin etm ektedir. Kesi n o lan, arasında bir bağlantı olabi l i r) . En n ihayetinde, at
1 2 . yüzyıl ı n başına gelindiği nde, Avrupa' n ı n her üzeri n de mızrak oyunları, birebir müsabakaJarı n
köşes inde turnuvalar düzenlen mekte olduğudur. Bu yerini aldı ve o rtaçağın son ası rlarmda, eski usu l
etkin1il<ler, bu tarihlerde, birçok yazar ve sanatçının m übarezeler handiyse külliyen ortadan kalktı. Yeni
alakasını celp e decek seviyeye ulaşmıştı ve o rtaçağın m ızrak oyunların d a , bir çitle ayrılan iki b i n i c i ,
so nlarına değin bu i lgi, insan Jarın muhayyil esinde göğüslerine yasladı k ları kargı l arla b i rbirleri n i n
canlı kaldı. üzerine at sürerl e rd i . Rakibin zırhına, kalkanın a
İlk turnuvalar, çoğunlukla geniş bir araziye yayılan ( bazen targe adıyla anılır) veya m iğferine yapı lan h e r
s üvari takımlarınca sahnelenen sahte m übarezeler ve temas, sayıyla ödül l endirilirdi. H ayati tehlike taşıdığı
gösteri dövüşlerin den ibaretti. Görünüşe göre, burada d üşünüldüğünden , bir şövalyen i n attan düşmesi pek
sergilenen dövüşlerin büyük kısmı kılıç ve gürzlerle vaki değildi; ama kargı, izleyicilerin hoşuna gi decek
yap ı lıyordu; e n eski turnuvaJar, kargı h i zalama şekilde parçalanırsa, i Jave puan lar kazanma imkanı
tekniklerin i n gelişim i n de n ö nce düze n l e n m iş vardı .
olab i l ir (aslına bakılırsa, kargı n ı n , kol t u kal t ı na Bazı ş övalyel e r, turnuva m u hitl erinde isi m
s ıkıştırılarak h izalan ması ve t urnuvaların gelişimi y a p m ış lard ı . W i l li arn Marshal ve U lr ich vo n
L ie ch t e n s te i n g i b i şahsiye t l e r, t u r n uva l arda
s ergi l e d i kJeri kabi l i yetler saye s in de Avrupa' n ı n
MÜSLÜMAN ASKERLER, ATINDAN d ü şürd ü k l eri bir haçlt tümünde şöhret kazan m ış l ard ı . Bun l arın ad ı n a
s üvarisinin üzerine ahltyorlar. Bir sü ari atmtn strbndan
v ,
kaleme alı nmış hus usi tarih kitapları bile vardı (aslı nda
indirilebildiği takdirde, üstün lü k g e ll i k l e hasımlanna geçerdi.
en
Ul rich von Liechtenstein, biyografisini kendi el leriyle
Bu durnmda süvari esi r almarakjldye talep e d i l eb il i r; ya da
yazmıştı ) . İstidatlı bir şövalye, adı mızrak oyu nJarı
1 1 1 . Haçlı Sejeri'nden alman ba örnekte daha büyü k ihtimalle
o lacağt i.izere, ense, koltu.lrnltı ve kas tklar gibi ztrhm koru.madtğ l
ara[ tklardan alacağı darbelerle öldürülürdü..
\.J '-' ' , ... ...... ... ...., ..... ... ' ..ı. .a. y --.. ... - -. ... -

vasıtasıyla h ayan nı kazanabilirdi . N i teki m galjpler, şövalyelerin çoğu vakit boy gösterdikleri p rofesyonel
raki plerin i n zı rh ve atl a rı n ı kazanm ış sayılırlard ı ; spor müsabakaları da - turn uvalar -, bu gel işmeye
b unlar her zaman, bel i rl i b i r ücret karşılığında eski kendi cephelerinden katkıda bulunmuşt u .
sahiplerine iade edilirdi. Ki l iseni n ve hükümederin,
turnuvaları denetim altında tuttukları, ya da daha Levha Zırhların Gelişimi
beteri bütünüyle yasaklad ıkları dönemler olmuştu. Bazı tarih çi l e r, turnuvaların, öncelikle örme zırhlara
Ama her halükarda, i nsanların atlı müsabakalara olan dem i r veya çelik levhaları n iliştirilmesi, sonradan da
sevgisi o denli taşkındı ki; bu yasakları n h içbirisini tam takı m levha zırhların teşekkülü yol uyla, süvari
uzun süre vürürlükte tut mak mümkün olmadı . Ne zırhların ı geliştirdiği n i öne sürmüşlerd i r. B i rebir
,

zaman o l duğu tespit edi lemese de, şövalyelik, ortaya karşılıkl ı d övüşlere veya adı mızrak oyunları na
çı kış ından bir m üd de t s o n ra kend i n e özgü görgü katılmayı adet haline getiren sürücülerin, bedenlerini
kural larına kavuştu. Böyle bir cengaverlik hukukuna daha dirençli vasıtalarla koruma ihtiyacı h issetmiş
olmaları e l b e tte olağandır Ama n e ol u rs a olsun,
.
neden i htiyaç duyulduğu da, aynı şekilde belirsizd i r.
görünüşe bakılırsa, zırh tasarım larında gö zlem lenen
Acaba bu kaideler h açlılar çağında, savaşçı tabakaların
,
değişimler i n çoğu, turn uva l ar ı n alt ı n çağ ı ndan
davra n ışlarını bir hale yola sokma k isteyen ki l i se
son rasına tekabül eder. Levha zı rhlar doğrul rusunda
tarafından mı vazedi lmişti? Yoksa bu kurallar bizatihi
görülen g e l iş i m daha ziyade, 1 3- 1 4 . yüzyıl ortaçağ
,
içeriden, kan lı faaliyetleri i l e sosyal i tibarları aras ında
sah neleri n d e hayat b ulan taktik ve t e k noloj i k
bir ara yol b u lmak isteyen şövalyeler s ı nıfı nın, bir
yeniliklerce harekete geçirilmiş gibidir. 1 4. yüzyılda
fazil etli hasletler dizis i ne veya d avranış adabına
askerler, örme zı rhlar giymeye devam e d i yorlardı;
i htiyaçla rı olduğuna karar vermesi nden ötürü mü
fakat daha g üçlü çarklı ve uzun yayla r ı n devreye
neşet etmişti ?
girmesi, bun lardan fı rlatı l an oklarla hal kaları kırıl ı p
Şövalyelik h ukuku n u n kökeni veya ortaya çıkış zırhları d e l i nen savaşçıl a rı daha etk H i savu nma
sebepleri büsbütün a nl aş ı lamamış o l sa da, bir araç l arı n a yön el tti. Ni hayet b u ih tiyaç, 1 3. yüzyılda
şövalyeyi diğerleri aras ında tebarüz ettiren vasıflar ve 1 4. yü z.yıl ı n başları nda levha zırhları n doğuşuna
açıktı. Salisburyli John , 1 2 . yüzyıl da bu nite l jkleri yol açan ve 1 6. yüzyılı n ortal arı n a kadar s ü re giden
sıralar: " [bir şövalyenin vazi fesi] kjliseye h izmet etmek, değişikl i kleri tetikledi.
kafirliğin kökünü kazımak, din ada mlarına hürmet 1 3. yü zy ı l ı n ilk yarısına değin , lev h a zırh ların
etmek, zayıfı himaye e tm ek, ülke n i n emn iyeti n i varlığına dair kesin kanıtlar yoktur. Buna karşın, görsel
sağlama k , kardeşleri i ç i n kanını esi rgememek ve kaynaklar ve yazılı tan ıklıklar, bu zırhların i l k defa
gerekirse, bu yolda h aya t ın ı feda etmekti." Ayr ı ca bu tarihl erde kullanılmaya b aşlandığını kaydederler.
şövalyeleri n kadına saygı g östermeleri beklenirdi. B u Örneğin , dönemin tari hçisi Guillaume l e B reron
kaideler silsilesinde kendi leri ne yer bulan kadınlar, (ö. 1 225) , İ ngi ltere k ralı AslanyürekJ i Richard (o
şövalyel iğin itibarını yüceltmek adına, şövalyelere aşk zamanlar sadece Poitou kontu) ve William de Barres
ve muhabbetle bağlanırlar ve onlara olan desteklerinj, arasında cereyan eden b i r d övüşten bahsederken ,
kim i zaman bir dizbağı veya kuşak gib i sembollerle iki savaşçm ı n da, hauberk denilen örme zırhlarının
gösterirlerd i . altına, faz l adan koruyuc u elbiseler olarak "dökme
Şövalyel ik mefkuresi, yal nızca şövalye kardeş l iği demir levhalar" giydiklerini beli rtir. Elbette Richard
üzeri.ne inşa edilmekle kalmamış ; bunun yanı sıra, ve William de Barres'ı n kuşandıkları demir levhalar,
çok sayıda sanat ve edebiyat eserinden beslenjp güç ancak cali ko ruma gereçl eri olarak kabu l edilebilir.
almıştı. Arthur ve Yuvarlak Masa şöv alye l erine dair Ama her h al ükarda bu durum , levha parçalarının
yazıl an m uazzam sayıdaki h ikayeler, 1 2- 1 5 . yüzyıllar mevcut ö r m e veya deri zı rhların üzerine, i lave
arasında, başka h içbir yaz ı n türünün veya gayri dini koruyucu tedbirler olarak ta kı ldığı teçhiza tlardan,
metnin yan ına bile yakla ş amayacağı çeşitlikte dil e ve vücudun b ü tününü kaplayan ilk levha zırhlara
ülkeye ulaşmıştı. Matb aa n ı n henüz icat edi lmemiş giden yol u n anlaşılmasına yardımcı o l a b i l ir. Keza
o lduğu bir devirde, böy l e bir başarı, h a kikaten .de Alman imparatoru I I . Friedrich' i n İngiltere kralı I I I.
kayda değe rdi. Hiç kuşk u yok ki, sıkça tertiplenen ve H enry ye yol ladığı bir beya nname, üzerine dem ir
'
levhalar dikilerek berkitilen deri zırhlardan söz eder. ve engel çubuğu adlarıyla yayılan bu yenilikler, 1 5 .
Görsel kaynaklar, 1 3 . yüzyılın zırh kaplı askerinin yüzyı l boyunca b i r şöva l ye n i n göğüs zırhın ı n en
başka birç o k uzvunu kaplayan metal l evhaları n belirgin özellikleri ne dönüştüler.
varlığına dai r kanı tlar sunar. 1 4. yüzyılı n sonlarına geli n diğinde, gövde dışında
1 350 civarlarında örme zırh , bilhassa gövdeyi örten kalan vücut azalarını kor u yan zırhlar d a b aş tan
üst kısım , m üstakil bir göğüs zırhıyla d eğiştirildi. aşağı yenilenm işti: uyluklar için cuisse; d izler için
Sağlam b i r metal parçası ndan yapılan göğüs zırhı, poleyn; baldırlar için jamber veya shynbald; ayaklar
böğrü, sırtı ve diyaframı n üstünde kalan yan kısımları içi n sabaton; b oğaz ve boyun için gorget veya bevor;
kaplarken, gövden i n geri kalan yüzeyleri - karın , dirsekler için couter; omuzla r için spaudler veya
bel ve kalçalar -, b i r kumaşın üzerine perçinlenen pauldron; pazular için rerebrace; dirseklerden aşağısı
esnek ve yatay metal kasnaklarla oluşt u rulan bir için vambrace ve eller için gauntlet. Tam takım bir
elbiseyle korunuyordu. Müstakil göğüs z ı rh ı, 1 4. zırh, başa geçirilen miğfer ve en azından ilk devirlerde,
yüzyılın sonlarında, levha zırhların en tem el aksamı bir kalkanla b i r l ikte, bu p arçaların hepsi ne sah i p
haline gel d i ve hem p iyade n i n hem s üvarinin en olmalıydı. 1 5 . yüzyıl ortalarında, kalkan b u aksam
çok itibar ettiği teçhizatlar arasına girdi . Mevzu at arasındaki yerini kaybetti .
sırrında çarpışan askerler olduğunda, göğüs zırhlarına
eklenen i ki h ususiyet, b u gereçleri daha da makbul ORTAÇAGlN BAŞLARl NDA Zl RH talumlan, çoğunlukla zincir

hale getirmişti. Bunlardan i lki, süvarinin göğsünün halkalardan veya metal }'.JLtUardan imal edi1iyordu. Örme ztrhlar
(Batt Avru.pa'da tercih edi1irlerdl) , uçlan kaynakla birleştlrilen
sağ tarafın da, hizalanan kargı n ı n a l t ı n a destek
veya birbirlerine perçin lenen binlerce metal halkadan oluşuyordu.
olan mafsallı bir çıkmaydı . İ ki nci olarak i se, zırhın
Kafa, bacak, ayak, kol ve eller için sonradan üretilmeye başlanan
boynun h e men altında kalan kısmına perçinlenen V
zin.cirden örtüler, süvari ve piyade askerlerine ilave koruma
şekilli bi r çubuk sayesinde, m uhtemel b i r düşman
sağladt. Pul ztrhlar (Bizans'ta rağbet görüyordu), tel veya deri
silahının, levhanın kaygan yüzeyinden sekerek boğaza bağlarla birbirlerine eklenen çok s ayıda metal pLılu11 , kelcn ipliği
saplanmasının ö nüne geçilmiş oluyordu. Kargı yastığı vasıtasıyla yine keten bezinin Ü.zerine rapledilmesiylc elde ed i l irdi.

ÖRM E ZI R H
Tam tak ı m h al i n deki l evha zırh, akıl almaz Roger' a inan mak icap ederse, "askeri meselelere vakıf,
ağırl ı ktayd ı . Savaş m eydanl arın d a k u l l a n ı l a n savaşkan" b i r sürü başka kont, dük ve asi lzade l isteyi
levha zırh l a rı n ağırlığı 2 3-2 8 k g a rasında iken, tamamlamaktaydı lar.
turnuvalard aki oyun l a rd a kullanılan benzerleri, Bu ittifakın karşısına çıkan isim, Fransa kralı I I .
savaşın beli rs iz doğasının aksine öngörülebi len arazi Philippe, ya d a tarihte, kralın hayat hikayesin i yazan
ve zamanlama şartları nedeniyle, 4 1 -4 6 kg gibi bir Guillaume l e Breton'un ona verdiği lakap l a maruf
ağırlığa sahi p olabilirdi . Yine de, ne kadar ağır olursa olan Philippe Auguste'tu . Vakanüvis Clarius, daha
olsun , kendisine bunlardan bir tane alabilecek paraya s onra Philippe' e " Kutsal Kilisenin bir evladı olarak
sahip olan herkes, mümkün olan en iyi zırhlardan Katolikliğin m uhafızı ve h a misi sıfatla r ı n a sahip
edi nmeye g ayret etmel iyd i . Nitekim 1 5 . yüzyıl ı n en muzaffer kral" sözleriyle m ethiyeler d üzecektir.
ortasına geli ndiğinde, bütün süvari askerlerinin e n az Cismen olmas a bile, maddi ve manevi a ç ı lardan
bir zırh elbisesi mutlaka vardı. Bu zırh ların sağladığı F ransız kra l ı n dan yardımların ı esirgemeyen papa
savunma e t ki leyiciydi ve atlı b i r asker, zırh ı n ı ve müttefik ordusuna karşı s avaşmaları için askeri
kuşanmamasının bedelini h ayatıyla ödeyebilirdi. b i rl ikler yol layan Liege piskoposu, Phi l i ppe'i n baş
destekçileri idi.
Bouvines Sav<l§ı: 27 Temmuz 1 2 1 4
27 Temmuz 1 2 1 4 tari h i n de, o zamanlar Flan dra Ordu Terti p leri
kontlu ğu i ç i nde kala n Tournai' n i n batısında, Muasır kaynakların h angis i n e bakılırs a b akılsı n ,
Bouvines köprüsü etrafında büyük ve kanlı bir savaş Bouvines S avaşı heybetli b i r çarpışmad ı r. Modern
vuku buldu . Hasbelkader kendini b u muharebenin tarihçiler, bu erken tarihli vakayi namelerde kaydedilen
içi nde bulan lara, Bouvines bir nevi dünya savaşı asker sayıları hakkı nda aynı fikirde değ i l le rdir. Bu
gibi görünm üş olmalıdır; çünkü Papa I I I . I nnocent, vakayinamel e rden bazıları, t arafl a rdan h er b irin i n
prensl ik payel i Liege piskoposu Pierrepoi ntli H ugh ve 80.000 civarı n da adamdan oluştuğunu i d d i a eder;
İ ngil tere kral ı John bir ken a ra bırakıl ı rsa, Kuzeybatı n i tekim b u kaynakların anlatımı, savaşı n o ldukça
Avrupa'nın neredeyse b ü t ü n h ükümdarl arı bizzat esasl ı bir ortaçağ buluşması o lduğu n u i h s as ettirir.
çarpışmanın tarafları olmuşlardı. Gerçekten de, haçlı B una karşın i ki ordu için de, 5 000 ili 8 00 0 a rasında
seferleri istisna tutulursa, ortaçağlardaki h içbir savaş, rakamlar öne sürülmüştür. Her iki muharip güçte
tarafların beynelmilell iği b akımından Bouvines ile de, araların d a bolca şövalyen i n yer aldığı süvari
boy ölç üşemez. kıtaları baskın unsurdu. J . F. Verbruggen, Fransız
B i r tarafta, her b i r i ken d i k uvvetlerin i n k uvvetinde 1 200, müttefik o rdusunda i s e 1 50 0
b aşında savaşa katılan b a ronları, Tecklenburg, şövalye olduğunu hesaplamıştır. Bununla beraber,
Katzenellenb oge ve Dortmund kontları refakatinde şövalyeleri n s ayısı h içb i r zaman, tıp k ı piyade
bulunan Alman i mparatoru Brunswickli IV. Otto mevcudunun s üvarin i n dört m isline den k d üştüğü
vardı. İngiltere kralı John' u n üvey kardeşi Sal isbu ry Flaman kuvvet inde olduğu gib i , bunlara refakat eden
kon t u Will i am, O tto'n u n yanında saf tutmuş t u . piyadelerin sayısını aşmamıştı. Pek dişe dokunur bir
Bilin d ik namıyla Uzun K ı l ıç William , İ ngiltere'den farka tekabü l etmese de, müctefık ordusunun toplam
yollanan birli klere kumanda etmek ve Joh n tarafından sayısı Fransı z kuvvetinden fazl aydı. Gerçi b u sayısal
müttefi k lere hibe edilen k ü lliyetli hazineye nezaret üstünlüğün , onlara pek de h ayrı doku n mayacağı
etmekle görevlendirilmişti . Kalabal ı k b i r şövalye ve i leride anlaş ı lacaktı.
piyade kuvvetini n başında gelen Flandra ve Hainault Philippe Auguste o rdusu, savaştan ö n ceki gün
kontu Portekizli Ferrand ve Fransa'nın bazı isyankar B ouvines' ni n 20 km doğu sunda kala n Tournai
asilzadeleri de - B o u l o g n e kontu Dammartin l i kasabasındayd ı . Kral ve komuta heyetin i n burada
Reginald (inanılmaz derecede güçlü ve sözü geçen tertip ettikleri harp meclisinde, müttefikler i n üzerine
bir lider) ve Boves baronu H ugo - ayn ı taraftaydı lar. yürüme ve ellerine geçen ilk fırsatta bir meyda n savaşı
Holland kontu Willem, B rabant dükü I . Hendrik, verme kararı alındı. Ertesi sabah , pazar ı n erken
Limburg ve Lorraine kontları ve şayet Wendoverlı s aatlerinde F ransız o rdusu, Lille' e doğru i lerleme
n iyetiyle ken tten ayrıldı . Ne düşmanın izini sürmeye, k o r umanız içi n yalvarıyorum. Eğer aranızdan başka
n e de düşmandan kaçmaya çal ışıyorlardı. B i l akis birisin i n kraliyete daha iyi hizme t edebileceğine
görünen o ki, d eneyim l i bir asker o lan Phi lippe' i n inanıyorsanız, tü m sam i m i yetim ve i yi niyet i m l e
t e k derdi, bir m uharebe başlatmak için ordusu n a en b u fi kre karı l ıyor v e destekliyorum."
b üyük avantaj ı sağlayacak araziyi bul maktı . Fransız baronları şöyle cevap verdiler: "Efendi m iz,
Ö re taraft an m ü ttefikler, savaşı n yaşan acağı baş ı m ı za sizden başka kral isterniyo r uz. A t ı n ızı
g ü n e Morragne'de, F ransız l a r ı n sadece 1 2 k m yiğitçe düşman üzerine sürün; biz, sizin yan ı nızda
güneydoğusun da başl adılar. Rei ms ozanı adıyla ö l meye h azırız." Bu kon uşmadan sonra, Kato l i kl i k
bil i nen kaynağa bakılı rsa, müttefik askeri yönetimi, coşkusuyla, aralarında yalnızca sapkınlara ve asi lere
F ra nsız ordusunun yakınlarda bir yerde olduğunu karşı açılan oriflamme' i n de bul u n d uğu sancaklar
ta m da b u rada öğre n m işti . İ tt i fak kuvve t l eri, dalgaland ı rı l maya başlandı . Ne de o l sa, mevzu
Fra n sı zların varl ığından haberdar oldukları vaki t, müttefik saflarında yer alan F l a n d ra ve Boulogne
"on ları ağlarına düşürdükleri n e i nandıkları ndan" kontları ve diğer F ransız soyl ular o l duğunda, bu n l a r
n eş eye boğuld u l ar. Fransız kra l ı ve askerl erinin alenen isyankardı. B u d a yetmezse, İ mparator Otto
zerre kadar şansa sahip ol mad ıklarını d ü ş ü nen papa tarafından aforoz edilmiş olduğuna göre, böyle
m üttefi kler, en acele kısmında n savaşa girişmek birisinin yanında cephe almak onları hak yol u n u n
istedikleri n den , savaşın nerede yapılması gerektiği dış ı na atmıştı.
veya arazi şartlarının bir tarafa d i ğeri üzeri nde bir Ph i l i ppe, neden B ouvines'de karar kılmıştı? Büyük
avantaj sağlayı p sağlamadığı gibi meseleleri akıl ları na ih t i malle savaşı an latan en eski k aynak ve bir görgü
b i l e getirmedil er. Müt tefi k ordusunun önde gel en şah idin i n kalemi nden çıkmış ya da olaylara şah sen
şahsiyetleri arası n da m ükemmele yakın bi r ahenk tan ı k ol m uş k i ş i lerin hatıral a rı n d a n derl en m iş
vard ı; ama bunları n, savaş meydanı n ı n tozunu yutmuş o l a n Relatio March ianensis de Pugna Bouvi n i s ,
tec r ü bel i hası m ların ı n bas i ret i n e sah ip oldukları Fransız kralı nı n seçi m i n i şu sözle r l e değerlend i ri r:
söyl enemezdi . 27 Tem muz'da harekete geçtikle r i nde, " D üş m a n l arın ın k e n disi n i göz ü dö n nı liş v a h ş i
tek h edefleri Fra nsız o rd usunu yakalamaktı. köpekler gibi kovaladığı n ı gören k ra l , itibarı n ı ayaklar
P h i l ippe, kendisi i l e müttefik k uvvetleri arası na alt ı n a almadan geri çek i l menin b i r yol u olmadığın ı
a rt ç ı ları n ı yerl eştirdi. Bu artçı birlikler, düşman bil diği nden , kendini Tan rı'ya e manet edere k ,
kuvvetinin Fra nsızlara yetişmesi durumunda k ralı m u harebeye hazırlananl arın yap t ığı gibi , ord us u n u
uyarmakla görevlendi ri l mişlerdi. B una ilaveten, eğer muharip kollar halin de tanzi m e t ti ."
kral hasmıyla kapışmaktan vazgeçip h ızla uzaklaşmayı Buna m ukab i l başkaları, bu noktada, a raz i n i n
terci h ederse, a r tçılar, takip eden d üşmana taciz k e n dis i ne bahşettiği avantaj l ar ı n - n e h i r ve
sal d ı rı ları yaparak onları oyalayacaklardı. Bunu n la bataklıklarla çevril i gen iş ve engebesiz bir sat ı h -
b i rl ikte Philippe, Lille' e çekilmek yerine, Bouvines'de, farkına varan Ph i l ippe' i n , b i l i n ç l i ve hesapl ı b i r
o rd usuyla kar etmekte o lduğu Roma yolu nun hemen stratej i izleyerek, ordusunu her b i r i n d e piyade ve
yan ı ndaki Marcq nehrinin üzerine kurulu köprünün süvari k uvvetlerin i n bir arada b u l u nduğu üç k ısma
öte yakasında d u rdu. Başran aşağı zırhlarla kap l ı kral, böldüğünü rahmin ederler. Yine Relatio Marchianensis
baro n ların ın eşl iği nde, Bouvines şapelinde bir ayin n a k leder: " S i lahların ı kuşan a n şöva l ye l e r ve
ifa etti. Rei m s oza n ın a göre, ayi n i n sonunda k ral hizmetkarları, baş dön dürücü b i r h ızla, i n tizam lı
h uz u ru ndak i l e re şöyle seslen mişti: Beyler, h ep i n iz kol l ar halinde muharebe düzeni al d ı lar. H izmetkarlar,
ben i m adamları m , bense sizin efendinizim . . . Her
O RTAÇAGl N EN ÖNEMLi savaşla rından biri olan 1214 Bouvinc:s
b i r i n izi çokça sevdim; bolca şan, paye kazandı rdım
Savaşı, Kral Phillppe A gus le m lehine son uçfandı. Fransız
u ı
ve bana ait o l a ndan gan i gani ihsan ettim . S izi
'

kra l ı n ı n o rd usu, bu muharebede, Kutsal Roma İ m para torluğu,


asl a ve kara yan l ış yol l ara sevk etmedi m ; yüzüstü
İngiltere ve isya n k a r Frnnsız p rens!ikferinden üleşc kk i l bir
m
b ırakmad ı m ; bi lakis hep hakkaniyetle h ükmettim.
koa l i syon ka rşıs ında sa aş a a k g l i p geldi. Moreau d�ı Tours'a
v r a

Bugün hepin izden, Tan rı ' n ın rızası için, hem ben im ait bu hayli rom a n t i l� ı 9 . yüzyıl grnvü.rü, mağlup askerlerin
bedenimi ve şe refimi, hem de ken d i lerinizi n kini Phi l l ippe'c boyun eğişlerini tasvir ed er.
S Ü VA R İ S AVAŞ L A R I
a t ları n yularlarını sıkıca kavramışlardı. Zırhlar, kiralanan ücret l i askerler yer a lıyordu. Bu kuvvet,
güneşin al n ı n da ihtişamla ışıldıyordu; sanki gün için de b ir m iktar süvari barındırsa da, esas itibarıyla
ışığı iki misl i n e çıkmış gibiydi . Rüzgarda dalgalanan yaya askerlerden m üteşekkil d i . Bu kanat, muharebe
sancaklar, havada bir o yana bir b u yana savruluyor; h attının yola en yakın kısm ı n ı oluşcurduğundan, bu
izleyenlere nefis bir manzara sunuyorlardı." yayaların sayısı, savaşın ilerleyen safhalarında, Alçak
Müttefik o rdusu, Fransızları hayli yüksek bir Ülkeler'den toplanmış başka bazı piyade birliklerinin
süratle takip etmişti. Tabiatıyla süvariler, daha açık bir katılımıyla b i r h ayli artmıştı. P iyade ağı rlıkl ı bu
i fadeyle Flaman ve Hainault atlıları, bu takibin başını kanat, karşısında başını Beauvais piskoposu ve Dreux
çekmişlerdi. B unlar, Fransız ordusunun yürüyüşünü v e Pon thieu kon tlarının çek ti ğ i , m üştere k p iy ad e
kestiğini gör dükleri nde, atlarının adımlarını daha süvari bi rli kleri n den oluşan b i r Fransız kuvveti buldu.
d a sıklaştırd ı lar. Bu durum, m üttefik o rd usunun
h ayli geniş b i r hat boyunca esnemesi sonucunu Sav�
d oğurdu. J. F. Verbruggen'in hesaplarına baktlırsa, Savaş, müttefik sol kanadı ve Fransız sağ kanadı n ı n ,
b u esnada m ü ttefik yürüyüş kolunun başı ve sonu ayn ı anda birbirlerinin üzerine atılmasıyla başlad ı :
arasındaki uzaklık l O km civarına ulaşmış olabilir. kargılarını birbirlerine doğrultan süvarilerin apansız
Vaziyet b u haldeyken , ö n cü kuvveti o l uşturan çarpışmas ı . " İ l k F ransız h ücum kolu , mertçe
Flamanlar açısı ndan yap ı l ab i lecek en akıl lıca F lam�nların üzerine saldırd ı ; b unların m uharebe
h areket, y ü rüyüşlerini yavaşl atarak m ü ttefik kolların ı asil tavırlarla yararak, coşku n ve azi m l i
o rdusunun geri kalan birliklerini beklemek olurdu. b i r hamleyle d üşman ordusu n u delip geçtiler" der
Bu sayede Fransızlara karşı hücuma kalkan askerler, Relatio' nun kimliği belirsiz m üellifi. Her şey göz açı p
hasımlarından daha kalabalık olmanın verdiği güven k apayıncaya d e k olup bitmişti. Relatio, "du rumun
duygusunu tadabilirlerdi. Ne var ki, en uç k ı s ı mda vahametin i gören ve b ir saat içinde yenilgiye uğrayan
b u l u nan b u k uvvet, mutedil ve ihtiyatlı stratejiyi Flamanlar, çark ederek derhal kaçmaya başladılar" diye
seçmedi. B un u n yerine ordunun tamamı henüz bir devam eder. B ir kez daha, tecrübeli Fransız süvarisi,
a raya toplanamadan kendi bölüklerini oluşturup kendisi kadar deneyimli olmayan rak ibin i ez ip geçm işe
savaş meydanına girdiler. Çarp ış m al ar başlamadan benzemektedir. Savaşın bu safhasında, piyade askerl e ri
evvel bu ilk gü ruh a ikinci bir kısım daha katı lm ıştı; yerlerinden kıpırdamamış ol mal ıd ı rla r.
fakat m ü t t e fi k askerlerin çoğu, savaş devam Hemen yanı b aş ındaki s üvari kapışması tozu
ederken meydana intikal etmeye devam ediyorlardı. d umana katark e n , Phil ippe s aldırıya geçmeyip
Çarpışmalar b üyük ölçüde sonlanana, h atta savaş yerin de kalm aya karar verd i . Bu tercih i , kral ı n
tamamen b i tene kadar savaş meydanına giremeyenler askerli kte ne denli tecrübeli ve basiretli olduğun u
bile vardı. gösterir. Ne d e olsa, en başta p iyade safların ı süvari
Mütte fi k ord us u n u n , ekseriyetle F l aman b irlikleri n i n ö n üne dizmişti v e bu formasyonda
ve Hainaul t s üvarisinden m ü rekkep Portekizli s avunma yapm anın, h ücum a k al k ı şmak t a n dah a
Ferrand kom utasındaki sol kanadı, Burgonya dükü faydalı olacağının bilincindeydi . Buna mukabi l Otto
ve Champagne kon tu idaresinde bulunan, ağır aynı kafa yapısında değildi; sol kanadının çarpışmaya
s üvarilerin daha hafif atlılarla desteklendiği Fransız giriştiğini görür görmez, ken d i ne gem vuramay ı p
sağ kanadıyla karşı karşıya geldi. Piyade ve süvarilerin soluğu Fransız m erkez hattında aldı. Başlangıçta bu
aşağı yukar ı eşit bir dağılıma sahip olduğu merkez taarruz, Fransız birliklerini sersemletmekte başarıl ı
h attında, İ m p arator O tta önderliğinde Alman oldu. Hatta Fransız kralı, bir ara düşman saldırısı n ın
baronları m evzilenmişti. Bu gücün tam karşısında, şiddetinden ö türü atından bile d üştü. Ama d üşman
benzer biçimde, safları aras ı nda piyade ve süvari saldırısının tüm vahşi l iğine rağmen, Fransız hattı ne
askerler bar ın dıran Philippe Auguste vardı. Son olarak kaçmaya yeltendi, ne de savunmasında gedikler verdi.
müttefikleri n sağ cenahında, savaşa kendi birliklerinin G uillaume le B reton, Fransız d irilişini şöyle anlatır:
başında katılan Dammartinli Regi nald Uzun Kılıç
, "Fransızlar savaşı rken Otto ve ileri doğru atı l m ış
W il liam ve İ ngiliz kral ı nı n bu iş için yolladığı parayla Alman yaya savaşçıları, hiç beklenmedik b i r anda
ı9 EYLÜL ı356'DA vuku h ulan Poitiers Savaşt, Frarısdann, Yüz 11.Jean'ı ele geçirdi. Bu yenilgi, Fransdan, in.giltere'ye
Yıl Savaşlan'nda ingilizler karşısında uğradtğı ikinci büyük büyük miktarlarda toprak b LYakılmasım öngören B nfügny
meydan. savaşı yen.i lg is iyd i i ngiliz Kara Prens, uzun yaylı
. antlaşmasını imzalama!� mecburiyetinde bıraktı. Bu 15. yüzyıl
askerler, piyade ve atlann.dan indird iğ i süvarilerden mürel�kep tasviri, Poitiers zeferinin hatırası şerefine çizilmiş olsa da, s ila h
kanna hir kuwetin haş m da Fransız atlı ve p iyad esinin
, ve zırhlar konusunda sağladtğı malumat doğ ru. değildir.
hücumlanna başarıyla karşı koyd ukta n sonra Fransız kralı

krala ulaştılar ve ellerindeki kargı ve demir kancalarla bütünüyle ortadan kaldırıldıktan s on ra, Philippe
kralı atından aşağı çektiler. K ralı n vücudu n u birlikleri Otto' nun h ücum koluna saldırıya geçti. İşte
bütü n üyle kaplayan olağanüstü nitel i kteki zırhı bu andan itibaren, her iki tarafın da h ayret verici bir
o l m asa, hemen o racıkta ölmüş olacaktı. Ancak inatçıl ıkla dövüşerek, atları ve insanları gırtlakladığı
kral ı n yanı ndan h iç ayrılmayan b irkaç şövalye, ve katlettiği dillere destan bir kavga b aşladı."
mesel a yardım çağırmak için elindeki alemi çılgınca En sonunda, i htiyat birlikleri olarak piyadesi n i n
havada sallayan Montignyli Galon ve kralı korumak arkasın a dizilen süvarinin desteğiyle h asmına karşı
için atından aşağı atlayarak kendisini darbelerin koyan Fransız müdafaası, Alman saldırısının hızını
önüne atan Peter Tristan, kralın etrafını saran bu kesmi ş t i . B i r m üdde t sonra b u n l a r, rakiplerin i
piyade hizmetkarların tamamını katlettiler. Kral, hiç geri p ü skürterek üstünlüğü ele geçirdiler. Nihayet
· kims enin aklına bile gelmeyecek bir çeviklikle b i r Otto' n un atı yaralandı; düşmana s ırtını dönerek
sıçrayışta tekrar atı n ı n üstüne oturdu. Kral yeniden savaş meydanından kaçmaya ve bu esnada kendisiyle
atına yerleştikten ve k ralı atından deviren ayaktakımı birlikte imparatoru da sürüklemeye başladı. Muharebe
hattının o rt a kıs m ı da, Fransızların h ak i m iyetine b i r g iri ş. Savaş m üddetince b i rç ok defalar k ul landığı
geçmişti. bir gi riş. "
Görünüşe baktlırsa, iki o rdunun merkez hatların ı n Gen e d e , m eyd a n ı n d iğ e r k ö ş e l e r i n d e
çarpıştığı s ı ral a rda, müttefiklerin sağ, Fransızların d ü ş m an l a r ı n ı n defte ri ni d ü rdükten s o n ra silah
sol kanad ı nda kalan son i k i kol da savaşa t u tuş tu . arkadaşları n ı n yardı m ı na g el en Fransız a s kerleri
Muharebe a l an ın d i ğer iki noktası nda ol d u ğ u gibi, d e nge l er i değişti rd i ve meydanda kalan o n m ü tt efi k
b u rada h ü cu ın a geçe n l e r yine m üttefi k l e r oldu. g ü ruh u , yani bi rk aç şövalye n i n etrafında ö bekleşen
Savaşın çağdaş ı kaynaklara göre, bu kez farkl ı olan, bir miktar piyade askeri, takatten düşmeye b aşladılar.
m ü tema di ye n taze piyade kıralarının katı l ı mıyla Ama yi ne d e , çarpışmalard a telef olan B o u l o g n e
c a n l ı lı ğı n ı ko r u yan müttefiklerin, ordularının di ğer kontu n u n atı , efendisini al t ın da sıkıştı rı p çaresiz
iki kısmı n ı n b ozu l u p dağıl masın dan çok sonraları b ı rakana kada r, bu b i r avuç s avaşçı mücadeleleri n i
b i le m ücade l e yi sürdürmüş olmalarıdır. Gerçekten s ü rdürdü l e r G u il l a u me le B reton'a g ö re a t ın ın
. ,

de buradak i kapışma, G uil lam e le B re to n' u n , bu ö ldü rüld ü ğ ü esnada, Boulogn e kontun u n yanında
m ücade l eye kan lan ları s itayişle anmas ı n a vesile sadece altı şövalye kal mışt ı . Müttefik o rd u s u n u n
o lacak den l i çetin geçmi ş t i : '1Savaşın baş ladığı ilk
andan itibaren hep ön safta olan Bo u l o g n e ko n tu
Regin ald öylesine b i r i n a n çla m ücadeleye devam
,
SlENA VE FLO RANSA arasmda gerçek leşen 1432 tari h l i San
ediyordu ki; h iç kim enin o n u m ağlu p etmesine veya Romarıo SavaşL, Paolo Uccello tarafı n da n , 1435- 1460 y L l l a n
arasmda, hepsi d e Med ic i ailesi için yap ılan üç tab lo sayes inde
g er i le t me i ne i mkan yoktu . Yepyen i bir m uharebe
şöfıret lıazand L . Bu kesit, FloransalL m uzaffer general N iccolo
tarzı tatbi k ed i yo rd u : B i r daire içi ne s ı k ış t ı rd ığı
da Tolerıtino'mm önderl iğini yücelt i r. Resimde, tam l a k ı m [evha
sağlam teç h i zatlı iki sıra p i yade askerin i , çark şe kli ne
wh. lar içindelı i atldann, eHerinde kargL ve savaş çebç[criyle,
sokmu ştu B u çemberin içine uzanan yal n ızca bir g i r iş
.
benzer larzda teçh iz edi lmiş süvari lere ka rşı dövüşmesi d oğru
vardı. Regi nald'ın , ihtiyaç duyd uğu nda o luklan mak şekilde tasvir ed i l miştir. Süvari savaşlanm konu alan b i rçok
veya düşman baskısın ı n dayanılamayacak boyutlara o rlaçağ res m i n de hak i m o lan, bacaklann b ülz ü l meden düz
yükselçl i ği a n larda ken d i n i korumak için kullandığı tu.t u.lduğu. b i n ic i l i k larzma dikkat ed i n iz.
S ÜVARİ S AVA Ş LARI

Fransız Süvarisi ( 14. yüzyıl sonu)


1 4. ve 1 5 . yLizyLllarda (ortaçağtn son iki asn) büyLik tepeye, çoğunlukla kafaya sLktca otu.ran, siperlikli
oranda artan askerL h.areketli[ik, askerL açdan bir miğfer yerleştirildi. Bu teçhizatm üzerine, ilave
çarpLcL bazt teknolojik yenilll dere yol açtt. Süvariler, koruma sağlamadtğL h.alde, arma taştmaya hizmet
1350 dolaylannda, tek parça metalden imal edilerek eden pelerinler geçirilebilirdi. Eski zamanlann saldm
göğLis ve böğiirleri kapl ayan, daha sağlam, müstakil s i lahlan, kargt ve b1Lçta bir değişiklik olmamtşh;
göğüs ztrhlan giymeye başladtlar. Yüzydm sonlanna ama mh imalatmda yaşanan gelişmelere ayak
doğru, göğLis ztrhlanna, strt, ense, bacaklar, koUar uydurabilmek gayesiyle, kargtlann boyu u.zatdtrken,
ve ayaklan saran meta[ levhalar ilave edildi ve en çoğu takviye edilmiş sivri uçlara kavuşan kthçlar,
bsaltdarak sertleştirildi.
Bouvines Savaşı
121 4

Fransız kralı P h illippe Auguste, Kuzey Fransa'daki


Bouvi nes kenti civarında ( b ugünkü Lille yakınları),
kend i s i n i takip ermekte ola n Alman, İngil iz ve isyankar
Fransız kuvvetleriyle savaşa rntuşmaya karar verd i .
Phili ppe açısından bu m u harebe b i r ö l ü m kal ı m
mese l e s i yd i ; çünkü karş ı s ı na dikilen m ünefı k ordusu,
doğrud a n Fransız tahtını tehdit ediyordu . Müttefik
b i rl ikler, savaş meydanına adımlarını atar atmaz, üç kol
halinde bekleyen Fransız o rdusunun üze r i ne atıldılar.
Muharebe, aralıklarla devam ett i : ilk safhada, meydana
ilk i n t i kal eden m ü ttefi k b i rlikleriyle Fransız sağ kanadı
aras ı n daki süvari kap ı ş mas ı ; ikinci safhada, p i yade
ve süva ri lerin birlikte oluşturduğu merkez hatların
mücadel esi ; üçüncü safhada, yaya ve atlı lardan m ü teşe kki l
Fransız sol k a n ad ı ve meydana son anda giren, çoğunl uğu
p iyade müttefi k kuvve t i n i n çarpışmas ı . Fransızl ar,
müttefi k b i rl ikleri halen Bouvines isti kametinde
yürüyüşlerine devam ederken, b u kolların hepsini teker
teker yeni lgiye uğratarak savaşı kazan m ı ş l ardı .

İ N G İ LTERE

CALATS
+
BOUY l N ES

PARİS

Büyü k bir Fravısız orıd ı,ısunuı1 başında i [ev[eyen P h. i lipp e


Augcıste, kevıdisir.ıi taklp eden Kutsal Roma İ mparato rkığcı,
İ ngiltere ve asi Fransız pre ns l i ld eri kuvvet l erinden
müteşekk i l, eşil büyü H ükte k i bir koal isyon ordusuyla
savaşmak için Bouvincs civa n ncb yürüyüş ü n ü durdurdıt.

1 18
SÜVARİ SAVAŞLARI

4 Muharebenin hemen başındaki


saldırıyı bertaraf eden Fransız sağ

kanadı, destek piyadelerini, Philipp\:
Auguste'un merkez kolunu takviye •

etmek üzere serbest bıraktı.

, , Y.
U U l.... l l\. .'.) f\. V /\ � 1 1\. K J tl l : U K l l\. \,; l\\J

Levha Zırhlı Fransız


Şövalyesi (y. 1 480)
1 5 . yüzy t l m ortalanncla, Avmpa'nm her köşes [ncle

bulunan z trh. imalathane ler[, zengin soylu lar,


ar[stokvaük savaşçdar ve at cambazlan iç[n levha
ztrh lavdan mükemmel, mükellef ve son derece pahalL
tak tm l a r üretiyorlarcl L . i kL z ırh tarzı lıakimd[: i ta lyan
ve Alman. Gerç[ ne i talyan, n e ele Alman tarzı levha
zırh lar, yal n ızca bu ülkelerde [ ma l ed [lmek teyclder.
Par is'te k i MıLsee ele l 'A rmee ko leks[yon lanncla
sergllenen h u ztrh ta b m t 1 480 clolaylanna
,

tar[hlenm iş tl r. İ ta lyan tarzı bu. tür takımlar, esasen


m u harebe amaçl t imal ed i l l rlercl [ ; turnuva l arda
kul i aY H l a n çeş[t ler, hareket k a h d [yefoü n ispeten
azal ta n bazı Uave koruma parçalanyla daha ağLr hale
getLı'Ll m [şlercli. Ztrh üzerinde bir kargı yasttğrnm
6u.lu.nma masL, b u. tak t-m m , süvar[lerden z iyade
p iyadeler [ç[1ı gel işt[rllm [ş ol.cluğu kanaa tlni pek iş l i ri r.
Aya k l a rdak i uzun sabaton lar, devrin moclast geı'eğic/[r;
ZLrh t lmşanan k [mse, m u h are beye girerken bu. parçalan
çtkarab [ l i rcll.
....... ....... , ..&. ... .... ... .... ..., ... ... . .... ..... y - - - - - -

geri kalanı , 5 0 0 0 ili 20. 000 arasında bir kal abalık, m eydanından zaferle ayrılan coşkulu bir l iderin, b i r
ya savaş meydanından kaçmış ya da teslim olmayı sonraki savaşta yen i lgiyi tatması hiç de alışılmadık
seçm işti. bir manzara değil d i ( Harold Godwinson, S imon d e
İ ş i n gari b i , s avaş uzun s ü r m üş o l m as ı n a ve Montfort v e Will ia m Wal lace) . Savaşçılığıyla d i l l e re
çatışmalara katıl a nl arın sayısı h ayli yüksek o l m asına destan o l m uş Aslanyürekli R i ch ard bil e , hay at ı
rağmen, savaş sonunda yalnızca 1 69 müttefik ve iki boyunca, I I I . Haç l ı seferinde katıldıkları dahil sadece
Fra nsız süvarisinin hayatları nı kaybetmiş o l d u kları üç meydan muharebesi görmüştü.
bel i rtilmektedi r. Bu durum e lbette bu tarih le rde Hakikatte, ülkes i ne yeni topraklar katmak isteyen
k u l l anılan zırhl arın ne denli dayanıklı old u k l arını bir o rtaçağ hük ü mdarı için, h emen her durumda
akla getirir. Piyade zayiatları h akkında herhangi bir kuşatma savaşları daha öncelikli ve karlıydı. Kral I I .
rakam yoktur; ama bunların da oldukça iyi zırhlar P h i l i ppe (Auguste) gibi parlak b i r hükümdar bil e ,
giyi ndikleri düşünülürse, kayıp pek fazla olmamalıdır. Fra n s ız tahtında oturduğu u z u n yıl lar süres i n c e
D a h a ziyad e , P h i l i ppe' i n z i ndanları n ın tadına yalnızca bir defa, 1 2 1 4 Bouvin es'de, o da, fıi l:i toprak
bakacak çok sayıda kişi esi r alınmıştı. Hapsedilenler getirisi bakımından hayli tartışmalı olan, büyük bir
arası nda beş baron - Flandral ı Ferrand, Sal is b u ryli m uh a rebeye gi rişme cesaretini göstermişti. Ö t e
William, Boulognelu Reginald, Hollandlı Wil l em ve taraftan, kralın Anj o u, Normandiya ve Aquitaine'de
adı sanı bilin meyen Tecklenburg kontu -, 2 5 başka b u lunan bell i baş l ı kent ve kalelere yönelik kuşatma
asi lzade ve 1 39 şövalye vardı . Yal nızca İ m parator seferl eri, Gaskonya hariç, Fransa'dan alınan bütün
B r unswickl i IV Otto, Brabantlı Hendrik ve B oveslu İ n g i l iz toprakla r ı n ı n eski sahi bine dönmesi n i
Hugo kaçmayı başarmıştı. sağlamıştı .
Pek fazla cana m al o lmasa da, savaşlar neres inden
Süvari Savaşplığının Gerilemesi bakılırsa pahalıydı. Karolanjların ortaya çıkışından
Levha zırhların gelişmesinin muhtemel sebeplerinden b i r m üddet sonra, adı muha r i p l er ortaçağ savaş
biri, savaş meydanlarının süvari zaferleriyle süslendiği m eydanlarına ş e k i l vermeye b aşladıkla rı n da n ,
devrin kapanmasına doğru, adı askerler açısın dan h içbir zaman sayı l ar ı piyadeleri nkini geçmese de,
ö l ü m riskinin, özellikle de "alt seviyedeki" p iyadelerin ölüm oranlarının kati biçimde d üşmesine yol açtılar.
e l iyle artmay a başlamasıdır. B u yüzd e n , s üvari F i dye karşı lığında ş övalyeleri n ve diğer süvarilerin
askerlerin hayatın ı koruyabilmek için dah a tesirli canlarını bağışlamak, bunları topluca katletmekten
koruma önlem l eri almak mecbu ri olmuştu. çok daha karlı b i r s eçenekti. Mesela Bouvi nes'de,
Askeri tarih çi l er ağdal ı ve şaşaalı s ö z lerle yüz yüze gelen ordu l arın her biri takriben 40 . 00 0
a n latadurs u n lar, o rtaçağı n b üyük bölüm ü n de, kişiden oluşmas ı na rağmen, savaş sonunda en fazla
savaşlar son derece nadir vuku b u lan hadiseler o larak 2 0 0 müttefik ve i k i Fransız şövalyesi yaşamların ı
kaldılar. B u d ö nemde b üyük çapl ı kara savaşları, yitirm işti. Orderic Vitalis, Bremu l e Savaşı'nda, " 9 00
ancak başka bir seçenek kalmaması durumunda, diğer şövalyenin çatış maya katılmas ı na rağmen, sadece
b i r deyişle, işgal ci bir gücün b i r toprak parçasını ü ç ü n ün öld üğün ü" bildirir ve bunun sebebi n i
zapt etmeye n i yetlenmesi veya tam ters i n e , bir " Hıristiyan askerlerin kardeş kan ı akıtmaya hevesl i
istila kuvvetin e karşı konu lması esnasında (örneğin o l mamalarına" b a ğ lar. 1 0- 1 3 . yüzyılJarda v u k u
Tours, Edington , Dyle, Lechfeld, Stamford Köp rüsü, b ulan diğer çarpışmalar, benzer şekilde düşük zayi at
Hastings, Manzikert, Northallerton , Arsuf ve Falkirk) rakamlarına işaret etmektedi r.
ve yahut feodal ayaklanmal a r ı n baş gös terdiği
o rtamlarda (Cassel, Elster, Bremule, Bourgtherolde, Büyük Ö l çekli Savaşlar
L incoln, Legnano, Parma, Benevento, Tagl iacozzo, 1 30 0 ' e doğru, ortaçağ savaşlarına dair bilinen her
Lewes, Evesham ve Bouvines gib i) gerçekleşmişti. şey değişmeye başladı. ] 3. yüzyılın ikinci yarısında
B i r hükümdarın bir kereden fazla b üyük meydan b i r kıpırdanma o l s a da, esas i t ibarıyla, b u tari h l e
savaşına girişmesi , aşırı özgüveni n aklın ön üne geçtiği 1 5 5 0 arası nda b üy ü k ölçekli s avaşları n s ayısında
istisnai hall er d ı ş ı nda o lmazdı . Üstelik m uharebe b i r p atl a m a yaşan dı . Ö rneğ i n 1 302- 1 347 yıll arı
arasında, Avrupa'da en az o n d okuz büyük m u harebe e n i y i mser tah nı i n le, savaşın so n u n u gö rem eyen
s a h n e a l m ıştı k i ; tek baş ı n a b u sayı , geç e n i ki İ s koç sayısı 2 0 0 0 'd i ; 1 346 C re cy'd e dokuz Fransız
,

a s ı rda gerçekleşe n savaşlann topl am ın dan fazlayd ı. p re n s i , 1 200'den fazla şövalye ve 1 5- 1 6 . 000 d i ğ er
B e l k i b u n dan d aha önem l i s i , bu seferki savaşl ara savaşçı h ep beraber ayn ı makus tal i h i paylaş t ı l a r;
katı lanları n , has ı mlarının da kendi leri gibi Hı ristiyan 1 3 1 1 Kephissos'ta, Ari nalı Fra n klar neredeyse son
o ld u k l a rı n ı a k ıl l ar ı n dan ç ı k a rm ı ş ol m al arıyd ı . fertlerine kadar katledildi ler.
Savaşl ardaki ö l ü m o ranları gözl e gö r ü l ür b içimde D ev l e tleri n , b i r b i rl er i y l e ol an h esaplaşma l a rı n ı
a rtmışt ı . E n yüksek fidyeyi get i rebilecek rntsakları n ken t l e ri n etrafı ndan z iyad e , açı k meydan l ar d a
b i le gözleri n i n yaşına bakılmıyord u . 1 302 Courtrai'de, gö r d ü kl e r i e rk e n m o d e r n dö n e m de, tah m i n
F ransız süvari s i n i n n e re deyse yüzde kırk ellis i imha ed i l eb i leceği gi b i , b üyük ölçekl i savaşları n say ı s ı
edi i d i ; 1 3 1 4 Ban n ockburn'de, 1 54 i la 700 arası İ ngi l iz yi n e yüksek old u . 1 476-77'de, s ı rasıyla Gra nd so n ,
asilzadesi hayat ı n ı kaybe t ti ; 1 3 04 Mons-en-Pevele'de, M o ra r ve Nancy'de cereyan eden ü ç savaş, İsv i ç r -
F ransız ve Flaman tarafları n ı n h e r ikisi de 4000 ' i n B u rgo n ya hesa p l a ş masını n i h ai olara k İ sviçrel i l e r
üzerinde adam ı n ı kaybetti; 1 347 Nevi l le's Cross'ta, l e h i ne tescillerke n ; G ü l ler Savaşı , 3 2 y ı l l ı k ö m rü
m ü d deti nce en az o n beş büyük çarpışmaya sa h ne
HER NE KADAR, bacak kLsmnıclalü koşum tabmlan
ol d u . Keza 1 5 . yy. sonu- 1 6. yy. b aş ı n d a Kutsal Rom a
,
elzsik olsa da, 15. yü.zyLla ait oları ve gl-LYl.Ümüzde Polonya'da
İm paratorluğu v e Fransa (ve m üttefikleri) aras ı nda
s erg i l en e n bu le ha zırh, turnuvalarda kuUanılmalz amacLyla
v
ge nel l ikle İ ta lya üze r i n de gerçekl eşen m ücadele l e r,
tasarlanm LŞ Alman tarzL zırhlanrı lipil-< biı' örrıeğidir. Göğü.s ve
h e r ş eyden evvel meyda n m u h arebel eri h ü v i ye t i
SLrt levh alarına elden en destelder, kargı yastığL işlevi gö r eh
er

bı.rglYlLn daha ra ha t �ddde h izalarımasma yanhmcL olur. Buna


sergi l iyorlard ı . ( B u rada yaşan a n ça r p ı ş m a l a r 1 494
i laveterı daha ağw ve zLYhm geri ka lanma daha sağlam b içimde Se m i nara, 1 49 5 Fornovo, 1 5 03 Ce ri g n o l a ay n ı ,

eklenmiş m iğfe ttA muva kargLlanmn sert darbelerine karşL


r,
yıl i ç i nde G arigl i a n o'da ik i ta ne, 1 5 09 A gnad e l l o ,
daha e a i L bir ko rn m a sağlar. 1 5 ] 2 Raven na, 1 5 1 3 Novara , l 5 1 5 M ari g n a n o ,

1 5 2 2 B i cocca, 1 5 2 5 Pav ia, 1 5 29 La n d ri a n o ve


1 5 4 4 Ceresole o l arak sayılab i l i r. ) Yin e a y n ı şek i ld e ,
sıralanan savaşları n hepsinde y ü ksek ö l ü m ora n l a rı
gö r ü l m üştü.
Bu dev i rde m eydan savaş l ar ın ı n a rt m as ın ın
m u h telif sebepleri olabilir. Sözgelimi, ateşli silahla rı n
yayı lmasıyl a kuşatmalarda her zamanki nden çab u k
netice alınabil mes i , tarafları , daha sıkl ı kla açık arazi de
yüz l eş m ek zoru n da bırak m ı ş o l ab i l i rd i ; ancak b i r
yandan da, askeri m i maride kat e di l en m esafe, sa l d ı rı
si l a h ları n ı n gel i ş i m h ız ı n ı çab u cak de ngelem i ş t i .
Başka b i r deyişl e , barut tek n o l oj i s i n i n muhasara
sü relerini kısalttığı ufak bir geçiş s ü rec i nd e n so n ra ,
k u ş a tm al ar, yin e o b i l i ndik, uz u n süre yiyen, ç i lel i
hal l e r i n e dön d ü l e r.
1 300- 1 5 50 arası nda vuku bu lan savaşları n yü ksek
say ı s ın a dair en i kna edici açı k lam a, bu dönemci
piyad e n in savaş sahnelerinin başrol oyu ncuları hal i ne
gel m i ş olmas ıdı r. Ü rt açağda, baş ı nı p i yade l e ri n
çektiği bazı seferl e r i n tert ip l en m iş olduğu doğ ruyd u ;
hatta piyade bi rl i k l e ri n i n , ken d i g i r i ş i m l eriyle savaş
kaza n d ı rdığı a n l a r olm uştu. Fak a t s üva riyi a l t
etm e n i n i m kansızb ğına da i r o l uşan m i t, akı l l a ra
b i r kere sık ıca p e rç i n l en m iş t i . 1 4 . yüzyı l başları n da
ı486 ' DAN İTİ BAREN ROMALl LARI N
kralt26 ve ı 493-15 1 6 arasmda Kutsal Roma
imparnlonı oları Avıı s l u.ry l t Maximil ian,
a

tutkulu bir zırh lw lebiyovıcusu, h,ırrtuvalan n


ve şövaly eliğe dair d iğer gösteri ve sanatlann
h a m is iyd i Blrçok tu.mu.va oyu.nu.vıa b i zzat
.

katdaralı süvari veya p iy ade o larak yanşmtşh.


M axi m i l iavı, devrine ait bu. tasvirde, rak i b i n i
a l m dan d üşüri..i r l'lerı görülüyor ı�endisi,
hem ralı i b i, örme ztrhtan gaşiyeler[e örtü.lü
atlanrnvı s trt da , Al man tarzL levha zwhlar
m

k u.şa nmışlard ı r.

Flaman, İ skoç, İ sveç, Frizya ve Liege


p i yadeleri, mebzul m iktarlarda a t l ı
asker i htiva eden Fransız, İ ngi l iz,
Avu s t u rya ve A l m a n orduları n a
dünyayı dar ettiğinde, bu inancın içi
boş bir hayalden öte bir şey ol madığı
a nlaş ı ldı.

Piyadenin Hakimiyeti
Piyade taktikleri n i n , savaşın seyrine
yön verecek bir mertebeye yükselmesi
u zu n sürmedi. Yaya birlikler, silah lar
çekilmeden önce, hendekler kazarak,
a ra b a l arda n g e ç ic i isti h ka m l a r
k u rarak ve a raziyi n eredeyse b i r
ç a m u r deryası n a çev irecek kad a r
ı s latarak m u h a rebe ala n ın ı ken d i leh leri n e g ö re bineği nden mah r u m kaldığında, h asımlar ı ndan
biçimlendiri rlerd i . B u surede, r a kibe yalnızca b i r gelecek h e r türlü d a r b eye karşı ç aresizdi. Kargı ,
saldı rı açısı bırakı larak, doğrudan tek yönlü bir cephe mızrak, kılıç, balta ve goedendag gibi yakın dövüş
h ücumuna geçmes i sağlanırdı. İ k i nci merha lede silahları n ı n , ne denl i iyi zırhlar kuşanmış o lursa
p iyadeler, bir veya b i rkaç sıkJ örül m üş hat teş k i l olsun, h erkesi ecel i n e kavuşturab i l eceği defalarca
e t m e k suretiyle, s ü vari taarruzu n u karşılamaya ispatlanmıştı.
od a k l anan bir m üdafaa d üzeni n e geçerlerd i . Bu Bil h assa iyice kök saldıktan s onra, düşman kim
savun ma formasyonuna doğru şaha kalkan herha n g i o l u rsa o lsun, piyade taktikler i n i n h ayl i ö lümcül
b i r s ü vari h üc u m u , fazla geçm e d e n dağın ı k v e o labileceği anlaşıldı. İ ngil izler, 1 32 2 Boroughbridge
başıbozuk b i r eyleme dönüşürdü. N e de olsa, daha Savaşı' nda ve son radan 1 322-23'te, sırasıyla Dupli n
e n baştan h ücumun ivmesi kes il i r ve ister s üvari Moor ve Halidon H il l 'de bu yen i muharebe tarzına
ister p iyade, h üc u m a kal kanlar, d üş man h att ı n a geçtik l er in de, kan a t la rdan gel e b i l ecek düşman
vardı klarında, cı l ız b i r çarpm a e t k isi dışın d a b i r hücum larının önünü kesmek adına, hendekler kazmak
şey e l de edem ezlerd i . Düşman a t ları ve p iyade s i , veya ağaçlı k arazin in n i metleri n den yararlan mak
sav u n ma hattı n ı yarabil mek i ç i n n e den l i c a n l a yerine, milli silahları olan uzun yayı devreye soktular.
baş l a çabalarlarsa çabalası nlar, b e y hudeydi . S ıcak İ n gilizler, daha sonradan Yüz Yıl Savaşları' nın en can
temas sağlanır sağlanmaz, süvari askerleri atları n ı n alıcı anları n da, Crecy, Poitiers, Najera, Alj ubarotta,
üzeri n den derhal alaşağı edilirdi. B i r süvari savaşçısı Agincourt ve Verneuil'da, çok daha kalabalık ordulara
14.YüZYıLDA YÜKSELiŞE GEÇEN Osmanl ı l ar ,

bir astr içinde Doğu Akdeniz'e hakim duruma


geldder. Esas iti b an yla p iyade bölüklerinden oluşan
O s man l t ordusunda, sü var i ler 6atılL hastmlanna
hyasla daha hafif teçhizatlara sahipti ve
çoğunlukla p iyade kLtalanm destek lemek amactyla
kullamltyorlardt. Bu süvari birlikleri arasmda, atlt
okçulann yam s tra, burada gösterildiği gibi kargLlt
süvariler de mevcuttu. Osman l L atlt okçu.lan ve

�i�����====�ztr
kargtlt süvarisi, resimde tasvir edildiği tü.rclen örme
h lar kuşamrlardt.

karşı zaferler kazandılar. 1 440'lara gel i ndiğinde, kıta Niğbolu Savaşı: 2 5 Eylül 1 396
Avrupa's ının savaş sahnelerinde hafıf ateşli silahların 25 Eylül 1 396'da, ismin i aldığı Orta Bulgaristan
borusu ötmeye başlamıştı. Gerçi bunlar, en azından ş e h ri n i n g üneyindeki d üzlüklerde gerçekleşen
başlangıç evresi n de , yerlerine ikame edil d ikleri N iğbolu S avaşı, gerçekten de, askerlik tarihinin en
yaylı s i l ah l ar ı n takti ksel vazifesi n i üstlenmekle çetin mücadelelerinden biri oldu. Bir tarafta, Osmanlı
yetindiler. Nihayet, atlı askerlerin ana hücum unsuru Türklerin i n s ultanı I . B ayezid, devleti n i n vücut
sıfatıyla h üküm sürdükleri süvariler çağı, bir daha bulduğu top raklardan , yani Anadol u'dan topladığı
açılmamasına kapan m ı şt ı. O k ve tüfe k kurşunu, b i rl i klerin i n yanı sıra, ataları nın fet h ettiği veya
1 300'den önce, günün birinde bir savaş meydanında hakimiyetlerin i kabul ettirdiği ülkelerin ahalisinden,
ruhunu teslim edebileceğini pek de aklı na getirmeyen isim vermek gerekirse, Sırplar, Bulgarlar, Boşnaklar ve
süvari s avaşçıs ı n ı , pekala h erkesle aynı acı kaderi Arnavutlardan mürekkep bir ordunun başındaydı. Bu
paylaşabileceğine ikna ederek, tabiri caizse ölümü kuvvetin için de ayrıca, h araçgüzar H ıristiyanlardan
demokratikleştirdi. O rtaçağlar boyun ca her daim alınan veya savaş tutsağı o larak derdest edilen genç
son sözü söyleyen süvari savaşçılar ı n ı n devri, artık H ıristiyan devşirmelerden oluşan ve ihtida ettikten
gerçekten sona ermişti . sonra eski dindaşlarının yen ilgisi için uğraşan yeniçeri
V '-' ' .l. L ..I.'- ..&. V ..l.. ... W ..l. L V .A....J ..l.. 1 A '- .&

bölükleri vardı. Muasır kronikçiler (çoğunlukla batılı) k u r u l d uktan s o n ra, anavaran ları Anad o lu'dan
tarafından sayı larının 1 00 . OOO'den fazla olduğu çıktıkları ses getiren seferler sayesi nde D oğu Akdeniz
söylense de, Türklerin mevcudu muhtemelen 1 5 .000 ve Güneydoğ u Avrupa halklarının büyük kısmını
dolaylarındaydı. boyunduruk a l t ı na alma becerisi n i gösteren ufak
Bayezid'in karşısına çıkan k uvvet, Batı Avrupa'dan b i r aşi ret olarak neşet etmiş olmalıdırlar. l 3 96'ya
Orta Avrupa' ya uzanan geni ş bir alandan toplanmış gel indiğinde, Anadolu ve Balkan yarımadasını n harın
b i r i t t i fa k o rdus uydu. B ütün çağdaş batı l ı sayılır bir bölümü Osmanlı egeme n l iği altına girmişti.
kaynakların ağız birl iği e t mi şçesine haç l ı ordusu B i r zamanları n heybetli B izans İ mparat o r l uğu,
olarak zikrettikleri bu kuvvet, Macar, Eflak, Erde!, Osmanlı genişlemesinden nasibini almıştı. Osmanlı
St. Jean tarikatı, Alman, B urgonyalı ve İ ngil i z fet ihlerinin kurbanı olan Bizanslılar, eski eyaletlerinin
askerleri nden m üteşe kkildi . Sayıları kay nakların n eredeyse tamamını kaybederek, Konstantinopolis
i ddia ettiği g i b i 1 00 . 00 0 ' i b ul masa da, 1 2.000 ve çevresinden i baret daracı k b i r alana s ı k ı şmış
kişilik mevcuduyla Türk o rd usundan b iraz daha vaziyetteydi.
k üçük olan b u ordu, Franko-Burgonya lı şövalye Batı Avrupalı güçler, daha i l k günden i t ibaren,
ve yöneticilerin deneti m i n d eydi . Bu şahsiyetlerin O s m a n l ı Tü r k l er i n d en e n d i ş e e tm i ş l e rd i .
öncülüğü, bir m üddet sonra b irtakı m s orunlara Osmanlıların baş döndürücü bir hızla gen işlemesi ve
yol açtı; çünkü bunlar, bölgeye yabancı olmaları b u arada önler i n e çıkan batıl ı hedeflere saldırmaları,
yetmezmiş g ib i , düşman top raklarının hemen yan ı bazı çevreleri , özellikle Vatikan sarayı ndakileri hayli
başında yaşayanların tavsiyelerine kulak asmıyorlardı. kaygılandırmıştı . Doğrusu, H ıristiyanlığın kalb ine
Franko-Burgonya generall e r i , bilhassa k o n uşma Ortadoğu ve İ spanya'dan daha yakın yeni b i r İ s lami
sırası I . S i gi s m und'a gel d i ğ in de, Macar kralının güçle savaşmak zorunda kalm ak hiç de hoş değildi.
nasihatlerine kulak tıkamayı marifetten saymışlardı. Yüz Yıl Savaşları' n ı n devam ettiği uzun yıllar boyunca
( Bu komutanlar Fransa saray nazırı Artoislı P hillip, İ ngiliz ve F ra ns ı z h ükümdarl a rı , bir türl ü b arış
Fransız mareşal i i l . Jean le Maingre Boucicault, i mzalamaya yanaşmamışlar ve savaşma azim l e rini
Fransız amirali Jean de Vienn e , Burgonya mareşali Osmanlılar üzerine doğrultmayı denememişlerd i . Bu
Guillaume de la Tremoille, S i r VII. Enguerrand de esnada İ talyan ve Alman idarecilerin de, Osmanl ılara
Coucy ve Bu rgonya tahtına geçti kten son ra bütün yönelik bir haçlı seferi düzen lemeye ne güç le r i ne
Franko-B urgo nya kuvvetl e r i üzerinde teşri fattan de kararlıkları y etmişti . B un a mukab i l , O smanlı
kayn aklanan b i r yön etim h a kkına kav uş a n yirmi ordularının bir son raki durağı olmaya aday Macarlar,
üç yaşındaki Korkusuz Jean'd ı .) B ugün e değin Türk hasımları karşısında etkil i olabilecek hücum ve
savaş m eyda n l arında kaza n d ık ları ask e ri tecrübe savunma tedbirlerini geliştirmekle meşguldü.
gerçekten de öylesine etkileyic iydi ki; Sigismund'un 1 396'da, Paris'te, Yüz Yıl Sayaşları'na b i r dur
Türklerle giriştiği m ücadel e l e rde edindiği b ilgi ve diyebilmek m aksadıyla yirmi sekiz yıllık bir ateşkes
deneyim i nazar-ı itibara almanın gereği o lmadığını akdedildi. Bu ateşkesi n yürü rl ükte kalabilmesi ni n
düşün müşlerdi. ö nkoşullarından biri, hayli genç ol masına rağmen
Osmanl ılar, N iğbolu'da gerçek manada batılı bir İ n gi l iz hükümdarı I I . Richard' ın, VI. Charles' ı n kız­
orduyla i l k defa karşılaştılar. Bundan önce Osmanlı larından biri olan lsabella ile evlenm esiydi . Yine aynı
Türklerine meydan okuyanlar, sadece B izans orduları anlaşmaya göre, F ransızlar ve İ ngilizler, eşit haklarla
ve Güneydoğu Avrupa' nın mahalli güçleri olmuştu. komuta edecekleri bir müttefi k ordusunun baş ı n da,
Elbette Osma n l ı ların kök l ü b i r siyasi t eşekkül doğuya, Türkle re doğru bir haçlı seferine çıkacak­
olduğu söylenemezdi. Ne de o lsa, ta ri h sahn esinde lardı. En başta F ransız ve İ ngiliz hükümdarların ı n
hepi top u yüz sene kadar ö n ce zuhur e t mişlerdi. b u sefere bizzat katılacakları tahmin edilmişti; fakat
Osmanlı hanedanına yakı ş t ır ı l an kurmaca nesep kısa süre sonra krallar, seferi n tertiplenmesi sorum­
hikayeleri bir yana b ı rakıl ırsa ki bunlar, bir asır
- l u l uğunu akrabaları Orleans dükü Louis, Burgonya
sonra ç o k daha yaygın biçi m d e dillendiri l m işlerdi .-, kontu İyi Yürek l i Philippe ve Lancaster dük ü Gauntlu
Osmanlılar, I . Osman'ın ( 1 2 8 0- 1 324) önderliğinde John'a havale ettile r. Ne var ki, bu şahsiyetler de, fazla
ı..J U J.. .. ..l. J. .. '-' .l .&. , J. .A. ':( .&. .l. L .L '- .L ..L .L .& • '-' • '- ..L ..t. L y ..t. • '-"

Niğbolu Savaşı
1396

Osmanlı Türklerine kayb edi l e n G ü n e y d oğ u Av ru p a


toprakları nı ( modern B u lgari m n h ava li s i ) ge r i al m a
çabası içi n e gire n B u rgo n ya tahtı varisi Korkusuz Jean
yö n e t i m i n deki Batı Avrupal ı ve M acar " haçlıları " ndan
m ü teşekk i l b i r İttifak ordusu, Osm a n l ı l a rın elindeki
iğbol u şehri n i kuşatma altına ald ı . B u n u n üzerine l .
Bayezid, kenti kurtarmak amacıyla derhal yürüyüşe geçti.
M aca r kra l ı I . S i gismu nd'un taktiksel önerilerini el i n i n
tersiyle iten Jea n , doğrudan Osmanlı hıvvetlerini h edef
alan b i r süvari taarruzu tertiplemeye karnr verdi. B u
taarruz, başlangıçta, hafıf s ilahlı süvari ve piyadelerden
o l uşa n bir pe rd e l e m e kuvveti karşısında başarıl ı gibi
gö rünse de, geride, d i k i l i kazıkları n arkasında bekley e n
sağla m piyade formasyonunu delemeyerck güc ü n ü y i t i rd i .
Yap ı lan iki nci h ücum d a başarıya u laşmadı. Çatışmala ra
ka tıl mayan haçl ı piyades i , savaş meyd a n ı ndan kaçtı;
b i rçok süvari Osma n l ı lar tarafı ndan e l e geçi ril e rek
brledi l d i . Niğbol u Savaşı, Güneydoğu Avrupa'da esen
Osmanlı rüzgarı n ı d i nd i r me hülyası kuran Hı r i s t iya n
kral ları n ı n umu tlarını boşa çıkard ı .

S l RB İ STAN
+ NİG B O LU

KONSTANT İ N O POLİ S •

O S M A N LI
İ M PARATO RLU G U /
1 . Bayczid komu. [ as111da Niğbol u'd al�i �.açlı l·wşatmasım
k a ldı rmaya ça l ış a n Osman l ı b i rl i k lcvi, şehrin dış ll1dah� i
düzlülden:./c Hıristlya n lwvvd lerc hll'şı b i r savaş verd i ier.
S Ü VA R İ S AVA Ş L A R I

2 Muharebenin başında, Osmanlıların


karşısına Macar piyadesini dikme
teklifini ciddiye almayan Korkusuz
Jean, esas itibarıyla Franko-Burgonyalı
süvarilerden oluşan atlt bir kuvvete
hücuma geçme emrini verdi.
vakit geçmeden yan çizdikleri nden , orduyu yön etme emretti. Sigismu n d bu toplantıda, çoğunluğu p iyade
v azifesi, Korku s uz Jean ve ona b ağlı Fransız askeri askerlerden o l u ş a n kendi b i r l i kl erin i n ve Orta
kadrosuna kaldı. Avrupa'dan gelen diğer birliklerin, öncü kuvvetleri
Haçlılar, 20 Nisan 1 396'da D ijon'da toplandılar ve teşkil etmesini ve Türk o rdusunun ön hattı n da
zahmetsiz geçen süratli bir yürüyüşle Orta Avrupa'yı bekleyen başıbozu k yaya askerleri karşılamasını tavsiye
kat ettikten son ra Haziran sonlarında Budin' e vardılar. etti. H ıristiyan p iyadeler, savun m a pozisyonu alarak
Korkusuz Jean, refakatinde getirdiği birlikleri ve yol Osmanlı ordusunu h ücuma geçmeye kışkırtacaklardı.
boyunca haçlı lara iltihak eden askerleri burada bir Osm an lı taarruzun u iki rakip p iyade kuvveti n i n
o rdu haline getirdi. Korkusuz Jean ayrıca, Osmanlı sıcak temasa geç tiği anda yen il g iye uğratmak, y a
harp usu llerine bizzat şahi t olmuş kimselerin görüş­ da en kötü ihtimalle, geride bekl eyen ağır Fra n ko-
l e r i n i aldı ve Macar kralı B u rgo nya süv a r i s i n i n
I . S igism u n d ve Fransız des t e ğ i y l e d u rd u r m a k
«Fransa krallığının her köşesine
ko m uta n l arla , nasıl bir mümkündü. İ şte Franko­
stratej i ve takti k izlenmesi matem havası çöktü . . . Lortlarımız, B u rgo nya l ı l arın k a b u l
gerektiğine dair fikir teati­ ölm üş olan iyi yürekli lortlar, etmemek için inat ettikleri
sinde bulundu. Sigismund şövalye ve refakatçileri ve bütün strateji tam olarak buyd u .
d ışında herkes, doğrudan Hıristiyanlar şerefine şapellerinde F ra n k o - B u rgo n ya l ı l a r
Tun a nehrin i n güneyinde aras ı n da b e l k i d e e n
kutsal ayinler icra ettiler . . . "
kal an, Osmanl ılara ait en tecrübeli ve bilge l ider olan
yakın kale ve yerleşimlerin
LE LIVRE DES FAIS D U MARES HAL
Enguerrand de Couchy,
üzerine yürün mesi fikrin­ DE B O UCIQUAUT
Sigism und'un yanında sa f
d e b irleşmişl e rdi. M acar tutsa da, Artoislı Rober t,
k ral ı , öne sürdüğü daha ihtiyatlı ve savunmacı tavır­ nüfu zu n u ve s aray nazırlığı ndan gelen ağı rl ığ1 11 ı
la, haçlıların, eli kulağında olduğunu tah m i n ettiği kullanarak Macar tarafının tekl ifini geçersiz kıld ı .
Osmanlı istilasına karşı ülkesin i korumasına yardımcı Robert, tıpkı haçlı komutanların 1 11 büyük çoğu nl uğu
o lacağını ummuştu. Fakat .Macar kralının sesi, orduda gibi , savaş meyd a nlarının şah ı n ı n, atl ı şok taa rruzu
h azır bulunan l iderlerin kah i r ekseriyeti tarafından gerçekleştirebil e n ağır süvari olduğu inancı ndayd ı.
bastırıldı . Piyadeler, kazıklardan örülü b i r setrin arkasında
emniyet içinde be klerken, Franko-Burgonya süvarisi,
Savaş İhsanın içine işleyen bir coşku ve heyecanla, doğrudan
Osmanlı kalelerini hedef alan saldırılar, ilk başta hayli Türk hası mların ın üzerine atıldılar. İ lk başta, b u
b aşarılı oldu. Vidin ve Rahova, haçlıların şiddetl i atlı şok taarruzun un gücü, düzensiz Türk yaya larım
taarruzlarına m ukavemet edemeyip teslim o ldular. kazıkların ardındaki mevzilerin den söküp atmakta
Bununla birlikte haçlı zaferlerine dair havadisler, pek başarıl ı olmuştu. Ne var ki, Türk hatları yı l m adı
de uzun bir süre geçmeden, Bizans'tan arta kalanları ve i k inci süvar i hücumun u n tertiplen mes i n de n
ele geçirmekle meşgul Bayezid'in kulağın a çalındı önceki kısacık sükunet ortamın da, hemen yen iden
ve Osmanlı p adişahı, batı ordusunun i l erleyişini saf tuttular. Asl ı n a bakılırsa, iki n ci haçlı hücum u da
d u rdurmak i ç i n derhal yol a koyuldu. Görünüşe etkili olmuştu; ama Türkler sebat ettiler. Bayezid ' i n
bakılırsa, Bayezid'in ordusuyla birlikte kuzeye doğru süvari , piyade ve okçulardan m üteşekkil intizamlı
ilerleyişini, haçlıların ruhu b ile d uymamıştı . Esasen birli kleri karşı saldırıya geçtikleri vakit, haçl ı askerleri
Korkusuz Jean, Osmanlıların varlığından, N iğbolu'dan çokran elden ayaktan düşmüşt ü ; her ne kadar, bazı
yal nızca bir gün önce, Bayezid' i n 6.4 k m uzakta Alman ve Macar piyade kıtaları bunların i mdadına
savaşmaya hazır şekilde beklediğini öğrendiği vakit koşmuş olsa da, hepsi top luca hezimete uğradılar.
haberdar olmuştu. Bunun üzerine Niğbolu'yu m uhasara H alen hareket edebilecek durumda olanlar, son bir
etmekle meşgul olan haçlılar, kuşatmayı kaldırarak bir gayretle savaş m eydanından çekilmeyi dened iler;
meydan muharebesi için hazırlıklara giriştiler. fakat Tuna nehri, ricat yollarını bütünüyle kapamıştı.
Korkusuz Jean, b ir savaş m eclisi top l a n ması nı Neticede, o gün , bir nevi mezbahadan farksız hale
gelen savaş meydan ından kurtul abilen ler i n sayısı KENDİLERiNE HAS BELiRLi haz L ölçü. ve tarzlara sahip o lsalar
pek fazla değildi. ela, Osmanlı süvari silahlan, bahlL atlL askerlerin kullandığı
Kaçıp hayatın ı kurtarabilenlerin başında Efliklılar mızrak, kargı ve k ı l ıç l a ra hayli benzerdi. Bu silahların en
ve Erdel l il e r g e l i yordu. D o ğrusunu söylemek m eş h u ru kavis verilmek suretiyle keskin ağzı gen işletilmiş
,

eğri Osmanlı kılLcıydı. Bununla b irlikte, hpb batılı süvarilerde


gerekirse, bunlar zaten hiçbir surette çarpı ş malara
olduğu gibi, hücum esnasın.da kargı, yakm dövüşl e r için lulıçlar
katıl mamışla rdı . Harb i n seyri n i n müttefiklerin i n en. fazla tercih edilen harp aletleri olarak k ald ılar
.

aleyh ine döndüğünü gördü k leri vakit, h aç l ı ların


/
yardı m ın a g i tmeyi akı lları n d a n b ile geçirmediler. bun dan sonra d a , p adişah ı n emriyle tek celsede
Bizzat Kral S igism und, Tun a'ya doğru geri çekilmiş; yüzlerce H ıristiyan askeri i n faz edildi.
b urada b i nd iği bir tekneyle o r talıktan sıvı ş mıştı . Çarpışmalara katılan m uhtemelen 6000 h açlı
Savaş , bel ki de bir saat bile sürmeden, gal ip ve mağlup m uh arib inden yal nızca 300 tanes i n i n hayadan
belli olmuştu. bağışlan d ı . B u n lar, 200. 0 0 0 dukadan fazla b i r
Niğbol u Savaşı'nı n, ne den l i büyük bir hezimet meblağa teka bü l eden fi dyeler i n i n ödenm e s i n i
o l duğu kısa s ürede anlaş ı l d ı . Batıdaki savaş m üteakip, n ih a yet dokuz ay son ra evl e r i n e
meydanlarında fidye uygulamas ı na alışık olan Franko­ dönebildiler. Osmanlı tarafı da, ağır zayiat vermişti.
Rurgonya savaşçıları, herhalde h iç tahmin etmedikleri H atta belki de, s avaş sonrası gözleri dönmüşçesine
bir şekilde, gözlerinin yaşına b akılmaksızı n oracı kta kan akıtmaların ı n sebebi buydu; ama her halükarda,
katledilmişlerdi. Osmanlılar, Korkusuz Jean esir olarak haçlı kayıpların ı n yanında Türklerinki devede kulak
ele geçirilene kadar zaten reh i n e almamışlard ı ; fakat kalı yordu.
3. BÖLÜM

EMiR
VE

KOMUTA
Ortaçağ ko m u t a n l arı, savaş meyd a n ına yön
ve re b i lecek tekn oloj i k i m kanlar b ak ı mı ndan
pek talihli deği l l erd i . B u n u n yeri n e, b i lhassa
ken d i l e ri nden daha kalabal ı k o rdu l a r karşısında,
taktiksel yen i l i k ve esnekliğe bel bağlamak
zo r u ndayd ıl ar.

O
rtaçağda, feodal B arı Av rupa h e r ce p he d e n
sal d ı rıya a ç ı k t ı . Ku zeyde Tö ton l a r, pagan
Prusya l ı J a r, L i vo nyal ı lar ve n i h ayet Rus l a r l a
mücadele s ürü y o rd u K uzeybatı da V i k i n gler, b a t ı
.

sah i l ş e r i d i n i n al n n ı ü s t ü n e geti r m e k l e kal ma m ı ş l a r ;


k ı ta i ç l e r i n e s o k u l a ra k Pa r i s ' e k ad a r d e h ş e t
saçm ı ş l a r ; K o n s r a n t i n o p o l i s ' e b i l e u l a ş m ı ş l a rd ı .

RLLS to p rakları n d a k i aza m e d i n eh i rl e r i ve A kde n i z' i


kar e d e n V i k i n gl e r , coğra fi a n l a md a da Av ru p a y ı '

k u ş a t m ı ş la rd ı . G ü n eyd e n d i n i b i r h uş u y l a y o l a
ç ı ka n İ s l a m ord u l a rı , İ spanya ve S ic i l ya'y ı fe r h e d i p
Fran a'da Poi tiers'ya kadar i le rl e m i ş l e r ve e n sonu n d a

TEPEDEN TlRNAGA Z l R H Ll şövalycleır, A l h i H a ç l t efcri'ncle


sda hstz Katar!an bltçta n geç i ri rken. Naif paspelz L U I h i r
ken�am lcn va l'<-trsak, b Lı lasv i r orlaçağ b i l'l i c i l iğ i n i güzel şeblclc
canlavıdınr. Aşağt neredeyse dümdüz inm baca k l a r, alçaldak i
b i r hedefe VLınnal� için gercl�en dengeyi sağlar. B l r nevi lrnll Ld"­
işlcvi gören eyev, 6 i n i c i ve a t r n ivmes i vı l n d oğrnclan kargı n ın
LLcuna i l e t i l mesine yarn r.
İ stanbul ve Yunanistan' ı zapt etmişlerd i . Doğuda de, d iğer kla n kabilelerin e b ağlan mışlard ı . N ü fuz
ise, Macar ve Moğol güruhlan akı l l a r ı n a ese n sah i b i ailenin reisi, yaptığı çağrı ve davetlerle, artık
yerleri yak ıp yıkmakraydılar. B i lhassa h ük ümdarları iyice dallanı p b udaklanm ı ş gen iş aile fertleri n i b i r
tarafından çağrıl madıkça geri dönmeyi akıllarından hücum seferi n e veya ortaklaşa savunmaya bekledi­
bile geçirmeyen Moğollar, yağma ve talan ı b i r hayat ği ni d uyururdu ; fakat bu çağrı , m utlaka i k n a veya
b içi m i ne çevirmişlerdi . Daha sonradan H ussitler, vicdanen zorlama h avası taşı r; yasalara dayalı bir icbar
b atıl ı feo d al şövalyen i n t a h akküm ün e karşı içermezdi. Daha sonraları, seferlere katılma zorun lu­
kendilerin e has tedbirler gel iştirmişlerd i . luğu norm biçim in i aldı ve h ü kümdarlar, askeri celbe
Avrupa'yı tehdit eden ordul ar, nitelik bakımından i taat etmeyenlere para veya ölüm cezası verebi l i r, ya
hayl i fark l ıydılar. Tek n e l e re dol uşup gele n No rs da aynı sebeple, a razilerin e el koyabilir h ale gel diler.
piyadeleri nden, sayısal olarak b üyük ölçüde dengeli B i r aile lideri ne denli kudretl i olursa, o nispette ço k
p iyade ve s üvarilerden m ürekkep hafif teçhizatlı aske re sahip o l uyordu. S a kson A l manya'da, vaftiz
İ slam ordul arına, bütünüyle süvari ağı rlıkl ı bozkır edildikten son ra soyluluk kazanan Jarllar27, kalaba­
s avaşçı l a r ı n da n , ağı r d o na n ı m l ı H us s i t savaş l ı k o rdular teşkil etmek içi n fyrd den ilen ( Fran s a'da
arabaları n a kadar geniş b i r yelpaze söz konusuydu. Arriere-ban adıyla bilinmekteydiler) dinç ve sağlam
Ancak e l l e r i a l t ı ndaki farkl ı askeri u nsurl arı yapılı adaml arı silah başına çağı rabilmekteydiler. Bu
ustal ı k l a k ul l a na rak, s i l a h l ı gücü n ü d üşmanı n suretle bir araya getirilen savaşçı sayısı, temellük edi-
yumuşak karnına doğrul t m a becerisini gösterebilen
EZOTERiK NORivlAN ARMAClLlGl, i ngiliz kralt 1 1 1 . Eclward'ın
bat ı l ı k o m utanl ar, b u k i tlel eri n k ıy ı mından armasmt lmmtzt renk te, şaha kalk mtş üç leopar şeklinde
kurtulabil m işlerdi. Aynı beceriyi sergileyemeyenler, res m eder İngiliz dünyasında bu tasvir, b rm t z t zemin ü zerindl'.
.

muvaffakiyetsizl i klerin i h ayatlarıyla ö d e mişler ve kend i doğal ren kleriyle şaha kalka n üç leopara dön üşm üştür.
h ükümra n l ı k ettikleri ü l keler, gali p kuvvetlerin Bu tasviri yaratan ortaçağ sanatçtsL, ü zer i n d e çaltşabi lcccği
topraklarına ilhak edilmişlerdi. Ortaçağ komutanları, d a m ak t l l t bir leopar suretine sah i p o l m aclığmdan, d i rıı i zdc
a.

savaşın cen deresinde, ke ndilerinden önce gel en veya hayli fanlaslik üç a s l a n oldllğu söylenebilir.
s o n ra gel ecek olan bütün askeri şah s i yetl er gibi,
temel bir m eseleyle boğuş mak zorundaydılar: sın ırl ı
kaynaklarla sın ırsız başarılar kazanmanın b i r yolunu
bulmak.

Kavimler ve Feodalizm
Ortaçağ, Ro ma İ mpara t o r l uğu'nun ağı r, ama
önlenemez gerilemesiyle başladı. Köh n e m eye yüz
tutm uş i m paratorluğun h ud u tları n ı n ö tesi n de
hayat bulan topluluk ve o rdular, tabiatl a rı i tibarıyla
aslen kab i levi yapı lardı. Ne yazık ki, bu top luluklar
hakkında b ilgi veren kaynaklar, içeriden gele n kabile
mensupları yerine, yabancılar, yan i bunl arın Romalı
komşuları tarafı ndan kale m e alınmıştı r. Daha geç
tarihler içi n , bazı kilise tarih leri de mevcuttur. Yine
de, bu kayna klara istin aden kabile savaşçı l ığını n
doğasına dair birtakı m tespi tler yapılabi l i r.
Ortaçağ kabileleri, esas itibarıyla, gayrı resmi aile
bağlan üzer i ne inşa edilm işti. Çekirdek ailenin geniş
aileye evi r i l mesi nden son ra, tekamül, ailelerin bir­
leşerek kla nlar oluşturması n a kadar uzannı ıştı. Bu
klan lar, izd ivaç yol uyla tesis edilen ilişkiler sayesin-
L l\'1. .1. .1.'-. l' .L .&'- '-' ll'J. \..J .I. �

len arazi m i ktarıyla ora n tı l ıydı; 9. yüzyılda, Sakson kayded i ld i ğ i doğrudur. B u tertibat, Sakson, Viking,
İ ngiltere's i nde, beş ailen i n geçimini s ağlayabilen her İ rlanda ve Prusya orduları için bilhass a geçerlidir.
toprak parçası başına bir savaşçının çıkarılması şarttı. Kabile esaslı askeri sistem, zaman içinde h ükümdarın,
Elbette karizmatik ve tuttuğunu koparan hükümdar­ bir aileden, mülkiyetinde bulundurd u ğu arazinin
lar, daha b üyük ordular kurmaya m uktedirdiler. Ne miktarı nispetinde asker beklediği bir yapıya dönüştü.
de olsa, bir savaşçının daha etkin bir l i derin hizmetine Kabile reisi, en basitinden veraset yoluyla, ya da Moğol
gi rmek i ç i n bir kabileden diğerine geçmesi m üm­ kabilelerin i bir çatı altında b irleştiren Cengiz Han
kündü. D aha geç tarih l i Sakson topl umları nda ise, gibi, karizma ve zekasını öne çıkararak önderliği n i
bir asilzaden in h izmetin den çıkıp d iğerine girmek, pekiştirebi l i rdi. Ya da S akson hükümdarların da
ancak beli rli bir bedel ödemek ve kraldan izin almak olduğu gibi, bir meclis eliyle kral i lan edi lebil irdi.
su retiyle gerçekleşebi l i- Ro m a İ m p a ratorl u ­
yo rdu. S avaşçılar, ayn e n ğu' n u n resm i yap ı la r ı ,
"Sergiledikleri olağanüstü
Cengiz Han' ın muhte l i f b aşkentten g el en para,
Asya kavimlerinden gele n
ceng!werliğin izahı, sahip o ldukları m üh i m m a t , t a l i m a t ,
i nsanları Moğol sancağı şaşılası cesaretti. Geniş bir ırmağı memur tayin le r i ve des­
al tı n d a b irleştirmes i n d e kolayca aşmak, dişini tırnağına tek kıtaların ı n arkasının
olduğu gibi, başarılarıyl a takarak sarp yamaçları tırmanıp, kesilmesiyle yavaş yavaş
tem ayüz eden başka b i r böylesi zor şartlar altında çöküntüye uğradı. Post­
klan veya kab i l e reisi n e Roma toplu m u baş ı n ı n
muharebeye hazır hale gelmek ancak
katıl mayı seçebilirlerdi. çaresine bakmak mecbu­
H ü kü m darl a r, y a n ı
kahramanların yapabileceği işlerdi. " riyetindeydi; güçten düş­
başlarında ayrıca, maişet ve ]ULIUS CAESAR müş Roma hükümetinin
sayg ı n l ıkları n ı doğruda n en ciddi sı navı b aşlamıştı.
liderlerin e borçlu ola n , kendilerine gön ülden bağlı Bununla b eraber, elleri n e alenen böylesi bir emir
hassa alayları (veya huscarllar) besl iyorlardı. Tabiri geçen İ ngiltere'dekilerin durumu bir yan a konulur­
caizse, a n ti k gel enek i ç i n de, De Bello Gallico'da sa, ortalarda "artık ken d i başınasınız" d iyen açık bir
(Gal Savaşları) yiği t l iğ i n kitabı n ı yazan Caesar'a tali mat yoktu . Şüphe, şaşkın l ık ve m ünakaşa herkesi
göre, bun l ar icap ederse, başbuğların ı mezara kadar sarıp sarmaladı ve yaln ızca, geç Roma dönemin de
takip ederlerdi. Her b i r b irey, m a d d i imkan ları duces adıyla bilinen (dük kel imesinin atası ) en güÇlü
n ispetinde mali k olab i l diği ve ufa k l ı ğı ndan beri liderler ayakta kalabildi. Bunlar da, tıpkı kabile reis­
birl i kte büyüyerek ünsiyet kesp ettiği silahını yan ında lerinin yapt ığı gibi, ord u l arını kendilerine candan
getirirdi. Bazı kayda değer istisnaları olsa da, bu usul, bağlı şahsi m aiyetlerin i n etrafında kurdu lar.
genell i kl e s ilahl ı ayaktakı mlarının teşekkül etmesine H i ç kuşk usuz, Rom a-sonrası l iderle r arasında
yol açm ış tı . Ortak b i r d ava uğru n a veya sadece en fazl a tem ayüz edeni Charlemag n e o lmuştu.
açgözlül ü klerinden b i r araya gel e n bu gür u h l ar, Charlemagne, Chil deric tarafından kurulduktan
gan imet ( asker maaşı diye bir şeyin henüz ismi bile s o n ra, K a t o l i k H ı ri s t i yanl ığa geç e n C lovis
yoktu) veya şan şöhret e l de etmek, ya da ayn ı anda döneminde semiren v e Ch4rles Martel tarafı ndan
ikisine birden sahip o l m ak için savaşıyorlardı. Arap istil asına karşı korunan Frank krall ığını tevarüs
etmişti. 768 yılında tahta ç ıkan Charlemagne, kırk
Kabile Yapısı altı yıl l ık saltanatı müddeti nce, Frank k raliyetin i
Kab i l e o rdular ı , eks e r i yetle h a y l i ü rküt ü c ü Danimarka'dan Pireneler' e , Roma' nın doğusundan
bi r d ı ş görünüşe sah i p t i ; fakat i p t idai kom uta tekrar kuzeyde D an i marka'ya kadar geni ş leterek
yapı l a n sebebiyle, h a n ta l ve e t k i s i z o l m aktan İ sviçre ve Bavyera'yı ve Avusturya'nın bazı kısımların ı
kurtul am ıyorlard ı . Bu o rdularda b ulunan bazı h aki m i ye t i altına a l d ı . B u fet i hler, n e resinden
insanl arın , örneğin on veya yüz kişiden mürekkep bakılsa, e n az bin sene sonra Napoleon'u n ortaya
birliklerin başında alt k ademeli kom utanlar olarak çıkışın a kadar emsali o l m ayan bir başarı demekti .
Charlemagne, yönettiği devasa toprak l a rda, sah i p Fransa' n ı n g ü neybatısın d a kalan Aqu i taine eyaleti n i
olunan a razi karşılığı n d a merkezi iktidara, yani k rala İ n g i l i z kral ı n ı n egemen l i ğ i n e verd i . Benzer şeki lde,
askeri h iz m et veri l mesi gere ktiği fi kr i n i pekişti rd i . Eleanor' u n Kastilyal ı adaşı , ağabeyi n i n G asko n ya' n ın
Kra l , b u rüşey m i feo d a l i z m de n i s t i fad e edere k yar ı s ı üzer i n de k i tartı ş m a l ı egeme n l i k i d d i as ın ı
toprakl a r ı nı genişlettiği g i b i , o rd u ları n ı n muazzam I . E d ward ı n z i faf yata ğ ı n a taş ı d ı . Bu i k i evl i l i k
'

b i r yeklı n a ulaşmas ı n ı sağla d t . C h a r l e m agne' n ı n nedeniyle, daha b u dö n e m d e Yüz Yıl Savaş l a rı ' n ı n
uygul a d ı ğ ı mode l , d i ğe r h ük ü mdar l a r ta rafınd a n temelleri atı l m ış oldu. I l l . Edward' ın , ara l a rı n d a bu
da benimsendi v e feodal i zm, bölgeden bölgeye arızi top rakları n d a b u l u n duğu bazı yerler içi n , Fransız
farklı l ı klar gösterse de, salgın h astalık m isali, çabucak h ü kümdarın a h a raç verm eyi kesmesi sava ş ı n pa tlak
her tarafa yay ud t . verm es i n e sebep oldu. Ken d i nam ı n a s i yasi n ü fuz
el d e e t m eye h eves l i Kat o l i k ki l i ses i , Av ru p a'daki
Kraliyet ve Mezhep Savaşları ç a t ı ş m a la ra taraf olan baş k a bir k uvve t odağıyd ı .
Orraçağ Avrupa'sında, m ü temadi yen ş e k i l değişti ren Kil ise, Balt ı k haç l ı seferleri 2 8 , İ spanyol reco nquistas ı2'J,
evl i l i k i n ifakları ve s iyasi i kt i darın m i ras ve vasiyet Kas ti l ya Veraset Savaşları ve P i reneler'deki A l b i haçlı
yol uyla el d eğişti rmes i , i r i l i u faklı birçok çatışmanın sefe r inde, kafi r, mutezi l ve ö zgürlükçü k i t l eleri veya
doğmas ı n a yol açmıştı . A q u i ra i n eli E l eanor, Frans ı z b u n u n gibi s i yasi m u h a l i fl e r i n i kıl ı ç zor u y l a yola
kralı vı r . Lou is' yi terk edip İ ngil tere taht ı n ı n sa h i b i I I . get i rmeyi dened i . D i ni taassu p kral i yet e n t r i ka larıyla
Henry i l e e v l end iği anda, Batı Avrupa'dak i k uvvetler birleşince, o r raçağ Avrupa's ı , çekişme ve mücadelen i n
denges i n i a l t üst erm i ş t i . Bu i zd ivaç , b i r gecede, b i r t ü rl ü d i n m e k bil med i ğ i b i r yer hal i n i ald ı .

Avrupa'da Moğol İstilası: Leignitz 1 24 1


CHAR.LEMAGNE VE ŞÖVALYELERİ, haç yolcul uğu. vesl lesiyle Cengiz H a n ve i\1oğo l l a rı n h i kayes i n i a n l a ta n b i r
Aix-la-Cha pel le'c lcn ayn l tp Sant iago ele Composlela'ya giclerl�en. s i n e m a fi l m i , ş ayet yaşa n a n l ar gerçek o l m a sayd ı ,
1 2 . yüzyı la a i t trn tasvirdeki ayrın l ılaY, Yessam ın yaşadığı devrin h ayal mah s u l ü b i r k u r m ac a yaftası n d a n i l d ebeL
gerçeklerin i ya nsıtmaktad ır. Bu sayede, şövalyen in baş ltca silahı ku rt ul amazd ı . Cengiz H a n , Ti muç i n a dı yla d ü nyaya
olan brgt n ı n yam sıra, dönemin al koşumlanna da ir bir ;ntiba gel m iş ; d a h a s o n r ad a n M o ğo l l a rı n u l u h a ka n ı
edinebilme!� m ü111 k ündür.
EM İ R VE K O M UTA

Moğol Ağır Süvarisi


(13. yüzyıl)
Bu Moğol savaşçtst, tümen in in alemini taştmaktadtr.
Hangi veçheden bakdtrsa bablsm, bahlt düşmanlanna
k Lyasla tepeden hrnağaJarklLdLY. Esas taktiği, etrefmda
d olamp oklanyla iyice bunalfüğt hasmma en uygu.n
zamanda yaklaştp kargtsma başvurmakü. Bu çizimde,
sol dirseğinin hemen altma takhğt u.Jak ve yuvarlak
kalkanı gösterilmemiştir. Yan mda bu.hmdurduğu
savaş araç gereçleri arasmda, yedek ok ve yay kirişleri
o lurdu. Yay, muhtelif materyal lerin zamklanarak
birleştirilmesiyle imal ediliyordu. Kiriş geçirilmeden
önce "C" şeklinde o lan yay, b ilinen formuna, kirişin
germe kuwet i sonucu.nda kavuşurdu.. Kiriş geçirme
s o n derece zor bir işlemdi; klrişin alttaki ucunu ayak l a
basmak suretiyle aşağtda tutarken, vü.cu.dun tüm
kuwetini, kol, bacak ve mide kaslann.ı kullamp yayL
yeterince eğip sd�tşhrarak, kirişin cilğer ucunu
yaya geçirmek gerekliydi.
mertebesine yüksel ince b u herkesçe maruf i s m i Çinlilerden seçilen bazı uzman kıtalarca takviye
alm ı ş tı . H ükümdar o lmadan önce, ç i l el i olduğu ed i l irdi . İ ki hasletleri , M oğol o rdu l arını, çağdaşı
kad a r s i l i k bir hay a t yaşam ıştı. B abasının, daha diğer askeri yapılardan belirgin biçi mde ayırıyordu.
önced e n öldürdüğü bir adamın aşi reti tarafından Kumanda kabi liyetin i temelden sağlamlaştıran iki
katle d i l m esi üzerin e , aile n i n geri kalan fertleriyle anahtar unsur: birbi rlerinden h ayli uzakta yer alan
kaçmak zorunda kalmıştı. Cengiz H an , böyles i asker! kollan eşgüdü m içi nde sevk ve idare edebilme
meş u m b i r başlangıçtan, n e ken d i s i n de n önce ne ve savaşın en kızıştığı anlarda bile, o rd u üzerinde
ken d i si nden sonra, k i msen i n başaramadığı ölçüde komutayı muhafaza edeb i l me.
heybetli bir kara i m paratorluğu inşa e tmeyi başard ı . M o ğo l l a rı n Avrupa' ya giriş i , d üş manl arın ın
Moğo l ordularının esasmı, kargı, yay ve mızrak n azarında, iblisin yeryüzüne inmesi g i b i bir şeydi .
taşıy a n atlı askerle r o l uş turuyo rdu . Bu Moğol Ortaçağ zihniyeti nde, uçsuz bucaksız bozkırlardan
savaşç ı s ı , alelade b i r zırhsız avcı askeri olabileceği kopup gelen bir Moğol ordusu, hakikaten de, Tanrı' n ın
gib i , hasmına, e n az bir ortaçağ şövalyesi kada r gazabına uğramak d e mekti (ileride gö receği miz
gaddarca saldırabilen zırhl ı bir süvari de olabilird i . gibi, bu düşüncede h a kl ı l ık payı yüksekti) . Aslına
Moğol atlıları, ver g i mukabi l i çeş i t l i kabilelerd e n bakıl ırsa, Avrupa'nın i stilası , çok daha şümullü bir
yollanan benzer teçhizatlı süvariler veya çoğu vak i t Moğol planı n ın b ir p a rçasından ibaretti. 1 227'd e

B U MOGOL ATLl okçusu, tipik


b ir bozlı ır midillisine binmektedir.
Muazzam derecede dayanıklı olan
ve i nsa adımlarla yapl ığı ra hat
yürüyüşüyle bu a t l a r, Moğol harr
meka rüzmasmın vazgeçi l mez
d işlilerinden b iriyd i . Atm koşum
takrmmda, batılı şöva lyenin olmazsa
o lmazbn arasında yer alan göğüs
kayış/an olmaması d i kbıt ç:ekicid i r.
E M İ R VE K O M U TA

. \K- -
- ı'. ...

Cengiz öldü ve Ögeday, 1 22 9 'da babasını n yerine ulu Vl KTOK.YAN DÖNEME AİT bu ağaç bask ı, Moğollann veya
hakan oldu. Babası, Moğol kabilelerin i birleştirmeyi Macarlann kullandığı sllah ve teçh.izatı hatalı şekilde tasvir eder.
ve bozkı rlar ı n efsanevi H arezm İ mparatorl uğu'nu Bununla birlikte, yine ele, tanif1ann bodoslama birbirlerine
yıkmayı başarmıştı. Bun unla yetinmeyerek, Chin ve girdikleri durumlarda yaşanmış olması icap eden habis
Sung hanedanları arasında bölünmüş Çi n'de fetihler kapışmanın d oğasını i.yi ifade etmektedir.
yapmaya baş l am ıştı. Başken t Karakurum' u kuran
da Cengiz H an'dan başkası değildi. Ö ge d ay, tevarüs o l m uştu. Bu şekilde, her biri 1 0.000 kişiden o luşan
ettiği imparatorluğun bütün önde gelen şahsiyetlerini yedi tümen kurma imkanı vardı. (Moğol o rdusu,
davet ettiği b i r meclis topladı. o nar kişilik arban, on arbanlık jagun, on j agun luk
Moğol o rd ularının, çoktan Karadeniz sah i l l erinde minghan ve on minhanglık tümenlere böl ü n m üştü . )
Gürcistan' a kadar ulaşmış o lduğu haberleri ayyuka Avrupa'da hüküm süren dar kafalı çekişmeler,
çık m ıştı. Ögeday, Çin'deki fetihlere devam e deceğini b u rada o rtaklaşa bi r tepki ve ri l mesi n i n önüne
d uyurdu. Avrupa'daki t o p raklar, Cengiz Han' ı n geçmişti. Papa ve Kutsal Roma i mparatoru n u n arası
torunu Baru'ya bırakıldı. Batu'nun hizmetin e ayrıca alabildiğine açıktı ve bu ikiliden hiçbiri, en ö n safra
bir m iktar takv iye kuvvet yollandı: son fet h edilen b ekleyen Macar k ralı IY. Bela'ya destek b i rl ikleri
bölgelerdeki kabi lelerden al ı nan savaşçı l a rı tali m gö nderebi lecek vaziyette deği l d i . Maca r kralının
v e terbiye e t m ek için yol l an a n e n seçme komutan vassalleri birbirine düşmüştü ve Bela'n ın kom şu ları,
ve askerler. B öylel ikle Batu'nun ordusu, 5 0 .000 fırsattan istifadeyle Macar top raklarından kend i l erine
tecrübeli M oğo l , 20.000 m ü kellef kabile savaşçısı ve b i r hisse k o parab ilme umuduyla yangı n a odun
bunlara ilaveten Çinli ve İ ranl ı uzman knalar ına sahip atmaktan geri durmuyorlardı . Kuzeyde, Leh istan
. .
Leignitz Savaşı .� . \
. . .;
, ..
· ';·:�·2·:�:M�; ::a:.
./�-:: .'.·;: . .
·: . :

1241
·
mn�i lı�tu, . ·

•• Moğol nuingıulai
Batılı şövalyenin geleneksel taktiği, düş m an ordusunun
.
birli�rini t&.ip et�1. ·· •


.
kal b i n e doğru tepeleme, vahşi b i r süvari h ücumuna
. . .. . . .
kal kmakt ı . Moğollar, I .eignitz'de, bu taktiği kendi
�. ..
. .

lehlerine kullandılar. Bu maksatla Macarların ilk hattın ı,


ken d i mangudai - sahte ricat taktiği içi n özel eğitilmiş
hafıf atlılar - birlikleri üzerine h ücum etmeye kışkırttılar.
• .. ,• 6 Macar piyadesi,

Mangudai, ilk Macar dalgasını geri püskürttükten


. süvarf yoldafl�ının .
sonra, arkadan gelm ekte olan ikinci Macar hattı
· · dumandan h�ete'
uğramıt tekilde çıkJığını
..
., .,.

karşısı n da göstermel i k b i r yenilgi yaşayıp kendi ağır ,.

süvaris i n i n cenahlarına çekilecekti. Macarların ağır atları ,


·
�·· � t\ince kafıtmaya ..
f • .. •

. ba,lad!. .
.
. .
... . �...
has ı m l arı nın çevik bineklerini yakalamayı beceremedi
ve hücuma kalkmış olan şövalyeler, ken d i le r i n i bir an<la,
her taraftan Üzerlerine ok yağdırıp kargaşa yaratan Moğol
avcıların ı n kucağında b uldular. Neden sonra, Moğol
ağır s üvarisi harekete geçerek çoktan enkaza dönüşmüş
düşm a n ı n ı n üzerine atı ldı. Dahası Moğollar, d umandan
b i r sis perdesi oluşturarak şövalyelerin akıbetini diğer silah
arkadaşları ndan gizl e d i l e r. Gerçekten, Macar piyadesi,
şövalyeler hezimete uğramış vaziyette dumanı yarıp geri
kaçmaya başlayana kadar neler döndüğün ü anlamadılar.
Bu esnada yaşanan şaşkınlık ve kargaşa, p iyadenin de
bozula rak kaçmasına sebep oldu.
...

:.
••
•• . . "
• ..
.


. ,

..


.. .
"
·

.
-� ·
.... .. .. . .
. . ,.
..
·. .
.
•. . .
..• • •

'· ' .
,.
. ..
• •.# • •

·. · :• . . .
..
• .
.
• • • • •
# . .

•. •
• •

..
: -. . ..
.
.. ..

..
Moğollar, düşmanlannın önce birlikteliğini, sonra . .� • • • • • . '
.

maneviyatlannı bozarak savaş meydanlanndan galip • • •
. "'; . .
·�
.
aynlırlardL. Moğollann bu. sahada sahip olduğu karılı şöhret, (
.

..
·- .

.
. . .. .
henüz savaş başlamadan, birçok düşman askerinin korkuda n •
: .

dizlerinin bağının çözülmesine sebep oluyordu.

138
EM İ R VE KOMUTA


.
... : .
". . . . .
• .. .
.
. . . . • ..
••

4.Avcı atlıla},
. . .

:/·:tl<qındil"..
• •

1 Macarların ilk

r
•Macar ikinci 3• Manguda� •

ha'ttını yanlardan Moğol ağır ; ..

hattı, Moğol süvarisinin


·.·�;
• •

mangut(ai tarafından kaJıatlar1J1a çekildi. .·:� ' .


.. -�
I . •

geri püskürtüldü; .. . . .
..

.
f�at ikinci ha�tın .
. . .
. ..

5" M��r ��r.


.

;
•. .
.
. . .
yardıma gelmesiyle ·
. .
·
. ...•

·

teke.ar toparla"nara süvarisi,


f
·
•.

hirpalaamıf MaG{U' . �
.• .

muliarebeye devam etti. '
,_ . . • •
•.


. . . •

ikincLhattuy yenilgl��
. •
.. .� ... .


. .. . .
. .

..
. . ' ..

..
ğrattı. -
·

� ..
'

'
. "

.
. . ...

.
..
. "'"
.,
"
. . );
. ._
. •

.
'
'
.. '•

.

.
.
. • ..
.

\

�· . . .

-. ,
. .. ' . .•

1 •

• -
• i ,,, ..
.
,,.
" ..

�.

!\
•.
...

. .. ..


.
. • .

,


. ... .. . .. -
. .
.
. •

,
,,. .. ·"" •

.•


• •''
. ....
,,
•• • •

' ,.
• •
..
• •
..
• • •
'
..
• • • .
• .
. .ı •.

,.
. .
' ·
.
•.
..•


.
.. • . .. ..

.!
.
. . . ..
. • .. ..


• • #> . •
. . .· .
·�
• . •
'
..,
. • • •
. . ... .
krall ığı , kendi ne bağl ı dük l e r i n fazlaca k uvvet nefe ri n e kadar M oğol ok yağmurunun altında telef
temerküz etmesi n e ses çıkaramamış basi retsiz bir oldu. B ir sonraki menzil, Krak6w' un kuzeyinde kalan
kralın yönetimi n de iyice çaptan düşmüştü. Bu lakayıt Wro d aw'd ı (Breslau) ; fakat Moğol lar, Odra (Oder)
h ük ü m darın var i s i , o sıralarda , ü lkede i ktidarını nehr i n i aşıp şehre sal d ı rma haz ı r l ı kl arı yaparken ,
yen iden tesis etmek için çabalayı p durmaktaydı . gözcüler oyuna katılmak isteyen yeni b i r ordunun
MoğolJar, çok b üyük ölçekli bir kıskaç harekatı arz-ı e ndam ettiği n i haber verm i şlerdi. Si lezya l ı
tasarlamışlardı. O rd unun takriben çeyreği, M acar Henry, kuzeyli asi l zadeleri coplamıştı ve Leignitz'de
o rd u l arı n ı G ü n ey Rusya ste p l erine çekebi l mek Bohemyalı Wenceslas'ı beklemekteydi . Moğol l ar,
maksadıyla kuzeye yollandı. Lubl in, Zawichost ve Napo leon dönemi n i araştıran la r ı n zihinleri n d e
Sandomierz (Sandomir) zapt edildi . Ne var ki, istila tasavvu r etmekte h i ç zorlanmayacakları şek i l d e,
haberleri öylesine ağır yayılmıştı ki ; beklenen tepki Wenceslas ve 50.000 adamının Hen ry kuvvetleriyle
hiçb i r zaman g erçekl eşmedi . Güneyde i se, Batu b i r leşm esine vak i t tanımadan h e m en harekete
ö nderliğindeki a n a o rdu, Karadeniz'in kuzeybatı geç m eye karar verdi ler. Bohem ya l ı kum andan
sah i l i n de Erde l' i yakıp yıkt ı . Bu esnada M oğol bir g ü n l ük mesafe deydi, ne fazl a ne de az. Moğol
b i rl ikleri, Karpa t dağlarındaki üç geçidi zorladılar; birl i kleri, Wrodaw' a uğramadan i le r i atıldılar ve 9
Tun a ve Tisza n e h irleri, ülke n i n iç kısımlarına Nisan 1 24 1 'de silahlar çekildi.
erişen koridorlar h aline geldiler ve Batu, çağlayan H e n ry ordusu, tek kel imeyle karmaşıktı; o rduda
b i r ırmaktan daha h ızlı, bir a n d a Peşte önlerinde en iyisinden en kötüsüne her türlü askeri bulm ak
bitiverd i . m ümkündü: B i r tarafta m i l is b i r l i kler ve vergi
Macar kralı Bela, Moğol tehacümü karşısında batıya mukab i l i celp edi l m iş piyadeler, öte tarafta feodal
sürülen Kumanl arın kendi topraklarına yerleşmesi ne şövalyel er ve uşakları. Sayıları çok az olsa da, b i r
izin verdi; Kuma n l ar, Macarların doğu s ın ı rlarını m i k ta r St. Jean ve Tap ınak şövalyesi de o rduya
sağlama alacaklard ı . Acımasız Moğol ilerleyişi n in kat ı l m ıştı. Ama çok daha m ühim i , efsanevi Töton
yaklaştığına dai r ş ayialar kulaktan kulağa yayılmaya şövalyelerinin, büyük reislerinin riyasetinde Silezya
başladığında, Bela o rdusunu ve b i r araya getirebildiği ordusunda hazır bulunmasıydı. Bu son uncu gru p la
kadar m üttefi k kuvveti n i t o p ladı. Bağlaşıklar birli kte top lam sayı 2 0 . 000'i b u l m uştu. H e n ry
gelmişti gelmesine; ama Bela' n ı n askeri yönetimi ne kuvvetleri dört kol a bölünmüştü; p iyadelerin tamamı
girmeye razı değ i l l erdi . Dahas ı , Ku manların derhal bir kısı mda toplan ı rken, merkezde bul unan Töton
s ı n ı r d ışı edilmesi n i talep ettil er; sınır hattı yarıldı; şövalyelerinin her bir kanadına d iğer feodal kıtalar
baro n lar, zam a n s ı z bir ağız d a l aşma giriştiler ve konuşlandırılmışt ı .
M oğol kasırgası ü lkeyi tesl im aldı. Sadece üç gün M o ğo llar, m uharebe hattın ı n en ö n kısmı n a ,
sonra kötü hava disler Budin' e u laştığı nda, Moğollar sah te ricat manevraları tertip etme k üzere eğiti l m i ş
kente o t uz kilometreden daha yakındılar. Kuman bir mangudai birl iğ i yerleştirdiler. B u n ların her iki
savaşçıları, has e t ç i Macar zadeganının reis l er in i cenahında, ok ve yayla taciz sald ı r ı l a r ın ın yan ı sı ra,
katlettirmesi üzerine, geçtikleri yerleri yakıp yıkarak kargı l ı hücumlar gerçekleştirebi l en i nt izam lı h a fi f
uzaklaştılar. Bel a o lduğu yerden ayrılmadı; M oğol süvari alayları mevcuttu. Mangudai b i rl iği nin hemen
tehlikesi bu denl i yakınken soylular kendisini bırakıp gerisine, en az hafif süvari kadar etki l i taciz harekatı
gidemezlerdi. Moğol lar, kuzeyde Krak6w tarafla rına yapa b i l en, ama bunun ötesinde, t opyekun ce p h e
yöneldiler; sonra da geri çekil meye başladılar. Leh sal d ı rı la rına girişe bilen ağı r süvari k o n uşlandırı l d ı .
i dareci, Moğol kuvvetlerini takibe başladı; Moğo llar M u h arebe, S il ezya h afif süvar i s i n i n mangudai
da, ele geçirmi ş o ld ukları esi rl eri geride bırakarak birl i ğ i ne hücum etmes iyle baş l a d ı ; bunlar g e r i
sözde bir bozgun h avası tezgahladılar. Leh yönetici, püskürtülmelerine rağmen, artlarından gelen diğer
h areketine devam ederek kay ı n pederi Bela' n ı n kol ların etrafı nda tekrar birleşerek top l u taarruzdaki
yard ı m ı na koşturd u . Moğollar, Lehleri tuzakları na yerlerini aldılar. Ö n cephedeki M o ğo l lar, suni b i r
düşürm üşlerdi. Leh ordusu, şeh i rl eri n i n güvenl i boz g u n ortam ı terti pleyerek S i l ezyalıları M o ğ o l
surların ın yaklaşık 3 9 km uzağı nda, neredeyse son kalabal ığının içlerine kadar çektiler. Kaçan hasımları nı
kovalayan şövalyeleri ana kuvvetlerinden daha da tecrit Ne yazık ki, bu askeri kolların hareketlerin i nasıl
edebilmek maksadıyla, süvari hücumunun gerisi n e koordine ettiği bilinmemektedir.
kesi f b i r duma n bulucu salındı. M o ğol cenahları,
düşm a n ını sıkıca çem bere alarak kanatlardan ok Askeri Kaynaklar
yağdırdı. Ok sağanağını müteakip ağır zırhlı Moğol Feodal toplumun en tepesinde kral bulunuyordu.
arlıları , yorgunluktan bitap düşmüş H ıristiyanların Tecrübesiz bir kral, krali çe veya henüz çocuk yaşta
üzeri ne çullandı. Bir Silezya kolu, kendine çekidüzen bulunan h ükümdarı n yerine, egeme n ler meclisi
veri p b aştan tertiplen meye teşebb ü s etse de, b u tarafından tayin edi l e n b i r saltanat n aibi hüküm
haml el eri, silah arkadaşlarını savunmasız bırakmak sürebil i rdi. Kral veya s a l tanat n ai b i , bizzat sefer
dışında bir işe yaramadı ve nihayetin de, kutsal tarikat ordusunu n başına geçebi l diği gibi, kendi yerine bir
savaşçıları da dah i l ol mak üzere, b ü tün Hıristiyan ordu kom utanı (mareşa l ) veya vek i l a tayabilirdi.
ordusu feci bir hezimete uğradı. D um an perdesini n Ordu, muhtelif derecelerde asilzadelerden, bunların
arkası nda, süvari k uvvetlerin i n akıbetinden bihaber maiyetlerin den ve ücre t l i askerlerden oluşuyordu.
bekl eyen piyadeler, bozgun a uğramış şövalyeler i n Feodalizm, devlet i k t i darın ı k ra l ı n şahsiyetiyle
peş le r i n deki Moğol atl ılarıyla karaltılar halinde mezcetmişti. Kral, askeri yükümlülüklerini yerine
ken di l e ri ne yakla ş t ı kların ı gör ün ce kaçmaya get irmekte i hmal gösteren şövalyele r i n mülkleri ni
baş l ad ı l ar. Silezya lı l arın kaçışı, bir müddet son ra ve u nvanlarını geri alab i li rdi. Keza, külliyetli para
hun harca bir katliama dönüştü. Hezimetin haberin i cezalarının uygulanmasına da sıkça rastlan ırdı.
alan Wenceslas, vakit kaybetmeden geldiği yerden geri B i r k ra l ın tasarr u fu ndaki asker! i m kan lar,
döndü ve karşılarında hiçbir güç kal mayan Moğollar, çoğunlukla selefler i n d e n devraldıklarından fazla
Odra vadisinde taş üstünde taş bırakmadılar. olmazdı. Bir askeri liderin, yeni bir s il ah icat etmesi
Güneyde, B u d i n'de ayn ı göster i bir kez daha veya yepyen i bir organ i zasyonla boy göstermesi ;
sah n elendi. Moğollar, geri çekilmeye başladılar; belki dahası b u yeni likleri tatb i k sahas ı n a koyabilmesi,
de, M acar ordusu n u n gerçekten de çok kalaba l ı k en iyimser ifadeyle, hay l i e nder yaşanan bir durumdu.
olduğ u n u düşün m üş lerdi . Bela' n ı n asilzadeler i , Ne de olsa, insan ömrü, bunların her ikisini birden
gözdağı vererek yalpalattıkları düşmana saldırmanı n yapabilmek için kısaydı. Orcaçağ toplumunda hakim
cam zamanı olduğu kanaatindeydiler. Neticede Macar üretim yöntemleri, h ızlı değişimin ö n ü n ü tıkayan
kral ı , 1 00.000 kişi l i k devasa ordusuna ricat edenl e ri başka bir etkendi. Ele aldığımız dönem ilerlemesine
takip etme emrin i verdi. rağmen , teknolojik değişim, toplu m u n daha fazla
Leign i tz savaşının ertesi günü, başka bir Moğol silah ve mühimmat i mal etmesini sağlayacak mikyasta
ordusu, 805 km güneyde Erdel ordusunu yeni lgiye bir ilerleme getirmedi. Daha fazla servet ve i nsan,
uğratıp Hermannstadt'ı yerle bir etti. 1 1 Nisan'da, askeri değişimi n i t i ci k uvvetleri o la rak tebarüz
Moh i S avaşı' nda, merkez hattında b ulu nan Bat u , etmişti; ama öte taraftan, daha gel işkin savunma
birden geri dönerek kendisini takip eden Macarl arı araçlarına sahip o lmak için gösterilen gayret, her gün
ortadan kaldırdı. B öylece Moğollar, yalnızca üç gün daha fazla zaman ve kaynağa mal oluyordu.
içinde üç ayrı orduy u mahvederek, belki de sayıları Feodal maiyetler, lortlarına ve b u vesileyle krala
1 50 . 000'i bulan m u h arip bir kitleyi katletmişti. kırk gün boyunca hizmet etmekle m ükellefciler (bu
Avrupa, bütünüyle Moğolların insafına terk edilm işti. sürenin, eki m ve hasat arasında geçen zamana tekabül
Gelgele l i m , Ögeday'ın vakitsiz ölümü, tahta kimi n ettiği kabul edilirdi). Bu m ühletin sonunda evl erine
geçeceğ i n i belirlemek isteyen Moğol güruhları n ı n dönmekte serbesttiler. Kırk gün esası, uzun vadeli
anavatanlarına dönmesini zorunlu kıldı. Bu askeri bir sefer tertip etmeyi o l dukça güç l eştiriyordu; b u
hareketli l ik dönemi n de, en az altı Moğol ilerlem e duru m da ücretleri kral tarafından ödenen kiralık
,

hattı tespit edilebilir. Her bir kol u n 1 0.000 adaml ı k askerler istihdam etmekten başka çare yoktu. Bu
birer tümenden o luştuğu, Batu'ya ise iki tümenl i k paralı erler, feodal hizmet süreleri dol an lortlar ve
bir kuvvet tahsis edildiği kabul edi l i rse, istila i ç i n maiyet efradıyla aynı kişi l er olabilirdi; ya da başıboş
başlangıçta öngör ü l e n 70.000 sayısı teyit e d i li r. vaziyette dolaşıp duran savaşçı takım ların reisleri
hizmete al ınırdı. L or t veya reis, yapı lan sözleş m e peşine tak ı l m ayı alı ş ka n l ı k haline geti rmişlerd i .
gereğince, genell i kl e 200-400 k i ş iden mürekkep Avrupa'da daha sonradan alacakla r ı isimle ribaud
birlikler temin etmeyi taahhüt eder; askeri hasletleri veya routierler, komuta zin cirinde h erkesçe tanınan
açıkça tavsif edilen b u askerler, gün başına bel i r l i makbu l bir yere sahip olmadıkları gibi , ara sıra alenen
b i r ücret veya ganim et elde etme hakkı karşılığında kendi menfaatleri doğru l t usunda hareket ediyorlardı.
h izmeti kabul ederlerd i . Gerçi b u n ları n , göz kamaştırıcı b aşarı lara i mza
Barış antlaşmaları, b u kiralık bölükleri b i r and a attıkları da olmuştu. Sözgelimi, Albi h açlı seferinde
h ükümsüz bırakıyordu . Bu askerlerin birçoğu, doğal ( 1 209-5 5 ) , tek başlarına Beziers' i ele geçirmişlerdi.
olarak pençesine düşecekleri sefaleti beklemektense, Bu vası fsız insanların , i l e rl eme kay dederek ücretl i
işlerin i n başında kalmayı tercih ederlerdi; ama elbette, birlikl e re dönüşmeleri de muhtemel d i .
bu sefer sadece ken d i h esaplarına. Ücretli bir bölük, Dev r i n kaynakları n da hak e t t i k l e ri i tibarı
pekala bir d izi kaleyi zapt edere k buraları mesken görmeseler de, alelade kent ahal i s i n i n , savaşı n
tutabilir ve himaye ücreti namıyla, çevre ahaliden örgütl e n mesinde gün geçt i kçe daha önemli görevler
gönl ünce para koparab i lirdi. Halkın daha fazla para üstlendiği açıktır. Bu anlamda şehirlerdeki belirli bazı
verebilecek takati kal madığından emin olduklarında loncala ra, ken t surlarının bir kısm ı n ı n emniyeti n i
ise, kalkıp başka b i r yere hareke t edebilirlerdi. B u üstlenme ve gerekli m uhafızları temi n etme vazifesi
bölükler, nispeten karmaşık teşkilatlardı. Bu insanların veril m iş t i . Ken t m i l is i , s uç işley e n l e r i , şövalye
arasında katipler, m uhasebeciler ve gani meti bölü p tabakası na mensup o lsalar bile, alacakları müşterek
önceden belirlenmiş b i r oran dahilinde paylaştıran kararla yerel yasalar uyarı nca yargı layabil irlerd i .
bir kişi mutlaka bulunurdu. Bazı bölüklerin , bir araya Üç kayd a değer örnekte, İ skoçya, Alçak Ü l keler
gelerek daha ihtiras l ı hedeflerin peş i ne düştükleri de ve İ sv i çre'de, milis k uvvetler veya s ı radan halk,
vakiydi. Ö rneğin, yaklaşık 1 6.000 adam, devasa bir feo dal l ortları sahra o r d us unun ihtiyat kıtaları n a
askeri cem iyet teşkil e tmek suret iyle, 1 360- 1 365 ind i rg e ye cek derecede, o rd u ları n e n kalabal ı k
aras ı n d a Güneydoğ u Fransa'd a k i R h o ne/Sao n e kısı m la r ı n ı o luşturuyor l ardı. Asl ı n a bakı l ı rsa, bir
vad is i n i n altını üst ü n e getirmişle rdi. B u bölükler, sefere kaç şövalye, kaç mızraklı asker ve kaç okçunun
ayriye te n krallık tarafından k i tlesel o larak d a geleceği n i önceden kesinkes tahmin edebil mek zaten
k i ralanabil i rlerdi. B reton Bertrand d u G uescli n , mümkün değildi.
doğum i tibarıyla düş ü k dereceli b i r şövalye olsa da, Kral veya saltanat n a i b i , bu k a rm a n çorman
yiğitlik ve yeteneği sayesinde Kas tilya ve Fransa'da kal ab a l ı ğa h ük m ü n ü geçirmen i n b i r yol u n u
kral temsilcisi unvanına kavuşmuştu. Guesclin, kendi bulmalıydı. Ancak b u her zaman kolay bir iş değildi;
başına 1 O .000 asker toplayarak Henry' nin, Kastilya'yı ne de o lsa, servet ve itibar edinmenin en çabuk yolu,
Zali m Pedro'nun elinden almasına yardımcı oldu. B u cesaret sergileyerek kral ı n teveccühünü kazan mak ya
b irlikler ilga olundu ğunda, daha ö nceden Poitiers da herkesin takdirin i toplayacak zekice bir planla
Savaşı'na katılmış o lan I II . Edward'ın oğlu Edward ortaya ç ıkmaktan geçiyordu. Bir de bunun üstüne,
Plantagenet (ö. 1 376) , nam-ı diğer Kara Prens, ileride bıkıp usanmadan orduda kimin k i m e takadd ü m
göreceğimiz gibi, ayn ı askerleri k iralayarak bu kez edeceğin i tartışan kibirli as ilzadeler ekl endiği nde,
Pedro' n un tahtını geri almak için kullandı. her tarafından yükselen rica ve istek l er karşı s ında
Yüz Yıl Savaşları sona erip kraliyet otoritesi yeniden bocalayan zayıf bir kral i mgesi tasavvu r edilebilir.
tesi s e d i ldiğinde, b aş ı boş askeri bölükler doğuya
doğru kayarak birçoğu (istihdam eden devletle böl ük Siyasi İktidarın Temerküzü
rei s i aras ı n da imzalanan mukaveleden mülhe m ) Ö len k ralın u nvan ı ve siyasi iktid a r ı , h anedan ın
condottieri adıyla an ı lacakları İ talya'da faaliyet erkek e fradı üzerinden m i ras yoluyla halefine geçerdi.
göstermeye başladı lar. Bu arada, avam tabakası, yani Tah tı bekleyen bir varis olduğunda, b u yöntem
silahlı köylüler, askerlerin ihtiyaçlarını karşılayarak son derece kullanışlıyd ı . Vefat eden h ükümdarı n
para kazanabil m e , ya da fı rsat zuhu r ettiğinde mirasçısı olmadığı durumlarda ise, aile şeceresi kı İ ı
yağmadan pay elde e d ilme umuduyla o rduların kırk yararcasına araştırılarak en uygun tah t adayları ,
ö rn eg ın uzak k uzenler arası n dan birileri , tespit geçen gün artması yön ünde beli rgi n bir gidişat vardı .
e d i l i rdi. Çoğu vakit, birden fazla namzet o rtaya Roma sonras ı n ı n Northumbria, Mercia, Wessex v e
ç ı kıyor; tacı kuşanmaya davet edilen hanedan üyesi, d iğer bazı k ral l ı k la r ı , en nihayetinde İ ngiltere'yi
çoğunlukla kend isine ait mül kleri, kimi zaman koca o luşturmuştu. Keza Fransa da, en az b i r düzin e
bi r kra l l ığı , beraberinde getiriyordu. H ük ü m dar bağım sız veya yar ı bağımsız k o ntluk, düklük v e
değişikliği s ü re c inde görülen b i r eği l i m , birbi riyle krallığı yutarak, bugün bildiğimiz ü lke haline geldi.
u z l aşamayan m uhalif h izip l er i n , veraseti, h i çbir Buna ka rşı n feodal Avrupa' n ı n b azı bölgeleri nde
m üdahalede b u l un madan daha yüksek d e receli geçerli Sal kan unları ( 5 . yüzyıl da Galya'ya gelen Sal ii
b i r lorda tes l i m etmesiydi. Bu şahsiyetin, meseleyi Frankları'n ı n yasal ar ı ) , devlet m ülkünün , yönetici
sah ipsiz toprakla r ı n en sonunda kendi aile m ü lk üne ailesin i n erkek üyeleri arasında eşit paylaştırılması
katılacağı bir şekil de halletme i htimali de vard ı . Son esas ı n ı kabu l etm iş t i . B u mode l d e mülkler, kendi
tah l i lde, bir ail e n in den etim i n deki arazilerin her ayakları üstünde d uramayacak kadar minik parçalara
u fal a n d ı l ar. B u n l a rdan A n d o r ra , L ü ks e m b u rg
ve Monako, kıyıd a köşede u nu tulmuş o lman ı n
rahatlığına sığınarak bugünlere kadar varlıklar ı n ı
ORTAÇAG ORDUCAHLARJNDA HAYAT, in sa n havsalasrnm s ürdürebildi ler.
alamayacağL kadar kaotik o labi l i rd i. Asilzadelertn hizmetkaYlan,
.

efend i/e yinin çadLYL i ç i.n en i.tibay[ı mevkiyi. kapmak adma

btrblrleYiyle kıyasıya yarışırlar; b u [tiş kakış havası, bi.r sü.re


sonra bütü.n kampı avu.cuna a lLrdı. Yem e k piştYmek içi.n açı ldaki
adım ateşlcri. lek seçenek olduğu.ndan, nefes a ld ı Ymaya n , boğucu
bir duma11 örtü.s ü n ü n etrafı kaplamasm ı n ön.üne geçi.[emezdi. .

�\ \
Albi Haçlı Seferi: Muret 1 2 1 3
BU YAYA ASKER, Kastilya ve
Leon sancağmL taşLmaktadır.
Fra n s a' n ı n Languedoc bölges i , k om ş u l a rıyla
Taşıdığı kalkan, kendine aynı akıbeti paylaş m ıştı: ilk önce Hıristiya nlığı
mahsus formuyla, askere iyi bir getiren Romalı l ar; sonra Vizigotlar; güneye i nen
koruma sağlarken sol bacağın Vandal ki tlelerinin geçişi; aksi ist i ka mette kuzeye
hareketini aksatmayacak şeki[de giden Arapların fet i h l eri; F ran k l a r ın başı n d a
tasarlanm ıştır. güneye i lerleyen C harlemagne' ı n bölgeyi tekra r
Hıristiyanl ığa kazandırması ve nihayet feodal izm in
gelişi. Languedoc, tüm bu hareketl i dö nem boyu nca,
binakım h asletlerin i her şeye karşın m uhafaza etmeyi
başardı . Örneğin, günümüzde duymak çok gü ç
olsa da, Oksitan l isan ı bu havalide kon uşul maya
devam etti. Burada ayrıca H ı ristiyanl ığm sıra dışı
bir yorumu vücut b u ldu -Katarizm . Katar topl u m u ,
kadın erkek eşitliği n i kabul etmiş ve raks ve musikini n
bütün hazlarına kucak açmıştı (troubadour den ilen
çalg ı c ı ozanları n Avrupa' nın tama mı na yayı ldığı
yer b urasıydı) . Katarlar ı n kil iseleri yoktu ; bun u n
yerin e "Takva Ehli Erkekler ve Kad ı n lar" , mahall e
aralarında sade b i r hanede toplanan di ndarl arl a
sohb e t ediyorlardı. Bun ları n üstünde diyakoz ve
piskoposlar vardı. Takva Ehli Erkekler ve Kadı n lar,
maneviyattan uzak olduğu için şerden başka bir şey
olma d ı ğı na inandıkları materyal izm in her türlüsüne
şiddetle m uhaliftiler. Bunlar ayn ı zamanda, şehvet
düşkün ü, haris ve maddeci buldukları Katolik ruhban
sınıfı n ı lanetliyorlardı .
Katoli kler ve Katarlar, asırlar boyunca aynı ken t
ve köylerde hoşgör ü içinde birlikte yaşadılar. Bu
hoşgörü havası zam anla dağıl maya başladı; fıki r
ayrıl ı kları suçlamalara, suçlamalar kavgaya dönüştü
ve en n i h ayetinde, baştaki hoşgörü hoşgörüsüzlüğe
yen i k d üştü. Kat o l i k başpiskopos, bölgedeki
gergin l i ği papaya b ildirdi. B u n u n üzeri ne tayi n
edilen papalık temsilcisi, bölgen in h e r köşesine kök
salmış mülhidikten dem vurmuştu. Papa, derhal
Tou lo use kontu IV. Raymond'a yazarak, doğru
yoldan sapmış olanların kökünü kazı masını isted i .
Kon tu n verdiği kaçamak yan ıtlar, papan ın sabrın ı
taşırdı. Öte yandan , Katarizm yayıl maya devam
ediyo rdu . N ihayet papa son sözün ü söyledi ve
sapkınlara karşı b i r haçlı seferi tertiplendiğini i lan
etti. 24 H aziran 1 209'da, Lyons'da, Burgonyalı I l l .
Eudes ve Neversli H erve de Donzy' n i n telkinleriyle
. hareket eden Citeaux baş keşişi Arnaud Amaury' n i n
kom u tasında b i r o rdu topland ı . Valence' e doğr u
ilerleyen ordu, Moncel imar ve Beziers' i zapr etti. adaml arıyla b i r likte Pedro o rdusundaki yerlerin i
Katolikl er ve Kararlar hep beraber katledil d iler. Baş al m ışlardı. B u o rdu, 2000 i l a 3000 atlı şövalye ve
keşiş, "Doğrusunu eğrisin i Tanrı bilir" dem işti. h izmetkarını n yanı sıra, cam sayıları b i l inmese de,
Bu hengimede, başka haçlı orduları başka kentleri atlılardan daha kalabalık o l dukları kes i n olan bir
ele geçirmişti. Carcassone'da sapkınların kenti terk piyade kuvvetin den mürekkepti. Arag6n kralı, şehrin
etmelerine izin verildi; fakat şehir yağmadan nasibini k uzeyinde kalan ufak Louge nehrinin heme n üst
aldı. Kırk günlük süre sonunda haçlılar evl e rine geri tarafında ordugah kurdu. B u mevki, doğu tarafında
döndül er; ama hepsi değil . N ispeten önemsiz bir Garonne, batı istikametinde ise Louge tarafı ndan
lort, gelecekteki meşhur İ ngiliz isyancısının babası korunuyordu. Pedro'nun askerleri, açık kalan batı ve
I Y. Simon de Moncforc, b i r müddet daha kalarak kuzey cephelerinde taş fırlatan mancınıkları k urarak
savaşı sürdürmeyi kabul etmişti. 1 1 Eylül'de ken t s urlarını dövmeye başladılar.
Her ne kadar, başlangıç ta yüzlerce Katar mülhit B u arada kuşatma haberleri, 64 km doğ uda,
ilan edilerek ateşe atılmış olsa da, i nfaz işl e mleri, de Fanj eaux'da b ul u nan de Mon tfort'a ulaşmıştı.
Montforc'un Pireneler' in dik vadileri ve zirvelerinde S i mon de Montforc, zaten az sayıda olan kuvvetlerini
kendine ait b i r egemenlik alanı tesis etme çabaları hemen yan ı n a çağırdı. Ne var ki, vakit son derece
yanında önemlerini yitirdiler. D e Montfort, mevsimler dar olduğundan, bir araya getirilebilen kuvvetler,
ilerledikçe, yeni topraklar zapt etme emeli n i n hiç de h e psi de süvari olan 240 şövalye ve 5 00 ş övalye
hayal olmadığı nı gördü. Gerçi IV. Raym o n d, daha
h izmetkarından ibaretti.
büyük b i r orduyla kendisine karşı harekete geçmişti;
Mure t'n i n y e rl i müdafi leri, ken t s u r l arı n ı
ama hala kaçak güreşmeye devam ediyordu ve sıcak
savunabilece k denli kalabal ı k değildi . Ne garip ti r
bir çatışmaya gi recek gibi görünmüyordu. 1 2 1 2
ki, kuşatmacıların kente girdikleri an, de Montfort'un
Eylül' ünde, kırk günlük sefer mevsiminde b i r araya
birlikleriyle beraber bacıdan yaklaştığın ı n görüldüğü
gelen yeni bir birl iğin yardımıyla Murec ele geçirildi.
vakte denk gel d i . İster intizaınlı, İster panik halinde
Aşağı yukarı ayn ı zamanlarda, Lort Comm inges ve
olsun, taarruz halindeki askerler aceleyle geri
de Bearn' in fiejlerine saldırılarak, bu topraklar da de
çekildiler. Geri çekilmek, her halükarda, şövalyelerden
Montforc' un arazileri arasına katılmıştı. Ne var ki, bu
o luşan taze birlikle rin arkadan saldırısına uğramaktan
b i r hataydı. Bu iki isim, Aragôn kralı I I . Ped ro'nun
daha iyiydi. De Momfort, herkesin bakışları arasında
vassal l eriydiler. B u n l a r krala müracaat ederek
elini kolunu s a l layarak şehre girdi. Ertesi g ü n de
haksızlığın giderilm esin i tale p ettiler; ne de olsa,
S iman de Montforc da, Aragôn kralının vassa l lerinden Montfort'un p i skoposları ve Arag6n kralı arası nda
biriydi; ama kendisini, tabi olduğu efendisinden daha m üzakereler başladı. Bu kısa ateşkes esnasında, Arag6n
güçlü bir konuma geçirmek için uğraşıyord u . Simon o rdusuna en yakın tarafta, kuzeydeki Toulouse kapısı
ve baş keşiş b i r taraftan, Aragôn kralı diğer taraftan, açı k bırakılmıştı ( kimilerince kasten, kimilerince bir
papa nezdinde davalarının h aklılığını kanıtlamak için gaflet eseri olarak) . Her halü karda, Pedro böylesi bir
kulis yaptılar. Lavaur'da top l anan kilise meclisinde, fırsatı geri tepemezdi ve İ spanyo l öncü kuvvetlerinin
Pedro'ya konuşma müsaadesi verilmedi; taleplerini b aşında bulunan Foix kontuna, IV. Raymo nd'un
ancak yazı lı olarak ileteb i l i rd i ve beklend i ği gibi, ihtiyat kıtaların d a bul unan bir kısım p iyad e lerin
papa baş keşişinin tarafını tuttu. Kılıçların çekilmesi desteğin i alarak b uraya taarruza geçmesini emretti.
zamanı gelm işti. Pedro, Toulouse halkın ı himayesi İ spanyollar, atlı ve yaya askerleriyle hep b eraber,
altına aldığını duyurdu; de Montfort' un b u himaye Louge köprüsü üzerindeki d aracık yol dan h ücum
hükmünden yararlanamayacağını hassaten bildirdi ettiler. B irkaçı ş e h re girmeyi b aşarmıştı başarmasına;
ve ordusunu top lamaya başladı. ama hemen o racıkta etrafları sarıldı ve kaçamayanlar
Ped ro kuvvetler i , 1 2 1 3 Eylü l ' ü nde Muret'ye h ayatlarını kayb ettiler. Kon t, İspanyol askerlerine
vardılar. 3 0 Fransız şövalyesi ve 700 p iyade, kenti geri çekilmeleri ve bir öğün yemek yedikten sonra
de Montfort hesabına m u hafaza etmekte ydi. IV. yeni b i r taarruza hazırlanmaları talimatın ı verdi.
Raymond, Lort Comm i n ge s ve Lort d e Bearn, Bu arada Simon, atlı kuvvetinin tamamını, güney/
......, - .... .. .... ... _ - - - . - - "]" �

Muret Savaşı
1213

Muret'yi kuşatma aJcında tutan Kral Pedro'nun Arag6n


o rdusu, açık bırakılan bir kale kapı s ı n ı n cazibesine ve
zah metsiz bir zaferin b üyüsüne kapılarak soluğu kale
s urlarının dibinde aldı. Bu esnada, b i rdenb ire, kaleden
ç ı k ı p güneye doğru hızla ilerleyen b i r süvari kolunun
varlığını fark ettiler. İlk başta kaleyi t a hliye edip
kaçıyormuş gibi görünen bu süvari kol u , üç bölüğe ayrı l ıp
harp n izam ı alınca, m erak yerini kaygıya bıraktı. B u
b ö l ü kl erden i kisi, doğrudan, akılları karışan Aragonlulann
ön cephesine h ücum ede rken üçüncü bölük, ,

burunların ı n dibindeki tehl i keyle baş etmeye çabalayan


A rag6n savaşçılarınca tamamen unutuldu (göğüs
göğse çarpışmalar esnas ında sıkça yaşanan bir hadise) .
Cepheden yed ikleri esaslı darbenin etkisiyle sersemleyen
Aragon b i rlikleri, mevzi l erinde tutunamayıp gerileyince
a rkalarında bekleyen ikinci kolun d üze n i ni bozdular.
Tam da bu noktada, Simon de Moncforc'un haçlı
süvarilerinden m üteşekkil üçüncü böl üğü, savunmasız ve
sald ı rıya açı k sağ k anatta meydana çıktı ve kralı n ih tiyat
kı tasına b i ndird i . Böylece üç Aragon muh arip hattı nı n
h epsi birden, kendilerinden çok dah a az sayıdaki b i r
k uvvet tarafından kati b ir yen ilgiye uğratıl mış oldular.

FRANSA

TOULOUSE


M U RET

İS PANYA

T:an n lwrkusu. olan bir haçl tdan, birkaç ay içinde açgözlü. bir
barona dönü.şen Siman de Monefort, Pircnder'de, banşçıl
Katar ahalisi arnsmda kendine ait bir k ralld{ kurma hevesine
kapılmıştı.

1 46
EM l K V t: KU M U l A

.f·
4 İlk Aragon hattı, ani ı; '

düşman taarruzu karşısınd�


paramparça oldu ve gerid • ·'
piyadel kaçmaya başl
· t
b atı duvarındaki Sales kapısının d ış ı na çıkarmıştı. İspanyol ordugah ı n da aldılar. Bu arada kral, muhare­
S imon , bu süvari kuvvetin i üç kol halinde tanzim be hattın ı bozmadan tutabilmek için olağanüstü bir
e t t i . Bu kollardan i kisi, doğr u d an düşmanın ön gayret sarf etmesine karşın, ister istemez, piyadelerin
cephesine saldırırken , bizzat kendi yönetiminde o lan peşinden koşuşturan atlı askerlerin yarattığı karm a­
üçüncü kol , doğuya doğru yapacağı geniş bir kavisle şanın esi ri oldu. En başından beri tasarladığı ham­
düşman ordusunun h alen savaşmakta olan kanadına leleri sırasıyla tatbi k sahasına koyabilen S i mon, tam
a t ı l acaktı . Her bir kolun sadece 250 savaşçıdan da bu anda, icra ettiği kanat harekatıyla Aragon' u n
o luştuğu düşün ülürse, bu hayli pervasız bir plandı. bedbaht s avaşçıl a rı n ı n yan ı başında b itiverm işti .
Tek başına İspanyol öncüleri bile, bu kuvvetlerle eşit Kral, göğüs göğse çarpışmalarda öldürüldü ve geri
sayıdaydı. Gerçi İspanyolların dikkati hayli d ağılmış kalanlar, enselerinde gözü
vaziyetteydi ve e n azından dönmüş haçlıların nefesi n i
b i r kısm ı , öğle yemeği hissetti kleri halde, kaçarak
" Ortaçağ Avrupa'sında, istihbarat
yemekle meşguldü. Ne canlarını kurtarmaya çal ış­
o l u rsa olsun, yaklaşık 800 toplama ve casusluk yöntemleri , tılar. Muzaffer kuvvetleri n
atı yakalamak, eyerlemek, hiçbir za-ınan komşu medeniyetler mevcudu o kadar azdı ki;
yularlamak ve şövalyelerin Bizans ve İslam ülkelerindeki de Mo ntforr'un adaml a­
bu atları sürebi lecek hale gelişmişlik seviyesine ulaşamadı. )) rı, güçleri n i reh i n almaya
g e l e b i lmek içi n i htiyaç DAVID NICOLLE çalışm akla tüketmek yeri­
duyacakları zamanı telakki ne, ellerine geçen hem �n
e tmek gerekir. B u durum, herkesi katlettiler.
h içbir surette tesadüfi olaylardan i baret olamaz. Belli Bu savaşta öncü roller üstlen en Simon'a ai t i k i
k i , de Montfort'un adamları, bu süre boyunca, ilk askeri kol un nasıl sevk ve idare edildiği incelikli b i r
e m i rde harekete geçmek amacıyla hazır beklemişlerdi. mütalaayı hak etm ektedir. Aynı h izada iki askeri n
İlk kol, Aven ue des Pyrenees üzerindeki güneye dizi l i olduğu ve atları n , ken di cüsseleriyle birlikte,
bakan kapıdan dışarı çıktı. De Mon tforc, Çinli s avaş b i rbirlerine dörder m etreli k bir hareket mesafes i
,
s an atı ustası Sun Tzu yu anımsatı rcasına, ordusun un bıraktıkları düşünüldüğünde, bu kollar 500 m.den
bütün sancaklarını bu ilk kısma tevzi etmişti. Kolun daha uzun olacaklardı r. Bu kollar m uharebe hattın a
e n ucundakiler, sağ taraflarında kalan yola çark ederek dönüştürülmek istendiğinde, her bir at için 1 .2 m.lik
s u rların koruyucu gölgesi altında ilerlediler. Zaman, göğüs gen işliği hesaba katıldığında, bu kez yaln ızca
h ayat memat meselesiydi. Sağa doğru dönerek derin 307 m . l i k bir uzu n l uktan söz edilebil i r. En önde
b i r hat oluşturdular ve vakit kaybetmeden düşman­ b u lunan komutan , dönüş hareketi içi n en doğru
,
l a buluşmak için acele adımlarla Louge u geçtiler. zamanın hangisi o l duğuna karar vermelidir; ama b u
Bunları, önlerindeki yoldaşlarının arka sıralarına ula­ tatbikatta hata olasılığı yüksektir. İ l k kola vaktinden
ş ı r ulaşmaz, aynı şekilde sağa dönen ikinci kol takip önce dön emri verili rse, son sıralardaki adamlar hala
etmişti. Şimdi iki hat, birbirlerinin peşi sıra, kademe şehirden çıkamamış o labilirler. İ kinci kol erkenden
nizamı içi nde en öndeki İspanyol kuvvetinin üzerine dönerse, ilk kolu n kıç kısmının üstüne bineceğinden
yönelmişti. Her tarafından sancaklar yükselen şövalye bazı muharipler tabiatıyla devre dışı kalacaktır. Şayet
kalabalığın ı gördükleri an, İspanyolların akılları baş­ bu mahzurdan kaçın mak kaygısıyla iki nci kol çok
larından gitti. B i r yandan hizmetkarlarına seslenerek geç döndürülürse, bu kez de, iki muharebe hattı
atlarının peşine düşen lortlar, öte yandan, atlarının arasındaki boşluk haddinden fazla olacağından, sayıca
s ı rtında olmaları na rağmen bir türl ü muharebe hat­ üstün düşman kuvvetlerinin muhtemel saldırısı na
tındaki yeri ni kestiremeyen savaşçılar, tam bir kargaşa göğüs germek mümk ü n olmayacaktır.
yaşan masına sebep oldular. Her geçen an yaklaşmak­ Bu dönüş hare k et i nin başarı l ı bir şeki lde i c ra
ta olan şövalyelerin korkusu, Foix kontunun asker­ edilebilmesinin iki yolu vardı (Muret'de bunlardan
leri n i n "rüzgarda sav rulan toz taneleri" gibi e t rafa hangis i n i n kullanı ldığı bil i nmemektedir) . " Dön"
saçılmasına yetip artmıştı . Kaçışan piyadeler, sol uğu kom utu, kritik konuma erişildiğin i hissettiğinde, ilgil i
BU ŞAHSİYET, ALBİ Haçlı Seferi dönemine uygı.u1 zırhlar
k uşa n m ıştır ve kalkanında Morat
şehrinin armalannı Laşımaktadı.r.
Yüzü.nü büWnüy[e örten miğferi, uğursuz
görünüşünü daha da korkunç ha[e getirir.
Düşmana korku veren bir dı.ş görü.nü.ş, her daim
et-kili bir silah olmuştu.

koldak i son adam tarafı ndan verilmiş olabilirdi;


ya da b i rlikJerin başındaki komutan, kat edilen
mesafeyi z i h n i n d e h esapl ayarak d o ğ r u vakti
kollam ıştı. Modern p iyade formasyo n larında,
bu nevi mesafeleri ölçmede, askerin muntazaman
attığı "uygun adı mlar" esas aJınmaktad ı r. Her iki
şıkta d a , bu takdi re şayan p lanın tasarlanması
ve kusursuzca tatbik edi lmesinin h a kkını, de
Mon t fort ve komutanları Marlyli B ouchard ve
William d'Encontre'a tesl i m ermek gerekir.

Planlama
Günümüz askeri yetkil ilerinin cepheden gelen radyo
isti lı bara darı, başkentteki siyasetçilerin tavsiyeleri,
yüksek kal itel i haritalar ve uydu fotoğraflarıyla
adeta bir bilgi sağanağı na maruz kalmalarının
aks i n e , o rtaçağ komu t a nl arı bas i t ve
iptidai bilgi edinme vasıtalarıyla yerinmek
zorundayd ı lar. Her şeyden evvel h a r i t a
bul mak güçtü ve eldeki h aritalar, bölgedeki
coğrafi uns urların eksiks iz bir döküm ünü
vermek yer ine, sadece yol üzerindeki bel li
baş l ı kent ve akarsulara işaret ediyorl a rdı. B u
yüzden askeri birliklerin konuşlandırı l m asında, h atta
herhangi bir mevkinin tespiti nde, bu araçlara itimat
etmek m ü m kün değildi . H aritala r, b u halleriyle,
ancak coğrafi noktaların b i rbirleriyle o l a n ilişkileri ni
tayin etmede kullanılab i l i rd i . Bu dön emde modern
anlamda yol işaretleri o lmadığından , b i r generalin,
meclis top la rdı. Kra l , bu toplantılarda h asıl olan
ordusunu A noktasından B noktasına n akledebilmek
kanaatlere göre, nereye ne zaman sald ı rı lacağına
için güzergahı bilen birisine ihtiyacı vardı. O an el
altında bulunan soylu, d i n adamı , taci r veya köylü, ve bu iş için hangi lortların şahsi maiyetleriyle cel p
kim olursa olsun, yolu gös termeye zorlanır; dahası bu edilebileceğine karar verird i . Bu devirde yaygın itiyat,
bahtsız kimseler, bir dolap çevirdiği zannı doğduğu ulaklar vasıtasıyla kraldan gelen haberleri alan yüksek
anda derhal infaz edilirlerdi . tabaka asilzadelerin in, bu taJimatları feodaJ p iramidin
Akl-ı seli m sahibi bir o rcaçağ genera l i , düşmanın daha alt basamaklarındaki şahsiyetlere i l et mesiyle,
konumunu kabaca tespit ettikten sonra, maiyetindeki kimi zaman aylar son ra, bütün b irliklerin belirl i bir
diğer ko mutanların da fikrini beyan edebileceği bir
tarih te belirli bir mevkide buluşması idi. B uluşma
tari h i yle b i rl ikte fe odal hizm e t b aşlamış kabul Taktik Seçenekler
edil i yordu. Bu sebeple , sefere, he defe mümkün o lan Kalaba l ık bir d üş m a n kuvveti karşısına kısıt l ı
en yakın mesafede başlamak arzulanan bir hadiseydi. kaynaklarla çıkmak zorunda kalan b i r kral ne gib i
Ordu önceden beli rle nen mevki de topland ı ktan taktik seçeneklere m üracaar edebilirdi? Kralın tevarüs
son ra askeri birl ikler, kral ın m ü n ad ileri tarafı n dan ettiği ş eyler arasında, askeri kuvvetlerin yanı sıra,
i l a n edilen teşri fat sırasın a göre yürüyüşe geçerle rdi. mutlaka yerel bir askeri gelenek olmalıydı. Büyük
L o r t lar, sefere yan l a r ın da bir ve ya iki savaş atı, ihtimalle, atalarının farklı cinsten düş manlara karşı
b i r b i nek atı, refaka t çiler, seyis l e r, m üteaddit nasıl m uharebe ettiğin i öğrenmişti. Tahta geçen kra l ,
h i zm etkarlar ve muh temelen sür ücü ve öküzle riyle yine büyük ihtimalle, Frontinus'un Strategemata veya
b i rden fazla arabayla iştirak ederl erd i . Bir kimsenin Vegetius'u n eserleri gib i Roma askeri metinlerin e
içtimai statüsü ne kadar yüksekse, o kadar fazla takım kolayca ulaşma imkanın a sah ipti. İ n san ları n topl uca
taklavata ihtiyacı oluyordu . Bir lordu n uyanıp karnını vakit geçirmesinin esas olduğu bir devi rde, herhalde
doyurması, giyin ip kuşan dıktan s o n ra atına binmesi mevzu dönüp dol aş ı p askeri bah islere geliyord u .
ve çadırının sökül m esi esnasında geçen zaman ve Ortaçağ ordularının , ö ncüler, merkez hattı ve artçı
b e n ze r işlemlerin gü n ü n sonu n da bir kere daha kuvvetler olmak üzere üç kısımdan ibaret olduğun a
yap ılacağı dikkate alı nırsa, ordu n u n günlük azami dair yaygın anlay ı ş , fazlasıyla i n d i rgemecid i r.
yürüyüşü 1 6-24 km olabil irdi. Düşm an kuvvetleriyle Ortaçağ ordularına kom uta edenler, askeri güçlerin i ,
buluşmaya ramak kal mış bile olsa , o rdu komutanı, gerekli liğine inandıkları kadar çok sayıda bölüme v e
kes i n mevkileri tesp i t e debil m e k i çin hobilar adı birliğe t anzim etmekten kaçınmamışlardı.
verilen izc ilere baş vur mak zor u ndaydı. E lbette Sicilya kralı i l . Roger, 1 1 32 Nocera Savaşı'nda
d ü ş m an kuvvetlerin i n bir böl gey i talan ede rek ordu s u n u sekiz kıs m a ayı rarak, altı bölümden
saldı rıya davetiye çıkardık ları duru m larda veya a teşe müteşekkil bir isyancı Apulya ordus u n u n karşısına
veril en evlerin ve kam p ateşlerin i n d umanlan göğe çıkm ıştı . Bu savaşta yaşananlar, t aktik esnekliği n ,
yükseldiğinde, hasmın ta m yerini sap tayabilmek daha etkili bir sahra tertibatı ve komuta zi nciri olmadan
kolaydı. Aynı hedefe yön elen birden fazla askeri kolu pek de faydalı olmad ığr nı sergilemişti. Roger, bütün
eş güdüm içerisin de sevk ve idare edeb ilmek, ortaçağ kuvvetlerin i derinlemesine tek bir kolda birleştirerek,
kom utanlarının h ayal l e rini süsle yen bir meziyetti. isyancıların sağ cena h ı üzerine taarruza geçti. B u ,
Ne var ki, bu kabilde n stratejik ha rekatları Moğol lar bayağı iyi b i r plan d ı . E n öndeki i ki birlik, başarı l ı
dışında gerçekleştireb i le n yoktu. bir hücumla düşman kuvvetini geri itmeye muvaffak
Düşmanla yüz yüze geli ndiği n d e , ordu "tabur"30 olmuştu ki ; isyancıları n diğer üç birliği, çark etmek
veya kısımlara ayrılırd ı . İ lk bölü n me, doğal olarak suretiyle, Roger'rn asilerin arasına i yice karışm ış
süvari ve piyade arasında gerçekleşiyordu. Bu iki askeri vaziyette olan muzaffer iki lisine kenardan saldırdılar.
unsurun hareket hızları h ayli farkl ı o l duğundan, savaş Başka b i r ifadeyle, isyancı ordunun tamamı, bir anda
meydanındaki işlevler i de tefrik edi l m işti. Bu h ususta rakip ordunun çeyreğine karşı savaşır duruma gelmişti.
her zaman çok ısrarc ı ol u nmasa da , süvari kuvveti, Roger' ı n i ki birliği, tabiatıyla hezimete uğradı ve
ağı r teçhizatlı şövalyel er ve harcıal e m hizmetkarları kendisiyle birlikte ordunun geri kalanın ı da bozarak
ara s ı n da ayrıca bölü neb i l irdi. P i yadeler ise, çoğu geri çekilme esnasın daki zayiatların ciddi biçi mde
vakit , uzun menzilli sila hlarla don a n anlar ve göğüs artması n a sebep oldu. Esasında, isyancıların çark
göğse çarpışmalar için yakın dövüş s il ahları kullanan manevrası yaptıkları an, Roger ordusunun geri kalan
askerler olmak üzere ayrı birlikler t eşkil ediyorlardı. birlikleri için bulunmaz bir fırsattı. Ama anlaşılan ,
Her bir askeri b i rl iği n b aşına, m u t l aka yüksek bir geridek i birlikler gerçekten de çok gerideydi; aksi
asa l e t unvan ı na sah i p , güvenili r ve tecrübeli bir takd i rde, isyancılar kendi cenahl a n n ı savunmas ız
lort tayin edi l meliyd i ; çünkü yü ksek tabakadan bırakan böylesi bir h amleye cesaret edemezlerdi.
gel e n birisinin, daha ehe mmiyets i z unvanlara sahip Dah a basit plan l a r ı n başarıya ulaşması daha
olanlardan emir almas ı kabul edi l em ezdi. m u h temeldi. Herha l de en basit tertibat, sıradan
bir m u harebe hattı teşkil ederek karş ı l ıklı h ücum a Pusu Kurma
tutuşmaktı. N e var ki, istikrarlı hatların kapışması, Bazı birlikleri gözden ı rak köşelerde pusuya yatırmak,
mantığı gereği, hangi t arafın daha güç l ü olduğun un bir ordu komutanını n , s avaşın seyrini kendi lehine
teyidi nden başka bir şey değildi. B u durum, Moğollar çevirebi l m e k için b aşvurabil eceği yön te m lerden
gibi dişli ve kurnaz bir kuvvet karşısında, zaferi kendi biriydi. Halihazırda hasmıyla hummal ı bir kapışmaya
ellerinle düşmana teslim etmekten farklı olmazdı. B u tutuşmuş b i r ordunun , h iç bekle mediği bir anda,
yüzde n ortaçağ komuta n ı açısından, aşağıda sıralanan savunmasız kanatların dan birinde, ufak b i le olsa taze
taktik seçeneklerden b irine veya birkaçı na müracaat bir düşman kuvvetin i n tezahür etmesi bir felakete
etmek daha akılcı bir d avranıştı. dönüşebi l i rdi. Keza b u tür askeri operasyon lar için,
ne kadar uzaktan yapı lm ak zorunda kal ınsa da,
Muharebe Alanını Se çme planlama, zamanlama ve komuta hayati önem arz
B i r kom utan savaşmak i çin aşina olduğu bir araziyi ediyordu. B u taktik h erkesçe bilinmes i n e karşın,
seçtiği takdirde, bir sürü taktik seçe n ek ten istifade hemen her defasında son uç veriyordu.
edebilmenin yolunu açmış olacağını b i l iyordu. İ ngiliz
kralı I I I . Edward' ı n C recy'de, daha ö nceden sürek Takipten Vazge çme
avlarına çıktığı bir mahalde seçtiği muharebe meydan ı , Savaş m eyda n l arı n da uygulanm as ı e n müşkül
tabiat eliyle teşekkül etmiş, bir metre derinliğinde talimatlardan biri, düşman kuvvetlerini takip ettikten
çukurlu k bir alan ı ihtiva ediyordu. İ ngiliz okçusuyla sonra intizamlı şekil de geri döneb i lmekti. Taarruz
başı yeterince belada o l a n şövalyeler, m iğferlerin i n eden birlikl erin hasımların ı n direnci n i kırdıkları an,
altı ndan b u hendeği fark edememişlerdi. Beklendiği her zaman için, ordunun ne denl i disiplinli o lduğunun
üzere arlan tökezleyerek aşağı yuvarlan a n Fransızlar, imtihan edild iği bir s ı n av o lagelm işti; kumandanın,
İ ngiliz o kçusu ve zırhl ı silahşorları t arafından bu askerlerin i muhtemele n bol kazan ç elde edecekleri
çukurluk arazide katledildiler. bir takip t e n vazgeçirmeyi becerip becerem ediğinin

��----- -------��- ---


--��----
�-------�-- --�------
--- ----
-� -- ��------��-

::::;-f .___
I
D-n;--
.--:::::==::
L-::::J ı 1 ı ___

k?J t::J

S İ C İ LYAU NORMANLARlN, 1 132 tarihli Nocera


Savaşt'nda Apulyaldara karşt m uharebenin
başmda giriştiği doğrudan cephe hücumu,
denemeye değer bir kumardt. Şayet her şey
yolunda gitseydi, Normanlann Apulyaltlan
arkalanndaki nehre dökmeleri işten b ile değlldi.
Ne var ki, Apulyalılann önemli bir kısmı çoktan
nehrin öte yakasma geçmişti ve geriden takip
eden Norm.an birlikleri ile hücuma kalkanlar
arasındaki mesafe öylesine açılmtşh ki; öndeb
birlikler kanattan uğradıklan saldınlarla bozguna
uğradı lar.
sınamas ı . Oliver Cromwell, kralcı kuvvetlerin aksine, arbalederle kırmaya niyetlenmişlerdi; fakat isyancılar
tesis e tt iği Yen i Model O rdu'da b u h ükmü kabu l aynı şekil d e karşılık verdi ler. Süvari kuvvetlerin i on
ettirm i şti. İ ngiliz süvarisi, Napoleo n savaşları gib i beş alaya bölen Fransızlar, bunlardan sekizi n i düşma n
geç bi r tarihte bile, b u kon udaki v u rd u md uymazlı ğ ı birliklerinin arkasına sarkmak üzere görevlendirdil er.
yüzünden kötü bir şöhrete sahipti . B u süvar i al ayları, d iğer Fransız birl i k l e r i , ön
kıstmda m ızraklı hası m larına karşı giriştikleri tek
Kıskaç Harekatı tük saldır ı larla göstermelik bir çatışma sah nelerken,
Etrafı s arılan d üşmana farklı cenahlardan eşza manl ı arabalarda n örül ü tah ki m atı aşmak için beyhude
taarruzlarda bulunmak, iki ucu keskin b ıçak gibidir. yere çabal ayıp durdular. B itmek bilmeyen yorucu
Bir kuvvet düşman askerleri nce çepeçevre kuşatılmışsa, günün akşamı nda, tarafların istira h at edebi l m esi
sonuna kadar mücadele etmek zorunda kalır. Ne var için ateşkes çağ rı s ı yap ı l d ı ; ama yapılan çağrı ya
ki, savaşmak dışı nda seçeneği kal mam ış bir kuvveti rağmen, çatışmalar her i ki tarafta insan kaybına sebe p
yenilgiye uğratmak, çok pahal ıya m a l olabilir. 1 304 olacak şekilde devam etti . M ücadele n i n so n u nda
Ağustos'unda, A lçak Ü l keler'de s üregelen isyan Fransız zayiatları birazcı k da olsa fazlaydı; fakat hem
hareketini bastırmak i steyen bir Fransız ordusu, Fransızlar, hem de m ilis kuvvetler, zaferi n kendilerine
çoğu n l uğ u itibarıyla m ızrakl ılardan ol uşan b i r milis ait olduğunu iddia ettiler.
kuvveti n karş ısına çıkm ı ştı . İsyanc ı la r, bir köy ve
Sahte Ricat
dere arasına yerleşip arka kısımların ı ü ç sıra halinde
Sahte ricat, kadim devirlerden beri uçsuz bucaksız
d izd i k l eri arabalarla e m n iyete almı ş l ardı . İ ki sene
bozkırlarda kesin son uç getirici b i r takti k olarak
evvel Courtrai'de, b u mızraklı kuvvet i n sillesini fen a
kullan ı la gelmişti. B u s avaş h i l es i n i l ay ı k ıyla
yemiş olan Fransızlar, bu kez ihtiyatlı davranmaya
tatbik e d eb i l mek i ç in , savaştan önce k u s u rs uz
kararl ıydılar. Düşm a n l arının dire n c i n i ilk olarak
b i r plan l am a, ald ı kları emirleri harfiyen ye r i n e

KARA P RENS'İN KOMUTASI a l l r da Poitiers'ya gelen i ngiliz


n

ordusu, okçu. birlikleri ve yaya zwhlı silahşor!a nn ya ı srra.


n

u.Jak bir m iklar ihtiyal süvarisine sahipti. S t ras ıyl a süva ri


ve p iyadelerden gelen iki Fransız hücumu., i ngil iz okçu%t
tarafından d u rd u ru ld u. Bundan sonra irıgilizler, yaya halde
savaşa n zırhlı silahşorlannm bir kısmıyla karş taarruz
ı

düzenlediler. ingiliz s üvari ihliyat kıfası, zaferi getiren son


darbeyi i ndirdi. - - -
/
/

- -- -- -

--
- - --- -
getiren savaşçılar ve savaş meydanı n ı n tamamında UZUN YAY KORKUNÇ b i r silahü. Bir okçu, atbğt i l k ok yere
etkin bir d enetim kurabi lmek şarttı. Aksi takdirde inene kadar üçüncü. okunu gönderebilirdi. Okçular, silahlarını
ricat h a reketi, gayri i h t i yari, gerçek b i r kaçı ş a daha sd"<.ıca kavrayabilmek için sıklıkla yalın ayak savaşırlardı.
dön üşeb i l i r ve tasarlanan karşı taarruz h içbir zaman Yay kirişin.i adamakıUt gerebilmek için düzenli talim şarttı. Bu
zorunluluk, k u.l l ammı daha kolay olan ateşli silahlann gü.n
gerçek leşm eyeb i l i rdi. Wi l l iams, H as t ings'te bu
geçtikçe yaygın.laştığı bir devirde, uzun yaylann ku.su.rn olarak
yöntemi iki defa uygulamıştı; daha ilginci, Moğo l lar,
göze çarpıyordu..
1 26 0 'daki Ayn Calut S avaşı'nda, b e n zer şeki l de
Memlükler i n tuzağı na düştüler.
bertaraf edip ordu serd ar ı n ı öldürdül e r. B u n unla
Çark Hareketi birlikte bu k uvvet, ayn ı vakitlerde kanattan gelen
Bir kanat kuvvetinin icra edeceği çark hareketi, bazı Müslüman h ücumuna gafı l avlandı ve çatı ş malarda
hallerde, pusudan çıkıp saldıran sürpriz bir kuvvet hayatın ı kaybedenler ve t utsak verilenlerle birlikte
kada r etki l i o l abilird i . S avaşın gürü l tü patırt ı s ı , 1 0.000 kiş i li k muazzam bir kayıp verdi. Keza Siman
yapılan i kazl arın anlaş ıl m as ı n ı hayli güçl eştiriyordu; de Montfort, bu stratej iye i liştirdiği sürpriz hücum
bu yüzden, bir birlik, hiç beklemediği bir istikametten unsuruyla, M uret Savaşı' nda göz kamaştırıcı bir zafer
sald ı rıya uğray ı n caya kadar etrafı nda neler olup kazan mıştı.
bittiği n den haberdar ol m ayabil irdi. B i r defasında,
I I . Otto yönetiminde İ talya'ya giren Cermen ordusu, Kastilya Ver aset Savaşları: Najera 1367
Bizans l ı l ar namına savaşan M ağrip l i bir İ slam Z a l im Ped ro ' n u n K a st i l ya tah t ı n a o t u rması,
ordusuyla karşılaşmıştı. 982'de Cotrone'da vuku bulan gayrimeşru o lmasına karşın daha revaçta o l an kardeşi
savaşta, Cermenler, Müslümanların merkez hattına En rique tarafından tan ı nm am ıştı. Bunu n üzerine,
h üc u m ederek karşılarındaki düş m a n birl ikler i n i Fransız kra l ı V Charl es' ı n baldızı olan Pedro'nun
eşinin, kısa bir süre önce izah edi lemez b ir şekilde yön ünde Pam p lona'ya, ya da kuzeyde M iranda
ölmesi tats ızlığa iyice t uz b iber ekti. üzerin d e n k u zeydoğudaki Vitto ri a'ya hareket
En b a ş ı n dan beri Arag6n' un maddi desteği n i edebilmek m ümkündü. Bu haliyle K ra l Enrique,
arkası n a a l a n Enrique, s o n gelişmelerle birlikte istila kuvvet i n i n kendis i n i geçip gitmeye cesaret
Fransızla r ı da kendi t arafına çekmiş o l d u . Bu da edemeyeceği stratejik bir mevki seçmiş oldu. Enrique,
yetmezmiş gibi, Papa V. Urban, Pedro'n u n ordusunda istila ordusunun kullanacağı g üzergah bell i olur olmaz,
bulunan Yah udi ve Müslümanlardan dem vurarak herhangi b ir askeri girişim i rahatça engel leyebilecek
Enrique' n i n davasında h ak l ı olduğunu b eyan etti den l i geçitlerin uzağında b ul u n uyordu. Kara Prens' in
ve Ped ro'ya karşı bir h açl ı seferi düze n lenmesine geçitleri açacağı istihbarat ı geldikten sonra, Enrique
cevaz verdi. Paran ın kokusunu alan Fransız ücretli ordusu yeri n i değiştirerek 4 00 ytl son ra meşh u r
askerleri , h açlı davası uğruna zırhların ı n üzerine İngiliz zaferinin vuku bulacağı Vittoria yakın ları ndaki
işlettikleri beyaz haçlarla b üyük bir hevesle sefere mevkide kamp kurdu. Enrique, askerlerin i Anastro'ya
koşuşturdu lar. Charles, h açlı ordusunu n başına, çok nakletti ve Navarra'dan ç ıkıp Vittoria ve M iranda
soylu b i r aileden gelmemesine karşın keskin zekası üzerinden Kastilya'nın başkenti Burgos'a uzanan yolu
ve cesaretiyle temayüz eden Breton Bertrand d u emniyet altına aldı.
Guescli n'i tayin etti. Bertrand, kendisine teslim edilen Bu arada iki ordunun sah ip olduğu farklı taktik
orduyu i l k iş olarak papa tarafından takdis edilmesi gelenekler yavaş yavaş su yüz ü ne çıkmaya başlamıştı.
için Avig non' a götürdü. Ruhen arınan h açlı ordusu, İspanyol tecrübesi, insanl arla dolu dağlara karşı boş
buradan, hadiselerin h ızlı olduğu kadar kanlı cereyan ve engin düzlükler ve çeviklikleriyle göze batan hafıf
edeceği Kastilya topraklarına yürüdü. G öz açıp zırhl ı süvari kıtalarıyla şekillenmişti . Ne de olsa, en
kapayı ncaya kadar ken tler zapt edilmiş; Yahudiler az 600 yıldır M ağriplilerle mücadele ediyorlardı.
kılıçtan geçirilmiş; Pedro kaçmak zorunda bı rakılarak B u na karşı n Kara Prens ve Pedro' n u n kuvvetleri
Enrique'ye taç giydiri lmiş; herkesi n hissesine düşen (Pedro'nun deyişiyle "müttefi kler"), askerl i k eğirim ini
kazanç resmen belirlenmişti. Gelgelelim, Pedro henüz daha kalabalık bir nüfus ve daha fazla tarı m arazisi nin
pes etmem işti. Tah ttan uzaklaştırıldıktan sonra (o bulunduğu Fransa'da a l m ı ş l ardı. B u n l arın keş if
sıralarda Aquitaine'de b u l unan) İ ngil tere'n i n Kara birlikleri, daha ağır teçhizatlı olmakla be raber daha
Prensi Edward' ı n h im ayesine sığınmış ve Navarra ufak toplul uklar hal i n de faa liyet gös teriyorlardı.
ve Mayo rka kralların ı n da desteğiyle, kaybettiği N i tekim Prens, yalnızca 1 00 kişili k bir b ir l i k
saltan at ı n ı yeni den a l ab i l mek i ç i n teşebbüse yollamakla yetinmişti. Ö te yandan Enrique, 6000
geçmiş t i . B u esnada paral ı askerler yi ne geçi m adamını göndererek müttefik ordugahı n ı bir güzel
derdine d ü şmüşlerdi ve Kara Prens' i n d e acilen yakıp yıktı rd ı . Enrique' n i n adamları geri dönüş
bir ord uya ihtiyacı vardı. P iyasa bir and a istihdam yol undayken , d üşman o r dusuyla karşı karşıya
edilmeyi b ekleyen gön ü ll ülerle dol up taşmıştı; ama geldiler. M üttefik askerleri Üzerlerinden indi kleri
Kara Prens, ancak kasası ndaki para nispetinde asker atlarını derhal etrafa dağıttılar ve bir tepenin üstünde
kiralaya b i l d i . Aquitain e'deki feodal vassallerin de yığınak oluşturdular. Bu tahkimatı n arkasından, önce
oyuna katıl masıyla, ücretli askerler eski işverenleriyle hafıf süvarinin taciz saldırılarına, sonra da İ spanyol
pazarlık e tmek üzere geri döndüler. ağır süvaris i n i n m üteadd i t kereler gi ri ş tiği top l u
Navar ra l ı Kötü C harles, aynı anda hem Kral hücumlara başarıyla göğüs gerseler de, Fransızların
Enrique'yi Pirene geçitlerini kapadığı, hem de Kara yaya o l arak tertip lediğ i t aarruza m ukavemet
Prensi ayn ı geçitleri açtı ğı gerekçesiyle s uçladı. Daha edemediler.
sonra da, b i r Fransız şövalyeni n eline tutsak düştüğü Her iki o rd u da ilk h a re kete geçen taraf o l m a
şayiasını yayarak bir ş atoya saklandı ve iki tarafın n iyetin de değil d i ve tarafla r, takriben bir h afta
da yardı m ı na gelmesinin söz konusu o lamayacağını boyunca birb i rlerini gözetlemekle yetindiler. Kara
duyurdu . Prens, bu m uam mayı kend in ce çözmek adına, bir
Kral E nrique, ordusunu San co Domin go de la gece alelacele toparlanarak o rdusunu önce güneye,
Calzada'da toplam ıştı . Bu noktadan k u zeydoğu sonra Sierra Cancabria üzerin den doğuya sevk etti ve
Zal im Pedro'ya sadık kalmış olan Logrono mevkiinde mızraklar ve kalkanlarla dövüşen hafıf piyadeler olan
Ebra neh r i n i geçti. B öylece sadece i k i gün içi nde Gaskon bidowerlarının karışımından oluşan toplam
yaklaşık 5 0 km. lik bir yol kat ederek, Enrique'nin sayısı belirs i z bir topl u luk. B unlar, devrine kıyasla
pozisyonu n u zora sokmuştu. Enriq ue, mümkün olan devasa ordulardı ve Yüz Yıl Savaşları'na ara verilen bir
en çabuk ş e kilde hasmının peşine d üştü ve Haro'da döneme ait ücretli asker bol luğuna işaret ediyorlardı.
Ebro'yu aşa rak, Prens halen 9 km doğuda, Pamplona Öncü k u vvetler çarp ı ş t ı ğı nda, Kara P rens' i n
yolu üzerinde kalan Navarette'de i ken Najera'ya vasıl adamları "bir m ızrak boyu" gerilediler. Bu sendelemeyi
oldu. Bu karşı manevra, bir kez dah a Prens' e başkente m üteak i b e n , Enrique ordusunun kanatlarındaki
giden yolu kapamıştı. atlılar, Prens ordusunun kenarları üzeri n e atıldılar.
Naj e r a' n ı n h e m e n d-ı ş ı n d a g ü ney-kuzey Ne var ki, b uralardak i İngil iz o kçusu, c i r itlerinin
doğrul tusunda akan bir dere ve geniş açık bir düzlük, menzili kendilerine erişmeyen İspanyol jinetelerini
iki o rduyu b i rbirinden ayırmıştı. Arazi, bir süvari ( Endülüs'ten gelen orta hal l i s üvari kıtaları) kümeler
savaşı verme k için biçil m iş kaftandı. Enrique, arada halinde avla dı .
akan suyu geçerek Prens' i savaşa kışkırtmaya karar Kastilya kanatların ın iki s i de savaş m eydanından
verd i . D u G uesclin' i n İ ngilizlerle h arp ederken kaçtı . Aşik a r olan ş u k i , bunl ar B ertrand du
öğrendikle r i , öncü kuvvetleri atlarından indirerek Guescli n'de n gelen i kazlara kulak asm a mışlardı.
yaya vaziyette i lerlemeye sevk etmişti. 2000 kişilik bu Esasen, ok menziline girmeden bir çevirme harekatı
kuvvet, Fra nsız şövalye ve refakatçilerinin yanı sıra, i cra etmeleri gereki yo rdu . B u suretle m üttefik
Kastilyalı zı rhlı silahşorları ve bir m i ktar arbaletçiyi askerl e r i n b üyükçe b i r kısmı, düşman ı k arşısına
ihtiva ediyordu. Buna karşın ana kuvvetleri oluşturan alabilmek i ç i n dönmek zorunda kal a c a k ve bu
savaşçıları n tamamı s ü variyd i . O r tada, öncü birlikler, göğüs göğse bir m ücadeleye dalm ış olan
kuvvetlerin tam arkası n da bekleyen Kral Enrique, Kara Prens' e yardımcı o lamayacaklardı. Böylesine
1 50 0 şöval yeye kumanda ediyordu. Kanatlarda, vasi ve düz b i r sahada, İngiliz okçularının burnunun
hafifçe öne doğru sarkmış vaziyette 1 000 ağır zırhlı dibine kada r girmenin hiç l üzumu yoktu.
süvari ve 1 000 jinete c i r itlerle m uharebe etmeye
- Serbest kalan müttefik kan atlan, çark ederek ortada
alışkın bir n evi hafı f süvari - yer alıyordu. Görünüşe cereyan eden kapışmaya k a t ı ldılar. Aynı zamanda
bakı l ı rsa, c e n ah lardaki b u birl i kl er, a r baletlerle Prens, başında bulunduğu merkezi bölüğü ordusunun
m ü ce h h ez i l ave b ö l ü k le rle t a k v i ye e d i l m işti. ön cephesin i takviye e tmek amacıyla ileri çıkarmıştı.
Enrique'nin üçüncü ham ise, bütünüyle piyadelerden Kral Enrique henüz tes l i m bayrağını çek memişti;
müteşekkil 2 0 . 000 kişilik bir güçtü. kral, süvari birl i kleriyle defalarca hücuma kalkmasına
Kara Pre n s de, aynı şekilde, o rd us unu her biri rağmen, yaya vaziyet te savaşan zırh l ı şövalyeleri
birbirine yakın sayılarda zırhlı piyade ve okçulardan yarmayı başaramadı. Ö te t araftan, İngil iz okçusu,
mürekkep üç hatta bölm üştü. Neredeyse yarısı paralı kara bahtlı Kastilya piyades i n i teker teker avlamaya
askerlerden o luşan i l k hatta, 3000 o kçuya karşılık devam ediyordu. Nihayet coup de gra ce 3 1 , komutası
yaklaşık aynı sayıda zırh lı muharip vardı. Merkez altındaki k uvvetleri, merkezdeki m ü cadelenin sol
hattı, kendi i ç inde üç kısma tefrik edilmişti ve en cenahına süren Mayorka kralından gel d i . Yukarıda
ortada, aralarında Zali m Pedro'n u n 4000 m ızraklı tarif edildiği şekliyle bir çevirme hareketi, b u üçüncü
askerinin de b u lunduğu b ir likler Prens'i n komutası dalganın yıkımını perçinlemiş olabilirdi.
altına bıra kı l m ıştı. B u b i rl iklerin her iki cenahında Kralın bu savaşta sergiledikleri, h i ç d e yabana
kalan kuvvetler, zırhlı piyadeler ve okçuların eşit sayıda atılacak cinsten değildi: evvela, etrafa hakim yüksekçe
bulunduğu 4 000 kişilik k i tlelerdi. Prens' in Mayorka bir nokta olmamasına karşın, kendisine nerede ihtiyaç
kralı yönetim inde bekleyen üçüncü hattı, Gaskonlar duyulduğun u tespit edebilmişti; sonra, emri a ltındaki
ve geri kal a n ücretli askerleriyle m uhtemelen 6000 hantal kuvveti, yan ı baş ındaki insan yığınının
adamlık bir kuvvete tekabül ediyordu. En nihayetinde, etrafından s o l a döndürerek ön cep heye u l aşmış;
1 0. 000 zırh l ı savaşçıya i laveten, İ ngiliz okçusu, feodal daha sonra s ağa dönerek sürmekte olan çatışmalara
veya ücretli arbaletçiler ve zırhsız bedenleriyle kısa katılab i lm i ş t i . Bu manevralar ancak, geç i r resmine
özgü düz s ı ralar yerin e, elinde sancakla bir o yana birlikler, geldikleri gibi ortadan kaybo l d u l ar. 2000' e
bir bu yana koşuşturan krallarını sonuna kadar takip yak ı n asilzade esir alınmıştı; b unlar içi n ödenecek
etme azm i ni gösteren askerlerle hayata geçirilebilirdi. fidyeler dört gözle beklenmekteydi. Ama ne olduysa,
Sonuçta İspanyollar dağıldılar ve kaçmaya başladılar. Pedro, vaatlerin i yerine getirmeye muvaffak olamadı
Enrique'nin de, ord u n u n gerisine çekilmek dışında ve paral ı askerlerin maaşlarmı ödeyem e d i . Pedro,
bir seçen eği kalmamıştı. Orta yerde kalan Fransızlar henüz b ir alacaklılar topla n t ısı bile tertip edemeden,
da çaresizdi; ne adan n e kaçacak bir yolları kalmıştı. öz kardeşi tarafı ndan katledi ldi.
Bunlar, h e r üç yol daşları ndan b i r i n i yerde cansız
uzan ı r görene kadar kavgaya devam ett i ler; en Haberleşme
so nunda du Guesclin , teslim iyetin n işanesi olarak Ortaçağ gözcüleri, hafif zırhl ı atlı askerle rdi ve kendi
kı lıcını h as ı mlarına uzattı . Savaşta ölen piyadelerin atları n ı kulla nm ak zorun daydılar - ulaklara, h e r
bedenleri, ceset tepeciklerine dönüşmüş; daha fazla daim diri arların temin edi ldiği Roma h a berle�ıne
sayıda i nsan ise, dereni n azgın sularında boğulmuştu. teşkilatınd a n a rtık ese r yoktu. Bu s e beple, bir
Prens ve m üttefikleri n i n dört şövalye, yirmi okçu bilgi nin b i r yerden diğeri n e ul aşması uzu n bir zaman
ve kırk zı rh l ı silahşo rdan oluşan cüzi zayiatları alabilirdi. Savaş meydanlarında, askerin maneviyatın ı
karşısında, İspanyollar 7000 kişi kayb etm işlerd i . yükselt m ek, toplanma m evkileri n i b e l l i ermek ve
Sıklıkla olduğu gib i , çarpışmayı kazan m ak harbin belki de, basit b azı talimatla rı aktarma k için boru
kazan ı ld ı ğ ı anlam ı n a gelmiyordu . E nrique, eski ve borazan lar kullanılıyordu . Ele aldığım ız dönemin
gücünü b üyük ölçüde muhafaza etti ve Pedro, tahtı son u na doğru, davullar o r taya çıktı; ama b üyük
yeniden eline geçirmiş olsa da, müttefıkleri ve ücretli ihtimalle b u n l ar, haberle şmekten ziyade askerleri
cesaretl e n d i rmede kul l a n ı l maktayd ı l a r. En önde

İSLAM ORDUlARl, 8. yüzydcla ispanya'yt fcthdll


ve kapsamlı bir iskan dalgası başladt. Reconquista,
ispanya'yt H ı risriyanlar ad ı n a geri almayı baş rsa da.
a

e(rafı sa l a Müslüma n yerleş i mleri, kendi leri ne has


n n

askeri geleneklerini muhafaza etti ler. Burada gösterilen


1�i.

M üslüman süvarisi, Hırist iyan emsallerine kıyasla daha
h�ff zırh l tdtr ve doğmdan cephe hü.cumlanna girişmekten
ziyade vu.r kaçl5.ra dayalı ahşmalan tercih eder. uı�
�MJ
bul unan kom utanın, savaşın çalkantılı a n l arında, en acili n den toparlanan mahalli savunma güçleriyle
b i rl i kleri n i n kendisi n i izlemesini umut etmekten kap ı ş m a k zo r u n da kal m ı şl ardı . 8 7 1 s e n esi nde
başka yapabi leceği fazla bir şey yoktu. Keza ordunun Ashdown'da olduğu gibi ezici galibiyetlerl e birlikte
arka kısm ı ndaki ihtiyat k ı talarını, sancağıyla yapacağı düşünüldüğünde, Alfred, dünyanı n en çok kon uşulan
işaretlerle savaş meydanı n ı n çatışmaların yoğun laştığı dilinin İ skandi navca değil, İ ngilizce olmasın ı sağlayan
bölgelerine yönlendirebil i rdi. Aksi takdirde, bu iş için adımları daha bu tarihlerde atmıştı.
yak ı n arkadaşlarından bir soyluyu görevlendirerek,
tal i marl a rı n ı n doğrudan onun tavassu tuyla i lgili Kalkan Duvarının Üstesinden Gelmek
kişilere ile ti l m esini sağlamak zorundaydı. Norma n la r, 1 066 H astin gs'de Sakso n la r l a karşı
karşıya geldiler. Saksonlar, yokuş yukarı b i r yerde,
Sorunlar ve Çözümler kanatların ı da güvence alt ı n a alan çok kuvvetl i bir
Peki, ortaçağın askeri şahsiyetleri, kaderin önlerine mevziye sahi p tiler. Norman lar, bu kalkan seninin
çıkardığı e ngellerle nasıl baş etm işlerdi ? 2 1 . yüzyıl açılmas ı n ı sağlamak için, sahte bir geri çekil me tertip
insanı, öyle ya da böyle, s ilahlanma yarışı kavramına ederek sözde kaçan birliklerin üstünden açtıkları ok
aşinadır: b i r taraf, güç! ü bir silah geliştirir ve diğer ateşiyle düşmanlarını bozmuşlardı. Bunun yanı nda
taraf, dah a gelişkin b i r zırhla cevap verir vs. İ kinci İtalya'da günü kurtaran, daha basit bir şek i l de, süvari
Dünya Savaşı'nda, Alman panzerlerinin dilim zırhları taarruzlarının korkutucu ş iddetiydi. Çekişmeli bir at
ve güçlü top ları vard ı ; fakat az sayıda olmaları bir yarışında, dörtnala koşuşt u ran ürkütücü atlar size
yana, fazlasıyla ağır olan bu tankların çamura saplanıp doğru gelirken çitlerin arkası nda ayakta beklediğinizi
kal mak gi b i kötü b i r h uyları vardı . B u n a karşın hayal edin. B u manzaraya sivri uçlu ve sizi hedef alan
Ruslar, m etal i n ağırlığ ı n ı çok daha iyi dengeleyen kargılar eklendiğinde, neden bahsettiğimiz b i raz daha
meyilli zırhlara sahip T34 tanklarını ürettil er. Dahası, anlaşılacaktır. Örneğin 1 0 5 3 Civitate S av aşı'nda,
hu tan kların geniş paletleri, yere yürüyen bir insandan Norman ş ö v a l yelerin i n yaptığı tek b i r rop l u
bile daha az ağırlık uygul uyordu. hücum, Lom bard süvarisi v e Svabya p iyadelerinden
O rraçağda vaziyet, tek bir farkla ayr nydı. B u müteşekki l p apalık ordusu n u n bir bütün hali nde
dönemde taraflar, birbi rlerini dengeleyebil mek için bozguna uğramasına yetmişti.
teknoloj i k gel iş melere b e l bağlamak yeri ne, yen i 1 04 1 'de, Monte Maggiore'de, aynı taktik bu kez
stratejiler üretmekle meşguldüler. E n sı k m üracaat Bizans birl ikleri karşısında başarılı oldu. Keza yine
edilen saldırı/savunma stratej ileri aşağıda anlatılmıştır. İ talya'da, 1 300 p iyade tarafı n dan desteklenen 700
Norman şöva lyesi, iki hat hal inde tertip edil m iş çok
Deniz Akınları daha kalabalı k bir gücü, d üzenledikleri coşkulu bir
Vikingl e r, e l l e riyle h izaladıkları, gölge n i n düşüş taarruzla a l aş ağı ettiler. B u s avaşta, birinci B izans
açısına göre kaçıncı enlemde bulundukları nı gösteren hattı çöküp a rkası ndaki hattı da karman çorman
basit cihazlarla, istedikleri zaman istedikleri yerden etmişti. (As l ı na bak ı l ı rsa Normanlar, bundan önce,
kıyıya çı kıyor lardı. D i n a damları çareyi dua etmekte B izans o rd us unda paralı asker olarak savaşıyorlardı;
bul urken , İ ngiliz kra l ı B üyük Alfred, belli başlı fakat gördükle ri h izmetler karşılığında hak ettikleri
kenderi tah k i m etme, k ı rsal kesimin savun m asını meblağı alamadıkları kanaatindeydiler ve a nlaşılan,
mahalll kon tlara ve .fyrdl ara havale erme ve nereden bu duruma gerçekten de çok öfkelenmişlerdi.)
ve ne zaman geleceği tam bir muamma olan akınları
önleyebi lmek için bir fi l o donatma yoluna gitti. Kargıyla Başa Çıkmak
Doğr usu n u söyl e m e k gerek i rse, don an ma Endülüs Müsl ümanları, çitin atların koştuğu tara­
Vikin g baskı nl arı n ı n ö n ü ne geçmede p e k etkili fındaydılar ve hayatta kalabilmek için, feodal şöval­
olmamı ş t ı ; ama Alfred ' i n filosu, V i ki nglerin geri yenin kahredici hücumları na bir çare bulmak mec­
çekilme yol l arını rıkamada h ayli k u ll a n ış l ıydı. Bir buriyetindeydiler. Şövalyelerin koşu yolları n ı piyade
şekilde karaya çıkan Vikingler, bir taraftan kent ve k ütleleriyle doldurdular; atlarının sırtında taarruza
kasabaları n tahkimatlarıyla uğraşmak, öte taraftan, kalkan ları o k yağmuruna t uttular ve yol boyunca
Najera Savaşı
1367

İspanyol kralı Enrique, sahip olduğu merkezi konum


sayesi nde, Kara Prens' i n yanından geçip gitme
teşebbüslerini engel le di ve Prens'i Najera Savaşı'nı
vermeye mecbur bıraktı . Bununla b i rl ikte Enrique, emri
a l t ı n daki farklı askeri: b i rimleri eşgüd ümlü kullanma
konusunda başarıl ı olamadı. İspanyol kralı, arbaletçi ler
desteğindeki avcı süvarisini kanatlara yaymalıydı. Bu
ş e kilde Prens'in kanat kuvvetlerin i ve ihtiyat kıtalarını
k e n arlara çekeb i l i r ve du Guesclin ve kendisine ait ana
p iyade bölüklerinin, çok daha fazla sayıda savaşçısını
doğrudan Prens üzerine yollamasına fı rsat yaratabilird i .
Ne v a r ki, Enrique'n i n avcı süvarisi İ ngi l i z okçusu
tarafından yen i lgiye uğratıldı. Yoksa bu birlikler, du
Guescli n' i n adam l ar ın ı n İngilizlere kazasız belasız
yaklaşabilmeleri için b i l inçli olarak feda mı edilmişlerdi ?
B u n u asla bilemeyeceğiz . Kara Prens' i n öldürülmesi
veya tutsak edilmesi , Batı Avrupa tar i h i ni esaslı biçimde
d eğiştirebilirdi. Kara Prens ve Kral E n rique, Napoleon'un
b ile takd i ri n i kazan acak bir dizi strateji k manevrayla, i yi
yönetildiği takd irde, orcaçağ orduları n ı n s üratl i ve etki l i
y ürüyüşler yapabileceklerini gösterd i l er.

İ S PAN YA

Muharebenin düğümünü çözen kanat hücıorıu, istisnai


bir hamleydi; çü.nkü ispanyo[[ann koYUnaklı tarajinı hedef
a[m tşh. Ama bu şekUde, Kral EnriqLte'yi, batıda uzanan
�o p valdanndaı1 koparmak mürnkü.n oldLt.
.EMl K VE KUM U . lA
örseledikl e ri düşmanlarının etrafın ı hafif atlılarla yiyerek d i n lenmekte olan Lombardları n üzeri ne
kuşattılar. 1 1 9 5 Alarcos'ta, V1I I . Alfonso' nun Kastilya s al dı rdı lar. Lom bardlar, top a rlanmaya fırsat dah i
süvarisi, Müslüman p iyadelerin ön hattı n ı yarmayı bulamadan yenildi ve bunun peşinden gelen acımasız
başardı; fak a t bunlar, ikinci piyade hattından gelen takipte büyük kısm ı katledildi.
yaya askerler ve kanatlardaki hafif süvari tarafı ndan Bununla birlikte her yöntemin bir yumuşak karnı
çepeçevre sarıldılar. Bu arada ilk hattan geriye kalan­ vardı. Macarlar, 9 5 5 Lechfıel d savaşında, geri çekilme
lar, Kastilya piyadesinin üzerine yürüdü ve bunları yol ları 8000-9000 kadar Cermen atlısı tarafından
çabucak a l t etti. Her şey b i r anda tepetaklak olmuş­ kapatılınca bu defa yenilgiye uğramışlardı. Macarların
tu; etrafları n da olup bite n i miğferlerinden güç bela e linde, düşmanl arına cepheden saldırmak dışında
görebilen şövalyeler, h e r b i r seçenek kal m a mıştı;
yö nden gel e n hası m l a r ı her ne kadar, ufak çaplı bir
tarafı n d a n a deta yutul ­ "Kabile reisi, iktidarını ölüm kanat harekatı, ağı rl ıkları
m uşlardı. Piyade güruh u ­ ve imha tehditleriyle muhafaza bekleyen muhafızları yarıp
n u n içind e m ahsur kalan geçmeye ve orada b u lunan
eder . . . Reisin sarayında hayatta
Hıristiyan şövalyelerd e n sekiz Cermen lejyonundan
ç o k azı k a ç m ayı başara­
kalabilmenin ve istikbale
b i ri n i püskürtmeye yarasa
bildi. kavuşmanın yolu, sürekli bir dehşet da, Macar taarruzu sonuç­
ikliminde en iyi şekilde rekabet ta b aşarısız oldu.
Ricat ve Taarruz etmekten geçer. Burada , sıradan
Üstün t e ç h i zat, sayı s a l insanlara yer yoktur. Bazıları zeki, Tekerlekli Duvarlar
ü s t ü n l ü k v eya kab a Vaktinden evvel doğan
bazıları haşin, bazıları delidir. "
k u vvette n h i çbiri , tek b i r mil liyetçilik ve Tibor
NEWARK
b a ş ı n a , o na çağ h a rp d i n i heyecanıyla a teşlenen
m eydan l a r ı n a h a k i m Bohemya hal k ı , 1 420'de,
ol maya yeterli deği ldi. Tıpkı b ugün o l d uğu gibi, Macar kralı ve Kutsal Roma i m paratoru u n vanları nı
esas olan, iki taraf arası ndaki farklılı ktan akıll ıca taşıyan metbulan S igismund'a karşı ayaklandılar.
istifade edeb ilmekti. M acarlar, esas itiban yla, ad ı S igismund, fik i r ayrıl ı k la rıyl a boğuşan feodal
okçulardı ; fakat asla yan larından cirit ve kementleri kuvvetlerden mürekkep o l s a da, tecrübe] i ve iyi
eksik etmezle rdi. Daha evvelki devirlerin Hunları donanı mlı b i r o rduyu sahaya sürebilme i m kanına
i l e araları n d a bolca benzerl i k vardı; M acarlar da, sahipti. Halbuki bu talimli gücün karşısında, askerlik
benzer şek i l de, kal abalı k i ntizamlı birimler teşkil eğitiminden nasibini almamış, yarım yamalak silahl ı
etmek yer i n e , ufak ve gevşek takım lar halin de kent ahalisi ve çiftçiler vardı . İ syanın başı n a, Leh
savaşıyo r l a rd ı . Pusu k urmak tan ve sahte ricat ordularında Tötonlara karşı çıkılan seferlere katılmış
s t ratej ileri uygulamaktan h az ederl erdi ; çünkü o lan Jan Z izka geçmişti. Zizka, bazı yö n lerden ,
remel maksatları, düşman tertibatı nı bozup oklarla modern askeri taktiklerin atası sayılabilecek yepyeni
h asımlar ı n ı s eyreltmek ve en son unda ö l dürücü b ir taktiksel formasyon gel iştird i : bir a n da karşı
darbeyi i n d i rmek için düşmanlarına yaklaşmaktı. taarruz noktalarına dönüştürülebilen aşılamaz kareler.
Bu tak t i ksel yön tem , 899 B renta Savaşı'nda Bozkır göçebeleri, araba l a rdan oluşturdukl a rı
göz kamaş tırıcı bir usta l ı kla tatbi k edi ldi. Yalnızca çemberlerle sabit bir mevziye bağlı olmayan savunma
5 000 Macardan oluşan b i r kuvvet, tam bir hafta üsleri kurmayı a lışkan l ı k h al i ne geti r m işlerdi.
boyunca kendilerinden üç misi i kal abalık Lombard Zizka, bu fikirden yola çıkarak isyancıların ardına
s ü varileri t arafından takip edi l m işti. Nihayet, s ığınabi leceği zırh l ı arabal a r imal etme tasarısını
Macarlar b i r neh rin karşı yakası n da kam p kurdular geliştird i . B u n un l a birlikte d üşmanın i nt i zamını
ve düşmanlarıyla müzakerelere başlamak istediklerini kaybettiği veya cesaretinin k ı rıldığı anlarda, s ırtını bu
bildirdiler. Fal<at bu sıralarda yedek arlarına binen üslere vererek h uruç harekatı yapabilmek de mümkün
M acarla r, b i r çırpı da a r adaki nehri aşarak yemek olacaktı. Arabaların yan tarafları, bir insanı n ardına
kolayca gizlenebileceği mi ktarda yükseltildi
ve aralardan güvenle atışlar yapabilmek
� �
i ç i n mazgallar açı l d ı . B u arabal a r, ��==:::�::::. ::: --­
...
bi rbirleri n e zi ncirlerle bağlanab i l i r ve
yah ut aradaki boşl uklar, tekerlekl i ahşap
paravanlarla kapatılabilirdi. Arabalardan ö rülü seyyar
ord ugah , Macarların eli mah klım saldırmak zorunda
oldukları stratej ik bir mevkiye kuruluyordu. Kırık
bir çem b e r m isal i, iki yarım daire şekli nde
teşkil edi le n bu düzenekte, ağızlardan b i ri
doğ rudan d üşman kuvvet lerine bakarken ,
diğeri tam ters istikamete dönük olurdu. B u
ağızlar, kazı klar ve ihtiyaç anında i ndirilmesi
ka l d ırıl m ası kolay zincir m anialarla kor u m a
al una al ı n mıştı . Her a r abaya , yarısı tatar yayları veya
daha sonraları olacağı gibi, iptidai tüfekler taşıyan bir
m üfreze tayi n edilirdi. Takımın diğer askerleri, çivili
gürz, tebe r ve mızrak gib i uzun sapl ı yakın dövüş
aletleri kull anıyorlardı. A raba ordugahını n ye r leşi m
planı , Maca rlara saldırıya geçmek dışında bir seçenek
bı rakmamaktaydı. Çaresiz kalan M acar kuvvetleri
i leri atıldıklarında, ilk ö nce, uzun menzilli silahlar
kullananl arın atışları altın da düzenlerin i yitiriyorlar
ve sağ salim arabalara u laş m ayı başarabilenler, burada
bekleyen s i l a hlı adamların gazabına uğruyorlardı.
Bu araba istihkam l ar ı , adı şöval ye n i n ezelden
beridir keyfi ni sürdüğü avantajların çoğunu bertaraf
etmişti. B i r araba karş ıs ı n da atın ivmesi bütünüyle
anlam ı n ı yitirm iş ti ; şövalye, art ı k piyade rakibinden
daha yüksekte değildi v e kullandığı ka rgı , araba
m ürettebatının mızra k l arı ndan daha uzaklara
er işm iyordu . Wagenburg taktikleri , tam manasıyla ilk
defa 1 42 1 'de, Luditz (Zlutice) ve Kuttenberg (Kuma
Hora) savaşlarında kullanıldılar. Ayaklanma savaşları
u zadıkça, b u formasyon u iyice berkitecek şekilde,
arabaların orasına burasın a ufak kalibreli toplar ilave
ed ildi. İsyancılar, bu topları saldm amaçlı kullanmaya
başlayarak , arabaları paralel hatlar içinde düşmana

DÜŞMAN ORDULAR!, HER zaman birbirleriyle iletişim kurma ihtiyacL içinde


o!muştu. O rtaçağda bu vazŞe, h aberci denilen görevliler aracılığLyla yerine
getiriliyordu. Bunlar, aynı zamanda kralm emir ve talimatlarım ordu neferlerine
duyuru.r ve kimler[n sejeYe katLlq'.ı katılmad ıklarım kaydederlerdi - elbette
asilzadelerin, köylülerin değil. B u yoklama deflerleYine isimler ve armalar lıaydedil[rd i .
doğru s ürmeye baş l ad ı lar. İ şler öyle b i r raddeye Dönemi n Fransız kaynaklarına bakılırsa, Fransızlar
gelmişti ki, en son u nda, gözleri korkup şevkleri � 4 1 5 Agincourc ve 1 424 Verneuil savaşlarında
kırılan s ıradan erat, araba o rdugahlara saldırmayı Ingiliz uzun yaylarının menziline girmeden arkaya
reddetti . Maksat h as ı l olmuştu. sarkabilmek için hususi bir çaba harcam ışlardı. Bu
Ne var ki, her zaman bir m isilleme söz konusudur. gayretlerinden istedikleri n eticeyi elde edemeyince,
Harbin son savaşını kazanan, feodal lort değil; isyancı aynen Patay ( 1 429), Val mo n t ( 1 4 1 6) ve Clermont­
bölüklerin, meseleyi n i hai olarak çözme taraftarı en-Beauvoisis'de ( 1 430) yaşandığı gi b i , ağı rlığı
olanları (diğerleri m üzakerelere başlama fikrindeydi) kuşatmalara vermeye başladılar ve m ühi mmat
olmuştu. 1 434 Lipan'da (Cesky Brod) , Tabor hizb i , ve erzak taşıyan veya yem aramaya çıkan İ ngi l iz
daha mutedil bir kitle olan eski müttefikleri tarafından kafilelerini avlamak için e trafı kolaçan eden zırh l ı
savaşçılara bel bağladılar.
araba ordugahlarından dışarı bir taarruz düzenlemeye
Frans ız lar, Alçak Ü l kcler' i n b üy ü k ora n d a
sevk edilmişlerdi. Fakat bunlar, arabalardan çok fazl a
hareketsiz m ızraklı k i d e l e r i karşısı n da da, benzer
uzaklaştılar ve arka larına sarkan b i r s üvari gücü
biçim d e , i l k ö nce kanatlardan d ü ş manları n ın
tarafından arabalarla olan irtibatları koparıldı. Açı k
arkas ı n a s arkmayı d e n ed iler. Daha s o n raları ,
arazide kendilerinden kalabalı k düşmanları karşısında
düşman formasyonunu bozabilmek içi n , aralarında
yapabilecekleri bir şey yoktu ve hepsi katledildiler.
mancın ı kları n da b u l u nduğu çok sayıda uzun
Silahlara Göğüs Germek menzilli s ilah getirdiler. Cesur Charles' ın Burgonya
Fransızlar, Yüz Yıl Savaşları' nın ilk yıllarında İ ngi l iz orduları, kalabalık kitleler halinde savaşan İ sviçreli
okçusunun elinden dayanılmaz ızdıraplar çektiler. mızraklı askeri, teberci ve tüfekçilcre karşı hiçbir
zaman bir çözüm üretmeyi başaramadılar. Charles' ın,
İ sviçreliler karşısında kaybettiği üç savaş, Grandson
OLAGAN SALDlRILARLA ÜSTESiNDEN gelinemeyen Hu.ssit (1 476), Morar ( 1 476) ve Nancy ( 1 477) , B u rgundiyal ı
araba ordu.gah.ları, ortaçağm geleneksel onlulannm başma bela hükümdara 20. 000'in hayli üstünde insana ve çok
oldu. Bununla birllkte, bu seyyar kalelerin kumlabllmesi için pahalı savaş malzemelerin e mal olmuştu.
ferah bir mekana ve uzunca bir zamana ihtiyaç vardı; hu yüzden
de, engebdi arazilerde ve ani saldınlar karşısında nispeten
savunmasızdı/ar.
Yüz Yıl Savaşları: Verneuil 1 42 4 ittifakt , en son üç sene evvel B a uge'da düşmanla
1 20 y ı l süren Yüz Yıl Savaşları' n da, her iki taraf açıktan sıcak temas sağlamıştı. Bu savaş müttefiklerin
da, d ostlarına ve m üttefi kl erin e defalarca yardım zaferiyle bitmişti ve İskoçların aklı fi kri, bir kez daha
çağrıs ı nda bul undu. İngilizler, Breton, Burgonyalı, benzer bir başarı kazanmaktaydı .
Gas kon ve Flaman lar arasından bolca insanı asker P l a n , Fransız kuvvetlerinin o a n bulunduğu
yazm ıştı ve Galler de, İngiltere saflarında savaşmakla mevkinin güneyinde, ırmağın y u ka rısında kalan
yü k üm l üydü . F ra nsız ordusu n da da, Breto n , Verneuil'yu almaktı. Anlaşılan , b u hamleyle üç
Bohemya, Flaman, Gaskon, Ceneviz, Alman ve İskoç avantaj elde edi leceği hesaplanmıştı: B ir taraftan ana
kıtaları istihdam edilmişti. Bunlardan bir kısmı, daha İ ngil i z ordusundan uzaklaşılırke n , askerlerin biraz
önceden etmiş oldukları feodal yemi n leri gereği , b i r çapu lculuk yapmasına fırsat tanı m ak ve önceden
kıs m ı yal nı zca para için, bazıları d a resmen akdedilen tutsak düşen l ortlar için mümkün o lduğunca fidye
ittifak an tlaşmala rı icabı s avaş l a ra katıldılar. İ ş i n parası denkleştirmek. Ne var ki, bu amaçların yaln ızca
doğrusu, harbi n b üyük bölü m ü , gerçekte yaln ızca i k is i ne ulaşılabi l d i . Şehi r mukavemet etmeden
yağma veya bir ken t ya da kaleyi zapt etme niyetiyle kap ılarını açmaya razı olmuştu ve o rtada ne yağma
tertiplenen, ufak tefek çatışmalard an ibaretti . ne de esir alınabilecek birileri vardı (aslına bakılırsa,
F ransızlar, l 423'te, Eure Nehri kıyısında b u lunan burası müttefik ordusuyla beraber olan Alençon
Ivry'y i ele geçirere k buradan İ ngi l iz toprakları n ı n dükünün fıefıydi) . Verneuil işgal edilirken, Suffolk
içine doğru akın lar düzenlemeye başladılar. Ertesi sene kontu 1 600 kişilik bir kuvvetle takipteydi. Ne de o lsa,
İngilizler, Suffolk kontu komutasında bu üssü bertaraf sın ı rları civarında dol aşan 1 4.000 kişi l ik bir düşman
etmek üzere bi r o rdu topladılar. Kenti zapt etme k ord usuna karşı kayıtsız kalamazdı .
güç olmadı; ama m uhafız kırası, iç kaleye çekilerek B ed fo rd , Frans ız v e İskoçl a r l a hesapl aş m ak
d i re nişlerine burada devam etti. Kale garnizonu, bu üzere harekete geçti. Olayların gidişatından emin
devirde m urat old uğu üzere, 1 5 Ağustos' a kadar b i r o l m ak için, Douglas' ı kibarca birlikte "birkaç kadeh
k u rtarma kuvveti n i n gelmemesi halinde beyaz bayrak devirmeye" davet etti. Douglas, "Fransa'ya, kendisini
çekmeye razı oldu. Bu anlaşma, her iki tarafın da, bulmak için geldiğini" söyledi. M üttefiklerin planı,
boş yere çaba harcamasının ve i nsan kaybetmesi ni n aşağı yukarı Agincourt'da tatbik edil enin aynısıydı.
önüne geçmişti. Bu üs Fransızların n azarında öyles i ne Ord u n un kanatlarına yerleştirilen atlı birlikler, i cra
değerl iydi ki, kaledekilerin beklediği halas ordusunu edecekleri sarkma h a rekatıyla, İ n gi l iz okçusu n u
bir araya getirebi lmek için bütün i mkanlar seferber yanl ardan veya arkadan vuracaklard ı . Agincourt'da,
edilmişti. Başında İ skoç kontu Douglas'ın bulunduğu İ ngilizler çetin arazin i n nimetlerinden yararla narak
k u rtarma kuvvet i içinde, Auld32 ittifakı ş artla rı cena h l arını em niyet altında tuta h i lmişlerdi; ama
gereği nce, büyükçe bir İ skoç kırası da yer alıyordu. Verneuil'da durum farklıydı, arazi koşulları müsaitti.
Douglas, Ivry' nin güneybatısında Nonanco urt' a M üttefik ordusu, ş e h ir surların ı n ve hendeğin
vard ığında iş i ş t e n geçmişti. B edford dükü , 1 4 ö n ün d e dizildi. İ skoç kırası, müttefik hattının sol
Ağustos'ta Ivry garnizo n u n u n tes l i m o l m as ıy l a, kısmını oluşturuyordu ve müttefik ord usunun uçları,
askerl eriyle b i rl i k te Ivry' n i n k u zeybatısın d a ki sırasıyla sağda ve solda ol mak üzere, her biri 600
Evereux'ya çekil m işti. Frans ızla r, bir savaş m ecli s i atlıdan mürekkep Lom bard ve Fra n s ız kuvvetleriyle
top l ad ılar. Fra n s ı z kom ut a nl ar ı m üteredd i t ti ; kapatılm ıştı. B unların haricinde , kesin rakam l arı
İ ngilizler karşıs ı n da birçok acı yen ilgi tatm ışlardı ve b il i n mese de, h iç de azımsanm ay acak m i k ta rda
şimdi de, çoktan yit irilmiş bir ken t için bir meyda n okçu saflara girmişti. Ordunun diğer yarısı, aralara
savaşı n a girm eye p ek istekl i değillerd i . Herhal de serpiştirilmiş Fransız askerleriyle birl ikte, İspanyol ve
b u n dan daha isabetli bir görüş olamazdı. Belli başlı Lom bard ücretli birl iklerinden m üteşekkildi .
meydan m uharebelerini İ ngilizlerin kazandığı açıktı; İ n gi l iz ordusunun gerisinde büyükçe bir o rman
dolayısıyla Fransız stratejisi, o rada burada tertiplene n vardı . İ şlerin sarpa sarması durum u nda, piyadeler
küçük çaplı askeri operasyo n l arla h asımların ı n ağaçların arasına çekilerek süvab tak i b inden canlarını
gücünü tüketmek üzerine kurulmuştu. Fransız-İskoç kurtarabileceklerdi . Orman ve şehi r arasında uzanan
HANEDAN ARMACILIGlNA DAiR temel zorluk burada azimle savaşmaya devam eden İskoçların gerisine
gösteriliyor. Zaman derleyip btrbi ri ardınca yeni nesiller neşet s arkmaya muvaffak oldu. İskoçlar, bu taze h ücum;ı
ettlkçc, arma dizayrunm daha lwrmaştk hale gelmes[ gerektr.
d a büyük bir kararl ılı kla göğü s gerdiler; ta ki, Fransız
Buradaki son d izayn, dört ktsma bölünmüş vaziyettedir. Bundan
ve Lombard s üvari saldırıları n ı başarıyla püskürten
sonra gelecek k a l kan, sekize deği l ancak on altıya ve bir sonrnki
İ ngiliz i htiyat okçuların ı sağ kanatlarında b u l uncay a
,

256 parçaya bölü.nebi lir ki, bu clurumcla şekllleri anlayabilmek


i mk ans ı olacak tır!
z
d ek. Savaşın sonunda 7000 mü ttefik askeri ö l m üş ve
2 00 kişi, özgü rl ükleri karşılığın da fıdye al ınmak üzere
arazi, İ ngi l iz o kçusunun o ld ukça hoşuna gidecek esir alınmıştı. Bu a rada İ ngi li zler de, hayli yüksek
şekilde, açı k, engebesiz ve boş bir alan d ı . İ ngiliz b i r oran sayılabilecek, 1 000 adam larını kaybettile r.
o rdusu, Damville'den gel e n yolu, yük arabalarıyla Halbuki Agincourt'da, ölüm o ranları 1 00 i l a '500
oluşmrduklan kaba bir dai reyle iki uçtan kapamışlar arasında kal m ı ştı.
ve burun ve k uyrukları ndan birbirlerine bağladıkları Bedford'u n askerleri üzeri nde tesis ettiği kom ut;ı
a clan , üç s ı ra halinde arabaların dışına dizmişlerdi. o to ritesi takdi re şayandır. B o zguna uğra t t ı kla rı
Sağ kanad ı n arkasında, yaklaşık 2000 okçudan h asımlarını takip eden askerle r, hemen gözlerin i n
m ürekkep b i r ihtiyat kuvveti vardı. O rdunun geri ö n ü nde u fa k bir s ervet e d i nebilme i m ka n ın ı n
kala n ı , 6000 civarı okçu ve 2000 zırhlı savaşçı ihtiva yattığı n ı n fa rk ı ndaydılar; a m a b una rağmen geri
ediyordu. Bu askerler, zırhlı s i lahşorlar ortada, okçular d ö nüp, yine takdiri hak eden inatçı İskoçlarla savaşa
k a natlarda kalacak şekil d e iki kısma ayr ı l mıştı. koyulmuşlardı . K ısa menzil d e n okçu desteği alan
O kçular, d üş m a n askerle r i ni n tehl i ke yaratacak İ n gi liz zırhlı s i lahşorl a rıyla b aş etmeye çalışm ak
n ispette yaklaş m ası duru munda, önlerinde bir set y e teri nce zordu. B u n un üzerine bir de, a rkada n
oluşturmak üzere ilave kazıklarla donatıl mışlardı. saldıran yen i bir düşmanla kap ışmaya başlaması na
Okçuları ve arbaletç i l e r i , kendil erind e n daha rağmen bir t ü rl ü tes l im o l m aya yanaşmam aları,
kalabalık İngiliz okçusu karşısında varlık gösteremeyen İskoçların ne yaman savaşçılar oldukların ı fazl asıyla
Fransızlar, h ü cuma geçm eye karar verdiler. Fransız kanıtlamıştı .
s üvari taar r uzu, hala m üd afaa kazık l a rı n ı yere
çakmakla uğraşan İ ngiliz okçusunu gafıJ avladı ve Disiplin
bunlardan 5 0 0 kadarı tele f edildi. Ö bür kanattaki Modern askeri yapı larda, kurm ay subayın i rades i ,
Lombard l a r, çevres i n d e n d o l a n d ı k l a r ı İ n g i l iz yukarıdan aşağı doğru işleyen hiyerarşik bir s istemde
ordusunun ağı rl ı klarını talan ettiler. Bu esnada İngiliz tecelli eder; herkes, kimden emi r alacağını iyi b i l i r. Bu
zırhlı savaşçıl a rı , orta kesi m de Fransızlara şiddetle s istem, em irlere koşulsuz itaatı sağlamayı amaçlayan ,
karşı koyarak o nl arı dehşet saçan İ ngiliz okçusunun anlaşılması kolay, resmi bir işley i ş tarzı ve b i r d izi
menzili için d e mücadeleye devam etmek zorunda cezayla ayakta t utulu r. Ortaçağda da, askeri disiplini
bıraktılar. Okçunun destek a teşi, Fransızların kaderini temin edebil mek için aynı şanların yerine getiril mesi
b el i rled i ; b o zgu na uğraya n Frans ızl a r, p eşlerini l azımdı. Gündelik hayatta olduğu gibi, sivil yargı,
bırakmayan İ ngi lizler tarafından şeh i r hendeğine s u çun muh tevasına bağl ı olarak kilise h ukukuyl a
kadar sürüld ü ler. Bedford, h endeğin kenarında yeni rekabet içindeydi . Ö rfi adalet, yüksek derecel i lortlar
baştan topa rl adığı askerleri n i mücadeleye sokarak, t arafından tevzi edi liyo rdu . B i r lort veya ş övalye ,
ceza olarak unvan , toprak veya şatosundan mah rum
bı rakılabilirken , daha alt. tabakadan gelenler, kızgın
d e m i rle damgal a ma, sakat b t rakma ve idam gibi
cezalarla karşılaşabilirdi. Öte taraftan , kilisenin takdir
ettiği cezalar arasında kı rbaçlama, aforoz (bir kişi veya
koca bir cemaat ya da kasaba içi n) ve idam gib i bir
dizi kefaret usulü vardı.
Sefer zamanlarında, sivil ve d i ni usullerle görülen
davalara dai r k ayıtlar olsa da, yargılama s ü reci
ö n e m l i ölçüde h ı zlandırı l m ış olurdu. Firar edenleri
yakalamak içi n pek ciddi bir çaba harcanmış olduğu
söylenemez. Bunun sebebi , büyük ihtimalle, firarilerin
peşine yollanabilecek pek fazla i nsan olmamasıydı ve
işlenen suçları n b üyük kısmı, izinsiz yağmala m a ve
kutsal değerlere s aygısızlıkl a ilgil iydi. Kırk günlük
h iz met süresi dolduğunda, ş ayet kalmala r ı i ç i n
i kn a edilemezlerse, kralı n veya ordu komuta n ı n ı n
birlikleri gitmekte serbestti.
Gerçek liderlik, orduyu b ırakıp gitmek için çekici
fı rsarlar çıktığı a nda askerleri bir arada tuta b il me
becerisinde yatıyordu. Avrupa' nın sını r boylarından
gelen kabile kuvvetleri n i , işler kötü giderken veya
o rtalarda hen üz düşmandan eser yok ken s a hada
tu tabil menin belki de biricik yolu, ordunun başını
çeken şahsiyetin sergilediği karizmatik tavırla rdı.
Bir kabile topl u m unda, m üş terek kültüre yönelik
bir dış tehdit; gelenekçi ağızla yapılan çağrılar veya
d i n i hassasiyetle r, devasa orduların kurulmas ı na
ön ayak olabilird i . (Ortaçağ zihniyetinde di n i n
anlamı büyüktü ve amellerle, cen nette bir yer
e d i nilebileceği d üşüncesi i nsan maneviyatı n ı
i n an ı l maz ölçüde sağl a m l aş t ı rmaktayd ı . )
Örneğin, Töton şövalyelerinin karşısına çıkan
pagan kabileler, 40.000'den ziyade savaşçıyı
sahaya sürebil m işti.

Motivasyon
İ nsanların savaşma nedenleri, nasıl savaşacaklarını
belirleyen etkenle rden biri olabilirdi. N i tekim son
derece çeşidi h arp teknikleri aras ından, baskın bazı
motivasyonlar teşhis edi l eb i l i r. Vikin g ve Macar
orduları öylesine ele avuca sığmaz bir sürate sahi ptiler

BiR FRANSlZ ŞÖVALYESi , Fransa'n ın kutsal [pek sancağt O riflamme'L taştrken.


btll-tassa 1 214'te Fransız
Oriflamme'ın et rafma yaydığı uhrevi ku.dret, Franstz askerlerini,
k ralı PhU ippe Auguste'un bir mütteftk ordusunu. mağlup ettiği Bou.vines Savaşt'nda
o l d uğu gibi, daha vahşi ve korkusuzca savaşmaya sevk e diyordu.
Verneuil Savaşı
1 424

İngi l i z dış siyaseti , a s ı rlar boyunca, kıta Avrupa'sı nda


4 İhtiyat okçuları,
zamanı geldiğinde
cereyan eden herhangi bir m ücadelede zayı f tarafı İskOf piyadesine
desteklemek sureti yle kuvvetler d e n gesi n i m uhafaza etme kanattan hilcum
yönünde olmuştu. Bu sayede, Avru p a'da rekabet h a l i n deki
de v l e t l eri n akl ı n ı , Britanya adaları na yö n el i k bir istila
fikri nden uzak tutabilmek m üm kündü. B u na mukab i l ,
İspanya'dan İsveç'e kadar k ı ranı n bell i b a ş l ı güç odakları ,
İ ngi l iz müdahalesi n i s ı n ı rl amak am acıyla İskoç ve İrlanda
isyan larına destek sağladılar. Fransızlar ve İ s koçlar
a rasında kurulan Auld i ttifakı, bu an layışın mahsulüyd ü ;
a m a İskoçlar, Fransız ortakları na kıyasla a n laşmaya ço k
daha canı gönülden bağl ıyd ılar. Fransız s iyaseti, gene
de, bel i rli zamanlarda, as ke r i birlik ve m ü h i mmat ı n
İ n g i l t e re dışına çıka rıl a m a ması v e kıra üzeri nd e faal iyet
gösteren İ ngi l iz askerlerin i n alelacele ada to praklarına
dön mek zorunda kalması gibi konulard a m uvaffak oldu.
M ü t tefi k ordusu n u n bu savaştaki pl a n ı , Agincourt'da
k u l l anılanı akla getirir; süvari kuvveti , kenardan dolan a ra k
s a l d ı rıya açık piyadeyi ka natlardan vurmayı deneyece k t i .
Gel gelelim, İ n g i l iz okçusun u n dehşeren giz gücü,
m u h a re be n i n sey r i n i değiştirmeye yett i .

t
i N GİLTERE

V ERN EUİL + • PA R İ S

Yüz Yd Savaşları1 öylesi ne uzun bir zaman d i limine yayı l rmştı


k i , tarnjlar arası n da kend i l iğinden, herkesçe bd inen sab i t
sın ı rlar o l uştu. Euve Nehri b Lı isliharlı hudLıtlardan 6iı-iycli
ve b u haval ide bolca karş ı l ı k lı basl�ın gerçekleşiyo rdu .

1 66
EMi R VE KUM U . lA

3 •

ı!
Yürüyüşe geçen is oç ve F....z..,
piyadesi, destek atışları yapmaiarı için
okçularını geride bırakan İngiliz zırhlı
silahşorlarının karşı taarruzuna uğradı.

5 Ana Fransız
kuV'V'Odaill.İli
mukavemeti fmdclı �
kente dopu kaçmaya
b8fladılar.
.....,,, ....... ... . ... ..... ... - ... - . ... -y .- ... - - - - - - - - - - - � - - 1

ki, kazana m ayacaklarını düşündükleri h içbir savaşa Dehşet saçmak, Vikingl e r i n esas amac ı n ın , gasp
giriş m e m e g i b i b i r i m kanl arı vard ı . Macarlar, ett ikleri gan i metlerle eller i n i kollarını s a l l ayarak
Doğu Avrupa'yı gönüllerince yağmalayı p küfelerini uzaklaşmak olduğu düşünüldüğünde, hayli mantıklı
doldurduktan sonra, geldikleri h ızla hemen gözden bir taktikti.
kayboluyorlardı. Sadece bir defasında, Lechfıeld'de, Bilakis paha l ı zırhı ve atıyla mağrur şövalyenin,
Almanlar kaçış yollarını kapadıklarında h esap vermek i nsanlar arası nda sahip o lduğu ulvi statü sebeb iyle
zorunda kal m ışlardı. Viki n gler ise, ansızı n kapının s avaşm a k d ış ı nda bir seçeneği yoktu. Aksi takdirde,
ö nünde b e l i riveri rler; yöre h al k ı na gözdağı verip top rakların ı ve h ayat ı n ı k aybetmek işten b i l e
gemilerini doldururlar; yükleri ni tuttuktan sonra da, değildi. İ yi b i r savaş çıkarı rsa, fidyeler sayesinde
geldikleri gibi, açık denizin sularına karışarak octadan para kazanabi l ir veya kralı n ı n lütfuyla yen i araziler
kaybolurla rdı. Yağmaya maruz kalan ahalinin, tek edinebilirdi. Şövalye, görünüşte hiç kazanm a ihtimali
tük de olsa, Vikinglere karşı s i l aha sarıldığı oluyordu. olmasa da, h e r şartta dövüşmeyi yeğlerdi . Böyle ağı r
Vikingler b öyle durumlarda, akla hayal e s ığmayacak şanlar altında ara sıra kazand ı ğ ı başarıların yiğitl iği n
zul üm ve işkencelerle cevap verirler; saçt ı kları dehşet bir n işanesi m i , yoksa safd i l l ik m i o l duğu, elbette
sayesinde b i r sonraki yağma seferini kolay laştınrlardı. bakış açı sı na göre değişir. O rtaçağ şövalyes i n i n ,

(ÖN)
A RBALETÇ i LER
K I LIÇLI
AS KERLER V E
TEBERCİ LER

G EWALT H UT ( LO N CA
ZANAATKARLARI N DAN
O LUŞAN :AIZRA K LI BLO K)
paraya akıl al maz derecede i htiyacı vardı; bu n edenle, ç ünkü yaya b i r savaşçı nı n, a t l ı rakibi kad a r h ızlı
diğer şövalyeleri öldürmektense, esi r alıp fidye talep o l abil mesi söz ko nusu deği l d i . Fakat bunl a rda n
e rmek daha akılcıydı. K i l ise adına bir haçlı seferine b i r istila o r d u s u kurulamayacağı d a a ş i ka rd ı .
katıldığında, evde bıraktığı her türlü eşya papalık Robert'ın ağabeyi Edward B ruce'un kom utası ndaki
fermanıyla koruma altına alınır ve haçlı seferinden İ s koç ordusu n u n İ rlanda'y ı fethetme teşebbüsü ,
ö nce ve son ra i şlediği b ü t ü n günahl ar affe d i l i rd i . Faughart Savaşı' nda ( 1 3 1 8) h üs ranla sonuçlan m ışt ı.
Bazen kilise n a m ı na yol a ç ıktığı halde, şöval yelerin Olayların seyrin e göre bazen hücum düze n i a l mak
paranın cazib es i ne kapıld ı kl arı da oluyordu (Siman d urumunda kalsal ar da, esas itibarıyl a m üdafaa
de Montfort, e n kayda değer örneklerden b iriydi); a ğırlıklı kuvvetlerdi; mızrakl ı lar, süvariler karşı sında
gerçi aynı şey, i nanç tacirl i ği yaparak sem i re n kilise ne kadar kull a n ışlı olurlarsa olsunlar, kitlesel hal de
için de geçerl iydi . h areket eden o kçulara karşı çaresizdiler.
İ sviçre, Flandra ve İ skoçya halk orduları, tamahkar Bütün b u savaşlarda, açık seçik bir eğilim tebarüz
ve mütekebbi r komşuların a karşı ülkelerin i n selameti e tmektedir. Görünüşe bakılırsa, bir ok, ister b i r uzun
için dövüşmek zorundaydılar. Vakur bir tavırla ayakta yaydan veya arbaletten, ister at sırtından fır l a t ı lm ış
kal malı ve ne p ah asına o l u rsa olsun, savaşmal ıydılar; o lsun, bir düşman askerini, hayli uzak bir mesafeden,
s avaşa devam edemeyecek ölçüde yaralayabi li yord u.
Dahast, atışı yapan okçu, düşman kuvvetle r i göğüs
göğse çarpışmayı başlatana dek, birbiri ardınca sayı sız
o k atarak çok sayıda hasmım etkisiz hale getirebilirdi.
Bu duruma bakarak, uzaktan h arp etme n i n ne denl i
avantajlı olduğu anlaşılabilir. N e var ki , sanatın ı n ehli
b i r okçu yetiştirmek, doğru kas yapısının gel işmesi ve
yayı gerebilmek için gereken dayanıklılığın edi n i l mesi
i ç i n gereken zamana, isabet o ran ı n ı arttırmak i çin
yapılan atış tali ml eri eklendiği n de yıllar sürüyordu.
İ ngilte re'd e , ayn ı usulü t a kl i t eden İ s koçya,
G askonya v e h atta Fra n s a gib i ye rl e r d e , b oy
h edefleriy l e t a li m l er yapılmasına dai r m ü te addit
k raliyet fermanları çıkarılsa da, yeterli sayıda eğitim li
o kçu bulmak her zama n güç o l m uştu. Bu yüzden
askerler, ateş l i s ilahları kul lanabilmenin gel e neksel
TEBERCİ LER
s ilahlarına kıyas l a n e den l i kolay olduğ u n u fark
ettiklerinde, b u nevzuhur araçlar h ızla yayıl d ı . Ateşli
s ilahl ar, i m a l a t tek n o l oj is i n i n gel işimiyl e , erken
modern dönemde daha yaygın hale geldiler.

BURADA DESTEK Bi RLiKLERi refakatinde bir isviçre mızraklı


k i t lesi gösterilmiştir. isviçre savaşçılığı, bü.yü.k oranda mızraklı
askerlere dayansa da, bu m ızraklı birliklerin çarrnşmaların
kalbine emniyetle götürülebilmesi ve kanatlannm korunabilmesi
için çeşitli askert b irliklere ihtiyaç duyu.luyordu.. Arbaletçi ve
t üfekçiler, düşman ateşine karşılık vererek mızraklı kit l enin
yaklaşabilmesi için zaman kazanırlardı. Öte tareftan, uzun
s ırığı iki elle kavranan, dehşet saçan bi.r silah olan teber, düşman
(ARKA) s üvarisinin sivri uçlu. mızrak ormanını aşmaya çalıştığı arılarda,
k anatlardan darbeler indirmek içi.n biçilmiş kaftandı. Mızra klılar
düşmanı oyalarken, teberciler öldürücü darbeleri indiriyorlardı.
4. BÖLÜM

KuşATMA
TEKNİKLERİ
O rtaçağ kuşatm a savaşl arı, savunma istihkamları
ve saldırı yöntemlerinde yaşanan atıl ı mlar arasına
sıkışan bir gel işim çizgisi takip etmişti r - bir tarafta
gerçekleşen ilerleme, diğer tarafta da yenilikl eri
beraberi nde getirmişti.

O
rtaçağ kuşatmaları dünyas ı , kayda değer
deği ş i mleri n n ad i re n araya girdiği uzu n
sol u k l u d ö n e mlerden iba retti . Mevcu t
i s t ihkamlar d ü ş m a n ı dışarıda tu t m aya yet tıgı
müddetçe, müdafaa yapılarını gel i ş t i rmek ad ı na
kül l iy e t li çabalara girişmenin l üzu m u yoktu . O
zam a n a deği n görül medik bir ku ş at ma tek n iği veya
yepye n i bi r silah ortaya ç ı k t ı ğı takdi rde, tahki m at
usu l lerinde bariz b i r değişiklik d üşünüleb i l i rd i .
Değişi mi tetikleyen en ciddi sebep, s u rları yıkab i len
ye n i s i lah l a r ı n icat e d i lmesiyd i . Bu d u r u m d a
müdafiler, y a d a h a d ayanıklı b i r d uvar inşas ı na
giriş meli, ya da söz k o n us u silaha k arşı bir tedbi r
düşün meliydiler.

TOP, O RTAÇAG SONLARl N DA b aş l tca kuşatma silaht ha l [ne


ge l d i Bu tarihlerde devasa büyüklülüe to p l a r i mal edeb ilmek
.

müm kündü. Ne var ki, bLt b üyük toplan bir yerden d iğerine
nakl.eclehilmel� için harcanmast gerelm1 muazza m çaba,
fiiliyatta, bıı silahlan sahra seferleri ve meyd a n savaş lan nch n
ziyad e m a hasamlar [çin d a ha 1-ut l la mşlt hale soktLt.
O rtaçağ başlarında yeni silahların sayısı bir e l i n ve belirli b i r terimle, aslı nda hangi araç gerece atıfta
par m a k l arını geçm iyordu . İ nsanl a r daha z iyade, bulunulduğunu kesinkes bileb i l menin yolu yoktur.
ant i k devirlerde icat edilen lerle idare etmekteydiler; Mesela mangonel tab ir i , metin içinde, bir şeyle r
h a t t a ü reti m şartları gerilemiş o l d uğu i ç i n , b u fırlatan s i l ah lardan herhangi birini kastetmek için
s i l a h l a rın, i l k başlarda, antik a ta larından d a h a kullan ı l m ış olabil i r.
düşü k seviyede o l ma ihtimali vardı r. B u devi rlere
ait tafs i l atlı belgeler bul mak zor o l d uğundan , bu Eskiçağda Kuşatma Savaşları ·

duru m u n gerçek sebeplerini tespi t edebilmek k o l ay Antik d ö n em kuşatmaları incelendiğinde, ortaçağın


deği l d i r. Günümüzde antik silahl a ra dair ayrı ntılı beraber i nde herha n g i bir değişikli k ge tirmediği
plan l a r göreb i l m e k m ü m kündür ; fa kat bunlar ı n görül ür. Hatta bazı tarihçiler, ortaçağlara damgasın ı
ancak çok ufak bir kısm ı , antik devirlerden kal ma vuran atalet ve han t a ll ıkla kıyaslandığın da, antik
ori j i n al ves ikalara dayanı r; bunl a r, daha ziyade dünya n ı n daha hızl ı b i r değişime tan ı k olduğun u
modern yorumlamalardan ibarettir. Ö te taraftan, yazarlar. B u bakış açı s ı yanıl tıcıdır. Ne de olsa, antik
geç o rtaçağ s i lah ları h a k k ın daki b i lgi m iz daha dönemi tetkik eden araştırmacılar, şu an ele aldığım ı z
fazladı r. Neticede bu dönemden günümüze ulaşan 1 000 yıl l ı k süreci n aksi ne, binlerce yı l l ık uzun bir
görse l malzeme ve tek n i k ayrı n tı la rın n ispeten döne m l e iş tigal etmektedirler. B aş ka b i r deyişle,
itinayla kaydedil m iş olduğu planların miktarı epeyce ortaçağda yavaş bir değişim olduğu doğruydu; ama
yüksektir. Üstelik yine bu devirden gelen, kim isi bu değişi m i n hızı, bu hal iyle bile daha önceki asırlara
m u hasaraları h ay l i tafs i l atlı b i r şekilde anlatan, nazaran daha fazlayd ı .
hat ı rı sayılır m iktarda yazılı eser mevcuttur. Ancak Bunu n l a beraber o rtaçağ kuşatma savaş ları nda
buradaki mesele, bu eserleri kaleme a l an müel lifl e rin, geçerl i kaidelerin, antik devir i nsan larınca koyulmuş
çoğ u n l u kla askerl iğin tekn ik veçhelerinden bihaber olduğu h ususunda ihtilaf yoktur. En eski istihkamlar,
şahsiyetler o l malarıdı r. H akikaten de, eser sahipl eri, M Ö . 3 0 00 yıl ı na kadar geri gider ve M Ö . 2000
gen el l ikle gerçek bir savaşın neye benzediğin i dahi civarı n a ait bazı resi m l erde duvarları aşmak içi n
bil meyen keşişlerdi. Bu yüzden bu kitaplarda, silahları kullanı lan tekerlekli merdivenler, kuşatma usulleri ne
tan ı m l amak içi n kullanılan tabirler hayli muğlaktır dair erken tarihli kan ıtlar olarak ele al ınabilir. Yaklaşık

BALLiSTA, DEMiK OKLAR a t m aya yarayan antik bir


silahtt. Bu lıelime, aynt i l kelerle ça [Lşan arba[etleri
lrnstdmek için de k u l la n ı l Lyord u . Sicimi geriye
çekerek oku oluğa yerleşti rmel� için bir 6 ocıı rgattan
istifade ed ilir; oluğa o turtul a n demir ok, tet iğ i n
çek i l m esiyle serbest hlırdt.
.... ... � v.ı . .. ..... ... ... ... - - -

M Ö. 1 800'de, koçbaşı ve teke rlekli kule gibi, daha lev h alar, öylesi ne yüksek bir meblağa tekabül e t mişti
sonradan oldukça aşina olunan kuşarma gereçlerin i n ki, bu paralarla, r ı htımda Rodos'u n meşhur Col ossus
tasvi rler i ne rast lanabili r. O r tadoğu'da H ititler ve heykeli inşa ed ildi (güneş tanrısı Hel ios'u taşıyan b ir
A s url ul ar, m ü d afaa rah k i m acları nda, kuşatma sütun şekl i n de) .
k a m p ları , Üze rlerinden h üc u m a kal kı l ab i l ecek Kuşatma savaş larının erken tar i h i , bir a n la mda,
tümsekler, hendekler, sur k u l eleri , dah i l i h isarl ar b i r meden iye t in d iğerinden yaptığı i ktib a s l a r ı n
ve istih kamlara açılan gi riş noktaları gibi yen il ikler öyküsüdür - H it itlerin Asu r l u la rdan, G re k l e r i n
geliş t i r m işlerd i . Bu döne m d e ayrıca l a ğ ı mc ı l ı k F e n i kelilerd e n v s . Ant i k dev i rde s o n b üy ü k
faal i yetlerine, i ndirilip kaldı r ı l ab i len köprülere ve teknoloj i itha l i , Romalıların Greklerden a l d ık l arı
su rları aşm ak a m acıyla m ey il l i toprak yükseltileri o lm uştu. Rom a yöntemleri, Batı Avrupa kuşatma
ku rul masına dai r örnekler bul unabilir. savaşları nda o zamana değin gö r ü len en esas l ı atı l ı m
Syracuse, bilhassa Ortadoğu teknikler i n i batıya o l d u ve ortaçağ batı harbiyesinin b ütününü e t k i l edi.
doğru taşıyan Fen i kelilerden bolca bilgi a ktarım ı M Ö . 52'de J u l i us Caesar' ın G a lya'daki Ale s i a'yı
sağl a m ı ş o la n I . D ionys i u s ( M Ö . 4 0 5-367) kuşatmasında görüldüğü üzere, bu yöntemler, batın ın
zaman ı nda, k uşatma usulleri n i n yayılmasında öncü fet h edilmesi nde Üzerlerine düşen görevi fazlasıyla
rol oynamıştı . Syracuse, üzeri ne düşen vazifeyi yerine yer i ne getirmişlerdi. Caesar bu seferi nde, t a m da
getirerek, öğrendiklerini Grek d evletçiklerine öğretti. Ro malı lara özgü su katılmadık ciddiyetin bir örneğini
Kargir savunmalar herkes tarafı ndan ben im send i . sergi !emiş ve Vercingetorix yönetimi n deki Galyalıları
Parlak zeka l ı m ühendisler i ç i n b i r cazibe merkezi çepeçevre kuşatabilmek için kale ve kamplardan örülü
h aline gelen Syracuse'da, arala r ı nda gastraphetes (bir koca bir hat i nşa ettirmişti. Bu i nşaatlar, G a lya' n ın
t ü r arbalet) m isali yeni mancın ıkların ve zemberek fet h i nde bir dönüm noktası oluş turdu. Vercingetorix
a tan bir araç olan oxybeles'i n b u lu nduğu, daha gelişkin ele geçirildi; hapsedildi; zafer alayıyla herkese teşhir
k uşarma silahları imal edildi. B u nlara ilaveten şehirde e d i l d i ve b i rk aç yıl son ra tert i p edi len b i r i nfaz
t aş fı rlatan cihazlar da ü retil m işti. Buna m ukabil, m erasiminde b o ğ u larak öldürül dü.
S y racuse' u n azı l ı düş m a n l arı ndan Kar t aca, daha Romalılar, a ra larında ballistalar, taş fır l a tıcılar,
sonradan üstü ö rtülü ve tekerlekli koçbaşl arını icat m a ncın ıklar, h are ketli kuleler, seyyar merd i ve nler
ermesiyle nam sal mıştı. ve muhafaza l ı koçbaşları bulunan bir dizi kuşatma
Büyük İskender' i n babas ı Makedonya k ralı I I . aracından istifade ettiler. Bazı durum larda Romalılar,
Phil i ppos ( M Ö . 359-336) , a s keri mühe nd islerin oxybelesin bir türevi o lan scorpio veya geri tepmesi n den
s a n a t ı n a h ü r met eden l e rd e n bi riyd i . Kra l ın ötürü onager (ya da vahşi kıç; birçok ortaçağ silah ı nın
ord usunda bu l u nan silahlar, fı rlatma için gereken m üj decisi) olarak b i l i nen fı rlatma cihazında o l d uğu
i t iş gücün Ü sağlamada, baş l arda hayvan kılları, g i bi , daha esk i s i l ah ları gel iştirmekle yetinm iş le rdi.
daha son raları hayvan s i n i r l eri nden e ld e ettikleri Ön cephe iskel e t i n i hayl i dayanıklı yaptıkları b üyük
bükümü kullan m ışlardı. P h i l i p pos, ordusu nda ayrıca b i r ballista türü, çok daha ağır taşları isabetl i şekilde
m u h afazalı m e rd iven ler, hareketli kuleler ve örtülü fı rl atmaya i m kan tan ıyordu. S avaş cihazları içi n
koçbaşları na d a yer vermişt i . K eza kral, lağım atmak kurdukları toprak yükseltiler ve duvarların altına lağım
veya hendekleri doldurmak i ç i n düşman surları na kazm a gibi faal iyetler, ortaçağla rda mutat k uşatma
yaklaşan askerleri koru yan testudo33 isim l i t e kerlekli uygulamaları haline geld i . Gerçekten de, hendekler,
s ığınaklara sahipti. i n d irilip kaldırılan köprüler, kale kapılarının etrafına
Rodos Muhasarası'nda (MÖ . 305-304) , Grekleri n yapılan istih kamlar, hatta bizat i h i aşağı doğ r u inen
el i n de, araları n dan bir t a n e s i 43 m y üksek l i ğe taraklı kale kap ı l an gibi Romal ı lara ait birço k yapıyı,
u l aşan tekerle k l i kuleler m evcuttu. B i r b ocurgat o rtaçağdak i b e nzerlerinden ayı rmak i m ka n sızdır.
vası tasıyla yürütülen bu d evasa kulen i n kenarları A n tik ve Rom a kuşatma tekn i kleri, kesi n ti s i z bir
dem ir levhalarl a kaplan m ı ş t ı ve her b i r katın da gel i ş i m çizgis i ü zerinden o rtaçağ m uhasaral anna
farklı savaş ci h azları b u l u n u yo rdu. Kuşatmanın d o ğru tekamül etmişti.
tamamlan masının ardından s atışa çıkarı l an dem i r
Erken Ortaçağ'da Avrupa gem ilere karşı öldürücü bir silahtı. Rum ateşine dair
Or taçağın başlarındaki Av rupa, i nsanların savaştan en eski kayıtlar, M S . 672 Cyzicus Savaşı na kadar '

fırsat bulup soluklanamadığı, istila ve istikrarsızl ı kl arla geri gider. Ortaçağ b aşlarında Konstantinopol is' i
d o l u b ir meka n d ı. Rom a imparatorluk otori tesi muh asara eden Arap, Rus vb. güçleri, sükut-ı h ay a le
çökmüştü; ama devlet henüz ortadan kalkm a m ıştı. uğratan savun ma tedbi rleri aras ı n da öncelikli b i r
Ro ma düze n i , batı dünyası nda h ayat bulan yen i yer i vardı. B i r süre son ra kara savaşl arında da tatbi k
askeri birimleri n heps i n i şekil lendi rm işti. R o m a sahasına kondu ve b u silahın türevleri, önce A raplar,
İ m parat o rl uğu, B izan s adı a l t ı nda, 1 45 3 ' e , yan i son ra da haçlılar tarafından kul l a n ı l m aya b aşland ı .
o r ta çağın z ı m n e n kapanm as ı n a kadar D o ğ u Yanıcı maddeler, gerçekten de, b u tarihlerden so nra
Avrupa'daki varl ığını sürdürdü. kuşatma savaşlarında ö nemli bir rol oynayacaktı.
B izanslılar, savaş usul l erin i i lerletmek için gayret Asurlular, H ititler, Fenikeliler veya Grekler olsu n ,
sarf ettiler. Ortaçağın başların a ait en kayda değer kuşatma tekniklerin i n daha gelişmiş b i r m edeniyett e n
geli ş me lerden b i ri , bir Bizans icadı olan Rum ateşiydi. diğerine nasıl akta r ıldığını ya d a devaml ı sal d ı rı
Rum ateşinin, B i za nslılara firar eden Kallinikos i s i m l i teh l ikesi alt ı n da yaşayan insa n l a rdan ne surette
S u riyeli bir u z m a n tarafı ndan b u lunduğu söyle n i r. öğre n ildiği n i görm üş olduk. Ş i mdi de, Av ru payı
B u karışı m öylesi ne etkili bir silahtı ki, terk i b i b i r istil a eden "barbar" kavimler, karşı laşır karşılaş m az
s ı r olarak sakla n m ıştı; b ugün bile bi leşiminin n eler Roma yöntemleri ni a l mışlardı. Ne de olsa, her geçen
i htiva ettiği ni b i l emeyeceğim iz kadar iyi korun m uş gü n daha fazla taştan yapı lan d uvarların arkasına
bir s ır. Rum ateş i n i n ana maddesi m uhakkak s u rette gizlenen keneleri zapt etme hevesi ndeydiler. Dahası,
neft t i ; bunun yanında muhtemelen mazot, reçi n e Rom a' nı n i ncel i k l i ha rp usu ll e r i n e ve gel i ş k i n
v e güherçile gib i bileş e nlere sah i pti. Bizans l ı la r, s i l a h la rı na mukavemet etmek i s t iyorlarsa, b u n a
s ıv ı hali nde k u l l a nı lan bu karışı m ı , boru şekl i nde uygun savunma noktaları inşa etmekten başka çareleri
i m a l e tti k l e ri "toplar" vasıtasıyl a d üşman l a rı n ı n yok t u . Tarihçiler, söz barbarlar ı n d üşmanları ndan
üzer i n e at ıyo rl a rd ı . Başl angıçta daha ziyade deni zde öğre n me melekelerine geldiğinde, genellikle a laycı
k u l l a n ı l m ıştı . Çarpışma etkisiyle parlayıp a l ev b i r tebessüm takın m ış lardır. Doğ r us u nu söyl e m e k
aldığ ı n dan , 7. yüzyıldan sonra suya i ndirilen a h şap gerekirse, bu topl u l uklara "barbar" demek bile, i nsan
zihniyetinin Roma tasavvuruna nasıl peşinen tes l i m
KOÇBA$1 VEYA ŞAHMERDAN, esas i tibarıyla, halatlar ol m uş olduğunu gösterir. Bizan sl d arın bu kitl elere
vasıtasıyla ahşap b i r iskeletten sarkıtılan bir kütülden ibare l l i .
bakışı, basitçe ifade etmek gerek i rse, küç ü m seyici
Küt üğün ucuna l a k L lan d e m i r baş lık, duvar dövmek için
ve düş m ancayd ı . H al buki Avrupa' nın barbarları,
kullamlclLğmda etkis ini artırıyordu.. Ateş başla olmak Ü.zere,
saldınlara brşL kornmak amacıyla şahmerd.avılar hayva n
postlanyla kap lanıyo rlardL.
K U Ş AT M A T E KN i K L E R i

hasbelkader Ro m a medeniyetiyle çatışmaya girmiş İ s t i l acı kav i ml e r, çok çeşid i k u şatma a l e t l e r i


insanlardan ibaretti. Bunların birçoğu, ezip geçm eden ve yön temleri kullandılar. Tours l u Gregory, Kral
önce bu mede n iyetten fazlasıyla nasiplenm i ş l erdi. G u n t ram'ı n a h ı rl arı n dan sorum l u Frank ko ntu
Şa yet herkesin kirli çamaşırları döküleceks e , yeri Leudegisel' in, 5 8 5 'deki St. Bernard-de-Com m in ges
gel d iğinde, Romalılar da en az barbar hasımları kadar muhasarasında "yepyeni aletler" yap tığını kaydeder.
vahşi olabiliyo rl ardı . Bir keresi nde Bizanslı Bergama Leudegisel, kale beden ine yakl aş ı l d ığında askerleri
şeh r i nin ahal isi , h amile kadınların karn ı nı yararak koruması için sepet örgüleriyle k apattığ ı , i ç i n de
çıkardıkları cen i nleri bir kapta kaynatmışlardı. Belki koçbaşı bulunan arabalar tasarlam ıştı. Frankları n
de barbarların yaptığı, Roma askeri yöntemleri nin fı rl atma maki neleri, hareketli k u l e l eri, tırmanma
yan ı nda Roma k ü ltürünü de beni msemekti. merdivenleri ve d üşmanın üzerin e atmak içi n yanıcı
Erken ortaçağ ı n siyasi çalkantılarla dolu bir dön em m a ddeleri vard ı . B az ı tarihçiler, b arbarları n s ı k ı
old uğu şüph esi zd i r; ama bu devirde baştan aşağı şekilde korunan keneleri almak i ç i n gereken s ilah
yabani bir barba rlı ğın hüküm sürdüğünü söylemek ve te kn i klerden m ahrum olduklarını iddia e der;
d o ğ r u o l maz. B arbarları n R o m a o rd ula r ı n da fakat tarihi hadiseler bunun a ks in i söylemektedi r.
isti h dam edilmes i oldukça yaygındı; bunlar, b azı Barbarlar, kenelere saldırıp alm ı ş l ardı . Ö rneğin
vak i tlerde Rom a k uvvetleriyle ittifaklar kurmuşlardı; Britanya'da, barbarl arın ilk askeri hareket lerinden
dahası , çoğu vak i t Roma vatan d aşlarıyla yan yana b iri Pevensey' e sald ı rıp burayı zapt e tmek o l m uştu.
yaşıyorlardı. Batı da i mparatorluk düzeni çöktüğünde, Halbuki bu şehrin b ugün b ile ayakta olan Roma
Roma medeniyeti b i r anda ortadan kaybol madı . Yen i surları , ne denli dayanıklı yapılar o ldukların ı adeta
hal klar, Roma şeh i rlerine yerleştiler; ekseriyetle Roma haykırmaktadı rlar. Gildas, bütün b e l l i başlı İ ngiliz
idari i l keleri n i , Roma unva n l arı n ı , Roma yollarını, şehi rl e ri n i n , d üş m a n ı n bitmek b i lmeyen koçbaş ı
hatta Roma lisa n ı n ı kullandılar. l\.1odern Avrupa darbeleri altında ezildiğini yazar.
d i l l e r i n i n çoğu, d oğrudan Lati nce'den türe m i ştir.
H a l böyleyken , barbar o rd ul arı n a k um a n da Vikingler ve Paris Kuşatması
ede n leri n , tıp k ı Attila' n ı n O rleans k uşatmas ı n da Barbar halklar, 9 . yüzyıl da Avr u p a'nın m u h te l i f
şah merdan ku l l a n ması gi b i , Roma kuşatm a s i l ah köşelerini vatan edinerek kıranın s iyasi manzarasın ı
ve yöntemleri ne b aşvurmas ı h i ç de şaşırtıcı değil di r. kök l ü biçimde değiştirdiler. Bu tarihlerden i tibaren
H i ç k uş kusuz, T heophylactos' u n H a i n B usas Fra n klar, Gotlar, Saksonlar, Lom bardlar ve daha
hakkında anla t t ığı h ikaye, bu devirde s ı kça yaşanan niceleri, kendilerine mahsus kral l ık l ar kurmuşlardı.
bir gerçekliğe işaret ediyordu. Avarların eline düşen B ü t ü n krallar bağımsızlı k sevdası n a düşmüştü ve
B iz a n s l ı Busas , fi dye parasını d e nkleştirm e k için h e p si n i n kend i l e ri n e bağlı askeri b irli kleri vardı.
uğraşmasına rağmen, Busas' ın dönmesin i istemeyen D o ğ u da B izans İ mparatorluğu' n u n başı, Ava rlar,
karısın ın sevgilisi n i n araya girmesiyle özgürl üğüne Sasaniler, Araplar ve Ruslarla fen a halde dertteydi.
kavuşamamış t ı . İ n tikamı n ı almak isteyen B usas, Bacıda kadim Roma İ mparatorluğu' nu ihya etmeye
Avarlar'a kuşa t m al arda kul l a n mak üzere n as ı l e n yakın aday, M erovenj kral l a r ı yönet i m i nde
mancın ı k yapılab i leceğini öğrett i . top r a k ların ı tedricen gen işletm ey e devam eden
Roma bina ları , artık yen i efe n di lerin i korumak Fra n kl ar olmuştu.
amacıyla inşa edilmeye ve Rom a tarzı kargir yapılar, M e rovenj h an e d an ı , 8 . y ü zyılda, s a r ay ı n
topra k tabyalar ve surlar, b ir s üre sonra Franklara, i t i ba r lı m a ka m l ar ı n ı e l in de b u l u n duran i da reci
Gotlara, Vizigotlara ve Saksonlara melce teşkil etmeye b i r aile tarafı n dan alaşağı edildi. K ral iyet tac ı n a el
baş l adı. Eski yapı ların tami r edilerek berkitildik leri koyanlar, Charles M arrel ve oğlu K ısa Pepin' i tarih
örn e kler az d e ğ i l d i . Yen i b arbar dev l e t l e r i n sahnesine ç ı k a ra n Karolanj lard ı . Bu ailen i n en
başkentlerinin çoğu, eski Rom a yerleş i m l eriyd i . şanl ı hükümdarı , Charlemagne adıyla da b il i nen
Rom a edebiyatı d a kaybolmamıştı. Romalı mimarlar, Büyük Charles'dı ( Carolus Magnus) . Charlemagne,
fiki rleri n i yazıya dökmüşlerdi ve b u yazılar, o rtaçağ İ ng i lt ere ve İ s p anya' n ı n büy ük k ısmı b i r yana
m i m arları için b aş ucu kitabı o l m aya devam ettiler. b ı ra k ı l ı rsa, B a t ı Avr upa' n ı n neredeyse tam a m ı n ı
fethetti . G el geleli m, k u r d u ğu i mparatorl uk kısa
ö m ü rl ü o l m uştu. Charl e m agne devleri , b i rl i k ve
beraberlikten yoksundu ve h ük ümdar, merkezden
tayin e ttiği yö netic i le r l e (m issi dominici) ü l ke
topraklarını b i r bütün hal i n de tu tmaya çabaladıysa
da, sonunda başarısız oldu. Kendinden sonra tahta
geçen oğlu Sofu Louis, basi retl i b i r h ükümdar olarak
i mparatorl uğun birliği i ç i n elinden geleni yap tı .
B ir kez daha, sarf edi len gayretler boşa gitti. 843
y ı l ın da Sofu Louis' n i n ah fa d ı , i m paratorl uğun üçe
böl ü n mes i n e k a rar verd i l e r - barı kısm ı Cesur
Charles'a ( B a t ı Fra ncia, son raki i s m iyle F ransa) ,
doğu toprakları Alman Ludwig'e (Doğu Francia,
yani Alma nya) ve ülken i n o rta kısm ı en b üyük
ağabey Lor h a r' a (Lothar i ngia veya Lorrai ne)
b ı rakılacaktı . Ortada kala n krall ı k , bir süre sonra
parçal andı ve toprakların ın bir k ısm ı , geri kalan
i ki krallık tarafından paylaşıld ı .
K a ro l a n j İ m p a ra r o r l u ğ u ' n u n b u
d e n l i bedbaht b i r vaziyete d üşmes i n i n
sebepleri n den bi ri, sın ı rla rı n ın ötesinden
dalgalar h a l i nde gelen i nsan akın ları na
göğüs germek zorunda kal mas ıyd ı - en
b i l i nen şek l i yl e, gü neyden M ağribiler,
doğudan J\1 aca rla r ve kuzeyden Vikingler. 8 8 5 'e
gel i n d iği nde barı kraliyeti , kısa bir süreliğine de olsa,
i mparatorluğu tekrar şaha kaldırab i lecek gi bi görünen B ELFRY, B İ R YÜRÜYEN kuleyd i. Burada, L ıplzı Vikinglerin
Alman Ludwig' i n oğlu Şişm an Karl'ın idaresindeydi. Paris kuşatması rıcla yapmış oldukla rı g i bi , surlara doğru.
Olayların gerçek yüzü ise b am başkaydı; Barı Francia i tl lerek ilerletilmelztedir. Yürüyen k u le ler, Üzerlerinde salcl ınva

çözül meye yüz tutm uştu ve i nsanl ar, Vikinglere hazır beldeyen askerler olan b i rçok kat ihtlva ederdi. Bu ah ap ;
k uleleri yangmda n korumak amacıyla çoğunlukla hayvan
karşı veri lecek m ücadelede kraldan z iya d e daha alt
p ostlan kul lanılıyo rdu.
tabakalard a n gelen şa hs iyetlere bel bağlamışlardı.
B u şahsiyetlerden b i ri , Cesu r Charles ' rn 86 1 'de B undan son ra V i k i ng teh di d i , ü rkütü c ü l üğün ü
A njou kon t u yaptığı G ü ç l ü Robert'di. Robert, kral y i t irmeden varl ı ğı n ı sürd ü rd ü ve h e m e n h e r
n a m ı na Neustr i a'yı yö netiyord u ve Maine, Anjou b üyük neh i r boyu ndan Viking baskın l a n na d a i r
ve Tours m issus u tayin ed i l m işti . 863-866 arasında h avadi sler gel meye başladı . Ş e h i rler teslim oluyor
Viki ııglere karşı üç ses ge ri ren za fer kazandı. Charles ve yağmalan ıyorlard ı . Vikingler, her geçen gün daha
865'te, Roberr'e Burgon ya'dan bi r mansı p tevcih kalabalık güruhlar h alinde geliyo rlardı ve en başta
ederek, o n u n yeri ne kend i oğl u Kekeme Lou is'yi n e h i r ağızları o l m ak üzere, F ransız sahili boyunca
getirdi; fakat eni nde son u n da Robert'i , bu kez B reton b i r sürü mevkiye yerleşmeye b aşlamışla rd ı . B u nlan n
March markizi sıfatıyla , eski m a kamına iade etmeye mesken tuttuğu üslerden biri, Ro uen yak ın larında,
mecbur kald L . Güçlü Robert, H asting komutasındaki Seine nehr i üzerinde ki Oiselle adasıydı. Vikingle ri n
Viki nglere karşı verdiği 866 Brissarthe Savaşı'nda b u dönemde inşa etti kleri k a ra rgah ların , o rtaçağ
hayatı n ı kaybetti . ş a tolar ı n ı n geliş i m i ne katkıda bul u n m uş olması
Robert' ı n cans ı z bed e n i savaş m eyd a n ın a m uhtemeld ir. B u üsler, olağan h al leriyle, top rak dolu
seri l m işti ; am a Viki ngler çarpışmayı kaza namadılar. setlerin etrafı na kazılan cukur ve hendekler den ibaret
' '
KU Ş AT M A T E K N l K. L E R I

n is peten u fuk tefek müd afaa nokta l arı na rek abü l ra ri hç i ler, eserde kullanılan Lati n ceden ş i ka yet edi p
e d i yo rdu. d urdu lar. Gelgelelim, Abbo' nun ,vaz d1kları , ne o l u rsa
<--

G üçlü Robc rt ' in oğlu O d o , babası ö ld ü ğü n de olsu n , vazgeç i l mez kıymette b i r ka y n ::ı k o l m ayı
h l"'. n t-"ıt. ufak b i r çocu k t u. Yaşı k n1dle erd iğinde, sürdürmektedir.
babasının h ayatta i ken sahip olduklarının bir kısmı n ı Viki ngJer, 885 yı l ın da, bir kere daha Sei ne boyunca
baştan tesis etmesi n i bil miş ve Pari s kontu unva nını hareket edere k Par is' e geld i l er. S i egfri ed ' i n baş ı n ı
a l m ı�tı. Paris' i n Vikinglere karşı verdiği en hayati çe kt iği 700 gem i l ik kuvvet, 24 Kasım'da menzile
i m r i h an süresi nce bu makamL e l i nde turcu. Paris'e u laştı. Bu kez Viking birl i klerini, Seine köprüle ri nde
d a h a önceden de b i rçok sald ı rı tertip etm i ş olan \'e şehirde yeni istihkam l ar karşıla m ıştı. Kent, Seine
bu k u zeyl i h al k i çi n , Sci n e n e h ri en çeki ci ist i l a L.i.zeri n de bu l u na n iki adadaki yerleş i m sahal a r ı -
g;liz.crgah l a rrndan bi riyd i . V i k i ngler, 84 5 'de, 7000 ş i m d i ki adl a rıyla I le-de-la-Cite ve İle-St. louis -

/>mmdl u k g ü m üş t a l e p leri k a rşılanmadan Par is ve n e hri n sol k ıyısında sıkı koruma alona alınmış
ö n l e ri nden cek
,
i l memislerd
,
i . Keza Faris, 8 57'de talan a n t i k bö lgeden müteşekkildi. Akarsuyun her iki
c:d i ldi ve 86 1 ve 8 6 5 'te iki kere daha taarruza uğradı . tarafı n da, evl e r ve manast ı rlar vardı; fakat ş e h ri n
R u kez Viki ngl er, lI I . Louis' nin 882'deki ö l ü mü nde n ka l b i , rahk i mat l a n kısa süre önce elden ge ç i ri len
s o n ra patlak veren kargaşadan istifade edip 88 5 ' te (tam anla m ı y l a tamamlanmamış o lsa da) iki adadan
Rouen'u yağmaladılar ve Pa ris' i esaslı b i r muh asara ibarerti. Bu adal ar, günüm üzde de, �otre-Dame,
a l r ı n a al m ak için yollarına devam ettiler. S a i n te Chapelle ve Con c i erge r i e gibi yap L l arıy l a
modern kentin m erkez i n i oluştu rmakradır. l\-1 odern
Paris Kuşatması: 885-886 k öp r ü lerde n biri n i n üzeri n den veya neh i r kıyısı ndan
Pa r i s K uşa mı as ı ' n ın si yas i anlamı b üyü k tü . baka rak, şeh r i n e rken ortaçağdaki görü n ü m ü n ü
N i hayet i n de şeh i r kurrul muştu; ama uzun vadede tahayyül edebi l me k zor değildi r.
bu ndan daha önenılisi, ş eh ri n kurtarıcısınrn Güçlü Şeh rin fıziki yerleş i m i öyle özellikler se rgile me k te yd i
Robcrt' i n oğl u Ko n t Odo o l n1asıyd ı . İmparato r ki, V i k i ngl er, Sei n e boyunca ilerlemek i stiyorl arsa,
Ş i ş man Karl'a i m dat çağrılan yo llanmışrı; a m a b i r b i r çaresini bulup tah kim edil m iş köp rüleri aşmak
y ı l boyunca ortalard a h iç kimse gözükmed i . Kuşatma d1şmda bir seçe nekleri yoktu ve Paris'i m u h asara
sii resi nce serg i l ediği gözü p e k l i k, Odo'yu ö nce a l t ı n a almad ıkça, bu top ra k l a rda maklıs taJ i h l e ri n i
devrin siyas·ı k i ş i l ikleri arasında öne çıkardı; s o n ra bekleyen avlar ha l i n e dönüşecekie rdi. Bu havali n i n
da, i l k Capetia n h ükümdarı (888-898) o l arak tahta güve nliğinden aslen mesul olan kiş i , uzun y ı l l ar
yü ksel mesi ni sağladı. boy u n ca Keşiş Hug h ol m uşru ; fakat Hugh, sağlık
Bu muhasara, teferruadı biç i m de tarihi kay ı tlara durumu elvermediği iç i n 885'teki m uhasarada Paris'i
geç miş ol masıyla da, h ayl i d i kkat çekicid i r; ne de o l s a , savunanlar arası nda değildi. N i te k i m Hugh, e r tesi
orraçağ başları i ç i n böylesi bi r tafsilat pek ras t la n an s e n e vefat etti. Bunun la beraber Paris p iskoposu
b i r durum d eğ i l d i r. Bundan da ö neml i si, kuşatman ın Sr. Denisli Gozl i n , müdafi safları arasındaki yeri n i
tasv i ri , çar ışııı a l a r sü rerken şeh rin içinde bul u n a n almıştı. Go zl i n , Paris komu Odo'yla b i r l ikte, kentin
(on:l göre şeh i rl e r i n ecesi) b i r gö rgü şah idine a i tt i r. so r u ml ul uğunu oınuzla nna a l m ış tı . Gelgelelim,
Ese ri n m üell i fi Abbo, sol k ı y ıda, kent s urların ı n b i r sene sonra, 8 8 6 'da Gozlin de ö l d ü ve şehrin
d ı şı nda k a l a n bayı rda k u ru l u S r . G e r m a i n-des­ savunması n ı n yükü, tek başına Güçlü Roberr' in oğlu
Prcs manastırı n d a yaşayan bir ke ş i ş ti . Abbo, ese r i n i Kon t Odo' n u n st rtına kal d ı .
olayların üstünden sadece o n y ı l geçmi şken kağıda Viki ngler, ilk iş o larak İle-de-la-Ci te' yi Seine
d ö k m üş t ü . B u eser, m o de rn tarihçil e r açıs ı n dan nehri nin sağ kıyısına bağlayan köprüyü koruyan kule;�
m ü kem m e l b i r k a yn ak o l m aya b i l i r. Çü n k ü tahrip etmek üzere teşebbü e geçtiler. Bu niye tleri n i n
manzum ş e k.i l d e kaleme aJ ı n m ışrır ve meri n , yer o- e rc eklesmesi � e rn i le r i n i neh r i n iç
d u r u m u n da, f..J
b JI .)

ye r mübalağalı i fa del e r ve ağdal ı l isan ı n ağır y ükü kes j m lerine doğru e m njy er le yüzd ü rebi lecek l e rdi.
a l n n da m uğl a k l aşm ak ta d ı r. B izzat Abbo' n u n Ku l e , anakara üz.e r i n e b i na e d i l m işti ve kö prüye
başkeşişi eseri pek c iddiye al m a mıştı; keza modern gi r i ş l e birlikte, doğal olarak adan m üzerinde yer alan
Paris Kuşatması
885

700 gemilik kuvvetleriyle çap ul c ul uk ederek Seine Nehri


boyu n c a i lerJeyen Vikin gler Rouen şehrini yağmaladıkcan
,

sonra Paris'e ulaşt ılar. Paris ahalisi, Vikingleri n kene


içinden geçmesine izin verm�d i. Şehir merkezi, h e r
i k i yakası müstahkem köprü lerle koruna n adan ı n
üzerinde kuruluydu. Vikingler, n eh ri n sağ kıyısında
bubnan köprüyü müdafaa eden kuleye hücum ederek
başladılar. Her yolu denemeleri ne rağmen kuleyi almaya
muvaffak o lamadılar. Bunun üzerine Vikingle r kenti ,

açlığa mah k fım edip boyun eğdi reb il mek amac ıyla bir
ordugah ku rd u lar. Gelgelelim, Viki nglerin şehri çepeçevre
sar;;.bilecek sayıda adamları yoktu ve müdafılere ulaşan
i kmi. hacları açık kaldı. Vik i n gl e r bu kez, her iki kara
,

istikamerinden ve neh i r üzeri nden ro pyekı'.ı n b i r hücum


girişiminde bul u ndular. Bu ceşebbüs de başarısız oldu.
Birkaç ay sonra şehirde veba s algı n ı çıktı. Paris piskoposu
hayatını kaybetti; ama Kont Odo m:.icadeleyi bı rakmadı.
Şişman Karl rarafından gön d erilen kurtarma ordusu geri
püskünülmesine ve bu aradc. kumandanını kaybetmesine
rag:ncn, Vi k i n gleri bir anlaşma yapmaya ikna ermeyi
becerdi. Viki ııgler, 5cferlerine Burgonya i çl erind e devam
edebileceklerdi; fakat h içbi r zaman Paris'e girmelerine
müsaade edilmedi.

iNGİLTERE

"\�

-
.,. , ,

Pari.s. Franci.a'ya yönetik Vi!ıing istilalannı Seine üzeYiı1de


durdttrabi!mek adma kilit Ö11 e'11 [ haizdi. Şehrin Karnlaı·:j
hühimdarlan tara..findan yaptın lan köpı-üleri, Vikingleı-i.ıı. ltehir
bo;'wıca yuiıan doğru ilerle111derini er.gelleme ııazfeslııe .sıdüpti.

1 78
KUŞATMA TEK'lİ KLERİ
şeh re girişi de deneti m a l tı nda r utmakcayd ı . Bütün savaşçtsın ı, i nsan kebabı m is a l i , şişlem işti . Franklar
şeh i r isti hkam ları düşün ül düğü nde, bu k u l e hayl i arasında bulunan muzip biri s i , bu manzara karş ı sında,
ye n i sayı l ı rd ı ; yap ı m ı na 870 y ı l ın da başlan masına bu Vikingle r i n derhal m utfağa taşı nmaları gerektiği n i
rağmen, ke n t sakin leri n i n ih malkarlığı yüzünden söylemi ş t i . Abbo'va bakıl ırsa, b u kulevi savunan 200
. , ,

i n şaatı bitirmek bir türlü nasip ol mamıştı. V"i kingler kişin i n karşLsına, 40.000 k i ş i l i k b i r Viki n g kuvveri
teknelerinden i nerek kul eye karadan saldı rd ılarsa çık mıştı ki; bu son uncu sayıya iti bar etmemek daha
da, savun m a h accı n ı yarm aya m uvaffak ol am adıl a r. makul d ü r. Vikinglerin, e n başı ndan beri , h e r ci ns
Ge ce l eyi n F r a n k l a r, g ü n ı ş ı ğ ı nda v u k u bulan kuşatma araç gerecine sahip oldukları açıkt ı r. Yalnızca
çatışmala r ı n yol açtığı zararhrı tam i r e n i k l eri gibi, mancın ı k kul l an ı m ı na ve lağı m faal i yetler i n e dai r
k u ley e yepyeni bir kac d a h a ekl emeyi b i l e becerdiler. değil, taş fı rlatan cihazların va r l ığına dafr de yeceri nce
Şafağın sök mesiyle, V i k ingler kal dı kla rı ye rde n karine vardı r.
devam err i ler. \1üd:ıfı leri n üzerine dem i r oklar atmak V i ki ngl e r, k u l e üzeri n e üç gün boyu nca a ra
i ç i n kuşanna a raçları (ba llistae) i m a l etmişlerdi ve vermeksizin h ücum ettiler. Duman orada bulunan
ku len i n duvarlannı ufa l ayıp yı k a b ilmek amacıyla bütün m u h a r i p l e r i n üze r i n e b i r karabasan gibi
kazmalar kullandı lar. Bu devi rde batıda hen üz Rum
. çökene deği n, kapıyı aceşe vermen i n yo l la rı m a radılar.
ateşi bilinm iyor olabi l i r; fakac yine de, birtakı m yanıcı lv1üdafılerin yaptığı bi r h uruç h a reketi n i n çok can
ve turuşucu maddeler vard ı . Kuledeki m üda filer , yakması üzerine, Viki ngler k u l eden b i raz ge r ileyerek
Vikingleri n başından aşağı balmumu ve zift karışımı yeni bir yak l aş ma harekatı tertiplemeye karar verdiler.
kaynar bir sıvı boca etmişlerdi. Savunmacılarm elinde Neh rin sağ kıyıs m da yeni b i r ord ugah kurdular ve
aynı zamanda, mızrak fırlatabilen km.rv edi m ekan ik taşların yan ı sıra, kurşun h u m b ara l ar da fı rlatan
a l e t l e r vard ı . Harta b i r defas ı n da, bu a raçl ardan cihazl ar dahil ol mak üzere, yen i kuşatma a raçl a rı
birinden a t ı i a n büyükçe b i r ok. aynı a n da yedj \Tiking yaptı lar.

ı\t:\,\'C I N I K.DAU.İ�Ti\.\' l.\J 1->A> v\ l ::ir c;c;;idiyd i. Sici m'.11 ge·�iye


çd<.il..:rd, : rnlLu1 ıl111 a_,;ı kıbmındaı· .trba ldc bl'nziyoı-d tt . ::h.ır�'..cla
göskrilcn (iml'O-i Cı
ı- , fa::· L>:riGi ın.:mıilrri fo-Lıtma!� icin ufal< bir
-· ... �

sapanı ı•arclı.

/
l:\. U � /"\ l t\ll :'\ l c. n. ı-..ı ı n.. L ı.:. n ı

V i k i n g l e r, va rla r ı n ı yo k l a r ı n ı o rtaya koymak


sureriyle, gem i l erle b i r l i kre ü ç kara k u vver i n i de
ihc iva ede n topye ku n b i r h üc u ma geçtiler. Karada,
b i r kabl u m bağa m isal i , kalkan ları nı b aşl a r ı nı n üstiine
k a l d ı rara k su rlara taarruz etmeyi ve he n deği n içi n i
doldu rmayı denediler. V i k i ngle r, savaş meydanında
i n şa erci k l e r i bir bel.fiJ! i (yü rüyen k u l e) , teke rl er
üzerinde, i ç i n e do l d u rdukları o kçul a r l a beraber
d uvarlara yanastırd ı l a r. Dahas ı , bu d uva r l a rla aynı
- > ,

h izada wprak yığınlarından oluşturdukları tepecikleri,


sald ı r ı a raç l a rı n ı ç ı ka r m a k için ram p a o larak
k u l l and L lar . Vikingl er i n ürettiği savaş a raçlarından
b i r i kul eye, b i r i kale kap ı s ı n a karşı kullanılırken ,
b i r diğeri bugün �·fonrmartre i smiyle b i l i nen tepeye
yerleştiri l m işti. Bun a m u k abi l savu n m a cı lar da,
benzer şek i lde, hücumları karşılayab i lm ek m aksadıyla
ç eş i t l i araçl a r ge t ird i ler. �1 üda fı leri n yap tı kları Çlkış
l ı:.ı reketl e r i sonucunda i k i Vi k i n g yürüyen kul esi
ele geçi ri l di ; ama m u hac imle r, en az bir nokrada,
surlarda ged i k açmayı başa rdı . Kont Odo, t a m da b u
m e v kide , sal d ı rganları surlardan d e f edebi l mek için
bi zza r göğüs göğse çarp ışmalara kar ı l m ı ş t ı . .Şeh ri n
ta ma m ı n ı , b i r baştan d iğerine ç evi reb i l ecek kadar
ada m olmadığına bakı l ı rsa , a nlaşı lan Viking kuvveti
öyle muazzam bir m i ktarda deği ld i .
B u esn ada müdafilerin başına, bir d e , pi skopos
Gozl i n' i ö l d ü ren veba i l le t i m usal l a t o l d u . Her
şeye rağ m en , bir ku rtarma o rd u su n un geleceği ne
d a i r u m u tl a rın ı y i t i rm e d i l e r. 88 1 senesi n de
impararorluğu n u ilan eden Ş işman Kari, şeh re yardım
göndereceğin e söz vermiş t i . İ m pa ra tor gerç ekten
de, Sakson dükü H e n r v' .;v i b u rava "vo l l a d ı ; ama
...· "

tökezleyen atıyla bir Viking hendeği ne d üşe n Henry


ele geçiri lerek kadedil di. Bunun üze ri ne Ş i şm a n Karl,
bi zzat yürüyüşe geçerek ordus u n u şeh i r kap ıs ı n ın
ö n lerinde kazan ıl acak zafere taşıdı.
886 s e nesi nde, n i ha yet Par i s k u ş a t ma s ı n ı
so n l an dıra n a n rlaş m a akded i ldi. Şişman Kari, diğer
maddelerin yan ında, bir m i ktar haraç ödemeyi kabul
eni ve Vi k i ngleri n B u rgonya'ya doğru i l erlemesine YÜZYJLA AİT haçiılan hücum ederken gösLerer. bazt
19.
razı o l du . Ko nt Odo ve Paris ahal i s i , Vi k i ngl eri n muhasam tasvi rlet·i. a''ı Yü rtt\'en
- kulenin kal l.ınna ve en alt blta
Seine neh r i n i takip ederek Paris içinden geçmelerine hLdw1aı1 !wçbaşma b� d�ıv.m:ı sabitlenen kazıklany!a bir c[l1S

izi n vermediklerinden, Vi k i ngler yol la r ı na devam sond<�İ alet: ve t d a sallanan büyük çiviye c) aşağı sarbülan
or a

hastrıar gib i. stulan yıkmaya çalış�.nlara lwrşt alınan sav...mma


edeb il mek ici
,
n kavı
.;'
kları n ı karadan sü rüverek
.1
ileri
tedbi.-lerine ve dişi domuz (sıç.:ın/gelincilz) denilen ve imle
taşıdı lar. Paris kuşatmasının muhtemelen e n ön emli
bedenini n lcmcllcı·ini çökcdmcye uğı·aşan lağtmc:lan ıwmya11
so n ucu, Kon t Odo' n u n s ayg ı n lığ ı n ı n i n a n ı lma z
td�erlchli kulübelere dihbt ediniz.
derecede arcmasıydı. N i tekim 888'd e, .Şişman Karl' ı n ailesi ve hane halkı n ı n yan ı sıra, muhafrz alayı veya
ölümü üzerine, Kon t Odo Batı Franklarının kralı sahsı askeri birliğiyle birlikte barındırrnava yarıyordu
.J l.,; , ... - "

seçild i . ve b u ha ll eriyle, 9 . yüzyıldan itibaren gün yüzüne


Paris' i n kunuluşunda, şehirlerini büyük b i r özveriyle çıkan bir sosyal değişimi, merkezi ikt idar tarafından
savun a n , tahkimadarda meydana gel en zararları yöneti l e n bir topl umdan, mahalli" güçlerin hakim
binbir çileyle tam i r eden ve safran sansı sancaklar old ugu b i r topl uma geçişi temsil e tmekreydiler.
taşıyan alemdarları n peşine korkusuzca takılarak Şatonun gerçek kökenleri belli değildir; kısmen daha
sayısız h uruc harekatı icra eden kent sakin ler i n i n
, '
önceki istihkam usulleriyle paylaştığı ortak özellikler
hakkın ı teslim etme k gerekir. Çarpışmaların e n ve değişimin bir gecede tamamlanmamı ş ol masından
h a ra re t l i şekilde cereyan ettiği yer, Vikingleri n ötürü. Bir şaronun alamet-i farikası, nispeten ufak bir
Seine boyunca aşağı doğru yapı olmasıyd ı . \:J luhafaza
ilerlemelerine mani olan, e t meye ç a l ışt ığı k i rle ,
"Şato ıar, en tenıelde, tahki1n edihniş
adayla neh rin sağ kıyısını lort ve onun etrafındaki
i kametgahlar, içirıde aile hayatının
baol ayan m üsta h kem
o ,
orta h al l i b i r topl ul uk
köprü civarı ol m uştu. sürdürüldüğü hisarlardır. İşte bu ·olduğundan , fazlaca büvük
.... '

Buradak i istihkaml arı n ikilik, . . . şatoyu, bilinen diğer inşa edilmeleri gereksizdi .
bazı e ks i kleri olduğu rnüstahkem yapılardan alenen ayırır. " Esasında, b u n l ara sıkıca
doğruydu; ama b urada R. ALLEI'r BRO\\ı}..T, TARİHÇİ tahkim edi l m iş haneler
y ü k se l e n kule, ş e h i r gözüyle b i l e bakılabil ir.
hal kı n ın , h ücuma geçen Ufak tefek ebatları nazar-ı
Vikinglere karşı üstünlük kurmasına yeterli olmuştu. itibara a l ı ndığı nda, bu yap ılar, m ü m kün olan e n
iyi araç gereç ve yön temlerle savunul abilirlerdi -
Şatonun Doğuşu geniş hendekler, kuvvetli, yüksek ve kalın duvarla r
lv1evzu o rtaçağ kuşatma savaşla rı olduğunda, belk i ve �al<l ırganların erişmekte zorluk çekeceği cinsten
de, bu d evirdeki i l k h akiki yeni l ik , o güne değin girişl�r.
bil inmeven bambaska bir istihkam rürünün orrava
.; .,) " Şatol ar hakkında sahip olduğumuz bilgi lerin çoğu,
çıkışı olmuştu. El bene surlarla çevrili şehirler ve yazılı kaynaklardan ziyade arkeoloj ik bulu ntulardan
kaleler, i nsanlık tari h i n i n erken devirlerinden beri gel mekted i r. Yazıl ı eserlerde şatoları tanımlamak
bilinmekteydi. Keza Romalı lar, sefer halindeyken, için k u l l a nılan tab i rleri n, çoğunlu kla daha esk i
ordugahlarının etrafı n ı tahkim etmeye h ususi istih kamları tarif eden sözcüklerle ayn ı olmas ı ,
önem atfetmişlerdi. Bu manada şarolann, geçmi ş durumu karmaşıklasnrmaktadır. Daha fazla savıda
- ' ,
zamanlara air tahkimat cinslerine ç o k şey borçlu yapın ı n keşfedilmesi ve incelen m es iyle, şatol a r
olduğu açıkn; ama ne olursa olsun, bu dönemde hakkındaki görüşlerimizin değişeceğine şüphe yoktu r.
ortaya çıkan, ken d i ne özgü yan l arıyla temayüz Örneği n , Loi re vadi sinde yer alan Langeais'n in ,
eden yepyeni bir gel işimdi . Şarolar, aşı lması güç Avrupa' n ın en eski şatosu (995) olduğu kabu l
savun ma mevkileriydi ve ortaçağ boyunca birçok edilmekteyd i . Fakat l 967'den sonra, Langeais'den
kuşatmaya maruz kaldılar. Şehirleri sarıp sarmalayan pek de uzak olmayan Doue-l a-Fontai ne'de yürütülen
uzun duvarlarb kıyaslandığında, şatoları müdafaa kazılar, burasın ın daha da eski bir şato olduğunu
edebil mek daha kolaydı. Kentle r i n içi nde kalan ortaya çıkardı (950) .
müstahkem hisarların bulunması da, benzer şeki lde, Yukarıda bahsedilen iki şato kesme taştan inşa
görülmedik bir şey değildi; fakat bu tarihlerde, iç edilmişt i ; fakar bunl arla aynı zam a nda yap ılan
hisarlar sarolara dön üstüler.
' ' şatoları n en azıııdan bir kısmı toprak işçil iğiydi. Yığına
Şaton un işlcvlerinde:ı bir tanesi, belki de en topraktan y:ıpılan bu tarz şatolar da, netice itibarıyla
öneml isi, ekabiri korumakn. Çünkü şarolar, lordarın , korunakl ı ikametgahlar olarak düzenlenmişti. Kargi r
van i kral, dük, kont veya kale d izdan gibi asal e t şatolarla kıyaslandığında, daha ucuza mal edilmekte
� hlin in i kameroahlarıvd� . B u ikametgahlar, lordu ,
tı , ve daha çabuk inşa edilebil mekreyd ile r. Bu yüzden
K U ŞATMA TEKNİ K L E Rİ

l\fotte-6a1ey tarzt şatolaı-, bıı t�r yapcların toprak


ve keresteden inşa edilen ilk örnekleri &rasmdaydı.
Höyük şeklindeki ınotte.. dcğal yo[ [m·dan oluşmuş
veya tcpralı yığmak sııret:yle yi..i.kseltllır,iş olabJ irdi
ve şatonım en lrnvvetli lm1"ıtıydı. Burnst ge1tellikle bil'
şal'a mpolle çevrilir ve üsfüne ahşap bir hde veya hisar
ot urtıtlıın{u. Benzer şekilde: efrefı çit lerl e çevrili halele
hla.11 bailey, avlu işlevi görmesinin
��IG�l�I��
daha aşağıda

.. : 1ı .J.� .' \�
rr , Val1l SLra, mahzen/eri Ve alt tabakadan i11sanlan11
ikametga�ılannı bannıhrıyordH. 7V1üştemilat m tamamı,
:..... _ hendekle
toprak setler, şarampol ve br lrnşahlmı.ş
\...---. ,
't:::=\ · .• . '
il· ..;., � ola.b ilirdi.
�i
'


..... •
J

·
.
::;
\
,•

askeri seferlerin devam eniği dar vakitlerde veya daha Mo tte- bailey türü şatola r ı n menşeını tespit
az varlıklı bir asi lzadenin konağı olarak inşa edilmek edebilmek, taş şatolarınkinden b i le daha zordur.
için biçilmiş kaftandJar. Büyük ih cima!Je şatoların Şu ana değin hafriyatla gün yüzüne çıkarılan erken
i l k olarak inşa edilmeye başlandığı devirlerde, bu tarihli örneklerden bi ri, Almanya'da, Frimmersdorf
nevi toprak işi şatoların sa yısı diğerlerine nazaran yakı n ları nd aki H ü s terkn upp'da yer almaktadır.
daha fazlaydı. En yaygın tür, nıotte-bailey adı verilen, Görünüşe göre bu yapı , 1 0 . yüzyılda, hen üz. etrafı
tepesinde iç hisa r n iyeöne i nşa edilen ahşap b i r kule çitlerle çevrili müstahkem bir çiftlikten ibaretti.
bulunan yüksekçe bir toprak kümesi (motte) ve daha Daha sonradan çevrili arazide bir toprak yığı n ı
vasi ve alçak b i r tepecik (bailey) olmak üzere iki oluşturulmuş ve b u tepeciğin üstüne kondurulan
kısımdan oluşa n şatolardı. Olağan şartlarda, h er iki ahşap bir hisarla, b u ras ı bir mo tte-bailey şatosuna
tepecik de, etraflarını saran hendekler, toprak setler dönüştürülmüştü. Bununla birlikte bu mevkinin,
ve kazıktan çitlerle korunuyordu. Bu tür yapılarda, nispeten geç bir tarihte şatoya çevrildiği açıktır.

genelW<le iki yüksekiyi birbirine bağlayan tahta Anlaş ı ldığı kadarıyla , topraktan inşa edilen

köprüler bul u n urdu. Daha geniş bir sacha sahip en eski şatolar, Kuzeybatı Avrupa'da, Flandra ve

olan alçak k ı s ı m , yani bailey, ah ı r ve mahzenler Fransa'da bulunmaktaydı. Bu yapı lar, Viking istilası

gibi, lordun çeşitli ih tiyaçları n ı karşılamaya yö n elik döneminde o rtaya çıkmışa benzemektedirler. Bu
yüzden de, bunların menşeine dair en akla yatkın
b inalarla doluydu. En cepede kurulu iç hisar, lort
açı kl ama , Viking ve Frank istihkamlarının belirli
ai lesi, h izmetkarlar ve l orda bağlı muhafızlar için bir
bazı özellikleri nin harmanlan ması sonucunda,
ikametgah vazifesi görmekteydi.
ı_ __ J _ _ _· - � - :ı. _ _ ___ :; ı.. __ _ � = - -- ...1 � � �,.! •• 1-- � - · - �·
olarak tas a r la n ffilŞ bu yapdar ı n , i le r l eye n zam an bahis kale idarecileriyle kom ve d ükl e r arası n daki
iç i nde şartla rı n daha i s t ik rarl ı hale ge l m e s i y l e münasebetler o1duğu nda, aynı şeyler, bu sonu n c ula r
b i ldi ğimiz şat ol a r haline dön üşmüş o l mala rıdH. i ç i n d e geçerl i yd i . Daha alt t ab aka l a ra m e ns up
Vikj nglerin, ordugahların ı n g üve n lj ği içi n bolca ş a h s i yet l er, h e r geçen gü n , kra l ları n serve t i n e
to p ra k müdafaalar yapmış oldukları kesi n d i r. v e k u d retine karşı meydan o kumanın n e d en l i
F l a n d ra, �ormandiya ve B rittany gibi, Vi k i n g güçl e ş c iğ i n i ve e kab i r eli nde b i riken servetin, onl a r ı
talanları n ı n acı larına maruz kal mı ş bö l ge l e r, aynı nasıl da erişilemez bir konuma y ü k s el t ti ğ i n i kayg ı yl a
zamanda ro p ra k tan şatol a r ı n i l k görüldüğü yerlerdi. izl iyo rlard ı . Bu i n san l a r, en iyi ş a tol a r ı yapn racak ve
Fatih \':l illiam, Brittany böl gesi ni istila e t mey e karar en tesi rli k uşa tma ordularını donatabilecek imkanlara
verdiğinde, b u rada bulunan çok sayıda motte-bailey maliktiler. Hakikaten de, 1 2 . yüzy ı l d a i nşa ed i len
şaroyla cek tek i lg i l en mek zo ru n da ka l mı ş t ı . Bayeux şatoların çoğu taş b i n al ar ol a rak ya pı l dı.
duvar hal ısı, Re n n es, D i n a n ve Dol'da, hepsi de Bu tarihe deği n , şa t ol ar ve kuleleri büyük o ra nd a
topraktan müdafaa tabya l a rına ve ah ş ap h isarlara d i k d ö r tgen ş e k i l l i yapılagelm işti. O ysaki y uvar la k
sahip bu yap ı la n resmetmektedir. Duva r halısı aynı kul elerin ortaya çıkışı (veya yeniden k u l l a n ı m a
zamanda, bizzat B ayeux'da , bir motte-bailey ş a mnun sokulmas ı ; n e de olsa, · Romalıl ar bu tür yapıları
varlığını gös te ri r. Nom1anlar, 1 1 . yüzyılın ortaları nda kullanm ıslardı) , bir devrim etkisi yarattı. Bu f!elisrne
)
J b ,, )
İn g i l tere' yi istilaya giriştiklerinde, sefer güzergahları kısmen Viuuvius gibi Romalı askeri risale yazarla r ı nı n
boyunca bu istihkimlardan b i r sürü inşa ederek ge ri de sövledik
, leri ne kulak k abar t ma k s ayes inde m ü m kü n
,
bırakmışlardı. Daha sonraki tarih l erde, i nsan lar daha olmuştu. Fakat bu n u n yanında , Orcadoğu ve Bizans
fazla istikrara ve zamana sa hi p olduğunda, b u toprak mi marisi nin haçlılar vasıtasıyla batıda bı rak tı ğ ı resir,
yapıların (tı plu H asti ngs'de olduğu gibi) çoğu, bu kez h i ç de ya ba na atı lacak cinsten deği ldi . N işan veya
kargir olarak baştan i n şa ed i ldi . h edef a l ınacak beli rgin köşe1er i o l m adı ğ ı n d a� .
1 1 . yü zy ı l a gel indiğl nde, ba n l ı lortların kendil eri y u varl a k k ul e l eri l ağ ı m l a m a k v eya t a h ri p etmek
için r o p rak t a n veya taştan, ya da h e r iki s i n i n çok daha m eş a kka t l i b ir u ğ ra ş tı . B i r şeki ld e h a la
karışım ından şatolar yaptı rması al ışılan b i r durum kul lanılmakta olan esk i şatoların heps i n i , yen i başran
h a l i ni aldı. Fatih \'{lilliam, İ n gi l te re'de , bir ya n da n i nş a etmek ge rek miş ti. Velhasıl , kuşarma cılar, şayet
Londra ve Rochester'de i ki h eybetl i kargir şato i nşa b u daha k u vvet l i istihkam ların ü s tesinden ge l me k
etti rirken, öte taraftan, b i r sürü toprak şatonun i n ş as ı n ı istiyorlarsa, yepyen i hücum yö ntem l e ri akletme leri
si p a r i ş etti. Takriben aynı zaman la rda, Norm anlar da, ehemd i .
zapt e tt ik leri G ü n ey İ ta l ya ve S icilya'da kendilerine
a i t şato lar d i k m ekl e meşgu l d ü l e r. Hayl i uzun zaman Montreuil-Bellay K�atması: 1 1 49-5 1
almıştı; ama Ba tı Avrupa, en n i hayetinde, askeri Şatoları daha ya k j ne n tetkik etmek amacıyla seç r i ği m i z
savu n m a yö nt em le ri n de yaşanan bir devri m i ba ğrına ikinci örnek vaka, .Nlomreuil-Bellay k uşat mas ı d ı r. Bu
basıyordu. Artık k u ş at ma l ar ı n esas gayesi, k en ti n mu h a sara, 1 1 49-5 1 yılları aras ı n ı kapsayan hayli
mukaveme t i n i brmak deği l, şatonu n d üşmesini uzun s o l u kl u bir hadiseydi. Doğrusunu söylemek
saolamakn ve bu ,y üzd en de , saldırı yön tem l er i n i
,
gerek irse , s i ya s i aç ı d a n pek de e he m m i yetl i b i r olay
o

baştan aşağı gö zden geçirme n in vakti ge l mi şti . Kent de ği l di . İ şle ri n buraya varmasının sebebi, orta ha ll i
ve k as abal a r da bile, iç kale yerine geçen ve i n s a n l a ra b i r lort olan Gerard Berlai' n i n , Anjou ko n t u V.
son b i r melce i ş le v i gören yerl er şa t o la r o l m ay a G eo ffroy le Bel'e (Yakışıklı Geoffroy) baş kal dır ması
baş l am ış tı. B u ra r i h l erde , b i r ke n t i n surları aşılmış ol m uşt u. V. G eoffroy, İ ngi l i z kralı I . H en ry' ni n kızı,
ol d u ğu h a l de; .şatonun d i mdik ayakta durmaya i mparatori çe Matilda'nın kocası ve bi r müddet sonra
dev a m ertiği va ka l ara sıkça tesadüf edilebilirdi. Il. He n ry namıyla İ ngiliz tah t ı n a çıkacak olan Hen n·

Batı Avrupa, 1 2 . y ü zy ı ld a daha istikrarl ı b i r P l a n cagenet' nin b ab as ıydı .
böl ge haline geldi. Kral i y e t otori tesi gün geçtikçe Başl a ng ıçta sıradan b i r Karol anj vikontluğu olan
pekişmekteydi ve kra l la r, kendileri ne tabi zadeganın Anjou, istikrarl ı b i r ş eki lde b üyüye rek Fransa'nın
yularını daha sıbca kavramaya başlam ışlardı. I\ilevzu önde gel e n p renslikleri nden b i ri ne dönüşmüştü.

• n L.
Bu p rensli ği nbaşında b ul u nan G eoffroy, her ne h isara sahip olarak tarif eder ve kuşatmanın safhalan
kadar, G e rard, devri nin en azametl i şa r olar ı nda n hakkında referruacl ı bi l g i l er veri r.
birine sığınmış olsa da, isyanı bastırar ak iktidarın ı Buna gö re V Geoffroy, bu mevkiyi muhasara
ispatlam ak zo rundayd ı . 1 2. yüzyıl ı n ortasına ait bu etmek a m a c ı yla o rd u s u n u n b a ş t nda çıkagel d i .
şaton u n neye benzediğ inden emin deği liz; çünkü Beraberinde getirdiği mühimmaa muhafaza etmek
bu ras ı ele geçirildi kten sonra yıkıldı ve yeri ne yeni için, o rdu gah ı nı iyice tahkim ettird i . Anlatılanlara
hir şato bina edildi. Sonradan inşa edilen şato, geç bakılırsa, bu tahkimat i ş lerinde taş kullanılmıştı;
ortaçağa özgü beyaz taşları ve ilham verici yuvarlak vani orcava cıkan istihkamlar, belki de misilleme
J -· .)

kulele riyle
-
hala ayaktad
,
ı r. Bununl a b i r likte ) b u kabilinden bir karşı şato gibi, hayl i metin ya p ılar
mevkide k u rulu herh angi bir istihkamı alabilmeni n olmal ıydı. Geoffroy, bir taraftan da, kuş at m a kuleleri
ne d e n l i güç olduğu aşikardır - Yah udiler vadi s i inşa et c irm eye başladı. I\·füdafaayı kı rab i lme k adına
isi m l i ürpertici büyükl ükte bir uçurumun tepesinden girişilen her teşebbüs, aynı şek il d e başarısızlıkla
b a kan yüksek bir kaya. Şaro ka p ı s ı na ulaşabilmek neticelendi. Bunun üzerine müdafil e ri aç bırakarak
içi n , ö ncelikle bi r tabiat h arikası o l an uçurumun garn izonu tesl im alabilme umud uyla üç sene l i k
ge ç i l m esi gerekiyordu. Şato , Saumur' u n hemen b i r abluka düzenle n d i . E n nihayeti nde Ge o ffroy,
güneyi nde bulunan Thouc nehr i n i n kıyısındaydı . yakınlarda kurulan Saumur panayırına gelen herkesin
O rij i n al şato, bu tür yapıların büyük üstadı Anjou 1v1ontreuil-Bellay'a gelmesinj ve taşıyacakları taş
kontu Fulk Nerra' nı n elinden çıkmıştı. parçaları ve çer çöpü uçurumun kenarından aşağı
Kuşatma, hadiselerle neredeyse t amamen muasır atarak burada suni bi r kö p rü oluşturmalarını emretti.
olan bir kayna kta , V. Geoffroy'un hayat h ikayesi ni En son unda, doldurulan arazi üzeri nden b i r
anlatan b ir es erde (Dük Geoffroy'un Ha)ratı), oldukça yürüyen ku leyi sürüklemek suretiyle şatoy a yeterince
tafs i l a tl ı biçi m de aktarılır. B u bi y o g rafi k eser, yanaş m ak mümkün olmuştu. Seyyar kulenin oras ına
Geoffroy' un sa lah iyet alanında kalan Marmoutier bura s ına yerleşti r i len o kçular, m ü d afi lerin üzerine
manastı rına m e nsup bir ke ş i ş tarafından kaleme sağanak gibi ok yağdı rmaya başladılar. Geoffroy,
alın m ışrır. Keşiş Jean , şatoyu o zamanlard a olduğu ca m da bu esnada, bi r askeri lider olarak dehasını
hal iyle , çifte d uva rl ı ve "başı yıldızlara değen" b i r ve yen i li klere ne den l i açık olduğunu gösteren nihai

lAGlM ATh-L4.K, BiR kale sunmu a.şabilnmün yaygın ve kadim


birvöntemiydi. Bu. usuldeki teme[ düşünce, sunoı altma inen
J -

bir t l,inel açlıktan sol1t'a, ç.ücyı destekleyen kalastal1 payandalar


vasLtasıvla
, tüneli bir 1·11üddet avaflta
,
tutmakb. JCusatmacılar
'

hazır olduğm1da payrnd.alar ateşe ver:lirve tünel. üzerindeki


dtlvarla birlikte yerle br olurdıc Bu çöküntirnim ardından, yer
seviyesinde bekleyen ımthacimler kale içine girebilirlerdi.
Montreuil-Bellay
Kuşatması
1 1 49-51

l'v1onueuil-Be1Jay şatosu, 1 I 49'da, Anjou komu V.


Geoffroy'ya karşı isyan bayrağı n ı kaldı ran Gera:d
Berbi 'nin ellerindeydi. Şaronun, ''başı y ı ld ızl ara değe n "

yüksek bir h isarı vardı. Bir carafı n e h ri n di ğer , rar,ıfı,


hendek i şlev i gören de ri n b i r uçum:nun k o ru ması
altındaydı. Mahalli bir yönetici olarak erzak ve
mühimmarran yana eli bol olan Geoffroy, uzun boyl u
bir kuşatma rertip ermeye karar v·� rdi. Anjou konrn,
şatoyu hedeAeyen il k e;ash hamlesi i çi n yakın civarda ,

bulunan Sau m ur panayırına gelen i nsan l ar ı muhasara


sahas ı na getirtti. B un lara kaya parçal arı , ve topuk aunak
suretiyle hendeği doldurmaları emri verildi. Geoffroy,
kuşarma araçlarını ve yürüyen kU:el e ri n i doldurulan
hendeğin üzeri nde n ilerletti. Şarnyu teslim olm,ya
zo rlapn son hücumda. fırLuma cihJZJarına Run ateşi yl e
dolu cömlekler \•üklendi. Sacova fırlanlan bu cörnlekler
.i ,' .> " I
.

kapı brda ve iç kısımdaki evlerde yang ı nl a r ç ı kararak


büyük rahribara sebep ol du. Geoffroy i çer i gi rerek şatoyu
ı.:ıpt etci ve üç yıl süren kuşarmayı başarı yl a. tamamladı.

+
iVI O NT R E LT I L-BELLAY

.\'lon treııtl-Rellay, Loi;-e Nelwi'nin hr kolu alan T�10uet'ni11


gerisinde kaltyorclu. Satıımır'un gü.ıeyinde, Yahudi.ler
vadis'. adt veı-·ilen bir uçurumla km-a kısm ından l<cpanlnuş
vazivedeycÜ. S;;. to. orijinal olaxal� Fdl<. :.Jerra
�· "' 't - .,,.
tarafr·ıda insa
- 't

edilm işti.
K U �AL\.'l A ı 1:. 1\.. l'l l l\.. L r. K ı

1 U"7
hamles i n i gerçekl eştird i . G eoffroy' un zi h n inde
l\1ANGONEL iSMiYLE ANlLAN jidatma araç lan, buru.lmuş
tebellür eden düşünce, ço k b üyük ihtimalle, ailesinin
halatlardan elcle ecli len germe kuvveti sayesi nde çaltştyorcl.u.
Kutsal Topraklar ve haçl ı l a r la öteden beri sahip
Kaştğı andtran kol geriye doğru çek i lerek sabitlenircl i . Kaştğm
olduğu yakın il işkiden bes l e n mişti. Geo ffroy, babası
çu kuruna bir kaya parçast veya başka hir mermi yüklenirdi.
Genç Ful k' u n , K u rs a l Top raklar'a giderek burada Serbest bLrablan kol, htzla ileriye doğru atd ınca önde bekleyen
Kudüs kral ı ol ması n ı n ard ı ndan Anj ou konduğu n u tahta engele çarpa r ve merrniy[ fırlahrclL.
üstlen m i ş t i . A n j o u kon tu, b i r şekilde, o d i llere destan
Bizans sil a h ın ı n , Rum ateş i n in sırrına vakıf olmuştu. edildi. Kon t, mancınıkları nı öne çıkard ı . Savaşı n
Kon tu n m a iyeti n i s ı ra l aya n l istelerde Robert de durduğ u saatlerde, öncede n gedi k aç ı l m ış olan
Greco, Archaloio ve Hal op e gibi isimlere rastlanması, duvar tam ir edilmişti. V G e o ffro y, biraz akıl a l m a k
bir Grek bağlantısının var l ığına dair tah min leri iç in kitapların a m ü racaat etti. Tabiri caizse, Ro mal ı
güçlendirmektedir. Her ne surette gerçekleşmiş olursa y azar Vegeti us Renarus' u n De Re M ilitari 's i n i n
olsun, Geoffroy, b u gizeml i sı vıya sahipti. Bu tarih ten (As k eri Meseleler Hakkında) yanında bulunan bir
önce bat ı da R u m ateşi n i n kullan ı l m ı ş olduğuna nüs hasına göm ülmüştü. Marmourierli bir keşiş grubu
dai r h içbi r mal umat yoktur; b undan sonrasında (Jean'ın bağlı bulunduğu manastır, belki bizzat Jean
ise, Aslanyürekli Richard ( Geoffroy'u n torunu) gibi da aralarındaydı) , kitap tetki k edilirken oradaydı. Bu
kimseleri n bu silaha başvu rd ukları mal umdur. sırada Geoffroy'un huzuru n da bulunan k i ş i l e rden ,
B i r kez daha, bir yü rüyen kule vasıtasıyla, fırlatma Jean'ın yalnızca adının ilk harfiyle "G" olarak zikretti ği
a ra çla r ı ş a to y a y a k l aştı rı l a r ak Rum ateşi binanın b i ri, yine o n un deyişiyle, "ehl-i vukuf, itibarl ı, hali
üzeri ne fı rla t ı l d ı . M a rmou t i e rl i Jean , bu esnada vakti yerinde, ferasetli ve al i m" bir adam d ı . Jean' ın
yaşananları şöyle anl a t ı r: "A teş topları göğe yükseldi bahsettiği b u şahsiyet, Geoffroy'un sarayında b i r süre
ve şatoyu baştan aşağ ı k o c a m a n bir aleve çevirdi " . vakit geçirdiğini ve bazı eserlerini kon ta ad ad ıö-ın o
ı
Bu saldı rı işe yaradı ve kuşatm acılar şato d uvarl arı n ı b l ldiğimiz Conchesl i William (Gulielmus) olab i l i r.
aşarken, o k yağ m u r u n d a n ötürü başlarını dahi "G'', Veget i u s n üshasını eline alarak okumaya başl a d ı .
kaldı ramayan müdafiler, son bir direniş tertipleme K itapta, tahrip edildikten sonra tamir edi l m iş olan
umuduyla iç hisara sığındılar. Çatışmalar esnasında b i r k ulenin n as ı l zapt edil e b i leceği ni anlatan b i r
ölenleri d efnetmek ve yara l ı ları tedavi etmek içi n , kısım tespit etti. V. Geo ffroy, bu satırları d ik katle
b i r günl ü k ateşkes ilan edi ldi. d i n ledi ve "Sevgil i kardeşim, yarı n burada ol ve şimdi

Ertesi gün çatışmalara ka l d ı ğı yerden devam oku dukların ı n nasıl gerçeğe dönüşeceği n i kendi

1 88
K U �AT M A TEKN I KLtlU

gözl eri nle gör" dedi. İ lgi nç o l an , Vegetius'u n ( Rum esnas ı n da i ç h i sarın altına açılan l ağımla, h is a rın
ateş i n i n i cadmdan ö nce yaş ay ı p ölm üştü) yan ıcı d ik d ö r tgen b içi m l i köşe taretle r i n den34 b i ri n i
m ad delerin askeri amaçlarla nasıl kul lanı l ab ileceği yı k ma ya m uvaffa k olm uştu. Kuşatmadan son ra şato
ve ta m i rat i ş le r i n de kullanı l a n keresten i n n asıl baştan i nşa edilirken, diğer kuleler eski suretlerin i
tu ruşturulabi leceğ i hakkında yazmış ol ması dır. muhafaza etseler de, lağım son ucu yerle yeksa n o l an
Ceoffroy, i ç h isara karşı da Rum ateşi kullanm aya d i k a çı l ı kule, bu kez m üdevver ol a rak inşa edild i .
kara r verd i . B u maksatla, etrafı demi r h al kalarla B a t ı d ü nyas ı n a i l k y u va rl a k k u l el i ş a to l a rı
p e rç i n len m i ş d e m i r bir küp s ipariş e t t i . İ m a l kaza n d ı ran, büyük ihtimalle Fra nsız kralı I I . Ph i l i ppe
ed ilen k ü p ü n R u m ateşi n i o l uş turan maddele rl e A ug u s te ( 1 1 8 0- 1 223) ol muştu . En son arkeo l oj i k
d o ld u ru l ması t a l i matını verdi ; a m a Geoffroy' u n çal ı ş m a l a r, b u idd i ay ı d es tekl e r m a h iyette y e n i
fo rm ü l ü nde, fazl adan h i nt kenev i ri ve fındık y ağı bulgu l ar tem in etm iştir. Müdevver kul eler, ar,ıbrı nda
da mevcuttu. Kü p ü n ağzı, dem i r b i r levhayla sı kıca La Fe rte-Alais'de bulunan Farchev i l le, Ch3reaufort,
t ı ka n d ı . Sıcak b i r ocağa kon u l a n küp, i çi ndeki Etam p es'da yer alan Tour Gui nette ve Yvelines'deki
yağı msı sıvı iyi c e kızışıp kayna maya baş l ay ı ncaya Neau p hle-le-Ch iteau gibi şatoları n bul unduğu b i r
dek ısırıl d ı . Küp e takı l ı o l an z i n c i r i n üzeri n e s u d i z i 1 2. yüzyı l şatosu nda k u l l an ı l m ı ştı . Do u rdan
serpi lerek bu k ı s m ı n soğu mas ı s ağlan d ı v e ocaktan d a, y u varlak k u leleriyle d ikkat çeken b i r P h i l i p pe
al ı nan küp, bir mancınığa ye rleş t i rildi. K ızgın yağla Augu s te şatosuydu. B u sayılan yap ı lardan b i rçoğu,
dolu küp, kereste i le kapatı larak o narı l m ış düşman en geç ] 2. yüzyı l ın ortaları na aitti .
istihkamlarının üzerine fıd att l d ı . B ugün, I I . Phi l i pp e' i n Paris'tek i meş h ur şatosu
Çarpmayla b i r l i kte her ta rafa saçılan Rum ateşi, Louvre hakkın da eskis i n e nazaran çok daha fazla
keresteleri n öyle b i r h ızla tutuşm asına sebep oldu k i ; şey b il i nmektedi r. Louvre, zaman i ç i n de bir k ral i yet
sadece ist i h kam l a r deği l, ciYarda bulunan ü ç bina da, sarayı halini ald ı ve geçirdiği sayı s ı z tad i latla saray
b i r anda alevl er i ç i n de kal d ı . Gerard Berlai tes l i m müşte m ilatı zengi n leşti. Elbette gün üm üzde b u rası,
oldu ve Montre u i l - Bellay, Geoffroy' un e l i ne geçti. d ü nyanın en m eş h u r m üzeleri n de n b i ri d i r. B u
Geo ffroy, şatoyu yerle bir etr i ; yaln ızca i k t i darı n ı n m a n zara içi nde, i l k i nşa edi len şatodan h i ç b ir iz
timsali olarak u fa k b i r kısm ı en kaz halinde ger i de kal m ad ığı düş ü n ül üyordu; ama m odern arkeoloj i k
b ı ra k t ı . Gerard ise, Fransız k r a l ı VII . Lo u is' n i n araşt ı rmalar, hayret verici b i r şekilde, orij i nal şato n u n
kendisini kurtaracağı güne kadar zindan hayatı çekti. tem e l kısım l a r ı n ı n h ala ayakta o l d uğunu o r taya
çıka rd ı . B u kısı mlar te m izlenerek açığa çıkarıl d ı ve
Yuvarlak Kuleler ve Muhkem Şatolar Louvre müzesin i n aşağısın da görülebi l ir hale get i r i ldi .
1 2. ve 1 3 . yüzyı l larda, savun m a terti batları nda Ağı r ve kal ı n harici surların kapladığı alan ın büyük
başka bazı gel i ş m eler daha yaşandı. B u nları n en kısm ı , devasa yuvarlak kulelerin yerleriyle b i rl i kte
bel l i başlı larından b i ri , harici surları n köşeleri ne, halen gözle görül eb il ir vaziyettedi r ve dış duvarl a r ı n
çeşi t l i aral ıklarl a kale bede n l e r i n e ve i ç h isarlara ortasında, bir o kadar etkileyici d uvarlarıyla iç h İsar
ekl e n e n yuvarl a k ku lelerd i . B un u n m u h te mel b u l u n maktad ı r. B u h a l i yle şaton u n , neredeyse i l k
sebepleri nden b ir i n i n, en azı ndan kısmen, döne m i n i nş a ed ildiği gü n k ü gö rü n t üsünü mu hafaza e t t i ğ i
aske ri şahsiyetle r i ni n , anük Rom a m imarisi üzeri ne söyleneb i l i r.
kafa yo rması ve bu meyanda Veget i us'un nasihatlerine
kul a k kabartmaları olabi leceği bel i rti l m işti . Bununla Haçl ı Şatoları
b eraber haçlı sefe rleri de, ister B izans ister İsl a m 1 1 . y üzyılın sonları n dan i tibaren, Batı Avrupa'dan
o ls u n , Orrad o ğ u mimar] gel e neklerin i b a t ı ya yola ç ı kan haçlı şöval yeleri bıkıp usanmadan Ku tsal
t aştya rak b u h us usta üzer i n e düşe n i yapm ış t ı . Top raklar' a yöne l i k seferlere katı l d ı l ar. B u i st i l ac ı
1 2 1 5 'te, Kral John'un buraya i l t i ca eden baronlarla kalabalığı n bir böl ü m ü, hu topraklarda yerleştikten
b i rl i kte kuşatma a ltına al dığı Rochester şatosu nda so n ra e m n i yetl e r i n i sağlamak adı n a kaleler i n ş a
yaşa nanlar, bu devirde hüküm s üren değişi m i n en ettiler. Hakkı n ı tesli m etmek gerekirse, bunlardan
açı k l ayıcı örnekl eri nden b i r i di r. Joh n , m u h asara b azılar ı , mesela Beaufort ve Krak des Cheva l i e rs,
gerçekten de eckileyiciydi. Burada inşa edilen kaleler, nehre hakim b i r konumda yükselen baş döndürücü
tarz itibanyla, Bizans ve Arap isrihka mbrı n dan b i r kayalıkta, yüzü tam da Fransız to p raklarına
ziyadesiyle eck ilenmişlerdi. Bazı uzmanlar, harici dönük vaziyette kurulmuştu. İ sminin anlam l "arsız
surları kuvvetlencli rmeye yö nelik anlayışın haçlıların şatoydu"; çünkü bu şatonu n varlLğı bile, nehrin öte
tecrübeleri nden beslendiği kanaatindedirler. :N"e de yakasından Fransız kralına yapılan bir hakaret gibiydi.
olsa, me rkezlerinde belirg i n bir iç h isar ol mayan, Bu denli devasa bir taş yapıya göre, şatonun i nşaatı
köşelerdeki k ul eleriyle dikdöngen şek i l l i kaleler hayli
, kısa bir zamanda, 1 1 96- 1 1 98 ,yılları arası nda
Ortadoğuaa hayl i yaygınd 1 . Ö rneğin, Belvoir tam bi ti rilmi§ti. Dar bir üçgen düzlüğün üzeri n e kurulu
da bu tarza uygundu; fakat b i r yerine iki harici duvarı bu şarova
.
ulaşabiJmeni n tek volu
, vardı ve b urası da,..
vardJ - belki de, mܧterek merkezli kale yapımına b i r dizi hendekle koruma alana alınmıştı. Şato, kadar
giden yolun başlangıcı. halinde, üç ana savu nma bölgesinden müteşekkildi.
En tepedeki bölgede yer alan iç hisara uJaşabilrnek
Chateau-Gaillard Kuşatmasl: 1203-1 204 için, diğer savunma alanlarınrn suayla teslim al ınması
FransLZları avucuna alan bu yen i mimari akım, çağın
İ ngiliz kral ları arasında da heyecan yarattı. Tıpkı
SURiYE'DE. BiR DAG kolunım üzerinde ımmltt Kralz des
II. P h il i p pe gibi , Aslanyürekli Richard da, h açlı Chcvaliers, haçlLlaı- devriııe ait en heybet1i blelerdeıı biı·idir.
seferlerine katılanlar arasındaydı. İngiliz kralı, Seine Kale, Trablus kontu tarafmdan 1142lle St. Jean şöva.lyeleı·ine
üzerinde ver alan Les Andelvs'de, ona büvük
-· J '
bir söhrec
.J teriz edildi. Bir depı·emden. zarar görmesi i.i.zerine ta.mir
kazandıran Chiteau-Ga i l l a rd şatosunu i n şa ettirdi . edilerek, pvarlak lwldere sahip mitşterek merkezli bir kaleye
Bu şato, tüm heybetiyle , muazzam b i r mevkide, dö11üştürüldü.35

�� i t
' ,i:
I
'
, • '
'
'
'
' \
1
' \' ..
1

li

/ı\ . ·�•.
ı ;.-----'"- , ... ' \
'(
\� \v\

�,;::_-_ :::.,...,.J ;
-J ·,
1

l. \1
(
.
'
•.

,,,..)".
/
'
1
/
�,,---··-
1k..-'-- p
_..
ge rekiyord u . Her katla birlikte biraz dah a yükseğe yönünden ilerleyişi engel le me kt eydi. Bu manzara
ç ı k ı l d ı ğ ın dan , müdafiler, son ana değ i n , şa t oya içi nde şato, adaya tepeden bakan bir yükseltinin
sa l d ı ranlar ü ze ri n de ba riz bi r ava n taja s ah ipti . üz.eri ne kuruluydu.
Şatonun e n dış savunma h a l kası , bir h e n dekle Ph i l ippe, h e n de k civarındaki m ü dafaa hat t ın ı
ih ata edilmişti. G eniş çe bir dere , bu en dı ştak i alanla h ı şı m l a yarı p geçti. Şa t o da k i askerler, n e h i r
o rtadaki savunma katı n ı b i rb i ri n den ayınyordtL üzeri n deki köp rüyü tah rip e t m i ş olduklarından,
Üçüncü ve en iç karra yü ks ele n iç hisar, koca m an akarsuyun öte ya kas ın a geçebilmek için kayıklardan
en bec temeli yle yu varlak b i r şekle sah i p t i ; yani b i r köprü i n şa edild i . Bu arada, hem seyyar köp r üyü
lağım saldırılarına karşı daha fazla m uk av eme t elde muh afaza etmek, hem de bunların üze rinden ş at oya
edebil mek amacıyla gaga şekl i v eri len meyi l l i bir h üc w n ede bilme k a mac ıyla, yine kayıkların üzerine
temel . Bu d ev i rde pek yaygı n olmasa da, de vasa ku r u l arı kuleler neh i r boyunca bir aşağı bir yukarı
yuvarlak hisarın oras ı na burasına ilave edilmiş olan ,vüzdürüldüler. Asl ı n a bakıl ı rsa, Jo hn, ş atoy
. u halas
yarı m daire şekl indeki k ulel er, bu yapıya daha da etmek için, kara ve deniz k"Uvveclerinden mürekkep bir
k ü devi bir görü nüm kazandırmıştı . En t e p e de kurtarma ordusu yol lamıştı. Ne var ki, aldıkları hatalı
b u J u nan sahaya girebilmen in yeg a ne yol u , doğal i�t i hbaraw1 tuzağına düşen bu kuvvetler, ilk baş ta
taş ların o l uş t urd uğu , bi r dere n i n üzeri nden geçen p lan l a nan müşterek saldırıyı gerçekleşriremediler -
daracık bir k öprüydü. şiddetli akıntı, deniz kuvvetinin zamanında çarpışma
1 203 senesine geli nd i ğ i nd e , C h a teau - G a iJ la rd , mahalline uJaşması nı engellemişti. J\fareşal \XTilJiam
A s l anyü rekli Richard'ın erkek kardeşi İ ngil iz kralı ve ücretli birliklerin reisi lup escar, yine de, bir gece
J o h n'un el in d eydi . Kale garn izonunun yöne ti mi, taarruzu düzenledi ler. Ancak sa l d ı rı başarısız oldu ve
kral namına Roger de lacy'ye tevdi edil mişti . Fransız bi rçok insan, "bir k u rdun pençesine düşen koyu n lar"
kralı I I. Ph i l i p pe Auguste , Ban Fransa'dak i a razileri misali öldürüldüler (Bretonlu Will iam, Pl:ıillipide) .
geri alabil m ek maksadıyla Plantagenetle r e ka rş ı Ne h i r kuvve ti, nihayet çatışmaların yaşand ığı
açtığı sefer esnası nda şat oyu almaya n iye t l e nm işt i . mahalle ulaşt ı ğ ı n da, bütün F ransız askerlerini
B u son de rec e iyi korunmakta o la n şatonun muhasara ken d i le r i n i b e k le rken b u l d u l ar. İ n g i l izl e ri n ,
al tına al ın ma s ı , bütün seferin akıbetini belirleyecek kuşatmacılar tarafmdan alelacele kotarılan geçici
düğümü çöze bil i rd i. Gerçekren de, Chateau-Gaillard köprüyü tahrip etmeyi baş ard ı kları doğruydu; ama
şatosunun düş m esi, bir ç ı rpı da sayılması m ümkün İ ngiliz filosu şafak vakti görünene değin, Fransızlar
olmayan
.
nice kavbın
,/
vanı
•·
sıra, Normandi\1a' n ı n elden

m eşal e ış ık J a n a l tında köp rüyü tamir etmişlerdi.
çı kmasına ve i\ngevin haki m iye6 n i n fena şekilde Fransızlar, yaklaşan İ ngiliz gem i le ri ne karşı� kul e l e ri
sal lanmasına sebep oldu. ve köprüyü askerleriyle doldu rmuşlardı. :t\i hayer
�11eseleye P h i l i pp e A ug u s t e ' u n göz l e r i yle gemiler vardığında, bunların önüne ağı rl ı klar atıldı
ba kı ld ığında , Normandiya içl e rin e girebilme n i n en ve mürettebat ok yağ mur u na tutuldu. Bir defasında,
kolay yolu Sei ne nehri ni taki p etmekti; bu s ebe p l e de, koca bir kütük ö ylesin e iyi n i şa n alı narak savrulmuştu
Chareau-Gai llard sefe rin ol mazsa olmaz hedefi haline ki, a y n ı anda i ki İ ngiliz gem i s i birden batı rıldı.
gelm işti. Phili ppe, 1 203'te No rma n d iya' yı i şgal e tti ve H ücum sonuç.suz ka l dı ve İ n g i liz filosu geri çekildi.
Ağustos ayında devasa şato nun önlerine geldi. Fransız P h il ip p e Augu sre ' un askerleri nden ikisi, Le Noir
kralı> b uraya vasıl olana dek, Chateau-Gai l lard'ın bi raderle r, ele ge ç i rd i kl eri iki gemiyle kaçanla r ı n
etrafındaki bir d izi d i ğe r şatoyu e l e geçir e re k , ana peş i n e takıldılar.
hedefinin dış düny ayla olan irtibatını, en azından Fransızlar, bu muzafferiyetin ardından, güçlerini
k u ş atm a müddeti nce kesmeyi am aç lamı ş tı . Esası nda bir kez dah a şatoyu almak iç in seferber edebilirlerdi.
bu şaro, Les Andelys'de yer alan istihkamlar ağının Galben is im li b i r y üzüc ü, vü cuduna bağladığı Rum
b i r parçasından i bare ni . B iraz daha mal umar vermek ateşi dolu vazolarla, adayı ko r uyan çi tlere tı rm and ı
ge rekirse, burada bulunan adada, her iki cenahtan ve b u rada , sanki " Etn a dağı infi lak etmişçesine" bir
k öpr ül erle ana karaya bağl ı hayli muhkem bir saray pa c la m aya sebep o l du . Ivlüdafaa serti nin tah taları
vardı. Üstelik y i ne tahkim edil m iş bir hendek , nehir göz açıp kapayıncaya dek a l evler i ç i n de kal dı;
dahası, yangı n içerideki evlere sıçradı ve ada zapt kapılan John , teşebbüslerinden vazgeçerek 5 Ekim'de
edildi . Fransızlar, şatonu n haricinde kal a n müdafaa B arfleur'den gemiye binerek denize açıld ı . John, bir
noktaları n ı n tamam ını ele geçi rmişlerd i ve yen i bir daha asla Nor mandiya'ya dönmeyecekt i .
kurtarm a ordusunun esa m isi bile okunmuyordu. I I . Phil i p p e , askeri birl ikleri için taze e rzak ve
P h il i p p e , o rd ugahın ı n e trafı n a k u rdurd uğu m ühim m at l a r getirtti. Daha çok sayıda yürüyen
istihkamları takviye etti. Kuşatma ordusunda bulunan kule inşa edildi. 1 204 Şubat' ı n da, m iğferi başında
neferl e r i ç i n , saman ve a hşaptan ilave kulübeler v e z ı rhlar k uşanmış old uğu h alde a s ke rl e r i n i
inşa ed ildi. Fransız aske r l e ri n i n şato n u n etrafı nda yüreklendirmek içi n yüksek sesl e haykı ran kralın
rahatça hareket edebilmeleri n i temin etmek amacıyla, h uzurunda, şatoyu çevreleyen en dışta ki savun ma
koru n a k l ı bir yol açı l d ı . E n gebeli yüksek li kler tesviye alan ına kuşatma a raçları ve lağımlarla saldı rıya
edi lerek, mancı nıklar içi n d ü z tabyalar elde edi ldi. geçildi. Fransızları n getirdiği merdive nler, surl arı n
Roger de Lacy, şato iç i n de k i erzak m ahzenlerinin en tepesine u laşabilmek i ç i n kısa kalmıştı; ama gene
h ızla eridiği ni fark ed i nce, si lah kull anamayacak de, merdivenlerin üzerine üşüşen askerler, d uvarın üsr
durumda olan h e rkes i , deyim yerindeyse, kapı dışarı kısımlarındaki taşları oyup basamaklar o l uşturarak
etti. İ l k baş ta, bu biçare topluluktan bazılarının s aYunmayı aşmayı bildiler.
Fransız m uhasara h attın ı aşı p başların ı n çares ine Geriye yal n ı zca iki m ü dafaa sahas ı kalm ıştı.
bakmas ına ses edilmemişti; ama b i r m üddet son ra F ransızlar, orta kısm a doğru, i l k anda akla hayale
Philippe' i n tutumu sertleşt i ve yüzlerce insan, kendini gel mesi m ü m kün olmayan sürpriz bir yol keşfettiler.
b i r anda, i k i muharebe hattının ortası n da eli kolu John, 1 202'de, ortadaki müdafaa alan ı n a b i r b i na
bağl ı vazi ye tte b u l d u . B u n l a r, hayatta kalabilmek i nşa etti rmişti ve bu binaya ait garderobe un (tuvalet)
içi n , sağda solda biten o t l a rl a ve ne vaziyette o lursa oluğu aşağı d oğru uzanmaktaydı . Fransızlar, bu h i ç
o l s u n , b u la b i l d i k l eri çer çö p l e beslenmeye başladılar. d e hoş olmayan tünelden y ukarı doğru tırmandılar.
Bir keres i nde, �a toıı u n d u va rl a rı ndan aşağı atılan bir Oluğun son u n a gelindiğinde, Pierre B o g i s isi m l i
tavu k , bu zaval l ı l a r tarafı n d a n adeta havada kapılmış b iri, arkadaş ının omzuna basıp yükselerek b i r şa pel i n
ve so n ze rres i n e kadar, h ayva n ın gagası , tırnaklan k ilerine gird i . Bogis, yoldaşlarının da kilere gi re bilmesi
ve tüyleri d a h i l ye n i l ip y u tulmuştu. Bedbah t b i r için aşağı bir ip sarkıttı. Fransız askerleri, kap ıyı ateşe
ham i l e kad ı n , ara bölgede doğum yapmak zorunda vererek binadan dışarı çıkt ı lar. Şato ga rnizonu, ansızın
kalm ıştı. İnsanlar, içler acı s ı feryatlarda bulunuyor; patlak veren yangın ve etrafı saran korku ve karmaşa
yürek b u rkucu bir sesl e yardım d i le n iyorlardı. karşısın da gafi l avlanmıştı. Bu hengamede Fransızlar,
Philippe, en sonunda insafa gelerek, yardıma muhtaç o na sahaya giren kapıyı açmaya ve halatlı köprüy ü
insanlara yiyecek içecek veri l ip ceph e n i n gerisine aşağı indirmeye muvaffak oldular; Fransız askerleri
taşınmaları na izin verdi. Bu esnada ken d isine yardım b i r çırpıda i ç eriye doluşm uştu. İ k i n ci savu n ma
el i uzatıl anlardan biri, tüm ıs rarlara rağmen elinden alanı yerle b i r edildi ve hayatta kalan m üdafiler, can
b ı rakmad ığı kö pek deri s i için, bütün bu ümitsiz h avliyle iç h isara sığındılar.
za man boyunca hayatta kal abil mesi n i bu köpeğe İç h isar, i ri cüssesiyle heybe tl iydi. İ h ti mal ki ,
borçl u o ld u ğ u n u söyley i p d u rmuştu . N i hayet, eline devrinin en kuvvetl i savun m a yapısıydı . Ancak ne
tutuşturulan b i r som u n e k mek karş ı l ı ğın da deriden denli muhkem olursa olsun , b i r zayıf n oktası vardı;
v a zge ç ti . hemen başlangıçta fark edi lmese de, kuşatmacı ların
B i r F ra n s ı z m ü verri h , K ral Joh n' u n şatosu n u gözünden kaçmayan b i r nokta. H isarın tek gi rişi,
kurtarmak içi n koşmak yeri ne, dizi n i n dibinden doğal olduğu kadar sağlam bir kayadan i baret olan
ayırmadığı köpeğiyle "em n iyetli bir yerde kalmayı" köprüydü. B i n bir zahmet ve eziyeti göze al madan
terci h ettiğini yazar. Gerçek olan şu ki, John , Eylül b urasını aşm anın mümkün o lmayacağı a ş i kard ı ;
ayında B ri ttany içler i n e b i r sefer d üzenleyerek fakat öte taraftan, b u kayayı h i ç kim se yerinden
Philippe'i kuşatmayı kaldı rmaya zorlamayı denem işti. oynatamazdı. Demek ki, duvarın altına lağım açılmaya
Bununla b i rl ikte Fransız kralı, oralı b i l e olmadı ve çalışılırken, p ekala bu kayanın ardına sığınabi lmek
kararl ı l ıkla m u hasaraya d evam etti. U mutsuzluğa m ümkündü. Fransızlar da, kuşatmanın nihai engel ini
ı4. YÜZVJ LDA HALA
frn l larul makta olan
merdivenler aracılığıyla
SLı rla ra t ı rmanma
yön lem i , kö kleri antil�
devirlere k a d a r uzanan
bel i m b i r uygulamaydı.
Or!açağda lrnllanı l<J.n
merd iven ler, çoğu
va k i t , d u vann lepesine
l u l ı m ma l a r ı n ı
lrn by laş l ı ra n kanca lara
s<ı h ip o l u d arcl ı. Bu
mclot, b i r ka l eye
sa l d ı rm a n ı n en
doğrudan ve en
cü rclkar yoluydu.
Evvela, m uharebe
s<.! f l a n n d a n ay rıla rak
ileri çıkarı askerler,
b lc l
su r arı n ı n

d i b i n e gel iyor;

,. .

'" l
Chateau-Gaillard
Kuşatması
1203-04

Fransız k ra l ı I I . Phili ppe, Normandiya'yı İ n gi liz kral ı


John' u n elinden çekip ald ı . Ph ilippe, 1 203 Ağustos' u nda,
Asl a n y i..i rekl i Richard t a ra fın d a n yaptırı l m ı ş o l a n k i l i t
önem deki Chateau-Gai l l a rd ' ı muhasara a l t ı na a l d ı . Kaleye
yal n ızca kara tarafı ndan, en d ı ştaki müdafaa sahasın ı n
uç k ı s m ı üzeri nden yak l aşa b il mek m üm kü n d ü . Joh n
tarafı ndan y o l l an an kurtarma ordusu, karadan ve neh i rden
d üze n l e nen eşzamanl ı b i r harekatla kaleye gi rmeye teşebbüs
etti. Ne var ki , kara ve n e h i rdeki saldırı ları a y nı anda
gerçel<leştirmek m ümkün o l m ayı nca başarıya u laşılamad ı .
Bu m uvaffakiye ts izliğin ard ı ndan, Jolın kaleyi kendi
kaderi n e terk etti. Fransızlar, ö n lerinde u z a n a n üç sav u n m a
sahas ı n ı teker teker e l e geç i rmek suretiyle i l e rlediler. 1 204
Ş u b a t ' ın da, en dıştaki savun ma sahası lağ ı m atı larak zapt
ed i l d i . Orta k ı s ı mdaki savun ma sahasına, b i r garderobe
( ru v a l c t ) ol uğu n d a n g i z l i ce g i r i l d i . En tepedek i sav u n ma
b<ilgcs i , buraya gi r i � içi n köprü vazifesi gören büyük b i r
kaya p a rças ı n ı n gölgesi n e s ı ğ ı n ı l a ra� l ağı m l a n d ı . 8 Mart
1 204 tari h i nde kale resl i m o l d u .

ıını e iyctli bil"


Chfüeau-Gail lard , İ ngillz k ra l ı n ı n yönetimi n deki Normandiya _. rurui cıy� a �erle_


i le Fransız hal ı na ait ara z i l e r i b i rbirinden ayll'an hudut
hattLmn üzerinde yer alıyord u. Roı,ten'in doğ usu nda Seinc ve ,

Gambon nehirl eri n i n b irbirine bvuşluğu lwvşağm üstünde


hari k u lade bir kaya lığm sırh na i nşa edilmişh.

1 94
K U Ş ATMA T E K N İ K L E Rİ

4 En içteki savunma alanı, üzerinden koca bir kaya


vasıtasıyla geçilen bir hendek tarafından çevrelenmişti.
aşarken ram ol arak böyle yaptılar. 6 M a rt 1 204're, su kenar ı n da k i surlara k a rş ı b i r tek n e üze ri nden
Chateau-Gaillard içinde kalan son y i r m i şövalye ve indirilen merdivenler, h ü c u ma geçenler tarafı ndan
1 20 zı r h l ı silahşor beyaz bayrak çek t i le r. köprü niyetin e kullanabi l iy o rlardı. Mühim olan, çok
C h a teau-Ga i l lard şato s u n un tesl i nı bayrağ ı n ı sayıd a asker i n b i r arada d u varlara t ı rmanabilm esi
çekm e s i n i n ard ı ndan , N o rm an d i y a'da çözü l e n için, m ümkün olduğunca çok merdiveni ayn ı anda
Angev i n haki m iyeti yeri n i h ızla P h i l i p p e Auguste kullan ma k t ı . Kudüs kuşatması öncesinde, her i ki
yöneti m i n e bıraktı. Rouen ele geçi ri l d i ve Frans ızla r h aç l ı şövalyes i n in en az b i r tane m e rd i ve�e sah ip
sah i l e d oğr u i s t i l ay a d ev a m e t t i l e r. A n gev i n o l m ası şart koşulmuş t u . Ö te yandan , m evzu gece
Fransa's ın ı n büyük kısmı , A njou, M a ine, To uraine s ız maları o l d uğunda, m e rdiven ler kale surlarına
ve Po i tou' n u n bir bölüm ü , tıpkı No r man diya'da g izl ice tı r m a nmak içi n b i re b i rd i ; belki böylece
olduğu g i b i , Phil ippe i ktidanna boyun eğmişti . Bun a i çeri süzül d ükten sonra kale kapı ların ı açm ak bi l e
m u ka b i l İ ngil izler, G askonya gibi daha güneydeki m ü m kün o l ab i li rd i .
arazi l e r i n e tutunmaya çabaladılar. Uzu n lafı n kısası , Su rlarda ged i k açab i l m ek i ç i n , d u v a r sath ına
Chateau-Gai llard kuşa t ması, Avrupa tar i h ine yön darb eler i n d i ren veya d u varı eşeleyen m uh tel i f
veren askeri hadise lerd e n b i r i ol m u ş tu . Üsteli k c i nste ara ç gereçler vardı . Bunları n b aşı n da gelen
Fransızl a r leh ine yaşanan bütün b u gel iş melerden şah merdan h ay! i kad i m b i r aletti. B i r şah m erdan
sonra, İ ngiltere'deki itibarı hayli zed e l enen Joh n , veya koçbaş ı , kale surun u veya kapısını dövmek
adada k i baro n l ar ı n , ö n ü ne koyd u k l a n aşağı layıcı maksadıy l a , b i r m i k t a r i nsan ı n koca b i r ağaç
Manga Carta metn i n i i mzalatmasın ı s i neye çekmek gövdesi n i s ırrlanmas ından ibaret olab i l i rd i . J\llesela
mecbu ri yetinde kal m ıştı . b u döl).em d e b i r koç b a ş ı , b i r gem i n i n grandi
d i reğinin3G s ö k ü l mes i y l e doğaçlama yol d a n elde
Ortaç:ağ Ortalarınd a Kuşatma Silahları edi l m işti; a m a yine de, o rtaçağda d u varlara karşı
O r taçağ i l e rled i kçe, k uşatma s a n a t ı i ki esasl ı kul l an ı l a n t o k m a k l a r b u n da n d a h a tefe rru a t l ı
değiş i k l i k geç i rd i : b i r t a raftan, müşterek merkezl i a raçlardı . B i rçoğu n d a , d ah a kuvvet l i da rbeler
kaleler i n o rtaya çıkı� ı yb s a v u n man ın e l i güçlenirken , i ndi rebil mek amacıyla m e ta l başlıklar kul lanılm ıştı.
d iğer ta rafta n , i k i y e n i s i l ah ın devreye girm esiyl e Koçbaşı , d uvara karşı dah a h ızlı hareket etti reb i l me
k u şat m a c ı lar kuvvet kazand ı . gayesiyle , ge n e l l i kle tek e rl ekli b i r a ra c ı n ü zeri n e
B i r m uhasara harekatında, her n e s u rette ol ursa yerleştiril iyo r; h avada kol ayca sallanab i l mesi için,
olsun , b i r yolunu bulup kaleye veya kente gi rmek ipler veya zincirlerle ahşaptan bir iskel e te ası l ı yordu.
esast ı . Ya da dış s u rl a r ı t a h r i p e t m e n i n , yar ı p Zamanla, hem tokmağı h e m de bunu i dare etmekle
geçme n i n veya üstünden aşman ı n bir çares i n i bulmak görev l i askerleri daha i y i koruyabil mek adına, bu
lazı m d ı . Bu sebeple olsa gerek, kuşat m a s ilahla rın ı n , tekerlekli a raçların üstleri ö rtülmeye başlandı. Keza
y a da d a h a d oğru i fades iyle araç g e reçleri n in b i r burgular da, tek bir temel fa rkla, aynı m aksada h izmet
kıs m ın ı n amac ı , kuşat rn ac ı ların kal e d uvarları n ı eden n ispeten basit aletlerd i ; bunlar, vurarak yıkmak
aşm a s ı n ı sağlamak t ı . B u m eyanda i l k akla gel e n yeri ne, sivri uçları vasıtasıyla taşların arasın ı oymakta
araç m erdi vend i . Kuşat m a merdivenleri, gen ell ikle kul lanılıyorlard ı .
hatı rı say ı l ı r ebatlarda o l u rlar ve ötede beride, kendi r B i r kale d uvarını aşab i l m en i n veya yıkabi l m en i n
sic i m d e n yapı lan lara rastlansa da, büyük çoğunlukl a en yaygı n yöntem lerinden b iri lağı m d ı . Ro malı lar,
tahtad a n i mal ed i l i rl e rd i . Bazen merd i venleri n üst bu metodu kull a n mışlardı. Buradaki amaç, en yal ı n
uçl a r ı n a takı lan ka ncalarla, merd ive n i n d uvara i fadesiyl e , kale surları n ı n altına u l aş a n bi r tünel
tutun ması sağlanırd ı . Bu hususta başka bir gel i ş me, açarak surları temellerin d e n yıkmaktı. Lağım kazma
tırm a n a n ları koru mak amacıyla m e rd iven ler i n i ş le m i tamamlanıncaya dek, duvar temel leri , ağaç
m u hafazalı b i r tünel i n i ç i n e ye rl e ş t i ri l m esiyd i . payandal arla desteklenerek ayakta tutulurdu. Kazma
Merd i v e nleri aynı zamanda bir kal d ı ra cm üzerin e işle m i nin bi t m es i üzerin e p ayandalar ateşe veri l i r ve
yükleyerek, m u hasara a l t ı n a a l ı n a n d uvarı n daha d uvar temelden çökerr i l i rd i . Destek ayakları n ı n daha
yüksek b i r kısmına y ükseltebilmek de m ümkünd ü . çabuk tutuş m as ı için kı rk d om uzun yağı n ı kull anan
Keza, be nzer şekillerde, bir yürüyen k uleden veya Kral Joh n' u n , Rochester'de yaptığı bundan başka b i r
ft U � f"\.. ..1_ !Y.l...C-1- _,._ _.._, -- - � · - ---

PETRARY A D I DA VERİLEN b u
ma ncınık türü, benzer şel'<i lde,
hışa l m a lar esn.asırıda kaya rarça l a rı
J i rlatmak için lrnllarıılıyord�ı.

şey d eğild i . Bunu nla b i rl i kte bazen l ağı mcıların tek d uvarla r ı alaşağı etmek için kullan ı l ı rken, bazı ları
derd i , b i r yolunu bul u p t ü nelin u c u n u ken t veya tek tek düş m an askerler i ni n işan alara k kullanılırdı.
şatonun içlerine kadar uzatmak ve silah arkadaşların ın Büyük kısm ı Lati nce olan ve kafası askerl i k sanatına
içeriye gi rm e� ini sağlamak o lurdu. pek de basmayan kilise mens up ları tarafı ndan yazılan
Lağı ıncıların faal iyet sah asını gizlemek amacıyla, eserlere dayanarak, bu araçları tarif ve teş h is etmeye
" ked i " adı verilen seyyar kul übele r i n şa edi l i rdi; çal ı şmak h ayl i çetrefi l l i d i r. Bu şahsiye t l e r, e lbette
fa ka t gözle rden ı rak kal mak isteyen b i r l ağı mcı k i , kas tet t i k leri araç gerec i n Roma dön em i ndeki
içi n , kazı i şl erini gece k a ra n l ığın da yürütmek her isimlerin i b i l mekteydi le r; ama yine de, b a hsettikleri
hal ükarda d a ha iyi b i r fi k i rdi. To u l o use'da, 1 2 1 8 s i lahı n veya aletin doğası h a k k ı n da kul l andıkları
senesi nde, n eredeyse 5 5 0 l ağımcı , h ay l i büyük bir m üphem ifadeler için den ç ı k ı lacak cin s ten değildir.
" kedi " n i n korumasında çal ışmışlard ı . Neresi nden Bu sebeple, ballista veya mangonel gibi bel i r l i tabirlerle
bakı lsa, lağı mcılık yürek i steyen bir işti; l ağımcıların, bi le, her zam an aynı cins silahı anlatmadı kları açıktır.
ki ın i zaman karşı lağı m l a r açan düşman askerleri Gerçi, b i l hassa elyazmalarında bulunan bazı resimler
tarafından s ebep olunan göçüklerin al t ı nda kalarak (her ne kada r aynı kiş i lerin e l inden çıkmış olsalar da),
hayatlarını kaybetmeleri s ı k rastlanan bi r hadiseydi. b u kon uda, bir n ebze o lsun yardımcı o l maktadır ve
nadiren de o lsa, yazılı kaynakların oras ı n a burası na
Fırlatma Araçları gizlenm iş bazı teferruat, bel irli türden bir a racı teşhis
Herha lde k uşatmalarda e n çok kullanı l a n s ilahlar, etmeye i m kan tan ım aktadı r. Ama her h a l ükarda, bu
çeşi tl i cins ve ebatlardaki fırlatma a raçlarıydı. B u h ususta i h t iyatı elden bıra kmamak en iyisidir.
araçlar, kabaca, yaylardaki düzeneği andıran germe Dem i r o klar fırlatan aletler, alelade b i r zem berek
kuvvetiyle çalışan veya nes neleri, ekseriyetle bükülmüş o k u n da n , me trele rce uzu n luğu nda m ızrakvari
h al a tlar ya rd ı m ıyl a g e r i ye ya t ı rı l an b i r ko l u n nesnelere kadar değişen, ç o k farkl ı ebatl arda oklar
sal ıverilmesiyle fı rlatanl a r o larak i kiye ayr ı labi l i r. fı rlatmaktaydı lar. Paris'te, 8 8 5 yılında, b i r sürü
Ebatları ve o rtaya çıkardıkl a rı kuvvet bakım ından , bu adamı kebab m isali ş işleyen ok, anlaş ı lan o ki, son
derece b üy ü ktü. Doğrus u nu söyle mek gerekirse,
araçlar büyük farklı lıklar arz ediyorlard ı . Bazıl arı koca
ballista ter i m i , en mütevazı tatar yaylarından devasa dön üşünü, gözleri hayretten fa l taşı g i b i açı l ın ı ş
aletlere kadar, b u ci nsten olan bütün a raçlar için vaziyette seyretm işlerdi".
kullan ıl ıyo rdu. G erçi bu tür s i lahlar, ne kadar büyük E n yaygı n a l et lerde n b i ri de m a ngoneld i
olurlarsa olsunlar, temelde tatar yaylarından büyük (mancı n ı k) . B u terim de, d i ğe r örneklerde olduğu
farl<lılıklar gös termiyorlard ı ; ama bunların kuvvetl i gibi, birden fazla anlama gel ebilmekteydi ; ama bu
yayların ı gerebilmek içi n mekanik aksamlar şarttı . tabirle, genel l ikle büyükçe b i r kaşığa benzeyen b i r
Bazı halle rde, itme kuvveti yaratabilmek amacıyla, kola sahi p fı rlatma cihazlan kastedilird i . B u kol ,
gerilmiş h a l atlar kul l a n ı l ı rd ı . F ran s ız l a r, haç l ı üzerine dolandığı yılankavi v e gergin halatlar ı n
seferlerin de, daha isabetl i n işan alabilmek içi n , bu serbest bırak ı lmasıyla öne doğru fı rlayarak, cihazın
aletlerin b i r mihv er etrafı nda yön değiştirebi lenlerini o rtasında b u lu n an engele ç ar p ıyo r ve çarpmanı n
imal etmi ş l e rdi . etkisiyle, kaşığın çukurund a b ulunan nesne (çoğu
Birçok h a l k, Romal ı l a r, Araplar, Franklar ve vakit büyükçe bir kaya parçası) i leri doğru uçuyordu.
Sakso n l a r ı n hepsi, ballista kullan m ı ş l a rd ı . B u Bir ortaçağ Arap müellifi, b i r keresinde, mancın ığı n
ci hazla, o l ağan h al lerde s ürme ok fı rlatılıyordu; nasıl faaliyet gösterdiğine d a i r teferruatın tamamını
ama bazen , bu manc ı n ı kvari silahlar, ayn en bir yazamayacağmı , çünkü b u n u n "sıkıca koru n ması
çocuğun sapan ıyla taş atması gibi, kaya parçaları icap eden sırların" ifşa edi l m es i anlamına geleceği ni
fı rlatmakt a da kullanı l mı ş t ı . Arag6n kra l ı Fati h söylemişti. Gerç i yine de, kol kısmı için en münasip
Jaime, mancınıklar vasıtasıyla düşmanları n ı n üzerine mal ze m en i n , esn ekliği n d e n ötürü k iraz ağacı
yanıcı m addeler atıyord u . Ele geçi ril en düşman o lduğun u yazmaktan geri d uramamıştı . Ci hazın
askerleri n i n kesik başlarının, ara sıra, şeh i r veya kal e ismi, muh temelen Grekçe'de "ezmek" anlamına gelen
surların ın üzer i n den içeriye atıldığı da görülmüştü. mangana kelimesi nden gelmiş ve Arapça el-macenıka
Auberoch e'ta, garnizon tarafı nda n dışar ı yol lanan dön üşmüştü. Bu nedenle, mangonel tab i r i ni "ezen/
bir İ ngiliz h abercisini derdest eden Fransızlar, zavall ı ezici" olarak tercüme etme kt e bir beis yoktur. B u
İ ngiliz'i b oynuna bağladıkl arı mesaj la b i rl i kte bir aletleri kastetmek için kullanı lan başka bir terim, "taş
mancı nığın üzerine yerleştirmiş ler ve gerisin geriye fırlatıcı" anlamı na gelen petrary idi. Bu aletler, kimi
kaleye fı r la t m ı ş l a rdı. İ ngi l izler, "haberci n i n ger i hallerde, en uygun mevkiye taşınabilmeleri amacıyla,
K. lJ .} A l M A l r. l\.. 1'" 1 1'. L .L .n .ı

tekerlekl i platform ların üzeri ne kon uşlandırıl ı rd ı . kuleler, altlarında sürmekte olan lağı m faaliyeti n i
H ususi b i r Türk mancın ı ğ ı nda, kaşığın üzerindeki şüpheci gözlerden saklamak için kullanılıyorlardı . Bir
fı rlatılacak nesneyi içine al a n h aznenin aşağı yukarı yürüyen kulenin esas işlevi, silah l ı adamları düşman
kaydırılab ildiğinden ve böy l el ikle, sözgelimi atılacak surlarına m ürnkün o lan en yakın mesafeye nakletmek
bir taşın mahrek i n i n , dol ayısıyla da taşın düşeceği olsa da, koçbaşları ve mancınık gib i kuşatma araçları
n o k ta n ı n h esap l a n a r ak değişti r i l e b i l d i ğ i n d e n taşıdıkl a rı da ol muştu. Gelgele l i m , b i r yürüyen
bahsedilir. Söz konusu cihaz ı n menzili 1 1 0 metreydi . kuleni n en beli rgin hamulesi, her zaman için o kçu
Bu aletlerden fırlatılan nesn eler, esas itibarıyla kaya askerler o lmuştur.
parçalarıyd ı ; ama en geç 1 O . yüzyıl da m etal gülleler, Bir yürüyen kule, en b i lindik haliyle , birden fazla
1 2 . yüzyılda V G eoffroy' un Monrreuil-Bellay'da kattan o l uşur ve içinden dolanan merdivenlerle üst
yaptığı gihi Rum ateş i , 1 3 . yüzyılda I . Edward ' ı n katlara u laşı lırdı. Ağaç k ütüklerinden imal edilen
Edinburg üzerine yağdı rd ığı g i b i "metal parçaları" bu yapılar, yangın teh l i kesine karşı korunmak üzere
(kurşun) , 1 5 . yüzyılda Karlstein'da gübre ve Malaga'da hayvan postlarıyla kaplanıyordu. Buna i laveten kulenin
( 1 490) i nsan uzuvla r ı g i b i , a k l a gelen her şey en tepesine yerleştirilen bazı adamlar, yanlarında hazır
mancın ıklara mermi vazife s i görmüştü. bulundurdukları su kovalarıyla, düşman tarafından
Elbette bir kitap bölüm ü n ü n k ısıtlı sayfaları nda, çıkarılabilecek yangınları söndürmek üzere teyakkuzda
ancak belli başlı kuşatma a l etlerine temas edilebilir. beklerle rdi. Vikingler, 8 8 5 gibi erken bir tarih te,
Bununla b irli kte b u a l etl e r i ç i n türetilen ortaçağ Paris'te ü rettikleri yürüyen kulelerin h er biri n i o n
teri m l e r i , h ayli çeşi t l i l i k arz e d e n b o l ca fa rklı altışar tekerlek ve bir çatıyla donatmışlardı. Arag6n
araç gereçle karşı k arşıya o l d uğ u m uz intiba m ı kralı I . Jaime için Mallorca'da i mal edilen bir kuşatma
uyandırmaktadır. Gerçekten de, yukarıda zikredilen kulesi nin, biri kulenin ortalarına, diğe r i en üste denk
mangonel ve petrary dışında , paterell, fonevol, funda , gelen i ki platformu vardı ve yapı, baştan aşağı örülmüş
tormen ti , springald, b rigo l l , algarrada , calibre ve dallardan yapılmış çitlerle kaplanmıştı. B unun yanında
chaabla gibi isimlerle kastedi lenlerin bir nevi fırlatma Lizbo n'da ki kulenin boyu 29 rn iken, Akka'da kurulan
aracı oldukları ortadadır. kuleye b e ş p latform eklenmişti. Bu kulelerde, çoğu
vakit, düşman surların a erişmekte kull anılmak üzere
Kuşatma Kul el eri bir merdiven veya köprü hazır bekleti liyordu.
O rtaçağ ı n ortal a r ı n d a v uku b u l a n b e l l i b aş l ı Gelgelelim, yürüyen kulelerin savaşı n yıkımından
kuşatmaların hemen h ep s i nd e , y ür ü yen k ul e l e r azade olduklarını kimse söyleyemezdi. Bazıları, daha
gö rmek m ü mkü n d ü . Z a te n b u k u l e l e r, kal e ileri sürüklenmeye çal ı ş ı lırken çamu ra sap lanıyor;
surlarına yaklaşabi lmek i ç i n eski d e vi rlerden beri hatta tepetaklak devril iyordu. Kalelerden yapılan
kul lanıl agel m işlerdi . H areke t l i kul e l e ri n ardın d a huruç h arekatl arın ın en önde gelen hedefle rinden
yatan mantık basitti: d uvarla aynı h izada veya duvara biri , b u k u leleri b i r ş e k i l de kull a n ı lamaz h al e
hakim b i r kule kurmak s uretiyle, askerlerin buradan getirmekt i . O a n , s avaş meydan ı n da bul u n an
h ücu m a geçmeleri n i ve fı rsat doğarsa, surlar ı n yap ıların en dayanı k l ı larının bunlar olmadığı da
üzerine adamalarını tem i n etmek. Olağan hallerde, açıktı; b u kuleler, ara s ı ra, çatırdayarak parçalara
bu kul e l e r savunm a s urlarına bel l i b ir mesafed e ayrıl ıyor veya b i r çırp ı d a paramparça olarak yerle
inşa ed i l i r; tekerlekler üzerine oturtulduktan sonra, b i r o luyordu. Bu çök ü n tü ler esnası nda, kuleni n
kimi zaman bu iş i ç i n hassaten hazırlanmış top rak içinde b ulunan kimi zaman yüzlerce asker, daha ne
rampal a r ı n üzerin d e n halatlar yard ı m ıyla sal d ı rı o lduğun u anlayamadan h ayatını kaybedebilirdi. Kılıç
mevk i l e r i ne çek il i r le rd i . B i r k u ş a t m a kulesin i Kardeşl i ği n i n , Baltık seferinde kullandığı yürüyen
hareket ettirmen i n e n b as i t ve yayg ı n yöntem i , kulelerden biri, rüzgarın şiddetine d ayanamayarak
halat k u l lanmaktı; ama makaralar gib i , daha girift parçalanmıştı.
mekaniz m al ara başv u r ulduğu d a o l m uştu. H az ı r
aksamları sefer ordularıyla b t rl i kte taşınan ve bizzat Kuşatmalar ve Savaş Hileleri
k uşat m a meyda n ın d a m o n te ed i l e n p refab r i k Kuşa t ma l ar esn as ı n d a b aşvurulan s avaş hileleri,
kuleleri n varlığına dai r bilgiler de vardı r. Bazen b u istene n sonucun alınmas ına, en az s ilahlar ve askeri
teçhizat kadar katkıda b u l un abil ird i . Kuşatm acılar, I I I . Edward 'd a n gelen sahte b i r mektup t u t uş turdu.
b aze n k a l e m üdafi l e r i n i kandır m a k s u re t iyle, Mektuba göre, kral, Mansel 'den ertesi g ü n askeri
ellerin i ko l l a r ı n ı sallayar ak kale kap ı s ı n dan içeri b i rl iklerin i ş ato nun dışına çıkarıp kent m ey d a n ın a
girmeyi b ecermiş lerdi. Ö rneğin, kendi lerine zararsız getirmesini ve burada bir res m i geçit tertip etmesini
çiftçiler süsü vererek veya kadın k ı lığına girerek. Keza istiyordu. Mansel, yemi yuttu ve ertesi gün, kralın
halihazı rda kale surların ı n gerisind e o l an b i r h a i n le "em irleri n i " yerine geti r m ek a macıyla askerlerin i n
iş birl i ği y a p a rak, kal e kap ı ları n ı n kendi l iği n de n başında şehi r m eydanına indi. Mansel'in adam ları nın
açı l m asın ı b e kl e m e k d e b i r yönt e md i . Haki katen etrafı derha l sarıldı ve bunlar, t ı p k ı bombo ş şatonun
de' ihanet ve aldatma cal a r zaferin elde edi l mesini yaptığı gibi , h iç mukavemet etmeden tesl i m o ldular.
sağlaya bi l iyord u . 1 3 . yüzy ı l sonların da, Geo ffroy Başarılı olduğu bili nen başka b i r aldatmaca, k uşatma
de B ruyeres, r ü şv et vererek M ora'dak i Arakho ro n o rdusunun, ke ndis i n i asl ı nda o l d uğundan çok daha
kalesine sızmayı ba ş a rm ı ş t ı . İçeriye gird i kten sonra, güçlü göstererek tehditler yol uyla düş m a n kalesi n i
bi r yol u n u b u l up kale d izdarını sarhoş ederek kale tesl im o l maya zorlamaktı. G e n e de, çoğu vakit, işler
anahtarları n ı çal dı ve adamlarını hemen içeri aldı. bu kadar k o l ay ol m uyor ve düşman s u r l a r ı bedel
La Roc h e l le'de ise, yarım akıllı olduğu yetmezmiş ödeyerek zor yoluyla aşı l m ak zorunda kal ı n ıyordu.
gibi, o ku m a yazma b i lmeyen Kont P h ilip M ansel,
kurnazca bir tuzağa düşürülerek bertaraf edil m işti. Ne Müşterek Merkezli Kaleler
de olsa, şeh rin Fransız idarecisi adanımı tanıyordu. Hücum ede n lerin ve m üdafileri n birbirler i n e galebe
Mansel'i öğle yem eğine d avet etti ve eline, güya Kral çalmak i ç i n b i teviye s ü rd ü rd ükleri m ücadele,
o naçağın o rr a la r ı n d a , p a h a l ı ve k ü l l iy et l i kal e
tasarı mlar ı n ın ortaya çı kışıyla daha ileri bir seviyeye
taşındı . Yuvarlak kulelerin zuhurundan bahsetm işti k.
Kale mim arisi nde görülen bir s o n raki at ı l ı m , harici
istihkam ları n gel işti ril mesi şeklinde oldu.
Müşterek merkez l i kalelerin e n belirg i n özelliği ,
b i rden fazl a d ı ş s u ra sah ip o l malar ı y d ı . Şayet

TREBUŞE, ORTAÇAGDA İCAT edilevı en önem l i


i k i kuşatma silahından b iriydi. Kuşalma
aracı n. m gittikçe incelip sivrdeşerı uzun
kolu, aşağL doğru çek ilerek gergin vaziyette
Lu.tu.lıtyordu. Swtğın ince ucuna,Jırlatıl mak
istenen nesnen i n - çoğunlukla büyü.kçe bir
k aya parçası - kon ulduğu bir sapan tak ı l ı rd ı .
Kalrn uçta ise, büyü.k b ir ağırlık - muhtemdcn
bir sandık dolusu taş - takdıydL. Serbest
b ı rakılan ağLrl ık aşağı d ü.şer; aletin kolu. yuhm
doğru fırlar; sa p a n vahşice havaya y ü ksel i r ve
mermi muazzam bir kuvvetle deri atL l ırcl ı .
K U Ş AT M A TEKN i K LE R i

o rtada iki sur h attı varsa, i ç e rideki duvarları biraz güneydeki duvarlarda ise, birer kule mevcuttu. Dışta
daha yüksek i nşa ederek dışta kalan duvarl arı daha kalan hattı oluştu ran harici surlar, daha alçak olmakla
etk i n biçim d e savu n abilmek mümkü n d ü . Asl ı na beraber, etrafları top rak tabyalarla berkit i l m işti.
bakı l ırsa, bu d oğrul tuda gel işmelerin varl ığın a dai r, M e rioneth'deki Harlech kal es i n i n yap ımına ise
örneğin Chateau-Gai l l ard'da, bi rtakım erken tarihli 1 283'te başlandı. Dwyryd nehri üzerine inşa edilen ve
kari neler bul un a b i l i r. B urası tek merkez etrafında 9 5 00 pounda mal olan kalen i n i ki cephesi, hayli geniş
tes is edilme m i ş o lsa da, d ışta kalan her bir müdafaa bi r hendek tarafı ndan m uhafaza edil iyordu. Doğuya
alanı , bir içeri de kal a n tarafı n dan savunulabilecek bakan kale kapısının çifte kuleleri vardı . D ıştaki
alçaklıktaydı . B e n zer ş e ki lde, surları n üzeri ne kuleler kal e bedeni alçakken, içte kal a n duvarı n köşesinde
otu rtma fıkri , a t ı ş m e n zi l i n i genişleterek d uvarları yuvarlak bi r kule yüksel iyordu . Harlech kalesi, eski
yan dan gelebilecek saldı rılara karşı koruma amacın ı bi r motte-bailey şatosunun üstün e inşa edilm işti ve bir
gütmekteydi. B u bağlamda, köşelerde yer alan veya hendek, şatoyla kenti birbiri n d e n ayırmaktaydı. Bu
su rları n üzerin de b u l u n an kulelerin ve iç h isarların üç kaleden belki de en mehabed i s i olan Beaum aris'in
yuvarlak hatl ı yapı l a ra dönüşmesi, bu yeni anlayışa yapımına, 1 29 5 'te, Anglesey adasında başlanmıştı.
katkıda bulun arak, köh nem e kte olan dikdörtgen Ortaya çıkan yapının dikdörtgen biçiml i iç kısmında,
tasarım larda n b i r p a rça d a h a uzaklaş ıl m as ı na d uvara ası lı len duha kuleler ve i ki adet çifte kuleli
yardımcı ol m uştu. kapı vardı. Kabaca bir sekizgen i andıran dış alan ise,
Askeri açıdan bakı l dığında, yen i kalelerin ağı rl ı k a s l a tamamlanamamıştı ; gerçi burası hiçbi r zaman
merkezi, iç h i sardan h ar i c i surlara doğru kaydı.
b i r saldırı görmedi.
B u geli şme, 1 3 . yüzyı l Fransız kaleler i n i n çokgen
Kuzey Galler'de, yine Üstat J ames tarafından I .
m i m aris i n de , mes e l a A n ge rs ve B o u l o gn e'da
Edward nam ı n a i nşa edilen Conway ve Caernarvon' u
gö rülebi lir. Dış s ur l a r b u d e n l i önem kaza n ınca,
zikretmeden geçmek insafsızl ık olur. Caernarvon'un
girişin mutlak s u rette sıkı tahki m edil m i ş o l ması
yapımına 1 283'te başlanmıştı . Harlech're olduğu gibi,
apayrı bir an lama b ü rü necekti; bu tarihten sonra,
Caernarvon şatosu ve kent aras ından bir hendek
b i r kuleni n i ç i n e veya iki kule aras ı n a inşa edilen
geçiyordu. H içbir zaman tam manasıyla bitirilemeyen
m u h ke m kal e kap ı l ar ı , ç ifte giriş ler, köşel i veya
b u yapı, h iç de alışıld ı k olmayan, sekiz şek i l l i bir
yılankavi geç i t yerleri ve bi rd e n fazla asma köprüler
gö rünüm arz e diyordu. Müşterek merkezl i değildi;
yaygın l ık kazan d ı .
a m a buna rağmen, rivayete göre Konstantinopolis
B u yeni tarz kalelerin e n ö neml ilerinden bazılarını,
ist i hkamları n ın uzaktan görü n üşünden ilham alan
İ ngil iz kral ı I. Edward, Galler' i fethettiği yıllarda inşa
bu yapı, hayl i kendine özgü b i r surete sah ipti. Keza
ettirmişti. Bu kaleler, son zamanlarda o rtaya atılan
Conway de, m üşterek merkezli değildi ve b irbirine
gel işmelerin hep s i n den istifade etmekle kalmamış;
b i t işik iki m üs takil a l andan oluşmuşt u . Doğu
m üşterek m erkezli p l a n l ar ı (şatoyu b üt ü n üyle
ve batı uçlarında çift kat duvarları olduğu halde,
kuşatan birden fazla d ış d uvar) , daha önce m ümkün
d i ğer ceph e l e rde, fazladan harid surla ra i h t iyaç
ol mayan bir seviyeye yükse l tm işti. Bunlar arasında
d uyulrnam ı�tı (bu taraflar, akarsu veya h e ndeklerle
öne çıkan kaleler, hepsi de I . Edward' ın d i llere destan
ko runuyordu) .
m i marı St. Georgel u Üstat James tarafından i nşa
edi len Rhuddlan , Harlech ve B eaumaris idi . Rhyl ' i n
Geç Ortaçağda Kuşatma Silahları
gü neyi nde, F l i n t s h i re'da i n şa e d i l e n R huddlan ,
O rtaçağın ortalarında i yice olgunlaşan aşı l ması güç
H arlech gibi, eski devirlerden kalma müstah kem bir
m uhkem kaleler, kuşatmacıların hayatını cehen neme
mevkin i n üstüne kurul m uştu. Üstat James, 1 277'de ç e v i rm i ş t i . H a l a e s k i m u h asara yö n t e m l eri
yapı mına başladı ğı bu kaleyi , müşterek merkezli bir kul lan ılıyord u ve esasında, bu yöntemlerle başarıya
plana sadık kalarak inşa etti . Kalenin gen iş bir hendeği da ulaşılab i l i rd i ; ama gene de, h ücum e d e n lerin
vardı. İçte kal a n savunma alan ı, ikişer kuleye sah i p, safl arında yer alanlara daha kuvvetli silahlar bulmanın
doğu ve batı istikametleri n deki daha alçak duvarlarla elzem olduğu aşikardı.
bi rlikte toplam altı cenahtan m üteşekki ldi. Kuzey ve Onaçağın s es getiren kuşatma silahları n dan ilki
KUŞATMA TOP LARl , ı4. y üzyıl d a n i t i ba ren ge liş m eye başladL
ve ortaçağın sonlarında çok daha etkili ve ehemmiye t l i si lahlar
ha l i ni aldılar. To p [ i ng. cannon] tabiri, G rekçe bom an l a m uıa
ge len kamın ke l i mesi nin Lati nce caıınaya d önüşmes iyle
l ü.rem iştlr. En t i p i k tür�L. dökme dem irden yapılıp yine demir
hs n a k l ar la sLkLşlıırılan bombardlard L (sağ tarajh). Portatif'
barul h azn e l e ri ve k uynıklar, lopa barnt d o l d u rma k için en

ça l� hı l l anılan vası ta lardı. ı5oo'e gel i ndiği nde, t o p l ar claha


ağır ve lnıvveLli ha le geldiler. Alelade bir bombard, 136 l""g. l ık
g ü l leler alabiliyord u ; ama bundan çok dah a ağır merm ileı'
a l ab i len leri de vard ı .

1 1 . Mehmed'in 1464'le döldürdüğü


bu top (sol laraf), Os ma n l ıl a r
larefı11dan Boğa z i çi' n e giriş ç ı k tşlan
denetlemek a macıyla k t-Lllan ı l d ı . Daha
kolay taşL11abd mesi için iki bsrna
ı8 Lon ağ ı rlığı nd a ve S .: lS
ayrı lmıştı. nı

uzun ul ğ l yd
ımc a L.

tre buchet ( trebuşe) i d i . B u s i l ah ı , d i ğerl e ri n d e n üstündeki b i r m ihvere oturtu l m uş o l m as ı yd ı . Kol u n


ayıran teme l h u s u s i y e t , t r e b uş en in karş ı a ğ ı rl ı k d a h a kısa ve kal ı n u c u n a , karş ı ağırl ığı o l u ş t u r m ak
k a i des i n e gö re işlemesiyd i . İ l k t rebuşeler i n h a n g i ü ze re, ağ ı rl ı kl a rı n - m uh temelen taş veya k u rş u n -
t a ri h te ortaya ç ıktı ğ ı bel i rs i zl iği n i k o r u m a k t a d ı r. yüklenebil eceği b i r sandı k veya b u na b e n z er b i r şey
Tre buşe kul l a n ı m ı na da i r en ayan beyan i fadeler 1 3. ta k ı l ı rdı . Bunun k arşıs ı n da , kolun uzun i nce ucu na b i r
y ü zy ı l d a n ge l m e kl e beraber, n i s p e t e n el yo rd am ı y l a sapan b ağl a n ı rd ı . K a rş ı ağ ı rl ığ ı h ava ya kal d ı r ab i l mek
da o l s a , k a rş ı a ğ ı rl ı k l a r k u ll a n ı l a ra k ç al ı ş t ı r ı l a n m a ksad ı y l a , bu ucun aşa ğ ı d o ğ r u gergi n v a z i yette
s i l a h lara, en a z ı n d :ı. n bu ndan b i r y ü zy ı l öncesinde t u t u l ması şartt ı . A l e t b u ko n unıdayken , s a pa n a
ras t l a nabi l i r. Lizbo n'da, l 1 47 senesinde d u y u l a n fu· l an lacak m ü h i m ma t , b üyük i h t i m al l e büyükçe
Ba l ear funda l a rı , İsko çy a k r a l ı Arslan W i l l i a m ' ı n b i r kaya parças ı y ü kl en i rd i . B i r m a n i vel a vas ı tasıyla
Wa rk'ta, 1 1 74 'te k u l l a n d ı ğ ı savaş a l e t i ( k i b i r sapan ı s erb est bırakılan kol , karşı uçtaki ağırlığtn da aşağı
va rd ı ) , As la n y ü re kl i Richard' ın 1 2. yüzyı l daki " B alear çekmesiyle h ızl a h avaya doğru yaylanarak yü ks e l i rd i .
s a p a n l a rı '' ve A ra g6 n kra l ı 1 . J ai me' e a i � fo n e v o l l e r, bu İ nce ucun yükselerek sapanı i l e r i doğru fı rlatm asıyl a,
c i ns s i l ah l a rı n i l k örnekleri olab i l i r. Işin asl ı , bi raz kaya parçası da gök t e s ü z ü l m eye b a şl ard ı .
ö nce say ı la n ö rn eklerden bazıları , hatta heps i , trebuşe 1 2 . yüzy ı l da , t reb uşeyi g e l i ş t i rm eye yö nel i k
o l a b i l i r; fakat b u n u teyit ede b i l e cek y az ı l ı h er h angi bazı ad ı m l a r ı n a t ıl m ış ol ması i h t i mal dah i l i nd edir.
b i r d e l il el i mi zde y o k rn r. Bu n u n l a b i rl ikt e 1 3 . yü z y ı l a gel i n d i ğin d e , b u s i l ah
Treb uşen i n esas uzv u , rn a n c ı n ı k ta da o l d uğu a rt ı k teka m ül evres i ne gi rm işti ve zate n bu devirde,
g i b i , uzun ve hayl i es n e k b i r tahta kol dan i b a ret t i ; en k uvvetl i k uşatma s i l ah ı o la rak h a k etti ği şö h rete
e n ö nem l i fark, bu kol u n , iskeleti ol uşrnra n yap ın ı n k a v uş tu . Karşı ağı rl ığı n e t ki s i ve s ap a n k ul l an ı m ı n d a n
elde ed i l en il ave kuvvet, o güne d e ğ i n akla b i l e Kulesi ' nde muhafaza e d i len topların s ayısı yüzden
gelmeyecek m i kyasta b üyük kayaları n , bu silahla aşağı değil d i . İlk ç ıktığı vakitlerde, top u n gürültüsü,
fırlanlabi leceği anlam ı na geliyordu. Üstelik büyük gül lenin yo l açtığı tah r ibata kıyasla daha etkileyici
kayalar, büyük bir h ız ve kuvvede firlatılabilecekti . Bu olmuş o l abilir; fakat 1 5 . yüzyılda, bu s ilahlar savaş ın
icatla birlikte, kuşatmacıların metin kale surlarını yıkıp seyrin e yön vereb i lecek etki n l iğe sah iptiler. B u
geçebi l me umutları en sonunda yen i den yeşerm işti. tarihten i t ibaren top i m a larında b i r artış yaşandı ve
F ra n s ı z kral ı I V. P h il i ppe' i n ( 1 2 8 5- 1 3 1 4) toplar, bir muhasara ordusunun temel unsurlarından
h izmeti nde bul u nan Egidio Colon na, dört farklı biri hal i ne geldiler.
trebuşe türünden bahseder. Daha son raki tarihlerde, Top (İng. cannon) kel imesinin kökeni, Grekçede
I J I . Napoleon adına yap tırılan bir treb uşeyle, 1 1 kg boru anlamına gelen kanun kel imesidir. Günümüze
ağı rlığındaki bir taşı 1 82 m.lik mesaf�ye yollayabilmek i nti kal e d e n en eski ö rneklerden b i r i , yuvarlak
mümkün olmuştu. Modern bir deney, 1 000 kg çeken kumdu, yan i namlusu ve iç borusu yuvarlak, sekizgen
bir taşı fı rlatabi l mek için 27 tonluk b i r karşı ağırlığa bir tüpt ü r. B u top u n kuyruğu, döküm esnasında
ihtiyaç d uyulduğunu, s o n derece kesi n raka mlarla dövülerek yassılaştırılmıştır. Pirincin her i ki formu,
tespit etm iştir. Herhalde trebuşelerin kale surlarının bakır ve yaldız, ateş l i s ilah imalinde kullan ı l mıştı.
önlerinde görünmesi, her şeyi allak b ul lak etm işti . Fakat bir müddet son ra, dökme dem irin bu iş içi n
Arag6 n kralı I . Jaime namına, Ibiza'daki bir kaleye e n uyg u n m ateryal o l d uğu anlaşıldı. B aşlangıçta
karşı götürülen b i r trebuşe, sadece on atış yaptıktan roplar, ya nam luları yukarı bakacak şekilde bir toprak
so nra m üdafiler aras ı n da öyle b i r ko rku salm ışrı birikintisinin üzerine yerleştirilir; ya da meyil vermek
ki, kal e derhal tes l i m edildi. Bu kez 1 4 . yüzyılda, için silah evvela bir ağaç kundağa s ı kıca bağlanır ve
Castelnaudry'de, fı rlatmak için üç tane kocaman kaya alta sıkıştırı lan takozlarla n işan alınırdı. 1 5 . yüzyılda,
parçası seçildi . B u taşlardan i lki, bir k u l eyi tuzla b uz m uylu top kundakları (basit tekerlekl i platformlar
etti; i ki ncisi bir odayı parçaladı; üçüncüsü çarpmanın şekl i n de) k u l lanıma g i rdi. B i r topu, naml udan
etkis iyl e dagılarak birç o k garn izon askerini oracıkta içeri doğru elle yerleştirilen barut h azneleriyle veya
öldü rüverdi. doğr u d a n topun k u y ruğundan d o l d u ra b i lmek
Trebuşe en kalın duvarları bile alaşağı edebil iyordu mümkündü. Barutla dolu bu kutular, top gövdesi
ve bu hal iyle m üdafaa ve h ücum arası n daki dengeyi üzerinde bulunan herhangi bir delikten aşağı sarkıtılan
baştan tesis etmişti . 1 4. y üzyılda, b aşka b i r s i l ah yanıcı m ad delerle i n fi l ak ettiril iyordu . Patlamaya
daha arz-ı endam etti : barut. E n başta, bu silahın h azır k u t u l a rın ağzı, y u m uşak ahşaptan tapalarla
öyle ah ım şah ı m bir etkis i ol madı. Ne de olsa, baru t tıkanarak barut hakkı i l e gülle arasında yum uşak bir
ansızın peyda olan bir yenilik değil d i ; görünüşe göre, yastık elde edilirdi. Bu d irençsiz kapaklar, patlamanı n
yalnızca havai fişek yap ı mı nda kullanı l m ış olsa da, şiddet i yle, m antar t ı p a s ı misali çarçab uk dışarı
ant i k Çi n'den beri b i l i n e n bir şeydi . Katolik keşişi ve fı rlayacağın dan, barutla yükl ü kutun u n tek parça
ili m adamı Roger Baco n , 1 249'da, barutla yap ılan kalab ileceği hesaplanmıştı. Patlayıcı kurusu, demir bir
bazı deneyler h akkın da b ilgi verir. Ayn ı yüzyı l içinde, çubuk yardımıyla topu n kuyruğun a itiliyor ve kumaş
bu kez b i r Arap müel l i f, patlayıcı tozlarla yaptığı p arçala rıyl a yeri sağl amlaştırı l ıyord u . 1 5 . yüzyı l ın
deneyleri kağıda dökm üştü. Bundan d a öte, Endülüs analarında, hayli i ri cüsseli toplar dökülmüştü.
Müslümanları, 1 4 . yüzy ı lda alenen a s keri amaçlarla
baru t i s t i mal etmişl e rd i . 1 326 t ar i h l i Wal te r d e İstanbul Kuşatması: 1 453
M ilem ete yazması, fal y a s ından ateşl e nmeye h az ı r, İstanbul kuşatmas ı , t a rihi kayıtlarda geniş bir yer
ağzında zembereğe benzeyen büyük b i r o kla bekleyen, tutar. Dünya tarihinin e n meşhur hadiselerinden b iri
vazo b i çi mli bir tür top resmeder. 1 4 . yüzyıl ı n i l k olan bu m uhasara, ara larında Dukas, Sphrantzes ve
yarısında, Batı Avrupa'da , mesela İ ngiltere, Fransa, Barbara gibi kaynakların bulunduğu, en az bir düzine
Belçika, İ talya ve İspanya toprakları n d a , barut ve top muasır kaynak tarafı n d a n anlatılır. Ne var ki, bu kay­
kullanı l dığına dai r bolca tarihi kayı t vardı r. İ ngil iz nakların n eredeyse tam amı, Bizansl ı veya batıl ı şah­
kralı I I I . Edward, Calais muhasara s ı nda on tane siyetler tarafından kaleme alınmıştı r ve ister istemez,
top k u l l anmışt ı ; 1 34 5 'e gelindiğ i n d e ise, Londra
h i kayen in yaln ızca tek veçhesi n i aktarırlar. B u tarihi Isaakios ve IV. A lexios katledilirken, yepyeni bir si ma,
vakayı Arapların37 bakışıyla ele alan Aşıkpaşazade' nin Mou r tzouphlos, V Alexi os namıyla tahtta hak talep
verdiği bilgiler, çok teferrua t l ı o l masalar da, daha e t t iğ in i duyurdu .
dengeli bir an latıma ulaşılmas ın ı sağlar. B i zans baş k e n ti nd e peş p e ş e yaşana n t a h t
Ko nstan tinopolis' i n Asya ve Avrupa arasmdaki değişiklikleri, k e n t ahalisinin b irliği n i ve d i re n m e
coğrafi ko n u m u ve tarihi seyi r içinde zen gi n b i r kararlı l ığını o l u msuz etkiledi. H açl ı lar, hem d e n iz
tica ret merkezine dönüşmüş o l ması, b u kenti, Fetihçi tarafı n dan, hem de karadan ken t s urlarını aşı p içeri
ordular için karşı konulması güç bir cazibe m erkezine doluştular. V. Alexios kaçarken derdest edildi; gözlerine
çevi rmişti. G e rç e kten de, ş eh r i n h ar i k u l ade b i r m i l çekildi ve y ü ksekçe bir sütun u n üzerinden aşağı
k o n u m u vard ı ; ü ç taraftan çepeçevre den i zlerle b ı rakı l arak öldürüldü. Konstant i n opolis, yağma ve
s a rı l m ı ş t ı - k u zeyde talandan nasibini al d ı ktan
H aliç, doğuda B oğaziçi, sonra, b a tı l ı bir şah s iyet ,
((Türkler, meşale ışı kları altında
güneyde M a r m a ra Flandra kon tu I . Bal dwi n
denizi . Karaya açılan tek
toplarını ilerlettiler. Bizleri dehşete B iza ns i m p arato r u i l a n
c i heti olan batı , azametli düşürmek gayesiyle, durmaksızın e d i l d i . El b ette ö n e m l i
s u r l a rl a ö r ü l m üş t ü . savaş çığlıkları atıyorlardı. b i r farkla; b u seferk i b ir
K o n s ta n t i n o p o l is Toplarından yükselen taşlar, kara bir Latin i m paratorl uğuyd u .
k uş a t m a l a ra a l ı ş k ı n d ı ; bulut misali göğü ve güneşi kapladı. " B un u n l a b i rlikte b u
o r taçağ b oyu nca, devlet p e k uzun ö m ü rl ü
G REGORIOS SPH RANTZES,
b i rkaç ı n ı n ism i n i vermek o l madı ve V I I I . M ic hael
B1ZANSLI TARİHÇİ
icap ederse, Pe rs, Arap Pal a i l o g o s ' u n Ru m
ve Rus kuşat m a l a rı n dan haki mi yetini t e k r a r
al n ın ı n akıyla ç ı k m ıştı . Tari h i n garip bir cilvesi, şeh ir k u r m asıyla s o n a e rdi. Gelgelel i m , n i hai tah l i l d e ,
i l k defa, kuzey d e n , doğudan veya güneyden gelen h aç l ı lar Konsta n t inopol is' i n zapt edilemez o l d u ğ u
barbarlar veya kafi rl e r tarafı ndan değil, 1 20 3-04'te, i n ancının içi ni b oşaltm ışlardı .
I V. H açlı seferi ne karılan batılı Hı ristiyanla rca zap t 1 45 3'e kadar geçen zamanda Konstantinopo l i s ,
edil m işti. d a h a b i r sürü s iyasi b u h ran ı n ı z d ı rabı nı yaşad ı .
Hı ristiyanlık bu tarihlerde, batıda Latin Katolikl iği Şeh re yönelik en b üyük tehdit, gün geçtikçe çe m beri
ve doğuda, baş ı n ı Bizans'ın çektiği Ortodoks inanç daralt makta olan Osmanl ı Türkle riydi. Şeh i r s o n
o l mak üzere i kiye bölün m üş t ü . H a ç l ı sefe ri n e nefesine deği n h ayata tutunmaya kararl ıydı; ama h e r
iştira k eden diğer mil letle r i n b orç yükümlülüğü geçen gün, yen i b i r H ı ristiyan toprağı Osman l ı ları n
y üzünden ve nakl iye amacıyla Venedik gemilerine h a k i m i yetine g e ç iyo rd u : 1 3 9 3 't e B u lga r is ta n ,
m u h akkak s u rette i h tiyaç duyulduğundan, sefer 1 394'te Mora v e l 440'ta Belgrad. Konstantinopo l is ,
Vened ik h ü kü m eti n i n den e t i m i ne geçti . Venedik, Osmanlı deryası n ı n ortasında yapayaln ız b i r adacığa
ama E nrico Da ndolo'nun yöneti m ine terk ettiği haçlı dön üşmekteydi . Kent, 1 393- 1 422 yıl l arı aras ın da,
bi r1 iki erini, ticari gerekçelerle, bir Hıristiyan yerleşimi üç ciddi Osmanl ı k uşatmasını atlatmayı başarsa da,
olan Zara'ya yö n lend irerek kenti zapt etti . B undan veba s algınları ş e h i r sakin l erin i n n ü fusunu h ı z l a
so nra haç l ı lar, siyasi bir kargaşan ın hüküm sürdüğü seyre ltmişti . B izans imparatorları, defalarca bat ı da n
Konstanti nop o l i s' in yolunu t u t tular. ken d i lerine uzanacak yardım elini beklediler. N i h ayet
IV. Haçlı Seferi birl ikleri, 1 203 Haziran'ında şehi r 1 44 8'de tah ta ç ı kan XI . Kons t a n r inos, B i za n s
surları nın önüne vardılar. H aç l ıların ken t s u rları na imparatorlarının sonuncusu olacaktı .
yaptığı h ücumlar, B izanslılar a rasında düpedüz bir B u arada Türkler, batıdan ithal ettikleri tekno l oj i
pan ik havası yarattı . İmparat o r I I . Alexios tahttan i l e a s keri m e z i yetl eri ne yen i l er i n i ekl ed i l e r.
i ndirilerek, I I . lsaakios, IV. Alex ios'la birlikte müş­ Osmanlıların, n üvesini yeniçeriler i n , çocuk yaş taki
terek i mparator i lan edildi. Fakat şeh ir, taht deği­ k ö l e le rden seçil e re k kat ı ksız bir askeri hayat i ç i n
ş i kliğini m ü teakip yen i bir isyanla çalkal andı ; I I . terbiye edilenlerden oluşturduğu, h ayli profesyon e l
bir o rdusu vard ı. Dahası Osman lılar, etki n kuşatma etmeye hazırlandıkları istihkamların şekl ini şemai l i n i
silah larına sahip olabilmek adına her türlü gayreti sarf çıkarmakla meşgul dü.
etmekten geri d urm uyorlardı. Bu uğurda, M acar top Meh med bu çizimleri tetkik etti kten sonra, ana
ustası Urban'ı Osmanlı ordusu i ç i n çalışmaya ikna taarruzu, şehri n kara tarafındaki Lycus vadis i38
etmek, büyük b i r başarı ol m uştu ( Ko nstan tinopol is, üzeri n d e n Mes o t e i kh ion'da39 gerçekleştirmeye
Urban'ın talep ettiği yüksek maaşı ödeyemem işti) . karar verdi. Alt ı nl a müzeyyen kır mızı otağı nı b u
Os man l ı idaresi , Urhan'a küll iyetli kaynaklar tahsis mevkide kurdurarak ordugahı buraya taşıdı. Kuşatma
ederek, Macar ustayı, büyük muhasarada kullanıl mak araç l a r ı , Urban ' ı n döktüğü devasa topl ar dah i l ,
üzere kudretl i top lar dökmeye teşvik etti. mevzi lerine yerleşti rildi. Bombardıman başlamıştı.
I I . Meh med, 1 45 1 senesinde, i kinci kez Osmanlı Surlarda ilk ged i k Charisius (Edi rnekapı) kapısı
pad işahı old u . Bu n dan ö n ce 1 444- 1 446 a rası nda, yakın larında açı l d ı ; buradaki d uvar öylesin e b i r
h e n ü z çocuk yaştayken tah ta ç ı kmıştı. 1 4 5 1 'e şiddetle çökmüştü ki, Türklerin bu kısımdaki hendeği
gel i n d iğinde, 1 9 yaşında bir delikanlı olarak yin e de doldurmak için fazlaca gayret sarf etmelerine gerek
hayl i genç sayıl ı rdı. Mehmed, son derece çal ışkan ve kal mamıştı. Rumlar, surda açılan gediği toprak ve
zeki bir gençti ; ken d isine Roma tarihinden h ikayeler ağaç parçalarıyla doldurabilmek amacıyla derhal bu
okun masına bayılırdı. Gençliği n i n d inçliği n i ihtirasla noktaya koşuşturdular.
bul u şturm uştu. Konstan t i nopol i s' e karş ı d i n mek O s m a n l ılar, ayn ı zamanda ş eh i r civarı n daki
bilmeyen bir öfkesi vardı. Halefi olan sultanlar, bir baskılarını da artırıyorlardı. Marmara den izinde yer
şeki l de şehrin varl ığına tah a m m ü l edebi l m iş l e rd i . alan b i r adayla birlikte, ken t dışı n da kalan iki h isar
Faka t Meh med , h i ç vakit kaybe tmeden , Boğazın zapt edilmişti. Kuşatmaya katı l a n Floransalı asker
R u m el i yaka s ı n d a yen i b i r k al e n i n , R u m e l i Jacopo Tedaldi'nin ifadesiyle, buralarda ele geçirilen
H is arı'nın ( Boğazkesen hisarı) yapımını emrederek esirler, "vücutlarını kafalarına kadar delip geçen s ivri
Ko nstantinopolis' i sıkıştırmaya başladı. B i r Ven edik kazıklara oturtularak" hun harca öldürülmüşlerdi.
gem i s i şeh re ulaşmak amacıyla b oğaza gi rdiği nde, Osmanlılar, 1 8 N isan'da, hendeği n n ispeten do l u
bu radan yapılan top atışlarıyla gemi batırıldı. G üç kısm ı n dan geçerek ilerlemeye çal ıştılar; ama başarılı
bela kıyıya yüzmeyi başaran lar yakalanarak kafaları olamadılar.
kes i ld i . Bu, b i r anlamda, m uh a sa ran ın b aşlangıcı Cen eviz kadı rgaların dan oluşan ufak filo şeh rin
oldu. Mehmed, kuşatma için yak laşık 400 gemi lik açıklarına vard ığında, geçici bir sükunet h üküm
bir donanmayla taşınan 258.000' e yakın adamı bir s ürü yo rd u. B u g e m i ler, top atışları nı başarıyla
araya getirdi . Bu m uazzam ordu, d evrinin en m eşhur savuşturup gece vakti limana gi rdiler. Bu durum,
sav u nma istihkamları n ı n karş ı s ı n a yerleşti. Şehir, Hıristiyanlar açısından küçük çaplı bir zafer telakki
den iz tarafında 1 4 km . l i k surlarla ve kara tarafı nda, edilebilirdi. B u n u n üzerine Osmanlı kaptanıderyası
ön kısm ında devasa bir hendeğin yer aldığı 6,4 km.lik Bal taoğl u Süleyma n Paşa' n ı n idam edilmesi emri
d u v a rlarla çevri l m işti. Surların üzerinde yüz tane veri l m iş o lsa da, b u ceza s o nradan h afi fl e t i l d i
kule yüksel iyordu . B u n u n l a beraber istih kaml arın ve S ü l eyman Paşa , falakaya yatı rıl dıktan s o n ra
baz ı bölümleri bakımsız lıktan n asibi n i a l m ı ş t ı ve azledildi. Bu arada Mehmed, şehre farklı bir yerden
şi m d i , son anda, buralar üstünkö r ü vasıtalarla tam ir yaklaşmayı kafas ı n a koymuştu. Osmanlı sultanı,
ed i l m eye çal ı ş ı l ıyordu. Haliç' i n ağzını kapa mak Hal iç' i n ağzını kapatan engeli n arkasına sarkmak
amacıyla, büyük ke resteleri birbi rlerine zincirlemek maksadıyla, gem ileri n karadan yürütülmesi emrini
s u re t iyle koc a m a n b i r sere n y a p ı l mış ve Pera'da verdi . Bu amaçla Galata üzerinden dolanan h ususi
b ul un a n kuleye kadar uzatıl m ı ş t ı . Batıya yapılan b i r yol açıldı. Bu esnada ateşlenen toplar yüzünden
onca i mdat çağrısına karşı n , sadec e 700 kadar İ talyan ortalığı kaplayan s is perdesi, neler olup bittiği n i n
gel m işti. Fethe tanıkl ı k etmiş b i r tarihçinin belirttiği anlaşıl masını enge l lemişti. B u şekilde Hal iç'e yetmiş
gibi , "eldeki adam ları n , şehri n t amamını m ü d afaa adet g e mi sürüklenerek i nd i r i l d i . Osman l ı l a r,
etm e k için yet i p yetmeyeceği b e l l i deği l d i " . Öte diğer taraftan, karada yürüttükleri faal iyetlere ara
tar aftan kal e m i kağıd ı e l i ne a l a n Türkle r, t a arruz ver meden devam etmişler ve on dört farklı noktada
İstanbul Kuşatması
1 453

I l . M eh m ed , İstanbul kuşatmasın a 7 Nisan 1 4 5 3 'te


başlad ı . B u ta r i h te Osmanl ı Tü rkleri, Doğu Avrupa' n ı n
büyük kısmına sah i p oldukbrı ndan, şehi r tecri t edil m iş
v az i y e r r ey d i ve d ı şa rıdan esasl ı b i r yard ı m gel m esi
i h t i ma l i yok d e n ece k kadar azd ı . Tü rkler, ken d ileri ne
i l t i c a et m i ş o l a n M aca r rop usta sı Urban' ı n döktüğü
topları ku l la n d ı lar. Bir İ taly a n fi losu, m uh asara alrıııd aki
kente b i r nebze o l s u n yard ı m geti rme gayes i y l e , Haliç'i
zorlayarak şeh re g i rd i . Bun u n üzerine Meh ıned,
Haliç' i n ağzını tıkayan zi ncirin euafından dolandı ve
donanmas ı n ın bir kısmını Pera üzerinden yür ü te rek
suya i n d i rd i . Böylece Haliç d e n e r i m alt ı n a alınd ı ve
İstanbu l , her yönden bütünüy l e kuşatıl m ış oldu. Osm a n l ı
kuvvetleri , 2 9 M ayıs ta dalgalar halinde terti p l enen b i r
'

topl u taa r ru za geçti ler. N i h ai dalga, Osmanlı ordusun u n


en güzide bi rl i k l e ri o l a n yen iç e r i lerce gerçekleşti r i l d i .
Yen içe riler, kale s u rları ıı ı aşmayı b aş a rdı la r v e ayn ı
z:ııııaıı d a , l<erkoporca'da, ya n l ı ş l ı kla açık b ı rakı la n ufak
b i r ka p ı d a ı ı i çe r i d o l u ş nılar. X 1 . Koıı m n r i nos öldürüldü.
.. I .,.
Meh ıııcd , askerleri n i d u rd u r a n a deği n şeh i r ü ç gün
• •
.
..
" '·

boyunca yağmalandı. İ stan b u l , Osmanlı d evle ti n i n . ·�. :·. \ . ": .. . .


. ' . . ..
.. ' ... . · . ..
başkenti old u .
.. .. .......
. '.
..� . •..

.
.

. ...
, , .. � ." .
. \ . ·. .
ı••

İ STAN BUL +

İMPA17UGU
O S MANLI

Konstantinopolis, eski adıyla Byzantion, Avnıpa ve A�ya'yı


birbirindeı1 ayırd ığı gibl, Ak d e n i z ve Karadeniz'in buluştuğu
noldada yer alır. Bu. sebeple şehir, s iyasi ve il� tisadi' açılardan çal�
büy�ik öneme sahipti.

206
KUŞATMA TEKNİKLERI

•· �.H- sur kar ısından


. ,. ' �. .
içeı;i g rmeyi
·

baş ardılar.
. .

2 Ufak bir it0u


6.loau, kUfataıaYa

yarıp Hali( e girerek.


geçici bir aürelipile
de olta, bate hqaı
getirdi.

5 XI. Konstantinos
öldürüldü. Şehir, üç
gün b oyunca talan edilip
yağmalandı.
ORTAÇAGl N SONLARlNDA B ÜYÜK
toplar yaygmlaştı. İslanbu.I kuşatmasmcla,
çok büyük lw!ihreli bazL toplar ku.llamlmtştL.
füı ra cb bir lopl:ı beraber kulla n ı lan ahşap "lwpı"
[asvi r edi l mekted i r. B�ı "lzapı", lopu.n boşaltılmast,
lcmizlc vı mcsi v e lck rn r doldurulması esnasında Lopçu
rı�/crlcri nc lwnrn1a s<ığlarkcrı, lopun alcşlenebilmesi için B u b i r ölüm k al ı m savaşı olacaktı. Beklenen taarruz,
yub rı l1:a l d ı rı l ıyord u . gece n i n geç bir saa t i n de, l . 30'da g e l d i . Tü rkl e r
ziller, borular, boraz a n l ar çalarak ve savaş n idaları
lağı n ı h azı rlam ı ş l a rd ı . Bizanslılar, bu l ağ ı m l a r ı n
h ay k ı r a rak kulakları sağı r eden b i r g ü r ü l tüyle
k u l l a n ı l m asına fı rsat ta nı madan , Rum at e ş i y l e
saldırdılar. Taarruzun i l k dalgası, d üzen s iz askerlerd en
hepsi n i tah rip ett i l e r. XI . Konstan t i n os, Gregorios
ibare t o l a n başıbozu k la rdı. Osma n l ı s ul tan ı , y ı l ı p
Sph ran tzes' in refakati nde, surla rd a b i r aşağı b i r
geri dönmeleri duru m u n da, bun l arın öldürül mesi
yu ka n g ezine re k m ü d afi leri cesare tlendiriyordu.
tal i m a t ı n ı verm işti . Başıbozuklar s u rlara ulaştı l a r;
İ m pa r ato rl u k h az i nesi, savunmaya katılan as k e ri
ama duvarları aşmaya m uktedir olamadılar. İki saatl i k
b i rl i k l er i n maaş l a rı m ö deye bi l m e k i ç i n eriti l e re k beyh ude bir uğraştan sonra, ilk h üc u m d a n vazgeçild i .
si kke darp ed i l m iş t i . Top l a r, korkunç bir yayl ı m ateş i n e başlay ı n c a ,
Os man l ı l ar y ü r ü yen kuleler inşa ettiler ve karadan surl arda, tamir edilen m evkide yen i b i r gedi k açıl d ı .
ve den izden ayn ı za manda başlayacak topyek u n b i r Toz v e d umandan göz gözü g ö r m ü y o rdu. İ k i n c i
hücum terti p etmeye ka rar verd iler. Bizanslılar, ken tte taarruz dalgas ı , açılan gediği hedef al d ı ; ama buraya
ça n l a r çalarken e l leri nde ta ş ı d ı kl arı i konalarla, kent girenl e r, ya oracıkta i n dirildi, ya da g eri pü s k ü r tüld ü .
su rl arı e t ra fın da b i r merasi m a layı düzenlediler. B u Burada ölenlerin b ede n leri kırk a rab a ya yüklenerek
arada Ayasofya'd a s o n Hı rist iyan ayi n i i fa edilm işti. taş ı n dığ ı nda, h ala yerde yatan cansız v ücutlar vard ı .
i m p a rator, ken t s u rl a rı nda b u l u nan b i r ku l eye İ k i nci dalga da başarısız olm uşt u .
çıkarak, bu rada n Osman l t l a rın Lycus vadisinde yanan G ü n ağarmaya başlamıştı. Mehm e d , son kozun u
ka m p ateşlerin i i z l ed i . Türkler, s o n kez çekid ü zen oynayarak e n seçk i n b i rl i k leri n i , yan i yeniçeri leri
verdikl eri t o pçu bataryalar ı n ı meşalelerin ışığı alt ı n da
, i leri s ü rd ü . Kendisi de, bizzat hendeğ i n ucuna kadar
ileri m evki lere t aş ı d ı lar. Müdafi l e r d ış s u rla rd a k i yaklaşmıştı. Şehri müdafaa eden kom u tanlardan bi ri,
sav u n ma pozisyo n l a rı n ı aldıktan so nra, ken t i n İ ta l yan G i ustinia n i , fen a şeki l d e yaralandı ve ke n t
içl eri n e uzanan k a p ı l a r artları ndan sı kıca kili tl e n d i . ka p ı l a rı n ı n biri nden yara l ı halde içeri a l ın d ı . Mecruh
K U ,::ı A ı ıvı l\. l L 1'. 1' H 1'. L L .L'U

komutanın peşine takılanlar, ortalığı velveleye vererek surları, h er zamankinde n daha kal ı n i nşa ediliyor;
Rum ahalinin moral inin iyice çökm es i n e sebep oldu . kuşatma silahlar ı n ı n duvarl ara kolayca yanaşmasına
Aşağı yu karı aynı vaki tlerde, Rumlar s urlardaki ufak mani ol mak amacıyla, h e ndekler çok daha gen iş
bir kapıdan bir huruç harekatı denedi ler. Gelgelelim, kazılıyo rdu.
geri çekil m eye çabalarken çıktıkları kapıyı kapatmayı Öte taraftan, kale içindekiler de savunma silahların ı
beceremey i n ce, Türkler b i r anda i çeri dol uştular. gel işti rm e k l e m eşguld ü l e r. Trebuşe l eri müdafaa
Uzu n H asan, bu hengamede, biraz s o n ra bütünüyle amaçlı olarak kullanabilmek kolay değildi; ama toplar
Osmanlıların el i ne geçecek olan dış s urların üzeri ne pekala b u amaca h izmet edebilirdi. B u maksatla
çıkan ilk kişi olmuştu. surlarda mazgal lar açıldı; fuzull yer işgal eden ufak
Şeh ir, savunmasız ve çı plak, kaderi ne boyun eğmiş, tefek kuleler ateşl i silah p l atform ları n a çevri ldi ve
bekl iyord u . Epeyce Rum katledildi; daha sonradan, kale d uvarlarının hemen gerisinde, Üzerlerine top
ayakları n da kartal işlemeli çoraplar bulunan cesedin bataryala rı yerleştirilebilen özel teraslar i nşa edildi.
İm para to r X I . Konstan tinos' a ai t olduğu söylenmişti . Bu çabalar el bette s emeresi ni ver mişti; fakat
Şeh irde yap ı lan katl i a m d a oluk o l u k kan aktı . topçu bölüklerinin surla r üzerinde bıraktığı yıkıcı
Meh med, eski bir anane olan üç g ü n l ü k yağmaya etkiyi ortadan kaldırabil m ek asla mü m kün olmadı.
izin vermişti; gerçi bir defasında, kaldırımları kmp En b aştan i nşa edilen u fak muhkem yapıl ar, az
söken b i r a skeri şiddetle azarladı. Şeh i r, bir anda, sayıdaki i nsan grup ları i ç i n nispeten iyi bir koruma
m uzaffer askerlerin akla gelebilecek h e r çeşit kıymetl i sağlayab i l i rd i belki; a m a i nsanlar, g ü n geçtikçe,
eşyaya el koyduğu bir m ekana dönü ş ü vermişti. Ama kale s u r l ar ı n ı n geris i n de uzun b oy ! u emn iyette
kalamayacaklarını kabullen meye başladılar. Bu sebeple
so nunda o rtalık durul du. Bu talana ş a h it olan b i r
olsa gerek, b u tarihten i ti baren askeri faal iyet ler,
Rum, o esn ada ken ti " harap ve m e t ru k, çıplak ve
kuşatm a lardan ziyade açık araz i d e vuku bulan
öl ü , üze r i n e ölüm ses s i z l iği çökm ü ş , h içbir şeye
kapışmalar görü n ü m ü n ü aldı. Yeni ş ato i nşaatına
benzemeyen, çirkin" b i r yer olarak tarif eder.
rastlamak zordu; yen i şato yaptıranlar da, öncelikle
Konstanti nopol is, İstanbul ismini ald ı ve Müslüman
bir ikametgah olarak gördükleri bu yap ıların, daha
bir Türk ken ti olarak Osmanlı İmparatorluğu'nun bir
ince duvarlarla ö rülmes i n e ve iç mekanın daha fazla
parçası haline geldi . I I . Meh med, tar i h e Fatih Sultan
ışık a l m as ı n ı sağlayaca k şekilde b o l ca pencereyle
Mehmed namıyla kazı ndı. Sancta Sophia, Ayasofya
donatıl masına dikkat ediyorlardı. Üstel ik bunların
Cam ii' ne tahvil edildi. En başlarda O s m anlılar, şeh ri
bir kısm ı, savu n ma kaygıları yerine dış görünüme
yeniden iskan etmekte b üyük müşkülat yaşamışlardı;
ne kadar ö nem atfedi l d iğini gösteri rcesine, taş
gel gör ki, İ stanbul, e l l i sene içinde, Avrupa'nın en değil , tuğla kullanılarak yapılmışt ı . Fransa'da, asırlar
büyük şeh r i olacaktı. Üste l i k İstanb u l , aynen esk i boyunca "hisar" manas ı n a gelen chateau tabiri, sayfiye
gü nlerdeki gibi, öne m l i b i r ticaret m erkezi olmuştu; anlam ı n ı bu zamanlarda kazandı .
ama artı k B i zans yoktu ve dünya hari tası na bakanlar, Elbette ki, kale inşası ve kuşatmaları ndan tamamıyla
başka b i r şey görüyorlardı. B u muazzam kuşatma , vazgeçi l memişti. Ken t l e r, bir taraftan, savun ma
dünya tari h i n i n akışın ı o denli kökte n değiştirmişti istih kamlarını m ümkün olduğunca kuvvetli tutmaya
ki, etkileri bugün bile h issedilmekted i r. çal ış ıyor; diğer taraftan, kule ve s u r i nşaatlarında
yen i tasarı m lar deniyor l a rdı. Düşman topçusunu
Savaş Meydanlarındaki Değişim
etkisiz k ı l m ayı ve caydırıcı bir karşı ateş açabi lmeyi
Trebuşe ve top, kuşatm a savaşlarındaki dengeyi alt üst
hedefleyen yen i h isarla r ve istihkamlar, tabyalar ve
etm işti. Surlar ve kuleler, kendi başla rı n a, etki n b i r
boyn uz veya yıldız m isali dışarı uzanan çıkıntılarla
koruma sağlamak için yeterl i gelmemeye başlamıştı .
i nşa edilmeye başlanm ışlardı. Her halükarda kuşatma
Şatolar çağı , ömrünü n s o n g ünlerini i d ra k ediyordu.
savaşları devam edecekti ; ama yaşa nan değişimin,
Bununla b i rlikte geç o rtaçağ kal eleri ve şeh i rleri,
uzun sol uklu ve öneml i o lacağı bell iydi. Hakikaten
bu nevzuhu r silahlara karş ı , müdafaa tertibatları n ı de, erken modern dönemdeki askeri şartlar, ortaçağ
geliştirebi lmek adı na e l lerinden geleni yaptılar. Kale
gerçeklerinden belirg i n h atlarla ayrışmaktaydı .
5. BÖLÜM

D ENİZ
SAVAŞLARI

Ortaçağ deniz savaşları, karada yapılan


çarpışmalarla aynı kaidelere d ayandığı, b aşka
bir deyişle, mücadelenin esas itibarıyla göğüs
göğse gerçekleştirildiği gerekçesiyle genellikle p ek
önemsenmemiştir. Bu devirde su üzerinde yapılan
muharebelerde, gemilerin, askerleri birbirine
yaklaştıran yüzer platformlar olmak dışında başka
bir işleve sahip olmadığı da söylenmiştir. Bu görüş,
işi neredeyse, ortaçağ askeri denizciliğini alaya alıp
karikatürleştirmeye kadar götürmektedir.

O
rraçağ deniz savaşlar ı n ı n son safh asının
düşman gem isine bo rdalayıp çatışm ayı
güve r te üze r i n e t aş ı m aktan i b a ret
o l d uğu doğrudu r. Gelgel el i m , savaşı n b u son
perdesi sahneleni nceye dek, b i r bütün hal i nde
değerlendirildiğinde, teknik ve loj istik açıdan orraçağ
s avaşlarının en fazla emek i steyen ham lelerin i n
deniz m u harebelerinde icra edi ldiğini; üstel i k en

FROlSSART CHRONlQYES'iNİN 15. yüzyt la ait bir nüsf.ıasmcla,


Pembroke Kontu'mm 1372 Seferi'ni durdurmaya ça!tşan İspanya!
gem i leri. Çoğımlukla ne gem i ler, ne de denizcilik hak kmda
deneyimi bıdunan insanlar tarafı ndan üre t i len bu t ür tasvirler,
o rtaçağ deniz muharebesinin, tertipsiz ve düzensiz bir kör
dövüşünden ibaret o l duğu yal'll!g ts ınt kuvvetlendiriyordu.

211
büyük bedelleri n b u savaşlarda ödendiğini tereddüt tekn i k melekelere haiz o l m aları beklenen kalabal ı k
etmeksizin söyley e bi l mek m ü m kü ndür. bir m ü retteba t kitlesi bulm ak lazımdı.
Onaçağ deniz savaşçıl ığın ı n i l k unsuru, m uazzam Su s athında bir çarpışm anın v u k u b ulmasından
m iktarlarda kaynağı ve yetenekl i dülgerleri b i r araya önce, m uharip taraflar, rüzgarı ve akıntıyı arkaları n a
to p l a m ay ı gere k t i re n gem i tem i n iydi . Aşağıdaki alabi lmek gayesiyle k ı l ı kırk yaran titizli kte manevralar
res i m de görülen Viking savaş gem is i gi b i b as i t gerçekleştirirlerd i . Rakibine kıyasla elverişli bir du ruş
bi r teknen i n b i l e , i n şa edilip donatı lab ilmesi i ç i n , elde edebilmek son derece önemliyd i ; çünkü bir deniz
yak l a ş ı k 4000 s ı ğı ra eşdeğer b i r meblağı n gözde n savaş ı n ın en hayati safhası, açıl ış bombardı rnanı yd ı .
çı k a r ı l m ası gere k t iği h esap ed i 1 m işti r. O r t a çağ S i l a h ları n etki n m en zi l i bakı m ı ndan 1 00 m . d e n
Avru p a's ı ndaki b i rç ok ülke içi n bu m i ktar, daimi daha yakın bir m esafeden arılan o k , ci rit, kaya ve
b i r do n a n m a b e s l e m eyi fi i l i y a t c a i m kans ız h al e Ru m ateşi gibi m adde ve nesnele r ( h atta k ut u l a r
get i rm i şti . H a l b ö y le y ke n ortaça ğ h ü kümdarl a r ı ,
,
dol u s u akrep veya yanar vaziyette ki reç) , rüzga rı n
sah i p olduk la rı i k t i da rı so n u n a kadar zo rlayarak yard ı m ıyla çok dah a can yakıcı o l a b i l iyord u . B i r
savaş zam a n ları n d a ticaret teknelerine el koym aya ortaçağ deniz savaşmı, b i rbirine usul usul yaklaşan
çal ışmaktaydılar. F il o suya ind i ri lebi l m iş olsa b i le, iki k a l e n i n taarruz yol uyla yekdiğerin i zapt etmeye
çoğu kara ordus u n u n aksi ne, donan manın faaliyet çalı ş m ası gibi tahayyül etmek kadar iyi anlatan örnek
göstereb i l mesi i ç i n , i y i kötü i şl eyen b i r bak ı m yok t u r. Gem i güvertesi ndeki sav u n m a tedb i rl e ri ,
o n a rı m s istemi k urmak ve m ü h i m m a t ın d üze n l i "kuşatma" araç gerecinin kal i tesi , ü s t ü n bir kon u m
akışını tem in etm e k şarttı. Dahas ı, b i r kara ordusu, elde etmek, m uh a rebe gücü v e savaş o rganizasyo n u
tecrübeli kumandanl a rı olmadan bir ihtimal i dare gib i u nsurl arı n hepsi, sonucun al ın m asında kendi
ed ebilirdi (el bette b u arzulanan b i r durum değildi) ; cep h elerinden etkil iydiler.
a m a a d a m a k ı l l ı eğ i t i m d e n geçm i ş b i r ka p t a n ı Gemiler, ortaçağ askeri tarih i nde, kuzey suları n d a
o l mayan ge m i n i n d en izde h i ç ş a nsı yoktu. B üyükçe ve Akdeniz'de asli görevler yeri ne get i rd i ler. Düşm a n
b i r fi l o n u n v a z i fe s i n i yeri n e g et i rebil mes i i ç i n , filol a r ı na saldırmak amacıyla savaş gem isi ola ra k
karadaki yoldaşl a rı yl a a yn ı savaşçı yeteneklere sah ip kul l a n ıl maları n ın y a n ı sıra, deniz araçları, düşm an
o l d ukları halde, b i r d e fazladan , ustalıkla b i lenmiş sah i l l e r i n e baskı n l ar düzen leye n s i l ah l ı ada m l a rı

7. YÜZYIL BiZANS d romonunun rekonsl rü.b iyonu. B u gem i ,


sümt v e yüksek m a n e v ra kabiliyet i gözeti lerek inşa edi liyordu .
Tek ye lkeni aşağı indirileb ilir ve çarpış m a l a r esnasında
k ü reklerine güven ilebi l ird i . Pruvadaki Rum ateşi s{orıuna
d i k b l edi n iz.
SANATÇlNlN KALEMiNDEN RUM ateş i
püsk ürtücüsü. KimyasaUar bir kazanda
lrnynaL L l tr ve yuka rıdan kazana hava
pompalayan bir tulumba vasLtasty!a stkışhnl tr.
Vana sayes inde serbest b t ra kda n kanştm,
borudan p üskü.rü.r ve kmdisin i tu.tuştu.racal�
alevin için den geçer.

n a kletmede de kullanışlıydı l a r. İ nsan, at ve erzakla yana, ortaçağ d e n i z savaşları n ı n , yiğitl i k öykülerine


yüklü gem i ler, mütemadiyen b i r n oktadan diğerine hayat verecek ci n sten ş a n l ı k a h raman l ı k l a r ı n
y üzüyord u . İster düşmanı o l mazsa olmaz e rzak ve bulun madığı, n e idüğü bel irsiz, yabancı bir diya rda
m ühimmattan mahrum bırakmak amacıyla yap ılsın , gerçekleştiğine i namla gelm iş t i . Bu önyargı, daha
ister sadece b i rkaç tüccar gem is i n e el koy u p kısa en b aşında, ortaçağ vakanüvislerin i n içine işl e mişti.
y o l dan köşeyi dön m e sai kiyle gerçe k l eş t i r ilsi n , B u y azarlar aras ı n da den i z seyahati yapan l a r ı n ,
b u devirde korsanlık vaka-yı adiyedendi. Ortaçağ hatta daha da vahimi, öyle y a da böyle, b i r vesileyle
den izci leri , amfıbik taarruzla r ı n i ncelikl erin e vakıf hak i ki bir denizciyle konuş m uş olanların sayısı bir
o l m uşlardı . Ye ri geldiğinde, atlarının üzeri n de hazır eli n parmakları n ı geçmem işe benzemekted i r. B u
be k l eyen şöva lyeleri, düşm a n ı n gergi n bakışları nedenle, tarihi kayı dara istinaden, ortaçağda vuku
al tında kıyıya yanaştırdı kları gem ilerden b i r anda b ul m uş büyük d e n iz savaşların ın çoğun u baştan
d ışarı boşa l tabil iyor; ya da, m üs tahkem m evki lerin kurgulamak imkansızdır. Orraçağ m üellifleri, bu gibi
d e n ize b i t iş i k duvar l a rı n d a gedi k l er açmak durumlarda, deniz savaşlarını ya birkaç üstün körü
m aksad ıyl a , k uşatma k u le l e ri ve şah m e rdanları ve müphem cümlecikle geçişti r i r; ya da, daha fen ası,
g e m i l eri n ü ze r i nden kul l a na b i l iyo r la rd ı . H iç Vegetius gibi klasik yazarlardan i ktibas ettikleriyle,
a k ı ldan çıkarı l maması gereken , bu devirde, savaş gerçekte bambaşk a bir s u rette yaşanan bir o l ayı,
ge m i leri n i n d üş man tekn e l e ri n i bat ı rm a k değil , kendi tasavvurl a rı n a göre hayal meyal anlatırlar. 1 4.
o nları ele geçi rmek n iyetiyle tasarlandığıd ı r. Tarihi yüzyıla değin , yaz ı l ı kaynaklar ve gem i çizimleri, bu
kayıtlar, 7 . yüzyı ldan itibare n , gem ilerin ö n ünde su konuda muğlak ve hakikatten uzak bilgilerle dolud ur
h i zasında b u l u nan mah muzlar hakkında s essizliğe ve a rkeoloj ik kazıl a r, bugüne kadar pek fazla ortaçağ
gö mülürl e r. As l ına bakıl ırs a , k u zeyi n önce-iskelet gem isini gün yüzüne çıkarma m ıştır. Dolayıs ıyla,
gemi modelleri mahmuzlamaya h iç de elverişl i değildi ortaçağ denizc i l i ğ i n e dair herhangi bir çal ışma n ı n ,
ve savaş gem i l e ri, her geçen g ü n , kürekten ziyade dah a kat edecek çok yolu vardı r.
b i raz dah a yelken kuvvetine d ayanmaya başladıkça,
çarpışma esnasında düşman gemisini mah m uzlamaya Ortaçağ Baş larında Akdeniz
çal ışmak zaten gülünç o l urd u . Rom a i mparatorl a rı, asırlar b oy unca, korsa n l arın
Son tah l i l de, aynı devirde k a rada yaşananlarla ilgil i peş i n e düş m e k ve askeri b i rl i k l eri ve ö n e m l i
b i lgim izle k a rşılaştırıl dığında, o rtaçağ den izci l iğine haberleri, uçsu z b ucaksız i mparatorl uk arazisin i n
d a i r b i l i n e n l e r i n h al en o l d u kça az o l duğu ü c r a köşeleri n e m ü m k ü n o l d uğ u n ca ç a b u k
s öylenmelidi r. Bunun sebe b i , en azından kısmen, ulaştırabilmek kaygısıyla Akden i z'de do nan malar
kökleri ortaçağa kadar uzana n bir fıkr-i sab i t i n ilim bul undurmuşlardı. B u gemilerden büyük çaplı askeri
d ü nyasını avucuna almış olmasıdır. O tarih lerden bu faal iyetlere katıl maları beklenmediğinden, gemilerin

., 1 2
Ti PiK BiR 9. yü.zyd Viking uzun gemisi profili. Aldahct

/
derecede basit bir tasanma sahip o lan bu gemiler, rıeh ir
akmtılan boy unca kara içlerine girebilmelerinin ya n ı stra,
açık deniz seyahatlerine dayanab ilecek kadar kuvve l l iyd i ler.

ö n ü ndeki mah muzlar zamanla yerlerini, su yüzey i n i n sayı l ı r Vandal donan masına rağmen Kuzey Afrika'yı
ü s t ü ne çekilen b u ru n lara bıra k t ı lar. B u ilave parça başarı yla istila e t t i l e r. J us t i n i anos, S ard i n ya d a
'

s a y e s i n de, b i r d ü ş m a n gem i s i n i n bord a l a m a b i r i s ya n tezga h l ad ı ; ye m i yu tan Va n dal k ra l ı ,


teşe bbüsl erin den k ur t u lab i l m e k m üm kü n d ü . B u don a n masını asi l e r i n üzeri n e gönderdi ve B iza ns
gem iler, B izans İmparatorluğu' n u n a n a savaş gem i leri sefer k uvveti, h içb i r m ukavemetle karşılaşmaks ı z ı n
o l a n dromonları n atalarıydı . Dromo n lar, ortalama ell i M ağrip k ıyda n na ç ı k tı .
k ü re kçi n i n oturduğu, b i r veya i k i sıralı , çarpışmaya B ir m ü ddet s o n ra Akde n i z'de ço k daha c i d d i
gi rm eden evvel aşağı i ndirilen tek b i r direk ve kare b i r teh d i t baş gösterd i . 6 3 3 yı l ın da n i tibare n ,
yel ke n le teçhiz ed i l m i ş basit bir kadı rga tipiyd i . Keş i f durd u r ulamaz bir h ızla rop raklarına yen i topraklar
ve gözetleme vazifeleri için da h a h a fif ve ufak gemiler katan Müslümanl a r, Akden iz sah i l l eri n i n kayda
terc i h edi l iyord u. değer bir bölümün ü h aki m iyetleri al tına al mışlard ı .
5 . y üzy ı l da Ro m a y ö n e t i m i n i n çö k m es i , bu Halife le rin ve onlara bağl ı çalışan i da recileri n , ye n i
d o n a n manın m asrafla rı nı karşılaya b i l meyi im ka n sı z fetihle r ve zapt ed i l e n arazileri n etkin yö neti m i i ç i n
h a l e geti rdi. Dahası, Va ndal ları n y o k tan var ederek deni zlerin ne den l i kıymetl i olduğunu takd ir ermeleri
d e n ize indird i ği yen i filolar, sah il b ö lgeler i ni n altını uzun s ürmedi. 648 'd e , o zamanlar Suriye val isi o l a n
ü s tü ne get i r m eye başlamıştı . B u n un la b i r l i kte Muaviye (66 1 tari h i nde h a l i fe olacaktır) , eyalet i n d e
B iz a ns İmparatorluğu, 6. yüzyı lda yen iden daimi saki n i nsanların tekn eleri nden ve tayfaları ndan b i r
b i r donanmanın temelleri n i attı . Bu donanma, Kuzey don a n ma kurdu.
Afr i ka ve İ talya'yı tekrar fethetmeyi amaçlayan şaşaalı İslam donanması önce Kıbrıs'ı talan etti; 654'te b i r
p la nl arın m imarı İmparator Justi n i anos ( 5 27- 5 6 5) kez daha adaya saldı rarak bu kez zapt etti. Telaşa kapılan
tarafından teşkil edil mişti. B izanslı lar, 533 senesi nde , B izansl ı l ar, b u yen i m usi bete b i r dur d i yebi l m e k
ustaca tert i p l ed ikleri b i r dola p sayes i nde, h at m i çi n , d e r hal büyük b ir fi lo topl adılar. Ertesi s e n e
\

\
\
\
\

\
\
\

M üslümanlar, Anadolu' nun güney sahili açıklarında, d ünyasının işin içine karıştığı nice örnekten birisidir.
Zatü's-Savari s avaşında mağl up oldul a r. B u den i z Bu hadiseden sonra Bizanslılar ve Müslüma n l ar, üç
m uharebesi n de , sayısal üst ü n l üğü d ü ş ma nları na asır boyunca ana deniz güzergahl arı üzerinde kalan
kaptıran M üsl ümanlar, hiç alış ıldık olunmayan bir ü s leri ve adaları b irbirler i n i n eli nden kapab i l mek
taktik kul lanarak gemilerini birbirlerine zincirlediler i ç i n didişip d u rdular. B ütün b u itişme kakışma
ve su üze r inde, yarıl mayaca ğ ı n ı umd u kl arı b i r arasında göze çarpan iki hadise, daha kesin ifadesiyle,
m uharebe hattı oluşturdular. B ütün g em i l eri, b i r Müsl üman l arı n 673-679 ve 7 1 7 tari hleri n deki
s ü rü hali nde, h ep b i rden s e v k etmeye ç a lıştı lar. Ko n stantinopolis kuşatmaları, diğerleri arası nda
Böylesi bir taktik, Müslümanların elinden manevra tüm ihtişamıyla tebarüz etmişti . Konstantinopol is'in
kabil iyetin i hepten alm ış olmalıdır; bu sebeple, büyük kara surları n ı aşmak deveye hendek atlatmaktan
i h timalle o rada öylece hareketsiz durup d üşmanın farks ızdı; b u y üzden kent i n fethine giden yol ,
yaklaşmasını beklemişlerdi . B i r kaynak, M üslüman l i manın ağzın ı abluka al tına a l m aktan v e ş artlar
d e n izci l e r i n e l l eri n deki k ancalar l a , d üşman m üsait olduğunda, deniz tarafındaki nispeten daha
gem ileri n i n h alatlarını ve yel k enleri n i kestiklerin i zayıf surlara h ücum etmekten geçiyordu. İ sl am
iddia ederek manzaraya başka bir renk daha katar. Ne h i lafeti, 673 tarihine gel indiğinde, kurmuş olduğu ·

var ki, en az iki sebepten ötürü bu söylenene itimat esaslı donanm a sayesinde bu işin üstesinden gel meye
e rmek güçtür. Bir kere, o denl i uzun bir s ırığın ucuna her zamankinden daha yakındı. Gelgelelim, B i zans
takılacak bir b ıçağı, bahsedi l en işleri görebilecek donanmasının Haliç'in girişindeki kuşatma h attını
denli beceriyle kul lanabilmek h ayli zordu r. İ kincisi, yarıp gizli silahı Rum ateşini Müslüman gemi lerine
Bizans dromon larının, yelkenlerini daha çarpışmalar karşı kul l a n maya baş l amasıyla, ilk m u h asara
başlamadan evvel yatırmamış o l m ası epeyce d üşük bir başarısızlığa uğradı. 7 1 7 kuşatması da, benzer şekilde,
i htimaldir. Herhalde bu vaka, vakanüvi s l e r i n hayal B izans gemilerinin ablukayı kırmak üzere bir noktada
Vi KiNG UZUN GEMİSiNE ait
dört görünüm. (A) Lek kare
yelken ve leçfıizatı, (B ve C)
yelken takınrnım terti b i, (D)
su seviyes ine göre kürekçilerin
konumu.

�I
' t
to p l andı ktan so nra Rum ateşi y l e o rtalığı yan g ı n k a ra hedefl e r i n e yö n e l i k a mfı b i k harekatl a r ö ne
yer i n e çev i rmeleriyle sona erd i . H ı ristiyan ge m i ç ı k t ı . B u bağl a m da, 960 yı l ı nda Bizanslılar G irit'i
m ü rettebatı, ortaya ç ı kan kargaşada, ellerin e geçen y e n i d en toprakl a r ı n a katar ke n , d o n a n man ı n asli
fı rsatları değerlendirerek bir sürü M ü s l ü man gemis i n i ro l ü s üvari ve p iyade b irl i kleri n i adaya nakletm ek
s u üstün de yüzemeyecek derecede s a kadamışlard ı . o l rn uş ru . G e m i l ere i l ave ed i l e n rampalar, s ü vari
İ s l a m donan mas ı n ı n çekil m ekten b aşka seçe neği as kerl e r i n i n atlarını n sı rtında doğrudan kumsall ara
k a l m a m ıştı. Dönüş yolunda fı rtı naya tutulup fen a ç ıkab i lmelerine i mkan tanı m ıştı. Ne var ki, 1 1 . yüzyıla
biçimde h ı rpalanan gemilerden ancak onda b i r i , ana g e l i n diği n de, Akdeniz'de rüzgar, h em Bizanslılara h em
üsleri ne geri döneb i l d i . d e M üs l ümanlara karşı esmeye başlad ı . İtalya n kem
d evletleri, bu tarih l e rde i nşa ettikl e ri donanmalarla,
Rum Ateşi t i cari ve askeri hayatta kendilerine saygı duyul masını
O r taçağ fi loları nda kul lanılan e n heyecan ver i c i talep etmeye başlam ışlardı.
v e kışk ı rtıcı silah, h iç şüphe yok k i , R u m ateş iyd i .
B i r devlet s ı rr ı kab u l ed i len m u h tevası ö y l es i n e Vikingler Çağı
b i r c i ddiyetle korun uyordu ki, b u g ü n b i le, Rum B u e rken dönemde, kuzey s u larında savaş bam başka
ateş i n i n hangi elementlerde n m ü rekkep o l du ğ u k u ra l l a ra gö re v u k u b u l m ak tayd ı . Doğru s u n u
a n l aş ı l amamıştır. B u çabu k parlayan terkib i n e s as s ö y l e me k ge r e k i r s e , b u rad a i s t i h dam e d i l e n
m addesi, çok büyük i htimalle neft olmal ıd ı r. Ağzı g e m i l e r, Akd e n i z'de k i ö rn e k l e r i n de n pek fa rklı
sı kıca kapatıld ı ktan so n ra, yüksek b as ı nç a l t ı n d a k i d eğ i l d i . Zaten o rtaçağı n b aş l ar ı nda, savaş ge m isi
kaza n l arda ısı t ı lan bu ecza, çanak çö mleğin i ç i n e dend i ği nde a n l aş ı l a n şey, tek s ı ra kürekçi l e r veya
dold u rul arak gemi l e r i n pruvas ı na oturtulan m e t a l tek b i r kare yelken vası tasıyla hare ket ettirilen alçak
m u h a faza l ı t ü plerde n fı rlatı l ı rd ı . Rum ateş i n i n , ve dar kadırga lardan i baretti . K uzeyde i nşa ed i l en
n apal m bombalarını anı msattığı d i l e getiri l m iş t i r v e g e m i leri gün eyde k i h e m c i n s l e r i n d e n ayı ran e n
ta rihi kayıtlara bakı l ı rsa, Rum ateşi ancak kum , s i rke b e l i rg i n h ususiyet , b urada tekne yap ı m ı ndaki temel
veya i d rarla söndü r ül ebilmekteyd i . N i teki m R u m m a l ze m e n i n , k uzey topraklarında b olca b u l u nan
a teş i n e karşı korumak amacıyla, s i rkeye b u l a n m ış meşe ağacı o l masıydı. Bu ağacı n odunu çok s ert
keçe kaplı gemi res i ml eri mevcuttu r. o l d uğ u n dan , Akd e niz teknel eri n e özgü geç rn e­
R u m ateşi, b i r a n t i - personel s i l ah ıydı ; gem i l e ri kenedeme dülger l i ğ i ne m üsai t deği l d i .
tahrip etmek amacıyla kul l a n ı l a n bir silah deği l . Kuzey i n ge m i u s tala rı, b u n u n yeri ne, b i n d i rme
B az ı hal l e rde son u ç get i r i c i b i r s i l a h o l d uğu tahtadan den iz araçları gel işti rd i l er. B u gem i le rde,
tartışmasızdı ; ama b u madden in, n eredeyse d üş m an tekn eyi, yan i ge m i kab u rgasını o l u ş t u ran kal as l ar,
askerl eri ne o l d uğ u kadar B i za n s tayfala rı n a d a üst ü s te b i n e c e k ş ek i l d e d i zi l e re k b i rb i rl e r i n e
zarar verebileceği o r tadaydı . R u m ateş i ni n , e t rafa m ı h l a n ıyorlar ve t e kn e n i n tam a m ı , marangozl u k
s ı ç rad ığı n da, etki l i menzi l i n i n b i rkaç m e t re den i ş l e m l e ri b i t i r i l d i k t e n so n ra s u a l m a m a s ı i ç i n
daha fazla olab ilme ihtimal i hay l i d üşüktür. B i za ns kal afadanıyordu . Mevzu k u zey v e gü ney suları n ı n
gem i l e ri, i m p a ratorl uğun yıkı l d ığı 1 5 . y üzy ı l ı n ka r ş ı l aş t ı r ı l m as ı o l d u ğ u n d a , d a h a önem l i bir
o rtas ı n a deği n , en azından çeş i d i vaki tlerde, b u farkl ı l ı k, 4 . yüzyı l da Rom a İ mparatorl uğu' n u n Ren
gize m l i silah ı kul lan maya devam e t m iş olsa da, R u m fil o s u n un dağı t ıl ması n d a n sonra, k u zeyden gel e n
ateş i n i n nasıl davranacağ ı n ı tahm i n edebilmek çok düşm a n gem i l er i n i n düze n l i bir donanma tarafı ndan
zor o l d uğundan, h içbir zaman bu s i l ahı esas alan bir takip e d ilme e n d i şesi taşı m am al arıd ı r. Keza kuzey
m uharebe taktiği o l uştu rulmadı. B una ilavet e n , 9. den i zler i n de, as ı r l ar b oy u n ca b i r tane bile b üyük
yüzyı l da bu silah ın es rar ı n ı çözen M üslüm a nl a r ı n, deniz savaşı yaşanmamıştı. Elbette gemi ler, as keri
bu tarihten sonra da, Rum ateş i n i donanmal arı nda faa l i y e t l e rde ö n e m l i görev l e r ü s t l en meye devam
k u l l a n dıkl arı na dair bazı kayıtlar vardır. ediyo r l ard ı ; ama bu gen e l li kle, işl e r i n i karada gö ren
1 O . yüzyı l d a , gem i l e ri n d e n i z sat h ı n d a i c ra m uh a r i p l er i savaşacakları yere taş ı mak ş e k l i n de
ettiği askeri o perasyo n l ardan ziyade, d ü ş m a n ı n olu yordu.
Vikinglerin Seine Seferi
9. yüzyıl son u

V i k i n g akın ları , 8- 1 O . yüzy ı l l a r boyunca Avrupa' n ın


kuzey sah i l lerini v u rdu . Bu bas k ın lara maruz kalan
i l k ül kelerden biri olan İ rlanda' y ı , İ n g il te re ve Francia
takjp etti. 8 8 5 'te kal abalık b i r V i k i n g ord usu, Sein e
nehri boyunca i lerleyip Franci a' n ı n zengi n i ç bö lge l e ri n i
ele geçi rme m a ksadıyla ciddi ve p l a n l ı b i r teşeb b üs te
bul u n d u . Vi k i ngler, tert i p crti k le ri i l k seferde (88 5-889),
d işe doku n u r bir d i renişle karş ı laşm adan Paris ön l erine
kadar geld i ler. Bun unla birl i k te b i r y ı l süren kuşatmadan
bir netice ala m a ya n Viki ngler, kent rn üdafı l e r i i l e
anlaşma yapı p yağma seferlerine devam etmek i ç i n nehir
doğrul tusunda B urgo nya'ya i l e rl e d i ler. Viking ord usu,
en az iki sene boyunca Orta Francia' n ı n (günümüzde
Kuzey Fransa) altı n ı ü s tü ne get i rd i ve bölge sakin le ri ni n
yü k l ü b i r Danegeld40 ödemeyi kabul etmesine deği n geri
çek i l m e d i . Bu tari h ten sonra, başka bazı kuzey şeh i rleriyle
birl i he Pa ri s i b i r kez daha vu ran 890-92 yı l l arı n d aki
'

büyü k sch.:r h:1şta ol mak üzere, ye n i b i rtakım V i k i ng


sald ı rı la rı gerçekl e � r i . Be l l i başl ı suyo l İ arı üze ri nd ek i kale
ve nı üsra h keın köp rül er i n yüksek sayısına d i kkat edi n iz.

İ S KANDİNAVYA

İ RLAN DA
B Rİ TA NYA )
'
-

, 1
.,

1.,
\\

F RANSA
1

END -Ü LÜS BİZANS


EME-VİLERi İ M PARATORLUGU

Vikingler, Güney Fransa v e İspa nya'ya akınlar düzen leaik!eri


gibi Akdeıılz içlerine girerelz İ t a lya'n ı n gii.Yıey sa hi l l er i n i
,

kadar uzan d dar. D animarka Vibngleri nin torunlan olan


Nomıanlar, ı os?' d e , italya'n ın alt bsL111 lanna ve Sicilya'ya
yerleşti ler.

218
D ENİZ SAVAŞ LARI

8 9 0-892
8 89-890
8 8 5-889

• V i k ing üssü

_)( Müsrahkeın köprü

A Vi king hedefleri

Frank kaleleri

Savaş lar
Sahil kes i m l erinde çok sayıda Cermen kökenli kalan en iyi şekilde muhafaza edilmiş gem i daha -

hal k barın d ı ra n Kuzey Den i z i ' nde, korsan l ı k ve doğru b i r i fadeyle , gemi kaburgasının dış hatları -,

den iz akıncılığı h ayli eski geleneklerdi. Çap ulcul ukla 7. yüzyıl m başlarında yaşam ış b i r Doğu Angli ka n
geçinen Fran k ve Sakson den i zcileri, 3 . ve 4. kralına mezarlık eden Sutto H o o gemisidir. B u gemi ,
y üzy ı l la rda kol la rım Akdeniz' e kadar uzatm ışla rdı. takribi olarak 27 m uzunluğun da, 4 m genişliğinde
Kuzeyli akıncıların en rağbet ettiği yöntem v u r kaç ve 1 .4 m derin l i ğ i ndedir. Yüksüz vaziyette 0 . 6
t a k t iğiyd i . Bun unla beraber savaş gem ileri, bir taraftan m .lik su çek im iyl e , b iraz büyükçe olan neh i rleri n
da, i leride İ ngil tere adını a l aca k olan toprak parçasına i çlerine doğru g i re b il mesi m ü mkündü. B i ndirme
A nglo-Sakson k i t l e leri taşı makla meşgu l dü. Yazılı t a h ta us ul üyle, her bir yüzün de bul unan dokuz

kay naklarda, bu devirde k ul l a n ı l a n gemiler h akkında i n ce tahta levh an ı n perçin çivileriyle birbirleri ne
veri l en mal u m at di kkate bile a l ı n m aya cak ölçüde çakıl ması suretiyle i nşa edi lm i ş ti . Gemi teknes i n e
ü s tü k ap a l ı ve az olduğu h al de, birkaç arkeoloj ik ıskarmozlarla4 1 raptedilmiş, m u htemelen yirm i ç i ft
küreği vardı. Bu gemi nin, bunlara i laveten, kürekçileri
bulu ntu, kuzey ge m i le ri n in gerç ek kapasitesi n i n ne
soluklandırmak amacıyla başvurulabilecek bir di reği
olabileceğini gözler önüne sermektedi r. Bu dönemden
ve kare yelkeni o lm ası da muhtem eldir.

ViKİNG UZUN GEMİLERİ, dar bir mekanda, balLk isti


-
seya hat etmeye çalışan i nsanlarla doluyd1.A. Yo lcuların
neredeyse 1-ıepsi kürek çek er; birkaç yetenekli dümenci
nöbetleş e kıç dümenine ve gemi pruvasına geçerlerd i.

- - .. : ,...._... .._....;

�-----· ,. . -- =-=-� - -· -"'- - - -::-· -ı "l..


., .. . _ _

--
- .-..... ..... � -- - ...... � - · - - -, - - - - - -

VI KTORYAN DEVRi N MUHAYYiLESİNDEKi


egzotik tasvirin aksü1e, s ı radan bir Viking
savaşçısı. vücut zırhı o lmadan harp
eder ve kafasma bayağı bir deri m iğfer
gcçircbildiğ inde kendini ta lihi i addederd i .
Varl ı l d ı savaşçılar kılıç taşıyorlard ı ; ama geri
kalanlar, balta gibi batta[ s i lahlarla i dare
d mck zonmdaydılar.

Bu es k i devi r d e n i zc i l e ri n i n k o rsa n l ıktaki i nan ı l a n fılola r teşkil ed i l d i . 802, 8 08 ve 8 1 0 tari h l i


m a h a re tl e r i , gem i l e r i n i , yer i ge l d i ğ i nde, B a t ı Karolanj cap i tulariumlarında, b i r s avaş filosu n u n
Avrupa'nın kara orduları karşısında b i l e hayret verici k u r u l ması em red i l d i . 8 1 O tari h l i t al i matlara göre,
etkinl ikte kullanabilen İskandinav deniz akıncılarının, bell i başlı b ü t ü n Fra n k nehi rlerinde, faaliyete h az ı r
ya ni Vik i nglerinkiyle n eredeyse ayn ı seviyedeyd i . vaziyet t e savaş gem i l e ri bulundurulacaktı; aynı sene
V i k i nglerin güven i l i r b iç im de tari h leneb ilen e n içi n de, m ü re t te p bir fılo, Frizya'yı yağmalayan Dan
eski d en i z b askı nı , 793 senesi n d e , İ ngiltere' n i n gem i le ri n in peşine tak ı l d ı . B u n u n l a birl ikte kaça n
kuzeydoğusunda, Lindisfarne manastırı na ev sah i p liği gem ilere yetişmek m ü m kün olmadı ; asl ına bak ıl ı rsa,
ya pan sah i l in hemen a ç ı ğında yer a l an bir adaya Ka r o l a nj fi l o l a r ı , bir kez b i l e Vik i ng gem i l er i y l e
yaptıkları yağma ve ç a p u l seferiyd i . B u n u t a k i p savaşa g i rem e m iş l e rd i . G e n e de, C harlemagne' ı n
eden iki yüzyıl boyu n c a Viking gem ileri, Britanya a ld ı ğ ı t edbirle r, Vi k i n g l e ri n gözün ü korkutmaya
ad aları n a , F ransa'ya, A l m a nya'ya ve h atta İspanya'ya yetm i ş v e bu ko rsanları, adamak ı l l ı bir di re n i ş l e
tarifi .mü m kün olmayan yıkımlar taş ıdıl a r. karş ı l aş m ayacak l a r ı n d a n e m i n o l du kları İngil tere
Rom a n izam ı n ı n y ı k ı lm ası n d a n beri Kuzey ve İ rl a n da gi b i ücra b ö l gelere i t m iş t i . V i k i ngl e r,
Avrupa' n ı n gördüğü e n kudretl i h ükümdar o l a n Fra n c i a'ya a n c a k , C h arlemagne' n ı n oğl u S o fu
Charlemagne (768-8 1 4) , bu k o rsa n güru h larıyla Lou is' n i n 840'da ö l üm üyle Karol a n j sahil savun m a
baş edeb i l m e k içi n , g özlerini k a d i m R o m a v e sistemin in çökmesin i n a rd ı ndan c i ddi boyutlarda
Akdeniz uygulamaları n a çevi r m iş e benzemekted i r. zararlar vermeye başl ad ı l ar.
Charlemagne, iki veçhel i bir savu n m a p lanın ı devreye
H e r n e kad ar o rtal a rd a deniz savaşları te r t i p
soktu: kıyı şeridine sav u n ma istih k a m l a n i nşa edildi
edecek fi l o lar bulunmasa da, Viki n g l e r i n başar ı s ı n d a
ve korsanları, açık deni z l e rde de tak i p edebileceğine
gemilerin payı büyüktü . Ne de olsa gem iler, tab iatları indi rme becerisini gösterip çok daha geniş çapl ı askeri
gereği , s avaşçılar ve atlarla y ük l ü o l d u kl ar ı h alde faali ye t l e r tertip l eyebilecek seviyeye ulaş m ı ş lard ı .
engin den izleri aşabilen yegane n a k liye araçlarıyd ı . Francia, Vilan glerin elinden çok çekmişti; b u n la r,
Viking gem ileri n i n rahatsız yapısı ve çel i msi zl iğ i 840 d o l ayl a rı nda b azı ufak adacık larda tesis etmeye
d üş ün ü ldüğün de , tek başına b u mar i fetleri b i l e başladıkları kış ordu gahlar ı n ı, daha s onraki seferle r i
takdi re şayandı . için b i rer üs olarak k u llanmaktaydılar. Paris, 850'lerde
B u ge m i l er, esas i ti barıyla, güvertesiz ve hemen en az iki kere talan edildi. Nihayet Cesur Charles, tak i p
h i ç ambar meka n ı olmaya n , b i n d irme tah tadan ettiği etkili stratej i k apsam ı n da inşa ettirdiği kal e l e r
m arn u l açık isk e l e tlerden i b a r e t t i . Ken d i şahsi ve nehi rler üzerine yaptırdığı m üstahkem köprülerle,
sa n d ı k l a rı dışı n d a , i n sa n l a r ı n k ü re k çekerke n Vikin g ilerleyişini n i speten durdurdu . Yol ları tıkanan
üst ü n e o t urab i l ecekl eri bir yer b u lab i l m ek çoğu Vik i n g çeteleri n i n çoğu, 860'lı yıl larda, pab ucu n b u
za man i mkansızd ı . Tekneler, uzun i nce yapıdayd ı . denl i pahalı olmadığı İ ngiltere' nin yo lunu tuttu l a r.
D an i marka'da, Roskilde Fjord, S kuldelev'de yapılan Ne var k i , buradak i saadetleri de p e k uzun ö m ü rl ü
bir kaz ı da o rtaya ç ı ka rı lan 1 1 . y üzyı l a ait savaş o l m ayacaktı; İ ng i l i zler, B üyük Al fred idaresi n d e
gem isi , 7/ 1 boya en ora nı yla hay l i çevik ve esn e k b i r Vik i n gl e rl e nasıl baş edilebileceğini öğrendiler. İ ngi l i z
tasa r ı mdı. Tarihi seyir içinde gem ilerin boyutlarında kral ı , saldırganlara k arşı kullan ılmak üzere, nispeten
b i r büyüme temayül ü gö rülse de, b urada bahsedilen iri cüsseli gemi lerden mürekkep bir donanma teş k i l
gem i ler, ekseriyetle yirm i i la otuz kürekçi tarafı ndan edil m esi emrin i verdi (bu donanma, h içbir zam a n
h a reket ettiril iyor ve sı radan b i r gemi, otuz i la e l l i Vik i ng gemileriyle b i r çatışmaya girmedi; ama yıldı rıcı
arasmda m ü rettebat taşıyo rdu . Atlant i k' i n e n g i n bir etkisi olmuş o l abil ir) . B u ndan daha öneml i s i ,
su ları n d a seyahat edebi ldikleri vakidir - 1 89 3'te, b i r Vi ki ng baskın ı esnas ı n da, i n sa n ları n güve n l e
G o kstad gemisi n i n repl i kas ı, No rveç'cen Amerika başların ı sokabi lecekleri b i r d izi m üstahkem mevki
sah iline gidebilmişti -; ancak kötü hava koşulla r ı n da inşa e d i l mişti . B u n un üzerine V i k i ng savaşç ı l a rı ,
ağı r zayiatlar veri l miş ol ması kaçı n ı l mazdır. gözl eri n i başka yö n lere çevi rerek Flandra'da ka rar
V i k i n g gemi l er i , b i r seferi apa nsız bir bas k ı n a k ı l d ı l a r. Bölgen i n b ü y ük kısm ı n ı n a l tını üst ü n e
çevirmek için biçilmiş kaftandı. Karşılar ı na çı kması geti rdiler ve 882'de Ren vadisine gi rdi ler. 8 8 5 yılın da
icap eden kara k u vvetl eri, a nc a k aci l gü v en l i k sıra Sein e' e gel m işt i .
duruml a rı nda veya resmen sefe r i l an edildiği n de 8 8 5 -8 86'daki Paris kuşatması na , belki d e 6 00
b i r araya gelebilen, profesyonel o l m ayan ordulardı . civar ı Viking gem isi iştirak etti . H e r bir gem id e
B u sebeple Vi k i ngler, savun ma gücü seferber otuz i l a elli kişi o l duğu kabul ed i l i rse, b u ordu ,
edi l inceye kadar geçen süre zarfı nda, koca bir a raziyi dev r i n i n ortal am a l a r ı n a nazara n h ayl i b ü y ü k
tal an ettikten so n ra , sanki hiçbi r şey olmam ış gib i b i r m uh a r i p k uvve t demekti. H e r n e kadar, b u
t e k n e l e r i n e do l uş u p selametle evlerin i n yol u n u kuvvetin sayısı, V i ki ng istilasını ko r k u dolu gözlerle
tu tabil iyorlard ı. tak i p eden ve o l a yları n d uru l ma s ı n dan son ra
kal eme sarılan bir gö rgü şah i d i ni n i dd i a ettiği g i b i
Vikinglerin Seine Sefe ri: 9. Yüzyı l 40 .000 ol masa da, Seine sah i llerin i çoraklaştı rac a k
V i ki n g l eri n , 9. yüzyı l ın so n l a r ı n d a giriştikleri ve kadar k al abal ı k t ı . Franklar, kuzey a halisini neh re
o nları 8 8 5 'te Par is önl eri ne kadar götüren meş h u r girmeden evvel du rd urab ilecek bir don a nmaya sah ip
Seine seferi, İskand i nav akıncıları n gemilerini amfıbik olm adıkları n dan , t ertiplen e n sav u n m an ı n başl ı ca
taarruzlarda, üste l i k erı iyi teşkilatlanmış haliyle, nas ı l iki ayağı va rd ı : i s t i l acılarla karada çarp ışmak içi n
k u l lanab i l d i kler i n i gözler ö n ü n e seren faydal ı b i r civar yörelerden celp edilen köyl üler ve ırmağı bel i rl i
ö rnek işlevi görmektedi r. Tabi i k i , kara kuvvetlerin i n aral ı klarla bölen m üstahkem köprül e r.
b u amfıbik saldı rıyı nasıl durd u rabilecekleri n i de. M ü s tahkem k ö p rülerin mantığı basitti. Neh i r
8 8 5 y ı l ı n da, V i k i n gler daha ö ncek i m ü tevazı yuk a r ı g idişin ö n ü n ü t ıkamışl a rd ı ve Vikingler,
b askı n l arıyla m ukayese edildiği nde, k i m i zaman gem i l erini n yarattığı avantaj ları b i r kenara b ı rak ıp
yüzlerce gem iden o l uşan devasa donan maları suya yaya o l arak i lerlem e n iye t i n de ol m a d ı klar ı sürece
işleri z ord u
. G em iler
de n va zgeç
değüdi . Köl m ek is e hiç
ele ri ve diğe k ol ay -- .......
r g a n i m e iş led ik te n - ... . . ...
.... .... y --..... .. ... .... ... ....
kolay yol u tleri taşı m a so n
... . ... �

buyd u; ask n ı n en ra de riye ya p


eri bi clikle b alı k karı ş ışa n yağ,
p a ra fın ve
bi çi m d e h ar ri en h ı zlı v ı m ı kayn ar
eke t et tire e çil esiz bir m a d d
b i l m ek için On la rı, bi r ey le du rd u r u ld ul
gerektiğ i n d
e, bu n l arı b gem iler şa
mı ve az d a is tih z
a ve alay y a r.
i r a d aya çek yü rekl en di üld ü h are ke
h ü c u ml a rı k erek m uh te r m eye çal ış tleriyle
a rşı la m a i m el a n D a n ka
m k ii n ı ap tal d dı nl ar ı n ı
Fra n k kra v a rd ı . G e rçi ur u m u n a d üş n Ön ü n de
ll arın ı n m 8 8 5 'te, e n Vi kingle
ü s ta h kem et til er. K r, e n s o n
siya s e ti a n köpr ü ler i en d i l erin i ve u n d a pes
cak k ı s m e nşa etm e karaya o t ur
n b a ş a rıl ı bir h e d tt ukl a r ı te k
ord us u, Sei ne ol m u ş t u . n e k ve n isp n eleri ni,
Ü zeri n deki Vik i n g eten b asi t b
P o n t alt ı n a ir sıra ka zı k
aş ıp i l e rl eyi de l 'A rch e kö al ar ak kı ş ord ug la k o ru ma
şi n e deva m p r üs ü n ü ah la rı k u rdu
e t ti. B u na ka rş ı n ş ah m e rd a n Jar i m al la r. Ay n ı za m a nda
m üda faa te , h en ü z ettile r ve b ir
rti ba tı bü tü ade t ballis ta
n ü yle tam de n ed ile r. (G örg ü ta k u rm ayı
da, Pa ris k ö am la n m a m n ığı m ı z , ş en
p rüs ü k ara ış olsa
dı bi r m uka b u teşeb b üs şa krak bir i
Ne tic e i ti b a vem e t serg ü n n asıl baş fa d eyle,
rıyla Vi ki iledi . arıs ız l ı ğa u
n gle r, Fr a n k k Vi ki ng in öl üm ü n e se ğr ad ığ ı n ı ve b irkaç
ka l bi n e d rall ığ ı n ı n bep ol d uğu
oğr u i l e rle n u an la rır. J
y i ş l e ri n i bir Fr an k o rd us u n u
istiyo rla rsa , d e va m e n, her a n P
A nlaşılan
Pa ris'i zap t et tti rm ek aris ha lkın ı k
m ekten baş i çi n gele b
Paris şeh rin i ka çareleri y i l ec eği n de n u rtarm ak
n, is til acıları
n göz ün de ok tu . k o rkan Vik
b ir ga n i m et bi zati h i cezp ol d uğ u ka d a r paha i n g le r, p ervas ız
diya rı o ld u edici lı bir teşe b b
ğu aç ı k g e m il eri n d e n üçü üst e b u l u n d u la r. Savaş
çeti n cev iz tı ; am a b i r o
d i. Bi rka ç b kada r da n ü, içleri n
e yü kledikle
i n k i şid en o m a d d e le r l e a teş ri p atl ayıcı
h ale n Sei n e l uşa n ken t ge m is i n e d
kıyıla rı n a ik ah alis i, ön ü şt ürere k
i h i sari a ko u z at rıkları
bağla na n fıe r u n a n köp h a l atlarla k k ıyı dan
d e la Cire' d r ülerl e öpr üye do
e yaş ıyord B öylece va k ğr u s ü r ü k le
Vi kingle r, u. ti geldiği n dil er.
26 Ka s ı m 8 d e, ge m il eri
8 5 'te , gem ileri k öp rü yü ateşe ve h av aya uç u r up
dib i n e k ad ar ni k u len in re bi lecekl e
hı zl a yakl a ri ni d üş ün
ta a rr u z e t ş tı rarak k u zey i n f il ak , k u l ed e b ekle m ü ş le rd i . B
til e r. G e m d eki h isara yen m ü da u
i l e ri i l erl e ir ti batın ı k fil e ri n ş e h
karaya a ya t m e k s ur o p ararak o n l ar i rl e o lan
k b asacak l e ti y le, ı tec rit edec
a r ı a n a ka ki ( Viking b ek t i . Ne ya
m u h a faz as ı
n da n ya r
d ar k ü p eş
tele ri n ak ı ş açısı n da n zık
a rl a n a b il m taş payan d elb ette) , gemi
hü cu m u gü ç i ş ! erd i . V ala rı n a tosla ler köprü n
bela p üsk ü ik i n g ya ra k cid di b ün
rt ül ürken k tu t uşt ula r. ir zara r ve re
o ld u ; a
m a gecel ey ule kıs m en tah r m ed en
in yı kı l a n ip
Paris m u h as
Ertesi gü n , yeder yen
ellerin deki k id en yap ıl arasın a şa h i
a zm alarla dı. t ola n St. G
erm ain li K
oyarak aşın k ulen i n tem Ab b o, şe h ri
n in c en g eşiş
dırm aya çalı elleri ni .iverce kaza
ş a n m u h ac Hıristiyan z a n dığı başa r
aşağı yığıla n i ml er, b aşl feri ol d uğ u ı n ı n bir
taşla rl a ve k arı n d an n u kan ı tla m
o val ar d ol gelen i ard ak i ç in eli n
us u, zı rhı n ı n a k oym a den
al tın a z. B u n u n l
k u z eyli sa v a b irl i k t e
B U TASVİ R, O aş ç ıla rın e n i n o bil e,
RTAÇAC so n la de s o n u n d a
n nda bir A
ka dı rgasın da lul e P ar is 'in n eh i r
kü rekçile rin va rsayı m
ıı iz
gösterir: sa/ oturm a düzenini
i s ti h ka m lar ı n ı aş m ay ı başar d ı kl ar ı n ı gi z l e ye mez . etmesi ne; ama b i r varl ı k gösteremedi. Anglo-Sakso n
H akikaten de, Vikingler, bi r taşkı n vaziyet ini alan kron iğinin ifadesiyle, sefer daha b aş l amadan ihanete
ı rmağın yı k t ığı köp rüye bağl ı o lan ku l eyi zapt etmeyi uğram ıştı.
b ecermişlerdi. Durumun vahametine ikna olan Fran k 999'da toplanan İngiliz do na n m ası n ı n da akı be ti
kralı Ş iş ma n Karl, haraç ödemeyi kabu l e tm iş ve farklı olmad ı . 1 00 8 'deki üçün c ü fılo, h enü z Viking
b u n un k a rş ı l ığı nda, Viking b i rl i klerinin, Par is' i işgal gemileri o rtal ı kta gö r ü n me d e n , İ ngil i zle ri n kendi
e r me k t e n vazg e ç i p yağma ve ta l an seferleri n e devam a ra l a r ı n da patlak veren iç ç ek iş meler yüzünde n
etmeleri i ç i n ne h i r boyunca B u rgonya'ya d oğr u o racı kta d ağ ıl ı ve r d i . C n ut'un 1 0 1 6 tarih l i n i h a i
i l e rl emeleri n i şart koşm uş ru . İ n giltere fetih s e fe r i nde , V i ki ng gem ileri, b i r kere
daha, ken d i l e ri n i d u rd u r m aya çabal ayan l ar ı n o k
Daimi Donan m alar ve taş atışları na ald ı rı ş
V i king s o y g u n cu l u ­ e t m e ks iz i n , g e n i ş ç e
ğu y l a baş edebi l men i n "Gemilerimiz, düşmana yardım ı rm a k l ar ı n ba h ş e tt i ğ i
e n iyi yo l u , e l al t ı nd a , ulaştırmak için oraya üşüşen s ü ra t , ko r u m a ve
yağma seferlerine katı­ tekneleri limanın ağzında tutarken , l e v a z ı mattan i st ifade
l a n l ar a b u n u fazl as ı y ­
Franklarımız, kale surlarına ahşap ederek adanı n içlerin e
l a ödetecek c i n s t e n kuleler yürüttüler ve büyük bir cesaretle, k a d a r s o k u l d u l a r.
d ü zen l i b i r donanma C n u t'un 1 0 1 6 yı l ı n dak i
çekilmiş kılıçlarıyla duvarın üstüne
bulundurmaktı. Daimi Lo n d ra k u ş a t m as ı ,
b i r d ev let d o n anmas ı ­
sıçradılar. "
Danimarka ge m i leri n i n
nın nel e re k ad i r ola­ CHARTRESLI FULCHER, 1 1 1 O'DA
yar a r ! ı kl ar ı n ı g ö z l e r
b i l eceği , 1 O . y ü zy ı l BEYRUT'UN ZAPTINDAN BAHSEDERKEN ö n ü n e serer. C n u t
i n g i l cc rc's i n d e n a n l a­ v e a da m lar ı , b u sefe r
ş ı l a b i l i r. B u rada K ral e s n as ı n d a , T h ames' i n
Edgar, bel k i d e zam a- g ü n ey kıyılarına par a l e l
n ın d a Büyü k Al fre d ' i n k u r m u ş o lduğu m ü t ev az ı kazd ıkları der i n ce bir ol uktan i lerledikten son ra,
fil oya istinaden , hatırı say ı l ı r b i r donanma vücuda gem il e r i n i sürükleyerek Lon dra köprüs ü n ü ya nd a n
getirmeye m uvaffak ol muştu . Ardı arkas ı kesi lme­ çev i rm işlerdi .
y e n baskı n lardan b unalan İ n gi l i z halkı, daimi b i r Vi k i n g l er çağında vuku b u l d uğ un u bi ld i ği m i z
donanma teşk il etmenin yol açt ığı külfetl i m asrafların yegane iki deniz m u harebesi, h e r ikisi de, İ s k a n di nav
al tına gi rmeyi gö n ül rızas ı yla kab ul et m i ş ti . Ed gar, bu dona n m aları arasında gerçekleşen 1 044 ve 1 062
su reele, her 3 00 hide l ı k ara z i de n , altmış kişi ) i k müret­ ta r ih l i çarpışmala rdı r. Sırasıyla Norveç kra l ı Magnus
tebata s a h i p b i r savaş ge m isi d o n atmalan n ı istedi . i le Kont Swe y n U l fsson ve H arald H a rd rada i l e
Bu çabalar semeresi n i v e rd i . 9 3 7 'deki b üy ük V i ki ng y i n e Sweyn arası n da cere y a n e d e n b u savaş l a r,
sal dırısın ı n ba şa rıy l a savuş turul masından so n ra, başka Dani m arka' n ın doğu sah i l l e r i nd eki fiyort larda
b i r b as k ın teşebbüsü o l m ad ı ; açı kçası b u rad a ödene­ yaşan d ı . B i lhassa bu s av aşlar ı n ikincisi, akı n t ı , rüzgar
cek bedele d e ğ m e zd i . Bu nu n l a b i rl i kt e, Tedariksiz ve g üneş ı şın l a r ının düşüş a ç ı s ı ndan k ay n a k l a n a n
Aerhel red devri n i n tüm ç ı p l a k l ı ğ ı y l a gösterdiği gibi, avantaj ları arkası n a al mak isteyen donanmaları n h a yl i
basiretli b i r ö nderl i k ol maksızın, donan m anın varl ı ğı k ar maş ı k ma n e v r a la r ı y la baş l adı . (Mevzu d ü ş m an
tek başına d ev a değ i l d i . gem isinin güvertesine cirit veya ok gibi hafi f si l ahla r
D a n i m a r ka kralı Swe y n , 99 1 'den i t i b a re n , fı r latm ak ol du ğu n da , bel l i beli rs i z esen b i r r üzgarın
İ n g i l t ere' y i h edef a l a n yen i b i r den iz ta a rruzl arı bile ç arpı ş m an ın sonucunu tayin edebilecek derecede
d a lgas ına ö ncülük etti. Dahi l i münakaşalar ve bizzat etkili olabileceği n i akılda t ut m ak ge rek i r. )
kendi beceriksiz vönecim
.; i n i n kurbanı olan Aethelred, 1 3 . y üzy ı l İ sk an d i n avya t ar i h i n i a n l at a n
b u saldırılar karş ı s ı n da aciz kaldı . 992'de, d üşm an ı n Heimskringla, i k inci muharebede, her iki tarafın da,
karşısma ç ı k mak üzere bir d on a n m a tertip etmişti orta kısımda kalan ge m i ler i nd e n bazıların ı halatlarla
b i rbirine bağlaya rak, m uhari pleri n gerektiği takdi rde H açlı Seferleri
tehli ken i n yoğunlaştığı kıs ı ml a ra koşarak yetişmesine Ne resinden bak ı l ı rsa bakılsın , kuzey sularında h ayat
m üsaade eden geniş yüzer p l a t formlar o l uştu rduk­ b u l a n denizc i l i k teşebbüsleri, o rtaçağ Avrupa's ı n da,
l arı n ı yazar. B u n u n , fı iliya t ta n asıl tahaklrnk etm iş h a ç l ı seferleri m üddeti nce sürü p giden h e y b e tl i
olabileceği n i z i h i nde canlandı rmak zordur; çün k ü d o n anma faal iyetleri karşıs ı n da d evede kul a k kal­
b i rbi rleri ne rapted ilen gem i l e r i küreklerle h areket maktadı r. Hakikate n , batıl ı devletleri n , ama hepsi­
e t t i rmek olanak s ız olacağı n da n , raki p do nanm aların n i n başında İ talyan ken t devl etler i n i n donan maları
karş ı l ı k l ı m uh a rebeye girişeb i l meleri için gereken ol m aksızın, kalabal ı k haçlı kitleleri n i b i r yerden d i ğe-
yakı n laşmanın bu şekil- ri ne n akletmek i m kansız
d e nas ı l sağlanabileceği ol u rd u . İ ta l ya n l a r ,

ş ü p h e l i d i r. B e l k i de, 1 1 . y üzyı l ı n so n l a rı n a
"Dalgalar, gemiyi bir kez daha ileri
tarihi kayn a k t a kaste­ ge l i nd i ği n d e, B i za n s
d i l e n , ge m i l er a rası nda
itince , ayn ı kulenin karşısına geldi. i mparatorl uğu v e Fatımi
k ü rekler i n oynatılabile­ Bunlar olurken , şövalyelerden biri H il a fe r i ' n e deni z l e rd e­
ceği kadar aralık b ı rakan . . . elleri ve ayaklarıyla kuleye sımsıkı k i ü s t ü n l ü ğünü çoktan
kal ı n ve gevşek halatlar­ tutundu ve kendini içeri attı . . . İçeri kab ul e t t i r m i ş t i . Bu
d ı ; a m a bu d u ru m da girdiğinde, . . . üzerine çullanıp sertçe tar i h lerde, hala e n fazla
b i le, a k ı n t ı ve dalga­ vurmaya başladılar; ama zırh kuşanmış rağbet gören gem i çeşi­
l a rda n azade d u rg u n di kürekli kadı rgal a rdı;
olduğundan . . . yaralanmadı . "
s u lar d ış ı n d a , gem i leri fakat 7. ve 1 1 . yüzy ı l lar
ROBE RT D E CLARJ, 1 204
yönetmek y i n e de müş­ arası nda, b u gem i lerin
k ü l o l aca kt ı . B u n da n KONSTANTTNOPOLİS inşa e d i l m es i n i kol ay-
sonra ça r pışma, tarafla- l aş t ı ra n ve m a n ev ra
rı n b i rb i rl e r i ne ok, cirit k a b i liyetlerini a rtı ran
ve bel ki de taşlar fı rlatarak, göğüs göğse m ücadele b i r ta k ı m gel i şmeler yaşanmıştı. Bu zaman zarfı n­
i ç i n en elverişl i ko n u m u kapab i l mek içi n b i r b i rler i n i da, gem i yap ı m ı nda, geçme tahtaların kul l a n ı ldığı
kolla yarak yakl aş m al a rı yl a başl adı. i n ce marangozl u ktan, tedricen, belki de kuzey gemi
1 2 . yüzyıl boyunca kuzey fi loları, esas i t i ba rıyla, i maları yön te m l eri nden m ülhem, kaburganın ö n ce
nakl iye a raçları olarak kulla n ı lm aya devam edi ld i l er. kurularak tahta p lakaları n kaburganı n üzerine perçi n­
Üstel i k gem i leri n bu işlev i , h ü kümdarların emel ve l e nd iği yen i b i r usule geç i l d i . Ayn ı zaman d i li m i n de
i h tirasları büyüdü kçe, daha da ehem m i yet kazan d ı . peyda olan üçgen !ati n yel ke n l e r, kare yel ke n l e re
Kuzeyden gele n en meşhur i s ti l a hareketi, askerleri n kıyasla, nispeten elverişsiz h avalarda bile yelken açma­
yanı s ı ra, b i n l erce atın adaya n akledil mes i n i i htiva ya i mkan tanıyo rdu .
eden heybetl i b i r teşebbüs olan Fatih Will iam' ın 1 066 Den iz taşıtl a r ı , daha i l k haçl ı sefe r i n de ( 1 096-
t arih l i İ ng i l tere seferiydi . B u tarihte İ ngilt ere kralı 1 0 99 ) rüştle r i n i ispat e t m i ş l e rd i . B i rçok b at ı l ı
H amid, isti lacı Nor m a nl a n k araya ayak b asmadan h ü kümdar, aske rleri n i son u gel mek b i l meyen k a ra
d u rdur acak b i r d o n a n m a ç ıkarmaya m u va ffa k yol l arında h eba etmek yeri ne, o rd u ları n ı , hiç deği lse,
o lamad ı ğı ndan , Norman gem ilerini n , h a k i ki b i r Adr iyatik üzeri n de n gem i l e rle taşı mayı terci h ett i l er.
den iz savaşında nasıl b i r performans sergileyecekleri An takya ö n l er i n de açlı ktan helak olmas ın a ram ak
m üphem kal m ıştı. Wi l l iam , b undan altı yıl sonraki k a l a n h aç l ı o rdusu , Ceneviz gem ileri n i n get i rd iği
İskoçya istilası nda, kara b i r l i klerinin çıktığı her yere gıda maddele riyle h ayata dö ndü. Dahası, K u d üs
mütemadiyen erzak ve m ü h i m mat taşıyan gem i leri m uhasarasında, Ceneviz gemileri k u ş at m a araçları
s ayes i nd e , b i r d o n a nmaya s a h i p o l m a n ı n loj is t i k i ç i n gereken keres teyi tem i n e t m e k l e kal m a d ı ;
d estek anlam ı n da ne denli faydal ı olduğunu b i r defa gö r ü n üşe bakı l ırsa, keresteleri için b azı tek n e l e r
daha kan ı tladı. b i zzat sökülerek parçalarına ayrıl d ı . Bununla beraber,
1 1 O O de , Hayfa' n ı n , Vened i k g e m i l erinden i nşa
'
edi l e n bir kuşatma kulesi vasıtasıyla ele geçiri ldiği mühimmat ve malzemeyi kullandı . Ne de olsa, İtalyan
m uhakkaktı . 1 1 OO'den itibaren Fatımi Hilafeti , Suriye ken t devletleri nin i nsanları, h avaya yükselttikleri
ve F ilistin sahillerin de egemenliğini tesis edebilmek haç l ı sancaklarıyla n e gibi kah ram an l ı kl ara i mza
amacıyla yürüttüğü mücadeleyi bir çeyrek yüzyıl atmış o l u rlarsa olsun lar, her şeyden evvel tüccardı .
boyunca daha elden bırakmasa da, hacıların ve h açlı Selahaddin'in bordalamadan evvel ki karşılıkl ı atışla r
savaşçıları n ı n çoğu, Kutsal Topraklar'a deniz yol uyla için h a fı f yaylarla reçhiz edilmiş, tecrübesiz rayfalarla
vas ı l oldu. Zate n i l k Kudüs kral ları n ı n en ö nemli dolu gemi leri, I I I . Haçl ı seferin e katılanları taşıyan
gayeleri nden biri, çoğun lukla batılı denizcilerden filoları durdurmakta başarısız oldu.
aldıkları yardımlarla, Fatımi den iz üsleri n i zapt etmek Askalan Savaşı' n ı n ayrı ntıların a vakıf olmak ne
o l m uştu. Bu bağ l amda Cenevi z filoları, Kaysarya, den l i güç olursa olsun, belli başlı noktaları ortaya
Ak ka, Trab l us, Beyrut ve Cü beyl gibi ye rleri n koymak mümkündür:
al ı n masında destekle r i n i esi rgemezlerken , Norveç 1. Venedikl i ler, Sur şeh rinde bulunan Müslüman
kral ı S igu rd , 1 1 OO'de Sayda kuşatmasın ı n yarılmasını kuvvetler açısından h ayati önemde on adet m ühimmat
enge l lemişti . gem isini zapt ettiler.
B u sayılan başarılara rağmen , bu dönemdeki en 2. Sur, ertesi sen e teslim olmak mecbu riyeti nde
ciddi deniz faal iyeti, Venedik h açl ı seferi ismiyle kald ı ; çünkü halifen i n kuşatmayı yarabilecek gücü
a n ılan ve l l 23-24'te Fatımi deniz gücünün belini yoktu. Askalan Savaşı , Fatımi den iz kuvvetine son
kıran seferdir. 1 1 23 Mayıs' ı nda, kadırgalar ve t icaret darbeyi i n dirmişti.
teknelerinden m ü rekkep bir Venedik donanmas ı , 3. İ t alyanların b u tari h l e rde , kad ı rgalar ve
doğu sahillerine yaklaştı. Bu filonun niyeti, doğrudan yelkenl erle donatılan ticaret teknelerinden o l uşan
S u r l i man ken tine vö nel mekti ; ancak halihazırda
J
karma filolar kulla n d ıkları ve ticaret tekneleri n i n ,
m u h asara a l t ı n d a tu tulan kaleyi kurtarmak i ç i n m u harebe h attını sağlamlaştırmada son derece etkili
büyük bi r Fat ı m i do nanmas ı n ı n harekete geçtiği i lave unsu rlar olarak kabul edildikleri aşikardı.
h avad isi, bu n l arı n eli n i kol u nu bağlamıştı. Bir süre Kadı rgalar, tüccarlara ait yuvarlak gemilere kıyasla,
son ra, Doge Domenico M ich iel tarafından yönetilen daha süratl iydiler ve aklına estiğince yön değiştiren
yaklaş ı k kırk gemilik Venedik fı losu, Askalan şehri kap risli r üzgarları n daha az etkisi altındayd ı l a r.
açıklarında ufak bir Fatımi fi losu tespit etti. Bun u nla beraber gerektiğince kürek çekebil mek içi n ,
D a h a kal a b al ı k o l m a n ın sefas ı n ı sü r m ek bun l ar ı n s u seviyesi ne yakın inşa edilmeleri şarttı .
i steyen Ven edi kl i ler, ö n kısma, i l k tem as ta n Oys aki ti caret tekneleri, kadı rga tasar ı m ı n ı n izi n
ö n ceki bombardı man safhasında kullanmak üzere vermediği ölçülerde, p ruva, kıç kısım ları nda ve hatta
m a n c ı nıklarla d onattıkları bazı tüccar gemil er i n i gra n d i direkleri ndeki yüksek yap ı larıyla çok daha
v e kad ı rgaları yerleşti rmek suretiyle, fi loları nı ikiye boyl u poslu gem ilerdi . Birçok deniz muharebesin i n
ayı rd ı lar. Fatı m i: filosu hezi mete uğramıştı. Surlu akıbeti daha ilk karşılıkl ı bombardıman safhasında
W i l l i a m , kadı rgalar as ı rlard ı r mah muzsuz inşa bel l i ol d uğ u n dan , gemi yüksekl iği tay i n ed ici
ed i l meleri ne rağmen , dog eun şahsi gem isiyle Fatımi b i r avantaj sağlaya b i l i rdi. Askalan S avaş ı' n a dair
am i ra l i n i n tekn es i n i mah m uzl ayarak batırdığın ı tarihi kayı tl arda, gemi güve r tes i ne yüklen e n
y az a r. B u pek a kla yatkın ol masa da, Ven e d i k mancınıklardan bahsedilse de, başka yerlerde buna
k ad ı rgasın ı n b u r n u n u n düşm a n gemisine sertçe benzer atıflara rastlamak oldukça güçtür. Doğrusunu
toslayarak keresteleri çatlatmış olması mümkündür. söy l e mek gerekirse, b i rçok tar i h ç i , güve rteye
Selahaddin Eyyubi, 1 1 69'da saltanatı nı ilan ettikten b i n d i rilen mancın ı kların , devri n kro n i kçileri n i n
son ra yeni bir do nanma kurmak için muazzam bir h ayal gücünden başka b i r şey olmadığı kon us unda
ceh d ü gayret gös termiş olsa da, bu çarpışma, İslam hemfikirdi r. Devasa boyutları ve geri tepme esnasında
de n izciliği n i n Akden iz'deki m evzilerini önemli gem iyi alabora etme tehli kesi bir yana, su üstünde
ölçüde kaybettiği bir felaket olmuştu. Selahaddi n , kullanılmak istenen bir mancınığa i htiyacı olduğu
h ay l i manidar b i çimde, baştan bi r donanma tesis m iktarda germe kuvveti tem i n etmen i n zo rluğu,
etme çalışmalarında Venedik ve P isa'dan satın aldığı taş fı rlatan büyükçe aletlerin gemilerde kullanılmış
KONSTANTlNOPOLIS'iN İŞGALİ, ı 203. Bu örnekteki gib i
d üş ülz sıı çekimli Venedi k tarz ı kadırgalar, lrnmsa1tara yönelik
taa rruz lar için hayl i elveriş l iyd i ve den izden gelecek bir istlla
kuvvel i n i beklemeyen B izans l ı askerleri gefı l avlamtşlard ı .

- :�� :_._ .
• · ı:. -:. - -

. _ _,__ ...

olab ileceği - en azından bir kerede n fazla - ihtimalini vuran IV Haçlı seferi, doğu sularına Venedik nakliye
hayl i d üşü r m ek tedir. B unun yerine revaçta olanlar, ok gem i le r i y l e taşı n mış ve haçlılara yol boyu n ca e l l i
ve zemberek ve yahu t gemilerin birbi rlerine yeterince Venedi k kadırgası refakat etmişti. Gerçi h açlıları , bir
yak l aştığı duru m l arda , bu nların yanı sıra cirit ve Hıristiyan şehrine saldırmaya sevk eden de, bizatihi
elle a t ı l a n taşlardı. B u manzara içi nde, yüksekçe bir bu Venedi k gemileri oldu. IV Haçlı seferine önderlik
duvara çı kıp buradan aşağı bir taş savurmakla, duvarın eden Fransız zadeganı, Venedik h ü kü me tiyle , askeri
dibi nden yukarıya doğru taş atmak arasındaki farkı birliklerin ve m ü h i m matın deniz yol uyla taşınması
mütalaa ederek yüksek bir güverte n i n ne derece etkil i ve bu e s n ada gerekl i m uh afaza h izmetleri n i n
olabi leceği tahayyül edilebilir. görül mesi şartları nı i çeren bir sözleşme akdetmişti.
1 200 yılına gelindiğinde, y uva r l a k tüccar gem ileri , Ne var k i , sefer davetine beklenenden az insan icabet
A k de n iz askeri denizc i l iğinde ve i aşe tedari kinde edince, Fransızlar, d a h a ö nceden Ve nediklilere
h ay l i ehemm iyetl i gö revler üscl e n m işlerd i . B u taah h ü t e ttikleri ö d e m eyi yapam ay acakları n ı
ge m i le r, gerçekten d e çok büyük o l ab i l iyo rdu . anladı l a r. Bunun üzeri ne haçlılar, gere k l i miktarı
IX. Lou is, 1 24 8 'd e ç ı ktığı h açl ı seferi i ç i n iki , denkleştireb i l mek içi n , tah ttan uza k l aştırıldıktan
h atta ü ç ambarlı nakl iye gemileri yaptı rmıştı. B u sonra s ü rgün hayatı yaşayan bir Bizans prensi n e
ge m i lerden e n büyüğü, m u h te m el e n 800 to n a arzulad ığı tacına kavuşm a kta yard ı m cı o l mayı kabul
va ran e rzak v e m ü h i m mat taşıyab i l iyord u v e 80 erciler. B u n u nla b i rl i k te Konstanti n o pol is ahal isi ,
kiş i l i k m ürettebatıyla, 500 ila 600 yolcu veya 1 00 Vened i k ve F ra n s ı z haçldarını n beklentilerinin aksi ne,
atı soru ns uzca istenilen menzile aktarabiliyord u. Bu sab ık h ük üm darl arın ın oğl u n u tekr a r aralarında
nevi gem iler, bilhassa b üyük çap l ı iki amfıbik taarruz görmekten haz etmediler; Bizans prens i n i , zor yoluyla
esn asında, sırasıyla 1 20 3-04'te Ko nstantinopolis ve tahta o t urtmak dışı n da b i r çare kal m am ıştı. B u
1 2 2 1 'de D imyac'ta n e denl i k u l l anışlı oldukların ı dönemde tarifi müşkül karışıklıklarla boğuşan B izans
ispa t etmişlerdi. İmparatorluğu üzerine, o rtaçağ askeri tarihinin en
büyük saldırı larından ikisi düzenlendi .
IY. Haçlı Seferi: Konstantinopolis: 1 203- 1 204 Ka r ş ı l a r ı n a ç ıkacak b i r B izan s fi losun u n
H ayl i i lginç bir şekilde, b i r Hıristiyan ken ti olan yokluğun da, Venedi k l i bahriyelilerin maaşla rı n ı
Konstancinopolis' i , 1 20 3 ve 1 204 yıl larında i ki kez hak etme leri h i ç de zor o lmadı. Aynen beş ası r
UUN Y A .S AVA� TA R i H i : U Kl'A(,:At;

FRANSlZ VE VENEDİK kuvvetleri , 12 Nisan 1204 tarihindelz i


ikinci teşebbüslerinde Konstant inopolis'i de geç irmeye nmvaffak
o[dLdar. As/zerleri dü.ş ma n atcşivıden lwru.yan paravanlar,
kuşatmacıların kale s u. rl arı na yavıaşmasına yardı mcı olu.rlzcn ,
derme çalma ku.lcler, haçl darın, k e n t duvarlann ı savu.nmalda
görevlendiril miş paralı askerlere saldır111a lanna i m ld.n tarnch.

�1
V .h N J L �AVA� LA K I

önce olduğu gi b i , Kon s tant inopolis' i zapt etmeye eden taşların daha az zarar vermesini temi n edeb ilmek
giden yo l d e n izlerden g eçmekteydi ; çünk ü şeh rin i ç i n , tek n el e r i n i ç i n i ke rest e ve asm a d a l l a rıyla
üç tarafı sularla çevriliyd i . Marmara den izi ve Boğaz yastı klanı ışlardı. Ancak b u n l a rdan daha öne m 1 isi,
ci hetlerinde, n eredeyse s uyun için den çıkıp y ükselen yan yana üç adamı n durab i leceği genişli kte i nşa
s u rlar, açık d e n iz i n hırç ı n tabiatıyla b i rleşince, nüfuz ettikleri tahta köp rüleri, bazı ağır yuvarlak gem ilerin
ed il m esi h a n d iyse imkansız setlere dönüşm üşlerdi. grandi direkl e ri n i n etrafı nd a fı rdöndü m isali yön
B u n a m ukab i l , Ko n s tantinopolis' i n a n a l i manı d eğiştirebilecek şekilde direkl e re asmış olmalarıydı.
olan H al iç'teki duvarlar b i raz daha i nsaflıydı . Burada Tıpkı kuşatm a kuleleri nden uzatılan köprülerde
ö teye beriye serpilmiş vaziyette b ul unan küçük o lduğu gi b i , b u d üze nek l e r i n de esas a m a c ı ,
k u m l u kl a r, k uşatmac ı l a r ı n Üzerle r i n e t ı rmanma k a l e duvarlarının üzerine k e n etlemek s u re tiyle,
m e rd i ven l e r i k u rabi le cekleri köp rübaşl a r ı o larak m uhacim l e re b i r taarruz y o l u açmak t ı . Gerçi
k u llan ıl maya m üsaitti. Bu sebeple, Haliç asırlardır kadırgaların , düşük su çeki m l eri sayesinde sığ sulara
m u h a t a ra zamanlar ı n d a , l i m an ı n i ki başında kadar girebilmesi mümkündü; ama hareketli kuşatma
y ü kselen kulelerin arasın a gerilen devasa b i r demir k uleleri i ç i n gereken sayıda adamı taşıyamacakları
zincir vasıtas ıyla koruma altına al mıyor ve b u demi r gibi, bu iş i ç i n yeterince sağlam omurgalara sahip
z i nci r, liman ı n ağzına kadar gele n gem i l e re geçi ş i değillerdi. Asl ı na bakı l ı rsa, den iz yüzeyi nde kuşatma
tıkıyordu. Haçlılar, ilk i ş olarak, bu kulelerden biri k uleleri kurmak emsalsiz b i r fi k i r deği l d i ; 904 -

olan Galata kules i n i al mak için harekete geçtiler ve S e l a n i k m uh asar asında, seyya r k uşatm a k u l eleri
5-6 Tem mu z 1 203 tari h i n de m u ratlarına e rdil er. o l a rak k u l l a n ılan gem i ler ol m uş t u - ancak Ve ıı ed i k
Galata'yı ele geçirmek amacıyla yap ı lan taa rruz, sığ d e n izci veya ge m i c ile r i n i n d a h a ö n ced e n böy l e b i r
,

suyun el vermemesi nedeniyle, Vened i k kad ı rgaları n ı n u s u l ü gö rmüş olmaları şüph e l i d i r.


yedeğinde çek ilen nakl i ye gemiler i n i n sahi le doğru Veııed i k doge u E nrico Dandolo, geçki n yaş ı na ve
itilerek karaya oturtulması sayesinde gerçekleştirildi. görmeyen gözleri n e rağmen saldırıyı şahsen yö netti.
Karaya o t u ra n gemilerin ambar kap ı l arı rampalar Dandolo, sur boyunca mümk ü n olan en fazla noktada
oluştu racak ş e k i l de açı l dığında, a t ların ı n s ı rt ı nda aynı anda taarruza geçebilmek maksadıyla, gemileri
h azır bekleyen s üvariler, k umsalı m ü dafaa etmeye uzun bir hat boyunca bir h izada dizdi . Taşı d ı kları
çal ışan Bizanslı askerlerin üzeri n e atıldılar. saldırı köprülerinin sebep olduğu hantall ığı rağmen ,
Sah i ldeki B izans savaş ç ı ları kısa s ü r e i ç inde e l verişl i r üzgar ı arkasına alan daha ağı r yuvarlak
dağıtıldı ve h açlılar, topyek u n bir hücumla kuleyi zapt g e m i ler, sahi l i n yakınlar ı n a girerek bu uğurda i l k
ettiler. Tahkim edilmiş b i r Venedik gemisinin zi nci ri a d ı m ı attılar. Venedik doge u , yuvarlak g e m i lere
k ı r ı p Hal i ç' e gi rmes i n i m ü teakip, Vened ikl ilerin , yönelen düş m an ateş i n i bir nebze olsun hafifle tmeyi
ken d i lerini H al i ç'ten çı karmaya boş yere çabalayan öyles i ne kafas ı n a koymuştu ki, gemi mü rettebatına
köh n e Biza n s gem i lerin i n defteri n i d ürme s i uzun kendisini karaya çıkarmaları n ı emretti.
sürmem işti . Karaya yanaşan ilk gemi , h a kikaten de s a n cak
H al iç' e d u h ul etmey i başaran haçlı kuvvetlerinin gemisi olmuştu. Onu, h ükü mdarl arını ve San Marco
karşısına, taş atan mancınıklar ve okçularla caydı rıcı sancağın ı yaln ız b ırakmayı gururlarına yediremeyen
biçimde müdafaa edilen 9 m.lik bir sur çıktı. Taş atan tayfalarla dolu diğer kadırgalar takip etti. Ne d e olsa,
m üdafaa aletlerinden b az ı l arı o denli büyüktü ki, o rtaçağlar b oyunca kadı rgalarda kürekçilik eden ler,
bunlar, bir i nsanın kendi başına kaldı rabileceğinden genellikle şehir ahalisi arası ndan çıkan özgür insanlardı .
daha ağır kaya parçalarını fırlatıp tamiri son derece güç K umsala çıkanlar, dar sahil şeridi üzerinde tırmanma
tah ribatlarda b u lunuyorlardı . Haçl ı lar kuvvetlerini m e rdiven le r i n i k u rmakla m eşgulken, yuvarlak
ikiye böldüler; Fransızlar, b iraz uzakta yer a l an kara gemilerin bazı ları, ken t duva rl ar ın da yer alan bazı
surları na yö nelirken , Venedikliler deniz tarafı ndan kulelere köp r ü lerini kancalamaya muvaffak oldular.
yaklaştılar. Venedikliler, sald ırıları esnasın d a bütün Köprülerden geçerek k u l e l e re girmeyi başaranlar,
hünerlerini sergilemişlerdi. Rum ateş i n e tedbi r olarak kule kapılarını m ücadelelerine sahilde devam eden
gem ilerini h ayvan postlarıyla kaplamışlar ve isabet h emşeriler i n e açtılar. Vened i kl iler, bu sure d e kent
Konstantinopolis
1203-04

Ko n s tantino p ol is' in l 203'teki i l k işgal inde, başarın ı n


a n a h tarı , ik i ceph eden aynı anda taarruza geçmek
o l m uştu . Fransız haçlı ları, kuşatma gereçleri ve ağır s il a h l ı
şöval ye ve piyadelerl e kara s u rl a rı n a h ücu m ederken,
Ve n edi kli denizc i ler, d e n iz tarafı n daki duvara saldırd ı lar.
Bölü n mek zoru nda kalan m üdafi ler, g üç l e r i n i tek b ir
noktada yoğun l:ış r ı ranı ad ıl ar. Ve n e d i k l iler, Gal ata k u l es i n i
a l ı p l i manın ağzı nı kapatan zinciri alaşağı ettikten son ra
ge m i l e riy le Hal iç'e gi rdil e r Yuva r l a k gem i ler, deniz surları
.

üze r i ne ya pı l acak doğrudan bir h ücum i ç i n muhafaza


ted b irleriyle güçlendi rilip köprü lerle teçh iz edildi. Venedik
kad ı rgaların ı n sahnelediği şaşırtma manevraları ve b i r
ç ı karma hareka tıyla k ürekçileri n k u msallara i ndirilmesi
zafe r i geti r en öğe oldu. Bu esnada yaşanan kargaşada,
b i rkaç asker köprü ler i n üstünden s urlara atlad ı . Bir kuleyi
ele geçi ren savaşçı l a r, kapıları açarak doge ve askerlerin i
i çeri a l d ı lar. Ven ed i kl i ler başarıyla şeh i r savun ması n ı
aşm ışlard ı ; fakat F ra n s ı z m ü ttefi kleri n i n başl arı nı n
belada olduğu n a d a i r h a v ad i s ler kulaklarına erişince geri
...
J
..

.,,,, •• ..
•.

ç e k i l d i l er. Fransız h aç l ı Lı rıy l a dolu gem i l e rl e yapılan i kinci ,_ ·:


""•
b i r deniz taarruzu d a ha başarıl ı o ldu ve 1 2 Nisan 1 204're
.. ·. ..

şeh i r istilac ı ları n e l i n e düştü.

+İSTANBU .. .. t .

B İZANS •

<
i MPARATORLUGU (
?ANADO�U DEVLET!
SELÇUKLU

HAÇLI
DEVLETLERj

Ko n stantinopolis, a n t i l� Greklerden beri ab ncı lan ve


geleceğin fatihlerini c ezbeden, bere ketl i toprak ların yurd u
o l a n Karadeniz'e g i riş yolu üzerindeyd i .

230
D E N İ Z SAVA Ş L A R ]

'

• •
. .
., . ..,,
, I

�?3{��-�
· �J .
<• \ .. ··; . - . . ..
_

.• '"''

.
• '.
· 1·
... şlll iLn:
� .
. Jll.&
1Fl'i1�i.
olluı . � �ta
. . .. .
1 •

.

.
.
,.,
·' . ...

�:'o. ... � ·.
.
.• • •

kule;.'� ç'i} �
. .
:

- � ·. ..
. . \

tıkayan dev zin c . ı.:i . •


' ·•

• muhafaza ediyordq. . •.

3 Haliç'e giıe6 V�nedik


gemileri, direklerinde.o
sarkan köpril vuıtuıyla
de n i z
sudanaa aaldud.alar ve
teknelerini sJj kgmgJlara
sünliler.
surları n ın önemli b i r kısmı n ı zapt etmeyi başa rdı l a r ; i ç i n rüzgarı n müsait yön den esmesi şarttı ve o g ü n ,
fakat h iç ummadıkları derecede se rt b i r mukavemetle b üyü k bir talihsizli k eseri olarak, olağandışı bir kı b l e
k ar ş ı l aş a n F ra n sız l a r ı n yard ı m ı n a yetişmek i ç i n esiyord u . Kulelere gö n d e r i len ge m i l e rde n sadece beş
hal i h az ı rda e l e geç i r m iş o l d u k l a r ı m evzileri t e r k tanes i menzi l i ne vasıl o l m ayı b aş ar m ış t ı ; bunlarda n
e tmek zorunda kaldı lar. Fakat en nihayet i nde, zafer d a h içb i ri, k öprü s ü n ü kuleye tak m ay ı beceremed i .
haçlılanndı. Tahtı gasp e t m i ş olan III. Alexios kaç m ış Taarruz, büy ü k ka yıp l arla geri püskürtüldü.
ve s ü rg ü n de n dönen p re ns, ş eh re gi rd i k te n bir müddet 1 2 N i sa n 'd ak i ikinci saldırıda, ha ç l ı ları n tal i h i
son ra, I V. Alexios i s m i n i alarak, ba b as ı I s aa ki o s' l a yaver gitti. B u defası nda, k ı rk yuvarlak gemi çiftle r
m ü şte rek i m p a rator n amı y la taç kuşan m ıştı. Haç l ı l ar, h al i n d e b i rb i r le rin e rapte d i l d i kte n sonra, her b i r ç i ft ,
en son u n da m u ratl a rı na ermişlerd i ve M üsl ü m a n l ara b i r kulen i n üzerine gö n de r i l d i . G emile ri n b u s u re tte
ka r ş ı ve rece k l eri s a v aşa ç i ftl e r h al i n e s o k u l mas ı ,
gi t m ed e n ö n ce hak b i r taraft a n s u yü zeyi n d e
"Sapancı ve o kçuların, Tanrı'nın
e tt i k l e r i n e i n a n d ı k l a r ı d a h a i s ti k rarl ı bir
m eb l ağı n ö d e n m es i n i
razı olmadığı öldürücü sanatlarını, m uvazen e s ağlarken , ö te
bekl iyorlardı. Hıristiyanlara ve Katoliklere karşı taraftan , k e n t duvarları n a
Prens Alexios'un tatbik etmelerini lanetleyerek kö p r üler i n t a kılab i l m es i
taa h h ü t l er i , d a h a e n yasaklıyoruz. " d u ru m u nd a, b u k ö p rüd e n
baş ı n d a n beri, büt ü n ü yle İKİNCİ LATERA N KONS İLİ, 1 1 3 9 geçecek m u h a r i p l e r i n
i z a n d a n u z a k , m ü fr i t sayısını do ğ a l ola ra k i k i
vaa t l e rd e n i b a re t t i ve k a t ı n a ç ı ka r m a ktayd ı .
ş i m d i , m ükellefiyetleri n i yerine get i rme zamanı gel i p Öğ le n e doğru çıka n b i r kuzey rü z g a r ı , gem ileri
çattığı nda s ergiled i ğ i isteksiz ve gevş ek tavı rlar, ne al ıp do ğ ru d a n su rl a ra götür m ü ş tü. G e rçi gene de ,
B i za n s l ıl a r ı ne de h aç l ı ları tatmin etm işti . Zaten fazla bu seyyar k u şa tma kuleleri nden y a l n ı zc a b i r i k i
vak it geçmeden Alex i os tah ttan i n d i ri l d i ve yeri n e tanes i , köprü lerin i m üdafaa kulel e r i n e i l iş t i r mey i
sulha s üb hana gel m ez bir Ven edik m uhalifi geç t i . başarab ildi. Ama bu kadarı ka fiyd i . Haçl ılar k u lelere
Nasıl b i r do l aba alet oldukları nı gören h aç l ı l ar, ] 2 04 sızm a ya m uvaffak o l u r o l maz, e tr a ftaki s u r l a r ı
başların da şeh re ye n i bi r saldırı için hazı r l ı k yaptılar. düş m a n askerlerinden t em i zleye rek, sah i lde bekleyen
H a ç l ı l a r, i l k i ş g a l esnas ı n da, k a ra surlan n ı yol d aş l a rı n ı n h uzur i ç i n de merdive n l e r i n i duvarlara
zap t e tmen i n n eredeyse i m kansız o l duğu n u yaslayı p yukarı tırmanmaları na olanak s ağladı lar. B i r
tecr ü b eyl e idrak e t m iş oldukların da n, bu kez bütün s ü re so n ra ş eh i r d üş t ü ve Konstan t i n o polis h al k ı ,
kuvvetlerini, den iz ta r a fı n d ak i surlara teksif ett i le r. y u rtl ar ı n ı n d i ndaşları tarafı ndan fütursuzca yağma
Gelge l el i m , geçen s ü rede bu ca n i p t e ki duvar l a r ve tal a n edi l mesin i sey ret m ek zorunda kaldı. Haçlılar
biraz y ü kselti l m işt i ; g ra ndi d i reklerine bağlı seyyar b u n u n l a da yeti n meyerek, i m paratorl u k a raz i s i n i ,
köp r ü l eri n de d i reklerin daha y u k a rı kısım la rına Ve n ed i k' i n D oğu Akdeniz'deki ticari menfaatleri n i
çı k a r ı l ması l azı m d ı . Ve n ed i k g e m i l e ri , bir kez gözetecek ş e k i lde parçaladıl ar.
daha k e reste, as m a d a l l a r ı ve hayva n deri l e r i y l e
kapla n a rak, hareket l i kuşatma k u l ele r i ol arak hizmet Ortaçağ Sonlarında Akdeniz'de Savaş
verecek ş e k i l de ter t i p ed i ld i ler. 9 N isan'da, n akl i ye İ ta lya n ken t d evletl e ri , haçl ı seferleri s ayes i n d e, b i r
gem i l e ri , kad ı r g a l a r ve ar g e m i l e r i n i n nöb e t l e ş e müddet sonra d i ğer batılı güçlere karşı kul la n maya
ol u ş t u r d u ğu h a t t ın , h e p b i r h izad a i l e rl e m es i yl e başlayacak ları hir diz i teknik meleke kesp ettil e r.
ro pl u h ücuma geç i l d i . Dar o m u rga lı gem iler sah il e Bu d ö n emde, k adı rga l a rı n üstüne b i r n evi a h şap
yanaşı r yanaşmaz, sığ l ığa atlayan adamlar, p eşle ri n d en h isarlar kondurmak yaygı n l aşsa da, geminin bord a
sürükledikleri merdiven ve diğer alet edevatla suyun yüksekliği nden ziyade manevra kabi l iyeti n i kafasına
i ç i n de koşuşturmaya b aşl ad ı la r. Ay n ı esnada, her bi r ra kan h ük ü mdarların n azarında, b i r donanma n m
mü d afaa kulesi n i n karşısma k ö p r ü taşıyan b i r ge m i asil u ns u ru ancak k a d ı r ga olabili rd i . Ne d e o l sa ,
yoll a n m ıştı. Ne var ki, yuva rl ak ge m i l e r i n seyr ü se fer i bel irleyici etken ler hala aynıydı: d ü şman ı n m is i llem e
Y ÜZEN KUŞATMA KULELERİ, Akderı iz'J e derı iz
su.rlan11a h.ü.cum etmek için kuUamyorfardL. Bu
maksatla direk leri sökülen gem iler, ÇL brma köprü.leri
veya lwçbaşlanm laşLmak için çift ler h.alinde
6 i rleşti ril iyo rla rd ı
·· "" · ·

.! "'>- ... -.
�-�
·;�>'//?
· c;_ · _ ._ _- -""-� o-- - - ·

-· ----.. ,;�-- - . r���; · :......... .

--

a reş i nden daha yoğun b i r areş açabilmeyi remin küpler atarak düş m a n güvertelerin i kayganlaştırmak
ede n, muh a rebe esnasın da rakib i ne karşı avan raj l ı bu devirde denenen yönte m lerdendi .
b i r du ruş k aza n ab i l m e beceri s i ; uzun m e n z i l l i Ge ne de, bu de v i rde Akdeniz m uharebelerin i n
s i lahların cinsi ve miktarı ve askerlerin b u s il ah la n e n göze çarpan silah ı tarar yayı ol m uştu. Görünüşe
kullanmadaki hünerleri; en nih ayetinde, şayet bütün göre , tatar yayları 1 1 . yüzyılda çok geniş bir dağılım
ş a rtl ar eşitse, bordalama anında gem i mürettebatının sahasına kavuşmuştu; n itekim 1 2. yüzyılın başlar ı n a
sergileyeceği cengaverl iğin hunharl ığı. Ortaçağın ait o l a n Anna Ko m nena kroniği, bu silahlardan ,
s o n l a rı nda Akde niz'de cereyan eden savaşları konu bunları n haçlılard a n ö nce Biza n s top rak l arı n d a
alan vakayi na m eler, reis ve kaptanların, çarp ı şm ayı b i l i n m ed i ği n i i h s as enirecek şeki lde, ş eyra n l
k e ndilerine geti recek etkenleri hesaplayabi lmek için b idatle r olarak bahsed er. 1 1 39 rar i h l i ikinci Late ra n
k ı l ı kırk yararc a sı na kafa patlattıklarını gö s t eri r. konsi l i nde, tatar yayl a rı n ın herhangi b i r çeşidi n i n ,
B u nlar, kapal ı mekanlar sayes in de , güve rtedeki H ı risriyan lara karşı kullanılması lanetlendi. Bununla
rn ü rerrebat ve askerlerin selam e ti n i sağlam ak ile birl ikte tatar yay ı , b u tür yasakçı beyanna m el eri n
gem ini n manevra kab i liyetini yüksek tutmak a rası nda baş edebilece ğ inden çok daha güçlü bir silah t ı . Tatar
e n uygun dengeyi yakalamaya ç a l ışırken , birbir i ne yaylan , ne denli kullanışlı olduklar ı n ı dosta düş m ana
toslayan güvertelerde en faydal ı olacak savaşçıları kanıtla rcasına, en az dört as ır b oy u nca Akdeniz' e
bulup getirmeye özen gösteriyorlard ı . Keza düşmanı a ç ı l a n savaş ge mi l e r i n in s ta n d a rt teçh izatları
kör ermek a macıyla, karşı güverteye yanar vaziyette arasında yer aldı. Bu silahları kul l anan arbaletçi l e r,
k i reç fırlatmak veya bilhassa ağı r zırhlar kuş anm ı ş yanlarında olağan şartlarda i k i farklı cins tatar yayı
silahşo rla r ın başını belaya sokacak şekilde, sabun dolu b u lunduruyorlardı . İ lkinin kur u labil mesi i çin, iki
ayağı birden kul l an mak şar tt ı . Germe peda l ın a sahip Ortaçağ den iz muharebelerinde "bilim" i n en ateşli
diğer cinste ise, kurma işlemi ayakta i ken yapılabil irdi . savunucuları, Sicilya krallığın ı almak için m ücadele
Büyük ihtimalle, bunlardan i lkinin daha uzun bir atış eden Arag6n l ular o lmuştu. Arag6nlular bu unvanı,
menzili vardı; ama yüklenmesi daha uzun süre isteyen S i ci lya Akşam D uası savaşı ves il esiyle aldılar. Bu
bir işlemdi . A nlaşılan, bazı gemi l erd e , bocu rgat savaş ismin i , S icilya'da Angevi n hakimiyetine karşı
yardımıyla b i r kürsünün üzerine yerleşt i r ilen daha i l k b üyük ayaklanmanın, akşam duasını haber veren
cüsseli arbaletler de vardı . Bu aletler, iri okların yanı k i l ise çanlarının çaldığı vakit başlamasından almıştı .
s ıra, orta büyükl ükte taş l a r ve birtakım öldürücü A ragôn kral ı , b u isyanlardan sonra patlak veren
maddele r fı rlatmak içi n kullanılmaktaydılar. m uharebel e r esn asında, Fransız kraliyet a i l esi n i n
Tatar yayın ı , savaş ı n e n hararetli anların da, Sici l ya kral lı ğı n ı almış olan küçük koluna karşı
etki l i biçim de kul lanabi l meyi öğrenmek için uzun tavır aldı. Arag6 n kral ı, bu seçiminden ötürü, zaman
süreli b i r tal i m süreci gerek l i ydi. Bu s ayede savaş zaman Fra n s ı z kraliyet kuvvetleriyle hesaplaş m ak
meydan ların ın en iyi eği t i m l i askerleri arasına giren durumunda kaldı. Fransız kral ı I I I . Philippe, Aragôn
arbaletçiler, ken d ilerinden h ayli korkulan sevimsiz topraklarını istilaya n iyetlenmek gibi meşum bir hata
bir kitleyd i . Arag6nlular ve Angevinler arasında, 1 4 yaptığında, Arag6n ve Karalan m üttefikleri, 1 2 82'den
Haziran 1 30 0 tarihinde yapılan Ponza Savaşı' n dan başlayarak F ransızla ra karşı b i r dizi şaşaal ı zafer
sonra yaşananlar, tabiri caizse, üstü n bir helak etme kazandılar. Fransız kral ı , Roses körfezinde des tek
gücünü temsil eden usta b i r arbaletçiden ne denli gem i lerinden oluşan büyük bir filo teşkil etmişti;
nefret e d ileb i leceğini gözler ö nüne serer. Arag6n ama bu filo, 2-3 Eylül 1 282 tarih i n de, bir Karalan
filosu savaşı kazan d ı ktan s o n ra, filo kumandanı, donan ması tarafı ndan i mha edildi.
düşmanın sancak gemisin de ele geçirilen Cenevizli
arbaletçileri n elleri nin kesi 1 m esini emretmişti. Arag6n Malta Savaş ı: 1 283
komutanı , daha sonra em i n ol mak adı na, elleri kesilen 8 H azira n 1 2 8 3'te vuku b u l a n M alta Savaşı,
Cenevizl ilerin gözleri nin kö r edilmesin i buyurdu. Aragô nluların denizcilik sahasındaki marifetleri n i en

SİCİLYA KRALl CHARLES için ı278 'cle inşa edilen bir taridein
(at gemisi) rekonstrü.ksiyonu. Savaş kad.trgalanna byasla
daha ferah mekanlara sahip olan tarLcleler, amJibik taarruzlar
esnasmcla atlan n ak l et me k icin b ire birdi.
açık seçik gösteren ö rnektir. B u savaş, aynı zamanda, karadan çatışmalara katılacak aske rlerin ardı arkası
orraçağlarm en büyük kadırga amirali unvanını taşıyan kesilmeyecekti. Ne var ki, alenen s avaşa davet edilen
Lau rialı Roger' ın i l k büyük zaferidir. Çarpışmanı n A ngevinler, kad ı rgalarına doluşa ra k bütün sabah
gerçekleştiği Mal ta l i manı, Akdeniz'de bulunabilecek boyunca devam eden bir muh a re b eye tu tuşmak
en h oş l imanlardan b i riydi ve her i k i tara fı n zorunda kaldılar. Her i ki tarafta da, kadırga baş ı n a
stratej isi için de hayati öne m i h aizd i . Muhtemelen takriben yüzer kişiden o l uşan , m ız ra kçı ve arbaletçi
4 H azi ran'da, y i r m i kad ı rgadan m ü re k kep b i r karı ş ı k savaşçı tak ı m l a rı vardı. Savaş ın başlamasıyla
A n g ev i n filosu l i m a na ulaş t ı ğ ın da, bunları tak i p A ngevi n ler, alışı lageldiği biçi mde, d üş manı n üzerine
eden hemen ayn ı sayıdaki Arag6 n gem i leri üç gü n l ük bu ldukl arı h er şeyi fı rl atmaya baş l a d ı lar.
mesafedeydi . 7 H az i ran gecesi nde l i man açı klarına j şte tam da b u n o k tada, savaş a l ışı l madı k b i r
vas ı l olan Aragônlular, l imanı n giriş i n i m u hafaza seyir izlemeye başlad ı . Laurial ı Roger, adam l a rı na
ermek maksadıyla i k i ufak teknenin buraya bırakıl m ış h e r daim ko r u n akl ı mahal l e rde kal maları n ı ve
o l d uğunu gördüler. Ne var ki , bu i ki tekne, limanın has ı mlarına tatar yayları dışında h i ç b i r şeyle karşılık
ağzı n ı boyl u boyunca devriye etmek yerine, her i ki verm e meleri tal i matını vermişti. N i hayet Roger' ı n
uca halatlarla b ağlan mış vaziyetteydiler. B u güve n l i k bekled iği gerçek.leşi p A ngevi n l e r i n ce p h a n e s i
açığından istifade e den b i r Aragô n gem isi, gizlice tüke n ince, Aragônlular usulca yan aşarak, i htiyatta
l i m a n a süzül ere k Angevi n l i leri n planları na d a i r bekle t t i kleri cephaneleri n i d ü ş ın a n güverteleri
isti hbarat toplayab i l m işti. üzeri n e bocalayarak ortal ığı ceh e n n eme çevi rdiler.
Laurialı Roger, gündoğum undan hemen önce, B u a ğ ı r b o m b a rd ı ma n ı taki b e n A ragô n l u l a r,
pala marlarla birb i ri ne gevşekçe bağladığı gem i leri n i , kancalayıp bordaladıkları düşman tek neleri n i göğüs
b i r h iza dahili nde harp nizam ına soktu. Görün üşe göğse verilen m ücadelelerden sonra ele geçi rdi ler.
bak ı l ı rsa, kad ı rga savaşlar ı n a s o n derece uygu n A ngev i n gemilerinde n yaln ızca yedi tanesi kaçmayı
olan bu taktik, 1 2 . yüzyılda Cenevizliler tarafından baş ara b i l m işti; bunlardan da i k i s i öyle fec i h asar
gel işti ril m esi n i m üteakip bir ası r boyunca hemen almıştı ki, tah l iye edi lerek yolda b ı rakıldılar.
h e r donan mada k u l lanılır h ale gelm i şt i . B u a ç ı k M a l ta Savaş ı ' nda Aragônl u l a r yaklaş ı k 3 0 0
fo rmasyonda, gevşek b ı rakı lan hal atlar, kürek adamlarını kaybederken , Angevin tarafının kayıpları,
çek i l ebi l mesi i ç i n lazım o l a n b oşl ukl arı tem i n fılon un iki amiralinden biri de dahi l ol mak üzere,
ettiği nden, gemilerin tamamı n ı yekpare bir muharebe öldürülen ve esi r edilenlerle birl i kte toplam 3 50 0-
b i ri m i o larak h ar e ket ett i re b i l m ek m ümkündü . 4000 kadar olm uştu. Malra'da kaza n ılan zaferi n, b u
B u şekilde, b i r gem iden d iğeri n e i vedil i kle asker radd ede azamet l i o l masını sağlayan bazı etkenler
kayd ı rab i l mek m ü m kün o l duğu içi n , düşman vardı elbette. Hiç şüphe yok ki, Aragôn komutan ı n ı n
gem is i tarafı ndan bordalan a n veya başl angıçtaki askeri yetenekleri ne ş apka çıkarm a k gerekir; ama
uzu n menzilli atışlarda fazlasıyla savaşçı kaybeden A rag6n gem i leri n i n i nşa tarz ı n d a gözlem l e n e n
gem i ler derhal takvi ye edileb i l i rdi. B üyük ihtimalle, b azı değiş i kl ikler o l m asa Rog e r' ı n takt i kl e r i n i
k a d ı rgal ar arası n da güvertede n güverteye u za n a n uygul ayabi lmek mümkün ol mazd ı . Arag6n tekneleri,
tah ta iskeleler mevcuttu. devri n e kıyasla daha yüksek yapı l m ı şlard ı ve güverte
A ragôn ami ral i , l i mana g i rd i k ten so nra, o l a n ke n arl a rı nda, karşıl ı k l ı atışlar esnasın da askerl e ri n
bitenden habersiz gaflet uykusuna yatın ış düşman lan na artla r ı na sığın ab i l eceği yüksekçe k ü peşte ler i n şa
sesl i biçimde m eydan okuyarak bekled i . Bu savaş ed i l m işti. Bu tasarı m özell ikleri gem i leri ister istemez
i la n ı , esasında, soy] u bir şövalye! i k gösterisi fal a n d a h a hantal h a l e get i rdiği nden , b u c i ns tekn eler
değildi . Çünkü A n gevin gemileri, geleneksel tarzda, İspanya dışında pek t utmamıştı. G elgelel i m yükse k
yan i kıçları dışarı dön ük vaziyette karaya çekilmişlerdi gövde v e siperl ikler, b u çarpışmada, t a m da bu yüzden,
ve bu dizilişte gemi leri müdafaa etmek çok daha başka bir deyişle sebebi yet verdiği şaşkınlık sayesi nde,
k o laydı. Bir gem i n i n ele geç i r i l mesi d u r u m u nda, ayı rt edici b i r güç o l arak tebarüz etti. Bu savaşt a
zapt edi len gemiyi yedeğe alıp s ürüklemek h i ç de Aragô n l uların karşısına çıkan gemi ler, muhtemelen
kol ay olmayacağı gibi, muharebe esnasında, bel l i ki, S ic ilya' nın Angevi n kralı I . Charles' ı n 1 275'te sipariş
ettiği kad t rgalara benziyordu. Bu tarih ten günüm üze savaş kazanmada n e denli ehemm iyetli olduğu n u
i n t i ka l eden vesi ka , o rtaçağ kad ı rgaları hakkında kanıtlamıştı.
teferruatlı rakamlar i htiva eden en eski belgedi r. Roger, Aıı gevi n leri l imandan uzaklaştı rabil mek
B u belgede tarif e dilen gem i l e r, esas i ti barıyla, i çi n , k ıyıya atışlar yaparak ve herkes i n d uyabileceği
k ü re k l erle hareket ettiri len devasa kafes veya ş e k i l d e h akaretle r s avura ra k ç i leden ç ı kard ı ğ ı
i s ke l e tlerden ibaretti . Uzun ve dar tasarı m l a rı , Fransızları gayrete get i rdi. Angevi n gem ileri l i mandan
t e k n e n i n t a m o rtas ı n da 1 0 . 7 /1 oranına tekabül ayrı l ı r ayrılmaz, i n ti zamları n ı y i t i r i p sağa so 1 a
e d i yo rdu. Üstel i k bu gem i l e r h ay l i alçakt ı ; y i n e sürükl e nmeye baş l a d ılar; Napo l i s uları nda açı k bir
gem i n i n bel i n d e , k ü peşte o m u rgada n sad ece manevra üstünl üğü bulunan Arago nlular ise, etrafa
2 . 03 ın yü ksekteyd i . B u n ları n h a ri cinde Arago n dağı l m ı ş vaziyette yakaladıkları d üşman gem ileri n i
fi l o s u , tec rü bes iz F ra n s ı z askerl e r i ne n az ar a n , teker teker avladı l a r. M uharebe, n eredeyse gün boyu
den i z m u h arebeleri n e çok d a h a ya tk ın v e a ş i n a sürd ü . Roger, önce l ikle den izci l i k i l minden blbeh re
m u h aripl erl e dolu o l manın üstü n l üğüne sahi p t i . olan Fransız kontl arı n ı n gem ileri n i n hedef alınmasın ı
A ragon gem i leri, b u dönemde Avrupa' n ın en can istedi . G ü n akşam a kavuşurken , kırk kadar A ngevi n
y a k ı c ı okçu l a rı old u kla rı h erkesçe kabul edi l e n gemisi i çlerindeki 5000 kişiyle birl ikte ele geçi rilmişti .
Ka r a l a n arbaletçileriyle dold u r u l m uştu. A ragon
filosu nda tatar yayı kullananl a ra ilaveten , Endül üs Kuzey Suları: Manş Denizi'nde Mücadele
h u d utları nda eşsiz askeri tecrübeler edi n m iş o l a n Kad ı rgalar, 1 5 . y üzy ı l ı n sonları n a değin Akden iz
almogdvar hafi f piyadeleri de hazırd ı . Bedenleri n i n s u l a r ı n d a h ü k ü m s ü rmeye d evam ed erke n ,
ü s t kıs m ı na geçi rdi kleri deri ceketlerden başka doğru kuzey l i d en i zciler, m u htel i f gerekçel erle, askeri
d ü rüst z ı rh kullan mayan bu adamlar, çevikl ikleriyle teşebbüslerinde g ü n d e n gü ne d ah a fazla yel ke n i i
m eş h u rd u . Bu n u n l a beraber A n gevin fi losu, tam gem i k u l lan maya başlamışlard ı . Atlan t i k' i n engi n
te rs i n e, ağı r zı r h l ı şövalyeler ve güverte üzeri n de suları n ın , Akden iz' i n yu muşak başlı havasına kıyasla,
savaş maya n e a l ışkı n ne de uygun olan p iyade k ü rek çekmeyi çok d aha zah m etl i hale get i rdiği
a s k e rleri y ü k l e n i p gel m i şti . Neticede İ spanyol aşi kard ı ; ama n e ga r i ptir k i , k u zeyde yelken 1 i
p iyadesi, bir aşağı bir yukarı sal lan ıp d uran güverteler ge m i le r i n o rtaya ç ı k ı ş ı nda, h ı r ç ı n den izl eri n ve
üzeri nde, belini bükmeden durma vazifesini daha iyi şiddetl i akın tıları n p e k bir etkis i o l m am ış gibi d i r.
ya pabi Jeceğin i gösterdi . Yel kenli gemilere geçi ş sürecinde, bun<lan ziyade,
Bu zafer, ertesi sene, 5 Hazi ran 1 2 84'te gerçekleşen gem i i nş asında gö rülen ilerlemele r, bu işe yatırılan
Napoli körfezi savaşıyla taçlandırı ld ı . Ami ral Laurialı meblağ ve gemi yüksekliğinin savaşta karş ı l ı k l ı ateş
Roger, bu çarp ı ş m ada bir sah te ricat terti pleyerek açı ldığı esnada sağl a dığı esaslı üstünlük rol oynamıştı.
A n gevin d o n a n ma s ın ı açı k s u l ara çe k m i ş t i . 1 1 50 c i varlarında, yeni ve daha gelişkin bir yuvarlak
H a k i katen de, m u h a rebe karada n ki lometrele rce gem i türü olan cog k u l lanıma gird i . Hayatlarına ağı r
u za k ta cereya n ett i . Mücadel e , kuytu b i r köş eye nakl iye gem i leri o l a ra k başlayan coglar, Baltık' ı n
yatırı l m ış Arag6 n ihtiyat gemi leri n i n ansızın bel irip çal kan tılı den izlerinde geliştirildikten sonra n ispeten
Angevi n fi losu na arkadan saldı rmasına deği n , h ayl i h ızlı b i ç i mde Kuzey Denizi' ne yayılmışlard ı . B u
zo rl u ve çeti n geçti. B i r vakay i n a m e , Roge r' ı n b u gemi ler yüksek b o rdal ı , yassı ze m i n li , kare kıçl ı ,
savaşta, akla gel eb i l ecek her t ü rl ü pis numaraya bindi rme tah tadan a raçlardı. Baş l angıçta iki, daha
baş v u rarak A ngev i n gem ileri n e a teş bombaları ve sonradan üç kare yelkenden yararl anılmak suretiyle,
içleri kükürt veya sabun dol u çöm lekler attığını yazar. tamam ıyla rüzgar gücü vasıtasıyla hareket ediyorlardı .
23 H aziran 1 287'de, Laurial ı Roger' ın sadece kırk Cogl arı n çoğu, 1 00 ton veya daha aşağı b i r taş ı m a
gem i den m üteşekki 1 filosu , en a z seksen gem iden kapasitesine sahipti ; a m a 300 veya 400 ton taşıyabilen
o l uş a n başka bir Angevi n do n a n masını bir kere örnekleri ne rastlanabil i rdi. Bremen'de ortaya çı karı lan
d a h a yendi. Angev i n gem i leri nde b ulunan birçok cog , k a r i n adan bor da tirizi ne kadar olan 4 m . l i k
F ra n sız kontundan ö türü Ko n tl a r Savaşı ad ı n ı yüksekl i ğiyle, 1. 8 m . l i k Viking Gokstad gem isin e
a l a n bu m uharebe, b i r kez dah a , fen n-i derya n ı n kıyasla h ayl i yüksek bir gövdeye sah ipti. Bu yüksekl ik,
gem i dek i m u h ariplere m u azzam b i r avantaj tem i n vakit, ge m i n i n .sab i t aksamı arasında yer almayan
ediyord u . Buna ilaveten baş ve kıç kısı mlarında i nşa b azı muharebe .:müştemilatını ekle mekten ibaretti.
edilen m üstah kem kasaral a r, b u nl a r ın i ç i n e doluşan Gerç i h i çb i r üi ccar gemisi, kors a n ko rkusundan
askerle re , y u karıda n bakt ı kları d ü ş ma n l arına karşı ö türü s i l ahsız -vaziyette denize açı l m azd ı ; a m a
daha e t k i l i atış yap a b i l m e i m kanı tan ı m aktaydı. p r uva ve pupada , hatta b ir i htimal gran d i di reği nin
Cogl a rı n bahşe t t iği d i ğer bir ü s t ü n l ük, ister tepesinde yer alan ahşap savunma yapıları, gem i nin
as k eri i s ter t i cari gayele r l e i nşa e d i l m i ş olsun l a r, s e y i r k a b i l i ye t i üzeri n d e epeyce o l u msuz etk i
yapısal olarak tek b i r i nşa t arzına sadık kalmalarıyd ı . yapab i leceği nde n , n ispeten huzu r içi n de yaşanan
B und a n d o layı , 1 4 . v e 1 5 . yüzy ı l h ükümdarları , zaman larda arzul anan p arçala r değildi.
donanmaları n a sancak gem is i olarak sıkl ı kla b üyü k ve 1 3 . yüzyı ldan itibaren kadırgalardan uzaklaşm a
etkileyici cogl a r sipa r i ş etseler de, b u ge m il eri sadece yön ü nde b i r tem ayüle rastlanabilir. Örneğin, kuzeyl i
askeri a m açla rl a sını rland ı rmaya ge r e k yoktu. kentlerden m ü t eşek k i l Hansa birl iği44, aslen ticari
B ilak i s taci rler, şahsi m enfaatl e r i n i n gerekti rdiği b i r k o ns o rsiyurn du ve hiçbir zaman savaş kadırgaları
tarzda coglar i nşa e tti ri p k ul l and ı l ar. B u n a karşı n edinmeye i h tiyaç duy m amıştı. Ne de olsa, birl iğe
h ükümdarlar, aciliyet anları nda, b u tüccar tekneler i n i ü ye şeh i r le r, ha rp zamanları nda, cogl a r ı askerlerle
m üsade re ed i p k r a l i ye t h i zmeti n e a l m a hakkı n ı doldurup d e n i ze açılabil mekteydiler. Bu usul hayli
elleri n d e b u l u ndurm a k i ç i n gayret sarf etmişlerd i . b aşarı l ı oldu ve 1 234 ve 1 239'da, Lübeck kentinin
B u durum larda gem i sahibi v e m ürettebat ı n zararları Dan i ma r ka kral ı na karşı iki deniz zaferi kazanmasın da
taz m i n e d i l m ekl e b i rl i k te, g e m i m as rafları n ı n o l duğu g i b i , t ü ccar l a r ı büyük d evl et lere karş ı
tamam ı öde n m iyo rdu. B u nevi ge m i l e re as ke ri b i r b il e kafa tu tab i l ecek seviyeye yüksel tt i . An laşılan
çehre k azandırmak i ç i n t e k yap ı l m a sı ge re k e n , çoğu o ki, cog ta k i savaşçıları n cep han es i n i n tüke n mesi

BU 1 4 . YÜlYlL tüccar cogu, baş


ve ktç kısmında bsaralar, grandi
direğinde çana k l ı kla rla teçhiz edilerelı
muharebeye uygun hale getirilııüştir.
So n ra l arı bu gem i ti.i.rü., dünyanın ilk
,

bahrtye toplan ile donatıldı.


Malta Savaş ı
1283

M al ta l i ma n ı , Fransız h a k i m iyeti n de k i S ici lya kral l ığ ı


n a m ı na b i r A n gevin filosu tarafı n d a n korunuyord u.
Angevin fi losu, 8 Hazi ran 1 283 s abah ı , Laurial ı Roger
yönetimindeki A rag6n kad ırgal a rı n ı n sald ırısına uğrad ı .
Arag6n kuvve t i , geceleyin l i ma n ın ağzı n ı tutm u ş t u .
Arag6nlu lar, Angevin leri kışkırta r a k l i man d ı ş ı n a çekmek
gayesiyle, has ı m l a rı n a yüksek sesle meydan oku d u lar.
Kadırgaları n a doluşan Angevinl er, sald ı rganlarla
yüzleşmek maksadıyla küreklere sarı l d ı . An gev i n
denizcileri, b u s ı ra d ı ş ı muharebede, d üşmanları n ın
tahrikine kapı l a ra k elleri ndeki ok ve menzi l l i silah l a rın
tamam ı n ı tüketti ler. Buna karş ı l ı k A rag6n lular,
merm i leri n i t u t u m l u kullanarak rakipleri cephanes i z
kal ana deği n bekl edi l er. Arag6nl u l a r, d a h a sonra göğüs
göğse m ücade l e için yaklaştıkları vakit, e lleri boş vaziyette
bek leyen Angev i nlerin üzeri ne adeta ölüm kust u l a r.
f\ r;ıgôıı gemileri, sü re giden kargaşada, düşman teknelerini
yakıhy ı p bo rd aladı ve kan l ı bir dövüşle muharebeye son
ııokrayı koyd u .

S İ CİLYA
K RA L L T G I

+ MA LTA

MAG R İ P
BERBERİLERİ

S[cilya'n ın güneyinde kalan Malta, Akdeniz'ln ortas ındal�i


coğra r lrnnumu nedeniyle, l'l'\Lthteris babşlan üzeri n e
f
çeken b i r deniz üssüydü.. Bu ada, t opra k ları Güney i talya'ya
kadar uzana n Sici lya krallığtnın güve n l iği açısmdan hayati'
önemdeyd i .

238
D E N İ Z SAVA Ş LA R I

2 Aragon donaıı .uası,


borda hattında43, hep
beraber limana gi rerek
limanın ağzını kapattı.
ı4. YÜZYJL KUZEY AVRUPA
coglan arasında cereyan eden bir
deniz m u.harebesinin son sajh. alan.
Coglarda, olağan şarl tarda kü.rek
ku.llanıl mazdt; bu yüzden çarpışmalar
sürerken de yel kenlerin fora edilmiş
ol ması şa rfü

gi b i b i r tal i hsizl i k yaşan mamas ı d u rumun da, b i r dai m kıç kısm ı dönük v az i yett e durmaya çal ışarak
ka dı rga n ın d e n izde b i r c ogl a baş edebi l mesi ne redeyse y ü ksek l i k avantaj ı n ı kaybetmemeye uğ ra ş ı rd ı . Gene
i m ka n s ı zd ı . Cog ta bul unan insanları n içine gird i k l e r i de, 1 4 . yüzyıl a değin , k u zey fi loları n ın büyük kısmı
ahşap h isarlarda bulduk ları güveni ve y e r ç ek i m i n i n kad ı rgalarda n m üteşekki l d i ; çünkü kürekli bir t ek neyi
ka dı rga d an a tıl a n s il ah l a ra k a rş ı muk avemet etmesin i hareket etti rebilmek her zaman için dah a kolayd ı .
h iç d i l e ge ti rm es ek bile, neres inden bakı l ı rsa bakılsın, Zaten rüzgara 8 0 derece aç ı y l a t i ra m o l a 4 5 ed e b i l e n ,
çok daha al ça k bi r kad ı rga d a n bir cogu bordalamak yel ken l e ri n i r ü z ga rı n gel iş açısına göre t e rci p ederek
yü re k i s t eye n b i r i ş t i . sey r i ne devam edebi len cog bulabilmek hayl i zordu .
Cog savaş l a rı n d a izl e n en başl tca yön tem, gem i y i O ysaki kuzey kadı rgalar ı , Viking ge m i l e r ine o l d ukça
rüzga r ı a r k as ı na alacak şek i l d e m a n evra ett i ri p be n zeye n , t e k kare y e l ke n l i , b i n d i r m e tah tadan
gem i l e ri n n e za man ve ıı c s u re t te re m asa geç ecek l er i n i ge m i l erd i . B u nlar da, z a m an i l erl e d ik çe daha ağır
bel i rlcycbi l nı ckr i . " Wca th c r gage" a d ı veri len b u ve büyük hale geldiler. İ ngiliz kralı Joh n, e n az yetm iş
m e t o t ta, rüzga rı a rkası n a a l may ı becerebilen gem i , k ü re kl i k ad ı rgaya sah i p ke n , I . Edward, 1 290'1arda
en az ı n dan i d e a l d ü z l e m d e , d üş m a n te k n es i n i n yüz, hatta daha fazla kürekle hareket ettirilen gemi l e r
ortas ı na dik bir aç ı y l a tosl ayarak d e ın i r çıkıntılarla yaptırmıştı. Gene 1 290' l a rda, bir k ad ı rgan ın m a n ev ra
rak i b i n i kıskıvrak yaka l ıyordu. Bu s ayede gem i n i n k a b i l i y e t i n i b i r cogu n yüksekliğiyle m ezcetme
baş k ıs m ın d a ki h isarda bu l unan s a va şçı l a r, d üşman n iye t iy l e , bu kad ı rga l a r ı kasaralarla t e ç h i z etmek gi bi

güve r t e s i n e haki m b i r ko n u m a ge l i r l e rd i . B u n a d e n eys el teşebbüsler de o l m uş t u.


m ukab i l h ü c u m a u ğr aya n ge m i , h a s m ın a h e r

240
İngiltere-Fransa Savaşları kat ı p uzaklaş arak, kati s urette tah ripkar bir b askı n
Kuzey askeri denizc il iğinde yaşanan değiş i m sürecini n gerçekleştird i . Kral Ph i lippe açı s ın dan , istil a planları n ı
izleri n i , İ n g i l t ere ve F ra n s a aras ı nd a , 1 3 . ve 1 4 . başka b i r baha ra ertelemek d ış ı n da b i r yol kalmamıştı.
y üzy ı l Avrupa denizc i l i k tar ih i ne damgası n ı vuran Ne den li göz kamaştm cı b i r başarı olsa da, Damme
bi tmek b i lmez muh arebeler sayesi n de l ay ı k ıyla tak i p Savaşı' nı h a k i k i manada b i r savaş kabul edebilmek
edeb i l m e k m ü m k ü n d ü r. Arada s ırad a İ skoçya'da güçrür; ne d e o l sa, baskı n ın gerçekleştirildiği anda
gi rişi len askeri seferler içi n k ullanı lan deste k gemileri düş man askerl e ri n i n pek azı b u rada bulu n makraydı .
ve 1 1 70'te İ rlanda istil as ında m üracaat e d i l e n nakliye Dover sahili c i varla rı nda, a ç ı k denizde vuku bulan
ge m i l e r i b i r tarafa b ı ra k ı l ırsa, 1 066'd a n sonra 1 2 1 3 Dover m u hareb es i , 1 3 . yüzyılın baş l a r ı n da
İ ngilte re 'de askeri gem i l ere gem i lerin ne den l i kudretli
o l a n i h tiyaç hep çok düşük o l a b i l ec e kl e r i n e dair
seviyel e rd e seyret m i ş t i . Ne daha iddialı b i r manzara
"Denizlere hakim olan
va r ki, bu d urum İ ngil iz kralı s u nmaktadır. B u tari h te
cihana hakim olur. " İ n g i l i z - Fr a n s ı z s i ya s i
John'un Norm a n d i ya' y ı
k a yb e t m es i y l e köklü BARBA ROS HAYREDDİN PAŞA, 1 546 m ün asebe t l e r i , meyus
b i ç i m d e değişti . F r a n s ı z b i r k ö rdüğüme sarmı ştı .
kralı i l . Phi l ippe Auguste, K ra l Jo h n' u n b a ro n ları ,
ilk defa, savaşı Manş den izi ne ve ötesine taşı yabilecek biat yemi n l e r i n i i nkar ederek Fransız kral ı n ı n oğlu
l i manlara ve kaynak lara sah i pt i artık. Louis'yi İ ngiltere' ye davet e t m i şler ve tah t ı devralmas ı
B i rçok açıdan basi rets i z bir h üküm da r olsa da, içi n gereken yard ı m ı verecek l e r i n i taahhüt etmişlerdi.
i ş askeri m evzulara geldiği nde kusurs u z bir feraset Louis, bu caz i p tekli fe, koca bir orduyla yola ç ı karak
sah ibi olan John, 1 209- 1 2 1 2 arası nda, varı n ı yoğun u cevap verdi ve bazı önem l i b aşarılar da k aza n d ı . Ne
b i r donan ma teşkil etmeye vakfetti. Yi rm i kadırga var ki, bu s ı rada John vefat e t t i ve baronlar i ttifak ı n ı n
ve ornz dört başka c i ns ge m iden ter k i p e t tiği yen i b aş ı n ı çeken şahsiyetin, gen ç kral I H . H e n ry' n i n
kral i yet fi l os unu, tüccarlardan koparabil diği gemilerle naipliğin i deruhte ermesi y l e Fransız is t i l asına alkış
b üy üte re k karm a b i r d o n a n ma kur du . Faaliyete tutan baro n la r b i rl iği bir ç ı rp ı da tarumar o l d u . Pren s
geç me z a m an ı n ı n g e li p çatması uz u n s ür m e d i . L o u i s , ke n d i n i b i r a n da i nsafsız b i r d a r boğazda
P h i l i pp e Auguste, h as m ın ı n ü l kesi nd e ki çalkan t ı l ı bul m uştu ; ama umudunu y i t i rmedi . 1 2 1 7 'de kar ı s ı
vaziyetten ( b u tarihte Joh n aforoz edilm işti) ve kendi Kas r ilyalı Blanche, bi r zama n l ar John' un h izmetinde
tebaası n a zarında d üştüğü sefil kon u md a n istifade de bul u n m uş ş ö h retl i b i r savaşçı olan Keşiş Eustace
edebilmek için sab ı rs ızlanı yo rdu. Bu a maçla 1 2 1 3'te, komutasındaki b i r destek fılosuy1a kocası na takviye
Zw i n n eh r i n i n ağzı n da , Dam me'da b üyük b i r birl ikler yol ladı.
don a n m a toplad ı . G e l gel el i m Fransızla rı n akl ından, İ ngi l i z fil os u düşman ı n a rkasında b i ti verd iği nde,
V i k i ngl e r ç ağın ı n yad i ga r ı olan bazı temel ders l er Fransı z l ar k a r aya ayak b a s man ı n hazı r l ı k la r ı y l a
uç u p g i tm i ş gibiyd i . Mese l a , radar ö ncesi dönemde, meşguldü. B u m uh arebeyi c a n landıran res i m lerde,
d en izd en geleb i l ecek s a l d ı r ı l a r ı ö n ce d e n haber çatı şmaya katı l an gem i l e ri n kad ı rgal a rdan z i ya d e
veren h e r h a ngi bir i kaz s i stem i n i n n eredeyse yok coglar o l d u ğ u n a d i kkat edi l i rse, rüzga r avan taj ı na
m es ab es i n de olduğu u n ut u l m uştu. Frans ız ami rali , sah i p olmak, b i r kez daha, s avaşın sonucu ü zerinde
İ ngiliz do n anmas ı n ın n e den l i yakı n o l duğundan tayi n edici bir etki bıra km ı ş olmalıdı r. Kro n i kç i
bihaber, n eşeli b i r tem b e l l i k içi nde, d o nan man ı n M atth ew Par i s , b u savaş t a , düşman gem i le ri n i n
b üyük böl ümünü Damme'da savunmasız bırakm ış ; yel ke n leri n i a laşağı etme k maksad ı y l a kan d i l isa,
e n a z ın d a n bazı gem ileri sah ile çeki p m ü retteban n ya n i yelke n l e r i çekmeye yarayan h a l a t l a r ı n v e
b üy ü k k ı s m m ı n c i va r d a k i ş e h ri y a ğ malamaya çarmıh ları n, y a n i ana d i re k le ri ke n a r l a rdan tuta n
gi tmes i ne seyi rci k a l ın ıştı . Bu esnada gel e n İ n g i l i z halatları n k es i l di ğini nakle d e r. Yi n e Par i s' e göre,
fil osu, çamu rlu sığl ı klarda başıboş bek l eyen gemileri İngi l i z sancak gemisinde çöm l ekler do l us u toz hal i ne
yakıp dem i r atmış vaziyette duran gem i l e ri yedeği ne getiri l miş sıcak ki reç mevcu tt u . F i lolar b i rb i rleri ne
yaklaştığında, İngilizler bu çömlekleri Fransız sancak h ükmett i l e r. Fransı zlar, 1 2 84' e kadar yen i b i r
gemisinin güvertesine sal l ayarak Fransızları adeta donanm a vücuda getirmek için ciddi b i r teşebbüste
kör ettiler. B i r m iktar Fransız gemis i n i zapt ede n b ulunmadılar; bu tari hte kurulan fil o da, yukarıda
ve geri kalanları sahillerinden kovalayan İ ngil izler, an latıldığı gibi, Akdeniz sahillerinde Arag6nlularla
muharebe sonunda kesin b i r zafer kazan mışlardı. Ele kapışmak üzere bir a raya getirilmişti. İ ngiltere'de
geçirilen gemiler arasında Fransız sancak gemisi de ise, 1 290'larda patlak veren siyasi b u h ran, Kral I .
vardı; Keşiş Eustace, daha ne olduğunu anlayamadan Edward' ı yen i kadırgalar i nşasına mecbur bırakmıştı;
kafasını kaybetti. Bu şartla r m uvacehes i n de, Prens ama bu fılo, ardında h içbir i z bırakmadan silinip gitti.
Louis'nin barış i mzalayıp ü lkesine dönmekten başka I I . Edward, 1 3 1 7'de, m u h temelen p rofesyonel
çaresi kal mamıştı. kadırgaları n tüccar cogları ndan daha tesirli o lacakları
Doğrus u n u söylemek gerekirse, m evzu den i z i nancıyla, İskoçya seferi i ç i n Ceneviz kadırgaları
m u h a re b e le r i olduğu n d a , savaş ı n b ağışlayı c ı kiralamıştı . Ne var ki, Fransa-İngiltere m ünasebetleri,
cengave rliği nden eser b ulmak m üm k ü n değildi. 1 4. yüzy ı l başlarında daha önce h i ç görülmemiş
Şayet b i r gemi, bordalan d ı ktan son ra m ücadeleyi derecede bozulun ca her ş ey değişiverdi. 1 337'de
kaybetmek gibi bir talihsiz l i ğe duçar olduysa, olağan patlak veren savaş o denl i b üyük bir olaylar silsilesine
�artlarda, m ürettebat son ferdine kadar kadedilirdi. dönüş m üş t ü ki, ortaçağda Avrupa'da bununla
Tahrip olmuş bir gem i için , geri çekilebilecek güvenli kıyaslanabilecek yegane h adise haçlı seferleriydi. Bir
bir hat asl a yoktu. Klas i k eserlerden haz eden bir asırdan uzun süren muharebeler, aslına bakılırsa,
İ ngi liz ka ptan ının, Vegetius' un askeri risalesini karış­ Fransız topraklarına çıkan İ ngilizlerin bizatihi Fransız
t ı rı rken yan m ış kirecin den iz savaşları nda kullanıla­ tahtını talep etmelerinden ötürü, hiçbir şekilde bir
hi leceği n [ öğrenerek bu yöntem i Dover'da denemiş neticeye bağlanabilecek gibi değildi. Üstüne üstlük,
olması peka l a i h timal dah i l i ndedir. Bun u n la birlikte İ ngilizler ve Fransızlar, aralarında uzanan bir deniz
ya n m ış k i reç Dover'da gerçekten kullan ılm ışsa b i le, tarafından ayrılmışlardı. İşte tam da bu şartlar altında,
bu silah h iç b i r zaman ortaçağ gemileri n i n standart kuzey s ularında askeri denizciliğin kemale ermeye
teçh izatl arı arasına girmedi; kirecin havada yön değiş­ başladığı söylenebilir.
tirip, tıpkı Rum ateşinde o l duğu gib i , b izatihi b u Yüz Yıl Savaşları' nın başlangıç safhaları, korsan
s i lahı kullananları vurup kör etme i h timali, i nsanların veya tacirl erden m üteşekkil oldu kları halde,
zihn inde korkulu bir yer tutmuş ol mal ı dır. Dahası, İ ngiliz ve F ransız idareleri nce düşman gem ileri n i
Dover S avaşı ' n ı anlatan vakayi namenin esasında gö rdükl e r i ye rde saldı rmalarına izi n ver i l m iş
den iz muharebelerinden zerre anlamayan müellifi, h ususi gem i sahiplerini n , düşmanı k ıymetli erzak
bu savaşı n d a öyle cereyan etmesi gerektiği zehabına ve mühimmat maddeleri nden mah r u m b ırakmak
kapılarak, kendi anlatım ına Vegetius'tan iktibas ettiği ve kısa yoldan zengi nl eşmek adı n a denizlerde
çarpıcı bir öğe derç etmek istemiş olab i lir. N i tekim birbirlerini avlamalarıyla geçti. Gerçi VI. Philippe,
ayn ı yazar, h akikade uzaktan yakın dan ilgisi olma­ daha 1 3 3 8 yı l ı nda, çoğunl uğu C e n ova'd a n
masına rağ m e n , bu m uharebedeki gemilerin demi r kiralanmış kadırgal ardan oluşan büyükçe bir kraliyet
m a h m uzları olduğun u b i ldiri r. Daha ilginci, Fransız donanmasını faaliyete geçi rmişti. Fransız kral ı, b u
gem ileri nin b i r tanesinde gerçekten de b i r t rebuşe donanma sayesi nde, Güney İ ngiltere l i m anlarına
vardı; fakat a nlaşılan o ki, bu silah denizde kullanıl­ birçok tahripkar baskın tertipleyerek Portsmouth ,
mak içi n değ i l , İngiltere'deki orduya götürülmek için Southampton ve H asrings gibi şehirleri kısmen harap
gemiye yüklenmişti . Zaten ortaçağlar boyunca, Kuzey etti. Bu baskın seferleri, İ ngiliz kralı I I I . Edward'ı n
Avrupa gem i lerinde taş fı rlatan araçl ar kullanıl dığı na İngiltere ile kıta üzerinde bulunan üsleri arasındak i
dair tek b i r delil bile yok t u r. ikmal h attını, erzak nakliyatı da dah i l o lmak üzere
baltalamanın yanı sıra, a ralarında I I I . Edward'ı n
Bu istila g i r i şi m l e ri n de n sonra k a rada tek t ü k
çarpışmalar yaşanmaya d evam etse de, h em İ ngilizler h ususi gem i leri Cog Edward ve Christopher' ı n da
b u l u n d u ğ u b i r m i k t a r .İngi l i z g e m ı s ı n ı n
hem Fransızlar, mücadeleyi denizlerde s ürdürmenin
kaybedi lmesine yol açtı. B u muvaffakiyetten cesare t
h addinden fazla m asrafl ı ve teh l i ke l i o ld uğun a
alan P h i l ippe ve akıl hocaları, 1 339'da İ ngi ltere'yi başlarında Boulogne üzerine a n i b i r baskın y apan
istila etmeye yö n e l i k cüretkir b i r plan haz ırlasalar İngi l i zlerin, kış i ç i n buraya yatırılan gemileri a teşe
da, bir anda p a tl ak veren fırtı nanın gem i lerin i vermesiyle kaybedildi.
dağıtmasıyla sükut-ı hayale u ğradılar. Fransızlar, görünüşe bakılırsa, bu seçkin muharebe
B u n oktayı z i rve kabul edersek, Fransa' n ı n gücün ü yitirdikten sonra kend i lerine olan güve n i
denizlerdeki kon u m u b u a n da n i t i b aren hızla kaybedip, 1 340 b aşlannda daha savunmacı bir s iya­
tepetaklak oldu. H aklarını tesl i m etmek ge rekir k i , sete dönmüşler ve İ ngiliz istila filosunun, İ ngi l tere
Ceneviz ücretli askerler, o a n a değin iyi savaşarak b i r i l e i t t i fak h al i n de olan Flandra sahmerine raha tça
d izi başarı kazanmış l ard ı ; a m a b izzat kendi amiralleri ulaşabilmesi ni e n gellemeni n yollarını aramışl a rd ı .
A yton D o r i a n ın a l acak l a rı ücretler hususun da
' ,
Fransızlar, b u maksatlarına, a ncak " Denizin Koca
b i rtakım d üze n b azl ı klara tevessül etmesiyle birl i kte O rdusu" namını tüm ihtişamıyla taş ımayı hak eden
ke ndi aral a rı nd a kavgaya tutu ştular. Kürekçiler i syan
tac i r lerin silah lı yardımıyla vasıl olab ilirlerdi. Tücca r
ed erek kad ı rgaların çoğu n a e l koydular; b u n ların
k uvveti, olabileceği en geniş haliyle, 200 gem i d e n
rotayı evleri ne çevi rmesiyle, VI. Philippe göz açıp
m üteşekkildi v e bun ların gem ilerinin çoğu, büyük
k apay ı n caya dek savaş filosı,ı n u n üçte i ki s inden
i h t im a! Je , cog s ı m fıydı. Bunca gem inin teçh iz e d ile­
o l m uştu. 1 33 9 so n u na değ i n , geri kalan İ talyan
b i l m esi ve gerekli mürettebatın k i ralanabilmesi için
kürekçiler de ülkelerine yollandı. Fransızları n elinde,
i h t iyaç duyulan yüklü meblağ, Normandiya hal kına
kraliyete ait yirmi iki kadırgadan başka gemi kalmadığı
tarh edilen ağır ve rgilerden karşılanmıştı .
yetmez m iş gibi, bu gemilerden on sekiz tanesi , 1 340

G ÜVERTE ÜZERİNE KURULAN arbaletler, ahş esrıasmda


d.:ı hoı dengeli olma ları için ayaldı kunclaldanı oturt ulu.yorlard L.
O rıa,·.ıg son lan nda gemi lerin gü.vertc silah larıyla leçh iz
ed i l 111 c bi yaygı n deği l d i ; ama şartlar elvercliğincle, müvettebat
menzi l l i silah lavı hemerı l isteye elderdi. �--===-=
�� .y _, ,

�� �-�·-�----- · ·�
-��

/
.a.......ı' .L...l .L ., A. L... V ..1. L 1' l.. L Y .L..I J.. .L A '"- .A.

Bu arada İ ngilizler d e , bir istila fi losu toparla­ dereces inde o l du ğ u n u , İ ng i l i z filosu n u n kendi
m akla meşgu ldü. B i r a ra y a geririlen 1 60 gemiden Üzerlerine gel d i ğ i nden bih aber o ldukla r ı n ı , ya
çoğu, özel şahıslara ait o lup zoraki yollardan kraliyet da pervasız b i r a ş ı r ı güven i l l eti n e tutulduklarım
h izmetine alınan araçlardı . B izzat III. Edward tarafın­ düşündürür. Bazı tarihçiler, F ransızların gerçekten
dan yönetilen donanma, 22 Haziran 1 340 tarihinde gem i leri n i z i n c i r lerle b ağlay ı p b ağlamadı klarını
f l andra kıyılarına ulaşma k amacıyla yelken açtı. Gel tecessüs e t m işlerd i r ; ne de o l sa, gemileri b i rbirine
gör k i , bu kuvvetin akl ı n a gelebilecek belki de son bağlama uyg u l a m as ı , müve rrih Livy tarafı ndan
şey, i ki gün sonra Zwi n n e h rinin ağzında bekleyen tasvir e di l m i ş ti ve o rtaçağ kro n i kçileri , h uyları
Fransızl arla karşı laşacak l arıydı. Fransızlar, gerçek­ o l d uğu üzere, h akika t i gidi p yerinde müşahede
t e n de, İngi l iz birlikle r i n i n nehir civarında karaya etmek yerine, bir kez daha
ç ı k m as ı n ı e n ge l l e m ek maziden ödünç alma yoluna
n i yet iyle b u rayı tutm uş­ git m i ş olabilirlerdi . Çünkü
"Gerçekten kanlı ve ö lüm kokan bir
l a rd ı . Hal b ö y l e olunca� yelke n l i gem ileri bu kadar
Edward'ın d o nanmasıyl a savaştı. Deniz muharebeleri, her
dar b ir a l ana s ı kı ş tırmak,
b i rlikte ilerlemekten başka zaman kara üzerindekilerden dah a
tek k e l i m eyle ç ı l g ı nlıktı.
çaresi kalmad ı . Bu şar t l ar vahşidir; çünkü burada kaçacak Gerçekten de, F ransız
a l t ında geri çekilmen i n veya geri çekilece k yer yoktur. " gem i leri çok vakit geçmeden
Kral Edward' ı n haysiyeti ni
FLOISSART, 1 340 SLUYS SAVAŞI'NI doğuya doğru sürekle nmeye
ayaklar altına al acak olma­
ANLATI RKEN. başl ayarak birbi rlerine ayak
s ı n dan h i ç b ahis açı l m asa
b a ğ ı o ld u l ar. Tam d a b u
b il e , geri dönmeye çal ı ş ı r-
noktada, gemiler arasındaki
ken açık denize saçılacak o l an İngi l iz gem i lerin i n
düzen bozulm uşa benze mektedir; fakat Fransızların
t e ker teker Fransızlara y e m o l ma ihtimali, vaziyeti
durumunu vah i mleştiren, gen e de, toplu hücumları nı
her an kanlı b i r felakete çevirebilirdi .
kuşluk vaktine kadar bekletip güneşin göz h izasından

Sl uys Savaşı: 1 340 çıkm asını b ekleyen İ ngilizlerin , rüzgar ve akıntıyı

S l uys Savaşı, 24 H azir a n 1 34 0 'ta başla d ı . Fransız da arkalar ı n a alarak yap tıkla r ı saldırı oldu . İ ngilizler

amiralleri H ugh Quieret ve Nicholas Behuchat' n ı n hücuma geçtiği nde, Fransızla r ı n halen gemilerini eski

k a rar k ı l d ı ğ ı s avaş s t ratej i s i , b un l ar ı n F ransız yerlerine döndürmekle meşgul olmaları, kargaşayı

gemileri n in m uh arebe gücüne itimat e tmediklerini had safhası n a çıkar m ıştı.


ve bundan da ötesi, İ ngilizlerin aradan sıvışarak bir İ ngilizler, I I I . Edward' ı n sancak gemisi Cog
ç ı karma harekatı gerçekleştirmelerinden korktuklarını Thomas gibi b üyük gemi leri n en önde olduğu üç sıra
akla getirmektedir. Bu yüzden Fransızlar, üç uzun hat halinde yak l aş t ı l ar. Güverte y ü ksekliği, b i r kez daha
ş ekl inde b irbirlerine zincirledikleri gemi leri , takriben işin seyri n i değiştirm işti; b u defa, İ ngiliz saflarında,
5 km g e n iş l i ğ i n de o l a n n e h i r mansa b ı n a d i zerek b u avantaj ı s o n raddes i n e kadar değerlendirebilecek
n ehri n ağzını sıkı sıkıya kapattılar. zengin bir m uharip güç vardı - kara o rdusu için
Hiç şüphe yok ki , Fransız donanmasında b u l unan bir araya geti r il miş kalabalı k zırh l ı silahşor ve okçu
g üngörmüş, tecrübeli kaptanlar, gemileri b u denli dar, b i r l i kler i . Ş övalyelik k ü l t ü r ü hayranları bu çıplak
s ı kışık ve manevraya i m kan tanımayan b i r mahalde, gerçeği u n u t m a temayül ünde olsalar da, İ ngiliz uzun
ü s telik rüzgar nehrin içine doğru eserken bekletmen i n yaylarının tah ripkar etkilerini ilk defa sergileyen savaş,
ç ı lgınca b i r k a r a r olduğun u söylem i ş l e rd i ; a m a çok daha şöhret kazan m ış olan Crecy veya Poitiers
amirall e r b u uyarıya kulak a sm adı. Vak ay i n ameci değil, Sluys m uharebesi o l m uşt ur. Fransız s avaşçıları,
Froissart, ahşap m uharebe p l atformlarıyla tah ki m b üyük çoğ u nl uğu i t i b a rı y l a, arbal e t k u l lanan
e d i l m iş o l an gemilerin, h i sa rl ardan ö r ü l ü b i r s ete askerlerdi . B u n lar, ge m ilerin b urun b uruna geldiği
b enzediğini anlatır. Frans ızların bu u s u l e saplanıp o m uhataral ı ve harare t l i anlarda, İ ngiliz rakip lerine
kalması, ya o a nki denizc il i k b i l g i le r i n i n fecaat kıyasla çok yavaş kaldılar. Dahası, Fransız o rdusunun
.._, V J. , .&. L .. "-' ..L .&. 1' .J. .a.. "-f .& ...1. -.. .... ... .-. .... .... .... . - -- � � - T � - -

Sluys Savaşı
1340
2 İngiliz
donanmasının
İngiltere'den gelişi.

Üç sıra h al i n de dizi l i F ra nsız kuvveti , muhtemelen


halatla r l a b i rb i r i ne bağl ıydı ve Zwi n ne h ri n i n ağzmı
İ ngi liz gem i lerine kapatm ış t ı . M an e v ra yeteneklerini
t ama m e n y i t i rd i klerinden, İ n gi l i z fi losunu n saldırıya

geçmes i n i beklemekten başka yapab ilecek! eri b i r şey


yokt u . Ne va r ki, İ ngil i zler h i.ic u ına geçmeden önce
saatlerce bekled iler ve g ü n ilerled ikçe, den izin gelgiti
ve rüzgarlar brşısın<la gem i l e r i old ukları yerde tutmak
güç bi r hal al dı . E n büyi.ik gem i leri ni ön s aflara dizen
İngilizler, üç har halinde ilerledi ler. İ ng i l i z uzun
yayc ı l arının seri at ı şlar ı Fransız teknelerinde bulunan ,

daha az sayıdaki arbaletçiye üstünlük k u rarak F ra n s ı z


güvertelerinde ciddi zayiata y o l açtı ve b ordal a m ay a
niyetl i İngiliz k uvvetl e r i n e avantaj sağlad ı . İ ngilizle rden
ca n ı n ı kurtarıp ge m i l e ri n d e n kaçmayı başarab i l e n Fransız
den izc i l e r i , bu kez de, kıyıda be kl eye n d üş m a n Flaman
askerl er i n i n eline düştü k i ; bu durun:, Sluys Savaşı'nda
Fra n s ı z kayıpları n ı n m u azzam yüksek sayı s ı n ı açıklar.

+ SLUYS
FLAN D RA

F RANSA

F[anclra, Fransa'ya karşı yürüttüğü. harpte 1 1 1 . Edwanlm


müttejlkiydi. Edward, ordusunu buraya indirm ek sımtiy!e,
F[aman bir[ikleriy!e güç b i r l iğ i yapabilir ve K �t z ey Frarısa'yı
istila etmeye yönelik b ir ittif'a k ordusu ç ıkarabilirdi.

246
D EN İ Z SAVAŞLARI

3 Üç dalga halinde saldırıya


geçen İngilizler, taarruzun
başını çekmesi için - uzun
yaycılarla dolu - b üyük gemilerini
en ön sıraya yerleştirdiler.

--

1 Fıanaız ftlo.u,
İngiliz gemilerlıdn
Zwin nehrine girınaial
engellemek a.macı,ı.
dhil.mifti.
paralı İtalyan a rbaletçileri nden önemli böl ü m ünü ulaştığı üstün seviyenin de sonuçta etkili olduğunu
daha önceden kaybettiği düşünülürse, bunlar, b üyük gösterdi. 29 Ağustos 1 3 50 tarihli bu ikinci m uharebe '

ihtimalle sayıca da hasımlarıyla boy ölçüşebilecek Fransızların Kasti lyalı m üttefiklerine karşı Winchelsea
seviyede değillerdi. Fransızlar, kötü vaziyeci lehl erine açıklarında �erçekleştiği için 'TEspagnols sur Mer"
çevirebi lmek adı na elleri nden gelen i yap tı lar ve ( D enizdeki Ispanyollar) adını almıştır. Bu savaşta,
gemi direkleri ne içleri kaya parçaları dolu tekneler Flandra'dan yola çıkıp İspanya'ya ulaşmayı hedefleyen
bağlayarak, bu taşları düşman askerlerinin kafası na kırk ge m i l ik b i r Kastilya filosu, yine bizzat k ral
atması için çanaklıklara46 adamlar yerleştirdiler. Gerçi tarafından yönetilmekte olan İngiliz donanması n ı n
işler buraya gelene kadar, Fransız safları, çoktan kararlı saldı rısı na uğradı .
bir mukavemet s e rgileyemeyecek kadar hırpalanmış Kastilyal ı lar, böyle bir saldırı n ı n geleceğin i tah m i n
olmalıydı . � tmişlerdi; bu yüzden de, gemil eri ağzına k adar
I n g i l izlere fırlatmak için taşlar ve demi r ciri t l e rle
K a n l ı bir çarp ışma oldu. I I I . Edward, b i r tatar
dol durmuşlardı. Keza Kastilya gemileri, bolca iyi
yayın d a n çıkan o kla bacağından yaralan ırke n,
m ücadele öğled e n sonra üçten neredeyse akşam � al imli arbaletçiye sahip olsa gerekti r. Üstüne üst l ük,
o n a kadar şiddetin den bir şey kaybetmeden devam
Ispanyol gemileri rakip teknelere kıyasla oldukça

etti (hatta iki gemi , ertesi sabah gün doğana kadar


? üyüktü. Fakat h al ve şartlar böyleyken b i le,
I n g i li zl er gali p gel m eyi bildiler. İ ngil i zlere zaferi
vuruşmayı kesmemişlerdi) . Aslına bakılırsa, İ ngilizler
getiren esas unsur, handiyse tartışmasız biçimde,
ilk F ransız hattı n ı , daha ne olduğunu anlamadan
gemileri ı: birbi rleri nin menziline girdiği o kri tik
doğrayıp geçm i ş g i b idirler; hundan sonra sı ra, bir
an larda, I ngilizlerin Kastilyalı h as ı mları nın üzerine
d e met misal i kümelendikl erinden hicbir tarafa
' '
atabilecek daha çok s ilaha sah i p o l malarıyd ı . Aklı
kı m ıldayacak durumda olmayan ikinci hatta gel m i şti.
fikri, cengaverlik hassaları n ın askeri pragmatizmden
Bu esnada, neh r i n batı yakasında toplan m ış ola n
ne kadar da faziletli olduğunda olan Froissart, büyük
büyük b i r Flaman kuvveti, arkadan üçüncü hatta
b i r düşman gem i s i n i gözüne kesti ren Edward' ın ,
sal d ı rarak, ca n l a rı nı kurtar m ak iç i n ken dilerini tam da muh areben i n kör dövüşüne döndüğü bir
güç bela karaya atan Fransız askerleri dah il herkesi a nda, ·rakibini düelloya davet ederek sancak oo-em i s i ni
katlettiler. düşman gemisinin üzerine sürdüğünü anlatır. Gerçi
İngi lizler, m u tlak bir zafe r kazanmışlardı. Zapt Froissart b ile, bodos lama bir çarpışmanı n her i ki
edilen gemilerde yakalanan hiç kimseye merhamet gemiye de ciddi zarar vereceği n i n ayırtındadır
gösterilmedi . O gün, 1 6 . 000 i l i 1 8 . 000 F ra nsız ve Edward' ı n gem i s i n i n , m afsal yerleri n den
savaşçısı son nefesl erini verdiler. Katledilenler arasında parçalandığını ; hatta geminin a z kalsın batacağını
iki Fransız amirali de vardı. Behuchat, çarpışmalar yazar (bununla birlikte, ne acayiptir ki , bu dönemden
esnasın da öldü r ü lm üştü; Qui eret ise, ilk başta fidye kalan hayli düzgün den izcilik kayıtları, Cog Thomas'ta
maksad ıyla reh i n a l ın m ış olsa da, Güney İngiltere h erhangi bir tami rattan bahs etmez) . Muhtelif
li manlarına yap ı l a n baskın ları n başında bul unduğu kaynakların ifadesine göre, İngil izler bu savaşta 1 4
tespi t ed i l ince, l l l . Edward' ı n e m riyle, kralın sancak ili 26 düşman gemi s i ele geçirmişlerd i .
gem i s i n i n ana d i reğine ası l a rak idam edildi. Kral İngilizler, 1 326'da La Rochelle'de esaslı bir yen ilgiye
Edward, bu zafe rden bir müddet sonra darp edilen uğradıklarında, gemilerini karaya oturtmuş, kıyıda
al tın sikkelerde, b i r gem i n i n üstünde tahta oturmuş şekerleme yaparken yakalanmışlardı. Kastilyalılar,
vaziyette resmedi l m işti. sahildeki gemileri den ize çekmek gibi zaman yiyici
ve meşakkatli bir uğraşa girişmeden - ne de olsa,
Denizlerde "Silahlanma Yarışı"
b u saldırının ani bir baskın olması icap ediyordu
Sluys Savaşı'ndan sonra, 1 350'de vuku bulan başka bir
-, mümkün olduğun ca çok İngiliz gemisini tahrip
İ ngiliz deniz zafe ri, Sluys'u İngilizlere kazandıranın
etmeye yöneldiler. Bu maksatla, h e rhalde saldırı n ı n
y aln ızca Frans ı z l arın becer i ksizl i ği o lmad ığı n ı , bel i rli bir s�fhası nda ateş gemilerine müracaat etmiş
I ngiliz uzun yaycı larını n ve İ ngi l iz denizciliğini n
olsalar da, I ngiliz gemilerinin güvertelerin i uzaktan
- -� · - - _ _ _ _ _ _ ')' ____ _

-�, �

-�, � -- �
- -,"�-�

ERKEN TARl HLl
RAHRiYE to p lan, "'
m �ıh lemelen ı5. yüzyıl sonu.
Lomharlann ortaya çıkışma
değin, to p la r doğmdan güvertenin
üzerine yerleştiriliyordu. Ne var ki, güverte
üstündeki toplar, ağırlıklarıyla teknenin
den gesi n i olumsuz etkilecli l�leri gibi, iri cüsseleriyle
gcm idelz i savaşç Llann hareketlerini bsıtlayarak ayak bağı
ol �ıyorlarcl L

yağa b u l a dı ktan so nra, uçları alevli oklarla ortalığı l 4 l 6'daki Harfleur zaferi nde önemli rol l er üstlen miş
yangın ye r i n e çevi rdiler. olsalar da, bu azametli teknelerden h içbi ri , b üyük bir
1 5 . yüzyı l ı n b aş l a r ı nda kuzey donan maları, den iz m u harebesinde arz- ı e n dam etmedi.
neredeyse tamamen yelken l i gem ilerden m ürekkepti . 1 42 0 tari h l i b i r müfredat defteri , Grace Dieu'nün
Bundan daha önemlisi, aynı dönemde, e n iri ve en askeri teç h izat ı arasında üç adet topun b u l u n d uğun u
yüksek gemiyi ki m i n yapacağın a dai r telaş l ı b i r kaydeder. B u dö n e m d e , d i ğer b i r s ü r ü a n t i ­
"si lah l a n m a yarışı" n ı n a lametleri teşhis edi leb i l i r. person e l s i l a h ıyla b i dikte gem i lerdeki ye rini alan
Fransızl a r ı n hala Ceneviz den izcilerini ve gem i leri n i toplar, hala b üyük ölçüde göze batan ve kullanımı
isti hdam e t t i kleri doğrudur; ama V Henry 1 4 1 5 'te muamm a ci hazlardı. Ayn ı l i steye gö re, gem ide,
a n a ka raya ç ıktığ ı nda, Fransız donan masındaki çoğunl u k l a m uharebe p l atformlarından d üşmana
ge m il e r, kad ı rgalardan z iyade yüksek karakalardı. V. atıl maya yarayan 1 44 tane demir şiş vardı . Bir gem i
H enry, b u d uruma, 1 4 1 3- 1 420 yı l ları arasında i nşa güve rtesi nde kullan ı l mak üzere ilk top, 1 3 37 veya
ettirdiğ i , h epsi de bindi rme tahtal ı devasa karakalar 1 338 sen es i n de, All Ha.llows Cog adlı İ ng i l iz kraliyet
olan, d ö r t "mehabetli gem i " ile karş ı l ı k verdi. B u gem isi için satı n alı n mıştı . Bu gemiden , u fak kurş u n
dört gem i n i n en iddiasızı , Trinity Royale, 5 40 tonl uk taneleri ve zenıberekler fı rla t ı labil iyordu. 1 5 . yüzyıl
ağı rlığıyla, o devi rde s u yüzeyi nde olan gemileri n ilerledikçe, teçhizatı arasında en az birkaç ateşli silah
ço ğundan daha büyüktü. 1 400 tonluk Grace Dieu bulunan ge m i lerin say ı s ı arttı . Gerçi b u silahlar,
ise, baka n l a r ı n dudakla r ı n ı uçuklatacak ci nsten b ir büyük ihti mal le, savaş esnasında pek dişe dokunur b ir
manzar a s e rg i l iyor o l ma l ı yd ı . Bu gem i le rden iki s i , etki yaratmıyorlar; daha z iyade, havaya b ıraktıkları
barut dumanıyla, mücad e l e n i n kan l ı kargaşası n a b i r 3 3 0 0 gem i v e 3 6 . 0 0 0 d e n i zc i vardı v e Venedik
tutam daha beli rsizlik e k l i yorlardı . tersanesinde 1 6 . 000 işçi çal ışmaktaydı.) Bu iki kenr
B ir gem i n i n yükleneceği toplar, m ut l a k s u rene devleti, savaş kadırgaların ı belirli bir nizam d a h i l i nde
h a fi f p a rç a l a r olmak zo r u n dayd ı ; a k s i tak d i rde, d evriye n ö b e t lerine yol l arke n , tüccar gem i l e ri n i n

.

sil ah ı n geri tepme kuvveti, m renebata veya gemi n i n yanına da s i l ah l ı eskort gem i leri tem in e d iyorlardı .
kendisine zarar verebil i rd i . Ustelik küpeşteden veya Ven edik v e Cenova' n ı n ticari kazançların ı a r t ı rmak
pruvadan ateşlenmek üzere üst güverteye yerleştirilen uğruna giriştikleri öldürücü rekabet - ve elbette, ticari
toplar, gemi n i n su üzeri n d e sevk ve idare s i n i olumsuz akışın i n kı taya uğramaması içi n dört elle sarı l d ı kları
yönde e t k i leyecek i lave b i r ağı rl ı k olu ş t u rabilird i . den iz üsleri -, bu ikil iye b o l ca düşman kazandırdı.
B u mesele, gem i ustaları n ı n , 1 6. yüzyıl ı n başlarında Topçul u k , 1 5 . yüzyıl boyu nca, hem gem i l erde
top l a r için gem i nin su h attı n a yakın lombarlar i nşa anti-person e l s i l ahları olarak hem de deniz kıyılarında
etmeleriyle h a l l ed ilebil m i ş t i . �
kurulan top b ataryaları vas ı tasıyla, gün geçt i �e deniz
m u harebelerin i n asli bir parçası hal ine geldi . Orneğin,
Ortaçağ Donanmasını n Dönüşümü
1 4 53 İ stanb u l kuşatması esnasında, kadı rgalardan
1 5 . yüzyılda Kuzey Deni z i , b i r sürü ufak çatışmaya
m ü rekkep b i r Venedik filosu şehre yardım u l aş t ırmaya
sahne olmasına rağmen, b üyük bir deniz m uharebes i ne
teşebbüs ettiğin de, kıyıya yerleş tirilen Türk �opları
şahit o l m a d ı . B una m u ka b i l Akde n i z d evle tleri, .
gem ilerin karaya yanaşmas ı n a engel oldula r. Ustelik
doğun u n yükselen gücü Osmanl ı İ mparatorluğu'nun
b i r Venedik gem isi n i n sulara göm üldüğün e b a k ı l ırsa,
da mücadeleye katılmasıyla, denizlerde o güne değ i n
b u roplarda n bazı l a rı h ay l i b üyük o l m al ıydı .
görü l m e m i ş d e recede h u m ma l ı b i r hareketl il iğe
Venedikliler, gene de, açık den izlerde hiçb i r Osmanlı
kap ı l m ış l ard ı . Bu geç ortaçağ denizciler i , selefleri n i n
d o n an ma s ı n ı n kend i l eriyle boy ölçüş e m e yeceği
mah ru m old uğu iki yen i g e m i türüne sahipti; trirem
konusunda idd ialıydılar. Gerçekten de duru m b uydu;
(üç karl ı ) kad ı rgalar ve karakalar. Trirem kadırgalara
1 463-79 y ı l l arı arasınd a v u k u b ulan O s m an l ı ­
geç i ş i n i l k ad ı m l a rı , m u h te m e l e n 1 2 8 0 ' l erde,
Ve nedik savaşl arında, Türk kadı rgaları açı k s u larda
S icilya A kşa m Duası savaşl arıyla b irl i kte atı l mışt ı .
Ven ed i k l i h as ı m ları karş ı s ı n da b i r kez b i l e gali p
B u geçiş s ü reci ndeki e n ö ne m l i farkl ı lı k, ü ç kata
gelemediler. N e var ki, kara üsl eri Osman l ı l a rca teker
dağıtılan k ü rekç ilerin o t u rm a n izamlarında yapılan
teker zapt e d i l e n Venedi kl i l er, en n i h ayetin d e , Doğu
değişi k l i kti . Bu yen i o t u r m a d üze n i , kadı rgaların
Akdeniz'den s ö külüp atıl m ışlardı.
cüssesinde ciddi bir büyüm eye sebep olarak 1 4 . yüzyıl
Sonuç o l a rak deniz savaşlarında yen i b i r s ayfanın
Venedik ve Cenova'sının meşhur " i ri kadı rga" larına
açı ldığı söy l e n eb i lir. Top lar, n ispeten h a fi f s urette
yol u açt ı . Akde n iz ülke l e r i , 1 3 . yüzyıl s o nları ve 1 4 .
i nşa edilen kadı rgaları , öl ü m ü n kol gezdi ğ i yerlere
yüzyıl başları nda, cog g e ın i kaburgaları ve tek kare
çevirmeye baş l a m ıştı . Belki de bu durum, 1 6. yüzyıl
yelkenle do n at ı l an tek d i rekli tasarı m l ar gibi, kuzey
hükümdarla r ı n ın , b u devirde k ürekçi s ı ralarına
gem i leri n i n b azı i m a l a t u n surların ı i thal e rc i ler.
özgür vata n d aş l ar yerine n eden köl e ve hükü m lüleri
B i r s ü re sonra bu deği ş i k l i k lere, gem i n i n m anevra
oturtmaya baş l adıkları nı, bir nebze olsun izah edebilir.
kab i l iyeti n i y ü ksel t mek a macıyla l a t i n m izana
1 6. yüzyılın so n l arına değin, gem ileri parçalayabilecek
yelkenl eri i l ave edi lere k , k o ke veya k araka ismiyle
c insten top l a r i mal edi l memiş olsa da, 1 5 0 0 'lerden
b i l i nen güçl ü gem iler e l d e ed ildi.
itibaren gid i ş a t ı n bu yönde olduğu açıkt ı . Düşman
Vened ik ve Cenova, A kden iz'in süper güçleriydiler.
gemisine bordalayıp gemiyi zor yoluyla ele geçirmek,
Bu i ki k u vvet arasında 1 3 5 0'den 1 400' e kadar süren
1 9. yüzyıl ı n o r talarına kadar uygulanan b i r yöntem
aman s ı z m ü cadelede, h e r i ki devletin donanmasına
olarak kaldı . D üşman araçların ı cahrip etme k yerine,
da b üyük iş düşmüş; denize i ndirilen ç o k sayıda filo,
bunlara el koym ayı tel ki n eden ortaçağ d e n izcilik
o nca çabaya rağmen, m ücadeleyi ken d i devleti ne
teknikleri öylesine kök salmıştı ki, bunların m aziye
kazan d ı rmaya güç yet i r e m e m i ş t i . ( 1 400 yıl ı n a
ait hikayelere dönüşmesi için çok ama çok uzun bir
gel indiğinde, Vened i k h ü k ü meti n i n tasarrufu n da
zaman geç m e s i gerekecekt i .
ÇEVİRMENİN NOTLARI

1. Pike ve shot: 1 6. ve 1 7. yüzyıl batı o rdularında 1 2 . Condotti e r o : O rt a çağ h ükü m d a rl a r ı


sü n g ü n ü n icad ı n a değin yayg ı n b i ç i m d e tarafı n d a n askeri h i zm e r l e r i n e s ı kça
k u l l a n ı l a n , m ı z r a k ) ı p i y ad e as ke r l e r i y l e başvur u l a n ücretl i b i r l i klerin reislere verilen
rüfekçi l e ri n b el l i b i r ora n v e in tizam i çinde isim , çoğ. condottieri .
h a r p e t m e l e ri n i m ü m k ün k ı l a n p iyade
1 3 . Burgonya Şahin (ing. Falcon) topu: Erken
formasyo nu.
modern dönemde ateşl i sil ah ları kal ibre l e ri ne
2 . Fo ulkon: R o m a l ej yo n ları n ı n k u l la n d ığı göre b a z ı hayvan isim leriyle özdeşleşti r m ek
" kap l u m bağa (testudo) formasyonu na'' benzer, yaygındı .
düşm a n ı n menzi l l i s i lah l a r ı n a karşı etkin
1 4. Flail: H a rma n dövmeye yarayan b i r z i raat
ko ruma sağlayan bir Bizans p iyade taktiği .
al etind en m ül h em , uzun ca b i r s a p ve
3 . Via Flaminia: Roma'dan başlayarak yarı m aday ı ge n ell i kl e bu sapa zincirle b ağlı bir başl ıktan
boyl u boyun ca kat ett i kten son ra Adriyati k
ol uşan , topuza be n ze y e n b i r ortaçağ savaş
sah i l leri ndeki R im i n i şeh r i n e i n e n kad i m
aleti, ç ivili gürz.
Roma yo lu.
1 5 . Houfnice: İ ngilizceye howitzer, Türk çeye obüs
4. M o ns Lactarius: G ü nüm üzde M o m i Lattari
ismiyle g i rm i ş olan h avan toplarının kökeni
ad ıyla b i l i nen, İ tal y a' n ı n gü ney i nde Campania
bu kel i m ed i r.
özerk b öl ges i n de yer al an dağl ı k a razi .
1 6. Zemberek: A rbalet gibi k urmal ı yayl a rdan
5. G i s ar m e : O r c a ç ağ ı n s o n l a rı n a kadar
fırlatıl a n çelik veya p i r i nçten yap ılan ağır ok.
k u l l an ı l m ı ş ola n u c u n da kes i ci a letler ve
ka ncalar bul unan s ırı k l ı bir p iya de si l ahı . 1 7. İ slam tar ihçiliği nde B al atü'ş-Şüh eda Savaş ı .

6. H ide: Ortaçağ İ ngiltere'si nde verg i tarhı nda 1 8. Kataph raktos: A n t i k ç ağda Av rasya
esas al ınan gele n eksel b i r arazi ölçüm b iri m i . bozkı r l a rı nda yaygın o larak görülen, atları da
kendileri gibi tepeden tırnağa zırhlarla örtü l ü
7. B ayeux duvar h alıs ı : Ya k l aş ı k 7 0 m
ağır süvari ci nsi.
uzu nluğu n da, Normanların İ n g i l t e re istilasını
La t i nce n o tla n d ı n l m ış figü r l e r l e anlatan 1 9. Mania: B i l h a ss a süvar i hücum larının h ı zmı
s üsle m e l i b i r ku m aş. kesmek a m ac ıyla atları n koşu yol una döşenen
yıldız çivil er.
8 . Schiltron: B i lhassa 1 3- 1 4. yüzyıl İ skoçya'sında,
s ı k ı ş ı k n i zamda tert i p l e n e n yaya m uh a rebe 20. Chanson de Roland : F r a nsız edeb iyatm ı n
bö l ü k l e r i . e n e r k e n tari h l i m a n z u m k a h ra m a n l ı k

9 . The Carse: İ s ko ç to p rakları n d a , belirli bazı öyk ül e ri nd e n .

neh i r vadi leri nde yer alan alçak, a l üvyo n l u ve 2 1 . Capitularium: K a ro l a n j ve M e rove n j
verimli arazilere verilen ad. h ükümdarları tarafı n dan i dari ve h uk u ki

1 O. Rapier: Erken modern dönemde, kesmekten kon u l a rd a ç ı kar ıla n yasa.

z iyade saplamak amaCLyla kullanılan ince, sivri 22. Motte- bailey: E t r a fı k o ruma d uv a r ı
uçlu k ı lıç. veya ç i r l e rl e çevril i gen i şçe b i r avl u n u n
] 1 . Gesta Henrici Quinti: V. He n ry ' nin Fiilleri. (bailey ) o r ta s ı n a yığı l a n yüksek b i r toprak
biriki ntisinin (motte) üzerin e oturtulan, h ızl ı
ÇEVİRMENİN NOTLARI

ve ucuz i nşa edi leb i ld i kleri için rağbet gören 3 1 . Coup de grace: M uhare b eyi sona erdi re n
ortaçağ şatoları . öldürücü darbe.
23. Fief: O rtaçağ feodal i zm i n de h ük ü m da rı n 3 2 . Auld: 1 29 5 - 1 560 yı l ları arası nda iskoç ve
vassallerine askeri m ü kel lefıyerler karş ı l ı ğı nda F ransız h ü k üm darl a rı tarafından İ n gi l i z
terk ettiği arazi parçaları veya geli r getiren her tehdidin e k a rşı sürd ürüle n i ttifak anlaşmas ı .
c i n ste n mal m ü l k veya i mtiyaz; i k ta . 3 3 . Testudo: İ ng. tortoise, kapl u m bağa .
24. Tayin İhtilafı: ( İng. Investiture Con troversy) , 3 4 . Ortaçağ ş atoları n da h avaya doğru d i k b i r
1 1 - 1 2 . yüzyıl larda bazı papalar i le barı l ı çıkıntı yapan küçük sav u n ma kuleleri.
hükümdarlar arasında p i skoposl uk v e keşişlik
3 5 . Krak des Chevaliers: Arapça Kal'atü'l-Hıs n ,
gib i k il ise maka m ların a tayin hakkı üzerinde
Suriye'de Humus kenti yakınlarındadır.
yaşanan çekişme.
36. Grandi direği: Gem i ni n en yüksek direğ i .
2 5 . Lancelot du Lac: Kral Arthur' un yuvarlak
3 7 . Doğrusu Osmanl ı Türklerinin ol mal ıdır.
masa şövalyeleri nden Sör Lancelot.
3 8 . Lycus vadisi: Bayra mpaşa Deresi.
26. Romanorum Rex: B i r hükümdarı n , Alman
el e k t ö r p re n s leri t a r a fı ndan i m parator 3 9 . Mesoteikhion: Grekçe " O rta D uvar" , St.
seç i l mesiyle fıill olarak i mparatorlu k tahtına Romanos (Topkapı) ve Charisius (Edirnekapı)
oturması arasında geçe n zamanda kul landığı kapıları arası nda kalan bölüm .
u n van. 40. Danegel d : " Dan ve rg i si" . Top rak l a r ı n
27. Jarl: İskandi navca k o n uşulan top raklarda yağ m al a n m a m as ı k a rş ı lı ğı n da V ik i n g
bey, reis anlam ına gel e n ve idari olarak kontu akın c ı la rı n a ödenen haraç.
ka rşılayan tabi r. 4 1 . Iskarmoz: Kürek takmak i ç i n tekn e n i n
28. 1 2 . ve 1 3 . yüzyıllard a Danimarka ve İ sveç kenarına yer l eş t iri l en di k ağaç çubuk.
kra l l arı n ı n ve Töt o n tari katı nı n B al r ı k'ta 42 . Ayvansaray.
yaşayan pagan halklara karş ı giriştikleri askeri 4 3 . G e m i le r i n b i r h izad a , p ara l e l olarak
seferler. seyrettikleri d üze n .
2 9 . Reconquista: Ye ni d e n fetih, e l - İ s ti rdad. 4 4 . Hansa Birliği: 1 3- 1 7 . yüzy ıl lar aras ı nd a
7 1 1 'den so n ra İ slam haki m iye t i ne gi ren Baltık ve Kuzey Den izi ' n de faaliyet göster e n
İ b er yarı m adası n ın , kuzeydeki H ıristiyan tüccar k e n tl e rin kurduğ u i k t i sadi birlik .
kral lı kl a r tarafı n da n geri al ı n ma s ü reci n i
4 5 . Tiramola: Rüzgar ı n e s iş yön ü n e gö re
tan ı mlayan İ s panyol ca kavram .
yel kenleri ge rme veya gevşetme işle m i .
30. İ n g. battle.
46. Gemi d i re kl erindeki gö ze tl eme yerleri.

You might also like