Professional Documents
Culture Documents
as
py
ko
s ın
ba
İstanbul 2023
TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ
Batı Basınında Lozan, Yeni Türkiye ve Cumhuriyet
Prof. Dr. Ali Satan
Dr. Mervenur Tuzak - Dkt. Kıymet Yasavul
ı
Tarih Kitaplığı - Çağdaş Türkiye Tarihi | 89
as
EDİTÖR
Naime Fulya Oktay
KAPAK TASARIMI
Tarık Akın
py İÇ TASARIM
Nur Kayaalp
1. BASKI
Ekim 2023, İstanbul
ko
ISBN
ISBN: 978-605-08-4823-6
9 786050 848236
TİMAŞ YAYINLARI
Bahçelievler Mahallesi Zübeyde Hanım Caddesi
s ın
timas.com.tr
timas@timas.com.tr
timasyayingrubu
BASKI VE CİLT
Alfabe Basım
İkitelli OSGB Mah. Enkoop 1. Sk.
No: 1B/-1 Başakşehir / İstanbul
Tel: (0212) 485 21 25
Matbaa Sertifika No: 46012
YAYIN HAKLARI
© Eserin her hakkı anlaşmalı olarak
Timaş Basım Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’ne aittir.
İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
ba
s ın
ko
py
as
ı
PROF. DR. ALI SATAN
Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Cum-
huriyet Tarihi Anabilim Dalında öğretim üyesidir. Eğitim Fakültesinde de lisans
dersleri yanında, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsünde yüksek lisans ve doktora
dersleri vermektedir. Ali Satan’ın danışmanlığında, 50’ye yakın yüksek lisans ve
doktora tez çalışması tamamlanmıştır.
Ali Satan, Atatürk Dil Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Bilim
Kurulu üyesidir.
ı
Bazı Kitapları: Halifeliğin Kaldırılması, Son Halife Abdülmecid Efendi, 100 Soruda
1.Dünya Savaşı, 100 Soruda Milli Mücadele, Ya İstiklal Ya Ölüm Kongrelerle Milli
as
Mücadele Dönemi, 1935 Atatürk’e Suikast ve Sadakat/Meçhul Bir Suikastın Kro-
nolojisi, Tanıkların Diliyle Kıbrıs Olayları 1955-1983, İngiliz Yıllık Raporlarında
Türkiye (1920-1926)
ÖNSÖZ............................................................................................................... 13
1 OCAK 1923
Mustafa Kemal Paşa: “Lozan’ın bu kadar
ı
uzamasını beklemiyordum”.......................................................................15
as
Hindistan Müslümanlarından Mustafa Kemal
Paşa’ya Müncî-i Hilafet Ünvanı............................................................... 18
Türk’ün Sahalara Dönüşü...........................................................................21
Lozan’da Diplomatik Savaş ....................................................................23
py
Türk Heyetinde Fikir Ayrılıkları.......................................................... 25
Türklerin Savaşsız İlk Yılı: 1923........................................................... 27
Gazi’nin Seçim Turnesi Gibi.....................................................................29
ABD’nin İngiltere’den Elde Ettiği Bilgiler................................... 30
ko
The Times: “Mustafa Kemal Barışçıl”.............................................32
Her Batılı Ruhun Derinliklerinde Bir Haçlı
Ruhu Yatar.................................................................................................................. 34
İsviçreli Gentizon Batıyı Ön Yargıları
Dolayısıyla Uyarıyor.........................................................................................36
Bulgaristan Lozan’a Nasıl Bakıyor?................................................ 37
s ın
ŞUBAT 1923
Boğazlar ve Türkiye’nin Endişesi...................................................... 52
ABD Gazetesine Göre Fransa Türkiye ile
Müstakil Anlaşma Yapabilir....................................................................53
Mississippi’den Bakınca Savaş Kapıda....................................... 55
Lozan’dan Barış Çıkmadı............................................................................ 57
The Washington Times’tan Savaş Tamtamları.................59
İngilizler Fransızları Suçluyor.............................................................. 61
İzmir’de Türk-Sovyet Antlaşması Doğar mı?........................ 62
Mustafa Kemal Güç Kaybediyor.........................................................65
Türkiye Nüfusunu Artırmaya Çalışıyor..................................... 67
İsmet Paşa Mustafa Kemal ile Buluşuyor...............................68
“Kemal Paşa Türkleri Barışa İkna Ediyor”................................70
Daily Telegraph: “Mustafa Kemal ve
Yanındakiler Batıcı”........................................................................................... 73
Türkler Batı Medeniyetiyle Anlaşacaktır.................................74
The Morning Post: Batı Kesin Taviz İstiyor........................... 75
ı
İngiltere’de Aykırı Ses: “Musul İçin Niye Ölelim?”.............. 78
as
MART 1923
İngiliz Kadın Gazeteci Grase Ellison Anlatıyor..................80
Müzakerelerin Kesilmesi İngiltere’ye Nasıl Yansıdı? .83py
Mustafa Kemal Meclis’e Hâkim............................................................ 84
Türk Tasarısı Müttefiklere İletiliyor.............................................86
Dünya Merakta: Savaş mı Barış mı?...............................................88
“Mustafa Kemal Paşa Barışı Zaruri Görüyor”.....................89
ko
Reuters: “TBMM Lozan’ı Reddetti”..................................................... 91
Artık Postalar Türklerin Kontrolünde........................................ 94
“Türkler Yabancıların Ayrıcalıklarını Kısıtlayacak”......95
İngiltere Musul’da Ne İstiyor?................................................................ 97
Mustafa Kemal Paşa’nın Taktikleri.................................................98
s ın
NİSAN 1923
Arnavutluk’a Düşen Borç 150 Bin Dolar.................................... 113
Türkiye’de İçki Yasağı Kalkıyor...........................................................114
“Tüm Türkiye’yi Dolaştım Çok Eşli Kimseye
Rastlamadım”.......................................................................................................... 116
Omaha Morning: “Türkiye’de Çok Eşlilik
Yasaklanıyor”.......................................................................................................... 118
Evening Post: “Türk Kadını Batı Tarzı Giyimi
Benimserse Özünü Kaybeder”............................................................. 119
Lozan Daveti Kabul Edildi......................................................................... 122
Kemal Paşa’nın Programı......................................................................... 123
Amerikan Şirketine İmtiyaz Fransızları Kızdırdı......... 124
ı
Fransız Çıkarları Tehlikede................................................................... 126
as
Anadolu’nun Geleceği...................................................................................128
Tamamen Kemalist Kabine....................................................................129
Konferans 23 Nisan’da Tekrar Başlayacak........................... 131
Vatana İhanet Yasası....................................................................................133
py
Lozan’da Kör Kuvvetler.............................................................................. 134
Türkiye’nin Lozan Umutları...................................................................136
“Savaştan Yorulan Türkler İşlerine Geri Dönüyor”.... 137
Fransızca Zorunlu Ders Olmaktan Çıkıyor mu?.............139
ko
23 Nisan 1923 Kutlamaları....................................................................... 140
Lozan’da Diplomatlar Meşgul.............................................................. 142
İsmet Paşa Meis’i İstiyor........................................................................... 143
Lozan’ı Hızlandırma Arayışı................................................................... 145
“Yabancı İş Adamları Türkiye’den Ayrılıyor”....................... 146
s ın
MAYIS 1923
Türk-Amerikan Antlaşması Arayışı.............................................. 150
Times: “Türkler Suriye Sınırında”......................................................151
ba
ı
“İsmet Paşa-Venizelos Gizli Görüşmeleri”.............................183
as
Savaş ya da Barış.............................................................................................. 184
Barış Ağır Basıyor............................................................................................186
Lozan’da Rahatlama....................................................................................... 187
py
“Meriç Talvegi Sınır”........................................................................................188
Lord Curzon’a Gizli Telgraf.....................................................................190
“Dedeağaç’ta Panik Yaşanıyor”........................................................... 191
HAZİRAN 1923
ko
ABD-Türkiye Arasında Antlaşma Arayışı................................193
Bulgaristan ve Adalar Denizi............................................................... 194
Türkiye’de Yabancı Hakları....................................................................196
Hukuki Kapitülasyonlar............................................................................. 197
Demiryolu İşleri...................................................................................................199
s ın
Ticari İşler.................................................................................................................200
Kuponlar Meselesi...........................................................................................202
ABD Elçisinin İsmet Paşa ile Görüşmesi...............................203
Yunan Seferberliği..........................................................................................205
Lord Curzon’un Telgrafı............................................................................206
ba
Borçlar Meselesi................................................................................................208
Ankara’da Yavaş Pazarlık.......................................................................209
Bulgaristan’da Darbe.................................................................................... 210
Çanakkale Boğazı Açıldı mı?.................................................................. 212
Yeni Türk Planı..................................................................................................... 213
Türkiye’de Evlilik Yaşı 18........................................................................... 215
Türkiye-Portekiz İlişkisi............................................................................ 216
Patrikhane Meselesi.......................................................................................217
Patriğin İstifası Bekleniyor...................................................................219
Türkiye’de ABD Çıkarları........................................................................... 221
Adakale Kimin Olacak?..............................................................................222
TEMMUZ 1923
Rum Patriği İngiliz Torpidosuyla Gidiyor.............................224
Türkiye’de Amerikalı Mühendisler ..............................................226
Türkler Avrupa’ya Geri Döndü........................................................... 227
Türkiye’de Yabancıların Durumu ..................................................228
Türklerle Çatışan Yunan Gemisi Battı.....................................230
Londra Neşesiz..................................................................................................... 231
ı
Lozan Barışı Gözüküyor...........................................................................233
as
Fransa, Rum ve Ermenileri Terk Etti.........................................235
İstanbul Tahliyesinin Ayrıntıları..................................................... 237
ABD’nin Türkiye Politikası.................................................................... 238
Lozan’da Sona Doğru.................................................................................. 239
py
Le Temps: İsmet Paşa Mutlu................................................................ 241
The Times: “Türkler Barıştan Memnun”..................................242
Yunanistan Tamam, Ya Bulgaristan?........................................245
24 Temmuz Lozan Barışı İmza Programı
ko
Fransız Basınında............................................................................................246
Türkiye için Çifte Bayram:
24 Temmuz 1923 Aynı Zamanda Kurban Bayramı......248
Yunanistan Barışı Nasıl Karşıladı?...............................................249
Venizelos: “Lozan Bir Helen Zaferidir”....................................... 251
s ın
AĞUSTOS 1923
Bulgaristan’ın Lozan Barışı’na Bakışı.......................................259
ba
ı
Türkiye Bir Cumhuriyete Dönüşüyor...................................... 289
as
Bulgaristan Türkiye ile İlişkileri Geliştirmek
İstiyor............................................................................................................................290
“Türkiye’nin Feragat Sözleşmesi”...................................................291
Ermeniler ve Lozan....................................................................................... 293
py
Diaspora Ermenilerinin Lozan Yorumu..................................294
İş Birlikçi Ermeniler Ne Olacak?.......................................................297
Tarihin En İlginç Geri Dönüşü........................................................... 299
ko
EYLÜL 1923
Haftanın Olayları................................................................................................ 301
Türkiye Büyük Güçlere Rağmen Kazandı.............................302
Yeni Türkiye............................................................................................................304
Meclisin Statüsü ve Başkent Meselesi....................................307
s ın
EKİM 1923
İşgal Kuvvetlerinin Verdiği Zararları Kim
Ödeyecek?..................................................................................................................323
The New York Times: Muhalefet Yükseliyor......................324
Tahliye Öncesi Olaylar................................................................................326
Cumhuriyet Haberleri Çıkmaya Başladı.................................327
Mustafa Kemal’in İlk Cumhuriyet Açıklaması................ 328
Askerî Tahliyelerin Ayrıntıları............................................................331
6 Ekim 1923 İstanbul’un Tahliyesi ve General
Harington’ın Konuşması ........................................................................ 333
Amiral Bristol’ün Gözünden İstanbul’un Tahliyesi....334
Cumhuriyete Doğru...................................................................................... 336
Polonyalı Gözüyle Ankara...................................................................... 338
Dünyanın Öbür Ucuna Yansıyan Türkiye
Haberleri.................................................................................................................... 339
İstanbul’un Tahliye Töreni.....................................................................340
ı
Osmanlı-Amerikan Şirketi ..................................................................... 341
Goben ve Breslav Gemileri Hakkında Yeni
as
İddialar..........................................................................................................................342
Bulgaristan ve Mustafa Kemal’in Programı......................344
ABD Raporunda Başbakan Fethi Bey’in İstifası ...........345
KASIM 1923
Amerikan Askerine Tören......................................................................354
Sovyet Büyükelçi’den Tebrik .............................................................356
s ın
ı
ARALIK 1923
as
Fransız L’Excelsior’a Konuşan İsmet Paşa:
“Halifeliğin kaldırılması mevzubahis değil”..........................391
Amerikan Okullarına Baskı Yok...................................................... 392
Le Figaro: “Türkiye’de Korkulan Olmadı”............................... 393
py
ABD Basınında Türkiye’ye Karşı Ön Yargılar................... 395
Türkiye’de Kültür Dalgalanmaları................................................ 396
Yabancı Okullar ve Emperyal Siyaset...................................... 398
Halifelik Makamı Ne Olacak?................................................................400
ko
ABD’nin Yeni Türkiye Büyükelçisi..................................................402
NYT: “Türkler Değişmez”...........................................................................403
Illustrated London News:
Sevr’de Ölen Hilafet Şimdi Canlandı...........................................405
Müslümanların Türkiye’ye Karşı Duyguları....................... 407
General Harington’ın Türkiye İzlenimleri.............................408
s ın
Sonuç Yerine:
“Karşının Gözü” Üzerine..............................................................................417
KAYNAKÇA.................................................................................................................. 419
ÖNSÖZ
ı
sıl? Bizim kurgu ve kalemimizden değil de karşının gözüyle
as
anlatmak istedik. Sizleri bir tarih yolculuğuna çıkartıp tam 100
yıl önceye götürmek ve tam 100 yıl önceden haberler vermek
istiyoruz. Ama bu haberler bizim tarafımızdan değil karşı ta-
py
rafın bizimle ilgili haber, yorum, rapor ve kararlarından ibaret
olacak... Cumhuriyetimizin doğuşunun 100. yılında, tarihin
bize fısıldayacağı haberlerle, Cumhuriyet’e doğru giden süreci
ko
beraber hatırlayacağız...
Elbette “karşının gözü” bizim gözümüz gibi görmeyecek...
Aslında öğrenmek istediğimiz de tam budur. Biz kendi hikâyemizi
biliyor, okuyor ve okutuyoruz. Acaba bu hikâye karşıda yani bizim
dışımızdaki coğrafyalarda, devletlerde, topluluklarda nasıl yankı-
s ın
ı
1.TBMM’nin sonu, seçimlerin yenilenmesi, II. Meclis’in açıl-
as
ması, İstanbul’un kurtuluşu, Ankara’nın başkent oluşu, Mustafa
Kemal Paşa, Sultan Vahdettin ve daha bir dizi mühim şahsiyetin
sivil veya resmî metinlere yansıması kitapta kendine yer buluyor.
Bazen seyyahlar, bazen bir istihbaratçı, bazen Lübnan’daki bir
py
Ermeni gazetesi Türkiye’de olup bitenleri duyuruyor okurlarına.
En çok da The Times, The New York Times, The Evening Star, The
Seattle Star ve The Washington Times konuk oluyor sayfalarımıza.
ko
Ama bazı haberleri de Seward Daily Gateway, Birmingham
Age-Herald, Daily Kennebec Journal, The Kadoka Pressand Kadoka
Reporter ve Five Mile Beach Journal gibi gazeteler aracılığı ile
Amerika’nın taşrasından topluyoruz günlerce. Zaman zaman
The Nation and Athenaeum, The Independent, Current History,
s ın
ı
as
Mustafa Kemal Paşa: “Lozan’ın bu kadar uzamasını
beklemiyordum”
ı
as
“Tabii İstanbul’un ve Marmara Denizi’nin güvenliği açısın-
dan her türlü güvencenin bize verilmesi şartıyla bunu öneren
biziz. Şimdiye kadar bize bu güvenceler verilmedi. Bu garantileri
istediğimiz için bizden şikâyetçi olma tavrı ciddi olamaz. Bugün,
py
bizi Lozan’a davet edenlerin, İstanbul’u bize daha konferan-
sın açılışından önce geri vereceklerini ifade etmiş olduklarını
hatırladığımızda bu vaatlerin iyi niyetle yapıldığından kuşku
ko
duymaya başlıyoruz çünkü mevcut başkentimizin güvenliği
açısından zorunlu olan koşullar henüz yerine getirilmemiştir.”
ı
çürümektense son nefesine kadar mücadele etmeye kararlıdır.”
as
Son olarak da Mustafa Kemal Paşa, “Millî gayelerimize denk
düşmeyecek olan bir sonuç tarafımızdan dikkate alınmayacaktır
ama şimdiki durumda konferansın bu tür olumsuz bir sonuç
py
almaya yöneldiğini bana düşündürtecek herhangi bir şey gö-
remiyorum” diyerek müzakerelerden umutlu olduğunu Fransız
gazeteci aracılığı ile tüm dünyaya duyuruyordu.1
ko
Mustafa Kemal’in Lozan sürecinin yanında Komitern bel-
gelerinde H. Kabakciyev’in Türkiye’den bahsettiği yazısında,
Lozan Konferansı’nın emperyal amaçlar güden Büyük Dev-
letlerin Türkiye’ye ve Balkanlar’a yönelik istilacı amaçlarını
tekrardan saptama şansı verdiği söylenmiştir. Kabakciyev’e göre
s ın
1 Paul Erio, Journal (Paris), 1 Ocak 1923. Akt. Bilal N. Şimşir, Dış Basında Laik
Cumhuriyetin Doğuşu, Çev. Cüneyd Akalın, s. 103-107.
18 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
arasındaki bu zıtlık hemen geri plana itilmiştir. Kabakciyev,
as
taraflı bir söylemle “Lozan’da da emperyalizme karşı mücadele
eden, ezilen halkların safında yer alan tek devlet Sovyet Rusya
oldu” demiştir.2
py
Hindistan Müslümanlarından Mustafa Kemal Paşa’ya
Müncî-i Hilafet Ünvanı
ko
3 Ocak 1923 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin haberine
göre Millî Mücadelemizin Başkumandanı Gazi Mustafa Kemal
Paşa’ya Hindistan Müslümanları “Hilafetin Kurtarıcısı” ünvanı
verdiler.3 Bunun Lozan barış görüşmeleri devam ederken
s ın
ı
İslam ülkelerinin organik bir yapıya sahip olduğu belirtilerek
as
Türkiye’nin çekmekte olduğu acının diğerleri tarafından da
paylaşılması gerektiği ifade edilmişti.
Bunu 8-10 Temmuz’da Karaçi’de toplanan Hilafet Kon-
py
feransı izledi. İngiltere ordusunda yer alıp Türklerle savaşma
ihtimaline karşı ordudaki Müslüman askerlerin hemen görev-
lerinden ayrılmaları gerektiği sert bir biçimde vurgulandı.
İnönü’de kazanılan zaferlerle İslam’ı yücelttiği için Mustafa
ko
Kemal Paşa ve Ankara hükûmeti tebrik edildi.
Sakarya Zaferi’nin duyulması Hindistan’da büyük bir sevinç
dalgası yarattı. Bütün Hindistan ahalisi Sakarya’yı kendi zaferi
olarak görmekteydi.
s ın
ı
Büyük Taarruz sonunda Anadolu düşmandan temizlenmiş-
as
ti. Ancak Çanakkale krizi dolayısıyla Türk ve İngiliz askerle-
rinin Gelibolu’da bir kere daha karşı karşıya gelme ihtimali
Hindistan’da havayı bir anda değiştirdi ve Londra, Türkiye’ye
py
yönelik bir maceraya girişilmemesi yönünde uyarıldı. Eğer İn-
giltere, böyle bir maceraya girmek isterse Hindistan’dan asker
verilmeyeceği bildirildi. Dahası Türk ordusu ile omuz omuza
ko
savaşmak için gönüllü asker toplayarak “Ankara lejyonu” oluş-
turma girişimleri hızlandırıldı ve İngiliz başbakanına çekilen
telgraflarla Rumeli ile İstanbul’un Mustafa Kemal Paşa’ya tes-
lim edilmediği takdirde milyonlarca Müslüman ile birlikte bu
s ın
ı
yapan Charles F. G. Masterman, 1906’dan 1924’e kadar İngiliz
as
parlamentosunda kalmayı başarmıştır. İngiliz kabinesinde görev
yapmış, Başbakan Lloyd George ve Winston Churchill ile ya-
kın çalışmış bir kişidir. I. Dünya Savaşı yıllarında Propaganda
ı
hezimete uğratacağını görememiştir. Bugün Türk yeniden mu-
as
zaffer bir edayla ayakta durmakta, İngiltere ve Avrupa elverişli
barış şartları sağlamak için sanki ona yalvarmaktadır.
İngiliz politikacı,
“Amerika çok farklı amaçlarla Türkiye’de bulunmaktaydı.
Amerika’nın başlıca amacı Müslümanları Hristiyanlığa inandır-
ba
ı
Amerika’yı da ortak etme çabasına girmiş gözüküyor...
as
Lozan’da Diplomatik Savaş
py
20 Kasım 1922’de başlayan Lozan Konferansı’nın 4 Şubat
1923’e kadar süren birinci bölümünde İngiltere’yi temsil eden
Lord Curzon, müttefikleri ile bir cephe birliği kurmaya özel çaba
ko
göstermiştir. Lord Curzon Türk heyetinin müttefikleri birbirine
karşı kullanmasına imkân vermemeye çalışıyordu. Türkiye’ye
karşı kullandığı baskı araçlarından birisi, İstanbul ve Boğazlar’da
asker bulundurması, diğeri Batı Trakya’daki Yunan ordusunu
yeniden örgütlendirip Türkiye’ye karşı teşvik etmesiydi. Lord
s ın
5 The Atlantic Monthly, 5 Ocak 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında..., s. 110-111.
24 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
melerini şöyle anlatıyor:
as
“1 Ocak 1923 tarihi itibarıyla Lozan Konferansı 6 haftadır
görüşmelerini sürdürüyor. Alt komitelerde, özellikle müzakere-
py
ler yavaş ilerliyor. Birçok konuda uzlaşı ihtimali uzak görünüyor.
Ankara’daki hükûmetin bu konulara verdiği önem bu açmaza
katkıda bulunuyor. İsmet Paşa sonunda, üçüncü delege Hasan
Bey’i Ankara’ya göndermek zorunda kaldı. Hasan Bey’in gidişi
ko
tüm alt komisyonların çalışmalarını sekteye uğrattı. 7 Ocak
gibi döndüğünde ise daha katı talimatlarla geldi ve borçlar ve
imtiyazlar gibi meseleler dâhil birçok konuda taviz vermeyen
bir tutum sergilediği görüldü. Bu da konuların hızlı bir şekilde
s ın
6 Ali Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye 1923, Tarihçi Kitabevi, 2013.
1 OCAK 1923 25
ı
yansımaktadır. Bu bakımdan emekli büyükelçi Bilal Şimşir’in
as
büyük bir titizlikle hazırlamış olduğu Lozan Telgrafları adlı
çalışma dönemin neredeyse tüm heyecanını yansımaktadır.
Bir millet adına savaşa ya da barışa imza atmak üstlenmesi
py
çok ağır bir yüktür. 100 yıl önce tam da bu günlerde İstiklal
Harbi diplomasinin ve psikolojinin bütün imkânları ile Lozan
müzakerelerinde devam ediyordu...
ko
Lozan’da İsmet Paşa ile Türk delegeler arasında da fikir
ayrılıkları mevcuttu. Başbakanlığa, İsmet Paşa tarafından gönde-
rilen 27 Ocak 1923 tarihli rapordan, İsmet Paşa’nın, Musul’dan
feragat edilerek barış yapma fikrinde olduğu ancak Rıza Nur
Bey’in, konferansın kesilmesi tehdidini blöf olarak değerlen-
s ın
ı
olacağını vurguladıktan sonra Mustafa Kemal Paşa’yı nüfuzunu
as
kullanarak Büyük Millet Meclisi’ni ikna etmeye davet etmiş-
tir. Mustafa Kemal Paşa ise Poincare’e verdiği cevapta, Lozan
delege heyetinin kabul ederek hükûmet ve meclise sunacakları
belirtmiştir.8
py
barış şartlarının onaylanması için elinden geleni yapacağını
ı
veriliyor?” sorularını sorar. Ayrıca Fransa’nın Musul petrolle-
rine yönelik girişimleriyle ilgili şunları dile getirir: “Fransa ve
as
İngiltere’yi takip edip ondan hisseler elde eden diğer milletler
bir defa daha bu hisselerinden mahrum bırakılmıştır. Fakat aynı
zamanda biz İngiltere’nin de kendi hissesinden mahrum kaldı-
py
ğını zannediyoruz. Lozan’daki Türk delegasyonu İngiltere’nin
hükümdar makamına ait olarak göstermek istediği emlakın
hususi emlak olduğunu iddiada tamamen hakkı vardır. O halde
ko
Fransa neden İngiltere’yi takip ediyor?” Bunları soran Gambet-
ta, İngiltere’nin asıl maksadının Musul petrollerini özel mülk
olarak göstermeye ve Irak hükümetine devretmeye bu sayede
Lord Curzon’un kurucusu olduğu Turkish Oil Company’ye
varlık kazandırmaya çalıştığını yazmıştır.9
s ın
ı
“Kapitülasyonlar konusunda, İsmet Paşa ve Child ile yaptı-
as
ğım bir buçuk saatlik görüşmeden şimdi döndüm. İsmet Paşa’ya
apaçık dedim ki, ‘Sekiz haftadan beri dinlediğimiz eski iddi-
aları sadece tekrarlamakla sorun çözülmez; biz, vergiye ilişkin
py
kapitülasyonları kaldırmak ve bütün eski kapitülasyonların
kaldırıldığını antlaşmaya koymak isterken; bunların yerine,
devletlerce onaylanacak ve Türk kanunlarında gerekli reformlar
ko
tamamlanıncaya kadarki yıllarda geçerli olacak geçici bir hukuk
sistemi koymak zorundayız; buna karşı teklifler ileri sürmek ve
tekliflerin antlaşmaya konulmasını istemek, bizim bütün tek-
liflerimizi reddetmiş olan Türklere düşer! Hatta İsmet Paşa’ya
s ın
ı
size göstereceğiz.”11
as
Gazi’nin Seçim Turnesi Gibi
py
Emekli büyükelçi ve Türk Tarih Kurumu şeref üyesi Dr. Bilal
Şimşir’in Türk tarihçiliğine büyük katkısı olmuştur. Dışişlerinde
çeşitli görevlerde iken bulunduğu ülkelerin arşivlerinde çalışa-
ko
rak Türkiye ile ilgili belgeleri almış ve bunları ciltler halinde
yayınlamıştır. Kendisine müteşekkiriz. Bilal Şimşir’in Lozan
Günlüğü adlı eserinde yer alan çok önemli bir belgeyi ve bilgileri
paylaşmak istiyorum.
s ın
leri 1923 yılının Ekim ayına kadar devam etti. Tam 100 yıl önce
bu günlerde Ocak 1923’te İstanbul’da İngiliz Yüksek Komiseri
Henderson’dan İngiliz Dışişleri Bakanı Curzon’a gönderilen
raporda, Türkiye’deki gelişmeler 20 Ocak 1923 tarihinde şöyle
aktarılıyordu:
ı
ramsarlığa rastlıyor. Askerin moralini yükseltmeyi de amaçlıyor
as
olabilir. Zira muzaffer yürüyüşü Mudanya’da durdurulmuş olan
ve kış aylarını boş geçiren ordunun morali epeyce bozulmuştu.
Ama Türklerin gerçekten barış istediklerine kaniyim. Gazi’nin
py
bu gezisi daha ziyade siyasi amaçlı ve bir seçim turnesi gibidir.
Barış yapılınca bugünkü TBMM feshedilecektir ve Gazi
buna hazırlanıyor. Seçim için en örgütlü olanlar İttihatçılardır;
ko
bunların başında Kara Vasıf vardır ve Gazi’nin düşmanları da
bunlar arasındadır. Gazi’nin kendi partisi ise Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-i Hukuk örgütüdür ve birkaç hafta önce bunun siyasi
partiye dönüştürüleceği açıklandı. Gazi’nin (18 Ocak günü)
İzmit’te İstanbul basını temsilcilerine yaptığı açıklamalar, onun
s ın
ı
etmesini istedik... Curzon, önümüzdeki hafta Türklere verilmek
as
üzere bir antlaşma taslağı hazırlanmasına dair planlarından
bahsetti. Musul’a gelince, bu meseleyi hakem heyetine bıra-
kacaktı. Antlaşma taslağını Türklere teslim ettikten sonra ister
py
imzalasınlar isterse imzalamasınlar iki gün içerisinde Lozan’ı
terk edeceğini de sözlerine ekledi...
ı
ade edemeyeceğinden dolayı Milletler Cemiyetine müracaata
mecburdur.”
as
Curzon’un bu teklifine karşılık İsmet Paşa isteklerinden
vazgeçmemiştir. The Times, Mustafa Kemal Paşa’nın ve hükümet
py
temsilcilerinin “bu tehlikeli kararda” ısrarcı olmayacaklarını
ümit etmektedir.14
14 “Mosul and The League”, The Times, 25 Ocak 1923, s. 11, akt. Sağlam, Batı
Basınında..., s. 213-214.
1 OCAK 1923 33
ı
Paşa’nın bu davranışlarının Lozan’da barışçıl bir çözümün eli
as
kulağında olması inancından kaynaklandığını kabul ediyorlar.”15
deniyordu.
s ın
ı
Keçisi” başlığı ile şu tespitlerde bulunuyordu. Bu önemli yazıyı
as
Büyükelçi Bilal Şimşir’in Dış Basında Laik Cumhuriyetin Doğuşu
kitabından alıyoruz. Kitapta yer alan makalelerin çevirisini ise
siyaset bilimci Cüneyt Akalın Hocamız yapmış.16
Paul Gentizon şöyle diyor:py
“Türk’e karşı sıkça görülen nefret duygusunun menşeini,
Haç uğrunda fanatikleştirilen Batının Haçlı seferlerine kadar
uzanan inatçı bir soyaçekim ile açıklayabilirim. Dahi Daudet17
ko
haklıydı: “Her Batılının ruhunun derinliklerinde, az çok bir
Haçlı ruhu yatar!”.
ı
özdeşleşir ve en berbat katliamlar dinsel ve bir beklenti içinde
as
olmayan görünümler altında işlenir.”18
ı
İsviçreli gazeteci ve yazar Paul Gentizon, 1923 Ocak ayında
as
Türkiye’den yazdığı ve Lozan gazetesinde yayınlanan makale-
sinde Türklere yönelik Batı’daki ön yargıdan bahsederken Batı
kamuoyunu şöyle uyarıyordu:
py
“...Olaylara tek bir halkın penceresinden bakan gazete-
cilerden çekinelim! Romantik bir anlayışla ya da bir duygu
dalgasına kapılarak, etiketçilikten kaçınalım, çünkü bu bizi
her türlü hareket serbestisinden yoksun bırakacaktır; tek bir
ko
kampta toplanmama konusunda dikkatli olalım, çünkü her
halkın tarihinde kara sayfalar vardır. Dün masum olan biri,
yarın suçlu duruma düşebilir. Yüzyıl önce Yunanistan’ın ba-
ğımsızlığı için bütün servetini asilce harcayan Cenevizli Jean
s ın
ı
kapıldığını söylesem mi? Türkler hakkında iyi bir şey söylemek
as
isterdim ama o zaman beni kim dinlerdi ki ! . .’ Bu cilasız ve
edebiyatsız, olayların tanığı biri tarafından kaleme alınmış olan
belge, önceden tasarlanmış görüşlere ya da kuşkulu belgelere
py
dayanan herhangi bir tutkulu sunuşa karşı vicdanlarda çok
daha fazla yankı bulur.”20
hatırlayalım.
Lozan’daki ilk konferans 20 Kasım 1922’de açılmış ve Türkiye
ile müttefikler arasında bir anlaşmaya varılamaması sebebi ile 4
Şubat 1923’de kesintiye uğramıştır. 23 Nisan 1923’te başlayan
ba
ı
de dinlenmesini isteyerek, Türkiye’den yıllar önce Bulgaristan’a
as
göç etmiş Doğu Trakyalı Bulgarların tekrar Doğu Trakya’ya
dönmelerine izin verilmesini talep ediyordu. Konferanstaki
Bulgar heyeti, sadece Doğu Trakyalı Bulgarları değil, I. Dünya
py
Savaşı ve Milli Mücadele döneminde Türkiye’den Bulgaristan’a
göç eden Ermenileri de Türkiye’ye geri göndermek istemişti.
Bulgar heyetinin dinlenmesini kabul eden müttefiklerin
ko
bu planının arkasında farklı amaçları vardı. Bulgar azınlıklar
vesilesiyle Ermeni heyeti de davet edilerek, Türkiye’den göç
etmiş Ermeniler için de aynı isteklerin talep edilmesi tasarlan-
mıştı. Hatta ilerleyen günlerde Asuri, Keldani adı altında başka
s ın
ı
Ancak Yunanistan bunu reddederek, Nöyyi ile Bulgaristan’a
as
sadece “ekonomik çıkış” verildiğini ve Bulgaristan’ın bölgeye
gelerek bir liman inşa etmesine izin verebileceğini açıklamıştı.
Bulgaristan ise her defasında ısrarla bunu reddederek, çıkış yeri,
yani toprak talep etmiştir. Yunan Başbakanı Venizelos konfe-
py
ransta yaptığı konuşmada Türkiye ve Yunanistan arasındaki
savaşa katılmamış bir ülkeye daha fazla ayrıcalık yapılamaya-
cağını söylemişti. Bu sorun Bulgaristan’la Yunanistan arasında
ko
uzun yıllar devam edecektir...
Bulgaristan Yunanistan’dan Balkan Savaşında kaybettiği
Dedeağaç’ı da istemiş ve hem denize çıkış hem de Dedeağaç
konularında Türkiye’nin desteğini beklemiştir. Konu ile ilgili
s ın
ı
yapılan girişimler sonuçsuz kaldı. Bulgar basını “Bulgaristan’a
as
teklif edilenler (denize sadece ekonomik çıkış) teknik, eko-
nomik ve politik olarak kabul edilemez” buluyor ve özellikle
İngiltere’nin karşı çıkması nedeni ile Bulgaristan’ın istediğini
py
elde edemediğini yazıyorlardı.22
ı
yola çıkmayı beklerken kalacağı tebaasından birinin evine gö-
as
türdü.”
ruh haleti!”23
ı
Üniversitesi’nde hazırlamış olduğu doktora tezi Türk Kurtuluş
as
Savaşı ve Dış Politika başlığı ile Türk Tarih Kurumu tarafından
yayınlanmıştır. Lozan’da yaşanan kritik 30 Ocak 1923 günü için
şunları yazmaktadır:
py
“30 Ocak’ta Fransız ve İtalyan temsilcileri, daha önce Lord
Curzon tarafından hazırlanan antlaşma tasarısı hakkında İsmet
Paşa’ya aydınlatıcı bilgi veriyorlardı. Bu antlaşmanın hükümleri
ko
kısaca şöyle idi:
ı
İtilaf Devletlerinin arasında tam bir uyum ve uzlaşı olmadı-
as
ğını gösteriyordu. Fransız Başbakan Poincare de Ankara’ya
gönderdiği mesajda da aynı görüşleri belirterek konferansın
kesilmesini ve savaşın yeniden başlamasını önlemek amacıyla
py
hareket ettiğini bildiriyordu.
temin etmek için kullanacağı sekiz günlük bir süre istedi. Ertesi
gün Londra’ya dönmeyi planlayan Curzon, pazar gününe kadar
bekleyebileceğini belirtti. İsmet Paşa antlaşma taslağını geçen
pazartesi almış olduğuna göre, değerlendirmek için bir haftası
vardı. Lord Curzon konuşmasını bitirirken İsmet Paşa’nın elini
24 Salahi Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 2014, s. 326-327.
44 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
anlaşma zemini bulmanın zorunluluğunu ifade edilmekteydi.
as
Bu anlaşma zemini ancak ya barıştan sonra ya da bir yıl süre
zarfında Musul meselesinin Türkiye ile İngiltere arasında hal-
ledilmesi ya da Milletler Cemiyeti hakemliğinin kabul edilmesi
py
ya da bir başka hakem bulmakla mümkün olacaktı. İsmet Paşa,
Rıza Nur ve Hasan Bey’e göre en uygun seçenek birincisiydi.
Bu arada konferansın kopma noktasına gelmiş olmasından
dolayı herkes endişe içindeydi. Savaş söylemleri herkesi tedirgin
ko
ediyordu. İstanbul’daki Genel Komutan General Harington 28
Ocak’ta gönderdiği telgrafında, Türkler antlaşmayı imzalama-
dığı takdirde, savaş çıkacak olursa yapılması gerekenin şu anki
konumları zayıf olduğu için, İstanbul ve İzmit’i boşaltıp toptan
s ın
ı
heyetine verdikleri projeyi tekrar gözden geçirmiş oluyorlardı.
as
The Manchester Guardian gazetesi 3 Şubat tarihli ve “Peace
Hopes Rising at Lausanne” (Lozan’da Barış Umutları Yükseliyor)
başlıklı ve Cuma gecesine ait haberde, İsmet Paşa ve müttefik
baş delegeleri arasında gerçekleşen uzun görüşmelerin sonucunda
py
iyimserliğin sürdürdüğünü hatta bu görüşmenin iyimserliği daha
da güçlendirdiğini kanıtladığı yazmaktaydı. Habere göre Türkler,
son dakikada Birleşik Devletler’in desteğine sahip İngilizlerin
ko
imzası ile genel barış antlaşmasının iki partiden de finansal destek
sağlama yolunu açtığını ve bunun yalnızca İtalya ve Fransa ile
imzalanacak ve belki de onu İngiltere ile savaşa sürükleyecek
olan bir antlaşmadan daha değerli olduğunu fark etmişlerdi.
s ın
ı
rafından verilmiş olan Türk karşı görüşlerinin ve üzerlerinde
as
değişiklik yapılmasını istedikleri otuz maddeden oluşan tasarıyı
inceledikleri yazmaktadır. Haberin devamında, öneriyi dik-
katlice inceleyen müttefiklerin, Türk görüşlerini karşılayacak
py
kimi imtiyazlarda bulunacaklarının anlaşıldığı ve müttefiklerin
cevabı ertesi gün İsmet Paşa’ya sunacakları belirtilmektedir. 4
Şubat günü nihayet Türk heyeti cevabını verdi. Sınırlar, Trakya,
Adalar, Boğazlar ile ilgili şartlar ile Karaağaç, Meriç Demiryolu,
ko
İmroz ve Bozcaada, Gelibolu garnizonu ve Anzakların mezar-
ları konusunda müttefik önerilerini kabul ediyorlardı. Musul
sorunun ise bir yıl süre ile ertelenmesini ve doğrudan doğruya
Türkiye ile İngiltere arasında görüşülmesini öneriyorlardı. An-
s ın
ı
Türkiye Dışişleri Bakanı ve Lozan Barış Konferansı’nda baş
as
delege İsmet Paşa, elinde 14 maddelik bir hükûmet talimatıyla
Lozan’a gitmişti. Bu ana talimatın 9. maddesi Türkiye’deki Rum
azınlığı ile Yunanistan’daki Türk azınlığının mübadele edilmesi
py
esasını öngörüyor, “Ekalliyetler: Esası mübadeledir.” diyordu.
Bu talimat doğrultusunda Lozan’da Türk ve Yunan delegeleri
30 Ocak 1923 günü bir mübadele sözleşmesi (convention) ve
bir protokol imzaladılar. “Türk ve Rum Nüfus Mübadelesine
ko
İlişkin Sözleşme ve Protokol” adını taşıyan ve 19 maddeden
oluşan bu sözleşmenin başlıca hükümleri şunlardır: “Türkiye
Büyük Millet Meclisi hükûmeti ile Yunan hükûmeti aşağıdaki
hükümleri kararlaştırmışlardır: Türk topraklarında yerleşmiş
s ın
ı
yıllarında Rum çeteleri desteklediklerini resmen itiraf ediyorlar.
as
Millî Mücadele yıllarında Rumların önemli bir kısmının ve
Rum örgüt ve kiliselerinin Osmanlı Devleti’ne, TBMM’ye ve
yüzlerce yıllık komşuları Türklere karşı Yunanistan ile birlikte
hareket etme ve türlü eylem ve cinayete kalkışmaları nüfus
py
değişimini gündeme tekrar getirdi. İtilaf devletlerinin İstanbul
komiserleri 1922 sonunda yani Millî Mücadelenin Türkler
tarafında kazanılmasından sonra artık Anadolu’da Türklerle
ko
Rumların bir aradayaşayamayacağı konusunda mutabakata
varmışlardı.
Dolayısıyla sadece Türkiye Yunanistan arasında değil dö-
nemin bütün siyasi aktörlerince de zaruri görülen Yunanistan
s ın
ı
5 Şubat 1923 tarihli The Manchester Guardian gazetesinin “The
as
Points Turkey Accepted (Türklerin Kabul Ettikleri Maddeler)”
başlıklı haberine yansımıştır.
Habere göre, Türkler antlaşma şartların yüzde seksenini ka-
py
bul ederken diğerleri hakkında yeniden tartışmak istemekteydi.
Konuyla ilgili yaptıkları açıklamada şu cümlelere yer verdiler:
“Biz barışın sağlanması ve dünyada huzurun korunması için
ko
çok büyük fedakârlıklar yaptık. Dünya ve müttefik güçler bu
fedakârlıkların önemini ve değerini kavrayacaklardır. Müttefik-
lerin önerdiği şekliyle batı sınırlarını kabul ettik. İyi niyetimizin
göstergesi olarak Karaağaç ile Kuleliburgaz ve Dimotika’dan
gelen demiryolu noktalarını elde etme konularında ısrar etme-
s ın
men ardından İsmet Paşa ile sona kalan meseleler hakkında gö-
rüşmek ve anlaşmaya varmak amacıyla, Fransızlar ile İtalyanların
liderliğinde yoğun diplomatik etkinlikler oldu. Fransızların gerek
Türklerin İngilizlerle ayrı barış yapmalarından korkması, gerekse
konferansın yarıda kesilmesinin sorumluluğunun kendilerine
yükleneceği endişesinden dolayı Poincare, Londra’ya müracaat
ederek İsmet Paşa’nın barışa hazır olduğu kanaatinde olduklarını,
50 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
bir antlaşma taslağı hazırlandı. Curzon, konferansın en önemli
as
oturumunu uzun bir konuşmayla açarak, Türk heyetine antlaşma
tasarısını sundu. Curzon’dan sonra Bompard ve Garroni İsmet
Paşa’yı antlaşma metnini kabule davet ettiler. Türk delegasyonu
py
tasarıdaki kimi maddelerin daha önceden hiç görüşülmemiş
olduğunu beyan ederek sekiz günlük süre istedi. Bu arada Cur-
zon toplantıya ara vererek Fransız ve İtalyan delegeleriyle elli
ko
dakikalık bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sırasında Garroni
ve Bompard Türklerin isteklerinin makul olduğunu ifade ederek
Curzon’un bunu kabullenmemesinin saygısızlık olacağını öne
sürdüler. Lozan’da kalarak görüşmelere devam edeceklerini ve
Curzon buna karşı çıktığı takdirde konferansın kesintiye uğ-
s ın
ı
altında 1 Şubat’ta İngiliz basınında yer buldu. Haberde ant-
as
laşma taslağının ortak oturumda Türklere resmen sunulduğu
ve Lord Curzon’un, Türklere yapılan teklifi tüm taraflar içinde
kabul edilebilir bir barış olarak tanımladığı belirtildi. Curzon
konuşmasında, İsmet Paşa düşünmek için biraz daha zaman
py
istediği takdirde bu teklifin reddedilmeyeceğini ancak bu du-
rumun İsmet Paşa’nın tüm işlemleri tekrar etme konusunda
müttefiklerin istekli olduğu anlamını çıkarmaması gerektiğini
ko
vurguladı. Daha fazla pazarlık ve yeni itirazlarla, son üç ayda
elde edilenleri bozarak burada ya da başka yerde yeni konferans
toplamayı düşünmediklerini belirtmeyi ihmal etmedi. Böyle bir
konferansın toplanması durumunda en azından kendisinin orada
yer almayacağını söyledi. Devamında ise Curzon, burada doğu
s ın
ı
as
Boğazlar ve Türkiye’nin Endişesi
açıkladı.
L’Humanité gazetesi, 1 Şubat 1923 tarihindeki oturumun
ardından komisyonun bir anlaşmaya varamadan ertelendiğini
ve Türk-Rus ilişkilerinin mükemmel bir şekilde devam ettiğini
ba
ı
Türkiye’ye destek vereceğinden de kuşkuluydu. Zira Çiçerin
as
ile konuşup Müttefiklerin önerisini reddetmesi durumunda
Rusya’nın Türkiye’nin yanında savaşmaya hazır olup olmadığını
sorduğunda, Rus temsilcisinden bu konuyu Moskova’ya sormak
py
zorunda olduğuna dair kaçamak bir yanıt almıştı. Diğer taraftan
İsmet Paşa, Rusya ile birlikte hareket etmekle Türkiye’nin katıl-
maya karar verdiği Batı dünyasından dışlanacağına inanmıştır.
Bununla birlikte iktisadi değerlendirmeler ve Türkiye’nin ikti-
ko
sadi konumu Müttefikler ile barış yapmasını zorunlu kılmıştır.1
1 L’Humanité, 3 Şubat 1923, s.3. Akt. Oğuz Gülcan, “Fransız Kaynaklarına Göre
Lozan Barış Konferansı’nda Fransa”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi
Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, 2014, s. 122.
54 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
Haberin spotunda Amerikan okuyucularına “Lozan Toplantısı
as
Başarısız Olursa Paris Direkt Olarak Ankara İle Muhatap
Olabilir” deniyor.
The Evening Star haberinde şu bilgilere yer veriyor:
py
“İngiliz hükûmeti bugün, Lozan Konferansı’nın başarısız
olması durumunda Fransa’nın Türkiye ile ayrı olarak müzake-
reye başlama hakkını saklı tuttuğuna dair Fransa’dan bir nota
ko
aldı. Burada resmî çevrelerde, geçen 24 saat içerisinde meydana
gelen olayların Fransız notasını askıya almış göründüğü görüşü
belirtildi. Lozan’dan gelen haberler, konferansın başarılı olacağı
konusunda büyük umut var olduğu yönünde.”2
s ın
2 “France Reserves Right to Sign Own Treaty With Turk”, The Evening Star, 1
Şubat 1923, Kapak Sayfası.
ŞUBAT 1923 55
ı
kendi milli çıkarları doğrultusunda hareket ederek Türkiye ile
as
müstakil barış yapmayı planladıklarını anlıyoruz.
İttifaktan Korkuluyor”...
Bizim pek alışık olmadığımız bir yaklaşım. Türk kaynak-
larında da hiç görmediğimiz bir gelişmeden haber veriyor
Amerika’nın Mississippi eyaletinde yayımlanan gazete... The
ba
ı
önerisini yineledi. Senatör Borah’nın iddiasına göre Ruhr Va-
as
disinin Fransızlar tarafından işgali neticesinde meydana gelen
durum, yalnızca Birleşik Devletler tarafından engellenebilecek
‘süratle yaklaşan bir felaket’tir.”
py
Lozan Barış Müzakerelerinin 4 Şubat 1923’te kesintiye
uğramasının ABD senatörlerini dahi telaşa düşürdüğü anlaşı-
lıyor. İtilaf Devletleri ile anlaşamayan Türkiye’nin muhtemelen
ko
savaşa devam edeceği, savaş için de kendisini destekleyecek
müttefiklere ihtiyaç duyacağı öngörülüyor.
Nitekim The Bolivar County Democrat gazetesindeki haberin
devamında şunlar yazıyor: “Senatör William Borah, bir iki gün
içerisinde Senato’ya hitap ederken Almanya, Rusya ve Türki-
s ın
3 “War Approaching Unless U.S. Acts”, The Bolivar County Democrat, 3 Şubat
1923.
ŞUBAT 1923 57
ı
Georgia eyaletinden yayın yapan Americus Times-Recorder ga-
as
zetesinde 4 Şubat 1923 tarihinde şöyle bir haber yer alıyordu:
“İsmet Paşa (Konferanstan) Ayrılırken Sorumluluğu Diğer-
lerine Bırakacağını Söyledi.”
py
“...Konferans delegeleri arasında hüküm süren izlenime
göre, genel olarak Mudanya Mütarekesinin devam ettirilmesi,
böylelikle de bir savaşın tekrarı ihtimalinden kaçınılması arzu
ko
edildiğine dayanarak, Türkiye müzakerelerin sona ermesi hu-
susunda resmi olarak bilgilendirilmeyecektir.
Avrupalı devlet adamları Yakın Doğu’da barışı tesis et-
meyi başaramadılar ve bu amaçla toplanan konferans, Lord
s ın
...
58 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
anlaşmadan çıkarmak istediler. Bu meseleler üzerinde yalnız ça-
as
lışma hususunda serbest bırakılmaları gerektiği ve gerekirse bu
meseleleri ilgili ülke ve halklarla müzakereye açmayı savundular.
ı
“Türklerin anlaşmayı imzalamayı reddetmesi üzerine Lozan
as
Barış konferansının dağılması sonrasında bugün Yakın Doğu’da
savaş bulutları geziniyor. Atina ve İstanbul’dan edinilen bilgi-
lere göre Yunanistan ve Türkiye savaş hazırlıklarına başladı ve
py
birliklerini harekete geçiriyor.”
“Büyük Britanya Hazır” başlıklı haberde ise şu ifadeler yer
alıyor:
ko
“Büyük Britanya Yakın Doğu’daki herhangi bir olasılığa
karşı hazırlıklı. Eğer Türkler düşmanlığı sürdürme tehditlerini
devam ettirirlerse İngilizler bu duruma karşı Türk limanlarında
yığılacak devasa bir donanma ve büyük bir ordu ile hazırdır.
Genel izlenim, Büyük Britanya’nın zamanı gelinceye ve orta-
s ın
ı
büyük oranda etkilenmemiş olarak tanımlanmaktadır” diye
as
yazmaktadır.
Haber şöyle devam etmektedir:
py
“Amerika Birleşik Devletler Türkiye ile hiçbir zaman kısıt-
lanmamış ve kaldırılmamış anlaşma haklarına sahiptir ve yeni
bir anlaşmayı arzu edilir kılan yeni gelişmeler ışığında Hükûmet
bu hususlarda ısrarcı olacaktır. Dışişleri Bakanı Hughes’un Ya-
ko
kın Doğu konferansı açıldığında Lozan’daki Büyükelçi Child’a
yönelik talimatlarını içeren memorandumda belirtildiği üzere,
bu haklara ek olarak bu Hükûmet, Türk topraklarında Ame-
rikan yatırımcılar için ‘açık kapı ve eşit fırsat’ hususunda da
s ın
ısrarcı olacaktır.
6 “U.S. to Make Treaty with Turkey Despite Break at Lausanne”, The Washington
Times, 5 Şubat 1923, s. 2.
ŞUBAT 1923 61
ı
ve arkadaşlarının “anlaşılmaz bir inat ile” Türkiye’de bulunan
as
yabancılara yönelik istekleri reddettiklerini yazmıştır. Türklerin
bütün taleplerinin verildiğini iddia eden bu haber neticenin
üzüntü verici olduğunun altını çizmiştir.7
py
Konferansın kesintiye uğramasının ardından, Fransa’nın
Londra Büyükelçisi Saint Aulaire Fransız Dışişleri Bakanlığı’na
ayrıntılı bir rapor göndermiş ve Lord Curzon’un bir konuşma-
ko
sındaki ifadelere dikkat çekiyordu. Curzon’a göre konferansın
bozulmasının sebebi, Fransa’nın Türklere imza için belirlenen
tarihten 3 gün önce bilgi vermesiydi, ayrıca birtakım tavizler
verileceği vaadiyle Türkler ile ayrı bir anlaşma yapmak isteme-
s ın
ı
reddetmiş, Türklerle ayrı bir anlaşma için Fransa’nın Türkleri
as
heveslendirmediğini belirtmiştir. Fransız Dışişleri Bakanı, tam
aksi Türklerin Bompard üzerinden çeşitli yoklamalar yapmak
suretiyle bu arayış içinde olduklarını ifade eder.
py
Poincaré, Londra Büyükelçiliği’ne gönderdiği bir başka telg-
rafta, İngilizlerin Fransa’yı ihanet etmekle suçladığı zamanlarda,
İstanbul basınında da Fransa’nın İngiltere’ye yanaştığı suçla-
malarına göğüs gerdiklerini belirterek Türkiye ve İngiltere’deki
ko
farklı algıların yarattığı çelişkiyi gözler önüne sermek istemiştir.
Poincaré bu çelişkinin kendilerine karşı yürütülen bilinçli bir
kampanya olduğunu iddia etmekteydi. Bunun sonucunda da
konferans görüşmelerinin kesilmesinin faturası Fransa’ya çı-
s ın
karılmıştı.8
ı
konferans süresince “bütün bu emperyalist rekabetin en çaresiz
as
kurbanı olduğunu kanıtlamaktan başka bir şey” olmadığı dile
getirilmiştir.9
1923 Şubat’ında Türkiye’nin en önemli gündemi Lozan
py
Barış Konferansı’nın kesintiye uğraması idi. Bu sürecin iyi yö-
netildiğini söylemiz lazım. Türkiye müzakerelerin olmadığı
dönemde hem yurt içinde hem de yurt dışında ilgiyle karşılanan
İzmir İktisat Kongresi’ni düzenledi.
ko
Hazırlıkları çok önceden başlayan ve adı Türkiye İktisat
Kongresi olan çalışmanın kapsamı, katılımcıları ve aldığı kararlar
ile hala önemini korumaktadır.
Mustafa Kemal Paşa’nın açılış konuşmasıyla başlayan Kong-
s ın
ı
gazete dahi bunu haber yaptığına göre bu mesajın da alınmış
as
olduğu anlaşılıyor.
Ancak Ankara Batı ile bütün kapıları da kapatmış değildi
ve kapatmak da istemiyordu. Nitekim daha Barış Antlaşma-
py
sı imzalanmamıştı. Bu yüzden olsa gerektir ki İzmir İktisat
Kongresi sonunda alınan Misak-ı Milliye gönderme yaparak
Misak-ı İktisadi kararları aldı. Kararlar arasında yer alan şu
ko
madde dikkat çekiyordu:
“Türk, dinine, toprağına, yaşamına, devletine düşman olma-
yan milletlere daima dosttur; yabancı sermayesine karşı değildir.
Ancak kendi yurdunda kendi diline ve kanununa uymayan
s ın
10 “Hopes for Peace Rising at Smyrna”, The Evening Star, 13 Şubat 1923.
ŞUBAT 1923 65
ı
temsilcisi Albay Mougin’in bütün Türklerin müttefiklere, bil-
as
hassa da Fransızlara hasım olduklarını bildirdiğini yazıyordu.
“Mougin’in Düşüncesine göre savaştan kaçınmak oldukça zor
olacaktır. Durumun en büyük sakıncası ise Türklerin müttefik-
py
lere, en az müttefiklerin Türklere duyduğu ölçüde duyduğu gü-
vensizlikti”. Gazete haberin devamında durumu şöyle açıklıyor:
“Bu güven eksikliği, İsmet Paşa’nın kendisine ve Lozan’a gi-
ko
den bütün Türk delegelerine verilen diplomatik dokunulmazlığa
rağmen İngilizlerin, İstanbul’dan seyahatine devam etmesine
engel olmaya çalışacaklarından endişe duyması ve bu nedenle
de Ankara’ya Köstence üzerinden bir Türk vapuruyla gelmeyi
s ın
ı
nüfuzlu bir aileden gelmektedir. İngilizlere karşı öfkelidir ve
as
derhal savaşılması taraftarıdır. Çok arzu edilen çatışmayı hız-
landırır umuduyla İzmir ve İzmit limanlarının tüm itilaf savaş
gemilerine kapatılması için Rauf Bey’e emri imzalatan da odur.”11
py
Ayrıca Le Matin gazetesi, Lozan Konferansı’nın netice-
lenmeden ertelenmesinin İstanbul’da, kendilerine aktaran özel
muhabirleri tarafından, “tam manasıyla fiyasko” olarak algılan-
ko
dığını söylemiştir. Özel muhabir, Türklerin en ağırbaşlılarının
bile Avrupalılar için “Sizinle uyuşulmaz” dediklerini hatta Fransa
hakkında söylenen sözlerin yalnızca halktan değil, Mustafa
Kemal Paşa’dan da işitildiğini eklemiştir. Paşa’nın bahsi geçen
s ın
ı
yaşarken Osmanlı’da böylesi bir nüfus artışı yaşanmamıştı. Bu
as
yüzden Cumhuriyet döneminde nüfusu artırmak için zaman
zaman çeşitli tedbirler alınma lüzumu hissedilmiştir.
py
Esasen buraya kadar şaşırtıcı bir durum söz konusu değildir.
Her devlet kendine ait sosyal politikalar takip ederler. Ancak
Şubat 1923’te TBMM’nin nüfusu artırmak için aldığı bazı tedbir
ve teşvikler ABD’de yayınlanan The Washington Post gazetesin-
ko
de garip bir şekilde ele alınmış. Öncelikle haberin başlığı çok
rahatsız edici: “Kemal Savaşta Harcayacak Daha Fazla Asker
İstiyor” şeklinde bir başlık atılmış.
s ın
ı
Birliği önünde konuşan Kemal, ulusun önündeki işlerin, yalnızca
as
kadınların erkeklerle eşit bir şekilde kendilerini eğitip ulusun
meselelerinde aktif yer almaları ile mükemmelleştirilebileceğini
ifade etti.”14
py
İsmet Paşa Mustafa Kemal ile Buluşuyor
13 “Kemal Wants More Cannon Fodder”, The Washington Times, 14 Şubat 1923.
14 “Would Free Women”, New Britain Herald, 20 Şubat 1923, s. 4.
ŞUBAT 1923 69
ı
bağımsızlığıyla alâkadar meselelerde görüşümüzden feragate
as
sevk edemez. Fransa, hükümetimizi, hürriyetimizi kayıt altına
alan şartları bize kabul ettirmek için ısrar ettiği takdirde, onun
bu hareket hattına dostane gözüyle bakmayacağız. Yeni Türkiye,
py
diğer milletler gibi yaşamak istiyor... Türkiye’nin yegâne kaygısı
tam hürriyettir... Kapitülasyonların kaldırılması, memleketimiz-
deki Fransız menfaatlarının imhası manası taşımamaktadır...’’15
ko
Bu arada Türkiye’nin Paris temsilciliğinden Dışişleri Ba-
kanlığına şöyle bir bilgi notu geliyor:
“Barış konusunda Ankara’daki anlaşmazlığın güçlendiği
söylentileri devam etmektedir. Avrupa politikacılarının bu gibi
s ın
Sayın Yoldaş,
ı
Aralov Yoldaş, bizden acilen geniş ölçekte kadın kolları
as
tarafından Mustafa Kemal’e Türk kadınının kurtuluşu için
mücadelesinden dolayı selamlama telgrafı gönderilmesini rica
ediyor. Aralov’un selamlama telgrafının çok büyük önem ta-
py
şıdığıyla ilgili görüşlerine tamamenkatılırken, sizden, uygun
düşen emri reddetmemenizi rica ederim. Bizi bu konuyla ilgili
haberdar ediniz.
ko
Komünist selamlarımla.
L. Karahan”17
17 Rusya Toplumsal Siyasal Tarih Devlet Arşivi (RGASPİ), Fond 17, Liste 112,
Dosya 415. Akt. Perinçek, Komitern Belgelerinde..., s. 224.
ŞUBAT 1923 71
ı
sonra çözümlenmeye bırakarak Musul sınırında düzeltmeyi
as
kabul etmeli
2. Türkiye, tıpkı Türk memurlar gibi Türk Hükümeti’nin
emirlerine uyacak ve Hükümetin kontrolünü kabul edecek
py
herhangi bir milliyete mensup adli müşavirleri atamak için
mutlak hakka sahip olmalıdır.
3. Müttefikler ve Türklerden oluşan karma bir komisyon,
ko
kapitülasyonların yerine geçecek ve Türklerle yabancılar
arasındaki ekonomik ve mali münasebetleri düzenleyecek
bir protokol hazırlamak üzere görevlendirilmeli.
Şu Noktalar Üzerinde Israrcı Olanlar:
s ın
ısrarcılar:
1. İstanbul’daki Rum Patriği’nin nüfuzu yalnızca manevi ve
Osmanlı topraklarındaki Rumlarla sınırlı olmalı.
2. Kapitülasyonlarla alakalı başka hiçbir taviz verilemez. İs-
met Paşa’nın Lozan’daki tavizleri nihai olarak değerlendirilmeli.
3. Savaş tazminatı, Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı
tarihten İstanbul’un itilaf birlikleri tarafından illegal bir biçimde
72 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
as
The Evening Star’ ın haberine göre 1923 Şubat’ında
TBMM’de Rusya yanlısı 50 milletvekili var. Gazete şunları
yazıyor:
py
“Ruslara karşı sempati besledikleri bilinen toplamda 50
meclis üyesinden oluşan aşırı kesim, Lozan koşullarını kabul
edilemez bulmaktadır. Boğazlar’ın yabancı savaş gemilerine açık
ko
olamayacağı hususunda ısrar etmekte ve Karaağaç ve Musul şe-
hirlerinin Türkiye’ye koşulsuz teslim edilmesini talep etmektedir.
Barış görüşmelerine devam etmek için İsmet Paşa’nın Büyük
Britanya’dan tüm bu şartların kabul edileceğine dair yazılı bir
s ın
ı
ve yanında yer alanların sanılanın aksine Batı düşüncesine daha
as
fazla yönelmek arzusunda olduklarını yazıyordu. Bu kadroların
Osmanlı Devleti’ndeki Batı tarzı okullarda eğitim gördüklerini
ve hedeflerinin de Batı tarzı hayata uyum sağlamak ve ülkeyi
py
Batılılaştırmak olduğuna dikkat çekiliyordu. Daily Telegraph’a
göre Meclis’te “aşırı kanat”ın var olduğu ve kontrol dışı kal-
malarından Mustafa Kemal Paşa’nın endişe ettiği ve Mustafa
ko
Kemal ile bu aşırılar arasında çekişmenin devam edeceğini
tahmin ediyordu.19
Bir başka gazete olan Westminister Gazette’deki makalesinde
ünlü tarih filozofu Arnold Toynbee şöyle bir yorum yapıyordu:
s ın
ı
vermeyi tercih etmiş ve Dışişleri Bakanlığı özel sekreteri Naci
as
Bey’in savaştan önce Glasgow Üniversitesinde Mühendislik
Fakültesinde 4 yıl öğrenim gördüğünü yazmaktadır.20
1923 yılı başında İngiltere basınında Türkiye’yi ve Ankara
py
kadrolarını tanımaya ve tanıtmaya çalıştıklarını bu kadroların
özellikleri üzerinden inşa olunmakta olan yeni Türkiye’nin nasıl
bir istikamete doğru evrileceğini tahmin ettiklerini görmekteyiz.
ko
Türkler Batı Medeniyetiyle Anlaşacaktır
20 The Westminister Gazette, 16 Temmuz 1923. Akt. Yılmaz, İngiliz Basını ve...,
ss. 119-120.
ŞUBAT 1923 75
ı
liyordu. The Times’ta yer alan bir başka yazıda da İngiltere’nin
as
Türkiye ile barış anlaşması imzalanması için çok istekli olduğu
ama Türklerin İngilizlerin konu ile ilgili düşüncelerini yanlış
anladıkları şeklinde de bir yorum yapılıyordu21.
py
O günlerde ilginç olan The Times, The Daily Telegraph,
The Manchester Guardian ve The Westminister Gazette Lozan
Konferansı’nın kesintiye uğraması ile ilgili aynı fikirleri savu-
ko
nuyorlardı. Bunlara göre Lozan’ın başarısız olması Mustafa
Kemal Paşa ve arkadaşlarının Ankara’da tam anlamıyla söz sahibi
olamadıkları ve düşüncelerinin etraflarınca kabul görmediği veya
muhalif grupların Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına karşı
üstün geldiklerine dair inanış olarak özetlenebilir.
s ın
21 The Times, 3 Şubat 1923. Akt. Yılmaz, İngiliz Basını ve..., s. 33.
76 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
sermaye sahiplerine açık bir garanti olmadan Türkiye ile ticari
as
ilişkiye girmenin güvensizliği konusunda uyarıyordu.
Yine The Morning Post yeni Türkiye’nin ülkenin bağımsızlığı
ve ülke üzerinde yabancı etkisi konusunda oldukça hassas ol-
py
duğunu vurgulayarak Türkiye’ye imalı bir uyarıda bulunuyordu.
Eğer Türkiye tercihini batıdan yana yapıyorsa bu tercihe bağlı
olarak belirli sonuçları da kabul etmek zorundaydı. Çünkü
ko
Batı kendisine belirli garantiler verilmeden Türkiye ile ticari
ilişki içine girmezdi, girmeyecekti. Bunun sağlanması için
gerekli şartlar Türkiye tarafından yerine getirilmeliydi.
Lozan’da Türkiye ile itilaf devletleri arasındaki problem ko-
s ın
ı
dünyada Müslüman bir Türk ile Bolşevik bir Rus kadar yaşam
as
biçimleri, hükümetleri ve dinleri birbirine benzemeyen iki insan
bulunamayacağını söylüyordu.
Diğer taraftan Lozan görüşmelerinin kesintiye uğramasının
py
hemen öncesinde The Daily Telegraph İngiliz delegasyonuna
Türkiye’ye karşı cömert davranmasını ve Türkiye’nin kendi
ayakları üzerinde durmasının sağlanmasını tavsiye ediyordu.
ko
Ama gazete gerçek endişesini Türklerin İstanbul ve Boğazlar’da
bulunan İngiliz birliklerine saldırması ihtimalinden kaynak-
landığını gizlemiyordu. Gazete, Lozan barış görüşmelerine ara
verilmesi sonrasında bu ılımlı tavrını yine sürdürerek Mustafa
s ın
22 The Morning Post, 6-7 Şubat 1923. Akt.Yılmaz, İngiliz Basını ve..., s. 34-35.
78 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
yaramaz okul çocuklarına yapılan muamele ile kıyaslayarak bu
as
durumu İngiliz kamuoyuna şikâyet ediyordu.
Freser, “Türklerle neden savaşacağız ve Musul neresi? Bunun
bize ne faydası var?” gibi sorular soruyor ve Türklerle tekrar
py
savaşmanın yapacağı tahribatın veya Türkiye ile bir savaş çıkar
ise bunun Hindistan’daki Müslümanlar üzerinde yaratacağı
etkinin birlikte düşünülmesini istiyordu. Freser, bu konularda
kamuoyunu uyarıyor ve endişesini dile getiriyordu.
ko
The Nineteen Century and After adlı dergide yer alan ma-
kalesinde Hulme Beamen, Lord Curzon’un “İngiltere bir inç
taviz vermektense savaşa girmeyi tercih eder” şeklindeki açıkla-
masını sorgulayarak İngiliz vatandaşlarının İngiltere hükümeti
s ın
23 The Sunday Pictorial, İngiltere’de, pazar günleri yayımlanan ulusal bir haftalık
gazetedir. İlk sayısı 14 Mart 1915’te yayımlanmış olup 1963’te isim değişikliği
sonrasında Sunday Mirror olarak günümüzde de yayın hayatına devam
etmektedir. Bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/Sunday_Mirror.
ŞUBAT 1923 79
ı
rektiğini bildiriyordu.24
as
py
ko
s ın
ba
ı
as
İngiliz Kadın Gazeteci Grase Ellison Anlatıyor
ı
çok sağlam bir dostum, çok akıllı bir insan’ olarak tanımlıyor.”
as
General Harington, işgal kuvvetleri komutanı olmasına
rağmen ilginç bir cümle kuruyor: “Biz burada hiçbir zaman
bulunmamalıydık”... py
Bu cevaptan cesaret alan gazeteci “İstanbul’daki bu berbat
İngiliz politikasının arkasında ne görüyorsunuz?” diye sorar.
General Harington, “Bazı nedenlerle Lloyd George’un
ko
Türkiye’yi çok iyi bilen kişilerin yol göstermelerini dinlemeyip
bu konuda tamamen cahil arkadaşlarını izlemesinden şimdiki
durumun doğduğu ileri sürülebilir. Hatta ben onun dışişleri
bakanına bile danıştığını düşünmüyorum” diyordu.
s ın
ı
“İnsan Pera’dan müthiş bir uyarı alabilir. Kozmopolit olma
as
hevesleri içerisinde insanın kendini kaybedebileceği tehlikesini
anlamamıştım. Kozmopolit insanlar her millete aittirler fakat
hiçbirinin ruhunu taşımazlar. Bir millete ait olma anlamı
py
yüzlerinde yok. Tam bir ideal noksanlığı var. Anadolu’da iki
çeşit doğuştan gelen gurur duygusu gördüm. Biri milliyetçi
olmak, diğeri de sade köylü olmak gururu.”1
ko
Türkiye’deki siyasi değişimin İstanbul’a yansımasını da bir
gözlemci olarak şöyle betimliyor İngiliz gazeteci Grace Ellison:
“Tekrar Topkapı sarayını seyrediyorum. Yine muazzam
gurup hiç değişmemiş. Ama içimde aynı sevgi yok. Bunun
s ın
1 Grace Ellison, Bir İngiliz Kadın Gözüyle Kuvayı Milliye Ankarası, Milliyet
Yayınları, 1973, s. 298.
Mart 1923 83
ı
tap Demirci’nin Belgelerle Lozan kitabından takip edeceğiz.
as
Lozan’da eli boş dönen İngiliz dışişleri Bakanı Lord Curzon,
İsmet Paşa’nın Ankara’da gördüğü tepkiden daha azını gördü.
Basında konferansı yönetim tarzı eleştirilmişti. Daily Mail gaze-
py
tesi manşetten “Lord Curzon’un başarısızlığı. İngiliz müzakere-
ciler onur kırıcı bir fiyaskonun gölgesinde dönüyorlar” diyordu.
Lozan’daki İngiliz delegasyonu antlaşma imzalayamasa da
ko
verdikleri diplomatik mücadele Hükümet tarafından takdirle
karşılandı. İngiliz parlamentosunda yapılan eleştiriler TBMM’de
İsmet Paşa’ya yapılanlar yanında çok hafif kalıyordu.
Milletvekili Aubrey Herbert Parlamentoda, “...Curzon
s ın
ı
bir mektubu başbakana gönderdi. Lord Curzon kısa süre için-
as
de Baldwin’in yerine başbakan olabilmek için Yakın Doğu’da
yani Türkiye ile bir barış antlaşmasını yapmış olarak ülkesine
dönmenin kendisine büyük bir avantaj sağlayacağı kanaatinde
idi. Bundan sonra Lozan’daki süreci bu duygu ve düşüncelerle
py
yürüteceğini söylemek abartı olmayacaktır.
Müzakerelerin İngiltere’ye yansımalarının yanında Musul
Meselesi’nin Avam Kamarasında görüşülmesinin ardından Saint
ko
Brice, Le Journal’deki yazısında Türklerin İngiltere’ye itimat et-
mediklerini ancak bu durumun kendilerini Fransızlara karşı da
yakın hissettikleri anlamına gelmediğini söylemiştir. Türklerin
Fransa’yı Lozan’da İngiliz planını takip ederek kapitülasyonların
s ın
ı
İttihatçılar, Saltanatçılar ve irili ufaklı çeşitli gruplar. İttihatçı-
as
ları Kemalist’lerin içine çekmek için çeşitli girişimler olmuşsa
da bu çabalardan pek az sonuç alınabilmiştir. İttihatçılar asıl
muhalefeti oluşturuyor ve barış yapılınca ülkeye hükmeden
kuvvet olabilirler. Hangi kategoriye girecekleri belli olmayan
py
başka muhalifler de vardır. Bütün Mustafa Kemal karşıtları
Meclis’te ‘İkinci Grubu’ oluşturuyorlar. Son olarak barışa karşı
olanlar da ortaya çıkmıştır ki bunların başında Fevzi Paşanın
ko
bulunduğu söyleniyor. Mustafa Kemal’den sonra Meclis’te en
önemli şahsiyet olan Rauf Bey ise dikkatli bir oyun oynamak-
tadır. Dış politikada barışçıdır, iç politikada ise İttihatçılardan
yanadır. Mustafa Kemal kesin bir tutum takınmadan barış
teklifleri konusunda Meclis’in nasıl şekilleneceği belli değildir.
s ın
ı
bayındırlık projelerine dönecektir. Büyük tartışma sırasında
as
Meclis’te olup bitenler hakkında pek az şey sızmıştır. Söylen-
diğine göre müzakerelerde 275 mebus bulunmuş, bunlardan
75’i oylamaya katılmamış, 175’i Hükümet teklifleri lehinde,
20’si aleyhinde oy kullanmış. Barış yapılırsa Kemalistler ile
py
anti-Kemalistler arasında şiddetli bir kavga olacaktır. Bu kavga
pek kendini beğenmiş olan Türkiye’yi zayıf düşürecektir. Şim-
dilik en acil ve hayati sorun barış veya savaş sorunudur. Türk
ko
karşı-teklifleri konusunda elastiki davranmayı öneriyorum. Türk
gazeteleri Hükümetten yana tutum takındılar. Yalnız Tevhid-i
Efkâr karşıdır. Tanin, 27 Şubat’ta ‘Ekonomik ve Mali Sorunlar’
başlıklı uzun bir yazı yayımladı. Bu yazıda Fransız etkisi var.
Cahit Bey imzalı bu yazıya burada genişçe yer ayırdım, yararlı
s ın
ı
durumunda sorumluluğun kendilerinde olmayacağı resmi bir
as
bildiriyle duyurulduğu belirtildi. Habere göre bildiri şöyleydi:
“Hükûmetimiz, büyük bir çoğunluk tarafından Musul’un kısa
bir sürede çözüme kavuşturulması, Türkiye’nin mali, iktisadi
py
ve idari konularda tüm bağımsızlık haklarının güvence altı-
na alınması, işgal altındaki topraklarımızın barış sağlandıktan
hemen sonra hızla tahliye edilmesi temelinde müzakereleri
ko
sürdürmekle görevlendirildi.”5
Ali Naci Karacan’ın ifadesi ile Millet Meclisi’nden çıkan
bu sonuç genel itibariyle İsmet Paşa’nın başarısı sayılmaktadır.
Çünkü Büyük Millet Meclisi, İsmet Paşa tarafından onaylanan
s ın
ı
Amerikan’da yayımlanan The Omaha Morning’in “Türk Önerileri
as
Barış Antlaşması İçin Temel Oluşturabilir” başlıklı haberinde
Türk önerilerine karşı beklentiyi gözler önüne sermektedir.
Haberin içeriğinde: “Müttefik Yüksek Komisyonu, Ankara elçisi
py
Adnan Bey’e Türk karşı önerilerinin büyük olasılıkla barış için
tatmin edici bir temel oluşturacağını bildirmiştir”7 denmektedir.
Aynı konu dâhilinde The Washington Times gazetesi “Eş
ko
zamanlı olarak Türkiye Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold,
İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na Doğu’da barış umutlarının hiç
bu kadar parlak olmadığını bildiriyor” haberini yayımlamıştır.8
Sir Horace Rumbold’ın ifadelerine göre İstanbul muhtemelen
s ın
ı
halkının barışçıl hisleri ilan edilmiştir.” notu düşülmektedir.9
as
Görüldüğü üzere tam 100 yıl önce bu günlerde başta İngiltere
olmak üzere İspanya’dan ABD’ye kadar kamuoyu Türkiye ile barış
mı yapılacağı yoksa yeniden bir savaş mı başlatılacağını merak
py
ediyor ve diplomatik metinlerden günlük gazetelere kadar konu
olmayı sürdürüyor. Nitekim unutmayalım ki Lozan Barış Ant-
laşması sadece Türk İstiklal Mücadelesini sonlandıran değil, aynı
zamanda I. Dünya Savaşını da bitiren barış antlaşması olacaktır.
ko
“Mustafa Kemal Paşa Barışı Zaruri Görüyor”
ı
İspanyol El Imparcial ve La Libertad gazetelerinin aynı tarihli
as
haberlerinde okuyoruz:
“Bir önceki gün, 12 Mart 1923’te İngiliz Yüksek Komiser
Henderson, Ankara Hükümeti’nin hazırladığı karşı teklifleri
py
iletmek için Londra’ya gitmiş ve buradan sonraki durağı ise
Paris ve Roma olacaktı. Henderson, Fransa ve İtalya hükümet-
lerinin, sunulan karşı tekliflerin kabul edilip edilmeyeceği ile
ilgili görüşlerini alacaktı.”11
ko
Bir diğer taraftan İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri
Rumbold, Curzon’a gönderdiği raporunda, Türkiye’de yaşanan
gelişmeleri aktarıyor. Ankara Meclisi’nde barış önerilerinin
görüşülmesi, nihayetinde Mustafa Kemal Paşa’nın söz alarak
s ın
ı
Milliye aykırı olduğu için kabul edilemez olduğuna karar verdiği
bildiriliyor.13 Lozan Antlaşması’nın koşullarına Türkiye’nin karşı
as
çıkışı New Jersey’de yayımlanan Perth Amboy Evening News
tarafından “Kavga Etmeye Değmez” başlığıyla yayımlanmış-
tır.14 Lozan’la ilgili Bulgaristan’da günlük olarak yayımlanan
py
Dnevnik gazetesinde “Türkiye ile büyük güçler arasında Lozan
görüşmelerinin ikince defa başlatılmasından söz edilmektedir.
Bulgar hükümeti Ege’ye çıkış konusuyla alakalı Ankara’yla ileti-
ko
şimde olmalıdır. Çünkü bu konuda Türk menfaatleri ile Bulgar
menfaatleri uyuşmaktadır. Türkiye Dedeağaç’ta Yunanistan’ı
görmektense Bulgaristan’ı görmeyi tercih edecektir”15 denilirken
İspanyol gazetesi La Correspondencia de España ise sonraki Barış
konferansının Paris’te toplanacağını ve başkanlığını Poincaré’in
s ın
yapacağını duyurmuştur.16
Aynı gün içerisinde siyasi olayların yanı sıra Türkiye’de ya-
şanan sosyal gelişmeler de basında yankı bulmuştur. Amerikan
gazetesi New Britain Daily Herald “Türkiye Reformları Geliyor”
ba
ı
inancının kurucusu tarafından öngörülen davranış ve giyim
as
kurallarının bugün uygulanabilir olmadığında ısrar ediyor ve
Türk kadın yaşamına bazı Batı geleneklerini enjekte etmeyi
amaçlıyor. Yeni Türkiye’nin büyümesiyle birlikte Türk kadınları
py
yavaş yavaş ev içi esaretlerinden kurtuluyor ve zaman zaman
gerçek hayatla tanışıyorlar. Artık İstanbul’da sokaklarda ve
eğlence yerlerinde neredeyse yabancı kadınlar kadar çok sayıda
görünüyorlar.”18
ko
Bugünün haberleri içerisinde Amerikan The Indianapolis
Times gazetesinin “ABD’li Amiral Türkiye’nin Eylemlerini
Protesto Etti” haberine göre Amerika’nın Yakın Doğu’daki
s ın
17 “Turkish Reforms Are Coming About”, New Britain Daily Herald, 14 Mart
1923, s. 3.
18 “Emancipation For Women Of Turkey, Is Aim”, The Casper Daily Tribune, 14
Mart 1923, s. 2.
19 “U.S. Admiral Protest Actions Of Turkey”, The Indianapolis Times, 14 Mart
1923, s. 7.
Mart 1923 93
gelen resmi bir telgrafa göre Büyük Millet Meclisi Lozan’da tan-
zim olunan projeyi Misak-ı Milliye aykırı bularak reddetmiştir.”20
İngiltere barış antlaşması için 2. evreye hazırlanıyordu. Lord
Curzon hızlı ve etkili müzakereler için Ankara`nın resmi no-
tasını değerlendirmek için Londra da müttefiklerini toplantıya
çağırdı. Curzon onları şöyle davet etti: “Majestelerinin hükü-
meti, Türklerin verdiği karşı önerilerin öneminin uzunluğu ve
ı
önemini dikkate alarak, tüm müttefik hükümetlerinin zorunlu
as
olduğuna inandıkları müttefik birliğini korumak amacıyla, Türk
notasını görüşmek üzere Fransız, İngiliz ve İtalyan uzmanların
bir an önce toplanmasını uygun görmektedir”. Londra’da yapı-
lacak toplantının gündemi üç madde idi.
py
1. Türk notasına verilecek cevaplar
2. Türkiye ile sürdürülecek müzakerelerde izlenecek yol
3. Toplantının yeri idi.
ko
Londra görüşmesinde Lord Curzon, toplantı bitinceye ve
sonuçlar duyuruluncaya dek tam bir gizlilik içinde devam et-
tirilmesi önerisinde bulundu. Diplomatlar, yaptıkları hakkın-
da dışarıda konuşmamaya karar vererek, kendilerini durum
s ın
20 “Le projet de Lausanne rejete par Angora”, Le Matin, 8 Mart 1923. Akt. Sağlam,
Batı Basınında..., s. 309.
94 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
komiteleri ile değerlendirildiği, incelemelerden ve tartışmalardan
as
sonra tüm noktalarda müttefiklerin tam bir görüş birliğine vardık-
ları, raporların onaylanıp, İsmet Paşa’nın 8 Mart tarihli notasına
cevap taslağının ilgili hükümetlere gönderildiği belirtildi. Buna
py
göre, kırk sekiz saat içerisinde onayın verilmesi ve İngiliz, Fransız,
İtalyan ve Japon temsilciler tarafından Ankara’daki Türk hükü-
metine iletilmesi için İstanbul’a gönderilmesi umulmaktaydı.22
ko
Artık Postalar Türklerin Kontrolünde
ı
Club’da yaptığı konuşmanın konusu ‘Türkiye ile ne yapılmalı’
as
idi. Türklerin dış görünüşlerinden çok mert, iyi yetişmiş ve
doğuştan centilmen olduklarını belirten Yarrow, Türkiye’nin
Dünya Savaşı sona erdiğinde mütevazı bir ülke olduğunu, ancak
py
şimdi tüm medeni dünyaya meydan okuduğunu ve hatta Bir-
leşik Devletler tarafından yapılabilecek herhangi bir anlaşmayı
dinlemeyi reddettiğini söylüyordu.25
Amerikan The Evening Star gazetesinde Türkiye’yle ilgili
ko
“Posta Dairesi, Anadolu’ya gönderilen tüm postaların Türk
sansürüne tabi olduğunu ve Türkiye’ye gönderilen taahhütlü
mektupların yalnızca göndericinin sorumluluğunda kabul edil-
diğini duyurdu. New York Postanesi, Anadolu’dan iade edilen
s ın
24 “Kemal Swears To Regain Lost Turk Freedom”, Cordova Daily Times, 15 Mart
1923, s. 5.
25 “Near East Veteran Discusses The Turk”, New Britain Daily Herald, 15 Mart
1923, s. 13.
26 “Subject to Censorship”, The Evening Star, 15 Mart 1923, s. 56.
96 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
Hükümeti’nin, anlaşma taslağının Türkiye’deki yabancıların
as
durumu ile ilgili tüm hükümlerine karşı ciddi güvensizlik duydu-
ğunu göstermektedir. Metnin neredeyse bütün düzenlemeleri bu
maddelerle ilgilidir ve anlaşma ile mutabık olunan ayrıcalıkları
py
kısıtlayacaktır. Diğer bir taraftan anlaşmanın boğazlar meselesi
ile ilgili kısmı Türkler tarafından neredeyse dokunulmadan
(aynen) bırakılmıştır”27 ifadeleri yer alıyor.
Diğer bir taraftan Amerikan’ın New Jersey eyaletine bağlı
ko
Wildwood şehrinde çıkan Five Mile Beach Weekly Journal’ın
güncel olaylar köşesinde şu ifadelere yer veriliyor:
“Türkler kesin olarak Lozan Anlaşması’nı reddettiler ve
yeni koşullar için müzakere talebinde bulunacaklar. Kemal
s ın
27 “Turk Note Parley Set For Tuesday”, The Evening Star, 16 Mart 1923, s. 10.
Mart 1923 97
ı
as
İngiltere Musul’da Ne İstiyor?
28 “News Review of Current Events”, Five Mile Beach Journal, 16 Mart 1923, s.
2.
98 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
işin mahiyetini küçülterek “kamu güvenliğine karşı bir tehdidin
as
gerektirdiği yerel bir idari önlem” olarak açıkladı.
İngiltere’nin hemen yanı başımızda Musul’da giriştiği askeri
operasyon iki ülkeyi tekrar savaşın eşiğine getirdi. Ancak Türkiye
py
barışa bu kadar yanaşmışken, elde edilenleri kaybetme ihtimali
ve Lozan’ın ikinci evresinde yalnız kalma ihtimali dolayısıyla
olayı büyütmek istemedi. Bu oldu-bittiyi kabul etmeyi tercih etti.
ko
Bu siyasi ve askerî tavır, karşı tarafın gözünden Türkiye’nin
barışı İtilaf devletlerinden daha çok istediği şeklinde okuna-
caktı.29
s ın
ı
barış yapmanın gerekliliği hususunda Müttefikler üzerinde etki
as
yaratmak adına Aşırılara hareketlilik kazandırdığı izlenimi
uyandırmaktadır.
py
Times haberine şu şekilde devam ediyor:
“Ankara’dan gelen mesajlar, Ankara ile Moskova arasında
imzalanan anlaşmanın yıldönümünde konuşan Aralov’un, Rus
Basınında görülen, Türkiye karşıtı kampanyayı etkisiz bırak-
ko
mayı hedeflediğine işaret ediyor. Kısa süre içerisinde buraya
gelmesi beklenen Türk savaş esirlerinin olduğu Yunan gemi-
leri, boşaltıldığında Samsun’a sığınmacıları almaya gidecektir.
Diğer üç bin sığınmacı, kendi harcamalarıyla buradan bugün
s ın
ı
Müttefiklere olduğu kadar Türklere de bağlı.”30
as
Türklerin Karşı Teklifleri
py
İngiliz The Times’ta yayımlanan “Müttefikler ve Türkler”
başlıklı yazıda Türkiye ile gerçekleştirilmekte olan barış ant-
laşmasının sancılı ilerleyişinin yeni bir aşamaya ulaştığı söy-
ko
lenilmektedir. Ankara Meclisi tarafından öne sürülen Türk
karşı önerilerinin bir özeti ve İsmet Paşa tarafından imzalanan
ve ve Türkiye ile müttefiklerin görüşleri arasında, aralarında
barışçıl ilişkilerin yeniden kurulmasını engelleyecek kadar bü-
s ın
ı
komisyonların çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla görev-
as
lendirilmiştir. Fransa’nın en büyük gazetelerinden biri olan Le
Petit Journal’a göre; aslında bu toplantıyla Müttefikler, Türklerin
önünde ağız birliği yapmak ve aralarındaki fikir ayrılıklarını
py
ortak bir noktada toplamak istemişlerdi.33
Tüm barış teklifleri ve ağız birliği yapılmak istenmesinin
bir sebebini de yine The Times gazetesi Musul konusuyla irti-
ko
batlandırmaktadır. İngiltere bu ortaklığın Musul meselesinin
nihai sonucuna kadar devam ettirilmesinin arzulandığını ifade
etmektedir.34
s ın
ı
komutanı Mustafa Kemal Paşa ile kendisinde Türk davasına
as
karşı dostane hisler uyandıran uzun görüşmelerde bulunmuştur.
Albay Rice, Mustafa Kemal’i savaştan bu yana ortaya çıkmış
en büyük askeri figürlerden biri olarak değerlendirmektedir.
Ancak Kemal, barış zamanı siyasette başarılı olabilecek bir
py
karakter değildir; kavgacı bir biçimde fazla direkt ve dolaylı
yaklaşım sanatından yeterince anlamamaktadır. Albay Rice, ‘Pek
çok kez uzun dönemler Türkiye’de kaldığımdan Türkiye’yi ve
ko
Türkleri oldukça iyi tanırım. Şahsen Türkleri severim. Onları
dost canlısı ve şahsi ilişkilerinde dürüst olarak gördüm. Bence
ülkemiz gazetelerinin Türklerle alakalı makalelerinin konu
başlıklarını ‘korkunç ve kanlı Türk’ şeklinde atmayı bırakma
vakti geldi. Tarih, ülkesi yenilmiş, başkenti müttefik güçlerin
s ın
ı
hoşgörülü olduğunu göstermektedir. Üç yüz yıl önce Yahudiler
as
İspanya’dan kovulduklarında, sığınacak bir yer olarak Türkiye’yi
buldular.”35
py
Venizelos’un Türk Karşı Teklifleri Hakkında Görüşleri
ı
önerisi gibi küçük mali konularla ilgili olarak, konuyu daha
as
fazla incelemesi gerektiğini ve müttefik uzmanlara danışma
fırsatından memnun olacağını söyledi.
py
5. Türkler tarafından 159. madde yerine önerilen bir dizi
madde onun biraz zorlanmasına neden oldu. İlk bakışta mü-
tekabiliyet esasına dayalı olarak Türk taleplerini kabul etmeye
hazırdı. Ancak Teselya ve Atina antlaşmaları uyarınca Yunanis-
ko
tan’daki Müslüman toprak sahiplerine verilen hakları yeniden
teyit etmeye oldukça istekli olmasına rağmen, bu maddelerin
sonuncusunu kabul etmeye meyilli değildi.
s ın
ı
Amerikan Dışişleri Yakın Doğu Masası raporunda, barış
as
görüşmelerinin seyri ile ilgili bazı bilgiler yer alıyor. Raporda
aktarılana göre 26 Mart’ta Büyükelçi Herrick (muhtemelen
Amerika’nın Paris Büyükelçisi Myron T. Herrick), telgrafında
Müttefiklerin Türk karşı önerilerine verilecek yanıta ilişkin
py
anlaşmaya varacakları konusunda umutlu olduklarını belirtmiş
ve Dışişleri tarafından hiçbir detay verilmediği ancak kendisine
çarşamba günü gerçekleşmesi beklenen Fransız delegelerin
ko
dönüşü üzerine mevcut tüm bilgilerin verileceği sözünün veril-
diğini eklemiştir. Büyükelçi Herrick, önerilen prosedürün ana
hatlarını çizerken, Müttefiklerin yalnızca uzmanlardan oluşan
bir konferans toplanmasını önereceklerini, bu konferansın ihti-
s ın
ı
Journal des Débats bu haberinde imtiyazlar hususunda Türklerin
as
yararına bir netice elde edecekleri yönünde yorumda bulunu-
yor. Gazete, mali meselelerde Türklerin mevzubahis yabancı
kuruluşlarla müzakere etmelerine izin verildiğini söylüyor, aynı
py
zamanda Yunanlıların ödemekle yükümlü oldukları savaş taz-
minatı konusu barış antlaşmalarına bırakılıyor.38
Ayrıca Amerikan The Evening Star gazetesi de “Türk Kon-
feransı Devam Edecek” başlıklı yazısında bazı konulara dikkat
ko
çekiyor. Gazeteye göre “Diplomatik çevrelerden edinilen son
bilgilere göre, Türkiye ile barışı sağlamayı amaçlayan barış kon-
feransı 12 Nisan’da İstanbul’da yeniden başlayacak”tır. Haberin
devamında konferansa katılacak müttefik temsilcileriyle ilgili
s ın
38 Journal des Débats, 27 Mart 1923, s.1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına
Göre..., s. 184-185.
Mart 1923 107
ı
Ankara’ya Türk barış tekliflerinin tartışılabileceğini ve müt-
as
tefiklerin müzakerelere devam etmeye hazır olduklarını ifade
eden bir nota göndermesi bekleniyor. Notada görüşme yeri
olarak Lozan’ı, tarih olarak da Nisan ayının ortasının önerile-
py
ceği anlaşılıyor.40 The Alaska Daily Empire, The Nenana News ve
Daily Kennebec Journal gazeteleri ise Türkiye ile barışı sağla-
mayı amaçlayan konferansın 12 Nisan’da İstanbul’da yeniden
ko
başlayacağını yazmışlardır. 41
Lozan Antlaşması’na dair haberlerin yanı sıra The Birming-
ham Age-Herald gazetesinin “Türkler İnatçı” başlığıyla paylaştığı
yazı dikkat çekmektedir. Haberde, Türklerin tarihlerinin okul-
s ın
ı
maktansa silah gücüyle kendi koşullarını kabul ettirerek çözüme
as
ulaşmak istediğine dair haberler yabancı basında yer alıyor.
“Ankara Silah Gücüyle Barış Arayışında” manşetli
py
Amerika’nın Alabama eyaletindeki Birmingham şehrinde çı-
kan The Birmingham Age-Herald gazetesinde,
“Türkler yeniden savaş tehdidinde bulunuyor. Londra’dan
edinilen haberlere göre burada toplanan müttefikler, Mustafa
ko
Kemal Paşa’nın başkanlık ettiği Ankara’daki Türk Delegeler
Komisyonu toplantısından çıkan Yakın Doğu barışı için karşı
teklifleri reddetti. Türk gazeteleri Türkiye’nin barışı silah zoruyla
dayatacağını duyuruyor”
s ın
ı
Paşa’nın 8 Mart tarihli mektubuna cevap kaleme aldıktan sonra
as
bu akşam görüşmelerini tamamladılar. Anlaşıldığı üzere müt-
tefikler Türklere sundukları orijinal barış koşullarında esaslı
değişiklik yapmamaya karar verdiler. Yapılan diğer düzenlemeler
ise özdense biçimseldir. Delegelerden biri ABD Haber Ajansı
py
muhabirine konferans devam ettirildiğinde Türkler karşılarında
müttefikleri tüm meselelerde tam bir birlik içerisinde bulacak-
lar dedi. Fransız delegeler yarın Paris’e gidiyorlar. İtalyanlar
ko
Perşembe günü ayrılıyor.”44
44 “To Resume Lausanne Peace Negotiations with Turks at Once”, Daily Kennebec
Journal, 28 Mart 1923.
110 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
ifadelerinden daha soğukkanlı ve dengeli bir tavırla ‘Şimdiye
as
kadar barış yalnızca bir hayal ve savaş hâlâ üzücü bir gerçek-
liktir’ diyor. Hükümet yayını Hâkimiyet-i Milliye ise daha çok
İngiliz basının tonlamasını onaylıyor. Henüz başa gelmemiş
py
bir şeye endişelenmeyi reddederek şikâyet etmezden evvel,
kamuoyuna müttefik yanıt metninin gelmesini beklemeyi salık
veriyor. Bu arada Türkiye’de seçim hazırlıkları devam ediyor.
Gazi’nin, Çukurova gezisinden dönerken Muhafazakâr mer-
ko
kez Konya’dan geçerken vurgulama fırsatı bulduğu, taassuba
yönelik her türlü eğilimin bastırılması gerekliliği konusundaki
tekrarlanan ısrarını fark etmek ilginçtir.”
ı
bir kocanın kölesi, cahil ve okuma yazma bilmeyen, bir hareme
as
hapsedilmiş, mindere uzanmak, nargile içmek ve efendisinin
zevklerine hizmet etmekten başka yapacak bir şeyi olmayan
biri olarak hayal etmesine neden olmaktadır. Haberde bu dü-
py
şüncenin yanlış ve adaletsiz olduğu vurgulanarak Türkiye’de
çok eşliliğin yok denecek kadar az olduğu ve ortalama bir Türk
kadınının, kocasının tek eşi olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca eğitim
ko
ve kişisel gelişim açısından pek çok ülkenin kadınlarıyla Türk
kadınlarının eşit olduğuna dikkat çekilmiştir. Haberde buna
kanıt olarak, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kadınların
öğrenci olarak kabul edilmesi gösterilmiştir. Kadınların tıp
eğitimine ve mesleğin icrasına kabul edilmeleri için ilk resmî
s ın
46 “The World We Live in”, The Washington Times, 30 Mart 1923, s. 21.
47 “Turkish Girls Study Medicine”, The Dolores Star, 30 Mart 1923, s. 7.
112 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
öneriliyor. Bu önerinin, milli ekonomi bakanlığı tarafından
as
prensipte kabul edildiği söyleniyor.48
Saint Brice, Le Journal’da yayımlanan yazısında ise Türki-
ye’deki Amerikan faaliyetlerine dikkat çekmiştir. Brice, Av-
py
rupalıların antlaşma maddeleriyle uğraşırken Amerikalıların
Anadolu’nun servet kaynaklarına yönelik çalışmalar yürüttüğünü
ve Amerikalıların Chester Projesi için Ankara’daki meclisin
ko
onayını beklediklerini de eklemiştir.49
s ın
ba
48 “Capital From America Will Rebuild Angora”, New Britain Daily Herald, 30
Mart 1923, s. 9.
49 Saint-Brice, “Les Etats-Unis preparent I’exploitation de la Turquie”, Le Journal,
1 Nisan 1923, s. 1-2. Akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 341.
NİSAN 1923
ı
as
Arnavutluk’a Düşen Borç 150 Bin Dolar
ı
lar düzenleyen Arnavutluk parlamentosunun üyelerine göre,
as
daracık dağlık toprakları ve bir milyonluk nüfusuyla küçük
Arnavutluk, (eski Osmanlı İmparatorluğu’nun burada haraç
topladıktan sonra bir köprü, bir yol ya da bir okul bile inşa
py
etmediği gerekçesiyle) Türkiye’nin borçlarını ödemeye karşı
çıkıyor. Arnavutluk’a ödeme için tahsis edilen miktar 750.000
altın frank ya da yaklaşık 150.000 dolardı, ancak milletvekilleri
bu miktarın kamuya çok ciddi bir yük getireceğini söylüyor.
ko
Arnavutluk hâlâ her zaman olduğu gibi vahşi ve gelişmemiş
bir ülke, bir mil demiryolu yok, yollar neredeyse geçit vermiyor
ve en fazla bir ya da iki okul var. Bir cumhuriyet düzeninde
kurulan hükûmet, yıllık harcamaları karşılamak ve yeterli gelir
s ın
ı
“VI. Mehmed Haklarından Feragat Etmiyor” manşetli İs-
as
panyol La Correspondencia de España gazetesi de Sabık Sultan
Vahdettin’den bahsediyor:
“Türk gazeteleri Türkiye’nin sabık Sultan’ından haberler
py
veriyor. (Sabık Sultan) şu anda Mekke’de bulunsa da gelecekte
ikametini Mısır’da kurmayı düşünüyor. Geçtiğimiz sonbahar
milliyetçiler tarafından yerinden edilen Sultan VI. Mehmed,
hatırlanacağı üzere bir İngiliz savaş gemisine sığınmak zorunda
ko
kalmıştı. Ankara Hükümeti sonrasında tüm Müslümanların
Halifesi Abdülmecid’i sultanlığa seçmişti. Sabık Sultan tahttan
indirilmesini protesto eden ve dünyadaki tüm Müslümanlara
hitap eden bir manifesto yayımlayacak.”6
s ın
ı
kiler, Amerika Birleşik Devletleri’nde yasağın uygulanmasının
as
muazzam masraf ve güçlükleri ve bunun durumun yarattığı
kanunsuzluk konusunda aydınlanmış görünüyorlar. Ankara
hükûmeti, Kemal Paşa ve Türkiye’nin donanma kahramanı
py
Başbakan Rauf Bey’in rehberliğinde, ‘yerel zorluklar’ nedeniyle
Türkiye’de içki yasağı projesinden vazgeçme kararı aldı.”7
ı
mıştır. Habere göre Hristiyan dünyasının umutlarının Alman-
as
larla olan tazminat meselesinin halledilmesi ya da Fransa’nın
Ruhr’dan çekilmesi ve müttefik devletlerin birbirlerine sadakatle
bağlanarak Türkiye’ye, Türkiye’deki Hristiyan azınlıkları tam
py
anlamıyla koruyacağı, “adil bir barış dayatana kadar” herhangi
bir anlaşma girişimi yapılmamasıdır.8
Amerika’da yayımlanan The Alaska Daily Empire, “Acouita-
nia gemisiyle New York’a hareket eden ve 200.000 Türk savaş
ko
yetimine yardım amacıyla düzenlenen Müslüman kongresine
katılacak olan Dr. Fuad Bey’e göre Türkiye’de bir erkeğin birden
fazla eşe sahip olmasını yasaklayan bir yasa yakında çıkarılacak”9
haberini gündeme almıştır. Ayrıca diğer bir Amerikan gazetesi
s ın
olan St. Croix Avis, Dr. Fuad’ın şu sözlerine yer vermiştir: “Son
birkaç yılda eski Müslüman evlilik geleneklerine karşı köklü
tutum değişiklikleri oldu ve savaşlarımız çok sayıda dul ve ye-
tim bıraktı. Şimdi geleneklere uymaya kararlıyız ve gerçek şu
ba
ı
yayınladı. Notada, daha öncesinde üzerinde anlaşmaya varılmış
as
olan toprak hükümlerinin değiştirilmesini isteyecek yeni öneriler
tartışma dışı bırakılmış ancak Türkiye’nin mütekabiliyet dü-
şüncesini karşılayacak şekilde, Türkiye’de bulunan yabancıların
py
hukuki statüleriyle ilgili sözleşmenin yeniden düzenlenmesi-
ne yönelik önerisi prensipte kabul etmeyi öneriliyordu. İsmet
Paşa’nın ekonomik maddelerle ilgili çıkarılması ve taraflar ara-
ko
sında halledilmesiyle ilgili talebiyle ilgili olarak notada, mevzu
bahis maddelerin Lozan’da mutabakatsız bir şekilde tekrardan
tartışılmasının gerekliliği açık bir şekilde belirtilmişti. Notada,
Türkiye’deki yabancı sermaye ve işletmelerin güvence altına alın-
masına atıfda bulunarak, Müttefik Devletlerin vatandaşlarının
s ın
ı
limi yayılmaya devam ediyor. Türkiye, herhangi bir Türk’ün
as
birden fazla eşe sahip olmasını yasaklayan bir yasayı yürürlüğe
koyacaktır. Bir zamanlar sultanın 1.000 karısı vardı. Türki-
ye başka şekillerde de Batılı fikirleri benimsiyor. Amerikalı iş
py
adamlarını oraya gitmeye, iş yapmaya ve Amerikan yöntemlerini
göstermeye davet ediyor. Amerikalı ya da diğer misyonerleri
‘Rumları ve Ermenileri kışkırtmaktan’ kaçınırlarsa rahatsız
etmeyeceğini söylüyor.13 Ayrıca Amerika’da yayımlanan Seward
ko
Daily Gateway ve “Yasak Bugün Türkiye’de Yürürlüğe Girdi”
başlıklı haberinde “Ankara’daki milliyetçi partinin talimatları
doğrultusunda İstanbul’da yasak yürürlüğe girdi. Sarhoş edici
içki içenlere otuz sopa vurulacak” 14 deniyor.
s ın
ı
Lozan’da Yakın Doğu’da barışı sağlamak umut edilirken,
as
uzun yıllardır Anadolu’da faaliyet gösteren Yakın Doğu Yardım
Heyeti’ne dair, Amerika’nın Kuzey Carolina eyaletine bağlı
Elizabeth City şehrinde çıkan The Independent gazetesinde, “Bu,
py
Stratejidir” manşetiyle yayımlanmış ve yazarı bilinmeyen makale,
yardım işlerinin altında yatan esas gerekçeyi ön plana çıkarıyor:
“...Elimizi bu talihsiz insanların (Ermeniler kastediliyor)
ko
üzerinden çekmediğimiz müddetçe, bir tarafta Bolşevik Rusya
ve diğer tarafta Müslüman Türkiye arasında arzu edilir bir
tamponu muhafaza etmiş oluruz. Ermenileri Müslümanlar veya
Bolşeviklerin kurtarmasına müsaade edemeyiz, çünkü onlar
bizim Hristiyan din kardeşlerimizdir ve şu an İslamiyet veyahut
s ın
15 “Most Important News of World”, The Kadoka Press and Kadoka Reporter, 6
Nisan 1923.
16 “This is Strategy”, The Independent, 6 Nisan 1923, s. 4.
Nİsan 1923 121
ı
Doğu’dan örnekler bulmaya çalışılırken, Mustafa Kemal Paşa
as
ise Türk kadınlarına Batılı tarzda giyim kuşamı benimsemeleri
çağrısında bulundu. Eğer Doğulu kadınlar, bunu kabul edecek
olurlarsa Parisli kadınların giydiği elbiseler içinde sahip oldukları
py
o alım ve güzellikleri kaybolup gidecektir. Türk kadını gelenek-
sel yaşmağını çıkarırsa sahip olduğu o kendine has alımı ve o
kendilerine has kıyafetleri kaybolacaktır. Mustafa Kemal’in bu
konudaki görüşü ise, bu eski kılık kıyafetin ilerlemek ve gelişmek
ko
adına bir kenara bırakılabileceği yönündedir; fakat hadisenin
büyüsüne kapılarak Türk kadınlarının açılması ilerlemenin ak-
sine bir gerileme olacaktır.18
Ayrıca Le Journal gazetesinde yayımlamış olan Pierre
s ın
17 “Turkish Women May Not Be Required to Wear Veils”, Seward Daily Gateway,
6 Nisan 1923, Kapak Sayfası.
18 Nottingham Evening Post (London, England), 6 Nisan 1923. Akt. İlken Şen,
“Atatürk Dönemi Türk Kadınının Değerlendirilmesine İngiliz Basınından
Örnekler (1923-1938)”, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü,Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kütahya 2019, s. 32.
122 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
9 Nisan 1923 tarihinde çıkan İngiliz The Times gazetesi,
as
Lozan görüşmelerinin ikinci devresinin ne zaman başlayacağı,
Türk karşı teklifleri ve Türk-Sovyet ilişkilerine dair çeşitli ko-
nuları özet halinde “Müttefiklere Türk Cevabı”, “Lozan Daveti
py
Kabul Edildi” manşetleri ile okurlara sunuluyor:
“Türkiye’nin Müttefiklerin Notasına verdiği cevap iletildi.
Cevap, Lozan Konferansı’nın yeniden başlaması için 23 Ni-
ko
san tarihini önermektedir. Uzlaştırıcı ifadelerle kaleme alınan
cevapta, Türk karşı önerilerinde tercih edilen toprak değişik-
liklerinin önemsizliği vurgulanmaktadır. Müttefiklerin, ekono-
mik maddelerin Antlaşmadan çıkarılmasına ilişkin Montagna
s ın
19 Pierre Benoit, “Le paradoxe D’Angora”, Le Journal, 7 Nisan 1923. Akt. Sağlam,
Batı Basınında..., s. 351-352.
Nİsan 1923 123
ı
as
Kemal Paşa’nın Programı
ı
VI. Ordunun azaltılması ve askerlik süresinin kısaltılması
as
VII. Emekli olan subayların yaşamlarını en iyi bir şekilde
sürdürmelerinin sağlanması
munun geliştirilmesi
py
VIII. Sivil devlet memurlarının ödeme ve emeklilik duru-
ı
açıkça düşmandır; Vatan gazetesi sermayenin büyük bölümü-
as
nün Müttefiklerin değil Amerikalıların olacağı gerçeğini tek
değer olarak görüyor. Bununla beraber Nafia Vekili Fevzi Bey
konu hakkında iyimserdir ve yeni şirketin 18 yıl içerisinde
py
Anadolu’nun çehresini değiştireceğini ön görüyor. Heyet-i
Vekile reisi Rauf Bey önerilen demiryollarını Türkiye’nin sa-
vunması için büyük stratejik öneme haiz olarak görüyor.” 22
ko
İngiliz basını Chester İmtiyazı ile ilgili bu ifadelerde bulu-
nurken, Amerikan yayın organı The New York Times, aynı tarihli
sayısında, meseleye Fransızların yaklaşımlarını konu ederek
“Chester İmtiyazı Fransızları Kızdırdı” başlığıyla konuya dikkat
s ın
ı
yayımlanan The Seattle Star gazetesinde ise Chester İmtiyazı’nın
as
Musul meselesi ile ilgisine dikkat çekilerek şöyle söyleniyor:
“Büyük Britanya’nın Musul toprakları üzerindeki hak id-
diasını kabul ettirmeye çalışması ve Türkiye’nin zengin petrol
py
yataklarının Türk toprağı olduğu konusundaki ısrarı, Lozan
konferansının başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenlerinden
biriydi.” 24
ko
Fransız Çıkarları Tehlikede
ı
barış anlaşmasına kaydedilmelidir. Müttefiklerin, Türklerin
as
itiraz ettiği bazı ekonomik maddelerden vazgeçmeyi ancak
bu koşulla düşünebilecekleri iddia ediliyor. Bu maddelerin
arasında şirketlere savaş sırasında uğradıkları zarar için tazmi-
py
nat ödenmesini öngören maddeler de yer almaktadır. Ayrıca,
kömür maliyetinin artması ve artık Osmanlı egemenliği altında
olmayan önemli toprakların terk edilmesinin bu girişimlerden
ko
bazılarının taahhüt edildiği koşulları tamamen değiştirdiğin-
den, şirketler, savaştan önce yapılan sözleşmelerde değişiklik
yapmak istiyorlar.”25
ı
Le Matin gazetesi Fransızlar dâhil olmak üzere Müttefik
as
güçleri rahatsız eden Chester Projesiyle ilgili “Anadolu’da Ame-
rikalıların Muazzam Planları” başlıklı makalesinde projeyle ilgili
müzakerelerin Fransız şirketlerini alakadar ettiğini yazmıştır.
py
Makaleye göre bu rahatsızlığın nedeni Chester Projesi’nin talep
ettiği imtiyazların çoğunun öncesinde Fransız tebaaya zaten
vadedilmesidir.27
ko
Anadolu’nun Geleceği
26 The Marquess Curzon of Kedleston to Mr. Phipps (Paris) and Sir R. Graham
( Rome), No. 170 Telegraphic [E 3584/1/44], 12 Nisan 1923, Documents On
British Foreign Policy..., s. 682. No. 471.
27 “La plans gigantesgues des Americains en Asie-Mineure”, Le Matin, 11 Nisan
1923, s. 2, akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 356-358.
Nİsan 1923 129
ı
ile ilişkilendirerek Türklerin Türkiye’de toplanması hususunda
as
istekli olan kesim tarafından büyük ölçüde desteklendiğini
ifade ediyor. Chester’ın görüşüne göre ithal işçiler, on beş yıl
süreceği düşünülen demiryolu inşasından sonra Türkiye’den
ayrılmayacaklardır.
py
Gazete, imtiyazın Fransız tarafında bir infiale yol açması
meslesine de değinerek mevzubahis rahatsızlığın, Fransız Yüksek
ko
Komiser General Pellé tarafından Adnan Bey’in yokluğunda
Ankara Meclisi Mülki Amiri olarak görev yapan Selahaddin
Adil Paşa’ya verilen protesto ile somut hale geldiğinden söz edi-
yor. The Times’ın aktardığı üzere Fransızlar, Chester İmtiyazı’nın,
16.000.000 Franklık kredi karşılığında 21 Nisan 1914 tarihinde
s ın
ı
Ayrıca Chester İmtiyazı’yla ilgili Amerikan Yüksek Komiseri
as
Bristol tarafından İstanbul’dan ABD Dışişlerine çekilen 16
Nisan 1923 tarihli telgrafta şöyle denilmektedir:
“Philadelphia Public Ledger’ın editörü Ankara’dan henüz
py
döndü ve mevcut yönetiminin dirayet ve samimiyeti konusunda
olumlu izlenimler bildiriyor. Chester Projesi’nin hem Türkiye
hem de Amerika açısından hayati önemi hususunda, projenin
kendisinin Lozan Konferansı’ndan daha çok ilgi çektiğine
ko
varacak yorumlarda bulunan Ankara’nın en yüksek mercileri
ile görüşmeler yaptı. Son zamanlarda Ankara’da bulunan diğer
Amerikalılar, yerel Türk basınının coşkulu hemfikir yorumla-
rınca da onaylanan aynı hikâyeyi akla getiriyorlar.”30
s ın
29 The Times, 19 Nisan 1923, akt. Zahide Aşkargenç, “The Times Gazetesi’nde
Lozan Barış Konferansı”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2021, s. 213.
30 NARA, Amerikan Yüksek Komiseri Bristol tarafından İstanbul’dan ABD
Dışişlerine çekilen 16 Nisan 1923 tarihli telgraf 867.602ot/263.
Nİsan 1923 131
ı
giliz basını tarafından takip ediliyordu.
as
Konferans 23 Nisan’da Tekrar Başlayacak
py
İngiliz The Times gazetesinin “Türkiye’de Vatana İhanet-Ya-
sanın Genişletilmesi” başlıklı haberinde Türk hükûmeti, kapitü-
lasyonların kaldırılmasını bir antlaşmayla onaylatana kadar yeni
Türk tescil yasasına ve buna bağlı tüm formalite ve masraflara
ko
uymayı reddeden yabancı şirketlere karşı bir adım daha atmaya
hazırlandığı söyleniyor. Haberin devamında, firmaların para
cezasına çarptırılması ve kapatılmalarının emredilmesi ve ka-
munun bu firmalarla iş yapmasının yasaklanmasının mümkün
s ın
ı
anda Birleşik Devletler tarafından öngörülenden daha büyük
as
bir temsilci seçmesi durumunda, Roma’daki Büyükelçi Child,
Bay Grew ile birlikte hareket etmek üzere görevlendirilecektir.
İstanbul’daki Amerikan Yüksek Komiseri Tuğamiral Mark
py
Bristol’un Lozan’daki konferansa katılması beklenmiyor. Bristol,
Lozan toplantısının ilk oturumlarında Büyükelçi Child ve Or-
taelçi Grew’a danışmanlık yapmıştı, ancak şu anda İstanbul’daki
sorumluluklarının devam etmesi gerektiği söyleniyor. Lozan’da
ko
ele alınması beklenen tüm konulara ilişkin tam talimatlar, müza-
kerelerin yeniden başlamasından önce Bakan Hughes tarafından
Ortaelçi Grew’a telgrafla bildirilecektir. Anlaşıldığı kadarıyla bu
telgraflar, konferansın önüne gelecek sorulara ilişkin Amerikan
s ın
34 “May Be Only U.S. Lausanne Envoy”, The Evening Star, 17 Nisan 1923, s. 25.
Nİsan 1923 133
ı
Vatana İhanet Yasası
as
İngiliz The Times gazetesi “Türkiye’de Vatana İhanet Yasa-
sı” başlıklı yazısında vatana ihanet yasasının, seçimlere gölge
düşüreceğini yazmıştır. Haberde Türkiye’de değişen koşullar
py
nedeniyle birçok kişinin siyasi görüşünü ifade etmemeyi tercih
ettiğinden bahsediliyor. Ayrıca The Times Diyarbakır milletve-
kili Zülfi Bey’in, birinci mütarekeden sonra Malta’ya sürgün
ko
edilmesiyle ilgili eylemleri nedeniyle uğradığı zarar ve rahat-
sızlıktan dolayı eski Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa ve kabine
üyelerine tazminat talebiyle dava açtığını söyler ve bu davayı
bir test davası olarak niteler. Çünkü eğer bu dava başarılı olur-
s ın
ı
başladığı anlatılmıştır. Kongre toplandığında muhtemelen tüm
as
konunun gündeme geleceği ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasını
talep eden bir karar tasarısının sunulacağı yazmaktadır. Bahsi
geçen senatörlerin bazılarının, özellikle de uzlaşmaz gruptaki-
py
lerin, imtiyaz işine yabancıların karışması ihtimalinin, Milletler
Cemiyeti’ndekinden daha fazla olduğunu düşündükleri37 ifade
edilmiştir. Ayrıca The Times, Fransız Hükümeti’nin İstanbul’da-
ki Fransız Yüksek Komiseri General Pellè tarafından Ankara
ko
Hükümeti’ne verilen Chester imtiyazlarına karşı protestonun
bir kopyasının Washington’a iletildiği bu protestoda Fransa’da,
Ankara hükümetinin Chester tavizlerini hazırlamaktaki amacı-
nın Lozan’daki Fransız temsilcisi üzerinde baskı kurmak olduğu
s ın
ı
Aylık olarak yayımlanan Amerikan Asia dergisinde, Clarence
as
K. Streit tarafından yazılan “Lozan’da Kör Kuvvetler” başlık-
lı yazı dikkat çekmektedir. Bu yazısında Clarence K. Streit,
Lozan’da kullanılmakta olan yöntemlerin amacının barış değil
py
de savaşmış gibi olduğunu söylemektedir. Ona göre Avrupa
diplomasisi Doğuluları yaptıkları gövde gösterileriyle sindirmek
üzerine kurulu geleneğini hâlâ yaşatmaktadır. Lozan’a katılan
Avrupalı temsilcilerin neredeyse hepsinin, “Doğu’nun değiş-
ko
mezliği ilkesine” inanan eski mektebin talebeleri oldukları için
bu tür yaklaşımlarının olağan karşılanabileceğini anlatmaktadır.
Streit yazısının devamında, Cihan Harbi ardından imzalanmış
olan antlaşmalardan beri en kalabalık delegasyonun Lozan’a
s ın
ı
as
Türkiye’nin Lozan Umutları
ı
yapma yetkisine sahip olmuştur. Haber iğneleyici bir dille dört
as
yüz milyon Amerikan dolarının, Türkiye’nin Asya’daki eski
ve yıpranmış semtlerine “Chester imtiyazının sihirli değneği
altında” şehirlere dönüşmesi için harcanacağını ifade etmiştir.
py
Ayrıca haberde, New York Times’ın konuyla ilgili düşüncesi ele
alınmış ve New York Times, “saf iş dünyası” açısından bakıldı-
ğında, “Chester imtiyazının” Amerikan sermayesi için iyi bir
şey olduğunu söylemiştir. Ancak Yakın Doğu’da hiçbir zaman
ko
saf iş diye bir şey olmadığını da hatırlatmıştır.44 Chester’la ilgili
The Evening Star gazetesi “Washington Gözlemleri” başlığı
altında, yabancı elçiliklerden birinden bir yetkilinin, Bakan
Hughes’a Türkiye’deki Chester petrol imtiyazıyla alakalı olası
s ın
44 “Will Turkey’s Gift of Oil Imperil America?”, The Evening Star, 20 Nisan 1923,
s. 38.
45 “Washington Observations”, The Evening Star, 20 Nisan 1923, s. 6.
138 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
yayılma hareketini, Yakın Doğu’da aylardır gelişen barışın en
önemli göstergesi olarak değerlendiriyor. Ancak İstanbul’daki iş
as
koşullarının içler acısı olduğu Ticaret Bakanlığı’ndaki Komiser
Julian E. Gillespie’den gelen bir telgrafta bildirildi.46
İngiliz The Times’ın “Türkiye ile Şimdi Barışmak mı?” baş-
py
lıklı yazısı dikkat çekmektedir. Habere göre Lord Rothermere,
Lozan’daki Barış Konferansı’nın yenilenmesinin arifesinde,
Türklerle bir an önce ilişki kurmaları gerektiğini söylüyor.
ko
İngiltere’nin büyük Müslüman dünyasıyla ilişkilerini sürdür-
meye mi, yoksa Hindistan’da ve başka yerlerde milyonlarca
Müslüman’ı İngilizlere karşı çıkaracak bir politika izleme-
ye mi niyetli olduğuna karar vermenin zamanı geldiği ifade
s ın
ı
mıştır. Fransa’nın ünlü Journal des Débats gazetesi bu meseleyle
as
ilgili Türk tarafının resmî görüşlerini sayfasında paylaşmıştır.
Bu habere göre; Türkler bağımsızlıklarına ve egemenliklerine
saygı gösterilmesini istemektedirler. Bundan dolayı Amerika
py
ile yapmış oldukları imtiyaz anlaşmasına Müttefiklerin ka-
rışmalarını istememektedirler. Bu hassasiyete dikkat etmeleri
dâhilinde Müttefiklerin de benzer imtiyazları alabilmelerinin
önünde bir engel bulunmadığını da söylemektedirler. Gaze-
ko
te, haberin devamında görüşmelerden evvel Türk ordusunun
Suriye hududuna yığınak yaptığı ve Türkiye’deki okullardaki
Fransızcanın zorunlu derslerden çıkarıldığını eklemektedir.48
Gazete haberlerinde görmeye devam ettiğimiz Chester Pro-
s ın
ı
miras olarak delegelerin elinde Türkiye’deki yabancıların yasal
as
hakları ve Osmanlı borçları gibi sıkıntılı sorular vardır. Mütte-
fikler, Türkiye’deki yabancıların tamamen Türk mahkemelerinin
yargı yetkisi altında olmaması gerektiğini savunurken, Ankara
sözcüleri özel adli ayrıcalıkların Türkiye’nin egemenliğini ze-
py
delediği konusunda ısrar ediyor. Büyük Britanya, bu konuda
geçen Şubat ayında Türklere son dakikada verilen ve müttefikler
tarafından belirlenecek yabancı hukuk danışmanlarının yaban-
ko
cıların tutuklanmasından haberdar edilmesini öngören tavizi
kabul etmedi ve sorunun yeniden açılması muhtemel görünüyor.51
50 “Chester Concessions Throw Shadow Over Near East Parley”, The Washington
Times, 23 Nisan 1923, s. 2.
51 “Fight On Chester Grant Looms As Lausanne Opens”, The Evening Star, 23
Nisan 1923, s. 1.
Nİsan 1923 141
ı
ekonomik kölelikten ve Yunanlıların İzmir’i işgalinin yol açtığı
as
ulusal aşağılanmadan kurtaran Gazi ve takipçilerinin başarılarını
öven makaleleriyle dolu özel renkli baskılar yayımlamaktadır.52
Lozan Konferansı’nın ikinci devresinin başladığı haberlerini
py
görmekteyiz. İngiliz The Manchester Guardian gazetesine göre
Lozan Konferansı’nın Müttefiklerle Türklerin ilk toplantısı Sir
Horace Rumbold başkanlığında yeniden başlamıştır. Rumbold
ko
başkanlık ettiği konferansın, kısa sürmesini umut etmekteydi.53
Ayrıca gündem konularından olan Lozan’la ilgili Amerika’da
yayımlanan The Evening Star konferans üyelerinin ilk işinin,
siyasi komitenin önündeki sorunları bölgesel ve adli genel baş-
s ın
ı
yönelik karşı önerilerinin madde madde ele alındığı bildir-
as
mektedir. Habere göre sabahın büyük bir bölümü Batı Trakya
sınırı sorunu üzerinde geçmiştir. Türkler, sınırın antlaşmada
belirtildiği gibi sol kıyı yerine Meriç’in talvegi olmasını istiyor-
py
lar. Müttefikler ise Meriç’in sürekli olarak kıyı değiştirdiğini,
bu nedenle sınırın bazen Yunan demiryolunun birkaç metre
yakınına kadar gelebileceğini iddia ediyorlar. Venizelos ise sol
kıyının önerilmesine bağlı kalırken, istedikleri suyu vermek için
ko
Türklerle özel bir anlaşma yapabileceklerini öne sürmüşlerdir.55
Ayrıca diğer bir İngiliz yayını olan The Manchester Guardian
gazetesine göre toplantıda tüm antlaşma maddelerinin tek tek
gözden geçirilmesi nedeniyle toplantı uzun sürmektedir. İsmet
s ın
54 “Turks Still Insist Allies Evacuate”, The Evening Star, 24 Nisan 1923, s. 1.
55 “Lausanne Busy”, The Times, 25 Nisan 1923, s. 13.
56 “Lausanne Moves Slowly”, The Manchester Guardian,25 Nisan 1923, s. 12.
Akt. Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde...,s. 113.
Nİsan 1923 143
ı
tıklarını, Fransa’nın bir oldu-bittiyle burun buruna olduğunu,
as
Müttefiklerin her tavizinde Türklerin inatçılığını arttırdıkları
iddialarını haberine taşımıştır.58
py
İsmet Paşa Meis’i İstiyor
ı
22.000.000.000 doları telafi edecek ve geri ödeyecektir. Bu
as
öngörü, Ankara parlamentosunun resmî bir kararıyla kazanılan
ve temsil ettiği çıkar grubuna tarihte kaydedilmiş en büyük
demiryolu ve petrol arazisi imtiyazlarından birini veren Colby
py
M. Chester tarafından bugün Uluslararası Haber Servisi’ne
sunuldu. Bay Chester, ekonomik kalkınma açısından bakir bir
ormanı ele geçirdik ama bu ülkeyi Amerika’nın dünya savaşı
ko
borcunu ödeyecek başka bir dünya bahçesi haline getireceğiz
demiştir. Haber şöyle devam etmektedir: Geniş kapsamlı im-
tiyazlarıyla donanmış olan Chester imtiyazları, zengin Musul
petrol yataklarına girmeyi, demiryolları inşa ederek ve yeni
petrol yatakları açarak Yakın Doğu’yu dünyanın en zengin
s ın
ı
legasyonu başkanı İsmet Paşa ile bir araya geldi. İsmet Paşa
as
ile görüşen müttefik delegeler Büyük Britanya’dan Sir Horace
Rumbold, İtalya’dan Bay Montagna ve Fransa’dan General Pellé
idi. Görüşme, ekonomik ve mali komitelerin toplantısından
py
önce gerçekleşti. İstişarenin amacına ilişkin kesin bir açıklama
yapılmamakla birlikte, istişarenin, tartışılan konuların çoğun-
daki çıkmazı kırmak ve konferansı gerçek anlamda harekete
geçirmek amacıyla yapıldığı varsayılmaktadır. Müttefiklerin
ko
baskısı üzerine İsmet Paşa, Ankara hükümetini, konferansa
getirilmesini önlemek amacıyla, imtiyazları içeren doğrudan
müzakereleri hızlandırmaya teşvik etmeyi kabul etti. İsmet
Paşa, Türkiye’nin, Osmanlı hükümeti ile Osmanlı vatandaşları
s ın
62 “Seek To Speed Up Lausanne Parley”, The Evening Star, 27 Nisan 1923, s. 11.
146 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
İngiliz The Times’ın “Lozan Bulmacası” başlıklı haberde
as
Merkep Adalarının durumu ve isimlendirmesi ele alınmıştır.
Haber metni şöyle:
py
“Taslak hazırlama komitesinin 1 ila 21. maddelerde ken-
disine atıfta bulunulan çeşitli noktalarda oybirliğine varma-
sı sayesinde bugün hissedilir ölçüde ilerleme kaydedilmiştir.
Türklerin egemenlikleri altında tutmayı önerdikleri Merkep
ko
Adacıkları konusunda ilginç bir soru ortaya çıktı. Ne Türkler
ne de müttefikler hangi adaların kastedildiğini tam olarak
bilmiyor. Çünkü Merkep haritada işaretli değil, ancak Tene-
dos ile anakara arasındaki kanalda Gaidaros (Eşek Adaları)
s ın
ı
tümserdir. Konferansın önceki konferansların kaderini paylaşa-
as
cağı, ancak bu kez dünya barışı için ölümcül sonuçlar doğuracağı,
çünkü bir çöküşün düşmanlıkların yeniden başlaması anlamına
gelebileceği korkusunu dile getiriyorlar. Haberin devamında An-
py
kara hükümetinin, kapitülasyonların kaldırılması tamamlanmış
bir gerçekmiş gibi davrandığı ifade edilerek, “Gümrük vergileri
her gün artırılıyor, ticaret en üst sınıra kadar vergilendiriliyor
ve düzenlemeler o kadar katı hale getiriliyor ki birçok yabancı
ko
iş adamları Türkiye’den ayrılmayı tercih ediyor”65 denilmektedir.
ı
edebileceği bir anlaşma için, kamuoyuna yansıyan tavrından
as
çok daha büyük bir istek duyduğu belirtiliyor. Bununla birlikte,
burada sadece Chester İmtiyazları -yani bu imtiyazların bir
sonucu olarak daha akut bir biçimde ortaya çıkan ekonomik
py
sorunlar- açısından değil, aynı zamanda Suriye sınırındaki
birliklerin rapor edilen hareketleri nedeniyle de büyük bir te-
dirginlik ve belirsizlik söz konusudur. Türk tarafında, Osmanlı
topraklarına tecavüz edildiğine dair şikâyetler olduğu görü-
ko
lüyor ve diğer yandan Türklerin Suriye sınırlarında tehditkâr
manevralar yaptığı iddia ediliyor. General Weygand’ın gerekli
görmesi halinde Fransız Hükümeti’nin takviye göndermekte
tereddüt etmeyeceği belirtiliyor.”66
s ın
ı
lenin yazarı Jacques Sadoul, Fransa’nın Türklerden kazançlı
as
imtiyazlar alacağı yönünde bir izlenime sahip olduğunu ancak
Fransız delegesi Poincaré’in başarısızlığa uğradığını belirtmiştir.
Sadoul’a göre Poincaré, “İngiliz bakanının elinde Türklere karşı
py
köle gibi bir oyuncak” olmuştur. Ayrıca makalede Türk ilkokul-
larında Fransızcanın öğretilmesi zorunluluğunun kaldırılmasını
Doğu’daki Fransız üstünlüğünün ve kültürünün ilgası anlamına
geldiği yazılmıştır.68
ko
s ın
ba
ı
as
Türk-Amerikan Antlaşması Arayışı
ı
Bunlar: 1. Türkler müttefiklerle anlaşma imzalayana kadar bir an-
as
laşma imzalamayacağı (Mr.Grew, eğer Türklerle müzakerelerimiz
kesilirse Amerikalıların doğal olarak kendi hareket serbestîsine
devam edeceğini de ayrıca benim bilgime sundu), 2. Yabancılar
için adli ve ticari rejimle ilgili Mukaveleler, Müttefiklerle Türkler
py
arasında yapılan benzer mukavelelerin çizgisinde olacağı, 3. Bu
anlaşmanın müzakerelerinin hiçbir şekilde Müttefik ve Türk
delegasyonları arasındaki müzakerelerin gidişatına müdahalede
ko
bulunmasına müsaade edilmemesi gerektiği.
Mr. Grew’in gerçekten yardımcı olmak istemesinden
memnunum.”1
s ın
ı
bir ifade kullanarak mevcut sınırı kabul etmekten de kaçını-
as
yordu. Bildiri sonlandırılırken Rauf Bey Fransız kamuoyunun,
hükûmetin mantıksız davranmasına müsaade etmemesi gerek-
tiği görüşünü ifade ediyordu.
ı
çilerine, Berlin’den ve Viyana’dan transfer edilen beş milyon
as
sterlin değerindeki altının, İngiliz vatandaşlarına tazminat
ödeme işini bize bırakarak, bizim dışımızdaki müttefiklere
tahsis edilmesini teklif etmelerini önerdi. General Pellé ve
py
ben bu telgraflardan, Fransız ve İtalyan hükümetlerinin, şu
anda söz konusu olan Türk tazminatı sorununun müttefiklerle
Türkler arasında değil, bizimle müttefiklerimiz arasında bir
sorun olduğunu kabul ettikleri sonucunu çıkarıyoruz. Fran-
ko
sız ve İtalyan hükümetlerini bu görüş doğrultusunda derhal
harekete geçmeye ve buradaki delegelerine Türkiye’ye karşı
tazminat talebini yeniden canlandırmamaları talimatını ver-
meye ikna edebilirseniz, şu anda var olan son derece zor durum
s ın
ı
ılımlı davranmıştır. Fransız Hükûmetinin fikirlerini, söz konusu
as
görüşme ile İsmet Paşa’ya resmen iletme şansı elde eden General
Pellé karşısında İsmet Paşa ise, Suriye sınırında yaşanan askerî
hareketlilik hususunda mutedil davranmış ve bölgeye yığılan
py
birliklerin içerilere doğru çekileceğinin sinyallerini vermiştir.4
ile yansıyor:
“Suriye sınırına birliklerini yığma eyleminden ötürü Türkleri
protesto eden Pierre Loti, Claude Farrére ve Madam Berthe
Gaulis tarafından Mustafa Kemal’e verilen mektup burada
ba
ı
son tebliğlerin tek düzeliğini değiştirmek için, Ankara bugün,
as
zaman zaman Türk kamuoyuna İngiltere’nin her zamanki
gibi sinsice hâlâ var olduğunu hatırlatan bildirilerden birini
yayınlıyor.”
py
Times’da aktarıldığı üzere tebliğde çeşitli silahlarla donatılmış
Hint, Nasturi, İngiliz ve Ermeni birliklerinden oluşan bir İngiliz
gücü tarafından Güney Irak’ta korkunç vahşetler icra edildiği
ko
bildiriliyor, aynı zamanda tebliğ, İngilizler tarafından organize
ve finanse edilen Nasturiler ve Ermenilerin elindeki savunmasız
Kürtlerin üzücü talihini de tasvir ediyordu. The Times, “Bu tebliğ
Türk gazetelerinin bazılarının hayli işine gelmektedir” diyor.
Zira The Times’a göre Türk gazeteleri artık Lozan haberlerini
s ın
ı
nizonu güçlendirmenin gerekli hale geldiği gerçeği haricinde
as
bu raporlar mutlak suretle asılsızdır.”
ı
yankı bulmadı. Vatan, imzacı tarafların Türk hamlesini pro-
as
testo etmeye hakları olmadığını düşünüyor, zira Fransa yalnız
Ankara Antlaşmasını geçmişte bırakmakla kalmadı, şimdi de
İngiliz tutumuna karşı çıkılamayan Lozan’da zorluk çıkar-
maktadır. İkdam, Fransız ve Türkiye arasındaki eski dostluğun
py
soğumasını, kapitalistlerin araya girmesine bağlıyor. Ankara
gazeteleri, Suriye’ye birliklerini gönderme tehditlerinden ötü-
rü zalimlik ve kötü niyetle suçlayarak Fransızları şiddetli bir
ko
biçimde eleştirmektedir. Şüphesiz, açık ifadeler tercih eden ve
ağızda gevelemeye alışkın olmayan Ankara basını, yeteneklerini
sergileyeceği bir konu bulmakta zorluk çekmektedir zira seçim
haberleri, muhalefet yokluğu nedeniyle durgundur.”
s ın
ı
Yabancı Bankalara Baskın İddiası
as
İngiliz The Times gazetesi, Osmanlı Devleti’nin son padişahı
olan Sultan Vahdettin ile ilgili haberinde, Sultan VI. Mehmed
bugün Mekke’den Süveyş’e geldi. İskenderiye’ye geçerek iki gün
py
burada kaldıktan sonra İtalya üzerinden İsviçre’ye geçecek ve
burada ikamet etmeyi planladığı anlaşılıyor8 demiştir. Ayrıca The
Times’ın bir gün sonraki haberinde Hicaz’ın iklimi nedeniyle
sağlığı bozulan Sultan Mehmed’in, sık sık bayılma nöbetlerinin
ko
eşlik ettiği kalp rahatsızlığından muzdarip9 olduğu söylenmiştir.
The Times’ın İzmir’deki Türk polisinin yabancı bankalara
baskın verdiğiyle ilgili “Yabancı Bankalara Türkler Tarafından
Baskın” başlıklı haberine göre maliye komiserliğinin emriyle
s ın
ı
edildiği tarihe veya Türkiye ile barışın onaylanmasından itibaren
as
dört yıla (hangisi daha kısa ise) sınırlayan protokol 30 Nisan’da
imzalanmış ve 5 Mayıs’ta Irak’ta yayınlanmıştır. Bazıları İngi-
liz niyetlerinin gerçekliğinden şüphe duyarken, büyük aşiret
py
liderlerinin çoğu da Irak Hükûmeti’nin bu kadar erken bir
zamanda tek başına devam etme yeteneğinden şüphe duyuyor
ve bu olasılığa kuşkuyla bakıyor.11
ko
Atina Bankasına El Konması
ı
munun bir sonucu olduğu yanıtını verdiği anlaşılıyor. Bununla
as
birlikte darbenin yalnızca Yunanlılara yönelik olmadığı ileri
sürülmektedir.”12 şeklinde Türklerin yabancı bankalara yönelik
yaklaşımına yorumunu eklemiştir.
py
Gündem konularından olan Lozan görüşmeleriyle ilgili
Lozan’daki Fransız Heyeti Başkanı Pellé’nin Fransa Dışişleri
Bakanlığı’na gönderdiği yazıda, 8 Mayıs 1923 tarihli oturumda,
ko
Trakya sınırıyla ilgili antlaşmaya eklenecek hükümlerin görü-
şüldüğü söylenmektedir. General Pellé’ye göre neredeyse tüm
konular üzerinde mutabık olunmuştur. Ancak belirlenmesi
gereken konu Trakya sınırı Lüleburgaz ile Bulgar sınırı arasın-
s ın
ı
Hicaz kralının misafiri olarak bulunduğu Mekke’den buraya
as
geldi. Sık sık bayılma nöbetlerinin eşlik ettiği kalp rahatsızlı-
ğından muzdarip olduğu söyleniyor ve Mekke’den ayrılmasına,
kaybettiği mallarını geri alma umudundan ziyade, sağlık duru-
py
munun neden olduğu varsayılıyor.15 Journal des Débats gazetesi de
Sultan’ın sağlığının hiçbir zaman iyi olmadığını ve Mekke’nin
sıcağının onu olumsuz etkilediğini yazmaktadır.16
ko
Lozan Konferansı’nın ikinci devresi devam ederken İngiliz
The Times’ın “Lozan’da Bir Engel Daha-Türklerin Bazı Dev-
letlere İtirazları” başlıklı yazısında Lozan’daki Türk heyetinin
itirazlarının engel olarak görüldüğü dikkat çekmektedir. Habere
s ın
ı
da her türlü pasaport formalitesinden muaf tutulması yönünde
as
rapor verdi. Bu nedenle Türkler bu noktada tatmin oldular, ancak
hem Türklerin hem de Yunanlıların kendilerinin kullanmak
istedikleri Edirne ve Karaağaç arasındaki şube hattı ile ilgili bir
soru ortaya çıktı. Bu hat parçasının gerçekten devlete mi yoksa
py
bir şirkete mi ait olacağını öğrenmek için konu geri gönderildi.
Rapor, Venizelos’un Milletler Cemiyeti tarafından seçilecek
tarafsız bir denetçi önerisini kabul etti. Ancak Fransızlar onun
ko
mutlaka tarafsız olmasına itiraz ettiler ve muhtemelen Yunan
ya da Türk dışında herhangi biri olabileceği kabul edilecektir.17
Bankalar Meselesi
s ın
ı
Times’ın “Türkiye’nin Fransızlara Karşı Şikâyetleri” başlıklı
as
yazısının içeriği şu şekildedir:
“Fransızlar, Ankara’nın Suriye sınırındaki durumla ilgili ce-
vabının tamamen ikna edici olduğunu düşünmezken, Türkler şu
py
anda Fransızların başka bir olaydaki eyleminden şikâyet ediyorlar.
Fransız bayrağı taşıyan ve kısmen Türk tebaadan oluşan bir mü-
rettebat tarafından yönetilen ve müttefikler arası kontrol altında
olan Karadeniz’den İstanbul Boğazı’ndaki Kavak Limanı’na gelen
ko
Buharlı Mesta gemisinde Türkler ve Yunanlılar arasında karga-
şa çıktığını ve bunun sonucunda bir ölü ve üç yaralı olduğunu
bildirdi. Kaptan’ın ricası üzerine Fransız denizcilik yetkilileri,
aralarında Türk tebaası da bulunan ve kargaşaya neden olmak-
s ın
ı
müttefikler, uzlaşmacı bir ruhla, bu dört müttefik halkla bir
as
anlaşmaya varmak için bu maddenin kendisine sunduğu pratik
fırsatı kullanması çağrısında bulundu. İsmet, Türkiye’nin bu
üçüncü taraflarla mümkün olan en kısa sürede barışa ulaşma
py
isteğine ilişkin daha önce söylediklerini tekrarladı, ancak bu
konferansı çözümü sağlayacak yetkide görmedi. Onlarla ayrı
ve doğrudan müzakereler yürütme hakkını saklı tutmak iste-
miştir. Hem General Pellé hem de ben, her iki taraf için de
ko
kabul edilebilir bir formül bulmak üzere taslak komitesinin
toplanmasını önerdik. İsmet, aramızda temel bir ilke farkı ol-
duğu gerekçesiyle bu öneriyi reddetti ve Rıza Nur araya girerek,
Türk delegasyonunun yalnızca davet eden güçler, Romanya,
s ın
ı
Türkiye’deki seçimler yabancı basının da ilgisini çekiyor.
as
İngiliz The Times gazetesi, “Türk Seçimleri”, “Milliyetçi Aday-
ların Yuvası” başlıklarıyla konuya dikkat çekerek şu ifadelerde
bulunuyor: py
“Türk basını, İstanbul seçim bölgesindeki yirmi küsur san-
dalyenin (kesin sayı henüz bilinmiyor) resmî aday listesine
ilişkin beklenmedik tahminler yayınlıyor. Beklenenin aksine
ko
Mustafa Kemal’in adı görünmüyor, ancak listede Milliyetçi
Türkiye’nin önde gelen şahsiyetlerinin birçoğu yer alıyor ve
bunların birçoğu ülkelerine o kadar layık ki, seçmenlerin parti
görüşlerine bakılmaksızın geri dönecekleri öncesinden belli.
Askerler arasında Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Paşa,
s ın
ı
Yunanistan’ın Tazminat Konusu
as
Bugün gündemde Türk-Yunan savaş tazminatı konusu ön
plana çıkıyor. Lozan’daki İngiliz temsilci Horace Rumbold’dan
Lord Curzon’a gönderilen “acil ve çok gizli” telgraf mesajında
py
Rumbold şöyle söylüyor:
“Mösyö Venizelos bugün beni görmeye geldi. Dün gece
gelen Yunan Dışişleri Bakanı Mösyö Aleksandris ile Yuna-
ko
nistan’daki durumu görüştüğünü söyledi. Bakan, Yunan askerî
makamlarının, Yunanistan’dan tazminat talep edilmesinin başla-
rına bela olduğunu ve Türkiye ile durumu düzeltme zamanının
geldiğini düşündüklerini söyledi. Mösyö Venizelos’a bu ifadenin
s ın
ı
4 Şubat’ta kabul ettiği çözüm doğrultusunda hakemlik yoluyla
as
çözülmesini önerecekti. İsmet ile yaptığı görüşmenin sonucunu
yarın bana bildireceğine söz verdi. İsmet’in sorunun hakeme
götürülmesi önerisini de reddetmesi üzerine Mösyö Venizelos,
py
çatışmaların yeniden başlamasını önlemek için son bir çaba
olarak aşağıdaki çözümü önermeyi düşündü. Konferansın ilk
aşamasında Karaağaç’ı Yunanistan’a ayırdığınız için size min-
nettar olduğunu söyledi. Bu konudaki eyleminizi göz önünde
ko
bulundurarak, Türklere Karaağaç ile güneyde birkaç kilometre
ve kuzeyde Meriç ve Arda nehirleri arasında küçük bir toprak
üçgeni teklif etme konusundaki görüşlerinizi öğrenmek iste-
di. Bu düzenleme uyarınca Yunanistan’ın kuzey sınırı Arda
s ın
ı
daha evvelinde olduğundan daha etkili hale getirmeyi başar-
dıklarını ve eğer düşmanlıklar devam ettirilirse Yunan askerî
as
yetkililerinin Çatalca hattına varmayı ve herhangi bir tazminat
meselesi olmaksızın barış yapmayı kendilerinden emin olarak
hesaba kattıklarını bildiğini sözlerine ekledi. Ancak hem kendisi
py
hem de Mösyö Aleksandris maceralara karşılardı ve Lozan’da
barış yapılmasını dilediler.”24
ko
“Türkler Uzlaşmacı Ruh Halinde”
ı
ayırt etmeksizin tüm gemilere ve yabancı güçlerin uyruklarına,
as
Türk uyruklarına ilişkin aynı koşullar altında uygulanacak.
ı
sebebenin petrol olduğu söylenmiştir. Lozan’da meydana gelen
as
çıkmazların nedeninin Amerika’nın Doğu için yapılan kavgalara
etkin bir şekilde müdahale etmesi olduğunu söyleyen Amter,
bundan sonra gerçekleşecek bir dünya savaşının petrol savaşı
olacağını düşünmektedir.27 py
Şam’da İslam Konferansı mı?
ko
Bugün dikkat çeken tek konu Lozan Antlaşması değildi.
The Times bu kez Halife’den ve dönemin Türk basınında yankı
bulan bir İslam Konferansı toplanmasından söz ediyor:
“Cumartesi gecesi Halife, kandil veyahut diğer adıyla Kadir
s ın
ı
en geniş yerel özerkliğin keyfini sürerken tüm Arap yarımadası
as
devletlerinin ve Kuzey Irak’ın birleşeceği ruhani bir prensi orada
tahta geçirme hususunda hevesli olduğu öne sürülmektedir.
Bağdat konusunda Vatan gazetesi, Times’ın Türkleri bu şehir
py
ve Musul üzerinde emelleri olduğunu söyleyecek kadar yanlış
tanıtmış olmasından üzüntü duymakta ve bu bölgelerdeki özel
muhabirinizin bu konuda bu kadar yanlış bilgilendirilmiş ol-
ko
masından duyduğu üzüntüyü dile getirmektedir.”28
ı
önerisi ile sadece Büyük Güçlerin değil, bugün de mutabık
as
olunduğu üzere, yeri geldiğinde aynı zamanda Romanya ve
Sırbistan’ın da avantajına olarak Türkiye’nin savaşa girdiği tarih
olan 29 Ekim 1914 şeklinde değiştirildi.
py
Madde 87’de Türkler ilk kez sonunda İstanbul Hükümeti’nin
fiiliyatını prensipte kabul etti. Madde:
ı
ayrı ayrı anlaşmalar yapmayı öneriyorlar. Uzmanlar Hasan Bey’i
as
bunun gereksiz bir enerji harcaması olduğu konusunda ikna
etmeye çalışacaklardır. Siyasi Komite’nin yarınki oturumu daha
heyecanlı geçeceğe benziyor.”29
py
Türk-Yunan Savaş Tehdidi
ı
Bu anlaşmazlığın nedeni, Türklerin Sovyet ticari komisyonunu
as
tanımayı reddetmesi ve bunun karşısında Rusya’nın bir Türk
gemisinin Batum’a girme iznini reddetmesidir. Misilleme ola-
rak Türkler şu an tüm Rus gemilerinin Türk limanlarını terk
py
etmeleri emri veriyor. Barışçıl eğilimleri olduğuna inanılan
Yunan lider eski Başbakan Venizelos, Türkiye’nin tazminat
taleplerini geri çekmesi hususundaki Yunan ısrarı konusunda
Türk elçisi İsmet Paşa ile sık sık görüşüyor. Her iki delege de
ko
şimdi, hükümetlerine sevk ettikleri sorulara gelecek cevapları
bekliyorlar. İngiliz delege Rumbold, eğer meydana gelecekse
de gelecek hafta sonu olması beklenen bir kesintiyi önlemek
için elinden geleni yapıyor. Bu arada Hasan Bey, Fransız tavrı
s ın
ı
yemeyeceğini, Türkler de Yunanlılara ödeme yapmayacaklarını
as
söylüyor. Venizelos ile İsmet Paşa arasında bu zor durum üzerine
son derece nazik görüşmeler yapılıyor. Doğal olarak Müttefik-
lere de danışılmıştır ve Yunanlılar ile Türklerin meseleyi fazla
py
gecikmeden kendi aralarında çözeceklerini ummaktadırlar.
...
ı
ihtimal dâhilinde olmadığı yorumunda bulunmuştur. Ayrıca
as
1912’den beri, benzer durumu yaşayan Türkler için Türkiye’nin
de tazminat isteğinde bulunduğunu belirtmiştir.32
ı
Lozan’da bu gelişmeler yaşanırken bir diğer yanda Ameri-
as
kan The Seattle Star gazetesi, “Bu Kanlı Blöf Oyunu” başlıklı
haberinde şöyle söylüyor:
“Yunan başkomutanı General Pangalos, Yunanistan’ın talep-
py
leri karşılanmazsa İstanbul’u ele geçirme tehdidinde bulunuyor.
Peki, arkasında kim var? Neden, Yunanistan’ın toplam nüfusu,
5.000.000 yarı aç insan, şu anda son savaşın ellerinde bıraktığı
1.000.000’dan fazla mülteciye nasıl bakacaklarını düşünüyorlar?”34
ko
Yazı, dünyadaki mevcut siyasi gelişmeler neticesinde bir
savaş çıkma ihtimaline dair endişeleri vurguluyordu.
Gerçekten de Yunanistan İhtilal Meclisi 7 Mayıs’ta oybirliği
ile savaşa devam kararı almıştı. Hatta Lozan’daki baş delege
s ın
ı
kahramanlıkları ardından Türklerin imkânsız görülen bir yolu
as
açtıklarını ve bu yolda ilerlerken yeni ve güçlü devletin temel-
lerini ihmal etmediklerini görmüştür. Schaffer makalesinde
Türkleri övgü ile anarken gerçekleştirilen inkılapların anayasaya
uygunluğuna da dikkat çekmiştir. Bu adımlarla birlikte İslam’ın
py
dinî esaslarına müdahale edilmediğini de eklemiştir.35
35 Dr. Schaffer, “Die Weidergeburt der Türkei”, Neue Freie Presse, 19 Mayıs 1923,
s. 2-3, akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 409-411.
Mayıs 1923 179
ı
sinin bu yazıda, Yunan ordusunun yakında ilerleyeceğine dair
as
ısrarlı söylentiler sonucunda, buradaki İngiliz temsilcisinin
Dışişleri Bakanlığını arayarak itidal tavsiyesinde bulunduğu
anlaşılmaktadır. İngiliz temsilci, Doğu Trakya’yı işgal etme
py
girişiminin Lozan’da Yunan heyetinin karşılaşacağı güçlük-
leri artıracağına işaret etmiştir. Ayrıca temsilci, Yunanistan’ın
dikkatini, Küçük Asya kıyılarında karaya çıkan düzensizler ve
Çerkeslerden oluşan gruplara çekti. Yunan Hükûmeti, Yunan
ko
çetelerinin karaya çıkışından haberi olmadığı cevabını verdi ve
birkaç Çerkes’in karaya çıkmasından Yunanistan’ın sorumlu tu-
tulamayacağını ekledi. Yunanistan, tazminat ödenmesine ilişkin
ilk kararında ısrar etmekle birlikte, Trakya sınırının Türkiye’nin
s ın
ı
Bir diğer Amerikan yayını olan The Evening Star gazetesi
as
“Yunan Dışişleri Bakanı Türk Taleplerine Karşı Kararlı” başlığıy-
la konuyu şu şekilde sayfalarına taşımıştır: Yunanistan Dışişleri
Bakanı Aleksandris dün gece dışişleri muhabirlerine yaptığı
açıklamada, Türkiye’nin Yunanistan’dan alacağını iddia ettiği
py
tazminat meselesini çözmek için savaşta ısrar etmesi halinde
Yunanistan’ın savaşı kabul edeceğini söyledi. Türkiye’nin tazmi-
nat taleplerinde ısrar etmesi halinde Yunan delegelerin bu hafta
ko
yapılacak Yakın Doğu konferansından çekileceğini de sözlerine
ekledi. Aleksandris yabancı muhabirlere “eğer Türkler tazminat
almak için savaşı yeniden başlatmayı önerirlerse, Yunanistan bu
meydan okumayı kabul eder” dedi. “Hükûmetim,” diye devam
s ın
ı
hâlâ Yunanlılara ve Türklere her ikisi için de kabul edilebilir
bir çözüm sunarak silahlı bir çatışmadan kaçınmayı umuyor.
as
Pazartesi günü müttefik diplomatlar, Lozan Konferansı’nın
ilk aşamalarında Edirne’deki Karaağaç kasabası karşılığında
Türklerin Yunanlılardan tazminat taleplerinden vazgeçmelerini
py
önerdiler. İsmet Paşa öneriyi Ankara’ya havale edeceğine söz
verirken, Venizelos bu çözümü kabul etmedi.39
ko
Yunan Filosu Çanakkale Boğazı’nda
ı
bir haberi resmen yalanlanmıştır. Haber, Yunanlıların ayrıca
as
Yunanistan’ın aynı amaçla ticaret filosunun bir bölümünü teslim
etmeye hazır olduğu yönündeki söylentileri de gülünç olarak
nitelendirmiştir.40 The Evening Star’ın Venizolos ve Aleksandris’in
py
tazminat talebini yalanlayan haberinin tam tersi bir haber yapan
İngiliz The Manchester Guardian, Yunanistan’ın Türkiye’ye savaş
tazminatı için Karaağaç’ı vermeye hazırlandıklarını söyleyerek
Yunanistan’ı cömert olarak ifade etmiştir. Ayrıca İsmet Paşa’nın
ko
bu neticeden memnun olduğunu ve konuyu Ankara’ya havale
ettiğini ve konuşmaların devam etmekte olduğunu yazmıştır.41
Yunanistan’ın tazminat konusuyla ilgili fevri görülen hare-
ketlerinin neticesinde İngiliz The Times gazetesi “Yunanistan’a
s ın
40 “Greek War Fleet Moves To Straits, Turks Protesting”, The Evening Star, 23
Mayıs 1923, s. 1.
41 The Manchester Guardian, “Greece Ready To Ceed Karagatch”, 23 Mayıs 1923,
s. 8. Akt. Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde..., s. 177.
Mayıs 1923 183
ı
Türk-Yunan tazminat konusundaki anlaşmazlığın Amerikan
The Seattle Star gazetesinde “Yunanlılar ve Türkler Kırılma-
as
ya Yakın” başlıklı haberinde Yakın Doğu barış konferansının
uçurumun eşiğinde titrediği Lozan’da Yunanistan ve Türki-
ye arasında bir kırılma bekleniyor. Lozan’dan gelen iyimser
py
haberlerde bir uzlaşmanın yakın olduğuna dair umut olduğu
belirtilirken, kötümser haberlerde Yunan hükûmetinin, Yunan
temsilci Venizelos’un kabul ettiği son uzlaşmayı reddettiği ve
ko
durumun eskisinden daha gergin olduğu ifade ediliyor.43
Amerikan The Washington Times gazetesine göre Türk
hükûmeti, Yunanistan’ın Türkiye’ye savaş tazminatı ödemesine
karar vermiştir. Ayrıca Türk hükûmeti müttefiklerin Yunanistan’a
s ın
ı
ve Rusya’nın da savaşa sürüklenmesinden korkuluyor.46
as
Savaş olacağına yönelik haberlerin yanında The Times gaze-
tesinin İsmet Paşa ve Venizelos’un iletişimlerine yer verdiği şu
yazısı dikkate değerdir. Bahsi geçen yazıda Venizelos ve İsmet
Paşa arasında ciddi özel görüşmeler devam ettiği ancak henüz
py
resmî bir açıklama yapılmamış olsa da Venizelos ve İsmet Paşa
arasında tazminat konusunda bir anlaşmaya varılmış olmasının
muhtemel göründüğü ve Atina’dan gelen raporda, tazminat
ko
yerine Türkiye’ye toprak teklif edildiği gibi bir ihtimal olmadığı
söyleniyor.47
Savaş ya da Barış
s ın
46 “50,000 Turkish...”, s. 2.
47 “Lausanne Busy”, The Times, 24 Mayıs 1923, s. 10.
48 “Greek Soldiers Prepared For Offensive”, The Washington Times, 25 Mayıs
1923, s. 2.
Mayıs 1923 185
ı
Türkiye’ye bırakma teklifine vereceği cevaba bağlı olduğunu
as
kabul ettiği söylenmiştir. Haberin devamında Yunan teklifinin,
Bulgaristan sınırına kadar uzanan kısa bir demiryolu hattını da
içerdiğinin öğrenildiği söylenildikten sonra Avrupalı güçler,
py
buradaki temsilcileri aracılığıyla, aceleci davranılmaması için
hem Türklere hem de Yunanlılara büyük baskı uyguladığı an-
latılmıştır. Yazıda, Yunan delegasyonundan Venizelos’un bugün,
ko
durumun kendi ellerinde olmadığını, kararın Atina’daki askerî
kabineye bağlı olduğunu söyledi, ancak Ankara’dan gelen ce-
vabın daha fazla tartışmaya yol açması halinde Yunanistan’ın
konferansı terk etmeyeceği izlenimini verdiği bir Türk sözcünün
ise bugün yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Batı Trakya’daki Yu-
s ın
49 “Turks Have Choice Of Peace Or War”, The Evening Star, 25 May 1923, s. 4.
186 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
manşetli haberinde “Lozan’dan Gelen Haberler, Uzlaşmada
Savaş Olasılığının Ortadan Kalktığını Söylüyor” diyor ve ekliyor:
as
“Exchange Telegraph’ın bu akşam Lozan’dan gönderdiği
habere göre, düşmanlıklara yol açmasından korkulan Türk-
py
Yunan anlaşmazlığı çözüme kavuşturuldu. Mesajda ayrıntıla-
rın daha sonra düzenleneceği de ekleniyor. Fransız hükümeti,
Paris’teki büyükelçileri aracılığıyla İngiltere ve İtalya’dan, müt-
tefiklerin olası bir Türk-Yunan çatışmasına dâhil olmamakta
ko
kararlı oldukları ve ne Türk ordusunun Trakya’ya geçmesini
engelleyecekleri ne de Yunan filosunun Çanakkale Boğazı’na
girmesine izin verecekleri yönünde Atina’ya acil haber vermeleri
için kendisine katılmalarını istemiştir. Fransa’nın müttefiklere
s ın
ı
Lozan’da Rahatlama...
as
Türk-Yunan tazminat meselesinin, farklı bir yöntem ile çö-
zümlendiğini “Türk-Yunan Savaşı Önlendi”, “Karaağaç Verildi”,
“Lozan’da Rahatlama” başlıkları ile konuya dikkat çeken İngiliz
py
The Times gazetesinden öğreniyoruz.
The Times Lozan’da Türk ve Yunan tarafının tazminat me-
selesinde anlaştıklarını ve bu şekilde son birkaç gündür barışı
ko
tehdit eden bir tehlikenin önlendiğinden söz ediyor. Böylelikle
konferans hâlâ mevcut olan sorunlarla daha rahat bir biçimde
ilgilenebilecektir. Aktarılana göre tüm delegasyonların liderleri
ile Château d’Ouchy’de dün öğlen gerçekleşen özel bir görüşme
sonunda Venizelos gülümseyerek “Bu barıştır” ifadesinde bulun-
s ın
muştur. The Times’a göre görüşme ilk başta soğuk başlamış, ancak
sonrasında görüşmelerin geri kalanı içtenlikle sürdürülmüştür.
The Times “General Pellé, Sir Horace Rumbold ve Senyör
Montagna sırasıyla meselenin tarihi, maddi ve ahlaki yönlerini
ba
52 “Separate Treaties with Turks Agreed”, The Evening Star, 26 Mayıs 1923, Kapak
Sayfası.
188 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
da hatırlatmıştır. Müttefikler bunu akıllarında tutacaklarını
as
ifade etmiştir.53
Lozan’dan aktarılan olumlu haberlerin yanı sıra Amerikan
The Seattle Star gazetesi, aynı tarihe ait sayısında iğneleyici bir
py
üslupla şu ifadelere yer veriyor:
“Dünyanın her yerinde açık hava sporlarının yapıldığı mev-
simdir bu. Amerika Birleşik Devletleri’nde beyzbol sezonu tüm
ko
hızıyla devam ederken, Avrupa’da Türkler ve Yunanlılar yıllık
savaş serilerine başlamak üzereler.”54
ı
lerin yanı sıra İngiliz yayın organı The Times’da “Türkiye’den
as
Birleşik Devletlere Teklif ” manşeti ile yayımlanan haberde
Washington’da yaşanan gelişmelere dair şu ifadeleri okuyoruz:
“Hükûmet, İsviçre’deki Birleşik Devletler Ortaelçisi Bay J.
py
C. Grew’ün Türkiye’ye bir Ticaret Anlaşması önerdiği iddiasını
kesin bir dille yalanlamaktadır. Tam tersine, öneri Türkiye’den
gelmiştir ve Lozan’daki geniş kapsamlı sorunlar çözülmeden
müzakerelerin kesin bir şekil alması mümkün değildir.”56
ko
Amerikan The Seattle Star gazetesinde ise Karaağaç mese-
lesine vurguyla “Türkiye’ye Yeni Bir Toprak Parçası Verildi”
manşeti ile durum şu ifadelerle değerlendiriliyor:
s ın
ı
as
Lord Curzon’a Gizli Telgraf
ı
yoklamayı teklif etti. Kendisine konuyu düşüneceğimi söyledim
as
ancak ondan kendisini tutmasını istemek niyetindeyim. Ken-
disine söylemesem de İsmet’in Yunanlıları ve Yunan ordusunu
göz ardı etmeyi göze alabileceğini düşünmesi bize yakışmaz.”59
py
“Dedeağaç’ta Panik Yaşanıyor”
ı
kendi topraklarındaki kısımları üzerinden yolcu ve malların
as
sınırsız geçişine izin verme yükümlülüğünü kabul etmiştir.
Ayrıca Milletler Cemiyeti demiryolu komiseri, Yunan ve Türk
müşavirlerine ilaveten bir Bulgar’ın da yardımını alacak ve beş
py
yıl sonra üçünden herhangi birinin talebi üzerine, Milletler
Cemiyeti, nüfus mübadelesi sözleşmesi uyarınca zorunlu ola-
rak değiştirilmek istemeyen Karaağaç sakinlerinin gelecekteki
ko
kontrolünün ne olacağına karar verecektir.61
Türk-Yunan müzakereleri neticesinde tazminat olarak
Karaağaç’ın Türkiye’ye verileceği haberinin duyulmasıyla bir-
likte İngiliz The Times, Dedeağaç’ta panik yaşandığını yazmıştır.
The Times’a göre Dedeağaç yetkilileri, Karaağaç’ın Türkiye’ye
s ın
ı
as
ABD-Türkiye Arasında Antlaşma Arayışı
meler öyle bir noktaya ulaşmıştır ki, bakanlık Bay Grew’a daha
resmî müzakereler başlatma yetkisi vermenin uygun olacağını
düşünmüş ve bu amaçla 29 Mayıs’ta Bay Grew’a Türkiye ile
dostluk ve ticaret antlaşması veya antlaşmaları müzakere etme
ve imzalama konusunda tam yetki telgrafla bildirilmiştir. Bu
ba
ı
başlıklı haberinde toprak sorunlarının özel görüşmeler esnasında
as
çözüme kavuşturulduğu izlenimini edindiklerini söylemektedir.
The Times’ın haberinin devamında Türkler Meis’i İtalyanlara
bırakmayı ve Adakale üzerindeki hak iddialarından vazgeç-
py
meyi kabul ettiklerini öte yandan Türklere Trakya sınırı olarak
Meriç’in sol kıyısı yerine talveg verileceğini ve Merkep Ada-
cıklarını (Tavşan Adaları) ellerinde tutulacaklarını söylemiştir.
Hararetle tartışılan bu dört noktadan sadece ilki beş dakikalık
ko
bir tartışmaya değermiş gibi görünmektedir. Ancak bunların
hepsi sağduyu doğrultusunda tasfiye edilmiştir.2
1 “Full Turk Treaty Power Sent Grew”, The Evening Star, 1 Haziran 1923, s. 21.
2 “Turkish Treaty Progress”, The Times, 1 Haziran 1923, s. 14.
HAZİRAN 1923 195
ı
tahkim ederse kaybeder. Ancak Türklerin ne yapmaya niyetli
as
olduğunu bilmiyoruz. Türkiye ile barış istiyoruz, ancak dost-
ça davranmadığını gösterirse nasıl davranacağımızı bileceğiz.
Büyük güçler bize Karaağaç Anlaşması’nın yeni bir savaşı ön-
py
lediğini söylediler. Biz de Bulgaristan ile Ege arasında Milletler
Cemiyeti’nin kontrolü altında tarafsız bir bölge oluşturulması
halinde yeni bir savaşın da önleneceğini söyledik. Yunanistan’a
karşı Türkiye ile bir anlaşmaya varabilirdik, ancak vermiş oldu-
ko
ğumuz sözlere sadık kalmak istediğimiz için bunu yapmadık.
Toprakları zenginleşmiş komşularımızın, Bulgarlar arasındaki
nefretin ölmesinin ya da canlanmasının kendi tutumlarına
bağlı olduğunu anlamaları gerekmektedir. Bazı çevreler Neuilly
s ın
ı
“Türkiye’deki yabancılar için yargı güvencesi konusunda
as
uzun süredir devam eden tartışma, Yakın Doğu Konferansı’nda
çözüme kavuşturularak barış anlaşmasına giden yoldaki en-
gellerden biri ortadan kaldırılmıştır. Türkler, tüm davalarda
py
yargılamayı takip etmek ve Türk adalet bakanlığına tavsiyelerde
bulunmakla yetkili olacak dört yabancı danışmanın atanmasını
kabul etti. Bu danışmanlar tüm tutuklamalar ve ev aramaları
konusunda bilgilendirilmelidir.”
ko
Haberin devamında Amerikan temsilcisi Joseph C. Grew,
anlaşmaya atıfta bulunarak şunları da söyledi: “Eminim ki hiç
kimse, deklarasyonun şartlarına en liberal ruhla ilgi göster-
s ın
Hukuki Kapitülasyonlar
ı
ettikleri kimi ayrıcalıkları devam ettirmek için direniyorlardı.
as
Diplomatların verdikleri mücadeleyi Batı basını da kuvvetle
desteklemekteydi. Nitekim İngiliz The Times “ Lozan’da Neşesiz
Bir Gün” başlıklı yazıda 6 Haziran 1923 tarihinde bu konunun
py
kayda geçirilecek tek olay gibi göründüğünü söylemektedir.
Haberde Ankara müzakerelerine ilişkin haberler pek de iç açıcı
olmadığı için müttefikler, Türkiye’ye verdikleri 29 Mart tarihli
ko
notada yer alan ve makul bir süre içinde anlaşmaya varılamaması
halinde müttefik güçlerin hükûmetlerinin vatandaşlarının hayati
çıkarlarını korumak amacıyla geçen 31 Ocak tarihli taslakta
yer alanlara yakın ayrıntılı hükümlerin antlaşmanın kendisine
eklenmesi konusunda ısrarcı olmaları gerekeceğini ifade eden
s ın
ı
yapılan günlük ödemelerin tekrar başladığını müjdelemekte-
as
dir. 1909’dan beri bu geçiş ücretleri, Türkiye’nin başkentindeki
belediyeye 1.000.000 Sterlinlik kredinin ödenmesi için rehin
verilmiştir. Bu paraya dayanılarak verilen tahvillerde, faizin ve
batan fonun her türlü kesintiden muaf olarak altın cinsinden
py
ödeneceği açıkça belirtilmiştir. Geçiş ücretlerinin ilk ücretinin
her gün Osmanlı Bankası’na ödenmesini ve ne hükûmetin ne
de belediyenin geçiş ücretlerinden elde edilen geliri azaltacak
ko
hiçbir şey yapmayacağını taahhüt ederler.8 Aynı gazetenin “Ga-
lata Köprüsü Geçiş Ücretleri” başlıklı haberinde belediyenin,
Galata Köprüsü geçiş ücretlerini Türkiye Cumhuriyeti Merkez
Bankası’na ödemeye yeniden başladığı yazmaktadır. Ayrıca 7
s ın
ı
Demiryolu İşleri
as
Fransa’nın demiryolları konusuyla ilgili tavırları ve
Türkiye’den beklentileriyle ilgili The Seattle Star gazetesinde
py
kaleme alınan habere göre Bağdat Demiryolu’nun kontrol hisse-
lerinin bir İngiliz grup tarafından satın alındığının bildirilmesi,
İngiltere ile Türkiye arasında bir yakınlaşma ve Fransa’nın yakın
ko
doğudaki siyasi ve ekonomik izolasyonunun neredeyse tamamen
sona ermesi anlamına gelmektedir. Aslında, geçen yıl Çin’de
Fransız destekli Banque Industrielle’in başarısızlığa uğrama-
sıyla birlikte Fransa’nın Doğu’daki etkisi sarsılmaya başladı.
Fransa’nın dikkatini Almanya’daki sorunlara yoğunlaştırmasının
s ın
ı
Türkiye ve Yunanistan arasında ayrı barış anlaşması yapıla-
as
cağıyla ilgili bazı basın organlarının haberine karşılık İngiliz The
Times gazetesinin “Yunanistan ve Ayrı Bir Barış” başlıklı yazıyı
yayımlamıştır. Haberde bugün bir gazeteciye konuşan Başbakan
py
Albay Gonatas, Yunanistan’ın ve Türkiye’nin ayrı bir barış imza-
layacağı yönündeki söylentileri kesin bir dille yalanladığı söylen-
miştir. Bununla birlikte, genel bir barışın imzalanmasının daha
fazla gecikmesi halinde, Lozan’daki Yunan delegelerine, Yunan
ko
ordusunun erken terhis edilmesini sağlamak amacıyla Türklerle
bir ön barış imzalama yetkisi verileceğini de sözlerine ekledi.12
Ticari İşler
s ın
ı
dımcısı ve genel müdürü Frederick S. Blackall bugün yaptığı
as
açıklamada, Türk hükûmeti ile Osmanlı-Amerikan Kalkınma
Şirketi arasında yapılan ve Chester imtiyazlarının Türk hü-
kümeti tarafından bir grup Amerikalı sermayedarın tercihine
bırakıldığı anlaşmanın bu hafta şirket tarafından kabul edilerek
py
imzalandığını duyurdu. Türk parlamentosu tarafından onayla-
nan imtiyazlar Amerikalılara demiryolu, petrol, madencilik ve
tarımsal haklar vermektedir. İmtiyazlar öncelikle Osmanlı-Ame-
ko
rikan şirketinin Türk hükûmetinden kabul ettiği ve Türkiye’de
yaklaşık 2.500 mil demiryolu inşa etmeyi öngören seçeneklerle
ilgilidir.14 Yine The Evening Star gazetesinde yayımlanan “Türk
Borç Krizi Akut Hale Geliyor” başlıklı haberde Yakın Doğu
s ın
Kuponlar Meselesi
ı
“Türk İnadı”, “Daha Fazla İmtiyaz Yok” başlıkları ile konuya
as
dikkat çekerek şöyle devam ediyor:
“Son günlerde geçirdiği rahatsızlıktan tamamen kurtulduğu
py
anlaşılan Başbakan Rauf Bey, yarı resmî bir Türk ajansının
temsilcisine bir açıklama yaptı. Bağımsızlık ve savaşın yeni-
lenmesi konusunda alışılagelmiş açıklamaları yaptıktan sonra,
ülkenin Müttefiklere daha fazla taviz verilmesine tahammül
ko
etmeyeceğini ve Hükümet’in herhangi bir girişimde bulun-
masını beklemenin boş olduğunu ileri sürmüştür. Başbakan,
Lozan’da bir anlaşmaya varılabilmesi için Müttefiklerin şu anda
biraz iyi niyet gösterebileceklerini öne sürdü. Kendisine ticari
s ın
15 “Turk Debt Crisis Becomes Acute”, The Evening Star, 9 Haziran 1923, s. 4.
16 “Turkish Obstinacy”, The Times, 12 Haziran 1923, s. 14.
HAZİRAN 1923 203
ı
ni müzakere etme hakkını saklı tutan, İsmet Paşa tarafından
as
yapılacak bir deklarasyon taslağı hazırlamışlardı. İsmet Paşa
bugün, bu beyanı ancak Türkiye’nin kuponları Fransız frangı
olarak ödeyeceğini açıkça belirtmesi halinde kabul edeceğini
py
oldukça net bir şekilde bildirdi. Bu arada, Konferans söz konusu
olduğu sürece, borç meselesi belirsiz bir tarihe tehir edilmiştir.”17
ko
ABD Elçisinin İsmet Paşa ile Görüşmesi
ı
etmek gibi bir niyeti olmadığı konusunda kendisine güvence
as
verdiğini belirtiyor. Ne Montagna ne de Pellé, Rumbold’un tavrı
konusunda net değiller ama Montagna, itiraz konusu madde
herhangi bir İngiliz menfaatine uygun olsa bile, yapmak zorun-
py
da kalacağımız son derece istenmeyen itirazlardan kaçınmak
için bu hükmü antlaşmadan çıkarmaya zorlayabileceklerine
inanıyor. Hem Müttefikler hem de kendimiz için, konferansta
ko
ilk kez onlarınkine zıt bir tutum takınmak zorunda kalacağı-
mız bir pozisyona düşmekten kaçınmanın öneminden tekrar
bahsettim. Montagna bundan kaçınmanın önemi konusunda
benimle tamamen aynı fikirdeydi ve böyle bir durumun ortaya
s ın
Yunan Seferberliği
ı
Curzon’a telgraf yoluyla gönderiliyor:
as
“Barış görüşmelerinin beklenmedik bir şekilde uzaması ve
konferansın ertelenebileceğine ilişkin son söylentiler Yunan
kamuoyunu büyük ölçüde rahatsız etmiştir. Son sekiz yıldır
py
seferberlik halinde olan Yunanistan, 200.000 kişilik bir or-
duyu savaşa hazır halde tutma yükünü daha fazla taşıyamaz.
Gecikmeksizin terhis olmayı ve normal hayata dönmeyi dü-
şünmek zorundadır. Beklenenin aksine, müttefikler ve Türkiye
ko
arasındaki askıda kalan sorunlar çözülmemiştir. Görüşmelerin
bugünkü aşamasının bu hafta ya da önümüzdeki hafta sona
ermesi beklenmiyor. Bu ihtimal Yunan hükûmetini ve heyetini
durumu ciddiyetle değerlendirmeye zorlamaktadır. Bu nedenle,
s ın
ı
tirme eğiliminde olacaktır. Çünkü bu büyük güçlerin, hâlâ
askıda olan sorunlarla ilgili Türk görüşünü kabul etmek yerine
as
meseleleri konferansın ertelenmesine itmeye karar verdiklerinin
kanıtı olacaktır. Ön anlaşmaların imzalanması için görüşmeler
ertelenemez, çünkü konferans birkaç gün içinde ertelenirse,
py
İsmet büyük olasılıkla hemen Lozan’dan ayrılacak ve astlarıyla
görüşmelerin başarı şansı olmayacak, böylece çok acı sürprizler
ortaya çıkabilecektir. Aciliyetini vurgulamaya gerek duymadığım
ko
bu talebime olumlu cevap verileceğini ümit ediyorum.”19
ı
kendisine yetki vereceğine güvenmektedir. Bu durum, önerilen
as
imtiyazın hangi anda ve hangi karşılıkla yapılacağı sorusuna
halel getirmeyecektir.”20
py
Amerikan’ın Lozan’daki gözlemcisi Orta elçi Grew’den ABD
Dışişlerine çekilen telgrafta ise şu bilgiler veriliyor:
“Osmanlı borç sorunu, imtiyazlar ve İstanbul’un tahliye-
si hâlâ çözülememiştir. Müttefik delegelerin durumu kendi
ko
hükümetlerine ileterek talimat talep ettikleri 11 Haziran’dan
bu yana borç meselesine ilişkin herhangi bir görüşme yapıl-
mamıştır. Her iki tarafı da tatmin edecek bir formül arayışları
sonuçsuz bir şekilde halen devam etmektedir. Bu arada imti-
s ın
ı
as
Borçlar Meselesi
ı
görüşlerini bilmekten memnuniyet duyacağını bildirdi. Müt-
as
tefikler, tazminatların ödenmesi konusunda Yunanlılara nasıl
yardım ettiklerini düşünerek bu fikirden vazgeçmişlerdir.”22
py
Ankara’da Yavaş Pazarlık
ı
as
Ayrıca İngiliz The Times’ın “Türk Tahvilleri” başlıklı habe-
rinde şöyle yazıyordu:
“İngiliz ve Fransız basınının bazı kesimlerinde Türkler
py
‘müttefikleri aldatıyor’ ve tahvillerinin faizlerini kâğıt frank
yerine altın olarak ödemeyi reddetmekle ‘tamamen mantık-
sız bir tutum’ sergiliyorlar. Ama sonuçta, onların iddiasında
haksız olan ne? Avrupa’da hangi ülke tahvil sahiplerine kendi
ko
değerinden başka bir değerle ödeme yapar? Fransa, Fransız
kiralarını elinde tutan bir İngiliz ya da Türk’e frank dışında
bir para ödüyor mu? Çoğu Fransız olan bazı tahvil sahipleri,
Türkiye’den, başka hiçbir ülkenin kabul etmek zorunda olma-
s ın
Bulgaristan’da Darbe
ba
ı
önemli bir sorudur. Eğer kontrolü elinde tutarsa, en büyük
as
tehlike, Bulgaristan’ın istediği Karaağaç nedeniyle Türkiye’den
intikam almaya çalışılabilir denilmektedir. Paul Dispatch, “Mev-
cut durum Lozan’daki Türk diplomatik başarısıyla birleştiğinde,
py
devrim Balkanları savaştan hemen önceki duruma geri döndür-
dü. Türklerin Avrupa’ya geri dönmesi ve Sofya’da eski unsurun
kontrolü ele almasıyla birlikte, siyaset 1914’te kesintiye uğradığı
noktadan yeniden başlamaya hazırdır, ancak şu farkla: Alman
ko
yanlısı grup eskisinden daha zayıftır.”25
İngiliz The Times, “Irak’tan Pullar” başlıklı haberinde kapi-
tülasyonsuz bir şekilde değişen ilişkileri ele almıştır:
“Filoloji ve siyaset el ele yürüyor. Filatelist için Lozan Ant-
s ın
ı
Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesi “Çanak-
kale Boğazı Uluslararası Bir Temelde Açıldı mı?” sorusuna
as
şu cevabı vermiştir: “Çanakkale Boğazı şu anda uluslararası
temelde açıktır. Lozan Konferansı sırasında Boğazlar’ın Türk
kontrolü altına alınması konusu gündeme gelmiş ve 8 Aralık
py
1922’de ticaret gemilerinin ve savaş gemilerinin belirli kısıtla-
malar dışında serbest geçiş ilkesi hem müttefik hem de Türk
delegeler tarafından kabul edilmiştir.” Ancak nihai anlaşmaya 20
ko
Aralık’a kadar varılamadı; bu son plan, uluslararası bir Boğazlar
komisyonu kurulmasını da içeriyordu.27
İngiliz The Times gazetesi ise “Türkiye Seçimleri” başlıklı
haberinde dikkat çeken İstanbul adaylarına yer vermiştir. Habere
s ın
Bey, Fevzi Paşa, Fethi Paşa, Refet Paşa, Kazım Karabekir Paşa,
Adnan Bey ve İttihat ve Terakki Cemiyeti (eski) Başkanı İsmail
Canbulat, Eski Sağlık Bakanı Dr. Refik, Eski Eğitim Bakanı
Hamdullah Suphi ve şimdiki Moskova Büyükelçisi Muhtar Bey
yer alıyor. Şimdiye kadar otuz milletvekili muhalefete uğrama-
ı
söylüyor.28
as
Yeni Türk Planı
limited veya benzer bir isimle, yüz bin adet yüzde 6 imtiyazlı ve
yüz bin bir şilinlik kurucu hissesine bölünmüş 145.000 Sterlin
(yaklaşık olarak 1.000.000 Avro’ya denk gelmektedir) sermayeli
bir kuruluş oluşturulması önerilmektedir. Bu yeni şirket, Milli
Türk Şirketi’nin sermayesinin dörtte birine sahip olacak, o da
şirketin sermayesinin dörtte birine sahip olacaktır. İki şirket
ı
yönetimine İngiliz veya Fransız uzmanları atayacak ve Türklerin
as
İngiliz ve Fransız işletmelerinde eğitim yapmalarını, eğitildik-
lerinde ise işin başına geçmelerini sağlayacaktır. Tüm ülkenin
ithalat ve ihracatının kontrolünü, parlamento üyelerinin büyük
ölçüde ilgi gösterdiği tek bir kuruluşun elinde tekelleştirmek
py
suretiyle Türkiye’nin gelişimini kolaylaştıracak gibi görünen bu
dikkat çekici plan, ancak savaşın yol açtığı düzensizlik nede-
niyle ticaretin karmakarışık bir durumda olduğu Türkiye gibi
ko
bir ülkede mümkün olabilir. Bu plan amacına ulaştığı takdirde,
Türkiye ile ticaret yapmak isteyen herkes, bunu ancak hesapların
kapatılmasından kendisini sorumlu tutacak olan yeni şirket
aracılığıyla yapabilecektir.29
s ın
ı
sekiz olarak belirlenmiştir. Yirmi yaşında gönüllü olarak ev-
as
lenmemiş olanlar devlet tarafından evlenmeye zorlanmaktadır.
Hastalığını bahane ederek kurtulmaya çalışan kişi, hükümet
tarafından atanan bir doktor tarafından muayene edilmek zo-
rundadır. Eğer sağlık durumu evliliğe uygun olmadığını kanıt-
py
larsa, kendisini muaf tutan bir sertifika alır. Ancak hâlâ sağlıklı
olma ihtimali varsa, masrafları devlet tarafından karşılanmak
üzere tedavi edilir ve uygun hale gelene kadar gözetim altında
ko
tutulur. Yeterli bir neden olmaksızın evlenmeyi reddeden kişi
tüm medeni haklarını kaybeder ve evlenebilmesi için devlete
gelirinin dörtte birini ödemek zorunda kalır. Ayrıca yoksullar
çeyiz alabilirler. Dolayısıyla, Türk bekârları toplumun dışlanmış
bir üyesi haline gelir ve yalnızca devletteki herhangi bir pozis-
s ın
31 “Says Turkey No Place For Any Bachelors”, The Evening Star, 23 Haziran 1923,
s. 12.
216 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
gemileri gelene kadar mürettebat gemide çalışmaya devam edi-
as
yor. Türkler 108-111. maddeleri (karma hakem mahkemeleri)
kabul etmişler, ancak bu mahkemelerin üç yıl sonra işlevlerinin
sona ermesini ve bu sürenin sonunda hâlâ devam eden davaların
py
Lahey’e gönderilmesini talep etmişlerdir.”32
Türkiye-Portekiz İlişkisi
ko
Amerika Birleşik Devletleri’nde yayımlanan The Evening
Star Gazetesi, çok ilginç bir Türkiye haberi veriyordu. “Türkiye-
Portekiz Savaş Tehlikesi Sona Eriyor” başlıklı haberde “Türkiye,
Portekiz ve Belçika’nın Lozan Antlaşması’na katılmalarına
s ın
ı
ödemesi meselelerinin tekrar ele alındığı 25 Haziran 1923
as
tarihli toplantıyı ele almıştır. Gazetede verilen bilgilere göre
Venizelos, Türkleri memnun eden bir konuşma yapmış, Müt-
tefiklerin Türklere karşı tavizlerde bulunmak gibi bir niyetleri
py
varsa kendilerine de benzer şekilde davranılmasını talep etmiştir.
Fransız temsilci General Pellé ise bu konuşma karşısında borç
kuponlarının ödenme meselesinin tahvil sahipleri ile müzakere
edilmesi gereken bir mesele olduğunu ifade etmiş ve geçmiş
ko
konferans müzakerelerinde yaşandığı gibi Müttefiklerin zi-
hinlerinde istenmeyen bir izlenim bırakmayı arzu etmediğini
söylemiştir. Aynı zamanda, önemi haiz tamirat ve tazminat
konuları ile ilişkin olarak Türkler ile Müttefiklerin anlaşmaya
s ın
Patrikhane Meselesi
ı
yolu olduğunu söylemiş ve Patrikhane sorununun Lozan’da
as
çözüleceğini belirtmiştir. Bunun üzerine Patrik, Sinod Meclisini
kendisinin başkanlık ettiği bir toplantıya çağırdı. Çok az istisna
dışında, üyeler Patriğe en azından şimdilik istifa etmemesini
py
tavsiye ettiler ve şu anda da durum budur.”
ı
77.342; Almanya, 67.607; İtalya, 42.057; Polonya, 30.977;
as
Rusya, 24.405.”36
ı
zaman affetmeyen Türkler tarafından büyük bir memnuniyetle
as
karşılanacağını söylüyor.37
Yine The Times’da “Rum Patriği” başlığı altında bu kez
py
Türkiye’de yaşayan Hristiyan azınlıkların durumu gündeme
getirilerek Lozan’da büyük devletler ortak hareket etmeye davet
ediliyordu:
ko
“Müttefik Kuvvetler İstanbul’dan çekilmeden önce ve bu
çekilmenin bir koşulu olarak, Lozan’daki temsilcilerimizin
Türkiye’deki Hristiyan azınlıkların korunması için etkili gü-
venceler sağlamaları büyük önem taşımaktadır. Elbette, Fransız
s ın
ı
Türkiye’de Vurdu” başlıklı dikkat çekici bir haber yer alıyor. Ha-
as
berde bu durumun Chester Projesi karşısında savaş öncesi im-
tiyaz sahibi olan Fransızlara avantaj sağlandığı vurgulanıyordu.
Haberde ABD ve müttefikler arasında Türkiye’deki imti-
py
yazlar konusunda yaşanan sorunlar, müttefiklerin imtiyazlar
konusunu kapsayan bir protokol üzerinde anlaşmaya vardıkla-
rının öğrenilmesiyle bugün daha da keskinleştiği ifade ediliyor.
ko
Savaştan önce tüm yasal süreçleri yerine getirilmemiş olan bütün
sözleşmelerin ve anlaşmaların, şimdi yapılacak yeni bir proto-
kolle geçerli sayılacağını ileri süren gazete ABD’nin buna ilke
olarak karşı olduğunu yazmaktadır. The Evening Star gazetesi,
Amerika Birleşik Devletleri’nin bu hükme, yasallaştırılması için
s ın
ı
as
Adakale Kimin Olacak?
Adakaleli Kadı’nın bir insan adı mı, coğrafi bir terim mi, bir
ruh hâli mi, mistik bir Türkçe deyim mi, yoksa bir muz türü mü
olduğunu başlangıçta kimse bilmiyordu. Ancak barış delege-
leri tarafından yapılan araştırma, Adakale’nin Tuna Nehri’nde
‘Demirkapı’ yakınlarında, gül yetiştiren ve yapraklarından esans
ba
39 “Accord By Alliess Hits U.S. in Turkey”, The Evening Star, 29 Haziran 1923,
s. 21.
HAZİRAN 1923 223
ı
Adakale’ye bir kadı gönderdi ve Romen hükûmeti hiçbir şey-
as
den şüphelenmeyerek ve onu sadece zararsız bir Türk ziyaretçi
olarak görerek Kemal’in elçisine vize verdi. Şimdi İsmet Paşa,
vizenin verilmesinin, Türkiye’nin ada üzerindeki haklarının
py
tanınmasıyla eşdeğer olduğunu iddia ediyor. Romen ahalisi yeni
gelen Kadı’nın Ada’nın yönetimini devraldığını öğrendiğinde
derhâl Adakale’yi terk etmesini istedi ve Kemal’in valisine
duyulan saygıdan dolayı kadı, çok nazik bir şekilde Romen
ko
topraklarından sınır dışı edildi.”40
Adakale Tuna Nehri üzerinde çok güzel bir ada idi. 1878
Berlin anlaşmasında Osmanlı Devleti’nde kaldı. 1913’te Avus-
turya işgal etti ama tanınmadı. Lozan’da da aidiyeti müzakere
s ın
40 “Two Countries Seek Danube Isle”, The Washington Times, 30 Haziran 1923.
TEMMUZ 1923
ı
as
Rum Patriği İngiliz Torpidosuyla Gidiyor
ı
elinden geleni ardına koymamasının olağanüstü bir örneği az
as
önce burada meydana geldi” denilmiştir. Habere göre yoldaş-
larına katılmak ve bir sözleşmeyi yerine getirmek üzere on-
larla birlikte Odesa’ya gitmek üzere İstanbul’a gelen bir grup
py
Amerikalı mühendis, Türkiye’ye girmek için Ankara’dan izin-
leri olmadığı gerekçesiyle Cumartesi gecesi sınırda treni terk
etmeye zorlandı. Amerikalılar pasaportlarının usulüne uygun
ko
olduğunu ve böyle bir formaliteden haberdar olmadıklarını
ifade ettiler. Ancak protestolar sonuçsuz kaldı ve anlaşıldığı
kadarıyla konu Amerikan Yüksek Komiserliği’ne bildirilmiş
ve o da şiddetle protesto etmiş olmasına rağmen, kafile henüz
s ın
ı
ve müttefikler bir araya gelmişlerdir. Aynı günün akşamında
as
ise Müttefikler, İsmet Paşa’ya temel konuları içeren bir nota
vermişlerdir. Nota, İsmet Paşa’nın bir gün evvelki notasına ce-
vap vermektedir ve barış anlaşmasının neticelendirilmesindeki
py
gecikmeler karşısında takınılacak tavırdan bahsedilmektedir.
Mevzubahis konular ise borç kuponlarının ödenmesi, imtiyazlar
ve tahliye konularıdır. Müttefikler tahliye için diğer konuların
bekleneceğini söylemektedir.5
ko
İngiliz The Times’ın “Türkler Yabancıları Sevmiyor” başlığı
dikkat çekmektedir. Haberin içeriğinde Türk yetkilileri tarafın-
dan sınırda alıkonulan Amerikalı mühendislerin şimdi İstanbul’a
ulaştığı, ancak Ankara’nın onayı ya da yeni yönetmeliğin iptali
s ın
ı
yaptığına ikna olmuş görünüyor. Bir başka görüşe göre ise bu
as
önlem, Türkiye’nin hala teknik olarak, genel baskı karşısında
yakında bazı değişikliklerin beklenebileceği gerçeğini vurgula-
yarak tarafsızlara rahatsızlık vermeyi (ve böylece onları Lozan’da
py
bir çözüm için baskı yapmaya teşvik etmeyi) amaçlıyor.”6
ı
ve samimi olduklarını ifade etti.”7
as
Ayrıca The Evening Star’ın başka bir haberine göre Amerikan
Yüksek Komiseri Amiral Bristol, dün yayınlanan ve İngiliz,
Fransız ve İtalyanlar dışında hiçbir yabancının İstanbul’dan
py
ayrılmasına izin verilmemesini öngören emre karşı Türk Dı-
şişleri Bakanlığı’na güçlü bir protesto gönderdi. Türk hükümeti
tarafından son dönemde alınan önlemler, sıradan bir akıl için
ko
anlaşılmazdır. İstanbul’a gitmekte olan bir grup Amerikalının
Doğu Trakya sınırındaki küçük bir köyde geçici olarak alıko-
nulmasıyla sonuçlanan bir emir yayınladıktan sonra yetkililer, üç
ülkenin vatandaşları dışında hiçbir yabancının Ankara hüküme-
tinden özel izin almadan ayrılmasını engellemeye çalışmaktadır.
s ın
7 “Thinks Turks Back In Europe To Stay”, The Evening Star, 5 Temmuz 1923,
s. 36.
8 “Protests Americans Detention By Turks”, The Evening Star, 5 Temmuz 1923,
s. 39.
TEMMUZ 1923 229
ı
Ankara’nın iznini almaları gerekiyor. Türkler ise bu düzenle-
melerden muaf tutuldu, ancak Ankara, askerlik hizmeti nede-
as
niyle sırası gelenlerin şu anda ayrılmalarına izin verilmemesini
emretti.”9
py
Bir diğer taraftan, The Evening Star gazetesi “Türkler Lo-
zan’daki Durum Konusunda Tedirgin” başlıklı haberi ile Lozan
ve bu konuyla ilgili olarak Türkiye’de yaşanan gelişmelere dair
bilgiler paylaşmıştır. Haberde yer alan bilgilere göre Ankara
ko
hükümeti Lozan konferansındaki durumdan rahatsız ve mütte-
fiklerin inatçılığını, müttefiklerin Türk ordusunun artık taarruz
kabiliyetine sahip olmadığına inanmalarına bağlıyor. Mustafa
Kemal Paşa, her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olmak amacıyla
s ın
ı
için öküzler gerekmişti.11
as
Türklerle Çatışan Yunan Gemisi Battı
ı
Kemal Paşa muhribi tarafından ateş açılarak dibe gönderildikleri
as
belirtiliyor. Olayın çarşamba gecesi meydana geldiği söyleniyor.13
Ayrıca bir süredir devam eden ülkeye giriş ve çıkış yasağıyla
ilgili olarak İngiliz The Times’ın “Türk Pasaport Yönetmeliği”
py
başlıklı haberi şu bilgileri vermektedir:
“İçişleri Bakanlığı, Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk,
Rusya, Gürcistan ve Azerbaycan tebaası dışındaki yabancıla-
ko
rın Temmuz ayı sonuna kadar İstanbul’a giriş ve çıkışlarında
Ankara’dan özel izin alma zorunluluğundan muaf tutulduklarını
açıkladı. Yasaklama konusunda benzer kararsızlıkların ardından
gelen son birkaç günlük deneyimden sonra, konunun nihai
s ın
Londra Neşesiz...
13 “Greek Ship Sunk In Fight On Turks”, The Evening Star, 7 Temmuz 1923, s. 1.
14 “Turkish Passport Regulation’s”, The Times, 7 Temmuz 1923, s. 9.
232 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
birinin hükûmeti, diğerinin hükûmetinin, yurt dışında vatan-
as
daşlığa kabul edilmiş olan eski vatandaşlarının kendi ülkesinde
daimi ikametlerini önlemek için makul ve gerekli olabilecek
tedbirleri alma hakkını tanır. Gerekirse yukarıda alıntılanan
hükmün, Birleşik Devletler’de ikamet etme ve Amerikan va-
py
tandaşlığının görevlerini yerine getirme niyeti olmaksızın hileli
bir şekilde vatandaşlığa kabul edilen veya vatandaşlığa kabul
edildikten sonra bu ülkeyi terk eden ve kendi ülkelerinde daimi
ko
bir ikametgâh kuran yabancı doğumlu kişilere yönelik korumasını
genişletmek isteği olmayan Amerika’nın yasalarıyla tamamen
uyumlu olacağını Türk temsilcilerine açıklayabilirsiniz. Eğer Türk
temsilciler ilk tekliflerinde ısrar ederlerse, vatandaşlığa kabul ile
ilgili maddenin tamamen çıkarılması gerekecektir.”15
s ın
ı
barışın ilerlemesine ya da Avrupa’nın genel durumunda bir
as
iyileşmeye yol açacağına hiçbir yerde güvenle inanılmamakta-
dır. The Times, ‘dört yıl önce hızlı, sert ve kati suretle kesin bir
barışın mağlup Türkiye’ye dayatılmamış olmasından’ pişmanlık
py
duyduğunu belirterek şöyle devam ediyor: ‘Türkiye’den taviz
isteyen ulusların ve bireylerin kasvetli turu yeniden başlayacak;
Türkiye bir kez daha birinin gururunu okşayıp diğerinin açgöz-
lülüğünü cezbederek bir talibi diğerine düşürecek.’ ”16
ko
Lozan Barışı Gözüküyor
16 “Turk Pact Fails to Cheer London”, The Evening Star, 10 Temmuz 1923, s. 14.
234 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
Türkiye’nin iç siyasetinde yaşanan güncel gelişmeler hakkında
as
yorumlar yapıyor.
İlk olarak Lozan’dan söze başlayan The Times, resmî bir bil-
dirinin olmayışı ve birçok önemli husus hakkında ayrıntılı bilgi
py
eksikliği sebebiyle Türk basınının Lozan hakkında belirsiz bir
tutum benimsemek durumunda olduğunu yazıyor. Doğal olarak
barış olasılığından memnuniyet duyulduğunu ifade eden haber,
konferans sürecinde kararlı duruş ve uzlaşma ruhunu birleştirmeyi
ko
başaran Mustafa Kemal ve İsmet paşalara övgüler yağdırıldığını
söylüyor. Konferansın önemli bir meselesi olan kuponlar ve tahliye
konularına dair yapılan düzenlemelere de olumlu bakıldığı fakat
Ankara’dan gelen ve bazı basın organlarında yayımlanan telgraf-
s ın
ı
yor. Devamında ise, Beykoz’da işledikleri “vahşet” gerekçesiyle
as
on kadar Rum’un ölüm cezasına çarptırıldığını ifade ediyor.
Müttefiklerin tahliye konusunda altı haftanın çok da uzun
bir süre olmadığını düşündüklerini ifade eden gazete, “İngiliz
py
yığınağının büyük bir kısmı zaten Gelibolu’da, ancak Fransız-
ların burada büyük miktarda erzakları bulunduğundan durumu
protesto etmeleri mümkündür” ifadeleriyle sözlerini noktalıyor. 18
ko
Fransa, Rum ve Ermenileri Terk Etti
ı
tarafından desteklenmiş ve yürütülmüştür. Fakat bu insanlar
neticede kendilerini kandırılmış halde bulmuştur. Şimdi ise ken-
as
dilerini ve çıkarlarını kurtarmak adına çaba göstermektedirler.
Mektubun devamında Yakın Doğu’da yaşayan Hristiyanların
koruyuculuğu meselesine değiniliyor ve artık Fransa’nın yerini
py
İngilizlerin aldığından söz ediliyor. İngilizler Yakın Doğu’da
Hristiyanların hamisi hâline gelmiştir. İngilizlerle ilgili olarak
mektupta kendilerine nasıl saygı duyulmasını sağlayacaklarını iyi
ko
bildikleri ifade ediliyor. Yazar, Türkiye’deki İngiliz politikasına
karşı koymak için her şeyimizi Türklere feda ettik ama İngi-
lizlerin amaçlarına ulaşmasını engelleyemedik diyor ve ekliyor:
“Bizim prestijimiz (gücün getirdiği prestij), İngilizlere geçti ve
s ın
ı
hükûmetlerce ne zaman onaylanacağının konuşulduğunu gö-
as
rüyoruz. Rumbold şöyle söylüyor:
“Mudanya Sözleşmesi’nin tahliye süresinin sonuna kadar
py
yürürlükte kalması konusunun 11 Temmuz’da İsmet Paşa’yla
yapılan özel delegeler toplantısında gündeme geldiğini ve İsmet
Paşa’nın bu süre zarfında askerî makamlar arasında yapılacak
ayrıntılı düzenlemelere bağlı olarak sözleşmenin yürürlükte
ko
kalması gerektiğini kabul ettiğini, 273 numaralı telgrafımda
görmüş olacaksınız. Bununla kastettiği şey, müttefik birliklerin
belirli bir bölgeden ayrılmasının farklı aşamalarında, tahliye bir
bütün olarak tamamlanmamış olsa da Türk birliklerinin söz
konusu bölgeye girişinin askeri bir düzenleme konusu olabileceği
s ın
ı
onaylamanın beklenemeyeceğini söyledi.”20
as
ABD’nin Türkiye Politikası
Ancak bu konuda kesin bir şey söylenemez, zira bir dizi sorun
hala çözüme kavuşturulamamıştır. Bu antlaşmada Bakanlık,
Boğazların serbestliği sorunu, Türkiye ile genel ilişkilerimize
ilişkin en çok kayrılan ulus muamelesi de dâhil olmak üzere
bu ülkeyi ilgilendiren çeşitli meseleleri kapsayacak ve yaban-
ı
Antlaşması’nın açık kapı ve tüm uluslar için fırsat eşitliği ilkele-
as
rine uygun olması için çabalarını sürdürdü. Grew, Türk sözcüsü
İsmet Paşa ve diğer delegasyonların başkanlarıyla görüşmeler
yaptı. Yakın Doğu konferansını, kuşkusuz son derece ciddi olan
py
bu durumdan kurtarmak için genel bir çaba sarf ediliyor. Türkler,
Türk egemenliğine zarar vereceği ve Türkiye’nin ekonomik gele-
ceğini tehlikeye atacağı gerekçesiyle, imtiyazlara ilişkin protokol
taslağında İngiliz ve Fransız şirketleri için öngörülen opsiyonel
ko
haklara itiraz ettiklerini söylüyorlar. Amerikalı temsilciler ise
bu hakların tamamen kaldırılmasını ya da Amerikan görüşleri
doğrultusunda değiştirilmesini istiyorlar...”22
s ın
ı
da dâhil olmak üzere imzalanacak diğer belgelerin imzacıları
olacaklardır. Rus Sovyet Hükümeti ise Boğazlar Sözleşmesi’nin
as
imzalanmasında yer almak için telgrafla davet edildi. İmtiyazlar
ve Türk topraklarının yabancı askerler tarafından boşaltılması
gibi tartışmalı konuların, konferansın genel kurulunda kabul
py
edilmesi bekleniyor.24
İngiliz The Times gazetesi de konuyu “Türk Barışı” başlığıyla
ele almıştır. Times’a göre:
ko
“Antlaşma sonunda tamamlandı. Türklerin özellikle inatçı
olduklarını gösterdikleri çok yorucu altı buçuk saatlik bir gö-
rüşmenin ardından, bu sabah tüm noktalarda anlaşmaya varıldı.
Türk hükümeti, Türk petrol şirketlerinin imtiyazını siyasi değil
s ın
24 “Pact To Be Signed July 25 Assures Near East Accord”, The Evening Star, 17
Temmuz 1923, s. 1.
TEMMUZ 1923 241
ı
as
Le Temps: İsmet Paşa Mutlu
ı
varılan anlaşmaların İsmet tarafından onaylanmasını takiben
as
gerçekleşti. Heyet başkanı, yabancı şirketlerin imtiyazları ve
savaş gemilerinin Boğazlardan çekilmesi konusunun, ulusal
çıkarlara zarar vermeyecek ve Türkiye’nin ekonomik bağım-
py
sızlığına halel getirmeyecek şekilde çözüme kavuşturulduğunu
bildirdi. Yakın Doğu Konferansı’nın biri hariç son sahnesi
dün gece Ouchy Şatosu’nda canlandırıldı; antlaşma metninin
ko
tamamı incelendi ve 24 Temmuz’da resmî olarak imzalanması
için hazırlıklar yapıldı..”29
28 “Near East Peace Pact To Be Signed July 24”, The Washington Times, 18 Temmuz
1923, s. 1.
29 “Ismet Authorized By Turkey To Sign” The Evening Star, 18 Temmuz 1923, s. 1.
30 The Manchester Guardian, “Peace With Turkey”, 18 Temmuz 1923, s. 8. Akt.
Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde...,s. 130.
TEMMUZ 1923 243
ı
nı istediğini ve Türklerin ise Türk yasalarının başka ülkelerin
as
vatandaşı olan Türklerin Türkiye’ye dönmesini engellediğini
belirttiklerini anlatmıştır. The Evening Star’a göre:
“Amerikalılar böyle bir tanımada ısrar ederlerse, Türkler, Türk
py
tebaasıyla ilgili hükümlerin anlaşma maddesine eklenmesini talep
edeceklerdir. Ancak Amerikalılar, Amerikan vatandaşlarının
haklarını inkâr eden herhangi bir antlaşmayı kabul edemezler ve
bu konu daha sonra değerlendirilmek üzere bırakılmıştır. Türk
ko
uzmanlar, ABD hükûmetinin Amerikalıların haklarına gereken
saygının gösterilmesi konusunda her zaman ısrarcı olacağının
farkındadır ve nitekim Amerikalı temsilciler de bu maddeyi
sadece Amerikan vatandaşlarının Türk yetkililer tarafından ko-
s ın
31 “3 Clauses Delay Pact With Turkey”, The Evening Star, 19 Temmuz 1923, s. 21.
244 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
gelmesinden duyulan özel memnuniyet dile getirilmektedir.
as
Bu umudun gerçekleşmesi halinde, halkın memnuniyetinin
detaylı bir şekilde gösterilmesi beklenmektedir. Bu gösterilerin
yabancılara karşı gösteriler şeklinde olmaması umulmaktadır.32
py
Deutsche Allgemeine Zeitung gazetesi Lozan’la ilgili olarak
sayfalarında şu habere yer vermiştir:
“Türkler uzun zaman için barış içinde yaşayacakları millî
ko
mevcudiyet hakkını cenk ederek aldılar ve bu kazanımı elden
kaçırmamayı bileceklerdir” demiştir. Ayrıca gazete, Lozan’ı şu
şekilde anlatmıştır: “Lozan’da sulhun akdi yakın görünüyor;
buna rağmen daha şimdiden bunu geçici telakki eden ve ‘Şark
Meselesi’ dolayısıyla pek yakın dolaşıklıklar keşfeden sesler
s ın
ı
kendisine hayali bir ayrıcalık değil, gerçek bir ayrıcalık veril-
as
diğini savunmasını haklı çıkarmaktadır. Gerçek bir ekonomik
çıkış noktasının ne olduğu konusunda görüş ayrılıkları orta-
ya çıktığından, Bulgaristan bu sorunun çözümünü Milletler
py
Cemiyeti’nin himayesinde yapılacak tarafsız bir soruşturmaya
bırakmaya kararlıdır. Bulgaristan için Ege’ye çıkış hayati bir
ekonomik öneme sahiptir. Ayrıca Karadeniz’de iki limana
sahip olduğu doğrudur. Barış zamanlarında bu limanlar dış
ko
ticaretinin gereksinimlerini bir ölçüde karşılayabilir. Ancak
dünyanın bu bölgesinde Türkiye’nin de dâhil olduğu bir savaş
patlak verirse, geçmiş deneyimlerin birden fazla kez kanıtladığı
gibi, bu limanlar belirsiz bir süre boyunca kullanılamaz hâle
s ın
ı
güçlüğün hakkından gelebilecekleri öngörülebilir.35 Ayrıca Bulgar
Nezavisimost’e bakıldığında Bulgar-Türk ilişkilerinde Sofya’daki
as
yeni idareciler için Türkiye ile tartışmalı mevzularının olmadığı
yönünde açıklama yaptıkları görülmektedir. Ancak Sofya’daki bu
yeni idareciler, Bulgaristan’ın Türkiye ile yalnızca ticari ilişkileri
py
destekleyeceklerini de belirtmişlerdir.36
35 Mir, S. 6940, 30 Temmuz 1923. Akt. Mümin Yaşarov İsov, “Bulgar Basınında
Türkiye Cumhuriyeti’nin İlanı”, Çev. Serkan Çömertel, Balkan Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi, C 5, S 1, Temmuz 2016, s. 119.
36 Nezavisimost, S. 665, 9 Temmuz 1923. Akt. İsov, “Bulgar Basınında...”, s. 123.
TEMMUZ 1923 247
ı
nin müttefiklerin görüş ayrılıklarından yararlandıklarını ve elde
as
edebildikleri başarının tamamıyla müttefiklerin hatalarından
kaynaklandığını söylemiştir. Journal des Débats, İsmet Paşa’nın
18 Temmuz’da konferansın eşit şartlarda gerçekleştiğini söylediği
konuşmasının “antipatik” olduğunu vurgulamış ve İsmet Paşa’nın
py
söylediklerinin gerçek olmadığını ancak müttefikleri buna inan-
dırmaya çalıştığı belirtmiştir. Gazete, barış antlaşmasının Avrupa
için Mondros Antlaşması’yla ortadan kalktığı düşünülen doğu so-
ko
rununun yeniden dirilmesi anlamına geldiğini iddia etmektedir.38
Ayrıca Fransız Le Temps’e göre Lozan Konferansı süreci, psiko-
lojik neticelerinin çıkartılması ve incelenmesi gereken diplomatik
laboratuvar ortamıdır. Le Temps genel anlamıyla konferans netice-
s ın
ı
delegesi Sir Horace Rumbold, Dışişleri Bakanı ve ilk dönemde
as
baş delege olan Lord Curzon’a adeta görevini tamamlamış
olmanın rahatlığıyla durumu rapor ediyordu:
py
“Barış Antlaşması ve nihai senet de dâhil olmak üzere diğer
17 belge bugün öğleden sonra saat 15.00’te başlayan ve İsviçre
Cumhurbaşkanı’nın başkanlık ettiği genel kurul oturumunda
imzalandı. Yugoslav hükûmeti tutumunu sürdürerek, delegeleri
ko
hiçbir şey imzalamadı. Amerikalı gözlemci de hazır bulundu
ancak davet edilmesine rağmen nihai senedi imzalamaktan
kaçındı. Fransızlar, Yunan azınlıklar anlaşmasının girişinde
yer alan ve Yunan anayasasının garantörlüğünün kaldırılmasını
öngören maddenin kaldırılması önerilerini geri çektiler. Sonuç
s ın
ı
taşıyor. Camiler ve kamu binaları kutlama sona erene kadar
as
her gece ışıklandırılacaktır. Pazartesi günü sokaklarda büyük
bir geçit töreni düzenlendi ve ardından büyük bir miting ya-
pıldı. Kortejde askerler, jandarmalar, yaya polisler, atlı polisler,
sendika temsilcileri, askeri ve denizcilik okulları ve yüzlerce
py
meslek mensubu yer aldı. Caddelerin her iki yanında, gelecekleri
Türkiye’nin en büyük sorunlarından birini teşkil eden binlerce
Türk savaş yetimi vardı. Sevinç gösterilerindeki tek kusur, müt-
ko
tefiklerin, Lozan’da barış anlaşmasına imzalar resmen atılırken,
Türk kruvazörü Hamidiye’nin Haliç’e gidip işaret olarak top
atışı yapmasına izin vermemeleriydi. Yarın tüm Müslümanlar
camilerde toplanarak şükür namazı kılacak ve Türkiye’nin son
on üç yıldır içinde bulunduğu savaşlarda hayatını kaybedenler
s ın
ı
için Yunanlılara hamle yapmayı mümkün kılan bir durak olarak
değerlendirilmelidir” yorumu yapılmıştır. Geçmişte yaşanan
as
olayların Yunanlar açısından ders niteliğinde olduğu vurgu-
lanmış ve antlaşma karşısında Yunan toplumunun birlik ve
beraberlik içerisinde olması gerektiği ifade edilmiştir. Haber
py
noktalanırken, Yunanların Anadolu’da gerçekleştirdikleri askeri
faaliyetlere de atıfta bulunularak, bu dönemde kendi aralarında
yaşanan iç çekişmelerin de dışarıda mücadele edilen düşmanlar
ko
kadar güç bakımından zayıflamalarına yol açtığına işaret edilerek
“İç savaşa devam edecek miyiz?” şeklinde bir soru sorulmuş-
tur.42 Yine Embros gazetesi, bu kez “Kabulü” manşetli yazısında
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması haberinin Yunan
toplumu tarafından heyecan veyahut sevinç ile karşılanmadığı,
s ın
ı
Yunan toplumunun ise barış koşulları hakkında bilgisi yoktur
as
ve mevzuyu sorgulamamaktadırlar. Rizospastis’in görüşüne göre
Yunan toplumunun ihtiyacı olan şey, işleri ile meşgul olabilmeleri
için gereken huzurdur. Bu şekilde, askere çağırılmış olan gençler
py
evlerine, memleketlerine geri dönebilecektir.44
ı
Gonatas ve ihtilal lideri Plastiras’a çektiği telgraf mesajına
as
yer verilmiştir. Haberlere göre Venizelos anlaşmanın bir “He-
len zaferi” şeklinde değerlendirileceğini belirtiyor, fakat her
halükârda Yunan ordusunu tekrar harekâta hazır halde tutarak
py
Lozan’da bulunan Yunan delegelere “dürüst bir barış” akdetme
şansı tanıyan ihtilalin ise “gururlu olması gerektiği”ne vurgu
yapıyor. Venizelos’a göre Yunanistan’ın bundan sonraki süreçte
ko
yapması gereken, ülkedeki mevcut rejimin alışılagelmiş işlerliğinin
sürdürülmesi ve göçmen meselesinin çözüme kavuşturulması
gibi birincil öneme sahip konuların üzerine eğilmektir.47 Embros
gazetesinin yorumuna göre bu telgraf mesajının mahiyeti, nere-
s ın
ı
lendirerek Lozan’da 1922 yılı Kasım ayından bu yana süregelen
as
müzakereler neticesinde yarım ve kalıcı olmayan bir antlaşma
imza edildiğini iddia ediyor. Gazeteye göre Mezopotamya böl-
gesindeki petrol konusu Amerikan ve İngiliz tarafları arasın-
py
da çözümlenmemiş bir mesele olarak varlığını korumaktadır,
ilaveten borç kuponlarının geri ödemesi ve Osmanlı borçları
meselelerinin çözümlenmesi de net değildir. Bulgaristan açı-
ko
sından, kendisine Ege Denizi’ne çıkışının sağlanacağı vaadi de
hayata geçirilmemiştir. Yugoslavya da anlaşma şartlarından tam
olarak memnun olmadığından imzaya yanaşmamıştır. Gaze-
tenin paylaştığı görüşe göre Lozan Antlaşması’nda bir takım
s ın
48 “Simvole Tu Venizelu Meta Tin İpografi Tis İrinis (Barış İmzalandıktan Sonra
Venizelos’un Tavsiyeleri), Embros, 26 Temmuz 1923, s. 1. Akt. Erdem, “Yunan
Basınında Lozan...”, s. 65.
254 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
Lozan Antlaşması yalnızca Dünya Savaşı’nın devamı olan
as
anlaşmaları bitirmiyor, aynı zamanda Avrupa’nın 1911 yılından
itibaren yaşadığı çalkantıları neticelendirerek barış ve huzuru
getiriyor. Ayrıca bu antlaşma ile kapitülasyonlarartık yoktur.
py
Türkiye’deki yeni hükümetin bundan sonra her şeyi yeniden
yapması ve vücuda getirmesin zorunda olduğunu da ekler.50
L’IIustration Ne Diyor?
ko
Bir Fransızın gözünden Lozan Antlaşması’nın ne ma-
naya geldiğini, Robert Lambel tarafından kaleme alınan ve
L’IIustration (Paris) dergisinde yayımlanan makaleden anlıyoruz.
s ın
ı
sebebiyet verecek şekilde, “zaferden pek de umamayacağı bir
as
saygınlık” ve özgürlük ile ortaya çıkmış olmasıydı. Yazar bu
duruma Müttefik devletlerin kendi aralarındaki siyasetlerinde
py
yaşadıkları uyumsuzluk ve kararsızlıklarına bağlıyor. Fakat milli
bağımsızlık hareketinin de hakkını teslim ederek, Mustafa Ke-
mal Paşa liderliğinde doruğa ulaşan Ankara’daki vatanseverlerin
karşı konulamaz iradelerine borçlu olduğunu da ekliyor. Yazar,
ko
Lozan Barış Antlaşmasını “bir tasfiye hareketi” olarak ele alıyor
ve nihai olarak fazlasıyla ihtiyaç duyulan barışın Doğu’da tesis
edildiği kadarıyla ulaştığı noktaları kutlamak gerektiğini vur-
guluyor. Bunun da ancak zaman içerisinde neticelerini görerek
s ın
ı
Morgenthau’nun basına verdiği demecini yayımlayan Amerikan
as
The New York Times, Morgenthau’nun Türkiye ve Sovyetlerin,
Avrupa’nın karışıklığından yararlandıklarını ve barışı tehdit
ettiklerini söylemektedir. Morgenthau, Lozan Konferansı’nın
py
fiyasko olduğunu ve Türklerin kendi kuvvetlerinden ziyade
İtilaf Devletlerinin aralarındaki anlaşmazlıklardan faydala-
narak şartlarını onlara kabul ettirmeyi başardıklarını ayrıca
ko
Amerika’nın ise konferansa gerekli önemi vermemesiyle büyük
bir hata yaptığını anlatmıştır.52
Washington’da yayımlanan Amerikan The Evening Star
gazetesi ise, “Morgenthau Birleşik Devletlerin Dünyaya Kar-
s ın
ı
Morgenthau, Amerikalıların konferansta yalnız gözlemci
as
olarak katılıp, elleri kolları bağlı şekilde, tıpkı eğer Amerika
savaşa dâhil olmasaydı Almanların hepsine karşı zafer kazana-
cağı gibi, Türklerin konferansta diğer tüm ülkelere karşı nasıl
py
zafer kazandığını izlemek zorunda kalmasını neredeyse acına-
cak bir durum olarak ifade ediyor ve “Türklerin kısmen bizim
hareketsizliğimiz sayesinde başarılı bir şekilde karşı koymaları,
diğer ülkeleri barış antlaşmalarını sadece bir kâğıt parçası ola-
ko
rak görmeye teşvik ederse, gelecekte bunun sorumlusu biz mi
olacağız?”53 diye soruyor.
Büyükelçi, Türkiye’nin Lozan’daki başarılarını kısmen
ABD’nin hareketsiz kalmasına bağlıyor.
s ın
53 “Morgenthau Sees U.S. Duity to World”, The Evening Star, 27 Temmuz 1923,
s. 16.
258 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
Misak-ı Milli’nin diğer ülkelerle azınlıklarla ilgili antlaşmalar
as
öngörmesine rağmen ABD’nin bu konuda antlaşma müzakere
etmesi önerilmemektedir.54
Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının yarattığı neticeler-
py
den birisini paylaşan Avustralya’da yayımlanan Western Argus
gazetesinin “Türk Barış Antlaşması” başlıklı haberi ön plana
çıkıyor. Haberde, Avam Kamarası’nda Sömürge Ofisi’nin tah-
ko
minleri üzerine konuşan Binbaşı Ormsby-Gore’nin Lozan
Antlaşması’nın imzalanmasıyla Irak ve Filistin’deki Türk hak-
larının fiilen sona erdiğini belirttiği söylenmiştir. Ayrıca Avam
Kamarası’nda bir soruyu yanıtlayan Bay Ronald McNeill, Tür-
kiye ile diplomatik ve konsolosluk ilişkilerinin en kısa sürede
s ın
54 “U.S. Claims Remain For Future Parley”, The Evening Star, 31 Temmuz 1923,
s. 1.
55 Western Argus, 31 Temmuz 1923.
AĞUSTOS 1923
ı
as
Bulgaristan’ın Lozan Barışı’na Bakışı
ı
söylerken genel anlamıyla kaybeden her ülkenin, kendisine
as
büyük ve haksız kayıplar getirmiş olan antlaşmanın kendi le-
hine düzeltmeye hakkı olduğunu da hatırlatır. Ancak bu genel
kanıya rağmen özellikler kapitülasyanlardan kurtulabilmeleri
hususunda Türklerin başarısından dolayı memnun olmak için
py
özel nedenleri olduklarını anlatır.
Slovo gazetesi haberinin devamında bilindiği üzere Türkiye
ve Bulgaristan’ın ekonomik anlamda birbirlerine sıkı sıkıya
ko
bağlı bulunduklarını hatırlatarak Balkan Harbi’nden evvel ve
bu harbin hemen sonrasında iki ülke ilişkilerinde ticari faa-
liyetlerin mümkün olduğu ölçüde gelişmesi için bir mal mü-
badelesi sistemi oluşturmak amacıyla görüşmeler yaptıklarını
s ın
ı
berinde Lozan Antlaşması’nın Bulgaristan için ne anlama gel-
as
diği ele alınmıştır. Haberde Türkiye açısından mevcut durumun
nasıl olduğu Bulgar bakış açısıyla anlatılmaya devam etmiştir.
Bulgar bakış açısına göre Türkiye için durum artık daha da net-
py
tir. Türklerin Avrupa’ya dönüşü, Balkan sorununun çehresini
değiştirdi. Güneydoğu komşularımızla aramızda hiçbir fark bu-
lunmadığından, iki ülke arasındaki ilişkiler ancak barışın tesisi
ko
ile inşa edilebilir. Bu barışın Türkiye ile Bulgaristan’ın karşılıklı
ekonomik durumu üzerindeki yararlı etkilerine gelince, onları
tek tek saymaya gerek yok. Bulgar ihraç ürünlerinin doğası ve
coğrafi konumu, İstanbul’u her zaman ticaretimizin ana çıkış
noktası yapmıştır. İzmir ve Küçük Asya’nın diğer limanları da
s ın
1 Bilal Şimşir, Dış Basında Atatürk, Cilt I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara
2019, s. 265-266, No.107.
262 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
pekiştirmek için mükemmel bir fırsatı kaçırdı.
as
Haberinin devamında La Bulgarie gazetesine göre “Bulga-
ristan, Neuilly Antlaşması’na mutlak saygı duyduğunu fiilen
kanıtladı. Davranışının sadakati bugün herkes tarafından kabul
py
ediliyor ve son zamanlarda ülkede meydana gelen değişiklik
bu tavrı daha da rahatlattı. Bu vefalı tutumun hak ettiği ödülü
almadığını bugün daha da büyük bir üzüntüyle ifade etmek-
ko
tedir. Gerçekleşmiş olaylar politikasına saygı duydukları için
Balkan halkını sık sık suçlamayı severiz. Bununla birlikte, bu
politikanın yarımadamızın dışında ateşli taraftarları olduğunu
ve gerçekleşmiş olayları onaylayanların bu taraftarlar olduğunu
kabul etmek gerekecektir. Ülkemiz, Ege Denizi üzerindeki
s ın
ı
Ormsby-Gore, Lloyd George’a Türkiye’yle barış antlaşması
as
imzalanabilmesi için kendisinin ne yaptığını sormuş, “Kapitü-
lasyonların kaldırılmaması için Lozan Antlaşması’nı ilga edip,
Türklerle yeniden savaşa mı başlayalım?” demiştir. Ardından
py
Ormsby-Gore şöyle demiştir:
“Biz hükûmeti destekliyoruz ve bundan böyle de dış politika
konusunda Lloyd George’un daha fazla sorusuyla karşılaşmak
istemiyoruz. Bana göre, dört senedir çektiğimiz sıkıntıların
ko
büyük bir kısmı sayın milletvekilinin dış politikamızı yürütür-
ken uyguladığı metotlar yüzünden olmuştur. Güç meselelerle
karşı karşıya bulunduğumuz ve Musul gibi önemli konularda
görüşmeye devam edildiği şu sıralarda, Avam Kamarası’nda ve
s ın
ı
kendi milli sınırlarına sahip bir bütün olarak ortaya çıkmaktadır.
Asırlar boyunca dağınık bir imparatorluk olan Türkiye, şimdi ilk
as
defa gerçek toprakları üzerinde, halkı tamamen Türk olan bir
devlet olarak vücut bulmaktadır. Din ve ırk bakımından birlik arz
eden yeni bir Türkiye Devleti kurulmuştur ve bu Türkiye Devleti
py
barış anlaşmasını imzalamıştır. Bu şartlar altında Lozan’da bir
barış antlaşması dikte edecek durumda değildik ve Türklerle
bir antlaşmanın, bu mecliste bir kanun görüşür gibi her madde
ko
üzerinde, eşit şartlar altında görüşmek zorunda bulunduk...”3
Ayrıca The Times gazetesinin Yakın Doğu muhabiri
İstanbul’dan Türkiye ile ilgili uzun bir mektubu İngiltere’ye
göndermiştir. Muhabir, İstanbul’daki insanlar arasında gelecekle
s ın
ı
yayımlanan The Evening Star gazetesi, “Türk Antlaşmasının
as
İmzası Resmen Bildirildi” manşetli haberinde iki devlet arasında
imzalanan Dostluk ve Ticaret Antlaşması’ndan söz ediyor.
Gazetede aktarıldığı üzere Amerikan Dışişleri Bakanlığı
py
tarafından dün gece yapılan açıklamada, Türk-Amerikan Dost-
luk ve Ticaret Antlaşması’nın Lozan’da imzalandığının resmi
olarak bildirildiği duyuruldu. Lozan’daki Ortaelçi Grew’den
ko
gelen haberlerde, antlaşmanın kendisi ve İsmet Paşa tarafından
imzalandığı belirtiliyordu. Antlaşmanın onay konusunda ise
Amerikan Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, her iki hükümetin
de ilgili hükümete karşı, erken bir tarihte daha ayrıntılı olarak
ele alınacağı belirtilen taleplerin çözüm şekline ilişkin bir an-
s ın
4 “Turkey to-day”, The Times, 17 Ağustos 1923, s. 9, akt. Sağlam, Batı Basınında...,
s. 531-531.
266 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
olduğunu söylüyor. Bu önemli konular arasında ikamet etmek
as
ve iş yapmak üzere Türk topraklarına geri dönen Türk köken-
li Amerikalıların statüsü sorununun da yer aldığı belirtiliyor.
Gazetede aktarılana göre Türk hükümeti bu gibi durumlarda
py
bireyin Amerikan vatandaşlığını tanımamaktadır. Amerikan
hükümeti, vatandaşlığa kabul politikası uyarınca, vatandaşlığa
kabul edilen bu Amerikalılara vatandaşlığın tam korumasını
ko
sağlamak zorunda olduğundan, bu sorun sadece Türkiye’de değil,
vatandaşlığa kabulün belirtilen koşullar altında tanınmadığı
diğer ülkelerde de her zaman zorluklar barındıran bir mesele
olmuştur. Suçluların iadesi meselesinde de Lozan’da imzala-
s ın
5 “Signing Turk Pact Officially Noted”, The Evening Star, 7 Ağustos 1923, s. 12.
AĞUSTOS 1923 267
ı
Genel kayıtsızlığı iki neden çok iyi açıklıyor. Birincisi, dün-
as
yada genel bir düzensizlik durumunun devam etmesidir. Çok
fazla sorunumuz var. Bizi doğudaki karmaşalardan çok daha
fazla etkileyen çok sayıda ciddi sorun dikkatimizi çekmeyi isti-
yor. Gelecek bu kadar belirsizken birkaç zorluk daha az olmuş
py
daha çok olmuş ne önemi var? Doğu da bir savaş mı? Özetle,
1918 sonbaharından itibaren askerlerimiz için o iş bitmişti.
O zamandan beri yaşanan olaylar çok ciddi riskler barındıra-
ko
bilir ve önemli çıkarları (Versay Antlaşması’nın aksilikleriyle
karşılaştırıldığında ikincil çıkarlar) etkileyebilirdi. Şu şekilde
mantık yürütüyoruz: ‘İki şeyden biri: ya Almanya’nın işleri
lehimize çalışacak ve o zaman Doğu’ya hızla yetişebileceğiz;
ya da Avrupa karmaşası devam edecek.’
s ın
ı
kayıtsızlığına nasıl şaşırabiliriz?..”6
as
Lozan Barış Antlaşması sonrasında Türkiye ile Fransa ara-
sındaki ilişkilerin seyri konusunda Fransız Correspondance
d’Orient’te (Paris) yayımlanan yazının devamında şu ifadeleri
py
görüyoruz:
“...Lozan Antlaşması’nın maddelerini yeniden okuduğumuz
zaman üzülmekten kendimizi alamıyoruz: Mudanya mütare-
ko
kesi sırasında geçmişi yeniden canlandırmanın imkansızlığını
anlayan Fransa, İsmet Paşa’nın peş peşe verdiği tavizlere cesa-
retle inisiyatif alsaydı ne olurdu? Tavizlerimiz konuşulmayacak,
okullarımız boykot edilmeyecek, Anadolu’nun kalkınmasında
s ın
ı
Fransa sağlayabilir. Amerikalılar petrol ve ticareti düşünür. İn-
as
gilizler hegemonya hayallerine sadık kalır. Fransa ne Türkiye’yi
sömürmeyi ne de başarısızlıklarını izlemeyi düşünüyor. Türk-
lerin bunu çok geçmeden fark edeceğine inanıyoruz. Şu anda
py
bize karşı pek iyi niyetli değiller, bunu saklamanın faydası yok.
Onlara, eski esaretleri geri getirme ve fahiş ödemeler talep etme
konusunda en kararlı kişiler olarak empoze edildik. Elbette,
haklarımızdan vazgeçmek zorunda kaldığımız anda kendimizi
ko
daha pohpohlayıcı bir ışık altında gösterebilirdik. Bununla
birlikte, bunlar unutulacak ve eğer İngiltere’nin tuzaklarına
düşmezsek ve Alman meselesini nasıl iyi bir şekilde sona er-
direceğimizi bilirsek, yakında Doğu’da muzaffer gücün tüm
s ın
ı
bunu yaptığını söyledi. Bu büyük ölçüde doğruydu. O zaman
as
kendisine, Lozan’da üzerinde anlaşmaya varılmış olan hiçbir
şeyi bozmamanın, müzakerelerin yeniden başlaması halinde
tüm tartışmayı yeniden başlatmamak için arzu edilir olduğunu
py
vurgulamıştım. Lozan’da Müttefikler tarafından yapılan öneriyi
ve bununla bağlantılı olarak Türk önerisini paragraf paragraf,
madde madde içeren bir paralel hazırlamasını önermiştim.
Lozan’daki müzakerelerin başarıyla sonuçlanmasından dolayı
ko
kendisini tebrik etmek istediğimi belirterek konuşmaya başla-
dım. Çok zor bir görev üstlenmişti ve bu görevi, daima büyük
bir başarı elde ettiğini hissedebileceği şekilde yerine getirmişti.
Bana öyle geliyordu ki, ülkesi onu sevinçle karşılayarak hakkını
s ın
ı
çok dostane bir konuşma oldu. Konuşma sırasında İsmet Paşa
as
dostluk duygularının bir ifadesi olarak iki kez elini benimkinin
üzerine koydu. Konuşma, olağan diplomatik türden değil, daha
samimi ve dostça olması dışında, genellikle bu tür koşullar
py
altında gerçekleşen bir konuşmaydı.”8
ı
her iki tarafında 12 mil derinliğe kadar toprak işletme; petrol
as
yatakları, bakır, demir ve diğer madenleri geliştirme; limanlar,
şehirler, elektrik santralleri, telefon ve telgraf sistemleri, oteller
ve bankalar inşa etme ve ağaçlandırma ve benzeri faaliyetlerde
bulunma hakkı veriyor.9
py
Ayrıca diğer bir Amerikan gazetesi olan The Evening Star’ın
da Türk-Amerikan anlaşmasını ele aldığı görülmektedir. The
ko
Evening Star, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri ara-
sında anlaşma, 6 Ağustos’ta Grew ve İsmet Paşa tarafından
imzalandığından bahsetmiştir. Bahsi geçen anlaşmalardan biri
(ana anlaşma) 1830 tarihli eski anlaşmanın yerine geçmek-
tedir. Diğeri ise sadece suçluların iadesi ile ilgilidir. Haberin
s ın
9 “Chester Oil Concession Is Not Backed by U.S.”, The Seattle Star, 14 Ağustos
1923, s. 8.
10 “The Story The Week Has Told”, The Evening Star, 12 Ağustos 1923, s. 5.
AĞUSTOS 1923 273
ı
çekilerek “yaranmak amacıyla yapılan bir iki küçük gösteri dı-
as
şında, Hristiyan azınlıklara seçimlerde yer verilmedi” ifadeleri
kullanılmıştır. Raporda bir ara eski Hahambaşı Haim Naum’un
adının, İstanbul’un olası adayı olarak geçtiği ancak seçilenler
py
arasında hiçbir Yahudi’nin bulunmadığı belirtilmiştir. Rapor
şu şekilde devam etmiştir:
“Meclisin açılışı 11 Ağustos’ta gerçekleşti. İki gün sonra
ko
hemen hemen oybirliğiyle Mustafa Kemal Paşa Meclis Başkanı
olarak seçildi. Bakanların tek tek Meclis tarafından seçilme
kuralı hala yürürlükteydi. Meclisin bir sonraki görevi Fethi
Bey’i, eskiden olduğu gibi, hem Bakanlar Kurulu Başkanlığı’na
hem de İçişleri Bakanlığı’na yeniden seçmek oldu. Rauf Bey’in
s ın
ı
delegesi olan İsmet Paşa, Dışişleri Bakanı olarak kaldı.12
as
Ayrıca Meclisin açılmasının ve Mustafa Kemal’in meclis
başkanı seçilmesinin dünyanın her yerinde dikkat çektiği gö-
rülmektedir. Türkiye’den dünyanın bir ucu olan Avustralya’nın
py
haberleri buna örnek olarak verilebilir. Daily Standard’a göre
Mustafa Kemal oybirliğiyle Millet Meclisi Başkanı seçildi. Ay-
rıca Mustafa Kemal, Yunanlılara karşı savaşta Türklere önderlik
etmiş ve Türkiye’nin eski sultanının tahttan indirilmesinden
ko
sorumlu olmuştur. Lozan barışını fiilen o dikte etmiştir ve Bay
Asquith’e göre, Türklerin Avrupa’daki dayanaklarını korumaları
esas olarak onun gücüne bağlıdır.13 The Albany Advertiser’e göre
Ankara’da toplanan Millet Meclisi Milletvekilleri, Kemal Paşa’yı
s ın
11 Ali Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye 1923, çev. Sevtap Demirci, Tarihçi
Kitabevi, İstanbul, Mayıs 2012, s. 59-60.
12 “Heads Turk Council As Interior Minister”, The Evening Star, 16 Ağustos
1923, s. 31.
13 “Kemal President”, Daily Standard, 15 Ağustos 1923, s. 1.
14 “The Future Of Turkey”, The Albany Advertiser, 15 Ağustos 1923, s. 3.
AĞUSTOS 1923 275
ı
yirmi gün sonra tamamlanması bekleniyor. Fransızlar, nakliye
araçlarının gelişindeki gecikme nedeniyle 1 Ekim’den önce
as
hazır olamayacaklardır. İngilizlerin ayrılma hazırlıkları, Mı-
sır ve Yunanistan’a göç eden Rum ve Ermeniler tarafından
merakla izleniyor. Ankara’dan gelen güvenilir haberlere göre
py
Türk hükümeti, kalan tüm Rum ve Ermenileri sınır dışı etme
niyetindedir. Banliyölerdeki tüm Hıristiyan sakinleri tahliye
etmek için önlemler alındığı ve müttefikler Türk topraklarını
ko
terk eder etmez aynı önlemlerin İstanbul’da kalan Rum nüfusa
da uygulanacağı söyleniyor.
The Evening Star gazetesi haberinin devamında “Ermeni-
leri Sınır Dışı Edin” alt başlığıyla ordu tarafından desteklenen
s ın
ı
Türkiye-Yunanistan Arasında Nüfus Mübadelesi
as
Lozan Antlaşması ardından Türk-Yunan nüfus mübadelesi
konusu gündeme gelmeye başlamıştır. Bu konuyla ilgili daha
barış anlaşması imzalanmadan önce İstanbul İngiliz Yüksek
py
Komiserliği’nden İngiliz Hükümeti’ne gönderilen bir telgrafa
göre Büyük taarruz ardından binlerce Rum, Yunanistan’a gide-
bilmek için İstanbul’a gelmiştir. 1923 senesi başlarında İstanbul’a
ko
gelen göçmenlerin sayısının 20.000’in üzerinde olduğu söylen-
mektedir. Ayrıca Harington’dan Savaş Bakanlığı’na gönderilen
bir telgrafta da 1923 senesi başlarında Rum göçmenler arasında
tifo vakaları görüldüğü ve bu durumun İstanbul’un güvenliğini
s ın
15 “Allies Preparing To Leave Turkey”, The Evening Star, 16 Ağustos 1923, s. 19.
16 Abdurrahman Bozkurt, İtilaf Devletlerinin İstanbul’da İşgal Yönetimi, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2009, s. 193-194.
AĞUSTOS 1923 277
ı
Cemiyeti aracılığıyla bir kredi almıştır. Tamamen parasız olarak
as
geri dönen Türkler, komisyon tarafından Türkiye’nin her tara-
fına orantılı olarak belirlenen köylere dağıtılmaktadır. Barınma
koşulları ve işsizlik korkunç boyutlardadır. Önümüzdeki kış
py
sadece Trakya’dan 200.000 Türk’ün döneceği düşünüldüğün-
de durumun ne kadar vahim olacağı tahmin edilebilir. Tüm
boş evlere el konulmuştur, ancak bunlar son derece yetersizdir.
Tüm bu yetersizlikler nedeniyle hükümet yetimlere bakmaya
ko
başlayamıyor.17
Savaşın ardından İngiltere’nin 1918 yılı itibariyle özellikle
İstanbul’un işgali esnasında harcadığı para Avam Kamarası’nda
görüşülmüştür. Bu görüşmeyi paylaşan The Evening Star gaze-
s ın
ı
durulmuştur. Habere göre kırk iki yıldır İstanbul’da yaşayan ve
as
bugün İstanbul’dan Halep’e uzanan bir grup Amerikan hayır-
sever kurumunun ticari temsilcisi olan Dr. W. AV. Peet’e göre,
Türkiye’deki Amerikan çıkarları bu ülkedeki son gelişmeler
py
nedeniyle tehdit altında değildir.
“Geçtiğimiz günlerde Sofya’dan geçen Dr. Peet, Associated
Press temsilcisine kendisini şöyle ifade etti: Amerikan Dış
ko
Misyonlar Komiserleri Kurulu Sekreteri Dr. James L. Burton
ve ben, ilk konferansın başlangıcında Lozan’a gittik. Ankara’nın
baş delegesi İsmet Paşa’ya Türkiye’deki Amerikan çıkarlarımı-
zın milliyetçi hükümetten nasıl bir muamele bekleyebileceğini
s ın
18 “England’s Occupation Of Greece Cost Big Sum”, The Evening Star, 18 Ağustos
1923, s. 5.
AĞUSTOS 1923 279
ı
ruh, Avrupa’nın iş yapma biçimine ve olaylara Batı’nın bakış
as
açısıyla bakma eğilimindedir. Türk halkı için faydalı sonuçlar
vaat ediyor. Elbette Türk yöntemlerinden Batı yöntemlerine
geçiş anlık olmayacaktır. Büyük değişiklikleri gerçekleştirmek
py
zaman alacaktır. Ancak süreç devam ediyor ve Türkiye’nin iç
yaşamında meydana getireceği faydalı değişiklikleri öngörebi-
liyorum. Milliyetçi hareket tarafından sürdürülen, Türkiye’nin
modernleşmesidir. Geçmişe bakarak geleceği değerlendirmek
ko
gerekirse, Batı dünyasının Türkiye’deki bu milliyetçi hareketten
beklediği kötü sonuçlar yoktur.”19
19 “U.S. Interests Held Safe In Turkey”, The Evening Star, 20 Ağustos 1923, s. 12.
280 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
savaş sırasında kaybettiği bazı uzak eyaletleri kazanmaktan
as
çok daha önemliydi. Ancak Türk yurtseverler için bu soru çok
daha önemliydi çünkü devletin ve halkının gelecekteki varlı-
ğıyla bağlantılıydı. Devletin bu zayıflığını, kendilerini kendi
py
ülkelerinin gerçek efendileri olarak görmemelerinin doğal bir
sonucu olarak açıkladılar. Siyasi, ekonomik ve hatta sosyal ha-
yatlarına, Yabancı devletlerin, amaçları gayet aşikâr olan, bu
haksız müdahaleleri karşısında milletlerinin onurunun derinden
ko
etkilendiğini hissettiler.
Bu büyük zaferin ardından Türkiye’de yeni bir dönem açı-
lıyor. Makul bir şekilde değerlendirilmesi, doğu komşumuzu
dünya için önemli bir siyasi bir faktör haline getirecektir.
s ın
ı
...
as
Bulgaristan’ın Türkler tarafından Lozan’da kazanılan başa-
rıdan hoşnut olmaması için hiçbir neden yok. Bununla birlikte,
barış konferansının Ege Denizi’ne tanınan tek erişim hakkıyla
py
ilgili kararından hoşnut olması için de hiçbir neden yok. Bilerek
ya da bilmeyerek, bizim için hayati sorunun çözümünü karmaşık
hale getirdiler ve Bulgaristan ile Türkiye arasında iyi komşuluk
ve anlayış önüne engeller koymaya çalışıyorlar.
ko
Bizi Türkiye’ye bağlayan meselelerin ötesinde önemi olan
birçok çıkar var. Bu sorular, özellikle insani ve sosyal nitelikte
oldukları için kolayca çözülebilir; bunlardan en önemlisi Doğu
Trakya’dan gelen Bulgar sığınmacıların geri dönüşüdür.”20
s ın
ı
yer veriliyor. İlk olarak New York Tribune gazetesinin, mevcut
as
durumun kötü bir işten en iyi şekilde faydalanmak olduğunda
ısrar ettiği belirtiyor. Devamında, özellikle Boğazlar’da özgür
ve eşit ayrıcalıklar elde ederken, Amerikalılarınmevzubahis
suların statüsünün korunması için hiçbir mesuliyet almayacağı
py
ve bölge dışı kapitülasyonlar ortadan kalkarken, Türkiye’deki
Amerikalıların özellikle kişisel ya da yerel mevzularda Türk
mahkemelerine tabi olmayacağını belirttiğine işaret ediliyor.
ko
Bir diğer taraftan New York World gazetesi de benzer şekilde
Türkiye’nin sonunda gerçek adalet mahkemeleri ve modern
hükümet hizmetleriyle yenilikçi bir ulus haline gelmesi halinde,
antlaşmanın meyvelerini vermiş olarak haklı çıkacağını söy-
s ın
ı
Antlaşması’nın 24 Temmuz’da imzalanması ardından, şimdi sıra
as
antlaşmanın Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmasına
gelmiştir. Henüz onaylama gerçekleşmeden önce Amerikan
Donanma İstihbarat Subayı tarafından hazırlanan İstihbarat
py
Raporu’nda, Türkiye’deki genel siyasi atmosfere dair şu bilgiler
paylaşılmıştır:
“Genel sosyal ve siyasi koşullar eskisi gibi devam etmektedir.
ko
Ne İstanbul’da ne de Türkiye’nin diğer kısımlarında herhangi
bir karışıklık yaşanmamıştır ve tahliye sırasında da yaşanması
beklenmemektedir. Barış Antlaşmasının onaylanmasını bek-
leyen siyasi durum durgun haldedir.
s ın
21 “Will the New Turkish Treaty Make For Balkan Peace?” The Evening Star, 22
Ağustos 1923, s. 6.
22 NARA, Amerikan Donanma İstihbarat Raporları: U.S.S. Scorpion Flagship,
İstanbul, 867.00/1706, 20 Ağustos 1923.
284 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
ise yalnız Necati Bey’den sert bir eleştiri gelmiştir. Genel olarak
as
bakıldığında, Lozan’da Türkiye’nin “büyük bir diplomatik ba-
şarı” kazandığı düşüncesi benimsenmiştir. Mustafa Kemal Paşa
Meclis başkanı olarak seçilmesinin akabinde 13 Ağustos günü
bir konuşma yapmış ve Lozan Antlaşması’ndan “Türkiye’nin
py
şanına yakışır bir antlaşma” şeklinde söz etmişti. Antlaşmanın
taraftarı olan İsmet Paşa, Meclis tartışmalarının son gününki
konuşmasında, önünde beliren çözümlenmesi güç koşulları
ko
aşabilmesi için ihtiyacı olan “cesareti Mustafa Kemal’den al-
dığı ilhamla” kendinde bulduğunu ifade etmiştir. Antlaşma
içeriği bakımından hayli müspet koşullar içermekte ve Milli
Kurtuluş Hareketi’nin liderliğini üstlenen şahsiyet tarafından
da bizzat kuvvetli bir biçimde taraftarlığı yapılmaktaydı. Tüm
s ın
ı
oluşturacaktır.”24
as
Aynı mesele ile ilgili Washington’da yayımlanan The Eve-
ning Star gazetesi, “Türkiye Lozan Antlaşması’nı Onaylıyor”
manşetli haberinde şöyle söylüyor:
py
“Dışişleri Bakanı İsmet Paşa’yı temsilen Adnan Bey,
dün gece burada müttefik yüksek komiserlerine, biri Lozan
Antlaşması’nın Millet Meclisi tarafından onaylandığını bildi-
ko
ren, diğeri de işgal altındaki Türk topraklarının müttefiklerce,
Karaağaç ile İmroz ve Bozcaada’nın da Yunanistan tarafından
boşaltılmasını isteyen iki nota verdi. Müttefiklerin tahliyesi
resmi olarak gece yarısı başladı. Türk hükümeti barışın im-
zalanması anısına bir dizi yeni pul çıkarmaya karar verdi.”25
s ın
ı
tos günü İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nın müttefiklerce
as
tahliyesine başlanmıştır. Türkiye ayriyeten, Karaağaç’ın yanı
sıra Yunan işgali altında olan Gökçeada ve Bozcaada’nın da
kendisine iade edilmesine dair bir protokolün uygulanmasını
py
da isteyebilecek bir konumdaydı.26
ı
bahane arasaydı, iyi veya kötü bir antlaşmaya bel bağlamazdı
diyor. Ayrıca Türkiye’ye yönelik İngiliz politikasını da eleşti-
as
ren gazete, mütarekeden bu yana İngiliz politikasının tutarlı
olmadığını, hatta barışı korumakta bile etkili olmayabileceğine
işaret ediyor. Gazeteye göre antlaşma yine de Türkiye’ye iyi
py
niyetini ispat etme fırsatı sunuyordu, ancak gazete iyi niyet
konusunda şüpheleri olduğunu da vurguluyor. Aktarılana göre
Türkiye, topraklarını geliştirme ve Büyük Güçlerle barış içinde
ko
yaşama arzusuyla bilinmektedir. Ancak yeni bir Türkiye ile
karşı karşıya olduklarını belirten gazete, Büyük Britanya’nın,
Türkiye’nin yenilmiş bir ulus, Almanya’nın eski bir müttefiki
ve Rus Bolşeviklerle birlikte savaşın gerçek sürükleyicisi ola-
rak konumuyla hiç de haklı olmayan tavizlere razı olurken,
s ın
ı
ları ve sivil dereceleri kaldırılmıştır. Gelecekte sadece Ankara
as
hükümetinin bağımsızlık madalyası tanınacaktır.29
The Evening Star’ın “Türkler Yönetime Devam Etmeye
Hazırlanıyor” başlıklı haberi şöyledir:
py
“Türklerin 3 Ekim’de İstanbul’u tekrar tamamen kontrol
altına alması bekleniyor. Ayrıca müttefiklerin tahliyesi, şu
anda olaysız ilerliyor. Türk yetkililer bugün müttefik kuvvetler
ko
tarafından işgal edilen kışlaları ve diğer binaları devralıyor ve
4 Ekim’den itibaren bu şehirde Ankara kuralları uygulana-
caktır. Valiye, bu tarihe kadar faaliyetlerine devam etmek için
Ankara’dan izin almamış olan tüm kulüp ve okulların kapatıl-
s ın
28 “Greece And Turkey Officially At Peace”, The Evening Star, 28 Ağustos 1923,
s. 18.
29 “Constantinople Port Surrendered To Turks”, The Evening Star, 28 Ağustos
1923, s. 18.
AĞUSTOS 1923 289
ı
geçtiğine dair bir haber-yorum yer alıyor. “Modern Türkiye As-
as
lında Bir Cumhuriyete Dönüşüyor” başlıklı haberine göre Tür-
kiye hızla bir cumhuriyete dönüşüyor ve geçen hafta toplanan ve
anayasayı değiştirme göreviyle meşgul olan yeni seçilmiş Büyük
py
Millet Meclisi, kabinenin başvekil ya da kurul başkanı olarak
adlandırılan kişiye ve parlamentoya karşı kolektif sorumluluğu
ilkesine fiilen karar verdi. Haberde başvekil, vatandaşları tarafın-
dan kendisine ek olarak Gazi yani Muzaffer unvanı verilen ve
ko
adı dışında bir cumhuriyetin başkanına benzeyen bir pozisyon
üstlenen ve başbakan olarak atanan Fethi Paşa’da itaatkâr bir
destek bulan, Mustafa Kemal Paşa’dan başkası olmadığı söylen-
miştir. Ayrıca haberde yer alan saltanat ve hilafetle ilgili yoruma
s ın
30 “Turks Preparing To Resume Rule”, The Evening Star, 30 Ağustos 1923, s. 22.
290 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
dirgenecektir.31
as
Bulgaristan Türkiye ile İlişkileri Geliştirmek İstiyor
ı
olarak” ifade etmiştir.32
as
“Türkiye’nin Feragat Sözleşmesi”
ı
hiçbir şey anlamak da istemiyorlar; ıstırap içindeki halklar için
as
de durum böyledir. Geri kalanımız, Türkiye için gözle görülür
şekilde daha haklı bir mutluluğun hayalini kurmuştuk. Hatta en
yakın dostlarıydık. Üç yıl önce Mustafa Kemal’in resmî temsil-
py
cileri, Ankara’nın önerilerini sunmak ve milletlerinin isteklerini
ifade etmek için Londra’ya geldiler. Bu vesileyle, birkaç kez
bizimle konuşmak istediler. Fransa, İtalya ve İngiltere’nin asıl
kaygısının Hristiyanları korumak ve bu sonucu iyi ve usulüne
ko
uygun bir antlaşma ile elde etmek olduğunu onlardan sakla-
madım. Ve antlaşmanın, Hristiyanların beklediği çekinceleri
açık bir şekilde içermesi gerektiğini söyledim. Avrupa, Haçlı
Seferlerinin ruhunu ve Doğu Akdeniz’deki varlığının sebe-
s ın
Ermeniler ve Lozan
ı
şükran merasimi ifa edileceğini bildirmiş; cismani ve ruhani
as
Meclis azaları, tüm vaiz ve papazlar, kilise yönetim kurulu
üyeleri ve cemaat üyelerinden vatandaşlık görevlerini ifa etmek
üzere kilisede hazır bulunmalarını istemişti. Duyuruda ayrıca
Pera, Üsküdar ve Bakırköy semtlerindeki kilise vaizlerine ve
py
yönetim kurulu üyelerine mülki amirliklerde yapılacak resmi
kabullere katılarak barış antlaşması için tebriklerini sunmaları
istenmiştir. Kutlamalar kapsamında Patrikhane’de iki gün
ko
tatil edilmiş, bina ışıklarla ve Türk bayrağı ile donatılmış;
TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya ve Başbakan Rauf
Bey’e kutlama mesajları gönderilmiştir.’ 25 Temmuz günü
Kumkapı Kilisesi’nde gerçekleştirilen ayinden sonra Patrik
s ın
ı
içinde yaşamalarını arzu ettiğini, bunu pratikte de görmeyi
as
çok istediğini ve bu yolda bizzat çabalayacağını ifade etmiştir.
Türklerle Ermeniler arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla
1919 yılında kurulmuş olan Türk-Ermeni Teali Cemiyeti’ de
Pangaltı Ermeni Mezarlığı’na bitişik gazinoda herkese açık
py
kutlama merasimleri düzenlemiştir.34
ı
ilişkilerin henüz tam bir açıklığa kavuşmamış olmasıdır. Gerçi
as
bir taraftan Türklerle-Ermeniler arasında yakınlaşma hareket-
leri yaşanmaktadır ancak henüz tam bir neticeye ulaşmamıştır.
Gazete durumun yine de umut verici olduğundan söz etmiş
py
ve dayanaklarını sıralarken Türk gazetelerinde Ermenilere
karşı kullanılan dilin daha ölçülü hale gelmesini ve bazı devlet
adamlarının cemaate karşı dostane tavır içinde olmasını; Türk
halkının bir kesiminin de Ermenilere adil davranılmasına;
ko
eski dostluğu, komşuluğu, güzel ilişkileri tekrar tesise taraftar
oluşlarını göstermiştir
Beyrut’ta yayınlanan Ermeni Arev gazetesi bu noktalardan
hareketle Ermeni cemaati açısından durumun umut veri-
s ın
ı
yeni Türkiye yöneticilerinin olağan dışı şartlardan yararlana-
as
bilme becerisini göstermiştir.
Çobanyan, Antlaşma’yı İtilaf Devletleri açısından değer-
lendirdiğinde ise gerek kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan
py
gerekse kendi halklarının kuvvetle barış taraftarı olmasından
etkilenerek Lozan’da yenen gibi değil de yenilen gibi hareket
ettiklerini yazmış ve bu durumu “Batı medeniyetinin ezici bir
ko
mağlubiyeti” olarak nitelendirmiştir.
Antlaşmayı İstanbul’daki Ermeni cemaati açısından da
ele alan Aboka gazetesi yazarı Çobanyan, onların artık tek
dertlerinin Ermeni milletinin geri kalan kısmını korumak
s ın
ı
beri bu hareket tarzının esas alındığını belirten Çobanyan,
as
Dolayısıyla Diaspora’daki tüm Ermeni kesimlerinin bu konuda
hemfikir olduğunu ve bu hedefi «gerçekçi ve kesinkes verimli»
bulduğunu aktarmıştı. Ayrıca Lozan’ın Ermenilere başka bir
açıdan da yararı dokunacağını şu şekilde açıklamıştır: Suriye,
py
Türkiye’den tamamıyla ayrılmış olduğundan orada bulunan
ıso.ooo Ermeni soydaş ülkenin ekonomik gelişimi için barış
içinde çalışabileceklerdir. Yazara göre, Suriye’deki Ermeniler,
ko
zenginleşip gelişmeleri halinde Erivan’daki küçük ve yeterli
maddi imkânlara sahip olmayan oluşuma yardımcı olacaklar
ve diğer cemaatlerle aynı seviyeye ulaşmasını sağlayacaklardır.35
ı
Dışişleri Bakanlığına gönderilen bir telgrafta ise İngiliz Koloni
as
Bakanlığı, Filistin ve Irak’taki mevcut koşullar gerekçe olarak
gösterilmiş ve Ermenilerin bu bölgede ikamet etmelerine
karşı çıkılmıştır. Bununla birlikte Ermenilerin gidebilecekleri
py
bölgeler daha da sınırlı hale gelmiştir.
Türkiye’den gidecek Rumlarla ilgili Harington’dan Savaş
Bakanlığına gönderilen bir telgrafta, Yunan Ordusu’nda ve
ko
İtilaf Devletleri hizmetinde çalışan Rumların Yunanistan’a
gönderilecekleri haberi, Rumlar arasında memnuniyet yaratmış
olmasına rağmen Yunan Hükûmeti kısa bir süre sonra gitmek
isteyenlerin hepsini değil bir kısmını alacağını açıklamıştır.
s ın
ı
lıklı makaleyi yayımlıyor. Makalede Profesör Davis, Lozan
Antlaşması ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunuyor:
as
Profesör Davis, Lozan’daki delegelerin kapanış sözlerinde
“dünyada barışın kesin olarak yeniden tesis edilmesi” şeklinde
py
işaret edildiği gibi Lozan Antlaşması’nın Yakın Doğu’daki
acı sorunlara gerçek bir çözüm mü yoksa Doğu Akdeniz’de-
ki “şeytani güçlere” kötülüklerini sürdürmeleri için yeni fır-
satlar tanıyan kusurlu bir ateşkes mi olduğunu sorguluyor.
ko
Ve bu soruya en iyi cevabın, 1923 yazında Doğu Akdeniz
topraklarında hâlâ karşı karşıya kalan farklı ırklara mensup
unsurları inceleyerek verilebileceğini söylüyor. Profesör, Os-
manlı Devleti’nin 1918’de perişan bir şekilde teslim olması-
s ın
ı
as
py
ko
s ın
ba
37 Current History Magazine, Published by The New York Times Co. Vol. XIX,
Iss. 1, Ekim 1923, s. 72-73.
EYLÜL 1923
ı
as
Haftanın Olayları
ı
akıbet, İngiltere’de cömert bir ruhla karşılandı” deniyor. Yazı-
da Türkiye’nin ekonomik durumuna dair, ekonomik yeniden
as
yapılanmanın gerekli olduğu belirtiliyor ve “Türk milleti, ne
kadar isterse istesin, yabancı sömürgelerin ve yerli azınlıkların
yardımı olmadan bunu başaramaz”1 denerek Türkiye’nin hem
py
İngilizler hem de yerli azınlıklar ile ilişkilerinin geliştirilmesi
gerekliliğine vurgu yapılıyor.
ko
Türkiye Büyük Güçlere Rağmen Kazandı
1 The Nation and Athenaeum,Vol. XXXIII., No. 22, 1 Eylül 1923, s. 676.
EYLÜL 1923 303
ı
Yunan ordularını yendi; Sultan tahttan indirildi ve ilerici ve
as
bağımsız bir temelde Müttefiklerle barış yapıldı.
Eski Türkiye’nin yıkılışının ve yeni, dinç, demokratik bir
gücün yükselişinin hikâyesi, yakın zamandaki başarıların
py
perspektifinden bakıldığında, büyüleyici bir unsura sahiptir.
Şimdiye değin bu hikâye, Türkiye’ye düşman olan ve siyasi
veyahut dini önyargılarla ya da ekonomik ve mali çıkarlardan
ötürü önyargılı olan kişilerin yorumlarıyla gölgelenmiştir. Sâbık
ko
Sultan Abdülhamid döneminden günümüze kadar Türkiye’nin
elde ettiği başarıların adil ve tarafsız bir kaydı henüz ortaya
koyulmamıştır...”
Yeni Türkiye
ı
Yakın Doğu ve Balkanlar konusunda uzman yazar ve gazeteci
as
H. Charles Woods3, İngiliz The Fortnightly Review dergisin-
de “Yeni Türkiye” başlığı ile kaleme aldığı uzun ve kapsamlı
makalesinde Lozan Barış Antlaşması ve antlaşma sonrasında
py
Türkiye’nin durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulunuyor.
Woods, Lozan ve Sevr Antlaşmalarını kıyaslayarak söze
başlıyor ve Sevr Antlaşması politikasına daima karşı olduğunu
ko
çünkü bu düzenlemenin ne adil ne de uygulanabilir olduğu-
nu söylüyor. Bununla birlikte, Lozan Antlaşması’nın büyük
bölümünü onaylamakla birlikte, yaklaşık dört yıl süren pazar-
lıklardan sonra varılan bu düzenlemenin, Türkiye’yi yalnızca
s ın
ı
fusun artık büyük oranda homojen olduğuna da işaret eden H.
as
Charles Woods, Türklerin artık yönettikleri toprakta ağırlıklı
olarak çoğunlukta olduğunu söylüyor. 1908 Jön Türk Devri-
mi sonrasında İttihat ve Terakki’nin nüfusu bir bütün olarak
py
Osmanlılaştırmak için çalışmak durumunda kalırken şimdi
Milliyetçilerin, az çok etnik bir sınırı güvenceye almış olduk-
larından artık tüm dikkatlerini Türk halkının refahını yükselt-
meye yönelik tedbirlere verebileceğini ifade ediyor. Woods’a
ko
göre Müttefikler de ağır fedakârlıklarda bulunmak zorunda
kalmış olsalar da savaş durumunun nihai olarak sona ermesiyle
kazanç sağlayabileceklerdir. Türkler de Misak-ı Milli’de yer
alan programın neredeyse tamamını gerçekleştirdiklerinden,
s ın
4 The Fortnightly Review, No. DCLXXXI. New Series. 1 Eylül 1923, ss. 363-364.
306 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
aşırılara yaranmaya çalışıp çalışmadıklarına bağlı olduğu kabul
as
edilmelidir. İlk politika benimsenirse, yani Woods’ın ifadeleri
ile Türkler kendilerine duyulan güvene layık olurlarsa, “uygar
ulusların” temsilcilerinin Türkiye’de ikamet etmelerini sağlaya-
py
cak ya da yerli Hıristiyanların en azından bir kısmını evlerine
dönmekten vazgeçirecek şekilde adaletin işlemesini engelleyecek
hiçbir şey yoktur. Ayrıca, Türkiye’nin yeni yöneticilerinin maliye
ko
konusunda dürüstlüklerini kanıtlamaları halinde, yabancı para
yardımı da gelecektir. Woods, bir diğer taraftan, Büyük Millet
Meclisi’nin görevlerini yerine getirmede başarısız olması duru-
munda, Antlaşma’nın kılık değiştirmiş bir felaketten başka bir
s ın
ı
as
H. Charles Woods, antlaşmayla doğrudan bağlantılı so-
runların dışında ve bu konularla ilgili Hıyanet-i Vataniye Ka-
nunu yürürlükten kaldırılmadan gündeme getirilemeyeceğini
düşündüğünü ifade ettiği Hilafet ve Saltanat sorunu göz ardı
py
edilerek, en büyük ve en acil iki güçlüğün, Meclis’in statüsünün
belirlenmesi ve başkentin mevkii konusunda bir karara varıl-
masıyla ilgili olduğunu ifade ediyor. Şu an için Büyük Millet
ko
Meclisi’nin ülkedeki egemen ve tek otorite olduğunu belirten
Woods, Bakanların dahi Meclis’in talimatını alana kadar yok
denecek kadar az yürütme yetkisine sahip olduğunu söylüyor.
Woods’a göre bu sistem, toplumun yegâne amacının mağlubiyeti
s ın
ı
ve hiç şüphesiz pek çok koşu, nihai çözümü etkileyecektir.
as
Ancak Meclis, durumdaki bazı temel gerçekleri görmezden
gelmeye hazırlıklı olmadığı müddetçe, Rusya’nın Boğazlar-
la ilgili olarak hala potansiyel bir güç olabileceğini, buradaki
py
Türk çıkarlarının Ankara’nın başkent olmasındansa İstanbul’la
daha iyi muhafaza edilebileceğini ve bir Amerikan sendikası
Küçük Asya’nın kalbinde bir ‘Yeni Washington’ inşa etmeye ne
kadar istekli olursa olsun, bu inşaatın, ancak başka bir yerde
ko
kullanılmaları daha yararlı olacak fonların tahsis edilmesiyle
gerçekleştirilebileceğini hatırlamakta fayda vardır.”6
ı
terk etmiş ve değerli mücevheratı yanında götürerek İngiliz
as
gemisine sığınmıştır. Bir gün sonra VI. Mehmet, Malta’ya doğru
giderken, Ankara onu tahttan indirmiş ve Müslümanların hali-
fesi olarak kuzeni Abdülmecid Efendi’yi atamıştır. VI. Mehmet,
Malta’dan Mekke’ye ardından da İsviçre’ye gitmiştir. Sonrasında
py
da kendisinden ses seda çıkmamıştır.
Paul Gordeux, eski sultanın evine gittiğini ancak söylendiği
gibi İsviçre’de olmadığını Mekke’den ayrıldığını buna karşılık
ko
İsviçre ikliminin çok soğuk olduğunun kendisine söylendiği-
ni ve Cenova’da gemiden inmesi sonrasında Ail’de köşesine
çekilmiş olan eski sadrazam Ferit Paşa’nın davetini aldığını
söylemektedir. Ferit Paşa’nın Riviera’nın güzelliklerini anlatması
s ın
ı
görüşmesinden şu şekilde bahsetmektedir:
as
“Eski sultan, kıyının harikulade manzarasından istifade et-
mek istediğinde, çoğunlukla villanın balkonunda kalmayı tercih
ediyordu. Kapının önünde, gece gündüz, nöbetleşe iki sadık si-
py
lahlı bulunuyordu. Bunlar görevlerinin bilincinde idiler; yüksek
şahsiyetlere yönelik suikastların Doğulularda sıkça rastlanan
bir şey olduğunu biliyorlardı. Ben de beni sultanın yaverinin ya
da mabeyincinin yanına götürmeleri için bu siyah üniformalı,
ko
iki köşeli şapkalı kapı nöbetçilerine yarım saat dil dökmek
zorunda kaldım. Sonunda, beni gözleri ile takip etmekten bir
an bile geri durmayan iki koruma önüme ve arkama düştü.
Batılı giysiler giymiş iki bey, beni oldukça çekingen biçimde
s ın
ı
nıtını verdi padişah. ‘Mücadelenin sonunda kaçınılmaz olarak
as
felaket haline geldiği bir anda kardeşim V. Mehmet’in yerine
tahta geçtim. Bundan böyle tek bir hedefim vardı: barış. Fa-
kat 1908’den beri iktidarı elinde tutan hükümet benim bütün
py
barışçı girişimlerine köstek oldu ve ayrı barış görüşmelerinden
beklediğim avantajları elde etmemi engelledi. Kemalistler beni
Mondros Mütarekesi’nden sorumlu tutmak istediler. Oysa bu
ko
mütareke Ankara’nın liderlerinden biri olan Rauf Bey tarafından
imzalanmıştı ve ordu o sırada Mustafa Kemal’in komutasın-
daydı. Mustafa Kemal Toroslar’ın doruklarına ulaşabilmek için
birliklerini düşmana terk etti.”
s ın
ı
Türk’ün işi değildir. Hilafetin geleceğine karar vermek durumun-
as
da olanlar, bütün dünyada yaşayan üç yüz milyon Müslümandır.
Bu nedenledir ki, Ankara tarafından benim yerime alının keyfi
kararı kabul etmeyi reddediyorum ve kendimi Müslümanların
py
tek ve yegâne temsilcisi kabul ediyorum.”
Soruların ardından Gordeaux, muhafızlar tarafından selam-
lanarak Nobel villasından ayrılmıştır.7
ko
Lord Curzon’un Açıklamaları
ı
yılında bir Fransız vekili ile Ankara Türkleri arasında imzala-
as
nan Franklin Bouillon İtilafnamesi diye geçen itilafnamenin
imzalanmasıyla güçleşti. Şüphesiz ki bu itilafname Türkleri
Fransız hükümetinin kayıtsız şartsız kendi taraflarına çektikleri
py
izlenimine sokmuştu. Bu sebeple Türkler daha fazla istekler şart
koştular. Ancak görüşme, aracılık ve mütareke için sarf ettiği-
miz bütün mesai boşa gitti. Nihayetinde Türk ordusu yeni bir
ko
şevk ile iyi kumanda altında olarak ve Yunanlıların zaafından
istifade ederek ileriye atıldı ve onları Anadolu’dan dışarıya attı.
Bunu bazı feci olaylar takip etti. Yunanistan’da ihtilal çıktı.
Kral Constantin istifaya mecbur edildi. Muzaffer Türk ordusu
galibiyetin verdiği gurur ile müttefiklerin birlikte olmadıklarını
s ın
bilerek İngiltere ile bir harbi göze alırdı ve ileriye gitmeye ka-
rar verdi. Türk ordusu İzmir’i tahrip etti. Müttefik kuvvetleri
tarafından işgal edilmiş olan Boğazlar mevkiine kadar geldi.
Fransızlar askerlerini Rumeli sahiline çıkarttılar çünkü hiçbir
ba
ı
kabul edildiklerini ekler. Ayrıca Curzon Lozan’da geçirdikleri
as
süreci şu şekilde ifade etmiştir:
“Lozan’da geceli gündüzlü görüşme ile on bir yorucu hafta
geçirdik. Bu sürenin sonunda anlaşmayı imzalamak üzereydik.
py
İmza için kalem ve hokka bile hazırdı. Fakat son dakika da
projenin mali, iktisadi maddeleriyle kapitülasyonlara ait mad-
deler hakkında bazı ihtilaflar meydana geldi. Ayrıca Türkler
ko
kendilerinde kuvvet bularak mukavemetle daha fazlasını ko-
parabileceklerini hesap ederek imzadan itina ettiler.”
ı
barış imzalanmıştır. Birçok sebeple, Paris Barış Konferansı’nın
as
ertelenmesi Yunanistan’daki siyasi tedbirler, müttefik devlet-
lerin birleşik bir siyaset cephesi teşkil etmelerinde yaşanan
müşkülat ve Türkiye’de askeri ve mali kuvvetli bir harekatın
py
vücut bulması bizi Türkiye ile 1914 de diğer düşmanlarımızla
imzaladığımız sulhnamelerden başka esas ve mahiyette bir
sulhname imzasına mecbur etti. Yakında Hariciye Nazırı size
Lozan Barış Antlaşması’nın tarihçesi ile esas hatlarını izah
ko
edecektir. Fakat zannıma nazaran Hariciye Nazırı’nın izahatını
dinledikten sonra benimle beraber tasdik edeceksiniz ki: Umu-
miyetle söylenilirse bu antlaşma İngiltere şeref ve nüfuzuna halel
getirmeksizin Britanya İmparatorluğu’nun çıkarlarını temin
s ın
ı
1920 Ağustos’unda Sevr’de imza edilen ama tasdik olunmayan
as
anlaşma gibi de değildir. Fakat bu durumun nedenlerinin ve en
iyi anlaşmanın yapılmış olduğunu anlatmak isterim. Öncelikle
şunu hatırlatayım ki geçen Ekim’de Lozan’a gittiğim de ge-
nellikle anlaşmanın imzalanmasının zor olduğu düşünülmek-
py
teydi. Çünkü Türkler Yunanlıların mağlubiyetleri ile galeyana
gelip müttefiklerin ve bilhassa İngilizlerin niyetlerinden şüphe
etmekteydiler. Bundan başka Boğazlar, Adalar, hudutlar, kapi-
ko
tülasyonlar ve mali meseleler müttefiklerin silahlı kuvvetleriyle
şartlarının kabul ettirmedikçe çözülemez gibi görünüyordu.
Savaştan sonra anlaşmalar hep bu suretle imza olunmuştur.
Muzaffer olan devletler hâkim mevkilerinde oturarak kaybe-
denin gıyabında verecekleri ceza veya hükmü kararlaştırıyor-
s ın
Boğazlar Meselesi
ı
as
İngiltere Hariciye Nazırı Lord Curzon’un, Avrupa siyaseti
hakkında yaptığı konuşmasında, Boğazların serbestisi mesele-
sine de dikkat çekerek konunun İngiltere açısından önemine
şu sözlerle değiniyor: py
“Bilhassa boğazların serbestisi hakkındaki itilafa dikkatinizi
çekerim. Bu büyük ve uluslararası gaye için binlerce kahraman
İngiliz ve dominyon askerleri savaşıp ölmüştü. Lozan’a ilk
ko
gittiğim zaman ticari serbestiden fazla bir şey elde edebilece-
ğimiz kimsenin hatırına bile gelmiyordu. Lozan’dan bazı makul
kısıtlamalarla Adalar Deniz’i ile Karadeniz’e yabancı savaş
gemileri ve hava kuvvetlerinin giriş hakkını dünyanın bütün
s ın
10 “Muahede Hakkında Tenkitler”, Ayın Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No.2,
s. 176.
318 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
metine aittir ve bu, Rusya hükümetinin şimdiki kararı olsa
as
bile, meseleyi yeniden tetkik ederek gerek kendilerinin gerek
cihanın menfaati gereği olan bu mukavelenameyi yakın bir
gelecekte imzalayacaklarını ümit ederim’ bu sözler bir kehanet
py
mahiyetinde zuhur etti. Beş ay sonra Ruslar hiç ses çıkarmadan
evvelce reddetmiş oldukları mukavelenameyi imzaladılar. Bu
mukavele şimdi Avrupa’nın bir kanunu hükmüne geçmiştir.”11
ko
Lord Curzon, İngiliz Westminster gazetesinde yayımlanan
nutkunda Lozan Barış Antlaşması ile ilgili, Gelibolu’daki İn-
giliz askerlerinin mezarları, Türkiye’deki azınlıkların durumu
ve Musul meselesinin çözümlenmesi konuları ile ilgili de şu
ifadelerde bulunuyor:
s ın
ı
ileride çok pişman olacaklardır. Türklerden ancak muahedenin
as
tasdikinden sonra cemiyeti akvama dâhil olmak için müracaat
etmek vaadini aldım. Azınlıklar da cemiyeti akvamın himaye-
sinde bulunacaklardır.
py
Musul vilayetinin ne olacağı meselesinde en büyük anlaş-
mazlık zuhur etti. Türkler bu hususta kanaatimce pek çürük
iddialar ortaya koydular. Bu iddialara lazım gelen cevapları
ko
verdim. İhtilaf, Türk arazisinin tahliyesinden sonra dokuz ay
zarfında meselenin Türkiye ile aramızda dostane bir şekilde
halledilmesi hakkında bir itilafla sonuçlandı. Dokuz ay zarfında
Türklerle anlaşamadığımız takdirde mesele cemiyeti akvama
sunulacaktır. Muahedenin Fransa’yı bizden ziyade alakadar
s ın
ı
Buna bir örnek olarak İngiliz The Spectator haftalık dergisinde
as
yayımlanan yazı verilebilir. Yazar, henüz Cumhuriyet’in ilanına
bir ayı aşkın bir süre varken, Türkiye’nin idare yapısına dair
kısaca yorum yapıyor.
py
The Spectator, “Türkiye’de dikkate değer gelişmelerin olaca-
ğına dair işaretler var. Mustafa Kemal Paşa aniden ‘demokratik
cumhuriyetlerden’ ve ‘Türkiye’nin dâhili kalkınmasının tamam-
lanmadığından’ söz etmeye başladı. Şu anda Türkiye teoride, tam
ko
yürütme, yargı ve yasama yetkileriyle donatılmış Büyük Millet
Meclisi, pratikte ise Gazi unvanıyla Kemal Paşa ve Halk Fırkası
taraftarları tarafından yönetilmektedir.” diyor. The Spectator’a
göre bu elbette sadece geçici bir düzenlemedir ve bilhassa
s ın
ı
sona eren müzakerelerin başlangıcında, savlarını hafifleterek
as
minnettarlıkla karşılık vereceği umuduyla, Cemiyet’e kabul
edilme ihtimali Türkiye’ye, cazip bir teklif olarak sunulmuştu.
Ancak işe yaramadı.” diyor.14
py
İstanbul’un Tahliye Planı
ı
miserliğinden İngiliz Dışişleri Bakanlığına gönderilen bir başka
as
mektuptaMillet Meclisi’nin ısrarıyla Yüksek Komiserler mevzu
bahis istasyonları hiçbir koşul olmadan TBMM temsilcilerinde
devretmişlerdir. İtilaf Devletleri, TBMM temsilcilerine istasyon-
py
ların kullanımı ve geleceği için iki belge imzalatmak istemişlerse
de Selahaddin Adil Paşa bunu reddetmiştir. İstasyon konusunun
neticelenmesiyle ilgili Harington’dan Selahaddin Adil Paşa’ya
ko
gönderilen mektupta ise 25 Eylül 1923 tarihinde gerçekleşti-
rilen devir teslim töreninde Yüzbaşı Kent’in, Selahaddin Adil
Paşa’ya malzeme listesi verdiğini ve sonraki günde istasyonun
işgalciler tarafından tahliye edildiği söylenilmiştir.15
s ın
ba
ı
as
İşgal Kuvvetlerinin Verdiği Zararları Kim Ödeyecek?
ı
gönderdiği mektupta, yaptığı değerlendirmeler oldukça dikkat
as
çekicidir. Bu mektupta Harington, işgal boyunca yaşananların
kendileri açısında iyi bir tecrübe olduğunu söyler çünkü askeri
ve diplomatik konularda gerçekleşen ilişkilerin bir örneğinin
ileride gerçekleşeceğini düşünmemektedir. Harington, karşılaş-
py
tıkları her problemde işgal kuvvetlerinin hükümetleri, Yüksek
Komiserler, Kumandan ve Amiraller arasında genel bir antlaşma
sağlama zaruriyeti bulunmasına rağmen yine de durumu “iyi
ko
idare ettiklerini” iddia etmektedir.2
ı
uyandırdı. Rauf Bey bir deniz subayıdır. Eğitiminin büyük
as
bölümünü yurtdışında, kısmen de Almanca olarak almıştır
ve İngilizcenin yanı sıra tüm kıta dillerini konuşmaktadır.
İstifasının ardından yakın zamanda Türkiye’de bir gezi yaptı
py
ve tüm önemli şehirlerde muhaliflerini ziyaret ederek ateşli
Kemalistlerin büyük eleştirilerine neden oldu. Orta Avrupa’ya
ulaşan gümbürtüler, Mustafa Kemal’in işleri ele alış biçimin-
den duyulan hoşnutsuzluğun giderek arttığına işaret ediyor.
ko
Mustafa ve arkadaşları batılı fikir ve idealleri öylesine hızlı bir
şekilde tanıttılar ki, gerici Müslümanları bir süreliğine şoke
ederek susturdular. Ancak şimdi, belirledikleri hızın, seslerini
yükseltmeye başlayan ve Kemalizm karşıtı gruplarla aynı safta
s ın
yer alan eski toprakların çoğu için fazla hızlı olduğuna dair
kanıtlar var. Türkiye’nin Rusya ile ticari ilişkiler konusunda
yaşadığı ve bir süredir Rusya ile tüm iletişimini fiilen kesen
anlaşmazlık, birçok Türk tarafından şiddetle eleştiriliyor. Mali
ba
ı
ise “yeni bir iç siyasi kriz” meydana getirmeye doğru ilerliyor-
as
du. Her ne kadar titiz bir biçimde meydana getirilmiş olsa da
Meclis’te, geçmişteki meclislere kıyasla daha süratli bir şekilde
karşıt sesler ortaya çıkmıştı. Konumu itibariyle, İcra Vekilleri
py
Heyeti Reisi Fethi Bey güç durumdaydı. Reisliğe geldiği gün
itibariyle, hayli geniş çaplı bir güvenlik meselesi karşısında, İzmir
ve iç kesimlerde meydana gelen çete hareketliliğinin önünü
almak adına siyasi açıdan da olmak üzere birtakım tedbirlere
ko
başvurulmasının zaruri olduğunu net olarak belirtmişti. Büt-
çenin gelir-gider dağılımında dengenin sağlanması ve mevcut
aşar vergisinde indirime gitme hususunda yoğun bir gayret
gösterileceği vaatlerinde bulunmuştu. Söz konusu dönemde
s ın
ı
basında görülmektedir. Amerikan New York Times’ta Türkiye’de
as
cumhuriyet ilan edildiğinin söylendiği ancak bunun doğrudan
bir kaynaktan doğrulanmasının söz konusu olmadığı yazmakta-
dır. New York Times bu haberinin devamında şöyle demektedir:
py
“Geçen kasım ayında Türkiye Sultanı’nın ülkeyi terk etmesi,
Türkiye’nin siyasi statüsünü muallâkta bıraktı. Sultan tahttan
çekilmedi ve o zamandan beri hâlâ Türkiye’nin hükümdarı
ko
olduğunu iddia ediyor. Ancak şu anda hâkim olan Kemalist
unsur saltanata karşı çıkıyor ve 25 Eylül’de İstanbul’dan gelen
bir haber, Türkiye’nin cumhuriyet ilan edileceğinin neredeyse
kesin olduğunu söylüyordu”5
s ın
ı
Anayasa Yapmakla Meşgul” başlığıyla Türkiye’de cumhuriyetin
ilanına edileceğine yine dikkat çekmiştir. Le Petit Journal gazetesi
as
Türkiye’deki anayasa hazırlıklarının tamamlanmadığını ancak
cumhuriyetin yakın zamanda ilan edileceğine söylemiştir.6 Cum-
huriyetin ilan edileceğine dair benzer iddialar birçok Fransız
py
gazetesinde görülmüş ve bu iddialar Fransız gazetelerinde yer
bulmaya devam etmiştir.
ko
Mustafa Kemal’in İlk Cumhuriyet Açıklaması
ı
amaçları, tüm çabaları bu gaye üzerinde yoğunlaşacaktır. Avrupa
as
ve Amerika’da hâlihazırda mevcut olan çeşitli Cumhuriyetler,
temelde benzer ilkelere sahip olmalarına rağmen, şekilleri iti-
bariyle birbirlerinden çok farklıdırlar; aynı şekilde Türkiye de
py
diğer Cumhuriyetlerden sadece şekil itibariyle farklıdır, ancak
hakiki özü aynıdır. Cumhuriyetle idare olunan diğer devletlerde
olduğu gibi bizim de egemen bir Parlamentomuz vardır, yalnız
bizde Millet Meclisi yürütme ile yasama işlevlerini birleşti-
ko
rir. Başka yerlerde olduğu gibi bizde de Vekiller, Hükümetin
kendilerini alakadar eden tüm işlerinden şahsen mesuldürler.
Türk Devletinde Vekillerin Millet Meclisinin elinde yalnızca
birer araç olduğu yaygın ancak yanlış bir izlenimdir. Vekillerin
s ın
ı
“Yüzyıllardan beri, biz Türklere karşı nefret ve aşağılama
as
duyguları uyandırmak adına ellerinde olan her türlü yolu kul-
lanmaları düşmanlarımızın geleneksel bir alışkanlığıdır. Bu
duygu ve düşünceler insanların zihninde kök salmış ve yorulmak
py
bilmeden mücadele ettiğimiz esasında Batılı olan zihniyeti
yaratmıştır. Son yıllarda yaşanan tüm değişikliklere rağmen
bu zihniyetin varlığı hiçbir zaman tam olarak sona ermemiştir.
İnsanlar Türk’ü her türlü ilerlemeye düşman, barbar, ahlaki
ko
ve entelektüel gelişimden yoksun bir insan olarak görmekte
ısrar ediyor.
Bu hatayı basit kelimelerle açıklamak adına şu örneği veri-
yorum: İki adam karşılıklı duruyor. Bunlardan biri zengindir ve
s ın
ı
bu tür ilişkileri teşvik etmek için elimizden gelenin en iyisini
as
yapmak istiyoruz. Bu tutumumuz, Türklerin yabancı düşmanlığı
gibi köhne bir düşünceyle açık bir çelişki içindedir.”
py
Sonuç olarak, Mustafa Kemal Paşa, Lozan barışı ve bu barışın
imzalanmasından sonra Türkiye’nin hala tatmin olmamış olan
milli talepleri hakkında da konuştu:
“Bir bütün olarak Lozan barışından memnunuz. Hükümle-
ko
rini itina ile takip edeceğiz. Bununla birlikte, birçok isteğimiz
devam etmektedir ve son zamanlarda kendini gösteren Türkiye
lehindeki duygular göz önüne alındığında, şimdi bunların karşı-
lanmasını bekliyoruz. Halen askıda olan meselelerde, Avrupa ile
s ın
ı
ğer bir zafer boyutuna ulaşmış ayrıca törene katılan milletlerin
as
bayrakları da güzel bir görüntüye neden olmuştur. Yaşanılan
zaman nedeniyle özel olarak kaydedilemeyen bu sürecin en
önemli noktasının kendilerinin bunun dışında kalmamaları
olduğunu söyleyen haberde bir yıl öncesine bakıldığında Türkler
py
ve Britanya’nın savaşın eşiğindeyken Fransızların beklenilmeyen
bir anda ve birdenbire Çanakkale’yi tahliye etmeleri nedeniyle
ordunun bütün sorumluluğunun İngiliz Komutanı’na kaldığı
ko
ifade edilmiştir. Ayrıca Türklerin, Yunanlılara karşı başarılı
olmaları ve İzmir’i geri almaları nedeniyle tehditkâr oldukları
ve her an, Çanakkale sahillerinde silahların ateşlenmesinin
beklenmedik neticelere sebebiyet verilebileceği söylenmiştir.
s ın
ı
mayı hak ettiğini de söylemiştir.9
as
6 Ekim 1923 İstanbul’un Tahliyesi ve General
Harington’ın Konuşması
py
Bugün Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ardından 13
Kasım 1918 tarihinden bu yana fiili olarak işgal altında bulu-
nan İstanbul, Türk ordusu tarafından teslim alınarak Müttefik
ko
işgali sona erdi. İngiliz General Harington, İngiliz birliklerinin
tahliyeye başlama süreci ve işgalin sona erdirilmesini kendi
cümleleriyle bizlere şöyle aktarıyor:
“...Lozan muahedesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tara-
s ın
9 Western Daily Press, 5 Ekim 1923. Akt. Mine İlhan Yazıcı, Cumhuriyetin İlk
Yıllarında İngiliz Basını’nda Türkiye, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri
ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2019, s.117-118.
334 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
Üç müttefik general bu müfrezeleri teftiş etmişlerdir. Üç
as
müttefik bandıraları ile Türk bayrağı müttefik generallerin
önünden geçmiş ve selamlamıştır. Aynı zamanda her milletin
milli marşı mızıka tarafından söylenmiştir. Bu merasim, müt-
py
tefikin bandıralarının indirilmesi ve Türk bayrağının çekilmesi
merasimiydi. Bu merasimin tamamlanmasından sonra fevkalade
komiserleri heyet-i diplomasiyeyi Türk generali Selahaddin Adil
Paşa’yı selamladık ve her general kendi hükümetine mensup
ko
gemiye çekildi. Ben de Arabik vapuruna bindim. Generallerin
bindiği gemiler müttefikin sefain harbiyesi arasından geçerek
ayrılmışlardır. Generallerin bindiği gemileri derhal müttefikin
donanmaları takip etmiştir. Bu suretle müttefikin işgali son
bulmuştur.”10
s ın
ı
de o zamandan bu yana fes giymeleridir. Aslında bir yıl önce
Pera’nın ana caddelerinde feslerden daha çok şapkalar görülü-
as
yorken, şu anda şapka görmek gerçekten nadir bir durumdur.
Ne mutlu ki yabancı koloninin endişesi haklı çıkmadı zira
Milliyetçi Ordu’nun girişinden bu yana yalnızca küçük çaplı
py
rahatsızlıklar meydana geldi. Yasak 7 Ekim gecesi İstanbul’da
sıkı bir biçimde uygulandı ve bu tedbir önümüzdeki birkaç
gün içinde düzenin korunmasına yardımcı olacaktır. Ardından,
ko
tahminime göre şehir olağan sükûnetine dönecektir.”11
ı
davranarak birliklerini çekmeye ilk başlayanlar olarak diğer
as
Müttefiklere örnek olduklarında biraz olsun şaşırmadılar. Neyse
ki tahliye pürüzsüz bir şekilde tamamlandı. Müttefik komutan-
ları ve Türk komutanlar karşılıklı saygı gösterileriyle ayrıldılar.
Daha önceki bir notta da ifade ettiğimiz gibi, pek çok Türk
py
İngilizlerin ayrılışına gerçekten üzülmüştür. Geçmişte olduğu
gibi İstanbul, gelecekte de her daim muazzam bir öneme haiz
olacaktır ve Ankara’nın Yeni Türkiye’nin başkenti yapılmasının
ko
bu önemi en ufak bir şekilde azaltacağı şüphelidir. Zira şehir
dünyanın odak noktalarından biri olmaya devam etmektedir.
Şu veya bu şekilde, Türkiye artık kendi yoluna gidecektir...
Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı olduğu bir cumhuriyet
olarak! Sahiden de tuhaf zamanlardan geçiyoruz.”13
s ın
Cumhuriyete Doğru...
13 “The New Era in Turkey”, The Saturday Review, Vol. 136, No.3545, 6 Ekim
1923, s.374.
EKİM 1923 337
ı
yönetim şeklinde Meclis Başkanı, Hükûmet Başkanı ve Devlet
as
Başkanı’nın Mustafa Kemal Paşa olduğunu söyleyerek bunun
yalnızca “ulusun bu tekil örgütlenmeyi gönüllü olarak kabul etti-
ği ölçüde demokratik” olduğunu eklemiştir. Maurice, savaş orta-
py
mında kabul edilen yönetim biçiminin Mustafa Kemal Paşa’nın
prestiji nedeniyle kabul gördüğünü belirtmiştir. Maurice’e göre:
“Ankara’da demokratik denen şey Londra ve Paris’te diktatörlük
olarak adlandırılır” ve “...Ulusal Meclis cumhuriyeti ilân edebilir,
ko
(fakat) Türkiye’de hiçbir şey değişmeyecektir.”14
Bükreş’te yayımlanan L’indépendence Roumaine gazetesinin
haberine göre son zamanlarda bazı yabancı kamuoyunda ortaya
çıkan ve “Türkiye’de Cumhuriyet rejiminin kurulmasına karşı
s ın
ı
yokluğuna geçiş olarak anlatmıştır. Grzegorczyk, Ankara’daki
as
zamanını ise şu şekilde anlatmıştır:
“İnsan Türkiye’nin yeni başkenti ile yakından tanışınca, belli
bir uzaklıkta, dere yataklarında klasik vahalar keşfedebiliyor.
py
Çankaya’nın güneyindeki bir tarafta, bir grup villanın ve küçük
güzel evin arasında Hükûmet Başkanı İsmet Paşa’nın ve yüksek
bürokratın ve nihayet Gazi’nin kendisinin evleri bulunuyor;
öteki tarafta, ağaçsız Ankara’nın kuraklığından ve bataklık
ko
halindeki derenin sıtmasından kaçarak Aktepe’nin kuzeyine
yerleşen Polonya ortaelçilik binası yer alıyor. Polonya Elçiliği-
nin yakınında Genelkurmay, onun yakınında da tam 52 kişilik
personeli olan Bolşevikler bulunuyor. Kentin kendisi iki yıl önce
s ın
büyük bir yangın tarafından tahrip edilmişti; şimdi iki arada bir
derede bir görünüm taşıyor. Tarihsel geleneğe ve parlak anılara
sahip, tahrip olmuş büyük bir kent ile küçük bir taşra kentini
ve nihayet inşa halindeki büyük bir yeri ifade ediyor. Bu yeni
Ankara, anıtsal görkemi ile insanı büyülemese de insan dikkatli
ba
ı
ülkesini geliştirmenin eylemini başlatmayı biliyor.”16
as
Dünyanın Öbür Ucuna Yansıyan Türkiye Haberleri
py
İstanbul’un işgal kuvvetleri tarafından tahliye edilmesi dün-
yanın bir ucundaki gazetelerde bile yer almıştır. Bunlardan biri
olan ve Avustralya’nın Western Australia eyaletinde yayımlanan
ko
The Western Mail gazetesinin “Yakın Doğu” başlıklı haberinde
Türkiye’nin savaş öncesi ve savaş sonrası durumu ele alınmıştır.
Habere göre İstanbul’daki küçük İngiliz işgal ordusuna komuta
eden General Sir Charles Harington, birlikleriyle birlikte geçen
hafta Londra’ya döndü. Şehrin Haliç tarafından boşaltılması
s ın
ı
Türkiye’nin geleceğinden umutluyum ve inanıyorum ki yeniden
as
kurduğumuz ilişkiler ve bıraktığımız saygı İngiltere’nin çıkarla-
rına yardımcı olacaktır.” Sevr Antlaşması’nın tamamen geçersiz
kaldığı ve İngiltere’nin Osmanlı borçları üzerindeki kontrolü-
py
nün, İstanbul’da yabancı hükümetler tarafından uzun süredir
kullanılan diğer ayrıcalıklarla birlikte aynı kaderi paylaştığı
gerçeği göz önüne alındığında, böyle bir açıklama İngiltere’nin
Yakın Doğu politikasının büyük bir kısmının mahkûm edildiğini
ko
göstermektedir. Eğer İngiltere, Kırım’da Rusya’ya karşı Türkiye’yi
desteklemekle, merhum Lord Salisbury’nin deyimiyle yanlış ata
oynadıysa, savaş sonrası Küçük Asya’daki macerasında Ankara
Hükümetine karşı Yunanistan’ı desteklemekle de aynı dere-
s ın
ı
İtalya’dan Mombelli ve Fransa’dan Charpy erkânıharpleri ile bir-
likte yaya olarak gelmiş ve Selahaddin Adil Paşa18 ve erkânıharp
as
tarafından kabul edilmişlerdir. Geçit törenini teftiş ettikten sonra
dört komutan, bando temsil edilen ülkelerin milli marşlarını
çalarken, Müttefik sancaklarının sol tarafında yerlerini aldılar.
py
Sancaklar daha sonra kendi müfrezelerine geri döndü ve Türkiye
marşı eşliğinde yerlerini Türk bayrağına bıraktılar. Amerika’nın
törenlere resmi bir katılımı olmamıştır.”19
ko
Osmanlı-Amerikan Şirketi
18 Orijinal metinde Prens Sebahaddin Paşa (Prince Seba Heddin Pasha) olarak
yazılmıştır.
19 “Turkey”, The Independent (A Fortnightly Journal of Information and Discussion),
Vol. 111, No. 3853, 13 Ekim 1923, s. 168.
342 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
ganez, demir, kalay, çinko, tuz ve kömür bakımından zengin
as
bölgelerden geçen demiryollarının her iki tarafında on iki bu-
çuk millik bir mesafe boyunca maden hakları da dâhil olmak
üzere önemli alt imtiyazlara sahip on iki demiryolu ve üç liman
py
inşa edilecektir. Planda tarif edilen kalkınma programının uy-
gulanmasının, imtiyazlar başka teklif sahiplerine satılmadığı
takdirde yaklaşık yirmi yıl süreceği tahmin edilmektedir; bu
durumda süre beş yıla inebilir. İmtiyazlar satılırsa, satın alan
ko
gruplar bunları finanse etmeyi, Osmanlı-Amerikan işletme
şirketine nakit ödeme yapmayı ve hisse senetlerinin yüzde 25
ila 60’ını ve telif haklarını ya da brüt gelirlerinin bir kısmını
satan şirkete vermeyi taahhüt edeceklerdir. Madencilik hak-
s ın
20 “Plan to Develop Turkey Published”, The Evening Star, 22 Ekim 1923, s. 32.
EKİM 1923 343
ı
kendi açıklamalarını Goben ve Breslav’ın Kaçışı adlı kitabında
as
yayımlamıştır. Bununla birlikte, Churchill amiraller tarafından
denizdeki amirallere verilen savaş emirlerini ve diğer talimatları
yayınlamayı uygun bulmuştur. Berkeley Milne, Churchill’in
amacının denizdeki amirallerin hatalı olduğunu göstermek
py
olduğunu ve Goben ve Breslav konusunda, bu gemilerin Ça-
nakkale Boğazı’na kaçmasında Akdeniz Başkomutanı’nın suçlu
olduğunu ima ettiğini belirtmektedir. Amiral Milne, mevcut du-
ko
rumun sebebinin, Alman Amirali’nin ülkesi ile Türkiye arasında,
Churchill’in bizim hiçbir şey bilmediğimizi itiraf ettiği gizli bir
ittifak anlaşma yapıldığını bilmesi olduğunu söylüyor. Haberde
bir deniz subayının, Churchill’in kitabının yayımlanmasın-
s ın
dan hemen sonra yazdığı bir mektuba göre bahsi geçen gizli
anlaşmanın, İstanbul’da 2 Ağustos’ta imzalandığı biliniyordu
ancak elçilik Akdeniz’deki Başkomutanlığa hiçbir zaman telgraf
çekmediği söyleniyor. Habere göre Akdeniz’deki başkomutan,
Türk-Alman gizli ittifakı hakkında hiçbir şey bilmeden, adeta
ba
ı
alındığı belirtilen haber dikkat çekiyor.
as
Haberde, Bulgar gözlemcilerin, bir cumhuriyet kurma ta-
sarısının, Mustafa Kemal Paşa’nın mevcut diktatörlüğünü yeni
bir sultanlığa dönüştürmek adına kullandığı bir hile olduğunun
py
ortaya çıkacağını öngördüklerinden söz edilmektedir. Sofya’da
Ankara meclisinin bir Türk cumhuriyetinin tesis edilmesini
destekleyeceği kesin bir netice olarak görülmektedir. Gözlem-
ko
cilerin ifade ettiği üzere, bugün Türkiye’de yalnız tek bir otorite
vardır, o da Mustafa Kemal’indir. İşaret edildiği üzere Ankara
Meclisi neredeyse tamamen Mustafa Kemal’in buyruklarına
itaat eden kişilerden oluşmaktadır. Habere göre Kemal Paşa
Meclis faaliyetlerini istediği gibi şekillendirmektedir ve ne-
s ın
ı
olan ilk fırsatı değerlendireceği yönündedir. Türkiye’deki siyasi
as
gelişmelerin Hıristiyan azınlıklar üzerindeki tesirine dair de
yorumda bulunan gazeteye göre Mustafa Kemal’in “tek adam”
yönetimi, şimdiden Türkiye’deki Hıristiyan unsurları rahatsız
etmeye başlamıştır. Küçük Asya’daki Rumlar, tıpkı Ermeniler
py
gibi toplu halde gönderilmiştir. Ulaşan raporlara göre, sadece
İstanbul’dan 6.000’den fazla Rum gönderilmiştir. Türkiye’de
ikamet eden Amerikalılar ve İngilizler de dâhil olmak üzere
ko
tüm Hıristiyanlar arasındaki kafa karışıklığı gittikçe artmak-
tadır. Aktarılana göre yüzlerce mülteci Bulgaristan’a varmıştır.
Yanlarında yalnızca kolaylıkla taşınabilecek eşyalar getirmeyi
başarmışlardır ve çektikleri acıların tarifi yoktur. Doğu kilimleri
s ın
22 “Bulgaria Fears Kemal Pasha Program”, The Washington Times, 25 Ekim 1923,
s. 11.
346 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
“Türk devletinin karşı karşıya bulunduğu önemli ve karmaşık
as
harici ve dâhili sorumlulukların layıkıyla yerine getirilebilmesi
için son derece güçlü ve Meclis’in tam desteğine sahip bir ka-
binenin kati suretle gerekli olduğu kanaatindeyiz. Bu nedenle
Yüce Meclis’in her bakımdan destek ve güvenine sahip bir ka-
py
bine kurulmasına hizmet etmek amacıyla istifamızı sunuyoruz.”
Raporda, istifasından önce bir süredir, Fethi Bey’in Meclis’i
sürtüşmeler olmaksızın yönetemediği ve iktidarı bırakmasının
ko
yakın olduğu yönünde çeşitli söylentiler ortada dolaşmakta ol-
duğundan söz ediliyor. Raporda Fethi Bey hükümetinin, İsmet
Paşa’nın Lozan’dan dönüphükümetin dizginlerini ele almasına
kadar geçen sürede geçici bir çözümden başka bir şey olmadığına
s ın
ı
Harington’un, geçen hafta İstanbul’dan Londra’ya varışında
as
coşkulu bir şekilde karşılandığından bahsedilmektedir. Sör
Charles, Southampton’daki sivil karşılama töreninde yaptığı
konuşmada şunları söylemiştir: “Türkiye’den herkes tarafından
py
saygı duyulan bir şekilde ayrıldık. Pek çok zorluğun üstesinden
geldikten sonra, İngiliz bayrağını hiç olmadığı kadar yükseklere
çekerek ayrıldık. Bunun övgüsü bana değil, komutam altındaki
muhteşem kuvvetlere aittir. Türkiye’deki askerlerimizin mezar-
ko
larına saygı gösterileceğinden eminim.” 24
telgraflara ışık tuttuğu ifade ediliyor. The New York Times, daha
öncesinde Ankara’daki Büyük Millet Meclisi’nin, Anayasa de-
ğişiklikleri yoluyla, Helen mantığında bir demokrasi olmasa da
Roma anlamında bir cumhuriyeti hızla şekillendirdiği adımlara
yayınladığı haberlerde yer verdiğini söylüyor. Haberde son za-
manlarda Ankara’daki milletvekillerinin tekrar düşünmelerine
yol açan bir hadise olduğuna işaret ediliyor. Sözü edilen bu
ı
hadise, Meclis Başkanlığına yeni seçilmiş ve otomatik olarak
as
Cumhurbaşkanlığına geçecek olan Mustafa Kemal Paşa tara-
fından Avusturyalı bir gazeteciye verilen röportajdır. The New
York Times, röportajın Ankara ve İstanbul’da yayımlandığını ve
siyasi çevrelerde sansasyon yarattığını belirterek, Mustafa Kemal
py
Paşa’nın söz konusu röportajda cumhuriyetin sinyallerini verdiği
ifadelerinin şüphe uyandırdığını ifade ediyor. Devamında, Eğer
Türkiye’nin sıradan anayasal cumhuriyetlerin modelini aynen
ko
takip edeceği söylenmişse, bu sadece Kemal Paşa’nın, kendisini
yıllar sonra imparator yapan darbeye hazırlık olarak Aralık
1848’de Louis Napolyon’un attığı gibi herhangi bir ara adım
olmaksızın, kendisini Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı
yapma niyetinde olduğu anlamına gelebileceği söyleniyor. Bir
s ın
ı
Aktarılana göre her hâlükârda, Ankara’daki milletvekillerini
as
öylesine etkileyen bir durum ortaya çıktı ki, cumhurbaşkanını
orijinal tasarıda öngörülen yetkilerden açıkça mahrum bırak-
mamakla birlikte, Büyük Millet Meclisi’ndeki liderlerin siyasi
py
patronajlarını yalnız korumakla kalmayıp artıracak olan yeni
değişiklikler tasarlamaya başladılar.25
25 “Why Plan For Republic In Turkey Was Checked”, The New York Times, 28
Ekim 1923, s. 10.
350 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
kabul etmiştir. Bunun sonrasında ise Mustafa Kemal Paşa’nın
as
Meclis’teki vekiller tarafından oybirliğiyle yeni Cumhuriyet’in
ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmesine sıra gelmişti. Ancak bu
oy sayısının 158’de kalması İngiliz Yıllık Raporları’nda dikkat
py
çekici olarak ifade edilmiştir. Raporlarda, bu kararla ilgili olarak
İstanbul’daki Dışişleri Bakanlığı temsilcisi olarak bulunan Dr.
Adnan Adıvar’ın Mr. Henderson ve arkadaşlarına gönderdiği
özet “iyi bir değerlendirme” şeklinde kaydedilmiştir. Mevzubahis
ko
özet şöyledir:
“Hükümetten aldığım talimat üzerine, Büyük Millet
Meclisi’nin 29 Ekim 1923 tarihli öğleden sonraki oturumun-
da oybirliği ile aldığı kararı aşağıda Ekselanslarına bildirmek
s ın
ı
The Times gazetesinin “Kemal Paşa’nın, İktidarı Ele Geçirme
as
Girişimi-Hükümet Bunalımı Sonucu- Bir Türk Cumhuriyeti
Doğuyor” başlıklarıyla sayfasına taşıdığı haber dikkat çekmek-
tedir. The Times’a göre Akşam gazetesi, Halk Partisi’nin yeni bir
py
Vekiller Heyeti mevzusunda anlaşamamaları nedeniyle, Gazi
Mustafa Kemal Paşa’nın davet edildiğini ve Gazi’nin hemen
cumhuriyetin ilan edilmesini teklif ettiğini bildirmektedir. Ha-
berde Mustafa Kemal Paşa’nın planı ise şu şekilde ifade edilmiş-
ko
tir: “Cumhurbaşkanı Büyük Millet Meclisi tarafından seçilecek
ve cumhurbaşkanı, kendi çalışma arkadaşlarını seçen başbakanı
atama yetkisine sahip olacak. Cumhurbaşkanı Bakanlar Ku-
rulunu Meclis’in onayına sunacak.” Yapılan bu tekliflerle ilgili
s ın
ı
yayılan eşkıyalığı önleyememesi hoşnutsuzluğu artırdı. Öte
as
yandan Anayasada değişikliğe gitme biçimi, aşağılayıcı bir
durum yarattı. Fethi Bey’in düşüşünün genel bir memnuniyet
ortamı yaratmış olmasına karşılık, durum hala belirsizliğini
koruyor. Bu durum basında dile getiriliyor; bir yazar, mevcut
py
sistem değiştirilmedikçe bir hükümetin gidip ötekinin gele-
ceğini belirtiyor, yeni, hür seçimlere acil ihtiyaç duyulduğunu
açıklıyor; bir başka yazar her türlü anayasal reform projesinin
ko
şimdilik ertelenmesinin zorunlu olduğunu yazıyor; bir üçüncüsü
ise kapsamlı değişikliklerden kaçınmanın ve dışarıda, özellikle
yabancı sermayedarlarla, daha iyi ilişkiler geliştirmenin önemi
üzerinde duruyor. Son öneri yapıcı olanaklar yaratıyor fakat
birçok Türk’ün çıkarlarının nerde yattığını kavramakta güçlük
s ın
27 The Times, 30 Ekim 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında..., ,ss. 206-207.
EKİM 1923 353
ı
ki bir neticesinden başka bir şey değildir. Ayrıca Ankara’daki
as
siyasilerin Türk Devleti’nin yeni örgütlenmesine yönelik çalış-
malara koyulmuşlardır. L’independence Romaine’in haberinin
devamında “Cumhuriyet rejimi Müslüman dinsel geleneklere
py
ya da Türklerin ulusal geleneklerine uyum sağlayabilir mi?”
sorusunu sormuş ve şu şekilde cevaplamıştır:
“Bu sorunun yanıtı olumludur. Çünkü Muhammed’in ilk
ko
dört takipçisi kalıtım yoluyla başa geçen krallar değil, seçilmiş
liderlerdi... Türk ulusal geleneklerine gelince Osmanlı hanedanı
yüzyıllar boyunca bir ulusal birlik oluşturmuş ve giderek büyük
bir imparatorluk kurmuş bir ailenin devamıydı. İmparatorluk
yok oldu. Son padişah İngilizlere boyun eğince ve Ankara’ya
s ın
ı
as
Amerikan Askerine Tören
ı
şeref verilerek Litchfield’a taşındı.”1
as
Ayın dikkat çeken haberlerinden birisini de The Eve-
ning Star’da görmekteyiz. “Türkiye Dr. Adnan Bey’i ABD’ye
Elçi Olarak Gönderebilir” başlıklı haberde Morning Post’un
py
İstanbul’dan göndermiş olduğu haberlere göre milliyetçi lider-
lerden Adnan Bey’in Türkiye Cumhuriyeti’nin Washington’daki
ilk büyükelçisi olması beklenmektedir.2
ko
Bu tarihte Türkiye’yle ilgili Rusya’da da haberler görülmekte-
dir. “İlk Başkan” şeklinde paylaşılan habere göre “Türk kurtuluş
hareketinin lideri Kemal Paşa, Ankara Cumhuriyeti’nin ilk
cumhurbaşkanı seçildi.”3 Türkiye’de Cumhuriyet Hükûmeti
s ın
ı
ardından haber şu şekilde noktalanmıştır: “Olayın hem Türkiye
as
ve hem de bütün şark Müslüman Âlemi için büyük bir milli
(gurur) olduğu bi-iştibahtır. Yeni Türkiye Cumhuriyeti başka
Müslüman hükümetleri için de büyük bir örnek olup tam İslam
Şarkının mercii maslahatı ve oluşumu hükümet örneği olacağı
py
ve bütün İslam hükümetlerinin itimadını çekeceği dahi hiçbir
şek ve şüpheye yer bırakmayacağı apaçıktır.”5
Rus Preletariya gazetesinin “Rus-Türk Dostluğu” haberi de
ko
ilgi çeken haberlerindendir. Habere göre “Sovyetlerin Türkiye
Büyükelçisi yoldaş Surits, Kemal Paşa’yı Türkiye Cumhuriyeti
cumhurbaşkanlığına seçilmesinden dolayı tebrik etti. Tebriklere
yanıt veren ilk Türk cumhurbaşkanı, Türkiye’nin Sovyet cumhu-
s ın
5 Zarya Vastoka (Tiflis), 2 Kasım 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında...,ss. 210-212.
6 Proletariya, No: 2, 2 Kasım 1923, s.1.
7 Krasnıy Put, No: 251, 2 Kasım 1923, s. 2.
KASIM 1923 357
ı
kiye Cumhuriyeti’nin yabancı devletlerin desteklerine ihtiyaç
duyacağını belirtmiştir. Haberde, Fransız hükûmetine tavsiye
as
niteliğinde şunlar yazılmıştır: “Mevcut konjonktürde Fransa’nın
rolü, kaçınılmaz hayal kırıklıklarından sonra Batı katkısı olma-
dan yaşamanın imkânsızlığını anlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin
py
kalifiyeli yabancıları tekrar çağırmayı kabul etmesi durumunda,
bu arzunun yakından takip edilmesinden ibaret olmalıdır.”8
Ayrıca Le Temps gazetesinin Türkiye muhabiri olan Paul Gen-
ko
tizon imzalı “Türkçülük” başlıklı yazısında, Ankara’nın mevcut
yöneticilerinin durumlarına bakıldığında “Türkizm” kelimesinin,
Türkiye’nin şuandaki şartları için en uygun tabir olduğu söy-
lenmektedir. Haberde Türkiye’nin millileşmesinin nasıl olduğu
şu şekilde anlatılmıştır:
s ın
8 “La République Turque”, L’Écho d’Alger, 3 Kasım 1923, s.4. Akt. Selçuk, Fransız
Basınında Yeni Türkiye’nin..., s. 94.
358 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
Artık sadece dine göre bir millet değil, aynı zamanda öncelikle
ırk ve kültür açısından bir millet olmak istiyorlar.”9
ı
ilgili haberi şu şekildedir: “İstanbul’dan alınan bir habere göre,
as
hükümet partisi Türkiye’de cumhuriyeti ilan etmiştir ve Mustafa
Kemal Paşa’yı ilk Cumhurbaşkanı seçmiştir.”10 Aynı şekilde Slovo
gazetesi de gelişmeleri duyurmuştur. Türkiye’deki gelişmeler
py
Bulgar gazeteleri için şaşırtıcı olmamıştır. Konuyla ilgili Zora
gazetesi, yaklaşık üç aydır konuşulanların nihayetinde gerçek-
leştirildiğini söylemiştir.11
ko
Pravda: Sovyetler Cumhuriyetten Memnun
Yine bir Rus yayını olan Selyanska Pravda ise “SSCB, Türkiye
Cumhuriyeti’ni Memnuniyetle Karşılıyor” başlıklı haberinde
ı
halkına şu selamla hitap etmiştir: “SSCB halkları ve Birlik
as
Hükümeti adına, tüm zamanların monarşik rejimine son veren
Türkiye Cumhuriyeti’nin kesin ilanı münasebetiyle kardeş Türk
milletini ve dost Türk hükümetini en içten dileklerimle kutlu-
py
yorum. Türkiye hükümeti ile SSCB arasındaki güçlü birliğin
gelişmesine ve her iki halkın refahına katkıda bulunmaya devam
edeceğine içten inancımı ifade ediyorum.”13 Kalinin Türkiye’ye
seslenişini haberlerine taşıyan Krasnıy Put’un haberi ise şöyledir:
ko
“Yoldaş Kalinin Türk sağcı partisine sıcak bir mesaj ile ses-
lendi: ‘İstibdat monarşi rejimine ebediyen son veren Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilanı münasebetiyle, SSCB ve İtilaf Devletleri
halkları adına kardeş Türk milletini ve dost Türkiye hükümetini
s ın
ı
Ankara’dan gelen haberlere göre, eski Başbakan Fethi Bey,
TBMM Başkanlığı’na seçildi.”15
as
Yine Vechernie İzvestiya’nın “İstanbul’da Sovyet Ekmeği”
başlıklı bir haberinde şöyle denilmiştir:
py
“5 XI. Krasnodar buharlı gemisi bugün İstanbul’dan geldi.
Ekip temsilcileri, RATAU’nun bir çalışanıyla yaptığı görüş-
mede, Türk makamlarının emriyle Rus gemilerine uygulanan
sınırlamaların/yoklamaların kaldırıldığını söyledi. Rus ekme-
ko
ğinin gelişi, bölgede Ruslarla ilgili olarak temel ön yargıların
kırılmasına neden oldu. Sovyet misyonunun başkanı Yoldaş
Potemkin, Fransız yetkililerin emriyle eski Ropig buharlı gemisi
Koroleva Olga’nın SSCB’ye iade edildiğini duyurdu. Boğaz’da
s ın
ı
“Bana gönderdiğiniz selamlama ve cumhurbaşkanı olarak
as
seçilmemle ilgili ifade ettiğiniz cümleler beni duygulandırdı. İki
halk ve hükümet arasındaki dostane ilişkilerin bozulmazlığına
ilişkin inancınıza tamamen katılıyorum ve bu karşılıklı ilişkile-
py
rin güçlenerek devam edeceğini ve her iki devletin refahına ve
her iki halkın mutluluğuna yardımcı olacağını düşünüyorum.”17
Dünya Savaşı sonrasında antlaşmaların sıkça yer aldığı ba-
sında bu tarihlerde Türkiye’yle ilgili yeni rejim ve geleceğinin
ko
nasıl olacağı konusu görülmeye başlamışken Avustralya’da ya-
yımlanan Western Argus’ta “Türkiye’de Futbol” başlıklı haber
farklılığıyla öne çıkmıştır. Habere göre İngiliz işgal ordusuna
ait takımlarla antrenman yapma fırsatı, Türkiye genelinde bir
s ın
futbol patlaması yarattı. Dün beş bin kişi, her iki tarafın da
ikişer gol attığı ve beraberlikle sonuçlanan Romanya ve Türkiye
arasındaki uluslararası maçı izledi.18
ı
vo ve Pryaporest gazetelerinin yayınlarına bakıldığında Slovo,
as
Türkiye’nin “fevkalade önemli” bir değişim olarak görülen 29
Ekim ve sonraki adımlarını takdirle karşılamıştır. Pryaporest
gazetesinde de konu olumlu olarak ele alınmıştır. Pryaporest,
py
konuyla ilgili net bir manşet atmamasına rağmen Türkiye’nin
köklü yapılanma hedefini içeren tüm gerekli adımları atacağını
ima etmiştir.19
Bulgar Zora gazetesinin kendi ülkesinin politik durumuyla
ko
ilişkilendirdiği “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilerlemesine ve başarılı
olmasına imkân veren sağlam bir rejim bizim sınırlarımızda
olmalıdır” yorumu ilginçtir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin
ilanıyla ilgili Bulgar medyasındaki yoğunluğa bakıldığında ko-
s ın
ı
iletti”21 demiştir.
as
Sovyetler ile Telgraf Teatisi
ı
ve Hükümeti adına en içten şükranlarımı sunuyorum. Bana
as
gönderdiğiniz tebrikler ve cumhurbaşkanı olarak seçilmemle
ilgili ifade ettiğiniz cümleler beni çok duygulandırdı. Bizleri, iki
halkı ve Hükümeti birleştiren dostluk bağlarının ayrılmazlığı/
py
bozulmazlığı konusundaki görüşlerinize tamamen katılıyorum
ve bu bağların giderek daha da yakınlaşarak güçlenmesinin,
her iki devletin refahına ve her iki halkın mutluluğuna katkıda
ko
bulunacağını düşünüyorum.
ı
halkı, kapitalistlerin her türlü tecavüzüne artık layık bir karşılık
as
verecektir. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, Doğu
halklarına bundan böyle kurtuluşları için dünya kapitalistleri-
ne karşı mücadelede çabalarını on kat artırmaları gerektiğini
göstermektedir. Genç Türkiye’nin candan dostu olan Sovyet
py
ülkelerinin emekçi halkı, kardeş komşu halklar için yeni bir
hayatın kurulmasını sevinçle izliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurulması, Türk halkı ile SSCB halkları arasındaki ittifak ve
ko
dostluğun daha da güçlenmesinin en büyük garantisidir.
[Chkaya]
[Agamalioğlu]
s ın
[Ambarchumyan]”23
ı
de duman çıkmayacağı” belirtilmiştir. Gazete, böyle bir iddia-
as
nın boşuna çıkmadığını çünkü Abdülmecid Efendi’nin, içinde
bulunduğu mevcut durumdan memnun olmadığını yazmıştır.
Seçildiğinden beri kimse onunla ilgilenmemiş, resmi bir oto-
ritesi ya da gücü kalmamıştır. Haberin devamında, Ankara’nın
py
İstanbul’da bulunan temsilcilerinin Halife’yi tam anlamıyla
görmezden geldikleri belirtilmiş ve “Şüphesiz ki zavallı Abdül-
mecid tüm Müslümanların halifesi olmak yerine altı veya yedi
ko
milyonluk Türkiye’nin padişahı olmayı yeğlerdi” denilmektedir.
Ayrıca Le Gaulois gazetesi bir sonraki gün yayınladığı yazısında,
İstanbul ve Ankara arasındaki “zıtlığa” dikkat çekmektedir. İki
tarafın gazetelerinin tartışmaları ve görüş ayrılıklarına değinen
s ın
ı
boşluğu Almanlara kaptırmamaları gerektiğine değinmektedir.
as
Auguste Gauvain’in fikirlerine benzeyen başka bir yazı da 14
Kasım 1923 tarihli Le Gaulois gazetesinde yer almıştır. İstanbul
ve Ankara gazetelerin arasındaki tartışmalara değinilmiş olan
bu yazının neticesinde, İstanbul’daki gayrimüslimlerin şehri
py
terk ettiği ve sefaletin her geçen gün daha da arttığı belirtilmiş-
tir. İstanbul’un zengin kesimlerinin gayrimüslimler olduğu ve
Müslümanların bir anlamda onların müşterisi olduğuna dikkat
ko
çekilmekte ve “Yüzlerce Türk bundan sonra nasıl yaşayacak?”
sorusu sorulmuştur.26
ı
George sorumlu tutulmalıdır. Bu politikanın sonuçlarından biri,
as
Ankara’da Milli Hükümet’in tesis edilmesi ve tartışmasız yeni
Türkiye’nin kurucusu olarak kabul edilebilecek yetenekli asker
ve devlet adamı Mustafa Kemal Paşa’nın iktidara gelmesidir.
py
Türklerin ilk başarısı 1920’de Kuzey Suriye’de olmuştur.
Fransız Hükümeti büyük bir hünerle basını bundan uzak
tutmayı başardığı için tam olarak ne olduğu hiçbir zaman
ko
kamuoyuna açıklanmamıştır, ancak Fransızların birkaç bin
adam kaybettiği ve Kuzey Suriye ile Kilikya’yı boşaltmak
zorunda kaldıkları anlaşılmaktadır.
Bu olaylar, o zamandan beri Fransa’nın Türkiye’ye yönelik
s ın
ı
kendilerine olan güvenlerini yeniden kazanmışlar ve ayrıca,
as
söylendiğine göre, büyük ölçüde Fransız kaynaklarından yeterli
miktarda savaş mühimmatı elde etmişlerdi. Kısa bir süre sonra,
Yunanlıların tamamen yenilmesi ve Küçük Asya’dan sürülme-
py
siyle neticelenen askeri operasyonlara başladılar.
Ardından bunu, Türklerin İstanbul’a ilerleyişi ve Bay Lloyd
George’un histerik savaş çığlıkları takip etti. Savaş ancak İngiliz
ko
temsilcilerinin hassasiyet ve becerisi sayesinde önlenebildi ve
Bay Lloyd George’un patlamasının sonucu kendisinin iktidar-
dan düşmesi oldu.
Ancak kabul etmek gerekir ki, İngilizlerin Çanak’taki tutu-
s ın
ı
as
İkinci Konferans daha elverişli koşullar altında toplandı.
Müttefikler bu zamana kadar Türkiye’nin konumunun gücünü
ve ona baskı yapmanın güçlüğünü daha iyi anlamışlardı. Türkler
için ise silahlanmanın azaltılması ve Avrupa ile normal ilişki-
py
lerin yeniden başlatılması gerekliliği açık hale geliyordu. Yakın
zamanda imzalanan antlaşmada Müttefikler birkaç noktada
geri adım atmak zorunda kaldılar, ancak genel olarak denge,
ko
adil bir şekilde muhafaza edildi. Türkler Arap ülkelerinin ba-
ğımsızlığını tanıyor, önerilen Avrupa sınırını ve Boğazların
askerden arındırılmasını kabul ediyordu. Bu son imtiyaz, barış
sürdüğü müddetçe değerli olacaktır, ancak Türkiye’nin herhan-
gi bir Avrupa ülkesiyle düşmanlık içine girmesi durumunda,
s ın
ı
masının ancak her iki tarafın da bir hayli özverili davranmasın-
as
dan sonra mümkün olabileceği; hiçbir tartışma ve münakaşanın
durumun hakikatlerini değiştiremeyeceği ve taraflardan biri
büsbütün mantıksız olmadığı sürece ki, Türkler kesinlikle öyle
py
değildi, karşı tarafın yalnızca söz konusu noktaların bir savaş
sebebi (casus belli) yaratacak kadar önemli olduğunu düşündüğü
takdirde anlaşmaya varmamakta haklı olduğu açıktır. Geriye,
ko
antlaşmayı eleştirenlere, kendi görüşlerine göre bu noktaların
hangileri olduğunu belirtmek kalıyor.”27
Yeni Anayasa
s ın
27 The Nineteenth Century and After, Vol.94, Iss. 561, 1923-11, s. 686-688.
372 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
4. Cumhurbaşkanı, Meclis tarafından kendi üyeleri arasından
as
bir dönem için seçilir. Emekliye ayrılan Cumhurbaşkanı tekrar
seçilebilir.
İngiliz Başbakan:
“Lozan’ı Parlamentoya Göndereceğiz”
ı
birçok nutuk verdiğinden söz edilmiştir. Baldwin’in nutkunda
Büyük Britanya imparatorluğu ve iktisat konferanslarından,
as
Lozan muahedesiyle Batı Asya’dan, Amerika’nın katılımıyla
gerçekleşen iktisat kongresi gibi konulardan bahsedilmiştir. Bu
yazıda “Türkiye Antlaşması ve Yakın Doğu” başlığıyla verilen bö-
py
lüm dikkat çekmektedir. Burada Baldwin, Büyük Britanya’nın
bütün devletlerle dostane ilişkilerinin devam ettiği ve yakın
zamanda parlamentoya Türkiye barış antlaşmasını tasdik et-
ko
mesini teklif edeceklerini söylemektedir. Bu tasdik ile savaşın
bütün kalıntılarının temizlenecektir. Dünya savaşından beri
karışıklık içerisinde kalmış olan Yakın ve Orta Doğu’nun artık
sükûnete ereceklerini ve ihtiyaçları olan tamirat ve imar işlerine
s ın
ı
sonrasında da Türk kadınlarının vaziyetinin nasıl olacağı ilgi
as
konusu olmuştur. Bununla ilgili olarak Amerikan The Daily
Star-Mirror gazetesinde “Türk Kadınları İlk Kez Halk Önünde
Dans Etti” başlıklı haber dikkate değerdir:
py
“Türk kadınının özgürleşmesi tamamlandı. Türk kadınları
tarihte ilk kez geçtiğimiz günlerde kamusal alanda özgürce
dans etti. Etkinlik, Türk askeri komutanı tarafından burada
ko
verilen büyük bir sosyete davetiydi. Harem peçelerini çok-
tan bırakmış olan sosyete kadınları, kadınların sadece davet
edilmekle kalmayıp dans etmelerine de izin verileceği haberi
üzerine heyecanlandılar. Yetkililer, bundan sonra Türk kadın-
larının dans etmesine yönelik tek kısıtlamanın, bazı alçak tatil
s ın
29 “Baldwin’in Yeni Nutku”, Ayın Tarihi, Teşrin-i Sani (Kasım) 1923, s. 337-339.
30 “Turkish Women Dance in Public First Time”, The Daily Star-Mirror, 17 Kasım
1923, s. 3.
KASIM 1923 375
ı
as
“Kemalistlerin Fransız Çıkarlarına Düşmanlığı”
ı
as
Avustralya’da yayımlanan Kalgoorlie Miner gazetesinin İn-
giliz Daily Telegraph’tan alıntıladığı “Türkiye Nüfusu” başlıklı
yazısında savaş sonrası Türkiye’nin nüfusuyla ilgili şu şekilde
yorum yapılmıştır: py
“Türkiye’deki yeni nüfus sayımı, savaşın yıkımından sonra
sadece dört milyon Osmanlı kaldığını gösterdiğini belirtiyor.
Büyük bir Rus Müslüman kitlesinin Küçük Asya’ya yerleşmesi
ko
için adımlar atılıyor. Salim Ffendi, meclisten yirmi üç yaş ve
üstü tüm erkekler için zorunlu evlilik getirmesini istiyor; ayrıca
tüm evli çiftlerin her üç yılda bir devlete bir çocuk sunması
gerekiyor. Böylece 1940 yılına kadar Türkiye’nin nüfusunun
s ın
ı
mezarlarının bakımının yapılacağı konusunda güvence verdi.
as
Türkiye’nin bu mezarlara en ufak bir müdahalede bulunma
ihtimali olmadığı görüşünü dile getirdi.”34
py
The Geraldton Express gazetesi de Harington’un bu konuş-
masını okuyucularıyla kısa bir şekilde paylaşmıştır. Buradaki
haberde “Türkiye’deki İngiliz kuvvetlerinin son komutanı Ge-
neral Harington, İstanbul’da aklını ve öfkesini korumaktan
ko
başka bir şey yapmadığını, bunun için de para aldığını söyledi.
‘İstanbul’daki kaleciler olarak’, diye ekledi, ‘kesinlikle tarafsız
kalma çabamızda başarılı olduk. İngiltere Türkiye’nin dostluğu-
nu kazandı ve Türkler başkalarının dürüstlüğüne çok iyi karar
s ın
ı
fikirlerinden ve örneklerinden esinleniyor.” Bakıldığında 29
as
Ekim tarihi itibariyle Türklerle ilgili gelişmelerin basında yer
almasıyla olumlu ilişkilerin tesis edilmek istendiği söylenebilir.
Bulgaristan’ın bu tutumunun yalnız Türkiye’ye yönelik olmadığı
py
ayrıca Yunanistan’a karşı da geçerli olduğu söylenebilmektedir.
Bununla ilgili Bulgar Dnevnik gazetesi, “İyi komşuluk ilişkile-
rimizi sadece politik kurumlarımızla ilişkilendirmemeliyiz; çok
ko
sayıdaki bütün ekonomik menfaatlerimizi geliştirmemiz için iç
huzurun Yunanistan’a yerleşmesini ümit ediyoruz.” Bulgaristan
basınının bu tavrı, dış politika sorunlarına daha yumuşak, daha
tedbirli ve daha profesyonelce yaklaşım sergileme arzusunun
bir göstergesidir. Ayrıca Dnevnik gazetesine göre Bulgarlar,
s ın
36 Slovo, S. 546, 23 Kasım 1923; Pryaporest, S. 265, 23 Kasım 1923; Mir, S. 7036,
23 Kasım 1923; Dnevnik, S. 7193, 8 Kasım 1923; Utro, S. 4299, 28 Kasım 1923.
Akt. İsov, “Bulgar Basınında...”, s. 129-132.
KASIM 1923 379
ı
kaydedildi. Aynı zamanda Türkler bu mübadele aşamalarını
as
tamamlarken, Samsun’da yaklaşık 1.000 Rum mübadil gemisi
onları beklemiştir. İngiliz The Guardian’a göre 22 Kasım’a kadar
Türk ve Yunan hükümetlerinden çok sayıda delege İstanbul,
Ankara ve Atina’yı ziyaret etti. İngiliz manşetleri özellikle bu
py
habere değinerek değişim sürecinde Ankara’da hala olumsuz
bir havanın olduğundan bahsetmiş, Yunan hükümeti temsilci-
lerinden Politis, Türk hükümeti temsilcilerinden Adnan Bey’e
ko
yeterli belge ve evrak olmadan Ankara’ya gelemeyeceğini, bir
diğer Türk üye Nebil Bey’in ise Ankara’dan Atina’ya gideceğini
bildirmiştir. Yine The Guardian’a göre iki hükümet arasında
değişim aşamaları uygulanmaya başlanmış olsa da henüz tam
s ın
ı
gönderdikleri mektup dikkate değerdir. Mektup şu şekildedir:
as
“Ekselans,
37 The Guardian, 23 Kasım 1923, s. 10. Akt. Ömer Oğuzhan Dosti, “The News
About The Population Exchance According To The English Public”, Atatürk
ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi, II/5, 2019, s. 389-390.
KASIM 1923 381
ı
kındaki bütün düşünce ve telkinlerimizin Zat-ı Devletlerinin
as
hükümeti tarafından iyi kabul göreceğine güvenimiz vardır.
ı
6. İşte bu ve bunlara benzer diğer nedenlerden dolayı
as
Türkiye’nin gerçek dostları sıfatıyla biz, Hilafet ve Halifenin
Müslüman milletlerin güven ve saygısına layık olan bir mevkiye
eriştirilmesini ve böylece Türkiye’ye de güç ve şeref bahşedil-
mesini kemali hürmetle Büyük Millet Meclisi’nden ve onun
py
basiretli yöneticilerinden istirham eyleriz.
Biz, Paşa Hazretleri, sizin itaatkâr bendeleriniziz.
ko
Emir Ali, Ağa Han”38
ı
lüne geçen birkaç Amerikalı iş adamına denize attıkları iddia
as
ediliyor. Memorandumda:
“Bu ahlaki açıdan savunulamaz bir anlaşmadır denildi.
Tamamen aşağılayıcı ve amaçsız bir antlaşmadır. Türkiye’deki
py
tüm Amerikan haklarını teslim etmektedir. Bu ülkedeki Ame-
rikan eğitim ve hayırseverlik girişimlerinin devamını imkânsız
hale getirmektedir. Ermenistan’a verdiğimiz ciddi sözü yok
saymaktadır. Birkaç Amerikalı için güvence altına almayı amaç-
ko
ladığı ekonomik imtiyazların şüpheli bir değere sahip olduğu ve
çoktan yabancıların eline geçtiğikabul edilmektedir. İnanıyoruz
ki, Senato’nun Lozan Antlaşması’nı reddetmesini gerektir-
mektedir. Anlaşmaya yönelik saldırı; Bay Gerard, eski Türkiye
s ın
ı
güncel durumuna dair edindiği izlenimleri okurlarıyla paylaşı-
as
yor. Yazıda genel olarak içki yasağı konusu üzerinde durulduğu
göze çarpıyor.
Yazıda, birkaç hafta önce, İstanbul’da kısa bir tatil geçirmekte
py
olan seçkin bir Parlamento üyesinin, İstanbul sokaklarında tek
başına dolaşmasının veyahut Kapalıçarşı’yı ziyaret etmesinin
güvenli olup olmadığını tüm ciddiyetiyle sorguladığı, ancak
karşılaşabileceği tek rahatsızlığın, müşteri gördüğüne sevinen
ko
Kapalıçarşı esnafından geleceğini duyunca gerçekten şaşırdığı
ifade ediliyor.
Yazıya göre, altı hafta kadar bir süre, işgal birliklerinin ayrı-
lışının ve Türk basınının ilan ettiği şekilde “İstanbul’un ikinci
s ın
ı
kovuşturma, yasadışı stok sahiplerinin müşterilere ‘soğuk Rus
as
çayı’, ‘portakal gazozu’ ve benzeri kisveler altında alkollü içecek
tedarik etme konusunda son derece ihtiyatlı davranmalarını
sağladığı belirtiliyor. Yazara göre aslında yasanın uygulanması
py
o kadar katı olmuştur ki, basında, Ankara’da neredeyse cezadan
muaf olarak çiğnendiği bilinen bir yasaya İstanbul’un haksız
yere uymaya zorlandığına dair şikâyetler yer almıştır.
Bununla birlikte yazar, bugün bazı sokakların ıssız halini
ko
işgal sırasındaki halleriyle karşılaştıran içki yasağı taraftarları,
tüm o gösterişli barlarda alkol alımının sürdürüldüğünü düşün-
mek için çok aceleci davranmamalıdır diyor. Bir Türk jandarma
yarbayınınkendisine, tecrübelerine göre en fazla alkolü, içmeye
s ın
ı
taraflı ve abartılı ifadelere yer veren yazıda şöyle söyleniyor:
as
“Üzerine iyi düşünülmeden hazırlanmış mevzuatın kuşku-
suz bu garip sonucu, yürürlüğe girmekte olan ya da yakında
karara bağlanmak üzere yayımlanan diğer yarım yamalak öne-
py
riler yığınını çok trajik bir biçimde ele almamamız gerektiğini
göstermektedir. Örneğin, tüm şirketlerin, yöneticiler ve elzem
uzmanlar haricindeki personelinin tamamını ya da çok yüksek
ko
bir oranını Müslüman Türkler arasından seçmeye zorlamak
gibi şovenist bir kararlılık söz konusudur. Lozan Antlaşması’na
kesin surette aykırı olmasına rağmen, böyle bir politikanın kendi
içerisinde olağanüstü bir yanı yoktur. ‘Türkiye Türklerindir’
haykırışı (benzerleri), aşağı yukarı, diğer ve daha liberal olduğu
s ın
ı
“Hepsi bu kadar da değil” diyerek söze devam eden gazete,
as
biraz da abartılı bir üslupla meseleyi kamu güvenliğine getire-
rek “...Örneğin, uygun niteliklere sahip olmayan birçok Türk,
demiryollarına makinist ya da işaret memuru olarak, tramvay-
py
lara sürücü olarak alınsaydı veya elektrik ve gaz şirketlerinde
belirli pozisyonlara alınmalarına müsaade edilseydi, İstanbul
halkının kısa süre içinde itiraz etmeyecek tek kesiminin cenaze
ko
levazımatçıları olacağını hayal etmek çok zor değil” ifadelerinde
bulunuyor.
Öne sürdüğü tüm bu argümanlardan yola çıkarak The Times,
en eski milletvekilinin bile ideallerini hemen tümüyle gerçek-
leştiremeyeceğini ve Türklerin de aynı Hıristiyan Avrupalılar
s ın
ı
lığıyla yayımlanan yazının devamında, Türkiye’nin millileşme
as
politikası ve Türkiye’de var olduğu iddia edilen yabancı düşman-
lığının eleştirildiği görülüyor. Yazıda şu ifadeler göze çarpıyor:
ı
ediliyor. Özellikle 2 Ekim’den bu yana buraya gelen Almanca
as
konuşan çok sayıda insanı fark etmemek imkânsızdır. Sokak-
larda, vapurlarda, tramvaylarda rahatça Almanca konuşuluyor
ve en tanınmış Alman gazeteleri önde gelen tüm kitapçılarda
py
her geçen gün daha fazla satışa sunuluyor.”
ı
ifade ediyor. Yazara göre bu, Türkiye ile dünyanın geri kalanı
as
arasında tatmin edici ticari faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi
için gerekli bir ön koşuldur.42
py
ko
s ın
ba
ı
as
Fransız L’Excelsior’a Konuşan İsmet Paşa:
“Halifeliğin kaldırılması mevzubahis değil”
ı
çizmiştir. İsmet Paşa’nın konuşmasında İstanbul’daki gazetelerde
as
bulunan bu muhalif yazıların sayesinde var olan muhalefetin
fikirlerini ve prensiplerinin alenen ortaya çıkardıklarını dü-
şünmüştür. Bu fikirlerin ise ortaya çıkmasını görmeyi umut
ettiklerini de belirtmiştir.1
py
Amerikan Okullarına Baskı Yok
ko
Amerikan The New York Times “Türkler Okullarımızı Bas-
kı Altına Alamayacak” başlıklı haberinde mütareke ardından
Türkiye’de kurulmuş olan Amerikan okullarının, bildirildiği
kadarıyla, Ankara hükûmeti tarafından baskılanmayacağı yaz-
s ın
1 A. H., “Une Visite A Ismet Pacha Président du Conseil Turc Dans Sa Résidance
de’Angora”, L’Excelsior, 1 Aralık 1923, s. 1, Akt. Selçuk, Fransız Basınında Yeni
Türkiye’nin...,s. 124.
2 “Turks Won’t Suppress Our Schools”, The New York Times, 3 Aralık 1923, s. 2.
ARALIK 1923 393
ı
başlığını kullanmıştır. L’Intransigeant bu haberinde Ankara
as
hükümetinin yabancı çalışanları ve girişimcilere yönelik “ay-
rıcalıklarına son verme” konusunda tehdit ettiği ve toplumdan
uzaklaştırdığı iddia edilmiştir. Le Gaulois gazetesi de “Türkiye’de
py
Anti-Fransız Politikası” başlıklı haberinde konuyla ilgili şöyle
demiştir: “...Ankara Ulusal Meclisi’nde olsun, Kemalist hü-
kümetin kararlarında büyük bir rol oynayan Halk Partisi’nin
toplantılarında olsun veya basında olsun; Türkiye’de yapılan anti-
ko
Fransız propagandası hakkında defalarca konuştuk. Özellikle
de Suriye ile ilgili olarak Türk gazeteleri, Türk milletvekilleri,
popüler Türk hatipler ve Türk demagoglar bir yığın saçma ya-
lanlar ve iftiralar üretiyorlar...”4
s ın
ı
ayrılması hadisesinin Türkiye’ye yansıması, Fransızların güçsüz
as
olduğu şeklindeydi. Fransızlardan aldığı izlenimden faydalan-
mak isteyen Türkiye, Fransızların Türkiye’deki mevcudiyetine
hiçbir güçlükle karşılaşmadan taarruz ermektedir:
py
“(...) Ayrıca, bu yabancı nefretinin her millet için aynı olma-
dığını ve her iyi Osmanlı için geleneksel düşman Yunanlardan
sonra en nefret edilenlerin Fransızlar olduğunu kendimizden
gizlememeliyiz. Mustafa Kemal ile Suriye konusundaki antlaş-
ko
mamız zayıflık eylemi olarak yorumlandı ve Türk ordusunun
İstanbul’u tehdit ettiği anda Çanakkale’yi tahliye etmemiz, en
azından Doğu’da gücümüzün olmadığı görüşünü kesinlikle
perçinledi. Fransız Galatasaray Lisesi’nin Türk makamları ta-
s ın
ı
İslam hukukuna aykırı olmayan tüm Batılı fikirleri alan bir
as
medeniyeti temsil ediyorlar. Zafer sarhoşluğu geçtikten hemen
sonra artık aralarında ortak bir bağ kalmayan İstanbul’un ve
Anadolu’nun Türkleri, ahlaki değerler, eğitim ve ilgi alanları
bakımından birbirlerinden çok farklıdırlar.”5
py
ABD Basınında Türkiye’ye Karşı Ön Yargılar
ko
Amerikan Current Opinion dergisi bu ayki sayısında
Türkiye’de cumhuriyetin ilan edilmesi ile ilgili görüşlerini bil-
dirdiği bir yazı yayınlıyor. Türkiye’de bu sistemin sürekli olup
olmayacağından şüphe duyulduğu anlaşılan yazı, eleştirel bir
üslupla şöyle söylüyor:
s ın
ı
miras yoluyla aktarılması ilkesine olan asırlık bağlılığı karşısında
as
bir kanıt olup olamayacağı sorgulanıyor. Yazıda, Türkiye’nin Batı
ile teması sonucu benimsediği madalya ve unvanları kaldırma-
nın zor olmadığı, ancak bir hanedan fırsatından vazgeçmenin
py
gerçek bir sınav olduğu ifade ediliyor. Bu arada, Cumhuriyet
ilan edildiğinde Meclis’in ancak yarısının hazır bulunması da
yazıda dikkate değer olarak görülüyor.
Yazının sonunda şu ifadeler yer alıyor:
ko
“Eski Almanya Büyükelçisi James W. Gerard’ın başkanlık
ettiği Bağımsız Ermenistan örgütüne göre, Kemal hükümeti
‘riskli’ bir durumdadır ve yakın zamanda kesin düşecektir. ‘Tek
üretken unsur olan Hristiyanların ortadan kaldırılması sonucun-
s ın
ı
adamları ve reformcularla besleyen ve halk kitlelerinin ruhunu
as
ve geleneklerini anlamayı, esaslı bir Batılı eğitim ve öğretimle
birleştirdiği için ulusal yeniden örgütlenme gibi büyük bir görev
için bilhassa uygun olan, hâlihazırda eğitimli ve kültürlü bir
py
sınıfın faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin siyasi
ve ekonomik rönesansının, Türkiye’de hâlihazırda mevcut olan
modern Batı eğitim sisteminin bir neticesi olduğu açıktır. Ben-
zer şekilde, Batı tesiri, ülkenin yakın zamanda kazandığı siyasi
ko
ve ekonomik bağımsızlıktan çok önce Türk sanatı ve edebiyatı
üzerinde derin izler bırakmıştı.
ı
ırk ve zihniyete sahip Doğulu komşuları arasında Batı zihni-
as
yetinin ürünlerini Doğu’ya uyacak şekil ve biçimde yaymak
için bilhassa uygundur. Batı’nın siyasi entrikaları, takip eden
savaşlar, içerideki despotik ve gerici yönetim ve kronik olarak
py
tükenen hazine tarafından sık sık engellenmesine rağmen,
birkaç yıl içerisinde Türkler, Türkiye genelinde modern bir
eğitim sistemi kurmayı başardılar. Bu sistem hala birçok reforma
açık olsa da Türk kamu yaşamının yeniden yapılandırılması ve
ko
düzenlenmesi için sağlam bir temel sunmaktadır.”7
ı
ve bu nedenle de pek çok Müslümana, çocuklarına ayrımcılık
as
yapıldığı izlenimini vermesinden müteessir olmuştu.
ı
ortadan kaldırdı. Amerikan kurumlarının çalışmalarının gü-
as
nümüze kadar devam etmesine izin verilmesi ve Lozan Barış
Konferansı’nda Türk delegeler tarafından açıkça tasdik edil-
mesi, Türklerin Amerikan yanlısı tutumunun karakteristik bir
göstergesidir.”8 py
Halifelik Makamı Ne Olacak?
ko
Hint Müslümanları Ali Han ve Emir Ali tarafından Ankara
Hükümeti’ne gönderilen mektup, Türkiye’de olduğu gibi dış
basında da yankı buluyor. İngiliz The Saturday Review haftalık
gazetesi, “Ankara ve İstanbul” başlıklı haberinde konuya dair
s ın
değerlendirmede bulunuyor.
Ankara ve İstanbul arasında er ya da geç meydana gelmesi
kaçınılmaz olan ciddi bir sorun olduğunu ifade ederek sözlerine
başlayan gazete, Büyük Millet meclisine Halifelik meselesini
ba
ı
faydalanmak istedi. Ancak bu durum Mustafa Kemal Paşa
as
nazarında Cumhuriyet açısından bir ihanet olduğundan Kemal
Paşa, İstanbul’u itaat altına almak için İstiklal Mahkemesi adıyla
karşı devrimci bir mahkeme görevlendirilmişti.9
py
The Saturday Review’in görüşlerine benzer şekilde, yine bir
İngiliz yayın organı olan The Spectator haftalık dergisi de söz
konusu mektubun yarattığı etkiye değiniyor.
Dergi, Cumhuriyet’in ilanı ile Sultan-Halife’nin tüm yetki-
ko
lerinden mahrum bırakılması kararının hem ülke içinde hem de
ülke dışında süratle soruna yol açtığının altını çiziyor. Hint Müs-
lümanları adına Halifelik meselesi üzerine Ağa Han tarafında
yazılan mektuptan söz eden dergi, Ankara’daki aşırılardan nefret
s ın
ı
New York Times “H. L. Wilson Türkiye Elçisi Olacak” başlık-
as
lı haberini yayımlamıştır. Haberde yayınlanan bilgilere göre
Indianalı Henry Lane Wilson Türkiye Cumhuriyeti’nin bir
sonraki büyükelçisi olacaktır. 1897’den 1905 yılına kadar Şili’de
py
Ortaelçilik yapmış olan H. L. Wilson, sonraki beş yıl süresince
de Belçika’da Ortaelçilik yapmıştır. 1909 yılında Türkiye’ye
büyükelçi olarak atanan H. L. Wilson, 1913 tarihine kadar da
ko
görev yaptığı Meksika’ya tayin edilmiştir.11
13 Aralık 1923 tarihinde Türkiye’deki patriklik mevkiine
VII. Gregorios geçmiştir. Fakat bu makama geçişi sorunsuz bir
şekilde olmamıştır. Türk Ortodoks Kilisesi Patriği Papa olarak
s ın
ı
The New York Times gazetesinde yayımlanan “Türk Antlaş-
as
ması Sorunu” başlıklı yazının yazarı George F. Herrick, maka-
lesini yazmasının nedenini, uzun yaşamının büyük bir kısmı her
sınıftan Türklerle yakın temas içinde geçmiş bir Amerikalı’nın,
py
Lozan’da Birleşik Devletler ve yeni Türkiye Devleti’nin resmi
temsilcileri tarafından imzalanan antlaşmanın senatomuz tara-
fından onaylanmasına karşı kamuoyunu etkilemek için seçilmiş
ko
isimler tarafından desteklenen çabalara büyük bir ilgi göster-
memesi tuhaf olurdu, şeklinde açıklamıştır. Herrick yazısındaki
konuların hayati öneme sahip olduğunun altını çizmiştir. Ona
göre Lozan’da danışmanlarıyla beraber ABD adına hareket
s ın
ı
Avrupa tarafından silahlı düşmanları haline getirilmişlerdir.
as
İzmir’i ilk işgal ettiklerinde ve geri çekilişlerinde Yunanlıların
elinde çektikleri acılar nedeniyle, 1922 Eylül’ünde İzmir’in
yıkılması da dâhil olmak üzere, Amerikalıların şimdi bile çok
py
az bildiği şeyler. Çünkü geçen yıl kazandıkları büyük zafer
onlara, Avrupa ve Amerika’ya meydan okumak gerekse bile,
kendi topraklarında mutlak egemenlik talep etme cesareti verdi.
ko
Batılı hiçbir gücün, sonunda imzalamaya razı oldukları anlaş-
madan daha iyi bir anlaşmayı ellerinden almak için silahlı bir
güç göndermeyeceğini biliyorlardı.”
ı
ra önem veriyorlarmış gibi akılsızca ve ayrım gözetmeksizin
eleştirmekten kaçınalım. Ben kendi adıma, onların karşılaştığı
as
karmaşık sorunları çözmek benim omuzlarımda olmadığı için
şükrediyorum ve bazen bu sorunlara doğru çözüm bulunamazsa
onları suçlamayacağım.”14 py
Illustrated London News:
Sevr’de Ölen Hilafet Şimdi Canlandı
ko
Ayın Tarihi dergisinin Aralık sayısında yayımladığı ve Il-
lustrated London News gazetesinde yaygın olan “Avrupa ve
Asya” başlıklı makalede dünya savaşının bütün dünyayı hem
yakınlaştırdığı hem de birbirinden uzaklaştırdığı söylenmiştir.
s ın
14 “Turkish Treaty Questions”, The New York Times, 14 Aralık 1993, s. 20.
406 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
ründüğü esnada, her yerde Avrupa’ya karşı isyanların çıktığını
as
söyleyerek devam eder. Yazar, Asya’nın Avrupa’nın üstüne
çevirdiklerinin yalnız Avrupa malı silahlar olmadığını aynı
zamanda Avrupa ve Amerika inançları ve fikirleri olduğu-
py
nu söyler. Makalede, Arap ve Çin’de kurulan müesseselerin
Avrupalıları kovarak Arapların Halifeye bağlı kaldıklarını ve
Çinlilerin Fransa usulünde Cumhuriyete sahipken Avrupalıları
kovmaya çalıştıklarını söylenmiş ve “Bu garip tesadüfleri nasıl
ko
izah edebiliriz?” sorusuna verilen cevapla devam etmiştir. Cevap
ise basittir çünkü zafer kazanılması ardından İtilaf Devletleri
memleketlerinde kamuoyuna uydukları izlenimiyle garip bir
hata/suç işlemişlerdir. Kurulan ittifaklar, savaşlar, galibiyetler,
s ın
ı
üzücü tavrı, İslam dünyasının Türklere moral desteğini azalt-
as
maya ve saptırmaya yöneliktir. Ankara’nın, bir yandan iyi ni-
yetli, yılmaz destekçilerinin İslam birliğini ve dayanışmasını
simgeleyen hayati bağları koruma konusunda verdikleri des-
teği yanlış yorumlarken, bir yandan da Osmanlı Devleti’nin
py
halifelik dolayısıyla Müslümanlara önderlik etmekten dolayı
sahip olduğu itibarı devralmayı umması söz konusu olamaz.
Ağa Han’ın ve Emir Ali’nin ortak mektuplarında besbelli ki
ko
gönülsüzce öne sürdükleri hilafetin ‘Vatikanlaştırılması’ fik-
ri, Müslümanların duygularını rencide eder ve ‘Müminlerin
Başı’ sıfatı ile uyuşmaz. İslam tarihi, hilafet iktidarsız duruma
düştüğünde, görevin güçlü ellere geçtiğini gösteren kanıtlarla
doludur. Modern demokratik güçlerin etkisinden ve sürecin-
s ın
ı
sı burada nakledilmiştir. General Harington konuşmasına,
as
kendisini dinleyenlere şahsına yönelik iltifatlar için teşekkür
ederek başlamıştır. Hizmetlerine başladığında pek fırtınalı bir
zamanda ve sahada başladığına dikkat çekmiştir. “Bu fırtınalı
py
zaman ve yer öyledir ki: tekrarlanan buhranlar esnasından yeni
mücadelelere girişmelerine ramak kalmıştır. Bereket versin” di-
yen Harington, maiyeti altındaki İngiliz Ordusu’nun vatanları,
ko
milletleri ve krallarının şan ve şerefini çok düşündükleri için
bu fırtınalı sularda dümen kullanmak onun için nispeten kolay
olmuştur. O, İngiliz Ordusu’nun askerlerinin yalnız düzen ve
asayişi korumaklar görevli olduklarını ayrıca İstanbul’a zabitlik
etmek isteyen Türklere ve Yunanlılara verdikleri ültimatomda
s ın
ı
Harington, İstanbul’dan Çanakkale’ye gelen İngiliz askerlerinin,
as
Çanakkale’den çıkarlar iken sakin ve latif bir gece olduğundan
dolayı oradaki İngiliz donanmasının elektrik projektörleriyle
nurlu bir ışık saçan kemer inşa ettiklerini söylemiştir. Ona göre bu
kemerle birlikte Gelibolu’da terk ettikleri evlerine veda etmişlerdir.
py
Ayrıca Harington, Türklerin geleneksel olarak İngilizlere saygılı
olduklarını çünkü İngilizlerin de (Türkler gibi), herhangi bir ar-
zulu ve cengâver millet için saygı ve hürmet gösterdiklerini ifade
ko
etmektedir. Ayrıca işgal kuvvetlerinin İstanbul’u terk etmelerinin
son haftalarında bazı mücadelelere girişmek mecburiyetinde ka-
lacaklarını düşünmüştür. Çünkü bu sıralarda senelerden beri cenk
ve mücadele içinde yaşamış, her teşebbüse karşı hazır ve cesur
kalan askerler Anadolu’dan gelmişlerdir. Harington bu durum
s ın
ı
Ankara’ya taşınıp taşınmayacağı meselesine eğiliyor.
as
Gazete, Büyük Millet Meclisi’nin ezici bir çoğunlukla
Ankara’nın başkent olarak kalması kararı ile, büyük bir grup
py
tarafından başkentin yeniden İstanbul olması çabalarına şimdilik
bir son verdiğini ifade ederek söze başlıyor ve bu durumun,
Türkiye’de temsilcilikleri bulunan ülkeleri şimdiye değin kaçın-
dıkları bir problem ile karşı karşıya bıraktığını ifade ediyor. Söz
ko
konusu temsilcilikler İstanbul’da bulunan yerlerini muhafaza
mı edeceklerdi, yoksa Türk Hükümeti ile temas halinde olmak
adına Ankara’ya taşınacaklar mıydı?
Gazeteye göre şu an önemli tüm ülkeler, Ankara’da irtibat
s ın
ı
geri döndürülemez olmadığı ve Türkiye’nin sağlam bir şekil-
as
de kurulması ardından meselenin tekrar ele alınabileceğinin
belirtildiği ifade ediliyor. Gazete son olarak belki de Chester
İmtiyazı’na gönderme yaparak Ankara’da modern bir otel ve
py
diğer iyileştirmeler yapmak adına planların sürdüğünü, fakat
Ankara’da tam teşekküllü modern bir şehir inşa edilmesine
yönelik iddialı bir projenin gerçekleşeceğine çok az insanın
inandığını belirterek sözlerini noktalıyor.19
ko
İstanbul-Bizans-Babil-Ankara
ı
görülmediğinden bahsetmiş ve şöyle ifade etmiştir: “Bu, üç
as
yıllık kâbustan sonra gelen kurtuluş bayramıdır; Bu, Türki-
ye Cumhuriyeti’nin ilanıdır.” Ona göre şaşılacak olan şey ise
Türklerin bu kutlamalarının “resmî, düzenli, ölçülü ve hatta
soğuk” olmasıdır. Salvo halifelik kurumunun nasıl olacağıyla
py
ilgili ise şu yorumu yapmıştır: “Müminlerin yaşadığı alanda,
İslam hilafeti sorununu Ankaralı savaşçıların ve yasa koyucuların
siyasal iktidarı ile, yüce adamlarının, Tanrı’nın yeryüzündeki
ko
sureti halifenin, arasında, mantıken, aklı başında bir uzlaşma-
ya, bir çözüme kavuşturulmuş bulacağımıza inanıyorsunuz.”
Salvo Türkiye’deki durumu bir tarafta İslam’ın dini ve siyasi
problemlerini duyarlılık içerisinde ele alan saltanat taraftar-
ları ve diğer tarafta “saf cumhuriyetçiler, kurtarıcılar” şeklinde
s ın
ı
hakkında hoş olmayan bir hikâye doğar. Yetkili bir genel kurul
as
gibi toplanan parti -buna bir adalet divanı demek daha doğru
olur- sekiz uzun saat boyunca gülümseyen suçlananın temiz
çıkma çabalarını ve saf bir cumhuriyetçi rejimin ilkelerini bilinen
py
enerjisi ile bir kez daha yineleyen İsmet Paşa’nın suçlamalarını
dinler. Ama sonunda her şey yoluna giriyor ve birkaç gün veya
birkaç ay sürebilecek görünen bir sükûnet geri geliyor.”
ko
Salvo bahsettiği sükûnetten sonra İstanbul’un artık Doğu’nun
gözlemevi mahiyetinde olmadığını ayrıca gerçeğin peşinde olan-
ların ise Boğaziçi’nin ötesinde gerçeği aramaları gerektiğini söy-
lemiştir.20
s ın
20 Alessandro Salvo, Corriera Italiano, 23 Aralık 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında...,
s. 218-220.
414 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
İslam-üstü otoritenin temel haklarını korurken, aynı zamanda
as
ulusal egemenlik ilkesini yürürlükte tutmanın avantajına sahip
olduğu; böylece yeni siyasi fikirleri ve dinî geleneği en mutlu
şekilde bağdaştırdığı söylendi. Cumhuriyetin ilânı bu nedenle
py
en ufak bir isyan olmadan millet tarafından kabul edildi.”
ı
İslam dünyasının diğer bölgelerinde de daha önce yayınlanmış
as
olan ve hükûmet istese de istemese de Türkiye’de tekrar yayın-
lanacak olan, herkesin bildiği konulardı.” Ankara Hükümeti’nin
konuyla ilgili aldığı tedbirlere de değinen yazı, Cumhuriyet’in
henüz ilan edilmiş olması nedeniyle hükmetin son aylarda
py
Halifelik meselesinin tartışılmasının önüne geçmek adına her
türlü çabayı ortaya koyduğunu ifade ederek Halifelik mesele-
sinin Muhalefetin programındaki en güçlü nokta olduğunun
ko
Ankara Hükûmetince fark edildiğini de ekliyor. Bu nedenlerle
Ankara’nın aldığı sıkı tedbirler neticesinde kurulan mahkemede
yapılan yargılama ve alınan kararlar The Economist’in görüşüne
göre İslam tarihinin gidişatı üzerinde önemli etki yaratabilir.
s ın
ı
Hintli Müslümanlar, Hindu çoğunluk tarafından yutulmaktan
as
her zamanki kadar korkuyorlar ve aynı zamanda, dünyanın dört
bir yanındaki diğer pek çok Batılı olmayan toplulukta olduğu
gibi onları da kasıp kavuran Batı egemenliğine karşı tepki,
py
Hinduların sayısal üstünlüğüne karşı İngiliz desteğini aramayı
onlar için giderek daha tatsız hale getiriyor...”22
ı
dengeli hale geldiğini ve Türkiye’nin diğer Müslüman ülkele-
as
rin dimdik arkasında bulunduğu yönündeki geleneksel iddiayı
umursamadığını sözleri de eklenmiştir.23
py
Sonuç Yerine:
“Karşının Gözü” Üzerine
ı
tarafsızlıktan uzak, İngiliz ekseninde baktığı, İngiliz ve Fransız
as
muhabir ve kaynaklarından çokça faydalandığı anlaşılmıştır.
Lozan sürecinde haber kaynağı olarak Türk gazete ve muha-
birlerinden faydalanmadığı dikkat çekmektedir. Avustralya
py
basınında yer alan haber ve köşe yazılarında, Türklere karşı
genellikle acımasız, sert ve “inatçı, kötü, barbar, kurnaz” gibi
kaba ifadeler kullanmaktan çekinilmemiştir. Fakat bazı köşe
yazılarında şaşırtıcı derecede Türklerle ilgili ayrıntılar ve Türk
ko
iç siyasetiyle ilgili bilgilere yer verildiği görülmüştür. “Sonuç
itibariyle Avusturalya basını Lozan Antlaşmasını Hristiyan
kimliğini ön planda tutan, İngiltere etkisine ve ekseninde bir
bakışla yorumlamıştır.”25 sonucuna varmıştır.
s ın
ı
as
Resmî Yayınlar ve Arşiv Belgeleri
Süreli Yayınlar
ı
Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No. 2.
as
“Muahede Hakkında Tenkitler”, Ayın Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923,
No. 2.
“Mütareke Devresinin İngiliz Nokta-ı Nazarından Tarihçesi”, Ayın Tarihi,
Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No. 2.
py
“Baldwin’in Yeni Nutku”, Ayın Tarihi, Teşrin-i Sani (Kasım) 1923.
“Avrupa ve Asya”, Ayın Tarihi, Kanun-u Evvel (Aralık) 1923.
“General Harington’un Nutku”, Ayın Tarihi, Kanun-u Evvel (Aralık) 1923.
ko
“Ishmet Says He Will Pass the Buck to Others as He Departs”, Americus
Times-Recorder, 4 Şubat 1923.
“Kemal President”, Daily Standard, 15 Ağustos 1923.
“Kemal Swears To Regain Lost Turk Freedom”, Cordova Daily Times, 15
Mart 1923.
s ın
Current History Magazine, Published by The New York Times Co. Vol. XIX,
Ekim 1923.
Current Opinion, Volume 75, Issue 6, Aralık 1923.
“Near East Peace Conference Will Soon Be Resumed”, Daily Kennebec Jo-
urnal, 27 Mart 1923.
ba
ı
1923.
as
“Near East Veteran Discusses the Turk”, New Britain Daily Herald, 15 Mart
1923.
“Diplomats May Have to Move Force to Angora” New Britain Herald, 21
py
Aralık 1923, Second Section.
“Not Worth a Fight”, Perth Amboy Evening News, 14 Mart 1923.
“Allies Ready to Start Turkey Negotiations”,Perth Amboy Evening News, 27
Mart 1923.
ko
“Respublikanskoe Pravitelstvo v Turchii”,Proletarny, No 1 (70), 1 Kasım 1923.
Proletariya, No: 2, 2 Kasım 1923.
Selyanska Pravda, No: 128, 4 Kasım 1923.
Selyanska Pravda, No: 129, 7 Kasım 1923.
“Late Telegraphic News”, Seward Daily Gateway,3 Nisan 1923.
s ın
27 Nisan 1923.
St. Croixavis, 4 Nisan 1923.
St. Croixavis, 5 Nisan 1923.
“Conference On Peace Will Be Held April 12”, The Alaska Daily Empire,
27 Mart 1923.
“One Man, One Wife, May Be New Rule in Land of Turk”, The Alaska Daily
Empire, 4 Nisan 1923.
“The Future of Turkey”, The Albany Advertiser, 15 Ağustos 1923.
422 TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET
ı
“Turkey Rejects Lausanne Treaty”, The Cody Enterprise, 14 Mart 1923.
as
“Albania Objects to Paying Debt Turkey”, The Cordova Daily Times, 2 Nisan
1923.
“Turkish Women Dance in Public First Time”, The Daily Star-Mirror, 17
Kasım 1923. py
“British ‘GoalKeepers’, The Daily News, 21 Kasım 1923.
“Turkish Girls Study Medicine”, The Dolores Star, 30 Mart 1923.
The Economist, Vol. 97, Iss. 4192, 29.12.1923.
ko
“France Reserves Right to Sign Own Treaty With Turk”, The Evening Star,
1 Şubat 1923, Kapak Sayfası.
“Hopes for Peace Rising at Smyrna”, The Evening Star, 13 Şubat 1923.
“Kemal is Winning Turks to Peace”, The Evening Star, 24 Şubat 1923.
“Optimism”, The Evening Star, 13 Mart 1923.
s ın
ı
“Greek War Fleet Moves to Straits, Turks Protesting”, The Evening Star, 23
as
Mayıs 1923.
“Greeks Demand Decision Saturday”, The Evening Star, 24 Mayıs 1923.
“Turks Have Choice of Peace or War”, The Evening Star, 25 Mayıs 1923.
“Greece and Turkey Patch Differences”, The Evening Star, 26 Mayıs 1923.
py
“Separate Treaties with Turks Agreed”, The Evening Star, 26 Mayıs 1923.
“Full Turk Treaty Power Sent Grew”, The Evening Star, 1 Haziran 1923.
“Aliens Guaranteed Rights in Turkey”, The Evening Star, 5 Haziran 1923.
“Turk Concessions Pact is Accepted”, The Evening Star, 9 Haziran 1923.
ko
“Turk Debt Crisis Becomes Acute”, The Evening Star, 9 Haziran 1923.
“Editorial Digest”, The Evening Star, 20 Haziran 1923.
The Evening Star, 21 Haziran 1923.
“Says Turkey No Place For Any Bachelors”, The Evening Star, 23 Haziran 1923.
s ın
“U.S. Claims Remain for Future Parley”, The Evening Star, 31 Temmuz 1923.
“Signing Turk Pact Officially Noted”, The Evening Star, 7 Ağustos 1923.
“The Story the Week has Told”, The Evening Star, 12 Ağustos 1923.
“Heads Turk Council as Interior Minister”, The Evening Star, 16 Ağustos 1923.
“Allies Preparing to Leave Turkey”, The Evening Star, 16 Ağustos 1923.
“England’s Occupation of Greece Cost Big Sum”, TheEvening Star, 18 Ağus-
tos 1923.
“U.S. Interests Held Safe In Turkey”, TheEvening Star, 20 Ağustos 1923.
ı
“Will the New Turkish Treaty Make for Balkan Peace?” The Evening Star,
as
22 Ağustos 1923.
“Turkey Ratifies Lausanne Treaty”, The Evening Star, 24 Ağustos 1923.
“Greece and Turkey Officially At Peace”, The Evening Star, 28 Ağustos 1923.
“Constantinople Port Surrendered to Turks”, The Evening Star, 28 Ağustos
py
1923.
“Turks Preparing to Resume Rule”, The Evening Star, 30 Ağustos 1923.
“Modern Turkey Developing Into a Republic In Fact”, TheEvening Star, 29
Ağustos 1923.
ko
The Evening Star, 23 Eylül 1923.
“Plan to Develop Turkey Published”, The Evening Star, 22 Ekim 1923.
“Turkey May Send Dr. Adnan Bey as Envoy to U.S.”, The Evening Star, 1
Kasım 1923.
s ın
The Nation and Athenaeum, Vol. XXXIII., No. 22, 1 Eylül 1923.
“Turkish Peace Meeting to be Resumed Shortly”,The Nenana News, 27 Mart
1923.
“Strong Opposition to Kemal is Rising with Trade Lagging and Finances
Strained”, The New York Times, 27 Eylül 1923.
“Hears of Turkish Republic”, The New York Times, 29 Eylül 1923.
“Why Plan for Republic in Turkey was Checked”, The New York Times, 28
Ekim 1923.
ı
“Turkey Makes Amends”, The New York Times, 1 Kasım 1923.
as
“Turks Won’t Suppress Our Schools”, The New York Times,3 Aralık 1923.
“American-Turkish Parley Deadlock”, The New York Times, 3 Aralık 1923.
“H. L. Wilson to be Envoy to Turkey”, The New York Times, 13 Aralık 1923.
“Turkish Treaty Questions”, The New York Times, 14 Aralık 1993.
py
The Nineteenth Century and After, Vol. 94, Iss. 561, 1923-11.
“Escape of the Goeben”, The Northam Adversiter, 24 Ekim 1923.
“Turk Propasals May Furnish Base for Peace Treaty”, The Omaha Morning,
ko
12 Mart 1923.
The Omaha Morning, 05 Nisan 1923.
“The New Era in Turkey”, The Saturday Review, Vol. 136, No. 3545, 6 Ekim
1923.
“The New Era in Turkey”,The Saturday Review, Vol. 136, No. 3545, 6 Ekim
s ın
1923.
The Saturday Review, Vol. 136, Iss. 3555, 15 Aralık 1923.
“Turks Favor U.S. Oil Plan”, The Seattle Star, 11 Nisan 1923.
“French, Turks Nearing Clash”, The Seattle Star, 30 Nisan 1923.
“Turko-Grecian War Threatens”, The Seattle Star, 17 Mayıs 1923.
ba
ı
“Mineral Rights in Turkey”,The Times, 11 Nisan 1923.
as
“French Interests Alarmed”, The Times, 12 Nisan 1923.
“Future of Anatolia”, The Times, 13 Nisan 1923.
“An All-Kemalist Cabinet”, The Times, 16 Nisan 1923.
“Treason in Turkey”, The Times, 17 Nisan 1923.
py
“The Lausanne Conference”, The Times, 17 Nisan 1923.
“Turkish Treason Law”, The Times, 18 Nisan 1923.
“Chester Concession”, The Times, 18 Nisan 1923.
ko
“The Lausanne Conference”, The Times, 19 Nisan 1923.
“Turkey’s Hopes for Lausanne”, The Times, 20 Nisan 1923.
“Make Peace With Turkey Now!”, The Times, 21 Nisan 1923.
“Turkish Elections”, The Times, 23 Nisan 1923.
“Turkish National Holiday”, The Times, 24 Nisan 1923.
s ın
ı
“British Warning to Greece”, The Times, 21 Mayıs 1923.
as
“A Hint to Greece”, The Times, 23 Mayıs 1923.
“Lausanne Busy”, The Times, 24 Mayıs 1923.
“Turkish Precautions”, The Times, 25 Mayıs 1923.
“Greco-Turkish War Averted”, The Times, 28 Mayıs 1923.
py
“Turkish Overtures to United States”, The Times, 29 Mayıs 1923.
“Limits of Karagatch Bridgehead”, The Times, 31 Mayıs 1923.
“Panic in Dedeagatch”, The Times, 31 Mayıs 1923.
ko
“Turkish Treaty Progress”, The Times, 1 Haziran 1923.
“Bulgaria and the Aegean”, The Times, 5 Haziran 1923.
“Bulgaria and the Aegean”, The Times, 7 Haziran 1923.
“Cheerless Day at Lausanne”, The Times, 6 Haziran 1923..
“Galata Bridge”, The Times, 6 Haziran 1923.
s ın
ı
“French Interests in Near East”, The Times, 12 Temmuz 1923.
as
“The Turkish Peace”, The Times, 17 Temmuz 1923.
“Turks Satisfied With Peace”, The Times, 19 Temmuz 1923.
“The Aegean Outlet”, The Times, 20 Temmuz 1923.
“U.S. to Make Treaty with Turkey Despite Break at Lausanne”, The Washington
py
Times, 5 Şubat 1923.
“Kemal Wants More Cannon Fodder”, The Washington Times, 14 Şubat 1923.
The Washington Times, 12 Mart 1923.
ko
“Kemal Praised by American Traveler”, The Washington Times, 22 Mart 1923.
“The World We Live in”, The Washington Times, 30 Mart 1923.
“Turks Tired of War, Go Back to Work”, The Washington Times, 21 Nisan 1923.
“Chester Concessions Throw Shadow Over Near East Parley”, The Washington
Times, 23 Nisan 1923.
s ın
“Chester Says Concessions Will Repay Cost of War to U.S.”, The Washington
Times, 26 Nisan 1923.
“Deposed Turkish Sultan Quits Mecca in Ill Health”, The Washington Times,
9 Mayıs 1923.
“Greeks Mass Troops on Turkish Frontier”, The Washington Times, 22 Mayıs
ba
1923.
“50,000 TurkishTroops in Thrace”, The Washington Times, 24 Mayıs 1923.
“Greek Soldiers Prepared for Offensive”, The Washington Times, 25 Mayıs 1923.
“Turks Report British to Leave”, The Washington Times, 31 Mayıs 1923.
“Change in Alien Quotas is Made”, The Washington Times, 27 Haziran 1923.
“Bulgaria Fears Kemal Pasha Program”, The Washington Times, 25 Ekim 1923.
“Greek Patriarch”, The Times, 28 Haziran 1923.
“The Greek Patriarch”, The Times, 28 Haziran 1923.
KAYNAKÇA 429
“Two Countries Seek Danube Isle”, The Washington Times, 30 Haziran 1923.
“Turk Big Bertha”, The Washington Times, 6 Temmuz 1923.
“Near East Peace Pact to be Signed July 24”, The Washington Times, 18 Tem-
muz 1923.
“Turks En Feteto Celebrate Peace”, The Washington Times, 24 Temmuz 1923.
“Turks Suffer in Citizens’ Exchange”, The Washington Times, 17 Ağustos 1923.
“The Near East”, The Western Mail, 18 Ekim 1923.
Western Argus, 31 Temmuz 1923.
ı
“Football in Turkey”, Western Argus, 6 Kasım 1923.
as
Vechernieİ zvestiya, No. 1, 5 Kasım 1923.
Vechernieİ zvestiya, No. 2, 6 Kasım 1923.
Vesti, No. 250, 6 Kasım 1923.
Kitaplar ve Makaleler
py
Baytok, Taner, İngiliz Belgeleriyle Sevr’den Lozan’a Dünden Bugüne Değişen
Ne Var?, Doğan Kitap Yayınları, İstanbul 2007.
ko
Bilgiç, Bestami S., “Atatürk Döneminde Türkiye-Yunanistan İlişkileri 1923-
1938”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C 31, S 91, 2015.
Dosti, Ömer Oğuzhan, “The News About the Population Exchange Ac-
cording to the English Public”, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi
Dergisi, II/5, 2019.
s ın
ı
2013.
as
Demirci, Sevtap, Belgelerle Lozan, Alfa Yayınları, İstanbul 2011.
Sonyel, Salahi, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 2014.
1974.
Yılmaz, Mustafa, İngiliz Basını ve Atatürk’ün Türkiyesi, Phoenix Yayınları,
2002.
Tezler
ba
ı
Tezi, Manisa 2005.
as
Selçuk, Fatih, Fransız Basınında Yeni Türkiye’nin Modernleşmesi, Ege Üni-
versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi,
İzmir 2020.
Şen, İlken, “Atatürk Dönemi Türk Kadınının Değerlendirilmesine İngiliz Ba-
py
sınından Örnekler(1923-1938)”, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kütahya 2019.
Gülcan, Oğuz, “Fransız Kaynaklarına Göre Lozan Barış Konferansı’nda
Fransa”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Enstitüsü, Yayımlanmamış
ko
Doktora Tezi, Ankara 2014.
Murzioğlu, Nazlı, “Lozan Konferansı Sürecinde Türkiye-İngiltere İlişkilerinin
İngiliz Basınına Yansıması”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Samsun 2014.
Telli, Ayşe Nur, “İngilizlerin Gözüyle İtalya’nın Türkiye’ye Yönelik Yaklaşım-
s ın