You are on page 1of 432

ı

as
py
ko
s ın
ba

İstanbul 2023
TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ
Batı Basınında Lozan, Yeni Türkiye ve Cumhuriyet
Prof. Dr. Ali Satan
Dr. Mervenur Tuzak - Dkt. Kıymet Yasavul

TİMAŞ YAYINLARI | 5917

ı
Tarih Kitaplığı - Çağdaş Türkiye Tarihi | 89

as
EDİTÖR
Naime Fulya Oktay

KAPAK TASARIMI
Tarık Akın
py İÇ TASARIM
Nur Kayaalp

1. BASKI
Ekim 2023, İstanbul
ko
ISBN
ISBN: 978-605-08-4823-6

9 786050 848236
TİMAŞ YAYINLARI
Bahçelievler Mahallesi Zübeyde Hanım Caddesi
s ın

No: 8 İç Kapı No: 3 Üsküdar / İstanbul


Telefon: (0212) 511 24 24

timas.com.tr
timas@timas.com.tr
timasyayingrubu

Kültür Bakanlığı Yayıncılık


ba

Sertifika No: 45587

BASKI VE CİLT
Alfabe Basım
İkitelli OSGB Mah. Enkoop 1. Sk.
No: 1B/-1 Başakşehir / İstanbul
Tel: (0212) 485 21 25
Matbaa Sertifika No: 46012

YAYIN HAKLARI
© Eserin her hakkı anlaşmalı olarak
Timaş Basım Ticaret ve Sanayi Anonim Şirketi’ne aittir.
İzinsiz yayınlanamaz. Kaynak gösterilerek alıntı yapılabilir.
ba
s ın
ko
py
as
ı
PROF. DR. ALI SATAN
Marmara Üniversitesi İnsan ve Toplum Bilimleri Fakültesi Tarih Bölümü Cum-
huriyet Tarihi Anabilim Dalında öğretim üyesidir. Eğitim Fakültesinde de lisans
dersleri yanında, Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Eğitim Bilimleri Enstitüsü,
Ortadoğu ve İslam Ülkeleri Araştırmaları Enstitüsünde yüksek lisans ve doktora
dersleri vermektedir. Ali Satan’ın danışmanlığında, 50’ye yakın yüksek lisans ve
doktora tez çalışması tamamlanmıştır.
Ali Satan, Atatürk Dil Tarih Yüksek Kurumu Atatürk Araştırma Merkezi Bilim
Kurulu üyesidir.

ı
Bazı Kitapları: Halifeliğin Kaldırılması, Son Halife Abdülmecid Efendi, 100 Soruda
1.Dünya Savaşı, 100 Soruda Milli Mücadele, Ya İstiklal Ya Ölüm Kongrelerle Milli

as
Mücadele Dönemi, 1935 Atatürk’e Suikast ve Sadakat/Meçhul Bir Suikastın Kro-
nolojisi, Tanıkların Diliyle Kıbrıs Olayları 1955-1983, İngiliz Yıllık Raporlarında
Türkiye (1920-1926)

DR. MERVENUR TUZAK


py
Marmara Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Tarih Bölümü 2016 yılı mezunudur.
Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap
Tarihi Anabilim Dalı’ndan “Vatan Cephesinin Kuruluşu ve Faaliyetleri (12 Ekim
ko
1958-27 Mayıs 1960)” başlıklı yüksek lisans teziyle 2018 yılında mezun olmuştur.
Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap
Tarihi Anabilim Dalı’ndan “XX. Yüzyılın İkinci Yarısında Türk Milliyetçiliği
Yorumları (Dündar Taşer, Ahmet Arvasi, Durmuş Hocaoğlu)” başlıklı doktora
teziyle 2022 yılında doktor ünvanını almıştır. Çeşitli dergilerde yayımlanmış
çalışmaları bulunmaktadır.
s ın

DOKTORANT KIYMET YASAVUL


Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümünde
lisans eğitimini tamamlamış, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Ensti-
tüsü Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Anabilim Dalı’nda tamamladığı “Amerikan
ba

Dışişleri Bakanlığı Belgelerinde Türkiye’deki Siyasal Gelişmeler (1918-1925)”


başlıklı tezi ile yüksek lisans derecesini almıştır. Halen aynı enstitü ve anabilim
dalında doktora öğrenimine devam etmektedir.
İÇİNDEKİLER

ÖNSÖZ............................................................................................................... 13

1 OCAK 1923
Mustafa Kemal Paşa: “Lozan’ın bu kadar

ı
uzamasını beklemiyordum”.......................................................................15

as
Hindistan Müslümanlarından Mustafa Kemal
Paşa’ya Müncî-i Hilafet Ünvanı............................................................... 18
Türk’ün Sahalara Dönüşü...........................................................................21
Lozan’da Diplomatik Savaş ....................................................................23
py
Türk Heyetinde Fikir Ayrılıkları.......................................................... 25
Türklerin Savaşsız İlk Yılı: 1923........................................................... 27
Gazi’nin Seçim Turnesi Gibi.....................................................................29
ABD’nin İngiltere’den Elde Ettiği Bilgiler................................... 30
ko
The Times: “Mustafa Kemal Barışçıl”.............................................32
Her Batılı Ruhun Derinliklerinde Bir Haçlı
Ruhu Yatar.................................................................................................................. 34
İsviçreli Gentizon Batıyı Ön Yargıları
Dolayısıyla Uyarıyor.........................................................................................36
Bulgaristan Lozan’a Nasıl Bakıyor?................................................ 37
s ın

Eski Sultan Vahdettin Ne Yapıyor?.................................................. 40


Müttefiklerin Barış Teklifi........................................................................ 42
İsmet Paşa Süre İstiyor............................................................................... 43
Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Antlaşması...........................47
Türkler Barışı Reddetti................................................................................ 48
ba

Lozan Müzakereleri Neden Kesildi?................................................ 50

ŞUBAT 1923
Boğazlar ve Türkiye’nin Endişesi...................................................... 52
ABD Gazetesine Göre Fransa Türkiye ile
Müstakil Anlaşma Yapabilir....................................................................53
Mississippi’den Bakınca Savaş Kapıda....................................... 55
Lozan’dan Barış Çıkmadı............................................................................ 57
The Washington Times’tan Savaş Tamtamları.................59
İngilizler Fransızları Suçluyor.............................................................. 61
İzmir’de Türk-Sovyet Antlaşması Doğar mı?........................ 62
Mustafa Kemal Güç Kaybediyor.........................................................65
Türkiye Nüfusunu Artırmaya Çalışıyor..................................... 67
İsmet Paşa Mustafa Kemal ile Buluşuyor...............................68
“Kemal Paşa Türkleri Barışa İkna Ediyor”................................70
Daily Telegraph: “Mustafa Kemal ve
Yanındakiler Batıcı”........................................................................................... 73
Türkler Batı Medeniyetiyle Anlaşacaktır.................................74
The Morning Post: Batı Kesin Taviz İstiyor........................... 75

ı
İngiltere’de Aykırı Ses: “Musul İçin Niye Ölelim?”.............. 78

as
MART 1923
İngiliz Kadın Gazeteci Grase Ellison Anlatıyor..................80
Müzakerelerin Kesilmesi İngiltere’ye Nasıl Yansıdı? .83py
Mustafa Kemal Meclis’e Hâkim............................................................ 84
Türk Tasarısı Müttefiklere İletiliyor.............................................86
Dünya Merakta: Savaş mı Barış mı?...............................................88
“Mustafa Kemal Paşa Barışı Zaruri Görüyor”.....................89
ko
Reuters: “TBMM Lozan’ı Reddetti”..................................................... 91
Artık Postalar Türklerin Kontrolünde........................................ 94
“Türkler Yabancıların Ayrıcalıklarını Kısıtlayacak”......95
İngiltere Musul’da Ne İstiyor?................................................................ 97
Mustafa Kemal Paşa’nın Taktikleri.................................................98
s ın

Türklerin Karşı Teklifleri.......................................................................... 100


Amerikalı Gezginden Türklere Övgüler.....................................101
Venizelos’un Türk Karşı Teklifleri Hakkında
Görüşleri..................................................................................................................... 103
Komisyon Çalışmalarını Bitirdi......................................................... 105
ba

Barış Konferansı Tekrar İstanbul’da mı


Başlayacak?...............................................................................................................107
Silah Gücüyle Barış ....................................................................................... 108
The Times: “Türkler Karamsar”.........................................................109
“Amerikan Sermayesi Yeni Bir Ankara İnşa
Edecek”.............................................................................................................................111

NİSAN 1923
Arnavutluk’a Düşen Borç 150 Bin Dolar.................................... 113
Türkiye’de İçki Yasağı Kalkıyor...........................................................114
“Tüm Türkiye’yi Dolaştım Çok Eşli Kimseye
Rastlamadım”.......................................................................................................... 116
Omaha Morning: “Türkiye’de Çok Eşlilik
Yasaklanıyor”.......................................................................................................... 118
Evening Post: “Türk Kadını Batı Tarzı Giyimi
Benimserse Özünü Kaybeder”............................................................. 119
Lozan Daveti Kabul Edildi......................................................................... 122
Kemal Paşa’nın Programı......................................................................... 123
Amerikan Şirketine İmtiyaz Fransızları Kızdırdı......... 124

ı
Fransız Çıkarları Tehlikede................................................................... 126

as
Anadolu’nun Geleceği...................................................................................128
Tamamen Kemalist Kabine....................................................................129
Konferans 23 Nisan’da Tekrar Başlayacak........................... 131
Vatana İhanet Yasası....................................................................................133
py
Lozan’da Kör Kuvvetler.............................................................................. 134
Türkiye’nin Lozan Umutları...................................................................136
“Savaştan Yorulan Türkler İşlerine Geri Dönüyor”.... 137
Fransızca Zorunlu Ders Olmaktan Çıkıyor mu?.............139
ko
23 Nisan 1923 Kutlamaları....................................................................... 140
Lozan’da Diplomatlar Meşgul.............................................................. 142
İsmet Paşa Meis’i İstiyor........................................................................... 143
Lozan’ı Hızlandırma Arayışı................................................................... 145
“Yabancı İş Adamları Türkiye’den Ayrılıyor”....................... 146
s ın

Suriye Hududunda Türk-Fransız Gerilimi............................147

MAYIS 1923
Türk-Amerikan Antlaşması Arayışı.............................................. 150
Times: “Türkler Suriye Sınırında”......................................................151
ba

Lozan’da Tazminat Meselesi................................................................ 152


The Times: “Türklerin Britanya’ya İftirası”........................... 154
“Türklerin Fransa’ya Güvensizliği”..................................................157
Yabancı Bankalara Baskın İddiası..................................................158
Atina Bankasına El Konması................................................................159
Vahdeddin’in Seyahati Takip Ediliyor.......................................... 161
Bankalar Meselesi............................................................................................ 162
Genel Barış İçin Pazarlık...........................................................................163
Türkiye’de Genel Seçimler...................................................................... 165
Yunanistan’ın Tazminat Konusu.....................................................166
“Türkler Uzlaşmacı Ruh Halinde”.....................................................168
Şam’da İslam Konferansı mı?................................................................170
“Müttefiklere Gözden Kaçan İmtiyazlar”..................................171
Türk-Yunan Savaş Tehdidi...................................................................... 173
Yunanistan Türkiye’den Tazminat İstiyor............................174
“Kanlı Blöf Oyunu”............................................................................................. 176
“İngilizlerden Yunanlara Uyarı”.......................................................... 178
Yunan Ordusu Türkiye’ye Saldırı Hazırlığında................ 179
Yunan Filosu Çanakkale Boğazı’nda............................................ 181

ı
“İsmet Paşa-Venizelos Gizli Görüşmeleri”.............................183

as
Savaş ya da Barış.............................................................................................. 184
Barış Ağır Basıyor............................................................................................186
Lozan’da Rahatlama....................................................................................... 187
py
“Meriç Talvegi Sınır”........................................................................................188
Lord Curzon’a Gizli Telgraf.....................................................................190
“Dedeağaç’ta Panik Yaşanıyor”........................................................... 191

HAZİRAN 1923
ko
ABD-Türkiye Arasında Antlaşma Arayışı................................193
Bulgaristan ve Adalar Denizi............................................................... 194
Türkiye’de Yabancı Hakları....................................................................196
Hukuki Kapitülasyonlar............................................................................. 197
Demiryolu İşleri...................................................................................................199
s ın

Ticari İşler.................................................................................................................200
Kuponlar Meselesi...........................................................................................202
ABD Elçisinin İsmet Paşa ile Görüşmesi...............................203
Yunan Seferberliği..........................................................................................205
Lord Curzon’un Telgrafı............................................................................206
ba

Borçlar Meselesi................................................................................................208
Ankara’da Yavaş Pazarlık.......................................................................209
Bulgaristan’da Darbe.................................................................................... 210
Çanakkale Boğazı Açıldı mı?.................................................................. 212
Yeni Türk Planı..................................................................................................... 213
Türkiye’de Evlilik Yaşı 18........................................................................... 215
Türkiye-Portekiz İlişkisi............................................................................ 216
Patrikhane Meselesi.......................................................................................217
Patriğin İstifası Bekleniyor...................................................................219
Türkiye’de ABD Çıkarları........................................................................... 221
Adakale Kimin Olacak?..............................................................................222

TEMMUZ 1923
Rum Patriği İngiliz Torpidosuyla Gidiyor.............................224
Türkiye’de Amerikalı Mühendisler ..............................................226
Türkler Avrupa’ya Geri Döndü........................................................... 227
Türkiye’de Yabancıların Durumu ..................................................228
Türklerle Çatışan Yunan Gemisi Battı.....................................230
Londra Neşesiz..................................................................................................... 231

ı
Lozan Barışı Gözüküyor...........................................................................233

as
Fransa, Rum ve Ermenileri Terk Etti.........................................235
İstanbul Tahliyesinin Ayrıntıları..................................................... 237
ABD’nin Türkiye Politikası.................................................................... 238
Lozan’da Sona Doğru.................................................................................. 239
py
Le Temps: İsmet Paşa Mutlu................................................................ 241
The Times: “Türkler Barıştan Memnun”..................................242
Yunanistan Tamam, Ya Bulgaristan?........................................245
24 Temmuz Lozan Barışı İmza Programı
ko
Fransız Basınında............................................................................................246
Türkiye için Çifte Bayram:
24 Temmuz 1923 Aynı Zamanda Kurban Bayramı......248
Yunanistan Barışı Nasıl Karşıladı?...............................................249
Venizelos: “Lozan Bir Helen Zaferidir”....................................... 251
s ın

Fransa Lozan’ı Nasıl Değerlendiriyor?......................................253


L’IIustration Ne Diyor?.................................................................................254
ABD’den Lozan Değerlendirmeleri................................................256

AĞUSTOS 1923
Bulgaristan’ın Lozan Barışı’na Bakışı.......................................259
ba

Bulgar Basınına Göre Lozan Barışı.............................................. 261


İngiltere’de Lozan Tartışmaları.......................................................262
Türk- ABD Antlaşması.................................................................................265
12 Yıllık Savaşın Sonu..................................................................................266
Amiral Bristol İsmet Paşa Görüşmesini
Anlatıyor.................................................................................................................... 269
ABD Dışişleri, Chester İmtiyazına Desteğini
Reddetti.........................................................................................................................271
Gözler II. TBMM’de............................................................................................273
İstanbul Nasıl Tahliye Edilecek?....................................................... 275
Türkiye-Yunanistan Arasında Nüfus Mübadelesi ......276
Türkiye’de Amerikan Çıkarları.......................................................... 278
Bulgaristan Lozan Antlaşmasından Memnun................279
Lozan Balkan Barışı Sağlar mı?.........................................................281
ABD İstihbarat Raporu.............................................................................. 283
İngiliz Tahliyesi Başladı.............................................................................284
Avustralya Bakalım Ne Diyor?............................................................286
“Türkler Her Yerde Yönetimi Devralıyor”..............................287

ı
Türkiye Bir Cumhuriyete Dönüşüyor...................................... 289

as
Bulgaristan Türkiye ile İlişkileri Geliştirmek
İstiyor............................................................................................................................290
“Türkiye’nin Feragat Sözleşmesi”...................................................291
Ermeniler ve Lozan....................................................................................... 293
py
Diaspora Ermenilerinin Lozan Yorumu..................................294
İş Birlikçi Ermeniler Ne Olacak?.......................................................297
Tarihin En İlginç Geri Dönüşü........................................................... 299
ko
EYLÜL 1923
Haftanın Olayları................................................................................................ 301
Türkiye Büyük Güçlere Rağmen Kazandı.............................302
Yeni Türkiye............................................................................................................304
Meclisin Statüsü ve Başkent Meselesi....................................307
s ın

Sabık Sultan Vahdettin ile Mülakat............................................308


Lord Curzon’un Açıklamaları............................................................... 312
Lozan Eleştirilerine Cevap...................................................................... 315
Boğazlar Meselesi............................................................................................. 317
Türkiye’nin İdari Rejimi?...........................................................................320
ba

İstanbul’un Tahliye Planı.......................................................................... 321

EKİM 1923
İşgal Kuvvetlerinin Verdiği Zararları Kim
Ödeyecek?..................................................................................................................323
The New York Times: Muhalefet Yükseliyor......................324
Tahliye Öncesi Olaylar................................................................................326
Cumhuriyet Haberleri Çıkmaya Başladı.................................327
Mustafa Kemal’in İlk Cumhuriyet Açıklaması................ 328
Askerî Tahliyelerin Ayrıntıları............................................................331
6 Ekim 1923 İstanbul’un Tahliyesi ve General
Harington’ın Konuşması ........................................................................ 333
Amiral Bristol’ün Gözünden İstanbul’un Tahliyesi....334
Cumhuriyete Doğru...................................................................................... 336
Polonyalı Gözüyle Ankara...................................................................... 338
Dünyanın Öbür Ucuna Yansıyan Türkiye
Haberleri.................................................................................................................... 339
İstanbul’un Tahliye Töreni.....................................................................340

ı
Osmanlı-Amerikan Şirketi ..................................................................... 341
Goben ve Breslav Gemileri Hakkında Yeni

as
İddialar..........................................................................................................................342
Bulgaristan ve Mustafa Kemal’in Programı......................344
ABD Raporunda Başbakan Fethi Bey’in İstifası ...........345

29 Ekim Gecesi Cumhuriyet Yabancı


py
NYT’ye Göre Ankara’da Oligarşi İlan Olacak....................... 347

Misyonlara Nasıl Duyuruldu?..............................................................349


The Times: M. Kemal’in Hükümeti Ele Geçirme
ko
Girişimi.......................................................................................................................... 351
L’independence Romaine: Anayasal Cumhuriyet.........352

KASIM 1923
Amerikan Askerine Tören......................................................................354
Sovyet Büyükelçi’den Tebrik .............................................................356
s ın

Fransa Kendisine Rol Kapma Peşinde......................................357


Pravda: Sovyetler Cumhuriyetten Memnun..................... 358
İstanbul’da Sovyet Ekmeği....................................................................360
Bulgaristan Basını Türkiye’ye Karşı Olumlu......................361
ba

Sovyetler ile Telgraf Teatisi............................................................... 363


Latife Hanım Hasta mı?.............................................................................365
Fransız Basınında Halife’ye İlgi....................................................... 366
“Türkler Suriye’yi Alabilir”......................................................................367
Yeni Anayasa.......................................................................................................... 371
İngiliz Başbakan:
“Lozan’ı Parlamentoya Göndereceğiz”.....................................373
Türk Kadınları ve Dans...............................................................................374
“Kemalistlerin Fransız Çıkarlarına Düşmanlığı”........... 375
Yeni Türkiye’nin Nüfusu...........................................................................376
Bulgar Slovo’dan Cumhuriyet yorumu:
“Türkiye Batı Modelinde Yeniden Yapılanıyor”................ 377
İngiliz Basınında Mübadele Haberleri.......................................379
Meşhur Emir Ali-Ağa Han Mektubu..............................................380
Amerikan Basını: Lozan ABD Çıkarlarına Aykırı.......... 382
İngiliz Basınında Yeni Türkiye’den Manzaralar.............384
The Times: “Türkiye Türklerindir”................................................ 386
Milli Politikalar Endişe ile Karşılanıyor.................................. 388

ı
ARALIK 1923

as
Fransız L’Excelsior’a Konuşan İsmet Paşa:
“Halifeliğin kaldırılması mevzubahis değil”..........................391
Amerikan Okullarına Baskı Yok...................................................... 392
Le Figaro: “Türkiye’de Korkulan Olmadı”............................... 393
py
ABD Basınında Türkiye’ye Karşı Ön Yargılar................... 395
Türkiye’de Kültür Dalgalanmaları................................................ 396
Yabancı Okullar ve Emperyal Siyaset...................................... 398
Halifelik Makamı Ne Olacak?................................................................400
ko
ABD’nin Yeni Türkiye Büyükelçisi..................................................402
NYT: “Türkler Değişmez”...........................................................................403
Illustrated London News:
Sevr’de Ölen Hilafet Şimdi Canlandı...........................................405
Müslümanların Türkiye’ye Karşı Duyguları....................... 407
General Harington’ın Türkiye İzlenimleri.............................408
s ın

Ankara’nın Başkent Olma Kararından


Dönülmeyecek....................................................................................................... 410
İstanbul-Bizans-Babil-Ankara.................................................................411
İlk İslam Cumhuriyeti................................................................................... 413
İngiliz Basınında Halifelik Konusu................................................. 414
ba

Sonuç Yerine:
“Karşının Gözü” Üzerine..............................................................................417

KAYNAKÇA.................................................................................................................. 419
ÖNSÖZ

2023 yılı Cumhuriyet’in 100. yılı. Biz de bu yılın anlam


ve önemine uygun bir çalışma ile okuyucularımızın karşısına
çıkıyoruz. Millî Mücadelenin ardından gelen ve Cumhuriyet’e
giden süreci neredeyse günbegün anlatmak istiyoruz. Ama na-

ı
sıl? Bizim kurgu ve kalemimizden değil de karşının gözüyle

as
anlatmak istedik. Sizleri bir tarih yolculuğuna çıkartıp tam 100
yıl önceye götürmek ve tam 100 yıl önceden haberler vermek
istiyoruz. Ama bu haberler bizim tarafımızdan değil karşı ta-
py
rafın bizimle ilgili haber, yorum, rapor ve kararlarından ibaret
olacak... Cumhuriyetimizin doğuşunun 100. yılında, tarihin
bize fısıldayacağı haberlerle, Cumhuriyet’e doğru giden süreci
ko
beraber hatırlayacağız...
Elbette “karşının gözü” bizim gözümüz gibi görmeyecek...
Aslında öğrenmek istediğimiz de tam budur. Biz kendi hikâyemizi
biliyor, okuyor ve okutuyoruz. Acaba bu hikâye karşıda yani bizim
dışımızdaki coğrafyalarda, devletlerde, topluluklarda nasıl yankı-
s ın

lanıyor, nasıl anlatılıyor ve nasıl anlamlandırılıyordu?


Hemen kuvvetle vurgulamak gerekir ki 100 yıl önceki
Türkiye’nin gündemi son derece heyecan vericidir. Çünkü
uzun savaşlar sonrası kazanılan askerî zaferleri taçlandıracak
ba

barış antlaşması henüz imzalanmamış hatta İstanbul’dan işgal


kuvvetleri dahi çekilmemiş vaziyettedir. Atatürk’ün tabiri ile
söyleyecek olur isek işte bu ahval ve şerait içinde, Türkiye’nin
kalbi Ankara’da, gözü henüz kesinleşmemiş hudutlarda, ku-
lağı ise devam etmekte olan Lozan Barış Konferansı’ndadır.
Elinizdeki kitap, 1 Ocak-31 Aralık 1923 tarihleri arasın-
da Türkiye’deki gelişmeleri neredeyse gün gün yabancı basın
 14  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

organları ve resmî raporlarından aktarıyor. Kısa günlük haber


formatında yazılan olay, yorum ve değerlendirmelerdeki ilginç
nice ayrıntılar, okuyucuyu sıkmayan, hızlı okunabilen bir for-
matta, meraklıların dikkatine sunuluyor.
Okuyucu kitaba istediği gün ve tarihten başlayabilir. İleri ya
da geriye doğru okuyabilir. Kitabın odağı Cumhuriyet olsa da
1923 yılında imzalanan Lozan Antlaşması’nın müzakereleri,

ı
1.TBMM’nin sonu, seçimlerin yenilenmesi, II. Meclis’in açıl-

as
ması, İstanbul’un kurtuluşu, Ankara’nın başkent oluşu, Mustafa
Kemal Paşa, Sultan Vahdettin ve daha bir dizi mühim şahsiyetin
sivil veya resmî metinlere yansıması kitapta kendine yer buluyor.
Bazen seyyahlar, bazen bir istihbaratçı, bazen Lübnan’daki bir
py
Ermeni gazetesi Türkiye’de olup bitenleri duyuruyor okurlarına.
En çok da The Times, The New York Times, The Evening Star, The
Seattle Star ve The Washington Times konuk oluyor sayfalarımıza.
ko
Ama bazı haberleri de Seward Daily Gateway, Birmingham
Age-Herald, Daily Kennebec Journal, The Kadoka Pressand Kadoka
Reporter ve Five Mile Beach Journal gibi gazeteler aracılığı ile
Amerika’nın taşrasından topluyoruz günlerce. Zaman zaman
The Nation and Athenaeum, The Independent, Current History,
s ın

The Fortnightly Review ve The Spectator gibi dönemin ünlü dergi


ve haftalık gazeteleri de yayımladıkları sayılarında Türkiye’den
haberler sunuyor okurlarına. Söz konusu yayınlar da kitapta
yer alıyor. Bazen İngiliz, bazen de Amerikan arşivine uğrayıp
ba

yayımlanmış veya yayımlanmamış kimi belgeleri de yeri geldikçe


kitapta bulmak mümkündür. Ayrıca konuyla ilgili tezler, kitap
ve makalelerden de yararlanılarak zengin bir metin oluşturul-
maya çalışılmıştır.
1 OCAK 1923

ı
as
Mustafa Kemal Paşa: “Lozan’ın bu kadar uzamasını
beklemiyordum”

Resmi adı “Yakın Doğu Sorunları Üzerine Lozan Konfe-


py
ransı” olan ve gerçekte sadece Türk İstiklal Harbi’ni değil aynı
zamanda I. Dünya Savaşı’nı da bitiren anlaşmanın müzakereleri
beklenenden uzun sürmektedir. Bu durum Ankara’yı rahatsız
ko
ettiği gibi diğer başkentlerde de kaygı yaratmaktadır. Bu yüzden
olacak ki Paris’te yayımlanan Le Jurnal gazetesi özel muhabiri
Paul Erio’yu Ankara’ya göndermiş ve TBMM Başkanı Mustafa
Kemal Paşa ile özel bir görüşme yapmasını istemişti. 1 Ocak
1923 tarihinde yayımlanan bu görüşmede Mustafa Kemal Paşa
s ın

dünyaya nasıl mesajlar veriyor ve hangi kaygılarını paylaşıyordu,


bakalım:
“Konferansın bu kadar uzun sürmesini beklemiyordum, öte
yandan bir aydan beri çalışıyor olmasına rağmen konferan-
ba

sın önüne getirilen sorunların hiçbiri çözümlenemedi. Kendi


kendime bu konferans daha ne kadar sürecek diye soruyorum,
yaklaşık beş haftalık süre içinde hiçbir konuda tam bir anlaş-
ma sağlanamadı. Bununla birlikte Türkiye’nin talepleri bütün
dünyaca, özellikle de Lozan’da bir araya gelen güçlerin temsilci-
lerince önceden biliniyordu. Bizim delegelerimiz yeni herhangi
bir ısrarlı talep dile getirmediler. Talep ettikleri, ülkemizin
 16  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

yaşayabilmesi ve bağımsızlığını sağlayabilmesi için gerekli olan


şeylerin asgarisidir. Bana göre, konferansa katılan tam yetkili
delegeler iyi niyetle hareket etmiş olsalardı tartışmaların bu
kadar uzun sürmesi için hiçbir neden kalmazdı.”

Çankaya Köşkü’nde yapıldığı belirtilen görüşmede TBMM


Reisi Mustafa Kemal Paşa sözü Boğazlar’dan serbest geçiş me-
selesine getiriyor:

ı
as
“Tabii İstanbul’un ve Marmara Denizi’nin güvenliği açısın-
dan her türlü güvencenin bize verilmesi şartıyla bunu öneren
biziz. Şimdiye kadar bize bu güvenceler verilmedi. Bu garantileri
istediğimiz için bizden şikâyetçi olma tavrı ciddi olamaz. Bugün,
py
bizi Lozan’a davet edenlerin, İstanbul’u bize daha konferan-
sın açılışından önce geri vereceklerini ifade etmiş olduklarını
hatırladığımızda bu vaatlerin iyi niyetle yapıldığından kuşku
ko
duymaya başlıyoruz çünkü mevcut başkentimizin güvenliği
açısından zorunlu olan koşullar henüz yerine getirilmemiştir.”

Le Jurnal gazetesinde yer alan ve tam 100 yıl önce yayımlanan


röportajda Mustafa Kemal Paşa, Musul konusunda Türkiye’nin
s ın

bakış açısını çok net cümlelerle hem Fransa’ya hem de bütün


dünyaya açıklıyor:
“Musul vilayetinin millî varlığımızın parçası olduğunu bir-
çok vesile ile ifade ettik. Lozan’da bizim karşımızda bulunanlar
ba

bunu biliyorlar. Ülkemizin sınırlarını tespit ederken büyük


fedakârlıklar yapmaya razı olduk, çıkarlarımızın zarara uğraması
karşısında uzlaşmacı davrandık, bu nedenle bu toprakların bir
karışını bile bizden almak adil olmayacaktır ve buna razı olma-
yacağız. İngilizlerin bunu teslim etme konusunda tereddütlü
davranmaları beni şaşırttı. Tereddüt kelimesinin düşüncemi tam
ifade etmediğini de belirtmek isterim. Öte yandan, Fransa’nın
1 OCAK 1923  17 

ve İtalya’nın bu sorun karşısındaki, bence çok yeni olan tavırları,


beni şaşırtıyor.”

Lozan’da bizim heyetimizi zorlayan bir diğer konuya da


Mustafa Kemal Paşa şöyle temas ediyor: “Kapitülasyonlar re-
jiminin Türk milleti açısından ne kadar tiksindirici olduğunu
size anlatamam. Bu millet, bu rejimin devamının kendisini kısa
süre içinde ölüme götüreceğini anladı. Oysa Türkiye köle olarak

ı
çürümektense son nefesine kadar mücadele etmeye kararlıdır.”

as
Son olarak da Mustafa Kemal Paşa, “Millî gayelerimize denk
düşmeyecek olan bir sonuç tarafımızdan dikkate alınmayacaktır
ama şimdiki durumda konferansın bu tür olumsuz bir sonuç
py
almaya yöneldiğini bana düşündürtecek herhangi bir şey gö-
remiyorum” diyerek müzakerelerden umutlu olduğunu Fransız
gazeteci aracılığı ile tüm dünyaya duyuruyordu.1
ko
Mustafa Kemal’in Lozan sürecinin yanında Komitern bel-
gelerinde H. Kabakciyev’in Türkiye’den bahsettiği yazısında,
Lozan Konferansı’nın emperyal amaçlar güden Büyük Dev-
letlerin Türkiye’ye ve Balkanlar’a yönelik istilacı amaçlarını
tekrardan saptama şansı verdiği söylenmiştir. Kabakciyev’e göre
s ın

İngiltere ve Fransa’nın Büyük Savaş’ın ardından Yakın Doğu’ya


yönelik siyasetleri şu şekildedir:
“Deniz ve kara gücüne dayanan İngiltere, başlıca düşman-
ları olan emperyalist Almanya ile Rusya’nın Yakın Doğu’da
ba

uğradığı yenilgiden de yararlanarak Boğazlar’ı ve İstanbul’u ele


geçirmeyi, böylece Türkiye’yi parçalayarak onu Balkanlar’da ve
Anadolu’da kendi egemenliği altına almayı amaçlıyor; bunun
yanı sıra Asya’daki sömürgeleri üzerindeki etkisini de güven-
ce altına almaya çalışıyor. Fransa, Türkiye’nin bölünmesini

1 Paul Erio, Journal (Paris), 1 Ocak 1923. Akt. Bilal N. Şimşir, Dış Basında Laik
Cumhuriyetin Doğuşu, Çev. Cüneyd Akalın, s. 103-107.
 18  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

istemiyor. Çünkü alacaklarını ve Türkiye’ye yaptığı yatırımları


korumayı düşünüyor, Türkiye’yi ekonomik ve parasal açıdan
ele geçirerek onu sömürgeleştirmek istiyor.”

Fransa ve İngiltere’nin Türkiye’ye karşı çıkarlarında mey-


dana gelen bu zıt durum Türkiye’ye uyguladıkları siyasetteki
çelişkiyi de anlamdırmaktadır. Ancak Türkiye’nin tam bağım-
sızlık yolunda isteklerini dile getirmesiyle İngiltere ve Fransa

ı
arasındaki bu zıtlık hemen geri plana itilmiştir. Kabakciyev,

as
taraflı bir söylemle “Lozan’da da emperyalizme karşı mücadele
eden, ezilen halkların safında yer alan tek devlet Sovyet Rusya
oldu” demiştir.2
py
Hindistan Müslümanlarından Mustafa Kemal Paşa’ya
Müncî-i Hilafet Ünvanı
ko
3 Ocak 1923 tarihli Hâkimiyet-i Milliye gazetesinin haberine
göre Millî Mücadelemizin Başkumandanı Gazi Mustafa Kemal
Paşa’ya Hindistan Müslümanları “Hilafetin Kurtarıcısı” ünvanı
verdiler.3 Bunun Lozan barış görüşmeleri devam ederken
s ın

verilmesi “karşı taraf ” yani Türkiye karşıtı cephe için önemli


ve anlamlı bir hareketti.
Çünkü karşının gözü Türkiye’nin üzerindeydi. Türkiye’nin
dost ve düşmanları, kuvvetli ve zayıf yönleri her zaman karşının
ba

takip edip ilgilendiği konulardı.


Mustafa Kemal Paşa’ya “Hilafetin Kurtarıcısı” ünvanını ve-
ren Hilafet Hareketi, Hindistan Müslümanlarının oluşturduğu
bir hareketti ve öteden beri Osmanlı Devleti’ni ve Hilafetini

2 H. Kabakciyev, “Die Lage auf dem Balkan”, Internationale Presse-


Korrespondezz, S 4, Y 3, 6 Ocak 1923, s. 25-26, akt. Doğu Perinçek, Komitern
Belgelerinde Türkiye, Kaynak Yayınları, İstanbul 2020, s. 213.
3 Hakimiyet-i Milliye, 3 Ocak 1923.
1 OCAK 1923  19 

destekliyordu. Hindistan Müslümanları Kırım Harbi, 1877-


78 Rus Harbi, Balkan Harbi ve I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı
Devleti’ni desteklemişlerdi. Bizim İstiklal Harbi yıllarında da
Hindistan Müslümanları, organize olarak Türkiye’ye siyasi,
iktisadi ve diplomatik destekte bulundular.
Hızlıca hatırlayacak olursak 25 Haziran 1921’de Patna’da
başlayan ve iki gün süren Cemiyetü’l-Ulema konferansında

ı
İslam ülkelerinin organik bir yapıya sahip olduğu belirtilerek

as
Türkiye’nin çekmekte olduğu acının diğerleri tarafından da
paylaşılması gerektiği ifade edilmişti.
Bunu 8-10 Temmuz’da Karaçi’de toplanan Hilafet Kon-
py
feransı izledi. İngiltere ordusunda yer alıp Türklerle savaşma
ihtimaline karşı ordudaki Müslüman askerlerin hemen görev-
lerinden ayrılmaları gerektiği sert bir biçimde vurgulandı.
İnönü’de kazanılan zaferlerle İslam’ı yücelttiği için Mustafa
ko
Kemal Paşa ve Ankara hükûmeti tebrik edildi.
Sakarya Zaferi’nin duyulması Hindistan’da büyük bir sevinç
dalgası yarattı. Bütün Hindistan ahalisi Sakarya’yı kendi zaferi
olarak görmekteydi.
s ın

Milliyetçiler, sömürgeciliğe atılmış ilk ve en şiddetli şamar,


Müslüman ahali ise çöküşü sona erdiren bir dönüm noktası
olarak Sakarya’yı İslam’ın büyük zaferi kabul edip kutluyordu.
Bu arada Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından Mus-
ba

tafa Kemal’e “gazi” unvanının verilmesi zafere olan inan-


cı ve İslam dünyasındaki alakayı bir kat daha artırıyordu. Bu
ruh hali içerisinde, 26 Aralık’ta Allahabad’da toplanan Hilafet
Konferansı’nda Orta Doğu meseleleri enine boyuna tartışıldı.
Türkistan, Kafkasya, İran, Mısır, Afganistan ve bilhassa Tür-
kiye’deki uyanışa vurgu yapılarak Doğu ülkelerinin Batı’nın
iktisadi köleliği ve siyasi boyunduruğundan kurtulmak üzere
 20  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

olduğundan hareketle sömürge yönetiminin ortadan kaldırılıp


tam bağımsızlığın kazanılması gerektiği yönünde karar alındı.
Onun için İngilizler yeni yılda, yani 1922’de bir dizi tutukla-
ma ile işe başladılar. Tutuklananlar arasında Sevr Antlaşması’nın
Müslümanların görüşleri doğrultusunda değiştirilmesini isteyen
Gandhi de vardı.

ı
Büyük Taarruz sonunda Anadolu düşmandan temizlenmiş-

as
ti. Ancak Çanakkale krizi dolayısıyla Türk ve İngiliz askerle-
rinin Gelibolu’da bir kere daha karşı karşıya gelme ihtimali
Hindistan’da havayı bir anda değiştirdi ve Londra, Türkiye’ye
py
yönelik bir maceraya girişilmemesi yönünde uyarıldı. Eğer İn-
giltere, böyle bir maceraya girmek isterse Hindistan’dan asker
verilmeyeceği bildirildi. Dahası Türk ordusu ile omuz omuza
ko
savaşmak için gönüllü asker toplayarak “Ankara lejyonu” oluş-
turma girişimleri hızlandırıldı ve İngiliz başbakanına çekilen
telgraflarla Rumeli ile İstanbul’un Mustafa Kemal Paşa’ya tes-
lim edilmediği takdirde milyonlarca Müslüman ile birlikte bu
s ın

lejyonun faaliyete geçeceği ihtar edildi.


Anadolu’daki Türk zaferi, Doğulu milletlerin Avrupa ile boy
ölçüşebileceğini göstermiş dolayısıyla Ankara’da yanan umut
ışığı Çin’den Kafkaslar’a, Hindistan’dan Arabistan, Mısır ve
ba

Fas’a kadar bütün sömürülen toplumların yol göstericisi olmuştu.


Onun için İngiltere’nin Boğazlar’ın savunulması bahanesiyle
yeniden büyük bir savaşı başlatmaya yönelik girişimlerde bu-
lunduğu sırada Hindistan’da, Türk ordusu için asker toplanması
önemli bir gelişmeydi. Bütün bunlar Türk’ün zaferini kabullen-
mekte zorlanan İngiltere’yi durdurmaya yetecektir.
1 OCAK 1923  21 

Hindistan Müslümanları, Türkiye’nin zaferini kendi zaferi


ve Mustafa Kemal’i kendi millî kahramanı sayarak mücâhid-i
İslam, seyfü’l-İslam, müncî-i hilafet gibi unvanlar veriyorlardı.4

Türk’ün Sahalara Dönüşü

İngiliz Liberal Partisi’nde radikal bir politikacı olarak siyaset

ı
yapan Charles F. G. Masterman, 1906’dan 1924’e kadar İngiliz

as
parlamentosunda kalmayı başarmıştır. İngiliz kabinesinde görev
yapmış, Başbakan Lloyd George ve Winston Churchill ile ya-
kın çalışmış bir kişidir. I. Dünya Savaşı yıllarında Propaganda

analizini paylaşmak istiyoruz.


py
Bürosunda görev yapan Masterman’ın 5 Ocak 1923 tarihli bir

Charles Masterman’ın Savaştan Sonra İngiltere, Yeni Libe-


ko
ralizm, İmparatorluğun Kalbi gibi kitapları da yayımlanmıştır.
ABD merkezli ve kültür ağırlıklı hâlâ yayımlanmakta olan
dergi The Atlantic Monthly’de yer alan Charles Masterman’ın
makalesinin başlığı “Türk’ün Dönüşü” ismini taşıyor. İngiliz
s ın

politikacı şöyle devam ediyor:

“Türk Avrupa’ya dönmüştür. Türk’ün dönüşü sürekli bir barış


özlemi içinde olan herkesin yeniden ümitsizliğe kapılmasına yol
açmıştır. Bu tamamen gereksiz dönüş Türklere kabul ettirilecek
ba

antlaşmalarla önlenebilir ve Türk’ün Avrupa’dan uzak durması


sağlanabilirdi. Fakat Bay Lloyd George ve hükûmeti ilk hatayı
Ermenistan Cumhuriyeti’ne gerekli yardımı sağlamamakla
yapmış ve bu hata Türklerin Avrupa kuvvetlerine karşı bir
kuvvet yığınağı yapmasına imkân vermiştir.

4 M.Naeem Qureshi, “Hindistan Hilafet Hareketi”, https://islamansiklopedisi.


org.tr/hindistan-hilafet-hareketi (Erişim tarihi: 12.09.2023)
 22  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

İkinci olarak Yunanlıların tamamen Türklere ait olan top-


raklarda iki yüz mil kadar ilerlemeleri teşvik edilmiş fakat
Yunanlılara kuru nasihat dışında hiçbir maddi destek sağlan-
mamıştır. İngiltere hükûmeti Yakın Doğu sorunu konusunda
tecrübe sahibi kişilerin tavsiyelerine de kulaklarını tıkamış ve
Kemal’in yönetimindeki milliyetçi Türklerin silahlanır silahlan-
maz bu kadar geniş bir cepheye yayılmış olan Yunan ordusunu

ı
hezimete uğratacağını görememiştir. Bugün Türk yeniden mu-

as
zaffer bir edayla ayakta durmakta, İngiltere ve Avrupa elverişli
barış şartları sağlamak için sanki ona yalvarmaktadır.

Bu arada tüm İslam âlemi Yunanistan’ın yenilgisini


py
İngiltere’nin yenilgisi olarak görmekte ve bayram etmektedir.
Ve İngiltere kendi yaratmış olduğu felaketin daha da büyü-
mesini engellemek amacıyla İstanbul ve Doğu Trakya’nın da
Türklerin eline geçmesine razı olarak, bu barbar ırkın bir kez
ko
daha Balkanlar’ın içine doğru sarkmasını sağlamıştır. Britanya
siyasi tarihinin en acı sayfalarından biri de böylece kapanmak
üzeredir ...”

Makalede konuyu Amerika Birleşik Devletleri’ne getiren


s ın

İngiliz politikacı,
“Amerika çok farklı amaçlarla Türkiye’de bulunmaktaydı.
Amerika’nın başlıca amacı Müslümanları Hristiyanlığa inandır-
ba

mak değildi. Amerika Türklerin baskısı altında ezilen Hristiyan


halkı eğitmek ve onlara yardımcı olmak için Türkiye’de bulu-
nuyordu. Mesela Boğaziçi’nde bir abide gibi yükselen Robert
Kolej’de yetişen Bulgar gençleri daha sonra Bulgaristan’a giderek
en önemli devlet mevkilerine geçmiş bulunmaktadırlar.”

dedikten sonra Ermeniler için Amerika’nın yeterince gayret


göstermediğinden şikâyet etmektedir. Hatta daha da ileri giderek
1 OCAK 1923  23 

Çanakkale hezimetinden hiç ders almamış olacak ki Amerika


Birleşik Devletleri’ne bakın nasıl yol gösteriyor:
“Güçlü bir Amerika savaş gemisi ‘Türkleri Boğaz sularına
dökebilir,’ hatta böyle bir eylemin tehdidiyle katliam durduru-
labilirdi. Güçlü Amerika’nın bu konuda göstereceği kararlılık
sorunu kökünden çözebilirdi.”5
İşte karşı taraf, kendilerinin çözemediği “Türk Sorunu”na

ı
Amerika’yı da ortak etme çabasına girmiş gözüküyor...

as
Lozan’da Diplomatik Savaş
py
20 Kasım 1922’de başlayan Lozan Konferansı’nın 4 Şubat
1923’e kadar süren birinci bölümünde İngiltere’yi temsil eden
Lord Curzon, müttefikleri ile bir cephe birliği kurmaya özel çaba
ko
göstermiştir. Lord Curzon Türk heyetinin müttefikleri birbirine
karşı kullanmasına imkân vermemeye çalışıyordu. Türkiye’ye
karşı kullandığı baskı araçlarından birisi, İstanbul ve Boğazlar’da
asker bulundurması, diğeri Batı Trakya’daki Yunan ordusunu
yeniden örgütlendirip Türkiye’ye karşı teşvik etmesiydi. Lord
s ın

Curzon’un Türkiye’ye karşı elini kuvvetlendiren şeylerden birisi


de Ankara ile Lozan’daki Türk heyetinin arasındaki diplomatik
ve elbette şifreli telgraf yazışmalarını deşifre etmiş olmaları idi.
ba

Lord Curzon Türk heyetine 1918 Mondros Mütarekesi


gözlüğü ile bakmak istiyor, Türk heyeti ise Lozan’a Mudanya
Mütarekesi’nden yani muzaffer bir devletin temsilcisi olarak
geldiklerini hatırlatıyordu. Lord Curzon diplomasi becerisi
yanında siyasi, diplomatik, istihbari ve psikolojik baskı yön-
temleri tatbik ediyordu. Evet, Mudanya Mütarekesi ile savaş

5 The Atlantic Monthly, 5 Ocak 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında..., s. 110-111.
 24  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

durmuştu ama Lozan’da diplomatik savaş bütün cepheleri ile


devam ediyordu.
Karşının gözünden gizli bilgi ve belgeleri açıklamaya başlı-
yoruz. Elimizde İngiliz diplomatların hazırlamış oldukları 1923
Türkiye Yıllık Raporu var. Aslında hizmete özel hazırlanmış
bir çalışma. Ancak artık İngiliz Dışişleri Bakanlığı Arşivi’nde
araştırmacılara açılmış vaziyette. Rapor 1923 Ocak ayı geliş-

ı
melerini şöyle anlatıyor:

as
“1 Ocak 1923 tarihi itibarıyla Lozan Konferansı 6 haftadır
görüşmelerini sürdürüyor. Alt komitelerde, özellikle müzakere-
py
ler yavaş ilerliyor. Birçok konuda uzlaşı ihtimali uzak görünüyor.
Ankara’daki hükûmetin bu konulara verdiği önem bu açmaza
katkıda bulunuyor. İsmet Paşa sonunda, üçüncü delege Hasan
Bey’i Ankara’ya göndermek zorunda kaldı. Hasan Bey’in gidişi
ko
tüm alt komisyonların çalışmalarını sekteye uğrattı. 7 Ocak
gibi döndüğünde ise daha katı talimatlarla geldi ve borçlar ve
imtiyazlar gibi meseleler dâhil birçok konuda taviz vermeyen
bir tutum sergilediği görüldü. Bu da konuların hızlı bir şekilde
s ın

sonuçlandırılmasına engel oldu.

Ocak ayı başında İngilizlerle Fransızlar arasında Paris’te ger-


çekleşen Tazminat Konferansı’nın başarısız olması Ankara’nın
ba

tutumunun daha da sertleşmesine yol açtı. Misak-ı Milli’nin


maddelerini yineleyen, 1914’te Türkiye için inşa edilen ama son-
rasında İngiliz hükümeti tarafından el konulan parası ödenmiş
savaş gemilerinin sterlin karşılığının tahsil edilmesini talep eden
içeriğiyle, bu tutum Başbakan Rauf Bey’in konuşmasından da
açıkça görülmektedir.”6

6 Ali Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye 1923, Tarihçi Kitabevi, 2013.
1 OCAK 1923  25 

Evet, Türk heyetinin Lozan Konferansı’nda İngiliz tahakkü-


müne direnişi daha devam edecek ve bu çetin mücadele bakalım
karşının gözünde kayıtlara nasıl düşecek...

Türk Heyetinde Fikir Ayrılıkları

Lozan’da zor zamanlar yaşanmaktadır. Bu sıkıntılı gün-


ler Lozan’daki Türk heyeti ile Ankara arasındaki yazışmalara

ı
yansımaktadır. Bu bakımdan emekli büyükelçi Bilal Şimşir’in

as
büyük bir titizlikle hazırlamış olduğu Lozan Telgrafları adlı
çalışma dönemin neredeyse tüm heyecanını yansımaktadır.
Bir millet adına savaşa ya da barışa imza atmak üstlenmesi
py
çok ağır bir yüktür. 100 yıl önce tam da bu günlerde İstiklal
Harbi diplomasinin ve psikolojinin bütün imkânları ile Lozan
müzakerelerinde devam ediyordu...
ko
Lozan’da İsmet Paşa ile Türk delegeler arasında da fikir
ayrılıkları mevcuttu. Başbakanlığa, İsmet Paşa tarafından gönde-
rilen 27 Ocak 1923 tarihli rapordan, İsmet Paşa’nın, Musul’dan
feragat edilerek barış yapma fikrinde olduğu ancak Rıza Nur
Bey’in, konferansın kesilmesi tehdidini blöf olarak değerlen-
s ın

dirdiği ve Musul konusunda taviz verilmeyip sonuna kadar


direnme taraftarı olduğu öğrenilmektedir. Hasan (Saka) Bey ise
barışın sağlanması adına Musul konusunda fedakârlık yapılıp
yapılmaması konusunda kararsızdır.7
ba

27 Ocak 1923 tarihinde İsmet Paşa’ya cevaben gönderdiği


telgrafta Başbakan Rauf Bey, İsmet Paşa’nın telgrafının Mus-
tafa Kemal Paşa’ya gönderildiğini ve bununla birlikte Bakanlar
Kurulu’nda da görüşüldüğünü, İstanbul boşaltılmadan konfe-
ransın kesilmesinin sakıncalı görüldüğünü belirterek, konunun

7 Bilal Şimşir, Lozan Telgrafları 1922-1923 I, Türk Tarih Kurumu Yayınları,


Ankara 2019, s. 449-450, Belge No: 443.
 26  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ertesi gün Büyük Millet Meclisi’nde de gündeme getirileceğini


ifade etmiştir.
Bu arada, 27 Ocak 1923’te Fransa Başbakanı Poincare, Mus-
tafa Kemal Paşa’ya gönderdiği telgrafta, konferansın başından
bu yana Türkiye’nin, Fransa’nın yardımları ile birçok taviz elde
ettiğini belirterek, konferansın son aşamasına gelinen şu gün-
lerde barışı engelleyecek her hareketin işleri bozacak nitelikte

ı
olacağını vurguladıktan sonra Mustafa Kemal Paşa’yı nüfuzunu

as
kullanarak Büyük Millet Meclisi’ni ikna etmeye davet etmiş-
tir. Mustafa Kemal Paşa ise Poincare’e verdiği cevapta, Lozan
delege heyetinin kabul ederek hükûmet ve meclise sunacakları

belirtmiştir.8
py
barış şartlarının onaylanması için elinden geleni yapacağını

Fransız Le Matin gazetesinde “Musul Petrolü Lozan’ı


Aydınlattı” başlıklı yazıyı yazan Fransız Asya Cemiyeti aza-
ko
sından General Jouinot Gambetta’ya göre doğrudan Sultan
Abdülhamit’in varislerine ait bulunan Musul petrollerinin iki
İngiliz tebaa ile birlikte bir Amerikan şirketinin özel mülkiyetine
geçeceği görünmektedir. Bahsi geçen bu şirket, Lord Curzon’un
s ın

kurucusu olduğu ve Dünya Savaşı’ndan önce kurulan şirkettir.


Gambetta Musul petrolleriyle ilgili şunları izah etmiştir: 1914’te
Osmanlı’nın İngiltere’den bir talepte bulunmasına karşılık İngil-
tere Musul petrollerinin imtiyazını istemiştir. Dünya Savaşı’nın
ba

çıkmasıyla birlikte Babıali hiçbir yazılı imtiyaz ve resmî belge


vermemiştir. Ancak Gambetta, Sultan Abdülhamid’in veresesi
ile İstanbul’un işgali esnasında yüksek bir mevkide bulunan
iki İngiliz subayının iletişime geçtiklerini söylemektedir. Bu
iletişim neticesinde aralarında bir sözleşme yapılarak Sultan
Abdülhamit’in veresesi bütün haklarını bahsi geçen İngilizlere

8 Şimşir, Lozan..., ss. 452-453, Belge No: 446.


1 OCAK 1923  27 

terk etmişlerdir. İngilizler buradan elde ettikleri için üç şirket


meydana getireceklerdir. Sonrasında ise bu İngiliz subayları
Amerikan şirketi tesis etmişlerdir. Bu anlaşmayla birlikte Sul-
tan Abdülhamit’in emlak ve diğer mallarınıyla birlikte Musul
petrollerinin de tamamının mevcut olduğunu dile getiren Gam-
betta “O halde Turkish Oil Company’ye terk olunan nedir?”,
“Bize Sanremo’da hangi Musul petrollerinin yüzde yirmi beşi

ı
veriliyor?” sorularını sorar. Ayrıca Fransa’nın Musul petrolle-
rine yönelik girişimleriyle ilgili şunları dile getirir: “Fransa ve

as
İngiltere’yi takip edip ondan hisseler elde eden diğer milletler
bir defa daha bu hisselerinden mahrum bırakılmıştır. Fakat aynı
zamanda biz İngiltere’nin de kendi hissesinden mahrum kaldı-
py
ğını zannediyoruz. Lozan’daki Türk delegasyonu İngiltere’nin
hükümdar makamına ait olarak göstermek istediği emlakın
hususi emlak olduğunu iddiada tamamen hakkı vardır. O halde
ko
Fransa neden İngiltere’yi takip ediyor?” Bunları soran Gambet-
ta, İngiltere’nin asıl maksadının Musul petrollerini özel mülk
olarak göstermeye ve Irak hükümetine devretmeye bu sayede
Lord Curzon’un kurucusu olduğu Turkish Oil Company’ye
varlık kazandırmaya çalıştığını yazmıştır.9
s ın

Türklerin Savaşsız İlk Yılı: 1923

1923 yılı uzun harp yıllarından sonra Türkiye için savaşsız


ba

geçen ilk yıl olacaktı. Ancak savaş artık diplomasi masalarında


geçiyordu...
20 Kasım 1922 günü başlayan Lozan Barış Konferansı’nda
müzakereler çok gergin geçiyordu.

9 Le General Jouinot-Gambetta, “Le petrole de Mossoul eclaire Lausanne”, Le


Matin, No: 14183, 18 Ocak 1923. Akt. Nuri Sağlam, Batı Basınında Lozan
Türk Basınından Yapılan Tercümeler (1922-1923), Albaraka Yayınları, İstanbul
2023, s. 205-206.
 28  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Aktaracağımız bilgi Lozan’da bulunan İngiliz Dışişleri Ba-


kanı Lord Curzon’dan Londra’daki bakanlığına (Foreign Of-
fice) gönderilen telgraftan olacak. (15.1.1923) 100 yıl önce bu
günlerde İsviçre’nin Lozan şehrinde Barış Konferansı devam
ederken Lord Curzon beraberinde Amerikan temsilcisi Child
olduğu halde Türk heyetinin baş delegesi İsmet Paşa ile uzun
bir görüşme yapar ve bunu Londra’ya bakın nasıl bildirir:

ı
“Kapitülasyonlar konusunda, İsmet Paşa ve Child ile yaptı-

as
ğım bir buçuk saatlik görüşmeden şimdi döndüm. İsmet Paşa’ya
apaçık dedim ki, ‘Sekiz haftadan beri dinlediğimiz eski iddi-
aları sadece tekrarlamakla sorun çözülmez; biz, vergiye ilişkin
py
kapitülasyonları kaldırmak ve bütün eski kapitülasyonların
kaldırıldığını antlaşmaya koymak isterken; bunların yerine,
devletlerce onaylanacak ve Türk kanunlarında gerekli reformlar
ko
tamamlanıncaya kadarki yıllarda geçerli olacak geçici bir hukuk
sistemi koymak zorundayız; buna karşı teklifler ileri sürmek ve
tekliflerin antlaşmaya konulmasını istemek, bizim bütün tek-
liflerimizi reddetmiş olan Türklere düşer! Hatta İsmet Paşa’ya
s ın

izleyebilecekleri yol konusunda telkinde bulundum. ‘Yoksa’


dedim, ‘bizim kendi hükümlerimizi antlaşmaya koymaktan
ve bunlara ya katılırsınız ya da katılmazsınız demekten başka
bir seçeneğimiz kalmaz! Ve Child ve ben, Türkler bizim tek-
ba

liflerimize katılmazlarsa, Türkiye’nin ekonomisini onarmak


için tek bir Amerikan doları ve tek bir İngiliz şilini bulama-
yacaklarını kendisine (İsmet Paşa’ya) hatırlattık... Türklerin
iyi niyetine inanmamızı tekrarlayıp duran İsmet Paşa’yı, neleri
kabul edebileceklerini çalışma arkadaşlarıyla görüşmesini söy-
leyerek terk ettik. Ama pek ümidim yoktur...” 10

10 Bilal Şimşir, Lozan Günlüğü, Bilgi Yayınevi, 2012, s.348-349.


1 OCAK 1923  29 

Esasen bu bilgileri Türk kamuoyu İsmet Paşa’nın hatırladığı


şekliyle biliyor. İsmet Paşa Curzon’un sözlerini şöyle anlamış
ve anlatmıştı:
“Para kimsede yok. Ancak biz verebiliriz. Memnun olmazsak
kimden alacaksınız? Harap bir memleketi nasıl kurtaracaksınız?
İhtiyaç sebebiyle yarın para istemek için karşımıza gelip diz
çöktüğünüz zaman, bugün reddettiklerinizi birer birer çıkarıp

ı
size göstereceğiz.”11

as
Gazi’nin Seçim Turnesi Gibi
py
Emekli büyükelçi ve Türk Tarih Kurumu şeref üyesi Dr. Bilal
Şimşir’in Türk tarihçiliğine büyük katkısı olmuştur. Dışişlerinde
çeşitli görevlerde iken bulunduğu ülkelerin arşivlerinde çalışa-
ko
rak Türkiye ile ilgili belgeleri almış ve bunları ciltler halinde
yayınlamıştır. Kendisine müteşekkiriz. Bilal Şimşir’in Lozan
Günlüğü adlı eserinde yer alan çok önemli bir belgeyi ve bilgileri
paylaşmak istiyorum.
s ın

Bilindiği üzere, Büyük Zafer’den sonra hızlıca Mudanya


Mütarekesi yapılmış ancak henüz İstanbul’dan ve Boğazlar’dan
işgal kuvvetleri çekilmemişti. İşgal kuvvetleri 1918’den itibaren
İstanbul’da yüksek komiserlikler kurmuşlardı. Bunların faaliyet-
ba

leri 1923 yılının Ekim ayına kadar devam etti. Tam 100 yıl önce
bu günlerde Ocak 1923’te İstanbul’da İngiliz Yüksek Komiseri
Henderson’dan İngiliz Dışişleri Bakanı Curzon’a gönderilen
raporda, Türkiye’deki gelişmeler 20 Ocak 1923 tarihinde şöyle
aktarılıyordu:

11 İsmet İnönü, Hatıralar, (Sabahattin Selek), Bilgi Yayınevi, Ankara 1992, s.


359-360.
 30  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

“Mustafa Kemal Paşa, (16 Ocak günü) İzmit’e geldi. Oradan


Bursa, İzmir, Adana ve hatta Musul’a kadar gidecekmiş. Lozan
Konferansının bu nazik döneminde onun Ankara’dan ayrılış
nedenleri belli değil. Orduyu ve (Halk) Partisi’ni teftiş edeceği
söyleniyor. Belki doğrudur. Belki de Lozan’da çıkabilecek bir
kriz öncesinde bu geziyi yapıyordur ve ordu aracılığıyla Lozan’da
Müttefiklere baskı yapmak amaçlanıyordur. Barış konusunda
basında karamsarlık var. Mustafa Kemal’in İzmit gezisi bu ka-

ı
ramsarlığa rastlıyor. Askerin moralini yükseltmeyi de amaçlıyor

as
olabilir. Zira muzaffer yürüyüşü Mudanya’da durdurulmuş olan
ve kış aylarını boş geçiren ordunun morali epeyce bozulmuştu.
Ama Türklerin gerçekten barış istediklerine kaniyim. Gazi’nin
py
bu gezisi daha ziyade siyasi amaçlı ve bir seçim turnesi gibidir.
Barış yapılınca bugünkü TBMM feshedilecektir ve Gazi
buna hazırlanıyor. Seçim için en örgütlü olanlar İttihatçılardır;
ko
bunların başında Kara Vasıf vardır ve Gazi’nin düşmanları da
bunlar arasındadır. Gazi’nin kendi partisi ise Anadolu ve Rumeli
Müdafaa-i Hukuk örgütüdür ve birkaç hafta önce bunun siyasi
partiye dönüştürüleceği açıklandı. Gazi’nin (18 Ocak günü)
İzmit’te İstanbul basını temsilcilerine yaptığı açıklamalar, onun
s ın

bu gezisiyle çifte amaç güttüğünü doğruluyor.”12

ABD’nin İngiltere’den Elde Ettiği Bilgiler


ba

Amerika Birleşik Devletleri’nin Lozan’da gözlemci sıfatıyla


bulunan Amerikan Delegesi Büyükelçi Joseph Grew’un 22
Ocak 1923 tarihli günlüğünden bir alıntı yapacağız. Böylece
ABD’nin Lozan’da süren ve biraz da İngiltere tarafından çık-
maza sürüklenen müzakerelerin geldiği noktayı öğrenmek için
nasıl çabaladığını görüyoruz. Bu aşırı ilginin Lozan’da ABD’nin

12 Şimşir, Lozan Günlüğü, s. 366.


1 OCAK 1923  31 

gözlemci olmanın ötesine taşan varlığının görebiliyoruz. Bu di-


yaloglardan İngiltere’nin de Türk heyetini zorlamak maksadıyla
bir taktik üzerinde çalıştığı da ortaya çıkıyor. Evet, ABD elçisi
Joseph Grew şunları günlüğüne kaydediyor:
“Bu sabah saat 11.30’da ABD’nin Roma Büyükelçisi Ric-
hard Washburn Child ile birlikte İngiltere Dışişleri Bakanı
Lord Curzon’u görmeye gittik ve durumu samimiyetle ifade

ı
etmesini istedik... Curzon, önümüzdeki hafta Türklere verilmek

as
üzere bir antlaşma taslağı hazırlanmasına dair planlarından
bahsetti. Musul’a gelince, bu meseleyi hakem heyetine bıra-
kacaktı. Antlaşma taslağını Türklere teslim ettikten sonra ister
py
imzalasınlar isterse imzalamasınlar iki gün içerisinde Lozan’ı
terk edeceğini de sözlerine ekledi...

Hem İtalyan temsilci Jul Cesar Montagna hem de Lord


ko
Curzon, Fransızların Türklerle ayrı bir anlaşma yapmayı ümit
ettiklerini ve bu sebeple yem olarak borç müzakerelerini bloke
ettiklerini de ima ettiler...

Curzon, Lozan’ı terk ettiğinde konferansı da dağıtacağını,


s ın

zira yokluğunda diğer müttefiklerin ‘anlaşmayı berbat etmele-


rini’ istemediğini de bize söyledi. Müzakereye yetkili kimseyi
arkada bırakmamak için gereken özeni gösterecekti. Durum
olabildiğince iç karartıcı görünüyordu ama her iki tarafın da
ba

barış istediğine ve bir çözüm bulunacağına hâlâ inanıyordum.”13

The Times gazetesinin “Musul ve Milletler Cemiyeti”, baş-


lığıyla yayımladığı yazısında ise İngilizlerin Musul meselesini
Milletler Cemiyeti’ne taşımak istemelerinin nedenlerini anlat-
mıştır. İngiltere Dışişleri Bakanına göre,

13 Şimşir, Lozan Günlüğü, s. 370-371.


 32  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

“Türklerin Musul vilayeti üzerindeki iddiası ve Milletler


Cemiyetine havalesine muvafakatten imtinaları sulhu tehdit
eden bir durum teşkil etmektedir... Lord Curzon Türklerden
meselenin müştereken Milletler Cemiyetine dostane havalesine
muvafakat etmelerini rica etmiştir ve aksi takdirde kendisinin
böyle hareket edeceğini ihtar eylemiştir. İngiltere Dışişleri
Bakanı harbe sebebiyet verecek durumların devamına müsa-

ı
ade edemeyeceğinden dolayı Milletler Cemiyetine müracaata
mecburdur.”

as
Curzon’un bu teklifine karşılık İsmet Paşa isteklerinden
vazgeçmemiştir. The Times, Mustafa Kemal Paşa’nın ve hükümet
py
temsilcilerinin “bu tehlikeli kararda” ısrarcı olmayacaklarını
ümit etmektedir.14

The Times: “Mustafa Kemal Barışçıl”


ko
100 yılı önce bugünlerde Ankara’da heyecanlı bekleyiş vardı.
Bir yandan Lozan barış müzakereleri yakından takip ediliyor,
bir yandan da Türkiye yeni bir döneme hazırlanıyordu. TBMM
s ın

Reisi Mustafa Kemal Paşa, yeni ve güçlü lider olarak Ankara’dan


trenle Anadolu’da seyahate çıkıyordu. Bu seyahat hem iç hem
de dış kamuoyu tarafından dikkatle takip ediliyordu.
The Times gazetesinde yer alan haber “Mustafa Kemal’in
ba

Siyasi Gezisi” başlığını taşıyordu. Gazete haberi şöyle veriyordu:


“Ankara’dan gelen bilgilere göre, Mustafa Kemal Paşa’nın
kısa bir süre içinde Anadolu’da başlayacağı denetim gezisi,
askeri olmaktan çok siyasi bir nitelik taşıyor. Birlikleri gözden
geçirecek ve denetleyecek; fakat Paşa’nın temel kaygısının, ba-

14 “Mosul and The League”, The Times, 25 Ocak 1923, s. 11, akt. Sağlam, Batı
Basınında..., s. 213-214.
1 OCAK 1923  33 

rışın sağlanmasından sonra Büyük Millet Meclisi seçimlerine


katılmak üzere bir ‘Halk Partisi’ örgütlemek için Anadolu köy-
lülerinin arasından katılımcılar tespit etmek olduğu anlaşılıyor.
Kemal Paşa’nın “İktisat Kongresi’ni açmak üzere şubat ayının
ortalarında İzmir’de olması bekleniyor. Türkiye’nin yeni güçlü
liderinin mevcut bütün faaliyetleri ve planları dikkati çekici bir
biçimde barışçıl görünüyor. Gerçekten de yakın arkadaşları,

ı
Paşa’nın bu davranışlarının Lozan’da barışçıl bir çözümün eli

as
kulağında olması inancından kaynaklandığını kabul ediyorlar.”15

The Times’ın aynı gezi ile ilgili başka bir haberinde,


“Mustafa Kemal Paşa’nın Kazım Karabekir Paşa’nın eşliğin-
py
de çıktığı ve çok çeşitli biçimlerde duyurulan Anadolu gezisi,
askeri teftişle seçim kampanyası arasında garip bir bileşimdir.

Kemal Paşa, bugün için beklendiği İzmit’i ziyaret ettikten


ko
sonra, Bursa’ya, İzmir’e, Afyonkarahisar’a, Konya’ya, Adana’ya
gidecek. Nihayet bize son ulaşan haberlere göre, Musul cep-
hesini ziyaret edecek ve mart başında Ankara’ya dönecek.”

deniyordu.
s ın

Bir başka anlamlı haber, Moskova’dan gelen, Ankara’ya ula-


şan bir telgraftır. Ruslar bu telgrafta Karadeniz filosunu hem
şu sırada hem de ilerde, Türklerin emrine vermeyi vadediyor,
bu olmazsa Türklerin Boğazlar konusundaki Rus önerilerini
ba

benimsemeleri koşuluyla onlara mümkün olabilen her türlü


donanma yardımını sağlayacaklarını belirtiyorlar.
Görüldüğü üzere The Times gazetesi, İngiltere’nin hassas
olduğu Musul ve Boğazlar hakkında Londra’yı uyaran haberler
yapıyordu.

15 The Times, 12 Ocak 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında..., s.115


 34  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Her Batılı Ruhun Derinliklerinde Bir Haçlı Ruhu Yatar

Türk okurların, Mustafa Kemal ve Uyanan Doğu kitabıyla


tanıdığı İsviçreli Gazeteci Paul Gentizon, 1922 yılında ülkemize
gelmiş ve Lozan Gazetesi’ne (Gazette de Laosanne) “Türkiye
Mektubu” başlığı altında haber/analiz türünde yazılar yazmıştır.
Tam 100 yıl önce bugünlerde Türkiye hakkında “Şarkın Günah

ı
Keçisi” başlığı ile şu tespitlerde bulunuyordu. Bu önemli yazıyı

as
Büyükelçi Bilal Şimşir’in Dış Basında Laik Cumhuriyetin Doğuşu
kitabından alıyoruz. Kitapta yer alan makalelerin çevirisini ise
siyaset bilimci Cüneyt Akalın Hocamız yapmış.16
Paul Gentizon şöyle diyor:py
“Türk’e karşı sıkça görülen nefret duygusunun menşeini,
Haç uğrunda fanatikleştirilen Batının Haçlı seferlerine kadar
uzanan inatçı bir soyaçekim ile açıklayabilirim. Dahi Daudet17
ko
haklıydı: “Her Batılının ruhunun derinliklerinde, az çok bir
Haçlı ruhu yatar!”.

“Son zamanlarda, Küçük Asya olayları sırasında kongre


toplanmış olsaydı, “gönül ferahlığı içinde Türkiye’ye karşı savaş
s ın

ilan ederdi,” açıklamasını yapan Senatör Lodge değil miydi?


Metodist kiliselerinden ve öteki kiliselerden kaynaklanan pek
çok dilekçe, Washington’dan bile Türklerin Avrupa’dan kovul-
malarını talep etmemiş miydi?”
ba

“Benzer bir duygu daha düne kadar, İngiltere piskoposunun


da kanına girmiş olmalı. Öyle ya kadın, erkek, yaşlı, çocuk içiçe
geçmiş Türkler bağımsızlıklarını korumak için mücadele ederler-
ken, piskopos bazı eylemlerle Anadolu’yu işgal edenlerin davasını
destekliyordu. Londra’daki Yunan bakanına verdiği notlardan

16 Şimşir, Dış Basında..., ss. 126-127.


17 Alphonse Daudet (13 Mayıs 1840 - 17 Aralık 1897), Fransız yazar.
1 OCAK 1923  35 

birinde “Hristiyan halkları yalnızca Yunanlılar, Türkleri yene-


rek kurtarabilir!” satırları okunuyordu. Hristiyanları kurtarmak
formülü, Lloyd George’un Yunanistan’a yardım programına
destek sağlamak ve çok dünyevi ve çok siyasi görüşlere bahane
bulmak için dört elle sarılacağı formül olacaktı.

Aptallık etmeyelim: Doğu sorunu çevresinde gelişen bütün


mücadelelerde, dini ve insani etken ne yazık ki, salt çıkarla

ı
özdeşleşir ve en berbat katliamlar dinsel ve bir beklenti içinde

as
olmayan görünümler altında işlenir.”18

General Mourice, Daily News gazetesinde yayımladığı ma-


py
kalesinde mevcut durumun Mudanya Mütarekesi öncesinden
daha vahim olduğunu çünkü kararın Ankara hükûmeti tara-
fından verileceğini söylemiştir. Kendisine göre Ankara’daki
ko
meclis dışarıdan yardım almadıkça kendisini idare edemeye-
cektir. Ayrıca Ankara Meclisi’nin muzaffer ordusundan başka
bir şey düşünmediğini ve Büyük Britanya’nın tekelinde olarak
değerlendirdiği Milletler Cemiyeti’ne ilgi göstermediğini ekler.
s ın

Türklerin Musul meselesini ise kendilerine has yöntemlerle hal-


letmeye çalışacaklarını iddia etmektedir. Mourice, kendilerinin
Musul’a gitmekle ve orayı geç boşaltmakla hatalı olduklarını
çünkü Türklerin bütün dünyayı İngilizlerin Musul petrolleri
ba

için savaşa girdiklerine inandırmaya çalışacaklarını ve bunda


başarılı olacaklarını umduklarını söylemektedir.19

18 P. Gentizon, Gazette de Lausanne (Lozan), 20 Ocak 1923. Akt. Şimşir, Dış


Basında..., ss. 126-127.
19 Major-Gen. Sir F. Maurice, “Constantinople as Danger Spot”, The Daily News,
30 Ocak 1923, s. 3, akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 229.
 36  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

İsviçreli Gentizon Batıyı Ön Yargıları


Dolayısıyla Uyarıyor

Cumhuriyetin doğuşuna doğru giderken Türkiye’ye dair


yabancıların tespitlerini vermeye çalışıyoruz. Bu tespit ve yorum-
lar dış politika ile ilgili olduğu kadar Türkiye’nin iç politikası,
kültürü, etnografyası için de olabiliyor.

ı
İsviçreli gazeteci ve yazar Paul Gentizon, 1923 Ocak ayında

as
Türkiye’den yazdığı ve Lozan gazetesinde yayınlanan makale-
sinde Türklere yönelik Batı’daki ön yargıdan bahsederken Batı
kamuoyunu şöyle uyarıyordu:
py
“...Olaylara tek bir halkın penceresinden bakan gazete-
cilerden çekinelim! Romantik bir anlayışla ya da bir duygu
dalgasına kapılarak, etiketçilikten kaçınalım, çünkü bu bizi
her türlü hareket serbestisinden yoksun bırakacaktır; tek bir
ko
kampta toplanmama konusunda dikkatli olalım, çünkü her
halkın tarihinde kara sayfalar vardır. Dün masum olan biri,
yarın suçlu duruma düşebilir. Yüzyıl önce Yunanistan’ın ba-
ğımsızlığı için bütün servetini asilce harcayan Cenevizli Jean
s ın

Gabriel Eynard, kesinlikle inanıyorum ki Anadolu Savaşı için


tek bir kuruş harcamayı reddederdi. Belki de altın kesesini
Ankara’nın emrine verirdi!

Geçmişte Viyana surlarına kadar ilerledikleri için sultanın


ba

birliklerini kınayan ve Türkleri salt barbarlıkları dolayısıyla


hatırlayan Türk düşmanı makaleleri düşündükçe, insan rüya
gördüğünü sanıyor. Fakat kamuoyumuz bu konuda duygularının
esiri olmamaya dikkat etmelidir. Öyle ki, Kızılhaç tarafından
Anadolu’ya yollanan üç yurttaşımızdan (Gehri, Haccius ve
Cuenod) üçü de Türk halkına karşı işlenen cinayetleri artık
kınama zorunluğu hissettiler. Kamuoyumuz şu açıdan da duyarlı
olmalıdır: 80 yıldan beri Türkiye’de bulunan binlerce İsviçreli
1 OCAK 1923  37 

bu ülkede yalnızca cömert bir konukseverlikle karşılaştı ve


içlerinden herhangi biri şimdiye kadar en ufak bir şiddet fiili
ile karşılaşmadı.

‘İzmir’in kırsal kesimindeki bir köyde üç yıl geçirdim ve Türk


halkını sevmeyi öğrendim» diye bana yazan Nöşatelli bir öğretmen
olan Fleurier. “Anadolu’yu bildiğiniz hale getiren son olaylar
sırasında, gazetelerimizi okurken kaç kez isyan duygularına

ı
kapıldığını söylesem mi? Türkler hakkında iyi bir şey söylemek

as
isterdim ama o zaman beni kim dinlerdi ki ! . .’ Bu cilasız ve
edebiyatsız, olayların tanığı biri tarafından kaleme alınmış olan
belge, önceden tasarlanmış görüşlere ya da kuşkulu belgelere
py
dayanan herhangi bir tutkulu sunuşa karşı vicdanlarda çok
daha fazla yankı bulur.”20

Bulgaristan Lozan’a Nasıl Bakıyor?


ko
Bulgaristan’ın gözüyle 100 yıl önceki Türkiye ile ilgili geliş-
melere bakmak istiyoruz. 1923 yılı Ocak ayında Lozan müza-
kereleri devam ederken Bulgaristan’ın Türkiye’den beklentilerini
s ın

hatırlayalım.
Lozan’daki ilk konferans 20 Kasım 1922’de açılmış ve Türkiye
ile müttefikler arasında bir anlaşmaya varılamaması sebebi ile 4
Şubat 1923’de kesintiye uğramıştır. 23 Nisan 1923’te başlayan
ba

ikinci konferans 24 Temmuz 1923’te Lozan Barış Antlaşmasının


imzalanması ile son bulmuştu.
Bulgaristan, Akdeniz’e çıkış sorununun görüşülmesi için
sadece birinci konferansta yer almıştır. Yine Trakya sınırında
silahtan arındırılacak bölgeyi tespit görüşmelerine ve Boğazlar

20 P. Gentizon, Gazette de Lausanne (Lozan), 20 Ocak 1923. Akt. Şimşir, Dış


Basında..., ss. 128-129.
 38  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

konusundaki müzakerelere katılmıştır. Akdeniz’e çıkış mesele-


sinin halledilememesi sebebiyle ikinci konferansta da yer almak
isteyen Bulgaristan’ın bu isteği reddedilmiş ve Bulgaristan ikinci
konferansa sadece gözlemci olarak katılmıştı.
Sadece belirli konularda konferansa davet edilmiş olan Bul-
garistan, konferansın gündeminde olmadığı halde azınlıklar ko-
nusunun görüşüldüğü azınlıklar alt komisyonunda kendilerinin

ı
de dinlenmesini isteyerek, Türkiye’den yıllar önce Bulgaristan’a

as
göç etmiş Doğu Trakyalı Bulgarların tekrar Doğu Trakya’ya
dönmelerine izin verilmesini talep ediyordu. Konferanstaki
Bulgar heyeti, sadece Doğu Trakyalı Bulgarları değil, I. Dünya
py
Savaşı ve Milli Mücadele döneminde Türkiye’den Bulgaristan’a
göç eden Ermenileri de Türkiye’ye geri göndermek istemişti.
Bulgar heyetinin dinlenmesini kabul eden müttefiklerin
ko
bu planının arkasında farklı amaçları vardı. Bulgar azınlıklar
vesilesiyle Ermeni heyeti de davet edilerek, Türkiye’den göç
etmiş Ermeniler için de aynı isteklerin talep edilmesi tasarlan-
mıştı. Hatta ilerleyen günlerde Asuri, Keldani adı altında başka
s ın

heyetler de davet edilmiş ve Ermeniler için Anadolu’da toprak


talebinde bulunulmuştu. Ancak müttefiklerin bu planını anlayan
Türk heyeti toplantılara katılmayı reddederek, toplantıların
resmi olma özelliğini ortadan kaldırdı.
ba

Esasen bahsedilen Doğu Trakya göçmen konusu 1913


İstanbul Antlaşmasında çözülmüş ve Doğu Trakyalı Bulgar
göçmenlere iki yıla kadar kendi doğum yerlerine dönmeleri
hakkı tanınmıştı. Bu haktan bu süre içinde yararlanmayanlar
dönüş haklarını kaybetmişlerdi. Ancak Lozan Konferansı de-
vam ederken Bulgar basını göçmenlere Türkiye’ye dönmeleri
hakkının verilmesinde ısrar ediyorlardı.
1 OCAK 1923  39 

Türk heyeti buna izin vermedi.21


Bulgaristan’ın Lozan konferansına katılmasının esas nede-
ni, Ege denizine çıkış sorununu çözmekti. Bulgaristan Nöyyi
Anlaşmasının 48. maddesinin kendisine Ege Deniz’e “toprak
çıkışı-teritorialen izlaz” hakkını verdiğini iddia ederek, otonom
bir Batı Trakya ve Meriç kıyılarının tarafsızlığını savunuyordu.
Bu, Bulgarlara göre denize çıkış sağlamanın en garantili yoluydu.

ı
Ancak Yunanistan bunu reddederek, Nöyyi ile Bulgaristan’a

as
sadece “ekonomik çıkış” verildiğini ve Bulgaristan’ın bölgeye
gelerek bir liman inşa etmesine izin verebileceğini açıklamıştı.
Bulgaristan ise her defasında ısrarla bunu reddederek, çıkış yeri,
yani toprak talep etmiştir. Yunan Başbakanı Venizelos konfe-
py
ransta yaptığı konuşmada Türkiye ve Yunanistan arasındaki
savaşa katılmamış bir ülkeye daha fazla ayrıcalık yapılamaya-
cağını söylemişti. Bu sorun Bulgaristan’la Yunanistan arasında
ko
uzun yıllar devam edecektir...
Bulgaristan Yunanistan’dan Balkan Savaşında kaybettiği
Dedeağaç’ı da istemiş ve hem denize çıkış hem de Dedeağaç
konularında Türkiye’nin desteğini beklemiştir. Konu ile ilgili
s ın

Bulgar gazetesi Dnevnik’te şunlar yazıldı:


“Bulgaristan için Ege’deki Dedeağaç limanı hayati öneme
sahip. Bulgaristan’ı Trakya’dan yoksun bırakan Balkan sava-
şındaki bozgun, aynı zamanda onu Dedeağaç’tan da mahrum
ba

etti. Bulgar hükûmeti Ege’ye çıkış konusu ile ilgili Ankara


ile irtibata geçmeli. Bu konuda Türk menfaatleri ile Bulgar
menfaatleri uyuşuyor. Türkiye Dedeağaç’ta Yunanistan’ı gör-
mektense Bulgaristan’ı görmeyi tercih eder. Yakın geçmişten
alınacak dersler var.”

21 Suzan Ertürk, “Bulgaristan Basınında Türkiye ve Atatürk (1923-1938)”, Celal


Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans
Tezi, 2005, s. 25-27.
 40  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Lozan’da Ege Denizi’ne çıkış konusunda Yugoslavya ve


Romanya Yunanistan’ın tarafını tutarken, Türkiye Bulgaristan’ı
desteklemiştir. Türk heyetinin bu tutumuna karşın ilerleyen
günlerde Bulgaristan’ın politikasında tutarsızlıklar ortaya çık-
mış ve Bulgar heyeti Doğu Trakya’ya muhtariyet verilmesini
de talep etmiştir. Bu durum Türk heyeti arasında tabii olarak
memnuniyetsizlik yarattı. Lozan görüşmelerinde bu konu için

ı
yapılan girişimler sonuçsuz kaldı. Bulgar basını “Bulgaristan’a

as
teklif edilenler (denize sadece ekonomik çıkış) teknik, eko-
nomik ve politik olarak kabul edilemez” buluyor ve özellikle
İngiltere’nin karşı çıkması nedeni ile Bulgaristan’ın istediğini
py
elde edemediğini yazıyorlardı.22

Eski Sultan Vahdettin Ne Yapıyor?


ko
100 yıl önce Cumhuriyete giden yolda en önemli kilomet-
re taşı saltanatın kaldırılmasıdır. 1 Kasım 1922’de Osmanlı
Hanedanı’nın Türkiye’yi yönetmeyeceği kararı TBMM tara-
fından alınmıştı. Son Osmanlı Padişahı VI. Mehmed Vahded-
s ın

din 17 Kasım’da ülkeyi terk etmiş ve 20 Kasım 1922’de Malta


adasına ayak basmıştı. İki aya yakın Malta’da kalan Eski Sultan,
Mekke’ye giderek teselli bulmak istedi.
Paris’te yayımlanan Illustration dergisinde yer alan habere
göre,
ba

“Eski sultanı taşıyan, 800 tonluk küçük Mansurah gemisi sa-


kin ve mavi suları yararak, Cidde limanına demir attı. Gemi demir
atar atmaz, çevrede bulunan ve Haşimi bayrakları ile donatılmış,
Hicaz Kralı I. Hüseyin’i, veliaht prensi ve kalabalık maiyetlerini
taşıyan bütün ince uzun kayıklar, eski halife sultanı karşılaya-

22 Ertürk, Bulgaristan Basınında...,s. 29.


1 OCAK 1923  41 

bilmek için buharlı gemiye yöneldi. Sabık sultan, yanında on iki


yaşında oğlu Prens Ertuğrul olduğu halde, olayların gelişmesini
beklemek üzere işte bu kıyıda köşede kalmış ülkeye geldi. Pek
çok heyecan verici olaydan ve değişiklikten sonra, çok ihtiyaç
duyduğu teselliyi ve istirahati Mekke’de bulacağını umuyor.

İki hükümdar, geminin merdiveninin başında kucaklaştı.


Kral merdivenlerden konuğu ile birlikte indi ve onu Mekke’ye

ı
yola çıkmayı beklerken kalacağı tebaasından birinin evine gö-

as
türdü.”

Dergideki haberin devamı şöyleydi:


py
“Resmî karşılamaların her türlü unsuru devreye sokulmuştu.
Sultanın karaya ayak basışı sırasında 21 pare top atıldı; yol
boyunca Hicazlı süvariler ve piyadeler sıralanmıştı. Süvariler,
geleneksel kırmızı ceket yerine, peygamber rengi parlak yeşil
ko
ceket giymişlerdi.

Sarayından sıradan bir konuta, İstanbul bahçelerinden Hi-


caz çöllerine, halife-sultan tahtından eski tebaasından birinin
koruması altında basit bir koltuğa alınıp götürülen eski sultan
s ın

ne gibi duygular içinde olabilirdi? Yakından tanınması ilginç


olabilecek bir ruh hali: ama umutsuzluklarını, yanılsamalarını,
hayal kırıklıklarını ‘Allah böyle istedi, alınyazısı buymuş’ dini
örtüsünün altında gizlemeye devam eden Doğulu bir müminin
ba

ruh haleti!”23

Fransız Illustration gibi yabancı basın, her zaman Osmanlı


hanedanı ile ilgili haberleri vermeye devam ediyordu.

23 Illustration, 10.02.1923. Akt. Şimşir, Dış Basında..., s. 136-137.


 42  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Müttefiklerin Barış Teklifi

Uzun yıllar İngiliz arşivinde çalışan Kıbrıslı tarihçimiz


Salahi Sonyel, yakın dönem Tür tarihi hakkında özellikle de
Millî Mücadele dönemine dair çok değerli ve hacimli eserler
kaleme almıştır. İngiliz, Fransız ve Yunan arşivlerini kullanarak
önemli araştırmalar ortaya koymuştur. Salahi Sonyel’in, Londra

ı
Üniversitesi’nde hazırlamış olduğu doktora tezi Türk Kurtuluş

as
Savaşı ve Dış Politika başlığı ile Türk Tarih Kurumu tarafından
yayınlanmıştır. Lozan’da yaşanan kritik 30 Ocak 1923 günü için
şunları yazmaktadır:
py
“30 Ocak’ta Fransız ve İtalyan temsilcileri, daha önce Lord
Curzon tarafından hazırlanan antlaşma tasarısı hakkında İsmet
Paşa’ya aydınlatıcı bilgi veriyorlardı. Bu antlaşmanın hükümleri
ko
kısaca şöyle idi:

Türkiye’nin Trakya’daki sınırı, kuzeyde Nöyyi Antlaşma-


sıyla tespit edilmiş olan Bulgar sınırından, Batı’da Meriç ır-
mağının Batı yakasından başlayacak; Yunan tarafında kalacak
s ın

Karaağaç dışında, Edirne, Türk sınırlarına alınacak, sınırın


her iki yakasında tespit edilecek bölgeler askerden arındırıla-
cak. Türkiye Ege Denizi’ndeki tüm adaları bırakacak, ancak
İmroz ve Bozcaada yerel özerklik verilmesi şartıyla Türkiye’ye
bırakılacaktı. Türkiye’nin Suriye ile sınırı Fransa ile yapılan
ba

Ankara Antlaşması’na göre kalacak, Irak sınırı ise Cemiyet-i


Akvam Konseyi’nin kararına bırakılacaktı. Boğazlar ise Tür-
kiye, kendisine sunulan Boğazlar özel Konvansiyonunu kabul
edecek, kapitülasyonlar kaldırılmakla beraber Türkiye’deki ya-
bancıları adli ve diğer alanlarda koruyucu hükümleri kapsayan
bir protokol antlaşmaya eklenecek, hâkimler 5 yıl süre ile Türk
hâkimlerle birlikte yargı görevini yürüteceklerdi. Türkiye, Su-
1 OCAK 1923  43 

riye, Irak, Hicaz, Arap bölgeleri, Mısır, Sudan, Libya ve Kıbrıs


üzerindeki haklarından vazgeçecekti.

Fransız delege Bombard İsmet Paşa ile yaptığı özel bir


görüşmede bu anlaşma tasarısının nihai, kesin olmadığını,
Fransız hükûmetinin tasarıda bazı değişiklikler yapılmasıyla
ilgili herhangi bir öneriyi incelemeyi reddetmeyeceğini söy-
leyerek uzlaşma yolunu açık tutmaya çalışıyordu. Bu davranış

ı
İtilaf Devletlerinin arasında tam bir uyum ve uzlaşı olmadı-

as
ğını gösteriyordu. Fransız Başbakan Poincare de Ankara’ya
gönderdiği mesajda da aynı görüşleri belirterek konferansın
kesilmesini ve savaşın yeniden başlamasını önlemek amacıyla
py
hareket ettiğini bildiriyordu.

Fransız Başbakan ve Lozan’daki delegasyonunun Türkiye’yi


destekler ve cesaretlendirecek tutum almaları İngilizler tara-
ko
fından öfkeyle karşılanıyordu.”24

İsmet Paşa Süre İstiyor


s ın

Lozan’da Amerikan gözlemci Mr. Child da dâhil olmak üzere


tüm baş delegeler Lord Curzon’un antlaşmayı kabul etmeleri
için Türklere yaptığı ciddi çağrıyı onayladıklarını belirttiler.
İsmet Paşa anlaşma üzerinde düşünmek ve barışın güvenliğini
ba

temin etmek için kullanacağı sekiz günlük bir süre istedi. Ertesi
gün Londra’ya dönmeyi planlayan Curzon, pazar gününe kadar
bekleyebileceğini belirtti. İsmet Paşa antlaşma taslağını geçen
pazartesi almış olduğuna göre, değerlendirmek için bir haftası
vardı. Lord Curzon konuşmasını bitirirken İsmet Paşa’nın elini

24 Salahi Sonyel, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 2014, s. 326-327.
 44  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

içten duygularla sıkmak ve ortak zaferlerinden dolayı kendisini


kutlamayı umduğunu söyledi.
31 Ocak 1923 tarihinde Başbakanlığa, İsmet Paşa, Rıza Nur
ve Hasan Bey’in imzalarıyla gönderilen telgrafta, önümüzdeki
günlerde müttefiklerin teklifine cevap verilmesinin gerekliliği
belirtilerek, askıda kalmış olan meseleleri diğerleri ile birleşti-
rerek barışa ulaşabilmek için Musul konusunda İngiltere ile bir

ı
anlaşma zemini bulmanın zorunluluğunu ifade edilmekteydi.

as
Bu anlaşma zemini ancak ya barıştan sonra ya da bir yıl süre
zarfında Musul meselesinin Türkiye ile İngiltere arasında hal-
ledilmesi ya da Milletler Cemiyeti hakemliğinin kabul edilmesi
py
ya da bir başka hakem bulmakla mümkün olacaktı. İsmet Paşa,
Rıza Nur ve Hasan Bey’e göre en uygun seçenek birincisiydi.
Bu arada konferansın kopma noktasına gelmiş olmasından
dolayı herkes endişe içindeydi. Savaş söylemleri herkesi tedirgin
ko
ediyordu. İstanbul’daki Genel Komutan General Harington 28
Ocak’ta gönderdiği telgrafında, Türkler antlaşmayı imzalama-
dığı takdirde, savaş çıkacak olursa yapılması gerekenin şu anki
konumları zayıf olduğu için, İstanbul ve İzmit’i boşaltıp toptan
s ın

Gelibolu Yarımadası’na çekilmek olduğunu bildirdi.


Konferansın resmî oturumları sona erdikten sonra, 1 Şubat
günü İsmet Paşa ile Lord Curzon arasında üç saatlik bir gö-
rüşme gerçekleşti. Bu görüşme esnasında İsmet Paşa antlaşma
ba

taslağında kabul edemeyeceği noktalara temas eden hususi bir


muhtıra verdi. Bu muhtıranın içeriğinde kapitülasyonlar yerine
konulması istenen adli usule itiraz en önemli noktaydı. Bu gö-
rüşmenin sonunda İsmet Paşa Lord Curzon’dan itiraz edilen
noktaların müttefiklerce gözden geçirileceğine dair söz aldı.
Lozan’da Lord Curzon 2 Şubat günü bu kez, Garroni,
Montanya, Bompard ve diğer müttefik müşavirlerinden oluşan
1 OCAK 1923  45 

bir grup ile toplantı gerçekleştirdi. Türk muhtırasını gözden


geçirmeye başladılar. İsmet Paşa antlaşma taslağında tam 26
maddeye itiraz etmişti. En önemli itiraz noktası Musul ve adli
usul bildirisi idi. Diğer mevzular ise Yunanistan’dan tazminat
isteği, Osmanlı devlet borcu, imtiyazlar ve Trakya ile Gelibo-
lu’daki asker sayıları ile ilgili konulardı. Bu durumda müttefikler
bir ültimatom niteliğinde ve tekrar incelenmemek üzere Türk

ı
heyetine verdikleri projeyi tekrar gözden geçirmiş oluyorlardı.

as
The Manchester Guardian gazetesi 3 Şubat tarihli ve “Peace
Hopes Rising at Lausanne” (Lozan’da Barış Umutları Yükseliyor)
başlıklı ve Cuma gecesine ait haberde, İsmet Paşa ve müttefik
baş delegeleri arasında gerçekleşen uzun görüşmelerin sonucunda
py
iyimserliğin sürdürdüğünü hatta bu görüşmenin iyimserliği daha
da güçlendirdiğini kanıtladığı yazmaktaydı. Habere göre Türkler,
son dakikada Birleşik Devletler’in desteğine sahip İngilizlerin
ko
imzası ile genel barış antlaşmasının iki partiden de finansal destek
sağlama yolunu açtığını ve bunun yalnızca İtalya ve Fransa ile
imzalanacak ve belki de onu İngiltere ile savaşa sürükleyecek
olan bir antlaşmadan daha değerli olduğunu fark etmişlerdi.
s ın

Bazı önemsiz noktalarda müttefikler tarafından zekice imtiyazlar


verilmesi pazar günü ya da bir ihtimal yarın gece İsmet Paşa’nın
antlaşmayı imzalamasını kolaylaştıracaktı. En büyük engel ise
hâlâ adli kapitülasyonlar ile ilgiliydi.
The Manchester Guardian gazetesi 5 Şubat Pazartesi tarihli
ba

haberinde Poincare’in, Bompard’a talimatlar içeren bir telgraf


göndererek İngilizleri desteklemesini ve İsmet Paşa’ya mütte-
fiklerin tavizlerinin sonuna geldiklerini söylemesini istediğini
duyurdu. Lord Curzon, üstüne basarak gelecek yıllar için müt-
tefiklerin garanti istemelerinin egoistçe bir ısrar olmadığını,
bu noktada kendi çıkarları ile beraber Türkiye’nin çıkarlarını
da gözettiklerini, Türkiye’de ticari ve endüstriyel gelişime des-
 46  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

tek sağlayacak dış teşebbüslerin, yargıya güvensizlikten dolayı


kurulmayacağını, böyle bir güvenin sadece tecrübeyle kazanı-
labileceğini açıkladı.25
3 Şubat 1923 tarihli Manchester Guardian gazetesinde yer
alan, “Turk Counter-Proposals (Türklerin Karşı Önerileri)”
başlıklı haberinde ise müttefik baş delegelerinin Beau Rivage
Oteli’nde Cuma sabahı bir toplantı yaparak, İsmet Paşa ta-

ı
rafından verilmiş olan Türk karşı görüşlerinin ve üzerlerinde

as
değişiklik yapılmasını istedikleri otuz maddeden oluşan tasarıyı
inceledikleri yazmaktadır. Haberin devamında, öneriyi dik-
katlice inceleyen müttefiklerin, Türk görüşlerini karşılayacak
py
kimi imtiyazlarda bulunacaklarının anlaşıldığı ve müttefiklerin
cevabı ertesi gün İsmet Paşa’ya sunacakları belirtilmektedir. 4
Şubat günü nihayet Türk heyeti cevabını verdi. Sınırlar, Trakya,
Adalar, Boğazlar ile ilgili şartlar ile Karaağaç, Meriç Demiryolu,
ko
İmroz ve Bozcaada, Gelibolu garnizonu ve Anzakların mezar-
ları konusunda müttefik önerilerini kabul ediyorlardı. Musul
sorunun ise bir yıl süre ile ertelenmesini ve doğrudan doğruya
Türkiye ile İngiltere arasında görüşülmesini öneriyorlardı. An-
s ın

cak müttefikler kapitülasyonlar yerine koymak istedikleri adli


usulde değişiklik yapmayı kabul etmemiş, antlaşmada mali ve
iktisadi konulardaki taleplerinden ve Trakya’da 20.000 asker
bulundurma şartından vazgeçmemişlerdi.
Lord Curzon, Türklerin Musul ile ilgili önerilerini kabul
ba

etmiş ancak adli kapitülasyonlar konusunda müttefikler ka-


rarlarını değiştirmemişlerdi. İsmet Paşa adli kapitülasyonları
asla kabul edemeyeceklerini bununla müttefiklerin, Türkiye’yi
köle durumuna düşürmeye çalıştıklarını, bu konuda Türkiye’nin

25 Nazlı Murzioğlu, “Lozan Konferansı Sürecinde Türkiye-İngiltere İlişkilerinin


İngiliz Basınına Yansımaları” Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Samsun 2014, s. 91-94.
1 OCAK 1923  47 

bağımsızlık ve egemenliğine saygı gösterilmediğini ifade ederek,


antlaşmayı imzalamayı reddetti. İsmet Paşa otele döndüğünde
etrafı ne olduğunu soran gazetecilerle çevrilmişti. Gazetecile-
rin konferansın sonucunun ne olduğu sorusunu esareti kabul
etmedik diye yanıtladı.26

Türk-Yunan Nüfus Mübadelesi Antlaşması

ı
Türkiye Dışişleri Bakanı ve Lozan Barış Konferansı’nda baş

as
delege İsmet Paşa, elinde 14 maddelik bir hükûmet talimatıyla
Lozan’a gitmişti. Bu ana talimatın 9. maddesi Türkiye’deki Rum
azınlığı ile Yunanistan’daki Türk azınlığının mübadele edilmesi
py
esasını öngörüyor, “Ekalliyetler: Esası mübadeledir.” diyordu.
Bu talimat doğrultusunda Lozan’da Türk ve Yunan delegeleri
30 Ocak 1923 günü bir mübadele sözleşmesi (convention) ve
bir protokol imzaladılar. “Türk ve Rum Nüfus Mübadelesine
ko
İlişkin Sözleşme ve Protokol” adını taşıyan ve 19 maddeden
oluşan bu sözleşmenin başlıca hükümleri şunlardır: “Türkiye
Büyük Millet Meclisi hükûmeti ile Yunan hükûmeti aşağıdaki
hükümleri kararlaştırmışlardır: Türk topraklarında yerleşmiş
s ın

Rum Ortodoks dininden Türk uyrukları ile, Yunan toprak-


larında yerleşmiş Müslüman dininden Yunan uyruklarının,
1 Mayıs 1923 tarihinden başlayarak, zorunlu mübadelesine
girişilecektir (Md. 1).”
ba

Esasen nüfus mübadelesi konusu Balkan Harbi’nden sonra


gündeme gelmiş ve Osmanlı Devleti ile Yunanistan arasın-
da prensipte anlaşılmıştı. Ama araya I. Dünya savaşı girince
konu rafa kalktı. I.Dünya savaşında Osmanlı genelkurmayının
bir kulağı hep Yunanistan’da idi. Çünkü Yunanistan’ın savaşa
girmesi Osmanlı Rumlarının da hareketlenmesine sebebiyet

26 Murzioğlu, “Lozan Konferansı Sürecinde...”, s. 94-95.


 48  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

vermesinden endişe duyuluyordu. Nitekim Yunanistan’ın 15


Mayıs 1919’da İzmir’i işgali bölgedeki Rum ahali tarafından
sevgi gösterileri ile karşılandı. Hem Batı Anadolu’da hem de
Karadeniz bölgesinde 1919-22 arasında Yunanistan tarafından
beslenen çok ciddi Rum çete hareketleri vardı. Nitekim benim
Türkçesini kitap olarak yayınladığım 1922 İngiliz Yıllık Türkiye
Raporunda İngiliz askeri ve sivil uzmanlar Millî Mücadele

ı
yıllarında Rum çeteleri desteklediklerini resmen itiraf ediyorlar.

as
Millî Mücadele yıllarında Rumların önemli bir kısmının ve
Rum örgüt ve kiliselerinin Osmanlı Devleti’ne, TBMM’ye ve
yüzlerce yıllık komşuları Türklere karşı Yunanistan ile birlikte
hareket etme ve türlü eylem ve cinayete kalkışmaları nüfus
py
değişimini gündeme tekrar getirdi. İtilaf devletlerinin İstanbul
komiserleri 1922 sonunda yani Millî Mücadelenin Türkler
tarafında kazanılmasından sonra artık Anadolu’da Türklerle
ko
Rumların bir aradayaşayamayacağı konusunda mutabakata
varmışlardı.
Dolayısıyla sadece Türkiye Yunanistan arasında değil dö-
nemin bütün siyasi aktörlerince de zaruri görülen Yunanistan
s ın

ve Türkiye’nin iç barışını sağlayacağı düşüncesiyle nüfus mü-


badelesi yapılacaktır.

Türkler Barışı Reddetti


ba

The Manchester Guardian gazetesi 5 Şubat tarihli ve “The


Turks Refuse (Türkler Reddetti)” başlıklı haberde müttefikle-
rin tüm tavizlerine rağmen, Türklerin son dakikada antlaşma
taslağını imzalamayı reddettikleri ve konferansın dağıldığı du-
yuruldu. Haber metni şu şekildedir:
“İsmet Paşa’yı ikna etmek için Fransız ve İtalyan delegeleri ile
Amerikan temsilcisi Child tarafından yapılan son dakika çabaları
1 OCAK 1923  49 

nedeniyle treni geciktirilen Lord Curzon, sabah saat 9.40’da tüm


İngiliz delegeleriyle birlikte Lozan’dan ayrıldı. Türkler antlaş-
manın yüzde seksenini kabul etmeye hazırdı. Ancak adli kapi-
tülasyonlar ve ekonomik hükümler nedeniyle imzalamayı kabul
etmediler. Lozan’daki Fransız baş delegesi, dün gece Türkiye’nin
antlaşmayı reddetmesini ‘suç’ olarak tanımladı.”

Türklerin müttefik önerilerinden hangilerini kabul ettikleri

ı
5 Şubat 1923 tarihli The Manchester Guardian gazetesinin “The

as
Points Turkey Accepted (Türklerin Kabul Ettikleri Maddeler)”
başlıklı haberine yansımıştır.
Habere göre, Türkler antlaşma şartların yüzde seksenini ka-
py
bul ederken diğerleri hakkında yeniden tartışmak istemekteydi.
Konuyla ilgili yaptıkları açıklamada şu cümlelere yer verdiler:
“Biz barışın sağlanması ve dünyada huzurun korunması için
ko
çok büyük fedakârlıklar yaptık. Dünya ve müttefik güçler bu
fedakârlıkların önemini ve değerini kavrayacaklardır. Müttefik-
lerin önerdiği şekliyle batı sınırlarını kabul ettik. İyi niyetimizin
göstergesi olarak Karaağaç ile Kuleliburgaz ve Dimotika’dan
gelen demiryolu noktalarını elde etme konularında ısrar etme-
s ın

yip, kısacası 1915 sınırlarını kabul ettik. Tabiiyet hükümleri ve


azınlıklar sorunu ile ilgili hükümler de müttefiklerin talepleri
doğrultusunda kabul edildi.”

Konferansın dağılmasının ve Curzon’un yola çıkmasının he-


ba

men ardından İsmet Paşa ile sona kalan meseleler hakkında gö-
rüşmek ve anlaşmaya varmak amacıyla, Fransızlar ile İtalyanların
liderliğinde yoğun diplomatik etkinlikler oldu. Fransızların gerek
Türklerin İngilizlerle ayrı barış yapmalarından korkması, gerekse
konferansın yarıda kesilmesinin sorumluluğunun kendilerine
yükleneceği endişesinden dolayı Poincare, Londra’ya müracaat
ederek İsmet Paşa’nın barışa hazır olduğu kanaatinde olduklarını,
 50  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Fransa ile İngiltere birlikte hareket ederse barışın sağlanabileceği


düşüncesini beyan etti. Ancak Londra, böyle bir şey için İsmet
Paşa’dan bir teklif gelmesi gerektiği cevabını verdi.27

Lozan Müzakereleri Neden Kesildi?

31 Ocak 1923 günü Lord Curzon’ın isteğiyle kesin sona


ulaşıldı. Üzerinde anlaşma sağlanan tüm konuların dâhil olduğu

ı
bir antlaşma taslağı hazırlandı. Curzon, konferansın en önemli

as
oturumunu uzun bir konuşmayla açarak, Türk heyetine antlaşma
tasarısını sundu. Curzon’dan sonra Bompard ve Garroni İsmet
Paşa’yı antlaşma metnini kabule davet ettiler. Türk delegasyonu
py
tasarıdaki kimi maddelerin daha önceden hiç görüşülmemiş
olduğunu beyan ederek sekiz günlük süre istedi. Bu arada Cur-
zon toplantıya ara vererek Fransız ve İtalyan delegeleriyle elli
ko
dakikalık bir görüşme gerçekleştirdi. Görüşme sırasında Garroni
ve Bompard Türklerin isteklerinin makul olduğunu ifade ederek
Curzon’un bunu kabullenmemesinin saygısızlık olacağını öne
sürdüler. Lozan’da kalarak görüşmelere devam edeceklerini ve
Curzon buna karşı çıktığı takdirde konferansın kesintiye uğ-
s ın

ramasının sorumluluğunun Curzon’a ait olacağını ifade etiller.


Curzon ise bunun mümkün olmadığını ancak Londra’ya dö-
nüşünü en geç pazar gününe kadar erteleyebileceğini belirtti.
Curzon’un Lozan’dan ayrılış tarihini Bompard ve Garroni’nin
ba

ısrarları üzerine ancak pazar gününe kadar ertelemesi İngiliz


gazetesi The Manchester Guardian tarafından “İngiltere’nin uz-
laşmacı yönünün kanıtı” olarak algılandı. Oysa Türklere sunulan
tasarı bir nevi ültimatom şeklindeydi. Türk Heyeti’ne bu tasa-
rının dört gün içinde incelenip imzalanması söylendi. Ancak
Lord Curzon tarafından hazırlanan antlaşma tasarısı, Türkler

27 Murzioğlu, “Lozan Konferansı Sürecinde”..., s. 95-96.


1 OCAK 1923  51 

tarafından kabul edilemezdi. Tasarıda Türklerin mali, adli ve


ekonomik bağımsızlıklarına aykırı birçok nokta mevcuttu. İki
buçuk ay çalışmadan sonra müttefiklerin Türk delege heyetine
verdikleri proje Sevr anlaşmasının bir başka şekliydi.
31 Ocak’ta gerçekleşen oturumun ayrıntıları, The Manches-
ter Guardian gazetesinde “Allies Present Peace Terms To The
Turks (Müttefikler Barış Şartlarını Türklere Sundu)” başlığı

ı
altında 1 Şubat’ta İngiliz basınında yer buldu. Haberde ant-

as
laşma taslağının ortak oturumda Türklere resmen sunulduğu
ve Lord Curzon’un, Türklere yapılan teklifi tüm taraflar içinde
kabul edilebilir bir barış olarak tanımladığı belirtildi. Curzon
konuşmasında, İsmet Paşa düşünmek için biraz daha zaman
py
istediği takdirde bu teklifin reddedilmeyeceğini ancak bu du-
rumun İsmet Paşa’nın tüm işlemleri tekrar etme konusunda
müttefiklerin istekli olduğu anlamını çıkarmaması gerektiğini
ko
vurguladı. Daha fazla pazarlık ve yeni itirazlarla, son üç ayda
elde edilenleri bozarak burada ya da başka yerde yeni konferans
toplamayı düşünmediklerini belirtmeyi ihmal etmedi. Böyle bir
konferansın toplanması durumunda en azından kendisinin orada
yer almayacağını söyledi. Devamında ise Curzon, burada doğu
s ın

pazarında halı satmıyoruz, ulusların ve insanların kaderleriyle


uğraşıyoruz cümlelerine yer verdi.28
ba

28 Murzioğlu, “Lozan Konferansı Sürecinde...”, s. 91.


ŞUBAT 1923

ı
as
Boğazlar ve Türkiye’nin Endişesi

Lozan’da Boğazlar meselesinin son oturumu 1 Şubat 1923


tarihinde gerçekleşmişti. Türkler ve Müttefikler Gelibolu’da
py
garnizon konusu ile Batı Trakya’nın askersizleştirilmesi konuları
hariç anlaşmışlardı. Çözümlenemeyen iki konunun doğrudan
müzakere edilmesi kararlaştırıldı. Rusya temsilcisi Çiçerin,
ko
Boğazlar’dan savaş gemilerinin geçişini kabul etmiş ancak geçiş
için önerilen sınırlamaların Rusya lehine genişletilmesini talep
etti. Bununla birlikte Çiçerin, Rusya’nın imzası olmadan Bo-
ğazlar sorununun açık kalacağını Curzon’a iletmiş, bu durumun
Sovyet Rusya’yı yeni savaş gemileri inşa etmeye zorlayacağını
s ın

açıkladı.
L’Humanité gazetesi, 1 Şubat 1923 tarihindeki oturumun
ardından komisyonun bir anlaşmaya varamadan ertelendiğini
ve Türk-Rus ilişkilerinin mükemmel bir şekilde devam ettiğini
ba

duyurmuştur. Gazete ayrıca Çiçerin’in konuşmasını da sütunları-


na aktararak özetle; Müttefiklerin hazırladığı anlaşma metninin
Yakın Doğu’da kalıcı bir barışı engellediğini, Rusya, Ukrayna ve
Gürcistan’ın önerilen metni tümüyle reddettiğini, Rusya ile bir
anlaşma olmadığını, bu koşullarda Boğazlar ile ilgili bir karar
alınmasının mümkün olamayacağını belirtmiştir. Çiçerin son
olarak, Rusya’nın olmadığı bir ortamda anlaşma imzalanırsa
ŞUBAT 1923  53 

ellerin serbest kalacağını ve bölgede herkesin istediği gibi faaliyet


göstermekte özgür olacağını tehditkâr bir tavırla vurgulamıştır.
Boğazlar ile ilgili tartışmaların sonunda Türk heyetinde
Ruslara karşı tavır değişikliği olmuştur. Bu değişiklik, İsmet
Paşa’nın Lozan’da Rusların desteğinin önemini bilmesine karşın,
gelecekteki belirsiz Rus emellerinden duyduğu endişeye da-
yanmıştır. İsmet Paşa aynı zamanda olası bir savaşta Rusya’nın

ı
Türkiye’ye destek vereceğinden de kuşkuluydu. Zira Çiçerin

as
ile konuşup Müttefiklerin önerisini reddetmesi durumunda
Rusya’nın Türkiye’nin yanında savaşmaya hazır olup olmadığını
sorduğunda, Rus temsilcisinden bu konuyu Moskova’ya sormak
py
zorunda olduğuna dair kaçamak bir yanıt almıştı. Diğer taraftan
İsmet Paşa, Rusya ile birlikte hareket etmekle Türkiye’nin katıl-
maya karar verdiği Batı dünyasından dışlanacağına inanmıştır.
Bununla birlikte iktisadi değerlendirmeler ve Türkiye’nin ikti-
ko
sadi konumu Müttefikler ile barış yapmasını zorunlu kılmıştır.1

ABD Gazetesine Göre Fransa Türkiye ile


Müstakil Anlaşma Yapabilir
s ın

Şimdi biraz 100 yıl önceki Amerika Birleşik Devletleri


gazetelerinde Türkiye ile ilgili haberlere bakacağız. Habere
geçmeden önce hemen belirtmeliyiz ki ABD her ne kadar
İtilaf Devletleri arasında olsa da Türkiye’deki gelişmeleri günü
ba

gününe takip etmemiştir. En azından Avrupa gazeteleri kadar


etmemiştir diyebiliriz. Ama hem Osmanlı hem de TBMM
hükûmetleri tarafından da her zaman İtilaf devletlerinden farklı
muamele edilmiştir. Bunun en önemli sebebi ABD’nin I. Dünya

1 L’Humanité, 3 Şubat 1923, s.3. Akt. Oğuz Gülcan, “Fransız Kaynaklarına Göre
Lozan Barış Konferansı’nda Fransa”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi
Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, 2014, s. 122.
 54  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Savaşı’na İtilaf Devletleri yanında girmiş olmasına rağmen


Osmanlı Devleti ile savaşmamış olmasıdır.
Şimdi Amerikan gözü ile 1923 Şubatında Türkiye’nin nasıl
göründüğüne bakalım: Washington DC’de yayınlanan Eve-
ning Star gazetesi Türkiye’nin Lozan Barış Antlaşması ile ilgili
haber yapmış ve haberine şu başlığı uygun görmüş; “Fransa
Türklerle Ayrı Anlaşma İmzalama Hakkını Saklı Tutuyor”

ı
Haberin spotunda Amerikan okuyucularına “Lozan Toplantısı

as
Başarısız Olursa Paris Direkt Olarak Ankara İle Muhatap
Olabilir” deniyor.
The Evening Star haberinde şu bilgilere yer veriyor:
py
“İngiliz hükûmeti bugün, Lozan Konferansı’nın başarısız
olması durumunda Fransa’nın Türkiye ile ayrı olarak müzake-
reye başlama hakkını saklı tuttuğuna dair Fransa’dan bir nota
ko
aldı. Burada resmî çevrelerde, geçen 24 saat içerisinde meydana
gelen olayların Fransız notasını askıya almış göründüğü görüşü
belirtildi. Lozan’dan gelen haberler, konferansın başarılı olacağı
konusunda büyük umut var olduğu yönünde.”2
s ın

Bilindiği üzere Mondros Mütarekesinden sonra hem Os-


manlı hükûmetlerinin hem de Ankara’da kurulan TBMM
hükûmetlerinin İtilaf devletlerine yönelik stratejileri İtilaf
Devletleri olan İngiltere-Fransa-İtalya’nın birlikte hareket et-
ba

melerine mâni olmak mümkünse bu İtilaf bloğunu çatlatmak


idi. Bu maksatla ikili ilişkilere, devletler arası ilişkileri öne çıkar-
tıyorlar idi. Nitekim bu siyaset başarılı da olmuş Millî Mücadele
içinde Ankara hükûmeti Fransa ile, İtalya ile farklı anlaşmalar,
uzlaşılar sağlanmıştı.

2 “France Reserves Right to Sign Own Treaty With Turk”, The Evening Star, 1
Şubat 1923, Kapak Sayfası.
ŞUBAT 1923  55 

Ancak Lozan Barış Konferansı başladığında İngiltere’nin


tekrar İtilaf Blokunu onardığı ve Türkiye karşısına tek ses, tek
görüş halinde çıktıkları görülmüştü. Bu Türk heyetince pek iyi
karşılanmamıştı.
Habere göre Lozan’ın birinci evresi biterken yahut müzake-
reler kesintiye uğraması gündeme gelirken İtilaf Devletlerinin
kendi aralarında bir telaşa düştükleri, İtilaf Bloku olarak değil

ı
kendi milli çıkarları doğrultusunda hareket ederek Türkiye ile

as
müstakil barış yapmayı planladıklarını anlıyoruz.

Mississippi’den Bakınca Savaş Kapıda


py
ABD’nin Mississippi Eyaleti’nden Rosedale’de çıkan The
Bolivar County Democrat gazetesi 1887 yılından 1969’a kadar
İngilizce olarak yayınlanıyor. 100 yıl önceki Şubat 1923’te ba-
ko
kalım Türkiye ile alakalı ne haber vermiş:
Haberin üst başlığı; çok ilgi çekici: “Birleşik Devletler Hare-
kete Geçmezse Savaş Yaklaşıyor” diyor. Haber başlığı ise “Üçlü
s ın

İttifaktan Korkuluyor”...
Bizim pek alışık olmadığımız bir yaklaşım. Türk kaynak-
larında da hiç görmediğimiz bir gelişmeden haber veriyor
Amerika’nın Mississippi eyaletinde yayımlanan gazete... The
ba

Bolivar County Democrat gazetesindeki haber şöyle yazıyor:


“Idaho’lu Senator Borah; Türkiye, Almanya ve Rusya’nın
Müttefiklere Karşı Bir Araya Gelebileceklerini Beyan Etti.
ABD Başkanı Warren G. Harding’in Bir Konferans Çağrısı
Yapmasını İstiyor.”
Haberde Başkan Harding denince hemen söyleyelim,
ABD’nin 29. Başkanı olan Harding Cumhuriyetçi partiden
 56  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

1921’de başkanlığa seçilmiş ancak 2 yıl başkanlık yapabilmiş,


Ağustos 1923’te görevi başında ölmüştür.
Haberin devamında şöyle yazmaktadır:
“Yeni bir Avrupa felaketi yaklaşırken ABD’de yönetimin
amaçsızca hareket ettiğini iddia eden Idaho’dan cumhuriyetçi
senatör William Borah, dünyanın ekonomik sancılarına bir
çözüm üretmek için uluslararası bir konferans düzenlenmesi

ı
önerisini yineledi. Senatör Borah’nın iddiasına göre Ruhr Va-

as
disinin Fransızlar tarafından işgali neticesinde meydana gelen
durum, yalnızca Birleşik Devletler tarafından engellenebilecek
‘süratle yaklaşan bir felaket’tir.”
py
Lozan Barış Müzakerelerinin 4 Şubat 1923’te kesintiye
uğramasının ABD senatörlerini dahi telaşa düşürdüğü anlaşı-
lıyor. İtilaf Devletleri ile anlaşamayan Türkiye’nin muhtemelen
ko
savaşa devam edeceği, savaş için de kendisini destekleyecek
müttefiklere ihtiyaç duyacağı öngörülüyor.
Nitekim The Bolivar County Democrat gazetesindeki haberin
devamında şunlar yazıyor: “Senatör William Borah, bir iki gün
içerisinde Senato’ya hitap ederken Almanya, Rusya ve Türki-
s ın

ye arasında yeni bir üçlü ittifak tehlikesinin üstünde özellikle


durmayı umuyor. Ona göre bu üç müttefik, Birleşik Devletlerin
kaçınılmaz olarak içine sürükleneceği yeni bir dünya savaşını
başlatmaya yetecek kadar güçlü olacaklardır.”3
ba

Senatör William Borah’ın bu öngörüsü doğru çıkmadı.


Esasen yeniden savaşın başlaması ihtimalini hiçbir hükûmet
istemiyordu. Çünkü ne dünya ekonomisinin içinde bulundu-
ğu durum ne de ülke kamuoyları savaşı kaldıracak durumda
değildi. İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon her ne kadar

3 “War Approaching Unless U.S. Acts”, The Bolivar County Democrat, 3 Şubat
1923.
ŞUBAT 1923  57 

müzakereleri bitirme tehdidinde bulunsa da onun da savaşma


gücü yoktu.

Lozan’dan Barış Çıkmadı

Lozan Barış Konferansı’nın kesintiye uğraması tüm dünyada


şaşkınlık ve korku yarattı. Beklenen barışın çıkmaması Avrupa’da
yeni bir savaş ihtimalini getirmişti. İşte bu atmosferde ABD’nin

ı
Georgia eyaletinden yayın yapan Americus Times-Recorder ga-

as
zetesinde 4 Şubat 1923 tarihinde şöyle bir haber yer alıyordu:
“İsmet Paşa (Konferanstan) Ayrılırken Sorumluluğu Diğer-
lerine Bırakacağını Söyledi.”
py
“...Konferans delegeleri arasında hüküm süren izlenime
göre, genel olarak Mudanya Mütarekesinin devam ettirilmesi,
böylelikle de bir savaşın tekrarı ihtimalinden kaçınılması arzu
ko
edildiğine dayanarak, Türkiye müzakerelerin sona ermesi hu-
susunda resmi olarak bilgilendirilmeyecektir.
Avrupalı devlet adamları Yakın Doğu’da barışı tesis et-
meyi başaramadılar ve bu amaçla toplanan konferans, Lord
s ın

Curzon’un treni ayrılıncaya kadar devam ettirilen umutsuz


kurtarma çabalarından sonra dün kesin olarak başarısız oldu.

Siyasi konferanslar tarihinde, hiçbir konferansta dün yaşa-


nan 3 ayı aşkın süre devam eden görüşmelerin trajik bir biçimde
ba

sona ermesi gibi hayret verici hadiselere tanık olunmamıştır.


Neredeyse tüm diplomatik dünya, anlaşmayı imzalamaya ikna
etmek için Türk delegasyonu başkanı İsmet Paşa’nın peşinde
koşuyordu. Ancak Mustafa Kemal’in gözde General’i, yüzün-
deki nazik gülümsemesiyle kararlıydı. Tüm Amerikalı, İngiliz,
Fransız ve İtalyanlara ‘hayır’ dedi.

...
 58  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Konferans, Türkler, Türkiye’nin gelecekteki ekonomik re-


jimini ilgilendiren maddeleri kabul etmeyi reddettikleri ve
İtilaf devletlerinin talep ettiği mali ve adli ayrıcalıkları veya
kapitülasyonları reddettikleri için başarısız oldu.

Özetle Türkler, onları eski Osmanlı İmparatorluğu tara-


fından verilen mukavele ve imtiyazları tanımaya zorlayan ve
yeni hükûmetin egemenlik haklarını sınırlayan tüm maddeleri

ı
anlaşmadan çıkarmak istediler. Bu meseleler üzerinde yalnız ça-

as
lışma hususunda serbest bırakılmaları gerektiği ve gerekirse bu
meseleleri ilgili ülke ve halklarla müzakereye açmayı savundular.

Kapitülasyon şeklinde Batılı devletlerce elde edilmiş imti-


py
yazları yeni Ankara hükûmetine dayatılmasınıve bunun geti-
receği ekonomik yükü kabul edemeyeceklerini söylediler ve bu
nedenle de tümünü revize etme hakkını istediler.”4
ko
The Times gazetesine göre Lozan Konferansı herhangi bir işi
çözmeye yaramamıştır. Türklerin anlaşmayı imzalamaya yak-
laşmadıkları için İngiliz delegelerinin Londra’ya döndüklerini
söyleyen Times, bu neticenin şüpheye mahal bırakmayan bir ger-
s ın

çek olduğunu çünkü Türklerin Müttefiklerin ülkelerinde elçileri


bulunduğundan bu elçilerin “Ankara işi sıkı tutarsa Müttefikler
her arzusuna boyun eğmeye mecbur olacaklardır” tarzında ra-
por yazdıklarını ve kamuoyunu yanılttıkları iddia etmektedir.
ba

Haberin devamında İngilizlerin müzakerenin neticelenmesini


istediklerini gizlemediklerini ancak Paris ve Ankara arasında
meydana gelen müzakerelerin ortaya çıkmasıyla Türklerin an-
laşmayı imzalamaya yanaşmadıkları düşünülmektedir.5

4 “Ishmet Says He Will Pass the Buck to Others as He Departs”, Americus


Times-Recorder, 4 Şubat 1923.
5 “The Breakdown at Lausanne”, The Times, 5 Şubat 1923, s. 11, akt. Sağlam,
Batı Basınında..., s. 242.
ŞUBAT 1923  59 

The Washington Times’tan Savaş Tamtamları

1923 Şubat ayı gelişmelerine Amerikan basınından okumaya


devam ediyoruz. The Washington Times’ın “Lozan Yakın Doğu
Toplantısı Başarısız Oldu” başlıklı haberini görüyoruz. Haber
şöyle devam ediyor: “Savaşın Devam Ettirilmesi Bekleniyor-
Yunan Ordusu Trakya’da Hazır Bekliyor”

ı
“Türklerin anlaşmayı imzalamayı reddetmesi üzerine Lozan

as
Barış konferansının dağılması sonrasında bugün Yakın Doğu’da
savaş bulutları geziniyor. Atina ve İstanbul’dan edinilen bilgi-
lere göre Yunanistan ve Türkiye savaş hazırlıklarına başladı ve
py
birliklerini harekete geçiriyor.”
“Büyük Britanya Hazır” başlıklı haberde ise şu ifadeler yer
alıyor:
ko
“Büyük Britanya Yakın Doğu’daki herhangi bir olasılığa
karşı hazırlıklı. Eğer Türkler düşmanlığı sürdürme tehditlerini
devam ettirirlerse İngilizler bu duruma karşı Türk limanlarında
yığılacak devasa bir donanma ve büyük bir ordu ile hazırdır.
Genel izlenim, Büyük Britanya’nın zamanı gelinceye ve orta-
s ın

ya çıkacak gelişmelere değin hareketsiz kalacağı yönündedir.


Lord Curzon’un Lozan’dan dönüp parlamentonun gelecek
hafta yeniden toplanmasına kadar hiçbir yönde hiçbir hamle
yapılmayacaktır.”
ba

Gazetelerden bazıları aniden bir savaş çıkmasını mümkün


olarak görseler de İngiltere Başbakanı Bonar Law ve yakın
danışmanlarının, Yakın Doğu düşmanlıklarına Britanya’nın
katılması riskindense Türklere daha fazla taviz vereceği inancı
artmaktadır.
Aynı gazetede yer alan bir diğer haberde ise “Lozan’daki
Kesintiye Rağmen Birleşik Devletler Türkiye ile Bir Anlaşma
 60  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Yapacak” başlığı atılmış. The Washington Times, “Bugün resmi


çevrelerden öğrenildiği üzere Birleşik Devletler Lozan’daki
kesintiye rağmen Türkiye ile ayrı bir “dostluk ve ticaret” anlaş-
ması müzakerelerine devam edecektir. Türkiye ile hiçbir zaman
savaş durumunda ve Yakın Doğu meselesini tekrar bir savaşın
kıyısına taşıyan anlaşmazlıklara doğrudan bir taraf olmayarak
Amerika’nın pozisyonu, resmî olarak Lozan’ın çöküşünden

ı
büyük oranda etkilenmemiş olarak tanımlanmaktadır” diye

as
yazmaktadır.
Haber şöyle devam etmektedir:
py
“Amerika Birleşik Devletler Türkiye ile hiçbir zaman kısıt-
lanmamış ve kaldırılmamış anlaşma haklarına sahiptir ve yeni
bir anlaşmayı arzu edilir kılan yeni gelişmeler ışığında Hükûmet
bu hususlarda ısrarcı olacaktır. Dışişleri Bakanı Hughes’un Ya-
ko
kın Doğu konferansı açıldığında Lozan’daki Büyükelçi Child’a
yönelik talimatlarını içeren memorandumda belirtildiği üzere,
bu haklara ek olarak bu Hükûmet, Türk topraklarında Ame-
rikan yatırımcılar için ‘açık kapı ve eşit fırsat’ hususunda da
s ın

ısrarcı olacaktır.

‘Açık Kapı’, dini ve etnik azınlıkların korunması ve Ame-


rikan suçlularının Türk mahkemelerindense Amerikan kon-
solosluk mahkemelerince yargılanması hakkının muhafazası
ba

Amerikan programının temel noktalarıdır.”6

Bakalım gelişmeler The Washington Times’ı haklı çıkaracak mı?

6 “U.S. to Make Treaty with Turkey Despite Break at Lausanne”, The Washington
Times, 5 Şubat 1923, s. 2.
ŞUBAT 1923  61 

İngilizler Fransızları Suçluyor

Fransız Le Petit Parisien gazetesi Lozan Konferansı’nın son


günüyle ilgili olarak öğleden sonraki başlangıçta Türk tarafından
Müttefiklerin kendilerine karşı gösterdikleri tavizler karşısında
Türklerin uzlaşmayı kabul edeceklerini ve teferruatlı istekle-
rinde ısrar etmeyeceklerini düşündüklerini söyler. Ancak bu
ümitlerinin boşa olduğunu yazan Le Petit Parisien İsmet Paşa

ı
ve arkadaşlarının “anlaşılmaz bir inat ile” Türkiye’de bulunan

as
yabancılara yönelik istekleri reddettiklerini yazmıştır. Türklerin
bütün taleplerinin verildiğini iddia eden bu haber neticenin
üzüntü verici olduğunun altını çizmiştir.7
py
Konferansın kesintiye uğramasının ardından, Fransa’nın
Londra Büyükelçisi Saint Aulaire Fransız Dışişleri Bakanlığı’na
ayrıntılı bir rapor göndermiş ve Lord Curzon’un bir konuşma-
ko
sındaki ifadelere dikkat çekiyordu. Curzon’a göre konferansın
bozulmasının sebebi, Fransa’nın Türklere imza için belirlenen
tarihten 3 gün önce bilgi vermesiydi, ayrıca birtakım tavizler
verileceği vaadiyle Türkler ile ayrı bir anlaşma yapmak isteme-
s ın

siydi. Curzon, Fransa’nın bu davranışının Türkleri uyuşmaz-


lığa yönlendirdiğini iddia etmişti. Bu koşullar altında İngiliz
Hükümeti görüşmeler için temsilci göndermeyi reddediyordu.
Saint-Aulaire, Curzon’un düşüncelerinin parlamentonun büyük
bir çoğunluğu tarafından benimsendiğini de raporuna eklemişti.
ba

Aynı raporda Saint-Aulaire, İngiltere Dışişleri Bakanlığı Müs-


teşarı Sir Eyre Crow ile görüştüğünü belirtmiş, Crow’un Yakın
Doğu’daki menfaatlerini tehlikeye atmak uğruna Fransa’nın ken-
di başına hareket etmekte özgür olduğunu ancak İngiltere’nin bu
yöntemi takip etmeyeceğini dile getirdiğini belirtmiştir. Crow’a

7 “La Conference de Lausanne a definitivement echoue”, Le Petit Journal, 5


Şubat 1923. Akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 244.
 62  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

göre İngiltere, Fransa’nın konferansın kesintiye uğramasının


sorumluluğunu atmaya ve İngiliz politikasını istismar ederek
Türklerle ayrı bir anlaşma zemini aramaya yönelik manevra-
larının farkındaydı.
Saint Aulaire’nin gönderdiği telgrafa hem Başbakan hem
de Fransız Dışişleri Bakanı olan Poincaré tarafından aynı gün
içinde cevap verildi. Poincaré, İngiliz kabinesinin iddialarını

ı
reddetmiş, Türklerle ayrı bir anlaşma için Fransa’nın Türkleri

as
heveslendirmediğini belirtmiştir. Fransız Dışişleri Bakanı, tam
aksi Türklerin Bompard üzerinden çeşitli yoklamalar yapmak
suretiyle bu arayış içinde olduklarını ifade eder.
py
Poincaré, Londra Büyükelçiliği’ne gönderdiği bir başka telg-
rafta, İngilizlerin Fransa’yı ihanet etmekle suçladığı zamanlarda,
İstanbul basınında da Fransa’nın İngiltere’ye yanaştığı suçla-
malarına göğüs gerdiklerini belirterek Türkiye ve İngiltere’deki
ko
farklı algıların yarattığı çelişkiyi gözler önüne sermek istemiştir.
Poincaré bu çelişkinin kendilerine karşı yürütülen bilinçli bir
kampanya olduğunu iddia etmekteydi. Bunun sonucunda da
konferans görüşmelerinin kesilmesinin faturası Fransa’ya çı-
s ın

karılmıştı.8

İzmir’de Türk-Sovyet Antlaşması Doğar mı?


ba

M.N. Roy’un “Lozan Konferansı” başlıklı yazısına göre Yakın


Doğu sorununu çözmek amacıyla toplanan Lozan Konferansı
neticesine bakıldığında sorun olduğu yerde duruyor. Fransa’nın
görüşmelerin kesilmesinde suçlu olduğu söylentisiyle emper-
yalist devletlerin kendi aralarında sorun yaşadıklarını açığa
çıkarmıştır. Roy, iki emperyalist devlet arasında kalan Ankara

8 Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre..., s. 177-178.


ŞUBAT 1923  63 

heyetinin, Türk halkının gücünü arkasına almasına rağmen


zor durumda bulunan İtilaf devletleri emperyalizmine kendi
şartlarını kabul ettirememiştir. Makalede Türk halkının kur-
tuluşunun, tarihte olduğu gibi bugün de gerçekleşememiş bir
halde durduğu söylemiştir. Ancak makalede, Ankara heyetinin
İtilaf devletleri arasındaki çatışmadan yararlanmayı başardığı
için kendini kutlamasına rağmen bu durumun Ankara heyetinin

ı
konferans süresince “bütün bu emperyalist rekabetin en çaresiz

as
kurbanı olduğunu kanıtlamaktan başka bir şey” olmadığı dile
getirilmiştir.9
1923 Şubat’ında Türkiye’nin en önemli gündemi Lozan
py
Barış Konferansı’nın kesintiye uğraması idi. Bu sürecin iyi yö-
netildiğini söylemiz lazım. Türkiye müzakerelerin olmadığı
dönemde hem yurt içinde hem de yurt dışında ilgiyle karşılanan
İzmir İktisat Kongresi’ni düzenledi.
ko
Hazırlıkları çok önceden başlayan ve adı Türkiye İktisat
Kongresi olan çalışmanın kapsamı, katılımcıları ve aldığı kararlar
ile hala önemini korumaktadır.
Mustafa Kemal Paşa’nın açılış konuşmasıyla başlayan Kong-
s ın

re, Kazım Karabekir Paşa’nın başkanlığında çalışmalarına de-


vam etti. Kongrenin zamanı ve büyük temsil gücü, özellikle de
İzmir’de toplanması, başta Yunan ve İngiliz basını olmak üzere
Avrupa basınında şaşkınlık ve panik yaratmıştı.
ba

Nitekim ABD’de yayınlanan The Evening Star gazetesi ko-


nuyla ilgili şu haberi yaptığını görüyoruz;
“...Mustafa Kemal Paşa ve Ankara Hükümeti’nden bazı
bakanlar bir iktisat konferansı görüşmeleri için İzmir’e gittiler.

9 M.N. Roy, Die Lausanner Konferenz”, Internationale Presse-Korrespondenz,


S 28, Y 3, 12 Şubat 1923, s. 207-208, akt. Perinçek, Komitern Belgelerinde...,
s. 218-219.
 64  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Sovyet Hükümeti’nden bir temsilci de konferansa katılacak, bu


durum, Lozan’da bir Ankara-Moskova anlaşmasına varıldığına
dair son zamanlarda çıkan söylentileri akla getiriyor.”10
Aslında İzmir İktisat Kongresine iki büyükelçi katıldı. Bun-
lardan Biri Sovyet Rusya Büyükelçisi Arolof, diğeri ise Azer-
baycan Büyükelçisi İbrahim Abilof idi. Türkiye bu büyükelçileri
davet ederek herhalde Batı’ya bir mesaj veriyordu. ABD’deki

ı
gazete dahi bunu haber yaptığına göre bu mesajın da alınmış

as
olduğu anlaşılıyor.
Ancak Ankara Batı ile bütün kapıları da kapatmış değildi
ve kapatmak da istemiyordu. Nitekim daha Barış Antlaşma-
py
sı imzalanmamıştı. Bu yüzden olsa gerektir ki İzmir İktisat
Kongresi sonunda alınan Misak-ı Milliye gönderme yaparak
Misak-ı İktisadi kararları aldı. Kararlar arasında yer alan şu
ko
madde dikkat çekiyordu:
“Türk, dinine, toprağına, yaşamına, devletine düşman olma-
yan milletlere daima dosttur; yabancı sermayesine karşı değildir.
Ancak kendi yurdunda kendi diline ve kanununa uymayan
s ın

kuruluşlarla münasebette bulunmaz. Türk bilim ve sanat ye-


niliklerini nereden olursa olsun doğrudan doğruya alır ve her
türlü ilişkide fazla aracı istemez.”
İzmir İktisat Kongresinde alınan Misak-ı İktisadi karar-
ba

larının 9. Maddesi Lozan’ın kesilmesine sebep olan yabancı


sermaye, imtiyaz ve kapitülasyonlar konusundaki tavrımızı teyit
ve izah eder bir mahiyet taşımaktadır. 9. Madde Batı’ya verilmiş
bir başka mesaj olarak anlaşılacaktır.

10 “Hopes for Peace Rising at Smyrna”, The Evening Star, 13 Şubat 1923.
ŞUBAT 1923  65 

Mustafa Kemal Güç Kaybediyor

Barış Antlaşması’nın imzalanamaması sonrasında Türkiye’nin


ne yapacağı merak ediliyor. Bu yüzden olmalı ki ABD gazetesi
The Evening Star, Lozan, limanların kapatılması ve siyasi durum
ile ilgili bir haber yapıyordu. Gazete:
“Milliyetçi başkent” diye ifade ettiği Ankara’daki Fransız

ı
temsilcisi Albay Mougin’in bütün Türklerin müttefiklere, bil-

as
hassa da Fransızlara hasım olduklarını bildirdiğini yazıyordu.
“Mougin’in Düşüncesine göre savaştan kaçınmak oldukça zor
olacaktır. Durumun en büyük sakıncası ise Türklerin müttefik-
py
lere, en az müttefiklerin Türklere duyduğu ölçüde duyduğu gü-
vensizlikti”. Gazete haberin devamında durumu şöyle açıklıyor:
“Bu güven eksikliği, İsmet Paşa’nın kendisine ve Lozan’a gi-
ko
den bütün Türk delegelerine verilen diplomatik dokunulmazlığa
rağmen İngilizlerin, İstanbul’dan seyahatine devam etmesine
engel olmaya çalışacaklarından endişe duyması ve bu nedenle
de Ankara’ya Köstence üzerinden bir Türk vapuruyla gelmeyi
s ın

tercih etmesi ile görülmektedir” diyerek önemli bir ayrıntıyı


gündeme getirmektedir.
The Evening Star’a göre “İsmet Paşa’nın endişesi yersizdir ve
İngilizler, Paşa’nın konferansın neticelerini şahsi olarak millet
ba

meclisine bildirmek üzere Ankara’ya olan yolculuğuna devam


etmezden evvel İstanbul’da birkaç saat geçirebilmesi ve General
Harington ile görüşebilmesini umuyorlar.”
Gazete haberinde Türkiye’nin iç siyasetine dair de bilgiler
veriyor. Belki de Amerikan kamuoyunda bir algı oluşturmaya
çalışıyor.
Yazdıkları şöyle:
 66  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

“Düşmanlıkları sürdürmek için bir neden olmamasına rağ-


men Türk liderler arasındaki siyasi rekabet nedeniyle durum
hala vahim. Mustafa Kemal’in başında bulunduğu barış yanlıları
günden güne nüfuzunu yitiriyor ve Kemal’in gücü azalıyor.

Ruslar tarafından desteklenen aşırılar günden güne güç


kazanıyorlar, milliyetçi ordunun genelkurmay başkanı Mareşal
Fevzi Paşa’yı da yanlarına çekmeyi başardılar. Kendisi hayli

ı
nüfuzlu bir aileden gelmektedir. İngilizlere karşı öfkelidir ve

as
derhal savaşılması taraftarıdır. Çok arzu edilen çatışmayı hız-
landırır umuduyla İzmir ve İzmit limanlarının tüm itilaf savaş
gemilerine kapatılması için Rauf Bey’e emri imzalatan da odur.”11
py
Ayrıca Le Matin gazetesi, Lozan Konferansı’nın netice-
lenmeden ertelenmesinin İstanbul’da, kendilerine aktaran özel
muhabirleri tarafından, “tam manasıyla fiyasko” olarak algılan-
ko
dığını söylemiştir. Özel muhabir, Türklerin en ağırbaşlılarının
bile Avrupalılar için “Sizinle uyuşulmaz” dediklerini hatta Fransa
hakkında söylenen sözlerin yalnızca halktan değil, Mustafa
Kemal Paşa’dan da işitildiğini eklemiştir. Paşa’nın bahsi geçen
s ın

cümlelerini gazete şu şekilde yayımlamıştır: “Düşmanlarımız


bizi mahvetmek hususundaki fikirlerinden vaz geçmemişlerdir.
Bu yolda en ileri giden millet Fransızlar olduğunu görüyoruz.”
Ayrıca haberde Lozan’da İsmet Paşa ve Roma’da Celaleddin Arif
Bey’in açıklamalarında konferansın yakın bir zamanda tekrardan
ba

başlayacağı ihtimalinden bahsederlerken Ankara ve İstanbul’da


bu konunun tam bir ümitsizlikle konuşulduğu aktarılmıştır.12

11 “All Turks Hostile”, The Evening Star, 13 Şubat 1923, s. 2.


12 “Constantinople deçue et fievreuse”, Le Matin, 17 Şubat 1923, akt. Sağlam,
Batı Basınında..., s. 277-278.
ŞUBAT 1923  67 

Türkiye Nüfusunu Artırmaya Çalışıyor

Osmanlı İmparatorluğu’ndan Cumhuriyet’e Türkiye’nin nü-


fus yetersizliği sorunu vardı. Nüfusun azlığı iktisadi verimlilikte
tüketim kapasitesine ve elbette asker sayısına kadar devletin
gücünü etkileyen en önemli konulardan biri idi.
Özellikle Avrupa devletleri 19. yüzyılda büyük nüfus artışı

ı
yaşarken Osmanlı’da böylesi bir nüfus artışı yaşanmamıştı. Bu

as
yüzden Cumhuriyet döneminde nüfusu artırmak için zaman
zaman çeşitli tedbirler alınma lüzumu hissedilmiştir.
py
Esasen buraya kadar şaşırtıcı bir durum söz konusu değildir.
Her devlet kendine ait sosyal politikalar takip ederler. Ancak
Şubat 1923’te TBMM’nin nüfusu artırmak için aldığı bazı tedbir
ve teşvikler ABD’de yayınlanan The Washington Post gazetesin-
ko
de garip bir şekilde ele alınmış. Öncelikle haberin başlığı çok
rahatsız edici: “Kemal Savaşta Harcayacak Daha Fazla Asker
İstiyor” şeklinde bir başlık atılmış.
s ın

Haber ise şöyle: “Anadolu Meclisine tüm halkın 25 yaşında


evlenip düzenli olarak üç yıl arayla çocuk sahibi olmasını ge-
rektiren bir kanun teklifi sunuldu. Böylelikle 20 yıl içerisinde
nüfus sekizden kırk sekiz milyona çıkacak. Mustafa Kemal’in
ba

yeni fikirlerinden biri bu. Harpte harcayacak askeri kalmadı.”


Haberin bundan sonrası ise haber vermekten ziyade ders ver-
meye çalışır bir üslupla kaleme alınmış. Gazete diyor ki:
“Fakat nüfus kanunlarla artırılamaz. Devlet desteği ve yü-
kümlülükler, doğal felaketlerin pozitif ve önleyici kontrollerine
tabi tutan Malthus Kanunu (Law of Malthus) karşısında etki-
sizdir. Yalnızca barış ve bolluk Türkiye’nin nüfusunu artırabilir.
 68  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türkiye savaşıp (insanları) ziyan ederken muhtaç ve çaresiz


kalacak.”13
Connecticut’ta yayınlanan New Britain Herald gazetesi ise
Mustafa Kemal Paşa’nın evliliğine yer vermiş. Haber şöyle:
“Geçtiğimiz günlerde zengin bir İzmir soylusunun kızıyla
evlenen Kemal Paşa, Türk kadınının özgürleşmesi yönünde
halka dikkate değer bir konuşma yaptı. Bursa’da Muallimler

ı
Birliği önünde konuşan Kemal, ulusun önündeki işlerin, yalnızca

as
kadınların erkeklerle eşit bir şekilde kendilerini eğitip ulusun
meselelerinde aktif yer almaları ile mükemmelleştirilebileceğini
ifade etti.”14
py
İsmet Paşa Mustafa Kemal ile Buluşuyor

Lozan’dan dönen İsmet Paşa, 17 Şubat 1923 günü İstanbul’da


ko
İngiliz Maslahatgüzarı Henderson ile görüştü. Maslahatgüzar,
Lord Curzon’un bir dostluk mesajını İsmet Paşa’ya sundu. Cur-
zon bu mesajında, Türkiye ile Müttefikler arasındaki sorunların
çoğunun Lozan’da tatminkâr bir çözüme bağlanmış olduğunu,
s ın

Türk ve İngiliz heyetleri arasında on bir hafta boyunca dost-


luk duyguları hüküm sürdüğünü, İngiltere’nin bundan hoşnut
kaldığını söylüyor, bir dost olarak hatırlanmayı ve pek yakın-
da kendisiyle el sıkışmayı umduğunu bildiriyordu. İsmet Paşa
ba

da Henderson aracılığıyla Curzon’a teşekkürlerini ve dostluk


duygularını gönderdi.
Mustafa Kemal Paşa ile İsmet Paşa beraber Ankara’ya’ geldi-
ler, (20.2.1923) M. Kemal Paşa’nın, Fransız Le Temps gazetesine
verdiği aşağıdaki demeci yayımlandı:

13 “Kemal Wants More Cannon Fodder”, The Washington Times, 14 Şubat 1923.
14 “Would Free Women”, New Britain Herald, 20 Şubat 1923, s. 4.
ŞUBAT 1923  69 

“...Yeni Türkiye’nin, her ne şekil ve nam altında olursa olsun


kapitülasyonların devamını asla kabul edemeyeceğini daima
söyledim. Dolayısıyla bu noktada başka delege heyetlerinden
daha ziyade anlaşmadan kaçar şekilde davranan Fransız delege
heyetinin Lozan’daki tavır ve hareketine çok hayret ettim. Fran-
sa hakkında gerek benim şahsi hissiyatım, gerek memleketimin
hissiyatı daima dostanedir. Lâkin bu dostluk, bizi vatanımızın

ı
bağımsızlığıyla alâkadar meselelerde görüşümüzden feragate

as
sevk edemez. Fransa, hükümetimizi, hürriyetimizi kayıt altına
alan şartları bize kabul ettirmek için ısrar ettiği takdirde, onun
bu hareket hattına dostane gözüyle bakmayacağız. Yeni Türkiye,
py
diğer milletler gibi yaşamak istiyor... Türkiye’nin yegâne kaygısı
tam hürriyettir... Kapitülasyonların kaldırılması, memleketimiz-
deki Fransız menfaatlarının imhası manası taşımamaktadır...’’15
ko
Bu arada Türkiye’nin Paris temsilciliğinden Dışişleri Ba-
kanlığına şöyle bir bilgi notu geliyor:
“Barış konusunda Ankara’daki anlaşmazlığın güçlendiği
söylentileri devam etmektedir. Avrupa politikacılarının bu gibi
s ın

söylentilerden ümide düşmelerini önleyecek tedbirler alınmasını


takdirlerine...” deniyordu.
Bu yazıya Dışişleri Bakanı İsmet Paşa şu cevabı veriyordu:
ba

“1424 sayılı telgrafta sözü edilen söylentilerin hiçbir aslı


esası yoktur. Dış sorunlarda millet ve hükümet birlik halindedir.
Mustafa Kemal Paşa’ya güven her zamandan daha kuvvetlidir.
Uygun biçimde bu gibi kötü söylentileri yalanlamanızı rica
ederim.”16

15 Şimşir, Lozan Günlüğü, s. 426-429.


16 Şimşir, Lozan Günlüğü, s. 434.
 70  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Ayrıca Rusya tarafından Mustafa Kemal’e gönderilmek için


bir selamlama telgrafının hazırlığına dair şu telgraf dikkat
çekmektedir:
“Komitern’e Safarov Yoldaş’a

Kopyası RKP MK’ne Kuybışev Yoldaş’a

Sayın Yoldaş,

ı
Aralov Yoldaş, bizden acilen geniş ölçekte kadın kolları

as
tarafından Mustafa Kemal’e Türk kadınının kurtuluşu için
mücadelesinden dolayı selamlama telgrafı gönderilmesini rica
ediyor. Aralov’un selamlama telgrafının çok büyük önem ta-
py
şıdığıyla ilgili görüşlerine tamamenkatılırken, sizden, uygun
düşen emri reddetmemenizi rica ederim. Bizi bu konuyla ilgili
haberdar ediniz.
ko
Komünist selamlarımla.

L. Karahan”17

“Kemal Paşa Türkleri Barışa İkna Ediyor”


s ın

ABD’nin başkenti Washington DC’de yayınlanan Evening


Star gazetesi Türkiye’deki siyasi gelişmeleri “Kemal Türkleri
Barışa İkna Ediyor” başlığı ile veriyordu. “Kabine ve Ankara
ba

Meclisinin 100 Üyesi Anlaşma İçin Toplanıyor” denen haber-


de, “Ankara’dan gelen son bilgilere göre anlaşma henüz Millet
Meclisine teslim edilmemiş olsa da barış ihtimali hayli yüksek.
Şu an anlaşmanın imzalanması taraftarı olan Mustafa Kemal
Paşa, kabinenin neredeyse bütün üyelerinin yanı sıra Meclis

17 Rusya Toplumsal Siyasal Tarih Devlet Arşivi (RGASPİ), Fond 17, Liste 112,
Dosya 415. Akt. Perinçek, Komitern Belgelerinde..., s. 224.
ŞUBAT 1923  71 

üyelerinin de çoğunu kendi tarafına çekmeyi başardı. Günümüze


değin mevcut durum aşağıdaki gibi özetlenebilir:
Anlaşmanın imzalanması taraftarı 110 milletvekili
Mustafa Kemal Paşa, kabine üyeleri ve 110 meclis üyesi
aşağıdaki koşulların eklenmesiyle birlikte Lozan Anlaşmasının
kabul edilmesinden yana:
1. İngilizler şehir meselesini barışın imzalanmasından bir yıl

ı
sonra çözümlenmeye bırakarak Musul sınırında düzeltmeyi

as
kabul etmeli
2. Türkiye, tıpkı Türk memurlar gibi Türk Hükümeti’nin
emirlerine uyacak ve Hükümetin kontrolünü kabul edecek
py
herhangi bir milliyete mensup adli müşavirleri atamak için
mutlak hakka sahip olmalıdır.
3. Müttefikler ve Türklerden oluşan karma bir komisyon,
ko
kapitülasyonların yerine geçecek ve Türklerle yabancılar
arasındaki ekonomik ve mali münasebetleri düzenleyecek
bir protokol hazırlamak üzere görevlendirilmeli.
Şu Noktalar Üzerinde Israrcı Olanlar:
s ın

Gazeteye göre Meclis içerisinde Mustafa Kemal Paşa’nın


fikirlerini benimsemeyenler,
“Boğazlar anlaşmasının Lozan’da düzenlendiği haliyle kabul
edilmesinden yana. Ancak aşağıda belirtilen noktalar üzerinde
ba

ısrarcılar:
1. İstanbul’daki Rum Patriği’nin nüfuzu yalnızca manevi ve
Osmanlı topraklarındaki Rumlarla sınırlı olmalı.
2. Kapitülasyonlarla alakalı başka hiçbir taviz verilemez. İs-
met Paşa’nın Lozan’daki tavizleri nihai olarak değerlendirilmeli.
3. Savaş tazminatı, Mondros Mütarekesi’nin imzalandığı
tarihten İstanbul’un itilaf birlikleri tarafından illegal bir biçimde
 72  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

işgal edildiği 16 Mart 1920 tarihine kadarki dönem için yalnızca


itilaf deniz kuvvetleri için ödenmeli.

4. Yunanistan Küçük Asya’da harabeye dönen bölgelerin


yeniden inşası için zararları meydana geldikleri mahalde ince-
lemesi istenen bir uluslararası komisyon tarafından belirlenecek
olan miktarı ödemeli.

5. Musul meselesi bir an evvel çözümlenmeli.”

ı
as
The Evening Star’ ın haberine göre 1923 Şubat’ında
TBMM’de Rusya yanlısı 50 milletvekili var. Gazete şunları
yazıyor:
py
“Ruslara karşı sempati besledikleri bilinen toplamda 50
meclis üyesinden oluşan aşırı kesim, Lozan koşullarını kabul
edilemez bulmaktadır. Boğazlar’ın yabancı savaş gemilerine açık
ko
olamayacağı hususunda ısrar etmekte ve Karaağaç ve Musul şe-
hirlerinin Türkiye’ye koşulsuz teslim edilmesini talep etmektedir.
Barış görüşmelerine devam etmek için İsmet Paşa’nın Büyük
Britanya’dan tüm bu şartların kabul edileceğine dair yazılı bir
s ın

garanti almasını talep ediyorlar. Yoksa barış görüşmelerinin


devam ettirilemeyeceğini söylüyorlar.
Bu grup, Mustafa Kemal ile gizli bir görüşmesinde Lo-
zan Konferansı başarısız olduğundan tüm cephelerde savaş
ba

halinin derhal devam ettirilmesi emrini vermeyi talep eden


Mareşal Fevzi Paşa tarafından güçlü bir biçimde desteklen-
mektedir. Fevzi Paşa’nın bu talebi Başkomutan tarafından
reddedildi.”18

18 “Kemal Is Winning Turks to Peace”, The Evening Star, 24 Şubat 1923.


ŞUBAT 1923  73 

Daily Telegraph: “Mustafa Kemal ve


Yanındakiler Batıcı”

1923 yılı Şubat ayında İngiltere basınında Ankara’daki yeni


Türkiye’nin kadroları hakkında önemli bir değerlendirme ya-
yınlandığını görüyoruz.
The Daily Telegraph’ta yer alan makalede Mustafa Kemal Paşa

ı
ve yanında yer alanların sanılanın aksine Batı düşüncesine daha

as
fazla yönelmek arzusunda olduklarını yazıyordu. Bu kadroların
Osmanlı Devleti’ndeki Batı tarzı okullarda eğitim gördüklerini
ve hedeflerinin de Batı tarzı hayata uyum sağlamak ve ülkeyi
py
Batılılaştırmak olduğuna dikkat çekiliyordu. Daily Telegraph’a
göre Meclis’te “aşırı kanat”ın var olduğu ve kontrol dışı kal-
malarından Mustafa Kemal Paşa’nın endişe ettiği ve Mustafa
ko
Kemal ile bu aşırılar arasında çekişmenin devam edeceğini
tahmin ediyordu.19
Bir başka gazete olan Westminister Gazette’deki makalesinde
ünlü tarih filozofu Arnold Toynbee şöyle bir yorum yapıyordu:
s ın

“Ankaralı politikacıları, elinde pala ve başında sarık olan


haydutlar veya şalvarlı, sabanlı köylüler olarak niteleyen Batılı
yazarlar, gerçekle karşılaştıklarında şaşkınlığa uğrayacaklar”
diye yazıyordu. Aynı yazısında İngiliz tarih filozofu Toynbee,
ba

Ankara’daki Meclis’te görevli memurlardan, ikinci derecedeki


görevleri yapanların dahi ya Batı tarzı okullarda ya da bizzat
Batıda eğitim gördüklerine dikkat çekiyordu. Toynbee, Tür-
kiye’deki değişimi ve dönüşümü göremedikleri için İngilizleri
suçluyordu.

19 Daily Telegraph, 10 ve 17 Şubat 1923. Akt. Mustafa Yılmaz, İngiliz Basını ve


Atatürk’ün Türkiyesi, Phonenix Yayınları, 2002, s. 119-120.
 74  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Toynbee, Mustafa Kemal Paşa’yı da şöyle tanıtıyor: “Mustafa


Kemal Paşa profesyonel bir askeri eğitim görmüş ve bu profes-
yonelliğini 1919’a kadar isbat etmişti. Aynı şekilde 1919-1922
yıllarında yine başarılı bir politikacı olduğunu da göstermiş ve
Mudanya Ateşkes antlaşmasından sonra kendini ekonomik
problemlere adamıştı. Gücü ve zekâsı kusursuzdu.” Toynbee,
Mustafa Kemal haricinde ikinci dereceden bir kişiden de örnek

ı
vermeyi tercih etmiş ve Dışişleri Bakanlığı özel sekreteri Naci

as
Bey’in savaştan önce Glasgow Üniversitesinde Mühendislik
Fakültesinde 4 yıl öğrenim gördüğünü yazmaktadır.20
1923 yılı başında İngiltere basınında Türkiye’yi ve Ankara
py
kadrolarını tanımaya ve tanıtmaya çalıştıklarını bu kadroların
özellikleri üzerinden inşa olunmakta olan yeni Türkiye’nin nasıl
bir istikamete doğru evrileceğini tahmin ettiklerini görmekteyiz.
ko
Türkler Batı Medeniyetiyle Anlaşacaktır

İngiltere basınından gelişmelere bakmaya devam ettiğimizde


çarpıcı tespitler görüyoruz. Lozan’da görüşmelerin çıkmaza
s ın

girmesi bir antlaşma imzalanmasının zorluğunu gösterdi. Gö-


rüşmelerin kesilmesi İngiltere basının konu ile ilgili olarak gayet
endişeli yorumlar yapmasına neden oldu. The Times yayımladığı
bir başyazıda şöyle diyordu:
ba

“Türklerin Lozan’a İngiltere, Fransa ve İtalya arasında-


ki anlaşmazlıklardan yararlanmak üzere geldiğini ama batılı
devletler arasındaki anlaşmazlık üzerine kurulan hesabın tut-
mayışını gördüklerini belirtiyor ve Türkler Lozan’da aslında
batılı devletlerle değil batı medeniyeti ile anlaşacaktır. Eğer

20 The Westminister Gazette, 16 Temmuz 1923. Akt. Yılmaz, İngiliz Basını ve...,
ss. 119-120.
ŞUBAT 1923  75 

Türkler bu medeniyete girmek istiyorlarsa Batı medeniyetinin


cazibesi onları içine alacaktır.”

Yazı Lozan’da Türklere yapılan benzeri olmayan ve şaşırtıcı


önerilerin onlar için bir şans olduğu inancını dile getiriyor ve
anlaşmayı kabul etmemek Türkiye ve Türkler için kapsamlı
çekişmelere bağımsızlığı tehlikeye sokmaya ve Bolşevizmin
sonu gelmez isteklerine tekrar geri dönülmesi demektir deni-

ı
liyordu. The Times’ta yer alan bir başka yazıda da İngiltere’nin

as
Türkiye ile barış anlaşması imzalanması için çok istekli olduğu
ama Türklerin İngilizlerin konu ile ilgili düşüncelerini yanlış
anladıkları şeklinde de bir yorum yapılıyordu21.
py
O günlerde ilginç olan The Times, The Daily Telegraph,
The Manchester Guardian ve The Westminister Gazette Lozan
Konferansı’nın kesintiye uğraması ile ilgili aynı fikirleri savu-
ko
nuyorlardı. Bunlara göre Lozan’ın başarısız olması Mustafa
Kemal Paşa ve arkadaşlarının Ankara’da tam anlamıyla söz sahibi
olamadıkları ve düşüncelerinin etraflarınca kabul görmediği veya
muhalif grupların Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarına karşı
üstün geldiklerine dair inanış olarak özetlenebilir.
s ın

The Morning Post: Batı Kesin Taviz İstiyor

İngiltere’de yayınlanan The Morning Post’ta yer alan yazıda,


ba

Türklerin bir tarafta bağımsızlıkları konusunda ısrarlı oldukları


ve bu konuda Batıya hiçbir taviz vermeye yanaşmamaları diğer
taraftan da ülkelerini modernleştirmek yolundaki istekleri ve
bunu gerçekleştirmek için Batıdan yardım aramaları arasındaki
çelişkiye işaret ediliyordu. Türklerin yeni bir hukuk ve yeni bir
adli sistem istediğini ve ayrıca Batıya kendilerinin eski yöne-

21 The Times, 3 Şubat 1923. Akt. Yılmaz, İngiliz Basını ve..., s. 33.
 76  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

timden farklı bir yapı öngördüğü sözünü verdiğini söyleyen The


Morning Post bütün bunlara rağmen Batının daha açık ve kesin
garantiler istediğini ve İtilaf devletlerinin yeni Türkiye’deki reji-
min iyi niyetli girişimlerini hiç hesaba katmadığını söylüyordu.
Bu konuda iyi niyetin yeterli olmadığını savunan The Morning
Post örnek olarak da Bolşevikleri veriyor ve Lloyd George’un
Rusya ile yapmış olduğu ticaret anlaşmasının batılı sermayeyi
Bolşevik Rusya’da riske soktuğunu belirterek itilaf devletlerinin

ı
sermaye sahiplerine açık bir garanti olmadan Türkiye ile ticari

as
ilişkiye girmenin güvensizliği konusunda uyarıyordu.
Yine The Morning Post yeni Türkiye’nin ülkenin bağımsızlığı
ve ülke üzerinde yabancı etkisi konusunda oldukça hassas ol-
py
duğunu vurgulayarak Türkiye’ye imalı bir uyarıda bulunuyordu.
Eğer Türkiye tercihini batıdan yana yapıyorsa bu tercihe bağlı
olarak belirli sonuçları da kabul etmek zorundaydı. Çünkü
ko
Batı kendisine belirli garantiler verilmeden Türkiye ile ticari
ilişki içine girmezdi, girmeyecekti. Bunun sağlanması için
gerekli şartlar Türkiye tarafından yerine getirilmeliydi.
Lozan’da Türkiye ile itilaf devletleri arasındaki problem ko-
s ın

nularından birisi de Osmanlı borçları ve kapitülasyonlar ile ilgili


olanı idi. İngiliz kamuoyu özellikle muhafazakâr basın Türkileri
konferanstaki tutumlarından dolayı eleştirerek Türk delegeleri
mali konuların karmaşıklığını anlamakta yetersiz olmakla itham
ediyorlardı. Diğer yandan görüşmelerde aşırı vatansever ve
ba

milliyetçi bir yaklaşımla hareket etmekle suçluyorlardı.


Türk Rus ilişkilerine de gayet endişeli yaklaşan The Morning
Post Türkiye’nin Rusya ile olan ilişkisinin samimi ve başarılı
olup olmayacağı konusuna şüpheyle bakıyordu. Diğer yan-
dan da Türkiye’nin yeniden inşasının Batı yardımı olmadan
başarılamayacağını yazıyorlardı. Bu durumun yeni Türk lideri
tarafından bilindiğinden emin olduğunu ve yeni Türk liderinin
ŞUBAT 1923  77 

Bolşeviklere ve Almanlara güvenmediklerini söylüyor ama yine


de Türkleri Bolşevik metotlarını kullanma suçluyorlardı.
The Westminister Gazette’de seri halde yayınlanan ve çoğu
Türkiye’nin ekonomik durumu ile ilgili konuları kapsayan ya-
zılarında J.A. Spender diğer gazeteciler gibi Türkiye üzerindeki
Bolşevik tesir konusuna şüpheli bir tarzda yaklaşıyordu. Spender,

ı
dünyada Müslüman bir Türk ile Bolşevik bir Rus kadar yaşam

as
biçimleri, hükümetleri ve dinleri birbirine benzemeyen iki insan
bulunamayacağını söylüyordu.
Diğer taraftan Lozan görüşmelerinin kesintiye uğramasının
py
hemen öncesinde The Daily Telegraph İngiliz delegasyonuna
Türkiye’ye karşı cömert davranmasını ve Türkiye’nin kendi
ayakları üzerinde durmasının sağlanmasını tavsiye ediyordu.
ko
Ama gazete gerçek endişesini Türklerin İstanbul ve Boğazlar’da
bulunan İngiliz birliklerine saldırması ihtimalinden kaynak-
landığını gizlemiyordu. Gazete, Lozan barış görüşmelerine ara
verilmesi sonrasında bu ılımlı tavrını yine sürdürerek Mustafa
s ın

Kemal Paşa’nın planladığı ekonomik politikanın kabul edilebilir


olduğunu ve bu modelin sanıldığı gibi Bolşeviklerin gerçekleş-
tirdiği ekonomik model olmayıp Batılı bir ekonomik yapılanma
olduğun belirtiyordu.22
ba

Görüldüğü gibi bu muhafazakâr İngiliz basını Türkiye’nin bir


zafer kazanarak Lozan’a gelmiş bir ülke gibi değil de kendisini
Batı’ya kabul ettirmek zorunda olan bir ülke gibi görüyordu.

22 The Morning Post, 6-7 Şubat 1923. Akt.Yılmaz, İngiliz Basını ve..., s. 34-35.
 78  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

İngiltere’de Aykırı Ses: “Musul İçin Niye Ölelim?”

The Sunday Pictorial23 gazetesinde çıkan bir makalede Lovat


Fraser, Türklerin Lozan’a gerçekten bir barış anlaşması imzala-
mak ve barış yapmak için geldiklerine ama bir karara varılması
konusunda hızlı hareket edemediklerine inanıyordu. Diğer
taraftan Freser, Lozan’da Türk delegelerine yapılan muameleleri

ı
yaramaz okul çocuklarına yapılan muamele ile kıyaslayarak bu

as
durumu İngiliz kamuoyuna şikâyet ediyordu.
Freser, “Türklerle neden savaşacağız ve Musul neresi? Bunun
bize ne faydası var?” gibi sorular soruyor ve Türklerle tekrar
py
savaşmanın yapacağı tahribatın veya Türkiye ile bir savaş çıkar
ise bunun Hindistan’daki Müslümanlar üzerinde yaratacağı
etkinin birlikte düşünülmesini istiyordu. Freser, bu konularda
kamuoyunu uyarıyor ve endişesini dile getiriyordu.
ko
The Nineteen Century and After adlı dergide yer alan ma-
kalesinde Hulme Beamen, Lord Curzon’un “İngiltere bir inç
taviz vermektense savaşa girmeyi tercih eder” şeklindeki açıkla-
masını sorgulayarak İngiliz vatandaşlarının İngiltere hükümeti
s ın

tarafından Irak yönetimine getirilen Hicaz Bedevisini hoşnut


etmek uğruna Musul için savaşmaktan memnun olacağının
şüpheli olduğunu söylüyordu. Aynı dergide yer alan “Türkiye”
başlıklı başka bir makalede de benzer görüşler dile getiriliyordu.
ba

Lozan’da Türkiye’ye karşı takınılan tavır eleştirilerek Türklerin


hiç değilse Portekiz ve Paraguay ile eş değer kalibrede bir millet
olarak tanınmasını kabul etmeyen İngiliz delegeleri suçlanıyor
ve delegelerin kafalarında hala eski emperyal düşünceler taşıdığı

23 The Sunday Pictorial, İngiltere’de, pazar günleri yayımlanan ulusal bir haftalık
gazetedir. İlk sayısı 14 Mart 1915’te yayımlanmış olup 1963’te isim değişikliği
sonrasında Sunday Mirror olarak günümüzde de yayın hayatına devam
etmektedir. Bkz. https://en.wikipedia.org/wiki/Sunday_Mirror.
ŞUBAT 1923  79 

yeni Türkiye yerine Avrupa’nın hasta adamı ile görüştüklerini


sandıkları vurgulanıyordu.
Yeni Türkiye ile ilgili olarak Batının bu tür algılama yanlış-
lığına bir örnek de The Saturday Review’da yer alıyordu. Orta-
doğu’daki tehlikeye dikkat çekerek İtilaf devletlerinin Mustafa
Kemal Paşa’nın yeni ve hayret verici milliyetçilik anlayışı ile
BMM’nin müthiş ruh halini anlaması ve hesaba katması ge-

ı
rektiğini bildiriyordu.24

as
py
ko
s ın
ba

24 Yılmaz, İngiliz Basını ve..., s. 36-37.


MART 1923

ı
as
İngiliz Kadın Gazeteci Grase Ellison Anlatıyor

Savaş yıllarında ülkeler karşılıklı olarak diplomatlarını çe-


kerler ve dolayısıyla ülkeler arasında diplomatik münasebetler
py
kesilir. I. Dünya Savaşı öncesinde de böyle olmuş ve savaş so-
nunda ilgili devletlere barış talebimizi bildirmek vakit almıştı.
Milli Mücadele yıllarında da Ankara’daki TBMM Hükümeti
ko
ile Batılı devletlerin diplomatik ilişkileri henüz kurulmamıştı.
İşte bu boşluğu tarafların birbiri hakkında bilgi ihtiyacı veya
bazı haberlerin gidip gelmesi için gazeteciler, tüccarlar, özel
görevliler bu işi yürütmüşlerdir.
s ın

Nitekim Milli Mücadele yıllarında Mustafa Kemal Paşa ile


görüşen yabancı temsilciler oldukça fazladır. Bunlardan birçoğu
hatıra veya kitaplarında o günlerden bahsetmişlerdir. İngiliz
kadın gazeteci Grase Ellison da bunlardan birisidir. O gün-
ba

lerin Ankara’sı, İstanbul’u askerî ve siyasi kadroları hakkında


çok önemli ve kıymetli bilgiler veren Ellison’ın 100 yıl önceki
olayları anlattığı kitabı ilginçtir. 50 yıl önce Türkçeye Bir İngiliz
Gazetecinin Gözüyle Kuva-yı Milliye Ankarası adıyla çevrildi.
Milli Mücadelenin sonuna gelindiğinde İstanbul’da işgal
kuvvetleri komutanı General Harington ile görüşen Grase
Ellison, Harington’la görüşmelerini bakın nasıl anlatıyor:
Mart 1923  81 

“General Harington beni İngilizin karargâh kurdukları


Harbiye’ye çağırdı. Ankara’da görüştüğüm belli başlı kimseler
hakkında bilgi almak istiyordu. Milliyetçi liderlerin özellikle
Mustafa Kemal Paşa’nın kişiliğiyle ondan daha çok ilgili pek
az İngiliz bulabilirsiniz. O İsmet Paşa’dan namuslu, mükemmel
bir asker olarak sevgiyle söz ediyor. Ve Refet Paşa’yı ‘kendin-
den şimdiye kadar hiç kaba ve kötü bir kelime duymadığım

ı
çok sağlam bir dostum, çok akıllı bir insan’ olarak tanımlıyor.”

as
General Harington, işgal kuvvetleri komutanı olmasına
rağmen ilginç bir cümle kuruyor: “Biz burada hiçbir zaman
bulunmamalıydık”... py
Bu cevaptan cesaret alan gazeteci “İstanbul’daki bu berbat
İngiliz politikasının arkasında ne görüyorsunuz?” diye sorar.
General Harington, “Bazı nedenlerle Lloyd George’un
ko
Türkiye’yi çok iyi bilen kişilerin yol göstermelerini dinlemeyip
bu konuda tamamen cahil arkadaşlarını izlemesinden şimdiki
durumun doğduğu ileri sürülebilir. Hatta ben onun dışişleri
bakanına bile danıştığını düşünmüyorum” diyordu.
s ın

Evet, işgallerin sonu geldiğinde her ülke suçlular arıyordu.


İngiltere’deki mühim askeri ve sivil bürokratlar Türkiye’deki
başarısızlığı İngiliz başbakanının aşırı Türk düşmanı ve Yunan
sempatizanı olmasına bağlıyorlardı. Lloyd George elbette suç-
ba

luydu ama hiçbir zaman yalnız değildi...


İngiliz gazeteci Grace Ellison’un gözlemlerine dönecek olur-
sak, savaş yıllarında Türkiye’ye gelen ve Ankara’ya gidip orada
başta Mustafa Kemal Paşa olmak üzere Milli Mücadelenin
önemli isimleri ile görüşmeler yapan Ellison aynı zamanda
Anadolu ve İstanbul hakkında da ciddi gözlemler yapar. Yazıla-
rında ve kitaplarında Türk İstiklal Harbini destekleyen mesajlar
 82  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

veren Ellison’un Türk kültürü ve halkına karşı da derin sevgi ve


saygı duyduğu anlaşılmaktadır.
Uzun yıllar Türkiye’ye ve daha pek çok ülkeye seyahat eden,
Türkiye hakkında birçok kitap yazan Ellison, Bir İngiliz Kadın
gazetecinin Gözüyle Kuvayı Milliye Ankarası adlı kitabında 1923
İstanbul’unda Beyoğlu semti ve insanları için şu izlenimlerini
aktarıyor:

ı
“İnsan Pera’dan müthiş bir uyarı alabilir. Kozmopolit olma

as
hevesleri içerisinde insanın kendini kaybedebileceği tehlikesini
anlamamıştım. Kozmopolit insanlar her millete aittirler fakat
hiçbirinin ruhunu taşımazlar. Bir millete ait olma anlamı
py
yüzlerinde yok. Tam bir ideal noksanlığı var. Anadolu’da iki
çeşit doğuştan gelen gurur duygusu gördüm. Biri milliyetçi
olmak, diğeri de sade köylü olmak gururu.”1
ko
Türkiye’deki siyasi değişimin İstanbul’a yansımasını da bir
gözlemci olarak şöyle betimliyor İngiliz gazeteci Grace Ellison:
“Tekrar Topkapı sarayını seyrediyorum. Yine muazzam
gurup hiç değişmemiş. Ama içimde aynı sevgi yok. Bunun
s ın

için de bir sebep bulamıyorum. Binalar eskisi gibi olağanüstü,


güneş hâlâ altın renginde parıldıyor. Mavi gök, boğaz ve selviler
aynen duruyor.
Yalnızca Türkiye’nin kalbi ve ruhu Ankara’ya geçmiş.
ba

Burası Türklerin Türkiyesi değil artık. Burada ben bir ya-


bancıyım. Beni selamlayacak dost bir Anadolu yüzü de yok.”

Asırlardır Doğu Roma ve Osmanlı İmparatorluğu’nun pa-


yitahtı olan İstanbul TBMM’nin Ankara’da açılmasıyla bera-
ber yavaş yavaş siyasi iktidar ve gücü Ankara’ya geçmiş ancak

1 Grace Ellison, Bir İngiliz Kadın Gözüyle Kuvayı Milliye Ankarası, Milliyet
Yayınları, 1973, s. 298.
Mart 1923  83 

İstanbul Türk ve İslam medeniyetinin güzide şehri olmaya


devam etmiştir.2

Müzakerelerin Kesilmesi İngiltere’ye Nasıl Yansıdı?

Lozan’da barış müzakerelerinin kesilmesi üzerine İngiltere


gündemine bakacağız. Konuyu İngiliz arşivlerine dayanarak
yapılmış tek doktora tezi olan değerli tarihçimiz Prof. Dr. Sev-

ı
tap Demirci’nin Belgelerle Lozan kitabından takip edeceğiz.

as
Lozan’da eli boş dönen İngiliz dışişleri Bakanı Lord Curzon,
İsmet Paşa’nın Ankara’da gördüğü tepkiden daha azını gördü.
Basında konferansı yönetim tarzı eleştirilmişti. Daily Mail gaze-
py
tesi manşetten “Lord Curzon’un başarısızlığı. İngiliz müzakere-
ciler onur kırıcı bir fiyaskonun gölgesinde dönüyorlar” diyordu.
Lozan’daki İngiliz delegasyonu antlaşma imzalayamasa da
ko
verdikleri diplomatik mücadele Hükümet tarafından takdirle
karşılandı. İngiliz parlamentosunda yapılan eleştiriler TBMM’de
İsmet Paşa’ya yapılanlar yanında çok hafif kalıyordu.
Milletvekili Aubrey Herbert Parlamentoda, “...Curzon
s ın

Lozan’a iyi niyet taşıyamadı. Ve müzakere ettiği Türklerle ko-


nuşurken bizimle İngiliz vatandaşlarıyla konuştuğu gibi konuştu.
Halbuki biz onun yurttaşları olarak istemesek de onun konuş-
malarına tahammül ediyoruz.” diyerek Curzon’un üslubunu ve
ba

müzakere tarzını eleştiriyordu.


Öte yandan bazı milletvekilleri Curzon’u eleştirmekten çok
müttefikleri tenkit ediyorlardı. Ryland Atkins parlamentoda
çok iddialı cümleler kuruyordu: “Türklere verilen sürekli ve
artan tavizler son 300 yılda Avrupa tarafından paha biçilmez
addedilen birçok şeyin günbegün, hafta be hafta yavaşça teslim

2 Ellison, Bir İngiliz Kadın..., s. 300.


 84  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

edilmesini” mümkün kılmıştı. Atkins Avam Kamarası’nda “Batı


uygarlığının hayal kırıklığı ve aşağılanması” diye tanımlıyordu
gelinen durumu.
Lord Curzon İngiltere’de başbakan olmak istiyordu ama
İngiliz başbakanı Bonar Law’ın çekilmesi üzerine kendisinin
değil Stanliy Baldwin’in atanması onda şok etkisi yaptı. Ama
bunu kısa süre içinde atlatıp görevinde kalmak istediğine dair

ı
bir mektubu başbakana gönderdi. Lord Curzon kısa süre için-

as
de Baldwin’in yerine başbakan olabilmek için Yakın Doğu’da
yani Türkiye ile bir barış antlaşmasını yapmış olarak ülkesine
dönmenin kendisine büyük bir avantaj sağlayacağı kanaatinde
idi. Bundan sonra Lozan’daki süreci bu duygu ve düşüncelerle
py
yürüteceğini söylemek abartı olmayacaktır.
Müzakerelerin İngiltere’ye yansımalarının yanında Musul
Meselesi’nin Avam Kamarasında görüşülmesinin ardından Saint
ko
Brice, Le Journal’deki yazısında Türklerin İngiltere’ye itimat et-
mediklerini ancak bu durumun kendilerini Fransızlara karşı da
yakın hissettikleri anlamına gelmediğini söylemiştir. Türklerin
Fransa’yı Lozan’da İngiliz planını takip ederek kapitülasyonların
s ın

devamını istemekle suçladıklarını ekler.3

Mustafa Kemal Meclis’e Hâkim

İstanbul’da İngiliz Yüksek İşgal Komiseri Rumbold’dan


ba

İngiliz Dışişleri Bakanı Curzon’a (7 Mart 1923) tarihli “Genel


Siyasi durum” hakkında bir rapor gönderiliyor. Buna göre;
İstanbul’dan bakınca Mustafa Kemal, Meclis’e hâkimdir.
Onun taraftarlarıyla karşıtları arasında tam bir çizgi çiz-
mek zordur. Onun iki büyük sloganı ‘Misak-ı Millî’ ve ‘Milli

3 S.B., “La Turquie se defie de L’Angleterre”, Le Journal, 4 Mart 1923, s. 3. Akt.


Sağlam, Batı Basınında..., s. 304.
Mart 1923  85 

Hâkimiyet’tir. Misak-ı Milli’nin yorumunda mebuslar arasında


görüş ayrılıkları görülmektedir. Mustafa Kemal’in taraftarları:
“Onun şahsına bağlı olan mebuslar ve 2) Misak-ı Milliye
bağlı olanlardır. Bunlar beraberce Meclis’te ‘Birinci Grubu’
oluşturuyorlar. Mustafa Kemal’in başlıca örgütü Müdafaa-i
Hukuk Cemiyeti’dir. Bir de Halk Partisi kurma çalışmaları
başlatılmıştır. Karşıtlar ise çeşitli gruplardan oluşmaktadır. Eski

ı
İttihatçılar, Saltanatçılar ve irili ufaklı çeşitli gruplar. İttihatçı-

as
ları Kemalist’lerin içine çekmek için çeşitli girişimler olmuşsa
da bu çabalardan pek az sonuç alınabilmiştir. İttihatçılar asıl
muhalefeti oluşturuyor ve barış yapılınca ülkeye hükmeden
kuvvet olabilirler. Hangi kategoriye girecekleri belli olmayan
py
başka muhalifler de vardır. Bütün Mustafa Kemal karşıtları
Meclis’te ‘İkinci Grubu’ oluşturuyorlar. Son olarak barışa karşı
olanlar da ortaya çıkmıştır ki bunların başında Fevzi Paşanın
ko
bulunduğu söyleniyor. Mustafa Kemal’den sonra Meclis’te en
önemli şahsiyet olan Rauf Bey ise dikkatli bir oyun oynamak-
tadır. Dış politikada barışçıdır, iç politikada ise İttihatçılardan
yanadır. Mustafa Kemal kesin bir tutum takınmadan barış
teklifleri konusunda Meclis’in nasıl şekilleneceği belli değildir.
s ın

‘Karaağaç’sız ve Musul’suz barışa hayır’ sesleri de yükseliyor.


Mustafa Kemal’in tutumunda iki tehlike var: Barış konusunda
fazla oyalanırsa Meclis’te kontrolü elinden kaçırabilir veya şah-
sen barış isterken savaş taraftarlarına boyun eğebilir. Muhaliflere
ba

gelince, onların barış konusunda ortak bir politikaları olduğunu


sanmıyorum. Basında, Tanin gazetesi barıştan yanadır. Öteki
İstanbul gazetelerinin hepsi milliyetçidir ama Ankara’da ne
olup bittiğini pek bilmediklerinden barış konusunda kesin bir
tutum takınamıyorlar.”

İstanbul’daki İngiliz Yüksel komiserliği Ankara’dan edindi-


ği bilgileri Londra’ya şöyle geçtiğini öğreniyoruz: İstanbul’da
 86  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

İngiliz Yüksek Komiseri Rumbold’dan Curzon’a gönderilen


rapora göre (13.3.1923):
“Barış teklifleri konusunda Meclis’te günlerdir devam eden
tartışmaların sonunda Mustafa Kemal söz almış ve Hükü-
met tekliflerinden yana bütün ağırlığını koymuştur. Böylece
gürültücü muhalefeti çökertmiştir. Anlaşılan Mustafa Kemal
barışın gerekli olduğuna karar vermiştir ve barış yapılınca içerde

ı
bayındırlık projelerine dönecektir. Büyük tartışma sırasında

as
Meclis’te olup bitenler hakkında pek az şey sızmıştır. Söylen-
diğine göre müzakerelerde 275 mebus bulunmuş, bunlardan
75’i oylamaya katılmamış, 175’i Hükümet teklifleri lehinde,
20’si aleyhinde oy kullanmış. Barış yapılırsa Kemalistler ile
py
anti-Kemalistler arasında şiddetli bir kavga olacaktır. Bu kavga
pek kendini beğenmiş olan Türkiye’yi zayıf düşürecektir. Şim-
dilik en acil ve hayati sorun barış veya savaş sorunudur. Türk
ko
karşı-teklifleri konusunda elastiki davranmayı öneriyorum. Türk
gazeteleri Hükümetten yana tutum takındılar. Yalnız Tevhid-i
Efkâr karşıdır. Tanin, 27 Şubat’ta ‘Ekonomik ve Mali Sorunlar’
başlıklı uzun bir yazı yayımladı. Bu yazıda Fransız etkisi var.
Cahit Bey imzalı bu yazıya burada genişçe yer ayırdım, yararlı
s ın

olabilir. İsmet Paşa yine Heyet Başkanı olacak ve daha küçük


bir heyetle Lozan’a gidecek. Öteki Türk delegeleri belki Hasan
Bey ve Rıza Nur olabilir.”4
ba

Türk Tasarısı Müttefiklere İletiliyor

Lozan Barış müzakereleri kesildikten sonra Türkiye’ye dö-


nen delegasyon TBMM’de Antlaşmaya dair olup biteni mil-
letvekillerine anlattılar. 24 Şubat’ta saat bir buçukta başlayan
tartışmalar, 6 Mart’ta saat yedi itibariyle sona erdi. 6 Mart’a

4 Şimşir, Lozan Günlüğü, s. 449-453.


Mart 1923  87 

kadar süren toplantıların sonunda meclis nihayet karara vararak


üç maddeden oluşan bir bildiri yayınladı.
Bu bildiri (8 Mart tarihli) The Manchester Guardian gazete-
sinde “Turkish Conditions Of Settlement (Anlaşma için Türk
Şartları)” başlıklı haberde, Lozan Antlaşması’nın Türklerin
bağımsızlığı açısından sakıncalı olduğu gerekçesiyle reddedildiği
ve müttefik güçlerin taslağın bu hali ile kabulünde ısrar etmeleri

ı
durumunda sorumluluğun kendilerinde olmayacağı resmi bir

as
bildiriyle duyurulduğu belirtildi. Habere göre bildiri şöyleydi:
“Hükûmetimiz, büyük bir çoğunluk tarafından Musul’un kısa
bir sürede çözüme kavuşturulması, Türkiye’nin mali, iktisadi
py
ve idari konularda tüm bağımsızlık haklarının güvence altı-
na alınması, işgal altındaki topraklarımızın barış sağlandıktan
hemen sonra hızla tahliye edilmesi temelinde müzakereleri
ko
sürdürmekle görevlendirildi.”5
Ali Naci Karacan’ın ifadesi ile Millet Meclisi’nden çıkan
bu sonuç genel itibariyle İsmet Paşa’nın başarısı sayılmaktadır.
Çünkü Büyük Millet Meclisi, İsmet Paşa tarafından onaylanan
s ın

tüm prensipleri kabul ederken, kabul edilmeyen maddeleri red-


detmiştir. Bu aynı zamanda meclisin İsmet Paşa’ya güvenoyu
vermesi anlamı da taşımaktadır. Diğer yandan, Ankara hüküme-
tinin aldığı ve kamuoyuna duyurduğu bu karar, Ankara’da mev-
ba

cut olan aşırı unsurların mecliste üstün geleceği kaygısı taşıyan


İngiliz siyasi çevrelerinde de rahatlamaya neden olmuştur. Millet
Meclisi’nde çıkan bu sonuç üzerine vekiller heyeti toplanarak
müttefiklere verilecek olan cevap üzerinde çalışmaya başladı. 9
Mart 1923’te yaklaşık yüz sayfa uzunluğundaki ve müttefiklerin

5 “Turkish Conditions Of Settlement”, The Manchester Guardian, 8 Mart 1923,


s. 9, akt. Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde..., s. 103-104.
 88  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

31 Ocak 1923’te sunduğu tasarı ile yan yana gösterilen, Türk


tasarısı İstanbul’daki müttefik yüksek komiserlerine iletildi.6

Dünya Merakta: Savaş mı Barış mı?

Lozan Konferansı’nın Şubat ayında yarıda bırakılması son-


rası müttefik devletlerin ve dünyanın gözleri yenilmiş olarak
gördükleri Türklerin tepkisine dönmüştür. Bu konuyla ilgili

ı
Amerikan’da yayımlanan The Omaha Morning’in “Türk Önerileri

as
Barış Antlaşması İçin Temel Oluşturabilir” başlıklı haberinde
Türk önerilerine karşı beklentiyi gözler önüne sermektedir.
Haberin içeriğinde: “Müttefik Yüksek Komisyonu, Ankara elçisi
py
Adnan Bey’e Türk karşı önerilerinin büyük olasılıkla barış için
tatmin edici bir temel oluşturacağını bildirmiştir”7 denmektedir.
Aynı konu dâhilinde The Washington Times gazetesi “Eş
ko
zamanlı olarak Türkiye Yüksek Komiseri Sir Horace Rumbold,
İngiliz Dışişleri Bakanlığı’na Doğu’da barış umutlarının hiç
bu kadar parlak olmadığını bildiriyor” haberini yayımlamıştır.8
Sir Horace Rumbold’ın ifadelerine göre İstanbul muhtemelen
s ın

yeni bir konferans yeri olarak kabul edilecektir. Bağımsızlık


konusunda Türkiye, müttefiklerden istemediği hiçbir ayrıcalığın
kendisinden istenmemesini talep etmektedir.
Ankara’daki meclisin karşı tekliflerinin belirtildiği notanın
ba

Adnan Bey tarafından müttefiklere iletilmesinin İspanyol ga-


zeteleri olan El Herald de Madrid ve La Voz’da da yerini aldığı
görülmektedir. Haberin içeriğinde Adnan Bey’in ilettiği notada
Türk hükümetinin antlaşmada belirttikleri toprak hükümlerinde

6 Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde..., ss. 103-104


7 “Turk Propasals May Furnish Base for Peace Treaty, The Omaha Morning, 12
Mart 1923, s. 2.
8 The Washington Times, 12 Mart 1923, s. 24.
Mart 1923  89 

herhangi bir değişikliği kabul etmeyecekleri hatırlatılmıştır.


Ayrıca Meis ve Bozcaada üzerinde mutlak egemenlik talep
edilmekte olduğuna dikkat çekilmektedir. Kapitülasyonların
tamamen kaldırılması istenmektedir. Yapılan bu teklife göre
antlaşmanın ekonomik meseleleri ayrı olarak görüşülecektir.
Müttefiklerin el koydukları gemilerin tamamının iadesi ise şart
koşulmaktadır. Notanın sonunda ise “Millet Meclisi ve Türk

ı
halkının barışçıl hisleri ilan edilmiştir.” notu düşülmektedir.9

as
Görüldüğü üzere tam 100 yıl önce bu günlerde başta İngiltere
olmak üzere İspanya’dan ABD’ye kadar kamuoyu Türkiye ile barış
mı yapılacağı yoksa yeniden bir savaş mı başlatılacağını merak
py
ediyor ve diplomatik metinlerden günlük gazetelere kadar konu
olmayı sürdürüyor. Nitekim unutmayalım ki Lozan Barış Ant-
laşması sadece Türk İstiklal Mücadelesini sonlandıran değil, aynı
zamanda I. Dünya Savaşını da bitiren barış antlaşması olacaktır.
ko
“Mustafa Kemal Paşa Barışı Zaruri Görüyor”

Lozan müzakerelerinin kesilmesi üzerine sık sık gündemi


s ın

meşgul eden yeniden bir savaş ihtimali, zaman zaman yabancı


yayın organları tarafından yatıştırılmak isteniyor:
Amerika’nın Washington eyaletinde yayımlanan The Evening
Star gazetesi 13 Mart 1923 günü, dünyada hüküm süren mev-
cut siyasal atmosfer ile ilgili, “Oldukça iyi geçiniyoruz... Kara
ba

haber tellallarının, şimdiye kadar başımıza geleceğinden emin


oldukları başka bir Avrupa savaşı patlak vermedi. İngiltere ve
Fransa, Türkiye ile kanlı bir savaş içerisinde değil” diyerek Lozan
barış görüşmelerinin tekrar devam edeceğine vurgu yapıyordu.

9 El Heraldo de Madrid, 12 Marzo 1923, s. 3; La Voz, 12 Marzo 1923, s. 5.


Akt. Esin Tüylü Turan, İspanyol Basınında Türk Milli Mücadelesi, Sakarya
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Temmuz 2019, s. 559.
 90  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Gazete; “Yunanlılara karşı kazandıkları zaferin dünya savaşın-


da müttefikler karşısında nihai zafere eşit olduğu konusunda
tüm dünyayı efsunlamakta şaşılacak bir başarı elde etmiş olan
Türkler, küçümser bir edayla diğer bir Lozan müzakere davetine
katılmaya istekli görünüyorlar”10 ifadelerine yer veriyordu.
Genel durumla ilgili çizilen bu olumlu manzaranın yanı
sıra Lozan müzakerelerinde son gelişmelerin neler olduğunu,

ı
İspanyol El Imparcial ve La Libertad gazetelerinin aynı tarihli

as
haberlerinde okuyoruz:
“Bir önceki gün, 12 Mart 1923’te İngiliz Yüksek Komiser
Henderson, Ankara Hükümeti’nin hazırladığı karşı teklifleri
py
iletmek için Londra’ya gitmiş ve buradan sonraki durağı ise
Paris ve Roma olacaktı. Henderson, Fransa ve İtalya hükümet-
lerinin, sunulan karşı tekliflerin kabul edilip edilmeyeceği ile
ilgili görüşlerini alacaktı.”11
ko
Bir diğer taraftan İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri
Rumbold, Curzon’a gönderdiği raporunda, Türkiye’de yaşanan
gelişmeleri aktarıyor. Ankara Meclisi’nde barış önerilerinin
görüşülmesi, nihayetinde Mustafa Kemal Paşa’nın söz alarak
s ın

hükümet teklifleri lehine yaptığı konuşma ile neticeye var-


mış, mevcut muhalefet bastırılmıştır. Mustafa Kemal’in tavrı
Rumbold tarafından Paşa’nın barışı zaruri gördüğü şeklinde
yorumlanıyor. Rumbold raporunda barış sonrasında Türkiye’de
ba

Kemalist ve Anti-Kemalistler arasında büyük bir çatışma çık-


masını öngörüyordu. Rumbold, savaş veyahut barış meselesini
oldukça ehemmiyetli gördüğünü söyleyerek Ankara’nın karşı
teklifleri karşısında esnek tutum alınmasını öneriyordu.12

10 “Optimism”, The Evening Star, 13 Mart 1923, s. 6.


11 El Imparcial, 13 Marzo 1923, s. 1; La Libertad, 13 Marzo 1923, s. 1. Akt. Tüylü
Turan, İspanyol Basınında..., s. 559.
12 Şimşir, Lozan Günlüğü, ss. 452-453.
Mart 1923  91 

Reuters: “TBMM Lozan’ı Reddetti”

Amerika’da yayımlanan The Cody Enterprise “Türkiye Lozan


Antlaşması’nı Reddetti” manşetiyle Lozan’a dair son gelişmeleri
aktarmıştır. İstanbul’dan Reuters’a gelen habere göre Ankara
Meclisi Lozan Antlaşması’nı reddetti. Ankara’dan gelen resmî
bir telgrafta, meclisin Lozan antlaşması taslağının Misak-ı

ı
Milliye aykırı olduğu için kabul edilemez olduğuna karar verdiği
bildiriliyor.13 Lozan Antlaşması’nın koşullarına Türkiye’nin karşı

as
çıkışı New Jersey’de yayımlanan Perth Amboy Evening News
tarafından “Kavga Etmeye Değmez” başlığıyla yayımlanmış-
tır.14 Lozan’la ilgili Bulgaristan’da günlük olarak yayımlanan
py
Dnevnik gazetesinde “Türkiye ile büyük güçler arasında Lozan
görüşmelerinin ikince defa başlatılmasından söz edilmektedir.
Bulgar hükümeti Ege’ye çıkış konusuyla alakalı Ankara’yla ileti-
ko
şimde olmalıdır. Çünkü bu konuda Türk menfaatleri ile Bulgar
menfaatleri uyuşmaktadır. Türkiye Dedeağaç’ta Yunanistan’ı
görmektense Bulgaristan’ı görmeyi tercih edecektir”15 denilirken
İspanyol gazetesi La Correspondencia de España ise sonraki Barış
konferansının Paris’te toplanacağını ve başkanlığını Poincaré’in
s ın

yapacağını duyurmuştur.16
Aynı gün içerisinde siyasi olayların yanı sıra Türkiye’de ya-
şanan sosyal gelişmeler de basında yankı bulmuştur. Amerikan
gazetesi New Britain Daily Herald “Türkiye Reformları Geliyor”
ba

başlığı altında “Türkiye’deki milliyetçi rejimin en övgüye değer


amaçlarından biri, dünyanın diğer kadınlarına tanınan özgürlük
ve ayrıcalıkların hiçbirinden yararlanamayan Türk kadınını

13 “Turkey Rejects Lausanne Treaty”, The Cody Enterprise, 14 Mart 1923, s. 7.


14 “Not Worth a Fight”, Perth Amboy Evening News, 14 Mart 1923, s. 9.
15 Dnevnik, s. 6998, 14 Mart 1923, s. 1. Akt. Ertürk, Bulgaristan Basınında..., s. 29.
16 La Correspondencia de España, 14 Marzo 1923, s. 8., Akt. Tüylü Turan, İspanyol
Basınında..., s. 562.
 92  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

özgürleştirmektir. Türkiye’deki kadın haklarının önde gelen


savunucuları, İstanbul Amerikan Kız Koleji mezunu Halide
Edip Hanım ve Mustafa Kemal Paşa’nın 19 yaşındaki güzel
gelini (Latife)’dir”17 ifadeleri yer alırken The Casper Daily Tri-
bune de aynı haberi yayımlamıştır. Haberin devamında şöyle
denilmektedir:
“Madam Kemal (Latife Hanım), yüzyıllar önce Muhammed

ı
inancının kurucusu tarafından öngörülen davranış ve giyim

as
kurallarının bugün uygulanabilir olmadığında ısrar ediyor ve
Türk kadın yaşamına bazı Batı geleneklerini enjekte etmeyi
amaçlıyor. Yeni Türkiye’nin büyümesiyle birlikte Türk kadınları
py
yavaş yavaş ev içi esaretlerinden kurtuluyor ve zaman zaman
gerçek hayatla tanışıyorlar. Artık İstanbul’da sokaklarda ve
eğlence yerlerinde neredeyse yabancı kadınlar kadar çok sayıda
görünüyorlar.”18
ko
Bugünün haberleri içerisinde Amerikan The Indianapolis
Times gazetesinin “ABD’li Amiral Türkiye’nin Eylemlerini
Protesto Etti” haberine göre Amerika’nın Yakın Doğu’daki
s ın

Başkomutanı Amiral Mark L. Bristol, salı günü Ankara Ulusal


Meclisi’ne bir nota daha göndererek Türkiye’ye ihraç edilen
Amerikan tahılına uygulanan gümrük artışını protesto etti. Yeni
nota, pazartesi günü benzer bir protestonun Meclis tarafından
reddedilmesinin ardından geldi.19
ba

Le Matin gazetesi ise Müttefiklerin projesinin Ankara tara-


fından reddedilmesiyle ilgili şunu söylemektedir: “Ankara’dan

17 “Turkish Reforms Are Coming About”, New Britain Daily Herald, 14 Mart
1923, s. 3.
18 “Emancipation For Women Of Turkey, Is Aim”, The Casper Daily Tribune, 14
Mart 1923, s. 2.
19 “U.S. Admiral Protest Actions Of Turkey”, The Indianapolis Times, 14 Mart
1923, s. 7.
Mart 1923  93 

gelen resmi bir telgrafa göre Büyük Millet Meclisi Lozan’da tan-
zim olunan projeyi Misak-ı Milliye aykırı bularak reddetmiştir.”20
İngiltere barış antlaşması için 2. evreye hazırlanıyordu. Lord
Curzon hızlı ve etkili müzakereler için Ankara`nın resmi no-
tasını değerlendirmek için Londra da müttefiklerini toplantıya
çağırdı. Curzon onları şöyle davet etti: “Majestelerinin hükü-
meti, Türklerin verdiği karşı önerilerin öneminin uzunluğu ve

ı
önemini dikkate alarak, tüm müttefik hükümetlerinin zorunlu

as
olduğuna inandıkları müttefik birliğini korumak amacıyla, Türk
notasını görüşmek üzere Fransız, İngiliz ve İtalyan uzmanların
bir an önce toplanmasını uygun görmektedir”. Londra’da yapı-
lacak toplantının gündemi üç madde idi.
py
1. Türk notasına verilecek cevaplar
2. Türkiye ile sürdürülecek müzakerelerde izlenecek yol
3. Toplantının yeri idi.
ko
Londra görüşmesinde Lord Curzon, toplantı bitinceye ve
sonuçlar duyuruluncaya dek tam bir gizlilik içinde devam et-
tirilmesi önerisinde bulundu. Diplomatlar, yaptıkları hakkın-
da dışarıda konuşmamaya karar vererek, kendilerini durum
s ın

olgunlaşmadan karşı tarafın bilgilendirilmeyeceği, bir davaya


hazırlıyor olarak değerlendirdiler.
Ancak müttefiklerin toplantısı Türk tarafı üzerinde olumsuz
bir etki yaptı. Türk basını müttefikleri, barış yapılmasına engel
ba

bir tavır takınmakla suçladı. Londra toplantısından endişe duyan


Dr. Adnan Bey Türk notasına bir an önce cevap verilmesi için
Rumbold’a baskı uyguluyordu.
Lord Curzon müzakerelerin II. Evresinde masaya sağlam
bir müttefik cephesi oluşturmak istiyordu. Türk tarafının kon-

20 “Le projet de Lausanne rejete par Angora”, Le Matin, 8 Mart 1923. Akt. Sağlam,
Batı Basınında..., s. 309.
 94  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

feransın İstanbul’da toplanması teklifi güvenlik bahanesiyle


ama aslında Türklere bir üstünlük sağlayacağı düşüncesiyle
reddedildi.21
The Manchester Guardian gazetesi toplantının sonunda yapılan
resmî açıklamayı duyurdu. Bu resmî açıklamada, Lord Curzon
başkanlığında toplanan müttefik temsilcileri tarafından, mali,
ekonomik ve diğer noktalardaki Türk karşı önerilerinin uzman

ı
komiteleri ile değerlendirildiği, incelemelerden ve tartışmalardan

as
sonra tüm noktalarda müttefiklerin tam bir görüş birliğine vardık-
ları, raporların onaylanıp, İsmet Paşa’nın 8 Mart tarihli notasına
cevap taslağının ilgili hükümetlere gönderildiği belirtildi. Buna
py
göre, kırk sekiz saat içerisinde onayın verilmesi ve İngiliz, Fransız,
İtalyan ve Japon temsilciler tarafından Ankara’daki Türk hükü-
metine iletilmesi için İstanbul’a gönderilmesi umulmaktaydı.22
ko
Artık Postalar Türklerin Kontrolünde

Fransız basını Lozan sürecinde Türklerin sunduğu karşı


önerilerle ilgili Journal des Débats’te, General Pellé’nin Türkle-
rin karşı önerilerini Fransız Dışişleri Bakanlığı’na ilettiğini ve
s ın

konunun Londra’da ve Roma’da İngiliz ve İtalyan yetkililerle


tartışılacağını yazmıştır.23
Cordova Daily Times’ın yayımladığı haberde, “Türk milletinin
kahramanı Mustafa Kemal Paşa, geçtiğimiz günlerde annesinin
ba

İzmir’deki kabrini ziyaret etti, sessizliğin ortasında titreyen


sesiyle elini kaldırıp ant içti. Bugün o yemin tüm Türkiye’de bir
slogan haline geldi. Bu yemin bütün Türk halkını etkisi altına

21 Sevtap Demirci, Belgelerle Lozan, Alfa Yayınları, İstanbul 2011, s. 151-158.


22 The Manchester Guardian, Allied Reply To Turks, (28 Mart 1923), s. 9. Akt.
Murzioğlu, “Lozan Konferansı Sürecinde”...,s.106
23 Journal des Débats, 15 Mart 1923 s. 1. Akt.Gülcan, Fransız Kaynaklarına
Göre..., s. 184.
Mart 1923  95 

almış milliyetçi bir ruhun ifadesi olarak değerlendirilebilir. Ve


yine bu yeminde yakın doğu krizinde Türkiye’nin müttefiklere
karşı kararlı duruşunun izahı görülebilir.”24 denmektedir.
New Britain Daily Herald gazetesindeki “Yakın Doğu Gazisi
Türkleri Tartışıyor” başlıklı habere göre Kızıl Haç’ta görevli
olan ve 18 yıldır Kafkasya Yakın Doğu Yardım Heyeti Ge-
nel Müdürü bulunan Yüzbaşı Yarrow’un, New Britain Rotary

ı
Club’da yaptığı konuşmanın konusu ‘Türkiye ile ne yapılmalı’

as
idi. Türklerin dış görünüşlerinden çok mert, iyi yetişmiş ve
doğuştan centilmen olduklarını belirten Yarrow, Türkiye’nin
Dünya Savaşı sona erdiğinde mütevazı bir ülke olduğunu, ancak
py
şimdi tüm medeni dünyaya meydan okuduğunu ve hatta Bir-
leşik Devletler tarafından yapılabilecek herhangi bir anlaşmayı
dinlemeyi reddettiğini söylüyordu.25
Amerikan The Evening Star gazetesinde Türkiye’yle ilgili
ko
“Posta Dairesi, Anadolu’ya gönderilen tüm postaların Türk
sansürüne tabi olduğunu ve Türkiye’ye gönderilen taahhütlü
mektupların yalnızca göndericinin sorumluluğunda kabul edil-
diğini duyurdu. New York Postanesi, Anadolu’dan iade edilen
s ın

2.500 mektubun teslim alındığını bildirdi. Departmana ulaşan


bilgilere göre, Türk müfettişlerin şartlarından biri, mektupların
Türkçe, Fransızca, İtalyanca veya İngilizce yazılmış olmasıdır.”26

“Türkler Yabancıların Ayrıcalıklarını Kısıtlayacak”


ba

Lozan görüşmelerinin kesilmesinden bu yana genel siyasi


gündem, konferansın yeniden toplanması için Türk tarafının

24 “Kemal Swears To Regain Lost Turk Freedom”, Cordova Daily Times, 15 Mart
1923, s. 5.
25 “Near East Veteran Discusses The Turk”, New Britain Daily Herald, 15 Mart
1923, s. 13.
26 “Subject to Censorship”, The Evening Star, 15 Mart 1923, s. 56.
 96  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

karşı tekliflerinin müttefik devletler tarafından incelenmesi ve


inceleme neticesinde konferansın ne zaman devam ettirilece-
ğinin belirlenmesi ile ilgilidir.
Amerikan The Evening Star gazetesinin 16 Mart 1923
tarihli “Kemalist Hükümet Türkiye’deki Yabancıların Ayrı-
calıklarını Kısıtlayacak” manşetiyle dikkat çeken haberinde
“Ankara’nın karşı önerilerini içeren metnin incelemesi, Ankara

ı
Hükümeti’nin, anlaşma taslağının Türkiye’deki yabancıların

as
durumu ile ilgili tüm hükümlerine karşı ciddi güvensizlik duydu-
ğunu göstermektedir. Metnin neredeyse bütün düzenlemeleri bu
maddelerle ilgilidir ve anlaşma ile mutabık olunan ayrıcalıkları
py
kısıtlayacaktır. Diğer bir taraftan anlaşmanın boğazlar meselesi
ile ilgili kısmı Türkler tarafından neredeyse dokunulmadan
(aynen) bırakılmıştır”27 ifadeleri yer alıyor.
Diğer bir taraftan Amerikan’ın New Jersey eyaletine bağlı
ko
Wildwood şehrinde çıkan Five Mile Beach Weekly Journal’ın
güncel olaylar köşesinde şu ifadelere yer veriliyor:
“Türkler kesin olarak Lozan Anlaşması’nı reddettiler ve
yeni koşullar için müzakere talebinde bulunacaklar. Kemal
s ın

Paşa ve onu takip edenler, müttefik saflarındaki yalnız Türkiye


ile anlaşma ile ilgili değil, Almanya’daki Fransız faaliyeti, mali
anlaşmalar ve diğer meselelere dair anlaşmazlıklardan ötürü
üstünlüğün kendilerinde olduğunu düşünüyor. Türkler, (du-
ba

rumdan) istifade etmeyi öneriyorlar ve imzalanacak herhangi


bir anlaşma maddelerinin Misak-ı Milli hükümleri ile uyuşması
hususunda ısrar ediyorlar. İngiltere, Fransa ve İtalya arasında,
Yakın Doğu meselesinin gelecek idaresinde kesin bir politika
çizgisinde bir araya gelmek adına çaba gösteriliyor, zira her üç
hükümet de, büyük güçler arasında bir ön mutabakat olmaksızın

27 “Turk Note Parley Set For Tuesday”, The Evening Star, 16 Mart 1923, s. 10.
Mart 1923  97 

Yakın Doğu Konferansı’nın herhangi bir devamının muhtemel


suretle neticesiz kalacağına inanıyor. İngiltere Dışişleri Bakanı
Lord Curzon defaatle Lozan belgesinin (daha fazla) indirge-
nemeyecek minimum müttefik koşullarını temsil ettiğini ifade
ederken, Yakın Doğu sorununun, zorlukların ve İngiltere’nin
İstanbul’dan çekilmesini gerektiren ekonomik baskıların far-
kında olan çevrelerde, müttefiklerin tartışmalı konularda makul
bir uzlaşmayı kabul etmeye hazır olduklarına inanılıyor.”28

ı
as
İngiltere Musul’da Ne İstiyor?

19 Mart 1923 günü İngiltere, müttefikleri Fransa ve İtalya’yı


py
Londra’da toplantıya çağırdı. Toplantının konusu Türkiye’nin
Lozan Barış Antlaşması’na karşı verdiği nota idi. İtilaf devletleri
Londra’da toplanmadan önce İngiltere, gözlerden ırak bir yerde
ko
birtakım işler çeviriyor, aslında Türkiye’yi çevreliyordu.
İngiltere’nin Irak Komisyon Raporu hazırlanmış ve İngiliz
hükümeti bu rapor doğrultusunda Musul’da kalmaya karar ver-
mişti. Rapora göre İngiltere Musul’dan çıkarsa Asya’da boşuna
savaşmış olacaktı. Türkiye ise sadece Avrupa’da değil Asya’da da
s ın

muzaffer olacaktı. Daha ilginç yorum ise bu durumun sadece


statuqoante yani (savaş öncesi durum) olarak kalmayacağı daha
fazlası olacağı şeklinde idi. Dolayısıyla İngiltere’nin Musul yani
petrol konusunda kararlılığını göstermesi zamanı gelmişti.
ba

Musul konusunun Lozan’da Milletler Cemiyeti’ne hava-


le edilmesi hususunda mutabakata varılmıştı. Dolayısıyla iki
ülkenin de bölgede operasyon yapması yasaktı. İngiltere bu
yasağı çiğneyerek Irak’ın kuzeyine askerî harekât başlattı. Hedef,
Türkleri Musul’dan çıkarmak Türkiye yanlısı Kürtleri etkisiz-

28 “News Review of Current Events”, Five Mile Beach Journal, 16 Mart 1923, s.
2.
 98  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

leştirmek idi. Musul’da İngiliz hâkimiyetini güçlendirip Musul


vilayetini Sevr sınırlarına kadar uzatmaktı.
Ankara İngiltere’yi protesto etti. Hukuken hala Türkiye
toprağı olan Musul vilayetinde antlaşma arifesinde statükoyu
bozucu askeri faaliyetlere girişmek ne hukukla ne de iyi niyetle
açıklanamazdı.
İngiltere ise olayı hem dünya kamuoyundan sakladı hem de

ı
işin mahiyetini küçülterek “kamu güvenliğine karşı bir tehdidin

as
gerektirdiği yerel bir idari önlem” olarak açıkladı.
İngiltere’nin hemen yanı başımızda Musul’da giriştiği askeri
operasyon iki ülkeyi tekrar savaşın eşiğine getirdi. Ancak Türkiye
py
barışa bu kadar yanaşmışken, elde edilenleri kaybetme ihtimali
ve Lozan’ın ikinci evresinde yalnız kalma ihtimali dolayısıyla
olayı büyütmek istemedi. Bu oldu-bittiyi kabul etmeyi tercih etti.
ko
Bu siyasi ve askerî tavır, karşı tarafın gözünden Türkiye’nin
barışı İtilaf devletlerinden daha çok istediği şeklinde okuna-
caktı.29
s ın

Mustafa Kemal Paşa’nın Taktikleri

Bugün gündemde çok çeşitli siyasi konular ele alınıyor. İn-


giliz The Times gazetesi, “Müttefikleri Etkileme Çabası” başlıklı
ilk haberine şöyle başlıyor:
ba

“Kısa bir aradan sonra çok sayıda milletvekilinin Ankara’ya


dönmesiyle birlikte, Türk çevrelerinin acil barış konusunda
daha az iyimser olduğu dikkat çekiyor. Dünkü gazetelerde
ön plana çıkarılan resmi bir tebliğde, İngilizler ve Fransızlar

29 Sevtap Demirci, “The Lausanne Conference: The Evolution of Turkish and


British Diplomatic Strategies 1922-1923,” The London School of Economics
and Political Science United Kingdom, March 1997, s. 150-151.
Mart 1923  99 

sırasıyla Kuzey Irak’ta ve Suriye’de çeşitli askeri faaliyetler ve


diğer uygunsuz davranışlarda bulunmakla suçlanıyor.” Mustafa
Kemal Paşa’nın Adana’da yaptığı konuşmaya da değinen gazete,
Paşa’nın uzun zamandır Türkiye’ye bağlı olan İskenderun ve
Antakya’nın Türk sakinlerine kaderlerine terk edilmeyecekle-
rine dair söz verdiğine de değiniyor. Gazeteye göre tüm bunlar
barış müzakerelerinin yeniden başlamasını sağlayacak oylamayı
sağlamak adına Ilımlıları kullanan Ankara Hükümeti’nin, şimdi

ı
barış yapmanın gerekliliği hususunda Müttefikler üzerinde etki

as
yaratmak adına Aşırılara hareketlilik kazandırdığı izlenimi
uyandırmaktadır.
py
Times haberine şu şekilde devam ediyor:
“Ankara’dan gelen mesajlar, Ankara ile Moskova arasında
imzalanan anlaşmanın yıldönümünde konuşan Aralov’un, Rus
Basınında görülen, Türkiye karşıtı kampanyayı etkisiz bırak-
ko
mayı hedeflediğine işaret ediyor. Kısa süre içerisinde buraya
gelmesi beklenen Türk savaş esirlerinin olduğu Yunan gemi-
leri, boşaltıldığında Samsun’a sığınmacıları almaya gidecektir.
Diğer üç bin sığınmacı, kendi harcamalarıyla buradan bugün
s ın

Yunanistan’a gitmek üzere ayrılacak, ancak diğer tüm sığın-


macıları Üsküdar’daki Selimiye Kışlası’nda toplamak şu an için
uygulanabilir görülmüyor.”

Aynı gazetede, Türk karşı tekliflerinin müzakere edilmesi


ba

amacıyla Londra’da gerçekleşmesi beklenen toplantı ile ilgili


şu ifadeler yer alıyor:
“Yarın, muhtemel suretle Lord Curzon’un başkanlığında
başlayacak olan Türk karşı teklifleri hakkındaki Müttefiklerarası
müzakerelerin gelecek haftaya değin sürmesi bekleniyor.
Hâlihazırda karara varılmış olduklarından büyük çaplı siyasi
meseleler ele alınmayacak. Önemli teknik meseleler muh-
 100  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

temel suretle bir alt komiteye sevk edilecektir. Eğer Türk


notasına bir cevap üzerinde mutabık olunursa, Ankara’ya
gönderilecek ancak Paskalya öncesinde Türk delegelerle
toplantı yapılmayacak. Toplantının yerine, önümüzdeki gö-
rüşmeler esnasında karar verilecektir. İngiliz çevrelerinde
Türklerle anlaşmaya varma hususunda yaşanan tüm sorun-
ların üstesinden gelinmesi umuluyor, ancak bu elbette ki

ı
Müttefiklere olduğu kadar Türklere de bağlı.”30

as
Türklerin Karşı Teklifleri
py
İngiliz The Times’ta yayımlanan “Müttefikler ve Türkler”
başlıklı yazıda Türkiye ile gerçekleştirilmekte olan barış ant-
laşmasının sancılı ilerleyişinin yeni bir aşamaya ulaştığı söy-
ko
lenilmektedir. Ankara Meclisi tarafından öne sürülen Türk
karşı önerilerinin bir özeti ve İsmet Paşa tarafından imzalanan
ve ve Türkiye ile müttefiklerin görüşleri arasında, aralarında
barışçıl ilişkilerin yeniden kurulmasını engelleyecek kadar bü-
s ın

yük farklılıklar bulunduğunu söylediği mektubu The Times’ta


yayımlanmıştır.31
Ayrıca, Müttefik temsilciler, 21 Mart gününden itibaren Türk
karşı tekliflerini görüşmek için Londra’da toplanmışlardır. The
ba

Manchester Guardian gazetesinin “Türk Karşı Teklifleri” başlıklı


haberine göre, Londra’da toplanan müttefiklerin temsilcilerinin
aldıkları ilk karar, Lozan Konferansı’nın kaldığı yerden devam
etmesiyle alakalıdır. Genel çerçevede, Londra’da gerçekleşmekte
olan bu toplantının diplomatik bir toplantı olmadığı, fakat

30 “Kemal Pasha’s Tactics”, The Times, 20 Mart 1923, s. 11.


31 “The Allies And The Turks”, The Times, 21 Mart 1923, s. 15.
Mart 1923  101 

müttefiklerin, Orta Doğu barışı hakkında gerçekleştirdiği bir


uzmanlar fikir teatisi olarak görülmektedir.32
Londra’da gerçekleştirilen bu toplantıda karşı teklifler yargı
konuları ve siyasi işler, mali konular ve iktisadi konular olacak
şekilde ayrı komisyonlarda görüşülmüştür. Mali konular için
Fransız, iktisadi konular için İtalyan, siyasi işler ve yargı konuları
için İngiliz komisyon başkanı getirilmiştir. Bombard ise bütün

ı
komisyonların çalışmalarına katkıda bulunmak amacıyla görev-

as
lendirilmiştir. Fransa’nın en büyük gazetelerinden biri olan Le
Petit Journal’a göre; aslında bu toplantıyla Müttefikler, Türklerin
önünde ağız birliği yapmak ve aralarındaki fikir ayrılıklarını
py
ortak bir noktada toplamak istemişlerdi.33
Tüm barış teklifleri ve ağız birliği yapılmak istenmesinin
bir sebebini de yine The Times gazetesi Musul konusuyla irti-
ko
batlandırmaktadır. İngiltere bu ortaklığın Musul meselesinin
nihai sonucuna kadar devam ettirilmesinin arzulandığını ifade
etmektedir.34
s ın

Amerikalı Gezginden Türklere Övgüler

Yabancı basında yer alan haberlerin Türkler ile ilgili olarak


bir takım önyargılı ifadeleri barındırması yaygın bir durumdur.
ba

Ancak Türkiye’ye gelip Türklerle vakit geçirme şansı elde eden


eski bir Amerikan askerinin değerlendirmeleri, mevcut ön yar-
gıların kırılması gerektiğini kamuoyuna gösteriyor.

32 The Manchester Guardian, “The Turkish Counter Proposals”, 22 Mart 1923, s.


9. Akt. Murzioğlu, “Lozan Konferansı Sürecinde...”, s. 105.
33 Le Petit Journal, 23 Mart 1923, s.1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre...,
s. 184.
34 “British Policy in Iraq”, The Times, 21 Mart 1923.
 102  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Amerikan The Washington Times gazetesinin “Amerikan


Gezginden Kemal’e Övgü” manşeti ile yayımladığı haber şu
ifadelere yer veriyor:
“Zengin gezgin, Küba’da çiftlik sahibi ve Amerikan Yurt
Dışı Seferi Kuvvetleri’nde eski havacı subay Albay Cushman
A. Rice’ın düşüncesine göre Türkler, tasvir edildiği gibi karanlık
değildir. Türkiye’de kaldığı beş ay süresince, Türk Ordusu baş-

ı
komutanı Mustafa Kemal Paşa ile kendisinde Türk davasına

as
karşı dostane hisler uyandıran uzun görüşmelerde bulunmuştur.
Albay Rice, Mustafa Kemal’i savaştan bu yana ortaya çıkmış
en büyük askeri figürlerden biri olarak değerlendirmektedir.
Ancak Kemal, barış zamanı siyasette başarılı olabilecek bir
py
karakter değildir; kavgacı bir biçimde fazla direkt ve dolaylı
yaklaşım sanatından yeterince anlamamaktadır. Albay Rice, ‘Pek
çok kez uzun dönemler Türkiye’de kaldığımdan Türkiye’yi ve
ko
Türkleri oldukça iyi tanırım. Şahsen Türkleri severim. Onları
dost canlısı ve şahsi ilişkilerinde dürüst olarak gördüm. Bence
ülkemiz gazetelerinin Türklerle alakalı makalelerinin konu
başlıklarını ‘korkunç ve kanlı Türk’ şeklinde atmayı bırakma
vakti geldi. Tarih, ülkesi yenilmiş, başkenti müttefik güçlerin
s ın

elinde, Yunan ordusu İzmir’i işgal etmiş ve iç bölgelere doğru


ilerlerken; kaynaksız, parasız ve neredeyse hiç erzakı olmayan
Türk Milliyetçilerininkinden daha parlak bir ‘geri dönüş’ yazmış
mıdır? Yine de büyük kahraman Mustafa Kemal’in liderlik
ba

ettiği hürriyet sever Türkler, vatanlarını savunmaya başladı. Bu,


müttefik ulusların kontrol altında olan Sâbık Türkiye Sultan’ının
Mustafa Kemal’i ve onu takip edenleri kanun kaçağı ilan edip,
(Mustafa Kemal’in) başına ödül koymasına rağmen gerçekleşti.
Bu bir avuç vatanseverin, tam teçhizatlı Yunan ordusunun
ilerleyişini senelerce durdurması ve nihayet mağlup etmesi,
Türk vatanseverlerin askeri liderliğine bir övgüdür. Ülkemizi
bugünkü haline getiren özgürlük için fedakârca mücadele et-
Mart 1923  103 

miş Washington’ımıza ve onun kahraman askerlerine saygı ve


hayranlık duyarak büyümüş bir Amerikalı olarak, bence tüm
Amerikalılar Türk Milliyetçilerine karşı benim duymaktan
kendimi alamadığım hayranlığın aynısını duymalıdır. Ulusal
ordu modernleşmiş Türkler tarafından yönetilmektedir ve li-
derlerinin hiçbir şekilde gerici olduklarını düşünmüyorum.
Şahsen bugünkü Türk meselesinin dini bir durum olduğunu
da düşünmüyorum. Tarih Türklerin dinî konularda özellikle

ı
hoşgörülü olduğunu göstermektedir. Üç yüz yıl önce Yahudiler

as
İspanya’dan kovulduklarında, sığınacak bir yer olarak Türkiye’yi
buldular.”35

py
Venizelos’un Türk Karşı Teklifleri Hakkında Görüşleri

İngiliz belgeleri arasında yer alan “Bay Nicolson’un Veni-


zelos ile Türk karşı Önerileri Üzerine Yaptığı Görüşme Kaydı”
ko
başlıklı belgede Nicolson, Venizelos’un kendisini görmeye ge-
lerek Türk karşı tekliflerinde Yunanistan’ı ilgilendiren konu-
ların üzerinden geçtiklerini söylemektedir. Ayrıca Nicolson,
Venizelos’un Türk karşı tekliflerinin nihai metnini detaylı olarak
s ın

inceleyecek zamanı olmadığını ancak ilk izlenimlerini paylaştı-


ğını aktarmaktadır. Bu belgede yer alanlara göre Venizelos’un
Türk karşı teklifleriyle ilgili ilk izlenimleri şu şekildedir:
“1. Yunanistan ile Türkiye arasında sınır olarak Meriç’in
ba

sol kıyısının değil, talveg hattının kabul edilmesi konusunda


herhangi bir zorluk çıkarmak istemiyordu.
2. Bozcaada yakınlarındaki Merkep Adası’nın (Karayer
Adaları, Tavşan Adaları, Eşek Adaları ya da Merkep Adaları
diye de isimlendirilmektedir) Türkiye’ye bırakılmasını kabul etti.

35 “Kemal Praised By American Traveler”, The Washington Times, 22 Mart


1923, s. 9.
 104  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

3. Trakya sözleşmesinde Türkler tarafından önerilen ek


maddeye ilişkin olarak Venizelos, Türklere demiryolu sektörü
üzerinde tam işletme hakkı verilmesinin, teknik açıdan doğru
olup olmadığının ve bu tür durumlar için kabul edilen genel
hükümlere uygun olup olmadığının müttefik uzmanlar tara-
fından kontrol edilmesine oldukça istekliydi.

4. Türkiye’nin madde 48 ve Türklerin madde 50’yi çıkarma

ı
önerisi gibi küçük mali konularla ilgili olarak, konuyu daha

as
fazla incelemesi gerektiğini ve müttefik uzmanlara danışma
fırsatından memnun olacağını söyledi.
py
5. Türkler tarafından 159. madde yerine önerilen bir dizi
madde onun biraz zorlanmasına neden oldu. İlk bakışta mü-
tekabiliyet esasına dayalı olarak Türk taleplerini kabul etmeye
hazırdı. Ancak Teselya ve Atina antlaşmaları uyarınca Yunanis-
ko
tan’daki Müslüman toprak sahiplerine verilen hakları yeniden
teyit etmeye oldukça istekli olmasına rağmen, bu maddelerin
sonuncusunu kabul etmeye meyilli değildi.
s ın

6. Venizelos ayrıca Türkiye’nin Hazine-i Hassa (Civil List)


mallarına ilişkin olarak 65. maddeye yaptığı eklemeye de dik-
kat çekmiştir. “Türkiye’den ayrılan topraklar” kelimesinden
sonra “bu antlaşma uyarınca” kelimesinin eklenmesi şartıyla
ba

Türkiye’nin yaptığı eklemeye itirazı olmamıştır.

7. Bakıldığında tüm bu küçük teknik noktalarda Venizelos’un


Türk heyetiyle görüşmeye prensipte hazır olduğu görülecektir.
Ancak tazminatın ana konusuna gelince, onu kararlı buldum;
bu konudan bahsedildiği anda, Yunanistan’ın ekonomik çöküşü
ve Yunan ordusunu Küçük Asya’ya gönderen müttefiklerin
mesuliyeti hakkındaki eski tartışmalara daldı.
Mart 1923  105 

8. Venizelos’un siyasi ya da genel komite önünde dinlen-


mesini istemenin gerekli olduğunu düşünmüyorum, ancak
kendisine danışılması ve mali komiteye danışması gerektiği
açıktır.”36

Komisyon Çalışmalarını Bitirdi

ı
Amerikan Dışişleri Yakın Doğu Masası raporunda, barış

as
görüşmelerinin seyri ile ilgili bazı bilgiler yer alıyor. Raporda
aktarılana göre 26 Mart’ta Büyükelçi Herrick (muhtemelen
Amerika’nın Paris Büyükelçisi Myron T. Herrick), telgrafında
Müttefiklerin Türk karşı önerilerine verilecek yanıta ilişkin
py
anlaşmaya varacakları konusunda umutlu olduklarını belirtmiş
ve Dışişleri tarafından hiçbir detay verilmediği ancak kendisine
çarşamba günü gerçekleşmesi beklenen Fransız delegelerin
ko
dönüşü üzerine mevcut tüm bilgilerin verileceği sözünün veril-
diğini eklemiştir. Büyükelçi Herrick, önerilen prosedürün ana
hatlarını çizerken, Müttefiklerin yalnızca uzmanlardan oluşan
bir konferans toplanmasını önereceklerini, bu konferansın ihti-
s ın

laflı noktaların ayrıntılarını çözeceğini ve ardından tam yetkili


temsilcilerin bir antlaşma imzalamak üzere kesin olarak bir
araya geleceklerini belirtti.37
Bugün içerisinde yaşanan siyasi gelişmeler, bir sonraki gün
ba

çıkan Fransız Journal des Débats gazetesine de yansımıştır. Ha-


bere göre Türk karşı tekliflerini müzakere etmek üzere mütte-
fikler tarafından Londra’da toplanan komisyon, çalışmalarını

36 Record by Mr. Nicolson of a conversation with M. Venizelos on the Turkish


Counter Proposals, [E 3237/1/44], Documents On British Foreign Policy 1919-
1939 Volume XVIII, Her Majesty’s Stationery Office, London 1972, s. 613-615.
No. 453.
37 NARA, Dışişleri Yakın Doğu Masası Raporu, 4 Nisan 1923, 767,68119/537,
s. 4.
 106  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

26 Mart’ta bitirmiştir. Komisyonun çalışmaları neticesinde


Türklerin Meriç Nehri’ni sınır olarak istekleri, gelecekte nehir
yatağında meydana gelebilecek değişikliklerden dolayı reddedil-
miştir. Mali komisyonda ise Türklerin La Haye mahkemelerince
davanın görülmesini kabul etmemesi, Osmanlı borçlarının ta-
mamını üstlenmeyi kabul etmemesi, kilometre garantilerinden
kaynaklanan mali yükümlülükler gibi meseleler ele alınmıştır.

ı
Journal des Débats bu haberinde imtiyazlar hususunda Türklerin

as
yararına bir netice elde edecekleri yönünde yorumda bulunu-
yor. Gazete, mali meselelerde Türklerin mevzubahis yabancı
kuruluşlarla müzakere etmelerine izin verildiğini söylüyor, aynı
py
zamanda Yunanlıların ödemekle yükümlü oldukları savaş taz-
minatı konusu barış antlaşmalarına bırakılıyor.38
Ayrıca Amerikan The Evening Star gazetesi de “Türk Kon-
feransı Devam Edecek” başlıklı yazısında bazı konulara dikkat
ko
çekiyor. Gazeteye göre “Diplomatik çevrelerden edinilen son
bilgilere göre, Türkiye ile barışı sağlamayı amaçlayan barış kon-
feransı 12 Nisan’da İstanbul’da yeniden başlayacak”tır. Haberin
devamında konferansa katılacak müttefik temsilcileriyle ilgili
s ın

şu bilgiler veriliyor: “İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon,


Lozan toplantısının yenilenmesine katılmayacaktır. Büyük Bri-
tanya, İstanbul’daki müttefik kuvvetleri komutanı Korgeneral
Sir Charles Harington ve İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace
ba

Rumbold tarafından; Fransa, Fransız yüksek komiseri General


Pellé tarafından ve Amerika Birleşik Devletleri de gözlemci
olarak Tuğamiral Mark L. Bristol tarafından temsil edilecektir.”
Ayrıca yine aynı gazetenin haberine göre İsmet Paşa, Türklerin
İstanbul’da kesin bir barış yapılmasını umduklarını, ancak ya-

38 Journal des Débats, 27 Mart 1923, s.1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına
Göre..., s. 184-185.
Mart 1923  107 

bancı ticari çıkarlar uğruna Türkiye’nin zararına ticari imtiyazlar


içeren bir barışa rıza göstermeyeceklerini belirtiyor.39

Barış Konferansı Tekrar İstanbul’da mı Başlayacak?

27 Mart 1923 tarihli Amerikan The Evening Star ve Perth


Amboy Evening News’e göre Müttefiklerin yarın (28 Mart)

ı
Ankara’ya Türk barış tekliflerinin tartışılabileceğini ve müt-

as
tefiklerin müzakerelere devam etmeye hazır olduklarını ifade
eden bir nota göndermesi bekleniyor. Notada görüşme yeri
olarak Lozan’ı, tarih olarak da Nisan ayının ortasının önerile-
py
ceği anlaşılıyor.40 The Alaska Daily Empire, The Nenana News ve
Daily Kennebec Journal gazeteleri ise Türkiye ile barışı sağla-
mayı amaçlayan konferansın 12 Nisan’da İstanbul’da yeniden
ko
başlayacağını yazmışlardır. 41
Lozan Antlaşması’na dair haberlerin yanı sıra The Birming-
ham Age-Herald gazetesinin “Türkler İnatçı” başlığıyla paylaştığı
yazı dikkat çekmektedir. Haberde, Türklerin tarihlerinin okul-
s ın

larda öğretilmesinde ısrarcı olduklarına şu şekilde değiniliyor:


“Milliyetçi bir politika izleyen Ankara hükümeti, Türkiye’deki
tüm yabancı okullarda Türk tarihi, coğrafyası ve dilinin Türkçe
olarak öğretilmesine karar vermiştir. Kararname, ders saatlerinin
ba

sayısını da belirliyor. Bu karar 99 yabancı okul ile 125 Rum,

39 “Turk Conference Will be Resumed”, The Evening Star, 26 Mart 1923, s. 2.


40 “Prepare To Renew Turk Negotiations”, The Evening Star, 27 Mart 1923, s. 2;
“Allies Ready To Start Turkey Negotiations”, Perth Amboy Evening News, 27
Mart 1923, s. 2.
41 “Conference On Peace Will Be Held April 12”, The Alaska Daily Empire, 27
Mart 1923, s. 1.; “Turkish Peace Meeting To Be Resumed Shortly”, The Nenana
News, 27 Mart 1923, s.1.; “Near East Peace Conference Will Soon Be Resumed”,
Daily Kennebec Journal, 27 Mart 1923, s. 1.
 108  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Ermeni ve Yahudi kurumunu etkileyecektir. Tüm eğitmenlerini


Türk hükümeti seçecektir.”42

Silah Gücüyle Barış

Lozan görüşmelerinin ikinci devresi yaklaşırken, Türk karşı


tekliflerinde yer alan müttefiklere göre kabul edilmesi mümkün
olmayan koşullar nedeniyle, Türklerin masa başında barış yap-

ı
maktansa silah gücüyle kendi koşullarını kabul ettirerek çözüme

as
ulaşmak istediğine dair haberler yabancı basında yer alıyor.
“Ankara Silah Gücüyle Barış Arayışında” manşetli
py
Amerika’nın Alabama eyaletindeki Birmingham şehrinde çı-
kan The Birmingham Age-Herald gazetesinde,
“Türkler yeniden savaş tehdidinde bulunuyor. Londra’dan
edinilen haberlere göre burada toplanan müttefikler, Mustafa
ko
Kemal Paşa’nın başkanlık ettiği Ankara’daki Türk Delegeler
Komisyonu toplantısından çıkan Yakın Doğu barışı için karşı
teklifleri reddetti. Türk gazeteleri Türkiye’nin barışı silah zoruyla
dayatacağını duyuruyor”
s ın

ifadeleri yer alıyor. Aynı tarihli İngiliz The Manchester Guar-


dian gazetesi ise, Türk karşı tekliflerini müzakere etmek üzere
toplanan Londra Konferansı neticesinde yapılan resmî bildiriyi
konu ediniyor. Çeşitli hususlarla ilgili önerilerin incelenme-
ba

sinde bütün müttefiklerin tam olarak mutabakata vardıkları


belirtiliyor.43
Yine bir Amerikan yayın organı olan ve Maine eyaletindeki
Augusta şehrinde çıkan Daily Kennebec Journal’da bir an evvel

42 “Turks Obdurate”, The Birmingham Age-Herald, 27 Mart 1923, s. 13.


43 “Allied Reply To Turks”, The Manchester Guardian, 28 Mart 1923, s. 9. Akt.
Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde..., s. 106.
Mart 1923  109 

Türklerle barış müzakerelerini sürdürme gerekliliğine vurgu


yapılıp Türkler karşısında tam bir görüş birliği içerisinde ola-
cakları da hatırlatılarak şöyle söyleniyor:
“Türkiye, gelecek 48 saat içerisinde müttefiklerin Lozan
barış müzakerelerini sürdürmeye hazır oldukları konusun-
da bilgilendirilecekler. Geçen hafta Müttefik barış önerisine
Türklerin karşı tekliflerini inceleyen Müttefik delegeleri, İsmet

ı
Paşa’nın 8 Mart tarihli mektubuna cevap kaleme aldıktan sonra

as
bu akşam görüşmelerini tamamladılar. Anlaşıldığı üzere müt-
tefikler Türklere sundukları orijinal barış koşullarında esaslı
değişiklik yapmamaya karar verdiler. Yapılan diğer düzenlemeler
ise özdense biçimseldir. Delegelerden biri ABD Haber Ajansı
py
muhabirine konferans devam ettirildiğinde Türkler karşılarında
müttefikleri tüm meselelerde tam bir birlik içerisinde bulacak-
lar dedi. Fransız delegeler yarın Paris’e gidiyorlar. İtalyanlar
ko
Perşembe günü ayrılıyor.”44

The Times: “Türkler Karamsar”

İngiliz yayın organı The Times Lozan’daki gidişat karşısında


s ın

Türkiye’de hâkim olan havayı, Türk basınından verdiği örnekler-


le, “Türkler Karamsar”, “Londra’dan Gelen Haberler Nedeniyle
Keyifsizler” manşetleriyle okurlarına sunuyor:
“Türk karşı tekliflerine Müttefik yanıtının maddeleri kesin
ba

olarak bilinmemesine rağmen, Türk gazetelerinin ekseriyeti,


Londra’dan telgraf çekilen, müttefik cevabının içeriğine dair
ön tahminler nedeniyle şiddetli bir kasvete gömülüyor. Tanin,
Fransa ve İtalya’nın, Lozan’daki son dakika uzlaştırıcı tutum-
larını terk ederek İngilizlerin adli tedbirler ile ilgili görüşünü

44 “To Resume Lausanne Peace Negotiations with Turks at Once”, Daily Kennebec
Journal, 28 Mart 1923.
 110  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

desteklemelerinden korkuyor. Gazete, eğer haber Londra


telgraflarında görüldüğü kadar kötüyse Türklerin Lozan’a
dönmesi gereksizliğine işaret ediyor, ancak eğer geri dönüş
gerekliyse, Rıza Nur Bey hakkında hiçbir beğenisi olmayan
Tanin, heyet üyelerinin değişmesi gerekliliğinde ısrar ediyor.
Tevhid-i Efkâr da Müttefikler besbelli barış istemediklerin-
den Lozan’daki görüşmelere devam edilmesini boşa görüyor.
Geleceğe dair eşit derecede karamsar olan Yeni Gün, genel

ı
ifadelerinden daha soğukkanlı ve dengeli bir tavırla ‘Şimdiye

as
kadar barış yalnızca bir hayal ve savaş hâlâ üzücü bir gerçek-
liktir’ diyor. Hükümet yayını Hâkimiyet-i Milliye ise daha çok
İngiliz basının tonlamasını onaylıyor. Henüz başa gelmemiş
py
bir şeye endişelenmeyi reddederek şikâyet etmezden evvel,
kamuoyuna müttefik yanıt metninin gelmesini beklemeyi salık
veriyor. Bu arada Türkiye’de seçim hazırlıkları devam ediyor.
Gazi’nin, Çukurova gezisinden dönerken Muhafazakâr mer-
ko
kez Konya’dan geçerken vurgulama fırsatı bulduğu, taassuba
yönelik her türlü eğilimin bastırılması gerekliliği konusundaki
tekrarlanan ısrarını fark etmek ilginçtir.”

Aynı yayın organı, “Ankara’ya Müttefiklerin Notası” başlıklı


s ın

haberde şu bilgileri paylaşıyor:


“Dün yayınlanan resmî tebliğde, Hükümet tarafından İsmet
Paşa’ya verilen cevaba ilişkin taslak metnin kırk sekiz saat içinde
onaylanmasının beklendiği belirtilmişse de cevabın kendisi-
ba

nin Müttefik ülkelerde yayınlanmasına izin verilmeden önce


Türk Hükümetine teslim edilmesi gerektiğinden, bu da birkaç
günlük bir gecikmeyle, gelecek haftanın ilk günlerinden önce
yayımlanması beklenmiyor.”45

45 “Turks Pessimistic”, The Times, 29 Mart 1923, s. 11.


Mart 1923  111 

“Amerikan Sermayesi Yeni Bir Ankara İnşa Edecek”

Amerikan The Washington Times gazetesinin “Türk Kadınları


Eşit Haklara Sahip Oluyor”46 şeklindeki kısa yazısı dikkat çeki-
yor. The Dolores Star gazetesi de “Türk Kadınları Tıp Okuyor”
başlığıyla Türk kadınlarının yaşamındaki değişikliğe değinmiştir.
Haberde Türk kadınlarıyla ilgili var olan ön yargılı gelenek eleş-
tirilmiştir. Bu ön yargılı düşünceye göre Türk kadınları çok eşli

ı
bir kocanın kölesi, cahil ve okuma yazma bilmeyen, bir hareme

as
hapsedilmiş, mindere uzanmak, nargile içmek ve efendisinin
zevklerine hizmet etmekten başka yapacak bir şeyi olmayan
biri olarak hayal etmesine neden olmaktadır. Haberde bu dü-
py
şüncenin yanlış ve adaletsiz olduğu vurgulanarak Türkiye’de
çok eşliliğin yok denecek kadar az olduğu ve ortalama bir Türk
kadınının, kocasının tek eşi olduğu vurgulanmıştır. Ayrıca eğitim
ko
ve kişisel gelişim açısından pek çok ülkenin kadınlarıyla Türk
kadınlarının eşit olduğuna dikkat çekilmiştir. Haberde buna
kanıt olarak, İstanbul Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne kadınların
öğrenci olarak kabul edilmesi gösterilmiştir. Kadınların tıp
eğitimine ve mesleğin icrasına kabul edilmeleri için ilk resmî
s ın

girişimlerin 1917 yılında dönemin İstanbul Sıhhiye Müdürü


Dr. Rasim Ferid tarafından yapıldığı bilgisi de eklenmiştir.47
Amerikan New Britain Daily Herald gazetesinin “Amerika’dan
Gelen Sermaye Ankara’yı Yeniden İnşa Edecek” başlıklı yazı-
ba

sında İngiliz tüccarların Türkiye’nin ekonomik yayılmasına


önem verdiği söylenmektedir. Habere göre Ankara’nın modern
bir başkent olarak inşa edilmesine ilişkin Chester Projesi’nden
bahsediliyor ve bu plana göre, eski başkentten tamamen bağımsız
yeni bir şehir inşa edilmesi gerektiğinden söz ediliyor. Şehir;

46 “The World We Live in”, The Washington Times, 30 Mart 1923, s. 21.
47 “Turkish Girls Study Medicine”, The Dolores Star, 30 Mart 1923, s. 7.
 112  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

elektrik, telefon, geniş caddeler, gökdelenler, modern drenaj ve


su temini ile yeni hükümet binalarını içeren tamamen modern
hatlar üzerine inşa edilecektir. Bir başka Amerikan şirketinin,
Anadolu’nun çeşitli yerlerinde tarım aletleri imalatı ve onarımı
için özel atölyeler kurulmasını önerdiği belirtiliyor. Bu planın
hayata geçirilmesi için, sermayesinin yüzde 90’ı Amerikalılar,
geri kalanı Türkler tarafından karşılanacak ve fabrikaların per-
sonelinin yerli işçilerden oluştuğu bir Türk şirketinin kurulması

ı
öneriliyor. Bu önerinin, milli ekonomi bakanlığı tarafından

as
prensipte kabul edildiği söyleniyor.48
Saint Brice, Le Journal’da yayımlanan yazısında ise Türki-
ye’deki Amerikan faaliyetlerine dikkat çekmiştir. Brice, Av-
py
rupalıların antlaşma maddeleriyle uğraşırken Amerikalıların
Anadolu’nun servet kaynaklarına yönelik çalışmalar yürüttüğünü
ve Amerikalıların Chester Projesi için Ankara’daki meclisin
ko
onayını beklediklerini de eklemiştir.49
s ın
ba

48 “Capital From America Will Rebuild Angora”, New Britain Daily Herald, 30
Mart 1923, s. 9.
49 Saint-Brice, “Les Etats-Unis preparent I’exploitation de la Turquie”, Le Journal,
1 Nisan 1923, s. 1-2. Akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 341.
NİSAN 1923

ı
as
Arnavutluk’a Düşen Borç 150 Bin Dolar

2 Nisan 1923’e gelindiğinde Türkiye’nin barış görüşmelerine


py
davet edildiği haberleri gazete sayfalarında görülmektedir. Ay-
rıca İngiltere’nin Ankara hükümetine göndermiş olduğu cevap
2 Nisan tarihinde İngiliz The Manchester Guardian gazetesin-
ko
de yayımlanmıştır.1 Amerika’da yayımlanan The Evening Star
gazetesine göre ise İngiliz Dışişleri Bakanlığı, müttefiklerin,
Yakın Doğu barış önerilerinden sorumlu Türk delegasyonunun
başkanı İsmet Paşa’ya hitaben, Türkleri barış konferansının ye-
s ın

niden başlamasına davet eden bir nota metni yayınladı.2 Ayrıca


Amerika’da yayımlanan Daily Kennebec Journal, Lozan görüşme-
lerine ilişkin İsmet Paşa’ya verilen nota metnini yayımlamıştır.
Mevzu bahis nota da hâlihazırda üzerinde mutabık kalınan
ba

toprak hükümlerinde esaslı bir şekilde değiştirilmesini içeren


yeni önerileri görüşmelere dâhil etmemekte, ancak Türkiye’nin
mütekabiliyet düşüncesinin uygulanabilir olduğu ölçüde karşı-
lanması amacıyla Türkiye’deki yabancıların adli statüsüne ilişkin

1 The Manchester Guardian, “Turks Invited Back to Lausanne”, 2 Nisan 1923,


s. 9. Akt. Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde..., s. 107.
2 “Turkey Invıted To Peace Parley”, The Evening Star, 2 Nisan 1923, s. 22.
 114  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

sözleşmenin yeniden düzenlenmesi önerisini ilke olarak kabul


etmeyi teklif etmektedir.3
Lozan’ın tartışmaları devam ederken Amerika’da yayımlanan
The Cordova Daily Times gazetesi eskiden Osmanlı toprağı olan
Arnavutluk’un borç ödemeyi reddetmesine ilişkin şu haberi
yayımlamıştır:
“Yeni kurulan ve yılbaşından bu yana zahmetli oturum-

ı
lar düzenleyen Arnavutluk parlamentosunun üyelerine göre,

as
daracık dağlık toprakları ve bir milyonluk nüfusuyla küçük
Arnavutluk, (eski Osmanlı İmparatorluğu’nun burada haraç
topladıktan sonra bir köprü, bir yol ya da bir okul bile inşa
py
etmediği gerekçesiyle) Türkiye’nin borçlarını ödemeye karşı
çıkıyor. Arnavutluk’a ödeme için tahsis edilen miktar 750.000
altın frank ya da yaklaşık 150.000 dolardı, ancak milletvekilleri
bu miktarın kamuya çok ciddi bir yük getireceğini söylüyor.
ko
Arnavutluk hâlâ her zaman olduğu gibi vahşi ve gelişmemiş
bir ülke, bir mil demiryolu yok, yollar neredeyse geçit vermiyor
ve en fazla bir ya da iki okul var. Bir cumhuriyet düzeninde
kurulan hükûmet, yıllık harcamaları karşılamak ve yeterli gelir
s ın

toplamak için her türlü çabayı göstermektedir. Bu küçük ve


ilkel ülkede büyük ölçüde Türk etkisi sürmekte olsa da şu anki
eğilim tüm Osmanlı bağlarından kurtulma ve Batı medeniyetine
yönelme şeklindedir.”4
ba

Türkiye’de İçki Yasağı Kalkıyor

Nihai barış için görüşmelerin yeniden açılmasına doğru


adım adım ilerlenirken, yabancı basında, Türkiye’nin iç siyaseti
ile ilgili dikkat çeken haberler olduğu görülüyor.

3 “Publish Text of Note to Ismet Pasha on Lausanne Parley”, Daily Kennebec


Journal, 2 Nisan 1923.
4 “Albania Objects to Paying Debt Turkey”, The Cordova Daily Times, 2 Nisan
1923, s. 6.
Nİsan 1923  115 

Amerika’nın Alaska eyaletine bağlı Seward şehrinde çıkan


Seward Daily Gateway gazetesinin haberine göre “Sultan tahtı
için yeni bir girişimde bulunuyor. Türkler, sabık Sultan’ın ya-
kında İslam dünyasına Türkiye tahtından feragat etmediğini,
beyanında Ankara Hükümeti’nin geçersizliğini duyuracağını ve
tüm inananların Mekke’de toplanmasını ve kendisine bağlılık
yemini edip misafiri olmalarını isteyeceğini öğrendiler.”5

ı
“VI. Mehmed Haklarından Feragat Etmiyor” manşetli İs-

as
panyol La Correspondencia de España gazetesi de Sabık Sultan
Vahdettin’den bahsediyor:
“Türk gazeteleri Türkiye’nin sabık Sultan’ından haberler
py
veriyor. (Sabık Sultan) şu anda Mekke’de bulunsa da gelecekte
ikametini Mısır’da kurmayı düşünüyor. Geçtiğimiz sonbahar
milliyetçiler tarafından yerinden edilen Sultan VI. Mehmed,
hatırlanacağı üzere bir İngiliz savaş gemisine sığınmak zorunda
ko
kalmıştı. Ankara Hükümeti sonrasında tüm Müslümanların
Halifesi Abdülmecid’i sultanlığa seçmişti. Sabık Sultan tahttan
indirilmesini protesto eden ve dünyadaki tüm Müslümanlara
hitap eden bir manifesto yayımlayacak.”6
s ın

Bunun yanı sıra, Türkiye’de içki yasağı da dikkat çeken bir


başka mesele olarak karşımıza çıkıyor. Amerikan The Evening
Star gazetesi “Beklenilenin Aksine Türkiye İçki Yasağına Karşı
Çıkıyor” başlığıyla yer verdiği haberde şöyle deniliyor:
ba

“Türkiye içkiyi yasaklamıyor. Ankara Hükümeti’nin, mi-


lattan sonra 632’de kendini kesin suretle içki karşıtı ilan eden
-ki bu nedenle de Osmanlı İmparatorluğu boyunca yalnız dinî
değil, siyasi yetkililer tarafından da katı bir biçimde bu yasak

5 “Late Telagraphic News”, Seward Daily Gateway, 3 Nisan 1923, s. 2.


6 “Mahomed VI No Renuncia a Sus Derechos”, La Correspondencia de España,
3 Nisan 1923, s. 2.
 116  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

uygulanmıştı- İslam’ın kurucusu ve Peygamber Muhammed’in


emirlerini kesin olarak uygulayacağı davul zurnayla duyurul-
muştu. Esasında, İstanbul’da ve Türkiye’nin diğer yerlerindeki
tüm yabancılar, belki de hatalı bir şekilde, Amerikan hükûmeti
ve halkına hitap edeceği düşünülen tamamıyla içkiden arınmış
bir rejimin başlamasından evvel büyük şarap ve alkol stokları
yapıyorlardı. O zamandan beri Ankara hükûmetinin başında-

ı
kiler, Amerika Birleşik Devletleri’nde yasağın uygulanmasının

as
muazzam masraf ve güçlükleri ve bunun durumun yarattığı
kanunsuzluk konusunda aydınlanmış görünüyorlar. Ankara
hükûmeti, Kemal Paşa ve Türkiye’nin donanma kahramanı
py
Başbakan Rauf Bey’in rehberliğinde, ‘yerel zorluklar’ nedeniyle
Türkiye’de içki yasağı projesinden vazgeçme kararı aldı.”7

“Tüm Türkiye’yi Dolaştım Çok Eşli Kimseye


ko
Rastlamadım”

Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesi Türkiye’yle


ilgili bir değerlendirme yapmıştır. Haberde Türkiye’nin dünya
s ın

savaşında kaybeden olduğunun altı çizilerek galip havasına


girmemesi gerektiği şu şekilde ifade edilmiştir:
“Son Dünya Savaşı’nda tamamen mağlup olan ve galip
müttefiklerin son birleşik baskı ve tehdidiyle Hristiyan azın-
ba

lıklara adil davranmaya zorlanan Türkiye, sırf morali bozulmuş,


bölünmüş ve sonunda yalnız kalmış bir Yunanistan’ı kamçıladığı
ve kıskanç ve açgözlü müttefik fatihlerinden kaybettiklerini
rüşvetle kazanma fırsatı bulduğu için dünya savaşında galip
havasına bürünen tek mağlup ulus olmaktan çıkmalıdır.”

7 “Turkey, Contrary to Expectations, Will Not Accept Teetotalism”, The Evening


Star, 3 Nisan 1923, s. 6.
Nİsan 1923  117 

Haber, Müttefiklerin Türkiye’yle yapmış oldukları ve bu


Müttefik devletlerin hırs ve ihanetinden kaynaklanan pazarlık-
ların neticesinde Hristiyanların Türklerin ve Rusların şefkatine
bırakılmaması gerektiğini söyler. Ayrıca ABD’nin Ermeniler
için harcadıkları paraların ve çabaların boşa gitmemesi istenerek
“çaresiz Hristiyanlar” olarak ifade edilen bölgedeki Hristiyan
azınlıkların Türklerin merhametine terk edilmeyeceği vurgulan-

ı
mıştır. Habere göre Hristiyan dünyasının umutlarının Alman-

as
larla olan tazminat meselesinin halledilmesi ya da Fransa’nın
Ruhr’dan çekilmesi ve müttefik devletlerin birbirlerine sadakatle
bağlanarak Türkiye’ye, Türkiye’deki Hristiyan azınlıkları tam
py
anlamıyla koruyacağı, “adil bir barış dayatana kadar” herhangi
bir anlaşma girişimi yapılmamasıdır.8
Amerika’da yayımlanan The Alaska Daily Empire, “Acouita-
nia gemisiyle New York’a hareket eden ve 200.000 Türk savaş
ko
yetimine yardım amacıyla düzenlenen Müslüman kongresine
katılacak olan Dr. Fuad Bey’e göre Türkiye’de bir erkeğin birden
fazla eşe sahip olmasını yasaklayan bir yasa yakında çıkarılacak”9
haberini gündeme almıştır. Ayrıca diğer bir Amerikan gazetesi
s ın

olan St. Croix Avis, Dr. Fuad’ın şu sözlerine yer vermiştir: “Son
birkaç yılda eski Müslüman evlilik geleneklerine karşı köklü
tutum değişiklikleri oldu ve savaşlarımız çok sayıda dul ve ye-
tim bıraktı. Şimdi geleneklere uymaya kararlıyız ve gerçek şu
ba

ki, yakın zamanda tüm Türkiye’yi dolaştım ve birden fazla eşi


olan tek bir erkeğe rastlamadım.”10

8 “IF”, The Evening Star, 4 Nisan 1923, s. 6.


9 “One Man, One Wife, May Be New Rule In Land of Turk”, The Alaska Daily
Empire, 4 Nisan 1923, s. 8.
10 St. Croix Avis, 4 Nisan 1923, s. 3.
 118  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Omaha Morning: “Türkiye’de Çok Eşlilik Yasaklanıyor”

Amerika’da yayımlanan The Frontier gazetesine göre


Ankara’ya gönderilen notalarda Lozan’da yeni bir barış konfe-
ransı için koşullar belirtilmektedir.11 Nota gönderilmesi konu-
sunu geniş bir şekilde ele alan St. Croix Avis’e göre ise Müt-
tefik devletler İsmet Paşa’ya hitaben, Türkleri Lozan’da barış
görüşmelerini yeniden başlatmaya davet eden bir nota metnini

ı
yayınladı. Notada, daha öncesinde üzerinde anlaşmaya varılmış

as
olan toprak hükümlerinin değiştirilmesini isteyecek yeni öneriler
tartışma dışı bırakılmış ancak Türkiye’nin mütekabiliyet dü-
şüncesini karşılayacak şekilde, Türkiye’de bulunan yabancıların
py
hukuki statüleriyle ilgili sözleşmenin yeniden düzenlenmesi-
ne yönelik önerisi prensipte kabul etmeyi öneriliyordu. İsmet
Paşa’nın ekonomik maddelerle ilgili çıkarılması ve taraflar ara-
ko
sında halledilmesiyle ilgili talebiyle ilgili olarak notada, mevzu
bahis maddelerin Lozan’da mutabakatsız bir şekilde tekrardan
tartışılmasının gerekliliği açık bir şekilde belirtilmişti. Notada,
Türkiye’deki yabancı sermaye ve işletmelerin güvence altına alın-
masına atıfda bulunarak, Müttefik Devletlerin vatandaşlarının
s ın

Türk Hükümeti’yle bizzat konuyla ilgili görüşmek istediklerini


ve bahsedilen bu tür müzakerelerin başarılı olmasının barışın
sağlanabilmesinde büyük bir etkisi olacağı öne sürülmüştü.
Ancak notanın devamında, bu görüşmelerin belirli bir sürede
ba

başarısızlığa uğraması halinde, Müttefiklerin, vatandaşlarının


çıkarlarını korumak maksadıyla 31 Ocak tarihli taslak anlaş-
mada belirlenenlere yakın hükümlerin anlaşmaya eklenmesi
konusunda ısrar etmeleri gerektiği de belirtilmektedir. Geri
kalanlar için ise diğer ekonomik hükümlerin aynısının daha
genel bir şekilde ele alınabileceği yazılmıştır. Nota, Lozan’da

11 “Invitation Sent Turks By Allies”, The Frontier, 5 Nisan 1923, s. 7.


Nİsan 1923  119 

her iki tarafın da aynı iyi niyeti göstermesi halinde, barışın


güçlük çekilmeden sonuçlandırılmasının mümkün olacağına
olan inancın ifade edilmesiyle sona ermektedir.12
Lozan ile ilgili güncel gelişmelerin yanı sıra, gazetelerde
Türkiye’de meydana gelen bazı sosyal olaylara da yer verildiği
görülüyor.
Amerikan The Omaha Morning’in haberine göre yasak eği-

ı
limi yayılmaya devam ediyor. Türkiye, herhangi bir Türk’ün

as
birden fazla eşe sahip olmasını yasaklayan bir yasayı yürürlüğe
koyacaktır. Bir zamanlar sultanın 1.000 karısı vardı. Türki-
ye başka şekillerde de Batılı fikirleri benimsiyor. Amerikalı iş
py
adamlarını oraya gitmeye, iş yapmaya ve Amerikan yöntemlerini
göstermeye davet ediyor. Amerikalı ya da diğer misyonerleri
‘Rumları ve Ermenileri kışkırtmaktan’ kaçınırlarsa rahatsız
etmeyeceğini söylüyor.13 Ayrıca Amerika’da yayımlanan Seward
ko
Daily Gateway ve “Yasak Bugün Türkiye’de Yürürlüğe Girdi”
başlıklı haberinde “Ankara’daki milliyetçi partinin talimatları
doğrultusunda İstanbul’da yasak yürürlüğe girdi. Sarhoş edici
içki içenlere otuz sopa vurulacak” 14 deniyor.
s ın

Evening Post: “Türk Kadını Batı Tarzı Giyimi


Benimserse Özünü Kaybeder”
ba

Lozan’ın ikinci devresi yaklaşırken savaş söylemleri gün-


demden düşmüyor...
Amerika’nın Güney Dakota eyaletinde bulunan Kadoka
şehrinde yayımlanan The Kadoka Press and Kadoka Reporter

12 St. Croix avis, 5 Nisan 1923, s. 3.


13 The Omaha Morning, 05 Nisan 1923, s. 2.
14 “Prohibition Effective In Turkey Today”, Seward Daily Gateway, 5 Nisan 1923,
s. 1.
 120  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

gazetesi: “Türkler İsmet Paşa’nın delegasyonunu Lozan’a geri


göndereceklerini duyurmalarına rağmen resmî tutum, mütte-
fiklerle Türkler arasında yaşanan kopmadan bu yana, hükü-
metin çabalarının neticesiz olduğu yönündedir. Ankara’daki
bir resmî gazete ‘Kendimizi aldatmayalım’ demektedir. ‘Türk
barış umudu boşadır. Türkiye’nin önündeki gerçeklik savaştır’
”15 haberini geçiyor.

ı
Lozan’da Yakın Doğu’da barışı sağlamak umut edilirken,

as
uzun yıllardır Anadolu’da faaliyet gösteren Yakın Doğu Yardım
Heyeti’ne dair, Amerika’nın Kuzey Carolina eyaletine bağlı
Elizabeth City şehrinde çıkan The Independent gazetesinde, “Bu,
py
Stratejidir” manşetiyle yayımlanmış ve yazarı bilinmeyen makale,
yardım işlerinin altında yatan esas gerekçeyi ön plana çıkarıyor:
“...Elimizi bu talihsiz insanların (Ermeniler kastediliyor)
ko
üzerinden çekmediğimiz müddetçe, bir tarafta Bolşevik Rusya
ve diğer tarafta Müslüman Türkiye arasında arzu edilir bir
tamponu muhafaza etmiş oluruz. Ermenileri Müslümanlar veya
Bolşeviklerin kurtarmasına müsaade edemeyiz, çünkü onlar
bizim Hristiyan din kardeşlerimizdir ve şu an İslamiyet veyahut
s ın

Bolşevizm’de eriyip yok olmaları kabul edilemez. Daha sonra


Hristiyan propagandacılarımızın Sovyetler ve İslam arasına
girmesine ihtiyacımız var, bu iki istenmeyeni birbirinden ayrı
tutmaya yardımcı olur. İşte bu yüzden bu Yakın Doğu yardım
ba

işi çok önemli...”16

Siyasal atmosfere dair bu yorumlar basında yankı bulurken,


Türkiye’de yaşanan sosyal gelişmeler de bir yandan basında yer
alıyor. Amerika’nın Alaska eyaletindeki Seward şehrinde çıkan

15 “Most Important News of World”, The Kadoka Press and Kadoka Reporter, 6
Nisan 1923.
16 “This is Strategy”, The Independent, 6 Nisan 1923, s. 4.
Nİsan 1923  121 

Seward Daily Gateway şöyle diyor: “Türkiye’den gelen haberlere


göre çok eşlilik ortadan kaldırılacak ve kadınların peçe kullanma
zorunluluğu Halife’nin emriyle kaldırılacak.”17
Yine Türk kadını ile ilgili bu kez bir İngiliz yayın organı
olan Nottingham Evening Post’da Türk kadınının Batı tarzı
giyimi benimsemesi, özünü kaybedeceği gerekçesiyle eleşti-
riliyor. Gazeteye göre Batı’da yeni giyim kuşam tarzları için

ı
Doğu’dan örnekler bulmaya çalışılırken, Mustafa Kemal Paşa

as
ise Türk kadınlarına Batılı tarzda giyim kuşamı benimsemeleri
çağrısında bulundu. Eğer Doğulu kadınlar, bunu kabul edecek
olurlarsa Parisli kadınların giydiği elbiseler içinde sahip oldukları
py
o alım ve güzellikleri kaybolup gidecektir. Türk kadını gelenek-
sel yaşmağını çıkarırsa sahip olduğu o kendine has alımı ve o
kendilerine has kıyafetleri kaybolacaktır. Mustafa Kemal’in bu
konudaki görüşü ise, bu eski kılık kıyafetin ilerlemek ve gelişmek
ko
adına bir kenara bırakılabileceği yönündedir; fakat hadisenin
büyüsüne kapılarak Türk kadınlarının açılması ilerlemenin ak-
sine bir gerileme olacaktır.18
Ayrıca Le Journal gazetesinde yayımlamış olan Pierre
s ın

Benoit’in makalesinde Mustafa Kemal Paşa’yla ilgili yorum-


ları dikkat çekmektedir. Benoit, Paşa’yı anlamaya çalışırken
şunları söylemektedir: “Bu esrarengiz adam kimdir? Kendisini
ve ihtiraslarını içine alan fikirler nelerdir? Bu suallerin cevabını
ba

kendi tezahüratında aramaya çalışmak bir nevi safdillilik olur.


Bu büyüklükte bir adam, ilk rast geldiği adama sırlarını açmaz.
Kendisini dinlediğim iki saatlik mülakatın da bu hususta pek

17 “Turkish Women May Not Be Required to Wear Veils”, Seward Daily Gateway,
6 Nisan 1923, Kapak Sayfası.
18 Nottingham Evening Post (London, England), 6 Nisan 1923. Akt. İlken Şen,
“Atatürk Dönemi Türk Kadınının Değerlendirilmesine İngiliz Basınından
Örnekler (1923-1938)”, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü,Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kütahya 2019, s. 32.
 122  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

büyük bir faydası olmazdı.” Benoit’in izlenimlerine göre Mus-


tafa Kemal Paşa, bir millet ferdi olma amacını güdüyor ve öyle
birisidir. Avrupa’nın bir anlamda diktatör olarak zikrettiği bu
kişi, gerçekte memleketinin kanunlarına hürmetli ve gelecek
seçimlere karşı dikkatli bir millet ferdidir.19

Lozan Daveti Kabul Edildi

ı
9 Nisan 1923 tarihinde çıkan İngiliz The Times gazetesi,

as
Lozan görüşmelerinin ikinci devresinin ne zaman başlayacağı,
Türk karşı teklifleri ve Türk-Sovyet ilişkilerine dair çeşitli ko-
nuları özet halinde “Müttefiklere Türk Cevabı”, “Lozan Daveti
py
Kabul Edildi” manşetleri ile okurlara sunuluyor:
“Türkiye’nin Müttefiklerin Notasına verdiği cevap iletildi.
Cevap, Lozan Konferansı’nın yeniden başlaması için 23 Ni-
ko
san tarihini önermektedir. Uzlaştırıcı ifadelerle kaleme alınan
cevapta, Türk karşı önerilerinde tercih edilen toprak değişik-
liklerinin önemsizliği vurgulanmaktadır. Müttefiklerin, ekono-
mik maddelerin Antlaşmadan çıkarılmasına ilişkin Montagna
s ın

önerisine gerçekten uymak zorunda olduklarını düşünürken,


aynı zamanda Türklerin, Antlaşmanın müzakeresiyle eşzamanlı
olarak bu maddelerin derhal müzakere edilmesine hazır olduk-
larını ifade ediyor. Türk Hükümeti’nin cevabını Müttefiklere
ileten İstanbul Mülki Amiri Adnan Bey’in yarın Ankara’ya
ba

hareket edeceği anlaşılmaktadır. Sovyet elçisi Aralov, Bolşevik


Basın Bürosu çalışanları eşliğinde yarın Ankara’dan ayrılıyor.
Tevhid-i Efkâr gazetesi Aralov’un ayrılışının kesin olduğunu
öğrenmiştir. Bu belki de Sovyet ticaret temsilcisinin buradaki
statüsünün son zamanlarda tanınmamasıyla bağlantılıdır. İşgalci

19 Pierre Benoit, “Le paradoxe D’Angora”, Le Journal, 7 Nisan 1923. Akt. Sağlam,
Batı Basınında..., s. 351-352.
Nİsan 1923  123 

Güçlerin Yüksek Komiserleri tarafından yapılan protestoların


bir sonucu olarak, İstanbul’da alkol yasağının, barışın imza-
lanmasından önce bu Devletlerin vatandaşlarına uygulanması
mümkün değildir, ancak Ankara tarafından uygulamaya konul-
ması emredilmiş olmasına rağmen, tüm önlemin uygulanması,
eldeki alkol stoklarının incelenmesinin sonuçlarını beklemek
üzere şu anda biraz belirsizdir.” 20

ı
as
Kemal Paşa’nın Programı

1923 genel seçimleri yaklaşırken CHP’nin Dokuz Umdeyi


py
yayımlaması ve Türk siyasi yaşamında meydana gelen gelişme-
ler, İngiliz The Times gazetesinde “Türk Seçim Kampanyası” ve
“Kemal Paşa’nın Programı” başlıkları altında yorumlanıyor:
ko
“Türk kamuoyu, seçimle ilgili gelişmelerle yakından ilgi-
lendiğinden barış müzakerelerinin gidişatı konusunda ilgisini
bir ölçüde kaybetmek durumunda. Bu gelişmelerden en ilgi
çekeni, dün Rauf Bey’in evinde gerçekleşen liderler toplantı-
sından sonra duyurulan Mustafa Kemal’in Müdafaa-ı Hukuk
s ın

gurubunun kesin bir şekilde halk fırkası olarak ortaya çıkması


kararıdır. Bu, Mecliste yalnız gruplar olduğu, bu zamana değin
Türkiye’de siyasi parti olmadığı masalının sonudur. Mustafa
Kemal, Rauf Bey, Fevzi Paşa (Genel Kurmay Başkanı), Kazım
ba

Karabekir Paşa, Fethi Bey (Vekil veyahut İçişleri Bakanı) ve


Yeni Gün’ün başyazarı Yunus Nadi, aşağıda verilen programı
kabul eden mevzubahis toplantıya katılmışlardı:

Giriş, Türkiye’nin idari, ekonomik ve mali bağımsızlığını


garanti etmeyen her türlü barışı reddediyor.

20 “Turkish Reply to the Allies”, The Times, 9 Nisan 1923, s. 12.


 124  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

I. Halk egemenliğinin yeniden vurgulanması

II. Saltanatın ilgasının muhafaza edilmesi

III. İç güvenliğin garanti edilmesi

IV. Adaletin eşit ve adil dağılımı

V. Ülkenin ekonomi politikasının temelini, İzmir İktisat


Kongresi’nde oluşturulan ekonomik misak olarak benimsenmesi

ı
VI. Ordunun azaltılması ve askerlik süresinin kısaltılması

as
VII. Emekli olan subayların yaşamlarını en iyi bir şekilde
sürdürmelerinin sağlanması

munun geliştirilmesi
py
VIII. Sivil devlet memurlarının ödeme ve emeklilik duru-

IX. Harap olan yerlerin yeniden imarı.


ko
Şu an diğer teşkilatların kendi planlarını ilan etmeleri bekle-
niyor. Aday çıkarma meselesinde büyük hareketlilik gözüküyor.
Şu isimler kesin olarak duyuruldu: Ankara’dan Mustafa Kemal
Paşa; İstanbul için Rauf Bey, İsmet Paşa, Fethi Bey (Dâhiliye
s ın

Vekili), Muhtar Bey (eski Hariciye Vekili); ve Sinop için Rıza


Nur Bey (Sıhhiye Vekili).” 21

Amerikan Şirketine İmtiyaz Fransızları Kızdırdı


ba

Bir Amerikan şirketine verilen ve Chester Projesi olarak


bilinen imtiyaz, İngilizler ve Fransızların yönlerini yeniden
Ankara’ya çevirmelerine neden oluyor. İngiliz The Times gazetesi,
“Türkiye’deki Maden Hakları”, “Amerikan Şirketine İmtiyaz”
başlıkları ile yayımlanan haberinde şöyle söylüyor:

21 “Turkish Election Campaign”, The Times, 10 Nisan 1923, s. 11.


Nİsan 1923  125 

“Ankara’dan gelen telgrafa göre Millet Meclisi, ‘Türkiye ve


Delaware Eyaleti yasalarına uygun olarak’ temsilcileri Sayın
Chester, Clayton-Kennedy olan the Ottoman Development
Company’ye bir imtiyaz veren bir tasarıyı meclisten geçirdi.
İmtiyaz şirkete imtiyaz dâhilinde inşa edilecek demir yolunun
iki tarafında 20 buçuk millik alandaki madenleri ayrıcalıklı
kontrol hakkını tanıyor. İstanbul’da haber heyecan yaratmadı.
Tevhid-i Efkâr, ülke çıkarına olmadığı gerekçesiyle imtiyaza

ı
açıkça düşmandır; Vatan gazetesi sermayenin büyük bölümü-

as
nün Müttefiklerin değil Amerikalıların olacağı gerçeğini tek
değer olarak görüyor. Bununla beraber Nafia Vekili Fevzi Bey
konu hakkında iyimserdir ve yeni şirketin 18 yıl içerisinde
py
Anadolu’nun çehresini değiştireceğini ön görüyor. Heyet-i
Vekile reisi Rauf Bey önerilen demiryollarını Türkiye’nin sa-
vunması için büyük stratejik öneme haiz olarak görüyor.” 22
ko
İngiliz basını Chester İmtiyazı ile ilgili bu ifadelerde bulu-
nurken, Amerikan yayın organı The New York Times, aynı tarihli
sayısında, meseleye Fransızların yaklaşımlarını konu ederek
“Chester İmtiyazı Fransızları Kızdırdı” başlığıyla konuya dikkat
s ın

çekiyor. Haber, imtiyazın Meclis tarafından onaylandığına dair


yayılan bilgilerin neticesinde, imtiyazın kapsam bakımından
daha öncesinde Fransızlara verilmiş imtiyazlar ile çakıştığı ge-
rekçesiyle Fransa’nın süreç ile yakından alakadar olduğu bilgisini
ba

geçmiştir. Fransa’nın görüşüne göre, tüm müzakereler süresince


Birleşik Devletler, “Açık Kapı Siyaseti”ne saygı duyulması hu-
susunda müttefiklere hatırlatmada bulunmuştur ancak bununla
da kalmayarak Türkiye’den hatırı sayılır ayrıcalıklar elde etme
adına faaliyet göstermiştir. Bu durum karşısında ise Fransızlar,
daha önceki yıllarda Osmanlı hükûmeti tarafından kendilerine

22 “Mineral Rights in Turkey”, The Times, 11 Nisan 1923, s. 11.


 126  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

verilen ve bunun karşılığında beş yüz milyon Frank değerinde


kredi sağladıkları ayrıcalıklarını muhafaza etmek gerekliliği
hissetmektedir. Türkiye söz konusu meblağı müttefik devletlere
karşı kullanmıştır. Bunun karşılığında Fransa’nın bu kredi ile
sahip oldukları ayrıcalıklardan mahrum kalmaları ise anormal
bir durumdur.23
Amerika’nın Washington eyaletine bağlı Seattle şehrinde

ı
yayımlanan The Seattle Star gazetesinde ise Chester İmtiyazı’nın

as
Musul meselesi ile ilgisine dikkat çekilerek şöyle söyleniyor:
“Büyük Britanya’nın Musul toprakları üzerindeki hak id-
diasını kabul ettirmeye çalışması ve Türkiye’nin zengin petrol
py
yataklarının Türk toprağı olduğu konusundaki ısrarı, Lozan
konferansının başarısızlıkla sonuçlanmasının nedenlerinden
biriydi.” 24
ko
Fransız Çıkarları Tehlikede

Gündemi meşgul eden Chester İmtiyazı ile ilgili büyük


güçlerin tepkilerini, İngiliz The Times gazetesi “Fransız Çıkarları
s ın

Tehlikede”, “Türk Manevrasından Şüphe Duyuluyor” başlıkları


ile yorumluyor ve şöyle yazıyordu:
“Ankara Meclisi’nin Chester tasarısını benimsemiş olması
Fransız kamuoyunu rahatsız etti. Bu hamle, tamamıyla söz
ba

verilen imtiyazların ve bazı koşullarda Fransız ve İngiliz tica-


ri gruplarına tanınan imtiyazların lağvedilmesi ve böylelikle
Mustafa Kemal ve beraberindekilere tam hareket serbestliği
sağlama manevrası olarak değerlendiriliyor. O zaman Lozan’a
gitmenin faydası nedir sorusu açıkça soruluyor. Fransız başkenti

23 Osman Ulagay, Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı, Yelken Matbaası,


1974, s. 260.
24 “Turks Favor U.S. Oil Plan”, The Seattle Star, 11 Nisan 1923, s. 7.
Nİsan 1923  127 

tarafından finanse edilen ve Türk bölgesinde ticari kaygıları olan


çeşitli şirketlerin temsilcileri, Türkiye ile müttefikler arasında
yeni anlaşmanın çıkarlarına etkisini değerlendirmek üzere son
zamanlarda Paris’te pek çok toplantı düzenlediler ve M. Charles
Laurent’den kendileri adına İstanbul’da müzakere açmasını
istediler. Müttefik Hükümetlerinin görüşlerinden anlaşıldığı
kadarıyla direkt anlaşmaların şirketler ve Türk Hükümeti ile
neticelendirilmesi arzu edilebilir ve bu anlaşmalar yalnızca

ı
barış anlaşmasına kaydedilmelidir. Müttefiklerin, Türklerin

as
itiraz ettiği bazı ekonomik maddelerden vazgeçmeyi ancak
bu koşulla düşünebilecekleri iddia ediliyor. Bu maddelerin
arasında şirketlere savaş sırasında uğradıkları zarar için tazmi-
py
nat ödenmesini öngören maddeler de yer almaktadır. Ayrıca,
kömür maliyetinin artması ve artık Osmanlı egemenliği altında
olmayan önemli toprakların terk edilmesinin bu girişimlerden
ko
bazılarının taahhüt edildiği koşulları tamamen değiştirdiğin-
den, şirketler, savaştan önce yapılan sözleşmelerde değişiklik
yapmak istiyorlar.”25

The Times’a yansıyan aynı konuyla ilgili olarak Lord Curzon,


s ın

Paris’teki Mr. Phipps ve Roma’daki Sir R. Graham’a çektiği 12


Nisan 1923 tarihli telgraf mesajında şöyle söylüyor:
“Türk Hükümeti’nin notası, hükümet ile savaş öncesi im-
tiyazlara sahip müttefik şirketleri arasında müzakere teklifi-
ba

ni kabul etmiş görünüyor. Bu nedenle bu gibi müzakerelerin


mümkün olan en kısa sürede açılması arzu ediliyor. İlgili İngiliz
şirketleri mümkün olduğu ölçüde hazırlıklarını hızlandırmaya
teşvik ediliyor ancak Türk hükümetinin kendilerini Ankara’da
değil de İstanbul’da tutması ve buraya teknik bilgisi ve müzakere
için etkin güçleri olan birini göndermesi için ikna edilmesi

25 “French Interests Alarmed”, The Times, 12 Nisan 1923, s. 11.


 128  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

gerektiği hususunda endişeliler. Lütfen akredite olduğunuz


hükümetten, İstanbul’daki Fransız/İtalyan Yüksek Komiseri-
ne mümkün olan en erken tarihte Türk hükümetine bir nota
vererek İstanbul’da müzakerelere başlamasını talep etmesini,
müzakerelerin kiminle yapılacağını ve Türk hükümetinin han-
gi tarihte müzakerelere başlamaya hazır olduğunu sormasını
isteyiniz.”26

ı
Le Matin gazetesi Fransızlar dâhil olmak üzere Müttefik

as
güçleri rahatsız eden Chester Projesiyle ilgili “Anadolu’da Ame-
rikalıların Muazzam Planları” başlıklı makalesinde projeyle ilgili
müzakerelerin Fransız şirketlerini alakadar ettiğini yazmıştır.
py
Makaleye göre bu rahatsızlığın nedeni Chester Projesi’nin talep
ettiği imtiyazların çoğunun öncesinde Fransız tebaaya zaten
vadedilmesidir.27
ko
Anadolu’nun Geleceği

Chester İmtiyazı’nın kapsamına dair, bizzat Chester ile


gerçekleştirilen ve Vatan gazetesinde yayımlanan röportaj, İn-
giliz The Times gazetesinde de “Anadolu’nun Geleceği”, “Dr.
s ın

Chester’ın Tozpembe Tasviri” başlıkları ile yankı buluyor:


“Vatan gazetesinde Dr. Chester’la yapılan eğlenceli bir
söyleşi yayınlanıyor. Chester’ın asfalt yollar, yeni apartman
blokları, vagon restoranlar, motorlu pulluklar ve imtiyaz kap-
ba

samında yapılacak değişikliklerin sonucu olarak Anadolu’nun


gelecekteki genel refahına ilişkin çizdiği tablo o kadar pembe
ki, Türk gazeteci kendisinin rüya gördüğüne inanıyor. Ancak

26 The Marquess Curzon of Kedleston to Mr. Phipps (Paris) and Sir R. Graham
( Rome), No. 170 Telegraphic [E 3584/1/44], 12 Nisan 1923, Documents On
British Foreign Policy..., s. 682. No. 471.
27 “La plans gigantesgues des Americains en Asie-Mineure”, Le Matin, 11 Nisan
1923, s. 2, akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 356-358.
Nİsan 1923  129 

Dr. Chester Samsun-Sivas hattının ilk inşa edileceğini belirtti,


daha sonra Ankara-Sivas hattının genişletilmesi, üçüncü olarak
Diyarbakır-Yumurtalık hattının inşası ve son olarak Kayseri-
Aşkale-Trabzon hattının inşası gerçekleşecek. Chester, yapım
için iş gücü ithalinin gerekli olacağını düşünüyor...”

The Times, iş gücü ithali meselesini, Azerbaycan ve Türkistan’da


yaşayan Türklerin bu vesileyle Türkiye’ye gelmeye ikna edilmesi

ı
ile ilişkilendirerek Türklerin Türkiye’de toplanması hususunda

as
istekli olan kesim tarafından büyük ölçüde desteklendiğini
ifade ediyor. Chester’ın görüşüne göre ithal işçiler, on beş yıl
süreceği düşünülen demiryolu inşasından sonra Türkiye’den
ayrılmayacaklardır.
py
Gazete, imtiyazın Fransız tarafında bir infiale yol açması
meslesine de değinerek mevzubahis rahatsızlığın, Fransız Yüksek
ko
Komiser General Pellé tarafından Adnan Bey’in yokluğunda
Ankara Meclisi Mülki Amiri olarak görev yapan Selahaddin
Adil Paşa’ya verilen protesto ile somut hale geldiğinden söz edi-
yor. The Times’ın aktardığı üzere Fransızlar, Chester İmtiyazı’nın,
16.000.000 Franklık kredi karşılığında 21 Nisan 1914 tarihinde
s ın

Fransızlara tanınmış olan imtiyaz ile ciddi bir biçimde çakıştığını


ileri sürmüşlerdi.28

Tamamen Kemalist Kabine


ba

Türklerin Chester İmtiyazı sayesinde Lozan’da kazanımları


olacağına dair bir inanış mevcuttu. Konferansın ikinci dönemine
gidilen günlerde İngiliz The Times gazetesi, Türk basınında yer
alan, İsmet Paşa’nın bu imtiyazın Lozan’ı etkilemeyeceği yönün-
deki görüşlerini ele alırken İngiliz tarafında durumun tam tersi

28 “Future of Anatolia”, The Times, 13 Nisan 1923, s. 11.


 130  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

algılandığından bahsetmektedir. Konuyla ilgili “Türkler Lozan


İçin Ayrılıyorlar, Chester İmtiyazına İlişkin Tutum” başlıklı
yazı şu şekildedir: “İkdam’a göre İsmet, Chester İmtiyazı’nın
Lozan’daki müzakereleri etkileyeceğini düşünmüyor. Ankara’dan
yarı resmî bir mesaj, Meclis tarafından imtiyazın kabul edilme-
sinden dolayı, Türk Delegasyonunun tartışmayı kabul etmesinin
imkânsız olacağını açıklıyor.”29

ı
Ayrıca Chester İmtiyazı’yla ilgili Amerikan Yüksek Komiseri

as
Bristol tarafından İstanbul’dan ABD Dışişlerine çekilen 16
Nisan 1923 tarihli telgrafta şöyle denilmektedir:
“Philadelphia Public Ledger’ın editörü Ankara’dan henüz
py
döndü ve mevcut yönetiminin dirayet ve samimiyeti konusunda
olumlu izlenimler bildiriyor. Chester Projesi’nin hem Türkiye
hem de Amerika açısından hayati önemi hususunda, projenin
kendisinin Lozan Konferansı’ndan daha çok ilgi çektiğine
ko
varacak yorumlarda bulunan Ankara’nın en yüksek mercileri
ile görüşmeler yaptı. Son zamanlarda Ankara’da bulunan diğer
Amerikalılar, yerel Türk basınının coşkulu hemfikir yorumla-
rınca da onaylanan aynı hikâyeyi akla getiriyorlar.”30
s ın

16 Nisan 1923 tarihinde İngiliz The Times’ın sayfalarına


taşıdığı “Tamamen Kemalist Bir Kabine” başlığı da dikkat çek-
mektedir. Haberin içeriği şu şekildedir:
“Beklendiği üzere, Hoca Vehbi Efendi (Şeriyye Vekili),
ba

Hüseyin Hüsnü’nün nepotizm suçlamaları nedeniyle istifa


etmiştir. Rıfat Bey (Adliye Vekili) bağlılığını ikinci gruptan
halk fırkasına devrettiği için kabine artık koalisyon olmaktan

29 The Times, 19 Nisan 1923, akt. Zahide Aşkargenç, “The Times Gazetesi’nde
Lozan Barış Konferansı”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2021, s. 213.
30 NARA, Amerikan Yüksek Komiseri Bristol tarafından İstanbul’dan ABD
Dışişlerine çekilen 16 Nisan 1923 tarihli telgraf 867.602ot/263.
Nİsan 1923  131 

çıkmış ve Mustafa Kemal’in destekçilerinden oluşan homojen


bir organ haline gelmiştir. Bu durum şüphesiz seçimler üzerinde
etkisiz kalmayacaktır; aynı şekilde, belediye meclisi başkanlığı
görevinin de yeni atanan Vali Ali Haydar Bey tarafından yürü-
tülecek olması ve İstanbul Kaymakamı Ziya Bey’in görevden
alınması da seçimler üzerinde etkili olacaktır.”31

Görülüyor ki Türkiye’deki neredeyse her siyasi değişim İn-

ı
giliz basını tarafından takip ediliyordu.

as
Konferans 23 Nisan’da Tekrar Başlayacak

py
İngiliz The Times gazetesinin “Türkiye’de Vatana İhanet-Ya-
sanın Genişletilmesi” başlıklı haberinde Türk hükûmeti, kapitü-
lasyonların kaldırılmasını bir antlaşmayla onaylatana kadar yeni
Türk tescil yasasına ve buna bağlı tüm formalite ve masraflara
ko
uymayı reddeden yabancı şirketlere karşı bir adım daha atmaya
hazırlandığı söyleniyor. Haberin devamında, firmaların para
cezasına çarptırılması ve kapatılmalarının emredilmesi ve ka-
munun bu firmalarla iş yapmasının yasaklanmasının mümkün
s ın

olduğu ancak çoğu Amerikalı ilgili firmalara henüz doğrudan


resmî bir bildirim gönderilmediği yazmaktadır.32
Yine The Times gazetesinin “Lozan Konferansı” başlıklı habe-
rine göre Türkiye ile barış antlaşması görüşmelerine 23 Nisan’da
Lozan’da yeniden başlanacaktır. İngiliz temsilcisi, İstanbul’daki
ba

Yüksek Komiser Sir Horace Rumbold olacaktır. Müttefik güçler


ve Türkiye, Boğazlar sözleşmesi taslağının koşulları üzerinde
anlaştıkları için, görüşmeler bu taslak üzerinde yeniden başla-
tılmayacak ve bu nedenle Rusya davet edilmeyecektir.33

31 “An All-Kemalist Cabinet”, The Times, 16 Nisan 1923, s. 11.


32 “Treason In Turkey”, The Times, 17 Nisan 1923, s. 13.
33 “The Lausanne Conference”, The Times, 17 Nisan 1923, s. 7.
 132  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Lozan Konferansı’nın yeniden toplanması konuşmaları


yabancı basının gündemini meşgul ederken The Evening Star
gazetesi Amerika’nın Cenevre’deki Ortaelçisi Joseph Grew’in
barış konferansı yeniden toplandığında muhtemelen Lozan’daki
Amerikan temsilcisi olacağından bahsetmektedir. Habere göre:
“Dün yapılan açıklamada, İngiltere, Fransa ve İtalya’nın
delegelerini atamasının beklendiği belirtildi. Bu devletlerin, şu

ı
anda Birleşik Devletler tarafından öngörülenden daha büyük

as
bir temsilci seçmesi durumunda, Roma’daki Büyükelçi Child,
Bay Grew ile birlikte hareket etmek üzere görevlendirilecektir.
İstanbul’daki Amerikan Yüksek Komiseri Tuğamiral Mark
py
Bristol’un Lozan’daki konferansa katılması beklenmiyor. Bristol,
Lozan toplantısının ilk oturumlarında Büyükelçi Child ve Or-
taelçi Grew’a danışmanlık yapmıştı, ancak şu anda İstanbul’daki
sorumluluklarının devam etmesi gerektiği söyleniyor. Lozan’da
ko
ele alınması beklenen tüm konulara ilişkin tam talimatlar, müza-
kerelerin yeniden başlamasından önce Bakan Hughes tarafından
Ortaelçi Grew’a telgrafla bildirilecektir. Anlaşıldığı kadarıyla bu
telgraflar, konferansın önüne gelecek sorulara ilişkin Amerikan
s ın

tutumunu açıkça ortaya koyacak ve muhtemelen Türkiye’deki


Amerikan çıkarlarına özel bir atıf içerecektir.”34

Alman Komünist Partisi üyesi Arthur Rosenberg’e göre, 4


Şubat’ta dağılmış olan konferans 15 Nisan’da tekrar canlanacak
ba

ve bu olay, diplomasi tarihi açısından “ender” bir durumdur. Ona


göre Lord Curzon’un Lozan’dan ayrılmasının anlamı, İngiliz
emperyalizminin yeni Türkiye’yle müzakere devrini kapattığı
ve Kemal Paşa’nın hükümetini baskı ve tehditlerle boyun eğ-
dirmeye çalışacağıydı. Ancak Lozan Konferansı’nın tekrardan
yapılması bile, Curzon’un hedeflerinin başarılı olmadığı yani

34 “May Be Only U.S. Lausanne Envoy”, The Evening Star, 17 Nisan 1923, s. 25.
Nİsan 1923  133 

Müttefiklerin Doğu siyasetinin yeni bir yenilgi alması ve mil-


liyetçi Türkiye’nin bir başarısı anlamına gelmektedir. I. Lozan
Konferansı’nı çözümsüz bırakan konulara değinen Rosenberg,
SSCB’nin II. Lozan Konferansı’na çağırılmayacağını çünkü I.
Konferansta da yalnızca Türk Boğazları’yla ilgili olarak çağı-
rıldığını eklemiştir.35

ı
Vatana İhanet Yasası

as
İngiliz The Times gazetesi “Türkiye’de Vatana İhanet Yasa-
sı” başlıklı yazısında vatana ihanet yasasının, seçimlere gölge
düşüreceğini yazmıştır. Haberde Türkiye’de değişen koşullar
py
nedeniyle birçok kişinin siyasi görüşünü ifade etmemeyi tercih
ettiğinden bahsediliyor. Ayrıca The Times Diyarbakır milletve-
kili Zülfi Bey’in, birinci mütarekeden sonra Malta’ya sürgün
ko
edilmesiyle ilgili eylemleri nedeniyle uğradığı zarar ve rahat-
sızlıktan dolayı eski Sadrazam Ahmet Tevfik Paşa ve kabine
üyelerine tazminat talebiyle dava açtığını söyler ve bu davayı
bir test davası olarak niteler. Çünkü eğer bu dava başarılı olur-
s ın

sa, Malta’ya sürgün edilenlerin sayısı çok fazla olduğundan ve


bunlardan bazılarının siyasi rakiplerinden en ufak bir şey talep
etmekten kaçınmayacaklarından, yeni dava için muazzam bir
alan açacağı düşünülür. The Times’ın bu haberinin devamında
İsmet Paşa’nın İzmir’de yaptığı bir konuşmasına yer vermiş
ba

ve Paşa, Türkiye’nin kendisinden istenen borç ödemelerinin


faizini ödemeyi üstlenemeyeceğini çünkü o günkü kurdan he-
saplandığından gelirinin üçte birine tekabül ettiğini söylemiştir.
The Times bu haberini “Dün gece yeni ay görüldü; bu nedenle

35 Arthur Rosenberg (Berlin), “Die neue Konferenz in Lausanne”, Internationale


Presse-Korrespondenz, S 63, Y 3, 13 Nisan 1923, s. 505-506, akt. Perinçek,
Komitern Belgelerinde..., s. 229.
 134  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Ramazan bugün başladı ve seçimler bayram sonrasına kadar


yapılmayacaktır.”36 şeklinde bitirmiştir.
1923 yılı Nisan ayının en dikkat çeken konularından biri
olan Chester İmtiyazı’yla ilgili Amerika’da yayımlanan The
Evening Star’ın “Senatörler Chester İmtiyazından Korkuyor”
başlıklı yazısında Amerikalı sermayedarlara Türkiye’de verilen
petrol imtiyazları konusunda senatodan gürültüler gelmeye

ı
başladığı anlatılmıştır. Kongre toplandığında muhtemelen tüm

as
konunun gündeme geleceği ve gerçeklerin ortaya çıkarılmasını
talep eden bir karar tasarısının sunulacağı yazmaktadır. Bahsi
geçen senatörlerin bazılarının, özellikle de uzlaşmaz gruptaki-
py
lerin, imtiyaz işine yabancıların karışması ihtimalinin, Milletler
Cemiyeti’ndekinden daha fazla olduğunu düşündükleri37 ifade
edilmiştir. Ayrıca The Times, Fransız Hükümeti’nin İstanbul’da-
ki Fransız Yüksek Komiseri General Pellè tarafından Ankara
ko
Hükümeti’ne verilen Chester imtiyazlarına karşı protestonun
bir kopyasının Washington’a iletildiği bu protestoda Fransa’da,
Ankara hükümetinin Chester tavizlerini hazırlamaktaki amacı-
nın Lozan’daki Fransız temsilcisi üzerinde baskı kurmak olduğu
s ın

izlenimi hâlâ hâkim olduğu yazmaktadır.38

Lozan’da Kör Kuvvetler

İngiliz The Times’a göre Türkiye ile Lozan müzakereleri-


ba

nin yeniden başlatılmasına ilişkin bildirim, konferans genel


sekreteri tarafından Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya,
Yunanistan, Yugoslavya, Romanya, Belçika ve Türkiye’ye gön-
derilmiştir. Birleşik Devletler’in geçen seferki gibi aynı amaçla

36 “Turkish Treason Law”, The Times, 18 Nisan 1923, s. 11.


37 “Senators Fearful of Chester Grant”, The Evening Star, 18 Nisan 1923, s. 1.
38 “Chester Concession”, The Times, 18 Nisan 1923, s. 11.
Nİsan 1923  135 

temsil edileceğine inanmak için her türlü nedenin varlığından


bahsedilmiştir. Rus hükümeti Lozan’daki ilk konferansa sadece
Boğazlar’ın gelecekteki durumuna ilişkin tartışmalar için davet
edilmişti. Müttefikler ve Türkiye, Boğazlar Sözleşmesi tasla-
ğının şartları üzerinde anlaştıkları için bu tartışmalar yeniden
açılmayacaktır. Bu nedenle Rusya, Lozan’daki mevcut toplantıya
davet edilmemiştir.39

ı
Aylık olarak yayımlanan Amerikan Asia dergisinde, Clarence

as
K. Streit tarafından yazılan “Lozan’da Kör Kuvvetler” başlık-
lı yazı dikkat çekmektedir. Bu yazısında Clarence K. Streit,
Lozan’da kullanılmakta olan yöntemlerin amacının barış değil
py
de savaşmış gibi olduğunu söylemektedir. Ona göre Avrupa
diplomasisi Doğuluları yaptıkları gövde gösterileriyle sindirmek
üzerine kurulu geleneğini hâlâ yaşatmaktadır. Lozan’a katılan
Avrupalı temsilcilerin neredeyse hepsinin, “Doğu’nun değiş-
ko
mezliği ilkesine” inanan eski mektebin talebeleri oldukları için
bu tür yaklaşımlarının olağan karşılanabileceğini anlatmaktadır.
Streit yazısının devamında, Cihan Harbi ardından imzalanmış
olan antlaşmalardan beri en kalabalık delegasyonun Lozan’a
s ın

gittiğini ve bunun Amerika’nın Yakın Doğu meselesine verdiği


önemi gösterdiğini eklemektedir. Ayrıca Streit, Amerika’nın
Lozan’daki mevcut durumuna değinerek, Türkiye ile savaşmadığı
noktasına dikkat çekmektedir. Ona göre fiilen savaşılmayan bir
ba

ülke ile barış görüşmeleri yapmaya gerek yoktur. Ek olarak Tür-


kiye’deki son gelişmeler ışığında ayrı bir anlaşma yapılmasının
ise kaçınılmaz olduğunu anlatmaktadır.40
Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesinde
“Lozan’a Gidiliyor” başlıklı haberde Amerika Büyükelçiliği

39 “The Lausanne Conference”, The Times, 19 Nisan 1923, s. 7.


40 Ulagay, Amerikan Basınında...,s. 261.
 136  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

İkinci Sekreteri Lammot Belin, Lozan Barış Konferansı’nın


kısa bir zaman içerisinde tekrardan toplanmasıyla ilgili olarak
Lozan’a gitmek üzere Paris’ten ayrıldığı söylemiştir. Habere
göre Belin, Türk işlerine aşina olması nedeniyle bu konferan-
sa atanmıştır. Ayrıca Belin, daha öncesinde Türkiye’de görev
yapmış ve ilk Lozan toplantısında Amerikan delegasyonunun
sekreterliğini de üstlendiği41 bilgisi verilmiştir.

ı
as
Türkiye’nin Lozan Umutları

20 Nisan 1923 tarihli yabancı basına bakıldığında müt-


tefiklerin Lozan’a gidecek heyetteki üyelerden bahsedildiği
py
görülmektedir. İngiliz The Times gazetesi, “Türkiye’nin Lozan
Umutları-İngiliz Delegelerinin Ayrılışı” başlıklı haberinde
“İngiliz Yüksek Komiseri Sir Rumbold ve Bayan Rumbold,
ko
Bay Ryan ve Fransız Yüksek Komiseri General Pellè ve Bayan
Pellè bugün Lozan’a gitmek üzere İstanbul’dan ayrıldılar. Dip-
lomatlardan, yabancı sakinlerden ve işgal güçlerinden oluşan
büyük bir topluluk tarafından uğurlandılar”42 demektedir. Aynı
doğrultuda Lord Curzon’nun Sör A. Geddes (Washington)
s ın

ve Bay Henderson’a (İstanbul) gönderdiği telgrafın içeriğinde


“Genel sekreterin, diğer güçler gibi Birleşik Devletler hüküme-
tini de Lozan’da müzakerelerin yeniden başlaması konusunda
bilgilendirmesinin”43 kararlaştırıldığından söz etmektedir.
ba

Ayrıca diğer bir gündem konusu olan Chester İmtiyazı’yla


ilgili “Türkiye’nin Petrol Hediyesi Amerika’yı Tehlikeye Atar
mı?” başlığıyla büyük devletlerin çatışmalarına yer veren The

41 “Goes To Lausanne”, The Evening Star, 19 Nisan 1923, s. 1.


42 “Turkey’s Hopes For Lausanne”, The Times, 20 Nisan 1923.
43 The Marquess Curzon of Kedleston to Sir A. Geddes (Washington ) and
Mr. Henderson (Constantinople), No. 140, [ E 3849/1/44], 20 Nisan 1923,
Documents on British Foreign Policy..., s. 686.
Nİsan 1923  137 

Evening Star gazetesinin yazısında Amerika’nın Büyük Britanya


ve Fransa ile çatışmasının Türkiye üzerinden geleceği söyleniyor.
Haberin devamı Türk Meclisi’nin Chester Anlaşması’nı onayla-
masına İngiliz ve Fransızların verdiği tepkilere dikkat çekilmiş ve
bunun birçok editörün korkusu olduğu yazılmıştır. Habere göre
bu anlaşmayla Osmanlı-Amerikan Kalkınma Şirketi, bazılarının
Anadolu’dan “Yeni Filipinler” yapmak olarak adlandırdığı şeyi

ı
yapma yetkisine sahip olmuştur. Haber iğneleyici bir dille dört

as
yüz milyon Amerikan dolarının, Türkiye’nin Asya’daki eski
ve yıpranmış semtlerine “Chester imtiyazının sihirli değneği
altında” şehirlere dönüşmesi için harcanacağını ifade etmiştir.
py
Ayrıca haberde, New York Times’ın konuyla ilgili düşüncesi ele
alınmış ve New York Times, “saf iş dünyası” açısından bakıldı-
ğında, “Chester imtiyazının” Amerikan sermayesi için iyi bir
şey olduğunu söylemiştir. Ancak Yakın Doğu’da hiçbir zaman
ko
saf iş diye bir şey olmadığını da hatırlatmıştır.44 Chester’la ilgili
The Evening Star gazetesi “Washington Gözlemleri” başlığı
altında, yabancı elçiliklerden birinden bir yetkilinin, Bakan
Hughes’a Türkiye’deki Chester petrol imtiyazıyla alakalı olası
s ın

müdahaleler konusunda uyarıldığını yazmıştır.45

“Savaştan Yorulan Türkler İşlerine Geri Dönüyor”

Amerikan The Washington Times’ın “Savaştan Yorulan Türkler


ba

İşlerine Geri Dönüyor” başlıklı haberinde Ticaret Bakanlığı’na


gönderilen resmî raporlara göre Türkiye’nin savaştan yoruldu-
ğunu ve işine geri döndüğünün gösterildiği söyleniyor. Haberin
devamında belirsiz siyasi koşullara rağmen, Türk köylülerinin

44 “Will Turkey’s Gift of Oil Imperil America?”, The Evening Star, 20 Nisan 1923,
s. 38.
45 “Washington Observations”, The Evening Star, 20 Nisan 1923, s. 6.
 138  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

meseleyi kendi ellerine aldığı, çiftliklere geri dönerek kılıcı


bir kenara bıraktıkları anlatılmıştır. Bahsi geçen rapor, Kemal
Paşa’nın Türk halk kitleleriyle birlikte çalışmayı ve barışı savun-
duğunu ortaya koydu. Hükümet, çiftçiliği bilimsel bir temele
oturtmak amacıyla tarım bölgelerinin ihtiyaçlarını incelemek
üzere bir komite seçti. Çok sayıda Amerikan çiftçisi uygu-
lamaları ithal edilmektedir. Buradaki yetkililer, Türkiye’deki

ı
yayılma hareketini, Yakın Doğu’da aylardır gelişen barışın en
önemli göstergesi olarak değerlendiriyor. Ancak İstanbul’daki iş

as
koşullarının içler acısı olduğu Ticaret Bakanlığı’ndaki Komiser
Julian E. Gillespie’den gelen bir telgrafta bildirildi.46
İngiliz The Times’ın “Türkiye ile Şimdi Barışmak mı?” baş-
py
lıklı yazısı dikkat çekmektedir. Habere göre Lord Rothermere,
Lozan’daki Barış Konferansı’nın yenilenmesinin arifesinde,
Türklerle bir an önce ilişki kurmaları gerektiğini söylüyor.
ko
İngiltere’nin büyük Müslüman dünyasıyla ilişkilerini sürdür-
meye mi, yoksa Hindistan’da ve başka yerlerde milyonlarca
Müslüman’ı İngilizlere karşı çıkaracak bir politika izleme-
ye mi niyetli olduğuna karar vermenin zamanı geldiği ifade
s ın

edilmiştir. Haberde İngiltere’nin en büyük Müslüman gücü


olduğu ve Doğu’da sürekli bir çatışma ihtimaliyle yüzleşmek
zorunda kalırlarsa bunun İngiltere’ye milyonlara mal olacağı
ve ticaretlerini feci şekilde etkileyeceği anlatılmıştır. Türkiye
ile son dönemdeki ilişkileri değerlendiren Lord Rothermere,
ba

Türklerin ısrarla barış istediğini ve İngiltere’nin Yunanistan’ın


çıkarları doğrultusunda bunu reddettiğini savunuyor. Batılı
ulusların Türklere istedikleri özgürlüğü vermesi, İngiltere’nin
ise Müslüman dünyasını Müslümanların çıkarlarına düşman
olmadığına ikna etmesi gerekmektedir. İngiltere, Yakın ve Orta

46 “Turks Tired Of War, Go Back To Work”, The Washington Times, 21 Nisan


1923, s. 5.
Nİsan 1923  139 

Doğu’daki maliyetli taahhütlerini derhal kesmeli, İstanbul’dan,


Çanakkale’den, Kudüs’ten ve Bağdat’tan çıkmalı ve Türkleri,
Yahudileri ve Arapları kendi işleriyle başbaşa bırakmalıdır.47

Fransızca Zorunlu Ders Olmaktan Çıkıyor mu?

Lozan konferansı evvelinde Amerika’ya verildiği söylenen


Chester imtiyazı meselesi Fransız gazetelerinde sıkça yer al-

ı
mıştır. Fransa’nın ünlü Journal des Débats gazetesi bu meseleyle

as
ilgili Türk tarafının resmî görüşlerini sayfasında paylaşmıştır.
Bu habere göre; Türkler bağımsızlıklarına ve egemenliklerine
saygı gösterilmesini istemektedirler. Bundan dolayı Amerika
py
ile yapmış oldukları imtiyaz anlaşmasına Müttefiklerin ka-
rışmalarını istememektedirler. Bu hassasiyete dikkat etmeleri
dâhilinde Müttefiklerin de benzer imtiyazları alabilmelerinin
önünde bir engel bulunmadığını da söylemektedirler. Gaze-
ko
te, haberin devamında görüşmelerden evvel Türk ordusunun
Suriye hududuna yığınak yaptığı ve Türkiye’deki okullardaki
Fransızcanın zorunlu derslerden çıkarıldığını eklemektedir.48
Gazete haberlerinde görmeye devam ettiğimiz Chester Pro-
s ın

jesiyle ilgili İngiliz The Times Chester imtiyazını Meclis’ten


geçiren Burdur milletvekili İsmail Suphi, imtiyazın kabul edil-
mesinden iki hafta önce Fransızların varsa itirazlarını belirtmeye
davet edildiklerini ancak bu fırsatı değerlendirmediklerini49
ba

söylemektedir. Ayrıca Amerikan The Washington Times gaze-


tesine göre Amerikalıların Washington’dan Chester tavizlerini
desteklemeleri ve müttefik güçlerin Chester tavizlerini en-
gellemek için her türlü çabayı göstermeleri yönünde talimat

47 “Make Peace With Turkey Now!”, The Times, 21 Nisan 1923, s. 5.


48 Journal des Débats, 23 Nisan 1923, s. 1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına
Göre..., s. 192.
49 “Turkish Elections”, The Times, 23 Nisan 1923, s. 11.
 140  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

aldıkları bildirildi. İmtiyazlar arasında Anadolu’dan Karadeniz


kıyısına kadar uzanan ve kolları olan bir demiryolu hattının
inşası; Musul’daki petrol yataklarının işletilmesi; Türkiye’nin
başkenti Ankara’nın yeniden inşası ve Türkiye genelinde modern
tarım makinelerinin satışı yer almaktadır.50
Buna ek olarak 23 Nisan tarihli Amerikan The Evening Star
gazetesine göre Lozan’da gerçekleştirilen önceki görüşmelerden

ı
miras olarak delegelerin elinde Türkiye’deki yabancıların yasal

as
hakları ve Osmanlı borçları gibi sıkıntılı sorular vardır. Mütte-
fikler, Türkiye’deki yabancıların tamamen Türk mahkemelerinin
yargı yetkisi altında olmaması gerektiğini savunurken, Ankara
sözcüleri özel adli ayrıcalıkların Türkiye’nin egemenliğini ze-
py
delediği konusunda ısrar ediyor. Büyük Britanya, bu konuda
geçen Şubat ayında Türklere son dakikada verilen ve müttefikler
tarafından belirlenecek yabancı hukuk danışmanlarının yaban-
ko
cıların tutuklanmasından haberdar edilmesini öngören tavizi
kabul etmedi ve sorunun yeniden açılması muhtemel görünüyor.51

23 Nisan 1923 Kutlamaları


s ın

İngiliz The Times gazetesinin “Türk Millî Bayramı” baş-


lıklı yazısında Türkiye’deki gezici bir İngiliz’in, Aziz Geor-
ge Günü’nün Türkler tarafından her türlü sevinç gösterisiyle
kutlandığını görmekten memnun olduğunu belki de gurur
ba

duyduğunu söyler. Ancak bu gösteri İngilizlere duyulan sevgi


ve saygının bir işareti değil, Büyük Millet Meclisi’nin 1920
yılında Ankara’da gerçekleştirilen ilk toplantısının yıldönü-
münün kutlanmasıdır. Habere göre bahsi geçen günde tüm

50 “Chester Concessions Throw Shadow Over Near East Parley”, The Washington
Times, 23 Nisan 1923, s. 2.
51 “Fight On Chester Grant Looms As Lausanne Opens”, The Evening Star, 23
Nisan 1923, s. 1.
Nİsan 1923  141 

dükkânlar ve bankalar kapalıdır ve neredeyse tüm binalar, sahip-


lerinin dinine veya milliyetine bakılmaksızın dekore edilmiştir.
Bandolar, ışıklandırmalar ve yirmi bir pare top atışlarıyla geçit
törenleri ve meşale alayları bugünün düzenidir. Bu, yıllardır
ilk gerçek evrensel Türk bayramıdır ve Türk basını; vatansever
şiirler, askerî kahramanların resimleri ve önde gelen milletve-
killerinin Türkiye’yi Sevr Antlaşması’nın dayattığı idari, mali ve

ı
ekonomik kölelikten ve Yunanlıların İzmir’i işgalinin yol açtığı

as
ulusal aşağılanmadan kurtaran Gazi ve takipçilerinin başarılarını
öven makaleleriyle dolu özel renkli baskılar yayımlamaktadır.52
Lozan Konferansı’nın ikinci devresinin başladığı haberlerini
py
görmekteyiz. İngiliz The Manchester Guardian gazetesine göre
Lozan Konferansı’nın Müttefiklerle Türklerin ilk toplantısı Sir
Horace Rumbold başkanlığında yeniden başlamıştır. Rumbold
ko
başkanlık ettiği konferansın, kısa sürmesini umut etmekteydi.53
Ayrıca gündem konularından olan Lozan’la ilgili Amerika’da
yayımlanan The Evening Star konferans üyelerinin ilk işinin,
siyasi komitenin önündeki sorunları bölgesel ve adli genel baş-
s ın

lıklar altında sınıflandırmak olduğunu anlatır. Habere göre


bölgesel maddelerin tartışılmasında Türkler, ihtilaflı soruların
her biri hakkında önceki görüşlerini korudular ve prosedürdeki
ilk adımın Türk topraklarının müttefik birlikler tarafından bo-
ba

şaltılması olması gerektiği konusunda ısrar ettiler. İsmet Paşa,


bunun Türkiye için birinci derecede önemli bir sorun olduğunu
açıkladı. Müttefiklerin sözcüsü, tahliyenin mantıksal olarak
konferansta bekleyen sorunların çözümüne bağlı olduğu yanı-

52 “Turkish National Holiday”, The Times, 24 Nisan 1923, s. 14.


53 The Manchester Guardian, “Lausanne Conference Resumed, 24 Nisan 1923, s.
10. Akt. Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde...,, s. 112.
 142  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

tını verdi ve İsmet Paşa sonunda bu konunun görüşülmesinin


ertelenmesine razı54 deniyor.

Lozan’da Diplomatlar Meşgul

Lozan Konferansı’nın ikinci devresinin ilk komitesinin dün


sabah çalışmalarına başladığını söyleyen İngiliz The Times gaze-
tesi “Lozan Meşgul” başlıklı haberinde Türk tarafının anlaşmaya

ı
yönelik karşı önerilerinin madde madde ele alındığı bildir-

as
mektedir. Habere göre sabahın büyük bir bölümü Batı Trakya
sınırı sorunu üzerinde geçmiştir. Türkler, sınırın antlaşmada
belirtildiği gibi sol kıyı yerine Meriç’in talvegi olmasını istiyor-
py
lar. Müttefikler ise Meriç’in sürekli olarak kıyı değiştirdiğini,
bu nedenle sınırın bazen Yunan demiryolunun birkaç metre
yakınına kadar gelebileceğini iddia ediyorlar. Venizelos ise sol
kıyının önerilmesine bağlı kalırken, istedikleri suyu vermek için
ko
Türklerle özel bir anlaşma yapabileceklerini öne sürmüşlerdir.55
Ayrıca diğer bir İngiliz yayını olan The Manchester Guardian
gazetesine göre toplantıda tüm antlaşma maddelerinin tek tek
gözden geçirilmesi nedeniyle toplantı uzun sürmektedir. İsmet
s ın

Paşa, Müttefiklerin Türkiye’yi tahliye meselesini gündeme taşı-


mıştır. Müttefikler ise antlaşmanın onaylanması ardından bunu
gerçekleştirecekleri için bu sualin şuan bırakılması gerektiğine
dikkat çekmişler. İsmet Paşa da bunu onaylamıştır.56
ba

Lozan’ın ikinci devresinin zorlu ve yavaş geçeceğinin nedeni-


ni Sir Horace Rumbol’ın Lord Curzon’a göndediği telgrafında
açıkladığı görülmektedir. Telgrafta mali, ekonomik ve bölgesel
maddelerdeki bu kadar çok sayıda maddenin uzmanlara veya

54 “Turks Still Insist Allies Evacuate”, The Evening Star, 24 Nisan 1923, s. 1.
55 “Lausanne Busy”, The Times, 25 Nisan 1923, s. 13.
56 “Lausanne Moves Slowly”, The Manchester Guardian,25 Nisan 1923, s. 12.
Akt. Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde...,s. 113.
Nİsan 1923  143 

taslak komisyonuna havale edilmemesi gerekliliğinin, üç ana


komisyonun çalışmalarını zorunlu olarak yavaşlatılacağından
bahsedilmiştir.57 Ayrıca Fransa’nın ünlü gazetelerinden olan
Journal des Débats, Türklerle Müttefiklerin fikirlerinin ilk 2
gün içerisinde yakınlık göstermediğini ayrıca Chester projesi-
nin kesinlik kazandığını yazmıştır. İlaveten gazete, Türklerin
kendilerine yapılmakta olan tekliflere alaycı bir tutumla yaklaş-

ı
tıklarını, Fransa’nın bir oldu-bittiyle burun buruna olduğunu,

as
Müttefiklerin her tavizinde Türklerin inatçılığını arttırdıkları
iddialarını haberine taşımıştır.58

py
İsmet Paşa Meis’i İstiyor

Lozan Konferansı 25 Nisan’da tekrar toplanarak Birinci


Komite’de hudutlarla alakalı konular görüşülmeye devam etmiş-
ko
tir. İngiliz The Manchester Guardian’a göre İsmet Paşa, Türk kara-
sularında bulunan ve Türkiye’nin olan Meis Adası’nın Türkiye’ye
iadesini savunmuştur. Müttefikler ise buradaki Türk taleplerini
reddetmişlerdir. Reddetme gerekçeleri olarak Türk karşı tek-
liflerine vermiş oldukları cevabı şu şekilde tekrarlamışlardır:
s ın

“Birinci konferansta İsmet Paşa’nın zaten kabul edilen mühim


noktaların tekrardan tartışmaya açılması kabul edilmemiştir.” Ek
olarak Meis Adası’nda Türk nüfusu olmadığından Türklerin bu
isteklerinin Misak-ı Milli’de de bulunmadığı vurgulanmıştır.59
ba

Bu konuyla ilgili olarak Horace Rumbold’un Lord Curzon’a


gönderdiği telgrafın içeriği şu şekildedir: “Toprak maddelerinin
tamamını gözden geçirdiğimize göre, Meriç sınırı ve Meis

57 Documents On British Foreign..., ss. 691-693.


58 Journal des Débats, 25 Nisan 1923, s.1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına
Göre..., s. 194.
59 The Manchester Guardian, “New Turkish Claim Refused”, 26 Nisan 1923, s.
10. Akt. Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde..., s. 114.
 144  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

dışındaki tüm noktalarda büyük bir güçlükle karşılaşmadan


anlaşmaya varacağımızı tahmin ediyorum.”60
Bugünlerin basınında sıkça görülen Chester Projesi’yle il-
gili olarak Amerikan The Washington Times gazetesi Chester’la
ABD’nin kazançlarının ne olacağını değerlendirmiştir. Ha-
bere göre Türkiye’deki Chester İmtiyazı’nın ekonomik gelişi-
mi, ABD’nin dünya savaşı sırasında harcadığı ve borç verdiği

ı
22.000.000.000 doları telafi edecek ve geri ödeyecektir. Bu

as
öngörü, Ankara parlamentosunun resmî bir kararıyla kazanılan
ve temsil ettiği çıkar grubuna tarihte kaydedilmiş en büyük
demiryolu ve petrol arazisi imtiyazlarından birini veren Colby
py
M. Chester tarafından bugün Uluslararası Haber Servisi’ne
sunuldu. Bay Chester, ekonomik kalkınma açısından bakir bir
ormanı ele geçirdik ama bu ülkeyi Amerika’nın dünya savaşı
ko
borcunu ödeyecek başka bir dünya bahçesi haline getireceğiz
demiştir. Haber şöyle devam etmektedir: Geniş kapsamlı im-
tiyazlarıyla donanmış olan Chester imtiyazları, zengin Musul
petrol yataklarına girmeyi, demiryolları inşa ederek ve yeni
petrol yatakları açarak Yakın Doğu’yu dünyanın en zengin
s ın

noktalarından biri haline getirmeyi planlamaktadır. Chester,


Türkiye’yi, büyük Amerika’mızın şu anda olduğu gibi parlak bir
alan haline getireceğiz dedikten sonra biz Türkleri soymuyoruz.
Aksine, onlara sadece dünyanın en büyük ulusunu ortaya çıkaran
ba

büyük imparatorluk kurma deneyimimizden faydalanmalarını


sağlıyoruz61 eklemelerini yapmıştır.

60 Documents On British Foreign Policy...,s. 694.


61 “Chester Says Concessions Will Repay Cost of War To U.S.”, The Washington
Times, 26 Nisan 1923, s. 3.
Nİsan 1923  145 

Lozan’ı Hızlandırma Arayışı

Lozan’ın ikinci devresinin hızlı ilerlemesi için yapılanları


ele alan Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesinin
“Lozan Görüşmelerini Hızlandırma Arayışı” isimli yazısına
göre Yakın Doğu Barış Konferansı’nın çalışmalarını hızlan-
dırmak amacıyla bugün başlıca müttefik temsilcileri Türk de-

ı
legasyonu başkanı İsmet Paşa ile bir araya geldi. İsmet Paşa

as
ile görüşen müttefik delegeler Büyük Britanya’dan Sir Horace
Rumbold, İtalya’dan Bay Montagna ve Fransa’dan General Pellé
idi. Görüşme, ekonomik ve mali komitelerin toplantısından
py
önce gerçekleşti. İstişarenin amacına ilişkin kesin bir açıklama
yapılmamakla birlikte, istişarenin, tartışılan konuların çoğun-
daki çıkmazı kırmak ve konferansı gerçek anlamda harekete
geçirmek amacıyla yapıldığı varsayılmaktadır. Müttefiklerin
ko
baskısı üzerine İsmet Paşa, Ankara hükümetini, konferansa
getirilmesini önlemek amacıyla, imtiyazları içeren doğrudan
müzakereleri hızlandırmaya teşvik etmeyi kabul etti. İsmet
Paşa, Türkiye’nin, Osmanlı hükümeti ile Osmanlı vatandaşları
s ın

arasındaki ilişkilerin Lozan Antlaşması’nda belirlenmesine


asla izin vermeme konusundaki kararlılığını yineledi ve bu
sorunun tamamen Türkiye’ye ait bir sorun olduğunu belirtti.
Müttefikler ise, imtiyaz sahibi şirketlerin çoğunun adlarının
ba

Türk olabileceğini, ancak gerçekte yabancılar tarafından kontrol


edildiğini iddia ettiler. Konferans liderleri, imtiyazlar konu-
sundaki tartışmanın İstanbul ve Ankara’ya kaydırılmasının,
Türkiye’nin antlaşmanın bir parçası olarak görmek istediği
Chester anlaşması konusundaki tartışmaları Lozan’dan uzak
tutmaya yarayacağını ummaktadırlar.62

62 “Seek To Speed Up Lausanne Parley”, The Evening Star, 27 Nisan 1923, s. 11.
 146  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Ayrıca Amerikan Southwest Washington Labor Press gazetesi


27 Nisan 1923 tarihli haberinde “Pazartesi günkü toplantı-
da Amerikalılara verilen imtiyazlardan bahsedilmedi, ancak
Chester imtiyazı özel tartışmaların en önemli konusu olmaya
devam etti”63 demiştir.

“Yabancı İş Adamları Türkiye’den Ayrılıyor”

ı
İngiliz The Times’ın “Lozan Bulmacası” başlıklı haberde

as
Merkep Adalarının durumu ve isimlendirmesi ele alınmıştır.
Haber metni şöyle:
py
“Taslak hazırlama komitesinin 1 ila 21. maddelerde ken-
disine atıfta bulunulan çeşitli noktalarda oybirliğine varma-
sı sayesinde bugün hissedilir ölçüde ilerleme kaydedilmiştir.
Türklerin egemenlikleri altında tutmayı önerdikleri Merkep
ko
Adacıkları konusunda ilginç bir soru ortaya çıktı. Ne Türkler
ne de müttefikler hangi adaların kastedildiğini tam olarak
bilmiyor. Çünkü Merkep haritada işaretli değil, ancak Tene-
dos ile anakara arasındaki kanalda Gaidaros (Eşek Adaları)
s ın

adı verilen bazı noktalar var ve merkep eşek anlamına geliyor.


Eğer Türkler bu adacıkları kastediyorlarsa, muhtemelen onları
alacaklardır; ama eğer Tenedos’tan en az 8 mil uzakta bulunan
ve şu anda Yunanistan tarafından işgal edilen Tavşan Adalarını
kastediyorlarsa, konunun değerlendirilmesi gerekecektir. Ayrıca
ba

Türkler Trakya sözleşmesini kabul ettiler, ancak Lüleburgaz’dan


Bulgaristan sınırına kadar olan tüm demiryolunun, Türk yolcu-
lara transit geçiş özgürlüğü ve pasaport ve gümrük kurallarından
muafiyet sağlamak için bir Türk tarafından kontrol edilmesi
hükmünün eklenmesini istediler. Venizelos, şu anda böyle bir

63 “Interests of U.S. Will Be Proctected”, Southwest Washington Labor Press, 27


Nisan 1923, s. 3.
Nİsan 1923  147 

uygulamanın, uygulanabilir olup olmayacağı konusunda çok


makul görünen bir şüpheyi dile getirdi ve Milletler Cemiyeti
tarafından atanacak tarafsız bir kontrolör önerdi. Bu yeni ve
göründüğü kadarıyla maceracı bir fikir olduğundan, İsmet Paşa
düşünmek için zaman istemiştir.”64

Amerikan The Evening Star gazetesine göre Türk ve Fransız


gazeteleri Lozan Konferansı’nın nihai sonucu konusunda kö-

ı
tümserdir. Konferansın önceki konferansların kaderini paylaşa-

as
cağı, ancak bu kez dünya barışı için ölümcül sonuçlar doğuracağı,
çünkü bir çöküşün düşmanlıkların yeniden başlaması anlamına
gelebileceği korkusunu dile getiriyorlar. Haberin devamında An-
py
kara hükümetinin, kapitülasyonların kaldırılması tamamlanmış
bir gerçekmiş gibi davrandığı ifade edilerek, “Gümrük vergileri
her gün artırılıyor, ticaret en üst sınıra kadar vergilendiriliyor
ve düzenlemeler o kadar katı hale getiriliyor ki birçok yabancı
ko
iş adamları Türkiye’den ayrılmayı tercih ediyor”65 denilmektedir.

Suriye Hududunda Türk-Fransız Gerilimi


s ın

Türkiye ve Fransa arasındaki münasebetlerin seyrini etkileyen


iki önemli gelişme ile ilgili olarak İngiliz The Times gazetesi,
“General Pellé’in Poincaré’i Ziyareti”, “Fransızların Türkler
Hakkındaki Tedirginliği” başlıkları ile yer verdiği haberinde
şöyle söylüyor:
ba

“Lozan Konferansı’nda Fransa’yı temsil eden General Pellé


ile Fransa Başbakanı Poincaré arasında bugün Paris’te yapılan
görüşmelerin gizli kalacağı anlaşılmaktadır. Suriye’deki yüksek
komiserlik görevini üstlenmek üzere birkaç gün içinde yola

64 “Lausanne Puzzle”, The Times, 28 Nisan 1923, s. 9.


65 “Hostilities Feared If Lausanne Leads To New Ruptures”, The Evening Star, 28
Nisan 1923, s. 1.
 148  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

çıkacak olan General Weygand’a da danışılmıştır. Fransa’da


Türklerle ilgili olarak değişen bir ton var. Uzlaşmacı bir tutum
sergilemek isteyen Fransa, çıkarlarını korumak konusunda
kararlı. İsmet Paşa’nın, Fransa’nın Türklerin son eylemleri-
ni kınamasından dolayı biraz telaşlandığı ve buradan alınan
haberlere göre, Fransız delegenin Paris’e hareketinden önce
General Pellé ile yaptığı görüşmelerde, tüm tarafların kabul

ı
edebileceği bir anlaşma için, kamuoyuna yansıyan tavrından

as
çok daha büyük bir istek duyduğu belirtiliyor. Bununla birlikte,
burada sadece Chester İmtiyazları -yani bu imtiyazların bir
sonucu olarak daha akut bir biçimde ortaya çıkan ekonomik
py
sorunlar- açısından değil, aynı zamanda Suriye sınırındaki
birliklerin rapor edilen hareketleri nedeniyle de büyük bir te-
dirginlik ve belirsizlik söz konusudur. Türk tarafında, Osmanlı
topraklarına tecavüz edildiğine dair şikâyetler olduğu görü-
ko
lüyor ve diğer yandan Türklerin Suriye sınırlarında tehditkâr
manevralar yaptığı iddia ediliyor. General Weygand’ın gerekli
görmesi halinde Fransız Hükümeti’nin takviye göndermekte
tereddüt etmeyeceği belirtiliyor.”66
s ın

Bir diğer taraftan Amerika’nın Washington eyaletine bağlı


Seattle şehrinde çıkan The Seattle Star gazetesinde “Fransızlar
ve Türkler Çatışmaya Yaklaşıyor” başlığıyla yayımlanan haber
aynı konuya şu ifadelerle dikkat çekiyor:
ba

“General Maginot, üç Türk tümeninin Suriye sınırına yı-


ğınak yapmasının ardından Suriye’ye 20.000 sömürge askeri
göndermeye hazırlanıyor. Fransızlar tehlike noktasındaki gar-
nizonlarını 45.000’e çıkarmayı planlıyor. General Weygand
Cuma günü Lorraine kruvazörüyle İskenderun’a hareket edecek

66 “General Pelle’s Visit to M. Poincare”, The Times, 30 Nisan 1923, s. 11.


Nİsan 1923  149 

ve ihtiyaç duyulması halinde bir orduya komuta etmek üzere


derhal hazır bulunacaktır.”67

Fransa’ya göre Poincaré’in başarısızlığının nedenlerini


Paris’te yayımlanan sosyalist L’Humanite gazetesi “Lozan’da
Başarısızlık” makalesinde anlatmıştır. Fransa’nın 1921’de Paris
ve Ankara arasında yapılan antlamanın etkileri sayesinde I.
Lozan Konferansı’na iyi şartlarda girdiği söylenmiştir. Maka-

ı
lenin yazarı Jacques Sadoul, Fransa’nın Türklerden kazançlı

as
imtiyazlar alacağı yönünde bir izlenime sahip olduğunu ancak
Fransız delegesi Poincaré’in başarısızlığa uğradığını belirtmiştir.
Sadoul’a göre Poincaré, “İngiliz bakanının elinde Türklere karşı
py
köle gibi bir oyuncak” olmuştur. Ayrıca makalede Türk ilkokul-
larında Fransızcanın öğretilmesi zorunluluğunun kaldırılmasını
Doğu’daki Fransız üstünlüğünün ve kültürünün ilgası anlamına
geldiği yazılmıştır.68
ko
s ın
ba

67 “French, Turks Nearing Clash”, The Seattle Star, 30 Nisan 1923, s. 7.


68 Jacques Sadoul, “La Fiasco De Lausanne”, L’Humanite, 30 Nisan 1923. Akt.
Sağlam, Batı Basınında..., s. 385-386.
MAYIS 1923

ı
as
Türk-Amerikan Antlaşması Arayışı

Lozan’da gözlemci olarak bulunan Birleşik Devletler ile


Türkiye arasında ayrı bir Dostluk ve Ticaret Antlaşması imza-
py
lanması konusu gündemi meşgul ediyor. Konu ile ilgili detayları
ve Amerika’nın Lozan’daki gözlemcisi Ortaelçi Grew’ün konuya
dair görüşlerini, Lozan’da bulunan İngiliz Yüksek Komiser Ho-
ko
race Rumbold’un, Lord Curzon’a çektiği telgraftan öğreniyoruz:
“Bay Grew bugün bana, Türk heyetinin, diplomatik ve kon-
solosluk ilişkilerinin yeniden başlatılması amacıyla Amerika
Birleşik Devletleri ile bir ticaret ve dostluk anlaşması imzalan-
s ın

ması yönündeki acil arzusunu dile getirdiğini bildirdi. Kendisine


Dışişleri Bakanlığı tarafından bu amaçla Türklerle müzakerelere
başlama yetkisi verilmişti. Bu talimatların, Türkiye’deki yaban-
cıların rejimi gibi konularda Türkleri uzlaşmacı hale getirmek
için yararlı bir baskı aracı olacağını düşünüyordu. Türklerin,
ba

Amerikalıları Müttefiklerle karşı karşıya getirmeye çalışmak


için paralel bir dizi müzakereden faydalanmaya çalışabilecekle-
rine dikkat çektim. Ayrıca Amerikalılarla paralel müzakerelerin,
Türklerin Müttefiklerle müzakerelere ayırabilecekleri zamanın
bir kısmını alması gibi pratik bir dezavantaj da söz konusuydu.
Lozan’daki toplantının amacının Müttefikler ile Türkiye ara-
sında barışın sağlanması olduğunu da ekledim. Bay Grew, bu
Mayıs 1923  151 

düşüncelerden ilkinin zaten aklına geldiğini, ancak Amerikalılar


ve Müttefik delegeler arasındaki yakın iş birliğinin Türklerin
yapacağı herhangi bir manevrayı mat edeceğini düşündüğünü
söyledi. Ayrıca, bir ticaret ve dostluk antlaşmasının gerçekte fazla
müzakere gerektirmeyen kısa bir belge olacağına da işaret etti.
Mr. Grew, İsmet Paşa’ya böyle bir anlaşmayı üç koşul üzerine
görüşmeye hazırlıklı olmasını söyleme niyetinde olduğunu söyledi.

ı
Bunlar: 1. Türkler müttefiklerle anlaşma imzalayana kadar bir an-

as
laşma imzalamayacağı (Mr.Grew, eğer Türklerle müzakerelerimiz
kesilirse Amerikalıların doğal olarak kendi hareket serbestîsine
devam edeceğini de ayrıca benim bilgime sundu), 2. Yabancılar
için adli ve ticari rejimle ilgili Mukaveleler, Müttefiklerle Türkler
py
arasında yapılan benzer mukavelelerin çizgisinde olacağı, 3. Bu
anlaşmanın müzakerelerinin hiçbir şekilde Müttefik ve Türk
delegasyonları arasındaki müzakerelerin gidişatına müdahalede
ko
bulunmasına müsaade edilmemesi gerektiği.
Mr. Grew’in gerçekten yardımcı olmak istemesinden
memnunum.”1
s ın

Times: “Türkler Suriye Sınırında”

Lozan Konferansı devam ederken Suriye sınırı ile ilgili Fran-


sızlarla Türkler arasında yaşanan gerginlik, İngiliz The Times ga-
zetesinde “Türkler Suriye Sınırında” manşeti eşliğinde yer alıyor.
ba

The Times, Anadolu Ajansı’nın Başvekil Rauf Bey’e mal edilen


bir deklarasyonu yayımladığından söz ediyor. Mevzubahis dek-
lerasyona göre Fransız Hükümeti, Ankara Antlaşması’nın uygu-
lanmasında Türkiye’ye karşı iyi niyet göstermemekle, Türkiye’yi

1 Sir H. Rumbold (Lausanne) to the Marquess Curzon of Kedleston, No. 23


Telegraphic: by bag (E 4428/1/44], 1 Mayıs 1923. Documents On British Foreign
Policy..., s. 709. No. 489.
 152  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ekonomik kölelik durumunda muhafaza etmeye çabalayan ser-


mayedarları desteklemekle, usule aykırı tayyare hareketleri de
yaşanan Suriye sınırını kontrol etmek için Ermeni askerlerini
kullanmakla ve Suriye’deki garnizonu artırmakla suçlanıyor.
Gazetenin yorumuna göre Rauf Bey Türkiye’nin barışçıl he-
deflerini vurgularken, İskenderun ve Antakya’nın Türkiye’ye
dâhil edilmesini tasarladığı şeklinde kolayca yorumlanabilecek

ı
bir ifade kullanarak mevcut sınırı kabul etmekten de kaçını-

as
yordu. Bildiri sonlandırılırken Rauf Bey Fransız kamuoyunun,
hükûmetin mantıksız davranmasına müsaade etmemesi gerek-
tiği görüşünü ifade ediyordu.

lerle ilgili şöyle söylüyor:


py
Bu bilgilerden sonra The Times, Suriye’de yaşanan gelişme-

“Rıza Nur’un Lozan’daki General Weygand’ın Suriye’de


görevlendirilmesinin Türk ordusunun sevkine yol açacağı ke-
ko
haneti, hâlihazırda gerçekleşiyormuş gibi görünüyor; zira Türk-
lerin Suriye sınırında Kuzey’den, Batı’dan ve hatta Doğu’dan
tanzim edilen bir birlik kurmakta olduğu bildiriliyor. Coğrafi
güçlüklerin ışığında bazı yabancı yorumcular, Türk kurmayının
s ın

zeki bir biçimde General Weygand’ın atanmasını bekledikleri


ve buna göre hazırlandıklarını söylüyorlar. Atama şüphesiz bazı
Türk çevrelerinde tepkiyle karşılanmıştır.”2
ba

Lozan’da Tazminat Meselesi

Müttefiklerin Türkiye’den tazminat talepleri ile ilgili detaylar


bugün, Lozan’daki İngiliz delegesi Horace Rumbold tarafından
Lord Curzon’a gönderilen acil ve gizli notu düşülmüş telgrafta
şu şekilde aktarılıyor:

2 “Turks on Syrian Frontier”, The Times, 2 Mayıs 1923, s. 14.


Mayıs 1923  153 

“Fransız General Pellé bana, hükümetinden tazminat me-


selesine ilişkin çeşitli telgraflar gösterdi. Bunların arasında
Mösyö Barrére’in İtalyan Dışişleri Bakanlığı’na yaptığı ve ken-
disine Türkler tarafından kaçınılmaz olarak reddedilecek olan
Türkiye’ye karşı tazminat talebini canlandırmanın faydasız
olacağının bildirildiği bir ziyaretin raporu da vardı. İtalyan
Dışişleri Bakanlığı, Londra’daki Fransız ve İtalyan Büyükel-

ı
çilerine, Berlin’den ve Viyana’dan transfer edilen beş milyon

as
sterlin değerindeki altının, İngiliz vatandaşlarına tazminat
ödeme işini bize bırakarak, bizim dışımızdaki müttefiklere
tahsis edilmesini teklif etmelerini önerdi. General Pellé ve
py
ben bu telgraflardan, Fransız ve İtalyan hükümetlerinin, şu
anda söz konusu olan Türk tazminatı sorununun müttefiklerle
Türkler arasında değil, bizimle müttefiklerimiz arasında bir
sorun olduğunu kabul ettikleri sonucunu çıkarıyoruz. Fran-
ko
sız ve İtalyan hükümetlerini bu görüş doğrultusunda derhal
harekete geçmeye ve buradaki delegelerine Türkiye’ye karşı
tazminat talebini yeniden canlandırmamaları talimatını ver-
meye ikna edebilirseniz, şu anda var olan son derece zor durum
s ın

ortadan kalkacak ve gerekli maddelerin görüşülmesine devam


edebileceğiz. Müttefiklerimizle aramızdaki soruna gelince,
bizi 5.000.000 sterlinden mahrum bırakma önerisi şüphesiz
reddedilecektir ve bu durumda Fransız hükümetinin Londra’da-
ba

ki 5.000.000 sterlinin yaklaşık 2.000.000 sterlinlik kısmının


İngiliz vatandaşlarına tahsis edilmesini ve Paris’teki 3.000.000
sterlin bakiyesinin diğer müttefikler tarafından paylaşılmasını
önereceğine inanmak için nedenlerim var. Bu öneriyi yapma
niyeti bize çok gizli bir şekilde iletildi ve Fransız hükümetinin
bu bilginin bize verildiğine dair herhangi bir şüphe duymaması
konusunda çok endişeliyim. Buradaki uzmanlara danıştıktan
 154  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

sonra, bu son önerinin bu koşullar altında kabul edilebilecek


bir öneri olduğunu düşünüyorum.”3

Aynı tarihe ait Fransız Le Temps gazetesi ise, İsmet Paşa


ile General Pellé arasında gerçekleşen görüşmeden söz ediyor.
Aktarılana göre General Pellé de İsmet Paşa da mevzubahis gö-
rüşme süresince birbirlerine karşı anlayışlı olmuşlar, bilhassa da
General, İsmet Paşa’ya karşı dostane bir yaklaşım sergilemiş ve

ı
ılımlı davranmıştır. Fransız Hükûmetinin fikirlerini, söz konusu

as
görüşme ile İsmet Paşa’ya resmen iletme şansı elde eden General
Pellé karşısında İsmet Paşa ise, Suriye sınırında yaşanan askerî
hareketlilik hususunda mutedil davranmış ve bölgeye yığılan
py
birliklerin içerilere doğru çekileceğinin sinyallerini vermiştir.4

The Times: “Türklerin Britanya’ya İftirası”


ko
Suriye sınırındaki hareketlilik akabinde Fransa ile Türkiye
arasında yaşanan gelişmelerle ilgili olarak İngilizlerin görüşleri
İngiliz The Times gazetesine “Türklerin Britanya’ya İftirası”,
“Hatalı Suçlamalar” ve “İngiliz Aleyhtarı Mektup” başlıkları
s ın

ile yansıyor:
“Suriye sınırına birliklerini yığma eyleminden ötürü Türkleri
protesto eden Pierre Loti, Claude Farrére ve Madam Berthe
Gaulis tarafından Mustafa Kemal’e verilen mektup burada
ba

yayımlandı. Fransa’nın gerçekten Türkiye’nin dostu olduğunu


kanıtlama endişeleriyle yazarlar büyük ölçüde şu argümana yas-
lanıyorlar: “l’Angleterre, voilà l’ennemi,” (Düşman İngiltere’dir)
bir zamanlar Yunanlıların İstanbul’u ele geçirmelerine müsaade

3 Sir H. Rumbold (Lausanne) to the Marquess Curzon of Kedleston, No. 28


Telegraphic ( E 4475/1/44], 3 Mayıs 1923. Documents On British Foreign
Policy..., ss. 710-711. No. 492.
4 Le Temps, 3 Mayıs 1923, s.1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre..., s. 195.
Mayıs 1923  155 

etmeye hazır olan ve şu anda da ancak Fransız ordularının


mevcudiyeti ile şehri kalıcı olarak kendisinin işgal etmesi engel-
lenen İngiltere. Yazarlar aynı zamanda Türkiye’yi, İngilizlerin,
bölge için Milletler Cemiyeti’nden mandayı garanti etmek
amacıyla yalnızca Fransızların Suriye’yi boşaltmalarını beklediği
hususunda uyarıyor. Muhtemelen Türkiye’nin bu iyi bilinen
dostlarına, protestolarının dikkate alındığını göstermek ya da
belki de Yunanlıların Batı Trakya’daki kötülüklerine hasredilen

ı
son tebliğlerin tek düzeliğini değiştirmek için, Ankara bugün,

as
zaman zaman Türk kamuoyuna İngiltere’nin her zamanki
gibi sinsice hâlâ var olduğunu hatırlatan bildirilerden birini
yayınlıyor.”
py
Times’da aktarıldığı üzere tebliğde çeşitli silahlarla donatılmış
Hint, Nasturi, İngiliz ve Ermeni birliklerinden oluşan bir İngiliz
gücü tarafından Güney Irak’ta korkunç vahşetler icra edildiği
ko
bildiriliyor, aynı zamanda tebliğ, İngilizler tarafından organize
ve finanse edilen Nasturiler ve Ermenilerin elindeki savunmasız
Kürtlerin üzücü talihini de tasvir ediyordu. The Times, “Bu tebliğ
Türk gazetelerinin bazılarının hayli işine gelmektedir” diyor.
Zira The Times’a göre Türk gazeteleri artık Lozan haberlerini
s ın

yeterince heyecanlı bulmuyorlardı. Tevhid-i Efkâr’a göre de-


legeler yerlerinde saymak bir yana geriye sarıyorlardı. İkdam
ise başka bir kopma hususunda karamsar haberler yapıyordu.
Bir diğer taraftan The Times, Türkiye’de yaşanan iç siyasi
ba

meselelere dair şu bilgileri paylaşıyor:


“Ankara’da kamuoyunun ilgisini hayli çeken Damat Ferit
kabinesinde Dışişleri’ndeki faaliyetlerinden ötürü hıyanetle
suçlanan Keçecizade Fuad Paşa’nın mahkemesi beraat ile so-
nuçlandı. Generaller eski Nafia Nazırı Zeki Paşa ve Damat
Ferit Kabinesi’nde Evkaf Nazırlığı yapmış olan Osman Rifat
Paşa, şu an aynı suçlamayla yargılama bekliyorlar.”
 156  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Gazetede, Ankara tarafından yayımlandığı mevzubahis edi-


len tebliğlerden söz ederken şunlar söyleniyor:
“Geçen Ocak ayında Musul meselesinin Lozan’da görüşül-
mesi esnasında Türkler, Musul’daki Irak Hükümeti’ne yönelik
isyanları ve İngilizlerin acımasız misillemelerini ileri süren
ve hatta sınırdaki İngiliz faaliyetini betimleyen birçok tebliğ
yayımladılar. Türk propagandası neticesinde Musul’daki gar-

ı
nizonu güçlendirmenin gerekli hale geldiği gerçeği haricinde

as
bu raporlar mutlak suretle asılsızdır.”

The Times, Suriye sınırında yaşanan hareketlilikten de söz


etmeyi ihmal etmiyor: py
“İstanbul’da Fransız Maslahatgüzar M. Jesse-Curely tara-
fından Adnan Bey’e iletilen mesaj, Türkler Kilikya’ya ve Suri-
ye sınırına birlik yığmayı durdurmazlarsa Fransızların Lozan
ko
Konferansı’ndan çekileceğini tehdit eden bir ültimatom olarak
Ankara Hükûmetine sunuldu.”
Haberin devamında muhabir, üst düzey makamlardan edin-
diği bilgilere göre yapılan beyanların bir ültimatom niteliğinde
s ın

olmadığını ifade ediyor ve Paris’teki resmî çevrelerce İstanbul’da


atılan adımın Suriye sınırındaki durumun endişe verici hal
almasını engelleyeceğine inanıldığını da sözlerine ekliyor.
The Times haberini noktalarken Suriye’ye gidecek olan Ge-
ba

neral Weygand ile ilgili şu bilgileri veriyor: “General Weygand


bu akşam Suriye’de Fransız Yüksek Komiseri olarak vazifesine
başlamak için Paris’ten ayrılıyor. Marsilya’da kendisini Beyrut’a
götürecek olan Lorraine adlı savaş gemisine binecek.”5

5 “Turk Calumny on Britain”, The Times, 4 Mayıs 1923, s. 11.


Mayıs 1923  157 

“Türklerin Fransa’ya Güvensizliği”

İngiliz The Times gazetesi, “Türklerin Fransa’ya Güvensiz-


liği”, “Basın Kampanyası” manşeti ile yayımladığı haberinde
şöyle söylüyor:
“Pierre Loti, Claude Farrére ve Madam Gaulis’in eski
Türk-Fransız dostluğuna hatırlatma yapmaları, basında pek

ı
yankı bulmadı. Vatan, imzacı tarafların Türk hamlesini pro-

as
testo etmeye hakları olmadığını düşünüyor, zira Fransa yalnız
Ankara Antlaşmasını geçmişte bırakmakla kalmadı, şimdi de
İngiliz tutumuna karşı çıkılamayan Lozan’da zorluk çıkar-
maktadır. İkdam, Fransız ve Türkiye arasındaki eski dostluğun
py
soğumasını, kapitalistlerin araya girmesine bağlıyor. Ankara
gazeteleri, Suriye’ye birliklerini gönderme tehditlerinden ötü-
rü zalimlik ve kötü niyetle suçlayarak Fransızları şiddetli bir
ko
biçimde eleştirmektedir. Şüphesiz, açık ifadeler tercih eden ve
ağızda gevelemeye alışkın olmayan Ankara basını, yeteneklerini
sergileyeceği bir konu bulmakta zorluk çekmektedir zira seçim
haberleri, muhalefet yokluğu nedeniyle durgundur.”
s ın

The Times’a göre komünist meselesi de ne heyecanlı ne de


ilgi çekicidir. Diğer taraftan, Tanin’de belirtildiği üzere Lozan’da
delegeler, kâğıtları birbirine paslama durumunda olduklarından,
Lozan hakkında da söylenecek özel bir şey yoktur.6
ba

Bir diğer taraftan Fransız Le Temps gazetesine göre,


Türkiye’de kalıcı bir adli rejim kurulmasına değin yaşanacak
ara dönemde geçici adli rejim kurulmasına dair Müttefik planı,
Türkler tarafından kabul görmemiştir. Mevzubahis plana göre
Türkiye, La Haye Adalet Divanı’nın sunacağı tarafsız yargıçların
adlarının yer aldığı listeden 4 isim belirleyecektir ve bu şekilde

6 “Turkish Distrust of France”, The Times, 5 Mayıs 1923, s. 11.


 158  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türkiye’de ikamet eden yabancılar, oluşturulması planlanan adli


idarede yargılanacak ve diğer adli işlemleri görülecekti. Tasarı
sunulduğunda İsmet Paşa karşı çıkmıştır. Her koşulda geçici
rejim tesisini reddetmekle beraber, bu konuyla ilgili olarak hukuk
uzmanlarının oluşturduğu bir komisyona başvurulmasını dahi
kabul etmediğini beyan etmiştir.7

ı
Yabancı Bankalara Baskın İddiası

as
İngiliz The Times gazetesi, Osmanlı Devleti’nin son padişahı
olan Sultan Vahdettin ile ilgili haberinde, Sultan VI. Mehmed
bugün Mekke’den Süveyş’e geldi. İskenderiye’ye geçerek iki gün
py
burada kaldıktan sonra İtalya üzerinden İsviçre’ye geçecek ve
burada ikamet etmeyi planladığı anlaşılıyor8 demiştir. Ayrıca The
Times’ın bir gün sonraki haberinde Hicaz’ın iklimi nedeniyle
sağlığı bozulan Sultan Mehmed’in, sık sık bayılma nöbetlerinin
ko
eşlik ettiği kalp rahatsızlığından muzdarip9 olduğu söylenmiştir.
The Times’ın İzmir’deki Türk polisinin yabancı bankalara
baskın verdiğiyle ilgili “Yabancı Bankalara Türkler Tarafından
Baskın” başlıklı haberine göre maliye komiserliğinin emriyle
s ın

hareket eden polis, bu öğleden sonra Atina Bankası’nın şube-


sine zorla girmiş, personeli dışarı çıkarmış ve bankadaki kasa
ve defterlere mühür vurmuştur. Nöbetçiler bankanın kapısını
korumaktadır. Haberin devamında benzer bir olayın İzmir’de
ba

Credit Lyonnais ve Credit Froncier Algerien tesislerinde de


meydana geldiği bildirilmektedir: “Büyük Britanya, Fransa ve
İtalya yüksek komiserleri, Türk polisinin bugün öğleden sonra
Atina Bankası’na yaptığı baskınla ilgili gerçekleri değerlendirdi.

7 Le Temps, 5 Mayıs 1923, s. 6. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre..., s.


198.
8 “The Sultan Mehmed VI.”, The Times, 7 Mayıs 1923, s. 11.
9 “Sultan Mehmed’s Health”, The Times, 8 Mayıs 1923, s. 13.
Mayıs 1923  159 

Olay tüm finans ve ticaret çevrelerinde derin bir etki yarattı.


Fransız yüksek komiser vekili, Türk makamlarının İzmir hara-
belerinde bulunan Osmanlı bankasına ait kasaları zorla açtırma
eylemini protesto etti.”10
Ayrıca bu tarihlerde dikkat çeken bir diğer haber Irak
Antlaşması’nın imzalanması olmuştur. The Times’a göre Irak
Antlaşması’nın işleyişini Irak’ın Milletler Cemiyeti’ne kabul

ı
edildiği tarihe veya Türkiye ile barışın onaylanmasından itibaren

as
dört yıla (hangisi daha kısa ise) sınırlayan protokol 30 Nisan’da
imzalanmış ve 5 Mayıs’ta Irak’ta yayınlanmıştır. Bazıları İngi-
liz niyetlerinin gerçekliğinden şüphe duyarken, büyük aşiret
py
liderlerinin çoğu da Irak Hükûmeti’nin bu kadar erken bir
zamanda tek başına devam etme yeteneğinden şüphe duyuyor
ve bu olasılığa kuşkuyla bakıyor.11
ko
Atina Bankasına El Konması

İngiliz The Times gazetesi Türk basınının ele aldığı konuları


“Chester İmtiyazı-Türk Basınının Şüpheleri” başlığı altında
sayfalarına taşımıştır. Bu haberdeki dikkat çeken noktalar özetle
s ın

şu şekildedir: Ankara’nın, bazı senatör ve askerlerin emekli ma-


aşlarını kesmesinin nedeninin ekonomi olduğu iddia ediliyor.
Belki de Sultan Mehmed’in sürgününü paylaşan Damat Ferit
Paşa’nın kabinesinde Maarif Nazırı olan Rıza Tevfik Bey’in
ba

durumunda tek neden ekonomi değildir, Sevr Antlaşması’nı


imzalayan Arnavut Hadi Paşa, Damat Ferit’in kabinesinde
sırasıyla Dâhiliye ve Evkaf Nazırları olan Adil Bey ve Hoca
Vasfi, Sadrazamın Erkan-ı Harbiye Umumiye Reisi Hamdi
Paşa’nın hepsi sürgünde bulunuyor. Ancak Keçecizade Fuad

10 “Foreign Banks Raided By Turks”, The Times, 7 Mayıs 1923, s. 11.


11 “The Iraq Treaty”, The Times, 7 Mayıs 1923, s. 11.
 160  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Paşa, Damat Ferit kabinesinde Maliye ve Adliye Nazırları olan


Tevfik Bey ve Mustafa Bey, Tevfik Paşa kabinesinde Adliye
Nazırı olan Cemil Molla ve Mareşal Zeki Paşa’nın davaları
çok acımasız görünüyor denilmektedir. The Times haberin de-
vamında: “Yunan çıkarlarını gözeten İspanyol elçiliği, Atina
Bankası’na neden el konulduğunu resmî olarak sordu. Adnan
Bey’in, eylemin Türkiye ile Yunanistan arasındaki savaş duru-

ı
munun bir sonucu olduğu yanıtını verdiği anlaşılıyor. Bununla

as
birlikte darbenin yalnızca Yunanlılara yönelik olmadığı ileri
sürülmektedir.”12 şeklinde Türklerin yabancı bankalara yönelik
yaklaşımına yorumunu eklemiştir.
py
Gündem konularından olan Lozan görüşmeleriyle ilgili
Lozan’daki Fransız Heyeti Başkanı Pellé’nin Fransa Dışişleri
Bakanlığı’na gönderdiği yazıda, 8 Mayıs 1923 tarihli oturumda,
ko
Trakya sınırıyla ilgili antlaşmaya eklenecek hükümlerin görü-
şüldüğü söylenmektedir. General Pellé’ye göre neredeyse tüm
konular üzerinde mutabık olunmuştur. Ancak belirlenmesi
gereken konu Trakya sınırı Lüleburgaz ile Bulgar sınırı arasın-
s ın

daki demiryolunun hangi devletin kontrolünde ve işletmesinde


olacağıydı. Bu konu için uzmanlar toplanarak işletmeden so-
rumlu olan Doğu Demiryolu Ortaklığı şirketinin sözleşmeleri
incelenmelidir.13
ba

Dünya Savaşı’nın bitişi ve ardından gelen anlaşmalarla birlik-


te basın ve resmî yazıların içeriğinin neredeyse tamamının siyasi
olduğu bir gerçektir. Ancak Amerikan The Evening Star’ın spor
sayfasındaki “Fransa Olimpiyat Komitesi, İsveç ve Türkiye’den

12 “Chester Concession”, The Times, 8 Mayıs 1923, s. 13.


13 “Série E Levant Turquie, Vol. 294, Lozan’daki Fransız Heyeti Başkanı Pellé’nin
Fransa Dışişleri Bakanlığı’na gönderdiği 8 Mayıs 1923 tarihli yazı”. Akt. Gülcan,
Fransız Kaynaklarına Göre..., s. 195.
Mayıs 1923  161 

gelecek yıl burada düzenlenecek oyunlarda temsil edileceklerine


dair resmî bildirim aldı”14 şeklindeki haberi dikkat çekmektedir.

Vahdeddin’in Seyahati Takip Ediliyor

Amerikan The Washington Times gazetesinin Osmanlı’nın


son padişahı olan Sultan Vahdeddin’in sağlık durumuyla ilgili
paylaştığı haberine göre Türkiye’nin devrik Sultanı VI. Mehmed,

ı
Hicaz kralının misafiri olarak bulunduğu Mekke’den buraya

as
geldi. Sık sık bayılma nöbetlerinin eşlik ettiği kalp rahatsızlı-
ğından muzdarip olduğu söyleniyor ve Mekke’den ayrılmasına,
kaybettiği mallarını geri alma umudundan ziyade, sağlık duru-
py
munun neden olduğu varsayılıyor.15 Journal des Débats gazetesi de
Sultan’ın sağlığının hiçbir zaman iyi olmadığını ve Mekke’nin
sıcağının onu olumsuz etkilediğini yazmaktadır.16
ko
Lozan Konferansı’nın ikinci devresi devam ederken İngiliz
The Times’ın “Lozan’da Bir Engel Daha-Türklerin Bazı Dev-
letlere İtirazları” başlıklı yazısında Lozan’daki Türk heyetinin
itirazlarının engel olarak görüldüğü dikkat çekmektedir. Habere
s ın

göre siyasi komite bu sabah, Trakya demiryollarının işleyişinin


kontrolüne yönelik bir plan hazırlamak üzere 27 Nisan’da atanan
komitenin raporunu değerlendirdi. Haberin devamında Türkle-
rin, Trakya sözleşmesini kabul etmekle birlikte, Türk yolculara
transit geçiş özgürlüğü, gümrük ve pasaport düzenlemelerinden
ba

muafiyet sağlamak amacıyla, Lüleburgaz- Edirne ve Bulgar sı-


nırının bir Türk tarafından kontrol edilmesine ilişkin bir hüküm
konulmasını istemektedikleri söyleniyor. Venizelos daha önceki

14 “Enter The Olympics”, The Evening Star, 8 Mayıs 1923, s. 29.


15 “Deposed Turkish Sultan Quits Mecca In Ill Health”, The Washington Times,
9 Mayıs 1923, s. 2.
16 Journal des Débats, 10 Mayıs 1923, s. 1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına
Göre..., s. 205.
 162  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

bir konuşmasında, şu anda bir Yunan-Türk kondisyonunun


işleyebilir olup olmadığına dair makul görünen şüphelerini
dile getirmiş ve Milletler Cemiyeti tarafından atanacak tarafsız
bir denetçi önerisinde bulunmuştu. Geçici komite bu sabah
komitenin raporunu değerlendirdi ve geçici komite Lüleburgaz
yakınlarındaki Yunan-Türk sınırı ile Bulgaristan sınırı arasında
transit geçiş yapan malların her türlü vergi ve harçtan, yolcuların

ı
da her türlü pasaport formalitesinden muaf tutulması yönünde

as
rapor verdi. Bu nedenle Türkler bu noktada tatmin oldular, ancak
hem Türklerin hem de Yunanlıların kendilerinin kullanmak
istedikleri Edirne ve Karaağaç arasındaki şube hattı ile ilgili bir
soru ortaya çıktı. Bu hat parçasının gerçekten devlete mi yoksa
py
bir şirkete mi ait olacağını öğrenmek için konu geri gönderildi.
Rapor, Venizelos’un Milletler Cemiyeti tarafından seçilecek
tarafsız bir denetçi önerisini kabul etti. Ancak Fransızlar onun
ko
mutlaka tarafsız olmasına itiraz ettiler ve muhtemelen Yunan
ya da Türk dışında herhangi biri olabileceği kabul edilecektir.17

Bankalar Meselesi
s ın

İngiliz The Times gazetesinde yayımlanan “Müttefikler dün


İsmet Paşa’ya bir nota göndererek İzmir’deki Atina Bankası’nda
bulunan Yunan parasına neden el konulduğunu ve Türklerin
İstanbul’daki Atina Bankası’nı neden mühürlediğini sordu”18
ba

şeklindeki kısa haberini, Journal des Débats gazetesi şu şekilde


ele almıştır: Débats’e göre Lozan Konferansı devam ederken,
İstanbul ve İzmir şehirlerinde yabancı bankalara el konulması
Müttefik temsilcilerinin Türkiye’ye yönelik protestolarına sebe-
biyet vermiştir. Müttefikler hazırladıkları protesto metnini İsmet

17 “Another Obstacle At Lausanne”, The Times, 9 Mayıs 1923, s. 11.


18 “Ottoman Public Debt”, The Times, 10 Mayıs 1923, s. 13.
Mayıs 1923  163 

Paşa’ya teslim etmişlerdir. Mevzu bahis metinde Ankara’nın


aldığı tedbirler kınanmış ve bu tedbirlerin içerisinde Ermeni
ve Rumların mallarının tasfiyesinin dâhil edilmeyeceği, onların
mallarıyla ilgili usullerin barış antlaşması eklerinde yazılacağı
ayrıca Ankara’nın bu noktada yapacaklarının Türk Hükümeti’ni
haklı yapmayacağı belirtilmiştir.19
Müttefiklerin Türklere karşı ithamlarının yanı sıra The

ı
Times’ın “Türkiye’nin Fransızlara Karşı Şikâyetleri” başlıklı

as
yazısının içeriği şu şekildedir:
“Fransızlar, Ankara’nın Suriye sınırındaki durumla ilgili ce-
vabının tamamen ikna edici olduğunu düşünmezken, Türkler şu
py
anda Fransızların başka bir olaydaki eyleminden şikâyet ediyorlar.
Fransız bayrağı taşıyan ve kısmen Türk tebaadan oluşan bir mü-
rettebat tarafından yönetilen ve müttefikler arası kontrol altında
olan Karadeniz’den İstanbul Boğazı’ndaki Kavak Limanı’na gelen
ko
Buharlı Mesta gemisinde Türkler ve Yunanlılar arasında karga-
şa çıktığını ve bunun sonucunda bir ölü ve üç yaralı olduğunu
bildirdi. Kaptan’ın ricası üzerine Fransız denizcilik yetkilileri,
aralarında Türk tebaası da bulunan ve kargaşaya neden olmak-
s ın

tan suçlu bulunan birkaç kişiyi götürmüştür. Adnan Bey şimdi


Fransızları bunları teslim etmeye davet etmektedir.”20

Genel Barış İçin Pazarlık


ba

Sir H. Rumbold’dan Lord Curzon’a gönderilen telgrafta


genel barış durumunun tesis edilmesiyle ilgili İsmet Paşa ile
yapılan bir konuşmaya yer verilmiştir. Söz konusu telgraf şu
şekildedir:

19 Journal des Débats, 10 Mayıs 1923, s. 1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına


Göre..., s. 205.
20 “Turkish Grievance Against French”, The Times, 10 Mayıs 1923, s. 13.
 164  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

“İsmet Paşa, 8 Mart tarihli notasında dile getirdiği genel


bir barış durumunun yeniden tesis edilmesi arzusuna ve 159.
maddede belirtilen dört gücün her biriyle ayrı bir antlaşmanın
süratle yapılması isteğine ilişkin olarak son toplantıda söyle-
diklerine tekrar atıfta bulunmuştur. İsmet Paşa, Türkiye gibi
uzun süredir savaş halinde olan bir ülke için herkesle mümkün
olan en kısa sürede barış yapmasının son derece önemli oldu-
ğunu öne sürdü. Bu nedenle konferansta hazır bulunan tüm

ı
müttefikler, uzlaşmacı bir ruhla, bu dört müttefik halkla bir

as
anlaşmaya varmak için bu maddenin kendisine sunduğu pratik
fırsatı kullanması çağrısında bulundu. İsmet, Türkiye’nin bu
üçüncü taraflarla mümkün olan en kısa sürede barışa ulaşma
py
isteğine ilişkin daha önce söylediklerini tekrarladı, ancak bu
konferansı çözümü sağlayacak yetkide görmedi. Onlarla ayrı
ve doğrudan müzakereler yürütme hakkını saklı tutmak iste-
miştir. Hem General Pellé hem de ben, her iki taraf için de
ko
kabul edilebilir bir formül bulmak üzere taslak komitesinin
toplanmasını önerdik. İsmet, aramızda temel bir ilke farkı ol-
duğu gerekçesiyle bu öneriyi reddetti ve Rıza Nur araya girerek,
Türk delegasyonunun yalnızca davet eden güçler, Romanya,
s ın

Yunanistan ve Sırp-Hırvat ve Sloven devletleriyle bir antlaşma


imzalamaya tam yetkili olduğunu öne sürdü.”21

Ayrıca İngiliz The Times gazetesinin “Lozan’da Pazarlık”


başlıklı yazısında Türkiye ile ticari rejime ilişkin sözleşme tar-
ba

tışmasındaki tek parlak nokta, Türkiye’nin 9. maddeyi çıkar-


ma isteği olduğunu söylemiştir. Bahsedilen bu bölümde yer
alan hükümler beş yıl süreyle yürürlükte kalacaktır. Türkiye,
bu sürenin bitiminden önce herhangi bir imzacı taraf olan
devlet tarafından yapılacak bir talep üzerine, ticaret antlaş-
maları akdi için müzakerelere her zaman başlamayı ve faal bir

21 Documents On British Foreign Policy..., s. 737.


Mayıs 1923  165 

şekilde devam etmeyi taahhüt eder. Bu antlaşmalar, Milletler


Cemiyeti Sözleşmesi’nin 23. maddesinde öngörülen ticarete adil
muameleyi ihlal etmeksizin yapılacaktır. Habere göre Türkler,
Türkiye’nin yakın zamanda Milletler Cemiyeti’ne katılmayı
umması nedeniyle bu maddeye gerek olmadığını açıkladı.22

Türkiye’de Genel Seçimler

ı
Türkiye’deki seçimler yabancı basının da ilgisini çekiyor.

as
İngiliz The Times gazetesi, “Türk Seçimleri”, “Milliyetçi Aday-
ların Yuvası” başlıklarıyla konuya dikkat çekerek şu ifadelerde
bulunuyor: py
“Türk basını, İstanbul seçim bölgesindeki yirmi küsur san-
dalyenin (kesin sayı henüz bilinmiyor) resmî aday listesine
ilişkin beklenmedik tahminler yayınlıyor. Beklenenin aksine
ko
Mustafa Kemal’in adı görünmüyor, ancak listede Milliyetçi
Türkiye’nin önde gelen şahsiyetlerinin birçoğu yer alıyor ve
bunların birçoğu ülkelerine o kadar layık ki, seçmenlerin parti
görüşlerine bakılmaksızın geri dönecekleri öncesinden belli.
Askerler arasında Genelkurmay Başkanı Mareşal Fevzi Paşa,
s ın

eski başbakanlardan ve şimdi Trakya Yüksek Komiseri olan Ge-


neral Refet Paşa, şu anda Lozan’da bulunan İsmet Paşa, eskiden
doğu cephesi komutanı olan Kazım Karabekir Paşa ve İzmit
cephesi komutanlarından Halid Paşa bulunmaktadır. Donanma,
ba

mevcut Başbakan Rauf Bey tarafından temsil edilmektedir.


Meclis’in diğer liderleri, ikinci başkan Ali Fuad Paşa, İstan-
bul’daki Ankara Hükümeti temsilcisi Adnan Bey, eski Maarif
Vekili ve şimdi Dışişleri Komisyonu Başkanı Hamdullah Suphi
Bey, Dâhiliye Vekili Fethi, eski Dışişleri Vekili Yusuf Kemal
ve Paris’teki eski Milliyetçi temsilci Ferid Paşa’dır. Listedeki

22 “Haggling At Lausanne”, The Times, 11 Mayıs 1923, s. 13.


 166  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

tek bariz İttihatçı, eski Dâhiliye Vekili İsmail Canbulat’tır. İki


eski Meclis-i Mebusan üyesi daha mevcuttur, bunlar: Ali Rıza
ve Hukuk Profesörü Edulullah’tır. Yazın grubu, şair Mehmed
Emin ve Konyalı Çelebi’nin akrabası olan ve aynı zamanda
Hoca, Hacı, Evliya ile birlikte Hilafet merkezinde Ulema’yı
temsil eden yazar Veled Çelebi tarafından temsil edilmektedir.”23

ı
Yunanistan’ın Tazminat Konusu

as
Bugün gündemde Türk-Yunan savaş tazminatı konusu ön
plana çıkıyor. Lozan’daki İngiliz temsilci Horace Rumbold’dan
Lord Curzon’a gönderilen “acil ve çok gizli” telgraf mesajında
py
Rumbold şöyle söylüyor:
“Mösyö Venizelos bugün beni görmeye geldi. Dün gece
gelen Yunan Dışişleri Bakanı Mösyö Aleksandris ile Yuna-
ko
nistan’daki durumu görüştüğünü söyledi. Bakan, Yunan askerî
makamlarının, Yunanistan’dan tazminat talep edilmesinin başla-
rına bela olduğunu ve Türkiye ile durumu düzeltme zamanının
geldiğini düşündüklerini söyledi. Mösyö Venizelos’a bu ifadenin
s ın

gerçekte ne anlama geldiğini sormam üzerine, askerî yetkililerin


ateşkesin feshedilmesinden yana olduklarını söyledi. Neyse
ki Mösyö Aleksandris başka türlü düşünüyordu ve Mösyö
Venizelos’un Yunan-Türk tazminatı konusunu doğrudan İsmet
Paşa’yla görüşmesi gerektiğini kabul etmişti. Mösyö Venizelos
ba

bunu yapmadan önce benim fikrimi almak istedi. Konuyu dün


meslektaşlarımla tartışmış ve Yunan-Türk tazminat meselesini
komiteye getirmektense Konferans salonunun dışında çözmeye
çalışmanın çok daha iyi olacağı konusunda mutabık kalmıştık;
burada bir olay çıkabilir ve maliye konusunda geri dönülmesi zor
mutlak ifadeler kullanılabilirdi. Bu nedenle Mösyö Venizelos’a,

23 “Turkish Elections”, The Times, 12 Mayıs 1923, s. 11.


Mayıs 1923  167 

konuyla ilgili olarak doğrudan İsmet’e başvurmasından yana


olduğumu söyledim. Bunun üzerine yarın İsmet’le bir görüşme
yapacağını ve kendisiyle aşağıdaki konularda konuşacağını söy-
ledi. Yunanistan’ın Türkiye’ye herhangi bir tazminat ödemesi
söz konusu olmadığından (ve bana Yunanlıların bu konuda
kararlı olduklarını söyledi) 58. Maddeyi Müttefik taslağındaki
haliyle kabul etmenin Türkler için daha iyi olacağını söyleye-
cekti. İsmet’in inatçı olması halinde Mösyö Venizelos, sorunun

ı
4 Şubat’ta kabul ettiği çözüm doğrultusunda hakemlik yoluyla

as
çözülmesini önerecekti. İsmet ile yaptığı görüşmenin sonucunu
yarın bana bildireceğine söz verdi. İsmet’in sorunun hakeme
götürülmesi önerisini de reddetmesi üzerine Mösyö Venizelos,
py
çatışmaların yeniden başlamasını önlemek için son bir çaba
olarak aşağıdaki çözümü önermeyi düşündü. Konferansın ilk
aşamasında Karaağaç’ı Yunanistan’a ayırdığınız için size min-
nettar olduğunu söyledi. Bu konudaki eyleminizi göz önünde
ko
bulundurarak, Türklere Karaağaç ile güneyde birkaç kilometre
ve kuzeyde Meriç ve Arda nehirleri arasında küçük bir toprak
üçgeni teklif etme konusundaki görüşlerinizi öğrenmek iste-
di. Bu düzenleme uyarınca Yunanistan’ın kuzey sınırı Arda
s ın

Nehri’ne geri getirilecek ve Karaağaç’tan Bulgar sınırına kadar


olan demiryolu Türklerin olacaktı.

Bu önerinin İsmet Paşa’yı kişisel olarak en iyi şekilde tatmin


edeceğini düşünüyordu, ancak bunu sadece sizin rızanızla ve
ba

Türklerin 58. Maddenin Müttefik ifadesini kabul etmeleri ve


Yunanistan’dan tazminat taleplerinden kati olarak vazgeçmeleri
şartıyla yapacaktı. Ayrıca, bu öneriyi onaylarsanız, Türklere
bir dereceye kadar sözümüz daha fazla geçeceği için son çare
olarak bunun İngiliz delegasyonu tarafından sunulabileceğini
önerdi. Bizim onun yerine pazarlık yapıyor gibi görünmememiz
için elbette ki bunun, Yunanistan’ın tam rızası ile sunulaca-
ğını netleştirecekti. Bu arada bunu müttefik görevdaşlarıma
 168  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

söylemememi istedi. Mösyö Venizelos’un deneyebileceği her


şeyi yapmasını ve hâlihazırda halledilmiş olan bölgesel sorunu
tekrar açmak için müracaat etmeksizin tazminat meselesini
halletmesini umduğumu söyledim. Türklerin Yunanistan’dan
savaş tazminatı için bastırmakta kararlı olduklarını duydum ve
bu nedenle zor bir durumla karşı karşıyayız. Mösyö Venizelos,
Atina’daki devrimci hükümetin düşüncesi her ne ise de, orduyu

ı
daha evvelinde olduğundan daha etkili hale getirmeyi başar-
dıklarını ve eğer düşmanlıklar devam ettirilirse Yunan askerî

as
yetkililerinin Çatalca hattına varmayı ve herhangi bir tazminat
meselesi olmaksızın barış yapmayı kendilerinden emin olarak
hesaba kattıklarını bildiğini sözlerine ekledi. Ancak hem kendisi
py
hem de Mösyö Aleksandris maceralara karşılardı ve Lozan’da
barış yapılmasını dilediler.”24
ko
“Türkler Uzlaşmacı Ruh Halinde”

Lozan müzakereleri devam ederken İngiliz The Times ga-


zetesi “Lozan’da Kesintisiz Gidişat”, “Türkler Uzlaşmacı Ruh
s ın

Halinde” başlıkları ile yayımladığı haberinde şöyle söylüyor:


“Rıza Nur’un olağanüstü uzlaştırmacı mizacından dolayı
konferans, hayli güzel bir sabah geçirdi. Türkler 129. Madde’nin
İstanbul’daki Yüksek Sağlık Kurulu’nun kaldırılmasını öngören
ba

kısmını kabul ettiler, ama Türkiye’nin tamamıyla kendi sağlık


tedbirleriyle ilgilenebilme yetisine sahip olduğu gerekçesiyle
Sıhhi Komite kurulması ile ilgili maddenin geri kalanına eski
itirazlarını sürdürdüler. Üç Avrupalı uzmanı Türk doktorlarla
iş birliği yapmak için görevlendirme isteğine dair tek taraflı

24 Sir H. Rumbold (Lausanne) to the Marquess Curzon of Kedleston, No. 56


Telegraphic [E 4921/6/44], 14 Mayıs 1923. Documents On British Foreign
Policy..., ss. 743-744, No. 513.
Mayıs 1923  169 

deklarasyonu yeterli olacaktır. Müttefikler, deklarasyon ilkesini


kabul ederek uzlaştılar, ancak bu üç uzman doktorun Milletler
Cemiyeti Sağlık Komitesi ve Uluslararası Halk Sağlığı Ofisi ile
mutabık olunarak hazırlanan bir listeden seçileceği hususunda
hâlâ endişeliler; ayrıca doktorların maaşları da bu iki kurum
tarafından belirlenecektir. Boğazlar’ın sıhhi kontrolü ile ilgili
Madde 130’da Türkler yalnız 3. paragrafı muhafaza etmeyi
istediler: Tek bir sıhhi tarife, Türk veyahut yabancı bayraklı

ı
ayırt etmeksizin tüm gemilere ve yabancı güçlerin uyruklarına,

as
Türk uyruklarına ilişkin aynı koşullar altında uygulanacak.

Müttefikler, Türk sınırlarının ve kıyılarının sıhhi savunması


için özel bir komisyonun yönetmelikler hazırlamasını önerdiler
py
ve Rıza Nur bu konuda nazik davranmak için elinden geleni
yaptı, hatta paragrafa ek olarak, sıhhi aidatlardan elde edilecek
tüm gelirlerin Türkiye’nin sıhhi savunmasına tahsis edilmesini
ko
öngören özel bir bütçe yapılmasını önerdi.
(Hizmetleri sona ermek durumunda olan sağlık görevlileri
için tazminat öngören) Madde 131’in küçük bir yeniden tan-
zime tabi olmasına karar kılındı.”
s ın

The Times’ın aktardığına göre Fransız General Pellé, kon-


ferans teşekkürünün esirlerin değişimini gerçekleştiren Ulus-
lararası Kızılhaç’a atfedilmesi önerisinde bulunmuştu. Bunun
üzerine Caclamanos, halen Türklerin elinde bulunan Yunan
ba

esirlerin durumunun arzu edilenin çok ötesinde olduğunu be-


lirtmişti. Fakat yine de General Pellé’in önerisi üzerine mese-
leyi gündeme getiremeyeceği kendisine ifade edildikten sonra
öneri kabul edilmiştir. Müttefikler Türklere bayram tatili verme
önerisinde de bulunmuşlar ve tatilin gelecek hafta Perşembe
olması hususunda anlaşılmıştı.25

25 “Easy Going at Lausanne”, The Times, 15 Mayıs 1923, s. 13.


 170  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Journal Des Débats gazetesi ise Lozan görüşmelerinin çık-


maza girdiğinden bahsetmiştir. Gazetenin haberine göre özel
komisyonlarda halledilmiş gibi görünen konular İsmet Paşa’nın
onayından geçmemektedir.26 Ayrıca I. Amter imzalı “Lozan
Buhranı ve Petrol Kavgası” başlıklı makalede Lozan’daki üç
grubun yani İngiliz, Amerikan ve Fransız sermayesinin em-
peryalist amaçlar için zıtlaştıklarını ancak bu zıtlaşmanın ana

ı
sebebenin petrol olduğu söylenmiştir. Lozan’da meydana gelen

as
çıkmazların nedeninin Amerika’nın Doğu için yapılan kavgalara
etkin bir şekilde müdahale etmesi olduğunu söyleyen Amter,
bundan sonra gerçekleşecek bir dünya savaşının petrol savaşı
olacağını düşünmektedir.27 py
Şam’da İslam Konferansı mı?
ko
Bugün dikkat çeken tek konu Lozan Antlaşması değildi.
The Times bu kez Halife’den ve dönemin Türk basınında yankı
bulan bir İslam Konferansı toplanmasından söz ediyor:
“Cumartesi gecesi Halife, kandil veyahut diğer adıyla Kadir
s ın

Gecesi’ni kutlamak için Aya Sofya’da törene katıldı. Majesteleri,


kafes benzeri İmparatora ait oturma yerine girmeyi redde-
dip Cami’de sıra halinde diz çökmüş beş bini aşkın insanın
bulunduğu kalabalık cemaatin arasında bir yere geçerek eski
ba

teamülden büyük ölçüde uzaklaşmıştır.

Tanin, iki eski şeyhülislam Mustafa Sabri ve Dürrizade Ab-


dullah Efendi hocaların tavsiyesi üzerine Sultan Vahdeddin’in

26 Auguste Gauvain, “Les Negociations de Lausanne”, Journal Des Débats, 17


Mayıs 1923, akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 403-404.
27 I. Amter (New York), “Die Lausanner Krise und der Petroleumstreit”,
Internationale Presse-Korrespondenz, S 86, Y 3, 23 Mayıs 1923, s. 716, akt.
Perinçek, Komitern Belgelerinde..., s. 233-235.
Mayıs 1923  171 

Şam’da bir İslam Konferansı toplamayı öne sürdüğüne dair


ilginç bir beyan yayımlıyor. Tanin’in haber kaynağı, Konferans’ın
Hilafet’in nüfuz ve yetkileri ile ilgili öne çıkan tüm meseleleri
ve Halife seçim usulünü düzenleyeceğini ileri sürüyor ve Fas
Sultanı, Hicaz ve Irak Kralları, Şark’ül Ürdün Emiri ve Şeyh
es-Senusi ve tanınmış bir Kürt liderin tamamının orada temsil
edilmeyi kabul ettiğini belirtiyor. Kral Faysal’ın Bağdat’ta Ha-
lifelik makamını yeniden tesis etme ve hükümranlığı altında

ı
en geniş yerel özerkliğin keyfini sürerken tüm Arap yarımadası

as
devletlerinin ve Kuzey Irak’ın birleşeceği ruhani bir prensi orada
tahta geçirme hususunda hevesli olduğu öne sürülmektedir.
Bağdat konusunda Vatan gazetesi, Times’ın Türkleri bu şehir
py
ve Musul üzerinde emelleri olduğunu söyleyecek kadar yanlış
tanıtmış olmasından üzüntü duymakta ve bu bölgelerdeki özel
muhabirinizin bu konuda bu kadar yanlış bilgilendirilmiş ol-
ko
masından duyduğu üzüntüyü dile getirmektedir.”28

“Müttefiklere Gözden Kaçan İmtiyazlar”


s ın

Lozan görüşmelerinde yaşanan son gelişmeler İngiliz The


Times gazetesinin “Lozan’da Dostane Tutum”, “Müttefiklere
İmtiyazlar” manşetleri ile yayımladığı haberinde şöyle ifade
ediliyor:
ba

“Bu sabah üçüncü komite, ekonomi uzmanlarının, kendi-


lerine sevk edilen iktisadi maddelerle ilgili raporlarını değer-
lendirdi. Türkler, belki de Müttefiklerin neredeyse sabırlarının
sonuna geldiğini sezerek tekrar olağandışı dostane tutumlarını
sergilediler.

Madde 78’de tarih değiştirildi. Bu madde:

28 “Concession Seekers at Angora”, The Times, 15 Mayıs 1923, s. 13.


 172  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Bu bölümün hükümleri, 1 Ağustos 1914 tarihinden önce,


öteki akit tarafların hükümetleri ya da uyrukları tarafından,
malları, hakları ve çıkarlarıyla ilgili olarak, Osmanlı Hüküme-
tine karşı yapılmış olan istemlere ya da açılmış davalara halel
getirmeyecektir. Bu istemler ya da davalar, aynı koşullar altında,
Türk Hükümetine karşı sürdürülecektir.

Tarih şu an, belge düzenleyen kişinin değil, bir muhabirin

ı
önerisi ile sadece Büyük Güçlerin değil, bugün de mutabık

as
olunduğu üzere, yeri geldiğinde aynı zamanda Romanya ve
Sırbistan’ın da avantajına olarak Türkiye’nin savaşa girdiği tarih
olan 29 Ekim 1914 şeklinde değiştirildi.
py
Madde 87’de Türkler ilk kez sonunda İstanbul Hükümeti’nin
fiiliyatını prensipte kabul etti. Madde:

Müttefik uyrukları ile Türkler arasındaki sözleşmeler, Müt-


ko
tefik uyrukları ve Osmanlı İmparatorluk Hükümeti veyahut
Müttefik Güçleri’nin işgal makamları arasında 30 Ekim 1918
tarihinden sonra yürürlüğe giren sözleşmeler gibi geçerli sayılır
ve umumi hukuka tabidir. Bu maddenin amacı bakımından, bir
Müttefik Devletin yasalarından başka bir yasaya göre kurulmuş
s ın

olan ve Müttefik çıkarlarının ağır bastığı şirketler Müttefik


uyrukları olarak kabul edilecektir.

Bu ve çeşitli maddeler ‘çekidüzen verilmek’ üzere uzmanlara


geri gönderildi ama uzmanlar tarafından haklı olarak bir zafer
ba

olarak değerlendirilen hayat sigortası ilavesi de dâhil iktisadi


hükümler bir bütün olarak şaşırtıcı bir kolaylıkla onaylandı.

Mütarekeden bu yana bir temsilci tarafından tescil edilen


yaklaşık yedi yüz İngiliz ve Amerikan patenti ve ticari markası
da dâhil olmak üzere, Osmanlı İmparatorluk Hükümeti tara-
fından verilen patentleri vb. onaylayan 107. Madde, başlangıçta
bunu reddeden Türkler tarafından, bu patentlerin yeniden tescil
Mayıs 1923  173 

edilmesi gerekmesine rağmen, İstanbul Hükûmeti altında ge-


çerli oldukları orijinal tarihlerin hâlâ geçerli olduğu anlayışıyla
kabul edilmiştir.

Yabancı kitapların ucuz tercümelerine olan hevesleri ile


Türkler, Müttefiklerin, fikir ve sanat eserlerinin korunmasına
dair uluslararası mukaveleleri değiştirmelerini istedi. Bunu
başaramadıkları takdirde, sözleşmelere taraf olan tüm ülkelerle

ı
ayrı ayrı anlaşmalar yapmayı öneriyorlar. Uzmanlar Hasan Bey’i

as
bunun gereksiz bir enerji harcaması olduğu konusunda ikna
etmeye çalışacaklardır. Siyasi Komite’nin yarınki oturumu daha
heyecanlı geçeceğe benziyor.”29
py
Türk-Yunan Savaş Tehdidi

Türkiye ve Yunanistan arasında tazminat meselesinden dolayı


ko
yaşanan anlaşmazlığın, Lozan görüşmelerinin seyrinde olumsuz
bir etki yaratmasından endişe duyuluyor. Amerikan’ın Was-
hington eyaletine bağlı Seattle şehrinde yayımlanan The Seattle
Star gazetesi “Türk-Yunan Savaşı Tehdidi”, “Lozan Toplantısı
s ın

Tekrar Kırılma Noktası Eşiğinde” manşetleri ile konuya dair


detaylara yer veriyor:
“Sırbistan’ın Yunanistan, Bulgaristan’ın da Türkiye’nin
müttefiki olarak dâhil olacağı Türk-Yunan savaşının tekerrürü
ba

tehlikesi var. Böylesine bir Balkan yangınının başka bir genel


Avrupa çatışmasına neden olabileceğinden korkuluyor. Yunan
delegeleri, Türkler savaş tazminatı taleplerinden vazgeçmezlerse
Yakın Doğu barış konferansını yarın terk etmekle tehdit edi-
yorlar ve aynı zamanda Atina hükümeti, Meriç Nehri boyunca
Türkler tarafından tutulan bölgeye birlikler göndermekle tehdit

29 “Amiability at Lausanne”, The Times, 16 Mayıs 1923, s. 13


 174  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ediyor. Türk tebliğine göre iki Yunan denizaltısı Mikela’nın ku-


zeyine yaklaşmaya teşebbüs etti ancak geri çekilmeye zorlandı.
İstanbul’daki, İngiliz genel merkezinin yetkilileri, durumu gö-
rüşmek üzere bir araya geldi. Aynı zamanda Türkiye’deki İngiliz
subaylarından sosyal meşguliyetlerini iptal etmelerinin istendi-
ğine dair onaylanmamış bir rapor vardır. Sovyet Hükümeti ile
yaşanan anlaşmazlıktan ötürü Türkiye’nin durumu karışıktır.

ı
Bu anlaşmazlığın nedeni, Türklerin Sovyet ticari komisyonunu

as
tanımayı reddetmesi ve bunun karşısında Rusya’nın bir Türk
gemisinin Batum’a girme iznini reddetmesidir. Misilleme ola-
rak Türkler şu an tüm Rus gemilerinin Türk limanlarını terk
py
etmeleri emri veriyor. Barışçıl eğilimleri olduğuna inanılan
Yunan lider eski Başbakan Venizelos, Türkiye’nin tazminat
taleplerini geri çekmesi hususundaki Yunan ısrarı konusunda
Türk elçisi İsmet Paşa ile sık sık görüşüyor. Her iki delege de
ko
şimdi, hükümetlerine sevk ettikleri sorulara gelecek cevapları
bekliyorlar. İngiliz delege Rumbold, eğer meydana gelecekse
de gelecek hafta sonu olması beklenen bir kesintiyi önlemek
için elinden geleni yapıyor. Bu arada Hasan Bey, Fransız tavrı
s ın

hususunda Başbakan Poincaré ile müzakere etmek üzere Paris’e


gitti. Şimdi Yunanlılar Türkler kadar kavgacıdır. Son mağlubi-
yetlerinden bu yana toparlandılar ve Makedonya’daki Yunan
ordusu güçlü ve iyi donanımlıdır. Moralleri mükemmel.”30
ba

Yunanistan Türkiye’den Tazminat İstiyor

Türkiye ile Yunanistan arasındaki tazminat meselesi, henüz


çözümlenebilmiş değil. Yunan tarafının konu ile ilgili görüşleri,
İngiliz The Times gazetesine “Türkler Tazminat Talep Ediyor”,

30 “Turko-Grecian War Threatens”, The Seattle Star, 17 Mayıs 1923, s. 7.


Mayıs 1923  175 

“Lozan’da Görüşmeler” ve “Yunan Ültimatomu Yok” manşetleri


ile aktarılıyor:
“Son birkaç gündür ve özellikle de Yunanistan Dışişleri
Bakanı Aleksandris’in Atina’dan gelişinden bu yana Türk-Yunan
ilişkileri hakkında ortaya atılan endişe verici söylentilerin, bazı
gazetecilerin aşırı can sıkıntısından ya da kötülüğünden kay-
naklandığı açıktır. Yunanistan aslında Türkiye’ye tazminat öde-

ı
yemeyeceğini, Türkler de Yunanlılara ödeme yapmayacaklarını

as
söylüyor. Venizelos ile İsmet Paşa arasında bu zor durum üzerine
son derece nazik görüşmeler yapılıyor. Doğal olarak Müttefik-
lere de danışılmıştır ve Yunanlılar ile Türklerin meseleyi fazla
py
gecikmeden kendi aralarında çözeceklerini ummaktadırlar.

...

Şu anda Yunanlıların Türkiye ile ayrı bir barış ya da ayrı


ko
bir tazminat anlaşması yapma niyetinde olduklarına dair hiçbir
kanıt yok. Hasan Bey, söylenildiği üzere, Fransız tahvil sahip-
lerini, faiz kuponlarının ödemesini Fransız frangı olarak kabul
etmeye ikna etmek üzere Paris’e gitti. Türklerle Polonyalılar
s ın

arasında diplomatik münasebetlerin sürdürülmesi ve konso-


losluk mukavelesi için bir düzenleme amacıyla müzakereler
yarın burada başlıyor.”31

Bir diğer taraftan Fransız Le Temps gazetesi, Türkiye ile


ba

Yunanistan arasında yaşanan anlaşmazlık konusunda Fransa’nın


yalnızca meselenin net bir hale gelmesi için uğraşması gerek-
tiğini, bunun haricinde konunun iki taraf arasında görüşülüp
karara bağlanması gerektiğinin altını çizmiştir. Yunanlıların
Anadolu’da gerçekleştirdikleri işgal hareketleri neticesinde
meydana gelen zararların tazmin edilmesi hususunda Türkleri

31 “Turks Demand Reparations”, The Times, 18 Mayıs 1923, s. 12.


 176  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Yunanlılar karşısında “alacaklı” olarak değerlendiren gazete, esas


itibariyle bu tazminatın nasıl gerçekleşeceği üzerinde durmuştur.
Bu konuda izlenecek yolun Türkler tarafından belirlenmesi
gerektiğini ifade eden gazete, 1914’ten bu yana Anadolu’dan
göçme durumunda kalan Yunan uyrukları için, Yunanistan’ın
da Türklerden tazminat istekleri olduğunu vurgulamıştır. Ancak
Yunanlıların mevzubahis taleplerinin karşılanmasının çok da

ı
ihtimal dâhilinde olmadığı yorumunda bulunmuştur. Ayrıca

as
1912’den beri, benzer durumu yaşayan Türkler için Türkiye’nin
de tazminat isteğinde bulunduğunu belirtmiştir.32

“Kanlı Blöf Oyunu”


py
İngiltere’nin Lozan’da Heyet Başkanı olan Horace Rumbold,
Dışişleri Bakanı Lord Curzon’a Lozan müzakerelerinde gelinen
ko
durumu özetleyen şöyle bir telgraf gönderiyor:
“Komitem, antlaşmanın siyasi bölümünde kalan birkaç
maddenin metnini henüz karara bağlayamamış ya da nere-
deyse hazır olan yabancıların rejimine ilişkin sözleşmeyi ele
s ın

alamamış olsa da 81 numaralı telgrafımda ele alınan söz ko-


nusu birkaç madde dışında kalan dört noktayı karara bağlama
girişiminde bulunmanın zamanının geldiğini düşünüyorum.
Bu nedenle önümüzdeki hafta, Mösyö Venizelos’un itirazı
olmaması koşuluyla, Merkep Adalarını onlara vermemiz ve
ba

muhtemelen Meriç’in talvegini (orta yeri) sınır olarak kabul


etmemiz koşuluyla Türkleri Meis ve Adakale taleplerinden
vazgeçmeye ikna etmeye çalışmayı amaçlıyorum. Mösyö Ve-
nizelos kısa bir süre önce, Türklerin Yunanistan’dan tazminat
taleplerinden vazgeçmeleri için bir başka teşvik olarak Meriç’in

32 Le Temps, 18 Mayıs 1923, s. 1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre..., s.


210.
Mayıs 1923  177 

talvegini kabul etmeyi önerdi. Talvegin iki pazarlık için kulla-


nılamayacağı açıktır. Adli güvenceler konusunu ele almak için
yabancılar rejimi sözleşmesinin tamamlanmasını bekliyoruz.
Sözleşme önümüzdeki hafta başında hazır olacak. 3. Maddenin
bir kısmı ile 16, 20, 25 ve 27. Maddelerin düzenlenmesindeki
gecikme, Fransız ve İtalyanların hükümetlerinden kesin talimat
alamamaları sebebiyledir.”33

ı
Lozan’da bu gelişmeler yaşanırken bir diğer yanda Ameri-

as
kan The Seattle Star gazetesi, “Bu Kanlı Blöf Oyunu” başlıklı
haberinde şöyle söylüyor:
“Yunan başkomutanı General Pangalos, Yunanistan’ın talep-
py
leri karşılanmazsa İstanbul’u ele geçirme tehdidinde bulunuyor.
Peki, arkasında kim var? Neden, Yunanistan’ın toplam nüfusu,
5.000.000 yarı aç insan, şu anda son savaşın ellerinde bıraktığı
1.000.000’dan fazla mülteciye nasıl bakacaklarını düşünüyorlar?”34
ko
Yazı, dünyadaki mevcut siyasi gelişmeler neticesinde bir
savaş çıkma ihtimaline dair endişeleri vurguluyordu.
Gerçekten de Yunanistan İhtilal Meclisi 7 Mayıs’ta oybirliği
ile savaşa devam kararı almıştı. Hatta Lozan’daki baş delege
s ın

Venizelos’u da görevine son vermiş kendisine tebliğ edememişti.


10 Mayıs’ta Selanik’te Sırp-Hırvat-Sloven devletine Türkiye
ile savaşta destek vermesi şartıyla Selanik limanında bağımsız
bir alan verileceğine dair sözleşme imzalanmıştı. 13 Mayıs’ta
ba

Yunan Dışişleri Bakanı Aleksandris Lozan’a geldiğinde Yunan


ordusunda saldırı için hazırlıklar tamamlanmıştı.
Son söz 19 Mayıs 1923 tarihi itibariyle yukardaki gazetede
bahsedilen savaş endişesi abartı değildi.

33 Sir H. Rumbold (Lausanne) to the Marquess Curzon of Kedleston, No. 82, [E


5096/1/44], 19 Mayıs 1923. Documents On British Foreign Policy..., ss. 773-774.
No. 534.
34 “This Bloody Game of Bluff ”, The Seattle Star, 19 Mayıs 1923, s. 8.
 178  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Bu tarihlerde Viyana Üniversitesi’nden Dr. Schaffer, Türk


inkılâbıyla ilgili olarak Osmanlı İmparatorluğu’nun enkazın-
dan yeni ve güçlü bir devletin temellerini meydana getirecek
gelişimler yaşandığını söylemiştir. Schaffer, Neue Freie Presse
gazetesinde son zamanlarda Türk dostlarıyla birlikte vakit ge-
çirdiğinden ve merak ettiği soruların cevaplarını aldığından
bahsettiği yazısını yayımlamıştır. Dünya Savaşı’ndaki büyük

ı
kahramanlıkları ardından Türklerin imkânsız görülen bir yolu

as
açtıklarını ve bu yolda ilerlerken yeni ve güçlü devletin temel-
lerini ihmal etmediklerini görmüştür. Schaffer makalesinde
Türkleri övgü ile anarken gerçekleştirilen inkılapların anayasaya
uygunluğuna da dikkat çekmiştir. Bu adımlarla birlikte İslam’ın
py
dinî esaslarına müdahale edilmediğini de eklemiştir.35

“İngilizlerden Yunanlara Uyarı”


ko
Lozan’ın ikinci devresi devam ederken Türk-Yunan tarafları
arasında tazminat konusu dönemin basınını meşgul etmiştir.
Konuyla ilgili İngiliz The Times gazetesinin “Yunan-Türk An-
laşmazlığı” başlıklı yazısına göre müttefikler dahi işgal ordula-
s ın

rının masraflarını Türkiye’den talep etmekten vazgeçtiklerine


göre, Yunanistan’ın ısrar etmesi tuhaftır. Türkiye, Almanya ve
Avusturya’da kendisine ait olup barış antlaşmaları ile mütte-
fiklere devredilen meblağlardan ve savaşın başında müttefikler
ba

tarafından devralınan savaş gemileri için ödediği meblağlardan


da feragat etmiştir. Türkiye’nin talepleri Yunanlılarınkinden çok
daha büyüktür. Türkiye, Yunanistan’ın kendisine ne kadar borçlu
olduğu konusunda hakemliği kabul etmeye hazırdır. Başka bir
deyişle, şu anda tazminatlar konusunda tam bir çıkmaz söz

35 Dr. Schaffer, “Die Weidergeburt der Türkei”, Neue Freie Presse, 19 Mayıs 1923,
s. 2-3, akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 409-411.
Mayıs 1923  179 

konusudur ve resmî iyimserliğe rağmen, İstanbul’daki müttefik


diplomat, denizci ve askerî yetkililer belirli olasılıklar karşısında
ne yapacaklarını ciddi şekilde düşünmektedir. Bu arada siyasi
komite kapitülasyonların kaldırılmasının kabulüne geri dönmüş
ve “hem mali hem de adli meseleye ilişkin olarak” yerine “her
açıdan” ifadesini koymuştur.36
Türk-Yunan anlaşmazlığıyla ilgili İngiliz The Times gazete-

ı
sinin bu yazıda, Yunan ordusunun yakında ilerleyeceğine dair

as
ısrarlı söylentiler sonucunda, buradaki İngiliz temsilcisinin
Dışişleri Bakanlığını arayarak itidal tavsiyesinde bulunduğu
anlaşılmaktadır. İngiliz temsilci, Doğu Trakya’yı işgal etme
py
girişiminin Lozan’da Yunan heyetinin karşılaşacağı güçlük-
leri artıracağına işaret etmiştir. Ayrıca temsilci, Yunanistan’ın
dikkatini, Küçük Asya kıyılarında karaya çıkan düzensizler ve
Çerkeslerden oluşan gruplara çekti. Yunan Hükûmeti, Yunan
ko
çetelerinin karaya çıkışından haberi olmadığı cevabını verdi ve
birkaç Çerkes’in karaya çıkmasından Yunanistan’ın sorumlu tu-
tulamayacağını ekledi. Yunanistan, tazminat ödenmesine ilişkin
ilk kararında ısrar etmekle birlikte, Trakya sınırının Türkiye’nin
s ın

lehine hafif bir değişiklik yapılmasına ilişkin bir öneriyi önceden


görüşmeden reddetmeyeceği duyulmuştur.37

Yunan Ordusu Türkiye’ye Saldırı Hazırlığında


ba

Türk-Yunan tazminat konusunun çıkmaza girmesiyle bir-


likte Amerikan The Washington Times gazetesinin “Yunanlılar
Türkiye Sınırına Asker Yığıyor” başlıklı yazısında gerginliğin
başka bir safhasından bahsedilmiştir. Habere göre Edirne’den
bugün yapılan açıklamada, Yunan birliklerinin Trakya’daki

36 “A Greco-Turkish Dispute”, The Times, 21 Mayıs 1923, s. 7.


37 “British Warning To Greece”, The Times, 21 Mayıs 1923, s. 7.
 180  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türk sınırında yoğunlaştığı belirtildi. Yunanlılar Meriç Nehri


boyunca yığınak yapmaktadır. İngiliz ve Fransız komiserlere,
Yunanistan’ın Türkiye’ye karşı münferit bir harekât planlamadı-
ğı, ancak girişilecek herhangi bir harekât için müttefik güçlerin
rızasını arayacağı bildirilmiştir. The Washington Times haberinin
sonuna Yunanistan’ın Lozan’da hızlı bir karar alınmasını iste-
diğini eklemiştir.38

ı
Bir diğer Amerikan yayını olan The Evening Star gazetesi

as
“Yunan Dışişleri Bakanı Türk Taleplerine Karşı Kararlı” başlığıy-
la konuyu şu şekilde sayfalarına taşımıştır: Yunanistan Dışişleri
Bakanı Aleksandris dün gece dışişleri muhabirlerine yaptığı
açıklamada, Türkiye’nin Yunanistan’dan alacağını iddia ettiği
py
tazminat meselesini çözmek için savaşta ısrar etmesi halinde
Yunanistan’ın savaşı kabul edeceğini söyledi. Türkiye’nin tazmi-
nat taleplerinde ısrar etmesi halinde Yunan delegelerin bu hafta
ko
yapılacak Yakın Doğu konferansından çekileceğini de sözlerine
ekledi. Aleksandris yabancı muhabirlere “eğer Türkler tazminat
almak için savaşı yeniden başlatmayı önerirlerse, Yunanistan bu
meydan okumayı kabul eder” dedi. “Hükûmetim,” diye devam
s ın

eden Aleksandris “önümüzdeki Çarşamba ya da Perşembe günü,


tazminat konusu genel kurulda gündeme geldiğinde, Türkiye’nin
haksız bir tutumda ısrar etmesi ya da Yunanistan’ı bu tutumu
kabul etmeye zorlamak için herhangi bir çaba gösterilmesi
halinde konferanstan çekilmeye karar vermiştir. En kötüsü
ba

olursa Yunan ordusunun onurunu koruyabileceğini” düşün-


düğünü söyledi. Aleksandris “Türkiye, Yunanistan’ın savaşta
yenildiğini ve bu nedenle bir tazminat borcu olduğunu düşü-
nüyor gibi görünüyor” dedi. Ayrıca Dışişleri Bakanı Aleksand-
ris, Türkiye ve Yunanistan’ın tazminat taleplerini birbirlerine

38 “Greeks Mass Troops On Turkish Frontier”, The Washington Times, 22 Mayıs


1923, s. 1.
Mayıs 1923  181 

karşı yazmalarını istedi. The Evening Star haberinin devamında


“Müttefikler Hâlâ Trakya’da Çatışmadan Kaçınmayı Umu-
yor” başlığıyla Avrupa’nın dikkati yeniden Yunan ordusunun
yoğunlaştığı ve bir saat içinde harekete geçmeye hazır olduğu
Trakya’ya yoğunlaştırdığını söylemiştir. Habere göre Yunan
öncü birliklerinin Meriç’i geçerek Türk topraklarına girdiğine
dair ısrarlı haberler şu ana kadar asılsız çıktı ve müttefikler

ı
hâlâ Yunanlılara ve Türklere her ikisi için de kabul edilebilir
bir çözüm sunarak silahlı bir çatışmadan kaçınmayı umuyor.

as
Pazartesi günü müttefik diplomatlar, Lozan Konferansı’nın
ilk aşamalarında Edirne’deki Karaağaç kasabası karşılığında
Türklerin Yunanlılardan tazminat taleplerinden vazgeçmelerini
py
önerdiler. İsmet Paşa öneriyi Ankara’ya havale edeceğine söz
verirken, Venizelos bu çözümü kabul etmedi.39
ko
Yunan Filosu Çanakkale Boğazı’nda

Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesinin “Yu-


nan Savaş Filosu Boğazlara Gidiyor, Türkler Protesto Ediyor”
başlıklı yazısı barış görüşmelerinin devam ettiği süreç içerisinde
s ın

dikkat çekmektedir. Habere göre bir Yunan filosu Çanakkale


Boğazı’nın girişinde seyretmektedir ve Türk hükümeti, Yunan
gemilerinin varlığını protesto ederek İngilizlerin dikkatini resmî
olarak bu olaya çekmiştir. Yunanlıların çeşitli faaliyetlerine dair
ba

söylentiler İstanbul’da büyük bir tedirginliğe neden olmuştur.


Ayrıca Fransa’nın Dışişleri Bakanlığı, müttefiklerin Yunanistan
ve Türkiye arasında düşmanlıkların yaşanmasını önlemek için
meşgul olduklarını doğrulamıştır. The Evening Star haberinin
devamında “Yunanistan Söylentileri Yalanlıyor” başlığı altın-
da Yunanistan (eski) Başbakanı Venizelos ve Dışişleri Bakanı

39 “Turks Blow Up Maritza Bridge”, The Evening Star, 22 Mayıs 1923, s. 1.


 182  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Aleksandris, mali komite başkanı General Pelle’den, tazminat


konusunun Yakın Doğu Barış Konferansı tarafından mümkün
olan en kısa sürede resmî olarak görüşülmesini sağlamasını
istediklerini söylemiştir. Haberin devamında toplantının muh-
temelen cuma günü yapılacağı ayrıca Yunan delegasyonunun
bugün, Yunanistan’ın Karaağaç’ı, tazminat talebinden vazgeç-
mesi koşuluyla Türkiye’ye önerdiğine dair Amerika’da dolaşan

ı
bir haberi resmen yalanlanmıştır. Haber, Yunanlıların ayrıca

as
Yunanistan’ın aynı amaçla ticaret filosunun bir bölümünü teslim
etmeye hazır olduğu yönündeki söylentileri de gülünç olarak
nitelendirmiştir.40 The Evening Star’ın Venizolos ve Aleksandris’in
py
tazminat talebini yalanlayan haberinin tam tersi bir haber yapan
İngiliz The Manchester Guardian, Yunanistan’ın Türkiye’ye savaş
tazminatı için Karaağaç’ı vermeye hazırlandıklarını söyleyerek
Yunanistan’ı cömert olarak ifade etmiştir. Ayrıca İsmet Paşa’nın
ko
bu neticeden memnun olduğunu ve konuyu Ankara’ya havale
ettiğini ve konuşmaların devam etmekte olduğunu yazmıştır.41
Yunanistan’ın tazminat konusuyla ilgili fevri görülen hare-
ketlerinin neticesinde İngiliz The Times gazetesi “Yunanistan’a
s ın

İpucu” başlıklı haberinde Fransız Bakan M. de Marcilly’nin,


Albay Gonatas’ı arayarak Yunanistan’a sakin kalmasını tavsiye
ettiği ve Albay Gonatas’ın daha sonra çeşitli gazetecilere bu
adımın tamamen dostane olduğunu açıkladığını yazmıştır. M. de
ba

Marcilly, Yunanistan’a kendisini savaşçı göstermemesini tavsiye


etti; zira böyle bir tutum, Lozan’daki delegelerin Yunanistan ile
Türkiye arasındaki anlaşmazlığı çözme çabalarını sekteye uğra-
tabilirdi. Albay Gonatas, hükümetinin Lozan’daki delegasyona,

40 “Greek War Fleet Moves To Straits, Turks Protesting”, The Evening Star, 23
Mayıs 1923, s. 1.
41 The Manchester Guardian, “Greece Ready To Ceed Karagatch”, 23 Mayıs 1923,
s. 8. Akt. Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde..., s. 177.
Mayıs 1923  183 

müttefik temsilcilerle uyum içinde, tazminatların ödenmemesi


temelinde barışçıl bir çözüm arayışı için yetki verdiğini söyledi.
Albay Gonatas, benzer kayıtların birkaç gün önce İngiltere ve
İtalya’nın temsilci vekilleri tarafından da yapıldığını ekledi.42

“İsmet Paşa-Venizelos Gizli Görüşmeleri”

ı
Türk-Yunan tazminat konusundaki anlaşmazlığın Amerikan
The Seattle Star gazetesinde “Yunanlılar ve Türkler Kırılma-

as
ya Yakın” başlıklı haberinde Yakın Doğu barış konferansının
uçurumun eşiğinde titrediği Lozan’da Yunanistan ve Türki-
ye arasında bir kırılma bekleniyor. Lozan’dan gelen iyimser
py
haberlerde bir uzlaşmanın yakın olduğuna dair umut olduğu
belirtilirken, kötümser haberlerde Yunan hükûmetinin, Yunan
temsilci Venizelos’un kabul ettiği son uzlaşmayı reddettiği ve
ko
durumun eskisinden daha gergin olduğu ifade ediliyor.43
Amerikan The Washington Times gazetesine göre Türk
hükûmeti, Yunanistan’ın Türkiye’ye savaş tazminatı ödemesine
karar vermiştir. Ayrıca Türk hükûmeti müttefiklerin Yunanistan’a
s ın

destek vermesi halinde Lozan’daki görüşmeleri kesmeye hazır-


dır.44 Aynı doğrultuda Yunanistan’ın yaptığı açıklamayı paylaşan
Amerikan The Evening Star’a göre Başbakan Gonatas bugün
yaptığı açıklamada, konferansta Türkiye’ye tazminat ödenmesi
ba

yönünde bir karar çıkması halinde Lozan’daki Yunan heyetine


ülkeyi terk etme talimatı verildiğini duyurdu ve bu konudaki
kararın bu hafta cumartesi gününe kadar verilmesi gerektiğini
sözlerine ekledi.45

42 “A Hint To Greece”, The Times, 23 Mayıs 1923, s. 10.


43 “Greeks, Turks Nearer Break”, The Seattle Star, 24 Mayıs 1923, s. 9.
44 “50,000 Turkish Troops In Thrace”, The Washington Times, 24 Mayıs 1923, s. 2.
45 “Greeks Demand Decision Saturday”, The Evening Star, 24 Mayıs 1923, s. 1.
 184  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Basının, gerginliğin artmaya devam etmesinden endişelen-


diği görülmektedir. The Washington Times’ın gelecek bir savaştan
endişelendiği haberine göre Balkanlar’daki durum son derece
ciddi bir hal almıştır. Lozan’dan gelen tavsiyeler, müttefik devlet
adamlarının durumdan tedirgin olduklarını ve bir savaşın patlak
vermesinden korktuklarını söylüyor. Yunanistan ve Türkiye
arasında bir çatışma çıkması halinde Bulgaristan, Yugoslavya

ı
ve Rusya’nın da savaşa sürüklenmesinden korkuluyor.46

as
Savaş olacağına yönelik haberlerin yanında The Times gaze-
tesinin İsmet Paşa ve Venizelos’un iletişimlerine yer verdiği şu
yazısı dikkate değerdir. Bahsi geçen yazıda Venizelos ve İsmet
Paşa arasında ciddi özel görüşmeler devam ettiği ancak henüz
py
resmî bir açıklama yapılmamış olsa da Venizelos ve İsmet Paşa
arasında tazminat konusunda bir anlaşmaya varılmış olmasının
muhtemel göründüğü ve Atina’dan gelen raporda, tazminat
ko
yerine Türkiye’ye toprak teklif edildiği gibi bir ihtimal olmadığı
söyleniyor.47

Savaş ya da Barış
s ın

Türk-Yunan tazminat meselesiyle ilgili Amerikan The Was-


hington Times gazetesinin “Yunan Askerleri Taarruza Hazırlanı-
yor” başlıklı yazısına göre Yakın Doğu’daki durum, Yunanistan
ve Türkiye arasındaki sürekli savaş tehdidi nedeniyle bugün
ba

kritik bir hal almıştır. Tehdit, Atina hükümetinin Lozan’daki


Türklerin yarın geceye kadar savaş tazminatına ilişkin tüm
taleplerinden vazgeçmelerini talep eden ültimatomuyla daha
da ağırlaştı.48

46 “50,000 Turkish...”, s. 2.
47 “Lausanne Busy”, The Times, 24 Mayıs 1923, s. 10.
48 “Greek Soldiers Prepared For Offensive”, The Washington Times, 25 Mayıs
1923, s. 2.
Mayıs 1923  185 

Amerika’da yayımlanan The Evening Star, “Türklerin Önünde


Barış Ya Da Savaş Seçeneği Var” başlıklı yazısında Ankara’nın
Yunan teklifine vereceği cevabın hayati bir önem taşıdığını
yazmıştır. Haberde Yakın Doğu konferansının karşı karşıya
olduğu durum son derece kritik olmaya devam ettiği ve bugün
tüm delegasyonlar, barış ya da savaş sorununun, Türk hüküme-
tinin, Yunanistan’ın talep ettiği nakit tazminat yerine Karaağaç’ı

ı
Türkiye’ye bırakma teklifine vereceği cevaba bağlı olduğunu

as
kabul ettiği söylenmiştir. Haberin devamında Yunan teklifinin,
Bulgaristan sınırına kadar uzanan kısa bir demiryolu hattını da
içerdiğinin öğrenildiği söylenildikten sonra Avrupalı güçler,
py
buradaki temsilcileri aracılığıyla, aceleci davranılmaması için
hem Türklere hem de Yunanlılara büyük baskı uyguladığı an-
latılmıştır. Yazıda, Yunan delegasyonundan Venizelos’un bugün,
ko
durumun kendi ellerinde olmadığını, kararın Atina’daki askerî
kabineye bağlı olduğunu söyledi, ancak Ankara’dan gelen ce-
vabın daha fazla tartışmaya yol açması halinde Yunanistan’ın
konferansı terk etmeyeceği izlenimini verdiği bir Türk sözcünün
ise bugün yaptığı açıklamada, Türkiye’nin Batı Trakya’daki Yu-
s ın

nan ordusundan korkmadığını söylediği49 anlatılmıştır.


Lozan’ın ikinci devresinde Türk-Yunan tazminat meselesi
gündemi meşgul etmekle birlikte İngiliz The Times’ın “Türk
ba

Önlemleri” başlıklı yazısında mültecilere değinmesi değinmesi


de dikkate değerdir. Habere göre bazı Rum ve Ermenilere bu
ülkeye (Türkiye’ye) dönme izni verilebileceğine ilişkin Lozan
Raporları Türk çevrelerinde pek de olumlu karşılanmadı. Çünkü
Kasım ayında Türk pasaportu almadan apar topar ülkeyi terk
edenler arasında, en istenmeyen kişiler olarak tanımlanan ve

49 “Turks Have Choice Of Peace Or War”, The Evening Star, 25 May 1923, s. 4.
 186  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

hiçbir ülkenin istenmeyen varlıklarından kurtulduktan sonra


geri kabul etmek istemeyeceği on kadar kişi olduğu belirtildi.50

Barış Ağır Basıyor...

Amerika’nın Washington eyaletinde yayımlanan The Evening


Star gazetesi, “Yunanistan ve Türkiye İhtilafları Çözümlüyor”

ı
manşetli haberinde “Lozan’dan Gelen Haberler, Uzlaşmada
Savaş Olasılığının Ortadan Kalktığını Söylüyor” diyor ve ekliyor:

as
“Exchange Telegraph’ın bu akşam Lozan’dan gönderdiği
habere göre, düşmanlıklara yol açmasından korkulan Türk-
py
Yunan anlaşmazlığı çözüme kavuşturuldu. Mesajda ayrıntıla-
rın daha sonra düzenleneceği de ekleniyor. Fransız hükümeti,
Paris’teki büyükelçileri aracılığıyla İngiltere ve İtalya’dan, müt-
tefiklerin olası bir Türk-Yunan çatışmasına dâhil olmamakta
ko
kararlı oldukları ve ne Türk ordusunun Trakya’ya geçmesini
engelleyecekleri ne de Yunan filosunun Çanakkale Boğazı’na
girmesine izin verecekleri yönünde Atina’ya acil haber vermeleri
için kendisine katılmalarını istemiştir. Fransa’nın müttefiklere
s ın

ortak hareket etme talebi dün sunuldu. Bu arada Lozan’daki


Fransız delegesi General Pellé, Yunanistan eski Başbakanı
Venizelos’a Fransa’nın görüşünün ne olduğunu bildirebilmesi
için bu tekliften haberdar edildi.”51
ba

Aynı gazetede, “Türklerle Ayrı Anlaşmalar Hususunda Mu-


tabık Olundu” manşetiyle yayımlanan haberde “Lozan Görüş-
melerinde Yabancıların Ülkedeki Ayrıcalıkları Konusunda Ka-
rara Varıldı” deniyor ve Lozan’da yaşanan güncel gelişmelerden
şu ifadelerle söz ediliyor:

50 “Turkish Precautions”, The Times, 25 Mayıs 1923, s. 12.


51 “Greece and Turkey Patch Differences”, The Evening Star, 26 Mayıs 1923, s. 2.
Mayıs 1923  187 

“Türkiye’deki yabancıların ayrıcalıklarını belirlemek üzere


Türkiye ile diğer uluslar arasında ayrı antlaşmaların müzakere
edilmesi, bu konuda uzun süredir devam eden anlaşmazlığın
çözümü olarak bugün Yakın Doğu Konferansı Siyasi Komitesi
tarafından kabul edildi. Antlaşmalar bir yıl içinde müzakere
edilmeli, bu arada Türkiye statükoyu korumalıdır.”52

ı
Lozan’da Rahatlama...

as
Türk-Yunan tazminat meselesinin, farklı bir yöntem ile çö-
zümlendiğini “Türk-Yunan Savaşı Önlendi”, “Karaağaç Verildi”,
“Lozan’da Rahatlama” başlıkları ile konuya dikkat çeken İngiliz
py
The Times gazetesinden öğreniyoruz.
The Times Lozan’da Türk ve Yunan tarafının tazminat me-
selesinde anlaştıklarını ve bu şekilde son birkaç gündür barışı
ko
tehdit eden bir tehlikenin önlendiğinden söz ediyor. Böylelikle
konferans hâlâ mevcut olan sorunlarla daha rahat bir biçimde
ilgilenebilecektir. Aktarılana göre tüm delegasyonların liderleri
ile Château d’Ouchy’de dün öğlen gerçekleşen özel bir görüşme
sonunda Venizelos gülümseyerek “Bu barıştır” ifadesinde bulun-
s ın

muştur. The Times’a göre görüşme ilk başta soğuk başlamış, ancak
sonrasında görüşmelerin geri kalanı içtenlikle sürdürülmüştür.
The Times “General Pellé, Sir Horace Rumbold ve Senyör
Montagna sırasıyla meselenin tarihi, maddi ve ahlaki yönlerini
ba

ortaya koyduktan sonra, takip eden diğerleri gibi, tazminat


yerine Türkiye’nin toprak alması üzerinden bir uzlaşma için
Venizelos ve İsmet Paşa’ya çağrıda bulunmuşlardı” diyor. Bu
arada Sırp temsilcinin herhangi bir sınır düzenlemesi karşısında
hükümetinin prensipte bir protesto gerçekleştirdiği ifadeleri

52 “Separate Treaties with Turks Agreed”, The Evening Star, 26 Mayıs 1923, Kapak
Sayfası.
 188  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

üzerine uzunca bir tartışma yaşandığı da ifade ediliyor. Haberde


İsmet Paşa’nın uzlaşmacı tutumunun diğer delegeler üzerinde
iyi izlenim bıraktığını ve kendisinin, Müttefiklerin tazminat
yerine Türkiye’ye Karaağaç ve civar bölgenin sunulması tek-
lifini prensipte kabul ettiği ifade ediliyor. Fakat İsmet Paşa,
Türkiye’nin mali durumu da göz önüne alınarak, Yunanlıların,
Müttefik sermayesinin yatırıldığı Küçük Asya’da Türk teşebbüs-
lerine verdiği zarar da dâhil benzer diğer meseleler olduğunu

ı
da hatırlatmıştır. Müttefikler bunu akıllarında tutacaklarını

as
ifade etmiştir.53
Lozan’dan aktarılan olumlu haberlerin yanı sıra Amerikan
The Seattle Star gazetesi, aynı tarihe ait sayısında iğneleyici bir
py
üslupla şu ifadelere yer veriyor:
“Dünyanın her yerinde açık hava sporlarının yapıldığı mev-
simdir bu. Amerika Birleşik Devletleri’nde beyzbol sezonu tüm
ko
hızıyla devam ederken, Avrupa’da Türkler ve Yunanlılar yıllık
savaş serilerine başlamak üzereler.”54

“Meriç Talvegi Sınır”


s ın

Lozan’daki siyasi gelişmeler üzerine Lord Curzon’a gönder-


diği telgrafta, Horace Rumbold şöyle diyor:
“Bu öğlen, (büyük) Güçlerin delegeleri ile İsmet arasında
yapılan özel bir görüşmede İsmet, Ada Kale ve Meis taleplerin-
ba

den vazgeçmeyi kabul etti. Doğu Trakya sınırının Meriç talvegi


olmasını ve Tavşan Adalarını devretmeyi kabul ettik. İtalyan
delege aynı şekilde, Osmanlı kamu borçları nedeniyle Oniki Ada
tarafından ödenmesi gereken meblağa ilişkin ön koşulunu geri
çekti. Talvegi pazarlık etmek mümkün değildi çünkü Venize-

53 “Greco-Turkish War Averted”, The Times, 28 Mayıs 1923, s. 12.


54 The Seattle Star, 28 Mayıs 1923, Kapak Sayfası.
Mayıs 1923  189 

los onu, Cumartesi günü öğlen Türk-Yunan tazminat meselesi


görüşmesinden sonra çoktan vermişti. Yukarıda sözü edilen
anlaşmalar, anlaşmanın imzalandığı tarihte Bozcaada ve İmroz’da
fiilen ikamet eden Rumların askerlik hizmetinden muaf tutulması
konusunun ele alınacağı, muhtemelen 1 Haziran’da yapılacak
olan bir sonraki komisyon toplantısında kayda geçirilecektir.”55

Horace Rumbold tarafından aktarılan Lozan’daki gelişme-

ı
lerin yanı sıra İngiliz yayın organı The Times’da “Türkiye’den

as
Birleşik Devletlere Teklif ” manşeti ile yayımlanan haberde
Washington’da yaşanan gelişmelere dair şu ifadeleri okuyoruz:
“Hükûmet, İsviçre’deki Birleşik Devletler Ortaelçisi Bay J.
py
C. Grew’ün Türkiye’ye bir Ticaret Anlaşması önerdiği iddiasını
kesin bir dille yalanlamaktadır. Tam tersine, öneri Türkiye’den
gelmiştir ve Lozan’daki geniş kapsamlı sorunlar çözülmeden
müzakerelerin kesin bir şekil alması mümkün değildir.”56
ko
Amerikan The Seattle Star gazetesinde ise Karaağaç mese-
lesine vurguyla “Türkiye’ye Yeni Bir Toprak Parçası Verildi”
manşeti ile durum şu ifadelerle değerlendiriliyor:
s ın

“Bugün burada Yakın Doğu barışını tasarlayan diplomatlar


tarafından Türklere Avrupa’da yeni bir toprak dilimi verildi.
Sırp heyetinin itirazlarını dikkate almayan uzmanlar, Karaa-
ğaç sınırının Arda Nehri’nden kuzeye doğru Meriç Nehri’ne
kadar uzanmasına ve batıya doğru Karaağaç’a geçmesine karar
ba

verdiler. Bu hareket Türklere birkaç köy daha kazandırıyor.”57

Journal Des Débats gazetesinin Auguste Gauvain imzalı


makalesinde Türk-Yunan tarafları arasındaki tehlikeli anlaş-

55 Sir H. Rumbold (Lausanne) to the Marquess Curzon of Kedleston, No.129


,[E 5520/1/44], 29 Mayıs 1923. Documents On British Foreign Policy...,s. 812.
56 “Turkish Overtures to United States”, The Times, 29 Mayıs 1923, s. 14.
57 “Turkey Is Granted New Slice of Land”, The Seattle Star, 29 Mayıs 1923, s. 1.
 190  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

mazlığın ortadan kalktığı izlenimi hakimdir. Türklere tazminat


ödemeyi kabul eden Yunanlılar sayesinde bir anlaşmanın im-
zalandığını ve Karaağaç ve civarının Türkiye’ye terk edilmesi
şartıyla Türklerin tazminat taleplerinden vazgeçtiği yazılmıştır.
Gauvain, İsmet Paşa’nın bu anlaşmayla birlikte daha öncesinde
vazgeçtiği iddiaları dahi alabildiğini söyler ve şunu ekler “İsmet
Paşa muvaffak olmuş addolunabilir.”58

ı
as
Lord Curzon’a Gizli Telgraf

Lozan’daki İngiliz delege Horace Rumbold, Türk-Yunan


tazminat konusunun çözümlenmesi ardından Venizelos ile
py
yaptığı görüşme ve Yunan tarafının son gelişmelere karşı tu-
tumunu, Lord Curzon’a çektiği “çok gizli” telgraf mesajında şu
ifadelerde aktarıyor:
ko
“Bay Venizelos bana, cumartesi günü varılan uzlaşmayla
ilgili olarak Yunanistan Kralı, devrim önderi ve Başbakan’dan
tebrikler aldığını bildirdi. Öte yandan, anlaşmadan memnun ol-
madıkları anlaşılan General Pangalos ve donanmanın başındaki
s ın

Kaptan Hatzikyriakos, Yunan Dışişleri Bakanı’na yetkilerini


aştığı yönünde telgraf çektiler. Bunun üzerine Aleksandris,
Venizelos’a danışmadan istifasını telgrafla bildirdi. Venizelos
istifanın kabul edilmemesini isteyen bir telgraf gönderdi ve
bana General Pangalos’un ve donanma komutanının bu konuya
ba

müdahalesinin çok uygunsuz olduğunu söyledi. Daha sonra


tekrar Türkiye ile barış ön anlaşmaları imzalanması önerisine
döndü ve fikrini biraz daha geliştirdi. Hatta, Yunanlıların ve
Müttefik güçlerin artık Trakya konvansiyonunu imzalamalarını
önerdi. Yunanistan ve Türkiye’nin Lozan’da nüfus mübadelesi

58 Auguste Gauvain, “L’Arrangement greco-turc Les Commentaires franco-belges”,


Journal Des Débats, 28 Mayıs 1923, akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 429.
Mayıs 1923  191 

ve savaş esirlerinin değişimi için anlaşma imzaladıklarına işaret


etti. Bu analojiye dayanarak, Yunanistan’ın neden Türkiye ile
barış ön anlaşmalarını imzalamaması ve konferansta ele alınan
diğer tüm konularda karşılıklı bir çözüme ulaşmak için konfe-
ransta bulunmaya devam etmemesi gerektiğini anlamıyordu.
Barışın ön koşullarının imzalanmasının Türkiye ile ayrı bir
barış anlamına gelmeyeceğini açıkladı. Eğer bir itirazım yoksa
birkaç günlüğüne Paris’e gitmeden önce yarın İsmet’in ağzını

ı
yoklamayı teklif etti. Kendisine konuyu düşüneceğimi söyledim

as
ancak ondan kendisini tutmasını istemek niyetindeyim. Ken-
disine söylemesem de İsmet’in Yunanlıları ve Yunan ordusunu
göz ardı etmeyi göze alabileceğini düşünmesi bize yakışmaz.”59
py
“Dedeağaç’ta Panik Yaşanıyor”

Amerikan The Washington Times’ın “Türkler İngilizlerin Git-


ko
mesini İstiyor” başlıklı haberine göre “Türk gazeteleri bugün
İngilizlerin Çanakkale Boğazı’nın tahliyesi için hazırlıklara
başladığını belirtti. Malta’daki İngiliz donanma yetkilileri pa-
zartesi günü yaptıkları açıklamada, İngilizlerin Yakın Doğu barış
s ın

antlaşmasının imzalanmasının ardından bir ay içinde Türkiye’yi


boşaltmaya hazır olduklarını belirttiler. İngilizlerin Çanakkale
Boğazı’nın dar boğazında oluşturdukları güçlü kale Çanak’tan
(Chanak) vazgeçecekleri tahmin ediliyor.”60
ba

Türk-Yunan sınır antlaşmasıyla ilgili İngiliz The Times ga-


zetesinin “Karaağaç Köprübaşı Sınırları” başlıklı haberine göre
şimdi kabul edildiği gibi, yeni Karaağaç Köprübaşı’nın sınırları
Meriç’teki eski sınırdan başlayarak Arda Nehri’nin merkezinden

59 Sir H. Rumbold (Lausanne) to the Marquess Curzon of Kedleston, No. 132,


[ E 5573/6/44], 30 Mayıs 1923, Documents On British Foreign Policy..., s. 814.
No. 572.
60 “Turks Report British To Leave”, The Washington Times, 31 Mayıs 1923, s. 6.
 192  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

uzanmaktadır. Ancak buranın Yunanlıların mı yoksa Türklerin


mi olacağı sorunu, antlaşmanın 5. maddesinde öngörüldüğü
gibi, Mudanya Mütarekesi’nden önce burada yaşayanların ço-
ğunluğunun Rum mu yoksa Türk mü olduğuna karar verecek
olan bir sınır komisyonu tarafından belirlenecektir. Bu arada,
delegelerin ve uzmanların yorulmak bilmeyen çabalarının, adli
bildiri de dâhil olmak üzere çeşitli yönlerde anlaşmaya varılma-
sını sağladığı söyleniyor. Türkiye ve Yunanistan, demiryolunun

ı
kendi topraklarındaki kısımları üzerinden yolcu ve malların

as
sınırsız geçişine izin verme yükümlülüğünü kabul etmiştir.
Ayrıca Milletler Cemiyeti demiryolu komiseri, Yunan ve Türk
müşavirlerine ilaveten bir Bulgar’ın da yardımını alacak ve beş
py
yıl sonra üçünden herhangi birinin talebi üzerine, Milletler
Cemiyeti, nüfus mübadelesi sözleşmesi uyarınca zorunlu ola-
rak değiştirilmek istemeyen Karaağaç sakinlerinin gelecekteki
ko
kontrolünün ne olacağına karar verecektir.61
Türk-Yunan müzakereleri neticesinde tazminat olarak
Karaağaç’ın Türkiye’ye verileceği haberinin duyulmasıyla bir-
likte İngiliz The Times, Dedeağaç’ta panik yaşandığını yazmıştır.
The Times’a göre Dedeağaç yetkilileri, Karaağaç’ın Türkiye’ye
s ın

verildiği haberinin, çoğu Doğu Trakya’dan gelen mültecilerden


oluşan ve şu anda sayıları elli bini bulan belde halkı arasında
panik yarattığını telgrafla bildirdi. Ayrıca bölgede, mülteci so-
rununu büyük ölçüde artıracak genel bir göç bekleniyor.62
ba

61 “Limits Of Karagatch Bridgehead”, The Times, 31 Mayıs 1923, s. 13.


62 “Panic In Dedeagatch”, The Times, 31 Mayıs 1923, s. 13.
HAZİRAN 1923

ı
as
ABD-Türkiye Arasında Antlaşma Arayışı

Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesi Ameri-


kan Dışişleri Bakanlığı’nın Türkiye ile bir dostluk ve ticaret
py
antlaşması ya da antlaşmalarını müzakere etme ve imzala-
ma yetkisinin Amerika’nın İsviçre’deki Ortaelçisi Joseph C.
Grew’a verildiğini duyurmuştur. Habere göre Amerika Birleşik
ko
Devletleri ile Türkiye arasındaki mevcut anlaşmaların gözden
geçirilmesi için uygun bir zemin bulunup bulunamayacağı-
nı tespit etmek amacıyla Sayın Grew ile İsmet Paşa arasında
Lozan’da gayriresmî görüşmeler devam etmektedir. Bu görüş-
s ın

meler öyle bir noktaya ulaşmıştır ki, bakanlık Bay Grew’a daha
resmî müzakereler başlatma yetkisi vermenin uygun olacağını
düşünmüş ve bu amaçla 29 Mayıs’ta Bay Grew’a Türkiye ile
dostluk ve ticaret antlaşması veya antlaşmaları müzakere etme
ve imzalama konusunda tam yetki telgrafla bildirilmiştir. Bu
ba

tür müzakerelerin sonuçlandırılması elbette iki ülke arasında


çözüm bekleyen sorunların tatmin edici bir şekilde çözülmesine
bağlıdır. Ayrıca The Evening Star, Lozan’da Türk delegelerle
yapılan gayriresmî görüşmelerin raporlarının Washington’a
ulaştığını ve Amerika Dışişleri Bakanlığı yetkililerinin arasında
başlatılacak resmî müzakerelerde açıkta kalmış bütün konuların
tatmin edici bir neticeye varacağını ve çok az zorluk çıkacağı
 194  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

izleniminin hâkim olduğu söylenmektedir. The Evening Star’a


göre Lozan’da Bay Grew ile Türk delegasyonu arasında yapılan
görüşmelerin ve Yakın Doğu Konferansı’nın ilk oturumunda
aynı nitelikte yapılan önceki görüşmelerin tamamen gayriresmî
olduğu ve şimdi sadece yetkilendirilmiş olan müteakip resmî
müzakerelerin önünü açmaya yönelik olduğu vurgulanmıştır.1
İngiliz The Times gazetesi de “Türk Anlaşmasında İlerleme”

ı
başlıklı haberinde toprak sorunlarının özel görüşmeler esnasında

as
çözüme kavuşturulduğu izlenimini edindiklerini söylemektedir.
The Times’ın haberinin devamında Türkler Meis’i İtalyanlara
bırakmayı ve Adakale üzerindeki hak iddialarından vazgeç-
py
meyi kabul ettiklerini öte yandan Türklere Trakya sınırı olarak
Meriç’in sol kıyısı yerine talveg verileceğini ve Merkep Ada-
cıklarını (Tavşan Adaları) ellerinde tutulacaklarını söylemiştir.
Hararetle tartışılan bu dört noktadan sadece ilki beş dakikalık
ko
bir tartışmaya değermiş gibi görünmektedir. Ancak bunların
hepsi sağduyu doğrultusunda tasfiye edilmiştir.2

Bulgaristan ve Adalar Denizi


s ın

İngiliz The Times gazetesi “Bulgaristan ve Ege” başlıklı habe-


rinde Bulgaristan’ın Türk-Yunan tazminat konusundaki rahat-
sızlığını şu şekilde ele almıştır: Balkanlar’da, herhangi bir devleti
memnun eden bir anlaşmanın, başka yerlerde olduğundan daha
ba

fazla komşularını hoşnutsuz etmesi bir talihsizliktir ve Türkiye


ile Yunanistan arasındaki Karaağaç anlaşması Bulgaristan’da
büyük bir öfke uyandırmıştır. Sofya hükümeti buna karşı res-
mi bir protestoda bulunmamış, ancak hem Lozan’da hem de
Sofya’da Neuilly Antlaşması’nın 48. maddesi uyarınca Ege

1 “Full Turk Treaty Power Sent Grew”, The Evening Star, 1 Haziran 1923, s. 21.
2 “Turkish Treaty Progress”, The Times, 1 Haziran 1923, s. 14.
HAZİRAN 1923  195 

Denizi’ne ekonomik bir çıkış hakkı tanınması talebini güçlü


bir şekilde tekrarlamıştır.3
Aynı konuyu 7 Haziran’da da haber yapan İngiliz The Times
gazetesi Bulgaristan başbakanı M. Stambulisky’in Bulgaristan’ın
Ege’ye açılımı konusunda Sobranye’de yaptığı son konuşmasını
haberine taşımıştır. Haberde M. Stambulisky şunları söylemiştir:
“Türkiye geçmişteki politikasını sürdürür ve Edirne’yi

ı
tahkim ederse kaybeder. Ancak Türklerin ne yapmaya niyetli

as
olduğunu bilmiyoruz. Türkiye ile barış istiyoruz, ancak dost-
ça davranmadığını gösterirse nasıl davranacağımızı bileceğiz.
Büyük güçler bize Karaağaç Anlaşması’nın yeni bir savaşı ön-
py
lediğini söylediler. Biz de Bulgaristan ile Ege arasında Milletler
Cemiyeti’nin kontrolü altında tarafsız bir bölge oluşturulması
halinde yeni bir savaşın da önleneceğini söyledik. Yunanistan’a
karşı Türkiye ile bir anlaşmaya varabilirdik, ancak vermiş oldu-
ko
ğumuz sözlere sadık kalmak istediğimiz için bunu yapmadık.
Toprakları zenginleşmiş komşularımızın, Bulgarlar arasındaki
nefretin ölmesinin ya da canlanmasının kendi tutumlarına
bağlı olduğunu anlamaları gerekmektedir. Bazı çevreler Neuilly
s ın

Antlaşması’nın Ege’ye çıkışı garanti eden 48. maddesinin, Ber-


lin Antlaşması’nın Makedonya’da reform vadeden 23. maddesi
gibi doğal bir ölümle sonuçlanacağından korkmaktadır. Ancak
bu olmayacak çünkü Berlin Antlaşması’ndan sonra Bulgaristan
neredeyse hiç yoktu, bugün ise yükümlülükler üstlenen ama aynı
ba

zamanda kendisine karşı yükümlülüklerin yerine getirilmesinde


ısrar eden örgütlü bir ülkedir. Ayrıca bugün, her zaman baş-
vurabileceğimiz Milletler Cemiyeti vardır. Şimdi demokratik
bir çağda yaşıyoruz ve demokrasi bir ülkeyi diğerinden ayıran
engellerin üstesinden gelecektir.”4

3 “Bulgaria And The Aegean”, The Times, 5 Haziran 1923, s. 15.


4 “Bulgaria And The Aegean”, The Times, 7 Haziran 1923, s. 13.
 196  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türkiye’de Yabancı Hakları

Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesinin


“Türkiye’de Yabancıların Garanti Altına Alınan Hakları” başlıklı
haberine göre Türkiye’de bulunan yabancılar için yargı güvence-
sinin nasıl olacağının çözüme kavuşturulduğu söylenmektedir.
Haberin devamı şu şekildedir:

ı
“Türkiye’deki yabancılar için yargı güvencesi konusunda

as
uzun süredir devam eden tartışma, Yakın Doğu Konferansı’nda
çözüme kavuşturularak barış anlaşmasına giden yoldaki en-
gellerden biri ortadan kaldırılmıştır. Türkler, tüm davalarda
py
yargılamayı takip etmek ve Türk adalet bakanlığına tavsiyelerde
bulunmakla yetkili olacak dört yabancı danışmanın atanmasını
kabul etti. Bu danışmanlar tüm tutuklamalar ve ev aramaları
konusunda bilgilendirilmelidir.”
ko
Haberin devamında Amerikan temsilcisi Joseph C. Grew,
anlaşmaya atıfta bulunarak şunları da söyledi: “Eminim ki hiç
kimse, deklarasyonun şartlarına en liberal ruhla ilgi göster-
s ın

menin Türkiye’nin çıkarına olduğunu İsmet Paşa’dan daha iyi


anlayamaz. Türkiye’nin ekonomik geleceği ve diğer ülkelerle
dostane ilişkileri, belki de diğer tüm faktörlerden daha fazla,
topraklarında adaletin sağlanmasına bağlı olacaktır.”5 Ayrıca
ba

Journal des Débats’e göre heyet başkanları imtiyazlarla ilgili 4


Haziran tarihinde bir araya gelmiştir. İmtiyazlar konusu bir türlü
çözüme kavuşturulamamıştır. Gazetenin haberine göre imtiyaz
sahibi bulunan kuruluşların hakları temin edilmedikten sonra
barış antlaşması imzalanmamalıdır. Müttefikler, konuyla ilgili
antlaşma metnine ekleme yapmak istemişlerdi. Ancak İsmet

5 “Aliens Guaranteed Rights In Turkey”, The Evening Star, 5 Haziran 1923, s. 1.


HAZİRAN 1923  197 

Paşa, bu konunun Ankara’da görüşülmesi gerektiğini söyleyerek


buna karşı çıkmıştır.6

Hukuki Kapitülasyonlar

Lozan’da Tazminat konusundan sonra en önemli konu hu-


kuki kapitülasyonlar idi. İtilaf devletleri yüzyıllar önce elde

ı
ettikleri kimi ayrıcalıkları devam ettirmek için direniyorlardı.

as
Diplomatların verdikleri mücadeleyi Batı basını da kuvvetle
desteklemekteydi. Nitekim İngiliz The Times “ Lozan’da Neşesiz
Bir Gün” başlıklı yazıda 6 Haziran 1923 tarihinde bu konunun
py
kayda geçirilecek tek olay gibi göründüğünü söylemektedir.
Haberde Ankara müzakerelerine ilişkin haberler pek de iç açıcı
olmadığı için müttefikler, Türkiye’ye verdikleri 29 Mart tarihli
ko
notada yer alan ve makul bir süre içinde anlaşmaya varılamaması
halinde müttefik güçlerin hükûmetlerinin vatandaşlarının hayati
çıkarlarını korumak amacıyla geçen 31 Ocak tarihli taslakta
yer alanlara yakın ayrıntılı hükümlerin antlaşmanın kendisine
eklenmesi konusunda ısrarcı olmaları gerekeceğini ifade eden
s ın

bölümü hayata geçirmek için tam olarak ne yapmaları gerektiğini


ciddi bir şekilde düşündükleri yazmaktadır. Ayrıca anlaşmaya
aşağıdaki hükümleri ekleme niyetinde oldukları belirtilmiştir:
ba

1-İmtiyazların 1 Ağustos 1914 tarihinden önce imzalanmış


olduğu onaylanacaktır.
2-Mondros Ateşkes Antlaşması’ndan bu yana yapılan an-
laşmalar, antlaşmanın yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay
içinde Türk Hükümeti’ne sunulmaları koşuluyla tanınacaktır.

6 Journal des Débats, 5 Haziran 1923, s. 4. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına


Göre...s. 226.
 198  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

3-Fiilen yürürlükte olan sözleşmelerin mevcut ekonomik


koşullarla uyumlu hale getirilmesi ve savaş sırasında uğra-
nılan zararlar dikkate alınacaktır.7
Ayrıca The Times da “Galata Köprüsü” başlığı altındaki habere
göre İstanbul muhabirlerinden gelen bir mesaj, Galata Köprüsü
geçiş ücretleriyle ilgili anlaşmazlığın büyük ölçüde çözüme ka-
vuşturulduğunu ve tahvil sahipleri adına Osmanlı Bankası’na

ı
yapılan günlük ödemelerin tekrar başladığını müjdelemekte-

as
dir. 1909’dan beri bu geçiş ücretleri, Türkiye’nin başkentindeki
belediyeye 1.000.000 Sterlinlik kredinin ödenmesi için rehin
verilmiştir. Bu paraya dayanılarak verilen tahvillerde, faizin ve
batan fonun her türlü kesintiden muaf olarak altın cinsinden
py
ödeneceği açıkça belirtilmiştir. Geçiş ücretlerinin ilk ücretinin
her gün Osmanlı Bankası’na ödenmesini ve ne hükûmetin ne
de belediyenin geçiş ücretlerinden elde edilen geliri azaltacak
ko
hiçbir şey yapmayacağını taahhüt ederler.8 Aynı gazetenin “Ga-
lata Köprüsü Geçiş Ücretleri” başlıklı haberinde belediyenin,
Galata Köprüsü geçiş ücretlerini Türkiye Cumhuriyeti Merkez
Bankası’na ödemeye yeniden başladığı yazmaktadır. Ayrıca 7
s ın

gündür ödenmeyen geçiş ücreti makbuzlarının ne olacağı konu-


sunun ise henüz karara bağlanmadığı9 bilgisi de verilmektedir.
Galata Köprüsü’nden geçiş ücreti kredi borcunun ödenme-
siyle beraber 31 Mayıs 1930’da kaldırılacaktır.
ba

The Times’ın “Osmanlı Demiryolları İddiaları” başlıklı habe-


rinde konuyla ilgili yaşanan endişe dile getirilmiştir. Habere göre
İzmir’den Aydın’a uzanan Osmanlı demiryolunun konumunun
kentte endişe yaratmaya devam ediyor. İngiliz hükûmetinin,
demiryolu şirketinin tazminat taleplerini bir piyon olarak gör-

7 “Cheerless Day At Lausanne”, The Times, 6 Haziran 1923, s. 14.


8 “Galata Bridge”, The Times, 6 Haziran 1923, s. 15.
9 “Galata Bridge Tolls”, The Times, 6 Haziran 1923, s. 14.
HAZİRAN 1923  199 

mesi ve siyasi amaçlar uğruna bu talepleri Türklere bırakması


durumunda, İngiliz hükümetinin, Türkiye’ye ait yükümlülükleri
üstlenmek ve Türkleri rahatlatmak için uygun gördükleri taz-
minatı şirkete ödemekle yükümlü olacağı iddia edilmektedir.
Ayrıca, demiryolu da dâhil olmak üzere ilgili herkes için fela-
ketle sonuçlanan Küçük Asya’daki Yunan macerasından büyük
ölçüde İngiliz hükümetinin sorumlu olduğu unutulmamalıdır.10

ı
Demiryolu İşleri

as
Fransa’nın demiryolları konusuyla ilgili tavırları ve
Türkiye’den beklentileriyle ilgili The Seattle Star gazetesinde
py
kaleme alınan habere göre Bağdat Demiryolu’nun kontrol hisse-
lerinin bir İngiliz grup tarafından satın alındığının bildirilmesi,
İngiltere ile Türkiye arasında bir yakınlaşma ve Fransa’nın yakın
ko
doğudaki siyasi ve ekonomik izolasyonunun neredeyse tamamen
sona ermesi anlamına gelmektedir. Aslında, geçen yıl Çin’de
Fransız destekli Banque Industrielle’in başarısızlığa uğrama-
sıyla birlikte Fransa’nın Doğu’daki etkisi sarsılmaya başladı.
Fransa’nın dikkatini Almanya’daki sorunlara yoğunlaştırmasının
s ın

bir başka nedeni de budur. Almanya, kurnazca bir hamleyle, bir


İsviçre bankasıyla iş birliği yaparak, tazminat komisyonunun
Bağdat Demiryolu ve Anadolu Demiryolu hisselerinin ço-
ğunluğunu elden çıkarmasını engelledi. Fransızların tazminat
ba

komisyonunda çoğunluğa sahip olması ve Bağdat Demiryo-


lu meselesinin İngiltere’de olağanüstü ilgi görmesi nedeniyle
Londra’daki Dışişleri Bakanlığı bu konuda Almanlarla iş birliği
yapmıştır. Fransa ile Türkiye arasında iki yıl önce imzalanan
gizli antlaşmadan bu yana Fransız diplomasisi, Fransız-Türk iş
birliğine büyük umutlar bağlamış ve yeni Türkiye’nin ekonomik

10 “The Ottoman Railway Claims”, The Times, 7 Haziran 1923, s. 20.


 200  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

hayatında hâkim bir konum elde etmeyi ummuştur. Fransa’ya


ilk darbe, Türklerin, Amerikan çıkarlarıyla tanınan, Chester
imtiyazlarını vermesiyle geldi. Bu eylem, Türklerin oybirliğiyle
Amerikan iş birliğini tercih etmesinden esinlenmişti, ancak
bunun nedenlerinden biri de Türklerin Lozan Barış Konfe-
ransı’ndaki sürekli değişken ve güvenilmez tutumu nedeniyle
Fransa’ya karşı duydukları kızgınlıktı.11

ı
Türkiye ve Yunanistan arasında ayrı barış anlaşması yapıla-

as
cağıyla ilgili bazı basın organlarının haberine karşılık İngiliz The
Times gazetesinin “Yunanistan ve Ayrı Bir Barış” başlıklı yazıyı
yayımlamıştır. Haberde bugün bir gazeteciye konuşan Başbakan
py
Albay Gonatas, Yunanistan’ın ve Türkiye’nin ayrı bir barış imza-
layacağı yönündeki söylentileri kesin bir dille yalanladığı söylen-
miştir. Bununla birlikte, genel bir barışın imzalanmasının daha
fazla gecikmesi halinde, Lozan’daki Yunan delegelerine, Yunan
ko
ordusunun erken terhis edilmesini sağlamak amacıyla Türklerle
bir ön barış imzalama yetkisi verileceğini de sözlerine ekledi.12

Ticari İşler
s ın

İngiliz The Times gazetesinin “Türk İnatçılığı” başlıklı yazı-


sında Ankara ile olan müzakerelerden şu şekilde bahsediliyor:
Türk basını Lozan’da hızlı bir barış imkânı konusunda oldukça
karamsar olmakla birlikte, Ankara’da uzun süredir devam eden
ba

ve Fransızlara atfedilen, ticari müzakerelerin sonuçlanmasına


kadar konferansın ertelenmesi önerisine şiddetle karşı çık-
maktadır. Hükûmet bu müzakerelerin yürütülmesinde büyük
bir inatçılık sergilerken, Ankara’dan gelen mesajlar, kabinenin
Lozan’da da aynı derecede inatçı olmasını istediğini gösteriyor.

11 “France Is Hit By Purchase”, The Seattle Star, 8 Haziran 1923, s. 7.


12 “Greece And A Separate Peace”, The Times, 9 Haziran 1923, s. 9.
HAZİRAN 1923  201 

Anlaşılan o ki beklentilerin aksine Ankara, müzakere amaçları


doğrultusunda elini güçlendirmek için Atina Bankası’nı yeniden
açmayı reddetmiş ve mağdur olan müttefik ve tarafsız mevduat
sahiplerinin, paralarını alıkoyduğu için bankaya karşı çareyi
mahkemelerde araması gerektiğini öne sürmüştür.13
Amerikan The Evening Star gazetesine göre Türk imtiyaz
anlaşması kabul edilmiştir. Habere göre şirketin başkan yar-

ı
dımcısı ve genel müdürü Frederick S. Blackall bugün yaptığı

as
açıklamada, Türk hükûmeti ile Osmanlı-Amerikan Kalkınma
Şirketi arasında yapılan ve Chester imtiyazlarının Türk hü-
kümeti tarafından bir grup Amerikalı sermayedarın tercihine
bırakıldığı anlaşmanın bu hafta şirket tarafından kabul edilerek
py
imzalandığını duyurdu. Türk parlamentosu tarafından onayla-
nan imtiyazlar Amerikalılara demiryolu, petrol, madencilik ve
tarımsal haklar vermektedir. İmtiyazlar öncelikle Osmanlı-Ame-
ko
rikan şirketinin Türk hükûmetinden kabul ettiği ve Türkiye’de
yaklaşık 2.500 mil demiryolu inşa etmeyi öngören seçeneklerle
ilgilidir.14 Yine The Evening Star gazetesinde yayımlanan “Türk
Borç Krizi Akut Hale Geliyor” başlıklı haberde Yakın Doğu
s ın

Barış Konferansı’nda Osmanlı borçları konusunda yaşanan


kriz, müttefik heyetlerin tutumlarını değiştirmemeleri yönünde
talimat almaları ve Türklere yönelik benzer talimatların dün gece
Ankara’dan gelmesiyle ciddi bir aşamaya ulaştığını söylemiştir.
İyi niyetlerini sunmak üzere davet edilen Amerikalı Büyükelçi
ba

Grew’un işi böylece daha da zorlaşırken, birçok çevrede konfe-


ransın ya ertelenmesi ya da çökmesi gerektiği belirtiliyor. Ayrıca
Türklerin, borç faizlerinin, değeri düşürülmüş kâğıt paralar üze-
rinden ödenmesi hakkını talep ederken, tahviller, faizlerin tahvil
sahipleri tarafından belirlenen para birimi üzerinden ödenmesini

13 “Turkish Obduracy”, The Times, 9 Haziran 1923, s. 10.


14 “Turk Concessions Pact Is Accepted”, The Evening Star, 9 Haziran 1923, s. 2
 202  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

öngördüğü söyleniyor. Haberde Ankara delegelerinin iddiasına


göre, eğer Türkiye borç yükümlülüklerinin teyidini içeren bir
antlaşma imzalayacaksa, bu antlaşmada kendisine bir miktar
güvence sağlanması gerekliliğine değinmiştir.15

Kuponlar Meselesi

İmtiyaz konusu ile ilgili olarak İngiliz The Times gazetesi,

ı
“Türk İnadı”, “Daha Fazla İmtiyaz Yok” başlıkları ile konuya

as
dikkat çekerek şöyle devam ediyor:
“Son günlerde geçirdiği rahatsızlıktan tamamen kurtulduğu
py
anlaşılan Başbakan Rauf Bey, yarı resmî bir Türk ajansının
temsilcisine bir açıklama yaptı. Bağımsızlık ve savaşın yeni-
lenmesi konusunda alışılagelmiş açıklamaları yaptıktan sonra,
ülkenin Müttefiklere daha fazla taviz verilmesine tahammül
ko
etmeyeceğini ve Hükümet’in herhangi bir girişimde bulun-
masını beklemenin boş olduğunu ileri sürmüştür. Başbakan,
Lozan’da bir anlaşmaya varılabilmesi için Müttefiklerin şu anda
biraz iyi niyet gösterebileceklerini öne sürdü. Kendisine ticari
s ın

müzakereler sorulduğunda, evvelce ilerleme kaydedilmesinden


isteksiz bir övgüyle söz ederek Rauf Bey’in bu hassas konuyu
geçiştirdiği anlaşılıyor.”16

Aynı gazete bu kez Lozan’daki görüşmelerin gidişatını ele


ba

alarak “Lozan’da Çıkmaza Girildi”, “Kuponların Ödemesi”


manşetleriyle şöyle yazıyor:
“Bu akşam üç saat süren tartışmaların ardından, kuponların
hangi para birimi üzerinden ödeneceği konusunda tam bir çık-
maza girildi. Türkler daha önce altınla ödeme yapamayacaklarını

15 “Turk Debt Crisis Becomes Acute”, The Evening Star, 9 Haziran 1923, s. 4.
16 “Turkish Obstinacy”, The Times, 12 Haziran 1923, s. 14.
HAZİRAN 1923  203 

tekrar açıklayan ve kâğıt Fransız frangı ya da ‘eşdeğer herhangi


bir para birimiyle’ ödeme yapmakta ısrar eden bir nota gönder-
mişlerdi. Mali uzmanlar bunun yılda 5.000.000 pound yerine
1.500.000 pound ödeme anlamına geleceğini tahmin ediyorlar.
Müttefikler tutumlarını kararlılıkla sürdürdüler. Uzmanlar dün
üç buçuk saat boyunca uğraşmışlar ve antlaşmaya eklenmek
yerine, Muharrem Kararnamesi’ni teyit eden ve Türkiye’nin
tahvil sahipleriyle daha sonra para birimi ve ödeme şekilleri-

ı
ni müzakere etme hakkını saklı tutan, İsmet Paşa tarafından

as
yapılacak bir deklarasyon taslağı hazırlamışlardı. İsmet Paşa
bugün, bu beyanı ancak Türkiye’nin kuponları Fransız frangı
olarak ödeyeceğini açıkça belirtmesi halinde kabul edeceğini
py
oldukça net bir şekilde bildirdi. Bu arada, Konferans söz konusu
olduğu sürece, borç meselesi belirsiz bir tarihe tehir edilmiştir.”17
ko
ABD Elçisinin İsmet Paşa ile Görüşmesi

Amerika’nın Lozan’daki gözlemcisi Ortaelçi Grew, ABD


Dışişlerine gönderdiği telgrafında şöyle söylüyor:
“Bugün İsmet ile yapılan özel görüşmede, Ankara’daki imti-
s ın

yaz müzakerelerinin olumlu ilerlediği ve bu konunun Lozan’da


ele alınmaması gerektiği savunuldu. Müttefikler Ankara’dan
edindikleri bilgilerin olumlu olmadığını belirttiler ve İsmet’e
antlaşma için önerilen imtiyaz maddelerinin taslağını verdiler.
ba

İsmet sonunda maddelerin açıklığa kavuşturulabilmesi için


masa uzmanlarının Müttefik uzmanlarıyla görüşmesine izin
vermeyi kabul etti. Montagna, bu maddelerin uzman tartışma-
ları sırasında köklü değişikliklere uğrayacağını belirtiyor ancak
komiteye sunulmadan önce bunları görmeme izin vereceğine
söz veriyor. Bu maddelerden biri, orijinal anlaşma taslağının 94.

17 “Deadlock at Lausanne”, The Times, 12 Haziran 1923, s. 14.


 204  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

maddesinin ikinci paragrafı ile aynı çizgide. Montagna bana bu


maddenin geçici olarak dâhil edilmesinin sadece Fransızların,
Chester grubuna devredildiği iddia edilen 1914 imtiyazları-
nı tazmin etmeleri için Türklere baskı yapmak amacıyla bir
manevra olduğu ve ne kendisinin ne de Pellé’in bu maddenin
antlaşmanın nihai taslağında yer almasını beklemediği konu-
sunda güvence verdi. Ayrıca Pellé’in Chester İmtiyazını protesto

ı
etmek gibi bir niyeti olmadığı konusunda kendisine güvence

as
verdiğini belirtiyor. Ne Montagna ne de Pellé, Rumbold’un tavrı
konusunda net değiller ama Montagna, itiraz konusu madde
herhangi bir İngiliz menfaatine uygun olsa bile, yapmak zorun-
py
da kalacağımız son derece istenmeyen itirazlardan kaçınmak
için bu hükmü antlaşmadan çıkarmaya zorlayabileceklerine
inanıyor. Hem Müttefikler hem de kendimiz için, konferansta
ko
ilk kez onlarınkine zıt bir tutum takınmak zorunda kalacağı-
mız bir pozisyona düşmekten kaçınmanın öneminden tekrar
bahsettim. Montagna bundan kaçınmanın önemi konusunda
benimle tamamen aynı fikirdeydi ve böyle bir durumun ortaya
s ın

çıkmayacağına dair kesin inancını dile getirdi. Herhangi bir


karar alınmadan önce beni bilgilendireceğine ve ayrıca Pellé
veya Rumbold’a daha fazla açıklama yapılması arzu edildiğinde
beni haberdar edeceğine söz veriyor. Aklında Fransızları tat-
ba

min edeceğine inandığı ve İsmet’e gizlice önerdiği belirli bir


tazminat var, ancak bunun ne olduğunu henüz öğrenemedim.
Bu arada İsmet bana boyun eğmek gibi bir niyeti olmadığına
dair güvence verdi ve benden yardım istedi, ancak Müttefiklere
yapabileceğim herhangi bir açıklamanın niteliğini sormaktan
nazikçe kaçındı. İmtiyaz müzakerelerine ilişkin daha fazla bilgi
almak üzere Ankara’ya telgraf çekti. Çarşamba günü bir uzman-
HAZİRAN 1923  205 

lar toplantısı daha yapılacak. Şu anda tek endişem İngilizlerin


niyetlerinin bilinmezliği.”18

Yunan Seferberliği

Venizelos’un bir önceki gün İngiliz, Fransız ve İtalyan dele-


gelere verdiği notanın özeti, Horace Rumbold tarafından Lord

ı
Curzon’a telgraf yoluyla gönderiliyor:

as
“Barış görüşmelerinin beklenmedik bir şekilde uzaması ve
konferansın ertelenebileceğine ilişkin son söylentiler Yunan
kamuoyunu büyük ölçüde rahatsız etmiştir. Son sekiz yıldır
py
seferberlik halinde olan Yunanistan, 200.000 kişilik bir or-
duyu savaşa hazır halde tutma yükünü daha fazla taşıyamaz.
Gecikmeksizin terhis olmayı ve normal hayata dönmeyi dü-
şünmek zorundadır. Beklenenin aksine, müttefikler ve Türkiye
ko
arasındaki askıda kalan sorunlar çözülmemiştir. Görüşmelerin
bugünkü aşamasının bu hafta ya da önümüzdeki hafta sona
ermesi beklenmiyor. Bu ihtimal Yunan hükûmetini ve heyetini
durumu ciddiyetle değerlendirmeye zorlamaktadır. Bu nedenle,
s ın

Yunanistan ile Türkiye arasında, özellikle bu iki ülkeyi ilgilen-


diren taslak antlaşmanın temel maddelerini içerecek ve düzenli
ilişkileri yeniden tesis ederek Yunanistan’ın terhis edilmesine ve
yeniden yapılanmaya devam etmesine imkân sağlayacak bir ön
barışın imzalanması amacıyla acilen desteğinizi rica ediyorum.
ba

Genel barış koşullarıyla ilgili olarak Yunanistan, müttefikleriyle


anlaşarak bu koşullara katkıda bulunmaya yine çalışacaktır. Bu
tür ön hazırlıkların görüşülmesi, genel barışın sonuçlanmasına
halel getirmekten ziyade hızlandırmalıdır. Gerçek şu ki, Yu-
nan seferberliğinin devam etmesinin, ancak Türkler, (büyük)

18 NARA, Grew’den Dışişlerine telgraf, 867.602ot81/348, 13 Haziran 1923, s.


1-2.
 206  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

güçlerin bazı durumlarda düşmanlıkların yeniden başlamasını


düşünebileceklerinden korkarlarsa müzakereler üzerinde olumlu
bir etkisi olabilir. Ankara, (büyük) güçlerin bunu kesinlikle
reddettiğini çok iyi bildiğinden, Yunanistan ve Türkiye’nin barış
ön anlaşmalarını imzalaması için müzakerelerin başlatılması,
durumu hiçbir şekilde etkilemeyecektir. Aksine, antlaşmanın
bütünün kabulü konusunda Türkleri daha uzlaşmacı hale ge-

ı
tirme eğiliminde olacaktır. Çünkü bu büyük güçlerin, hâlâ
askıda olan sorunlarla ilgili Türk görüşünü kabul etmek yerine

as
meseleleri konferansın ertelenmesine itmeye karar verdiklerinin
kanıtı olacaktır. Ön anlaşmaların imzalanması için görüşmeler
ertelenemez, çünkü konferans birkaç gün içinde ertelenirse,
py
İsmet büyük olasılıkla hemen Lozan’dan ayrılacak ve astlarıyla
görüşmelerin başarı şansı olmayacak, böylece çok acı sürprizler
ortaya çıkabilecektir. Aciliyetini vurgulamaya gerek duymadığım
ko
bu talebime olumlu cevap verileceğini ümit ediyorum.”19

Lord Curzon’un Telgrafı


s ın

Lord Curzon’dan Paris’te bulunan Robert Offley Ashburton


Milnes’e (Marquess of Crewe) gönderilen telgraf:
“Sir Horace Rumbold Fransız meslektaşından, Fransız
hükümetinin Türk ordusunun seferberliğinin sonlandırılma-
ba

sının, müttefiklerin tahliyesiyle eşzamanlı olarak başlaması ve


sona erdirilmesi gerektiği görüşünde olduğunu öğrenmiştir.
Lütfen Fransız hükümetine, Türk askerî güçlerini barış ya da
savaş temelinde sınırlama iddiasından vazgeçmeyi kabul et-
tikten sonra böyle bir öneride bulunmanın son derece şüphe

19 Sir H. Rumbold (Lausanne) to the Marquess Curzon of Kedleston, No. 192,


[E 61686144], 14 Haziran 1923. Documents on British Foreign Policy..., ss.865-
866. No. 612.
HAZİRAN 1923  207 

ve kızgınlık uyandıracağını ve her halükârda, Türklerin kabul


etmeyeceği kontrol komisyonları kurarak bile çeşitli cephe-
lerdeki terhisleri kontrol etme yetkisine sahip olmadığımızı
belirtin. Bu koşullar altında Majestelerinin Hükümeti, Fransız
Hükümetinin General Pellé’e verilen talimatları değiştireceğine
ve ayrıca İstanbul’daki müttefik generaller tarafından tavsiye
edildiği üzere, tahliye süresinin Ankara’nın onay tarihinden
itibaren altı haftaya indirilmesini prensipte kabul etmesi için

ı
kendisine yetki vereceğine güvenmektedir. Bu durum, önerilen

as
imtiyazın hangi anda ve hangi karşılıkla yapılacağı sorusuna
halel getirmeyecektir.”20
py
Amerikan’ın Lozan’daki gözlemcisi Orta elçi Grew’den ABD
Dışişlerine çekilen telgrafta ise şu bilgiler veriliyor:
“Osmanlı borç sorunu, imtiyazlar ve İstanbul’un tahliye-
si hâlâ çözülememiştir. Müttefik delegelerin durumu kendi
ko
hükümetlerine ileterek talimat talep ettikleri 11 Haziran’dan
bu yana borç meselesine ilişkin herhangi bir görüşme yapıl-
mamıştır. Her iki tarafı da tatmin edecek bir formül arayışları
sonuçsuz bir şekilde halen devam etmektedir. Bu arada imti-
s ın

yazlar, Müttefiklerin başlıca delegeleri ile İsmet’in toplantıla-


rında ve uzmanlar komitesinde görüşülüyor. Müttefikler genel
imtiyazlar sorununun antlaşma kapsamına alınmasında ısrar
ederken, Türkler imtiyazları Lozan’da tartışılacak bir konu
ba

olarak görmeyi reddetmeye devam ediyor. Bizler tam olarak


bilgilendiriliyoruz ve güçlü temsillerimiz sonucunda, anlaşmaya
bizim için sakıncalı olan hiçbir maddenin dâhil edilmeyeceğini
umuyoruz. Konferansın bu son aşamasında ilerleme kaydedile-
memesinden dolayı herkes endişe duymaktadır. Türklere kesin

20 The Marquess Curzon of Kedleston to the Marquess of Crewe (Paris), No.


257, [E 6102/1/44], 15 Haziran 1923. Documents on British Foreign Policy...,
s. 871. No. 616.
 208  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

bir zaman sınırı içeren bir ültimatom verilebilir. Venizelos,


Müttefik delegelerin her birine, Yunanlıların konferanstaki
gecikmeler nedeniyle Türklerle ayrı müzakerelere girme olası-
lığından bahsettiği bir mektup gönderdi. İstanbul’un tahliyesi
meselesi, nihai uzlaşma sürecinde kullanılmak üzere kenarda
tutuluyor. Türklerle yaptığımız anlaşma görüşmeleri yavaş ama
tatmin edici bir şekilde ilerliyor. Henüz radikal bir görüş ayrılığı
ortaya çıkmamıştır.”21

ı
as
Borçlar Meselesi

İngiliz The Times gazetesi borçların ödenme konusunu gün-


py
demine alarak “Türk Borç Kuponları” başlığıyla gündemine
aldığı haberine göre konferans halen İsmet Paşa’nın Ankara’dan
gelecek talimatlarını beklemektedir:
ko
“Mutsuz, yorgun İsmet’in ve hatta ondan daha az makul
olan Rıza Nur’un, Türk borç kuponlarının hangi para biri-
miyle ödeneceği konusunda Müttefiklerle anlaşmaya istekli
olacağına inanmak için iyi nedenler var. Ancak Ankara’dan
s ın

gelen mevcut talimatlar, Müttefiklerin ilgili hükûmetlerden son


zamanlarda aldıkları talimatlar kadar kesin, bu yüzden hepimiz
pozisyonlarımızda kalıyoruz ve atmosferin biraz daha yumu-
şamasını diliyoruz. Bu arada delegeler ve uzmanlar arasındaki
ısrarlı görüşmeler, durumu en ufak bir şekilde etkilemeden Salı
ba

gününden bu yana devam etmektedir. Kuponlar konusunda,


Türkiye’nin sterlin cinsinden ödeme yapma yükümlülüğünü
prensip olarak kabul etmekle birlikte, sterlinin Fransız frangı
cinsinden değerinin ne olduğu sorusunu ucu açık bırakacak
bir formülün uygulanabileceği söylenmektedir. Bu oran belki
de keyfi olarak kırk ile elli arasında sabitlenebilir, bu durum-

21 NARA, Grew’den Dışişlerine Telgraf, 15.06.1923, 767.68119/630, s. 1-2.


HAZİRAN 1923  209 

da tahvil sahipleri faizlerinin üçte ikisi yerine sadece yarısını


kaybedeceklerdir. Bu fikrin, özel gelirleri ve İsmet’in deyimiyle
Türkiye’nin tüm ekonomik geleceği söz konusu olan tahvil
sahiplerine nasıl cazip geleceği bilinmiyor. Mösyö Venizelos
Müttefiklere, bakım masrafları nedeniyle Yunan ordusunun
terhis edilmesini şiddetle arzu ettiğini ve bu nedenle barış
imzalanana kadar Yunanistan ile Türkiye arasında bir modus
vivendi kurulması için müzakerelere başlaması konusundaki

ı
görüşlerini bilmekten memnuniyet duyacağını bildirdi. Müt-

as
tefikler, tazminatların ödenmesi konusunda Yunanlılara nasıl
yardım ettiklerini düşünerek bu fikirden vazgeçmişlerdir.”22

py
Ankara’da Yavaş Pazarlık

İngiliz The Times gazetesinin Türkiye ile yapılan müzakere-


ko
lerin yavaş ilerlediği yönündeki haberleri dikkat çekmektedir.
“Ankara’da Yavaş Pazarlık”, “Türk Engeli” şeklinde başlığıyla
yayımladığı haberine göre müttefik ticari heyetlerin Ankara’dan
dönen üyeleri, savaş öncesi imtiyazların çözüme kavuşturulma-
sına yönelik müzakerelerin ilerleyişi, mütarekeden sonra bu bel-
s ın

gelerde yapılan değişiklikler ve şu anda tartışılmakta olan diğer


talepler konusunda olumlu bir bilgi vermiyorlar. Ayrıca yabancı
bir müzakereciye konuyla ilgili Türk hükümetiyle savaş öncesi
yapılan sözleşmedeki tahkim maddesinin mevcut koşullarda
ba

hiçbir değeri olmadığı kibarca söylenmiş; başka bir olayda ise,


Babıâli tarafından kabul edilen bir tahkim maddesinin şu anda
Türk hükümeti için küçük düşürücü olduğu belirtilerek, yabancı
ziyaretçilerin tekliflerini, eski bir sözleşme kapsamındaki tüm
taleplerinden vazgeçmeye hazır olmaları ve kendilerini tamamen
yeni bir imtiyaz isteyen tedarikçiler kılığında sunmaları koşu-

22 “Turkish Debt Coupons”, The Times, 16 Haziran 1923, s. 11.


 210  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

luyla dikkate almaya hazır olunduğu ima edilmiştir. Konuyla


ilgili edinilen genel izlenim, Ankara hükümetinin, İngilizlerin
kendisine sunduğu tüm tavizler konusunda uzlaşmaz davranarak
Millet Meclisi’nin hassasiyetini en adil şekilde yansıtacağı ve
müzakereleri sonsuza kadar ertelemeye hazır olduğu yönün-
dedir. Birçok durumda ziyaretçiler, muhatap olmak zorunda
kaldıkları başkentin yetkilileri tarafından kendilerine gösterilen
ilgisizlikten şikâyet etmektedirler.23

ı
as
Ayrıca İngiliz The Times’ın “Türk Tahvilleri” başlıklı habe-
rinde şöyle yazıyordu:
“İngiliz ve Fransız basınının bazı kesimlerinde Türkler
py
‘müttefikleri aldatıyor’ ve tahvillerinin faizlerini kâğıt frank
yerine altın olarak ödemeyi reddetmekle ‘tamamen mantık-
sız bir tutum’ sergiliyorlar. Ama sonuçta, onların iddiasında
haksız olan ne? Avrupa’da hangi ülke tahvil sahiplerine kendi
ko
değerinden başka bir değerle ödeme yapar? Fransa, Fransız
kiralarını elinde tutan bir İngiliz ya da Türk’e frank dışında
bir para ödüyor mu? Çoğu Fransız olan bazı tahvil sahipleri,
Türkiye’den, başka hiçbir ülkenin kabul etmek zorunda olma-
s ın

dığı ödeme yöntemlerini zorla almakta ısrar ediyorlar diye, bu


ikinci konferansı gerçekten yarım bırakacak ve Yakın Doğu’da
barışçıl bir çözüm şansını tümüyle ortadan kaldıracak mıyız?”24

Bulgaristan’da Darbe
ba

Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesinin “Bulgar


Darbesinin Sonuçları Henüz Çok Ciddi Olabilir” yorumuyla
başlayan haberinde Balkanlar bir kez daha dünya için bir teh-
like sinyali olarak beliriyor ve Bulgaristan’daki sorunlar izole

23 “Slow Bargaining At Angora”, The Times, 19 Haziran 1923, s. 14.


24 “Turkish Bonds”, The Times, 19 Haziran 1923, s. 10.
HAZİRAN 1923  211 

edilemezse, tüm Avrupa’yı kapsayacak daha gerçek sorunların


ortaya çıkacağı konusunda herkes hemfikir göründüğünü söy-
lemiştir. Haber içerisinde Springfield News’den alıntı yapılarak
Bulgaristan ordusunun bir avuça indirgenmesinin ve Bulgaristan
için öngörülen makul büyümenin militaristlerin huzursuzluğunu
yatıştıramadığını belirtiyor. Albany News ise askerî partinin ele
geçirdiği dizginleri elinde tutacak kadar güçlü olup olmadığı

ı
önemli bir sorudur. Eğer kontrolü elinde tutarsa, en büyük

as
tehlike, Bulgaristan’ın istediği Karaağaç nedeniyle Türkiye’den
intikam almaya çalışılabilir denilmektedir. Paul Dispatch, “Mev-
cut durum Lozan’daki Türk diplomatik başarısıyla birleştiğinde,
py
devrim Balkanları savaştan hemen önceki duruma geri döndür-
dü. Türklerin Avrupa’ya geri dönmesi ve Sofya’da eski unsurun
kontrolü ele almasıyla birlikte, siyaset 1914’te kesintiye uğradığı
noktadan yeniden başlamaya hazırdır, ancak şu farkla: Alman
ko
yanlısı grup eskisinden daha zayıftır.”25
İngiliz The Times, “Irak’tan Pullar” başlıklı haberinde kapi-
tülasyonsuz bir şekilde değişen ilişkileri ele almıştır:
“Filoloji ve siyaset el ele yürüyor. Filatelist için Lozan Ant-
s ın

laşması, kapitülasyonlar sayesinde Türkiye’de bulunan Avrupa


postaneleri tarafından basılan tarihî ilginç pulların kesin ola-
rak ortadan kalkması anlamına geliyor. Bugün bu acenteler
İstanbul’la sınırlı, ancak büyük savaştan önce kırk kadar Türk
ba

şehrinde mevcuttu ve Büyük Britanya, Fransa ve İtalya’nın ya-


nında Avusturya, Almanya ve Rusya postalarını da içeriyordu;
Yunanistan ve Mısır da bir zamanlar aynı ayrıcalıktan yararla-
nıyordu. 1914 Ekimi’nde kapitülasyonların resmen kaldırılma-
sının ardından Türkiye’deki tüm yabancı postaneler kapatıldı.
Ancak mütarekenin ardından, 1919 yılının başlarında hem

25 “Editorial Digest”, The Evening Star, 20 Haziran 1923, s. 6.


 212  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

İstanbul’da hem de İzmir’de İngiliz, Fransız ve İtalyan posta-


neleri yeniden açılmış ve iki yıl sonra bu postaneler tarafından
özel pullar basılmıştır. İzmir’deki acenteler geçen Aralık ayından
beri kapalıdır ve İstanbul’dakilerin de kapanması yakındır.”26

Çanakkale Boğazı Açıldı mı?

ı
Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesi “Çanak-
kale Boğazı Uluslararası Bir Temelde Açıldı mı?” sorusuna

as
şu cevabı vermiştir: “Çanakkale Boğazı şu anda uluslararası
temelde açıktır. Lozan Konferansı sırasında Boğazlar’ın Türk
kontrolü altına alınması konusu gündeme gelmiş ve 8 Aralık
py
1922’de ticaret gemilerinin ve savaş gemilerinin belirli kısıtla-
malar dışında serbest geçiş ilkesi hem müttefik hem de Türk
delegeler tarafından kabul edilmiştir.” Ancak nihai anlaşmaya 20
ko
Aralık’a kadar varılamadı; bu son plan, uluslararası bir Boğazlar
komisyonu kurulmasını da içeriyordu.27
İngiliz The Times gazetesi ise “Türkiye Seçimleri” başlıklı
haberinde dikkat çeken İstanbul adaylarına yer vermiştir. Habere
s ın

göre İstanbul seçim bölgesi için bugün yayımlanan resmî bakan


adayları listesi, ilham verici tahminlerden bile önemli ölçüde
farklılık göstermektedir. Muhalefetin burada kendini göstere-
cek kadar patavatsız olması pek mümkün olmadığından, genel
olarak kolaylıkla kazanması beklenen hükümet ekibinde Rauf
ba

Bey, Fevzi Paşa, Fethi Paşa, Refet Paşa, Kazım Karabekir Paşa,
Adnan Bey ve İttihat ve Terakki Cemiyeti (eski) Başkanı İsmail
Canbulat, Eski Sağlık Bakanı Dr. Refik, Eski Eğitim Bakanı
Hamdullah Suphi ve şimdiki Moskova Büyükelçisi Muhtar Bey
yer alıyor. Şimdiye kadar otuz milletvekili muhalefete uğrama-

26 “Stamps From Iraq”, The Times, 20 Haziran 1923, s. 9.


27 The Evening Star, 21 Haziran 1923, s. 6.
HAZİRAN 1923  213 

mıştır ancak eski Adalet Bakanı Refik Şevket Bey’in İzmir’den


milletvekili adayı olmayı reddetmesi bazı yorumlara neden
olmuştur. Bu durumun, yeni ihanet yasası kılıfı altında yapılan
seçimlerin gerçek dışı olduğu suçlamasına maruz kalabileceğini
fark eden bir grubun varlığına işaret ettiği düşünülüyor. Öte
yandan İkdam, bazı heveslilerin yeni meclisin kapısından Musul
milletvekili olarak girme iddiasıyla kendilerini göstereceklerini

ı
söylüyor.28

as
Yeni Türk Planı

İngiliz The Times gazetesinde yayımlanan “Yeni Türk Pla-


py
nı” başlıklı haberin imzalanan ticari anlaşmayla ilgili olduğu
görülmektedir. Haberde, Millî Türk İthalat ve İhracat Şirketi
(National Turkish Company of Imports) ile Türkiye Ekono-
ko
mik Kalkınma Kurumu (Exports and the Corporation for the
Economic Development of Turkey) arasında 15 Haziran’da
imzalanan önemli ticari anlaşmaya ilişkin bazı detayları ver-
menin artık mümkün olduğu söylenmiştir. Formet’in üyeleri
arasında 115 Ankara Milletvekili, birkaç bakan ve genel vali, iki
s ın

kolordu komutanı ve bir dizi büyük bankacı ve üretici bulunuyor.


Başkanlığını Leslie Urquhart’ın yaptığı Formet’in yönetim ku-
rulunda Lord Goschen, C.J. Cater Scott, Rüstem Fehmi Bey ve
A.J.H. Smith yer alıyor. The Trading Corporation of Turkey’in
ba

limited veya benzer bir isimle, yüz bin adet yüzde 6 imtiyazlı ve
yüz bin bir şilinlik kurucu hissesine bölünmüş 145.000 Sterlin
(yaklaşık olarak 1.000.000 Avro’ya denk gelmektedir) sermayeli
bir kuruluş oluşturulması önerilmektedir. Bu yeni şirket, Milli
Türk Şirketi’nin sermayesinin dörtte birine sahip olacak, o da
şirketin sermayesinin dörtte birine sahip olacaktır. İki şirket

28 “Turkish Elections”, The Times, 22 Haziran 1923, s. 13.


 214  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

mümkün olan en yakın iş birliği içinde olacaktır. Yeni şirket,


Milli Meclis’in yönetimi altındaki bölgelere gerekli tüm malla-
rın ithalatı ve bu bölgelerden malların ihracatı için Milli Türk
Şirketi’nin münhasır temsilcisi olacaktır. Milli Meclis, projeyi
onayladığını belirtmek amacıyla, Cardiff ’e benzediği söylenen
Karadeniz’deki Zonguldak’ta kömür işletilmesine izin vermiştir.
Milli Türk şirketi, iki yıl süreyle, hayati önem taşıyan noktaların

ı
yönetimine İngiliz veya Fransız uzmanları atayacak ve Türklerin

as
İngiliz ve Fransız işletmelerinde eğitim yapmalarını, eğitildik-
lerinde ise işin başına geçmelerini sağlayacaktır. Tüm ülkenin
ithalat ve ihracatının kontrolünü, parlamento üyelerinin büyük
ölçüde ilgi gösterdiği tek bir kuruluşun elinde tekelleştirmek
py
suretiyle Türkiye’nin gelişimini kolaylaştıracak gibi görünen bu
dikkat çekici plan, ancak savaşın yol açtığı düzensizlik nede-
niyle ticaretin karmakarışık bir durumda olduğu Türkiye gibi
ko
bir ülkede mümkün olabilir. Bu plan amacına ulaştığı takdirde,
Türkiye ile ticaret yapmak isteyen herkes, bunu ancak hesapların
kapatılmasından kendisini sorumlu tutacak olan yeni şirket
aracılığıyla yapabilecektir.29
s ın

Journal Des Débats’te yayımlanan Maurice Pernot imzalı


“İstanbul Mektubu”nda Türkiye’nin iktisadi anlamda yükselme
çalışmaları anlatılmıştır. Pernot, yabancı sermayenin eskiden
olduğu gibi Türkiye’ye gelme konusunda hevesli olmadığını
düşündüğünden Chester Projesi’nin hayata geçeceğinden şüphe
ba

etmektedir. Mustafa Kemal Paşa’nın ülkeyi iktisadi anlamda


yükseltecek olanın meclis olduğunu söylediğini ve Paşa’nın
meclisteki vekillere yardım edecek ve meclislerde aza olarak
ihtisas sahipleri bulunacağı sözlerine yazısında yer vermiştir.30

29 “New Turkish Scheme”, The Times, 22 Haziran 1923, s. 14.


30 Maurice Pernot, “Lettres De Turquie: Perspective economiques”, Journal Des
Debats, 24 Haziran 1923, s. 2, akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 455.
HAZİRAN 1923  215 

Türkiye’de Evlilik Yaşı 18

Siyasi haberlerin sıkça yer aldığı bu tarihlerde Amerika’da


yayımlanan The Evening Star gazetesinin “Türkiye’de Bekârlara
Yer Olmadığı Söyleniyor” başlıklı haberi yayımlanmıştır. Ha-
berin içeriğinde şu bilgiler veriliyor:
“Türkiye’de evlilik akdinin yapılabileceği en düşük yaş on

ı
sekiz olarak belirlenmiştir. Yirmi yaşında gönüllü olarak ev-

as
lenmemiş olanlar devlet tarafından evlenmeye zorlanmaktadır.
Hastalığını bahane ederek kurtulmaya çalışan kişi, hükümet
tarafından atanan bir doktor tarafından muayene edilmek zo-
rundadır. Eğer sağlık durumu evliliğe uygun olmadığını kanıt-
py
larsa, kendisini muaf tutan bir sertifika alır. Ancak hâlâ sağlıklı
olma ihtimali varsa, masrafları devlet tarafından karşılanmak
üzere tedavi edilir ve uygun hale gelene kadar gözetim altında
ko
tutulur. Yeterli bir neden olmaksızın evlenmeyi reddeden kişi
tüm medeni haklarını kaybeder ve evlenebilmesi için devlete
gelirinin dörtte birini ödemek zorunda kalır. Ayrıca yoksullar
çeyiz alabilirler. Dolayısıyla, Türk bekârları toplumun dışlanmış
bir üyesi haline gelir ve yalnızca devletteki herhangi bir pozis-
s ın

yondan feragat eden çok zengin insanlar bu lüksün tadını çıka-


rabilir. Ancak devletin titizliği daha da ileri gider; bir kocanın
çok uzun süreli bir yolculuğa çıkarak karısını terk etmemesini
de sağlar. Bir kişi karısını yanına almadan yolculuğa çıkarsa,
ba

yetkililerden özel izin alması gerekir. Dul bir erkek yeniden


evlenmek zorundadır, ancak ellinci yaşını geçmişse yeni bir eş
almak ya da birkaç yetime bakmak arasında seçim yapabilir.”31

O günlerin Türkiye’sinin en önemli konusu İsviçre’nin Lozan


şehrinde devam etmekte olan barış müzakereleridir. Görüşmeler

31 “Says Turkey No Place For Any Bachelors”, The Evening Star, 23 Haziran 1923,
s. 12.
 216  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

hiç de kolay ilerlememektedir. Nitekim Londra’da yayımlan-


makta olan ve İngiltere hükûmetinin yarı resmî gazetesi konu-
munda bulunan The Times “Lozan’da Bir Çekişme” başlığı ile
konuya dikkat çekmektedir. The Times gazetesinin haberinde
şu alegorik ifadelere yer veriliyor:
“Konferans borç kayalığında karaya oturmuş durumda ve
müttefik hükûmetler tarafından çekilmeyi bekliyor. Kurtarma

ı
gemileri gelene kadar mürettebat gemide çalışmaya devam edi-

as
yor. Türkler 108-111. maddeleri (karma hakem mahkemeleri)
kabul etmişler, ancak bu mahkemelerin üç yıl sonra işlevlerinin
sona ermesini ve bu sürenin sonunda hâlâ devam eden davaların
py
Lahey’e gönderilmesini talep etmişlerdir.”32

Türkiye-Portekiz İlişkisi
ko
Amerika Birleşik Devletleri’nde yayımlanan The Evening
Star Gazetesi, çok ilginç bir Türkiye haberi veriyordu. “Türkiye-
Portekiz Savaş Tehlikesi Sona Eriyor” başlıklı haberde “Türkiye,
Portekiz ve Belçika’nın Lozan Antlaşması’na katılmalarına
s ın

Müsaade Ediyor” diyerek şu bilgileri paylaşıyor:


“Türkiye bugün Yakın Doğu Konferansı’nda, Belçi-
ka ve Portekiz’in şu anda çerçevesi çizilmekte olan Lozan
Antlaşması’nın önemli bölümlerine katılmalarına izin vere-
ba

ceğini ve böylece Lozan Antlaşması’nın imzalanması halinde


Portekiz ile Türkiye arasındaki savaş durumuna son verileceğini
açıkladı. Türkiye ayrıca Çekoslovakya’nın kendisiyle müzakere
edebileceğini ve Çekoslovak vatandaşları için Türkiye’de ya-
bancılara uygulanan ve anlaşmanın bir parçası olan rejimi elde
edebileceğini belirtti. Öte yandan Osmanlı borç sorununun

32 “A Wrangle At Lausanne”, The Times, 23 Haziran 1923, s. 11.


HAZİRAN 1923  217 

çözümüne ilişkin olarak çeşitli müttefik hükümetlerden uzun


zamandır beklenen talimatların yarın gelmesi ve müttefiklerin
bu konuda Türklere karşı ortak bir tutum belirlemesi bekle-
niyor. Türk temsilciler iyimser ve konferansın hafta sonundan
önce biteceğini tahmin ediyorlar. Diğer delegeler ise daha az
umutlu.”33

Fransız Journal des Débats gazetesi ise borç kuponlarının

ı
ödemesi meselelerinin tekrar ele alındığı 25 Haziran 1923

as
tarihli toplantıyı ele almıştır. Gazetede verilen bilgilere göre
Venizelos, Türkleri memnun eden bir konuşma yapmış, Müt-
tefiklerin Türklere karşı tavizlerde bulunmak gibi bir niyetleri
py
varsa kendilerine de benzer şekilde davranılmasını talep etmiştir.
Fransız temsilci General Pellé ise bu konuşma karşısında borç
kuponlarının ödenme meselesinin tahvil sahipleri ile müzakere
edilmesi gereken bir mesele olduğunu ifade etmiş ve geçmiş
ko
konferans müzakerelerinde yaşandığı gibi Müttefiklerin zi-
hinlerinde istenmeyen bir izlenim bırakmayı arzu etmediğini
söylemiştir. Aynı zamanda, önemi haiz tamirat ve tazminat
konuları ile ilişkin olarak Türkler ile Müttefiklerin anlaşmaya
s ın

vardıklarını ifade etmiştir.34


Konferanstan barış çıkartmak o günlerde bir diplomatın
dediği gibi daireyi kare yapmak ya da göstermek kadar zordur...
ba

Patrikhane Meselesi

İngiltere’nin yarı resmî The Times gazetesi, Patrikhane me-


selesini, “Rum Patriği”, “Mösyö Venizelos Tarafından Bildirilen
İstek” başlıklı haberler ile okuyucularına duyuruyordu. Times

33 “Turkey-Portugal War Danger Ends”, The Evening Star, 26 Haziran 1923, s. 4.


34 Journal des Débats, 26 Haziran 1923, s. 4. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına
Göre..., ss. 227-228.
 218  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

haberinde, Vatan gazetesinde bugün yayımlanan ve muhabirin


büyük ölçüde doğru olduğuna inandığını belirttiği bir açıkla-
madan söz ediyor:
“...Mösyö Venizelos kısa bir süre önce Patriğe telgraf çekerek
istifa etmesini tavsiye etmiş, Patrik de cevaben bu tavsiyenin ne-
denini sormuştur. Mösyö Venizelos, Patriğin istifasının İstanbul
ve Türkiye’deki Rumların durumunu iyileştirmenin tek kesin

ı
yolu olduğunu söylemiş ve Patrikhane sorununun Lozan’da

as
çözüleceğini belirtmiştir. Bunun üzerine Patrik, Sinod Meclisini
kendisinin başkanlık ettiği bir toplantıya çağırdı. Çok az istisna
dışında, üyeler Patriğe en azından şimdilik istifa etmemesini
py
tavsiye ettiler ve şu anda da durum budur.”

The Times’a göre Vatan gazetesi, önceki gün Fener’de gerçek-


leşen soruşturmaların teyit edilmediğini de belirterek, Patrik
ko
karşıtlarının başka bir patrik seçmek adına İstanbul valisinden
izin talebinde bulunma niyetinde olduklarını belirtiyordu.
Gazete Türkiye’deki seçimlerle ilgili bilgi vermeyi de ihmal
etmiyordu. Gazeteye göre “Mustafa Kemal Paşa büyük bir ço-
s ın

ğunlukla İzmir’in dokuz milletvekilinden biri olarak seçilmişti.”


Gazete, Mustafa Kemal Paşa’nın eşi Latife Hanım ve Halide
Edip’in seçime katılarak birer oy almış olduklarını yazıyordu.35
Hâlbuki o tarihte ne Türkiye’de ne de İngiltere’de kadınların
seçme ve seçilme hakkı bulunmuyordu.
ba

Öte yandan ABD’de yayınlanan The Washington Times, “Ya-


bancı Kontenjanlarında Değişiklik Yapılıyor” başlıklı haberin
metni şu şekildedir:
“Çalışma Bakanlığı tarafından 1 Temmuz’da başlayan mali
yıl için göçmen kotaları bugün açıklandı. Yasa ile belirlenen

35 “The Greek Patriarch”, The Times, 27 Haziran 1923, s. 11.


HAZİRAN 1923  219 

toplam sayı 357.803’tür ancak bazı bölgesel düzenlemeler bazı


ülkelerin kotalarını değiştirmiştir. Türkiye 266 kişi kazanırken,
Yunanistan 231 ve Suriye 6 kişi kaybetti. Avusturya 109 kişi
kaybetti ve bu sayı Macaristan kotasına eklendi. Mısır’a ilk
defa on sekiz kişilik bir kota verilmiş ve bu sayı Afrika’nın
kotasından alınmıştır. Önümüzdeki yıl için Avrupa’nın önde
gelen beş ülkesinin kotaları aşağıdaki gibidir: Birleşik Krallık,

ı
77.342; Almanya, 67.607; İtalya, 42.057; Polonya, 30.977;

as
Rusya, 24.405.”36

Yani ABD Avrupa’dan on binlerce göçmen alırken


Türkiye’den sadece 266 kişiye ülkesinde yer açabilmiş idi.
py
Patriğin İstifası Bekleniyor
ko
İngiliz The Times gazetesi “Rum Patriği”, “İstifa Bekleniyor”
manşeti ile gündemi meşgul eden Patrikhane meselesini şu
ifadelerle değerlendiriyor:
“Patrikhane’deki kriz belli ki nihai bir karara doğru hızla
s ın

ilerliyor. Karma bir konsey bu sabah toplandı ve Patriğin daveti


üzerine durumu uzun uzadıya tartıştı. Kilisenin genel durumuna
ilişkin çeşitli raporlar okunduktan sonra Patrik, sağlık nedenle-
riyle kısa bir süre içinde yurtdışına çıkma niyetinde olduğunu
beyan ederek Konsey’den izin istedi. Patrik, yetkilerini Kutsal
ba

Sinod’a devredeceğini ve Sinod’un da işleri tek bir kişi ya da


bir komisyon aracılığıyla yönetmeye devam edeceğini söyledi.”

The Times, konsey kararının muhtemel suretle ertesi gün


açıklanacağını ifade ediyor.

36 “Change in Alien Quotas Is Made”, The Washington Times, 27 Haziran 1923,


Kapak Sayfası.
 220  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

The Times, Vatan gazetesinde çıkan haberler neticesinde,


istifasının Venizelos’un baskısı neticesinde gerçekleştiğinin
ortaya çıkması ile pozisyonunun iyice sarsıldığını, bu nedenle
de Patrik Meletios’un eninde sonunda istifa edeceğine artık hiç
şüphe olmadığını belirtiyor. Ayrıca istifanın, onu hiçbir zaman
meşru olarak seçilmiş Patrik olarak tanımayan ve mütareke
yıllarında yaptığı nice yanlış ve çeşitli patavatsızlıklarını hiçbir

ı
zaman affetmeyen Türkler tarafından büyük bir memnuniyetle

as
karşılanacağını söylüyor.37
Yine The Times’da “Rum Patriği” başlığı altında bu kez
py
Türkiye’de yaşayan Hristiyan azınlıkların durumu gündeme
getirilerek Lozan’da büyük devletler ortak hareket etmeye davet
ediliyordu:
ko
“Müttefik Kuvvetler İstanbul’dan çekilmeden önce ve bu
çekilmenin bir koşulu olarak, Lozan’daki temsilcilerimizin
Türkiye’deki Hristiyan azınlıkların korunması için etkili gü-
venceler sağlamaları büyük önem taşımaktadır. Elbette, Fransız
s ın

Hükümeti’nin son yıllarda Yakın Doğu’da izlediği politikanın


bazı sonuçları konusunda edindiği deneyimlerden sonra, bu
güvencelerin Türkiye’de yaşayan Hristiyanlara gerçek bir gü-
venlik sağlaması amacıyla Müttefikler arasında ortak hareket
ba

edilmesini ve Amerika’nın işbirliğini sağlamak hiç de zor ol-


masa gerek. Ancak her ne sebeple olursa olsun bunun mümkün
olmaması halinde, İngiltere ve Amerika’nın ortak nüfuz ve
otoritelerini kullanmaları ve bu tür etkili güvencelerde ısrar
etmeleri hâlâ mümkündür.”38

37 “Greek Patriarch”, The Times, 28 Haziran 1923, s. 13.


38 “The Greek Patriarch”, The Times, 28 Haziran 1923, s. 15.
HAZİRAN 1923  221 

Senelerdir Türkiye karşıtı emperyal politikalarında kul-


lanmaktan çekinmedikleri Türkiye’nin Hristiyan vatandaşları
üzerinden hâlâ ellerini çekmek istemedikleri görülmektedir.

Türkiye’de ABD Çıkarları

Amerika’nın Washington eyaletinde yayımlanan The Evening


Star gazetesinde “Müttefiklerin Anlaşması Birleşik Devletler’i

ı
Türkiye’de Vurdu” başlıklı dikkat çekici bir haber yer alıyor. Ha-

as
berde bu durumun Chester Projesi karşısında savaş öncesi im-
tiyaz sahibi olan Fransızlara avantaj sağlandığı vurgulanıyordu.
Haberde ABD ve müttefikler arasında Türkiye’deki imti-
py
yazlar konusunda yaşanan sorunlar, müttefiklerin imtiyazlar
konusunu kapsayan bir protokol üzerinde anlaşmaya vardıkla-
rının öğrenilmesiyle bugün daha da keskinleştiği ifade ediliyor.
ko
Savaştan önce tüm yasal süreçleri yerine getirilmemiş olan bütün
sözleşmelerin ve anlaşmaların, şimdi yapılacak yeni bir proto-
kolle geçerli sayılacağını ileri süren gazete ABD’nin buna ilke
olarak karşı olduğunu yazmaktadır. The Evening Star gazetesi,
Amerika Birleşik Devletleri’nin bu hükme, yasallaştırılması için
s ın

hiçbir şey yapılmamış sözleşmeler de dâhil olmak üzere her


türlü düzenlemeyi kapsayabileceği için tehlikeli bir ilke içerdiği
gerekçesiyle itiraz ettiğini ileri sürmektedir. Amerikalılar ayrıca,
bu yeni protokolün söz konusu savaş öncesi sözleşmelere, sahip
ba

olduklarından daha iyi bir statü verdiğini düşünüyor:


“Müttefiklerin barış antlaşmasına eklemeyi planladıkları
bu protokol konusunda Türkiye’nin tutumu belirsiz olmakla
birlikte, muhtemelen Osmanlı borç sorununun halledilmesine
ve İstanbul’un boşaltılmasına bağlıdır. Müttefik temsilcileri,
Amerika’nın tutumuyla bağlantılı olarak, uzun savaştan ve
Türkiye’deki büyük siyasi değişikliklerden sonra, savaştan önce
 222  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türkiye’yi kalkındırmak için tasarlanmış girişimlere önemli


miktarda sermaye yatırmış olan müttefik vatandaşlarının ko-
runması için düzenlemeler yapılmasını gerekli gördüklerini
söylediler. Amerikan protestosuna neden olan madde, Türk-
lerin, yasal olarak onaylanmadığı için geçersiz olduğunu iddia
ettikleri Samsun-Sivas Demiryolu’nun inşasına ilişkin Fransız
imtiyazını açıkça kapsamaktadır. Bu imtiyaz Chester Projesi
ile çatışmaktadır.”39

ı
as
Adakale Kimin Olacak?

Amerikan The Washington Times gazetesi “İki Ülke Tuna


py
Adasını İstiyor”, “Nehir Cenneti, Bir Zamanlar Macarlarındı,
Şimdi Türkiye ve Romanya Tarafından Talep Ediliyor” baş-
lıklarıyla Adakale Adası’nın iki ülke arasında konu olduğu
ko
tartışmayı şöyle haberleştiriyor:
“Lozan Konferansı’nın gündeminde, Yakın Doğu’da barışı
yeniden tesis etmeye çalışan dünya devlet adamlarını şaşkına
çeviren bir mesele var. Bu, ‘Adakale’nin Kadı’sı’ meselesidir.
s ın

Adakaleli Kadı’nın bir insan adı mı, coğrafi bir terim mi, bir
ruh hâli mi, mistik bir Türkçe deyim mi, yoksa bir muz türü mü
olduğunu başlangıçta kimse bilmiyordu. Ancak barış delege-
leri tarafından yapılan araştırma, Adakale’nin Tuna Nehri’nde
‘Demirkapı’ yakınlarında, gül yetiştiren ve yapraklarından esans
ba

elde eden sadece birkaç bin Müslüman’ın yaşadığı hoş ve küçük


bir ada olduğunu gösterdi. Adadaki tek caminin minaresi, tek-
neler ‘Demirkapı’dan geçerken görünen Tuna Nehri üzerinde
iyi bilinen bir simgedir. İsmet Paşa Adakale’nin Türkiye’ye
ait olduğunu iddia ederken, Romanya Trianon Antlaşması’na

39 “Accord By Alliess Hits U.S. in Turkey”, The Evening Star, 29 Haziran 1923,
s. 21.
HAZİRAN 1923  223 

dayanarak Adakale’nin kendisine ait olduğunda ısrar etmek-


tedir. Antlaşmadan önce Adakale Macarların elindeydi, ancak
Budapeşte hükûmeti Sultan’ın ada üzerindeki itibari egemen-
liğini her zaman tanıdı. Kemal Paşa’nın zaferleri, adeta bir
tablo edasında olan ‘Güller Adası’ndaki gül ve tütün ekicileri
arasında Türk milliyetçiliğini yeniden uyandırdı ve Ankara’ya
bir dilekçe göndererek Kemal Paşa’dan ada üzerindeki eski Türk
egemenliğini yeniden tesis etmesini istediler. Mustafa Kemal,

ı
Adakale’ye bir kadı gönderdi ve Romen hükûmeti hiçbir şey-

as
den şüphelenmeyerek ve onu sadece zararsız bir Türk ziyaretçi
olarak görerek Kemal’in elçisine vize verdi. Şimdi İsmet Paşa,
vizenin verilmesinin, Türkiye’nin ada üzerindeki haklarının
py
tanınmasıyla eşdeğer olduğunu iddia ediyor. Romen ahalisi yeni
gelen Kadı’nın Ada’nın yönetimini devraldığını öğrendiğinde
derhâl Adakale’yi terk etmesini istedi ve Kemal’in valisine
duyulan saygıdan dolayı kadı, çok nazik bir şekilde Romen
ko
topraklarından sınır dışı edildi.”40

Adakale Tuna Nehri üzerinde çok güzel bir ada idi. 1878
Berlin anlaşmasında Osmanlı Devleti’nde kaldı. 1913’te Avus-
turya işgal etti ama tanınmadı. Lozan’da da aidiyeti müzakere
s ın

konusu oldu ve Romanya’ya bırakıldı. Ama üzerinde Türkler


yaşamaya devam etti. Ta ki 1972’ye kadar. Tuna üzerine yapılan
baraj dolayısıyla Adakale sular altında kaldı. Üzerinde yaşayan
Türkler Türkiye’ye göç ettiler.
ba

40 “Two Countries Seek Danube Isle”, The Washington Times, 30 Haziran 1923.
TEMMUZ 1923

ı
as
Rum Patriği İngiliz Torpidosuyla Gidiyor

İngiliz The Times gazetesinin “Rum Patriği’nin Geri Çe-


kilmesi” başlıklı yazısı dikkat çekmektedir. Bahsi geçen yazıya
py
göre beklenmeyen bir durum olmadığı takdirde Patrik Mele-
tios muhtemelen Çarşamba günü bir İngiliz torpido-botuyla
İstanbul’dan ayrılacak ve doğrudan Atina Dağı’ndaki İviron’a
ko
götürülecektir. Karma konsey şu ana kadar patriğin çekilme tale-
bini kabul etmediği için ayrıntılar henüz karara bağlanmamıştır.
Ortodoks Kilisesi ile Türk hükûmeti arasında normal ilişkiler
yeniden kurulmadan ve bu ilişkilerin gelecekteki işleyişi düzgün
s ın

bir şekilde güvence altına alınmadan önce patriklik tahtının boş


bırakılması istenmediğinden, şu an için IV. Meletios’un istifası-
nın söz konusu olmadığını belirtmek önemlidir. IV. Meletios’un
geri çekilmesinin nedeni, Venizelos’un, Türk hükûmeti ile ara-
ba

sında bir an önce dostane ilişkiler kurulabilmesi için geri çe-


kilmesinin gerekli olduğunu söylemesidir. Şu anda patriğin
istifası söz konusu olmasa da genel izlenim Meletios’un geri
dönmeyeceği ve uygun zamanda istifasının an meselesi olduğu
yönündedir.1 Yunan Embros gazetesinde yayımlanan bir haber-
de Patrikhane organlarının Meletios’un istifasını belirten bir

1 “Greek Patriarch’s Withdrawal”, The Times, 3 Temmuz 1923, s. 13.


TEMMUZ 1923  225 

dilekçe almadıkları fakat böyle bir dilekçeyi kabul edecekleri


söylenilmektedir. Gazetede, Meletios’un, Venizelos’un talebi
nedeniyle İstanbul’dan ayrılarak Türk-Yunan ilişkilerine engel
olmak istemediği dile getirilmektedir.2
The Times’ın aynı gün yayımlanan “Ankara Yöntemleri” baş-
lıklı başka bir yazısında Türklerin Amerikalıları sınırda durdur-
malarından bahsedilmektedir. Haberin içeriğinde “Ankara’nın

ı
elinden geleni ardına koymamasının olağanüstü bir örneği az

as
önce burada meydana geldi” denilmiştir. Habere göre yoldaş-
larına katılmak ve bir sözleşmeyi yerine getirmek üzere on-
larla birlikte Odesa’ya gitmek üzere İstanbul’a gelen bir grup
py
Amerikalı mühendis, Türkiye’ye girmek için Ankara’dan izin-
leri olmadığı gerekçesiyle Cumartesi gecesi sınırda treni terk
etmeye zorlandı. Amerikalılar pasaportlarının usulüne uygun
ko
olduğunu ve böyle bir formaliteden haberdar olmadıklarını
ifade ettiler. Ancak protestolar sonuçsuz kaldı ve anlaşıldığı
kadarıyla konu Amerikan Yüksek Komiserliği’ne bildirilmiş
ve o da şiddetle protesto etmiş olmasına rağmen, kafile henüz
s ın

İstanbul’a varmamıştır. Durum henüz tam olarak bilinmemekle


birlikte, Ankara’nın, kimseye haber vermeksizin, İngiliz, Fransız
ve İtalyan uyruklular hariç, Türkiye’ye girmek ya da Türkiye’den
çıkmak isteyen tüm yabancıların, daha önce İzmir’de istenen
ba

izne benzer bir özel izni Ankara’dan almaları gerektiğine dair


bir yasa çıkardığı anlaşılıyor.3

2 Nilüfer Erdem, “Lozan Görüşmeleri Sırasında Patrikhane Meselesi Karşısında


Patrik Meletios’un Yunan Kaynaklarına Yansıyan Yaklaşımı”, Çağdaş Türkiye
Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2016, s. 127.
3 “Angora Methods”, The Times, 3 Temmuz 1923, s. 13.
 226  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türkiye’de Amerikalı Mühendisler

İngiliz The Times, “Lozan’da Anlaşmaya Gidiliyor” başlığı


altında borç kuponları, imtiyazlar ve tahliye konularının dışında
konferansın tamamlanmış olarak kabul edilebileceğini yazmış-
tır.4 Aynı konuyu ele alan Fransız Le Matin gazetesine göre 3
Temmuz’da iktisadi meselelerin görüşülmesi amacıyla Türkiye

ı
ve müttefikler bir araya gelmişlerdir. Aynı günün akşamında

as
ise Müttefikler, İsmet Paşa’ya temel konuları içeren bir nota
vermişlerdir. Nota, İsmet Paşa’nın bir gün evvelki notasına ce-
vap vermektedir ve barış anlaşmasının neticelendirilmesindeki
py
gecikmeler karşısında takınılacak tavırdan bahsedilmektedir.
Mevzubahis konular ise borç kuponlarının ödenmesi, imtiyazlar
ve tahliye konularıdır. Müttefikler tahliye için diğer konuların
bekleneceğini söylemektedir.5
ko
İngiliz The Times’ın “Türkler Yabancıları Sevmiyor” başlığı
dikkat çekmektedir. Haberin içeriğinde Türk yetkilileri tarafın-
dan sınırda alıkonulan Amerikalı mühendislerin şimdi İstanbul’a
ulaştığı, ancak Ankara’nın onayı ya da yeni yönetmeliğin iptali
s ın

beklendiğinden daha fazla ilerleyemedikleri söylenmiştir. Ayrıca


İçişleri Bakanlığı’nın emriyle İtilaf Devletleri tebaasının geçici
bir süre için İstanbul’a gelebileceği, Rumların bir ay süreyle
gelebileceği, Yunan ve Arnavutların ise Türkiye’ye hiçbir şekilde
ba

kabul edilmeyeceği, diğer devlet tebaasının ise Türkiye’ye giriş-


lerinin Ankara’nın özel iznine bağlı olduğu resmen açıklandı.
Aynı iznin Müslümanlar, İtilaf Devletleri tebaası ve diplomatik
pasaport sahipleri dışında İstanbul’dan ayrılmak isteyen herkes
için gerekli olduğu da açıklanmıştır. Times, can sıkıcı diye ni-

4 “Treaty Progress At Lausanne”, The Times, 4 Temmuz 1923, s. 13.


5 Le Matin, 4 Temmuz 1923. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre...s. 229.
TEMMUZ 1923  227 

telediği bu düzenlemenin çeşitli açıklamalarının bulunduğunu


da ifade etmiştir. Times’ın ifade ettiği açıklamalar şu şekildedir:
“Bir görüşe göre, tüm olay basitçe dışişleri ve içişleri bakan-
lıkları arasındaki bir kötü yönetim ve karışıklık örneğidir. Ayrıca
Amerikalılar, İstanbul’da Türk Dışişleri Bakanlığı’nı temsil
eden Adnan Bey’in olaydan gerçekten üzüntü duyduğuna ve
tatmin edici bir şekilde çözüme kavuşturmak için elinden geleni

ı
yaptığına ikna olmuş görünüyor. Bir başka görüşe göre ise bu

as
önlem, Türkiye’nin hala teknik olarak, genel baskı karşısında
yakında bazı değişikliklerin beklenebileceği gerçeğini vurgula-
yarak tarafsızlara rahatsızlık vermeyi (ve böylece onları Lozan’da
py
bir çözüm için baskı yapmaya teşvik etmeyi) amaçlıyor.”6

Türkler Avrupa’ya Geri Döndü


ko
Amerikan The Evening Star gazetesinin E.R. Egger imzalı
“Türklerin Avrupa’da Kalmaya Devam Edeceği Düşünülüyor”
başlıklı yazısı dikkat çekmektedir. Haberin içeriği şu şekildedir:
“Türkiye’nin başkentindeki üniversite görevinden izinli
s ın

olarak çıktığı dünya turunun son ayağında Amerika Birleşik


Devletleri’ne giderken Tokyo’yu ziyaret eden İstanbul Ro-
bert Kolej’den Profesör George H. Hungton’a göre Türki-
ye, Avrupa’da kalmak üzere geri döndü. Hungton, ‘Türk’ün
ba

varlığıyla Avrupa’yı gelecekte nelerin beklediğini göreceğiz,


ancak gerçek şu ki bugün Avrupa’daki hiçbir ulus ona karşı
savaş açacak durumda değil’ dedi. ‘Lozan’daki karşıt güçler
kaynaklarını tükettiğinde bir uzlaşmaya varılacak ve Yakın
Doğu sorununa en azından geçici bir çözüm bulunacaktır.
Avrupalı güçler kendilerini toparladıktan sonra, bu ülkeler eski

6 “Turkish Dislike For Strangers”, The Times, 4 Temmuz 1923, s. 13.


 228  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

taktiklerini sürdürmeye çalıştıkça kargaşa yeniden başlayabilir’


demektedir. Müttefiklerin, Türk milliyetçilerinin henüz sağlam
ve sorumlu bir hükûmet kurma becerilerini kanıtlamadıkları
yönündeki iddialarında haklı olduklarını kabul etmekle birlikte,
Prof. Hungton yeni liderlerin kendilerini kanıtlamaya hakları
olduğunu ileri sürmektedir. Başta Kemal Paşa olmak üzere yeni
hükümetin başında bulunanların, Türkiye’yi dünya milletleri
arasında daha iyi bir konuma getirme arzusunda yüksek fikirli

ı
ve samimi olduklarını ifade etti.”7

as
Ayrıca The Evening Star’ın başka bir haberine göre Amerikan
Yüksek Komiseri Amiral Bristol, dün yayınlanan ve İngiliz,
Fransız ve İtalyanlar dışında hiçbir yabancının İstanbul’dan
py
ayrılmasına izin verilmemesini öngören emre karşı Türk Dı-
şişleri Bakanlığı’na güçlü bir protesto gönderdi. Türk hükümeti
tarafından son dönemde alınan önlemler, sıradan bir akıl için
ko
anlaşılmazdır. İstanbul’a gitmekte olan bir grup Amerikalının
Doğu Trakya sınırındaki küçük bir köyde geçici olarak alıko-
nulmasıyla sonuçlanan bir emir yayınladıktan sonra yetkililer, üç
ülkenin vatandaşları dışında hiçbir yabancının Ankara hüküme-
tinden özel izin almadan ayrılmasını engellemeye çalışmaktadır.
s ın

Bulgaristan ve diğer ülkelere gitmek üzere İstanbul’da bulunan


yirmi ya da daha fazla Amerikalı iş adamı vardır.8

Türkiye’de Yabancıların Durumu


ba

Türkiye’nin ülkeye giriş ve çıkışlarda yabancıları yasakla-


ma kararı dış basına da yansıyor. İngiliz The Times gazetesi de
“Türkiye’de İzinler” başlıklı haberi ile konuya dair şöyle diyor:

7 “Thinks Turks Back In Europe To Stay”, The Evening Star, 5 Temmuz 1923,
s. 36.
8 “Protests Americans Detention By Turks”, The Evening Star, 5 Temmuz 1923,
s. 39.
TEMMUZ 1923  229 

“Tüm çevrelerden gelen sert protestolar karşısında Türkler,


Ankara’nın İstanbul’a giriş ve çıkışlarla ilgili talimatlarında
değişiklik yapılması gerektiğini fark ettiler. İstanbul Valisi bu
sabah İngiliz, Fransız, İtalyan ve Amerikan tebaasının artık
İçişleri Bakanlığı’na başvurmaksızın İstanbul’a girip çıkmakta
serbest olduklarını açıkladı. Tarafsız devletlerin tebaası artık
İstanbul’dan ayrılmakta serbest, ancak şehre girmeden önce

ı
Ankara’nın iznini almaları gerekiyor. Türkler ise bu düzenle-
melerden muaf tutuldu, ancak Ankara, askerlik hizmeti nede-

as
niyle sırası gelenlerin şu anda ayrılmalarına izin verilmemesini
emretti.”9
py
Bir diğer taraftan, The Evening Star gazetesi “Türkler Lo-
zan’daki Durum Konusunda Tedirgin” başlıklı haberi ile Lozan
ve bu konuyla ilgili olarak Türkiye’de yaşanan gelişmelere dair
bilgiler paylaşmıştır. Haberde yer alan bilgilere göre Ankara
ko
hükümeti Lozan konferansındaki durumdan rahatsız ve mütte-
fiklerin inatçılığını, müttefiklerin Türk ordusunun artık taarruz
kabiliyetine sahip olmadığına inanmalarına bağlıyor. Mustafa
Kemal Paşa, her türlü olasılığa karşı hazırlıklı olmak amacıyla
s ın

1924 sınıfını silâhaltına çağırmaya karar vermiş ve ordudaki


tüm subay ve erlerin izinlerini iptal ederek derhal birliklerine
dönmelerini tavsiye etmiştir. Her türlü araç sahibine, sahip
oldukları araba, at ve öküz sayısını derhal en yakın polis ka-
ba

rakollarına bildirmeleri ve ilk çağrıda bunları askeri yetkililere


teslim etmeye hazır olmaları emredilmiştir.10
6 Temmuz tarihinde siyasi haberlerin yanında Amerikan
The Washington Times’ın “Turk Big Bertha” başlığıyla meşhur
Türk toplarından bahsettiği haberi ilgi çekicidir. Habere göre

9 “Permits In Turkey”, The Times, 6 Temmuz 1923, s. 11.


10 “Turks Uneasy Over Lausanne Status”, The Evening Star, 6 Temmuz 1923, s. 9.
 230  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

tarihin bahsettiği ilk “Big Bertha”, 1453 yılında Konstantino-


polis kuşatması sırasında Türkler tarafından kullanılan bir toptu.
Topu doldurmak iki saat sürüyordu. II. Mehmet’in huzurunda
denendiği gün ortaya muazzam bir gürültü ve siyah duman çıktı.
Ses 100 fersah öteden duyuldu ve taşın düştüğü noktada, 1.000
fersah ötede, büyük gürültü ve siyah dumana göre bir kulaç
derinliğinde bir delik vardı. Koca Bertha’yı hareket ettirmek

ı
için öküzler gerekmişti.11

as
Türklerle Çatışan Yunan Gemisi Battı

Amerika’da yayımlanan The Evening Star’ın “Müttefikler


py
Türkiye’ye Şartlar Sunuyor” başlıklı haberine göre Müttefikler
nihayet Türk barış anlaşmasına yönelik ortak bir tutum üzerinde
mutabık kaldılar ve Türk temsilcilerini bu öğleden sonra bir
ko
toplantıya çağırdılar. Müttefikler tarafından izlenecek yol henüz
açıklanmamış olmakla birlikte, bunun bir ültimatom olmayacağı
anlaşılmaktadır. Müttefiklerin Türklere, tahvil sahiplerine ilişkin
önceki mali düzenlemeleri tanıyan resmî bir Türk deklarasyon
talebinden vazgeçmeye hazır olduklarını söyleyecekleri, ancak
s ın

Fransa’nın tahvil sahibi vatandaşlarının çıkarlarını korumak için


mümkün olan her şeyi yapmaya niyetli olduğunu bildireceği
anlaşılıyor. Müttefiklerin, Ankara hükümeti ile imtiyaz sahipleri
arasında imtiyazlara ilişkin müzakerelerin hangi koşullar altında
ba

yapılacağını belirleyen bir ekin anlaşmaya eklenmesinde ısrar


edecekleri belirtiliyor.12
The Evening Star’ın “Türklerle Çatışan Yunan Gemisi Battı”
başlığı da dikkat çekmektedir. Habere göre Marmara Denizi’nin
Asya yakasındaki bir burun olan Karaburun’da Yunan ve Türk

11 “Turk Big Bertha”, The Washington Times, 6 Temmuz 1923, s. 20.


12 “Allies Present Terms To Turkey”, The Evening Star, 7 Temmuz 1923, s. 2.
TEMMUZ 1923  231 

birlikleri arasındaki çatışmalara dair İstanbul’dan gelen bir ra-


porun doğrulanması, bugün burada bekleniyordu. Telgrafta,
Yunanlıların buruna bir alay çıkarma girişiminde bulunmasıyla
başladığı belirtilen çatışma sırasında, bir Türk torpido botunun
bir Yunan gemisini batırdığı ve çok sayıda kayıp verdiği bil-
dirilmektedir. Mesajda, sahilde Türk birlikleriyle yaşanan bir
çatışmanın ardından Yunanlıların gemilerine sığındıkları ve

ı
Kemal Paşa muhribi tarafından ateş açılarak dibe gönderildikleri

as
belirtiliyor. Olayın çarşamba gecesi meydana geldiği söyleniyor.13
Ayrıca bir süredir devam eden ülkeye giriş ve çıkış yasağıyla
ilgili olarak İngiliz The Times’ın “Türk Pasaport Yönetmeliği”
py
başlıklı haberi şu bilgileri vermektedir:
“İçişleri Bakanlığı, Yunanistan, Bulgaristan, Arnavutluk,
Rusya, Gürcistan ve Azerbaycan tebaası dışındaki yabancıla-
ko
rın Temmuz ayı sonuna kadar İstanbul’a giriş ve çıkışlarında
Ankara’dan özel izin alma zorunluluğundan muaf tutulduklarını
açıkladı. Yasaklama konusunda benzer kararsızlıkların ardından
gelen son birkaç günlük deneyimden sonra, konunun nihai
s ın

olarak çözüme kavuştuğunu düşünmek erken olur, ancak bu


durum, ülkenin içinde bocaladığı umutsuz idari kaosa bir örnek
olarak gösterilmeye değerdir.”14
ba

Londra Neşesiz...

ABD Dışişleri Bakanı Charles Hughes tarafından Lozan’a


gönderilen telgrafta, Türkiye ile Birleşik Devletler arasında
imzalanması görüşülen Dostluk ve Ticaret Antlaşması’nın yurt-

13 “Greek Ship Sunk In Fight On Turks”, The Evening Star, 7 Temmuz 1923, s. 1.
14 “Turkish Passport Regulation’s”, The Times, 7 Temmuz 1923, s. 9.
 232  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

taşlığa kabul ile ilgili maddelerine dair bazı itirazları, Hughes


şu ifadelerle dile getiriyor:
“Bu hükûmet, Türkiye ile yapılan anlaşmaya, Türkiye’nin
Osmanlı kökenli Amerikan vatandaşlarının bir sınıf olarak ülkeye
girişini engelleme hakkını kabul eden bir hükmün eklenmesini
kabul edemez. Ancak bu hükûmet, anlaşmaya aşağıdaki şekilde
bir hüküm eklenmesini kabul edecektir: Her iki memleketten

ı
birinin hükûmeti, diğerinin hükûmetinin, yurt dışında vatan-

as
daşlığa kabul edilmiş olan eski vatandaşlarının kendi ülkesinde
daimi ikametlerini önlemek için makul ve gerekli olabilecek
tedbirleri alma hakkını tanır. Gerekirse yukarıda alıntılanan
hükmün, Birleşik Devletler’de ikamet etme ve Amerikan va-
py
tandaşlığının görevlerini yerine getirme niyeti olmaksızın hileli
bir şekilde vatandaşlığa kabul edilen veya vatandaşlığa kabul
edildikten sonra bu ülkeyi terk eden ve kendi ülkelerinde daimi
ko
bir ikametgâh kuran yabancı doğumlu kişilere yönelik korumasını
genişletmek isteği olmayan Amerika’nın yasalarıyla tamamen
uyumlu olacağını Türk temsilcilerine açıklayabilirsiniz. Eğer Türk
temsilciler ilk tekliflerinde ısrar ederlerse, vatandaşlığa kabul ile
ilgili maddenin tamamen çıkarılması gerekecektir.”15
s ın

Amerikan The Evening Star gazetesi ise “Türk Antlaşması


Londra’yı Neşelendirmede Başarısız Oldu” manşetli haberinde,
Lozan’daki bitmez tükenmez gibi görünen tartışmaların nihayet
bir tür anlaşmayla sonuçlanmasından ötürü duyulan memnuni-
ba

yet dışında, neticeden çok fazla memnuniyet duyulmadığını ifade


edilerek söze başlıyor. The Evening Star’a göre genel itibariyle
bakıldığında ve birtakım ayrıntıların onaylanmasına müsaade
edildiği düşünüldüğünde gazetelerin görüşü, Türkiye’nin önem-
li bir zafer kazandığı ve birkaç ay önce mümkün olabileceği

15 NARA, Hughes tarafından Lozan’a gönderilen telgraf, 711.672/106, 10.07.1923,


s. 1-2.
TEMMUZ 1923  233 

düşünülenden çok daha fazlasını Müttefiklerden elde ettiği


şeklindedir. Söz konusu gazetelerin yorumlarına dair örnekler
de paylaşan gazete sözlerine şöyle devam ediyor:
“Morning Chronicle’a göre ‘tarihçiler, Türkiye’nin temsil-
cilerinin sınırlı kaynaklarıyla müttefiklere kafa tutup gözlerini
korkuttuğunu büyük bir hayranlıkla yazacaktır’ ve bu diğer bazı
yorumların tipik bir örneğidir. Anlaşmanın Yakın Doğu’da

ı
barışın ilerlemesine ya da Avrupa’nın genel durumunda bir

as
iyileşmeye yol açacağına hiçbir yerde güvenle inanılmamakta-
dır. The Times, ‘dört yıl önce hızlı, sert ve kati suretle kesin bir
barışın mağlup Türkiye’ye dayatılmamış olmasından’ pişmanlık
py
duyduğunu belirterek şöyle devam ediyor: ‘Türkiye’den taviz
isteyen ulusların ve bireylerin kasvetli turu yeniden başlayacak;
Türkiye bir kez daha birinin gururunu okşayıp diğerinin açgöz-
lülüğünü cezbederek bir talibi diğerine düşürecek.’ ”16
ko
Lozan Barışı Gözüküyor

Neue Freie Presse gazetesinin 10 Temmuz tarihli haberinin


s ın

Türklerin Lozan’daki son durumuyla ilgili şu yorumları dikka-


te değerdir: “Bugün Türkler için büyük bir gündür. Ne kadar
zaman daha iyi bir gün için hiçbir ümit olmadan galiplerinin
lütuf ve mürüvvetine ihtiyaç duydular. Lakin ne kadar kısa bir
ba

zamanda vaziyet baştan aşağı değişti ve mağlup galip mevki-


ine geçti. İman, azim, sebat, mukavemet ve siyasi vaziyetten
istifade sayesinde neticeyi kendi lehlerine çevirdiler.” Lozan
Konferansı’nda Türklere bakıldığında herkes görmüştür ki,
1918 galiplerinin zaferlerinin bir sınırı vardır ve müttefiklerle
yapılan barış antlaşmalarının parçalanmasının hayal olmadığı

16 “Turk Pact Fails to Cheer London”, The Evening Star, 10 Temmuz 1923, s. 14.
 234  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

görülmüştür. Lozan sayesinde Türkler dirilmiş ve Ankara’nın


hiçbir zaman kabul etmediği Sevr Antlaşması’nın bir daha ma-
saya gelemeyeceği de kanıtlanmıştır. Neue Freie Presse gazetesi,
Lozan’da yapılan barışın neticesinde Türk milleti ve ülkesinin
hürriyetinin zaferini teşcil ettiği kadar doğru olan davalara da
ışık tuttuğunu söylemiştir.17
İngiliz The Times gazetesi ise “Lozan Barışı” başlığı ile

ı
Türkiye’nin iç siyasetinde yaşanan güncel gelişmeler hakkında

as
yorumlar yapıyor.
İlk olarak Lozan’dan söze başlayan The Times, resmî bir bil-
dirinin olmayışı ve birçok önemli husus hakkında ayrıntılı bilgi
py
eksikliği sebebiyle Türk basınının Lozan hakkında belirsiz bir
tutum benimsemek durumunda olduğunu yazıyor. Doğal olarak
barış olasılığından memnuniyet duyulduğunu ifade eden haber,
konferans sürecinde kararlı duruş ve uzlaşma ruhunu birleştirmeyi
ko
başaran Mustafa Kemal ve İsmet paşalara övgüler yağdırıldığını
söylüyor. Konferansın önemli bir meselesi olan kuponlar ve tahliye
konularına dair yapılan düzenlemelere de olumlu bakıldığı fakat
Ankara’dan gelen ve bazı basın organlarında yayımlanan telgraf-
s ın

ların, imtiyazlar hususunda özellikle de Vickers-Armstrong’a


verilenlere dair hâlâ birtakım güçlükler olduğunu ortaya koyduğu
söyleniyor. The Times, mevcut eleştirilerin bir kısmının yapay ten-
kitler olduğuna işaret ederek buna bir örnek olarak onarımının
ba

çok büyük miktarda paraya mal olacak şekilde Goeben’in bakımsız


bir hâlde geri gönderildiği yönündeki şikâyetten söz ediyor.
The Times’a göre “en cesaret verici işaret, belki de”, birçok
gazetenin Türkiye’nin önünde duran yeni gelecek üzerinde
durması ve ülke yöneticilerini, entelektüel ve ekonomik koşulları

17 “Friedenstchlub im Orient”, Neue Freie Presse, 10 Temmuz 1923, s. 1-2. Akt.


Sağlam, Batı Basınında..., s. 485-487.
TEMMUZ 1923  235 

iyileştirmek adına sıkı bir çalışmanın beklediğine işaret etmesi-


dir. Times, bu umutların gerçekleşmesi halinde Türkiye’nin uzun
yıllar barış içerisinde olacağını söylerken “ancak ne yazık ki”
diyerek Türkiye’de Türk tebaası olup vatana ihanetle -ki Times
bu ifadeyi ne anlama geldiği belli olmayan bir ifade olarak de-
ğerlendiriyor- ve hükümete karşı faaliyette bulunmakla suçlanan
Rumların yargılanacağına dair bazı söylentiler olduğunu söylü-

ı
yor. Devamında ise, Beykoz’da işledikleri “vahşet” gerekçesiyle

as
on kadar Rum’un ölüm cezasına çarptırıldığını ifade ediyor.
Müttefiklerin tahliye konusunda altı haftanın çok da uzun
bir süre olmadığını düşündüklerini ifade eden gazete, “İngiliz
py
yığınağının büyük bir kısmı zaten Gelibolu’da, ancak Fransız-
ların burada büyük miktarda erzakları bulunduğundan durumu
protesto etmeleri mümkündür” ifadeleriyle sözlerini noktalıyor. 18
ko
Fransa, Rum ve Ermenileri Terk Etti

Bugün İngiliz The Times gazetesi “Yakın Doğu’da Fransız


Çıkarları” ve “İhanet Suçlaması” başlıkları ile Echo National’ın,
s ın

İstanbul’da ikamet eden ve uzun yıllar boyunca Türk başkentinde


yüksek bir mevki işgal etmiş olan bir Fransız’ın, Yakın Doğu’da-
ki Fransızların çıkarlarına ve haklarına ihanet edilmesinden
duydukları öfkeyi dile getiren mektubunu yayınladığını ifade
ederek, mektubun içeriğinden söz ediyor.
ba

Echo National, mektubun duygulanmadan okunamayacağını


ve Fransız Hükûmeti tarafından Yakın Doğu’da izlenen poli-
tikanın aşağılayıcı sonuçlarını gün ışığına çıkardığını söylüyor.
Mektubun yazarı, Fransız Hükûmeti’nin, koruma sözü verdiği
binlerce Rum ve Ermeni’yi feda ettiği gibi, Yakın Doğu’daki

18 “The Lausanne Peace”, The Times, 11 Temmuz 1923, s. 12.


 236  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Fransız şahsi çıkarlarını da feda ettiğini beyan ediyor. Mektuba


göre Fransa böyle yapmakla onurunu feda etmiştir. Fakat yük-
sek gelir sahiplerinin dostluğunu kaybetmek istememektedir.
Mektup bu noktadan sonra Fransa’nın Yakın Doğu siyasetine
değiniyor. Mektuba göre, Fransa’nın Yakın Doğu politikası, An-
kara Hükûmeti’nden önemli tavizler elde edebilmek umuduyla
Türkiye ile yakınlaşmayı öneren büyük bir bankerler sendikası

ı
tarafından desteklenmiş ve yürütülmüştür. Fakat bu insanlar
neticede kendilerini kandırılmış halde bulmuştur. Şimdi ise ken-

as
dilerini ve çıkarlarını kurtarmak adına çaba göstermektedirler.
Mektubun devamında Yakın Doğu’da yaşayan Hristiyanların
koruyuculuğu meselesine değiniliyor ve artık Fransa’nın yerini
py
İngilizlerin aldığından söz ediliyor. İngilizler Yakın Doğu’da
Hristiyanların hamisi hâline gelmiştir. İngilizlerle ilgili olarak
mektupta kendilerine nasıl saygı duyulmasını sağlayacaklarını iyi
ko
bildikleri ifade ediliyor. Yazar, Türkiye’deki İngiliz politikasına
karşı koymak için her şeyimizi Türklere feda ettik ama İngi-
lizlerin amaçlarına ulaşmasını engelleyemedik diyor ve ekliyor:
“Bizim prestijimiz (gücün getirdiği prestij), İngilizlere geçti ve
s ın

inanın bana, onlar bunu nasıl kullanacaklarını biliyorlar.” Yazar,


eskiden herkesin önünde saygıyla eğildiği Fransızların şu an ne
denli acınası bir görüntü çizdiğine dair sitem ediyor. Fransız
subayları ile alay edildiği, hakarete uğradıkları ve nöbetçilerin
öldürüldüğü ifade ediliyor. Fransızlara ültimatomlar verildiği
ba

ancak bunun karşısında hiçbir şey yapılamadığından söz ediliyor.


Mektubun sonlarına doğru, “Türklerin güçlü olduğu ve elle-
rinde müthiş bir ordu bulunduğu söyleniyor. Öncelikle bu doğru
değil” denerek, esasında Fransızların yapmış olduğu yardımların
bu güçte etkin olduğu iddia ediliyor ve “Anladığım kadarıyla
Poincaré’in şikâyet etmeye yüzü yok. Ama bu korkunç hataların
hiçbirini işlememiş olan bizlerin, sesimizi yükseltmeye hakkımız
TEMMUZ 1923  237 

var, çünkü biz gerçek bir ihanetin kurbanlarıyız”19 ifadeleriyle


mektup sonlanıyor.

İstanbul Tahliyesinin Ayrıntıları

Lozan’da bulunan Sir Horace Rumbold tarafından Lord


Curzon’a gönderilen telgrafta, müttefik güçlerin tahliyesi me-
selesinin yanı sıra yakında imzalanacak olan antlaşmanın ilgili

ı
hükûmetlerce ne zaman onaylanacağının konuşulduğunu gö-

as
rüyoruz. Rumbold şöyle söylüyor:
“Mudanya Sözleşmesi’nin tahliye süresinin sonuna kadar
py
yürürlükte kalması konusunun 11 Temmuz’da İsmet Paşa’yla
yapılan özel delegeler toplantısında gündeme geldiğini ve İsmet
Paşa’nın bu süre zarfında askerî makamlar arasında yapılacak
ayrıntılı düzenlemelere bağlı olarak sözleşmenin yürürlükte
ko
kalması gerektiğini kabul ettiğini, 273 numaralı telgrafımda
görmüş olacaksınız. Bununla kastettiği şey, müttefik birliklerin
belirli bir bölgeden ayrılmasının farklı aşamalarında, tahliye bir
bütün olarak tamamlanmamış olsa da Türk birliklerinin söz
konusu bölgeye girişinin askeri bir düzenleme konusu olabileceği
s ın

durumunun ortaya çıkabileceğiydi. Bu, özellikle sözleşmenin


3. maddesinin lafzı, sadece müttefik kuvvetler tarafından işgal
edilen bölgelere ‘barış konferansı kararına’ kadar saygı göste-
rilmesini öngördüğü için makul görünmektedir. Ayrıca tahliye
ba

döneminde olayların çıkma tehlikesinden ve İsmet ya da başka


bir yüksek otorite tarafından yapılacak bir duyuru ile nüfusun
zapt edilmesi gerekliliğinden bahsettim. Kendisi gerekli tüm
tedbirlerin alınacağı sözünü verdi. Eğer umduğum gibi mevcut
zorlukları aşmanın bir yolunu bulursak, İsmet’ten komitemin son
toplantısında bu güvenceleri teyit etmesini isteyeceğim. Bay Ryan

19 “French Interests in Near East”, The Times, 12 Temmuz 1923, s. 11.


 238  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

dün Rıza Nur’a, Ankara’nın anlaşmayı ne zaman onaylayacağını


sordu. O da Büyük Millet Meclisi’nin 2 Ağustos’ta toplanaca-
ğını ve 15 Ağustos civarında onaylanmasının beklenebileceğini
söyledi. Bu genel hatlarıyla, İstanbul’dan size gönderilen 387
sayılı telgrafla uyuşmaktadır. Rıza Nur, bizim onayımız hakkında
benzer bir soru yöneltti. Bay Ryan, işlemlerin uzaması nedeniyle,
sonbaharın sonunda Parlamento’nun yeniden açılmasından önce

ı
onaylamanın beklenemeyeceğini söyledi.”20

as
ABD’nin Türkiye Politikası

ABD Dışişleri Bakanı Charles Hughes tarafından Roma


py
Büyükelçiliği’ne gönderilen telgrafta, Amerika ile imzalanması
beklenen Dostluk ve Ticaret Antlaşması ve Lozan’da imzalana-
cak barış antlaşması hakkında şu yorumlar yapılıyor:
ko
“Bu hükûmet, Türkiye ile yapılan Müttefik Antlaşmasına
yardımcı herhangi bir sözleşme ya da protokol imzalamaya-
caktır. Grew, Boğazlar Sözleşmesi ile ilgili olarak Bakanlığa
gizlice danışmış ve Bakanlığın bu Sözleşmeyi imzalamayı ya
s ın

da buna bağlı kalmayı düşünmediği konusunda bilgilendiril-


miştir. Türkiye ile bir Dostluk ve Ticaret Antlaşması imzalan-
masına yönelik müzakerelerimiz devam ediyor, kısa bir süre
içerisinde Lozan’da bir antlaşma imzalanması muhtemeldir.
ba

Ancak bu konuda kesin bir şey söylenemez, zira bir dizi sorun
hala çözüme kavuşturulamamıştır. Bu antlaşmada Bakanlık,
Boğazların serbestliği sorunu, Türkiye ile genel ilişkilerimize
ilişkin en çok kayrılan ulus muamelesi de dâhil olmak üzere
bu ülkeyi ilgilendiren çeşitli meseleleri kapsayacak ve yaban-

20 Sir H. Rumbold (Lausanne) to the Marquess Curzon of Kedleston, No. 279,


[E 7294/35/44], 13 Temmuz 1923. Documents On British Foreign Policy..., ss.
951-952. No. 673.
TEMMUZ 1923  239 

cı adli danışmanlar, hayır ve eğitim kurumlarının korunması


konusunda Müttefiklere verilecek ayrıcalıklara benzer olacak
şekilde, İsmet Paşa ile iletişim sağlayacaktır.”21

Amerikan basınına baktığımızda ise Washington’da yayım-


lanan The Evening Star gazetesi “Grew Açık Kapı Mücadelesine
Devam Ediyor” manşetiyle yayımladığı haberinde şöyle diyor:
“Birleşik Devletler temsilcisi Joseph C. Grew, Yakın Doğu

ı
Antlaşması’nın açık kapı ve tüm uluslar için fırsat eşitliği ilkele-

as
rine uygun olması için çabalarını sürdürdü. Grew, Türk sözcüsü
İsmet Paşa ve diğer delegasyonların başkanlarıyla görüşmeler
yaptı. Yakın Doğu konferansını, kuşkusuz son derece ciddi olan
py
bu durumdan kurtarmak için genel bir çaba sarf ediliyor. Türkler,
Türk egemenliğine zarar vereceği ve Türkiye’nin ekonomik gele-
ceğini tehlikeye atacağı gerekçesiyle, imtiyazlara ilişkin protokol
taslağında İngiliz ve Fransız şirketleri için öngörülen opsiyonel
ko
haklara itiraz ettiklerini söylüyorlar. Amerikalı temsilciler ise
bu hakların tamamen kaldırılmasını ya da Amerikan görüşleri
doğrultusunda değiştirilmesini istiyorlar...”22
s ın

Lozan’da Sona Doğru

Uzun süredir devam eden Lozan Konferansı’yla ilgili İngiliz


The Observer’ın daha 7 Temmuz’da müttefikler ile Türklerin ger-
ba

çekleştirdiği beş saatlik görüşmede Osmanlı borçları, imtiyazlar


ve İstanbul’un tahliye edilmesi mevzularında kesin bir netice
alınamadığı23 söylenirken 17 Temmuz’a gelindiğinde konferan-

21 NARA, Hughes’dan Roma Büyükelçiliği’ne çekilen telgraf, 767.68119/683,


14.07.1923.
22 “Grew Continues Open-Door Fight”, The Evening Star, 14 Temmuz 1923, s. 7.
23 Ayşe Nur Telli, “İngilizlerin Gözüyle İtalya’nın Türkiye’ye Yönelik Yaklaşımları
(1923-1945)”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, Kütahya 2014, s. 126.
 240  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

sın neticeleneceğine dair duyumlar haber sayfalarındaki yerini


almıştır. Amerika’da yayımlanan The Evening Star gazetesinin
“Yakın Doğu Anlaşması 25 Temmuz’da İmzalanacak” başlıklı
yazısı konuyla ilgili dikkat çekmektedir. Habere göre Türk barış
anlaşması, mevcut beklentilere göre 24 ya da 25 Temmuz’da im-
zalanacak. Şu anda Lozan’da bulunan müttefik ve Türk delegeler,
ana antlaşmanın ve Türk boğazlarının kontrolüne ilişkin anlaşma

ı
da dâhil olmak üzere imzalanacak diğer belgelerin imzacıları
olacaklardır. Rus Sovyet Hükümeti ise Boğazlar Sözleşmesi’nin

as
imzalanmasında yer almak için telgrafla davet edildi. İmtiyazlar
ve Türk topraklarının yabancı askerler tarafından boşaltılması
gibi tartışmalı konuların, konferansın genel kurulunda kabul
py
edilmesi bekleniyor.24
İngiliz The Times gazetesi de konuyu “Türk Barışı” başlığıyla
ele almıştır. Times’a göre:
ko
“Antlaşma sonunda tamamlandı. Türklerin özellikle inatçı
olduklarını gösterdikleri çok yorucu altı buçuk saatlik bir gö-
rüşmenin ardından, bu sabah tüm noktalarda anlaşmaya varıldı.
Türk hükümeti, Türk petrol şirketlerinin imtiyazını siyasi değil
s ın

hukuki bir mesele olarak görmeye devam ettiğinden, İngiliz


Delegasyonu, tüm İngiliz haklarını saklı tutmakla birlikte, bunu
antlaşmanın dışında bırakmanın en iyisi olduğunu düşünmüştür.
Her halükârda, imtiyazın geçerli olduğu toprakların herhangi
bir kısmının yeni Türkiye’de kalması pek olası değildir. Tahliyeye
ba

gelince, müttefikler antlaşma ve boğazlar sözleşmesi yürürlüğe


girene kadar veya 31 Aralık’a kadar boğazlarda birer kruvazör
ve ikişer muhrip bulundurma hakkını güvence altına almışlardır.
Dün müttefikler, talimatlarını aldıktan sonra, Türklere bir nota
gönderdiler. Notada, söz konusu meselelerin kısa bir tarihsel

24 “Pact To Be Signed July 25 Assures Near East Accord”, The Evening Star, 17
Temmuz 1923, s. 1.
TEMMUZ 1923  241 

incelemesinden sonra, Türklerin Perşembe günü, Pazar günü


prensipte varılan ve her iki tarafın hukukçuları tarafından onayla-
nan ve onların rızasıyla basılan anlaşmalardan geri döndüklerini
belirttiler; ancak, prensiplerini korumakla birlikte, uzmanların bu
sabah ve mümkünse delegelerin de öğleden sonra toplanmasını
önerdiler. Müttefikler aynı zamanda İsmet Paşa’yı öne çıkan
noktalarda kararını vermeye ve buna sadık kalmaya davet ettiler.”25

ı
as
Le Temps: İsmet Paşa Mutlu

Fransız Le Matin gazetesinin ilk sayfasında Lozan görüş-


py
melerinin bittiği ve barış anlaşmasının 24 Temmuz’da imza-
lanacağını yazmıştır.26 Bir diğer Fransızca yayın organı olan
Le Temps’e göre konferans süresince gerçekleşen görüşmeler
ko
esnasında, kesin olarak görülen konularda dahi kırılganlıklar
olmuştur. Ayrıca Le Temps, İsmet Paşa’nın hoşnut bir şekilde
Ankara ve İstanbul basın mensuplarına demeçler verdiğini ve
anlaşmaya varılan konuları özetlediğini söylemektedir.27 Ame-
s ın

rikan The Washington Times’a göre,

“Yakın Doğu barış anlaşmasının 24 Temmuz’da Lozan’da


imzalanacağı bugün Fransa Dışişleri Bakanlığı’nda açıklandı.
Yakın Doğu Antlaşması’nın imzalanması, Yunanistan’da bir
ba

devrime neden olan ve bir süre boyunca İngiltere ve Fransa’yı


Türkiye’ye karşı savaşa sokma tehdidinde bulunan Türkiye ile Yu-
nanistan arasındaki savaşı resmen sona erdirecektir. Türk-Yunan

25 “The Turkish Peace”, The Times, 17 Temmuz 1923, s. 12.


26 Le Matin, 18 Temmuz 1923, s. 1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre...,
s. 232.
27 Le Temps, 18 Temmuz 1923, s.1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre...,
s. 231.
 242  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

antlaşmasının bir sonucu olarak Türkler, Avrupa’da destekleri


nedeniyle kaybettikleri önemli toprakları yeniden kazanacaktır.”28

The Evening Star gazetesinin “İsmet’e Türkiye Tarafından


İmza Yetkisi Verildi” başlığı dikkat çekmektedir:
“Türk Hükûmeti bugün, Lozan Yakın Doğu Konferansı
Türk Delegasyonu Başkanı İsmet Paşa’ya barış anlaşmasını im-
zalaması için yetki verdi. Yetkilendirme, müttefik temsilcileriyle

ı
varılan anlaşmaların İsmet tarafından onaylanmasını takiben

as
gerçekleşti. Heyet başkanı, yabancı şirketlerin imtiyazları ve
savaş gemilerinin Boğazlardan çekilmesi konusunun, ulusal
çıkarlara zarar vermeyecek ve Türkiye’nin ekonomik bağım-
py
sızlığına halel getirmeyecek şekilde çözüme kavuşturulduğunu
bildirdi. Yakın Doğu Konferansı’nın biri hariç son sahnesi
dün gece Ouchy Şatosu’nda canlandırıldı; antlaşma metninin
ko
tamamı incelendi ve 24 Temmuz’da resmî olarak imzalanması
için hazırlıklar yapıldı..”29

Ayrıca İngiliz The Manchester Guardian gazetesine göre


Türkler beklenmedik bir hamleyle müttefiklere son kez taviz-
s ın

de bulunarak, Ocak 1924’ten sonra olmamak şartıyla Boğazlar


sözleşmesi yapılıncaya kadar, İngiliz, Fransız ve İtalyanlara ait
kruvazör ve iki destroyer bulundurma izni vermiştir.30

The Times: “Türkler Barıştan Memnun”


ba

Lozan konferanslarının sonuna gelinirken Amerika’da ya-


yımlanan The Evening Star gazetesinin “3 Madde Türkiye ile

28 “Near East Peace Pact To Be Signed July 24”, The Washington Times, 18 Temmuz
1923, s. 1.
29 “Ismet Authorized By Turkey To Sign” The Evening Star, 18 Temmuz 1923, s. 1.
30 The Manchester Guardian, “Peace With Turkey”, 18 Temmuz 1923, s. 8. Akt.
Murzioğlu, Lozan Konferansı Sürecinde...,s. 130.
TEMMUZ 1923  243 

Anlaşmayı Geciktiriyor” başlıklı yazısı göze çarpmaktadır. Ha-


berde Türk-Amerikan antlaşma müzakerelerinde, yeni antlaş-
manın hazırlanmasında gerçek bir ilerleme sağlanmadan önce
muhtemelen Joseph C. Grew ve İsmet Paşa arasında daha fazla
konferans yapılmasını gerektirecek üç ana nokta üzerinde erte-
lendiği söylenmiştir. Ayrıca haber, Amerika Birleşik Devletleri,
Türkiye’nin Amerikan vatandaşlığa kabul yasalarını tanıması-

ı
nı istediğini ve Türklerin ise Türk yasalarının başka ülkelerin

as
vatandaşı olan Türklerin Türkiye’ye dönmesini engellediğini
belirttiklerini anlatmıştır. The Evening Star’a göre:
“Amerikalılar böyle bir tanımada ısrar ederlerse, Türkler, Türk
py
tebaasıyla ilgili hükümlerin anlaşma maddesine eklenmesini talep
edeceklerdir. Ancak Amerikalılar, Amerikan vatandaşlarının
haklarını inkâr eden herhangi bir antlaşmayı kabul edemezler ve
bu konu daha sonra değerlendirilmek üzere bırakılmıştır. Türk
ko
uzmanlar, ABD hükûmetinin Amerikalıların haklarına gereken
saygının gösterilmesi konusunda her zaman ısrarcı olacağının
farkındadır ve nitekim Amerikalı temsilciler de bu maddeyi
sadece Amerikan vatandaşlarının Türk yetkililer tarafından ko-
s ın

runmasını kolaylaştırmak için önerdiklerini söylemektedirler.”31

İngiliz The Times’ın “Türkler Barıştan Memnun” başlığı ile on


gün önce yaşanan hayal kırıklığından sonra İstanbul’un, barışın
gerçekten imzalanmasına kadar aşırı sevinç gösterilerini erte-
ba

leme eğiliminde göründüğü söylenmiştir. Anadolu Ajansı’nın


ise Ankara’dan gelen bir telgrafı yayınladığı söyleyen haber bu
telgrafta, varılan anlaşmanın Türkiye’nin hem ekonomik ba-
ğımsızlığına hem de ulusal çıkarlarına uygun olduğunun iddia
edildiğini yazmıştır. Haberin devamına göre her ne kadar bazı
gazeteler Türkiye’nin daha elverişli şartlar bekleyebileceğini ve

31 “3 Clauses Delay Pact With Turkey”, The Evening Star, 19 Temmuz 1923, s. 21.
 244  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türk Petrol Şirketi ile ilgili yapılan anlaşmanın, İngiltere-Ame-


rika rekabeti ve Chester İmtiyazı’nın varlığı nedeniyle Türkiye
için bir sıkıntı kaynağı olmaya devam edeceğini ifade etme
gereği duysa da basının büyük çoğunluğu barışı Türkiye’nin
azminin ve toparlanma gücünün kayda değer bir zaferi olarak
karşılamaktadır. Ayrıca barışın imzalanmasının önümüzde-
ki Salı günü başlayacak Kurban Bayramı kutlamalarına denk

ı
gelmesinden duyulan özel memnuniyet dile getirilmektedir.

as
Bu umudun gerçekleşmesi halinde, halkın memnuniyetinin
detaylı bir şekilde gösterilmesi beklenmektedir. Bu gösterilerin
yabancılara karşı gösteriler şeklinde olmaması umulmaktadır.32
py
Deutsche Allgemeine Zeitung gazetesi Lozan’la ilgili olarak
sayfalarında şu habere yer vermiştir:
“Türkler uzun zaman için barış içinde yaşayacakları millî
ko
mevcudiyet hakkını cenk ederek aldılar ve bu kazanımı elden
kaçırmamayı bileceklerdir” demiştir. Ayrıca gazete, Lozan’ı şu
şekilde anlatmıştır: “Lozan’da sulhun akdi yakın görünüyor;
buna rağmen daha şimdiden bunu geçici telakki eden ve ‘Şark
Meselesi’ dolayısıyla pek yakın dolaşıklıklar keşfeden sesler
s ın

yükseliyor. Yakın Doğu’daki esaslı değişimlere, irtibattan so-


yutlanmış bir vaziyette olan Almanya’daki gözlemcilerin eksik
bir surette vukuf hâsıl etmeleri şaşırtıcı değildir.”

Makalede Ankara hükûmetinin dayanışmacı ruha sahip


ba

olduğu ve artık komşularını tahrik etmeyeceği dile getiril-


miştir. Türklerin Boğazlar’da ve Anadolu’daki en büyük ra-
kibi olarak görülen Yunanlılar ise İstanbul’u sonsuza kadar
kaybetmişlerdir.33

32 “Turks Satisfied With Peace”, The Times, 19 Temmuz 1923, s. 12.


33 “Die neue Türkei”, Deutsche Allgemeine Zeitung, 28 Temmuz 1923. Akt. Sağlam,
Batı Basınında..., s. 49-50.
TEMMUZ 1923  245 

Yunanistan Tamam, Ya Bulgaristan?

İngiliz The Times gazetesinin Bulgaristan’ın mevcut duru-


munu ele aldığı “Ege Çıkış” başlıklı habere göre Bulgaristan,
Ege’ye çıkış hakkını Neuilly Antlaşması’nın 48. maddesine
dayandırmaktadır. Antlaşmanın hazırlandığı ve onaylandığı
ciddi koşullar, Bulgaristan’ın, ağır fedakârlıklar karşılığında

ı
kendisine hayali bir ayrıcalık değil, gerçek bir ayrıcalık veril-

as
diğini savunmasını haklı çıkarmaktadır. Gerçek bir ekonomik
çıkış noktasının ne olduğu konusunda görüş ayrılıkları orta-
ya çıktığından, Bulgaristan bu sorunun çözümünü Milletler
py
Cemiyeti’nin himayesinde yapılacak tarafsız bir soruşturmaya
bırakmaya kararlıdır. Bulgaristan için Ege’ye çıkış hayati bir
ekonomik öneme sahiptir. Ayrıca Karadeniz’de iki limana
sahip olduğu doğrudur. Barış zamanlarında bu limanlar dış
ko
ticaretinin gereksinimlerini bir ölçüde karşılayabilir. Ancak
dünyanın bu bölgesinde Türkiye’nin de dâhil olduğu bir savaş
patlak verirse, geçmiş deneyimlerin birden fazla kez kanıtladığı
gibi, bu limanlar belirsiz bir süre boyunca kullanılamaz hâle
s ın

gelecektir. Bu düşüncenin yanı sıra, Bulgaristan’ın Ege’de gü-


venli bir çıkışa sahip olmayı arzulamasını zorunlu kılan başka
bir ağır neden daha vardır. Böyle bir liman, onu ticari açıdan
Batı dünyasına çok daha yakın hale getirecek ve bağlarını
ba

güçlendirmesini sağlayacaktır. Aylar süren zorlu çabaların


ardından müttefikler, Türk-Yunan anlaşmazlığının barışçıl
bir çözüme kavuşturulmasını sağlamayı başardılar. Kendi sı-
nırlarını tehdit eden ve birçok ciddi sıkıntıya yol açan bir
anlaşmazlığın sona erdirilmiş olmasına Bulgaristan’dan daha
çok sevinen bir ülke yoktur.34

34 “The Aegean Outlet”, The Times, 20 Temmuz 1923, s. 11.


 246  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Bulgaristan’ın Ege Denizi konusundaki haberlerin sıkça yer


almasının yanında Bulgar basınında Türklerle ilgili bir haberler
de dikkat çekmektedir. Bulgaristan’ın Times’ı sayılan Mir gaze-
tesine göre Yeni Türkiye’nin zorlu bir yolda olduğu bir gerçektir.
Ancak Türk milletine bakıldığında Türklerin kendi varlıkları-
nın en kritik dönemlerinde mükemmel ordu kumandanları ve
devlet adamları buldukları, gelecekte de önlerine çıkacak her

ı
güçlüğün hakkından gelebilecekleri öngörülebilir.35 Ayrıca Bulgar
Nezavisimost’e bakıldığında Bulgar-Türk ilişkilerinde Sofya’daki

as
yeni idareciler için Türkiye ile tartışmalı mevzularının olmadığı
yönünde açıklama yaptıkları görülmektedir. Ancak Sofya’daki bu
yeni idareciler, Bulgaristan’ın Türkiye ile yalnızca ticari ilişkileri
py
destekleyeceklerini de belirtmişlerdir.36

24 Temmuz Lozan Barışı İmza Programı Fransız


ko
Basınında

Lozan Konferansı’nın neticelenip anlaşmalarla nihayete


ereceği haberleri sıkça görülmeye başlanmışken Fransız Le
Matin gazetesi 24 Temmuz da anlaşmanın imzalanacağını du-
s ın

yurmuştur. Ayrıca Le Matin’e göre anlaşma neticesinde pek çok


konu askıda kalacak ve bundan sonra her şey uygulamaya bağlı
olacaktır. Le Matin konferansın son oturumda gerçekleşenleri
şu şekilde yayınladı: Komite saat 17.00’da Rumbold’un baş-
ba

kanlığında bir araya gelmiş, Türk karasuları ve tahliyesiyle ilgili


protokoller hazırlanmıştır. Karaağaç ve çevresinin Türkiye’ye
bırakılması kararlaştırılmıştır. Belçika ve Portekiz’in, yapılan
anlaşmanın mali ve iktisadi hükümlerinden yararlanacağı kayde-
dilmiştir. Müttefikler, Ermeniler için geri dönme hakkı ve genel

35 Mir, S. 6940, 30 Temmuz 1923. Akt. Mümin Yaşarov İsov, “Bulgar Basınında
Türkiye Cumhuriyeti’nin İlanı”, Çev. Serkan Çömertel, Balkan Araştırmaları
Enstitüsü Dergisi, C 5, S 1, Temmuz 2016, s. 119.
36 Nezavisimost, S. 665, 9 Temmuz 1923. Akt. İsov, “Bulgar Basınında...”, s. 123.
TEMMUZ 1923  247 

af talep etmişlerdir. Bu mevzuda İsmet Paşa, bütün Ermeniler


yerine sorun yaratmamış olanların dönmelerine izin verileceğini
belirtmiştir. Horace Rumbold, yabancılarının hakları konusunda
Türkiye’den resmi mektup gönderilmesini hatırlatmış ve anlaş-
manın sağlandığını belirtmiştir.37
Ünlü Fransız Journal des Débats gazetesi, konferansın iyi so-
nuçlanmasını hayretle karşılamıştır. Aynı zamanda Türk heyeti-

ı
nin müttefiklerin görüş ayrılıklarından yararlandıklarını ve elde

as
edebildikleri başarının tamamıyla müttefiklerin hatalarından
kaynaklandığını söylemiştir. Journal des Débats, İsmet Paşa’nın
18 Temmuz’da konferansın eşit şartlarda gerçekleştiğini söylediği
konuşmasının “antipatik” olduğunu vurgulamış ve İsmet Paşa’nın
py
söylediklerinin gerçek olmadığını ancak müttefikleri buna inan-
dırmaya çalıştığı belirtmiştir. Gazete, barış antlaşmasının Avrupa
için Mondros Antlaşması’yla ortadan kalktığı düşünülen doğu so-
ko
rununun yeniden dirilmesi anlamına geldiğini iddia etmektedir.38
Ayrıca Fransız Le Temps’e göre Lozan Konferansı süreci, psiko-
lojik neticelerinin çıkartılması ve incelenmesi gereken diplomatik
laboratuvar ortamıdır. Le Temps genel anlamıyla konferans netice-
s ın

sinde Fransa’nın kazançlarında bir eksiklik olmadığının söylene-


bildiğini, Fransız delegelerinin ise nezaket içerisinde kalarak Türk
delegasyonunun takdirini kazandığını yazmıştır. Ayrıca gazete,
General Pelle’in konferansa katılan herkes üzerinde saygın bir
izlenim bıraktığını söylemektedir. Le Temps’e göre Fransa, Lozan
ba

konferansları süresince Osmanlılarla yüzlerce yıl var olan dost-


luğunu ve ilişkilerini, yeni kurulan Türkiye devletiyle tekrardan
tesis etme ve geliştirebilmeye imkân bulmuştur.39

37 Le Matin, 18 Temmuz 1923, s. 3. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre...,


s. 232.
38 Journal des Débats,19 Temmuz 1923, s. 1. Akt.Gülcan, Fransız Kaynaklarına
Göre..., s. 237.
39 Le Temps, 18 Temmuz 1923, s. 1. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre...,
s. 236.
 248  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türkiye için Çifte Bayram:


24 Temmuz 1923 Aynı Zamanda Kurban Bayramı

24 Temmuz 1923 Lozan Antlaşması’nın imzalandığı gün


aynı zamanda Kurban Bayramı’nın da birinci gününe tesadüf
ediyor (Hicri 10 Zilhicce 1341, Rumi 24 Temmuz 1339 Salı).
8 aydır devam eden diplomatik savaş nihayet mutlu sonla bit-
mişti. Lozan müzakerelerinin lokomotifi olan İngiltere’nin baş

ı
delegesi Sir Horace Rumbold, Dışişleri Bakanı ve ilk dönemde

as
baş delege olan Lord Curzon’a adeta görevini tamamlamış
olmanın rahatlığıyla durumu rapor ediyordu:
py
“Barış Antlaşması ve nihai senet de dâhil olmak üzere diğer
17 belge bugün öğleden sonra saat 15.00’te başlayan ve İsviçre
Cumhurbaşkanı’nın başkanlık ettiği genel kurul oturumunda
imzalandı. Yugoslav hükûmeti tutumunu sürdürerek, delegeleri
ko
hiçbir şey imzalamadı. Amerikalı gözlemci de hazır bulundu
ancak davet edilmesine rağmen nihai senedi imzalamaktan
kaçındı. Fransızlar, Yunan azınlıklar anlaşmasının girişinde
yer alan ve Yunan anayasasının garantörlüğünün kaldırılmasını
öngören maddenin kaldırılması önerilerini geri çektiler. Sonuç
s ın

olarak bugün imzalanan belgeler, barış antlaşmasıyla eşzamanlı


olarak hem Yunan azınlıklar antlaşmasının, hem de Batı Trakya
antlaşmasının onaylanmasını öngören protokolü içermektedir.
Ancak ilkinin 7. maddesinin ikinci paragrafının ve 15. mad-
ba

desinin yürürlükten kaldırılması ve Karaağaç’ın Türkiye’ye


geri verilmesinin gerektirdiği şekilde diğerinin düzeltilmesi
koşuluyla bu gerçekleşmiştir. Bu gece Simplon Express ile
Lozan’dan ayrılıyorum ve yarın öğleden sonra İngiltere’nin
Lozan delegasyonu ile birlikte Londra’ya varacağım.”40

40 Sir H. Rumbold (Lausanne) to the Marquess Curzon of Kedleston, No. 308,


[E 7660/1/44], 24 Temmuz 1923, Documents On British Foreign Policy..., ss.
972-973. No. 683.
TEMMUZ 1923  249 

Amerikan The Washington Times gazetesi ise bugün


İstanbul’da gerçekleşen hadiseleri “Türkler Barışı Kutlamak İçin
Şenlik Yapıyor” manşetli haberinde şu cümleler ile tasvir ediyor:
“Tüm İstanbul bugün barışı kutlamak için bayram yapıyor.
Törenler İsmet Paşa’nın 28 Temmuz’da Lozan’dan gelişine
kadar sürecek. Tüm binalar gösterişli bir şekilde dekore edili-
yor ve limandaki savaş gemileri hadisenin şerefine bayraklar

ı
taşıyor. Camiler ve kamu binaları kutlama sona erene kadar

as
her gece ışıklandırılacaktır. Pazartesi günü sokaklarda büyük
bir geçit töreni düzenlendi ve ardından büyük bir miting ya-
pıldı. Kortejde askerler, jandarmalar, yaya polisler, atlı polisler,
sendika temsilcileri, askeri ve denizcilik okulları ve yüzlerce
py
meslek mensubu yer aldı. Caddelerin her iki yanında, gelecekleri
Türkiye’nin en büyük sorunlarından birini teşkil eden binlerce
Türk savaş yetimi vardı. Sevinç gösterilerindeki tek kusur, müt-
ko
tefiklerin, Lozan’da barış anlaşmasına imzalar resmen atılırken,
Türk kruvazörü Hamidiye’nin Haliç’e gidip işaret olarak top
atışı yapmasına izin vermemeleriydi. Yarın tüm Müslümanlar
camilerde toplanarak şükür namazı kılacak ve Türkiye’nin son
on üç yıldır içinde bulunduğu savaşlarda hayatını kaybedenler
s ın

için dua edecek. Eksiksiz bütün Müslümanların bu ibadetlerde


bulunması için çağrılar yapıldı.”41

Yunanistan Barışı Nasıl Karşıladı?


ba

Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması ardından bugün,


Atina’da yayımlanan Venizelos destekçisi Embros gazetesi,
bugün ilk sayfasında “Geçmiş Rehberdir” başlığı ile Lozan’ı
değerlendiriyor.

41 “Turks En Fete to Celebrate Peace”, The Washington Times, 24 Temmuz


1923, s. 2.
 250  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Haberde, Lozan Antlaşması’na giden süreci ele alarak ilk


etapta Sevr Antlaşması’na göre Anadolu’da yaşayan Hristiyan
azınlıklara gerçek manada bir özerklik sağlandığı vurgulandıktan
sonra söz konusu azınlıkların yaşadıkları pek çok hadisenin son-
rasında Türk devletini tekrar bir Avrupa devleti olma özelliğine
kavuşturan Lozan Barış Antlaşması irdeleniyor. Antlaşma için
“Her şeye rağmen bu antlaşma daha iyi ve güvenli bir gelecek

ı
için Yunanlılara hamle yapmayı mümkün kılan bir durak olarak
değerlendirilmelidir” yorumu yapılmıştır. Geçmişte yaşanan

as
olayların Yunanlar açısından ders niteliğinde olduğu vurgu-
lanmış ve antlaşma karşısında Yunan toplumunun birlik ve
beraberlik içerisinde olması gerektiği ifade edilmiştir. Haber
py
noktalanırken, Yunanların Anadolu’da gerçekleştirdikleri askeri
faaliyetlere de atıfta bulunularak, bu dönemde kendi aralarında
yaşanan iç çekişmelerin de dışarıda mücadele edilen düşmanlar
ko
kadar güç bakımından zayıflamalarına yol açtığına işaret edilerek
“İç savaşa devam edecek miyiz?” şeklinde bir soru sorulmuş-
tur.42 Yine Embros gazetesi, bu kez “Kabulü” manşetli yazısında
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması haberinin Yunan
toplumu tarafından heyecan veyahut sevinç ile karşılanmadığı,
s ın

ancak bu durumun toplumsal ilgisizlikten kaynaklanmadığı,


antlaşma metninin hazırlanması sürecine gösterilen bir tepki
olduğunun altı çizmiştir. İmza gününe kadarki süreçte Yunan
halkının oldukça karamsar bir ruh halinde olduğu, bu nedenle
ba

de anlaşmanın imzası karışında herhangi bir tepkide buluna-


madıkları belirtilmiştir. “‘Barış gelene kadar bizi zorladı. Şimdi
biz de ne halin varsa gör!’ diyelim” denmiştir. Gazeteye göre
yapılan barış kadına benzetilmiştir. Yunan halkı ise ona sevgi

42 “To Parelthon Odigos (Geçmiş Rehberdir)”, Embros, 25 Temmuz 1923, s. 1. Akt.


Nilüfer Erdem, “Yunan Basınında Lozan Antlaşması Tepkileri”, X. Uluslararası
Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Kongresi Bildirileri Samsun/
Türkiye, Temmuz 2017, s. 61-62.
TEMMUZ 1923  251 

dolu bir varlıkmış gibi muamele etmiş, fakat beklentilerinin


aksine hayli “sevimsiz bir varlık”la karşı karşıya kalınca ona
yalnız “Hoş geldin!” demekle yetinmişlerdir.43
Sol yayın organı Rizospastis ise, bir tarafta Venizelos taraftarla-
rının barışı kendi çabalarının bir neticesi olarak değerlendirirken,
öbür tarafta Kral Konstantin destekçilerinin barıştan, parti ile ilgili
bir fayda sağlamayı umduklarını ifade etmiştir. Bir diğer taraftan

ı
Yunan toplumunun ise barış koşulları hakkında bilgisi yoktur

as
ve mevzuyu sorgulamamaktadırlar. Rizospastis’in görüşüne göre
Yunan toplumunun ihtiyacı olan şey, işleri ile meşgul olabilmeleri
için gereken huzurdur. Bu şekilde, askere çağırılmış olan gençler
py
evlerine, memleketlerine geri dönebilecektir.44

Venizelos: “Lozan Bir Helen Zaferidir”


ko
Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanmasından sonra Yunan
basınında, eski Yunan Başbakan’ı Venizelos’un Yunan basın
temsilcilerine söylediği “Sevr Antlaşması’nı tamamen iptal
eden Lozan Antlaşması’nı nasıl bir melankolik ruh durumuyla
s ın

imzaladığımı size anlatamam. Buna rağmen vatanıma hizmet


sunduğum duygusuyla imzaladım” ifadeleri Yunan basınında
geniş yankı buluyor.45 Bu gazetelerden bir tanesi de Atina’da
yayımlanan Venizelist çizgideki Embros gazetesidir. İmzalanan
barış ile ilgili mevcut şartlarda “elde edilebilecek en üst nok-
ba

ta” şeklinde değerlendirmede bulunan Venizelos’a göre barış,


mevcut koşullarda daha farklı olamazdı. Dürüstlükle uygulan-
dığı takdirde Yunanistan açısından hayli elverişli şartlar yarat-

43 “İ İpodohi Tis (Kabulü)”, Embros, 25 Temmuz 1923, s. 1. Akt. Erdem, “Yunan


Basınında Lozan...”, s. 63.
44 “İ İrini (Barış)”, Rizospastis, 25 Temmuz 1923, s. 62. Akt. Erdem, “Yunan
Basınında Lozan...”, s. 62.
45 Erdem, “Yunan Basınında Lozan...”, s. 64.
 252  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

maktadır. Eski Yunan Başbakanı sözlerine şu ifadelerle devam


etmiştir: “Değiştirilemeyecek olan bu barışı Yunan halkının
sağduyu ve sükûnetle kabul edeceğini düşünmemin sebepleri
var. Bu barıştan ortaya çıkacak olan zorlukların, meyve verecek
bir deneyime dönüşmesini umuyorum.”46
Yine Embros gazetesi ile birlikte Makedonia gazetesinde ise
Venizelos’un barış ile ilgili olarak mevcut Yunan Başbakan’ı

ı
Gonatas ve ihtilal lideri Plastiras’a çektiği telgraf mesajına

as
yer verilmiştir. Haberlere göre Venizelos anlaşmanın bir “He-
len zaferi” şeklinde değerlendirileceğini belirtiyor, fakat her
halükârda Yunan ordusunu tekrar harekâta hazır halde tutarak
py
Lozan’da bulunan Yunan delegelere “dürüst bir barış” akdetme
şansı tanıyan ihtilalin ise “gururlu olması gerektiği”ne vurgu
yapıyor. Venizelos’a göre Yunanistan’ın bundan sonraki süreçte
ko
yapması gereken, ülkedeki mevcut rejimin alışılagelmiş işlerliğinin
sürdürülmesi ve göçmen meselesinin çözüme kavuşturulması
gibi birincil öneme sahip konuların üzerine eğilmektir.47 Embros
gazetesinin yorumuna göre bu telgraf mesajının mahiyeti, nere-
s ın

deyse çökmekte olan Yunanistan devleti için uyulması gereken


tavsiyelerdir. Gazete, eski Başbakan’ın “...sözleri gerçekten bir
üzüntüyü yansıtmaktadırlar. Bunlar, her dürüst Helen ruhunda
kural olması gereken gerçeklerdir. Hükümete tavsiyeler sunmak-
tadırlar ki, işitileceğine inancımız tamdır” diyor. Haberin son
ba

değerlendirmeleri ise şu şekildedir: “...Hayatın yeni dönemin-


de vatan hizmete çağırmaktadır... Her zaman Yunan ulusunun

46 “Dilosis Tu Venizelu Pros To Embros (Venizelos’un Embros’a Beyanatı),


Embros, 26 Temmuz 1923, s. 4. Akt. Erdem, “Yunan Basınında Lozan...”, s. 65.
47 “O Venizelos Pros Tin Ellinikin Kivernisin (Venizelos’tan Yunan Hükümeti’ne)”,
Embros, 26 Temmuz 1923, s. 2; “Venizelos Dia Tin İrini (Barışla İlgili Olarak
Venizelos)”, Makedonia, 26 Temmuz 1923, s. 1. Akt. Erdem, “Yunan Basınında
Lozan...”, s. 65.
TEMMUZ 1923  253 

Yunanistan’ı koruyacağı umuduna sahibiz. Siyasi kinlerin ve şahsi


çıkarların Yunanistan’ı nereye götürdüğünü öğrendik.”48

Fransa Lozan’ı Nasıl Değerlendiriyor?

Fransız L’Humanité gazetesi, Lozan Barış Antlaşması’nı


bağımsız Türk devletinin mevcudiyetinin tasdiki olarak değer-

ı
lendirerek Lozan’da 1922 yılı Kasım ayından bu yana süregelen

as
müzakereler neticesinde yarım ve kalıcı olmayan bir antlaşma
imza edildiğini iddia ediyor. Gazeteye göre Mezopotamya böl-
gesindeki petrol konusu Amerikan ve İngiliz tarafları arasın-
py
da çözümlenmemiş bir mesele olarak varlığını korumaktadır,
ilaveten borç kuponlarının geri ödemesi ve Osmanlı borçları
meselelerinin çözümlenmesi de net değildir. Bulgaristan açı-
ko
sından, kendisine Ege Denizi’ne çıkışının sağlanacağı vaadi de
hayata geçirilmemiştir. Yugoslavya da anlaşma şartlarından tam
olarak memnun olmadığından imzaya yanaşmamıştır. Gaze-
tenin paylaştığı görüşe göre Lozan Antlaşması’nda bir takım
s ın

hatalı noktalar mevcuttur ve bu haliyle antlaşma, barışı söz


konusu etse de gelecekte ortaya çıkması muhtemel bir savaşı
da önlemeye yetmeyecek.
Gazeteye göre, Türkiye açısından bakıldığında, en dikkate
ba

değer avantaj, Türk devletinin batılı modern devletler sevi-


yesinde egemenlik hakkına sahip olmasının, büyük güçler
tarafından resmen tanınmasıdır. Türkiye’de yenileşme faa-
liyetleri sürdürülürse, gelecekte bu ülke Asya’daki tüm İslam

48 “Simvole Tu Venizelu Meta Tin İpografi Tis İrinis (Barış İmzalandıktan Sonra
Venizelos’un Tavsiyeleri), Embros, 26 Temmuz 1923, s. 1. Akt. Erdem, “Yunan
Basınında Lozan...”, s. 65.
 254  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

devletleri tarafından ilgi görecek modern ve egemen bir devlet


olarak ortaya çıkacaktır.49
General Pellé Le Petit Parisien gazetesinin özel muhabirine
bir beyanat vermiştir. Pellé bu beyanatında Lozan’da hazırlanan
barış antlaşmasının nasıl karşılanırsa karşılansın artık neti-
celendiğini söyler. Bu neticeyi kabul ederek elde edilebilecek
faydaların kabul edilmesi gerektiğinin altını çizer. Pellé’e göre

ı
Lozan Antlaşması yalnızca Dünya Savaşı’nın devamı olan

as
anlaşmaları bitirmiyor, aynı zamanda Avrupa’nın 1911 yılından
itibaren yaşadığı çalkantıları neticelendirerek barış ve huzuru
getiriyor. Ayrıca bu antlaşma ile kapitülasyonlarartık yoktur.
py
Türkiye’deki yeni hükümetin bundan sonra her şeyi yeniden
yapması ve vücuda getirmesin zorunda olduğunu da ekler.50

L’IIustration Ne Diyor?
ko
Bir Fransızın gözünden Lozan Antlaşması’nın ne ma-
naya geldiğini, Robert Lambel tarafından kaleme alınan ve
L’IIustration (Paris) dergisinde yayımlanan makaleden anlıyoruz.
s ın

Lozan Barış Antlaşması’nın genel hatları ile okurlara su-


nulması ardından yazar, bu antlaşmanın Türk tarafına sunduğu
avantajları belirtmenin kendi başına yetersiz kalacağını ifade
ederek mevzubahis antlaşmanın Türkler açısından yeni bir rejim
ba

tesis ettiğini söylüyor ve devam ediyor: “Türkiye, anlaşma imza-


lanana değin ülkede tüm sahalarda çeşitli imtiyazlara sahip olan
Avrupalı güçler tarafından kontrol edilmişti. İşte bu durum, bir
hamle ile yerle bir ediliyor. Bu şekilde Türkiye, ilk defa diğer dev-

49 L’Humanité, 27 Temmuz 1923, s.3. Akt. Gülcan, Fransız Kaynaklarına Göre...,


s. 238.
50 Robert Vaucher, “Une declaration du General Pellé sur la paix de Lausanne”,
Le Petit Parisien, 20 Temmuz 1923, s. 3, akt. Sağlam, Batı Basınında..., s. 510.
TEMMUZ 1923  255 

letlerle “tam eşitlik ilkesi temelinde” münasebet kuran, egemen


ve bağımsız bir ülke olma mertebesine varmıştır.” Yazarın ifadesi
ile “şurası bir gerçek ki mevcut Türk devleti, eskinin Osmanlı
İmparatorluğu değildir. Bu ülke daha öncesinde aldatıcı saha-
larda kaybetmiş olduğu tüm her şeyi “sağlam bir biçimde” geri
almayı başardı. Yazara göre tüm bunlardan daha da ilgi çekeni,
ülkenin 1918’de savaştan mağlup ayrılışına rağmen, şaşkınlığa

ı
sebebiyet verecek şekilde, “zaferden pek de umamayacağı bir

as
saygınlık” ve özgürlük ile ortaya çıkmış olmasıydı. Yazar bu
duruma Müttefik devletlerin kendi aralarındaki siyasetlerinde
py
yaşadıkları uyumsuzluk ve kararsızlıklarına bağlıyor. Fakat milli
bağımsızlık hareketinin de hakkını teslim ederek, Mustafa Ke-
mal Paşa liderliğinde doruğa ulaşan Ankara’daki vatanseverlerin
karşı konulamaz iradelerine borçlu olduğunu da ekliyor. Yazar,
ko
Lozan Barış Antlaşmasını “bir tasfiye hareketi” olarak ele alıyor
ve nihai olarak fazlasıyla ihtiyaç duyulan barışın Doğu’da tesis
edildiği kadarıyla ulaştığı noktaları kutlamak gerektiğini vur-
guluyor. Bunun da ancak zaman içerisinde neticelerini görerek
s ın

değerlendirileceğini belirtiyor. Türk tarafı antlaşma şartlarını,


yazarın ifadesi ile “sadakatle ve dostça” uygulamalar ile hayata
geçirirse, bilhassa Fransız şirket ve nüfuzuna, var olma ve gide-
ba

rek zenginleşme fırsatı sağlayacağını ayrıca vurguluyor. Fakat


her ne koşulda olursa olsun Fransız uyruklarının bu noktadan
itibaren Türk devletinde, daha evvelinde benzeri görülmemiş
yepyeni bir durumla yüzleşeceğini de ayrıca belirterek, “Geçmiş-
teki bütün korunmalarından ve imtiyazlardan soyutlanmış bir
halde, yabancı bir ülkede bulunan herhangi bir yabancı haline
geldiklerini” yazıyor. Yazara göre tüm bu meselenin kilit noktası
 256  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ise, Türk devletinin topraklarında yaşayan yabancı uyruklara


karşı muamelesinin dostane mi yoksa düşmanca mı olacağıdır.51

ABD’den Lozan Değerlendirmeleri

Lozan Antlaşması’nın neticelenmesiyle birlikte anlaşmadan


memnun olanların yanında olmayanlar da dikkat çekmekte-
dir. Konuyla ilgili eski ABD’nin Türkiye Büyükelçisi Henry

ı
Morgenthau’nun basına verdiği demecini yayımlayan Amerikan

as
The New York Times, Morgenthau’nun Türkiye ve Sovyetlerin,
Avrupa’nın karışıklığından yararlandıklarını ve barışı tehdit
ettiklerini söylemektedir. Morgenthau, Lozan Konferansı’nın
py
fiyasko olduğunu ve Türklerin kendi kuvvetlerinden ziyade
İtilaf Devletlerinin aralarındaki anlaşmazlıklardan faydala-
narak şartlarını onlara kabul ettirmeyi başardıklarını ayrıca
ko
Amerika’nın ise konferansa gerekli önemi vermemesiyle büyük
bir hata yaptığını anlatmıştır.52
Washington’da yayımlanan Amerikan The Evening Star
gazetesi ise, “Morgenthau Birleşik Devletlerin Dünyaya Kar-
s ın

şı Sorumluluğunu Görüyor” başlığı ile Amerika’nın Osmanlı


Devleti’ndeki eski Büyükelçisi Henry Morgenthau’nun, bugün
Birleşik Devletler’de Siyaset Bilimleri Enstitüsü’nün açılış otu-
rumunda yapmış olduğu konuşmayı konu ediniyor. Aktarılana
göre Türklerin Lozan’daki zaferinden söz eden Morgenthau,
ba

Amerika Birleşik Devletleri’nin konferansa sadece gözlemci


olarak katılmasından üzüntü duyduğunu belirtiyor ve ülkesinin
artık bir dünya gücü olarak tüm görevlerini üstlenmesi gerek-
tiğini vurguluyordu.

51 Robert Lambel, L’IIustration (Paris), 28 Temmuz 1923. Akt. Şimşir, Dış


Basında..., s. 188-189.
52 The New York Times, 28 Temmuz 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında...,s. 190-191.
TEMMUZ 1923  257 

Büyükelçi Morgenthau, “Lozan Konferansı, hiç kuşkusuz


dünyaya şu büyük dersi veriyor: Büyük devletler bencil amaç-
larını ve bazı iş adamlarının açgözlülüğünü bir kenara bırakıp
düzgün bir iç gümrük ve hukuk sistemi kurmak için birleşme-
dikçe, Türkiye’deki Kemalistler ya da Rusya’daki Bolşevistler
gibi kararlı insanlardan oluşan küçük bir grup her an dünya
barışını tehdit edebilir” diyor.

ı
Morgenthau, Amerikalıların konferansta yalnız gözlemci

as
olarak katılıp, elleri kolları bağlı şekilde, tıpkı eğer Amerika
savaşa dâhil olmasaydı Almanların hepsine karşı zafer kazana-
cağı gibi, Türklerin konferansta diğer tüm ülkelere karşı nasıl
py
zafer kazandığını izlemek zorunda kalmasını neredeyse acına-
cak bir durum olarak ifade ediyor ve “Türklerin kısmen bizim
hareketsizliğimiz sayesinde başarılı bir şekilde karşı koymaları,
diğer ülkeleri barış antlaşmalarını sadece bir kâğıt parçası ola-
ko
rak görmeye teşvik ederse, gelecekte bunun sorumlusu biz mi
olacağız?”53 diye soruyor.
Büyükelçi, Türkiye’nin Lozan’daki başarılarını kısmen
ABD’nin hareketsiz kalmasına bağlıyor.
s ın

Amerikan The Evening Star gazetesi ise Türk-Amerikan ta-


rafları arasında anlaşmaya eklenmek üzere, Amerikan talepleri
konusunun gelecekte müzakere edileceğini yazmıştır. Habere göre
yapılacak müzakereyi açık bırakan formülün hükümleri uyarınca
ba

hem Türkiye hem de Amerika Birleşik Devletleri karşılıklı olarak


bu müzakereleri yürütmek ve bu müzakereler yoluyla kabul edi-
lebilir taleplerin niteliğine karar vermek ve ayrıca bunları düzen-
lemek için bir yöntem sağlamakla yükümlüdür. Hem Amerikan
müzakerelerini yürüten İsviçre’deki Amerikan Ortaelçisi Joseph

53 “Morgenthau Sees U.S. Duity to World”, The Evening Star, 27 Temmuz 1923,
s. 16.
 258  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

C. Grew hem de Türk delegasyonunun lideri İsmet Paşa, formü-


lün metnini kendi hükümetlerine telgrafla göndermişlerdir. The
Evening Star, bu konunun devamını “Belirgin Bir Hayal Kırıklığı”
alt başlığı ile açıklamıştır. Habere göre İsmet Bey, Mr. Grew’ün
azınlık haklarının korunmasına dair ne gibi adımlar atılacağını
sorduğu mektubuna cevap olarak Misak-ı Milli’yi hatırlatmıştır.
Ayrıca İsmet Paşa’nın yaptıkları değerlendirme ardından Grew’ün
istediği azınlıklar konusunun imkânsız olduğunu söylediği çünkü

ı
Misak-ı Milli’nin diğer ülkelerle azınlıklarla ilgili antlaşmalar

as
öngörmesine rağmen ABD’nin bu konuda antlaşma müzakere
etmesi önerilmemektedir.54
Lozan Antlaşması’nın imzalanmasının yarattığı neticeler-
py
den birisini paylaşan Avustralya’da yayımlanan Western Argus
gazetesinin “Türk Barış Antlaşması” başlıklı haberi ön plana
çıkıyor. Haberde, Avam Kamarası’nda Sömürge Ofisi’nin tah-
ko
minleri üzerine konuşan Binbaşı Ormsby-Gore’nin Lozan
Antlaşması’nın imzalanmasıyla Irak ve Filistin’deki Türk hak-
larının fiilen sona erdiğini belirttiği söylenmiştir. Ayrıca Avam
Kamarası’nda bir soruyu yanıtlayan Bay Ronald McNeill, Tür-
kiye ile diplomatik ve konsolosluk ilişkilerinin en kısa sürede
s ın

yeniden tesis edileceğini söylediğinden bahsedilmiştir.55


ba

54 “U.S. Claims Remain For Future Parley”, The Evening Star, 31 Temmuz 1923,
s. 1.
55 Western Argus, 31 Temmuz 1923.
AĞUSTOS 1923

ı
as
Bulgaristan’ın Lozan Barışı’na Bakışı

Slovo (Sofya) gazetesinin Bulgaristan’ın İstanbul Konsolos


Yardımcısı A. Yaranof imzalı “Lozan Barışı” başlıklı haberinde
py
bir defa kesilen ve birkaç defa ertelenen bir taraftan Yunanistan,
öte yandan Batılı devletlerin sebebiyet verdiği uzun ve zorlu
görüşmelerin neticesinde barışı belirleyecek olan anlaşmanın
ko
tam metninin belirlendiğini söylemiştir. “Oldukça hacimli”
olarak tarif edilen Barış Antlaşması’nın 24 Temmuz’da törenle
imzalandığı ve kısa bir sürenin ardından onaylanmasıyla birlikte
imzalayan herkes için yürürlüğe gireceği anlatılmıştır. Slovo
gazetesi, anlaşmanın tamamıyla ilgili bilgileri olmadığını, ancak
s ın

anlaşma neticesinde Türkiye’nin “hem Yunanistan’a karşı savaş


alanında hem de Batılı güçlere karşı diplomatik alanda” zafer
kazandığını ifade etmiştir. Türkiye’nin Doğu Trakya ve İzmir
gibi değerli topraklarını sıcak savaş ile tekrardan elde ettiğini
ba

ve başarılı diplomasisi neticesinde bütün Büyük devletlere karşı


kapitülasyonlardan kurtulmayı başararak tam bağımsız ve ege-
men bir devlet olmayı başardığı dile getirilmiştir.
Haberde görüşmeler esnasında Bulgaristan’ı da ilgilendiren
ve Bulgaristan var olana kadar da Bulgaristan’ı ilgilendirecek
olan açık denize çıkış yolları sorunu hakkında görüşlerini an-
latmak için davet edildiklerini söylemiş ancak iyi argümanla-
 260  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ra dayanan ve kuvvetli bir desteğe sahip olmayan tezlerinin


başarısız olduğunu da eklemiştir. Bu başarısız neticeden ise
memnun olmamaya sonuna kadar hakları olduğunu düşün-
müştür. Ancak bu başarısızlıklarının komşusu olan Türkiye’nin
elde ettiği başarıdan dolayı kendilerini üzmemeleri gerektiğini
ekler. Türklerin başarısının kendilerini sevindirmesi gerektiğini
çünkü bu başarının aynı zamanda kendi başarıları olduğunu

ı
söylerken genel anlamıyla kaybeden her ülkenin, kendisine

as
büyük ve haksız kayıplar getirmiş olan antlaşmanın kendi le-
hine düzeltmeye hakkı olduğunu da hatırlatır. Ancak bu genel
kanıya rağmen özellikler kapitülasyanlardan kurtulabilmeleri
hususunda Türklerin başarısından dolayı memnun olmak için
py
özel nedenleri olduklarını anlatır.
Slovo gazetesi haberinin devamında bilindiği üzere Türkiye
ve Bulgaristan’ın ekonomik anlamda birbirlerine sıkı sıkıya
ko
bağlı bulunduklarını hatırlatarak Balkan Harbi’nden evvel ve
bu harbin hemen sonrasında iki ülke ilişkilerinde ticari faa-
liyetlerin mümkün olduğu ölçüde gelişmesi için bir mal mü-
badelesi sistemi oluşturmak amacıyla görüşmeler yaptıklarını
s ın

söyler. Ancak Türk delegelerin Bulgarlar bu soruyu her gün-


deme getirdiklerinde, kapitülasyonların önlerinde durduğunu
görmeleri; bu kapitülasyonlar nedeniyle Türkiye, Bulgaristan’ın
yararlandığı bütün devletlere aynı ayrıcaklıları vermek zorunda
kalacağından ilerlemenin sağlanamadığı anlatılmıştır. Habere
ba

göre bütün bu süreçler ardından Lozan Antlaşmasıyla, Türkiye


ile Bulgaristan arasındaki ekonomik yakınlaşmanın önündeki en
büyük engeli ortadan kaldırılmıştır, bu yakınlaşmaya iki komşu
da ihtiyaç duymaktadır. Ayrıca, yabancılar vergiden muafiyet
hakkı ve konsolosluk mahkemelerinin korunması hakkından
yararlanırken Bulgar tebaası bu imtiyazlardan mahrum bırakıldı
ve kendilerini olumsuz bir durumda buldular ki, Türkiye’deki
AĞUSTOS 1923  261 

kapitülasyonlardan yararlanma hakkı olmayan ve güçlü dış


rekabetle karşı karşıya kalan biz Bulgarların, kapitülasyonların
kaldırılmasından memnun olmaya ve komşularımızı tebrik
etmeye her türlü hakkımız var.1

Bulgar Basınına Göre Lozan Barışı

La Bulgarie (Sofya) gazetesinin “Lozan Barışı” başlıklı ha-

ı
berinde Lozan Antlaşması’nın Bulgaristan için ne anlama gel-

as
diği ele alınmıştır. Haberde Türkiye açısından mevcut durumun
nasıl olduğu Bulgar bakış açısıyla anlatılmaya devam etmiştir.
Bulgar bakış açısına göre Türkiye için durum artık daha da net-
py
tir. Türklerin Avrupa’ya dönüşü, Balkan sorununun çehresini
değiştirdi. Güneydoğu komşularımızla aramızda hiçbir fark bu-
lunmadığından, iki ülke arasındaki ilişkiler ancak barışın tesisi
ko
ile inşa edilebilir. Bu barışın Türkiye ile Bulgaristan’ın karşılıklı
ekonomik durumu üzerindeki yararlı etkilerine gelince, onları
tek tek saymaya gerek yok. Bulgar ihraç ürünlerinin doğası ve
coğrafi konumu, İstanbul’u her zaman ticaretimizin ana çıkış
noktası yapmıştır. İzmir ve Küçük Asya’nın diğer limanları da
s ın

ihracatımızın büyük bir bölümünü cezbediyor. Türkiye tarafından


bakıldığında bizimle aktif ticaret yapıyor. Ancak bizim ekonomik
durumumuzda önemli bir iyileşme beklediğimiz bu alışverişleri
bir an önce ve normal şartlarda yeniden başlatmamız gerekiyor.
ba

Türk-Yunan ihtilafının çözümünden sadece iki komşumuz


arasında barışın yeniden tesis edilmesini ummuş olsaydık, ancak
Lozan’daki müzakereleri alkışlardık. Fakat Doğu dengesini
daha sağlam temeller üzerine oturtmak için toplanan bu zah-
metli konferans, Bulgaristan’ın bir hakkını tanıma görevini de

1 Bilal Şimşir, Dış Basında Atatürk, Cilt I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara
2019, s. 265-266, No.107.
 262  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

üstlendi. Lozan Konferansı’nın bu görevde başarısız olduğunu


söylemeseydik, tarihi hakikati zora sokmuş olurduk. Konferans,
biraz daha iyi niyet ve kararla Bulgaristan’ın Ege Denizi’ne çıkışı
sorununu herkesi tatmin edecek şekilde çözebilirdi. Bu sadece
Neuilly Antlaşması’nın 48. Maddesinde yer alan vaatlere pratik
bir çözüm bulma meselesiydi. Meriç boyunca Türkiye sınırının
yeniden kurulması, böyle bir çözüm için neredeyse ideal koşul-
ları yarattı ancak Konferans bununla ilgilenmedi. Çalışmasını

ı
pekiştirmek için mükemmel bir fırsatı kaçırdı.

as
Haberinin devamında La Bulgarie gazetesine göre “Bulga-
ristan, Neuilly Antlaşması’na mutlak saygı duyduğunu fiilen
kanıtladı. Davranışının sadakati bugün herkes tarafından kabul
py
ediliyor ve son zamanlarda ülkede meydana gelen değişiklik
bu tavrı daha da rahatlattı. Bu vefalı tutumun hak ettiği ödülü
almadığını bugün daha da büyük bir üzüntüyle ifade etmek-
ko
tedir. Gerçekleşmiş olaylar politikasına saygı duydukları için
Balkan halkını sık sık suçlamayı severiz. Bununla birlikte, bu
politikanın yarımadamızın dışında ateşli taraftarları olduğunu
ve gerçekleşmiş olayları onaylayanların bu taraftarlar olduğunu
kabul etmek gerekecektir. Ülkemiz, Ege Denizi üzerindeki
s ın

iddiamız hakkını saklı tutmaktadır. Bununla birlikte, bunu ba-


şarmaya çalışacağı, bir oldubitti de değildir. Balkan çıkarlarıyla
uyum içinde, doğanın kendisine bahşettiği şeyi elde etmesini
sağlamak için başkalarının bilgeliğini bekleyecek sabrı vardı.2
ba

İngiltere’de Lozan Tartışmaları

Lozan Antlaşması’nın onaylanmasıyla alakalı olarak İn-


giliz Avam Kamarası’nda gerçekleşen görüşmeler esnasında
Lloyd George sinirli ve saldırgan bir tutum sergilemiş, özel-

2 Şimşir, Dış Basında Atatürk, s. 264-265. No.106.


AĞUSTOS 1923  263 

likle McNeill’e karşı sert bir tutum takınmıştır. Lloyd George,


Lozan ile Paris ve San Remo kararlarının bir karşılaştırmasını
yapmıştır. George’un karşılaştırmasına göre “Lozan Antlaşması
ile Türkiye’ye Avrupa’da topraklar bırakıldığını, Boğazlar’da
öncekine nazaran Türklere daha fazla haklar tanındığını söy-
lemiş, Paris ve San Remo’da kapitülasyonların kaldırılmasının
sözünün dahi edilmemiş olduğunu” belirtmiştir. Buna karşılık

ı
Ormsby-Gore, Lloyd George’a Türkiye’yle barış antlaşması

as
imzalanabilmesi için kendisinin ne yaptığını sormuş, “Kapitü-
lasyonların kaldırılmaması için Lozan Antlaşması’nı ilga edip,
Türklerle yeniden savaşa mı başlayalım?” demiştir. Ardından
py
Ormsby-Gore şöyle demiştir:
“Biz hükûmeti destekliyoruz ve bundan böyle de dış politika
konusunda Lloyd George’un daha fazla sorusuyla karşılaşmak
istemiyoruz. Bana göre, dört senedir çektiğimiz sıkıntıların
ko
büyük bir kısmı sayın milletvekilinin dış politikamızı yürütür-
ken uyguladığı metotlar yüzünden olmuştur. Güç meselelerle
karşı karşıya bulunduğumuz ve Musul gibi önemli konularda
görüşmeye devam edildiği şu sıralarda, Avam Kamarası’nda ve
s ın

imparatorluk içinde ayrılıkları gösteren oturumlardan kaçınıp,


Türkiye’yle gerçek bir barış imzalanması için birlikte hareket
etmemiz lüzumuna inanıyorum.”

İngiliz Parlamentosunda Türkiye’yle barışın neticelenmesi


ba

mevzusu konuşulurken, Dışişleri Bakanlığı’nda Devlet Bakanı


McNeil, barış antlaşmasının nihayete ermesinin gecikmesinin
başlıca nedenini ABD’nin manda kabul edip etmemekte tered-
düt etmesiyle Paris Konferansı’nı oyalaması olarak göstermiştir.
Ayrıca McNeil, savaş süresince Türkleri askeri güçlerinin sıfır
olmasına rağmen, Anadolu’da bir açıdan İstanbul’daki hükümet-
lere karşı isyankâr bir tutum olarak Türk Milliyetçi Partisi’nin
 264  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

teşekkül ettiğini söylemiştir. McNeil’in konuşmasının devamı


şu şekildedir: “Bugün durumu öğrenmiş olmamıza rağmen,
başlangıçta bu harekete gereken önem verilmemiş ve ancak
Mustafa Kemal’in Anadolu’da önemli ölçüde kuvvet sağlayarak
İtilaf Devletleri’ne karşı direnmesinden sonra İtilaf Devletleri
durumu anlayabilmişlerdir. Herkes önceden ne olacağını kes-
tirecek zekaya sahip olamaz. Tarihte ilk defa Türkiye Devleti

ı
kendi milli sınırlarına sahip bir bütün olarak ortaya çıkmaktadır.
Asırlar boyunca dağınık bir imparatorluk olan Türkiye, şimdi ilk

as
defa gerçek toprakları üzerinde, halkı tamamen Türk olan bir
devlet olarak vücut bulmaktadır. Din ve ırk bakımından birlik arz
eden yeni bir Türkiye Devleti kurulmuştur ve bu Türkiye Devleti
py
barış anlaşmasını imzalamıştır. Bu şartlar altında Lozan’da bir
barış antlaşması dikte edecek durumda değildik ve Türklerle
bir antlaşmanın, bu mecliste bir kanun görüşür gibi her madde
ko
üzerinde, eşit şartlar altında görüşmek zorunda bulunduk...”3
Ayrıca The Times gazetesinin Yakın Doğu muhabiri
İstanbul’dan Türkiye ile ilgili uzun bir mektubu İngiltere’ye
göndermiştir. Muhabir, İstanbul’daki insanlar arasında gelecekle
s ın

ilgili ümitli ve ümitsiz insanların bulunduğunu, şehrin harap


bir halde olduğunu, bir milyonu aşkın nüfusu aşkın bu şehirde
Avrupa başkentlerinde olan rahatlığın olmadığını, iyi bahçeler,
iyi tiyatrolar ve iyi eğlence yerleri bulunmadığını yazmıştır.
Yazısının devamında Türkiye’de İngilizlerin nüfuz ve itibarının
ba

yüksek olduğunu söylemiştir. Yazara göre yeni Türkiye bundan


sonra Avrupa’dan toprak elde etmeye çalışmayarak Kafkaslar’a
doğru ilerlemek isteyecek ve Ruslarla olan husumetini savaşa
kadar ilerleterek İngiltere’yle dostluk kurmayı talep edecek-
tir. Ayrıca Türkiye’nin elinde sonunda borç isteyeceğini ancak

3 Taner Baytok, İngiliz Belgeleriyle Sevr’den Lozan’a Dünden Bugüne Değişen Ne


Var?, Doğan Kitap Yayınları, İstanbul 2007, s. 362- 364.
AĞUSTOS 1923  265 

bundan önce kendi imkânlarıyla çabalayacağını nihayetinde dış


borca ihtiyacı olacağını fark edeceğini düşünmüştür.4

Türk- ABD Antlaşması

Lozan Barış Antlaşması imzalandıktan sonra, genel ant-


laşmaya taraf olmadığı için imzası bulunmayan Amerika ile
Türkiye arasında ayrı bir antlaşma imzalanıyor. Washington’da

ı
yayımlanan The Evening Star gazetesi, “Türk Antlaşmasının

as
İmzası Resmen Bildirildi” manşetli haberinde iki devlet arasında
imzalanan Dostluk ve Ticaret Antlaşması’ndan söz ediyor.
Gazetede aktarıldığı üzere Amerikan Dışişleri Bakanlığı
py
tarafından dün gece yapılan açıklamada, Türk-Amerikan Dost-
luk ve Ticaret Antlaşması’nın Lozan’da imzalandığının resmi
olarak bildirildiği duyuruldu. Lozan’daki Ortaelçi Grew’den
ko
gelen haberlerde, antlaşmanın kendisi ve İsmet Paşa tarafından
imzalandığı belirtiliyordu. Antlaşmanın onay konusunda ise
Amerikan Dışişleri Bakanlığı açıklamasında, her iki hükümetin
de ilgili hükümete karşı, erken bir tarihte daha ayrıntılı olarak
ele alınacağı belirtilen taleplerin çözüm şekline ilişkin bir an-
s ın

laşmaya varılıncaya kadar onaylamayı bekletme hakkını saklı


tuttuğunun açıklandığı bildiriliyor.
Haberde antlaşmanın Türk-Amerikan ilişkilerinde baş-
lattığı yeni rejim hakkında da bilgi veriliyor. Hukuk alanında
ba

Türkiye’deki Amerikan konsolosluk görevlilerinin başkanlık


ettiği mahkemelerin işlevini yitirdiği ve yerli ya da vatandaşlığa
kabul edilmiş Amerikan vatandaşlarının Türk hukukuna tabi
oldukları ifade ediliyor. Bununla birlikte Türkiye’de ikamet
eden ya da ticaret yapan Hıristiyan devletlerin uyruklarına ülke

4 “Turkey to-day”, The Times, 17 Ağustos 1923, s. 9, akt. Sağlam, Batı Basınında...,
s. 531-531.
 266  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

dışı haklar tanıyan eski kapitülasyonların yerine, Amerikan ya


da diğer yabancı ulusları ilgilendiren yasal işlemlerde yabancı
danışmanlar ve gözlemciler görevlendirilmesi için hüküm ge-
tiriliyor. The Evening Star, tüm müzakereler süresinde dostane
bir tutum sergilemeye çaba gösteren Washington Hükümeti’nin,
Türkiye ile er ya da geç bir antlaşmayla çözüme kavuşturulması
gereken bazı önemli konuları şimdilik bir kenara bırakmaya razı

ı
olduğunu söylüyor. Bu önemli konular arasında ikamet etmek

as
ve iş yapmak üzere Türk topraklarına geri dönen Türk köken-
li Amerikalıların statüsü sorununun da yer aldığı belirtiliyor.
Gazetede aktarılana göre Türk hükümeti bu gibi durumlarda
py
bireyin Amerikan vatandaşlığını tanımamaktadır. Amerikan
hükümeti, vatandaşlığa kabul politikası uyarınca, vatandaşlığa
kabul edilen bu Amerikalılara vatandaşlığın tam korumasını
ko
sağlamak zorunda olduğundan, bu sorun sadece Türkiye’de değil,
vatandaşlığa kabulün belirtilen koşullar altında tanınmadığı
diğer ülkelerde de her zaman zorluklar barındıran bir mesele
olmuştur. Suçluların iadesi meselesinde de Lozan’da imzala-
s ın

nan anlaşmanın, belirli suçlarla itham edilen kişilerin Birleşik


Devletler ile Türkiye arasında karşılıklı iadesini öngördüğü
ifade ediliyor. 5
ba

12 Yıllık Savaşın Sonu

Lozan Barış Antlaşması ile ilgili olarak Fransız Correspon-


dance d’Orient’de (Paris) “Lozan Barışı” başlığıyla yayımlanan
yazıda, antlaşmanın Fransız tarafında nasıl değerlendirildiğini
şu ifadelerle öğreniyoruz:

5 “Signing Turk Pact Officially Noted”, The Evening Star, 7 Ağustos 1923, s. 12.
AĞUSTOS 1923  267 

“24 Temmuz 1923’te Lozan’da Doğu’da barışın yeniden tesis


edilmesini tasdik eden antlaşma imzalandı. Bu anlaşma, prensip
olarak, on iki yıldır neredeyse kesintisiz devam eden bir dizi
savaşın sonudur. Böyle bir olay, öyle görünüyor ki, en azından
çok açık bir rahatlama izlenimi uyandırırdı. Aksine, yalnızca
ilgisizlik ve şüphecilik ve hatta hoşnutsuzluk tezahürlerine yol
açtı. Haddinden fazla şaşırmalı mıyız?

ı
Genel kayıtsızlığı iki neden çok iyi açıklıyor. Birincisi, dün-

as
yada genel bir düzensizlik durumunun devam etmesidir. Çok
fazla sorunumuz var. Bizi doğudaki karmaşalardan çok daha
fazla etkileyen çok sayıda ciddi sorun dikkatimizi çekmeyi isti-
yor. Gelecek bu kadar belirsizken birkaç zorluk daha az olmuş
py
daha çok olmuş ne önemi var? Doğu da bir savaş mı? Özetle,
1918 sonbaharından itibaren askerlerimiz için o iş bitmişti.
O zamandan beri yaşanan olaylar çok ciddi riskler barındıra-
ko
bilir ve önemli çıkarları (Versay Antlaşması’nın aksilikleriyle
karşılaştırıldığında ikincil çıkarlar) etkileyebilirdi. Şu şekilde
mantık yürütüyoruz: ‘İki şeyden biri: ya Almanya’nın işleri
lehimize çalışacak ve o zaman Doğu’ya hızla yetişebileceğiz;
ya da Avrupa karmaşası devam edecek.’
s ın

Kayıtsızlığın ikinci nedeni, Lozan’ın sonu gelmeyen


inkârlarının yavaşlığıdır. Boş tartışmalara adanmış yüz top-
lantıyla dolu bir günün can sıkıntısına hangi sabır dayanabilirdi!
ba

Çaba ve sonuç arasındaki orantısızlık gerçekten çok büyük.


Misak-ı Milli’nin temel ve yalın taleplerinin bir kaydına varmak
için bu kadar zahmete katlanmak gerekli miydi? Kapitülasyon-
ların kaldırılmasının sınırı, müstakbel Türk hükümetiyle gele-
cekte yapılacak anlaşmalara tabi yerleşimlerin ve imtiyazların
geleceği, barış zamanında açılan ve savaş zamanında kapanan
Boğazlar: Hepsi bu kadar. Nasıl iyi sonuçlandıracağımızı bi-
lemedik. Türkiye’ye yerine getirmeye ne iradesi ne de imkânı
 268  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

olan mali taahhütleri yerine getirmenin imkânsızlığı ve rızası


olmadan yapmanın da bir o kadar açık imkânsızlığı kabul edil-
diği andan itibaren havluyu atmak çok kolaydı. Türk inadının
ardındaki Amerikan, İngiliz ve Fransız çıkarlarının kıyasıya
rekabetini göstermekten başka sonuç alınamayan haftalar hâlâ
boşa gidiyordu. Sonunda bu güzel şovun perdesini indirmeye
karar verdik. Bundan gerçekten hiçbir şey anlamayan kitlelerin

ı
kayıtsızlığına nasıl şaşırabiliriz?..”6

as
Lozan Barış Antlaşması sonrasında Türkiye ile Fransa ara-
sındaki ilişkilerin seyri konusunda Fransız Correspondance
d’Orient’te (Paris) yayımlanan yazının devamında şu ifadeleri
py
görüyoruz:
“...Lozan Antlaşması’nın maddelerini yeniden okuduğumuz
zaman üzülmekten kendimizi alamıyoruz: Mudanya mütare-
ko
kesi sırasında geçmişi yeniden canlandırmanın imkansızlığını
anlayan Fransa, İsmet Paşa’nın peş peşe verdiği tavizlere cesa-
retle inisiyatif alsaydı ne olurdu? Tavizlerimiz konuşulmayacak,
okullarımız boykot edilmeyecek, Anadolu’nun kalkınmasında
s ın

İngiltere ve Amerika ön saflarda olmayacaktı. Sözde bir ittifaka


sadakat bahanesiyle, İngilizlerin Yunanlılarla yaptıkları uzlaş-
maları unutmaları, Türklerle uzlaşmaları ve yerimizi almaları
bize gerekli zamanı kazandırdı. Bunda Lozan müzakerecile-
ba

rinin sorumluluğu oldukça ikincildir. Bazıları bu görev için


kötü seçilmiş olabilir. En yetenekli zanaatkârlar bile yanlış
bir temel tasarımını düzeltemezdi. General Pellé kendisi bile
tüm becerisine rağmen bunu yapamadı. Başarısızlıklarımızın
sorumluluğu, 1923 politikasının 1914 politikasıyla aynı olma-
yabileceğini görmezden gelmekte ısrar edenlere aittir.

6 Şimşir, Dış Basında Atatürk, s.277-278. No. 112.


AĞUSTOS 1923  269 

Lozan Antlaşması tüm geçmişi silip süpürdüğüne ve Doğu


sorununda yeni bir aşama başlattığına göre, şimdi bunu anlama-
ya karar verir miyiz? Mücadelenin ateşlediği Türkiye, savaştan
çok kendi mizacına uygun olmayan sorunlarla karşı karşıya
kalacaktır. Kendisini çağdaş devletler arasına kabul ettirmiştir.
Bu bir özgüven artışıdır. Gerçek başarı, örgütsel çabalarının et-
kinliğine bağlı olacaktır. Başarılı olmak için güvenilir rehberlere
ve çıkar gözetmeyen dostluklara ihtiyacı olacak. Bunları sadece

ı
Fransa sağlayabilir. Amerikalılar petrol ve ticareti düşünür. İn-

as
gilizler hegemonya hayallerine sadık kalır. Fransa ne Türkiye’yi
sömürmeyi ne de başarısızlıklarını izlemeyi düşünüyor. Türk-
lerin bunu çok geçmeden fark edeceğine inanıyoruz. Şu anda
py
bize karşı pek iyi niyetli değiller, bunu saklamanın faydası yok.
Onlara, eski esaretleri geri getirme ve fahiş ödemeler talep etme
konusunda en kararlı kişiler olarak empoze edildik. Elbette,
haklarımızdan vazgeçmek zorunda kaldığımız anda kendimizi
ko
daha pohpohlayıcı bir ışık altında gösterebilirdik. Bununla
birlikte, bunlar unutulacak ve eğer İngiltere’nin tuzaklarına
düşmezsek ve Alman meselesini nasıl iyi bir şekilde sona er-
direceğimizi bilirsek, yakında Doğu’da muzaffer gücün tüm
s ın

prestijiyle görünebileceğiz. Türkler böyle bir varlığın değerini


yanlış anlayacak insanlar değildir. Yok edilmekten kurtulmuş-
larsa hiçbir tehditten güvende olmadıklarını çok iyi bilirler ve
ona göre manevra yaparlar.”7
ba

Amiral Bristol İsmet Paşa Görüşmesini Anlatıyor

Lozan Barış Antlaşması sonrasında Amerikan Yüksek Ko-


miseri Amiral Bristol, bugün İsmet Paşa ile yaptığı görüşmeyi
kendi cümleleriyle bize şöyle anlatıyor:

7 Şimşir, Dış Basında Atatürk, s. 281-282. No. 112.


 270  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

“Randevum üzerine İsmet Paşa’yı Babıâli’de Adnan Bey’in


makamında ziyaret ettim. Bir gün önce Pera Palas Oteli’nde
görüştüğüm İsmet Paşa tarafından yine çok samimi bir şekilde
karşılandım. İsmet Paşa’nın bana gerçekten saygı duyduğunu
ve davranışlarının (herhangi bir şeyden) etkilenmediğini dü-
şünüyorum. Örneğin, görüşmemiz sırasında ilk Konferanstan
dönerken trende yaptığımız konuşmaya atıfta bulundu ve o
zaman ona ne yapması gerektiğini söylediğimi ve onun da

ı
bunu yaptığını söyledi. Bu büyük ölçüde doğruydu. O zaman

as
kendisine, Lozan’da üzerinde anlaşmaya varılmış olan hiçbir
şeyi bozmamanın, müzakerelerin yeniden başlaması halinde
tüm tartışmayı yeniden başlatmamak için arzu edilir olduğunu
py
vurgulamıştım. Lozan’da Müttefikler tarafından yapılan öneriyi
ve bununla bağlantılı olarak Türk önerisini paragraf paragraf,
madde madde içeren bir paralel hazırlamasını önermiştim.
Lozan’daki müzakerelerin başarıyla sonuçlanmasından dolayı
ko
kendisini tebrik etmek istediğimi belirterek konuşmaya başla-
dım. Çok zor bir görev üstlenmişti ve bu görevi, daima büyük
bir başarı elde ettiğini hissedebileceği şekilde yerine getirmişti.
Bana öyle geliyordu ki, ülkesi onu sevinçle karşılayarak hakkını
s ın

veriyordu. Bu, Türkiye tarihinde çok önemli bir tarihe işaret


ediyordu. Yine de bu barış antlaşmasının tam anlamıyla başarıya
ulaşması için Türkiye’nin önünde yeni bir hükümet kurmak
ve savaşın yıkımlarını yeniden inşa etmek gibi çok zor bir iş
ba

olduğunu anladığından emindim. İsmet Paşa sözlerim için


bana teşekkür etti ve bunları özellikle takdir ettiğini, çünkü
kendisinin ve Türk halkının, davalarına her zaman sempati
duyduğumu ve onlara adil davrandığımı hissettiklerini söyle-
di. (Bu son söz beni çok memnun etti.) Kendisine, Lozan’da
kendi heyetiyle bizim heyetimiz arasında sorunlar çıktığında,
İstanbul’da Adnan Bey’e, her iki heyetin de hem Türkiye hem
de Amerika için adil ve hakkaniyetli bir sonuca varmayı iç-
AĞUSTOS 1923  271 

tenlikle umduklarına inandığımı söylediğimi hatırlattım. Bu


nedenle fikir ayrılıklarının giderilebileceğine ve bir antlaşma
imzalanacağına inanıyordum. Ancak, henüz çözüme kavuştu-
rulmamış bir tazminat talebi sorunu var gibi görünüyordu. Ama
aynı şekilde, bir araya gelip konuştuğumuzda soruna uygun
bir çözüm bulabileceğimize de inanıyordum. İsmet Paşa bu
fikre çok içtenlikle katıldı. Konuşma, daha önce bahsettiklerim
dışında herhangi bir özel nokta olmaksızın, daha samimi ve

ı
çok dostane bir konuşma oldu. Konuşma sırasında İsmet Paşa

as
dostluk duygularının bir ifadesi olarak iki kez elini benimkinin
üzerine koydu. Konuşma, olağan diplomatik türden değil, daha
samimi ve dostça olması dışında, genellikle bu tür koşullar
py
altında gerçekleşen bir konuşmaydı.”8

ABD Dışişleri, Chester İmtiyazına Desteğini Reddetti


ko
Amerikan The Seattle Star gazetesine göre Amerika-Türk
sanayi anlaşması ABD’nin açık kapı politikasının bir sonucudur.
Habere göre Amerika Birleşik Devletleri ve İngiltere arasında
Türkiye’deki petrol yatakları konusunda uzun süredir devam
s ın

eden sessiz savaş, bugün yeni bir alanda alevlendi. Dışişleri


Bakanlığı, kendisinin ya da yönetimin Küçük Asya’daki ünlü
Chester imtiyazına Washington’un manevi ya da siyasi desteğini
vaat ettiğini kategorik olarak reddetmek zorunda hissetti ve
ba

anlaşmazlık durumunda imtiyazın geçerliliğini hiçbir şekilde


savunmak zorunda olmadığını ekledi. Büyük Güçlerin aylardır
Türkiye ile bir tür barış yapmaya çalıştığı İsviçre’nin Lozan
kentinde, gözlemci olarak hareket eden ABD Ortaelçisi Jo-
seph C. Grew, İngiliz tavizlerinin anlaşmanın bir parçası olarak

8 NARA, Amiral Bristol’un Savaş Günlükleri, 867.00/1712, 11. 08. 1923, s.


1-2.
 272  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

onaylanmasını önlemek için neredeyse barış imzalanırken işlere


çomak soktu. İngiltere adına hareket eden Sir Horace Rumbold,
Ortaelçi Grew’u harekete geçiren nedenler konusunda şaşkın
olduğunu söyleyerek protesto etti. Kısa bir süre önce Anka-
ra’daki Türk Meclisi tarafından kabul edilen bu Chester imti-
yazı, Osmanlı-Amerikan Kalkınma Şirketi’ne Küçük Asya’da
yaklaşık 2.400 mil uzunluğunda demiryolu inşa etme, hattın

ı
her iki tarafında 12 mil derinliğe kadar toprak işletme; petrol

as
yatakları, bakır, demir ve diğer madenleri geliştirme; limanlar,
şehirler, elektrik santralleri, telefon ve telgraf sistemleri, oteller
ve bankalar inşa etme ve ağaçlandırma ve benzeri faaliyetlerde
bulunma hakkı veriyor.9
py
Ayrıca diğer bir Amerikan gazetesi olan The Evening Star’ın
da Türk-Amerikan anlaşmasını ele aldığı görülmektedir. The
ko
Evening Star, Türkiye ve Amerika Birleşik Devletleri ara-
sında anlaşma, 6 Ağustos’ta Grew ve İsmet Paşa tarafından
imzalandığından bahsetmiştir. Bahsi geçen anlaşmalardan biri
(ana anlaşma) 1830 tarihli eski anlaşmanın yerine geçmek-
tedir. Diğeri ise sadece suçluların iadesi ile ilgilidir. Haberin
s ın

devamında Grew’e göre bu anlaşmalar iki ülke arasında yakın


ve yararlı bir iş birliğine olanak sağlamaktadır. Bu ifadenin
belli bir iyimserlik taşıdığının düşünülebileceğini ifade eden
haberde, bu anlaşmalarla Amerika Birleşik Devletleri’nin
ba

Türkiye’deki vatandaşlarına en çok kayrılan ülke muamelesi


sağlanacağını da eklemiştir.10

9 “Chester Oil Concession Is Not Backed by U.S.”, The Seattle Star, 14 Ağustos
1923, s. 8.
10 “The Story The Week Has Told”, The Evening Star, 12 Ağustos 1923, s. 5.
AĞUSTOS 1923  273 

Gözler II. TBMM’de

Lozan Anlaşması’nın neticelendirilmesi ve Ankara


Meclisi’nin faaliyetleri yabancı ülkelerin dikkatini çekmektedir.
Bu konuyla ilgili İngiliz yıllık raporlarına yeni meclis ile ilgili
meclisin 286 kişiden oluştuğu ve bu kişilerden yarısından az
bir bölümünün eski Meclis üyeleri olduğu söylenmiştir. Ayrı-
ca meclis üyelerinin tamamının Müslüman olduğuna dikkat

ı
çekilerek “yaranmak amacıyla yapılan bir iki küçük gösteri dı-

as
şında, Hristiyan azınlıklara seçimlerde yer verilmedi” ifadeleri
kullanılmıştır. Raporda bir ara eski Hahambaşı Haim Naum’un
adının, İstanbul’un olası adayı olarak geçtiği ancak seçilenler
py
arasında hiçbir Yahudi’nin bulunmadığı belirtilmiştir. Rapor
şu şekilde devam etmiştir:
“Meclisin açılışı 11 Ağustos’ta gerçekleşti. İki gün sonra
ko
hemen hemen oybirliğiyle Mustafa Kemal Paşa Meclis Başkanı
olarak seçildi. Bakanların tek tek Meclis tarafından seçilme
kuralı hala yürürlükteydi. Meclisin bir sonraki görevi Fethi
Bey’i, eskiden olduğu gibi, hem Bakanlar Kurulu Başkanlığı’na
hem de İçişleri Bakanlığı’na yeniden seçmek oldu. Rauf Bey’in
s ın

kısa süreliğine başbakanlıktan azli öngörülmekteydi. Meclis


açılana kadar dinlenmek üzere Ağustos başında Ankara’dan
ayrılmıştı. Başkenti terki ve görevden feragati Mustafa Kemal’le
arasında olan geçimsizliğin ilk dışa vurumuydu. Tartışmanın
ba

şiddeti hemen hemen kesin olarak Lozan Konferansı’na kadar


gitmekteydi. Konferansın son dönemlerinde İsmet Paşa ile
Ankara Hükümeti arasındaki ilişki son derece gerilmişti. Gerçi
şimdi bile Rauf Bey hiçbir muhalif tavır sergilememekteydi.
Kendisine elçilik önerildiği fakat reddettiği söylenmekteydi.”

İngiliz yıllık raporunda Rauf Bey’in 3 aylık izin alması or-


tadan kaybolmak istemesiyle bağdaştırılmıştır. Ayrıca İsmet
 274  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Paşa’nın Halifeye uğramadan 13 Ağustos’ta Ankara’ya geldiği


ve Dışişleri Bakanlığına seçildiği de not edilmiştir. İngiliz Yıl-
lık raporuna göre İsmet Paşa’nın bir sonraki görevi ise Lozan
Anlaşması’nın meclisten geçmesini sağlamaktır.11
Konuyla ilgili The Evening Star gazetesinin haberine göre
Fethi Bey, Millet Meclisi tarafından Meclis Başkanı ve İçişleri
Bakanı olarak seçildi. Lozan Barış Konferansı’nda Türk baş

ı
delegesi olan İsmet Paşa, Dışişleri Bakanı olarak kaldı.12

as
Ayrıca Meclisin açılmasının ve Mustafa Kemal’in meclis
başkanı seçilmesinin dünyanın her yerinde dikkat çektiği gö-
rülmektedir. Türkiye’den dünyanın bir ucu olan Avustralya’nın
py
haberleri buna örnek olarak verilebilir. Daily Standard’a göre
Mustafa Kemal oybirliğiyle Millet Meclisi Başkanı seçildi. Ay-
rıca Mustafa Kemal, Yunanlılara karşı savaşta Türklere önderlik
etmiş ve Türkiye’nin eski sultanının tahttan indirilmesinden
ko
sorumlu olmuştur. Lozan barışını fiilen o dikte etmiştir ve Bay
Asquith’e göre, Türklerin Avrupa’daki dayanaklarını korumaları
esas olarak onun gücüne bağlıdır.13 The Albany Advertiser’e göre
Ankara’da toplanan Millet Meclisi Milletvekilleri, Kemal Paşa’yı
s ın

Meclis Başkanlığı’na, Fethi Bey’i de Başbakanlığa aday olarak


seçtiler. Meclis derhal toplanacak ve Kemal Paşa’nın önemli bir
konuşmasının ardından, Cumhurbaşkanı’nın resmi seçimine
geçilecektir. Meclis’in ilk icraatlarından birinin Türkiye’nin
ba

cumhuriyet olarak ilan edilmesi olması beklenmektedir.14

11 Ali Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye 1923, çev. Sevtap Demirci, Tarihçi
Kitabevi, İstanbul, Mayıs 2012, s. 59-60.
12 “Heads Turk Council As Interior Minister”, The Evening Star, 16 Ağustos
1923, s. 31.
13 “Kemal President”, Daily Standard, 15 Ağustos 1923, s. 1.
14 “The Future Of Turkey”, The Albany Advertiser, 15 Ağustos 1923, s. 3.
AĞUSTOS 1923  275 

İstanbul Nasıl Tahliye Edilecek?

Lozan Antlaşması’nın onaylanması ardından İstanbul’un


tahliyesinin başlayacağına dair The Evening Star gazetesinin
haberine göre İstanbul’un tahliyesi, barış anlaşmasının onay-
landığının resmi olarak bildirilmesinden iki gün sonra başla-
yacaktır. İngiliz karargâhı bu haberi bugün açıkladı. Tahliyenin

ı
yirmi gün sonra tamamlanması bekleniyor. Fransızlar, nakliye
araçlarının gelişindeki gecikme nedeniyle 1 Ekim’den önce

as
hazır olamayacaklardır. İngilizlerin ayrılma hazırlıkları, Mı-
sır ve Yunanistan’a göç eden Rum ve Ermeniler tarafından
merakla izleniyor. Ankara’dan gelen güvenilir haberlere göre
py
Türk hükümeti, kalan tüm Rum ve Ermenileri sınır dışı etme
niyetindedir. Banliyölerdeki tüm Hıristiyan sakinleri tahliye
etmek için önlemler alındığı ve müttefikler Türk topraklarını
ko
terk eder etmez aynı önlemlerin İstanbul’da kalan Rum nüfusa
da uygulanacağı söyleniyor.
The Evening Star gazetesi haberinin devamında “Ermeni-
leri Sınır Dışı Edin” alt başlığıyla ordu tarafından desteklenen
s ın

Türk yetkililerin, Bitlis ve Van’dan 35.000 Ermeni’nin Sovyet


Ermenistan’ına sürülmesini emrettiğini söylemiştir. Türkleri
ithamlarıyla suçlayan habere göre mülteciler evlerinden ay-
rılmadan önce kendi istekleriyle ayrıldıklarına dair bir kâğıt
imzalamaya zorlanmaktadırlar. The Evening Star yakın zamanda
ba

Ankara’da milli meclisin açılışına tanıklık eden güvenilir bir


kaynaktan aldığını söylediği habere göre, Türk parlamentosunun
Mustafa Kemal Paşa’yı memnun etmek için can atan mütevazı
memurlardan oluşan bir meclis izlenimi vermektedir. Haberin
devamında meclisteki resmi muhalefetin yirmi beş üyeyi geç-
mediği ve Erzurum milletvekili tarafından yönetildiğini ifade
edilmiştir. Ayrıca habere göre meclisin çoğunluğu liderlerini
 276  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

memnun etmeye o kadar hevesli ki, Mustafa Kemal Paşa’nın


Ankara’yı mı yoksa İzmir’i mi temsil edeceği sorusu ortaya
çıktığında, mevcut yasa bir kişinin iki seçim bölgesini temsil
etmesine izin vermemesine rağmen meclisten Kemal Paşa’nın
yasaların üstünde ve her iki yetkiyi de muhafaza etmelidir sözleri
yükselmiştir.15

ı
Türkiye-Yunanistan Arasında Nüfus Mübadelesi

as
Lozan Antlaşması ardından Türk-Yunan nüfus mübadelesi
konusu gündeme gelmeye başlamıştır. Bu konuyla ilgili daha
barış anlaşması imzalanmadan önce İstanbul İngiliz Yüksek
py
Komiserliği’nden İngiliz Hükümeti’ne gönderilen bir telgrafa
göre Büyük taarruz ardından binlerce Rum, Yunanistan’a gide-
bilmek için İstanbul’a gelmiştir. 1923 senesi başlarında İstanbul’a
ko
gelen göçmenlerin sayısının 20.000’in üzerinde olduğu söylen-
mektedir. Ayrıca Harington’dan Savaş Bakanlığı’na gönderilen
bir telgrafta da 1923 senesi başlarında Rum göçmenler arasında
tifo vakaları görüldüğü ve bu durumun İstanbul’un güvenliğini
s ın

tehdit ettiği ifade edilmektedir. Şubat ayının sonunda İstanbul’da


164 tifo vakası görülmüş ve 23 göçmen olmak üzere toplam 24
kişi vefat etmiştir. Millet Meclisi ve İtilaf Devletleri yetkilileri
çabalarına rağmen önlemleri almakta zorluk yaşamışlardır.16
The Washington Times gazetesinin Türk-Yunan nüfus mü-
ba

badelesi konusundaki haberine göre Türkler vatandaş değişi-


minden zarar görmektedir. Ayrıca Yunanlıların nüfus değişimi
mevzusunda en iyi anlaşmaya sahip olduğu yazılmıştır. Haberin
devamında Yunanistan ve Türkiye arasında, barışın korunması

15 “Allies Preparing To Leave Turkey”, The Evening Star, 16 Ağustos 1923, s. 19.
16 Abdurrahman Bozkurt, İtilaf Devletlerinin İstanbul’da İşgal Yönetimi, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2009, s. 193-194.
AĞUSTOS 1923  277 

için iki ülke tarafından şimdiye kadar kararlaştırılan en sert


önlemlerden biri olan nüfus mübadelesinin devam ettiği ayrıca
Türk komisyonunun, Ankara’daki Millet Meclisi’nden bu iş için
harcanmak üzere 10.000.000 Türk lirası istediği belirtilmiştir.
Habere göre bahsi geçen bu meblağ gelse bile Türkler Yunan-
lılardan çok daha fazla acı çekecektir, çünkü yardım dernekleri
Yunanlılara yardım etmektedir. Ayrıca Yunanistan Milletler

ı
Cemiyeti aracılığıyla bir kredi almıştır. Tamamen parasız olarak

as
geri dönen Türkler, komisyon tarafından Türkiye’nin her tara-
fına orantılı olarak belirlenen köylere dağıtılmaktadır. Barınma
koşulları ve işsizlik korkunç boyutlardadır. Önümüzdeki kış
py
sadece Trakya’dan 200.000 Türk’ün döneceği düşünüldüğün-
de durumun ne kadar vahim olacağı tahmin edilebilir. Tüm
boş evlere el konulmuştur, ancak bunlar son derece yetersizdir.
Tüm bu yetersizlikler nedeniyle hükümet yetimlere bakmaya
ko
başlayamıyor.17
Savaşın ardından İngiltere’nin 1918 yılı itibariyle özellikle
İstanbul’un işgali esnasında harcadığı para Avam Kamarası’nda
görüşülmüştür. Bu görüşmeyi paylaşan The Evening Star gaze-
s ın

tesinin haberine göre Başbakan Baldwin geçtiğimiz günlerde


Avam Kamarasında yaptığı açıklamada, 1918’deki ateşkesten
bu yana İstanbul ve civarının işgalinin İngiltere’ye 23.115.000
sterline mal olduğunu söyledi. Baldwin, bu rakamların işgalin
ba

vergi mükelleflerine olan ekstra maliyetini temsil etmediği-


ni, zira işgal kuvvetlerinin büyük bir kısmının başka yerler-
de istihdam edileceğini de sözlerine ekledi. Ekstra maliyetin
16.000.000 sterlin olduğu tahmin ediliyordu. Başbakan ayrıca,
müttefik hükümetlerin Türk topraklarının işgalinin maliyeti için

17 “Turks Suffer In Citizens’ Exchange”, The Washington Times, 17 Ağustos 1923,


s. 3.
 278  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türkiye’ye karşı herhangi bir talepte bulunmaktan vazgeçmeye


karar verdiklerini belirtti.18

Türkiye’de Amerikan Çıkarları

Amerikan The Evening Star gazetesinin “ABD Çıkarları


Türkiye’de Güvende” başlıklı yazısı, Lozan Antlaşması ardından
Amerika-Türkiye ilişkilerinin nasıl olduğu konusu üzerinde

ı
durulmuştur. Habere göre kırk iki yıldır İstanbul’da yaşayan ve

as
bugün İstanbul’dan Halep’e uzanan bir grup Amerikan hayır-
sever kurumunun ticari temsilcisi olan Dr. W. AV. Peet’e göre,
Türkiye’deki Amerikan çıkarları bu ülkedeki son gelişmeler
py
nedeniyle tehdit altında değildir.
“Geçtiğimiz günlerde Sofya’dan geçen Dr. Peet, Associated
Press temsilcisine kendisini şöyle ifade etti: Amerikan Dış
ko
Misyonlar Komiserleri Kurulu Sekreteri Dr. James L. Burton
ve ben, ilk konferansın başlangıcında Lozan’a gittik. Ankara’nın
baş delegesi İsmet Paşa’ya Türkiye’deki Amerikan çıkarlarımı-
zın milliyetçi hükümetten nasıl bir muamele bekleyebileceğini
s ın

sorduk. İsmet Paşa bize, milliyetçi hükümetin, Türkiye’nin


geniş bir bölgesine dağılmış kolejler, okullar ve hastaneler de
dâhil olmak üzere Amerikan kurumlarını memnuniyetle kar-
şılayacağını söyledi. Amerikan kurumlarının Türk yasalarına
saygı göstermesi halinde Türk hükümetinin tam desteğinin
ba

kendilerine verileceğini bildirdi. Türk yasalarına uyulmasını


sağlamak için kurumlarımızın işleyişinde sadece küçük de-
ğişiklikler yapmak gerekiyordu. Bu değişiklikleri yapıyoruz.
Ve bu zamana kadar İsmet Paşa tarafından verilen her söz
tam olarak yerine getirilmiştir. Yaklaşık 50.000 Türk tebaasını

18 “England’s Occupation Of Greece Cost Big Sum”, The Evening Star, 18 Ağustos
1923, s. 5.
AĞUSTOS 1923  279 

doğrudan etkileyen Amerikan okulları, hastaneleri ve yetim-


haneleri, hem Hristiyanların hem de Müslümanların yararına
en ufak bir engelleme olmaksızın faaliyet göstermiştir ve gös-
termektedir. Geçmiş deneyimlerimiz geleceğe ilişkin yargıda
bulunmamız için elimizdeki tek araç olduğundan, yarın bugün
bize yapılan muameleden farklı bir muamele beklemek için
hiçbir nedenimiz yoktur, diyen Dr. Peel sözlerine şunları ekledi:
“Milliyetçiler, Türkiye’nin yeni ruhunu temsil etmektedir; bu

ı
ruh, Avrupa’nın iş yapma biçimine ve olaylara Batı’nın bakış

as
açısıyla bakma eğilimindedir. Türk halkı için faydalı sonuçlar
vaat ediyor. Elbette Türk yöntemlerinden Batı yöntemlerine
geçiş anlık olmayacaktır. Büyük değişiklikleri gerçekleştirmek
py
zaman alacaktır. Ancak süreç devam ediyor ve Türkiye’nin iç
yaşamında meydana getireceği faydalı değişiklikleri öngörebi-
liyorum. Milliyetçi hareket tarafından sürdürülen, Türkiye’nin
modernleşmesidir. Geçmişe bakarak geleceği değerlendirmek
ko
gerekirse, Batı dünyasının Türkiye’deki bu milliyetçi hareketten
beklediği kötü sonuçlar yoktur.”19

Bulgaristan Lozan Antlaşmasından Memnun


s ın

Bulgar Den (Sofya) gazetesinden alınan yazıda “Türkiye,


Lozan Barışından Sonra” manşetiyle barış hakkında şu değer-
lendirmeler göze çarpıyor:
ba

“... Bugüne kadar hiçbir barış antlaşması hiçbir halk ta-


rafından bu kadar coşkulu kutlanmamıştı. Türklerin mutlu
ve memnun olmak için yerden göğe kadar hakkı var. Askeri
başarılarını taçlandıran bir zafer kazandılar. İki asırdır beklenen
tam iç bağımsızlık daha yeni elde edildi ve barış antlaşmasının
imzalandığı gün olan 25 Temmuz’dan itibaren Türkiye, geli-

19 “U.S. Interests Held Safe In Turkey”, The Evening Star, 20 Ağustos 1923, s. 12.
 280  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

şimini engelleyen ve tebaasını gözleri önünde küçük düşüren


bir kapitülasyon rejimine maruz bırakılan bir ülke olmaktan
çıkıyor. Yakın Doğu’da sonu gelmez engeller ve entrikalar ya-
ratan başlıca sebeplerden birini böylece ortadan kalkmış oldu.
İlgili Büyük ve Küçük Güçler, Türk Hükümeti’nin kendilerini
sonuna kadar savunma konusundaki sarsılmaz kararı karşısında
boyun eğmek zorunda kaldılar. Ankara Hükümeti için Türk
Devleti’ni iç işlerine yabancı müdahaleden kurtarmak, büyük

ı
savaş sırasında kaybettiği bazı uzak eyaletleri kazanmaktan

as
çok daha önemliydi. Ancak Türk yurtseverler için bu soru çok
daha önemliydi çünkü devletin ve halkının gelecekteki varlı-
ğıyla bağlantılıydı. Devletin bu zayıflığını, kendilerini kendi
py
ülkelerinin gerçek efendileri olarak görmemelerinin doğal bir
sonucu olarak açıkladılar. Siyasi, ekonomik ve hatta sosyal ha-
yatlarına, Yabancı devletlerin, amaçları gayet aşikâr olan, bu
haksız müdahaleleri karşısında milletlerinin onurunun derinden
ko
etkilendiğini hissettiler.
Bu büyük zaferin ardından Türkiye’de yeni bir dönem açı-
lıyor. Makul bir şekilde değerlendirilmesi, doğu komşumuzu
dünya için önemli bir siyasi bir faktör haline getirecektir.
s ın

Bulgaristan’ın kapitüler rejimden yararlanmadığı düşü-


nülürse, Yeni Türkiye’nin en yakın komşuları olan bizler için
kapitülasyon rejiminin kaldırılması, Türkiye ile mevcut ilişkile-
rimize yeni bir boyut getirmiyor. Bundan doğan önem, bağımsız
ba

Türkiye’nin bizimle ilişkilerini diğer komşularımız ve büyük


güçlerle aynı zemine oturtacak olmasıdır.
Kendisine tanınan toprak kazanımları ve Trakya’nın Türk ai-
diyeti sınırının belirlenmesi, Türkiye’nin başarılarını tamamlıyor
ve ülke çapında ve genel olarak Müslüman dünyasında serbestçe
yayılan memnuniyet duygusunu açıklıyor. Yakın çevremizde
Yakın Doğu’da yeni bir güç yükseliyor. Eski rejimin bıraktığı
AĞUSTOS 1923  281 

korkunç miras karşısında şaşkına dönen ve yakın geçmişin


zaaflarından tamamen kurtulamamış olan ülkemizde, Türkiye
ile ilgili olarak henüz yeni gerçekleşen büyük siyasi değişime
de gereken önemi vermiyoruz. Yenilen devletler saflarında
yer almasına rağmen, büyük savaştan onurlu ve görece büyük
kazanımlarla çıkan yeni Türk devleti ile gelecekteki ilişkiler
şekillenmelidir.

ı
...

as
Bulgaristan’ın Türkler tarafından Lozan’da kazanılan başa-
rıdan hoşnut olmaması için hiçbir neden yok. Bununla birlikte,
barış konferansının Ege Denizi’ne tanınan tek erişim hakkıyla
py
ilgili kararından hoşnut olması için de hiçbir neden yok. Bilerek
ya da bilmeyerek, bizim için hayati sorunun çözümünü karmaşık
hale getirdiler ve Bulgaristan ile Türkiye arasında iyi komşuluk
ve anlayış önüne engeller koymaya çalışıyorlar.
ko
Bizi Türkiye’ye bağlayan meselelerin ötesinde önemi olan
birçok çıkar var. Bu sorular, özellikle insani ve sosyal nitelikte
oldukları için kolayca çözülebilir; bunlardan en önemlisi Doğu
Trakya’dan gelen Bulgar sığınmacıların geri dönüşüdür.”20
s ın

Lozan Balkan Barışı Sağlar mı?

Washington’da yayımlanan The Evening Star gazetesi, “Yeni


ba

Türk Antlaşması Balkan Barışını Sağlayacak mı?” manşetli


makalesinde çeşitli Amerikan gazetelerinin barış antlaşmasını
nasıl değerlendirdiklerini okurlarıyla paylaşıyor.
Makalede Lozan Konferansı’nın dağılmasının ardından
Büyükelçi Grew tarafından hazırlanan yeni Türk antlaşmasına
ilişkin hissiyatın karmaşık olduğu söyleniyor. Makalede, en azın-

20 Şimşir, Dış Basında Atatürk, s. 272-273. No. 110.


 282  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

dan başlangıçta Türkiye’nin, anlaşmanın tüm avantajlarını elde


edeceği konusunda bir görüş birliği olduğundan, bununla birlik-
te, Müttefiklerle Türkler arasındaki tüm müzakereler neticesinde
ortaya çıkan anlaşmaların Balkanlar’da uzun bir barış ve huzur
dönemi yaratacağı ve bunun da Türklere verilen tüm tavizlere
değeceği düşüncesinin hüküm sürdüğü ifade ediliyor. Makalede
çeşitli Amerikan gazetelerinin anlaşma ile ilgili yorumlarına

ı
yer veriliyor. İlk olarak New York Tribune gazetesinin, mevcut

as
durumun kötü bir işten en iyi şekilde faydalanmak olduğunda
ısrar ettiği belirtiyor. Devamında, özellikle Boğazlar’da özgür
ve eşit ayrıcalıklar elde ederken, Amerikalılarınmevzubahis
suların statüsünün korunması için hiçbir mesuliyet almayacağı
py
ve bölge dışı kapitülasyonlar ortadan kalkarken, Türkiye’deki
Amerikalıların özellikle kişisel ya da yerel mevzularda Türk
mahkemelerine tabi olmayacağını belirttiğine işaret ediliyor.
ko
Bir diğer taraftan New York World gazetesi de benzer şekilde
Türkiye’nin sonunda gerçek adalet mahkemeleri ve modern
hükümet hizmetleriyle yenilikçi bir ulus haline gelmesi halinde,
antlaşmanın meyvelerini vermiş olarak haklı çıkacağını söy-
s ın

lüyor. Ancak diyerek bir parantez açan gazete, hiçbir şeyin, bu


antlaşmayla yabancı Hristiyan çoğunluklar üzerindeki azınlık
Müslüman yönetiminin Avrupa’da yeniden tanındığı gerçeğini
değiştiremeyeceğini söyleyerek şikâyet ediyor. Makalede aktarı-
lana göre New York Herald gazetesi, artık yalnızca asker ve vali
ba

olmayacak olan Türk milletinin, kendi işlerinin mesuliyetini


üstleneceklerini ve devasa görülen bu sorumluluğu korkusuzca
üstlendiklerini söylüyor. Devamında Türklerin dış yardımları
hor görerek, dünyanın kendi tam bağımsızlıklarını tanımasında
ısrar ettiklerini, dünyanın da bunu antlaşmalarla tanıdığını,
bununla birlikte, antlaşmaların arzu edilen amaç için tek araç
olmadığını da bildiğini söylüyor. Son olarak New York Times,
AĞUSTOS 1923  283 

Türkiye’nin avantajlı durumda olduğunu ifade ederek Türklerle


sağlanabilecek tek tür anlaşmayı imzaladıklarını, yine de bunun,
Bay Hughes’un geçen sonbahardaki talepleriyle oldukça acı
verici bir tezat oluşturduğunu belirtiyor.21

ABD İstihbarat Raporu

Yıllarca süren savaş durumunu nihayete erdiren Lozan Barış

ı
Antlaşması’nın 24 Temmuz’da imzalanması ardından, şimdi sıra

as
antlaşmanın Büyük Millet Meclisi tarafından onaylanmasına
gelmiştir. Henüz onaylama gerçekleşmeden önce Amerikan
Donanma İstihbarat Subayı tarafından hazırlanan İstihbarat
py
Raporu’nda, Türkiye’deki genel siyasi atmosfere dair şu bilgiler
paylaşılmıştır:
“Genel sosyal ve siyasi koşullar eskisi gibi devam etmektedir.
ko
Ne İstanbul’da ne de Türkiye’nin diğer kısımlarında herhangi
bir karışıklık yaşanmamıştır ve tahliye sırasında da yaşanması
beklenmemektedir. Barış Antlaşmasının onaylanmasını bek-
leyen siyasi durum durgun haldedir.
s ın

Milli Meclis şu anda Lozan Antlaşmasını değerlendirmek-


tedir, ancak tartışmaların ve onay için oylama sürecinin sadece
formaliteden ibaret olması beklenmektedir. Kemal Paşa oybir-
liğiyle meclis başkanlığına seçildi ve bu da onu, partisinde ve
ba

hükümette hakiki bir diktatör haline getirdi. İsmet Paşa, Rauf


Bey’in yerine Dışişleri Bakanı seçildi. Mustafa Kemal’e ve şu
anda kontrolüelinde bulunduran siyasi partisine karşı giderek
artan bir muhalefet cereyanı mevcuttur.”22

21 “Will the New Turkish Treaty Make For Balkan Peace?” The Evening Star, 22
Ağustos 1923, s. 6.
22 NARA, Amerikan Donanma İstihbarat Raporları: U.S.S. Scorpion Flagship,
İstanbul, 867.00/1706, 20 Ağustos 1923.
 284  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Antlaşmanın onaylanması sürecinde mecliste yaşanan tar-


tışmalar ve nihai meclis onayı ise, özet olarak İngiliz Yıllık
Raporuna (1923) şu ifadelerle yansımıştır:
“Antlaşmanın tartışıldığı Meclis görüşmeleri 21 Ağustos
günü başlamış ve üç gün sürmüştür. Bazı eleştiriler bilhassa
antlaşma ile mutabık olunan Trakya ve Suriye sınırlarının dü-
zenlemesine karşı yapılmıştır. Barış Antlaşması’nın tamamına

ı
ise yalnız Necati Bey’den sert bir eleştiri gelmiştir. Genel olarak

as
bakıldığında, Lozan’da Türkiye’nin “büyük bir diplomatik ba-
şarı” kazandığı düşüncesi benimsenmiştir. Mustafa Kemal Paşa
Meclis başkanı olarak seçilmesinin akabinde 13 Ağustos günü
bir konuşma yapmış ve Lozan Antlaşması’ndan “Türkiye’nin
py
şanına yakışır bir antlaşma” şeklinde söz etmişti. Antlaşmanın
taraftarı olan İsmet Paşa, Meclis tartışmalarının son gününki
konuşmasında, önünde beliren çözümlenmesi güç koşulları
ko
aşabilmesi için ihtiyacı olan “cesareti Mustafa Kemal’den al-
dığı ilhamla” kendinde bulduğunu ifade etmiştir. Antlaşma
içeriği bakımından hayli müspet koşullar içermekte ve Milli
Kurtuluş Hareketi’nin liderliğini üstlenen şahsiyet tarafından
da bizzat kuvvetli bir biçimde taraftarlığı yapılmaktaydı. Tüm
s ın

bu koşullarda Lozan Antlaşması’na karşıt olabilecek bir isim


yoktu. Antlaşma, “227 oyun 213’ünü alarak” 23 Ağustos günü
Meclis tarafından kabul edildi. İkincil meselelere dair yapılan
bir bazı düzenlemeler, antlaşmanın onaylanmasına kıyasla daha
ba

az bir çoğunluk ile kabul edilmiştir.”23

İngiliz Tahliyesi Başladı

Bugün bir Amerikan monograf raporunda, Lozan


Antlaşması’nın Ankara Meclisi tarafından onaylanmasından

23 Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında..., s. 60-61.


AĞUSTOS 1923  285 

12 saat sonra, bu sabah Türkiye’deki İngiliz Kuvvetlerinin


tahliyesinin başlandığını öğreniyoruz.
Raporda verilen bilgilere göre tahliye, “Nakliye Programı’na
göre gerçekleştirilecektir. En son ayrılacak birlikler Welling-
ton Dükü’nün taburu ve Grenadier Muhafızları olacaktır.
Grenadier Muhafızları taburu, tahliye tamamlandığında
General Harrington’ın ayrılışı vesilesiyle merasim kıtasını

ı
oluşturacaktır.”24

as
Aynı mesele ile ilgili Washington’da yayımlanan The Eve-
ning Star gazetesi, “Türkiye Lozan Antlaşması’nı Onaylıyor”
manşetli haberinde şöyle söylüyor:
py
“Dışişleri Bakanı İsmet Paşa’yı temsilen Adnan Bey,
dün gece burada müttefik yüksek komiserlerine, biri Lozan
Antlaşması’nın Millet Meclisi tarafından onaylandığını bildi-
ko
ren, diğeri de işgal altındaki Türk topraklarının müttefiklerce,
Karaağaç ile İmroz ve Bozcaada’nın da Yunanistan tarafından
boşaltılmasını isteyen iki nota verdi. Müttefiklerin tahliyesi
resmi olarak gece yarısı başladı. Türk hükümeti barışın im-
zalanması anısına bir dizi yeni pul çıkarmaya karar verdi.”25
s ın

Müttefiklerin tahliyesi ile ilgili İngiliz Yıllık Raporu’nda


da bazı bilgiler yer almaktadır.
Yıllık rapora göre Lozan Barış Antlaşması’nın Meclis
tarafından onaylanmasının arkasındaki itici güç, Müttefik
ba

güçlerin tahliyesi ile ilgili protokoldür. Mevzubahis protokol


uyarınca Büyük Millet Meclisi antlaşmayı onayladıktan ve
onay İstanbul’da bulunan Müttefik Yüksek Komiserlerine
resmi olarak haber verildikten sonra takip eden altı haftalık

24 NARA, Monograf Raporlar, Ek No: 3, “Türkiye’deki İngiliz Kuvvetlerinin


Tahliyesi”, İstanbul, 867.00/1706, 24 Ağustos 1923.
25 “Turkey Ratifies Lausanne Treaty”, The Evening Star, 24 Ağustos 1923.
 286  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

bir süre içerisinde Müttefikler tarafından işgal edilmiş olan


bölgeler boşaltılacaktı. Bir diğer gerekçe ise Yunanistan ve
Türkiye arasında barışın sağlanması için, yalnızca bu iki ül-
kenin anlaşmayı onaylamasının yetecek olmasıdır. Bu şekilde
Türkiye, devamlı olarak Meriç sınırının ötesinden gelebilecek
bir saldırıya karşı yaşadığı tedirginlikten kurtulmuş olacaktı.
Antlaşma onaylandıktan hemen sonra vakit kaybetmeden
gereken yazışmalar İsmet Paşa tarafından yapılmıştır. 24 Ağus-

ı
tos günü İstanbul ve Çanakkale Boğazı’nın müttefiklerce

as
tahliyesine başlanmıştır. Türkiye ayriyeten, Karaağaç’ın yanı
sıra Yunan işgali altında olan Gökçeada ve Bozcaada’nın da
kendisine iade edilmesine dair bir protokolün uygulanmasını
py
da isteyebilecek bir konumdaydı.26

Avustralya Bakalım Ne Diyor?


ko
Avustralya yayın organı The Telegraph, bugün “Türkiye ve
Antlaşma” manşetli haberinde Lozan Barış Antlaşması ile ilgili
bazı değerlendirmelerde bulunuyor. Türkiye’nin Büyük Savaş’ta
Almanya’nın müttefiki olması ve savaştan mağlup ayrılmış
s ın

bir devlet olması karşısında böyle bir antlaşmayı imzalamış


olmasını neredeyse “şans” olarak yorumladığı ve anlaşmanın
belli başlı hükümlerine bazı vekiller tarafından karşı çıkılmasını
da tenkit ettiğini görüyoruz.
ba

Antlaşmayı genel olarak İngilizlerin tavizi olarak değer-


lendiren haberde, Türklerin Parlamentolarında, savaşta ye-
nildikten sonra kazanan tarafa geçtiklerini kabul etmeleri
beklenemezdi deniliyor ve Lozan Antlaşması’nın etkisinin
bu olduğu vurgulanıyor. Haber, bazı Türk milletvekillerinin,
antlaşmanın diğer nesiller için tehlikeli bir gelecek hazır-

26 Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında..., s. 61-62.


AĞUSTOS 1923  287 

ladığını savunmakta olduğunu ve Batılı devlet adamlarının


ise Trakya’da Türkiye, Bulgaristan ve Yunanistan arasında
anlaşmazlıklara bahane oluşturabilecek bir durum yaratmakla
suçlandığını ileri sürmektedir. Gazeteye göre çoğu antlaşma
sonraki nesillere, üzerine düşünecek bir şeyler verir, ancak en
dikkatli şekilde düşünülmüş antlaşmalar bile uzun ömürlü
değildir. Gazete, Türkiye Balkanlar’da sorun çıkarmak adına

ı
bahane arasaydı, iyi veya kötü bir antlaşmaya bel bağlamazdı
diyor. Ayrıca Türkiye’ye yönelik İngiliz politikasını da eleşti-

as
ren gazete, mütarekeden bu yana İngiliz politikasının tutarlı
olmadığını, hatta barışı korumakta bile etkili olmayabileceğine
işaret ediyor. Gazeteye göre antlaşma yine de Türkiye’ye iyi
py
niyetini ispat etme fırsatı sunuyordu, ancak gazete iyi niyet
konusunda şüpheleri olduğunu da vurguluyor. Aktarılana göre
Türkiye, topraklarını geliştirme ve Büyük Güçlerle barış içinde
ko
yaşama arzusuyla bilinmektedir. Ancak yeni bir Türkiye ile
karşı karşıya olduklarını belirten gazete, Büyük Britanya’nın,
Türkiye’nin yenilmiş bir ulus, Almanya’nın eski bir müttefiki
ve Rus Bolşeviklerle birlikte savaşın gerçek sürükleyicisi ola-
rak konumuyla hiç de haklı olmayan tavizlere razı olurken,
s ın

bu gerçeği şüphesiz göz önünde bulundurduğunu yazıyor.27

“Türkler Her Yerde Yönetimi Devralıyor”


ba

Lozan Antlaşması’nın onaylanmasının Yunanistan’da ilan


edilmesiyle ilgili The Evening Star gazetesinin “Yunanistan ve
Türkiye Barıştı” başlıklı haberine göre Lozan Antlaşmasını ve
ona ekli sözleşmeyi onaylayan resmi bir kararname yayınlandı.
Bir başka kararname ile Türkiye ile savaş halinin sona erdiği ve
ordunun barış düzenine döndüğü ilan edilmiştir. Kuşatma hali

27 “Turkey And The Treaty”, The Telegraph, 25 Ağustos 1923, s.8.


 288  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ve sansür hariç, savaş sırasında çıkarılan tüm olağanüstü yasalar


iptal edilmiştir.28 Ayrıca aynı gazetenin “İstanbul Limanı Türklere
Teslim Edildi” başlıklı bir haberinde de tahliye operasyonlarının
kademeli olarak ilerlediği söylenmiştir. Habere göre cumartesi
günü limanın müttefikler arası donanma kontrolü kaldırılarak
yetki Türklere devredilmiştir. Tahliyenin son gününde şehrin
merkezinde çalınacak üç siren, müttefik kuvvetlerin nihai ayrı-
lışını işaret edecektir. Ayrıca eski Türk hükümetinin tüm nişan-

ı
ları ve sivil dereceleri kaldırılmıştır. Gelecekte sadece Ankara

as
hükümetinin bağımsızlık madalyası tanınacaktır.29
The Evening Star’ın “Türkler Yönetime Devam Etmeye
Hazırlanıyor” başlıklı haberi şöyledir:
py
“Türklerin 3 Ekim’de İstanbul’u tekrar tamamen kontrol
altına alması bekleniyor. Ayrıca müttefiklerin tahliyesi, şu
anda olaysız ilerliyor. Türk yetkililer bugün müttefik kuvvetler
ko
tarafından işgal edilen kışlaları ve diğer binaları devralıyor ve
4 Ekim’den itibaren bu şehirde Ankara kuralları uygulana-
caktır. Valiye, bu tarihe kadar faaliyetlerine devam etmek için
Ankara’dan izin almamış olan tüm kulüp ve okulların kapatıl-
s ın

ması talimatı verildi. Amerikan kuruluşlarının ise 4 Ekim’den


itibaren faaliyetlerini durdurmak zorunda kalacakları, çünkü
buradaki varlıklarının Türk yasalarına ve dinine aykırı olduğu
belirtilmiştir. Türk hükümeti, müttefik işgalinin yol açtığı iddia
edilen zararların listesini hazırlıyor. Ayrıca polise, tahliyeden
ba

sonra özel izin almadan Anadolu’da serbestçe seyahat ede-


bilecek olan müttefik ve Amerikan vatandaşlarına en büyük
nezaketi göstermesi talimatı verilmiştir. Polise, Ankara hü-
kümetine danışmadan müttefik ve Amerikan vatandaşlarını

28 “Greece And Turkey Officially At Peace”, The Evening Star, 28 Ağustos 1923,
s. 18.
29 “Constantinople Port Surrendered To Turks”, The Evening Star, 28 Ağustos
1923, s. 18.
AĞUSTOS 1923  289 

tutuklamaması talimatı da verilmiştir. Bu talimatlara rağmen


birçok yabancı ülkeyi terk ediyor.”30

Türkiye Bir Cumhuriyete Dönüşüyor

29 Ağustos 1923 tarihli The Evening Star gazetesinde Lozan


Barış Antlaşması sonrasında Türkiye’nin cumhuriyete rejimine

ı
geçtiğine dair bir haber-yorum yer alıyor. “Modern Türkiye As-

as
lında Bir Cumhuriyete Dönüşüyor” başlıklı haberine göre Tür-
kiye hızla bir cumhuriyete dönüşüyor ve geçen hafta toplanan ve
anayasayı değiştirme göreviyle meşgul olan yeni seçilmiş Büyük
py
Millet Meclisi, kabinenin başvekil ya da kurul başkanı olarak
adlandırılan kişiye ve parlamentoya karşı kolektif sorumluluğu
ilkesine fiilen karar verdi. Haberde başvekil, vatandaşları tarafın-
dan kendisine ek olarak Gazi yani Muzaffer unvanı verilen ve
ko
adı dışında bir cumhuriyetin başkanına benzeyen bir pozisyon
üstlenen ve başbakan olarak atanan Fethi Paşa’da itaatkâr bir
destek bulan, Mustafa Kemal Paşa’dan başkası olmadığı söylen-
miştir. Ayrıca haberde yer alan saltanat ve hilafetle ilgili yoruma
s ın

göre İstanbul’daki tahtın şimdiki sahibi, halife olarak tamamen


dinî bir rolle sınırlandırılmış ve ülkenin politikalarında veya
yönetiminde hiçbir şekilde söz sahibi değilken, Büyük Millet
Meclisi, eski imparatorluk ailesinin tüm üyelerini her türlü
ba

sivil, askeri veya denizcilik görevinden ve meclis milletvekilliği


veya belediye ileri gelenleri olarak seçilmekten kesin bir şekilde
dışlayan anayasal bir önlem üzerinde henüz karar verdi. Osmanlı
hanedanının otuz yedinci hükümdarı Sultan VI. Mehmed’in
devrilmesine kadar orduda ve donanmada yüksek ve iyi maaşlı
makamları işgal eden bu prenslerden çok sayıda vardı. Dahası

30 “Turks Preparing To Resume Rule”, The Evening Star, 30 Ağustos 1923, s. 22.
 290  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

İmparatorluk hazinesinden aldıkları yüklü Hazine-i Hassa


ödeneklerinden yararlanıyorlardı, ancak bunların hepsi sona
erdi. Şimdi yabancı ülkelerde geçim kaynağı aramak zorunda
kalacaklar ve halifeliğin varisi Prens Ziya, Osmanlı ordusunun
generali olarak rütbesinden ve maaşından mahrum bırakılarak,
cilt hastalıkları konusunda uzmanlaşmış çok zeki bir hekim
olarak günlük ekmeğini bir dermatolog olarak kazanmaya in-

ı
dirgenecektir.31

as
Bulgaristan Türkiye ile İlişkileri Geliştirmek İstiyor

Lozan Barış Antlaşması sonrasında sınır komşusu bulu-


py
nan Bulgaristan basınında Türkiye ile ilgili haberler dikkat
çekmektedir. Bulgaristan gazetesinin vatandaşlarına aşıladığı
olumlu maneviyat Temmuz ayının sonlarından sonra daha da
ko
görünür olmuştur. Bulgar gazeteleri, Türkiye’nin önemiyle ilgili
geçmişteki ve 1923’teki resmi iktidarların kanaatlerini okuyu-
cularla “Bizim ürünlerimizin en yakın ve en iyi pazarı Türkiye
olmuştur ve böyle de kalacaktır” diyerek paylaşmıştır. Bu gibi
haberlerden anlaşıldığı üzere Türkiye ile ilişkilerin tekrardan
s ın

kurulması, “önemli bir vazife olarak” nitelendirilmiştir. 1923


senesinin sonlarına kadar Bulgar basını Bulgar-Türk ilişkileriyle
alakalı düzenli olarak olumlu ve yapıcı haberler yapmaya devam
etmiştir. Ağustos ayının ikinci yarısında yeni Bulgar iktidarının
ba

gazetesi olan Slovo gazetesi bölgesindeki siyasi sistem içerisinde


“eğer güvenilir bir gerçek varsa” o da Bulgar-Türk dostluğunda
olduğunu söylemektedir.
Bulgar gazetesi olan Hezavisimost’da, komşusu Türkiye’nin
başarılarından dolayı saf duygusal taraflılık bulunmaktadır. Ay-

31 “Modern Turkey Developing Into a Republic In Fact”, The Evening Star, 29


Ağustos 1923, s. 6.
AĞUSTOS 1923  291 

rıca gazetede, Bulgaristan’ın Ankara ile ekonomik ilişkilerinin


ilerlemesi amacını güden hükümetin, ikili ilişkileri yürütmek
için Türkiye’ye karşı mevcut politikasını şu şekilde belirt-
miştir: “Soruna neden olacak bir paylaşımımız yok.” Diğer
Bulgar gazeteleri Mir, Slovo, Dnevnik ve Pryaporests, Türkiye
ile ilişkilerin tekrardan kurulmasının gerekliliğini “önemli bir
vazife olarak”ve “canlı ekonomik ve teknik faaliyetin meydanı

ı
olarak” ifade etmiştir.32

as
“Türkiye’nin Feragat Sözleşmesi”

L’Eclair (Paris) gazetesinin “Türkiye, Lozan’da Feragat


py
Sözleşmelerinden En Zorlusunu İmzaladı” başlıklı haberinde
“Bazı Fransız Katolik gazeteleri Türkomani’ye boyun eğdi.”
“L’oeuvredesecolesd’Orient” (dinî bir bülten) bülteninin bir son-
ko
raki sayısında çıkacak olan Monsenyör Lagier’in bu yazısını
okusunlar da işledikleri hatadan pişman olsunlar. Hem Fransız
çıkarlarını hem de Hristiyanlığın çıkarlarını feda ettiler denil-
mektedir.
s ın

Haberin devamında sözü Monsenyör Lagier almıştır:


“24 Temmuz’da Türkiye ile barış imzalandı. Bu Türk Bey-
lerinin muzaffer oldukları kesindir. Eğer bu doğruysa, onlarda
evlerinin yıkıntıları üzerinde dans eden, şarkı söyleyen kör
ba

insanlar görüyorum. Dün hala Osmanlı İmparatorluğu’na sahip


olan Türklerin egemenliği Balkanlar’dan Hint Okyanusu’na,
Kafkasya’dan Mısır’a kadar uzanıyordu ve işte Lozan’ı imza-
ladıktan sonra Arabistan’da, Filistin’de Mezopotamya’da ve
Suriye’de sancakları düştü. Belli ki, on asırlık tarih boyunca
böyle bir felaket Muhammed’in büyük ailesine asla ulaşmamıştı.

32 İsov, “Bulgar Basınında...”, s. 126.


 292  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türkiye, tahttan feragatin en çetinine Lozan’da imza attı. Artık


Osmanlı’nın gözü eski imparatorluğun en güzeli, en ünlüsü
ve en zengini olan doğuya çevrilmemelidir. Mekke’ye giden
kervan yolu artık onların topraklarından geçmeyecek. Kutsal
şehirler yabancıların egemenliği altına girecek. Ankara Milli
Meclisi alkışlarla kendini şımartabilir. Türklerin sapkınlıkları
ve heyecanı artık beni şaşırtamaz. Hiçbir şey anlamıyorlar ve

ı
hiçbir şey anlamak da istemiyorlar; ıstırap içindeki halklar için

as
de durum böyledir. Geri kalanımız, Türkiye için gözle görülür
şekilde daha haklı bir mutluluğun hayalini kurmuştuk. Hatta en
yakın dostlarıydık. Üç yıl önce Mustafa Kemal’in resmî temsil-
py
cileri, Ankara’nın önerilerini sunmak ve milletlerinin isteklerini
ifade etmek için Londra’ya geldiler. Bu vesileyle, birkaç kez
bizimle konuşmak istediler. Fransa, İtalya ve İngiltere’nin asıl
kaygısının Hristiyanları korumak ve bu sonucu iyi ve usulüne
ko
uygun bir antlaşma ile elde etmek olduğunu onlardan sakla-
madım. Ve antlaşmanın, Hristiyanların beklediği çekinceleri
açık bir şekilde içermesi gerektiğini söyledim. Avrupa, Haçlı
Seferlerinin ruhunu ve Doğu Akdeniz’deki varlığının sebe-
s ın

bini unutursa yazık olur. Onlara, yalnızca kapitülasyonların


sürdürülmesinin ve azınlıklara saygının imparatorluklarının
devamlılığını ve refahını sağlayabileceğini gösterdim. Birkaç
arkadaşımızın katıldığı bu sohbetler, Mustafa Kemal’in tam
ba

yetkili temsilcilerini olumlu yönde etkiledi. Halklarının düşmanı


olmadığımızı anladılar. Ve Londra’daki bu ilk müzakerede akıl-
ları başındaydı, ama bu olay 1920’deydi; o tarihten bu yana, Bay
Lloyd George sayesinde Yunanlılara karşı galip gelen Ankara
Türkleri, ilk sözleşmelerinden vazgeçtiler. Hristiyan unsurlara
amansız bir savaş ilan ettiler.”33

33 Şimşir, Dış Basında Atatürk, s. 274-275. No. 111.


AĞUSTOS 1923  293 

Ermeniler ve Lozan

Her şeyden önce Lozan Antlaşması Türkiye’deki Ermeni


cemaatinde de memnuniyet yaratmıştır. Ermeni Patrikhanesi
gazeteler aracılığıyla yaptığı resmî duyuruda bütün millet için
arzu edilen barışın imzalanması vesilesiyle 25 Temmuz günü
Kumkapı’daki Patriklik Katedrali Meryem Ana Kilisesi’nde

ı
şükran merasimi ifa edileceğini bildirmiş; cismani ve ruhani

as
Meclis azaları, tüm vaiz ve papazlar, kilise yönetim kurulu
üyeleri ve cemaat üyelerinden vatandaşlık görevlerini ifa etmek
üzere kilisede hazır bulunmalarını istemişti. Duyuruda ayrıca
Pera, Üsküdar ve Bakırköy semtlerindeki kilise vaizlerine ve
py
yönetim kurulu üyelerine mülki amirliklerde yapılacak resmi
kabullere katılarak barış antlaşması için tebriklerini sunmaları
istenmiştir. Kutlamalar kapsamında Patrikhane’de iki gün
ko
tatil edilmiş, bina ışıklarla ve Türk bayrağı ile donatılmış;
TBMM Başkanı Mustafa Kemal Paşa’ya ve Başbakan Rauf
Bey’e kutlama mesajları gönderilmiştir.’ 25 Temmuz günü
Kumkapı Kilisesi’nde gerçekleştirilen ayinden sonra Patrik
s ın

Kaymakamı Başpiskopos Kevork Arslanyan’ vaazında imza-


lanan antlaşmanın, uzun süren savaşlardan zarar görmüş halk
için bir müjde olduğunu söyleyerek memleketin tüm unsurları
için gelişim yolunda kapılar açacağı yorumunda bulunmuştur.
Barışı selamlarken, mevcut devlet idarecilerinin ileri görüşlü-
ba

lüğü ve bilgeliği sayesinde elde edilen zaferin, Ermenileri de


sevindirdiğini zira yüzyıllar boyunca memleketin gelişmesi
için onların da çok çalıştıklarını ve katkıda bulunduklarını
eklemiştir. Başpiskopos ayrıca cemaatine Ermenilerle Türkler
arasındaki eski dostluğu daha güçlü şekilde tesis etmelerini, si-
yasetten özellikle uzak durmalarını, kanunlara itaat edip kutsal
kitabın öğretileri doğrultusunda yaşamalarını tavsiye etmiştir.’
 294  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Bayramlaşmak için Halife Abdülmecit Efendi’yi Dolmabahçe


sarayında ziyaret eden Patrik Kaymakamı Arslanyan ile Pat-
rikhane Maslahatgüzarı Mosdiçyan bayram tebriğinin yanı
sıra imzalanan barışın uzun ömürlü olması ve tüm tebaa gibi
Ermenilerin de ondan faydalanabilmesi temennisinde bulun-
muşlardır. Halife hazretleri de memnuniyetini dile getirdikten
sonra Ermenilerle Türklerin hep sevgi dolu, dostane ilişkiler

ı
içinde yaşamalarını arzu ettiğini, bunu pratikte de görmeyi

as
çok istediğini ve bu yolda bizzat çabalayacağını ifade etmiştir.
Türklerle Ermeniler arasındaki ilişkileri geliştirmek amacıyla
1919 yılında kurulmuş olan Türk-Ermeni Teali Cemiyeti’ de
Pangaltı Ermeni Mezarlığı’na bitişik gazinoda herkese açık
py
kutlama merasimleri düzenlemiştir.34

Diaspora Ermenilerinin Lozan Yorumu


ko
Beyrut’taki Ramgavar Partisi’nin yayın organı Arev’ ga-
zetesi, Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından hemen sonra
yaptığı yorumda Lozan’la Türkiye’nin son on yılda ikinci kez
yıkılmaktan kurtulup, küllerinden yeniden doğduğunu dile
s ın

getirmiştir. Gazeteye göre, 1912 ve 1918 yıllarında iki kez ağır


yenilgiye uğramış olan Osmanlı Devleti galiplerin şartlarını
kabule hazır durumdayken, her iki seferde de düşmanları
arasındaki parçalanmalar ve anlaşmazlıklardan faydalana-
ba

rak kendini kurtarmıştır. Arev savaşın galip tarafı olan İtilaf


Devletleri’nin böyle bir antlaşmayı imza etmiş olmalarını
küçültücü ve onur kırıcı bulmaktadır. Özellikle de galip duru-
munda olan bu devletlerin izledikleri siyasetle en büyük zararı
kendilerine verdiklerini, Türkiye’de yerel halktan bile daha

34 Silvart Malhasyan, “Lozan Antlaşmasının Ermeni Basınına Yansıması”,


Toplumsal Tarih Dergisi, Temmuz 2019, Sayı 307, s.52
AĞUSTOS 1923  295 

fazla sahip oldukları hakları artık tamamen kaybettiklerini


vurgulamıştır. Onların kaybını değerlendirirken de Ermeniler
için bu konunun bir önem arz etmediğini hatta bu durumla
uzaktan yakından hiç ilgilenmediklerini eklemiştir.
Gazeteye göre esas sorun antlaşmanın Ermeni cemaatine
doğrudan ne şekilde yansıyacağının bilinmemesidir. Endişe
veren durum, o tarihlerde Türkler ile Ermeniler arasındaki

ı
ilişkilerin henüz tam bir açıklığa kavuşmamış olmasıdır. Gerçi

as
bir taraftan Türklerle-Ermeniler arasında yakınlaşma hareket-
leri yaşanmaktadır ancak henüz tam bir neticeye ulaşmamıştır.
Gazete durumun yine de umut verici olduğundan söz etmiş
py
ve dayanaklarını sıralarken Türk gazetelerinde Ermenilere
karşı kullanılan dilin daha ölçülü hale gelmesini ve bazı devlet
adamlarının cemaate karşı dostane tavır içinde olmasını; Türk
halkının bir kesiminin de Ermenilere adil davranılmasına;
ko
eski dostluğu, komşuluğu, güzel ilişkileri tekrar tesise taraftar
oluşlarını göstermiştir
Beyrut’ta yayınlanan Ermeni Arev gazetesi bu noktalardan
hareketle Ermeni cemaati açısından durumun umut veri-
s ın

ci olduğu, çok da karamsar olunmaması gerektiği sonucunu


çıkarmıştır. Ayrıca dış politikada endişelerden kurtulan yeni
Türk devletinin tüm dikkat ve gücünü ülkenin tekrar inşasına
yönlendireceğinden bu alanda Ermenilerin katkısına ihtiyaç
ba

duyabileceğini eklemiştir. Yüzyıllar boyunca memleketin geli-


şimi için katkı sağlamış olan Ermenilerin küçümsenemeyecek
bir güç olduğunu ancak yine de bu konudaki kararın hükümet
tarafından verileceğini hatırlatmıştır. Şans verildiği takdirde
Türkiye sınırları dahilinde kalan Ermenilerin ülkenin ve dev-
letin menfaatlerine sadakatle hizmet edeceğine inancının tam
olduğunu belirtmiştir.’
 296  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Paris’te yayımlanan Ermeni diasporasının haftalık gazetesi


Aboka’da da Lozan antlaşmasının değerlendirildiği görülü-
yor. Ünlü Ermeni aydını Arşak Çobanyan tarafından kaleme
alınmış “Yeni Dönem” başlıklı uzun köşe yazısında Lozan
Antlaşması ayrıntılı olarak ve tüm yönleriyle mercek altına
yatırılıyor. Çobanyan, antlaşmayı Türkiye açısından değer-
lendirdiğinde “Kemalist Türkiye’nin çok büyük zaferi” olarak
nitelemiş, zafer olarak nitelemesinin en önemli sebebi olarak

ı
yeni Türkiye yöneticilerinin olağan dışı şartlardan yararlana-

as
bilme becerisini göstermiştir.
Çobanyan, Antlaşma’yı İtilaf Devletleri açısından değer-
lendirdiğinde ise gerek kendi aralarındaki anlaşmazlıklardan
py
gerekse kendi halklarının kuvvetle barış taraftarı olmasından
etkilenerek Lozan’da yenen gibi değil de yenilen gibi hareket
ettiklerini yazmış ve bu durumu “Batı medeniyetinin ezici bir
ko
mağlubiyeti” olarak nitelendirmiştir.
Antlaşmayı İstanbul’daki Ermeni cemaati açısından da
ele alan Aboka gazetesi yazarı Çobanyan, onların artık tek
dertlerinin Ermeni milletinin geri kalan kısmını korumak
s ın

olması gerektiğini savunuyordu. Yazar, diasporadaki Erme-


ni gazetelerinin büyük kısmının, lstanbul Ermenilerinin bu
yoldaki çabalarını yerinde bulduğunu, barış içinde yaşama
tavsiyelerinde de çok samimi olduğunu ifade etmiştir.
Öte yandan Çobanyan’a göre İstanbul Ermenileri artık
ba

küçük bir cemaat kaldığından zaten Ermeni milletinin ka-


derini yönetme gibi bir amaçları olamazdı; bu misyon artık
Erivan’daki Ermeni devletine aitti. Türkiye Ermenileri artık
bundan sonra, Lozan Antlaşması’ndaki azınlıklarla ilgili mad-
delerin de talep ettiği üzere kendi dilini, kilisesini, ananelerini
korumakla yükümlüydü. Yazar, yurt dışındaki Ermenilerin
hareket tarzının ne olacağını da maddeler halinde sıralamıştı.
AĞUSTOS 1923  297 

Buna göre; hareketin ana hedefi Kafkasya’daki Ermenistan


devletinin rahat şartlarda gelişebilmesi için maddi ve manevi
yardımlarda bulunmak. Ermeni cemaatinin var olduğu yer-
lerde Ermeni kültür ve yaşam tarzının korunmasını sağlamak,
yetim ve göçmenlerin kurtarılıp korunması ve yaşatılması işi
ile meşgul olmaktır.
Ermeni meselesi Lozan görüşmelerinden çıkartıldığından

ı
beri bu hareket tarzının esas alındığını belirten Çobanyan,

as
Dolayısıyla Diaspora’daki tüm Ermeni kesimlerinin bu konuda
hemfikir olduğunu ve bu hedefi «gerçekçi ve kesinkes verimli»
bulduğunu aktarmıştı. Ayrıca Lozan’ın Ermenilere başka bir
açıdan da yararı dokunacağını şu şekilde açıklamıştır: Suriye,
py
Türkiye’den tamamıyla ayrılmış olduğundan orada bulunan
ıso.ooo Ermeni soydaş ülkenin ekonomik gelişimi için barış
içinde çalışabileceklerdir. Yazara göre, Suriye’deki Ermeniler,
ko
zenginleşip gelişmeleri halinde Erivan’daki küçük ve yeterli
maddi imkânlara sahip olmayan oluşuma yardımcı olacaklar
ve diğer cemaatlerle aynı seviyeye ulaşmasını sağlayacaklardır.35

İş Birlikçi Ermeniler Ne Olacak?


s ın

Barış antlaşması ardından İstanbul’un tahliye edilmesiyle


ilgili “İngiliz Savaş Bakanlığından Koloni Bakanlığına” ya-
zılan mektupta İtilaf kuvvetlerinin İstanbul’u tahliye etmek
ba

için hazırlandıkları esnalarda İngiliz Ordusu’nda istihdam


edilmiş olan Ermenilerin, İstanbul’da ikamet etmeleri halinde
hayatlarının tehlikede olacağını ileri sürdükleri ve İstanbul’dan
Avrupa’ya geçmeye teşebbüs ettikleri ifade edilmiştir. Fakat
İngiltere’de işsizlik ve ekonomik sıkıntılar sebebiyle kamuo-
yundan tepkiler gelebileceğini hesap eden İngiliz Hüküme-

35 Malhasyan, “Lozan Antlaşmasının Ermeni...”, s. 53-59.


 298  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ti, Ermenilerin bu taleplerine karşı çıkmıştır. Bu Ermeniler


taleplerinde devam etmeleri durumunda ise İngiliz mandası
olan Irak, Filistin, Kıbrıs veya Mısır’a sevk edileceklerdir. İn-
giliz Hazine Bakanlığından Dışişleri Bakanlığına gönderilen
bir mektupta da İngiliz Hükümetinin, Ermenilerin tahliyesi
sonrasında geçimleriyle ilgili yapılacak harcamalara da karış-
mama kararı almıştır. İngiliz Koloni Bakanlığından İngiliz

ı
Dışişleri Bakanlığına gönderilen bir telgrafta ise İngiliz Koloni

as
Bakanlığı, Filistin ve Irak’taki mevcut koşullar gerekçe olarak
gösterilmiş ve Ermenilerin bu bölgede ikamet etmelerine
karşı çıkılmıştır. Bununla birlikte Ermenilerin gidebilecekleri
py
bölgeler daha da sınırlı hale gelmiştir.
Türkiye’den gidecek Rumlarla ilgili Harington’dan Savaş
Bakanlığına gönderilen bir telgrafta, Yunan Ordusu’nda ve
ko
İtilaf Devletleri hizmetinde çalışan Rumların Yunanistan’a
gönderilecekleri haberi, Rumlar arasında memnuniyet yaratmış
olmasına rağmen Yunan Hükûmeti kısa bir süre sonra gitmek
isteyenlerin hepsini değil bir kısmını alacağını açıklamıştır.
s ın

İngiltere’nin Paris Büyükelçiliğinden İngiliz Dışişleri Ba-


kanlığına gönderilen bir telgrafta da Fransız Hükûmetinin
savaş esnasında İtilaf Devletleri hizmetine alınan Osmanlı
vatandaşları mevzusunda İngiltere’yle aynı politikayı izlediği
ba

görülmektedir. Harington’dan Savaş Bakanlığına gönderilen


bir telgrafta konuyla ilgili Fransa’nın da menfaatlerine çalış-
makta olan Ermenileri, Fransa’ya kabul etmediği ayrıca Suriye
ve Fas’a gönderme kararı aldığı geçmektedir.36

36 Bozkurt, İtilaf Devletlerinin İstanbul’da..., s. 922.


AĞUSTOS 1923  299 

Tarihin En İlginç Geri Dönüşü

Lozan Barış Antlaşması’nın imzalanması üzerinden henüz


çok uzun bir zaman geçmemişken, Amerikan Current History
dergisi, söz konusu dönemlerde Minnesota Üniversitesi’nde
tarih profesörü olarak görev yapan William Stearns Davis
tarafından kaleme alınan “Lozan’dan Sonra Yakın Doğu” baş-

ı
lıklı makaleyi yayımlıyor. Makalede Profesör Davis, Lozan
Antlaşması ile ilgili şu değerlendirmelerde bulunuyor:

as
Profesör Davis, Lozan’daki delegelerin kapanış sözlerinde
“dünyada barışın kesin olarak yeniden tesis edilmesi” şeklinde
py
işaret edildiği gibi Lozan Antlaşması’nın Yakın Doğu’daki
acı sorunlara gerçek bir çözüm mü yoksa Doğu Akdeniz’de-
ki “şeytani güçlere” kötülüklerini sürdürmeleri için yeni fır-
satlar tanıyan kusurlu bir ateşkes mi olduğunu sorguluyor.
ko
Ve bu soruya en iyi cevabın, 1923 yazında Doğu Akdeniz
topraklarında hâlâ karşı karşıya kalan farklı ırklara mensup
unsurları inceleyerek verilebileceğini söylüyor. Profesör, Os-
manlı Devleti’nin 1918’de perişan bir şekilde teslim olması-
s ın

nın ardından yeniden canlanmasını, tarihin en şaşırtıcı geri


dönüşlerinden biri olarak değerlendiriyor ve kendi deyimiyle
neredeyse bir dehanın ürünü gibi görünecek kadar şaşırtıcı
olan bu durumu, galip güçler tarafından işlenen bir dizi ha-
tanın doğrudan sonucu olarak yorumluyor. Profesör Davis’e
ba

göre Türkler önce öfkelendirilmiş ve sömürülmüş, daha sonra


da “fatihlerinin”, yani Müttefiklerin; savaş yorgunu, dalgın ve
kendi aralarında çekişme halinde oldukları hissi özenle onlara
aşılanmıştı. Bu nedenle, I. Bayezid ve Tatar Timur’un savaş
alanlarının yakınında, Ankara’daki eski Osmanlı yurdunda,
yüzyıllar boyunca Doğu Akdeniz’e hükmetmiş olan askeri ve
usta ırkın liderlerinin Hilal sancaklarını yeniden dikmeleri, bir
 300  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

hükûmet kurmaları ve daha da önemlisi güçlü bir ordu kur-


maları neredeyse kaçınılmazdı diyor Profesör Davis. Mustafa
Kemal’in dehasının da payına vurgu yapan Profesör, Mustafa
Kemal Paşa’nın, dünyanın gördüğü en etkili üç savaşçı olan I.
Osman, II. Mehmed ve I. Süleyman tarafından yaratılan bir
imparatorluğun askeri geleneklerini yerine getirdiğini söylüyor.
Paşa’yı zafere taşıyan milli ruh da Türk tarihinde görülmemiş
bir şey değildi. 37

ı
as
py
ko
s ın
ba

37 Current History Magazine, Published by The New York Times Co. Vol. XIX,
Iss. 1, Ekim 1923, s. 72-73.
EYLÜL 1923

ı
as
Haftanın Olayları

İngiliz The Nation and Athenaeum dergisinde “Haftanın


Olayları” köşesinde, Lozan Antlaşması’nın Türk tarafınca onay-
py
lanması sonrasında yabancı birliklerin tahliyesi ve Türkiye ile
büyük güçler arasındaki ilişkilere dair bazı değerlendirmelere
rastlıyoruz.
ko
Yazı söze “Lozan Antlaşması’nın imzalanması, Türkiye ile
(Büyük) Güçler arasındaki ilişkilerde belirgin bir düzelme sağ-
lamıştır. Antlaşma, Türkiye ile Suriye arasındaki Franklin-Bou-
illon sınırının çizilmesi gibi ayrıntıların şiddetle eleştirilmesiyle
s ın

elde edilenlerin tanınmasına gölge düşürülmeyen bir tartışmanın


ardından Ankara’da onaylandı” ifadeleriyle başlıyor. Devamın-
da, Türkiye’nin onayının, büyük güçler açısından İstanbul ve
Boğazlar’ın altı hafta içinde boşaltma yükümlülüğüne işlerlik
kazandırdığı ifade ediliyor. Yazıda İngiliz General Charles Ha-
ba

rington için, “artık manasız olan işgali kendisine tanınan son


ana kadar sürüncemede bırakmak yerine, emrindeki birlikleri
mümkün olan en kısa sürede gemiye çıkararak bir kez daha
sağduyusunu gösterdi” deniyor. Aktarılana göre Harington,
bu oyunda rollerini hakkıyla oynayan birkaç başrolden biridir.
İngilizler kadar Türkler de ona minnet borçludur. General,
soğukkanlılığı ve nezaketiyle, geçen sonbaharda iki ulusu ye-
 302  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

niden savaşa girmekten kurtarmış ve “bu kapanış sahnesinde”


de çok ihtiyaç duyulan iyi niyet ortamını yeniden tesis etmeyi
başarmıştır. Yazıda Türklerin tepkisine de değiniliyor ve koşullar
göz önüne alındığında, Türk yetkililer ve İstanbul sakinlerinin,
başarılarından dolayı övünme veyahut eski şikâyetleri teşvik
etmek konusunda dikkate değer biçimde az eğilim gösterdik-
lerinden söz ediliyor veyazıda, “bizim açımızdan nahoş olan bu

ı
akıbet, İngiltere’de cömert bir ruhla karşılandı” deniyor. Yazı-
da Türkiye’nin ekonomik durumuna dair, ekonomik yeniden

as
yapılanmanın gerekli olduğu belirtiliyor ve “Türk milleti, ne
kadar isterse istesin, yabancı sömürgelerin ve yerli azınlıkların
yardımı olmadan bunu başaramaz”1 denerek Türkiye’nin hem
py
İngilizler hem de yerli azınlıklar ile ilişkilerinin geliştirilmesi
gerekliliğine vurgu yapılıyor.
ko
Türkiye Büyük Güçlere Rağmen Kazandı

Meşhur Chester Projesi’nin mimarı Amiral Colby M.


Chester’ın oğlu ve projenin 1920’li yıllarda yeniden gündeme
gelmesindeki baş aktörlerden biri olan Arthur Tremaine Chester,
s ın

Lozan Barış Antlaşması ve Türkiye ile ilgili görüşlerini, “Yeni


Türkiye’nin Yükselişine Tarihin Kanaati” başlıklı yazısında ak-
tarıyor ve şöyle söylüyor:
“Lozan’da yapılan anlaşmalarla Türkiye, milli tarihinde ta-
ba

mamen yeni bir aşamaya girmiştir. Yüzyıllar süren otokrasinin


ardından Türkler, temsilî bir demokrasi kurmayı başarmışlardır.
Türk tarihinde ilk kez yağmacı Batı kapitalizmine karşı ver-
dikleri savaşı kazanmışlar ve yükselen yeni devletlerini, milli
egemenlik ilkesi üzerine inşa etmişlerdir. Kapitülasyonlar sis-
temine ve yabancı mahkemelere ölümcül darbe indirilmiş; Bo-

1 The Nation and Athenaeum,Vol. XXXIII., No. 22, 1 Eylül 1923, s. 676.
EYLÜL 1923  303 

ğazlar meselesi ve can sıkıcı mali sorunlar halledilmiş, çetrefilli


ırksal azınlıklar sorunu, Yeni Türkiye’yi tatmin edecek şekilde
çözümlenmiştir.
Savaşın sona ermesinden bu yana kaydedilen ilerleme büyük
ölçüde olmuştur. Sévres Antlaşması Türkiye’yi ezilmiş ve aciz
halde bırakmıştı. Yeni bir hükümet kuruldu; Mustafa Kemal’in
kuvvetleri Müttefiklere meydan okudu ve savaş meydanında

ı
Yunan ordularını yendi; Sultan tahttan indirildi ve ilerici ve

as
bağımsız bir temelde Müttefiklerle barış yapıldı.
Eski Türkiye’nin yıkılışının ve yeni, dinç, demokratik bir
gücün yükselişinin hikâyesi, yakın zamandaki başarıların
py
perspektifinden bakıldığında, büyüleyici bir unsura sahiptir.
Şimdiye değin bu hikâye, Türkiye’ye düşman olan ve siyasi
veyahut dini önyargılarla ya da ekonomik ve mali çıkarlardan
ötürü önyargılı olan kişilerin yorumlarıyla gölgelenmiştir. Sâbık
ko
Sultan Abdülhamid döneminden günümüze kadar Türkiye’nin
elde ettiği başarıların adil ve tarafsız bir kaydı henüz ortaya
koyulmamıştır...”

Chester, bu ifadelerinden sonra Sultan Abdülhamid döne-


s ın

minden bu yana yaşanan gelişmeleri özetledikten sonra Türk


Milli Hareketi’nden bahisle şöyle söylüyor:
“Ankara Meclisi, dünyadaki diğer tüm seçilmiş meclislerden
daha fazla güce sahiptir. Meclis, Hükümetin hem yürütme
ba

hem de yasa yapma organıdır; esasında hükümettir. Meclis’te


Mustafa Kemal Paşa’ya karşı bir muhalefet mevcuttur ancak
Misak-ı Milli’ye ve Türkiye’yi özgürleştiren harekete karşı bir
muhalefet yoktur.
Türkiye Lozan’ı ‘büyük güçlerin’ ‘bencil amaçları’ndan dolayı
değil, onlara rağmen kazanmıştır. Kazandı çünkü konferans
umumiydi, çünkü Türkiye’nin talepleri bir halkın Tanrı vergisi
 304  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

olarak kendi kendini yönetme hakkına dayanıyordu, çünkü bu


talepler o denli mantıklı ve temelde haklıydı ki aksi ispat edi-
lemedi ve çünkü ‘büyük güçlerin’ itirazları açık bir tartışmaya
dayanamayacak kadar açık bir şekilde bencil, açgözlü, adaletsiz
ve antidemokratikti.”2

Yeni Türkiye

ı
Yakın Doğu ve Balkanlar konusunda uzman yazar ve gazeteci

as
H. Charles Woods3, İngiliz The Fortnightly Review dergisin-
de “Yeni Türkiye” başlığı ile kaleme aldığı uzun ve kapsamlı
makalesinde Lozan Barış Antlaşması ve antlaşma sonrasında
py
Türkiye’nin durumu ile ilgili değerlendirmelerde bulunuyor.
Woods, Lozan ve Sevr Antlaşmalarını kıyaslayarak söze
başlıyor ve Sevr Antlaşması politikasına daima karşı olduğunu
ko
çünkü bu düzenlemenin ne adil ne de uygulanabilir olduğu-
nu söylüyor. Bununla birlikte, Lozan Antlaşması’nın büyük
bölümünü onaylamakla birlikte, yaklaşık dört yıl süren pazar-
lıklardan sonra varılan bu düzenlemenin, Türkiye’yi yalnızca
s ın

Yunanistan karşısında değil, Avrupa karşısında da yeniden galip


duruma getirdiğini ifade ediyor. Ayrıca Woods bu yeni duru-
mun, aynı koşullar daha öncesinde ve daha gönüllü bir şekilde
kabul edilmiş olsaydı var olmayacak tehlikelerle dolu olduğunu
da kabul ettiğini sözlerine ekliyor. Lozan’da Türk temsilcileri
ba

eşitlik koşullarında kabul edilmiş ve tam siyasi, mali ve ekono-

2 Current History Magazine, Vol. XIX, Ekim 1923, s. 79-84.


3 Anadolu ve Balkanlar konusunda tanınmış bir uzman olan Henry Charles
Woods’un İngiliz Ulusal Arşivinde Yakın Doğu, Balkanlar ve Avrupa ile ilgili
kendisinin tutmuş olduğu mektup ve notlardan oluşan bir koleksiyonu da
bulunmaktadır. Eskiden Grenadier Muhafızı olarak görev yapmıştır. Türk
dilinde sertifikası vardır. Eserleri: The Cradle of the War, the Near East and
Pan-Germanism, The Danger Zone of Europe, Changes and Problems in the
Near East, Washed By Four Seas, An English Officers’s Travels in the Near East.
EYLÜL 1923  305 

mik bağımsızlığı tanınmış olduğundan, Türkiye artık yeni bir


hayata doğmuştur. Berlin Antlaşması, Kıbrıs Sözleşmesi ve Sevr
Antlaşması gibi belgelerde yer alan cezalandırma ve yüküm-
lülüklerin yerine, artık Türkiye’nin yargı idaresi gibi konulara
ilişkin Beyannameleri vardır ve kendisini alakadar eden tüm
konularda eşit bir muhatap olarak yerini almıştır.
Önemi ve nihai avantajları bazen unutulmakta birlikte nü-

ı
fusun artık büyük oranda homojen olduğuna da işaret eden H.

as
Charles Woods, Türklerin artık yönettikleri toprakta ağırlıklı
olarak çoğunlukta olduğunu söylüyor. 1908 Jön Türk Devri-
mi sonrasında İttihat ve Terakki’nin nüfusu bir bütün olarak
py
Osmanlılaştırmak için çalışmak durumunda kalırken şimdi
Milliyetçilerin, az çok etnik bir sınırı güvenceye almış olduk-
larından artık tüm dikkatlerini Türk halkının refahını yükselt-
meye yönelik tedbirlere verebileceğini ifade ediyor. Woods’a
ko
göre Müttefikler de ağır fedakârlıklarda bulunmak zorunda
kalmış olsalar da savaş durumunun nihai olarak sona ermesiyle
kazanç sağlayabileceklerdir. Türkler de Misak-ı Milli’de yer
alan programın neredeyse tamamını gerçekleştirdiklerinden,
s ın

eski düşmanlıklara başvurmayı bir daha istemeyeceklerdir ve


Antlaşma’nın onayıyla bu durum, Güneydoğu Avrupa ve Batı
Asya’nın istikrarının artması manasına gelecektir.4
Yakın Doğu ve Balkanlar konusunda uzman yazar ve gaze-
ba

teci H. Charles Woods, Lozan Antlaşma’nın uygulanabilirliği,


kalıcı barışı tesis etmede başarılı olup olmayacağı ve bu konuda
Türk tarafının rolü üzerine değerlendirmelerde bulunuyor.
Yazar, gelecekteki en mühim soruların, barışın nasıl işleyeceği
ve Milliyetçi liderlerin bu barışa ve çeşitli iç sorunlarına karşı
nasıl bir tutum takınacakları olduğunu ifade ediyor. Yazara göre

4 The Fortnightly Review, No. DCLXXXI. New Series. 1 Eylül 1923, ss. 363-364.
 306  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Karaağaç konusu ve Bulgaristan’ın Ege’ye çıkamamasıyla ilgili


olanlar haricinde, anlaşmanın toprak maddelerinin tatmin edici
bir şekilde işlememesi için hiçbir neden görünmemektedir.
Bununla beraber, belgenin diğer özellikleri ele alındığında,
durum çok daha belirsizdir. Woods’a göreneredeyse her şey
Türklerin kendilerine duyulan güvene layık olup olmadıklarına
veyahut zafer sarhoşluğuyla, birçoğu hâlihazırda mevcut olan

ı
aşırılara yaranmaya çalışıp çalışmadıklarına bağlı olduğu kabul

as
edilmelidir. İlk politika benimsenirse, yani Woods’ın ifadeleri
ile Türkler kendilerine duyulan güvene layık olurlarsa, “uygar
ulusların” temsilcilerinin Türkiye’de ikamet etmelerini sağlaya-
py
cak ya da yerli Hıristiyanların en azından bir kısmını evlerine
dönmekten vazgeçirecek şekilde adaletin işlemesini engelleyecek
hiçbir şey yoktur. Ayrıca, Türkiye’nin yeni yöneticilerinin maliye
ko
konusunda dürüstlüklerini kanıtlamaları halinde, yabancı para
yardımı da gelecektir. Woods, bir diğer taraftan, Büyük Millet
Meclisi’nin görevlerini yerine getirmede başarısız olması duru-
munda, Antlaşma’nın kılık değiştirmiş bir felaketten başka bir
s ın

şey olmayacağını, zira bu durumda, Türkiye’nin başına gelecek


olan kaderi yaşamasını hiçbir şey engelleyemeyeceğini söylüyor.
Zorluklar çok büyüktür, 1908’de olduğu gibi şimdi de ülke yete-
nekli, dürüst ve tecrübeli memur bulmakta zorlanmaktadır ve o
ba

zaman olduğu gibi şimdi de kendi işlerini ve ticari meselelerini


hiç yürütmemiş olan Türklerin, Türk olmayanların yardımı ol-
maksızın bu görevleri yerine getirmeleri pek mümkün değildir.
Woods, sonuç itibariyle, son seçimlerin ardından itibarlarını
koruyan Mustafa Kemal Paşa ve çalışma arkadaşlarının sahip
oldukları prestiji ılımlı bir politikasürdürmek için kullanacakları
umulabilir diyor. Böyle yaparak Türkiye Avrupa’nın iyi niyetini
EYLÜL 1923  307 

kazanacak ve yönetiminin başarısı açısından desteği elzem olan


halkların yardımını elde edecektir.5

Meclisin Statüsü ve Başkent Meselesi

Yakın Doğu ve Balkanlar konusunda uzman yazar ve gazeteci


H. Charles Woods, bu kez Türkiye’nin idari yapısı ve başkent
meselesi hakkındaki görüşlerini paylaşıyor.

ı
as
H. Charles Woods, antlaşmayla doğrudan bağlantılı so-
runların dışında ve bu konularla ilgili Hıyanet-i Vataniye Ka-
nunu yürürlükten kaldırılmadan gündeme getirilemeyeceğini
düşündüğünü ifade ettiği Hilafet ve Saltanat sorunu göz ardı
py
edilerek, en büyük ve en acil iki güçlüğün, Meclis’in statüsünün
belirlenmesi ve başkentin mevkii konusunda bir karara varıl-
masıyla ilgili olduğunu ifade ediyor. Şu an için Büyük Millet
ko
Meclisi’nin ülkedeki egemen ve tek otorite olduğunu belirten
Woods, Bakanların dahi Meclis’in talimatını alana kadar yok
denecek kadar az yürütme yetkisine sahip olduğunu söylüyor.
Woods’a göre bu sistem, toplumun yegâne amacının mağlubiyeti
s ın

kabul etmemek ve zafer kazanmak olduğu zamanlarda iyi işlemiş


olabilir, ancak barış zamanları için uygun değildir.
Başkent meselesine dair H. Charles Woods şu ifadeleri
kullanıyor:
ba

“Başkentle ilgili olarak, Hükümetin İstanbul’a dönmesi ge-


rektiğini düşünen ilerici unsurlar ile Ankara’da kalmaya devam
etmesinden yana olan daha az entelektüel unsurlar arasında
ciddi bir görüş ayrılığı olduğu görülmektedir. Birinci taraf,
haklı olarak, İstanbul gibi dünya çapında önem taşıyan bir
coğrafi konumun göz ardı edilmemesi gerektiğini ve İstanbul’da

5 The Fortnightly Review, No. DCLXXXI., 1 Eylül 1923, s. 370.


 308  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

hâlihazırda mevcut olan imkânlar ve barınma olanaklarının


Anadolu’nun iç kesimlerinde de sağlanması gerekeceğini dü-
şünmektedir. Onlara karşı çıkanlar, kendilerinin bile barışa
varırken Batı’yı tanıdıkları gerçeğini görmezden gelerek, hala
Türkiye’nin Avrupa ile temas ederek yozlaşacağından korkuyor
ve Bakanların ve Milletvekillerinin köylü seçmenleriyle doğru-
dan temas halinde kalmaları gerektiğini düşünüyor görünüyor-
lar. Bu konuda muhtemelen pek çok tartışma meydana gelecek

ı
ve hiç şüphesiz pek çok koşu, nihai çözümü etkileyecektir.

as
Ancak Meclis, durumdaki bazı temel gerçekleri görmezden
gelmeye hazırlıklı olmadığı müddetçe, Rusya’nın Boğazlar-
la ilgili olarak hala potansiyel bir güç olabileceğini, buradaki
py
Türk çıkarlarının Ankara’nın başkent olmasındansa İstanbul’la
daha iyi muhafaza edilebileceğini ve bir Amerikan sendikası
Küçük Asya’nın kalbinde bir ‘Yeni Washington’ inşa etmeye ne
kadar istekli olursa olsun, bu inşaatın, ancak başka bir yerde
ko
kullanılmaları daha yararlı olacak fonların tahsis edilmesiyle
gerçekleştirilebileceğini hatırlamakta fayda vardır.”6

Sabık Sultan Vahdettin ile Mülakat


s ın

L’Echo de Paris gazetesinde Paul Gordeaux’un “Sürgündeki


Krallar” başlıklı haberinde Sultan VI. Mehmet’in yurt dışındaki
durumuna yer verilmiştir. Haber şu şekildedir: 1 Kasım 1922
ba

tarihinde Ankara BMM bundan sonra “Halkın egemenliğine


dayanmayan İstanbul Hükûmetinin tarihe malolduğuna” karar
vermiştir. Meclis aynı zamanda hilafetin artık babadan oğula
aktarılmayacağını ve meclisin belirleyeceği Osmanlı hanedanı
üyeleri içerisinden seçileceğini belirleyecek yasayı oyluyordu.
Osmanlı Devleti’nin ömrü tükenmişti. Şimdi sadece Türkiye

6 The Fortnightly Review, No. DCLXXXI., 1 Eylül 1923, s. 370-371.


EYLÜL 1923  309 

Cumhuriyeti vardı. Ayrıca tüm dünyadaki Müslümanların ru-


hani lideri ve 1517 itibariyle İslam’ın en güçlü dünyevi lideriyle
yani Türk padişahıyla çakışmış bulunan halife tekrardan yal-
nızca dinsel lider haline geliyordu. Yaşamının tehlikede olaca-
ğını fark eden halife-sultan VI. Mehmet 15 Kasım’da General
Harrington’dan yardım ve korunma istedi. 17 Kasım sabahında
yanında küçük oğlu, birkaç görevli ve sadık hizmetçisiyle sarayı

ı
terk etmiş ve değerli mücevheratı yanında götürerek İngiliz

as
gemisine sığınmıştır. Bir gün sonra VI. Mehmet, Malta’ya doğru
giderken, Ankara onu tahttan indirmiş ve Müslümanların hali-
fesi olarak kuzeni Abdülmecid Efendi’yi atamıştır. VI. Mehmet,
Malta’dan Mekke’ye ardından da İsviçre’ye gitmiştir. Sonrasında
py
da kendisinden ses seda çıkmamıştır.
Paul Gordeux, eski sultanın evine gittiğini ancak söylendiği
gibi İsviçre’de olmadığını Mekke’den ayrıldığını buna karşılık
ko
İsviçre ikliminin çok soğuk olduğunun kendisine söylendiği-
ni ve Cenova’da gemiden inmesi sonrasında Ail’de köşesine
çekilmiş olan eski sadrazam Ferit Paşa’nın davetini aldığını
söylemektedir. Ferit Paşa’nın Riviera’nın güzelliklerini anlatması
s ın

sonrasında İsviçre’den ayrılan VI. Mehmet, ünlü konferansın


ardından San Remo’ya yerleşmiştir. Gordeaux, sabık Sultanın
yaşadığı yeri şu şekilde anlatır: “Güzel istasyonunun Doğu
banliyösünde, palmiyelerin, armut ağaçlarının, zeytinliklerin
ve okaliptüslerin arasında, çok hoş bir yerde, cephesi İtalyan
ba

modasına göre çiçeklerle ve arabesklerle boyanmış büyük ve


görkemli bir villa bulunur: Burası ünlü İsveçli tarafından yap-
tırılan Nobel villasıdır. Yıldız Köşkü’nün ve Dolmabahçe’nin
bir dönem ulu önderi olan kişi, oğlu ve 10 kişilik maiyeti, artı
bir aşçı ve iki İtalyan oda hizmetçisi ile birlikte altı aydan beri
burada yaşıyor. VI. Mehmet kesinlikle villadan çıkmıyor. Kom-
şuları altı ay boyunca, hafif bir eğimle denize doğru inen büyük
 310  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

bahçenin yürüyüş güzergâhında ağır adımlarla yürüyen kırmızı


fesli, siyah redingotlu, zayıf yüzlü, beyaz sakallı yaşlı bir adamın
kamburumsu siluetini üç-dört kez ya görmüş ya görmemişti.
O kişi, kısa bir gezinti yapan, müminlerin eski halifesinden
başka biri değildi.”
L’Echo de Paris gazetesinde Sultan VI. Mehmet’in ikametiyle
ilgili bilgi veren Paul Gordeaux haberinin devamında Sultan’la

ı
görüşmesinden şu şekilde bahsetmektedir:

as
“Eski sultan, kıyının harikulade manzarasından istifade et-
mek istediğinde, çoğunlukla villanın balkonunda kalmayı tercih
ediyordu. Kapının önünde, gece gündüz, nöbetleşe iki sadık si-
py
lahlı bulunuyordu. Bunlar görevlerinin bilincinde idiler; yüksek
şahsiyetlere yönelik suikastların Doğulularda sıkça rastlanan
bir şey olduğunu biliyorlardı. Ben de beni sultanın yaverinin ya
da mabeyincinin yanına götürmeleri için bu siyah üniformalı,
ko
iki köşeli şapkalı kapı nöbetçilerine yarım saat dil dökmek
zorunda kaldım. Sonunda, beni gözleri ile takip etmekten bir
an bile geri durmayan iki koruma önüme ve arkama düştü.
Batılı giysiler giymiş iki bey, beni oldukça çekingen biçimde
s ın

kabul etti. Fakat kâğıtlarımı dikkatle inceledikten sonra, bana


ellerini uzattılar: ‘Albay Tahir Bey, Genelkurmaydan.’ ‘Albay
Zeki Bey, yaver. Ziyaretinizi haşmetmeaplarına bildireceğiz.’ İki
subay on dakika sonra indiler. ‘Onu giriş kapısına götüreceğiz
değil mi?’ dediler, silahlı adamlar beni kolumdan yakalayarak.
ba

Fakat, altı aydan beri hiçbir gazetecinin sultanın yanına kabul


edilmediğini bilen bu gözüpek, sadık bekçilerin şaşkın bakışları
arasında, villanın içine kabul edildim. Belli belirsiz bir lüksün
egemen olduğu bir dizi salon; bahçenin tropikal bitki örtüsünün
seyredildiği camlı bir veranda; sigara tutuluyor, kahve ikram
ediliyor. ‘Hasmetmeapları hasta, yatıyorlar. Sizi odalarına kabul
edemedikleri için çok üzgünler. Ama sorularınızı yazılı sorabi-
EYLÜL 1923  311 

lirsiniz. Sorular kendisine iletilecek, gerektiği ölçüde çevrilecek


ve yanıtlar size getirilecek.’”

şeklinde yanıt alan Paul Gordeaux sorularını sormaya başla-


mıştır.
“Önce, müttefiklere karşı savaştan söz edelim.”
“Türkiye’nin büyük harbe katılmasına hep karşı oldum, ya-

ı
nıtını verdi padişah. ‘Mücadelenin sonunda kaçınılmaz olarak

as
felaket haline geldiği bir anda kardeşim V. Mehmet’in yerine
tahta geçtim. Bundan böyle tek bir hedefim vardı: barış. Fa-
kat 1908’den beri iktidarı elinde tutan hükümet benim bütün
py
barışçı girişimlerine köstek oldu ve ayrı barış görüşmelerinden
beklediğim avantajları elde etmemi engelledi. Kemalistler beni
Mondros Mütarekesi’nden sorumlu tutmak istediler. Oysa bu
ko
mütareke Ankara’nın liderlerinden biri olan Rauf Bey tarafından
imzalanmıştı ve ordu o sırada Mustafa Kemal’in komutasın-
daydı. Mustafa Kemal Toroslar’ın doruklarına ulaşabilmek için
birliklerini düşmana terk etti.”
s ın

“Peki, mütarekeden sonra ne oldu?”


“Savaşa girmemizin Müttefiklerde yarattığı hıncın, zamanın
aşındırıcı etkisiyle dağıldığı âna kadar sabırlı davranmak ve
ılımlı bir yaklaşım içinde olmak istiyordum. Fakat bize Sevr
ba

Antlaşması’nın herhangi bir değişikliğe uğramadan yirmi dört


saat içinde ya kabulü ya da reddi dayatıldı. Kabul etmiş görün-
düm fakat, tehditlerle bize dayatılan bu antlaşmanın uzun süreli
olamayacağını biliyordum.”
“Haşmetmeapları, bir yandan aydınlık günlerin gelişini
beklerken, saltanatın yokluğunda hilafeti muhafaza edemez
miydi?
 312  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

“Ankara ile İstanbul arasında birliğe ulaşmak için çok


fedakârlıkta bulundum. Fakat hilafet makamı ile saltanatın
iktidarını birbirinden ayırmayı kabul edemezdim. Böylesi bir
ayrım İslam yasasına aykırıdır ve peygamberin takipçisini İslam’ı
uygulamaktan alıkoymaya yöneliktir. İnançları kuşkulu bir avuç
insan için hilafet sorununu çözüme bağlamaya hakkım olduğunu
kabul etmiyorum. Bu sorunu çözüme bağlamak beş altı milyon

ı
Türk’ün işi değildir. Hilafetin geleceğine karar vermek durumun-

as
da olanlar, bütün dünyada yaşayan üç yüz milyon Müslümandır.
Bu nedenledir ki, Ankara tarafından benim yerime alının keyfi
kararı kabul etmeyi reddediyorum ve kendimi Müslümanların
py
tek ve yegâne temsilcisi kabul ediyorum.”
Soruların ardından Gordeaux, muhafızlar tarafından selam-
lanarak Nobel villasından ayrılmıştır.7
ko
Lord Curzon’un Açıklamaları

Londra’da yayımlanan Westminster gazetesindeki “İngiltere


Hariciye Nazırı Lord Curzon’un Avrupa Siyaseti Hakkında
s ın

Bir Nutku” başlıklı yazı dikkate değerdir:


“Bundan iki yıl önce ben burada Anadolu’daki vaziyetten
bahsederken birbirine karşı duran Türk ve Yunan orduları ara-
sındaki hasımlık ikinci defa başlamıştı. Bu muharebe, evvela
ba

bazı başarılar elde eden Yunanlıların mağlubiyeti ile sonuçlan-


mıştı. Müttefikler arasındaki görüşmelerdeki konferanslarda
bu hasımlığın bir an evvel bitmesi için çalıştım. Çünkü bu
hasımlığın iki taraf içinde bir faydası olmazdı. Asya’nın en
güzel sahillerinden biri bu suretle harap oluyordu. Yunanlı-
ların muzaffer olması mümkün değildi. Muzaffer olsalar bile

7 Şimşir, Dış Basında..., s. 198-202.


EYLÜL 1923  313 

Anadolu’da mevkilerini muhafaza edecek orduları ve vesaitleri


yoktu. Bundan ötürü 1921 ve 1922 seneleri zarfında vaktimizin
en büyük kısmını Paris ve Londra konferanslarında tarafları
meselenin halledilmesini bize bırakmaya razı etmek için ça-
lıştık. Ben (Curzon) müttefiklerin birlikte hareket ederek bu
neticeye varacaklarına inanıyordum. İngiltere hükümeti hiçbir
zaman müttefiklerden ayrı bir siyaset takip etmedi ve müttefikin
siyasetine her zaman sadakat ile katıldı. Fakat vazifem 1921

ı
yılında bir Fransız vekili ile Ankara Türkleri arasında imzala-

as
nan Franklin Bouillon İtilafnamesi diye geçen itilafnamenin
imzalanmasıyla güçleşti. Şüphesiz ki bu itilafname Türkleri
Fransız hükümetinin kayıtsız şartsız kendi taraflarına çektikleri
py
izlenimine sokmuştu. Bu sebeple Türkler daha fazla istekler şart
koştular. Ancak görüşme, aracılık ve mütareke için sarf ettiği-
miz bütün mesai boşa gitti. Nihayetinde Türk ordusu yeni bir
ko
şevk ile iyi kumanda altında olarak ve Yunanlıların zaafından
istifade ederek ileriye atıldı ve onları Anadolu’dan dışarıya attı.
Bunu bazı feci olaylar takip etti. Yunanistan’da ihtilal çıktı.
Kral Constantin istifaya mecbur edildi. Muzaffer Türk ordusu
galibiyetin verdiği gurur ile müttefiklerin birlikte olmadıklarını
s ın

bilerek İngiltere ile bir harbi göze alırdı ve ileriye gitmeye ka-
rar verdi. Türk ordusu İzmir’i tahrip etti. Müttefik kuvvetleri
tarafından işgal edilmiş olan Boğazlar mevkiine kadar geldi.
Fransızlar askerlerini Rumeli sahiline çıkarttılar çünkü hiçbir
ba

şekilde Türklerle savaşmayı arzu etmiyordu. İngiltere yalnız


başına vaziyeti kurtardı ve İstanbul’a kuvvetler yerleştirerek
Avrupa’nın Türkler tarafından istilasına engel oldu. Harbin
yeniden çıkmasına ramak kalmıştı. Ben yine Paris’e giderek
müttefiklerin birlikte hareket etmesine çalıştım.”

Westminster gazetesi Lord Curzon’un Lozan Barış


Konferansı’nın ilk devresinde yaşanan gelişmeler hakkında ifa-
 314  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

delerine de yer vermiştir. Curzon, Birinci Lozan Konferansı’nda


Fransa, İtalya, Japonya, Romanya ve Yugoslavya delegeleriyle
buluştuğunu ve buluştukları delegelerin anlaşma yapanlardan her
biri adına girişecekleri Türkler ve çıkarları mevzubahis olduğu
için Bulgarlarla vesairlerin de oraya geldiklerini söyler. Ayrıca
Amerikalılar da gözlemci yolladıklarını ve Boğazlar’ın serbestisi
hususunu müzakeresiyle alakadar olan Rusların da konferansa

ı
kabul edildiklerini ekler. Ayrıca Curzon Lozan’da geçirdikleri

as
süreci şu şekilde ifade etmiştir:
“Lozan’da geceli gündüzlü görüşme ile on bir yorucu hafta
geçirdik. Bu sürenin sonunda anlaşmayı imzalamak üzereydik.
py
İmza için kalem ve hokka bile hazırdı. Fakat son dakika da
projenin mali, iktisadi maddeleriyle kapitülasyonlara ait mad-
deler hakkında bazı ihtilaflar meydana geldi. Ayrıca Türkler
ko
kendilerinde kuvvet bularak mukavemetle daha fazlasını ko-
parabileceklerini hesap ederek imzadan itina ettiler.”

Lord Curzon konuşmasının devamında ikinci Lozan Kon-


feransı ve anlaşmasıyla ilgili de şunları söylemiştir:
s ın

“Lozan’ın ikinci devresi yeniden başladı ve üç ay devam etti,


bu defa baş delegemiz İstanbul’daki İngiliz Yüksek Komiseri
Sir Horace Rumbold’du. Bu sefer de birinci konferansta oldu-
ğu gibi birçok endişeli zamanlar oldu. Bu ikinci konferansta
ba

mazideki şark siyasetinin en tarihî günlerini hatırlatan inatçı


ve uzun pazarlıklar icra edildi. Nihayet antlaşma imzalandı.
O zamandan beri Türkiye ve Yunanistan antlaşmayı tasdik
ettiler. Şimdi parlamentoları toplandığı zaman büyük devletler
tarafından tasdik olunması kalmıştır.”8

8 “İngiltere Hariciye Nazırı’nın Avrupa Siyaseti Hakkında Bir Nutku”, Ayın


Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No.2, s. 174-175.
EYLÜL 1923  315 

İngiltere Başvekili Stanley Baldwin ise İmparatorluk


Konferansı’nda yaptığı konuşmasında Lozan Barış Antlaşması
ile ilgili kısaca değerlendirmede bulunarak antlaşmanın imza-
lanma koşullarına ve İngiltere açısından nasıl değerlendirilmesi
gerektiğine şu cümleleriyle vurgu yapıyor:
“2 Şubat’tan 20 Nisan’a kadar devam eden bir kesinti devresi
ile yedi ay süren bir konferanstan sonra Lozan’da Türkiye ile

ı
barış imzalanmıştır. Birçok sebeple, Paris Barış Konferansı’nın

as
ertelenmesi Yunanistan’daki siyasi tedbirler, müttefik devlet-
lerin birleşik bir siyaset cephesi teşkil etmelerinde yaşanan
müşkülat ve Türkiye’de askeri ve mali kuvvetli bir harekatın
py
vücut bulması bizi Türkiye ile 1914 de diğer düşmanlarımızla
imzaladığımız sulhnamelerden başka esas ve mahiyette bir
sulhname imzasına mecbur etti. Yakında Hariciye Nazırı size
Lozan Barış Antlaşması’nın tarihçesi ile esas hatlarını izah
ko
edecektir. Fakat zannıma nazaran Hariciye Nazırı’nın izahatını
dinledikten sonra benimle beraber tasdik edeceksiniz ki: Umu-
miyetle söylenilirse bu antlaşma İngiltere şeref ve nüfuzuna halel
getirmeksizin Britanya İmparatorluğu’nun çıkarlarını temin
s ın

ve muhafaza ettiği gibi cihanın bu köşesini sık sık karıştıran


muhtelif milli ve dinî menfaatleri de azami derecede ortadan
kaldırmaya hizmet ederek bir barış ve sükûnet ve iktisadi kal-
kınma devresinin esaslarını belirlemiştir.”9
ba

Lozan Eleştirilerine Cevap

Londra’da yayımlanan Westminster gazetesinin “İngiltere


Hariciye Nazırı Lord Curzon’un Avrupa Siyaseti Hakkında

9 “İngiltere Başvekili Baldwin’in İmparatorluk Konferansı’ndaki Nutku”, Ayın


Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No. 2, s. 129.
 316  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Bir Nutku” başlıklı yazısında Curzon’un “Anlaşma Hakkında


Eleştiriler” konuşması şu şekildedir:
“İmzalanan anlaşmanın taraflarının genellikle iyi niyete
kavuştuğundan şüphesi olan bazı kimseler tarafından eleşti-
rildiğini gördüm. Bu anlaşma şüphesiz müttefiklerin 1919’da
bin kat az mühim olan meseleler ve milletler için sarf ettikleri
vaktin ellide biriyle elde edebilecekleri bir anlaşma değildir.

ı
1920 Ağustos’unda Sevr’de imza edilen ama tasdik olunmayan

as
anlaşma gibi de değildir. Fakat bu durumun nedenlerinin ve en
iyi anlaşmanın yapılmış olduğunu anlatmak isterim. Öncelikle
şunu hatırlatayım ki geçen Ekim’de Lozan’a gittiğim de ge-
nellikle anlaşmanın imzalanmasının zor olduğu düşünülmek-
py
teydi. Çünkü Türkler Yunanlıların mağlubiyetleri ile galeyana
gelip müttefiklerin ve bilhassa İngilizlerin niyetlerinden şüphe
etmekteydiler. Bundan başka Boğazlar, Adalar, hudutlar, kapi-
ko
tülasyonlar ve mali meseleler müttefiklerin silahlı kuvvetleriyle
şartlarının kabul ettirmedikçe çözülemez gibi görünüyordu.
Savaştan sonra anlaşmalar hep bu suretle imza olunmuştur.
Muzaffer olan devletler hâkim mevkilerinde oturarak kaybe-
denin gıyabında verecekleri ceza veya hükmü kararlaştırıyor-
s ın

lardı. Bütün anlaşma hükümleri hazır olduktan sonra kaybeden


çağrılıyor ve kendisine ancak bir mahkûmun yaptığı gibi bir
protesto da bulunmak fırsatı veriliyordu. Sevr Antlaşması da
bu şekilde hazırlanmış ve imza edilmiştir. Ancak Lozan’da
ba

Türkler, müzakere masasına devletlerle eşit hukuk ile oturdu-


lar. Anlaşmanın bir maddesi kendilerine izah ve kendileriyle
münakaşa edildiğinde uzlaşılması gerekti. Türkler müttefiklerin
daha fazla kaçınmak istediklerini anlıyorlardı. Türk tarafında
barış arzusu taşımakla birlikte kendi kuvvetleri hakkında pek
mübalağalı fikirler besleyen aşırı milletperverler üzerinde ne
derece hâkim olduklarını kesinlikle bilmiyorlardı. Bu durumda
bu anlaşma neyi gerçekleştirdi? Suriye, Filistin ve şimdi Irak
EYLÜL 1923  317 

olarak isimlendirilen hattın tamamı Türk devletinden ayrıldı.


Türkiye’nin Arabistan’da hiç nüfuz ve kudreti kalmadı. Türk
arazisi Anadolu yaylaları ve ovalarına ve Avrupa’da Yunan ve
Bulgar sınırlarına kadar dar bir sahaya sınırlı kaldı. Türkler
Doğu Trakya ile birkaç adayı geri alabildiler.”10

Boğazlar Meselesi

ı
as
İngiltere Hariciye Nazırı Lord Curzon’un, Avrupa siyaseti
hakkında yaptığı konuşmasında, Boğazların serbestisi mesele-
sine de dikkat çekerek konunun İngiltere açısından önemine
şu sözlerle değiniyor: py
“Bilhassa boğazların serbestisi hakkındaki itilafa dikkatinizi
çekerim. Bu büyük ve uluslararası gaye için binlerce kahraman
İngiliz ve dominyon askerleri savaşıp ölmüştü. Lozan’a ilk
ko
gittiğim zaman ticari serbestiden fazla bir şey elde edebilece-
ğimiz kimsenin hatırına bile gelmiyordu. Lozan’dan bazı makul
kısıtlamalarla Adalar Deniz’i ile Karadeniz’e yabancı savaş
gemileri ve hava kuvvetlerinin giriş hakkını dünyanın bütün
s ın

devletlerine bahşeden bir itilaf name ile geldim. Karadeniz bu


suretle bir Rus gölü olmaktan çıktı. Gerek Çanakkale’nin gerek
Boğaziçi’nin her iki sahilinde askerden arındırılmış mıntıkalar
kurulmuştur. Türkiye payitahtının ve boğazlar sahillerinin emni-
yet ve korunması için uluslararası teminat verildi ve İstanbul’da
ba

asker bulundurmasına müsaade edildi. Bu durumun bilhassa


müdafaası, emrinde Lozan’a gönderildiğim Britanya İmpara-
torluğu menfaatine cidden muvaffak olduğundan kim şüphe
edebilir? Boğazlar itirafnamesinin müzakeresine Ruslar da
kabul edilmişlerdi. Fakat o zaman boğazlar mukavelenamesini

10 “Muahede Hakkında Tenkitler”, Ayın Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No.2,
s. 176.
 318  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

imzalamayı şiddetle ret etmişlerdi. Bu esnada gerek İngiltere’de


gerek hariçte birçok kimseler itilaf nameyi kabul etmesi gayet
mühim olan devleti bize düşman edecek nifak tohumlarını
ektiğimi söyleyerek beni itham etmişlerdi. Rusya hariç olmak
üzere bütün devletler boğazlar itirafnamesine imzaya hazır
olduklarını beyan ettikleri zaman söylediğim sözler şunlar
olmuştu: ‘Mösyö Çiçerin bize Rusya’nın bu mukavelenameye
iştirak etmeyeceğini söyledi. Bunun mesuliyeti Rusya hükü-

ı
metine aittir ve bu, Rusya hükümetinin şimdiki kararı olsa

as
bile, meseleyi yeniden tetkik ederek gerek kendilerinin gerek
cihanın menfaati gereği olan bu mukavelenameyi yakın bir
gelecekte imzalayacaklarını ümit ederim’ bu sözler bir kehanet
py
mahiyetinde zuhur etti. Beş ay sonra Ruslar hiç ses çıkarmadan
evvelce reddetmiş oldukları mukavelenameyi imzaladılar. Bu
mukavele şimdi Avrupa’nın bir kanunu hükmüne geçmiştir.”11
ko
Lord Curzon, İngiliz Westminster gazetesinde yayımlanan
nutkunda Lozan Barış Antlaşması ile ilgili, Gelibolu’daki İn-
giliz askerlerinin mezarları, Türkiye’deki azınlıkların durumu
ve Musul meselesinin çözümlenmesi konuları ile ilgili de şu
ifadelerde bulunuyor:
s ın

“Bundan altı ay evvel benim kötü maksat peşinde olduğu-


mu o kadar katiyetle iddia eden eleştirmenlerden ne bir özür
dileme ne de yeni eleştiriye nail olmadım. Lozan müzakereleri
esnasında Gelibolu’da bütün vatandaşlarımın ne kadar kan
ba

döktüklerini bir an hatırlamaktan geri durmadım ve Gelibolu


Yarımadasında askerlerimizin gömüldüğü mukaddes toprakla-
rın ve oradaki mezarlıkların bizim ihtimamımıza bırakılmasında
ısrar ettim. Türkler bu talepten vazgeçmiş olmaktansa kesintiye
kadar gideceğimi gördükleri zaman razı oldular. Lozan’da müs-

11 “İngiltere Hariciye Nazırı’nın Avrupa Siyaseti Hakkında Bir Nutku”, Ayın


Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No.2 s. 176-177.
EYLÜL 1923  319 

takbel Türk Devleti dâhilindeki Rum ve Ermeni azınlıklarına


diğer Avrupa anlaşmalarında mevcut olan teminattan fazlasını
bahşedebilmek için çok uğraştık. Fakat bunda muvaffak oldu-
ğumu iddia edemem. Konferans zabıtları bu bedbaht millet-
ler için ne dereceye kadar çarpışmış olduğumu gösterecektir.
Türkler büsbütün hür ve müstakil olmak arzusuyla şiddetle
memleketlerinden bütün diğer unsurları atmak istiyorlardı. Bu
siyasetlerinde çok hata ettikleri kanaatindeyim. Türkler buna

ı
ileride çok pişman olacaklardır. Türklerden ancak muahedenin

as
tasdikinden sonra cemiyeti akvama dâhil olmak için müracaat
etmek vaadini aldım. Azınlıklar da cemiyeti akvamın himaye-
sinde bulunacaklardır.
py
Musul vilayetinin ne olacağı meselesinde en büyük anlaş-
mazlık zuhur etti. Türkler bu hususta kanaatimce pek çürük
iddialar ortaya koydular. Bu iddialara lazım gelen cevapları
ko
verdim. İhtilaf, Türk arazisinin tahliyesinden sonra dokuz ay
zarfında meselenin Türkiye ile aramızda dostane bir şekilde
halledilmesi hakkında bir itilafla sonuçlandı. Dokuz ay zarfında
Türklerle anlaşamadığımız takdirde mesele cemiyeti akvama
sunulacaktır. Muahedenin Fransa’yı bizden ziyade alakadar
s ın

eden mali ve iktisadi maddeleri hususunda Türklerin göster-


dikleri direnmeye karşı birçok kolaylık sağlandı. Yabancıların
Türkiye’de ikametleri ve tabi olacakları usul adli meselelerinde
de aynı hal vaki oldu. Ben bu maddelerden memnun olduğumu
ba

iddia etmiyorum. Fakat yabancılardan ziyade Türklerin bun-


dan zarar göreceklerini zannediyorum. Zira yeni Türk Devleti
yabancıların sermaye ve yardımına muhtaçtır.”12

12 “İngiltere Hariciye Nazırı’nın Avrupa Siyaseti Hakkında Bir Nutku”, Ayın


Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No.2, s. 177.
 320  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Türkiye’nin İdari Rejimi?

Saltanatın ilgasından bu yana yaşanan rejim belirsizliği,


Lozan Barış Antlaşması ile kalıcı barışın tesis edilmesi ardın-
dan gündemi meşgul etmeye başlamıştır. Yabancı gözlemciler
de Türkiye’nin içerisinde bulunduğu siyasi koşulları yakından
takip ederek zaman zaman konu ile ilgili görüşlerini bildiriyorlar.

ı
Buna bir örnek olarak İngiliz The Spectator haftalık dergisinde

as
yayımlanan yazı verilebilir. Yazar, henüz Cumhuriyet’in ilanına
bir ayı aşkın bir süre varken, Türkiye’nin idare yapısına dair
kısaca yorum yapıyor.
py
The Spectator, “Türkiye’de dikkate değer gelişmelerin olaca-
ğına dair işaretler var. Mustafa Kemal Paşa aniden ‘demokratik
cumhuriyetlerden’ ve ‘Türkiye’nin dâhili kalkınmasının tamam-
lanmadığından’ söz etmeye başladı. Şu anda Türkiye teoride, tam
ko
yürütme, yargı ve yasama yetkileriyle donatılmış Büyük Millet
Meclisi, pratikte ise Gazi unvanıyla Kemal Paşa ve Halk Fırkası
taraftarları tarafından yönetilmektedir.” diyor. The Spectator’a
göre bu elbette sadece geçici bir düzenlemedir ve bilhassa
s ın

Türkiye’nin Büyük Güçlerle ilişkilerinin yeniden başlaması göz


önünde bulundurularak kesin bir hükûmet şekli tasarlanmalıdır.
Ancak Türk basınını rahatsız eden şey, Türkiye’nin cumhuriyet
olması halinde Mustafa Kemal Paşa’nın konumunun ne olacağı
ba

meselesidir. Kendisi çok açık bir şekilde ilk cumhurbaşkanı


olacaktır. The Spectator, “Şimdi cumhurbaşkanları, özellikle de
“ilk Cumhurbaşkanlar” iki şeyden birini yaparlar: Ya sessizce
siyasi hayattan çekilirler ve kendi hareketlerinin “saygıdeğer
isimleri” olurlar ya da çok geçmeden cumhurbaşkanı olmayı
bırakıp duruma göre “Kral”, “İmparator”, “Koruyucu” ya da
“Sultan” olurlar.” diyor. Ancak bunun, tedirgin edici bir hissiyat
EYLÜL 1923  321 

olduğu üzere “Kemal geleneğinde” çok daha fazlası olduğu


yorumu yapılıyor. 13
İngiliz dergisi bu yorumları yaparken bir diğer tarafta Ameri-
kan The Evening Star gazetesi, Türkiye’nin Milletler Cemiyeti’ne
üye olması ile ilgili bir haber yayınlayarak, “Türkiye büyük bir
hayal kırıklığı yaratmıştır. Kendisinden Cemiyet’e kabul için
başvuruda bulunmaya çok hevesli olması bekleniyordu. Lozan’da

ı
sona eren müzakerelerin başlangıcında, savlarını hafifleterek

as
minnettarlıkla karşılık vereceği umuduyla, Cemiyet’e kabul
edilme ihtimali Türkiye’ye, cazip bir teklif olarak sunulmuştu.
Ancak işe yaramadı.” diyor.14
py
İstanbul’un Tahliye Planı

Lozan Barış Antlaşması uyarınca işgal kuvvetlerinin altı


ko
hafta içerisinde tahliye edilmesi kararı alınmıştır. Bu karar uya-
rınca İstanbul’un İtilaf kuvvetleri tarafından tahliyesi gündeme
gelmekle birlikte daha öncesinde istasyonların durumunun nasıl
olduğu İtilaf kuvvetlerinin raporlarına yansımıştır. “İngiliz Dı-
şişleri Bakanlığından Curzon’a”, “İngiliz Savaş Bakanlığından
s ın

Harington’a” ve “İstanbul Umumi Karargâhından İngiliz Savaş


Bakanlığına” gönderilen aynı telgrafa göre İngiliz ve Fransızların
kendilerine ait olduğunu söyledikleri malzeme ve ekipmanların,
İstanbul’da baskı veya zorla tahliye edilmesi durumunda, söküp
ba

ülkelerine götürecekleri söylenmektedir. Tahliyenin normal bir


şekilde olması halinde ise bu ekipmanlar ve el konulan öteki sa-
vaş malzemeleri iade komisyonunun tasarrufuna devredilecektir.
İngiliz Dışişleri Bakanlığından Savaş Bakanlığına gönde-
rilen başka bir mektupta, Lozan Antlaşması’nın imzalanması

13 The Spectator, 29 Eylül 1923, Vol. 131, No. 4,970, s. 410.


14 The Evening Star, 23 Eylül 1923, s. 3.
 322  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ardından gönüllü tahliye yapılacağından İtilaf Devletleri İade


Komisyonu tarafından belirlenen bedelin ödenmesi ile istasyon-
lar TBMM’ye devredilecekti. Ayrıca Fransız Dışişleri Bakan-
lığından İngiliz Dışişleri Bakanlığına gönderilen bir mektupta
ise tahliyeden önce yeni bir plan oluşturulduğu ve istasyonların
sorun çıkmadan Türkiye’ye devredileceği sonrasında şirketlerin
bu istasyonları kullanmaları için Osmanlı hükümeti ile temas
halinde olunacağı yazmaktadır. Sonrasında İngiliz Yüksek Ko-

ı
miserliğinden İngiliz Dışişleri Bakanlığına gönderilen bir başka

as
mektuptaMillet Meclisi’nin ısrarıyla Yüksek Komiserler mevzu
bahis istasyonları hiçbir koşul olmadan TBMM temsilcilerinde
devretmişlerdir. İtilaf Devletleri, TBMM temsilcilerine istasyon-
py
ların kullanımı ve geleceği için iki belge imzalatmak istemişlerse
de Selahaddin Adil Paşa bunu reddetmiştir. İstasyon konusunun
neticelenmesiyle ilgili Harington’dan Selahaddin Adil Paşa’ya
ko
gönderilen mektupta ise 25 Eylül 1923 tarihinde gerçekleşti-
rilen devir teslim töreninde Yüzbaşı Kent’in, Selahaddin Adil
Paşa’ya malzeme listesi verdiğini ve sonraki günde istasyonun
işgalciler tarafından tahliye edildiği söylenilmiştir.15
s ın
ba

15 Bozkurt, İtilaf Devletlerinin İstanbul’da..., ss. 455-457.


EKİM 1923

ı
as
İşgal Kuvvetlerinin Verdiği Zararları Kim Ödeyecek?

Lozan Antlaşması’nın onaylanması sonrasında İstanbul’un


tahliyesi gündeme gelmişken işgal kuvvetlerinin, işgal süresince
py
verdikleri zararlar ve bunlara karşılık verecekleri tazminat konu-
su İngiliz mektup ve telgraflarında yerini almıştır. Harington’dan
Savaş Bakanlığına 26 Eylül 1923 tarihli gönderilen telgrafta Lo-
ko
zan Antlaşması’nın onaylanması sonrasında İstanbul’da bulunan
TBMM temsilcilerinin, müttefiklerin Belgrad ormanlarından
kestikleri odunlara karşılık işgal kuvvetlerinden 92,250 Lira
talep ettikleri yazmaktadır. İstenilen miktar, işgal kuvvetlerinin
s ın

beklediklerinden çok az olmasına rağmen tek kuruş ödeme


yapmamışlardır. Belgrad Ormanları’yla ilgili Harington’dan
Henderson’a gönderilen mektup ve Henderson’dan İngiliz Dı-
şişleri Bakanlığına gönderilen telgrafta, Belgrad Ormanlarının
işgal kuvvetlerinin odun ihtiyacını karşılamak için kullanıldı-
ba

ğı yazmaktadır. Ayrıca işgal süresince Kendros ve Cottereau


Şirketleri, işgal kuvvetlerinin ihtiyacını karşılayabilmek için
Belgrad Ormanlarından odun temin etmişti. Vatandaşlarının
ağaç kesimine engel olmaya çalışan Osmanlı Hükûmetleri, işgal
kuvvetleri adına gerçekleştirilen kesimlere müdahale edememiş-
lerdi. Ayrıca İngiliz Yüksek Komiserliğinden İngiliz Dışişleri
Bakanlığına gönderilen bir mektupta Müttefiklerarası “düşman”
 324  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Bankaları Kontrol Komisyonu’na son verildiği sadece banka


iadeleri konusunda ateşkes boyunca uygulanmış olan denetimle
alakalı İtilaf Devletleri’nden ve komisyonlarından herhangi bir
tazminat talebi olmayacağına dair yazılı bir teminat alınması
ardından bankaların anahtarlarının teslim edildiği yazmaktadır.1
İşgal kuvvetlerinin İstanbul’dan tahliye edilmeden kısa bir
süre önce İstanbul’un işgali hakkında Harington’un Henderson’a

ı
gönderdiği mektupta, yaptığı değerlendirmeler oldukça dikkat

as
çekicidir. Bu mektupta Harington, işgal boyunca yaşananların
kendileri açısında iyi bir tecrübe olduğunu söyler çünkü askeri
ve diplomatik konularda gerçekleşen ilişkilerin bir örneğinin
ileride gerçekleşeceğini düşünmemektedir. Harington, karşılaş-
py
tıkları her problemde işgal kuvvetlerinin hükümetleri, Yüksek
Komiserler, Kumandan ve Amiraller arasında genel bir antlaşma
sağlama zaruriyeti bulunmasına rağmen yine de durumu “iyi
ko
idare ettiklerini” iddia etmektedir.2

The New York Times: Muhalefet Yükseliyor

Türkiye’nin iç siyasetinde meydana gelen olay, Amerikan


s ın

The New York Times’ın “Ticaret Gerilerken ve Mali Durum


Zorlanırken Kemal’e Karşı Güçlü Muhalefet Yükseliyor” başlıklı
haberiyle Amerikan halkına şu şekilde duyurulmuştur:
“Türkiye’deki yeni milliyetçi hükümete dost olan Alman-
ba

ya’daki Türk kolonisinin üyeleri, Mustafa Kemal ve önde gelen


birçok arkadaşı arasında anlaşmazlık olduğuna dair Orta
Avrupa’ya ulaşan haberlerden büyük rahatsızlık duymakta-
dır. Lozan Antlaşması üzerinde anlaşmaya varılıncaya kadar
Türk milliyetçileri aralarındaki farklılıkları örtbas ettiler ve

1 Bozkurt, İtilaf Devletlerinin İstanbul’da..., ss. 677-680.


2 Bozkurt, İtilaf Devletlerinin İstanbul’da..., s. 928.
EKİM 1923  325 

sağlam bir İtilaf Cephesi oluşturdular. Ancak güçlere karşı


büyük bir diplomatik zafer kazandıklarını düşündükleri ve
Avrupa ordularının İstanbul’dan çekilmesini garanti ettik-
leri anda, aralarındaki anlaşmazlık arttı. Mustafa Kemal’in
şefleri arasındaki anlaşmazlık açığa çıktı. Rauf Bey’in başba-
kanlıktan istifası ve Mustafa Kemal ile İsmet Paşa’ya açıkça
muhalefet etmesi Orta Avrupa ve İngiltere’de büyük yankı

ı
uyandırdı. Rauf Bey bir deniz subayıdır. Eğitiminin büyük

as
bölümünü yurtdışında, kısmen de Almanca olarak almıştır
ve İngilizcenin yanı sıra tüm kıta dillerini konuşmaktadır.
İstifasının ardından yakın zamanda Türkiye’de bir gezi yaptı
py
ve tüm önemli şehirlerde muhaliflerini ziyaret ederek ateşli
Kemalistlerin büyük eleştirilerine neden oldu. Orta Avrupa’ya
ulaşan gümbürtüler, Mustafa Kemal’in işleri ele alış biçimin-
den duyulan hoşnutsuzluğun giderek arttığına işaret ediyor.
ko
Mustafa ve arkadaşları batılı fikir ve idealleri öylesine hızlı bir
şekilde tanıttılar ki, gerici Müslümanları bir süreliğine şoke
ederek susturdular. Ancak şimdi, belirledikleri hızın, seslerini
yükseltmeye başlayan ve Kemalizm karşıtı gruplarla aynı safta
s ın

yer alan eski toprakların çoğu için fazla hızlı olduğuna dair
kanıtlar var. Türkiye’nin Rusya ile ticari ilişkiler konusunda
yaşadığı ve bir süredir Rusya ile tüm iletişimini fiilen kesen
anlaşmazlık, birçok Türk tarafından şiddetle eleştiriliyor. Mali
ba

durum o kadar gergin ki, yeniden inşa çalışmaları zorlaşıyor


ve Mustafa’nın düşmanları, Türkiye’nin ticaretini yeniden
kazanamamasından onun politikasını sorumlu tutuyor.”3

3 “Strong Opposition to Kemal Is Rising with Trade Lagging and Finances


Strained”, The New York Times, 27 Eylül 1923, s.1.
 326  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Tahliye Öncesi Olaylar

İngiliz yıllık raporlarında İstanbul’un müttefik güçlerce


tahliyesi tamamlanana kadarki geçen sürede yaşanan bazı ge-
lişmelerin aktarıldığını görüyoruz.
Raporda aktarıldığı üzere altı haftalık bu süreçte Ankara’da
gündemi daha çok iç problemler meşgul ediyordu. Bu durum

ı
ise “yeni bir iç siyasi kriz” meydana getirmeye doğru ilerliyor-

as
du. Her ne kadar titiz bir biçimde meydana getirilmiş olsa da
Meclis’te, geçmişteki meclislere kıyasla daha süratli bir şekilde
karşıt sesler ortaya çıkmıştı. Konumu itibariyle, İcra Vekilleri
py
Heyeti Reisi Fethi Bey güç durumdaydı. Reisliğe geldiği gün
itibariyle, hayli geniş çaplı bir güvenlik meselesi karşısında, İzmir
ve iç kesimlerde meydana gelen çete hareketliliğinin önünü
almak adına siyasi açıdan da olmak üzere birtakım tedbirlere
ko
başvurulmasının zaruri olduğunu net olarak belirtmişti. Büt-
çenin gelir-gider dağılımında dengenin sağlanması ve mevcut
aşar vergisinde indirime gitme hususunda yoğun bir gayret
gösterileceği vaatlerinde bulunmuştu. Söz konusu dönemde
s ın

Dersim’de ve Doğu’nun farklı kesimlerinde önü alınmadığı


takdirde bir ayaklanma ile neticelenebilecek ciddiyette bir mem-
nuniyetsizliğin olduğu dile getiriliyordu. Hiç de uzak olma-
yan bir gelecekte Yunan ve Türk tarafları arasında söz konusu
olan nüfus mübadelesi uygulamasında, bilhassa da Anadolu’da
ba

iskân edilecek ve hoş karşılanmayacak olan Müslüman ahali


için birtakım sorunlar baş gösterecekti. Hüküm süren yaygın
memnuniyetsizlik havası, İzmir-Aydın demiryolunda görevli
çalışanlar ve İstanbul’da mevcut birkaç ticarethanede meydana
gelen grevlerle somut bir hal almıştı. Bu durum, Türkiye’nin
yeni başşehri olması umulan İstanbul’un Müttefik güçlerince
boşaltılmasının tamamlanması ile çok rahat bir şekilde daha
EKİM 1923  327 

kötü bir hal alabilirdi. Siyasi bakımdan nüfuzlarını kaybeden,


mevcut hükûmetin icraatlarını desteklemeyen, devlet ve ordu
kademelerinden çoğu kişi, maaş azlığı veyahut benzer sebepler-
den kaynaklı nedenlerle huzursuz bir hava hüküm sürüyordu.4

Cumhuriyet Haberleri Çıkmaya Başladı

Türkiye’de cumhuriyetin ilan edileceğiyle ilgili yazılar yabancı

ı
basında görülmektedir. Amerikan New York Times’ta Türkiye’de

as
cumhuriyet ilan edildiğinin söylendiği ancak bunun doğrudan
bir kaynaktan doğrulanmasının söz konusu olmadığı yazmakta-
dır. New York Times bu haberinin devamında şöyle demektedir:
py
“Geçen kasım ayında Türkiye Sultanı’nın ülkeyi terk etmesi,
Türkiye’nin siyasi statüsünü muallâkta bıraktı. Sultan tahttan
çekilmedi ve o zamandan beri hâlâ Türkiye’nin hükümdarı
ko
olduğunu iddia ediyor. Ancak şu anda hâkim olan Kemalist
unsur saltanata karşı çıkıyor ve 25 Eylül’de İstanbul’dan gelen
bir haber, Türkiye’nin cumhuriyet ilan edileceğinin neredeyse
kesin olduğunu söylüyordu”5
s ın

Fransızca yayın yapan Le Matin gazetesi “Mustafa Kemal:


Türk Cumhuriyeti’nin İlk Cumhurbaşkanı” ifadelerini kulla-
nıştır. Fransız Journal Des Débats gazetesi haberinde “Türk
devletini bir cumhuriyet şekline sokacak olan yasanın bugün
ba

parti grubunda görüşülmeye başlandığını” belirtmiştir. Fransız


Le Peuple gazetesi de “Türkiye Bir Cumhuriyet Olacak” başlı-
ğıyla Meclis’teki anayasa çalışmasından bahsetmiştir. Fransız
L’Excelsior gazetesi de “Halk Fırkası’nın bir süredir rejimin dö-
nüşümünü hazırlanmakta olduğuna” belirtmiş ve saltanatın kal-

4 Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında..., s. 63-64.


5 “Hears of Turkish Republic”, The New York Times, 29 Eylül 1923, s. 6.
 328  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

dırılması sonrasında Türkiye’de bir cumhuriyet rejimi olduğunu


söylemiştir. Fransız La Lanterne ise “Bir İmparatorluğun Sonu:
Türkiye Cumhuriyet Olacak” başlığıyla Türkiye’nin cumhuriyete
doğru gitmekte olduğunu yazmıştır. Aynı şekilde Fransız La
Gaulois gazetesi de Paris’te bulunan Türk otoritelerinden aldığı
bilgilere göre Halk Fırkası’nın bir anayasa hazırlamakta oldu-
ğuna değinmiştir. Le Matin gazetesi “Ankara Meclisi Yeni Bir

ı
Anayasa Yapmakla Meşgul” başlığıyla Türkiye’de cumhuriyetin
ilanına edileceğine yine dikkat çekmiştir. Le Petit Journal gazetesi

as
Türkiye’deki anayasa hazırlıklarının tamamlanmadığını ancak
cumhuriyetin yakın zamanda ilan edileceğine söylemiştir.6 Cum-
huriyetin ilan edileceğine dair benzer iddialar birçok Fransız
py
gazetesinde görülmüş ve bu iddialar Fransız gazetelerinde yer
bulmaya devam etmiştir.
ko
Mustafa Kemal’in İlk Cumhuriyet Açıklaması

Viyana’da yayımlanan Neue Freie Presse gazetesi muhabiri J.


Hans Lazar’a 22 Eylül’de verdiği demeçte, Mustafa Kemal Paşa
açık bir şekilde Cumhuriyet’in ilanından söz ediyor:
s ın

“Muhabirimizin yeni Türk Devleti’nin şekline ilişkin so-


rusuna Mustafa Kemal şu yanıtı vermiştir:
“Size yeni Türk Anayasası’nın ilk maddesini tekrar ede-
ceğim:
ba

‘Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir. Yasama ve yürütme


yetkisi, milletin tek ve gerçek temsilcisi olan meclise aittir.’
Bu iki cümlenin mantık ve manasını, kısaca tek bir kelimeyle,
‘Cumhuriyet’ kelimesinin açık ve net tanımıyla ifade etmek

6 Fatih Selçuk, Fransız Basınında Yeni Türkiye’nin Modernleşmesi, Ege Üniversitesi


Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayınlanmış Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2020, s. 77-
79.
EKİM 1923  329 

mümkündür. Yeni Türkiye’nin gelişme süreci henüz tamam-


lanmamıştır. Yeni Türk Anayasası’nın şekli henüz nihai olarak
kabul edilmemelidir. Yolun sonuna kadar gidilmelidir; deği-
şiklikler, düzeltmeler, iyileştirmeler gereklidir. Başlanmış olan
iş henüz tamamlanmamıştır. Çok kısa bir süre içinde Türkiye,
hâlihazırda özünde var olan biçime kavuşacaktır: Bir Cumhuri-
yet! Büyük Millet Meclisi kısa bir zaman içerisinde bu konuya
dair Hükümet teklifleriyle meşgul olacaktır. Bu tekliflerin tüm

ı
amaçları, tüm çabaları bu gaye üzerinde yoğunlaşacaktır. Avrupa

as
ve Amerika’da hâlihazırda mevcut olan çeşitli Cumhuriyetler,
temelde benzer ilkelere sahip olmalarına rağmen, şekilleri iti-
bariyle birbirlerinden çok farklıdırlar; aynı şekilde Türkiye de
py
diğer Cumhuriyetlerden sadece şekil itibariyle farklıdır, ancak
hakiki özü aynıdır. Cumhuriyetle idare olunan diğer devletlerde
olduğu gibi bizim de egemen bir Parlamentomuz vardır, yalnız
bizde Millet Meclisi yürütme ile yasama işlevlerini birleşti-
ko
rir. Başka yerlerde olduğu gibi bizde de Vekiller, Hükümetin
kendilerini alakadar eden tüm işlerinden şahsen mesuldürler.
Türk Devletinde Vekillerin Millet Meclisinin elinde yalnızca
birer araç olduğu yaygın ancak yanlış bir izlenimdir. Vekillerin
s ın

sorumluluk ve görevlerine ilişkin eksik olan ne varsa, yakında


Anayasamızın tamamlanmasıyla telafi edilecektir.”

Millet Meclisi Başkanı Mustafa Kemal Paşa, Türk ve


diğer ana hükümet sistemlerini kıyasladıktan sonra, Türk
ba

Anayasası’nda yapılacak değişikliklerin, yalnızca öncesinde


başlamış olanın tamamlanmasından ibaret olduğu ve Türkiye
Cumhuriyeti’nin, yeni Türk devletinin hâlihazırda var olan özü-
ne sadece dış şekil vermek zorunda kalacağı sonucuna varmıştır.
Paşa, sonuç olarak şöyle devam etti:
“Hükümetin başı olarak bir Cumhurbaşkanı ve sorumlu
Vekilleri ile bir Cumhuriyet olacağız ve bu yeni Türkiye’nin
 330  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

başkenti sorusu da böylelikle kendiliğinden cevaplanmış ola-


caktır: Ankara, Türkiye Cumhuriyeti’nin başkentidir.”7
Mustafa Kemal Paşa’nın 22 Eylül 1923 tarihli açıklamala-
rının devamında, Avrupa basınında da tartışılan, Türkiye’nin
Avrupa’ya ve Batı medeniyetine karşı düşmanca tutumu me-
selesinden de söz ettiği ifade ediliyor. Mustafa Kemal Paşa
şöyle söylüyor:

ı
“Yüzyıllardan beri, biz Türklere karşı nefret ve aşağılama

as
duyguları uyandırmak adına ellerinde olan her türlü yolu kul-
lanmaları düşmanlarımızın geleneksel bir alışkanlığıdır. Bu
duygu ve düşünceler insanların zihninde kök salmış ve yorulmak
py
bilmeden mücadele ettiğimiz esasında Batılı olan zihniyeti
yaratmıştır. Son yıllarda yaşanan tüm değişikliklere rağmen
bu zihniyetin varlığı hiçbir zaman tam olarak sona ermemiştir.
İnsanlar Türk’ü her türlü ilerlemeye düşman, barbar, ahlaki
ko
ve entelektüel gelişimden yoksun bir insan olarak görmekte
ısrar ediyor.
Bu hatayı basit kelimelerle açıklamak adına şu örneği veri-
yorum: İki adam karşılıklı duruyor. Bunlardan biri zengindir ve
s ın

mümkün olan her türlü imkân ve kaynağa sahiptir; diğeri ise


fakir ve kaynaklardan yoksundur, ancak bunun dışında ahlaki ve
manevi açıdan zengin adamdan aşağı kalır yanı yoktur. Bu iki-
sinden ilki Avrupa, ikincisi ise Türkiye’dir. Bizi çöküşe mahkûm
ba

bir halk olarak görmekle yetinmeyen Batı dünyası, yıkımımızı


hızlandırmak adına elinden gelen her şeyi yapmıştır. Her kim
Doğu ve Batı’dan iki düşman düstur olarak bahsediyorsa, bu
düşmanlığın kaynağını Avrupa’da aramalıdır.
Osmanlı İmparatorluğu döneminde Türk Sultanlarının,
imparatorluklarınıhalk üzerinde daha iyi muhafaza etmek ve her

7 Şimşir, Dış Basında Atatürk, ss. 286-287. No. 114.


EKİM 1923  331 

türlü özgür düşünceyi bastırmak amacıyla Türk halkı ile Avrupa


arasında doğrudan teması engellemek için her şeyi yaptıkları
doğrudur. Ancak biz Türk Milliyetçileri dünyaya açık ve net
gözlerle bakıyor, içeride ve dışarıda meydana gelen tüm olay-
ları ve gelişme evrelerini dikkat ve teyakkuzla takip ediyoruz.
Kendi halkımızın diğer tüm medeni uluslarla temasına olanak
sağlamanın kendi çıkarımıza olduğuna kani olduk. Avrupa ile
ilişkilerimizin yenilenmesini mâni olmamakla yetinmeyeceğiz,

ı
bu tür ilişkileri teşvik etmek için elimizden gelenin en iyisini

as
yapmak istiyoruz. Bu tutumumuz, Türklerin yabancı düşmanlığı
gibi köhne bir düşünceyle açık bir çelişki içindedir.”
py
Sonuç olarak, Mustafa Kemal Paşa, Lozan barışı ve bu barışın
imzalanmasından sonra Türkiye’nin hala tatmin olmamış olan
milli talepleri hakkında da konuştu:
“Bir bütün olarak Lozan barışından memnunuz. Hükümle-
ko
rini itina ile takip edeceğiz. Bununla birlikte, birçok isteğimiz
devam etmektedir ve son zamanlarda kendini gösteren Türkiye
lehindeki duygular göz önüne alındığında, şimdi bunların karşı-
lanmasını bekliyoruz. Halen askıda olan meselelerde, Avrupa ile
s ın

dostane bir anlaşmaya varmanın mümkün olacağını umuyoruz


ve çözümsüz kalan tüm meselelerin çok da uzak olmayan bir
gelecekte nihai olarak çözüleceğine kaniyiz.”8
ba

Askerî Tahliyelerin Ayrıntıları

İngiltere’de yayımlanan Western Daily Press gazetesinin habe-


rine göre Avrupa’nın öteki bölgelerinde görünen gezilere, alarm-
lara ve ayaklanmalara, Lozan Antlaşması’na olan odaklanma
nedeniyle yeterince dikkat edilmemiştir. Ayrıca İngiliz ve Müt-

8 Şimşir, Dış Basında Atatürk, ss. 287-288. No.114.


 332  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

tefik askerlerinin İstanbul’u tahliye etmesiyle ilişkili olarak ilgi


çeken mesajlar alınmıştır. Haberde işgal kuvvetleri askerlerinin
ilk bölümünün çekilmesi esnasında belirlenen zaman çizelgesine
uymaları ve dikkatli olmalarının Türkleri şaşırttığı söylenmiştir.
Artık tüm askerlerin boğazdan, başkentten ayrıldıkları bilgisi de
eklenmiştir. Geri çekilme esnasında gerçekleştirilen gösterişli
askeri görüntüler, Türklerin coşkusuyla birlikte görülmeye de-

ı
ğer bir zafer boyutuna ulaşmış ayrıca törene katılan milletlerin

as
bayrakları da güzel bir görüntüye neden olmuştur. Yaşanılan
zaman nedeniyle özel olarak kaydedilemeyen bu sürecin en
önemli noktasının kendilerinin bunun dışında kalmamaları
olduğunu söyleyen haberde bir yıl öncesine bakıldığında Türkler
py
ve Britanya’nın savaşın eşiğindeyken Fransızların beklenilmeyen
bir anda ve birdenbire Çanakkale’yi tahliye etmeleri nedeniyle
ordunun bütün sorumluluğunun İngiliz Komutanı’na kaldığı
ko
ifade edilmiştir. Ayrıca Türklerin, Yunanlılara karşı başarılı
olmaları ve İzmir’i geri almaları nedeniyle tehditkâr oldukları
ve her an, Çanakkale sahillerinde silahların ateşlenmesinin
beklenmedik neticelere sebebiyet verilebileceği söylenmiştir.
s ın

Haberde böyle bir durumda ise İngiltere’nin çözüm yolu şu


şekilde anlatılmıştır:
“Bu durum, Britanya Hükümeti tarafından denizaşırı sö-
mürgelere gönderilen askeri yardım için yapılan acil çağrı ile
ba

noktalandı. Bu aceleci eylem çok keskin bir şekilde eleştirilmişti


çünkü potansiyel çekişme sahnesine heybetli savaş gemisi ve
askeri takviyeler için acele ediliyordu. Ancak, muhtemelen va-
kanın kendine özgü koşullarına en iyi şekilde uyarlanmış olan
ve kuşkusuz, durumun olasılıkları hakkında son derece ciddi
bir görüş alan önlemler, hükümet tarafından benimsenmiştir.
Nihayetinde, General Harington’un büyük ilgisiyle karşılanan
İngilizlerin kararlılık gösterisi ile askeri temsilcilerimiz karşı
EKİM 1923  333 

karşıya geldi ve askerler, büyük bir kızgınlıkla görkemli bir


şekilde davrandılar. Bu nedenle, hiçbir olumsuz koşul, büyük
bir ayrıntıdan kaynaklanmadı, daha sonra yaşanan olayların
gidişatı sırasında, Britanya’nın prestijinin, Fransa’nın Paris’te
yaşadığı dönemde arttığı kabul edildi.”

Haber General Harington’un yukarıda bahsedilen gerginlik


döneminde oynadığı başarılı rolü nedeniyle için onurlandırıl-

ı
mayı hak ettiğini de söylemiştir.9

as
6 Ekim 1923 İstanbul’un Tahliyesi ve General
Harington’ın Konuşması
py
Bugün Mondros Mütarekesi’nin imzalanması ardından 13
Kasım 1918 tarihinden bu yana fiili olarak işgal altında bulu-
nan İstanbul, Türk ordusu tarafından teslim alınarak Müttefik
ko
işgali sona erdi. İngiliz General Harington, İngiliz birliklerinin
tahliyeye başlama süreci ve işgalin sona erdirilmesini kendi
cümleleriyle bizlere şöyle aktarıyor:
“...Lozan muahedesinin Türkiye Büyük Millet Meclisi tara-
s ın

fından tasdik edildiğinden 23 Ağustos akşamı resmen haberdar


oldum. İngiliz kıtaatının tahliye uygulaması ertesi günden
başladı ve nihayetine kadar da mevcut plan ve proje dâhilinde
icra edildi. Tahliye devresinde İngiliz kıt ‘atinden haysiyetke-
ba

rane bir hatt-ı hareket takip etmelerini ve teslim edecekleri


kışlaları ve saireyiiyi bir halde teslim etmelerini talep ettim.
Bu husustaki o emrin harfiyen tatbik edildiğini beyan etmek
mevkiinde bulunmakla kıvanç duyarım. Bütün tahliye devresi
esnasında en küçük bir hadise bile vuku bulmamıştır. Fazla

9 Western Daily Press, 5 Ekim 1923. Akt. Mine İlhan Yazıcı, Cumhuriyetin İlk
Yıllarında İngiliz Basını’nda Türkiye, Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri
ve İnkılap Tarihi Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2019, s.117-118.
 334  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

eşyamız Hilal-i Ahmer’e satılmış ve iyi bir halde teslim edil-


miştir. Müttefiklerin elinde bulunan Türk mühimmat harbiyesi
de Lozan itilaf mucibince Türklere teslim edilmiştir.
Tahliyenin tamamı tantanalı merasim ile icra edilmiştir.
Müttefiklerin her biri bu merasim için yüzer kişilik bir müf-
reze tahsis ettikleri gibi Türkler de yüz kişilik bir müfreze ile
merasime iştirak etmişlerdir.

ı
Üç müttefik general bu müfrezeleri teftiş etmişlerdir. Üç

as
müttefik bandıraları ile Türk bayrağı müttefik generallerin
önünden geçmiş ve selamlamıştır. Aynı zamanda her milletin
milli marşı mızıka tarafından söylenmiştir. Bu merasim, müt-
py
tefikin bandıralarının indirilmesi ve Türk bayrağının çekilmesi
merasimiydi. Bu merasimin tamamlanmasından sonra fevkalade
komiserleri heyet-i diplomasiyeyi Türk generali Selahaddin Adil
Paşa’yı selamladık ve her general kendi hükümetine mensup
ko
gemiye çekildi. Ben de Arabik vapuruna bindim. Generallerin
bindiği gemiler müttefikin sefain harbiyesi arasından geçerek
ayrılmışlardır. Generallerin bindiği gemileri derhal müttefikin
donanmaları takip etmiştir. Bu suretle müttefikin işgali son
bulmuştur.”10
s ın

Amiral Bristol’ün Gözünden İstanbul’un Tahliyesi

İstanbul’un işgal kuvvetleri tarafından tahliye edilip Türk


ba

Ordusu tarafından teslim alınması sürecinde yaşananları, Ame-


rikan Yüksek Komiseri Amiral Bristol ve İngiltere Dışişleri
Bakanı Lord Curzon bizlere kendi cümleleriyle aktarıyor. İlk
olarak Amiral Bristol tahliyeye dair gözlemlerini aktararak
şöyle söylüyor:

10 “Mütareke Devresinin İngiliz Nokta-ı Nazarından Tarihçesi”, Ayın Tarihi,


Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No.2, s. 256-257.
EKİM 1923  335 

“Milliyetçi Ordu’ya ait bir tümen 6 Ekim sabahı İstanbul’a


girdi. Yabancı kolonilerin bir kısmı ve bilhassa da İstanbul’da
ikamet eden Osmanlı Rumları ve Ermenileri, Milliyetçi
Ordu’nun İstanbul’a girişinin güvenlikleri üzerinde nasıl bir
tesir yaratacağı hususunda hatırı sayılır bir endişe duyuyordu.
Bu endişenin bir kanıtı, yerli Rum ve Ermenilerin tahliyeden
birkaç gün önce fes takmaları ve neredeyse istisnasız bir şekil-

ı
de o zamandan bu yana fes giymeleridir. Aslında bir yıl önce
Pera’nın ana caddelerinde feslerden daha çok şapkalar görülü-

as
yorken, şu anda şapka görmek gerçekten nadir bir durumdur.
Ne mutlu ki yabancı koloninin endişesi haklı çıkmadı zira
Milliyetçi Ordu’nun girişinden bu yana yalnızca küçük çaplı
py
rahatsızlıklar meydana geldi. Yasak 7 Ekim gecesi İstanbul’da
sıkı bir biçimde uygulandı ve bu tedbir önümüzdeki birkaç
gün içinde düzenin korunmasına yardımcı olacaktır. Ardından,
ko
tahminime göre şehir olağan sükûnetine dönecektir.”11

Diğer taraftan İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon da


tahliye ile ilgili şu ifadelerde bulunuyor:
“O zamandan beri Lozan’da imzalanan anlaşma uyarınca
s ın

İstanbul’un müttefik kuvvetleri tarafından altı hafta içerisinde


tahliyesi gerektiğinden bu mühlet iki gün evvel sona ermiş-
tir. Her müşkül zamanda büyük bir maharet ve soğukkanlılık
göstermiş olan Sir Charles Harington’un komutası altındaki
ba

kıtaatımız İstanbul’dan şimdi çekilmişlerdir. Türkiye ile olan


ihtilaflarımızda bu suretle nihayete ermiştir. Artık geri aldı-
ğını mevkii hangi şekilde kullanabileceğini göstermek Türk
hükümetine kalmıştır.”12

11 NARA, Amiral Bristol tarafından Dışişleri’ne gönderilen rapor, 11.10.1923,


767.68/594.
12 “Mütareke Devresinin İngiliz Nokta-ı Nazarından Tarihçesi”, Ayın Tarihi,
Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No.2, s. 256-257.
 336  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Diğer taraftan İngiliz The Saturday Review gazetesi de aynı


konular üzerine şöyle söylüyor:
“İstanbul, yaklaşık dört yıl süren işgalin ardından Müt-
tefikler tarafından tahliye edildi. Şehirdeki Türklerin çoğu,
Lozan Antlaşması’na rağmen son ana değin böylesine gözde
bir mevkiin tahliye edilmeyeceğini düşünüyordu ve İngiliz-
ler, her zamanki gibi bir sorumluluğu yerine getirmekte ivedi

ı
davranarak birliklerini çekmeye ilk başlayanlar olarak diğer

as
Müttefiklere örnek olduklarında biraz olsun şaşırmadılar. Neyse
ki tahliye pürüzsüz bir şekilde tamamlandı. Müttefik komutan-
ları ve Türk komutanlar karşılıklı saygı gösterileriyle ayrıldılar.
Daha önceki bir notta da ifade ettiğimiz gibi, pek çok Türk
py
İngilizlerin ayrılışına gerçekten üzülmüştür. Geçmişte olduğu
gibi İstanbul, gelecekte de her daim muazzam bir öneme haiz
olacaktır ve Ankara’nın Yeni Türkiye’nin başkenti yapılmasının
ko
bu önemi en ufak bir şekilde azaltacağı şüphelidir. Zira şehir
dünyanın odak noktalarından biri olmaya devam etmektedir.
Şu veya bu şekilde, Türkiye artık kendi yoluna gidecektir...
Mustafa Kemal’in Cumhurbaşkanı olduğu bir cumhuriyet
olarak! Sahiden de tuhaf zamanlardan geçiyoruz.”13
s ın

Cumhuriyete Doğru...

Fransız Journal Des Débats gazetesinin Maurice Pernot imzalı


ba

“Cumhuriyete Doğru” başlıklı yazısında Türkiye’nin demokratik


bir cumhuriyet olacağı belirtilmektedir. Yazının içeriği şöyledir:
“Ne değişecek? Fazla bir şey değil. Türkiye, saltanatın kal-
dırılmasından beri yasama, yürütme ve yargı erklerini millet
tarafından seçilen bir Meclis’in ellerinde toplandığı bir tür

13 “The New Era in Turkey”, The Saturday Review, Vol. 136, No.3545, 6 Ekim
1923, s.374.
EKİM 1923  337 

monarşik devlet olmakla, eski Osmanlı İmparatorluğu’na has,


fakat prensipte cumhuriyetçi olan bir anayasaya bağlı bir sistem
arasında kalınmıştı. Bu prensip, Ankaralı vekiller tarafından
şöyle adlandırıldı: Halk tarafından halkın hükümeti.”

Maurice Pernot, Türk halkının kendi kendini yönetmesinin


başlı başına bir sorun olacağını ve Türkiye’deki mevcut yöne-
timinin demokratik olmadığını ifade etmiştir. Yeni Türkiye

ı
yönetim şeklinde Meclis Başkanı, Hükûmet Başkanı ve Devlet

as
Başkanı’nın Mustafa Kemal Paşa olduğunu söyleyerek bunun
yalnızca “ulusun bu tekil örgütlenmeyi gönüllü olarak kabul etti-
ği ölçüde demokratik” olduğunu eklemiştir. Maurice, savaş orta-
py
mında kabul edilen yönetim biçiminin Mustafa Kemal Paşa’nın
prestiji nedeniyle kabul gördüğünü belirtmiştir. Maurice’e göre:
“Ankara’da demokratik denen şey Londra ve Paris’te diktatörlük
olarak adlandırılır” ve “...Ulusal Meclis cumhuriyeti ilân edebilir,
ko
(fakat) Türkiye’de hiçbir şey değişmeyecektir.”14
Bükreş’te yayımlanan L’indépendence Roumaine gazetesinin
haberine göre son zamanlarda bazı yabancı kamuoyunda ortaya
çıkan ve “Türkiye’de Cumhuriyet rejiminin kurulmasına karşı
s ın

çıkan Türk ordusunun bir bölümünün ayaklandığı ve krallık


rejimi yanlılarının Ankara’da tutuklandıkları” şeklindeki haber-
lerin kesinlikle gerçek olmadığı belirtilmektedir. L’independence
Roumalne’e göre yapılan açıklamada ne ayaklanma ne de hü-
ba

kümetten bu yönde bir baskı olmamıştır. Ayrıca Yeni Türk


devletinin biçiminin Cumhuriyet olacağı ve Cumhuriyet’in bu
konuda alınması gereken Büyük Millet Meclisi kararları alınır
alınmaz ilan edileceği söylenmektedir.15

14 Maurice Pernot, “Vers La République”, Journal Des Débats, 11 Ekim 1923, s.


2. Akt. Selçuk, Fransız Basınında Yeni Türkiye’nin..., s. 80-81.
15 L’indépendence Roumaine (Bükreş), 11 Ekim 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında...,
s. 203.
 338  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Polonyalı Gözüyle Ankara

Varşova’da yayımlanan Rzeczpospolita isimli gazetenin Mar-


jan Grzegorczyk imzalı yazısında Grzegorczyk Ankara’ya olan
yolculuğunu, İstanbul’dan Ankara’ya 24 saat süren yolculuğu
esnasında Osmanlı başkenti İstanbul’un lüksünden ve bollu-
ğundan ilerledikçe yeni başkent Ankara’nın çöl izlenimi veren

ı
yokluğuna geçiş olarak anlatmıştır. Grzegorczyk, Ankara’daki

as
zamanını ise şu şekilde anlatmıştır:
“İnsan Türkiye’nin yeni başkenti ile yakından tanışınca, belli
bir uzaklıkta, dere yataklarında klasik vahalar keşfedebiliyor.
py
Çankaya’nın güneyindeki bir tarafta, bir grup villanın ve küçük
güzel evin arasında Hükûmet Başkanı İsmet Paşa’nın ve yüksek
bürokratın ve nihayet Gazi’nin kendisinin evleri bulunuyor;
öteki tarafta, ağaçsız Ankara’nın kuraklığından ve bataklık
ko
halindeki derenin sıtmasından kaçarak Aktepe’nin kuzeyine
yerleşen Polonya ortaelçilik binası yer alıyor. Polonya Elçiliği-
nin yakınında Genelkurmay, onun yakınında da tam 52 kişilik
personeli olan Bolşevikler bulunuyor. Kentin kendisi iki yıl önce
s ın

büyük bir yangın tarafından tahrip edilmişti; şimdi iki arada bir
derede bir görünüm taşıyor. Tarihsel geleneğe ve parlak anılara
sahip, tahrip olmuş büyük bir kent ile küçük bir taşra kentini
ve nihayet inşa halindeki büyük bir yeri ifade ediyor. Bu yeni
Ankara, anıtsal görkemi ile insanı büyülemese de insan dikkatli
ba

bir incelemeden sonra, yoksul bir ülkede devlet organları için


merkezi bir yerleşim inşa etmeyi bilen kişilere karşı daha da
artan bir sempati duyuyor. Belki çok temsili bir yerleşim değil
burası, ama Türkiye’nin büyük inşası eyleminin vücut bulduğu
pratik bir merkez. Yalnız Ankara değil, bütün Türkiye şantiye
halinde... Birçok, yüzyılın ihmaline uğramış olan ve bu anda
bütün Türkiye’yi oluşturan bu ülke, yakın ve sürekli bir ilgi talep
EKİM 1923  339 

ediyor. Geçmişteki bolluğu ve nüfusu yeniden oluşturmak için


çırpınan hükümet burada oturuyor. Boğaziçi’nde ikamet eden
padişahlar, Küçük Asya’yı sultanların saraylarının şaşaası için
vergi ödemesi gereken ve bunun dışında herhangi bir ihtimamı
gerektirmeyen bir bölge olarak görüyorlardı. Günümüzde, Kü-
çük Asya aynı zamanda bütün Türk Devleti’ni oluşturduğu için
yalnızca Ankara’daki hükümet mevcut ve bu hükümet Küçük
Asya’nın ve devletin çıkarlarını korumayı ve maddi açıdan

ı
ülkesini geliştirmenin eylemini başlatmayı biliyor.”16

as
Dünyanın Öbür Ucuna Yansıyan Türkiye Haberleri
py
İstanbul’un işgal kuvvetleri tarafından tahliye edilmesi dün-
yanın bir ucundaki gazetelerde bile yer almıştır. Bunlardan biri
olan ve Avustralya’nın Western Australia eyaletinde yayımlanan
ko
The Western Mail gazetesinin “Yakın Doğu” başlıklı haberinde
Türkiye’nin savaş öncesi ve savaş sonrası durumu ele alınmıştır.
Habere göre İstanbul’daki küçük İngiliz işgal ordusuna komuta
eden General Sir Charles Harington, birlikleriyle birlikte geçen
hafta Londra’ya döndü. Şehrin Haliç tarafından boşaltılması
s ın

Lozan Konferansı’nın şartlarından biriydi ve Türkiye’nin kendi


evinin hanımı olarak tamamen eski haline döndüğünün en çar-
pıcı kanıtını oluşturuyor. Aslında, Yunanistan’ın bağımsızlığını
kazandığı geçen yüzyılın başından bu yana Türkiye, yabancı
ba

güçlerin himayesinden şu anda olduğu kadar özgür bırakılma-


mıştı. Kaderi bir kez daha tamamen kendi ellerindedir. Türkler
için ağırlık merkezi geçici olarak İstanbul’dan Anadolu’daki
Ankara’ya geçmiş olsa da varlıklarının çoğu hala Boğaz’ın Av-
rupa yakasında kalmaktadır. Bu Müslüman ulusun gelecekte

16 Marjan Grzegorczyk, Rzeczpospolita (Varşova), 16 Ekim 1923. Akt. Şimşir,


Dış Basında..., s. 204-205.
 340  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Batı uygarlığı ile aynı çizgiye gelip gelmeyeceğini ise zaman


gösterecektir. Keskin bir gözlemci olarak tanınan ve Doğu me-
seleleri hakkında sağlam bir yargıya varmak için birçok niteliğe
sahip olan Sir Charles Harington umutlu konuşmuş ve şunları
söylemiştir: “Türkiye’den herkes tarafından saygı duyulan bir
şekilde ayrıldık. Pek çok zorluğun üstesinden geldikten sonra,
İngiliz bayrağını hiç olmadığı kadar yükseklere çekerek ayrıldık.

ı
Türkiye’nin geleceğinden umutluyum ve inanıyorum ki yeniden

as
kurduğumuz ilişkiler ve bıraktığımız saygı İngiltere’nin çıkarla-
rına yardımcı olacaktır.” Sevr Antlaşması’nın tamamen geçersiz
kaldığı ve İngiltere’nin Osmanlı borçları üzerindeki kontrolü-
py
nün, İstanbul’da yabancı hükümetler tarafından uzun süredir
kullanılan diğer ayrıcalıklarla birlikte aynı kaderi paylaştığı
gerçeği göz önüne alındığında, böyle bir açıklama İngiltere’nin
Yakın Doğu politikasının büyük bir kısmının mahkûm edildiğini
ko
göstermektedir. Eğer İngiltere, Kırım’da Rusya’ya karşı Türkiye’yi
desteklemekle, merhum Lord Salisbury’nin deyimiyle yanlış ata
oynadıysa, savaş sonrası Küçük Asya’daki macerasında Ankara
Hükümetine karşı Yunanistan’ı desteklemekle de aynı dere-
s ın

cede hatalı olduğu artık çok açıktır. Gerçekten de Türkiye’nin


Dünya Savaşı’nda Almanların yanında yer almasından İngiliz
diplomasisinin sorumlu olduğu söylenebilir.17
ba

İstanbul’un Tahliye Töreni

İstanbul’un işgali 6 Ekim günü sona erdi. Şehrin tahliyesi ile


ilgili İngiliz The Independent dergisi “Türkiye” başlığıyla yayım-
ladığı yazıda tahliye merasimi ve Türkiye’deki siyasi gelişmelere
dair bilgi veriyor.

17 “The Near East”, The Western Mail, 18 Ekim 1923, s. 7.


EKİM 1923  341 

The Independent, Müttefik işgalinin 2 Ekim’de resmen sona


erdiğini bildiriyor ve Amerikan Haber Ajansı’na göre sabah saat
11’de, 100’er kişilik İngiliz, Fransız ve İtalyan müfrezelerinin,
bandoları ve sancaklarıyla birlikte Dolmabahçe’nin dışarısındaki
meydanda mevzilendiğini ifade ediyor. Türk temsili de dâhil bir-
likler bahçede belirli bir düzen içerisinde sıralandıktan biraz sonra,
dergide aktarıldığı üzere Büyük Britanya’dan General Harington,

ı
İtalya’dan Mombelli ve Fransa’dan Charpy erkânıharpleri ile bir-
likte yaya olarak gelmiş ve Selahaddin Adil Paşa18 ve erkânıharp

as
tarafından kabul edilmişlerdir. Geçit törenini teftiş ettikten sonra
dört komutan, bando temsil edilen ülkelerin milli marşlarını
çalarken, Müttefik sancaklarının sol tarafında yerlerini aldılar.
py
Sancaklar daha sonra kendi müfrezelerine geri döndü ve Türkiye
marşı eşliğinde yerlerini Türk bayrağına bıraktılar. Amerika’nın
törenlere resmi bir katılımı olmamıştır.”19
ko
Osmanlı-Amerikan Şirketi

The Evening Star gazetesinin “Türkiye’yi Kalkındırma Planı


Yayımlandı” başlıklı yazısında Osmanlı-Amerikan Şirketi’nin
s ın

12 demiryolu inşa edeceği ve imtiyazları devredeceğinden bah-


sedilmiştir:
“Türkiye, Büyük Millet Meclisi tarafından Osmanlı-Ame-
rikan Kalkınma Şirketi’ne verilen imtiyazların geliştirilmesine
ba

ilişkin planlar burada kamuoyuna açıklandı. Geçen 20 Eylül’de


atanmasına izin verilen bir komite (Amerikalılar, İngilizler,
Fransızlar ve İtalyanlar) tarafından hazırlanan planlar, Türkler
tarafından teklifleri alınmış olan kaynakların doğrudan ya da

18 Orijinal metinde Prens Sebahaddin Paşa (Prince Seba Heddin Pasha) olarak
yazılmıştır.
19 “Turkey”, The Independent (A Fortnightly Journal of Information and Discussion),
Vol. 111, No. 3853, 13 Ekim 1923, s. 168.
 342  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

alt imtiyaz yoluyla kullanılmasını öngörüyor. Bir grup İngiliz


finansör, belirli bölgeler için 5.000.000 ila 10.000.000 Sterlin
arasında bir meblağı üstlenmeyi teklif etti. Osmanlı-Amerikan
Kalkınma Şirketi, 50.000 hisse senedi ile ana şirket olacak ve
Türkiye kanunlarına göre kurulacak olan Osmanlı-Amerikan
İşletme Şirketi, kurulabilecek yan şirketler için holding şirketi
olacaktır. On beş önemli imtiyaz geliştirici şirket ve 210 yan
şirket öngörülmektedir. Petrol, bakır, altın, platin, şerit, man-

ı
ganez, demir, kalay, çinko, tuz ve kömür bakımından zengin

as
bölgelerden geçen demiryollarının her iki tarafında on iki bu-
çuk millik bir mesafe boyunca maden hakları da dâhil olmak
üzere önemli alt imtiyazlara sahip on iki demiryolu ve üç liman
py
inşa edilecektir. Planda tarif edilen kalkınma programının uy-
gulanmasının, imtiyazlar başka teklif sahiplerine satılmadığı
takdirde yaklaşık yirmi yıl süreceği tahmin edilmektedir; bu
durumda süre beş yıla inebilir. İmtiyazlar satılırsa, satın alan
ko
gruplar bunları finanse etmeyi, Osmanlı-Amerikan işletme
şirketine nakit ödeme yapmayı ve hisse senetlerinin yüzde 25
ila 60’ını ve telif haklarını ya da brüt gelirlerinin bir kısmını
satan şirkete vermeyi taahhüt edeceklerdir. Madencilik hak-
s ın

larına ek olarak, her demiryolu şirketi su ve enerji için göl ve


nehirlerden yararlanma ve her iki ürünü de satma ayrıcalığına
sahip olacaktır. Bu haklar emlak, inşaat, taşocakçılığı, restoran,
ekspres ve diğer alanlarda birçok yan şirketin kurulmasına neden
olacaktır. Her bir limanın inşasının da benzer yan şirketlerin
ba

oluşumunu beraberinde getireceği düşünülmektedir.”20

Goben ve Breslav Gemileri Hakkında Yeni İddialar

Avustralya’da yayımlanan 24 Ekim tarihli The Northam


Advertiser’ın “Goeben’in Kaçışı” başlıklı yazısında Goben ve

20 “Plan to Develop Turkey Published”, The Evening Star, 22 Ekim 1923, s. 32.
EKİM 1923  343 

Breslav gemilerinin hikâyesinin arkasında Almanya ve Türki-


ye arasındaki gizli bir antlaşma olduğu iddia edilmiştir. Bahsi
geçen yazıya göre savaşın daha ilk günlerinde Goeben’in kaçı-
şıyla ilgili düşünceleri Amiral Sör Berkeley Milne tarafından
National Review’in Ağustos sayısında kamuoyuna sunulmuştur.
Makale, Milne’nin Dünya Krizi adlı kitabında anlatılan olay
üzerinden kaleme alınmıştır. Amiral söz konusu olaylara ilişkin

ı
kendi açıklamalarını Goben ve Breslav’ın Kaçışı adlı kitabında

as
yayımlamıştır. Bununla birlikte, Churchill amiraller tarafından
denizdeki amirallere verilen savaş emirlerini ve diğer talimatları
yayınlamayı uygun bulmuştur. Berkeley Milne, Churchill’in
amacının denizdeki amirallerin hatalı olduğunu göstermek
py
olduğunu ve Goben ve Breslav konusunda, bu gemilerin Ça-
nakkale Boğazı’na kaçmasında Akdeniz Başkomutanı’nın suçlu
olduğunu ima ettiğini belirtmektedir. Amiral Milne, mevcut du-
ko
rumun sebebinin, Alman Amirali’nin ülkesi ile Türkiye arasında,
Churchill’in bizim hiçbir şey bilmediğimizi itiraf ettiği gizli bir
ittifak anlaşma yapıldığını bilmesi olduğunu söylüyor. Haberde
bir deniz subayının, Churchill’in kitabının yayımlanmasın-
s ın

dan hemen sonra yazdığı bir mektuba göre bahsi geçen gizli
anlaşmanın, İstanbul’da 2 Ağustos’ta imzalandığı biliniyordu
ancak elçilik Akdeniz’deki Başkomutanlığa hiçbir zaman telgraf
çekmediği söyleniyor. Habere göre Akdeniz’deki başkomutan,
Türk-Alman gizli ittifakı hakkında hiçbir şey bilmeden, adeta
ba

karanlıkta operasyon yürütmek zorunda kaldı. İngilizlerin gizli


antlaşma olduğu iddiaları ve bahsi geçen anlaşma ardından
kendilerine 30 Temmuz’da Alman gemilerinin batı Akdeniz’deki
Fransız taşımacılığına saldırmasını engelleme talimatı gönderildi
ayrıca 2 ve 3 Ağustos’ta Goben’in iki savaş kruvazörü tarafından
gizlice takip edilmesi ve Adriyatik’in ağzının izlenmesi talimatı
verildi. Amiral, bu talimatın savaş ilanından önce verildiğini
 344  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

belirtiyor. Ancak bu aşamada bir telgraf çekmiş ve telgrafta,


“Çok iyi. Dayanın. Savaş yakın” demiştir.21

Bulgaristan ve Mustafa Kemal’in Programı

Cumhuriyetin ilanına sayılı günler kala Amerikan The


Washington Times gazetesinde “Bulgaristan Kemal Paşa’nın
Programı’ndan Korkuyor” manşetiyle yayımlanan ve Sofya’dan

ı
alındığı belirtilen haber dikkat çekiyor.

as
Haberde, Bulgar gözlemcilerin, bir cumhuriyet kurma ta-
sarısının, Mustafa Kemal Paşa’nın mevcut diktatörlüğünü yeni
bir sultanlığa dönüştürmek adına kullandığı bir hile olduğunun
py
ortaya çıkacağını öngördüklerinden söz edilmektedir. Sofya’da
Ankara meclisinin bir Türk cumhuriyetinin tesis edilmesini
destekleyeceği kesin bir netice olarak görülmektedir. Gözlem-
ko
cilerin ifade ettiği üzere, bugün Türkiye’de yalnız tek bir otorite
vardır, o da Mustafa Kemal’indir. İşaret edildiği üzere Ankara
Meclisi neredeyse tamamen Mustafa Kemal’in buyruklarına
itaat eden kişilerden oluşmaktadır. Habere göre Kemal Paşa
Meclis faaliyetlerini istediği gibi şekillendirmektedir ve ne-
s ın

siller boyunca merkezi bir otoriteye itaat etmeye alışkın olan


Türkler, hükümet yetkilerinin tek bir kişiye verilmesinden hala
memnundurlar. Bulgar siyasetçiler, Mustafa Kemal’in en bü-
yük hedefinin mevcut Sultanı tahttan indirmek ve hem itibari
ba

hem de fiili üstünlüğü ele geçirmek olduğuna işaret ediyorlar.


Haberde, bunun başarılabilmesi adına da görünürde bir cum-
huriyet olarak modern bir hükümet biçimi kurmak gibi makul
bir bahanenin kullanılacağı söyleniyor. Fakat Bulgar liderler,
uygun zaman geldiğinde Mustafa Kemal Paşa’nın cumhuriyeti
bir kenara bırakarak kendisini Türkiye’nin yeni sultanı ilan

21 “Escape Of The Goeben”, The Northam Adversiter, 24 Ekim 1923, s. 4.


EKİM 1923  345 

edeceğini öngörmektedir. Haberde bir süre için Cumhurbaş-


kanı Mustafa Kemal Paşa’nın ismi duyulsa ve demokrasi de
uyanık olmayanlar açısından Türkiye’de yerleşik bir gerçeklik
olarak görünse de bu durumun kalıcı olmayacağı vurgulanıyor.
Aktarılana göre Bulgar kamuoyunun ortak düşüncesi, Mustafa
Kemal Paşa’nın cumhuriyet idaresinde dahi mutlak otoritesini
koruyacağı ve bu otoriteyi kalıcı hale getirmek adına uygun

ı
olan ilk fırsatı değerlendireceği yönündedir. Türkiye’deki siyasi

as
gelişmelerin Hıristiyan azınlıklar üzerindeki tesirine dair de
yorumda bulunan gazeteye göre Mustafa Kemal’in “tek adam”
yönetimi, şimdiden Türkiye’deki Hıristiyan unsurları rahatsız
etmeye başlamıştır. Küçük Asya’daki Rumlar, tıpkı Ermeniler
py
gibi toplu halde gönderilmiştir. Ulaşan raporlara göre, sadece
İstanbul’dan 6.000’den fazla Rum gönderilmiştir. Türkiye’de
ikamet eden Amerikalılar ve İngilizler de dâhil olmak üzere
ko
tüm Hıristiyanlar arasındaki kafa karışıklığı gittikçe artmak-
tadır. Aktarılana göre yüzlerce mülteci Bulgaristan’a varmıştır.
Yanlarında yalnızca kolaylıkla taşınabilecek eşyalar getirmeyi
başarmışlardır ve çektikleri acıların tarifi yoktur. Doğu kilimleri
s ın

ve diğer eşyalar bu talihsizler tarafından Sofya’daki her köşe


başında satılmaktadır. 22

ABD Raporunda Başbakan Fethi Bey’in İstifası


ba

Ağustos ayından bu yana görevde olan Fethi Bey kabinesi,


yaklaşık iki aylık görev süresi ardından bugün istifa ediyor. Bu
istifa ardından, Mustafa Kemal Paşa tarafından muhalefete
Hükümet kurma fırsatı sunuluyor ancak ortaya koyulan tüm
çabalara rağmen Hükümet kurmada başarı sağlanamıyor. Bir

22 “Bulgaria Fears Kemal Pasha Program”, The Washington Times, 25 Ekim 1923,
s. 11.
 346  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

türlü Hükümet kurulamaması neticesinde yaşanan bu kısa süreli


Hükümet bunalımı, iki gün sonra Cumhuriyet’in İlan edilmesi
ile sonuçlanacaktır. Cumhuriyet’in İlanına giden süreçte önemli
bir gelişme olan bu siyasi manevra, Amerikan aylık raporuna
da yansıyor. Raporda 26 Ekim’de yalnızca iki ay kadar iktidar-
da kalan Fethi Bey kabinesinin istifa ettiği bildiriliyor. İstifa
mektubu şu şekilde aktarılıyor:

ı
“Türk devletinin karşı karşıya bulunduğu önemli ve karmaşık

as
harici ve dâhili sorumlulukların layıkıyla yerine getirilebilmesi
için son derece güçlü ve Meclis’in tam desteğine sahip bir ka-
binenin kati suretle gerekli olduğu kanaatindeyiz. Bu nedenle
Yüce Meclis’in her bakımdan destek ve güvenine sahip bir ka-
py
bine kurulmasına hizmet etmek amacıyla istifamızı sunuyoruz.”
Raporda, istifasından önce bir süredir, Fethi Bey’in Meclis’i
sürtüşmeler olmaksızın yönetemediği ve iktidarı bırakmasının
ko
yakın olduğu yönünde çeşitli söylentiler ortada dolaşmakta ol-
duğundan söz ediliyor. Raporda Fethi Bey hükümetinin, İsmet
Paşa’nın Lozan’dan dönüphükümetin dizginlerini ele almasına
kadar geçen sürede geçici bir çözümden başka bir şey olmadığına
s ın

inanmak için nedenler olduğu ifade ediliyor. Rapora göre Rauf


Bey’in geciktirme ve daha fazla ısrar siyasetine karşı, İsmet
Paşa’nın konferanstaki sözde uzlaşma politikasızafer kazanmıştı
ve bu da Paşa’yı hükümetin başına geçmek için daha uygun bir
aday haline getirmişti.
ba

Rapora göre İsmet Paşa’nın Lozan’dan döner dönmez Baş-


bakan olmamasının gerekçesi, muhtemelen kabine değişikliği
sorununun, gelecekte teşkil edilmesi beklenen cumhuriyetin ila-
nından söz edildiği ve Fethi Bey’den duyulan memnuniyetsizlik
söylentilerinin de muhtemelen gerçekten habercisi olduğu bir
hükümet darbesine eş değer hale getirilmek istenmesinden kay-
naklanıyordu. Raporda, Yakın Doğu siyasetinde asıl meselenin
EKİM 1923  347 

bir ya da daha fazla küçük meseleyle gölgelenmesi alışılagelmiş


bir durumdur deniyor.23
Bu arada Sidney’de yayımlanan The Farmer and Settler’da
“Onurlu Bir Barış” başlığı ile yayınlanan yazıda Türkiye ve
Büyük Britanya arasındaki mevcut durumu Harington’dan
okuyucularına aktarmıştır. Haberin içeriğinde 1920’den bu
yana Karadeniz ordusu komutanlığı yapan General Charles

ı
Harington’un, geçen hafta İstanbul’dan Londra’ya varışında

as
coşkulu bir şekilde karşılandığından bahsedilmektedir. Sör
Charles, Southampton’daki sivil karşılama töreninde yaptığı
konuşmada şunları söylemiştir: “Türkiye’den herkes tarafından
py
saygı duyulan bir şekilde ayrıldık. Pek çok zorluğun üstesinden
geldikten sonra, İngiliz bayrağını hiç olmadığı kadar yükseklere
çekerek ayrıldık. Bunun övgüsü bana değil, komutam altındaki
muhteşem kuvvetlere aittir. Türkiye’deki askerlerimizin mezar-
ko
larına saygı gösterileceğinden eminim.” 24

NYT’ye Göre Ankara’da Oligarşi İlan Olacak


s ın

Cumhuriyet’in ilanına bir gün kala Amerikan The New York


Times gazetesi Türkiye’deki mevcut siyasi atmosferle ilgili şu
değerlendirmelerde bulunuyor.
Haberde, Ankara ve İstanbul’dan gelen son haberlerin,
Türkiye’de cumhuriyet ilan edilmek üzere olduğunu duyur-
ba

duktan sonra, esasında kurulacak olanın, Danıştay da dâhil


olmak üzere, pratikte bir Senato ve üyeleri Cumhurbaşkanı
tarafından atanacak bir Denetleme Komitesi (Committe of
Control) yetkilerine sahip bir oligarşi olduğunu gösteren son

23 NARA, görevli Konsolos Charles E. Allen tarafından hazırlanıp İstanbul’dan


ABD Dışişleri’ne sunulan aylık siyasi rapor, 11.12.1923, 867.00/1763, s. 1-2.
24 “Peace With Honor”, The Farmer and Settler, 26 Ekim 1923, s. 14.
 348  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

telgraflara ışık tuttuğu ifade ediliyor. The New York Times, daha
öncesinde Ankara’daki Büyük Millet Meclisi’nin, Anayasa de-
ğişiklikleri yoluyla, Helen mantığında bir demokrasi olmasa da
Roma anlamında bir cumhuriyeti hızla şekillendirdiği adımlara
yayınladığı haberlerde yer verdiğini söylüyor. Haberde son za-
manlarda Ankara’daki milletvekillerinin tekrar düşünmelerine
yol açan bir hadise olduğuna işaret ediliyor. Sözü edilen bu

ı
hadise, Meclis Başkanlığına yeni seçilmiş ve otomatik olarak

as
Cumhurbaşkanlığına geçecek olan Mustafa Kemal Paşa tara-
fından Avusturyalı bir gazeteciye verilen röportajdır. The New
York Times, röportajın Ankara ve İstanbul’da yayımlandığını ve
siyasi çevrelerde sansasyon yarattığını belirterek, Mustafa Kemal
py
Paşa’nın söz konusu röportajda cumhuriyetin sinyallerini verdiği
ifadelerinin şüphe uyandırdığını ifade ediyor. Devamında, Eğer
Türkiye’nin sıradan anayasal cumhuriyetlerin modelini aynen
ko
takip edeceği söylenmişse, bu sadece Kemal Paşa’nın, kendisini
yıllar sonra imparator yapan darbeye hazırlık olarak Aralık
1848’de Louis Napolyon’un attığı gibi herhangi bir ara adım
olmaksızın, kendisini Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı
yapma niyetinde olduğu anlamına gelebileceği söyleniyor. Bir
s ın

diğer taraftan gazete, Kemal Paşa’nın cumhurbaşkanı olmasıyla


birlikte parti mekanizmasındaki hâkimiyetini giderek kaybe-
deceğini ve arka plana itileceğini öngörenler olduğuna işaret
ediyor. Netice itibariyle bu kişiler, Halk Fırkası’nın bu yaz olan
ba

seçimlerde olduğu gibi bir sonraki seçimi alamayacağını ve ikti-


darın, taraftarlarının, özellikle İstanbul’da itibar kazandıklarını
açıkça ifade ettikleri İttihat ve Terakki Cemiyeti’ne geçeceğini
savunuyorlardı.
The New York Times, İstanbul gazetesi Tevhid-i Efkâr’ın, ana-
yasa bir cumhurbaşkanı yaratacak şekilde değiştirilmeden evvel,
mevzubahis cumhurbaşkanının görevlerinin, görev süresinin,
EKİM 1923  349 

seçilme biçiminin ve ayrıcalıkları üzerindeki denetlemelerin


çok dikkatli bir şekilde belirlenmesi gerektiğini ilan ettiğinde
pek çok siyasinin hissiyatını dile getirmiş olduğunu ifade ediyor.
Sonuç olarak The New York Times, Türkiye’de ilan edilmesi
beklenen cumhuriyete yönelik Türk eleştirilerinden, siyasilerin
Kemal Paşa’nın diktatörlüğünden çok, devlet adamları olarak
güçlerini kaybetmekten korktuklarının anlaşıldığını ifade ediyor.

ı
Aktarılana göre her hâlükârda, Ankara’daki milletvekillerini

as
öylesine etkileyen bir durum ortaya çıktı ki, cumhurbaşkanını
orijinal tasarıda öngörülen yetkilerden açıkça mahrum bırak-
mamakla birlikte, Büyük Millet Meclisi’ndeki liderlerin siyasi
py
patronajlarını yalnız korumakla kalmayıp artıracak olan yeni
değişiklikler tasarlamaya başladılar.25

29 Ekim Gecesi Cumhuriyet Yabancı


ko
Misyonlara Nasıl Duyuruldu?

Cumhuriyetin ilanına gidilen sürecin İngiliz Yıllık Rapor-


larına yansıdığı görülmektedir. Raporlara bakıldığında önce-
likle 24 Ekim’de Ali Fuat Paşa’nın istifasını talep etmesi, Fethi
s ın

Bey’in de Hükümet Başkanlığı görevini devam ettirirken İçişleri


Başkanlığı görevinden alınmasını talep etmesi ve her ikisinin
de talebinin kabul edildiği görülmektedir. Hükümet, Yusuf
Kemal Bey’in Başkan Yardımcısı, Ferit Bey’in de İçişleri Bakanı
ba

görevlerine seçilmesini sağlamaya uğraşmıştır. Meclis ise bu


isteklere karşı durmuş ve Sabit Bey’i Başkan Yardımcılığına,
Rauf Bey’i ise İçişleri Bakanlığına getirmek istemiştir. Tüm
bu anlaşmazlıkların neticesinde ise 27 Ekim’de bütün bakanlar
istifa etmiştir. Yeni bakanların seçilmesi için 29 Ekim günü

25 “Why Plan For Republic In Turkey Was Checked”, The New York Times, 28
Ekim 1923, s. 10.
 350  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

kararlaştırılmıştır. Halk Partisi’nin iki gün yaptığı toplantılara


rağmen bir anlaşma sağlanamayınca Mustafa Kemal Paşa’nın
“aracılığına” başvurulması kararı alındı. Raporlarda görüldüğü
üzere “Mustafa Kemal Paşa’nın cevabı çoktan hazırdı. Kendisi
ancak Cumhuriyet’in derhal ilan edilmesi ve anayasal sisteme so-
nuç alıcı düzenlemeler yapılması koşuluyla arabulucu olabilirdi.”
Paşa’nın önerisi uygun görülmüş ve aynı gün içerisinde Meclis

ı
kabul etmiştir. Bunun sonrasında ise Mustafa Kemal Paşa’nın

as
Meclis’teki vekiller tarafından oybirliğiyle yeni Cumhuriyet’in
ilk Cumhurbaşkanı olarak seçilmesine sıra gelmişti. Ancak bu
oy sayısının 158’de kalması İngiliz Yıllık Raporları’nda dikkat
py
çekici olarak ifade edilmiştir. Raporlarda, bu kararla ilgili olarak
İstanbul’daki Dışişleri Bakanlığı temsilcisi olarak bulunan Dr.
Adnan Adıvar’ın Mr. Henderson ve arkadaşlarına gönderdiği
özet “iyi bir değerlendirme” şeklinde kaydedilmiştir. Mevzubahis
ko
özet şöyledir:
“Hükümetten aldığım talimat üzerine, Büyük Millet
Meclisi’nin 29 Ekim 1923 tarihli öğleden sonraki oturumun-
da oybirliği ile aldığı kararı aşağıda Ekselanslarına bildirmek
s ın

şerefine nail bulunmaktayım:

Türkiye Devleti’nin yönetim şekli Cumhuriyet’tir. Bu dev-


letin dini İslam ve resmi dili de Türkçedir. Devletin başı olan
Cumhurbaşkanı’nı Büyük Millet Meclisi üyeleri kendi araların-
ba

dan ve kendilerinin seçim dönemine eşdeğer bir süreliğine se-


çerler. Gerekli gördüğünde Cumhurbaşkanı Meclis ve Bakanlar
Kurulu üzerinde bu esaslar çerçevesinde yönetimini sürdürür.
Başbakan, Cumhurbaşkanı tarafından Büyük Millet Meclisi
üyeleri arasından seçilir. Diğer bakanlar da benzer şekilde aynı
Meclisin üyeleri arasından Başbakan tarafından seçilirler. Bu
yöntemle oluşturulan Bakanlar Kurulu, Cumhurbaşkanı tara-
EKİM 1923  351 

fından Meclisin onayına sunulur. Eğer Meclis toplantı halinde


değilse bu onay Meclisin toplantı yapacağı zamana dek ertelenir.
Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri yukarıda bahsi geçen
toplantıda oybirliği ile Cumhurbaşkanı seçilmiştir.”26

The Times: M. Kemal’in Hükümeti Ele Geçirme Girişimi

ı
The Times gazetesinin “Kemal Paşa’nın, İktidarı Ele Geçirme

as
Girişimi-Hükümet Bunalımı Sonucu- Bir Türk Cumhuriyeti
Doğuyor” başlıklarıyla sayfasına taşıdığı haber dikkat çekmek-
tedir. The Times’a göre Akşam gazetesi, Halk Partisi’nin yeni bir
py
Vekiller Heyeti mevzusunda anlaşamamaları nedeniyle, Gazi
Mustafa Kemal Paşa’nın davet edildiğini ve Gazi’nin hemen
cumhuriyetin ilan edilmesini teklif ettiğini bildirmektedir. Ha-
berde Mustafa Kemal Paşa’nın planı ise şu şekilde ifade edilmiş-
ko
tir: “Cumhurbaşkanı Büyük Millet Meclisi tarafından seçilecek
ve cumhurbaşkanı, kendi çalışma arkadaşlarını seçen başbakanı
atama yetkisine sahip olacak. Cumhurbaşkanı Bakanlar Ku-
rulunu Meclis’in onayına sunacak.” Yapılan bu tekliflerle ilgili
s ın

tartışmaların devam ettiğini söyleyen The Times, bu önerilerin


“diktatörlüğü meşrulaştırma girişimleri” olduğunu iddia etmiştir.
The Times, Fethi Bey’in ve on bir arkadaşının çekilmelerinin
neredeyse oybirliği ile kabul edildiğini ancak yeni hükümetin
ba

tasarladığı gibi bir seçimin olup olamayacağının şüpheli oldu-


ğunu çünkü sorumluluk üstlenmeyle ilgili büyük bir isteksizlik
bulunduğunu yazmıştır. Başbakanlık vazifesi için önerilen altı
aday bulunduğu ve en önemli adayın Ali Fuat Paşa olduğu
söylenilmesine rağmen Ali Fuat Paşa’nın bir asker olarak kal-
maya kararlı olması ve İstanbul’a yalnızca bir üniforma almak

26 Satan, İngiliz Yıllık Raporlarında..., s. 66-67.


 352  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

için gittiği iddialarının ciddiye alınmadığı yazmıştır. Ayrıca


her iddiaya rağmen Halk Partisi’nin adayının Ali Fuat Paşa
olduğunun altı çizilmiştir. Haberin devamı şu şekildedir:
“Hükûmetin düşüşü ile ilgili herhangi bir resmî açıklama
yapılmamış olmasına rağmen, son birkaç günün olaylarından
az-çok bir fikir edinmek mümkün. Ülke içindeki olaylara ge-
lince, Fethi Bey’in, giderek artan ve dağlardan kentlere doğru

ı
yayılan eşkıyalığı önleyememesi hoşnutsuzluğu artırdı. Öte

as
yandan Anayasada değişikliğe gitme biçimi, aşağılayıcı bir
durum yarattı. Fethi Bey’in düşüşünün genel bir memnuniyet
ortamı yaratmış olmasına karşılık, durum hala belirsizliğini
koruyor. Bu durum basında dile getiriliyor; bir yazar, mevcut
py
sistem değiştirilmedikçe bir hükümetin gidip ötekinin gele-
ceğini belirtiyor, yeni, hür seçimlere acil ihtiyaç duyulduğunu
açıklıyor; bir başka yazar her türlü anayasal reform projesinin
ko
şimdilik ertelenmesinin zorunlu olduğunu yazıyor; bir üçüncüsü
ise kapsamlı değişikliklerden kaçınmanın ve dışarıda, özellikle
yabancı sermayedarlarla, daha iyi ilişkiler geliştirmenin önemi
üzerinde duruyor. Son öneri yapıcı olanaklar yaratıyor fakat
birçok Türk’ün çıkarlarının nerde yattığını kavramakta güçlük
s ın

çektiğine dair her gün karşımıza çıkan belirtiler var. Örneğin


Büyük Britanya’nın Musul görüşmelerinin Londra’da yapılması
gerektiği yolundaki çıtlatması, Türk basınının bir kesiminin
akıl dışı karşı koyuşu için yeterli oluyor.”27
ba

L’independence Romaine: Anayasal Cumhuriyet

L’indépendence Romaine (Bükreş) gazetesinin “Türkiye


Cumhuriyeti” başlıklı haberine göre Türkiye, “seçkin siyasal
ve askeri lideri Mustafa Kemal’in başkanlığında anayasal bir

27 The Times, 30 Ekim 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında..., ,ss. 206-207.
EKİM 1923  353 

cumhuriyettir.” Osmanlı Devleti’nin bu radikal değişimi bir


darbe, iç çatışma veya kişisel çıkarların bir neticesi değildir,
çünkü Cumhuriyetin ilanı Millet Meclisi tarafından oybirli-
ği ile kararlaştırılmıştır. Gazeteye göre Mustafa Kemal Paşa,
kendisini yeni Türk Devleti’nin başkanlığına götüren bu yolda
herhangi bir rakip ile de karşılaşmamıştır. Türk Cumhuriyeti,
milliyetçi partisiyle modern bir devletin amaçlarıyla Müslüman
geleneklerini uzlaştırmak için yapılan bütün çabaların mantı-

ı
ki bir neticesinden başka bir şey değildir. Ayrıca Ankara’daki

as
siyasilerin Türk Devleti’nin yeni örgütlenmesine yönelik çalış-
malara koyulmuşlardır. L’independence Romaine’in haberinin
devamında “Cumhuriyet rejimi Müslüman dinsel geleneklere
py
ya da Türklerin ulusal geleneklerine uyum sağlayabilir mi?”
sorusunu sormuş ve şu şekilde cevaplamıştır:
“Bu sorunun yanıtı olumludur. Çünkü Muhammed’in ilk
ko
dört takipçisi kalıtım yoluyla başa geçen krallar değil, seçilmiş
liderlerdi... Türk ulusal geleneklerine gelince Osmanlı hanedanı
yüzyıllar boyunca bir ulusal birlik oluşturmuş ve giderek büyük
bir imparatorluk kurmuş bir ailenin devamıydı. İmparatorluk
yok oldu. Son padişah İngilizlere boyun eğince ve Ankara’ya
s ın

sığınan yurtseverleri aforoz edince, ulusal birlik de darbe yedi.


Türkler, yurtseverler ve onların lideri Mustafa Kemal sayesinde
ulusal birliklerini ve bağımsızlıklarını yeniden sağladılar. Zaten
rejim sorunu ikincil bir sorundur. Her ülke herhangi bir rejimin
ba

altında refaha kavuşabilir: Bunun için yöneticilerinin, üstlen-


dikleri görevin gerektirdiği çapta olmaları yeterlidir; Anadolu
bozkırının tepelerinden yeni Türkiye’nin kaderine yön veren
akıllı ve enerjik insanlar, tam da böyle insanlardır.”28

28 L’indépendence Romaine (Bükreş), 31 Ekim 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında...,


ss. 208-209.
KASIM 1923

ı
as
Amerikan Askerine Tören

Amerikan The New York Times gazetesinde yayımlanan “Tür-


kiye Telafi Ediyor” başlıklı haber dikkat çekmektedir. Haberin
py
içeriği şu şekildedir:
“Türk hükümeti, 1917 yılında Belleau yakınlarındaki çatış-
mada öldürülen ve ölümünden sonra kongre onur madalyası
ko
ile ödüllendirilen Er George Dilboy’un tabutuna 1922 Eylül
ayındaki Türk ilerleyişi sırasında İzmir yakınlarındaki Alaçatı’da
yapılan saygısızlığı resmi olarak telafi etmiştir. Sekreter Hughes
bu eylemden resmi raporlarla haberdar edilmiş ve bugün bu
s ın

konuda bir duyuru yapılmasına izin vermiştir. Saygısızlıkla ilgili


raporların alınması üzerine, Türkiye’deki Amerikan temsilcileri
tarafından bir soruşturma başlatılmış ve bu soruşturmanın
ilk sonuçları daha önce açıklanmıştır. İstanbul’daki Ameri-
kan yüksek komiserliği aracılığıyla bu hükümete üzüntülerini
ba

ileten Türk makamları, Alaçatı’daki (alachata) tabutun bu-


lunmasıyla sonuçlanan bağımsız bir soruşturma başlatmış-
lardır. Ancak Türkler, Alaçatı’nınişgali sırasında bayrağın bir
Amerikan bayrağı ile örtülü olduğu iddiasını doğrulayamamış
ya da iddia edilen saygısızlıktan sorumlu kişi ya da kişilerin
kimliğini tespit edememiştir. Bununla birlikte, Amerikan Yük-
sek Komiserliği’nin temsillerinin ardından, Türk makamları,
KASIM 1923  355 

suçlamaların tam olarak doğrulanması halinde yapılacak olan


telafileri yapmaya razı olmuşlardır. 1922 yılında Er Dilboy’un
naaşının getirildiği İzmir’in Güneybatısındaki Çeşme’de 7
Eylül’de bir Amerikan müfrezesi karaya çıktı ve üzerinde Ame-
rikan bayrağı bulunan tabutun yanında duran Türk şeref kıtası
tarafından selamlandı. Tabut daha sonra resmi olarakAmerikalı
yetkililere teslim edildi ve her iki müfreze tarafından tam askeri

ı
şeref verilerek Litchfield’a taşındı.”1

as
Ayın dikkat çeken haberlerinden birisini de The Eve-
ning Star’da görmekteyiz. “Türkiye Dr. Adnan Bey’i ABD’ye
Elçi Olarak Gönderebilir” başlıklı haberde Morning Post’un
py
İstanbul’dan göndermiş olduğu haberlere göre milliyetçi lider-
lerden Adnan Bey’in Türkiye Cumhuriyeti’nin Washington’daki
ilk büyükelçisi olması beklenmektedir.2
ko
Bu tarihte Türkiye’yle ilgili Rusya’da da haberler görülmekte-
dir. “İlk Başkan” şeklinde paylaşılan habere göre “Türk kurtuluş
hareketinin lideri Kemal Paşa, Ankara Cumhuriyeti’nin ilk
cumhurbaşkanı seçildi.”3 Türkiye’de Cumhuriyet Hükûmeti
s ın

başlıklı başka bir yazı ise şöyledir: “Türkiye Cumhuriyeti Cum-


hurbaşkanı Mustafa Kemal Paşa, (Lozan Konferansı Türk heyeti
başkanı) İsmet Paşa’ya yeni bir kabine kurulmasını teklif etti.
İsmet Paşa, bileşimi hâlihazırda Türk parlamentosu tarafından
onaylanan yeni bir cumhuriyet kabinesi kurdu.”4
ba

1 “Turkey Makes Amends”, The New York Times, 1 Kasım 1923.


2 “Turkey May Send Dr. Adnan Bey As Envoy to U.S.”, The Evening Star, 1 Kasım
1923, s. 1.
3 Krasnıy Put, No: 250, 1 Kasım 1923, s. 2.
4 “RespublikanskoePravitelstvo v Turchii”, Proletarny, No 1 (70), 1 Kasım 1923,
s. 2.
 356  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Sovyet Büyükelçi’den Tebrik

Zarya Vastoka (Tiflis) gazetesi “Türkiye Cumhuriyeti” baş-


lıklı haberinde Osmanlı İmparatorluğu’nun lağvedilip yerine
TBMM Hükümetinin ilan edildiğinden ve Osmanlı yönetim
sistemiyle arasındaki farklara değinmiştir. Türkiye’nin cumhu-
riyet oluşu ve seçimlerinin nasıl olacağıyla ilgili bilgi verilmesi

ı
ardından haber şu şekilde noktalanmıştır: “Olayın hem Türkiye

as
ve hem de bütün şark Müslüman Âlemi için büyük bir milli
(gurur) olduğu bi-iştibahtır. Yeni Türkiye Cumhuriyeti başka
Müslüman hükümetleri için de büyük bir örnek olup tam İslam
Şarkının mercii maslahatı ve oluşumu hükümet örneği olacağı
py
ve bütün İslam hükümetlerinin itimadını çekeceği dahi hiçbir
şek ve şüpheye yer bırakmayacağı apaçıktır.”5
Rus Preletariya gazetesinin “Rus-Türk Dostluğu” haberi de
ko
ilgi çeken haberlerindendir. Habere göre “Sovyetlerin Türkiye
Büyükelçisi yoldaş Surits, Kemal Paşa’yı Türkiye Cumhuriyeti
cumhurbaşkanlığına seçilmesinden dolayı tebrik etti. Tebriklere
yanıt veren ilk Türk cumhurbaşkanı, Türkiye’nin Sovyet cumhu-
s ın

riyetleriyle dostluğunu daha da güçlendirmesini ve geliştirmesini


gerekli gördüğünü ifade etti.”6 Başka bir Rus basın organı Kray-
nıy Put’un “Yeni Türkiye Başbakanı” başlıklı haberinde “İsmet
Paşa, yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin Başbakanı olarak atandı.
Lozan Konferansı’nda Türk heyetinin başkanı idi.” denilmiştir.
ba

Yine aynı gazete “Türkiye Cumhuriyeti’nin İlanı” başlığıyla


“Cumhuriyetin resmen ilanı ve ilk cumhurbaşkanının seçilmesi
münasebetiyle bugün İstanbul’da bir selamlama merasimi dü-
zenlendi.” bilgisi verilmiştir.7

5 Zarya Vastoka (Tiflis), 2 Kasım 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında...,ss. 210-212.
6 Proletariya, No: 2, 2 Kasım 1923, s.1.
7 Krasnıy Put, No: 251, 2 Kasım 1923, s. 2.
KASIM 1923  357 

Fransa Kendisine Rol Kapma Peşinde

Türkiye’nin cumhuriyet rejimine geçişiyle birlikte yabancı


basının Türkiye’de neler olduğu ve gelecekte neler olabilece-
ği konusunda fikir yürüttükleri görülmektedir. Bununla ilgili
Fransız L’Écho d’Alger gazetesi “Fransa Türk tecrübesini te-
veccüh ile takip etmelidir” ifadelerini kullanmış ve yeni Tür-

ı
kiye Cumhuriyeti’nin yabancı devletlerin desteklerine ihtiyaç
duyacağını belirtmiştir. Haberde, Fransız hükûmetine tavsiye

as
niteliğinde şunlar yazılmıştır: “Mevcut konjonktürde Fransa’nın
rolü, kaçınılmaz hayal kırıklıklarından sonra Batı katkısı olma-
dan yaşamanın imkânsızlığını anlayan Türkiye Cumhuriyeti’nin
py
kalifiyeli yabancıları tekrar çağırmayı kabul etmesi durumunda,
bu arzunun yakından takip edilmesinden ibaret olmalıdır.”8
Ayrıca Le Temps gazetesinin Türkiye muhabiri olan Paul Gen-
ko
tizon imzalı “Türkçülük” başlıklı yazısında, Ankara’nın mevcut
yöneticilerinin durumlarına bakıldığında “Türkizm” kelimesinin,
Türkiye’nin şuandaki şartları için en uygun tabir olduğu söy-
lenmektedir. Haberde Türkiye’nin millileşmesinin nasıl olduğu
şu şekilde anlatılmıştır:
s ın

“Bugün kalplerdeki köklü bir devrimle ülke fikri ve ırk


duygusu diğer duyguların üzerinde yer almaktadır. Eskiden dinî
kavram milliyet duygusuna hükmediyordu; Bugün milli duygu
dinî kavrama hâkimdir. Bir zamanlar Türkler, Türk olmadan
ba

önce Müslümandı; Bugün onlar Müslüman olmadan önce


Türk’türler. Artık, Peygamber için veya Kuran’ın vaat ettiği
cennete erişmek için değil, kendi topraklarının bağımsızlığı
için ölmektedirler. Bir başka deyişle, artık metafizikten daha
başka gerçekler için kendilerini feda etmeyi düşünmüyorlar.

8 “La République Turque”, L’Écho d’Alger, 3 Kasım 1923, s.4. Akt. Selçuk, Fransız
Basınında Yeni Türkiye’nin..., s. 94.
 358  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Artık sadece dine göre bir millet değil, aynı zamanda öncelikle
ırk ve kültür açısından bir millet olmak istiyorlar.”9

Türkiye’nin rejimini değiştirmesi yabancı basında günler-


ce yer almıştır. Bulgaristan basını da Ankara’daki gelişmeleri
gazetelerinde paylaşmıştır. Durumla ilgili ilk yayın yapan ga-
zetelerden biri Sosyal Demokrat İşçi Partisi’nin yayın organı
olan ve günlük yayınlanan Narod gazetesi olmuştur. Gazetenin

ı
ilgili haberi şu şekildedir: “İstanbul’dan alınan bir habere göre,

as
hükümet partisi Türkiye’de cumhuriyeti ilan etmiştir ve Mustafa
Kemal Paşa’yı ilk Cumhurbaşkanı seçmiştir.”10 Aynı şekilde Slovo
gazetesi de gelişmeleri duyurmuştur. Türkiye’deki gelişmeler
py
Bulgar gazeteleri için şaşırtıcı olmamıştır. Konuyla ilgili Zora
gazetesi, yaklaşık üç aydır konuşulanların nihayetinde gerçek-
leştirildiğini söylemiştir.11
ko
Pravda: Sovyetler Cumhuriyetten Memnun

Rusya’da da Türkiye’nin rejim değişikliği haber olarak yan-


sımıştır. Krasnıy Put’un “SSCB ile Dostluk İçin Kemal Paşa”
s ın

başlıklı haberinde “Sovyetlerin Türkiye Büyükelçisi, Kemal


Paşa’yı Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı seçilmesinden
dolayı tebrik etti. Tebrike cevaben, Türkiye’nin ilk cumhurbaş-
kanı, Sovyet cumhuriyetleriyle dostluğu daha da güçlendirmeyi
gerekli gördüğünü ifade etti”12 denilmiştir.
ba

Yine bir Rus yayını olan Selyanska Pravda ise “SSCB, Türkiye
Cumhuriyeti’ni Memnuniyetle Karşılıyor” başlıklı haberinde

9 Paul Gentizon, “Le Turquisme”, Le Temps, 3 Kasım 1923, s. 2. Akt. Selçuk,


Fransız Basınında Yeni Türkiye’nin..., s. 94-95.
10 Narod, 31 Ekim 1923. Akt. İsov, “Bulgar Basınında...”, s. 107.
11 Slovo, S. 438, 31 Ekim 1923, Zora, S.1320, 4 Kasım 1923. Akt. İsov, “Bulgar
Basınında...”, s. 107.
12 Krasnıy Put, No: 253, 4 Kasım 1923, s. 1.
KASIM 1923  359 

SSCB yetkililerinin, Moskova’daki Türk büyükelçisinden, Türk


parlamentosunun 29 Ekim’den itibaren Türkiye’yi cumhuriyet
ilan etme kararı aldığı ve Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaş-
kanı olarak Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın seçildiği ve bakanlar
kurulu başkanlığına ve dışişleri bakanlığına da İsmet Paşa’nın
atandığına dair bir mesaj aldığı söylemiştir. Bu mesajla bağlantılı
olarak, SSCB Merkez Komitesi Başkanı Yoldaş Kalinin, Türk

ı
halkına şu selamla hitap etmiştir: “SSCB halkları ve Birlik

as
Hükümeti adına, tüm zamanların monarşik rejimine son veren
Türkiye Cumhuriyeti’nin kesin ilanı münasebetiyle kardeş Türk
milletini ve dost Türk hükümetini en içten dileklerimle kutlu-
py
yorum. Türkiye hükümeti ile SSCB arasındaki güçlü birliğin
gelişmesine ve her iki halkın refahına katkıda bulunmaya devam
edeceğine içten inancımı ifade ediyorum.”13 Kalinin Türkiye’ye
seslenişini haberlerine taşıyan Krasnıy Put’un haberi ise şöyledir:
ko
“Yoldaş Kalinin Türk sağcı partisine sıcak bir mesaj ile ses-
lendi: ‘İstibdat monarşi rejimine ebediyen son veren Türkiye
Cumhuriyeti’nin ilanı münasebetiyle, SSCB ve İtilaf Devletleri
halkları adına kardeş Türk milletini ve dost Türkiye hükümetini
s ın

canı gönülden kutluyorum. Mustafa Kemal’i cumhurbaşkanı


seçilmesinden dolayı tebrik ediyor, Türkiye ve SSCB halkları
ve hükümetleri arasındaki bağların kopmayacağına, Türkiye ve
SSCB halkları ve hükümetleri ile SSCB halkları ve hükümetleri
ba

arasındaki dostluğun giderek daha da yakınlaşacağına olan içten


güvenimi ifade ediyor ve her iki devletin de tanımına katkıda
bulunuyorum.’ ”14

13 Selyanska Pravda, No: 128, 4 Kasım 1923, s. 3.


14 Krasnıy Put, No: 252, 3 Kasım 1923, s. 2.
 360  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

İstanbul’da Sovyet Ekmeği

Rus Vechernie İzvestiya gazetesinin SSCB ve Türkiye Ara-


sındaki Antlaşma başlıklı haberine göre “Sovyet Cumhuriyet-
leri ticaret temsilcisi T. Zolotarev, geçtiğimiz gün Ankara’dan
İstanbul’a geldi. Rusya ile Türkiye arasındaki anlaşmaya iliş-
kin ön anlaşmanın birkaç gün içinde imzalanacağını bildirdi.

ı
Ankara’dan gelen haberlere göre, eski Başbakan Fethi Bey,
TBMM Başkanlığı’na seçildi.”15

as
Yine Vechernie İzvestiya’nın “İstanbul’da Sovyet Ekmeği”
başlıklı bir haberinde şöyle denilmiştir:
py
“5 XI. Krasnodar buharlı gemisi bugün İstanbul’dan geldi.
Ekip temsilcileri, RATAU’nun bir çalışanıyla yaptığı görüş-
mede, Türk makamlarının emriyle Rus gemilerine uygulanan
sınırlamaların/yoklamaların kaldırıldığını söyledi. Rus ekme-
ko
ğinin gelişi, bölgede Ruslarla ilgili olarak temel ön yargıların
kırılmasına neden oldu. Sovyet misyonunun başkanı Yoldaş
Potemkin, Fransız yetkililerin emriyle eski Ropig buharlı gemisi
Koroleva Olga’nın SSCB’ye iade edildiğini duyurdu. Boğaz’da
s ın

bulunan 5 Müttefik vapurundan bir Fransız vapuru hariç Kras-


nodar gemimize selam verdi.”

Ayrıca haberin devamında eski bürokrasi, Kemal Paşa’nın


eşinin mitinglerde peçesiz konuştuğuna işaret ederek “Türkiye
ba

halkına karşı ajitasyon yapmaya çalışıyor”16 yorumu yapılmıştır.


Rus Vesti gazetesi ise “Yoldaş Kalinin’in Mustafa Kemal
Paşa’ya Telgrafı-MOSKOVA’DAN, S-XI.5-XI.” başlıklarıyla
yayımladığı yazısında Kalinin adına Mustafa Kemal Paşa’ya
gönderilen bir telgrafı paylaşmıştır. Telgrafın içeriği şu şekilde-

15 Vechernie İzvestiya, No: 1, 5 Kasım 1923, s. 1.


16 Vechernie İzvestiya, No: 2, 6 Kasım 1923, s. 1.
KASIM 1923  361 

dir: “Türk milletinin kaderini doğrudan ve egemen bir şekilde


yönetme hakkını nihayet tesis edecek ve geçmişte sizlere çok
acı çektiren istibdadı sonsuza kadar ortadan kaldıracak olan
cumhuriyetinizin ilanı münasebetiyle Türk milletini ve hükü-
metinizi selamlıyor ve kutluyoruz.”
Gazete 4 Kasım 1923 tarihli Gazi Mustafa Kemal Paşa’nın
cevabını da şöyle yayımlamıştır:

ı
“Bana gönderdiğiniz selamlama ve cumhurbaşkanı olarak

as
seçilmemle ilgili ifade ettiğiniz cümleler beni duygulandırdı. İki
halk ve hükümet arasındaki dostane ilişkilerin bozulmazlığına
ilişkin inancınıza tamamen katılıyorum ve bu karşılıklı ilişkile-
py
rin güçlenerek devam edeceğini ve her iki devletin refahına ve
her iki halkın mutluluğuna yardımcı olacağını düşünüyorum.”17
Dünya Savaşı sonrasında antlaşmaların sıkça yer aldığı ba-
sında bu tarihlerde Türkiye’yle ilgili yeni rejim ve geleceğinin
ko
nasıl olacağı konusu görülmeye başlamışken Avustralya’da ya-
yımlanan Western Argus’ta “Türkiye’de Futbol” başlıklı haber
farklılığıyla öne çıkmıştır. Habere göre İngiliz işgal ordusuna
ait takımlarla antrenman yapma fırsatı, Türkiye genelinde bir
s ın

futbol patlaması yarattı. Dün beş bin kişi, her iki tarafın da
ikişer gol attığı ve beraberlikle sonuçlanan Romanya ve Türkiye
arasındaki uluslararası maçı izledi.18

Bulgaristan Basını Türkiye’ye Karşı Olumlu


ba

Kasım 1923’e gelindiğinde Bulgar basınında Türkiye hakkın-


da ılımlı bir yaklaşım göze çarpıyor. Türkiye’de Cumhuriyet’in
ilanı haberi de olumlu bir şekilde basında yerini almıştır. Bulgar
Mir gazetesi konuyla ilgili, Türk halkının ne kadar hazır bir

17 Vesti, No: 250, 6 Kasım 1923, s. 2.


18 “Football In Turkey”, Western Argus, 6 Kasım 1923, s. 30.
 362  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

şekilde bulunursa bulunsun gelişmeleri farklı duygularla karşı-


layabileceklerinin altını çizmiştir. Ancak Demokratiçeski Sgovor,
ideolojik anlamda monarşiye daha yakın olan bir Bulgar yayın
organı olarak, Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanını daha kötümser
bir havada ele almıştır. Türk devlet yapısının yeni biçiminin
biraz puslu olduğu halde, eski düzenin kaldırılmasının birçok
sonuca neden olacağını ifade etmiştir. İktidara yakın olan Slo-

ı
vo ve Pryaporest gazetelerinin yayınlarına bakıldığında Slovo,

as
Türkiye’nin “fevkalade önemli” bir değişim olarak görülen 29
Ekim ve sonraki adımlarını takdirle karşılamıştır. Pryaporest
gazetesinde de konu olumlu olarak ele alınmıştır. Pryaporest,
py
konuyla ilgili net bir manşet atmamasına rağmen Türkiye’nin
köklü yapılanma hedefini içeren tüm gerekli adımları atacağını
ima etmiştir.19
Bulgar Zora gazetesinin kendi ülkesinin politik durumuyla
ko
ilişkilendirdiği “Türkiye Cumhuriyeti’nin ilerlemesine ve başarılı
olmasına imkân veren sağlam bir rejim bizim sınırlarımızda
olmalıdır” yorumu ilginçtir. Ancak Türkiye Cumhuriyeti’nin
ilanıyla ilgili Bulgar medyasındaki yoğunluğa bakıldığında ko-
s ın

nunun yazılı basında ciddi bir yer kapladığı söylenemez. Dnevnik


gazetesi bahsi geçen konuyu şöyle açıklamıştır: “Komşumuz
Türkiye’de büyük çaptaki bir olay hemen hemen fark edilmeden
oldu bitti.” Bulgaristan basınındaki bu durumun ana sebebi
ba

ülkedeki olağanüstü gergin politik vaziyettir. Bulgaristan’da


Eylül ayında meydana gelen kanlı çarpışmalar, Kasım ayında
parlamento seçimlerinin hazırlığı ve ardından seçimlerin olma-
sıyla ilgili haberler Bulgar basınındaki, Türkiye Cumhuriyeti
haberlerinin azlığının sebeplerindendir. Bulgaristan’daki sosyal
ve siyasi durumun yatışmasının ardından ise Pravda gazetesi

19 İsov, “Bulgar Basınında...”, s. 127-128.


KASIM 1923  363 

Bulgaristan ve Türk diplomatlar arasındaki görüşmelerle ilgili


haberler yayımlamıştır.20
7 Kasım 1923 tarihli Rus Selyanska Pravda ise “Son Ha-
berler” başlığı altında, “Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı
Kemal Paşa, Türkiye’de Cumhuriyet’in ilanı münasebetiyle
gönderilen tebrik mesajı için SSCB Merkez Komitesi Başkanı
Sayın Kalinin’e Türk halkı ve hükümeti adına teşekkürlerini

ı
iletti”21 demiştir.

as
Sovyetler ile Telgraf Teatisi

Türkiye’nin Cumhuriyet rejimine geçmesiyle birlikte Rusya’dan


py
Türkiye’ye bir telgraf gönderildiği sonrasında ise Mustafa Kemal
Paşa’dan cevaben bir telgraf gönderdiği bilinmektedir. Bahsi geçen
“SSCB Merkez Yürütme Kurulu Başkanı’nın Türkiye Cumhur-
ko
başkanı Mustafa Kemal’e Telgrafı” şu şekildedir:
“Zorba monarşi rejimine sonsuza kadar son veren Türkiye
Cumhuriyeti’nin kesin ilanı münasebetiyle, Sovyet Sosyalist
Cumhuriyetler Birliği halkları ve Birlik Hükümeti adına, kardeş
Türk milletini ve dost Türkiye Hükümetini en içten dileklerimle
s ın

selamlıyorum. Türkiye Cumhuriyeti’nin cumhurbaşkanı olarak


seçilmesi vesilesiyle, Türk halkının yabancı emperyalistlerin
işgaline karşı kahramanca mücadelesinin seçkin liderini ve
onun tarafından oluşturulan dost Türk Hükümeti’nin başkanı
ba

Mareşal Gazi Mustafa Kemal Paşa’yı tebrik ediyorum. Türkiye


ve SSCB halkları ile Hükümetleri arasındaki kopmaz dostluk
bağlarının daha da yakınlaşacağına ve her iki devletin refahına
katkıda bulunacağına olan kesin inancımı ifade ediyorum.
Merkez Yürütme Kurulu Başkanı M. İ. Kalinin

20 İsov, “Bulgar Basınında...”, s. 130-132.


21 Selyanska Pravda, No: 129, 7 Kasım 1923, s. 1.
 364  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetleri Birliği.”

Mustafa Kemal Paşa da, M.İ. Kalinin’in telgrafını dikkate


almış ve 4 Kasım 1923 tarihinde şu cevabı vermiştir:
“Türk milletinin kaderini doğrudan ve egemen olarak yö-
netme hakkını nihayet güvence altına alacak ve Cumhuriyet’in
geçmişte bunca acısını çektiği istibdada sonsuza dek son vere-
cek bir Cumhuriyetin ilanını tebrik ettiğiniz için Türkmilleti

ı
ve Hükümeti adına en içten şükranlarımı sunuyorum. Bana

as
gönderdiğiniz tebrikler ve cumhurbaşkanı olarak seçilmemle
ilgili ifade ettiğiniz cümleler beni çok duygulandırdı. Bizleri, iki
halkı ve Hükümeti birleştiren dostluk bağlarının ayrılmazlığı/
py
bozulmazlığı konusundaki görüşlerinize tamamen katılıyorum
ve bu bağların giderek daha da yakınlaşarak güçlenmesinin,
her iki devletin refahına ve her iki halkın mutluluğuna katkıda
ko
bulunacağını düşünüyorum.

Gazi Mustafa Kemal.”22

Türkiye’nin Cumhuriyet rejimine geçmesinin ardından ga-


zete haberleri yanında tebrik mesajları da dikkate değerdir.
s ın

Rusya’nın bu konuda telgraf çektiğiyle ilgili yazılara önceki


yazılarda yer verilmiştir. Ancak aynı konuyla ilgili yine Rusya’dan
Mustafa Kemal Paşa’ya gönderilen “Transkafkasya Merkez Yü-
rütme Kurulu Başkanlarının Türkiye Cumhurbaşkanı Mustafa
ba

Kemal’e Telgrafı” da bulunmaktadır. Bahsedilen telgraf şöyledir:


“Sovyetler Birliği’nin büyük ailesinin üyelerinden biri olan
Transkafkasya Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti Hükü-
meti adına, Türkiye Cumhuriyeti’ni kurmanız ve ilk Cumhur-
başkanı olarak seçilmeniz vesilesiyle en içten tebriklerimizi

22 Dokumentı Vneshney Politiki SSSR, GosudarstbenoeIzdatelstvo Politicheskoy


Literaturı, Moskva, 1962, s. 493-494.
KASIM 1923  365 

sunuyoruz. Sadece Türkiye için değil, tüm Doğu için büyük


önem taşıyan bu büyük olay, Türkiye’yi ve tüm halkları uzun
süredir padişahın gücüyle boğan kanlı monarşizme ezici bir dar-
be indirmiştir. Padişahla birlik olan ve Türk milletini sömüren
uluslararası kapitalistler, artık yağma planlarından vazgeçmek
zorunda kalacaklardır, çünkü son yıllarda bağımsızlık mücadele-
sinde fedakârlık mucizelerini tüm dünyaya gösteren özgür Türk

ı
halkı, kapitalistlerin her türlü tecavüzüne artık layık bir karşılık

as
verecektir. Bağımsız Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması, Doğu
halklarına bundan böyle kurtuluşları için dünya kapitalistleri-
ne karşı mücadelede çabalarını on kat artırmaları gerektiğini
göstermektedir. Genç Türkiye’nin candan dostu olan Sovyet
py
ülkelerinin emekçi halkı, kardeş komşu halklar için yeni bir
hayatın kurulmasını sevinçle izliyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin
kurulması, Türk halkı ile SSCB halkları arasındaki ittifak ve
ko
dostluğun daha da güçlenmesinin en büyük garantisidir.

[Chkaya]

[Agamalioğlu]
s ın

[Ambarchumyan]”23

Latife Hanım Hasta mı?

Bugünün haberleri arasında Amerikan The Evening Star


ba

gazetesinin “Mustafa Kemal Hasta” başlığıyla yayınladığı ya-


zısında Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal
Paşa’nın kalp rahatsızlığı nedeniyle yatağa mahkûm olduğu ve
eşi Latife Hanım’ın da hasta olduğu söylenmektedir.24

23 Dokumentı Vneshney Politiki SSSR, GosudarstbenoeIzdatelstvo Politicheskoy


Literaturı, Moskva, 1962, s. 495-496.
24 “Mustapha Kemal ILL”, The Evening Star, 9 Kasım 1923, s. 1.
 366  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Fransız Basınında Halife’ye İlgi

Türkiye’nin Cumhuriyet rejimine geçişi ardından Halife’nin


ve Halifelik kurumunun akıbetinin ne olacağı merak konusu
olmuştur. Halife’nin istifa edeceği yönünde bazı haberler Fran-
sız gazetesinde yer almıştır. Le Gaulois gazetesinde Halife’nin
istifa edeceği iddiası yalanlanmış, ancak “ateş olmayan yerden

ı
de duman çıkmayacağı” belirtilmiştir. Gazete, böyle bir iddia-

as
nın boşuna çıkmadığını çünkü Abdülmecid Efendi’nin, içinde
bulunduğu mevcut durumdan memnun olmadığını yazmıştır.
Seçildiğinden beri kimse onunla ilgilenmemiş, resmi bir oto-
ritesi ya da gücü kalmamıştır. Haberin devamında, Ankara’nın
py
İstanbul’da bulunan temsilcilerinin Halife’yi tam anlamıyla
görmezden geldikleri belirtilmiş ve “Şüphesiz ki zavallı Abdül-
mecid tüm Müslümanların halifesi olmak yerine altı veya yedi
ko
milyonluk Türkiye’nin padişahı olmayı yeğlerdi” denilmektedir.
Ayrıca Le Gaulois gazetesi bir sonraki gün yayınladığı yazısında,
İstanbul ve Ankara arasındaki “zıtlığa” dikkat çekmektedir. İki
tarafın gazetelerinin tartışmaları ve görüş ayrılıklarına değinen
s ın

gazete, İstanbul Türklerinin saltanatın tamamen kaldırılması


yönündeki bir fikre alışamayacağını söylemektedir. Gazeteye
göre bunun nedeni İstanbul’daki Türklerin iyi yahut kötü bir
padişahın varlığına alışmalarıydı ve saltanatı bulunmayan bir
halife onlara yeterli gelmeyecektir. Ek olarak Ankara’nın yeni
ba

Türkiye’nin başkenti olması ise onlar açısından tam anlamıyla


felakettir.25
Fransız gazetelerine bakıldığında siyasi yorumlar dikkat
çekmekle birlikte Türkiye Cumhuriyeti’yle ilgili olarak siyasi

25 C. C., “En Orient”, Le Gaulois, 13 Kasım 1923, s. 3; C. C., “En Orient”,


Le Gaulois, 14 Kasım 1923, s. 3. Akt. Selçuk, Fransız Basınında Yeni
Türkiye’nin..., s. 123.
KASIM 1923  367 

değil, ekonomik ve sosyolojik yorumlarıyla Auguste Gauvain


görülmektedir. Gauvain Yeni Türkiye’yle ilgili olarak daha ziyade
Türklerin bir iş yapamayacakları ve gayrimüslimlerden kurtul-
duktan sonra daha da kötüye gittikleri yönünde taraflı eleşti-
rilere sahiptir. Ayrıca Yunanlıların ve Ermenilerin Türkiye’den
ayrılmaları ardından ortaya çıkan ekonomik ve zirai boşluğu
Almanların doldurduğunu Fransızların ise buradaki ekonomik

ı
boşluğu Almanlara kaptırmamaları gerektiğine değinmektedir.

as
Auguste Gauvain’in fikirlerine benzeyen başka bir yazı da 14
Kasım 1923 tarihli Le Gaulois gazetesinde yer almıştır. İstanbul
ve Ankara gazetelerin arasındaki tartışmalara değinilmiş olan
bu yazının neticesinde, İstanbul’daki gayrimüslimlerin şehri
py
terk ettiği ve sefaletin her geçen gün daha da arttığı belirtilmiş-
tir. İstanbul’un zengin kesimlerinin gayrimüslimler olduğu ve
Müslümanların bir anlamda onların müşterisi olduğuna dikkat
ko
çekilmekte ve “Yüzlerce Türk bundan sonra nasıl yaşayacak?”
sorusu sorulmuştur.26

“Türkler Suriye’yi Alabilir”


s ın

İngiliz The Nineteenth Century and After dergisi Kasım ayı


sayısında İngiliz Hükümeti’nin Dış Politikasında Türkiye’yi
konu ediniyor. Makale söz konusu dönemde Türkiye’de çıkan
Ayın Tarihi dergisinde de kendine yer bulmuştur. Makale ta-
ba

rihsel süreci ele alarak şu ifadelerde bulunuyor:


“Türkiye ile kısa bir süre önce imzalanan antlaşmanın
koşullarından duyulan büyük memnuniyetsizlik dile getiril-
mektedir. Gerçekleri göz önüne alalım. 1919 yılında Türkiye
çöküş halindeydi. Neredeyse cephaneye muhtaç durumdaydı ve

26 C. C., “En Orient”, Le Gaulois, 14 Kasım 1923, s. 3. Akt. Selçuk, Fransız


Basınında Yeni Türkiye’nin..., s. 94.
 368  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

hayatta kalan savaşçıları, yalnızca Müttefiklere karşı değil, daha


öncesinde İtalya’ya karşı ve Yemen’deki yıllarca süren savaşlar
nedeniyle bitikti. Büyük ihtimalle bizim için en elverişli koşul-
larda barış yapmaya istekli olacaktı. Kendisine hiçbir teklifte
bulunulmamasının gerekçesi, Yunanlıları Anadolu’ya yerleştir-
me politikasında aranmalıdır. Başarısızlığa mahkûm olan ve yüz
binlerce Yunanlı ve Türkün ölümüne ve sefaletine neden olan
bu politikadan, tek başına olmasa bile, esas olarak Bay Lloyd

ı
George sorumlu tutulmalıdır. Bu politikanın sonuçlarından biri,

as
Ankara’da Milli Hükümet’in tesis edilmesi ve tartışmasız yeni
Türkiye’nin kurucusu olarak kabul edilebilecek yetenekli asker
ve devlet adamı Mustafa Kemal Paşa’nın iktidara gelmesidir.
py
Türklerin ilk başarısı 1920’de Kuzey Suriye’de olmuştur.
Fransız Hükümeti büyük bir hünerle basını bundan uzak
tutmayı başardığı için tam olarak ne olduğu hiçbir zaman
ko
kamuoyuna açıklanmamıştır, ancak Fransızların birkaç bin
adam kaybettiği ve Kuzey Suriye ile Kilikya’yı boşaltmak
zorunda kaldıkları anlaşılmaktadır.
Bu olaylar, o zamandan beri Fransa’nın Türkiye’ye yönelik
s ın

politikasını büyük ölçüde değiştirmiştir. Franklin-Bouillon


anlaşması ile Çanak olayı esnasında Fransız Hükümeti’nin
tutumu bunlara bağlanabilir.
Gerçek şu ki, Fransızların izzeti nefsi Suriye’yi boşaltmaya
ba

müsaade etmese de, bölgeyi bir Türk saldırısına karşı koruya-


cak yeterli bir gücü orada tutmayı göze alamazlar. Suriye’de
çok sayıda Türk’ün ve çok sayıda Türk sempatizanı Arap’ın
bulunması, Suriye’nin geri alınmasının Türk Milliyetçilerinin
açık hedeflerinden biri olması ve Türk Hükümeti’nin karar
vermesi halinde bu hedefe ulaşılabileceğini Fransa’nın bilme-
si, Fransa’nın Türkiye’ye ilişkin son politikasının açıklaması
olarak görülebilir.
KASIM 1923  369 

Bay Lloyd George, Fransa’nın iş birliği yapmamasına rağ-


men, Türklere karşı tavizsiz düşmanlık tutumunda ısrarcı oldu
ve uzman danışmanlarının hepsinden olmasa bile çoğundan
aldığı tavsiyelere rağmen Yunanlıların tam bir başarı elde ede-
ceği kehanetinde bulunmayı sürdürdü. Ancak 1922 yılının
başında Yunanlıların son derece tehlikeli bir durumda olduğu
anlaşıldı ve Türklerle müzakerelere başlamak için geç kalınmış
bir teşebbüste bulunuldu. Ancak Türkler bu zamana değin

ı
kendilerine olan güvenlerini yeniden kazanmışlar ve ayrıca,

as
söylendiğine göre, büyük ölçüde Fransız kaynaklarından yeterli
miktarda savaş mühimmatı elde etmişlerdi. Kısa bir süre sonra,
Yunanlıların tamamen yenilmesi ve Küçük Asya’dan sürülme-
py
siyle neticelenen askeri operasyonlara başladılar.
Ardından bunu, Türklerin İstanbul’a ilerleyişi ve Bay Lloyd
George’un histerik savaş çığlıkları takip etti. Savaş ancak İngiliz
ko
temsilcilerinin hassasiyet ve becerisi sayesinde önlenebildi ve
Bay Lloyd George’un patlamasının sonucu kendisinin iktidar-
dan düşmesi oldu.
Ancak kabul etmek gerekir ki, İngilizlerin Çanak’taki tutu-
s ın

mu, Lloyd George’un daha önceki politikası nedeniyle önemli


ölçüde azalmış olan İngiliz prestijini Yakın Doğu’da artırmış
ve yeni Hükümetin Türklerle, aksi takdirde olacağından daha
elverişli koşullarda müzakere etmesini sağlamıştır.
ba

Koalisyon Hükümeti sıklıkla Türkiye ile acil bir barış yapıl-


masının önemini vurguluyordu. Bunun açıkça belli olan başlıca
nedenleri, Levant’taki ticaretimizi yeniden canlandırmanın
arzulanması, Mezopotamya’daki istenilen düzeyde olmayan
konumumuz ve Hindistan’daki Hilafet ajitasyonuydu. Ancak
gördüğümüz gibi, çok geç olana değin hiçbir adım atılmadı ve
Türkiye ile bir antlaşmanın müzakere edilmesi yeni Hükümetin
dikkatini çeken ilk konulardan biri oldu.
 370  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Birinci Lozan Konferansı’nın başarısızlıkla sonuçlanmasının


nedenleri kısaca şöyle sıralanabilir: İlk olarak, son zaferleri-
nin coşkusuyla Türkler, Müttefik Güçlerle eşitlik iddiasında
bulunurken Müttefiklerin kendilerini fethedilmiş bir ulusla
müzakere eden fatihler olarak görme eğiliminde olmaları ve
ikinci olarak, Türklerin konumlarını o kadar güçlü görmeleri
ki, önemli gördükleri herhangi bir noktada boyun eğmektense
erteleyerek daha çok şey kazanacaklarını düşünmeleridir.

ı
as
İkinci Konferans daha elverişli koşullar altında toplandı.
Müttefikler bu zamana kadar Türkiye’nin konumunun gücünü
ve ona baskı yapmanın güçlüğünü daha iyi anlamışlardı. Türkler
için ise silahlanmanın azaltılması ve Avrupa ile normal ilişki-
py
lerin yeniden başlatılması gerekliliği açık hale geliyordu. Yakın
zamanda imzalanan antlaşmada Müttefikler birkaç noktada
geri adım atmak zorunda kaldılar, ancak genel olarak denge,
ko
adil bir şekilde muhafaza edildi. Türkler Arap ülkelerinin ba-
ğımsızlığını tanıyor, önerilen Avrupa sınırını ve Boğazların
askerden arındırılmasını kabul ediyordu. Bu son imtiyaz, barış
sürdüğü müddetçe değerli olacaktır, ancak Türkiye’nin herhan-
gi bir Avrupa ülkesiyle düşmanlık içine girmesi durumunda,
s ın

muhtemelen hükümsüz hale gelecektir. Ekümenik Patrik ve


Ermeniler için herhangi bir düzenleme yapılmamış olması
hususuna eleştiri yöneltilmiştir. Birincisi hususunda, bizim
Türkiye ile yapacağımız bir antlaşmaya Patrik’in statüsünü kalıcı
ba

olarak belirleyen bir madde koymamız, Almanların bizimle


yapacakları bir antlaşmaya Westminster Roma Katolik Baş-
piskoposunun statüsünü belirleyen bir madde koymaları kadar
mantıksız olacaktır. Ermenilere gelince, uğradıkları haksızlıklar
ne olursa olsun, herhangi bir ulusun kendi tebaası üzerindeki
egemenlik haklarını isteyerek feshetmesinin söz konusu ola-
mayacağı açıktır. Herhangi bir ulusun, bir diğerinin içişlerine
müdahalesi, silahlı güçle desteklenmediği sürece etkisiz kalmaya
KASIM 1923  371 

mahkûmdur. Gerçek şu ki, bizim iyi niyetli işgüzarlarımız,


Türklerin, içişlerine karışmayı düşünemeyecekleri, en azından
Portekiz veya Paraguay ile aynı nitelikte bir ulus olduğu fikrine
kendilerini alıştıramamışlardır. Hala akıllarında, Boğaz’a bir
savaş gemisi gönderen herkes tarafından gözü korkutabilecek,
Avrupa’nın hasta adamı fikri var.

İki Güç arasında ihtilaflı noktalar üzerinde anlaşmaya varıl-

ı
masının ancak her iki tarafın da bir hayli özverili davranmasın-

as
dan sonra mümkün olabileceği; hiçbir tartışma ve münakaşanın
durumun hakikatlerini değiştiremeyeceği ve taraflardan biri
büsbütün mantıksız olmadığı sürece ki, Türkler kesinlikle öyle
py
değildi, karşı tarafın yalnızca söz konusu noktaların bir savaş
sebebi (casus belli) yaratacak kadar önemli olduğunu düşündüğü
takdirde anlaşmaya varmamakta haklı olduğu açıktır. Geriye,
ko
antlaşmayı eleştirenlere, kendi görüşlerine göre bu noktaların
hangileri olduğunu belirtmek kalıyor.”27

Yeni Anayasa
s ın

Londra’da çıkan The Near East gazetesi, “Yeni Anayasa” başlı-


ğı ile Türkiye’de Cumhuriyetin ilan edilmesini ve yeni anayasayı
konu ediniyor. Kısaca gelişmeleri özetleyen gazete şöyle söze
başlıyor:
ba

“Cumhuriyet’in ilanı ve Mustafa Kemal’in ilk cumhurbaşkanı


olarak seçilmesi, Kabine’nin istifasıyla ortaya çıkan durumun
ilk somut neticesi olarak görülmeli ve Cumhuriyet Devleti’nin
temel örgütlenmesi, bugünkü gazetelerde yayınlandığı şekliyle,
daha büyük bir istikrar vaat ediyor gibi görünmektedir.” Ana-

27 The Nineteenth Century and After, Vol.94, Iss. 561, 1923-11, s. 686-688.
 372  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

yasanın belli başlı noktalarına dikkat çeken gazete, bu noktaları


şöyle sıralıyor:
1. Cumhuriyetçi bir hükümet şekli altında halk egemenliği.

2. Devletin dini İslam, resmi dili Türkçedir.

3. İdari otorite, ilgili Vekaletler aracılığıyla ülkeyi idare eden


Büyük Millet Meclisi’dir

ı
4. Cumhurbaşkanı, Meclis tarafından kendi üyeleri arasından

as
bir dönem için seçilir. Emekliye ayrılan Cumhurbaşkanı tekrar
seçilebilir.

5. Cumhurbaşkanı Devletin başıdır ve bu sıfatla gerekli gördüğü


py
durumlarda Meclise ve Kabineye başkanlık eder.

6. Başbakan Cumhurbaşkanı tarafından, Kabine üyeleri ise Baş-


bakan tarafından milletvekilleri arasından seçilir ve Kabinedeki
ko
Bakanların isimleri bir bütün olarak Meclis onayına sunulur.”

Yeni rejimde siyasi örgütlenme ile ilgili şu yorumların ar-


dından yazı sona eriyor:
s ın

“Kolektif Kabine sorumluluğu ilkesinin kabul edildiği ve


özellikle Meclis’in her yıl yalnızca dört ay toplanması öngö-
rüldüğünden, Meclis’in yürütme birimlerinin çalışmalarına
keyfi müdahale etme ihtimalinin önemli ölçüde azaldığı fark
ba

edilecektir. Bu sorunun çözüme kavuşturulmasının şu anda


özellikle zamanı gelmiştir, zira Halk Fırkası tarafından yeni
Kabine için önerilen isim listesinin yeni Cumhurbaşkanını
tatmin etmediği bildirilmektedir. Şimdi, yeni Anayasa uyarınca,
Cumhurbaşkanı kendi seçtiği kişilerin aday gösterilmesini
planlama hakkına sahiptir.”28

28 Şimşir, Dış Basında Atatürk, s. 311. No. 131.


KASIM 1923  373 

İngiliz Başbakan:
“Lozan’ı Parlamentoya Göndereceğiz”

Ayın Tarihi mecmuasının Kasım sayısında “Baldwin’in Nut-


ku” başlığıyla yayımlanan yazıda İngiltere’de yeni seçimlere
gidildiği bu nedenle Muhafazakarlar Fırkası Reisi ve Baş Vekili
olan Baldwin’in İngiliz Hükümeti’nin siyasetiyle ilgili olarak

ı
birçok nutuk verdiğinden söz edilmiştir. Baldwin’in nutkunda
Büyük Britanya imparatorluğu ve iktisat konferanslarından,

as
Lozan muahedesiyle Batı Asya’dan, Amerika’nın katılımıyla
gerçekleşen iktisat kongresi gibi konulardan bahsedilmiştir. Bu
yazıda “Türkiye Antlaşması ve Yakın Doğu” başlığıyla verilen bö-
py
lüm dikkat çekmektedir. Burada Baldwin, Büyük Britanya’nın
bütün devletlerle dostane ilişkilerinin devam ettiği ve yakın
zamanda parlamentoya Türkiye barış antlaşmasını tasdik et-
ko
mesini teklif edeceklerini söylemektedir. Bu tasdik ile savaşın
bütün kalıntılarının temizlenecektir. Dünya savaşından beri
karışıklık içerisinde kalmış olan Yakın ve Orta Doğu’nun artık
sükûnete ereceklerini ve ihtiyaçları olan tamirat ve imar işlerine
s ın

başlayacaklarını ümit etmektedir. Baldwin, bahsetmiş olduğu


bu yakın ve orta doğu hükümetlerinin kendi geleceklerini idare
etmeleri gerektiğini söylemektedir. Ayrıca bahsedilen bölgedeki
hükümetlerin iç işlerine müdahale etme arzusunda olmadıkla-
rına da dikkat çekmektedir. Ancak antlaşma ve barış şartlarının
ba

terk ve ihlal edilmesi, hanedan üyelerine yönelik kapalı yahut


şiddete varan yaptırımlara karşı sessiz kalmayacaklarını ima eder.
Bu hükümetlerin bu gibi davranışlarda bulunarak menfaatlerini
genişletemeyecek ve elde edemeyeceklerdir. Baldwin bahsettiği
ve Türkiye’nin de dâhil olduğu bu hükümetlerin hemen hepsinin
dünya savaşı nedeniyle fakir düştüklerini bundan dolayı ihti-
yaçlarını tatmin edebilmek için mali yardımlar isteyeceklerini
 374  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

düşünmektedir. Ancak bu devletlerin görevlilerinin Londra’ya,


Paris’e ve yahut herhangi bir yere giderek mali kapıları çaldık-
ları zaman onlara sorulacak ilk sorunun dâhiliye ait olacağını
hatırlatmaktadır.29

Türk Kadınları ve Dans

Savaş sonrası Türkiye’de cumhuriyetin ilanı öncesinde ve

ı
sonrasında da Türk kadınlarının vaziyetinin nasıl olacağı ilgi

as
konusu olmuştur. Bununla ilgili olarak Amerikan The Daily
Star-Mirror gazetesinde “Türk Kadınları İlk Kez Halk Önünde
Dans Etti” başlıklı haber dikkate değerdir:
py
“Türk kadınının özgürleşmesi tamamlandı. Türk kadınları
tarihte ilk kez geçtiğimiz günlerde kamusal alanda özgürce
dans etti. Etkinlik, Türk askeri komutanı tarafından burada
ko
verilen büyük bir sosyete davetiydi. Harem peçelerini çok-
tan bırakmış olan sosyete kadınları, kadınların sadece davet
edilmekle kalmayıp dans etmelerine de izin verileceği haberi
üzerine heyecanlandılar. Yetkililer, bundan sonra Türk kadın-
larının dans etmesine yönelik tek kısıtlamanın, bazı alçak tatil
s ın

yerlerinde dans edememeleri olacağını açıkladı. Ayrıca Türk


kadınlarının kısa bir süre içinde tiyatrolarda rol almalarına izin
verilebileceği de açıklandı.”30

Türk kadınlarıyla ilgili haberin yanında Türkiye’nin Milletler


ba

Cemiyeti’ne Yunanistan ile ilgili bir protesto yaptığı haberi 18


Kasım 1923 tarihli Amerikan The Evening Star gazetesinde
yer almıştır. “Cemiyete protesto-Türkiye Yunanistan’ın Lozan
Antlaşmasını ihlal ettiğinden şikâyetçi” başlıklarına sahip olan

29 “Baldwin’in Yeni Nutku”, Ayın Tarihi, Teşrin-i Sani (Kasım) 1923, s. 337-339.
30 “Turkish Women Dance in Public First Time”, The Daily Star-Mirror, 17 Kasım
1923, s. 3.
KASIM 1923  375 

habere göre Türkiye’nin buradaki Maslahatgüzarı, Başbakan


İsmet Paşa’nın, Yunanistan’ın Lozan Antlaşması’nın nüfus
mübadelesine ilişkin hükümlerini ihlal ettiğinden resmen şikâyet
eden ve bu konuda Cemiyet Konseyi’nin harekete geçmesini
isteyen bir mektubunu Milletler Cemiyeti’ne sundu. Mektuba,
daha önce imzacı devletlerin İstanbul’daki temsilcilerine iletilen
Türk protestosunun bir kopyası da eklenmiştir .31

ı
as
“Kemalistlerin Fransız Çıkarlarına Düşmanlığı”

Fatih Selçuk’un “Fransız Basınında Yeni Türkiye’nin Mo-


dernleşmesi (1922-1938)” başlıklı yüksek lisans tezinde ak-
py
tardığı üzere dün Fransız La Gaulois gazetesi “Kemalistlerin
Fransız Çıkarlarına Olan Düşmanlığı” başlığı taşıyan haberinde,
Fransa’nın Türkiye’de zarar gören etkisine değinerek bazı eleş-
ko
tirilerde bulunuyor ve şöyle söylüyor:
“Ankara hükûmeti, Fransa’ya karşı, Fransa’yla veya Le-
vant’taki Fransız çıkarlarıyla ilgisi olan herhangi bir şeye karşı
düşmanlığını göstermek için her fırsatı değerlendirmektedir.
Bir Fransız kuruluşu olan ve 60 yıldır Türk gençliğine hizmette
s ın

bulunan Galatasaray Lisesi’ndeki Müdür Yardımcısı ve öğret-


menlerinin yerine İsviçreli öğretmenlerin alınması hakkında
alınan ve herkesi, bir o kadar da İstanbul’daki birçok Türk’ü
şaşırtan bu beklenmedik kararı daha önce duyurmuştuk. An-
ba

kara’daki Bakanlar Kurulu’nun Athena Bankası’nın kapatılması


hakkında aldığı düşmanca ve önceden planlanmış olan kararı
hakkında dün bir telgraf geldi. Sermayesi Fransız olan bu kredi
kurumu, birkaç aydır zordaydı ve Kemalist yetkililer tarafın-
dan birçok tasarruf tedbirine maruz kalmaktaydı. Bankanın
İstanbul’daki ofisleri, Pera ve diğer Türk şehirlerindeki şubeleri

31 “Protest To League”, The Evening Star, 18 Kasım 1923, s. 27.


 376  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

kapatıldı. Konstantinopolis’in (İstnabul’un) işgali sırasında


Müttefik makamlarca ve özellikle Fransız Yüksek Komiserliği
tarafından bugüne kadar atılmış tüm adımlar boşa gitmiştir.
Şimdi de bankanın çalışma izni geri alınıyor. Neden? Çünkü
bu bir Fransız kuruluşu.”32

Yeni Türkiye’nin Nüfusu

ı
as
Avustralya’da yayımlanan Kalgoorlie Miner gazetesinin İn-
giliz Daily Telegraph’tan alıntıladığı “Türkiye Nüfusu” başlıklı
yazısında savaş sonrası Türkiye’nin nüfusuyla ilgili şu şekilde
yorum yapılmıştır: py
“Türkiye’deki yeni nüfus sayımı, savaşın yıkımından sonra
sadece dört milyon Osmanlı kaldığını gösterdiğini belirtiyor.
Büyük bir Rus Müslüman kitlesinin Küçük Asya’ya yerleşmesi
ko
için adımlar atılıyor. Salim Ffendi, meclisten yirmi üç yaş ve
üstü tüm erkekler için zorunlu evlilik getirmesini istiyor; ayrıca
tüm evli çiftlerin her üç yılda bir devlete bir çocuk sunması
gerekiyor. Böylece 1940 yılına kadar Türkiye’nin nüfusunun
s ın

kırk beş milyona ulaşması umulmaktadır.”33

Bir başka Avustralya gazetesi olan The Daily News’in “İngiliz


‘Kaleciler’” başlıklı haberinde İstanbul’da İngilizlerin başarısın-
dan ve Harington’un iyimser olduğundan şöyle bahsedilmiştir:
ba

General Sör Charles Harington’a (Türkiye’deki İngiliz


kuvvetlerinin son komutanı) bugün Koloni Enstitüsü’nde bir
öğle yemeği verildi. İstanbul’da aklını ve öfkesini korumaktan
başka bir şey yapmadığını, bunun için de para aldığını söyle-

32 C.C., “En Orient”, Le Gaulois, 19 Kasım 1923, s. 3. Akt. Selçuk, Fransız


Basınında Yeni Türkiye’nin...s. 96-97.
33 “Population Of Turkey”, Kalgoorlie Miner, 21 Kasım 1923, s. 5.
KASIM 1923  377 

di. Tamamen tarafsız kalma çabalarında başarılı olduklarını


söylemekten memnuniyet duyuyordu. İngiltere Türkiye’nin
dostluğunu kazanmıştı. Dahası, Türkler başkalarının dürüstlü-
ğünü en iyi değerlendiren kişilerdi. (Gülüşmeler.) Türkiye’nin
kesinlikle İngiliz yardımına ihtiyacı olacaktı. İngiliz tüccarların
Türkiye’de iyi olacağından emindi, ama kötü tüccarlar vardı
ve onların yollarından çekilmeleri daha iyi olacaktı. General
Harington Avustralya ve Yeni Zelanda’ya Gelibolu’daki tüm

ı
mezarlarının bakımının yapılacağı konusunda güvence verdi.

as
Türkiye’nin bu mezarlara en ufak bir müdahalede bulunma
ihtimali olmadığı görüşünü dile getirdi.”34

py
The Geraldton Express gazetesi de Harington’un bu konuş-
masını okuyucularıyla kısa bir şekilde paylaşmıştır. Buradaki
haberde “Türkiye’deki İngiliz kuvvetlerinin son komutanı Ge-
neral Harington, İstanbul’da aklını ve öfkesini korumaktan
ko
başka bir şey yapmadığını, bunun için de para aldığını söyledi.
‘İstanbul’daki kaleciler olarak’, diye ekledi, ‘kesinlikle tarafsız
kalma çabamızda başarılı olduk. İngiltere Türkiye’nin dostluğu-
nu kazandı ve Türkler başkalarının dürüstlüğüne çok iyi karar
s ın

verirler”35 kısımları yer almıştır.

Bulgar Slovo’dan Cumhuriyet yorumu:


“Türkiye Batı Modelinde Yeniden Yapılanıyor”
ba

Türkiye’nin cumhuriyeti ilan etmesi ardından Bulgaristan’ın


Türkiye’yi konu aldığı gazeteleri, kısa haberlerle de olsa, göze
çarpmaktadır. Bulgar Slovo gazetesine göre yeni Türkiye Cum-
huriyeti “Batı modelinde yeniden yapılanmayı” istemektedir.
Pryaporets gazetesi de “Avrupa medeniyetinin bütün kazanımla-

34 “British “Goal Keepers”, The Daily News, 21 Kasım 1923, s. 10.


35 “British Forces In Turkey”, The Geraldton Express, 21 Kasım 1923, s. 3.
 378  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

rını” Türkiye’nin bulundurmayı ve kullanmayı arzuladığını söy-


leyerek bunu destekler. Bulgaristan komşusu bulunan Türkiye’yle
olan ilişkilerinin iyi bir şekilde başlaması için bu tarihlerde ilk
işaretleri vermiştir. Bulgar Mir gazetesinde o zamana ait bas-
makalıp hale gelmiş sözlerle şunlar söylenmiştir: “Yeni Türkiye,
açıkgözlerini Batıya dikmiştir, ...Asya’nın kalbinde modern dev-
letin yaratılması için gıpta edilecek bir enerjiyle Batı Avrupa’nın

ı
fikirlerinden ve örneklerinden esinleniyor.” Bakıldığında 29

as
Ekim tarihi itibariyle Türklerle ilgili gelişmelerin basında yer
almasıyla olumlu ilişkilerin tesis edilmek istendiği söylenebilir.
Bulgaristan’ın bu tutumunun yalnız Türkiye’ye yönelik olmadığı
py
ayrıca Yunanistan’a karşı da geçerli olduğu söylenebilmektedir.
Bununla ilgili Bulgar Dnevnik gazetesi, “İyi komşuluk ilişkile-
rimizi sadece politik kurumlarımızla ilişkilendirmemeliyiz; çok
ko
sayıdaki bütün ekonomik menfaatlerimizi geliştirmemiz için iç
huzurun Yunanistan’a yerleşmesini ümit ediyoruz.” Bulgaristan
basınının bu tavrı, dış politika sorunlarına daha yumuşak, daha
tedbirli ve daha profesyonelce yaklaşım sergileme arzusunun
bir göstergesidir. Ayrıca Dnevnik gazetesine göre Bulgarlar,
s ın

Türkiye’de gerçekleşen politik ve kültürel gelişmeleri takip


etmektedirler. Başka bir Bulgar yayını olan Utro gazetesi ise
Türkiye’de bulunan Bulgar delegesinin açıklamalarını paylaş-
mıştır. Açıklama şu şekildedir: “Türk iktidarı tarafından dostluk
ba

ilişkileri içinde Türkiye’deki Bulgar unsuruna çok iyi muamele


edilmektedir.”36

36 Slovo, S. 546, 23 Kasım 1923; Pryaporest, S. 265, 23 Kasım 1923; Mir, S. 7036,
23 Kasım 1923; Dnevnik, S. 7193, 8 Kasım 1923; Utro, S. 4299, 28 Kasım 1923.
Akt. İsov, “Bulgar Basınında...”, s. 129-132.
KASIM 1923  379 

İngiliz Basınında Mübadele Haberleri

Türk-Yunan Hükümetleri arasında gerçekleşen mübade-


leyle ilgili olarak İngiliz basınındaki haberler dikkat çekmek-
tedir. Bu süre içerisinde Yunanistan’a Ayvalık ve çevresinden
gelen Türk mübadillere 500 evin açıldığı, Midilli’den gelen
8.000 kadar göçmen için de günlük 1.800 kişi yerleştirildiği

ı
kaydedildi. Aynı zamanda Türkler bu mübadele aşamalarını

as
tamamlarken, Samsun’da yaklaşık 1.000 Rum mübadil gemisi
onları beklemiştir. İngiliz The Guardian’a göre 22 Kasım’a kadar
Türk ve Yunan hükümetlerinden çok sayıda delege İstanbul,
Ankara ve Atina’yı ziyaret etti. İngiliz manşetleri özellikle bu
py
habere değinerek değişim sürecinde Ankara’da hala olumsuz
bir havanın olduğundan bahsetmiş, Yunan hükümeti temsilci-
lerinden Politis, Türk hükümeti temsilcilerinden Adnan Bey’e
ko
yeterli belge ve evrak olmadan Ankara’ya gelemeyeceğini, bir
diğer Türk üye Nebil Bey’in ise Ankara’dan Atina’ya gideceğini
bildirmiştir. Yine The Guardian’a göre iki hükümet arasında
değişim aşamaları uygulanmaya başlanmış olsa da henüz tam
s ın

anlamıyla barış ortamının oluşmadığına dair bir hüküm akıllara


gelmiştir. İngiliz kamuoyuna göre Yakın Doğu’da barış ortamının
çok uzak olduğu, Türklerin Rumların değişim yasasına aykırı
davrandığını iddia ettikleri şeklinde bazı bilgiler paylaşılmıştır.
Nitekim Lozan’ın imzalanmasından sonra Yunan hükümetinin
ba

Türklerle bazı olumsuzluklar yaşamasının nedeni olarak bu


olumsuz iç gelişmeler görülmüştür. Bu tarihî antlaşmada Yu-
nanistan iki kampa ayrılmıştı; İngilizler bu kampları “Krallar”
ve “Cumhuriyetçiler” diye nitelemişlerdir. İngiliz içeriğinin
konusu ise Türk hükümetinin tüm mübadil Müslümanların
mallarına el koyduğuna ve bu haciz işleminin Türkiye’de henüz
gerçekleşmediğine dikkat çekmeye çalışmasıdır. Bu açıklamalara
 380  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ek olarak, Yunan hükümeti vatandaşlarını binlerce Türk evine


yerleştirmeye başlarken, Selanik ve çevresindeki Müslümanlar
da evlerine dönmek için beklemeye başladı.37

Meşhur Emir Ali-Ağa Han Mektubu

24 Kasım 1923 tarihli İsmet İnönü’ye Hindistan Müslüman-


ları liderlerinden olan Ağa Han ve Emir Ali’nin halifeyle ilgili

ı
gönderdikleri mektup dikkate değerdir. Mektup şu şekildedir:

as
“Ekselans,

Dünyanın, özgür uluslar topluluğunun bağımsız bir üyesi


py
olan Türkiye’nin sadık dostları ve özlemlerinin gerçek taraftar-
ları sıfatıyla biz, Halife Hazretlerinin şimdiki belirsiz durum-
larının Ehl-i Sünnetten olan halk üzerinde yaptığı pek endişe
verici etkilere Büyük Millet Meclisi’nin özel müsaadenizle
ko
nazar-ı dikkatini çekmek istiyoruz. Halifenin şeref ve kudreti-
ne, nüfuz ve etkisine arız olan zaaftan dolayı sosyal ve manevi
büyük bir güç sayılan İslamiyetin Ehl-i Sünnetten olan halkın
geniş kolları arasında gevşemekte olduğunu büyük teessütle
s ın

müşahede eyledik. Sıhhatı tartışma kabul etmez olayları bilinen


nedenlerden dolayı ayrı ayrı anlatmak istemiyoruz.

1. Ehl-i Sünnet içinde ruhani liderliğin, bütün Müslümanları


büyük bir topluluk şeklinde yekdiğerine bağlayan bir bağ hük-
ba

münde olduğunu söylemeye hacet yoktur. Hilafet dış saldırılara


uğradığı zaman bütün yeryüzünde bulunan Müslümanların
duyguları kabarmış ve Türklerin bağımsızlığı için çalışmak,
uğraşmak, aynı zamanda Müslüman dayanışmasını temsil eden
müesseseleri tam ve eksiksiz olarak korumak demek olduğu

37 The Guardian, 23 Kasım 1923, s. 10. Akt. Ömer Oğuzhan Dosti, “The News
About The Population Exchance According To The English Public”, Atatürk
ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi Dergisi, II/5, 2019, s. 389-390.
KASIM 1923  381 

kanısıyla Hint Müslümanları da bu meyanda Türk milletine


sevgi ve yardım göstermişlerdi. Bu tehlikeli zamanlarda biz
Türkiye davası için ciddiyetle çalıştık. Trablusgarp ve Bingazi’de
yapılan Türk-İtalyan Savaşından beri bir İngiliz Müslüman mü-
essesesi Türkler arasındaki umutsuzluk ve ıstırabı hafifletmeye
ve değiştirmeye bütün güçlerini ayırdı. İşte bu itibarla bütün
Müslümanlarla birlikte derinden ilgilendiğimiz bir mesele hak-

ı
kındaki bütün düşünce ve telkinlerimizin Zat-ı Devletlerinin

as
hükümeti tarafından iyi kabul göreceğine güvenimiz vardır.

2. Vuku bulacak düşüncelerimizden, millet temsilcileri nü-


fuzunu zerre kadar kısıtlamak istediğimiz bir an bile hatıra
py
gelmemelidir. Saygıyla talebetmek istediğimiz şey, İslam ale-
minin dini liderliğinin şer-i şerife göre tam ve eksiksiz olarak
korunmasıdır. Halifenin nüfuzunun kısıtlanması veya dini
bir etken olarak siyasi teşkilatından onun uzaklaştırılması, o
ko
manevi cihan kuvvetinin amelî surette zayi olması demek ola-
caktır. Bu öyle bir haldir ki, ne Büyük Millet Meclisi’nin, ne
de Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa Hazretleri’nin
nazarı dikkatlerinden mümkün değil kaçamaz.
s ın

3. Bizim fikrimize göre, Halife Ehl-i Sünnetin birliğini


temsil eder. Halifenin Türk milletinden bir fert olması, Türk
Devleti’nin kurucuları torunlarından bulunması İslam milletleri
arasında Türklüğe üstün bir mevki bahşeder.
ba

4. Bu, 14 asırdan beri Ehli Sünnet arasında bir esas olarak


telakki edilmiştir. Peygamber vekili Halifenin İslam toplu-
munun imamı olduğundan icmai ümmet. (ümmetin ittifakı,
oybirliğiyle kabulü) vardır. Onunla bütün müminler arasında
Ehl-i Sünneti yekdiğerine bağlayan bir bağ mevcuttur. İslam
âlemi arasında bir nifak meydana getirmeksizin bu dini unsur
İslam fikrinden çıkarılıp atılamaz.
 382  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

5. Halife dünyevi nüfuzunu kaybettiği zaman bütün krallarla


prenslerin işlerin yönetimindeki yetkilerini, destek ve dualarda
nüfuzunu kullanmak için onun müsaadesini almaya kendileri-
ni mecbur tuttuklarını Zatı Devletlerine hatırlatmaya lüzum
yoktur. Eğer İslamiyet dünyada büyük bir manevi kuvvet olarak
korunmak isteniyorsa Halifenin nüfuz ve şerefi hiçbir zaman
Papanın nüfuz ve şerefinden az olmamalıdır.

ı
6. İşte bu ve bunlara benzer diğer nedenlerden dolayı

as
Türkiye’nin gerçek dostları sıfatıyla biz, Hilafet ve Halifenin
Müslüman milletlerin güven ve saygısına layık olan bir mevkiye
eriştirilmesini ve böylece Türkiye’ye de güç ve şeref bahşedil-
mesini kemali hürmetle Büyük Millet Meclisi’nden ve onun
py
basiretli yöneticilerinden istirham eyleriz.
Biz, Paşa Hazretleri, sizin itaatkâr bendeleriniziz.
ko
Emir Ali, Ağa Han”38

Amerikan Basını: Lozan ABD Çıkarlarına Aykırı

Amerikan The Atlanta Tri-Weekly Journal gazetesi Lozan


s ın

Antlaşması’nın Amerika’nın çıkarlarına aykırı olduğunu ve en-


gellenmeye çalışıldığını anlatmaktadır. Bahsi geçen yazıya göre
Lozan Antlaşması’nın Birleşik Devletler Senatosu tarafından
onaylanmasını engellemeye yönelik organize bir hareket, Cu-
ba

martesi günü Yale kulübünde, Almanya’nın eski büyükelçisi ve


şu anda Ermenistan’ın bağımsızlığı için Amerikan komitesinin
başkanı olan James W. Gerard’ın başını çektiği etkili bir grup
Amerikalı tarafından başlatıldı. Daha önce 100 devlet adamı,
yüksek ordu subayı, finansçı, kilise yetkilisi, editör ve yabancı
yardım görevlisi tarafından imzalanan bir memorandum, Baş-

38 Şimşir, Dış Basında...,s. 213-215.


KASIM 1923  383 

kan Coolidge, Dışişleri Bakanı Hughes ve kongrenin gelecek


oturumunda anlaşmanın onaylanması için önlerine gelecek
olan senatörlere sunulmak üzere onaylandı. Belgede, Dışişleri
Bakanlığı’nın Lozan’daki elçilerinin, Türkiye’deki Amerikan
vatandaşlarının haklarını Mustafa Kemal’e feda ettikleri ve
bu ülkenin korumayı taahhüt ettiği Ermeni halkını, Chester
imtiyazları karşılığında, o zamandan beri yabancıların kontro-

ı
lüne geçen birkaç Amerikalı iş adamına denize attıkları iddia

as
ediliyor. Memorandumda:
“Bu ahlaki açıdan savunulamaz bir anlaşmadır denildi.
Tamamen aşağılayıcı ve amaçsız bir antlaşmadır. Türkiye’deki
py
tüm Amerikan haklarını teslim etmektedir. Bu ülkedeki Ame-
rikan eğitim ve hayırseverlik girişimlerinin devamını imkânsız
hale getirmektedir. Ermenistan’a verdiğimiz ciddi sözü yok
saymaktadır. Birkaç Amerikalı için güvence altına almayı amaç-
ko
ladığı ekonomik imtiyazların şüpheli bir değere sahip olduğu ve
çoktan yabancıların eline geçtiğikabul edilmektedir. İnanıyoruz
ki, Senato’nun Lozan Antlaşması’nı reddetmesini gerektir-
mektedir. Anlaşmaya yönelik saldırı; Bay Gerard, eski Türkiye
s ın

Büyükelçisi Oscar S. Straus, eski Rusya ve Yakın Doğu yardım


görevlisi Yüzbaşı Paxton Hibben, Columbia Üniversitesi’nden
Profesör A. D. F. Hamlin, Harvard’dan Profesör Albert Bush-
nell Hart ve Philadelphia’dan Dr. Paul S. Leinbach tarafından
yönetildi. Memoranduma ekli isim listesinde New York Valisi
ba

Alfred E. Smith, Alton B. Parker, New York Piskoposu William


T. Manning, Mississippi Valisi Lee M. Russell, William Gug-
genheim, Tennessee Piskoposu Thomas F. Gailor; Pennsylvania
Piskoposu Philip M. Rhinelander, Josephus Daniels, Haham
Stephen S. Wise, New York’tan, Dr. Frank Crane, Vassar koleji
başkanı H. N. McCracken, Rev. Dr. S. Parkes Cadman, George
Haven Putnam, Yargıç Henry Wade Rogers, Amerika Katolik
 384  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Üniversitesi rektörü Rev. Thomas J. Shahan ve Metropolitan


Life Insurance şirketi başkanı Haley Fiske bulunmaktadır.”39

İngiliz Basınında Yeni Türkiye’den Manzaralar

Bugün İngiliz The Times gazetesinin İstanbul Muhabiri, “Yeni


Türkiye”, “Yabancıların Durumu” başlıklı yazısında İstanbul’un

ı
güncel durumuna dair edindiği izlenimleri okurlarıyla paylaşı-

as
yor. Yazıda genel olarak içki yasağı konusu üzerinde durulduğu
göze çarpıyor.
Yazıda, birkaç hafta önce, İstanbul’da kısa bir tatil geçirmekte
py
olan seçkin bir Parlamento üyesinin, İstanbul sokaklarında tek
başına dolaşmasının veyahut Kapalıçarşı’yı ziyaret etmesinin
güvenli olup olmadığını tüm ciddiyetiyle sorguladığı, ancak
karşılaşabileceği tek rahatsızlığın, müşteri gördüğüne sevinen
ko
Kapalıçarşı esnafından geleceğini duyunca gerçekten şaşırdığı
ifade ediliyor.
Yazıya göre, altı hafta kadar bir süre, işgal birliklerinin ayrı-
lışının ve Türk basınının ilan ettiği şekilde “İstanbul’un ikinci
s ın

fethinin” bu büyük kentin sosyal ve ekonomik yaşantısında


yaratacağı değişiklikler hakkında kesin bir yargıya varmak için
elbette çok kısa bir süredir. Bununla birlikte, en azından şu ka-
darı söylenebilir ki, yabancı sakinlere karşı, ürkek halk kitleleri
ba

tarafından dehşet verici bir edayla öngörüldüğü üzere rastgele


ve kitlesel bir kıyım yaşanmayacaktır. İstanbul halkının tepeden
gelen emirlere ne kadar duyarlı olduğu herkesin malumudur ve
genel tutumdan da anlaşılacağı üzere, sorunlu unsurlara hiçbir
saçmalığa izin verilmeyeceği bildirilmiştir.

39 “Fight To Prevent Lausanne Treaty Ratification Is On”, The Atlanta Tri-Weekly


Journal, 27 Kasım 1923, s. 3.
KASIM 1923  385 

Yazar, “Aslında bazı açılardan Müttefiklerin ayrılması olumlu


bir avantaj olmuştur.” diyerek içki yasağı konusuna değiniyor.
Aktarılana göre, içki yasağının getirilmesi normalde sarhoş
olmayan vatandaşlar için ne kadar can sıkıcı olsa da yasanın
pek çok kez delinmesine rağmen, halkın içki tüketim miktarı
üzerinde belirgin bir etkisi olduğuna şüphe yoktur. Yasayı ihlal
edenlerin üzerine hiç de gönülsüzce gidilmediği ve birkaç sıkı

ı
kovuşturma, yasadışı stok sahiplerinin müşterilere ‘soğuk Rus

as
çayı’, ‘portakal gazozu’ ve benzeri kisveler altında alkollü içecek
tedarik etme konusunda son derece ihtiyatlı davranmalarını
sağladığı belirtiliyor. Yazara göre aslında yasanın uygulanması
py
o kadar katı olmuştur ki, basında, Ankara’da neredeyse cezadan
muaf olarak çiğnendiği bilinen bir yasaya İstanbul’un haksız
yere uymaya zorlandığına dair şikâyetler yer almıştır.
Bununla birlikte yazar, bugün bazı sokakların ıssız halini
ko
işgal sırasındaki halleriyle karşılaştıran içki yasağı taraftarları,
tüm o gösterişli barlarda alkol alımının sürdürüldüğünü düşün-
mek için çok aceleci davranmamalıdır diyor. Bir Türk jandarma
yarbayınınkendisine, tecrübelerine göre en fazla alkolü, içmeye
s ın

karar verdiklerinde bir ya da iki kadehle yetinmeyen Türklerin


tükettiğini söylediğini ifade eden yazar, Albay’ın açıkça, bu ya-
sanın uygulanmasının büyük ölçüde siyasi olduğunu ve alkollü
içkilerin üretimi ve dağıtımıyla ilgili büyük Yunan çıkarlarını
ba

hedeflediğini söylediğini ifade ediyor. Yazara göre Türkler, ne


yazık ki kendilerine de en az onlara olduğu kadar kötü bir şekilde
zarar vermeden, Yunanlılar ve diğer yabancılara zarar vereme-
yeceklerini çok geç fark ettiler. Ve bu nedenle şimdi, bağcılıkla
uğraşılan tüm bölgelerden gelen itirazları dikkate alarak, Büyük
Millet Meclisi, sınırlı ve kontrollü Yasağın müspet etkilerini,
Kamu Borçlarına önemli gelir kaynaklarından birini sağlayan
 386  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

önemli bir endüstrinin korunmasıyla uzlaştıracak bir değişiklik


yasasını tasarlamak gibi zor bir sorunla karşı karşıyadır.40

The Times: “Türkiye Türklerindir”

İngiliz The Times gazetesi, “Türkiye Türklerindir” başlıklı


yazısında Türkiye’de yabancılara karşı tutum ve Türk milliyet-
çiliği ile ilgili dikkat çeken yorumlara yer veriyor. Zaman zaman

ı
taraflı ve abartılı ifadelere yer veren yazıda şöyle söyleniyor:

as
“Üzerine iyi düşünülmeden hazırlanmış mevzuatın kuşku-
suz bu garip sonucu, yürürlüğe girmekte olan ya da yakında
karara bağlanmak üzere yayımlanan diğer yarım yamalak öne-
py
riler yığınını çok trajik bir biçimde ele almamamız gerektiğini
göstermektedir. Örneğin, tüm şirketlerin, yöneticiler ve elzem
uzmanlar haricindeki personelinin tamamını ya da çok yüksek
ko
bir oranını Müslüman Türkler arasından seçmeye zorlamak
gibi şovenist bir kararlılık söz konusudur. Lozan Antlaşması’na
kesin surette aykırı olmasına rağmen, böyle bir politikanın kendi
içerisinde olağanüstü bir yanı yoktur. ‘Türkiye Türklerindir’
haykırışı (benzerleri), aşağı yukarı, diğer ve daha liberal olduğu
s ın

ileri sürülen ülkelerde uzun yıllardır duyulmaktadır. Buradaki


güçlük, teşebbüslere çok ağır bir yük yüklemeden nasıl bir
başlangıç yapılacağıdır.
ba

Bir taraftan Türklerin kendi yurttaşlarının kârlı işlerde ça-


lıştığını görmek istemeleri ve böylece devlet açısından belir-
gin bir tehlike oluşturan çok sayıdaki işsiz ya da düşük ücretli
adamı özel teşebbüsün sırtından almak istemeleri son derece
doğalsa, öte yandan da işlerinin, aldıkları ücrete değmemekle

40 NARA, Geçici Maslahatgüzar Post Wheeler tarafından Londra’dan ABD


Dışişlerine gönderilen 28 Kasım 1923 tarihli The Times gazete kupürleri,
867.00/1748, 4 Aralık 1923.
KASIM 1923  387 

kalmayıp kötü çalışarak işletmeye mutlak zarar bile verebilecek


beceriksiz bir çalışan kalabalığıyla dolup taşması her iş adamı
için tahammül edilemez ve zararlı bir handikaptır.”

Gazete, bu politikanın neticesi olarak çeşitli girişimlerin bir


kez daha iflas bayrağını çekmeleri halinde, sadece söz konusu
şekilde çalışmaya başlayan Türk işçilerin değil, devletin de bu
durumdan zararlı çıkacağının altını çizmektedir.

ı
“Hepsi bu kadar da değil” diyerek söze devam eden gazete,

as
biraz da abartılı bir üslupla meseleyi kamu güvenliğine getire-
rek “...Örneğin, uygun niteliklere sahip olmayan birçok Türk,
demiryollarına makinist ya da işaret memuru olarak, tramvay-
py
lara sürücü olarak alınsaydı veya elektrik ve gaz şirketlerinde
belirli pozisyonlara alınmalarına müsaade edilseydi, İstanbul
halkının kısa süre içinde itiraz etmeyecek tek kesiminin cenaze
ko
levazımatçıları olacağını hayal etmek çok zor değil” ifadelerinde
bulunuyor.
Öne sürdüğü tüm bu argümanlardan yola çıkarak The Times,
en eski milletvekilinin bile ideallerini hemen tümüyle gerçek-
leştiremeyeceğini ve Türklerin de aynı Hıristiyan Avrupalılar
s ın

gibi koşmadan önce yürümeyi öğrenmeleri gerektiğinin fark


edilmediğini sanmamak gerektiğini sözlerine ekliyor. Türklerin
iş yapma becerilerine dair abartılı ve olumsuz bir manzara çizen
gazete haberi şöyle noktalıyor:
ba

“...Yabancılar ve hatta entelektüel Türkler, ne kadar müte-


vazı olurlarsa olsunlar Türklerin, herhangi bir iş kapasitesine
sahip olmadıkları konusunda o kadar uzun süre ısrar ettiler
ki, tepki doğal olarak güçlü oldu. Ve bugün, istihdam edilen
kişinin eğitimine veya öğretme kapasitesine düzgün bir şekilde
bakılmaksızın, yabancı okullarda Türkçe’nin Türk öğretmenler
tarafından öğretilmesi gerektiği veya kendi ülkelerinde rütbeleri
 388  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

ne kadar seçkin olursa olsun yine yabancı uyruklu hekimlerin,


mesleklerini ancak, muhtemelen hayli tecrübesiz Türklerle bir-
likte icra edebilecekleri gibi her türlü kararnameyi okuyoruz.”41

Milli Politikalar Endişe ile Karşılanıyor

İngiliz The Times gazetesinde “Türkiye Türklerindir” baş-

ı
lığıyla yayımlanan yazının devamında, Türkiye’nin millileşme

as
politikası ve Türkiye’de var olduğu iddia edilen yabancı düşman-
lığının eleştirildiği görülüyor. Yazıda şu ifadeler göze çarpıyor:

“İçki Yasağı vakasında olduğu gibi, diğer vakalarda da tabii


py
ekonomik yasalarla yapılan bu saçma sapan oynamaların çoğu-
nun altında yatan amaç, Yunanlılara ve diğer kötü uluslara zarar
verme arzusuydu. Türkiye’de ve özellikle de Anadolu’da yabancı
ko
düşmanlığının alıp yürüdüğüne şüphe yok, ancak bu yabancı
düşmanlığı kesinlikle gelişigüzel değil ve tüm yabancılardan
eşit derecede nefret edilmiyor. Bu ayrımların varlığı, Rum ve
Ermeniler arasında açıkça düşmanlık besleyen pek çok kişinin
s ın

ülkeyi terk etmesiyle daha da belirgin hale gelmiştir.”

Habere göre Türkler ülkelerinde kalan yabancıların siyasi


açıdan vicdanlarında art niyet taşımadıklarını anlamış olmalılar-
dı ki, bundan dolayı söz konusu yabancıların ve şimdi çalışmak
ba

amacıyla ülkeye gelenlerin Türkiye’nin refahına dolaylı yoldan


katkıda bulunmak istemeleri makul bir şekilde var sayılmalıdır.
Haberin devamında Türk birliklerinin şehre girişi ardından
yaşanan bazı gelişmeler de aktarılarak şöyle söyleniyor:

41 NARA, Geçici Maslahatgüzar Post Wheeler tarafından Londra’dan ABD


Dışişlerine gönderilen 28 Kasım 1923 tarihli The Times gazete kupürleri,
867.00/1748, 4 Aralık 1923.
KASIM 1923  389 

“Türk birliklerinin girişinden sonraki ilk birkaç gün boyun-


ca, geçen yıl İzmir’in yakılmasından sonra olduğu gibi, fes ve
kalpak giymek fevkalade popüler hale geldi. Sıradan Avrupa
başlıklarının yeniden her geçen gün daha özgürce takıldığı
ve akşam saat 8 veya 9’dan sonra sokaklarda olmaktan imtina
eden pek çok insanın cesaretini toplayarak, birliklerin ayrıl-
masından sonra ayakta kalmayı başaran az sayıdaki dans ya da
diğer eğlence yerlerine yeniden gitmeye başladığı şimdiden fark

ı
ediliyor. Özellikle 2 Ekim’den bu yana buraya gelen Almanca

as
konuşan çok sayıda insanı fark etmemek imkânsızdır. Sokak-
larda, vapurlarda, tramvaylarda rahatça Almanca konuşuluyor
ve en tanınmış Alman gazeteleri önde gelen tüm kitapçılarda
py
her geçen gün daha fazla satışa sunuluyor.”

Haber noktalanırken bu kez Türkiye’nin iktisadi ilerleyişi ve


bu konuda neler yapılması gerektiği üzerine yorumlar yapılıyor.
ko
Türkiye’nin er ya da geç kendini ciddiyetle kontrol etme ve
milli bütçe ve kredi ile oynadığı bazı pahalı oyunlardan vazgeç-
mek zorunda kalacağı, aksi takdirde batacağı ifade edildikten
sonra yazıda, Türkiye’nin artık dış borç almayacağı yönündeki
s ın

tüm mübalağalı konuşmalara rağmen bir dizi finansal paravan


adamla görüşmeler yapıyor olması bile sermayeye ne kadar
ihtiyaç duyduğunun Ankara’da kabul edildiğini göstermeye
yettiği belirtiliyor. Aktarılana göre Türkiye, bu sözü edilen des-
tekçilerden bazılarının başarısızlığını görmüş ve gözleri, bu tür
ba

pazarlıkların faydasızlığına açılmıştı ve kurtuluşun yalnızca


(Büyük) Güçlerin saygın temsilcilerinden gelebileceğini anla-
maya başlamıştı. Ancak diyerek sözlerini sürdüren yazar, yatırım
yapacak sermayesi olan (Büyük) Güçlerin, siyasi açıdan dengesiz
ve ödemek şöyle dursun, yalnızca borçlarını kabul etmeye bile
isteksiz olan bir ülkeye borç vermeyeceğini söylüyor. Hüküm
süren coşkun milliyetçiliğin mevcut safhasının geçeceğini ve
 390  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

daha aklı başında bir durumun ortaya çıkacağını ifade eden


yazara göre, Türklerin kendi ülkelerinin kalkınmasında ve kay-
naklarının kullanılmasında mümkün olduğunca büyük bir rol
üstlenme yönündeki doğal arzularını tatmin edecek ve aynı
zamanda yabancı yatırımcılara, Galata Köprüsü geçiş ücretle-
riyle ilgili skandalın da ortaya koyduğu gibi, bugün kesinlikle
mevcut olmayan geri ödeme güvencesini sunacak bir tür uz-
laşmaya varmanın mümkün olacağından emin olunabileceğini

ı
ifade ediyor. Yazara göre bu, Türkiye ile dünyanın geri kalanı

as
arasında tatmin edici ticari faaliyetlerin gerçekleştirilebilmesi
için gerekli bir ön koşuldur.42
py
ko
s ın
ba

42 NARA, Geçici Maslahatgüzar Post Wheeler tarafından Londra’dan ABD


Dışişlerine gönderilen 28 Kasım 1923 tarihli The Times gazete kupürleri,
867.00/1748, 4 Aralık 1923.
ARALIK 1923

ı
as
Fransız L’Excelsior’a Konuşan İsmet Paşa:
“Halifeliğin kaldırılması mevzubahis değil”

Türk ve dünya kamuoyunu bu tarihlerde meşgul eden ko-


py
nulardan birisi de Hilafet Kurumu ve Halifeliğin nasıl netice-
leneceği ya da ileride konumunun nasıl olacağıdır. Bu konuya
olan dikkatler özellikle cumhuriyetin ilan edilişiyle birlikte
ko
başlamıştır.
Fransız L’Excelsior gazetesinde bu konuyla ilgili olarak
Halife’nin istifa edeceğine yönelik iddiaların varlığına deği-
nilmiştir. L’Excelsior gazetesi Millî Mücadele’nin tanınmış pa-
s ın

şalarından olan Başbakan İsmet Paşa ile bu konuda Ankara’da


bir röportaj yapmıştır. L’Excelsior bu röportajı 1 Aralık 1923
tarihli sayısında ana sayfada yayımlamıştır. Burada Türkiye’nin
dâhili ve harici siyasetinden bahseden İsmet Paşa, Türkiye’de
halifeliğin kaldırılmasının mevzubahis olmadığının altını ıs-
ba

rarla çizmiştir. Röportajına harici siyaset ile başlayan İsmet


Paşa, Fransa’yla süregelen geleneksel dostluk ilişkisinin gelecek
yıllarda da sürdürülmesi arzusunda bulunduklarını söyleyerek
Fransa ile Türkiye’nin arasında iktisadi iş birliğinin yapılabile-
ceğini belirtmiştir. Paşa, dâhili siyasette ise İstanbul’da bulunan
gazetelerin halife ve cumhuriyet konularındaki iddialarına de-
ğinmiş ve bu iddiaların Ankara hükûmeti ile herhangi bir alakası
 392  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

bulunmadığını ve gazetelerin meydana getirdiği polemiklere


dâhil olmaktan kaçındıklarını vurgulamıştır. Bu vurgulaması ile
birlikte “Şundan eminiz ki Türk halkı doğruyu ve yanlışı ayırt
edebilir” sözlerini eklemiştir. Konuşmasının devamında İsmet
Paşa, Ankara Hükûmeti’nin halife ile ilgili haberlerle ilgilen-
mediğini söylemiş ayrıca hükümetin Türkiye Cumhuriyeti’ni
alakadar etmeyen hiçbir konuyla meşgul olamayacağının altını

ı
çizmiştir. İsmet Paşa’nın konuşmasında İstanbul’daki gazetelerde

as
bulunan bu muhalif yazıların sayesinde var olan muhalefetin
fikirlerini ve prensiplerinin alenen ortaya çıkardıklarını dü-
şünmüştür. Bu fikirlerin ise ortaya çıkmasını görmeyi umut
ettiklerini de belirtmiştir.1
py
Amerikan Okullarına Baskı Yok
ko
Amerikan The New York Times “Türkler Okullarımızı Bas-
kı Altına Alamayacak” başlıklı haberinde mütareke ardından
Türkiye’de kurulmuş olan Amerikan okullarının, bildirildiği
kadarıyla, Ankara hükûmeti tarafından baskılanmayacağı yaz-
s ın

mıştır. Millet Meclisi’nin bu okulların durumunu araştırdığı ve


Sabık Sultan’ın Maarif Nezareti tarafından verilen izinlerin ise
uygunsa, onlara Türkiye Cumhuriyeti’nin adı ile yeni imtiyazlar
verileceği söylenmiştir.2 The New York Times’ın “Amerikan-Türk
ba

Müzakereleri Çıkmaza Girdi” başlıklı başka bir haberinde ise


Türkiye’deki Amerikan vatandaşlarına savaş zararları nedeniyle
ödenmesi gereken tazminatlar konusunda düzenlenen Türk-
Amerikan konferansının çıkmaza girdiğinden dolayı Başbakan

1 A. H., “Une Visite A Ismet Pacha Président du Conseil Turc Dans Sa Résidance
de’Angora”, L’Excelsior, 1 Aralık 1923, s. 1, Akt. Selçuk, Fransız Basınında Yeni
Türkiye’nin...,s. 124.
2 “Turks Won’t Suppress Our Schools”, The New York Times, 3 Aralık 1923, s. 2.
ARALIK 1923  393 

İsmet Paşa’dan konuyla ilgili olarak yeni bir talimat beklendiği


yazmaktadır.3
Bu tarihlerde Fransız basınına bakıldığında Türkiye’nin
Fransız karşıtı olduğuna dair yazılar görülmektedir. Galatasaray
Lisesi haricinde Türkiye’nin Fransız karşıtlığıyla alakalı bu ha-
berler 1923 yılının Aralık ayı boyunca sürmüştür. L’Intransigeant
gazetesi konuyla ilgili haberinde “Türkiye’de Anti-Hristiyanizm”

ı
başlığını kullanmıştır. L’Intransigeant bu haberinde Ankara

as
hükümetinin yabancı çalışanları ve girişimcilere yönelik “ay-
rıcalıklarına son verme” konusunda tehdit ettiği ve toplumdan
uzaklaştırdığı iddia edilmiştir. Le Gaulois gazetesi de “Türkiye’de
py
Anti-Fransız Politikası” başlıklı haberinde konuyla ilgili şöyle
demiştir: “...Ankara Ulusal Meclisi’nde olsun, Kemalist hü-
kümetin kararlarında büyük bir rol oynayan Halk Partisi’nin
toplantılarında olsun veya basında olsun; Türkiye’de yapılan anti-
ko
Fransız propagandası hakkında defalarca konuştuk. Özellikle
de Suriye ile ilgili olarak Türk gazeteleri, Türk milletvekilleri,
popüler Türk hatipler ve Türk demagoglar bir yığın saçma ya-
lanlar ve iftiralar üretiyorlar...”4
s ın

Le Figaro: “Türkiye’de Korkulan Olmadı”

Fransız Le Figaro gazetesi “Bugünün ve Yarının Türkiye’si”


başlıklı bir yazı yayımlıyor. Söz konusu yazı: “Bazı ürkek beyin-
ba

lerin korktuğu korkunç olayların hiçbiri gerçekleşmedi; Avru-


palılar İstanbul caddelerinde veya çarşı sokaklarında serbestçe
hareket ediyor; ancak, Sevr Antlaşması ile doğan ve Lozan
Zaferi’ne kadar durmaksızın şişen milliyetçilik dalgası yatış-

3 “American-Turkish Parley Deadlock”, The New York Times, 3 Aralık 1923, s. 4.


4 “En Turquie”, L’Intransigeant, 3 Aralık 1923, s.3; J. B. O., “En Orient”, Le Gaulois,
4 Aralık 1923, s. 4. Akt. Selçuk, Fransız Basınında Yeni Türkiye’nin...,s. 98
 394  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

maktan çok uzaktır” ifadelerinde bulunuyor. Yazıda, “Türkiye


Türklerindir” ifadesinin “resmi bir slogan” olabileceğine gönderme
yapılmaktadır. Yazıda ortaya koyulan görüşe göre Türkiye’de
mevcut olan yabancı düşmanlığı, tüm uluslara aynı seviyede gös-
terilmemektedir. Yazar buna örnek olarak “geleneksel düşman”
olarak ifade ettiği Yunanlılar ardından “en çok nefret edilen” millet
Fransızlar demektedir. 1922 yılında Fransızların Çanakkale’den

ı
ayrılması hadisesinin Türkiye’ye yansıması, Fransızların güçsüz

as
olduğu şeklindeydi. Fransızlardan aldığı izlenimden faydalan-
mak isteyen Türkiye, Fransızların Türkiye’deki mevcudiyetine
hiçbir güçlükle karşılaşmadan taarruz ermektedir:
py
“(...) Ayrıca, bu yabancı nefretinin her millet için aynı olma-
dığını ve her iyi Osmanlı için geleneksel düşman Yunanlardan
sonra en nefret edilenlerin Fransızlar olduğunu kendimizden
gizlememeliyiz. Mustafa Kemal ile Suriye konusundaki antlaş-
ko
mamız zayıflık eylemi olarak yorumlandı ve Türk ordusunun
İstanbul’u tehdit ettiği anda Çanakkale’yi tahliye etmemiz, en
azından Doğu’da gücümüzün olmadığı görüşünü kesinlikle
perçinledi. Fransız Galatasaray Lisesi’nin Türk makamları ta-
s ın

rafından yakın zamanda ele geçirilmesi bunun doğrudan bir


sonucudur.”

Yazıda görev yapmakta olan kadınlar arasında Türklerin


öncelikli olması tenkit edilmekte ve Lozan’da imzalanan barış
ba

antlaşmasında Türkiye’nin bu duruma yönelik bir hak elde


etmediğine işaret edilmektedir. Yazara göre üstelik yabancı
hocaların üniversite ve okullardaki görevlerine son verilmiş
ve onların yerlerine okur-yazar dahi olmayan Türkler yerleş-
tirilmiştir. Bu şekilde devlet tarafından işsiz kesim bertaraf
edilmeye çalışılmaktadır. Yazıda Ankara’nın başkent oluşuna
dair yorumlar da göze çarpmaktadır. İlaveten İstanbul’da ve
ARALIK 1923  395 

Anadolu’da yaşayan halk hakkında üstten bir üslup kullanılarak


ayrımcılık yapılmaktadır. Yazı şöyle söylüyor:
“Ankara kendisini Türkiye’nin başkenti olarak ilân edebilir,
fakat İstanbul’daki Türkler, bu fakir köyün (Ankara’nın) parasız,
ticaretsiz ve kaba bir halkın yaşadığı bir yarı-çölün ortasında
olduğunu bilir. Bütün ulusal serveti kontrol eden ve soylu bir
eğitim almış olan İstanbullular, uygar ve hoşgörülü hale gelen

ı
İslam hukukuna aykırı olmayan tüm Batılı fikirleri alan bir

as
medeniyeti temsil ediyorlar. Zafer sarhoşluğu geçtikten hemen
sonra artık aralarında ortak bir bağ kalmayan İstanbul’un ve
Anadolu’nun Türkleri, ahlaki değerler, eğitim ve ilgi alanları
bakımından birbirlerinden çok farklıdırlar.”5
py
ABD Basınında Türkiye’ye Karşı Ön Yargılar
ko
Amerikan Current Opinion dergisi bu ayki sayısında
Türkiye’de cumhuriyetin ilan edilmesi ile ilgili görüşlerini bil-
dirdiği bir yazı yayınlıyor. Türkiye’de bu sistemin sürekli olup
olmayacağından şüphe duyulduğu anlaşılan yazı, eleştirel bir
üslupla şöyle söylüyor:
s ın

“Büyüyen cumhuriyetler ailesine Türkiye de dâhil oldu.


Hayranlarının inandığı gibi, Kemal Paşa’nın tarihte Geor-
ge Washington ile eş tutulup tutulmayacağı ve kabinesinin
Hamilton ve Jefferson’lardan oluşup oluşmayacağını yalnız
ba

zaman gösterecektir. Ancak taklit, dalkavukluğun en samimi


halidir. Kemal, Cumhuriyetin, Meclisin, Kabine’nin ve Halk
Fırkası’nın Başkanı olduğuna göre, tek iradesinin belirlediği
Anayasanın bir diktatörlükten farksız göründüğünü itiraf et-
mek gerekir. Ne de olsa Sezar’ın Roma’sı bir Cumhuriyetti ve

5 X.R, “La Turquie d’Aujourd’hui et Demain”, Le Figaro, 5 Aralık 1923, s. 1-2.


Akt. Selçuk, Fransız Basınında Yeni Türkiye’nin..., s.98-99.
 396  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Fransa Cumhuriyeti, o Napolyon kolay bir geçişle İmparator


olmadan önce bir Napolyon’u Prens Başkan olarak tanımıştı.”

Yazıda, Mustafa Kemal Paşa ve peçe takmadığı vurgulanan


eşi Latife Hanım ile ilgili ilginç de bir yorum yapılıyor ve Mus-
tafa Kemal Paşa’nın bir varisi olması halinde Türkiye’de hayli
ilginç bir durumun ortaya çıkacağı söyleniyor. Kemal Paşa ve
Latife Hanım’ın cumhuriyetçiliklerinin, Doğu’nun, yönetimin

ı
miras yoluyla aktarılması ilkesine olan asırlık bağlılığı karşısında

as
bir kanıt olup olamayacağı sorgulanıyor. Yazıda, Türkiye’nin Batı
ile teması sonucu benimsediği madalya ve unvanları kaldırma-
nın zor olmadığı, ancak bir hanedan fırsatından vazgeçmenin
py
gerçek bir sınav olduğu ifade ediliyor. Bu arada, Cumhuriyet
ilan edildiğinde Meclis’in ancak yarısının hazır bulunması da
yazıda dikkate değer olarak görülüyor.
Yazının sonunda şu ifadeler yer alıyor:
ko
“Eski Almanya Büyükelçisi James W. Gerard’ın başkanlık
ettiği Bağımsız Ermenistan örgütüne göre, Kemal hükümeti
‘riskli’ bir durumdadır ve yakın zamanda kesin düşecektir. ‘Tek
üretken unsur olan Hristiyanların ortadan kaldırılması sonucun-
s ın

da gelir kaynakları neredeyse yok oldu.’ Vergiler toplanamaz zira


son nüfus sayımının ortaya koyduğuna göre 4 milyon Türk son
derece yoksul ve ‘kendini geliştirme araç veyahut iradesinden
büsbütün yoksundur.’ Örgüt bu nedenle Senato’ya bir muhtıra
ba

sunarak Lozan Antlaşması’nın onaylanmasını protesto ediyor.”6

Türkiye’de Kültür Dalgalanmaları

Amerikan Current History dergisinin bu ayki sayısında


Türkiye’de yaşadığı sürede hem Mustafa Kemal Paşa hem de

6 Current Opinion, Volume 75, Issue 6, Aralık 1923, s. 663.


ARALIK 1923  397 

Halife Abdülmecid Efendi ile tanışmış olan Oxford Üniversi-


tesi mezunu Dr. Edward J. Bing’in “Türk Yaşamında Yükselen
Kültür Dalgaları” başlıklı makalesi yer alıyor. Bing’in değerlen-
dirmeleri oldukça ilgi çekicidir:
“Türkiye’de siyasi, anayasal, sosyal ve ekonomik ilerlemeye
yönelik genel hareketin kapsamlı bir eğitim reformuyla paralel
ilerlemesi gayet doğaldır. Bu ilerleme hareketi, ülkeyi devlet

ı
adamları ve reformcularla besleyen ve halk kitlelerinin ruhunu

as
ve geleneklerini anlamayı, esaslı bir Batılı eğitim ve öğretimle
birleştirdiği için ulusal yeniden örgütlenme gibi büyük bir görev
için bilhassa uygun olan, hâlihazırda eğitimli ve kültürlü bir
py
sınıfın faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır. Türkiye’nin siyasi
ve ekonomik rönesansının, Türkiye’de hâlihazırda mevcut olan
modern Batı eğitim sisteminin bir neticesi olduğu açıktır. Ben-
zer şekilde, Batı tesiri, ülkenin yakın zamanda kazandığı siyasi
ko
ve ekonomik bağımsızlıktan çok önce Türk sanatı ve edebiyatı
üzerinde derin izler bırakmıştı.

Bununla birlikte, Yakın Doğu’nun muhtelif halkları Batı


uygarlığıyla doğrudan temastan çok fayda sağlayacaklardı diye
s ın

düşünmek veya ileride fayda sağlayacaklarına inanmak bir ha-


tadır. Böylesine bir temasın, bilhassa da Batılı güçler tarafından
emperyalist ve ekonomik saldırganlık için bir bahane olarak kul-
lanılırsa, Yakın Doğu’da güçlü ve aleyhte bir tepkiye yol açması
ba

kaçınılmazdır ve hatta Doğu ile Batı arasındaki uçurumu daha


da derinleştirmesi muhtemeldir. Suriye’nin Fransızlar tarafından
işgali, Dünya Savaşı sırasında Alman subayların Türkiye’deki
baskıcı tavırları ve Mezopotamya’daki İngiliz hâkimiyeti bunun
en açık örnekleridir. Doğulular, Batı’nın siyasi fetih ve tek taraflı
ekonomik sömürü gibi gerçek hedeflerini öğrendiklerinde,
yabancı ‘kurtuluş’ orduları sahneye çıkalı henüz çok olmamıştı
ve bu keşifle birlikte ‘büyük Batılı ulusların’ prestiji yok oldu.
 398  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Müslüman, Hristiyan ya da Yahudi olsun, her Türk, Suriyeli ve


Mezopotamyalı bugün Fransa, Almanya, Rusya ve İngiltere’nin
Yakın Doğu’daki eğitim ve ‘kültürel’ faaliyetlerinin samimiyetsiz
olduğuna ve yalnızca müteakip hâkimiyetleri için dengeleyici
olarak hizmet etmeyi amaçladığına inanıyor.

Öte yandan Türk, Batı ve Doğu zihniyeti ve medeniyeti


arasında doğal bir bağdır ve Batı düşüncelerinin aksine, farklı

ı
ırk ve zihniyete sahip Doğulu komşuları arasında Batı zihni-

as
yetinin ürünlerini Doğu’ya uyacak şekil ve biçimde yaymak
için bilhassa uygundur. Batı’nın siyasi entrikaları, takip eden
savaşlar, içerideki despotik ve gerici yönetim ve kronik olarak
py
tükenen hazine tarafından sık sık engellenmesine rağmen,
birkaç yıl içerisinde Türkler, Türkiye genelinde modern bir
eğitim sistemi kurmayı başardılar. Bu sistem hala birçok reforma
açık olsa da Türk kamu yaşamının yeniden yapılandırılması ve
ko
düzenlenmesi için sağlam bir temel sunmaktadır.”7

Yabancı Okullar ve Emperyal Siyaset


s ın

Amerikan Current History dergisinin Aralık ayı sayısında


Dr. Edward J. Bing, Türkiye’deki yabancı eğitim kurumları-
nın geçmişten bugüne durumlarını makalesinde “Türkiye’deki
Yabancı Okullar” alt başlığı ile ele alıyor. Bing şöyle söylüyor:
ba

“Türkiye’de Batılı güçler tarafından finanse edilen çok sayıda


okul ve üniversitenin varlığı, bu okullar yalnızca kendi ülkele-
rinin siyasi ve emperyalist hedeflerinin ileri karakolları olarak
görülmeseydi, eğitim üzerinde oldukça faydalı bir etkiye sahip
olacaktı. Türkiye’deki yabancı okulların çoğunun siyasi niteli-
ği nedeniyle, Avrupa çizgisindeki Türk kurumları ile Avrupa

7 Current History Magazine, Vol. XIX, Aralık 1923, s. 453.


ARALIK 1923  399 

çıkarları tarafından finanse ve idare edilen okullar arasındaki


uçurum her geçen gün daha da derinleşti. Yabancı okulların
çoğu Fransa tarafından idare ediliyordu; bazı Alman ve birkaç
Amerikan kurumu da mevcuttu. Genel izlenim, Fransız ve Al-
man okullarının siyasi propagandaya hizmet ettiği yönündeydi.
Pek çok Türk, görkemli bir şekilde teşkilatlanmış bazı Amerikan
okullarının belirgin bir şekilde Hristiyan nitelik taşımasından,
öğrencilerden kilise ayinlerine katılmalarını beklemelerinden

ı
ve bu nedenle de pek çok Müslümana, çocuklarına ayrımcılık

as
yapıldığı izlenimini vermesinden müteessir olmuştu.

Yakın Doğu’nun her yanında her türden Fransız okulu


py
bulunuyordu. Fransız Dışişleri Bakanlığı kendi ülkesinde anti-
Katolik bir siyaset takip etmesine karşın, Türkiye’deki eğitim
faaliyetlerinde neredeyse yalnızca rahiplere bağlıydı. Paris’te-
ki Alliance Israélite Universelle, diğer Fransız kurumlarıyla
ko
iş birliği yaparak çok sayıda Yahudi okulu vasıtasıyla Yakın
Doğu’daki Yahudi nüfusunu Fransa tarafına çekmeye çalıştı.
Berlin’in siyasi nüfuzunu artırması hedeflenen Alman okulları,
savaştan birkaç yıl önce sahneye çıkmaya başladı. Bunlar ara-
sında İstanbul, İzmir ve Halep liseleri en göze çarpanlarıydı.
s ın

Yüzlerce Fransız kuruluşu arasında en önemli rolü Beyrut’taki


Saint Joseph Üniversitesi oynarken, Amerikan okulları arasında
da İstanbul’da bulunan Robert Koleji ve Beyrut’taki Suriye
Protestan Koleji en önde gelenlerdi.
ba

Fransız eğitim propagandası esasında 1914 yılına kadar


Türkiye’de hâkim olmuştur. Eğitimli her Türk neredeyse ana dili
kadar iyi Fransızca konuşuyordu ve İstanbul’daki Galatasaray
okulu gibi seçkin Türk kurumları tamamıyla Fransız çizgisinde
idare ediliyordu, hatta profesörlerin çoğu Fransız’dı. Türkiye’de
yabancı okullara karşı büyük bir öfke vardı ve Hükümet, benzer
Türk kurumlarının toptan örgütlenmesiyle bu okulların pro-
 400  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

paganda etkisini dengelemeye çalışsa da kapitülasyon sistemi


müdahaleyi imkânsız kıldığından ötürü Babıâli çaresizdi.

Türk Hükûmeti, Dünya Savaşı’nın patlak vermesi ardından


resmi olarak kapitülasyonları kaldırdığında, Fransız Okulları
kapatıldı ancak Amerikan ve Alman okullarına dokunulmadı.
1914’ten bu yana Türkiye’deki Fransız eğitim faaliyetleri pa-
ramparça oldu; Müttefiklerin 1918’deki zaferi Alman okullarını

ı
ortadan kaldırdı. Amerikan kurumlarının çalışmalarının gü-

as
nümüze kadar devam etmesine izin verilmesi ve Lozan Barış
Konferansı’nda Türk delegeler tarafından açıkça tasdik edil-
mesi, Türklerin Amerikan yanlısı tutumunun karakteristik bir
göstergesidir.”8 py
Halifelik Makamı Ne Olacak?
ko
Hint Müslümanları Ali Han ve Emir Ali tarafından Ankara
Hükümeti’ne gönderilen mektup, Türkiye’de olduğu gibi dış
basında da yankı buluyor. İngiliz The Saturday Review haftalık
gazetesi, “Ankara ve İstanbul” başlıklı haberinde konuya dair
s ın

değerlendirmede bulunuyor.
Ankara ve İstanbul arasında er ya da geç meydana gelmesi
kaçınılmaz olan ciddi bir sorun olduğunu ifade ederek sözlerine
başlayan gazete, Büyük Millet meclisine Halifelik meselesini
ba

İslam âleminin endişelerini rahatlatacak şekilde ele almaya


ikna etmeye çalıştıkları mektup hususunda, mektubun yazar-
larından biri olan Emir Ali’nin bu şekilde bir “İngiliz entrikası”
içinde bulunduklarını inkâr etmesine gerek olmadığını ifade
ediyor. Nitekim Halifelik makamı ile ilgili sorun yalnızca İslam
âlemini alakadar ediyordu. Gazeteye göre bu meselenin kökeni

8 Current History Magazine, Vol. XIX, Aralık 1923, s. 456-457.


ARALIK 1923  401 

“Türkiye’nin eski ve yeni başkentlerinin karşılıklı kıskançlık ve


husumetlerinde” yatıyordu. Konuyu İstanbul ve Ankara arasın-
daki sorunlarla ilişkilendiren gazete, dünya genelinde önemli
bir yere sahip olan İstanbul’un, kendisine kıyasla perişan bir yer
olan Ankara’ya, mücadele etmeksizin teslim olmamasını doğal
şeklinde değerlendiriyordu. Tabii olarak İstanbul, Halifeliği
muhafaza etme fırsatını görünce bu durumdan en iyi şekilde

ı
faydalanmak istedi. Ancak bu durum Mustafa Kemal Paşa

as
nazarında Cumhuriyet açısından bir ihanet olduğundan Kemal
Paşa, İstanbul’u itaat altına almak için İstiklal Mahkemesi adıyla
karşı devrimci bir mahkeme görevlendirilmişti.9
py
The Saturday Review’in görüşlerine benzer şekilde, yine bir
İngiliz yayın organı olan The Spectator haftalık dergisi de söz
konusu mektubun yarattığı etkiye değiniyor.
Dergi, Cumhuriyet’in ilanı ile Sultan-Halife’nin tüm yetki-
ko
lerinden mahrum bırakılması kararının hem ülke içinde hem de
ülke dışında süratle soruna yol açtığının altını çiziyor. Hint Müs-
lümanları adına Halifelik meselesi üzerine Ağa Han tarafında
yazılan mektuptan söz eden dergi, Ankara’daki aşırılardan nefret
s ın

eden ve aynı zamanda İstanbul basınını kontrolleri altında tutan


İttihat ve Terakki Cemiyeti taraftarlarının, Ankara basınından
önce davranarak mevzubahis mektubu yayınladığını bildiriyor.
Bunun karşısında Kemalistlerin ise bu durumu ağır ihanet olarak
ba

değerlendirmesi ve İstiklal Mahkemesi yargılamalarına değinen


The Spectator’a göre, İstanbul ile Ankara arasındaki husumet bu
sert süreçle çözümlenemeyecekti ve Halifelik meselesi üzerine
yaşanan anlaşmazlık, Ankara Hükümeti’ni Avrupa’da hiç dostu
olmadığı bir zamanda ciddi bir şekilde güçsüzleştirmiş olmalıydı.
Sorunu diğer devletlerle olan münasebetlere bağlayan dergi,

9 The Saturday Review, Vol. 136, Iss.3555, 15 Aralık 1923, s.647.


 402  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Mustafa Kemal Paşa’nın muhtemel suretle artık Yunanlılar ve


Müttefiklerle ilişkilerinde ılımlı olmanın erdeminin farkına
varacağını ifade ediyor.10

ABD’nin Yeni Türkiye Büyükelçisi

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilanı ardından Türkiye’de Ame-


rikan büyükelçisi olarak görev alacak kişiyle ilgili olarak The

ı
New York Times “H. L. Wilson Türkiye Elçisi Olacak” başlık-

as
lı haberini yayımlamıştır. Haberde yayınlanan bilgilere göre
Indianalı Henry Lane Wilson Türkiye Cumhuriyeti’nin bir
sonraki büyükelçisi olacaktır. 1897’den 1905 yılına kadar Şili’de
py
Ortaelçilik yapmış olan H. L. Wilson, sonraki beş yıl süresince
de Belçika’da Ortaelçilik yapmıştır. 1909 yılında Türkiye’ye
büyükelçi olarak atanan H. L. Wilson, 1913 tarihine kadar da
ko
görev yaptığı Meksika’ya tayin edilmiştir.11
13 Aralık 1923 tarihinde Türkiye’deki patriklik mevkiine
VII. Gregorios geçmiştir. Fakat bu makama geçişi sorunsuz bir
şekilde olmamıştır. Türk Ortodoks Kilisesi Patriği Papa olarak
s ın

bulunan Papa Eftim, Gregorious’un mevzu bahis makama geç-


mesine karşı çıkmıştır. Bu nedenle Gregorious’un patrik olması
ardından, ilk birkaç ay Papa Eftim’in muhalefetinin neden
olduğu sorunlarla uğraşması gerekmiştir. Hatta Papa Eftim
bir ara Fener’i işgal etmiş ve Gregorious’un istifa etmesi için
ba

baskı yapmıştır. Fakat Ankara Hükümeti’nin müdahale etmesi


ile birlikte Papa Eftim işgal ettiği Fener’den çıkarılmış ve bu
işgale son verilmiştir.12 Amerikan The Evening Star gazetesinin

10 The Spectator, Vol. 131, Iss. 4981, 15.12.1923, s. 935.


11 “H. L. Wilson To Be Envoy To Turkey”, The New York Times, 13 Aralık 1923,
s. 15.
12 Bestami S. Bilgiç, “Atatürk Döneminde Türkiye-Yunanistan İlişkileri 1923-
1938”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C 31, S 91, 2015, s. 9.
ARALIK 1923  403 

“Eftimos Sınır Dışı Edildi” başlıklı yazısında patrikhane konu-


sunda sıkıntılı bir süreci olan Türkiye’den konuyla ilgili kısa bir
haber geçilmiştir. Habere göre Türk hükümeti Papa Eftimos’u
Ortodoks Kilisesi patrikhanesinden kovdu ve binayı yeni patrik
Gregory’ye iade etti. Ancak sorunlar devam etmektedir.13

NYT: “Türkler Değişmez”

ı
The New York Times gazetesinde yayımlanan “Türk Antlaş-

as
ması Sorunu” başlıklı yazının yazarı George F. Herrick, maka-
lesini yazmasının nedenini, uzun yaşamının büyük bir kısmı her
sınıftan Türklerle yakın temas içinde geçmiş bir Amerikalı’nın,
py
Lozan’da Birleşik Devletler ve yeni Türkiye Devleti’nin resmi
temsilcileri tarafından imzalanan antlaşmanın senatomuz tara-
fından onaylanmasına karşı kamuoyunu etkilemek için seçilmiş
ko
isimler tarafından desteklenen çabalara büyük bir ilgi göster-
memesi tuhaf olurdu, şeklinde açıklamıştır. Herrick yazısındaki
konuların hayati öneme sahip olduğunun altını çizmiştir. Ona
göre Lozan’da danışmanlarıyla beraber ABD adına hareket
s ın

eden kişiler, bu görevi en iyi yapabilecek kişilerdir. Herrick,


Lozan’da Batılı devletlerin her şeyini verdiğini Türklerin ise
hiçbir şey vermediği yönünde bir şey söylemenin yanlışlığına
dikkat çekiyor. Ona göre Türkler yakın gelecekte önemi fark
edilecek olan iki hayati noktada yani boğazların kontrolü ve
ba

İstanbul’daki Hıristiyan nüfusun korunması konusunda iste-


meyerek de olsa yardımda bulunmuşlardır.
Herrick, “Türkler Lozan’da neden bu kadar ısrarlı ve başarılı
bir duruş sergilediler?” sorusuna cevaben öncelikle Türklerin
savaştan yıllar önce bağımsızlıklarını yabancıların sahip oldukları

13 “Eftimos Expelled”, The Evening Star, 13 Aralık 1923, s. 23.


 404  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

haklarla sınırlandırmasından rahatsız olduğunu söylemiş ve şu


cevabına şöyle devam eder:
“Japonya’nın bu konuda yaptığını yapmak için ilk fırsatı
değerlendirmek zorundaydılar. Çünkü mütarekenin ilanından
hemen sonra İzmir’in Yunanlılar tarafından işgal edilmesi ve
Küçük Asya’ya girmeleri, üstelik müttefiklerin yardımı ile adalet
duyguları rencide edilmiştir. Çünkü Hristiyan hemşehrileri

ı
Avrupa tarafından silahlı düşmanları haline getirilmişlerdir.

as
İzmir’i ilk işgal ettiklerinde ve geri çekilişlerinde Yunanlıların
elinde çektikleri acılar nedeniyle, 1922 Eylül’ünde İzmir’in
yıkılması da dâhil olmak üzere, Amerikalıların şimdi bile çok
py
az bildiği şeyler. Çünkü geçen yıl kazandıkları büyük zafer
onlara, Avrupa ve Amerika’ya meydan okumak gerekse bile,
kendi topraklarında mutlak egemenlik talep etme cesareti verdi.
ko
Batılı hiçbir gücün, sonunda imzalamaya razı oldukları anlaş-
madan daha iyi bir anlaşmayı ellerinden almak için silahlı bir
güç göndermeyeceğini biliyorlardı.”

Herrick gerçek olayların ne olduğunu ve Amerikalıların ne


s ın

talep ettiğini sormuş, ardından şöyle demiştir:


“Türk her zaman Türk’tür. Değişemez. Ona asla güvenilmez”
denilirken çok emin olunmaması gerektiğini hatırlatmıştır.
Herrick Talat, Enver ve Cemal Paşalar döneminin bir neticesi
ba

olarak Türklerin savaşa mahkûm kaldığını söyledikten sonra


şöyle devam etmiştir: “İtiraf etmek gerekir ki, her zaman bazı
‘iyi Türkler’ olmuştur; Paris’teki uzun büyükelçi gibi, uzun süre
görevde olmadığı dönemlerde yakın bir arkadaşım olan, adalet
tutkunu bir adam; Kemal ve Nazım paşalar gibi, sultanın iradesi
tarafından engellenmiş, ancak herkesin refahı için ellerinden
geleni yapan adamlar vardır.”
ARALIK 1923  405 

Herrick, Türklerin sahip oldukları sorunları çözmek için


yeni Türkiye’de Türklerle birlikte yaşamak ve çalışmak isteyen
birçok erkek ve kadın olduğundan bahseder. Türklere sempati
duyanlara eğer izin verilirse dünyanın büyük tarihi merkezin-
de hak ettikleri yardımı almalarına yardım edeceklerini iddia
eder ve yazısını şu şekilde sonlandırır: “Washington’daki devlet
yetkililerimizi, haksızlığa uğramış insanlıktan çok imtiyazla-

ı
ra önem veriyorlarmış gibi akılsızca ve ayrım gözetmeksizin
eleştirmekten kaçınalım. Ben kendi adıma, onların karşılaştığı

as
karmaşık sorunları çözmek benim omuzlarımda olmadığı için
şükrediyorum ve bazen bu sorunlara doğru çözüm bulunamazsa
onları suçlamayacağım.”14 py
Illustrated London News:
Sevr’de Ölen Hilafet Şimdi Canlandı
ko
Ayın Tarihi dergisinin Aralık sayısında yayımladığı ve Il-
lustrated London News gazetesinde yaygın olan “Avrupa ve
Asya” başlıklı makalede dünya savaşının bütün dünyayı hem
yakınlaştırdığı hem de birbirinden uzaklaştırdığı söylenmiştir.
s ın

Amerika’yla Avrupa arasındaki sorunlara değinilirken hepsinden


daha fazla şaşkınlık yaratan hareketin Türkiye’den geldiği söylen-
miştir. Makaleye göre 1918 sonunda Türkiye tamamen ortadan
kalkmış ve bitmiş görünüyordu. Sevr Antlaşması Türkiye için
ba

sadece idam hükmü ve dağılması anlamına gelmemiş ayrıca


Âlem-i İslam’ın siyasi ve askeri kuvvetine de dünya üzerinde
son vermiştir. Bu anlaşma gereğince dünyadaki bütün Müslü-
manların başkomutanı, kültürel anlamda İslam’ın müdafisi ve
fedaisi olan Halife, Hıristiyanlardan oluşan İtilaf Devletlerine
bütün topraklarını, İstanbul’u ve kılıcını teslim etmişti. Ancak

14 “Turkish Treaty Questions”, The New York Times, 14 Aralık 1993, s. 20.
 406  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

makalede, Avrupalıların gördükleri bu serabın çok kısa sürdüğü


söylenmiştir. Tüm bu hayallere dalındığında Türkiye’de gerçek-
leşen olaylar bütün dünyanın bilgisi dâhilindedir. Gerçekleşen
bu olaylardan biri Türkiye İzmir’i, İstanbul’u ve İstiklal müca-
delesinin başlamasıdır. Hilafet tekrar canlanmış ve Avrupa’ya,
Hristiyanlığa karşı daha sağlam, daha isabetli bir neticeye va-
rılmıştır. Makalenin yazarı Asya’nın tam Avrupalılaşıyor gö-

ı
ründüğü esnada, her yerde Avrupa’ya karşı isyanların çıktığını

as
söyleyerek devam eder. Yazar, Asya’nın Avrupa’nın üstüne
çevirdiklerinin yalnız Avrupa malı silahlar olmadığını aynı
zamanda Avrupa ve Amerika inançları ve fikirleri olduğu-
py
nu söyler. Makalede, Arap ve Çin’de kurulan müesseselerin
Avrupalıları kovarak Arapların Halifeye bağlı kaldıklarını ve
Çinlilerin Fransa usulünde Cumhuriyete sahipken Avrupalıları
kovmaya çalıştıklarını söylenmiş ve “Bu garip tesadüfleri nasıl
ko
izah edebiliriz?” sorusuna verilen cevapla devam etmiştir. Cevap
ise basittir çünkü zafer kazanılması ardından İtilaf Devletleri
memleketlerinde kamuoyuna uydukları izlenimiyle garip bir
hata/suç işlemişlerdir. Kurulan ittifaklar, savaşlar, galibiyetler,
s ın

mağlubiyetler bütün bu olaylar içerinde kazançlar ve engeller;


kârlar ve zararlar; alacaklar ve borçlar bulunmaktadır. Ricali
siyasette bu hesabın doğru bir şekilde denkleştirilmesi ve ona
göre hareket edilmesi gerekmektedir. Yazara göre hâlbuki: biz,
ba

hepimiz harbi umumiyeden sonra kazançlarımızı hiç dâhili he-


sap etmedik. Hâlbuki: bu muzafferatımız birçok zayiatı zaruriye
neticesinde kazanılmıştır” Makalede bunun unutulmamasının
nedeni de bu şekilde açıklanmıştır.15

15 “Avrupa ve Asya”, Ayın Tarihi, Kanun-u Evvel (Aralık) 1923, s. 3-4.


ARALIK 1923  407 

Müslümanların Türkiye’ye Karşı Duyguları

İngiliz The Times gazetesinin M. Abbas Ali Balg imzalı


“İslam’ın Birliği-Müslümanların Türkiye’ye Karşı Duyguları”
başlıklı haberin Balg tarafından Times’ın yayın yönetmenine
gönderildiği anlaşılmaktadır. Balg’ın yazısı şu şekildedir:
“Sör - Türk ulusunun yakın dostlarına karşı Ankara’nın

ı
üzücü tavrı, İslam dünyasının Türklere moral desteğini azalt-

as
maya ve saptırmaya yöneliktir. Ankara’nın, bir yandan iyi ni-
yetli, yılmaz destekçilerinin İslam birliğini ve dayanışmasını
simgeleyen hayati bağları koruma konusunda verdikleri des-
teği yanlış yorumlarken, bir yandan da Osmanlı Devleti’nin
py
halifelik dolayısıyla Müslümanlara önderlik etmekten dolayı
sahip olduğu itibarı devralmayı umması söz konusu olamaz.
Ağa Han’ın ve Emir Ali’nin ortak mektuplarında besbelli ki
ko
gönülsüzce öne sürdükleri hilafetin ‘Vatikanlaştırılması’ fik-
ri, Müslümanların duygularını rencide eder ve ‘Müminlerin
Başı’ sıfatı ile uyuşmaz. İslam tarihi, hilafet iktidarsız duruma
düştüğünde, görevin güçlü ellere geçtiğini gösteren kanıtlarla
doludur. Modern demokratik güçlerin etkisinden ve sürecin-
s ın

den haberi olan İslam dünyası, eğer büyük başarıları kendisine


İslam topraklarında eşi benzeri olmayan bir ün kazandırmış
olan Gazi Mustafa Kemal Türkiye Cumhuriyeti’nin başkanı
sıfatıyla halifeliği kabul ederse ve tıpkı ilk halife Ebu Bekir gibi,
ba

halifeliğini Sünni topluluğun genel oyuna yaslarsa, Mustafa


Kemal’in halifeliğine rıza gösterebilir. Bu Türk Anayasası-
nın gözden geçirilmesini ve bunun yanı sıra şimdiki halifenin
durumuna adil bir çözüm bulunmasını icabettirir. Halifenin
durumu İslami doktrine ve geleneklere uygun hale getirilene
kadar, gölge halifelik anlayışı, Ankara’daki Türklerin korktuğu
gibi fitnenin fesadın değil, Müslüman liderlerin dostça karşı
çıkışlarının odağına yerleşmelidir.”16

16 The Times, 18 Aralık 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında..., s. 216-217.


 408  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

General Harington’ın Türkiye İzlenimleri

Ayın Tarihi dergisinin “General Harington’un Nutku” baş-


lıklı yazısı dikkat çekmektedir. Bu yazıda sabık İngiliz İşgal
Kuvvetleri Başkomutanı General Harington’un yakın zamanda
İskoçya’nın Esteburn kasabasında yaptığı siyasi ve askeri hiz-
metleri takdir için ağırlandığı esnada şerefine verilen büyük
bir ziyafette bir konuşma yaptığı söylenmiş ve bu konuşma-

ı
sı burada nakledilmiştir. General Harington konuşmasına,

as
kendisini dinleyenlere şahsına yönelik iltifatlar için teşekkür
ederek başlamıştır. Hizmetlerine başladığında pek fırtınalı bir
zamanda ve sahada başladığına dikkat çekmiştir. “Bu fırtınalı
py
zaman ve yer öyledir ki: tekrarlanan buhranlar esnasından yeni
mücadelelere girişmelerine ramak kalmıştır. Bereket versin” di-
yen Harington, maiyeti altındaki İngiliz Ordusu’nun vatanları,
ko
milletleri ve krallarının şan ve şerefini çok düşündükleri için
bu fırtınalı sularda dümen kullanmak onun için nispeten kolay
olmuştur. O, İngiliz Ordusu’nun askerlerinin yalnız düzen ve
asayişi korumaklar görevli olduklarını ayrıca İstanbul’a zabitlik
etmek isteyen Türklere ve Yunanlılara verdikleri ültimatomda
s ın

aynı kati tabirler ve hitap kullanarak adaleti sağladıklarını iddia


etmiştir. Bununla birlikte 14 Ağustos tarihine kadar Türkiye ile
harpte olduklarını da unutmamışlardır. Bundan dolayı İngiliz
kıtaatı o tarihe kadar hiçbir topluluk içerisinde Türklerle bir-
ba

likte bulunmamışlar ve barış antlaşması imzalana kadar resmi


muameleden başka hiçbir temasa girişmemişlerdir. Harington,
bunun nedeni olarak ise Türklerden dolayı bunca sevdiklerini
kayıp etmiş olan İngiliz vatandaşlarının hislerine önem vermeleri
olduğunu söylemektedir. Harington, Türklerin başlangıçtan beri
bu durumu anladıkları ve buna uyduklarını ayrıca Türklerin İn-
gilizlere İstanbul’dan ayrılacakları zamana değin şeref ve riayet
ile muamele ettikleri söyler. Ona göre İstanbul’dan ayrıldıkları
zaman, yol güzergâhlarında ilerledikleri esnada Türklerin onları
ARALIK 1923  409 

şiddetle alkışlamalarının sebebi de budur. Harington Türklerin,


artık sükûna erdiklerini anladıklarını düşünmektedir.17
Sabık General Charles Harington kendisini dinleyenlere
İngiliz Ordusu askerlerinin İstanbul’dan nasıl ayrıldıklarını an-
latırken, yirmi bin İngiliz askerinin İstanbul şehrinden bir tek
kendinden geçmiş hareket sergilemeden ve bir vakaya sebep
olmadan çıktıklarını görmekle gurur duyduğunu söylemiştir.

ı
Harington, İstanbul’dan Çanakkale’ye gelen İngiliz askerlerinin,

as
Çanakkale’den çıkarlar iken sakin ve latif bir gece olduğundan
dolayı oradaki İngiliz donanmasının elektrik projektörleriyle
nurlu bir ışık saçan kemer inşa ettiklerini söylemiştir. Ona göre bu
kemerle birlikte Gelibolu’da terk ettikleri evlerine veda etmişlerdir.
py
Ayrıca Harington, Türklerin geleneksel olarak İngilizlere saygılı
olduklarını çünkü İngilizlerin de (Türkler gibi), herhangi bir ar-
zulu ve cengâver millet için saygı ve hürmet gösterdiklerini ifade
ko
etmektedir. Ayrıca işgal kuvvetlerinin İstanbul’u terk etmelerinin
son haftalarında bazı mücadelelere girişmek mecburiyetinde ka-
lacaklarını düşünmüştür. Çünkü bu sıralarda senelerden beri cenk
ve mücadele içinde yaşamış, her teşebbüse karşı hazır ve cesur
kalan askerler Anadolu’dan gelmişlerdir. Harington bu durum
s ın

nedeniyle barış antlaşmasının imzalandığı gün İstanbul askeri


komutanını ziyarete gitmiştir. Burada artık İngilizlerin işlerinin
sevk zamanı gelmiş olduğundan Türk ordusuyla İtilaf Devletleri
ordusu arasında barışa mahsus merasim ihtiramının yapılmasını
ba

teklif etmiştir. Harington bu teklifinin Türk komutan tarafından


nasıl anlaşıldığından emin olamamış ve bunu asla öğrenmemiştir.
Ancak ertesi gün İngiliz Ordusu İrlanda kıtası şehirden iki mil
uzaktaki talim karargâhlarından şehre geldikleri esnada geçtikleri
her yerde Türk kıtaatının resmi selam verdiklerini görmüşlerdir.
General Harington’un bundan sonra İngiliz askerlerinin nitelik-

17 “General Harington’un Nutku”, Ayın Tarihi, Kanun-u Evvel (Aralık) 1923,


s. 189.
 410  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

leriyle alakalı, Anadolu’da geçirdikleri bu önemli süre esnasında


iyi anıldıklarından bahsetmiştir.18

Ankara’nın Başkent Olma Kararından Dönülmeyecek

Amerika’nın Connecticut eyaletinde çıkan New Britain


Herald gazetesi bugün, Ankara’nın Türkiye’nin başkenti ol-
masından sonra Türkiye’de bulunan yabancı temsilciliklerin

ı
Ankara’ya taşınıp taşınmayacağı meselesine eğiliyor.

as
Gazete, Büyük Millet Meclisi’nin ezici bir çoğunlukla
Ankara’nın başkent olarak kalması kararı ile, büyük bir grup
py
tarafından başkentin yeniden İstanbul olması çabalarına şimdilik
bir son verdiğini ifade ederek söze başlıyor ve bu durumun,
Türkiye’de temsilcilikleri bulunan ülkeleri şimdiye değin kaçın-
dıkları bir problem ile karşı karşıya bıraktığını ifade ediyor. Söz
ko
konusu temsilcilikler İstanbul’da bulunan yerlerini muhafaza
mı edeceklerdi, yoksa Türk Hükümeti ile temas halinde olmak
adına Ankara’ya taşınacaklar mıydı?
Gazeteye göre şu an önemli tüm ülkeler, Ankara’da irtibat
s ın

görevlileri bulunduruyordu. Afganistan gibi, yalnızca birkaç


küçük ülke diplomatik temsilcilerini Ankara’ya yerleştirmişti.
Alman temsilci, diğer ülkelerin kararı ne olursa olsun, Lozan
Barış Antlaşması onaylandıktan sonra atanacak olan Alman
ba

Diplomatik Temsilcisinin başkentte ikamet edeceğini bildirmiş-


ti. Gazete bu durumun, diğer ülkeleri zor durumda bırakabile-
ceği yorumunda bulunuyor. Fakat yine de, herhangi bir devletin
İstanbul’da güzel binalara sahipken İstanbul’a kıyasla uzak ve
istenmeyen bir yer olan Ankara’da büyükelçilik kurmasının pek
olası görülmediğini sözlerine ekliyor.

18 “General Harington’un Nutku”, Ayın Tarihi, Kanun-u Evvel (Aralık) 1923,


s. 189.
ARALIK 1923  411 

Gazete, Ankara’nın başkent olarak muhafazasına karar verir-


ken Meclis’in iki temel gerekçe ile hareket ettiğini ifade ederek
bunları şöyle sıralıyor:
“Birincisi, savaş durumunda düşmandan uzak ve güvenli
olması, diğeri ise kısmen yabancı bir metropolün kötü etkisi
olarak adlandırdıkları şeyden kurtulma arzusu.”
Yazı noktalanırken, Ankara’dan gelen haberlerde, bu kararın

ı
geri döndürülemez olmadığı ve Türkiye’nin sağlam bir şekil-

as
de kurulması ardından meselenin tekrar ele alınabileceğinin
belirtildiği ifade ediliyor. Gazete son olarak belki de Chester
İmtiyazı’na gönderme yaparak Ankara’da modern bir otel ve
py
diğer iyileştirmeler yapmak adına planların sürdüğünü, fakat
Ankara’da tam teşekküllü modern bir şehir inşa edilmesine
yönelik iddialı bir projenin gerçekleşeceğine çok az insanın
inandığını belirterek sözlerini noktalıyor.19
ko
İstanbul-Bizans-Babil-Ankara

Corriera İtaliano gazetesinde Alessandro Salvo imzalı “İstan-


s ın

bul-Bizans-Babil-Ankara” başlıklı yazıda Salvo’nun Türkiye’deki


deneyimlerinin paylaşıldığı görülmektedir. Salvo, Türkiye’ye
vardıklarında, sanılanın aksine, Türk gümrüğünce Türk dilinde
Türk havasını soluyarak, Türk denetiminden geçtiklerini ifade
etmektedir. Merak uyandırdığını ifade ettiği bu “yenilik” duy-
ba

gusunu “Türk havası” olarak nitelendirmektedir. Bu duygulara


bekleyen ve kuşatan sürprizleri de eklemektedir. Arabaların
ve şoförlerin tarifelerinde yarı yarıya indirim yaparak müşteri
kazanmak için didindiklerini görmüştür. Artık İngilizler ve
Amerikalıların bu ülkede olmamalarıyla birlikte burada yıkıma

19 “Diplomats May Have To Move Force To Angora” New Britain Herald, 21


Aralık 1923, Second Section, Kapak Sayfası.
 412  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

neden olan uçuk fiyatların olmadığını söylemiştir. Ayrıca bir


mucizenin gerçekleşerek “Levant kervansarayı Pera-Palas”ın
kapılarının kapandığını çünkü sahibinin Türk maliyesine bor-
cunu ödemediği için mobilyaları ve binasıyla birlikte gözaltına
alındığını şaşkınlıkla ifade etmiştir. Pera’da, İstanbul’da her yerde
ay yıldızlı kırmızı bayrağın dalgalandığını ve bu manzaranın
Avrupa’da mütarekenin ve zaferin en heyecanlı günlerinde dahi

ı
görülmediğinden bahsetmiş ve şöyle ifade etmiştir: “Bu, üç

as
yıllık kâbustan sonra gelen kurtuluş bayramıdır; Bu, Türki-
ye Cumhuriyeti’nin ilanıdır.” Ona göre şaşılacak olan şey ise
Türklerin bu kutlamalarının “resmî, düzenli, ölçülü ve hatta
soğuk” olmasıdır. Salvo halifelik kurumunun nasıl olacağıyla
py
ilgili ise şu yorumu yapmıştır: “Müminlerin yaşadığı alanda,
İslam hilafeti sorununu Ankaralı savaşçıların ve yasa koyucuların
siyasal iktidarı ile, yüce adamlarının, Tanrı’nın yeryüzündeki
ko
sureti halifenin, arasında, mantıken, aklı başında bir uzlaşma-
ya, bir çözüme kavuşturulmuş bulacağımıza inanıyorsunuz.”
Salvo Türkiye’deki durumu bir tarafta İslam’ın dini ve siyasi
problemlerini duyarlılık içerisinde ele alan saltanat taraftar-
ları ve diğer tarafta “saf cumhuriyetçiler, kurtarıcılar” şeklinde
s ın

anlatmış ve bu tarafların fikirlerini abartarak, polemik çıkartıp


sınırlarını aşarak ilerlediklerini söylemiştir. İki taraf arasındaki
bu sorunların basına da yansıdığını ve İstanbul’un Ankara’yı
sertçe eleştirdiğini eklemiştir. O, “İstanbul’un bu saldırıları nasıl
ba

açıklanabilir?” sorusunu sormuş ve devamında şöyle demiştir:


“Saldıranlar acaba Anadolu’daki asi paşaları gıyaben idama
mahkûm etmiş olan Damat Ferit taraftarları mıdırlar? Yoksa,
şefleri öldüğü halde gizli emellerini ve umutlarını yitirmeyen
Talat ve Enver Paşaların müritleri midir bunlar? Kesin olan,
İstanbul ile Ankara arasındaki ayrılıktır... Sonunda hükümet
birdenbire can sıkıcı polemiği kestirip atma vaktinin geldiğini
ARALIK 1923  413 

fark eder: Basın Yayın Genel Müdürü, meslektaşlarımızdan her


birini titretmeye yetecek ölçüde sert, basın özgürlüğünün sınırlan
hakkındaki bir uyarıyı yayar. Öte yandan, eski Bakanlar Kurulu
Başkanı Rauf Bey’in aklına, İstanbul’da tatilde olduğu bir sırada,
haşmetmeaplarına bir nezaket ziyareti yapma ve hiç de Ankara’ya
bağlı olmayan açıklamaları basına ikram etme gibi garip bir
fikir gelir. Doğal olarak bundan, yeni bir polemik ve Rauf Bey

ı
hakkında hoş olmayan bir hikâye doğar. Yetkili bir genel kurul

as
gibi toplanan parti -buna bir adalet divanı demek daha doğru
olur- sekiz uzun saat boyunca gülümseyen suçlananın temiz
çıkma çabalarını ve saf bir cumhuriyetçi rejimin ilkelerini bilinen
py
enerjisi ile bir kez daha yineleyen İsmet Paşa’nın suçlamalarını
dinler. Ama sonunda her şey yoluna giriyor ve birkaç gün veya
birkaç ay sürebilecek görünen bir sükûnet geri geliyor.”
ko
Salvo bahsettiği sükûnetten sonra İstanbul’un artık Doğu’nun
gözlemevi mahiyetinde olmadığını ayrıca gerçeğin peşinde olan-
ların ise Boğaziçi’nin ötesinde gerçeği aramaları gerektiğini söy-
lemiştir.20
s ın

İlk İslam Cumhuriyeti

Bugün Fransız Le Temps gazetesi, Halifelik meselesinden söz


eden ve gelecekte ortaya çıkması muhtemel problemlere işaret
ba

edilen bir makale yayınlamıştır. Makalenin yazarı, gazetenin


İstanbul muhabiri Paul Gentinzon, 1 Kasım 1922’de saltanatın
ilgası hadisesi ile ilgili olarak “gerçek bir devrim” mahiyetinde
olduğunu belirtmiş ve bu siyasi hamleyi takiben İslam âleminde
bir karşı hareketlilik meydana gelmeyişine işaret etmiştir. An-

20 Alessandro Salvo, Corriera Italiano, 23 Aralık 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında...,
s. 218-220.
 414  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

cak bu durum, gelecekte başka sorunların ortaya çıkmayacağı


anlamına gelmiyordu. Gentinzon bu konuda şöyle söylüyor:
“İlk İslam, kendisini bir cumhuriyet biçiminde gösterdi ve
Kuran’ın tefsircileri bu hükûmet biçimini kabul etmenin Pey-
gamberlerinin müminlerinin inancına engel teşkil etmediğini
kabul etmişlerdi. Bu nedenle hilâfetin cumhuriyet rejimi ile çok
iyi yaşayabileceğine kanaat getirilmişti. Bu tür bir çözümün,

ı
İslam-üstü otoritenin temel haklarını korurken, aynı zamanda

as
ulusal egemenlik ilkesini yürürlükte tutmanın avantajına sahip
olduğu; böylece yeni siyasi fikirleri ve dinî geleneği en mutlu
şekilde bağdaştırdığı söylendi. Cumhuriyetin ilânı bu nedenle
py
en ufak bir isyan olmadan millet tarafından kabul edildi.”

Sonrasında yazar Gentinzon, “fakat” diyerek Halifelik me-


selesinin yeni kurulan cumhuriyet önüne çıkacak yeni prob-
ko
lem olacağını ifade etmiştir. Nitekim yazarın görüşüne göre
saltanat ilga edilirken, dünyadaki diğer örneklerinden farklı
olarak, Osmanlı Hanedanı ülkeyi terk etmemişti. Yazara göre,
Türk milletinin kaderini son yedi asırdır şekillendiren hanedan,
s ın

Halifelik makamını da temsil etmiştir. Bu nedenle de Osmanlı


Hanedanının ülkede kalmaya devam etmesi, gelecekte birtakım
problemlerin ortaya çıkmasına neden olabilecektir.21
ba

İngiliz Basınında Halifelik Konusu

İngiliz The Economist gazetesi, önde gelen Hint Müslüman-


ları Ağa Han ve Emir Ali tarafından, yeni rejimin kurulması
sonrasında Halife’nin mevcut statüsüne dair Kasım ayında

21 Paul Gentizon, “Le République et Khalifat”, Le Temps, 25 Aralık 1923, s. 2.


Akt. Selçuk, Fransız Basınında Yeni Türkiye’nin...s. 126.
ARALIK 1923  415 

Başbakan İsmet Paşa’ya gönderdikleri mektup ile ilgili bir ya-


zıya yer veriyor.
Yazıda, mektuptan sonra Halifelik meselesinin dramatik bir
hal aldığını belirtilmiş ve mektubun basında yer almasından
sonra yaşanan gelişmeler satırlarda kendine yer bulmuştur. The
Economist’e göre “mektubun içeriğinde hakaret içeren hiçbir şey
yoktu ve mektupta ifade edilen görüşler, Türkiye’de olduğu gibi

ı
İslam dünyasının diğer bölgelerinde de daha önce yayınlanmış

as
olan ve hükûmet istese de istemese de Türkiye’de tekrar yayın-
lanacak olan, herkesin bildiği konulardı.” Ankara Hükümeti’nin
konuyla ilgili aldığı tedbirlere de değinen yazı, Cumhuriyet’in
henüz ilan edilmiş olması nedeniyle hükmetin son aylarda
py
Halifelik meselesinin tartışılmasının önüne geçmek adına her
türlü çabayı ortaya koyduğunu ifade ederek Halifelik mesele-
sinin Muhalefetin programındaki en güçlü nokta olduğunun
ko
Ankara Hükûmetince fark edildiğini de ekliyor. Bu nedenlerle
Ankara’nın aldığı sıkı tedbirler neticesinde kurulan mahkemede
yapılan yargılama ve alınan kararlar The Economist’in görüşüne
göre İslam tarihinin gidişatı üzerinde önemli etki yaratabilir.
s ın

Hadisenin Hint Müslümanları ve Türkiye arasındaki ilişkiye


etkisine de değinen The Economist’e göre, yıllarca süren savaşlardan
sonra nüfusu azalan ve yıkıcı türden sosyal ve siyasi devrimlerle
birlikte yoksullaşan Türkiye’nin eski haline kavuşabilmesi ancak
dünyadaki dindaşlarının desteğiyle birlikte kendi halkının çabası
ba

ile mümkün olabilirdi. Ve mahkemede dört sanığa verilen sert


cezalar, Türkiye’nin bu kritik yeniden toparlanma yıllarında Türk
halkı arasında bir kopma yaratacağı gibi Türk halkı ile Hint
Müslümanları arasında da kopmaya yaratacaktı.
The Economist’e göre bu dramatik sorun, bir anda ortaya
çıkıvermemişti ve temel olarak öğretisel anlaşmazlıklardan kay-
naklanmamaktaydı. Kökenleri sosyal ve daha çok da coğrafiydi.
 416  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Halife, Hindistan veyahut Çin’de olduğu gibi farklı dinden


gruplarla bir arada yaşan Müslümanların veya farklı ırktan
olup Müslüman olanların gözünde farklı şekilde değerlendi-
riliyordu. Halife’nin Hindistan Müslümanları tarafından nasıl
görüldüğüne de değinen The Economist şu ifadelere yer veriyor:
“Günümüz Hintli Müslüman nesli için Halifelik, duygu ve
arzularını takdire şayan bir şekilde ifade eden bir semboldür.

ı
Hintli Müslümanlar, Hindu çoğunluk tarafından yutulmaktan

as
her zamanki kadar korkuyorlar ve aynı zamanda, dünyanın dört
bir yanındaki diğer pek çok Batılı olmayan toplulukta olduğu
gibi onları da kasıp kavuran Batı egemenliğine karşı tepki,
py
Hinduların sayısal üstünlüğüne karşı İngiliz desteğini aramayı
onlar için giderek daha tatsız hale getiriyor...”22

The Times’ın “Ankara ve Hilafet” başlıklı yazısında ise Ağa Han


ve Emir Ali’nin İsmet Paşa’ya gönderdikleri mektup, bu mektup
ko
sonrasında Türkiye’deki tutuklamalar, İstiklal Mahkemesi, mah-
kemenin gazeteye göre mahiyeti ve İsmet Paşa’nın Türkiye’nin
hilafete karşı tavrı ve bahsi geçen mektupla ilgili fikirleri yer
almıştır. Ayrıca The Times aynı haberde Türkiye’deki basın özgür-
s ın

lüğünden de “Basın Özgürlüğü” başlığıyla söz etmiştir. Gazeteye


göre İsmet Paşa, kendisine sorulan başka bir soruyu yanıtlarken
“basın özgürlüğünün tüm Türk hükümetleri tarafından tanınmış
bir ‘doğal hak’ olduğunu kabul etti.” Ancak İsmet Paşa sözlerine
ba

devam ederken bazı basın suçlarının varlığını da kabul etmiştir.


Paşa’ya göre “Cumhuriyet’ e karşı yayınlar, yani saltanatı kaldıran
yasaya karşı yayınlar, bu suçlardan sayılır. Gözaltına alınan yazı
işleri müdürleri, yetkili mahkeme tarafından yukarda belirtilen
yasaya göre suçlanmışlardır.” The Times, milletvekillerinin içe-
risinde halifenin ülkeyi mali bir felakete götürdüğü yönündeki

22 The Economist, Vol. 97, Iss. 4192, 29.12.1923, s. 1136.


ARALIK 1923  417 

fikirlere sahip olanların yaygın olduğundan bahsetmiştir. Haberde,


milletvekillerinden “ılımlı ve hatta liberal fikirli biri”nin, hilafet
kurumunun babadan oğla geçmesiyle ilgili kuralın artık uygulan-
mayacağını ve Osmanlı Hanedanı’nın Türkiye’den gönderileceği
günlerin pek yakın olduğunu söylenmesine, bunu “söyleyecek
kadar ileri gitti” denilerek şaşırılmıştır. Aynı milletvekilinin hilafet
kurumunun itibarının, ülkenin başına gelen siyasi güçlükler ile

ı
dengeli hale geldiğini ve Türkiye’nin diğer Müslüman ülkele-

as
rin dimdik arkasında bulunduğu yönündeki geleneksel iddiayı
umursamadığını sözleri de eklenmiştir.23
py
Sonuç Yerine:
“Karşının Gözü” Üzerine

Türkiye’nin iki farklı üniversitesinde yabancı basın üzerine


ko
yapılmış iki ayrı çalışmanın konumuzla ilgili ulaştıkları tespitleri
paylaşmak istiyorum. İlki Iğdır Üniversitesi’nde İsmail Cerev’in
hazırlamış olduğu, “The Times Gazetesine Göre Lozan Kon-
feransının Birinci Evresi” başlıklı tezde İngiltere’nin en etkili
s ın

ve eski gazetesi olan The Times hakkında şu sonuca ulaşılmış:


“Konferansın kesilmesinin ardından haberlerinde İtilâf
Devletleri’nin bütün “çaba ve tavizlerine” rağmen Türklerin an-
ba

laşmayı imzalamak istemedikleri, Türklerin modern devletlerin


diplomasisini anlamadıkları, Bolşeviklerin etkisi altında kaldık-
ları ve bir savaş ihtimalinin ortaya çıkması halinde İngiltere’nin
bundan kaçmayacağı şeklinde provokatif ifadeler kullanılmıştır.
Bu anlamda, The Times’ta yayınlanan haber ve makalelerde
kullanılan ifadelerin, İngiltere’nin dış politikasının gidişatı ile

23 The Times, 29 Aralık 1923. Akt. Şimşir, Dış Basında...,s. 221-223.


 418  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

paralel olduğu ve zaman içinde değişiklik gösterebildiği açıkça


görülmüştü.”24

Bilecik Üniversitesi’nde Müslüm Akdoğan’ın, “Avustralya


Basınında Lozan Görüşmeleri” başlıklı doktora tezinde de
benzer sonuçlara ulaştığı görülüyor. İncelenen gazetelerin
Avustralya’nın farklı eyaletlerinden ve farklı dünya görüşüne
sahip olmalarına rağmen, Lozan görüşmeleri boyunca meselelere

ı
tarafsızlıktan uzak, İngiliz ekseninde baktığı, İngiliz ve Fransız

as
muhabir ve kaynaklarından çokça faydalandığı anlaşılmıştır.
Lozan sürecinde haber kaynağı olarak Türk gazete ve muha-
birlerinden faydalanmadığı dikkat çekmektedir. Avustralya
py
basınında yer alan haber ve köşe yazılarında, Türklere karşı
genellikle acımasız, sert ve “inatçı, kötü, barbar, kurnaz” gibi
kaba ifadeler kullanmaktan çekinilmemiştir. Fakat bazı köşe
yazılarında şaşırtıcı derecede Türklerle ilgili ayrıntılar ve Türk
ko
iç siyasetiyle ilgili bilgilere yer verildiği görülmüştür. “Sonuç
itibariyle Avusturalya basını Lozan Antlaşmasını Hristiyan
kimliğini ön planda tutan, İngiltere etkisine ve ekseninde bir
bakışla yorumlamıştır.”25 sonucuna varmıştır.
s ın

Bu her iki tezin sonuçları elbette bizi şaşırtmadı. Bu ince-


lemeleri çoğaltıp başka ülkeleri de dâhil ettiğimizde maalesef
geleneksel siyasi, dinî ön yargıların her zaman önde tutulduğu
görülecektir.
ba

24 İsmail Cerev, “The Times Gazetesi’ne Göre Lozan Konferansı’nın Birinci


Devresi (20 Kasım 1922 - 4 Şubat 1923)”, Iğdır Üniversitesi Lisansüstü Eğitim
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Iğdır 2021, s. 199.
25 Müslüm Akdoğan, “Avustralya Basınında Lozan Görüşmeleri”, Bilecik Şeyh
Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Bilecik 2022,
sonuç bölümü.
KAYNAKÇA

ı
as
Resmî Yayınlar ve Arşiv Belgeleri

Documents On British Foreign Policy 1919-1939, Volume XVIII, Her


Majesty’s Stationery Office, London 1972.
py
Dokumentı Vneshney Politiki SSSR, Gosudarstbenoel Izdatelstvo Politic-
heskoy Literaturi, Moskva, 1962.
National Archives (United States) NARA, Dışişleri Yakın Doğu Masası-
Raporu, 4 Nisan 1923, 767,68119/537.
ko
NARA, Amerikan Yüksek Komiseri Bristol Tarafından İstanbul’dan ABD
Dışişlerine Çekilen 16 Nisan 1923 Tarihli Telgraf 867.602ot/263.
NARA, Grew’den Dışişlerine Telgraf, 867.602ot81/348, 13 Haziran 1923.
NARA, Grew’den Dışişlerine Telgraf, 15.06.1923, 767.68119/630.
s ın

NARA, Hughes tarafından Lozan’a Gönderilen Telgraf, 711.672/106,


10.07.1923.
NARA, Hughes’dan Roma Büyükelçiliği’ne Çekilen Telgraf, 767.68119/683,
14.07.1923.
NARA, Amiral Bristol’un Savaş Günlükleri, 867.00/1712, 11. 08. 1923.
ba

NARA, Amerikan Donanma İstihbarat Raporları: U.S.S. ScorpionFlagship,


İstanbul, 867.00/1706, 20 Ağustos 1923.
NARA, Monograf Raporlar, Ek No: 3, “Türkiye’deki İngiliz Kuvvetlerinin
Tahliyesi”, İstanbul, 867.00/1706, 24 Ağustos 1923.
NARA, Amiral Bristol tarafından Dışişleri’ne Gönderilen Rapor, 11.10.1923,
767.68/594.
NARA, Görevli Konsolos Charles E. Allen Tarafından Hazırlanıp İstanbul’dan
ABD Dışişleri’ne Sunulan Aylık Siyasi Rapor, 11.12.1923, 867.00/1763.
 420  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

NARA, Geçici Maslahatgüzar Post Wheeler tarafından Londra’dan ABD


Dışişlerine Gönderilen 28 Kasım 1923 Tarihli The Times gazete kupürleri,
867.00/1748, 4 Aralık 1923.

Süreli Yayınlar

“İngiltere Hariciye Nazırı’nın Avrupa Siyaseti Hakkında Bir Nutku”, Ayın


Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No. 2.
“İngiltere Başvekili Baldwin’in İmparatorluk Konferansı’ndaki Nutku”, Ayın

ı
Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No. 2.

as
“Muahede Hakkında Tenkitler”, Ayın Tarihi, Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923,
No. 2.
“Mütareke Devresinin İngiliz Nokta-ı Nazarından Tarihçesi”, Ayın Tarihi,
Teşrin-i Evvel (Ekim) 1923, No. 2.
py
“Baldwin’in Yeni Nutku”, Ayın Tarihi, Teşrin-i Sani (Kasım) 1923.
“Avrupa ve Asya”, Ayın Tarihi, Kanun-u Evvel (Aralık) 1923.
“General Harington’un Nutku”, Ayın Tarihi, Kanun-u Evvel (Aralık) 1923.
ko
“Ishmet Says He Will Pass the Buck to Others as He Departs”, Americus
Times-Recorder, 4 Şubat 1923.
“Kemal President”, Daily Standard, 15 Ağustos 1923.
“Kemal Swears To Regain Lost Turk Freedom”, Cordova Daily Times, 15
Mart 1923.
s ın

Current History Magazine, Published by The New York Times Co. Vol. XIX,
Ekim 1923.
Current Opinion, Volume 75, Issue 6, Aralık 1923.
“Near East Peace Conference Will Soon Be Resumed”, Daily Kennebec Jo-
urnal, 27 Mart 1923.
ba

Daily Kennebec Journal, 2 Nisan 1923.


“To Resume Lausanne Peace Negotiations with Turks at Once”, Daily Ken-
nebec Journal, 28 Mart 1923.
“News Review of Current Events”, Five Mile Beach Journal, 16 Mart 1923.
Hakimiyet-i Milliye, 3 Ocak 1923.
“Population Of Turkey”, Kalgoorlie Miner, 21 Kasım 1923.
Krasnıy Put, No. 250, 1 Kasım 1923.
Krasnıy Put, No. 251, 2 Kasım 1923.
KAYNAKÇA  421 

Krasnıy Put, No. 253, 4 Kasım 1923.


Krasnıy Put, No. 252, 3 Kasım 1923.
“Mahomed VI No Renuncia a Sus Derechos”, La Correspondencia de España,
3 Nisan 1923.
“Would Free Women”, New Britain Herald, 20 Şubat 1923.
“Capital From America Will Rebuild Angora”, New Britain Daily Herald,
30 Mart 1923.
“Turkish Reforms are Coming About”, New Britain Daily Herald, 14 Mart

ı
1923.

as
“Near East Veteran Discusses the Turk”, New Britain Daily Herald, 15 Mart
1923.
“Diplomats May Have to Move Force to Angora” New Britain Herald, 21
py
Aralık 1923, Second Section.
“Not Worth a Fight”, Perth Amboy Evening News, 14 Mart 1923.
“Allies Ready to Start Turkey Negotiations”,Perth Amboy Evening News, 27
Mart 1923.
ko
“Respublikanskoe Pravitelstvo v Turchii”,Proletarny, No 1 (70), 1 Kasım 1923.
Proletariya, No: 2, 2 Kasım 1923.
Selyanska Pravda, No: 128, 4 Kasım 1923.
Selyanska Pravda, No: 129, 7 Kasım 1923.
“Late Telegraphic News”, Seward Daily Gateway,3 Nisan 1923.
s ın

“Prohibition Effective in Turkey Today”, Seward Daily Gateway, 5 Nisan 1923.


“Turkish Women May Not Be Required to Wear Veils”, Seward Daily Ga-
teway, 6 Nisan 1923, Kapak Sayfası.
“Interests of U.S. Will Be Proctected”, Southwest Washington Labor Press,
ba

27 Nisan 1923.
St. Croixavis, 4 Nisan 1923.
St. Croixavis, 5 Nisan 1923.
“Conference On Peace Will Be Held April 12”, The Alaska Daily Empire,
27 Mart 1923.
“One Man, One Wife, May Be New Rule in Land of Turk”, The Alaska Daily
Empire, 4 Nisan 1923.
“The Future of Turkey”, The Albany Advertiser, 15 Ağustos 1923.
 422  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

“Fight to Prevent Lausanne Treaty Ratification is On”, The Atlanta Tri-Weekly


Journal, 27 Kasım 1923.
“Turks Obdurate”, The Birmingham Age-Herald, 27 Mart 1923.
“Turk Rattles Sabre”, The Birmingham Age-Herald, 28 Mart 1923.
“War Approaching Unless U.S. Acts”, The Bolivar County Democrat, 3 Şubat
1923.
“Emancipation For Women Of Turkey, Is Aim”, The Casper Daily Tribune,
14 Mart 1923.

ı
“Turkey Rejects Lausanne Treaty”, The Cody Enterprise, 14 Mart 1923.

as
“Albania Objects to Paying Debt Turkey”, The Cordova Daily Times, 2 Nisan
1923.
“Turkish Women Dance in Public First Time”, The Daily Star-Mirror, 17
Kasım 1923. py
“British ‘GoalKeepers’, The Daily News, 21 Kasım 1923.
“Turkish Girls Study Medicine”, The Dolores Star, 30 Mart 1923.
The Economist, Vol. 97, Iss. 4192, 29.12.1923.
ko
“France Reserves Right to Sign Own Treaty With Turk”, The Evening Star,
1 Şubat 1923, Kapak Sayfası.
“Hopes for Peace Rising at Smyrna”, The Evening Star, 13 Şubat 1923.
“Kemal is Winning Turks to Peace”, The Evening Star, 24 Şubat 1923.
“Optimism”, The Evening Star, 13 Mart 1923.
s ın

“Subject to Censorship”, The Evening Star, 15 Mart 1923.


“Turk Note Parley Set For Tuesday”, The Evening Star, 16 Mart 1923.
“Turk Conference Will Be Resumed”, The Evening Star, 26 Mart 1923.
Prepare to Renew Turk Negotiations”,The Evening Star, 27 Mart 1923.
“Turkey Invıted to Peace Parley”, The Evening Star, 2 Nisan 1923.
ba

“Turkey, Contrary to Expectations, Will Not Accept Teetotalism”, TheEvening


Star, 3 Nisan 1923.
“IF”, The Evening Star, 4 Nisan 1923.
“May Be Only U.S. Lausanne Envoy”, The Evening Star, 17 Nisan 1923.
“Senators Fearful of Chester Grant”, The Evening Star, 18 Nisan 1923.
“Goes to Lausanne”, The Evening Star, 19 Nisan 1923.
“Will Turkey’s Gift of Oil Imperil America?”, The Evening Star, 20 Nisan 1923.
“Washington Observations”, The Evening Star, 20 Nisan 1923.
KAYNAKÇA  423 

“Fight on Chester Grant Looms as Lausanne Opens”, The Evening Star, 23


Nisan 1923.
“Turks Still Insist Allies Evacuate”, The Evening Star, 24 Nisan 1923.
“Seek to Speed up Lausanne Parley”, The Evening Star, 27 Nisan 1923.
“Hostilities Feared If Lausanne Leads to New Ruptures”, The Evening Star,
28 Nisan 1923.
“Enter The Olympics”, The Evening Star, 8 Mayıs 1923.
“Turks Blow Up Maritza Bridge”, The Evening Star, 22 Mayıs 1923.

ı
“Greek War Fleet Moves to Straits, Turks Protesting”, The Evening Star, 23

as
Mayıs 1923.
“Greeks Demand Decision Saturday”, The Evening Star, 24 Mayıs 1923.
“Turks Have Choice of Peace or War”, The Evening Star, 25 Mayıs 1923.
“Greece and Turkey Patch Differences”, The Evening Star, 26 Mayıs 1923.
py
“Separate Treaties with Turks Agreed”, The Evening Star, 26 Mayıs 1923.
“Full Turk Treaty Power Sent Grew”, The Evening Star, 1 Haziran 1923.
“Aliens Guaranteed Rights in Turkey”, The Evening Star, 5 Haziran 1923.
“Turk Concessions Pact is Accepted”, The Evening Star, 9 Haziran 1923.
ko
“Turk Debt Crisis Becomes Acute”, The Evening Star, 9 Haziran 1923.
“Editorial Digest”, The Evening Star, 20 Haziran 1923.
The Evening Star, 21 Haziran 1923.
“Says Turkey No Place For Any Bachelors”, The Evening Star, 23 Haziran 1923.
s ın

“Turkey-Portugal War Danger Ends”, The Evening Star, 26 Haziran 1923.


“Accord by Alliess Hits U.S. in Turkey”, The Evening Star, 29 Haziran 1923.
“Thinks Turks Back in Europe to Stay”, The Evening Star, 5 Temmuz 1923.
“Protests Americans Detention by Turks”, The Evening Star, 5 Temmuz 1923.
“Turks Uneasy Over Lausanne Status”, The Evening Star, 6 Temmuz 1923.
ba

“Allies Present Terms to Turkey”, The Evening Star, 7 Temmuz 1923.


“Greek Ship Sunk in Fight on Turks”, The Evening Star, 7 Temmuz 1923.
“Turk Pact Fails to Cheer London”, The Evening Star, 10 Temmuz 1923.
“Grew Continues Open-Door Fight”, The Evening Star, 14 Temmuz 1923.
“Pact to be Signed July 25 Assures Near East Accord”, The Evening Star, 17
Temmuz 1923.
“Ismet Authorized by Turkey to Sign” The Evening Star, 18 Temmuz 1923.
“3 Clauses Delay Pact With Turkey”, The Evening Star, 19 Temmuz 1923.
“Morgenthau Sees U.S. Duty to World”, The Evening Star, 27 Temmuz 1923..
 424  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

“U.S. Claims Remain for Future Parley”, The Evening Star, 31 Temmuz 1923.
“Signing Turk Pact Officially Noted”, The Evening Star, 7 Ağustos 1923.
“The Story the Week has Told”, The Evening Star, 12 Ağustos 1923.
“Heads Turk Council as Interior Minister”, The Evening Star, 16 Ağustos 1923.
“Allies Preparing to Leave Turkey”, The Evening Star, 16 Ağustos 1923.
“England’s Occupation of Greece Cost Big Sum”, TheEvening Star, 18 Ağus-
tos 1923.
“U.S. Interests Held Safe In Turkey”, TheEvening Star, 20 Ağustos 1923.

ı
“Will the New Turkish Treaty Make for Balkan Peace?” The Evening Star,

as
22 Ağustos 1923.
“Turkey Ratifies Lausanne Treaty”, The Evening Star, 24 Ağustos 1923.
“Greece and Turkey Officially At Peace”, The Evening Star, 28 Ağustos 1923.
“Constantinople Port Surrendered to Turks”, The Evening Star, 28 Ağustos
py
1923.
“Turks Preparing to Resume Rule”, The Evening Star, 30 Ağustos 1923.
“Modern Turkey Developing Into a Republic In Fact”, TheEvening Star, 29
Ağustos 1923.
ko
The Evening Star, 23 Eylül 1923.
“Plan to Develop Turkey Published”, The Evening Star, 22 Ekim 1923.
“Turkey May Send Dr. Adnan Bey as Envoy to U.S.”, The Evening Star, 1
Kasım 1923.
s ın

“Mustapha Kemal ILL”, The Evening Star, 9 Kasım 1923.


“Protest to League”, The Evening Star, 18 Kasım 1923.
“Eftimos Expelled”, The Evening Star, 13 Aralık 1923.
“Peace With Honor”, The Farmer and Settler, 26 Ekim 1923.
“British Forces in Turkey”, The Geraldton Express, 21 Kasım 1923.
ba

“Invitation Sent Turks by Allies”, The Frontier, 5 Nisan 1923.


The Fortnightly Review, No. DCLXXXI. New Series. 1 Eylül 1923.
“This is Strategy”, The Independent, 6 Nisan 1923.
“Turkey”, The Independent (A Fortnightly Journal of Information and
Discussion),Vol. 111, No. 3853, 13 Ekim 1923.
“U.S. Admiral Protest Actions of Turkey”, The Indianapolis Times, 14 Mart
1923.
“Most Important News of World”, The Kadoka Press and Kadoka Reporter,
6 Nisan 1923. ,
KAYNAKÇA  425 

The Nation and Athenaeum, Vol. XXXIII., No. 22, 1 Eylül 1923.
“Turkish Peace Meeting to be Resumed Shortly”,The Nenana News, 27 Mart
1923.
“Strong Opposition to Kemal is Rising with Trade Lagging and Finances
Strained”, The New York Times, 27 Eylül 1923.
“Hears of Turkish Republic”, The New York Times, 29 Eylül 1923.
“Why Plan for Republic in Turkey was Checked”, The New York Times, 28
Ekim 1923.

ı
“Turkey Makes Amends”, The New York Times, 1 Kasım 1923.

as
“Turks Won’t Suppress Our Schools”, The New York Times,3 Aralık 1923.
“American-Turkish Parley Deadlock”, The New York Times, 3 Aralık 1923.
“H. L. Wilson to be Envoy to Turkey”, The New York Times, 13 Aralık 1923.
“Turkish Treaty Questions”, The New York Times, 14 Aralık 1993.
py
The Nineteenth Century and After, Vol. 94, Iss. 561, 1923-11.
“Escape of the Goeben”, The Northam Adversiter, 24 Ekim 1923.
“Turk Propasals May Furnish Base for Peace Treaty”, The Omaha Morning,
ko
12 Mart 1923.
The Omaha Morning, 05 Nisan 1923.
“The New Era in Turkey”, The Saturday Review, Vol. 136, No. 3545, 6 Ekim
1923.
“The New Era in Turkey”,The Saturday Review, Vol. 136, No. 3545, 6 Ekim
s ın

1923.
The Saturday Review, Vol. 136, Iss. 3555, 15 Aralık 1923.
“Turks Favor U.S. Oil Plan”, The Seattle Star, 11 Nisan 1923.
“French, Turks Nearing Clash”, The Seattle Star, 30 Nisan 1923.
“Turko-Grecian War Threatens”, The Seattle Star, 17 Mayıs 1923.
ba

“This Bloody Game of Bluff ”, The Seattle Star, 19 Mayıs 1923.


“Greeks, Turks Nearer Break”, The Seattle Star, 24 Mayıs 1923.
The Seattle Star, 28 Mayıs 1923.
“Turkey is Granted New Slice of Land”, The Seattle Star, 29 Mayıs 1923.
“France is Hit by Purchase”, The Seattle Star, 8 Haziran 1923.
“Chester Oil Concession is Not Backed by U.S.”, The Seattle Star, 14 Ağustos
1923.
The Spectator, 29 Eylül 1923, Vol. 131, No. 4,970.
 426  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

The Spectator, Vol. 131, Iss. 4981, 15.12.1923.


“Turkey and the Treaty”, The Telegraph, 25 Ağustos 1923.
“Kemal Pasha’s Tactics”, The Times, 20 Mart 1923.
“The Allies and the Turks”, The Times, 21 Mart 1923.
“British Policy in Iraq”, The Times, 21 Mart 1923.
“Turks Pessimistic”, The Times, 29 Mart 1923.
“Turkish Reply to the Allies”, The Times, 9 Nisan 1923.
“Turkish Election Campaign”, The Times, 10 Nisan 1923.

ı
“Mineral Rights in Turkey”,The Times, 11 Nisan 1923.

as
“French Interests Alarmed”, The Times, 12 Nisan 1923.
“Future of Anatolia”, The Times, 13 Nisan 1923.
“An All-Kemalist Cabinet”, The Times, 16 Nisan 1923.
“Treason in Turkey”, The Times, 17 Nisan 1923.
py
“The Lausanne Conference”, The Times, 17 Nisan 1923.
“Turkish Treason Law”, The Times, 18 Nisan 1923.
“Chester Concession”, The Times, 18 Nisan 1923.
ko
“The Lausanne Conference”, The Times, 19 Nisan 1923.
“Turkey’s Hopes for Lausanne”, The Times, 20 Nisan 1923.
“Make Peace With Turkey Now!”, The Times, 21 Nisan 1923.
“Turkish Elections”, The Times, 23 Nisan 1923.
“Turkish National Holiday”, The Times, 24 Nisan 1923.
s ın

“Lausanne Busy”, The Times, 25 Nisan 1923.


“Lausanne Puzzle”, The Times, 28 Nisan 1923.
“General Pelle’s Visitto M. Poincare”, The Times, 30 Nisan 1923.
“Turks on Syrian Frontier”, The Times, 2 Mayıs 1923.
“Turk Calumny on Britain”, The Times, 4 Mayıs 1923.
ba

“Turkish Distrust of France”, The Times, 5 Mayıs 1923.


“The Sultan Mehmed VI.”, The Times, 7 Mayıs 1923.
“Sultan Mehmed’s Health”, The Times, 8 Mayıs 1923.
“Foreign Banks Raided by Turks”, The Times, 7 Mayıs 1923.
“The Iraq Treaty”, The Times, 7 Mayıs 1923.
“Chester Concession”, The Times, 8 Mayıs 1923.
“Another Obstacle at Lausanne”, The Times, 9 Mayıs 1923.
“Ottoman Public Debt”, The Times, 10 Mayıs 1923.
KAYNAKÇA  427 

“Turkish Grievance Against French”, The Times, 10 Mayıs 1923.


“Haggling at Lausanne”, The Times, 11 Mayıs 1923.
“Turkish Elections”, The Times, 12 Mayıs 1923.
“Easy Going at Lausanne”, The Times, 15 Mayıs 1923.
“Concession Seekers at Angora”, The Times, 15 Mayıs 1923.
“Amiability at Lausanne”, The Times, 16 Mayıs 1923.
“Turks Demand Reparations”, The Times, 18 Mayıs 1923.
“A Greco-Turkish Dispute”, The Times, 21 Mayıs 1923.

ı
“British Warning to Greece”, The Times, 21 Mayıs 1923.

as
“A Hint to Greece”, The Times, 23 Mayıs 1923.
“Lausanne Busy”, The Times, 24 Mayıs 1923.
“Turkish Precautions”, The Times, 25 Mayıs 1923.
“Greco-Turkish War Averted”, The Times, 28 Mayıs 1923.
py
“Turkish Overtures to United States”, The Times, 29 Mayıs 1923.
“Limits of Karagatch Bridgehead”, The Times, 31 Mayıs 1923.
“Panic in Dedeagatch”, The Times, 31 Mayıs 1923.
ko
“Turkish Treaty Progress”, The Times, 1 Haziran 1923.
“Bulgaria and the Aegean”, The Times, 5 Haziran 1923.
“Bulgaria and the Aegean”, The Times, 7 Haziran 1923.
“Cheerless Day at Lausanne”, The Times, 6 Haziran 1923..
“Galata Bridge”, The Times, 6 Haziran 1923.
s ın

“Galata Bridge Tolls”, The Times, 6 Haziran 1923.


“The Ottoman Railway Claims”, The Times, 7 Haziran 1923.
“Greece and a Separate Peace”, The Times, 9 Haziran 1923.
“Turkish Obduracy”, The Times, 9 Haziran 1923.
“Turkish Obstinacy”, The Times, 12 Haziran 1923.
ba

“Deadlock at Lausanne”, The Times, 12 Haziran 1923.


“Turkish Debt Coupons”, The Times, 16 Haziran 1923.
“Slow Bargaining at Angora”, The Times, 19 Haziran 1923.
“Turkish Bonds”, The Times, 19 Haziran 1923.
“Stamps from Iraq”, The Times, 20 Haziran 1923.
“Turkish Elections”, The Times, 22 Haziran 1923.
“New Turkish Scheme”, The Times, 22 Haziran 1923.
“A Wrangle at Lausanne”, The Times, 23 Haziran 1923.
 428  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

“The Greek Patriarch”, The Times, 27 Haziran 1923.


“Greek Patriarch’s Withdrawal”, The Times, 3 Temmuz 1923.
“Angora Methods”, The Times, 3 Temmuz 1923.
“Treaty Progress at Lausanne”, The Times, 4 Temmuz 1923.
“Turkish Dislike for Strangers”, The Times, 4 Temmuz 1923.
“Permits in Turkey”, The Times, 6 Temmuz 1923.
“Turkish Passport Regulation’s”, The Times, 7 Temmuz 1923.
“The Lausanne Peace”, The Times, 11 Temmuz 1923.

ı
“French Interests in Near East”, The Times, 12 Temmuz 1923.

as
“The Turkish Peace”, The Times, 17 Temmuz 1923.
“Turks Satisfied With Peace”, The Times, 19 Temmuz 1923.
“The Aegean Outlet”, The Times, 20 Temmuz 1923.
“U.S. to Make Treaty with Turkey Despite Break at Lausanne”, The Washington
py
Times, 5 Şubat 1923.
“Kemal Wants More Cannon Fodder”, The Washington Times, 14 Şubat 1923.
The Washington Times, 12 Mart 1923.
ko
“Kemal Praised by American Traveler”, The Washington Times, 22 Mart 1923.
“The World We Live in”, The Washington Times, 30 Mart 1923.
“Turks Tired of War, Go Back to Work”, The Washington Times, 21 Nisan 1923.
“Chester Concessions Throw Shadow Over Near East Parley”, The Washington
Times, 23 Nisan 1923.
s ın

“Chester Says Concessions Will Repay Cost of War to U.S.”, The Washington
Times, 26 Nisan 1923.
“Deposed Turkish Sultan Quits Mecca in Ill Health”, The Washington Times,
9 Mayıs 1923.
“Greeks Mass Troops on Turkish Frontier”, The Washington Times, 22 Mayıs
ba

1923.
“50,000 TurkishTroops in Thrace”, The Washington Times, 24 Mayıs 1923.
“Greek Soldiers Prepared for Offensive”, The Washington Times, 25 Mayıs 1923.
“Turks Report British to Leave”, The Washington Times, 31 Mayıs 1923.
“Change in Alien Quotas is Made”, The Washington Times, 27 Haziran 1923.
“Bulgaria Fears Kemal Pasha Program”, The Washington Times, 25 Ekim 1923.
“Greek Patriarch”, The Times, 28 Haziran 1923.
“The Greek Patriarch”, The Times, 28 Haziran 1923.
KAYNAKÇA  429 

“Two Countries Seek Danube Isle”, The Washington Times, 30 Haziran 1923.
“Turk Big Bertha”, The Washington Times, 6 Temmuz 1923.
“Near East Peace Pact to be Signed July 24”, The Washington Times, 18 Tem-
muz 1923.
“Turks En Feteto Celebrate Peace”, The Washington Times, 24 Temmuz 1923.
“Turks Suffer in Citizens’ Exchange”, The Washington Times, 17 Ağustos 1923.
“The Near East”, The Western Mail, 18 Ekim 1923.
Western Argus, 31 Temmuz 1923.

ı
“Football in Turkey”, Western Argus, 6 Kasım 1923.

as
Vechernieİ zvestiya, No. 1, 5 Kasım 1923.
Vechernieİ zvestiya, No. 2, 6 Kasım 1923.
Vesti, No. 250, 6 Kasım 1923.

Kitaplar ve Makaleler
py
Baytok, Taner, İngiliz Belgeleriyle Sevr’den Lozan’a Dünden Bugüne Değişen
Ne Var?, Doğan Kitap Yayınları, İstanbul 2007.
ko
Bilgiç, Bestami S., “Atatürk Döneminde Türkiye-Yunanistan İlişkileri 1923-
1938”, Atatürk Araştırma Merkezi Dergisi, C 31, S 91, 2015.
Dosti, Ömer Oğuzhan, “The News About the Population Exchange Ac-
cording to the English Public”, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi
Dergisi, II/5, 2019.
s ın

Erdem, Nilüfer, “Lozan Görüşmeleri Sırasında Patrikhane Meselesi Karşısında


Patrik Meletios’un Yunan Kaynaklarına Yansıyan Yaklaşımı”, Çağdaş
Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, 2016.
Erdem, Nilüfer, “Yunan Basınında Lozan Antlaşması Tepkileri”, X. Ulusla-
ba

rarası Mübadele ve Balkan Türk Kültürü Araştırmaları Kongresi Bildirileri


Samsun/Türkiye, Temmuz 2017.
Ellison, Grace, Bir İngiliz Kadın Gözüyle Kuvayı Milliye Ankarası, Milliyet
Yayınları, 1973.
İnönü, İsmet, Hatıralar, (Sabahattin Selek), Bilgi Yayınevi, Ankara 1992.
İsov, Mümin Yaşarov, “Bulgar Basınında Türkiye Cumhuriyeti’nin İlanı”,
Çev. Serkan Çömertel, Balkan Araştırmaları Enstitüsü Dergisi, C 5, S 1,
Temmuz 2016.
 430  TÜRK’ÜN DÖNÜŞÜ: BATI BASININDA LOZAN, YENİ TÜRKİYE VE CUMHURİYET

Malhasyan, Silvart, “Lozan Antlaşmasının Ermeni Basınına Yansıması”,


Toplumsal Tarih Dergisi, Temmuz 2019, Sayı 307.
Perinçek, Doğu, Komitern Belgelerinde Türkiye, Kaynak Yayınları, İstanbul 2020.
Sağlam, Nuri, Batı Basınında Lozan Türk Basınından Yapılan Tercümeler
(1922-1923), Albaraka Yayınları, İstanbul 2023.
Satan, Ali, İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye 1923, Tarihçi Kitapevi, İstanbul
2012.
Satan, Ali, İngiliz Yıllık Raporlarında Türkiye 1923, Tarihçi Kitapevi, İstanbul

ı
2013.

as
Demirci, Sevtap, Belgelerle Lozan, Alfa Yayınları, İstanbul 2011.
Sonyel, Salahi, Türk Kurtuluş Savaşı ve Dış Politika II, Türk Tarih Kurumu
Yayınları, 2014.

Bilgi Yayınevi, 1999.


py
Şimşir, Bilal, Dış Basında Laik Cumhuriyetin Doğuşu, Çev. Cüneyd Akalın,

Şimşir, Bilal, Lozan Telgrafları 1922-1923 I, Türk Tarih Kurumu Yayınları,


ko
Ankara 2019.
Şimşir, Bilal, Dış Basında Atatürk, Cilt I, Türk Tarih Kurumu Yayınları, An-
kara 2019.
Şimşir, Bilal, Lozan Günlüğü, Bilgi Yayınevi, 2012.
Ulagay, Osman, Amerikan Basınında Türk Kurtuluş Savaşı, Yelken Matbaası,
s ın

1974.
Yılmaz, Mustafa, İngiliz Basını ve Atatürk’ün Türkiyesi, Phoenix Yayınları,
2002.

Tezler
ba

Akdoğan, Müslüm, “Avustralya Basınında Lozan Görüşmeleri”, Bilecik Şeyh


Edebali Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Bilecik 2022.
Aşkargenç, Zahide, “The Times Gazetesi’nde Lozan Barış Konferansı”, Do-
kuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi,
İzmir 2021.
Bozkurt, Abdurrahman, “İtilaf Devletlerinin İstanbul’da İşgal Yönetimi”, İs-
tanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul 2009.
KAYNAKÇA  431 

Cerev, İsmail, “The Times Gazetesi’ne Göre Lozan Konferansı’nın Birinci


Devresi (20 Kasım 1922 - 4 Şubat 1923)”, Iğdır Üniversitesi Lisansüstü
Eğitim Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Iğdır 2021.
Demirci, Sevtap, “The Lausanne Conference: The Evolution of Turkish and
British Diplomatic Strategies 1922-1923”, The London School of Eco-
nomics and Political Science United Kingdom, March 1997.
Ertürk, Suzan, Bulgaristan Basınında Türkiye ve Atatürk (1923-1938), Celal
Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmış Yüksek Lisans

ı
Tezi, Manisa 2005.

as
Selçuk, Fatih, Fransız Basınında Yeni Türkiye’nin Modernleşmesi, Ege Üni-
versitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmış Yüksek Lisans Tezi,
İzmir 2020.
Şen, İlken, “Atatürk Dönemi Türk Kadınının Değerlendirilmesine İngiliz Ba-
py
sınından Örnekler(1923-1938)”, Kütahya Dumlupınar Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kütahya 2019.
Gülcan, Oğuz, “Fransız Kaynaklarına Göre Lozan Barış Konferansı’nda
Fransa”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Enstitüsü, Yayımlanmamış
ko
Doktora Tezi, Ankara 2014.
Murzioğlu, Nazlı, “Lozan Konferansı Sürecinde Türkiye-İngiltere İlişkilerinin
İngiliz Basınına Yansıması”, Ondokuz Mayıs Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Samsun 2014.
Telli, Ayşe Nur, “İngilizlerin Gözüyle İtalya’nın Türkiye’ye Yönelik Yaklaşım-
s ın

ları (1923-1945)”, Dumlupınar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,


Yüksek Lisans Tezi, Kütahya 2014.
Tüylü Turan, Esin, “İspanyol Basınında Türk Milli Mücadelesi”, Sakarya
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Temmuz 2019.
Yazıcı, Mine İlhan, “Cumhuriyetin İlk Yıllarında İngiliz Basını’nda Türkiye”,
ba

Dokuz Eylül Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü,


Yüksek Lisans Tezi, İzmir 2019.
ı
as
py Yeni kitap önerimiz
için karekodu
ko
telefon kameranıza
okutunuz.

Aynı karekod ile her hafta başka bir kitap


s ın
ba

You might also like