You are on page 1of 171

11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

SOSYAL PSİKOLOJİYE GİRİŞ I

DR. ÇAĞATAY ÇOKER

İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ AÇIK VE UZAKTAN EĞİTİM FAKÜLTESİ

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 1/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 2/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

İçindekiler

1. Tanım Ve Tar hçe

Grş
1.1. Sosyal Ps koloj Ned r, Ne İle Uğraşır?
1.2. Farklı Sosyal Ps koloj ler
1.3. Sosyal Ps koloj Tar h n n Özet
Bölüm Özet
Ün te Soruları

2. Sosyal Ps koloj de B r Çalışma Örneğ

2.1. Muza er Sher f Ve Grup Normu Deney


Bölüm Özet
Ün te Soruları

3. Sosyal Ps koloj de Kuram Ve Yöntemler

3.1. Kuram Ned r, Ne İşe Yarar?


3.2. Sosyal Ps koloj Alanındak Kuramları Değerlend rmek İç n Kullanab lecek Ölçütler
3.3. B l msel Araştırmanın Amaçları
Bölüm Özet
Ün te Soruları

4. Araştırma Yöntemler

4.1. Sosyal Ps koloj de Araştırma Yöntemler


4.2. Ver Türler , Ver Toplama Yöntemler

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 3/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bölüm Özet
Ün te Soruları

5. Sosyal Algı-Sosyal B l ş

5.1. G r ş
5.2. Brunsw ck’ n “algı Eğr s ”
5.3. Nesneler n Ve K ş ler n Algılanması Arasındak Farklar Ve Benzerl kler
5.4. Sosyal Algı Süreçler ne İl şk n Bazı Temel Tanımlar
Bölüm Özet
Ün te Soruları

6. Sosyal Algı Ve İzlen m Oluşturma

6.1. Konuşmanın Kel me Anlamı Dışındak Yönler nden Sızan İpuçları


6.2. Sözel Olmayan İpuçları
6.3. Ekman’ın Nöro-Kültürel Duygu Kuramı
Bölüm Özet
Ün te Soruları

7. Sosyal Algı: Sosyal Yükleme Ve Çıkarsama

7.1. Sosyal Çıkarsama Ve Yükleme


7.2. Jones Ve Dav s’ n Uygun Çıkarsamalar Kuramı
7.3. Kelley’n n Tek Gözlem Yapılan Duruma İl şk n Nedensell k Model
Bölüm Özet
Ün te Soruları

8. Sosyal Algı: Kelley’n n Anova (varyans Anal z ) Model

8.1. Kelley’n n Anova (analys s Of Var ance - Varyans Anal z ) Model


8.2. Nedensel Yüklemeler n Sonuçları: Duygusal Tepk ler, Yargılar, Davranışlar
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 4/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bölüm Özet
Ün te Soruları

9. Nedensel Yüklemelerde Yanlışlıklar Ve Yanlılıklar

Grş
9.1. Algıda Davranan-Gözleyen Farkı
9.2. Ş md k Ve Geçm ş Zamanla İlg l Algılar Arasındak Farklar
9.3. Temel Yükleme Yanılgısı
9.4. Kend n Kayırma Yanlılığı
9.5. Ben Merkezc Düşünce
9.6. Yanılgıların Yaşamsal İşlevler
Bölüm Özet
Ün te Soruları

10. B l şsel Kısayollar Ve Şemalar

10.1. Sosyal B l ş, 1970’ler Sonrası


10.2. B l şsel Kısayollar: Sezg sel Yöntemler
10.3. B l şsel Şemalar
Bölüm Özet
Ün te Soruları

11. K ş lerle İlg l Kalıplar

11.1. K ş lerle İlg l Kalıplar


11.2. B lg ler n Hang Kalıba Göre Değerlend r leceğ n Etk leyen Etmenler
11.3. Kalıpların Sonuçları
Bölüm Özet
Ün te Soruları

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 5/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

12. Benl k

Grş
12.1. Benl k Ve İl şk l Kavramlar
Bölüm Özet
Ün te Soruları

13. Benl ğ n Yapısı Ve Gel ş m

13.1. Benl ğ n Yapısı


13.2. Benl k Gel ş m
Bölüm Özet
Ün te Soruları

14. Kend n Anlama, Tanıma, Kend ne İl şk n B lg İşleme

Grş
14.1. Kend Davranışlarına İl şk n Çıkarsamalar
14.2. Benl k Kalıcılığı Ve Benl k Değ ş m
Bölüm Özet
Ün te Soruları

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 6/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

1. TANIM VE TARİHÇE

Giriş

Ps koloj b reye, sosyoloj se topluma odaklı b r b l m dalıdır. Ancak gündel k hayatta ne b rey yalnız ve tek
başına görürüz, ne de toplumu bütünlüğüyle drak eder z. Ömrümüzün çoğu küçük gruplar çer s nde geçer.
Bu sebeple nsanı en olağan şekl yle görmek ç n sosyal ps koloj gerekl d r.

1.1. Sosyal Psikoloji Nedir, Ne İle Uğraşır?

Sosyal ps koloj , y rm nc yüzyılın başında sosyoloj ve ps koloj dallarından doğan ve nsan-toplum l şk s n


nceleyen b r b l mdalıdır. Bazılarına göre k alanın kes şme noktası, d ğerler ne göre se her k alanla l şk l
ama farklı b r alandır (Jones, 1985). Sosyal ps koloj n n ortaya çıkışı, ps koloj n n ortaya çıkışıyla yaklaşık aynı
zamanda olmuştur; sosyoloj se daha esk b r daldır. Sosyal ps koloj konusunda lk yazarların bazıları
ps kolog, bazıları se sosyologdur.

Ne yazık k , sosyoloj ve ps koloj çok y geç nen b r ç değ ld r. Gergen’e (2008) göre ps koloj ve sosyoloj
farklı dünyaların b l mler d r (Gergen tab k bu sözcükler kullanmıyor). Temel ep stemoloj k soru olan “Nasıl
b leb l r z?” sorusuna ps koloj n n yanıtı “düşüncem zle”d r; sosyoloj n n yanıtı se “Ne b ld ğ m z bağlama
göre değ ş r, çünkü düşünce ve sözcükler durum ç nde anlam kazanır, bu nedenle durum çerçeves nde b lg
ed neb l r z” olmuştur. Başka b r dey şle, ps koloj ve sosyoloj n n temel parad gmaları farklıdır.

Sonuç olarak, sosyal ps koloj , k arada b r derede kalmıştır. Bu nedenle b rb r ne paralel gel şen, ama fazla
l şk s olmayan, farklı sosyal ps koloj ler oluşmuştur. Her tür alanı farklı tanımlamış, farklı sorular sormuş,
farklı konulara odaklanmıştır (House, 1977). Farklı tür sosyal ps koloj ler aynı konuyu çalıştığında b le konuya
yalnızca kend açılarından bakmış, d ğerler n n açısını göz önüne almamıştır. Zaman zaman farklı sosyal
ps koloj ler arasında let ş m gerekl l ğ ne değ n lm şt r (Bout l er, Roed & Svendsen, 1980; House, 1977;
Morgan & Schwalbe, 1990; Stephan & Stephan, 1985; Stryker, 1977; Turner, 1988). Bu dört bakış açısından üçü
sosyal ps koloj n n lk yıllarından ber vardır, sonuncusu 1970’l yıllardan sonra ortaya çıkmıştır.

1.2. Farklı Sosyal Psikolojiler

Ps koloj k Sosyal Ps koloj

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 7/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bu tür sosyal ps koloj de, her zaman olmasa da çoğu zaman, odak nsandır. İnsan odak olduğunda, nsanın
duygu, düşünce, algı ve davranışları ncelen r. Ps koloj k sosyal ps koloj , ps koloj n n genel nden büyük
ölçüde etk lenm şt r. Ps koloj bütün nsanların temelde benzer olduğunu kabul eder. Bu nedenle, ps koloj k
sosyal ps koloj , nsanın ç nde yaşadığı toplum ve kültürden etk lend ğ n yadsımamakla b rl kte, kültürel
farklılıklarla fazla lg lenmez. (1980’l yıllardan sonra güçlenen kültürler arası ps koloj akımı bu yaklaşıma b r
st sna oluşturur; bu akıma yer geld kçe değ neceğ m). Ps koloj k sosyal ps koloj , nsanın yakın çevres nden
ve çoğu zaman dak kalarla tanımlanan, yakın geçm ş nden nasıl etk lend ğ n , nasıl tepk ler verd ğ n nceler.
K ş ler arası farklılıklarla da lg len r. N tek m, alanın en öneml derg s sayılan derg n n adı ‘K ş l k ve Sosyal
Ps koloj Derg s ’d r (Journal of Personal ty and Soc al Psychology). Bu k ş l k vurgusunun b r neden
ps koloj k sosyal ps koloj n n b reyc l k değer ve felsefes n n egemen olduğu ABD’de gel şmes olab l r.

Sosyal ps koloj , nsanı l şk ler veya gruplar ç nde ele aldığında b le (her zaman olmasa da), çoğu zaman
k ş ye odaklanır. “Eş nden ayrılmak k ş y nasıl etk ler? L der ceza verd ğ nde grup üyeler nasıl tepk ver r?
İnsan bell b r let ye nasıl tepk ver r? Bell b r davranışı nasıl değerlend r r?” g b . Bu tür çalışmalarda l şk
yer ne k ş sel duygu ve davranışlar, grubun yapısındak değ ş kl kler yer ne de üyeler n b reysel tepk ler
ncelen r. Ps koloj k sosyal ps koloj de k ş hem neden hem sonuç olarak ele alınab l r, hatta k ş n n duygusu
neden, davranışı sonuç olarak düşünüleb l n r.

Ps koloj k sosyal ps koloj n n en fazla gel şt ğ ülke b reyc l k ( nd v dual sm) felsefes n n egemen olduğu
ABD’d r. Jones (1985), sosyal ps koloj n n ABD’de kırsal alandan çok büyük şeh rlerdek ün vers telerde
gel şt ğ n , çünkü geleneksel kırsal kes mde sosyal ps koloj n n düzen bozucu b r alan olarak görüldüğünü
söylemekted r. Ps koloj k sosyal ps koloj ‘ nsanı’ genelde Batılı (hatta Avrupa kökenl ABD’l ) yet şk n,
‘normal’ b rey olarak tanımlar. B rçok çalışmada bu ‘ nsan’ ABD’l ün vers te öğrenc ler d r. Ps koloj k sosyal
ps koloj n n ‘ nsanı’ genelde erkek olmakla b rl kte, 1970’l yıllardan sonra kadınların bazı açılardan farklı
olduğu kabul ed lm ş ve c ns yet farklılıkları da ncelenmeye başlanmıştır. Ps koloj k sosyal ps koloj ,
laboratuvar deney nden alan araştırmasına kadar b rçok araştırma yöntem nden yararlanır, ancak
laboratuvar deney le özdeşleşt r l r.

Sosyoloj k Sosyal Ps koloj (veya Ps koloj k Sosyoloj )

Bu tür sosyal ps koloj n n konusu toplumsal yapının k ş y nasıl etk led ğ d r. Weber’ n bu türün babası olduğu
söylen r. Weber, Protestan Etiği adlı çalışmasında, Protestan ahlakına göre nsanların çalışıp, zevk ç n para
harcamayıp, para b r kt rmeler gerekt ğ n , bu davranışın sermaye b r k m ne ve kap tal zm n gel ş m ne
neden olduğunu savunur. Bu düşünceye göre, farklı sosyal sınıfların farklı değerler vardır ve bu değerler ana
babaların çocuk yet şt rmeler ne yansır. Sonuçta toplum değ ş r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 8/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bu görüşten etk lenen McClelland başarı güdüsü kavramını gel şt rm ş ve gel şm ş ülkeler n gel şm şl kler n
bu güdüyle açıklamıştır (McClelland, 1961; McClelland, Atk nson, Clark & Lowell, 1953). McClelland’a göre
kap tal st toplumlarda çocuklar, başarı güdüsünü oluşturacak masallarla büyütülürler (fak r çocuk çalıştı
zeng n oldu g b ), bu masallarla büyüyen çocuklar başarı güdüsüne sah p olurlar ve bu güdüler n
gerçekleşt rmek ç n de çalışırlar. Toplumun çoğu çalıştığında se toplum kalkınır. Yazarlara göre az gel şm ş
ülkeler n sorunu, b reyler n n başarı güdüsünün düşük olmasıdır. Bu toplumların b reyler ne başarı güdüsü
aşılanırsa toplum da kalkınır. Bu açıklama kanımca aşırı derecede nd rgemec ve bas t b r açıklamadır;
toplumsal olayların b reysel açıklamaları bana hep ters gelm şt r. Ancak, bu görüşün toplumsal nançların
b reyler etk lemes bölümüne katılıyorum ve McClelland’ın toplum ve b rey arasında ç yönlü (da resel) b r
etk leş m savunduğuna d kkat çekmek st yorum.

Sosyoloj k sosyal ps koloj , “Farklı toplumsal kes mlerden gelen k ş ler arasında ne g b farklılıklar var? Benzer
konularda ne g b farklı duygu ve düşüncelere sah pt rler? Bell olaylar farklı kes mden k ş ler nasıl etk ler?”
g b sorular sorar (House & Mort mer, 1990; Morgan & Schwalbe, 1990; Turner, 1988). Yan , sosyoloj k sosyal
ps koloj , k ş lerle lg l sorular sormakla b rl kte, neden-sonuç l şk s nde neden olarak toplumsal yapıyı
görür, k ş sel farklılıklar se sonuçtur. Başka b r dey şle, k ş ler arası farklılıklar nsanların toplumsal yapıdak
konumlarından kaynaklanır. Sosyoloj k sosyal ps koloj , genelde büyük ölçekl alan araştırmalarından
yararlanır.

İmgesel Etk leş mc l k (Symbol c Interact on sm)

Bu tür sosyal ps koloj , k ş ler arası etk leş m sürec nde roller n, k ml kler n ve l şk kurallarının
oluşturulmasına odaklanmıştır. İnsanlar b rey olarak değ l, l şk ler veya l şk ler ağı çerçeves nde ele alınır.
İl şk ler, b r bakıma k ş ler n sürekl pazarlık ç nde b rb rler ne kend gerçekler n kabul ett rmeye ve
b rb rler n n gerçekler n öğrenmeye çalıştıkları bağlamlardır. İmgesel etk leş mc l ğ n konuları arasında
nsanların l şk ler ç ndek karşılıklı roller n nasıl tanımladıkları yer alır. Örneğ n, eşler n görev, hak ve
beklent ler n n nasıl olması gerekt ğ karı-koca l şk s çerçeves nde bel rlen r. İl şk sürec nde eşlerden her b r
kend tanımını eş ne kabul ett rmeye çalışırken eş n n tanımından da etk len r. Sonuçta, l şk her k eş n de
hem karı hem de koca tanımlarını değ şt r r. Bu süreç ç nde güç denges de öneml d r, genelde güçlü olanın
kend tanımını kabul ett rmes daha kolaydır.

İmgesel etk leş mc l ğ n lg lend ğ en öneml konulardan b r s ‘benl k’ konusudur. Cooley ve Mead’ n
yansıyan değerlendirme (reflected appra sal) ve ayna benliği (look ng glass self) kavramlarından kaynaklanan
çalışmalar, k ş n n kend n tanımlamasının çevres ndek k ş ler n görüşler nden nasıl etk lend ğ n
ncelem şlerd r. Bazı çalışmalar se toplumsal normların dışında sayılan k ş ler n k ml kler n nasıl
oluşturdukları, çevren n k ml k tanımlarını nasıl kabul ve/veya reddett kler , kend ler yle lg l gerçekler nasıl

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 9/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

sakladıkları veya sted kler nde nasıl açıkladıkları g b konular üzer nde durmuştur. İmgesel etk leş mc l k
genelde deneysel yöntem kullanmaz, b reysel vakalardan, bazen de alan araştırmalarından yararlanır (Farr,
1995; Lauer & Handel, 1977).

Toplumsal Yapısalcılık – Sosyal İnşacılık (Soc al Construct v sm)

Bu tür sosyal ps koloj , toplumsal gerçeğ n farklı zaman ve toplumsal kes tlerce hang amaçlarla ve nasıl
oluşturulduğunu nceler; örneğ n, “11 Eylül’de gerçekleşen New York k z kuleler saldırısı nasıl algılanıyor?”
veya “Türk ye’n n 22 Temmuz 2007 seç mler n n sonucu ne anlama gel yor?” veya “İnsanlar Ps kanal z’den ne
anlıyor?” Toplumsal yapısalcılığın varsayımı, toplumsal olay ve olguların b r tek anlamı olmadığı, toplumların
veya farklı toplumsal kes tler n kend geçm ş ve güncel gereks n mler ne göre bu olay ve olguları anlamaya
ve/veya kend ‘gerçekler n ’ başkalarına kabul ett rmeye çalıştıklarıdır. Bu akım genelde farklı let ş m
organlarının bell b r konuyla lg l yayınlarını nceler veya sıradan nsanlar, bell konularla lg l sorgular.
Pol t kacıların demeçler n nceley p bell b r soruna yaklaşımlarını topluma ben msetmek ç n ne g b
sunumlar veya benzetmeler yaptıklarını nceleyen çalışmalar da vardır. Bu yaklaşıma göre toplumsal
gerçekler bell amaçlarla farklı b ç mde oluşturulur; durum, amaç, var olan düşünce ve nanç s stemler ne
göre farklı gerçekler vardır. Yan , ‘gerçek’ hem farklı amaç ve koşullar sonucu ortaya çıkan b r sonuç, hem de
bell amaçlara h zmet eden b r araçtır (b r anlamda nedend r). Farklı gerçekler farklı tepk lere yol açar;
örneğ n, ABD’ce bel rlenen Irak’tak nükleer s lahlar ‘gerçeğ ’, savaş gerekçes olmuştur (Gergen, 1985; Gergen
& Şem n, 1990). (Halbuk böyle b r gerçek h ç var olmamıştır.)

1.3. Sosyal Psikoloji Tarihinin Özeti

Konu nsan-toplum l şk s olduğu ç n, sosyal ps koloj n n kapsadığı konular ve nceled ğ sorunlar da


toplumun geç rd ğ değ ş mlerden etk lenm şt r (Cartwr ght, 1979; Jones, 1985). Toplumun zaman zaman
önem kazanan göç, uyuşturucu, boşanma g b sorunları, geleceğe l şk n umut veya korkuları, sosyal
ps koloj n n çözmes gereken sorunları oluşturmuştur. Ancak; toplumsal olayların zamanları le bu olayların
yayınlanmış araştırmalarda etk ler n n görülmes arasında bell b r süre vardır. Toplumsal olayların sosyal
ps koloj yayınları üzer ndek etk ler n n görülmes yaklaşık 5-10 yıl alır (Ste ner, 1974). Sonuç olarak, sosyal
ps koloj n n tar h le gel şt ğ ülkeler n toplumsal tar hler arasındak l şk kolayca zleneb l r.

Sosyal ps koloj , Avrupa ve ABD’de eşzamanlı olarak doğup özell kle İk nc Dünya Savaşı’ndan 1970’l yıllara
kadar ABD’de gel şm şt r (Cartwr ght, 1979). ABD’n n Pur tan (‘çalış, çabala, b r kt r’ lkes n vurgulayan katı
ahlak görüş) Protestan ahlak değerler le, b reyc l k, erkek egemenl ğ , Avrupa kökenl ler kayıran seç c
eş tl k (select ve equal ty), özel mülk yet, kap tal zm ve poz t v sm lkeler sosyal ps koloj n n temel
sorunlarını bel rlem ş, toplumsal değ ş mdense toplumsal kalıcılığın çalışılmasına neden olmuştur
(Sampson, 1977). Avrupa, 1970’l yıllardan sonra atak yapmış, 1990’lı yıllardan sonra se Asya ses n
duyurmaya başlamıştır. B l m-toplum l şk s ne y b r örnek oluşturduğu ç n sosyal ps koloj n n tar h ne,
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 10/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

hang konuların hang dönemlerde önem kazandığını vurgulayarak, kısaca değ nmek st yorum. Bu bölümün
sonunda yer alan Tablo 1.1’de sosyal ps koloj n n değ ş k dönemler n n öneml k ş , kavram ve konuları
ver lm şt r.

B r nc Dünya Savaşı ve Sosyal Ps koloj

Savaşlar genelde sosyal ps koloj n n gel ş m ç n yararlı olmuşlardır (Farr, 1996). B r nc Dünya Savaşı b rçok
ülke g b ABD’y de etk lem şt r. ‘Keşfed ld ğ nden’ ber hep göç alan Amer ka’ya 18. yüzyılın sonlarında ve
B r nc Dünya Savaşı sonrasında çeş tl ülkelerden yoğun göçmen akını olmuş, sonuç olarak farklı ülkelerden
gelen nsanların b rl kte yaşama gereğ doğmuştur (Cartwr ght, 1979). O zamanlar ABD (Kızılder l ler n
ülken n gerçek halkı olduğunu h çb r zaman kabul ed lmed ğ nden), zaten b r göçmen ülkes olarak
görülüyordu ve farklı ülkelerden gelenler n ‘er me potası’ (melt ng pot) ç nde b rleşerek ‘Amer kalı’ denen
er y ğ oluşturduklarına nanılıyordu. Ancak, yakın geçm şte s nemalarda oynayan ‘New York sokakları’
f lm nde göster ld ğ g b , farklı ülkelerden ABD’ye göç edenler n b rb rler yle çok kolay anlaşamadıkları
görüldü ve farklı grupların b rb rler ne l şk n tutumlarını ölçme gereğ duyuldu. Bu nedenle kamuoyu
araştırmaları yapılmaya başlandı. Ancak, tutum ölçeb lmek ç n ölçek gerek yordu. Sonuç olarak değ ş k
türden tutum ölçekler gel şt r ld (bu ölçekler ‘Tutumlar’ bölümünde anlatacağım). Ölçek gel şt rme
çalıştırmaları sosyal ps koloj n n yöntem açısından gel şmes n sağladı. Bu dönemde gözlem yöntemler de
gel şt r ld ve sosyal ps koloj de deneysel yöntem kullanımı arttı (Bales & Strodtbeck, 1968; Jones, 1985).

B r nc Dünya Savaşı dönem nde sosyolog ve ps kologlardan oluşan b r ek p, Amer kalı Asker (Amer can
Sold er) çalışmalarını yürüttü. Bu çalışmalarda ABD’l askerler n çeş tl konulardak tutumları ve moraller n
etk leyen etmenler ncelend (Farr, 1995). Savaş, askerler n yetenekler ne göre b rl klere yerleşt r lmes
amacıyla Alfa ve Beta zekâ testler n n gel şt r lmes ne ve ölçek gel şt rme çalışmalarına katkıda bulundu. Bu
yıllarda yürütülen b r d ğer öneml çalışma da Thomas ve Znan eck ’n n (1958) Avrupa ve ABD’dek Polonyalı
köylüler üzer ne yürüttüğü çalışmadır. Bu çalışmada ABD’de çok kötü koşullarda yaşayan Polonyalı
göçmenler n durumlarından hoşnut oldukları görüldü. Araştırmacılar, bu şaşırtıcı bulgunun neden n n,
Polonyalı göçmenler n kend ler n ABD’de kend ler nden y koşullarda yaşayan k ş lerle değ l de Polonya’da
açlık çeken vatandaşlarıyla kıyaslamaları olduğu sonucuna vardılar. Bu sonuç günümüzde de öneml b r
kavram olan kıyaslama grubu (reference group) kavramını doğurdu. Kıyaslama grubu kavramının önem
otuzlu ve daha sonrak yıllardak çalışmalarda da belgelend . Newcomb’un (1965) ler c b r kız okulu olan
Ben ngton College’da yürüttüğü araştırma, nsanların kend ler n kıyasladıkları grupların değerler nden
etk lend kler n ve kıyaslama grubunun k ş n n ç nde yaşadığı grup olması gerekmed ğ n gösterd (Jones,
1985).

İk Savaş Arası Dönem

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 11/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Y rm l yılların sonunda ve otuzlu yıllarda ABD’de ve dünyanın b rçok yer nde ekonom k kr z vardı. Ancak,
ekonom k kr ze karşın sosyal ps koloj araştırmaları ç n bol madd kaynak bulunuyordu. Bu kaynağın neden
sosyal ps koloj araştırmalarının sorunları çözmeye yarayacak sonuçlar elde edeceğ ne olan nançtı. House
(2008), sosyal ps koloj n n ‘altın yılları’ olarak b l nen İk nc Dünya Savaşı önces ve sonrasında sosyolog ve
ps kologların ortak çalışmalar yaptığını, bu dönemde ABD’dek (görecel olarak) solcu başkan Roosevelt’ n
görüşler doğrultusunda toplumdak kötülüklerle savaşım yolu olarak sosyal ps koloj araştırmalarına
başvurulduğunu söylemekted r. Bu dönemde ABD’de egemen olan değerler nsanın ve toplumsal koşulların
eğ t mle değ şt r leb leceğ n varsayıyordu; bu nedenle sosyal ps koloj araştırmalarına yatırım yararlı
görülüyordu (Cartwr ght, 1979). Otuzlu yıllar sosyal ps koloj de grup çalışmalarının altın yıllarının başlangıcı
oldu. Bu yıllarda ver m artırmada grup normlarının önem anlaşıldı. Hawthorne fabr kası laboratuvarlarında
yürütülen endüstr ps koloj s alanındak lk çalışmalar se, grup normlarının çalışanların ver m üzer ndek
etk ler n gösterd (Cartwr ght & Zander, 1968). Muzafer Sher f’ n laboar koşullarında yürüttüğü araştırma
grup normlarının önems z ve anlamsız konularda b le (b r ışığın karanlıkta ne kadar hareket ett ğ )
kend l ğ nden ortaya çıktığını ve grubu oluşturan k ş ler değ şse b le varlığını sürdürdüğünü ortaya koydu
(Sher f, 1965).

İk nc Dünya Savaşı ve Sonrası: Sosyal Ps koloj n n Altın Yılları

Daha önce de değ n ld ğ g b , savaş genelde sosyal ps koloj ye, özell kle de grup alanına çok yaradı.
Cartwr ght (1979), sosyal ps koloj ye en fazla katkıda bulunan k ş n n H tler olduğunu söylüyor. Çünkü, savaş
hem sosyal ps koloj araştırmalarına parasal kaynak akıtılmasına, hem de çok sayıda öneml Yahud asıllı
sosyal ps koloğun ABD’ye yerleşmes ne neden oldu. Böylel kle, Watson’un görüşler doğrultusunda
davranışçılığın egemen olduğu ABD ps koloj dünyasına, Gestalt ve ps kanal t k görüşü savunan Avrupalı
Yahud ler g rm ş oldu. İnsanların b l şsel yönünü yok sayan, nsan-hayvan farkı gözetmeyen, hayvanların da
doğalarını d kkate almayan, aşırı nd rgemec b r görüşü savunan davranışçı akım, sosyal ps koloj n n
sorularına yanıt aramak ç n yeters zd . Gestalt ve Ps kanal t k görüştek göçmenler ABD Sosyal Ps koloj s ’ne
yen açılımlar sağladı.

Bu dönem n çalışmalarının b r özell ğ d s pl nler arası ek plerce yürütülmeler yd (Sewell, 1989). Bu dönem n
çalışmalarının başka b r özell ğ se b rçoğunun laboratuvar dışında gerçek yaşam koşullarında yapılmasıydı.
Bazı araştırmalar ş yerler nde mal üreten gruplarla, bazıları se ün vers te yurtlarında yaşayan öğrenc lerle
yürütüldü. Bu dönemdek çalışmalar kıyaslama grubu kavramını, grup normlarının önem n , ve normlara
uyumu vurguladı. Bu dev rde sosyal ps koloj tar h nde b rçok çalışmaya yol açan Fest nger aslında pek de
yen olmayan ve Polonyalı Köylü araştırmasının açıklayıcı kavramı olan toplumsal kıyaslama (soc al
compar son) kavramını öne attı (Fest nger, 1950). Fest nger’e göre, k ş ler kend yetenekler n veya

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 12/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

durumlarını anlamak amacıyla kend ler n kend ler ne benzer k ş lerle kıyaslarlar. Fest nger’ n bu savını
desteklemek amacıyla çeş tl çalışmalar yürütüldü. (Daha sonrak yıllarda toplumsal kıyaslamanın farklı
amaçlarla da yapılab leceğ ve farklı türden toplumsal kıyaslamalar olduğu ortaya çıktı).

Bu dönemde, savaş neden yle, propaganda çalışmaları da önem kazandı. Lumsda ne’ n (1984) dey m yle,
“Pearl Harbour’a atılan bombaların dumanı havadan kalkmadan”, ABD halkını savaşın gerekl l ğ ne
nandırmaya yönel k çalışmalar başlatıldı. 1950’l yıllarda tutum çalışmaları da önem kazandı. Savaş
yıllarında yürütülen propaganda çalışmaları ‘k m, k me ne söylüyor’ (who says what to whom) yaklaşımı
doğrultusunda b r d z araştırmaya yol açtı (Hovland, Jan s & Kelley 1953). Aynı zamanda Sher f de bu alanda
günümüzde hâlâ geçerl l ğ n sürdüren Toplumsal Yargı Kuramı’nı (Soc al Judgement Theory) ortaya attı ve
kuramı destekleyen araştırmalar yürüttü.

1950’l Yılların Sonu ve Altmışlar: Mutlu, Gururlu ABD, Soğuk Savaş ve Sıkıcı, Yapay Sosyal Ps koloj

Savaştan sonra ABD, Marshal planını yürürlüğe koydu, yaşlı ve yaralı Avrupa’nın yaralarını sarmasına yardım
ett , Bu arada soğuk savaş başladı ve esk müttef k Rusya düşman oldu. 1950’l yıllarda Kore savaşına karşın
ABD genelde yaşamından memnundu. Savaş sonrası bebek patlaması yaşandı.

1950’l yılların sonuna doğru çok öneml üç k tap yayınlandı. Bunlardan b r s He der’ın İnsanlar Arası İlişkiler
Psikolojisi k tabı (Psychology of Interpersonal Relat ons, 1958) d ğer se Th baut ve Kelley’n n Grupların
Sosyal Psikoloji’s (The Soc al Psychology of Groups, 1959) adlı k tabıydı. He der’ n k tabı daha sonraları
sosyal ps koloj y yıllarca oyalayacak k kuramsal çerçeven n temel n attı. K tapta vurgulanan denge lkes
1960’lı yılların sonuna kadar tutum ve nsanlar arası l şk ler alanlarında etk l oldu. İler de görüleceğ g b ,
denge lkes nsanların dengel durumlardan hoşlanıp denges z durumlardan rahatsız oldukları varsayımına
dayanıyordu. Bu varsayıma göre nsanlar, arkadaşları b rb r nden hoşlandığı zaman veya arkadaşları y b r ş
yaptıklarında rahat ed p arkadaşları b rb rler n sevmed ğ nde veya arkadaşları fena b r ş yaptıklarında
rahatsız oluyorlardı. Benzer b r b ç mde hoşlandıkları veya güvend kler b r k ş b r ürünü methederse o
ürünü alma olasılıkları artıyordu.

Denge lkes ABD’de çok tuttu ve bu lkeye dayanan b rb r nden az farklı değ ş k kuramlar üret ld . Denge
kavramına dayanan bu kuramlar a les tutarlılık kuramları (cons stency theor es) olarak adlandırılmıştır. Bu
kuramların yol açtığı çalışmalarda genelde nsanlara dengel ve denges z durumlar ver l p durumları
değerlend rmeler sten yor veya b r üçgen n k öğes ver l p üçüncüsünü tahm n etmeler talep ed l yordu
(“Ayşe Fatma’yı sev yor, Fatma Zeynep’ sev yor, sence Ayşe Zeynep’ sev yor mu?” g b ). Bu çalışmalar son
derece yapay koşullarda ve mantık b lmeceler b ç m nde yapılıyordu. Bütün bu yapay koşullara karşın
kuramların doğrulanmadığı da oluyordu. Örneğ n, nsanlar kend ler n beğenmeseler b le eleşt r lmekten
hoşlanmıyor, k erkek aynı kadını sev nce nsanlar mutlu olmuyordu. Kuram desteklenmed ğ nde yen
açıklamalar ve kuramcıklar gel şt r l yordu.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 13/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

1970’ler: V etnam Savaşı, Öğrenc Olayları ve Sosyal Ps koloj ’de Kr z

1960’lı yıllarda ABD, V etnam savaşının ç ndeyd . Bu yılların sonlarına doğru ünlü 68 kuşağı b rçok Batılı
ülkede (ve Türk ye’de) var olan düzen eleşt r yordu. ABD’de bu yıllarda yoğun öğrenc hareketler oluyordu.
Ülkede genel b r özeleşt r ortamı vardı. (Bazılarına göre bu yıllar sosyal göstergeler açısından (c nayet,
nt har, boşanma vs. oranları) ABD’n n altın yıllarıydı.) Bu ortam sosyal ps koloj y de etk led . Bu yıllarda
sosyal ps koloj kuramsal, çer k, et k ve yöntem açılarından eleşt r ld . Öneml b r tartışma konusu sosyal
ps koloj n n k ml ğ yle lg l yd . Bu dönemde sosyoloj ve ps koloj n n çocuğu olan sosyal ps koloj n n b r
toplumsal b l m m yoksa fen b l m m olduğu tartışılıyordu. (Sosyal ps koloj n n bu k ml k sorunu zaten
doğumundan ber vardı). 1990’da Kelley, ‘marj nal’ olarak n teled ğ sosyal ps koloj n n, bu özell ğ neden yle
gen ş çaplı b r kuram gel şt remed ğ n , değ ş k amaçlar arasında bocaladığını, kr zler yaşadığını, kend
kend nden nefret ett ğ n , ve sosyal ps kologların b rb rler n küçümsey p eleşt rd ğ n söylem şt r.

Sosyal ps koloj dek kr z n en öneml eleşt rmenler nden b r s Gergen d . Gergen, ünlü Tarih Olarak Sosyal
Psikoloji (Soc al Psychology as H story, 1973) başlıklı makales nde, sosyal ps koloj n n b r sosyal b l m
olduğunu ve bu nedenle doğa b l mler nden farklı olarak toplumsal olaylardan etk lend ğ n savundu.
Gergen’e göre, sosyal b l mler n bulguları, yayınlandıkça toplumu (yan b l m n konusunu) değ şt r r; bu
nedenle sosyal ps koloj n n zaman ç nde değ şmeyecek kuramlar üretmeye çalışması anlamsızdır. Sosyal
ps koloj , fen b l mler g b kuram üret p sınayacağına toplumsal sorunlarla lg lenmel d r. Gergen’ n d ğer b r
eleşt r s se sosyal ps koloj n n kavramlarının ‘nesnel’ kavramlar olmayıp ‘değer yüklü’ (value laden)
kavramlar olduğuydu. Yan Gergen, sosyal ps koloj n n ‘nesnell k’ dd asını redded yordu. Üstel k, Gergen,
kavramların ‘değer’ n n de zaman ç nde değ şt ğ n savunuyordu. (Yakın tar h m zde ‘m ll yetç l k’ kavramının
anlam ve değer ndek dalgalanmalar düşünülürse Gergen’ n savı daha kolay anlaşılab l r). Bu dönemde
sosyologlar da sosyal ps koloj y eleşt r yordu. Harré ve Secord (1972), sosyal ps koloj n n poz t v st
parad gmasını, çalışmaların yapaylığını ve anlamsızlığını, sosyal b l me yaraşmayan varsayımlara
dayanmasını eleşt r yorlardı.

Son Otuz Yıl

Son otuz yıldak gel şmeler çok kabaca özetleyecek olursak, ABD’de b l şsel sosyal ps koloj yaklaşımı,
Avrupa’da Toplumsal Kimlik Kuramı egemen görünüyor. Ancak bu durum başka yaklaşımlara yer ver lmed ğ
anlamına gelm yor. Son yıllarda Asya ve Avustralya da sosyal ps koloj alanında adını duyurdu. Bu arada
1970’l yılların sonlarında başlayan ve 80’lerden sonra güçlenen kültürler arası ps koloj de sosyal ps koloj y
etk lemey başarmış durumda. Bu başarının b r neden ABD ün vers teler nde çok sayıda Asya kökenl
araştırmacı/öğrenc olması ve ABD’de Avrupa kökenl ler n azınlık konumuna geçm ş olmaları olab l r. Yan
ABD’de başka ırk ve kültürlerden olanları görmemek esk s kadar kolay değ l. Günümüzde ABD’de yayınlanan
ders k taplarında b le, ABD dışındak ülkelerdek nsanların farklı algı ve düşünce b ç mler olduğuna

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 14/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

değ n l yor, farklı ülke nsanlarının farklı değer ve davranışlarından söz ed l yor. Göçmen ve azınlık konuları
özell kle Avrupa’da ele alınıyor. House’a (2008) göre, 1990’lı yıllardan sonra ABD yönet m b reysel özgürlük ve
p yasa ekonom s le sorunları çözemeyeceğ n anladı, bu nedenle ABD sosyal ps koloj s ç n umut ışığı
göründü. Sonuç olarak 2000’l yıllarda sosyal ps koloj canlı ve heyecanlı. Özell kle Avrupa’da (Hollanda başta
olmak üzere) toplumsal konularla uğraşan b r sosyal ps koloj gel şmekte.

Bölüm Özeti

Sosyal ps koloj , y rm nc yüzyılın başında sosyoloj ve ps koloj dallarından doğan ve nsan-toplum l şk s n


nceleyen b r b l mdalıdır. B rb r ne paralel gel şen, ama b rb r yle fazla l şk s olmayan, farklı sosyal ps koloj
yaklaşımları oluşmuştur. B rb r nden farklı bakış açılarına sah p bu alanlar: Ps koloj k sosyal ps koloj ,
sosyoloj k sosyal ps koloj , sembol k ( mgesel) etk leş mc l k ve toplumsal yapısalcılık (sosyal nşacılık) olarak
sınıflandırılab l r.

Ps koloj k sosyal ps koloj , ps koloj alanı çer s nde ortaya çıkmıştır ve çalışma nesnes b reyd r. 1980’lere
değ n bu kanat, toplumsal ve kültürel bağlamı göz ardı etmemekle b rl kte merkez ne almaz. İnsanı, l şk ler
veya gruplar ç nde ele aldığında b le, çoğu zaman k ş ye odaklıdır. (B reyler sevd kler b r s n n kaybına nasıl
tepk ver r? Hang tutumlara ya da k ş l k yapısına sah p b reyler, kaygı ver c durumlarla daha y baş eder ya
da bu t p durumlarda daha başarılı olurken hang s kaygıyla baş etmede yeters z kalır ya da kaygı
bozukluğuna daha mey ll d r?)

Sosyoloj k sosyal ps koloj se toplumsal yapının k ş y nasıl etk led ğ le lg len r. Örneğ n hang yapısal,
ekonom k, toplumsal, kültürel ve tar hsel bağlamın k ş lerde kaygı bozukluğuna yol açtığı sorusunu sorab l r.

İmgesel (sembol k) etk leş mc l k, k ş ler arası etk leş m sürec nde roller n, k ml kler n ve l şk kurallarının
nasıl oluşturulduğuna odaklanmıştır. Çalışma nesnes , l şk ler veya l şk ler ağı çerçeves nde ele alınır. Bu
bakış açısına göre örneğ n, romant k b r l şk çer s nde bulunan k k ş n n roller b r n n d ğer yle kurduğu
etk leş mde ve bu etk leş mdek güç l şk s nde gözlemlen r.

Sosyal nşacılık (ya da toplumsal yapısalcılık), toplumsal b r gerçeğ n farklı zaman ve toplumsal kes tlerce
hang amaçlarla ve nasıl nşa ed ld ğ n nceler. Bu bakış açısına göre gerçekl k toplumsal olarak ve k ş ler
arasındak etk leş mde nşa ed lmekted r. Buna göre örneğ n erkekl ğ n ya da kadınlığın doğası çalışılab l r
şeyler değ ld r. Toplumsal olarak erkekl ğ veya kadınlığı nasıl nşa ett ğ m z ve bel rl grup, sosyal sınıf veya
toplumsal kes tlere a t k ş lere göre erkekl ğ n veya kadınlığın ne g b anlamlar taşıdığını çalışır.

Sosyal ps koloj , Avrupa ve ABD’de eşzamanlı olarak doğmuştur. I. Dünya Savaşında asker personel
sınıflandırmak ve ordu ver ml l ğ n arttırmak ç n ht yaç duyulan ölçekler n gel şt r lmes ş nde kend s n
spatlamış, aynı zamanda ABD’ye göç eden kalabalıkların sınıflandırılmasına ve k m n hang t p şlerde daha
“faydalı” olacağı hususundak ayrıştırmalara katkıda bulunmuştur. 1930’larda k savaş arasındak dönemde,

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 15/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

sanay leşm ş ve ser üret m b ç mler yle çalışan endüstr n n ht yacı üzer ne nsanların daha ver ml
çalışab lmeler n sağlamaya yönel k grup normu çalışmaları ön plana çıkmıştır. II. Dünya Savaşında se
propaganda ve etk ley c let ş m araçları üzer ne yapılan çalışmalar se nsanların nasıl etk leneceğ n n ve
daha önce yapmayı tahayyül etmed kler şeyler yapmaya nasıl yönlend reb leceğ n n b lg s n üretm şt r. Aynı
zamanda savaş neden yle Avrupa’dan ABD’ye göç etmek zorunda kalan Yahud ler, ABD’dek şlevselc
ps koloj y ps kanal z, Gestalt g b ekollerle zeng nleşt rm şt r. 1950’lerle b rl kte II. Dünya Savaşında yaşanan
tahr batın sarılması dönem nde ABD – Sovyetler B rl ğ arasında ortaya çıkan soğuk savaşla b rl kte denge
kuramlarının ortaya çıkışına şah t oluyoruz. 1970’lerle b rl kte V etnam savaşı ve öğrenc hareketler n n
oluşturduğu eleşt rel pol t k ortamda Sosyal Ps koloj ’n n de b r alan olarak et k, çer k, yöntem ve kuram
açılarından eleşt r ld ğ n görüyoruz. Bu dönemde ortaya çıkan tartışmaların katkısıyla sosyal ps koloj
alanında çalışan b r çok ps kolog toplumsal problemler , bu problemlere daha fazla maruz kalan kes mler n
leh ne çözeb lmek umuduyla çalışma konusu olarak almaya başlamıştır. (Örneğ n toplumsal c ns yet ve kadın
hakları, azınlıklar ve azınlık hakları, göç g b meseleler sosyal ps koloj n n çalıştığı öneml konular hal ne
gelm şt r.

Kaynakça
(Hortaçsu, Nuran (2012) En Güzel Ps koloj Sosyal Ps koloj . İmge Yayınları (sf. 21-65))
Bales, R. F. and Strodtbeck, F. L. (1968) Phases n group problem solv ng. The Journal of Abnormal and Soc al
Psychology, 46, 485-495.
Bout l er, R. G., Roed, J. C. & Svendsen, A. C. (1980) Cr ses n the two soc al psycholog es: A cr t cal compar son.
Soc al Psychology Quarterly, 43, 5-17.
Cartwr ght, D. (1979) Contemporary soc al psychology n h stor cal perspect ve. Soc ometry, 42, 82-93.
Cartwr ght, S. E. & Zander, A. (1968a) Or g ns of group dynam cs. S. E. Cartwr ght & A. Zander (Ed.) Group
Dynam cs (2nc ed.) (3-21) New York: Harper and Row Publ shers.
Farr, R. M. (1996) The roots of modern soc al psychology 1872-1954. Oxford: Blackwell.
Fest nger, L. (1950). Informal soc al commun cat on. Psycholog cal Rev ew, 57, 271-282.
Gergen, K. J. (1973) Soc al Psychology as h story. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 26, 309-320.
Gergen, K. J. & Sem n, G. R. (1990). Everyday understand ng n sc ence and da ly l fe. Sem n, G. R. & Gergen, K. J.
(Ed.) Everyday Understand ng (3-18). London: Sage.
Gergen, K. J. (2008) On the very dea of soc al psychology. Soc al Psychology Quarterly, 71, 331-337.
Harré, R. & Secord., P. F. (1972) The explanat on of soc al behav or. Oxford: Blackwell.
House, J. S. (1977) The three faces of soc al psychology. Soc ometry, 40, 161-171.
House, J. S. & Mort mer, J. (1990) Soc al structure and the nd v dual: Emerg ng themes and new d rect ons.
Soc al Psychology Quarterly, 53, 2, 71-80.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 16/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

House, J. S. (2008) Soc al Psychology, Soc al Sc ence, and econom cs: Twent eth century progress and problems,
Twent eth Century Prospects. Soc al Psychology Quarterly, 71, 232-256.
Hovland, C. I., Jan s, I. L. & Kelley H. H. (1953) Commun cat on and Persuas on: New Haven, CT: Yale Un vers ty
Press.
Jones, E. E. (1985) Major developments n Soc al Psychology dur ng the past f ve decades. G. L ndzey & E.
Aronson (Ed.) Handbook of Soc al Pschology (3.ed.), 2. (47-107) New York: Random House.
Kelley, H. H. (1990) The proper study of soc al psychology. Soc al Psychology Quarterly, 63, 3-15.
Lauer, F. & Handel, W. (1977) Soc al Psychology. The theory and Appl cat on of Symbol c Interact on sm. Boston:
Houghton M l n Company.
McClelland, D. C. (1961) The ach ev ng soc ety. Pr nceton: Van Nostrand.
McClelland, D. C., Atk nson, J. W., Clark, R. A. & Lowell, E. L. (1953) The ach evement mot ve. Pr nceton: Van
Nostrand.
Morgan, D. L. & Schwalbe, M. L. (1990) M nd and self n soc ety: l nk ng soc al structure and soc al cogn t on.
Soc al Psychology Quarterly, 53, 148-164.
Newcomb, T. M. (1965) Att tude development as a funct on of reference groups: The Benn ngton study. H.
Prohansky & B. Se denberg (Ed.). Bas c Stud es n Soc al Psychology, (215-225). New York: Holt, R nehart and
W nston.
Sampson, E. E. (1977) Psychology and the Amer can Ideal. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 35, 767-
782.
Sewell; W. H. (1989) Some reflect ons on the golden age of nterd sc pl nary soc al psychology. Soc al Psychology
Quarterly, 52, 88-97.
Ste ner, I. D. (1974) Whatever happened to the group n soc al psychology? Journal of Exper mental Soc al
Psychology, 10, 94-108.
Stephan, C. W. & Stephan, W. (1985) Two Poc al Psycholog es. İll no s; Dorsey.
Stryker, S. (1977) Developments n ‘two soc al psycholog es’: Toward an apprec at on of mutual relevance.
Soc ometry, 40, 145-160.
Thomas, W. I. & Znan eck , F. (1958) The Pol sh peasant n Europe and Amer ca, by New York: Dover Publ cat ons,
[1958] (d g tal general collect on).
Turner, R. T. (1988) Personal ty n soc ety: Soc al Psychology’s contr but on to soc ology. Soc al Psychology
Quarterly, 51, 1-10.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 17/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. Aşağıdak lerden hang s k ş y , k ş l k ve tutumlarını merkez ne alırken, kültürel ve toplumsal


etk y göz ardı etme eğ l m nde ps koloj alanı çer s nde ortaya çıkmış sosyal ps koloj
yaklaşımıdır?

A) ps koloj k sosyal ps koloj

B) sosyoloj k sosyal ps koloj

C) sembol k ( mgesel) etk leş mc l k

D) sosyal nşacılık (toplumsal yapısalcılık)

E) h çb r

2. Aşağıdak lerden hang s sosyoloj alanında ortaya çıkan ve toplumsal yapının k ş üzer ndek
etk s n araştıran sosyal ps koloj yaklaşımıdır?

A) ps koloj k sosyal ps koloj

B) sosyoloj k sosyal ps koloj

C) sembol k ( mgesel) etk leş mc l k

D) sosyal nşacılık (toplumsal yapısalcılık)

E) h çb r
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 18/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

3. Aşağıdak lerden hang s k ş ler arası etk leş m sürec nde roller n, k ml kler n ve l şk
kurallarının nasıl oluşturulduğuna odaklanmış sosyal ps koloj yaklaşımıdır?

A) ps koloj k sosyal ps koloj

B) sosyoloj k sosyal ps koloj

C) sembol k ( mgesel) etk leş mc l k

D) sosyal nşacılık (toplumsal yapısalcılık)

E) h çb r

4. Aşağıdak lerden hang s toplumsal b r gerçeğ n farklı zamanlarda ve toplumsal kes mler
tarafından hang amaçlarla ve nasıl nşa ed ld ğ n nceleyen sosyal ps koloj yaklaşımıdır?

A) ps koloj k sosyal ps koloj

B) sosyoloj k sosyal ps koloj

C) sembol k ( mgesel) etk leş mc l k

D) sosyal nşacılık (toplumsal yapısalcılık)

E) h çb r

5. Aşağıdak lerden hang s sosyal ps koloj n n gel şmes nde rol oynayan faktörlerdend r?

A) savaşlar
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 19/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

B) göç

C) ser üret m ve sanay leşme

D) kap tal st ekonom k yapının tüket c ht yacı

E) heps

CEVAP ANAHTARI

1. a 2. b 3. c 4. d 5. e

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 20/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

2. SOSYAL PSİKOLOJİDE BİR ÇALIŞMA ÖRNEĞİ

2.1. Muzaffer Sherif ve Grup Normu Deneyi

Hak kat ned r? Muza er Şer f’ n norm oluşumu üzer ne olan araştırmasının ardındak bu n ha soru,
otok net k yanılsamayı kullanarak yaptığı bu araştırmanın bugün hala 1935’te lk yayınlandığında olduğu
kadar güncel olmasının da neden d r. En bas t fadelerle Şer f, nsanların dünyadak bel rl görüşler nasıl
doğru olarak görmeye vardığını anlamaya ve d ğer nsanların bu süreçte oynadığı kr t k rolü göster p anal z
etmeye çalıştı.

F lozoflar, şa rler ve b l m nsanları yüzyıllardır hak kat ve gerçekl k problemler yle mücadele etm ş; en
sonunda, anlayışımızın ‘gerçekl ğ’e daha fazla yaklaşmasıyla dünyanın daha y b r yer olacağına kanaat
get rm şlerd r. Bununla b rl kte, gerçekl ğ n ne olduğuna da r katı deneyselc b l msel bakışın yanı sıra en az
k alternat f görüş bulunmaktadır. Bunlardan b r nc s , d n nancın gerçekl ğe rehber olarak b l me üstün
geleb leceğ düşünces üzer ne kurulmuştur. Şer f’ n güçlü b r şek lde savunduğu d ğer görüşe göre gerçekl k
ve dolayısıyla hak kat, anlayab ld ğ m z kadarıyla esasında b r nşadır. Üstel k Şer f, gerçekl ğ n; onu
algılamak ç n bey n ve duyularımıza ht yaç duymamız dolayısıyla bas tçe b r ps koloj k yapı olarak
görülemeyeceğ n ; algılarımızı anlamlandırmak ç n sosyal çerçeveye ht yaç duymamızdan ötürü bunun
daha z yade sosyal ps koloj k b r yapı olduğunu savunmuştur.

Otok net k etk , tamamen karartılmış b r ortamdak ışık beneğ n n, kend l ğ nden hareket ed yormuş zlen m
uyandırdığı b r yanılsamadır. Bu fenomen, lk defa karanlık gecelerde yıldızları gözlemleyen astronomlar
tarafından fark ed lm ş ve y b l nmekted r. B r k ş ye karanlık b r odada b r ışık beneğ tekrarlı şek lde
göster ld ğ nde, özell kle gözlemc kend s n n ışığa olan uzaklığını kest rem yorsa ışık her sefer nde
düzens zce hareket ed yormuş g b görünür. Gerçekten de gözlemc , arkası olmayan b r sandalyeye
oturulduğunda, uzamdak duruşu konusunda dah bel rs zl k h ssedeb l r (çünkü yaslanab leceğ b r referansı
yok d kkat ed n). Şer f bu yanılsamayı nsanların herhang b r referans çerçeves yokluğunda uyaranı nasıl
anlamlandırdığını çalışmak ç n kusursuz b r araç olarak tanımlamıştır.

Şer f OKY’y b rkaç soruyu araştırmak ç n kullandı. B r nc s , nsanlar tamamen bel rs z b r uyaranı nasıl
anlamlandıracaktı? En azından bazı durumlarda doğru olacağını umarak rastgele ya da düzens z yargılarda
mı bulunacaklardı yoksa yargıda bazı s stemat k yaklaşımlar mı ortaya çıkacaktı? İk nc s , k b reyden aynı
uyaranı değerlend rmeler stend ğ nde bu yanılsamaya l şk n farklılaşan algıları daha da fazla rastlantısallık
ve kargaşayla mı sonuçlanacaktı yoksa yargı ç n b r şek lde koord nel b r s stem m üreteceklerd ?

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 21/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Üçüncüsü, böyle b r s stem n kurulduğunu varsayacak olursak; bu s stem n, bel rl lg l b reyler n varlığının
ötes nde de b r yaşamı olab lecek m yd ? Başlangıçta bu s stem gel şt renler ayrıldıktan sonra b le s stem,
grupta varlığını sürdürecek m yd ? Ve nsanlar bu bağlamı terk ett kler nde b le bu yargı s stem n kullanmaya
devam edecekler m yd ?

Şer f’ n deneyler Columb a Ün vers tes Ps koloj Laboratuarı’nda bulunan karanlık b r odada gerçekleşt r ld .
Bugünün standartlarına göre bu deneyler oldukça bas t sayılırdı (tekn k detaylar ç n; bkz. Şer f, 1935). Heps
ün vers te öğrenc s olmak üzere; b reysel deney 19 erkek katılımcıyı ve grup deneyler (gerçekten de sadece
k koşuldan barett ) 40 erkek katılımcıyı çermekteyd .

Ekran, (deneyc tarafından kontrol ed len) kapaklı, metal b r ışık kutusu (ışık beneğ n gösteren c haz) ve
kronometreden oluşan n speten bas t c hazlar kullanılarak ışık beneğ her denemede k san yel ğ ne
katılımcılara göster ld . 18 ayak uzakta, önler nde mors alfabes n n olduğu b r masada oturan katılımcılara
aşağıdak yönerge ver ld :

“Oda tamamen karardığında s ze HAZIR şaret n vereceğ m ve sonra ışık beneğ n göstereceğ m. Kısa süre
sonra ışık hareket etmeye başlayacak. Işığın hareket ett ğ n görür görmez, tuşa basın. B rkaç san ye sonra
ışık kaybolacak. Sonrasında bana ışığın ne kadar hareket ett ğ n söyley n. Tahm nler n z mümkün
olduğunca doğru yapmaya çalışın.

Katılımcının, ışığın hareket etmeye başladığını şaret ett ğ noktadan t baren ışık k san ye göster ld kten
sonra kapak kapatıldı ve katılımcılar tahm nler n nç ya da nç n küsuratı olarak yüksek sesle söyled ler.
Deneyc , yanıtları her deneme ç n b r sayfa çev rerek (karanlıkta) not de er ne kaydett . Bu prosedür 100
yargı ç n tak p ed ld .

B reysel deneyde katılımcılar peş peşe k gün laboratuara geld ve alıştırmayı tekrarladı. B r nc oturum
sürec sırasında her b r k ş n n kend değer aralığını ve medyanını oluşturduğu ve sonrak k oturumda bu
medyanı, medyanın etrafındak değ ş m azaltacak şek lde sürdürdüğü bulundu. Bunun üzer ne Şer f’ n
dd ası şöyleyd :

B reyler herhang b r d ğer karşılaştırma standardının yokluğunda hareket algıladıklarında, kend ler ne özgü
aralık çer s nde öznel olarak b r ölçü aralığı ve nokta (standart veya norm) oluştururlar… Norm, tecrübe
ed len her b r ardışık hareket n karşılaştırıldığı ve yargılandığı b r referans noktası olarak h zmet görür (1936:
96, or j nal ndek vurgu).

Burada öneml olan nokta, b reyler n kend haller ne bırakıldığında hüküm vereb lmek ç n kend referans
çerçeveler n üretmeler yd . B r başka fadeyle, kes n olmayan ve bel rs z b r durumda h çb r norm
bulunmuyorsa b reyler, yargılarının referans veya dayanak noktası olan b r norm üret rler. Aslında Şer f,
normu tek b r yargı ya da ölçektek tek b r nokta olarak değ l de daha z yade referans çerçeves ne ek olarak

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 22/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

mod ve medyan noktası olarak görmekteyd . Farklı b reyler kend haller ne bırakıldığında farklı normlar
üretm ş ve onları oluşturduktan sonra peş peşe gelen durumlarda tekrar kullanmıştır. Bu bağlamda Şer f şu
yorumu yapmıştı:

“Organ zasyonun ana karakter st ğ n oluşturururken çsel faktörler n hâk m rol üstlenmes ne mkan tanımak
ç n sınırlar dah l nde b lerek, dışsal faktörler n yeter nce değ şken olduğu b r uyaran durumu seçt k. Bu, b ze
b reyler n gruptak deney m n n, yalnız oldukları zamank deney mlerden farklılaşan herhang b r tutarlı
sonucun gruptak etk leş mler n n b r şlev olduğunu söylemeye olanak vermekted r”(1936: 98).

Grup sürec n n b reysel süreçler n toplamına nd rgenemeyeceğ ve aslında grup sürec n n b reyler artık
grupta olmadığında b le onları etk lemeye devam edeb leceğ ; Şer f’ n er şmek sted ğ esas nokta olmuştur.

Bu sonuncu düşüncey test etmek ç n grup deneyler , denk düzenekl k aşamayı çermekteyd . Katılımcılar
ya lk oturumu tek başlarına ve sonrak üç ardışık oturumu k ya da üç k ş l k grubun üyes olarak ya da lk üç
oturumu grupların üyes olarak ve f nal oturumunu tek başlarına tamamladılar. Grup oturumları,
katılımcıların deneyc ye k m n yanıt verd ğ n b ld rmeler ç n b r s nyal s stem n gerekt rmekteyd (Şer f,
katılımcıların seçt kler herhang b r sırada yanıt vermeler ne müsaade etm şt ).

Sonuçlar büyük ölçüde tutarlıydı. Deneye tek başına başlandığında, lk oturumda ışığın hareket ne yönel k
oldukça farklı olan tahm nler k nc oturumda (grup olarak yargılarda bulunulduğunda) hızlıca b rb r ne
yaklaştı ve ardışık oturumlarda bu yakınlaşma devam ett . Deneye grup olarak başlandığında se yakınlaşma
lk oturumda hızlıca gerçekleşt , gelecek k grup oturumunda sab t kaldı ve sonrasında katılımcılar f nal
oturumunda yalnız başına yargıda bulunduğunda da devam ett .

Sher f’ n elde ett ğ b r üçüncü bulgu se, grupta oluşturulan standardın, daha sonrada denekler tarafından
kullanılmaya devam ed lmes d r. Bu ortak normun etk s çok güçlüdür. Denekler 1 yıl sonra yalnız başlarına
deneye tekrar alındıklarında bu ortak standardı kullanmaya devam etm şlerd r (Kağıtçıbaşı, 2015)

Sher f’ n deney b ze şunları göstermekted r:

1. Gerçekl k bel rs zse ve b r referansımız yoksa, b r referans noktası oluşturur ve bu referansı gerçeğ
sab tlemek üzere kullanırız.

2. Grup hal ndeyken bu referansı b rl kte üret r ve gerçeğ sab tlemek üzere b r grup normu oluştururuz.

3. Grup hal nde sab tled ğ m z gerçekl ğ tek başımızayken kullanmaya devam eder z.

Bölüm Özeti

Muza er Şer f (Başoğlu) (1906-1988) sosyal ps koloj n n kurucuları arasında yer almış, göç ett ğ ABD’de norm
oluşumu le lg l yaptığı özgün deneysel çalışmalar günümüzde sosyal etk alanında yapılmış en öneml
klas k çalışmalar arasında kabul ed lmekted r.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 23/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Buna göre tamamen karartılmış b r odada bulunan b r ışık noktasına b r süre gözümüzü kaydırmadan
baktığımız takd rde gerçekte harekets z olmasına rağmen ışığın hareket ett ğ n görürüz. Bu gerçekte b r
yanılsamadır. Işık aslında hareket etmemekted r. Sher f bu yanılsamalı olguyu kullanarak b r d z araştırma
yapmıştır.

Tek başlarına karanlık odaya alınan katılımcılar kend ler ne k san ye süres nce göster len ışıkta b r değ ş kl k
fark ett kler nde önler nde duran düğmelere basarak, ışıktak hareket n hang yöne doğru olduğunu ve kaç
nç olduğunu söyled ler.

B r nc oturum sürec sırasında her b r k ş n n kend değer aralığını ve medyanını oluşturduğu ve sonrak k
oturumda bu medyanı, medyanın etrafındak değ ş m azaltacak şek lde sürdürdüğü bulundu.

B reyler herhang b r d ğer karşılaştırma standardının yokluğunda hareket algıladıklarında, kend ler ne özgü
aralık çer s nde öznel olarak b r ölçü aralığı ve nokta (standart veya norm) oluştururlar… Norm, tecrübe
ed len her b r ardışık hareket n karşılaştırıldığı ve yargılandığı b r referans noktası olarak h zmet görür (Sher f,
1936: 96)

Yan b reyler kend haller ne bırakıldığında hüküm vereb lmek ç n kend referans çerçeveler n üret yorlar. B r
başka fadeyle, kes n olmayan ve bel rs z b r durumda h çb r norm bulunmuyorsa b reyler, yargılarının
referans veya dayanak noktası olan b r norm üret rler.

Grup hal nde yapılan deneyler n sonuçları da büyük ölçüde tutarlı çıkmıştır. Deneye tek başına
başlandığında, lk oturumda ışığın hareket ne yönel k oldukça farklı olan tahm nler k nc oturumda (grup
olarak yargılarda bulunulduğunda) hızlıca b rb r ne yaklaştı ve ardışık oturumlarda bu yakınlaşma devam
etm şt r.

Deneye grup olarak başlandığında se yakınlaşma lk oturumda hızlıca gerçekleş rken, gelecek k grup
oturumunda sab t kalmış ve sonrasında katılımcılar f nal oturumunda yalnız başına yargıda bulunduğunda
da devam etm şlerd r.

Sonuçları kısaca özetlemek gerek rse; gerçekl k bel rs zse ve b r referansımız yoksa, b r referans noktası
oluşturur ve bu referansı gerçeğ sab tlemek üzere kullanırız. Grup hal ndeyken bu referansı b rl kte üret r ve
gerçeğ sab tlemek üzere b r grup normu oluştururuz. Grup hal nde sab tled ğ m z gerçekl ğ tek
başımızayken kullanmaya devam eder z.

Kaynakça
Sher f, M. (1935) ‘A study of some soc al factors n percept on’, Arch ves of Psychology, 27(187).
Sher f, M. (1936) The Psychology of Soc al Norms. New York: Harper and Row.
Sher f, M. (1937) ‘An exper mental approach to the study of att tudes’, Soc ometry, 1: 90–8.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 24/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Sher f, M. (1966) Introduct on to the Torchbook Ed t on of the Psychology of Soc al Norms. New York: Harper and
Row.
Kağıtçıbaşı, Ç. (2015) Dünden Bugüne İnsan Ve İnsanlar. İstanbul: Evr m Yayınları (s.69-71)
Sm th, J.R.; Haslam, S.A. (2016) Sosyal Ps koloj Klas k Çalışmaları Yen den Değerlend rmek. Ankara: Nobel Yay.
(s.57-76)

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 25/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. Aşağıdak lerden hang s artık klas kleşm ş “grup normu oluşturma” deney n gerçekleşt rm ş
k ş d r?

A) J. Asch

B) M lgram

C) M. Sher f

D) Z mbardo

E) He der

2. Aşağıdak lerden hang s “otok net k etk ” ç n söyleneb l r?

A) İş tsel b r yanılgıdır

B) Görsel b r yanılgıdır

C) Duyularımızın ürett ğ b lg n n her durumda doğru olduğu anlamına gel r

D) Karanlık b r odadak ışık noktasının hareket d r

E) Yukarıdak lerden h çb r söylenemez.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 26/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

3. M. Sher f’ n deney ç n aşağıdak lerden hang s söyleneb l r?

A) İnsanların gerçek olduğuna nanmasalar dah gruba uymak ç n yalan söyleyeb ld kler n
gösterm şt r.

B) İnsanların gerçekl ğ n bel rs z olduğu durumlarda kargaşa ve kaosa sürüklenecekler n


gösterm şt r.

C) İnsanların normalde yapmayacakları eylemler , kend ler ne em r ver ld ğ nde


yapab lecekler n gösterm şt r.

D) İnsanların bel rl rollere büründükler nde roller n n gereğ olan eylemler kolayca
çselleşt reb ld kler n gösterm şt r.

E) İnsanların gerçekl ğ n bel rs z olduğu durumlarda ved l kle b r referans noktası ve norm
gel şt rd kler n gösterm şt r.

CEVAP ANAHTARI

1. c 2. b 3. e

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 27/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

3. SOSYAL PSİKOLOJİDE KURAM VE YÖNTEMLER

3.1. Kuram Nedir, Ne İşe Yarar?

Çok kabaca tanımlanacak olursa, kuram bakış açısıdır. Her kuramın b r çerçeves vardır. Bu çerçeve kuramın
lg lend ğ konu ve sorunları bel rler. Örneğ n, genelde evl l k l şk ler konusunda türet lm ş b r kuram grup
ver ml l ğ yle lg l pek b r şey söylemez, evl l kte mutluluk, çatışma, değ ş m g b konularla uğraşır. Bazı
kuramların çerçeves daha dar, bazılarınınk daha gen ş olab l r. Bazı kuramlar se zaman ç nde çerçeveler n
gen şleteb l rler. Bu durumun y b r örneğ n Toplumsal Kimlik Kuramı’nda göreceğ z.

Kuramların açıklamaya çalıştıkları konulara l şk n b rtakım varsayımları vardır. Örneğ n, toplumsal algı
konusundak kuramlar nsanların nasıl varlıklar oldukları, nasıl ve hang amaçla düşündükler ne l şk n
varsayımlarda bulunurlar. Bu varsayımlarla lg l b rtakım temel kavramlar üret rler. Temel kavramlar genelde
soyuttur. Yan , aynı kavram farklı davranışlarda zleneb l r ve farklı b ç mlerde ölçüleb l r. Örneğ n, çatışma
temel b r kavramdır, davranışsal veya sözel olarak farklı b ç mlerde fade ed leb l r ve ölçüleb l r. B rçok
kuram, adını kend temel kavramından alır (yükleme kuramı, Değiş-Tokuş Kuramı, Bilişsel Çelişki Kuramı g b ).
Kuramlar genelde temel kavramlar arasında nedensel l şk lerden söz ederler. Örneğ n, yeters z kaynaklar
çatışmaya yol açar. Yeters z kaynak para da olab l r anne lg s de; çatışma se sabotaj, kardeş n suçunu
anneye söylemek, anne sevg s n kazanmak ç n kardeşten daha ‘ y çocuk’ olmak olab l r.

Poz t v st görüşe göre, kuramlar b rtakım önermeler üret r, bu önermeler sınanır, sonuçlar önermey
desteklerse kuram güçlen r, desteklemezse kuram zayıflar ve zaman ç nde terk ed l r. B l msel yöntem
amp r k b lg sağlar. Yan b lg sezg ye ya da sağduyuya değ l, algılanab len deney me dayalı ver ler üzer ne
kurulmalıdır. B l msel metot önceden bel rlenm ş, rasyonel ve s stemat k b r şlemler d z s olmalıdır.
Nesneld r, araştırmacının k ş sel terc h veya yargılarına değ l, nesnel b r şek lde ölçtüğü ver ler n anal z ne
dayanmalıdır. Sınanab l r ve yanlışlanab l r olmalıdır.

Bu görüş, Kuhn (1962) tarafından eleşt r lm şt r. Kuhn’a göre kuramlar h çb r zaman önermeler n n
desteklenmemes sonucu terk ed lmez. Öncel kle kuramların kavramları soyuttur, yapılan çalışmalarda
ancak bu soyut kavramların işevuruk tanımları (operasyonel tanımları) yer alab l r. Sınama önermey
desteklemezse, her zaman “Bu araştırmada kullanılan şevuruk tanım soyut kavramı tam olarak yansıtmadı,
sonuç (k o da başka b r kavramın şevuruk tanımıdır) y ölçülmed ” deneb l r. Yan , kuram doğru, çalışma
yanlıştır. B r de, kuramda ufak değ ş kl kler yapılarak kuramın varlığı sürdürüleb l r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 28/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Kuhn’a göre, kuramların yaşamı onlara nanan ve onların çerçeves nde çalışan araştırmacıların varlığına
bağlıdır. Bu durum da büyük ölçüde kuramın öner ld ğ dönem n gündemde olan sorun ve/veya temel
varsayımlarla uyumuna bağlıdır. Örneğ n, günümüzde kuraklığın neden olarak tanrıların kızgınlığını öne
süren b r kuram yaşayamaz. Her ne kadar kuraklık konusu gündemdeyse de, nsanlar artık tanrıların bu
türden şlerle uğraştıklarına nanmıyorlar. Günümüzde, uzaydak b rtakım varlıkların dünyamızı ele geç rmek
ç n atmosferde b rtakım değ ş kl kler yaptığına l şk n b r kuramın başarı şansı tanrı gazabını temel kavram
olarak kabul eden b r kuramın başarı şansından daha yüksek olacaktır. Her ne kadar Kuhn bu konuya
değ nmem şse de, bence kuramı öne süren nsanın k ş l ğ ve k m olduğu da kuramın başarısını etk ler.
İnsanları kend yeteneğ ne nandırab len, araştırma parası bulab len, etrafında kend s yle çalışab lecek
n tel kl öğrenc ler toplayab len k ş ler n kuramları, b rtakım ölçütlere göre y olmasalar b le, uzun ömürlü
olab lmekted rler. Kanımca sosyal ps koloj tar h nde Lew n, Fest nger, Kelley ve Zajonc g b k ş ler bu türden
özell klere sah p k ş lerd r. Nedense bu nsanlar ne dese öneml bulunmuş, yıllarca başkaları onların
ded kler n doğrulamaya veya yanlışlamaya çalışmışlardır. Aslında bu k ş ler çok da ‘yen ’ veya ‘doğru’ şeyler
söylemem şlerd r. Sher f g b ‘yen ’ şeyler zamanından önce söyleyen, güncel akımları eleşt ren, etrafına y
öğrenc ler toplayamayan (veya yet şt remeyen) k ş ler n çalışmaları se ölümler nden sonra önemsenm şt r
(Granberg & Sarap, 1992; Harvey, 1989; Pett grew, 1992).

3.2. Sosyal Psikoloji Alanındaki Kuramları Değerlendirmek İçin Kullanabilecek Ölçütler

Sosyal ps koloj n n her alanında küçüklü büyüklü b rçok kuram vardır. Bu kuramlar bazen aynı konuda bazen
de farklı konularda önermelerde bulunurlar. İler dek bölümlerde göreceğ m z g b , zaman zaman kuramlar
çatışır ve bu çatışma sonucu değ ş me uğrarlar. Çatışmalardan bazen yen kuramlar doğar. Sosyal Ps koloj
dersler nde öğrenc ler n g rd kler sınavlarda sıkça “A alanında (veya kend seçeceğ n b r alanda) k kuramı
almaları ve bell ölçütlere göre karşılaştırmaları sten r. Bu sorunun başka b r b ç m se “A alanında en
beğend ğ n kuramı seç ve neden beğend ğ n anlat”tır, k bu durumda seç len kuramı b rden çok kuramla
karşılaştırmak gerek r. Genelde bu soruların öğrenc ler en çok zorlayan yönü kuramların karşılaştırılacağı
ölçütler (neye göre kıyaslayacakları) bel rlemekt r. Ölçütler b r kez bel rlend m sorunun yanıtını vermek o
kadar zor değ ld r.

İnsan Doğasına İlişkin Varsayımlar

Sosyal ps koloj kuramlarının genelde nsanın doğasına l şk n b rtakım varsayımları bulunmaktadır. Bu


varsayımlar çok açık b r b ç mde bel rt lmeyeb l r, onları saptamak ç n bazen çıkarsamalar yapmak
gerekeb l r, ama varsayımlar mutlaka vardır. Örneğ n, kuram nsanın b yoloj k yönüne m toplumsal yönüne
m ağırlık ver yor? B yoloj -toplum denges n nasıl kuruyor? İnsanlarda doğuştan b rtakım eğ l m, güdü,
düşünme b ç mler varsayıyor mu, (Varsayıyorsa bunlar nelerd r?), yoksa bütün bu özell kler n öğrenme
sonucu oluştuğunu mu varsayıyor? (felsefeden m ras olan doğa-çevre k lem ), İnsanlar temelde y m kötü

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 29/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

mü? (d nsel nançların m rası), İnsanlar temelde mantıklı mı, duygularının egemenl ğ nde m ? İnsanlar
temelde çıkar ve zevkler ç n m yaşarlar, yoksa hemc nsler n n y l ğ n m önemserler? İnsanların temel
güdüler ned r? Bunlar arasında önem sıralaması var mıdır? İnsanın b l nçl yanı mı, b l nçs z yanı mı ağır
basar? Bell k ş l k t pler var mıdır? (varsa bunlar nelerd r?), Davranışı bel rlemede k ş l k m , durum mu daha
öneml d r? Her kuram nsanın doğasıyla lg l burada sayılan bütün konularda b r şeyler söylemeyeb l r,
ancak genelde b r veya b rden çok konuda görüş bel rt r. Kuramın nsanın doğasına l şk n varsayımları, ele
aldığı sorunları ve temel kavramlarını bel rler. Örneğ n, Freud nsanın b yoloj k yönünü ve b l nçdışını
vurgular, nsanın rrasyonel olduğunu var sayar ve bu nedenle ç çatışmalarını konu eder. Freud’un kuramının
temel kavramları b l nçaltı süreçler ve b l nç düzeyler le lg l d r. He der se nsanın temelde amatör b r b l m
nsanı olduğunu var sayar; anlama, geleceğ n denetleme güdüler n vurgular ve nsanların başkalarının
davranışlarının nedenler n anlamalarını nceler.

Temel İnceleme Birimi (İnsan, İlişki, Grup, Toplum)

Sosyal ps koloj , ps koloj n n çeş tl alanları arasında kavram ve araştırma yelpazes en gen ş olan alanlardan
b r tanes d r. İnsanın b r özell ğ olan duygu ve düşünce b ç mler nden, hatta f zyoloj k tepk lerden,
toplumların genel özell kler ne (toplumların gel şm şl k düzey ve b reyc l k-toplulukçuluk boyutlarındak
konumları örnekler nde olduğu g b ) uzanan dar-gen ş yelpazes nde b rçok kavram sosyal ps koloj
kuramlarının temel kavramını oluşturmuştur. B r bakıma, sosyal ps koloj kuramları nsanlara bazen
m kroskopla, bazen çıplak gözle, bazen se dürbünle bakar. Tab neyle baktığı da ne gördüğünü bel rler.

Sosyal ps koloj kuramlarında yer ver len değ ş k genelleme düzeyler ndek bazı kavramlardan örnekler
verecek olursak, b l şsel uyumsuzluk, başarı güdüsü, f zyoloj k uyarılma, yardım etme g b kavramlar
nsanların b l şsel veya güdüsel durumları veya davranışlarıyla lg l d r; yetkec l k-faş stl k (author tar an sm),
ç-dış denet m odağı se nsanın b rçok davranış eğ l m n bel rleyen k ş l k özell kler d r. Bağımlılık, çatışma,
şb rl ğ , güç denges g b k ş ler arası durumları tanımlayan kavramlar da sosyal ps koloj kuramlarında yer
alır. Bağımlılık kavramının temel nde en az k k ş arasındak b r l şk vardır, çünkü b r k ş d ğer ne bağımlıdır
veya k k ş b rb r ne karşılıklı bağımlıdır. Sosyal ps koloj kuramları zaman zaman grup düzey ndek
kavramlara da yer ver r; örneğ n, let ş m ağı, grup yapısı, ver ml l k, grup normu, grup t p ( ş veya
arkadaşlık). Sosyal ps koloj , değ ş k büyüklükte gruplarla lg leneb ld ğ nden grup bazen ülke veya bölge
olarak da düşünüleb l r. Bu durumda, gel şm şl k düzey , egemen d n g b kavramlar da kullanılab l r. İkl m,
f z ksel ve toplumsal çevre (mahalle, yaşanan ev ortamı, l şk ler ağı), zaman d l m , l şk evres g b (örneğ n,
yen evl , ergen çocuklu ç , ün vers te yılları, 68 kuşağı) çevreyle lg l kavramlar da sosyal ps koloj
kuramlarının kapsamına g reb l r. Çünkü, anımsanacağı g b , sosyal ps koloj nsan-toplum l şk s n nceler.
Toplumlar se f z ksel çevre ve zaman ç nde vardırlar. Kuramın nsan-toplum l şk s ne nasıl baktığı, kuramın
temel kavramlarını da etk ler. Genelde kuramların bakış açılarıyla kullandıkları kavramların genelleme

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 30/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

düzeyler uyumludur. Ancak, bazı kuramlar değ ş k düzeydek kavramları çer rler. Örneğ n, toplumsal yapının
k ş l k özell ğ n etk led ğ n , k ş l k özell ğ n n de b l şsel süreçler ve k ş ler arası l şk ler etk led ğ n savunan
b r kuram üç düzeyde kavram kullanır.

Kapsam

Bazı kuramlar dar b r alan ç n geçerl d r; tutum değ ş kl ğ , âşık olmak, l derl k g b . D ğerler n n se kapsamı
daha gen şt r; toplumsal k ml ğ n kökenler , sosyal algıya etk ler , gruplar arası l şk ler, toplumsal kalıcılık ve
değ ş m g b . Bazıları se şe dar b r kapsamla başlayıp zaman ç nde gen şlerler, bazen de alanda var olan
d ğer kuramları yutarak, sosyal ps koloj n n b rçok alanına yayılırlar. Bazıları se şe çok dd alı başlarlar ama
dd alarını gerçekleşt remezler (örneğ n, Lew n’ n alan kuramı her türlü toplumsal davranışı açıklama
dd asındadır). Yayılmacı kuramlar bazen kend alanları dışında kalan konularda var olan açıklamadan farklı
olan kend açıklamalarını get r rler. Bazı yayılmacı kuramlar se lk n bel rl durumları açıklayıp, özelden
genele doğru kapsamlarını gen şlet rler (Cohen, 2003). Sosyal ps koloj genelde kapsamlı kuram özlem
ç nde olduğundan, b rden çok alanda söz sah b olan kuramların tutulma şansı vardır (pars mony lkes : az
kavramla çok şey açıklamak). Kuramın yayılma başarısının b r ölçüde o çerçevede çalışan k ş lere ve
araştırma parası kaynaklarının lg ler ne bağlı olduğu da b r gerçekt r. Yan , b l m, yapacağı araştırma ç n
gereken fona ht yaç duyar, fonu veren se bu kaynağı kend ht yaçlarının araştırılması ç n ayıracaktır.
Eleşt rel ps kologlara göre bu b l m n bağımsızlığına gölge düşüren d nam klerden b r s d r.

Kuramın Üretebildiği Araştırma Sorularının Niteliği ve Kapsamı

Her kuram kend sorularını sorar. Bu sorular hep aynı konuda veya farklı konularda, gerçek yaşamdak
sorunlarla veya kuramsal b r ayrıntıyla lg l olab l r. Bazı kuramların temel kavramları çeş tl konulara uyum
sağlar. Örneğ n, ‘bilişsel tutarsızlık’ kavramı (cognitive dissonance: nsanların eylem ve düşünceler arasındak
uyumsuzluğun olumsuz duygulara yol açması), tutum değ ş kl ğ , nsanların şler nden genelde hoşnut
olmaları, uğruna çok çaba harcadıkları şlere değer vermeler g b çeş tl konuları açıklamak ç n kullanılab l r;
ama, grup ç let ş m ağının ver ml l k üzer ndek etk s n açıklamakta zorlanır. Çünkü b l şsel tutarsızlık
kavramı b rey n ç süreçler yle (duygu-düşünce) le kısıtlıdır, let ş m ağı g b grup düzey ndek süreçlere
değ nmez. Bazı kuramlar toplumsal olayları b rey düzey ndek kavramlarla açıklamaya çalışırlar ve kanımca
saçmalarlar (k ş sel ölüm korkusu karşıt gruplar arası çatışmaya yol açar, g b ) (Solomon, Greenberg &
Pyszczynsk , 1991, Terror Management Theory: Dehşet Yönetimi Kuramı). Kuramın sorduğu soruya kabul
ed leb l r b r yanıt vermes de öneml d r, ama genelde kuramlar yanıtlayamayacakları soruları sormazlar.
Öneml olan, b r kuramın yanıtlarının d ğer kuramlarınk nden daha kabul ed l r olup olmadığıdır.

Kuramın sorduğu sorunun lg nç bulunup bulunmaması b r ölçüde toplumsal ortamla l şk l d r. Örneğ n, şu


sıralarda göçmen sorununun ve etn k gruplar arası l şk ler n gündemde olduğu Avrupa’da, gruplar arası
l şk lerle lg l sorular lg uyandırmaktadır. Çeş tl etn k grupların soykırım dd alarında bulundukları
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 31/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

günümüzde, ‘grup adına suçluluk’ ve ‘grup adına kızgınlık’ duygularının köken ve sonuçlarına l şk n
modeller, hem zarar veren hem de zarar gören gruplarca önemsenmekted r. Sosyal ps koloj tar h n n
anlatıldığı bölümde de görüldüğü g b , toplumsal sorunların yaşandığı dönem ve ülkelerde gerçek yaşamla
lg l sorunlara l şk n soru ve yanıtlar üretmes , kuramın başarısına katkıda bulunur. Ekonom k kr z ve İk nc
Dünya Savaşı dönem nde görüldüğü g b , araştırmalara para sağlayan kuruluşlar genelde kend sorunlarının
çözümünü sterler (Cartwr ght ve Zander, 1968). Sak n, huzurlu ve ekonom k refah dönemler nde se
kuramsal ayrıntı ve tekn k (ölçüm, yöntem, kavram açıklama-gel şt rme vb.) konular destek göreb l r.

Sınanabilirlik ve Belirli Sonuçları Yordayabilme

Poz t v st yaklaşıma göre kuramlardan sınanab l r h potezler üret l r ve çok sayıda yanlışlanan h poteze yol
açan kuramlar terk ed l r. Anımsanacak olursa, Kuhn bu görüşe karşı çıkmıştı. Sınanab l rl k öneml b r ölçüt
olsaydı Freud’un kuramı çoktan tar he karışırdı. Örneğ n, Freud’un Od pal kompleks kavramına göre erkek
çocuklar anneler ne âşıktırlar ve anneler n elde etmek ç n babalarını öldürmek sterler, ama bu stekler n
bastırıp reddederler. Bu durumda, erkeklere sorulduğunda babalarından nefret ett kler n söylerlerse kuram
desteklen r; babalarını sevd kler n söylerlerse kuram gene desteklen r, çünkü kurama göre aslında
babalarından nefret eden erkekler bu steğ b l nçaltına t p b l nç üstünde tam ters n düşündükler n
zannederler. Yan b rb r ne zıt k sonuç da kuramı destekler. Sınanab l rl ğe benzer b ç mde, kuramların genel
değ l de bel rl ve kes n sonuçları yordayab lmes de arzu ed l r b r özell kt r. Örneğ n, kuram reklamın genelde
şe yarayacağını yordamaktansa, hang çer ktek reklamın hang türden zley c y farklı tür çer ktek reklama
kıyasla ne derecede etk leyeceğ n yordayab lmel d r. Bu durumda aynı alandak k kuramın beklent ler
karşılaştırılab l r, hatta kuramın beklent ler (s mülasyon yöntem yle) elde ed len ver lerle karşılaştırılarak,
ver ler n kuramın beklent ler nden sapma dereces (kuramın hata payı) hesaplanab l r.

Kuramın Karşı Çıktığı Kuram

Kuramların ortaya çıkış ve gel ş mler ncelend ğ nde, kuramların ps koloj ç nde veya dışındak başka kuram
veya yaklaşımlardan es nlend kler (örneğ n, felsefe, d n nanç s stemler , b yoloj , ekonom , sosyoloj ,
ps koloj n n aynı veya farklı b r alanı), hatta bu kuramların kavramlarını sosyal ps koloj ye tercüme ett kler
görülür. (İler k bölümlerde bell kuramlardan söz ederken bu konuya tekrar değ neceğ m). Ortaya yen b r
kuram atıldığında, yen kuram aynı bakış açısından (kuram a les nden) kaynaklanan başka b r kuramın
eks kler n tamamlamak amacını güdeb l r (çeş tl b l şsel tutarlılık ve Değ ş-Tokuş kuramları g b ), veya o
dönemde geçerl olan kurama zıt olan b r bakış açısından yola çıkab l r (öğrenmeye karşı b l şsel veya
ps kanal t k bakış açısı), ya da b rden çok bakış açısını b rleşt rme çabasına g reb l r (eklekt k, her kuramdan
kavramlar alarak). Yen kuram hang yoldan ortaya atılmış olursa olsun, ortam boş değ ld r. Kuram kend s n n
‘ y ’ olduğunu kanıtlayab lmek ç n kend s ne b r rak p seçer ve ‘ondan y ’ olduğunu kanıtlamaya çalışır. Bu
çaba genelde kuramlar arası b r yarışma veya çatışmaya dönüşür. Herkes araştırma yapıp kend kuramını

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 32/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

desteklemeye çalışır; veya daha heyecanlısı, k kuramın b rb r ne zıt h potezler üreteceğ durumlar yaratıp
kend kuramını destekler. Bu durum yıllarca süreb l r, örnekler n ler de göreceğ z. Bazen, aradan yıllar
geçt kten ve b rçok araştırma yapıldıktan sonra b r ler çıkar, Nasrett n Hoca’nın “sen de haklısın o da haklı”
demes g b , “A kuramı X durumunda, B kuramı Y durumunda geçerl ” der. Bazen de kuramlardan b r s ,
Kuhn’un ded ğ g b , tara arlarının yaşlanıp ölmes , dönem n n düşünsel ruhuna uygun olmayışı ya da
yeters z ve şlevs z kalışı g b nedenlerle kend l ğ nden yok olur; alan ötek ne kalır. Ancak, çok geçmeden o
kuramla rekabete g recek başka b r kuram daha çıkar.

3.3. Bilimsel Araştırmanın Amaçları

B l msel yöntem kullanan araştırmaların amaçları şöyle özetleneb l r (Kağıtçıbaşı, 2005):

1. Çoğunlukla sosyal olguları düzenleyeb lmek ve sınıflayab lmek ç n olayların bet mlenmes . Olayların ne
olduğunun, sürec n nasıl gerçekleşt ğ n n b r resm yapılır ve karmaşık sosyal olgular konuşulab l r ve
anlaşılab l r b r çerçeve kazanır.

2. Korelasyonlardan yararlanılarak çeş tl olayların b rb rler yle l şk l olup olmadıkları ve varsa bu l şk ler n
dereceler n n anlaşılması. İk olay arasında b r l şk tesp t ed leb l r ancak bunlar arasında nedensel b r l şk
kurulamaz.

3. Olaylar arasındak nedensell ğ n anlaşılması. B r olayın sebeb n n ne olduğunu anladığımızda o olayı


poz t f b l msel yaklaşımla anladığımız anlamını taşır.

4. Olayların önceden tahm n ed leb lmes . Olayların arasındak nedensel l şk ler anlaşıldığı takt rde geleceğe
yönel k daha gerçekç tahm nlerde bulunmak mümkün hale gel r. A olayının sebeb B olgusu olduğunu
anlamış sek, B olgusu gözlemlend ğ takt rde A olayının ortaya çıkacağını tahm n edeb l r z.

5. Olaylara ve sosyal pol t kalara etk etmek. B olgusunun A olayına nedensel olarak bağlı olduğunu
b ld ğ m z (yan B olgusunun sonucunda A olgusunun ortaya çıkacağını b ld ğ m z) takt rde, A olgusu arzu
ed l yorsa B olgusunun üret lmes ; A olgusu arzu ed lm yorsa B olgusunun ortaya çıkacağı şartları engellemek
mümkün hale gel r. Bu elbette k ney n “ y ” (arzu ed len) ve ney n “kötü” (arzu ed lmeyen) olduğuna da r
referansın bel rs zl ğ nden kaynaklanan et k b r tartışmayı da beraber nde get r r.

Bölüm Özeti

Sosyal ps koloj n n her alanında küçüklü büyüklü b rçok kuram vardır. Bu kuramlar bazen aynı konuda bazen
de farklı konularda önermelerde bulunurlar. Her kuram b r bakış açısıdır ve b r çerçeves vardır. Bu çerçeve
kuramın lg lend ğ konu ve sorunları bel rler. Sosyal ps koloj kuramlarının genelde nsanın doğasına l şk n
b rtakım varsayımları bulunmaktadır. Bu varsayımlar çok açık b r b ç mde bel rt lmeyeb l r, onları saptamak
ç n bazen çıkarsamalar yapmak gerekeb l r, ama varsayımlar mutlaka vardır.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 33/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Poz t v st görüşe göre, kuramlar b rtakım önermeler üret r, bu önermeler sınanır, sonuçlar önermey
desteklerse kuram güçlen r, desteklemezse kuram zayıflar ve zaman ç nde terk ed l r. Bu görüş, Kuhn (1962)
tarafından eleşt r lm şt r. Kuhn’a göre kuramlar h çb r zaman önermeler n n desteklenmemes sonucu terk
ed lmez. Her kuram önermeler n yanlışlanab l r kılmalıdır. Yanlışlanab l r önermeler olan b r kuram,
yanlışlanamadığı süre ç n doğru kabul ed l r.

Sosyal ps koloj , ps koloj n n çeş tl alanları arasında kavram ve araştırma yelpazes en gen ş olan alanlardan
b r tanes d r. İnsanın b r özell ğ olan duygu ve düşünce b ç mler nden, hatta f zyoloj k tepk lerden,
toplumların genel özell kler ne (toplumların gel şm şl k düzey ve b reyc l k-toplulukçuluk boyutlarındak
konumları örnekler nde olduğu g b ) uzanan dar-gen ş yelpazes nde b rçok kavram sosyal ps koloj
kuramlarının temel kavramını oluşturmuştur.

Sosyal ps koloj , ps koloj n n çeş tl alanları arasında kavram ve araştırma yelpazes en gen ş olan alanlardan
b r tanes d r. İnsanın b r özell ğ olan duygu ve düşünce b ç mler nden, hatta f zyoloj k tepk lerden,
toplumların genel özell kler ne (toplumların gel şm şl k düzey ve b reyc l k-toplulukçuluk boyutlarındak
konumları örnekler nde olduğu g b ) uzanan dar-gen ş yelpazes nde b rçok kavram sosyal ps koloj
kuramlarının temel kavramını oluşturmuştur. B r bakıma, sosyal ps koloj kuramları nsanlara bazen
m kroskopla, bazen çıplak gözle, bazen se dürbünle bakar. Tab neyle baktığı da ne gördüğünü bel rler.

Bazı kuramlar dar b r alan ç n geçerl d r; tutum değ ş kl ğ , âşık olmak, l derl k g b . D ğerler n n se kapsamı
daha gen şt r; toplumsal k ml ğ n kökenler , sosyal algıya etk ler , gruplar arası l şk ler, toplumsal kalıcılık ve
değ ş m g b . Bazıları se şe dar b r kapsamla başlayıp zaman ç nde gen şlerler, bazen de alanda var olan
d ğer kuramları yutarak, sosyal ps koloj n n b rçok alanına yayılırlar.

B l msel yöntem kullanan araştırmaların amaçları şöyle özetleneb l r:

1. Çoğunlukla sosyal olguları düzenleyeb lmek ve sınıflayab lmek ç n olayların bet mlenmes .

2. Korelasyonlardan yararlanılarak çeş tl olayların b rb rler yle l şk l olup olmadıkları ve varsa bu l şk ler n
dereceler n n anlaşılması.

3. Olaylar arasındak nedensell ğ n anlaşılması.

4. Olayların önceden tahm n ed leb lmes .

5. Olaylara ve sosyal pol t kalara etk etmek.

Kaynakça

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 34/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Cartwr ght, S. E. & Zander, A. (1968a) Or g ns of group dynam cs. S. E. Cartwr ght & A. Zander (Ed.) Group
Dynamics (2nci ed.) (3-21) New York: Harper and Row Publ shers.

Cartwr ght, S. E. & Zander, A. (1968b) The nature of group cohes veness: Introduct on. Cartwr ght & A. Zander
(Ed.) Group Dynamics (2. ed.) (91-109) New York: Harper and Row Publ shers.

Cohen, B. P. (2003) Creat ng, test ng, and appl y ng soc al psycholog cal theor es. Social Psychology Quarterly,
66, 5-16.

Granberg, G. & Sarup, G. (2002) Portra t of a pass onate ntellectual. Granberg, D. & Sarup, G. (Ed.) Social
judgement and intergroup relations: Essays in honor of Muzafer Sherif (3-53).New York: Spr nger-Verlag.

Harvey, O. J. (1989) Muzafer Sher f (1906-1988). American Psychologist, 44 , 1325-1326.

Kağıtçıbaşı, Ç. (2015) Dünden Bugüne İnsan Ve İnsanlar. İstanbul: Evr m Yayınları (s.69-71)

Kuhn, T. (1962) Structure of scientific revolotions . Ch cago: Un vers ty of Ch cago Press.

Pett grew, T. F. (2002) The mportance of cumulat ve e ects: A neglected emphas s of Sher f’s work. Granberg, D.
& Sarup, G. (Ed.) Social judgement and intergroup relations: Essays in honor of Muzafer Sherif (89-103). New York:
Spr nger-Verlag.

Solomon, S., Greenberg, J. & Pyszczynsk , T. (1991) A terror management theory of soc al behav or: The
psycholog cal funct ons of self-esteem and cultural worldv ews. M. P. Zanna (Ed.), Advances in Experimental
Social Psychol ogy, 24, (91-159). San D ego: Academ c Press.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 35/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. Sosyal Ps koloj alanının b r çok küçük ve b rb r yle temas etmeyen kuramlar çermes n n
sebeb aşağıdak lerden hang s değ ld r?

A) Sosyal ps koloj n n, ps koloj n n çeş tl alanları arasında kavram ve araştırma yelpazes en


gen ş olan alanlardan b r tanes olması.

B) B r çok farklı sosyal meseley konu ed nm ş olması.

C) Çalışma nesnes olan “ nsanı” b rb r nden farklı düzlemlerde ele alması (toplumsal, b reysel,
grupsal, etk leş msel)

D) Ps kanal z g b b r büyük ve kapsamlı kurama sah p oluşu

2. B r kuramın geçerl b r kuram sayılab lmes ç n aşağıdak lerden hang s gerekl d r?

A) Doğrulanab l r önermeler n n olması.

B) Yanlışlanab l r önermeler n n olması.

C) Doğrulanab l r önermeler n n heps n n doğrulanmış olması.

D) Yanlışlanab l r önermeler n n heps n n yanlışlanmış olması.

E) Yanlışlanab l r önermeler n n henüz yanlışlanamamış olması.

3. Aşağıdak lerden hang s b l msel araştırmanın amaçları arasında değ ld r?


https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 36/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

A) Olayların bet mlenmes .

B) Olayların romant ze ed lmes .

C) Olaylar arasındak l şk ler veya korelasyonları bulmak.

D) Olayların nedenler n anlamak.

E) Olayları tahm n ve kontrol etmek.

CEVAP ANAHTARI

1. d 2. e 3. b

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 37/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

4. ARAŞTIRMA YÖNTEMLERİ

4.1. Sosyal Psikolojide Araştırma Yöntemleri

Sosyal ps koloj de araştırma yöntemler den ld ğ nde genelde ver n n ne olduğundan z yade ver ler n hang
koşullarda toplandığı ve nasıl şlend ğ anlaşılır. Ancak, ver toplama koşulları le elde ed len ver türü
arasında b re b r b r l şk varmış g b düşünenler olab l r. Gerçekte durum böyle değ ld r. Görüleceğ g b ,
farklı türden ver ler vardır ve farklı türden ver ler farklı türden araştırmalarla toplanılab l r. Bu nedenle
burada ver n n ne olduğu le toplama koşulları ayrı ayrı ele alınacaktır. Aynı kuramsal kavramın farklı
düzeylerde ve farklı ver türler yle ölçüleb ld ğ n de unutmamak gerek r. Örneğ n kaygı düzey , görüşmelerde
sorulan farklı türden sorularla, bu kavramı ölçmek ç n gel şt r lm ş ölçeklerle, k ş n n yüz fades , d kkat
yanlışları veya f zyoloj k ölçümlerle ölçüleb l r. Bu arada, toplanan ver n n genelde soyut b r kuramsal
kavramın şevuruk tanımı olduğu da unutulmamalıdır. Örneğ n, kaygı soyut b r kuramsal kavramdır, f zyoloj k
ölçüm veya ölçek şevuruk tanımlardır, kaygı düzey n n laboratuvar deney nde m , kamuoyu araştırmasında
tek soruyla mı bel rlend ğ (ekonom k durum s z ne ölçüde kaygılandırıyor? az-orta-çok) se araştırma
yöntem d r.

4.2. Veri Türleri, Veri Toplama Yöntemleri

Var Olan Yazılı/Basılmış Kaynaklar (Arş v) ve Araştırma Sürec nde Katılımcıların Ürett ğ Yazılı
Kaynaklar

Gazete haber ve köşe yazıları, edeb eserler, anılar, ders k tapları, sosyal ps koloj ç n zeng n ver
kaynaklarıdır. Örneğ n, Weber’ n Protestan Etiği eser nden es nlenen McClelland, bell b r zaman d l m nde
kullanılan lkokul k taplarındak başarıya l şk n temaları nceley p, bu k tapları okuyan çocukların başarıya
yöneld kler n ve bu nedenle ekonom n n gel şt ğ n savunmuş, az gel şm ş ülkelerde başarı güdüsüne l şk n
eğ t m ver lerek gel şme sağlanab leceğ n dd a etm şt r (McClelland, 1961; McClelland, Atk nson, Clark &
Lowell, (1953), bu dd a le b raz hadd n aşmıştır). Basın yayın organlarının nsanların çeş tl konularda
görüşler n etk lemey amaçladıkları günümüzde b l n yor. Bu nedenle, aynı konuyu farklı görüşten
gazeteler n (veya telev zyon kanallarının) nasıl ele aldıkları nceleneb l r. Bu çalışmalarda niteliksel veya
niceliksel yöntemler kullanılab l r. Adından da anlaşılacağı g b , n cel ksel yöntemler ‘ne kadar’ sorusuna
odaklanır ve bu yöntemlerle gazetelerde bell b r konuya kaç kez, bütün haberler n yüzde kaçı oranında
değ n lm ş, kaç sant metre karel k yer ayrılmış g b sonuçlar elde ed l r. Örneğ n, n cel ksel yöntem kullanan
b r çalışma farklı görüşü yansıtan gazeteler n haber ve köşe yazılarında kadın konusuna ne oranda yer

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 38/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

verd kler n ve kadınlarla lg l farklı türden haberler (başarı, kurban vs.) ne oranda yayınladıklarını (Hortaçsu
& Akbay, 2003), d ğer n cel ksel b r çalışma ABD’n n değ ş k yöreler ndek gazeteler n azınlık ve çoğunluk
gruplarına l şk n farklı türden haberlere hang oranda yer verd kler n ncelem şt r (Atuel, Seyran an, & Crano,
2007).

N tel ksel çalışmalar se ‘nasıl’ sorusuna odaklanır; örneğ n, aynı olayın farklı kaynaklarca anlatımında ne
g b benzetmeler kullanıldığı, geçm ştek hang olaylara göndermeler yapıldığı nceleneb l n r (Yağcıoğlu,
2002). Sosyal nşacılık ve sembol k etk leş mc l k akımları çerçeves nde çalışanlar bu yöntem sıklıkla
kullanırlar. Bu türden çalışmalarda genelde k m n, ney , nasıl anlattığı ncelen r. Var olan kaynakları kullanan
araştırmalar b r konunun zaman ç nde nasıl ele alındığını da nceleyeb l r. Örneğ n, a le kurumu değ ş k
zamanlarda romanlarda nasıl ele alınmıştır veya gazeteler n k ş sel sorunlara çözüm öneren köşeler nde
yakın l şk lerle lg l ne g b yaklaşımlardan söz ed lm şt r (Prusank, Duran & Del lo, 1993). Gazeteler n veya
edeb kaynakların ncelend ğ çalışmalarda var olan bütün belgeler ncelemek genelde olanaksızdır.
Aralarında seç m yapmak gerek r. Bu seç m bazı ölçütlere göre yapılır. Örneğ n, 1950-55, 1980-85 g b farklı
zaman d l mler nde yayınlanmış ve farklı görüşler n tems lc s olan gazeteler n her yıl ç n k ayda b r
ha asında (hep ay başı veya ay sonu olmasın d ye her ay ç n ayın farklı b r ha ası) bell konuları dışlayan
(spor, moda vs.) haber yazıları, araştırma kapsamına alınab l r.

Günümüzde sten len konunun sten len yayın organlarındak dökümler n araştırmacılara para karşılığında
sunan ş rketler bulunmaktadır. Ver ler elde etmek görecel olarak kolaylaşmışsa da, nceleme sürec nde aynı
met nler defalarca okumak ve eğer n cel ksel yöntem kullanılıyorsa, önceden veya nceleme sürec nde
bel rlenen kategor lere kodlamak gerek r. (Kodlama sürec ‘del n n pöstek sayması’ olarak n telend r leb l r;
oldukça sıkıcı ve d kkat steyen b r şt r.) Kodlama şlem n n yorum gerekt rd ğ durumlarda kodlayıcıların
eğ t lmes gerek r. Bu eğ t m genelde kodlama kategor ler n n tanımında görüş b rl ğ sağlanmasını çer r.
Örneğ n, ne g b fadeler n kadının eş-anne rolünden söz ett ğ konusunda kodlayıcıların aynı görüşte
olmaları sağlanır.

Var olan kaynakların mutlaka yazılı kaynaklar olmaları gerekmez. Atıklar, aşınma zler de ver olarak
kullanılab l r. Webb ve arkadaşları (Webb, Campbell, Schwartz & Sechrest, 1966) lg nç hatta kom k bazı ver
kaynaklarından söz ederler. Örneğ n, müzede hang resm n en çok zlend ğ n anlamak ç n res mler n
bulundukları yerdek zem n n aşınması veya çocuk müzes nde cam üzer ndek burun zler , evl olmanın
kadının konumuna etk s n araştırmak ç n öldükler nde dul olan ve eş yaşayan kadınların mezar taşlarının
kal tes , çk çme ve şeh r bölges l şk s n ncelemek ç n çöptek çk ş şeler n saymak veya d ğer atıklara
bakmak. Apartman kapısı dışındak ayakkabıların gözlenmes . Aslında, nsanların görünüşü onlar ve
bulundukları mekânlarla lg l öneml b r b lg kaynağıdır ve hep m z gündel k yaşamımızda bu b lg kaynağını
kullanırız.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 39/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Araştırmalarda katılımcılardan yazılı ver üretmeler de steneb l r. Örneğ n, farklı yaştan çocuklardan
sevd kler ve sevmed kler arkadaşlarını, yet şk n katılımcılardan kend gruplarını ve karşıt grupları kend
sözcükler yle tar f etmeler , veya yurtta ve a le yanında yaşayan öğrenc ler n bell b r süre ç nde k m nle,
hang ortamda, hang konuda konuştuklarını yazmaları steneb l r (Hortaçsu, Oral & Yasak, 1996; Peevers &
Secord, 1973; Wenneger, W gboldus & Spears, 2005). İnsanların araştırma amaçlarına yönel k veya başka
amaçlarla ürett kler fadelerde, d l nasıl kullandıkları son zamanlarda Sem n’ n gel şt rd ğ Dilsel Kategori
Modeli (Linguistic Category Model) çerçeves nde ncelenmekted r. Bu modelden kaynaklanan çalışmalar,
kullanılan fadelerdek farklı türden f l ve sıfatları sayarak çok farklı konularda lg nç sonuçlar elde
etmekted r. (Bu çalışmalara ler dek bölümlerde değ n lecekt r).

Gözlem

Gözlem, laboratuvar, sokak, okul, ev g b çeş tl yerlerde çeş tl süreler ç n yapılab l r. Olanak varsa gözlenen
olayın görüntü kaydı alınır. Ancak, nsanları habers z olarak f lme çekmek et k açıdan yanlıştır, haber
ver ld ğ nde de nsanlar f lmler çek ld ğ ç n farklı davranab l rler. Gözlem yöntem yle yürütülen
çalışmalarda genelde nsanların davranış ve sözler bell kategor lere kodlanır. Örneğ n, okul bahçes ndek
çocukların davranışını gözleyen b r çalışma, çocukların zamanlarının ne kadarını yalnız veya d ğer çocuklarla
b rl kte geç rd ğ n , d ğer çocuklarla b rl kteyken ne yaptığını (konuşma, oyun, kavga) kodlayab l r (Hay, 1985;
Shulman, El cker & Stroufe, 1994). Bu türden çalışmalarda genelde zaman kısa d l mlere bölünür ve her
zaman d l m ç n değ ş k davranışların varlığı veya yokluğu şaretlen r.

Gözlem yöntem nde davranışlar kodlanırken aynı davranış b rden çok kategor ye kodlanab l r; örneğ n, b r
k ş başkasını eleşt r rken, ne ded ? Yüzünün fades ne d ? Bu durumda aynı davranışın değ ş k kodlamaları
arasındak l şk ler nceleneb l r. (Örneğ n, öner sunarken veya eleşt r yaparken gülüyor muydu, kızgın
mıydı? İçer k ve duygusal fade l şk s .) Gözlem yapılan çalışmalarda, gözlemc ler n önceden eğ t lmeler
gerek r. Gözlem yapanın nsan olduğu göz önüne alınarak yanlı gözlem yapılması engellenmeye çalışılır
ve/veya gözlemc etk s olup olmadığı ncelen r. Yanlı gözlemden b r k ş n n s stemat k olarak bell kategor ler
gereğ nden az veya çok kodlaması anlaşılır (örneğ n duygusal açıdan bel rs z yüz fadeler n kızgınlık veya
mutluluk olarak kodlaması, başka dey şle y ye veya kötüye yorması).

Görüşme (Mülakat)

Görüşmelerde genell kle görüşmey yapan k ş n n el nde önceden hazırlanmış b rtakım sorular vardır.
Temelde k tür görüşme vardır. Yapılandırılmış görüşme (structured interview) ve yapılandırılmamış görüşme
(unstructured interview). Yapılandırılmış görüşmelerde sorular ayrıntılı olarak görüşmec lere ver l r, bütün
görüşmec ler bütün katılımcılara aynı soruları aynı sırayla (veya bell b r düzene göre çeş tlend r lm ş sırayla)
sorarlar. Görüşmec n n soru eklemes stenmez, gerekt ğ nde soruları açıklayab l r. Bu tür görüşmelerde

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 40/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

soruların çoğu genelde kapalı uçlu (çoktan seçmel ) veya kolay kodlanab l r n tel kted r (en son b t rd ğ n z
okul, çocuk sayısı g b ). Soru kâğıtları ölçekler de çereb l r. Görüşmeler bazen telefonla da yapılab l r. Bu
türden görüşmeler n sonuçları, her zaman değ lse de, çoğu zaman n cel ksel yöntemlerle ncelen r.

Yapılandırılmamış görüşmelerde görüşmec ler n el nde soru sorulacak konular ve bu konulara l şk n bazı
sorular vardır. Görüşmec bu puçlarını kullanarak görüşmen n akışına göre gerekl gördüğü başka soruları
sorab l r. Örneğ n, ana-kız l şk s konusunda yapılan b r çalışmada anne ve kızlar arasında yardımlaşma,
çatışma, duygu paylaşımı, destek, b rl kte geç r len zamanda ne yapıldığı, l şk n n zamanla nasıl değ şt ğ g b
konular vardı. Bu konular çerçeves nde görüşmec görüştüğü k ş ler n yanıtlarına göre kend sorularını
sorarak el nden geld ğ kadar çok b lg ed nmeye çalışmıştır (Mottram-Alıçlı & Hortaçsu, 2005a, 2005b). Bu
türden görüşmelere derinlemesine görüşme (in-depth interview) da den r. Vak t alan bu tür görüşmeler n çok
sayıda katılımcıyla yürütüleb lmes çok zordur. Bu türden görüşmelerde görüşmec ler n deney ml ,
konuştukları k ş de güven uyandıran, onların duygularına saygı duyduklarını bell eden k ş ler olmaları
gerek r. Der nlemes ne görüşmeler çoğu zaman n tel ksel yöntemlerle ncelen rler. Bunun b r neden ed n len
zeng n ve ayrıntılı b lg ler n n cel ksel yöntemle ncelenememes , d ğer neden se genelde n cel ksel
yöntemler n gerekt rd ğ sayıda k ş yle görüşme yapılamamasıdır.

Görüşmeler genell kle yüz yüze yapıldığından katılımcıların k ml ğ açıktır. Bu nedenle, her ne kadar
görüşmec ler yaşamlarında b r daha görmeyecekler n b lseler de, nsanlar çeş tl kaygılarla kend ler n
olduklarından farklı göstermek steyeb l rler. Katılımcılar özell kle k ş sel konularda (a le ç ş ddet, ana-baba
davranış ve tutumları, tüket m, boş zaman faal yetler ) kend ler n olumlu ışıkta göstermek steyeb l rler. (Bu
durumun m zah b r örneğ “Sıdıka” d z s nde ver lm şt . Tüket c araştırması yapan görüşmec n n “öğle
yemeğ nde ne yed n z?” sorusuna anne rolünü oynayan Fusun Dem rel, yoksul zanned lmes nler d ye beş
çeş t yemek saymıştı). Görüşmec ler n tavrı ve görünüşü de aldıkları yanıtları etk leyeb l r. Örneğ n, b r yüksek
l sans tez çalışmasında, k görüşmec n n kapalı uçlu sorular çeren soru kâğıtlarında sorulan sorulara
aldıkları yanıtlar arasında s stemat k fark olduğu görüldü. İnsanlar, özell kle gel r konusunda gerçek dışı
beyanlar vereb l rler, bazen de görüşler , hatta haberler , olmayan b r konuda cah l görünmemek ç n görüş
b ld r rler (görüşmec “sen ne uygunsa onu yazıver” yanıtını da alab l r).

Anket ve Ölçekler

Anket soruları, d z ler yapılandırılmış görüşmelerde kullanılan sorularla aynı olab l r. Sorular az veya çok
sayıda olab l rler; kamuoyu yoklamalarında veya laboratuvar deneyler nde kullanılab l rler. Soruları kend ler
yanıtlayan katılımcıları k ml kler n n g zl tutulacağına nanmaları, yüz yüze görüşmelere kıyasla daha
kolaydır. Bu nedenle katılımcıların gerçek görüşler n bel rtme olasılığı daha yüksekt r; ayrıca, görüşmec den

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 41/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

kaynaklanan etk ler de en aza ner. Ancak, soru sayısı çok olduğunda, soruları yanıtlamak katılımcıları
sıkab l r ve yanıtlanmayan soru sayısı artab l r. Bu durum özell kle eğ t m düzey düşük olan ve okuma
alışkanlığı olmayan katılımcılar ç n geçerl d r.

Ps kologlar ölçek kullanmayı genelde sıkça ve her türlü çalışmada kullanırlar. Ölçekler, ps kolog olmayanların
tek soruda sordukları soruları çok soruyla soran ölçümlerd r. Örneğ n, “çocuğunuza katı d s pl n uygular
mısınız?” sorusu yer ne, “ev k rlet rse, üstünü k rlet rse, kardeş yle kavga ederse... azarlar mısınız, f z ksel
ceza uygular mısınız?” g b b rçok soru sorulur. Sosyal ps koloj tar h n n anlatıldığı bölümde görüldüğü g b ,
sosyal ps koloj n n lk yılları ölçek gel şt rmekle geçm şt r. Ölçek merakı büyük olasılıkla ‘b l msell k’
dd asının b r parçasıdır; çünkü fen b l mler n n b rçoğunda çok ayrıntılı ve kes n ölçümler yapılır. Ölçekler n
b r y tarafı güven rl l k ve geçerl l kler n n saptanab lmes d r. Güven rl l k b r ölçeğ n aynı şey defalarca
ölçtüğünde aynı sonucu vermes (örneğ n, tahta b r mezura ısıdan etk lenmez hep aynı sonucu alır; maden
veya last k b r mezura ısıya göre farklı sonuçlar alab l r, bu nedenle tahta mezura daha güven l rd r),
geçerl l k se ölçeğ n ölçtüğünü dd a ett ğ özell ğ ve sadece o özell ğ gerçekten ölçmes d r (zekâ test
b lg , eğ t m, sosyoekonom k düzey değ l de zekâyı ölçmel ). Güven rl l ğ n saptanması görecel olarak daha
kolay, geçerl l ğ n saptanması görecel olarak daha zordur; kullanılan ölçekler n güven rl k düzey genelde
araştırma raporlarında b ld r l r ve sonuçlara etk s hesaplanab l r. Geçerl l ğ ölçmek ç n de en azından
b l nen bazı yöntemler vardır.

Ölçek kullanmak b r çok katılımcıya b r anda ulaşmak açısından ve görece mal yet n n ucuzluğundan
dolayı avantajlıdır. Ancak ölçek kullananlar sıklıkla bazı yanlışlar yaparlar. Deney ms z araştırmacıların
(örneğ n, yüksek l sans öğrenc ler ) düştüğü b r yanılgı ölçeğ n b r araç olduğunu unutmaktır. Bazı k ş ler lk n
b r ölçek bulup sonra araştırma sorusu sorarlar. Ölçekler temelde kuramsal kavramların şevuruk
tanımlarıdır, kavramlar se genelde kuramsal çerçeveler ç nde yer alırlar. Gel ş güzel k ölçek bulup
aralarındak l şk y saptamak veya b r ölçek bulup c ns yet, sosyoekonom k düzey ve yaş farklarına bakmak
araştırma değ ld r z ra b r çalışma problem yoktur. Bu türden kıyaslamalar yapılab l r, ama bu kıyaslamaların
araştırmanın ana bulgusunu oluşturması ç n kuramsal b r gerekçe olması gerek r.

Ölçek kullanımıyla lg l d ğer öneml b r konu yurtdışında kullanılan ölçekler n Türkçeye çevr lerek (yabancı
d lle eğ t m yapan eğ t m kurumlarında çevr lmeyerek) uygulanmasıdır. Her ne kadar son zamanlarda
ölçekler tekrar özgün d ller ne ger çevr lerek çev r ler n doğruluğu saptanmaya çalışılıyorsa da (İng l zce-
Türkçe, Türkçe-İng l zce) başka d llerle var olan bazı kavramların Türkçede olmaması neden yle b rtakım
sakıncalar doğmaktadır. Bu ölçekler yer ne özgün ölçekler üret lmes hem vak t alır, hem de araştırmacı
yurtdışında yayın yapmaya çalıştığında ölçek eleşt rmenlerce tanınmadığından çalışmanın yöntem kuşku le
karşılaşab l r. Batı’da kullanılan ölçekler geçm şte de kullanılmıştır, kanımca gelecekte de kullanılacaktır. Ben
kullanılmasına karşı değ l m, ancak d kkatl kullanılmasını, uygun olmayan maddeler n (örneğ n, ‘k l sede

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 42/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

pazar ay n ne g der m s n?’ g b b r madde) ayıklanmasını veya değ şt r lmes n öner yorum. Bu konuda van
de V jver & Leung’un (1997) Methods and Data Analysis for Cross-cultural Research (Kültürler Arası
Araştırmalarda Yöntemler ve Veri Analizi) adlı k tabında çok yararlı ve öneml öner ler vardır.

Deneysel ve İlişkisel Yöntemler

Sosyal ps koloj de araştırma yöntemler genelde deneysel (experimental) ve ilişkisel (correlational:


korelasyonel) olmak üzere k başlık altında şlen r. Deneysel yöntemde ‘bağımsız değ şken’ olarak
kullanılan b r veya b rden çok değ şken n laboratuvar ortamında veya dışında k veya daha fazla düzey
oluşturulur; ‘bağımlı değ şken’ olarak kullanılan b r veya b rkaç değ şken se ölçülür. Deneysel yöntem n n
temel nde neden-sonuç l şk s yatar. Deney n bağımsız değ şken neden, bağımlı değ şken sonuç olarak
düşünülür. Aynı değ şken b r deneyde neden, d ğer deneyde sonuç olarak kullanılab l r. Örneğ n, davranış-
tutum l şk s söz konusu olduğunda, bazı çalışmalarda katılımcıların farklı davranışlarda bulunmaları
sağlanır, sonra bu davranışlara l şk n tutumları ölçülür, d ğerler nde se katılımcılara tutumlarını çeş tl
yönlerde etk leyecek let ler okutulup tutumlarıyla lg l davranışları gözlen r.

Deneysel yöntemlerden farklı olarak, l şk sel yöntemlerde bağımlı-bağımsız değ şken ayrımı ve neden-sonuç
l şk s dd ası yoktur. Bu türden araştırmalar aynı anda veya farklı zamanlarda değ ş k değ şkenler ölçerler ve
aralarındak l şk y saptarlar. Bu araştırmalar bazı stat st ksel yöntemlerle neden-sonuç l şk s konusunda
b r şeyler söylemeye çalışsa da bu konuda deneysel yöntemler g b dd alı olamaz. Ancak, l şk sel yöntemler
ler ye dönük yordamalar yapar. Bu yordamaların hata payı ve bazen başarısı saptanab l r. Genelde deneysel
yöntemler kısıtlı sayıda bağımsız değ şken ve kullanılan bağımsız değ şken n kısıtlı sayıda düzey n (var-yok,
yüksek-orta-alçak, A-B), l şk sel yöntemler se daha çok sayıda değ şken ve bu değ şkenler n çok sayıda
düzey n kullanab l rler. Örneğ n deneysel b r çalışmada bağımsız değ şken olarak kullanılan ‘kaygı düzey ’
‘alçak, orta, yüksek olarak’ üç düzeyde ele alınırken, l şk sel b r çalışmada kaygının kullanılan ölçüm aracıyla
bel rleneb len bütün düzeyler (örneğ n 1-100 arası) söz konusudur.

Deneysel Yöntemde Geçerlik Güvenirlilik

Sosyal ps koloj deneyler n n mutlaka laboratuvarda yürütülmeler gerekmez. Gerçek yaşam ortamında da
deney yapılab l r. Laboratuvar deneyler , bağımsız değ şkenler dışındak etmenler sab t tutmak açısından
daha kontrollüdür, ancak laboratuvar ortamı çeş tl nedenlerle yapay b r ortam olduğundan bu yöntem n
bazı sakıncaları vardır. Gerçek yaşamda yapılan deneylerde kontrol daha zordur, ancak bu deneylerde elde
ed len b lg ler gerçek yaşama daha kolay genelleneb l r. Sosyal ps koloj çalışmalarında deney koşulları
üzer ndek denet m ‘güvenirlik’ (veya iç geçerlik: internal reliability), araştırma sonuçlarının gerçek yaşama
genelleneb l r olması se ‘geçerlik’ (veya dış geçerlik: external reliability) olarak adlandırılmıştır (Campbell &
Stanley, 1966). (Bu kavramların tanımı ölçekler ç n olan tanımlardan b raz farklıdır).

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 43/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Güven l r b r deneyde araştırmacı bağımlı değ şkene etk eden etmen n yalnızca araştırma kapsamındak
bağımsız değ şken olduğunu, bağımlı değ şken n başka b r etmenden etk lenmed ğ n göstermek
durumundadır. Bazen bağımsız değ şken olarak kullanılan değ şken le araştırmacının lg lenmed ğ b r
değ şken l şk l d r. Örneğ n, araştırmanın b r koşulunu b r araştırmacının, d ğer koşulunu başka b r
araştırmacının uyguladığı durumda araştırmacının k m olduğu sonuçları etk leyeb l r. Yardım davranışını
nceleyen ve yardım eden k ş den az veya çok çaba gerekt ren b r ş stenen b r çalışmada çok çaba gerekt ren
koşulu güzel b r kızın, az çaba gerekt ren koşulu se güzel olmayan b r kızın uyguladığını düşüneb l r z. Bu
durumda özell kle erkek katılımcılar çok çaba gerekt ren durumda daha fazla yardım edeb l rler, çünkü kızın
güzell ğ yardım steğ n artıracak ve çaba düzey n n yardım üzer ndek olası etk s n olumsuz yönde
etk leyecekt r. Burada bağımlı değ şkenle l şk l olan, ancak etk s araştırma kapsamında ölçülmeyen,
değ şken (güzell k) şaşırtıcı değişken (confounding variable) olarak adlandırılır. Böyle b r araştırmada doğru
yöntem, araştırmacı güzell ğ n k nc b r bağımsız değ şken olarak kullanmak ve 2 x 2 (güzel/güzel değ l ve
çok/az çaba) desen kullanmaktır.

Deneyler n güven rl ğ n tehd t eden d ğer b r durum da katılımcıların deney n değ ş k koşullarına rastlantısal
b r b ç mde atanmamalarıdır. Örneğ n, öğrenc n n tartışmaya katılımı ve öğret m üyes n n ders anlattığı
eğ t m yöntemler n n hang s n n öğrenc başarısı açısından daha y olduğunu nceleyen b r çalışmada,
öğrenc ler n kend sted kler yöntem seçmeler ne z n ver l rse yanlış b r ş yapılmış olur. Çünkü, büyük
olasılıkla k yöntemden b r s n seçen öğrenc ler derse lg ler ve çalışma stekler açısından farklı olacaktır.
Öğrenc katılımı öğrenc n n önceden hazırlanmasını ve derse g rmes n gerekt rd ğ nden bu yöntem seçen
öğrenc ler n daha hevesl , d kkatl ve çalışkan olmaları beklen r. Araştırma sonuçları, tartışma yöntem n n
öğret m üyes n n ders anlatmasına oranla daha yüksek öğrenc başarısına neden olduğu sonucunu ortaya
koyarsa, bu sonuç k nedenden kaynaklanmış olab l r: öğret m yöntem veya öğrenc güdü düzey . Eğer k
yöntem farklı öğret m üyeler uygulamışlarsa veya k yöntem ders gününün farklı saatler nde uygulanmışsa
( lk saatler, günün ortasındak saatler, son ders saatler g b ) bu farklılıklar da sonucu etk lem ş olab l r. Böyle
b r çalışmada doğru yöntem öğrenc ler araştırma koşullarına (kend stekler göz önüne alınmayarak)
rastlantısal olarak atamak, mümkünse k öğret m üyes kullanarak her öğret m üyes n n her k türden
yöntem kullanmasını sağlamak (çünkü öğret m üyes farklılıkları olab l r), ders saatler n de aynı zamanlarda
ayarlamaktır. Bu durumda öğret m yöntem dışında kalan etmenler kontrol altında tutulmuş, araştırmanın k
koşuluna atanmış öğrenc ler n ortalama güdü düzeyler büyük ölçüde eş tlenm ş olur.

Geçerl k, yan aynı sonuçların gerçek yaşamda elde ed l p ed lemeyeceğ konusu, deneysel çalışmalar ç n
sorun olagelm şt r. Deney koşulları gerçek yaşamdan uzaklaştıkça geçerl k eleşt r ler artar. Daha önce de
değ n ld ğ g b , 1960’lı yılların tutarlılık kuramlarından kaynaklanan çalışmalarda, katılımcıların kâğıt
üzer ndek k ş ler n l şk ler konusunda yargı bel rtmeler son derece yapay b r durumdur ve eleşt r ye açıktır.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 44/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Öte yandan, kend ler ne ps koloj deney gereğ elektr k şoku ver leceğ söylenen veya söylenmeyen k ş ler n
yalnız mı, başkalarıyla mı bekleyecekler n seçmeler durumunda ‘deneysel gerçekl k’ duygusu olduğu dd a
ed leb l r.

Deney Türleri

Sosyal ps koloj de üç tür deney yapılab l r. Bunlar laboratuvar deneyi, alan deneyi (field experiment) ve doğal
deneyd r (natural experiment). Bunlar arasında güven rl ğ n en düşük, geçerl ğ n en yüksek düzeyde olduğu
tür doğal deneyd r; güven rl ğ n en düşük, geçerl ğ n en yüksek düzeyde olduğu tür se laboratuvar deney d r.
Alan deney n n durumu se her k ölçüt açısından da orta konumdadır.

Doğal Deney

Doğal deney örnekler ne sosyal ps koloj yayınlarında fazla rastlanmaz. Doğal deneyde araştırmacı b r olayın
olacağını önceden b lerek veya tahm n ederek nsanların olay önces ve sonrası duygu ve düşünceler n
saptar. Örneğ n, genel seç mler n hang tar hte olacağı b l n r. Araştırmacılar ülke gündem ndek çeş tl konu,
k ş ve sorunlarla lg l görüşler , seç m önces ve sonrası saptayıp seç m sonuçlarının etk ler n
bel rleyeb l rler. Bu türden çalışmalarda önce-sonra araştırma desen kullanılır. Olanaklar el ver r de aynı
katılımcılara olay önce ve sonrası ulaşılab l n p k ml k b lg ler (rumuz olarak da alınab l r) elde ed leb l rse,
k mler n, hang konuda, ne yönde ve ne kadar değ şt ğ saptanab l r. Örneğ n, “seç m önces nde A veya B
part s ne oy verecekler n söyleyenler n seç m A part s n n kazanmasından sonra görüşler nasıl değ şm şt r?”
sorusu yanıtlanab l r. Aynı k ş lere ulaşılamayan durumlarda da olayın bell grupları (eğ t m, yaş, gel r, etn k,
mezhep g b ) nasıl etk led ğ nceleneb l r. Bu türden çalışmaların sonuçlarına gazetelerde bazen rastlanıyor.
Sık sık gündem değ şt ren veya oluşturan olayların yaşandığı ülkem zde bu yöntem özell kle s yasal
konularda araştırma yapılan sosyal ps kologlarca kullanılab l r. Örgüt ps koloj s alanında da, ş rket satın
alma ve b rleşmeler n n sıkça yaşandığı günümüzde, çalışanların satış önce ve sonrası görüşler alınarak
yürütülen lg nç çalışmalara rastlanmaktadır (Boen, Vanbeselaere, Brebels, Huybens & M llet, 2007; Van
Kn ppenberg, Van Kn ppenberg, Monden & de L ma, 2002).

Bu türden çalışmaların sosyal ps koloj yayınındak en b l nen örnekler nden b r s Fest nger ve arkadaşlarının
‘Kehanet doğru çıkmayınca’ (When Prophesy Fa ls) çalışmasıdır (Fest nger, R ecken & Schachter, 1956). Bu
çalışmada Fest nger, nsanlar doğru yoldan çıktığı ç n dünyanın sonunun geld ğ ne nanan b r grubun
varlığını öğrenm ş ve bu b lg den yararlanmıştır. Bu gruptak nsanlar dünyanın sonunun hang gün geleceğ n
öğrenm ş ve o gün uzaydan kend ler ç n gönder lecek b r araçla kurtulacaklarına nanmışlardı (Nuh’un
gem s n n modern b ç m ). Fest nger, bu kehanet n gerçekleşmeyeceğ n tahm n ed p grup ç ne soktuğu
ajanlarıyla grup üyeler n n görüşler n saptamıştır. Fest nger’ n bekled ğ g b , beklenen gün gel p de h çb r
şey olmayınca, grup üyeler n n dünyanın kend nançları neden yle bağışlandığına nandıkları görülmüştür.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 45/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bu çalışma sosyal ps koloj tar h nde öneml b r çalışma olmakla b rl kte araştırmada şaşırtıcı (confound ng)
etmenler de vardı. Örneğ n, Fest nger’ n ajanları gruba k ml kler n g zleyerek g rm şler, kabul ed leb lmek
ç n grup üyeler n n nançlarını pek şt r c rüya veya şaret h kâyeler uydurup anlatmışlardı. Onların gruba
g rmeler yle hem grup sayısı artmış hem de grup üyeler n n kend nançlarına güvenler güçlenm şt . Yen
üyeler n katılımı olmadığı durumda, grubun kehanet n doğrulanmamasına tepk s ne olurdu, b lemey z.
Anlaşıldığı g b , doğal deney yöntem güven rl k açısından zayıf, geçerl l k açısından güçlü b r yöntemd r.
Çoğu zaman tekrarlanamaz. Bu nedenle Gergen’ n görüşünü destekleyen ve ps koloj -toplumsal tar h
l şk s n nceleyen b r yöntemd r. Ancak, bu yöntemle b r k m sağlandığında, benzer olayların değ ş k
tar hlerde de olsa benzer sonuçlara yol açtığı göster lerek (örneğ n, kötü sosyoekonom k koşullar kt dar
part s n n oy kaybı), neden-sonuç l şk ler n n değ ş k zamanlarda tutarlı b r b ç mde geçerl olduğu g b ,
Gergen’ n görüşüne ters düşen bulgular ortaya konulab l r.

Alan Deneyi

Alan deneyi gerçek yaşam koşullarında yürütülen b r deneyd r. Katılımcılar gerçek yaşamları bağlamında
bağımsız değ şken n değ ş k koşullarına olanaklar el verd ğ nce rastlantısal olarak atanırlar. Tıpta yürütülen
laç çalışmalarının b rçoğu bu türden deneylerd r. Bu çalışmalarda hastaların bazılarına laç uygulanır
d ğerler ne se uygulanmaz, veya plasebo (etk n madde çermeyen hap) ver l r. Sosyal Ps koloj de alan
deney n n lg nç b r örneğ grup çalışmalarının altın devr nde Fest nger ve arkadaşlarınca yürütülmüştür
(Fest nger, Schachter, Back, 1968). Bu çalışmada amaç yaşanan yer n m mar özell kler n n grup normlarının
oluşmasına etk s n göstermekt . Westgate ve Westgate-West olarak b l nen bu çalışmada araştırmacılar evl
ün vers te öğrenc ler n n rastlantısal olarak k tür öğrenc lojmanına yerleşt r lmes n sağlamışlardır. Bu
lojmanlardan b r bölümü kapısı dışarıya açılan yan yana b r mler olarak nşa ed lm şt . Bu b nalar k katlıydı
ve her katta kapısı dışa açılan yan yana b r mler vardı. Lojmanların d ğer bölümünü se U b ç m ndek b nalar
oluşturuyordu. Bu b nalarda, k b r m dışında kalan b r mler n kapıları U’nun ç bölümünü oluşturan avluya
açılıyordu. U’nun tabanındak k b r m n kapıları se U’nun dışına açılıyordu. U b ç m ndek b nalarda
yaşayanlar evler ne g r p çıkarken b rb rler n gördükler nden ahbap olma olasılıkları, dolayısıyla grup normu
oluşturma olasılıkları yüksekt . Sıra b r mlerde yaşayanlar, aynı avluya çıkmadıklarından, b rb rler yle fazla
etk leş me g rmek zorunda değ llerd . U’nun tabanında yaşayıp kapıları avlu dışına açılanlar se kend
b nalarından k ş ler pek görmüyorlardı.

Araştırmacılar U b ç m ndek b naların avluya açılan b r mler nde yaşayan öğrenc ler n b nalarının
yönet m ne l şk n benzer görüşler gel şt receğ n (grup normları), sıra b r mlerde yaşayanlarda se yönet me
l şk n tepk ler n b reysel olarak gel şt r leceğ n öngördüler. Ayrıca, U’nun tabanında yaşayıp da b nada
yaşayan d ğer k ş lerle l şk s olmayanların da kend b nalarında oluşturulan normlardan farklı düşünecekler
tahm n ed ld . Araştırma sonuçları b naların m mar özell kler n n arkadaşlık l şk ler n ve yönet me l şk n

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 46/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

görüşler araştırmacıların yordadığı b ç mde etk led ğ n ortaya koydu. Bu araştırma ben m çok beğend ğ m
sosyal ps koloj araştırmalarından b r s d r. Hem deneysel kontrol sağlanmıştır, hem de araştırma gerçek
yaşam koşulları ç nde gerçekleşt r lm şt r. M mar - nsan l şk ler etk leş m n çarpıcı b r b ç mde ortaya koyan
b ld ğ m lk çalışmadır ve 1970’l yıllarda önem kazanacak olan çevre psikolojisi (environmental psychology)
çalışmalarının atası olarak kabul ed leb l r.

Endüstr ps koloj s n n ataları sayılan Howthorne deneyler de ş yerler nde yürütülmüştür (Cartwr ght ve
Zander, 1968). Ancak, bu deneylerde katılımcılar deney n farklı koşullarına rastlantısal olarak atanmamışlar,
şyer nde var olan farklı gruplar deney n farklı koşullarına atanmışlardır. Bu çalışmalarda çalışılan ortamın
ışıklandırılması, çay molalarının olup olmaması g b koşulların ver ml l ğe etk s araştırılmıştır.

Laboratuvar Deneyi

Laboratuvar deneyleri deneysel kontrolün en yüksek düzeyde sağlanab ld ğ ancak çoğu zaman yapay
koşullarda yürütülen çalışmalardır. Laboratuvar deneyler nde gerçeğe yakın koşullar da sağlanab l r.
Örneğ n, şok yeme beklent s nsanlarda gerçekten kaygı uyandırab l r. Ancak, laboratuvar deneyler nde
katılımcıların çten çe araştırmacıların kend ler ne zarar vermeyeceğ ne nandıkları, bu nedenle gerçek
yaşamdan farklı davrandıkları da söylenm şt r. Örneğ n, b r odada form dolduran katılımcılar, kapının
altından duman g rmes ne karşın uzunca b r süre durumu fark etmem ş görünerek şler ne devam
etm şlerd r. Bu durumda, yöntem eleşt renler, katılımcıların dumanın araştırmacılarca ver ld ğ n
düşündükler n (zaten öyleyd ) ve d ğer katılımcılara korkak görünmemek ç n aldırmaz davrandıklarını
söylem şlerd r. Daha önce de değ n ld ğ g b , 1970’l yılların kr z dönem nde laboratuvar yöntem b rçok
eleşt r n n hedef olmuştur.

a) Etik açıdan eleştiriler. Bu türden eleşt r ler, araştırmaya katılan katılımcıların deney gereğ aldatıldıklarını
(başarısız olma, k ş l kler ne l şk n olumsuz b lg ver lme, M lgram deney nde olduğu g b normal koşullarda
yapmayacakları ve utanacakları davranışlara yönlend r lme) ve olumsuz muameleye maruz kaldıklarını (şok
yeme, hakaret görme, redded lme g b ) savunarak, araştırmacıların bu türden deneyler yürütmeler n n
engellenmes n stem şlerd r. Bu çabalar b r ölçüde sonuç verm ş ve ABD’de (Türk ye’de b ld ğ m kadarıyla
b rçok yerde böyle b r kural yok), en azından ün vers telerle l şk l k ş lere, araştırma yürütmeden et k
kom syonunun olurunu alma zorunluluğu get r lm şt r. Başvuruyu yapan k ş araştırmanın amacını,
katılımcılardan stenenler , eğer varsa, aldatma veya yalan söylemen n ne olduğunu açıklamak ve
aldatmanın katılımcılara zarar vermeyeceğ n savunmak zorunda bırakılmıştır. 1970’l yıllardan sonra sosyal
ps koloj deneyler nde şok verme yasaklanmıştır. İnsanlara deney gereğ yalan söylemek yer ne rol
oynatılması (örneğ n ‘b r deneyde senden başkasına şok vermen stend ğ n düşün, ne yapardın?) öner lm ş,
ancak aynı sonucun elde ed l p ed lmeyeceğ de tartışılmıştır.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 47/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

b) Katılımcı hakları. Et k soruna l şk n b r konu olarak, ps koloj deneyler ne katılan nsanların nsan
oldukları, bu nedenle onların ed lgen ve kend ler ne her şey yapılab len yaratıklar olarak düşünülmemeler
gerekt ğ savunulmuştur (hayvan hakları da savunulmuştur). Bu bağlamda bazı derg ler, katılımcılar ç n
genell kle kullanılan ‘denek’ sözcüğünün katılımcıları ed lgen, nsanaltı varlıklara dönüştürdüğü gerekçes yle
kullanılmamasını sağlamışlardır. Katılımcı hakları çerçeves nde, katılımcılara katıldıkları çalışmaya l şk n ön
b lg , katılımdan sonra se araştırmanın beklent ler ve varsa söylenen yalanlarla lg l açıklama ver lmes
(debr ef ng), katılımcıların k ml ğ n n g zl tutulması zorunluluğu get r lm şt r. Ön b lg ler, deney sürec nde
katılımcılardan deney sürec nde ne yapmaları stend ğ n açıklar; katılımcılar bu b lg ler okuyup koşulları
kabul ett kler ne l şk n bilgilendirilmiş onay (informed consent) olarak adlandırılan b r kâğıt mzalarlar. Sosyal
ps koloj deneyler n n b rçoğunun öğrenc lerle ders puanı karşılığı yapıldığı göz önüne alınarak, araştırmaya
katılmayı stemeyenlere puan kazanmak ç n başka olanaklar sağlanması gerekl l ğ de tartışılmıştır.

c) Araştırma istemleri (demand characteristics). Orne (1962), katılımcıların katıldıkları araştırmanın


denenceler n doğru veya yanlış tahm n ett kler n ve bu tahm nler doğrultusunda davrandıklarını
savunmuştur. Örneğ n, kend s ne b r testte başarısız olduğu söylenen katılımcı başarısız olduğuna
nanmayıp, araştırmanın başarısızlığa tepk ler nceled ğ n tahm n ederek ona göre davranab l r. Bu
durumda katılımcı, araştırmacıya y l k etmek st yorsa araştırmacının beklent s ne uygun, araştırmacıya
s n rlenm şse, beklent n n ters b ç m nde davranab l r. (Tab katılımcılar, araştırmacının beklent s n yanlış
da tahm n edeb l r.) Araştırma stemler n n, araştırmacının genelde toplumda yüksek konumlu (ün vers te
öğret m üyes ) olduğu durumda, katılımcıları taate zorladığı da savunulmuştur. Bu sav, M lgram
araştırmasının, toplumsal saygınlık açısından farklı ortamlarda y nelen p saygınlığı düşük ortamlarda
görecel olarak düşük taat oranları elde ed lmes yle, b r ölçüde desteklenm şt r (Brewer & Crano, 1994).
Araştırma stemler etk s n n özell kle aynı katılımcılara araştırmanın b rden fazla koşulunun uygulandığı
durumda bel rg n olması beklen r. Örneğ n, aynı davranışın b r kadın ve erkek tarafından yapıldığı söylen p,
davranışı yapan k ş n n değerlend r lmes stend ğ nde, katılımcıların araştırmada c ns yet etk s n n
ncelend ğ n anlamaları çok kolaydır.

d) Rosenthal etkisi (veya araştırmacı yanlılığı). Rosenthal, yaptığı b r araştırmada, öğretmenlere ders yılı
başında bazı öğrenc ler n ders yılı ç nde ‘parlayacaklarını’, söylem şt r. Tab bu deneyde parlayacak
öğrenc ler rastlantısal olarak seç lm şt . Ders yılı sonunda d ğer öğrenc lere kıyasla parlaması beklenen
öğrenc ler n daha fazla kazanım elde ett kler görüldü. Öğretmenler bu öğrenc ler n d ğerler nden daha
başarılı olmaları ç n b l nçl olarak b r şey yapmamışlardı. Ancak, sonrak çalışmalar, öğretmenler n kend
beklent ler n fark etmeden bu öğrenc lere lett kler n , bu öğrenc ler n de bu beklent ler gene fark etmeden
gerçekleşt rd kler n ortaya koydu. Bu durum büyük olasılıkla lk bölümde açıklanan ‘ayna benl ğ ’ veya
‘yansıtılmış benl k’ süreçler yle gerçekleşm şt . Bu araştırma sonrasında Rosenthal etk s n engellemek ç n
deney yürüten araştırmacının araştırma denenceler n b lmemes demek olan ‘çi e görmez’ (double blind)
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 48/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

uygulaması gel şt r ld . Bu uygulamaya göre katılımcılar da, araştırma koşullarını uygulayan araştırmacılar
da, araştırma beklent ler konusunda b lg lend r lmezler. Ancak bu önlem onların denenceler tahm n
etmeler n engelleyemeyeb l r. Rosenthal etk s , deney sonunda katılımcılardan araştırma beklent ler ne
l şk n tahm nler n n sorulması ve doğru tahm n edenler n ver ler n n nceleme dışı bırakılması yoluyla da
g der lmeye çalışılır.

e) Deney koşullarının yapaylığı. Daha önce de değ n ld ğ g b , deney yapay b r ortamdır ve bu yapay ortamda
ed n len sonuçların gerçek yaşama genellenmes sakıncalı olab l r (geçerl l k konusu). Deneysel ortamlar
görecel olarak az veya çok yapay olab l rler. Örneğ n, 1960’lı ve 1970’l yıllarda laboratuvar oyunlarıyla
yürütülen pazarlık çalışmaları son derecede yapay deneysel koşullarda yapılıyordu. Bu çalışmalarda k
katılımcı bazen k rak p ülke, bazen se k rak p f rmayı tems l ederm şçes ne b r seferl k veya uzun sürel
pazarlık ed yorlardı. Bu durumda katılımcı oyunda zarar etse de gerçekte fazla b r zararı olmuyordu (bazen
deneyden elde edeceğ paranın b r kısmını y t r yordu). Daha önce değ n ld ğ g b , tutarlılık kuramından
es nlenen çalışmalarda veya 1970’l yılların yükleme kuramı çalışmalarında katılımcılar kâğıt üzer nde
kend ler ne k satır veya b r paragrafla tanıtılan ve h çb r zaman karşılaşmayacaklarını b ld kler nsanlara
l şk n yargı veya zlen m bel rt yorlardı. Bütün laboratuvar deneyler bu kadar yapay değ ld r. Örneğ n,
değ ş k koşullarda sorun çözmeye veya tasarı oluşturmaya çalışan grupların gerçek yaşamdak davranışlara
benzer davranışlarda bulunacakları dd a ed leb l r.

f) Kısıtlı örneklemler. Sosyal ps koloj araştırmalarının öneml b r çoğunluğunun ABD ün vers teler n n
ps koloj ye g r ş ders alan öğrenc lerle yürütüldüğü söylen r (Aronson, 1985). Bu b r ölçüde doğrudur; çünkü
özell kle laboratuvar ortamında yürütülmes gereken deneylerde bu öğrenc lere ulaşmak kolay ve ucuzdur.
Bu durumda sosyal ps koloj çalışmalarının sonuçlarını yaşlılara, eğ t m düzey düşük olanlara, azınlıklara,
hele hele ABD dışındak nsanlara uygulamak yanlıştır. Laboratuvar deneyler n n farklı katılımcılarla
yürütüldüğü de olmuştur. Bu çalışmalarda, katılımcılar lanla veya tanıdıklar yoluyla sağlanmış ve
araştırmaya verd kler zaman karşılığında kend ler ne para ödenm şt r. Bu koşullarda da katılımcıların
gönüllü olmayan k ş ler tems l ett kler söylenemez.

g) İstatistiksel açıdan sakıncalar. Daha önce de değ n ld ğ g b , deneysel çalışmalarda bağımsız değ şken
sayısının ve düzey n n kısıtlı sayıda olması gerek r. Çünkü, stat st k kurallarına göre bağımsız değ şken sayısı
ve düzey arttıkça araştırma ç n gereken katılımcı sayısı da artar. Çok sayıda katılımcıyı hem bulmak zordur
hem de (özell kle teker teker uygulama yapıldığında) fazla sayıda katılımcıyla deney yapmak zaman alır.
Ayrıca, çok sayıda değ şkenl çalışmaların stat st ksel ncelemeler n yorumlamak da y ce karışık b r şt r.
Araştırmacıların aslında lg lenmed kler ama kontrol amacıyla araştırmalarına katmak zorunda oldukları
c ns yet g b etmenler de düşünüldüğünde, deneysel çalışmalarda kuramsal açıdan anlamlı olab lecek k
veya üç değ şkenden fazla sayıda değ şken kullanmak epey zordur. Sosyal ps koloj n n toplumsal b r alan

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 49/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

olduğu ve nsan davranışının çok sayıda değ şkenden etk lend ğ göz önüne alınacak olursa, deneysel
yöntem n sosyal ps koloj araştırmaları ç n çok uygun olmadığı anlaşılır. Zaten ps koloj n n atası olan Wundt,
bu yöntem n sosyal ps koloj ç n uygun olmadığını söylem şt r ama sosyal ps kologlar bu sözler
unutmuşlardır. Kanımca, deneysel yöntem n kullanılmasının b r neden bu yöntem n, fen b l mler nde
kullanıldığından, bazı sosyal ps kologlarca daha ‘saygın’ olarak kabul ed lmes d r. İk nc b r neden se, zaman
ç nde değ ş k konular ç n kabul ed lm ş ve üzer nde ufak değ ş kl klerle y neleneb l nen b rtakım ‘deneysel
durum’ların (experimental paradigm) gel şt r lm ş olmasıdır. Aynı ‘deneysel durum’ (örneğ n b l şsel tutarsızlık
çalışmaları, r ske yönel m çalışmaları vs.) kullanıldığında hem çalışma sonuçlarını karşılaştırmak kolaylaşır,
hem de araştırmacılar yen durumlar cat etmek zorunda kalmazlar.

Deneysel çalışmaların stat st ksel açıdan d ğer b r sakıncası; c ns yet, yaş, etn k köken g b katılımcı
özell kler n n araştırmacı tarafından oluşturulan bağımsız değ şken olmadıkları halde, bazı araştırmalarda
bağımsız değ şkenm ş g b kullanılmalarıdır. Katı b r deney anlayışına göre bağımsız değ şkenler n b rb r yle
sıfır (0) l şk s olması gerek r, ancak özell kle c ns yet, yaş g b değ şkenler ç n bu doğru değ ld r. Örneğ n,
değ ş k c ns yettek katılımcıların ün vers ten n bölümler ne dağılımı, hatta ün vers te ç ndek oranı eş t
değ ld r, Kızlar Mak ne Mühend sl ğ Bölümü’nde azınlıkta, İng l z Edeb yatı Bölümü’nde se çoğunluktadırlar.
İstat st ksel açıdan d ğer b r sakınca se deneysel çalışmalarda sürekl değ şkenler n kategor k değ şken
olarak kullanılmasıdır. Örneğ n, kaygı, depresyon, zekâ, düzey , yaş sürekl değ şkenlerd r ve b rçok
çalışmada alçak, orta, yüksek olmak üzere kategor k değ şkenler olarak kullanılmışlardır. Bu değ şkenler
genelde araştırmaya katılanların dağılımına göre kategor k olarak kodlanır. Bu uygulama değ ş k
örneklemlerde aynı değerler n farklı kategor lere kodlanması sonucunu ver r. Örneğ n, öğrenc lerden oluşan
b r örneklemde yüksek kaygılı gruba g renler, kl n k b r örneklem n düşük kaygılı grubuyla aynı ölçek puanı
elde etm ş olab l rler. Bu uygulamanın d ğer b r sakıncası da k bağımsız değ şken arasında eğr sel (U veya
ters U) b r l şk olduğunda ortaya çıkar. Örneğ n, çok alçak ve çok yüksek düzeyde uyarılma, öğrenmey
olumsuz etk ler ama orta düzeyde uyarılma öğrenmey olumlu etk ler. Araştırmada alçak olarak bel rt len
uyarılma düzey aslında ‘alçak’ yüksek olarak bel rt len düzey aslında ‘orta’ se uyarılma-öğrenme l şk s
olumlu, araştırmada alçak olarak bel rt len uyarılma düzey aslında ‘orta’ yüksek olarak bel rt len düzey
aslında ‘yüksek’ se uyarılma-öğrenme l şk s olumsuz (ters yönde) bulunacak, araştırmada alçak olarak
bel rt len uyarılma düzey aslında ‘alçak’ yüksek olarak bel rt len düzey aslında ‘yüksek’ se uyarılma le
öğrenme arasında l şk s olmadığı düşünülecekt r.

Bölüm Özeti

Farklı türden ver ler vardır ve farklı türden ver ler farklı türden araştırmalarla toplanılab l r. Bu sebeple b rden
fazla yöntemle çalışab l r z. Sorumuz ve merak ett ğ m z olgunun doğası yöntem m z bel rleyecekt r. Ya da
seçt ğ m z yöntem, sorab leceğ m z soruların neler olab leceğ n bel rleyecekt r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 50/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

N cel ksel yöntemler, b r olguyu sayısallaştırma gücüne sah pt r. Bu sayede ortak b r ölçüte yaslanarak farklı
olgularla sayısal b r kıyaslama ve l şk kurulmasını sağlayab l r. Örneğ n, b r ş yer nde çalışan nsanların
kaygı sev yes ölçüleb ld ğ nde, d ğer ş yerler nde veya ş kollarında çalışan nsanların kaygı sev yes yle
kıyaslanab l r. Böylece bel rl b r ş türünün ya da ş rket n çalışanları üzer nde daha fazla kaygı üretecek b r
baskı kurduğu g b b r sonuca ulaşılab l r.

N tel ksel yöntemler se daha z yade nasıl sorusuna odaklanır. B r sayısallaştırma gereğ duyulmazken,
örneğ n kaygının bel rl b r gruptak nsanlar tarafından nasıl deney mlend ğ , nasıl konuşulduğu ve
anlaşıldığı üzer ne der nl kl b r b lg üret r.

Çeş tl araştırma yöntemler , gözlem, anket çalışması, arş v çalışması, alan araştırması ve deneysel çalışmalar
olarak sıralanab l r. Bunlar çer s nde neden sonuç l şk ler n kurab len yöntem b ç m deneysel yöntemd r.
Bağımsız değ şken “neden”, bağımlı değ şken se bağımsız değ şkenden etk lenen “sonuç” olarak
anlaşılab l r.

Doğal deney, deprem örneğ ndek g b bağımsız değ şken değ şt remed ğ n z b r ortamda bağımlı değ şken
yan sonuçları çalışır. Alan deney , olguyu gerçek ortamında nceler. Örneğ n fabr ka şç ler n n ver ml l ğ ya
da kaygı düzey üzer ne b r çalışmayı fabr ka ortamında yapar. Bağımsız değ şken kontrol etme şansına
sah pt r. Labaratuar deney se deney n sonuçlarına etk edeb lecek tüm koşulları kontrol etmey amaçlar. Bu
bağlamda bağımsız değ şken bütünüyle kontrol eder.

Deneysel çalışmalara yönel k eleşt r ler se et k açıdan eleşt r ler (katılımcının aldatılması); katılımcı hakları
( nsan cansız b r çalışma nesnes değ l canlı b r özne); araştırma stemler (katılımcıların araştırmanın ne
sted ğ ne da r f k rler ); Rosenthal etk s (veya araştırmacı yanlılığı); deney koşullarının yapaylığı; kısıtlı
örneklemler (deney yapılan kes m n sıklıkla ün vers te öğrenc ler olması) olarak sıralanab l r.

Kaynakça
Aronson, E. (1968b) D scuss on: Comm tments about comm tment Abelson, R. P., Aronson, E., McGu re, W. J.,
Newcomb, T. M., Rosenberg, M. J. & Tannenbaum, P. H. (Ed.) Theor es of cogn t ve cons stency (464-466). Ch cago;
Rand McNally.
Atuel, H., Seyran an, V. & Crano, W. D. (2007) Med a representat ons of major ty and m nor ty groups. European
Journal of Soc al Psychology, 37, 561-572.
Boen, F., Vanbeselaere, N., Brebels, L., Huybens, W. & M llet, K. (2007) Post-merger Ident f cat on as a funct on of
pre-merger dent f cat on, relat ve representat on, and pre-merger status. European Journal of Soc al
Psychology, 37, 380-389.
Brewer & Crano (1994) Soc al Psychology. New York: West.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 51/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Campbell, D. T., and Stanley, J. C. (1966) Exper mental and Quas -Exper mental Des gns for Research. Ch cago:
Rand McNally.
Fest nger, L., R ecken, H. & Schachter, S. (1956). When Prophesy Fa ls. M nneapol s: Un vers ty of M nnesota Press.
Fest nger, L., Schachter, S., Back, K. (1968) Operat on of group standards. Cartwr ght & A. Zander (Ed.) Group
Dynam cs (2. ed.) (152-164) New York: Harper and Row Publ shers.
Hay, D. F. (1985). Learn ng to form relat onsh ps n nfancy: parallel atta nments w th parents and peers.
Developmental Rev ew, 5, 122-161.
Hortaçsu, N. & Akbay, E. M. (2003) Women and deology: representat ons of women n rel g ous and secular
Turk sh med a. Journal of Appl ed Soc al Psychology, 33, 2017-2039.
Hortaçsu, N. Oral, A. & Yasak, Y. (1996) E ects of context on everyday conversat ons of Turk sh un vers ty students.
Journal of Env ronment al Psychology, 371-379.
Mottram-Alıçlı, S. & Hortaçsu, N. (2005a) Adult daughter ag ng mother relat onsh p over the l fe cycle: The Turk sh
case. Journal of Ag ng Stud es, 19, 471-488.
Orne, M. T. (1962) On the so cal psychology of the psycholog cal exper ment: W th part cular reference to demand
character st cs and the r mpl cat ons. Amer can Psycholog st, 17, 776-783.
Peevers, B. H. & Secord, P. F. (1973) Developmental changes n attr but ons of descr pt ve concepts to persons.
Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 27, 120-128.
Prusank, D. T., Duran R. L. & Del lo D. A. (1993)Interpersonal relat onsh ps n women’s magaz nes- dat ng and
relat ng n the 1970s and 1980s. Journal of Soc al and PersonalRrela tonsh ps, 10, 307-320.
Shulman, S., El cker, J. & Stroufe, L. A. (1994) Stages of fr endsh p growth n preadolescence as related to
attachment h story. Journal of Soc al and Personal Relat onsh ps, 11, 341-361.
van de V jver, F. & Leung, K. (1997) Methods and Data Analys s for Cross-cultural research. Thousand Oaks: Sage.
Van Kn ppenberg, D., Van Kn ppenberg, B., Monden, L., de L ma, F. (2002) Organ zat onal dent f cat on a er a
merger: a soc al dent ty perspect ve. Br t sh Journal of Soc al Psychology, 41, 233-252.
Webb, E. J., Campbell, D. T., Schwartz, R. D. & Sechrest, L. (1966) Unobstrus ve measures: Nonreact ve research n
the soc al sc ences. Ch cago: Rand McNally.
Wenneger, C. P. J., W gboldus, D. H. J. & Spears, R. (2005) B ased language use n stereotype ma ntenance: The
role of encod ng and goals. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 89, 504-516.
Yağcıoğlu, S. (2002) 1990 sonrası la k ant la k çatışmasından farklı söylemler. D s pl nlerarası b r yaklaşım. İzm r:
Dokuz Eylül Yayınları.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 52/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. Aşağıdak araştırma tekn kler n n hang s yle neden sonuç l şk s kurulab l r?

A) Alan araştırması

B) Gözlem

C) Korelasyon çalışması

D) yapılandırılmamış görüşme

E) labaratuar deney

2. Aşağıdak araştırma tekn kler n n hang s yle neden sonuç l şk s kurulab l r?

A) Alan deney

B) Gözlem

C) Korelasyon çalışması

D) Yapılandırılmamış görüşme

E) Alan araştırması

3. Doğal deneyle, alan deney arasındak fark ned r?


https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 53/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

A) Doğal deneyde olgu gerçek ortamında ncelen rken, alan deney nde bu yapılamaz.

B) Alan deney nde olgu gerçek ortamında ncelen rken, doğal deneyde bu yapılamaz.

C) Doğal deneyde bağımsız değ şken kontrol ed lemez ken, alan deney nde kontrol ed leb l r.

D) Alan deney nde bağımsız değ şken kontrol ed lemez ken, doğal deneyde kontrol ed leb l r.

E) Alan deney yle neden sonuç l şk ler kurulab l r, doğal deneyle kurulamaz.

4. Yapılan b r araştırmada, araştırmacı okul öğretmenler ne ders yılı başında bazı öğrenc ler n
ders yılı ç nde ‘parlayacaklarını’, söylem şt r. Bu deneyde parlayacak öğrenc ler rastlantısal
olarak seç lmes ne rağmen ders yılı sonunda parlaması beklenen öğrenc ler n d ğer öğrenc lere
kıyasla daha fazla kazanım elde ett kler görüldü. Bu çalışma deneysel çalışmalarda
karşılaştığımız sorunlardan hang s ne şaret etmekted r?

A) Katılımcının aldatılması

B) Kısıtlı örneklem

C) Araştırmacı yanlılığı (Rosenthal etk s )

D) Labaratuar deney koşullarının yapaylığı

E) Katılımcı haklarının hlal

5. “Med tasyonun şeh rl kadınların ruh haller ne etk s ” konulu b r araştırmada bağımsız
değ şken aşağıdak lerden hang s d r?

A) şeh r

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 54/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

B) med tasyon

C) c ns yet

D) ruh hal

E) h çb r

6. “Kaygı düzey n n d reks yon sınavı başarısına etk s ” konulu b r araştırmada bağımlı değ şken
aşağıdak lerden hang s d r?

A) kaygı düzey

B) d reks yon sınavı

C) d reks yon sınavı başarısı

D) c ns yet

E) h çb r

CEVAP ANAHTARI

1. e 2. a 3. c 4. c 5. b 6. c

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 55/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

5. SOSYAL ALGI-SOSYAL BİLİŞ

5.1. Giriş

Sosyal algı (social perception) konusu b rb r yle l şk l üç süreç olarak ele alınab l r: a) İnsanların kend ve
başkalarının davranışlarını gözlemleyerek davranış nedenler n düşünüp yorumlamaları, b) bu yorumlar
sonucu davranışta bulunan k ş ler n k ş l k özell kler ne l şk n kararlar vermeler , c) bu özell kler n tümü
üzer nden k ş lere l şk n genel zlen mler ed nmeler . Bu süreçler ortamdan, algılayanın k ş l ğ nden ve
algılayan-algılanan l şk s nden etk len r. Sosyal algıyla lg l üç süreç, üç sorunun yanıtlarını arar: “Bell
koşullar altında bell b r b ç mde davranan k ş n n davranış nedenler n nasıl anlarız?”, “K ş l k özell kler ne
nasıl karar ver r z?” ve “B r d z k ş l k özell ğ ne sah p olan k ş y genelde nasıl b r nsan olarak
değerlend r r z?” Sosyal ps koloj , bu soruların yanıtlarını yaklaşık 70 yıldır aramaktadır.

5.2. Brunswick’in “Algı Eğrisi”

Sosyal algı sürec n n değ ş k halkaları Brunsw ck’ n ‘algı eğrisi’ çözümlemes nde göster lm şt r (He der, 1958,
s. 23). Bu model her ne kadar sosyal olmayan nesneler n algısı ç n gel şt r lm şse de, sosyal algıyı ncelemek
ç n de büyük ölçüde geçerl d r. Sosyal algı le f z ksel nesneler n algı süreçler temelde b rb r ne benzer.
Ancak, sosyal algıda hem algılayan hem de algılanan k ş ler, beklent ler , stekler ve n yetler olab len ve
aralarında değ ş k türden l şk ler bulunab len nsanlar olduğundan, k tür algı arasında öneml farklar da
vardır.

Bu modele göre algılanan nesne veya k ş ler vardır. Brunsw ck, bu nesne veya k ş ler ‘uzaktaki uyaran’ (distal
stimulus) olarak adlandırır. Brunsw ck’e göre, nesne algısı söz konusu olduğunda uzaktak uyaran herkesçe
gözleneb len ve algılayanın dışındak çevrede var olan b r varlıktır. Ancak, uzaktak uyaran algılayana dolaysız
olarak ulaşmaz. K ş karşıdak nesne veya k ş y ışık ve ses dalgaları yoluyla ve duyu organlarıyla algılar.
Algılanan nesne veya k ş n n algılayanın duyu organlarına ulaşan b ç m ne ‘yakındaki uyaran’ (proximal
stimulus) den r.

B r örnekle açıklayacak olursak, dış uyaran olan ağaç başka k ş ler n de göreb leceğ b r nesned r. Ağacın
k ş n n ret nası üzer ndek zdüşümü se yakındak uyarandır. Ret nasına ağaç b ç m düşen k ş n n bu b ç m
‘ağaç’ olarak n telemes ne algı (percept) den r. Ancak k ş n n ret nasına düşen b ç m ağaç olarak n telemes ,
k ş n n geçm ş deney mler sonucu ed nd ğ ‘ağaç’ kavramına ve o andak beklent ler ne de bağlıdır. Yan
‘ağaç’ herkese ağaç g b görünmeyeb l r, yaşamında h ç ağaç görmem ş b r nsan, gördüğü nesnen n ağaç
olduğunu düşünmeyeb l r. Bu durumun en acıklı örneğ , daha önce h ç at görmem ş İnkalar’ın atlı
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 56/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

İspanyollar’ı görünce tek b r varlık zannetmeler ve süvar düşüp at koşmaya davam ett ğ nde veya at ölüp de
süvar kalkıp yürüdüğünde, bu yaratıkların vurulunca ölmeyen c nsten doğaüstü yaratıklar olduğuna
nanmalarıdır. İnkalar, bu nedenle İspanyolları Tanrısal varlıklar olarak düşünmüşler ve bu nançları çok az
sayıda İspanyol’un, çok sayıda İnka’yı savaşta yenmes n kolaylaştırmıştır.

Aynı nesne veya davranışın farklı durumlarda ve farklı k ş lerce farklı algılanması ‘ara süreçler’ (mediation) le
açıklanır. Algı eğr s nde üç yerde ara süreçlere yer ver lm şt r; bunlar uzaktak ve yakındak uyaran arasında,
yakındak uyaran le algı arasında ve algı le zlen m arasında yer alırlar. Nesneler n algısı söz konusu
olduğunda, uzaktak uyaran le yakındak uyaran arasındak ara süreçler görüntüyü etk leyen görüş
koşullarıdır. Bunlar arasında ışığın yeterl olup olmaması, havada s s bulunup bulunmaması g b durumlar
sayılab l r. Yakındak uyaran le algı arasındak ara süreçler se k ş n n b l şsel süreçler , beklent ler , geçm ş
deney mler ve algıladığı k ş yle l şk s olab l r. Örneğ n, metruk b r evde hayalet göreceğ beklent s ç nde
olan b r k ş , karanlık b r gecede rüzgârın salladığı b r ağacı hayalet olarak algılayab l r.

5.3. Nesnelerin ve Kişilerin Algılanması Arasındaki Farklar ve Benzerlikler

Brunsw ck’ n sosyal olmayan nesneler n algısı ç n gel şt rd ğ algı eğr s , her ne kadar sosyal algıyı ncelemek
ç n büyük ölçüde geçerl yse de, sosyal algı le f z ksel nesneler n algılanması arasındak benzerl klerle b rl kte
bazı öneml farklılıklar vardır.

1) F z ksel algıda b r ağaç veya b r çam ağacı gördüğümüze karar vermek b z m ç n yeterl olab l r; marangoz
veya yontucu değ lsek, ağacın odununun nasıl olduğu g b gözle göremed ğ m z özell kler yle lg lenmey z.
Ancak, algılanan nesne nsan olduğunda, b r kadın/erkek/çocuk gördüğümüze karar vermek genelde yeterl
değ ld r. Esas b lmek sted ğ m z o nsanın k ş l k özell kler d r ve bunları anlamak ç n çıkarsama yapmamız
gerek r. Yan , f z ksel algıda algı ‘ağaç’tır, sosyal algıda se ‘algı’ akıllı, y n yetl , sıcakkanlı, gururlu g b k ş l k
özell kler d r. Sosyal algıda ‘kadın’ ‘erkek’ g b algılar da k ş l k özell kler ç n pucu olarak veya algılananın
davranışlarını (genell kle ayrımcı) c ns yet kalıpları çerçeves nde yorumlamak ç n kullanılır; örneğ n,
“kadınsa müşf kt r” veya “ sted ğ b r şey ç n d reten k ş kadınsa dırdırcıdır, erkekse az ml d r”, g b .

2) F z ksel algıda algılanan nesne gözlend ğ n n farkında değ ld r; oysa, nsanlar genelde gözlend kler n n
farkındadırlar ve farkında oldukları ç n, algılayanla l şk ler ne göre, kend ler n farklı göstereb l rler. Yan , b r
ağaç korkuluk g b görünmeye çalışmaz ama genç b r nsan yaşlı g b , tembel b r çalışkan g b görünmey
başarab l r. Bunun ötes nde, algılayan k ş de algıladığı k ş n n kend s n farklı göstermeye çalıştığının farkına
varab l r. Daha da ötes , farklı görünmeye çalışan k ş karşısındak n n onun rol yaptığını anladığını sezeb l r.

3) İnsanların, nsanlarla farklı türden l şk ler ve bu l şk ler neden yle b rtakım beklent ler vardır. Bu
beklent ler neden yle aynı davranış farklı l şk ler çerçeves nde farklı değerlend r leb l r. Örneğ n, k ş yakın
arkadaşının onun derd n sormasını lg , b r yabancının sormasını se ‘ ş ne burnunu sokmak’ olarak

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 57/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

yorumlayab l r; dost ve düşmandan kaynaklanan eleşt r farklı n yetlerden kaynaklanmış olarak görüleb l r.

4) Sosyal algının öneml nesneler nden b r s k ş n n kend s d r. K ş b r yandan kend davranışlarını


yorumlayıp kend s ne l şk n görüşler oluşturmaya, öte yandan başkalarının kend s ne yönel k davranışlarını
yorumlayarak kend s ne l şk n görüşler gel şt rmeye çalışır. Aynı davranışta bulunan kend s ve başkası
olduğunda da farklı yorumlarda bulunab l r.

5) Başkalarının davranışlarının sonuçları bazen b z veya yakınlarımızı etk ler, bazen se etk lemez. İnsanlar
sonuçları kend s n etk leyen davranışlarla sonuçları başkalarını etk leyen davranışları farklı b ç mde
yorumlayab l r. Bu durum nesne algısı ç n de geçerl olab l r. Örneğ n, b r nsan taşa kend s takılıp
düştüğünde o taşın orada olmaması gerekt ğ n , başkası takılıp düştüğünde se o k ş n n önüne bakmadığını
düşüneb l r, dolayısıyla taşa b r canlılık ve n yet yükleyeb l r.

5.4. Sosyal Algı Süreçlerine İlişkin Bazı Temel Tanımlar

Brunsw ck’ n algı eğr s ne sosyal algı konusu çerçeves nde ger dönecek olursak, sürec n değ ş k halkalarının
sosyal algı konusu ç nde farklı alt başlıklar olarak şlend ğ n görürüz. Sürec n son halkası olan “B r d z k ş l k
özell ğ ne sah p olan b r k ş genelde nasıl b r nsandır?” sorusu izlenim oluşturma (impression formation)
araştırmalarının lg alanıdır. Bu soru, tar hsel olarak, sosyal ps koloj n n sosyal algı konusuna l şk n lk
sorusudur (1940 ve 1950’l yıllar). Bu dönemde algıyı etk leyen k ş sel etmenler (ara süreçler) olarak k ş l k
özell kler ve güdüler de araştırma konusu olmuştur. Sürec n k nc halkasında görülen algıya yol açan b l şsel
süreçler se, 1960’lı ve 1970’l yıllarda He der’ın (1958) ‘kutsal’ İnsanlararası İlişkiler Psikolojisi k tabındak
görüşler n gel şt r lmes olan sosyal çıkarsama (social inference), ve yükleme (attribution) başlıkları
çerçeves nde şlenm şt r. 1980’l yıllar ve sonrasında se, aynı süreçler bu kuramların eleşt r s yle başlayan ve
ps koloj n n genel ndek b l şsel akımdan etk lenen sosyal biliş (social cognition) akımının konusu olmuştur.

Sosyal çıkarsama, yükleme ve sosyal b l ş akımlarının heps b l şsel süreçler ncelerler ama aralarında bazı
farklılıklar vardır. Sosyal çıkarsama, nsanların davranışlarının ve seç mler n n olası sonuçlarını nceleyerek
onların k ş l k özell kler ne l şk n kararlar verme sürec ne odaklanmıştır. Örneğ n, “çok para kazanab leceğ
b r şe g reb lecekken az para kazanab leceğ b r ş seçen k ş nasıl b r nsandır?” sorusunun yanıtını arar. Bu
nceleme sürec n n sonucunda, davranışta bulunan k ş n n b rtakım k ş l k özell kler ne l şk n çıkarsamalar
yapılır.

Yükleme, bel rl k ş l k özell kler n saptamaktansa genelde davranışın nedenler n bel rlemeyle lg l d r.
Örneğ n, “az para kazanacağı ş seçen k ş bu seç m ne g b nedenler n etk s yle yapmıştır? Bu neden
kend s nden m , çevre koşullarından mı, yoksa ş n n tel ğ nden m kaynaklanmıştır?” Görüldüğü g b , sosyal

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 58/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

çıkarsamadan farklı olarak yükleme bel rl k ş l k özell kler ne l şk n çıkarsama yapmaz. Yalnızca, genelde
k ş n n özell kler n n olaya neden olduğu sonucuna varab l r, k ş n n hang özell ğ n n olayın neden olduğu
konusuna karışmaz.

Sosyal biliş se, nsanların geçm ş b lg ler n n, beklent ler n n ve k ş sel yanlılıklarının b l şsel süreçler
üzer ndek etk ler n nceler. Bu etk ler ncelerken hang olay ve davranışların k ş n n d kkat n çekeceğ ne de
değ n r. K ş ler çevreler ndek her davranışa d kkat ed p yorumlamazlar. Yorumlamaya çalışmaları ç n
davranışın d kkate değer olması, yan ya beklenmed k olması ya da k ş n n k ş sel çıkarları açısından anlam
taşıması gerek r. Davranışla lg l karar ver rken bakış açısı öneml olab l r.

Algı eğr s n n en başında yer alan uzaktak uyaran özell kler le uzak ve yakındak uyaranlar arasındak ara
süreçler de değ ş k dönemlerde sosyal ps kologlarca ncelenm şt r. Uzaktak uyarıcı olan k ş n n yaş, c ns yet
g b toplumsal kategor lerden b r s çerçeves nde algılanması ve sözel veya sözel olmayan davranışlarının
b ç m , k ş n n f z ksel özell kler ve 1970’l yıllardan sonra farklı bakış açılarından ncelenm şt r. Algılanan
k ş n n kend s n şu veya bu nedenle olduğundan farklı göstermes ne yol açan etmenler (k ş n n k ş l ğ ve
davranışı arasındak ara süreçler) sosyal algı kapsamında üzer nde fazla durulmayan b r konudur. Bu hmal n
neden , büyük olasılıkla kendini tanıtmanın (self presentation) ps koloj k sosyal ps koloj den çok sosyoloj k
sosyal ps koloj n n lg lend ğ b r konu olması olab l r. Ps koloj k sosyal ps koloj , her ne kadar algılanan
‘nesne’n n duygu ve amaçları olan b r nsan olduğunu kabul etse de, olaya genelde algılayan açısından
yaklaşır ve algılananı nesneleşt r r; başka b r dey şle, algılananı ed lgen b r nesne olarak düşünmey yeğler
(Snyder & Stukas, 1999).

Bölüm Özeti

Sosyal algı (social perception) konusu b rb r yle l şk l üç süreç olarak ele alınab l r: a) İnsanların kend ve
başkalarının davranışlarını gözlemleyerek davranış nedenler n düşünüp yorumlamaları, b) bu yorumlar
sonucu davranışta bulunan k ş ler n k ş l k özell kler ne l şk n kararlar vermeler , c) bu özell kler n tümü
üzer nden k ş lere l şk n genel zlen mler ed nmeler .

Brunsw ck model ne göre algılanan nesne veya k ş ler vardır. Brunsw ck, bu nesne veya k ş ler ‘uzaktaki
uyaran’ (distal stimulus) olarak adlandırır. Brunsw ck’e göre, nesne algısı söz konusu olduğunda uzaktak
uyaran herkesçe gözleneb len ve algılayanın dışındak çevrede var olan b r varlıktır. Ancak, uzaktak uyaran
algılayana dolaysız olarak ulaşmaz. K ş karşıdak nesne veya k ş y ışık ve ses dalgaları yoluyla ve duyu
organlarıyla algılar. Algılanan nesne veya k ş n n algılayanın duyu organlarına ulaşan b ç m ne ‘yakındaki
uyaran’ (proximal stimulus) den r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 59/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Brunsw ck’ n sosyal olmayan nesneler n algısı ç n gel şt rd ğ algı eğr s , her ne kadar sosyal algıyı ncelemek
ç n büyük ölçüde geçerl yse de, sosyal algı le f z ksel nesneler n algılanması arasında bazı öneml farklılıklar
vardır:

1. B z m a t olduğumuz gruplara da r algımız çok daha ayrıntılıdır, o nesnen n n tel kler n daha ayrıntılı b r
şek lde algılarız. Örneğ n nsanları, serçelerden daha ayrıntılı algılama eğ l m ne sah b zd r. Örneğ n
Grönland’de yaşayan b r Esk mo, Akden z’de yaşayan b r s ne göre “kar”ı çok daha ayrıntılı algılama
eğ l m nded r.

2. F z ksel nesneler, canlı nesnelere göre gözlend kler n n farkında değ ld rler. Canlı nesneler gözlend ğ n n
farkında olduğu takt rde hareket ve duruşunu değ şt rme eğ l m nded rler.

3. İnsanların d ğer nsanlarla etk leş mler nde var olan beklent ler neden yle aynı davranış farklı l şk ler
çerçeves nde farklı değerlend r leb l r.

4. Sosyal algının öneml nesneler nden b r s k ş n n kend s d r. K ş b r yandan kend davranışlarını


yorumlayıp kend s ne l şk n görüşler oluşturmaya, öte yandan başkalarının kend s ne yönel k davranışlarını
yorumlayarak kend s ne l şk n görüşler gel şt rmeye çalışır. Aynı davranışta bulunan kend s ve başkası
olduğunda da farklı yorumlarda bulunab l r.

5. İnsanlar sonuçları kend s n etk leyen davranışlarla sonuçları başkalarını etk leyen davranışları farklı
b ç mde yorumlayab l r.

Temel Kavramlar

Sosyal çıkarsama, yükleme ve sosyal b l ş akımlarının heps b l şsel süreçler ncelerler ama aralarında bazı
farklılıklar vardır.

Sosyal çıkarsama, nsanların davranışlarının ve seç mler n n olası sonuçlarını nceleyerek onların k ş l k
özell kler ne l şk n kararlar verme sürec ne odaklanmıştır.

Yükleme, bel rl k ş l k özell kler n saptamaktansa genelde davranışın nedenler n bel rlemeyle lg l d r.

Sosyal biliş se, nsanların geçm ş b lg ler n n, beklent ler n n ve k ş sel yanlılıklarının b l şsel süreçler
üzer ndek etk ler n nceler. Bu etk ler ncelerken hang olay ve davranışların k ş n n d kkat n çekeceğ ne de
değ n r. K ş ler çevreler ndek her davranışa d kkat ed p yorumlamazlar. Yorumlamaya çalışmaları ç n
davranışın d kkate değer olması, yan ya beklenmed k olması ya da k ş n n k ş sel çıkarları ya da lg s
açısından anlam taşıması gerek r.

Kaynakça

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 60/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

He der, F. (1958) The psychology of nterpersonal relat ons. New York: W ley.

Snyder, M. & Stukas, A. A. Jr. (1999) Interpersonal processes: The nterplay of cogn t ve, mot vat onal and
behav oral act v t es n soc al nteract on. Annual Review of Psychology, 50, 273-303.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 61/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. Aşağıdak lerden hang s sosyal b l ş kuramlarına göre doğrudur?

A) Kend grubumuzdan olan şeyler ve nsanları daha kaba kategor lerle algılarız.

B) Dış grubumuzdan olan şeyler ve nsanları b rb r nden çok farklı algılarız.

C) Şeh rde yaşayan nsanlar karşılaştıkları nsanları, nsan olmayan varlıklara göre daha ayrıntılı
algılarlar.

D) Şeh rde yaşayan nsanlar karşılaştıkları canlı olmayan nesneler , nsanlardan daha ayrıntılı
algılarlar

E) Kutup bölgeler nde yaşayan nsanlarla, çölde yaşayan nsanlar ç n “kar” kel mes aynı anlamı
taşır.

2. Yen tanıştığınız b r s n zlemen z, onun hareket ve tavırlarından onun bel rl k ş l k


özell kler n anlamaya çalışmanızı aşağıdak lerden hang s daha doğru tanımlar?

A) Sosyal yükleme

B) Sosyal çıkarsama

C) Algıda değ şmezl k

D) Sosyal tamamlama

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 62/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

E) H çb r

CEVAP ANAHTARI

1. c 2. b

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 63/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

6. SOSYAL ALGI VE İZLENİM OLUŞTURMA

6.1. Konuşmanın Kelime Anlamı Dışındaki Yönlerinden Sızan İpuçları

Ş ve ve aksan b l nd ğ g b k ş n n bell b r yöre kökenl olduğunun pucudur. (Karaden zl , Kayser l g b ), ama


aynı zamanda eğ t m ne ve kır-kent köken ne l şk n puçları da çer r. K ş ler n bell toplumsal kategor ler n
üyes olarak sınıflandırılması se onların b rey değ l de b r grup üyes olarak algılanmasına yol açar; Kayser l
olmanın kurnaz, ş n b len para canlısı olduğu kanısı uyandırması g b . (Bu konu kalıpyargı başlığı altında
daha ayrıntılı olarak görülecekt r).

Aksan dışındak konuşma özell kler de k ş yle lg l puçları çer r. Ses tonundan korku g b temel duyguları
anlayab lmek b r yaşında gel şen b r becer d r; üç yaşından küçük çocuklar se ses tonundan mutluluk,
üzüntü ve kızgınlığı anlayab l rler (Mumme, Fernald & Herrera, 1996; St er & Fox, 1987). Ses n ncel ğ veya
kalınlığı, ses tonu (haf f ses/bağırma), konuşma hızı, tane tane veya ağzının ç nde konuşma, konuşma
hataları (duraksama, yanlışlar, kekeleme vs.) algılanan k ş ye l şk n b lg ler çer r. ABD’de yapılan araştırmalar
tok sesl , anlaşılır b ç mde ama hızlı konuşan k ş ler n daha güven l r ve nandırıcı olarak algılandığını
gösterm şt r. Yüksek sesle konuşmak genelde güç, başatlık ve saldırganlık bel rt s olarak değerlend r l r
(Mehrab an, 1972). Alçak ses genelde ed lgenl k ve mutsuzlukla l şk lend r l r. ABD’dek çalışmalar,
konuşurken kararsızlık bel rten b r b ç mde duraklayanların ve ağır tempoda, kel meler arasında
duraklayarak konuşanların, ne söylemek sted kler nden em n olmadıkları, hatta yalan uydurmak ç n
kel meler arasına zaman koyduklarının düşünüldüğünü ortaya çıkarmıştır. Türk ye’de kel meler n arasına
zaman koyanların daha nandırıcı olarak algılandığı söyleneb l r.

S gmund Freud, Psychopathology of Everyday Life (Gündelik Yaşamın Psikopatolojisi) adlı k tabında, konuşma
hataları üzer nde duran lk k ş lerden b r s d r. K tapta d l sürçmeler , nsanların adlarını karıştırma,
unutkanlıklar, eve veya şe g rerken yanlış anahtar kullanma g b çeş tl gündel k olaylardan söz ed l r. Yazar
Freud olduğunda, h çb r yanlış nedens z değ ld r. ‘Geleceğ m’ yer ne ‘g deceğ m’ d yen nsan aslında g tmek
st yordur; Al ’ye Vel d yen k ş ya Al le Vel ’n n benzer olduğunu düşünüyor, ya da Al yer ne Vel ’y görmek
st yordur. Bu yanlışların en vah mler nden b r s nsanın eş ne sevg l s n n adıyla seslenmes olur, k bu
durumda eş Freud’u okumamış olsa da durumu anlayab l r.

Sosyal ps kologlar, yanlışlardan çok sözcük seç m üzer nde durmuşlardır. Örneğ n, b rçok kültürde k nc
şahıs ç n ‘sen’ veya ‘s z’ kullanımı sosyal konum farkı veya l şk n n yakınlığıyla lg l pucu çer r (Brown,
1965). Benzer b ç mde b r kadına ‘teyze’, ‘anne’ veya ‘hanımefend ’ d ye h tap ed lmes , hem h tap ed len n

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 64/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

hem de eden n özell kler konusunda b lg ver r ve bazen hakaret olarak görülüp “ben nereden sen n annen
oluyor muşum?” g b tepk lere yol açab l r. Örneğ n ‘yenge’ h tabı b ze özgü b r h tap b ç m d r ve kadını evl
olsun olmasın ‘evl kadın’ konumuna ‘yükselten’, saygıyla ve kötü gözle bakılmadığını ma eden b r ‘ y n yet’
fades d r. İnsanın arkadaşı veya eş le kend s nden söz ederken ‘b z’ veya ‘o ve ben’ d ye söz etmes de
l şk yle lg l duygularını yansıtır (Fletcher, 1987; Hortaçsu, 1989). İl şk n n çözülüşü bazen “b z yokuz sen ve
ben varız” b ç m nde özetleneb l r. Doktorların hastalarından s mler yle değ l de ‘vaka’ olarak söz etmeler
de, genelde hastaları nsan olarak değ l de b r ‘ülser veya kalp yetmezl ğ vakası’ olarak görmeler ve
hastalarıyla kend ler arasına mesafe koymaları olarak yorumlanab l r. Son zamanlarda özell kle özel sağlık
kuruluşlarında hastalara tal mat ver l rken k nc şahıs yer ne b r nc şahıs çoğul zam r n n kullanılması da bu
eğ l m n uzantısı olarak değerlend r leb l r, örneğ n “gözlüğümüzü çıkaralım”.

Sözcük seç m nde anlamları benzer olan ama olumlu ve olumsuz değer çağrıştıran sözcük kullanımı da
d kkat çekeb l r. Örneğ n, nce/nar n ve cılız/sıska, uyumlu ve renks z/kokmaz bulaşmaz, duygusal ve
tutarsız/h ster k/asab , konuşkan ve çenes düşük, benzer anlamlı ama karşıt değer taşıyan sözcüklerd r. B r
olayı anlatırken ed lgen veya etken fade b ç m n n veya d ’l veya m ş’l geçm ş zamanın seç m de anlamı
değ şt r r. “Ben adamı vurdum” b l nçl b r eylem fade eder “ben adamı vurmuşum” b l nçs zl k zlen m
uyandırır. Son zamanlarda öneml araştırma konularından b r s de, k ş ler n kend ler n veya başkalarını
bet mlerken sıfat veya f l kullanmalarıdır (Sem n, 2001). “Hasan, y b r nsandır” Hasan’ın kalıcı b r k ş l k
özell ğ nden söz eder, “Hasan, b rçok k ş ye y l k yapmıştır” se Hasan’ın daha az kalıcı ve duruma göre
değ şeb l r b r özell ğ ne değ n r. Genelde, f llere kıyasla sıfatlar daha güçlü duygu ve görüşler fade etmek ve
d nley c y bell b r konuda kna etmek ç n kullanılır; f ller se görüşler n kes n b ç mde fade etmek
stemeyen ve kend ler ne açık kapı bırakmak steyenlerce yeğlen r. İnsanlar b r konuda kend ler yle karşıt
görüşte olanlara b r şey anlattıklarında sıfattan çok f l kullanırlar. (F edler, Bluemke, Fr ese & Hofmann, 2003;
Rub n & S gall, 2002; Sem n, H gg ns, de Montes, Estourget & Valenc a, 2005; Wenneger, W gboldus & Spears,
2005). Olumsuz görüşler özell kle karşı gruptan k ş lerce sıfat b ç m nde bel rt ld ğ nde olumsuz tepk lere yol
açar, k ş ler n kend grup üyeler nce f l b ç m nde fade ed ld kler nde se olumlu eleşt r ler olarak alınab l rler
(Tekman, Hortaçsu & Ok, 2008).

6.2. Sözel Olmayan İpuçları

Algılanan nsan olduğunda kend s ne l şk n çok çeş tl b lg mevcuttur. B r nsanı görmesek b le yalnızca adını
b lmek çoğu kez c ns yet ne l şk n b r pucudur. Özgür, Barış, Umut g b bazı adlar se c ns yet bel rtmese de
k ş n n 68 kuşağından b r ana babanın çocuğu olduğu zlem n vereb l r. ‘Döne’, ‘Satılmış’ g b adlar se kırsal-
kentsel kökene l şk n puçları vereb l r. K ş n n görünümü onu bell toplumsal kategor lere sokmamıza neden

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 65/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

olab l r; üstel k, yürüyüşü, duruşu, yüz fades , g y m k ş l ğ ne l şk n görüş gel şt rmem ze neden olab l r.
Ayrıca, nsanların genelde sözel ve sözel olmayan davranışları da vardır. İnsanların ney nasıl yaptıkları ve
ney nasıl söyled kler de onlara l şk n b lg çer r.

Kişinin İlk Bakışta Göze Çarpan Özellikleri

Herhang b r nsanla karşılaştığımızda ster stemez onun yaş, c ns yet, kılık kıyafet, aksan g b b rtakım
özell kler n n farkına varırız. K ş n n yaş, c ns yet, aksan g b özell kler onu bazı toplumsal kategor lere
koymamıza yol açab l r. F ske ve Neuberg (1990), karşımızdak k ş y hang durumda b rey, hang durumda b r
toplumsal kategor üyes olarak düşüneceğ m ze l şk n b r model gel şt rm şlerd r. Bu modele göre,
gözled ğ m z k ş n n b z m ç n öneml olup olmadığı o k ş ye l şk n algılama süreçler m z etk ler. Örneğ n,
gözled ğ m z k ş gel n veya kaynana adayımız se b z m ç n öneml d r ve onun nasıl b r nsan olduğunu
anlamak ster z. B r kez görüp b r daha görmey ummadığımız durumlarda se, k ş y genç veya orta yaşlı b r
kadın olarak düşünmem z yeterl olab l r. Yan , o k ş y b r kategor üyes olarak algılar, o k ş n n orta yaşlı
k ş lerde yaygın olduğunu düşündüğümüz özell klere sah p olduğunu varsayab l r z. Ancak, k ş olarak b z
fazla lg lend rmeyen b r nsan da, onu lk bakışta ç ne koyduğumuz toplumsal kategor ye uymayan b rtakım
davranışlarda bulunab l r. Bu durumda, onu kategor üyes olarak düşünmekle kalmayıp davranışlarını daha
d kkatle yorumlayab l r z. Örneğ n, karşımızdak kadın Ajda Pekkan veya Aysel Gürel se, yaşlı kadın dey p
geçemey z, çünkü bu k ş ler b ld ğ m z yaşlı kadınlardan farklıdır. O durumda ‘yaşlı kadın’ kategor s n n,
‘nene’, ‘teyze’, ‘çılgın yaşlı kadın’, ‘genç kalma çabasındak yaşlı kadın’ g b alt kategor ler n düşünürüz. K ş
bu kategor lerden b r s ne uygunsa onu bu kategor lerden b r s n n üyes olarak görürüz. K ş n n davranışları
bu alt kategor lerden b r ne de uymuyorsa (örneğ n, gece break dans yapıp, gündüz pat k örüp, öğleden
sonra toplum gönüllüsü olarak çalışıp, arada da komşu kızının ded kodusunu yapan b r ), onu b rey olarak
anlamaya çalışab l r z.

Özetle, gözled ğ m z k ş ye b rey veya kategor üyes olarak yaklaşmamız, k ş n n b z m yaşamımız açısından
önem ne ve var olan kategor lere uygun olup olmamasına bağlıdır. İler dek bölümlerde k ş y b rey olarak
değ l de herhang b r toplumsal kategor üyes olarak görmen n sonuçları üzer nde daha ayrıntılı olarak
durulacaktır. Burada kısaca vurgulamak sted ğ m konu, aynı nsanı b rey veya kategor üyes olarak
düşünmem z n, onun davranışlarını yorumlamamızı etk led ğ d r.

İnsanların dış görünüme l şk n özell kler arasında ırk, c ns yet, yaş ve toplumsal sınıf sosyal ps koloj de
görecel olarak sık ncelenm ş konulardır. Bunlara ler de daha etraflıca değ n lecekt r. Güzell k-ç rk nl k de lk
bakışta fark ed len ve k ş ler n nasıl algılandığını etk leyen b r özell kt r. İnsanların güzellere olumlu k ş l k
özell kler yükled kler konusunu lk kez kend ler de çok güzel olan kadın araştırmacılar ele almışlar ve ‘güzel
olan y d r’ (What s beaut ful s good) adlı b r makale yayınlamışlardır (D on, Berche d & Walster, 1972). Bu
çalışmada, d l m zde de var olan ‘ruhunun güzell ğ yüzüne vurmuş’ dey m ne uygun olarak, nsanların

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 66/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

güzellere y l k, zekâ g b b rtakım olumlu özell kler yükled kler görülmüştür. Bu konuda araştırmalar sürmüş
ve yapılan araştırmaların sonuçlarını topluca değerlend ren gene çok güzel b r kadın olan Eagly ve
arkadaşları (Eagly, Ashmore, Makh jan & Longo, 1991), güzell ğ n kadınlar kadar erkekler n algılanmasını da
olumlu yönde etk led ğ n ve güzell ğ n etk s n en güçlü olarak sosyal zekâ, orta derecede se güç, sosyal
uyum ve entelektüel zekâ konusunda gösterd ğ n bulmuşlardır. Bu çalışmaya göre, başkalarını düşünme ve
dürüstlük konusunda, güzel olanlarla olmayanlar arasında fark bulunmamış, güzeller d ğer nsanlara kıyasla,
daha fazla kend ler n beğenm ş olarak algılanmıştır. (Bu konuda haklı gerekçeler de var zaten). Araştırmada
k ş ye l şk n etraflı b lg olduğunda, güzell ğ n algı üzer ndek etk s n n azaldığı da görülmüştür. Daha sonrak
çalışmalar nsanların güzell ğe d kkatler çek lmed ğ nde de güzeller daha olumlu değerlend rd kler n (van
Leeuwen & Maceae, 2004) ve güzell ğ n sıcakkanlı ve arkadaş canlısı olarak görülmey olumlu yönde,
ç rk nl ğ n se zekâ ve yardımseverl k algısını olumsuz yönde etk led ğ n gösterm şt r (Gr n & Langlo s,
2006).

Sıfır beden olmanın moda olduğu, yeme bozukluklarının arttığı günümüzde, ş şmanlığın da nsanların
olumsuz algılanmalarına ve kötü muameleye maruz kalmalarına neden olduğunu gösteren çalışmalar
yapılmıştır. Bu çalışmalar, ş şmanların rade zayıflığı neden yle ş şmanladıklarının düşünüldüğünü, bu
nedenle kend ler ne kötü davranılmayı hak ett kler ne nanıldığını ortaya koymuştur (Brochu & Morr son,
2007; D ng & St llman, 2005). Üstüne üstlük, ş şmanlar sadece kend ler ne yönel k olumsuz tepk lere neden
olmamış, yakınlarındak k ş ler n de olumsuz değerlend r lmeler ne neden olmuşlardır (Hebl & Mann x, 2003).
Ş şmanlığın farklı kültürlerde aynı etk y uyandırmayacağı düşünüleb l r. ‘B r d rhem et b n ayıp örter’ ve
‘enses kalın’ g b geleneksel topluma a t dey mler ş şmanlığın güzell k ve güçle lg s ne değ n r. Başka b r
dey şle, yoksul toplum ve toplumsal kes mlerde ş şmanlık zeng nl kle l şk lend r leb l r. Y ne de, Ankara’dak
lkokul çocuklarıyla yapılan b r çalışmada, ş şman çocukların normal çocuklara kıyaslara daha olumsuz
değerlend r ld ğ bulunmuştur (Yaran, 1996).

Vücut Dili

İnsanın vücudunu nasıl kullandığı, duruşu ve hareketler , yan ‘vücut d l ’ k ş l ğ ne l şk n puçları ver r.
Örneğ n, k ş n n duruşunun s metr k/as metr k oluşu gerg nl k veya rahatlık bel rt r. Hazırol duruşu veya ‘el
pençe d van’ duruşu s metr k, gerg n ve resm d r; bacak bacak üstüne atma, b r el ceb nde ayakta durma, b r
kolunu koltuğun arkasına atma g b duruşlar se rahatlığı fade eder. B r nsanın duruşuna veya oturuşuna
bakarak nasıl b r ortamda veya hang rol l şk s ç nde olduğu anlaşılab l r. Örneğ n, esk den büyükler n
önünde bacak bacak üstüne atılmazdı; hâlâ b rçok k ş bu kuralı uygulamaktadır. İnsanların b rb r ne
dokunup dokunmamaları da aralarındak l şk n n yakınlık ve güç denges yle lg l puçları ver r (Mehrab an,
1972). İnsanlar sevd kler ne daha yakın dururlar, ast-üst l şk s nde üstler nden uzak durup, f z ksel anlamda,
mesafey korurlar. Kapıyı çalıp çer g ren b r k ş n n, masasında oturan b r görevl n n masasından hang

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 67/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

uzaklıkta durduğu ast-üst l şk s konusunda b lg vereb l r. Dokunma ve yakın durma (f z ksel anlamda,
sant metre hesabıyla) le lg l normlar kültüre göre değ ş r (Rüsteml , 1986). Örneğ n, Türk ye’de bell b r
kes m, yakınları olmayan kadınların yüzüne bakmaktan ve el n sıkmaktan kaçınır.

Beden d l denen bazı hareketler k ş l k veya duygusal durumla lg l puçları ver r. Örneğ n, k ş n n tırnak
yemes , saçıyla veya vücudunun başka b r tarafıyla oynaması, sık sık el n yüzüne götürmes , kekelemes
gerg nl ğ göster r; k el n bel ne koyması, yatay ve d key kesk n el hareketler yapması kend nden em n
olduğu zlen m yaratır. İnsanın konuşurken karşısındak n n gözünün ç ne bakması gerçeğ fade ett ğ n ,
gözler n kaçırması se yalan söyled ğ veya b r şeyler sakladığını düşündürür. İnsanların b r k ş den gerçeğ
öğrenmek sted kler nde ‘gözümün ç ne bak’ demeler , karşısındak n n gözler n n ç ne bakarsa yalan
söylemekte zorlanacağı nancından kaynaklanır. Bu nedenle olsa gerek, ‘gözünün ç ne baka baka yalan
söylemek’ yalan söyleme suçunu ağırlaştırır. Vücut d l halkla l şk ler uzmanları ve ‘ maj maker’larca b l nçl
olarak kullanılır; oyunculukta da çok öneml d r.

Yüz İfadeleri

İnsanların yüz fades , duruş ve hareket b ç m , ses tonu, konuşma b ç m g b özell kler onlara l şk n
b rtakım görüşler gel şt rmem ze neden olab l r. Evr mc bakış açısına göre duygusal fadeler anlayab lmen n
yaşamsal değer vardır. Örneğ n, kızgın b r s nden kaçmakta, sevecen görünen b r s ne yaklaşmakta yarar
vardır. Bu nedenle, olumsuz duyguları algılayab lme yeteneğ n n olumlu duyguları algılayab lme
yeteneğ nden daha erken yaşta gel şt ğ bulunmuştur (Gnep, 1989; Thompson, 1987).

Evr mc bakış açısına göre, mutluluk, kızgınlık, korku g b duyguların fades evrenseld r, hatta bu konuda
nsanlar ve hayvanlar arasında benzerl kler vardır. Yüz fades nsanlarca b l nçl veya b l nçs z olarak b r
let ş m aracı olarak da kullanılab l r. Örneğ n, kızgınlık fades başkasını engellemen n veya davranışını
değ şt rmeye yöneltmen n, çek ngenl k se başkasının yüksek konumunu kabullenmen n fades d r. İnsanların
duygusal fadeler gözleyenlere duruma l şk n b lg ver r (korksak mı, sev nsek m ?) veya sözel fadeler n n
anlamını değ şt reb l r (şaka mı, hakaret m ) (Fr jda & Mesqu ta, 1992). Çocukların çok küçük yaşlarda
anneler n n yüzüne bakarak ne h ssetmeler gerekt ğ ne karar verd kler görülmüştür (Baldw n & Moses,
1996).

Başkalarının duygusal durumlarını sezeb lme ve duygusal fadey let ş m aracı olarak kullanab lme, b r
yaşından önce gel şen b r becer d r (Baldw n & Moses, 1996; Bretherton, Zah-Waxter & R dgeway, 1986).
Ancak gurur, utanç, suçluluk g b karmaşık duyguları anlama, temel duygular olan mutluluk, kızgınlık,
şaşkınlık ve üzüntüyü anlamadan daha geç gel ş r (Gross & Ball f, 1991). Çocuklar duygusal fadeler
anlayab lmek ç n en fazla ağızdan sonra gözlerden yararlanmışlardır (Cunn ngham & Odom, 1986).
Başkalarının duygularının çok küçük yaşlarda algılanab lmes evr mc bakış açısına destek olarak kabul
ed leb l r.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 68/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

İnsanlar bazen aynı anda farklı duygulara da sah p olab l rler. Bu farklı duygular bazen olumlu-olumsuz
boyutunun aynı tarafında, bazen se farklı tarafında olab l r (hem sev nd m, hem gurur duydum veya hem
üzüldüm, hem kızdım g b ). İnsanların aynı anda b rden çok duygusu olab leceğ n anlayab lmek yaşla gel şen
b r becer d r. Farklı duygular farklı hedeflere yönel k olduğunda anlaşılması daha kolaydır (koşuda b r nc
olduğuma sev nd m, dersten kötü not aldığıma üzüldüm). B r nsanın b r durumda aynı hedefe l şk n çel şk l
duyguları olab leceğ n n anlaşılması se (anneme hem m nnet duyuyorum hem kızıyorum g b ), en geç
gel şen becer d r (farklı yöntem kullanan araştırma sonuçlarına göre 5-10 yaş c varı) (Brown & Dunn, 1996;
Harter & Budd n, 1987; Wh tesell & Harter, 1989).

Duygusal İfadelerde Kültürel Farklar

Duygusal fade ve duygusal fadeler anlamanın evrensel olduğunu kabul etsek de, duygu fades nde kültürel
farklar olduğu öteden ber söylenegelm şt r. Örneğ n, ‘Japonlar duygularını fade etmezler’, ‘Akden zl ler
sıcakkanlıdırlar ve duygularını bell ederler’ g b nançlar epey yaygındır. Bu farklılıkların b r neden , farklı
kültürler n bell duygulara yol açab lecek durum veya olaylarla lg l ‘senaryoları’, k ş ler bell durumlara
duyarlı yapan kültürel değerler , ve bell durumlarda k ş n n vermes gereken duygusal ve davranışsal
tepk ler ne l şk n beklent ler d r (Wh te, 1992). Örneğ n, Hollandalılara kıyasla Hollanda’dak Türkler
kend ler ne karşı olumsuz b r davranışta bulunan b r k ş n n, bu davranışı daha kast veya daha çıkar amaçlı
yaptığını düşünmüşlerd r. Ayrıca, farklı kültürlerde benzer olaylarda farklı davranılması uygundur. Örneğ n,
cenazede ağlayıp, üstünü başını paralamak daha çok Ortadoğu kültürler nde beklenen b r davranış b ç m d r;
bu kültürlerde profesyonel ağlayıcılar vardır ve yakınının ölümünde ağlamayan k ş (özell kle kadınsa)
yadırganır. İrlandalılar’da se cenaze sonrası çk ç p şarkı söylemek geleneğ vardır. İnt kam Balkanlar’da,
Akden z’de ve b rçok geleneksel toplumda teşv k ed l r, nt kam almayan ayıplanır, Batı Avrupa’da se
onaylanmaz. Yan , hang durumun hang duyguya yol açması gerekt ğ ve duygunun hang davranışla
sonuçlanması gerekt ğ toplumun ahlak ve kültürel değerler yle l şk l d r. Geleneksel kültürlerde k ş n n
toplumsal konumuna yönel k tehd t, utanç duygusuna yol açar; çünkü utanç duygusu toplulukçu değerlerle,
suçluluk duygusu se b reyc değerlerle uyumludur. Ayrıca, b reyc toplumlara kıyasla, geleneksel
toplumlarda duygular daha fazla paylaşılır ve ortak yorumlar aranır.

Kültürler arasında, d ldek duygularla lg l sözcükler n sayısı ve çeş tl l ğ açılarından da farklılık vardır. Bu
farklılıklar duyguların adlandırılmasını ve fades n etk ler (Posner, Rothbart & Harman, 1992). Örneğ n,
Türkçem zde üzüntü le lg l sözcük sayısı b r hayl fazladır (aklıma gel verenler: gam, hüzün, h cran, elem,
keder, tasa, acı, kaygı) ama yakın zamana kadar stres ve anks yeteye karşılık sözcük yoktu (bence hâlâ yok,
sözcük yokluğunda ps kologlar anks yete karşılığı olarak kaygıyı kabul ett ler). Türkçede, sevg yle lg l de çok
sayıda söz vardır ve bunların b rçoğu mutsuzluk çağrışımı yapar (aşk, sevg , sevda, şevkat, kara sevda,
muhabbet, vs.). Ayrıca, bazı kültürlerde duygunun bedensel ve b l şsel ögeler ayrıştırılırken d ğerler nde

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 69/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

ayrıştırılmamaktadır (W erzb cka, 1992). Örneğ n ‘daralma, hafakanlar basma, ç sıkılma, el ayağı buz
kesme, kanı beyn ne sıçrama’ kaygı, korku ve kızgınlığın bedensel tanımlarıdır, ‘fena b r şeyler olacakmış g b
gel yor, end şe duyuyorum, korktum, kızdım’, b l şsel fadelerd r.

Japonlarla ABD’l ler karşılaştıran b r çalışma, ABD’ l ler n kend ler yle lg l olumsuzdan çok olumlu duygular
bel rtt kler n ve olumlu le olumsuz duygu bel rtmeler arasında ters b r korelasyon (b r s çoksa ötek az)
olduğunu ortaya koymuştur. Japonlar se kend ler ne l şk n benzer sayıda olumlu ve olumsuz duygu
bel rtm şlerd r ve bel rtt kler olumlu ve olumsuz duygular arasında anlamlı b r l şk bulunmamıştır. Ayrıca,
ABD’ l lere kıyasla Japonlar, genelde duygularının daha az ş ddetl olduğunu söylem şler ve başkalarından y
olduklarını öğrend kler nde daha düşük düzeyde olumlu tepk verm şlerd r. Bu bulgunun açıklaması olarak,
ABD’ de başkalarından farklı olmanın, Japonya’da se özeleşt r n n teşv k ed lmes ver lm şt r (Markus &
K tayama, 1992). Japon ve ABD’l çocukların karşılaştırıldığı d ğer b r çalışmada se, Japon çocukların ses
tonundan kızgınlığı ABD’l çocuklara kıyasla daha geç yaşta tanımlayab ld ğ bulunmuştur (Matsumoto &
K sh moto, 1983). Bu bulgu, Japon toplumunda kızgınlık fades n n hoş görülmey p engellenmes yle
açıklanmıştır.

Kırk altı ülkey kapsayan b r araştırmada katılımcılara kend ler n ne derece y h ssett kler ve bazı olumlu ve
olumsuz duyguları h ssetme sıklıkları sorularak, farklı türden duyguların nsanların kend ler n y
h ssetmeler yle l şk s ncelenm şt r. Katılımcılara ayrıca hayatta kalmaya ve kend ler n fade etmeye ne
derecede önem verd kler de sorulmuştur. Bu çalışmanın sonuçları, genelde olumsuz duyguların yokluğuna
kıyasla, olumlu duyguların varlığının y h ssetmey daha fazla etk led ğ n ortaya koymuştur. Ancak, olumsuz
duyguların, toplulukçu değerler n egemen olduğu ülkelere kıyasla, b reyc değerler n egemen olduğu ülkeler
ç n daha etk l olduğu ve olumsuz duyguların hayatta kalmaya değer veren ülkelere kıyasla, kend n fadeye
değer veren ülkeler ç n daha az etk l olduğu göster lm şt r (Kupens, Realo & D ener, 2008). Bu araştırmada
Türk örneklem nden elde ed len ver ler Türkler n olumlu duyguları görecel olarak daha ender, olumsuz
duyguları se daha sık yaşadıklarını, hayatta kalmaya değer verd kler n ve kend ler n çok y
h ssetmed kler n gösterm şt r. Japonya, Kore, İran ve bazı Afr ka ülkeler yle lg l bulgular, Türk ye’den elde
ed len bulgulara benzemekted r. İlg nç b r bulgu da hayatta kalmaya en fazla değer veren örneklem n Rus
örneklem olduğudur.

6.3. Ekman’ın Nöro-Kültürel Duygu Kuramı

Ekman’ın (1972) gel şt rd ğ Nöro-Kültürel Duygu Kuramı (Neurocultural Theory of Emotions) duyguların yüz
fades ne yansımasında hem evrensel benzerl kler hem de kültürel farklılıklar olduğunu savunur. Bu kurama
göre yüzsel tepki programları (facial program) evrenseld r. Başka b r dey şle, hang kültürden olursa olsun k ş
mutsuzsa göz ve dudak kenarları aşağıya sarkar (t yatrodak trajed maskes ), mutluysa dudak kenarları
havaya kalkar ve gözler açılır (komed maskes ), kızgınsa ısıracak g b d şler n göster r veya sıkar, şaşmışsa

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 70/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

gözler n ve ağzını açar (ağzı açık kalmak sözünde olduğu g b ). Duyguların yüz adaleler yle l şk s yüze
yerleşt r len elektrotlarla bel rleneb l r. Ekman’ın araştırmaları, temel duyguların değ ş k kültürlerden
k ş lerce aynı b ç mde fade ed ld ğ n ve nsanların farklı kültürlerden gelen k ş ler n temel duygularını
(mutluluk, kızgınlık, hayret, korku, ğrenme) yüz fadeler nden doğru olarak bel rleyeb ld kler n gösterm şt r.

Ekman’ın kuramına göre farklı kültürler n, hang duygunun hang durumda ne derecede fade ed lmes n n
uygun olduğuna l şk n farklı normları (yazılı olmayan ama b l nen kuralları) vardır. İnsanlar duygularını fade
ederken, duruma göre dört sergileme kuralından (display rule) b r n kullanab l rler. Bu kurallar a) artır/abart,
b) azalt, c) nötralize et ve d) maskele’d r (intensify, deintensify, neutralize, mask). Örneğ n, nsan b r tanıdığa
rastladığında veya b r armağan aldığında mutluluğunu abartab l r; b r anne çocuğunun yaramazlığına çok
kızmasa da çocuğun aynı davranışta b r daha bulunmaması ç n aslında olduğundan daha kızgın görünmek
steyeb l r. Azalt kuralının uygulanmasına örnek olarak da, kend s n n başarılı olup da arkadaşının başarılı
olamadığı b r durumda, k ş n n kend başarısından duyduğu sev nc fazla göstermemeye çalışması veya
başarısız olduğunda, ele güne karşı, fazla üzülmem ş g b görünmeye çabalaması ver leb l r. Nötral ze etme,
karşımızdak k ş n n duygularımıza göre karar vereceğ n b ld ğ m z ‘kumar’ durumlarında sıklıkla kullanılan
b r kuraldır ve büyük ölçüde karşı oyuncunun el ndek kâğıtları tahm n ed p ona göre r sk almaya dayanan
poker oyununda, başarının yolu olduğundan, ‘poker yüzü’ (poker face) olarak da adlandırılmıştır.
Maskelemek se gerçek duygumuz yer ne duruma uygun farklı b r duygu fade etme çabasıdır; kaynanasının
geld ğ ne üzülen ama sev nm ş görünmeye çalışan gel n, çocuğun yaramazlığını aslında ş r n bulan ama
kızmış görünmek steyen anne g b . Ekman, değ ş k kültürler n farklı duyguları g zleme veya g zlememeyle
lg l beklent ler olduğunu ve duyguların farklı fades n n bu nedenle kültürden kültüre değ şt ğ n söyler.

Göz Teması

İnsanların ne h ssett ğ n , bakışlarının yönünden ve yoğunluğundan anlayab l r z (Kağıtçıbaşı, 2015).


Pr matlar ve nsanlar arasındak farklardan b r s nsan gözünün, pr mat gözüne oranla beyaz kısmının daha
gen ş ve r s n daha küçük olmasıdır. Evr msel kuramcılar bunun b r şlev ne şaret ederler. İnsanlar,
pr matlara göre b rb r yle şb rl ğ yapmaya daha eğ l ml d r. Bu sebeple nsan, b r d ğer n n odaklandığı
meseleye, şeye ya da şe odaklanab lmek üzere d ğer n n başının döndüğü yöne değ l, gözünün odaklandığı
şeye yönelme eğ l m nded r. Pr matlarda r s tüm gözçukurunu kaplarken, b r pr matın d ğer pr matın
gözünün neye odaklı olduğunu anlaması daha zordur. İnsanın göz akı, k ş n n nereye odaklandığını b r d ğer
k ş n n tak p edeb lmes n sağlar.

İk nc olarak bakışlar k ş n n yaşadığı h ss n ne ve ne yoğunlukta olduğunun b lg s n taşır. Bu sebeple göz


teması kurduğumuz k ş ler n öfke, üzüntü, korku, sevg , nefret ve bunun g b h sler n bakışlarından anlarız.
Hatta b r s n n h sler konusunda yalan söylemes olağan b r şey ken, buna rağmen onun gerçekte ne
h ssett ğ n anlamamıza yardımcı olurlar.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 71/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bazı kültürler göz temasında uzun süre kalab l rken ve göz teması onlar ç n sam m yet gösterges yken, bazı
kültürler uzun süre göz teması kurmaktan kaçınır. Gündel k hayatta kend n z bu deney yapab l rs n z. K mle,
ne kadar göz teması kurab leceğ n z test ed n. Tanımadığınız nsanlarla bunu yapamayacağınızı fark
edeceks n z. Bunun b r sebeb göz temasının her durum ç n ayrı ve çeş tl anlamları bulunmasıyken, b r d ğer
sebeb se k ş y kapalı b r varlık olarak düşündüğünüzde gözün k ş n n ç ne g ren b r kapı olmasındadır.
Göstermek stemed ğ n z ya da s z n b le farkında olmadığınız b r gerçekl ğ n d ğer tarafından tanınması
k ş de ted rg nl k, utanç ve korku uyandırab l r.

Kişisel Mesafe

Tıpkı “sen” ve “s z” kel me terc hler nde olduğu g b nsanlar b rb rler yle f z ksel mesafeler n de korurlar. A le
b reyler , eş, sevg l g b l şk ler çok yakın f z ksel mesafelere z n ver rken, arkadaşlar, sınıf arkadaşları g b
a le dışı yakın çevrede bu mesafe açılmaya başlar. İş grupları ve üstlerle ya da tanışık olmayan k ş lerle k ş sel
mesafe çok daha uzak kurulur. Benzer mesafelenme şek ller aynı ve ayrı c ns yet grupları arasında, farklı
altgruplar ya da kültür grupları arasında değ ş kl k gösterecekt r.

Şeh rleşmen n artması ve şehr n kalabalık b r yer hale gelmes ve pandem g b olgularla b rl kte k ş sel
mesafen n az oluşuna yüklenen “sam m yet” olumlu değer , olumsuz değerle yer değ şt rmekted r. İnsanların
b rb r yle temas etmemes olumlanarak, “yakın durmak” rahatsızlık ver c olumsuz değerl b r hale
gelmekted r.

Bölüm Özeti

İnsanlara da r zlen m oluştururken sözel olanlar kadar sözel olmayan puçlarına yaslanırız. Sözel olarak
aksan, sen-s z kullanımı, kel me terc hler , b l nç dışı sürçmeler, ses tonu ve yüksekl ğ g b çeş tl puçları
karşımızdak hakkında b lg oluştururken b ze k ş n n sınıfı, eğ t m düzey , nerel olduğu (ya da nerel
olmadığı) ve bunun g b b rçok özell ğ hakkında kaynak oluşturur.

Ancak bazı durumlarda karşımızdak k ş ye b r tepk de bulunmak ç n yeterl zaman ve enerj m z yoktur.
Örneğ n mahallen ze uzak b r yerde dolaşırken b r s n n “Pardon, s ze b r şey sorab l r m y m?” d yerek
yaklaştığını düşünün. Böyle b r anda düşünmek ve karar vermek ç n pek az zamanınız vardır. Bu t p
durumlarda sözel olmayan puçlarını kullanırız.

Sözel olmayan puçları, göz teması, beden d l , yüz fades , f z ksel görünümü (nasıl g y nd ğ , c ns yet , ırkı,
sınıfı) ve k ş sel mesafes olarak sıralanab l r.

Kaynakça

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 72/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Brochu, P. M. & Morr son, M. A. (2007) Impl c t and expl c t prejud ce toward overwe ght and average we ght men
and women: test ng th er correspondence and relat on to behav oral ntent ons. Journal of Soc al Psychology,
147, 681-706.
Brown, R. (1965) Soc al Psychology. New York: Free Press.
D ng, V. J. & St llman, J. A. (2005) An emp r cal nvest gat on of d scr m nat on aga nst overwe ght female job
appl cants n New Zealand. New Zealand Journal of Psychology, 34, 139-148.
D on, K. K., Berche d, E. & Walster, E. (1972). What s beaut ful s good. Journal of Personal ty and Soc al
Psychology, 24, 285-90 .
Eagly, A. H., Ashmore, R. D., Makh jan , M. G. & Longo, L. C. (1991) What s beaut ful s good ....: A meta-analyt c
rev ew of research on the phys cal attract veness streotype. Psycholog cal Bullet n, 110, 109-128.
Ekman, P. (1972) Un versals and cultural d erences n fac al express on of emot ons J. Cole (Ed.) Nebraska
sympos um on mot vat on, 19 (207-287). L ncoln: Un vers ty of Nebraska Press.
F edler, K., Bluemke, M., Fr ese, M. & Hofmann, W. (2003) On the d erent uses of l ngu st c abstractness: from LIB
to LEB and beyond. European Journal of Soc al Psychology, 33, 441-455.
F ske, S. T. (2000) Streotyp ng, prejud ce, and d scr m nat on at the seam between the centur es: evolut on,
culture, m nd, and bra n. European Journal of Soc al Psychology, 30, 299-322.
Fletcher, G. J. O., F ncham, F. D., Cramer, L. & Heron, N. (1987) The role of attr but on n the development of dat ng
relat onsh ps. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 53, 481-489.
Gnep, J. (1989) Personal zed nferences of emot ons and appra sals: component processes and correlates.
Developmental Psychology, 25, 277-288.
Gr n, A. M. & Langlo s, J. (2006) Streotype d rect onal ty and attract veness streotyp ng: s beauty good or s ugly
bad? Soc al Cogn t on, 24, 187-206.
Hebl, M. R. & Mann x, L. M. (2003) The we ght of obes ty n evaluat ng others: a mere prox m ty e ect. Personal ty
and Soc al Psychology Bullet n, 29, 28-38.
Hortaçsu, N. (1989a) Current and d ssolved relat onsh ps: descr pt ve and attr but onal d mens ons and
pred ctors of nvolvement. Journal of Soc al and Personal Relat onsh ps, 6, 373-383.
Markus, H. R. & K tayama, S. (1992) The cultural construct on of self and emot on: mpl cat ons for soc al behav or
K tayama & H. R. Markus (Ed.) (89-130) Emot on and culture: Emot onal stud es of mutual nfluence. Wash ngton:
APA Press.
Matsumoto, D. & K sh moto, H. (1983) Developmental character st cs n judgments of emot on from nonverbal
vocal cues. Internat onal Journal of Intercultural Relat ons, 7, 415-424.
Mehrab an, A. (1972) Nonverbal commun cat on. Ch cago: Ald ne-Atherton.
Mumme, D. L., Fernald, A. & Herrera, C. (1996) Infants’ responses to fac al and vocal emot onal s gnals n a soc al
referenc ng parad gm. Ch ld Development, 67, 3219-3237.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 73/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Posner, M. I., Rothbart, M. K. & Harman, C. (1992) Cogn t ve sc ence’s contr but ons to culture and emot on.
Emot on and Culture: Emot onal Stud es of Mutual Influence. Wash ngton: K tayama & H. R. Markus (Ed.) (197-
216). APA Press.
Rub n , M. & S gall, H. (2002) Tak ng the edge of d sagreement: l ngu st c abstractness and self-presentat on to a
heterogeneous aud ence. European Journal of Soc al Psychology, 32, 341-351.
Rüsteml , A. (1986) Male and female personal space needs and escape react ons under ntrus ons. Internat onal
Journal of Psychology, 21, 503-321.
Sem n, G. R. (2001) Language and soc al cogn t on. A. Tesser & N. Schwarz (Ed.) Blackwell Handbook of Soc al
Psychology: Ind v dual Processes, 1, (159-180). Oxford: Blackwell Publ shers.
Sem n, G. R., H gg ns, T., de Montes, L. G., Estourget, Y. & Valenc a, J. F. (2005) L ngu st c s gnatures of regulatory
focus: How abstract on f ts promot on more than prevent on. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 89,
36-45.
St er, C. A. & Fox, N. A. (1987) Preschool ch ldren’s ab l ty to dent fy and label emot ons. Journal of Nonverbal
Behav or, 11, 43-54.
Tekman, H. G., Hortaçsu, N. & Ok, A. B. (2008) Message Content, Group Ident f cat on and the Intergroup
Sens t v ty E ect: Responses to the Message and Recogn t on Memory. As an Journal of Soc al Psychology, 11,
279-285.
Thompson, R. A. (1987) Development of ch ldren’s nferences of the emot ons of others. Developmental
Psychology, 23, 124-131.
Van Leeuwen, M. L. & Maceae, N. (2004) s beaut ful always good? Impl c t benef ts of fac al attract veness. Soc al
Cognt on, 22, 637-650.
Wenneger, C. P. J., W gboldus, D. H. J. & Spears, R. (2005) B ased language use n stereotype ma ntenance: The
role of encod ng and goals. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 89, 504-516.
W erzb cka, A. (1992) Emot on, Language, and cultural scr pts. H. R. K tayama & H. R. Markus (Ed.) Emot on and
culture: Emot onal stud es of mutual nfluence (133-195). Wash ngton: APA Press.
Yaran, N. (1996) Stereotypes about obes ty. Master Tez . ODTÜ Ps koloj Bölümü.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 74/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. Aşağıdak lerden hang s başkaları hakkında zlen m oluştururken kullandığımız sözel


puçlarındandır?

A) beden d l

B) yüz fades

C) d l sürçmes

D) f z ksel görünüm

E) k ş sel mesafe

2. Aşağıdak lerden hang s başkaları hakkında zlen m oluştururken kullandığımız sözel


puçlarındandır?

A) aksan

B) yüz fades

C) beden d l

D) f z ksel görünüm

E) k ş sel mesafe

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 75/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

3. Aşağıdak lerden hang s başkaları hakkında zlen m oluştururken kullandığımız sözel


puçlarındandır?

A) beden d l

B) yüz fades

C) f z ksel görünüm

D) sen-s z kullanımı

E) k ş sel mesafe

4. Aşağıdak lerden hang s başkaları hakkında zlen m oluştururken kullandığımız sözel olmayan
puçlarındandır?

A) aksan

B) d l sürçmes

C) kel me terc hler

D) sen-s z kullanımı

E) k ş sel mesafe

5. Aşağıdak lerden hang s başkaları hakkında zlen m oluştururken kullandığımız sözel olmayan
puçlarındandır?

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 76/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

A) aksan

B) beden d l

C) kel me terc hler

D) sen-s z kullanımı

E) d l sürçmes

CEVAP ANAHTARI

1. c 2. a 3. d 4. e 5. b

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 77/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

7. SOSYAL ALGI: SOSYAL YÜKLEME VE ÇIKARSAMA

7.1. Sosyal Çıkarsama ve Yükleme

Sosyal çıkarsama kavramı Sosyal Algıya Giriş bölümünde nsanların davranışlarının ve seç mler n n olası
sonuçlarını nceleyerek onların k ş l k özell kler ne l şk n kararlar verme, yükleme kavramı se davranış
nedenler n bel rleme sürec olarak tanımlanmıştı. Ayrıca, her k kavramın da çek rdeğ n He der’ın
İnsanlararası İlişkiler Psikolojisi k tabında ortaya attığı söylenm şt . Bu k tapta öne atılan görüşler 1960’lı ve
1970’l yıllarda yorumlanıp gel şt r lerek yen modeller n kaynağını oluşturmuştur. He der’ın 1958’de
yayınladığı k tapta çok fazla araştırma sonucuna rastlanmaz; bunun neden o tar hte sosyal ps koloj dek
yayın sayısının ş md k n n belk de b nde b r olmasıdır. He der, savunduğu görüşler b rkaç araştırma,
kend s nden öncek yazarların görüşler ve örneklerle açıklar. Sonuç olarak k tabın tarzı günümüzdek b r
sosyal ps koloj k tabından çok farklıdır. Ama, ş md k b r k m n ışığında okunduğunda, sonradan gel şt r len
kuramların tohumlarının bu k tapta atılmış olduğu görülür. İlk olarak He der’ın temel kavramlarını sonra
He der’ın k tabından kaynaklanan dört yükleme model açıklanacaktır.

Heider

He der, nsanların yaşadıkları deney mler anlama ve kend gelecekler n denetleyeb lme amacını güden ‘na f
b l m nsanları’ olduklarını savunur ve ‘sokaktak nsanın’ çevres ndek olayları nceleme-anlama süreçler n
tartışır. He der, bu arada d l n öneml b r kaynak olduğunu söyler ve bazı kavramlar üzer nde durur. Bu
kavramlardan sosyal algı ç n en öneml gördükler m He der’ın açıklamalarıyla vermek st yorum:

Yaşam alanı veya öznel çevre: İnsanın b l nc nde olduğu nsanlar, nesneler, l şk ler, olaylardan oluşur (He der,
1958, s. 15). Geçm ş ş md k alanı etk led ğ ölçüde yaşam alanının çer ğ ne g rer.

Algılamak: yaşam alanıyla dolaysız l şk algıyı oluşturur; algı (perception) nesnel olguların yaşam alanına
g rmes n n b r yoludur (He der, 1958, s. 15)

Neden olmak: He der, b r olaya nsanların veya nsanların dışındak etmenler n neden olmasının farklı
sonuçlar doğuracağını söyler ve bu farklılığın önem n n altını ç zer. Ayrıca, neden n nsandan kaynaklandığı
durumda nsanın kasıtlı (n yetl ) davranıp davranmamasının da algılayanın tepk ler n etk led ğ n vurgular.

Yapabilmek: He der yapabilme (can), neden (cause), güç (power) ve beceri (ability) kavramları arasındak
l şk ler ve bu kavramların davranışta bulunan k ş yle lg l ler ye dönük tahm nlere etk s n tartışır.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 78/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Çabalamak: He der’a göre, çaba (try) neden le l şk l d r. He der, çabalayıp da b r sonucu elde edemeyen b r
k ş n n b r sonucu elde edeb lecek olan ama çabalamadığı ç n elde etmeyenden çok farklı algılanacağına
şaret eder.

İstemek: İstemek güdü bel rt r ve neden le l şk l d r (He der, 1958, s. 17).

Gereklilik ve izin: Gerekl l k toplumsal değer ve normlarla lg l d r ve b rey n dışındak toplumsal b r gerçeğ
bel rt r (He der, 1958, s. 229). B rey toplumun değerler n çselleşt rm ş olsa da değerler n kaynağı b r ölçüde
toplumdur (yaşlı anneme bakmalıyım cümles ndek ‘ma’ takısı gerekl l k bel rt r). K ş n n yapması gereken
her zaman yapmak sted ğ olmayab l r. İz n se b r ölçüde güç le l şk l d r. K ş n n herhang b r davranışta
bulunup bulunmamasının ne ölçüde kend rades ne bağlı olduğunu bel rt r. Türkçede ‘yapab lmek’ hem
‘can’ hem de ‘may’ karşılığı kullanılıyor. “Yapab l r m y m?” sorusu duruma göre “İzn n z var mı?” veya
“Becereb l r m y m?” anlamına geleb l yor.

He der, k tabının lerleyen bölümler nde, algı sürec nde bu kavramlarla lg l kararların nasıl ver ld ğ n ve
ver len kararların sonuçlarını ncel yor; bu kavramlar yoluyla k ş davranışlarının becer , güç ve ahlak kurallar
açısından nasıl değerlend r ld ğ n tartışıyor. Sosyal algı sürec n Brunsw ck’ n algı eğr s nden yararlanarak
tartışan He der, bu eğr dek çeş tl öğelere değ n yor ve eğr n n çeş tl öğeler n n etk leş m n vurguluyor. Bu
tartışmasında nsanların genelde karmaşık açıklamalardansa yalın açıklamaları yeğled kler n ve algının
bazen yanıldığını da söylüyor.

7.2. Jones ve Davis’in Uygun Çıkarsamalar Kuramı

Jones ve Dav s 1965’te yayınladıkları Davranışlardan Kişilik Özelliklerine başlıklı makaleyle He der’ın
görüşler nden kaynaklanan lk sosyal algı kuramını ortaya attılar. Jones ve Dav s, nsanların başkalarının
davranışlarını gözleyerek onların k ş l k özell kler n çıkarsadıklarını, bu çıkarsamayı yaparken gözled kler
k ş n n bilerek, kasıtlı davrandığını varsaydıklarını savunur. Jones ve Dav s, kuramlarını örneklerle açıklarlar.
Bu örneklerde gözlenen k ş n n k seçenek arasında seçim yapma durumunu ele alırlar. Eğer algılayan k ş
algıladığı k ş n n seç m sonucuna bakarak o k ş n n böyle b r seç m yapmasına bell b r k ş l k özell ğ n n
neden olduğuna kes n olarak kanaat get reb l rse yaptığı çıkarsama ‘uygun çıkarsamadır’ (correspondent
inference). Eğer algılayan, “Bu k ş böyle b r seç m yaptı ama neden yaptığını pek anlayamadım” d yorsa,
uygun çıkarsama yapmamıştır. Yan , uygun çıkarsama, algılayanın algıladığı k ş ye l şk n kararından em n
olmasıdır.

Jones ve Dav s kuramına göre, algılayanlar seç m yapan k ş ye l şk n karar ver rken seçenekler n olası
sonuçlarını k boyuta göre değerlend r rler. B r nc boyut k seçeneğ n sonuçlarının b rb r ne benzey p
benzememes , Jones ve Dav s’ n dey m yle ortak olmayan sonuç sayısı (number of noncommon e ects), k nc

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 79/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

boyut se yeğlenen seçeneğ n sonuçlarının genelde arzu ed l r olup olmaması, yan toplumsal onaylanabilirlik
veya beğenilirlik dereces d r (social desirability). Algılayan seç m bu k boyuta göre değerlend rerek algılanan
k ş yle lg l uygun çıkarsama gel şt reb l r veya gel şt remez.

Örneğ n nsan kaynaklarında çalışan ve ş değ şt ren b r k ş n n neden ş değ şt rd ğ n anlamak steyen b r s n
düşünün. İK personel ulaşab ld ğ olası cevapları gözden geç recekt r. K ş kend s ne daha fazla saygı
get recek b r poz syonun mu peş nded r? Eğer her k ş de aynı prest j sağlıyor se sebeb n farklı olduğunu
düşünecekt r. İş başvurusunda bulunan k ş şeh r değ şt rd yse çocuklarına daha y b r eğ t m vereb lmek ç n
bu şeh rde olan ş terc h etm ş olab l r. Her k şeh rde de aynı eğ t m mkânı varsa sebep buraya da
bağlanamaz. O halde k ş maaşını arttırmak st yor olab l r m ? İk terc h arasındak farklılık buradaysa ya da
ortak olmayan sonuç buysa davranışın ( ş değ şt rme) sebeb de bu sonuca bağlanır. Ortak olmayan tek
sonuç neden ver r.

Yapılan davranışın sosyal normlara ne kadar uygun olduğu veya ne kadar ters düşen b r davranış olduğu
d ğer k ş hakkında ver len kararın doğruluğunun dereces n etk leyen d ğer pucudur. Genell kle davranış
normlara ne kadar ters düşerse yapılan çıkarsamanın doğru olduğuna güven o kadar artar. K bar, naz k
çıkarsamalarda bulunulan tezlerdense, saldırgan çıkarsamalarda bulunulan tezler daha güvenl olarak
algılanır.

Örneğ n, b rl kte yen len b r yemek sonrasında gruptak lerden b r s n n hesaba katkıda bulunacak herhang
b r g r ş mde bulunmadığı b r m zansen düşünün. Bu davranışın sebepler k ş n n dalgın oluşunda, aklının
son zamanlarda karışık oluşuyla ya da b rl kte yemek yed ğ nsanlarla çok yakın sam m yet n n oluşuyla
(b rb r m ze ne kadar yakınsak nasıl göründüğümüzü o kadar az düşünürüz) açıklanab lecekken bu
açıklamalar yer ne k ş n n c mr ya da benc l olduğu açıklamasını daha hızlı ve nanarak yaparız.

Jones ve Dav s’e göre, nsanlar çıkarsamalarından her zaman em n olmayab l rler; yan , çıkarsamalar her
zaman ‘uygun’ olmaz. B r çıkarsamanın uygun olab lmes ç n k seçeneğe l şk n olası sonuçlar arasında
ortak olmayan yalnızca b r sonuç olması ve yeğlenen seçeneğ n ortak olmayan sonucunun toplumsal
beğen rl l ğ n n düşük olması gerek r. Yan , k ş n n herkes n stemeyeceğ b r olası sonucu sted ğ n n
düşünülmes gerek r. Eğer k seçenek arasında ortak olmayan sonuç toplumca beğen l r b r şey se, herkes bu
seçeneğ yeğleyeceğ nden, seç m k ş ye l şk n özel b r b lg vermez (“k m olsa y y kötüye yeğler”, g b ). Ortak
sonuçların sayısı b rden fazla olduğunda se, k ş n n seç m n hang sonuca ulaşmak ç n yaptığı anlaşılamaz
ve bel rs zl k oluşur. Eğer k ş k olumlu sonucu k olumsuz sonuca yeğlem şse bel rs zl k önems zd r; eğer k
olumsuz sonucu k olumlu sonuca yeğlem şse bel rs zl k lg nçt r.

7.3. Kelley’nin Tek Gözlem Yapılan Duruma İlişkin Nedensellik Modeli

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 80/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Kelley, olayların farklı türden nedenlerden kaynaklanab leceğ nden söz eder. Bazı olaylar b rden çok nedenle
l şk l d r, bu nedenler olayın gerçekleşmes n olumlu (kolaylaştırıcı neden: fac l tory cause) ve olumsuz
(engelley c neden: nh b tory cause) yönde etk leyeb l rler. Çok sayıda yeterl neden durumunda, her b r
olayın gerçeklemes ne tek başına yol açab lecek b rden çok neden vardır. Herhang b r durumda bu
nedenler n b rden fazlası varsa sonuç yüksek düzeyde görülür. Örneğ n, zekâ veya çalışmak tek başına varsa
b r öğrenc n n b r dersten geçer not almasına neden olab l r. Ama b raz zekâ steyen b r derste öğrenc n n
yüksek not alması ç n her k neden de tek başına yeterl değ ld r. B r öğrenc n n çok y b r not alması, büyük
olasılıkla hem zek hem çalışkan olmasını gerekt r r (her ne kadar öğrenc ler sınıf b r nc s ‘ nek’ ler n aptal
olduğunu düşünseler de bu doğru değ ld r, bu daha z yade grup normundan (vasattan) uzaklaşan b r s ne
yönel k b r ötek leşt rme, değers zleşt rme tepk s d r).

Kelley’e göre, b r olayda sonucun gerçekleşmes ne yol açan kolaylaştırıcı nedenlerden herhang b r s n n ne
derecede güçlü olduğunu anlamak ç n d ğer neden n var olup olmadığını d kkate alırız. Örneğ n, bell b r
ders n sınavından aynı notu alan k öğrenc den b r s n n çalıştığını, d ğer n n se çalışamadığını b l yorsak,
çalışamayanın daha zek olduğunu düşünürüz. Bu nedenle olacak, zek görünmek steyen öğrenc ler
b rb rler ne çalışmadıklarını, yetenekl görünmek steyen bazı oyuncular se roller n fazla çalışmadan
‘ çler nden geld ğ g b ’ oynadıklarını söylerler. İk nedenden sadece b r s n n var olduğu duruma kıyasla
k s n n de var olduğu durumda, nedenler n daha az etk l olduğuna karar vermek nd rme (d scount ng) lkes
olarak adlandırılmıştır. Dersten alınan notun neden ç n yapılan çözümleme denklemler aracılığıyla fade
ed lecek olursa, Ayşe Hasan’dan daha zek d r, çünkü Ayşe çalışmadan, Hasan se çalışarak aynı notu almıştır.

Hasan’ın notu CC = zekâ + çalışma

Hasan’ın zekâsı = CC - çalışma

Ayşe’n n notu CC = zekâ + 0 (çalışamamış)

Ayşe’n n zekâsı CC = zekâ – 0 = zekâ

Sonuç olarak Ayşe’n n zekâsı (CC) > Hasan’ın zekâsı (CC-çalışma)

Kelley, b r olayda var olan k nedenden b r s n n sonucu kolaylaştırıcı, d ğer n n se zorlaştırıcı olduğu
durumdan da söz etm şt r. Bu durumda artırma (augmentat on) lkes geçerl d r. Bu lke olayla l şk l k
nedenden b r s n n sonucu olumlu d ğer n n se olumsuz etk led ğ durum ç n geçerl d r. Bu lkeye göre,
sonucu olumlu yönde etk leyen neden n olumsuz yönde etk leyen neden n yokluğuna kıyasla varlığında
daha güçlü olduğu düşünülür. Örneğ n, Hasan ve Ayşe aynı notu almışlardır, ancak sınav günü Ayşe hastadır
ve d kkat n toplayamamıştır; Hasan’ın se b r sorunu yoktur. Bu durumda k s n n de eş t düzeyde çalıştığını
varsayarsak, Ayşe, Hasan’dan daha zek d r.

Ayşe’n n notu CC = zekâ – hastalık etk s


https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 81/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ayşe’n n zekâsı = CC + hastalık etk s

Hasan’ın notu CC = zekâ

Hasan’ın zekâsı = CC

Sonuç olarak Ayşe’n n zekâsı > Hasan’ın zekâsı

Artırma lkes n n şley ş n gösteren b r çalışmada katılımcılara astronotların çedönük ( ntrovert)


den zaltıcıların se dışadönük (ekstrovert) k ş ler olması gerekt ğ b lg s ver ld kten sonra kend ler ne
astronot ve den zaltıcı olmak steyen k ş lerle yapıldığı söylenen mülakat kayıtları d nlet lm şt r. Dört gruba
ayrılan katılımcılar, dört değ ş k kayıt d nlem şlerd r; bunlar: çedönük-astronot adayı, dışadönük astronot
adayı, çedönük den zaltıcı adayı ve dışadönük den zaltıcı adayı kayıtlarıydı (Jones, Dav s & Gergen, 1961).
Katılımcılardan mülakatlarını d nled kler k ş ler çe-dışadönüklük açısından değerlend rmeler stend ğ nde
dışadönük astronot adayının en dışadönük, çedönük den zaltıcı adayının se en çedönük olarak
değerlend r ld ğ görülmüştür. Araştırmacılar, katılımcıların çedönük den zaltıcı adayının aşırı derecede
çedönük olduğu ç n mülakatta başarılı olması ç n gereken dışadönük yanıtları veremed ğ n düşündükler n
söylem şlerd r.

Yan , den zaltıcı mülakat durumunda ‘mülakat davranışı ( çedönük) = çedönüklük – dışadönük davranma
gereğ ’ olarak düşünülmüştür. Durumun gereğ hesaba katıldığında, mülakata g ren k ş n n o durumda
göründüğünden de daha çedönük b r k ş l ğ olduğu düşünülmüştür.

Kelley’e göre, nsan öldürmek veya Nobel ödülünü almak g b aşırı sonuçların görüldüğü durumların ortaya
çıkab lmeler ç n tek b r neden n varlığı yeterl değ ld r, b rden çok neden n aynı anda var olması gerek r.
Böyle durumlarda çok sayıda gerekl neden (mult ple necessary causes) lkes geçerl d r. Örneğ n, c nayet ç n
fırsat ve güdünün aynı anda bulunması gerek r. B r nsan başkasının ölümünü steyeb l r ama onu öldürme
fırsatı yoksa (c nayet anında başka b r yerde bulunmak g b ) kat l zanlısı olamaz. Bu durum, c nayet
romanlarında sıklıkla kullanılır. Gerçek kat l ya öldürme neden n g zler ya da c nayet anında başka b r yerde
bulunduğunu kanıtlayacak del l göster r. Benzer b r b ç mde, Nobel ödülünü almak ç n de zekâ veya yetenek
tek başına yeterl değ ld r. K ş n n zek olması, hem çok çabalaması, hem doğru k ş ler tanıması, hem
gündeme uygun b r şeyler yapmış olması gerek r.

Bölüm Özeti

Sosyal çıkarsama kavramı Sosyal Algıya Giriş bölümünde nsanların davranışlarının ve seç mler n n olası
sonuçlarını nceleyerek onların k ş l k özell kler ne l şk n kararlar vermeler , yükleme kavramı se davranış
nedenler n bel rleme sürec d r.

Yaşam alanı veya öznel çevre : İnsanın b l nc nde olduğu nsanlar, nesneler, l şk ler, olaylardan oluşur.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 82/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Algılamak (perceving): yaşam alanıyla dolaysız l şk algıyı oluşturur; algı (perception) nesnel olguların yaşam
alanına g rmes n n b r yoludur.

Neden olmak (causing): He der, b r olaya nsanların veya nsanların dışındak etmenler n neden olmasının
farklı sonuçlar doğuracağını söyler ve bu farklılığın önem n n altını ç zer.

Yapabilmek (can): He der yapabilme (can), neden (cause), güç (power) ve beceri (ability) kavramları arasındak
l şk ler ve bu kavramların davranışta bulunan k ş yle lg l ler ye dönük tahm nlere etk s n tartışır.

Çabalamak (trying): He der’a göre, çaba (try) neden le l şk l d r. He der, çabalayıp da b r sonucu elde
edemeyen b r k ş n n b r sonucu elde edeb lecek olan ama çabalamadığı ç n elde etmeyenden çok farklı
algılanacağına şaret eder.

İstemek (wanting): İstemek güdü bel rt r ve neden le l şk l d r.

Gereklilik (ought) ve izin (may): Gerekl l k toplumsal değer ve normlarla lg l d r ve b rey n dışındak toplumsal
b r gerçeğ bel rt r.

Jones ve Dav s kuramına göre, algılayanlar seç m yapan k ş ye l şk n karar ver rken seçenekler n olası
sonuçlarını k boyuta göre değerlend r rler. B r nc boyut k seçeneğ n sonuçlarının b rb r ne benzey p
benzememes , Jones ve Dav s’ n dey m yle ortak olmayan sonuç sayısı (number of noncommon e ects), k nc
boyut se yeğlenen seçeneğ n sonuçlarının genelde arzu ed l r olup olmaması, yan toplumsal onaylanabilirlik
veya beğenilirlik dereces d r (social desirability). Algılayan seç m bu k boyuta göre değerlend rerek algılanan
k ş yle lg l uygun çıkarsama gel şt reb l r veya gel şt remez.

Kelley, olayların farklı türden nedenlerden kaynaklanab leceğ nden söz eder. Bazı olaylar b rden çok nedenle
l şk l d r, bu nedenler olayın gerçekleşmes n olumlu (kolaylaştırıcı neden: fac l tory cause) ve olumsuz
(engelley c neden: nh b tory cause) yönde etk leyeb l rler. Çok sayıda yeterl neden durumunda, her b r
olayın gerçeklemes ne tek başına yol açab lecek b rden çok neden vardır. Kelley’e göre, b r olayda sonucun
gerçekleşmes ne yol açan kolaylaştırıcı nedenlerden herhang b r s n n ne derecede güçlü olduğunu anlamak
ç n d ğer neden n var olup olmadığını d kkate alırız.

Kelley, b r olayda var olan k nedenden b r s n n sonucu kolaylaştırıcı, d ğer n n se zorlaştırıcı olduğu
durumdan da söz etm şt r. Bu durumda artırma (augmentat on) lkes geçerl d r. Bu lke olayla l şk l k
nedenden b r s n n sonucu olumlu d ğer n n se olumsuz etk led ğ durum ç n geçerl d r.

Kaynakça
He der, F. (1958) The psychology of nterpersonal relat ons. New York: W ley.
Jones, E. E. & Dav s, K. E. (1965) From acts to d spos t ons: The attr but on process n person percept on. L.
Berkow tz (Ed.) Advances n Exper mental Soc al Psychology, 2, 219-266.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 83/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Kelley, H. H. (1967) Attr but on theory n soc al psychology. D. Lev ne (Ed.) Nebraska Sympos um on mot vat on
(192-238) L ncoln: Un vers ty of Nebraska Press.
Kelley, H. H. (1971) Attr but on theory n soc al nteract on. Jones, E. E., Kanouse, D. E., Kelley, H. H., N sbett, R. E.,
Val ns, S. & We ner, B. (Ed.) Attr but on: Perce v ng the Causes of Behav or (1-26). Morr stown, N. J.; General
Learn ng Press.
Kelley, H. H. (1971) Causal Schemata and the attr but on process. Jones, E. E., Kanouse, D. E., Kelley, H. H.,
N sbett, R. E., Val ns, S. & We ner, B. (Ed.) Attr but on: Perce v ng the Causes of Behav or (151-174). Morr stown, N.
J.; General Learn ng Press.
Kelley, H. H. (1973) The process of causal attr but on. Amer can Psycholog st, 28, 107-128.
Kelley, H. H. (1990) The proper study of soc al psychology. Soc al Psychology Quarterly, 63, 3-15.
Kelley, H. H. (1997) Expand ng the analys s of soc al or entat ons by reference to the sequent al-temporal
structure of s tuat ons. European Journal of Soc al Psychology, 27, 373-404.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 84/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. He der’ n nsanın b l nc nde olduğu nsanlar, nesneler, l şk ler, olaylardan oluştuğunu


söyled ğ kavram aşağıdak lerden hang s d r?

A) Yaşam alanı (öznel çevre)

B) Algılamak

C) Neden olmak

D) Gerekl l k

E) Çabalamak

2. He der’ n yaşam alanıyla dolaysız l şk le oluşan; nesnel olguların yaşam alanına g rmes n n
b r yolu olarak gördüğü eylem aşağıdak lerden hang s d r?

A) Yaşam alanı (öznel çevre)

B) Algılamak

C) Neden olmak

D) Gerekl l k

E) İstemek

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 85/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

3. He der’e göre güdüyü (mot vasyonu) gösteren ve neden le l şk l olan kavram


aşağıdak lerden hang s d r?

A) Yaşam alanı (öznel çevre)

B) Algılamak

C) Neden olmak

D) Gerekl l k

E) İstemek

4. He der’e göre toplumsal değer ve normlarla lg l olan ve b rey n dışındak toplumsal b r


gerçeğ bel rten kavram aşağıdak lerden hang s d r?

A) İstemek

B) Algılamak

C) Neden olmak

D) Gerekl l k

5. Jones ve Dav s’e göre b r ş rket n nsan kaynakları departmanında şe alım görüşmes yapan
b r k ş n n, şe başvuran k ş n n ş değ şt rme nedenler n düşünürken, esk ş rkette kalma ve yen
ş rkete geçme terc hler arasında k ş açısından farklılık taşıyan sonuçları düşünmes
aşağıdak lerden hang kavramla açıklanır?

A) Toplumsal onaylanab l rl k
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 86/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

B) Toplumsal beğen l rl k

C) Ortak olmayan sonuç sayısı

D) Uygun çıkarsama

E) Uygun olmayan çıkarsama

6. Jones ve Dav s’e göre “uygun çıkarsama” ne demekt r?

A) K ş n n seç m sonucuna bakarak o k ş n n böyle b r seç m yapmasına bell b r k ş l k özell ğ n n


neden olduğuna kes n olarak kanaat get r leb lmes .

B) K ş n n seç m sonucuna bakarak o k ş n n böyle b r seç m yapmasına bell b r k ş l k özell ğ n n


neden olduğuna kes n olarak kanaat get r lememes .

C) K ş n n terc h n n neden n n b l msel kes nl kle anlaşılması.

D) K ş n n terc h n n neden n n anlaşılamaması

E) H çb r

7. Kelley’e göre örneğ n, bell b r ders n sınavından aynı notu alan k öğrenc den b r s n n
çalıştığını, d ğer n n se çalışamadığını b l yorsak....?

A) Çalışamayanın tembel olduğunu düşünürüz

B) Çalışanın çalışkan olduğunu düşünürüz

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 87/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

C) Çalışamayanın zek olmadığını düşünürüz

D) Çalışanın zek olduğunu düşünürüz

E) Çalışamayanın zek olduğunu düşünürüz

CEVAP ANAHTARI

1. a 2. b 3. e 4. d 5. c 6. a 7. e

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 88/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

8. SOSYAL ALGI: KELLEY’NİN ANOVA (VARYANS


ANALİZİ) MODELİ

8.1. Kelley’nin ANOVA (Analysis of Variance - Varyans Analizi) Modeli

Kelley’n n yükleme le lg l k nc model b rden çok gözlem olanağı olan durumlarla lg l d r ve He der’ın
birlikte değişme (covariation) kavramına dayanır (Kelley, 1967, 1971a, b, 1973). Bu kavrama göre A’nın B’n n
neden olab lmes ç n B’n n A’nın varlığında görülmes , yokluğunda se görülmemes gerek r. Kelley, bu
model nde özell kle deneysel araştırma ver ler n n ncelenmes nde sıklıkla kullanılan varyans analizi (analysis
of variance ANOVA) model n kullanmıştır. Bu stat st ksel yönteme göre, herhang b r durumda sonucu b r
veya daha çok sayıda etmen etk leyeb l r. Ayrıca, bu etmenler sonucu tek başlarına veya etk leş m ç nde
bel rleyeb l rler. Varyans anal z hang etmen n tek başına ve/veya hang etmenle etk leş m ç nde sonucu
etk led ğ n ortaya çıkarır. Bu yöntem lk olarak z raat alanında gel şt r lm şt r ve hang tohumun, hang
toprakta, hang sulama yöntem yle veya gübreyle ne ölçüde ver m verd ğ sorusunu yanıtlamayı
amaçlamıştır. Bu yöntemle A tohumu X toprağında, güneş görerek, B tohumu Y toprağında, gölgede ver ml
oluyor g b sonuçlar elde ed leb l yor.

Tablo: B rl kte Değ şme (Covar at on) Kavramı

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 89/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Kelley’n n yükleme model nde üç boyut vardır: nsanlar, nesneler (k onlar da başka nsanlar olab l r), zaman.
Bu üç boyut üç tür b lg çer r. İnsanlar boyutu yaygınlık (consensus) b lg s , zaman boyutu tutarlılık
(consistency) b lg s , nesneler boyutu se belirginlik (distinctiveness) b lg s ver r. Bu üç b lg değerlend r lerek
olayın neden n n davranışta bulunan k ş de, davranışın hedef olan k ş veya nesnede, davranışın yapıldığı
durum veya zamanda veya bu üç etmen n b r tür b leş m nde (k ş -hedef, k ş -durum, hedef-durum, k ş -
hedef-durum) olduğuna karar ver l r.

Kelley, fazla ayrıntıya g rmemek ç n yaygınlık, tutarlılık ve bel rg nl k b lg ler n n yüksek veya düşük olduğu
durumları tanımlamıştır. Bu tanımlara göre, eğer herkes benzer b ç mde davranıyorsa yaygınlık yüksekt r,
farklı davranıyorsa yaygınlık düşüktür. Örneğ n, eğer herkes ps koloj yıl sonu sınavından AA almışsa,
yaygınlık yüksekt r; sadece Seda ps koloj yıl sonu sınavından AA almışsa ve d ğer k ş ler almamışsa yaygınlık
düşüktür. Benzer b ç mde, b r nsan değ ş k zamanlarda benzer davranıyorsa tutarlılık yüksekt r ancak farklı
davranıyorsa tutarlılık düşüktür. Bel rg nl k b lg s b raz farklıdır. Eğer k ş farklı nesnelere aynı tepk y
ver yorsa bel rg nl k düşüktür, farklı nesnelere farklı tepk ver yorsa bel rg nl k yüksekt r.

Kelley, neden n k ş ye, nesneye ve şansa/duruma bağlanmasının farklı kalıpları olduğunu ve bu kalıpların
zamanla öğren ld ğ n söyler. Bu kalıplara göre neden davranışta bulunan k ş olduğunda yaygınlık düşük,
tutarlılık yüksek, bel rg nl k düşük; neden davranışın hedef olan k ş veya nesne olduğunda yaygınlık yüksek,
tutarlılık yüksek, bel rg nl k yüksek; neden şans/durum olduğunda yaygınlık yüksek, tutarlılık düşük,
bel rg nl k düşük; neden şans olduğunda yaygınlık düşük, tutarlılık düşük, bel rg nl k yüksekt r. Kelley; k ş -
hedef, k ş -durum etk leş mler n n hatta k ş -hedef-durum etk leş mler n n de olaylara neden olab leceğ nden
söz etm şt r; ancak sonrak yayınlarda bu etk leş mler unutulmuş ve yalnızca üç ana etmen n tek başlarına
etk ler üzer nde durulmuştur. Etk leş m konusu 1990’lı yıllardan sonra ele alınmaya başlanmıştır.

Bu durumların üstünden kısaca geçecek olursak (a) durumunda Seda’nın yıl sonu sınavlarında bütün
derslerden AA aldığı, başkalarının farklı notlar aldığı ve Seda’nın ps koloj ders nden hep AA aldığını görürüz.
Bu durumda Seda’nın ps koloj yıl sonu sınavından AA almasını Seda’nın b r özell ğ yle (zek , çalışkan vs.) le
açıklarız. (b) durumunda herkes n ps koloj yıl sonu sınavından AA aldığı, Seda’nın (ve büyük olasılıkla
d ğerler n n) bu ders n d ğer sınavlarından da AA aldığı ve Seda’nın d ğer derslerden farklı notlar aldığı
görülür. Bu durumda ps koloj ders n n b r özell ğ (kolay, lg nç vs.) Seda’nın AA’sının neden olarak görülür.
(c) durumunda se daha öncek sınavlardan y notlar alan Seda yıl sonu sınavlarında bütün derslerden kötü
not almıştır, üstel k d ğer k ş ler n de ps koloj yıl sonu sınavı kötü geçm şt r. Bu da yıl sonu dönem n n b r
nedenle (baharın gelmes , sınavlara üst üste g rme g b ) herkes ç n kötü b r dönem olduğu zlen m
yaratmaktadır. (d) durumu se genelde y notlar almayan Seda’nın şans eser ps koloj sınavından y not

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 90/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

aldığı durumdur (örneğ n sorular çalıştığı yerden gelm şt r). Bu örnektek ‘durum’ (circumstance), şans
kavramına benzemekte ve b r daha tekrarlanması zor olan b r durum olarak tanımlanmaktadır. Tehl ke
durumu, tehd t durumu g b genelde bell davranışlara yol açan ‘durum’(lar) olarak anlaşılmamalıdır.

(e) durumunda se k ş nesne/hedef etk leş m nden söz ed lmekted r. Yan Seda’nın ps koloj den y not
almasının neden Seda’nın akıllı/çalışkan veya ps koloj n n kolay/ lg nç olması değ l, Seda’nın ps koloj y
başka derslerden daha çok sevmes d r. K ş -nesne l şk s özell kle k ş ler arası l şk ler ç n geçerl d r, genelde
k k ş n n arkadaş veya düşman olmaları b rb rler ne uyumları (tencere-kapak benzetmes ) veya k ş l k
çatışmasıyla (ked -fare) açıklanır. (f) durumundak k ş -zaman l şk s se örnekler ne daha az rastlanan b r
durumdur. “Ben her bahar âşık olurum” d zes ndek g b , k ş n n bell b r zaman d l m nden bell b r b ç mde
etk lend ğ n göster r. Bu zaman d l m bell b r olayın sonucu da olab l r. Örneğ n, boşanma, menopoz, başarı
g b olaylar bazı k ş ler aşırı derecede etk ley p her zamank nden farklı davranmalarına yol açab l r. Kelley
ANOVA model ne göre; k ş , nesne, zaman/durum, ve şans şemalarıyla lg l şemalar aşağıdak tabloda
ver lm şt r.

Tablo: Nedenlere İl şk n B lg Kalıpları

Kelley’n n ANOVA Model n Sınayan Çalışmalar

Kelley’n n ANOVA model n sınayan çalışmalarda katılımcılara üç b lg türü değ ş k komb nasyonlarda
ver lm ş ve katılımcıların Kelley’n n önerd ğ modele uygun nedensel yükleme yapıp yapmadıkları
araştırılmıştır (McArthur, 1972). Bu araştırmalarda katılımcılara b r olayla lg l yaygınlık, tutarlılık ve
bel rg nl k b lg ler ver l p olayın neden n bel rtmeler stenm şt r. Örneğ n:

Seda, yıl sonu dönem nde ps koloj den AA aldı.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 91/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Seda, ps koloj ders n n b r nc ve k nc v ze sınavlarından da AA almıştı.

Seda, yıl sonu dönem nde sosyoloj , stat st k ve yabancı d l sınavlarından da AA aldı.

D ğer öğrenc ler, ps koloj yıl sonu sınavında kötü notlar aldılar.

Seda’nın ps koloj yıl sonu sınavından AA almasını aşağıdak nedenler n hang s yle açıklayab l rs n z?

a) Seda’nın b r özell ğ

b) Ps koloj ders n n özell ğ

c) Durum

d) Yukarıdak ler n b leş m

Sonuçlar, yüksek tutarlılık b lg s n n genelde davranışta bulunan nsan, veya nsan-hedef b leş m n n neden
olarak algılanmasını artırdığını ve durumun neden olarak algılanmasını azalttığını gösterm ş; yüksek
bel rg nl k b lg s n n se davranışta bulunan nsanın neden olarak algılanmasını azaltıp hedef n neden olarak
görülmes n artırdığını ortaya koymuştur. Yüksek yaygınlık b lg s davranışta bulunan k ş n n neden olarak
algılanmasını düşürmekle b rl kte bu etk model n beklent s kadar güçlü bulunmamıştır (McArthur, 1972). Bu
araştırma sonuçları ayrıca her şema ç n en öneml b lg türünü de bel rlem şt r. (Öneml b lg türler Tablo
4.4’te tal k le göster lm şt r). Sonrak araştırmalar nsanların yaygınlık b lg s nden d ğer b lg ler kadar
yararlanmadığını, çocukların Kelley’n n önerd ğ kalıplara uygun nedensel yükleme yapmalarının yaşla
gel şt ğ n , lk gel şen kalıbın nsan kalıbı olduğunu gösterd (D v tto & McArthur, 1978; Rholes & Walters,
1982).

İnsanların bell b r olayın nedenler yle lg l h potezler n sınarken farklı b lg türler arasından Kelley’n n farklı
nedenlere l şk n önerd ğ b lg kalıplarına uygun b lg ler seçt kler de göster lm şt r (Bass l & Regan, 1977).
Örneğ n, “Seda Ps koloj yıl sonu sınavından AA aldı, bu olayın neden n n Seda’nın b r özell ğ nden
kaynaklanıp kaynaklanmadığını anlamak ç n, seçenekler olarak sunulan (yaygınlık, bel rg nl k ve tutarlılık)
b lg ler arasından, en çok hang b lg y öğrenmek sters n z?” d ye sorulduğunda nsanlar bel rg nl k b lg s n
(d ğer derslerden kaç aldı?) yeğlemekted rler.

Bu çalışmalar değ ş k yaştak çocuklarla yürütüldüğünde, 12 yaşındak çocukların k ş ve durumla lg l


h potezler sınayab lmek ç n bu kalıplar ç n en bel rley c olan bel rg nl k ve tutarlılık b lg ler n yeğled kler ,
ancak nesne kalıbının en bel rley c b lg s olan yaygınlık b lg s n yeğlemen n 17 yaştan önce görülmed ğ
bulunmuştur (Hortaçsu, 1989). Bu bulgu yet şk nlerde görülen yaygınlık b lg s kullanımı sorunuyla tutarlı b r
bulgudur. Ancak nsanlar olaylara l şk n bell h potezler sınadıklarında veya b lg ed nmek ç n kend
sorularını ürett kler nde en çok k ş ve nesneler n genel veya ayrıntılı özell kler (Seda çalışkan mı, Seda
ps koloj den hoşlanıyor mu? Sınav kolay mıydı?) ve k ş nesne etk leş m ne l şk n sorular sormuşlar (Sınav

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 92/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Seda’nın sevd ğ konuları çer yor muydu?), daha genel türden yaygınlık, bel rg nl k ve tutarlılık soruları
sormamışlardır (Hortaçsu, 1990). İnsanlara olayların nedenler n n genelde k ş l k özell ğ nden m , durumdan
mı, yoksa bu k etmen n etk leş m nden m kaynaklandığı sorulduğunda da etk leş m açıklamasının d ğer
açıklamalara yeğlend ğ görülmüştür (Allen & Sm th, 1980).

Yaygınlık ve Tutarlılık B lg ler Kullanımıyla İlg l Öngörülmeyen Bulgular

Kelley’n n ANOVA model ne l şk n çalışmalar model n genelde şled ğ n ancak nsanların yaygınlık b lg s n
gerekt ğ g b kullanmadıklarını gösterm şt r. Ayrıca, nsanların beklent gel şt r rken veya karar ver rken
stat st ksel b lg lere gereken önem vermed kler de bulunmuştur. S gara çmen n kanser r sk n artırma
olasılığı, traf k veya uçak kazalarında ölme olasılığı, değ ş k marka otomob ller n kazalarda ne derece hasara
uğradığı g b stat st kler, olayların görülme sıklığına l şk n yaygınlık b lg ler d r. Ancak nsanlar, stat st kler
b lseler de kararlarını bu b lg ye ters düşen b ç mlerde vereb l rler. Örneğ n, otomob le b nmekten değ l de
uçağa b nmekten korkarlar; tanıdıkları b r k ş n n yaşamı boyunca üç paket s gara ç p doksan yaşını aştığını
söylerler; stat st klere göre dayanıklı olması gereken marka b r otomob l kullanan b r yakınlarının arabasının
kazada gördüğü büyük hasardan söz ederek o markanın çürük olduğunu savunab l rler. İstat st ksel b lg ler n
göz ardı ed lmes taban değeri yanılgısı (base rate fallacy) olarak adlandırılmıştır (Kahneman & Tversky,
1973). Bu türden yanılmaların b r açıklaması olarak stat st kler n ‘kuru’ b lg ler olması, stat st klere ters
düşen olayların se ‘canlı’ ‘ lg nç’ ve ‘d kkat çek c ’ b lg ler olması ver lm şt r. Örneğ n, uçak kazaları çok sık
olmamakla b rl kte olduğunda genelde çok sayıda can kaybına yol açmakta ve günlerce gazete ve
telev zyonlarda yer almaktadır. Benzer b ç mde, doksan yaşında günde üç paket s gara çen nsan k ş n n
kend s n n tanıdığı kanlı canlı b r nsandır, s gara-kanser l şk s se arada sırada gazeteler n arka sah feler nde
görülen b r haberd r.

Yaygınlık b lg s ne l şk n d ğer b r yanılgı da yanlış yaygınlık algısı etkisi (false consensus e ect) olgusudur. Bu
yanılgı nsanların genelde kend görüşler n n başkalarınca gerçekte olduğundan daha sıklıkla paylaşıldığını
düşünmeler yönünded r (Mullen, Atk ns, Champ on, Edwards, Hardy, Story & Vanderk ok, 1985). Bu
yanılgının özell kle çoğunluk görüşünü paylaşanlara kıyasla çoğunluktan farklı görüşte olanlarda daha
yüksek düzeyde görüldüğü bulunmuştur (Sanders & Mullen, 1982). Bu yanılgının açıklamaları arasında
nsanların kend ler g b düşünenlerle daha çok l şk de bulunduklarından yakın çevreler nden ed nd kler
zlen m topluma genellemeler ve kend düşünceler n n genelde desteklend ğ görüşünden kaynaklanan
olumlu duygular yer almıştır (Marks & M ller, 1987). Yaygınlık b lg s ne l şk n d ğer b r yanılgı se yanlış
benzersizlik/eşsizlik etkisidir (false uniquesness e ect). Bu olgu yanlış yaygınlık etk s n n tam ters d r ve
nsanların kend durum veya görüşler n n ender olduğuna olan nançlarıdır. “K mse ben m g b sevmed ,
k mse ben m g b fedakârlık yapmadı” g b . Bu yanılgı, nsanların kend ler n başkalarından daha değerl
görme stekler nden kaynaklanab l r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 93/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Yaygınlık b lg s n n yanı sıra nsanların gözled kler davranışların tutarlı b r b ç mde gerçekleşt ğ ne l şk n
tutarlılık yanılgısı (illusion of consistency) olduğu da görülmüştür. Bu yanılgı, nsanların herhang b r s n n
davranışını zled kler nde o k ş n n bu davranışı her durumda yaptığını varsaymaları sonucunu doğurur.
Kelley’n n ANOVA model bağlamında düşünüldüğünde, tutarlılık b lg s yokken (ve aslında tutarlılık
düşükken) nsanlar tutarlılığın yüksek olduğunu varsayarlar. Bu varsayım se davranışların neden olarak
durumu değ l de k ş y görmeye yol açar. Örneğ n, öğrenc ler ne sabırlı ve mantıklı davranan b r öğretmen n
ş gereğ değ l de her durumda böyle davrandığı düşünülür; halbuk o öğretmen d ğer l şk ler nde sabırsız ve
mantıksız davranıyor olab l r. Bu yanılgının kom k örnekler telev zyon d z ler ndek ‘kötü’ k ş ler oynayan
oyuncuların gerçekten kötü olduklarına nanılmasıdır.

8.2. Nedensel Yüklemelerin Sonuçları: Duygusal Tepkiler, Yargılar, Davranışlar

İnsanların kend ve başkalarının davranışları sonucu oluşan olumlu ve olumsuz durumları yükleme boyutları
açısından nceleyen We ner, gururun k ş n n kend s n n neden olduğu olumlu b r sonuçtan (başarı,
kahramanlık) kaynaklandığını, suçluluğun k ş n n kend s n n neden olduğu (arkadaşa hanet) ve kend s nce
denetleneb l r olumsuz sonuçlardan, utancın kend s nden kaynaklanan ama denetleyemed ğ olumsuz
sonuçlardan (başarısızlık) kaynaklandığını söyler. Aynı bakış açısına göre öfke başkasının denetleyeb ld ğ ve
bu nedenle sorumlu olduğu olumsuz b r sonuç (hakaret) neden yle, minnet se başkasının steyerek
(denetleyeb ld ğ ve n yetl olarak yaptığı) olumlu b r sonuçla ( y l k, yardım) l şk l duygulardır. Umutsuzluk
k ş n n kend s n n karşılaştığı, denetleyemed ğ st krarlı durum veya özell kler (kötü kader, yeteneks zl k
neden yle başarısızlık) neden yle, acıma se başkasının karşılaştığı, denetleyemed ğ ve olumsuz sonuçlara
yol açan olumsuz b r özell k (f z ksel özür) neden yle duyulur (We ner, 1985).

Sel gman’ın öğrenilmiş çaresizlik (learned helplessness) kavramı, nsanların denetleyeb ld kler durumlarda
başarısızlığa uğraya uğraya yaşamlarını denetleyemed kler n öğrenmeler sonucu depresyona g rmeler n
açıklar (Sel gman, 1975). Öğren lm ş çares zl k durumuna örnek olarak ne yaparsa yapsın kend s n döven
kocasından kurtulamayacağına nanan b r kadının durumu ver leb l r. Bu nancı gel şt rm ş b r nsana,
durumdan kurtulab lmek ç n ölmek veya öldürmekten başka çare yokmuş g b görünür. Özell kle olumsuz
olaylar ç n çsel, kalıcı ve genelleneb l r ( nternal, stable, global) yüklemeler yapma eğ l m le depresyon
arasında l şk bulunmuştur (Sweeney, Anderson & Ba ley, 1986).

Nedensel yüklemeler sadece duyguları değ l, yargı ve davranışları da etk ler. Örneğ n, nsanlara ödül veya
ceza ver ld ğ nde en yüksek düzeyde ödül veya ceza çoğu kez çsel ve denet leb l r nedenler olduğunda ver l r.
Güzell k yarışmalarında b le (k güzell k estet k cerrah çağına kadar denetlenemez, çsel b r özell k olarak
görülürdü) adaylardan becer serg lemeler stenmekted r. Yan , güzell k kral çes olmak ç n denet lemez çsel
neden yeterl değ ld r, denet leb l r özell kler de gerekmekted r. Ancak, kanımca ödüllend rmede, yetenek ve
çabanın görecel ağırlığı ödülü veren n çıkarlarından da etk leneb l r. Örneğ n, aynı başarımı elde etm ş k

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 94/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

öğrenc den hang s ne ödül ver leceğ ne karar ver lmes gereken b r durumu düşünel m. Bu öğrenc lerden
b r s çok zek ama pek çalışmayan d ğer se orta derecede zek ve çok çalışkandır. Bence, ödül ver l nce konu
kapanacaksa çalışkan olana ödül ver leb l r ama yaratıcılık gerekt ren b r ş ç n b r s şe alınacaksa az
çalışkan olan şe alınab l r. Çünkü, zek olan eğer d ğer kadar çalışırsa d ğer n n elde edeb leceğ n n üstünde
başarıya ulaşab l r. Çalışkan olan se zaten er şeb leceğ en yüksek başarım düzey n gösterm şt r. Böyle b r
durumda karar b r ölçüde de karar veren n ne ölçüde r sk almak sted ğ ne bağlıdır. Zek olan şte çok y de
olab l r kötü de, çalışkan olanın se bell b r düzeyde ş çıkaracağı garant s vardır ama ondan daha fazlası
beklenmemel d r. Bu araştırmayı yapmayı hep sted m, b r türlü fırsat bulamadım.

Mahkemede sanıklarla lg l karar ver ld ğ nde, eylem n k ş tarafından denetleneb l r olması ağırlaştırıcı b r
durumdur. Küçük yaş ve akl denge sorunu, k ş n n davranışını denetleyemed ğ neden yle, tahr k se
davranışın dış etmene bağlanması neden yle haf flet c etmenler olarak görülür. (Tahr k’ n tanımı kültüre,
sanık ve maktule göre değ şeb l r.) Kend n koruma amacıyla saldıranı öldürme durumunda se, davranışın
neden tamamen saldırana (dışsal, denetlenemez neden) yüklend ğ nden öldüren genelde ceza almaz.
Namus veya töre c nayetler nde de toplumsal beklent ler (dışsal neden), davranış neden olarak kabul
ed ld ğ nde davranış neden öldüren n dışına taşınır. Benzer b ç mde ‘kader kurbanları’ yaptıklarından
sorumlu değ ld r; bu nedenle onların davranışlarının sonuçlarından kend ler n n değ l ‘kader n utanması’
gerek r.

Yüklemen n öneml sonuçlara yol açab leceğ benzer b r durum da kumardır. Rulet, kart çekme, zar atma,
p yango, loto g b durumlar, eğer h le yapılmamışsa, tamamen şansa bağlıdır; yan k ş tarafından
denetlenemez. Spor toto, at yarışı g b durumlarda se b lg n n de sonuçlara etk s olduğundan d ğerler ne
kıyasla daha fazla çsel denet m vardır. Bazı nsanlar denetleyemeyecekler durumları da denetleyeb ld kler
yanılgısı ç nded rler. Rulet oynamanın ‘s stem n gel şt rd kler ne’ nanan kumarbazlar, uğurlu sayılarının
şans get receğ ne nananlar böyled r. Bu k ş ler kaybett kler nde yeter kadar çabalayıp sabrederlerse
sonunda kazanacaklarına nanırlar; başka b r bakış açısıyla, tamamen şansın egemen olduğu kumar
durumunu çaba ve yeteneğ n etk led ğ b r başarı durumu olarak görürler. Bu yanılgının sonuçları çoğu kez
vah m olur.

Yaşamı denetleyeb ld ğ n düşünme genelde olumlu b r duygu olduğundan olacak, nsanlar denetim
yanılgısına (illusion of control) çok kolay kapılab lmekted rler. Örneğ n, attığı zarın nereye düştüğünü gören
k ş ler n göremeyen k ş lere kıyasla zarın sonuçlarına daha çok para yatırdıkları göster lm şt r (Langer, 1975;
Langer & Roth, 1975). Denetleneb len durumların denetlenemed ğ ne nanmak se, çaba göster l rse
başarılab l r durumlarda çabalamayıp yen lg y kabul etmeye yol açar. Örneğ n, s garayı bırakmak zor ama
çaba göster l rse başarılab l r b r şt r. “El mde değ l, bırakamıyorum” d yenler kend ler n ve yakınlarını
s garanın sonuçlarına mahkûm ederler.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 95/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bölüm Özeti

Kelley’n n yükleme le lg l k nc model b rden çok gözlem olanağı olan durumlarla lg l d r ve He der’ın
birlikte değişme (covariation) kavramına dayanır (Kelley, 1967, 1971a, b, 1973). Bu kavrama göre A’nın B’n n
neden olab lmes ç n B’n n A’nın varlığında görülmes , yokluğunda se görülmemes gerek r.

Kelley, bu model nde özell kle deneysel araştırma ver ler n n ncelenmes nde sıklıkla kullanılan varyans
analizi (analysis of variance ANOVA) model n kullanmıştır. Varyans anal z hang etmen n tek başına ve/veya
hang etmenle etk leş m ç nde sonucu etk led ğ n ortaya çıkarır.

Kelley’n n yükleme model nde üç boyut vardır: nsanlar, nesneler (k onlar da başka nsanlar olab l r), zaman.
Bu üç boyut üç tür b lg çer r. İnsanlar boyutu yaygınlık (consensus) b lg s , zaman boyutu tutarlılık
(consistency) b lg s , nesneler boyutu se belirginlik (distinctiveness) b lg s ver r. Bu üç b lg değerlend r lerek
olayın neden n n davranışta bulunan k ş de, davranışın hedef olan k ş veya nesnede, davranışın yapıldığı
durum veya zamanda veya bu üç etmen n b r tür b leş m nde (k ş -hedef, k ş -durum, hedef-durum, k ş -
hedef-durum) olduğuna karar ver l r.

Eğer herkes benzer b ç mde davranıyorsa yaygınlık yüksekt r, farklı davranıyorsa yaygınlık düşüktür.

K ş değ ş k zamanlarda benzer davranıyorsa tutarlılık yüksekt r ancak farklı davranıyorsa tutarlılık düşüktür.

Eğer k ş farklı nesnelere aynı tepk y ver yorsa bel rg nl k düşüktür, farklı nesnelere farklı tepk ver yorsa
bel rg nl k yüksekt r.

Kelley, neden n k ş ye, nesneye, duruma ve şansa bağlanmasının farklı kalıpları olduğunu ve bu kalıpların
zamanla öğren ld ğ n söyler. Bu kalıplara göre neden davranışta bulunan k ş olduğunda yaygınlık düşük,
tutarlılık yüksek, bel rg nl k düşük; neden davranışın hedef olan k ş veya nesne olduğunda yaygınlık yüksek,
tutarlılık yüksek, bel rg nl k yüksek; neden durum olduğunda yaygınlık yüksek, tutarlılık düşük, bel rg nl k
düşük; neden şans olduğunda yaygınlık düşük, tutarlılık düşük, bel rg nl k yüksekt r.

İnsanların kend ve başkalarının davranışları sonucu oluşan olumlu ve olumsuz durumları yükleme boyutları
açısından nceleyen We ner, gururun k ş n n kend s n n neden olduğu olumlu b r sonuçtan (başarı,
kahramanlık) kaynaklandığını, suçluluğun k ş n n kend s n n neden olduğu (arkadaşa hanet) ve kend s nce
denetleneb l r, utancın kend s nden kaynaklanan ama denetleyemed ğ sonuçlardan (başarısızlık)
kaynaklandığını söyler. Aynı bakış açısına göre öfke başkasının denetleyeb ld ğ ve bu nedenle sorumlu
olduğu olumsuz b r sonuç (hakaret) neden yle, minnet se başkasının steyerek (denetleyeb ld ğ ve n yetl
olarak yaptığı) olumlu b r sonuçla ( y l k, yardım) l şk l duygulardır. Umutsuzluk k ş n n kend s n n

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 96/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

karşılaştığı, denetleyemed ğ st krarlı durum veya özell kler (kötü kader, yeteneks zl k neden yle başarısızlık)
neden yle, acıma se başkasının karşılaştığı, denetleyemed ğ ve olumsuz sonuçlara yol açan olumsuz b r
özell k (f z ksel özür) neden yle duyulur.

Sel gman’ın öğrenilmiş çaresizlik (learned helplessness) kavramı, nsanların denetleyeb ld kler durumlarda
başarısızlığa uğraya uğraya yaşamlarını denetleyemed kler n öğrenmeler sonucu depresyona g rmeler n
açıklar.

Kaynakça
Allen, B. P. & Sm th, G. F. (1980) Tra ts, s tuat ons, and the r nteract on as alternat ve “causes” of behav or. Journal
of Soc al Psychology, 111, 99-104.
Bass l , J. N. & Regan, D. T. (1977) Attr but onal focus as a determ nant of nformat on select on. Journal of Soc al
Psychology, 101, 113-121.
D v tto, R. & McArthur, L. Z. (1978) Developmental d erences n the use of d st nct veness, consensus and
cons stency nformat on for mak ng causal attr but ons. Developmental Psychology, 14, 474-482.
Hortaçsu, N. (1989a) Current and d ssolved relat onsh ps: descr pt ve and attr but onal d mens ons and
pred ctors of nvolvement. Journal of Soc al and Personal Relat onsh ps, 6, 373-383.
Hortaçsu, N. (1990) Informat on search n relat on to attr but onal foc : a developmental study. Genet c, Soc al,
and General Psychology Monographs, 116, 337-353.
Kahneman, D. & Tversky, A. (1973) On the psychology of pred ct on. Psycholog cal Rev ew, 80, 237-251.
Kelley, H. H. (1967) Attr but on theory n soc al psychology. D. Lev ne (Ed.) Nebraska Sympos um on mot vat on
(192-238) L ncoln: Un vers ty of Nebraska Press.
Kelley, H. H. (1971) Attr but on theory n soc al nteract on. Jones, E. E., Kanouse, D. E., Kelley, H. H., N sbett, R. E.,
Val ns, S. & We ner, B. (Ed.) Attr but on: Perce v ng the Causes of Behav or (1-26). Morr stown, N. J.; General
Learn ng Press.
Kelley, H. H. (1971) Causal Schemata and the attr but on process. Jones, E. E., Kanouse, D. E., Kelley, H. H.,
N sbett, R. E., Val ns, S. & We ner, B. (Ed.) Attr but on: Perce v ng the Causes of Behav or (151-174). Morr stown, N.
J.; General Learn ng Press.
Kelley, H. H. (1973) The process of causal attr but on. Amer can Psycholog st, 28, 107-128.
Langer, E. J. (1975) The llus on of control. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 32, 311-328.
Langer, E. J. & Roth, J. (1975) Heads I w n, ta ls t’s chance: The llus on of control as a funct on of the sequence of
outcomes n a purely chance task. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 32, 951-955.
Marks, G. & M ller, N. (1987) Ten years of research on the false-consensus e ect: An emp r cal and theoret cal
v ew. Psycholog cal Bullet n, 102, 72-90.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 97/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Mc Arthur, L. A. (1972) The how and what and why: Some determ nants and consequences of causal attr but on.
Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 22, 171-193.
Rholes, W. S. & Walters, J. (1982) Schemat c patterns of causal ev dence. Ch ld Development, 53, 1046-1057.
Sanders, G. S., & Mullen, B. (1982) Accuracy n percept ons of consensus: d erent al tendenc es of people w th
major ty and m nor ty pos t ons. European Journal of Soc al Psychology, 13, 57-70.
Sel gman, M. E. P. (1975) Helplessness: On Depress on, Development, and Death. San Franc sco: W.H. Freeman.
Sweeney, P. D., Anderson, K. & Ba ley, S. (1986) Attr but onal style n depresss on: A meta-analyt c rev ew. Journal
of Personal ty and Soc al Psychology, 50, 974-991.
We ner, B. (1985) An attr but onal theory of mot vat on and emot on. Psycholog cal Re vew, 92, 548-573.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 98/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. Kelly’n n varyant anal z model ne göre örneğ n Seda s ml b r öğrenc ps koloj sınavından
100 almıştır. Eğer sınıfındak herkes bu sınavdan 100 almışsa aşağıdak lerden hang s
söyleneb l r?

A) yaygınlık düşüktür.

B) yaygınlık yüksekt r.

C) tutarlılık düşüktür

D) tutarlılık yüksekt r

E) bel rg nl k yüksekt r

2. Kelly’n n varyant anal z model ne göre örneğ n Seda s ml b r öğrenc ps koloj sınavından
100 almıştır. Seda öncek ps koloj sınavlarından 60’ın üzer nde not alamamıştır. O halde
aşağıdak lerden hang s söyleneb l r?

A) yaygınlık düşüktür.

B) yaygınlık yüksekt r.

C) tutarlılık düşüktür

D) tutarlılık yüksekt r

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 99/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

E) bel rg nl k düşüktür

3. Kelly’n n varyant anal z model ne göre örneğ n Seda s ml b r öğrenc ps koloj sınavından
100 almıştır. Seda d ğer dersler nden hep düşük not almış ancak öncek ps koloj sınavlarından
da yüksek not almıştır. O halde aşağıdak lerden hang s söyleneb l r?

A) yaygınlık düşüktür.

B) yaygınlık yüksekt r.

C) tutarlılık düşüktür

D) tutarlılık yüksekt r

E) bel rg nl k yüksekt r

4. We ner’ın, k ş n n kend s n n neden olduğu olumlu b r sonuçtan (başarı, kahramanlık)


kaynaklanan duygu aşağıdak lerden hang s d r?

A) suçluluk

B) gurur

C) utanç

D) öfke

E) umutsuzluk

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 100/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

5. We ner’ın, k ş n n kend s n n neden olduğu (arkadaşa hanet) ve kend s nce denetleneb l r


olumsuz sonuçlardan kaynaklanan duygu aşağıdak lerden hang s d r?

A) suçluluk

B) gurur

C) utanç

D) öfke

E) umutsuzluk

6. We ner’ın, k ş n n kend s n n neden olduğu (arkadaşa hanet) ve kend s n n denetleyemed ğ


olumsuz sonuçlardan kaynaklanan duygu aşağıdak lerden hang s d r?

A) suçluluk

B) gurur

C) utanç

D) öfke

E) umutsuzluk

7. We ner’ın, başkasının denetleyeb ld ğ ve bu nedenle (başkasının) sorumlu olduğu olumsuz


sonuçlardan kaynaklanan duygu aşağıdak lerden hang s d r?

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 101/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

A) suçluluk

B) gurur

C) utanç

D) öfke

E) umutsuzluk

CEVAP ANAHTARI

1. b 2. c 3. e 4. b 5. a 6. c 7. d

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 102/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

9. NEDENSEL YÜKLEMELERDE YANLIŞLIKLAR VE


YANLILIKLAR

Giriş

Kelley’n n ANOVA model le lg l çalışmalar, nsanların bazı b lg ler model n önerd ğ nden farklı
kullandıklarını gösterm şt . Nedensel yüklemelerle lg l çalışmalar da nsanların yüklemeler nde öner len
modelden saparak b rtakım yanlışlıklar ve yanlılıklar yaptıklarını ortaya koymuştur. Bu bölümde bu yanlışlık
ve yanlılıklara ve bunların açıklamalarına değ n lecekt r.

9.1. Algıda Davranan-Gözleyen Farkı

Yükleme: Davranış Nedenler n n Algılanışı (Jones, Kanouse, Kelley, N sbett, Val ns, & We ner, 1971) adlı
k tapta yayınlanan öneml makalelerden b r s davranan ve gözleyen k ş ler n aynı davranışla lg l farklı
yüklemeler yapmaları olgusunu ele alıyordu (Jones & N sbett, 1971). Bu makalede davranışı yapan k ş n n
kend davranışının neden n genelde kend dışındak nedenlerde, gözleyen n se davranışın neden n
davranışı yapan k ş de bulduğu belgelenm ş ve yüklemede davranan-gözleyen farklarının nedenler
açıklanmaya çalışılmıştı. Yazarlara göre, farklı yüklemeler n b r neden davranan ve gözleyen n, davranan
k ş ye l şk n farklı b lg ye sah p olmalarıdır. Davranışı yapan k ş kend s n n farklı zamanlarda ve farklı
nesnelere karşı nasıl davrandığını b l r (tutarlılık ve bel rg nl k b lg ler ); eğer farklı zamanlarda ve farklı
nesnelere karşı farklı davranmışsa o ank davranışını bel rg nl ğ yüksek, tutarlılığı düşük b r davranış olarak
düşünür. Gözleyen k ş eğer davranışı yapan k ş y farklı durumlarda gözlemem şse onun farklı nesnelere
karşı her zaman hep aynı b ç mde davrandığını varsayab l r (tutarlılık yanılgısı ve düşük bel rg nl k). Bu
durumda davranan k ş n n b lg ler onun kend davranışını duruma veya şansa bağlamasına, gözleyen n
b lg ler (ve varsayımları) se onun davranışı k ş ye yüklemes ne neden olur. Bunlara ek olarak, gözley c
davranan k ş n n duygusal durumunu ve geçm şte başından geçen hang olaylar sonucu bu davranışta
bulunduğunu b lemeyeb l r. Örneğ n, bütün gün şler ters g den b r k ş ç n ufak b r olay bardağı taşıran son
damla olab l r ve aşırı b r tepk ye yol açab l r. Üstel k k ş bu davranışından p şmanlık duyab l r. Bardağın
doluşunu zlemeyen gözley c se aşırı tepk n n davranışta bulunan k ş n n kalıcı b r k ş l k özell ğ nden
kaynaklandığını düşüneb l r.

Davranan ve gözleyen n aynı olayı farklı nedenlere yüklemeler n n d ğer b r neden de bakış açısı farklarıdır.
Herkes olaya kend açısından baktığında karşısındak k ş y şek l (f gure) çevrey se fon (ground) olarak görür.
Şek l her zaman fondan daha d kkat çek c d r. (s yah g yenler arasında kırmızı g yen, gençler arasındak tek
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 103/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

yaşlı, kadınlar arasındak tek erkek g b ). D kkat çeken nesnen n neden olarak algılanma olasılığı yüksekt r.
Davranan k ş genelde kend s n görmez, çevredek nesne ve olayları şek l olarak görüp davranışının neden n
çevredek b r nesne veya k ş ye yükleyeb l r. Gözleyen se kend s n görmed ğ nden davrananın kend s ne
tepk verd ğ n n farkına varmayab l r (“durup dururken bana neden bağırdı?”).

İnsanların başkalarının davranışlarını kend amaç ve beklent ler ne göre yorumlamaya çalıştıklarını gösteren
b r çalışma farklı bakış açılarının farklı yaklaşımlara yol açtığını ortaya koymuştur (Ho man, M schel & Mazze,
1981). Bu çalışma nsanların b r davranışla lg l b lg ler anımsamaya ve davrananla empat kurmaya
çalıştıklarında, olaya davranışta bulunanın amaçları bağlamında yaklaştıklarını, k ş yle lg l genel b r zlen m
oluşturmak veya gelecektek davranışını tahm n etmek sted kler nde se k ş l k özell kler ne göre
düşündükler n gösterm şt r.

9.2. Şimdiki ve Geçmiş Zamanla İlgili Algılar Arasındaki Farklar

İnsanların geçm ştek , gelecektek ve h potet k (“Şöyle b r durumda ne yapardın?” sorusuna yanıt)
davranışlarına l şk n nedensel yüklemeler n n başkalarının davranışlarına l şk n nedensel yüklemeler ne
benzed ğ ve bu yüklemeler n n ş md k zamanla lg l kend davranışlarına l şk n yüklemeler nden farklı
olduğu göster lm şt r. Yan , k ş geçm ş davranışlarını düşündüğünde davranışını b r yabancının davranışını
açıklar g b açıklar. Araştırmacılar k ş n n çsel uyaranlarının (o andak duygu/düşünce) etk s n n ş md k
zaman ç n geçerl olup geçm ş, gelecek, h potet k ve başkaları durumunda geçerl olmadığını
gösterm şlerd r. Gözley c konumundak katılımcılar kend ler n başkalarının yer ne koyup onlar g b
h ssetmeye çalışmaları konusunda eğ t ld kler nde (Stan slavsk oyun yöntem ) davranışları açıklamakta
daha az k ş l k özell kler ne yer verm şler, yan davranışta bulunana benzer açıklamalar yapmışlardır. Ayrıca,
nsanların kend davranışlarıyla lg l düşünceler n ne derecede canlı olarak düşündükler de yüklemeler
etk lem şt r. Kend davranışlarıyla lg l canlı mgeler oluşturmaları başka meşgul yetlerle engellenen k ş ler,
ş md k zaman, geçm ş zaman ve gelecek zaman davranışlarıyla lg l farklı açıklamalar gel şt rmem şlerd r.

İçsel uyaranların ş md k zaman ç n geçerl olup geçm ş ve gelecek ç n geçerl olmamasının nsanların
kend ler n zorlayacak şler (tadı kötü b r çecek çmek, başkasına ders çalıştırmak g b ) yapmaya söz
vermeler n etk led ğ de görülmüştür. Gelecek ç n karar ver rken kend ler ne ne h ssedecekler hatırlatılan
katılımcılar gelecek ç n ş md k zamana benzer kararlar verm şlerd r.

‘İğney kend ne, çuvaldızı başkasına batır’ dey m de başkalarının davranışlarıyla lg l karar ver rken onların
duygularını anlamaya çalışmamızı öner r. Davranışta bulunanın duygu ve düşünceler n göz önüne almak, b r
ölçüde o k ş yle empat kurmak demekt r. Empat kurmak se yargılamak yer ne anlamayı amaçlar ve
ps koloj k terap n n çok öneml b r öges d r. Başkalarına akıl vermek ve onları yargılamanın kolay, verd ğ m z
aklı uygulamanın se zor olduğunu unutmamak gerek r. Akıl vermek nsana üstünlük duygusu verd ğ nden
olacak, akıl vermeden edemey z.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 104/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Geçm ş ve ş md k zamanla lg l farklı açıklamaların b r neden de k ş ler n kend ler n y görme stekler
olab l r. Gençlerle yapılan b r çalışmada, gençler n ana babalarıyla l şk ler n n ergenl kte pek y olmayıp
zamanla düzeld ğ n düşündükler ama soruları ş md k zamanda yanıtlayan ergenler n ana babalarıyla
l şk ler nde olumsuzluk bel rtmed kler görülmüştür (Hortaçsu & Gençöz, 1993). Sonuçlar, gençler n
geçm ştek l şk ler n olduğundan daha kötü anımsayarak, zaman ç nde l şk ler nde gel şme kaydett kler n
düşünmeler olarak yorumlanmıştır.

9.3. Temel Yükleme Yanılgısı

Yüklemede yaygın olarak yapılan b r yanlışlık genelde davranışta bulunan k ş n n değ şmez k ş l k özell ğ n
olayların neden olarak görüp k ş dışındak etmenler göz ardı etmekt r. Bu yanlış o kadar yaygındır k temel
yükleme hatası (fundamental attr but on error) olarak adlandırılmıştır (N sbett & Ross, 1980). Temel yükleme
hatası, nsanların hem kend hem de başkalarının davranışlarına l şk n yüklemeler nde görülür, ancak
başkalarının davranışlarına l şk n yüklemelerde daha güçlü b r b ç mde vardır (Watson, 1982). (Davranan-
gözleyen etk s nsanların kend ler yle lg l yaptıkları çıkarsamalarda temel yükleme hatasının gücünü
azaltmaktadır.) Bu olgu ç n çeş tl açıklamalar öne sürülmüştür (Brewer & Crano, 1994). Bunlardan b r s
nsanları genelde anne, şveren, oyuncu g b bell roller çerçeves nde zlemem z ve rol gereğ yapılan
davranışları k ş l k özell kler nden kaynaklanıyor g b algılamamızdır. Başka b r dey şle, rolden kaynaklanan
kısıtlamaları hesaba katmayıp nsanların davranışlarını bütünüyle k ş l k özell kler yle açıklama ( nd rme
lkes n uygulamama) eğ l m m zd r.

Bu açıklamayı destekleyen lk çalışmalardan b r s nde, ABD’l katılımcılara F del Castro’nun leh nde veya
aleyh nde makaleler okutulmuş ve bu makaleler yazanların Castro’yu överken veya yererken ya kend özgür
seç mler yle davrandıkları ya da kend ler nden stenen çer ktek makaleler yazdıkları söylenm şt r (Jones &
Harr s, 1967). Makaleler okuyan katılımcılardan yazarın Castro’ya l şk n tutumunu tahm n etmeler
stenm şt r. Araştırma sonuçları yazarın tutumunu tahm n eden katılımcıların yalnızca makalen n çer ğ nden
etk lend kler n , yazarın makalen n çer ğ konusunda seç m özgürlüğünün olup olmamasını hesaba
katmadıklarını ortaya koymuştur. Halbuk , Kelley’n n nd rme lkes ne göre, katılımcıların makalen n çer ğ n
kend s bel rleyen yazara kıyasla, tal matlara uyduğu ç n Castro’yu öven yazarın Castro le lg l daha olumsuz
tutumu olduğunu düşünmeler gerek rd ( nd rme lkes ne göre: tal mat durumunda makale çer ğ = tutum +
tal mat; özgür seç m durumunda tutum = makale çer ğ ).

Temel yükleme hatasının d ğer b r açıklaması, özell kle Batı d ller n n genelde cümlen n özne le başlaması ve
bu nedenle davranışta bulunan k ş y ön plana çıkarmasıdır. Türkçe g b bazı d llerde se cümlen n öznes f l
çek m yle (‘ben yaptım’ yer ne ‘yaptım’) bel rlend ğ nden, bu açıklamanın Türkçe g b d ller ç n daha az
geçerl olab leceğ söyleneb l r. Temel yükleme hatasının üçüncü b r açıklaması se, nsanların yaşamlarında

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 105/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

k ş ler n durumlardan daha bel rg n ve öneml olması ve bu nedenle nsanların k ş lere önem vererek onları
olayların neden olarak görme eğ l m nde olmalarıdır (Brewer & Crano, 1994). N sbett ve Ross (1980), bu
yanılgının nsanların kend yaşamlarını denetleyeb lme açısından şlevsel olduğunu savunur.

Temel Yükleme Hatasına İl şk n Kültür Farkları

Yakın zamanlarda temel yükleme hatasının Batı dünyası dışında da aynı yaygınlıkla görülüp görülmed ğ
araştırılmıştır. Genel sonuç, temel yükleme hatasının Batı’nın b reyc kültürler nde daha yaygın b r b ç mde
görüldüğüdür. Bu durum Doğu ve Batı’nın farklı dünya görüşler olduğu savıyla açıklanmıştır. Cho ve
arkadaşları (Cho , N sbett & Norenzayan, 1999) Doğu kültürler n n bakış açısının (Doğu’dan anlaşılan
H nd stan, Ç n, Kore, Japonya g b Uzakdoğu kültürler , b z m ne olduğumuza henüz karar ver lm ş değ l)
bütüncül (hol st c) ve tümevarımsal ( nduct ve), batı kültürler n nk n n se anal t k ve d yalekt k olduğunu
savunmuşlardır. Yazarlar bu nedenle batılılara kıyasla doğuluların k ş dışındak çevre ve l şk lerden
kaynaklanan nedenler daha fazla göz önüne aldıklarını söylem şlerd r. Örneğ n, Batılılara kıyasla Doğulular
nsanları tanımlarken daha az sayıda k ş l k özell ğ bel rtm ş, l şk , rol ve yapılan şten daha fazla söz
etm şler, ABD’l lere kıyasla başarıyı daha fazla çaba ve daha az yetenekle açıklamışlardır. Özell kle duruma
d kkat çek ld ğ nde, Batılılara kıyasla Doğuluların duruma daha fazla önem verd kler de göster lm şt r.

Cho ve arkadaşları, Doğuluların k ş l k kavramının da Batılılarınk nden farklı olduğunu, Batılıların k ş l ğ


değ şmez olarak düşündükler n , Doğuluların k ş l k kavramının se esnek ve değ şken olduğunu ve
Doğuluların k ş -durum etk leş m n Batılılara kıyasla daha fazla göz önüne aldıklarını savunmuşlardır. Cho
ve arkadaşlarına göre, Doğuluların k ş l k kavramı gel şen ve değ şen b r ağaca benzer; ayrıca, Batılılara
kıyasla Doğulular, nsanların üyes oldukları gruplardan daha fazla etk lend kler ne nanırlar.

İtalyan ve Japon katılımcılarla yürütülen ve Doğu-Batı farklarına değ nen b r çalışmada, katılımcılardan nsan
veya grupları tar f etmeler stenm şt r. Sonuçlar Japonlar’ın daha çok f l, İtalyanlar’ınsa daha çok sıfat
kullandıklarını, Japonların özell kle nsanları bell durumlarda tar f ett kler nde daha fazla f l kullandıklarını
ortaya çıkarmıştır (Maas, Karasawa, Pol t & Suga, 2006). Ayrıca araştırmada durumlarla lg l daha çok
f ller n, k ş l kle lg l se daha çok sıfatların b lg verd kler n n düşünüldüğü bulunmuştur. Bu araştırmanın
sonuçları da Batılılara kıyasla Doğuluların olayların neden n daha fazla durumlarda ve daha az nsanlarda
aradıkları görüşüne destek olarak kabul ed leb l r.

Yürütülen çalışmalarda, Korel ve ABD’l katılımcılara b r olay (as stan, profesörü öldürdü) ve bu olayı
açıklayab lecek b rçok b lg ver l p onlardan hang b lg ler n olayı açıklamakta yararsız olduklarını
bel rtmeler stenm şt r. Sonuçlar, Korel ve ABD’l katılımcıların k ş yle lg l benzer sayıda neden olayı
açıklamak ç n yararlı bulduklarını, ama ABD’l lere kıyasla Korel katılımcıların k ş dışı daha fazla sayıda
neden n olayı açıklamaya katkıda bulunab leceğ n düşündükler n gösterm şt r (Cho , Dalal, K m-Pr eto &
Park, 2003). Bu araştırmada, ABD’l lere kıyasla Korel ler n b r olayın nedenler n düşünürken var olan b lg ler
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 106/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

arasından daha çok sayıda b lg y (özell kle k ş dışında olan b lg ) kullandıkları ve çok sayıda b lg
kullanmanın da bütünsel düşünme eğ l m nden kaynaklandığı göster lm şt r. Araştırmacılar Doğu ve Batı’nın
farklı bakış açılarından hang s n n daha doğru takt k olduğunun duruma göre değ şt ğ n , yanlış yapmamanın
öneml olduğu durumda Doğu düşünce b ç m n n, çabuk karar ver lmes gereken durumlarda se Batılı
düşünce b ç m n n daha uygun olab leceğ n söylem şlerd r.

9.4. Kendini Kayırma Yanlılığı

Yüklemede sıklıkla yapılan yanlışlardan b r d ğer se kend n kayırma yanlılığıdır (self serv ng b as) (tam
kel me karşılığı olarak çevr lecek olursa, kend ne h zmet eden yükleme yanlılığı). İnsanlar, kend başlarına
gelen olumlu sonuçları çsel nedenlerle, olumsuz sonuçları se dışsal nedenlere açıklama eğ l m göster rler.
Yan , maçı kazandıysam ben y oynadım, kaybett ysem hakem hatasıydı. Bu yanlılık k ş n n kend s n olumlu
değerlend rmes ne katkıda bulunur (Jones & N sbett, 1971).

Kend n Kayırma Yanlılığına İl şk n Kültür Farkları

Kültürler arası çalışmalar bu eğ l m n toplulukçu doğu kültürlere kıyasla b reyc Batı kültürler nde daha
yaygın olduğunu ortaya koymuştur (Tr and s, 1995). Bu durum, b reyc kültürlerde nsanların kend ler n
beğenmey , toplulukçu kültürlerde se kend ler n gel şt rmey amaçlamalarıyla da uyumludur. Son yıllarda
toplulukçu değerler n egemen olduğu toplumlarda da nsanların kend ler n kayırdıkları ancak bu kayırmanın
toplulukçu değerlerle l şk l özell kler söz konusu olduğunda görüldüğü savı öne sürülmüştür. ABD ve
Japonlardan b rtakım k ş l k özell kler açısından kend ler n ş arkadaşlarıyla kıyaslamaları stend ğ nde,
ABD’l ler n kend ler n n b reyc değerlerle l şk l k ş l k özell kler açısından (g r ş mc , bağımsız vs.),
Japonlar’ın se kend ler n toplulukçu değerlerle l şk l özell kler açısından (yardımsever, canayakın vs.)
kayırdıkları görülmüştür (Sed k des, Gaertner & Toguch e, 2003). Çalışmada ayrıca ABD’l ler n b reyc
değerlerle l şk l özell kler , Japonlar’ın se toplulukçu değerlerle l şk l özell kler daha öneml buldukları ve
her k gruptan katılımcıların da öneml buldukları özell kler söz konusu olduğunda kend ler n kayırdıkları
ortaya çıkmıştır.

Başka b r çalışmada se, ABD’l lere ve Japonlar’a y ve kötü olayların kend ler n n ve kardeşler n n başına
gelme olasılığı sorulduğunda, ABD’l ler n her k durumda da kend ler n kayırdıkları, Japonlar’ın se özell kle
kötü olaylar söz konusu olduğunda kardeşler n kayırdıkları bulunmuştur (Chang & Asakawa, 2003). Bu bulgu
kend ne h zmet etme yanlılığının olumlu ve olumsuz boyutlar ç n farklı olab leceğ n ma etmekted r.
Japonların özell kle kötü olaylar söz konusu olduğunda yakınlarını kayırmaları b reyc kültürler n aks ne
toplulukçu kültürlerde k ş sel benl ğ n a leden tam anlamıyla ayrışmamış olmasıyla ve/veya yakınları
düşünmen n Japon toplumunda öneml ve değer ver len b r konu olmasıyla açıklanab l r (Rothbaum, Pott,
Azuma, M yake & We sz, 2000).

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 107/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

9.5. Ben Merkezci Düşünce

İnsanlar, olaylarda kend ler n başkalarından daha merkezde görme eğ l m nded r. Geçm ş olayları
kend ler n n kontrol ett ğ n , yönlend rd ğ n ve etk led ğ n düşünür (Kağıtçıbaşı, 2015). 1975’te Langer
tarafından yapılan kontrol llüzyonu deney nde deneklere p yango b let satılmıştır. Denekler n b r kısmına
b letler araştırmacı tarafından seç l p ver l rken, denekler n d ğer kısmının b letler n kend seçmeler ne z n
ver lm şt r. Daha sonra deneklere p yango b letler n araştırmacıya ger satmaları söylend ğ nde b let n kend
seçen denekler, seçmeyenlere göre 4 kat fazla para talep etm şlerd r. B letler n kend seçen denekler
b letler n n daha değerl olduğunu, kram ye çıkma olasılığının daha yüksek olduğunu düşünmüşlerd .

Ben-merkezc düşünceler geçm ş olaylara l şk n hatıramızı da etk ler. Hararetl geçen b r konuşmayı b r
başkasına anlatırken kend sözler m z net ve kes n hatırlarken, d ğer n daha muğlak b r şek lde “şu anlama
gelecek b r şey ded ” özetler z. Grup çalışmalarında kend yaptığımız ş , d ğerler n n yaptıklarından daha y
hatırlarız.

9.6. Yanılgıların Yaşamsal İşlevleri

Yanılgılarla lg l açıklamalardan da anlaşılacağı g b , yükleme konusunun ele alınmasıyla b rl kte na f b l m


nsanının her zaman rasyonel olmadığı ve çıkarsamalarda bulunurken b rtakım yanılgılara düştüğü ortaya
çıktı. N sbett ve Ross (1980), bu yanılgıların boşuna olmadığını ve yanılgıların evr msel şlevler olduğunu
savunurlar. Bu araştırmacılara göre, temel yükleme hatası nsanların başka nsanlarla yaşama
zorunluluğunda olmaları ve bu nedenle çevredense nsanları önemsemeler yle l şk l d r. Önemsed ğ varlığı
neden olarak görmek, onu anlamak ve kontrol etmeye çalışmanın lk aşamasıdır. Kend ne h zmet eden
yükleme yanlılığının se ps koloj k sağlık ve başkaları üzer nde y b r zlen m bırakmayla l şk s olduğu
göster lm şt r. Depres fler n böyle b r yanlılığı göstermed ğ ve kend ler n gerçekç olarak veya tevazu le
değerlend rd kler bulunmuştur (Taylor & Brown, 1988; Taylor, Lerner, Sherman, Sage & McDowell, 2003).
Baume ster (1989) se kend n beğenmen n azının yarar çoğunun zarar olduğunu öne sürmüş, yapılan b r
çalışmada obsesyon, nars s zm ve h str on k k ş l k bozukluklarının yüksek düzeyde kend ne h zmet eden
yükleme yanlılığıyla, depres f ve bağımlı k ş l kler n se ters yönde kend ne h zmet eden yükleme yanlılığıyla
l şk l olduğu gösterm şt r.

Bölüm Özeti

Nedensel yüklemelerle lg l çalışmalar nsanların yüklemeler nde öner len modelden saparak b rtakım
yanlışlıklar ve yanlılıklar yaptıklarını ortaya koymuştur.

Algıda davranan gözleyen farkı: Davranışı yapan k ş kend davranışının neden n genelde kend dışındak
nedenlerde, gözleyen se davranışın neden n davranışı yapan k ş de bulmaktadır. Farklı yüklemeler n b r
neden davranan ve gözleyen n, davranan k ş ye l şk n farklı b lg ye sah p olmalarıdır. D ğer b r neden bakış
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 108/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

açısı farklarıdır. Herkes olaya kend açısından baktığında karşısındak k ş y şek l (f gure) çevrey se fon
(ground) olarak görür. D kkat çeken nesnen n neden olarak algılanma olasılığı yüksekt r. Davranan k ş
genelde kend s n görmez, çevredek nesne ve olayları şek l olarak görüp davranışının neden n çevredek b r
nesne veya k ş ye yükleyeb l r.

Ş md k ve Geçm ş Zamanla İlg l Algılar Arasındak Farklar: İnsanların geçm ştek , gelecektek ve h potet k
(“Şöyle b r durumda ne yapardın?” sorusuna yanıt) davranışlarına l şk n nedensel yüklemeler n n
başkalarının davranışlarına l şk n nedensel yüklemeler ne benzed ğ ve bu yüklemeler n n ş md k zamanla
lg l kend davranışlarına l şk n yüklemeler nden farklı olduğu göster lm şt r. Yan , k ş geçm ş davranışlarını
düşündüğünde davranışını b r yabancının davranışını açıklar g b açıklar.

Temel Yükleme Yanılgısı: Yüklemede yaygın olarak yapılan b r yanlışlık genelde davranışta bulunan k ş n n
değ şmez k ş l k özell ğ n olayların neden olarak görüp k ş dışındak etmenler göz ardı etmekt r.

Kend n Kayırma Eğ l m : İnsanlar, kend başlarına gelen olumlu sonuçları çsel nedenlerle, olumsuz sonuçları
se dışsal nedenlere açıklama eğ l m göster rler.

Ben Merkezc Düşünce: İnsanlar, olaylarda kend ler n başkalarından daha merkezde görme eğ l m nded r.
Geçm ş olayları kend ler n n kontrol ett ğ n , yönlend rd ğ n ve etk led ğ n düşünür

Bu yanılgıların boşuna olmadığını ve yanılgıların evr msel şlevler olduğunu savunulmaktadır. Bazı
araştırmacılara göre, temel yükleme hatası nsanların başka nsanlarla yaşama zorunluluğunda olmaları ve
bu nedenle çevredense nsanları önemsemeler yle l şk l d r. Önemsed ğ varlığı neden olarak görmek, onu
anlamak ve kontrol etmeye çalışmanın lk aşamasıdır. Kend ne h zmet eden yükleme yanlılığının se
ps koloj k sağlık ve başkaları üzer nde y b r zlen m bırakmayla l şk s olduğu göster lm şt r. Depres fler n
böyle b r yanlılığı göstermed ğ ve kend ler n gerçekç olarak veya tevazu le değerlend rd kler bulunmuştur.

Kaynakça
Baume ster, R. F. (1989) Opt mal marg n hypothes s. The opt mal marg n of llus on. Journal of Soc al and Cl n cal
Psychology, 8, 176-189.
Brewer & Crano (1994) Soc al Psychology. New York: West.
Chang, E. C. & Asakawa, K. (2003) Cultural var at ons on opt m st c and pess m st c b as for self versus a s bl ng: Is
there ev dence for self-enhancement n the west and for self-cr t c sm n the east when the reference group s
spec f ed. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 84, 569-581.
Cho , I, Dalal, R, K m-Pr eto, C, Park, H (2003) Culture and judgment of soc al relevance. Journal of Personal ty
and Soc al Psychology, 84, 46-59.
Cho , I, N sbett, R. E. & Norenzayan, A. (1999) Causal attr but on across cultures: Var at on and un versal ty.
Psycholog cal Bullet n, 125, 47-63.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 109/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ho man, C., M schel, W. & Mazze, K. (1981) The role of purpose n the organ zat on of nformat on about
behav or: Tra t based versus goal based categor es n person cogn t on. Journal of Personal ty and Soc al
Psychology, 40, 211-225.
Hortaçsu, N. & Gençöz, T. (1993) Relat onsh ps w th parents and fr ends: Cross-sect onal and retrospect ve
accounts. Genet c, Soc al and General Psychology Monographs, 119, 187-206.
Jones, E. E. & Harr s, V. A. (1967) The attr but ons of att tudes. Journal of Exper mental Soc al Psychology, 3, 1-24.
Jones, E. E. & N sbett, R. E. (1971) The actor and the observer: D vergent percept ons of the causes of behav or.
Jones, E. E., Kanouse, D. E., Kelley, H. H., N sbett, R. E., Val ns, S., & We ner, B. (Ed.) Attr but on: Perce v ng the
causes of behav or (79-94). Morr stown, N.J.; General Learn ng Press.
Jones, E.E., Kanouse, D. E., Kelley, H. H., N sbett, R. E., Val ns, S. & We ner, B. (1971) Attr but on: Perce v ng the
causes of behav or. Morr stown, N. J.; General Learn ng Press.
Kağıtçıbaşı, Ç. (2015) Dünden Bugüne İnsan Ve İnsanlar. İstanbul: Evr m Yayınları (s.69-71)
Maas, A. Karasawa, M., Pol t , F. & Suga, S. (2006) Do verbs and adject ves play d erent roles n d erent cultures?
A cross-l ngu st c analys s of person representat on. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 90, 734-750.
Rothbaum, F., Pott, M., Azuma, H., M yake, K. & We sz, J. (2000) The development of close relat onsh ps n Japan
and the Un ted States: paths of symbol c harmony and generat ve tens on. Ch ld Development, 71, 1121-1142.
Taylor, S. E. & Brown, J. D. (1988) Illus on and well-be ng. A soc al psycholog cal perspect ve on mental health.
Psycholog cal Bullet n, 103, 193-210.
Taylor, S. E., Lerner, J. S., Sherman, D. K., Sage, R. M. & McDowell, N. K. (2003) Portra t of the self-enhancer: Well
adjusted and well l ked or maladjusted and fr endless? Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 84, 165-
176.
Tr and s, H. C. (1995) Ind v dual sm and Collect v sm. Westv ew Press: Oxford.
N sbett, R. & Ross, L. (1980). Human Inference: Strateg es and Shortcom ngs of Soc al Judgment. Englewood
Cl s: N. J.: Prent ce-Hall.
Sed k des, C., Gaertner, L. & Toguch e, Y. (2003) Pancultural self-enhacement. Journal of Personal ty and Soc al
Psychology, 84, 60-79.
Watson, D. (1982) The actor and the observer: how are the r percept ons of causal ty d vergent? Psycholog cal
Bullet n, 92, 682-700.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 110/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. B r k ş n n kend davranışının neden n genelde kend dışındak nedenlerde, onu zleyen


k ş n n se davranışın neden n davranışı yapan k ş de bulduğu yanılgı b ç m aşağıdak lerden
hang s d r?

A) Algıda davranan-gözlemc farkı

B) Ş md k ve geçm ş/gelecek zaman arasında farklar

C) Temel yükleme yanılgısı

D) Kend n kayırma eğ l m

E) Ben merkezc eğ l m

2. B r k ş n n geçm ş davranışlarını düşündüğünde davranışını b r yabancının davranışını açıklar


g b açıklaması aşağıdak lerden hang yanılgı b ç m n n b r örneğ d r?

A) Algıda davranan-gözlemc farkı

B) Ş md k ve geçm ş/gelecek zaman arasında farklar

C) Temel yükleme yanılgısı

D) Kend n kayırma eğ l m

E) Ben merkezc eğ l m
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 111/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

3. B r k ş n n, davranışta bulunan b r başkasının ya da kend s n n değ şmez k ş l k özell ğ n


davranışının neden olarak görüp, k ş dışındak etmenler göz ardı etmes aşağıdak lerden hang
yanılgı b ç m n n b r örneğ d r?

A) Algıda davranan-gözlemc farkı

B) Ş md k ve geçm ş/gelecek zaman arasında farklar

C) Temel yükleme yanılgısı

D) Kend n kayırma eğ l m

E) Ben merkezc eğ l m

4. İnsanlar, genell kle kend başlarına gelen olumlu sonuçları çsel nedenlerle, olumsuz sonuçları
se dışsal nedenlere açıklama eğ l m göster rler. Bu durum aşağıdak lerden hang yanılgı
b ç m ne şaret eder?

A) Algıda davranan-gözlemc farkı

B) Ş md k ve geçm ş/gelecek zaman arasında farklar

C) Temel yükleme yanılgısı

D) Kend n kayırma eğ l m

E) Ben merkezc eğ l m

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 112/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

5. Langer tarafından yapılan kontrol llüzyonu deney nde deneklere p yango b let satılmıştır.
Denekler n b r kısmına b letler araştırmacı tarafından seç l p ver l rken, denekler n d ğer kısmının
b letler n kend seçmeler ne z n ver lm şt r. Daha sonra deneklere p yango b letler n
araştırmacıya ger satmaları söylend ğ nde b let n kend seçen denekler, seçmeyenlere göre 4
kat fazla para talep etm şlerd r. Bu deney hang yanılgıya şaret etmekted r?

A) Algıda davranan-gözlemc farkı

B) Ş md k ve geçm ş/gelecek zaman arasında farklar

C) Temel yükleme yanılgısı

D) Kend n kayırma eğ l m

E) Ben merkezc eğ l m

CEVAP ANAHTARI

1. a 2. b 3. c 4. d 5. e

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 113/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

10. BİLİŞSEL KISAYOLLAR VE ŞEMALAR

10.1. Sosyal Biliş, 1970’ler Sonrası

Sosyal B l ş akımı, 1970’l yıllardan bu yana ps koloj n n genel nde g derek güçlenen, algı, bellek g b
alanlardak b l şsel ps koloj çalışmalarından beslenen, nsanı b r b lg şley c olarak ele alıp düşünce ve karar
süreçler ne odaklanan b r akımdır. Yükleme ve çıkarsama kuramları g b , bu akımın da temel sorusu nsanın
b lg ler nasıl şled ğ ve nasıl karar aldığıdır. Ancak, bu kuramlara yönelt len eleşt r ler göz önüne alarak b lg
şlem sürec n n b rçok etmenden etk lend ğ n ve her zaman rasyonel olmadığını kabul eder. Yaklaşım b rey
odaklıdır, b rey dışındak durum ve l şk ler b rey açısından ele alır. Yan , her şey b rey n z hn nde olup b ter.
F ske (1993), yaklaşımın bu özell ğ n ‘utanmayan mental zm’ (unabashed mental sm, s. 154) olarak
n telem şt r. Ancak, z hn nden geçenlerle davranışları arasında ç yönlü b r l şk olduğunu da vurgular.

Sosyal B l ş yaklaşımına göre nsanlar temelde b rb r ne benzer. K ş sel veya kültürel farklılıklarla düşünce
süreçler n etk led kler ölçüde lg len l r. Bu nedenle, yaklaşımın pek ‘sosyal’ olmadığı söyleneb l r. Bu
yaklaşıma göre k ş sel farklılıklar hang k ş n n hang durumda nasıl b r düşünce sürec kullandığıyla
açıklanab l r. Kültürler arası farklar egemen değerler doğrultusunda değ ş k türden b lg lere ağırlık ver lmes ,
nsanların farklı amaçlar gütmes g b etmenlerle açıklanır; zaten, kültür ağırlık ver len b r konu değ ld r.
Kültürler n neden farklı değerler olduğu konusu ele alınmaz. Odak noktası b rey olduğundan, k ş sel benl k
(self) kuram ç n çok öneml d r. Bu açıdan değerlend r ld ğ nde, akımın b reyc değerler n egemen olduğu
ABD sosyal ps koloj s ç nde gel şm ş ve egemenl k kurmuş olması şaşırtıcı değ ld r.

Bu yaklaşıma göre, insanların temel gereksinimi yaşamlarını kontrol etmektir. Bu amaç uğrunda b lg ler
değerlend r p yaşamlarıyla lg l kararlar ver rler. İnsanlar b lg ler değerlend r rken hem beklentilerine uyan
hem de beklentilerine uymayan b lg lerle karşılaşırlar. Beklentilerine uyan bilgiler z h nler nde var olan
kalıplarla örtüştüğünden daha düşük b l şsel çaba gerekt r r. Ancak, nsanlar yen l kler , bekled kler nden
farklı hatta beklent lere ters düşen b lg ler de algılamak zorundadırlar. Çünkü, nsan ortamına uyum
sağlamak zorundadır ve değ ş kl k bel rt s olab lecek bu tür b lg ler n yaşamsal değer vardır. Bu türden
b lg ler değerlend rmek z h nsel çaba gerekt r r. Beklent lere uyan ve beklent lerle ters düşen b lg ler n
beyn n farklı taraflarınca ve farklı süreçlerle şlend ğ öne sürülmüştür (Macrea & Bodenhausen, 2000).

Sosyal B l ş yaklaşımının temel varsayımına göre nsanlar kısıtlı z h nsel kapas teler olan zihinsel cimrilerdir
(cogn t ve m ser). Yan , nsanlar tembeld rler, b lg ler şlerken kafalarını mümkün olduğu kadar az çalıştırıp,
konuyu etraflıca ve s stemat k b r b ç mde düşünmek yer ne, fazla düşünmeden b r karara varmak sterler.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 114/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Z h nsel c mr ler z h nler n fazla yormadan kolay karar vereb lmek ç n çoğu zaman kest rme yollara
(heur st c: sezg sel yöntemler, kısayollar) başvururlar. Bu kısayollar geçm şte genelde olumlu sonuçlara yol
açmış, ancak, rasyonel olmayan olan süreçlerd r. Kısayollar nsanın evr msel geçm ş yle de lg l olab l r
(N sbett & Ross, 1980). Yan , geçm şte olumlu sonuçlara yol açan kısayollar sürdürülür.

10.2. Bilişsel Kısayollar: Sezgisel Yöntemler

Zaman zaman yanlış kararlara neden olan bu yöntemler arasında bulunab l rl k (ava lab l ty) ve tems l
(representat veness) kısayollarından söz ed lm şt r. Bulunab l rl k kısayolu nsanların olayların sıklığını
yordarken kolaylıkla akıllarına gelen olgulardan yola çıkmaları ve gerçekte var olan olasılıkları göz ardı
etmeler d r. İnsanların ‘kendilerince bulunabilir olayların olasılıklarını gerçekte olduğundan daha yüksek
görmeleri’ olarak tanımlanan bulunab l rl k kısayolu, yanlış yaygınlık algısına da yol açab l r. Örneğ n,
arkadaşlarının çoğu pop müz kten hoşlanan b r genç Türk ye’de bu tür müz kten hoşlanan gençler n
çoğunlukta olduğunu düşüneb l r.

Bulunab l rl k b l şsel kısayolu nedensel l şk ler yordamada da yanlış sonuçlara yol açab l r. Örneğ n, çok
çalışan b r arkadaşının bunalıma g rd ğ ne tanık olan b r k ş , çok çalışmanın bunalıma neden olab leceğ ne
nanab l r. Doktorların hastaların ş kâyetler n kend uzmanlık alanlarına göre değerlend r p tanı koymaları da
bulunab l rl k kısayolundan etk leneb l r. Örneğ n, baş ağrısı ş kâyet n a le hek m gr p başlangıcı olarak
yorumlarken, kulak boğaz burun uzmanı s nüz t tanısı koyab l r, ps k yatr st ş kayet strese bağlayab l r,
nörolog se hastanın bey n tümörü olduğunu düşüneb l r.

Temsil bilişsel kısayolu insanların olasılıkları göz ardı ederek birbirine benzeyen nesnelerin temelde aynı
olduğuna ve kategorinin belirgin özelliklerini içeren nesne ve insanların o kategorinin üyesi olduklarına karar
vermelerine yol açar. Örneğ n b r k ş ‘sert, köşel suratlı, ayrık, küçük gözlü, façalı’ k ş ler n suçlu olma
olasılığının olduğunu düşüneb l r. Ancak, suçlular toplumda azınlıktadırlar ve ‘suçlu suratı’ olduğu düşünülen
b r s n n suçlu olmama olasılığı olmasından daha yüksekt r. Üstel k, kat l yüzlüler yumuşak huylu, tem z
yüzlüler se ş ddet eğ l ml olab l rler. Benzer b ç mde ‘hassas’ olduğu düşünülen kadınların bedensel
ş kâyetler n n çoğu kez ps koloj k olduğu düşünülerek, tanı konusunda gec k ld ğ de söylen r. Örneğ n,
yemek yemek stemeyen b r kadının depresyonda olduğu, erkeğ n se m de sorunu olduğu düşünüleb l r.

Sezg sel yöntemler karar verme süreçler n etk led ğ g b karar önces b lg ed nme süreçler n de
etk leyeb l r. İnsanlar genelde beklent ler ne uygun b lg ler ararlar. Başka b r dey şle, h potezler n
doğrulamaya çalışırlar (Snyder & Swan, 1978). Bu nedenle sorularını beklent ler n doğrulayacak b lg ler
alab lecek b ç mde sorarlar. B l nd ğ g b , stat st k dersler nde h potezler n doğrulanamayacağı, sadece
redded lmeler n n bell b r olasılığın altında olduğunun göster leb leceğ anlatılır. B rçok çalışmada görülen
‘p<.01, p<.05’ g b bareler h potez n yanlış olma olasılığını bel rt r. Gerçek yaşamda se h potezler m z
yanlışlamaya değ l doğrulamaya çalışırız, k bu b l msel doğrulukta sonuç vermeyecek b r tutumdur.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 115/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

İnsanlar her zaman sezg sel yöntemlerle karar vermezler. Bazı durumlarda kolaya kaçmayıp sistematik
b ç mde de düşüneb l rler. İnsanlar genelde verecekler karar kend ler ç n öneml sonuçlar doğuracaksa,
karar vermek ç n zaman baskısı altında olmadıklarında, karşılarındak nsanı yargılamak değ l de
davranışlarının neden n anlamak sted kler nde ve de kararlarının sonuçlarından sorumlu olduklarında
s stemat k b ç mde düşünme eğ l m nded rler (F ske & Taylor, 1991).

10.3. Bilişsel Şemalar

B l şsel Sosyal Algı akımı, geçm ş deney mler sonucu nsanların b rtakım z h nsel şemalara sah p olduklarını
ve yen b lg ler bu yapılar ışığında algılayıp yorumladıklarını söyler. Yan , b l şsel şemalar sezg sel yöntemler
kullanılarak karar ver lmes nde öneml rol oynarlar. İnsanların z h nler nde b r çok farklı konuya l şk n b rçok
şema vardır. Yen b lg ler bu şemalardan b rden çoğuyla l şk l olab l r. B lg ler n hang şema ışığında
değerlend r leceğ durumla ve/veya k ş n n kalıcı k ş l k özell kler yle l şk l d r. B l şsel şemalar durumlarla ve
insanlarla lg l olmak üzere k türlüdür.

Senaryolar ve Roller

Senaryolar belli durumlarla ilgili davranış akışını belirleyen beklenti kalıplarıdır (Abelson, 1981). F lm
senaryolarında olduğu g b , davranışlarda bulunan k ş ler n roller n de çer rler. Senaryoların temel ve yan
öğeler olab l r. Temel öğeler her durumda vardır, yan öğeler se bazı durumlarda olup bazı durumlarda
olmayab l r. Örneğ n, b rçok nsanın kafasında lokantada yemek yemek le lg l b r senaryo olab l r. Bu
senaryoda başlıca roller müşter ve garsondur. Davranış sırası olarak se müşter lokantaya g rer, ne yemek
y yeceğ n garsona söyler, garson yemeğ get r r, müşter yemeğ yer, hesabı ster ve öder. Yan davranışlar
olarak müşter paltosunu veya şems yes n vest yere bırakab l r; müşter masasını kend s seçeb l r veya
oturtulmayı bekleyeb l r; masada menü olab l r, menü garsondan steneb l r veya menü yoktur, garson
yemekler sayar müşter seçer, hatta müşter garson sormadan b r yemek steyeb l r. Lokanta lüks se şarap
ç n ayrı b r garson olab l r veya müşter y masaya oturtan ve yemek s par ş n alan farklı garsonlar olab l r;
ayrıca kom de bulunab l r. Hesap masada veya kasada ödeneb l r, ödeme nak t olarak veya kartla yapılab l r,
bahş ş bırakılab l r veya bırakılmayab l r. Görüldüğü g b müşter garson g b bazı roller lokanta senaryosunun
vazgeç lmez roller d r. Yemek yemek ve para ödemek de vazgeç lmez davranışlardır ve genelde bu
davranışların sırası değ şmez. Kom , kasadak nsan, şarap garsonu, vest yerc g b roller ve menü stemek,
vest yere palto vermek, el n yıkamak g b davranışlar senaryoda var olab l r veya olmayab l r.

İnsanların z h nler nde bell durumlar ç n bell senaryolar vardır. Senaryolar, lokanta durumundak g b ,
toplum ç nde paylaşılan senaryolar olab leceğ g b k ş ye özgü senaryolar da olab l r (Gergen & Gergen,
1988). Örneğ n, k ş kend s n ‘acıların çocuğu’ senaryosunun kahramanı olarak göreb l r. Bu durumda

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 116/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

yaşamını b r d z tal hs zl k veya hanet, kend s n bu tal hs zl kler karşısında y n yetle d renen ve/veya ez len
saf tem z nsan olarak göreb l r. Kend s n başarı öyküsü kahramanı olarak gören k ş ç n se senaryonun olay
ve yan roller çok farklıdır.

İnsanların, aşk, evl l k, a le g b kavramlarla lg l farklı senaryoları olab l r. K m s ç n evl l k bekârlıktan daha
zeng n, heyecan ver c ve mutlu b r yaşam vaat eder, k m s ç n se emek, sabır, tekdüzel k, veya ez yet,
aldatılma ve mahrum yet. Bu değ ş k evl l k senaryolarındak eş, çocuk roller , l şk ler, davranış ve olay
örüntüler farklı olacaktır. Farklı evl l k senaryoları olan k ş ler n ne tür b r evl l kle mutlu veya mutsuz
olacakları da beklent ler yle l şk l d r. Örneğ n, sıradan orta hall b r yaşam, zeng nl k bekleyen b r k ş y
mutsuz, evl l ğ tekdüzel k ve mahrum yet olarak düşünen b r s n mutlu edeb l r. Senaryolar k ş sel özell kler
kadar toplumların bell zamanlardak egemen değerler nden de etk leneb l r. Evl l k le lg l senaryolar ve eş
roller ne l şk n beklent ler toplumdan topluma ve zaman ç nde değ ş r.

Bölüm Özeti

Sosyal B l ş akımı, 1970’l yıllardan bu yana ps koloj n n genel nde g derek güçlenen, algı, bellek g b
alanlardak b l şsel ps koloj çalışmalarından beslenen, nsanı b r b lg şley c olarak ele alıp düşünce ve karar
süreçler ne odaklanan b r akımdır. Temel sorusu nsanın b lg ler nasıl şled ğ ve nasıl karar aldığıdır. B r
öncek bölümde gördüğümüz yükleme ve çıkarsama kuramlarındak rasyonel nsanın rasyonel olmadığını ve
b r çok etmenden etk lend ğ n öne sürer. Yaklaşım b rey odaklıdır, b rey dışındak durum ve l şk ler b rey
açısından, b rey n z hn nde gerçekleşen olgular olarak ele alır.

Bu yaklaşıma göre, nsanların temel gereks n m yaşamlarını kontrol etmekt r. İnsanlar b lg ler
değerlend r rken hem beklent ler ne uyan hem de beklent ler ne uymayan b lg lerle karşılaşırlar.
Beklent ler ne uyan b lg ler z h nler nde var olan kalıplarla örtüştüğünden daha düşük b l şsel çaba gerekt r r.
Ancak nsan beklent ler ne uygun olmayan b lg ler de şlemek zorundadır ve bu yüksek b l şsel çaba
gerekt r r. Beklent lere uyan ve beklent lerle ters düşen b lg ler n beyn n farklı taraflarınca ve farklı süreçlerle
şlenmekted r.

Bu kuramın temel önermeler nden b r s nsanların z h nsel c mr olmalarıdır ve nsanlar z h nler n fazla
yormadan kolay karar vereb lmek ç n çoğu zaman kest rme yollara başvururlar. Bu kısayollar geçm şte
genelde olumlu sonuçlara yol açmış, ancak, rasyonel olmayan olan süreçlerd r.

Bulunab l rl k kısayolu, nsanların ‘kend ler nce bulunab l r olayların olasılıklarını gerçekte olduğundan daha
yüksek görmeler ’ olarak tanımlanır.

Tems l b l şsel kısayolu se nsanların olasılıkları göz ardı ederek b rb r ne benzeyen nesneler n temelde aynı
olduğuna ve o kategor n n bel rg n özell kler n çeren nesne ve nsanların o kategor n n üyes olduklarına
karar vermeler anlamını taşır.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 117/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Sezg sel yöntemler karar verme süreçler n etk led ğ g b karar önces b lg ed nme süreçler n de
etk leyeb l r. İnsanlar genelde beklent ler ne uygun b lg ler ararlar. Başka b r dey şle, h potezler n
(yanlışlamaya değ l) doğrulamaya çalışırlar. İnsanlar genelde verecekler karar kend ler ç n öneml sonuçlar
doğuracaksa, karar vermek ç n zaman baskısı altında olmadıklarında, karşılarındak nsanı yargılamak değ l
de davranışlarının neden n anlamak sted kler nde ve de kararlarının sonuçlarından sorumlu olduklarında
se s stemat k b ç mde düşünme eğ l m nded rler.

B l şsel Sosyal Algı akımı, geçm ş deney mler sonucu nsanların b rtakım z h nsel şemalara sah p olduklarını
ve yen b lg ler bu yapılar ışığında algılayıp yorumladıklarını söyler. B l şsel şemalar durumlarla ve insanlarla
lg l olmak üzere k türlüdür.

Senaryolar bell durumlarla lg l davranış akışını bel rleyen beklent kalıplarıdır. İnsanların z h nler nde bell
durumlar ç n bell senaryolar vardır. Senaryolar, lokanta durumundak g b , toplum ç nde paylaşılan
senaryolar olab leceğ g b k ş ye özgü senaryolar da olab l r.

Kaynakça
Abelson, R. P. (1981) Psycholog cal status of the scr pt concept. Amer can Psycholog st, 36, 715-729.
F ske, S. T. (1993) Soc al cogn t on and soc al percept on, Annual Rev ew of Psychology, 44, 155-94 .
F ske, S. T. & Taylor, S. E. (1991) Soc al Cogn t on, New York: McGraw H ll.
Macrea, C. N. & Bodenhausen, G. V. (2000) Soc al cogn t on: Th nk ng categor cally about others. Annual Rev ew of
Psychology, 51, 93-120.
N sbett, R. & Ross, L. (1980). Human Inference: Strateg es and Shortcom ngs of Soc al Judgment. Englewood
Cl s: N. J.: Prent ce-Hall.
Snyder, M & Swann, W. B. Jr. (1978) Hypothes s test ng processes n soc al nteract on. Journal of Personal ty and
Soc al Psychology, 36, 1202-1212.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 118/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. ler sonrası ortaya çıkan sosyal b l ş akımı ç n aşağıdak lerden hang s söylenemez?

A) İnsanı her da m rasyonel b r varlık olarak ele alır

B) İnsanı z h nsel c mr ler olarak ele alır

C) İnsanların temel gereks n mler kend hayatlarını kontrol edeb lmekt r.

D) İnsanı her zaman rasyonel düşünmeyen canlılar olarak görür.

E) Odak noktası b reyd r.

2. ler sonrası ortaya çıkan Sosyal b l ş akımına göre nsanlar b lg ler değerlend r rken hem
beklentilerine uyan hem de beklentilerine uymayan b lg lerle karşılaşırlar. Buna göre
aşağıdak lerden hang s doğrudur?

A) İnsanların beklent ler ne uyan b lg ler şlemeler yoğun z h nsel çaba gerekt r r.

B) İnsanların beklent ler ne uygun olmayan b lg ler şlemeler düşük z h nsel çaba gerekt r r.

C) İnsanlar beklent ler ne uygun olmayan b lg ler asla şlemezler.

D) İnsanlar beklent ler ne uygun olmayan b lg ler şlemeler yoğun z h nsel çaba gerekt r r.

E) İnsanlar genell kle beklent ler ne uymayan b lg ler şleme eğ l m nded r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 119/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

3. Aşağıdak lerden hang s nsanların ‘kend ler nce bulunab l r olayların olasılıklarını gerçekte
olduğundan daha yüksek görmeler ’ olarak tanımlanan z h nsel kısayolun adıdır.

A) bulunab l rl k

B) tems l

C) beklent ye uygun olmayan b lg

D) z h nsel şema

E) z h nsel c mr l k

4. Örneğ n, çevres nde klas k batı müz ğ d nlen len b r s n n klas k batı müz ğ n n çok yaygın b r
müz k türü olduğunu düşünmes aşağıdak lerden hang kavramla açıklanır?

A) bulunab l rl k

B) tems l

C) beklent ye uygun olmayan b lg

D) z h nsel çaba

E) z h nsel ekonom

5. Aşağıdak lerden hang s nsanların olasılıkları göz ardı ederek b rb r ne benzeyen nesneler n
temelde aynı olduğuna ve kategor n n bel rg n özell kler n çeren nesne ve nsanların o
kategor n n üyes olduklarına karar vermeler ne yol açan z h nsel kısayolun adıdır?

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 120/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

A) bulunab l rl k

B) tems l

C) beklent ye uygun olmayan b lg

D) z h nsel şema

E) z h nsel c mr l k

6. B r k ş n n başlamak üzere olduğu b r l şk n n son derece acıklı, kederl b r duyguyla sona


ereceğ , karşısındak n sevd ğ g b sev lmeme, aldatılma veya kandırılma g b durumlar
yaşayacağını düşünmes Sosyal B l ş kuramına göre aşağıdak lerden hang s le l şk l d r?

A) B l şsel senaryosuyla

B) Karşıdak k ş yle

C) Beklent ye uygun olmayan b lg le

D) Tems ller yle

E) Z h nsel c mr l k le

CEVAP ANAHTARI

1. a 2. d 3. a 4. a 5. b 6. a

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 121/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

11. KİŞİLERLE İLGİLİ KALIPLAR

11.1. Kişilerle İlgili Kalıplar

K ş lerle lg l kalıplardan en b l nen kalıpyargılardır (stereot pler). Kalıpyargılar toplum ç nde dar veya gen ş
b r kes mce paylaşılan ve b r toplumsal gruba (c ns yet grubu, m ll yet, meslek, yaş grubu g b ) l şk n
nançlardır. Her kalıpyargının b r kategor adı ve kategor yle l şk l görülen b rtakım özell kler vardır. Bu
özell kler b l şsel, duygusal, davranışsal özell kler veya değerlend rmeler olab l r. Özell kler n gerçekler
yansıtmaları gerekmez. Örneğ n, ‘kadın’ kategor adıdır, ‘uzun saçlı, müşf k, ed lgen, nsancıl, duygusal’ g b
ayırıcı ve ayrımcı fadeler kategor y bel rleyen özell kler ken bu özell kler zamanla, kuşakların değ ş m yle,
kadının kend adına fade özgürlüğü ve bağımsızlığını kazanmasıyla değ şmekted r. Kategor ler bazı özell kler
d ğerler nden daha kolaylıkla çağrıştırır ve bazı özell k-kategor l şk ler toplum ç nde daha fazla k ş
tarafından paylaşılır, Kayser l -açıkgöz l şk s g b . Ayrıca, kategor ler n t p k örnekler (protot p) vardır. Bu
örnekler n kategor ç nde en sık görülen üyeler olması gerekmez. Örneğ n, ABD’l dey nce akla sarışın, uzun
boylu, güleç yüzlü, c klet ç ğneyen, kovboy şapkalı b r s geleb l r; ancak, bugünün ABD’s nde sarışınlar büyük
olasılıkla azınlıktadır.

Sosyal B l ş bakış açısı kalıpyargıların genelde kalıcı olduklarını ve değ şmeye d rend kler n söyler. Bu
varsayım Toplumsal K ml k Kuramı (Soc al Ident ty Theory) kapsamında çalışanlarca redded lm şt r.
Toplumsal K ml k Kuramı kalıpyargıların gruplar arası l şk lerdek değ ş mler doğrultusunda zaman ç nde
değ şt kler n vurgular (Oakes, Haslam & Turner, 1994). Ancak, bu k yaklaşım kalıcılık-değ şkenl k
kavramlarını farklı açılardan ele alırlar. Sosyal B l ş bakış açısı k ş ler ç kısa dönem ç ndek kalıcılıktan,
Toplumsal K ml k Kuramı se toplumun genel nde daha uzun zaman d l mler ç ndek değ ş mden söz eder.

Kalıpyargıların alt kategor ler olab l r; ve y pol s-kötü pol s örneğ nde olduğu g b , alt kategor ler b rb r ne
zıt özell kler çereb l r (Mess ck & Mack e, 1989). Kadın kalıpyargısı üzer ne yapılan b r çalışmada, kadın
kategor s n n altında ev kadını, anne, kadın yönet c , sekreter, vamp g b kategor ler olduğu, ama kadını en
fazla bel rleyen kategor n n anne ve ev kadını olduğu bulunmuştur (Eckes, 1994).

Farklı durumlar ve/veya k ş ler farklı alt kategor ler çağrıştırab l r, a le kadınları ve ‘d ğerler ’ g b . Ham lton ve
Sherman (1994), alt kategor ler n varlığının kategor n n hem değ şmes ne hem de kalıcılığına yol
açab leceğ n öne sürmüşlerd r. Alt kategor ler n paylaştıkları özell kler n az olduğu durumda kalıpyargı
değ şeb l r veya yok olab l r. Örneğ n, kadın pol t kacı, kadın şarkıcı ve tem zl kç kadın alt kategor ler n n
ortak yönler azsa, farklı k ş ler c ns yete göre değ l de mesleğe göre düşünülür ve kadın kalıpyargısı algıyı

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 122/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

etk lemez. Bazı durumlarda se, kalıpyargının egemen özell kler ne sah p olmayan alt kategor ler
kalıpyargının genel nden ayrıştırılarak kalıpyargının çer ğ n n değ şmeden sürdürülmes sağlanır. Örneğ n,
saldırgan, atılgan ve cesur pol t kacı kadınlar ayrı b r kategor de düşünülerek, ‘kadın’ kalıpyargısının pas f,
yumuşak, zayıf özell kler nden oluşab len çer ğ korunab l r.

K ş lerle lg l b r d ğer kalıp se kişi tipleridir. K ş t pler f lm ve t yatrolarda örnekler n gördüğümüz t pler
çer r: yup , t k , sonradan görme zeng n, mahalle kabadayısı, ‘del kanlı’, görmüş geç rm ş zeng n, y veya
kötü kalpl ağa, g b . Kalıpyargılar g b k ş t pler de b rtakım özell klerle l şk lend r lm şlerd r ve bu özell kler
konusunda toplum ç nde az veya çok görüş b rl ğ vardır. Ancak, kalıpyargılardan farklı olarak t pler bell b r
c ns yet, yöre veya etn k grupla lg l olmak zorunda değ ld r; örneğ n t k veya yup çeş tl etn k gruplardan
kadın veya erkek olab l r. K ş t pler toplumsal değ ş m le b rl kte ortaya çıkıp kaybolab l rler. Örneğ n,
ortaoyununun aptal uşak ‘İb ş’ t p büyük olasılıkla ortaya çıktığı dev rde toplum ç nde var olan b r t pken,
ş md lerde pek görülmemekted r. “T k ” se globalleşen tüket m toplumuna özgüdür. Bazı k ş t pler se
baskın k ş l k özell kler yle bel rlen r, ‘utangaç nsan’, ‘aks nsan’ g b . Bu türden k ş kalıplarıyla lg l ‘X t pten
k ş A durumunda ne yapar’ (örneğ n utangaç k ş kokteyl part s nde, veya evlenme tekl f ed yor g b )
türünden kalıplar bulunmaktadır (F ske, 1991).

Kalıplardan etkilenerek karar veren insanlar çoğu zaman bu kalıplardan etkilendiklerinin bilincinde değildirler;
ve kararlarını mantık yürüterek aldıklarına inanabilirler. Örneğ n, daha öncek bölümde nsanların genelde
güzeller n olumlu özell kler olduğunu düşündükler n söylem şt k. Ama b r şveren güzel b r nsanı şe alırken
onun güzell ğ nden etk lend ğ n çoğu kez fark etmez. Bu durum özell kle k ş yle lg l b rtakım b lg ler n
bulunduğu ama bu b lg ler n k ş y d ğer adaylardan ayırt ed c özell ğ olmadığı durumlarda görüleb l r. K ş ,
kararını adayın güzell ğ ne değ l de adayla lg l b lg lere dayandırdığını düşünür, b lg ler n mantıksal olarak
kararı etk lememes gerekt ğ n aklına get rmez, Örneğ n, hem güzel hem de güzel olmayan aday ün vers te
b t rm şt r. Bu durumda ün vers te b t rm ş olmak güzel k ş n n şe alınması ç n neden oluşturmaz ama
şveren o k ş y ün vers te b t rd ğ ç n şe aldığına nanab l r.

Sosyal ps koloj de nsanlarla lg l en çok sözü ed len kalıp se büyük olasılıkla nsanların kend ler yle lg l öz
şemalarıdır (self schema). Bir kişinin öz şeması kişinin kendisiyle ilgili inanç ve düşüncelerinden oluşur ve kişilik
özellikleri, değerlendirmeler ve durumlarla ilgili beklentiler içerir. Öz şeması üzer nde b r sonrak bölümde
durulacaktır.

Kalıpyargı ve nsan t pler nden farklı olarak Örtük Kişilik Kuramı (Impl c t Personal ty Theory) belli grup veya
insan tipleriyle ilgili değildir, kişilik özellikleri arasındaki ilişkilerle ilgili bir kalıptır. Örneğ n, eğ t m, zekâ,
mantıklı davranma, çalışkanlık ve dürüstlüğün arasında olumlu l şk ler olduğunu düşüneb l r z. Bu durumda
b r nsanın eğ t ml olduğunu b l yorsak onun d ğer özell kler de taşıyacağını varsayarız. Örtük K ş l k Kuramı

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 123/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

nsandan nsana değ şeb l r. Her nsan kend Örtük K ş l k Kuramı’nı büyük olasılıkla kend deney mler
sonucu oluşturmuştur. B r kez gel şt r ld kten sonra bu kuram her türlü nsana uygulanır. Yan , eğ t ml k ş
k m olursa olsun onun mantıklı olması beklen r (ve bu beklent çoğu kez yanılgıya yol açar).

İnsan ve durumlarla ilgili kalıpların ortak özelliği herhangi bir durumda var olan bilginin ötesinde birtakım
bilgilerin de bilgi-işlem süreçlerine katılmasına neden olmalarıdır. Geçm şten ed n len b lg ler hem k ş n n
kend s ne ver lmeyen b lg ler ver lm ş g b anımsamasına ve/veya değerlend rmeler ne katmasına yol
açab l r (örneğ n, müşter n n hesap sted ğ söylenmed ğ halde sted ğ n farz eder ve anımsayab l r z), hem
de herhang b r durumda k ş n n davranışının ‘normal’ veya ‘anormal’ olduğunu düşündürerek farklı tepk ve
değerlend rmeler doğurab l r (Kahneman & M ller, 1986). (Kadınsa çocuk sever; gel n, kaynanasının
cenazes nde mutlu görünüyordu, çok kalps z g b .)

11.2. Bilgilerin Hangi Kalıba Göre Değerlendirileceğini Etkileyen Etmenler

Herhang b r durum veya k ş b rden fazla kalıpla lg l olab l r. Herhang b r durum veya k ş yle lg l b lg n n
hang kalıp ışığında değerlend r leceğ hem değerlend rmey yapan k ş n n özell kler nden hem de durumdan
etk len r. B lg ler n hang kalıba göre değerlend r leceğ n etk leyen etmenler arasında çerçeveleme (fram ng),
referans noktalı ayarlama (anchor ng: çapalama), hazırlama (pr m ng), bel rg nl k (sal ence), k ş n n duygusal
durumu ve kend s yle lg l benl k kalıbından (self schema) söz ed leb l r.

‘Çerçeveleme’ (fram ng) durumu bell b r bakış açısına göre sunarak durumun bell b r yönünün
vurgulanmasını sağlamaktır. Bu sunum durumun bell b r çerçevede düşünülmes n , bell l şk ler n akla
gelmes n (bulunab l rl ğ n ) kolaylaştırır. Çerçeveleme, b r bardağın yarısının ya dolu ya da boş olduğunun
altını ç zerek onu çer s nde su olan olumlu b r nesne ya da ç nde olması gereken suyun eks lm ş olduğu
olumsuz b r nesne olarak kurma gücüne sah pt r. Sınavından 80 almış b r öğrenc n n bunu b r başarı veya
başarısızlık olarak n telemes bu notun nasıl çerçevelend ğ ne bağlıdır. Eğer sürekl olarak ebeveynler
tarafından n ç n tam not alamadığı vurgulanıyorsa (N ç n 90 alamadın, neden 100 değ l?) öğrenc bunu b r
hata ve eks kl k duygusuyla yaşayacaktır. Bu çerçevelemey çselleşt recek ve hayatının ger kalanında (büyük
b r kırılma ya da değ ş m yaşamadığı takt rde) karşısına çıkan tüm benzer durumlarda deal olan sonuca (100
almak g b ) ulaşamadığı takt rde kend n hatalı ve eks k h ssedecekt r. İdeale ulaştığı zaman b le bu yalnızca
eks k ve hatalı olmama duygusunu üretecekt r. Dolayısıyla ne kadar “başarılı olursa olsun” deal
sağlayamadığı her durumda -k muhakkak gerçekleşecekt r- kend n eks k ve yeters z h ssedecekt r.
Sınavından 80 almanın fazla olumlandığı, abartıldığı durumda se fazla gayret göstermeden b r çok şeye
ulaşab lecek b r özell ğ olduğuna nanarak Nars zm n besleyecek ve onu olumlayacak ötek s olmadığında
(ebeveyn kaybı ya da ayrılık g b ) b r başarısızlığı yüzüne vurulduğu takt rde bununla baş etmekte
zorlanacaktır.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 124/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Çerçeveleme, reklamlarda sıklıkla kullanılan bir tekniktir. Son zamanlarda b rçok ürün reklamında sorumlu-iyi
ana babalık kalıbını çağrıştıran bebekler kullanılmaktadır. İnsanlar çocukları ç n s gorta yaptırmaya,
halılarını bell ürünlerle tem zlemeye, bell y yecekler almaya yönlend r lmekted rler. Bu türden reklamlar b r
yandan y ana babalık kavramını uyarırken d ğer yandan da tehl ke-güvens zl k kavramını çağrıştırarak
çocukları tehl kelerden korumanın yolunu göstermekted rler.

Kararları ve değerlend rmeler etk leyen d ğer b r kısayol da referans noktalı ayarlama kısayoludur
(çapalama). İnsanlar genelde b r k ş veya nesney değerlend r rken olab lecek bütün olasılıkları göz önüne
almaz ve kararlarını bell b r değer kıyaslama değer olarak kabul ederek ver rler. Örneğ n, “1.70 erkek ç n
nasıl b r boydur?” sorusuna babası 1.80 olan b r çocuk kısa, babası 1.65 olan b r çocuk se orta-uzunca
d yeb l r. Benzer b ç mde, zeng n b r sülalen n orta hall üyes kend s n fak r, fak r sülalen n orta hall üyes
kend s n varlıklı görecekt r. Medya ve reklamlar tüket m referans noktası olarak ortaya koyarak (ve tüket m
mutluluk l şk s n abartarak) nsanları tüket me yönlend rmekted rler. Ney ne kadar tükett ğ m z benl k
değer n n b r referansı olarak görülmekted r. Örneğ n, 3. kuşak b r kafede kahve tüketmek k ş ye, mahalle
“kaves nde” oturup ç len çay, oralet veya kahveden daha farklı değerler yükler. Tüket len kahven n daha
n tel kl olması (k buradak n tel k b r çerçevelemed r), orada oturan nsanların sosyal sınıfının daha “yüksek”
olması, kahveye daha fazla para ödenmes bu 3. kuşak kahveye oturan ve o kahvey tüketen k ş lere damak
zevk olan ve yed ğ ne d kkat eden, sosyal sınıfını yükselten ve b r kahveye daha fazla para harcayab len b r
görüntü tahs s eder. Böylece takası yapılan şeyler artık sadece kahve karşılığı para değ l, toplumsal değer
karşılığı tüket me dönüşür.

Çerçeveleme kavramı ile referans noktalı ayarlama benzeşirler çünkü referans noktası bir anlamda çerçeveyi
oluşturur. Örneğ n, sınavdan alınan en yüksek not 75 se 60 çok fena sayılmaz ama b rçok k ş sınavdan 100
almışsa 60 bayağı kötü b r not olarak değerlend r l r. Çerçeveleme ve referans noktası bir anlamda ‘normal’in
ne olduğunu belirler. Durum, normalden sapmasına göre değerlendirilir. Anormal olan durum hem daha fazla
sorgulanır ve nedenleri araştırılır, hem de daha şiddetli olumlu veya olumsuz tepkilere yol açar (Kahneman &
M ller, 1986).

Hazırlama (priming), belli bir kalıpla ilgisi olan bir uyaranın (hazırlayıcı: prime) varlığında durumun belli bir
kalıbı çağrıştırmasının kolaylaştırılmasıdır. Örneğ n, tehl kel sporlardan hoşlanan b r k ş yle lg l b r paragraf
okuyan b r s bu paragrafı okumadan önce kend s ne ‘sorumsuz’ veya ‘cesur’ kel mes n n ver lmes ne göre
hedef k ş y olumlu veya olumsuz değerlend reb l r. Çünkü, hedef k ş ‘maceracıdır’ ve maceracı kavramı hem
cesaret hem de sorumsuzluğu çer r. Deney n başında bell kalıplar hazırlandığında, o kalıpların bel rley c
özell kler n n daha düşük algılama eş ğ nde algılandığı görülür. Örneğ n ‘anne’ hazırlayıcı olarak

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 125/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

kullanıldığında müşf k, sevecen, bebek g b sözcükler akıllı, yaratıcı, asker g b sözcüklerden daha kısa
sürelerde algılanab l r. Araştırmalar kalıba ters düşen sözcükler n kalıpla lg s z sözcüklerden, hatta, kalıpla
lg l sözcüklerden daha kolay algılandığını ve anımsandığını gösterm şt r (Macrea & Bodenhausen, 2000).

Hazırlanmanın gündel k yaşamda rahatsız ed c b r sonucu nsanın h ç stemed ğ halde lafı açmak stemed ğ
b r konuya get rmes d r. Örneğ n, f z ksel b r engel olan b r k ş n n yanında o engelle lg l laf etmemek
gerekt ğ n düşünürüz ama ağzımızdan bu engele l şk n b r laf çıkab l r. Görmeyen b r nsanla konuşurken
‘kör karanlık’ veya ‘kör nokta’ dey ver r z. Bu türden gafların neden engel yle lg l konulara dokunmamak
ç n o konuyla lg l sözcüklere aşırı duyarlı olmamız, bu aşırı duyarlılık neden yle başka b r durumda aklımıza
gelmeyecek sözcükler n eş ğ n n düşmes ve bu sözcükler n ağzımızdan çıkıvermeler d r (Macrea &
Bodenhausen, 2000).

Belirginlik (salience) de belli bir durumda hangi kalıbın uyarılacağını belirler. Bel rg nl ğ n neden azınlıkta
olmak veya f z ksel açıdan göz alıcı olmak olab l r. Örneğ n, b rçok erkeğ n arasındak tek kadın eş t sayıda
kadın ve erkekten oluşan b r topluluktak kadından daha büyük olasılıkla kadın kalıpyargısını çağrıştıracaktır
(F ske, 1991). Benzer b ç mde, esmerler arasındak tek sarışının ‘aptal sarışın’ kalıbını çağrıştırması
sarışınların çoğunlukta olduğu b r ortamda bu kalıbın uyarılma olasılığından yüksekt r.

K ş ler n duygusal durumları ve kend ler yle lg l benl k şeması da hazırlanma durumuna benzer sonuçlara
yol açar. Örneğ n, karamsar k ş bardağın boş tarafını görür. İnsanların genelde kend ler n n en bel rley c
özell ğ olduğunu düşündükler k ş l k özell kler vardır. Bu özell kler k ş den k ş ye değ ş r. K m nsan ç n bu
yaratıcılıktır, k m s ç n dürüstlüktür, k m s ç n nsan l şk ler nde vefadır, k m s ç n se zekâdır. Herkes d ğer
b r k ş y değerlend r rken kend nce öneml olan özell ğe önem verecekt r. Örneğ n, vefasız ama yaratıcı b r
nsan yaratıcılığa önem veren b r k ş tarafından çok olumlu, vefayı vurgulayan tarafından se olumsuz
değerlend r lecekt r. (Tab , değerlend rme durumsal olarak yapılarak “eş olarak felaket, şa r olarak har ka” da
deneb l r). İnsanların durumlara kend ler ç n öneml olan özell kler açısından bakmaları ‘h ç aklımdan
çıkmıyor k ’ durumuyla açıklanab l r. K ş n n kend nce öneml ve bel rg n özell ğ hep aklındadır ve
çağrışımlar yoluyla durumların algılanmasını etk ler.

K ş ler n görecel olarak kalıcı olan öz şemaları g b değişiklik gösteren duygusal durumları ve amaçları da
hazırlama işlevi görebilir. Örneğ n, daha öncek bölümlerde de değ n len esk algı çalışmalarından b r nde,
katılımcılar değ ş k süreler ç n aç bırakılmış ve kend ler nden bel rs z res mlere bakarak ne gördükler n
söylemeler stenm şt r. Sonuçlar, çok uzun süre aç kalanların et, daha az süre aç kalanların meyve veya
sebze, aç olmayanların se yemekle lg l olmayan nesneler algıladıklarını gösterm şt r (Epste n, 1961). Bu
çalışmadan yola çıkarak, korkan b r k ş n n karşıdan gelen b r k ş n n saldıracağına karar vermes de beklen r.

11.3. Kalıpların Sonuçları

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 126/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Kalıplar sosyal algının b lg arama, var olan b lg lere d kkat etme, belleğe kaydetme, sonrak b r zamanda
anımsama g b çeş tl aşamalarında etk l d rler. Yürütülen b r çalışmada katılımcılardan bell b r gruba l şk n
b lg ed nmek ç n sorab lecekler soruları seçmeler stenm ş ve nsanların genelde kalıpyargıları
doğrulayab lecek soruları seçt kler göster lm şt r (Johnson, Macrae & Ne l, 1994). Kalıpyargılar var olan
b lg ler n hang ler ne d kkat ed leceğ n ve anımsanacağını da etk ler. İnsanlar beklent doğrulama
(expectancy-conf rm ng) eğ l m n n güçlü olduğu, b l şsel şlem kapas tes n n zorlandığı (d kkat dağılımı,
b rden çok gruba l şk n b lg ver lmes g b ), acele zlen m ed nme gereks n m n n varlığı, kend duygu veya
düşünce süreçler n denetleme zorunluluğu altında (F scher, Gre tmeyer & Frey, 2008) ve yerleşm ş kalıpların
varlığı g b koşullarda, genelde kalıplarla tutarsız b lg ler anımsamazlar. Öte yandan, olaya doğruyu bulma
(accuracy-or ented) eğ l m yle yaklaştıklarında kalıplarıyla tutarsız b lg ler de anımsamışlardır (Stangor &
Ford, 1992). Çalışmalar kalıplarla tutarlı olmayan b lg ler n şlenmes n n daha fazla b l şsel çaba gerekt rd ğ n
ve bu nedenle şlem yükünün yüksek olduğu veya k ş n n başka şlemlerle meşgul olduğu durumlarda
d kkate alınmadığını gösterm şt r (F scher, Gre tmeyer & Frey, 2008). En düşük oranda dikkat edilen ve
anımsanan bilgiler kalıpla ilgisiz bilgilerdir (Johnson, Macrae & Ne l, 1994). Sonuç olarak bu b lg ler bütünüyle
y t r l r. Bu durum dedekt f romanlarında çok kullanılır. Dedekt f, herkes n olayla lg s z görüp önemsemed ğ
b lg ler fark eder ve sonradan gel şt rd ğ h potezler ışığında bu b lg ler değerlend rerek sonuca ulaşır.

B lg ler anımsarken de benzer yanlılıklar göster r z. Kalıplara uygun b lg ler anımsayıp d ğer b lg ler
anımsamayız. B r anlamda b lg ler anımsarken yen den yapılandırarak anımsarız (reconstruct ve memory).
B lg ler olduğu g b değ l de kalıplara uygun olarak anımsamak çok esk yıllarda Bartlett tarafından
göster lm şt . Katılımcılara küb k b r ked resm gösteren araştırmacı onlardan değ ş k süreler sonra
gördükler resm hafızadan ç zmeler n stem şt r. Zaman geçt kçe küb k ked resm b ld ğ m z gerçekç b r
ked resm ne dönüşmüştür.

Yürütülen b r deneyde, katılımcılara hedef k ş olan b r kadının lk n heteroseksuel veya eşc nsel olduğu
söylenm ş, sonra onun l sedeyken erkeklerle çıkmadığı ün vers tede se erkek arkadaşlarının olduğu b lg ler
ver lm şt r. Yan , araştırma koşuluna göre heteroseksüel veya eşc nsel kalıbı hazırlanmıştır. Kadının eşc nsel
olduğu b lg s ver lenler onun ortaokulda erkek arkadaşı olmadığını, heteroseksüel olduğu b lg s ver lenler
se ün vers tede erkek arkadaşları olduğunu anımsamışlardır (Snyder & Uranow tx, 1978). Hazırlamanın hem
yen karşılaşılan b lg ler n kodlanmasını (hafızaya kayded lmes n ) hem de ed n lm ş b lg ler n anımsanmasını
etk led ğ göster lm şt r (F ske, 1991). Hazırlamanın anımsamayı etk led ğ g b b lg arama sürec nde
gel şt r len soruları da etk lemes beklen r.

Bölüm Özeti

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 127/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

K ş lerle lg l kalıplardan en b l nen kalıpyargılardır (stereot pler). Kalıpyargılar toplum ç nde dar veya gen ş
b r kes mce paylaşılan ve b r toplumsal gruba (c ns yet grubu, m ll yet, meslek, yaş grubu g b ) l şk n
nançlardır. Her kalıpyargının b r kategor adı ve kategor yle l şk l görülen b rtakım özell kler vardır. Bu
özell kler b l şsel, duygusal, davranışsal özell kler veya değerlend rmeler olab l r. Özell kler n gerçekler
yansıtmaları gerekmez. Sosyal B l ş bakış açısı kalıpyargıların genelde kalıcı olduklarını ve değ şmeye
d rend kler n söyler. Toplumsal K ml k Kuramı kalıpyargıların gruplar arası l şk lerdek değ ş mler
doğrultusunda zaman ç nde değ şt kler n vurgular.

K ş lerle lg l b r d ğer kalıp se kişi tipleridir. Kalıpyargılardan farklı olarak t pler bell b r c ns yet, yöre veya
etn k grupla lg l olmak zorunda değ ld r; örneğ n “t k ” veya “yup ” çeş tl etn k gruplardan kadın veya erkek
olab l r. K ş t pler toplumsal değ ş m le b rl kte ortaya çıkıp kaybolab l rler.

Kalıplardan etk lenerek karar veren nsanlar çoğu zaman bu kalıplardan etk lend kler n n b l nc nde
değ ld rler ve kararlarını mantık yürüterek aldıklarına nanab l rler.

Sosyal ps koloj de nsanlarla lg l en çok sözü ed len kalıp se büyük olasılıkla nsanların kend ler yle lg l öz
şemalarıdır (self schema). Bir kişinin öz şeması kişinin kendisiyle ilgili inanç ve düşüncelerinden oluşur ve kişilik
özellikleri, değerlendirmeler ve durumlarla ilgili beklentiler içerir.

Kalıpyargı ve nsan t pler nden farklı olarak Örtük K ş l k Kuramı (Impl c t Personal ty Theory) bell grup veya
nsan t pler yle lg l değ ld r, k ş l k özell kler arasındak l şk lerle lg l b r kalıptır. Örneğ n, eğ t m, zekâ,
mantıklı davranma, çalışkanlık ve dürüstlüğün arasında olumlu l şk ler olduğunu düşüneb l r z. Bu durumda
b r nsanın eğ t ml olduğunu b l yorsak onun d ğer özell kler de taşıyacağını varsayarız.

İnsan ve durumlarla lg l kalıpların ortak özell ğ herhang b r durumda var olan b lg n n ötes nde b rtakım
b lg ler n de b lg - şlem süreçler ne katılmasına neden olmalarıdır. Geçm şten ed n len b lg ler hem k ş n n
kend s ne ver lmeyen b lg ler ver lm ş g b anımsamasına ve/veya değerlend rmeler ne katmasına yol
açab l r.

Herhang b r durum veya k ş b rden fazla kalıpla lg l olab l r. Herhang b r durum veya k ş yle lg l b lg n n
hang kalıp ışığında değerlend r leceğ hem değerlend rmey yapan k ş n n özell kler nden hem de durumdan
etk len r. B lg ler n hang kalıba göre değerlend r leceğ n etk leyen etmenler arasında çerçeveleme (fram ng),
referans noktalı ayarlama (anchor ng: çapalama), hazırlama (pr m ng), bel rg nl k (sal ence), k ş n n duygusal
durumu ve kend s yle lg l benl k kalıbından (self schema) söz ed leb l r.

Kalıplar sosyal algının b lg arama, var olan b lg lere d kkat etme, belleğe kaydetme, sonrak b r zamanda
anımsama g b çeş tl aşamalarında etk l d rler. Kalıpyargılar var olan b lg ler n hang ler ne d kkat ed leceğ n
ve anımsanacağını da etk ler. Kalıplara uygun b lg ler anımsayıp d ğer b lg ler anımsamayız. B r anlamda
b lg ler anımsarken yen den yapılandırarak anımsarız.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 128/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Kaynakça
Eckes, T. (1994) Features of men, features of women: Assess ng streotyp c bel efs about gender subtypes. Br t sh
Journal of Soc al Psychology, 33, 107-123.
Epste n, S. (1961) Food-related responses to amb guous st mul as a funct on of hunger and ego strength.
Journal of Consult ng Psychology, 25, 463-469.
F ske, S. T. & Taylor, S. E. (1991) Soc al Cogn t on, New York: McGraw H ll.
F scher, P Gre tmeyer, T. & Frey, D. (2008) Self-regulat on and select ve exposure: The mpact of depleted self-
regulat on resources on conf rmatory nformat on process ng. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 94,
382-395.
Kahneman, D. & M ller, D. T. (1986) Norm theory: compar ng real ty to ts alternat ves. Psycholog cal Rev ew, 93,
136-153.
L ckel, B., Ham lton, D. L., W eczorkowska, G., Lew s, A., Sherman, S. J., Uhles, A. N. (2000) Var e t es of groups and
the percept on of group ent tat v ty. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 78, 223-246.
Macrea, C. N. & Bodenhausen, G. V. (2000) Soc al cogn t on: Th nk ng categor cally about others. Annual Rev ew of
Psychology, 51, 93-120.
Oakes, P. J., Haslam, S. A. & J. C. Turner (1994) Stereotyp ng and soc al real ty. Oxford: Blackwell.
Snyder, M. & Uranow tz, S. (1978) Reconstruct ng the past: Some cogn t ve consequences of person percept on.
Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 36, 941-950.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 129/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. Toplum ç nde dar veya gen ş b r kes mce paylaşılan ve b r toplumsal gruba (c ns yet grubu,
m ll yet, meslek, yaş grubu g b ) l şk n nançların sosyal ps koloj dek karşılığı aşağıdak lerden
hang s d r?

A) İnanç grubu

B) Yargılar

C) İç grup

D) Dış grup

E) Kalıpyargı (Stereot p)

2. Sosyal B l ş bakış açısı kalıpyargıların genell kle ….. olduğunu söyler?

A) değ şmeye eğ l ml

B) sürekl değ şmekte

C) kalıcı ya da değ ş me d rençl

D) geç c

E) h çb r

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 130/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

3. B r k ş n n kend s yle lg l nanç ve düşünceler nden oluşan ve k ş l k özell kler ,


değerlend rmeler ve durumlarla lg l beklent ler çeren sosyal b l ş kavramı aşağıdak lerden
hang s d r?.

A) Öz şema

B) Yargılar

C) İç grup

D) Dış grup

E) Kalıpyargı (Stereot p)

4. Aşağıdak lerden hang s Örtük K ş l k Kuramıyla l şk l b r faded r?

A) İçe dönük k ş ler kend ler n saklamaya eğ l ml d rler.

B) İnsanların gerçek k ş l kler , dışarıdan görülmes n sted kler k ş l ğ n altında gömülüdür.

C) B r nsanın eğ t ml olduğunu b l yorsak onun zekâ, mantıklı davranma, çalışkanlık ve


dürüstlük g b olumlu özell kler de taşıyacağını varsayarız.

D) Toplum ç nde dar veya gen ş b r kes mce paylaşılan ve b r toplumsal gruba l şk n nançların
toplamıdır.

E) h çb r

5. B lg ler n hang kalıba göre değerlend r leceğ n etk leyen farklı etmenler olduğunu
görmüştük. Durumu bell b r bakış açısına göre sunarak durumun bell b r yönünün

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 131/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

vurgulanmasını sağlayan etmen aşağıdak lerden hang s d r?

A) çerçeveleme

B) referans noktalı ayarlama (çapalama)

C) hazırlama

D) bel rg nl k

E) k ş n n benl k şeması

6. B lg ler n hang kalıba göre değerlend r leceğ n etk leyen farklı etmenler olduğunu
görmüştük. İnsanlar genelde b r k ş veya nesney değerlend r rken olab lecek bütün olasılıkları
göz önüne almazlar ve kararlarını bell b r değer kıyaslama değer olarak kabul ederek ver rler.
Aşağıdak lerden hang etmen bu eğ l m açıklar?

A) çerçeveleme

B) referans noktalı ayarlama (çapalama)

C) hazırlama

D) bel rg nl k

E) k ş n n benl k şeması

7. B lg ler n hang kalıba göre değerlend r leceğ n etk leyen farklı etmenler olduğunu
görmüştük. Bell b r kalıpla lg s olan b r uyaranın varlığında durumun bell b r kalıbı
çağrıştırmasını kolaylaştıran etmen aşağıdak lerden hang s d r?

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 132/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

A) çerçeveleme

B) referans noktalı ayarlama (çapalama)

C) hazırlama

D) bel rg nl k

E) k ş n n benl k şeması

8. B lg ler n hang kalıba göre değerlend r leceğ n etk leyen farklı etmenler olduğunu
görmüştük. Neden azınlıkta olmak veya f z ksel açıdan göz alıcı olmak olab len ve bell b r
durumda hang kalıbın uyarılacağını bel rleyen etmen aşağıdak lerden hang s d r?

A) çerçeveleme

B) referans noktalı ayarlama (çapalama)

C) hazırlama

D) bel rg nl k

E) k ş n n benl k şeması

CEVAP ANAHTARI

1. e 2. c 3. a 4. c 5. a 6. b 7. c 8. d

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 133/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

12. BENLİK

Giriş

Daha öncek bölümlerde de değ n ld ğ g b , benl k sosyal ps koloj n n lk dönemler nden bu yana öneml b r
konu olmuş, bu alandak çalışmalar ‘Benl k ned r, ney çer r? Ne g b özell kler , türler vardır? Yaşla farklılaşır
mı? Nasıl oluşur? B lg şlem süreçler n nasıl etk ler?’ g b soruların yanıtlarını aramıştır. Benl k kavramının
sosyal ps kologları bu kadar meşgul etmes ne şaşmamak gerek r; çünkü nsan sosyal ps koloj n n, benl k de
nsanın odağındadır.

Greenwald (1980), ‘totaliter ego’ olarak adlandırdığı benl ğ nsanın k ş sel tar hç s olarak tanımlar ve bu
tar hç n n k ş sel tar h çarpıtarak yarattığını söyler. K ş sel tar hç , k ş n n tar h n yazarken olayları k ş n n
açısından ele alır, k ş y kayıracak b ç mde yorumlar, oluşturur, düzenler, k ş n n b l şsel tutarlılığını ve
değ şmezl ğ n sağlamaya çalışır. Kısaca, her benl k kavramı kahramanının k ş n n kend s olduğu b r
h kâyed r (Greenwald, 1980; Gergen & Gergen, 1988). Benl k W ll am James’ n ‘I’ (ben) ve ‘me’ (ben )
kavramları ve güncel dey mlerle anlatıldığında, ‘I’ın ‘me’ le lg l maj oluşturmasıdır.

12.1. Benlik ve İlişkili Kavramlar

Benlik kavramı (self concept) Sosyal B l ş akımı çerçeves nde b r tür b l şsel şema olarak ele alınır. Benl k
kavramı b r ölçüde ‘Ben nasıl b r nsanım?’ sorusunun yanıtlarından oluşur, geçm ş deney mlerden
kaynaklanır, k ş n n kend s yle lg l nanç ve görüşler n çer r. Bu şema gel şm ş ve ayrıntılı b r şemadır ve
şemayla lg l olguların kolaylıkla anımsanmasını sağlar (Ganellen & Carver, 1985; Greenwald & Banaj , 1989;
K lstrom, Cantor, Albr ght, Chew, Kle n & N edenthal, 1988). Benl k kavramı k ş den k ş ye değ ş r. Aynı k ş ç n
de durumdan duruma değ şeb l r. Ancak, b l şsel sosyal ps koloj yaklaşımı benl k kavramının zaman ç nde
görecel olarak kalıcı olduğunu varsayar ve b l şsel süreçler üzer ndek etk s yle lg len r.

Benl k kavramı genelde k ş n n kend s n bet mlemek ç n uygun gördüğü özell kler çer r. K ş n n benl k
kavramının çer ğ n bel rlemen n en esk yöntemler nden b r s ‘Ben K m m’ test d r. Bu testte katılımcılardan
“Ben...” le başlayan 20 cümley tamamlaması sten r. K ş bu cümleler k ş l k özell kler bel rten sıfatlarla
(sak n, heyecanlı, arzulu, tutkulu, sevg dolu, huzuruz, karamsar, soğuk vb.) tamamlayab leceğ g b ; meslek,
etn k grup, nanç grubu, yaş g b toplumsal k ml ksel özell kler n açıklayacak b ç mde de tamamlayab l rler.
İlk gruba da r cevapları fazla se bu k ş ler n “ayrık” (bağımsız) benl kler n n ağır bastığı, k nc gruba l şk n
cevapları fazla se bu k ş ler n “ l şk sel” benl kler n n ağır bastığı söylenmekted r. İl şk sel benl k, toplumsal
kaynağı ve b ç m daha bel rg n olan benl kt r ve kend n tanımlarken toplumsal k ml ğ n , b r d ğer
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 134/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

tarafından nasıl görüneceğ n ön plana çıkarır. Ayrık benl k se daha çe dönük, b reyden kaynağını alan
h sler n ve duyumların b ç mlend rmes n n daha ağır bastığı benl k türüdür. Ben K m m test yanıtlayanı
yönlend rmemes ve kend s n tanımlamakta özgür bırakması açısından y b r yöntemd r; ancak, k ş ler n
eğ t m düzey nden, kend ler n başkalarına olumlu ışıkta tanıtma eğ l m nden (sosyal sten l rl k), sözel yetk n
veya kend ler yle lg l düşünme alışkanlıklarından etk leneb l r. Bazı nsanlar kend ler n tanıtmak ç n 20
cümle bulamazken d ğerler 20 cümley yeterl bulmayab l rler. Ben K m m test nden farklı olarak, benl k
kavramını ölçen ve çoğunlukla k ş den b r d z olumlu-olumsuz k ş l k özell kler n n kend s n tar f etmek ç n
ne derecede uygun olduğunu bel rtmes n steyen b rçok ölçek vardır. Bazı ölçümler se k ş den ‘kend mden
memnunum’, ‘başarısızım’ g b bazı olumlu ve olumsuz fadeler n kend s ç n ne derecede uygun olduğunu
bel rtmes n ster. Bu türden ölçekler kendine saygıyı (self-esteem) ölçer.

Markus (1977), benlik şeması (self schema) kavramını nsanın bell b r özell ğ kend s n tanımlamakta öneml
görmes anlamında, yan k ş n n kend nce bel rg n özell ğ anlamında kullanmıştır. Kend ler n herhang b r
özell k üzer nden değerlend r rken uçlarda yanıt verenler (tamamen uygun-h ç uygun değ l) ç n bu özell k
k ş l k ç n bel rley c ‘şemat k’ b r özell kt r. Örneğ n, bazı k ş ler ç n bağımlı-bağımsız boyutu öneml ken
d ğerler ç n uyumlu-uyumsuz boyutu öneml d r. Şemat k özell klere l şk n b lg ler daha kolay algılanır ve
anımsanır. K ş gelecekte bu konudak davranışlarıyla lg l daha kes n tahm nler yürüteb l r, kend s yle lg l
şema-karşıtı b lg ler daha zor kabul eder. Örneğ n, öneml özell ğ n n cömertl k olduğunu düşünen b r k ş ,
cömertl ğ yle lg l anıları kolay anımsar, c mr davranışlarını anımsamaz veya çarpıtarak yorumlar, gelecekte
hayır kurumlarına katkıda bulunacağından em nd r (Markus, 1977).

Benl kten söz ed l rken ‘ego’ ve ‘kimlik’ (identity) kavramlarına da değ n l r. Bu sözcükler bazen benl kle
eşanlamlı g b kullanılsa da farklı kuramsal çerçevelerle l şk l d rler. Ego sözcüğü Freud’un ( d, ego, süperego)
ps kod nam k yaklaşımından etk lenen ve Freud’un b l nçdışını vurgulamasına karşı çıkarak b l nçl süreçler
vurgulamayı seçen ego psikologlarının kullandığı b r ter md r (Freud, (Anna) 1966). Buna göre İd, zevk temell
b r stekler ve aşırı ısrarcı temel enerj n n çıkış noktasıdır. Temel ve en lkel benl kt r. Ana kaynağı c nsell k,
açlık g b ht yaçların en benc lce doyurulmasıdır. Süperego, baba f gürünün, toplumsal yasağın ve kültürel
adetler n çselleşt r lm ş b r sembolüdür. "İd" n ht yaç ve talepler yle çatışma hal nded r. "İd"e karşı
saldırgandır. Tabuları ayakta tutar. O d pus kompleks n n çözümü ç n baba f gürünün çselleşt r lmes d r. Ego
se " d" n bu stekler n gerçekl kle karşılayan kısımdır. Çeş tl savunma mekan zmaları le " d" dengeler. İd ve
süperego arasındak dengeley c unsurdur. Temel görev k ş sel güvenl k sağlamak ve " d" n bazı stekler ne
z n vermekt r. Yan Ego, nsanın b l nçdışı süreçler yle yaşamın gerçekler arasındak l şk y b l nçl veya
b l nçs z olarak sağlayan düzenley c d r. Yan , çer kten çok süreç ve şlevler çağrıştırır. ‘Ego gücü’ (ego
strength) se egonun bu şlev n yer ne get reb lme yet s d r (Loev nger, 1966, 1985; Loev nger & Knoll, 1983).

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 135/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

K ml k hem b r ego ps koloğu olan Er kson’un benl k gel ş m kuramının hem de Toplumsal Kimlik Kuramı’nın
temel kavramıdır, ancak bu k kuramsal çerçevede farklı vurgularla kullanılmaktadır. Çok kısaca değ necek
olursak, Er kson’a göre k ş sel k ml k ergenl k veya gençl kte k ş n n c nsell k, pol t k tutum, l şk ler, d n g b
çeş tl konulardak tutum ve görüşler n b l nçl veya b l nçs z olarak oluşturarak kend yaşamıyla lg l bell
kararlara ulaşmasıdır. Bu kavram b r anlamda günümüzün dey m yle ‘yaşam tarzı’ seç m d r. Toplumsal
Kimlik Kuramı ç n se k ml k, k ş n n kend s n duruma göre b reysel veya grup a d yet yle bel rlenen
toplumsal k ml kler n b r tanes bağlamında düşünmes ve davranmasıdır. Yan , aynı k ş duruma göre
Ahmet’t r, doktordur, Erzurumludur. Başka b r dey şle, Er kson k ml ğ n gel şm şl k düzey yle lg len rken
Toplumsal Kimlik Kuramı farklı genelleme düzey ndek k ml klerle düşünme ve davranmanın neden ve
sonuçlarıyla lg len r.

Benl k kavramı çerçeves nde ele alınan d ğer lg nç kavramlar arasında se ideal benlik (ideal self), olunması
gereken benlik (ought self), olası benlik (possible self), reddedilen benlik (rejected self), yansıyan benlik
(reflected self) sayılab l r (C nn rella, 1998). İdeal benl k, k ş n n olmak sted ğ benl ğ tanımlar. İdeal benl k le
k ş n n kend s n nasıl gördüğü olarak tanımlanan algılanan benlik arasındak fark, bazı çalışmalarda kend n
değerlend rmen n b r ölçütü olarak kullanılır.

İdeal benl k çer ğ n n z h nsel gel ş m ve yaşla lg s vardır. Küçük çocuklar, gerçekler n dışına fazla
çıkamadıklarından çevreler nde gördükler nden çok farklı dealler oluşturamazlar. Ergenler se ulaşılması
olanaksız dealler oluşturab l rler (Elk nd, 1967; Jorgensen & Howell, 1969; Manaster, Saddler & Wukasch,
1977). İdeal benl k k ş n n algılanan benl ğ n de etk ler (Hortaçsu, 1989b).

Olunması gereken benl k de hedef bel rlemes açısından deal benl ğe benzer, ancak genelde k ş n n kend s
dışındak kuralların çselleşt r lmes yle oluşur. Başka b r anlatımla, deal benl k ‘olmak st yorum’, olunması
gereken benl k se ‘olmam gerek r’ sözcükler le fade ed l r. İk benl k bazen çel şeb l r; örneğ n, ‘sanat ve
yaratmak ç n yaşayan özgür b r ruh olmak st yorum’ ve ‘a le sorumluluklarımı yer ne get rmel y m’.

Strauman (1996), ana babaların çocukları, ulaşab ld kler amaçlar ç n ödüllend rmeler n n deal benl ğ n
gel ş m n , yer ne get rd kler görev ve yükümlülükler ç n ödüllend rmeler n n se olunması gereken benl ğ n
gel ş m n sağladığını savunmuştur. Strauman’a göre, her k benl k de zaman ç nde algılanan benl kten daha
yüksek düzeyde değ şmezl k-kalıcılık göster r. Ayrıca, Strauman deal benl ğ n olumlu, olunması gereken
benl ğ n se olumsuz sonuçlarla lg l olduğunu öne sürmüştür. Başka b r dey şle nsan deal ne ulaştığı ç n
sev n r, görev n yer ne get remed ğ ç n se suçluluk duyab l r.

Başkalarının b z nasıl gördüğüne l şk n düşüncem z (Anneme göre, arkadaşlarıma göre ben) yansıyan
benl kt r (Felson, 1985; Gecas, Calon co & Thomas, 1974; Gecas & Swalbe, 1983). K tabın lk bölümünde
değ n ld ğ g b , bu kavramdan lk söz edenler Cooley ve Mead’d r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 136/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

ABD’de 7-17 yaş grubuyla yapılan b r çalışmada ‘b ze kend n anlat’ sorusunun yanıtlarını nceleyen
araştırmacılar, yanıtların dörtte b r n n öneml l şk ler çerd ğ , bu l şk ler n % 47’s n n akraba ve çek rdek
a le üyeler olduğunu, öneml k ş ler arasında arkadaş, öğretmen, öğrenc ve ev hayvanları olduğunu
bulmuşlardır (McGu re & McGu re, 1988). Bu sonuç, başkalarının nsanın benl k tanımını ne derecede
etk led ğ n ortaya koyar. Bu çalışmada lerleyen yaşla l şk ler n nsanların kend ler n tanımlamalarındak
payının azaldığı da bulunmuştur (Evl l k ve ana-babalıkla bu pay daha ler k yaşlarda artab l r). Türk ye’de
genç ve yet şk nlerle yürütülen b r çalışmada, katılımcılara kend ler n nasıl tanımladıkları, kend görüşler ne
göre anne, baba, arkadaş ve k ml ğ bel rlenmem ş ‘d ğer’ k ş ler n onları nasıl tanımladıkları sorulmuştur.
Sonuçlar katılımcıların benl k tanımlamalarının anne ve arkadaşlarının tahm n tanımlamalarıyla yüksek
derecede l şk l olduğu ve anne tanımı-kend tanım l şk s n n baba tanımı-kend tanım l şk s nden daha
güçlü olduğunu ortaya koymuştur (Hortaçsu, 1989b).

Araştırmalar, nsanların benl k kavramlarının başkalarının kend ler n gerçekte nasıl gördükler ndense k ş n n
başkalarınca nasıl görüldükler ne l şk n düşünceler nden, yan yansıyan benl kler nden, etk lend ğ n
gösterm şt r. Yansıyan benl k k ş n n özdeğer n de etk ler (Hoelter, 1984). K ş n n kend s n nasıl gördüğü le
başkalarınca nasıl görüldüğüne l şk n düşünces arasındak fark (algılanan benl k-yansıyan benl k farkı)
k ş n n ne derecede doğru anlaşıldığı konusundak algısını oluşturur.(Örneğ n, “Ben aslında kırılganım ama
nsanlar ben m güçlü olduğumu zanned yor”.) İnsanın doğru anlaşıldığını düşünmes kend benl k algısını
destekler ve bu algının kalıcılığına katkıda bulunur (Swann & H ll, 1982).

Redded len benl k k ş n n değerler ne ters düşen, olumsuz değerlend rd ğ değer ve özell kler çeren benl kt r
(ben m ç n her şey söyleneb l r ama hırsız denemez, g b ). B r anlamda deal benl ğ n ayna aks d r.
Redded len benl k toplumsal b r grupla l şk lend r lmey veya bell b r sosyal k ml ğ reddetmek b ç m nde de
olab l r. Örneğ n TC vatandaşı olup da kend ler n Avrupalı, Akden zl , ‘dünya vatandaşı’ veya Müslüman
olarak görenlerden bazıları Türk k ml ğ n kend ler nce nedenlerden reddederler. ABD’de yapılan b r
çalışmada, azınlık grubu üyeler ne kıyasla çoğunluk grubu üyeler n n sosyal k ml kler n daha fazla
reddett kler bulunmuş ve bu olgu farklı olma steğ le açıklanmıştır (McGu re & McGu re, 1988). Toplumda
düşük konumlu olarak kabul ed len b r sosyal k ml ğ redded p yüksek konumlu b r k ml ğ ben msemek de
olağandır. Avrupa Yakası d z s ndek Burhan’ın ‘Ben de N şantaşı çocuğuyum’ d yerek Tokatlı köken n
reddetmes bu duruma örnekt r. (Ben Tokat’ı gördüm h ç de redded lecek b r k ml k değ l kanımca, tar h,
kültür, yemek, doğa güzell ğ ne stersen var.)

Olası benlik nsanın gelecekte olacağını düşündüğü benl kt r. Olası benl k k ş n n olacağını umduğu benl k
olab ld ğ g b olmak stemed ğ ama kaçınılmaz olduğunu düşündüğü korkulan benl k de olab l r ( şs z, fak r
g b ). Olumlu ve olumsuz, olası benl kler k ş ler n er şmeye veya kaçmaya çabaladıkları amaçları
oluşturab l rler. Bu amaçlar bell davranış ve stratej lerle ayrıntılı b r b ç mde l şk lend r ld ğ nde, k ş n n

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 137/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

kend davranışlarını düzenley p amaca er şmes n veya stenmeyen sonuçlardan kaçınmasını sağlayab l rler
(Oyserman, Bybee, Terry & Hart-Johnson, 2004). Örneğ n, suçun yaygın olduğu b r ortamda büyüyen b r
çocuk, yasal b r yaşam kurmayı ve gelecekte çete elemanı olmamayı hedeflerse büyük olasılıkla okulda
başarılı olmaya çalışacak, çetelerle ve suçla l şk l arkadaşlardan ve madde bağımlılığından kaçınacaktır. Bu
durumda aynı boyutun karşıt uçlarında yer alan stenen ve korkulan olası benl kler k ş y aynı davranışlarda
bulunmaya yönelteceğ nden k ş n n sted ğ benl ğe ulaşma şansı yüksekçed r.

Düşük sosyoekonom k düzeydek b r yerleş m yer ndek l se öğrenc ler ve suçlu çocukların yaşadığı b r
kurumda yaşayan ergenlerle yürütülen b r çalışmada, katılımcılara gelecekte ne olmak sted kler , ne olmayı
bekled kler ve ne olmaktan korktukları sorulmuştur (Oysterman & Markus, 1990). Olmak stenen ve beklenen
benl kler arasında olumlu k ş l k özell kler (mutlu), olumlu l şk ler (yakın arkadaşlar), ş ( y b r ş), okulla lg l
beklent ler (derslerde başarı, popüler olmak), madd yat (güzel g ys , araba), korkulan benl kler arasında se
olumsuz k ş l k özell kler (mutsuzluk), olumsuz l şk ler (yalnızlık, arkadaşsızlık), fak rl k, suçluluk, madde
bağımlılığı ve ölüm sayılmıştır. Manz ve arkadaşları (2010) zaman ç nde stenen benl ğ gerçekleşt ren
k ş ler n mutlu, korkulan benl ğ gerçekleşt ren k ş ler n se mutsuz olduğunu bulmuştur.

Bölüm Özeti

Benl k sosyal ps koloj n n lk dönemler nden bu yana öneml b r konu olmuş, bu alandak çalışmalar ‘Benl k
ned r, ney çer r? Ne g b özell kler , türler vardır? Yaşla farklılaşır mı? Nasıl oluşur? B lg şlem süreçler n
nasıl etk ler?’ g b soruların yanıtlarını aramıştır. K ş sel tar hç , k ş n n tar h n yazarken olayları k ş n n
açısından ele alır, k ş y kayıracak b ç mde yorumlar, oluşturur, düzenler, k ş n n b l şsel tutarlılığını ve
değ şmezl ğ n sağlamaya çalışır. Dolayısıyla, her benl k kavramı kahramanının k ş n n kend s olduğu b r
h kâyed r.

Benlik kavramı (self concept) Sosyal B l ş akımı çerçeves nde b r tür b l şsel şema olarak ele alınır. ‘Ben nasıl
b r nsanım?’ sorusunun yanıtlarından oluşur, geçm ş deney mlerden kaynaklanır, k ş n n kend s yle lg l
nanç ve görüşler n çer r. Şemat k özell klere l şk n b lg ler daha kolay algılanır ve anımsanır. K ş gelecekte
bu konudak davranışlarıyla lg l daha kes n tahm nler yürüteb l r, kend s yle lg l şema-karşıtı b lg ler daha
zor kabul eder.

Ego, nsanın b l nçaltı süreçler yle yaşamın gerçekler arasındak l şk y b l nçl veya b l nçs z olarak sağlayan
düzenley c d r. Yan , çer kten çok süreç ve şlevler çağrıştırır.

Er kson’a göre k ş sel k ml k ergenl k veya gençl kte k ş n n c nsell k, pol t k tutum, l şk ler, d n g b çeş tl
konulardak tutum ve görüşler n b l nçl veya b l nçs z olarak oluşturarak kend yaşamıyla lg l bell kararlara
ulaşmasıdır. Bu kavram b r anlamda günümüzün dey m yle ‘yaşam tarzı’ seç m d r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 138/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Toplumsal Kimlik Kuramı ç n se k ml k, k ş n n kend s n duruma göre b reysel veya grup a d yet yle
bel rlenen toplumsal k ml kler n b r tanes bağlamında düşünmes ve davranmasıdır.

Benl k kavramı le l şk l d ğer kavramlar se deal benl k, olunması gereken benl k, olası benl k, redded len
benl k, yansıyan benl k sayılab l r.

Kaynakça
Elk nd, D. (1967) Egocentr c sm n adolescence. Ch ld Development, 38, 1025-1034).
Felson (1985) Reflected appra sal and the development of self. Soc al Psychology Quarterly, 48, 71-78.
Freud, A. (1966) The ego and the mechan sms of defense. Rev sed ed t on. New York: Internat onal Un vers t es
Press.
Ganellen, R. J. & Carver, C. S. (1985) Why does self-reference promote nc dental encod ng? Journal of
Exper mental Soc al Psychology, 21, 284-300.
Gecas, V., Calon co, J. M. & Thomas, D. L. (1974) The development of self-concept n the ch ld: m rror theory
versus model theory. Journal of Soc al Psychology, 92, 67-76.
Gecas, V. & Swalbe, M. L. (1983) Beyond the look ng-glass self: Soc al structure and e cacy-based self-esteem.
Soc al Psychology Quarterly, 46, 77-88.
Gergen, K. J. & Gergen, M. M. (1988) Narrat ve and the self as relat onsh p. L. Berkow tz (Ed.) Advances n
exper mental soc al psychology, 21, (17-56). New York: Academ c Press.
Greenwald, A. G. (1980) The total tar an ego: fabr cat on and rev s on of personal h story. Amer can Psycholog st,
35, 603-618.
Greenwald, A. G. & Banaj , M. R. (1989) The self as a memory system: Powerful but ord nary. Journal of
Personal ty and Soc al Psychology, 57, 41-54.
Hoelter, J. W. (1984) Relat ve e ects of s gn f cant others on self-evaluat on. Soc al Psychology Quarterly, 47, 255-
62.
Hortaçsu, N. (1989b) Turk sh student’s self-concepts and reflected appra sals of s gn f cant others. Internat onal
Journal of Psychology, 24, 451-463.
Jorgensen, E. C. & Howell, R. J. (1969) Changes n self, deal-self correlat ons from ages 8 through 18. Journal of
Soc al Psychology, 79, 63-67.
K lstrom, J. F., Cantor, N., Albr ght, J. S., Chew, B. R., Kle n, S. B. & N edenthal, P. M. (1988) Informat on process ng
and the study of the self. L. Berkow tz (Ed.) Advances n Exper mental Soc al Psychology, 21, (145-178) New York:
Academ c Press.
Loev nger, J. (1966) The mean ng and measurement of ego development. Amer can Psycholog st, 21, 196-206.
Loev nger, J. & Knoll, E. (1983) Personal t es: Stages, Tra ts and the self. Annual Rev ew of Psychology, 34, 195-222.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 139/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Manaster, G. J., Saddler, C. D. & Wukasch, L. (1977) The deal self and cogn t ve development n adolescence.
Adolescence, 48, 547-304.
Manz , C., V gnoles, V. L. & Regal a; C. (2010) Accomodat ng a new dent ty: poss ble selves, dent ty change and
well be ng across two l fe-trans t ons. European Journal of Soc al Psychology, 40, 970-984.
McGu re, W. J. & McGu re, C. V. (1988) Content and process n the exper ence of self. In L. Berkow tz (Ed.) Advances
n exper mental soc al psychology, 21, (97-144) New York: Academ c Press.
Markus, H. (1977) Self-schemata and process ng nformat on about the self. Journal of Personal ty and Soc al
Psychology, 35, 63-78.
Oyserman, D., Bybee, D., Terry, K. & Hart-Johnson, T. (2004) Poss ble selves as roadmaps. Journal of Research n
Personal ty, 38, 130-149.
Oysterman, D. & Markus, H. R. (1990) Poss ble selves and del nquency. Journal of Personal ty and Soc al
Psychology, 59, 112-125.
Strauman, T. J. (1996) Stab l ty w th n the self: A long tud nal study of the structural mpl cat ons of self-
d screpancy theory. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 71, 1142-1153.
Swann, W. B. & H ll, C. A. (1982) When our dent t es are m staken: rea rm ng self-concept ons through soc al
nteract on. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 43, 59-66.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 140/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. B r k ş “Ben k m m?” test ndek 20 sorunun 15’ ne meslek, d n, etn s te, meden durum, anne-
baba g b toplumsal a d yet ve k ml k bel rten cevaplar verm şse bu k ş n n hang benl ğ n n ağır
bastığı söyleneb l r?

A) ayrık benl k

B) l şk sel benl k

C) d

D) ego

E) süperego

2. B r k ş “Ben k m m?” test ndek 20 sorunun 15’ ne (yalnız, neşel , zor, kaba, k bar, çalışkan,
duygusal, oyuncu g b ) çsel özell kler n , h sler n , duyumlarını fade eden sıfatlarla cevaplamışsa
bu k ş n n hang benl ğ n n ağır bastığı söyleneb l r?

A) ayrık benl k

B) l şk sel benl k

C) d

D) ego

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 141/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

E) süperego

3. Benl k kavramını ölçenbazı ölçekler se k ş den ‘kend mden memnunum’, ‘başarısızım’ g b


bazı olumlu ve olumsuz fadeler n kend s ç n ne derecede uygun olduğunu bel rtmes n ster. Bu
türden ölçekler n ölçmeye çalıştığı kavram aşağıdak lerden hang s d r?

A) ayrık benl k

B) l şk sel benl k

C) redded len benl k

D) kend ne saygı

E) süperego

4. Freud’a göre en temel ve en lkel sayılan ve ana kaynağı c nsell k, açlık g b ht yaçların en
benc lce doyurulması olan benl k düzey aşağıdak lerden hang s d r?

A) ayrık benl k

B) l şk sel benl k

C) d

D) ego

E) süperego

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 142/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

5. Freud’a göre baba f gürünün, toplumsal yasağın ve kültürel adetler n çselleşt r lm ş b r


sembolü olan ve k ş n n en lkel bel k düzey n n ht yaç ve talepler yle çatışma hal nde olan benl k
düzey aşağıdak lerden hang s d r?

A) ayrık benl k

B) l şk sel benl k

C) d

D) ego

E) superego

6. Freud’a göre nsanın b l nçdışı süreçler yle yaşamın gerçekler arasındak l şk y b l nçl veya
b l nçs z olarak sağlayan düzenley c görev n yer ne get ren, beden n stekler yel toplumsal
yasaklar arasında b r denge oluşturma çabasında olan benl k düzey aşağıdak lerden hang s d r?

A) ayrık benl k

B) l şk sel benl k

C) d

D) ego

E) süperego

7. Hayal müz syen olmak olan b r s a les n daha y koşullarda yaşatması gerekt ğ n
düşündüğü ç n doktor olmaya karar verm şse bu onun hang benl ğ n n ağır bastığı anlamına
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 143/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

geleb l r?

A) deal benl k

B) olunması gereken benl k

C) yansıyan benl k

D) redded len benl k

E) ayrık benl k

CEVAP ANAHTARI

1. b 2. a 3. d 4. c 5. e 6. d 7. b

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 144/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

13. BENLİĞİN YAPISI VE GELİŞİMİ

13.1. Benliğin Yapısı

Benl ğ n çer ğ kadar yapısı da çalışma konusu olmuştur. Örneğ n, stenen ve korkulan benl kler zıt
olduğunda benl kler arasında denge vardır; k ş n n umduğu benl ğe ulaşması ve korktuğu benl kten kaçması
aynı stratej ler gerekt r r, bu durumda k ş n n umulan benl ğe ulaşma olasılığı artar. Suçlu olmamak, okulda
başarı ve y b r ş sah b olmak benzer davranışlar gerekt rd ğ nden aynı davranışlar hem stenen benl ğe
ulaşmayı hem de korkulan benl kten kaçmayı sağlar. Öte yandan, ünlü olmak ve madd yat (özell kle kısa
yoldan stend ğ nde) suçlu k ml ğ yle çel şmez. B r k ş ünlü b r kabadayı ve mafya babası olarak ün ve paraya
kavuşab l r. Yürütülen b r çalışmada, özell kle geçm şte suç şleyen çocuklar ç n, dengel benl kler n ler de
suç şlemeyle olumsuz l şk s olduğu bulunmuştur (Oysterman & Markus, 1990). Ayrıca ıslahev nde yaşayan
ve suç geçm ş olan gençlere kıyasla suç geçm ş olmayan l se öğrenc ler n n daha büyük oranının dengel
benl kler olduğu saptanmıştır.

Benlik karmaşıklığı (self complexity) k ş n n yaşamının değ ş k alanlarıyla lg l benl kler n n b rb r ne benzey p
benzememes yle lg l b r kavramdır (L nv lle, 1987). Benl k karmaşıklığını saptayab lmek ç n k ş lerden
öneml gördükler değ ş k yönler n düşünmeler ve bu yönler n kend ler ne ver lm ş olan k ş l k özell kler yle
bet mlemeler sten r. K ş benl ğ n sted ğ kadar farklı yönüyle ele alab l r ve kend s ne ver lm ş olan
özell klerden sted ğ kadarını bu yönler bet mlemek ç n kullanab l r. Örneğ n, k ş değ ş k yönler olarak a le
l şk ler , arkadaşlık l şk ler , ş, dersler, karşı c nsle l şk ler, sosyal faal yetler bel rteb l r ve bu değ ş k
alanlarda kend s n bet mler. K ş değ ş k yönler n bet mlerken aynı veya farklı özell kler kullanab l r. Benl k
karmaşıklığı saptanırken k ş n n bel rtt ğ yön sayısı ve farklı yönler n bet mlemekte kullandığı özell kler n
benzer veya farklı olması göz önüne alınır. Örneğ n, benl k karmaşıklığı düşük olan b r k ş k veya üç yön
bel rtm ş ve bu yönler n aynı özell klerle bet mlem şt r (a le: sak n, rasyonel, yardımsever; ş, sak n, rasyonel,
yardımsever, çalışkan; arkadaş: sak n, rasyonel, yardımsever, neşel ). Benl k karmaşıklığı yüksek olan b r k ş
se daha çok sayıda yön bel rt r ve bu yönler n farklı özell klerle bet mler (a le: sevecen, fedakâr, duygusal;
arkadaş: şakacı, neşel , düşüncel ; okul: lg l , d kkatl ; ş: hırslı, eğlencel , maceracı; gez : dayanıklı, meraklı;
pol t k: sebatlı, vefakâr; karşı c nsle l şk ler: çek c , kar zmat k).

L nv lle (1987), benl k karmaşıklığının yüksek olmasının stres le başa çıkma açısından yararlı olduğunu
savunur. Benl k karmaşıklığı yüksek olan b r k ş n n çeş tl yönler farklı özell klerden oluştuğundan yaşamın
b r alanındak olumsuzluk d ğer alanlarını daha az etk len r. Örneğ n, ş nden atılan b r k ş kend s n a le ve

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 145/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

arkadaşlık alanlarında olumlu değerlend rmey sürdüreb l r. Benl k karmaşıklığı le stres ve depresyon
l şk s n n ncelend ğ b r çalışmada düşük karmaşıklıkta benl k sah b k ş lere kıyasla yüksek karmaşıklıkta
benl k sah b k ş ler n stres sonucu depresyon düzeyler nde daha az artış olduğu bulunmuştur (L nv lle,
1987). Düşük karmaşıklıktak k ş ler se hem olumlu hem olumsuz olaylardan yüksek karmaşıklıktak k ş lere
kıyasla daha fazla etk len p çok mutlu veya çok mutsuz olmuşlardır (Showers, Abramson & Hogan, 1998).

Benl k yapısı konusundak d ğer b r çalışmada, benl k karmaşıklığının yanı sıra başka k yapısal özell k daha
ele alınmıştır (Showers, Abramson & Hogan, 1998). Bu yapısal özell klerden b r s göreceli önem (di erential
importance) olarak adlandırılmıştır. Bu kavram, benl ğ n farklı yönler n tanımlamakta kullanılan özell kler n
olumlu-olumsuz ve öneml -önems z boyutunda değerlend rmeler n n korelasyonu olarak tanımlanmıştır ve
k ş n n olumlu özell kler n m olumsuz özell kler n m daha fazla önemsed ğ n göster r. Bu ölçümün değer
“kusurlarım önems z, mez yetler m öneml ” d yen k ş de olumlu, “mez yetler m olağan ve önems z,
kusurlarım öneml ve utanç ver c ” d ye düşünen k ş de olumsuz olarak hesaplanacaktır.

Benl kle lg l d ğer b r yapısal özell k se bölmelere ayrılmışlık (compartmentalization) olarak tanımlanmıştır.
Bölmelere ayrılmış benl klerde bazı yönler yalnızca olumlu, d ğer yönler se yalnızca olumsuz özell klerle
tanımlanır ( y ben kötü ben g b ). Bölümlere ayrılmamış benl klerde se farklı yönler n hem olumlu hem
olumsuz çer kler olur. Benl kler bölümlere ayrılmış k ş ler, özell kle olumsuz yönler n önemsemed kler nde
olumsuz olaylardan daha az etk leneb l rler. Yan dersler nde genelde başarısız olan ve bu yönünü
önemsemeyen b r öğrenc , ‘zaten ben m ç n dostlar öneml , arkadaşlarım ben sev yor, dersler önems z’
d yerek fazla rahatsız olmayab l r.

Benl k yapısına l şk n d ğer b r kavram se rol dengesidir (role balance). Olumlu rol denges olan b r nsan
benl ğ n n farklı yönler ne aynı derecede d kkat ver r ve önemser. Rol denges olan k ş yaşamının değ ş k
yönler n n b l nc nded r, yaşamının farklı yönler b rb r nden kopuk değ ld r, bütünlük arz eder. Örneğ n,
k ş n n a le ve ş yaşamı aynı derecede öneml ve b rb r yle uyumludur. Yaşamlarının farklı yönler dengel
olan k ş ler daha az stres h ssederler ve yaşamlarındak değ ş k roller daha kolaylıkla yer ne get r rler (Marks
& MacDerm d, 1996).

13.2. Benlik Gelişimi

Benl k gel ş m , yaşamın lk yıllarında çocuğun kend görünümünü tanıması ve görünümünün kalıcı olduğu
nancını gel şt rmes le başlar. Bu aşamada çocuk kend s n aynada tanır ve görünümündek değ ş kler
şaşkınlıkla karşılar (Bertenthal ve F scher, 1978). Benl k kavramı gel ş m n n daha sonrak evreler n nceleyen
Hart ve Fegley (1997), benl ğ n f z ksel, davranışsal, toplumsal ve ps koloj k yönler n n benzer aşamalardan
geçt ğ n öne sürmüşlerd r. Bu araştırmacılara göre lkokul önces çocuklarda f z ksel benl k görünüş ve sah p
olunan şeyler çer r, davranışsal benl k t p k davranışlardır, toplumsal benl k ç nde yaşanan grup ve
l şk lerd r, ps koloj k benl k se geç c duygu ve terc hlerden oluşur. İlkokul çağında benl k kıyaslamalarla
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 146/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

bel rlen r. F z ksel benl k, yetenek ve becer ler bel rleyen özell klerden oluşur. Davranışsal benl k,
başkalarıyla veya normlarla kıyaslanan yetenekler; toplumsal benl k, başkaların tepk ler ne göre
değerlend r len becer ler; ps koloj k benl k se b l nen şeyler, z h nsel yetenekler ve becer lere l şk n
duygulardır. Ergenl ğ n lk yıllarında benl k kavramı, sosyal l şk ler bağlamında ele alınır. Bu dönemde f z ksel
ve davranışsal benl k başkalarını etk leyen ve sosyal l şk ler ç n öneml olan f z k görünüm ve k ş l k
özel kler n çer r. Toplumsal benl k, toplumsal l şk ler ç n öneml olan k ş l k özell kler nden; ps koloj k
benl k se duyarlılık, let ş m becer ler g b toplumsal l şk ler etk leyen özell klerden oluşur. Ergenl ğ n son
dönemler nde benl ğ nanç örüntüler ve planlar oluşturur. Bu dönemde benl ğ n k ş sel seç mler sonucu ve
sosyal l şk ler çerçeves nde oluşturulduğuna nanılır (Tablo 6.1).

Tablo 6.1 Benl k Kavramı Gel ş m

(Hart ve Fegley 1997’den Uyarlama)

Freud benl k ve k ş l k gel ş m üzer ne lk ve en çok referans göster len modellerden b r s n ortaya atmıştır.
Freud, k ş l k ve benl k gel ş m n Ps koseksüel Gel ş m Kuramı’nda beş dönemde ele almaktadır. Doğumu
zleyen lk üç dönem b rey n benl k özell kler üzer nde bel rley c d r.

Freud’a göre gel ş m dönemler ne özel karmaşalar çözümlenmed ğ nde ve döneme özgü temel ht yaçlar
doyurulmadığı takt rde benl k o döneme a t problemat ğe takılı kalacak ve çözemed ğ bu problem b l nçdışı
b r b ç mde tekrarlayacak ve üretecekt r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 147/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Oral Dönem (0 – 18 ay/ 1,5 yaş) karakter ze eden haz bölges ağızdır. Açlığın g der lmes ve güven temel
ht yaçlarıdır. Emme, ç ğneme ve ısırma g b eylemlerle kend n göster r. Bebekl k dönem nde bebekler n
ger l mler n azaltan bu tür eylemler n kısıtlanması (memeden erken kesme) ya da aşırı karşılanması (aşırı
emz rme) bebeğ n bu dönemde takılmasına sebep olab l r. Bu dönemde takılan b reyler temel güven
duygusuna da r problemler yaşamaya eğ l ml olab l r ve almak ve vermek g b sosyal eylemlerde sıkıntı
yaşayab l rler.

Anal Dönem (1,5 – 3 yaş) Haz bölges anüs bölges nded r. Anüs bölges ndek kaslarını kontrol edeb ld ğ n fark
eden bebek dışkının tutulması ve boşaltılması ed m n kontrollü b ç mde gerçekleşt reb l r. Bu onun bu
dünyada lk kontrol edeb ld ğ şeylerden b r s d r. Kurallarla lk defa karşılaştığı ç n hassas b r dönemd r. Çok
katı ya da gevşek tuvalet eğ t m çocuğun bu dönemde takılmasına sebep olab l r. Anal dönemde takılan
b reyler obses f b r şek lde kuralcı, c mr , duygularını saklama eğ l m nde ya da ters ne öfkel , sınır ve kural
tanımama eğ l m nde olab l r.

Fall k Dönem (3 – 5/6 yaş) Fall k dönemde çocuğun odağı c nsel organına kayar. Kend beden n tanımaya ve
c nsel k ml ğ n n farkına varmaya başlar. Freud Oed pus ve Elektra karmaşasının bu dönemde yaşandığını
söyler. Çocuğun karşı c nsten ebeveyne duyduğu yakınlıktan dolayı hemc ns ebeveyn tarafından
cezalandırılacağı korkusuna kapılır. Bu korkusunun sebeb n Freud aşk nesnes n kend s nden ayıran ötek
ebeveyne duyduğu (çocuğun kend ) agresyonunda bulur. Bu dönemde takılan b reyler c nsell ğe l şk n
çatışmalar, utanç, kıskançlık, suçluluk g b duygular gel şt rmeye eğ l ml d r.

G z l (Latens) Dönem (6 – 12 yaş) Bu dönem öncek dönemlerde kazanılan özell kler n pek şt r ld ğ dönemd r.
C nsell k örtüktür, yasak tanınmıştır. Çocuk c nsell kle lg l değ lm ş g b davranır. Hemc nsler le zaman
geç rmey terc h ederken karşı c nsten h ç hoşlanmıyormuş g b yapar. Dürtüler n kontrol etmey hatta onları
h ç yokmuş g b saklamayı öğren r. İlg l sosyal roller anlar ve uygulamayı öğren r. Toplumsal k ml ğ ne uygun
k ş lerle özdeş m kurar ve onları takl t eder (baba, anne, öğretmen, yaşıtı hemc nsler ). Bu dönemde takılan
b reyler sosyal olarak güvens z ve kend n değers z h ssetme eğ l m göstereb l r.

Gen tal (Ergenl k) Dönem (12 – 18 yaş) C nsel dürtüler artma eğ l m nded r. C nsel lg kend beden ve a les
dışındak b reylere yönel r. Sosyal olarak kend k ş sel k ml ğ n bu dönemde oluşturur. A leden
bağımsızlaşab lme denemeler görülür. Eğer k ş bu dönemde takılırsa, bağımsız olmaktan kaçmak ve
bağımlı b r karakter gel şt rmek g b eğ l mler kend n göstereb l r.

Er kson’a göre benl k, k ş n n hem kend s n n zaman ç nde değ şmezl ğ n ve sürekl l ğ n algılaması hem de
başkalarının kend s n n değ şmezl k ve sürekl l ğ n kabul ett ğ n algılamasıdır (s. 23, Er kson, 1959). Sosyal
b r çevrede yaşayan ve yaşamının öncek devreler nde güven-güvens zl k, özerkl k-utanç/kuşku, n s yat f-
suçluluk; becer kl l k-aşağılık duygusu konularında odaklanan aşamalardan geçen genc n ergenl ktek odağı
k ml k oluşturmaktır (veya oluşturamama- k ml k karmaşası). Ergenl kte k ml k konusunda başarılı olan genç,
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 148/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

c nsel, f z ksel, pol t k, d n görüş ve l şk ler açılarından nasıl b r nsan olduğuna karar ver r. Ergenl kte
oluşturulan k ml ğ n tohumları daha öncek aşamalarda ek l r. K ş sel k ml ğ n altyapısı lk yıllarda
tekeksenl l k veya erken kend n ayrıştırma (un polar ty-premature self d erent at on), 2-3 yaşlarda
ç eksenl l k veya ot zm (b polar ty-aut sm), oyun çağında (od pal dönem) oyun özdeşleşmes veya hayal
k ml k oluşturma (work dent f cat on-fantasy dent t es), lkokul çağında çalışma/ şle özdeşleşme veya peş n
sona erd rme (work dent f cat on- dent ty foreclosure) b ç mler nde vardır. Ergenl k önces nde ed n len
k ml k altyapısı ergenl ktek k ml k başarımını (identity achievement-identity di usion) etk ler. Ergenl kte
tutarlı ve b l nçl b r k ml ğe er ş l p er ş lmemes se b r sonrak devre olan genç yet şk nl kte k ml ğ n
dayanışma veya toplumsal tecr t (sol dar ty-soc al solat on) b ç m nde gel şmes n etk ler (Tablo 6.2).
Er kson’a göre, kend k ml ğ n ed nmey başaramamış b r nsanın yakın l şk lerde başarılı olma olasılığı
düşüktür. Bu sav sonradan tartışılıp eleşt r lm şt r (Kon, 1981).

Ergenl kten sonrak dönemlerden de söz eden Er kson, genç yet şk nl kte yakın b r l şk kurab lenler n
yakınlık, kuramayanların se yalıtılmışlık duygularını yaşayacağını söyler. Yakın l şk den anlaşılan genelde
karşı c nsle kalıcı b r l şk olmakla b rl kte, c nsel n tel ğ olmayan yakın l şk ler n de yakınlık duygusuna yol
açab leceğ söylenm şt r. Orta yaş olarak anlaşılan erg nl k dönem nde yaratıcılık söz konusudur. Yaratıcılık,
çocuk sah b olup onu yet şt rmek olab leceğ g b meslekte başarı veya yaratıcılık da olab l r. Yaşlılığın öneml
konusu se k ş n n geçm ş yaşamını gözden geç r p yaşadıklarında b r anlam bulab lmes d r. Yaşamını anlamlı,
amaçlı ve yararlı bulan k ş bütünlük ( ntegr ty) duygusuna ulaşıp huzur bulab l r. Anlamsız b r yaşam
sürdüğüne karar veren k ş se umutsuzluğa ve çöküntüye kapılab l r. Anlaşılacağı g b Er kson, yaşamın
doğumdan ölüme bütün evreler n kapsayan b r kuram gel şt rm şt r. Ancak, Er kson’un en fazla lg
uyandıran görüşler ergenl k dönem n n başlıca konusu olarak gördüğü k ml k başarımı kavramı olmuştur.

Er kson’un görüşler nden etk lenen Marc a (1966, 1967) Er kson’un kimlik başarımı ve kimlik karmaşası k ml k
b ç mler ne ek olarak morotoryum ve peşin sona erdirme k ml k b ç mler nden söz etm şt r. Er kson’dan
es nlenen Marc a, nsanın k ml ğ n bulmak ç n farklı seçenekler deney p farklı k ml kler konusunda
düşündüğü b r süreçten geçt ğ n , bu sürec n k ml k başarımı ç n gerekl olduğunu söylem şt r. Bu arayış
ç nde bulunan k ş n n k ml ğ ‘morotoryum’ b ç m nded r. Morotoryum b r süre sonra sona er p k ml ğe karar
ver lmezse kimlik karmaşası (identity di usion) olur. Örneğ n kırk yaşındak k ş , hâlâ heteroseksuel m lgbt +
üyes m m , d ndar mı ate st m , pol t k m apol t k m olsam d ye düşünüp b r gün öyle başka gün böyle
davranıyorsa (burada çıkarına göre yan değ şt renlerden söz ed lm yor) k ml k karmaşası ç nded r. Marc a’ya
göre d ğer olası k ml k b ç m peş n sona erd rmed r. Nasıl b r nsan olmak sted ğ n düşünmeden ana
babasının kend s ç n hazırladığı k ml ğ ben mseyen k ş bu türden b r k ml k sah b d r. Örneğ n, ana babası
onun şletme okuduktan sonra a le ş rket ne g r p ortaklarının kızıyla evlenmes n , toplumsal düzey ne uygun
olan spor ve boş zaman faal yetler ne katılmasını uygun bulmuştur; k ş de bu yaşam b ç m n sorgulamadan
kabul etm şt r. Farklı b r örnek de, çocuk yaşta evlend r l p anne ve eş olmaya zorlanan kızların durumudur.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 149/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Marc a, nsanların ne türden k ml ğe sah p olduklarını bel rlemek ç n b r yöntem gel şt rm şt r.


Yapılandırılmış mülakatlarda ver len yanıtların eğ t lm ş kodlayıcılarca değerlend r lmes nden oluşan bu
yöntemle katılımcıların hang k ml k aşamasında olduğu bel rlen r. Marc a’dan sonra Adams ve arkadaşları
(Adams, Benn on & Huh, 1989) Marc a’dan es nlenerek b r benlik kimliği konumu ölçeği (ego identity status)
gel şt rm şlerd r. Benl k k ml ğ n n b leşenler n deoloj ve k ş ler arası l şk ler olarak bel rlem şlerd r. Ayrıca
deoloj ve k ş ler arası l şk ler ç n beşer alt alan ve her alt alan ç n sek zer soru oluşturmuşlardır. İdeoloj n n
alt alanları ş/uğraş, d n, yaşam b ç m felsefes , pol t ka (occupat on, rel g on, ph losoph cal l fe style,
pol t cs), k ş ler arası l şk ler n alt alanları se c ns yet roller , arkadaşlık, boş zaman faal yetler , (karşı c nsle)
çıkma (sex roles, fr endsh p, recreat on, dat ng) olarak bel rleyen araştırmacılar her alt alan ç n sek z soru
oluşturmuşlardır. Bu araçla yürütülen geçerl k güven rl k çalışmaları, ergenl k süres nce benl k k ml kler n n
daha üst düzeylere doğru gel şt ğ n , ve bazı benl k türler n n bazı k ş l k özell kler yle (örneğ n peş n sona
erd rme ve otor ter k ş l k) beklenen türden l şk ler olduğunu gösterm şt r.

Benl ğ n değ ş k aşamalardan geçerek gel şt ğ n ve benl k gel ş m n n z h nsel ve ps koseksüel gel ş m ve
uyum sağlamadan (adjustment) farklı olduğunu savunan Loev nger de (Loev nger, 1966; Loev nger & Knoll,
1983) benl k gel ş m ne l şk n b r kuram gel şt rm ş ve benl k gel ş m evreler n bel rlemeye yarayan b r
yöntem önerm şt r. Loev nger’ n kuramı Er kson’un ps kososyal gel ş m ve Kohlberg’ n ahlak gel ş m yle lg l
kuramlarının zler n taşır, aynı zamanda Selman’ın (Adalbjarnardott r & Selman, 1989). (Selman, 1980) nsan
l şk ler yle lg l kavramların gel ş m ne l şk n görüşler n de çağrıştırır.

Loev nger (1966), Er kson’a benzer b ç mde her gel ş m aşamasında o aşamaya özgü z hn meşgul eden b r
düşünce, nsanlar arası l şk b ç m ve dürtü denet m yöntem olduğunu söyler. Sosyall k önces veya
s mb ot k (presoc al-symb ot c) olarak adlandırılan lk aşamada öneml olan düşünce benl k ve benl k
olmayan karşıtlığı (self versus nonself), l şk b ç m se ot st k veya s mb ot kt r. Bu aşamada dürtü kontrolü
yoktur. İk nc aşama dürtü egemenl ğ ndek ( mpulse r dden) dönemd r. Bu aşamanın başlıca konusu başta
c nsell k ve saldırganlık olmak üzere bedensel duygulardır, dürtü denet m m s lleme korkusuna dayanır,
l şk ler bağımlılık veya sömürü özell ğ n taşır, huysuzluk nöbetler (temper tantrum) görülür. Üçüncü aşama
çıkarcı (opportun st c) dönem olarak adlandırılmıştır. Bu dönem n öneml konusu çıkar sağlama ve
denet md r. İl şk lere sömürü, başkalarını kullanma, rekabet açılarından yaklaşılır, dürtü denet m önlem ve
yakalanma korkusu temell d r. Uyumlu (conform st) olarak adlandırılan dördüncü aşamada görünüş, sah p
olunan şeyler ve t bar öneml kaygılardır, l şk ler düzeysel ve karşılıklıdır, dürtü denet m kurallara uymak ve
utanç le sağlanır. V cdanlı (consc ent ous) olarak adlandırılan beş nc dönemde k ş duygular, başarılar,
k ş l k özell kler ve deallerle lg l d r, l şk ler der nl k ve sorumluluk çer r, dürtü denet m se çselleşt r lm ş
kural ve suçluluk duygusuyla sağlanır. Özerkl k (otonomy) olarak adlandırılan altıncı aşamada v cdanlı
dönem n lg alanlarına ek olarak rol kavramı oluşturma, gel ş m ve kend n gerçekleşt rme öneml konulardır.
Bu dönemde l şk lerde özerkl k önem kazanır, dürtü denet m çsel çatışmalarla başa çıkma b ç m nded r.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 150/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bütünleşm ş ( ntegrated) olarak adlandırılan son aşamada b r öncek dönem n öneml konularına ek olarak
k ml k de düşünceler meşgul eder. İnsan l şk ler nde özerkl ğe önem vermeye ek olarak k ml k de öneml b r
konu olur, dürtü denet m ç çatışmaları çözme ve elde ed lemeyenlerden vazgeçme b ç m nded r.

Tablo 6.2’de Er kson ve Loev nger’ n benl k gel ş m aşamaları b r arada ver lm şt r. Görüldüğü g b her k
modelde de her döneme özel ağırlıklı b r konu veya sorun vardır, dönemler h ç değ lse yaşamın lk çağlarında
Freud’un gel ş m dönemler n anımsatmaktadır. Ancak, burada anımsanması gereken nokta, Loev nger’e
göre geç yaştak nsanların da erken dönem benl k ve dürtü denet m yöntemler n n özell kler n
göstereb lecekler d r.

Tablo 6.2 Benl k Gel ş m Aşamaları (Er kson (1959, s. 120) ve

Loev nger’den (1966, s. 198) Uyarlama

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 151/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Loev nger, benl k gel ş m aşamalarını bel rlemek ç n katılımcılardan çeş tl konularda başlangıcı ver len
cümleler tamamlamalarını ster. Bu cümlelerden bazıları şunlardır: b r a le yet şt rmek.., ben.., y b r
anne/baba..., b r kadın/erkek kend s n ...zaman y h sseder, başkalarıyla b rl kte olmak..., başımı derde sokan
şey..., kend mle lg l hoşlandığım şeyler..., kadınlar/erkekler şanslıdır, çünkü..., nsanlar çares z
olduklarında..., annem ve ben..., sted ğ m elde edemezsem..., temel sorunum... (Loev nger, 1985).

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 152/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Araştırmalarda, katılımcıların yazdıkları cümleler eğ t lm ş k ş lerce değ ş k aşamalara kodlanır. Bu yöntemle


farklı katılımcı gruplarının zaman ç nde gel ş m göster p göstermed kler saptanab lm şt r (Loev nger, Cohn,
Redmore, Stre ch & Sargent, 1985).

Bölüm Özeti

Benl ğ n çer ğ kadar yapısı ve gel ş m de çalışma konusu olmuştur. Benlik karmaşıklığı (self complexity)
k ş n n yaşamının değ ş k alanlarıyla lg l benl kler n n b rb r ne benzey p benzememes yle lg l b r
kavramdır. L nv lle (1987), benl k karmaşıklığının yüksek olmasının stres le başa çıkma açısından yararlı
olduğunu savunur. Benl k karmaşıklığı yüksek olan b r k ş n n çeş tl yönler farklı özell klerden oluştuğundan
yaşamın b r alanındak olumsuzluk d ğer alanlarını daha az etk len r. Düşük karmaşıklıktak k ş ler se hem
olumlu hem olumsuz olaylardan yüksek karmaşıklıktak k ş lere kıyasla daha fazla etk len p çok mutlu veya
çok mutsuz olmaktadır.

Benl k yapısı konusundak d ğer b r çalışmada, benl k karmaşıklığının yanı sıra başka k yapısal özell k daha
ele alınmıştır. Bu yapısal özell klerden b r s göreceli önem (di erential importance) olarak adlandırılmıştır. Bu
kavram, benl ğ n farklı yönler n tanımlamakta kullanılan özell kler n olumlu-olumsuz ve öneml -önems z
boyutunda değerlend rmeler n n korelasyonu olarak tanımlanmıştır ve k ş n n olumlu özell kler n m
olumsuz özell kler n m daha fazla önemsed ğ n göster r.

Benl kle lg l d ğer b r yapısal özell k se bölmelere ayrılmışlık (compartmentalization) olarak tanımlanmıştır.
Bölmelere ayrılmış benl klerde bazı yönler yalnızca olumlu, d ğer yönler se yalnızca olumsuz özell klerle
tanımlanır ( y ben kötü ben g b ). Bölümlere ayrılmamış benl klerde se farklı yönler n hem olumlu hem
olumsuz çer kler olur. Benl kler bölümlere ayrılmış k ş ler, özell kle olumsuz yönler n önemsemed kler nde
olumsuz olaylardan daha az etk leneb l rler.

Benl k yapısına l şk n d ğer b r kavram se rol dengesidir (role balance). Olumlu rol denges olan b r nsan
benl ğ n n farklı yönler ne aynı derecede d kkat ver r ve önemser. Rol denges olan k ş yaşamının değ ş k
yönler n n b l nc nded r, yaşamının farklı yönler b rb r nden kopuk değ ld r, bütünlük arz eder.

Benl k gel ş m , yaşamın lk yıllarında çocuğun kend görünümünü tanıması ve görünümünün kalıcı olduğu
nancını gel şt rmes le başlar. Bu aşamada çocuk kend s n aynada tanır ve görünümündek değ ş kler
şaşkınlıkla karşılar.

Benl k kavramı gel ş m n n daha sonrak evreler n nceleyen Hart ve Fegley (1997), benl ğ n f z ksel,
davranışsal, toplumsal ve ps koloj k yönler n n benzer aşamalardan geçt ğ n öne sürmüşlerd r.

Freud, k ş l k ve benl k gel ş m n Ps koseksüel Gel ş m Kuramı’nda beş dönemde ele almaktadır. Freud’a göre
gel ş m dönemler ne özel karmaşalar çözümlenmed ğ nde ve döneme özgü temel ht yaçlar doyurulmadığı
takt rde benl k o döneme a t problemat ğe takılı kalacak ve çözemed ğ bu problem b l nçdışı b r b ç mde
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 153/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

tekrarlayacak ve üretecekt r. Freud’un ps koseksüel gel ş m dönemler : oral, anal, fall k, g z l ve latent dönem
olarak sıralanab l r.

Er kson’a göre benl k, k ş n n hem kend s n n zaman ç nde değ şmezl ğ n ve sürekl l ğ n algılaması hem de
başkalarının kend s n n değ şmezl k ve sürekl l ğ n kabul ett ğ n algılamasıdır. Er kson, yaşamın doğumdan
ölüme bütün evreler n kapsayan b r kuram gel şt rm şt r. Ancak, Er kson’un en fazla lg uyandıran görüşler
ergenl k dönem n n başlıca konusu olarak gördüğü k ml k başarımı kavramı olmuştur.

Loev nger (1966), Er kson’a benzer b ç mde her gel ş m aşamasında o aşamaya özgü z hn meşgul eden b r
düşünce, nsanlar arası l şk b ç m ve dürtü denet m yöntem olduğunu söyler.

Kaynakça
Adalbjarnardott r, S. & Selman, R. L (1989). How ch ldren propose to deal w th the cr t c sm of the r teachers and
classmates: developmental and styl st c var at ons. Ch ld Development, 60, 539-550.
Adams, G. R.; Benn on, L. & Huh, K. (1989) Object ve measure of ego dent ty status: a reference manual (2. ed).
Kon, I. S. (1981) Adolescent fr endsh ps; some unanswered quest ons for future research. S. Duck & R. G lmour
(Ed.) Personal Relat onsh ps 2: Develop ng Personal Relat onsh ps. 187-204. New York: Academ c Press.
L nv lle, P. W. (1987) Self complex ty as a cogn t ve bu er ag anst stress-related llness and depress on. Journal of
Personal ty and Soc al Psychology, 52, 663-676.
Loev nger, J. (1966) The mean ng and measurement of ego development. Amer can Psycholog st, 21, 196-206.
Loev nger, J. (1985) Rev s on of the sentence complet on test for ego development. Journal of Personal ty and
Soc al Psychology, 48, 420-427.
Loev nger, J., Cohn, L. D., Redmore, C. D., Stre ch, D. & Sargent, M. (1985) Ego development n college. Journal of
Personal ty and Soc al Psychology, 48, 947-962.
Marc a, J. E. (1966) Development and val dat on of ego- dent ty status. Journal of Personal ty and Soc al
Psychology, 3, 551-558.
Marc a, J. E. (1967) Ego dent ty status: a relat onsh p to change n self-esteem, “general maladjustment”, and
author tar ans m Journal of Personal ty, 35, 118-133.
Marks, S. R. & MacDerm d, S. M. (1996) Mult ple roles and the self: A theory of role balance. Journal of Marr age
and the Fam ly, 58, 417-432.
Oysterman, D. & Markus, H. R. (1990) Poss ble selves and del nquency. Journal of Personal ty and Soc al
Psychology, 59, 112-125.
Selman, R. L. (1980) The growth of nterpersonal understand ng: developmental and cl n cal analys s. London:
Academ c Press.
Showers, C. J., Abramson, L. Y., & Hogan, M. E. (1998) The dyam c self: How the content and structure of the self
change w th mood. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 75, 478-93.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 154/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. L nv lle’e göre k ş ler yaşamının değ ş k alanlarında b rb r ne benzer ya da b rb r nden farklı


benl kler kurab l rler. Bu modele göre b r s n n kend s n a les nde sevecen, fedakâr, duygusal;
arkadaş ortamında şakacı, neşel , düşüncel ; okulda, lg l , d kkatl ; şte hırslı, eğlencel , maceracı
tanımlıyor olması aşağıdak lerden hang s ne şaret etmekted r?

A) benl k karmaşasının düşük olmasına

B) benl k karmaşasının yüksek olmasına

C) benl k saygısının düşük olmasına

D) benl k saygısının yüksek olmasına

E) h çb r

2. L nv lle’e göre k ş ler yaşamının değ ş k alanlarında b rb r ne benzer ya da b rb r nden farklı


benl kler kurab l rler. Bu modele göre b r s n n kend s n a les nde fedakâr; arkadaş ortamında
cömert; okulda se sorumluluk sah b olarak tanımlıyor olması aşağıdak lerden hang s ne şaret
etmekted r?

A) benl k karmaşasının düşük olmasına

B) benl k karmaşasının yüksek olmasına

C) benl k saygısının düşük olmasına

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 155/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

D) benl k saygısının yüksek olmasına

E) h çb r

3. Freud’a göre haz bölges n n ağızda bulunduğu ve açlık ve güven g b temel ht yaçların
karşılanması üzer ne kurulu gel ş m dönem aşağıdak lerden hang s d r?

A) oral dönem

B) anal dönem

C) fall k dönem

D) g z l (latent) dönem

E) gen tal dönem

4. Freud’a göre bebeğ n kaslarını lk defa kontrol edeb ld ğ ve tuvalet eğ t m n n fazla sert
olması hal nde obses f kuralcı k ş l ğ n kend n göstereb leceğ gel ş m dönem aşağıdak lerden
hang s d r?

A) oral dönem

B) anal dönem

C) fall k dönem

D) g z l (latent) dönem

E) gen tal dönem

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 156/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

5. Freud’a göre çocuğun karşı c nsten ebeveyne duyduğu yakınlıktan dolayı hemc ns ebeveyn
tarafından cezalandırılacağı korkusuna kapıldığı ve Oed pus kompleks n n kend n gösterd ğ
gel ş m dönem aşağıdak lerden hang s d r?

A) oral dönem

B) anal dönem

C) fall k dönem

D) g z l (latent) dönem

E) gen tal dönem

6. Freud’a göre 6 -12 yaş arasında gerçekleşen, c nsell ğ ve dürtüler n kontrol etmey hatta
onları h ç yokmuş g b saklamayı öğrend ğ , kend s yle lg l sosyal roller anladığı ve uygulamayı
öğrend ğ gel ş m dönem aşağıdak lerden hang s d r?

A) oral dönem

B) anal dönem

C) fall k dönem

D) g z l (latent) dönem

E) e. gen tal dönem

CEVAP ANAHTARI

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 157/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

1. b 2. a 3. a 4. b 5. c 6. d

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 158/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

14. KENDİNİ ANLAMA, TANIMA, KENDİNE İLİŞKİN


BİLGİ İŞLEME

Giriş

İnsan kend s yle lg l b lg ler kend kend s n gözleme, davranışlarını yorumlayıp kend s yle lg l çıkarsama
yapma, başkalarının görüşler nden etk lenme, başkalarının davranışlarından kend s yle lg l çıkarsama
yapma, kend s n başkalarıyla kıyaslama yollarıyla ed n r. İnsanın bu yollarla kend s yle lg l b lg ed nmes
hem yaşla gel şen b l şsel süreçlerle, hem de k ş n n kend s yle lg l b rtakım güdüler yle kısıtlanab l r,
etk leneb l r, yönlend r leb l r. Üstel k, algı bölümünde görüldüğü g b , nsanlar kend davranışlarının
nedenler n her zaman doğru olarak algılayamazlar. Ayrıca, b l şsel süreçler her zaman b l nçl olmadığından,
k ş n n kend duygu ve düşünceler ne l şk n örtülü ve açık yöntemlerle ed n len b lg ler çel şeb l r (W lson &
Dunn, 2004).

14.1. Kendi Davranışlarına İlişkin Çıkarsamalar

Kend ve başkalarının davranışlarından kend ler yle lg l çıkarsamalar yapan k ş ler her zaman yansız
davranmazlar. İnsanların kend ler n olumlu ışıkta görmek, tutarlı b r nsan olarak görmek, gerçekç b ç mde
görmek, kend ler n gel şt rmek ve nasıl b r nsan olduklarından em n olmak g b zaman zaman b rb r yle
çel şen güdüler vardır. Duruma göre bu güdülerden b r veya d ğer baskın olab l r. İnsanların güdüler n n
benliği yüceltme motivasyonu (promotion) ve önlem alma motivasyonu (prevention) olmak üzere k gruba
ayrılab leceğ öne sürülmüştür (Leonardell , Lak n & Ark n, 2007). Benl ğ yüceltme mot vasyonu k ş ler n
kend ler n olumlu ışıkta görmek stemeler ne neden olur; yan nsanlar olumsuz b lg ler göz ve kulak ardı
ed p yanlışlamaya çalışab l rler. Önlem almaya yönelme se k ş n n nasıl b r nsan olduğundan em n olmak
stemes ne yol açar. Bu yönel m nsanın kend s yle lg l olumsuz gerçekler de araştırmasına neden olab l r.

Bazı durumlarda bazı güdüler nsanların kend ler n anlamamalarına ve eller ndek bütün b lg y
değerlend rmemeler ne neden olab l r. Kend ler n anlamamak amacıyla nsanlar bazı olayları b l nçl veya
b l nçs z, stençl veya stençs z olarak bastırıp unutab l rler (W lson & Dunn, 2004). Örneğ n, k ş utanç veya
suçluluk duyması gereken duygu veya davranışlarını bastırab l r, steyerek veya b l nçs zce unutab l r. İnsanın
nasıl b r nsan olduğuyla lg l düşünüp kafa yorması da b r anlamda geçm ş yen den oluşturmak ve
yapılandırmaktır. Başka b r dey şle herkes kend resm tar h n kend s n olumlu ışıkta ve/veya kend s n
görüşler yle tutarlı b r b ç mde göstermek amacıyla yazar.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 159/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bem (1964, 1972), nsanların kend davranışlarına l şk n çıkarsama yaparak kend ler n anlamalarıyla
başkalarını anlamalarının benzer süreçler olduğunu söyler. Bem’e göre nsanlar kend davranışlarını gözler,
bu davranışların kend ler dışındak etmenlerden kaynaklanıp kaynaklanamayacağını düşünür, eğer
davranışlarına neden olab lecek dış etmen yoksa davranışı k ş sel stek veya güdüler ne bağlarlar. Bem’e
göre, k ş kend s n n ve başkasının davranışını farklı yorumlayab l r, ancak bu farklılığın neden k ş n n
kend s yle lg l farklı b lg lere sah p olmasıdır. Bu b lg ler büyük olasılıkla k ş n n farklı zaman ve durumlara
l şk n sah p olduğu tutarlılık ve bel rg nl k b lg ler d r. K ş n n kend s n olumlu ışıkta görme steğ de yorum
farklılığı yaratab l r. Eldek b lg ler aynı olduğunda ve k ş n n kend s n kayırma steğ söz konusu
olmadığında, k ş kend s ve başkası le lg l aynı sonuçlara varacaktır. (İnsanların kend ler ne l şk n bel rl
yüklemeler yapmalarının yükleme terap s nde nasıl kullanıldığı “Sosyal çıkarsama ve yükleme” başlıklı
bölümde görülmüştü.)

Bem’ n görüşünü destekleyen b r çalışmada, k gruba ayrılan çocuklar b r deney ç n beklerken önler ne
res m malzemes konulmuş, b r gruba res m yaparlarsa ödül alacakları söylenm ş d ğer gruba se h çb r şey
söylenmem şt r (Lepper, Greene & N sbett, 1973). Res m yapmak genelde çocukların hoşuna g tt ğ nden
bütün çocuklar res m yapmışlardır. Deney sonunda ödül vaat ed len ve vaat ed lmeyen bütün çocuklara ödül
ver lm şt r. Başka b r gün aynı çocuklar res m malzemes olan odaya alınıp kend ler ne h çb r şey
söylenmed ğ nde, res m yapmak ç n ödül vaat ed lmeyen çocukların daha uzun süre res m yaptıkları
görülmüştür. Bu olguya fazladan gerekçelendirme etkisi (overjustification e ect) adı ver lm şt r. Bu sonuç,
Bem’ n görüşler doğrultusunda şöyle açıklanmıştır: Res m yapmak ç n ödül vaat ed len çocuklar res m
yapmalarının neden n n alacakları ödül olduğu kanısını gel şt rerek kend sted kler ve hoşlandıkları ç n
res m yaptıklarını düşünmem şler, res m yapmaktan hoşlandıklarını düşünmed kler ç n de ödül yokken
res m yapmamışlardır. Yan , çocuk, farkına varmadan, res m yapmaktan ne derecede hoşlandığını yabancı
b r s n n lg s n tahm n eder g b tahm n etm şt r. Bu arada deneydek çocukların kend res m meraklarıyla
lg l b r görüş gel şt rd kler n n b l nc nde olmaları gerekmez. Gene de davranışları deneysel koşuldan
etk leneb l r.

Bu araştırmanın beklent ve sonuçları Kelley’n n nd rme şeması le açıklanab l r. İnd rme şemasına göre ödül
ve stek k olası neden olarak görüldüğünde b r s n n varlığı ötek s n n düzey n n düşük olarak algılanmasına
neden olmaktadır. Yan , b r k ş herhang b r davranışı ödül almak veya cezadan kurtulmak ç n yapıyorsa,
ödül veya ceza ş n yapılması ç n yeterl neden olarak görülür ve bu davranışı açıklamak ç n k ş n n lg veya
steğ g b çsel b r neden aranmaz. Bu durumda sınıfı geçerse ödül alacağını b len çocuk okulu veya dersler
sevd ğ ç n çalıştığını düşünmez, ödül olmazsa çalışmayab l r. Bu nedenle ben çocuklara zaten yapmaları
gereken b r ş ç n ödül vaat ed lmes ne çok karşıyımdır. Bu durumda ödül rüşvet oluyor. Böyle yet şt r len
çocuklar sank ana babaları ç n çalışıyormuş g b davranıp kend ler ç n çalıştıklarını anlamıyor ve
çalışmıyorlar; yan rüşvets z ş yapmıyorlar.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 160/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Bem’ n görüşler n destekleyen d ğer lg nç araştırmalar da Schachter ve arkadaşları tarafından


yürütülmüştür (Schachter, 1964; Schacter & S nger, 1962). Bu araştırmaların en ünlüsünde, kend ler ne
f zyoloj k uyarılmayı artıran ep nefr n adlı b r madde ver len katılımcıların b r bölümü ep nefr n n etk ler
konusunda b lg lend r lm ş d ğer bölümü se b lg lend r lmem şt r. Bütün katılımcılar b r süre araştırmacının
şb rl kç s le b rl kte bulunmuş, şb rl kç ya araştırmacının k ş sel b lg soran sorularına kızmış, ya da
beklerken kend kend ne oyunlar cat ederek gülüp eğlenm şt r. Daha sonra, katılımcılardan çeş tl
duygularının düzeyler n bel rtmeler stenm şt r.

Araştırma sonuçları ep nefr n etk s konusunda b lg lend r lmeyen katılımcıların, kontrol koşulundak
ep nefr n ver lmeyen katılımcılara kıyasla, b rl kte oldukları şb rl kç n n davranışları doğrultusunda daha
fazla kızgınlık veya neşe bel rtt kler n ortaya koymuştur. Ep nefr n etk s konusunda b lg lend r lenler n
duygularında se şb rl kç davranışı doğrultusunda farklılık görülmem şt r. Bu sonuçlar şöyle açıklanmıştır.
Ep nefr n neden yle uyarılma ve heyecan duyan katılımcılar, eğer b lg lend r lm şlerse, bu heyecanlarının
neden n n aldıkları laç olduğunu düşündükler nden başka neden aramazlar. B lg lend r lmeyenler se
heyecanlarına neden arar ve bu neden n çevresel koşullarda olduğuna karar ver rler. İşb rl kç n n davranışları
da çevresel koşullara l şk n pucu ver r. Sonuç olarak, heyecanlarının neden n ya kızdıracak sorularda ya da
şb rl kç n n eğlend ren davranışlarında bularak kızdıklarını veya eğlend kler n düşünürler.

Schacter ve arkadaşları, nsanların açlık h ss ve yemeler n n de dış etkenlerden etk leneb leceğ n
gösterm şlerd r. B r d z araştırmayla, Havrada bulunan obezler n Yom K ppur’da (Yahud ler n bütün gün oruç
tuttukları gün) etra a yemeğ çağrıştıran nesneler olmadığından açlık h ssetmed kler n (Goldman, Ja a &
Schachter, 1968), saatle oynandığında nsanların saat n yemek saat n göstermes ne (10.00 veya 12.30) göre
acıktıklarını (Schachter & Gross, 1968) gösterm şlerd r. Bu arada obezler n acıkıp acıkmadıkları veya ne kadar
y yecekler konularında d ğer k ş lerden daha fazla dış etkenlerden etk lend kler , acıktıklarında tadı kötü
olan y yecekler pek yemey p y y yecekler daha fazla tükett kler de bulunmuştur. Sonuç olarak, Bem ve
Schacter’ n araştırmaları, nsanların kend ler yle lg l görüşler n , h ç değ lse b r ölçüde, davranışlarından
çıkarsama yaparak oluşturdukları savını desteklemekted r.

Başkalarının Davranış ve İfadeleri

İnsanlar başkalarının kend ler ne karşı davranışlarını zleyerek de kend ler ne l şk n görüş oluştururlar.
Örneğ n, kend s ne d kkatl olması söylenen b r çocuk d kkats z olduğunu, sır ver len b r k ş ağzının sıkı
olduğunu düşüneb l r. Ancak, nsan başkalarıyla etk leş m ç nde olduğundan onların davranışlarının
l şk den veya karşılarındak kşnn kşlk özell kler nden veya geç c duygusal durumundan
etk leneb leceğ n de hesaba katarak aldığı let ler her zaman olduğu g b kabullenmez. ‘Bayram değ l seyran
değ l, en ştem ben n ye öptü’ veya ‘hang dağda kurt öldü’ dey mler başkalarının b ze davranışları arkasında
görünürde açık olmayan nedenler aramayla lg l d r. İnsanlar l şk de oldukları k ş lerden kend ler yle lg l

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 161/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

görüş ve değerlend rmeler de alab l rler. Ancak, başkalarının sözel fadeler her zaman onların gerçek
düşünceler n yansıtmayab l r, çünkü nsanlar bazı durumlarda gerçek görüşler n açıklamaktan kaçınab l rler
(Felson, 1980). Ayrıca, nsanlar kend amaçları doğrultusunda k ş y yanıltab l rler. Örneğ n k ş den b r çıkar
umduklarında onun gözüne g rmek ç n onu öveb l rler, görüşler n destekleyeb l rler, davranışlarıyla
kend s nde olumlu özell kler n var olduğunu düşünmes ne yol açab l rler (onore etmek, yardım stemek, akıl
sormak g b ) (Jones, 1964).

Toplumsal Kıyaslama

İnsanların kend ler ne l şk n b lg ed nmeler n n d ğer b r yolu da toplumsal kıyaslamadır. Fest nger (1954),
toplumsal gerçekler n f z ksel gerçekler g b kes n ölçütler olmadığını bu nedenle nsanların kend
özell kler ne l şk n b lg ed nmeler n n en öneml yolunun kend ler n başkalarıyla kıyaslama olduğunu öne
sürmüştür. Bu görüşe göre nsanlar herhang b r konuda kend konumlarına kend ler n benzer k ş lerle
kıyaslayarak karar ver rler, çünkü k ş l k özell kler yle lg l açık b r ölçüt ve sınır yoktur. K ş n n boy ve k lo g b
f z ksel özell kler n n b le uzun-kısa, zayıf-ş şman olarak değerlend r lmes zaman ve çevreye göre değ ş r. K ş
kend s n n benzer k ş lerden y veya kötü olduğunu görerek kıyaslama boyutundak yer n bel rler. Örneğ n,
b r sınavda alınan sayısal not k ş ye kend b lg veya becer s konusunda her zaman yeterl b lg vermez, 100
üzer nden 70 herkes n başarısız olduğu b r sınav ç n y , herkes n tam puan aldığı b r sınav ç n kötü b r
nottur. Ayrıca, eğer k ş kend s n orta düzeyde b r öğrenc olarak görüyorsa görecel konumunu anlayab lmek
ç n kend s n sınıf b r nc s veya sonuncusu le değ l kend düzey nde b r k ş yle kıyaslar. Tab k sınıf
b r nc s nden kötü, sonuncusundan y olacaktır; bu k ş lerle kıyaslama yen b r b lg vermez.

Schacter’ın (1959) cefa dost arar (misery loves company) deneyler nde kend ler ne elektr k şoku ver leceğ
söylenen k ş ler yalnız beklemektense şok y yecek d ğer k ş lerle beklemey yeğlem şler, ancak şok
yemeyeceklerle b rl kte beklemektense yalnız kalmayı seçm şlerd r. Schacter, bu sonuçları şok yemey
bekleyen k ş ler n durumdan rahatsız olmaları ve bu rahatsızlık duygularının ne kadar olağan olduğunu
duygularını aynı durumdak başkalarının duygularıyla kıyaslayarak değerlend rmek stemeler yle
açıklamıştır.

K ş n n kend s n başkalarıyla kıyaslaması her zaman kend s ne l şk n b lg ed nmek amacıyla yapılmaz, k ş


kend s n olumlu ışıkta görmek sted ğ nde kend s n kend nden kötü durumdak lerle kıyaslar, durumunun
y leşt r lmes n talep edeceğ zaman veya kend s n güdüley p (argo tab rle gaz vermek) çaba göstermek
sted ğ nde kend s nden y durumdak lerle kıyaslayab l r. Yan toplumsal kıyaslama hem olumlu veya
olumsuz duygulara yol açab l r hem de k ş n n kend s n bell b r b ç mde tanıtması veya yönlend rmes
amacıyla kullanılab l r. K ş hal ne şükretmek ç n kend s n daha kötü durumdak lerle, maaşına zam stemek
veya çabalamaya güdülemek ç n daha y durumdak lerle kıyaslayab l r.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 162/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Tesser (1988), nsanların özell kle kend ler n yakınlarıyla kıyasladıklarında duygusal açıdan etk lend kler n
söylem şt r. İnsanın yakını b r konuda kend s nden y olduğunda ya yakınının başarısından gurur duyarak
kend s ne pay çıkaracak (k m n kardeş şamp yon oldu) (basking in glory: başkasının şanının tadını çıkarmak)
ya da yakınından kötü olduğu ç n kend s n olumsuz değerlend recekt r. Tesser’e göre, k ş n n yakınının
başarısı karşısında ne h ssedeceğ kıyaslama boyutunun kend benl ğ açısından öneml olup olmamasından
etk len r. Kıyaslama boyutu k ş n n benl ğ ç n öneml b r özell k se (şemat k özell k) k ş kend s n değers z
h sseder, boyut önems z se k ş yakınının başarısından kend ne pay çıkararak mutluluk ve gurur duyar. Yakını
bell b r konuda çok y olan b r k ş n n kend s n değers z h ssetmemes ç n yapab leceğ d ğer b r şey de
yakınının y olduğu özell ğ n kend s ç n öneml olmayıp kend s ç n başka b r özell ğ n öneml olduğuna
karar vermes d r. Örneğ n, ünlü b r s nema oyuncusunun kardeş kend s ç n mesleğ n değ l a le yaşamının
öneml olduğunu söyleyeb l r; güzel b r genç kızın daha az güzel olan kardeş de güzell ktense zekâyı
önemseyeb l r.

Tesser (1988), nsanların kend ler n olumlu ışıkta görme uğruna kend ler ç n öneml olan konularda
yakınlarından çok yabancılara yardım edecekler n , önems z konularda se yabancıya kıyasla yakınlarına
daha çok yardım edecekler n dd a etm ş ve çalışmalarıyla bu beklent ler n doğrulamıştır. Benzer b ç mde
kend s ç n öneml olan b r konuda yabancıdan yardım almak nsanı yakınından yardım almaktan daha az
rahatsız eder. (Tesser’ n bulgu ve görüşler ABD bağlamında düşünülmel d r, toplulukçu kültürlerde farklı
sonuçlar elde ed leb l r.)

14.2. Benlik Kalıcılığı ve Benlik Değişimi

Backman (1988), k ş n n hem kend benl k tanımını zaman ç nde tutarlı b r b ç mde sürdürmek hem de
benl k tanımını yaşam koşullarının gerekler ve kend s yle lg l ed nd ğ b lg ler doğrultusunda değ şt rmek
durumunda olduğunu savunur. Backman, nsanların benl kler n n bell b r öges ne l şk n üç tür b lg arasında
tutarlılık aradıklarından söz öder. Bu b lg ler (a) bu konudak kend görüşler , (ben zek y m) (b) o konuyla lg l
davranışlarına l şk n kend yorumları (sınıf b r nc s oldum) (veya çıkarsamaları), (c) başkalarının kend s yle
lg l algıları veya davranışlarına l şk n yorumlarıyla (başkaları zek d yor; akıl soruyor) lg l let lerd r.
Backman’a göre (a) le (c) arasındak benzerl k ima yoluyla uyumdur, (a) le (b) arasındak benzerl k se
onaylama yoluyla uyumdur. K ş n n kend görüşler n n tutarlılığını sağlamasının d ğer b r yolu se
kıyaslamadır. K ş kend s yle lg l görüşler nde tutarlılığı sağlama amacıyla etk leş m ç nde olduğu ve/veya
kend s n kıyasladığı k ş ler seçeb l r, duruma göre kend s n kıyasladığı k ş ler veya kıyaslama boyutunu
değ şt reb l r. (Örneğ n, ablası yer ne arkadaşıyla kıyaslar, şte başarı konusunda değ l de arkadaşlarca
sev lme konusunda kıyaslar.)

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 163/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

K ş kend s n bell b r b ç mde tanıtarak etk leş m ç nde bulunduğu k ş lerden kend görüşüne uygun bell
ger b ld r mler almayı amaçlayab l r. Örneğ n, kend s n n çek c olduğunu düşünen b r k ş görünümüne önem
ver r ve önem verd ğ n karşısındak ne h ssett rerek lt fattan hoşlandığını bell eder (ve genelde alır), genelde
lt fat eden k ş lerle b rl kte olur ve lt fat gerekt ren konuşmalar yapar (saçımı nasıl buluyorsun, sen n ç n
g y nd m vs), karşısındak ne ne kadar naz k olduğunu söyleyerek onun nezaket cabı lt fat etmes n sağlar
(altercasting: başkasına rol verme), kend s nden genç ve güzellerden uzak durur.

Başkaları b ze kend m z düşündüğümüzden farklı gördükler n ma ett kler nde kendimizi doğrulayıcı (self
a irmation) davranışlarda bulunarak benl k tutarlılığımızı korumaya çalışab l r z. Örneğ n, tembel olduğu
söylenen k ş daha çok çalışab l r, eleşt r hedef olan b r k ş eleşt r len konu dışındak b r alanda çaba
göster p özsaygısının azalmamasına çalışır. Yürütülen b r çalışmada yardımseverl k g b kend ler nce öneml
b r özell k açısından eleşt r len kadınların kend ler ç n önems z olan sürücülük konusunda daha dd alı
davrandıkları görülmüştür (Steele, 1988). K ş başkalarından kend s yle lg l benl k tanımına ters düşen
let ş m aldığında, davranışıyla karşısındak n n zlen m n değ şt rmeye çalışab l r. K ş l ğ ne l şk n kend
görüşünden farklı let ş m alan k ş eğer aks n göstermek olanağı varsa davranışıyla benl k algısıyla uyumlu
b r zlen m yaratmaya çalışır; böyle b r fırsat yoksa benl k algısında değ ş kl k olab l r (Swann & H ll, 1982). (O
ben becer ks z zanned yor, yapayım da görsün.) Özell kle, aldığı let ş m kend benl k algısından daha olumlu
se ve aks n n spatlanma olasılığı yoksa k ş , aldığı lt fat gerçekm ş g b davranab l r (Ungar, 1980).

İnsanlar her zaman kend benl k tanımlarına uygun davranmazlar. Hep m z n “ben bu ş nasıl yaptım, h ç
ben m yapab leceğ m b r davranış değ l” ded ğ m z davranışlarımız olmuştur. Genelde bu davranışlarımızı
unuturuz. D kkat m z kend davranışlarımıza çek ld ğ nde se kend benl k kavramımız ve değerler m zle
tutarlı davranışlarda bulunma eğ l m m z artar. Bu türden durumlar kendi farkındalığımızı artıran durumlardır
(Duval, Duval & Mul l s, 1992; Duval & W cklund, 1972). Benl k farkındalığını artırmak ç n araştırmalarda en
sık kullanılan yöntemlerden b r s k ş n n ayna karşısında davranışta bulunmasıdır. Ayna karşısında olan b r
k ş kend davranışlarını b r başkasının gözled ğ g b gözled ğ nden ayna karşısında olmayana kıyasla görgü
kurallarına ve k ş sel lkeler ne daha fazla uyar. Bazı nsanlar se kend ler ne genelde başkaları açısından
bakıp, başkalarına nasıl göründükler ve başkalarınca nasıl algılandıkları düşünceler yle davranırlar (bu
düşüncen n b l nçl olması gerekmez). Bu k ş ler n kamusal benlik bilinçleri yüksekt r. Böyle k ş ler
başkalarıyla ters düşmemek ç n kend görüşler ne sansür uygularlar. Öznel benlik bilinçleri yüksek olanlar se
kend ler n rdelerler, kend çler nde tutarlı olmak sterler ve davranışlarını başkalarına göre daha az
ayarlarlar.

Değ şen yaşam şartları ve toplumsal çevreler de nsanların kend ler ne l şk n görüşler n n değ şmes ne neden
olab l r. Örneğ n, büyüyen çocuk, korumacı a le çevres nden daha acımasız ve rekabetç yatılı okul ortamında
yaşamak zorunda kalab l r; varlıklı kocanın güzel nazen n eş kocasını ve parasını y t r rse başının çares ne

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 164/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

bakıp güçlü olmak gereğ n duyab l r. İnsan kend s ç n öneml b r k ş n n görüşü kend görüşüyle çel şt ğ nde
de kend s n veya davranışını değ şt rme gereğ duyab l r. Ayrıca, k ş beğenmed ğ b r yönünü kabul etmek
yer ne değ şt rme yoluna g deb l r. Günümüzde yaygın olan estet k amel yatların b r neden nsanların
görünümler ndek yaşlanma sonucu oluşan değ ş kl klere d renmeler (kalıcılık çabaları), d ğer se oldukları
g b değ l de olmak sted kler g b görünmek (değ ş m steğ ) stemeler d r.

Özetle, nsanların benl k tanımları genelde tutarlılık gösterse de zaman ç nde yaşam koşulları ve toplumsal
çevreler ndek değ ş kl klerle veya dealler ne benzemek g b güdüler n etk s yle b l nçl çabalarla değ şeb l r.
Yen benl k tanımı, özell kle toplumsal çevre tarafından desteklend ğ nde, kalıcı olab l r (Swann, 1987). Benl k
tanımı toplumsal çevre ç nde oluştuğundan b r anlamda k ş çevreyle sürekl alış-ver ş ç nded r. Hem
çevreden etk len r, hem de çevren n kend s yle lg l algısını değ şt rmeye çalışır. Çevren n algısını
değ şt remezse çevrey değ şt rmey deneyeb l r. Bu arada, k ş n n farklı çevrelerden kend s yle lg l farklı
let ler alab leceğ de unutulmamalıdır.

Bölüm Özeti

İnsan kend s yle lg l b lg ler kend kend s n gözleme, davranışlarını yorumlayıp kend s yle lg l çıkarsama
yapma, başkalarının görüşler nden etk lenme, başkalarının davranışlarından kend s yle lg l çıkarsama
yapma, kend s n başkalarıyla kıyaslama yollarıyla ed n r. İnsanın bu yollarla kend s yle lg l b lg ed nmes
hem yaşla gel şen b l şsel süreçlerle, hem de k ş n n kend s yle lg l b rtakım güdüler yle kısıtlanab l r,
etk leneb l r, yönlend r leb l r.

Kend ve başkalarının davranışlarından kend ler yle lg l çıkarsamalar yapan k ş ler her zaman yansız
davranmazlar. İnsanların kend ler n olumlu ışıkta görmek, tutarlı b r nsan olarak görmek, gerçekç b ç mde
görmek, kend ler n gel şt rmek ve nasıl b r nsan olduklarından em n olmak g b zaman zaman b rb r yle
çel şen güdüler vardır. Bazı durumlarda bazı güdüler nsanların kend ler n anlamamalarına ve eller ndek
bütün b lg y değerlend rmemeler ne neden olab l r. Kend ler n anlamamak amacıyla nsanlar bazı olayları
b l nçl veya b l nçs z, stençl veya stençs z olarak bastırıp unutab l rler.

Bem’e göre nsanlar kend davranışlarını gözler, bu davranışların kend ler dışındak etmenlerden
kaynaklanıp kaynaklanamayacağını düşünür, eğer davranışlarına neden olab lecek dış etmen yoksa
davranışı k ş sel stek veya güdüler ne bağlarlar. Yukarıda anlatılan deneyde res m yapmak ç n ödül vaat
ed lmeyen çocukların daha uzun süre res m yaptıkları görülmüştür. Bu olguya fazladan gerekçelendirme
etkisi (overjustification e ect) adı ver lm şt r. Res m yapmak ç n ödül vaat ed len çocuklar res m yapmalarının
neden n n alacakları ödül olduğu kanısını gel şt rerek kend sted kler ve hoşlandıkları ç n res m yaptıklarını
düşünmem şler, res m yapmaktan hoşlandıklarını düşünmed kler ç n de ödül yokken res m yapmamışlardır.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 165/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

İnsanlar başkalarının kend ler ne karşı davranışlarını zleyerek de kend ler ne l şk n görüş oluştururlar.
Ancak, başkalarının sözel fadeler her zaman onların gerçek düşünceler n yansıtmayab l r, çünkü nsanlar
bazı durumlarda gerçek görüşler n açıklamaktan kaçınab l rler.

İnsanların kend ler ne l şk n b lg ed nmeler n n d ğer b r yolu da toplumsal kıyaslamadır. Fest nger (1954),
toplumsal gerçekler n f z ksel gerçekler g b kes n ölçütler olmadığını bu nedenle nsanların kend
özell kler ne l şk n b lg ed nmeler n n en öneml yolunun kend ler n başkalarıyla kıyaslama olduğunu öne
sürmüştür.

K ş n n kend s n başkalarıyla kıyaslaması her zaman kend s ne l şk n b lg ed nmek amacıyla yapılmaz, k ş


kend s n olumlu ışıkta görmek sted ğ nde kend s n kend nden kötü durumdak lerle kıyaslar, durumunun
y leşt r lmes n talep edeceğ zaman veya kend s n güdüley p (argo tab rle gaz vermek) çaba göstermek
sted ğ nde kend s nden y durumdak lerle kıyaslayab l r.

Tesser (1988), nsanların kend ler n olumlu ışıkta görme uğruna kend ler ç n öneml olan konularda
yakınlarından çok yabancılara yardım edecekler n , önems z konularda se yabancıya kıyasla yakınlarına
daha çok yardım edecekler n dd a etm ş ve çalışmalarıyla bu beklent ler n doğrulamıştır.

Backman (1988), k ş n n hem kend benl k tanımını zaman ç nde tutarlı b r b ç mde sürdürmek hem de
benl k tanımını yaşam koşullarının gerekler ve kend s yle lg l ed nd ğ b lg ler doğrultusunda değ şt rmek
durumunda olduğunu savunur.

İnsanlar her zaman kend benl k tanımlarına uygun davranmazlar. D kkat m z kend davranışlarımıza
çek ld ğ nde se kend benl k kavramımız ve değerler m zle tutarlı davranışlarda bulunma eğ l m m z artar. Bu
türden durumlar kendi farkındalığımızı artıran durumlardır. Bazı nsanlar kend ler ne genelde başkaları
açısından bakıp, başkalarına nasıl göründükler ve başkalarınca nasıl algılandıkları düşünceler yle
davranırlar. Bu k ş ler n kamusal benlik bilinçleri yüksekt r. Öznel benlik bilinçleri yüksek olanlar se kend ler n
rdelerler, kend çler nde tutarlı olmak sterler ve davranışlarını başkalarına göre daha az ayarlarlar.

Kaynakça
Bem, D. J. (1967) Self –percept on: an alternat ve explanat on of cogn t ve d ssonance phenomena. Psycholog cal
Rev ew, 74, 183-200.
Bem, D. J. (1972) Self percept on theory. L. Berkow tz (Ed.) Advances n Exper mental Soc al Psychology, 6, (1-62)
New York: Academ c Press.
Duval, T. S., Duval, V.H. & Mul l s, J. P. (1992) The e ects of self-focus, d screpancy between self and standart and
outcome expectancy favorab l ty on the tendency to match self to standart or to w thdraw. Journal of Personal ty
and Soc al Psychology, 62, 340-348.
Duval, T. S. & W cklund, R. (1972) Self Awareness Theory. New York: Academ c press.
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 166/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Felson, R. B. (1980) Commun cat on barr ers and the reflected appra sal process. Soc al Psychology Quarterly, 43,
223-233.
Fest nger, L. (1954) A theory of soc al compar son processes. Human Relat ons, 7, 117-140.
Goldman, R., Ja a, M. & Schachter, S. (1968) Yom K ppur A r France dorm tory food and eat ng behav or of obese
and normal persons. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 10, 117-123.
Jones, E. E. (1964) Ingrat at on: A soc al psycholog cal analys s. New York: Appleton-Century-Cro s.
Leonardell , G. J., Lak n, J. L. & Ark n, R. M. (2007) A regulatory focus model of self evaluat on Journal of
Exper mental Soc al Psychology, 43, 1002-1009.
Lepper, M. R., Greene, D. & N sbett, R. E. (1973) Underm n ng ch ldren’s ntr ns c nterest w th extr ns c reward: A
test of the “overjust f cat on” hypothes s. Journal of Personal ty and Soc al Psychology, 28, 129-137.
Schachter, S. (1964) The nteract on of cogn t ve and phys olog cal determ nants of emot onal state. L. Berkow tz
(Ed.) Advances n Exper mental Soc al Psychology, 1, 49-80. New York: Academ c Press.
Schachter, S. & Gross, L. P. (1968) Man pulated t me and eat ng behav or, Journal of Personal ty and Soc al
Psychology, 10, 98-106.
Schachter, S. & S nger, J. (1962) Cogn t ve, soc al, and phys olog cal determ nants of the emot onal state.
Pscyholog cal Rev ew, 69, 379-399.
Steele, C. M. (1988) The psychology of self a rmat on: susta n ng the ntegr ty of the self. In L. Berkow tz (Ed.)
Advances n exper mental soc al psychology, 21, 261-302. New York: Academ c Press.
Swann, W. B. (1987) Ident ty megot at on: where two roads meet. Journal of Personal ty and Soc al Psychology,
53, 1038-1054.
Tesser, A. (1988) Toward a self evaluat on ma ntenance model of soc al behav or. L. Berkow tz (Ed.) Advances n
Exper mental Soc al Psychology, 21, 181-227. New York: Academ c Press.
Ungar, S. (1980) The e ects of the certa nty of self-percept ons on self-presentat on behav ors: A test of the
strength of self-enhancement mot ves. Soc al Psychology Quarterly, 43, 165-172.
W lson, T. D. & Dunn, E. W. (2004) Self knowledge: Its l m ts, value and potent al for mprovement. Annual Rev ew
of Psychology, 55, 493-518.

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 167/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

Ünite Soruları

1. B r s n n kend benl ğ ne l şk n çıkarsama yaparken kend s yle lg l olumsuz b lg ler göz ardı
etmes veya yanlışlamaya çalışması hang güdüyle alakalıdır?

A) benl ğ değerlend rme mot vasyonu

B) benl ğ yüceltme mot vasyonu

C) önlem alma mot vasyonu

D) benl ğ değers zleşt rme mot vasyonu

E) h çb r

2. Bem’e göre nsanlar kend davranışlarını gözler, bu davranışların kend ler dışındak
etmenlerden kaynaklanıp kaynaklanamayacağını düşünürler. Eğer davranışlarına neden
olab lecek dış etmen yoksa davranışı aşağıdak lerden hang s ne bağladıkları söyleneb l r?

A) duruma

B) d ğer nsanların davranışlarına

C) k ş sel stek ve güdüler ne

D) a leler n n yet şt rme b ç m ne

E) h çb r
https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 168/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

3. B r deneyde çocuklar res m malzemes olan odaya alınmış ve çocukların b r kısmına res m
yaptıkları takt rde b r ödül alacakları söylen rken d ğer kısmına h çb r şey söylenmem şt r.
Aşağıdak lerden hang s bu deney n sonuçlarındandır?

A) Ödül alacakları söylenen grup d ğer gruba göre daha uzun süre res m yapmıştır.

B) Ödül alacakları söylenen grupla h çb r şey söylenmeyen grup eş t sürelerde res m


yapmışlardır.

C) H çb r şey söylenmeyen grup ödül alacakları söylenen gruba göre daha uzun süre res m
yapmıştır.

D) H çb r şey söylenmeyen grup res m yapmamıştır.

E) Ödül alacakları söylenen grup res m yapmamıştır.

4. K ş n n benzer k ş lerden daha y veya kötü olduğunu ölçerek kend ne da r b lg ed nmes


aşağıdak lerden hang kavram le fade ed l r?

A) fazladan gerekçelend rme

B) başkalarının kend ler ne karşı davranışlarının zlenmes

C) toplumsal kıyaslama

D) ma yoluyla uyum

E) onaylama yoluyla uyum

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 169/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

5. Başkalarından kend s yle lg l benl k tanımına ters düşen let ş m alan b r s n n, davranışıyla
karşısındak n n zlen m n değ şt rmeye çalışmasını aşağıdak lerden hang kavram fade eder?

A) fazladan gerekçelend rme

B) kend n yüceltme

C) toplumsal kıyaslama

D) kend n doğrulama

E) kend l k farkındalığını artırma

6. Kend ler ne genelde başkaları açısından bakıp, başkalarına nasıl göründükler ve başkalarınca
nasıl algılandıkları düşünceler yle davranan nsanlar ç n aşağıdak lerden hang s söyleneb l r?

A) öznel (ayrık) benl kler yüksekt r

B) kamusal ( l şk sel) benl kler yüksekt r

C) kend l k farkındalıkları yüksekt r

D) kend n doğrulama mot vasyonları düşüktür

E) h çb r s

CEVAP ANAHTARI

1. b 2. c 3. c 4. c 5. d 6. b

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 170/171
11/18/2020 Sosyal Psikolojiye Giriş I

https://cdn-acikogretim.istanbul.edu.tr/auzefcontent/20_21_Guz/sosyal_psikolojiye_giris_1/1/index.html 171/171

You might also like