You are on page 1of 4

GÖKALP, Ziya

s. 34 ·35; U. Heyd, Foundations of Turkish Na· şımı (cemaat-cemiyet, organik-mekanik, niyetin unsurları ise kültürün gelişimine
tionalism, London 1950, s. 155; ae.: Ziya Gö· dinamik-statik gibi) bu kavramlarda ko- imkan vermediğinde değiştirilecektir.
kalp: Türk Milliyetçiliğinin Temelleri (tre. Ce- rumuş ve bunları oldukça şuurlu bir bi-
mil Meriç), istanbul 1980, s. 125· 126; Niyazi Ziya Gökalp'in bu farklılaşmadan, Gas-
çimde kullanmıştır. ton Richard'ın yazıları vasıtasıyla Tön-
Berkes, Turkish Nationalism and Western Ci·
vilization, London 1959, s. 113·123, 171 · 183 ; Gökalpçi düşüncenin esaslarını oluş­ nies'den haberdar olmuş veya bunu 1.
D. Mc. Clelland, "National Character and Eeo- turan. bu düşüncenin sosyolojik açıkla­ Dünya Savaşı döneminde Türkiye'ye ge-
nomic Growth in Turkey and Iran", Commu· masını yapabilmek için incelenmesi gere- len Alman profesörlerinden öğrenmiş
nications and Political Development (ed. L.
ken başlıca kavramlar şunlardır: 1. Hars olması muhtemeldir (Anar, s. 79; Fındı­
W. Paye). Princeton 1963, s. 152·161; Ziya
Gökalp Külliyatı ·ll: Limn i ve Malta Mektupla· ve Medeniyet. Spencer ve Durkheim gibi koğlu, Sosyalistler XII, s. 17). Ayrıca Gid-
rı (haz. Fevziye Abdullah Tansel), Ankara 1965, pek çok sosyal bilimcinin kabul ettiği ve dens Revue philosophique'de Durk-
s. 73; E. Durkheim, The Rules of Socio/ogical içtimal değişmenin etkenlerinden olan heim'in Tönnies'den haberdar olduğu­
Method (tre. S. A. Solovay - J. H. Mueller), New nüfus yoğunluğu ve iş bölümünün geli- nu da açıklar (Durkheim, Selected Wri·
York 1966; İlhan Başgöz- H. E. Wilson, Edu· şimi, Durkheimci ifade ile mekanik top- tings, s. 146-147). Esasen bu yaklaşım.
cational Problems in Turkey 1920·1940, Bloo·
mington 1968, s. 25; Nurettin Şazi Kösemihal,
lumdan organik topluma geçiş toplum- Graham Sumner'ın meşhur örf ve adet-
Durkheim Sosyolojisi, istanbul 1971, s. 30· sal evrimin oluşum çizgisini belirler. Gö- ler analizinde de yer almaktadır (Anar,
55; Suat Anar, The Social' and Philosophical kalp de Durkheim'in bu görüşünü be- s. 77).
Foundations of Modern Turkish Education: nimsemiş, ancak medeniyetin maddi Gökalpçi düşüncede kültür- medeni-
The fmpact of Ziya Gökalp's Teaching on Phi- hars (kültür) ağırlıklı değiştirme gücü yet ikilemiyle ilgili tesbitler Uriel Heyd
losophy of Education (doktora tezi, 1976). Uni·
karşısında kültürün silinmesi korkusu ve Erol Güngör tarafından suni olduğu
versity of Maıyland, s. Xl, 66 · 68, 75· 77, 188 ·
192, 193-195, 200 ; Orhan Türkdoğan, Ziya onu kültür ve medeniyeti farklılaştırma gerekçesiyle eleştirilmiştir. Nitekim Gö-
Gökalp Sosyo/ojisinde Bazı Kavramların De· çabasına götürmüş (Heyd, s. 44 -47), böy- kalp kültür ve medeniyetin muhtevası­
ğerlendirilmesi, istanbul 1978; Hikmet Yıldı ­ lece bu iki kavram Gökalpçi düşüncenin nı tartışırken dil, din. hukuk. ahlak gi-
rım Celkan, Ziya Gökalp'in Eğitim Sosyolojisi, iki önemli dayanak noktasını teşkil et- bi kavramları bazan kültürün, bazan da
istanbul 1989; Halil inalcık, "Sosyal Değişme, miştir. medeniyetin konusu olarak ele almıştır.
Gökalp've Toynbee", TK, 111/31 (1965), s. 422;
Necati Akder, "Dil ve Kültür Şuuru", a.e., IX/ Kültür milletin din, ahlak. estetik, eko- Bu karmaşa belki de Gökalp'in, Türk top-
103 (1971), s. 574·576. Ci:! nomi. edebiyat. teknik gibi değerlerle lumunun çok hızlı değiştiği bir dönem-
ımı SuAT ANAR ilgili hayatının bir sentezidir (Makaleler de gerekli tahlil ve değerlendirmeleri
V, s. 30-31; Türkçülüğün Esasları, s. 25). yapabilmek için acele davranmak zorun-
Sosyolojisi. Osmanlı toplumunda de- Göka1p, milletierin kendilerine has de- da kalmasından kaynaklanmıştır. Şüp ­
ğişim eğilimini harekete geçiren faktör, ğerleri yanında diğer milletlerle ortak hesiz Heyd ve Niyazi Serkes'in düşün­
Batı'da olduğu gibi sanayileşmenin or- bulunan değerlere rastlamanın da müm- düğü gibi bu onun sistematiğinde de
taya çıkardığı meseleler değil , daha zi- kün olduğunu söyler. Medeniyet, millet- bazı eksikliklerin bulunabileceği ihtima-
yade merkezi yönetimden hoşnutsuzluk lerce ortak içtimal tanımların belli bir lini akla getirmektedir (Güngör, Türk Kül·
ve seçkinterin meşrutiyet talebi şeklin­ gelişim aşamasında paylaşılmasından türü ve Milliyetçilik, s. 54-56).
de iki noktada toplanabilecek olan siya- oluşmaktadır. Şu halde medeniyet mil- Ziya Gökalp'in kültür ve medeniyet
si- içtimal sebeplerdir. letlerarası karakter gösterir ve gerçek- ayı rımı aynızamanda mekanik ve orga-
Gökalp sosyolojisinin özellikle metot lik hükümlerinden meydana gelir. KOI- nik toplum tipleriyle de ilgilidir. Bu ayı­
açısından başlıca kaynağı olan Emile tür ise bir millete mahsus karakteristik rım günümüz sosyolojisinde de kulla-
Durkheim, "Sosyal olgu sosyal sonuçla- özellikler taşır. Nitekim Gökalp İngiliz. nılmaktadır (Türkdoğan, s. 25). Nitekim
rıyla ilişkisi açısından araştırılmalıdır" Fransız. Alman kültürlerinin her birinin Maclver. tıpkı Gökalp gibi kültürü me-
diyordu. Gökalp içtimal ve siyasi prob- bağımsız olduğuna. fakat bunların bir- deniyetin antitezi olarak kabul etmek-
lemleri tahlil ederken Durkheim'in bu likte Batı medeniyetini meydana getir- tedir. Medeniyet milletleri birbirine ben-
yöntemi yanında sosyolojinin felsefi te- diğine işaret eder ( Türkçülüğün Esas la· zer hale getirirken kültür belli bir bi-
mellerine de inme gereğini duymuş ; bu rı, s. 25-26). Bu kavramlarla ilgili önem- çimde farklılaştırmaktadır. Burada Gö-
da onu karmaşık sorunları incelerken li bir nokta da kültürün kendiliğinden kalp sosyolojiye dayanmayan pratik se-
bazan sosyolojinin yöntemi dışında tüm- (spontane) oluşmasına karşı lık medeni- beplerle hareket etmektedir (a.g.e., s. 24).
dengetim yöntemine başvurmaya, Kur'- yetin bilinçli, rasyonel bir çabanın ürü- Bu ise vatandaşlarının önce güçlü bir bi-
an'dan ve fıkıhtan örnekler kullanmaya nü olmasıdır (ae., s. 104). çimde kültürü benimsemesini, ardın­
götürmüştür. Esasen Gökalp, Durkheim- Böylece Gökalp, ilmi sosyoloji yönte- dan da Batı medeniyetine uyum sağla­
ci sosyolojiyi tanımadan önce pozitivizm mini kullanarak Türk kültürünü koru- masını istemesinden kaynaklanmakta-
ve idealizmi uzlaştırarak bir değerler ve yup geliştirmeye, Batı medeniyetiyle Türk dır. Çünkü Kroeber'de olduğu gibi ona
eylemler felsefesi geliştirmeye çalışmış, kültürü arasında diyalog kurmaya çalış­ göre de medeniyet kaynağını kültürde
hatta meselelerin tahlilinde bu felsefe- maktadır. Değiştirilmesi istenmeyen de- bulmaktadır. Bu açıdan her toplumun
den taydalanmış ve bu anlayışı sosyolo- ğerleri kültür, değiştirilmesi istenenleri önce yalnız kültürü vardır; medeniyet
jik idealizm olarak sunmuştur. de medeniyet kapsamında ele almakta, kültürün sonucudur. Gökalp bunu tarihi
Ziya Gökalp kavramları çok net ola- buradan hareketle Batı medeniyetiyle şartlardan faydalanarak da ortaya ko-
rak ortaya koymaya çalışmış, onları tah- bütünleşmenin stratejilerini ortaya koy- yar. Türkler kültürce zengin fakat me-
lil ederken dikkatli ve mekanik bir tu- maktadır. Çünkü kültürü oluşturan de- deniyetçe fakirdir. Onun bu görüşü tar-
tum takip etmiştir. Gökalp, Batı sosyo- ğerler milletierin öz malı olup bunların tışmaya açıktır. Ancak Gökalp kültüre
loji geleneğinde bulunan düalist yakla- değişmesi değil gelişmesi gerekir. Mede- bir denetim fonksiyonu yüklemekte, ya-

134
GÖKALP, Ziya

ni medeniyet unsurlarının iktibas edili- ra tesir eden esas şekillendirici güç olan rını şekillendirici bir rol oynamaktadır.
şinde kültürün kaosu önleyecek bir rol mefkürenin yapısı ve topluma etkileri Heyd'in ifadesiyle, insanların isteklerin-
aynaması gerektiğini düşünmektedir. gibi problemleri Durkheim sosyolojisin- den bağımsız ve toplumu birleştiren ka-
Kültür ve medeniyetin birleşen nok- den faydalanarak çözmeye çalışır (Heyd, rarlı güç içtimal şuur olup bu şuur top-

taları sosyal hayatın din, estetik, ahlak, s. 35- 36) Heyd, Gökalp'in ilk defa Türk lumda düşünme, duyma ve görevlerin
ekonomi, dil ve teknoloji alanları olup Yurdu 'ndaki yazılarında toplumun bir yerine getirilişinde bir ahenk sağlar (Ser-
bunlar kültür ve medeniyeti oluşturur. sosyal bunalım halinde uyanan bilinci- kes, Türkiye'de Çağdaş/aşma, s. 154)
Tıpkı Batı uygarlığının Alman, Fransız, ni mefküre anlayışıyla işlediğini söyler. 3. Seçkinlerin Dolaşımı Teorisi. Gökalp'in
ingiliz kültürlerinden meydana gelişi gibi Toplum burada kendi oluşumunu, kö- teori ve perspektifleri kültürü miiiTieşti­
her medeniyet içinde kendine has farklı kenini ve görevini bilinçli bir şekilde an- rir; çünkü kültür milll olma yeteneğini
kültürlere rastlamak mümkündür. lar. Bunalımlı dönemler mefkürenin ya- kazandırır. Gökalp toplumun millileşme ­
ratılış günleridir: milll felaketler kalp- sini ister; zira toplum milli kültürle ki-
Gökalpçi düşüncede kültür, bağımsız­
lığını sürdürmek için medeniyeti temsil leri birleştirerek ortak bir kalp vücuda şilik kazanacak ve güçlenecektir. Ancak

etmelidir. Eğer bir kültür çevresindeki getirir. Mefküre bu birleşmiş güçten do- medeniyet olmaksızın belli bir toplumun
ğar ve yeni kurumlar meydana getirir yükselmesi de mümkün değildir. Batı
medeniyeti temsile çalışınazsa medeni-
(Türkleşmek, İslam/aşmak, Muasırlaşmak, dünyası uygarlığı paylaşır: fakat her bi-
yet kültürü bozar (Berkes, s. 109). Hatta
kültür kaynağını medeniyetten almak- s. 63-67). Pozitivizm taraftarı olan Gö- rinin kendine özgü kültürü de vardır. Gö-
ta, medeniyet çok gelişince de kültür kalp mefküreyi metafizik dünyadan çı­ kalp milli varlığın milli kültüre bağlı ol-
bozulmaktadır. Yine Gökalpçi düşünce­
karamaz, ferdin zihninde oluşan ve fer- duğuna inanır. Bu bakımdan Tanzimat'-

de kültürleri kuwetli, fakat uygarlıkları din topluma kabul ettirdiğini ifade eden ta devlet yönetiminin Batı kültürünü al-
zayıf milletler uygarlık düzeyleri yüksek
teorileri de kabul edemezdi. Şu halde masının yanlışlığını vurgular.

milletleri yenmektedir (Güngör, Dünden bu sübjektiflikten kurtulmak için mef- Tönnies gibi Gökalp de kültür ve mef-
Bugünden: Tarih·Kültür·Milliyetçilik, s. kürenin varlığı ilmi olarak ortaya kon- kürenin kaynağını halkta bulur. Ona gö-
malı , böylece ilk ve temel Durkheimci
103) Şu halde bir milletin sağlam ola- re kültür seçkinlerin nezdinde bozulmuş ,
bilmesi için kültürle medeniyet arasın­ sosyolojik kural uygulanmalıydı. Buna potansiyelini yitirmiştir (Heyd, s. 48-50)
da denge kurulması gerekir. Gökalp da- göre değerlerin yakından incelenmesi Halbuki halk kültürün yaşayan müzesi-
ha sonraları Telif ve Tercüme Dairesi durumunda onlarda gizli ve yaptırırncı dir. Eğer toplumda seçkinler bozulmuş­
başkanlığı yaptığı dönemde bir taraf- bir güç olduğu görülür. Fakat ferdin üs- sa bunların tekrar milli kişilik kazanma-
tan Batı'nın temel kültür eserlerini Türk- tündeki realite aslında sosyal gerçeklik- sı ancak kültüre dönmeleriyle mümkün
çe'ye çevirmek, diğer taraftan da milll tir. Değerler toplum için sübjektif ka- olur. Toplumsal yabancılaşmayı önleme-
kültürü geliştirecek eserler yazdırmak rakter göstermekle birlikte bunlar fert- nin yolu da seçkinlerin halka gitmesi-
suretiyle inandıklarını hayata geçirme- lerce benimsenrnek suretiyle sosyal vic- dir. Seçkinler halktan kültürü almalı, bu
ye çalışmıştır. danı oluşturarak objektif nitelik kazan- arada kendileri de halka medeniyeti gö-
maktadır. Bu şekilde fertler milli kişi­ türmelidir. Halbuki Türk seçkinleri milli
Kültürün önemi milliyet ve millet kav-
ramıyla içten ilişkisindedir. Tarihi geliş­
likler halini alır, toplumu kendilerinden kültürden faydalanmadan yetiştirilmiş­
farklı bir realite olarak görürler. Yeni tir. Bu açığın kapatılması için seçkinler
me açısından bu oluşum kültür-millet
tipine doğrudur. Bir toplumun millet ol- hayat ve yeni değerler artık toplumun halkın arasında yaşamalı, onların atasö-

ması bağımsız bir kültüre sahip olması ­


ruhu olacaktır. Hikayeler, inançlar, ata- zü ve deyimlerini, olayları açıklayış ve
na bağlıdır. Kültürün gelişmesi toplum- sözleri ve estetikten ahlak ve ekonomi anlayış tarzını, mantığını kavrayarak ah-
anlayışına kadar bütün değerler milli laki ve dini duygularını paylaşmalıdırlar
da milleti oluşturan din, dil, ahlak, zevk
gibi değer yargılarının eğitim yoluyla mefküreyi teşkil edecektir. (Türkçülüğün Esasları [İng. tre. Robert De-
gerçekleşmesine bağlıdır. Bundan dola- Gökalp'e göre modern toplumda milli vereuxl, mütercimin önsözü, s. IX-Xl).
yı kişinin başka medeniyetlere hayran vicdan varlığını sürdürürken sosyal se- Gökalpçi demokrasi seçkincidir. Eğer
olmaması , önce eğitim ve sosyalleşme bepler toplumda yenilikler meydana ge- halk- seçkinler diyalogu kültür ve me-
yoluyla kendi kültürünü edinınesi gere- tirebilir. Bu değişmeler özellikle sosyal deniyetin bir diyalogu olarak gerçekleş­
kir. Gökalp din, ahlak, dil, teknik, este- yapı, sosyal yoğunluk, sosyal homojen- tirilirse seçkin- halk ilişkisi de sağlıklı
tik vb. elemanları bakımından kültür ve likle sosyal iş bölümünde kendini gös- bir düzene kavuşmuş olur. Çünkü seç-
medeniyet kavramlarının benzerliğini ve terir. Ziya Gökalp, sosyal olguların se- kinler içtimai hareketlilik esasına göre
aynılaşmasını tahlil ederek bunların sos- bebini yine sosyal olgulara bağladığı için başarı, yetenek ve çalışmaları nisbetin-
yal hayatın bütün safhalarını kapsadığı­ Durkhemci görüşü Marx'ın tarihi mad- de yükselirler; bu da açık ve demokra-
nı göstermektedir (Anar, s. 85). Böylece deciliğine tercih eder. Çünkü mefküre- tik toplumda gerçekleşir. Görüldüğü gi-
monist bir yaklaşımdan sentezci bir teo- nin anahtar terimleri sosyal morfoloji- bi burada tek şart aydınların milli olma-
riye yönelmektedir. de yatar. Durkheim gibi Gökalp de sos- sıdır.
z. Mefküre. Ziya Gökalp, "ideal" muka- yal olayları kolektif bilince indirger. 4. Gökalpçi Sosyal Değişme Teorisi. Sos-
bili olarak bizzat kendisinin türettiği Zümrenin içtimal vicdanında şuur ha- yal değişme sosyal konuların en vazge-
mefküre kelimesini daha dar ve özel lini almış olan inançlar sosyal çekicilik çilmezlerindendir. XIX. yüzyılda teoriler
anlamda "milli ülkü" karşılığında bir te- ve yaptırım gücü sayesinde insanları top- genellikle Batı uygarlığının gelişimiyle
rim olarak kullanmıştır. Gökalp, sosyal lumla bütünleştirir. Bu bakımdan örf ilgiliydi. Bu yaklaşımlar, sosyal sistem-
hayatı düzenleyen değerler ve inançla- düşünülen mefküreye benzer. Örf top- lerin özel karakteristiklerini veya meka-
rın neler olduğu sorusunu, bu hususla- lumun vicdanını ve aktüel davranışla- nik özelliklerini ilk hareket noktası ola-

135
GÖKALP, Ziya

rak kabui ettiler. Gökalpçi yaklaşım, zümreler dayanışmasına ulaşılır. Bu de- ğer bilimlerle onların
sadece toplumsal
Durkheimci sosyolojik idealizmin takip- ğişim "anomi" denilen kuralsızlık halini ilişkiler dolayısıylaönemli sebep ve so-
çisi olarak çoğulcu bir karakter taşır. doğurur; değişmelerin çok hızlı oluşu nuçları bakımından ilgilenmiştir. Top-
Gökalp değişime tesir eden faktörleri toplumda kaos meydana getirir. Gökalp lumsal olmayan bilgi ve varlığın da göz-
ele alırken sosyal, kültürel ve teknolo- ise tarih felsefesinde olduğu gibi sosyal den kaçınlmaması gerekliydi. "Bugün-
jik faktörlerin · nasıl farklı sosyal deği­ değişme teorisinde de iyimserdir. Orga- kü Felsefe" adlı makalesinde artık bu-
şimler oluşturduğunu, bunların başka nik toplumda iş bölümünün oluşturdu­ günün felsefesinin bilimle uyumlu hale
alanları nasılbir farklılıkla etkilediğini , ğu gruplardaki organik dayanışmanın getirilebileceğini, çünkü mantığa daya-
değişik faktörlerin ve tepkilerin kültür- yanında mekanik dayanışmanın da de- lı ol duğunu vurgulamıştır (Makaleler ll,
medeniyet diyalogunda nasıl birleştiğini vam ettiğini kabul eder. İlkel toplum- S. ı - 7).
tahlil eder (Türkdoğan, s. 11 -29) dan karmaşık topluma doğru ilerlerken Ziya Gökalp'in eksik noktalarından bi-
Gökalpçi düşüncenin iki ana kavra- klan veya kabilenin kaybolması milli duy- ri, herhangi bir konunun aniaşılmasına
mından biri olan medeniyet bilim ve tek- guların gelişimini sağlamıştır. Şüphesiz yarayacak ve onu aydınlatacak felsefi
noloji üzerine kurulmuştur. Kültürün bunda kültür unsurlarının
daha kolay kavramların tartışılmasından ziyade mev-
elemanları tabii, medeniyetin elemanla- etkileşim alanı yaratmasının, yani tek- cut şartlarla ilişkisi açısından sosyal bi-
rı sunidir. Şu halde kültür yaşama biçi- nolojik imkanların artmasının da etki- limlere fazla önem vermesidir (Heyd, s.
mi, medeniyet ise bunun görünümüdür. si olmuştur. Gökalp, kan bağının yerine 43). Fakat Gökalp, Türkler için zamanın
Gökalp'in medeniyet kavramı P. A. So- milli kültürü koyarak organik toplum- henüz başlı başına felsefe ile ilgilenme-
rokin'deki maddi kültüre, hars kavramı da bütünleşmeyi mümkün kılmaya, top- ye elverişli olmadığı bir dönemde sınır­
da manevi kültüre uygun düşer. Gökalp- lumsal değişmede anomiyi önlemenin lılığın ardındaki ütopyacı görüşlerin keş­
çi kültür-medeniyet farklılaşmasıyla So- yolunu göstermeye çalışmıştır. fedieisi olmaktan ziyade, sosyolog ola-
rokin'in modeli arasında paralellik var- Gökalpçi sosyal değişme evrimci ka- rak toplumun problemlerine çözüm üret-
dır. Bu durum, Gökalpçi sosyolojinin gü- rakter gösterir. Organik dayanışmanın meye çalışmıştır.
nümüz sosyoloji çerçevesi içinde de ye- bulunduğu toplumlarda değişme mil- Gökalp'in toplumsal analizleri yete-
rinin olduğunu göstermektedir. letleşme yönündedir. Gökalp, toplumsal rince ilmi derinlik ve objektiflik taşımaz.
.Sosyal değişme içtimal yapının farklı­ düzenleme ve kültürel iletişimin anami- O zaman zaman kendine rehber edin-
Iaştırılması olup bu da bir toplumun kül- nin önlenmesinde etkin olduğunu vur- diği ilkelerden uzaklaşmış, bazan süb-
türüyle ilgilidir. Sosyal değişme, toplum- gular ve çoğulcu nitelikli bir sosyoloji jektif kalırken bazan da fikirlerini bir
ların statüko dengesinin kaybolmasına düşüncesi oluşturmaya çalışır. dogma gibi ortaya atmıştır (a.g.e., s. ı ı 3-
ve bir aşamadan bir başka aşamaya doğ ­ 5. Gökalpçi Düşüncenin Epistemolojisi. 114) Normatif yasalaştırmanın sürekli- .
ru ilerlemesine sebep olur. W. F. Ogburn, Bazı farklılıklara rağmen Gökalp, Durk- liğini ve çarpıtıimış normatif toplumsal
maddi kültürdeki değişimin daha son- heim'in takipçisi olarak içtimal ve felse- temsil biçimini tartışmayan Gökalp, ya-
ra manevi kültürü değiştireceğini ifade fi alandaki kendi fikirlerinin epistemo- bancılaşma ile geçerlilik arasındaki iliş­
eder (Sociology, s. 819-829). Şu halde ön- loji açısından karşılaştığı problemlerle kiyi belirleyerek Marx'ın sınıf hakimiye-
celik maddi kültür alanındaki değişme­ de ilgilenmiştir (Anar, s. 113-120). Ona tine dayalı bir grup çıkarını düşünen gö-
dedir. Gökalp'e göre de toplumsal de- göre toplumsal bilinç, toplumsal temsil rüşünün aksine seçkinlerle halkın den-
ğişme önce maddi kültürde başlar ve edilme ve mefküreler toplumun dina- geleşme noktalarını göstermiştir.

kültür medeniyet için ön şart olur. mizmini oluşturur. La Capra 'nın işaret Gökalpçi düşüncenin toplumculuğa

Gökalpçi sosyal değişme , Durkheim'in ettiği gibi Durkheim, dinin sosyolojik inancı, inananların islam kardeşliği ve
toplum tipleri ayırı mından hareket eden açıklamasında din sosyolojisini bilgi prob- eşitlik geleneğine dayanır; onun inancı

mekanik toplum-organik toplum oluşu­ lemiyle irtibatlandırmış, toplumsal tem- buradan hareketle kendisini toplumsal
munda ve kültür-medeniyet etkileşimi­ sil ve bilinci tabiatı itibariyle dini temele dayanışmacılığın yollarını bulmaya gö-

ne doğru kendini gösterir. Gökalp, top- bağlamıştır (Emile Durkheim, Sociologist türür. Bu sebeple tıpkı Amerikan sosyo-
lumları basit ve karmaşık olarak ayınr­ and Philosopher, s. 265). Gökalp de ma- Iojisi gibi Gökalpçi sosyoloji de içtimal
ken ilkel toplumdan milli topluma doğ­ sallara, dini inançlara, ahlak ve mefkü- çatışmayı reddeder. Fakat günümüzde

ru oluşumun belirtilerini tesbit eder. reyi gerçekleştirecek kavrarnlara bazı ni- çatışma sosyolojisi toplumsal dinarniz-

Bunlardan ilkel veya basiti ifade eden telikler yükleyerek içtimal temsilin yarı min tesbitinde önemli ipuçları vermek-
birinci toplumda mekanik karakter ha- yarıya dini karakter gösterdiğini belirt- tedir.
kimdir. insanlar inanç, davranış, algıla­ mek suretiyle Durkheim'in görüşüne ka- Ziya Gökalp'in epistemolojiyi yorumu,
ma ve tepkide bulunma bakımından bir- tılır. kültürel tecrübenin ve onun anomi ile
birlerine oldukça benzerler. Burada ho- Gökalp bilgi probleminin pek çok yö- ilişkisinin yapısal açıklamasıdır. Epis-
mojen niteliklerin ağır bastığı bir top- nüyle ilgilenmiştir. Problem; bütün ol- temolojik analizin konusu bu anlamda,
lum tipi ortaya çıkmaktadır. Buna kar- gular için aynı determinizm ve monistik aşağı yukarı örnekler .ve kategorilerin
şılık nüfus artışı ve iş bölümünün ağır­ ilkenin uygulaması ile çözülemezdi. Durk- değişik birleşimlerinin kelime ve eylem-
lık kazandığı, bilgi ve becerinin ön pla- heim'in sosyoloji ile metafizik arasında lerde belirtilen anlamlarının açığa çıka­
na çıktığı organik toplumlarda Durkhe- ilişki kurmamasına ve epistemolojiyi rılmasını gerektirmektedir. Bu açıdan
im'in ifadesiyle artık iş bölümünün ürü- metafizikle desteklemesine karşılık Gö- epistemoloji kültür ve toplumla ilişki
nü olan yeni grupların dayanışması do- kalp toplumu bütünleştirmek amacıy­ içindedir. Bu ise toplumsaliaşma süre-
ğar; toplumun bütünsel dayanışma bi- la bilimsel bir titizlikle sosyal metafizik cinin epistemolojik incelenmesine de
çiminden gruplar dayanışmasına yani ve toplumsal felsefeye önem vermiş, di- özel bir önem yüklemektedir.

136
GÖKBiLGiN. M. Tayyip

BİBLİYOGRAFYA : öğrenimini Çarşamba'da yaptı; daha __ iyi bir hoca olan, yurt içinde ve yurt
Ziya Gökalp, Türkleşmek, isli'imlaşmalc, Mu- sonra bir süre medreseye devam etti dışında pek çok kongre ve sempozyu-
i'isırlaşmalc (İstanbul 1918; haz. İbrahim Kut- ve babasından hüsn-i hat dersleri aldı. ma katılan Gökbilgin aynı zamanda de-
lukl. Ankara 1976; a.mlf., Türlcçü/üğün Esas-
istiklal Savaşı sırasında ara verdiği tah- ğerli bir ilim adamıydı. ilmi faaliyetleri
ları (Ankara 13391. İstanbul 1976; a.e.: The
Principles of Turlcism (tre. Robert Devereuxl, silini Samsun, Erzurum ve Trabzon mual- arasında özellikle arşiv belgeleri üzerin-
Leiden 1968, mütercimin önsözü, s. IX- Xl; a.mlf .. lim mekteplerinde tamamlayarak 1929'- de yaptığı çalışmalar dikkati çeker. Da-
Malcaleler ll (haz. Süleyman Hayri Bolayl, An- da Aşkale köy okulunda meslek hayatı­ ha 1943'te Türk Tarih Kurumu üyesi ol-
kara 1982; a.e. V (haz Rıza Karda şi. Ankara na başladı. 1936'ya kadar Tercan ve Aş­ muştu. Osmanlı Devleti'nin kuruluşun­
1981; W. F. Ogburn - M. F. Nimkof. Sociology,
kale ile ispir'in Kan ve Salaçur köylerin - dan Türkiye Cumhuriyeti 'ne kadar uza-
Bostan 1940, s. 819-829; Osman Tolga. Ziya Gö-
lcalp ve iktisadi Fikirleri, İstanbul 1949; C. W. de ve Çarşamba'da öğretmenlik yaptık­ nan geniş bir tarih dilimi içinde çok çe-
Milis, The Power Elite, London 1956; F. M. Ke- tan sonra aynı yıl açılan Ankara Üniver- şitli dersler vermiş, kitap ve makaleler
es ing. Cu/tura/ Anthropology, New York 1958, sitesi Dil ve Tarih- Coğrafya Fakültesi yazmıştır. Tarihin yanı sıra arşivcilik, Os-
s. 454·455; Turkish Nationalism and Western Hungaroloji Bölümü'ne girdi. Yan disip- manlı diplamatiği ve kütüphanecilik de
Civilization (tre Niyazi Berkes], London 1959, s.
lin olarak da Tarih Bölümü'nün Yeni ve Gökbilgin'in meşgul olduğu alanlardı r.
104-109 (Ziya Gökalp'in bazı makalelerinin çevi-
risi ile birlikte incelemel: E. Durkheim, The Ru· Yakınçağlar dersleriyle Latince, Fransız­ Nitekim Osmanlı Müesseseleri ve Me-
/es of Sociological Method (tre S A. Solovay- ca ve Almanca derslerini takip etti. 1936- deniyeti Tarihi Kürsüsü'nün başına geç-
J. H. Mueller), New York 1966, s. lll; a.mlf.. Se/ec- 1939 yıllarında hacası Laszlo Rasonyi'- mesinden sonra Türkiye'de ilk defa pa-
ted Writings (haz. ve tre. A. Giddens), Cambrid- nin teşvikiyle yaz aylarında Macaristan'- leografya ve diplomatik dersi bu kürsü-
ge 1972, s. 146 -147; Ziyaettin Fa h ri Fındıkoğ­
da Keszthely ve Debrecen yaz üniversi- de okutulmaya başlanmıştır.
lu. Sosyalistler XII, İstanbul 1966, s. 17 ; a.mlf..
içtimaiyat Dersleri, İstanbul 1976, tür. yer.; telerine devam ederek sertifikalar aldı; Eserleri. 1. XV-XVI. Asırlarda Edirne
a.mlf., "Ziya Gökalp'ta Sosyalizm Telakki- Macar Milli Arşivi'nde staj yaptı. 1940'- ve Paşa Livdsı, Vakıflar-Mülkler-Mu­
si", TK, lll/36 (19651. s. 929; S. N. Eisenstadt, ta "Osmanlı Tarihi'nin Macarca Kaynak- kataalar (İstanbul ı 952) Bu eser, müel-
Comparative Perspectives on Social Change, ları" adlı teziyle fakülteden mezun oldu. lifin İslam Ansiklopedisi için "Edirne"
Bostan 1968, s. Xl; Doğan Avcıoğlu, Dün-Bu·
Aynı yıl istanbul Üniversitesi Edebiyat maddesini hazırlarken topladığı malze-
gün· Yarın· Türkiye'nin Düzeni, Ankara 1969,
s. 175; P. A. Sora kin. Society, Cu/tu re and Per· Fakültesi Türkiyat Enstitüsü 'nde açık rneye dayanır. Burada Başbakanlık Os-
sonality, New York 1969, s. 313; D. la Capra. bulunan tercüman yardımcılığı kadro- manlı Arşivi ve Ankara Tapu Kadastro
Emi/e Durlcheim, Sociologist and Phi/osopher, suna , 1942 Şubatında Tarih Bölümü'n- Genel Müdürlüğü Kuyud-ı Kadime Arşi­
lthaca 1972, s. 265, 272, 280; Terbiyenin Sos-
de asistanlığa getirildi. Yedek subaylık vi'nde bulunan tahrir defterleriyle mü-
yal ve Kültürel Temelleri (haz. Rıza Kardaşl,
istanbul 1973 (Ziya Gökalp'in makaleleriyle bir-
hizmetini yaptığı sırada Kasım 1942'de himme ve maliyeden müdewer defter-
likte inceleme) ; Niyazi Berkes. Türkiye'de Çağ­ Rumeli 'de Yürükler ve Tatarlar adlı ler kullanılmış, pek çok orijinal belgeye
daş/aşma, Ankara 1973, tür. yer.; Suat Anar, The tezle doçent oldu. Askerlik hizmetini ta- yer verilmiştir. Osmanlı Devleti'nin Bur-
Social and Philosophical Foundations of Mo- mamladıktan sonra 1 Mart 1943'te Ye- sa'dan sonraki merkezi olması ve istan-
dern Turkish Education: The lmpact of Ziya
ni ve Yakınçağlar Kürsüsü'nde doçent bul'un fethinin ardından ikinci merkez
Gölca/p's Teaching on Philosophy of Educa-
tion (doktora tezi, 1976), University of Maryland;
olarak göreve başladı. 1955'te profesör haline gelişi dolayısıyla seçkin bir yere
Orhan Türkdoğan. Ziya Gölealp Sosyo/ojisinde oldu ve Ortaçağ Kürsüsü'ne geçerek bu- sahip olan Edirne'nin başlangıçta Paşa
Bazı Kavramiann Değerlendirilmesi, istanbul rada Osmanlı Devleti'nin kuruluş devri sancağı iken sonradan merkezin Çir-
ı978; a.mlf .. "Ziya Gökalp'te Sosyal Değişme", derslerini verdi. 1961 'de yeni kurulan Os- men'e nakledilmiş olduğu konusuna da
Töre, IV, Ankara ı972, s. 16; U. Heyd, Ziya Gö·
manlı Müesseseleri ve Medeniyeti Tari- temas edilen kitapta Edirne şehrinin ge-
kalp: Türk Milliyetçiliğinin Temelleri (tre Cemi!
Meriç!. İstanbul 1980; Erol Güngör, Türk Kültürü
hi Kürsüsü'nün başına getirildi. 13 Tem- lişmesi, padişah hasları başta olmak üze-

ve Milliyetçililc, istanbul ı980 , s. 54-86; a.mlf., muz 1977'de emekli oluncayakadar bu re has, zeamet ve timarlarla mukataa,
Dünden Bugünden: Tarih-Kültür·Milliyetçililc, görevini sürdürdü. Zeki Velidi Togan'ın vakıf ve mülkler kronolojik sıraya göre
istanbul 1986, s. ı 03; Nihat Nirun, Sistematile emekliliğe ayrılmasından sonra Edebi- ele alınmıştır. 2. Rumeli 'de Yürükler,
Sosyo/oj i Açısından Ziya Gölcalp, İstanbul ı98ı;
yat Fakültesi bünyesindeki islam Tetkik- Tatarlar ve Evldd-ı FdUhdn (İstanbul
Hikmet Yıldırım Celkan, Ziya Gölealp 'in Eğitim
Sosyolojisi, istanbul ı989; Nureddin Şazi Kö-
leri Enstitüsü müdürü oldu ve kürsü baş­ ı 957) Doçentlik tezi olarak hazırlanıp

semihal, "Memleketimizde Tecrübi Sosyalo- kanlığının yanı sıra bu vazifeyi de yürüt- daha sonra bazı ilavelerle bastırılan bu
jinin Doğuşu ve Gelişmesi", Sosyoloji Deıgi­ tü. 2 Haziran 1981 'de vefatına kadar il- eser. Osmanlı Devleti'nin nüfus ve iskan
si, sy. 6, İstanbul 1950, s. 123-ı24; Necati Ak- mi çalışmalarına devam etti. politikası üzerindeki incelemelerin, ömer
der, "Dil ve Kültür Şuuru", TK, IX/ ı 03 ( 1971 ),
Lutfi Barkan'ın önemli çalışmalarına rağ­
s. 574-576; Rıza Kardaş, "Ziya Gökalp", iA, Xlll,
583-614. ~
men henüz araştırmaya muhtaç durum-
iııiiJıi SUAT ANAR da olması dolayısıyla kaleme alınmıştır.
Anadolu'daki yörükler hakkında daha
GÖKBİLGİN, M. Tayyip fazla inceleme yapıldığından Rumeli yö-
rüklerinin konu olarak seçildiği bu kitap-
(1907-1981)
ta yörüklerin menşei, Rumeli'ye geçişle­
Osmanlı tarihçisi.
L ri ve bu bölgedeki yörük grupları ayrı
ayrı incelenmiş; yörük teşkilatının dağıl­
Ordu'da doğdu.
Dedeleri, Samsun'un masını önlemek üzere XVII. yüzyılda bun-
Çarşamba kazasında kadılık ve müder- ların "evlad-ı fatihan" adı altında teşki­
rislik yaptıklarından yörede Hocazade- latlandırılmaları hususu ele alınarak ev-
ler diye anılan bir aileye mensuptur. Ba - M. Tayyip Iad-ı fatihan tahrirlerine yer verilmiştir.
bası Hacı Mehmed Emin Efendi'dir. ilk Gökbilgin 3. Milli Mücadele Başlarken (ı-ıı. An-

137

You might also like