Professional Documents
Culture Documents
KOJENERASYON SİSTEMLERİNİN
TARİHSEL GELİŞİMİ
İngiltere’de 1945 yılından itibaren gelişen bölge ısıtması özellikle son 25 yıllık dönem
içinde kojenerasyon sistemlerinin gelişmesi ile oldukça hızlı bir şekilde yaygınlaşmıştır.
Fransa’da bölge ısıtması ile ilgili ilk büyük tesis Paris’te yapılmıştır ve buharlı olan bu
sistem devamlı olarak gelişmekte olup, hem bileşik ısı–güç üreten merkezlerden hem de
yalnız buhar üreten çöp yakma merkezleri tarafından beslenmektedir.
Almanya’da ise bölge ısıtma uygulamaları 1930’lardan sonra kaynar suya ve özellikle
bileşik ısı – güç üretimine geçilmiştir. Merkezde ayrıca çöp yakan büyük kapasitedeki
buhar kazanları da bulunduğundan işletme rantabilitesi yüksek olmaktadır.
1
Kojenerasyonun Gerekliliği
Bugün Avrupa Birliliği enerji politikasının iki temel taşını, enerji pazarının
tümüyle serbest pazara dönüştürülmesi ve çevre koruma sorumluluğunda uluslararası
paylaşımın sağlanması oluşturmaktadır. Enerji pazarının serbest hale getirilmesi, enerji
arzında yüksek rekabet, fiyatlarda giderek yükselen şeffaflık, elektrik şebekelerinin çağdaş
gelişmişlik düzeyine ulaştırılması ve kojenerasyon uygulamalarına ağırlık verilmesi,
gelişmelerini de beraberinde getirmektedir. Gelişmiş enerji pazarının en önemli özelliği
endüstriyel ya da domestik tüketicilerin, kaliteli enerjiyi uygun fiyatla almalarına imkan
sağlayacak rekabet ortamını yaratmasıdır.
2
tüketim merkezlerine enerji hatlarıyla enerjinin nakli yerine, tüketim merkezlerine yakın
üreticilerin bir rekabet ortamı içinde (iki ya da üç üreticinin yarattığı enerji arzı ile)
üretimlerini arz edecekleri bir piyasanın oluşturulması yönüne gidilmelidir.
Desantralizasyon dediğimiz bu sistemin özeti tüketim merkezlerine yakın üretim
birimlerinin oluşturulmasıdır. İşte kojenerasyon, tüketim merkezlerinin yakınında
kurulmasıyla yüksek randımanıyla ve temiz enerji üretim teknolojisi ile, bu çağdaş
gelişmenin en güzel örneğini oluşturmaktadır.
Avrupa’da Kojenerasyon sistemleri daha çok, kışları uzun ve soğuk geçen Kuzey
Avrupa (Finlandiya, Danimarka ve Hollanda gibi) ülkelerde, şehirlerin bir merkezden
ısıtılmasıyla başlamıştır. Kojenerasyon teknolojisi, bu suretle bir yandan, konutların
ihtiyacı olan ısıyı üretirken diğer yandan da, yine konutların ve sanayi tesislerinin elektrik
ihtiyacını da sağlamıştır. Yani Avrupa’da ısı üretim amaçlı Kojenerasyon projeleri daha
önce başlamış ve daha çok yaygınlaşmıştır. Finlandiya, Hollanda ve Danimarka gibi Kuzey
Avrupa ülkelerinde konutların %60’ı merkezi ısıtma sistemi ile ısıtılmakta ve bu
sistemlerinde en az yarısında kojenerasyon sisteminin uygulanmakta olduğunu görüyoruz.
Bu gibi ülkelerde kojenerasyonla üretilen elektrik enerjisinin toplam elektrik tüketimindeki
payının %40’lara ulaştığını görmekteyiz. Ülkemizde bu rakamın, 1997 de %8, 2000 yılı
itibariyle %12 olduğunu görüyoruz, 2005 yılında %17 ve 2020 yılında %30’a ulaşacağını
tahmin ediyoruz. Bu hesapta 2020 yılında Türkiye’nin kurulu elektrik üretim gücünün 118
500 MW olacağını ve bunun 35 500 MW’ının kojenerasyona dayalı tesislerden oluşacağı
varsayılmıştır.
Tüketici, üretici ve ülkemiz ekonomisi yönünden bu kadar cazip bir enerji üretim
modelinin sorunları nelerdir?
En önemli sorun, doğal gazın ancak ülkemizin küçük bir bölgesine ulaşabilmiş
olmasıdır. Kojenerasyon designının hayat kaynağı olan doğal gaz, ancak çok sınırlı
varlığıyla, bölgeler arası haksız rekabetin de en önemli nedenini oluşturmaktadır. Ulusal
doğal gaz şebekesi yaratılmadıkça ve bu şebekeye talep edilen doğal gaz verilmedikçe bu
haksız rekabet devam edip gidecektir. BOTAŞ, ulusal doğal gaz şebekesinin yapımında
geç kalmakta, yeterli gaz temininde de başarılı olamamaktadır. Gelecek yıllarda bu
sorunun giderilmesi, BOTAŞ’a gazda tekelcilik yetkisi veren 397 sayılı KHK’ nin
kaldırılarak yada değiştirilerek, özel sektöre gaz tesisleri kurma ve gaz ithal etme
yetkisinin tanınmasına bağlıdır.
ETKB’nin ülkemizin büyük bir bölümünde olmayan doğal gaz yerine alternatif
yakıt yaratma gayretlerini takdirle karşılıyoruz. ETKB Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün
3
Haziran 1998’den beri çıkardığı yönetmelik ve tebliğlerle LPG, Fuel oil ve motorinin
elektrik üretim maksatlı kullanımında AFİF ve ATV’yi önemli ölçüde azaltılmasıyla, bu
yakıtların 1000 Kcal fiyatı, doğal gazla yarışacak seviyeye inmiş ve kanaatimizce bölgeler
arası haksız rekabet büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.
4
BÖLÜM 1
KOJENERASYON NEDİR?
Tek bir sistemden eş zamanlı olarak elektrik ve/veya mekanik güç ile
kullanılabilir ısı üretilmesi demek olan kojenerasyon veya diğer adıyla Bileşik Isı ve Güç
Üretimi tekniğinde ana kaynak; kullanılan gaz türbini veya gaz motorunun jeneratör gücü
ile motor soğutma ısısı, yağlama yağı ve egzost gazının ısısıdır.
Kondens Bölgesi 40
112 Elektriksel Doğal Gaz 100
η el=36% 2 Güç
70
Kazan 53
Isıl
56 η ısıl =90% Güç
78
Kayıplar 13 Kayıplar
5
Şekil 1.1 Kojenerasyon ve konvansiyonel sistemlerle enerji üretimlerinin Sankey
diyagramı karşılaştırılması [1].
Kısaca özetlersek kojenerasyon sistemi tüm ısı makinelerinin çevreye vermek
zorunda oldukları atık ısıdan yararlanmayı amaçlar. Şekil 1.2’deki ısı makinesinden de
görüleceği üzere, bir ısı makinesinde üretilen işin (W), alınan ısı enerjisine (QH) oranı, ısıl
verim, η ’dir.
η = W / QH (1.1)
TH
QH
W
QL
TL
Şekil 1.2 Bir ısı makinesi
EYO = W+ QL / QH
EYO’ya kojenerasyon uygulamalarında toplam verim de denilmektedir. Her ne
kadar EYO, termodinamiğin birinci yasasına göre “1” olsa da, uygulamada atık ısının
tümünden yararlanılamadığından bu mümkün olmamaktadır. Bu atık ısıdan, doğrudan ısı
olarak yararlanılmadıkça, %35-55 aralığında uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Bileşik
çevrimde dünyadaki en iyi örneklerinden biri olmasına rağmen, Ambarlı Çevrim
Santralında bu verim değeri %50 civarında kalmaktadır [1]. Oysa atık ısıdan, gene ısı
olarak faydalanılan kojenerasyon sisteminde toplam sistem verimini yani Enerjiden
Yararlanma Oranını (EYO) %80-90’lara dek çıkarmak mümkün olmuştur.
Bileşik ısı güç santrallarında üretilen işin (elektriğin) faydalanılan ısıya oranı,
elektrik ısı oranı, EIO diye tanımlanır. Termodinamiğin birinci yasası uyarınca ısıl verimle
de gösterilebilir (eşitlik 1.3). EIO, kojenerasyon sisteminin önemli özelliklerinden biridir.
EIO = W / QL = η / 1 - η (1.3)
Türbinlerde ise genellikle EIO’nın tersi (1 / EIO) olan ısı oranı temel
parametrelerden birisi olarak verilir (eşitlik 1.4).
BÖLÜM 2
6
KOJENERASYON TEKNİKLERİ
140 oC
Degazör
G
Gaz Proses
Türbini
Hava Kazan
10 bar / 190 oC
Şekil 2.1 Gaz türbinli basit çevrim kojenerasyon tesisi prensip şeması
7
Buradan elde edilen buhar ve/veya sıcak suyun doğrudan proseste kullanılması
verimin maksimum olduğu en ekonomik çözümdür. Özellikle Avrupa’da elektrik
sisteminin şebeke ile senkronize çalışabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler
tamamlanmış olduğundan, firmaların fazla elektriği şebekeye satması veya şebekeden
elektrik takviyesi alabilmesi mümkün olmaktadır. Şebeke elektrik fiyatı da kaçakların az
olmasından dolayı ucuz olduğundan sistem seçimi, atık ısının tamamı kullanılabilecek
şekilde yapılır. Fakat Türkiye şartlarında şebeke elektriği çok pahalı olduğu için sistem
elektrik gereksinimine göre seçilmektedir. Dolayısıyla gaz türbini kojenerasyon
sistemlerinin oranca yüksek olan ısıl çıkışından elde edilen buharın doğrudan buroseste
kullanılmasına ihtiyaç duyulmadığından, gaz türbini atık ısı sistemine bağlanan buhar
türbini ile kojenerasyon sisteminden daha fazla elektrik üretilebilir. Bu prensipte çalışan
sistemlere “Kombine Çevrim Santralları” denilmektedir. Böyle bir tesisin prensip şeması
Şekil 2.2’de görülmektedir[1].
150 oC
Degazör
G Proses
Gaz
Türbini 6 bar
Hava Kazan
Buhar
Türbini G
40 bar / 450 oC
Hava Doğal gaz
Yardımcı yanma
Fan
Şekil 2.2 Gaz ve buhar türbininden oluşan kombine çevrim kojenerasyon tesisi prensip
şeması
8
G AZ T Ü R BİN İN DE EN ERJ İ DAĞ ILIM I
E le k tirk V e rimi
% 30
I sıl V e rim
K a y ıp % 60
% 10
Şekil 2.3 Gaz türbinli basit çevrimli kojenerasyon sisteminde enerji dağılımı
Elektirk
Verimi % 45 Kayıp
% 55
Şekil 2.4 Gaz türbinli, kombine çevrimli kojenerasyon sisteminde enerji dağılımı
Ağır sanayi tipi ve jet olmak üzere iki tip gaz türbini mevcuttur.
9
2.2 GAZ MOTORLU KOJENERASYON TEKNİĞİ
Daha düşük sıcaklıkta ve kütlede atık ısı sağladıklarından ve çok çeşitli güçlerde
üretebildiklerinden dolayı, özellikle elektrik ihtiyacı, ısı ihtiyacından daha fazla olan yani
elektrik ısı oranı (EIO=W/QL , Bileşik ısı güç santaralında üretilen işin-elektriğin,
kullanılan ısıya oranı) yüksek (%80 civarı) endüstriyel uygulamalarda, toplu konut, tatil
köyleri, büyük oteller gibi sıcak su ve soğutma gereksinimi olan uygulamalarda, optimum
çözümler olarak karşımıza çıkmaktadır.
10
GAZ MOTORUNDA ENERJİ DAĞILIMI
Motor Blok
ISISI %27
Elektrik Gücü
%40
Radyasyonla
KAYIP %8
Egzost ISISI
%25
Grafikten görüleceği üzere, pistonlu bir gaz motorunda yanan yakıtın enerjisinin
(birincil enerjinin) dönüştüğü enerji türlerinin şöyle sıralayabiliriz:
11
1 10
6
7
3 2 8
4 9
MOTOR
Alternatör
11
Açıklamalar:
Egzost Gazı Hattı
Gaz Hattı
Kızgın Su Buharı Hattı
Isıtma Suyu Hattı
Silindir bloğu soğutma suyu devresi
Yağlama yağı devresi
12
Yukarıda bahsedilen enerji dağılımından yola çıkarak, ortaya çıkan atık ısılardan
gaz motorunun, kojenerasyon (Bileşik Isı ve Güç Üretimi) amaçlı kullanımında sistem
verilen ısı enerjisi üç unsurdan elde edilir. Bunlar; gaz motorunun yağlama devresi, egzost
gazları ve şarj havası, silindir bloğu soğutma devresidir.
Şekil 2.6’da gaz motorları kullanılan bir kojenerasyon tesisinin prensip şeması
görülmektedir [4]. Atık ısıları geri kazanım için kullanılan eşenjörler sistemini çeşitli
modifikasyonlarda tasarlamak mümkündür. Söz konusu Şekil 2.6 ise tasarım örneklerinden
bir tanesidir.
13
2.3 KULLANILAN YAKITLAR
Şekil 2.7’deki yakıtların yanı sıra dizel türü ağır yakıtlar kullanılan motorlar, LPG
ile çalışan sistemlerde çeşitli kojenerasyon uygulamalarında kullanılmaktadır. Firma
tanıtım bölümünde bu yakıtların Avrupa’da kullanıldığı yerler örneklendirilecektir.
35
30
Kimyasal Endüstri gazları
Ağaç gazı
25
P roliz gazı
Isıı dğerler
P it gazı
20 Kok gazı
Çöplük gazı
15 Biyogaz
Arıtma gazı
Doğal gaz
10
P ropan
Bütan
5
0
Yakıt Trüleri
14
2kWh elektrik enerjisi ve 1.23kWh ısıl enerji için
• 5-7 kg bio-atık,
• 5-15 kg çöp,
• 8-12 kg ters-organik atık,
• 4-7 m3 şehir kanalizasyon suyu
yeterli olmaktadır.
15
2.4 KAPASİTE ARALIKLARI
Gaz motorlarında tek modül olarak kapasite 20 kWel ile 15 kWel arasında
değişmektedir. Gaz türbininde ise 1 MWel ile 50 MWel arasında değişen model ve
markalar mevcuttur. Sistem birleşik buhar gaz türbini olarak işletilirse 10 MWel ile 100
MWel arası güçlerde sistemler tesis edilebilmektedir.
Daha önceki bölümde de anlatıldığı üzere toplam verim %30 ile %90 arasında
değişmektedir.
Gaz türbinlerinde :
Yalnız elektrik üretimi : ≈ %30
Kombine çevrimle elektrik üretimi : ≈ %45-50
Bileşik güç ve ısı santralı : ≈ %85
Gaz motoru :
Elektrik çevrim verimi : ≈ %40
Toplam sistem verimi : ≈ %85-91
Atık ısıdan soğutma amaçlı yararlanılmadıkça yaz aylarında sistem verimi çok
düşecek, sadece elektrik üretir konuma gelinecektir. Absorpsiyonlu soğutma sisteminin
pahalı, büyük ebatlı, işletmesi zor ve sık bakım gerektiren bir sistem olmasından dolayı bu
sistemin kullanımı henüz yaygınlaşmamıştır. Üstelik verdiğiniz 100 birim ısı enerjisinden
ancak 60-65 birim soğutma alabilirsiniz. Dolayısıyla elektriğe oranla verimsiz bir çözüm
gibi gözükmesine rağmen (ki 100 birim elektrik enerjisinden, 150-200 birim soğutma
enerjisi alabilirsiniz) absorpsiyonlu sistemde kullanılan ısının tamamen atık ısı olduğu
16
düşünülürse sistemin verimliliği ortadadır. Yukarıda bahsedilen sorunların çözülmesi
kojenerasyonun önünde yepyeni bir ufuk açacaktır.
Sıcak su ve buhar üreten sistemlerde ise atık ısının; gaz notorlarında yaklaşık
%70’i sıcak suya,%30’u buhara; gaz türbinlerinde ise yaklaşık %45’i sıcak suya, %55’i
buhara dönüştürülebilir.
Bu atık ısının kojenerasyon sisteminden çekilme şekli daha önceki, gaz türbinli
kojenerasyon tekniği ve gaz motorlu kojenerasyon tekniği kısımlarında açıklanmış ve
prensip şemalarında gösterilmiş olduğu üzere;
Gaz motorlarında :
• Gaz motorunun yağlama devresi,
• Yanma sonucu oluşan egzost gazları ve şarj havası,
• Silindir bloğu soğutma suyu devresi,
aracılığıyladır.
Elektrik ısı oranları, gaz motorlarında %80 civarındadır. Yani 100 kW elektrik
enerjisi üreten bir gaz motoru, aynı zamanda ilave bir primer enerji (gaz-yakıt)
kullanmaksızın 125 kW ısı enerjisi üretmektedir. Yada daha basit bir biçimde, 90-70 oC
sıcak su ile çalışan bir sistemde yaklaşık 22.500 kg/h debisinde sıcak su üretir. 125 kW’lık
bir ısı enerjisi de, İstanbul kış şartlarında orta büyüklükte 10-12 dairelik bir binanın
ısıtmasını karşılayabilecek bir kapasitededir. Gaz türbinlerinde ise EIO, %40 civarındadır.
Yani 1 MW’lık elektrik enerjisi üreten bir gaz türbini eş zamanlı olarak ilave bir primer
enerji (gaz-yakıt) kullanmaksızın 2.5 MW ısı enerjisi (sıcak su veya buhar) üretme
kapasitesinede sahiptir. Daha fazla elektrik enerjisi üretebilmek için gaz türbini egzost
çıkışına bir de buhar türbini ilave edilirse (Kombine çevrim yada birleşik gaz – buhar
türbini) EIO %67’ye çıkartılabilir. Son halde 1 MW elektrik enerjisi üreten bir kombine
çevrimli gaz buhar türbini eş zamanlı olarak yaklaşık 1.50 MW ısı enerjisi üretecektir.
Görüldüğü gibi elektrik enerjisi ihtiyacının ısı enerjisi ihtiyacına göre izafen en
fazla olduğu durumlarda gaz motoru kullanmak, bu oran azaldıkça da sırasıyla kombine
çevrimli santral veya gaz türbini kullanmak daha ekonomik olacaktır.
EIO, sistem seçiminde önemli etkenlerden biri olduğu için daha başka etkenleride
göz önünde bulundurmaksızın tek kriterde değildir.
17
i )Birden fazla modül kullanmak : Kojenerasyon sistem seçiminde Şekil 2.8’deki
gibi bir yıllık yük eğrisini belirlemek çok önemlidir. Bu eğriden yola çıkarak
özellikle gaz motoru kullanılacak sistemlerde birden fazla modül kullanmak daha
ekonomik olabilmektedir. Bunu daha kaba ve basit anlatacak olursak; gece-
gündüz, yaz-kış, hafta sonu-hafta içi elektrik ve ısı kullanımlarında büyük farklar
olmasıdır. Fakat aşağıda ki Şekil 2.8’deki modüllerden 1. Modül kendini en önce
amarti ederken yukarı doğru diğer modüllerin amortisman süreleri sırasıyla
artmaktadır.
18
ii )Isı akümülatörleri kullanmak : Isı üretiminin ihtiyaçtan fazla olduğu
durumlarda ısı akümülatörlerini doldurup, ihtiyacın üretimden fazla olduğu
durumlarda ısıyı akümülatörlerden çekerek toplam verimin mümkün olduğunca
düşmemesi sağlanır.
vii ) Pik yük bayleri ve/veya chilleri kullanmak : Şekli 2.8’deki yıllık ısı
gereksinimi eğrisinden görüleceği üzere, toplamda az bir süre olsa da, bazı
zamanlarda ısı gereksinimi toplam kojenerasyon ısı üretimini aşmaktadır. Bu pik
durumları karşılamak için ilave kojenerasyon modülü koymak verimsiz olacaktır.
Çünkü kojenerasyon modülleri yılda 365 gün, günde 24 saat (bakım için durmalar
hariç) işletilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu çalışma şartlarında kendisini ≈ 2.5
yılda amorti edecektir. Oysa çalışma süresi azaldığında, bu amortisman süresi çok
artacaktır.
Bu tür pik durumlar için ilave bir boyler veya soğutma ihtiyacı için pistonlu bir
chiller kullanmak daha ekonomik olacaktır.
BÖLÜM 3
Kojenerasyon kısaca, enerjinin hem elektrik hem de ısı biçimlerinde aynı sistemden
beraberce üretilmesi veya tüm ısı makinalarının çevreye vermek zorunda oldukları atık
19
ısıdan yararlanmak olarak tarif edilir. Bu birliktelik, iki enerji biçiminde tek tek kendi
başlarına ayrı yerlerde üretilmesinden daha ekonomik sonuçlar vermektedir. Basit
çevrimde çalışan, yani sadece elektrik üreten bir gaz türbini ya da motoru kullandığı
enerjinin % 30-40 kadarını elektriğe çevirebilir. Bu sistemin kojenerasyon şeklinde
kullanılması halinde sistemden dışarıya atılacak olan ısı enerjisinin büyük bir bölümü de
kullanılabilir enerjiye dönüştürülerek toplam enerji girişinin % 70-90 arasında
değerlendirilmesi sağlanabilir. Bu tekniğe ‘bileşik ısı-güç sistemleri’ (CHP) ya da kısaca
‘kojenerasyon’ denilmektedir. Her iki enerji biçiminin ayrı ayrı aynı miktarlarda üretilmesi
için gerekli birincil enerji miktarının, bunların kojenerasyonla üretilmesi durumunda ne
oranda azalacağı Şekil 1’de görülmektedir.
Şekil 1’e göre kojenerasyon tekniği ile kullanılan birincil enerjiden tasarruf % 42
seviyesinde gerçekleşmektedir. Dolayısı ile kojenerasyon sisteminin çevreye en önemli
katkılarından biri de burada ortaya çıkmakta, büyük enerji tasarrufu yanında atık
emisyonları da aynı oranda azalmaktadır. Ülkemizde henüz üzerinde çok durulmayan bu
husus, sistemin özellikle Avrupa ülkelerinde yaygın teşvik görmesinin ana sebeplerinden
biridir.
Buharlı güç çevrimlerinde amaç aracı akışkana verilen ısının bir bölümünü, en değerli
enerji biçimi olarak nitelenen işe dönüştürmektir. Isı enerjisinin geri kalan bölümü
akarsular, göllere, denizlere veya atmosfere atık ısı olarak verilir. Bunun nedeni, çevreye
verilen ısının başka bir amaçla kullanılamayacak kadar düşük sıcaklıkta olmasıdır. Büyük
miktarlarda ısının çevreye verilmesi, iş üretmek için ödenmesi gereken zorunlu bir
bedeldir. Çünkü birçok mühendislik sistemi, elektrik enerjisi veya mekanik enerji ile
çalışır.
Fakat mühendislik sistemlerinin büyük bir bölümünde enerji gereksinimi ısı biçimindedir.
Kimya, kağıt, petrol, çelik, gıda ve tekstil endüstrileri gibi bazı endüstrilerde ısıl işlemler
önemli bir yer tutar. Isıl işlemler için gerekli ısıya proses ısısı adı da verilir. Bu
endüstrilerde proses ısısı genellikle 5-7 atm basınçları arasında ve 150-200 °C sıcaklıkları
arasında su buharıyla sağlanır. Buharı oluşturmak için gerekli ısı ise kömür, sıvı yakıtlar,
doğal gaz ve benzeri yakıtları bir kazanda yakarak elde edilir.
20
Şekil 2. Basit Bir Proses Isı Santrali [4]
Bir ısı makinasında üretilen işin (W), alınan ısı enerjisine (QH) oranı, ısıl verim olarak
tanımlanır (ç) ve aşağıdaki gibi ifade edilir.
(1)
(2)
21
Burada Qç, yoğuşturucuda çevreye verilen ısıdır. Qç aynı zamanda borulardan ve diğer
elemanlardan çevreye olan ısı geçişlerini de kapsamaktadır, fakat bu kayıplar ihmal
edilebilir düzeydedir. Eşitlik 2’ de görüldüğü gibi, buhar türbinli enerjiden yararlanma
oranı % 100’dür. Gerçek bileşik ısı-güç santrallerinde enerjiden yararlanma oranı % 70
dolaylarındadır.
Daha yüksek ısıl verim sağlayabilmek için süregelen çalışmalar, alışılmış güç
santrallerinde yeni düzenlemelerin yapılmasına yol açmıştır. Yukarıda bahsedilen ikili
buhar çevriminin dışında ise gaz akışkanlı bir güç çevrimini buharlı bir güç çevriminin üst
çevrimi olarak kullanmaktır. Bu çevrime birleşik gaz-buhar güç çevrimi adı verilir. En çok
ilgi duyulan birleşik çevrim, gaz türbini (Brayton) çevrimiyle buhar türbini çevriminin
(Rankine) oluşturduğu çevrimdir. Bu çevrimin ısıl verimi her iki çevrimin ısıl veriminden
yüksektir.
Alman Siemens firması tarafından 1988 yılında yapılan İstanbul Ambarlı’da kurulan
bileşik çevrim güç santrali 1350 MW gücündedir.Bu santralin ısıl verimi tasarlanan
çalışma koşullarında % 52,5 gibi yüksek bir değere ulaşmıştır [2].
Bileşik ısı-güç santrallerinde üretilen işin (elektriğin) faydalanılan ısıya oranı, elektrik ısı
oranı, (EIO) diye tanımlanır. Bu tanım ısıl verimle de gösterilebilir:
(3)
(4)
SİSTEM SEÇİMİ
Çeşitli sebeplerden dolayı, kojenerasyon sisteminde kullanılması düşünülen yakıt türü veya
türlerine göre sistem seçilir. Bazı uygulamalarda birden fazla, örneğin iki yakıtlı veya üç
yakıtlı sistemler kullanılmaktadır. Bazı tesislerde ise kojenerasyon sistemi doğrudan
yakıttan yola çıkılarak seçilir. Çöplük gazı ve arıtma gazı ile çalışan sistemler buna örnek
olarak verilebilir. Bu tesislerde primer enerjinin işletme maliyeti “ sıfır “ olacağından,
özellikle arıtma tesisi bulunan kuruluşlar için kojenerasyon sistemi çok cazip hale
gelmektedir.
Türkiye için özellikle doğal gaz kullanılan yerlerde sistem çok ekonomik olmakta, ilk
yatırım tesis giderini geri ödeme süresi 2 yıl, hatta daha da altına düşebilmektedir.
Kullanılmak istenen yakıt türü sayısı arttıkça seçilen sistem gaz türbinine doğru
yönelmektedir. Gaz türbinlerinde ise, ağır sanayi tipleri, jet tipi türbinleri oranla daha fazla
tür yakıt yakabilme özelliğine sahiptir.
Gaz türbini ile yapılan kojenerasyon sistemlerinde, elektrik ısı oranları, 0.40 – 0.50
civarlarındadır. Yani toplam enerji çıkışının 1/3’ ü elektrik enerjisi, 2/3’ü ısıl enerjidir.
Gaz motorları ile yapılan uygulamalarda ise elektrik ısı oranları, 0.75 – 0.80 civarındadır.
Yani toplam enerji çıkışının ≈ %40’ı elektrik gücü olarak elde edilirken, %50’si de termik
güç olarak geri kazanılabilir. Kojenerasyon sistemlerinin temel ayrımından dolayı, tüketim
bölgesinin özelliğine göre (hangi oranda ısı ve elektrik ihtiyacı bulunduğu) seçim yapılır.
Tüketim bölgesinin ısıl ve elektriki yük eğrilerine göre seçim yapılır. Eğer yük eğrisi;
günün, haftanın, yılın çeşitli zamanlarında çok dengesiz oluyorsa; bu yük eğrisine, birden
fazla aralığa bölerek, tüketimi birden fazla modül ile karşılarız. Örnek olarak, gün içinde
400 kW, gece ise 200 kW elektrik enerjisi ihtiyacı olan bir hastanenin elektrik tüketimini
karşılamak üzere, 200 kW’lık iki gaz motoru kullanmak çalışma rejimini daha verimli
olmasını sağlayacaktır.
Gaz motorlarının daha kolay devreye alınabilmesinden dolayı senelik start sayıları fazla
olan işletmeciler için gaz motoru kullanımı kaçınılmaz hale gelir.
23
3.5 ORTAM SICAKLIĞI
Gaz türbinlerinin çıkış güçleri ve ısıl oranları, ortam sıcaklığına fazla duyarlılık gösterdiği
için; gaz motorları, ortam sıcaklığına çok fazla duyarlı olmadığından, bazı uygulamalarda
gaz motoru kullanımı zorunlu hale gelir.
Kojenerasyon sisteminde ihtiyaç duyulan güçler büyüdükçe, seçilen sistem, gaz türbinine
doğru yönelmektedir. Genellikle uygulamada, 15 – 20 MW seviyesinin altında gaz
motorları, üzerinde ise gaz türbinleri kullanılmaktadır. Aslında bu seçim elektrik – ısı
kullanım oranına göre yapılır. Bir sistemde çok az ısı kullanıyorsanız, kombine çevrimli
gaz türbini kurmak daha avantajlıdır. Elektrik fiyatı, bizim ülkemiz koşullarında daha
pahalı olduğundan, gaz motorlarında elektrik verimi daha yüksek olduğundan dolayı, gaz
motoru seçmek daha ekonomik olmaktadır.
BÖLÜM 4
Türkiye birincil enerji kaynakları kendi kendine yeterli bir ülke değildir. Enerji
açığı olarak tanımlanan, birincil enerji tüketimi ile üretimi arasındaki farkın günümüzde 50
milyon TEP (ton eşdeğeri petrol, 1 TEP=41800 MJ), 2010 yılında 100 milyon TEP olması
beklenmektedir. Birincil enerji tüketiminin yüzde 60’a yakınını oluşturan petrol ve doğal
gaz büyük ölçüde dışarıdan alınmaktadır. Enerji açığını kapatmak için yapılacak birincil
24
enerji ithalatının bedeli, bugünkü fiyatlarla 10 milyar dolar, 2010 yılında ise 20 milyar
doları bulacaktır,[1].
İkincil enerji türleri, elektrik enerjisi ve ısıl enerjidir. Isıl enerji konutlarda ısıtma,
sanayide proses ısısı olarak kullanılmaktadır. 1996 yılı itibariyle, Türkiye’nin enerji
üretimi için kurulu gücü yaklaşık 23 000 MW’dır. Kurulu gücün yaklaşık yarısı termik,
yarısı hidroelektrik santrallerdir. Termik santralların yüzde 55’i linyit, yüzde 25’i doğal
gaz yakan santrallerden oluşmaktadır. 1996 yılında yaklaşık 90 milyar kWh olan elektrik
tüketiminin hemen tümü yerli üretimle karşılanmış, ancak daha sonraki yıllarda tüketim,
üretimi az da olsa aşmıştır. Aksayan enerji yatırımları nedeniyle, önümüzdeki yıllarda
elektrik açığının oluşması beklenebilir. Elektrik üretmek için 2010 yılına kadar sisteme her
yıl 3 ila 6 MW kurulu güç eklemek başka bir değişle 3 ila 6 milyar dolar yatırım yapmak
gerekecektir. Buna ek olarak doğal gazın taşınması için boru hatlarının yapımı, elektrik
dağıtımı içinde yüksek ve alçak gerilim hatlarının geliştirilmesi zorunlu olacaktır.
Bölge ısıtması, bir yerleşim biriminin bir veya birkaç merkezde kurulan
santrallerle ısıtılmasıdır. Yerleşim birimi, bir site olabileceği gibi, bir mahalle veya bir kent
de olabilir. Bazı uygulamalarda ısı santralları sıcak su veya buhar üreten kazanlardan
oluşur. Başka bir değişle santralde sadece ısı üretilir. Bazı santrallerde ise ısı ve elektrik
birlikte üretilir. Bu tür santrallerde buhar türbini, gaz türbini veya diesel (gaz) motoru
kuruludur. İkinci uygulama bileşik ısı-güç üretimi veya kojenerasyon olarak bilinir.
Bölge ısıtmasının, her apartmanın veya konutun ayrı ayrı ısıtılmasına oranla bazı
avantajları vardır. Bunların arasında atıkların denetlenerek çevre kirliliğinin önlenmesi,
yakıtın ekonomik yakılması, yakıt seçeneklerinin fazlalığı öncelikle belirtilmelidir. Bölge
ısıtmasının en büyük dezavantajı ise ilk yatırım maliyetinin yüksek olmasıdır. Ancak planlı
ve düzenli yerleşim bölgeleri ile maliyeti azaltmak olanaklıdır.
Bir bölge ısıtma sistemi, ısı üretim merkezi, dağıtım şebekesi ve kullanıcı
bağlantılarından oluşur,[2].
Isı üretim merkezi, kazanlardan oluşan bir ısı santrali olabileceği gibi, bir bileşik
ısı-güç santrali de olabilir. Santralde, ısının dağıtımı için aracı akışkan işlevini gören sıcak
su veya buhar üretilir. Günümüzde aracı akışkan olarak sıcak su kullanımı çok daha
yaygındır. Santralde ayrıca aracı akışkanı şebekede dolaşımını sağlayan pompalar bulunur.
25
Santralde üretilen sıcak su veya buhar bir boru şebekesinde dolaşarak, ısıl
enerjinin dağıtımını sağlar. Suyun santralden çıkış sıcaklığı 90 ile 120o C arasında olabilir.
Şebekedeki sıcaklık düşümü ise 10 ile 30o C arasındadır. Boru şebekesi kanalların içine
yerleştirilebileceği gibi, yer üstünde veya toprağa gömülü de olabilir. Günümüzde çelik bir
koruyucu kılıf içinde yalıtılmış plastik veya çelik borular yaygın olarak kullanılmaktadır.
Dağıtım sisteminde ayrıca genleşme elemanları, vanalar, yardımcı pompalar yer alır.
Kullanıcı bağlantıları, şebeke ile konut arasında ısıl enerji aktarımını sağlayan
eşanjör ve konut içindeki ısıtma tesisatından oluşur.
Bileşik ısı-güç üretimi veya kojenerasyon ısı ve elektriğin aynı sistemde birarada
üretilmesi anlamına gelir. Bu maçla herhangi bir ısı makinesi kullanılabilir.
Termodinamiğin ikinci yasasına göre, bir ısı makinesi veya güç santrali tükettiği yakıt
enerjisinin ancak belirli bir bölümünü işe veya elektriğe dönüştürebilir. Geri kalan enerji
çevreye ısı olarak verilir. Bileşik ısı-güç üretiminde çevreye atılan bu enerjiden
yararlanılır. Bileşik ısı güç üretimi ile ilgili üç temel tanım, ısıl verim, enerjiden
yararlanma oranı ve elektrik-ısı oranıdır. Bu tanımlar aşağıda açıklanmıştır.
Bir ısı makinesinde üretilen işin (W), sağlanan yakıt enerjisine (Y) oranı, ısıl
verim, η olarak tanımlanır,[3].
η = W/Y (1)
Isı makinesinin çevreye attığı ısıl enerji Q, kullanımı amaçlanan ısıdır. Enerjiden
yararlanma oranı (utilization factor, total efficiency), EYO , yararlanılan toplam enerjinin,
sağlanan enerjiye oranıdır:
Bir bileşik ısı-güç santralinde üretilen işin (elektriğin), kullanılan ısıya oranı,
elektrik-ısı oranı (power to heat ratio), EIO diye tanımlanır. Bu değer, termodinamiğin
birinci yasasını kullanarak, ısıl verimle gösterilebilir:
EIO = W / Q = η / 1 - η (3)
Aşağıda bileşik ısı-güç üretimi için kullanılabilecek farklı sistemler ele alınmış,
teknik ve ekonomik yönden karşılaştırılmıştır.
Bileşik ısı-güç üretimi için kullanılabilecek sistemlerden biri kazan-buhar türbini
seçeneğidir. Buhar çevrimine dayalı bu sistemde karşı basınçlı ve ara buhar almalı-
yoğuşturuculu olmak üzere iki farklı düzenleme düşünülebilir. Bu düzenlemeler şekil 1 ve
2’ de gösterilmiştir. Buharlı çevrimlerde her türlü yakıt kullanılabilir.
26
Türbin
W
Kazan
Yoğuşturucu
Pompa
Karşı basınçlı çevrimde, buhar türbin çıkışında, ısıtma sıcaklığına karşı gelen
doyma basıncında yoğuşturulur. Böylece yoğuşturucu, ısıtma şebekesine verilen ısının
kaynağı olur. Karşı basınçlı buhar çevriminin ısıl verimi %20 dolaylarındadır ve bu tür
sistemlerin elektrik üretim güçleri 1 ile 10 MW arasında değişir. Bu sistemlerde elektrik-ısı
oranı 0.15 ile 0.2 arasında olup, verilen bir çevrim için sabittir. Üretilen elektrik veya ısının
miktarı, türbinden geçen buhar debisini azaltarak veya çoğaltarak değiştirilir.
Türbin
W
Kazan
Yoğuşturucu
Pompa
Pompa
Şekil 2. Ara buhar almalı yoğuşturuculu buhar türbini çevrimi
Bileşik ısı-güç üretimi için kullanılabilecek bir başka seçenek şekil 3’te gösterilen
gaz türbini-atık ısı kazanı düzenlemesidir. Bu düzenlemede çıkan yüksek sıcaklıktaki
27
gazlar bir atık ısı kazanında buhar veya sıcak su üretmek için kullanılır. Elektrik üretim
gücü 2 ile 50 MW, ısıl verim ise %25 ile %30 arasındadır. Gaz türbinlerinde doğal gaz,
LPG veya nafta yakıt olarak kullanılabilir. Bu tür santrallerde elektrik-ısı oranı 0.5
mertebesindedir. Türbin çıkışına konacak olan bir yönlendirme (by-pass) mekanizması ile
atık gazlar ısı gereksinimin az olduğu zamanlarda, kazana gönderilmeyerek doğrudan
atmosfere verilebilir. Bileşik ısı-güç üretiminde kullanılan gaz türbinleri, uçak motorlarının
tasarımına dayanan aero-derivativ türden veya yer santrallarında kullanılan ağır (heavy
duty) türden olabilir.
Yanma odası
Türbin
Kompresör
Bileşik ısı-güç üretiminde son yıllarda yaygınlaşan bir başka uygulama şekil 4’te
görülen diesel veya gaz motoru ile atık ısı kazanının kullanılmasıdır. Bu düzenlemede
motorun egzoz gazları bir atık ısı kazanından geçirilerek buhar veya sıcak su üretmek için
kullanılır. Ayrıca motorun soğutma suyundan, sıcak su üretimi için yararlanılabilir.
Elektrik üretim gücü 0.5 ile 10 MW,ısıl verim ise %40 ile %50 arasındadır. Diesel veya
gaz motorlu bileşik ısı-güç üretiminde elektrik ısı oranı yaklaşık 1’dir. Burada da, atık
gazlar ısı gereksinimin az olduğu zamanlarda, bir yönlendirme mekanizmasıyla doğrudan
atmosfere verilebilir. Diesel veya gaz motorlarında yakıt seçenekleri motorin, doğal gaz,
LPG ve nafta’dır.
28
Diesel mak.
Sıcak Su
Merkezi
29
Süre (saniye)
Bir bölge ısıtma sistemi tasarlanırken, bileşik ısı-güç santralının ısı üretim
kapasitesi genellikle, ısıtma sisteminin maksimum ısı gereksiniminin %50’sini
karşılayacak biçimde seçilir. Böylece bileşik ısı-güç santralının yılın büyük bir bölümünde
tam yüke yakın bir kapasitede çalışması sağlanır. Isı gereksiniminin büyük olduğu kısa bir
süre içinse yardımcı kazanlar devreye girer.
Şebekeye elektrik satış fiyatı, şebekeden elektrik alış fiyatı, bileşik ısı-güç
santralından yakılan yakıtın fiyatı olurluluk hesaplanırında göze alınması gereken
ekonomik parametrelerdir. Ayrıca bileşik ısı-güç santralı, yardımcı kazanlar, dağıtım
şebekesi, konut bağlantıları için sabit yatırım değerleri, faiz oranı, bakım onarım ve işletme
giderleri de olurluluk hesapları için gereklidir.
burada,
f e : elektriğin fiyatı, ( para birimi / kJ ),
f q : ısının fiyatı, ( para birimi / kJ ),
f y : yakıt fiyatı, ( para birimi / kJ ),
EIO : bileşik ısı-güç santralının elektrik-ısı oranı
η : bileşik ısı-güç santralının ısıl verimi
C : bileşik ısı-güç santralının yatırım bedeli ( para birimi )
a : amortizman faktörü ( capital recavery factor ), [5]
s : santralın yıllık çalışma süresi ( saniye )
E : santralın elektrik üretim gücü ( kW )
olmaktadır.
(4) numaralı bağıntıda elektrik ve ısının fiyatları iki bilinmeyen olarak yer
almaktadır. Bu nedenle bir bağıntıya daha gerek duyulur. Ürünler enerji bazında eşit fiyata
sahip kabul edilir, başka bir değişle f e = f q alınabilir. Bir başka yaklaşım da yatırım
masraflarını elektriğe yıkmaktır, bu durumda f q = f y alınır.
30
BÖLÜM 5
31
Esenyurt Kojenerasyon Termik Santralı,180 MW termal enerji üreten,ısı elektrik
kombine çevrimli bir termik santraldır. Sağlanan elektrik, ulusal elektrik şebekesine ve
üretilen ısı Esenkent Merkezi Isıtma sistemine hizmet vermektedir. Santralda :
3 adet Gaz Türbini / Jeneratör
3 adet Isı Geri Kazanımlı Atık Isı Jeneratörü(kazanı) (HRSG)
Buhar Türbini / Jeneratörü
Hava Soğutmalı Kondansatör
Yardımcı Kazan
154 kV Şalt sahası da dahil olmak üzere Elektrik Sistemleri
Dağıtım Kontrol Sistemi
Santralın Balansı Sistemleri
Giriş filtresinden giren hava, 17 aşamalı eksenel kompresör tarafından tazyik edilir.
Tazyikli hava yakıtla karıştığı ve yandığı 10 hücreli ateşleme sistemine yönlendirilir.
Ateşlemenin tamamlanmasından sonra sıcak gazlar genleştikleri 3 kademeli türbine
akarlar. Gazlar egsoz çıkışından gaz türbinini terk eder ve Isı Çevrim Buhar Jeneratörünün
giriş kanalını girerler.
Gaz türbinleri normalde doğal gaz ile çalışırlar. Noχ emisyonu şartlarını
karşılayabilmek için türbinler kuru düşük Noχ yanma sistemi ile donatılmıştır. Eğer doğal
gaz kesilirse, gaz türbinleri yedek yakıt olarak mevcut bulunan petrol ile yanacaktır. Gaz
türbinleri petrol ile çalıştığında Noχ ‘ u düşürmek için su enjeksiyonu yapılır.
Gaz türbini jeneratörleri GEC Alsthom tarafından üretilmiştir. 3000rpm ‘ li, 11kV ‘
lık 0.9 güç faktörü bulunan jeneratörlerdir.
Gaz türbini başlatma sisteminde ağır dizel motor, burma konverteri ve starter
debriyajı bulunmaktadır. Başlatma sistemi yardımcı kompartmana yerleştirilmiştir ve vites
vasıtasıyla gaz türbini rotorunu çalıştırır. Şebekeden enerji gelmediği zaman da bile
başlamayı sağlamak için dizel motor seçilmiştir.
Diğer gaz türbinleri / jeneratör yardımcı sistemlerde, yağlama yağı sistemi (gaz
türbini ve jeneratörü yağlamak ve hidrolik yağ sistemini çalıştırmak için kullanılır), kapalı
soğutma su sistemi (yağlama yağını soğutmak için kullanılır), yangın detektör ve söndürme
sistemi (yangın detektörü, alarm ve CO2 söndürücüleri içerir), gaz türbini ve jeneratör
32
akustik kaplaması (gürültüyü azaltmak için) ve gaz türbini ve jeneratör koruyucu (alev
detektörü, aşırı hız ve senkronizasyon) sistemleri mevcuttur.
Gaz türbini egzoz gazları giriş kanalıyla HRSG’lere sırasıyla girer. Egzoz gazı
akışının şartları gaz türbini yükü ve çevre koşulları ilave ateşleme hızı ile orantılıdır.
HRSG’nin ısı yüzeyi aşağıdaki şekilde ayarlanmıştır (egzoz gaz akışı yönünde):
- YB Süper ısıtıcı II
- Buharlaştırıcı Ekran
- YB Süper ısıtıcı I
- YB Buharlaştırıcı
- YB Buhar Ekonomizeri II
- AB Süper ısıtıcı
- AB Buharlaştırıcı
- AB Buhar Ekonomizeri ve YB Buhar Ekonomizeri I
- AB Bölgesel Isıtma Serpantini
Gürültü ile ilgili talepleri karşılayabilmek için HRSG egzoz kanalına susturucu
yerleştirilmiştir.
Her bir HRSG’nin kendi %100 x 2 kombine yüksek / düşük basınç kazan besleme
suyu pompaları seti vardır. Pompalardan biri çalışır durumdadır, diğeri
beklemededir.
Bir ünitenin işlemesini sağlamak için, her bir HRSG basınç düşürücü ve kızgın
buhar soğutucusu (desuperheater) istasyonları ile birlikte ortak bir YB ve AB
başlama hattına bağlanır. Başlama (start-up) baypas sisteminin kapasitesi bir seferde
sadece bir tane HRSG çalıştırabilir şekildedir. Baypas istasyonları hava soğutma
kondanserine deşarj edilir.
Her bir HRSG tam otomatik su kalite kontrol sistemi ile donatılmıştır. Bu sistem
(brülör besleme suyu, YB ve AB kazan suyu, YB ve AB doymuş buhar için) numune
33
istasyonu ve kimyasal dozajlama sistemine sahiptir. Kazan suyu pisliği kazan
boşaltma borusu ile deşarj edilir.
Buhar türbini egzozu veya baypas buharı, buhar türbini egzoz kanalı ve iki
dağıtım manifoldu vasıtasıyla yoğunlaştırıcı elemanlara gönderilir. Kanalda
oluşabilecek herhangi bir yoğunlaşmayı önlemek için buhar kanalında drenajlar
vardır.
Fin tüp elemanları çift çatı konfigürasyonu içine yerleştirilmiştir. Her çatının beş
modülü mevcuttur. Her modülün eksenel akış fanı ve sekiz fin tüp demetleri vardır.
Böylece tamamlanmış bir ACC 80 (8x10) fin tüp demetinden oluşur. Her bir fin tüp
demeti 200 tek geçişli karbon-çelik, sıcak daldırmalı galvanizli oval fin tüplerden
oluşur. Tüpler dört paralel sıra halinde tüp saçları ile başlıklar arasında yer alır.
11kV elektrik üreten gaz türbin jeneratörleri ve buhar jeneratörü tamamen su-hava
soğutmalı jeneratörler (TEWAC) tarafından sarılmışlardır. Jeneratörler statik ikaz sistemi
ile donatılmıştır. Tüm jeneratörler 3000rpm rotasyonel hız ile çalışmaktadır.
Orta voltaj dağıtım sistemi elektrik enerjisini, 11kV dağıtım sisteminden beslenen
iki istasyon transformatöründen alır. Alçak voltaj dağıtım sistemi elektrik enerjisine, 6.3kV
dağıtım sisteminden beslenen iki dağıtım transformatöründen alır. Alçak voltajın gücü
400V’tır.
Tüm acil durumlarda santralın güvenli bir şekilde kapatılması için üç kesintisiz
güç kaynağı sistemi vardır.
1. Koruma ve Kontrol Sistemleri acil motorları ile statik 400/230 VAC UPS
sistemini besleyen 110VDC sistemi,
2. TEAŞ PLC komünikasyonu sistemi için 48VDC sistemi,
3. DCS sistemi alarmları besleyen 24VDC sistemi.
35
DCS mikro proses esaslı bir sistemdir ve şu fonksiyonları vardır: kontrol,
görüntüleme, işletme, veri saklama, yazma, alarm ve koruma, Santralın, enstrümanları,
kontrol ve koruma şartları, kontrol odasının yanında bulunan elektrik ve kontrol panel
odasında yer alan gaz ve buhar türbini yerel kontrol kabinlerindeki ekipmanlarca idare
edilir. Operatör istasyonları, kontrol odası ve santral sistemlerindeki operatörler arasındaki
veri alış verişini sağlar. Ekranlar işletme ile ilgili tüm unsurları grafik ve tablo olarak
gösterir. Santralın durumunu gösteren bir ışıklı panel operatör istasyonlarının önüne
yerleştirilmiştir. İşletme ve görüntüleme işlemleri normalde merkezi kontrol odasından
yapılmasına rağmen, gaz türbinleri, buhar türbini ve su arıtma tesisinin kendi kontrol
sistemleri vardır.
Santralın işletmesi için gerekli olan yardımcı sistemler öyle projelendirilmiştir ki,
bir parçanın çıkışı, gaz türbinleri, HRSG’ler veya buhar türbini gibi diğer başlıca
ekipmanların çıkışına sebep olamayacağı şekildedir.
Santral buhar türbini çıkışında çok çeşitli ısı talebini karşılarken, bir yandan da
ulusal şebekeye elektrik üretmeye devam edebilir.
36
Gaz türbinlerini ve HRGS kanal yakıcılarını ateşlemek için hem doğal gaz, hem
de petrol kullanılmaktadır. Verimlilik sebebiyle HRSG’deki egzoz gazı su ve sülfür
tarafından, bunların yoğuşma ısısının izin verebileceği kadar düşük dereceye soğutulur.
Petrol yakarken sülfür içeriği, doğal gazda olduğundan daha yüksektir, bu da egzoz
gazında, asit doyma noktasının daha yüksek çıkması ile sonuçlanır. Sonuç olarak, düşük
derecedeki korozyonu önlemek için, HRSG egzozunun derece seviyesi yükseltilmelidir.
Egzoz gazı emisyonları, kuru düşük Nox , oluşumunu önler ve gaz türbini
egzozunun Nox seviyesini çok düşük tutar. Gaz türbini petrol ile çalışırken emisyonları
kontrol altında tutmak için su enjeksiyonu kullanılmaktadır.
37
- 1 yüksek ısı merkezi ısıtma kondanseri
- 2 düşük ısı merkezi ısıtma kondanseri
- basınç sistemli, genleşme kanalları
- 3 x %50 merkezi ısıtma sirkülasyon pompaları
Kış aylarında suyu 130oC’lık maksimum sıcaklıkta tutabilmek için yüksek ısılı
merkezi ısıtma kondanseri kullanılır. Bu kondanser buhar türbininin kombine emme/basma
bölümündeki buhar ile beslenir.
Her biri %50 kapasiteli üç merkezi ısıtma sirkülasyon pompası, suyun merkezi
ısıtma şebekesinde sirküle edilmesi için kullanılmaktadır. Pompaların enerji tüketimini
indirgemek için, bir pompa çeşitli hız kademeleri ile donatılmıştır. Sabit hızlı pompa baz
yük gücünü temin ederken, bahse konu pompa yükleme varyasyonlarına dikkat edecektir.
38
BÖLÜM 6
SONUÇ
39
kojenerasyon sistemleri kurmak avantajlı hale gelmiştir. Bu sistemlerin enerjinin
tüketildiği yerlere kurulmasından dolayı hat kayıplarının ortadan kalkması ve toplam enerji
çevrim verimlerinin şebeke santralılarının verimlerine göre daha yüksek olması enerji
tasarrufunu arttırmaktadır.
Sonuç olarak; bir kojenerasyon sistemi, uygulama yapılacak tesisin hangi oranda
ısı ve elektrik ihtiyacı olduğu dikkate alınarak seçilmeli ve elde edilen ısının mutlaka
yararlı bir şekilde kullanılması yoluna gidilmelidir.
40