You are on page 1of 40

GİRİŞ

KOJENERASYON SİSTEMLERİNİN
TARİHSEL GELİŞİMİ

Elektrik üretimine yönelik olan ve ülkemizde de yaygınlaştırılarak kullanılmak istenilen bu


yeni teknoloji, ısı ve elektriği birlikte üretecek bileşik ısı - güç sistemleri (CHP) yani
kojenerasyon teknolojisidir. Bu teknolojinin, ilk basit örnekleri 20. yüzyılın ilk yarısında
görülmüştür. Ancak ucuz yakıt döneminde ise terk edilmiştir. 1973-1979 petrol krizlerinin
ardından geliştirilerek yeniden uygulanmaya konulmuştur.

Kojenerasyon, 20. yüzyılın başlarından itibaren, güç santrallerinin yerleşim birimlerinde


kurulması ve bölge ısıtması yapılmasıyla başlamıştır. Bölge ısıtması konutların ve
işyerlerinin ısıtma, sıcak su ve proses ısılarının bir veya birkaç merkezden sağlanmasıdır.
Bölge ısıtması, 1940’ lı yıllarda yakıt fiyatlarının düşmesiyle çekiciliğini yitirmiştir. Ama
1970’ li yıllarda yakıt fiyatlarının hızla yükselmesiyle bölge ısıtmasına ilgi dünya çapında
yeniden uyanmıştır. Kojenerasyon ekonomik açıdan kazançlı olmuştur. Bunun sonucu
olarak son yıllarda bu tür santrallerin kurulması hızlanmıştır [3].

Kojenerasyon, merkezi ısıtma uygulamalarının yaygın olarak kullanıldığı ülkelerde daha


erken gelişme ve kullanılma olanağı bulmuştur. Çünkü ABD’ de binalar çok yüksek
olduğundan sıcak su ile ısıtma yapılamamakta, bunun yerine alçak basınçlı buhar
kullanılarak ısıtma yapılmaktadır. Bu yüzden merkezle kullanma yeri arasında yüksek
basınçlı buhar tercih edilmiştir. Bu sistemin kullanılmasının bir sebebi ise yaz aylarında
büyük klima tesisleri için buhara olan ihtiyaçtır. Bu nedenle bileşik ısı – güç üreten
merkezlerin yıllık verimi yüksek olmaktadır. Bu yüzyılın sonuna kadar ABD’de elektriğin
% 15’inin bileşik- kojenerasyon tesislerinden sağlanması beklenmektedir.

İngiltere’de 1945 yılından itibaren gelişen bölge ısıtması özellikle son 25 yıllık dönem
içinde kojenerasyon sistemlerinin gelişmesi ile oldukça hızlı bir şekilde yaygınlaşmıştır.

Fransa’da bölge ısıtması ile ilgili ilk büyük tesis Paris’te yapılmıştır ve buharlı olan bu
sistem devamlı olarak gelişmekte olup, hem bileşik ısı–güç üreten merkezlerden hem de
yalnız buhar üreten çöp yakma merkezleri tarafından beslenmektedir.

Almanya’da ise bölge ısıtma uygulamaları 1930’lardan sonra kaynar suya ve özellikle
bileşik ısı – güç üretimine geçilmiştir. Merkezde ayrıca çöp yakan büyük kapasitedeki
buhar kazanları da bulunduğundan işletme rantabilitesi yüksek olmaktadır.

İskandinav ülkeleri bu tesisler açısından en önde gelmektedirler. Danimarka, İsveç,


Finlandiya ve Norveç’te toplam binaların % 30-80’ i bu sistemle ısıtılmakta olup ısıtma
merkezleri birleşik ısı – güç üretimi şeklinde düzenlenmiştir [4].

1
Kojenerasyonun Gerekliliği

Hayatımızın temelini oluşturan enerji kavramının, yönlendirilmesinin en zor


biçimi olan ısıl enerji, insanlığın ilk ve önemli keşiflerinden biri olan ateşle birlikte bizi
meşgul etmektedir. Fakat, enerjiyi biz insanlar gittikçe kendimiz için değil, kendimize
karşı kullanmak gibi bir hataya düştük ve bu hatayı yaşama düzeyimizin yükselmesi olarak
yorumladık. Şöyle ki; geçen yüzyıldan bu yana dünyamızda üretim 100 kat, çevre kirliliği
ise 50 kat artmıştır. Bu artışların ortalama %55’i son 20 yıl içinde olmuştur. Yine geçen
yüzyıldan bu yana fosil yakıt kullanımı ve hava kirliliği 30 kat artmıştır; bu artışın %60’ı
1970-90 yılları arasında gerçekleşmiştir. Bu arada, bitki ve hayvan türlerinin %20’si yok
olmuştur. Orman yüz ölçümü %25 azalmış, 480 milyon hektar toprak erozyona uğramıştır.
Ozon tabakasında %3-6 arası incelme olmuştur. Nükleer reaktörler yılda 85 milyon m3
radyoaktif atık üretmekte, yalnızca OECD ülkelerinde, yılda 20 milyon ton oksijen tüketici
madde deniz, göl ve nehirlere evsel ve endüstriyel atık olarak atılmaktadır. 1980-90 yılları
arasında ortalama yıllık nüfus artışı %2.5 olan ülkemizdeki durum da hiç farklı değildir.
Bu olumsuzluklar enerjiyi, özellikle ısıyı yanlış kullanmamızdan ve en önemlisi yanlış
yöntemlerle üretmemizden kaynaklanmaktadır.

Ülkemizde yılda 20 milyon TEP olan tüketiminin %31’inin odundan, %20’sinin


kömürden, %20’sinin petrolden, %14’ünün hayvan ve bitki atıklarından, %11’inin
elektrikten, %4’ünün doğal gazdan karşılandığı düşünülürse; enerji üretiminde izlenecek
yolun çevre kirliliği, ekonomi ve dışa bağımlılık üzerindeki etkileri daha net görülebilir.
Söz konusu enerji tüketiminin %41’i konut ısınmasında, %35’i sanayide, %20’si ise
ulaşımda kullanılmaktadır. Sanayide harcanan enerjinin sektörel dağılımı %38 metal, %25
toprak, %16 kimya, %9 kağıt, %6 tekstil kolları şeklindedir. Dolayısıyla hem sanayide,
hem de konut ısıtmasında gerekli olan elektrik enerjisinin ve ısıl enerjinin aynı kaynaktan
karşılanması ile yapılacak olan enerji tasarrufu çevre kirliliğini ve dışa bağımlılığımızı
azaltırken, kaynaklarımızın hızla tükenmesini de önleyecektir.

Bundan dolayıdır ki; elektrik ve ısı enerjisinin aynı kaynaktan karşılanması


yöntemi, yani kojenerasyon teknolojisi gereklidir.

21. Yüzyılda Kojenerasyonun Yeri

Dünya’ da 50 yıldan beri, Türkiyemizde 6 yıldır uygulanmakta olan Kojenerasyon


sistemleri, arz ettikleri yüksek çevrim randımanı ile sağladıkları kolay işletme ile
dayanılmaz cazibede bir yatırım modeli olma ayrıcalığını korumaktadır ve 21. Yüzyılda da
korumaya devam edecektir.

Bugün Avrupa Birliliği enerji politikasının iki temel taşını, enerji pazarının
tümüyle serbest pazara dönüştürülmesi ve çevre koruma sorumluluğunda uluslararası
paylaşımın sağlanması oluşturmaktadır. Enerji pazarının serbest hale getirilmesi, enerji
arzında yüksek rekabet, fiyatlarda giderek yükselen şeffaflık, elektrik şebekelerinin çağdaş
gelişmişlik düzeyine ulaştırılması ve kojenerasyon uygulamalarına ağırlık verilmesi,
gelişmelerini de beraberinde getirmektedir. Gelişmiş enerji pazarının en önemli özelliği
endüstriyel ya da domestik tüketicilerin, kaliteli enerjiyi uygun fiyatla almalarına imkan
sağlayacak rekabet ortamını yaratmasıdır.

Bu ortam, büyük tüketicilerin yakınında, gelişmiş ve güvenli elektrik sistemlerinin


birbirleriyle yarışır biçimde enerji arzına hazır olmaları mümkündür. Yani çağımızda

2
tüketim merkezlerine enerji hatlarıyla enerjinin nakli yerine, tüketim merkezlerine yakın
üreticilerin bir rekabet ortamı içinde (iki ya da üç üreticinin yarattığı enerji arzı ile)
üretimlerini arz edecekleri bir piyasanın oluşturulması yönüne gidilmelidir.
Desantralizasyon dediğimiz bu sistemin özeti tüketim merkezlerine yakın üretim
birimlerinin oluşturulmasıdır. İşte kojenerasyon, tüketim merkezlerinin yakınında
kurulmasıyla yüksek randımanıyla ve temiz enerji üretim teknolojisi ile, bu çağdaş
gelişmenin en güzel örneğini oluşturmaktadır.
Avrupa’da Kojenerasyon sistemleri daha çok, kışları uzun ve soğuk geçen Kuzey
Avrupa (Finlandiya, Danimarka ve Hollanda gibi) ülkelerde, şehirlerin bir merkezden
ısıtılmasıyla başlamıştır. Kojenerasyon teknolojisi, bu suretle bir yandan, konutların
ihtiyacı olan ısıyı üretirken diğer yandan da, yine konutların ve sanayi tesislerinin elektrik
ihtiyacını da sağlamıştır. Yani Avrupa’da ısı üretim amaçlı Kojenerasyon projeleri daha
önce başlamış ve daha çok yaygınlaşmıştır. Finlandiya, Hollanda ve Danimarka gibi Kuzey
Avrupa ülkelerinde konutların %60’ı merkezi ısıtma sistemi ile ısıtılmakta ve bu
sistemlerinde en az yarısında kojenerasyon sisteminin uygulanmakta olduğunu görüyoruz.
Bu gibi ülkelerde kojenerasyonla üretilen elektrik enerjisinin toplam elektrik tüketimindeki
payının %40’lara ulaştığını görmekteyiz. Ülkemizde bu rakamın, 1997 de %8, 2000 yılı
itibariyle %12 olduğunu görüyoruz, 2005 yılında %17 ve 2020 yılında %30’a ulaşacağını
tahmin ediyoruz. Bu hesapta 2020 yılında Türkiye’nin kurulu elektrik üretim gücünün 118
500 MW olacağını ve bunun 35 500 MW’ının kojenerasyona dayalı tesislerden oluşacağı
varsayılmıştır.

Ülkemizde 04/09/1985 yılında çıkartılmış olan Otoprodüktörlük Kararnamesi,


ondan önce devlet kuruluşlarının uyguladığı benzeri projeleri soyutlarsak, kojenerasyon
yatırımları için teşvik unsuru olmuştur. Devletimizin getirdiği vergi iadesi ve gümrük
muafiyeti gibi teşviklerin rüzgarını arkalarına alan Otoprodüktörler, 1998 Eylül sonuna
kadar 45 adet kojenerasyon tesisini kurarak işletmeye almışlardır. Şu anda toplam
kapasitesi 1000 MW olan 42 tesis kurulmaktadır; ayrıca toplam kapasitesi 1760 MW olan
52 tesis için ETKB’ nin onayı beklenmektedir. Özel enerji yatırımlarının en randımanlısı
(Kojenerasyonda çevrim randımanı %90’a kadar yükselmektedir.) olduğu kadar yasal alt
yapısı en sağlam olan kojenerasyon, yani Otoprodüktörlük uygulamaları, hiçbir yasal
engele takılmadan, ortalama elektrik tüketim artışının %10 olduğu ülkemizde yıllık %40
artışla büyümekte ve gelecek yılların elektrik ve ısı tüketim artışını karşılayacak en
güvenilir üretim kaynağı olacağı anlaşılmaktadır.

Tüketici, üretici ve ülkemiz ekonomisi yönünden bu kadar cazip bir enerji üretim
modelinin sorunları nelerdir?

En önemli sorun, doğal gazın ancak ülkemizin küçük bir bölgesine ulaşabilmiş
olmasıdır. Kojenerasyon designının hayat kaynağı olan doğal gaz, ancak çok sınırlı
varlığıyla, bölgeler arası haksız rekabetin de en önemli nedenini oluşturmaktadır. Ulusal
doğal gaz şebekesi yaratılmadıkça ve bu şebekeye talep edilen doğal gaz verilmedikçe bu
haksız rekabet devam edip gidecektir. BOTAŞ, ulusal doğal gaz şebekesinin yapımında
geç kalmakta, yeterli gaz temininde de başarılı olamamaktadır. Gelecek yıllarda bu
sorunun giderilmesi, BOTAŞ’a gazda tekelcilik yetkisi veren 397 sayılı KHK’ nin
kaldırılarak yada değiştirilerek, özel sektöre gaz tesisleri kurma ve gaz ithal etme
yetkisinin tanınmasına bağlıdır.

ETKB’nin ülkemizin büyük bir bölümünde olmayan doğal gaz yerine alternatif
yakıt yaratma gayretlerini takdirle karşılıyoruz. ETKB Petrol İşleri Genel Müdürlüğünün

3
Haziran 1998’den beri çıkardığı yönetmelik ve tebliğlerle LPG, Fuel oil ve motorinin
elektrik üretim maksatlı kullanımında AFİF ve ATV’yi önemli ölçüde azaltılmasıyla, bu
yakıtların 1000 Kcal fiyatı, doğal gazla yarışacak seviyeye inmiş ve kanaatimizce bölgeler
arası haksız rekabet büyük ölçüde ortadan kalkmıştır.

Kojenerasyon uygulamaları konusunda diğer önemli bir engel de Otoprodüktörlük


Kararnamesi ile Otoprodüktörlük sistemi teşvik edilmelidir. Kanaatimizce, teşvik edilmesi
gereken, Otoprodüktör değil kojenerasyon design ve teknolojisidir. Bu çok yüksek
randımanlı çağdaş sistemi ister Otoprodüktör ister toplu konut yatırımcısı uygulasın
ülkemiz ekonomisine katkısı aynıdır. Yani yüksek enerji tasarrufudur. Bu nedenle, anılan
kararname Otoprodüktörlüğün katı çerçevesinden çıkartılmalı ve kojenerasyon
teknolojisini getiren ve bunu fizibilite raporuyla kanıtlayan her yatırımcıya bu tesisleri
kurma imkanı verilmelidir.

4
BÖLÜM 1

KOJENERASYON NEDİR?

Tek bir sistemden eş zamanlı olarak elektrik ve/veya mekanik güç ile
kullanılabilir ısı üretilmesi demek olan kojenerasyon veya diğer adıyla Bileşik Isı ve Güç
Üretimi tekniğinde ana kaynak; kullanılan gaz türbini veya gaz motorunun jeneratör gücü
ile motor soğutma ısısı, yağlama yağı ve egzost gazının ısısıdır.

Konvansiyonel enerji üretim sistemleri (Termik santrallarda elektrik, kazanlarda


ısı üretimi) çevreyi kirletmekte ve primer enerjinin yaklaşık %55-65’i atık ısı olarak ziyan
olduğundan hiç ekonomik olmamaktadır. Buna karşılık bir kojenerasyon sisteminde
elektrik üretimi sırasında ortaya çıkan ısı, eşanjörler yardımıyla çeşitli ısı ihtiyaçları için
(Sıcak su, buhar, absorbsiyonlu soğutma vb.) değerlendirilebilmektedir. Gaz ile çalışan
CHP (Combined Heat and Power-Bileşik Isı ve Güç) sistemlerinde elektrik ve ısının eş
zamanlı üretilmesi ile %80-90 oranında verim elde edilebilmektedir. Böylece primer
enerjinin atılan kısmı minimize edilmektedir. Bu yüksek sistem verimi sayesinde
kojenerasyon sistemi, ilk yatırım tesis giderini 1.5-3 sene gibi çok kısa bir sürede geri öder
[1].

Şekil 2.1’de konvansiyonel ve kojenerasyon sistemleri ile enerji üretimi bir


Sankey diyagramı üzerinde karşılaştırılmıştır. Görüleceği üzere; 40 birim elektriksel, 50
birim ısıl güce ihtiyacı olan bir tesisin bu ihtiyaçlarını karşılamak için; konvansiyonel
sistemde 168 birim enerji gerekirken, kojenerasyon sistemi ile 100 birim enerji yeterli
olmaktadır.

Enerji Girişi 168 Enerji Girişi Kojenerasyon 100

Kondens Bölgesi 40
112 Elektriksel Doğal Gaz 100
η el=36% 2 Güç

70

Kazan 53
Isıl
56 η ısıl =90% Güç

78
Kayıplar 13 Kayıplar

Birincil Enerji Kazancı =68/168=40%

5
Şekil 1.1 Kojenerasyon ve konvansiyonel sistemlerle enerji üretimlerinin Sankey
diyagramı karşılaştırılması [1].
Kısaca özetlersek kojenerasyon sistemi tüm ısı makinelerinin çevreye vermek
zorunda oldukları atık ısıdan yararlanmayı amaçlar. Şekil 1.2’deki ısı makinesinden de
görüleceği üzere, bir ısı makinesinde üretilen işin (W), alınan ısı enerjisine (QH) oranı, ısıl
verim, η ’dir.

η = W / QH (1.1)

TH
QH
W
QL
TL
Şekil 1.2 Bir ısı makinesi

Bir ısıl verime kojenerasyon uygulamalarında elektrik çevrim verimi adı da


verilmektedir.

Çevreye aktarılan ısıl enerji, QL, kojenerasyon sisteminde kullanılan ısıdır.


Böylece enerjiden yararlanma oranı (EYO) maksimum düzeye çıkartılmaktadır.

EYO = W+ QL / QH
EYO’ya kojenerasyon uygulamalarında toplam verim de denilmektedir. Her ne
kadar EYO, termodinamiğin birinci yasasına göre “1” olsa da, uygulamada atık ısının
tümünden yararlanılamadığından bu mümkün olmamaktadır. Bu atık ısıdan, doğrudan ısı
olarak yararlanılmadıkça, %35-55 aralığında uygulamalar gerçekleştirilmiştir. Bileşik
çevrimde dünyadaki en iyi örneklerinden biri olmasına rağmen, Ambarlı Çevrim
Santralında bu verim değeri %50 civarında kalmaktadır [1]. Oysa atık ısıdan, gene ısı
olarak faydalanılan kojenerasyon sisteminde toplam sistem verimini yani Enerjiden
Yararlanma Oranını (EYO) %80-90’lara dek çıkarmak mümkün olmuştur.
Bileşik ısı güç santrallarında üretilen işin (elektriğin) faydalanılan ısıya oranı,
elektrik ısı oranı, EIO diye tanımlanır. Termodinamiğin birinci yasası uyarınca ısıl verimle
de gösterilebilir (eşitlik 1.3). EIO, kojenerasyon sisteminin önemli özelliklerinden biridir.

EIO = W / QL = η / 1 - η (1.3)

Türbinlerde ise genellikle EIO’nın tersi (1 / EIO) olan ısı oranı temel
parametrelerden birisi olarak verilir (eşitlik 1.4).

Isı Oranı = QL / W = 1 - η / η (1.4)

BÖLÜM 2

6
KOJENERASYON TEKNİKLERİ

2.1. GAZ TÜRBİNLİ KOJENERASYON TEKNİĞİ

Termik açıdan değerlendirildiğinde, gaz türbinli sistemlerin çalışma prensipleri


aşağıda açıklanmaktadır:

Yakıt ve hava karışımının (12-35 bar) yanma odasında yakılmasıyla oluşan


kinetik enerji, türbin ve şanzıman aracılığıyla jeneratörü tahrik eder. Jeneratörden de
böylece elektrik enerjisi elde edilir.

Gaz türbinli sistemlerin egzost çıkışları 400-500 oC sıcaklık dolaylarındadır.


Türbin çıkışından direkt bir ısı eşanjörü (atık ısı kazanı) aracılığıyla istenen şartlarda
doymuş buhar ve/veya sıcak su elde edilir. Böyle bir kojenerasyon tesisinin prensip şeması
Şekil 2.1’de görülmektedir[1].

Doğal Gaz Egzost

140 oC

Degazör
G
Gaz Proses
Türbini
Hava Kazan

10 bar / 190 oC

Hava Doğal Gaz


Yardımcı yanma
Fan

Şekil 2.1 Gaz türbinli basit çevrim kojenerasyon tesisi prensip şeması

7
Buradan elde edilen buhar ve/veya sıcak suyun doğrudan proseste kullanılması
verimin maksimum olduğu en ekonomik çözümdür. Özellikle Avrupa’da elektrik
sisteminin şebeke ile senkronize çalışabilmesi için gerekli yasal düzenlemeler
tamamlanmış olduğundan, firmaların fazla elektriği şebekeye satması veya şebekeden
elektrik takviyesi alabilmesi mümkün olmaktadır. Şebeke elektrik fiyatı da kaçakların az
olmasından dolayı ucuz olduğundan sistem seçimi, atık ısının tamamı kullanılabilecek
şekilde yapılır. Fakat Türkiye şartlarında şebeke elektriği çok pahalı olduğu için sistem
elektrik gereksinimine göre seçilmektedir. Dolayısıyla gaz türbini kojenerasyon
sistemlerinin oranca yüksek olan ısıl çıkışından elde edilen buharın doğrudan buroseste
kullanılmasına ihtiyaç duyulmadığından, gaz türbini atık ısı sistemine bağlanan buhar
türbini ile kojenerasyon sisteminden daha fazla elektrik üretilebilir. Bu prensipte çalışan
sistemlere “Kombine Çevrim Santralları” denilmektedir. Böyle bir tesisin prensip şeması
Şekil 2.2’de görülmektedir[1].

Doğal Gaz Egzost

150 oC

Degazör
G Proses
Gaz
Türbini 6 bar
Hava Kazan
Buhar
Türbini G

40 bar / 450 oC
Hava Doğal gaz
Yardımcı yanma
Fan

Şekil 2.2 Gaz ve buhar türbininden oluşan kombine çevrim kojenerasyon tesisi prensip
şeması

8
G AZ T Ü R BİN İN DE EN ERJ İ DAĞ ILIM I

E le k tirk V e rimi
% 30

I sıl V e rim
K a y ıp % 60
% 10

Şekil 2.3 Gaz türbinli basit çevrimli kojenerasyon sisteminde enerji dağılımı

KOM BİN E SANT RELLERDE ENERJ İ DAĞ ILIMI

Elektirk
Verimi % 45 Kayıp
% 55

Şekil 2.4 Gaz türbinli, kombine çevrimli kojenerasyon sisteminde enerji dağılımı

Gaz türbinlerinde basit çevrimli sistemlerin enerji dağılımı (primer enerjinin


dönüştüğü şekiller) Şekil 2.3’te [2], kombine çevrimli sistemlerin enerji dağılımı ise Şekil
2.4’te görülmektedir[2].

Ağır sanayi tipi ve jet olmak üzere iki tip gaz türbini mevcuttur.

9
2.2 GAZ MOTORLU KOJENERASYON TEKNİĞİ

Daha düşük sıcaklıkta ve kütlede atık ısı sağladıklarından ve çok çeşitli güçlerde
üretebildiklerinden dolayı, özellikle elektrik ihtiyacı, ısı ihtiyacından daha fazla olan yani
elektrik ısı oranı (EIO=W/QL , Bileşik ısı güç santaralında üretilen işin-elektriğin,
kullanılan ısıya oranı) yüksek (%80 civarı) endüstriyel uygulamalarda, toplu konut, tatil
köyleri, büyük oteller gibi sıcak su ve soğutma gereksinimi olan uygulamalarda, optimum
çözümler olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gaz motorundaki enerji dağılımı grafiği Şekil 2.5’te gösterildiği gibidir[2].

10
GAZ MOTORUNDA ENERJİ DAĞILIMI

Motor Blok
ISISI %27
Elektrik Gücü
%40

Radyasyonla
KAYIP %8
Egzost ISISI
%25

Grafikten görüleceği üzere, pistonlu bir gaz motorunda yanan yakıtın enerjisinin
(birincil enerjinin) dönüştüğü enerji türlerinin şöyle sıralayabiliriz:

* %35-40’lık bir kısmı mekanik güce,


* %30-35’lik bir kısmı motor gömlek ısısına,
* %25-30 Egzost ısısına ve
• %7-10’luk bir kısmı radyasyon enerjisi şeklinde kayıp enerjiye
dönüşmektedir[3].

11
1 10

6
7

3 2 8
4 9

MOTOR
Alternatör

11

Açıklamalar:
Egzost Gazı Hattı

Gaz Hattı
Kızgın Su Buharı Hattı
Isıtma Suyu Hattı
Silindir bloğu soğutma suyu devresi
Yağlama yağı devresi

1 Egzost gazı eşanjörü


2 Silindir bloğu soğutma suyu devresi plaka tipi eşanjörü
3 Yağlama devresi soğutması ısı değitiricisi
4 Genleşme tankı
5 Soğutma suyu pompası
6 Isıtma suyu girişi
7 Isıtma suyu çıkışı
8 Kızgın su veya buhar girişi
9 Kızgın su veya buhar çıkışı
10 Egzos gazı çıkışı
11 Gaz girişi

Şekil 2.6 Gaz motorlu kojenerasyon sistemi prensip şeması

12
Yukarıda bahsedilen enerji dağılımından yola çıkarak, ortaya çıkan atık ısılardan
gaz motorunun, kojenerasyon (Bileşik Isı ve Güç Üretimi) amaçlı kullanımında sistem
verilen ısı enerjisi üç unsurdan elde edilir. Bunlar; gaz motorunun yağlama devresi, egzost
gazları ve şarj havası, silindir bloğu soğutma devresidir.

Şekil 2.6’da gaz motorları kullanılan bir kojenerasyon tesisinin prensip şeması
görülmektedir [4]. Atık ısıları geri kazanım için kullanılan eşenjörler sistemini çeşitli
modifikasyonlarda tasarlamak mümkündür. Söz konusu Şekil 2.6 ise tasarım örneklerinden
bir tanesidir.

Gaz motoru uygulamalarının en önemli avantajı şunlardır;

• En yüksek miktarda elektriği üretebilecek (elektrik ısı oranı ≅ 0.8) toplam


%40’a varan elektrik çevrim verimi ile elektrik tüketiminin ısıl tüketimine
oranla daha yüksek olduğu durumlarda seçilmesi uygun olan çözüm
alternatifleridir. Bu özellikleri ile gaz motorları elektrik ihtiyacının yanı sıra,
ısıtma ve/veya soğutma amaçlı ısı enerjisi gereksinimi duyan;toplu konut,tatil
köyleri, oteller, yüzme havuzlu spor kompleksleri, üniversite kampüsleri gibi
uygulama alanlarında çok uygun çözümler olarak karşımıza çıkmaktadır.
• %85 ile %91 arasında değişen toplam çevrim verimi türbinli sistemlerle
karşılaştırıldığında, türbinli CHP (Combined Heat and Power – Bileşik ısı ve
güç ) sistemlerinde elektrik çevrim verimi artıkça toplam çevrim veriminin
önemli miktarda düştüğü görülmektedir[5].
• Fakir karışım veya katalizörlü yakma sistemlerinin çevre dostu temiz doğal
gazla kombinasyonu sayesinde, çok düşük zararlı emisyon seviyesi
yakalanabilir. Modern fakir karışım yanma sistemlerine haiz motorlar NOx
emisyonlarını azaltmak için katalizöre ihtiyaç görmeksizin, binlerce saat izin
verilen emisyon değerlerinin altında çalışabilmektedir.
• Kısmi yük verimlilikleri ve çok modüllü konfigürasyon, gaz motorlu
kojenerasyon sistemlerinin en esnek CHP sistemi yapmaktadır. Kısmi yükte
çalışma durumunda verimin önemli miktarda etkilenmemesi ve modüllerin
gerektiğinde sırayla devreye girip çıkma imkanları, sistemin elektrik ve ısı
talebinde gün içinde olagelen talep değişikliklerini ve EIOdeğişimlerini rahatca
kompanse etmesine izin verir. Bu da gün bazında enerji maliyetlerinin
miniminize edilmesine yardımcı olur.
• Gaz motorunun kısa zamanda devreye alınıp, kısa zamanda devre dışı
bırakılabilmesi, bir kolaylığıdır. Aynı zamanda, gaz motoru, tesisin az devre
elemanı içermesinden dolayı, diğer sistemlere göre daha kısa zaman sürelerinde
tesis edilebilmesi ve tesis iç tüketimlerinin az olması da gaz motoruna yıllar
boyu %98’in üzerinde bir emre amadelik oranı sağlar.
• Gaz motorları denilince, yakıt olarak ilk önce doğalgaz akla gelmekte fakat atık
arıtma tesislerinden kanalizasyon gazı (Sewage gas), çöp depolama
tesislerinden çöplük gazı (Landfill gas) ve benzer şekilde biyogaz, kok gazı vb.
yakıtlarda kullanılabilmektedir. Üstelik atıklardan elde edilen bu gaz türleri
elektrik ve ısı üretmek için direkt olarak kullanılabilir. Bunların direkt olarak
motorlarda yakılmasıyla, değerlendirilmeleri için önce yakıp buhar üretmek,
bununla da bir buhar türbini çevirmek gibi ara işlemler gerekmemektedir.

13
2.3 KULLANILAN YAKITLAR

Kojenerasyon teknolojisi kaynakların yeniden üretilmesinden kazanılan biyogaz


kullanımının ekolojik ve ekonomik bir cazip olasılığını sunar. 0.54kWh/Nm3 ‘lük bir ısıl
değere düşük metan sayılı kimyasal endüstriden elde edilen gazlardan, 34kWh/ Nm3 ‘lük
bir ısıl değere sahip bütana kadar bir çok yakıt kullanmak olasıdır. Bu yakıt türlerinden
bazı örnekler ve ısıl değerleri Şekil 2.7’de görülmektedir.

Şekil 2.7’deki yakıtların yanı sıra dizel türü ağır yakıtlar kullanılan motorlar, LPG
ile çalışan sistemlerde çeşitli kojenerasyon uygulamalarında kullanılmaktadır. Firma
tanıtım bölümünde bu yakıtların Avrupa’da kullanıldığı yerler örneklendirilecektir.

Isıl değerler incelendiğinde çöplüklerimizde, kanalizasyonlarımızda ve bu gibi


atıklarımızda adeta enerji hazinelerinin yatmakta olduğunu görürüz. Bu atıkları kontrolsüz
bir şekilde çevreye atarak ,sadece çevreyi kirletmekte kalmıyor, aynı zamanda enerji
kaynaklarımızı da kullanamamış oluyoruz. Aşağıda bunun için küçük bir hesap örneğini
göreceksiniz.

35

30
Kimyasal Endüstri gazları
Ağaç gazı
25
P roliz gazı
Isıı dğerler

P it gazı
20 Kok gazı
Çöplük gazı
15 Biyogaz
Arıtma gazı
Doğal gaz
10
P ropan
Bütan
5

0
Yakıt Trüleri

Şekil 2.7 Çeşitli birincil yakıtların ısıl değerleri

Şekil 2.7’deki ısıl değerlerden yola çıkarsak:

14
2kWh elektrik enerjisi ve 1.23kWh ısıl enerji için

• 5-7 kg bio-atık,
• 5-15 kg çöp,
• 8-12 kg ters-organik atık,
• 4-7 m3 şehir kanalizasyon suyu

yeterli olmaktadır.

Trükiya gibi sürekli enerji kesintilerinin gündemde olduğu ve devamlı nükleer ve


termik santral tartışmalarının yapıldığı bir ülkede, çöplükler ancak patladığında can
aldığında akla geliyor. Oysa buralarda oluşan gazlar değerlendirilirse hem çöplükler daha
güvenli hale gelecek hem de enerjideki dar boğazın aşılabilmesinde önemli katkılar
sağlayacaktır.

Gaz motorunda kullanılan bir yakıtın en önemli özelliklerinden biri de vuruntu


direncidir. Gazın vuruntu direncini de “Metan Sayısı” belirler. Aşağıda tabloda bazı
yakıtların metan sayıları görülmektedir.

Benzin yakmalı motorlarda “Oktan Sayısının” vuruntu kriteri olduğu ve sıkıştırma


oranı ile ateşleme açısının buna göre belirlendiği bilinmektedir. Gaz yakıtlı Otto
motorlarında ise yakıtın uygunluğunu tespit etmek için hesaplanması gereken vuruntu
kriteri metan sayısıdır. Metan sayısının 100’e yakın veya üzerinde olması, sıkıştırma
oranını yükseltme ve böylece mekanik verimi arttırma olanağı sağlar. Bu koşulda, motor
sıkıştırma oranını 12.5:1 seçmek ve gaz motoru için oldukça yüksek sayılabilecek olan
%41’lik bir verime ulaşmak mümkündür.

Tablo : Bazı Yakıtların Metan Sayıları


Yakıt Tanımı – Bileşimi ( % ) Metan Sayısı
H2 Hidrojen 0
CH4 Metan 100
C2 H4 Etilen 15
C2 H6 Etan 43.7
C3 H6 Propilen 18.6
C3 H5 Propan 33
C4 H10 Bütan 10
CO Karbonmonoksit 75
Doğal Gaz CH4 = 88.5 72-98
(Tipik) C2 H6 = 4.7
C3 H6 = 1.6
C4 H10 = 0.2
N2 = 5.0
Arıtma Gazı CH4 = 65 134
CO2 = 35
Çöplük CH4 = 65 136
Gazı CO2 = 35
N2 = 10

15
2.4 KAPASİTE ARALIKLARI

Gaz motorlarında tek modül olarak kapasite 20 kWel ile 15 kWel arasında
değişmektedir. Gaz türbininde ise 1 MWel ile 50 MWel arasında değişen model ve
markalar mevcuttur. Sistem birleşik buhar gaz türbini olarak işletilirse 10 MWel ile 100
MWel arası güçlerde sistemler tesis edilebilmektedir.

2.5 TOPLAM VERİM

Daha önceki bölümde de anlatıldığı üzere toplam verim %30 ile %90 arasında
değişmektedir.

Gaz türbinlerinde :
Yalnız elektrik üretimi : ≈ %30
Kombine çevrimle elektrik üretimi : ≈ %45-50
Bileşik güç ve ısı santralı : ≈ %85

Gaz motoru :
Elektrik çevrim verimi : ≈ %40
Toplam sistem verimi : ≈ %85-91

2.6 EKONOMİK ÖMÜR

Kojenerasyon sistemlerinin ekonomik ömürleri 100.000 ila 150.000 saat


mertebelerindedir. Bu da yaklaşık 12 – 20 yıla tekabül etmektedir.

2.7 ATIK ISININ KULLANIM ÇEŞİTLERİ

Isının geri kazanım türleri aşağıdaki başlıklar altında toplanabilir [2] :

• Ortam ısıtma : Sıcak su, buhar, sıcak hava


• Kurutma prosesi : Sıcak su, buhar, sıcak hava veya gaz
• Kazan besi suyu ön ısıtma : Kızgın su
• Yağ alma ve temizleme : Sıcak su
• Proses buharı sağlama : boru testi, çamaşırhane vs.
• Kızgın buhar üretimi : Kombine çevrimli santral
• Ergitme (plastik) : Kızgın yağ üretme
• Absorpsiyonlu soğutma makinesi : İklimlendirme Sistemi

Atık ısıdan soğutma amaçlı yararlanılmadıkça yaz aylarında sistem verimi çok
düşecek, sadece elektrik üretir konuma gelinecektir. Absorpsiyonlu soğutma sisteminin
pahalı, büyük ebatlı, işletmesi zor ve sık bakım gerektiren bir sistem olmasından dolayı bu
sistemin kullanımı henüz yaygınlaşmamıştır. Üstelik verdiğiniz 100 birim ısı enerjisinden
ancak 60-65 birim soğutma alabilirsiniz. Dolayısıyla elektriğe oranla verimsiz bir çözüm
gibi gözükmesine rağmen (ki 100 birim elektrik enerjisinden, 150-200 birim soğutma
enerjisi alabilirsiniz) absorpsiyonlu sistemde kullanılan ısının tamamen atık ısı olduğu

16
düşünülürse sistemin verimliliği ortadadır. Yukarıda bahsedilen sorunların çözülmesi
kojenerasyonun önünde yepyeni bir ufuk açacaktır.

Sıcak su ve buhar üreten sistemlerde ise atık ısının; gaz notorlarında yaklaşık
%70’i sıcak suya,%30’u buhara; gaz türbinlerinde ise yaklaşık %45’i sıcak suya, %55’i
buhara dönüştürülebilir.

Bu atık ısının kojenerasyon sisteminden çekilme şekli daha önceki, gaz türbinli
kojenerasyon tekniği ve gaz motorlu kojenerasyon tekniği kısımlarında açıklanmış ve
prensip şemalarında gösterilmiş olduğu üzere;

Gaz motorlarında :
• Gaz motorunun yağlama devresi,
• Yanma sonucu oluşan egzost gazları ve şarj havası,
• Silindir bloğu soğutma suyu devresi,

Gaz türbinlerinde ise :


• Türbin egzost çıkışına direkt olarak konulan bir ısı eşanjörü (atık ısı kazanı)

aracılığıyladır.

2.8 ELEKTRİK ISI ORANLARI

Elektrik ısı oranları, gaz motorlarında %80 civarındadır. Yani 100 kW elektrik
enerjisi üreten bir gaz motoru, aynı zamanda ilave bir primer enerji (gaz-yakıt)
kullanmaksızın 125 kW ısı enerjisi üretmektedir. Yada daha basit bir biçimde, 90-70 oC
sıcak su ile çalışan bir sistemde yaklaşık 22.500 kg/h debisinde sıcak su üretir. 125 kW’lık
bir ısı enerjisi de, İstanbul kış şartlarında orta büyüklükte 10-12 dairelik bir binanın
ısıtmasını karşılayabilecek bir kapasitededir. Gaz türbinlerinde ise EIO, %40 civarındadır.
Yani 1 MW’lık elektrik enerjisi üreten bir gaz türbini eş zamanlı olarak ilave bir primer
enerji (gaz-yakıt) kullanmaksızın 2.5 MW ısı enerjisi (sıcak su veya buhar) üretme
kapasitesinede sahiptir. Daha fazla elektrik enerjisi üretebilmek için gaz türbini egzost
çıkışına bir de buhar türbini ilave edilirse (Kombine çevrim yada birleşik gaz – buhar
türbini) EIO %67’ye çıkartılabilir. Son halde 1 MW elektrik enerjisi üreten bir kombine
çevrimli gaz buhar türbini eş zamanlı olarak yaklaşık 1.50 MW ısı enerjisi üretecektir.

Görüldüğü gibi elektrik enerjisi ihtiyacının ısı enerjisi ihtiyacına göre izafen en
fazla olduğu durumlarda gaz motoru kullanmak, bu oran azaldıkça da sırasıyla kombine
çevrimli santral veya gaz türbini kullanmak daha ekonomik olacaktır.

EIO, sistem seçiminde önemli etkenlerden biri olduğu için daha başka etkenleride
göz önünde bulundurmaksızın tek kriterde değildir.

Fakat kojenerasyonu asıl verimli kılan; çalışma saatinin maksimum çıkarılıp,


elektrik ve atık ısınında sürekli kullanılmasını sağlamaktır. Bu yüzden elektrik ve ısı
ihtiyaçları ile elektrik ısı oranı değiştikçe bu değişimi kompanse edebilecek sistemlere
ihtiyaç vardır. Bu sistemlerin başlıcaları şunlardır :

17
i )Birden fazla modül kullanmak : Kojenerasyon sistem seçiminde Şekil 2.8’deki
gibi bir yıllık yük eğrisini belirlemek çok önemlidir. Bu eğriden yola çıkarak
özellikle gaz motoru kullanılacak sistemlerde birden fazla modül kullanmak daha
ekonomik olabilmektedir. Bunu daha kaba ve basit anlatacak olursak; gece-
gündüz, yaz-kış, hafta sonu-hafta içi elektrik ve ısı kullanımlarında büyük farklar
olmasıdır. Fakat aşağıda ki Şekil 2.8’deki modüllerden 1. Modül kendini en önce
amarti ederken yukarı doğru diğer modüllerin amortisman süreleri sırasıyla
artmaktadır.

ŞEKİL 2.8 Tipik yıllık yük eğrisi [4]

18
ii )Isı akümülatörleri kullanmak : Isı üretiminin ihtiyaçtan fazla olduğu
durumlarda ısı akümülatörlerini doldurup, ihtiyacın üretimden fazla olduğu
durumlarda ısıyı akümülatörlerden çekerek toplam verimin mümkün olduğunca
düşmemesi sağlanır.

iii )Şebekeyle senkronize çalışmak : Elektrik üretiminin tüketimi karşılayamadığı


durumlarda şebekeden elektirk çekerek, fazla üretim halinde de şebekeye elektrik
satarak, sistemin tam yük ve maksimum verimde çalışması sağlanır. Fakat bu
sistem Türkiye’de yasal zorluklar bulunması ve de şebeke elektriğinin çok
düzensiz olması dolayısıyla fazla uygulanmamaktadır.

iv ) By-pass’lı kombine çevrim kullanmak : Türbinli kojenerasyon sistemlerinde,


atık ısı kazanından elde edilen buharı;

• Elektrik ihtiyacı arttığında ikinci bir buhar türbininde kullanarak, üretilen


toplam elektrik miktarı arttırılabilir. Bu şekilde elektrik çevrim verimi %45
civarlarına çıkartılabilir.
• Isı enerjisi ihtiyacı arttığında by-pass yolunu açarak buharın tamamen ısıtma
amaçlı kullanımı sağlanabilir.
• Isı ihtiyacının bazı pik durumlarında; türbin egzost çıkışına ilave yakıt enjekte
edilerek birt art yanma (post-combustion) ile ısı üretimi arttırılabilir.

v ) Buhar türbini kullanıldığında da, türbinden ara buhar çekerek değişen


elektrik ısı oranları kompanse edilir.

vi ) Doğrudan by-pass bacası ve damper sistemi kullanarak, ısı gerekli


olmadığında ısıyı dışarıya atmak. En verimsiz işletme şekli bu şekilde olur ki, tüm
ısının atılması halinde %80 civarında olan toplam verim (Enerjiden Yararlanma
Oranı) %30’lara düşer.

vii ) Pik yük bayleri ve/veya chilleri kullanmak : Şekli 2.8’deki yıllık ısı
gereksinimi eğrisinden görüleceği üzere, toplamda az bir süre olsa da, bazı
zamanlarda ısı gereksinimi toplam kojenerasyon ısı üretimini aşmaktadır. Bu pik
durumları karşılamak için ilave kojenerasyon modülü koymak verimsiz olacaktır.
Çünkü kojenerasyon modülleri yılda 365 gün, günde 24 saat (bakım için durmalar
hariç) işletilecek şekilde tasarlanmıştır. Bu çalışma şartlarında kendisini ≈ 2.5
yılda amorti edecektir. Oysa çalışma süresi azaldığında, bu amortisman süresi çok
artacaktır.

Bu tür pik durumlar için ilave bir boyler veya soğutma ihtiyacı için pistonlu bir
chiller kullanmak daha ekonomik olacaktır.

BÖLÜM 3

KOJENERASYON SİSTEMLERİNİN TANITIMI

Kojenerasyon kısaca, enerjinin hem elektrik hem de ısı biçimlerinde aynı sistemden
beraberce üretilmesi veya tüm ısı makinalarının çevreye vermek zorunda oldukları atık

19
ısıdan yararlanmak olarak tarif edilir. Bu birliktelik, iki enerji biçiminde tek tek kendi
başlarına ayrı yerlerde üretilmesinden daha ekonomik sonuçlar vermektedir. Basit
çevrimde çalışan, yani sadece elektrik üreten bir gaz türbini ya da motoru kullandığı
enerjinin % 30-40 kadarını elektriğe çevirebilir. Bu sistemin kojenerasyon şeklinde
kullanılması halinde sistemden dışarıya atılacak olan ısı enerjisinin büyük bir bölümü de
kullanılabilir enerjiye dönüştürülerek toplam enerji girişinin % 70-90 arasında
değerlendirilmesi sağlanabilir. Bu tekniğe ‘bileşik ısı-güç sistemleri’ (CHP) ya da kısaca
‘kojenerasyon’ denilmektedir. Her iki enerji biçiminin ayrı ayrı aynı miktarlarda üretilmesi
için gerekli birincil enerji miktarının, bunların kojenerasyonla üretilmesi durumunda ne
oranda azalacağı Şekil 1’de görülmektedir.

Şekil 1’e göre kojenerasyon tekniği ile kullanılan birincil enerjiden tasarruf % 42
seviyesinde gerçekleşmektedir. Dolayısı ile kojenerasyon sisteminin çevreye en önemli
katkılarından biri de burada ortaya çıkmakta, büyük enerji tasarrufu yanında atık
emisyonları da aynı oranda azalmaktadır. Ülkemizde henüz üzerinde çok durulmayan bu
husus, sistemin özellikle Avrupa ülkelerinde yaygın teşvik görmesinin ana sebeplerinden
biridir.

Buharlı güç çevrimlerinde amaç aracı akışkana verilen ısının bir bölümünü, en değerli
enerji biçimi olarak nitelenen işe dönüştürmektir. Isı enerjisinin geri kalan bölümü
akarsular, göllere, denizlere veya atmosfere atık ısı olarak verilir. Bunun nedeni, çevreye
verilen ısının başka bir amaçla kullanılamayacak kadar düşük sıcaklıkta olmasıdır. Büyük
miktarlarda ısının çevreye verilmesi, iş üretmek için ödenmesi gereken zorunlu bir
bedeldir. Çünkü birçok mühendislik sistemi, elektrik enerjisi veya mekanik enerji ile
çalışır.

Şekil 1. Kojenerasyon ve Diğer Üretim Sistemleri Arasındaki Isıl Bilanço [2]

Fakat mühendislik sistemlerinin büyük bir bölümünde enerji gereksinimi ısı biçimindedir.
Kimya, kağıt, petrol, çelik, gıda ve tekstil endüstrileri gibi bazı endüstrilerde ısıl işlemler
önemli bir yer tutar. Isıl işlemler için gerekli ısıya proses ısısı adı da verilir. Bu
endüstrilerde proses ısısı genellikle 5-7 atm basınçları arasında ve 150-200 °C sıcaklıkları
arasında su buharıyla sağlanır. Buharı oluşturmak için gerekli ısı ise kömür, sıvı yakıtlar,
doğal gaz ve benzeri yakıtları bir kazanda yakarak elde edilir.
20
Şekil 2. Basit Bir Proses Isı Santrali [4]

Isıl işlemlerin gerçekleştirildiği bir endüstri kuruluşun incelendiğinde dağıtım


borularındaki ısı kayıpları ihmal edilirse, su buharına kazanda verilen tüm ısı, Şekil 2’de
gösterildiği gibi ısı değiştiricileri aracılığıyla ısıl işlemlerde kullanılır. Kazanda üretilen
tüm ısının ısıl işlemlerde kullanılması, bir kaybın olmadığı izlenimini verebilir. Oysa,
ikinci yasa açısından bakıldığı zaman, dönüşümün mükemmel olmadığı anlaşılır.
Kazanların içinde yanma sırasında oluşan sıcaklıklar, 1370 °C gibi çok yüksek değerlere
ulaşır. Bu nedenle kazanlarda üretilen enerjinin niteliği yüksektir. Bu yüksek nitelikli
enerji daha sonra 200 °C veya daha düşük sıcaklıkta buhar oluşturmak için suya verilir.
Buradaki tersinmezlik çok büyüktür. Bu tersinmezlikle ilişkili olarak, kullanılabilirlikte bir
azalma veya iş potansiyelinde bir kayıp söz konusudur. Düşük nitelikli bir enerjiyle
gerçekleştirilebilecek bir işlemi yüksek nitelikli bir enerjiyle gerçekleştirmek akıllıca
değildir [3].

Bir ısı makinasında üretilen işin (W), alınan ısı enerjisine (QH) oranı, ısıl verim olarak
tanımlanır (ç) ve aşağıdaki gibi ifade edilir.

(1)

Bu ısıl verime kojenerasyon uygulamalarında ‘elektrik çevrim verimi’ de denilmektedir


[1].

Buhar türbinli bileşik ısı-güç santralinin en önemli özelliği yoğuşturucunun olmamasıdır.


Böylece çevreye verilen ısı, yani atık ısı yoktur. Yani kazanda buhara verilen tüm enerji,
elektrik enerjisine veya proses ısısına dönüşmektedir. Bir bileşik ısı-güç santrali için
“enerjiden yararlanma oranı” Eşitlik 2’ deki gibi tanımlanır:

(2)

21
Burada Qç, yoğuşturucuda çevreye verilen ısıdır. Qç aynı zamanda borulardan ve diğer
elemanlardan çevreye olan ısı geçişlerini de kapsamaktadır, fakat bu kayıplar ihmal
edilebilir düzeydedir. Eşitlik 2’ de görüldüğü gibi, buhar türbinli enerjiden yararlanma
oranı % 100’dür. Gerçek bileşik ısı-güç santrallerinde enerjiden yararlanma oranı % 70
dolaylarındadır.

Daha yüksek ısıl verim sağlayabilmek için süregelen çalışmalar, alışılmış güç
santrallerinde yeni düzenlemelerin yapılmasına yol açmıştır. Yukarıda bahsedilen ikili
buhar çevriminin dışında ise gaz akışkanlı bir güç çevrimini buharlı bir güç çevriminin üst
çevrimi olarak kullanmaktır. Bu çevrime birleşik gaz-buhar güç çevrimi adı verilir. En çok
ilgi duyulan birleşik çevrim, gaz türbini (Brayton) çevrimiyle buhar türbini çevriminin
(Rankine) oluşturduğu çevrimdir. Bu çevrimin ısıl verimi her iki çevrimin ısıl veriminden
yüksektir.

Alman Siemens firması tarafından 1988 yılında yapılan İstanbul Ambarlı’da kurulan
bileşik çevrim güç santrali 1350 MW gücündedir.Bu santralin ısıl verimi tasarlanan
çalışma koşullarında % 52,5 gibi yüksek bir değere ulaşmıştır [2].

Bileşik ısı-güç santrallerinde üretilen işin (elektriğin) faydalanılan ısıya oranı, elektrik ısı
oranı, (EIO) diye tanımlanır. Bu tanım ısıl verimle de gösterilebilir:

(3)

EIO, kojenerasyon sisteminin önemli özelliklerinden biridir. Türbinlerde ise genellikle


EIO’nın tersi (1/EIO) olan Isı Oranı temel parametrelerden birisi olarak verilir [6].

(4)

SİSTEM SEÇİMİ

Kojenerasyon sistemleri, sistemin ekonomikliği, teknik açıdan toplam sistem verimliliği ne


kullanıcının gereksinimleri dikkate alınarak, uygun bir şekilde seçilmelidir. Kojenerasyon
oldukça büyük bir yatırım olduğu için, sistemin fizibilitesinin çok ayrıntılı olarak yapılması
zorunluluğu vardır. Bu fizibilite sonuçları ucuzluk ve kaliteden bile daha önce
gelebilmektedir. Hatta ve hatta bu sistemlerin kurulması kararı verilmeden önce danışman
veya müşavir kişi yada kuruluşlarla çalışılması yatırımcıların yararına olacaktır. Aksi halde
kojenerasyon firmaları, yatırımcıları kendi ellerinde mevcut bulunan sistem ve kapasiteler
doğrultusunda yönlendirirler. Örnek vermek gerekirse; firmanın elinde türbin mevcut, gaz
motoru bulunmamaktaysa, yatırımcıyı türbin alma konusunda ikna etmeye çalışır. Bazı
verileri dikkate almayarak ta, fizibilite çalışmasını sanki türbin daha ekonomik ve ilk
yatırım tesis giderini daha kısa zamanda geri ödeyecekmiş gibi düzenleyebilir. Yada elinde
gerekli kapasitede motor yoktur; yatırımcıya daha küçük yada daha büyük motorlar
önererek gene fizibilite çalışmasını buna göre düzenleyebilir. Bütün bu sakıncalı
durumlardan dolayı yatırımcıların, yatırım kararını vermeden önce (daha sonra da devam
edebilir) danışman müşavir veya kontrolör kişi veya kuruluşlarla birlikte çalışması daha
sağlıklı olacaktır. Yatırımcıya bir ön fikir vermek açısından, uygun sistem seçimi aşağıdaki
ön görü ve parametreler dikkate alınarak yapılır.
22
3.1 YAKIT

Çeşitli sebeplerden dolayı, kojenerasyon sisteminde kullanılması düşünülen yakıt türü veya
türlerine göre sistem seçilir. Bazı uygulamalarda birden fazla, örneğin iki yakıtlı veya üç
yakıtlı sistemler kullanılmaktadır. Bazı tesislerde ise kojenerasyon sistemi doğrudan
yakıttan yola çıkılarak seçilir. Çöplük gazı ve arıtma gazı ile çalışan sistemler buna örnek
olarak verilebilir. Bu tesislerde primer enerjinin işletme maliyeti “ sıfır “ olacağından,
özellikle arıtma tesisi bulunan kuruluşlar için kojenerasyon sistemi çok cazip hale
gelmektedir.

Türkiye için özellikle doğal gaz kullanılan yerlerde sistem çok ekonomik olmakta, ilk
yatırım tesis giderini geri ödeme süresi 2 yıl, hatta daha da altına düşebilmektedir.

Kullanılmak istenen yakıt türü sayısı arttıkça seçilen sistem gaz türbinine doğru
yönelmektedir. Gaz türbinlerinde ise, ağır sanayi tipleri, jet tipi türbinleri oranla daha fazla
tür yakıt yakabilme özelliğine sahiptir.

3.2 ELEKTRİK ISI ORANI

Kojenerasyon uygulanacak sistemin termik ve mekanik güç ihtiyaçları seçim


parametrelerinin önemlilerindendir. Özellikle yeni kurulacak tesislerde (henüz başka bir
şekilde elektrik ve ısı yatırımı yapılmamış) bu ihtiyaçlar ve birbirleriyle oranları sistem
seçimi için zorunlu ve temel faktördür.

Gaz türbini ile yapılan kojenerasyon sistemlerinde, elektrik ısı oranları, 0.40 – 0.50
civarlarındadır. Yani toplam enerji çıkışının 1/3’ ü elektrik enerjisi, 2/3’ü ısıl enerjidir.
Gaz motorları ile yapılan uygulamalarda ise elektrik ısı oranları, 0.75 – 0.80 civarındadır.
Yani toplam enerji çıkışının ≈ %40’ı elektrik gücü olarak elde edilirken, %50’si de termik
güç olarak geri kazanılabilir. Kojenerasyon sistemlerinin temel ayrımından dolayı, tüketim
bölgesinin özelliğine göre (hangi oranda ısı ve elektrik ihtiyacı bulunduğu) seçim yapılır.

3.3 YÜK EĞRİSİ

Tüketim bölgesinin ısıl ve elektriki yük eğrilerine göre seçim yapılır. Eğer yük eğrisi;
günün, haftanın, yılın çeşitli zamanlarında çok dengesiz oluyorsa; bu yük eğrisine, birden
fazla aralığa bölerek, tüketimi birden fazla modül ile karşılarız. Örnek olarak, gün içinde
400 kW, gece ise 200 kW elektrik enerjisi ihtiyacı olan bir hastanenin elektrik tüketimini
karşılamak üzere, 200 kW’lık iki gaz motoru kullanmak çalışma rejimini daha verimli
olmasını sağlayacaktır.

3.4 START SAYISI

Gaz motorlarının daha kolay devreye alınabilmesinden dolayı senelik start sayıları fazla
olan işletmeciler için gaz motoru kullanımı kaçınılmaz hale gelir.

23
3.5 ORTAM SICAKLIĞI

Gaz türbinlerinin çıkış güçleri ve ısıl oranları, ortam sıcaklığına fazla duyarlılık gösterdiği
için; gaz motorları, ortam sıcaklığına çok fazla duyarlı olmadığından, bazı uygulamalarda
gaz motoru kullanımı zorunlu hale gelir.

3.6 TOPLAM SİSTEM KAPASİTESİ

Kojenerasyon sisteminde ihtiyaç duyulan güçler büyüdükçe, seçilen sistem, gaz türbinine
doğru yönelmektedir. Genellikle uygulamada, 15 – 20 MW seviyesinin altında gaz
motorları, üzerinde ise gaz türbinleri kullanılmaktadır. Aslında bu seçim elektrik – ısı
kullanım oranına göre yapılır. Bir sistemde çok az ısı kullanıyorsanız, kombine çevrimli
gaz türbini kurmak daha avantajlıdır. Elektrik fiyatı, bizim ülkemiz koşullarında daha
pahalı olduğundan, gaz motorlarında elektrik verimi daha yüksek olduğundan dolayı, gaz
motoru seçmek daha ekonomik olmaktadır.

3.7 ELEKTRİĞİN KALİTESİ

Elektrikteki frekans ve gerilim hassasiyetinin yüksek olduğu işletmelerde bazen sistemin


karlılığına yada şebeke elektriğinin sürekliliğine bakmaksızın, kojenerasyon yatırımı
zorunlu hale gelir. Özellikle hassas elektronik cihazların bulunduğu tesislerde (tekstil,
computer,vs.) frekans ve gerilim değerlerinin toleransı çok azdır. Tesiste bu türden
sorunlar varsa, kojenerasyon bu kuruluş için kaçınılmaz olmakta, tolerans miktarı
azaldıkça ise sistem seçimi gaz motorundan gaz türbinine doğru kayacaktır.

BÖLÜM 4

BÖLGE ISITMASI VE KOJENERASYONUN


EKONOMİK OLURLULUĞU

Türkiye birincil enerji kaynakları kendi kendine yeterli bir ülke değildir. Enerji
açığı olarak tanımlanan, birincil enerji tüketimi ile üretimi arasındaki farkın günümüzde 50
milyon TEP (ton eşdeğeri petrol, 1 TEP=41800 MJ), 2010 yılında 100 milyon TEP olması
beklenmektedir. Birincil enerji tüketiminin yüzde 60’a yakınını oluşturan petrol ve doğal
gaz büyük ölçüde dışarıdan alınmaktadır. Enerji açığını kapatmak için yapılacak birincil

24
enerji ithalatının bedeli, bugünkü fiyatlarla 10 milyar dolar, 2010 yılında ise 20 milyar
doları bulacaktır,[1].

İkincil enerji türleri, elektrik enerjisi ve ısıl enerjidir. Isıl enerji konutlarda ısıtma,
sanayide proses ısısı olarak kullanılmaktadır. 1996 yılı itibariyle, Türkiye’nin enerji
üretimi için kurulu gücü yaklaşık 23 000 MW’dır. Kurulu gücün yaklaşık yarısı termik,
yarısı hidroelektrik santrallerdir. Termik santralların yüzde 55’i linyit, yüzde 25’i doğal
gaz yakan santrallerden oluşmaktadır. 1996 yılında yaklaşık 90 milyar kWh olan elektrik
tüketiminin hemen tümü yerli üretimle karşılanmış, ancak daha sonraki yıllarda tüketim,
üretimi az da olsa aşmıştır. Aksayan enerji yatırımları nedeniyle, önümüzdeki yıllarda
elektrik açığının oluşması beklenebilir. Elektrik üretmek için 2010 yılına kadar sisteme her
yıl 3 ila 6 MW kurulu güç eklemek başka bir değişle 3 ila 6 milyar dolar yatırım yapmak
gerekecektir. Buna ek olarak doğal gazın taşınması için boru hatlarının yapımı, elektrik
dağıtımı içinde yüksek ve alçak gerilim hatlarının geliştirilmesi zorunlu olacaktır.

Yukarıdaki verilen bilgiler Türkiye’nin enerji sorununun boyutlarını ortaya


koymaktadır. Açıkça görüleceği gibi birincil ve ikincil enerji tüketiminin, etkin kullanımla,
olabilecek en alt düzeyde tutulması, enerji politikasının önemli bir amacı olmalıdır. Bileşik
ısı-güç üretiminin yaygınlaşması birincil enerji kaynaklarından yararlanma oranını
artırmanın yanısıra kurulu güce yapacağı katkı bakımından bu amaca hizmet edecektir.
Konutların ısıtması için gerekli enerjinin bileşik ısı-güç santrallarından sağlanması
durumunda her 1 MW santral gücü için, ülke olarak yıllık tüketimimizden yaklaşık 700 ton
yakıt veya 175 bin dolarlık bir artırım yapmak mümkündür. Özellikle yeni kurulan
yerleşim bölgelerinde bileşik ısı-güç üretiminin uygulanması kolay olup, özendirilmelidir.
Yeni yerleşim bölgelerinde bu konuda bir ön çalışmanın yapılması yasa ile zorunlu
kılınmalıdır.

4.1 Bölge Isıtması

Bölge ısıtması, bir yerleşim biriminin bir veya birkaç merkezde kurulan
santrallerle ısıtılmasıdır. Yerleşim birimi, bir site olabileceği gibi, bir mahalle veya bir kent
de olabilir. Bazı uygulamalarda ısı santralları sıcak su veya buhar üreten kazanlardan
oluşur. Başka bir değişle santralde sadece ısı üretilir. Bazı santrallerde ise ısı ve elektrik
birlikte üretilir. Bu tür santrallerde buhar türbini, gaz türbini veya diesel (gaz) motoru
kuruludur. İkinci uygulama bileşik ısı-güç üretimi veya kojenerasyon olarak bilinir.

Bölge ısıtmasının, her apartmanın veya konutun ayrı ayrı ısıtılmasına oranla bazı
avantajları vardır. Bunların arasında atıkların denetlenerek çevre kirliliğinin önlenmesi,
yakıtın ekonomik yakılması, yakıt seçeneklerinin fazlalığı öncelikle belirtilmelidir. Bölge
ısıtmasının en büyük dezavantajı ise ilk yatırım maliyetinin yüksek olmasıdır. Ancak planlı
ve düzenli yerleşim bölgeleri ile maliyeti azaltmak olanaklıdır.
Bir bölge ısıtma sistemi, ısı üretim merkezi, dağıtım şebekesi ve kullanıcı
bağlantılarından oluşur,[2].

Isı üretim merkezi, kazanlardan oluşan bir ısı santrali olabileceği gibi, bir bileşik
ısı-güç santrali de olabilir. Santralde, ısının dağıtımı için aracı akışkan işlevini gören sıcak
su veya buhar üretilir. Günümüzde aracı akışkan olarak sıcak su kullanımı çok daha
yaygındır. Santralde ayrıca aracı akışkanı şebekede dolaşımını sağlayan pompalar bulunur.

25
Santralde üretilen sıcak su veya buhar bir boru şebekesinde dolaşarak, ısıl
enerjinin dağıtımını sağlar. Suyun santralden çıkış sıcaklığı 90 ile 120o C arasında olabilir.
Şebekedeki sıcaklık düşümü ise 10 ile 30o C arasındadır. Boru şebekesi kanalların içine
yerleştirilebileceği gibi, yer üstünde veya toprağa gömülü de olabilir. Günümüzde çelik bir
koruyucu kılıf içinde yalıtılmış plastik veya çelik borular yaygın olarak kullanılmaktadır.
Dağıtım sisteminde ayrıca genleşme elemanları, vanalar, yardımcı pompalar yer alır.

Kullanıcı bağlantıları, şebeke ile konut arasında ısıl enerji aktarımını sağlayan
eşanjör ve konut içindeki ısıtma tesisatından oluşur.

4.2 Bileşik Isı – Güç Üretimi (Kojenerasyon)

Bileşik ısı-güç üretimi veya kojenerasyon ısı ve elektriğin aynı sistemde birarada
üretilmesi anlamına gelir. Bu maçla herhangi bir ısı makinesi kullanılabilir.
Termodinamiğin ikinci yasasına göre, bir ısı makinesi veya güç santrali tükettiği yakıt
enerjisinin ancak belirli bir bölümünü işe veya elektriğe dönüştürebilir. Geri kalan enerji
çevreye ısı olarak verilir. Bileşik ısı-güç üretiminde çevreye atılan bu enerjiden
yararlanılır. Bileşik ısı güç üretimi ile ilgili üç temel tanım, ısıl verim, enerjiden
yararlanma oranı ve elektrik-ısı oranıdır. Bu tanımlar aşağıda açıklanmıştır.

Bir ısı makinesinde üretilen işin (W), sağlanan yakıt enerjisine (Y) oranı, ısıl
verim, η olarak tanımlanır,[3].

η = W/Y (1)

Isı makinesinin çevreye attığı ısıl enerji Q, kullanımı amaçlanan ısıdır. Enerjiden
yararlanma oranı (utilization factor, total efficiency), EYO , yararlanılan toplam enerjinin,
sağlanan enerjiye oranıdır:

EYO = W+Q / Y (2)

Termodinamiğin birinci yasasına göre enerjiden yararlanma oranı 1’dir. Fakat


uygulamada atık ısının tümünden yararlanılamadığı için bu değer 0.7 ile 0.9 arasında olur.

Bir bileşik ısı-güç santralinde üretilen işin (elektriğin), kullanılan ısıya oranı,
elektrik-ısı oranı (power to heat ratio), EIO diye tanımlanır. Bu değer, termodinamiğin
birinci yasasını kullanarak, ısıl verimle gösterilebilir:

EIO = W / Q = η / 1 - η (3)

Aşağıda bileşik ısı-güç üretimi için kullanılabilecek farklı sistemler ele alınmış,
teknik ve ekonomik yönden karşılaştırılmıştır.
Bileşik ısı-güç üretimi için kullanılabilecek sistemlerden biri kazan-buhar türbini
seçeneğidir. Buhar çevrimine dayalı bu sistemde karşı basınçlı ve ara buhar almalı-
yoğuşturuculu olmak üzere iki farklı düzenleme düşünülebilir. Bu düzenlemeler şekil 1 ve
2’ de gösterilmiştir. Buharlı çevrimlerde her türlü yakıt kullanılabilir.

26
Türbin
W

Kazan

Yoğuşturucu

Pompa

Şekil 1 . Karşı basınçlı buhar türbini çevrimi

Karşı basınçlı çevrimde, buhar türbin çıkışında, ısıtma sıcaklığına karşı gelen
doyma basıncında yoğuşturulur. Böylece yoğuşturucu, ısıtma şebekesine verilen ısının
kaynağı olur. Karşı basınçlı buhar çevriminin ısıl verimi %20 dolaylarındadır ve bu tür
sistemlerin elektrik üretim güçleri 1 ile 10 MW arasında değişir. Bu sistemlerde elektrik-ısı
oranı 0.15 ile 0.2 arasında olup, verilen bir çevrim için sabittir. Üretilen elektrik veya ısının
miktarı, türbinden geçen buhar debisini azaltarak veya çoğaltarak değiştirilir.

Türbin
W

Kazan

Yoğuşturucu

Pompa
Pompa
Şekil 2. Ara buhar almalı yoğuşturuculu buhar türbini çevrimi

Ara buhar almalı-yoğuşturuculu çevrimde, yoğuşturucu basıncı atmosfer


basıncının çok altındadır. Buhar 30-40 derece arasında bir sıcaklıkta yoğuşur. Isıtma
enerjisi ise daha yüksek bir basınçta türbinden ayrılan buharla sağlanır. Ara buhar almalı
buhar çevriminin ısıl verimi %20-%30 arasındadır, elektrik üretim gücü ise 10 ile 50 MW
arasında değişir. Elektrik ısı oranı türbinden ayrılan buhar miktarını azaltarak veya
çoğaltarak değiştirilebilir. Bu bakımdan ara buhar almalı çevrim, çalışma süresince değişen
ısı ve elektrik yüklerini karşılamada daha esnektir. Elektrik-ısı oranı, türbinden ayrılan
buhar miktarına bağlı olarak 0.15 ile 0.4 arasındadır.

Bileşik ısı-güç üretimi için kullanılabilecek bir başka seçenek şekil 3’te gösterilen
gaz türbini-atık ısı kazanı düzenlemesidir. Bu düzenlemede çıkan yüksek sıcaklıktaki

27
gazlar bir atık ısı kazanında buhar veya sıcak su üretmek için kullanılır. Elektrik üretim
gücü 2 ile 50 MW, ısıl verim ise %25 ile %30 arasındadır. Gaz türbinlerinde doğal gaz,
LPG veya nafta yakıt olarak kullanılabilir. Bu tür santrallerde elektrik-ısı oranı 0.5
mertebesindedir. Türbin çıkışına konacak olan bir yönlendirme (by-pass) mekanizması ile
atık gazlar ısı gereksinimin az olduğu zamanlarda, kazana gönderilmeyerek doğrudan
atmosfere verilebilir. Bileşik ısı-güç üretiminde kullanılan gaz türbinleri, uçak motorlarının
tasarımına dayanan aero-derivativ türden veya yer santrallarında kullanılan ağır (heavy
duty) türden olabilir.

Atık ısı kazanı Buhar

Yanma odası
Türbin

Kompresör

Şekil 3. Gaz türbinli bileşik ısı-güç sistemi

Bileşik ısı-güç üretiminde son yıllarda yaygınlaşan bir başka uygulama şekil 4’te
görülen diesel veya gaz motoru ile atık ısı kazanının kullanılmasıdır. Bu düzenlemede
motorun egzoz gazları bir atık ısı kazanından geçirilerek buhar veya sıcak su üretmek için
kullanılır. Ayrıca motorun soğutma suyundan, sıcak su üretimi için yararlanılabilir.
Elektrik üretim gücü 0.5 ile 10 MW,ısıl verim ise %40 ile %50 arasındadır. Diesel veya
gaz motorlu bileşik ısı-güç üretiminde elektrik ısı oranı yaklaşık 1’dir. Burada da, atık
gazlar ısı gereksinimin az olduğu zamanlarda, bir yönlendirme mekanizmasıyla doğrudan
atmosfere verilebilir. Diesel veya gaz motorlarında yakıt seçenekleri motorin, doğal gaz,
LPG ve nafta’dır.

Atık ısı kazanı

28
Diesel mak.

Sıcak Su
Merkezi

Şekil 4. Diesel motorlu bileşik ısı-güç sistemi

4.3 Bileşik Isı-Güç Üretimi ile Bölge Isıtmasının Ekonomik Olurluluğu

Bileşik ısı-güç üretimi kullanarak yapılan bölge ısıtmasının olurluluğuna


termodinamik, ekonomik ve iklimsel parametreler birlikte gözönüne alınarak karar verilir.

Ekonomik olurluluğun birlikte belirlenebilmesi için sistemin yıllık net işletme


geliri ile yatırım giderinin hesaplanmaları gerekir. Yıllık net işletme geliri, bölgenin ısı ve
elektrik gereksinimlerinin ayrı ayrı karşılanması durumunda yıllık olarak ödenecek ısıtma,
elektrik, personel, bakım onarım giderlerinin toplamından, bileşik ısı-güç santralinin yıllık
yakıt, personel, bakım onarım giderlerinin toplamını çıkartarak bulunur. Yatırım gideri ise
bileşik ısı-güç santralinin satın alınması ve kurulması ile ilgili olarak başlangıçta ödenen
paradır. Bu değerler belirlendikten sonra geri ödeme süresi, şimdiki değer, yıllık net
kazanç gibi ekonomik analiz yöntemlerinden biri ile yatırımın karlılığına karar verilebilir,
[4].

Uygulamanın yapılacağı bölgenin ısı ve elektrik gereksinimin, bileşik ısı-güç


santralinin elektrik-ısı oranı ile uyumlu olması gözönünde bulundurulması gereken bir
husustur. Bu uyumu tam olarak sağlamak mümkün değildir. Üretilen elektrik fazla olduğu
zaman şebekeye satılabilmesi, elektrik açığı olduğu zaman şebekeden alınabilmesi
anlaşmalar çerçevesinde mümkün olabilir. Isı enerjisi açığı yardımcı kazanlarla, ısı enerji
fazlası ise ısı depolayan akümülatörlerle belirli ölçüler içinde dengelenebilir.

Bileşik ısı-güç santralinin kullanılma oranı (yük faktörü) gözönüne alınması


gereken bir başka parametredir. Yük faktörü iklim koşullarına bağlıdır. Bileşik ısı-güç
santralının kapasitesi belirlenirken yük- süre eğrisinden yararlanılır. Aşağıda bir yük-süre
eğrisi gösterilmiştir.

Isı gereksinimi yük –süre eğrisi


(MW) Bileşik ısı-güç üretim
merkezi
tarafından karşılanan ısı
gereksinimi (MJ)

29
Süre (saniye)

Şekil 5. Yük-Süre Eğrisi

Bir bölge ısıtma sistemi tasarlanırken, bileşik ısı-güç santralının ısı üretim
kapasitesi genellikle, ısıtma sisteminin maksimum ısı gereksiniminin %50’sini
karşılayacak biçimde seçilir. Böylece bileşik ısı-güç santralının yılın büyük bir bölümünde
tam yüke yakın bir kapasitede çalışması sağlanır. Isı gereksiniminin büyük olduğu kısa bir
süre içinse yardımcı kazanlar devreye girer.

Şebekeye elektrik satış fiyatı, şebekeden elektrik alış fiyatı, bileşik ısı-güç
santralından yakılan yakıtın fiyatı olurluluk hesaplanırında göze alınması gereken
ekonomik parametrelerdir. Ayrıca bileşik ısı-güç santralı, yardımcı kazanlar, dağıtım
şebekesi, konut bağlantıları için sabit yatırım değerleri, faiz oranı, bakım onarım ve işletme
giderleri de olurluluk hesapları için gereklidir.

Bazı durumlarda üretilen ısı ve elektriğin fiyatlandırılması söz konusu olabilir.


Fiyatlandırma; ürünlerin enerji veya ekserjini göz önüne alarak yapılabilir. Ürünlerin
enerjilerini göz önüne alarak yapılacak hesaplama için aşağıdaki bağıntı kullanılabilir,[5]:

f e + f q / EIO = f y / η + C . a / (s.e) (4)

burada,
f e : elektriğin fiyatı, ( para birimi / kJ ),
f q : ısının fiyatı, ( para birimi / kJ ),
f y : yakıt fiyatı, ( para birimi / kJ ),
EIO : bileşik ısı-güç santralının elektrik-ısı oranı
η : bileşik ısı-güç santralının ısıl verimi
C : bileşik ısı-güç santralının yatırım bedeli ( para birimi )
a : amortizman faktörü ( capital recavery factor ), [5]
s : santralın yıllık çalışma süresi ( saniye )
E : santralın elektrik üretim gücü ( kW )

olmaktadır.

(4) numaralı bağıntıda elektrik ve ısının fiyatları iki bilinmeyen olarak yer
almaktadır. Bu nedenle bir bağıntıya daha gerek duyulur. Ürünler enerji bazında eşit fiyata
sahip kabul edilir, başka bir değişle f e = f q alınabilir. Bir başka yaklaşım da yatırım
masraflarını elektriğe yıkmaktır, bu durumda f q = f y alınır.

30
BÖLÜM 5

ESENYURT KOJENERASYON TERMİK SANTRALI

Esenyurt Kojenerasyon termik Santralı,Türkiye Ulusal elektrik şebekesine 180


MW elektrik ve Esenkent Bölgesel Isıtma sistemine ısı amaçlı sıcak su sağlayacaktır.
Santralın tanımı,projenin esasları ve santralın merkezi ısıtma sistemine bağlantısı aşağıda
verilmektedir.

5.1.Esenyurt Kojenerasyon Termik Santralı

31
Esenyurt Kojenerasyon Termik Santralı,180 MW termal enerji üreten,ısı elektrik
kombine çevrimli bir termik santraldır. Sağlanan elektrik, ulusal elektrik şebekesine ve
üretilen ısı Esenkent Merkezi Isıtma sistemine hizmet vermektedir. Santralda :
3 adet Gaz Türbini / Jeneratör
3 adet Isı Geri Kazanımlı Atık Isı Jeneratörü(kazanı) (HRSG)
Buhar Türbini / Jeneratörü
Hava Soğutmalı Kondansatör
Yardımcı Kazan
154 kV Şalt sahası da dahil olmak üzere Elektrik Sistemleri
Dağıtım Kontrol Sistemi
Santralın Balansı Sistemleri

5.1.1.Gaz Türbini / Jeneratörü


Gaz türbini / jeneratörü paketleri PG6551(B) (Frame 6B) tiptir ve General Electric
il lisans sözleşmesi kapsamında Thomassen International tarafından Üretilmişlerdir. Her
paket taban levhasına monte edilmiş şekilde bir türbin ve aksesuar paketini içerir. Her gaz
türbininin nominal çıkışı 40MW’ tır. Türbin, jeneratöre, bir vites ile bağlanmaktadır, bu da
türbinin 5000rpm ‘lik rotasyonel hızını, 3000rpm ‘ ye düşürmektedir.

Giriş filtresinden giren hava, 17 aşamalı eksenel kompresör tarafından tazyik edilir.
Tazyikli hava yakıtla karıştığı ve yandığı 10 hücreli ateşleme sistemine yönlendirilir.
Ateşlemenin tamamlanmasından sonra sıcak gazlar genleştikleri 3 kademeli türbine
akarlar. Gazlar egsoz çıkışından gaz türbinini terk eder ve Isı Çevrim Buhar Jeneratörünün
giriş kanalını girerler.

Gaz türbinleri normalde doğal gaz ile çalışırlar. Noχ emisyonu şartlarını
karşılayabilmek için türbinler kuru düşük Noχ yanma sistemi ile donatılmıştır. Eğer doğal
gaz kesilirse, gaz türbinleri yedek yakıt olarak mevcut bulunan petrol ile yanacaktır. Gaz
türbinleri petrol ile çalıştığında Noχ ‘ u düşürmek için su enjeksiyonu yapılır.

Gaz türbini jeneratörleri GEC Alsthom tarafından üretilmiştir. 3000rpm ‘ li, 11kV ‘
lık 0.9 güç faktörü bulunan jeneratörlerdir.

Gaz türbini başlatma sisteminde ağır dizel motor, burma konverteri ve starter
debriyajı bulunmaktadır. Başlatma sistemi yardımcı kompartmana yerleştirilmiştir ve vites
vasıtasıyla gaz türbini rotorunu çalıştırır. Şebekeden enerji gelmediği zaman da bile
başlamayı sağlamak için dizel motor seçilmiştir.

Gaz türbinlerinin kontrolü için GE Speedtronic Mark V kontrol sistemi


kullanılmaktadır. Mark V üçlü kontrol sistemidir ve yakıt kontrolü (yarı yük durumlarında
hız veya yük kontrolleri içindir), derece kontrolü (temel yük durumlarında), veya açık
çevrim (işletmeye alma durumlarında) gibi farklı şekillerde çalışır. İlaveten, emisyon ve
işletme şartlarını karşılamak için türbin giriş kılavuz kanatları ve su enjeksiyonu kullanılır.
Normalde gaz türbinleri, en yüksek elektrik verimini ve en düşük emisyonu verdiği için
temel yükte çalışacaktır.

Diğer gaz türbinleri / jeneratör yardımcı sistemlerde, yağlama yağı sistemi (gaz
türbini ve jeneratörü yağlamak ve hidrolik yağ sistemini çalıştırmak için kullanılır), kapalı
soğutma su sistemi (yağlama yağını soğutmak için kullanılır), yangın detektör ve söndürme
sistemi (yangın detektörü, alarm ve CO2 söndürücüleri içerir), gaz türbini ve jeneratör
32
akustik kaplaması (gürültüyü azaltmak için) ve gaz türbini ve jeneratör koruyucu (alev
detektörü, aşırı hız ve senkronizasyon) sistemleri mevcuttur.

5.1.2 Isı Geri Kazanımlı Atık Isı Kazanları (HRSG)


Isı geri kazanımlı atık ısı kazanları (HRSG) Schelde Breda Boilers (Hollanda)
tarafından dizayn edilmiş ve DESA (İzmir) tarafından üretilmiştir. Bunlar yatay, doğal
sirkülasyonlu, çift basınçlı modeldir ve ilave ateşleme sistemine sahiptir. Her bir
HRSG’nin ilave ateşleme sistemi, doğal gaz veya petrol ile yanabilen üç brülöre sahiptir.
Brülörler merkezi kontrol odasında manuel olarak çalıştırılır ve HRSG başına 27MW
maksimum kapasitesi vardır.

Gaz türbini egzoz gazları giriş kanalıyla HRSG’lere sırasıyla girer. Egzoz gazı
akışının şartları gaz türbini yükü ve çevre koşulları ilave ateşleme hızı ile orantılıdır.

HRSG’nin ısı yüzeyi aşağıdaki şekilde ayarlanmıştır (egzoz gaz akışı yönünde):
- YB Süper ısıtıcı II
- Buharlaştırıcı Ekran
- YB Süper ısıtıcı I
- YB Buharlaştırıcı
- YB Buhar Ekonomizeri II
- AB Süper ısıtıcı
- AB Buharlaştırıcı
- AB Buhar Ekonomizeri ve YB Buhar Ekonomizeri I
- AB Bölgesel Isıtma Serpantini

Gürültü ile ilgili talepleri karşılayabilmek için HRSG egzoz kanalına susturucu
yerleştirilmiştir.

Her bir HRSG’nin kendi %100 x 2 kombine yüksek / düşük basınç kazan besleme
suyu pompaları seti vardır. Pompalardan biri çalışır durumdadır, diğeri
beklemededir.

Kondanserin ısınma ve dearasyonu için gereken buhar miktarını azaltmak için


dearatörden gelen brülör besleme suyu kullanılarak kondanser, harici kondanser ön
ısıtıcısı içinde ısıtılır. Böylece santralın elektrik verimliliği yükseltilir.

Eğer santral petrol ile çalıştırılıyorsa, HRSG’nin arka kısmında oluşabilecek


korozyonu önlemek için kondanser ön ısıtıcılar ve merkezi ısıtma serpantinleri devre
dışı bırakılır. Merkezi ısıtma serpantinlerinde kalan suyun serpantinlerin içinde
buharlaşmasını önlemek için basınç altında tutulur.

Bir ünitenin işlemesini sağlamak için, her bir HRSG basınç düşürücü ve kızgın
buhar soğutucusu (desuperheater) istasyonları ile birlikte ortak bir YB ve AB
başlama hattına bağlanır. Başlama (start-up) baypas sisteminin kapasitesi bir seferde
sadece bir tane HRSG çalıştırabilir şekildedir. Baypas istasyonları hava soğutma
kondanserine deşarj edilir.

Her bir HRSG tam otomatik su kalite kontrol sistemi ile donatılmıştır. Bu sistem
(brülör besleme suyu, YB ve AB kazan suyu, YB ve AB doymuş buhar için) numune

33
istasyonu ve kimyasal dozajlama sistemine sahiptir. Kazan suyu pisliği kazan
boşaltma borusu ile deşarj edilir.

5.1.3 Buhar Türbini / Jeneratörü


Buhar türbini General Electric lisansı ile Thomassen International tarafından
üretilmiştir. Tek muhafazalı, bir adet kontrolsüz kombine emme/basma ve bir adet
kontrollü basma tipi kondanse buhar türbinidir. Kombine emme/basma HRSG’nin
AB bölümü ile aynı basınçta çalışmaktadır. Basma olarak çalıştığında merkezi ısıtma
kondanseri yüksek ısısını besler. Yaz döneminde merkezi ısıtma suyunu talep edilen
ısıda tutabilmek için, kontrollü basma 1.75 barlık bir basınçta tutulur.

Buhar türbini jeneratörü GEC Alsthom tarafından üretilmiştir. 3000rpm’li,


11kV’lık, (normal işletme şartları altında) 0.9 güç faktörü bulunan jeneratörlerdir.

Bütün YB buhar sistemi (HRSG’ler ve buhar türbini)kayıcı basınç şeklinde


çalışır. Normalde, buhar türbini kontrol valfları tam olarak açıktır. Buhar basıncı
kabul edilir minimum değerin altına düştüğünde, basıncı istenen değere getirmek için
valfların bir bölümü kapanır. Buhar basıncının aniden düşmesi durumunda buhar
türbini kelebek valfı da kapanacaktır.

5.1.4 Hava Soğutmalı Kondanser


Hava soğutmalı kondanser (ACC), buhar türbini egzozundan ve/veya buhar
türbini baypas sisteminden gelen buharı kondanse etmeye yarar. Soğutma için çevre
havası kullanılır. Buhar, demetlerin dış yüzeyinden geçen havaya ısı transfer ederek,
fin tüp demetleri içinde kondanse edilir. Buhar yoğunlaşır ve kazan besleme suyu
olarak tekrar kullanılmak için ACC kondanser tankına geri döner.

Buhar türbini egzozu veya baypas buharı, buhar türbini egzoz kanalı ve iki
dağıtım manifoldu vasıtasıyla yoğunlaştırıcı elemanlara gönderilir. Kanalda
oluşabilecek herhangi bir yoğunlaşmayı önlemek için buhar kanalında drenajlar
vardır.

Fin tüp elemanları çift çatı konfigürasyonu içine yerleştirilmiştir. Her çatının beş
modülü mevcuttur. Her modülün eksenel akış fanı ve sekiz fin tüp demetleri vardır.
Böylece tamamlanmış bir ACC 80 (8x10) fin tüp demetinden oluşur. Her bir fin tüp
demeti 200 tek geçişli karbon-çelik, sıcak daldırmalı galvanizli oval fin tüplerden
oluşur. Tüpler dört paralel sıra halinde tüp saçları ile başlıklar arasında yer alır.

ACC’den gelen yoğunlaşma sıvısı kondansatörün toplama başlıklarında toplanır


ve yer çekimi drenajı yoluyla, ACC sıcak su toplama tankına yollanır.

ACC’ye bağlı dört buhar türbini baypas istasyonu vardır:


- ana YB buhar türbini baypas
- YB başlangıç baypası
- ana AB buhar türbini baypası
- AB başlangıç baypası
Tüm bu baypas istasyonlarında basınç düşürücü valf ve kızgın buhar soğutucusu
mevcuttur. ACC baypas konumundayken tüm HRSG’lerin buhar akışını kontrol etme
özelliği vardır.
34
5.1.5 Yardımcı Kazan
Projenin işletmeye alma döneminde karşılayacağı ısı talebi için, yardımcı bir sıcak
su kazanı kurulmuştur. Bu sıcak su kazanı silindir, üç geçişli ve basınca dayanıklıdır, ön ve
arka bitiş plakaları ve çift yakıt yakıcıya sahiptir.

Yardımcı kazanın maksimum termal kapasitesi 20MW’tır. Çıkış suyunun derecesi


130 oC de kontrol altında tutulur.

5.1.6 Elektrik Sistemleri


elektrik sistemleri aşağıdakilerden oluşur:
- gaz türbin jeneratörleri ve buhar türbin jeneratörleri
- her jeneratör için yükseltici transformatörü
- 154kV şalt sahası
- istasyon ve dağıtım transformatörü
- orta ve düşük voltaj dağıtım sistemi
- kesintisiz güç kaynağı

11kV elektrik üreten gaz türbin jeneratörleri ve buhar jeneratörü tamamen su-hava
soğutmalı jeneratörler (TEWAC) tarafından sarılmışlardır. Jeneratörler statik ikaz sistemi
ile donatılmıştır. Tüm jeneratörler 3000rpm rotasyonel hız ile çalışmaktadır.

Her jeneratörün kendi yükseltici transformatörü vardır ve şalt sahası vasıtasıyla,


santralı 154kV şebekesine bağlar. 154kV şalt sahası şebeke hatları şalt sahası içinde
toprağa gömülüdür ve enerji hatları ve ilgili ekipmanı uyumlu hale getirmek için kurulmuş
olan gantry’ler vasıtasıyla sahaya giriş ve çıkış yaparlar. Santral işletmeye alındığında, gaz
türbini yükseltici transformatörlerinden ikisi yardımcı sistemlerin işletmeye geçmesi için
santrala enerji sağlamak amacıyla voltaj düşürme transformatörü fonksiyonu görür. 154kV
şebekesinden enerji almak mümkün değilse yardımcı sistemlere enerji sağlamak amacıyla
acil dizel jeneratörü kullanılır.

Orta voltaj dağıtım sistemi elektrik enerjisini, 11kV dağıtım sisteminden beslenen
iki istasyon transformatöründen alır. Alçak voltaj dağıtım sistemi elektrik enerjisine, 6.3kV
dağıtım sisteminden beslenen iki dağıtım transformatöründen alır. Alçak voltajın gücü
400V’tır.

Tüm acil durumlarda santralın güvenli bir şekilde kapatılması için üç kesintisiz
güç kaynağı sistemi vardır.
1. Koruma ve Kontrol Sistemleri acil motorları ile statik 400/230 VAC UPS
sistemini besleyen 110VDC sistemi,
2. TEAŞ PLC komünikasyonu sistemi için 48VDC sistemi,
3. DCS sistemi alarmları besleyen 24VDC sistemi.

5.1.7 Dağıtım Kontrol Sistemi


Elektrik dağıtımını da içeren santralın tamamı, merkezi kontrol odasından
yürütülür. Merkezi kontrol odası, operatör istasyonları, mühendislik istasyonları, dağıtım
kontrol sistemi (DCS) iin yazıcılardan oluşur. DCS Elsag Bailey Hartmann & Braun
tarafından yapılmıştır.

35
DCS mikro proses esaslı bir sistemdir ve şu fonksiyonları vardır: kontrol,
görüntüleme, işletme, veri saklama, yazma, alarm ve koruma, Santralın, enstrümanları,
kontrol ve koruma şartları, kontrol odasının yanında bulunan elektrik ve kontrol panel
odasında yer alan gaz ve buhar türbini yerel kontrol kabinlerindeki ekipmanlarca idare
edilir. Operatör istasyonları, kontrol odası ve santral sistemlerindeki operatörler arasındaki
veri alış verişini sağlar. Ekranlar işletme ile ilgili tüm unsurları grafik ve tablo olarak
gösterir. Santralın durumunu gösteren bir ışıklı panel operatör istasyonlarının önüne
yerleştirilmiştir. İşletme ve görüntüleme işlemleri normalde merkezi kontrol odasından
yapılmasına rağmen, gaz türbinleri, buhar türbini ve su arıtma tesisinin kendi kontrol
sistemleri vardır.

5.1.8 Santralın Balansı Sistemleri


Aşağıdakileri de kapsayan birkaç tane santralın balansı sistemi vardır:
- yakıt temin sistemi
- yağ temin sistemi
- demiranalize su sistemi
- kapalı soğutma suyu sistemi
- enstrüman ve servis hava sistemi
- santral yangın söndürme sistemi
- kullanma suyu sistemi
- ısıtma, havalandırma ve hava şartlama sistemi
- atık su deşarj sistemi
- yağmur suyu deşarj sistemi
- içme suyu sistemi

Santralın işletmesi için gerekli olan yardımcı sistemler öyle projelendirilmiştir ki,
bir parçanın çıkışı, gaz türbinleri, HRSG’ler veya buhar türbini gibi diğer başlıca
ekipmanların çıkışına sebep olamayacağı şekildedir.

5.2 Proje Esasları


kombine elektrik ve merkezi ısı üreten bir santral veya kojenerasyon santralı için,
santralı maksimum verimlilikte işletmek için ekonomik bir yöntem vardır. Elektrik
üretiminden gelenler ısı üretiminin arz ve sağlanabilirlik talepleriyle dengelenmelidir.
(iklim sonucu) Merkezi ısı talebi değişikliklerinde ısı teminini kontrol etmek önemlidir.

Santral buhar türbini çıkışında çok çeşitli ısı talebini karşılarken, bir yandan da
ulusal şebekeye elektrik üretmeye devam edebilir.

Santralın güvenlik şartlarında, çeşitli gaz türbinin konfigürasyonları kullanılması


öngörülmüştür. Paralel çalışan üç gaz türbini / HRSG setleri, bu konuda optimum sonuçları
vermektedir. Frame 6B gaz türbini seçimi ısı talepleriyle ilgili olarak ortaya çıkmıştır ve
180MW’lık kojenerasyon santralının maksimum gerekleriyle uyumluluk sağlamıştır.

Ekonomi ve verimlilik sebepleriyle, tek bir buhar türbini kullanılmaktadır. Bu tür


uygulamalarda buhar türbinleri oldukça güvenilirdir ve çok az rutin bakım isterler. Buhar
türbininde arıza olması ve bakım gerekmesi durumunda buhar türbini baypas edilerek,
buhar, reformer istasyonlarından merkezi su ısıtıcısına gönderilir. Bakımı gerektiğinde
buhar türbini, bağlantı borusundaki bir valf ile ACC’den ayrılabilir.

36
Gaz türbinlerini ve HRGS kanal yakıcılarını ateşlemek için hem doğal gaz, hem
de petrol kullanılmaktadır. Verimlilik sebebiyle HRSG’deki egzoz gazı su ve sülfür
tarafından, bunların yoğuşma ısısının izin verebileceği kadar düşük dereceye soğutulur.
Petrol yakarken sülfür içeriği, doğal gazda olduğundan daha yüksektir, bu da egzoz
gazında, asit doyma noktasının daha yüksek çıkması ile sonuçlanır. Sonuç olarak, düşük
derecedeki korozyonu önlemek için, HRSG egzozunun derece seviyesi yükseltilmelidir.

Kullanma suyunun temini zor olduğundan ve pahalı olması sebebiyle su tüketimi


önemli bir projelendirme sorunudur. Bu suretle, su tüketimi aşağıdaki yollarla
azaltılmaktadır:
Buharlaşma kayıplarını önlemek için ıslak soğutucu sistem ile hava soğutmalı
kondanser kullanılmıştır.
Gaz türbini, birinci yakıt olan doğal gaz için kuru düşük Nox yanma sistemi ile
donatılmıştır.
İç soğutma sistemi kapalı loop sistemidir ve hava soğutmalıdır.
İşletmeye alma için, HRSG’ler ACC’nin kabul edemeyeceği kalitede olan buharı
atan ve böylece buhar patlamasını önleyen ayrı bir baypas sistemi kullanılmaktadır.

Egzoz gazı emisyonları, kuru düşük Nox , oluşumunu önler ve gaz türbini
egzozunun Nox seviyesini çok düşük tutar. Gaz türbini petrol ile çalışırken emisyonları
kontrol altında tutmak için su enjeksiyonu kullanılmaktadır.

Normal işletme için işletme ve kontrol fonksiyonları tamamen otomatiktir,


böylece gerekli işletme ekibinin sayısı en aza indirilmiştir. Gaz türbinleri ve buhar türbini
gibi ana santral sistemlerinin kendi kontrol üniteleri vardır ve otomatik olarak kontrol
edilip, kontrol odasından sıralanır.

Esenkent evlerinin sahaya olan yakınlığı sebebiyle, gürültünün önlenmesi santral


dizaynında önemli bir unsurdur. Gürültünün ana kaynakları gaz türbinleri, HRSG’ler ve
ACC’dir. Bunlar evlerden olabildiğince uzak tutulmuşlardır. Gaz türbinleri ve HRSG’ler
ayrı bir binada yer almıştır ve buhar türbini ve idari bina, ACC’nini önünde yer alarak
gürültü kesici görevi görmüşlerdir. Fin Fan Soğutucusu gibi diğer potansiyel gürültülü
parçalar için gürültü azaltıcılar kullanılmıştır.

Santral yerleşim planları aşağıdakileri de içermektedir:


Yüksek voltaj şebeke hatları 154kV şalt sahasına gömülmüştür, böylece yüksek
gerilim hatları ile ortaya çıkabilecek problemler ortadan kaldırılmıştır.
Gereksiz basınç kayıplarını önlemek için buru hattı işleri en aza indirgenmiştir.
Düzenli bakım ve tüketim ürünlerinin(kimyasallar,petrol vs.) temini için boş alan
ve giriş sağlanmıştır.

Petrol ve su tankları bir duvar ile çevrelenmiştir.

5.3 Merkezi Isıtma Sistemine Bağlantı


Esenyurt Kojenerasyon Termik Santralı, Esenkent Merkezi Isıtma sistemine sıcak
su olarak termal enerji temin edecektir. Sistem minimum 110oC, maksimum 130oC
arasında sıcak su temin etmek üzere projelendirilmiştir. Bu amaçla, santralın bir kısmı ısı
üretmeye ayrılmıştır. Santral içindeki merkezi ısıtma sistemi aşağıdaki parçalardan
oluşmaktadır :
- HRSG’lerdeki merkezi ısıtma serpantinleri

37
- 1 yüksek ısı merkezi ısıtma kondanseri
- 2 düşük ısı merkezi ısıtma kondanseri
- basınç sistemli, genleşme kanalları
- 3 x %50 merkezi ısıtma sirkülasyon pompaları

Merkezi ısıtma serpantinlerinin amacı, egzoz gazında bulunabilecek ısıyı


maksimuma çıkararak, HRSG’nin termal verimliliğini artırmaktadır. Merkezi ısıtmadan
dönen soğuk su ilk önce merkezi ısıtma serpantinlerine pompalanır. Bu, santralın termal
verimliliğini artırır, çünkü merkezi ısıtma kondansatörlerindeki suyu ısıtmak için buhar
türbininden daha az buhar çıkışına ihtiyaç duyacaktır. Eğer santral petrol ile çalışıyorsa,
egzoz gazındaki sülfüre bağlı korozyonu önlemek amacıyla, merkezi ısıtma serpantinleri
baypas edilir.buharlaşmayı önlemek için merkezi ısıtma serpantinlerindeki su basınç
altında tutulur.

Kış aylarında suyu 130oC’lık maksimum sıcaklıkta tutabilmek için yüksek ısılı
merkezi ısıtma kondanseri kullanılır. Bu kondanser buhar türbininin kombine emme/basma
bölümündeki buhar ile beslenir.

Eğer buhar türbini çalışmıyorsa, buhar, buhar türbini baypas istasyonlarında


düşük basınçlı merkezi ısıtma kondanserlerinden sağlanır. İlaveten, HRSG’ler tarafından
temin edilen düşük basınç buharı, normal buhar yolundan yüksek ısı merkezi ısıtma
kondanserine akar.

Genleşme kanalları merkezi ısıtma sistemindeki ortalama su ısısının


değişmesinden hacim değişikliklerini denkleştirir. Merkezi ısıtma sirkülâsyon pompalarına
güç gitmemesi durumunda merkezi ısıtma şebekesindeki suyun kaynamasını önlemek için
basınç sistemi gereklidir. Minimum sistem basıncını elde etmek için genleşme kanallarında
azot örtüsü kullanılmaktadır :

Her biri %50 kapasiteli üç merkezi ısıtma sirkülasyon pompası, suyun merkezi
ısıtma şebekesinde sirküle edilmesi için kullanılmaktadır. Pompaların enerji tüketimini
indirgemek için, bir pompa çeşitli hız kademeleri ile donatılmıştır. Sabit hızlı pompa baz
yük gücünü temin ederken, bahse konu pompa yükleme varyasyonlarına dikkat edecektir.

Ayrıca, merkezi ısıtma sisteminde, düşük sıcaklık merkezi ısıtma


kondansatöründen gelen yoğunluğu, ACC sıcak su deposundan gelen yoğunluk ile
soğutmaya yarayan plaka modelinde bir eşanjör bulunmaktadır. Ayrıca, merkezi ısıtma su
kalite kontrol sistemi de temin edilmiştir. Bu sistemde numune ve analiz istasyonu ve de
kimyasal dozajlama ünitesi bulunmaktadır. Merkezi ısıtma suyu demineralize sudur ve
korozyon önleyici ve oksijen vidanjörü ile dozajlanmıştır.

38
BÖLÜM 6

SONUÇ

Teknolojinin hızla geliştiği günümüzde enerji ihtiyacı oldukça artmıştır. Özellikle


sanayinin hızlı gelişimi bu sektörün enerji tüketimini de aynı hızda arttırmıştır. Enerji
ihtiyacının artması, kaynakların yetersizliği, enerji maliyetinin yüksek oluşu ve elektrik
kalitesinin düşük olması sonucunda yüksek verimli sistemleri kullanma zorunluluğu ortaya
çıkmıştır. Bu amaçla kojenerasyon sistemleri gündeme gelmiştir. Özellikle tekstil, kağıt,
kimya, gıda gibi hem kaliteli elektrik hem de ısı gereksinimi olan sektörler için

39
kojenerasyon sistemleri kurmak avantajlı hale gelmiştir. Bu sistemlerin enerjinin
tüketildiği yerlere kurulmasından dolayı hat kayıplarının ortadan kalkması ve toplam enerji
çevrim verimlerinin şebeke santralılarının verimlerine göre daha yüksek olması enerji
tasarrufunu arttırmaktadır.

Kojenerasyon sistemleri uzun yıllardan beri yabancı ülkelerde kullanılmaktadır.


Ucuz enerji üretimi, kullanım rahatlığı, çevreye katkısı vb. sebeplerden dolayı tercihi kolay
olmaktadır. Zaten ülkemizde kullanılan belirli miktarlarda doğal gaz ve fule il kullanımı
mevcuttur. Bunların enerji verimleri ile birlikte kontrol edilip sıkı bir enerji politikası
uygulanması kaçınılmazdır. Bundan sonra yapmamız gereken, enerjiyi daha verimli
kullanmak, enerji kayıplarını en aza indirmektir. Yeni enerji kazanımları yaratmak, yer altı
ve yer üstü kaynaklarını kullanmak da önemlidir. Bu konuda gerçekçi politikalar
oluşturmak sivil toplum örgütlerinin ve üniversitelerin çabaları ile olacaktır. Kojenerasyon
konusunda dikkat etmemiz gereken tek nokta, yakıtın dış ülkelere bağımlı olmasıdır. Bir
ülkenin enerji üretiminin dış ülkelere bağımlı olması stratejik olarak sakıncalı olabilir. Bu
sebepten dolayıdır ki enerji politikası üzerine çalışan kişi ya da kuruluşların, enerji üretimi
üzerinde çok hassas olmaları gerekmektedir.

Sonuç olarak; bir kojenerasyon sistemi, uygulama yapılacak tesisin hangi oranda
ısı ve elektrik ihtiyacı olduğu dikkate alınarak seçilmeli ve elde edilen ısının mutlaka
yararlı bir şekilde kullanılması yoluna gidilmelidir.

40

You might also like