You are on page 1of 5

KELİME TÜRLERİ

Kaynaklar:
ERGİN, Muharrem. Türk Dilbilgisi, Bayrak Yayınları
EKER, Süer. Çağdaş Türk Dili, Grafiker Yayınları
DENY, Jean, Türk Dil Bilgisi
BANGUOĞLU, Tahsin, Türkçenin Grameri

Kelime: Bir veya birden çok heceli ses öbeklerinden oluşan, aynı dili konuşan kişiler
arasında, zihinde tek başına kullanıldığında belli bir kavrama karşılık olan, belli bir düşünce
ve duyguyu yansıtan, soyut ya da somut bir varlığı işaret eden, kavramlar arasında ilişki kuran
dil birimidir. Kelime, bir dilde en küçük bağımsız biçimbirimdir.

Fakat şunu da belirtmek gerekir ki kelimeler her ne kadar anlamlı öğeler ise de dil tek
tek kelimelerden oluşmaz. Aksine dil, birbiriyle sıkı ilişkili birbirini tamamlayan birimlerden
oluşur. Dildeki birimlerin (bağımlı ve bağımsız) birbiriyle bağlantılı olduğunu görmek için şu
örnekleri verebiliriz:
gel- fiili Türkçede belli bir hareketi karşılayan eylem adıdır ve bağımsız bir biçimbirim
olarak sözlüklerde madde başı olarak yer alır. (-Ir) bağımlı biçim birimi ise gel- fiilinin de
çekiminde kullanılan ve geniş zamanı belirten zaman ekidir. Gelir kavramı gel- fiilinin geniş
zaman çekiminin yanında aynı zamanda “kazanç” anlamına da gelmektedir ve sözlükte madde
başı olarak bulunur. Geniş zamanın olumsuzu ise –mAz ile yapılır ancak bu ek geldiğinde
sözlükte madde başı olacak bir kavram oluşturmaz sadece fiili çekimler. Gelir gelmez ikili
yapı ise ayrı ayrı bakıldığında iki çekimli biçim birimdir. Fakat birlikte kullanıldığında
cümlede zaman zarfı olur. Yine bu ikili kullanımda ilk öğenin ikinci hecesi vurgulu ve
uzatarak söylendiğinde ise “gelip gelmeyeceği belli olmaz” anlamı ortaya çıkar.
Geli′r gelmez (geldiği anda, hemen)
Geli:r gelme:z (gelip gelmeyeceği belli değil)

Dilbilgisi çalışmalarında kelimeler sınıflandırılırken bazı ölçütler kullanılır. Türk dili ile
ilgili çalışmalarda da kelimeler; ad, sıfat, eylem, edat, bağlaç, zarf ve ünlem gibi türlere
ayrılmıştır. Ancak kelimeleri sınıflandırırken farklı görüşler ortaya çıkmıştır. Yapılan
sınıflandırmaların neredeyse hepsi diğer dillerdeki sınıflandırmaların Türkçeye uyarlaması
biçimindedir. Özellikle Arapça ve Fransızcanın etkisi çok olmuştur.
Türkçede kimi kelimeler varlıkları, kimileri hareketi, kimileri varlıkların niteliğini,
kimileri fiilin niteliğini karşılarken, kimileri ise bir kavramı karşılamaz ancak bu kavramlar
arasında ilişki kurar.
Türkçede kelimeler genel itibariyle,
1. Yapılarına göre
2. Cümle içindeki görevine göre
3. Anlamına göre sınıflandırılır.

Örn: “artık” kelimesi art- fiil köküne –Ik fiilden isim yapan ek ile türemiş bir
biçimbirimdir. Yapı bakımında türemiş bir kelimedir. Kelime cümle içinde farklı anlamlara
gelmektedir:
1. sıfat İçildikten, yenildikten veya kullanıldıktan sonra geriye kalan. Artık yemek
2. isim Bir şeyin harcandıktan veya kullanıldıktan sonra artan bölümü:
Kumaş artığı. Dibinde bir yudumluk kararmış çay artığı vardı.
3. zarf (a'rtık) Bundan böyle, bundan sonra:
"Artık onlar en lüks gazino ve barlara gidiyorlar, gecelerini oralarda geçiriyorlardı.
Kelimenin anlamı ve cümledeki görevi o kelimenin türünü de belirler. Bu nedenle bir
kelimeyi tek bir türün altında göstermek doğru değildir. Kelimenin yapısı değişmez. Ancak
kullanıldığı anlam ve cümledeki yeri o kelimeyi farklı kelime türleri içine alabilir.
Dil zamanla gelişen ve değişen bir varlıktır. Bu gelişme ve değişme kelimelerin
anlamlarında da görülmektedir.
Artık kelimesinin eski şekli artuk biçimindedir. Bu kelimenin bugün kullanılan
anlamlarının yanın da “üstün” ve “büyük bir kısım” anlamları da vardır.
“Mal sevgisi Tanrı sevgisinden artuk gelür.” (üstün)
Aynı kelime bir cümlede sıfat iken bir cümlede zarf olabilir:
“Böyle bir şeyi nasıl söylersin?
“Bu nasıl söz?”

Kelimelerin Sınıflandırması
Yapısı, anlamı ve cümledeki görevi bakımından farklı terimlerle karşılan kelime türleri
her dilde farklılıklar gösterse de genel itibariyle ortak çerçevelerde belirlenmiştir. Kelimelerin
sınıflandırılması ile ilgili çalışmalar Antik Yunan dönemine kadar gitmektedir. Bilindiği üzere
dil çalışmaları ilk olarak Antik Yunan ve Hintli bilginler tarafından yapılmıştır. Kelimeler ilk
olarak adlar ve eylemler olarak iki gruba ayrılmıştır.
Bu sınıflandırmadan sonra ise yüzyıllardır kullanılan ve Türkçe öğretiminde de kısmen
anlatılan sekiz kategorilik sınıflandırma yapılmıştır. Ad, zamir, artikel, partisip, eylem, zarf,
edat ve bağlaç.
Arap-İslam dil geleneğinde ise kelimeler; adlar, eylemler ve edatlar olarak
sınıflandırılır. Bugün geleneksel Türk Dilbilgisinde de bu sınıflandırma daha çok tercih
edilmektedir. Zira bir kelime ya isimdir ya da fiildir. Edatlar ise fiil değildir ancak isimler gibi
bağımsız bir biçimbirim de olmadıkları için ayrı tutulmuştur.
Her dilin kendine özgü bir ses, şekil ve sözdizim yapısı vardır. Bu nedenle
sınıflandırmalar yapılırken tüm diller için ortak bir evrensel sınıflandırma yapmak zordur.
Bugün Batı dillerinin çoğu Latin ve Grek dillerinden geldiği için bu dillerde ortak bir
sınıflandırma söz konusu olabilir. Yapılan bu sınıflandırmaların hem farklı bir dil ailesinden
gelen (Altay) ve hem de farklı sözdizimine sahip olan Türkçe için geçerli ve işlevsel olduğunu
söylemek tartışılır.
Türkçe, DLT ve Memlük Kıpçakçası döneminden itibaren Arap gramerciliğine göre
tasvir edilmiştir. Ancak daha önce de belirtildiği gibi Arapça ile Türkçenin yapısı çok
farklıdır. Bu nedenle de işlevsel olduğunu söylemek mümkün değildir. Dilbilgisi açısından
işlevsel ve faydalı bulunmayan bu çalışmalar dil malzemesi açısından oldukça katkıda
bulunmuştur. Batılı çalışmaları model alarak yapılan çalışmaların ne kadar faydalı olduğu da
tartışılır.
Kelimelerin belirli ölçütlere göre sınıflandırılması biçimbilgisini önemli konularından
biridir. Ancak Türkçede kelimenin türünü kimi zaman görevi belirlemekte, kelime cümle ya
da kelime grubu içinde farklı kategoriye girebilmektedir.
Tüm kelimesi:
Tüm hayatını çocuklarına adadı. (sıfat)
Söylediklerimin tümünü yapmış. (isim/zamir)

Yine kelimenin soyut veya somut olması da cümledeki kullanımına göre


değişebilmektedir:
“Hasta birden yere yığılınca göğsüne bastırarak duran kalbi yeniden çalıştırdı.” derken
kalp somut bir varlıktır.
“Kalbime girip baksana orada mısın?” derken ise somut anlamda kalp değildir.

Ancak tüm bu belirsizliklere karşın Türkçe için genel kabul gören sınıflandırma şu
şekildedir:
Kelimelerin Sınıflandırılması

Yapı Anlam Tür (Görev)


Bakımından Bakımından Bakımından

Kök Eş Anlamlı (Karşılık) Ad Soylu


Karmaşık Karşıt Anlamlı İsim
Türemiş Eş Adlı Sıfat
Birleşik Eş Sesli Zarf
Karma Özel Anlamlı Zamir
Kısaltma Genel Anlamlı Edat
Soylu
Kalıplaşma Temel Anlamlı
Edat
Yan Anlamlı
Bağla
Terim
ç
Halk Ağzı
Ünle
Argo m
Fiil

You might also like