Professional Documents
Culture Documents
h Yaymları : 84
Türk edebiyatı inceleme dlzisi: 12
YAHYA KEMAL
/
DERGAH YAYlNLARI
Peykhane Cad. G. qtmi Sok. No: 57/1
Çemberlitaş / ISfANBUL
Tel.: 516 12 62 / 516 00 47
BİRİNCİ BASKI : 1962
ISBN : 975-7462-79-9
5
KiTAP HAKKINDA BıRKAÇ SöZ
6
YAHYA KEMAL
7
Kt'i'AP HAKKINDA BıRKAÇ SöZ
8
YAHYA KEMAL
9
İLK KARŞlLAŞMA
ll
tLK KARŞlLAŞMA
12
YAHYA KEMAL
13
lLK KARŞlLAŞMA
14
YAHYA KEMAL
Avrupa'nın tesiri
Kahve zevki, Yahya Kemal'de Paris'teki talebeli-
ğinden kalmıştı. Zaten birçok itiyadlan, jestleri düşün
cesi gibi oralıydı. Jestlerinde Fransız tiyatrosunun,
Fransız şansoniyelerinin tesiri vardı. Biraz kısa kolla-
nm açıp size doğru •Aziz filan• diye ilerlemesi, hitap
şekilleri, hattA şiir okuyuş tarzı, tenkit ve muhakeme,
hepsi Fransız, hatta Parisliydi. Meseleler ve heyecanın
kaynağı bizdik. Nükte çok defa eski şiirin gazetesi olan
aruzla gelmesine rağmen, arkasındaki dikka.t Avru-
palıydı.
Yahya Kemal bu Paris senelerini küçük bir şiirde
anlatb:
ıs
ıLK KARŞlLAŞMA
16
YAHYA KEMAL
17
ıLK KARşıLAŞMA
Konuşurken düşünmek
18
YAHYA KEMAL
19
lLK KARŞlLAŞMA
20
YAHYA KEMAL
« İthaf»
21
tLK KARŞlLAŞMA
22
YAHYA KEMAL
23
:I:LK KARŞlLAŞMA
24
YAHYA KEMAL
25
ıLK KARŞlLAŞMA
'İstanbul sevgisi
26.
YAHYA KEMAL
27
tLK KARŞlLAŞMA
beyti ve:
28
YAHYA KEMAL
29
!LK KARŞlLAŞMA
sc
YAHYA KEMAL
31
lLK KARŞlLAŞMA
«Dergah))
Dergah işte bu havada çıktı. İlk İnönü zaferi gün-
lerinde idi. Bir iki hafta evvel Yahya Kemal'le, Zey-
nep Hanım konağının konferans salonunun önünde
bir fotoğraf çektirmiştik. Bu fotoğrafa senelerden son-
ra bir dost evinde rastladım ve kendi çehreİni güçlük-
le tanıdım. Bu fotoğraftaki genç adamların bugün ya-
rısından fazlasının adları söylenince, zamanın o acı
sesi •namevcut• diye cevap verecektir.
. Oldukça geniş bir ekiptik. Necmettin Halil, Ali
Mümtaz, Yunus Kazım, Reşat, Hasan Ali aramızday
dı. Daha sonra Kutsi ile Nurullah AtStÇ da aramıza
girdi.
Mecmuaya Yahya Kemal istika.met yermişti. Buna
rağmen bu birinci nüshayı beğenmedi. Mutad jestiyle
burnum,ı okşaya okşaya bütün başlıklarını, tertip şek
lini, büyük harfli başlıkları, ara süslerini ve boşlukla
rı tenkit etti. Mustafa Nihat'ın o günkü sabrına haki-
katen hayran olmuştum. Son derece sakin, bazan ten-
kitlere iştirak ediyor, bazan da imkansızlıklan söylü-
yordu. İkinci nüsha daha mükemmel oldu ve üçüncü
nüshada Dergah, bir yığın resmi imkanla çıkan Yeni
Mecmua'nın kurduğu haddin üstünde, daha ciddi, gü-
zel ve zevkli çıktı. Mecmua, yerinde şimdi Vefa lisesine
ait bir bina bulunan Evkaf-ı İslamiye Matbaası'nda
basılıyordu. Her onbeş günün sonuna doğru hepimiz
birkaç defa buraya uğrar, makinelerin uğultusunu
kendi dışımızda vuran kalbimizmiş gibi dinler, mürek-
kep kokusuyla en cins rayihalarmış gibi sarhoş olur-
duk.
32
YAHYA KEMAL
33
lLK KARŞlLAŞMA
34
YAHYA KEMAL
35
lLK KARŞlLAŞMA
36
YAHYA KEMAL
37
ıLK KARŞILA.ŞMA.
38
YAHYA KEMAL
39
lLK KARŞlLAŞMA
40
YAHYA KEMAL
41
tLK KARŞILAŞMA
42
YAHYA KEMAL
43
lLK KARŞlLAŞMA
44
·YAHYA KEMAL
45
SANAT- KÜLTÜR- MiLLiYET
46
.YAHYA KEMAL
47
SANAT- KULTÜR- MtLLlYET
48
YAHYA KEMAL
49
SANAT- KttLTUR.- MlLLlYET
50
YAHYA KEMAL
51
SANAT- KOLTÜR- MlLLtYET
52
YAHYA KEMAL-
bu toplayıcı parçada:
Cihan vatandan icarettir itikadımca
dedikten sonra:
İçimde dalgalı tekbiri en güzel dinin
mısraiyle dünyasının bir parçası olarak bu din anlayı-
şını sarahatle söyler. ·
Hakikatta Yahya Kemal, müslümanlığı halkımızın
saf ruhunun hem yapıcısı, hem de en sahih aynasi ad-
dediyordu. Eski şiirin havasına daha derinden girdiği
devirlerde yazdığı bir kaç gazelde bu din telakkisini
cene'l-Hakk• felsefesine doğru derirtleşmiş göreceğiz.
Bununla beraber yakında yaşamış bir insan sıfatiyle
hususi konuşmalannda camiyetirniz için daha ziyade
Sünni akideyi tercih ettiğine şahit oldum. Kaç defa
bana, •eğer tasavvuf ve Malarnilik araya girmese idi,
tıpkı İngiliz'ler gibi işinde ve ibadetinde çalışkan in-
sanlann cemaati olurduk• demişti. Kendi kendisine
zanaatka.r ve sünni, elinin işiyle geçinen bir halk tipi,
bir nalıncı Ahmet efendi tahayyül etm~şti. Ona göre
bu çalışkan, namuslu, işinde, gücünde insandı. Ve ce-
miyetjmizin asıl temeli Melamiliği ve ona kaçan, ta-
savvuf ceryanlannı, bilhassa XVII. asır sonu tarihimi-
zi tenkit ederken eEline her def alan, •ben Allahım»
diyor. Böyle bir .cemiyeti nasıl idare edersin? ve nası1
terakki ettirirsin?l diye sık sık tenkit ederdi.
Bununla beraber bir kaç güzel gazelinde hemen
hemen en büyük mutasavvıfla.rımızın an'anesinde ve
eğer geçmemişse, seviyesindedir.
Kendi hususi inancında da cDeniz,. manzumesin-
denberi· ölümü peşinde gören şairi -Benzin ölümün
şiiri yayıldıkça sarardı- bir çeşit deizme daha yakın
53
SANAT-KULTÜR-~LUYET
54
YAHYA KEMAL
·mediğim
. .
ve dedelerimiz böyle itikat ve ibadet ettikle-
ri iÇin Katoliğim». Henri Matisse'in güzel etüdüne al~
dığı bu cümlenin bulunduğu parçada, Patrice, Kato-
likliği Em mükemmel din şekli değilse bile, bu cemiye-
te <Fransız cemiyetinel en uygun din şekli olarak ta-
rif eder ki, yukarda aldığımız mısraın, inkann tered-
düdünde sallanan şeklidir; Bittabi bütün bunlan Yah-
ya Kemal'le Ernest Renan arasmda-şüpheli bir müna•
-sebet kurmak için söylemiyorum, sadece dışardan ol-
sun bazı benzerlikler arzeden ruhi bir vaziyeti göster-
meye çalışıyorum.
·Din içtimai bir yapıcı olunca, Peygamber bu tari-
hin kendiliğinden bir çeşit kahramarn olacaktır. Bura-
da Selimname'nin son parçasında, ölen Padişaliı Pey~
gam berin Cennete kabul edişini · hatırlatmak yeriı;ıde
olur. Bütün bend surnameden bir minyatür gibidir.
Ganimet bayraklariyle süslenmiş Cennette, ölen padi-
şah tabii Topkapı ve Edirne Sarayında huzura kabul
edilen, seferden yeni dönmüş gazi bir vezir, bii- -çeşit
Özdemir· oğlu Osman Paşa, yahut Fazıl Ahmed Paşa
gibi kabul_ edilir, Peygamber alnından öper.
Rıhlet
1520
Bir gün çalındı nevbet-i takdir nihle~
Ukbada yol göründü Hudadan bu d.av.ete
Doldukça doldu gözleri eşk-i firak ile ·
Kudretlü Padişah veda etti millet~
Tevhid maksadiyle geçirmişti ömrünü
Ref'etti ermeganını dergah-ı vahdete-
Rayatı gölgesinde feda-yı hayat eden -
55
SANAT· KULTÜR- MtLLtYET
56
YAHYA KEMAL
57
SANAT- KULTÜR- MtLLtYET
58
YAHYA KEMAL
59
SANAT- KULTÜR -.MtLLtYET
60
.YAHYA KEMAL
61
SANAT- KüLTÜR- MtLLtYET
62
YAHYA KEMAL
63
SANAT- KULTUR- M1LL1YET
64
YAHYA KEMAL
65
SANAT- KüLTÜR- MILLIYET
66
YAHYA KEMAL
67
SANAT-KULTÜR-~YET
ti8
MİLLİ ŞAİR
69
MlLLİ ŞAİR
70
YAHYA KEMAL
71
:M:!LLl ŞAİR
Paris'teki yıllan
Yahya Kemal 1903'te Avrupa'ya . kaçtığı zaman,
Serveti Fünun edebiyatının tesiri altında, aruzu az
çok ustalıkla kullanan genç bir edebiyat meraklısı idi.
Kendisi bu kaçışta Ahmed Şuayıb'ın ·Hayat ve kitap-
lar• 'ının verdiği heyecanm bir payı olduğunu biı:,. kaç
. defa bana söylemişti. Bu genç edebiyat mer~ldısı,
gurbette · memleket edebiyatından büsbütün uzakta
kalmadı. Gerek Abdülhamit devrinin son yıllarında,
gerek 1908 ile 1912 arasında Paris'te ve Avrupa'da bir
çok edebiyatçı vardı. Ali Kemal, Hüseyin Siret, Abdul-
lah Cevdet, daha gençlerden Hamdullah Suphi, Abdill-
hak Şinasi Hisar, Yahya Kemal'in Paris'te bulduğu
heccav dişçi Sami (Çerçöp lakabıyla anılırdı), biraz
daha eskilerden Sami Paşazade Sezai hep dışarda idi.:
ler. Bunlann bir kıspıı Paris'te oturuyor, bir kısmı da
sık sık gelip gidiyordu.
})unlardan çoğu Abdülhamit idaresine danlarak
kaçınış veya memuriyetle oraya gidip kalmıştı. Aynca
Abdilihak Hamid Londra'da Sefaret müsteşanydı. Ab-
d\Uhamit'e karşı açıktan açığa isyan eden Jön- Türk-
lerin çoğu da, edebiyatı yalnız bir silah gibi kullan-
makla kalmıyorlar, kendilerini az çok edebiyatçı ad-
dediyorlardı. Aruzun umumi terbiyedeki yeri, Namık
Kemal'in eserlerinin devam ede gelen ihtilal ve ideal
havası, o zaman en ileri şairimiz kabul edilen Fikret'-:-
in eseri ve Qilhassa dışarıya sızan bir kaç gizli manzu-
mesi, şiiri politikanın bir çeşit kardeşi, veya büyük
protesto vasıtası yapmıştı. 1908 den sonra bu kadro-
nun mühim bir kısmı memlekete dönmüş, bir kısmı
fır-lia mücadeleleri ·yüzünden tekrar gelmiş, aynca da
72
YAHYA KEMAL
73
MlLLİ ŞAİR
74
YAHYA KEMAL
75
J.lıLLI ŞAİR
76
YAHYA· KEMAL
77
MtLLt ŞAİR
78
YAHYA KEMAL
79
MtLLl ŞAİR
80
YAHYA KEMAL
81
MfLLl ŞAİR
82
YAHYA KEMAL
83
MiLLt ŞAlR
Ve diğerleri
84
YAHYA KEMAL
85
MlLLl ŞAİR
86
YAHYA KEMAL
87
MtLLI_ ŞAİR
88
YAHYA KEMAL
Hüseyin Rahmi
Romanlarında natüralizmden sık sık bahsettiği
için kah Zola'ya ve kah aalzac'a benzetilerek Edebi-
yat-ı Cedide karşısına çıkanlan Hüseyin Rahmi roma-
·nı, istenirse şÜphesiz daha muvaffakiyetli gÖrülebi-
lir. Fakat Hüseyin Rahmi'yi, ne dereceye kadar Ede-
biyat-ı Cedide üslübunun tamamiyle dışında addede-
biliriz? Biraz tasvire veya psikolojiye girdiği zaman
.. ş:;.psevdi•. muharririni hemen hemen Halit Ziya'nın
~ilmizleri arasında, biraz daha süzülmüş ve biraz da-
ha Namık Xemal'e yakın bir dille konuşur görmemek
mümkün değildir. Hayat karşısındaki davranışında da
Edebiyat-ı Cedide'ninkini ancak cevaplandınr, fakat
değiştirmez. Yahya. Kemal'in dediği gibi Edebiyat-ı
Cedide yerli h~yatı idealize ediyordu, Hüseyin Rahmi
~se bu hayatın tehzili idi. İkisi de bir heykelin müs-
bet ve menfi kalıplan gibi aynı mihverin üzerinde do-
laşıyorlardı. Halit Ziya Raci'si ile eskinin döküntüleri-
ni, bu döküntüye yataklık eden Tercüman-ı Hakikat'-
in hicvini yapmiştı. Hüseyin Rahmi'nin vaktinde neş~
redilmeyen •Şıpsevdi· si bu .hicvin bütün Edebiyat-ı
Cadide'yi ve ·yenilik aşıklannı hedef alan karşılığın
dan başka bir şey değildi. Fakat bu zalim ve itiraf ede- ·
lim ki çok eğlenceli hicvin yanında ne eskisinin mü-
dafaasını yapıyor, ne de milli hayatın her hangi bir
90
YAHYA KEMAL
91
MıLLİ ŞAİR
92
YAHYA KEMAL
93
MtLLl .ŞAİR
94
YAHYA KEMAL
95
MtLLl.ŞAİR
96
YAHYA KEMAL
Tevfik Fikret
Bununla beraber Fecr-i Atinin getirdiği değişiklik
devrin asıl ihtiyacını karşılayamazdı. Her akidenin giz-
li ve aşikar m üdafaasının yapıldığı otuz senelik bir
susuştan sônra hemen herkesin birden konuştuğu ve
Aristo'nun tabiriyle içtimai veya politik · mahhikun
<ilave· ede~im, iki ayaklı ve tüysüz) asıl fonksiyonunu
gerektirdiği hürriyeti kazandığı bir devirde edebiyat,
sadece bir üsllip ve edebiyat meselesi olarak kalamaz-
dı. İster istemez politika ve ideoloji işin içine girecek-
tL İlk işaret Haşim'in eDiyorlar ki· de ·Meşrutiyetle
asıl· iktidara gelenler onlar değil miydi?· diye tariz
ettiği Servet-i Fünun saflanndan, daha doğrusu Fik-
ret'ten geldi. Filhakika o, ne Halit Ziya gibi meşruti
bir idarede mabeyn başkatipliğini kabul etmek sure-
tiyle birdenbire tarafsız memur olmuş, ne de· Cahit
gibi doğrudan doğruya politikayı ve gazeteciliği be-
nimsemişti. O, bir düşüncenin adamı olmak istiyor-
du. Şurası da var ki bu içe dönük, her lahza danlma-
ğa hazır adamda bu düşünce, başından itibaren, ya-
97
MtLLt ŞAİR
98
YAHYA KEMAL
99
MlLLI ŞA!R
100
YAHYA KEMAL
101
MlLLl ŞA!R
102
YAHYA KEMAL
103
MtLLt ŞAİR
Türkçülük ve Turancılık
104
YAHYA KEMAL
105
MtLLl ŞAİR
106
YAHYA KEMAL
107
MtLLI ŞAİR
108
YAHYA KEMAL
109
MtLLl ŞAİR
110
YAHYA KEMAL
lll
MtLLl ŞAtR
112
YAHYA KEMAL
113
MtLLl ŞAtR
114
YAHYA KEMAL
115
MiLLI ŞAtR
116
YAHYA KEMAL
117
MtLLl ŞAtR
118
YAHYA KEMAL
9. a.g.e., s. 2ı2.
119
MtLLl ŞAtR
ll.2.0
YAHYA KEMAL VE ESKi ŞİİR
121
YAHYA KEMAL VE ESKt ŞttR
122
YAHYA KEMAL
123
YAHYA KEMAL VE ESKt ŞİİR
124
YAHYA KEMAL
125
YAHYA KEMAL VE ESKt ·ŞİİR
126
YAHYA KEMAL
Konuşma dili
Bütün mesele buradadır: Türk şiirinde hakiki ko•
127
YAHYA KEMAL VE ESKl ŞİİR
128
YAHYA KEMAL
129
1
YAHYA KEMAL VE ESK! ŞİİR
130
YAHYA KEMAL
131
YAHYA KEMAL VE ESKt ŞİİR
«Klasik» nedir?
Burada bir sual kendiliğinden bahis konusu olur.
Klasik nedir? Latince classicus kelimesi başlangıçta
seçme manasma gelirdi. Bu mana zamanla biraz geli-
şerek sınıflarda Latince ve Yunancayı layıkıyla öğret·
rnek ve iyi yazmak için okutulan örnek eseriere denil-
di. Bugün kullandığımız klasik kelimesi her iki mana-
sını muhafaza eder. Evvela Fransız şiirinin ve edebiya-
tının muayyen bir devrinde, Yunan ve Latin eserlerini
mükemmeliyet ve saflığında örnek alanOnyedinci as-
nn muayyen bir devri için kullanılır. Aristo'nun ·Poe-
tika,. sı ve onu devam ettiren Horace'ın tesbit ettiği
kaideler içinde Fransız medeniyetinin kemalini bul-
duğu bir devirde -Richelieu, Mazarin ve 14. Louis de-
virleri- vücuda gelen bu eserlerde kadim medeniyet
muharrirlerinin tesiri, hatta büyük manada taklidi
başta gelir. Bununla beraber Fransız klasisizmi sadece
bu tesir değildir. Aristo'ya, Boileau'nun v.e op.dan evvel
gelen nazariyecilerin fikirleri ilave edildiği gibi, Fran-
sız monarşisinin en yüksek noktasına vardığı devrin
kendisinin de zevkde, dilde kurduğu ideal hadierin de
payı vardır. İçten bakılınca klasik edebiyat, ferdden
ziyade umuminin üstünde duran, her türlü ihtirasa
karşı aklın müeyyidelerini çıkaran (Descartesl, insan
kaderi karşısında ne bu kaderin acılığını, ne de insanı
gi)zden kaçırmayan bir nza ile, eserin kendisinde ve
dilde, asalet ve mükemmeliyeti, bütl)nlük fikrini ara-
132
YAHYA KEMAL
133
YAHYA J{EMAL VE ESKt ŞtıR
134
YAHYA KEMAL
135
YAHYA KEMAL VE ESKi ŞİİR
136
YAHYA KEMAL
137
YAHYA KEMAL VE ESKt ŞtıR
138
YAHYA KEMAL
139
YAHYA KEMAL VE ESKt ŞİİR
140
YAHYA KEMAL
141
YAHYA KEMAL VE ESİ{t ŞİİR
142
YAHYA KEMAL
143
YAHYA KEMAL VE ESKt ŞİİR
144
YAHYA KEMAL
145
YAHYA KEMAL VE ESK! ŞtıR
146
YAHYA KEMAL
147
YAHYA KEMAL VE ESKİ ŞUR
148
YAHYA KEMAL
149
YAHYA KEMAL VE ESKİ ŞtıR
150
YAHYA KEMAL
.
basit misal olarak •İsmail Dede'nin kainatı• ndan:
Şeb-i lahıitda manzume-i ecram gibi
Lafz-ı Bişnevle doğan debdebe-i manayız
beytini alalım ve mesela halis Mevlevi olduğuna hiç
şüphe edemiyeceğimiz Nef'i'nin Mevbina için yazdı
ğı kasidesinde benzeri bir hayal arayalım, hatta Fa-
sih Dede'ye, Beliğ'e ve Mavlevi ilhamda o kadar kuv-
vetli olan Şeyh Galib'e kadar gidelim, bu kadar bü-
tün unsurlarını kendinde toplayan geniş ve tam .viz-
ycna rastlamayiz. Eskinin maznun sistemi ve sanat
oyunları, şiirin büyük imkanı olan imajı, buluşa, bir
çeşit oyuna indirirdi. Şüphesiz bu iki mısrada da bu
sanat oyunlan vardır: gece ile ·yıldızlar, kelime ile
mana birbirlerini karşılarlar; fakat imaj sistemi, ya-
hut çağnşım ve seçiş ayndır. Bu itibarla
LAfz-ı Bişnevle doğan debdebe-i manayız
151
YAHYA KEMAL VE ESKİ ŞtıR
152
YAHYA KEMAL
Eski dil
Yukarda ilk gazellerden bazıları ıçın dekoratif
veya sadece estetik planda kalıyor demiştik. Paris'te
başladığını kendisinden birkaç defa işittiğimiz «Ma-
hur'dan gazel», «Bir saki» gazelleri, cSene 1140» şiiri
ve bir dereceye kadar «Şeref- abad» bunların içinde-
dir. Bu dört eserde cSeyfi'ye refakat» ile beraber
Yahya Kemal'in benliği yavaş yavaş eski dilin ikli-
mine alışır, denebilir. «Mahur'dan gazel,. tarihi ger-
çek itibariyle bizi. adeta boşlukta bırakır. Eski ale-
153
YAHYA KEMAL VE ESK! ŞUR
154
YAHYA KEMAL
155
YAHYA KEMAL VE ESKİ ŞtıR
156
YAHYA KEMAL
157
YAHYA KEMAL VE ESKİ ŞttR
158
YAHYA KEMAL
159
YAHYA KEMAL VE ESKİ ŞtıR
Neva-yı
neydir esen bad cam-ı meydir gül
Çemende eşk ile sahba misal-i cu dökülür
Dördüncü ve beşinci beyitlerde ise rindin istiğna
sı ve edonist hasreti olur ve manzume eskilerin tam
beğeneceği bir nükte ile biter.
160
YAHYA KEMAL
161
YAHYA KEMAL VE ESK! ŞtıR
162
YAHYA KEMAL
163
YAHYA KEMAL VE ESKt ŞİİR
164
YAHYA KEMAL
165
· YAHYA KEMAL VE ESKl ŞİİR
166
YAHYA KEMAL
167
YAHYA KE:MAL VE ESK! ŞİİR
168
YAHYA KEMAL
169
YAHYA KEMAL VE ESK! ŞtıR
170
YAHYA KEMAL
171
YAHYA KEMAL.VE ESKt ŞİİR
mahiyet değiştirir.
<Bir yığın örnek arasında, mensur
şiirlerinden •Çi!te Oda•, «Les Fleurs du mal• de ·Es-
kicinin şarabı· ve nihayet fonksiyon aynı olduğuna go-
re Levdanium için yazdığı ·Sun'i cennet•>. Yahya Ke-
mal'de kaçış ve hülya daima aynı kaynaktan gelir.
Fakat eski dilin feerik alemi ve daima yanıbaşında,
hatta beraberinde taşıdığı tasavvuf neşvesi onu asıl
realitesiyle konuşmaktan alıkoymaz. Bundan şikayet•
çi olmadığımızı söyledik.
«Kadri'ye Gazel• de, bu bunaltı ve ruhi çöküntü,
ruh halinin yalnız sese emanet edildiği, hayallerin do-
layısıyla konuştuğu birinci beyitte görülür~ ·
Meyhane böyledir bir iÇen daima içer
Mahfice başlayan giderek bi-riya içer
mısraları hakikatta asıl söyliyeceği şeyi sesin tonuna
bırakan üstüste atılmış iki çığlık gibidir. Fakat bura-
daki o:meyhane• kelimesinin şümullü manası sesin dı~
şında ancak son beytin· •ehl-i derd• inde kendini gös-
terecektir. Ar.adaki beş beyit boyunca meyhaneye ait
çağnşımların içinden geçeriz. Ve meyhane imajı dur-
madan de~iştiği için arada daima psikolojik bir fasıia
bulunacak ve şai;r bizimle bir uzaklıktan ve değişme
ler silsilesinden konuşacaktır. İşte bu uzaklıktır ki
Yahya Keınal'i evvela müStear bir aşk ve rindler dün-
yasına götürür, sonra da ferdi bunaltı değİşe değişe
insan kaderine erişir ve böylelikle dolayısıyla da olsa,
gazel, ferdiden umumi olana yükselir ve şairin psikolo•
jik bir anına karşi kazandığı bir zafer olur.
Burada Nietzsche'nin büyük buluşu, Dionysos -
Apolion karşılaşması -yahut birleşmesi- tekrar kendi-
liğinden ortaya çıkar. Dionizyen espri iç - güdülerimi-
172
YAHYA KEMAL
173
YAHYA KEMAL VE ESKt Şl!R
174
YAHYA KEMAL
175
YAHYA KEMAL VE ESK! ŞtıR
mısraı bu mihverdedir.
Fanileri gökten ayıran perdeye değdim
176
YAHYA KEMAL
·177
YAHYA KEMAL VE ESKl ŞllR
178
YAHYA KEMAL
180
YAHYA KEMAL
181
YAHYA KEMAL VE ESKt ŞİİR
182
YAHYA· KEMAL
183
YAHYA KEMAL VE ESK! ŞİİR
184
YAHYA KEMAL
185
YAHYA KEMAL VE ESKİ ŞılR
186
YAHYA KEMAL
187
YAHYA KEMAL VE ESKt Ş!tR
188
YAHYA KEMAL
189
YAHYA KEMAL VE ESK1 ŞtıR
190
YAHYA KEMAL
191
ESK! ŞURE TEPKt
192
YAHYA KEMAL
193
YAHYA; KEMA~ .VE .ESKİ ŞUR
194
YAHYA KEMAL
ey şahid-i zafer
Seyret baharının bu yaman lale-zannı
«Kaybolan şehir,. de Üsküp, Balkanlarda dökü-
len kanın lale bahçesidir. Bu hayallerin biraz daha
değişiğine ve belki en güzeline «Bir tepeden,. manzu-
mesinde, «Belli bir coğrafyada bir tekevvün olan ırk»
nazariyesinin çok sarih ifadesi güzel kıt'anın son ınıs
raında rastlanz:
195
YAHYA KEMAL VE ESKİ ŞtıR
196
YAHYA KEMAL
197
YAHYA KEMAL VE ESKİ ŞilR
198
YAHYA KEMAL
199
UMUMi FİHRİST
Aba-yı kenisaniye, 116 36, 38, 41, 42, 51, 93, 95,
Adonis, 75, 76 96, 122, 124
Abdulhak Hı1mid'e gazel, 145, AHMET Mithat Efendi, 87,
146, 147, 155 89
ABDULHAK Molla, 78 AHMET Muhtar, 37
ABDULHAMİD, 16, 65, 72, AHMET Paşa, 105, 156
85, 86, 87, 104 AHMET Şuayp, 72, 84
ABDULLAH Cevdet, 66, 72, AHMET Veflk Paşa, 93
103 Aischilos, 66, 67
Acem, 113, 121, 127, 155 AKÇORA Yusuf 66
Acı gazel, 161 Akdeniz, 57, 58, 114, 115, 116
Açık deniz, 61, 70, 177, 189 Akıl, 133, 136, 173
Adalet ve .h~ meselesi, 100 Akıncılar, 76
Adaptasyon, 89 Akrapolde dua, 63
Aden, 100 Aksülamel, 113
ADIVAR, Halide Edip, 64. Aktolgalılar, 62
105 Aktüel, 16, 18, 70
ADNAN Bey, 88 Alafranga ve yapmacılık, 119
Afrlka, 52 Alay, 16
Afyon, 171 Alem, 42
Agressivite, 175, 193 Alemşumule yükselmek, 167
Ahamenid, 113 ALl, Hz., 23, 33
Ahd-i Atık, 99 ALl CA.nip, 104
Aııeng, 58, 105, 173 ALl Kema.I, 72, 73, 93
Ahlakçı, 19 ALl Mümtaz, ll, 82, 37
AHMET Haşim, 23, 34, 35, Alibi, 124
201
UMUMI FtHRtST
202
YAHYA KEMAL
203
UMUMI FlHRlST
204
YAHYA KEMAL
205
UMUMI FlHRtST
Dlletant'zm, 6ı 186
Dllin tanrısı, 143 Edebi mektep, 16, 17
Dille ve şekille oynama, 80 Edebiyat, 19, 21, 72, 108, 118,
Din, 50, 53, 54, 55, ıo3, ıo7, 136
113· Edebiyat Fakültesi, 30
Din V"! estetik, 57 Edebiyat-ı cedide, 16, ı9, 20,
Dini eser, 117 . 34, 49, 51, 83, 86, 88, 89, 90,
Dini ilham, ı69 94, 104, ı22, 123, 14ı
Dini masal, 67 Edebiyatçılar, 11, ı4,
Dini neşve, 82 Edilmedik gazel!, ı94
Dienizyen espr!, ı 73 Edirne, 47, 55
Dion·zyen neşe, ı52, ı53, ı67 Edonizm, ı88, 189
D!onyesos, ı46, ı49, ı53, ı57, EtNFüHLUNG, 151
ı72 Eklekt'k feozof, ı20
Disponibilite, ı45 Ekonomi, 188
Divan, ı 7, 82, ı25, ı26, Existentializm, 69
Divan edebiyatı, ı37, · Expation, 74
D!van:ı lügat!'t-Türk, ıo9 Emeti Hanım, 92
Diya'ekUk, 119 EMtN Recep, 37
Diyorlar ki, 76, ı2ı Empresyonist resim, ı60
D,oktcır Nazım Bey, 65, 73 Empresyonizm, 94
Dolgunluk, ı39 EMRULLAH Efendi, ıo2
DOMAtNE, Français, 30 Enetimen-i şuara, 83
DANTE, ı64 Endülüste raks, ı96
DOSTOYEVSKt, 3ı Ene'l-Hak, 25, 53
Dört unsur, ı 71, ı 74 Enfüsilik, ı56
Dreyfus meselesi, 59 EN! S Be hiç. ( Koryürek), 66
Durgun su, ı91 Entellektüel, 54, ı25
DURKHEtM, ı06, ıo8 Epik, 56, 195
Duyuş şekli, 83 Equivoque, ı52
Dünya edebiyatı, ı89 Erenköy, 76,
Düşünce, 19, 99 Erenköyünde bahar, 148
Düşünme, 8ı · Erenler, 146
DUyun-ı umumiye, 34, 36 Erenlerin bağından, 42 ·
Ermeni vatandaşlar, 93
EBU'L-ALA Maarri, 98 ERALP, Vehbi, 54
Ecole des Chartres, 76 · ERSOY, Mehmet Akif, ı9, 99,
Ecole des sciences Pol!tiques, ıoı, 102, 103
206
YAHYA KEMAL
207
UMUMİ FnmısT
208
YAHYA KEMAL
209
UMUMI FiHRtST
210
YAHYA KEMAL
tran şiiri, 78, 112,. 136, 141 İttihat ve Terakki, 101, 106
trrealite, 165 · tttiha tçılar, 73
trreel, 96 tyi niyet, 120
İrslyet, 92, 193 tzmir, 13
lSA Bey, i82 !ZZET Molla, 158
lsa'nın hayatı, 101
tsiın verme, 108 Jansenist, 134
ıskenderiye, 52
JAURES, 15, 31
tskenderiyecilik, 21 Jest, 15
ısıarn edebiyatı, 135
JOYCE, James, 69
tslılmiyet, 74, 78, 115, 125
Jön Tül'kler, 72
İslamcılık, 103, 109
JULYEN tmparator, 62
ıslami devir, 110
Kaçış fikri, 177, 179
tsrnail Dede'nin kainatı, 146, Kadere karşı meydan oku-
151 mak, 160
ıspanya, 171 Kadın, 61, 154, 169, 175
tspanya - Paris dönüşü, 29 Kadın ve anne, 177
tspanya seyahat!, 59 Kadınca içlenme, 156
ıstanbul, 13, 18, 26, 52, 61, 65. Kadim misterler, 149
91, 96, 155, 177, 178 Kadim Yunan, 74
ıstanbul Darulfünunu, 30, 31 Kadri'ye gazel, 145, 165, 168,
ıstanbul'un fethi, 13, 185 172, 193
İstiare, 94, 163, 166, 197 Kafiye, 28, 73, 143, 151, 176
tstif, 29 Kahire, 52
tstihza, 126 Kahraman, 55
tstikbal, 46 Kahve, 14, 15, 16
tstiklal mücadelesi, 13 Kaide, 133, 134, 136, 138
tsyan, 98, 101, 103 Kaide-perestHk, 89
tsyan ve ihtilal, 77, 82, 83 Kainat, 167, 173
tsyan eden adam, 101 Kalp adamı, 150
İş, 16, 17 Kan, 194, 195, 196
tşçi, 12 Kan çatışmaları, 47
tşlenmemiş, 89 Kanad, 166
tşlerimiz, 150 Kandilli, 76, 164, 198
!talya, 117 KANUNI, Sultan Süleyman,
ıtalyan kronikleri, 189 126
Uhaf, 11, 21, 23, 42 Kaplan, 149
tthaf §!iri, 143 Karacaahmet, 26
211
UMUMI FIHRlST
212
YAHYA KEMAL
213
UMUMI FtHRtST
214
YAHYA KEMAL
MOLLA Sırat, 99, 101 128, 132, 134, 137, 138, 155,
MOMSEN, 84 165, 189
Monolog, 109 Münakaşa, 78
MOREAS, Jean, 14, 15, 31, 48, Mürebbiye, 91
57, 58, 60, 142 MUsamaha, 16
Monarşi, 140 Müsa.va.t, 142
MOUNET Suly, 15 Müsbet ilim, 108
Monet, 196 Müslüman saati, 35, 43, 51,
M\ladele-i sevda, 91 123
MUALLtM Nacl, 82, 88 Müslümanlık, 53, 99, 213
Muhafazakar, 48, 83 Müşahede, 108
MUHAMMED (s.a..), 33, 166, Mütareke, ll, 30, 33, 46, 52,
183 57, 60
MUhammediye, 183 Mütearız, 49
Muhayyer, 166 Mütefekkir, 18
Muhayyile, 27, 176, 192 Müverrih, 17
Muhlt, 96 Müzikalite, 36
Mukaddes Cermen tmparator- Müzislzm, 77
lu~. 114
Mukavemet, 134 NABt, 80, 126
Mukayese, 142 NACt, 83, 89, 130
Mukayyed kafiyesl, 79 NAtLl, 126, 128, 131, 137, 138,
MUHTAR, 38 139, 144, 145
Murakabe, 52 Nailt'ye gazel, 142
MURAT Il., 126 NAKAFt, 77, 78
MURAT IV., 140 Nakş, 121
Musahabe, 37, 49 NALINCI Ahmet Efendi, 53
Musiki, 14, 25, 31, lll, 130, NAMIK Kemal, 44, 72, 77, 801
140, 156, 162, 167. 178, 179 90, 93, 101, 102, 112, 122,
MUSSET, 82 130, 139.
MUSTAFA Nihat, ll;' 32, 39, Nana, 9:2
40 Narsis, 178
MUSTAFA Şeklp, 34, 153 Na.s, 109
Muvazene, 184 Nasyona.Iizm, 59
Mücadeleci estetik, 48 NAŞİD, 93
Mücerret, 124 Natüralizm, 83, 90, 92, 95,
Mtl'FtT Ratıp, 95 125
Mükemmeliyet, 48, 70, 126, Nazart, 75, 108
215
UMUMİ FlHRlST
216
YAHYA KEMAL
217
UMUMI FUIRlST
218
YAHYA KEMAL
219
t1MUMt FlHRtST
220
YAHYA KEMAL
221
UMUMI FlHRlST
222
YAHYA KEMAL
223
UJıroMl FtmUST
Zaman, 13, 17, 27, 31, 178, 179. Zevklbld, 148, 152
197 Zevk"perestlik, 189
Zaman ötelitt, 158 ZEYNEP Hanım, ll
Zanaatkir 12, 53 Zeynep Hanım konatı, 32
Zeka., 13 ZtYA Paşa, 77
Zeklnın istikbali, 100 Zola, 90, 92 .
Zevk, 30, 40, 71, 150. 168, 170 Zurnayı hlkam, 75
224
«Bir edebiyat tedkikçisi ne kadar zengin bir hayat tecrti-
besine ve geniş kültüre sahip ise, incelediği esere bakış
tarzı o kadar derin ve onda bulduğu unsurlar o kadar çe-
şitli olur. Edebi eserin güzellik ve zenginliği ile onu ince-
leyenin şahsiyet ve kültürti, birbirine· bakan aynalar gibi,
perspektifi alabildiğine derinleştirir.
Türk edebiyatında bunun en güzel örneği, çok yönlü bir
yazar olan Ah.met Harndi Tanpınar'ın hocası ve üstadı
büyük Türk şairi Yahya Kemal Beyatlı hakkında yazdığı
kitaptır.
Tanpınar'ın Yahya Kemal kitabı, XIX. asar Türk edebi-
yatı tarihi, Makale~r'i ve edebi eserleriyle beraber, is-
tanbul Üniversitesi rldebiy~t Fakültesi'nde yıllarca oku-
tulmuş ve incelenmiştir. Tanpınar'ın bu eserleri vasıta
sıyla, }iizlerce Türk genci Yahya Kemal ile beraber Tan-
pınar'ı da yakından tanımış, sevmiş, Türk tarih, edebiyat
ve kültürüne onların gözüyle bakınıştır.»
Prof. Mehmet Kaplan
ISBN: 975-7462-79-9