Professional Documents
Culture Documents
Uluslararasi Iliskilere Giris PDF
Uluslararasi Iliskilere Giris PDF
ULUSLARARASI
İLİŞKİLERE
GİRİŞ
5. BASKI
ULUSLARARASI İLİŞKİLERE GİRİŞ
© 2018 Bursa Aktüel 16 Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti. Dumlupınar Mah. Cevizli
Caddesi No:3D/D Görükle Nilüfer BURSA
Kitabın tüm yayın hakları Aktüel 16 Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti. Yayınevinden yazılı izin
alınmadan kısmen ya da tamamen alıntı yapılamaz, hiçbir şekilde kopya edilemez, çoğaltı-
lamaz ve yayımlanamaz.
Yayıncı
Aktüel 16 Basım Yayım Dağıtım Ltd. Şti.
Dumlupınar Mah. Cevizli Caddesi No: 3D7D
Görükle Nilüfer BURSA
Tel: 0 224 223 60 16
email: aktuelyayinlari@hotmail.com
www.aktuel16.com
Baskı ve Cilt
Star Ajans
Alaaddin Bey Mah 634 sk.Ayaz Plaza No: 24
Nilüfer / BURSA
Tel: 0224 249 33 20
Sertifika No:15366
3
ÖNSÖZ
BİRİNCİ BÖLÜM
KAVRAMSAL VE TEORİK ÇERÇEVE
A. KAVRAMSAL ÇERÇEVE.......................................................................................................... 3
B. TEORİ VE YAKLAŞIMLAR ................................................................................................... 14
1. İDEALİZM ........................................................................................................................................... 14
2. REALİZM ............................................................................................................................................. 17
3. LİBERALİZM...................................................................................................................................... 26
4. GLOBALİZM ....................................................................................................................................... 32
5. POST-MODERNİZM VE POST-YAPISALCILIK.................................................................... 35
İKİNCİ BÖLÜM
DIŞ POLİTİKA
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
ULUSLARARASI İLİŞKİLERDE TARİHSEL SÜREÇ
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
ULUSLARARASI VE ULUSLARAŞIRI ÖRGÜTLER
BEŞİNCİ BÖLÜM
KÜRESEL VE BÖLGESEL SORUNLAR
ALTINCI BÖLÜM
TÜRKİYE’NİN DIŞ POLİTİKASI
leşmiştir.
Grotius'un 1625'te yayınladığı "Savaş ve Barış Hukuku" başlıklı ki-
tabı klasik devletler hukukunun ilk kodifîkasyonudur. Ancak, uluslara-
rası hukukun XIX. yüzyıla kadar Avrupa devletlerinin tekelinde kaldığı
ve Avrupalı devletler tarafından oluşturulduğu bir gerçektir. Ne var ki
bu gelenek Birinci Dünya Savaşında kısmen, İkinci Dünya Savaşından
sonra ise tamamen bozulmuştur. Ondokuzuncu yüzyıl, evrensel toplu-
mun yapısında önemli değişiklikleri de beraberinde getirdi. Sovyetler
Birliği’nin ve müttefiklerinin ortaya çıkması farklı bir hukuk anlayışını
ortaya koydu. Birinci Dünya Savaşından sonra başta İngiltere olmak üze-
re Avrupa devletlerinin uluslararası politikadaki ağırlıkları giderek kay-
bolurken Amerika Birleşik Devletleri, Birinci Dünya Savaşıyla birlikte
Monroe Doktrini'nden yavaş yavaş ayrılarak dünya politikasındaki yeri-
ni aldı. Uluslararası toplumun yapısı İkinci Dünya Savaşından sonraki
dönemde daha köklü değişikliklere uğradı. Ekonomik ve siyasal yapıları
çok farklı olan iki süper devlet uluslararası ilişkiler alanına ağırlıklarını
koyuyorlardı. Bunun yanında İkinci Dünya Savaşından sonra eski sö-
mürgelerin bağımsızlıklarına kavuşmasıyla ortaya çıkan yeni devletler de
uluslararası hukukun günümüzdeki uygulanış biçimi üzerinde Önemli
etkilerde bulunmuşlardır.
Uluslararası hukukun kaynaklarına gelince bunlar aşağıda beş ana
başlıkta toplanmıştır.
Antlaşmalar ve sözleşmeler: Devletlerarasında imzalanan antlaş-
malar.
Teamül kuralları: Belli bir konuda teamül haline gelmiş uygulama-
lar.
Hukukun genel ilkeleri: Ahde vefa veya hakkın kötüye kullanıl-
maması gibi.
İçtihat kararları: Aynı konuda daha önceki mahkeme kararları
Doktrin: Yazarların ve önemli hukukçuların görüşleri
Uluslararası hukukun kaynakları arasında diğer bir ifadeyle ulus-
lararası bir hukuksal sorunda en güvenilir kaynak, öncelikle antlaşmalar
ve sözleşmeler gibi devletlerarasında yazılı olarak hazırlanan hukuk me-
tinleridir. Bu gibi belgeler gerektiği gibi imzalandığı ve onaylandığı tak-
I. BÖLÜM: ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN TEORİK ÇERÇEVESİ 13
dirde bunlara taraf olan devletleri bağlar. Öte yandan bir uygulamanın
teamül haline gelmesi, dolayısıyla bağlayıcılığının söz konusu olması iki
öğeye bağlı bulunmaktadır. Bunlardan maddi öğe denilen birinci öğeye
göre, uygulamanın genel, sürekli ve tutarlı olması ve uzunca bir zaman
devam etmesi gerekmektedir. İkinci öge olarak bilinen ruhi ve psikolojik
öge ise uygulamaların hukukun gereklerine uygun olmasıdır. Uluslarara-
sı hukukun üçüncü kaynağı olan hukukun genel ilkeleri iki grupta top-
lanmaktadır.
(1) Hem ulusal hem de uluslararası hukukta uygulanan genel il-
keler. Örneğin iyi niyet (bono fide), ahde vefa (pacta sund servanda),
hakkın kötüye kullanılmaması, zaman aşımı, gecikme faizi, kesin hüküm
(res judicata) gibi.
(2) Sadece uluslararası hukukta uygulanan kurallar. Bunlara örnek
olarak da uluslararası hukukun iç hukuktan üstünlüğü, devletin sürek-
liliği ve yerel başvurma yollarının tüketilmesi gösterilebilir.
Uluslararası hukukun kodifikasyonu ise, teamüli hukuk kuralları-
nın yazılı hukuk biçimine dönüştürülmesi işlemidir. Uluslararası hukuk
kuralları ilk başta yazılı bir nitelik taşımayan örf ve âdet kurallarından
oluştuğundan bunların yazılı hale getirilmesi büyük bir önem taşımakta-
dır. Bu amaçla Birleşmiş Milletler bünyesinde Genel Kurula bağlı olarak
Uluslararası Hukuk Komisyonu kurulmuştur. Kodifikasyon çalışması
belli ölçüde bir yasama işlemidir. Bunun içindir ki bazı yazarlar buna
uluslararası hukukun yasalaştırılması demektedirler.
Uluslararası aktör: Uluslararası ilişkilerde, bağımsız karar alabil-
me ve bağımsız hareket edebilme kabiliyetine sahip ve diğer aktörleri
etkileyebilen siyasal birimlere aktör adı verilmektedir. Bir siyasal birim
kararlarını kendi başına alamıyor ve bağımsız hareket edemiyorsa aktör
olarak dikkate alınmamaktadır. Bu tanım çerçevesinde uluslararası ilişki-
lere hâkim olan geleneksel anlayışa göre, uluslararası ilişkilerin temel ve
biricik aktörü devletlerdir. Bağımsız hareket edebilme ve bağımsız karar
alabilme kabiliyetine sahip olan tek siyasal birim bunlardır. Söz konusu
geleneksel anlayışa göre devletlerin ülke içinde her şeyi kontrol ettikleri
ve dış politikaya kendilerinin karar verdiklerine inanılmaktadır. Aynı
şekilde, devletlerin kendilerinin rızası dışında hiçbir zorlamayı ve her-
14 ULUSLARARASI İLİŞKİLERE GİRİŞ - TAYYAR ARI
hangi bir üstün otoriteyi egemenliklerine aykırı buldukları için kabul et-
medikleri varsayılmaktadır. Dolayısıyla uluslararası ilişkiler dendiğinde
bundan devletlerin resmi organları aracılığıyla yürütülen ilişkiler anla-
şılmaktadır. Egemen devletlerarasındaki ilişkilerden ibaret olan uluslara-
rası ilişkilerin içinde yer aldığı ortamın; yani uluslararası sistemin ise
merkezi bir otoritenin olmaması dolayısıyla anarşik bir yapıya sahip ol-
duğu varsayılmaktadır. Bu bakımdan uluslararası ilişkilerin gerçekleştiği
uluslararası sistem iç politikanın gerçekleştiği ortam olan ulusal sistem-
den farklı olarak bir merkezi otorite olmadığı için daha istikrarsızdır.
B. TEORİ VE YAKLAŞIMLAR
Uluslararası ilişkiler alanında yapılan çalışmalara belli bir bilimsel
çerçeve kazandırmak için yapılan çalışmalara teorik çalışmalar denmek-
tedir. Teori, bir bilimsel alanın incelediği olgular arasında genellemeler
yapmaya uygun tekrarlanan düzenli davranışların ve etkileşimlerin bu-
lunduğu anlamına gelir. Etkileşimler düzenli bir şekilde tekrarlanmıyor-
sa buradan genellemeye gitmek mümkün olmadığından bir teoriye de
ulaşılamaz. Rastgele davranış ve etkileşimler bir genellemeye izin ver-
mediği için böyle bir alanı bilim olarak tanımlamak da güçleşmektedir.
Bilimsel teori bu anlamda akla ve deneye dayanan ve incelediği olgular
arasındaki ilişkileri anlamayı, açıklamayı ve daha sonra ortaya çıkacak
gelişmeleri tahmin etmeyi sağlayan genellemelerdir. Bu anlamda bilimsel
teoriler kendilerini sürekli bir şekilde sınamaya açık tutarlar. Yukarıdaki
özellikleri gösteremeyen veya belli bir süreden sonra bu özelliğini kay-
beden teorilerin yerini yenileri alır. Bu anlamda ideolojiler ile bilim ara-
sında önemli bir fark bulunmaktadır. Çünkü ideolojiler sınamaya açık
olmayan ve doğruluğu tartışılmayan genellemelerdir.
1. İdealizm
İdealizm, özü itibariyle uluslararası kurumsal mekanizmalarla ya-
ni uluslararası antlaşmalarla ve uluslararası örgütlerle barışın korunabi-
leceğini varsayan bir yaklaşımdır. XX. yüzyıl idealizminin I. Dünya Sa-
vaşı sonrası koşullarının ortaya çıkardığı ve savaşın yeniden yaşanma-
ması için pratiğe geçirilebilecek politikaların dile getirildiği bir düşünce
I. BÖLÜM: ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN TEORİK ÇERÇEVESİ 15
1 Keith L. Shimko, “Realism, Neorealism and American Liberalism”, The Review of Poli-
tics, Vol. 54, No. 2 (Sring 1992), s. 285 (ss. 281-301); Charles W Kegley, Jr, “Neoliberal Cha-
lenge to Realist Theories of World Politics: An Introduction,” Charles W Kegley, Jr.ed.,
Contraversies in International RelationsTheory, Realism and the Neoliberal Challenge (New
York: St. Martin’s Press, 1995), içinde s. 4.
I. BÖLÜM: ULUSLARARASI İLİŞKİLERİN TEORİK ÇERÇEVESİ 17
2. Realizm
Uluslararası politika alanında özellikle 1940'dan 1970'lere kadarki
çalışmaların ağırlık noktasını oluşturan klasik realist yaklaşımda güç
kavramı ve bu bağlamda ulusal güç ve insan unsuru merkezi bir öneme
sahip olmuştur. Siyasal gerçekçilik adı verilen realist paradigmada gerek
uluslararası çatışmaların sonucunun belirlenmesinde gerekse diğer dev-
letlerin davranışlarını etkileme konusunda devletlerin sahip oldukları
kapasiteler büyük bir önem taşımaktadır. Realist yaklaşımı benimseyen
yazarlar her ne kadar devletin kapasitesi ile askeri gücünü özdeşleştirse-
ler de genelde ulusal gücün öğelerinin askeri olmayan unsurları da kap-
sadığını kabul etmektedirler.
Realizm, devleti uluslararası ilişkilerin temel aktörü olarak kabul
ederek, uluslararası ilişkiler ve uluslararası politikayı devletlerarasındaki
mücadele süreci olarak görmektedir. Devletin yekpare ve bütüncül bir
aktör olduğunu varsayan realistler devlet içi dinamikleri göz ardı etmek-
tedirler. Konular arasında hiyerarşi gözeterek askeri ve güvenlik konula-
rına öncelik veren realist teoriler için güç uluslararası ilişkileri anlamada
en temel kavramdır. Uluslararası istikrarın sağlanması ve anlaşmazlıkla-
rın çözülmesi de gücün kullanımıyla ilişkilendirilmektedir.
Realist paradigmaya göre, insan unsurunun uluslararası politikaya
yönelik önemli sonuçları bulunmaktadır. Diğer bir deyişle insan unsuru,
liberal ya da idealist yaklaşım ve teorilerden farklı bir boyutta ele alın-
maktadır. Realistler insanın kötü, günahkâr, çıkarcı, saldırgan ve ilişkile-
rinde gücü ön plana alan olumsuz bir doğaya sahip olduğunu düşün-
mektedirler. Özellikle klasik realizm, (klasik realizm ve neorealizm ayı-
rımına biraz ileride değinilecektir) uluslararası politikayı insan doğasıyla
açıklamaktadır. İnsanda egemen oldukları iddia edilen objektif yasalar
anlaşılmadan uluslararası politikanın anlaşılması olanaksızdır. İnsana
yönelik değerlendirmesi oldukça negatif olan realizme göre, insan doğuş-
tan kötü, açgözlü ve hırslıdır.
Uluslararası politikayı insan doğasına bakışıyla uyumlu şekilde
açıklayan savaş sonrası realistlerinden Morgenthau ve Niebuhr’a daya-
nan klasik realizme göre bireylerin ilişkilerinde gücü ön plana alması ve
güç ile çıkara dayalı bir ilişkiyi benimsemesi gibi devletler de dış politi-
18 ULUSLARARASI İLİŞKİLERE GİRİŞ - TAYYAR ARI