You are on page 1of 102

BOLLUK BEREKET BİLİNCİ

EĞİTİMİ

BİLİNÇLİ EVREN MODELİNE DOĞRU


Dalga –parça paradoksu bilim adamlarının bu
konuda yeni deneyler yapmasını
gerektiriyordu.
Young 1961 ve 1989 yıllarında çift yarık
deneyini tekrarladı. Ancak sonuçlar aynıydı.
Işık tek yarıktan geçince parçacık olarak
davranıyordu, çift yarıktan geçince ise
dalgacık olarak ve bunun açıklanmasını bilim
dünyası yapamıyordu.
Richard Feynman bu deneyi farklı bir şekilde
yapmaya karar verdi. Feynman deneyinde çok
güçlü bir ışık kaynağı kullandı ve elektronları
elektron tabancası ile ateşledi. Bu tabanca
elektronları izole ediyordu ve namluya bir
sayaç bağlıydı. Her ateşlemede elektron
namludan ayrıldığında sayaç atıyor ve
elektron yarığa girdiğinde ışık patlaması
oluyordu. Bu sayede bilim adamı her
seferinde bir elektronun çıktığından emin
oluyordu. Deneyin sonunda Feynman ışığın
parçacık olduğu sonucuna ulaştı, çünkü ışık
parçacık olarak davranıyordu. Ancak
gözlemlemeyi bıraktığı zaman ışık yeniden
dalga olarak davranıyordu. Bu deneylerde
ışığın dalgacık yada parçacık olmasını
etkileyen unsur gözlem ve ölçüm olarak
görünüyor. Ölçümlenmeyen ve
gözlemlenmeyen elektronlar dalga olarak
davranıyorlar. Oysa ölçüm veya
gözlemlendikleri zaman parçacık haline
geliyorlar. Sonuçta Feynman “Elektronları
izlediğimiz zaman ekrandaki
dağılımları,izlemediğimiz zamankinden farklı
oluyordu” diyerekvardığı sonucu açıkladı ve
kafalar bir kere daha karıştı. Bu elektronlar
gözlendiklerini biliyorlar mıydı?
Çift yarık deneyi gözlem yada ölçüm
yapılmadan önce fotonların dalgacık, yapıldığı
zaman ise parçacık olarak davrandıklarını
bilimsel olarak göstermiştir. Ancak deneyin
sonuçları bizim için neden bu kadar önemli,
ya da bu deney bizim hayatımızda nasıl
işimize yarayacak?Dalgalar her an yer
yerdedir. Şu anda radyo dalgaları hem evimin
içinde, hem dışında, hem busemtte, hem
başka semtteler. Onlar aynı anda her yerde
ve aynı şekilde varlar. Elime radyomualsam
ve evin içinde bir frekansa ayarlasam,
muhtemelen bir şarkı duyacağım. Aynı anda
şehrimde başka bir yerde başka biri aynı şeyi
yaptığı zaman da aynı şarkıyı duyacak. Ama
parçalar bir anda bir yerde varlar. Örneğin
elimdeki radyo sadece benim elimde. Aynı
anda evin dışında yada şehrin başka bir
yerinde olmasına ihtimal yok.
Siz gözlemlemediğiniz zaman yaşamınızda
tüm potansiyeller olasılık olarak vardır. Aynı
anda çalıştığınız şirkette müdür olmak,
kovulmak, aynı görevi sürdürmek, kendi
isteğinizle işi bırakmak.. aklınıza hangi
olasılık gelirse yada gelmezse hepsi
potansiyel olarak var. Siz sabah
işe gittiğiniz zaman birini gözlemleyeceksiniz
ve bu gerçekleşecek yani sizin gerçeğiniz
olacak (dalga iken,parça olacak , burada
dalga olasılıkları, parça maddi gerçekleri
simgeler) Eğer gözlem sonucu etkiliyorsa ki,
bilim etkilediğini kabul ediyor, istediğim şeyi
gözlemlemek, sonucu etkileyecektir.
Binlerce yıldır, ezoterik bilgilerin, eski
bilgelerin ve metafizik ile uğraşanların haklı
olduğunu düşünmemek için bir nedenimiz
kaldı mı bilmiyorum. Onlar bu sırrı biliyorlardı,
sadece nasıl olduğunu bilmiyorlardı. İşte
şimdi kuantum fiziği nasılı bize anlattı.
Evren ve İnsan Ayrı mı?
Einstein kuantum fiziğine sempati ile
bakmıyordu. O bir realistti ve Tanrı evrenle
zar atmaz diyerek kuantum fiziğine bakışını
açıkça ortaya koyuyordu. İnancına göre
kuantum fiziği henüz tamamlanmamış bir
teoriydi ve eksik bilgilerden dolayı da,yapılan
çalışmalardan alınan sonuçları bilimsel
gerçekler kabul etmemek gerekliydi.
Bu düşüncelerini ispat için 1935 yılında
meslektaşları Podolsky ve Rosen ile bir araya
gelerek,
o dönemin en prestijli bilim dergilerinden
“The Physical Preview’de ünlü bir makale
yayınladılar. Makalede kuantum ile ilgili
görüşlerini anlatırken Heisenberg’in ünlü
belirsizlik ilkesini çürütmek için yaptıkları
deneyin sonucunu da eklediler. EPR (3 bilim
adamının soyadlarının baş harfleri) yaptıkları
deneyde iki atom altı parçacığı üst üste
getirip (bilimsel anlamda dolanık duruma
getirip) zıt yönlere fırlatıyorsunuz. Bu
durumda aralarındaki korelasyondan dolayı
birinciyle ilgili hesap yapmak, diğer ile ilgili
bilgiyi de vermekteydi.
Birinin hızını ölçmek, diğerinin yerini ölçmek
ikisinin de hızı ve yerini aynı anda ölçmek
demekti. Bu çalışma Belirsizlik İlkesini
çürütüyordu.Bu ünlü çalışmaya Kuantum
fiziğindeki en önemli isimlerden biri olan
Nielsen Bohr hemen şu yanıtı verir. Birinci
nesnenin yerini ölçümlerken yada
gözlemlerken, aralarındaki korelasyondan
dolayı ikincisinin de durumu değişecektir ve
bu nedenle asla doğru ölçümleme
yapılamayacaktır. Bohr ayrıca Tanrı Evrenle
zar atmaz diyen Einstein’e Tanrı’ya ne
yapacağını söyleme diyerek de tarihe geçen
diyaloga imza atıyordu.
1964 yılında İngiliz Fizikçi John Bell yaptığı
çalışmalarla atom altı dünyada bir şeyin yerel
olduğunu yani bir yerde olduğunu söylemek
doğru değildir teorisini geliştirmiştir.. Hiçbir
şey yerel değildir,parçacıklar zaman ve
mekanın ötesinde kopmaz bir şekilde
birbirine bağlıdır.
1980’lerde Alain Aspect, Bell’in önermelerini
deneysel olarak ispat etmiştir. Aspect
deneylerinde momentumu değil,
polarizasyonu kullanmıştır ve fotonların
arasında hiçbiriletişim olmamasına rağmen
bir fotonun polarizasyonunun, diğeri üzerinde
etkisi olduğunu gözlenmişti. Elektronlar aynı
anda birlerine mesaj göndermektedir ve bu
ışık hızından bile daha hızlıdır. Aspect’in bu
deneyleri Bell’in Non-lokalite teorisini
doğrulamıştır. Ünlü psikolog Carl Jung
Kollektif Bilinçaltını, bir bilinç katmanı olarak
tanımlar. Kolektif
bilinçaltı bütün insanlığın ortak bilinçaltıdır
ve tüm insanlığın sahip olduğu bilgiyi,
bilgeliği barındırır. Kolektif bilinçaltı,kuantum
fiziğinin non lokalite (yerel olmama)
prensibine son derece uygun bir teoridir.
Evrende atım altı düzeyde, bütün her şey
arasında bir bütünlük varsa ve zamanın ve
mekanın dışında bilgi alışverişi oluyorsa,
insanların bütünle ilintili bir bilinç durumunun
var olabileceğini düşünebiliriz. Eğer iki
elektron bir kere dolandıkları zaman
aralarında zamanın ve mekanın dışında bir
bilgi alışverişi oluyorsa ve Bing Bang de,yani
evrenin oluşmasındaki büyük patlamada
bütün her şey bir kere de olsa dolandıysa o
zaman hala evrenin her yerindeki her şeyle
bağlantı halinde olduğumuzu düşünmeniz zor
olmayacaktır. Telepati, DDA gibi fenomenleri
de bu teori ile kolaylıkla anlayabiliriz.
Non lokalite ile her şey bir birine
bağlıdır,Süperpozisyon ile de her şey
mümkündür. Lütfen bir
an durun ve yeni bilimin bize ne söylediğine
dikkat edin. Sen evrendeki her şeye bağlısın
ve
her türlü olasılık yaşamında mümkün diyor
kuantum fiziği. Bu zihinsel açılım ile
yaşamında artık hiçbir şeyin eskisi gibi
olmayacağı bir sayfa açmaya hazırlan. Sen
evrendeki her şeyle bağlantılısın, sen
yıldızlarla, gezegenlerle, okyanuslarla,
ormanlarla aynı öze sahipsin ve hepsine her
an bağlısın. Yaşamında sonsuz olasılıklar var.
Her an her şey mümkündür, en büyük
rüyaların, en imkansız hayallerin bile sana bir
an kadar yakındır. ….
Her şeyi toparlayalım ….
1- Çevrenizde gördüğünüz her şey, tüm maddi
alanlar, konumlar, gerçek sandığınız her şey
siz
inandığınız için var. Her sabah uyandığınız
zaman, kendi gerçekliğinizi belirliyorsunuz ve
inandıklarınızı yaşıyorsunuz. Etrafınızdaki
maddi nesneler bile aslında elektromanyetik
bilgi
alanları ve gözlemlediğinizde gerçeklik
kazanıyor. Sizin gözlemlemediğiniz hiçbir şey
var
olamaz sadece bir olasılık dalgası olarak var
olabilir. Siz gözlemlediğiniz anda ise artık
parçacık
olur yani sizin evreninizde var olur.
Gerçekliğinizi siz yaratıyorsunuz. Eğer başka
bir gerçeklik
oluşturmak isterseniz, bunu başaramamanız
için önünüzdeki tek engel inançlarınızdır.
Neye
inanırsanız onu yaşarsınız. İnançlarınız
değiştiği zaman gerçekliğiniz de değişir.
2- Herhangi bir şeyi gözlemleyerek sonuca
etki eder, sonucu belirlersiniz. Gözlemci
olarak
niyetiniz sonucu etkiler. Bir şeyi imgelemek
ile görmenin beyinde oluşturduğu etki aynıdır.
Bir
şeyi imgelemek, gözlemlemek demektir,
gözlemlemek ise sonucu değiştirmek
demektir. O
halde bir olasılığı dalga durumundan, parça
durumuna çevirmek yani gerçekleştirmek için
sadece gözlem yeterlidir. Ancak gözlemci
olarak gerekli gözlem gücüne sahip
olmalısınız.
Gözlem gücüne sahip olmak ve doğru
kullanmak size süperpozisyondan istediğiniz
olasılığı
seçme ve yaşama gücü verecektir.
3- Hiçbir şey dışınızda değil, sizden ayrık bir
evren yok. Siz ve dışınızdaki dünya bir
ilizyondur.
Siz evrendeki her şeyle atom altı dünyada bir
düzlemde bağlısınız. Her insanla, her yerle,
her
canlıyla, her maddeyle atom altı bağlantınız
var. Bir şeyi istediğiniz zaman o zaten sizinle
bağlantıdadır ve sadece bunu bilmek ve
bağlantıyı bilincinizde güçlendirmek,
istediğiniz şeyi
kısa sürede yaşamınıza çekecektir.
4- Evrende bir tek atomun değişmesi bile
onunla bağlantılı tüm atomları etkileyecektir.
Unutmayın tüm atomlar birbirleriyle anlık
iletişimdedir. Eğer değişim istiyorsanız
kendinizden
başlamalısınız. Kendinizde oluşturacağınız bir
değişim, sizin evreninizi de değiştirecektir.
5- Evren de kesin bir şuur vardır, gözlemlenen
bir elektronun bunu biliyor gibi davranması
bunun en iyi kanıtıdır. Eğer bu evrensel şuuru
anlar, evrenle uyumlu bir şekilde yaşarsanız,
isteklerinize ulaşmanızda, evrensel şuur
yanınızda olacaktır ve sizin için en kestirme
yolları
bulacak,en faydalı bağlantıları kuracak ve en
iyi sonuçları oluşturacaktır. Kendinizi
evrenden
ayrı gördüğünüz sürece,evrensel şuur ile
aranızdaki iletişim azalacaktır ve ayrılık
ilizyonu sizi
yalnızlaştıracaktır. Evrenle birlik içinde olmak
demek, evrenin
kendisi olmak demektir.
6- Her sabah uyandığınızda kendinizi yeniden
inşa ediyorsunuz. Kendi kimliğinizi
hatırladığınız anda artık gözlem yapmış ve
dalga olan bir olasılığı parça durumuna
getiriyorsunuz. Hafıza bilim adamlarının
açıklamakta en zorlandıklarını konulardan
biridir.
Hafıza konusunda ünlü kuantum fizikçisi Dr.
Fred Alan Wolf “ Hiç bir şey kesin değildir.
Geçmişteki bir olay mevcut
bulunmamaktadır. Geçmiş sadece beyindeki
sinir kıvrımlarımızda
mevcut olan bir kayıttan ibarettir”
demektedir. Her sabah uyandığımız zaman,
evrendeki bilgi
hard diskinden kendimizle ilgili bilgileri
almakta ve işte ben …… kişiyim, yaşamım
bu…..,
şimdi evimdeyim gibi bilgilerle kendimizi
yeniden inşa etmekteyiz. Oysa yataktan ilk
kalktığınız anda kim olduğunuzu,nerede
olduğunuzu anımsamadığınız kısa bir an
vardır. İşte
tam bu anda kendinize seçeceğiniz yeni
kimlik, kendinizi yeniden inşa ederken,farklı
bir sonuç
almanızı sağlayacaktır.
7- İnsanlar çoğu zaman kararlarını
çevrelerinden malumat toplayarak verirler.
Oysa kuantum
fiziğine göre çevremizde gördüklerimiz
inançlarımızdır. Bir konuda karar vermek için
çevrenizden bilgi toplamaya başladığınız anda
bu konuyla ilgili gerçek inançlarınızı
doğrulayacak bilgileri bulursunuz ve sonra da
bu bilgilere göre karar verirsiniz. Kuantum bir
zihin yapısına sahip olduğunuz zaman “ Bu
konuda nasıl bir karar vermeliyim” yerine “ Bu
konuda nasıl bir seçim yapmalıyım, hangi
olasılığı,gerçekleştirmek istiyorum” diye
düşüneceksiniz. Zihniniz en doğru kararları
almakla değil, gerçekte ne istediğiyle ve
hangi
olasılığı gerçekleştirmek için gözlem yapması
gerektiğiyle ilgilenecektir.
SADECE HAYAL EDİN!
Hayatınızda en çok sahip olmak istediğiniz
şeyler nelerdir?….
► Hangi kişilik özelliklerine sahip olmak
isterdiniz?
► Daha fazla sağlık,
► Bolluk içinde bir yaşam,
► İdeal eşinizi- ilişkinizi bulmak,
► İşinizde mutlu olmak ya da sevdiğiniz işi
yapmak..
► Hayatınıza sizi hedefinize yaklaştıracak
çevre, olay ve kişileri çektiğinizi düşünün.
Sizce bu değerler için bu yeni düşünme
modelini öğrenmeye Ve önereceğim
uygulamalar ile
hayatınızı zenginleştirmeye değmez mi?

BİLİNÇ
Bilinç, genel olarak, insanda farkındalığın,
duygunun, algının ve bilginin merkezi
olarak kabul edilen yetidir.
Zihnin kendi içeriklerinin farkında olduğu,
içebakış yoluyla bilinen, duyumları, algıları
ve anıları ihtiva eden bölümüdür.
BİLİNÇ ÜZERİNE TANIMLAR:
Kişinin kendisine, yaşantılarına, çevresine,
öteki kişilere, bir bütün olarak içinde
yaşadığı dünyaya ilişkin farkındalığı, yaşanan
deneyimlerden kendiliğinden doğan
kendinin farkında olma görüngüsü;
Öznenin duygularına, algılarına, bilgilerine
ve kavrayışlarına bağlı olarak kendini
anlama, tanıma ya da bilme yetisi;
Bilme edimi ile bilinen içerik arasındaki
ilişkiyi her ikisini de içerecek biçimde bir üst
düzeyde kurabilme becerisi;
Acı çekme, isteme, bekleme, düş kırıklığına
uğrama, korkma gibi belli bir nesnesi
bulunan bütün “geçişli” yaşama edimlerini
olanaklı kılan ana ilke;
Düşünen öznenin kendisine dönerek,
kendisini kendi düşünceleri ile kavraması,
kendisine bir başkası olarak dışarıdan
bakabilmesi durumu;
“İçebakış” yoluyla zihnin kendi
deneyimlerinin gerçekliğini kavrama edimi;
Zihinsel yaşamın geçmiş duyumları, algıları,
bilgileri bellekte tutma yeteneği;
Kişinin kendi içinde yaşadıklarına ya da
dışarıda olup bitenlere yönelik incelmiş
sezgisi,
bütün yaşadıklarına ilişkin genel görüşü;
Bir kişinin kendi varlığının/var oluşunun,
duyularının, düşüncelerinin, çevresinin
farkında olması” olarak tanımlanır.
İç durumumuzu sorgulayarak bir şeylerin
farkında oluruz ve
bilinçli bir varlık olduğumuzu hissederiz ve
bilincin en önemli noktası da budur.
ZİHİN:
1. insanda anlayış, kavrayış, algılama yetisi.
2. yaşantıları, öğrenilenleri, bunların geçmişle
olan bağlantılarını bilinçli olarak kafada
saklama gücü, bellek.
3. Zihin yada bilinç; düşüncenin, algılamanın,
belleğin, duygunun, isteğin ve düşlemenin
bazı birleşimlerinde görünür olan bilincin ve
zekânın kolektif görünüşlerini kapsar.
4. Zihin bilinç akışı olarak tanımlanabilir.
İnsan beyninin bilinçli süreçlerin tümünü
içerir
Ön bilim teorileri teoloji, ruh ve zihin
arasındaki beraberliğe yoğunlaşmış kişisinin
tanrının verdiği veya ilahi öz varlığına kök
salmıştır.
RUH VE ZİHİN
ÖNCESİNDE BİLİNÇLENME
FARKINDALIK KAZANMA
ÖNCESİNDE DÜŞÜNCE SÜRECİ
(Düşünme, kavrama: AKIL=US (bellek))
Bilinçli kabul edilen varlıkların

BİLİNÇ 2 YÖNÜ
“nesnel/dışsal gözlem” ve
“öznel/içsel gözlem”leri vardır.
Fizikçi Roger Penrose’a göre bilinç, Bilincin
tanımını da farkındalıkla eşanlamlı olarak
kabul eder
Tanımlamadan ziyade tarif edilmesinin daha
uygun olacağını belirterek,
aktif ve pasif olarak iki parçaya ayırır.
Bu tür bilinç, beyinde bazı işlemlerin bilinçli
bazılarınınsa bilinçaltı aracılığı ile nasıl
yapıldığını anlatır.
ÜÇLÜ BEYİN TEORİSİ
ABD de Ulusal Akıl Enstitüsü Beyin Ve
Davranış Laboratuarının eski başkanı Paul
MacLean’in kuramı yaygın olarak ‘’Üçlü beyin
teorisi’’ olarak bilinir.
► Bu teorinin ana fikrine göre insan
kafatasında 3 beyin bir arada bulunmaktadır.
►(Bazı ilkel davranışlarımızın sebebini bu 3’lü
beyin teorisi ile izah edeceğiz)
1- İLKEL BEYİN (BEYİN SAPI)
Sürüngen beyin, beyin sapından
oluşmaktadır.
İşlevleri; Dolaşım, solunum ve stres
durumlarında savaş ya da kaç tepkisinin
yönetildiği
merkezlerin hepsi öncelikli olarak bu
sistemde bulunmaktadır.
Amacı fiziksel olarak yaşamı devam
ettirmek ve bedenin bütünlüğünü korumakla
ilgilidir.
Yanınıza hiç tanımadığınız biri yaklaştığında
ya da beklenmedik tehditkâr durumlarla
karşılaştığınızda sinirlenmenize sebep olan ve
tepki vermenizi sağlayan beynin bu
bölümüdür.
Bu gibi durumlarda savaşırsınız ya da
kaçarsınız. Diğer bi ihtimal de şok
durumlarında yaşanan
donakalma dır Beynin bu kısmı ;
Güvenlik ilkesiyle hareket eder
En azından mantığı ile çalışır
Mutluluğunuz ile ilgilenmez
Varlığının amacı, sizi sadece hayatta
tutmaktır.
2- LİMBİK SİSTEM
Amigdala, Talamus, Hipotalamus ve
Hippokampüs’ten oluşur. Motivasyon,
Öğrenme ve
Duygulardan sorumludur. Kuantum
düşüncede duyguların önemi;
Duygular katılmadan evrensel zeka ile
kurduğunuz iletişim eksik olur, yani
düşüncelerinizi
duygular ile desteklemediğinizde evrensel
zeka ile iletişiminiz zayıf olur.
• Çünkü duygular düşüncelerinizin
vibrasyonunu arttırır. Yapacağımız
olumlamalar,
afirmasyonlar ve imajinasyonlar duygu
yoğunluğu ile anlam kazanıp evrende yankı
bulacaktır.
Evren ile aynı frekansta bulunabilmeniz için
duygularınızı düşünceleriniz ile akort etmeniz
gerekir.
3- KORTEKS (Neo korteks)
Neo korteks bizi diğer canlılardan ayıran ve
insana özel kısımdır.
► Bilinçli düşüncelerle hayatınızın tasarımını
ve yaratımını geliştiren destekleyen üst
beyninizdir.
► Kuantum algılama, korteksin nitelikli bir
düzeyde kullanılması ile uygulamaya geçirilir.
Korteks düşünen ve düşündükçe potansiyelini
geliştiren bir yapıdır. Bu yapı yatay olarak
incelendiğinde iki yarım küreden oluşur. Sağ
yarım küre ve sol yarım küre.
BEYİN YARIM KÜRELERİ
1960’ta Roger Spery ve Profesör Orstein’in
Ayrık beyin ameliyatları ve sara hastaları
üzerindeki detaylı araştırmalarının sonuçları
söyledir;
Her iki lob birbirinden farklı ve
tamamlayıcıdır
İki yarım kürenin de bilgiyi algılaması,
işlemesi, kavraması farklıdır
Birlikte kullanıldığında beyin ve öğrenme
performansı sinerjik etki yaratmaktadır
Beynin sağ yarım küresi atıl
kullanılmaktadır.
SOL LOB
Matematik
Mantık
Sayılar
Konuşma
Lineer
Analiz
Diziler
Detay
Belli bir düzende yapılması gerekenler
SAĞ LOB
Hayal
Şekil
Boyut
Ritim
Müzik
Sanat
Renk
Bütün
Görsel canlandırma

Beyin hücreleri: Düşüncenin yapı taşı


NÖRONLAR
1- Afirmasyonlar için önemli; yapacağımız
olumlamaların zihnimizde nasıl güçleneceğini
ve
beynimizi nasıl programlayacağını bilmemiz
açısından önemli
2- Beynimizdeki negatif düşünce yolları
zamanla koparak, yerine yeni oluşturduğumuz
pozitif
düşünce yolları işlevsellik kazanacaktır.
Kuantum Koçluk programlarında da
nöronların bu
işleyişinden bilinçli olarak faydalanırız.
Bilinçli olarak düşüncelerimize yön verme,
farkında olarak inanç sistemimizi değiştirme
çalışmalarımız önemlidir.
Bu nedenle koçluk çalışmalarımızda olduğu
gibi burada da bu konuya değinmek bireysel
olarak
yapabileceğiniz çalışmalar için önem
taşımakta.

Bilincimizin görevleri;
• Bilinç düzeyinde aklımız, fikrimiz ve
irademizi kullanarak yaşantımızda seçimler
yaparız. Bu seçimler çevremizde olup biten
binlerce olasılıktan biri olarak yaşamımıza
girer. Başlangıçta bilinçli zihnimizle
yaptığımız bu seçimler ve kararlar
doğduğumuz
andan itibaren yetiştiğimiz ve geliştiğimiz
dünyamızın donelerine göre gerçekleşir.
Nedir bu doneler; ailemizden, okulumuzdan
,arkadaş çevremizden ve iş yaşamımızdan
bizlere geçen düşüncelerdir, yargılardır. Bu
yargıları bizler biraz sonra değineceğimiz
bilinçaltımıza kaydetmişizdir ve bilinç
düzeyindeki seçimlerimiz buna göre
gerçekleşir.
Demek ki bilinç günlük yaşam içinde
verdiğimiz kararların ve seçimlerin zihnimize
giriş kapısıdır.
• Zihnimizin giriş kapısını bir kameranın
objektifi gibi düşünelim. Sadece
deneyimlediği
ve var kabul ettiği üç boyutlu dünyanın
bilgilerine göre davranır. Bu bilgileri de beş
duyu organın deneyimlerine göre algılarlar.
Halbuki bu kameranın objektifinin
kaydettiği üç boyutlu dünyamız dışında
milyonlarca bilgi vardır ve bunlar bilinçli zihin
tarafından algılanmadan direk bilinçaltına
kaydolur.
• Bilinçli zihnimiz, zihnimizin ortalama %10
nunu oluşturur. % 90 lık bilgi bilinçaltında
yer almaktadır.
• Bilincimiz egomuz tarafından yönetilen
kendimizi korumak için geliştirdiğimiz
savunma mekanizmalarının mekanıdır.
Egonun çok yükselmesi bizlerin
bilinçaltımızla
ve üstbilincimizle kuracağı ilişkiyi olumsuz
yönde etkiler.
Bilinçaltımızın görevleri;
• Bilinçaltımız KÜTÜPHANE’dir. Doğduğumuz
andan itibaren hatta insanlığın var
oluşundan itibaren gelen tüm bilgilerin kayıtlı
olduğu çok büyük bir arşivdir. Her şey
bilinçaltımızda kayıtlıdır. Hatta sadece üç
boyutla algıladıklarımız ve beş duyumuzun
algıladıkları dışında. Amacımız bu
kütüphaneden yararlanmaktır. Objektiften
zihnin
yargı duvarını aşarak, bilinçaltına geçen
milyonlarca bilgi var ve bu bilgiler
yararlanmamız için bizi bekliyor. Zihnimiz 1
sn.de 400 milyar bit bilgiyi içine alıyor ve
bilinçaltına kaydediyor. Fakat bizler bilinç
düzeyinde sadece 2000 ninden haberdar
oluyoruz. Sizce de müthiş değil mi?
• Bilinçaltımız HARD DISK’tir. Zihnimizi bir
bilgisayar olarak düşünürsek, bilinçli
zihnimiz ön bilgileri alan küçük bir hard
disk(flopy) ve aynı zamanda monitördür.
Bilinçaltımız ise tüm bilgilerin kaydolduğu ve
programların yüklenip çalıştırıldığı Hard
Diskimizdir. Burada hangi program yüklüyse
biz bilinçli zihnimizde bu programa göre
yaşarız. Programlar nasıl yazılır
bilinçaltımıza? Yaşadıklarımızdan edindiğimiz
kararlar
sonucundaki yargılarımızdan yani
kayıtlarımızdan. Bilinçaltınızda geçmişten
getirdiğiniz bir kayıt olarak “paranın zor
kazanılacağına” dair bir yazılımınız varsa,
bilinçaltınız bu programa göre çalışır ve siz
gerçekten parayı zor kazanırsınız. Ya da
karşı ilişkiler üzerine “karşı cinse güven
olmaz” gibi bir yazılımınız varsa sonuç zor
giden ya da yürümeyen ilişkiler olacaktır.
Bunu nerede mi göreceksiniz. Bakın
yaşamınıza o sizin monütörünüzdür.
Mönütörünüze bakın ilişkileriniz nasıl gidiyor,
ekonomik durumunuz nasıl, başarılı mısınız,
sağlıklı mısınız? Yaşamınızda bunlardan
biri veya birkaçıyla ilgili sorununuz varsa, işte
o zaman hard diskteki programlara,
kayıtlara bakmak gerek. Demek ki burada sizi
mutsuz kılacak kayıt veya kayıtlar
mevcut.
• Bilinçaltımız MIKNATISTIR. Çok güçlü bir
çekim gücüne sahiptir. Neleri çeker bu
mıknatıs? Yukarıda bahsettiğimiz programları
oluşturan kayıtların yaşamımızdaki
gerçeklerini. Bu şu demektir, bilinçaltımızda
hangi kayıt mevcutsa o kayda uygun
yaşam deneyimlerini çekeriz. Kayıtlardan
korkular doğar, korkulardan eskileri
pekiştiren yeni kayıtlar. Tam bir kısırdöngü.
Bir yerden başlamak gerekiyor, hangisini
önce tespit edersek ondan. Korkuysa tespit
edilen, korku enerjisini sevgi enerjisine
dönüştürmeyi, kayıtsa tespit edilen,
yaşamımızı olumsuz olarak etkileyen kaydın
yerine
olumlu kaydı yerleştirmek gerekiyor. Bunu
yapamadığımız zaman bizi olumsuz
etkileyen program çalışır ve bizler büyük bir
çekim gücüyle, bu korku ve kayıtların
doğurduğu deneyimler denizinde yüzeriz ve
arzu ettiğimiz ufuklara yelken açamayız.
Sonra da şunu deriz “ neden hep aynı tarz
olaylar yaşıyorum”. Sebep mıknatısınızın
çekim alanı. Öyle güçlü bir bilinçaltına sahibiz
ki çekeceğimiz deneyimleri seçme
şansımız var ve yöntemi aslında çok kolay
ama emek isteyen bir çalışma.
• Bilinçaltımız İLK YARDIM ÇANTAMIZDIR. Bir
felaket anında ya da bir kaza anında
bilinçaltınız yardıma koşar. Yapmanız gerekli
olan neyse bilinçli zihninizden bağımsız
olarak bir anda sizi kurtaracak bir şekilde
çalışır. Çünkü bizler aslında her durumda ne
yapılması gerektiğini biliyoruz ama bu bilinç
düzeyinde fark edilmiyor. Kardeşimin
ayağının tabanı midyelerden oluşan bir
kayaya çarpınca yarılmıştı ve annemin ilk
yaptığı kardeşimin ayağını havaya kaldırmak
ve onu baş aşağı getirmek oldu.
Bu doğruydu çünkü kanamanın durmasını bu
şekilde sağlayabilirdi. Sonradan ona
sorulduğunda neden
böyle davrandığını bilemediğini söyledi.
Çünkü bilinçaltı ilk yardım mekanizmasını
çalıştırmıştı. Burada belirtmeliyim ki bazı ani
şok durumlarımda bu mekanizma çalışmıyor
ve kişiler donup kalabiliyor. Çünkü var olan
korku o denli büyük bir enerjiye sahip oluyor
ki bilinçaltına geçen tüm kapılar kapanıyor.
• Bilinçaltımız RADAR’dır. Bilinçli zihin bir
karar verir. Diyelim ki ev sahibi olmak
istiyorum. Bu karar bilinçaltına yazılır.
Bilinçaltı ile üstbilinç arasında bir tabaka
vardır.
Bu tabakada olumsuz deneyimlerimiz ve
bunlardan doğan korku ve kayıtlar vardır.
Eğer ev sahibi olmak adına bilinçaltından
üstbilinçe geçişi tıkayan olumsuz bir kayıt
yoksa o zaman bilinçaltı radar görevini
çalıştırır ve üst bilince bu talebi iletir.
Üstbilinç yaradana bağlı olan bölgemizdir.
Buraya geçen mesajlar alınır ve evrensel
olarak size isteğiniz doğrultusunda yardım
gelir. Bir yerden bir para, yada bir kredi alma
olanağı, uygun fiyatlı bir ev ,arkadaş ve
akraba desteği vs.
• Bilinçaltımız “MUCİT”tir. Bir çok sanatçı ve
bilim adamı bilinçaltından gelen mesajları
ya da bilişleri değerlendirerek evrakalar
yaşarlar. Çünkü her bilgi burada yatmaktadır
ve ona ulaşmak sadece yoğunlaşarak talep
etmeyle gerçekleşir.
• Bilinçaltımız bizimle konuşur. Bunu sezgiler
yoluyla yapar. Hani deriz ya bazen
içimden gelen ses, işte bu bilinçaltının
sesidir. Bizler genelde bu sesi dinlemeyiz ve
deriz ki mantığım böyle diyor. Burada mantığı
yadsımıyoruz. Sadece mantığımız
yargılarımıza göre hareket ettiğini ve yanılma
payımız çok yüksek olduğunu
belirtiyoruz. Oysaki bilinçaltı yanılmaz
bilgilere sahiptir ve dikkat edin her zaman
içinizden gelen ses haklı çıkar.
BİLİNÇALTININ ETKİSİ
Jung: ‘’Bilinçaltı düşünceleriniz, bilince
çıkmadıkça karşımıza kader olarak çıkar.’’
der.
Bilinçaltınızda yatan, korkularınız,
inançlarınız, değerleriniz, bunların yarattığı
‘’duygular’’
aracılığıyla evrende tezahür eder.
Sadece bilinçli zihnimizle düşündüklerimiz
değil, farkında olmadığımız bilinçaltı
korkularımız ve inançlarımızda evrene mesaj
verir.
BİLİNÇALTI İLKELERİ
1- Bilinçaltı gördüğüne duyduğuna inanarak
programlanır, bununla birlikte bilinçaltının
programlanması için söz konusu düşüncelerin
bilinçli zihniniz tarafından onaylanması
şarttır.
2- Bilinçli zihnin onay verdiği bu düşüncelerin
sık tekrarı ile düşünce kalıpları oluşturur,
inanç
bağlandığınız düşüncelerdir.
3- Bilinçaltı temelde 0-6 yaş arasındaki
sürede ebeveynlerden edinilen bilgi ve inanç
kalıplarını
almaya açıktır,
4- Bilinçaltı gerçek ile hayali ayıramaz, (Tıpkı
rüya görürken zihnin onu gerçek gibi
algılaması
durumu buna örnek olarak verilebilir. Ya da
izlediğimiz bir korku filmini, sadece bir film
olduğunu bilmemize rağmen onun sürüklediği
korku duygusundan zihinsel olarak
etkilenmemiz gibi)
5- Bilinçaltı telkinler ve imajinasyon ile
yeniden yapılandırılabilir.
Bu da en güzel ve lehimize kullanacağımız
özelliklerinden biridir. Kuantum koçluk
programlarında günlük afirmasyonlar gibi
telkin uygulamalarının yanı sıra Kuantum
İmajinasyon Tekniğini de bu amaçla uygularız
ve bilinçaltının bu özelliği muhteşem
sonuçları
doğuran bir güçtür.

OLUMLU DÜŞÜNCE GÜCÜ


Olumlu düşünme, bilinçaltı zihnimizin
yönlendirebilme yeteneğini olumlu yönde
kullanmak ve
dolayısıyla olumlu şeylerle karşılaşma
potansiyelidir.
Bilinçaltımız muhakeme yürütmediği için
bilginin doğrumu, yanlış mı, mantıksız mı,
makul
mu olduğunu anlamaz. Sadık bir köle gibi her
söyleneni yapar. Ve bu bilgileri her seferinde
önümüze çıkarır. Bu yüzden kendimize olumlu
düşünceler seçmeli ve bol bol olumlu sözler
tekrarlamalıyız.
Günlük olumsuzluklar, günlük sıkıntıları
yaratırlar. Aynı şekilde genel olumsuzluklar,
genel
sorunları yaratırlar.
Ne düşünüyorsanız “o” sunuz.
Düşüncelerinizin kalitesi yaşamınızın
kalitesini belirler. “Kısır
döngü”yü “Üretken Döngü” ye çevirin.
Sevdiğinizi kaybetme korkusu yaşamak
yerine, “Onu
nasıl daha fazla kazanırım ?” diyin.

“Borcumu ödemeliyim” yerine “nasıl daha


fazla kaynak yaratırım ?” deyin. Gibi benzer
bakış
ve düşünceler geliştirirseniz bu düşünce
bilinçaltını bu yönde programlayacaktır.
Gün içinde yaşayacağımız olumsuz her şeyin
“mutlaka” hayırlı ve iyi bir tarafı vardır. O
yönüne
odaklanıp sadece kendinizi iyi
hissettirmeyeceksiniz. Olayı olumlu yönde
hızla değiştireceksiniz. Hepsinden önemlisi
çevrenizi de olumlu yönde etkileyeceksiniz.
Genel olarak kurduğunuz hayallerin yaratımını
hızlandıracaksınız. Istenilen şeye güzel tarafa
olumlu tarafa yöneldikçe hem bilinç alışacak
hem de bilinçalına inecek zamanla da bu
senin bilinçalı kodun olacak.
Şimdi size
“Bardağın boş mu ? dolu mu ?” olduğunu
anlatan bir hikaye anlatayım.
“Ayakkabı pazarlaması yapan bir genç,
ayakkabı satması için bir adaya gönderilir. İlk
gözleminden sonra ayakkabı satıcısı
umutsuzlukla telefonuna sarılır. Patronuna
şöyle der.
- Ben dönüyorum. Çünkü burada kimse
ayakkabı kullanmıyor.
Bundan iki ay sonra adaya daha deneyimli bir
eleman gönderilir. Oda ilk gözleminden
sonra heyecanla telefona sarılır.
- Bana gönderebildiğiniz kadar ayakkabı
gönderin. Çünkü bu adadaki hiç kimse
ayakkabı giymeyi bilmiyor.”
İki farklı insanın bakış açısı olayları
bambaşka yapıyor değil mi? Öyleyse olumlu
düşünme bir sanattır.
Olumlu olmak, açık ve dostça olmak
demektir. Kimsenin kapıkulu olmak değildir.
Dünyaya gerçekdışı pembe gözlüklerle
bakmakta değildir. Olumlu düşünmek,
kendinizi ve başkalarını sevmek. Çevrenizdeki
insanlarla ilgilenmek demektir. En başta da
kendinle ilgilenmek demektir. Ayrıca ilgili
insan çekicidir. O ilgiyi en başta da kendinize
gösterin. Olumlu düşüncenin tüm hücrelere
etki ettiğini de unutmayın. Eğer siz kendinizi
sevmezseniz başkalarını sevemezsiniz.
Aslında hiçbir şey zâtında ve gerçekte çirkin
değildir. Onları faydalı veya zararlı kılan,
güzel veya çirkin gösteren bakışımız ve
yaklaşımımızdır. Sıkıntı, üzüntü gibi
olumsuzlukların kaynağı yanlış niyet, yanlış
bakış açısıdır. Bizi durduran
gücümüzü kıran da bu bakıştır. “Yapamam,
başaramam” tarzında negatif yaklaşımlar,
peşinen başarısızlığa şartlanmaktır. Bu
durumda arzuladığımız şeyi gerçekten
yapamayız.
Olumlu bakış, sevgi, saygı, şefkat ve
merhamet gibi duyguların karışımından
oluşan bir enerjidir.
“Kişinin korktuğu başına gelir. Eğer kişi doğru
kişiyse dileğine erişir” ( Hz. Süleyman )
Çatışmalardan uzak durun... Çatışma,
hayatımızın bir parçası olarak her an her
şekilde karşımıza çıkabilir. Ve çatışma olumlu
düşünceyi zedeler. Çatışmanın kaçınılmaz
olması, ondan uzak durulamayacağı anlamına
gelmez. Tek yapmanız gereken şey; çatışmayı
olumlu bir eksen etrafında çözmek için çaba
sarf etmek olmalı. Konu ne olursa olsun
çatışmanın merkezine
sürekli olumlu düşünceler yerleştirmek için
çaba gösterin. Genellikle pozitif düşünmenin
en
büyük engellerinden birisi etrafımızdaki
insanların bizim hakkımızda ne
düşündüklerini çok
fazla sorun yapmaktır. Diğer insanların bizim
ne düşündüğümüz ve ne yaptığımızla yakında
ilgilendikleri fikri olumsuz düşüncelerin çok
çabuk ortaya çıkmasına yol açabilir.
Geçmişi geçmişte bırakın... Kötü anılar,
olumsuz duyguların ortaya çıkmasına
yardımcı olma
özelliğine sahiptir. Geçmişte yaşadığımız kötü
şeyleri hatırladıkça, hissettiğimiz olumsuz
duyguları da hatırlar ve zihinsel olarak o
günlere geri döneriz. Önemli olan böyle bir
durumda
kötü şeyleri unutmak değil, onların
hafızalarımızda edindiği mevcut önemi
azaltmaktır.
Geçmişi geçmişte bırakıp yüzümüzü geleceğe
dönmek pozitif düşünmek için
önemli bir başlangıçtır. "Karamsarlık, bir tür
öğrenilmiş çaresizliktir.
Bugüne kadar karşınıza çıkan kötü sonuçlarla
ömrü hayatınız boyunca sürekli
karşılaşacağınıza
dair kötü bir inanca kapılmışsınız. Çaresizliğin
kaderiniz olduğuna inanıyor olmalısınız ki,
olumsuzluklardan başka bir şey düşünemez
hale gelmişsiniz. Kendimizi mutlu, heyecanlı,
başarılı hissettiğimizde etrafa pozitif enerji
yayarız. Oysa kendimizi üzgün, kızgın, yalnız,
incinmiş hissettiğimizde etrafımıza da negatif
enerji yayarız. Gözlerimizdeki ışık söner. Bu
ruh
hali uzun sürerse hayatımızda her şeyin ters
gitmesinden yakınırız. Oysa hayatta
karşılaştığımız
her şeyin hem olumlu hem de olumsuz pek
çok nedeni ve sonucu vardır. Tek yapmanız
gereken şey, olumsuzlukların yanı sıra
olumluları da düşünmek ve sonraki aşamada
olumludan yana tavır göstererek
karamsarlıktan kurtulup iyimserliğe doğru
kaymak. Bir kez olumsuzlukları
hesaba katarak olumlu sonuçlara varmanın
keyfine ulaştıktan sonra hayatınız iyimserliğin
güzellikleri ile dolup taşacaktır. Bu formülü
deneyiniz lütfen.

Daha çok düşünün, risk alın ve eylemde


bulunun. İş yaşamında, mizahi yönünüzü asla
kaybetmeyin. Her olayın gülümseten kısmını
da görün. İşyeriniz için yaptığınız
fedakarlıkları
değil, o işyerinin size kazandırdıklarını
düşünün. Hedefi görmek ve ona yönelmek çok
daha
kolay olacaktır. Yaptığınız işlerden gurur
duyun, keyif alın. İşinizi, sadece bir görev
olarak
görmeyin, sizin yaşamınızı devam ettirmeniz
için gerekli olan şeyi yani çalışmayı,
en iyi şekilde yapıyor olmanın zevkine varın.
Ve siz izin verin ki, yolunuz istediğiniz yere
çıksın. Çok sayıda olumsuz düşünceye sahip
olmak ve ısrarla olumsuz düşünmek size
gerçek
olumsuzluklar yaşatabilir. Belli bir zaman
dilimi içinde ısrarla olumsuz düşünürseniz, o
olumsuzluklar yaşamda karşınıza çıkarlar.
Çünkü çekim yasası da işler burada ve sen
onuaktif
edersin.
Olumsuz düşünmekten kaygılandıkça, bu
konuda daha çok endişeyi üzerinize çeker,
olumsuz
düşüncelerinizi kat kat arttırırsınız. Şu anda,
bundan sonra sadece olumlu şeyler
düşünmeye
karar verin ve sahip olduğunuz olumlu
düşüncelerin son derece güçlü, her türlü
olumsuz
düşüncenin ise çok daha güçsüz olduğunu
yaşadığınız evrene yayın.
Zihninize hakim olmanızın yollarından biri de
onu huzura kavuşturmaktır.Meditasyon
zihninize huzur verir, düşüncelerinizi kontrol
etmenize ve bedeninizi canlandırmanıza
yardımcı
olur. Burada iyi haber, saatlerce meditasyon
yapmanız gerekmediğidir. Başlangıçta buna
günde
üç ila on dakikanızı ayırmanız, düşünceleriniz
üzerinde kontrol kazanmanız konusunda
şaşırtıcı
derecede etkili olacaktır. Çekim yasasını
istediğiniz yönde çalıştırmanın en büyük
noktalarından biride olumlu bakış açısıdır.
İlk konuda bahsettiğim hikayelerde olumlu
bakış en güzel örneğini yansıtmıştı. Steve
Jobs
ölümün bile iyi tarafını bulmayı başarmıştı.
Yaşadığınız en kötü şeyde bile mutlaka iyi
tarafı
görün. “Göremiyorum” diyorsanız o sizin bakış
açınızdır. Bir daha bakın ve bir daha…
Kendimizi savunmak için bu sanata aikido
sanatından daha çok ihtiyacımız var.
Hastalığın
omuzlarına basıp sıçrayın. Terk edilmişliği,
ihaneti ayaklarınızın altına dayanak
yapın. Başarısızlıklarınız dağ gibi birikmişse
müjdeler size. Dağlara çıkmak isteyen siz
değil
misiniz? Bakın işte hepsi ayaklarınızın
altında. Tüm olumsuzlukları ayaklarınızın
altına
merdiven yapın. O zaman bakın bir kendinize
kimse tutabiliyor mu size.
“ Sizin kötü gördüğünüz bir şeyde umulur ki,
sizin için büyük hayır vardır” ( BakaraSuresi
216 )

“ Görmek yalnız gözle olmaz, görüşler


görenleri aldatabilir. Can gözü kör olunca
gözle
görüşün bir faydası yoktur” ( Hz. Ali )
“Nice dağ gibi akıllar, derin vehim ve hayal
denizinde gark olup gitmiştir” ( Mevlana,
Mesnevi 5/521 )
“Dar kapıdan girin. Çünkü yıkıma götüren kapı
geniş ve yolu kolaydır. Ordan gidenler pek
çoktur.
Bizler bilinmeyen bir alfabeyle yazılmış bir
kainata doğarız. Anlamını bilmediğimiz
mesajları
kavrayamayız önce. Bebek tabancadan
korkmayı, lüks otomobilleri sevmeyi bilmez.
Evrenin
bize anlattığını değil, bizim evrenden
anladığımızı dikkate alıyoruz. Herkes evrensel
dili
kendi tercümesine göre yorumlar. Aslında
evren bize çok büyük, çok yüce mesajlar
verir.
Kainatta olumsuz mesaj yoktur. Biz bazılarını
olumsuz algılıyoruz.
Kainatın gerçek mesajını algılayanlar
keşiflere, başarılara imza atanlardır. Edison
elektriği
ararken yaptığı yüzlerce deneyin her biri
bittiğinde "Bugün elektrik üretemeyen yeni
bir yol
keşfettik" dermiş.
Başarıyla bitmeyen her deney bizi başarıya
bir adım daha yaklaştırır. Çünkü hedefe
ulaştırmayan deneyler nasıl
başarılamayacağını göstererek hatalı
alternatifleri azaltırlar.
Her konuda ihtiyaç olan olan yaklaşım budur.
Ne olursa olsun olumlu konuşun ve olumlu
düşünün işte enerjiyi tavan yaptıran bir sebep
size.

BOLLUK VE BEREKET
Bolluk ve Bereket her şeyden önce bir zihin
durumudur. Bir kişinin evleri,arabaları olması
yada
parasal olarak çok zengin olması bolluk
bereketin sadece bir sonucudur. Bolluk
bereket
parayı da kapsayan ama bunun ötesinde çok
daha önemli değerleri barındıran bir
kavramdır.
Tam olarak Bolluk ve Bereketi “ İnsanın
yaşamında her anlamda refah içinde olması,
parasal
olarak olduğu kadar duygusal , zihinsel ve
ruhsal olarak da doyumlu bir yaşam sürmesi”
larak
anımlayabiliriz. Bu tanım bir insanın
yaşamında paranın, sevginin, arkadaşlığın,
güzelliklerin
ve kendisine doyum veren olumlu şeylerin
yeterli ve sürekli olmasıdır açılımıyla son
derece
uyumludur. Bolluk ve bereketin bir zihin
durumu olduğu betimlemesine dönersek bir
kişinin
yaşamının ne ölçüde refah içinde olduğunu
belirleyen şey onun inançları, zihinsel olarak
yaşamını nasıl yönlendirdiği ve yine zihinsel
olarak bolluk bereket içinde bir yaşamı kabul
edip
etmediği gerçeğidir. İlk bakışta herkes bunu
kabul ettiğini söylese de buz dağının altında
kişinin
bilinçaltında bulunan ve farkında olmadığı bir
çok değişken vardır ki bu değişkenler kişinin
yaşamında sadece refahı değil, bir çok önemli
alanı etkiler.

OLUMSUZ INANÇLARDAN KURTULMA


MEDITASYONU
Önce meditasyon pozisyonunuzu alın. Eğer
yapabiliyorsanız lotus oturuşu buna çok
uygundur.
Ancak yeni deneyim kazananlar genelde bu
pozisyonu tam olarak başaramazlar. Yere
bağdaş
kurup oturmak sizin için daha kolay olabilir.
Ancak omurganız mutlaka dik olmalıdır ve
kesinlikle rahat bir durumda olmalısınız.
Meditasyon esnasında vücudunuzda oluşacak
bir
rahatsızlık meditasyondan istediğini etkiyi
almanızı zorlaştıracaktır. Eğer yere oturmak
zor
geliyorsa bunu bir sandalye üzerinde de
yapabilirsiniz. Ancak kesinlikle yatağa yada
yere
uzanmayın. Bu gevşeme için uygun bir
pozisyon olabilir ancak meditasyon için
kesinlikle
uygun değildir.
Şimdi derin nefesler almaya başlayın. Nefes
alırken önce diyaframınız sonra göğsünüzün
alt
kısmı, daha sonra orta kısmı ve en son üst
kısmı hava ile dolmalı. Nefesleriniz yavaş ve
derin
olmalı. Kafanızdan tüm düşünceleri
uzaklaştırın ve sadece nefesinize konsantre
olun. Eğer
aklınıza farklı bir düşünce gelirse onu sadece
izleyin. Bırakın beyninizden akıp gitsin siz
nefesinize konsantre olmaya devam edin.
Buşekilde 1'den 10'a kadar nefes alın ve
verin. Bu
sırada gevşediğinizi ve tamamen
rahatladığınız imgeleyin. Vücudunuzdaki tüm
kaslar gevşesin
ve hiç bir gerilim kalmasın. Kendinizi
tamamen rahat bırakmanız ve gevşemeniz
çok önemlidir.
Ayrıca nefesi burnunuzdan alıp burnunuzdan
vermenizde bir diğer önemli noktadır.
Kesinlikle
nefes alıp verirken ağzınızı kullanmayın.
Kendinizi hazır hissedince sizi sınırlayan
inançlarınızın hepsinin sol tarafınızda
omzunuzun 5-
10 cm yukarısında siyah bir kürede olduğunu
imgeleyin. Bunu yaparken kürenin içini
görmenize gerek yok, sadece siyah bir küre
var ve siz bunun içinde sizi sınırlayan her
türlü
inancınız olduğunu biliyorsunuz. Dikkatinizi
bu küreye verin ve onun içindeki şeyleri artık
istemediğinizi, onların size zarar verdiklerini
hissedin.
Ondan kurtulmak duygusuna yoğunlaşın.
Ondan kurtulmayı yeterince istediğiniz zaman
küreyi
sol omzunuzdan alın ve artık seni
gönderiyorum, sana ihtiyacım yok diyerek,
evrene doğru
fırlatın. Kürenin gökyüzünde bir dinamit
lokumu gibi patladığını ve bembeyaz renkli bir
ışık
olarak havai fişek gibi sönümlendiğini görün.
Daha sonra tekrar dikkatinizi kendinize verin
ve
bu seferde sağ omzunuzun üzerinde koyu
mavi renkli parlak bir küre görün. Bu kürenin
içinde
sizi güçlendiren inançlarınız var. Pırıl pırıl
gece mavisi renginde bir küre ve bu küredeki
inançlar sizi destekleyecek, size güç verecek
inançlardır. Bunu görmenize gerek yok,
bilmeniz
bile yeter. Daha sonra bu kürenin
3.gözünüzden bedeninize girdiğini görün.
(3.göz alında
iki kaşın hemen ortasında,biraz yukarıdaki
chakranın adıdır.) Küre bedeninize girdiğinde
kendinizi güçlenmiş ve mutlu
hissedeceksiniz. Bu duyguya odaklanın ve
istediğiniz kadar böyle
kalın.
Yavaş yavaş gözlerinizi açın ve dünyaya
dönün. Meditasyonunuzdan sonra bol bol su
içebilirsiniz. Ayrıca güzel bir bitki çayı da iyi
gelecektir.

ETKİLİ BİR TEKNİK- AYNA GÖRÜNTÜSÜ


Bilinçaltı, bilincin dikkat etmediği şeylere
dikkat eden bir yapıya sahiptir. Bir partiye
gittiğiniz
zaman bilinciniz odadaki insanlara,
konuşmalara, tanıdıklara odaklanırsa,
bilinçaltı renklere,
kokulara, seslere, halıya, duvarlardaki
resimlere dair bilgileri kayıt etmeye
başlayacaktır. Tam
tersine siz bu ayrıntılara bilinçli olarak
odaklanırsanız, bu defa bilinçaltınız,
insanlara,tanıdıklara veya konuşmalara
odaklanacaktır. İlginç bir
şekilde, bilinçaltı, bilincin dikkat etmediği,
konularla daha fazla ilgilenir görünmektedir.
Bu
nedenle de bilincin fark etmediği şeyleri fark
etme eğilimindedir. Bu noktada çok etkili bir
teknikle bilinçaltımıza herhangi bir inancı
kaydetmemiz mümkündür.
Bu teknikte öncelikle bilinçaltınıza girmek
istediğiniz tekniği, bir kağıda doğru şekilde
yazın.
Örneğin; “ Ben kolay bir şekilde para
kazanıyorum ve refah içinde yaşıyorum” Daha
sonra
elinize bir ayna alın ve yazdığınız kağıdı
aynaya doğru tutarak, aynada yazınızı
okuyun.
Yazının aynadaki görüntüsüne bakarak, bu
görüntünün aynısını, beyaz bir kağıda yazın.
Artık
elinizdeki beyaz kağıtta Ben kolay bir şekilde
para kazanıyorum ve refah içinde yaşıyorum
afirmasyonu, ayna görüntüsü ile yazılmış
şekilde var. Daha sonra bu kağıttan birkaç
tane
fotokopi çektirin ve evde değişik yerlere asın.
Özelikle sabah uyandığınız anda ilk
gördüğünüz
yere, banyoda, aynanın üzerine, yemek
masanızda oturduğunuz yerden
görebileceğiniz şekilde
asmanız çok daha iyi olacaktır.
Tersten yazılmış bu yazı bilinç için bir şey
ifade etmeyecektir. İşte bu noktada bilinçaltı
devreye
girecek ve yazıya dikkat edecektir. Bu çok
etkili ve başarılı sonuçlar veren bir tekniktir

İNANÇ DEĞİŞTİRME ÇALIŞMALARI


Öncelikle değiştirmeniz gereken inançlarınızı
tespit etmeniz gereklidir. Aşağıda parayla
ilgili
olumsuz inançlar ve yerine konulması
gereken olumlu inançlar rehber olarak
verilmiştir. Bu
rehberden faydalanabilirsiniz.
Olumsuz inanç: Ben değersizim.
Olumlu inanç: Ben çok değerliyim
Olumsuz inanç: Ben para kazanmak
konusunda başarısızım.
Olumlu inanç: Ben para kazanmak konusunda
çok başarılıyım.
Olumsuz inanç: Ben para kazanmak
konusunda yetersizim.
Olumlu inanç: Ben para kazanmak konusunda
tamamen yeterliyim.
Olumsuz inanç: Gelecekten korkuyorum.
Olumlu inanç: Hayat bana her zaman güzel
şeyler getirecek.
Olumsuz inanç: İyi ve güzel şeyleri hak
etmiyorum.
Olumlu inanç: İyi ve güzel şeyleri hak
ediyorum.
Olumsuz inanç: Suçluluk duygularım var.
Olumlu inanç: Kendimi tamamen affettim ve
huzurluyum.
Olumsuz inanç: Parayla ilgili her zaman sorun
yaşarım.
Olumlu inanç: Para konusunda her zaman
şanslıyımdır.
Olumsuz inanç: Para zor kazanılır.
Olumlu inanç: Para kolay kazanılır.
Olumsuz inanç: Ben parayı sevmiyorum.
Olumlu inanç: Parayı seviyorum ve iyi şeyler
için kullanıyorum.
Olumsuz inanç: Paranın değeri yoktur.
Olumlu inanç: Para değerlidir ve ben de
değerliyim.
Olumsuz inanç: Daha fazla para kazanmayı
hak etmiyorum.
Olumlu inanç: Ben daha fazla para kazanmayı
hak ediyorum.
Olumsuz inanç: Daha fazla para kazanmayı
hak etmiyorum.
Olumlu inanç: Ben daha fazla para kazanmayı
hak ediyorum.
Olumsuz inanç : Para benim için pis ve kötü
bir şeydir.
Olumlu inanç: Para bir enerjidir ve ben parayı
kabul ediyorum.
Olumsuz inanç: Para geldiği gibi gider
Olumlu inanç: Para bana her zaman bol bol
gelir ve paramı doğru kullanırım

Olumsuz inanç: Param olursa başıma kötü bir


şey gelir
Olumlu inanç: Daha fazla paraya sahip olmak
hayatıma güzel şeyler getiriyor.
Olumsuz inanç: Çok paramız olursa eşim beni
terk eder
Olumlu inanç: Eşim ile birlikte refah
içerisinde yaşıyoruz ve çok mutluyuz.
Olumsuz inanç: Çok param olursa gerçek
dostum olmaz
Olumlu inanç: Refah içinde gerçek
dostlarımla birlikte hayatın tadını
çıkartıyorum.
Olumsuz inanç: Çok fazla paraya haram
karışır.
Olumlu inanç: Ben parayı kolaylıkla ve dürüst
olarak elde ediyorum.
Eğer hayatınızda yeteri kadar bolluk, bereket
yoksa yukarıdaki olumsuz inançların bir
yada birkaç tanesine sahipsinizdir. Bu
durumda bu inançları olumlu olanlarla
değiştirmeniz gerekir.
− Öncelikle değiştirmek istediğiniz inancınızı
seçin. Bu inancın yerine koymak istediğiniz
inancı belirleyin
− Sol üst yönünüze doğru bakın, kafanızı
çevirmenize gerek yok, sadece gözlerinizle
sol üst
tarafınıza rahatsız olmayacak bir şekilde
bakın.
− Olumlu inancınızı sesli olarak yada
içinizden bir kere söyleyin. Sonra sağ elinizin
işaret
parmağı ile sol elinize yavaşca vurun. Tekrar
olumlamanızı söyleyin ve tekrar parmağınızla
elinize vurun. Bu işlemi en az 30-40 kere
yapın. Bu çalışma süresince sol üst tarafa
bakmaya
devam edin.
− Bu çalışmayı bir gün bile atlamadan 21 gün
boyunca yapın. Bir gün bile atlarsanız baştan
başlamanız gereklidir, aksi halde faydasını
göremezsiniz.
− 21 gün sonra ise her gün 1 kere
parmağınızla elinize vurmanız ve bir kere
olumlamanızı
söylemeniz yeterli olacaktır. Yine sol üst
tarafa bakmanız iyi olur.
− Bir günde birden fazla olumsuz inanç ile
çalışabilirsiniz. Ancak her biri ile 21 gün
çalışmanız gerektiğini unutmayın.
Topraklanma
Topraklanma kişide birikmiş olan negatif ve
zarar verici enerjilerin uzaklaştırılması için
kullanılan bir yöntemdir. Kişide bulunan
negatif enerji adeta toprağa akan elektrik gibi
akıp
gidebilmektedir. Topraklanma için bir kaç
yöntem kullanabilirsiniz.
1- Bir ağaca sarılmak; Bir ağaca bir kaç
dakika sarılarak vücudunuzdaki negatif
enerjinin akıp
gitmesini sağlayabilirsiniz.
2- Meditasyon; Meditasyonda kök
chakranızdan bir kanalın çıktığını ve toprağa
bir ağaç gibi
kök saldığını imgeleyin. Daha sonra
vücudunuzda birikmiş olan tüm negatif
enerjilerin bu
kanaldan aktığını imgeleyin. Bütün negatif
enerji boşalana kadar devam edin. Yaklaşık
olarak
8-9 dakikalık bir meditasyon yeterli olacaktır.
3- Kristal Tekniği; Kök chakranıza, ilgili doğal
taşlardan birini yerleştirin ve 10 dakika
bekleyin. Bu sırada uzanıp derin nefesler
alabilir ve negatif enerjinin kök chakranızdan
toprağa aktığını imgeleyebilirsiniz. Bunun için
kırmızı lal taşı, hematit yada obsidyen
taşı kullanabilirsiniz.

BOLLUK BİLİNCİ OLUŞTURMAK İÇİN NEFES


MEDİTASYONU
Bu çalışmada nefesinizi burundan alıp
burundan verirken, düşünsel olarak farklı
yerlerden
delikler açıp, nefesi bu açtığımız deliklerden
alıp veriyormuş gibi hissetmeye çalışacağız.
Nefes
vücudumuzda dolaşırken havayı altın sarısı
renkte hayal ederek dolaştığı yerlerde parlak
simler
saçarak ışıldadığını hayal edeceğiz
Bolluk enerjisinin bütün vücudunuzla temas
etmesi için bedeninizi kaplayan tüm deri
üzerindeki bütün gözeneklerden derin
nefesler alın ve verin. Bütün vücudunuzda
altın tozları
parladığını hissedin. Her solunumda altın
sarısı nefesin başınızın üzerinden beyninize
girdiğini
imgeleyin. Nefesi beyninize alırken uyuyan
bölümleri, özellikle bolluk lobunu uyandırma
işlemini başlatan elektriksel impalsları
tutuşturmaya başlayın. Öncelikle havanın
daha fazla sağ
lobunuza dolduğunu ve tamamen altın sarısı
parladığını düşünün. Sağ lob bolluk içerir. Bu
bölge sonsuzluğunun ve yaratıcı gücün
bilgisini taşıyan gri madde bölgesidir.
Aldığınız nefesle
beyninizin bu bölümünü aktive edersiniz.
Şimdi altın sarısı renkli nefesinizi omurganız
üzerinden kuyruk sokumunuza indirin.
Nefesinizi
kuyruk sokumunuzda hissederek bir süre
tutun. Kuyruk sokumunuzda sıcaklık
hissedeceksiniz.
Eğer bunu fiziksel olarak hissedemiyorsanız,
sıcaklığı hayal ederek hissetmeye çalışın.
Bolluk
anlayışınız üzerinde ki engelleri yıkmak ve
ortadan kaldırmak için omurganın kalp ve
kuyruk
sokumu arasında bağlantı kurmalısınız. Nefes
alış verişlerinizle birlikte aynı anda
düşüncenizi
kalp ve kuyruk sokumu arasında götürüp
getirmeli iki bölge arasındaki engelleri
temizlemelisiniz. Sonunda bu iki bölge
birbirine kalıcı olarak altın ışık çubuğu ile
bağlanmış
olsun. Şimdi ikinci bir hattı oluşturmak için
altın sarısı renkli nefesinizi göbek
deliğinizden
açtığınız hayali delikten alıp boğazınızın
ortasından açtığınız hayali delikten vermeyi
düşünün.
Sonrada tersi olarak nefesinizi boğazınızdan
alıp karnınızdan vermeyi gerçekleştirin.
Enerjiyi
boğaz ve karın arasında dolaştırarak hat
boyunca temizlik yapın ve bu iki noktayı
birbirine
kalıcı altın sarısı bir ışık çubuk oluşturarak
bağlayın.
Son olarak kalbinizin hemen sağı olan
kaburgalarınızın bittiği yerden bir delik
açarak başınızın
tam üstünden açacağınız bir delikle
birleştireceksiniz. Kalbin sağından aldığınız
altın sarısı
renkli nefesinizi başınızın üstünden verin.
Başınızın üstünden nefes alıp kalbin sağından
nefes
vererek omurga üzerinde bu iki bölge
arasındaki blokajları temizleyin. Bu iki bölgeyi
kalıcı
olarak altın sarısı bir ışık çubuğu ile birbirine
bağlamayı gerçekleştirin. Bu kalıcı
bağlantılar tüm negatif ve sınırlayıcı olan
kayıtları yok ediyor. Kendini yok etme,
kendini değersizleştirme, kendini kurban
etme bilinçliğini siliyor. Eski inanç ve gelenek
disiplinlerinin oluşturduğu az olanı kabul
etme ve aza razı olma yoksulluk bilinçliliğinin
tüm
kayıtlarını temizliyor. Yaşamın bir bölümünde
oluşturduğunuz koşullu sevgi, hırs ve rekabet
bilinçliliğine, diğerlerini yok etme isteğine ait
katılaşmış kristalleri eritmeye başlıyor. Fizik
bedende dâhil olmak üzere duygu ve düşünce
bedenlerinizin yeni titreşime ayarlanması için
birkaç ay gerekebilir. Bireysel deneyimler ve
ortak bilinç kayıtları ile oluşan kısıtlı
anlayışların
bolluk anlayışları ile değişimine izin
verdiğinizde küçük şeylerle başlayan sizi
yaşamın bolluk
dünyasına götüren daha büyük değişimler
oluşacaktır
Bu çalışmayı her gece uykudan önce
uygularsanız, kendinizi derin uykuya
hazırlamış
olursunuz. Bu çalışma boyun fıtığı ve omurga
sorunları olanlara da iyi gelecektir. Burundan
aldığınız derin nefesi ağzınızdan cam
buğulandırmada olduğu gibi hoh sesi
çıkararak verirken
başınızı da ağır bir hareketle yukarıya
bakacak şekilde arkaya doğru yatırın. Biraz
bekleyin.
Nefes alırken başınızı tekrar öne doğru eski
pozisyonuna doğru getirin.
Hareketi keyif aldığınız sürece devam ettirin.
Başınızın ağırlığına ve nefes alış verişlerinize
beraberce odaklanın. Şimdi derin nefes alıp
biraz tuttuktan sonra nefes vermeye
başlarken,
başınızı arkaya doğru yatırdıktan sonra sağ
omzunuza doğru yarım ay çizer gibi kaydırın.
Tekrar nefes alma ihtiyacını hissedinceye
kadar bekleyin. Derin bir nefes daha aldıktan
sonra,
nefesinizi verirken başınızı eğik olarak
ensenizin ortasına doğru geri getirin. Bu
pozisyonda bir
süre nefesizini tutarak keyifle bekleyin.
Şimdide derin nefes alıp bir süre tuttuktan
sonra nefesinizi verirken başınızı sol
omzunuza
doğru kaydırın. Nefes alma ihtiyacı
duyuncaya kadar bekleyin. Derin nefes
aldıktan sonra
bekleyin. Nefesinizi verirken başınızı tekrar
ensenizin ortasına doğru kaydırın. Son kez
derin
nefes alın. Bekleyin. Nefesinizi verirken de
başınızı yavaşça doğrultun. Bu alıştırmayı
birkaç
kez tekrarlayın. Bu çalışma uykudan önce
uyguladığınızda gevşemenizi, içinize
dönmenizi
sağlayacak ve uykunuzu getirecektir. Bu
çalışma zorlamadan yapıldığında tüm boyun
sorunlarınıza da iyi gelecektir.
Vücuttaki kan kalitesi, artmış olan oksijen
oranı nedeniyle yükselerek sistemden
toksinlerin
atılmasına yardımcı olur. Bu sayede besinler
daha iyi emilir ve sindirilir. Çünkü birçok
sindirim
sistemi organı bu durumda daha fazla oksijen
alır ve daha iyi çalışır. Düzgün ve kapsamlı
nefeslerle İyi havalandırılan akciğerlerde
verem mikrobu barınamaz. Yeterli oksijen
alımıyla
bütün bezler, iyi beslenmeleri sonucu
enzimlerini yeterli oran da salgılayarak,
biyokimyamızın
en mükemmel hale gelmesini temin ederler.
Doğru nefes almamız beyin, omurilik, sinir
merkezleri ve sinirler dâhil olmak üzere bütün
sinir sisteminin sağlığında düzelme sağlar.
Bunun nedeni artan oksijen girişiyle sinir
sisteminin iyi beslenmiş olmasıdır. Bu aynı
zamanda
vücudun her bölgesine ulaşan sinir
sisteminden tüm vücuda sağlık yayılması
anlamına gelir.
Cilt gençleşir, kırışıklarda azalma yaşanır ve
cilt pürüzsüzleşir. Kalp ritminin düzelmesiyle
kan
basıncının düşmesi, kan dolaşımının
hızlanması, sindirimin kolaylaşması, stresle
daha kolay
başa çıkabilme, anti depresan ilaçlara
bağımlılığı ve uyku düzensizliğini ortadan
kaldırma
bunlardan bir kaçıdır
Derin ve yavaş solunum kilo kontrolüne de
yardımcı olur. Eğer fazla kilonuz varsa
fazladan
alacağınız oksijen yağlarınızın daha etkili
yakılmasına yardımcı olur. Eğer fazla
zayıfsanız
fazladan alacağınız oksijen aç kalmış olan
doku ve bezlerin beslenmesine yardımcı olur.
Bir
başka deyişle doğru nefes, doğru kiloya
yardımcı olur. Derin solunum sırasında
diyaframın
hareketi iç organlara masaj etkisi yaparak bu
organlardaki kan dolaşımını uyarır. Derin ve
yavaş
solunum kalbin yükünü önemli çlçüde
hafifletir. Buda daha dinç, daha etkin ve
kuvvetli bir kalp
demektir. Ayrıca daha düşük tansiyon ve
dolayısıyla daha az kalp hastalığı ihtimali
anlamına
da gelir. Yavaş, derin ve ritmik solunum,
kasları gevşeterek kalp atışlarınızın
düşmesini,
Hormonal sistemin yavaşlamasını sağlayacak
ve sonuç olarak vücutla birlikte zihninizin de
rahatlamasına yardımcı olacaktır. Eğer
sigarayı yakın bir zamanda bırakmışsanız,
derin nefes
alıp vermek oksijen alım miktarını
yükselterek sigaranın zararlı etkilerini kısa
zamanda
azaltacaktır. Şüphesiz nefes alıp vermek
sağlıklı insanlar için çok kolay bir iştir.
Çoğu zaman "Nasıl nefes alıp vermeliyiz?"
Konusunda durup konuşmayız, çünkü nefes
alıp
verme her zaman yaptığımız bir aktivitedir ve
bizim hayatta kalmamızı sağlayan en önemli
olaydır. Doğru nefes alıp vermenin önemini
daha iyi anlamak için ilk önce yetersiz ve
düzensiz
nefes alıp vermenin zararlarına bir göz atmak
gerekir. Organlarımıza oksijen taşınmasına
yardımcı olan kalbimiz bu gibi bir durumda
sıkıntıya düşen ilk organımız olabilir; yani
kalp
krizi geçirme olasılığımız artacaktır. Ayrıca
kan basıncının yükselmesi, kanser, ani
sancılar,
zatürree, astım, konuşma problemleri, stresle
başa çıkamama, düzensiz nefes alıp vermenin
yol
açabilecek ama bizim pek ender
düşündüğümüz sorunlardır.
Yeni başlayanlar için basit bir dörtlü nefes
çalışması; • Ciğerlerinizden havayı boşaltınız
ve bu şekilde dörde sayarak kalınız.
• Dörd sayarak nefes alırken ciğerlerinizi
boğazınıza dek iyicene şişiriniz.
• Dörde sayarak ciğerleriniz doluyken
nefesinizi tutunuz.
• Dört sayarak ciğerleriniz iyice boşalıncaya
kadar nefesinizi veriniz.
• Sonra tekrar baştan başlayınız.
Bu nefes şekli kendinize uygun bir ritim
buluncaya dek hızlı veya yavaş sayarak
uygulanmalıdır. Bulduğunuz ritim dinlendirici
ve rahatlatıcı olmalıdır. Bu ritmi bulduktan
sonra nefesi bu şekilde birkaç dakika sayarak
alıp veriniz ve sakinleştiğiniz zaman
çalışmaya
başlayınız.

BOLLUK BEREKET VE PARA TELKİNLERİ


Bu telkinlerle hayatına bolluğu bereketi
parayı çekebileceksin. Düzenli tekrar ile
nöron ağları
oluşacak ve bilinçaltına da kaydolacak.
Bolluğun ve bereketin farkına varacaksın.
İnanç
oluşacak. Her bir cümleyi her gün şükranla
söylemen ya da yazman tavsiye edilir.
Olumlu, pozitif ve özel bir şekilde dizayn
edilmiş cümlelerin tekrar edilmesinden
oluşan bir
yöntemdir. Özel oluşturulmuş olumlu
cümleleri her tekrar ettiğimizde o nöron
dizilimini
güçlendiririz. Beynimizdeki hücresel ağları
sinaptik bağlantıları yeniden ve istediğimiz
şekilde
kurarız. Bu sayede bilinçaltımıza olumlu
kayıtlar girmiş oluruz. İlgili telkin
doğrultusunda yeni
bir inanç oluştururuz ya da o noktada var olan
inancı güçlendiririz. Eğer Bir noktada inanç
oluşursa tüm bağlantılar o noktada toplanır.
Bu da istenen ve bir şeyin meydana gelmesi
için
gerekli olan bir durumdur. Bakış, odak ve
duygularımızı ilgili telkin doğrultusunda
toplamış ve
yeniden şekillendirmiş oluruz. Olumlama
cümlelerini ne kadar çok tekrar eder ve bunu
bir
alışkanlık haline getirirsek o kadar hayatımızı
değiştirebilir ve şekillendirebiliriz.
Olumlama cümleleri bilinçaltına etki edecek
şekilde planlanır. Şimdiki zaman ya da geniş
zaman kullanır ve tamamen pozitif olacak
şekilde kurulur. Bu cümleler bir anda etki
etmez.
Ama kullandıkça hayatınıza güçlü bir şekilde
etki edecektir. Her gün birkaç defa yazılabilir
ya
da hafif ses tonuyla tekrar edilebilir.
Dilerseniz de bir kayda alınıp oradan
dinlenebilir. Sürekli
olan bir damlanın taşı kayayı parçaladığı gibi
bu cümleler de ilgili alan doğrultusunda çok
büyük güce dönerler ve ilgili noktada beyine,
bedene, duyguya, düşünceye ve bilinçaltına
etki
ederler. Kısacası bizlerin istenilen noktada
dönüşümümüz için bu afirmasyonlar bizler
için
büyük araçtır.
Evrenin bolluğu ve bereketi aldığın her
nefeste sana doğru akıyor
Para sana çoğalarak geliyor
Arzu ettiğin her şeyi gerçekleştirecek maddi
ve manevi güce sahip oluyorsun.
Bolluk ve bereketin sınırsızlığını ve
sonsuzluğunu tüm hücrelerinde hissediyorsun
Bolluk ve bereket enerjisi sana akıyor
Paranın görevi daima sana akmak oluyor
Sen parayı ve bolluk, bereket enerjisini
seviyorsun
Sen çok parayı hak ediyorsun
Bolluk ve bereket enerjisi sana aktığı için
kendine ve evrene teşekkür ediyorsun.
Tüm arzularımı gerçekleştirecek yeterli
zamana, enerjiye ve paraya sahibim
Bolluk benim doğal hakkım
Sonsuz zenginlikler şimdi hayatıma özgürce
akıyor
Evrenin sonsuz zenginliğini kabul ediyorum
Her gün parasal açıdan daha refaha
kavuşuyorum
Kapasitemi artırıyorum
Her gün mali açıdan güçleniyor ve
zenginleşiyorum
Ekonomik koşullarım her gün gelişiyor,
iyileşiyor, artıyor
Gelirim gittikçe artıyor
Param çok bereketli, harcadıkça çoğalıyor
Para sürekli bana akıyor
Paramın değerini biliyorum
Bolluk zenginlik benim doğal halim
Kendime güveniyorum
Yaradan a güveniyorum
Kazanmak başarmak benim doğal hakkım
Her konuda başarılıyım kazançlıyım
Evrenin tüm iyiliğini ve bolluğunu kabul
ediyorum
Bolluk okyanusunda bolluk bereket içinde
yaşıyorum.
Ben her şeyin en güzelini en iyisini hak
ediyorum
Büyük düşünüyorum
Hedeflerime ulaşıyorum
Düşlerimin ötesinde zenginleşiyorum
Parayı seviyorum
Ben değerliyim
Hayat tüm ihtiyaçlarımı bolluk içinde
karşılıyor
Ben güvendeyim
Ben para mıknatısıyım
Geleceğim güvende
Büyük düşünüyorum, kararlıyım, dengedeyim
Para bana bolluk içinde akıyor
Para benim dostum
Paramın değerini biliyorum ve sağlıkla
kullanıyorum
Her geçen an para bana artarak geliyor.
Bolluk ve bereket içindeyim, yaşamımda
bolluk ve bereket içinde,
bana gelen parayı severek alıyorum ve o da
daha çok geliyor.
Evrenin bana vermek istediği tüm bolluk ve
bereketi ayırım yapmaksızın olduğu gibi kabul
ediyor ve istiyorum.
Ben parayı sevgiyle alıyorum.
Çok zengin ve bolluk içinde yaşamak benim
en doğal hakkım.
İşimde çok başarılıyım, çok param var ve
mutlu bir yaşamım var.
Kişisel kullanımım için yeterli olandan daha
fazla paraya sahibim.
Şu anda parasal olarak büyük bir bolluk
yaşıyorum ve bunun tadını çıkarıyorum.
Ben maddi manevi beni doyuran bir işte
çalışıyorum işimi çok seviyorum.
Ben de dâhil herkes için yeterli bolluk var.
Her türlü zenginliği kendime çekiyorum.
Her yerde karşıma altın fırsatlar çıkıyor.
Sahip olduklarım için şükrediyorum.
Evrendeki tüm iyiliğe ve bolluğa açığım.
Yeni gelir yollarına açığım ve almaya hazırım.
Şimdi sonsuz sayıda kaynaktan gelen gelirler
bana ulaşıyor.
Evrendeki bolluk akışına tümüyle açığım.
Gelirim sürekli artıyor.
Bolluk içinde yaşadığım için şükrediyorum.
Evrende her şeyden herkese yetecek kadar
çok miktarda var.
Evrende herkese yetecek kadar kaynak var.
Ben bolluk içinde yaşadığım ve zengin
olduğum için şükrediyorum.
Dünyada yaşayan her insanın mutluluğunu
istiyorum.
Kendimle ilgili dileklerimin onlar için de
gerçekleşmesini diliyorum.
Bu yüreğimden gelen içten bir dilek.
Tüm insanlar huzur, barış, sevgi, neşe ve
bolluk içinde yaşasın.
Bolluk bilincim her gün gelişiyor.
Ekonomik koşullarım her gün gelişiyor,
artıyor, çoğalıyor.
Para, yaşamımda özgürce ve sürekli
dolaşıyor.
Bolluk, zenginlik benim doğal hakkım.
Ben para mıknatısıyım. Parayı kendime
çekiyorum
Hayatın her alanında bolluğu kendime
çekiyorum.
Seçimlerime saygı duyuyorum.
Ben kendimi onaylıyorum.
Para benim dostum.
Para bana bolca ve kolayca geliyor.
Para yaşamıma bolluk içinde akıyor.
Bolluk içinde yaşıyorum.
Huzur içindeyim.
Dingin bir zihnim var.
Kendimi iyi hissediyorum.
Kendimi değerli hissediyorum.
Sevdiğim ve sevildiğim bir ilişki yaşıyorum.
Bir sürü yakın dostum var.
Çok param var. Düşlerimin ötesinde
zenginleştiğimi kabul ediyorum.
Bütün cildim harikulade bir durumda, pırıl pırıl
ve pürüzsüz.
Temiz, ferah bir ortamda yaşıyorum.
Zihinsel, duygusal ve fiziksel olarak kendimi
iyi hissediyorum

TASAVVUF ALANDA BEREKET

Sofra duasında kullanılan Halil İbrahim


bereketi ne demek ?
Hz. İbrahimi'n misafirperver ve cömert
davranışları ortaya çıkarmış bu
söylemi.
Öyle ki Hz. İbrahim misafir olmadığı zamanlar
sofraya oturup yemek yemez,
kurduğu sofrada evindeki hiçbir şeyi eksik
etmez ve kendisine gelen kimseyi
boş çevirmezmiş.
Bu sebeple çıkmıştır Halil İbrahim bereketi
sözü.
Bu bereketin adı: Halil İbrahim bereketi ve
hikayesi…
Hz Musa ve 2 çiftçi….

✓ “Fakirlik korkusuyla çocuklarınızı


öldürmeyin. Onları da, sizi de biz
rızıklandırıyoruz.” (İsra 17/31)
✓ “Başlarınız hareket ettiği (yaşadığınız)
sürece rızık konusunda ümitsizliğe
düşmeyin. Çünkü şüphesiz annesi insanı,
kıpkırmızı ve çıplak olarak doğurur. Sonra
Yüce Allah ona rızık verir.” (İbn Mace, Zühd,
24)
✓ “Sizden aşağıda olanlara bakın; yukarıda
olanlara bakmayın. Bu, Allah’ın (size
verdiği) nimetleri küçümsememeniz
bakımından daha uygun olur.” (Müslim, Zühd,
9)
✓ “Temiz ve helal olan şeylerden yiyin, iyi ve
faydalı işler yapın!” (Mü’minûn 23/51)
✓ “Size verdiğimiz rızıkların helal ve temiz
olanlarından yiyin” (Bakara 2/172)
✓ "Eğer o memleketlerin halkı, iman edip
Alllaha karşı takva sahibi olsa idiler elbette
üzerlerine yerden, gökten bereketler açardık..
"(A’raf, 96)

► Allah dilediğine rızkı genişletir, dilediğine


daraltır. Onlar dünya hayatıyla sevinip
(şımardılar). (Oysa) dünya hayatı ahiret
yanında (basit bir) faydalanmadan başkası
değildir. (13/Ra'd 26)
► Allah’ın sizi rızıklandırdığı şeylerden helal
ve temiz olarak yiyin. Yalnızca Allah’a kulluk
ediyorsanız, O’nun nimetlerine şükredin.
(16/Nahl 114)
► Şayet Allah kullarına rızkı genişletseydi hiç
şüphesiz, yeryüzünde taşkınlık yapıp haddi
aşarlardı. Fakat O dilediği ölçüde (rızık)
indirir. Şüphesiz ki O, kullarının durumundan
haberdar ve onları görendir. (42/Şûrâ 27)
► Rızkınız ve size vadolunan (hayırlar)
semadadır. (51/Zâriyat 22

► De ki: “Şüphesiz ki Rabbim, kullarından


dilediğine rızkı genişletir, (dilediğine) daraltır.
Her
ne infak ederseniz (Allah,) yerine başkasını
koyar. O, rızık verenlerin en hayırlısıdır.”
(34/Sebe’
39)
► Göklerin ve yerin anahtarları O’nundur.
Rızkı dilediğine genişletir (dilediğine) daraltır.
Çünkü O, her şeyi bilendir. (42/Şûrâ 12)
► Hiç şüphesiz Allah, çokça rızık veren,
kuvvet sahibi (ve hiçbir şeyin kendisini
yıpratamayacağı, müminlere metanet veren)
El-Metîn’dir. (51/Zâriyat 58)
► Ve onu hiç ummadığı yerden rızıklandırır.
Kim Allah’a tevekkül ederse O, kendisine
yeter.
Şüphesiz ki Allah, (dilediği) emrini yerine
getirecek olandır. Muhakkak ki Allah, her şey
için bir
ölçü/zaman/vade tayin etmiştir. (65/Talak 3)
► Rızkınızı kestiği takdirde, (Allah’ın dışında)
sizlere rızık verecek kimmiş? (Hayır, öyle
değil!)
İşin aslı onlar bir inat/başkaldırı ve
hoşnutsuzluk içinde diretiyorlar. (67/Mülk 21)

➢ "Her kim de benim zikrimden (Kur’an’dan)


yüz çevirirse, mutlaka ona dar bir geçim
vardır. Bir de onu kıyamet gününde kör olarak
haşrederiz." (Taha, 124)
► Nice canlı vardır ki, kendi rızkını
taşıyamaz. Onları da sizi de Allah rızıklandırır.
O,
(işiten ve dualara icabet eden) Es-Semi’, (her
şeyi bilen) El-Alîm’dir. (29/Ankebût 60)
► De ki: “Göklerden ve yerden sizi
rızıklandıran kimdir?” (34/Sebe’ 24)
► De ki: “Şüphesiz ki Rabbim, rızkı dilediğine
genişletir, (dilediğine) daraltır. Fakat
insanların çoğu bilmezler.” (34/Sebe’ 36

➢ “Ey kavmim! Allah’a kulluk edin. Sizin


O’ndan başka hiçbir ilahınız yoktur. Ölçüyü
ve tartıyı eksik yapmayın. Ben sizi bolluk
içinde görüyorum. Ben sizin adınıza
kuşatıcı bir günün azabından korkuyorum. Ey
milletim! Ölçüyü ve tartıyı tamamı
tamamına yapın; insanlara eşyalarını eksik
vermeyin; yeryüzünde bozgunculuk
yaparak karışıklık çıkarmayın. Eğer inanan
kimselerseniz Allah’ın bıraktığı helal
kazanç sizin için daha hayırlıdır. Ben sizin
başınızda bir bekçi değilim.” (Hud,
11/84-86). Şuayb (a.s.)

❑ Resulullah, birtakım güzel davranışları


yerine getiren müminin rızkının
bereketleneceğini bildirmiştir. Örneğin
akrabalık ilişkilerine önem vermenin kişinin
rızkını bollaştıracağını söylemiş, (Müslim,
Birr, 21) günahlara tevbe etmenin ise,
insanın yepyeni ve umulmadık rızıklara
kavuşmasına vesile
olacağını haber vermiştir: “Allah, istiğfara
devam eden kimsenin her sıkıntısı için
bir çıkış yolu ve her kederi için bir ferahlık
sağlar. Onu hiç beklemediği yerden
rızıklandırır.” (Ebu Davud, Vitr, 26)

RIZIK VE BEREKET İÇİN


TAVSİYELER
Bismillahirrahmanirrahim
Ya kaviyyü, Ya Ganiyyü, Ya Veliyyü, Ya Azizü,
Ya Rahimü. Ya
Rabbi.Ya zel arşil mecid. Ya fa'alün lima
yüridü bi'l hakkı inna
birahmetika Ya Erhamer-rahimin

Bu dua her gün bir bardak suya üflenerek


okunur, ardından
da o su eşlerden biri tarafından içilirse
Allah’ın da izni ile 7
gün sonra eşlerin aralarındaki soğukluklar ve
diğer tüm
keyifsizlikler kalkar.

"Ya Allah ya Rahman ya Rahim ya Hayy ya


Kayyum ya Hannan
ya Mennan ya Bedi'as-semavati vel ard ya
Malikel Mulki Zul Celali
vel İkram."
Kur'ân'a göre iman, istiğfar, infak, şükür,
zekât ve
sadakalar bereketi artıran faktörlerdir
Çağımızın en büyük hastalıklarından biri,
israftır.
İsrafın olduğu yerde bereket olmaz.
Bu sebeple bereket anlayışı, çağımızın bu
hastalığını ortadan
kaldıracak bir anlayıştır.

Paylaşmada bereket vardır. Çünkü ’Bağış,


yağış gibidir.’ Bereket getirir. Ama
bencil davranarak hiç paylaşmayıp hep
kendine saklamada bereket yoktur.
Bereket, cemaatle birliktedir.’ rivayeti (Ibn
Mace, Et’ıme 17)
Sayılı parada bereket yoktur’ denir. Yani
parasını sayıp biriktirip duran,
başkalarıyla paylaşmayan ve hiç hayır için
harcayamayan ve başkalarına
yardım edemeyen kişinin parasında bereket
olmaz

Evdeki ihtiyarlar, bakıma muhtaç engelli ve


düşkün kişileri bir yük olarak
algılayabilirler. Halbuki o kişiler eve bereket
getirir.
Bunlar rahmet vesilesi olur ve musibetleri
savan bir paratoner görevi
yaparlar da bunun farkına varılmaz.

Pek çok hadiste bereket ilahi olana Hakk’a


nispet edilmiştir. (Örnek: Ahmed b.
Hanbel, VI, 2) Bereketteki bolluk, genişlik ve
hayır, yalın bir maddi bolluk ve çokluk
değildir. Bereketteki bolluk ve genişlik, daha
ziyade manevi bir çoğalma ve artmadır.
Bereketli, azı çok yerine geçecek şekilde
hayrı görülendir.
Bereket yalnızca Allah’tandır. Onun için her
işe Allah’ın adıyla başlamak gerekir.
Çünkü Allah’ın adı anılmadan başlanan işler
bereketsizdir.
Berekette, süreklilik, genişlik ve bolluk
vardır. Bereketin olduğu yerde sıkıntı yoktur.

Her selâmlaşmada insanlar birbirlerine


bereket dilemiş olacaklardır. Bir
hadiste selâm vermenin berekete vesile
olacağı ayrıca ifade edilmiştir.
(Muvatta, Selâm, 2)
Bu sebeple Kur’an-ı Kerim’de evlere
girildiğinde, Allah katından bereket,
selâmet ve güzellik dileyerek selâm verilmesi
öğütlenmektedir. (Nur, 6i
Şükür, bereket getirir. Nankörlük ise bereketi
yok eder.
Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyrul- maktadır:
"Hani Rabbiniz şöyle duyurmuştu: Andolsun,
eğer şükrederseniz elbette size
nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz,
hiç şüphesiz azabım çok
şiddetlidir." (İbrahim, 7)

ilmin şükrü, onu başkalarına öğretmededir.


Bundan dolayı, ilim ve bilgi başkalarına
öğretildikçe ve paylaşıldıkça artar, eksilmez
ve bereketlenir.
Malın şükrü, infak etmededir. Bunun için Allah
yolunda infak, malı azaltmaz, tam
tersine çoğaltır.
Onun için Kur’an-ı Kerim’de şöyle
buyrulmaktadır:
"De ki: "Şüphesiz, Rabbim rızkı kullarından
dilediğine bol bol verir ve (dilediğine)
kısar. Allah yolunda her ne harcarsanız, Allah
onun yerine başkasını verir. O, rızık
verenlerin en hayırlısıdır." (Sebe, 39

Hz. Peygamber yemek yerken, su veya süt


içerken, meyve yerken hâsılı günlük
hayatın muhtelif kesitlerinde bereket
dileğiyle dua ederek, hem insanlara bereket
için dua etmeyi fiili olarak öğretmiş ve
göstermiş ve hem de sözlü olarak konuyla
ilgili emir ve tavsiyelerde bulunmuştur.
Hz. Peygamber Ticarette alıcı ve satıcı,
dürüst davranarak birbirlerine yalan
söylemezler ve birbirlerini aldatmaya
çalışmazlarsa, bu alış verişin bereketli
olacağını; bunun tersine, birbirlerine yalan
söylerlerse, bu alışverişin de
bereketinin gideceğini ifade
etmişlerdir.(Buhari, Büyu’, 19

Yemekte artık bırakılmamasını ve yemek


kabının iyice temizlenmesini, o günün
şartları çerçevesindeki ifadelerle tembih
ettikten sonra, "Çünkü siz, bereketin
yemeğin neresinde olduğunu bilemezsiniz."
buyurarak, yemeğin asla israf
edilmemesini istemiştir. (Müslim, Eşribe, 133-
135, hadis no: 2033)
Aynı maksatla, "Bereket yemeğin
sonundadır." buyurmuşlardır. (Ahmed b.
Hanbel 1/293

"Allah bir kimseye yemek nasip ettiği zaman,


o kimse (başlamadan önce), ’Allah’ım!
Bize bu yemeği bereketli kıl ve bize bundan
daha hayırlı rızık ver.’ Diye dua etsin.
Allah bir kimseye süt içmeyi nasip ettiği
zaman da o kimse ’Allah’ım! Bize bu sütü
bereketli kıl ve bize daha çok süt ver.’ diye
dua etsin.
Çünkü sütten başka bütün gıdaları içeren
başka bir besin bilmiyorum."
buyurmuştur. (Ibn Mace, Et’ıme, 35, hadis no:
3321

Yemekten önce ve sonra elleri yıkamanın,


yemeğin bereketini artıracağını
bildirmiştir. (Ebû Davud, Et’ıme, 12, hadis no:
3761)
"Sahur yemeği yiyiniz, çünkü sahurda bereket
vardır." buyurmuştur. (Buhari,
Savm, 20

Kur’an okunan ve namaz kılınan evin


bereketinin artacağına, Kur’an okunmayan
evin
bereketsiz olacağına, evde Mushaf
bulundurmanın, iyilik etmenin, evde anne
baba
gibi büyüklerin bulunmasının, yetim ve
bakıma muhtaç kişilere bakılmasının
berekete vesile olacağına inanılması;
seher vakti kalkmanın, evinden erken
çıkmanın ve işine erken başlamanın bereket
getireceğine yola çıkarken yakınları, eşi,
dostu ve arkadaşları ile vedalaşan ve onların
dualarını alanın berekete kavuşacağına;
ustasına saygılı davranmayanın kazancının
bereketli olmayacağına, evde çöp
bulunmasının bereketsizliğe neden olacağı…
Bereketin iyilik, fedâkârlık, cömertlik, kanaat,
sadaka, zekat ve infakın hep
yanındadır. Bunların olduğu yerden hiç
ayrılmaz.
Ama, israf, bencillik, cimrilik ve haram
kavramlarıyla asla bir arada bulunmaz.

Bereket, tembellikle ve ataletle de hiç


bağdaşmaz. Yani tembellik ve ataletin olduğu
yerde
bereket olmaz. Ama emeğin, üretimin ve
çalışmanın olduğu yerde bereket vardır.
Hiçbir mazereti yokken çalışmayan ve çalışıp
çabalayıp üzerine düşeni yapmayan kişinin
bereketi elde etmesi mümkün olmaz. Çünkü,
’kuldan hareket, Mevlâ’dan bereket’tir.
Hareket halinde olan rızıklanır.
Misafir bereket getirir. Çünkü o Tanrı
misafiridir.
İyi ve Salih kişilerin berekete vesile olması da
onların, Allah dostu olmalarındandır.

Rızık Duası Türkçe Anlamı (Meali)


Ya Allah, Ya Rab, ya Hayyü ya Kayyûm. Ya
Zel Celali vel- İkram
Yüceler yücesi olan isminin hakkı için senden
isterim.
Bana helâl rızık ver.
Allah’ım, eğer rızkımız semada ise onu indir
Eğer yerde ise onu çıkar
Uzakta ise onu yaklaştır
Yakın ise kolaylaştır
Az ise çoğalt. Çok ise onu bereketlendir.
‘’ÂMİN’’

Yâ Allahu, yâ Rabbi, yâ Hayyü, yâ Kayyûmü,


Yâ Zel Celâli ve ikram.
Es’elüke bismikel azîmil-a’zami Enterzukanî
helâlen tayyiben
Allahümme in kâne rızkunâ fissemâi enzilhu
Ve in kâne fil ardi ezhirhu ve in kane ba’iden
karribhu
Ve in kâne kâriben yessirhü
Ve in kâne kalîlen kessirhü
Ve in kâne kesîren ihfazhü bilbereketi

ESMA-ÜL HÜSNA

Ya rahim 298 rızık ve bereket


Ya gaffar 100-bereket
Ya Fettah 489-hayır, bolluk ve bereket
Ya bâsit 72- paranın bereketi
Ya halim 88-gül suyuna okunup serpilmesi
oraya bereket, araçlar için güven
Ya mukit 550- rızık ve bereket
Ya kerim 270 bereket
Ya vâsi 137- bereket bolluk, cüzdan
Ya hamiid 62 bolluk bereket
Ya tevvab 409 rızkın geniş ve kazancın
bereketli olması için
Ya Rezzak ya cami rızık bol ve bereket
Ya vehhab 14

SAYI SEKANSLARI
✓ Finansal bereket: 318 798
✓ Bolluk bereket açma 71427321893
✓ Bol para akışı 619 718 218 41
✓ Manyetik para 520 741 741 741 88 98
✓ Para 789 91 00
✓ Her yerden hızlı para 77531-91
✓ Sürekli para akışı 318-612-518-714
✓ ZAMANIN PARAYA DÖNÜŞÜMÜ 414 81 88
✓ Acil para: 520 ,
✓ TIKANIKLIKLAR 52025

İNCELİKLER
✓ Düşüncelerini ve ya isteklerini hayal olarak
tanımlama. Seçiyorum de. Güven.
✓ Kelimelerinize dikkat edin.
✓ Zihinsel durumuzu kontrol edin.
✓ Afiyetle isteyin
✓ Almayı da vermeyi de bilin.
✓ Para nötrdür. Kişi onu bozar. Para kirli
değildir.
✓ Gıybet ve dedikodu yapmayın.
✓ İstek şarta bağlama her yerden gelebilir.
Şifa kaynağı çoktur. Şartı mantığı
kenara bırak.
✓ Evren boşluk sevmez. Birikmişleri at,
bolluğa yer aç.
✓ Dikkatini bolluklara ver. Kafana takma.
✓ Güne şükranla başla.
✓ Düzenli ve temiz ortamların olsun. Düzen.
✓ Her sey enerji ve isteklere sınır koyma.
✓ Bolluk içinde olduğun mesajını gönder.
Bahşiş, hediye, yemek ısmarlama vb
✓ Bilinçlenmeye ve kişisel gelişime önem
verin. Bereket çeker.
✓ Faydalı mayani şeylerle ilgilenin.
✓ İntikam dargınlık vb duyguları gider, affet
bağışla
✓ Merhametli ol.
✓ Refahın yakın arkadaşlarının ortalamasıdır.
✓ Pazarlık etmek, hakka girmek vb
✓ Zamanı değer yaratmaya harca
✓ Gerçekten neyi istiyorsun? Başarmak mı
babana göstermek mi?
✓ Gerçek bir inanç taşımalısın. Olumlu
düşünce yetmez.
✓ Esnek olmalısın.
✓ Neşe hali
✓ Taze çiçekler, doğal kristaller, güzel
kokular
✓ Doğa ile uyumlu beslenme
✓ Doğada bulun
✓ Beden temizliği
✓ Kendi mutluluğunu önemse, kendine yardım
et, sen sana emanetsin iyi bak,
değerini de düşürme
✓ Sevgiyi kendine vermeye başla
✓ Var olana odaklan ve kıymet bilmeye başla,
yapabileceklerine bak
✓ Evinde, dolabında, doğada var olan bereketi
fark etmeye başla.
✓ Şükret.

BEREKETLİ OLSUN SEVGİYLE KALIN 😊


RABİA ZEYNEP BARAK / RUHSAKA
WHATSAPP : 0541 181 55 20
İNSTAGRAM: RUHSAKA

You might also like