Professional Documents
Culture Documents
Kültürel miras adını verdiğimiz, toplumların maddi ve manevi değerlerini bir arada değerlendir-
memizi sağlayan terim, belki de en dolu altlıklara sahip terimlerden biridir. Bu tanımlamanın ardında,
yüzyıllar ve binyıllardan beridir bir arada yaşayan bir toplumun devasa bir ard ülkesi, birikimi, verimi
vardır. Hem yeşeren bir tohumdur hem harman zamanı gelmiş bir buğday. Diyebiliriz ki manevi yön-
den besleyici bir lezzettir, kültürel miras. Gurbette söylenen bir türkü olup, kulağa konuk olurken de
güzeldir; ihtişamlı bir cami kubbesi olarak gökyüzünü perçinleyip, gözlere hitap ederken de güzeldir.
Bin yıllardır üzerine minder koyup oturulan halı gibi, emeğe göz nuru katan; aynı zamanda Yunus
Emre’den gelen bir dize olup, gönüllere yol açarken de güzeldir. Daha pek çok somut ve soyut motiftir
kültürel miras.
Kendimize ait olan bütün bu kültürel miras ögelerini koruyacak ve devamlılığını sağlayacak olan da
biziz aynı zamanda. Tanımlamak ve tanıtmak, kendi mirasımıza insanlarımızın farkındalığını artırmak
amacıyla sonsuz görev bilinciyle üzerimize düşen ne varsa hepsini harfiyen yerine getirmeliyiz. Çünkü
kültür mirasımız, geçmişimizle bizim aramızdaki en güçlü ifadedir.
Sahip çıktığımız değerlerimizden biri olan eski eser niteliğindeki yapılarımızın anlatımında bir köp-
rü vazifesi gören Vakıf Restorasyon Yıllığı dergimizin 14. Sayısında da tıpkı önceki sayılarda olduğu
gibi, yeni konular, farklı bakış açıları ve tümüyle çok değerli makaleler bulunuyor. Her altı ayda bir
kamuoyunun karşısına çıkmaya devam eden dergimizin artık geleneksel hale gelen yapısı ve konula-
rının beğeniyle tâkip edilmesi, kurumumuz adına oldukça sevindiricidir.
Vakıf Restorasyon Yıllığı (VRY) adlı dergimizin 13. Sayısını Balkan ülkeleriyle paylaşırken, geri dönüş-
ler konusunda meraklıydık. Merakımız, dergi göndermemiz için gelen taleplerle giderilmiş oldu. Başta
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere, Makedonya, Bosna-Hersek, Kosova, Arnavutluk’tan çeşitli
talepler, doğru yolda olduğumuzun başka bir göstergesi oldu. Artık Türkiye sınırlarının dışına çıkmış
bir dergi olma gururunu hep beraber taşıyoruz.
Bu güzel gelişmeler ışığında oluşturulan 14. Sayıda, farklı disiplin ve konularda son derece doyu-
rucu makaleler yer almakta. Bir yandan eskiden Vakıflar’da görev yapmış üç isim anlatılırken, diğer
yandan yapı malzemesi konusu işlenmekte. Bektaşi Tekkeleri’nden, Fethiye Camii’ne ve çeşmelerden,
Osmanlı belgelerine kadar farklı ve her biri kendi içinde son derece değerli bu yazıları dergimiz vasıta-
sıyla sizlerle paylaşan tüm araştırmacı ve yazarlara teşekkür ediyorum.
Mürsel Sarı
Vakıflar İstanbul I. Bölge Müdürü
İ Ç İ N D E K İ L E R
Restorasyon| Konservasyon| Arkeoloji| Sanat Tarihi| Yıl: 2017 Sayı: 14
ISSN: 2146 – 3166
Vakıflar Genel Müdürlüğü İstanbul I. Bölge Müdürlüğü Yayınıdır.
Restorasyon-Konservasyon-Arkeoloji ve Sanat Tarihi Yıllığı
Yıl: 2017 Sayı: 14
Yayın Kurulu
Prof. Dr. E. Füsun ALİOĞLU
Hayri Fehmi YILMAZ
Dr. Esin Demirel İŞLİ
Dr. Olcay AYDEMİR
Murat SAV
Ömer DABANLI
36 64
Acar AVUNDUK
Editör
H. Murat CEYLAN
Danışma Kurulu
Prof. Dr. Zeynep AHUNBAY / İ.T.Ü. Mimarlık Fak.
Prof. Dr. Şerife ATLIHAN / M.Ü. Tekstil Bölümü
Prof. Dr. Önder BİLGİ / İ.Ü. Emekli Öğr. Gör.
Prof. Dr. Oğuz CEYLAN / M.S.Ü. Mimarlık Fak.
Prof. Dr. Feridun ÇILI / İ.T.Ü. Mimarlık Fak.
Prof. Dr. Erol GÜRDAL / İ.T.Ü. Emekli Öğr. Gör.
Prof. Dr. Selçuk MÜLAYİM / M.Ü. Emekli Öğr. Gör.
Prof. Dr. Şevket DÖNMEZ / İ.Ü. Arkeoloji / Prehistorya Bölümü
68 80
Doç. Dr. Ahmet GÜLEÇ / İ.Ü. Emekli Öğr. Gör.
Doç. Dr. Seden Acun ÖZGÜNLER / İ.T.Ü. Mimarlık Fak.
Doç. Dr. Ferudun ÖZGÜMÜŞ / İ.Ü. Güzel Sanatlar Fak.
Yard. Doç. Dr. Ahmet Vefa ÇOBANOĞLU / İ.Ü. Sanat Tarihi Bölümü
Yard. Doç. Dr. Fatih Köse / Namık Kemal Üniversitesi
Yard. Doç. Dr. Özkan ERTUĞRUL / Trakya Ü. Sanat Tarihi Böl.
Dr. Alpaslan Hamdi KUZUCUOĞLU / İstanbul Yeni Yüzyıl Ün.
Basım
OKSİJEN BASIM Yüzüncü Yıl Mah.
Matbaacılar Sitesi 2. Cad. No:202/A Bağcılar / İST.
100 110
Tel: (0212) 325 71 25 Fax: (0212) 325 61 99
www.oksijenbasim.com.tr
İletişim
Vakıflar İstanbul I. Bölge Müdürlüğü
Sanat Eserleri ve Yapı İşleri Şube Müdürlüğü
İnönü Cad. No. 2 Kat 5 Taksim / İSTANBUL
Tlf: (0212) 251 88 10 / 7201-7203
www.vgm.gov.tr | http://istanbulavrupa.vgm.gov.tr
26
Fethiye Camii’nin Müzeye Çevrilmesi ve Kiliselerin Camiye Çevrilmeleri Üzerine
Re-use of The Fethiye Mosque As a Museum and Remarks on Convertion of Churches Into Mosques
Ahmet Hamdi Bülbül
36
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
64
Vakıf Restorasyonları Med-Art ve Assorestauro
The Foundation Restorations Med-Art and Assorestauro
Prof. Dr. Orhan Cezmi Tuncer
68
Mehmed Ağa Türbesi’nde Kullanılan Yapı Malzemelerinin Karakterizasyonu
The Characterization of Building Materials Used in Mehmed Agha Tomb
Doç. Dr. Sedat Kurugöl, Uzm. Dr. Özden Ormancı Öztürk, Deniz Ayık, Prof. Drç Meriç Bakiler
80
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III (Tulip Era)
Seda Coşkun
100 Vakıflar’a Emeği Geçenler: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz ve İsmail Fazıl Ayanoğlu
Volunteers of The Foundatıons: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz and İsmail Fazıl Ayanoğlu
Erdem Yücel
110
İstanbul’da Bektaşi Tekkeleri
Bektaşi (Bektashi) Tekke Buildings in Istanbul
Ahmet Hamdi Bülbül
124
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
158
Açılışlar
162
Vakıf Restorasyon Yıllığı yayın İlkeleri
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
ANKARA ALTINDAĞ
CENAB-I AHMET PAŞA CAMİİ
RESTORASYON UYGULAMASI
RESTORATION OF THE
ANKARA ALTINDAĞ
CENABI AHMET PAŞA MOSQUE
Filiz Karakuş | Mimar, Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü
6
Filiz Karakuş
7
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
8
Filiz Karakuş
2
Altındağ’ın Manevi Coğrafyası, Altındağ Belediyesi Yayınları, Ankara, s.126 (1998).
3
Altındağ’ın Manevi Coğrafyası, Altındağ Belediyesi Yayınları, Ankara, s.128 (1998).
4
Altındağ’ın Manevi Coğrafyası, Altındağ Belediyesi Yayınları, Ankara, s.212 (1998).
9
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
Fotoğraf 4. Cenab-ı Ahmet Paşa Camii genel görünüm, 2008 (Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi).
10
Filiz Karakuş
11
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
12
Filiz Karakuş
13
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
14
Filiz Karakuş
15
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
Fotoğraf 9. Kazı yapan makine, 2009. Fotoğraf 10. Delme işlemi yapılan kazık yerleri, 2009.
Fotoğraf 12. Kazı çalışmaları ve bu sırada ortaya çıkan ahşap kazıklar ve yeni imalatı yapılan mini kazıklar, 2010.
16
Filiz Karakuş
Fotoğraf 14. Açılan enjeksiyon delikleri, hortumlar ve enjeksiyonun basıldığı makine, 2010.
Daha sonra ilk olarak cami temel kısmında yapılacak sıtasıyla açılan deliklerin en dip noktasından dışa doğru çift
kimyasal enjeksiyon işlemine geçildi. Çatlakların ve boşluk- kompenantlı epoksi harcı basıldıktan sonra paslanmaz çelik
ların doldurularak temel mukavemetinin arttırılması ama- ankraj çubukları deliklere yerleştirildi, yeteri kadar epoksi
cıyla cami temel duvarlarında açılan enjeksiyon delikleri- basılmasına dikkat edildi (delik çapı 22 mm, ankraj çubuk-
ne yerleştirilen pnömatik hortumlar aracılığıyla kontrollü ları 16 mm olduğu dikkate alınarak, her bir delik için epoksi
basınç altında, poliüretan ve silikat esaslı enjeksiyon reçine miktarı tespit edildi).
harcı enjekte edildi. Zemin enjeksiyonu ile eş zamanlı ola- Yapılacak perde duvar imalatında kullanılacak çimento-
rak ankraj çalışmalarına başlandı. Bu çalışmalarda öncelikle nun, caminin temel ve beden duvarları ile temas etmemesi
projesinde belirtildiği gibi düşeyde üç sıra, yaklaşık 50 cm için caminin temelinde horosan sıva ve likit membran uy-
aralıklarla 267 adet olmak üzere ankraj delikleri açıldı. De- gulaması yapıldı.
liklerin son noktalarına kadar girebilen hava tabancası ucu Daha sonra perde duvarın kalıp ve donatı imalatlarını
ile tazyikli hava tutularak, içeride bulunan serbest parçacık- müteakip beton dökülerek, perde duvar imalatı tamam-
ların ve tozların dışarı atılması sağlandı. Plastik hortum va- lanmıştır.
17
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
Fotoğraf 16. Temelde horosan sıva ve likit membran Fotoğraf 17. Drenaj çalışmaları, 2010.
uygulaması, 2010.
Çevre suyunun betonarme ve temel kısmına zarar ver- esaslı malzeme ile enjeksiyon yapılmıştır.
memesi ve tamamen irtibatını kesmek için perde beton Bunu müteakip yapılacak kubbe güçlendirmesine ze-
üzerine plastomer esaslı 3 mm camtülü taşıyıcılı polimer min teşkil etmek ve uygulanacak epoksi malzemenin, kub-
bitümlü örtü ile 2 kat su yalıtımı yapılmış, su yalıtımını ko- benin özgün tuğlaları ile irtibatını kesmek amacıyla horo-
rumak için de fondaline malzeme kullanılmıştır. san sıva yapılmıştır.
Daha sonra cami temelinin hemen altında başlık kirişi Daha sonra güçlendirme projesi doğrultusunda kubbe
kotunda drenaj çalışması yapılarak, cami temeli kapatılmıştır. eteğinden itibaren toplam 9 sıra (2*2+5) karbon lifli elyaf
Caminin beden duvarlarındaki yapısal çatlakların içi malzeme ile sarım uygulaması yapıldı. Bu uygulamada 60
temizlendikten sonra hidrolik kireç esaslı malzeme ile en- cm bindirme ve 4 adet ankraj ile sabitleme yapıldı. Uygula-
jeksiyon yapılmıştır. ma öncesi, sarımda kullanılacak epoksi ile ortalama 3 mm
Kubbenin kurşun kaplaması ve çamur sıvası kaldırıldık- kalınlığında yüzey düzeltme ve sağlamlaştırma; uygulama
tan sonra yapısal çatlaklarda hava kompresörü ile temizlik sonrasında ise tüm yüzeylerin sıva tutması için silis kumu
yapılıp, parçacıklar temizlenmiş; ardından hidrolik kireç ile kumlanma yapılmıştır.
Fotoğraf 18. Paslanmaz gergi ve silis kum ile kumlama. Fotoğraf 19. Birleşim yeri bulonları
18
Filiz Karakuş
Sonraki aşamada ise paslanmaz çelik malzeme ile kubbe lan restorasyondan önceki fotoğraflarda da görülmektedir
kasnağında gergi uygulaması yapıldı. Karbon lifli elyaf mal- (Fotoğraf 21). Söz konusu kitâbede caminin H. 1207 (1802)
zeme ile sarım yapılmasına rağmen paslanmaz çelik gergiye tarihinde “Zafranbolu’lu Hacı Alime Kadın” tarafından ta-
ihtiyaç duyulmasının nedeni; karbon lifli elyaf malzemede mir ettirildiği yazmaktadır. Bir belge niteliğindeki bu kitâbe
ön gerilme olmamasına rağmen paslanmaz çelik malzeme- ortaya çıkarılmış, temizliği yapılmış ve boyaları tamamla-
nin birleşim noktalarındaki bulonlar vasıtasıyla bir ön geril- narak, canlandırılmıştır.
me uygulanabilmesidir. 1936 yılında başlayan onarımda, 19. yy’ın başlarında ya-
Paslanmaz çelik gerginin geometrisinin kubbe ile pılmış olduğu düşünülen ve Barok etkiler yansıtan, Fotoğraf
uyumlu olmasına özen gösterilmiş, buna rağmen paslan- 23 ve 24’te de görülen pencere kemerlerinin aynalık bölüm-
maz çelik ile kubbe arasında kalan lokal boşluklar hidrolik lerinde, pandantiflerde ve kubbedeki duvar resimleri kaldırı-
kireç esaslı horosan harcı ile doldurulmuştur. Daha sonra larak veya üzerleri boya ile kapatılarak, yerine 16. yy. tezyinat
çamur sıva yapılıp, kurşun örtü kaplanarak güçlendirme ta- anlayışını yansıtan bitkisel motifli kalemişleri yapılmıştır.
mamlanmıştır. Camide yapılan raspa çalışmalarında bu üzerleri kapatılan
Özetleyecek olursak, yapılan uygulamada; enjeksiyon Barok kalemişlerinden kubbedeki motifler ortaya çıkmıştır
ile sağlamlaştırılan temelin yüklerinin ankrajlar vasıtasıy- (Fotoğraf 25). Kubbede ortaya çıkan Barok motiflerden yola
la perde duvara, perde duvardan başlık kirişlerine, başlık çıkarak, söz konusu bölümlerde de Barok motiflere rastlana-
kirişlerinden mini kazıklara, mini kazıklardan da sağlam bileceği düşüncesiyle bu bölgelerde raspa çalışması yapılmış-
zemine aktarılması sağlanmıştır. tır. Ancak Fotoğraf 24’e göre alt katmanında yıldız motifi bu-
Diğer uygulamalar: Cami iç duvarlarında yapılan plas- lunması gereken kalemişlerinde yapılan raspa çalışmalarında
tik boya raspasında giriş kapısının üstünde fotoğraf 22’de herhangi bir şey ortaya çıkmamıştır (Fotoğraf 26). Kubbenin
görülen kitâbe ortaya çıkmıştır. Bu kitâbe 1936 yılında yapı- bir dilimlik bölümünde yapılan raspa çalışmasında da yapı-
Fotoğraf 21. Kitâbenin 1936 yılı Fotoğraf 22. Giriş kapısının üstünde çıkan kitâbe ve kitâbenin müdahale sonrası
öncesindeki fotoğrafı. görünümü, 2010.
Fotoğraf 23. Cami iç mekânının 1936 yılı onarım öncesindeki fotoğrafları (VGM Arşivi).
19
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
nın diğer dönemlerine ait herhangi bir ize rastlanmadı. Bu kubbede ortaya çıkan yıldız motifleri ile kubbe göbeğinin
nedenle 02.07.2010 tarih ve 5199 sayılı Ankara Kültür ve Ta- etrafında ortaya çıkan palmetler olduğu gibi korunmuş ve
biat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Kararı doğrultusunda kubbede raspa edilen kalemişleri tamamlanmıştır (Fotoğraf
Fotoğraf 24. Cami kubbesinin 1936 Fotoğraf 25. Cami kubbesinde raspa çalışmaları sırasında çıkan motifler, 2010.
yılı onarım öncesindeki fotoğrafı
(VGM Arşivi).
20
Filiz Karakuş
Fotoğraf 29. Kemerlerdeki raspa çalışması ve kemerlerin üstündeki kalemişi raspası, 2010.
27). Aynı Kurul kararı doğrultusunda orta ve üst (kasnak) Kubbeyi taşıyan kemerlerde yapılan raspa çalışma-
pencereler ile fil gözü penceresinin etrafındaki kalemişleri- sında 19. yy. Barok dönemde yapılmış olduğu düşünülen
nin çerçevesi bırakılıp, içindeki kalemişleri (batı cephe mah- motifler ortaya çıkarıldı. Ancak bu kemerlerin üzerinde
fele yakın olan birer pencere dışında) ve pandantiflerdeki bulunan kalemişlerinin altından diğer dönemlere ait bir iz
sonradan yapılmış yazı panolar dışında bütün desenler (batı bulunamadı (Fotoğraf 29).
pencerede mahfele yakın olan pencereleri takip eden dilim Aynalıklarda, Fotoğraf 30’da görülen Barok motiflerini
dışında) kaldırılmıştır (Fotoğraf 28). ve caminin ilk dönemini ortaya çıkarmak için yapılan ras-
pa çalışmasında herhangi bir ize rastlanmamıştır (Fotoğraf
31). Bu nedenle, çeşitli dönemlerde yapılan onarımlarda iç
sıvanın yenilendiği düşünülmektedir. Yukarıda sözü edi-
len Kurul kararı doğrultusunda iç mekânda; alt pencere-
lerden kuzey cephede bulunan iki tanesinin aynalıkların-
daki mevcut kalemişleri kaldırılarak, camiye eski fotoğraf-
larda görülen 19 yy. Barok etkilerini yansıtan kalemişleri
yapılmıştır (Fotoğraf 32).
Fotoğraf 30. Kemerlerin üstündeki kalemişleri.
Fotoğraf 31. Kemerlerin üstündeki kalemişi raspası. Fotoğraf 32. Kuzey cephe aynalıklarda yapılan kalemişleri, 2010.
21
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
Fotoğraf 35. Ortaya çıkan tuğla döşeme, 2010. Fotoğraf 36. Mihrap önü tuğla döşeme.
Fotoğraf 37. Cami döşemesinin 1936 yılı onarım Fotoğraf 38. Mahfel korkuluklarında temizlik çalışması.
öncesindeki fotoğrafı (VGM Arşivi).
Fotoğraf 39. Minberde temizlik çalışmaları. Fotoğraf 40. Sövelerde temizlik çalışmaları.
22
Filiz Karakuş
23
Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Restorasyon Uygulaması
Restoration of The Ankara Altindağ Cenabi Ahmet Paşa Mosque
24
Filiz Karakuş
Böyle bir anlayışla restorasyon çalışmaları sürdü- alanda çalışan uzmanlarla paylaşılması amaçlanmıştır.
rülen Ankara Altındağ Cenab-ı Ahmet Paşa Camii’nde Disiplinlerarası yapılan bir çalışma ile şekillenen proje-
onarım öncesi yapılan çalışmalar ve onarım aşamasında nin titizlikle uygulanması sonucunda Ankara Altındağ
yapıya yapılan müdahaleler ve onarın teknikleri anla- Cenab-ı Ahmet Paşa Camii’nin gelecek nesillere aktarıl-
tılmaya çalışılmıştır. Böylece yapılan çalışmaların bu ması sağlanmıştır.
KAYNAKLAR
Altındağ’ın Manevi Coğrafyası 1998:
Anonim, Ankara: Altındağ Belediyesi Yayınları, 126-212.
Başkan 1998: S. Başkan, Ankara Cenabı Ahmet Paşa Camii, T.C. Kültür Bakanlığı Yayınları, 41.
Canbay vd. 2008: E. Canbay/K. Ö. Çetin, Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Temel Zeminleri Geoteknik Değerlendirme
Raporu, Ankara: Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2-9.
Canbay 2008: E. Canbay, Cenab-ı Ahmet Paşa Camii Değerlendirme Raporu, Ankara: Orta Doğu Teknik
Üniversitesi, Ankara Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi, 2-5.
Dağlıoğlu 1942: H. T. Dağlıoğlu, Ankara’da Cenab-ı Ahmet Paşa Camii ve Cenab-ı Ahmet Paşa, Ankara: Vakıflar
Dergisi II, 213-219.
Erken 1972: S. Erken, Türkiye’de Vakıf Abideleri ve Eski Eserler, Ankara: V.G.M. Yayınları, 400-403.
Ülgen 1942: A.S. Ülgen, Ankara’da Cenab-ı Ahmet Paşa Camii ve Türbeleri, Ankara: Vakıflar Dergisi II, 221-222.
25
Fethiye Camii’nin Müzeye Çevrilmesi ve Kiliselerin Camiye Çevrilmeleri Üzerine
Re-use of The Fethiye Mosque As a Museum and Remarks on Convertion of Churches Into Mosques
FETHİYE CAMİİ’NİN
MÜZEYE ÇEVRİLMESİ ve KİLİSELERİN
CAMİYE ÇEVRİLMELERİ ÜZERİNE
RE-USE OF THE
FETHIYE MOSQUE AS A MUSEUM AND
REMARKS ON CONVERTION OF CHURCHES INTO MOSQUES
26
Ahmet Hamdi Bülbül
T he Ottomans used to convert the biggest church of the regions conquered in to mos-
que and leave the other churches to be used by the Christian. This habit has been
the evidence of the Ottoman conquer.
The convertion of big churches in to mosques goes back to the Era of Beyazıd II. During
his reign, the churches which were out of use had been converted in to mosques by
the officials. The Museum of Fethiye Mosque, which is an example for those buildings,
is located in Çarşamba district of Fatih, İstanbul. It is actually a church of the Pamma-
karistos Monastry from the Eastern Roman Empire Era. The church, which is consisted
of two seperate buildings, was rebuilt over the ruins of the previous church after the
conclusion of Latin rule in 1261.
The neighbourhood of building was resided by the Muslim and afterwards, the During
the reign of Sultan Mehmet III (1574-1595), it was converted into a mosque in memory
of the conquer of Georgia and Azerbaijan with the name of Fethiye. It was restored by
the Directorate General of Foundations between 1936-1938. The timber annex which
was built over the vault in South and the exterior wide staircase, which enables the
access to the timber structure were removed during the restoration. After wards the
mosque was transferred for house of the Directorate of Museums.
Keywords: Mosque, museum, the Pammakaristos Monastry, The Fethiye Mosque
27
Fethiye Camii’nin Müzeye Çevrilmesi ve Kiliselerin Camiye Çevrilmeleri Üzerine
Re-use of The Fethiye Mosque As a Museum and Remarks on Convertion of Churches Into Mosques
Osmanlı Devletinde, gayrimüslimlere ait ibadethane- İstanbul’un fethi sonrasında, nasıl bir muamele göre-
lerin statüsü İslâm hukukuna, özellikle Hanefî mezhebinin ceklerini bilmedikleri için Ayasofya’ya sığınan halka, hiçbir
içtihatlarına göre düzenlenmiştir (Akman 1996: 137). Muh- zarar vermeyeceğini, can ve mal güvenliklerinin kendinde
temelen kiliselerin statüsü ile hükümlerin de yer aldığı, ve korumasında olduğu sözünü veren II. Mehmet (Fatih),
Fetihten sonra Ortodoks Rum Cemaati lideri Georgios halkın serbest bir şekilde evlerine dönmelerini istemiştir.
Skolarios II. Gennadios’la Fatih Sultan Mehmet arasında Fatih’in İstanbul’un fethi sonrasındaki ilk icraatı, şehrin en
yapıldığı sabit olan zimmet antlaşmasının metni günümüze büyük kilisesi olan Aya Sofya’yı, fethin bir sembolü olarak
kadar ulaşamamıştır; ancak, Islahat Fermanı’nda (Karal 1988: Ayasofya adıyla camiye çevirmesi ve kendi vakfı yapmasıdır.
259) ve Tanzimat’tan sonra yayınlanan Rum Patrikhanesi Büyük kiliselerin cami haline getirilmesi II. Bayezid
Nizamnamesi’nde (Akman 1996: 137-138) söz konusu zimmet devrine rastlamaktadır. Bu dönemde devlet adamları, terk
antlaşmasına atıfta bulunulmaktadır. Benzer hükümler edilmiş kiliseleri cami haline getirme yarışına girmişlerdir.
içeren ve yine fetihten hemen sonra Galata zimmîleriyle Sonraki devirlerde kiliselerin camiye dönüştürülmesinin
yapılan ahidnâmede mevcut kiliselere dokunulmaya- eski hızını kaybettiği görülür. Kanuni zamanında iki küçük
cağı, kiliselerin camiye çevrilmeyeceği, dîni âyin ve kilise mescit haline getirilmiştir. İstanbul’un fethinden iti-
erkânları ne surette ise aynen devam edeceği, buna kar- baren yaklaşık kırk iki kilise cami haline getirilmiştir (Eyi-
şılık yeni kilise inşâ edilemeyeceği ve çan çalınamaya- ce 1986: 10-14). Daha sonraki devirlerde de camiye çevrilen
cağı hususları belirtilmiştir (Akgündüz 2006: 477). kiliselerin, fetihten itibaren geçen zaman içinde Hıristiyan
Yine Fatih’in verdiği metropolit beratında, Orto- nüfusun ihtida veya göç sebebiyle azalması veya ahalisinin
doksların dini ayin ve ibadetlerini önceden nasıl yapı- çoğunluğunun Müslüman olan mahallelerin ortasında kal-
yorlarsa, aynen öyle devam etmeleri istenmiştir (Akgün- ması nedeniyle cami haline getirildiği bilinmektedir.
düz 2006: 407).
Çizim 1. Pammakaristos Kilisesi (Fethiye Camii) eklemeleri gösteren Çizim 2. Pammakaristos Kilisesi ile ilgili restitüsyon denemesi
restitüsyon denemesi (İAMEA). (İAMEA).
28
Ahmet Hamdi Bülbül
29
Fethiye Camii’nin Müzeye Çevrilmesi ve Kiliselerin Camiye Çevrilmeleri Üzerine
Re-use of The Fethiye Mosque As a Museum and Remarks on Convertion of Churches Into Mosques
30
Ahmet Hamdi Bülbül
31
Fethiye Camii’nin Müzeye Çevrilmesi ve Kiliselerin Camiye Çevrilmeleri Üzerine
Re-use of The Fethiye Mosque As a Museum and Remarks on Convertion of Churches Into Mosques
Adı geçen kararname Resmi Gazete’de yoktur. Kararın Vakıflar Umum Müdürlüğü, 27.08.1959 tarihin-
bir örneği Ayasofya Müzesi Müdürlüğü’nden temin edil- de Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu
miştir. Söz konusu kararnamenin neden yayınlanmadığı Başkanlığı’na (GEEAYK) hitaplı yazısında, Vakıflar idare-
ayrıca incelenmesi gereken bir konudur. Benzer bir durum since Fethiye Camii’nin tamirine başlanıldığı, bu binanın
Ayasofya’nın müzeye çevrildiği 24 Teşrin-i sani 1934 gün bir kısmının Türkler tarafından direkleri kaldırılarak geniş
ve 2/1589 sayılı kararnamede de karşımıza çıkmaktadır. kemerlerle ferahlatıldığı ve bu nedenle sıhan şekli merke-
Bu kararname de yayınlanmayan mukarrerat arasında yer zi plana değiştirilmiş olduğu halde Amerikalılarca yapılan
almaktadır. mozaik araştırmalarına müvazi olarak eskiden ve halen
1
İstanbul Müzeleri Genel Direktörlüğü’nün 22.2.1939 tarihli ve 383 nolu fiş.
32
Ahmet Hamdi Bülbül
Fotoğraf 8. Fethiye Camii ve çevresinin havadan görünüşü Fotoğraf 9. Fethiye Camii’nin havadan görünüşü
(GKKFA1952). (Ahmet Hamdi Bülbül Arşivi,1964).
33
Fethiye Camii’nin Müzeye Çevrilmesi ve Kiliselerin Camiye Çevrilmeleri Üzerine
Re-use of The Fethiye Mosque As a Museum and Remarks on Convertion of Churches Into Mosques
Belge 1. Fethiye Camii’nin Müzeye olarak da kullanılacağına dair bakanlar kurulu kararı.
kiliselerinin korunmasından sorumlu olduğu yönündeki uya-
rısına verilmiş bir karşılıktır bu. Geçenlerde yeni kurulan
Eski Eserler ve Anıtları Koruma Heyeti’nde bana tanınan yer,
Türkiye’de bana her zamankinden daha sağlam bir nüfuz po-
zisyonu sağlıyor (Teteriatnikov 2010: 44).
Amerika Bizans Enstitüsü’nün bir plan çerçevesinde
işleme koyduğu, İstanbul’daki kiliseden dönme camilerin
müzeye dönüştürme çabası ve buna da İstanbul fethinin
sembol yapısı Ayasofya’dan başlaması diğer küçük yapıların
dönüştürme işlemini kolaylaştırmıştır. Fetihle birlikte kul-
lanılmayan pek çok Bizans yapısı onarılıp, İslam mabedine
dönüştürülerek bir vakfa bağlanmıştır. Osmanlı’nın dağıl-
ma sürecindeki başıboşluk ve ilgisizlikten bu yapılar da na-
sibini alarak harap duruma gelmiştir. Böyle bir durumda,
Amerika Bizans Enstitüsü’nün, İstanbul’daki Bizans yapıla-
rının onarımlarıyla yakından ilgilenmeye başladığı görülür.
Enstitü, Fethiye Camii’nin onarımının çabuk bitebilmesini, Çizim 7. Fethiye Camii’nin Müze olarak ayrılacak kısmının
caminin bir kısmının müzeye çevrilmesine bile bağlar. Bizans Ar. Ens. ilk önerisi.
34
Ahmet Hamdi Bülbül
Fotoğraf 10. Fethiye Camii Müzesi’nin Kubbe freskoları Fotoğraf 11. Fethiye Camii ve Müzesi’nin üst örtüsünün
(Ahmet Hamdi Bülbül, 2012). minareden görünüşü (Ahmet Hamdi Bülbül, 2012).
KAYNAKÇA
Afyoncu 1998: Fatma Afyoncu, XVII. Yüzyıl Hassa Mimarları Ocağı (Başbakanlık Osmanlı Arşivi Belgelerine Göre),
M.Ü. Sosyal Bilimler Türkiyat Enstitüsü, Araştırmaları Enstitüsü Sanat Tarihi Böl. Yayımlanmamış
Yüksek Lisans Tezi, İstanbul.
Akgündüz 2006: Ahmed Akgündüz, Osmanlı Kanunnâmeleri ve Hukukî Tahlilleri, Osmanlı Araştırmaları Vakfı Yay.,
2. Baskı, İstanbul.
Akman 1996: Mehmet Akman, Kilise ve Havraların İslâm-Osmanlı Hukuk Tarihindeki Yeri, İslam Araştırma
Dergisi, C.1, S.2, (Temmuz-Aralık 1996).
Bozkurt 1989: Gülnihal Bozkurt,Gayrimüslim Osmanlı Vatandaşlarının Hukukî Durumu, Ankara.
Coisy 1883: Auguste Coisy, L’art Batır ChezLes Byzantins, Paris.
Ebersolt vd.1913: JeanEbersolt/Adolphe Thiers, Les Eglises de Constantinople, Paris.
Eryılmaz 1996: Bilal Eryılmaz, Osmanlı Devletinde Gayrimüslim Teb‘anın Yönetimi, 2. Baskı, İstanbul.
Esemenli 1993: Deniz Esemenli, Dalgıç Ahmet Ağa, İstanbul Ansiklopedisi, C.8, İstanbul, s.431.
Eyice 1963: Semavi Eyice, Son Devir Bizans Mimarisi, İ.Ü. Edebiyat Fak.Yay., İstanbul.
Eyice 1986: Semavi Eyice, İstanbul’un camiye çevrilen kiliseleri, Taç, C. I, S. 2 (Mayıs 1986), s. 9-18.
Eyice 1993: Semavi Eyice, Ayasofya, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi,C.1, İstanbul, s. 449-450. 449-450.
Eyice1994: Semavi Eyice, Fethiye Camii, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul, C.6 , s.300-301.
Gurlitt 1999: Cornelius Gurlitt, İstanbul’un Mimari Sanatı, Çeviren:Rezan Kızıltan, Ankara.
Hammer 1966: J.Von Hammer, Osmanlı Tarihi, İstanbul, I/124.
Janlı 1979: Cemâl Janlı, Türkiye’de yabancıların dini, ilmi, hayri kuramlarının hukukî durumu ve gayrimenkul
iktisapları, Hıfzı Timur’a Armağan, İstanbul.
Karal 1988: Enver Ziya Karal, Osmanlı Tarihi, C. V, Ankara.
Mango 2006: Cyril Mango, Bizans Mimarisi, Yay. Haz.: Bülent İşler, Rekmay Yay. İstanbul.
Müller-Wiener 2007: W. Müller-Wiener, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, Çev.: Ülker Sayın, İstanbul.
Orgun 1941: Zarif Orgun, Mimar Dalgıç Ahmet, Arkitekt, XI/3-4, İstanbul, s.59-62.
Öztürk 2002: Levent Öztürk, Kur’an’a Göre Hıristiyan Mabetlerine Gösterilmesi Gereken Saygı, SÜİFD, S.5,
Sakarya, s.76.
Paspatis 1877: A. G.Paspatis, Byzantinai Meletai, İstanbul.
Sezer/Özyalçıner 2010: Sennur Sezer/Adnan Özyalçıner, Öyküleriyle İstanbul Anıtları, C.1, İstanbul: Evrensel Basım Yayım.
Teteriatnikov 2010: Natalia Teteriatnikov, Thomas Whittemore, Amerika Bizans Enstitüsü ve Kariye, Bir Anıt İki Kişilik
Thedoros Metokhites’ten Thomas Whittemore’a Kariye,İstanbul: Pera Müzesi Yay., İstanbul,s.33-62.
35
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
36
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
SAFRANBOLU-KONARI KÖYÜ
GELENEKSEL MİMARİSİ ve
KORUMA SORUNLARI
TRADITIOANAL HOUSE ARHITECTURE AND RELATING CONSERVATION
DIFFICULTIES OF KONARI VILLAGE IN SAFRANBOLU
Derya Yıldız Kaya | Koruma Uzm. Y. Mimar, İstanbul Vakıflar 1. Bölge Müdürlüğü
Prof. Dr. Oğuz Ceylan | M.S.G.S.Ü. Mimarlık Fakültesi
K arabük İli, Safranbolu İlçesine bağlı Konarı Köyü’nün bulunduğu çevre doğası, kültürü
ve mimarisi ile özellikli bir yaşam alanıdır. Bu özellikli coğrafyaya ait geleneksel mimari
miras, koruma çalışmalarının yetersizliği, koruma bilincinin yeterince oluşmamış olması ve
değişen yaşam koşulları karşısında hızla yitirilmektedir. Konarı Köyü’ndeki evler, yapım tek-
niği ve mimari özellikleriyle Batı Karadeniz mimarisinin tipik bir örneğidir. Bu çalışma, köyün
sahip olduğu ahşap mimari mirasın zaman içerisinde geçirdiği dönüşümün ortaya konul-
masını, özgün mimari değerlerin korunmuşluk durumlarının tespitini ve alandaki koruma
sorunlarını belirleyerek çözümler bulmayı hedeflemektedir. Bu çerçevede öncelikle Ko-
narı Köyü’nün geleneksel mimari dokusu yerleşim ölçeğinde analiz çalışmaları yapılarak
ayrıntılı olarak çözümlenmiştir. Devamında yapı ölçeğinde, geleneksel mimarinin plan,
cephe, malzeme ve yapım sistemi özellikleri incelenmiştir. Tüm bu veriler doğrultusunda
köyün bütüncül korunmasına yönelik değerlendirmeler yapılarak, bölgenin karşı karşıya
kaldığı sorunların çözüm yolları üzerinde durulmuştur.
Anahtar Kelimeler: Konarı Köyü, Geleneksel Mimari, Geleneksel Evleri, Geleneksel Konut Dokusu, Geleneksel
Mimaride Yapısal ve Biçimsel Bozulma, Kırsal Mimari.
37
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
38
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
(Gökoğlu 1952). Konarı Köyü içerisinde yer alan tümülüs, bölgedeki konut mimarisiyle benzer özellikler göstermek-
köy içinde kullanılan devşirme taşlar, Eflani Çayı üzerinde tedir. Günümüzde sayvanlar kullanılmayıp büyük bir kısmı
yer alan köprüler, taş kaplı yol ve çevre köylerde yer alan yıkılmaya terk edilmiştir (Fotoğraf 2).
kaya mezarları Roma ve Bizans döneminde de bölgenin Köy, somut ve somut olmayan pek çok kültürel miras
nüfus ve ticaret yönünden yoğun olduğunu göstermekte- ögesine sahiptir. Köyün sınırları dâhilinde “2. Gelenek-
dir (Tunçözgür 2002). sel Konut Mimarisi” başlığı altında ayrıntılı incelenen
Bölge, Anadolu’daki ilk Türk yerleşimlerinden itibaren konutlar dışında, kültür ve tabiat varlıklarını köy ve
yoğun Türk göçlerinin geçtiği uç bölge durumundadır (Ya- köyün çevresinde görmek mümkündür. Köyün yerle-
zıcıoğlu/Al 1982). Konarı Köyü’ne yerleşenlerin de bu toplu- şim alanı içinde kalan “Yücek” isimli tümülüs, M.Ö 1.
luklardan biri olduğu düşünülmektedir. “Konarı” isminin Bin yılın çeşitli dönemlerinde yapılan çevredeki 24 adet
topluluk adı taşıyan yer isimlerinden olması (Yazıcıoğlu/Al tümülüs’ten biridir (Gökoğlu 1952). Söz konusu tümülüs,
1982) ve köyde kullanılan dil ve gelenekler de bunu destek-
lemektedir. Yapılan kaynak taramasında, köyün tarihine
ilişkin bulunan en eski belge 1530 yılına ait Muhasebe-i
Vilayet-i Anadolu Defteri kayıtlarıdır. Bu defterde Taraklı
Borlu kazası köyleri içerisinde yer alan köy, “Koğarı” is-
miyle geçmektedir (Ersoy 2007).
Ekonomisi tarıma dayalı olan Konarı Köyü, 1800’lü
yıllardan 1990’lı yıllara kadar Safranbolu köyleri içerisinde
ekonomi ve nüfus bakımından en büyük köylerden biridir.
Günümüzde 2014 yılına ait köyün nüfusu 481’dir2. 1869-
1903 yılları arasında yayımlanan Kastamonu Vilayeti Salna-
melerinde köyün Araç Çayı kenarında yapılan sebzeciliğine
değinilmiştir. “Yazı” ismiyle geçen bu bölgede, köylülerin
gecelemesi, sebze-meyve kurutması ve tarım araç gereçle-
rini depoladığı bahçe evi anlamında kullanılan “sayvanlar”,
yöreye özgü mimari yapılardandır. Bölgede daha çok Araç
Çayı Vadisi’nde, özellikle Konarı Köyü çevresinde yaygın-
dırlar (Özdemir 1998). Bölgedeki konutların minimalize edil-
miş hali olan sayvanlar, yapım sistemi ve cephe olarak da Fotoğraf 2. Yazı’da yer alan sayvan örneği.
39
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Fotoğraf 5. Köy içerisinde yer alan, koruma kurulunca tescil edilen üst katı kahvehane, zemin katı dükkân olan ticaret yapısı.
Fotoğraf 6. (Solda) Ferhatlar Camii restorasyon öncesi (VGM Arşivi, 2012) ve (Sağda) sonrası görünümü.
40
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Fotoğraf 7. (Üst sol) Yazı mevkiinde yer alan kitabesinden 1859-60 yılları arasında yapıldığı anlaşılan Seyyid Derviş Mehmet Ağa Camii,
(Üst orta) Dere değirmeni Köprüsü ve (Üst sağ) Taşköprü mevkiinde yer alan değirmen yapısı (Karabük KVKBK Arşivi, 2012),
(Alt sol) Roma dönemine ait yol ve (Alt sağ) Taşköprü.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Karabük Kültür Var- dipsiz göl ve köyün kuzeyindeki kanyonların içinde bulu-
lıklarını Koruma Bölge Kurulu’nun 05.12.2014 tarih ve nan mağaralar tescilsiz olup, aslında bunlar kanaatimizce
1946 sayılı kararıyla1. Derece arkeolojik sit alanı olarak korunması gerekli tabiat varlıklarıdır.
tescil edilmiştir (Fotoğraf 3,4). 1.1. Yerleşim Özellikleri
Köy içerisinde tümülüs haricinde tescil edilen iki Konarı Köyü yerleşim ölçeğinde incelendiğinde, köydeki
adet kültür varlığı daha bulunmaktadır. Bunlar; mülki- yapılar arsanın biçimine, topografyaya, manzara ve sokağa
yeti Vakıflar Genel Müdürlüğü’ne ait Ferhatlar Camii ve göre konumlanarak, organik bir biçimde yerleşmiş olduğu
özel mülkiyetteki, günümüzde kullanılmayan
üst katı kahvehane, zemin katı dükkân olan
ticaret yapısıdır (Fotoğraf 5). Dikdörtgen plan-
lı caminin harime girilen kapısının üzerin-
de bulunan özgün kitabeden, caminin Hicri
1277 (Miladi 1860-1861) tarihinde yapıldığı
anlaşılmaktadır3. Caminin harim kısmı mo-
loz taş duvar tekniği ile kuzey cephesine son-
radan eklenen bölüm ise,taş dolgulu ahşap
karkas tekniğinde inşa edilmiştir. Ferhatlar
Camii’nin restorasyonu Kastamonu Vakıflar
Bölge Müdürlüğü’nce 2015 yılında tamamla-
narak, yapı ibadete açılmıştır (Fotoğraf 6).
Köyün yerleşim alanı dışında ise bir adet
değirmen yapısı,bir adet cami, roma dönemine
ait yol ve üç adet köprü olmak üzere toplamda
altı adet kültür varlığı tescil edilmiştir (Fotoğraf
7). Bunlar dışında köyün güneyinde yer alan Çizim 2. Konarı Köyü mahallelerini, ana arterlerini ve meydanlarını gösteren kroki.
3
Bu bilgiler, T.C. Başbakanlık Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi ve T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge
Kurulu Arşivinde yer alan proje raporundan alınmıştır.
41
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Fotoğraf 8. Konarı Köyü genel görünümü (Özbek 2012). Çizim 3. Konarı köyü’nde evlerin sokağa oturuş örnekleri.
Çizim 4. 112 ada, 3 ve 4 parselde yer alan Çerçigil Evi’nin bölünmeden önceki ve sonraki parsel durumu.
Fotoğraf 9. (Solda) 118 ada, 212 parselde yer alan samanlığın dış görünüşü ve (Sağda) 108 ada, 208 parselde yer alan samanlığın iç görünüşü.
görülmektedir. Zemin kat parselin biçimine uymasına rağ- bitişik nizama dönüşmüştür (Çizim 4). Köyün merkezinden
men üst katta yapılan üçgen çıkmalarla odalar büyüyerek, uzaklaşıldıkça parsellerin büyümesiyle birlikte evlerin bah-
dik kenarlı planlamalar oluşturulmuştur (Çizim 3). Köyün çeleri de büyümüştür.
geleneksel mimarisini; yerleşim alanının topografyası, Köydeki konutlar çoğunlukla saman depolama işlevi gö-
iklim özelliklerine göre kolay bulunur malzemelerin fiziksel ren samanlıklarla beraber inşa edilmişlerdir. Köy merkezinde
özellikleri şekillendirmiştir. ev yoğunluğunun fazla ve konutların bahçeleri küçük olduğu
Köydeki konutların büyük çoğunluğunun bahçesi bu- için samanlıklar evden çok uzak olmayan farklı parsellerde de
lunmakta olup konutlar ayrık ve bitişik nizamlı yapılmıştır. yapılan örnekleri görülmektedir. Samanlıkların yüksek kotta,
Bitişik nizamlı konutlar genellikle köyün çekirdeğinde, ana insan geçişine uygun olmayan bir açıklıkla samanın dökül-
akslar üzerinde yer almakta ve konutların cephesi sokağa düğü ve alt kotta, insan geçişine olanak sağlayan samanların
bakmaktadır. Ayrık nizamlı konutlar ise, evlerin bir cephesi azar azar alındığı iki ayrı girişi bulunmaktadır (Çizim 5). Gü-
sokağa bitişik yerleştirilebildiği gibi parselin ortasında da nümüzde köyde hayvancılık kalmadığı için samanlıklar, sa-
yer alabilmektedir. Bahçeli evlerin bir kısmı, zamanla ço- man yerine çeşitli eşyaların depolandığı mekânlar olarak atıl
cuklar arasında bölüşülüp, yanlarına yeni konutlar yapılarak durumda varlıklarını sürdürmektedir (Fotoğraf 9).
42
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Harita 1. Konarı Köyü yerleşim dokusunda bulunan yapıların işlevsel analizini gösteren harita.
43
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Harita 2. Konarı Köyü yerleşim dokusunda bulunan yapıların yapım sistemi analizini gösteren harita.
Harita 3. Konarı Köyü yerleşim dokusunda bulunan yapıların fiziksel durum analizini gösteren harita.
44
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Harita 4. Konarı Köyü yerleşim dokusunda bulunan yapıların sağlamlık durumu analizini gösteren harita.
elemanları, yapım tekniği ve malzemeleri günümüze miştir (Binan 2013). Çalışma alanında yapı genelinin sağ-
kadar özgünlüğünü koruyarak gelebilmiş yapılar “iyi”; lam olduğu görülmüş ve %53’lük oran ile sağlamlık duru-
plan ve cephe düzeninde kısmi müdahaleler yapılmış, mu iyi, %35’lik oran ile sağlamlık durumunun orta olduğu
kapı pencere doğramalarının bir kısmı değiştirilen veya tespit edilmiştir. Geleneksel yapılar incelendiğinde, cephe-
bozulan yapılar “orta”; özgün mimari karakteri okuna- leri sıvalı yapıların daha az bozulduğu, cepheleri sıvasız ve
mayan, plan ve cephe düzeni, yapı elemanları, detayları kullanılmayan boş yapıların ise ahşap karkasının taşıyıcı
yok olan veya değişen yapılar “kötü“ olarak tanımlan- özelliğinin kalmadığı ve karkasların arasındaki dolguların
mıştır (Binan 2013). Çalışma alanında yapıların genel boşaldığı gözlemlenmiştir. Yapılan sınıflandırmaya göre
olarak özgünlüğünü koruduğu, fakat kısmi müdahaleler kötü olarak nitelendirebileceğimiz yapıların oranı %11,
gördüğü anlaşılmıştır. “İyi” sınıfına giren yapıların ora- harap vaziyetteki yapıların oranı ise %1’dir. Sağlamlık du-
nı %34, “orta” sınıfına giren yapıların oranı ise %37’dir. rumu kötü ya da harap olan yapıların terk edilmiş olduğu
Fiziksel özgünlüğü kötü olarak sınıflandırılan yapıların dikkat çekmektedir (Harita 4).
cephelerinde geleneksellik hiçbir şekilde anlaşılmayıp, Kullanım durumu analizinde yapılar; “özgün işlevini
oranı %29’dur (Harita 3). sürdürüyor”, “işlevi değişmiş” ve “kullanılmıyor” başlıkla-
Benzer şekilde yapıların sağlamlık durum analizi ya- rıyla sınıflandırılmıştır. Köyde yer alan konutlar %71’lik
pılırken, sağlamlık derecesi ve bozulmanın boyutuna göre en büyük oran ile özgün işlevinde kullanılmaya devam
iyi, orta, kötü ve harap olarak sınıflandırma yapılmıştır. etmektedir. Bu konutların büyük çoğunluğu yaz aylarında
Taşıyıcı sisteme ulaşmayan malzeme bozulmaları ve ka- veya bayramlarda kullanılmaktadır. Köyde sürekli oturu-
yıpları “iyi”; pencere, çıkma, kapı, gibi yapı elemanları lan az sayıda konut bulunmaktadır. % 26 ile ikinci sırada
bozulmuş veya kısmen yok olmuş yapılar “orta”; taşıyıcı yer alan kullanılmayan yapılar ise; çoğunlukla yapı sahip-
sisteminin taşıyıcılık özellikleri azalmış ya da yok olmuş lerinin öldükten sonra mirasçılarının köyle hiçbir bağının
yapılar “kötü” ve tanımlanması zor olan ya da tanımlana- bulunmaması sebebiyle harap vaziyette olan konutlar ve
mayacak nitelikte kalıntılar ise harap olarak nitelendiril- samanlıklardır. İşlevi değişmiş yapılar ise ticaret işlevli
45
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Harita 5. Konarı Köyü yerleşim dokusunda bulunan yapıların kullanım durumu analizini gösteren harita.
Harita 6. Konarı Köyü yerleşim dokusunda bulunan yapıların kat adetleri analizini gösteren harita.
46
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Harita 7. Konarı Köyü yerleşim dokusunda bulunan korunması gerekli yapıların analizini gösteren harita.
yapıların depo amaçlı kullanılmasıyla meydana gelmekte manlıklar, konutlarla mimari ve işlevsel anlamda bir arada
olup oranı %3’tür (Harita 5). tasarlandığı için bir bütün içinde ele alınarak değerlendi-
Çalışma alanında, kat adetleri analizinde yapılar, “1 kat- rilmiştir. Ayrıca yapıların sokakta oluşturduğu perspektifler
lı”, “2 katlı”, “3 katlı”, “4 katlı” başlıkları altında incelenmiştir. birbiriyle olan uyumları da korunması gerekli yapıların be-
Köy genelinde yerleşim dokusuna bakıldığında, köyün bir ve lirlenmesinde ölçüt olarak yer almıştır (Harita 7).
iki katlı yapılarla homojen bir şekilde varlığını sürdürdüğü 2. GELENEKSEL KONUT MİMARİSİ
görülmektedir. Köyde yer alan tek katlı yapılar çoğunlukla 2.1. Plan Özellikleri
samanlık, ahır, garaj vb. depo işlevli yapılar olup köy içinde- Konarı Köyü’nde yer alan mevcut geleneksel konutla-
ki oranı %49’dur. İki katlı konutlar %40, üç katlı, geleneksel rın; 19. yy sonu, 20. yy başından günümüze ulaştığı düşü-
konutlar ise %10’luk bir orana tekabül etmektedir. %1 ‘lik en nülmektedir. İki veya üç katlı olan konutlarda inşa tarihini
küçük oranla dört katlı yapılar bulunmaktadır. Dört katlı ya- gösteren bilgi ya da belge olmadığı için kesin tarih verile-
pıların beş tanesi betonarme sistemle, iki tanesi ise gelenek- memektedir. Köyde yer alan konutların zemin katlarında
sel beşik çatılı konutların “tüstavan4” larının yükselmesiyle sokak kapısından girilen “ivo5” olarak adlandırılan taşlık
ayrı bir kat olmuştur. “Tüstavan” cephe şekillenmesinde ve “dam” olarak adlandırılan ahır mekânı yer almaktadır.
önemli bir yere sahip olup, tespiti yapılabilenler haritada T Özgün zemin kaplaması taş ya da toprak olan ivolarda
sembolü ile işaretlenmiştir (Harita 6). çeşme ve ocaklar bulunabilmektedir. İvolar genellikle pen-
Çalışma alanında yapılan tespit çalışmalarında 192 ceresiz olup, bu mekanlarda ahşap kafeslerin veya ahşap
adet korunması gerekli yapı belirlenmiştir. Bu bağlamda parmaklıkların bulunduğu bir duvarla aydınlanma ve ha-
yapıların yapım sistemi, cephe düzeni ve malzeme vb. özgün valandırma sağlanmaktadır (Fotoğraf 10). İvodan bir kapıyla
mimari niteliklere sahip olmaları göz önüne alınmıştır. Sa- dama ve merdivenle üst katlara ulaşılmaktadır. Üst kattaki
4
Konarı Köyü’nde tavan arası “Tüstavan” olarak isimlendirilmektedir.
5
Safranbolu ve çevre köylerde “ivo” sözcüğü kullanılmamaktadır. Yörük Köyü’nde bu mekâna “eyvön” denilmekte olup kelimenin kökenine ilişkin yapılan
araştırmalarda Rumca ivoyu çağrıştıran bir kelime bulunmamıştır.
47
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Fotoğraf 10. 129 ada, 9 parselde yer alan konutun zemin kat duvarın- Fotoğraf 11. 131 ada 4 parselde yer alan
daki ahşap kafesler. konutun damı.
Fotoğraf 12. (Solda) 131 ada, 4 parsel ve (Sağda) 108 ada, 209 parsel-
deki konutların ivosundan üst kata çıkan merdivenleri. Fotoğraf 13. 126 ada, 8 parselde yer alan konuta ait çardak.
odaların ısınmasını sağlayan dam, “tömek” denilen camsız
mazgal pencereler ile hava ve ışık almaktadır (Fotoğraf 11).
Üretimle ilgili işlevlerin çözüldüğü zemin katlar mimari
açıdan zengin değildir.
Zemin kattan tek kollu bir merdivenle üst kata çıkıl-
dığında ise “Çardak” olarak isimlendirilen sofalara ula-
şılır. Çardaklar, bütün odaların açıldığı oturma, yemek
yeme, çalışma, uyuma gibi eylemlerin gerçekleştiği ortak
mekânlardır. Çardaktan, odalar dışında abdestlik-hela,
kiler ve tavan arasına çıkan merdivenle bağlantı kurulur
(Fotoğraf 13). Bazı örneklerde çardağın uzantısı olarak oda
aralarında, genellikle çıkma yapan dış yüzeye cephe veren
“sofa6” bulunmaktadır (Fotoğraf 14).
Konutlarda yapılan tespitlerde odaların özellikleri bir-
birine benzer olup geleneksel Türk evine uygun biçimde
oturma, yatma, yemek yeme, çalışma, temizlenme gibi çok
amaçlı olarak kullanıldıkları görülmüştür. Odanın bir du-
varı ocak, yüklük ve dolaplara ayrılmıştır (Çizim 6, Fotoğraf
15). Ancak aralarında konum, boyut ve mimari eleman çe-
şitliliği açısından bazı farklılaşmalar izlenmiştir. Evlerdeki
oda sayısı ve şekilleri evin büyüklüğünde ve plan tipinin
oluşmasında belirleyici olmuştur.
Köyde yer alan konutların tamamının üst katlarında ab-
destlik ve hela bulunmaktadır. Çardak üzerinden ulaşılan
abdestlik-helalar kendi bahçesine yönlenmiş olup dışarıya
çıkma yapmaktadır. Abdestlik ve helaların ilk dönemde “da- Fotoğraf 14. 105 ada, 34 parselde yer alan konutun sofası.
6
Eyvan, Konarı Köyü’nde“Sofa” olarak isimlendirilmektedir.
48
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
raba” isimli tahta perde ile çevrelendiği fakat kanalizasyon Köydeki geleneksel konutların tamamında “tüstavan”
tesisatının kurulmasıyla birlikte, konutların bir kısmında denilen tavan arası bulunmaktadır. Erzakları depolama,
içeriye alındığı, bir kısmında ise “daraba” kaldırılıp, duvar sebze, erişte vb. kurutma amacıyla kullanılan tüstavanlara,
örülmüş olduğu görülmektedir (Fotoğraf 16). Bu durum plan üst kata çıkan esas merdivenden daha dar ve yüksek rıhtlı
ve cephelerde değişikliklere sebep olmuştur. sabit bir merdivenle ulaşılmaktadır (Fotoğraf 17). Günümüz-
de konutların çoğunluğunda tüstavan kullanılmamakta,
bazı konutların tüstavana çıkan merdivenleri sökülmüş
ve kapatılmış olduğu görülmektedir. Ayrıca tüstavan
yüksekliği, cephe karakterinde önemli bir unsurdur.
Plan tipolojilerinin sınıflandırılmasında geçerliliğini
koruyan en önemli gruplandırma Sedad Hakkı Eldem ta-
Çizim 6. 105 ada 34 parselde yer alan konuta ait Fotoğraf 15. 126 ada 8 parselde yer alan konuta ait
yüklük ocak ve dolap detayı. ocak, yüklük ve dolap.
Fotoğraf 16. (Solda) 105 ada, 34 parselde yer alan konuta ait abdestlik ve helanın iç görünüşü, (ortada) 111 ada, 6 parsel ve
(sağda) 129 ada, 6 parselde yer alan konutların abdestlik vehela bulunan cepheleri.
Fotoğraf 17. (Solda) 108 ada, 218 parseldeki konutun tüstavanı ve (Sağda) 108 ada, 209 parselde yer alan konutuntüstavana çıkan merdiveni.
49
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
rafından yapılmış tipoloji çalışmasıdır. Eldem (1968) tara- rultusunda oluşturulmuştur (Fotoğraf 18). Köydeki çıkmalar
fından yapılmış olan gruplandırma baz alındığında, Kona- konsol şeklinde çalışabildiği gibi çıkma mesafesine göre eli
rı Köyü’nde yer alan geleneksel konutlarda, dış sofalı ve iç böğründe ile alttan desteklenerek de çalışabilmektedir.
sofalı plan tipleri tespit edilmiştir. Sofalar, köyde önemini Cephelerin farklılaşmasındaki diğer bir unsur ise tavan
kaybetmeden varlığını sürdürmüş olup genellikle konutla- arası yüksekliğidir. Tüstavan, kırma çatılı yapılara göre beşik
rın büyük çoğunluğunu dış sofalı plan tipinin oluşturduğu çatılı yapılarda cephede daha çok algılandığı, beşik çatılı ko-
görülmektedir. Köyde yer alan iç ve dış sofalı evlerin plan nutların tavan arası daha da yükseltilerek cepheye “gün çar-
şeması, (Eldem 1968)’de yer alan örneklerle aynı ya da ben- dak” denilen balkon eklendiği görülmüştür (Çizim 8). Gün
zerdir. Ancak köydeki plan şeması olarak dış sofalı konutlar, çardağın yapılma amacı yiyecek kurutmak olup kurutulan
literatürdeki klasik Türk Evi dış sofalı plan şemalarına göre yiyecekler güneşi doğrudan alır ve yüksekte oldu,ğu için toz
daha kapalıdır. İklimsel ve yaşam seviyesinin yükselmesiyle toprak ve bazı hayvanlardan korunmuş olur (Fotoğraf 20).
birlikte açık sofa kapalı hale gelmiştir. Bu durum plana tesir
Köyde yer alan geleneksel konutların doluluk boşluk oran-
etmediğinden tipolojide dikkate alınmamıştır. Konarı Köyü
ları değerlendirildiğinde ise zemin katın taş veya kerpiç mal-
konutlarının plan tipolojisi, sofa mekânının yapı içindeki
zeme yığma yapım sistemiyle dışa kapalı olarak yapıldığı gö-
konumu göz önüne alınarak, oda-sofa ilişkisi doğrultusun-
rülmektedir. Zemin katta yer alan ivo, sokağa açılan çift kanatlı
da oluşturulmuştur (Çizim 7).
ahşap kapının üzerinde yer alan diagonal veya düşey ahşap par-
2.2. Cephe Özellikleri maklıklar ile dam ise “tömek” denilen dışarıdan içeriye doğru
Köydeki konutlar çoğunlukla iki katlı olup, az sayıda üç genişleyen uzun boşluklar vasıtası ile hava ve ışık alır (Fotoğraf
katlı örnekler mevcuttur. Cephe biçimlenişinde zemin kat, 22). Konutların giriş kapıları ahşap, çift kanatlıdır. Çakma kapı
parsele göre şekillenmiş, üst katlar ise oda planını rasyonel kanatların arka yüzeyleri üç yatay kuşakla, büyük başlı çiviler
biçime getirmek, mekân kazanmak, sokağa yönelmek, ışık yardımıyla sabitlenmiştir. Bahçe ve konutların giriş kapıları,
almak için çıkmalarla desteklenmiştir (Evren 1959). Cephe büyük metal kilitler ve bunların arkasındaki ahşap elemanlı
karakterinin oluşmasındaki en önemli eleman, çıkmadır. düzeneklerle açılması ve kilitlenmesi ile sağlanır (Çizim 9).
Çıkmalar köyde yaygın kullanılmış olup dikdörtgen, üçgen Üst katlar ise ahşap karkas sistem arası dolgu olup, pen-
formda ve bina aksına göre ortada, kenarda ve bütün cephe cere boşlukları genelde 1/2 oranında çift kanatlı veya giyo-
genişliğinde yer alan örnekler mevcuttur. Köydeki konut- tindir. Pencerelerin dışında yapıyı dış etkenlerden korumak
ların cephe tipolojisi, kat adetleri ve çıkma şekilleri doğ- için kara kapaklar kullanılmıştır. Pencere önlerinde genel-
50
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Fotoğraf 19. (Solda) 123 Ada, 35 parsel, (Ortada) 123 ada, 10 parsel ve
(Sağda) 108 ada, 208 parseldeki konutların çıkmaları.
Çizim 8. Tüstavanın cepheye Fotoğraf 20. 124 Ada, 6 parselde yer alan
yansıması. konutun günçardağı.
51
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Çizim 9. 108 ada, 208 parselde yer alan konutun giriş kapısı detayı. Fotoğraf 21. Konarı Köyü’nde yer alan dış kapı örnekleri.
Fotoğraf 22. 113 ada, 6 parseldeki konuta ait tömekiç görünüşü ve detayı.
likle tornalanarak yapılmış ahşap korkuluklar bulunmakta- masına karşın cephe ile uyumlu olduğu görülmektedir.
dır. Bu korkuluklar güvenliği sağlayıp kara kapakları metal Köyde yer alan konutlarda çatılar yalın tutulmuş olup
elemanlar yardımıyla sabitlemektedir. Bazı konutlarda ise kırma, beşik veya bunların birleşiminden oluşan çatı
elle yontulmuş ahşap lokmalı parmaklıklara veya muşabak formaları görülmektedir (Çizim 11). Bazı yapılarda üst kat-
denilen kafeslere rastlanılmıştır. Köydeki konutlarda bulu- taki çıkmalarla sağlanan hareketlilik çatı biçimini etkileme-
nan bir diğer pencere türü ise geleneksel yöntemle yapılan miş, bazı yapıların çıkmaları ise üçgen alınlıklı, iki yüzeyli
1/2 oranındaki pencerelerin bozularak geniş camlı pence- küçük bir çatı olarak ana çatıya saplanarak çatı formunu
reye dönüşen “asri pencere” dir. Asri pencerelerin, karkas etkilemiştir (Fotoğraf 25). Hela ve abdestliklerin çıkmaları ise
sistemin sürekliliğini bozduğu için yapıya zarar vermiş ol- normal çatı eğiminin içine gizlenmiştir.
52
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Çizim10. 105 ada 34 parselde yer alan konuta ait çift kanatlı pencere detayı.
53
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
54
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Fotoğraf 26. (Solda) 111 ada, 6 parsel, (Sağda) 129 ada, 37 parseldeki konutların cepheleri.
Fotoğraf 27. (Solda) 121 Ada, 5 parsel (Ortada) 123 ada, 21 parsel ve (Sağda) 110 ada 4 parselde yer alan konutların köşe çalıkları.
Konarı Köyü’nde konutların cepheleri sıvalı ya da sıvasız Kerpiç veya taş duvara yapılan köşe çalıkları büyük boyutlu
olabilmektedir. Genellikle konutların kerpiç dolgulu üst kat taşlar üst üste şaşırtmalı olarak, zemin kat duvar örgüsün-
duvarlarının sıvalı, taş dolgulu duvarların ise sıvasız bırakıldı- den farklı biçimde yerleştirilmiştir. Köyde nitelikli örnekle-
ğı tespit edilmiştir. Ayrıca konutların cephelerinin sıvanması re rastlamak mümkündür (Fotoğraf 27).
ekonomik olup, cepheleri sıvasız olan konutlar atmosferik et- 2.3. Yapım Sistemi ve Malzeme Özellikleri
kilere maruz kalarak daha çabuk bozulmuşlardır (Fotoğraf 26). Köyde kullanılan belli başlı geleneksel malzemeler; taş,
Köşe parseldeki yapıların sokak cephelerindeki duvarın kerpiç ve ahşaptır. Köydeki yapıların tamamı temelden ze-
köşesi, sokak dönüşünü rahatlatmak amacıyla, zemin kat min katta belirli bir seviyeye kadar taş ile örülmüştür. Deva-
yüksekliğinde 45° açıyla pahlanarak, köşe çalığı yapılmıştır. mında 1. kat döşeme kirişlerine kadar taş, kerpiç veya her iki
Fotoğraf 28. Köyde yer alan taş ve kerpiç malzemenin birlikte Fotoğraf 29. 123 ada, 14 parselde yer alan konutun zemin kat
kullanıldığı zemin kat duvarı. duvarındaki sar.
55
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Çizim 12. 126 ada 8 parselde yer alan konuta ait sistem detayı.
56
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Fotoğraf 30. (Solda) 126 ada 15 parsel, (Sağda) 108 ada, 218 parselde yer alan konutların ahşap karkas sistemi.
Fotoğraf 31. 105 ada 9 parselde yer alan Fotoğraf 32. 113 ada 4 parseldeki konutun
konutun pedavra kaplı çatı örtüsü. çatı konstrüksiyonu.
malzeme ile yığma yapım sisteminde duvar inşa edilmiştir. çevrede fazla bulunması sebebiyle köknar ve çam ağacı ter-
Yapıda kerpiç malzeme kullanılma sebebi döküm işçiliğinin cih edilmiş, reçineli ağaç oldukları için yapıların dış kısım-
az ve ucuz olması, kısa zamanda kullanılabilir hale gelme- larında kullanılmıştır (Kaya 1996).
sidir (Kaya 1996). Yığma duvarların bir kısmında hatıl olarak Konarı köyü geleneksel yapılarında kullanılan çatı örtü
yaklaşık 60-70 cm uzunluğunda, 15 cm eninde, 3 cm kalınlı- malzemesi ise alaturka kiremittir. Çatı örtüsü olarak ala-
ğında “sar” kullanılmıştır (Fotoğraf 28). Sar; kızılçamın kabuk turka kiremit kullanılmadan önce 4-6 mm kalınlığında,
altındaki en genç tabakasıdır (Günay 1999). 10-20 cm eninde, 60-100 cm boylarında pedavra denilen
Üst kat, yığma dış duvarlar ve ivo ile dam arasındaki bel tahtalarla çatı örtüsü kaplanmaktadır (Günay 1999). Köyde
duvarına oturmaktadır. Evlerin üst katları taş, tuğla veya pedavra kaplı çatıların üzerine oluklu kiremit döşendiği
kerpiç malzeme dolgulu “yeğdane” denilen ahşap çatkı ile örnekler görülmektedir (Fotoğraf 31). Kiremitler veya pe-
kurulmuştur (Fotoğraf 30). Ahşap malzeme; bölgede orman- davralar çatıya kiremit altı tahtası yapılmadan yerleştiril-
ların fazla olması nedeniyle kolay bulunması ve taşa göre miştir (Fotoğraf 32). Son dönemlerde tamir edilen çatılara
daha kolay işlendiği için köyde çokça kullanılmıştır. Köy- kaplama tahtası konularak, üzerine marsilya kiremitler
deki yapılarda genellikle kolay işlenebilmesi, düz oluşu, yerleştirilmiştir.
57
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Fotoğraf 33. (Solda) 123 ada, 34 parsel ve (Sağda) 124 ada, 8 parselde yer alan konutların fiziki durumları.
Fotoğraf 34. (Sağda) 113 ada, 7 parselde yer alan konutun ahşap iskelet sisteminin bozulması ve dokuyla uyumsuz dolgu malzemesi kullanılması;
(Sağda) 110 ada, 4 parselde yer alan konutun zemin kat kerpiç yığma duvarının üzerine betonarme sistemle birinci kat inşa edilmesi.
58
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Eski dönemde “daraba” denilen ahşaplarla kapatılan helalar, yönlendirici olmaması sebebiyle istememektedir. Halka eko-
günümüzde tuğla briket gibi yeni yapı malzemeleriyle çev- nomik ve teknik yol gösterilerek koruma için halkın deste-
relenmiştir. Bunların dışında yaşam şartlarının değişmesiyle ği sağlanmalıdır. Köyde yer alan korunması gerekli yapılar,
odalarda bulunan ocak, sedir, gusülhane vb. mimari eleman- yeterli alt yapı oluşturulduktan sonra tescile önerilmelidir.
lar kullanılmamaya başlanmıştır (Fotoğraf 36). Köyde uygulanacak olan koruma yaklaşımları, kullanı-
İhtiyaç doğrultusunda mimari planlamada yapılan cıların yaşama biçimleri, gereksinimleri, sosyo-ekonomik
değişiklikler, cephe düzeninde de bozulmaları beraberinde gelişimlerine göre belirlenmelidir. Geleneksel yapıların
getirmiştir. Cephelerdeki en büyük değişim pencere ve kapı yaşatılması, sürekli kullanımla mümkündür. Bu sebeple,
oranlarının bozulmasıdır. Sağır olan zemin katın işlev de- korumaya yönelik alınan kararların kullanıcı ihtiyaçlarını
ğiştirmesiyle, zemin kat duvarına pencereler açılmış, giriş karşılaması gerekmektedir.
kapısının yeri, malzemesi ve boyutları değiştirilmiştir. Üst
katlarda yer alan 1/2 oranındaki ahşap pencereler, yak-
laşık 1/1 oranındaki asri pencerelere dönüştürülmüştür.
Asri pencereler,yapıların cephe oranlarını bozup strüktür
düzeninde aşırı yükleme veya süreksizliklere neden olmak-
tadır (Ahunbay 2004). Geleneksel konutların pencere ve kapı
oranlarının değiştirilmesiyle cephe düzeninin kütlesel etkisi
farklılaşmıştır (Fotoğraf 37).
Koruma yöntemlerinin oluşturulabilmesi için öncelikle
yerleşimin sürdürebilirliği ile ilgili sorunlar tespit edilmeli,
bozulma türleri ve nedenleri belirlenmelidir. İlk aşamada
bozulmanın önlenmesi ve mevcut durumun korunmaya
alınması amaçlanmalıdır. Köyün geleneksel mimari dokusu
için koruma yöntemleri oluşturulurken, köy bir bütün olarak
ele alınmalı, devamında her yapı için kendine özgü koruma
yöntemleri geliştirilmelidir. Konarı Köyü’nde halk, evlerinin Çizim 13. 105 ada, 34 parselde yer alan konutun
tescil edilmesini, koruma yasalarının ve yaptırımların kişileri 1950 ve 2015 yıllarına ait zemin kat planı.
Fotoğraf 35. (Solda) 112 ada, 4 parselde yer alan konuttaki yüklüğün iptal edilerek wc yapılması.
Fotoğraf 36. (Solda) 108 ada, 209 parselde yer alan konutun kapatılan ocakları, (Ortada) 112 ada, 4 parselde yer alan konutta sedirin kaldırılması
ve (Solda) 113 ada, 4 parselde yer alan konuttaki yüklüklerin kaldırılması.
59
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Fotoğraf 37. (Solda) 131 ada, 8 parselde yer alan konutun pencere ve kapı oranlarının değişmesi ve
(Sağda) 122 ada, 6 parselde yer alan konutun zemin kat cephesinin bozulması.
Köyün yaşaması ve korunması için maddi desteğe ihti- mında 18-40 yaş arasında çiftçilere bitkisel, hayvansal ve
yaç vardır. Konarı Köyü bünyesinde kurulacak bir vakıf ile yöresel tarım projelerinde hibe vermektedir7. Bunun gibi
ulusal ve uluslararası kuruluşlarla işbirliği yapılarak UNES- benzer uygulamalarla köydeki genç nüfus artabilir ve köy-
CO, Dünya Bankası, Avrupa Birliği gibi uluslararası yardım den kente göç engellenebilir.
kuruluşlarının koruma amacıyla oluşturduğu fonlardan Dünyada ve Türkiye’de son yıllarda kırsal mimarlık mi-
yararlanılabilir. Koruma ilke ve yaklaşımların belirlenmesi rasına yönelik daha duyarlı bir koruma yaklaşımı ön plana
ve doğru bir şekilde hayata geçirilmesi için köylülere koru- çıkmasına rağmen halen yeterli düzeyde değildir. Yasada
ma bilincini geliştirme amaçlı yerel yönetim ve sivil toplum kırsal mimarlığa ilişkin tanımlamalar açık bir biçimde yer
kuruluşlarıyla birlikte iş birliği yapılarak eğitim çalışmaları almamakta olup, yasanın uygulamaya esas olan ilke karar-
başlatılmalıdır. Bölgenin geleneksel mimari mirasının yaşa- ları ve yönetmelikler kentsel sitlerin sorunları ve gereksi-
tılması için yapı ustaları yetiştiren teknik lise ve ön lisans nimleri göz önüne alınarak oluşturulmuştur. Kırsal alana
programları oluşturulmalıdır (ICOMOS 1999). yönelik koruma amaçlı imar planlarının doğru ve yeterli
Yerleşimin sürdürülebilirliği için, köyde uzun vadeli ve düzeyde hazırlanabilmesi için kırsal sitin tanımlamasının
kapsamlı çözüm önerileri geliştirilmesi gerekmektedir. Koru- yapılması gerekmektedir. Geleneksel kırsal mimari sadece
manın sağlanması için ekonomik gelir getiren bir potansiyel bir estetik değer olmayıp, kırsal yaşam kültürüyle ilgili tüm
olarak planlama yapılmalıdır. Köyün konumu, iklimi ve coğ- somut ve soyut kültür varlıklarını içermektedir. Bu açıdan
rafi özellikleriyle nedeniyle, Osmanlı Devleti’nden itibaren bakıldığında, Konarı Köyü’nde geleneksel konutların ha-
tarıma dayalı olarak gelişen köyün ekonomisi göz önünde bu- ricinde samanlık gibi yardımcı yapılar, tarımsal üretimle
lundurularak köyde tarımsal turizm yapılabilir. Bunun dışın- ilişkili sayvanlar, doğal peyzaj ve yerel halkın kullandığı dil
da köyün çevresinde kanyonların ve içinden geçen derelerin bölgenin önemli bileşenleridir.
olması, uygun yükseklik, eğim, iklim, erişilebilirlik gibi se- Konarı Köyü’nün bulunduğu çevre doğası, kültürü ve
beplerden dolayı bölge, doğa turizmi açısından da önemli bir mimarisi ile özellikli bir yaşam çevresidir. Bu özellikli coğ-
potansiyeldir (Kiper, 2006). Bu sebeplerle köyde, kültürel, doğal rafyaya ait geleneksel mimari miras, koruma çalışmalarının
ve tarımsal değerlerin bir arada tutulduğu alternatif turizm yetersizliği, koruma bilincinin yeterince oluşmamış olması
modelleri birbirini destekleyecek şekilde geliştirilerek köy ve değişen yaşam koşulları karşısında hızla yitirilmektedir.
cazibe merkezi haline getirilebilir. Düzenlenecek fuar ve fes- Konarı Köyü’ndeki evler, yapım tekniği ve mimari özellikle-
tivaller, ekonomik, sosyal ve kültürel kalkınmayı beraberinde riyle Batı Karadeniz mimarisinin tipik bir örneğidir. Köyün
getirecektir. Köyde terk edilmiş geleneksel yapıların mirasçı- bütüncül olarak korunmaya alınması için bölgedeki doğal
ları bulunup evler satın alınarak, bu kapsamda yapılara yeni çevre, geleneksel yaşam, konuşulan dil ve mimari miras böl-
işlevler verilerek yapıların yaşatılmaları sağlanabilir. genin bütünlüğünü oluşturan vazgeçilmez parçalar olarak
Köylerde göçü durdurmak ve şehirden köye göçü özen- değerlendirilmelidir. Bu sayede somut ve somut olmayan
dirmek için devlet teşviki önemlidir. Örneğin Gıda Tarım kültürel miras gelecek kuşaklara aktarılarak sürdürülebilir-
ve Hayvancılık Bakanlığı kırsal kalkınma destekleri kapsa- lik sağlanacaktır.
7
Bu bilgi, “www.resmigazete.gov.tr” web sayfasındaki 5 Nisan 2016 tarih ve 29675 sayılı Resmî Gazete sayfasından 07.05.2016 tarihinde alınmıştır.
60
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
Fotoğraf 38a. Safranbolu ve Konarı Köyü çevresinde kullanılan mimarlık terimleri örneklerinin resimli anlatımı.
61
Safranbolu-Konarı Köyü Geleneksel Mimarisi ve Koruma Sorunları
Traditioanal House Arhitecture and Relating Conservation Difficulties of Konarı Village in Safranbolu
Fotoğraf 38b. Safranbolu ve Konarı Köyü çevresinde kullanılan mimarlık terimleri örneklerinin resimli anlatımı.
62
Derya Yıldız Kaya, Prof. Dr. Oğuz Ceylan
KAYNAKÇA
Ahunbay 2004: Zeynep Ahunbay, Tarihi Çevre Koruma ve Restorasyon, İstanbul: Yapı-Endüstri Merkezi Yayınları.
Binan 2013: Demet Binan, Türkiye’de Çok Katmanlı Yerleşimlerde Tanımlama-Koruma Yaklaşımı ve Öneriler:
Bergama Örneği, Tasarım+Kuram Dergisi, s.16, İstanbul.
Eldem1968: Sedat Hakkı Eldem, Türk Evi Plan Tipleri, İstanbul: İTÜ Mimarlık Fakültesi Baskı Atölyesi.
Ersoy 2007: Hüseyin Lütfi Ersoy, 1530 Yılı Muhasebe-İ Vilayet-İ Anadolu Defterinde Taraklı Borlu Kazası Köyleri
ve Vakıfları, İstanbul: Atak Matbaası.
Gökoğlu1952: Ahmet Gökoğlu, Paphlagonia Gayri Menkul Eski Eserleri Ve Arkeolojisi, Kastamonu: Doğrusöz
Matbaası.
Günay 1999: Reha Günay, Türk Ev Geleneği Ve Safranbolu Evleri, İstanbul: Yapı Endüstri Merkezi Yayınları.
ICOMOS 1999: Mimari Miras Tüzüğü, ICOMOS 12. Genel Kurulu, Meksika.
Kaya 1996: Şeref Kaya, Geleneksel Safranbolu Evlerinde Strüktür, Karadeniz Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri
Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi,Trabzon.
Kiper 2006: Tuğba Kiper, Safranbolu Yörük Köyü Peyzaj Potansiyelinin Kırsal Turizm Açısından Değerlendirilmesi,
Ankara Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Ankara.
Özdemir 1998: Ünal Özdemir, Beşeri ve İktisadi Coğrafya Açısından Bir Araştırma: Safranbolu Platosu, Atatürk
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Coğrafya Eğitimi Anabilim Dalı Doktora Tezi, Erzurum.
T.C. Başbakanlık Kastamonu Vakıflar Bölge Müdürlüğü Arşivi.
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Karabük Kültür Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu Arşivi.
Tunçözgür 2002: Ünsal Tunçözgür, Dünü ve Bugünü ile Safranbolu, Safranbolu: Işıl Yayıncılık.
Yazıcıoğlu /Al 1982: Hulusi Yazıcıoğlu ve Mustafa Al,Safranbolu, Karabük, Ulus, Eflani, Karabük: Özer Matbaası.
63
Vakıf Restorasyonları Med-Art ve Assorestauro
The Foundation Restorations Med-Art and Assorestauro
Vakıf Restorasyonları
MED-ART ve ASSORESTAURO
Prof. Dr. Orhan Cezmi Tuncer | Emekli Öğretim Üyesi, Retired Lecturer
1
Med-Art Eğitim ve Uygulama Projesi Eğitim Çalışmaları (Med-Art Education and Applicaiton Project Education Studies), Vakıf Restosasyon Yıllığı, Sayı:
10, Yıl: 2015, S. 142-149.
2
Dr. Adnan Ertem, Vakıflar Genel Müdürü. İTA – Assorestauro, İPKB (T.C. İstanbul Valiliği Proje Koordinasyon Birimi, Ankara 2016 (24x29 cm
boyutlarında, 317 sayfa, kuşe kâğıt).
64
Prof. Dr. Orhan Cezmi Tuncer
3
Daha geniş bilgi için bakınız: a.y. s. 12, 16, 174.
4
Daha geniş bilgi için bakınız: a.y. s. 12, 16, 174.
5
Hasankeyf Sarayı’nda vardır. Artuklu yapısı Mardin – Kızıltepe Ulu Camisi’nde boşluklar, aynı amaçla, ancak farklı yöntemle doldurulmuştur.
65
Vakıf Restorasyonları Med-Art ve Assorestauro
The Foundation Restorations Med-Art and Assorestauro
66
Prof. Dr. Orhan Cezmi Tuncer
Figür 3. Darüşşifa, güney batı cephesi rölövesi (üstte) ve restorasyon önerisi (altta) (Koruma Projesi).
Figür 4. İmaret, güney doğu cephesi rölöve (üstte) ve restorasyon önerisi (altta) (Koruma Projesi).
67
Mehmed Ağa Türbesi’nde Kullanılan Yapı Malzemelerinin Karakterizasyonu
The Characterization of Building Materials Used in Mehmed Agha Tomb
68
Doç. Dr. Sedat Kurugöl, Uzm. Dr. Özden Ormancı Öztürk, Deniz Ayık, Prof. Drç Meriç Bakiler
69
Mehmed Ağa Türbesi’nde Kullanılan Yapı Malzemelerinin Karakterizasyonu
The Characterization of Building Materials Used in Mehmed Agha Tomb
1. GİRİŞ
Fatih’in Çarşamba semtindeki Mehmed Ağa Külliyesi, dür ve yapının köşeleri yuvarlak sütunlarla yumuşatılmış-
Darüssaade Ağası Habeşi Mehmed Ağa tarafından Mimar tır. Kesme taşla inşa edilmiş olan yapının iki sıra penceresi
Davud Ağa’ya yaptırılmıştır (Aslanapa 1994). Cami, tekke, tür- olup, üstte sivri kemerli ve revzenli, alt sırada ise söveli ve
be, çifte hamam, medrese ve iki çeşmeden oluşan külliye, demir parmaklıklıdır (Gündüz 2003).
caminin doğu avlu kapısı üzerindeki kitâbeye göre 1585 yı- Mehmed Ağa Külliyesi, külliyeyi oluşturan yapıların
lında inşa edilmiştir (Fotoğraf 1). Mehmed Ağa Külliyesi’nin camiden kopup medrese etrafında bir yapı topluluğu
bir parçası olan ve banisinin gömülü olduğu türbe, caminin oluşturmaya başladığı akıma öncülük ettiğinden, mimarlık
güneydoğusunda yer almaktadır (Fotoğraf 2). Kare planlı tarihimiz açısından önem taşımaktadır. Selçuklular’da tek
türbe, sekizgen kasnak üzerine oturan bir kubbeyle örtülü- başına veya türbe ve çeşme gibi küçük birimlerle beraber
70
Doç. Dr. Sedat Kurugöl, Uzm. Dr. Özden Ormancı Öztürk, Deniz Ayık, Prof. Drç Meriç Bakiler
görülen medrese, Osmanlı İmparatorluğu’nda sosyal merkez ri ile uyumlu olmayan çağdaş malzemelerin kullanıldığı
niteliğindeki en önemli yapılardan biri haline gelmiştir. Meh- gözlenmiştir. Yapının birçok bölgesinde tuğla ve derzlerde
med Ağa Külliyesi’nde medrese yeniden camiden ayrılmış, ortaya çıkan malzeme sorunları, onarım çalışmalarının ge-
çeşme, sebil, sıbyan mektebi gibi küçük yapılarla bir bütün rekliliğini ortaya koymuştur. Yapının inşasında kullanılan
oluşturan düzene dönülmüştür (Bahçekapılı 1990). orijinal malzeme özelliklerinin incelendiği bu çalışmanın,
2013 yılında gerçekleştirilen bu çalışmada, yapının ge- üretilecek yeni onarım malzemeleri için bir referans oluş-
rek dış cephe taş örgülerinde gerek iç mekân duvar ve kubbe turması amaçlanmıştır. Bu amaç doğrultusunda, değerli
sisteminde çeşitli mekanik hasarlar olduğu tespit edilmiş- kültür varlıklarımızdan biri olan Mehmed Ağa Türbesi’ne
tir. Türbede zaman zaman kısmi onarım uygulamalarının ait özgün malzemeler kimyasal, fiziksel, petrografik ve ileri
yapıldığı ve bu uygulamalarda yapının özgün malzemele- analiz yöntemleri ile karakterize edilmiştir.
2. YÖNTEM
Mehmed Ağa Türbesi’nde kullanılan özgün Fiziksel analizler kapsamında Quanta chrome Poremas-
malzemelerin niteliklerini belirlemek için, malzemelerin ter civalı porozimetre kullanılarak örneklerin porozite de-
karakteristik özelliklerini yansıtan bölgelerden (Fotoğraf 3) 3 ğerleri belirlenmiştir. Kuru ağırlığı alınan örnekler 48 saat
adet taş, 3 adet harç ve 1 adet tuğla örneği alınmış ve örnek- suda bekletildikten sonra su emme kapasiteleri ve birim
ler Tablo 1’de görüldüğü şekilde numaralandırılmıştır. hacim ağırlık değerleri hesaplanmıştır.
Malzemedeki nem, organik madde ve kalsiyum karbo-
nat (CaCO3) yüzdelerini belirlemek amacıyla toz haline ge-
tirilmiş örneklere kalsinasyon (kızdırma kaybı) analizi ya-
pılmıştır. Örnekler nem kaybı için 105°C’de, organik madde
kaybı için 550°C’de ve kalsiyum karbonat miktarını belir-
lemek için 1050°C’de bekletilmiş ve her aşamada ağırlık
değerleri belirlenerek örnekte meydana gelen yüzde ağırlık
kaybı hesaplanmıştır.
Harç örneklerinin ince ve kaba agregalarını ayırmak ve
kireç miktarını hesaplamak için hidroklorik asit (HCl) ile
işleme sokulan örneklerdeki bağlayıcılar asitte çözülürken,
asit ile reaksiyona girmeyen silikatlı agregalar üzerinde elek
analizi yapılarak agregaların granülometrik dağılımları tes-
pit edilmiştir.
Petrografik analizler NİKON marka SMZ 1000 model
stereo mikroskop ve NİKON marka 500iPOL model po-
larizan mikroskop kullanılarak yapılmıştır. Kesit analizleri
için malzemenin petrografik özelliklerini temsil edecek bir
miktar örneğe epoksi polimer emdirilerek, örneklerin kalın
kesitleri hazırlanmıştır. Kalın kesitler stereo mikroskop al-
tında incelenerek doku, bağlayıcı-agrega oranları, bağlayıcı
fazları, agrega tür, şekil ve boyutları belirlenmiştir. İnce ke-
sit cihazı kullanılarak 30 µm’ye inceltilen örneklerin pola-
rizan mikroskop altında mineral tanımlaması yapılmış ve
Fotoğraf 3. Mehmed Ağa Türbesi’nin örneklerinin alındığı bölgeler. dokusal özellikleri incelenmiştir.
Örnek 1 Taş-1 Yapının kuzeydoğu cephesi dış duvarının köşesindeki sütundan alınan taş örneği
Örnek 2 Taş-2 Yapının kuzeydoğu cephesi dış duvarından alınan taş örneği
Örnek 3 Taş-3 Yapının kuzeybatı cephesi dış duvarından alınan taş örneği
Örnek 4 T-1 Yapının kuzeybatı cephesindeki kemerden alınan tuğla örneği
Örnek 5 H-1 Yapının kuzeybatı cephesindeki kemerden alınan harç örneği
Örnek 6 H-2 Yapının kuzeydoğu cephesi dış duvarından alınan harç örneği
Örnek 7 H-3 Yapının güneydoğu cephesi iç duvarından alınan harç örneği
Tablo 1. Mehmed Ağa Türbesi’nden alının örneklerin alındığı bölgeler ve kodları.
71
Mehmed Ağa Türbesi’nde Kullanılan Yapı Malzemelerinin Karakterizasyonu
The Characterization of Building Materials Used in Mehmed Agha Tomb
Malzemelerin faz analizleri Bruker marka, D8 Dis- kullanılarak değişen basınç değerleri altında elektron
cover model XRD cihazı ile 40 kV, 40 mANi filtreli bombardımanına tutulmuş ve geri saçılan elektron (BSE)
CuKα radyasyonu ölçüm şartlarında, Vantec 500 dedek- görüntüleri alınmıştır. EDAX marka Apollo CCD ile ör-
törü kullanılarak elde edilmiştir. Örnekler, FEI marka neklerin EDS analizi yapılarak, malzemelerin element
Quanta FEG 650 model taramalı elektron mikroskobu içerikleri belirlenmiştir.
3. SONUÇLARIN DEĞERLENDİRİLMESİ
3.1. Fiziksel ve kimyasal özellik analizleri içyapı özelliğine sahip olduğunu göstermektedir. H-3 kodlu
Mehmed Ağa Türbesi’nden alınan örneklerin fiziksel harcın birim hacim ağırlığının da diğer iki örneğe göre daha
özelliklerini belirlemek için yapılan analizlerin sonuçları yüksek (1,81 gr/cm3) olduğu tespit edilmiştir. Birim hacim
Tablo 2’de verilmiştir. Buna göre, T-1 kodlu tuğla örneğinin ağırlıkları 2,21 ile 2,33 g/cm3 arasında değişen taş örnekle-
porozite değerinin %43 ve su emme kapasitesinin %19,1 rinin ağırlıkça su emme değerleri ise 0,7 ile 2,1 arasındadır.
olması tuğlanın boşluklu bir yapıya sahip olduğunu belir- Fiziksel değerler, tüm taş örneklerinin rijit bir içyapıya sa-
lediği gibi bu değerler tarihi harman tuğlalarının fiziksel hip olduklarını göstermektedir. Ayrıca, elde edilen sonuçlar
özellikleriyle benzerlik göstermektedir. DIN 52109 standardında kireçtaşları için belirtilen sınır de-
H-1 ve H-2 kodlu Horasan özellikli harç örnekleri gö- ğerlerin içerisindedir.
zenekli yapılara sahipken, H-3 kodlu harç daha düşük po- Su, sıvı halden katı hale geçtiğinde hacmi %9 oranında
rozite değeri sergilemektedir. Ağırlıkça su emme değerleri artmakta ve çevresine basınç uygulamaktadır. Bu nedenle
ise H-1 ve H-2’de %32,7 ve %33,0 iken, H-3’te %6,2 olarak por miktarının artması, donma etkisini arttırarak malze-
belirlenmiştir. Bu değerler H-3 örneğinin daha kompakt bir mede bozulmalara sebep olmaktadır (Cabrera Garrido, 1979),
Ağırlıkça Hacimce Birim Hacim Özgül Gerçek
Örnek Ortalama Por Por Çapı
Su Emme Su Emme Ağırlık (g/ Ağırlık Porozite
Kodu Çapı (µm) Aralığı (µm)
(%) (%) cm3) (g/cm3) (%)
192,871460-
Taş-1 1,9 3,03 2,29 2,52 9,19 1.952E-01
0,006532
214,480820
Taş-2 2,1 3,52 2,21 2,51 12,17 6.178E+00
-0,006521
211,126694-
Taş-3 0,7 1,15 2,33 2,50 6,98 5.104E+00
0,006507
193,891907 –
H-1 32,7 56,14 1,09 2,22 50,88 1.240E+00
0,006492
208,213470 –
H-2 33,0 56,28 1,10 2,20 50,19 1.223E+00
0,006530
177,767746 –
H-3 6,2 11,13 1,81 2,05 11,76 4.456E-01
0,006494
204,560669 –
T-1 19,1 31,09 1,52 2,35 35,35 9.058E-01
0,006532
Tablo 2. Mehmed Ağa Türbesi’nden alının harç, tuğla ve taş örneklerine ait fiziksel özellikler.
72
Doç. Dr. Sedat Kurugöl, Uzm. Dr. Özden Ormancı Öztürk, Deniz Ayık, Prof. Drç Meriç Bakiler
73
Mehmed Ağa Türbesi’nde Kullanılan Yapı Malzemelerinin Karakterizasyonu
The Characterization of Building Materials Used in Mehmed Agha Tomb
Şekil 3. Mehmed Ağa Türbesi’nden alınan harç örneklerinin 63 mikron elek altı tozlarının XRD difraktogramları.
74
Doç. Dr. Sedat Kurugöl, Uzm. Dr. Özden Ormancı Öztürk, Deniz Ayık, Prof. Drç Meriç Bakiler
63 mikron elek altı toz örnekleri üzerinde XRD analizleri H-1 ile H-2 kodlu harç örneklerinde tanımlanan plaji-
gerçekleştirilmiştir.H-1 ve H-2 kodlu örneklerin karışıma oklas ile kuvars, tuğladan gelen puzolanik aktiviteye sahip
girmeden karbonatlaşmış kireç topaklarının XRD analiz- minerallerdir ve kireçle meydana gelen puzolanik reaksi-
lerinde sadece kalsit minerali tanımlanmıştır. Bu durum, yonlarla harçların hidrolik özellik kazanmalarında rol oy-
harçların yağlı kireç bağlayıcısı ile hazırlandığını göster- namışlardır. H-3 örneğinde jips ile kuvarsın XRD piklerinin
mektedir. Bilindiği gibi yağlı kireç yada hava kireci uzun belirgin olması, bu harcın çimento bağlayıcısı ile hazırlan-
süreçte su etkilerine karşı dayanıklı olmadığından, harçlara mış olduğunu işaret etmektedir. Kalsitin baskın piki ise aynı
hidrolik karakter kazandıran etkenin bağlayıcının kendi- zamanda üretiminde kireç de kullanıldığını ve melez bir
sinden kaynaklanmadığı ortaya çıkmaktadır. Bu durumda
harç türü olduğunu ortaya koymaktadır.
puzolanik bir reaksiyonun varlığı gündeme gelmekte ve ag-
Taş örnekleri üzerinde yapılan XRD analizlerinde ise
rega tiplerinin karakterize edilmesini gerektirmektedir.
kalsit mineraline ait karakteristik pikler tespit edilmiştir
Toz haline getirilmiş ve 63 mikron incelikteki elekten
(Şekil 4). Bu tespitler taşların kalker (kireçtaşı) olduğunun
geçirilmiş H-1 ve H-2 örneklerinde temel fazın magnezyan
bir diğer göstergesidir.
kalsit olması, kullanılan bağlayıcının dolomitik karakterde
olduğunu göstermektedir. H-3 örneğinde ise temel fazın T-1 kodlu tuğla örneğine ait XRD analizi sonucunda
kalsit olduğu belirlenmiştir. Harçların kuvars ve plajiyoklas kuvars, albit ve hematit minerallerine ait karakteristik pik-
fazlar (albit/anortit) da içerdiği tespit edilmiştir. H-3 ve H-2 ler tespit edilmiştir (Şekil 5). Albit fazının 1000°C üzerin-
kodlu harç örneklerinde ise ayrıca jips tuzu belirlenmiştir. de dönüşüme uğradığı bilindiğinden, tuğla örneğinin bu
H-3 örneğinde kuvars mineralinin piki diğerlerine göre sıcaklığın altında pişirildiği söylenebilir (Mitchell vd. 1989,
daha şiddetlidir (Şekil 3). Chakchouk vd. 2006).
75
Mehmed Ağa Türbesi’nde Kullanılan Yapı Malzemelerinin Karakterizasyonu
The Characterization of Building Materials Used in Mehmed Agha Tomb
3.4. SEM-EDS analizleri H-3 kodlu örneğin mikro yapısı incelendiğinde bak-
Harç örneklerine ait mikroyapı görüntüleri Şekil 6’da ve teri oluşumlarına rastlanmıştır (Şekil 6). Kolonileşmenin
EDS spektrumları Şekil 7’de verilmiştir. olduğu bölgede jips minerallerinin kristalleştiği EDS
analizleri ile belirlenmiştir (Şekil 7)(H3-3)). Mikrobiyal
H-1 koldu örneğin 1 numaralı bölgesine ait EDS
toplulukların, mineral içerikli malzemeler ile birçok
spektrumunda Ca pikinin çok şiddetli olması, bu bölge-
yoldan etkileşime girebildiği ve bu etkileşimin biyolojik
nin kalsit mineralinden oluştuğunu göstermektedir. 2 nu-
bozunmaları hızlandırdığı bilinmektedir. Sülfat indirge-
maralı bölgede tespit edilen Ca, Si, Al ve Mg elementleri,
kil mineralleri ile kireç arasındaki puzolanik reaksiyonla yici bakteriler sülfatlı bileşenleri hidrojen sülfüre (H2S)
meydana gelen alümina silikat bileşiklerinin varlığına da indirgerler. H2S, ortamdaki oksijenle reaksiyona girerek
işaret edebilir. Diğer yandan bu elementlerin XRD analizi yoğunlaşır ve oksitleyici bakteriler için bir altlık oluştu-
ile tespit edilen plajiyoklas ve magnezyan kalsit mineralle- rur. Bu bakteriler sülfürü, malzemede korozyona sebep
riyle de ilişkili olduğu düşünülebilir. 3 numaralı bölgede olan sülfürik asite çevirir ve sülfirik asit, hidratasyonla
tespit edilen baskın Si elementinin piki ise kuvars minera- meydana gelen kalsiyum hidroksit (CH) ile reaksiyona
linden kaynaklanmaktadır. girerek jips oluşumuna sebep olur (Attiogbe vd. 1988, Sand
vd. 1987). Dolayısıyla, H-3 örneğine ait SEM görüntüsü-
H-2 kodlu harç örneğinin 1 numaralı bölgesine ait EDS
nün 3 numaralı bölgesinde gözlenen jips kristallerinin,
spektrumunda Ca elementinin yanı sıra Al ve Si elementleri
bakteri etkisinden kaynaklandığı düşünülebilir. Jips,
de görülmektedir. 2 numaralı bölgede tespit edilen Si kuvars
mineralinden kaynaklanmakta olup, 3 numaralı bölgede Si ilerleyen zamanlarda yapıda genleşmelere yol açarak
ve Al piklerinin çok daha şiddetli olması plajiyoklas fazın bozulmalara sebep olabilen etrenjit oluşumuna da yol
varlığından ileri gelmektedir. açabilmektedir.
H-3 kodlu örneğin 1 numaralı bölgesinde Ca elemen- Tuğla örneğinin mikroyapısı incelendiğinde, sinterlen-
tinin yanı sıra Al ve Si elementleri de görülmektedir. 2 menin tamamen gerçekleşmediğini gösteren, birbirinden
numaralı bölgede ise Si elementinin piki şiddetli olup, ayrı taneler gözlenmiştir (Şekil 8). Bu davranış, tuğlaların
bu durum XRD ile tespit edilen kuvars mineralinden 800-1000°C aralığında pişirildiğini göstermektedir (Johari
kaynaklanmaktadır. Ayrıca her iki bölgedeki Si ve Ca vd. 2010). Tuğlanın SEM görüntüsündeki iç yapı karakte-
elementlerinin pik şiddetleri CSH faz oluşumlarına da ristiği XRD analizinde tespit edilen mineralojik verilerle
işaret etmektedir. de uyumludur.
76
Doç. Dr. Sedat Kurugöl, Uzm. Dr. Özden Ormancı Öztürk, Deniz Ayık, Prof. Drç Meriç Bakiler
Şekil 7. Mehmed Ağa Türbesi’nden alınan harç örneklerinin farklı bölgelerine ait EDS spektrumları.
77
Mehmed Ağa Türbesi’nde Kullanılan Yapı Malzemelerinin Karakterizasyonu
The Characterization of Building Materials Used in Mehmed Agha Tomb
4. SONUÇLAR
Tarihi yapıların koruma-onarım çalışmaları sırasın- malzemeler için referans sonuçlar ortaya koyulmuştur.
da, eserde bozulmalara yol açan problemlerin ve uygun Türbede yapı taşı olarak küfeki olarak bilinen kireçtaşları-
müdahale tekniklerinin tespit edilmesi ve özgün malze- nın kullanıldığı ve tuğlaların düşük sıcaklıklarda pişirildiği
me ile uyumlu yeni malzemelerin geliştirilmesi son dere- belirlenmiştir. Tuğla örgüler arasında yer alan açık pembe
ce önemlidir. Bu nedenle, yapıda kullanılmış olan özgün renkteki harçların hidrolik özellikteki Horasan karakter-
malzemelerin karakterizasyonu yapılarak üretim teknolo- li bağlayıcılar olduğu tespit edilmiştir. Harçların hidrolik
jileri belirlenmeli ve onarım malzemeleri bu sonuçlar ışı- özellikte olmaları, yapıda kullanılan tuğlaların aynı zaman-
ğında geliştirilmelidir. da agrega olarak harçlara katılmış olabileceğini düşündür-
Bu çalışmada, Mehmed Ağa Türbesi’nin inşasında mektedir. Türbede Horasan harçlarının yanı sıraçimento
kullanılan, harç, taş, tuğla gibi temel yapı malzemeleri bağlayıcılı onarım malzemelerininde kullanıldığıve bu harç-
karakterize edilerek, onarım çalışmalarında kullanılacak ların problem yapıcı etkilerinin olduğu belirlenmiştir.
KAYNAKÇA
Aslanapa O. (1992): Mimar Sinan, Ankara: Kültür Bakanlığı
Attiogbe E.K., Rizkalla S.H. (1988):
“Response of Concrete to Sulfuric Acid Attac”, Cement and Concrete Reserach, 481-488.
Bahçekapılı M. 1990: Mehmed Ağa Külliyesi Restorasyon Projesi. İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi.
Cabrera Garrido J.M. 1979: “Causas de alteracio´ n y me´todos de conservacio´n aplicables a los monumentos hechos con la
piedra”, Mater. Constr, 174, 5 – 42.
Chakchouk A., Samet B., Mnif T. 2006:
Study on the potentialuse of Tunisian clays as pozzolanic materials, Applied Clay Science, 33, 69-88.
Gündüz F. 2003: Mehmed Ağa Külliyesi. İslam Ansiklopedisi, (28), 431-432.
JohariI., Said S., Hisham B., Bakar A., Ahmad Z.A. 2010:
“Effect of the change of firing temperature on microstructure and physical properties of clay bricks
from beruas (Malaysia),” Science of Sintering, 42, 245–254.
Mitchell R.S., Hart S.C. 1989: Heated Mineral Mixtures Relatedto Ancient Ceramic Pastes X-ray Diffraction Study, Archaeological
Chemistry IV, 145-155, Washington, DC: ACS Publications.
78
Doç. Dr. Sedat Kurugöl, Uzm. Dr. Özden Ormancı Öztürk, Deniz Ayık, Prof. Drç Meriç Bakiler
79
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
80
Seda Coşkun
III. AHMED
(LALE) DEVRİNDE
İSTANBUL ÇEŞMELERİ
Fountains of Istanbul in Reign of
Ahmet III (Tulip Era)
Seda Coşkun | Y.Mimar, Üsküdar Belediyesi
81
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
1.GİRİŞ
Çeşmelerin kısaca tarihçesini incelediğimizde antik öncesi Türk medeniyetlerinde de “alış, pınar, suvat” söz-
dönemdeki ilk örnek Korinthos’ta (Yunanistan) görül- cükleri kullanılmıştır (Önge 1997:5). Genel olarak İslam
müştür (Eyice 1993: 277). Ancak Anadolu’nun ilk tipik antik çeşmelerinde olduğu gibi, Anadolu’da Türk çeşmelerinde
dönem çeşmeleri M.Ö III. ve II. yüzyıllarda Bergama ve kemer, kemerin oluşturduğu niş, kitabe, köşelik, hazne,
Efes gibi Helenistik şehirlerinde karşımıza çıkmaktadır ayna taşı, lüle, musluk, yalak kısmı ve bunun iki yanında
(Önge 1997:3). Roma Dönemi çeşmeleri; umumi çeşmeler, dinlenme yerleri olan sekiler, saçaklar ile bazı örneklerde
lüks evlerin bahçelerindekiçeşmeler ve abidevi çeşmeler mevcut olan maşrapalık kısımlarından oluşmaktadır (Ay-
olmak üzere üç gruba ayrılmaktadır. Anadolu’da en çok nur vd. 1995:66)
görülen tip, abidevi çeşmeleri oluşturan nymphaeum- Anadolu’da ilk Türk çeşmeleri 12. yüzyıldan itibaren
lardır. Bu yapılar cephe nişleri içerisinde tanrı, tanrıça, görülmeye başlayan Anadolu Selçuklu öncesi Beylikler
kahraman veya şehrin önemli şahsiyetlerinin heykelleri Dönemi örnekleridir (Önge 1997:37). Bunlardan Mardin
bulunan ve iki ile üç katlı cepheye sahip önünde havuz Artukluları’ndan Necmeddin İlgazi’nin 1108-1122 yılları
yer alan çeşmelerdir (Kılıçoğlu vd. 1978:202). Efes’te Trajan arasında yaptırdığı külliyede bulunan moloz taştan inşa
Çeşmesi (bkz. EK.1), Miletos ve Side’deki çeşmeler Ana- edilmiş sade çeşme (bkz. EK.3) ile Saltuklu Beyliği zamanın-
dolu’daki nymphaeum örnekleridir. İstanbul’un nympha- da 12. yüzyıl sonu 13. yüzyıl başı tarihli kesme taştan ya-
eumu ise Bayezit Meydanı’nda bulunmaktaydı (Eyice pılmış mukarnaslı Tercan Mama Hatun Kümbeti Çeşmesi
1993:277). (bkz. EK.4-5) başlıca iki su yapısıdır (Önge 1997:43).
Bizans Dönemi’nde Anadolu’da hıristiyanlığa ait öge- Anadolu Selçuklu çeşmeleri genellikle medrese, han,
lerle bezenmiş daha küçük ölçekli çeşmeler yapılmıştır. cami gibi yapıların ana yola bakan ön cephelerine ya da iç
Efes ve Side’deki mermer çeşmeler bu dönemin örnekle- avlularına açılan, taç kapılarına yakın eyvanlar içerisine
ridir (Eyice 1993:277). yapılmışlardır (Önge 1997:11). Selçuklu çeşmeleri yuvar-
İslam medeniyetleri de Peygamberin “Sadakanın en lak, sivri ya da üç dilimli kemerli fazla süslemesi olmayan
faziletlisi su teminidir” sözünden dolayı su yapılarına çok kesme taştan yapılmış, sade yapılardır. Kitabeleri Arapça
önem vermişlerdir. 10. yüzyılda Endülüs Emevileri’ne ait yazılmıştır. Çeşme cephesinin arkasında su haznesi bu-
Abdurrahman Nâsır’ın yaptırdığı Kurtuba Sarayı’ndaki lunması ve duvarların taşıyıcı olması sebebiyle Selçuklu
Aslanlı Çeşme ilk İslam çeşmesidir. Bundan sonra Tunus, çeşmelerinin fazla derin nişi yoktur. Çeşme yüzeyi çoğu
Fas (bkz. EK.2), Cezayir ve Mısır’da da çeşmeler yapılmıştır zaman duvardan sade silme profillerle ayrılmıştır (Önge
(Eyice 1993:277-278). 1997:13). 1204 tarihli Kızılören duvar çeşmesi ile 1238-1239
Türkler de çeşmeler hayır veya hayrat yapısı olarak yılları arasında yapılan Amasya-Tokat yolu üzerindeki Ha-
inşa edilmiştir. Türkçe’deki “çeşme” kelimesi Farsça’da göz tun Hanı’nın üç köşeli yıldız kemerli çeşmesi bu dönemin
(su kaynağı) anlamına gelen “çeşm” sözcüğünden türe- tipik örnekleridir (bkz. EK.6).
miştir. Tanım olarak çeşme, kaynaktan çıkan suyun bir Selçuklu sonrası Beylikler Dönemi (14.-15. yüzyıl)
depoda toplanarak veya borularla getirilerek verildiği lü- çeşmeleri yapım teknikleri, biçimleri ve bezemeleriyle Sel-
leli ve musluklu hazne şeklinde taştan, mermerden ya da çuklu örneklerine benzemekle beraber sonraki dönemler-
herhangi bir malzemeden yapılmış umumi su alma yeridir de kullanılacak birtakım yenilikleri de içermektedir. Bey-
(Arseven 1950:386). 13. ve 14. yüzyılarda Türkler’de çeşme likler Dönemi’nde yapılan Gedik Ahmet Paşa Medresesi
kelimesinin yerine Arapça “sıkaye, meska, ayn”, Anadolu Çeşmesi’nde olduğu gibi, yapıyı çevreleyen sade profilli sil-
82
Seda Coşkun
meler (bkz. EK.7) Osmanlı Beyliği’ne ait 15. yüzyıl örneği olan kemer almıştır. Ayna taşlarında bitkisel süslemeler, saçak-
Muradiye Külliyesi Çeşmesi’ndeki (bkz. EK.8) su içilecek tas- larda ise mukarnaslı bitişler görülmektedir. Bu dönemin
ların konulduğu nişler ile yine 15. yüzyılda İsfendiyaroğulla- özellikleri açık bir biçimde 1603 tarihli Ayşe Sultan Çeş-
rı tarafından Sinop’ta yaptırılan Şehabettin Ağa Çeşmesi’nin mesi (bkz. EK.14) ve 1661 tarihli Divanyolu Köprülü Meh-
köşelik kısımlarındaki rozetler, gelecek dönemlerdeki ör- med Paşa Çeşmesi’nde (bkz. EK.15) karşımıza çıkmaktadır.
neklere temel teşkil etmektedir (Önge 1989:202-203). Bunlar Lale Devri’nin başlangıcını gösteren öncü örnek-
Osmanlı Dönemi’nde de çeşme, Selçuklularda oldu- lerdir (Pilehvarian vd. 2000:50).
ğu gibi, hayır için inşa edilmiş birer vakıf yapısıdır (Eyice III. Ahmed Dönemi’nde yapılan örnekler göz önün-
1993:283). Kitabelerinde Arapça ve Farsça karışımı deyiş- de bulundurulduğunda, bu dönem çeşmeler devridir.
ler görülmektedir (Önge 1997:5). Bu dönemde çeşmeler te- Özellikle İstanbul’da bu dönemde çok sayıda çeşme ya-
razi, maksem, su yolları vb. bir alt yapı esas alınarak inşa pılmıştır. III. Ahmed Devri’ni de içine alan 18. yüzyıl,
edilmişlerdir (Barışta 2002:244). 1400-1500 yılları arasını Osmanlı Mimarisi’nde bilhassa çeşmelerde klasik dönem
kapsayan zaman dilimi içerisinde yapılan karakteristik şemalarından yavaş yavaş çözülmelerin başladığı (Ödekan
Erken Dönem Osmanlı çeşmeleri, Beylikler dönemine 1992:283) Barok Dönem’e geçiş aşamasını oluşturan deği-
benzer nitelikte tuğla ya da taş-tuğla karışımından olu- şimlerin yaşandığı bir zaman dilimidir. Dönem mimarlı-
şan sivri kemere ve gövdeye sahip Bursa tipi örnekle- ğının çeşmelerle açık bir şekilde bize sunduğu yenilikler
riyle, onlarla aynı kurguda olan ancak kesme taş mal- ve çeşitlilik en çok III. Ahmed Devri İstanbul çeşmele-
zemesiyle gelecek dönemlere temel oluşturan İstanbul rinde görülmektedir. Bu döneme ait çeşmeler kökenleri
örneklerinden meydana gelmektedir. Bunlar çoğunlukla coğrafi yakınlık ile kültürelilişki açısından Anadolu’daki
sade cepheli, derin nişli ve tek yüzlü duvar çeşmesi tü- eski medeniyetler, İslam ülkeleri, erken ve özellikle klasik
ründedir. Bursa tipi erken dönem karakteristik Osmanlı dönem Osmanlı örneklerine dayanmasının yanı sıra on-
çeşmelerine 15. yüzyıl başına ait olan İnebey Medresesi lardan malzeme, tasarım ve bezeme açısından farklılaşan
Çeşmesi (bkz. EK.9) ile sonraki dönemlerdeki hazneli tek bir özelliğe sahiptir.
yüzlü meydan çeşmelerine temel teşkil edecek 1459 ta-
rihli Kanberli Camisi Çeşmesi (bkz. EK.10) örnek göste-
2. III. AHMED (LALE) DEVRİ
rilebilmektedir. En eski kitabeli Erken Dönem Osmanlı İSTANBUL ÇEŞMELERİ
İstanbul çeşmesi ise 1495 tarihli Davutpaşa Çeşmesi’dir Lale Devri adı verilen zaman dilimini içine alan 18.
(Pilehvarian vd. 2000:31)(bkz.EK.11). yüzyıl ile birlikte Osmanlı çeşme mimarlığında batı etkile-
16. yüzyıl Klasik Dönem İstanbul örnekleri tek yüzlü rine açılmanın da etkisiyle yeni bir dönem başlamıştır. Bu
duvar ve köşe çeşmelerinden oluşmaktadır. Genel olarak yeni dönemde çeşme sayısında önemli bir artış olmuş ve
sade cepheli (Ödekan 1992: 281), derin nişli, sivri kemerli, İstanbul’da iki yüz elliye yakın sayıda yeni çeşme yapılmış-
kitabeli, küfeki taşından yapılmış, ayna taşlarının üstünde tır (Aynur vd. 1995: 89-224). Bunun nedeni nüfusu artan kent
iki yanda maşrapalık nişlerinin de bulunduğu 15. yüzyıl halkını su ihtiyaçlarını karşılayarak memnun etmektir ve
örnekleri ile benzeşen çeşmelerdir. 16. yüzyılın ikinci banilerin kendi ad ile statülerini taşıyan çeşmeler yaptır-
yarısından itibaren ayna taşlarına servi, palmet, karanfil mak suretiyle dua almak istemeleridir. Dönem çeşmele-
ve lale motifleri gelmiştir. 1551 tarihli Eyüp Şah Sultan rinin banilerini hanım sultanlar, padişah, devletin ileri
Çeşmesi dönemin tipik örneğidir (bkz. EK.12). Bu yüzyıl- gelenleri, ağalar ile az sayıda askeri kökenli kişiler oluştur-
dan itibaren çeşmelerde ortaya çıkan bir diğer yenilik de muştur (Şahin 2009: 205-206).
suluklardır. Sonraki dönemlerdeki çeşmelerde de kendini Lale devri adıyla özdeşleşen III. Ahmed Dönemi’nde
gösteren suluklar, 1667 tarihli Merzifonlu Kara Mustafa mevcut suyollarının onarılmasına ve yenilerinin yapıl-
Paşa Çeşmesi’nde (bkz. EK.13) olduğu gibi, ana çeşme dı- masına da çalışılmıştır. Bu dönemde inşa edilen sahil
şında bir kurna, aynataşı, lüle ve musluktan oluşan küçük sarayları ve evlerle kalabalıklaşan Kasımpaşa, Galata,
çeşmeciklerdir (Önge 1997:15). Beyoğlu, Fındıklı ve Ortaköy gibi yerlerin artan su ihti-
17. yüzyıl İstanbul çeşmeleri de 16. yüzyıl örneklerinin yacını karşılamak için Bahçeköy’den su getirme faali-
özelliklerini taşımaktadır. Yalnız bu dönemde klasik devir yetlerine girişilmiş,bir de bend yapılmıştır. III. Ahmed
oranlarının yükselmesi ile daha anıtsal nitelikli örnekler Dönemi’nde yapılan bir diğer su hattı ise, Üsküdar Yeni
inşa edilmiştir (Pilehvarian vd. 2000:50). Saray erkanı ve dev- Valide Külliyesi’ne su sağlayan Valide-i Cedit Suyolu’dur
letin ileri gelenlerinin yaptırdığı 17. yüzyıl çeşmelerinde (Pilehvarian vd. 2000:68). Üsküdar Damad İbrahim Paşa su-
malzeme ve tasarım açısından farklılıklar göze çarpmak- yolu da bu dönemde yapılmıştır (Çeçen 1991:78). İstanbul’da
tadır. Bu çeşmelerde malzeme olarak küfeki taşının yeri- yapılmış bu alt yapılar doğrultusunda dönem çeşmeleri
ni mermer, tek renk kemerin yerini iki renkli taşlardan de Sur içi, Galata, Üsküdar, Boğaziçi Sahilleri ve mesire
oluşan sivri (şam kemeri) ya da istiridye kabuğu biçimli yerlerinde yapılmıştır (Pilehvarian vd. 2000:69).
83
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
2.1 . III. Ahmed (Lale) Devri Duvar Çeşmeleri taşıyan kase içinde meyve kabartmaları (Gültekin 2008:9-31),
III. Ahmed Dönemi çeşmeleri incelendiğinde en yay- naturalist bir biçimde ele alınan vazo içinde çiçek motifle-
gın örneklerin duvar çeşmeleri olduğu görülmektedir. Bu rinin yer aldığı niş ve köşeliklerde simetrik kabaralar bulu-
çeşmeler genellikle cami, medrese, kütüphane vb. yapıla- nan 1709 tarihli Gülnuş Valide Sultan Çeşmesi (Fotoğraf 4-5)
rın cephelerinde ya da çevre duvarları üzerinde yer alan ile 1721 tarihli Ahmediye Çeşmesi (Fotoğraf 6) örnek gös-
tek yüzlü yapılardır. Dönem duvar çeşmelerini; klasik dö- terilebilir (Karakuş 2006:88). Gülnuş Valide Sultan1 Çeşmesi
nem özelliklerini devam ettiren sivri kemerli örneklerle Üsküdar’da Cedit Valide Külliyesi duvarında sebilin yanında
bunlardan farklılaşan eski doğu uygarlıklarından beri do- bulunmaktadır (Harita 3). Bu çeşme Cedit Valide Suyolu’ndan
ğurganlık-bereket anlamında kullanılan (Turan 2013:8; Kuru, beslenmektedir (Çeçen 1991:68) Ahmediye Çeşmesi ise Üskü-
2008:112) istiridye biçimli niş kavsarası, dilimli kemerli ya dar Gündoğumu Caddesi ile Esvapçı Sokağın kesiştiği nok-
da mukarnas kavsaralı örnekler oluşturmaktadır. tada yer alan Ahmediye Külliyesi’nin tekke giriş kapısı ya-
nındadır (Kılınçer 2007:82), (Harita 4). Ahmediye Külliyesi’nin
Sivri kemerli duvar çeşmeleri genelde klasik dönem
inşaası Lale Devri’nin baş (hassa) mimarı Kayserili Mehmed
özelliklerini sürdüren aynı zamanda üstünde yer alan bir-
Ağa’ya aittir (Eyice 2003: 430). Banisi ise Tersane Emini Ahmed
takım bezemelerle az da olsa farklılaşan örneklerdir. Kesme
Ağa’dır (Aynur vd. 1995:149). Ahmediye Ceşmesi, Yeni Valide
taş ya da mermerden oluşan bu çeşmeler sivri kemer (tek
isale hattından beslenmiştir (Çeçen, 1991:125).
veya iki renkli taşlı), kemer üstü kitabe,derin niş, kaş kemer-
li ayna taşından oluşmaktadır. Bazı örneklerde ayna taşının Mukarnas kavsaralı geçişlerden oluşan duvar çeşmeleri
yanında maşrapa yuvaları da görülmektedir. Bu çeşmelerde III. Ahmed Dönemi’nin ilginç örneklerindendir. Dönemde
bezeme olarak ayna taşında, köşeliklerde, kemer kilit taşla- bu türde iki adet çeşme ile karşılaşılmaktadır. Bu çeşmeler
rında ve kitabe yanlarında rozetler yine ayna taşında kaş ke- mukarnas kavsaralı geçişleri dışında bezemeleri ve genel
mer, servi ağacı motifleri ile yapıyı üç tarafından çevreleyen yapısı açısından birbirinden farklı özelliktedir. İlk örneği
sade profilli silmeler mevcuttur. Dönemin örneklerinden üç üniteli yapısı, ana çeşmesi mukarnas kavsaralı geçişli, ke-
olan 1704-1705 tarihli Hacı Ahmed Paşa Duvar Çeşmesi narları sütunceli, üç tarafı yaldızlı silme ile çevrili, az derin
(Fotoğraf 1), Pervititch Haritası’nda görüldüğü gibi, Fenai Ali nişli, yan sulukları hafif sivri kemerli, ayna taşları, kemer
Efendi Camii karşısında kendisiyle aynı adı taşıyan sıbyan nişleri ve tepelik kısmı renkli palmet örgeli 1720 tarihli III.
mektebi duvarı üzerinde yer almaktadır (Harita 1). Çeşmede Ahmed Kütüphanesi önündeki çeşme (Harita 5) oluşturmak-
daha çok klasik dönem tipik özelliklerden başka niş içeri- tadır (Fotoğraf 7). Bu çeşmenin önünde ender görülen tarzda
sinde on iki kollu yıldızla bezeli altıgen madalyon ile ke- eğrisel ve dilimli bir yalağı mevcuttur. Suluk adı verilen çeş-
merinin üzerinde bitkisel motifler görülmektedir (Karakuş meciklerinin önünde ise stalaktitli kurnalar bulunmaktadır.
vd. 2006:37). Şehzadebaşı’nda Lale Devri’ne damgasını vuran Ayrıca tepelik kısmında iki sıra halinde kitabe yer almakta-
vezir-i azam Nevşehirli Damad İbrahim Paşa tarafından dır (Aynur vd.1995:132) Dönemdeki aynı tür ikinci çeşme de
yaptırılan bir diğer çeşme Vezneciler’de Şehzade Camii tek üniteli ayna taşındaki istiridye kabuğu ve saçağındaki
yanında banisinin adıyla inşa edilenkülliyenin duvarında mukarnaslı kornişin üzerinde yer alan orijinal soğansı kub-
bulunmaktadır (Harita 2). Bugün tadilat aşamasındadır. Yapı besi ile diğer örnekten ayrılan 1724 tarihli Eyüp’teki Nakkaş
malzemesi mermer olan duvar çeşmesinin inşa yılı 1720’dir Hasan Paşa Türbesi Duvar Çeşmesi’dir (Fotoğraf 8-9). Çeşme,
(Fotoğraf 2-3). Bu çeşme iki renkli (şam tipi) sivri kemeri,niş Zal Mahmut Paşa Camii’nin arka giriş kapısı açıldığı sokak-
kenarındaki kum saati figürlü burma sütunları, niş içindeki ta yer alan Nakkaş Hasan Paşa Türbesi duvarı üzerindedir.
palmet motifleri ve saçağındaki geometrik kornişiyle farklı Duvar çeşmelerinin bir diğer türü de mermer malzeme-
bir özelliğe sahiptir (Karakuş vd. 2006:92). den yapılmış dilimli kemere sahip örneklerdir. Bu biçimdeki
Dönemin istiridye kabuğu biçimli niş kavsaralı duvar çeşmelere 1725 tarihli Beyoğlu Fındıklılı Silahdar Mehmed
çeşmelerinde sade az derin niş, süslü kaş kemer ve çiçek ör- Ağa Çeşmesi örnek olarak gösterilebilir (Fotoğraf 10). Banisi
geli rozetli ayna taşı ile kemer üstünde kitabe görülmektedir. olan Fındıklılı Silahdar Mehmed Ağa 17. ve 18. yüzyılı içe-
Ayrıca bu yapıların anıtsal örneklerinde yüzeyin üç ta- ren iki ciltlik “silahtar tarihi” adlı kitabın yazarıdır (Artuk
rafını oymalı ince bir silme çevrelemekte, niş kenarlarında 1973:130). Konum itibariyle Kazancı Yokuşu üzerinde yer al-
sütunceler ve en üstte ise palmet motifli ya da istiridye maktadır (Harita 6). Fındıklılı Silahdar Mehmed Ağa Çeşmesi
kabartmalı tepelik bulunmaktadır. Bu genel özelliklerin yanı Fındıklı isale hattının Kazancı Yokuşu kolundan beslenmiş-
sıra niş kavsarası istiridye kabuklu anıtsal duvar çeşmeleri- tir (Çeçen 1999: 295). Çeşmenin en üst noktası palmet örgeli
ne, kemer başlangıç ve bitiş noktalarını birleştiren mukar- kemeri dantel şeklinde yapılmıştır. Bezeme sanatı açısından
naslı silme, üstünde Türk Mimarisi’nde bereket anlamlarını çeşmenin köşelik kısımlarında dairesel biçimli ve kaş kemerli
1
Tam adı Emetullah Rabia Gülnuş Valide Sultan olan bu hanım padişah II. Mustafa ile III. Ahmed’in annesi IV. Mehmed’in başkadınıdır. Girit doğumludur.
Oğlu III. Ahmed’in adına yaptırdığı külliyenin bahçesinde sebilin yanındaki türbeye defnedilmiştir (İpşirli 1996:248). III. Ahmed cami, sebil, çeşme,
türbe, sıbyan mektebi ve imarethaneden oluşan Cedit Valide Külliyesi’ni annesi adına Üsküdar’da inşa ettirmiştir (Aktepe 1989: 38).
84
Seda Coşkun
ayna taşında da çiçek motifli rozet bulunmaktadır. Ayrıca de- Dönemin mermer malzemeli köşe çeşmesini ise bit-
rin nişli olan çeşme bitkisel motifli silme ile çevrilidir. Az de- kisel örgelerden oluşturulmuş derin nişe sahip iki renkli
rin nişli anıtsal örneklerde ise uçları palmet kabartmalı dışarı taşlı, başlangıç ve bitiş noktalarını mukarnaslı bir sil-
çıkıntılı köşelik kısımlarında rozetler, saçağında mukarnaslı menin bağladığı sivri kemerli ve hazneli bir ana iki yan
kornişler, kemer üstünde dışarı çıkıntılı dikdörtgen kitabe üniteden meydana gelen 1728 tarihli Kaptan-ı Derya
panoları, ayna taşında kaş kemer ve içinde çiçek motifli ro- Mustafa Paşa Köşe Çeşmesi teşkil etmektedir (Fotoğraf 15-
zet bulunmaktadır (Aynur vd. 1995:184). En tipik örneğini 1729 16). Bu örnekte yapının tam köşesinde suluklardan biri
tarihli Topkapı Sarayı Damad İbrahim Paşa Çeşmesi (Fotoğ- bulunmaktadır. Her iki niş kavsaralarında da istiridye
raf 7) teşkil etmektedir. Asıl yeri Üsküdar Kara Davud Paşa kabuğu biçiminde kabartmalar ve köşelik kısımlarında
Camii’nin yakınında Hasan Ağa Mahalesi’ndedir. Üsküdar’da palmet örgeler yer almaktadır. Köşedeki suluğun etrafı-
bulunduğu süre boyunca Damad İbrahim Paşa Suyolu’ndan nı rumi palmetlerden oluşan bordürler çevrelemektedir.
beslenmiştir. Ancak daha sonra Topkapı Sarayı’ndaki yerine Ayrıca kaş kemerli ve rozetli ayna taşı ile eğrisel dilimli
(Harita 7) taşınmıştır (Aynur vd 1995:185). palmet örgeli bir kurnası vardır (Karakuş 2006:78). Çeşme
2.2. III. Ahmed (Lale) Devri Köşe Çeşmeleri III. Ahmed’in vezir-i azamı Nevşehirli İbrahim Paşa’nın
III. Ahmed Dönemi’nde görülen çeşme türlerinden biri damadı Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa tarafından
de genellikle yapıların iki dış duvarının kesişiminde bulu- Üsküdar’da kendi adıyla anılan caminin (Aktepe 1969:27)
nan köşe çeşmeleridir. Dönem köşe çeşmeleri genellikle karşısındaki köşede (Harita 9) yer almaktadır. Kaptan Paşa
kesme taştan yapılmış olup mermer olan örnekler de gö- Çeşmesi, Damad İbrahim Paşa Suyolu’ndan ayrılan kol-
rülmektedir. dan beslenmiştir (Çeçen 1991:106).
Kesme taşlı köşe çeşmelerine ait sade örneklerde pahlı Köşe çeşmelerinebir diğer örnek de Üsküdar Boz (Bey-
köşe kısımda sivri kemerli, hazneli ana çeşme ile yan üniteler- gir) Sokak ile Toptaşı Caddesi’nin kesiştiği yerde bulunan
de suluklar görülmektedir. 1715 tarihli Rakım Paşa Çeşmesi Genç Mehmed Paşa Çeşmesi’dir (Fotoğraf 17-18). Yapı Hacı
bu özellikte bir çeşmedir. Ancak bu çeşmelerin en dikkat Bedel Mustafa Efendi Camii’nin köşesinde yer almaktadır.
çekici örneklerinde sivri kemerin oluşturduğu ana ünite ile Çeşmenin banisi Genç Mehmed Paşa sadrazam Nevşehirli
istiridye kabuğu kabartmalı ayna taşı ve eğrisel dilimli kurna- Damad İbrahim Paşa’nın oğludur. Küçük yaşta vezir olduğu
ya sahip olan suluk adı verilen yan oluşumlar görülmektedir. için Genç lakabıyla anılmıştır (Haskan 2001:1069). Mermer
Belirttiğimiz bu genel özelliklerin yanı sıra köşelik kısımla- malzemeden oluşan çeşme İbrahim Paşa su yolundan bes-
rında kabaraların yer aldığı, yüzeyinin üç tarafını sade profilli lenmiştir (Aynur vd. 1995:206). İki ucu palmet bitişli dilimli
silmelerin çevrelediği 1725 tarihli Saliha Sultan Köşe Çeşme- kemerli ve palmet tepeli kaş kemerli, rozetli aynataşı olan
si (Fotoğraf 12-13-14) tipin güzel bir örneğini oluşturmaktadır. Genç Mehmed Paşa Çeşmesi’nin yüzeyi sade mermer sil-
I.Mahmud’un annesi Saliha Valide Sultan yaptırılan bu çeş- melerle çevrili bir tezyinata sahiptir. Ayrıca mukarnaslı ve
me Kocamustafapaşa’da Silivrikapı Caddesi’nde (Harita 8) Sitti üstü palmet örgeli saçak kornişi tezyinatı tamamlar. Kurna-
Hatun Mescidi karşısında yer almaktadır (Akyıldız 2009: 45). sı ve sekileri sadedir.
85
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
Fotoğraf 2-3. Damad İbrahim Paşa Çeşmesi Çeşmesi (1720)(Pilehvarian vd. 2000 ) (1720) (Coşkun, S.2016).
Harita 2. Damad İbrahim Paşa Çeşmesi’nin Yeri (Pervititch Haritası) (İBB Harita Arşivi Demirbaş No:Hrt_000619).
Fotoğraf 4-5. Gülnuş Valide Sultan Çeşmesi (1709) (Coşkun, S. 2016).(Coşkun, S.2013).
Harita 3. Gülnuş Valide Sultan Çeşmesi’nin Yeri (Pervititch Haritası) (İBB Harita Arşivi Demirbaş No:Hrt_000567).
86
Seda Coşkun
Fotoğraf 11. Topkapı Sarayı Damad İbrahim Paşa Çeşmesi (1725) (Coşkun, S. 2016).
Harita 7. Topkapı Sarayı Damad İbrahim Paşa Çeşmesi’nin Bugünkü Yeri (Eldem,S.H.vd.,1908-1988).
87
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
Fotoğraf 12-13. Silivrikapı Saliha Sultan Çeşmesi (1725) (Coşkun, S. 2016). (Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:5982).
Fotoğraf 14. Silivrikapı Saliha Sultan Çeşmesi Suluktan Detay (1725) (Coşkun, S. 2016).
Harita 8. Silivrikapı Saliha Sultan Çeşmesinin Yeri (Alman Mavileri) (İBB Harita Arşivi Demirbaş No:Hrt_0137).
88
Seda Coşkun
2.3. III. Ahmed (Lale) Devri Tek Yüzlü ve büyük yenilik dört yüzlü anıtsal meydan çeşmelerinin orta-
Dört Yüzlü Anıtsal Meydan Çeşmeleri ya çıkmasıdır. Bunlar dört tarafıyla algılanan bağımsız adeta
III. Ahmed Dönemi’nde görülen tek yüzlü meydan çeş- heykelsi yapılar olup dönemde iki örnekle temsil edilmekte-
meleri 15. yüzyılda öncü örnekleri olan hazneli çeşmelerin dir. Anıtsal meydan çeşmeleri imparatorluğun önemli tören
bir devamı niteliğindedir. Ancak cephe yorumunda, malze- alanlarına yerleştirilmişlerdir (Şahin 2009:196). Başka bir deyiş-
mesinde ve süslemelerinde farklılıklar göze çarpmaktadır. le; 1728 tarihli Üsküdar III. Ahmed Meydan Çeşmesi (Harita
13) Surre Alayı’nın2 geçtiği bir alanda bulunmaktadır. Topka-
Bu türün dönemdeki örneklerini nispeten ve sade tek üni-
teli dilimli kemerli, üç üniteli istiridye kemerli veya teğet pı Sarayı Bab-ı Hümayun Kapısı önünde yer alan 1728 tarihli
sivri kemerli, süslü çeşmeler oluşturmaktadır. III. Ahmed Meydan Çeşmesi ise (Harita 14) cuma selamlığının
gerçekleştiği bir meydanda yer alır (İgüs 2014:690). Yine Bu çeş-
Dilimli kemerli tek yüzlü meydan çeşmeleri mermer
meler sarayın gösteriş, ihtişam varlığını vurgulama amacını
malzemeden oluşan hazneli yapılardır. Bu çeşmelerin kö-
gütmek için inşa edilmiş yapılardır.
şeliklerinde simetrik rozet, kemer üstlerinde kitabe, saçak-
larında mukarnaslı kornişler yer almaktadır. Ayrıca dilimli İstanbul’un iki önemli noktasına inşa edilmiş bu anıt-
kemerli tek yüzlü meydan çeşmelerinin ön yüzeylerinin üç sal meydan çeşmeleri genel özellikleri itibariyle işlenme
tarafı sade profilli silmelerle çevrilidir ve üzeri palmet örge- kolaylığından dolayı mermer kaplamalı, dört yüzünde yer
li, kaş kemerli ayna taşlarıiçinde ise rozetler bulunmaktadır. alan sivri kemerli, vazo içinde çiçek buketi süslemeli derin
1728 tarihli Emetullah (Başkadın) Kadın Çeşmesi (Fotoğraf 19) nişli ana çeşme ve mukarnas kavsaralı mihraplardan olu-
ile 1728-1730 tarihli Üsküdar Damad İbrahim Paşa Çeşmesi şan üç üniteli, ortası hazneli, tüm yüzleri cephe boyunca
bu türe örnektir. Emetullah Kadın Çeşmesi Üsküdar İmra- kitabeli, geniş saçaklı, köşeleri pahlanarak suluk veya eğ-
hor Camii önünde yer almaktadır (Harita 10). Damad İbrahim risel biçim verilerek sebil yerleştirilmiş olan örneklerdir.
Paşa Suyolu’ndan gelen su ile beslenmiştir (Çeçen 1991: 79). Üsküdar III. Ahmed Meydan Çeşmesi’nde (Fotoğraf 25-26)
1720 tarihli Çubuklu Camii yakınında yer alan Beykoz Da- belirttiğimiz genel özelliklerin dışında yapının dört pahlı
mad İbrahim Paşa Çeşmesi (Fotoğraf 20-21) ise köşelik kısım- köşesinde istiridye kabuğu kabartmalı balık sırtı süslemeli
larında bitkisel süslemeler, ayna taşında ölümsüzlüğü simge- (Fotoğraf 27) iki yanı sütunceli, eğrisel dilimli kurnalı su-
leyen çift servi ağacı motifi ile niş içindeki palmet örgelerle luklar, orijinalinde iki kademeli çatı (Fotoğraf 28) ve iç kö-
diğer örneklerden ayrılmaktadır (Karakuş vd. 2006:94). İstiridye şelerinde eğrisel dilimli konsollu, palmet motifli saçaklar
kabuğu veya teğet sivri kemerli hazneli meydan çeşmeleri ge- (Fotoğraf 29) vardır. Bu çeşmenin yüzeyindeki üç kasideden
nel olarak az derin nişlerden meydana gelen bir ana iki yan kuzey cephesindeki (Fotoğraf 30) Nedim’e ait olanda yapının
olmak üzere üç üniteli bir yapıdadır. Bu çeşmelerin ana ke- III. Ahmed tarafından annesi adına yaptırıldığı anlaşıl-
merinin üstünde kitabe ve saçağında mukarnaslı bir korniş maktadır (Çeçen 1991:95-96). Güney cephesindeki celli sülüs
ile suluklarında istiridye kabartmalar görülmektedir. Ana hattıyla yazılan kitabenin altında Sultan III. Ahmed’in im-
çeşmesi istiridye biçimli kemer olan örneklerde niş içinde zası vardır (Kılınçer 2007:100). Üsküdar III. Ahmed Çeşme-
mukarnaslı bir silme bulunmaktadır. Kaş kemerli ayna taşla- si Doğancılar mahzeninden su almıştır (Kılınçer 2007:100).
rında ise bir rozet ile iki yanında servi kabartması mevcuttur. 1728 tarihli Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun Kapısı önün-
Suluklarının ayna taşlarında da yine kaş kemer ve rozetler ile deki (Harita 14) III. Ahmed Çeşmesi’nde de (Fotoğraf 31)
eğrisel dilimli kurnaları vardır. 1722 tarihli Sadabad III. Ah- belirttiğimiz genel özelliklerin yanı sıra, ana çeşme ke-
med Meydan Çeşmesi (Fotoğraf 22-23) ile 1723 tarihli Ortaköy merlerinde iki renkli taşlar ve niş içinde yatayda geçen
Damad İbrahim Paşa Meydan Çeşmesi (Fotoğraf 24) bu türün mukarnaslı silmeler ile palmet örgeler de bulunmaktadır.
örnekleridir. Ortaköy Damad İbrahim Paşa Çeşmesi Hatice Çeşmenin ayna taşlarında kaş kemerler, çiçek desenli ro-
Aynur ve Hakan Karateke’nin “III. Ahmed Dönemi Çeşme- zetler yer almaktadır. Köşelik kısımlarında kabaralar da
leri” adlı eserlerinde Divanlardaki şiir başlıklarında Damad görülmektedir (Fotoğraf 32). Çeşmenin saçağına doğru tüm
İbrahim Paşa’nın kızı Hibetullah Hanım’ın adının geçmesin- cephelerde devam eden mukarnaslı silmeler, pars beneği
den dolayı yapının gerçek banisinin söz konusu sadrazamın ile kaplan çizgisi motifleriyle bezenmiş çiniler en üstte
kızı olduğu düşünülmektedir (Aynur vd. 1995: 160). Sa’dabad III. ise Batıdan gelen bir süsleme şekli olan akantus yaprak-
Ahmed Çeşmesi bugünkü Kağıthane Belediyesi’nin önünden larından (Fotoğraf 33) oluşan örgeler görülmektedir (Kuban
geçen Cetvel-i Sim’in karşı kıyısında bulunmaktadır (Harita 2007:511). Süslemelerinde kullanılan çiniler Tekfur Sarayı
11). Ortaköy Damad İbrahim Paşa Çeşmesi ise Ortaköy Ca- Atölyeleri’nden getirilmiştir. Ayasofya’ya bakan cephedeki
mii önündeki meydanda yer almaktadır (Harita 12). celi sülüs kitabe bizzat Padişah III. Ahmed’e aittir (Kılın-
III. Ahmed Dönemi’nde çeşme mimarisinde görülen en çer 2007:106). Çeşmenin kurşun kaplı ahşap çatısını ortada
2
Surre Alayı: Osmanlı Devleti’nde 19. yüzyıl’a kadar devam edilen hac zamanı dağıtılmak üzere Harameyn’e gönderilecek eşya ve hediyeleri götüren
önceleri Topkapı Sarayı’nda yapılan törenlerle Sirkeci’den başlayıp Üsküdar’a geçerek devam eden padişahlar Dolmabahçe ile Yıldız Sarayları’nda ikamet
ettikleri dönemlerde buralardan karşı yakaya geçilmek suretiyle yoluna devam eden alayın adıdır. Bu olay Osmanlı Devleti’nde önemli bir dini merasimdi.
Hem gidişte hem de dönüşte İstanbul halkı bu merasimlere katılırdı (Buzpınar, 2009:568).
89
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
yüksek kasnaklı ana kubbe ve sebiller üzerinde yine yük- Barok unsurları andırsa da gerçekte Hint-Moğol Mima-
sek kasnaklı küçük kubbeler (Fotoğraf 34-35) oluşturmakta- risi’ndeki çinihane olarak adlandırılan ve hem açık hem
dır. Çeşmenin banisi Sultan III. Ahmed Han olup, Mimar kapalı mekanlarda karşılaşılan işlevsel küçük nişlerin boya
Ahmet Ağa’ya yaptırılmıştır (Kılınçer 2007:106). ile kase içinde meyve ve vazoda çiçek buketleri dekorasyo-
Üsküdar ve Bab-ı Hümayun III. Ahmed Çeşmeleri’nin nuna daha yakındır (Saner 1999: 35-49). Ayrıca kase içinde
önemle değerlendirilmesi gereken ortak özellikleri sivri meyveler ve vazo içinde çiçeklerle Osmanlı çeşmelerinde
kemerli kısımlarının altında vazo içinde çiçek buketleri- asıl anlatılmak istenen İslam inancındaki cennet imgesidir
nin yer almasıdır. Bu figürler başlangıçta Batıdan gelen (Çalış-Kural 2008:77-82).
Fotoğraf 22-23. Sa’dâbâd III. Ahmed Çeşmesi Arka ve ön Cephesi (Coşkun, S.2016) (Coşkun, S.2016).
Harita 11. Sa’dâbâd III. Ahmed Çeşmesi’nin Yeri (Çiz:İbrahimErkoğlu)(İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_006488).
90
Seda Coşkun
Fotoğraf 28. Üsküdar III. Ahmed Çeşmesi’nin Orijinal Hali (Aynur vd. 1995:189).
Fotoğraf 29. Üsküdar III. Ahmed Çeşmesi’ne ait Eski Bir Fotoğraf (İstanbul Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:4530).
Fotoğraf 30. Üsküdar III. Ahmed Çeşmesi’nin Köşe Saçak Birleşim Detayı (İstanbul Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:4538).
91
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
Fotoğraf 31. Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun III. Ahmed Meydan Çeşmesi (Coşkun, S. 2013).
Harita 14.Topkapı Sarayı III. Ahmed Çeşmesi’nin Konumu (Alman Mavileri) (İBB Harita Arşivi Demirbaş No:Hrt_0047).
Fotoğraf 32. Topkapı Sarayı III. Ahmed Çeşmesi Süslemelerinden Detay (Coşkun, S. 2013).
Fotoğraf 33. Topkapı Sarayı III. Ahmed Çeşmesi’nden Saçak ve Silme Detayları (Coşkun, S.2013).
Fotoğraf 34. Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun III. Ahmed Çeşmesi’ne Ait Eski Bir Resim (İstanbul Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:R 426-01).
Fotoğraf 35. Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun III. Ahmed Çeşmesi’ne Ait Eski Bir (İstanbul Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:R 426-07).
92
Seda Coşkun
SONUÇ
Lale ya da diğer adıyla III. Ahmed Devri İstanbul Damad İbrahim Paşa, Başkadın Meydan Çeşmesi gibi
çeşmeleri kendilerinden önceki dönemlerin özellikleri- sadece 1720-1730 tarihleri arasındaki örneklerde gör-
ni taşıyan örnekler içermekle beraber bezeme ve tasa- düğümüz dilimli kemerli çeşmeler dönemin diğer ilginç
rım açısından yeniliklerin de görüldüğü yapılardır. Bu örneklerini oluşturmaktadır. III. Ahmed Dönemi sosyo-
dönem 15. yüzyıl’daki hazneli çeşmelerle ortaya çıkan lojik açıdan değişimlerin görüldüğü kadar mimaride de
meydan çeşmesi kavramının Ortaköy Damad İbrahim çeşitli kırılmaların yavaş yavaş belirmeye başladığı bir
Paşa, Üsküdar Başkadın Meydan Çeşmesi, Sadabad III. geçiş devrini oluşturmaktadır. Bu dönemde Osmanlı
Ahmed Çeşmesi ve Beykoz Damad İbrahim Paşa Çeş- toplumu (daha çok elit kesim) Elçi Yirmisekiz Mehmed
mesi gibi örneklerle bezeme ve tasarım anlamında ge- Çelebi’nin Fransa gezisinin getirdiği rüzgârla kendisini
liştirildiği, Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun ve Üsküdar hiç bilmediği bir kültürle yani batı toplumu adetleriyle
III. Ahmed çeşmeleriyle zirveye ulaşıp anıtsal ölçekte karşı karşıya bulmuştur. Ancak Doğu toplumlarından
gerçekleştirildiği bir zaman dilimidir. Anıtsal meydan İran ile de yakın ilişkiler kurmuştur. Bu iki kültürün
çeşmeleri bu dönemde padişah III. Ahmed tarafından etkisi Osmanlı Mimarisi’nde geleneksel olan kurallara
İstanbul’un önemli tören alanlarında yaptırılmış iti- aykırı düşmeyecek unsurları alması suretiyle kendini
bar yapıları ve su köşkleridir. Bu yapılar aynı zamanda göstermiştir. Mimarideki bu gelişmeler devirde en çok
Batı toplumlarında ve Roma forumlarında gördüğümüz inşa edilen yapılar olarak çeşmelerde kendini göstermiş-
meydanları çeşme ya da heykelle vurgulama anlayışının tir. Örneğin batılılaşma devrine geçişin belirtisi olan
18. yüzyılda değişmeye başlayan Osmanlı Sarayı ve çev- Barok etki en belirgin şekilde Üsküdar ve Topkapı Sarayı
resinin bakış açısıyla gelenekselliğe aykırı düşmeyecek Bab-ı Hümayun önü Anıtsal Meydan Çeşmeleri’nde sa-
yorumunun bir sonucudur. Anıtsal meydan çeşmeleri çaklar ve çeşme kurnalarının biçimi ile akantus yaprağı
etraflarında aynı zamanda birer kamusal mekan oluştur- şeklindeki bezemelerde kendini göstermiştir. Ama hem
muşlardır. Yalnızca saray ve erkanını tatmin etmekle kal- anıtsal meydan hem de duvar ile köşe çeşmelerinde süs-
mamış halkın da karşılıklı insan ilişkilerinde bulunduğu lemelerin doğulu toplumlarda bolluk bereket anlamına
yerler olmuşlardır. Dönemde ayrıca genelde örnekleri gelen kase içinde meyve motifleri ve cennet simgesi çi-
çok sayıda olmakla beraber 1704 tarihli Hacı Ahmed çek buketleri gibi unsurları içermesi hala Doğu etkisinin
Paşa, 1725 tarihli Silahdar Mehmed Ağa Çeşmeleri gibi de devam ettiğinin bir göstergesidir.
mahalli ya da 1709 tarihli Üsküdar Gülnuş Emetullah Özetle Lale Devri ve dolayısıyla III. Ahmed Dönemi
Valide Sultan, 1720 tarihli Topkapı Sarayı III. Ahmed İstanbul Çeşmeleri Osmanlı Mimarisi’nde klasik gele-
Kütüphanesi, 1728 tarihli Topkapı Sarayı Damad İbra- neksel Doğulu ögelerden Batılı Barok unsurlara yavaş
him Paşa,1725 tarihli Saliha Sultan Çeşmesi ile 1728 ta- yavaş geçişin hissedildiği ve bu esnadaki değişimi gös-
rihli Üsküdar Kaptan Mustafa Paşa Çeşmeleri gibi duvar termesi açısından önemle değerlendirilmesi gereken ya-
ve köşe çeşmeleri de yapılmıştır.Genel olarak dönemin pılardır. Bu dönemde Osmanlı Mimarisi Batı ve Doğu
orijinal özelliklerini içeren çeşmelerde stilize motiflerin kültürlerinin bir sentezini yaparak kendi kurgusunu or-
dışında 1709 tarihli Üsküdar Gülnuş Valide Sultan,1728 taya çıkarmıştır. Başka bir deyişle ortaya çıkan çeşmeler
tarihli Üsküdar ve Topkapı Sarayı Bab-ı Hümayun III. ne tam Barok’tur ne de tam Doğulu ögeler içerir. Yalnız-
Ahmed Çeşmeleri’nde olduğu gibi natüralist anlayış- ca yerel unsurların Doğu ve Batı kültürleriyle harman-
la yapılmış ve daha önceden de İslam Mimarisi’nde lanmasının bir sonucudur.
kullanılmış olan tabakta meyve ile vazo içindeki çiçek Üzerinde durulması gereken bir diğer konu da ince-
motifleri yer almıştır. Bunlar İslam Mimarisi’nde cen- lemelerimiz sonucunda birer vakıf eseri olan çeşmeleri-
net bahçesi ve bereket anlamlarını içeren örgeler olup mizin tahrip edilmiş ve kullanılmaz olduğu gerçeğidir.
çeşmelerde kullanılması taşıdıkları anlam itibariyle dik- Oysa ki bu eserler gerek III. Ahmed Dönemi gerekse ta-
kat çekicidir. Dönem çeşmelerinde özellikle Safevi İran rihimizin çeşitli dönemlerinin kültürel ve sanatsal özel-
(doğu) kaynaklı yoğun bitkisel motifler ile antik dönem liklerini yansıtması açısından değer görmesi gereken ya-
kaynaklı doğurganlık-bereket anlamlarına gelen istirid- pılardır. Bu nedenle gerekli restorasyon uygulamalarının
ye kabuğu formunda niş kavsarası ve bezemeler kulla- ivedilikle yapılması hatta çeşmelerin lülelerinin çalışır
nılmıştır. Mukarnas kavsaralı geçişlerden oluşan 1720 duruma getirilmesi işlevlerini tam olarak yapmaları açı-
tarihli Topkapı Sarayı III. Ahmed Kütüphanesi Çeşmesi sından son derece önemlidir. Halkımıza koruma bilin-
ile 1724 tarihli Nakkaş Hasan Paşa Çeşmesi dönemin cinin aşılanması da üzerinde önemle durulması gereken
ilgi çekici örneklerindendir. Beykoz Damad İbrahim bir konudur. Böylece bu narin ve nadide eserler gelecek
Paşa, Beyoğlu Silahdar Mehmed Ağa, Topkapı Sarayı kuşaklara da aktarılabilme imkanına kavuşacaktır.
93
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
KAYNAKLAR
Kitap, Makale ve Bildiri Kaynakları
Aktepe 1969: M. Aktepe, XVIII . Yüzyıl Vezirlerinden Kaptan-ı Derya Kaymak Mustafa Paşa’ya ait Vakfiyeler,
Vakıflar Dergisi, S.8, İstanbul, s.27.
Akyıldız 2009: A. Akyıldız, Sâliha Sultan, DİA, C. 36, İstanbul, s.45.
Arseven1950: C. E. Arseven, Çeşme, Sanat Ansiklopedisi, C.1, İstanbul, s.386.
Artuk 1973: İ. Artuk, Silahdar Fındıklılı Mehmed Ağa, Tarih Dergisi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Yayınları, S. 27, İstanbul, s.130.
Aynur ve Karateke 1995: H. Aynur ve H. T. Karateke, III. Ahmed Devri İstanbul Çeşmeleri (1703-1730) , İstanbul, İBB
Yayınları, s.66-89,224.
Barışta 2002: H.Ö. Barışta, Başkent İstanbul’dan Örnekleriyle Osmanlı İmparatorluğu Dönemi Çeşmeleri,Türkler,
C.12, Yeni Türkiye Yayınları, Ankara, s.242-246.
Barışta 1992: H.Ö.Barışta, İstanbul çeşmeleri: Ortaköy Damat İbrahim Paşa Çeşmesi, Hacı Mehmet Ağa Çeşmesi,
Taksim Maksemindeki I. Mahmut Çeşmesi, Ankara, Kültür Bakanlığı Yayınları, s.1,19.
Buzpınar 2009: Ş.T. Buzpınar, Surre, DİA, C.37, İstanbul, s.567-568.
Çeçen 1991: K. Çeçen, İstanbul’un Vakıf Sularından Üsküdar Suları,İstanbul, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi
yayınları, s.68-78-79-95-96-106-125.
Çeçen 1999: K. Çeçen, İstanbul’un Osmanlı Dönemi Suyolları, İstanbul, İstanbul Su ve Kanalizasyon İdaresi
yayınları, s.295.
Eyice 1993: S. Eyice, Çeşme, DİA, C.8, İstanbul, s. 277-278-283.
Eyice 2003: S. Eyice, Kayserili Mehmed Ağa, DİA, C. 28, İstanbul, s.430.
Gültekin2008: R.S. Gültekin, Türklerde bereket sembolü olarak kullanılan meyve motifleri ve mimaride
değerlendirilmesi, Turkish Studies Dergisi, S.3/5, İstanbul, s.9-31.
Hamadeh 2010: S. Hamadeh, Şehr-i Sefa 18. yüzyılda İstanbul, İstanbul, İletişim Yayınları, s.131,191.
Haskan 2001: M.N. Haskan, Genç Mehmed Paşa Çeşmesi, Yüzyıllar Boyunca Üsküdar, C.3, s.1069.
İgüs 2014: E. İgüs, XVIII. yüzyıl İstanbulu’nda Fiziki Çevre Meydan Çeşmeleri ve Çeşme Meydanlarının
etrafında oluşan İstanbul Meydanları, Uluslararası Osmanlı Sempozyumu 2 (27 Mayıs-29 Mayıs
2014), İstanbul, 29 Mayıs Üniversitesi Yayınları, s.690.
İpşirli 1996: M. İpşirli,Gülnuş Emetullah Sultan, DİA, C.14, İstanbul, s.248.
Karakuş, Kızıltoprak, Aykut, Önuçak, Turgut ve Doğan 2006a:
R. Karakuş, S. Kızıltoprak, H. Aykut, A. Önuçak, N. Turgutv e S. Doğan, Hacı Ahmet Paşa Çeşmesi,
Vezneciler Damad İbrahim Paşa Çeşmesi, İstanbul’un Tarihi Çeşmeler Külliyatı, C.2, s.37-92.
Karakuş; Kızıltoprak; Aykut; Önuçak ; Turgut ve Doğan 2006b:
R.Karakuş; S.Kızıltoprak; H.Aykut; A. Önuçak; N. Turgut ve S. Doğan: Ahmediye Çeşmesi, Kaptan
Mustafa Paşa Çeşmesi, Beykoz Damad İbrahim Paşa Çeşmesi, İstanbul’un Tarihi Çeşmeler Külliyatı,
C.2, s.88-78-94.
Kılıçoğlu, Araz ve Devrim 1978: S. Kılıçoğlu, N. Araz, H. Devrim, Çeşme, Meydan Larousse, C.3, İstanbul, s.202.
Kılınçer 2007: G. Kılınçer, Kaybolan Çeşmeler, İstanbul, Kuveyt Türk Yayınları Tarih ve Kültür Serisi, s.82-100-106.
Kuban 2007: D. Kuban,Osmanlı Mimarisi, İstanbul, Yem Yayınları, s.511.
Kural-Çalış 2008 D. Kural-Çalış, Osmanlı Görsel Kültüründe Meyve Teması: Geleneksel Natürmort Resimler
Bağlamında Bir Değerlendirme, Turkish Studies Dergisi, S.3/5, İstanbul, s.77-82.
Çakmakoğlu-Kuru 2008: A. Çakmakoğlu-Kuru, İkonografik Açıdan Orta Çağ Türk Mimarisinde Yer Alan İstiridye Motifi,
Erdem Dergisi, S.52, Ankara, AKM Yayınları, s.112.
Ödekan 1992: A. Ödekan, Kentiçi Çeşme Tasarımında Tipolojik Çözümleme, Semavi Eyice Armağan-İstanbul
Yazıları, Türkiye Turing ve Otomobil Kurumu Yayınları, İstanbul, s. 281-297.
Ödekan 1993: A. Ödekan, Damad İbrahim Paşa Çeşmesi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.2, İstanbul,
s.546.
Ödekan 1993: A. Ödekan, Ahmed III Çeşmesi, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, İstanbul, s.116.
Ödekan 1993: A. Ödekan, Ahmed III Çeşmesi ve Sebili, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, C.1, İstanbul,
s.117.
94
Seda Coşkun
Önge 1989: Y. Önge, Anadolu ve Beylikler Döneminin Çeşme,Sebil ve Şadırvanları,Uluslararası Osmanlı Öncesi
Türk Kültürü Kongresi, Ankara,s.202-203.
Önge 1997: Y. Önge Türk Mimarisinde Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Su Yapıları, İstanbul, TTK Yayınları,
s.3-5-11-13-15-37-43.
Pilehvarian, Urfalıoğlu ve Yazıcıoğlu 2000:
N. Pilehvarian; N. Urfalıoğlu; L. Yazıcıoğlu, Osmanlı Başkenti İstanbul’da Çeşmele, İstanbul, YEM
Yayınları, s.31-50-68-69.
Saner 1999: T. Saner Lale Devri Mimarlığında Hint Esinleri: Çinihane, Sanat Tarihi Defterleri, S.3, İstanbul,
35–49.
Şahin 2009: S. Şahin, Değişim Sürecinde Osmanlı Mimarlığı III. Ahmed ve I.Mahmud Dönemi (1703-1754),
İstanbul: İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Doktora Tezi, s.196-205-206.
Turan2013: B. Turan, Osmanlı Öncesi Anadolu Türk Mimarisinde Kullanılan İstiridye Motifi, İstanbul: Y.T.Ü. Fen
Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi, s.8.
Fotoğraf Kaynakları
Aynur ve Karateke 1995: H. Aynur ve H. T. Karateke, III. Ahmed Devri İstanbul Çeşmeleri (1703-1730) , İstanbul, İBB
Yayınları, s.43-189.
Dostoğlu 2011: N.T.Dostoğlu, Bursa Kültür Envanteri: Anıt Eserler, Bursa :Bursa Büyükşehir Belediyesi Yayınları,
s.385-425-427.
Karademir 2008: M. Karademir, Edirne Çeşmeleri, Edirne, Edirne Valiliği Yayınları, s.151.
Karakuş, Kızıltoprak, Aykut; Önuçak, Turgut ve Doğan 2006a:
R.Karakuş, S.Kızıltoprak, H.Aykut, A. Önuçak, N. Turgut ve S. Doğan: Davud Paşa Çeşmesi,
İstanbul’un Tarihi Çeşmeler Külliyatı, C.1, s.161.
Konyar 2007: H. Konyar ve S. Konyar, Bergama’dan Efes’e İzmir, İstanbul, TÜRSAB Yayınları, s.344.
Önge 1997: Y. ÖngeTürk Mimarisinde Selçuklu ve Osmanlı Dönemlerinde Su Yapıları, İstanbul, TTK Yayınları.
Pilehvarian, Urfalıoğlu ve Yazıcıoğlu 2000:
N.Pilehvarian, N. Urfalıoğlu; L. Yazıcıoğlu, Osmanlı Başkenti İstanbul’da Çeşmeler, İstanbul, YEM
Yayınları, s.88.
Yıldız 2010: İ. Yıldız, Tarihi Mardin Çeşmeleri, Mardin, Mardin Belediyesi Kültür ve Sanat Yayınları, s.22.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:5982.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:4530.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:4538.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:R 426-01.
İstanbul Arkeoloji Müzesi Encümen Arşivi Demirbaş No:R 426-07.
Harita Kaynakları
Eldem ve Akozan 1982: S.H. Eldem ve F. Akozan, Topkapı Sarayı: Bir Mimari Araştırma, 1908-1988, Ankara, Kültür ve
Turizm Bakanlığı Yayınları.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_0047.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_0137.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_000558.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_000560.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_000566.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_000567.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_000571.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_000619.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_000654.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_000687.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_000776.
İBB Harita Arşivi Demirbaş No: Hrt_006488.
95
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
EKLER
96
Seda Coşkun
EK. 4-5. Tercan Mama Hatun Çeşmesi (Önge,Y. 1997) (Önge,Y. 1997).
97
III. Ahmed (Lale) Devrinde İstanbul Çeşmeleri
Fountains of Istanbul in Reign of Ahmet III ( Tulip Era)
98
Seda Coşkun
EK. 11. İstanbul Davud Paşa Çeşmesi (Karakuş vd. 2006a: 161).
EK. 12. Eyüp Şah Sultan Çeşmesi (Coşkun, S. 2017).
99
Vakıflar’a Emeği Geçenler: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz ve İsmail Fazıl Ayanoğlu
Volunteers of The Foundatıons: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz and İsmail Fazıl Ayanoğlu
100
Erdem Yücel
T ürk kültürünün önemli bir bölümünü oluşturan Vakıflar’ın geçmişi çok eski yıllara inmek-
tedir ve tanımı da değişik şekillerde yapılmıştır. En basit tanımıyla vakıf, bir hizmetin
yerine getirilmesi amacıyla, kişinin veya kurumun belirli koşullar ve yasal yollarla parasını,
mülkünü vakfetmesidir. Sosyal olarak bağışlanan mal, mülk ve para bir amaç için oluştu-
rulan kuruluşa vakıf ismi verilmiş; bunun için de vakfiyeler düzenlenmiştir.
Vakıflar camiasında bugüne kadar görev yapmış çeşitli eski eserciler olmuştur. İstanbul
Vakıflar Başmüdürlüğü’nde anıtların restorasyonlarını yürüten Fen Heyet mimarlarından
Ertuğrul Eğilmez de bunlardan biridir. Vakıflar’ın yurt çapındaki onarımlarından bazılarını
yapan Eğilmez’in ayrıca bazı yeni cami projeleri de olmuştur.
Cumhuriyet dönemi Türk müzeciliğinin kuruluşunda emeği olan, müzeciliğin piri sayılan
bir diğer eski eser uzmanı ise, Tahsin Öz’dür. Yaşamındaki son görevini İstanbul Vakıflar
Başmüdürlüğü’nde Eski Eserler Müşaviri olarak yapmıştır.
Eski eser konusunda bilgili, bazı konuları aydınlatan kişilerden birisi de bir zamanlar İs-
tanbul Vakıflar Başmüdürlüğü’nün restore ettiği külliye ve cami hazirelerinin düzenlenme-
sinde büyük payı olan İsmail Fazıl Ayanoğlu’dur.
Anahtar Kelimeler. Eski eserciler, Vakıflar Müdürlüğü, anıt, restorasyon.
T he past of the Foundations go back to long years ago and the definition is described
in different ways. Basically, the foundation means donating money or property legally,
in order to present a service according to some conditions. Foundation is called for the
establishment to save the property or money donated and foundation records were
used to prepare with regard to the foundations.
There have been many restoration experts who worked for the Foundations (Main
Directorate of Foundations). Ertuğrul Eğilmez, who is an architect, is one of them who
worked for monument restoration in Directorate of Foundations. Mr.Eğilmez has some
mosque designs of his own as well.
Another restoration expert is Tahsiz Öz, who supported the establisment of museum
concept in Turkey and who is an authority on museum establisment. He worked as a
Consultant of Historical Monuments in the Main Directorate of Foundation in terms of his
latest duty.
Another restoration expert on historical buildings is İsmail Fazıl Ayanoğlu, who had
important support on clarifying some issues and on architectural arrangement of some
complexes (külliye) and hazire areas of mosques.
Keywords: Restorators, Directorate of Foundations, monument, restoration
101
Vakıflar’a Emeği Geçenler: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz ve İsmail Fazıl Ayanoğlu
Volunteers of The Foundatıons: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz and İsmail Fazıl Ayanoğlu
Türk kültürünün önemli bir bölümünü oluşturan halktan zengin olanlar da çeşitli vakıflar meydana getir-
Vakıflar’ın geçmişi çok eski yıllara inmektedir ve tanımı mişlerdir. Bunun için de 24 Eylül 1826’da Evkaf Nezareti
da değişik şekillerde yapılmıştır. En basit tanımıyla vakıf, kurulmuş ve büyük vakıflar başta olmak üzere pek çok
bir hizmetin yerine getirilmesi amacıyla, kişinin veya ku- vakıf mazbut duruma getirilmiştir.2 Cumhuriyetin ila-
rumun belirli koşullar ve yasal yollarla parasını, mülkünü nından sonra yeniden düzenlenen devlet kurumları ara-
vakfetmesidir. Sosyal olarak bağışlanan mal, mülk ve para sında Evkaf Nezareti de Vakıflar Umum Müdürlüğü’ne
bir amaç için oluşturulan kuruluşa vakıf ismi verilmiş; dönüştürülmüştür.
bunun için de vakıfnameler veya vakfiyeler düzenlenmiş- Vakıflar Genel Müdürlüğü’nde restoratör mimar olan
tir. Türk-İslam toplumlarında vakıf konusunda hukuk ve babam Süreyya Yücel’in isteği üzerine Vakıflar’da bir süre
sosyal yönden birçok eser yazılmış ve vakfın açıklaması görev almış (Yücel 2015: 105-118) ve bu süre içerisinde mi-
ayrıntılı biçimde yapılmıştır1 (Kazıcı 1985, Berki 1966). marlar başta olmak üzere çoğu bilimsel nitelikli kişileri
İslam hukukunun bir bölümünü oluşturan vakıf mü- tanımıştım. Onların zaman içerisinde yapmış oldukları
essesi, bilimsel yönden incelenmiş olup, günümüzde de hizmetlerin unutulmamaları için çeşitli yayınlar yapmış,
önemini korumaktadır. Sosyal dayanışmayı ortaya koyan sempozyumlarda kendilerini tanıtmaya çalışmıştım (Yücel
ve geliştiren vakıf müessesi, Osmanlı Devleti’nde di- 1980: 474-476, Yücel 1998: 231-240, Yücel 2005: 730-749). Bu ya-
ğer kuruluşlardan çok farklı özellikler göstermiş, başta zımda onların dışında, Vakıflar’a hizmeti olan diğer bilim-
padişahlar, sultanlar ve devleti yönetenler olmak üzere sel kişilerden söz etmek istiyorum.
Fotoğraf 1. Sol başta Ertuğrul Eğilmez’in yer aldığı kare, Vakıflar heyetinin Roma’daki bir eğitim semineri sırasında çekilmiştir (1958).
1
Vakıflar Genel Müdürlüğü’nün yayınladığı Vakıflar dergilerinde bu konuda geniş bilgiler bulunmaktadır.
2
Bu konuda bkz. İbnülemin Mahmuü Kemal-Hüseyin Hüzameddin, Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti, Tarihçe-i Teşkilâtı ve Nüzzârın Terâcim-i Ahvâli, İstanbul
1935 (1916); Seyit Ali Kahraman, Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti, Kitabevi, İstanbul 2006.
102
Erdem Yücel
103
Vakıflar’a Emeği Geçenler: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz ve İsmail Fazıl Ayanoğlu
Volunteers of The Foundatıons: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz and İsmail Fazıl Ayanoğlu
TAHSİN ÖZ (1887-1973) Kadıoğlu ailesinden gelen Mehmet Şükrü Bey ile Çerkez
Cumhuriyet dönemi Türk müzeciliğinin kuruluşunda kökenli Hüsniye Hanım’ın oğlu olan Tahsin Öz, İstanbul’un
emeği olan, müzeciliğin piri sayılan Tahsin Öz, yaşamın- mistik semtlerinden Fatih-Çarşamba’da 30 Mart 1887’de
daki son görevini İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü’nde Eski dünyaya gelmişti. Çocukluk yıllarını Çarşamba’da, Hirami
Eserler Müşaviri olarak yapmıştır. Ahmet Paşa Mescidi’nin bulunduğu mahallede geçirmiştir.
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Başka-
İstanbul Üniversitesi’nden mezun olduğum 1965 yılın-
nı olduğu yıllarda da Hirami Ahmet Paşa Mescidi’nin ona-
da birkaç ay Bursa Müzesi’nde görev yapmış, ancak aldığım
rımını sağlamıştır.
maaş orada yaşamama olanak sağlamayınca İstanbul Va-
kıflar Başmüdürlüğü’ne başvurarak, Eski Eserler Müşaviri Benlizâde Sıbyan Mektebi’nde ilköğrenimini gördükten
Tahsin Öz’ün yanında göreve başlamış, iki yıl onunla aynı sonra Vefa’da bulunan Mülkiye İdadisi’ne 1317’de (1899)
odayı paylaşmıştım. Müzeciliği, İstanbul’un eski eserlerini devam etmiştir. Tıp öğrenimi yapmayı arzu etmiş, ancak
çok iyi bilen, bu konuda engin tecrübesi olan Tahsin Öz’ün babasının isteği üzerine 1328’de (1910) Hukuk öğrenimine
yanında çalışmak benim için büyük bir şanstı. Bu süre be- başlamıştır. Bu arada Arapça ve Farsçayı özel hocalardan,
nim için bilgilenme ve İstanbul camilerini tanımam için Kadıköy’deki Kolej Francis’ de Fransızca’yı öğrenmiştir.
büyük bir fırsattı. Tahsin Öz , “Hayatım” ismini verdiği Darülfünun’a devam ederken Maarif Nezareti Evrak
basılmamış anılarını bana vermiş, yıllar sonra da onları ya- Kalemi’nde 1903’te memur olarak çalışmaya başlamıştır.
yınlama olanağı bulmuştum (Yücel 2006). Bir süre sonra Osman Hamdi Bey’in isteği üzerine İstan-
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü’nde İnşaat Dairesin- bul Asar-ı Atika Müzeleri’ne muhasebe memuru olarak
den veya Emlak Müdürlüğü’nden görüşümüz isteniyordu. atanmıştır.
Tahsin Öz’ün ilerlemiş yaşından ötürü bazı gayrimenkulleri Halil Edhem Bey’in yönetimindeki İstanbul Asar-ı Atika
yerinde görmesi olanaksızdı. Bu yüzden konu olan yerleri Müzeleri’nde müzeciliğe yönelmiş, Cumhuriyetin ilanından
yerinde inceliyor ve sonra raporum doğrultusunda gelen ya- sonra, Atatürk’ün isteği ve 3 Nisan 1340 (Nisan 1924) tarihli
zıları cevaplandırıyordu. Öğleye kadar üzerinde “Eski Eser- Heyet-i Vekile (Bakanlar Kurulu) kararıyla müzeye dönüş-
ler Müşaviri” tabelası olan odamızda onunla birlikte oluyor, türülen Topkapı Sarayı’na atanmıştır. Topkapı Sarayı’nda
öğleden sonraları da raporumuz istenilen yerlere gidiyor- Hazine Kethüdası Mehmet Refik Bey 1928 yılında emek-
dum. Bu görev benim için çok yararlı oluyordu. Bilmediğim liye ayrılınca Topkapı Sarayı’nın yönetimini üstlenmiştir.
eserleri yerinde görüyor ve öğreniyordum. Tahsin Öz gibi O sırada Topkapı Sarayı tamamen terk edilmiş, harap bir
müzeciliğin duayeni bir kişinin yanında olmak ve bilgilen- durumdaymış. Öncelikle kısmen de olsa sarayın onarımını
mek benim için en azından ikinci bir üniversite gibiydi… yaptırmaya başlamış, eserleri envanterlemiş, Kubbealtı, Arz
Fotoğraf 2. Mustafa Kemal Atatürk Topkapı Sarayı ziyaretinde Tahsin Öz’den bilgi alırken, 1933.
104
Erdem Yücel
Fotoğraf 3. Tahsin Öz, Topkapı Sarayı’nı ziyaret eden İsmet İnönü ile birlikte.
Odası ve Çin Porselenler bölümü başta olmak üzere sarayın Ardımdan Topkapı Sarayı’na kimin geleceğini bilmiyo-
bazı bölümlerini ziyarete açmıştır. Ardından sarayın diğer rum. Gelenle uyuşamayıp, çekişeceğime bana teklif edilen
bölümlerini de düzenleyerek, onları da halka açmıştır. Vakıflar’a gitmemin daha doğru olacağını, söylemişti.
Müzecilik çalışmalarının yanı sıra çeşitli gazete ve der- Tahsin Öz’ü Vakıflar’da daha da güç işler bekliyordu.
gilerde Türk kültürünü içeren yazılar yazmış, sanatsal ki- Onun bu göreve başlamasından önce vakfın kuruluşunda
taplar yayınlanmıştır. Bugün onun yazdıklarının çoğu sanat Eski Eserler Müşavirliği, uzmanlığı ve sonradan kurulacak
tarihinin ana kaynaklarını oluşturmaktadır. olan müze gibi konular düşünülmemişti. Mimari ve sanat
Tahsin Öz, yaşamında büyük yeri olan Topkapı tarihi başta olmak üzere eğitim, bilgi ve birikim isteyen ko-
Sarayı’ndan yaş haddi nedeniyle Nisan 1952’de emekliye nular gündeme geldiğinde, Mimarlar bu işi bilir, deniyor ve
ayrılmıştır. Milli Eğitim Bakanı Tevfik İleri onun sarayda onlardan alınan mütalaalara göre hareket ediliyordu.
müşavir olarak kalmasını istemiş, ancak o halefimin kim Tahsin Öz, Vakıflar’da öncelikle vakıf gayrimenkul-
olduğunu bilmeden böyle bir karar veremem demiştir. Ken- lerin satışını veya kiralanmasını belirli bir düzeye bağla-
disine, Bu teklifi neden kabul etmediniz? diye sorduğumda: makla işe başlamıştır. Ayrıca tekke ve dergâhların kapatıl
105
Vakıflar’a Emeği Geçenler: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz ve İsmail Fazıl Ayanoğlu
Volunteers of The Foundatıons: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz and İsmail Fazıl Ayanoğlu
masından sonra onlardan getirilen teberrükât eşya- Kendisinden Bedestende alınıp-satılan küçük sanatlarla ilgi-
larının korunmaya çalışıldığı depoları incelemeye alarak, li pek çok şeyi öğrenmiştim. Böylesine ilginç bir ortamda bir
onların kayıtlarının yapılmasını sağlamıştır. Restore edi- de İsmail Fazıl Ayanoğlu vardı; ancak, O’nun görevi ekibiyle
lecek dini yapılar konusunda görüşlerini dile getiriyor ve birlikte mezarlıkları tanzim etmekti. Restorasyonları yapan
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu Baş- mimarlar ona mezarcı (!) diyorlar ve biraz da aşağılayarak,
kanı olduğundan oradaki Vakıflarla ilgili konuların kolay- söylediklerini pek umursamıyorlardı. Belki de kendi içeri-
ca kuruldan çıkmasını sağlıyordu. sine kapanarak, görevi dışında kimseye bilgi vermemesi de
Birlikte çalışmalarımızda anlayabildiğim kadarıy- bundan kaynaklanıyordu. Vakıflar’da göreve başlamamdan
la eski eserler konusundaki düşüncelerinin pek azını bir süre sonra Tahsin Öz ile aralarının açık olduğunu, hiç
Vakıflar’a uygulatabilmişti. Bununla beraber yine de ko- konuşmadıklarını fark etmiştim. Vakıflar’daki memurlar-
nuyla ilgili düşüncelerinden hiçbir zaman ödün verme- dan her ikisi arasındaki soğukluğun nedenini biraz olsun
miştir. Eski Eserler Müşaviri olarak görev yaptığı süre öğrenmiştim. Tahsin Öz müşavir olduktan sonra o zamana
içerisinde Vakıflar’ı kültür varlığı yönünden olumlu yönde kadar eski eserci! olarak geçinen Ayanoğlu kenara itilmiş-
etkilediğini düşünüyorum. ti. Tahsin Öz’ün Hadikat’ül Cevami’den derlenen İstanbul
Camileri isimli iki ciltlik kitabının yayınlanması aralarının
Gayrimenkul Eski Eserler ve Anıtlar Yüksek Kurulu
açılmasının bir başka nedeniydi (Öz 1964, Öz 1987). Ne derece
Başkanlığı’na 19 Nisan 1956’da seçilmiş ve bunu 13 Eylül
doğrudur, bilemiyorum ama Ayanoğlu, kendisinin düzenle-
1969 yılına kadar sürdürmüştür. Kurulun yeniden yapı-
diği fişlerden yararlanarak Tahsin Öz’ün bu kitabı yazdığını
lanmasını düzenleyen 1741 sayılı yasaya göre üyelere yaş
söylüyordu. Oysa ortada Hüseyin Ayvansarayi’nin bugün
haddi getirilince, kuruldaki görevinden ayrılmak zorunda
de ana kaynak olan Hadikat’ül Cevami (Hüseyin Ayvansarayi
kalmıştır.
1281/1864) isimli kitabı vardı. O da başka bir konu…
Tahsin Öz’ü, genç yaşta atıldığı mücadele yormuş, yaşı
Fazıl İsmail Ayanoğlu, Tahsin Öz’e olduğu kadar mi-
da ilerlemişti. İki kez ameliyat geçirmiş, yakın dostlarına,
marlara, sanat tarihçilerine de mesafeli bir tutum izliyor,
artık ölümü bekliyorum dediğini duymuştum. Nitekim bir
onlardan uzak duruyordu. Uzun süre benimle de konuşma-
gün bana, Rahat’ül fid dünya demiş, ardından açıklamasını
mıştı; bunda Tahsin Öz ile birlikte çalışmamın veya diplo-
yapmıştı: Bu dünyada rahat yok…
malı olmamın payı olduğunu sanıyorum. O zamanlar IV.
Prof. Dr. Bedi Şehsuvaroğlu, O’nun için yaşlılık çağı
Vakıf Han’da bulunan İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü’nde
problemleri, o dinamik insana güç geldi, demişti. Sonunda,
Tahsin Öz ve benim odamın arasında aydınlatma boşluğu
20 Eylül’ü 21 Eylül’e bağlayan gece hayata gözlerini yum-
ve karşıda da O’nun odası vardı. Pencereden, ben O’nun
muştur.
tarafına bakıyordum ama o bizim pencereye bakmamaya
İSMAİL FAZIL AYANOĞLU (1893-1975) özen gösteriyordu! Sonunda aramızdaki buzlar çözüldü.
Bazı insanlar vardır; toplumda önemli işler yapmışlar, Cemal Kutay’ın yayınladığı Tarih Konuşuyor dergisinde bir-
tarihin karanlık noktalarını aydınlatmışlar, ancak yaşamla- likte yazdığımız Cemaleddin Server Revnakoğlu (Yücel 1978:
rında önemsenmemiş, ölümlerinden sonra da pek az kişi 77-82, İşli 1994: 321, Yücel 2000: 284-297) bir gece beni alarak,
tarafından hatırlanmışlardır. Belki de bunun nedeni görev Ayanoğlu’nun yaşadığı Şehzade Camisi İmareti’ne götürdü.
yaptığı kurumlarda kendilerini fazlaca tanıtamamış veya iç- O gece her ikisinin sohbeti tarih ve eski eser yönünden son
lerine kapanık olmalarından kaynaklanmıştır. Eski eser ko- derece ilginçti... Adeta birbirlerini sınıyorlardı. Sen şunu
nusunda bilgili, bazı konuları aydınlatan kişilerden birisi de biliyor musun, sen bunu okudun mu? diye saatlerce tartış-
bir zamanlar İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü’nün restore mışlardı. Bu arada ben de etrafı gözlemliyordum; gerçek-
ettiği külliye ve cami hazirelerinin düzenlenmesinde büyük ten Ayanoğlu mezar taşları başta olmak üzere sanat tarihi
payı olan İsmail Fazıl Ayanoğlu’dur. yönünden son derece önemli malzemeyi toplamıştı. Basit
İstanbul Vakıflar Başmüdürlüğü’nde göreve başladığım fotoğraf makinesiyle binlerce mezar taşının fotoğrafını çek-
günlerde arkeoloji ve sanat tarihi konularında eğitim almış mişti. Gerçekte pek çok bilimsel kişinin yararlanacağı bir
uzmanlar yoktu. Tahsin Öz’ün dışında eski eserci! Olarak ta- arşivi vardı. Ne yazık ki, onların çoğunu dillendiremedi.
nınan birkaç kişi vardı ama onların da bu yönde diplomaları O geceden sonra fırsat buldukça konuşmaya başladım-
yoktu. Ne var ki, bizlere üniversitede okutulmamış konu- sa da odasına hiçbir zaman gitmedim; O da Tahsin Öz ile
larda bilgi sahibiydiler. Hepsinden öte tecrübeliydiler. Eski karşılaşmamak için bizim odamıza gelmedi. Ayanoğlu’nu
eser konularında bildiklerini ima ediyorlar, bilmediklerini tedirgin etmemek için odasına gitmiyordum. Kendisiyle
de bilmeyenlere pek âlâ yutturuyorlardı. Böyle bir ortam- yakınlık kurduğum günlerde bazen üst makamları, ba-
da onların arasındaki Edip Bedestenligil ile yakın dostluk zen de bilimsel kişileri şikâyet eder: Çocuğum sen onları
kurmuştum. Alman imparatoru Wilhelm gibi bıyıkları olan bilmezsin, derdi. Ölümünden sonra varisi olmadığından
Bedestenligil, Kapalıçarşı Bedesteni’nden yetişmiş birisiydi. O’nu tanıyan kişi olarak mahkeme kanalıyla bilirkişi ta-
106
Erdem Yücel
yin edilmiş ve yaşamı boyunca topladıklarından hiçbir şey ni yazmıştır (İşli 1993: 445).
kalmadığını görmüştüm. Kültür tarihimizde onun gibi iz bırakan, ancak kendi-
Ayanoğlu’nun özel arşivi dışında Vakıflar’daki odasında lerinin edindiği bilgileri başkalarına vermekten kaçınan
da mimari ve sanat tarihi yönünden son derece değerli bel- kişiler vardır. Bu yüzden de öldükten bir süre sonra onla-
gelerin olduğunu kendisinin emekliye ayrılışından sonra öğ- rın unutulmaları kaçınılmaz olur. Bir zamanlar birlikte ça-
renmiştim. O sırada Amcazade Hüseyin Paşa Külliyesi’nde lıştığım, Ayasofya Müzesi’nin ikona uzmanlarından Şinasi
Türk İnşaat ve Sanat Eserleri Müzesi’ni kurmakla görevlen- Akbatu’dan biyografisini kendisinden istediğimde, Benim
dirilmiştim. Ayanoğlu’nun odasındaki malzemeyi bir gün öleceğimi mi bekliyorsun? diye garip bir yanıt almıştım. Ne
çuvallar içerisinde müzeye getirmişlerdi. Onları tasnif et- yazık ki, ikona konusunda geniş bilgisi olan Şinasi’nin ölü-
meye çalışırken mimari ve sanat tarihi yönünden son de- münden sonra ardından bir şey yazamadığım gibi başkaları
rece önemli malzemelerle karşılaşmıştım. XIX. Yüzyıl Neo- da ondan söz edememişlerdi.
Klasik mimarisini öncülerinden Mimar Ali Talat Bey’in, H. Necdet İşli’den öğrendiğim kadarıyla Ayanoğlu
Mimar Kemaleddin Bey’in çizimleri, eskizlerinin yanı sıra Bursa’da doğmuş, özel öğrenim görmüş, sonra da Bursa
değerli belgeler ve fotoğraflar vardı. O sırada Mimar Ke- İdadisi’nden mezun olmuştur. Üniversite öğrenimi görme-
maleddin Bey üzerinde doktora çalışmasını yapan Prof. Dr. miş, kendisini yetiştirerek, Bursa ve 1921’den itibaren de
Yıldırım Yavuz (Yavuz 1981) ve ben onlardan yararlanarak İstanbul’da bazı okullarda tarih ve coğrafya öğretmenliği
bazı yayınlar yapmış, kongrelerde tebliğler vermiştik (Yücel yapmıştır. Vakıflar’a ne şekilde girdiği konusunda yeterli bir
1972: 219-228, Yücel 1980: 467-481, Yücel 1998: 231-240). bilgiye sahip değilim; Necdet İşli’ye göre sanatsal yönden
İsmail Fazıl Ayanoğlu’nu yakından tanıdığım günlerde değerli pek çok mezar taşının cami hazirelerinde bulunma-
Vakıflar İnşaat Dairesi’nin onarımını yaptığı camilerin ha- sından ötürü Vakıflar’da görev almıştır.
zirelerinin tanzimiyle görevlendirilmişti. Mezar taşları ve İsmail Fazıl Ayanoğlu, Evkaf-ı İslamiye Müzesi (Türk ve
kitâbelerin okunmasının yanı sıra onları tarihle bağdaştı- İslam Eserleri Müzesi) Müdür Yardımcısı Abdülkadir Erdo-
rıyordu. Kısacası konusunda uzmanlaşmıştı. Bütün zama- ğan ile Arkeoloji Müzeleri Müdürü Halil Edhem Eldem’den
nını mezarlıkları araştırmaya vakfetmişti; keyifli bir anında yardım görmüş ve büyük olasılıkla onların yardımıyla
şöyle demişti; mezar taşları konusunda uzmanlaşmıştır. Araştırmalarını
Mevcut yüksek sanat abidelerimiz ortada olmasaydı bile Vakıflar Dergisi, Tarih Dünyası, Tarih Hazinesi, İstanbul
mezarlıklarımızda bulunan nihayetsiz eserler, bu milleti me- Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası isimli dergilerde
deniyet göklerine çıkarmaya kâfi gelirdi. yayınlamıştır (Ayanoğlu 1942: 399-400, a.y. 1951, a.y. 1952, a.y. 1958:
Mezarlıkları tanzim ederken şüphe duyduğu yerleri 193-208, a.y. 1963: 1-2, a.y. 1968: 145-148, a.y. 1969: 329-333, a.y. 1971:
altında kalmış mezar taşlarının fotoğraflarını çeker, üzer- İstanbul, Bursa, Edirne Kitabeleri, İstanbul Namaz-
lerindeki yazıları not eder ve sonra yine gömermiş! Göm- gâhları, Şeyhülislam Mezartaşları ve Kitabeleri, İstanbul
düğü taşları başkalarının görmesini istemediği söylenirdi; Tekkeleri isimli kitapları basılmadığı gibi ne oldukları
belki de onların herhangi bir şekilde kırılıp, yok olmalarını da bugün için bilinmiyor. Okmeydanı ve Okçuluk Tarihi
önlemek için de bunu yapardı. isimli kitabı ölümünden sonra Vakıflar Genel Müdür-
Ayanoğlu’nun ölümünden sonra onunla ilgili yeterli bir lüğü tarafından 1976 yılında basılmıştır. Vakıflar Genel
bilgi basında yer almamıştır. Yalnızca Ayanoğlu’nun son za- Müdürlüğü’nün yayınladığı İstanbul Yeni Cami ve Hünkâr
manlarında yakınlık kurduğu Necdet İşli Dünden Bugüne Kasrı isimli, yazarı belli olmayan kitabın O’nun tarafından
İstanbul Ansiklopedisi’nde onunla ilgili kısa bir biyografisi- yazıldığını sanıyorum.3
3
Anonim, İstanbul Yeni Cami ve Hünkar Kasrı, Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara (tarihsiz).
107
Vakıflar’a Emeği Geçenler: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz ve İsmail Fazıl Ayanoğlu
Volunteers of The Foundatıons: Ertuğrul Eğilmez, Tahsin Öz and İsmail Fazıl Ayanoğlu
KAYNAKLAR
Anonim (tarihsiz): İstanbul Yeni Cami ve Hünkâr Kasrı, Ankara: Vakıflar Genel Müdürlüğü Yayınları.
Ayanoğlu 1942: İsmail Fazıl Ayanoğlu, Vakıflar İdaresince Tanzim Ettirilen Makbereler, Vakıflar Dergisi, Ankara,
S.II, s.399-400.
Ayanoğlu 1951: İsmail Fazıl Ayanoğlu, Eşsiz Mezartaşları, Tarih Hazinesi, İstanbul, S.12.
Ayanoğlu 1952: İsmail Fazıl Ayanoğlu, Bekri Mustafa Nerede Gömüldü?, Tarih Dünyası, İstanbul, S.23.
Ayanoğlu 1958: İsmail Fazıl Ayanoğlu, Fatih Devri Ricali Mezartaşları ve Kitabeleri, Vakıflar Dergisi, Ankara 1958,
S.IV, s.193-208.
Ayanoğlu 1963: İsmail Fazıl Ayanoğlu, Vakıf Yapan Türk Kadınları, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi Mecmuası,
İstanbul3, S.XXIX, s.1-2
Ayanoğlu 1968: İsmail Fazıl Ayanoğlu, Ferhad Paşa ve Gizli kalan Vakıfları, Vakıflar Dergisi, İstanbul, S.VII, s.145-
148.
Ayanoğlu 1969: İsmail Fazıl Ayanoğlu, İstanbul’da yola Kalbedilen Cami Vesaire, Vakıflar Dergisi, Ankara, S.VIII,
s.329-333.
Ayanoğlu 1971: İsmail Fazıl Ayanoğlu, Tahrip Edilen Eski Eserler Serisi Lutfû Efendinin Mezarı, Vakıflar Dergisi,
Ankara, S.IX, s261-264.
Berki 1966: Ali Himmet Berki, Vakfa dair yazılan eserlerle vakfiye ve benzeri vesikalarda geçen ıstılah ve tabirler,
Ankara: Vakıflar Genel Müdürlüğü.
Eğilmez 1957: Ertuğrul Eğilmez, Maltepe Camii, Arkitekt, İstanbul, S.288, s.113-116.
Eğilmez/Tayla 1959: Ertuğrul Eğilmez/Hüsrev Tayla, Kervan Oteli-Edirne, Arkitekt, İstanbul, S.297, s.141-144.
Hüseyin Ayvansarayi, Hadikat-ül Cevami, İstanbul1281(1864).
İbnülemin Mahmut Kemal-Hüseyin Hüzameddin,
Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti, Tarihçe-i Teşkilâtı ve Nüzzârın Terâcim-i Ahvâli, İstanbul 1935 (1916).
İşli 1993: H. Necdet İşli, “Ayanoğlu, İsmail Fazıl” mad., Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul: Tarih
Vakfı-Kültür Bakanlığı, C.1, s.445.
İşli 1994: Necdet İşli, “Cemaleddin Server” mad, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi, İstanbul: Tarih
Vakfı-Kültür Bakanlığı, C.6, s.321.
Kahraman 2006: Seyit Ali Kahraman, Evkâf-ı Hümâyûn Nezâreti, İstanbul.
Kazıcı 1985: Ziya Kazıcı, İslami ve Sosyal Açıdan Vakıflar, İstanbul: Marifet Yayınları.
Öz 1987: Tahsin Öz, İstanbul Camileri, Ankara: Türk Tarih Kurumu, , C.I-II; İstanbul Camileri, Turizm ve
Tanıtma Bakanlığı, Ankara 1964.
Yavuz 1981: Yıldırım Yavuz, Mimar Kemalettin ve Birinci Ulusal Mimarlık Dönemi, Ankara: ODTÜ Mimarlık
Fakültesi, Ankara.
Yücel 1972: Erdem Yücel, Ayasofya Onarımı ve Vakıf Arşivinde bulunan Bazı Belgeler, Vakıflar Dergisi, Ankara,
S.X, s.219-228.
Yücel 1978: Erdem Yücel, Üstad Cemaleddin Server Revnakoğlu, Hayat Tarih ve Edebiyat Mecmuası, İstanbul,
S.7, s.77-82.
Yücel 1980: Erdem Yücel, Mimar Kemaleddin ve Mimar Vedat Beylerin Üslubunu Sürdüren Restoratör Mimarlar,
Birinci Milli Türkoloji Kongresi, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türkiyat Enstitüsü, s.467-
481.
Yücel 1998: Erdem Yücel, Vakıflarda Onarım Çalışmalarını Yürüten Mimarlar, Vakıflar Dergisi, Ankara,
S.XXVII, s.231-240
Yücel 2000: Erdem Yücel, Cemaleddin Server Revnakoğlu’nun Eyüp Çalışmaları, IV. Eyüpsultan Sempozyumu,
Tebliğler, İstanbul: Eyüp Belediyesi, İstanbul, s.284-297.
Yücel 2005: Erdem Yücel, Cumhuriyetten Günümüze Restoratör Mimarlar, 60 Yaşında Sinan Genim’e Armağan
Makaleler, İstanbul5, s.730-749.
Yücel 2006: Erdem Yücel, Anılarıyla Tahsin Öz, İstanbul: Arkeoloji ve Sanat Yayınları.
Yücel 2015: Erdem Yücel, Vakıflardaki Çalışmalarım, Vakıf Restorasyon Yıllığı, İstanbul Vakıflar I.Bölge
Müdürlüğü Yayını, S.11, s.105-118.
108
Erdem Yücel
109
İstanbul’da Bektaşi Tekkeleri
Bektaşi (Bektashi) Tekke Buildings in Istanbul
B ektaşilik, 13. Yüzyılda kurulmuş bir tarikat olup, Türkmenler tarafından ortaya konulmuş-
tur. Bünyesinde ahiliğin de izlerini taşıyan Bektaşilik, çeşitli tarikatlardan da ilham al-
mıştır. Toplumsal bir kurum olarak, dinsel inançlardan ve duygulardan yararlanan Bektaşi
dergâhları, güzel sanatların ve kültürün de merkezi olmuştur. Bektaşi tekkeleri, genellikle
bulundukları yerin veya kurucularının adıyla anılır. İlk dönemdeki şehir merkezlerinde kuru-
lan Bektaşi tekkeleri, son yüzyıllarda ise şehir merkezlerinden uzak yerlere inşa edilmişlerdir.
II. Bayezid dönemi teşkilat yapılanmasının sonucunda kurulmuş ve İstanbul’daki Bektaşi
tekkelerinin en önemlilerini oluşturmuş bu tekkeler, coğrafi konumları itibarıyla oldukça stra-
tejik noktalardadır. Yarımca Baba Tekkesi, Boğaz’ı kontrol eden bir konuma sahiptir. Yediku-
le’deki Mehmed Efendi Tekkesi, Yeniçeriler’in aktif görevde bulundukları Yedikule Hisarı’nın
yakınındadır. Karaağaç Tekkesi, birçok sultanın göç ettiği Karaağaç bahçesinin yakınında-
dır ve Rumelihisarı’ndaki Şehitlik Tekkesi de Boğaz kontrolü açısından önemli bir noktadadır.
Anahtar Sözcükler: Bektaşi, Tekke, inanç, yapılan
110
Ahmet Hamdi Bülbül
İSTANBUL’DA
BEKTAŞİ TEKKELERİ
BEKTAŞİ (BEKTASHI) TEKKE BUILDINGS
IN ISTANBUL
T he Bektaşi (Bektashi) Order was founded in the 13th century by the Turkmens. It was inspired
from some other orders and has some similar features of Akhism as well. The Bektaşi centers,
as a sort of social centers as well, has been integrated with religious beliefs and emotions and
has functioned as center of fine arts and culture. The Bektaşi tekke is usually mentioned with the
name of the location place or the founders. The tekke buildings were used to be founded in the
centers at the beginning. However the location has been transferred far from the centers laterly.
The establishment of those tekke branches depends on the foundation concept of Beyazid
II Reign and as they are among the most important ones in İstanbul, they have quite strate-
gical significance because of their geographical locations. The Yarımca Baba Tekke has a
location which has a control point of view towards the Bosphorus. The Mehmet Efendi Tekke is
located close to the Yedikule City Walls where there had continued intense janissary mission.
In additon to this, the Karaağaç Tekke is close to the Karaağaç Garden which is
Keywords: Bektashi, tekke, belif, formation and organization
111
İstanbul’da Bektaşi Tekkeleri
Bektaşi (Bektashi) Tekke Buildings in Istanbul
13. yüzyılda Türk tarikatlardan biri olarak kurulan Bek- Anadolu Türkmenleri ve özellikle de göçebe kabileler
taşilik, Türkmenler’in melamet anlayışıyla ortaya çıkmıştır. arasında büyük taraftar kitlesi bulmuş, 15 ve 16.yy.’da Ye-
Bünyesinde ahiliğin de izlerini taşıyan Bektaşilik, Kalende- niçeri Ocağı’nda resmi kült halini aldıktan sonra büyük
rilik, Haydarilik, Abdallık ve Hurufilik gibi tarikatları da güç kazanarak, devletin himayesi altına alınmıştır (Koşay
potasında eritmiştir (Hançerlioğlu 1993: 8). Bektaşilik, tıpkı 1967: 20).
Nakşilik gibi Yesevilikten kaynaklanan bir tasavvufi ekoldür Osmanlı sultanlarının iskâna açtıkları Balkanlarda,
(Öztürk 2013: 56). Bektaşiliğin Nakşilik ile birleşen silsilesinde,
Bektaşi dervişlerizaviyeler kurup, yeni fethedilmiş bölgele-
Hz. Peygamber’e bağlayan halkanın Hz. Ali veya Hz. Ebu-
rin Türkleşmesi ve İslâmlaşması için faaliyette bulunmuş-
bekir olması meselesi konusunda Bektaşilerin tamamına
lardır (Barkan 1942: 279-386).
yakın bölümü bu silsileye Hz. Ebubekir’i sokmazlar; bazı-
Bektaşi kültünün Osmanlı Devletine girmesini ve ya-
ları da Bektaşiliğin sırri bir tarikat olduğunu belirterek, Hz.
yılmasını sağlayan Abdal Musa Sulucakarahöyük zaviye-
Peygamber’e Ebubekir vasıtasıyla ulaştığını söyler (Ahmet
sinde yetişmiştir (Ocak 1992: 92). Abdal Musa, XV. yüzyılda
Rıfat 2013: 40). Tarikatlar içinde yalnız Nakşilik Hz.Ebubekir’i
Hz. Peygamber’den sonra halka saymakta, diğer bütün ta- Bektaşîliğin kurulması ile birlikte, tarikat içinde önemli bir
rikatlar Hz. Ali’yi esas almaktadır. Bu bakımdan Nakşilikle yere sahip olmuştur ve adı cem ibadeti sırasında sıkça anıl-
bir yerde silsilesi birleşen Bektaşilik, Bekri bir tarikat sayıla- mıştır. Ayrıca kendisini konu alan bir menakıbnâme yazıl-
bilir (Öztürk 2013: 57). Bektaşilik, Hacı Bektaş’ın ölümünden mıştır (Ocak 1992: 89).
sonra kurulmuş olduğundan, gelenekçe ona bağlı; ancak, Balım Sultan’la (öl. 922/1516) başlayan dönem, esas kuru-
tarikat silsilesi, Şiilerin 8. İmamı Ali er-Rıza yoluyla Ali’ye, luş devresidir. Bu devrenin ikinci bir kuruluş kabul edilmesi
hatta daha da ileriye dört büyük meleğe ulaşır (Köprülü 1966: Bektaşi ananesinde Balım Sultan’ın ikinci pir kabul edilmesiyle
44, Mélikoff 2011: 157). onay kazanmış bir olgudur. Balım Sultan, 1501’de II. Bayezid
Bektaşilik, Moğol istilası döneminde, bütün insanlığı tarafından Dimetoka’dan getirtilerek, Hacı Bektaş Zaviyesi’nin
kucaklama heves ve niyeti taşıyan fikri-ruhsal oluşlarından başına geçirilmiş, dolayısıyla tarikatın şeyhi olmuştur (Birge
biri, belki de birincisidir. Bu oluş için ilahi irade, tarihe ma- 1994: 56-57, Mélikoff 2010: 220-224, Ocak 1992: 373-74).
lolacak büyük bir ruhu seçecekti; bu ruh, Horasanlı Türk, Balım Sultan döneminde teşkilat, doktrin, ayin ve
Hacı Bektaş idi (Öztürk 2013: 44). erkânın ne derece değişikliğe uğradığı tam bilinme-
İlk Bektaşi babalarının müritlerinin Türkmen ve Moğol mektedir. Fakat tarikat Kalenderilik, Rum Abdalları ve
göçebeleri arasında bulunduğu bilinmektedir. Orta Asya diğer din dışı hareketlerle daha iç içe bir görünüm ser-
Türkleri ile olan bu bağlantı, Anadolu’nun İslâmlaşması dö- gilemekteyken, bu dönemde ayrı bir örgütlenmeye geçiş
nemindeki diğer evliyalar gibi Bektaşi evliyasını da İslâm- yaşanmıştır (Ocak 1992: 373-74). Bektaşilikte kısmen veya
Türk heterodoksisinin önemli bir damarı haline getirmiştir. tamamen İslam dışı görülen unsurların ismi etrafında
İlk dönem Bektaşilerinin Babai isyanı ile yakından ilişkili toplandığı hemen hemen ilk şahıs olan Balım Sultan,
olduğu günümüzde kabul görmüş (Ocak 2000: 215-17) olsa Bektaşiliği dejenere eden Hurûfi-Hıristiyan unsurların
bile Öztürk, Elvan Çelebi’ye dayanarak Hacı Bektaş’ın, Baba tam ortasında durmakta ve bu iki bozucu unsuru benli-
İlyas’ın halifesi olduğunun söylenemeyeceğini, gerekçeleri ğinde toplayıcı ve temsil edici bir şahsiyet olarak dikkat
ile birlikte belirtir (Öztürk 2013: 54). çekmektedir (Ocak 1992: 373-74).
112
Ahmet Hamdi Bülbül
Bektaşilerin cemaat dışı ögeleri, 16. yüzyıldan başla- Yeniçerileri isyan edecek duruma getirip, ocağı bozmuş
yarak Hurûfi öğretilerin eklenmesi, Hz. Ali’nin tanrısal- olmaları gösterilir.
lığında Kızılbaş inançların katılmasıyla tarikat topluluğu Bektaşi Tekkelerinin bir kısmı cami ve medreseye tah-
oluştuğu zaman genişlemiştir. sis edilmiş, büyük bir kısmı da birer ehl-i sünnet türbedar
Bu zamandan başlayarak, Kızılbaş öğelerle dolan Bek- atanmak suretiyle, başta Nakşibendilik olmak üzere Ka-
taşilik, cemaat dışılığa kaymıştır. Böylece Ahmed Yesevi dirilik ve Sa’dilikgibi tarikatların kullanımına verilmiş; bir
geleneğinden doğan ve kökleri Orta Asya’ya ulaşan bir kısmı da satılmıştır.
akım, Anadolu toprağı üzerinde yalnız cemaat dışı değil, Birçoğu Anadolu topraklarında örgütlenip, faaliyet
aynı zamanda açıkça başkaldırıcı görünecek şekilde çığı- gösteren tarikat ve tekkelerin 1974 yılında yapılan tespit-
rından çıkmıştır (Mélikoff 2011: 153). lere göre toplam sayısının 392 olduğu görülür (Massignon
II. Bayezid döneminde tüm Osmanlı topraklarında 1974: 1-17). Bu sayının 1840 yılında 258 (Kara 1990: 424-
Hacı Bektaş Zaviyesi’nde Balım Sultan’ın şekillendirdi- 435),1908 yılında 3061 olduğu, bu tekkelerden İstanbul’da
ği âdap ve erkân doğrultusunda örgütlenen Bektaşilik, olanların sayısınınRehber-i Tekaya’da 122, Mezhepler ve
İstanbul’da nasıl bir yapılanma sürecinden geçmiştir? Tarikatlar Tarihi’nde 14 (Şapolyo 1964: 460-472, Karaosmanoğ-
İstanbul’daki Bektaşi tekkelerinin ne zaman vakıf haline lu 1977: 280) olarak verildiği görülmektedir. Yapılan arşiv
geldiğine dair net veriler oldukça azdır (Yılmaz 2015: 105). ve kaynak incelemesinde ise İstanbul’da 21 Bektaşi tekke-
II. Bayezid dönemi teşkilat yapılanmasının sonu- sinin varlığına ulaşılmıştır.
cunda kurulmuş ve İstanbul’daki Bektaşi tekkelerinin en ANADOLU YAKASI
önemlilerini oluşturmuş bu tekkeler, coğrafi konumları 1- Merdivenköy–Şahkulu Sultan Dergâhı: Mer-
itibarıyla oldukça stratejik noktalardadır. Yarımca Baba divenköy, Emin Bey Caddesi, İmam Ramiz ve Tekkeal-
Tekkesi, Boğaz’ı kontrol eden bir konuma sahiptir. Ye- tı Sokaklarında, 737 ada, 11 parselde yer alan dergâh,
dikule’deki Mehmed Efendi Tekkesi, Yeniçeriler’in aktif İstanbul’un fethine veya öncesinde kuşatmalarına geldi-
görevde bulundukları Yedikule Hisarı’nın yakınındadır. ği söylenen Horasan Erlerinden Şah Sultan’a (sonra da
Karaağaç Tekkesi,birçok sultanın göç ettiği Karaağaç Şahkulu Sultan adı verilmiş) ait olduğu rivayet edilen
bahçesinin yakınındadır ve Rumelihisarı’ndaki Şehitlik türbenin yanında yapılmış olup, bu dergah II. Mahmud
Tekkesi de Boğaz kontrolü açısından önemli bir noktada- döneminde muhdes kabul edilerek, yıktırılması kararlaş-
dır. Söz konusu tekkelerin, yeniçerilerin yoğun olarak ko-
tırılan Bektaşi tekkeleri sınıfında değerlendirilerek, yık-
nuşlandırıldığı bölgelerde bulunmaları, Ocak ile İstanbul
tırılmıştır.
Bektaşi tekkeleri arasındaki ilişkinin bir başka göstergesi
Bu dergâh, 1839’dan sonra Seyyid Nizam Türbesi kar-
olarak yorumlanabilir (Yılmaz 2015: 105).
şısında gömülü olan Halil Revnâki Baba’nın gayretiyle
Toplumsal bir kurum olarak, dinsel inançlardan ve
ayağa kaldırılır. 6 Zilhicce 1328 tarihli ilamda dergâhın
duygulardan yararlanan Bektaşi dergâhları, güzel sanat-
civarında iki kıta bağ ve iki bahçeli ev, tarla, bahçe ve 25
ların ve kültürün de merkezi olmuştur.
Bektaşi tekkeleri, genellikle bulundukları yerin veya
kurucularının adıyla anılır. İlk dönemdeki şehir merkez-
lerinde kurulan Bektaşi tekkeleri, son yüzyıllarda ise şehir
merkezlerinden uzak yerlere inşa edilmişlerdir.
1826 yılında Bektaşilikle ilgili çok sert tedbirler alın-
mıştır. Yeniçeri Ocağı ile Bektaşilik tarikatının etle tırnak
gibi olması, devletin her iki kuruma da aynı gözle bakma-
sına sebep olmuş ve her ikisinin de lağvedilmesine neden
olmuştur. Belli başlı Bektaşi Tekkeleri yerle bir edilirken
bazı meşhur Bektaşi babaları da sürgüne gönderilmiştir
(Kara 2010: 281-295).
1
Üsküdarlı Münib Ahmed Bey, Mecmua-i Tekaya, İstanbul H.1307 M. 1889-1890 adlı on altı sayfalık risalesi.
2
Erzurumlu Yeşilzade Mehmed Salih, Rehber-i Tekaya, Süleymaniye Kütüphanesi (Tırnovalı Bölümü), no. 1035, (Mükerrer IV. cilt), ss. 1-56.
113
İstanbul’da Bektaşi Tekkeleri
Bektaşi (Bektashi) Tekke Buildings in Istanbul
114
Ahmet Hamdi Bülbül
8- Öküz Limanı Tekkesi’nin havadan görünüşü 9- Öküz Limanı Tekkesi’nin vaziyet planı
(İ.Ü.Tıp. Tar. Arşivi 1933). (S.H.E. İstanbul Anıları, s.227).
115
İstanbul’da Bektaşi Tekkeleri
Bektaşi (Bektashi) Tekke Buildings in Istanbul
116
Ahmet Hamdi Bülbül
RUMELİ YAKASI
1- Durmuş Dede Tekkesi: Rumelihisarı’nda denizciler
tarafından Akkirman’dan getirilmiş ve pek çok kerametle-
ri zuhur etmiş Durmuş Dede’nin türbesi ve tekkesi vardı.
Bu büyük tekke zamanla, çerağları ve kudümleri ile Bektaşi
türbedar ve dervişlerinin ikamet ettiği büyük bir tekke ha-
lini almıştı (Evliya Çelebi Seyahatname: 194-196). Daha sonraki
dönemlerde de Durmuş Dede Tekkesi’nin faaliyetlerini sür-
dürdüğü görülmektedir. XVIII. yüzyılın başlarında bu tek-
kenin şeyhliğine haksız bir müdahale yapılmıştı. Buna göre,
vefat eden tekke şeyhi Şeyh İsmail b. Ali Dede’nin yerine
Şeyh Mehmed Efendi geçmiş, ancak Süleyman isimli bir
16- Durmuş Dede Dergâhı (İ.A.M.E.A. 1935). şahıs şeyhliği zorla zapt etmişti. Vaki olan şikâyet üzerine
117
İstanbul’da Bektaşi Tekkeleri
Bektaşi (Bektashi) Tekke Buildings in Istanbul
118
Ahmet Hamdi Bülbül
119
İstanbul’da Bektaşi Tekkeleri
Bektaşi (Bektashi) Tekke Buildings in Istanbul
25- Karyağdı Baba Tekkesi kuyu bileziği 26- Karyağdı Baba Tekkesi vaziyet planı
(İstanbul 1 N.K.V.K.B.K.M. Arşivi). (İst. 1N.K.V.K.B.K.M.Arşivi).
Karyağdı Baba’nın kabri tekke haziresinde olup, etra-
fı parmaklıklı ve baş tarafındaki şahide elifi sikkeli, kalın
ve silindiriktir. Tekkenin etrafının setlerle düzenlenmiş
olması, arazinin meyilli olmasından kaynaklanmaktadır
(Haskan 1993: 125).
120
Ahmet Hamdi Bülbül
33- Erdi Baba Tekkesi (Alm. Mav. Pafta no: L.6, 1913-14). 34- Silivri Said Baba Tekkesi.
3
İstanbul Tekkeleri Nüfus Vukuatı Defteri, B.O.A. Kamil Kepeci Tasnifi No:6290/1, 1837.
121
İstanbul’da Bektaşi Tekkeleri
Bektaşi (Bektashi) Tekke Buildings in Istanbul
lardan, önceleri Bektaşi dergâhı olduğu, sonradan Nakşi ve çeri Ocağı’nın kaldırılmasıyla Bektaşi Tarikatı’nın faaliyetleri
Kadiri olduğunu öğrendiğimiz (Komisyon 1991: 276) dergâh, yasaklanmıştır. Tekkelerin kapatıldığı 1925 yılına kadar Os-
tuğla ve kesme taştan kubbeli olarak yapılmıştır. manlı yöneticileri, Bektaşi tekkelerinin açılmasına ve faali-
12- Silivri Sadi Baba Zaviyesi: Silivri’de, vaktiyle Ali yetlerine devam etmesine esnek davranmışlardır.
Çetinkaya Caddesi’nin kenarında, küçük bir köprünün yakı- Yapılan incelemede, kaynaklarda en fazla on dört olarak
nında yer almaktaydı. Osmanlı Arşivlerindeki 1 Eylül 1794 gösterilen İstanbul Bektaşi tekkelerinin sayısının yirmi bir
tarihli bir belgede; Hacıbektaş-ı Veli tarikatı zaviyelerinden olduğu görülmüştür.
olan ve Silivri’de bulunan Sadi Baba Zaviyesi’nin tekke nişi- İstanbul’daki Bektaşi tekkelerinin çoğunun II. Bayezid
ni olan Derviş Mehmet Halife bin Süleyman’ın kendi iste- döneminde yapıldığı, tekkelerden Karaağaç tekkesi gibi Ye-
ğiyle görevini bırakması üzerine Derviş Mehmet bin Hasan dikule’deki Mehmed Efendi Tekkesi ve Rumelihisarı’ndaki
Baba’nın tayin edildiği (B.O.A. C.EV 44/2197 H. 1209/M.1795) be- Nafi Baba Tekkesi’nin II. Bayezid vakfına kayıtlı tekkeler
lirtilir. Evliya Çelebi ise, Ali Çetinkaya Caddesi’nin yanında- olduğu görülmüştür. Erdi Baba Tekkesi de II. Beyazıt dö-
ki küçük bir köprüden bahisle, …bu köprünün başında Sadi nemine tarihlenir.
Baba ziyareti var. Bektaşi Tekkesi içinde gömülü olup kendileri Merdivenköy’deki Şahkulu Sultan ve günümüze gele-
de Bektaşi fukaralarındandır, der (Seyahatname V: 181). meyen Üsküdar’da Karaca Ahmed Sultan, Paşalimanı’nda
Sonuç olarak; Anadolu’da kurulan tarikatlardan biri olan Yarımca Baba ve Rumelihisarı’nda Durmuş Dede tekkele-
Bektaşilik, İstanbul’da Balım Sultan’la birlikte, özellikle Yeni- ri, 17. yüzyılın başlarına tarihlenir. Karyağdı Baba Tekkesi,
çeri Ocağı’nın kuruluşundaki rolü nedeniyle yayılma olanağı Haşim Baba Tekkesi, Nur Baba Tekkesi, Nur Baba ve Tahir
bulmuştur. İlk zamanlarda şehir merkezlerinde kurulmuş Baba Tekkelerinin de, 18. yüzyıl sonu ve 19. yüzyıl başla-
olan tekkelerin, sonraki yüzyıllarda şehrin dışında, hâkim rında yapıldığı görülürken, bunların çoğunun günümüze
tepelerde kurulmaya başlandığı görülür. 1826 yılında Yeni- ulaşamadıkları görülmektedir.
Kaynakça
Ahmet Cevdet Paşa: Tarih-i Cevdet, C. 12, İstanbul: Üçdal Neşriyat, İstanbul, 1966.
Ahmet Rıfkı: Bektaşi Sırrı, C.2, (Hazırlayan: Hür Mahmut Yücer), İstanbul: Kesit Yayınları, 2014.
Akın 1989: Günkut Akın, Merdivenköy Bektaşî Tekkesi’ndeki Dünya Ağacı, STAD, s. 4 İstanbul.
Nev’izade Atâî: Hadaiku’l-Hakaik fi Tekmileti’ş Şakaik,Şakaik-i Numaniye, (Yayına Hazırlayan: Abdülkadir Özcan),
İstanbul, 1989.
Ayvansarâyî Hüseyin Efendi/Alî Sâtı Efendi/Süleymân Besîm Efendi:
Hadîkatü’l- Cevâmi, İstanbul Câmileri ve Diğer Dînî-Sivil Mi’mâri Yapılar, (Haz. Ahmed Nezih
Galitekin), İstanbul, 2001.
Baha Said: Bektaşiler, Türk Yurdu, C.5, S.28,İstanbul, 1928.
Barkan 1942: Ömer Lütfi Barkan, Osmanlı İmparatorluğunda Bir İskan ve Kolonizasyon Metodu Olarak Vakıflar
ve Temlikler, Vakıflar Dergisi, 5 (1942), s. 279-386.
BOA, MAD 9731 (1242/1826).
BOA, EV. D 38565, no. 836 (1257/1842).
BOA, EV.MKT 1177, no. 199.
Dedebaba 2002: Bedri Noyan Dedebaba, Bütün Yönleriyle Bektaşilik ve Alevilik, İstanbul: Ardıç Yayınları, C.V.
Birge 1994: John Kingsley Birge, The Bektashi Order of Dervishes, London: Luzac Oriental.
Çetin 1981: Atillâ Çetin, İstanbul’daki Tekke, Zaviye ve Hankahlar Hakkında 1199 (17884) Bir Vesika, Vakıflar
Dergisi, S. 13, s.583-590.
Ekicigil 1982: Recep Ekicigil, Ağlamış Baba, İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi 1 Hazırlayan, İstanbul:
Tercüman Gazetesi Kültür Yay., s.329-330.
Eldem 2005: Edhem Eldem, Death in İstanbul: Death and Its Ritual in Ottoman-Islamic Culture, Ottoman Bank
Archives and Research Centre, İstanbul: 2005.
Erzurumlu Yeşilzade Mehmed Salih:
Rehber-i Tekaya, Süleymaniye Kütüphanesi (Tırnovalı Bölümü), no. 1035, (Mükerrer IV. cilt), ss.
1-56.
Evliya Çelebi: Evliya Çelebi Seyahatnamesi: Topkapı Sarayı Bağdat 304 Yazmasının Transkripsiyonu- Dizini, (Der.:
Zekeriya Kurşun, Seyit Ali Kahraman, Yücel Dağlı), C. 1, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 1999.
Galitekin 2003: Ahmed Nezih Galitekin, Osmanlı Kaynaklarına Göre İstanbul, İstanbul: İşaret Yayınları.
Hançerlioğlu 1993: Orhan Hançerlioğlu, Dünya İnançlar Sözlüğü, İstanbul: Remzi Kitabevi.
122
Ahmet Hamdi Bülbül
123
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
124
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
S ultan Abdülaziz döneminde 1863-65 yılları arasında inşa edilen Beylerbeyi Sarayı geç
dönem Osmanlı sarayları arasında yer alır. Saraya ilişkin çok sayıda yayın yapılmış, bu
yayınlar arasında arşiv belgelerine dayalı inşa süreci de incelenmiştir. Ancak Başbakanlık
Osmanlı Arşivi’nde HH. 13083 numarasıyla kayıtlı yapının keşf-i evvel defteri hiçbir yayına
konu olmamıştır. Keşif defterleri Osmanlı mimarlık tarihi için önemli kaynaklardır. Yapı pla-
nına uygun olarak yapılacak harcamaların detayları bu defterlere kaydedilmiştir. İnşaat
malzemelerinin türü, boyutu ve fiyatları detaylı olarak belirtilmiştir. Bu yönüyle keşif defter-
lerinde bulunan bilgiler yapının tarihine ışık tutarken aynı zamanda restorasyon çalışmaları
için de çok önemli veriler sunar.
Anahtar Kelimeler. Beylerbeyi Sarayı, Sultan Abdülaziz, Geç Dönem Osmanlı Mimarlığı, İnşaat Malzeme-
leri, Osmanlı Sarayları.
B eylerbeyi Palace which was built between 1863-65 during the reign of Sultan Abdülaziz
is among the palaces of late period Ottoman Architecture. A large number of publi-
cations about The Palace have been written, among these publications, the construc-
tion process based on archival documents has also been examined. However, in the
Prime Ministry Ottoman Archives HH. registered with number 13083, construction book
has not been subject to any publications. Construction books are important sources for
the history of Ottoman architecture. The details of the expenditures to be made in ac-
cordance with the structure plan have been recorded in these books. The type, size and
prices of construction materials are specified in detail. In this sense, the information found
in the construction books sheds light on the history of the building, but also provides im-
portant data for restoration work.
Keywords: Palace, Sultan Abdulaziz, Late Period Ottoman Architecture, Building Materials, Ottoman Pal-
aces.
125
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Sarayın Keşf-i Evvel Defteri • Alt ve üst katların gizli hançer ile bağlamalı küfeki
taşından beden duvarları. 2187950 Kuruş.
Beylerbeyi Sarayı’na ilişkin yapılan çalışmaların hiç bi-
rinde bu makaleye konu olan keşf-i evvel defteri kullanıl- • Dış cephede mermer sütun ve başlıkları: 814691,5
mamıştır. Başbakanlık Osmanlı Arşivi’nde HH. 13083 nu- Kuruş.
marasıyla kayıtlı olan defter 5 Ocak 1864 (25 Receb 1280) • Pencerelerdeki somaki sütunlar: 289300 Kuruş.
1
(Şehsuvaroğlu 1961:2690-2699), (Sevgin 1966: 38-47) , (Anonim, 1982: 1232-1237), (Cezar, 1992: 8-29),(Sözen, 1992: 77-78), (Karahüseyin, 1992, s.122-
138),(Batur, 1994: 206-210), (Ülgen 1995: 204-205). (Göncü, 2006:1-16, 2013: 205-214).
126
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
• Kurşun örtülü çatısı: 611880 kuruş. • Hamam zank taşları: 10500 Kuruş.
• Üst katta divanhane, oda ve merdiven üzerlerinin • Hamam muslukları: 7500 Kuruş.
tavanlarında şükufe işleme ve resimler: 692090,5 • Hamam pirinçten dökme havlu sırıkları: 800 Ku-
Kuruş. ruş.
• Alt ve üst katlarda bütün oda ve abdesthaneler ile • Hamam ıhlamurdan kapıları: 3937,5 Kuruş.
aralıkların döşemeleri:118560 Kuruş. • Hamam ıhlamurdan kerevetleri: 800 Kuruş.
• Divanhane döşemeleri: 152447 Kuruş. • Hamam külhanı: 4000 Kuruş.
• Alt ve üst kat yaldızlı tavan tekneleri: 1676250 Ku- • Hamam bakır kazanı: 320 Kuruş.
ruş.
• Çamaşırhane: 7000 Kuruş.
• Parmaklıklı üç sıra merdivenleri: 57690 Kuruş.
• Mabeyn-i Hümayun divanhanesi altında döşeme-
• Bodrum tavanları: 47148 Kuruş. leri: 97920 Kuruş.
• Bodrum döşemeleri: 47148 Kuruş. • Daire-i Hümayun iki başında merdivenleri: 516280
• Bodrum duvar sıvaları: 8827 Kuruş. Kuruş.
• Bodrumdaki havuzlar etrafında sütunların küfeki • Daire-i Hümayun yağlı boyası: 188000 Kuruş.
ayakları: 41600 Kuruş. • Yağmur ve kirli sular için lağım inşası: 40000 Ku-
• Alt ve üst katlarda gövdesi oluklu sütunlar: 300000 ruş.
Kuruş. • Lağımlar üzerine demir döküm ızgaralar inşası:
• Bodrumdaki havuz ve Marmara mermerinden dö- 1800 Kuruş.
şemesi: 248630 Kuruş. • İnşaat iskeleleri: 240000 Kuruş.
• Havuzun kurşun kenet ile bağlamalı korkulukları: • Kiremit örtülü sundurma inşası: 60000 Kuruş.
23127,5 Kuruş.
• Zat-ı şahaneye mahsus dört odanın sıvası: 465600
• Havuz fıskiyeleri: 98000 Kuruş. Kuruş.
• Havuz etrafında dökme şebeke parmaklıklar: • Üst katta pencere üzerlerinin kuş şeklinde resimle-
17280 Kuruş. ri: 157500 Kuruş.
• Orta kata çıkan dökme şebeke korkuluklu merdi- • Alt ve üst katlarda oda ve abdesthanelerin sıva ve
venleri: 17360 Kuruş. boyası: 566910 Kuruş.
• Çatıda kerpiç tuğlasından sıvalı siper duvarları: • Nakliye ve hamaliye: 2197514 Kuruş.
67200 kuruş.
• Toplam: 22.312.656,5 Kuruş.
127
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Mezkûr temel derûnunda zuhur eden taşların barut ile endaht ve tesviyesi miktarı.
Tûlen Arzen Kadden
Zira 20 Zira 5 Zira1 Parmak12
Terbîan
Zira150 Fî 5
750 kuruş
128
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Izgara Temelleri.
Kıta 660 Fî 50
33.000 Kuruş
Mezkûr temeller üzerine zemin mahalline çıkınca hâlis harçla tuğla hatıllı bodrum mahallinin taş duvarı.
Mezkûr temeller üzerinde som kafa tahtasına çıkınca seng-i küfekiden ince tarak ile tesviyeli kabartma ve çökertme ve taş
kesme avadanlıklı kurşun kenar ile merbût etraf-ı erbaasının som yüzleme duvarı.
129
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Mezkûr som yüzleme mahali üzerine seng-i küfekiden kafa tahtası ile pabuç.
Devren Arzen Cismen
Parmak Zira Parmak Parmak
12 339 9 9 Fî 120
12 339 8 3 Fî 40
54.320 Kuruş
Mezkûr kafa tahtası üzerinden etraf-ı erbaasının derûnu kantarlık ve bazen biri iki kantarlık lama demirinden arzına
üç ve bazı/ mahalleri iki sıra ve kezâlik demirden köşe mahallerine gizli hançer ile bağlamalı üst kat taban mahaline çıkınca
beher katına üçer sıra hatıl makamında/ demir kirişler ile bağlamalı seng-i küfekiden gayet tesviye ve mümtezic çökertme
ve kabartama ve üzerine nevresm somakiden gömmeli zîr ve bâlâları Marmara/ mermerinden avadanlık ve cilalı kürsü ve
başlık ile köşe mahalleriyle nerdiban etrafları mezkûr mermerden ve pencere araları somaki olarak/ demir kenet ve kurşun
ile merbût kebir ve devir sütunlu pencere zîrleri kezâlik seng-i küfekiden kabartma kuşaklı mezkûr pencere tarafeynlerine
seng-i küfekiden/ kiriş ve bâlâları kezâlik som kiriş kemerli orta ve üst katın tahtı kirişli ve üzeri som saçaklı ve sekiz adet
mermerden kabartma ve üzeri/ kebir bal kovanlı bervech-i muharrer alt ve üst katlarının metin ve müstahkem olarak som
yüzleme duvarı.
Beheri
Devren Umkan Kadden
Kıta Parmak Zira Zira Parmak Zira Parmak
4 14 2 1 16 1 2
2 14 2 1 6 1 2
4 22 1 1 9 1 2
12 6 1 1 6 1 2
4 4 5 - 16 1 2
6 18 2 - 16 1 2
4 - 1 - 16 1 2
2 14 2 - 16 1 2
Terbîan
Parmak 20 Zira89 Fî 1.250
112. 291,5 Kuruş
Mezkûr som kürsü üzerinin mermerden Mermerden alt ve üst kanatların mermer devir avadanlıklı
bileziği. sütunları.
130
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
131
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Vecihi tarafının ulyâ ve süflâ katlarında köşe cumba mahallerinde som vechinin kabartma ve ornatolu som kabartmaları.
Kıta
Tûlen Arzen Kadden
Kıta Parmak Zira Parmak Parmak
6 12 2 16 20
2 - 2 16 12
Devren
Zira19 Fî 250
4.750 Kuruş
Mezkûr kirişler üzerinin seng-i küfekiden kabartma ornatolu takoz başlıkları.
Beheri
Tûlen Cismen Kadden
Kıta Parmak Parmak Zira Parmak
100 12 12 2 5
Fî 700
70.000 Kuruş
Mezkûr kirişler üzerinin seng-i küfekiden kabartma ornatolu takoz başlıkları.
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri 2. Sayfa (BOA. H.H. 13083)
Ulyâ ve süflâ katlarında pencereler bâlâsının seng-i küfekiden kabartma yaprak işlemeli kabartma kiriş ve çökertmeli
devir ve düz saçak makamında kafa tahtaları.
Kabartma kiriş ve çökertmeli kapilon
Yaprak işlemeli silmeleri. şeklinde kafa tahtaları.
Beheri Beheri
Devren Arzen Cismen Devren Arzen Cismen
Kıta Zira Parmak Parmak Kıta Zira Zira Parmak
18 5,5 12 7 18 5,5 1 15
Devren Devren
Fî 450 Fî 650
Zira99 Zira99
44.550 Kuruş 64.530 Kuruş
Pencereler bâlâsının kafa tahtası üzerlerinde ornato
kabartma ve çökertmeli kitabeleri. Avadanlıklı kafa tahtaları.
Beheri
Devren Arzen Kadden
Tûlen Kaddden
Zira Parmak Parmak
Kıta Parmak Zira Parmak Zira 610 9 12
62 Devir
18 1 4 pencere Fî 120
1 bâlâsı 73.200 Kuruş
Kapiton
9 18 2 1 4
derûnları
Terbîan
46.637 Kuruş
132
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Üzeri kurşun puşideli ornatolu som Som kabartma ayaklı üzeri kafa tahta
saçakları. ve pabuçlu çökertne kabartma ornatolu som korkuluğu
Beheri
Kutren Kadden
Parmak Zira Zira Parmak
Kıta 6 1 1 18
Somaki 68 Fî 1500
Küfeki 28 Fî 1000
130.000 Kuruş
Seng-i küfekiden saçaklar zîrinin kabartma ve çökertme ornato ve kiriş zar ve zîrlerinin kabartma silme arkitraveleri.
Zarları. Arkitraveleri.
Kirişleri.
Beheri
Tûlen Arzen Cismen
Kıta Zira Parmak Parmak
600 1 9 8
Fî 200
120.000 Kuruş
Ulyâ ve süflâsının derya tarafında taraça mahalleriyle mermer sütunlar bâlâlarının demir kirişler üzerine Marmara mer-
merinden tesviyeli döşeme ile/mezkûr mermer üzerine elvan somakili gömmeli ve etrafı mermerden zîr ve bâlâsı küpeşte ve
som baba ve üzeri Saksonyalı kezâlik mermerden sütun/ beyinleri kafatası korkuluklu bervech-i muharrer balkon mahalleri.
Üzeri somaki gömme mermer döşemesi. Küpeşteleri.
92.000 Kuruş
133
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
134
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
On altı parmak arzında üç buçuk parmak cisminde sürat biçmesinden kirişleme ile üzeri sürat elvahından kaplı ve üzeri
bez puşideli vasat ve göbek/ mahali çökertme kitabeli ve etrafları dökme macun ve kirişli araları kartonpiyer ile tutunmalı
üzeri yağlı elvan boyalı ve efrencikari şukufe/ işemeli ve icab-ı vechile yaldızlı gayet müsanna olarak nezd-i âli-i cenâb-ı
mülûkânede rehin-i tahsin buyrulduğu resimler mucebince üst katının divanhane/ ve oda nerdiban üzerinin tavanları.
Tûlen Arzen
Kıta Parmak Zira Zira Parmak
- 18 27 27 6
- 12 15 11 18
- 12 15 11 18
- - 22 12 12
- - 23 12 12
- 12 9 12 12
- 12 12 6 12
- 12 12 8 -
3 12 6 8 6
2 12 6 13 -
1 - 3 11 -
- - 7 11 -
- - 6 10 18
- - 3 13 18
- - 7 10 18
- 18 6 7 12
- - 3 10 18
- 12 2 10 18
2 - 11 12 -
2 12 7 14 3
- 21 6 11 -
- - 3 11 -
- 18 5 11 -
2 12 6 9 -
- 18 11 6 12
- 18 8 6 12
- 18 9 6 12
- 12 6 10 18
- 18 5 10 18
2 12 4 2 12
- 12 2 2 12
- 18 1 1 18
- 6 2 4 6
Terbîan
Zira Parmak
Fî 175
3.943 9
692.090,5 Kuruş
135
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
On iki parmak arzında üç parmak cisminde sürat biçmesinden kirişleme ile beylik kalasın biri iyi/ biçilerek kaplı ulyâ ve
süflâ katlarında bilcümle oda ve abdesthane aralıklarıyla mahall-i sairesi tahtının / bilâ tavan döşemeleri.
Tûlen Arzen
136
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Tûlen Arzen
Parmak Zira Zira Parmak
18 27 27 6
12 15 11 18
12 15 11 18
- 22 12 12
- 23 12 12
Terbîan
Parmak Zira
18 1682 Ulyâ katı
18 1682 Süflâ katı
12 3.365 Fî 45
151.447 Kuruş
Bodrum mahali zeminin moloz ve türabı-
Ulyâ katın tavanları eşkâli vechile orta katın nın on sekiz parmakhafriye deryaya nakil dahi
mevcut kiriş üzerine musanna tavanları. olunarak mahali mezburun tesviyesi
Terbîan Terbîan
Parmak Zira Zira2.357 Fî 3
9 3.943 Fî 120 7.125 Kuruş
473.205 Kuruş
Ulyâ vesüflâ kat taraflarının evsaf-ı mezkûre üzere donanma ve yaldızlı etraf tekneleri.
Devren Kadden
Zira Zira Parmak
2862 2 12
Terbîan
Zira Fî
6.705 250
1.676.250 Kuruş
Onsekiz parmak arzında dört parmak cisminde sürat biçmesinden tahtı üçer adet süratlikezâlik elvahtan bir buçuk par-
mak cisminde takoz ve kademe ve rahtlı tarafeyni dökme küpeşte ve kezâlik nevresm parmaklıklı tahta latadan binarlı çem-
berden bağdadili üzeri hâlis harç sıvalı tavanlı üç sıra nerdibanları.
Tûlen Arzen
Kıta Parmak Zira Zira Parmak
- 12 12 9 18
- 12 12 6 12
- 12 12 9 -
4 12 2 2 6
4 18 2 3 -
Terbîan
Parmak Zira Fî
3 371 80
29.690 Kuruş
137
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
138
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Mezkûrayaklar üzeri ile temel duvar üzerlerinezîr ve Mezkûr sütunlar bâlâları yirmilik kirişten iki sıra taban
bâlâları oyma başlıklı gövdesi oluk açmalı ve mücella boyalı keşidesi ile yanları latadan kuşaklı üzeri süratten kapı ve or-
alt ve üst katının anâsıratından sütun ikâmeleri. nato ve boyalı çifteleri.
139
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Havuz zemini döşemesi mahallinden orta kata mahsus olmak üzere tahtı rıhtımlı üzeri merden kademeli etrafı dökme
şebekeli korkuluklu nerdiban inşası.
Rıhtımı. Mermer kademeleri.
Tûlen Arzen Kadden Tûlen Arzen Cismen
Kıta Zira Zira Zira Kıta Zira Parmak Parmak
2 4 2,5 2,5 24 4 12 6
Terbîan Devren
Zira 50 Fî 40 Zira 96 Fî 120
2.000 Kuruş 11.520 Kuruş
Korkuluğu.
Devren Kadden
Zira 24 Zira 1
Kıyye 480 Boru 20
Fî 8
3840 Kuruş
Som yüzleme duvarların kapı ve pencere mahalleri bahaları.
Tûlen Arzen Kadden
Kıta Parmak Zira Parmak Zira Parmak
24 18 2 16 6 12 Pencereleri
10 18 2 16 5 18 Bu dahi
80 18 1 16 5 6 Bu dahi
Kapı
56 12 2 16 5 6
mahalleri
Terbîan
Zira 2.236
Etraf tuğla duvarlarından lazım gelen kapı ve pencere mahalleri bahaları.
Tûlen Arzen Kadden
Kıta Parmak Zira Zira Zira Parmak
34 18 2 1 6 12
10 18 2 1 5 18
80 18 1 1 5 6
6 12 2 1 5 6
4 6 2 1 5 6
4 15 1 1 4 18
Terbîan
Zira 2.312
Bodrum mahalinde taş duvarların lazım gelen bahaları.
Beheri
Tûlen Arzen Kadden
Kıta Zira Zira Parmak Zira
28 1,5 1,5 14 2,5
Terbîan
Zira 238
140
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Bölme duvarları üzerinden sakaftan mürtefî tarafeyni hâlis harçla sıvalı üzeri kurşun puşideli kerpiç tuğlasından siper
duvarları inşası.
Terbîan
Zira480 Fî 140
67.200 Kuruş
Vasatda kebir divanhane mahalinin üzerinde fener mahalli etrafının bîrûnu pahlı kaplama ve üzeri kurşun puşidesi ile iç
tarafı kezâlik kaplama ve üzerine bez puşidesi ile yağlı boya tıla olunarak üzeri şükûfe işlemeli ve derûnu tavşankâri cam ve
çerçübeli ahşap bölmesiyle etrafının avadanlıklı silmeli saçağı.
Bölmesi Etrafının Saçağı.
95.000 Kuruş
Ulyâ ve süflâ katların pencerelerine tavşankâri gayet mücellâ bir buçuk hat kalınlığında yekpâre İngiliz aynasından camlı
ve pervazlı, yaldızlı ve kabartmalı prinçten bükme kaytanlı, sandıklı bilâ cam çerçeveleri.
Beheri
Tûlen Kadden
Kıta Parmak Zira Zira Parmak
12 - 3 8 3
22 9 3 7 9
10 - 3 6 -
40 - 2 5 12
44 6 2 5 15
4 6 3 5 15
Fî 4.500
594.000 Kuruş
Ulyâ ve süflâ katlarda odaların Sadabad Kasr-ı Hümâyunu’nda olan
Mezkûr çerçevelerinin camları. kapı misulu musanna olarak tavşankâri oda kapıları.
Kıta Beheri
376 Fî 1.500 Tûlen Kadden
564.000 Kuruş Takım Parmak Zira Zira Parmak
56 6 3 5 15
Fî 17.500
980.000 Kuruş
141
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Beheri
Tûlen Kadden
Kıta Parmak Zira Zira Parmak
18 12 1 4 12
18 12 1 3 6
6 12 1 3 -
6 6 1 3 -
6 12 1 3 -
Terbîan
Zira 283 Parmak 18 Fî 80
22.700 Kuruş
Orta kat tahtında bulunan mahallerde vaki on
üç bab odalar derûnunda vechi tavşankârı kanatlı
derûnları ve zahrıyla yan tarafları döşemelik ka-
Bir buçuk parmak cisminde mineden avadanlıklı kebir prinç men- lastan pahlı ve yağlı somaki boyalı kaplamalı doğ-
teşeli mahali mezkûrenin doğrama cam ve çerçeveleri. rama zar bölmeli müştemilatı tekmil olarak yük
Beheri ve dolap mahalleri.
142
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Hamam mahalinin orta kat duvarları üzerine birbiri üzerine battal tuğlasından ve hâlis harçla memzûc köşe ve ortaları/
başları hançer bağlamalı on altı adet lama demirinden derûnu kirişlemeli tolos kemer inşasıyla mezkûr tolos ve üzeri ve
koltuk mahalleri/ kerpiç tuğlasından rıhtım ile mezkûr rıhtım üzerine etrafı hâlis harçla sıvalı battal tuğlasından payeler
inşa olunarak mezbûr/ payeler üzerine ikisi bir kantarlık lama demirinden kirişli ve üzeri kaygan döşemesi ile Marmara mer-
merinden ek mahallari lökun ile imtizaçlı altı parmak/ cisminde perdahlı mermer döşemeli kezâlik mermerden duvar zîrleri
zar keşideli kerpiç tuğlasından ve hâlis harçla tarafeyni sıvalı/ bölmeli duvar vecihleri çarşı tuğlasından mücefli üzeri alçıdan
dökme derûnu lama demirinden kirişler ile bağlamalı billur tepe camlı üzeri/ kurşun puşideli tahtı ve derûnu alçı ve horasan
sıvalı etrafı koltuk tekne silmeli ve malakâri işlemeli peşkun kubbeli mermerden tahtı payeli/ ve ornato ve cilalı kurna ve zank
taşı ve yaldızlı çifte musluklu kezâlik mermerden vecihi silme çökertme ve kabartma ve ornato işlemeli kulleteynli/ kezâlik
mermerden avadanlıklı kapı söveli sıcak ve soğuk su hazneli tahtı cehennemlik ve külhanlı müştemilat-ı sairesi tekmil olu-
narak fevkani/ hamam ebniyesi inşası.
Tahtının tolos kemeri. Kerpiç tuğlasından rıhtımı.
Tûlen Kadden Tûlen Arzen Kadden
Zira Zira Parmak Zira Zira Parmak Zira
13 8 12 13 5 - 2
6 4 - 3 2 6 3
Terbîan Terbîan
Zira 121,5 Fî 150 Parmak 6 Zira 150 Fî 100
18.225 Kuruş 15.025 Kuruş
Etrafı sıvalı battal tuğladan payeleri. İkisi bir kantarlık lama demirinden kirişleri.
Beheri Devren
Tûlen Arzen Kadden Zira 240 Boru 4
Kıta Parmak Parmak Zira Parmak Kıyye 960 Fî 2,5
50 Fî 80 12 12 1 6 2.400 Kuruş
4.000 Kuruş
Tahtı kaygan döşemeli üzeri Marmara mermerinden altı parmak cisminde perdahlı derûnun döşemesi ile duvar zîrlerinin
kezâlik mermerden zarları.
Kaygan döşemesi. Üzerinin mermer döşemesi.
Tûlen Arzen Tûlen Arzen
Zira 12 Zira 5 Parmak 12 Zira 13 Zira5 Parmak 12
Terbîan Terbîan
Zira 66 Fî 80 Zira 71,5 Fî 300
5.280 Kuruş 21.450 Kuruş
Etrafının zarları. Kerpiç tuğlasından tarafeyni sıvalı bölmesi.
Tûlen Arzen Kadden Devren Kadden
Zira Zira48 Parmak 20
Parmak 3 Parmak 18 Zira 8
5
Terbîan
Terbîan
Parmak 16 Zira 30 Fî 120 Zira40 Fî 300
3.680 Kuruş 12.000 Kuruş
Hela mahallinin mermerden basamak ve etekliği.
Basamağı. Etekliği
Tûlen Arzen Tûlen Kadden
Zira 2,5 Zira 2 Zira 2 Parmak 20
Terbîan Terbîan
Zira 5 Fî 350 Parmak 16 Zira 1 Fî 350
1.750 Kuruş 583 Kuruş
143
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
144
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Arzen Beheri
Zira Tûlen
1 Kıta 2 Zira 2
1,5 Fî 350
Terbîan
Zira 17,5 Fî 40 700 Kuruş
700 Kuruş
Hazine Derûnunun kerpiç tuğlasından bölme duvarları derûn ve tabanının hâlis harçla kalem sıvaları.
Bölme duvarları. Kalem sıvası.
Devren Kadden
Zira Zira Parmak
16 4 12
4 2 -
Terbîan
Zira adet 80 Fî 80
1.200 Kuruş
Soğukluk mahallinde kerevet üzerine duvarlar vechine demir dökmeler rabtıyla dört köşe demir kirişler vaz’ı.
Kirişleri. Dökmeleri.
Devren Kıta 8
Zira 14 Fî 10
Boru 2 80 Kuruş
Kıyye 28 Fî 3
84 Kuruş
145
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Etrafı seng-i ateşinden çatma söğe ve derûnu etrafı gömlek ve zemini pehle döşemeli üzeri nühâs kazğanlı vecii tarafı
tuğla kemerli üzeri kerpiç tuğlasından derûn ve bîrûnu hâlis harçla sıvalı kubur ile külhan mahalli inşası.
Külhan mahalli. Kemer üzerinin kârgir kuburu.
Tûlen Arzen Kadden Devren Kadden
Zira Zira Zira Parmak Zira Zira
2 2 1 6 4 15
4.000 Kuruş 3.000 Kuruş
Nühâs kazğanı. Tüfenklik künkleriyle çinkodan borulu fenerleri.
Kıyye 80 Kadden
Fî 40 Kıta Zira Parmak
320 Kuruş 24 1 6 Künkleri Fî 10
Borulu ve
26 6 - bağlamalı Fî 60
fenerleri
1.680 Kuruş
720 Kuruş
146
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
147
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
148
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Nakliye ve hamaliye ve mesarif-i müteferrika (Nakli- Dimitri ve Barburini ve Hacı Yani ve Senekerim Kalfalar
ye ve hamaliye ve mesarif-i mezkûre kaide-i meriyesi vec- irsaliyle nezd-i âli-i / hazret-i şehinşâhide rehin-i tah-
hile yüzde on hesabıyla vaz-u terkim olunmuş olmakla sin buyurulmuş olan resm-i musattah ve mücessemine
şerh verildi). tevfîkan keşif ve muayene ettirilerek ol babda kaleme
2.197.514 Kuruş alınan/ iş bu keşf-i evvel defterinde muharrer olduğu
üzere sahilsaray-ı âli-i mezkûrun mesârif-i inşaiyesi kırk
Cem’an Yekün
dört bin altıyüz/ yirmibeş kese küsur yüz elli altı buçuk
24.172.656,5 Kuruş
kuruşa bâliğ olmuş ise de tezyinâtı sur-i muharrere ile
1.860.000 Atik enkaz bahası yapılmayıp tahfîf buyrulduğu / surette mesârif-i mezbûre
22.312.656,5 tenezzül ve iş bu keşiften fazla olarak inşa olunduğu tak-
Kese Küsur dirde kesb-i tezâyid edeceğine nazaran/ mesârif-i haki-
kiyesinin bilinmesi zikr olunan resimler idare cânebinde
44.625 156,5
hıfz olunarak ebniye-i aliyye-i mezkûrenin hîn-i inşasın-
Beylerbeyi Sahilsarayı Hümâyunu heyet-i hâzıresine
da/ kiriş ve sair mahalleri açık olduğu halde icabına göre
nazaran ikmal ve itmamı mesarifinin bi’lkeşf miktarı-
muayenesine ve bimennihi teâlâ rehin-i hüsn-ü hitamda
nı mübeyyin defterinin tanzim ve takdimi/ mukteza-yı
dahi/ keşf-i sânisinin icrasına mütevakkıf bulunmuş ol-
emr-ü irâde-i seniyye-i cenâb-ı şehinşâhiden bulunmuş
duğu rehin-i ilmi devletleri buyruldukda ol babda emr-ü
olduğu beyân-ı vâlâsıyla icabının icrası hususu serkurenâ-
ferman hazret-i menlehü’l emrindir.
yı hazret-i şehriyâri / makam-ı âlisinden bi’lvürud mec-
Fî 25 Receb Sene 280 ve Fî 24 Kânunievvel Sene 279
lise havale buyrulan bir kıta tezkire-i aliyyede iş’ar buy-
rulmaktan nâşi keşif memuru efendi ile ebniye hulefa- Mühür
sından/ Hacı Ali Efendi ve erbab-ı vukuftan Mimaroğlu Meclis-i Ebniye
149
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Metinde ahşap kabartma süslemeler için kullanılmıştır. bezeme öğesi. Kıvrık dal da denir (Sözen vd. 2005: 227).
Kaval: Bir tarafı yuvarlak ve ince çubuk şeklinde tahta Sülüğen boya: Sülüyan olarak da bilinmektedir. 18.
veya taş silme (Arseven, 2017: 137). yüzyıl belgelerinden ahşaba da sürüldüğü anlaşılmaktadır
Kaygan döşeme: Islak hacimlerin kaynak taşından ya- (Mazlum, 2011: 280).
pılmış döşemesi (Mazlum, 2011: 278). Sütun inme: Dörtgen planlı ve yanından duvara bitişik
Kerevet: Oturmak veya yatmak için tahtadan yapılmış yarım sütun (Sözen vd. 2005: 190).
yüksek mahal (Arseven, 2017: 155). Taban: Büyük kiriş (Mazlum, 2011: 277).
Kıta: Parça, bölük, cüz (Develioğlu, 1996: 517). Taban ayağı (Pabuç): Bir duvarın veya direğin kaide-
Koltuk: Tavan ile duvarların birleştiği köşe (Arseven, sinde taşkın olan kısım (Yazıcı, 2012: 125).
2017: 141). Tavşan: Kıymetli ağaçlar üstüne işler yapan ve çekmece
Kutren: Çap (Develioğlu, 1996: 530). kutu gibi şeyler yapmakta mahir marangoz (Arseven, 2017:
115).
Kulleteyn: İki kule.
Tekne tavan: Tavanların etrafına yapılan silme (avadan-
Lök: Hint zamkından yapılan esmer kırmızı renkli boya
lık) kabartma ile ortasında meydana gelen çökertme (Arse-
(Mazlum, 2011: 280).
ven, 2017: 61).
Lökün: Kireç ile zeytinyağı veya bezir yağından dökü-
Tekne taşı: Muslukların üstünde su biriktirmek için ya-
lerek yapılan bir nevi macun. Su borularının etrafına sarıla-
pılmış havuz şeklinde yalak (Arseven, 2017: 61).
rak suyun akmasına engel olmaktadır (Arseven, 2017: 165).
Terbian: Kelime anlamı sözlükte kare, dört köşe olarak
Mikras: Kesecek alet, makas (Develioğlu, 1996: 647).
anlamına gelmektedir (Develioğlu, 1996: 1083). Keşif defte-
Misillu: Örnek, benzer.
rindeki anlamı toplam, toplamıdır.
Musanna: Sanat eseri olarak meydana getirilmiş, usta
Tolos: Birbirine bitişik iki duvar veya iki putrel üstünü
elinden çıkmış (Develioğlu, 1996: 687).
kapatan uzun kemer (Arseven, 2017: 119).
Mücef: Hamamların duman cereyan eden duvar boş-
Tüfenk: Hamamların baden duvarlarında dumanın
lukları (Arseven, 2017: 171).
cereyana mahsus olmak üzere kullanan künkler (Arseven,
Nerdiban: Merdiven 2017: 61).
Nuhas: Bakır (Develioğlu, 1996: 844). Ulya kat: Üst kat
Od taşı: Ocak veya fırınların inşasında kullanılan ateşe Umkan: Derinliğine (Develioğlu, 1996: 1120).
dayanıklı kumlu bir nevi taş (Arseven, 2017: 35).
Vakıyye/Kıyye: Okka, dört yüz dirhemlik tartı (Develi-
Ornato: Süslü, süslenmiş (Tanış, 2004: 73). oğlu, 1996: 1425).
Peşkun: Tepe camlı hamam kubbeleri (Arseven, 2017: Vasat: Orta kat.
55)
Yaprak: Taban ve döşeme için kütükten biçilen tahta
Pehle/pehlu: Büyük yassı taş (Mazlum, 2011: 278). parçaları (Arseven, 2017: 185).
Puşide: Örtü (Develioğlu, 1996: 868). Yüzleme: Sıvaların yüzünü düzlemek (Arseven, 2017:
Raht: Merdiven basamaklarının basacak yerlerinin kar- 189).
şısına gelen kısım (Yazıcı, 2012: 95). Zahr: Arka, sırt (Develioğlu, 1996: 1165).
Sakaf: Tavan, çatı (Develioğlu, 1996: 915). Zank taşı: Çeşme ve musluklarda teknenin üzerine di-
Seng-i ateş: Ateş taşı. key olarak konan musluğun başladığı taş (Arseven, 2017:
Somaki: Muhtelif renklerde damarlı mermer cinsinden 89).
sert taş (Arseven, 2017: 109). Zar: Tavan, direk ve saçak silmelerindeki her iki korniş
Som duvar: Düzgün kesme taşların kenet ve millerle arasında kalan düzlük (Arseven, 2017: 89).
birleştirilmesiyle oluşmuş duvar (Mazlum, 2011: 282). Zıvana: Yapı elemanlarını düşey doğrultuda birbirine
Sufla kat: Alt kat bağlayan demir mil (Mazlum, 2011: 2
Şükûfe: Üsluplaştırılmış bitkisel öğelerden oluşan bir Zir: Alt, aşağı (Develioğlu, 1996: 1188).
150
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
KAYNAKÇA
Akyüz, U. (2007): Beylerbeyi Sarayı, 19.Yüzyıl Osmanlı Sarayları İçindeki Yeri ve Değerlendirilmesi. Yıldız Teknik
Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Mimarlık Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. İstanbul.
Anonim. (1982): “Beylerbeyi Sarayı’’ İstanbul Kültür ve Sanat Ansiklopedisi. (2). İstanbul. s.1232-1237.
Arseven, C.E. (2017): Istılâhât-ı Mi’mâriyye. (Çeviren: Şeyda Alpay). İstanbul: Kaknüs Yayınları.
Aslanapa, O. (2004): Osmanlı Devri Mimarisi, İstanbul: İnkılap Yayınları.
Batur, A. (1994): “Beylerbeyi Sarayı”, Dünden Bugüne İstanbul Ansiklopedisi. (2). İstanbul. s.206-210.
Batur. A. (1985): “Batılılaşma Döneminde Osmanlı Mimarlığı”.Tanzimat’tan Cumhuriyet’e Türkiye Ansiklopedisi. (3).
İstanbul . s.1038-1090.
Cezar, M. (1992): “Süslemeler Yönünden Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayları’’. Milli Saraylar 1992, İstanbul, s.8-29.
Develioğlu, F.(1996): Osmanlıca- Türkçe Ansiklopedik Lügat. Ankara: Aydın Kitabevi.
Dündar. M. (2008): Beylerbeyi Sarayı. Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Sanat Tarihi Anabilim Dalı Doktora
Tezi. Ankara.
Ekşioğlu, A. (2001): Rönesans ve Barok Bahçe Sanatının İstanbul Saraylarındaki Etkileri Dolmabahçe ve Beylerbeyi Sarayı
Örneği. İ.T.Ü. Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi. İstanbul.
Eldem, S. H. (1974): Köşkler ve Kasırlar. (2). İstanbul: Devlet Güzel Sanatlar Akademisi.
Eldem, S. H. (1979): Boğaziçi Anıları. İstanbul: Aletaş Alarko Eğitim Tesisi.
Göncü, C.T. (2010): “Beylerbeyi Sarayı’nın İnşa Süreci, Yerleşim Düzeni ve Kullanımı Üzerine İncelemeler’’. Milli
Saraylar Tarih, Kültür, Sanat, Mimarlık Dergisi. (6). İstanbul. s.1-16.
Göncü, C.T. (2013): “Boğaziçi’nde Bir Sahilsaray-ı Ferahfezâ Beylerbeyi Sahilsaray-ı Hümâyunu’’ İstanbul Araştırmaları
Yıllığı.(2). İstanbul. s.205-214.
Göncü, C.T. (2006): Beylerbeyi Sarayı İnşa Süreci, Teşkilâtı ve Kullanımı. İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü
Tarih Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. İstanbul.
İrez, F. (1988): 19.Yüzyıl Osmanlı Saray Mobilyası. Ankara:Atatürk Kültür Merkezi Yayını.
Karahüseyin, G. (1992): “Beylerbeyi Sarayı ve Ünlü Konukları”, Milli Saraylar 1992, Ankara. s.122-138
Mazlum, D. (2011): 1766 İstanbul Depremi Belgeler Işığında Yapı Onarımları. İstanbul: İstanbul Araştırmaları Enstitüsü
Yayınları.
Sevgin , E. (1966): “Beylerbeyi Sarayı’’ Hayat Tarih Mecmuası. (4). İstanbul. s.38-47.
Sözen, M. (1990): Devletin Evi Saray. İstanbul:Sandoz Yayınları.
Sözen, M. (1992): “Beylerbeyi Sarayı’’. Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi. (6). İstanbul. s.77-78.
Sözen, M. Tanyeli, U. (2005): Sanat Kavram ve Terimleri Sözclüğü. İstanbul: Remzi Kitabevi.
Şehsuvaroğlu, H. Y. (1961): Beylerbeyi Sahilsarayı’’.İstanbul Ansiklopedisi. (5). İstanbul. s.2690-2698.
Şehsuvaroğlu, H.Y.( 1954): İstanbul Sarayları, İstanbul: Doğan Kardeş Yayınları.
Talat, A. (2008): Doğramacılık, Marangozculuk ve Silicilik. İstanbul.
Tanış, A. (2004): Büyük İtalyanca- Türkçe Öğretici Sözlük. İstanbul.
Taş, A. (1988): Rönesans Devri Bahçe Sanatı ve Ülkemizdeki Yansıması Olarak Beylerbeyi Sarayı ve Set Bahçeleri.
İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Yüksek Lisans Tezi. İstanbul.
Tözün, B. (2002): Beylerbeyi Sarayı İç Mimari Dekorasyonu. İstanbul Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü
Mimarlık Anabilim Dalı Yüksek Lisans Tezi. İstanbul.
Ülgen, A. (1995): “Beylerbeyi Sarayı”.Osmanlı Ansiklopedisi. (6). İstanbul . s. 204-205.
Yazıcı, N. (2012): Güzel Sanatlar Terimleri Alanında Öncü Bir Çalışma Sanayi-i Nefîse Islahatı Mecmuası, İstanbul:
MSGÜ Yayınları.
151
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
EKLER
Fotoğraf 1. Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri Kapak (BOA. H.H. 13083)
152
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Fotoğraf 2. Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri 1. Sayfa (BOA. H.H. 13083)
153
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Fotoğraf 3. Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri 2. Sayfa (BOA. H.H. 13083)
154
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Fotoğraf 4. Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri 3. Sayfa (BOA. H.H. 13083)
155
Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri
Construction Book of the Beylerbeyi Palace
Fotoğraf 5. Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri 4. Sayfa (BOA. H.H. 13083)
156
Yrd. Doç. Dr. Selman Can, Pınar Şahin
Fotoğraf 6. Beylerbeyi Sarayı Keşf-i Evvel Defteri 5. Sayfa (BOA. H.H. 13083)
157
R
A
L
IŞ
IL
Ç
A
Türkiye adına Vakıflar Genel Müdürlüğü, İtalya adına da Assorestauro arasında imzalanan ve hem restoras-
yon uygulama hem de eğitim işbirliğini içeren Med-Art projesi çerçevesinde, İstanbul’un Fatih ilçesinin Zeyrek
semtinde bulunan Şeyh Süleyman Mescidi’nde 2013 yılında başlayan restorasyon çalışmaları sona erdi. Bir Geç
Roma dönemi yapısı olan Şeyh Süleyman Mescidi, kare bir altyapı ve üzerinde, geçişlerin eksedralarla sağlandı-
ğı, üzeri sekiz dilimli kubbeyle örtülü bir yapı olup, alt katın ara yönlerine açılan nişler vasıtasıyla üst yapı bir
sekizgen halini almıştır. Üç katlı bir plana sahip mescidin bodrum katında sekiz nişli ve kubbeli bir arcosolium
yapısı ve onun da altında, içi ana kayaya oyulmuş, üst örtüsü kubbe tonoz olan küçük bir hacim yer almakta-
dır. Kare yapının dört yönündeki akslarda birer açıklık bulunmaktayken, bunların içleri örülerek kapatılmıştır.
Osmanlı döneminde batı girişi aynı fonksiyonla kullanılmış, bu açıklık da iki dönemde kapatılmıştır. Moloz taş
kullanılarak dolgusu yapılan açıklıklardan doğudakinin dolgusu oldukça yıpranmıştı. Mescidin altında bulunan
arcosoliumun girişi, doğu cephesinin önünden sağlanmaktadır.
İtalyan partnerlerle birlikte Vakıflar Genel Müdürlüğü’nce oluşturulan Bilim ve Danışma Kurulu ve yapının
kontrolleri, uyumlu bir çalışma sonucu hem Geç Roma dönemi hem de Osmanlı izleri taşıyan yapıyı, tüm dö-
nemlerine saygı duyarak restore etmiş olup, 22 Şubat 2017 Çarşamba günü de bu değerli eserin açılışı yapılmış-
tır. Açılışa çok sayıda davetli katılmıştır: Başbakan Yardımcımız ve Vakıflar’dan sorumlu Bakanımız Sayın Veysi
Kaynak, İtalya Ekonomi Kalkınma Bakanı Sayın Carlo Calenda, Vakıflar Genel Müdürü Sayın Adnan Ertem,
İstanbul Valisi Sayın Vasip Şahin, İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş, Fatih Belediye
Başkanı Sayın Mustafa Demirile çok sayıda basın mensubu ve halk katıldı.
İlk konuşmayı yapan Vakıflar Genel Müdürü Sayın Adnan Ertem, Türkiye ve İtalya arasında yapılan Med-Art
projesine dikkati çekerek, Şeyh Süleyman Mescidi restorasyonunun bir örnek teşkil ettiğini, ortak çalışmanın
başka yapılarda da devam ettiğini ve bu çalışmalardan memnun olduklarını dile getirmiştir.
Başbakan Yardımcısı Sayın Veysi Kaynak ise yaptığı açılış konuşmasında, İstanbul ve Roma’nın tarihte pek
çok medeniyete ev sahipliği yaptığını bildirerek, her ikisinin de gittikleri coğrafyalarda asla bir kültür emperya-
lizmine tevessül etmediklerini, oralarda yaşayan insanların diline, dinine, ırkına, tercihlerine, kültürlerine saygı
gösterdiklerini söyleyerek; arkalarında bıraktıkları eserlerin bugün modern dünyanın, çevrecilerin, çevre bi-
lincinin ulaşmaya çalıştığı seviyede, coğrafyaya, topografyaya, çevreye uygun eserler bıraktıklarını belirtmiştir.
İtalya Ekonomi Kalkınma Bakanı Sayın Carlo Kalenda; burada olmaktan dolayı hem kendi hem de İtalyan
hükümeti adına onur duyduğunu, kendisi açısından hem çok güzel hem de sembolik bir an olduğunu, burada
müthiş güzel bir sanat eserinin bulunduğunu, doğal fonksiyonuna geri döndürüldüğünü, hem kültürel hem de
fonksiyon olarak yapının korunduğunu, restorasyonun bütün dönemleri korumaya yönelik bir konservasyonu
içerdiğini, bu armoninin, iki ülkenin birlikte çalışmasının bir armonisi olduğunu ve sadece büyük tarihlerin
birbirlerinin değerlerini bu anlamda günümüze taşıyabildiklerini belirtmiştir.
İstanbul Valisi Sayın Vasip Şahin; restorasyon çalışmasını, ihtiva ettiği anlam itibariyle çok önemli bulduğu-
nu, iki kadim medeniyet sahibi ülkenin ve milletin ortak bir eserde, ortak bir çalışmayı ve tecrübeleri paylaş-
tıklarını belirtmiştir.
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş; Mescidin Osmanlılar tarafından saygı gösteri-
lerek, bugünlere taşındığını ve bir ibadethane olarak yapının insanlara hizmet vermeye devam ettiğini, buraya
gelenlerin bu katmanları izleyeceğine vurgu yapmış;mescidi, bir birlikteliğin simgesi olarak tanımlamış olup,
ortak değerimiz olan bu tip yapıları, ortak bilgilerle yaşatmak durumundayız demiştir.
Konular: Vakıf Mülkü ve düşüncesi baz alınarak, ağırlıklı olarak İstanbul ve yakın çevresinin maddi ve kültürel doku-
sunun ele alındığı ve bilimsellik esaslarına göre üretilmiş yazıları içermektedir. Özellikle, yeni bir basamak teşkil eden, daha
evvel yayınlanmamış veya yayınlanmış olanın üstüne yeni şeyler koyabilecek makaleler tercih konusudur. Daha evvel yayın-
lanmış veya başka bir yerde yayınlanması düşünülen makaleler kabul edilmemektedir.
Yayın Kurulu: Dergiye gelen yazılar, yayın kurulu tarafından incelenerek, derginin yayın ilkelerine uygun olup, olma-
dığına bakılır. Uygunluk bulunmadığı takdirde yazı, yazarına iade edilerek, düzeltme yapılması istenilir. Ardından, bilimsel
kriterler göz önünde tutularak, alanında uzmanlaşmış, üniversitede görevli bir veya iki hoca hakem tayin edilerek yazı ilgili
hocalara gönderilir. Hakem ve yayın kurulunun görüşü olumsuz olduğu takdirde yazı yayınlanmaz ve yazarına iade edilmez.
Düzeltilmesi istenilen yazı, yazarı tarafından belirtilen süre içerisinde düzeltilerek, dergiye gönderilir. Eğer yazarın karşı çık-
tığı bir görüş olursa, gerekçesiyle birlikte yazarın itiraz konusunu bir rapor halinde dergiye göndermesi gereklidir.
YAZIM KURALLARI
1-Başlık: Türkiye Türkçesi ve 10 kelimeyi geçmeyecek şekilde, konunun özüne uygun biçimde olmalıdır. Altına başlığın
İngilizcesi yazılmalıdır.
2-Ad-Soyad-Adres: Yazar ad-soyad-adres veya mail adresleri başlığın sağ alt kısmına yazılmalıdır.
3-Özet: Başlıktan sonra gelmek üzere önce Türkçe, en az 75; en fazla 150 kelimeden oluşan konunun özeti verilmelidir.
Özet kısmında, ele alınan hususlar kısaca tanıtılmalı ve özetin sonuna 5-8 kelime halinde anahtar kelimeler eklenmelidir.
Türkçe özet kısmından sonra özet ve anahtar kelimelerin İngilizcesini içeren kısım eklenmelidir.
4-Metin: Yazılar A4 boyutundaki Word programında, Times New Roman yazı karakteri ile 12 punto, Metin içinde vur-
gulanması gereken kısımlar, eğik harflerle yazılmalıdır. Bunun dışında özel biçimlendirmeler yapılmamalıdır.
5-Şekil ve Fotoğraflar: Baskı kalitesi göz önünde bulundurularak, yüksek çözünürlükte JPEG for-
matında hazırlanan şekil, çizim ve fotoğraflar, numaralandırılmalı ve özel bir isim verilerek, ayrı bir
klasörde makaleye eklenmelidir (Örneğin Çizim 5- N_İLHAN gibi). Bunların yerleri ve fotoğraf altı
yazıları metin içinde belirtilmelidir.
Metin uzunluğu yazarının takdirine bırakılmıştır. Makalenin dizgisi ve görsel yönü de göz önüne
alınarak; Görseller ile metin uzunluğu arasında uyumluluğa ve orana dikkat edilmeli, çok fazla sayıda
ve kendini tekrarlayan görsel kullanılmamalı, görsellerin metin içersinde belli kısımlarda birikmeleri
önlenmelidir.
Metin içinde şekil ve fotoğraflara atıfta bulunması gerekiyorsa cümle sonunda (Fotoğraf 5). gibi belirtilmeli, aşağıdaki…,
yukarıdaki… gibi terimlerden kaçınılmalıdır. Fotoğraf altı yazıları örnekteki gibi olmalıdır.
8-Alıntılar ve Göndermeler: Başka bir yazardan aynen kullanılan alıntılar tırnak içinde verilmeli; Metin içinde gönder-
meler, parantez içinde aşağıdaki şekilde yazılmalıdır (Kuban 2007), (Kuban 2007: 18). Birden fazla yazarlı kaynaklarda, metin
içinde sadece ilk yazarın soyadı ve ‘vd.’ yazılmalıdır (Kuban vd. 2007).
9-Dipnotlar: Sayfa altlarındaki dipnot kullanımı en aza indirgenmeli; yalnız açıklamalar için başvurulmalı ve otomatik
numaralandırma yoluna gidilmelidir. Dipnotlarda kaynak göstermek için, metin içi kaynak gösterme yöntemleri kullanılma-
lıdır. Cümle sonuna veya paragraf sonuna dipnot eklenmelidir (Kuban 2007: 18).
Kaynaklar (Kaynakça): Makale sonuna Kaynaklar kısmı eklenmelidir. Kaynaklar kısmında, birden fazla yazarlı yayınla-
rın diğer yazarları da belirtilmelidir. Yazarların soyadına göre alfabetik olarak aşağıdaki şekillerden birinde yazılmalıdır. Kay-
naklar, bir yazarın birden fazla yayını olması halinde, yayımlanış tarihine göre sıralanmalı; bir yazara ait aynı yılda basılmış
yayınlar ise (1990a, 1990b) şeklinde gösterilmelidir.
Kitaplar İçin;
Müller Wiener: W.Müller-Wiener, İstanbul’un Tarihsel Topografyası, (Çev: Ü.Sayın),İstanbul:Yapı Kredi Yayınları.
Makaleler için;
Aytekin 1999: A. Aytekin, Eski Türklerde Toplumsal Siyaset Anlayışı, Hacettepe Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları
Dergisi, 1999/1 (8), 81-101.
İnternet adreslerinde, kaynağa erişim tarihi belirtilmeli ve bu adresler kaynaklar arasında da verilmelidir:
www.archnet.gov.tr/osmanlı (10.01.2014)
Yazıların Gönderilmesi
Yukarıda belirtilen ilkelere uygun olarak hazırlanmış yazılar, elektronik ortamda aşağıda belirtilen adrese gönderilebilir
Adres:
Murat SAV muratsav@gmail.com
H.Murat CEYLAN hmceylan@gmail.com