You are on page 1of 10

Yakındoğu Türk Tarihinin Temelleri I Furkan Aydın

92230000284

Memluk Sisteminin Gelişimi

Abbasi isyanında ekserisi Türklerden ve Farslardan oluşan Mevalinin başarıya ulaşmadaki


mühim rolü1, devlet içerisinde büyük nüfuz kazanmalarına neden olmuştu. Özellikle isyanın
sonrasındaki erken dönemde Fars kökenli Mevaliler özellikle idari kadrolara hâkim olarak
Halifeler üzerinde büyük bir baskı ve etki unsuru olmuşlardır. Bu etkiyi kırmak isteyen Halife
Me’mun, Mevali içerisindeki diğer güçlü etnik grup olan Türkleri destekleyip, Türklerden oluşan
birlikler tertip ederek ihtiyaç duyduğu desteği sağlamaya çalışmıştır. Halife bu düzenlemeler ile
Fars baskısını kırmakta başarılı olsa da Türk birlikleri ve Türk komutanlar askeri alanda
gösterdikleri üstün başarılar sebebi ile devlet erkanı içerisinde hızlıca yükselerek, yeni halifenin
kim olacağına karar verecek kadar nüfuz sahibi olmuşlardır. Abbasiler içerisinde Türklerin
hüküm sürdüğü bu döneme “Samarra Devri” adı verilmektedir. 2 Samarra devri boyunca birçok
Türk komutan yüksek makamlara ulaşmış ve önemli roller oynamış olsalar da Haydar b. Kavus
Afşin ve Eşnas et-Türki ilk örnekleri teşkil etmeleri açısından önemlidir.

Halife Me’mun Döneminde Türkler:

Haydar b. Kavus, Uşrusana hükümdar ailesine mensup olması dolayısıyla kaynaklarda


adı, bölgenin hükümdarına verilen unvan olan Afşin olarak geçmektedir. Babası Kavus’un
sarayındaki yüksek rütbeli bir görevli ile anlaşmazlık yaşayan Afşin, bu anlaşmazlık neticesinde

1
Bayram Arif Köse, İlk Abbasi Devlet Kadrolarında “Turan” Etkisi, İrtad Dergisi 3 / 4 (2020), 72
2
Hakkı Dursun Yıldız, İslam ve Türkler, (İstanbul: İlgi Kültür Sanat, 2019), 119
adı geçen kişiyi öldürdü. Ancak babasının öfkesinden çekindiği için Bağdat’a gelerek İslamiyet’i
kabul etmiş ve Abbasi hizmetine girmiştir. Bunu bir fırsat olarak gören Me’mun vergisini
ödemeyi kesen Kavus’a karşı bir ordu göndermiş ve kılavuz olarak Afşin’i de sefere katmıştır.
Sefer neticesinde Kavus esir alınmış ve İslamiyet’i kabul ederek Uşrusana valisi olarak
atanmıştır. Ölümünden sonra yerine oğlu Afşin geçmiştir.3

Bu hadiseden sonra kaynaklarda on yıl kadar adı geçmeyen Afşin’in, Türk askerler
toplamakla görevlendirilen Mu’tasım ile Memluk sisteminin oluşturulması ve düzenlenmesinde
hizmet verdiğini düşünmek yanlış olmaz. Her halükârda kaynaklarda adının tekrardan geçtiği
hadisenin Mısır’da çıkan isyanları bastırmakla görevlendirilmesi olması, 4 bahsettiğimiz süre
zarfında halifenin güvenini kazanacak önemli işler yaptığını göstermektedir. Mısır valisi olan
Mu’tasım’ın birliklerinin kumandanı olarak Mısır’a gelen Afşin uzun süre bölgede kalarak çıkan
isyanları bastırmış ve asayişi sağlamıştır. Bunlarla meşgul olduğu dönemde Me’mun’un ilk üç
Bizans seferine katılamamış, yalnızca dördüncü seferine katılabilmiştir. Halife Me’mun’un bu
sefer dönüşünde yolda ölmesi üzerine oğlu Abbas ve kardeşi Mu’tasım’ın arasında kimin halife
olacağına dair yaşanan çekişmede ordudaki Türklerin desteği ile Mu’tasım’a biat edilmesinde
devlet erkanı içerisinde önemli bir konumda olduğu anlaşılan Afşin’in de önemli bir rol oynadığı
muhakkaktır.

Halife Mut’asım Döneminde Türkler:

Mu’tasım döneminde Afşin, halifeden sonra devlet içerisindeki en güçlü kişi haline
gelmişti. Hilafet ordularının başkumandanı durumundaydı. Bu denli güçlenmesindeki en önemli
etken, Me’mun ile kardeşi Emin arasındaki halifelik mücadelesi sırasında isyan eden Babek’i
başarıyla bastırması olmuştu. Yirmi seneye yakın zamandır isyanda olan ve Azerbaycan
bölgesindeki El-Bazz şehrini üs edinen Babek, üzerine gönderilen orduları mağlup etmiş ve
civardaki hakimiyetini sağlama almıştır. Daha tehlikeli hale gelmeden Babek’in engellenmesi
gerektiğine karar veren Mu’tasım, Afşin’i Azerbaycan ve Ermenistan valiliğine tayin ederek

3
Faruk Sümer, Abbasiler Tarihinde Orta Asyalı bir Prens: Afşin, Belleten 51/200 (1987), 652
4
Hakkı Dursun Yıldız, Abbasiler Döneminde Türk Kumandaları: el-Afşin Haydar b. Kavus, İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi 4-5 (1974), 6
isyanı bastırmaya memur etmiştir. Bölgenin engebeli yapısının hızlı bir harekata izin
vermeyeceğini fark eden Afşin, bölgeye yerleşerek casusları ve esirleri kullanarak bilgi
toplamaya başlamış ve planlı şekilde hareket etmiştir. Bölgede posta ağını yeniden kurarak halife
ile iletişimi 4 günde sağlayabilecek duruma getirtmiştir. 5 Halife de bölgedeki ordunun moralini
sağlam tutmak için birinci sene Inak, ikinci sene Boga el-Kebir ile ihtiyaç malzemeleri ve
yardımcı kuvvetler göndermiştir.6 Nihayet Babek’i yeterince zayıflattığını düşünen Afşin el-
Bazz’ı kuşatmış, birliklerinin kaçmaya başladığını gören Babek, teslim olacağını ancak
anlaşmayı ancak halife imzalarsa yapacağını belirtti. Afşin’in bunu kabul etmesiyle zaman
kazanan Babek şehirden kaçmayı başarsa da bölgedeki Ermeni beylerine haber salan Afşin,
Babek’i teslim edene ödül vaat etmiş ve Babek sığındığı Ermeni bir beyin şatosunda yakalanarak
Samarra’ya gönderilerek idam edilmiştir. Bütün Müslüman dünyasının sevindiği bu başarının
sorumlusu Afşin’ini ünü ve nüfuzu oldukça artmıştır.

Bu sırada Abbasilerin Babek’le uğraşmasını fırsat bilen Bizans imparatoru Theophilos’un


harekete geçmesi üzerine Halife’de Bizans seferi için hazırlıklara başlamıştır. Yapılan plana göre
Mu’tasım emrindeki kuvvetler ile Tarsus üzerinden Ankara’ya hareket edecek, Afşin ise Malatya
üzerinden Anadolu’ya girecektir. Ankara yakınlarında halifeyi karşılamaya hazırlanan imparator,
Malatya tarafından başka bir ordunun yaklaşmakta olduğu haberini alınca iki güç arasında
sıkışmamak daha az kişiden oluşan Afşin’in üzerine ilerledi. 7 Afşin’in ordusunda 10000 kadar
Türk süvari, 10000 – 15000 arası Araplardan ve Acemlerden oluşan piyade bulunmaktaydı.
Savaşın başlarında Afşin’in piyadeleri bozularak kaçmaya başlasa da Türk süvarilerinin şiddetli
hücumu durumu tersine çevirmiş, Bizans ordusu mağlup edilmiş, imparator kaçmak zorunda
kalmıştır. Bu yenilgiden sonra Bizans’ın direnci kırılmış, Ankara’da birleşen ordular Amorion’u
yağmalayarak geri dönmüşlerdir. Bu sefer esnasın da Me’mun’un oğlu Abbas ve onu destekleyen
Türk karşıtı grup, halifeyi öldürmek için plan kurmuş, ancak amaçları ortaya çıkınca yakalanarak
Afşin ve Eşnas gibi önemli Türk komutanlar tarafından cezalandırılmışlardır.

Amorion seferinden sonra gücünün zirvesinde olan Afşin, halifeden sonraki en güçlü kişi
konumundaydı. Ancak onun bu gücü devlet içerisindeki Türk karşıtı grubu korkutuyordu ve onu
etkisiz hale getirmek için bir komplo düzenlediler. Babek isyanı sırasında kazandığı ganimeti

5
Hakkı Dursun Yıldız, el-Afşin Haydar b. Kavus, 8-9
6
Faruk Sümer, a,g,e, 657
7
Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, 187
Uşrusana’ya gönderdiği bilgisinin Horansan valisi Abdullah b. Tahir tarafından halifeye
ulaştırılması ve Azerbaycan’ı yönetmesi için bıraktığı vekili ve aynı zamanda akrabası
Mengüçur’un ayaklanmasını fırsat bilen karşıt grup, halifeyi de ikna ederek Afşin’in düzenlediği
bir ziyafette halifeyi ve çevresindekileri öldürmeyi planladığına dair düzleme bir suçlamayla
Afşin’i tutuklatmasını sağladılar.8 Halife bunu yapmadan önce ordudan tepki görmemek için
diğer önemli Türk komutanlarını Afşin’e karşı kışkırtmıştır. Mahkemeye çıkarılan Afşin
tutuklandığı suikast iddiasına dair tek bir soru sorulmadan eski Zerdüşt dinine inanıp inanmadığı
yönünden sorguya çekilmiştir. Sorulan sorulara makul cevaplar vermiş olsa da yargılayanların
amacı doğrultusunda tekrar hapsedilmiş ve 1 sene hapis hayatı yaşadıktan sonra vefat etmiştir.
Ancak Afşin’in ölmesi Türk nüfuzunu kırmaya yeterli olmamış, başka bir Türk komutan olan
Eşnas onun yerine geçmiştir.9

Eşnas et-Türki muhtemelen Maveraünnehir kökenli olsa da Bağdat’ta satın alınıp orduya
katılmıştır.10 Asilzade ve Aşina hanedanına mensup olduğu yönünde bir görüşte vardır hatta Eşnas
adının da Aşina geldiğini ifade ederler. Halife Me’mun’un I. Bizans seferinde müfreze komutanı
olarak Sundus kalesinin fethiyle görevlendirilmiş ve görevini başarıyla yerine getirmiştir.
Amorion seferinde de Mu’tasım’ın ordusunun öncü kuvvetlerine komuta eden Eşnas, Ankara
geçitlerinde pusu kuran düşmanı fark ederek büyük bir tehlikeyi önlemiş ve halifeden aldığı
destek kuvvetlerle Ankara’yı ele geçirmiştir. Halife olmadan önce Mısır valisi olan Mu’tasım,
Me’mun’un ölümü ile halife olunca Mısır valiliği görevine Eşnas’ı tayin etmiştir. Abbasilerdeki
ilk Türk Mısır valisi Eşnas’tır. Afşin’in ölümünden sonra orduların başkumandanlığına
getirilmiştir. Aynı zamanda haciplik makamına getirilen ilk Türk komutanda Eşnas’dır. İlerleyen
yıllarda Şam, Mekke ve Medine başta olmak üzere birçok bölgenin valiliğine tayin edilmiş ve
“Batı bölgelerinin valisi” olarak anılmıştır.

Halife Vasık Döneminde Türkler:

8
Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, 142-143
9
Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, 149
10
Fatih Güzel, Abbasi Dönemi Önemli Türk Komutanlarından Eşnas et-Türki, Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi
11/60 (2018), 1296
Mu’tasım’ın ölümünden sonra halife olan Vasık döneminde de görevlerine devam eden Eşnas, bu
dönemde devlet içerisindeki gücünü daha da arttırmıştır. Öyleki halife, bir ilki gerçekleştirerek
Eşnas’a taç giydirmiş ve “Sultan” unvanı vererek idareyi ona devretmiştir. 11 Halkın ve ordunun
kabul ettiği bir halife olan Vasık’ın devri kısa sürmüş, Abbas olayı ile güç kaybetmiş olan Türk
karşıtı olan grup gücünü toparlayamadığı için çok karışıklığın olmadığı bir dönemdir. Vasık’ın
ölümünden biraz önce veya biraz sonra Eşnas’ta ileri yaşı sebebiyle vefat etti.

Halife Mütevekkil Döneminde Türkler:

Vasık’ın veliaht tayin etmeden ölmesi üzerine devlet erkanı yeni halifenin kim olacağına
karar vermek için toplanmıştır. Görüşmeler sırasında Vasık’ın oğlu Muhammed uygun görülse de
Inak ve Vasif gibi önemli Türk komutanlar küçük yaşı sebebiyle bunu uygun görmemişler ve
Mu’tasım’ın oğlu Cafer’i saraya getirerek biat etmişlerdir. 12 Onlarım bu tutumu karşısında
diğerleri de bağlılıklarını bildirmek zorunda kalmışlar ve Cafer “Mütevekkil” unvanıyla halife
olmuştur. Mütevekkil halife olduktan sonra Me’mun döneminde güç kazanan dini konularda
yumuşak bir tutumu savunan Mutezile görüşüne ve bu görüşü savunan alimlerin devlet
içerisindeki güçlenmesine karşı harekete geçti. Bu şekilde idare içerisinde gücünü arttıran
Mütevekkil’in sonraki hedefi devlet içerisindeki en güçlü grup haline gelen Türkler olacaktır.
Eşnas’ın ölümünden sonra Mısır valiliği ve başkomutanlığa Inak getirilmişti. Amorion seferinde
halifenin ordusunun sağ kanat komutanı olarak hizmet etmiş, Musul’da çıkan isyanı bastırmış,
Yemen ve Mısır valiliği yapmış önemli bir Türk komutandır. 13 Türklerin gücünü kırmak isteyen
Mütevekkil, Inak’ın hac yolculuğuna çıkmasını fırsat bilmiş ve dönüş yolunda Bağdat’ta Inak’ı
öldürmüştür.14 Yerine Vasif geçmiştir.

Türkler ordunun tek hâkimi iken onlarla mücadele edemeyeceğini anlayan Mütevekkil
yeni memluk alımını durdurarak, Yahya b. Hakan’ın emrinde oğlu Mutezz’i korumak bahanesi ile

11
Fatih Güzel, a,g,e, 1299
12
Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, 151
13
Hakkı Dursun Yıldız, Abbasiler Devrinde Türk Kumandanları II: Inak et-Türki, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi
Tarih Enstitüsü Dergisi 2 (1971), 54
14
Hakkı Dursun Yıldız, Inak et-Türki, 58
gayr-i Türk unsurlardan oluşan Megaribe adı verilen bir birlik oluşturmuştur. 15 Burada asıl amaç
Türklere karşı mücadele edebilmek için ordu içerisinde destek göreceği bir grup oluşturmaktır.
Hatta Samarra’dan ayrılıp Dimaşk’a gelen Mütevekkil, bazı divanları dahi buraya taşıtarak
başkenti nakletme girişiminde bulunduysa da Türklerin baskısı sonucu Samarra’ya dönmek
zorunda kalmıştır. Ancak geri dönmesi gerilim azaltmamış, halifenin vezirleri Feth b. Hakan ve
Ubeydullah b. Yahya’nın Mu’tezz’in veliaht olarak seçilmesi için uğraştığını fark eden Muntasır,
Otamış, Boga el-Sagir ve Vasif gibi Türk komutanlarla görüp anlaşarak halifeyi öldürmek için bir
plan kurdu ve halife sarayında Vasif ve Boga el-Sagir’in adamları tarafından öldürüldü. 16 Bu
İslam tarihi içerisinde hassa birlikleri tarafından halifeye karşı işlenen ilk cinayetti. Bu hadiseden
sonra halifelerin siyasi nüfuzlarının yanı sıra manevi nüfuzları da oldukça zayıflamıştır.

Halife Muntasır Döneminde Türkler:

Muntasır’ın bu şekilde halife olması, Türk olmayan askerlerin isyan etmesine sebep olsa
da bu girişim komutanların müdahalesi ile bastırılmıştır. Muntasır, Türkler tarafından halifeliğe
getirilmiş olsa da Türklere karşı bir politika izlemiş ve Vasif ile mücadeleye girmiştir. Gücünden
çekindiği için onu Bizans üzerine sefere düzenlemeye memur ederek merkezden uzaklaştırsa da
kısa süre içerisinde şüpheli şekilde ölmüştür. Ölümü üzerine iki farklı bilgi vardır. Kimi
kaynaklarda hastalıktan dolayı öldüğü, kimi kaynaklarda hacamat yaptırırken Türkler ile anlaşan
bir doktor tarafından zehirli bir neşter ile öldürüldüğü anlatılır. Türklere karşı giriştiği mücadele
göz önüne alındığında ikinci anlattığımız şekilde olması daha muhtemeldir.

Halife Müsta’in Döneminde Türkler:

Muntasır’ın ölümü üzerine devlet erkanı tekrar toplanmıştır. Burada şunu belirtmekte
fayda var, artık veliahtlık makamının pek bir önemi kalmamış, halife seçimi idarenin ve odunun
ileri gelenlerinin inisiyatifine kalmıştı. Bu görüşmeler katılan Boga el-Kebir, Boga el-Sagir ve
15
Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, 154
16
Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, 158
Otamış Muntasır’ın oğullarından birinin öç alabileceğini düşündüklerinden Mutasım neslinden
ancak Mütevekkil soyundan olmayan Muhammed b. Mutasım’ı halifeliğe uygun görerek
Müsta’in unvanı ile biat etmişlerdir.17 Ancak Mutezz’in halife olmasını isteyen ordu birlikleri
isyan etti. Halkında desteği ile büyüyen ayaklanma Boga el-Kebir’in müdahalesiyle kayıplarla da
olsa bastırıldı. Bu Türklere karşı halkın da tepki gösterdiği ilk hadisedir. Bağdat’ta da bir isyan
çıksa da kısa sürede bastırıldı.

Türklere karşı bu denli tepkinin olduğu bir dönemde Türk komutanların kendi içerisindeki
mücadeleleri durumu daha da karmaşık bir hale sokmuştur. Halife üzerinde büyük bir etkiye
sahip olan Otamış’tan çekinen diğer Türk komutanlar birleşerek Otamış öldürmüşlerdir. Bir diğer
hadise Mütevekkil’i katleden ekipte bulunan ve bu olaydan sonra ordu içerisinde nüfuz kazanan
Bagir el-Türki’nin Müsta’in’i etkisi altına alarak kendisin başkomutan ilan ettirmeye ikna etmesi
olmuştur. Bundan rahatsız olan Vasif ve Boga el-Sagir buna karşı çıkmıştır. Rakiplerinin boş
durmayacağını düşünen Bagir, Boga, Vasif ve halifeyi öldürmeyi planlamış ancak halifenin bunu
öğrenmesi diğer komutanlar ile anlaşarak Bagir’i saraya çağırtarak öldürtmesiyle sonuçlandı.
Bagir’in öldürülmesi üzerine ona bağlı birliklerin ayaklanması ile halife, Boga ve Vasif Bağdat’a
kaçmak zorunda kalmışlardır. Bunun üzerine bazı kumandanlar, devlet memurları ve Abbasi
ailesine mensup kişilerde Bağdat’a gitmiştir. Samarra’daki birlikler bağlılık bildirip, geri
dönmesini istedilerse de Müsta’in bunu kabul etmedi. Halifenin Samarra’dan ayrılmasının onun
üzerindeki etkilerini kıracağını bilen Türkler, hapiste olan Mu’tezz’e biat ederek halife ilan
ettiler.18 Karşılıklı görüşmelerden netice alınamayınca savaş kaçınılmaz hale geldi. Burada güç
dengesini değiştiren hadise Boga el-Kebir’in Mu’tezz’in tarafını desteklemesi olmuştur. 19
Yeterince güçlendiğini düşünen Mu’tezz Bağdat üzerine hareket ederek şehri kuşatmıştır.
Kuşatmanın uzun sürmesi Mu’tezz’in işine yaramış devlet görevlileri ve komutanlar yavaş yavaş
onun tarafına geçmiştir. Nihayetinde Müsta’in halifelikten çekilmeyi kabul etmiş ve Mu’tezz’e
biat edilmiştir.

Halife Mu’tezz Döneminde Türkler:


17
Hakkı Dursun Yıldız, Abbasiler Devrinde Türk Kumandanları I: Boga el-Kebir et-Türki, Türk Kültürü Araştırmaları
Dergisi 1-2 (1965), 203
18
Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, 165
19
Fatih Güzel, Abbasi Dönemi Türk Komutanlarından Musa b. Boga el-Kebir’in Askeri ve Siyasi Faaliyetleri,
Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi 12/65 (2019), 221
Mu’tezz babasının katilleri ve kendini halifelikten alıkoyan Türklere karşı bir tutum
ortaya koymuştur. Halk arasında da Türklere karşı olan görüş giderek kuvvetlense de ordu
içerisinde hala çok güçlü durumdalardı. Öyle ki Müsta’in’i destekleyen Boga el-Sagir ve Vasif’i
görevlerine iade etmek durumunda kalmıştı. Halifeler tarafından desteklene Megaribe giderek
güçleniyordu. Türklerin Ferrunşah’a sert davranması ile Megaribe harekete geçmişi halkın da
desteği ile Türklere saldırmıştır. İlk gün yaşanan çatışmalarda üstün gelen Megaribe, nihai
saldırıyı yapmaya cesaret edemeyince Bayık Bey olaya müdahil oldu ve Megaribe liderlerini
yakalayarak idam etti. Bunun üzerine avantajlarını kaybeden Megaribe bastırıldı. Yaşanan bu iç
çatışmalar neticesinde Türkler içerisinde komutanların hızlıca değişmesi askerler arasında
disiplinin tesis edilmesini zorlaştırıyordu. Uşrusana ve Fergana’lı birlikler dört maaşlarının
ödenmesi talebiyle isyan ettiler. Boga el-Sagir ve Vasif müdahele etmek isteseler de etkili
olamadılar. Boga’nın durumu halife ile görüşmek için ayrılmasını fırsat bilen asiler Vasif’i
yakalayarak idam ettiler. İki büyük düşmanından birinden kurtulan Mu’tezz hedefine Boga’yı
koymuştur. Özellikle Bayık Bey ve Salih b. Vasif ile Boga el-Sagir’in arasını açmaya uğraşmıştır.
Bunu fark eden Boga Türk askerlerinin etrafına toplanacağını düşünerek kaçma girişiminde
bulunsa da hadiseler düşündüğü gibi gerçekleşmedi ve yakalanarak idam edildi. En büyük iki
düşmanından kurtulduğunu düşünen Mu’tezz’in sevinci uzun sürmedi. Duruma hâkim olan Salih
b. Vasif, Bayık Bey ve Muhammed b. Boga halifeye karşı ayaklandılar ve Mu’tezz’i hapsettiler.
Birkaç gün hapiste kalan halife burada öldü. Yerine Muhammed b. Vasık Mühtedi unvanı ile
halife ilan edildi.

Halife Mühtedi Döneminde Türkler:

Salih b. Vasif ve Bayık Bey halife üzerinde büyük bir etkiye sahipti. Bundan kurtulmak
isteyen halife İran’da bulunan Musa b. Boga’yı Samarra’ya davet etti. Samarra’ya gelen Musa,
halifeyi güvendiği bir komutanın evine yerleştirerek Salih’in baskısından kurtarmış ve birlikte
mücadele etmek üzere anlaşmışlardır. Ordudan yeterli desteği göremeyen Salih Samarra’da
saklansa da yakalanarak idam edilmiştir. Bu sefer de Musa b. Boga ve Bayık Bey’in etkisinden
rahatsız olan halife ikisini de Musul’da devam eden isyanı bastırmakla görevlendirerek
merkezden uzaklaştırmıştır. Bu sırada Samarra’daki Türk birlikleri maaşlarının verilmediği
gerekçesi ile ayaklandı. Halife maaşlarının Boga ve Bayık Bey’e verildiğini söyleyerek orduyu
onlara karşı kışkırtmak istedi. Bunun üzerine halife Musa b. Boga’ya gönderdiği mektupta
birliklerini Bayık Bey’e teslim ettikten sonra Samarra’ya gelmesini, Bayık Bey’e gönderdiği
mektupta Musa’yı öldürmesini ve bütün birlikleri kontrole almasını istiyordu. Komplonun farkına
veren Bayık Bey mektubu Musa’ya göstermiş ve durumu halife ile görüşmek için Samarra’ya
gitmiştir. Saraya geldiğinde hapsedilen Bayık Bey’in askerleri komutanlarının gelmediğini
görünce sarayı kuşattılar. Bunun üzerine Bayık Bey öldürülse de kargaşayı bastırmaya yeterli
olmadı. Kendine bağlı birlikleri desteğe çağıran halifenin taraftarları ve Türkler arasında şiddetli
çarpışmalar gerçekleşmiş ve ilk gün yaşanan mücadele de Türkler büyük kayıplar vermiştir.
Ancak daha sonra halifeye bağlı birlikler içindeki Türklerin taraf değiştirmesiyle Megaribe ve
halk büyük kayıplar vererek bastırılmış, kaçmaya çalışan halife yakalanarak idam edilmiştir. 20

Halife Mu’temid Döneminde Türkler:

Mühtedi’nin ortadan kaldırılması ile yerine Ahmed b. Mütevekkil Mu’temid unvanı ile
halife olmuştur. Ordunun ve halkın kabul ettiği bir halife olduğu için herhangi bir iç karışıklık
yaşanmamıştır. İdari işleri kardeşi Muvaffık’a devreden Mu’temid yönetimde etkili olmamıştır.
Bu döneme kadar yaşanan iç mücadelelerde büyük kayıpla veren Türkler etkilerini yavaş yavaş
kaybetmeye başlamışlardır. Bu dönemde Musa b. Boga’dan başka önemli Türk komutana
rastlamamamız bunun büyük kanıtıdır. Çıkan büyük isyanları bastırmada Muvaffık’ın gösterdiği
başarı ve kazandığı otorite Türkler ile olan mücadelesinde kendine avantaj sağlamış ve yönetim
merkezinin Samarra’dan Bağdat’a nakledilmesi ile Türk nüfuzu neredeyse tamamen ortadan
kalkmıştır. Ancak bu bölge tarihinde Türklerin oynadığı rolün sonu demek değildir. Aynı
dönemde Mısır valisi olan Ahmed b. Tolun bağımsızlığını ilan ederek Türklerin siyasi
aktörlüğünü devam ettirmiştir. Memluk sisteminin Fatımiler ve Eyyubilerde de kullanıldığını ve
bu devletlerden sonra bağımsız bir Memluk devleti kurulduğunu da göz önüne alırsak, Türklerin
bölge tarihinde uzun süreler daha önemli roller oynadığını söyleyebiliriz.
20
Hakkı Dursun Yıldız, İslamiyet ve Türkler, 178
Kaynakça
Güzel, F. (2018). Abbasi Dönemi Önemli Türk Komutanlarından Eşnas et-Türki. Uluslararası Sosyal
Araştırmalar Dergisi, s. 1295-1301.

Güzel, F. (2019). Abbasi Dönemi Türk Komutanlarından Musa b. Boga el_kebir'in Askeri ve Siyasi
Faaliyetleri. Uluslararası Sosyal Araştırmalar Dergisi, s. 219- 234.

Köse, B. A. (2020, Haziran). İlk Abbasi Kadrolarında "Turan" etkisi. İrtad, s. 63-93.

Sümer, F. (1987, Ağustos). Abbasiler Tarihinde Orta Asyalı Bir Prens Afşin. Belleten, s. 651-666.

Yıldız, H. D. (1965). Abbasiler Devrinde Türk Kumandanları I Boga el-Kebir et_Türki. Türk Kültürü
Araştırmaları Dergisi, s. 195-203.

Yıldız, H. D. (1971). Abbasiler Devrinde Türk Kumandanları II: Inak et-Türki. İstanbul Üniversitesi Edebiyat
Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi, s. 51-58.

Yıldız, H. D. (1974). Abbasiler Devrinde Türk Kumandanları el-Afşin Haydar b. Kavus. İstanbul Üniversitesi
Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi, s. 1-22.

Yıldız, H. D. (2016). İslamiyet ve Türkler . İstanbul: İlgi Kültür Sanat.

You might also like