You are on page 1of 11

Öznur Köroğlu

ABASİLER DÖNEMİ

1. OLUŞUM DÖNEMİ1

1.1-İhtilal Öncesi

Ümeyyeoğulları, Muaviye döneminde Emeviler Devletini kurulmasıyla beraber


hasımları olan Haşimiler pasif konuma düşmüşlerdir. Cahiliye döneminden beri
devam eden Emevi Haşimi çekişmesi devletin kurulmasıyla beraber varlığını artırarak
devam etmiştir. Yezid’in Hz. Hüseyin’i Kerbela’da şehit etmesi durumu daha da
keskinleştirmiştir. Haşimoğulları’nın Talibi kolu çeşitli isyanlarla Emevi yönetimine
baş kaldırsada bu ayaklanmalarda başarısız olmuşlardır. Haşimilerin Abbasi kolu ise
sistemli bir ihtilal sürecine girmişlerdir ve bu ihtilalin sonucunda Abbasiler devleti
kurmuştur.

1.2- İhtilal Süreci

İhtilalin lideri Muhammet b. Ali b. Abdullah b. Abbas’dır. Bilindiği üzere zincirin son
halkasında bulunan Abbas Hz Peygamberin amcası Hz. Abbas’dır. Bu yüzden Hz.
Abbas’ın soyu bir hak iddia ederek hilafet mücadelesine girişmişlerdir. Muhammed b.
Ali, Emevi Devletinden gizli toplantılar düzenlemiş ve ihtilali nasıl yapacağına dair
planlamalar yapmıştır. Bu dönemde Haşimilerin diğer kolu olan Talibiler yani Hz Ali
soyundan Ebu Haşim, hasta yatağındayken hilafet haklarını Mummet b. Ali’ye
devretmiştir. Bu devretme meselesi kimi İslam tarihçileri tarafından kabul görürken
(Nahide Bozkurt) mezhepler tarihçileri tarafından kabul görmemiştir( Mehmet Atalan
Ali oğullarının iç çekişmesi). Bu devretme meselesinden destek alan Muhammed b.
Ali Horasan ve Maveraünnehir bölgelerine dailer göndermiştir. Bu dailerden en
önemlisi de Ebu Müslim el Horasani’dir. Muhammed b. Ali bu sıralarda vefat ettikten
sonra yerine oğlu İbrahim b. Muhammed b. Ali ihtilalin yeni lideri seçilmiştir. Ebu
Müslim el-Horasani ve diğer dailerin ihtilali gizliden yürütme talimatını vermiştir.

1
Ayrıntılı bilgi için bakınız: Nahide Bozkurt, Oluşum Sürecinde Abbasi İhtilali, Ankara Okulu yay.
Ankara 2016.
Öznur Köroğlu

Talimatlarında İbrahim b. Muhammed “Er Rıza min Ali Muhammed (Muhammed


ailesinden razı olunan kişi)” sloganıyla hareket etmelerini istemiştir bu slogan
Haşimilerin her iki kolunu da barındırıyordu ister Alioğulları olsun ister Abbasoğulları
olsun bunların içinde razı olunan kişi halife tayin edilecekti. Fakat ihtilal sonrasında
durum bu şekilde olmamış Abbas oğullarından Seffah doğrudan halife tahtına
oturmuştur. Bu haksızlığa binaen Hz Ali-Fatıma soyundan olan birçok insan Mansur
döneminde öldürülmüşlerdir.

Ebu Müslim el horasani Fars asıllı bir Mevalidir. Emeviler döneminde mevalinin
zulüm görmesi ile beraber Ebu Müslim el-Horasani’de görüldüğü gibi birçok Mevali
Abbasi İhtilali'nin destek vermiştir. Ebu Müslim’in mevali olması ve kendi gibi Mevali
olan Horasan ve Maveraünnehir’de ki mevalileri yanına çekmesi kolay olmuştur.

Abbasilerin bu gizli ihtilalinden haberdar olan Emevi Halifesi, İbrahim b.


Muhammed'i hapse atmıştır. Ardından İbrahim b. Muhammed hapishanede vefat
etmiştir. Görevi kardeşi Ebu’l Abbas Seffah üstenmiştir. Seffah Ebu Müslime
komutları vererek Horasan ve Maveraünnehir bölgelerindeki asilere beraber Emevi
Halifesi ile mücadeleye girişmiş ve mücadeleyi kazanmıştır. Daha sonra Seffah
Kufe’de halifeliğini halka irad etmiş ve halktan biat almıştır.

2. Abbasi Devletinin kuruluşu: 2

Ebu Seffah biat aldıktan sonra devletin merkezini Kufe yakınlarında olan Haşimiye’ye
taşınmıştır. Buradan daha sonra merkez Enbara taşınmış ve daha sonra gerisin geriye
Haşimiye taşınmıştır. 4 yıl 9 ay kadar iktidarda kalan Seffah bu süreci devletin
temellerini atarak geçirmiştir. Onun ölümü ile beraber Hilafet tahtına kardeşi Ebu
Cafer el-Mansur geçmiştir. Mansur tahta geçer geçmez kendisine rakip olarak gördüğü
ve devleti içinde tehlike oluşturduğu düşündürdüğü Ebu Müslim el Horasani’ye
suikast düzenlemiştir. Ebu Müslim’in Abbasi Devleti'nin oluşumunda katkılarında
muhakkak ki çoktur. Ebu Müslim Horasan ve Maveraünnehir bölgelerinde kendini
seven iyi bir taraftar oluşturmuştur. Bu taraftar grubundan korkan Ebu Cafer el-Mansur
çareyi Ebu Müslim el-Horasani’yi ortadan kaldırmakta bulmuştur. Devlete karşı

2
Ayrıntılı bilgi için bakınız: Nahide Bozkurt, Abbasiler, İsam yay. İstanbul 2013.
Öznur Köroğlu

tehdidi ortadan kaldırdıktan sonra Ebu Cafer el-Mansur yönünü isyanlara çevirmiştir.
Oğullarından Abdullah b. Ali bu dönemde öldürülmüştür. Ebu Mansur devletin
temellerini oluşturmak için bu dönemde dönemin ünlü âlimlerinden destek alma
girişiminde bulunmuş ve devletinin meşru bir devlet statüsünde konumlandırılmasıın
da onlardan yardım istemiştir. Fakat yine bu dönemin ünlü âlimlerinden olan Hanefi
mezhebinin kurucusu âlimlerinden olan İmamı Azam Ebu Hanife bu çağrıya olumlu
bir cevap vermemiştir. Olumlu cevap vermeyenlere ise Ebu Mansur siyasi bir baskı
uygulamış ve yeri geldiğince onları zindanda hapsetmiştir.

Nitekim imam Ebu Hanife zindana hapis edilenlerden biridir. Burada çeşitli eziyetler
gördüğüne dair rivayetler de vardır. Yine kimi rivayetlere göre İmamı Azam Ebu
Hanife zindanda vefat etmiştir. Fakat genel kanat onun zindandan çıktıktan sonra
h.150 yılında Bağdat'ta vefat ettiğinden yanadır.

Ebu Mansur bu dönemde şii ve harici isyanlarıyla da mücadele etmiştir.

Halife Ebu Mansur döneminde önemli gelişmelerden biri de Bağdat'ın kurulmasıdır.


Bağdat'ın bir diğer ismi medinetüsselam’dır. Yani insanın üzerine selamet sükunet
veren şehirdir. Bağdat Mansur ile beraber Başkent seçilmiş ve uzun yıllar başkent
olarak hizmet etmiştir. Bağdat şehri hakkında en ayrıntılı bilgi veren kaynak
Bağdadinin “Tarihu'l Bağdat” adlı eseridir. Ebul Abbas’ın vefat etmesi ile beraber oğlu
Mehdi Hilafet tahtına oturmuştur.

Halife Mehdi ve Dönemi:

Ilk iki halife döneminde devletin temelleri sağlamlaştırılmaya çalışılmış, devletin


meşru bir devlet olduğu savunulmuş ve Ali oğullarına karşı hilafeti asabiyet yoluyla
Hz peygamberden miras aldıklarına dair bazı temel tartışmalarla kendi haklılıklarını
savunmaya çalışmışlardır. Mehdi döneminde ise devletin iç yapılanmaları, devlet
kolları oluşturulmaya çalışılmıştır. Bu dönemde şiilere karşı Mehdi yumuşak
davranmıştır.

Bu dönemin zındıklık hareketlerinden en önemlisi Mukanna hareketidir. Mukanna


hareketi ulûhiyet iddiasında bulunan bir harekettir.” Allah Ebu Müslim’i yarattı ve
Öznur Köroğlu

onun ruhuna girmiştir”gibi tenasüh inancını muakanna hareketi savunmuştur. Halife


Mehdi buna benzer zındıklık hareketlerinden dolayı sarayda “Divanüzzenadika”yı
kurmuştur. Bu divan sapkın düşüncelere sahip zındıklar ile mücadele etmek için
kurulmuştur.

Halife Mehdi mevali olan Türkleri ordusuna alan ilk halifedir. Abbasiler de vezirlik
bu dönemde ortaya çıkmıştır.

Halife Mehdi ölmeden önce oğullarından Hadi’yi ve Harun'u Reşidi veliahttı olarak
seçmiştir. 169/785 Bağdat'ta vefat etmiş

Halife Hadi ve Dönemi

Birinci saltanat naibi olarak babasının ölümü ile tahta geçmiştir. Kendisi de babası
gibi zındıklık hareketleri ile mücadele etmiştir. Afrika'da çıkan harici isyanları
bastırmıştır. Fakat ömrü daha fazla işler yapmaya yetmemiştir. 1 yıl kadar tahtta
kaldıktan sonra 170/786 yılında vefat etmiştir.

Hadi'nin ölümü ile alakalı iki farklı görüş vardır. Birince görüşe göre Hadi’yi annesi
Hayzuran zehirletmiştir. İkinci görüşe göre ise Hadi hastalıktan ölmüştür. Birinci
görüş daha muteber olarak kabul edilmiştir. Zira Hayzuran Mehdi dönemindeki
serbestliği oğlu Hadi döneminde bulamamıştır. Hadi annesinin dediklerini yapmamış
ve ona ters düşmüştür. Bu bir yıl içerisinde Hadi ikinci Veliaht Harun Reşid’i azledip
kendinden sonra Hilafet tahtını oturacak kişiyi oğlu Cafer olarak belirlemesi bardağı
taşıran son damla olmuştur ve bunun sonucunda Hayzuran tarafından cariyelere
zehirlettirmiştir.

Halife Harun Reşit ve Dönemi

Abisinin ölmesiyle beraber Harun Reşid halifelik tahtını oturmuştur. Harun Reşid
Bermeki ailesinden Yahya bin Halid’i çok geniş yetkilerle Vezir tayin etti. Yahya bin
Halid sahip olduğu üst düzey yetkililerle yüksek dereceli memurları tayin ve azletme
yetkisine sahip olmuştur hatta vali tayininde bile etkisi bulunmaktadır. Diğer yandan
Yahya'nın iki oğlu Fazl ve Cafer hem babalarına yardım ediyor hem de merkez
Öznur Köroğlu

eyaletlerde görevlere ifa ediyorlardı. Halife bu kadar yakın olduğu ve geniş yetkilerle
donatıldığı Bermeki ailesini bir gecede bertaraf etmiştir. Yahya'yı Fazlı hapse Caferi
de idam etmiştir.

Bermeki ailesi Me’mun’un annesi öldükten sonra küçük yaştan itibaren onun
yetişmesinde etkili olmuştur. Bermekiler Me’mun’un annesi kendileri gibi mevali asılı
olduğu için Me’mun yetişip Hilafet tahtanı oturmalarını arzu ediyorlardı. Bermekiler
bu dönemde kendileri gibi yine mevali asılı olan mutezile alimleri saraya davet
etmişler Me’mun’un yetişmesinde görev aldırtmışlar ve onları önemli yerlerin
kadılıklarına atamalarına vesile olmuşlardır. Bermeki ailesinin Harun Reşit tarafından
ortadan kaldırılmasıyla Me’mun ve mutezile âlimlerinin sarayla bağı gün geçtikçe
azalmıştır. Hatta mutezile âlimler Bağdat'tan kovulmuştur

Bu dönemde ilk defa Kadı’l-kudat ataması yapılmıştır. Bu görevde İmamı Azam’ın


gözde öğrencilerinden imam Ebu Yusuf seçilmiştir. 18 yıl bu görevi irad etmiş ve
Harun Reşide Kitabu’l-Haraç (ekonomik tavsiye kitabı) adlı bir kitap sunmuştur.

Kuzey Afrika'da İdrisiler Devleti bu dönemde kurulmuştur.

Binbir Gece Masalları bu dönemde yazılmıştır.

Harun Reşid hilafeti iki oğlu Emin ve Me’mun’a bırakmıştır. Birinci sıraya Arap asıllı
Zübeyde’den oğlu küçük oğlu Emin'i ikinci sıraya Mevali cariyeden olma Me’mun’u
yerleştirmiştir. Harun Reşit 193/809 yılında Bağdat'ta vefat etmiştir.

Halife Emin Dönemi

Emin Hilafet tahtında 4 yıl kalmıştır. Bu dönemde pek bir şey olmamıştır. Esasen
Hilafet sıralaması büyükten küçüğe doğru ve yetenek esasına dayalı seçilmekteydi.
Fakat Emin Memun dan küçük olmasına ve Me’mun’a oranla yeteneksiz olmasına
rağmen Hilafet sıralamasında 1. sıraya seçilmiştir. Bunun altından yatan gerekçe ise
Arap ırkının mevaliye oranla üstün olması düşüncesidir. Bu yüzden Me’mun bu
durumu kendine yediremeyerek Horasan'da başlattığı isyanla Tahir b. Hüseyin
Öznur Köroğlu

komutasındaki ordusuyla Bağdat'ı basmış ve Emin’i öldürerek Hilafet tahtına


oturmuştur.

Halife Me’mun Dönemi

Me’mun halife olduktan sonra taraftarlarının çok olduğu Horasan bölgesinden


Bağdat'a gelmemiştir. Fakat gün geçtikçe Bağdat'ta işler karıştığı için tekrardan
Bağdat'a gelip devleti Bağdat'tan yönetmiştir.

Bu dönemde devam eden zındıklık hareketleri ile mücadele etmiştir. Babek el-Hürremi
İsyanı bu dönemin en tehlikeli isyanlarından biridir. Bu isyan Me’mun dan sonraki
halife olan Mu’tasım döneminde bastırılıyor.

Me’mun sarayda ve orduda mevali asıllı insanlara görevler vermiştir. Bu dönem


mevalinin etkili olduğu bir dönemdir. Me’mun tercüme faaliyetlerini yaptırmak için
Beytü'l Hikme denilen bir kütüphane kurdurmuştur. Yunan klasikleri olan Aristo ve
Platon eserleri Arapça'ya tercüme edilmiştir. Felsefe sistemli bir tercüme
çalışmalarıyla İslam dünyasının girmiştir.

Me’mun kendisinin yetiştirilmesinde katkısı olan Mutezile alimlerini Bağdat’a


çağırmıştır. Ehli hadis alimleri Emin'i savunuyordu. Bu kesim yine Bağdat'a Me mun
halifeliğini meşru olmadığına dair görüş bildiriyorlardı. Me’mun söz konusu alimlerle
mücadele için Mutezile mezhebinin görüşlerini öne sürerek, Mu’tezili alimlerininin
kendi meşruluğunu ispat için desteğini almıştır. Mutezileye göre Kur'an mahluktur.
(Halkul Kuran tartışması). Ehli Hadise göre Kur'an mahluk değildir. Kur'an'ın mahluk
olmadığını kabul etmeyen Ehli hadise Me’mun tarafından baskı uygulanmış Ehli
hadis alimleri hapse atılmış tarih kaynaklarında meşhur olarak bahsedilen mihne süreci
başlatılmıştır. 3

Halife Me mun 218/833 yılında Bağdat'ta vefat etmiştir.

3
Ayrıntılı bilgi için: Nahide Bozkurt, Mu’tezilenin altın çağı, Ankara Okulu yay. Ankara 2016.
Öznur Köroğlu

Halife Mu’tasım Dönemi

Harun Reşid'in Soğut asıllı bir cariyesinden dünyaya geldiği Me'mun'un kardeşidir.
İslam tarihinde Mu’tasım dönemi Türk dönemi olarak adlandırılır. Mu’tasım
döneminde Türklerden bir hassa ordusu kuruluyor. Aynı şekilde bu dönemde de Ehl-
i Hadise baskılar devam ediyor. Hassa ordusu Bağdatlı halkı huzursuz etmeye
başlayınca Mu’tasım askerler için garnizon bir şehir olan Samara'yı kurdurtuyor.
Samara kelimesi “surra men rae (gören kişiyi mutlu eden şehir)” şeklinde arapça
cümleden gelmektedir. Bundan böyle devletin başkenti Samarra olmuştur. Burada
askerlere askeri eğitim ve din eğitimi veriliyor. Saf Türk ırkının bozulmaması için
Türk askerlerini Türk kızları ile evlendiriyor. Dönemin önemli Türk komutanları:
Afşin, Boğa el Kebir, Boğa El Sagir, Hakan et-türki

Yukarıda sayılan Türk komutanlardan Afşin Me’mun döneminde Horasan'da ortaya


çıkan Babek el-Hürremi isyanını bastırmıştır. Fakat Afşin'in büyüyen başarıların bir
tehlike arz etmesi sonucunda Mu’tasım tarafından idam edilmiştir.

Bu dönemin önemli gelişmelerinden biri de Kostantiniye kuşatılmıştır fakat netice


alınamamıştır.

Mu’tasım Sonrası Dönem:

Mu’tasım'dan sonra oğlu Vasıt yerine geçmiştir. Pek siyasi başarısı yoktur. Duraklama
ve gerileme dönemi başlamıştır. Mütevekkil döneminde ise Samarra’da ve Bağdat'ta
tehlike arz eden Türkler ordudan ve saraydan uzaklaştırıldılar. Abbasi halifeleri siyasi
gücünü ve dini nüfuslarına kaybettmeye başladılar. Türklerin artan nüfuzları bir
tehlike arz etmeleri sonucunda ilerleyen zamanlarda mütevekkilin oğlu katlediliyor.

Mühtedibillah döneminde “zenc” ve “Karmati” isyanları ortaya çıkmıştır. Mu’tezid


döneminde Karmati isyanı bastırılmıştır.
Öznur Köroğlu

3. ABBASİLER’İN EMİRU’L-UMERA’LIK DÖNEMİ

Halife Radi ve Dönemi

3 Rebiülahir 297’de (20 Aralık 909) doğdu.Babası Muktedir Billah, annesi Rum asıllı
bir cariyedir. Dört yaşına geldiğinde Mısır ve Mağrib idaresi kendisine tevdii edildi ve
hilat giydirilip naibi Türk asıllı kumandan Munis el-Muzaffer ile birlikte Mısır’a
gönderildi. 4Babası halife Muktedir’in öldürülmesi ardından başkomutan Munis,
Muktedir’in oğlu Ebu’l-Abbas Ahmed’i halife namzedi olarak teklif etti ise de, yaşının
küçük olması sebebiyle bu öneri kabul görmedi. 5 Onun yerine Kahir Billah halife ilan
edildi ve bu arada Ebu’l Abbas Ahmed hapse atıldı. Daha sonra Halife Kahir Billah’ın
hal edilmesinden sonra Munis’in de desteğiyle hapisten çıkarılarak Ebu’l-Abbas, Radi
ünvanıyla halife ilan edildi.Radi halife olduktan sonra ülke içersinde çeşitli isyanlarla
ve kargaşalıklarla karşı karşıya kaldı.Örneğin Hanbeliler Bağdat’ta kumandanların ve
halkın evine girip içki ve eğlence aletleri aramaya, buldukları eşyaları tahrib etmeye
başladılar, Şafi olanları dövdüler, öte yandan Karmatiler Hac yolunu kesip Hacca
engel oldular 6,görevlilerden pek çok kimse eli altındaki paralara durmadan tamah
ediyorlardı, diğer taraftan bu kritik ortamda maaşları ödenmeyen askerler sürekli
olarak vezirden maaşlarını istiyorlardı7 gibi çeşitli sıkıntılar baş göstermiştir.Halife
Radi vezirlerin ülkeyi iyi yönetemediklerinin, ileri gelen komutanların nüfuzlarını
artırarak devlet işlerine karışmalarının ve gittikçe ülke genelinde kontrolü
kaybettiklerinin önemli ölçüde farkında idi. Bu koşullar altında halife Radi bir çözüm
olarak merkezdeki otorite zaafını ortadan kaldırmak ve ülkenin daha iyi yönetilmesini
sağlamak adına hilafete geçmesinden yaklaşık iki yıl sonra(H.324/M.936) Emiru’l-
ümeralık kurumunu oluşturdu. Basra ve Vasıt valisi Muhammed b.Raik el-Hazariyi
Bağdat’a davet edip onu idarede tek yetkili olarak Emirü’i-Ümera tayin etti.Halife ona
çok geniş yetkiler tanıdı örneğin ordunun başkumandanlığı, Divanu’l-harac’ın ve
Berid teşkilatının idaresi, valiler ve vezirler dahil yüksek dereceli memurların tayini
bu yetkiler arasında idi.Protokolde halifeden sonra geliyordu.Hutbelerde halifeden
sonra onun isminin okunması hususu, bizzat halife tarafından bütün eyalet valilerine

4
Dia Radi maddesi, s.489
5
Adem Apak,Ana Hatlarıyla İslam Tarihi(4),s.397
6
Dia Radi maddesi s.489
7
Adem Apak,Ana Hatlarıyla İslam Tarihi(4),s.399
Öznur Köroğlu

bildirilmişti. Bu görevin ortaya çıkmasıyla vezirin nüfuzu kayboldu. 8Buna ilave olarak
Radi döneminde daha önce hiç rastlanmayan bir şekilde Emirü’l-Ümera kendi adına
para basmak yetkisini de almıştır. 9Hutbe ve sikkenin halifelik alametlerinden olduğu
düşünüldüğünde emiru’l-ümera’nın halifenin bütün yürütme yetkilerini devraldığı
söylenebilir. 10Geniş yetkilerle donatılmış olan Emiru’l-ümeralık, devlet adamlarını
rekabetine yol açmış buna bağlı olarak da iç karışıklıklar meydana gelmiştir 11 ve bunun
sonucunda birazdan ele alacağımız İhşidiler devleti bu dönemde kurulmuştur.

Halîfe Râzî Billâh 329/940 yılında Rebîülevvel ayında Bağdat‘ta vefat etti.

4. BÜVEYHİLERLE İLİŞKİLER

Halife Müstekfi ve Dönemi

13 Safer 296’da (11 Kasım 908) doğdu. Babası Halife Müktefî-Billâh, annesi Rum
asıllı bir câriyedir. 12 Abbâsî Devleti‘nin gerileme ve çöküş dönemi halîfelerinin
sonuncusu olan Halîfe Müstekfî Billâh‘ın asıl ismi Ebü‘l-Kâsım Abdullâh b. Müktefî
Billâh Ali b.Mu‘tazıd el-Abbâsî‘dir. 13 Halife Müttaki ve Emirü’l-Ümera Tüzün el-
Muzaffer arasındaki bazı anlaşmazlıklar vadır.Nitekim kısa süre sonra Tüzün, Hicretin
333.(M.944) yılı Safer ayında harekete geçerek aleyhine süikastlar düzenlenmesi gibi
faaliyetlere de tevessül eden Müttaki’yi tutukladı.Bunun ardından da onu azlederek
Muktefi Billah’ın oğlu Abdullah’ı halife ilan etti. 14Yeni halife Abdullah b. Muktefi’ye
‘Müstekfi-Billah’ unvanı verildi15Onun döneminde de Türk kumandanları saltanatta
söz sahibi idi.Özellikle de Emirü’l Ümera Tüzün ile İbn Şirzad’ın elindeydi. 16Emirü’l-
Ümera Tüzün Müstekfi’nin halifeliğinin ilk dönemlerinde öldü.(Muharrem

8
İslam Tarihi El Kitabı(grafiker yayınları),s.481
9
Adem Apak,Ana Hatlarıyla İslam Tarihi(4),s.401
10
İslam Tarihi El Kitabı(grafiker yayınları),s.482
11
İslam Tarihi El Kitabı(grafiker yayınları),s.482
12
Dia Müstekfi maddesi s.139
13
Akkuş Murat, Abbasi Halifelerinin Ölüm Sebepleri s.221
14
Ana Hatlarıyla İslam Tarihi (4) Adem Apak sf 413
15
Suli, Ahbarü’r-Razi-Billah ve’l-Müttaki-Lillah, s.282-284; (Ayrıntılı bilgili için bknz Ana
Hatlarıyla İslam Tarihi (4) s.413
16
Dia Müstekfi maddesi s.139
Öznur Köroğlu

334/Ağustos 945).Onun çok çalkantılı geçen görevi 2 yıl 4 ay sürmüştü. Ölümünün


ardından bütün görev ve yetkili katibi Ebu Cafer b. Şirzad’a intikal etti17

Müstekfî-Billâh’ın halifeliğinin ilk yılında meydana gelen karışıklıklar sebebiyle


Bağdat’ta ekonomik sıkıntı baş gösterdi ve halk şehri terketmeye başladı. Bağdat’ı
tehdit etmekte olan Büveyhîler ilk fırsatta şehri işgal etmeye hazırlanıyorlardı. 18
Bağdat’a yönelen Büveyhi Ebü’l-Huseyn Ahmed Abbasiler’in hiçbir direnmesi ile
karşılaşmadı ve 945’de Bağdat’a girdi. Büveyhi kuvvetlerinin Bağdat’ı işgal etmesi
karşısında çıkar yol bulamayan Abbasi halifesi Müstekfi, bu durum karşısında
Büveyhi emiri Ahmed’i, Emirü’l-Ümera olarak atadı19 Ve böylece Büveyhiler’in
Bağdat’ işgalleri ile Abbasi tarihinde yeni bir dönem başladı. Artık Abbasi halifeleri
sadece sembolik olarak hilafet kurumunun devam ettiricileri idi. Halife’nin siyasal
işlevi, gerçek iktidarı Büveyhoğulları’na devretmekten ibaretti. 20 El-Mutî‘ Lillâh‘a
biat edildiği gün el-Müstekfî ona teslim edilmiş, o da el -Müstekfî'nin gözlerine mil
çekerek kör etmiş, 338/949 Rebîülevvel ayında vefat edene kadar tutuklu kalmıştır.
Müstekfî Lillâh‘ın halîfelikten azledilmesi ve vefat edene kadar tutuklu kalması
Büveyhîler‘in Irak‘a hâkim olmasından sonra başlar. Bu dönemde Türkler‘in
hâkimiyetlerini Büveyhîler‘e bıraktıklarını ve Abbâsî halîfeleri için yeni bir zorlu
dönemin başladığını görürüz.21

5. SELÇUKLU EGEMENLİĞİ DÖNEMİ

Büveyhilerin Bağdat'ta şiiliği yaymak için yaptıkları icraatlar Ehli Sünnet olan Abbasi
devletini ve halkı büyük bir tedirginlik içine sokmuştur. Abbasi halifesi Kaim
Biemrillah dönemin güçlü devleti olan ve Sünni olan Selçuklulardan Büveyhiler’e
karşı yardım istemiştir. Kaim bi emrillah 1055 yılında Selçuklu sultanı Tuğrul Bey i

17
Taberi Tarih, 11,353; İbn Miskeveyh, Tecaribü’l-Ümem, 6, 111-112 (Ayr. Bilgi için bknz
A.Hatlarıyla İ.T.(4) Apak.A. s.415
18
Dia Müstekfi maddesi s.139
19
İslam Tarihi El Kitabı, Grafiker Yayınları, s.483
20
İslam Tarihi El Kitabı, Grafiker Yayınları, s.483
21
Akkuş Murat, Abbasi Halifelerinin Ölüm Sebepleri s.221
Öznur Köroğlu

Bağdat'a davet etmiştir. Büveyhileri Bağdat'tan kovan Tuğrul Bey halife tarafından
övgülere mazhar olmuştur.Hatta Halife'nin kızı ile evlenmiştir. 22

Abbasi Devleti bu dönemde Büveyhi baskısından kurtularak rahat bir nefes almıştır.

6. MOĞOL İSTİLALARI VE DEVLETİN ÇÖKÜŞÜ

Moğollar Cengizhan liderliğinde egemenliği alanları genişletmek amacıyla komşu


ülkelerden başlayarak akınlar düzenlemeye başladı. Cengiz Han'ın soyundan olan
Hülagu Abbasi Devleti'ni yok etmek üzere Moğolistan dan 1253 yılında yola çıktı.
Hülagü Bağdat’a büyük bir akın düzenleyerek şehri yağmalamış ve ateşe vermiştir.
Hülagu teslim olanların hepsini idam etmiştir. Böylece 132/656 (740-1258) yıllar
arasında hüküm sürmüş olan Abbasi Devleti sona ermiştir.

Ayrıntılı Bilgi için bakınız: Mehmet Nadir Özdemir, Bağdat’ta Türk Egemenliği, Kömen yay.
22

Konya 2016.

You might also like