You are on page 1of 6

İslamda kargaşayı Hz. Ali mi başlattı?

cumhuriyet.com.tr/haber/islamda-kargasayi-hz-ali-mi-baslatti-1144032

17 Kasım 2018

Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) 6. sınıflar için hazırlatıp dağıttığı


Sosyal Bilgiler kitabında ilk üç halife için övgüler dizen yazarlar,
sıra Hz. Ali’ye gelince “Onun dönemi İslam toplumunda iç
çatışmaların çıktığı dönem olmuştur” diyerek suçlamalar
yöneltiyor. Yazarlar ya İslam Tarihi’ni bilmiyor ya da Emevi
zihniyetiyle tarihi gerçekleri çarpıtıyor. Birinci halife Ebubekir
döneminde Ehl-i Ridde ayaklanmaları, üçüncü halife Osman
döneminde isi pek çok ayaklanma çıkmış ve en son ayaklanma
sonucunda evinde 40 gün kuşatma altında tutulduktan sonra
katledilmiştir.
cumhuriyet.com.tr
17 Kasım 2018 Cumartesi, 21:16

Abone Ol

<haber-dikey:1138152>

1/6
İslam Tarihi mezheplerin doğmasına yol açan ayrışmaların o mezheplere mensup ulema
ve tarihçilerin gözü ile yazılıp çizilmesi alışılmış, bilinen bir durum. Fakat devlet
okullarında okutulan, hele de henüz okuyup araştırma ve kendi başına karar verme
çağında olmayan 6.sınıf öğrencileri için hazırlanan bir ders kitabında taraflı ve ayrıştırıcı
bir dil kullanmak devletin tarafsızlığını sorguladığı gibi bilim ahlakına da ters düşer. Olay,
hafta içinde gazetemizden Leyla Kılıç’ın haberiyle ortaya çıktı. Milli Eğitim Bakanlığı
tarafından 6.sınıf öğrencilerine dağıtılan Sosyal Bilgiler kitabında İslam’da dört halife
dönemi anlatılırken, ilk üç halifeye övgüler dizen kitabın yazarları, Hz. Ali dönemine
ilişkin” İslam toplumunda iç çatışmaların çıktığı dönem” diye yazılması ders kitabının
çocukların bilinç altlarına nasıl sübliminal mesajlar verildiğini ortaya koyuyor.
Peki, gerçekten İslam toplumunda ayrışmalar Hz. Ali ile mi başladı? Hz. Ali’den önceki üç
halife döneminde ortalık süt liman mıydı?

Bu sorulara cevap vermek için Peygamberin öldüğü güne kadar gitmeli. Hz.Muhammed,
son nefesini verdikten sonra Hz. Ali, defin işleri ile uğraşırken Ben ü Sakife konağında
toplanan insanların bir halife seçtiğini ancak üç gün sonra öğrendiğinde şaşkınlıktan
donakaldı. Kimse peygamberin en yakınında olan ve veda haccı dönüşünde Gadir-i Hum
denen yerde elini kaldırarak kendisinden sonra halife olarak görmek istediği kişi olarak
işaret ettiği Hz.Ali’ye sorma gereği bile duymamıştı.
Medine’nin ön gelen kişileri Hz. Ömer’in telkiniyle Hz.Ebu Bekir’i halife seçmişlerdi. Hz.
Ali, akrabaları ve onu halife olarak görmek isteyen yandaşları Ebu Bekir’e biat etmedi. Bu
grup Hz.Ali’nin evinde toplanıp izleyecekleri yolu tartışırken halife Ebu Bekir, Hz.Ömer’i
gönderip: “Biat etmemekte direnirlerse evi yak” emrini verdi. Hz.Fatma’nın ağlayıp
bağırması üzerine Ömer evi yakmadan oradan ayrıldı. Bu olay nedeniyle hamile olan Hz.
Fatma çocuğunu düşürdü.

2/6
Ebu Bekir dönemindeki Ehl-i Ridde savaşları
Hz.Ali’yi halifelik için mücadele etmeye çağıran sadece yakın dostları ve kabilesi değildi.
Ne gariptir ki, sonradan Ali’ye karşı isyan bayrağı açan ve onunla savaşan Muaviye’nin
babası Ebu Süfyan da Hz.Ali’ye gelerek “Uzat elini sana biat edeyim” demiş ve Hz. Ali
tarafından azarlanarak kovulmuştu.
Halife Ebu Bekir’le Hz.Ali ve Hz. Fatma arasında bir kriz de Hz.Muhammed’in mirası

3/6
yüzünden çıktı. Hz.Fatma, halifeden babasının kendisine verdiği Fedek arazisini istedi.
Ancak halife Ebu Bekir, “Peygamber bize varis olmaz, demişti. O nedenle bu araziyi
vermem” diyerek Fatma’nın isteğini geri çevirdi. Fatma, camiye giderek Kur’an’daki miras
hakkına ilişkin ayetleri delil olarak gösterdiyse de halifeyi ikna edemedi. Ölünceye kadar
Ebu Bekir’le küs kaldı. Hz.Ali’nin Ebu Bekir’e biatı eşinin ölümünden sonra oldu. Artık
olan olmuş, halife seçilmiş ve pek çok kişi ona biat etmişti. Hz.Ali, bu saatten sonra
halifeye itiraz etmenin ve bir mücadeleye girişmenin toplumunu böleceğini biliyordu. O
nedenle evine kapanıp okuma ve ilmi çalışmalarla günlerini geçirdi. Eğer halife Ebu Bekir
döneminde bir karışıklık çıkmadıysa bu Hz.Ali’nin ferasetinden kaynaklıdır.

Ebu Bekir döneminde halifelik mücadelesinden kaynaklı olmasa da yine de iki yıl süren
bir karışıklık oldu. Arabistan’ın güney ve merkez bölgelerinde İslam’dan dönmek isteyen
ya da İslam’a bağlı kalıp zekat vermek istemeyen grupların ayaklanmaları başladı. Bunları
bastırmak için başlayan Ehl-i Ridde savaşlarında bir iki yüz kişinin öldüğü söylenir.

Hz. Ömer suikasta kurban gitti

Bir “oldu bitti”yle de olsa Şura geleneği ile seçilen Ebu Bekir, kendisinin seçilmesinde en
büyük paya sahip olan Hz. Ömer’in kendisinden sonra halife olması için vasiyette
bulundu. Artık halife seçiminde şuradan vasi tayin etme dönemine geçilmiş oldu. Hz.
Ömer döneminde fetihler ve bu fetihler nedeniyle elde edilen ganimetlerin yüzü suyu
hürmeti ve halifenin hiddetinden kaynaklanan korku nedeniyle ciddi bir karışıklık
çıkmadı. Ancak ölümü de normal yoldan olmadı. Vergilerden memnun olmayan birinin
gerçekleştirdiği suikast sonucu katledildi.
İkinci halife gibi üçüncü halife Ömer de kendisinden sonraki halifenin seçimi için vasiyet
bırakmıştı. Vasiyete göre halifeyi seçecek meclisi oluşturacak isimleri tek tek belirlemişti
Hz. Ömer. Öyle bir meclis ki, o mecliste Hz.Osman’dan başka birinin halife seçilmesi
zaten imkansızdı. İsimler ona göre tayin edilmişti. Hz. Ömer’in oğlu, Hz. Osman’ın
eniştesi, eniştesinin kuzeni, sonradan Ali’ye karşı savaşacak olan ve kendileri de halife
olmak isteyen Talha ve Zübeyir ile Hz.Ali’den oluşuyordu.

Hz. Osman’ın evi kırk gün kuşatıldı

Hz. Osman dönemi İslam’da aile saltanatının yaşandığı ve devlet mallarının bir aile
tarafından talan edildiği, rüşvetin ve sınıfsal ayrımın ayyuka çıktığı bir dönem oldu.
İslama karşı savaşan ve ancak Mekke’nin fethinden sonra İslam’ı kabul etmek zorunda
kalan Ümeyye oğulları kabilesinden olan Hz. Osman, halife seçilince Şam Valisi Muaviye
hariç hepsini görevden aldı. Çünkü Muaviye de kendisi gibi Ümeyye Oğullarından olduğu
için ona dokunmadığı gibi Şam etrafındaki bütün vilayetleri ona bağladı. Muaviye artık
bir ilin değil bir eyaletin valiliğini yapıyordu.
Diğer valiliklere ise uzak yakın akrabalarını atadı. Hatta Peygamberin lanetlediği, “kanı
helaldir” dediği, İslam’dan döndüğü için “mürted” ilan edilen yakınlarına bile bürokraside
üst görevler verdi. Bununla da yetinmeyen halife, beytülmal denilen devlet hazinesinden
yakınlarına yüklü paralar verdi. Savaşlardan elde edilen ganimetlerin ancak beşte birini
hazineye ayıran halife Osman, geri kalanını o ile vali olarak atadığı akrabalarına bağışladı.
Devlet arazilerini, hatta Ebu Bekir’in kızı Fatma’ya vermediği Fedek arazisini bile...

4/6
Ya’kubi, halifenin beytülmal görevlisine akrabası Hakem b.Ebi’l As’a bir miktar para
vermesini emrettiğinde görevli halifeye tepki göstererek “Ben sizin veya sülalenizin değil,
Müslümanların hazinesinin memuruyum” diyerek hazinenin anahtarını halifenin önüne
attığını, Halife Osman’ın da “Sen bizim hazine memurumuzsun. Verdiğimizde alırsın,
sustuğumuzda susarsın” dediğini aktarıyor.

Halife Osman’ın katledilişi

İslam devletini Ümeyye oğulları ailece yönettiler ve gelirlerini de ailece paylaştılar. Bu


dönemde çok büyük zenginler türedi. Tabii hepsi aynı aileden. Muaviye ise bunların
başında geliyordu. Halkta çok büyük bir hoşnutsuzluk vardı. Bir çok kez ayaklandılar.
Ancak her seferinde Hz.Osman durumu düzelteceğine dair sözler vererek yatıştırdı.

Son ayaklanma ise canına mal oldu. Halife Osman’ın evi kırk gün kuşatıldı. Kuşatma
süresinde akrabası olan valilere kendisine yardım etmeleri için çağrıda bulanan
Hz.Osman’ın yardımına gelen olmadı. Evine su girmesine bile izin verilmedi ve kırk
günün sonunda konağı basılarak katledildi.
Hz. Osman’ın cenazesi ancak üç gün sonra defnedilebildi. Cenazesi’ne ise eşi Naile ile üç
kişi katıldı. Öfkeli kalabalık katledilen halifenin cenazesini Müslümanların gömülü olduğu
Baki Mezarlığı’na defnedilmesini bile izin vermedi. Bu durum da gösteriyor ki, koca
Medine halkı bile eylemcilerin safındaydı. Zaten 12 binden fazla silahlı insanın bulunduğu
Medine’de halifenin evini kuşatan öfkeli kalabalığı dağıtmak için harekete geçmemişti.

Halifeye karşı ayaklanan kalabalığı dağıtmak ve geldikleri bölgeye göndermek de uzun


süre mümkün olamadı.

Hz.Ali’nin dönemi

Hz. Osman’dan sonra halifeliğe Hz. Ali seçildi. Önce H.Ali’ye biat eden Talha ve
Zübeyir, istedikleri Kufe ve Basra valiliklerini alamayınca başkaldırdılar. Yanlarına Hz.
Aişe’yi de alarak Hz.Ali’ye karşı kuvvet toplayıp tarihe Cemel Vakası olarak geçen bir
savaşa giriştiler. Talha ve Zübeyir sözüm ona Hz. Osman’ın kanı davasını güdüyorlardı.
Ancak halkı Hz.Osman’a karşı kışkırtan mektuplar yazarak Medine’ye davet edenler de
onlardı. Talha, halkı kırşkırtmak için mektup yazdığını kendisi de kabul ediyordu.

Kuşatma altında iken akrabası ve velinimeti halife Osman’a yardıma gitmeyen ve


“Hz.Osman ölürse halife olurum” diye uman Şam Valisi Muaviye’de Hz.Osman’ın kanlı
gömleğini alarak şehir şehir dolaştı ve “Ali Osman’ın kanlılarını bulup cezalandırmıyor,
o nedenle Ali’ye biat etmiyorum” diyerek kendi halifeliğini ilan etti. Hz. Ali ile yaptığı
Sıffin Savaşı’nda da yenileceğini anlayınca Kur’an yapraklarını mızraklara geçirerek
Ali’nin askerlerinin saldırısından kurtuldu. Hakem olayı gibi bir hile ile de halifeliğini ilan
etti.

Ali’nin halifeliğinden hoşnut olmayan biri karşılaştığında ona alaycı bir şekilde, “Senden
önceki halifelirin dönemi sakin geçti. Ama senin döneminde ortalık karıştı” deyince
Ali’nin cevabı şöyle oldu”Onlar benim gibilere halifelik yaptılar. Ben ise senin gibilere
halifelik yaptığımdandır.”

5/6
6/6

You might also like