You are on page 1of 4

BİYOGRAFİ NEDİR?

Edebiyat, sanat, siyaset, ticaret gibi alanlarda haklı bir üne


kavuşmuş, tanınmış insanların hayatlarını, eserlerini, başarılarını
okuyucuya duyurmak amacıyla yalın bir dille, tarafsız bir görüşle
yazılan inceleme yazılarına “biyografi (yaşam öyküsü, hayat
hikâyesi)” denir. Eskiden bu tür yazılara “tercüme-i hâl” denirdi.

Biyografi özellikleri

1. Biyografi yazarı, bir bilim adamı titizliğiyle çalışmalı, tarafsız ve


gerçekçi olmalıdır. Biyografisini anlattığı kişiye “dost-düşman, iyi-
kötü” gibi kategorik yaklaşımların dışına çıkarak, “yaşamı ve
eserleri, nesnel bakış açısıyla yansıtılacak bir kişi” olarak bakmalıdır.
Yazarın öznel bir bakış açısına sahip olması; bazı gerçekleri
çarpıtmasına ve söz konusu kişiyi övgüler ya da yergilerle
anlatmasına yol açabilir ki bu da oluşturacağı metnin inandırıcılığına
gölge düşürür.

2. Biyografi yazarı, anlatacağı kişiyle ilgili birtakım araştırmalar


yapmalı, metnini oluşturmaya daha sonra geçmelidir. Bu
araştırmalar, bazı belgelerin incelenmesi, biyografisi yazılacak kişinin
ve onu tanıyan kişilerin mektup, günlük ve anılarının okunması,
biyografisi yazılacak kişinin yaşadığı döneme ait tarihî, siyasi, sosyal,
edebî vb. olayların öğrenilmesi sürecini içerir. Biyografisi yazılacak
kişi, hayattaysa kendisiyle mutlaka görüşülmeli, bu görüşmeler kayda
geçirilmeli, mümkünse bunun için bir kamera kullanılmalıdır.
Biyografisi yazılacak kişiyi tanıyanlar hayattaysa onlardan da söz
konusu kişiyle ilgili bazı bilgiler alınmaya çalışılmalı, bu kişilerin
anılarından yararlanma yoluna gidilmelidir. Yazarın yeri geldikçe bu
bilgi, belge ve kişilerden söz ederek anlattıklarını bunlara
dayandırması, hem o kişinin yaşamının tüm boyutlarıyla ortaya
konmasını hem de oluşturulacak metnin inandırıcılık niteliğine sahip
olmasını kolaylaştırır.

3. Biyografiler, öğretici metin türleri içinde yer alır. Bilgilendirme,


bu metinlerin temel yazılış amacıdır. Ama bir metnin, öğretici
nitelikler taşıması o metnin aynı zamanda ilgi çekici bir metin
olmasına engel değildir. Bir biyografi metninin hem bilgi verici
hem de ilgi çekici olması, o metnin daha çok kişi tarafından
okunmasını sağlar. Herkesçe bilinen gerçeklerin tekrarından
öteye geçemeyen, merakları gideremeyen ve okuyucuda söz
konusu kişiyle ilgili olarak “Bu kişinin yaşamında merak
uyandıracak herhangi bir şey yok.” yargısının oluşmasına
neden olan biyografi metinlerinin, ilgi çekici metinler olduklarını
ve geniş bir okuyucu kitlesine hitap ettiklerini söylemek çok
güçtür. Biyografi metni, biyografisi anlatılan kişinin “önemli” ve
“farklı” taraflarının görülmesini sağlamalıdır. Bu da büyük ölçüde
o kişinin diğer insanlardan farklı, özgün, sıra dışı niteliklerinin
ortaya konmasına ve yaptıklarının toplumdaki etkilerinin dile
getirilmesine bağlıdır.

4. Bütün öğretici metinlerde olduğu gibi biyografi


metinlerinde de anlaşılır olmak, temel şarttır. Bu tür
metinlerin açık, yalın, duru, akıcı ve sürükleyici bir anlatıma
sahip olması, okuyucuların bu metinlerde dile getirilenleri
anlamalarını ve yorumlamalarını kolaylaştırır.

5. Biyografiler, kültür ve uygarlık tarihi açısından büyük önem taşıyan


metinlerdir. Bu metinler, önemli kişilerin hayatlarının, kişiliklerinin ve
eserlerinin yeni kuşaklara tanıtılmasında önemli rol oynar. Kültürel
değerlerin ve bu değerlerin yaratıcılarının geçmişin karanlıklarından
çıkarılarak hayatın içine dâhil edilmesini, böylece de bu değerler
sisteminin sürerlik kazanmasını sağlar.

6. Biyografi metinlerinin kısalığı-uzunluğuyla ilgili bir sınır


çizilemez. Bir biyografi metni antolojilerde, ansiklopedilerde,
yıllıklarda, kitapların ilk sayfalarında ya da arka kapaklarında
birkaç paragraf ya da sayfayla sınırlandırılmış olabileceği gibi
birkaç yüz sayfalık uzun bir metin de olabilir. Bir kitap hacmine
ulaşmayan biyografilerde; kişinin yaşamı, karakteristik özellikleri
ve eserleri hakkında kısa bilgiler verilir, bunlar ana hatlarıyla
belirtilir.

7. Bir tek kişinin biyografisini ele alan, bu kişiyi bütün yönleriyle


okuyuculara tanıtmayı amaçlayan, belli bir düzene göre oluşturulan
biyografi kitapları, birer monografi olarak da değerlendirilebilir. Bu
tür metinlerdeki düzeni Yrd. Doç. Dr. Ahmet Çoban’ın Ahmet
Haşim’in biyografisini ele aldığı “Göller ve Çöller Şairi Ahmet Haşim”
isimli yapıtından yola çıkarak somutlaştırabiliriz. Yazar bu yapıtında
Ahmet Haşim’in hayat hikâyesini, türlü özelliklerini ve şiirlerini şu
başlıklar altında incelemiştir:

Kişilerinin hayat hikâyelerinin romanlaştırılarak anlatılmasıyla


oluşturulan metinlere biyografik roman denir. Biyografik roman, bir
biyografi değil, romandır. Bu tür metinler, öğretici metinler içinde
değil edebî metinler içinde ele alınır. Bu tür metinlerin,
kurgulanmasında biyografik ögelerden geniş ölçüde yararlanılır. Oğuz
Atay’ın Bir Bilim Adamının Romanı, Beşir Ayvazoğlu’nun Bozgunda
Fetih Rüyası isimli eserleri bu tür eserlere örnek gösterilebilir.

Dünya Edebiyatında Biyografi


Tarihte ölen kişinin yaşamını ve yapıtlarını öven mezar
yazıtları ve cenaze törenlerindeki konuşmalar yaşam öykülerinin
ilk örnekleri sayılabilir. Daha sonra eldeki verilerin keyfi ya da
eleştirellikten uzak bir yorumuna dayanan, söz konusu kişiyi
övmek ve okura örnek oluşturmak için yazılan yaşam öyküleri
başlamıştır. Bunun hemen ardından kişilerin gerçek yüzünü
ortaya çıkarmayı amaçlayan eleştirel yaşam öyküleri de kaleme
alınmıştır.

Biyografi türünün ilk büyük yazarı, eski Yunan edebiyatından


Plutarkos’tur. Bu türün Batı edebiyatındaki kökleri Plutarkos’un
Romalıları anlattığı “Hayatlar” adlı eserine dayanmaktadır. Ancak
Batı da bu türün yaygınlaşması 16. yüzyıldan sonradır. 20.
yüzyılda ise Batı da bir aileyi veya çevreyi ele alan geniş kapsamlı
biyografik eserler yazılmaya başlanmıştır.

Türk Edebiyatında Biyografi

Divan edebiyatında şairleri anlatan eserlere ‘tezkire” denirdi.


Çağatay yazarlarından Ali Şir Nevai 16. yüzyılda “Mecâlis’ün-
Nefâis” adlı eseriyle Türk edebiyatında ilk biyografi örneğini
vermiştir.

Ünlü kişilerin hayatlarını konu alan, bunları roman tarzında


işleyen edebî yazılara “biyografik roman” denir. Biyografik
romanlar da Türk edebiyatında önemli bir yer tutmaktadır. Bazı
sanatçılar romanlarını biyografi tarzında yazmışlardır. Mehmet
Emin Erişilgil’in “Bir Fikir Adamının Romanı: Ziya Gökalp”, “Bir
İslâm Şairinin Romanı: Mehmet Akif”; Tahir Alangu’nun “Ülkücü
Bir Yazarın Romanı: Ömer Seyfettin”; Oğuz Atay’ın “Bir Bilim
Adamının Romanı: Mustafa İnan’ adlı eserleri biyografik romana
örnek gösterilebilir.

You might also like