You are on page 1of 47

Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi

(ATA 121) 11. Ders

SEVR (SÉVRES) ANTLAŞMASI


VE CEPHE SAVAŞLARI
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

Ön Asya, Ortadoğu ve Balkanların sömürgeleştirilmesi sürecinin en ibret verici


belgelerinden biri olan Sevr Antlaşması’nın temel içeriği, I. Dünya Savaşı sırasında
Osmanlı Devleti topraklarının parçalanmasını içeren gizli antlaşmalara dayanır. Türkiye
Büyük Millet Meclisi’nin açılması ile eş zamanlı olarak İtilaf Devletleri, 18-26 Nisan 1920
tarihleri arasında San Remo’da toplanarak Türkler’e imzalattırılacak antlaşma taslağına
son şeklini verdiler.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

Taslak, büyük bir baskı altında tutulan Osmanlı Devleti’ne 11 Mayıs’ta sunularak bir ay
içinde cevap verilmesi istenmiştir. Osmanlı Devleti heyetinin başkanı Tevfik Paşa İstanbul
Hükümeti’ne, bu barış antlaşmasının imza edilmesi durumunda, Osmanlı Devleti’nin
ortadan kalkıp bir sömürge haline geleceğini bildirmiştir.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

Padişahın başkanlığında toplanan Saltanat Şurası’nın uzlaşma yolları arayışı müttefikler


tarafından kabul edilmemiştir. 20 Haziran 1920’de müttefikler, Osmanlı Hükümeti’ni
antlaşmayı imzalamaya zorlamak ve bir taraftan da Mustafa Kemal Paşa’nın gücünü
kırmak için Anadolu ile Trakya’daki Yunan birliklerini harekete geçirdiler. Bu baskılar
sonucu, yok olmaktansa, zayıf halde olsa da ayakta kalabileceğini düşünen Osmanlı
Devleti Hükümeti, padişahın başkanlığında toplanan Heyet-i Vükelâ’da (Bakanlar Kurulu)
antlaşmayı kabul etmeye karar vermiştir (22 temmuz 1920).
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920
Padişah Vahdettin’in onayladığı Sevr Antlaşması, 10 Ağustos 1920’de Fransa’da Paris’in
banliyösü Sevr’de Seramik Müzesi'nde Damat Ferit Paşa tarafından görevlendirilen Reşat
Halis, Hadi Paşa ve Rıza Tevfik tarafından imzalanmıştır. Millî Mücadele’nin ve Lozan’ın
değerinin ve anlamının farkına varabilmek için bunun karşı alternatifini, yani Sevr’i iyi
bilmek gerekir. Türkiye Devleti’nin tapu senedi demek olan Lozan Antlaşması’nı
değerlendirebilmek için Sevr’in koşullarına bakmak gerekmektedir. Günümüzde Ermeni
meselesi ve Güneydoğu’da, Irak’ta yaşanan olaylar; Batılı devletlerin bunlara yaklaşımı, Sevr
projesinin çöpe atılmadığını, bilakis gündeme taşınmak için elverişli ortam beklendiğini
göstermektedir.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

433 maddeden oluşan Sevr Antlaşması’na göre: Osmanlı Devleti, İstanbul ve


Anadolu’nun Ankara ve Kastamonu vilayetlerini kapsayan küçük bir bölümden
oluşacaktı. İstanbul başkent olarak kalacak, ancak uluslararası bir statüde olacaktı.

Boğazlar Bölgesi de uluslararası “Boğazlar Komisyonu” tarafından idare edilecek, barış


ve savaşta bütün savaş ve ticaret gemilerine açık olacaktı. Ege Bölgesi’nin büyük bir
kısmı; Ege Adaları ve Doğu Trakya Yunanistan’a veriliyordu.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

Doğu Anadolu’da bağımsız bir Ermeni Devleti ile onun güneyinde özerk bir Kürdistan
kurulacaktı. İngiltere, diğer müttefikleri hoşnut etmek için onlara da Anadolu’da etki
alanları-çıkar bölgeleri veriyordu. Fransa’ya Adana, Malatya ve Sivas çevreleri verilirken,
Antalya ve Konya çevreleri de İtalya’ya verilmişti. Bunun sonucunda Osmanlı Devleti’nin Ege
ve Akdeniz’de hiç kıyısı kalmıyordu.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

İtilaf Devletleri Türkiye’ye yardım olsun diye İngiliz, Fransız ve İtalyan temsilcilerinden bir
Maliye Komisyonu oluşturacaklardır. Komisyon Türkiye’nin gelirlerini korumak ve artırmak
için her türlü tedbiri alacaktır. Türk Meclis-i Mebusan’ına sunulacak olan bütçe önce Maliye
Komisyonu’na verilecek ve onun kabul ettiği şekilde Meclis’e gönderilecektir, Meclis’in
yapacağı değişiklikler ancak komisyonca uygun görülürse yürürlüğe konulabilecektir. Duyun-u
Umumiye İdaresi Osmanlı Bankası ile anlaşarak Türkiye’nin para işlerini düzenleyecek ve
düzeltecektir.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

Türkiye’nin Duyun-u Umumiye’ye ayrılan gelirleri dışındaki bütün gelirleri bu Maliye


Komisyonu’nun emrine verilecektir, komisyon bunlarla önce kendisine ve Türkiye’de
kalacak olan İtilaf Devletleri işgal kuvvetlerine ait giderleri karşıladıktan sonra 30
Ekim 1918 tarihinden beri İtilaf Devletleri ordularının gerek bugünkü Türkiye’de gerek
Osmanlı İmparatorluğu’nun başka yerlerindeki giderlerini ödeyecektir. Ayrıca Türkiye
yüzünden zarar görmüş olan İtilaf Devletleri uyruklarının zarar ve ziyanını
ödeyeceklerdir. Türkiye’nin ihtiyaçları bundan sonra dikkate alınacaktır.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920
Hükümetçe verilecek her bir imtiyaz için Maliye Komisyonu’nun uygun bulması şarttır.
Gümrükler Maliye Komisyonu tarafından yönetilecektir. Lozan’da bu hükümlerin hepsi
kaldırılmıştır.
Sevr’de: antlaşma samimiyetle uygulanmadığı takdirde İstanbul elimizden alacaktır.
Lozan’da: söz konusu olmamıştır.
Sevr’de: Kapitülasyonlardan yararlanma hakkı savaştan önce bunlardan yararlanan
İtilaf Devletleri uyruklarına geri verilecek bu hak bunlardan daha önce yararlanmamış
olan Yunanistan, Ermenistan vb. devletler uyruklarına da tanınacaktır.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920
Yabancı postaneler tekrar kurulacaktır. Lozan’da: Kapitülasyonlar kaldırılmıştır. Sevr’de
Türkiye’nin Silahlı kuvvetleri 50.000 kişi olacaktı bu sayıya Harp Akademisi ve askeri
okullar öğrencileri ile depo birliklerinde ve çeşitli görevlerde çalışan er ve subaylar
dahildir. Özel birliklerin 15 batarya dağ topu bulunabilecek, çöl veya ağır topları
olmayacaktır. Memleket çeşitli bölgelere ayrılacak her bölgede bir jandarma birliği
bulunacaktır. Jandarmanın topu ve teknik araçları bulunmayacaktır. Özel birlikler kendi
bölgelerinin dışında kullanılmayacaktır.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

Jandarma subayları arasında sayıları 1500’ü geçmemek üzere yabancı subaylar


bulunacaktır. Her bölgedeki yabancı subaylar aynı milletten olacaktı, böylece Fransız
İngiliz, İtalyan subaylarının birer bölgesi bulunacaktır. Mecburi askerlik hizmeti
kalkacaktı. Deniz kuvvetlerimiz yedi gambot ve altı torpidoyu geçemeyecek, uçağımız
olmayacaktır. İtilaf Devletleri’nin kara, deniz ve hava denetleme komisyonları
memleketimiz içinde her türlü denetleme hakkı olacaktır.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920
Kara Denetleme Komisyonu Türkiye’nin kullanabileceği polis, gümrükçü, orman
koruyucusu vb. görevlilerin sayısını belirleme, artacak silah ve cephanemizi teslim alma,
memleketimizi bölgelere ayırma, her bölgede bulunacak jandarma ve özel birlik sayısını
tespit etme, bunların hangi işlerde ve ne şekilde çalıştırılacaklarını denetleme,yabancı
sayılarını ve oranlarını tayin etmede hükümetle işbirliği yaparak Silahlı Kuvvetlerimizi
düzenleme gibi işlerle görevli olacaktır.

Lozan’da: Trakya’da ve Boğazlar’da askerden arındırılmış duruma getirilen bölgelerle ilgili


sınırlandırmalar dışında hiçbir kayıt yoktur üstelik Boğaziçi’nin iki yakasında askerden
arındırılmış bölgede 12.000 asker bulundurabilme hakkı elde ettik.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

T.B.M.M. bağımsız yeni bir ulus ve devlet ilkesiyle Sevr Antlaşması’nı tanımamıştır. Bu
antlaşma imzalanan ve yürürlüğe girmeyen yani ölü doğan bir antlaşmadır, diğer
antlaşmaların (Versailles, St. Germain, Neuilly, Trianon) hepsi uygulanmıştır. Bunun üzerine,
İstanbul Hükümeti ve İtilaf Devletleri işbirliği ile yürütülen ayaklanmalarla Anadolu bir iç
savaşa sürüklenmişti. Bu ayaklanmalar ile onları meydana getiren unsurları ortadan
kaldırmak T.B.M.M.’nin amacı açısından; varlığı, başarısı ve sürekliliği için yaşamsal öneme
sahipti.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920

Bu antlaşma ile sadece Osmanlı İmparatorluğu’nun tasfiyesi değil, Türk milletinin yok
edilmesi amaçlanıyordu. TBMM’nin Sevr Antlaşmasına tepkisi çok sert oldu. Bu
antlaşmayı tanımadı. Zaten İstanbul Hükümetinin hiçbir işleminin yeni devlet gözünde
hukuki önemi yoktu. Bu antlaşmayı onaylayan bütün Osmanlı Devlet adamları 19
Ağustos’ta TBMM’nce verilen bir kararla vatan haini sayıldılar ve vatandaşlık haklarından
yoksun kılındılar.
Sévres (Sevr) Antlaşması 10 Ağustos 1920
Dolayısıyla, İstanbul Hükümetlerinin imzaladığı antlaşmaları geçersiz sayması ve Ankara’nın
İstanbul ile haberleşmeyi kesmesi, Hıyanet-i Vataniye Kanunu çıkarılarak (19 Ağustos 1920)
İstiklâl Mahkemeleri’nin kurulması ve silahlı mücadeleye girişmesi, Ulusal Meclisin iç
isyanlar meselesini sadece bir asayiş sorunu olarak ele almadığını da göstermiştir. Milli
Mücadele’nin iç ve dış cephesinde şüphesiz ki girişilen ulusal mücadeleyi, ulusla beraber
belirlenen hedefe taşıyacak asıl vurucu kuvvet; askeri bakımdan donanımlı ve emir-komuta
zinciri ile, profesyonel bir biçimde idare olunan düzenli ordu olabilirdi.
Düzenli Orduya Geçiş

30 Ekim 1918’de imzalanan Mondros Mütarekesi’nin ardından Anadolu’da, özellikle Ege


Bölgesi’nde İngiltere’nin Yunan işgal mıntıkasında sergiledikleri direniş ve iç isyanların
bastırılmasındaki etkin ve yadsınamaz yararlıkları olan Kuva-i Milliye (Milli Kuvvetler) ulusal
cephenin ana unsuru durumundaydı. Ancak bu milis kuvvetlerin üstlendikleri görev yanında
yarattıkları sorunlar, düzenli ordunun kurulmasını kaçınılmaz bir biçimde gündeme

getiriyordu.
Düzenli Orduya Geçiş
Milis kuvvetlerin en belirgin özellikleri, yerel ve bölgesel direniş güçleri olduklarından emir
komuta zincirine bağlı siyasi-askeri stratejileri yoktu. Dolayısıyla alan savunması yapabilmeleri
mümkün değildi. Merkezden emir almaksızın hareket ettiklerinden denetimsizdiler ve
topladıkları haraçlarla baskıcı tutumları halkın tepkisini çekiyordu. Hatta ayaklananları da hukuk
kurallarına göre değil, kendi kurallarına uygun yargılıyorlar ve çoğunlukla bu cezalandırma
öldürme eylemi ile sonuçlanıyordu. Milli Kuvvetler, 1920 yılı başlarında işgallere karşı başarılı
direniş göstermekle beraber, 22 Haziran 1920’deki ilk düzenli ve donanımlı Yunan ordusu
karşısında dağılmışlardı. Dolayısıyla, 8 Kasım 1920’de tasfiye edilerek düzenli orduya geçiş kararı
alınmıştır.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

1. Doğu Cephesi ve Gümrü Antlaşması (3 Aralık 1920)

T.B.M.M. Hükümeti belirlediği Millî Misak ilkeleri çerçevesinde doğu sınırını güvenlik altına
almak için Ermeniler’e karşı bir askerî harekâta girişmeyi kararlaştırdı. Kâzım Karabekir
komutasındaki 15. Kolordu, işgal altında bulunan Sarıkamış, Kars, Gümrü’yü geri aldı.
Taşnak Partisi’nin başında bulunduğu Ermeni Hükümeti barış istemek zorunda kaldı. 3
Aralık 1920’de Ermenistan ile Türkiye arasında Gümrü Barış Antlaşması imzalandı.
Rusya’nın I. Dünya Savaşı’ndan çekilmesi (Brest-Litovsk Antlaşması-1918) ile bölgede iki
bağımsız devlet oluştu: Kars, Erivan ve Gümrü’yü içine alan Ermenistan ile Batum, Artvin
ve Ardahan’ı kapsayan Gürcistan.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

T.B.M.M.’nin yabancı bir devletle imzaladığı ilk antlaşma olan Gümrü Antlaşması ile 1878
Osmanlı-Rus savaşı ile kaybedilmiş olan Artvin, Posof, Şavşat, Ardahan, Çıldır, Kars, Iğdır,
Tuzluca, Sarıkamış, Oltu tekrar Anadolu topraklarına katılıyor ve hemen hemen bugünkü
doğu sınırı belirlenmiş oluyordu. Ermenistan Hükümeti, Türk topraklarının hiçbir bölgesinde
Ermeniler’in nüfus çoğunluğunu oluşturmadığını onaylıyor ve Sevr Antlaşması’nı yok
sayarak, Avrupa emperyal devletleri elinde, siyasi tahrik aleti haline gelmiş temsilcilerini geri
çekmeye söz veriyordu.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler
Ermeni meselesine son veren Gümrü Antlaşması, Kafkaslar kanalı ile Türk Hükümeti'nin
Sovyet Rusya ile daha rahat ilişki kurmasını sağlamış ve doğu sınırı güvenlik altına
alındığından buradaki askerî birlikler Batı cephesine kaydırılmıştır. Gümrü Antlaşması’nın
imzalanmasından bir gün sonra Ermenistan’da Taşnak Hükümeti devrilmiş ve Bolşevik
Sovyet rejimi kurulmuştur. Dolayısıyla ortada bağımsız Ermeni Hükümeti kalmadığından,
Türkiye-Ermenistan arasında şartları belirlenen Gümrü Antlaşması, 16 Mart 1921 Türk-
Sovyet-Moskova Antlaşması ve 13 Ekim 1921’de Türkiye-Sovyetler Birliği-Kafkas Sosyalist
Cumhuriyetleri arasında imzalanan Kars Antlaşması ile teyit edilerek onaylanmıştır.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler
Doğu bölgesinde ortadan kaldırılan ancak Fransızlar’ın desteği ile Güney cephesinde devam
eden Ermeniler’in yıkıcı faaliyetleri Türkiye-Fransa arasında imzalanan 20 Ekim 1921 Ankara
Antlaşması’na kadar devam etmiştir.

2. Sovyetler’le İlişkiler ve Doğu Devletleriyle Diğer Antlaşmalar

Çarlık Rusya’sının, I. Dünya Savaşı’ndan da çekilmesine yol açan; aynı zamanda Lenin’in
önderliğindeki Ekim Devrimi ile de yıkılmasının ardından meydana gelen yeni rejime ve
ideolojisine Batılı devletler tepki göstermişlerdi. Buna mukabil T.B.M.M. ile Sovyetler arasında
ideolojik temelde değil, ancak ortak tehlike ve düşman olarak gördükleri emperyalizme karşı
bir yakınlaşma süreci başlamıştır.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

Türkiye’den Moskova’ya gönderilen heyet Mustafa Kemal Paşa ile beraber


Milli Mücadele Döneminde Cepheler

Sovyet Hükümeti, Türk Hükümeti'nin istek ve ilkelerine bağlı olarak T.B.M.M.’yi resmen
tanıyor; Türkiye-Ermenistan-İran sınırlarının belirlenmesinde aracılık yapmayı kabul
ediyordu. Karşılıklı ilişkilerin saptanması açısından Türkiye, Moskova’ya bir heyet
göndermeyi kararlaştırdı. 19 Temmuz 1920’de Moskova’ya varan Türk heyeti ile Sovyet
delegeleri yedi maddeden oluşan bir Türk-Sovyet Dostluk Antlaşması taslağı hazırladılar.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

2.1. Moskova Antlaşması 16 Mart 1921

Doğu’da Ermeni’lerin durdurulması ve Batı cephesinde I. İnönü Savaşı’nın kazanılması


sonucu “Sovyetler-Türkiye arasında var olan yanlış anlama ve sorunları konuşup gidermek
ve sağlam temellere oturan bir dayanışma” için Sovyetler’e giden Türk heyeti 19 Şubat
1921’de Moskova’ya vardı. Türkiye-Sovyetler görüşme ve uzlaşmasını baltalamak için Sevr
Antlaşması’nın şartlarını yumuşatmış görünen İtilâf Devletleri de eş zamanlı olarak
Londra’da bir konferans düzenliyorlardı.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

Türk-Sovyet Antlaşması tasarısı için kurulan üç komisyon, sınır sorunları, sömürge altında
bulunan halkların bağımsızlıkları sorunu, ticari ve ekonomik sorunlar ile Karadeniz ve
boğazlara ilişkin sorunlar üzerinde çalıştı. Bu görüşmeler, Sovyetler Birliği ile T.B.M.M.
arasında 16 Mart 1921 tarihinde bir Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması’nın imzalanmasıyla
resmiyet kazandı. Antlaşmanın önemli maddeleri:
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

1. Sovyetler Birliği, 28 Ocak 1920’de İstanbul meclisinde onaylanan Millî Misâk’ı resmen
tanıyor; Türkiye’yi ilgilendiren, T.B.M.M.’nin onaylamadığı uluslararası antlaşmaları
tanımayacağını ilan ediyordu. Sovyetler, Kars, Ardahan, Artvin’i Türkiye’ye bırakıyor,
Türkiye de Gürcistan’ın Batum üzerindeki egemenliğini tanıyor ve bugünkü Doğu sınırı
çizilmiş oluyordu.

2. Karadeniz boğazlarındaki düzenin tespiti, Karadeniz kıyısında sınırı olan ülkelerin


katılacakları bir konferansta belirlenecekti.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

3. Kapitülasyon ve ayrıcalıkların ortadan kalktığını Sovyet Hükümeti de onaylıyordu.

4. Sovyetler, bu antlaşmanın Transkafkasya Cumhuriyetlerince de (Azerbaycan,

Gürcistan ve Ukrayna) tanınması konusunu garanti ediyordu.


Milli Mücadele Döneminde Cepheler

Bu antlaşma dolayısıyla Sovyet Rusya Türkiye’ye 1921-1922 yılı süresince tüfek, makinalı tüfek,
mermi, top, askeri donatım araçları ve külçe altın yardımı yapmıştır. Sovyetler’e bağlı
Azerbaycan Hükümeti de Türkiye’ye petrol, benzin ve gazyağı yardımında bulunmuştur. Bu
antlaşma, Türk-Rus ilişkilerinde yeni bir dönemin başlangıcı olarak, Çarlık Rusya’sı ile padişahlık
Türkiye’si arasındaki karşılıklı güvensizliğe de son veriyordu. Türkiye’nin kuzey-doğu ve doğu
sınırı güvence altına alınıyor, burada ordu bulundurulmasına gerek kalmıyordu.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

2.2. Kars Antlaşması 13 Ekim 1921

Moskova Antlaşmasının yukarıda dördüncü maddesinin öngördüğü şekilde bir


Transkafkasya-Türkiye Konferansı düzenlemek konusunda diplomatik görüşmeler başlatıldı.
Rus temsilcisinin de katılmasıyla Transkafkasya görüşmeleri 26 Eylül 1921’de Kars’ta
başladı. Yeni maddeler ilave edilmiş olmasına rağmen, içerik bakımından Moskova
Antlaşması’nın benzeri olan Kars Antlaşması (Türkiye-Transkafkasya Dostluk Antlaşması) 13
Ekim 1921’de imzalandı.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler
16 Mart tarihli Moskova Antlaşması hariç tutulmak kaydıyla daha önceki tarihlerde
imzaladıkları antlaşmaları geçersiz sayıyorlardı. Gürcistan-Türkiye sınır bölgesinde
yaşayan halka sınırı geçme kolaylığı, karşılıklı yazlık-kışlık otlakları kullanma imkânı ve
gümrük, polis ve sağlık koşullarının sağlanmasını hüküm altına alınıyordu. Kars
Antlaşması, Kafkaslar bölgesinde savaş tehdidini ortadan kaldırmak ve Trankafkasya
Sovyet Cumhuriyetleri ile Türkiye arasında barış ve iyi ilişkilerin temelini atmak açısından
büyük önem taşımaktaydı.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

2.3. Türk-Afgan Dostluk Antlaşması 1 Mart 1921

Afganistan, sömürgeci İngiliz baskısına karşı bir güç birliği oluşturmak için T.B.M.M. ile
dayanışma içine girmek istemiş ve iki tarafın amaçlarına uygun Türk-Afgan Dostluk
Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşma hükümlerine göre Afganistan yeni Türk Devleti’ni
resmen tanıyor, Millî Mücadele’yi destekliyordu. Taraflar birbirlerine diplomatik açıdan
yardım edeceklerini de taahhüt ediyorlardı. Pek çoğu esaret altında bulunan İslâm
dünyasının halkları T.B.M.M.’ye destek veriyorlar, bununla beraber de T.B.M.M. siyasî bir
güç ve zafer elde etmiş oluyordu.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

2.4. Türkiye-Ukrayna Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması 2 Ocak 1922

Mayıs 1921’de Sovyet Hükümeti'nin girişimleri ile başlatılan Ukrayna-Türkiye


Konferansı’nın sonunda imzalanan Ukrayna-Türkiye Dostluk ve Kardeşlik Antlaşması,
temel olarak 16 Mart 1921 Moskova Antlaşması’na dayanıyordu.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

Ukrayna, Türkiye’nin bu antlaşma ile sahip olduğu sınırları kabul ediyor ve Kars
Antlaşması’nı da onaylıyordu. Türkiye de Ukrayna Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’ni özerk
bir devlet olarak kabul ediyordu. Türkiye ve Ukrayna, Karadeniz’de kıyısı olan devletler
olarak, Karadeniz’e dökülen nehirlere yönelik olabilecek herhangi bir antlaşmanın
kendileri katılmaksızın yapılamayacağını da karara bağlıyorlardı.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler
Adana, Maraş, Antep, Urfa Savunmaları

Güney Cephesi’nde yürütülecek harekatı Mustafa Kemal Paşa belirlemiş ve bölgedeki Kuva-i
Milliye Teşkilatı, Fransızlar ve Ermenilere karşı yoğun bir mücadele başlatmıştır. Adana
(Kilikya) Bölgesi’ni Fransızlar, 30 Ekim 1918 Mondros Mütarekesi’nden sonra ve yoğunlukla
1919-1921 arasında bölgeye yerleştirdikleri Ermenilerin de yardımı ile işgal etmişlerdi.
Fransa’nın amacı, Ermenilere askerî harekâtta yer verilmesiyle Adana Bölgesi’nin
Ermenileştirilmesi idi ve bu amaçla bölgeye Ermeni idarecileri atamışlardı.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler
Yerel direnişin Adana’da örgütlediği Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti, merkezi İstanbul’da olmak
üzere kurulan Kilikyalılar Cemiyeti’nin silahlı direnişi ile, Fransızlar 19 Aralık 1919’dan itibaren
Dörtyol’dan geri çekilmeye başlamışlardır. Kararlı direnişle tutunamayacağını anlayan
Fransızlar, 1921 Ankara Antlaşması’nın ardından nihai olarak 5 Ocak 1922 tarihinde bölgeyi
tamamen boşalttılar.

Maraş, 22 Şubat 1919’da önce İngilizler’in eline geçmiş, bir antlaşma ile 29 Ekim 1919’da da
Fransızlar’ın işgaline terk edilmiştir. Fransızlar ve onların desteklediği Ermeniler’in halka
saldırmasına tanık olan Sütçü İmam’ın, Ermeni saldırganlardan birini öldürmesi Maraş’taki
durumu daha da gerginleştirmiştir.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

Ermenilerle birlik olan Fransızlar’ın Maraş kalesindeki Türk bayrağını indirmesi ile yoğunlaşan
bölge halkının kararlı direnişi; 11 Şubat 1920’de Fransızlar’ın şehri boşaltması ile sonuçlanmıştır.

Antep, 15 Ocak 1919’da İngilizler tarafından; onların geri çekilmesiyle de 29 Ekim 1919’da
Fransızlar tarafından işgal edildi. Fransızlar’ın desteklediği Ermeniler’in taşkınlığından dolayı, 10
Kasım’da şehirde çıkan olayların, Mustafa Kemal Paşa tarafından dünya kamuoyu nezdinde
protesto edilmesi istenmiş, bunun üzerine bölge halkı teşkilatlanmaya başlamıştı.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

1 Nisan 1920’de Antep halkının ayaklanmasına rağmen 9 Şubat 1921’de şehir, Fransızlar’a
teslim oldu. Fransızlar’ın kuşatmasıyla dışarısı ile bağlantısı kesilen şehirde, aç-susuz
direnen ve savaşan Antep, Fransızlar’la yapılan Ankara Antlaşması üzerine, 25 Aralık
1921’de işgalden kurtulmuştur.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

Urfa Şehri önce İngilizler tarafından işgal edildi (24 Mart 1919). 15 Eylül 1919’da
İngilizler’le Fransızlar arasında yapılan Suriye Antlaşmasıyla, İngilizler çekilmiş ve Urfa,
Fransız işgaline uğramıştır (30 Ekim 1919). Urfa’da da silahlı Ermeni’lerin halka yönelik
kışkırtıcı davranışları ve Fransızlar’ın bazı Kürt aşiretleri üzerindeki bölücülük faaliyetleri
başarılı olamayınca 8 Nisan’da istedikleri ateşkesin ardından Fransızlar, 10 Nisan 1921’de
Urfa’yı boşaltmışlardır.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

1.2. Ankara Antlaşması (20 Ekim 1921)

I. ve II. İnönü Savaşları’nın kazanılması, Rusya ile Moskova Antlaşması’nın yapılması ve


Güney Cephesindeki direnişler üzerine, Ankara Hükümeti ile bir antlaşma yapmak üzere
Franklin Bouillon 9 Haziran 1921’de Ankara’ya geldi. Çok uzun süren görüşmeler
neticesinde 20 Ekim 1921’de Türkiye-Fransa arasında imzalanan Ankara Antlaşması, Türk
halkının yasal temsilcisinin müttefik devletlerden birisi tarafından tanınması demek
olduğundan T.B.M.M. için siyasal bir başarıdır. Bu antlaşma ile, müttefikler arasında zaten
başlamış olan anlaşmazlıklara ilave olarak bir gedik daha açılmış oluyordu. Ankara
Antlaşması’nın bazı maddeleri :
Milli Mücadele Döneminde Cepheler
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

1. Türkiye ve Fransa arasındaki savaş durumu son buluyordu,

2. Savaş esirleri karşılıklı olarak salıverileceklerdi,

3. Taraflar, çekildikleri topraklarda genel af ilan edeceklerdi ve Türk Hükümeti Millî

Misak’da belirlenen azınlık haklarına saygılı olacağını vurguluyordu,


Milli Mücadele Döneminde Cepheler

4. Türkiye’nin güney sınırı belirlenmiştir ki bu sınır, Hatay dışında hemen hemen


günümüzdeki sınırdır. Bağdat Demiryolu’nun Suriye toprakları içinde kalan kısmında
Türkiye’ye kullanım hakkı tanınıyordu,

5. Türk nüfusunun yoğun olarak yaşadığı İskenderun yöresi için özerk bir idare tesis
ediliyordu. Süleyman Şah’ın mezarının bulunduğu Caber Kalesi Türk toprağı sayılıyor ve
buraya Türk bayrağı çekilerek asker bulundurma hakkı da veriliyordu.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler

13 maddelik bu antlaşma ile, İtilâf Devletleri arasındaki anlaşmazlıklar derinleşirken;


Anadolu’nun Güney sınırında Fransızlar’la savaş son bulmuştu. Fransızlar, güneyden
çekilirken bir çok silah ve cephaneyi de Türkler’e bırakmıştır. T.B.M.M., Fransızlar’a ve
Ermeniler’e karşı gösterilen direnişi daima hatırlamak için; 6 Şubat 1921’de Antep’e “Gazi”,
Maraş’a “Kahraman” ve Urfa’ya da “Şanlı” unvanlarını verdi.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler
“Franklin Bouillon, Ankara’ya gelirken yol boyunca kağnıları görmüştü. Kağnıcıların
çoğunun kadın olmasının Fransız diplomatı çok etkiledi. Ankara’yı Mustafa Kemal, Fevzi
Paşa ve Dışişleri Bakanı Yusuf Kemal Tengirşenk temsil ediyordu. Fransa’yı Franklin
Bouillon ve Albay Sarau.
Bouillon Fransız askerlerinin Karadeniz Ereğlisi’nden çekileceklerini bildirdi. Fakat yeni
bir anlaşma için Sevr anlaşması ile Bekir Sami’nin imzaladığı anlaşmanın temel
alınmasını istedi. Mustafa Kemal Ankara’nın ilkelerini belirtti: “Sevr Antlaşması’nı
kafasından silmeyen hükümetlerle anlaşmamız mümkün değildir. Türkiye Büyük Millet
Meclisi, Misakı Milli’ye aykırı bir anlaşmayı kabul etmez”.
Bouillon: böyle bir yeminin varlığını ilk defa duyduğunu belirtti.
Milli Mücadele Döneminde Cepheler
“Mösyö Bouillon, milli yeminimizin özü tam bağımsızlıktır, Türk milleti kanını tam
bağımsızlığını sağlamak için akıtıyor.”
Mösyö Bouillon Yusuf Kemal Bey’e : “Yoksa siz aklınızdan kapitülasyonları kaldırmayı mı
geçiriyorsunuz?
Yusuf Kemal Bey “Evet Mösyö Bouillon milli mücadele toprak için yapılmıyor. Osmanlı
topraklarının dörtte üçünü oralardaki halkın iradesine bıraktık. Biz istiklal için mücadele
ediyoruz. Büyük Millet Meclisi kapitülasyonların kalktığını görmeden kılıcını kınına
koymaz.”
Fransız diplomat : “Azminizi ve sabrınızı temsil eden kağnıları büyük bir hayranlıkla
izledim ama gerçekçi olun ve bizimle uzlaşmaya bakın çünkü kağnı kamyonu yenemez!”

You might also like