You are on page 1of 2

17.11.

2023
LAW 112 TÜRK ANAYASA HUKUKU DERSİ
PRATİK ÇALIŞMA SORULARI
Prof.Dr. Ekrem Ali AKARTÜRK
Arş.Gör. Fatmagül YAZICI
I.BÖLÜM
Türk Ceza Kanunu (TCK) md. 297:
(1) İnfaz kurumuna veya tutukevine silâh, uyuşturucu veya uyarıcı madde ve
elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. Bu suçun konusunu oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir
suç oluşturduğu takdirde; fikrî içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza yarı oranında artırılır.
(2) Birinci fıkrada sayılanların dışında kalıp da yetkili makamlar tarafından infaz
kurumuna veya tutukevine sokulması yasaklanmış bulunan sakıncalı eşyayı, bu yasağı bilerek, infaz
kurumuna veya tutukevine sokan veya bulunduran ya da kullanan kişi, altı aydan iki yıla kadar hapis
cezası ile cezalandırılır.
SORU-1: Yukarıda koyu renk ve altı yazılı hükmün Anayasa’ya aykırı olup olmadığını
anayasa hukuku bilgileriniz çerçevesinde tartışınız.
II. BÖLÜM
TBMM, hükümeti protesto eden ve geniş sayıda katılımla gerçekleşen bir gösteri yürüyüşünün
hemen ertesinde, gösteri yürüyüşlerinin ardından çevrenin aşırı derecede kirlendiği ve bu durumun salgın
hastalık tehlikesini ortaya çıkarabileceği gerekçesiyle, hijyen ve hastalıkların önlenmesi amacına
dayanarak, gösteri yürüyüşlerinin mutlaka hipodromlarda yapılmasını öngören bir kanun metnini kabul
etmiştir. Öngörülen sınırlamaya uymayarak gösteri yürüyüşü yapanlara 7 yıldan 10 yıla kadar ağır hapis
cezası getirilmektedir. Kanun, kamu düzeni nedeniyle her türlü gösteri yürüyüşünün radyo ve
televizyonlardan “canlı yayın” biçimde naklen yayınlanmasını da yasaklamakta, gösteri yürüyüşünün
bitiminden sonra hangi görüntülerin yayınlanacağını özel bir komisyona bırakmaktadır.
SORU 2: Yukarıda verilen olayda hangi hak ve özgürlüklere sınırlama getirilmiştir? Bu
sınırlamalar, Anayasaya aykırı mıdır? Temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel güvenceleri dikkate
alarak ayrı ayrı açıklayarak değerlendiriniz.
III. BÖLÜM
X, iş akdinin feshedildiği tarihte Y Belediyesi Kadın Sığınmaevi koordinatörü olarak
çalışmaktadır. Belediye tarafından fiziki koşullarının yetersizliği ve güvenlik zaafiyeti gerekçesiyle yenisi
yapılana kadar mevcut sığınmaevinin geçici olarak kapatılması ve başvurucu haricinde burada sözleşmeli
olarak çalışan personelin görevine son verilmesi fikri kurum içinde tartışılmaya açılmıştır. Başvurucu, bu
fikre katılmadığını kurum içindeki yetkililerle paylaşmış ve bu düşüncenin gözden geçirilmesi talebiyle
Belediye Başkanı M.B.ye bir elektronik posta göndermiştir. Başvurucunun bu girişim ve çabalarına
rağmen Belediye, kapatma ve personelin işten çıkarılması kararı almıştır. Aynı tarihlerde başvurucu
tarafından yapıldığı iddia edilen bir paylaşımı, grupta yer alan bir başka kişi Belediye Başkanı'na
iletmiştir. Söz konusu paylaşımda şu ifadeler geçmektedir:
"Y Belediyesi, Kadın Sığınma Evini kapattı ve ben hariç bütün arkadaşlarımı işten çıkardı.
Elimden gelen gelmeyen her şeyi yaptım ama kalmalarını işlerine devam etmelerini sağlayamadım.
Şimdi sosyal medyadan bir tepki ve protesto başlattık. Bu haberin iyice ayyuka çıkması ve her türlü
eleştirinin, yazının yazılması lazım. Belediye başkanı, kargaların bile (g.tleriyle) güleceği bir
nedenle sığınak kapatıp çalışanları işsiz bıraktı. "
Tüm bu gelişmeler üzerine Belediye, X hakkında yetkililer tarafından yapılan inceleme ve
araştırmadan sonra 4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin birinci fıkrasının (II) numaralı bendinin
(b) ve (e) alt bentleri uyarınca haklı fesih şartları oluştuğundan bahisle X’in iş akdini sona erdirmiştir.
X ise bu karara karşı olağan hukuk yollarını tüketerek bireysel başvuruda bulunmuştur.
MEVZUAT
4857 sayılı Kanun'un "İşverenin haklı nedenle derhal fesih hakkı" kenar başlıklı 25.
maddesinin ilgili kısmı şöyledir:
"Süresi belirli olsun veya olmasın işveren, aşağıda yazılı hallerde iş sözleşmesini sürenin
bitiminden önce veya bildirim süresini beklemeksizin feshedebilir:
...
II- Ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan haller ve benzerleri:
...
b) İşçinin, işveren yahut bunların aile üyelerinden birinin şeref ve namusuna dokunacak
sözler sarfetmesi veya davranışlarda bulunması yahut işveren hakkında şeref ve haysiyet kırıcı
asılsız ihbar ve isnadlarda bulunması.
...
e) İşçinin, işverenin güvenini kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını
ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan davranışlarda bulunması.
...
İşçi feshin yukarıdaki bentlerde öngörülen sebeplere uygun olmadığı iddiası ile 18, 20 ve 21
inci madde hükümleri çerçevesinde yargı yoluna başvurabilir."
SORU 3: Yukarıda X, hangi hakkının ihlal edildiğini ileri sürebilecektir? Anayasa
Mahkemesi başvurucuyu sonuç olarak haklı bulmuştur. Gerekçesi ne olabilir? Olağan dönemlerde
temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel güvenceleri dikkate alarak ayrı ayrı açıklayarak
değerlendiriniz.
IV. BÖLÜM
X Bölgesi’nde artan terör olayları ve bölgede bir süredir devam eden kriz durumu göz önüne
alınarak OHAL ilan edilmiştir. OHAL Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi ile soruşturma amacıyla bir
başlangıç tutuklaması, tamamlayıcı inceleme gerekçesiyle süresi uzatılan bir gözaltına alınma ve hukuken
süresi belli olmayan bir tutuklama şeklinde önlemler düzenlenmiştir. OHAL devam ederken, yerleri
saptanamayan merkez veya merkezlerde gözaltına alınan on dört kişi, bir çeşit "aşırı" sorgulamaya tâbi
tutulmuşlardır. Bu sorgulama, esas olarak aşağıdakilerden oluşan "beş teknik"in bileşik bir şekilde
uygulanmasını içeriyordu: Tutukluların başlarına kukuleta giydirilmesi; sürekli ve şiddetli bir ıslık sesine
maruz bırakılma; uykudan yoksun kılınma, yiyeceklerin kısıtlanması; uzun saatler boyunca bir duvara
karşı, acı veren bir biçimde ayakta kalma zorunluğunda bırakılma. Bu tutuklulardan ikisi hakkındaki tanık
ifadelerinden, bu yöntemlerin kendilerine dört veya beş gün süre ile, uzunluğu saptanamayan aralıklarla
uygulanmış olduğu anlaşılmıştır. Başvurucular, maruz kaldıkları bu uygulamalardan dolayı hukuka uygun
olarak bireysel başvuruda bulunmuşlardır.
SORU 4: Başvurucular hangi haklarının ihlal edildiğini ileri sürebilecektir? Olağanüstü
dönemlerde temel hak ve özgürlüklere ilişkin genel güvenceleri göz önünde bulundurduğunuzda,
Anayasa Mahkemesi nasıl bir karar vermelidir? Tartışınız.

You might also like