You are on page 1of 5

b) Kusur sorumluluğu

Ceza hukuku’nun işleyiş sisteminde kusur sorumluluğu ilkesi hakimdir. Ek olarak da, her birey cezaların şahsiliği ilkesi gereği gerçekleştirdiği kast veya ihmalden
sorumlu tutulmaktadır. Konua iş sağlığı ve güvenliği odağında yaklaştığımızda ise; işveren ve işveren vekili açısından sorumluluklarının birlikte ele alınması
gerektiği yorumu ortaya çıkmaktadır. Diğer taraftan da altişverenlik ilişkisiyle işverenin iş yapması halinde; işverenler arasında sorumluluğun sınırları
belirlenmelidir. Yargıtay bir kararında “…Maktül Hüseyin Türk’ün, sanık Fatih Şipkan’ın yetkilisi olduğu taşeron Şipkan Ltd. Şti çalışanı olması, iş kazasının işveren
Betoya A.Ş’nin fabrika inşaatında montaj yapmadığı ve taşeron Şipkan Ltd. Şti’nin sorumluluğunda olan bir yerde meydana gelmesi, taşeron Şipkan Ltd. Şti ve
işveren Betoya A.Ş. arasında imzalanan 11.08.2008 tarihli Prefabrike Betonarme Yapı Elemanları Genel Montaj Sözleşmesinin 4. maddesinde yükümlülük altına
girilen işlerle ilgili olarak işçi sağlığı ile fabrika montaj işlerinin sanık Fatih Şipkan’ın yetkilisi olduğu Şipkan Ltd. Şti’nin sorumluluğuna bırakılmış olması, yükleme
esnasında kullanılan halatların taşeron Şipkan Ltd. Şti tarafından temin edilmesi ve sanıklar Abdullah Kavuk ve Mahsin Dönmez hakkında verdiği Beraat kararına
ilişkin gerekçelerinin esasa ve olayın özelliklerine uygun olduğu değerlendirilmekle”[9] onama kararı vermiştir.

Kararın incelemesini yapmak istediğimizde; taraflar arasında yapılan sözleşmeyle iş sağlığından kimin sorumlu olduğu, kazaya neden olan halatların kimin
tarafından tedarik edildiği ve kazanın gerçekleştiği alanın işyeri sınırları içinde olup olmadığı detaylı bir şekilde değerlendirildikten sonra sorumluluk tayin
edilmiştir. Meydana gelen iş kazası sonucunda şirketin yönetim kurulunun sorumluluğu ise ayrıca ele alınacağı belirtilmiştir. Yönetim kurulunda ilgili alan
konusunda sorumluluğu olmayanlar davada kapsam dışında bırakılmalıdır.

Başka bir Yargıtay Kararında, “Olay tarihinde Özaltın Ticaret İnşaat A.Ş.’nin Kiğı Hes Barajı şantiyesine ait ölenin de içinde bulunduğu ekibin T4 enerji tünel çıkışı
trafosunu boşa almak üzere elektrik mühendisi olan Abdullah Suiçmez tarafından görevlendirildikleri, trafonun boşa alınması sırasında alçak gerilim hattının
kesildiği ancak trafonun 2.5 m üstünde bulunan yüksek gerilimin kesilmemesi nedeniyle kazalının elektrik çarpması sonucu ölümüne neden olunması şeklindeki
olayda, şantiye şef Kazım Demir ve bölüm sorumlusu elektrik mühendisi Abdullah Suiçmez haklarında 2011/15 sayılı iddianame ile dava açılmış olduğu, şirket
yönetim kurulu üyelerine cezai sorumluluk yüklenemeyeceği”[10] kanaatine varılmıştır.

Kararın incelemesini yapmak istediğimizde; ilk etapta eksik incelemenin var olduğu düşünülebilir. Bunun nedeni ise; yönetim kurulunun iş sağlığı ve güvenliği
konusundaki yetkili üyelerinin değerlendirilme aşamasında gözden kaçırılması olarak ifade edilebilir. Süreci işçi açısından yorumladığımızda, işçi eğer kazaya
neden oluyorsa, burada işçiyi korumak adına cezaların şahsiliği ilkesi kapsamında yorumlanması gerekmektedir. Diğer taraftan burada işçinin olası
mağduriyetini engellemek adına işçinin gerçekleştirdiği kural ihlali durumunun işverenin alması gereken bir önlemi almaması nedeniyle meydana gelip
gelmediği hususuna özenle bakılmaktadır. Yapılan soruşturma neticesinde, işverenin yerine getirmediği bir sorumluluk nedeniyle işçinin hatalı davranış
gerçekleştirdiği kanaati ortaya çıktığı zaman da işverenin sorumluluğuna gidilecektir.[11]

İş kazaları nedeniyle işverene açılan davalara bakıldığında birçok sorumluluk türünden davalar olduğu bilinmektedir. Ancak, uygulamada en sık rastlanan
davalar ise, taksirle yaralama ve taksirle öldürme konularıdır. Konu hakkında detaylı durumları aktarmadan önce, taksir kavramını hatırlatmakta fayda var.
Taksir temelinde, failin uyması gereken temel davranışları sergilemeyerek istemediği zararlı bir sonuca neden olması yatmaktadır. Türk Ceza Kanunu’nun kabul
ettiği görüşe göre ise; dikkat ve özen yükümlülüğünün ihlali taksirin temelinde yatan nedendir.[12]

c) Taksirle Yaralama

Türk Ceza Kanunu 89/1. Maddede taksirle yaralama şu şekilde düzenlenmiştir;

“(1)Taksirle başkasının vücuduna acı veren veya sağlığının ya da algılama yeteneğinin bozulmasına neden olan kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis veya adlî para
cezası ile cezalandırılır.”

Ayrıca, 89/2 ve 3’te cezada artırım nedenleri sayılmıştır, (-2-) Taksirle yaralama fili, mağdurun;a) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin sürekli
zayıflamasına, b) Vücudunda kemik kırılmasına, c) Konuşmasında sürekli zorluğa, d) Yüzünde sabit ize, e) Yaşamını tehlikeye sokan bir duruma, f) Gebe bir kadının
çocuğunun vaktinden önce doğmasına, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre belirlenen ceza, yarısı oranında artırılır. (3) Taksirle yaralama fili, mağdurun;a)
İyileşmesi olanağı bulunmayan bir hastalığa veya bitkisel hayata girmesine, b) Duyularından veya organlarından birinin işlevinin yitirilmesine, c) Konuşma ya da
çocuk yapma yeteneklerinin kaybolmasına, d) Yüzünün sürekli değişikliğine, e) Gebe bir kadının çocuğunun düşmesine, Neden olmuşsa, birinci fıkraya göre
belirlenen ceza, bir kat artırılır.)

89/4’te ise meydana gelen filin birden fazla kişiyi etkilemesi durumunda cezanın durumu hakkında bilgi vermektedir. (-4- Fiilin birden fazla kişinin
yaralanmasına neden olması hâlinde, altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunur.)

89/5’te bilinçli taksirle yaralama durumunda soruşturma ve kovuşturmanın şikayete bağlı olmadığı hususuna vurgu yapmaktadır. (-5- Bilinçli taksir hâli hariç
olmak üzere, bu maddenin kapsamına giren suçların soruşturulması ve kovuşturulması şikâyete bağlıdır.) Bilinçli taksir hali hususunu incelediğimizde;
gerçekleşen suçun soruşturma ve kovuşturulmasının şikayete bağlı olmaktan çıkmasıyla beraber TCK. 22/3 uyarınca cezanın ağırlaştırıldığını görmekteyiz.
(22/3Kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hâlinde bilinçli taksir vardır; bu hâlde taksirli suça ilişkin ceza üçte birden yarısına
kadar artırılır.) Taksirle yaralama suçu basit taksirle işlenmesi halinde suç soruşturma ve kovuşturması ilgili madde hükmü gereğince şikayete bağlıdır.[13]

d) Taksirle Öldürme

Taksirle adam öldürme TCK.’nun 85. Maddesiyle düzenlenmiştir. “(1) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi, üç yıldan altı yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. (2) Fiil, birden fazla insanın ölümüne ya da bir veya birden fazla kişinin ölümü ile birlikte bir veya birden fazla kişinin yaralanmasına neden olmuş
ise, kişi üç yıldan onbeş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır”.
İş kazası sonucu taksirle adam adam öldürmeyle ilgili olarak bir Yargıtay kararı incelendiğinde; “Sanıklar Ali Ayyıldız ve Hüdaver Taşer’in beraatlerine ilişkin
hükümlere yönelik C.Savcısının temyiz isteminin incelenmesinde; Sanık Nevzat Aydemir’in Ayel Elektrik frmasının sahibi olduğu, sanık Mevlüt Kay’ın ise bu
frmada ustabaşı olarak çalıştığı, Ayel Elektrik frmasının ihale ile elektrik direklerinin değiştirilmesi işini aldığı ve olay günü Tavşançalı Beldesinde çalışma
başlattıkları, çalışmaya başlamadan önce Medaş’tan çalışma yapılacak hat üzerindeki elektriğin kesilmesini talep ettikleri, Medaş Kulu İşletme
Başmühendisliğinde çalışan sanıklar Ali Ayyıldız ve Hüdaver Taşer’in elektriği kesme konusunda görevlendirildikleri, sanıklar Ali Ayyıldız ve Hüdaver Taşer’in
çalışma alanına gidip sanık Mevlüt Kay ile birlikte trafo binasından elektriği kestikleri, bunun üzerine müteahhit frmanın hat üzerinde çalışmaya başladığı, Ayel
Elektrik frmasında işçi olarak çalışan Fadıl Canpolat’ın Tarım Kredi Kooperatif çıkışındaki üç adet direğin tellerini kestiği ve yeni direğin yerleştirilmesi ile telleri
tekrar bağladığı, Celep yolundaki su pompası çıkışındaki dördüncü direğe çıkarak önce alçakta bulunan telleri kestiği, daha sonra emniyet kemeri ve baret
kullanmaksızın, hatta akım olup olmadığını kontrol etmeksizin, elinde AG eldiveni ve ayağında mekap lastik ayakkabı olduğu halde biraz yukarıdaki yüksek
gerilim tellerini keserken elektrik akımına kapılarak yere düşüp öldüğü iş kazasında; asıl işveren Medaş tarafından görevlendirilen görevli usta sanık Ali Ayyıldız
ve usta yardımcısı sanık Hüdaver Taşer, TR-2 trafo istasyonundan gerilimi kestikten sonra çalışma bitene kadar gerilimin herhangi bir şekilde tekrar verilmesini
önleyip, çalışma yapılacak hattı her iki ucundan topraklama yapmakla görevli oldukları halde, müşterek hattı besleyen hattın topraklamasını yapmayıp,
insiyatif yüklenici Ayel Elektrik frmasının yetkisiz çalışanlarına terk etmek ve yüklenici frmanın çalışmalarına nezaret etmemek şeklindeki ihmali davranışlarıyla
Fadıl Canpolat’ın ölümünde kusurlu oldukları ve sanıklara yüklenen taksirle öldürme suçunun sabit olduğu gözetilmeksizin”[14] hüküm kurulmasının bozma
nedeni yapıldığı görülmektedir. İş kazalarında öncelikle kusurlu hareketin kime ait olduğu tespit edilmektedir. Bu nedenle, olay yeri inceleme ve bilirkişi
raporları önem kazanmaktadır. Bilirkişi raporları sonrası temel sorumluluk alanları belirlenerek ceza hukuku soruşturması yapılmaktadır.[15]

Örnek verilen vakada görüldüğü üzere, taksirle bir insanın ölümüne neden olan işveren 3 yıldan 6 yıla kadar hapis cezasıyla karşı karşıya kalabilecektir. Ek
olarak, ölümle birlikte bir veya birden fazla bireyin yaralanması veya ölümü söz konusu ise cezası 3 yıldan 15 yıla kadar olabilmektedir. İşverenin kusuru ve
işçinin kusuru bilirkişi raporlarıyla ortaya çıkarılmaktadır. Bu kapsamda bilinçlilik hali ile tasir hali birleştirilip birleştirilmeyeceği kararı verilmektedir. Diğer
taraftan da, bilirkişiler yazdıkları raporlar ile sanığın suçunun alt limit veya üst limitten verilip verilmeyeceği konusunda hakime bilgi vermektedir.[16] Yargıtay da
kararında; “Gerek soruşturma gerekse de kovuşturma aşamasında aldırılan bilirkişi raporlarında, sanık Erdal Çevik’in iş kazasının oluşumunda, asli kusurlu
olduğunun bildirildiği ve mahkemece eylemin bu şekilde kabul edildiği halde, sanığa temel cezasının alt sınırın üzerinde belirlenmesi gerekirken asgari hadden
ceza tayini”[17] karar vermiştir. Bu durum, eleştirilebilecek bir durum olarak değerlendirilebilecektir.

e) Adli Para Cezası

Taksirle işlenen suçlarda hapis cezasına karar verilmesi sonrasında; sanığın TCK. 50/4 koşullarını sağlaması halinde cezası adli para cezasına çevrilebilmektedir.
İş kazaları sonucu oluşan taksirli suçlar da kapsam içerisindedir.[18] Dönüştürülen para cezalarının caydırıcı düzeyde olması gerektemektedir. Çünkü, verilen
cezanın suç işlemekle elde edilen menfaate eşit veya daha üst olması şartı önem arz etmektedir. Örneğin; işveren mali bir külfet olmaması adına yapmadığı
yatırım nedeniyle meydana gelen iş kazası yaralanmayla sonuçlansın. Bu durumda mahkeme tarafından verilecek adli para cezası işverenin almadığı önlemin
maliyetinden fazla olmalıdır ki caydırıcı bir ceza olsun. Aksi halde işveren, önlem maliyetine katlanmak yerine ceza maliyetine katlanmayı seçecektir.[19]

TCK. 50/1’de görüldüğü üzere, kısa süreli hapis cezasına seçenek yaptırım olarak adli para cezası uygun görülmektedir. Hakim, çoğu zaman işverenin iyi niyetini
dikkate alarak adli para cezası uygulamasına kanaat getirmektedir.

Adli para cezalarının değerlendirilmesi üzerinde durulması gereken bir diğer husus ise TCK. 52/2 gereğince adli para cezasının tespitinde, “En az yirmi ve en fazla
yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir” hükmünün esas
alınmasıdır. Bu durumda işverenin ekonomik hali ve şahsi halleri göz önüne alınarak miktar belirlenecektir.

9.2. Sigortalı veya Hak Sahibine SGK Tarafından Yapılacak


Yardımlar

Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu (SSGSSK)’nun “İş kazası, meslek hastalığı, hastalık ve analık sigortasından sağlanan haklar’' başlıklı 16 ncı
maddesinde meydana gelen iş kazası sonucu SGK[20] tarafından;

Sigortalının geçici iş göremezliğe uğraması durumunda yani meslekte kazanma gücünün % 10 oranının altında olması durumunda günlük geçici iş
göremezlik ödeneği verilebilecek,

Sigortalının sürekli iş göremezliğe uğraması durumunda yani meslekte kazanma gücünün % 10 oranı ve üzerinde olması durumunda sürekli iş göremezlik
geliri bağlanabilecek,

İş kazası sonucu sigortalının ölmesidurumunda hak sahiplerine, ölüm geliri bağlanabilecek

Ölüm geliri bağlanmış olan kız çocuklarına evlenme ödeneği verilebilecek,

İş kazası sonucu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilebilecektir.

9.3. Açılabilecek Davalar

9.3.1. Tazminat Davaları

9.3.1.1. Maddi Tazminat


6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu (T.C. yasalar, 04.02.2011) (BK)3 ’nun 49.uncu maddesine göre; “kusurlu ve hukuka aykırı bir fiille başkasına zarar veren, bu zararı
gidermekle yükümlüdür”. “Zarar verici fiili yasaklayan bir hukuk kuralı bulunmasa bile”, ahlaka aykırı bir şekilde herhangi bir tutum ve davranış içerisinde
bulunarak başkasına zarar veren de bu zararı gidermekle yükümlü olduğu belirtilmektedir. Bu kapsamda bir fiilin haksız olabilmesi için;

Fiil,

Hukuka aykırılık,

Kusur,

Zarar,

İlliyet bağı koşullarının birlikte olması gerekmektedir. (BK)’nun50 inci maddesinde; zarar görerin zararı istap yükümlülüğü kendisine ait olduğu ifade
edilmektedir. B.K.’nun 50/1. Maddesine göre; “Zarar gören, zararını ve zarar verenin kusurunu ispat yükü altındadır.” Meydana gelen zararın miktarı tespit
edilemediği takdirde; hakim olayın meydana geliş sürecini ve aktörlerini dikakte alarak zararın miktarını mevcut günün şartlarına göre hakkaniyete uygun
biçimde belirler.

İş kazası sonucu hayatının kaybeden kişinin ailesi; yoksun kalacakları destek oranında maddi manevi tazminat hakkına sahip olacaktır. İşçinin yaşı, evli ve çocuk
sahibi olması durumu almaya hak kazanılacak ücret üzerinde değişikliler olmasına neden olacaktır. Tazminatlar mahkemeler tarafından belirlenirken
demografik faktörler etki etmektedir.

(BK)’nun 53üncü maddesi haksız fiil sonucunda ölümün gerçekleşmesi halinde ortaya çıkan zararın neler olduğunu düzenlemektedir. Bu kapsamda, kaza
sonucu ölen işçinin ailesi kazaya neden olan kişiden;

Cenaze giderleri,

Ölüm hemen gerçekleşmemişse tedavi giderleri ile çalışma gücünün azalmasından ya da yitirilmesinden doğan kayıpları,

Ölenin desteğinden yoksun kalınma sebebiyle uğranılan kayıpların tazminini isteyebileceklerdir.

İşçinin iş kazası sonucu yaralanması durumunda ise kendisi (BK)’nun 54üncü maddesinde hükmü gereğince;

Tedavi giderleri,

Kazanç kaybı.

Çalışma gücünün azalması ya da yitirilmesinden doğan kayıplar,

Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıpların tazminini isteyebilecektir.

Maddi tazminatın belirlenmesi ile ilgili olarak (BK)’nun55inci maddesinde; “Destekten yoksun kalma zararları ile bedensel zararlar, bu Kanun hükümlerine ve
sorumluluk hukuku ilkelerine göre hesaplanır. Kısmen veya tamamen rücu edilemeyen sosyal güvenlik ödemeleri ile ifa amacını taşımayan ödemeler, bu tür
zararların belirlenmesinde gözetilemez; zarar veya tazminattan indirilemez. Hesaplanan tazminat, miktar esas alınarak hakkaniyet düşüncesi ile artırılamaz
veya azaltılamaz. Bu Kanun hükümleri, her türlü idari eylem ve işlemler ile idarenin sorumlu olduğu diğer sebeplerin yol açtığı vücut bütünlüğünün kısmen veya
tamamen yitirilmesine ya da kişinin ölümüne bağlı zararlara ilişkin istem ve davalarda da uygulanır” hükmü yer almaktadır.

9.3.1.2. Destekten Yoksun Kalma Tazminatı


(BK)’nun 53 üncü maddesi “Ölüm Halinde Uğranılan Zararları” düzenlemektedir. Bu maddenin üçüncü bendi; ölenin desteğinden yoksun kalan aile efradının
ölüm nedeniyle yaşadığı kayıpları zarar verenden talep edebileceğini düzenlemektedir. İlgili tazminat davası türü maddi tazminat davasının özel bir türüdür.
Bu davanın açılabilmesi için iş kazası sonucu kişinin hayatını kaybetmesi ve bu kişinin destek verdiği kişilerin ilgili destekten mahrum kalmaları yeterli olacaktır.

9.3.1.3. Manevi Tazminat


(BK)’nun 56 ncı maddesine göre; “hakim, bir kimsenin bedensel bütünlüğünün zedelenmesi durumunda, olayın özelliklerini göz önünde tutarak, zarar görene
uygun bir miktar paranın manevi tazminat olarak ödenmesine karar verebilir”

Bu duruma göre hayatını kaybeden veya ağır şekilde yaralanıp hayatına devam etmek zorunda kalan işçi veya ailesi yaşadıkları tanzim etmek amacıyla Manevi
tazminat davası açabilecektir.

[1] Gülsüm Korkut, Alim Tetik, “6331 sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Kanunu’nun Getirdiği Yenilikler ve Temel Sorunlar”, a.g.e., s. 462-467.
[2] Gülel, a.g.e., s.407.
[3] Mesut Balcı, İş Kazası veya Meslek Hastalığından Doğan Tazminat Davaları Destekten Yoksun Kalma Nedeniyle Açılan Tazminat Davaları Uygulaması ve İçtihatlar,s.
247,248; Yargıtay, 21. HD, 22/01/2008, 2007/588-2008/768 
[4] Orhaner, a.g.e., “Türk İş Hukuku Yargıtay Emsal Kararları”, s. 127.
[5] H. Argun Bozkurt, İş Yargılaması Usul Hukuku, B. 3, Ankara, Seçkin, 2011, s. 382
[6] Süzek, a.g.e., s.868.
[7] Süzek, a.g.e., s. 866.
[8] A.e., s.867.
[9] Y. 12. CD. E. 2011/10801, K. 2012/9861, T. 11/04/2012
[10] Y. 12. CD., E. 2012/16857, K. 2012/11782, T. 10/05/2012
[11] Süzek, a.g.e., s.323-324.
[12] Nevzat Toroslu, Ceza Hukuku Genel Kısım , Ankara, Savaş Yayınevi, 2008, s. 197
[13] Yargıtay 12. CD, E. 2011/5011, K. 2011/3346, T. 19/10/2011
[14] Y. 12. CD, E. 2011/4776, K. 2011/8973, T. 20/12/2011
[15] Y. 12. CD., E. 2011/16699, K. 2012/10840, T. 25/04/2012
[16] Ali Ekin, a.g.e., İş Sağlığı ve Güvenliğine İlişkin Yükümlülüklere Uymamanın Sonuçları (İşveren Açısından), s. 132-13
[17] Y. 12 CD., E. 2012/2446, K. 2012/21530, T. 11/10/2012
[18] Süzek, a.g.e., s.867
[19] Sarper Süzek, İş Güvenliği Hukuku, Ankara, Savaş Yayınları, 1985, s. 328.
[20] Çalışmamızda, 16/05/2006tarihli ve 5502 sayılı Kanun ile Kurulan Sosyal Güvenlik Kurumu için “SGK” kısaltması kullanılmıştır
Ünite Soruları

1. Aşağıda verilen yargılardan hangileri doğrudur?

A) İş kazası sonucu ölen sigortalı için cenaze ödeneği verilebilir

B) Taksirle bir insanın ölümüne neden olan kişi dört yıldan sekiz yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır

C) Kaza sonucu ölen işçinin ailesi kazaya neden olan kişiden cenaze giderlerinin tazminini isteyebilir

D) Taksirle işlenen suçlarda hapis cezasına karar verilmesi sonrasında; sanığın TCK. 50/4 koşullarını sağlaması halinde cezası adli para cezasına
çevrilebilmektedir

E) Sorumluluğun sözleşmeye dayandığı dikkate alındığında; işçi, işverenin kusurunu değil işveren kusursuz olduğunu ispat etmelidir

2. Aşağıdakilerden hangisi bir fiilin haksız olabilmesi için gereken koşullardan biri değildir?

A) Fiil

B) Hukuka aykırılık

C) Zarar

D) Risk

E) İlliyet bağı

3. Aşağıdakilerden hangisi kaza sonucu ölen işçinin ailesinin kazaya neden olan kişiden tazminini isteyebileceği şeylerden biri değildir?

A) Kazanç kaybı

B) Tedavi giderleri

C) Cenaze giderleri

D) Ekonomik geleceğin sarsılmasından doğan kayıplar

E) Çocuklarının eğitim giderleri

4. Türk Ceza Kanunu’nun 89/1 maddesinde taksirle yaralama suçuna verilecek hapis cezası aşağıdakilerden hangisidir?

A) 3-6 ay

B) 6-12 ay

You might also like