You are on page 1of 5

İ.D.

BİLKENT ÜNİVERSİTESİ HUKUK FAKÜLTESİ 2021-2022 GÜZ


DÖNEMİ CEZA HUKUKU GENEL HÜKÜMLER 1 DERSİ
PRATİK ÇALIŞMA (3)
22.12.2021

SORU 1) Aşağıda verilen olayları değerlendiriniz.

Kaynak: https://www.haberturk.com/gundem/haber/1120206-irlandali-turist-aksaray-esnafini-tek-basina-dovdu

- Meşru müdafaa insanda kendini koruma içgüdüsünün hukuken tanınmasıdır. 2 ana


unsurdan oluşur. Bunlar, 1- haksız bir saldırı, 2- meşru bir tepki ya da savunmadır. Bir
saldırı olmalıdır bu saldırı haksız ve bir hakka yönelmelidir. Diğer yandan savunma
saldırganın üzerine gerçekleşmelidir zorunlu olmalı ve saldırıyla orantılı olmalıdır. Bir
hukuka uygunluk nedeni olarak TCK 25-1 maddesinde hükme bağlanmıştır. Olayın
değerlendirmesine gelinmek istenirse İrlandalı turistin markette su şişelerini yere
düşürmesi üzerine yaşanan tartışma sonrasında dükkan sahibi tarafından ortaya çıkan
haksız ve karşı tarafın vücut bütünlüğüne zarar verici bir saldırının olduğu
görülecektir. Kuşkusuz dükkan sahibinin saldırısı haksız ve turistin vücut bütünlüğüne
aykırı olduğundan ve ayrıca sadece işletme sahibinin değil çevredeki de esnafın haksız
saldırılarından kaçmanın mümkün olmadığının bilinci içerisinde İrlandalı turistin
meşru müdafaa hükümlerinden yararlanabileceği söylenebilir. Diğer bir yandan
kendisine karşı gerçekleşen haksız saldırının vasıtası sopa olarak nitelendirilmişken
yapılan savunma için kişinin kendi yumruklarını kullanması orantılılık ilkesine
uygundur. İrlandalı turistin kendisine karşı gerçekleşen haksız saldırıyı saldıranlar
üzerinde orantılı ve zorunluluktan kaynaklanması sebebiyle def etmesi meşru müdafaa
hükümlerini yani TCK 25-1 maddesini uygulanmasını mümkün kılacaktır.

- YANİ; meşru müdafaa için saldırı mevut, saldırıda silah (TCK6) olması belki
saldırının şiddetini değiştirebilir. Fakat saldırının en önemli hususu meşru müdafaa
diye bir tepki verildiğinde o kimse de silah kullanırsa örneğin silahlar arasında bir
orantı olup olmadığı tartışılabilir. Bu olayda da turist boksör olduğundan yumruğu
daha zorlayıcı olabilir fakat teknik olarak baktığımızda turist silah kullanmıyor.
Yumruk asla silah sayılmaz.
Şüphesiz kişinin bir dövüş savunma sanatı bilmesi bir şeyi değiştirmez. Meşru müdafaa nın
varlığı veya koşulları bakımından bir fark olmaz.

1
Bu olayda da kendisine yönelik bir haksız saldırı olduğu için ve boksör kişi de bu saldırıya
karşılık kendisini koruma içgüdüsüyle (meşru müdafaanın ortaya çıkma sebebi, özü) orantılı
bir savunma gerçekleştirmiştir.

Kaynak: https://www.ntv.com.tr/turkiye/baskasinin-kimligiyle-ameliyat-oldu-yargitay-ceza-
vermedi,KjE3iZkUSESOkPtGC1-Qfg

- Burada hukuka uygunluk nedeni zorunluluk halidir. TCK m. (2) Gerek kendisine
gerek başkasına ait bir hakka yönelik olup, bilerek neden olmadığı ve başka suretle
korunmak olanağı bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlikeden kurtulmak veya
başkasını kurtarmak zorunluluğu ile ve tehlikenin ağırlığı ile konu ve kullanılan vasıta
arasında orantı bulunmak koşulu ile işlenen fiillerden dolayı faile ceza verilmez.
- Zorunluluk durumundan bahsedilebilmesi için zararlı davranışın yapıldığı sırada
tehlike durumunun yani korkulan zararlı durumun gerçekleşme ihtimalinin varlığı
gerekir. Ancak buradaki ihtimal zararın muhakkak olarak kabul edilmesini gerektiren
bir ihtimal olmalıdır.
- Zorunluluk hali düzenlemesinde TCK m2 deki bilerek neden olmama tepki olarak
ortaya koyduğu davranışı gerekçesi olan durumun ortaya çıkmasında bilerek neden
olmamadır. ÖR: iki kazazede denizde tek kişiyi tutabilecek gemi parçasına tutunurken
biri diğerini itiyor.. bilerek neden olmama burada o gemi kazasına neden olmamadır.
Veya ayıdan kaçarken ilk gördüğü kulübenin kapısını kırıp içeriye giren kişi
durumu… bilerek neden olmama burada o ayıların o bölgeye gelmesiydi. Eğer bu
durumda bilerek neden olmuş olsa ayıları kızdırıp kendisini kovalamasını sağlamış
olurdu örneğin. (kusurluluk bakımından dolandırıcılık burada olay değil)
Buradaki durum farklı
- Zaruret halinin koşulları çok çok daha sıkı ve dardır. Bunun sebebi hukuka uygunluk
nedenleri açısından zorunluluk durumunu kullanmak isteyen kimsenin olayla hiç
alakası olmayan 3. Bir kişinin aleyhine zarar ortaya çıkartmasıdır. Meşru müdafaa da
böyle değil çünkü o durumda saldırganın üzerinde tepki veriyorsunuz dolayısıyla
uygulanması biraz daha geniş daha kolay. Ama zaruret halinde hiç o tehlikeyle alakası
olmayan 3. Bir kişiye zarar veriyorsunuz. Bu olayda da bu 3. Kişi sigorta ( SGK)
-
BURADAKİ DURUM: TCK m25 te bahsedilen “başka suretle korunmak olanağı
bulunmayan ağır ve muhakkak bir tehlike” durumunun olmamasıdır. Korunmak olanağı
bulunmayan ağır ve muhakkak tehlike durumları genelde acil durumlar olur yani acil
kurtulunması gereken durumlar olur. Örneğin bu acil bir kalp krizi acil doğum vs olabilir. Bu
diş tedavisi vs olamaz. Çok dar yorumlanmalıdır. Her sağlık durumu da ağır ve muhakkak bir
durum oluşturmaz. Bu durumda da hemoroid TCK m25 teki ağır ve muhakkak tehlikeli bir
durum değildir.
- Ağır ve muhakkak bir tehlikenin varlığı zaruret haliyle meşru müdafaa yı ayırmanın
en önemli noktalarından biridir!

2
Kaynak: https://www.sozcu.com.tr/2021/gundem/mersinde-ogretmen-siddeti-iddiasi-aile-sikayetci-oldu-
6689807/

Disiplin yetkisinin kötüye kullanılması TCK m 232-2 suç olarak düzenliyor.


- TCK m232 (2) İdaresi altında bulunan veya büyütmek, okutmak, bakmak, muhafaza
etmek veya bir meslek veya sanat öğretmekle yükümlü olduğu kişi üzerinde, sahibi
bulunduğu terbiye hakkından doğan disiplin yetkisini kötüye kullanan kişiye, bir yıla
kadar hapis cezası verilir.
(Bu yetki sahibi gibi yetkinin devredildiği kişi bakımından da geçerlidir.)

Öncelikle kanun böyle bir hakka sahip olunduğundan bahsediyor ama bunu kötü muamele adı
altında düzenliyor. Yani böyle bir hak var ve bu hak hakkında birtakım sınırlar var bu
sınırları aşarsan da kötü muamele suçu olur. Yani örneğin bunu siz yabancı birisine
yaptığınızda bu kötü muamele suçu olabilir fakat bakmakla vs sorumlu olduğunuz kişiye
sınırları aşmadığınız sürece sıkıntı yoktur, sınırlar aşılınca kötü muameleden ceza verilir.
Ve ayrıca bu olayda bahsedilen kişi anne baba da değil, bir öğretmen.
Eğitim ve terbiye hakkı anne babaya tanımlanır fakat bu hak öğretmen ya da bakıcı vs ye de
devredilmiş sayılıyor. Fakat bu devirle birlikte TEDİP hakkına anne babadan kıyasla daha dar
şekilde sahip olur. Daha dar yorumlanıyor.

YANİ; Ceza hukuku insanlık tarihinin özel görünümünden ibarettir. Bugün için 50-60 yıl
öncesi için bu normaldi ve bu kadar dar yorumlanmasını gerektirmiyordu. Fakat günümüzle
birlikte bugün bu hakkın tamamen göz ardı edilmesi mümkün olmasa da (çünkü bu çocuğun
yararına bir şey) bu haktan vazgeçilmesi mümkün değil. Zaten uluslararası sözleşmelerde de
bu düzenleniyor. Burada da öğretmenin bu hakkı kötüye kullandığını söylemek mümkün.

SORU 2)

Sanayici Meltem, fabrikadaki odasında bulunan 112 bin lira değerindeki altın biblonun
yerinde olmadığını fark eder. Hırsızlıktan şüphelenen Meltem, hemen fabrika müdürü
Necati’yi çağırır. Durumu Necati’ye anlatır ve fabrikadaki çalışanları toplayıp, üstlerini
aramasını ister. Necati, fabrikada bulunan 21 kişiyi de toplantı salonuna getirir. Kimsenin
dışarı çıkmasına izin vermeyen Necati, patronu Meltem’in nezaretinde, tüm işçilerin üstünü
arar. İşçilerden birisi polise giderek Necati’den şikayetçi olur.

Olayı değerlendiriniz.

Burada değerlendirilmesi gereken iki durum var. Soruda TCK24 kapsamında alt üst mevki
durumu değerlendirilip değerlendirilmeyeceği tartışılmalı.

3
- TCK m24 (2) Yetkili bir merciden verilip, yerine getirilmesi görev gereği zorunlu olan
bir emri uygulayan sorumlu olmaz.
Burada Meltem ve Necati arasında özel hukuk ilişkisinden doğan bir hiyerarşik ilişki
olduğundan bu kapsamda değerlendirilemez. Değerlendirilmesi göz önünde bulundurulsa dahi
Meltem’in Necati’den istemiş olduğu şeyler arasından işçileri alıkoyma yani kişiyi
özgürlüğünden yoksun bırakma durumu da vardır. Burada bu kanun kapsamında
değerlendirme söz konusu olsa dahi
TCK m24 (3) Konusu suç teşkil eden emir hiçbir surette yerine getirilemez. Aksi takdirde
yerine getiren ile emri veren sorumlu olur.
Düzenlemesi de burada somut olayda suç teşkil eden bir durum vardır.
Burada Necati hukuka uygunluk nedeninden faydalanamaz. Çünkü kanun bu hukuka
uygunluk nedenini kamu hukukundan kaynaklanan bir alt üst ilişkisine tanımıştır.
Yani bir kolluğu düşündüğümüzde bir emniyet amirinin polise, valinin zabıtaya, olan ilişkisi.
Yani iş veren bir müdüre altında olan kişiye yaptıramaz. Özel hukuk ilişkilerinde yaptıramaz.
Buradaki sorun bundan kaynaklanıyor.
Özetle bu görevi yerine getirmesi açısından bir ilişki yok bu nedenle hukuka uygunluktan
yararlanılamaz.

SORU 3)

Hakan, beş yıldır hastanede tedavi görmektedir. Eşinin durumunun ağırlaştığını ve çok acı
çektiğini gören Selvi, doktorla eşinin durumunu görüşür. Doktorun “Her an her şeye
hazırlıklı olmanızı öneririm” sözleri üzerine Selvi, doktordan eşinin acısını dindirmesini ister.
Doktor, bunun yasal olmadığını söyleyerek Selvi’nin isteğini reddeder. Bunun üzerine Selvi,
yoğun bakım hemşirelerinden birisiyle görüşür. Selvi’ye ve Hakan’ın hâline acıyan hemşire,
o gece, bir süreliğine solunum destek cihazını kapatır ve Hakan ölür.

Olayı değerlendiriniz.

Burada bir rıza vardır. Hukuka uygunluk nedenleri açısından durum hakkın kullanılmasıysa,
örneğin yalnızca o hakkın sahibinin rıza gösterme hakkı vardır. Fakat bazı durumlar vardır ki;
örneğin kaza oldu ve acil yaralıyım o durumda bana ameliyat için rızamı soramazlar… Zaten
kabul edilmiş rızalar vardır.
YANİ; bazı hallerde kanun açıkça rızayı zikreder. Yani konuta rıza tipik bir örneğidir. 116.
Madde der ki rızayla girdikten sonra rızaya rağmen çıkmaması. Rızanın bitmiş olması. İki
şekilde rıza ihlal edilebilir. Örneğin yurtlar, konut; sizin rızanın dışında temizlik personeli vs
dışında arkadaşınız vs giremez. Çık dışarı dediniz ve çıkmadıysa konut dokunulmazlığını ihlal
durumu ortaya çıkar. Bazen tipe uygunluğu önleyen rızadır. Bazen de bütün gerekli kanunlar
ya da unsurlar gerçekleşir rıza burada o rızayı göstermeye yetkili kişinin bu rızayı gösterdiği
anda fiilin hukuka aykırı olmasını önler yani bir hukuka uygunluk nedeni oluşturur.
Suçun hukuki konusu hukuken korunan varlık ya da menfaat demiştik. Her ssuç bir varlık ya
da menfaati mutlaka ihlal eder. Örneğin bir kimsenin öldürülmesinde, yaşam varlığı kişiye
ilişkin bir menfaattir. Anayasal düzene ait suçlarda devlete ait bir menfaat. Menfaatin kime ait
olduğu bize aslında rıza göstermenin kime ait olduğunu gösterecek.
Yaşam varlığının ihlali bakımından bu kişiye ait bir haktır. Peki ben diyebilir miyim ben
öldürülmek istiyorum beni öldür. Bu hukuken uygun olur mu? Olmaz, yine de ceza alır.
Çünkü yaşam varlığı devletin de koruma yükümlülüğü olduğu dolayısıyla sadece kişiyi
ilgilendiren bir varlık olmadığı, bu yüzden de bu varlığın yok edilmesine ilişkin bir rıza
gösteremeyeceği kesindir.
Kaldı ki olayda eş ile doktor konuşuyor. O hasta kişi bile hukuk düzenimizde böyle bir rıza
gösteremezken onun eşi o rızayı asla gösteremez.
4
1- O rıza hukuka aykırı bir rıza olur.
2- Eş bu konuda rıza göstermeye yetkili değildir.
Çünkü TCK 26-2 de “kişinin mutlak suretle açıkladığı rızası” diyor.

SORU 4)

“… Dosya içeriğine göre; sanık G. ile mağdur B.'ın aynı köyde ikamet ettikleri, aralarında
olay tarihinden bir yıl önce futbol oynadıkları sırada kavga etmelerinden dolayı anlaşmazlık
bulunduğu, olay günü köy kahvehanesinin önünde kardeşi B.'la oturan mağdurun
hayvanlarını sulamak için köy kahvehanesinin ilerisinde bulunan çeşmeye doğru götüren
sanığa ters ters baktığı, mağdurun, köy çeşmesine gidip, hayvanlarını suladıktan sonra evine
doğru yürüdüğü sırada sanığın önüne geçip, önceden aralarında yaşanan kavgayı
anımsatarak, "geçen sene yediğin dayaktan akıllanmadın herhalde" diyerek sanığın üzerine
saldırıp, onu yere yatırdığı, üzerine çökerek yerde boğazını sıktığı, mağdurun kardeşi B.'ın
da, mağdurun yanına gelip, sanığın ayaklarını tutmaya çalıştığı, sanığın, kurtulmak amacıyla
mağdura yumrukla vurmaya çalıştığı, ancak başaramadığı, mağdurun, yumrukla sanığın baş
bölgesine vurarak saldırısına devam ettiği, sanığın, bu darbeler sonucu, Bursa Adli Tıp
Kurumu'nun 13.01.2010 tarihli raporunda belirtildiği üzere, boyun bölgesinde yaygın sıyrık,
sağ kulak arkasında şişlik, sol omuzda ekomotik alanlar, baş bölgesinde ekimozlar ve
hassasiyet oluşacak şekilde yaralandığı, kendisine yönelik saldırıdan kurtulmayı
başaramayan sanığın, bu kez meyve kesmek için her zaman yanında bulundurduğu çakı
bıçağını sağ cebinden tek eliyle çıkarıp açtığı bıçağı üzerine doğru çömelmiş vaziyette
bulunan mağdura, hayati bölgeleri hedef alma koşullarının bulunmadığı ortamda rastgele
salladığı, bıçağın mağdurun sol koltuk altından göğüs kısmına isabet ettiği, bıçağı mağdurun
üzerinden kalkması için yeniden salladığında mağdurun dizinde çizik oluşturacak şekilde
yaralanma meydana getirdiği, saldırı sona erdikten sonra engel olmadığı halde eylemi
sürdürmediği olayda;…” (E. 2012/1286, K. 2013/264, T. 28.05.2013)

Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararını değerlendiriniz

Burada meşru müdafaa hukuka uygunluk nedenidir. Hukuka uygunluk nedeni olarak meşru
müdafaada savunma saldırganın üzerine gerçekleşmelidir zorunlu olmalı ve saldırıyla orantılı
olmalıdır. Yani meşru müdafaa olması için sınırın aşılıp aşılmadığı orantı bağlamında da
önemlidir. Bu olayda da saldıran kişi saldırırken bıçağı bir kere savurup devamını
getirmemesi bu sanığın orantıyı aşmadığını gösterir. Eğer ki hukuka uygunluk nedeni varsa
doğan sonuç ne olursa olsun ortaya çıkan fiil ne olursa olsun fiil hukuka uygun doğmuş kabul
edilir.

You might also like