Professional Documents
Culture Documents
Mühf Ceza Hukuku Genel Hükümler 443-500 Arası
Mühf Ceza Hukuku Genel Hükümler 443-500 Arası
I. TEŞEBBÜS
A. Kavram
B. Şartları
1. Suçun Kasten İşlenen Suçlardan Olması
2. Elverişli Hareketler
3. İcra Hareketlerine Başlanmış Olması
a. Genel Olarak
b. İcra Hareketleri İle Hazırlık Hareketlerini Birbirinden
Ayırmada Ölçüt
aa. İcrai Suçlarda
bb. Garantörsel İhmali Suçlarda
F. Gönüllü Vazgeçme
1. Gönüllü Vazgeçmenin Şartları
a. Suçun Tamamlanmamış Olması
b. Vazgeçmenin Gönüllü Olması
2. Failin O Ana Kadar Tamamladığı Diğer Suçtan Cezalandırıl
ması
G. Etkin Pişmanlık
H. İşlenemez Suç (Elverişsiz Teşebbüs)
532 Ceza Hukuku
1339
Dönmezer/Erman. II. 509.
Üçüncü Bölüm: Suç____________________________________________________ 531
III. Asli failin hukuka uygunluk sebebi içine sokularak bir suçun
işletilmiş olması halinde: Dolaylı fail, bir hukuka uygunluk sebebi
ortamı oluşturarak, istediği neticeye ceza hukukunun kapsama alanı
dışında kalarak ulaşmak isteyebilir. Mesela: *Cem, Burhan'a Gaffur tara
fından ilk karşılaştık
larında öldürülece
ğini söyleyebilir. Cem, Burhan, Gaffur örneği gerçek hayatta çok akıllı
Burhan ile Gaffur ca bir planın sonucu, benzer bir şekilde gerçekleşmiştir:
karşılaştıklarında, Baıley ve Murdock birbirinden iki mil uzakta oturmak
tadır. Olay akşamı her ikisi de alkollüdür. Murdock'un
Burhan öldürüleceği
gözleri de iyi görmemektedir. Bailey, Murdock’un bir
zannı ile silahına sa silahı olduğunu, silahıyla nasıl herkesi korkuttuğunu
rılır; ancak Gaffur övünerek anlattığını bilmektedir. Ayrıca kendisine göre
çok iyi bir nişanadır, bir kahraman olan General Patton aleyhine bir şey
söylenmesine de çok sinirlenmektedir ve genel olarak da
daha atik davranır
çabuk kızan birisidir. Bailey o akşam telsizle görüştüğü
ve bu hukuka uy Murdock'a, General Patton'un ve Bailey eşcinsel oldu
gunluk sebebinin ğunu belirtir. Konuşma sırasında da devamlı olarak
bulunduğu hal için silahım alıp, evinin önüne çıkmasını, gelip onu öldürece
de, Burhan'ı öldü ğini, mavi, beyaz bir arabayla geleceğini söyler Murdock
bilahare polisi arayarak, bir kişinin elinde silah, evinin
rür. Cem de ölme
' önünde komşuları vurmakla tehdit ettiğim söyler, ancak
sini istediği Bur- kendi kimliğini vermez. Üç polis memuru eve gönderilir.
han'dan böylece ce- Bir müddet sonra Murdock elinde silahla dışarı çıkar.
zalandınl madan ve Polis silahını bırakmasını ve oradan uzaklaşmasını talep
hukuka uygunluk edince. Murdock polise küfreder ve ateş eder. Her üç
polis memurunun da karşılık vermesi üzerine isabet alan
sebebi içinde kur Murdock ölür. Ölmeden birkaç kez, "sizin polis olduğu
tulmak istemiş ola nuzu bilmiyordum" der.
bilir. Burada dolaylı Yargılama sırasında Baıley, kendisinin olay sırasında iki
faillik müessesesine mil uzakta olduğunu, fail olmadığını, bir kimsenin ancak
doğrudan fail olabileceğini, kendisinin de doğrudan
müracaat ettiğimiz
failler üzerinde kontrolü bulunmadığını ileri sürer.
de, Cem hukuka uy Mahkeme ise masum veya kasten hareket etmeyen
gunluk sebebini kas bir kimse vasıtasıyla suç işleyen kişinin de asli fail oldu
ten oluşturmuş ol ğunu »ddıa eder. Bu kez Baıley, ölüm neticesini istemedi
ğini, bu nedenle kastının ölüm neticesine yonebk olmadı
duğundan, Gaffur
ğını iddia ederse de mahkeme, öngörülebilir neticeden
cezalandınlamasa BaHe/in sorumlu olacağına karar verir,
dahi, Gaffur'u bir va TARTIŞINIZ:
sıta olarak kullanma Murdock olay sırasında polis memurlarından birisini
sı sebebiyle, Cemin öldürseydı, Bailey bundan da sorumlu olur muydu?
13M
Wessels/Beulke. kn. 537.
Üçüncü Bölüm: Suç 529
Araç şahsın davranışı bir fiil niteliği arz etmiyorsa (vitrin örneği), ortada
dolaylı faillik değil, doğrudan faillik hali mevcuttur1326.
"Bu durumda, arka plandaki şahıs, suçun icrai hareketlerini gerçekleş
tiren şahsın ve hareketinin üzerinde üstün hâkimiyet kurmaktadır ve bu
hâkimiyet, arka plandaki şahsa dolaylı faillik vasfını kazandırmaktadır"1327.
Araç olarak kullanılan insan suç işlediğinin bilincinde değildir ve tamamen
dolaylı failin etkisi ve egemenliği altındadır.
Dolaylı faillik aşağıdaki hallerde söz konusu olabilir1328:
I. Asli failin fiili kasten işlememiş olması halinde: Bu durumda asli
failin yanılgıya sevk edilmesi suretiyle ona bir suç işletilmesi söz konu
sudur. Kimliği hakkında yanlış bilgi vererek, sadece asli fail tarafından
işlenmesi mümkün olan bir fiilin, asli faile işletilmesi buna ömek olarak
gösterilebilir. Mesela, tapu memuruna kendisini taşınmaz malın sahibi
gibi göstererek bu taşınmazın başkasına satışının gerçekleştirilmesi gi
bi. Aslında resmi evrakta yapılan bu sahtekârlık yalnız kamu görevlisi
tarafından işlenebilirken, kamu görevlisi yanılgıya sevk edilerek, resmi
evrakta sahtekârlık suçunda bir araç olarak kullanılmıştır. Burada ka
mu görevlisine yüklenmesi mümkün bir kusur bulunmamaktadır. Ka
mu görevlisini araç olarak kullanan kişi, kamu görevlisi olmasa dahi,
dolaylı faillik müessesesinden gidilmesi suretiyle, kamu görevlisi gibi
cezalandınlabilecektir. Bir başka örnek olarak, bir kimsenin televizyo
nunu çalmak isteyen kişinin, ev sahibinin evde olmadığı sırada eve gi
derek, ev sahibinin kendisini gönderdiğini söyleyerek, televizyonu ta
mirciye götürmek üzere alması olayı gösterilebilir. Evdeki hizmetçinin
televizyonun tamir edileceği düşüncesiyle televizyonu vermesi duru
munda, taksiri vardır. Kasten hırsızlık suçunu işlememekte, bir araç
olarak kullanılmaktadır. Bu durumda onu araç olarak kullanan kişi do
laylı fail olarak cezalandırılacaktır. Aslında bu örnekte, hizmetçinin tak
siri olması nedeniyle, genel iştirak kuralları çerçevesinde sorun halledi
lemeyeceğinden, dolaylı faillik müessesesine başvurmak zarureti orta
ya çıkmaktadır.
II. Asli failin kendine karşı bir suçu işlemiş olması halinde: Bu ola
sılıkta ise asli fail aynı zamanda mağdurdur. Asli failin kendisi vasıta
olarak kullanılmak suretiyle, bizzat kendisine yönelik bir suç işletilmek
tedir. Mesela, dolaylı fail araç olarak kullanılan kişiye başkasının oldu
ğunu iddia ve ikna ederek ona gerçekte kendi malını tahrip ettirmiş
olabilir. Bir kimsenin kendi malına zarar vermesi suç olmadığından, iş
tirak kurallarının uygulanması mümkün değildir. Bu nedenle, kendi
malını yine kendisine tahrip ettiren kişi, bu suçun dolaylı faili olarak
cezalandınlabilecektir. Bu olasılığa Almanya'da gerçekleşen ve mah-
tarafından işlenebilen görevi kötüye kullanma suçu bir özgü suçtur. Kanu
numuza göre bu suçlarda özel faillik niteliğini taşıyan kimseler, örneğin
kamu görevlileri fail; buna karşılık, iştirak eden diğer kimseler ise ancak
azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu tutulacaktır. Zira bu kimse
ler, özel faillik niteliğini taşımamaktadırlar. Bu nedenle fail olarak cezalan
dırılmaları hiçbir zaman mümkün olmayacaktır. Sadece özel faillik niteliği
ne sahip olmak, özgü suçun faili olarak sorumluluk için yeterli olmayabilir.
Bunun için, özel faillik niteliğinin yanı sıra, ayrıca fiil üzerinde hâkimiyet
kurulması gerekir. Örneğin resmî belgede sahtecilik suçunun işlenişine
iştirak eden kamu görevlisi kişilerin, bu suçun nitelikli şekli açısından müş
terek fail olarak sorumlu tutulabilmeleri için, birlikte suç işleme kararının
yanı sıra, aynca belgede sahtecilik fiili üzerinde ortak hâkimiyet kurmaları
gerekir (madde gerekçesi).
Kural kanunumuz tarafından bu şekilde konmakla beraber, bunun is
tisnalarının da olduğu görülmektedir. Örneğin, kamu görevlisi tarafından
işlenen işkence suçuna iştirak eden diğer kişiler de "kamu görevlisi gibi
cezalandırılır” (TCK 94/4). Aynca belirtmek gerekir ki, her ne kadar mad
dede yalnızca özgü suçlardan söz edilmekteyse de bizzat işlenebilen suç
larla yükümlülük suçlannda da durum aynıdır1319.
Burada akla şöyle bir soru geliyor. Örneğin ancak bir kamu görevlisi
tarafından işlenebilecek resmi belgede sahtecilik suçunun, kamu görevlisi
olmayan bir kimsenin, kamu görevlisini tehdit etmesi sonucu işlenmesi
durumunda, fail TCK 28 gereğince, tehdidi kullanan kişi olacaktır. Buna
karşılık TCK 40/2'de, Özgü suçlarda özel faillik niteliği taşımayan kimsele
rin fail olamayacağı, ancak azmettiren veya yardım eden olarak sorumlu
tutulacağı açıklanmaktadır. Bu durumda kamu görevlisi olmayan kişi
fail olarak kabul edilecek midir, edilmeyecek midir? TCK 28'e bakıldı
ğında fail sayılacak, TCK 40/2'ye bakıldığında ise fail sayılamaya
cak1320, ancak azmettiren veya yardım eden olarak cezalandırılabilecek-
tir. Kanımca burada TCK 28'in, TCK 40/2'de getirilen kuralın bir istis
nasını oluşturduğunu kabul etmek ve dolayısıyla tehdit ederek bir özel
fail niteliği taşıyan kimseye suç işleten kimseyi fail olarak kabul etmek
gerekecektir1321. Nitekim aşağıda dolaylı faillik bahsinde, bir kimseye
cebir, tehdit, korkutma vs. suretiyle suç işleten kimsenin dolaylı fail sayı
lacağı açıklanacaktır.
İştirak alanında yapılan yeni düzenlemenin esas itibarıyla eski kanun
dan farklı olmadığı söylenmekteyse de kanaatimce, fiil egemenliği kriteri
nin uygulanması suretiyle, önceki kanuna göre yardım etme olarak kabul
edilebilecek bazı hareketlerin faillik olarak kabul edilmesi söz konusu ola-
Gözcü bakımından ise işlenen suça göre suçun işlenişi üzerinde hâki
miyet kurup kurmaması göz önünde bulundurularak karar vermek gereke
cektir. Örneğin, yüksek risk nedeniyle gözcünün bulunmaması durumunda
fiil gerçekleştirilemeyecekse, fonksiyonel egemenlik söz konusudur ve bu
nedenle gözcü müşterek faildir. Fiilin icrasını koordine edebilmek ve yön
lendirebilmek koşuluyla failin suç yerinde bulunması dahi gerekmemekte
dir* 1314. Esasen yardım niteliğindeki hareketleri yapan kimsenin bulunma
ması durumunda yerine ikame edilecek bir başka kişi yoksa bu kimse fail
olarak kabul edilir. Kanun koyucunun da ihmali hareketi gerçekleşti reni fail
gibi sorumlu tuttuğu haller vardır (Bkz. TCK 251/1).
Yargıtay. sanığın mağdureye yönelik cinsel saldın eylemi sırasında 20
m. mesafeden gözcülük yapan diğer sanığın müşterek fail olarak sorumlu
tutulması gerektiğine karar vermiştir1315. Yargıtay son dönemde verdiği bir
çok karannda, gözcülük yapmayı doğrudan müşterek faillik olarak değer
lendirmektedir1316.
Failler arasında müşterek faillik varsa, meydana gelen eylemin tü
münden sorumluluklan söz konusu olur. Buna karşılık, Yargıtay, hatalı
olarak "her ne kadar sanıklann aynı suç kastı altında hareket ettikleri ve
önceden aldıktan karar gereği, mağduru yaraladıktan anlaşılmış ise de
mağdurda birden fazla neticenin gerçekleşmiş olması ve hangi sanığın
darbesiyle, mağdurun ne şekilde yaralandığının tespit edilmiş olması karşı
sında, her sanığın kendi eyleminin neticesinden sorumlu olacağı”na karar
vermiştir1317.
Neticesi sebebiyle ağırlaşmış suçlarda, ağır neticeden müşterek faille
rin sorumlu tutulabilmesi, ağır netice
bakımından en azından taksirlerinin ”5237 sayılı TCK'nın 40/2.
bulunması gerekir1318. maddesine göre özgü suç niteli
Keza, "özgü suçlarda, ancak özel ğinde olan ve kamu görevlisi tara-
faillik niteliğini taşıyan kişi fail olabilir. indan işlenebilen rüşvet almak
Bu suçların işlenişine iştirak eden di suçuna iştirak eden diğer sanık
Ömer'in eylemden azmettiren
ğer kişiler ise azmettiren veya yardım
eden olarak sorumlu tutulur'' (TCK veya yardım eden olarak sorumlu
tutulabileceğinin gözetilmemesi”
40/2). Ancak belirli bir niteliğe, özelli
yasaya aykırıdır (5. CD,
ğe sahip kimseler tarafından işlenebi
19.02.2007,1204).
len suçlara "özgü suçlar* adı verilmek
tedir. Örneğin, ancak kamu görevlisi
görmemektedir: "Başından
beri sanık Hasan ile birlikte 5237 sayılı Yasanın 37. maddesinin 1.
hareket ettikleri, bu kapsam fıkrasındaki "suçun kanuni tanımında yer
da olmak üzere; maktulden alan fiili birlikte gerçekleştiren kişilerden
her biri, fail olarak sorumlu olur" ifadesiyle
anahtarları alarak, maktulün
faillik kavramının kapsamı oldukça geniş
çalıştığı işyerinden hırsızlık
tutulmuştur. Bu durumda, suçun işlenme
yapmayı planladıkları, olay
sini sağlayan hareket üzerinde hâkimiyet
günü de maktulü öldürüp
kuran herkes fail sayılabilir. Hareket üze
anahtarları aldıktan sonra,
rinde hâkimiyet kurmak, birlikte irtikap
işyerine gidip, sanık Hasan'ın etme şeklinde gerçekleşebileceği gibi, zım
içeri girerek hırsızlık yapması ni veya açık bir iş bölümüne dayalı olarak
sırasında gözcülük yaptıktan, hareketi birlikte gerçekleştirmeyi de kap
Hasan'ın hırsızlığı gerçekleş sayabilir. öyle ki, bu anlamda suçu sonuç-
tirmesinin ardından çalınan layan hareketi yapmayan, fakat bir başka
paraları onunla paylaştıktan, sının bu hareketi yapması için gerekli or
daha sonra da suç delillerini tamı hazırlayanlardan her birisi de fail sayı
karartmak için suç delili olan labilecektir. Buradan çıkarılacak netice,
otomobilin yakılması eylemine suçun işlenmesi sırasında mağdura yönelik
karıştıkları dosya kapsamın olarak yapılacak hareketlerin çoğu kez yar
dan anlaşılan ve mahkemece dım etme olarak değil, faillik olarak değer
de kabul edilen sanıklar Yük lendirileceğidir.
sel ve Semih 'in hırsızlık suçu Kişinin eyleminin, bir suça katılma
nun hareketlen ve neticesi aşamasına ulaşıp ulaşmadığı, ulaşmışsa da
üzerinde sanık Haşanla işti suça katılma düzeyinin saptanması için,
eylemin bir evresindeki durumun değil,
rak halinde hâkimiyet kur
eylemin yapılması için verilen kararın, bu
dukları düşünülmeden, her
kararın icra ediliş biçiminin, olay öncesi,
iki sanık hakkında TCK 37
sırası ve sonraki davranışların da dikkate
yerine TCK 39 ile uygulama
alınıp, tüm kanıtların birlikte değerlendi
yapılması" yasaya ay kın rilmesi gerekir. Çünkü suç kastının mutlaka
dır1309.
belli bir aşamada oluşması gerekmediği
İhmali suçların da birden gibi, iştirak iradesinin de suç tamamlanın
fazla kişi tarafından işlenmesi caya kadar her aşamada oluşması müm
mümkündür. Örneğin köy kündür (CGK, 13.10.2009, 235).
ihtiyar heyetinin, köy ihtiyar
kurulu sıfatı ile heyet olarak
yapmaları gereken işlemleri yapmayarak, görevi ihmal suçunu beraber
işlemelerinde olduğu gibi. Garantörsel ihmali suçlann da birden fazla ga
rantör tarafından işlenmesi mümkündür. Bu durumda birden fazla garan
törün önceden anlaşmak suretiyle ihmali bir suç işlemeleri söz konusu
olmaktadır. Örneğin, anne ve babanın, önceden anlaşarak, çocuklanna
yemek vermeyerek öldürmeleri gibi.
Faillerden bazısının icrai, diğeri veya diğerlerinin ihmali bir hareket
yapmaları suretiyle de garantörsel ihmali bir suç iştirak halinde işlenebilir.
1309
1.CD. 15.06.2006. 2621.
Ceza Hukuku
1301
CGK. 19.6.2001,132.
1302
Dönmezer/Erman, II, 519.
520 Ceza Hukuku
nevi fail) ve (maddi ve manevi) yardım eden olmak üzere dört grup iştirak
şekli ortaya çıkmış bulunmaktadır1291.
İştirakin bu şekilleri arasındaki ayrım ise "fiilin işlenişi üzerinde kuru
lan hâkimiyet ölçü alınarak belirlenecektir* (39. madde gerekçesi).
Bu hâkimiyet doğrudan fail bakımından, "hareket hâkimiyeti", dolaylı
faillikte arka plandaki kişinin ’"irade hâkimiyeti" veya "daha üstün bilgiye
dayanan hâkimiyet" ve müşterek faillikte ise işbölümü içinde hareket eden
müşterek faillerin "fonksiyonel hâkimiyeti" şeklinde ortaya çıkmaktadır.
Suçun işlenmesindeki rol, sağlanan katkının önemi, fiil üzerinde ortak
hâkimiyet kurulması müşterek failliğin tespitinde göz önünde bulundurula
caktır1292. Fiilin işlenişi üzerinde hâkimiyet kurulup kurulmadığı ise failin
olayın gelişimini elinde tutup tutmamasına göre ortaya konulacaktır1293.
"Suçun icrasına iştirak etmekle beraber, suçun işlenişine bulunduğu katkı
suçun kanundaki tarifine uygun olmayan diğer suç ortaklarının da gerçek
leşen haksızlıktan sorumlu tutulabilmeleri gerekir". Azmettirme ve yardım
etmede, "suç ortaklannın gerçekleşen kanuni tarife uygun haksızlıktan
sorumlu tutulabilmeleri ancak bağlılık prensibi vasıtasıyla mümkün olabile
cektir". Müşterek faillik veya dolaylı faillikte "fail, gerçekleşen kanuni tarife
uygun haksızlıkla, suçun objesiyle doğrudan temas halinde İken", azmet
tirme ve yardım etmede "böyle bir doğrudan temas söz konusu değildir".
Bunlar, faille olan şahsi bağlantıları nedeniyle ve "ancak bağlılık prensibi
vasıtasıyla söz konusu haksızlıktan sorumlu" tutulacaklardır1294.
Hemen belirtelim ki, "fiil egemenliği kriteri" ihmali suçlarda uygula
namayacaktır1295. Aksi takdirde garantörün hiçbir zaman fail olarak kabul
edilmesi mümkün olmaz, zira fiil egemenliğine sahip değildir.
a. Asli İştirak
Kanunumuzun belirlediği esaslara göre, asli iştirakte suçun işlenişi
üzerinde hâkimiyet kurulmaktadır. Böylece suçun işlenişi üzerinde hâkimi
yet kuran kimseler asli fail olarak cezalandırılacaklardır. Bunlardan müşte
rek fail ile dolaylı fail asli maddi fail olarak da adlandırılabilir. Azmettirenin
katkısı manevi nitelikli olduğundan, önceki kanunumuz döneminde azmet
tiren, asli manevi fail sayılmaktaydı.
aa. Faillik
Faillik başlığı altında müşterek faillik ve dolaylı failliği ele alacağım:
Çift Neticeli Sapma: Burada ele alınması gereken bir başka problem
çift neticeli sapmada suçun ayniyetinin nasıl belirleneceğidir. A; F ve G*yi,
M'yi öldürmeleri konusunda azmettirse ve G gözcülük yaparken F, M'ye
ateş etse ve M'nin yanı sıra M2'nin de ölümüne sebebiyet verirse, A ve
G'nin M2'nin ölümünden sorumlu tutulup tutulmayacağı tartışılmalıdır.
Kanımca, azmettiren A, belirli bir kişiye yönelik azmettirme dolayısıyla
sorumlu tutulabilir. M2'ye yönelik katılma iradesi, azmettirmesi söz konusu
değildir. Bu nedenle, M2'nin ölümünden sorumlu tutulamaz. G de M2'nin
ölümünden dolayı yardım eden olarak kabul edilemez, M2'ye yönelik fiile
katılma iradesi yoktur1290.
ıao
Hakeri/Akbulut. 79.
518 Ceza Hukuku
Bkz. Sharma v. State. 2002; aksı yönde. State v. Linscott. 1987; People v. Woods. 1992;
krş. CGK. 27.10.1986.466. Esin, 284
1287 CGK. 19.12.1994. 347.
1288 CGK. 20.1.1986. 19.
1289 Dönmezer/Erman. II. 492.
Üçüncü Bölüm: Suç 517
168/252
Konunun girişinde verilen örnek olayda da B, O'yu kasten öldürme fi
ili için azmettirmiş, ancak O fiili olası kastla işlemişse, bu takdirde işlenen
suç iştirak İradesinin ilişkin olduğu suçtan daha hafif olmaktadır. Bu tak
dirde B, artık kasten öldürmeye değil, olası kastla öldürmeye azmettir
meden dolayı sorumlu tutulacaktır. Yukarıda da belirttiğim gibi, O'nun
eyleminin taksirli olduğu kabul edildiği takdirde B'nin herhangi bir sorum
luluğu olmayacaktır.
1280
1.CD, 25.03.2009. 6619/1544.
uçuncu Bolum: Suç 515
1278 Bağlılık prensibi Ingiliz Hukuku’nda da benimsenmektedir, ayrıntılı bilgi için bkz. Ailen, 222
vd.
277 Donmezer/Erman, II, 488 vd.
513
165/252 *
izmettirmeye teşebbüsten dolayı cezalandırılmaktadır1273.
Hukukumuzda ise aşağıda ele alınacağı üzere, bu takdirde fail cezasız ka
lır, zira azmettirmeye teşebbüs cezalandınlmamaktadır.
tar
1.CD, 21.02.2012. 975.
Üçüncü Bölüm: Suç_______ ___ _____________________________ 509
1347
Krş. Donmezer/Erman. II, 476 vd.
Üçüncü Bölüm: Suç 503
Bilgi: TCK 196 vc 281’c bağlanan sonuçlan vc bunun iştirak ile ilgisini bir
soru eşliğinde özet olarak açıklamaya çalışayım:
SORU: İftirakte, suçun içlenmesinden sonra örneğin yardım raadınde bulanan kimse, ger
çekten de yardım ederse nasıl ee^alandınlırf
CEVAP: İki olasılık vardır
1. Bazı suç tiplerinde “suçun işlenişine iştirak etmemiş olmak” şartı getirilmiştir. Öm:
TCK 281. Bu takdirde fail, sadece iştirak ettiği suçtan dolası cezalandırılır.
2. Bazı suç tiplerinde ise böyle bir kaşıt yoktur, öm. TCK 196. Bu takdirde failin so
rumluluğu iki ayn suçtan tayin edilir.
1141 Aynı sonuç, bkz TCK 282/2: TCK 283: TCK 165; Keza bkz. 313/2: Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ne karşı halkı silahlı isyana tahrik eden kimse, aynca isyana katılmış veya isyanı ida
re etmiş ise tahrikten değil, sadece katılma veya idare etmeden dolayı cezalandırılacaktır.
1242 Krş, Commonwealth v. Smith. 1978.
500 Ceza Hukuku
Bir başka olayda, Carl Lemual Pace, eşi ve iki çocuğu ve arkadaşı
olan Eugene Rootes ile beraber arabasıyla otoyolda gitmektedir.
Kendisi, eşi ve bir çocuğu önde, diğer çocuk ile arkadaşı arkada
oturmaktadır. Yolda otostop yapan Reppert arabaya alınır ve arka
koltuğa oturur. Yolda giderken, sürücünün arkadaşı Rootes, bıçak
çekerek Reppert'in parasını alır. Bir müddet sonra Reppert araba
dan iner ve inerken de bu kez Rootes onun saatini alır. Bu olaylar
olurken Pace, herhangi bir şey söylemez ve arabayı kullanmaya
devam eder. Hakkında yağmaya yardımdan dava açılan Pace'i ye
rel mahkeme mahkûm ederken, yüksek mahkeme sadece ihmali
hareketle iştirakin söz konusu olmayacağı gerekçesiyle mahkûmi
yet hükmünü bozar* 1238. Kanaatimce burada maddi yardım niteli
ğinde bir hareket olmasa bile, aracı kullanmaya devam etmek ve
itiraz etmemek suretiyle, sürücü suçun işlenmesine manevi katkı
da bulunmuştur. Örneğin, arkadaki arkadaşının davranışına itiraz
etseydi, en azından yaptığının doğru olmadığını söyleseydi, bu kez
yolcu da bundan cesaret bulabilir ve failin tek başına hareket etti
ğini düşünebilirdi. Ancak sürücünün İhmali hareketi, mağdurun,
arabadakilerin veya en azından sürücünün de işbirliği içinde hare
ket ettiği izlenimine kapılmasına ve böylece direnmenin faydasız
olacağını düşünmesine neden olmuş olabilir. Dolayısıyla, sırf ihmali
bir hareket ile iştirak mümkündür. Sürücünün manevi yardımdan
dolayı sorumlu tutulması gerekir.
İhmal suretiyle iştirak, icra suretiyle iştirakten şu yönüyle ayrıl
maktadır: İhmal suretiyle iştirak edende olayın gelişimine gerçek
bir etki etme durumu yoktur. Bu tip bir fail sadece olayın gelişimi
ne müdahale imkânına sahiptir ve özelliği dolayısıyla da failin ola
yın gelişimi ile ilişkisi "potansiyel* bir İlişkidir1239.
4. Manevi Hareketler: Hareketler maddi veya manevi olabilir. Tipe
uygun hareketlerin yapılması halinde maddi iştirakten, böyle bir
hareket yapacak olan kimselerin iradelerine etki edilmesi halinde
ise manevi iştirakten söz edilir. "Manevi iştirak hallerinde de irade
birtakım telkin ve teşviklerle bazı söz veya yazı ya da işaretlerle
açığa vurulmuştur, bu sebeple bu gibi hallerde de bir hareket var
dır* Örneğin, TCK 38 ve 39/2-a'daki hallerde manevi hareketlerle
iştirak söz konusu olmaktadır.
5. Birden Fazla Maddi veya Manevi Hareketin Gerçekleştiril
mesi: Failin aynı suçun işlenmesinde iştirak oluşturan değişik ha
reketleri yapması mümkündür. Bu hareketlerin kimi maddi, kimi
de manevi nitelikli olabilir. Mesela bir kimse suça manevi surette
iştirak ettikten, söz gelimi faili teşvik ettikten veya ona suçun ne
na, yani anlaşma konusu olan veya işlenmesi tahrik edilen suçun
icrasına başlanmadıkça cezalandınlamaz ve dolayısıyla iştirakten
de söz edilemez. Ne var ki, kanun bir kısım kamusal menfaatleri
korumak için tahrik ve anlaşmayı tek başına suç haline getirmiş
tir (TCK 214, 316)*1234. Böylece örneğin TCK 313/1'de halkı Tür
kiye Cumhuriyeti Hükümeti'ne karşı silahlı bir isyana tahrik eden
kimsenin cezasının, isyan gerçekleştiğinde artırılacağı hükme bağ
lanmıştır.
3. İhmali Hareketler: Hareketlerin icrai nitelikli olmasına da gerek
yoktur. Olumsuz bir hareketle de bir suça iştirak edilebilir. Bunun
için de hukuki bir yükümlülüğün bulunması aranmaz. Şu halde,
ihmali harekette bulunan garantör olabileceği gibi, garantör olma
yan bir şahıs da olabilir. Garantörün ihmal suretiyle iştiraki "tek ve
aynı sonucun bir yandan bir hareket eden tarafından gerçekleşti
rilmesi ve aynı anda da bir ihmal eden (garantör olan) tarafından
da önlenmediği* hallerde söz konusu olmaktadır. Örneğin hırsızlar
la anlaşıp da evin kapısını kapamayan hizmetçi suça iştirak etmiş
sayılır. Garantör olmayan kimsenin iştirakine örnek olarak, hiz
metçi olmayan ve kapı ve pencereleri kapatmak hususunda bir yü
kümlülüğü bulunmayan kimsenin (örneğin o gece evde misafir ola
rak bulunan bir kimsenin) iştirak iradesiyle, kapı ve pencereleri
kapatmaması gösterilebilir. Garantör olmayan kişi, ayrıca iştirak
iradesiyle suç yerinde sadece bulunmak suretiyle de icrai suça işti
rak edebilir. Bunun içindir ki, bir kaçırma veya cinsel saldırı suçu
işlenirken sadece hazır bulunan kimse, huzuru ile mağdurun sa
vunma imkânını ortadan kaldıracağı için, fiile engel olmak husu
sunda hukuksal bir yükümlülüğü (garantörlük) bulunmasa da or
tak sayılır. Ancak yukarıda da işaret edildiği gibi, ihmali hareketle
iştirakin de mümkün olabilmesi için, iştirak iradesi bulunmalıdır.
Bu nedenledir ki, hizmetçi yukarıdaki olayda uyuyakalıp da kapıyı
kilitlemeyi unutursa, iştirak iradesi yoktur. Aynı şekilde mesela
TCK 278 gereğince işlenmekte olan bir suçu yetkili makamlara bil
dirmeyen kişi, işlenen suça iştirak etmiş sayılamaz. Sorumluluğu
ancak TCK 278 çerçevesindedir.
Yargıtay'ın şu kararına konu olan olay da ihmali hareketle iştirake
örnek olarak verilebilir: "Sanık ile mağdureyi önce hasta zannede
rek Eskişehir'e götürmek için müşteri olarak otomobiline bindiren
sanık M.'nin, Eskişehir'e yaklaştıklarında, mağdurenin evlendiril
mek için kaçırıldığını öğrenmesine rağmen resmi bir mercie bildir-
meyip, aksine sanıkla anlaşarak idaresindeki otomobili ile İzmit'e
kadar götürüp orada bıraktığı anlaşılmasına göre, sanık M.'nin ka
çırma suçuna bilerek iştirak ettiği görülmektedir*1235. Karara konu
olayda sanığın bilahare aktif hareketiyle de iştiraki söz konusu ol-
Aynca belirtmek gerekir ki, bu tablo içinde müşterek fail ve dolaylı fail
"fail"; azmettiren ve yardım eden ise "şerik* olarak adlandırılabilir.
2. İştirakin Şartları
a. Birden Fazla Fail Tarafından Yapılan Birden Çok Hareket
1231
Wessels/Beulke, kn. 505.
494 Ceza Hukuku
B. İştirak
1. Kavram
2. İştirakin Şartları
3. Hukukumuzda İştirak Şekilleri
OLAY: B, 17 YAŞINDAKİ OĞLU O'YA SİLAH VEREREK, DÜŞMANLARI D'yI ÖLDÜRMESİNİ İSTER.
1. O, BİR DÜĞÜNDE EĞLENMEKTE OLAN H'Yİ, 0 ZANNEDEREK ÖLDÜRÜR.
2. O, DÜĞÜNE GİDEREK H'Yİ KORKUTMAK İÇİN HAVAYA ATEŞ EDERKEN, O SIRAOA KURŞUNLA
1. Kavram
Esasen bir kişi tarafından işlenebilen bir suçun, birden fazla kimse ta
rafından bir işbirliği içinde işlenmesine iştirak adını veriyoruz.
iştirak, suç ortaklığı olarak da kısaca ifade edilebilir, iştirakin özünde
yasa dışı anlaşma vardır1222. İştirakte belli bir veya birkaç suç için birleş
me, bir araya gelme söz konusudur.
Kanunumuzun sisteminde iştirak genel bir ağırlatıcı neden olarak ön
görülmüş değildir. Gerçekten de suçların birden fazla kimse tarafından
işlenmesi suretiyle daha kolay işlenebileceği ve daha tehlikeli bir durumun
mevcut olacağı düşüncesiyle bir suçun tek kişi tarafından işlenmesine na
zaran, iştirak halinde işlenmesi ağırlatıcı sebep olarak düzenlenebilir. Ka
nunumuz ise sadece birkaç suç bakımından bunu cezayı artıran bir nite
likli hal olarak öngörmüş1223, ancak genel bir ağırlatıcı neden olarak dü
zenlenmemiştir1224. Yukarıda belirtilen maddelerde suçun "birden fazla kişi
tarafından birlikte* işlenmesi bir ağırlaştırıcı neden olarak öngörülmüştür.
Böylece icra hareketlerinin birden fazla kişi tarafından birlikte gerçekleşti
rilmesi nitelikli unsur olarak kabul edilmiştir1225. Bu hükümlerin uygulana
bilmesi için birden fazla kişinin ortaklığı yetmemekte, bunların müşterek
fail olması gerekmektedir. Bu itibarla, ortaklardan yardım eden konumun
daki bir kimsenin varlığı halinde bu nitelikli hal uygulanamayacaktır. Nite
kim 109. maddenin gerekçesinde bu husus ifade edilerek, diğer suç ortak-
yer almaktadır. Aşağıda ele alacağım iştirak durumunda ise aslında bir tek
kişi tarafından işlenebilen bir suç, birden fazla kişi tarafından işlenmektedir.
Çok failli suçlarda, faillerden her biri suçluluğunu çok failli suçu belir
ten kuraldan aldığı halde; iştirak halinde işlenen suçlarda, şerikler suçlu-
luklannı, iştirak hükümlerinden alırlar. Çok failli suçlara da iştirak müm
kündür ve böylece söz gelimi bir örgütün kurulmasına insanlan azmettiren
kimseler hakkında iştirak kurallan uygulanacaktır1220.
Çok failli suçlar birleşme ve karşılaşma şeklinde iki ayrı şekilde işlene
bilir. Suç işlemek için örgüt kurma suçu örneğindeki gibi, birden fazla failin
aynı yönde birleşmesi suretiyle işlenebilen çok failli suçlar söz konusu ol
duğu gibi; birden fazla failin aynı suçta değişik nedenlerle karşılaşması da
söz konusu olabilir. Karşılaşma suçları denilen bu ikinci tür çok failli suçla
ra örnek olarak rüşvet suçu verilebilir. Burada da hem rüşvet alan hem de
rüşvet veren şeklinde iki ayn faile gereksinim bulunmaktadır.
2. Şartları
1. Kanunda yer alan tanımda, faillerin birden fazla olacağının öngö
rülmüş olması gerekir.
2. İkinci şart, bu faillerden her birinin ihmali veya icrai bir harekette
bulunmasıdır. Şu halde, birden fazla kimsenin bulunduğu her suçu çok
failli suç sayma olanağı yoktur. Keza kullandığımız ifade "failedir. Dolayı
sıyla, suçta yer alan birden fazla kimsenin suçun konusunu veya mağdu
runu oluşturmaları hali de konumuz dışındadır. Bunların fail sıfatıyla suçta
rol almaları lazımdır. Bu nedenledir ki, örneğin cinsel saldırı suçu birden
fazla kişinin rol aldığı bir suç ise de çok failli suç değildir, zira taraflardan
sadece biri fail konumundadır1221.
1. Genel Olarak
Suçların çoğu tek kişi tarafından işlenirken "bir kısım suçlar, kanu
nun hükmü gereğince ya da nitelikleri gerektirdiğinden birden fazla kişi ya
da bir grup kişi tarafından işlenir*. Bunlara, çok failli suçlar, zorunlu iştirak
ya da gerçek olmayan iştirak adı verilir1219. Bu suçların tipe uygun bir suret
te işlenebilmeleri için birden fazla failin bulunması şarttır. Çok failli suçların
tek fail tarafından işlenmesi imkânsızdır: Rüşvet suçunda olduğu gibi. Bir
tarafta, rüşvet veren vatandaş; diğer tarafta ise rüşvet alan kamu görevlisi
1212
Bkz. Hakeri/Akbulut, 5. Baskı, Konya. 2010.
488__________________________________________________________ Ceza Hukuku
1201
LK” §22. kn. 179.
1202
Artuk, 253; People v. Thousand, 2001.
1203
Konu bakımından: Öldürülmek istenilenin daha önceden ölmüş olması; (vasıta bakımından:
boş bir tabancayla birini öldürmeye çalışma) işlenemez suçun varlığını kabul ederek faile
ceza verilmemesini, nispi imkânsızlık halinde (konu bakımından: Konu vardır, ancak konu
fiilin icrası sırasında failin bulunduğunu zannettiği yerde değildir.) Paranın failin elini soktuğu
cepte değil, başka cepte olması. Vasıta bakımından: Mağdurun bünyesinin kuvveti nedeniy
le zehrin etki etmemesi.
1204
Artuk. 254.
138/252 Ceza Hukuku
1200
1. CD. 18.6.1987,2342.
Üçüncü Bölüm: Suç 485
G. ttkin Pişmanlık
£4 Kİ
OLAY:
BİR GECE BİR EVE HIRSIZLIK AMACIYLA GİREN A VE B, EV SAHİBESİNİN MÜCEVHERLERİNİ
ALARAK SATIN ALMASI İÇİN C*YE GÖTÜRÜRLER. ANCAK CNİN VAADİNİ YERİNE GETİRMEYECE
ĞİNİ SÖYLEMESİ ÜZERİNE PİŞMAN OLAN A VE B ALDIKLARINI YERİNE KOYMAK İÇİN EVE DÖNER
1196
1. CD. 07.02.2007. 249; aynı yönde. 1. CD. 21.03.2007.1786.
Üçüncü Bölüm: Suç 483
yerine çok yakın bir yerden geçmekle olan emniyet ekiplenne yaralama olayını anlatarak
adresi söyleyen, mağdurun çok geçmeden hastaneye yetiştirilmesi ve ameliyat sonucu ha
yatının kurtulması için aktif eylemde bulunan sanığın; öldürme suçunun icra hareketlerini
tamamladıktan sonra, fakat ölüm sonucu meydana gelmeden önce iradi olarak aktif davra
nışlar ve ciddi çaba göstermek suretiyle, diğer etkenleri de harekete geçirerek kasten öl
dürme suçunun tamamlanmasını ve sonucun gerçekleşmesini önlediği anlaşıldığından,
olayda TCYnın 36. maddesinde düzenlenen gönüllü vazgeçme koşullarının oluştuğunun
kabulü gerekmektedir*. CGK. 28.02.2012.60.
1171 Tozman. 216.
1,72 Tozman. 219.
128/252 Ceza Hukuku
nüllü olarak vazgeçilmesi ya da icra hareketleri bitmiş olsa bile suçun ta
mamlanmasının veya neticenin gerçekleşmesinin önlenmesi gerektiğini
aramaktadır (TCK 36).
İcra hareketlerine devam edilmemesi durumunda, bu hareketlere son
verilmesi yeterli iken; icra hareketlerinin bitmesinden sonra gönüllü vaz
geçmeden bahsedebilmek için pasif bir hareket yeterli olmayıp, failin ha
rekete geçirdiği nedensel süreci, bilinçli ve iradi olarak aktif bir hareket ile
kesmesi gerekir. Failin ciddi bir çaba göstermesi aranmaktadır. Failin aktif
çaba göstermeksizin, örneğin mağdurun telefonla yardım çağırmasına
müsaade etmesi de vazgeçme olarak kabul edilmemektedir. Aynca vurgu
lamak gerekir ki, failin yanlışlıkla veya bilmeden suçun tamamlanmasını
engellediği hallerde, gönüllü vazgeçmeden bahsedilemez1170. Vazgeçme
iradi olmalıdır.
"zc S/S. Eser, §24. kn. 59$ ‘. Öğretide; ‘Yerw TCY'nm sisteminde, gönüllü vazgeçme; gerek
icra hareketleri aşamasında, gerekse icra hareketlerinin bitmesinden sonra, failin suçu ta
mamlamaktan gönüllü vazgeçmesini ifade etmektedir Suçun icrası tamamlanıncaya, neti
cenin aynca unsur oluşturduğu suçlarda, netice gerçekleşinceye kadar, gönüllü vazgeçme
mümkündür. .. Vazgeçmenin gönülllü olması gerekir. Yanı harhangi bir engel olmaksızın,
pişmanlık duyarak kişinin suç işlemekten vazgeçmiş olması gerekir (İzzet özgenç. TCK
Gazi Şerhi Genel Hükümler. s.488)
'Teşebbüs halinde faildeki suç işleme düşüncesi ve kastı sürmektedir. Gönüllü vazgeçmede
ise fail eyleminden dönüp, suçun oluşmasını önlemeye çabalamaktadır. Kişilere pişman ol
ma olanağı tanınması, onlann suç işlemeden topluma kazandınİması, cezalandırılma ile el
de edilecek yarardan çok daha faydalı görülmektedir. Kanunumuzda yer alan düzenlemenin
temelinde, eylemin vazgeçme anına kadar icra edilmesi dolayısıyla bir haksızlık teşkil ettiği,
ancak suç politikası gereği cezalandınlmak ıstemlmedığı fikrinin yattığı söylenebilir. Bu hu
sus madde metninde; vazgeçme halinde failin teşebbüsten dolayı cezalandırılmayacağı ve
fakat tamam olan kısmın suç oluşturması durumunda o suçun cezası ile cezalandırılacağı
nın açıklandığı cümlelerden anlaşılmaktadır' (Osman Yaşar - Hasan Tahsin Gökcan - Mus
tafa Artuç, Yorumlu Uygulamalı Türk Ceza Kanunu. 1 Cilt s. 1064),
'İcra hareketlerinden vazgeçme negatif bir özelliğe sahiptir...Bu durumda failin soyut dur
ması yetecek ve aktif bir davranış gerekmeyecektir. Suçun tamamlanmasını veya sonucun
gerçekleşmesini önlemek ise. pozitif bir özellik taşır; bir diğer deyişle sonucu önleyecek yeni
bir faaliyetin icra edilmesini gerektirir' (Prof. Dr. Hakan Hakeri. Ceza Hukuku Genel Hüküm
ler. s.420),
'Elde olmayan sebeplerle icra hareketlerinin tamamlanamaması veya neticenin gerçekleşti
rilememesi teşebbüsün kurucu unsurunu oluşturmaktadır. Buna göre icra hareketlerinin
taamlanmaması veya neticenin gerçekleşmemesi failin elinde olan sebeplerden kaynaklan
mışsa teşebbüsten söz edilmeyecektir. Gönüllü vazgeçme olarak nitelenen bu durum
TCK'nun 36. maddesinde düzenlenmiştir' (Prof Dr. Mahmut Koca- Doç. Dr. Ilhan Üzülmez,
Türk Ceza hükuku Genel Hükümler, s.349).
'Fail, sonucu gerçekleştirebilme ve icra hareketlerini devam ettirebilme olanağına sahip ol
duğu halde, bunu ettirmemiş ise, vazgeçme gönüllüdür. Ancak, istediği halde, buna olanak
bulunmadığı için hareketlerini devam ettirmemiş ise. vazgeçme gönüllü değildiF (Nur Centel
- Hamide Zafer - Özlem Çakmut, Türk Ceza Hukukuna Giriş 3. Baskı s. 478) şeklindeki
açıklamalarla gönüllü vazgeçmenin saptanmasında gözönûne alınacak kriterler ortaya ko
nulmuştur....Ağabeyine ait işyerinde, mağduru öldürmeye yönelik olarak dokuz adedi ya
şamsal tehlikeye neden olacak şekilde 24 yerinden bıçaklayan, icra hareketlerini tamamla
dıktan sonra ve fakat ölüm sonucu gerçekleşmeden önce eyleminden dolayı pişmanlık du
yarak mağdurun yaralanna üzerindeki kıyafet ile tampon yapan, ambulans çağıran, büro
sahibi olan ağabeyine de haber verip onun da ambulans çağırmasını sağlayan, mağdura
ulaşılması kolay olsun diye büro kapısını açık bırakan, bina görevlisine ‘yukarıda yaralı var,
hemen ambulans çağır' diye söyleyerek onu da mağdur ile ilgilenmeye yönlendiren, olay
Üçüncü Bölüm: Suç 475
11<7
Tozman, 195-196
474 Ceza Hukuku
11«7
Tozman, 195-196
Üçüncü Bölüm: Suç 473
F. Gönüllü Vazgeçme
OLAY:
Asisi Cnin ölümünden D'yi sorumlu tutan ve İntikam almak İsteyen K, D'nİn 12
YAŞINDAKİ OĞLU P*Yİ OKUL DÖNÜŞÜ ZORLA ARABAYA BİNDİRİR. K, P'Yİ DAHA ÖNCE DURUMU
ANLATIP ANLAŞTIĞI ARKADAŞI l'NİN EVİNE GÖTÜRÜRKEN YOLDA POLİS KONTROLÜNE YAKALA
NIR. Paniğe kapilan K, P'yI kontrol noktasinda arabadan indirerek hizla kaçar.
b. İhmali Suçlar
aa. Saf İhmali Suçlar
Saf ihmali suçlara teşebbüsün mümkün olup olmadığı tartışmalıdır.
Bir görüşe göre ihmali suçlar teşebbüse elverişli değildir. Saf ihmali suç
larda teşebbüsün mümkün olmamasının nedeni, netice ile hareketin bitişik
olmasıdır. Bir diğer deyişle saf ihmali suçlarda ihmali oluşturan
olumsuz hareket gerçekleşir gerçekleşmez tamamlanma da ger
çekleşmektedir. Söz gelimi görevi ihmal suçu (TCK 257/2) bakımından
"görev hiç yapılmadığı veya yapılması için mevzuatta öngörülen veya gö
revin niteliğinden çıkarılan süre geçtiği ya da yine mevzuat veya uygula
mayla belirlenmiş biçimlere uyulmadığı* zaman suç da tamamlanmış olur.
Tipikliğin maddi unsuruna dâhil unsurlar parçalara aynlamadığından, te
şebbüs olanaklı değildir. Keza bir kamu görevlisinin görevi dolayısıyla öğ
renmiş olduğu bir suçu ihbar etmemesinde (TCK 279), hareketin yapıl
maması demek, neticenin de meydana gelmesi demektir. "Bu neticeler
tahakkuk etmeden yardım yapılmadığını, ihbar edilmediğini söylemeye
imkân olmadığından, bu suçlarda ancak tamamlanma hali bahis mevzuu
dur*, zira hareket emrinin yerine getirilmesindeki her tereddüt tamam
lanma demektir, teşebbüs düşünülemez1'63.
1W Önder. 11.468.
1188 A.g.. Tezcan/Erdem/önok*. 205: Öztûfk/Erdem 0. 260: Koca/Üzülmez. 221.
1.CD, 19.11.2007. 8540.
1180 Içel/Evik, 21.
1181 A.g. Koca/Üzülmez. 305.
121/252
.ç 469
ve ölüme yol açabilen, tedavi ile düzelse bile kişiyi ölüme yaklaştırmış
olan tablo olarak tarif edildiği; bir olayda, olayımızda olduğu gibi, teh
like (atışların isabet etmemesi) ve zarar (yara meydana getirilmesi)
hallerinin birlikte bulunmasının mümkün olduğu konulan gözönünde
tutularak somut olaya bakıldığında; 35. madde uyarınca, meydana
gelen tehlike ve zararın ağırlığına göre, cezanın üst sınırdan tayini ge
rektiği anlaşıldığı halde, oniki yıl hapis cezası verilerek eksik ceza ta
yini../1137*
.
/ "Kurulan hükümde, teşebbüs nedeniyle ceza tayin edilirken, yara
ların yer ve nitelikleri gözetilerek, cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak
tayini gerektiğinin düşünülmemesi...*11™.
/ "Sanrğın, eşi mağdur Nezaket ile mağdur Hasan'a hayati bölgeleri
ne birden fazla bıçak darbesi isabetiyle hayati tehlike geçirip, 45'er
gün iş ve güçlerinden kalacak şekilde vurduğu, olay yeri havaalanı
güvenlik görevlilerinin sanığın üzerine atlayarak etkisiz hale getirip,
bıçağı elinden almalanyla, sanığın karşılaştığı mâni hal nedeniyle
mağdurlara yönelik eylemini devam ettiremediği anlaşılmakla, sanık
hakkrnda teşebbüs hükümlerinin uygulanması sırasında, yaraların yer
ve nitelikleri, meydana gelen tehlike ve zararın ağırlığına göre, ce
zanın en az miktarda indirime tabi tutulması gerektiği...*11™.
! "Mağdurdaki sekiz adet kesici delici alet yarasından iki tanesinin ayn
ayn hayati tehlike doğurup, 25 gün iş ve gücüne mâni olduklan gö
zetildiğinde, meydana gelen zarann ağırlığı nedeniyle, teşebbüsle il
gili 35. madde uygulamasında cezanın alt sınırdan uzaklaşılarak be
lirlenmesi yerine hiç isabet almayan mağdurlara yönelik eylemlerde
verilebilecek cezaya eşdeğer sınırdan ceza verilmesi...*1140.
/ "Mağdur müdahil Ahmet'in maruz kaldığı öldürmeye teşebbüs ola
yında; karaciğer, dalak, akciğer, büyük damar ve fibular sinir yara
lanması sonucu hayati tehlike geçirip 45 gün mutad iştigaline engel
ve uzuv tatiline neden olacak mahiyette yaralandığının anlaşılması
karşısında; TCK 35'te öngörülen zarar ve tehlikenin ağırlığı hususları
dikkate alındığında, bu maddenin uygulanmasında azami miktarda
ceza tayin edilmesinin adil olacağı gözetilmeden, yazılı şekilde hiç
isabet kaydedilmeyen öldürmeye teşebbüs eyleminde uygulanması
mümkün olan asgari hadden ceza tayini yasaya aykırıdır*1141.
! "Sanık hakkında verilecek cezadan teşebbüs nedeniyle indirim ya
pılırken; mağdurun toplam 16 bıçak darbesiyle hayati tehlike geçi
recek ve 45 gün iş ve gücünden kalacak şekilde yaralandığı, bun
lardan iki tanesinin öldürücü nitelikte olduğu, mağdurun akciğerine
yı belirleme konusunda çok geniş EDEN. FAİKE, ŞANSI (VEYA KENDİ AÇISINDAN
ŞANSSIZLIĞI) NEDENİYLE, FAİK'DEN DAHA
takdir yetkisi verildiği ve bunun
HAFİF CEZALANDIRILACAK. ŞANS İSE KENDİ
da keyfiliklere yol açabileceği ve
ELLERİNDE OLMAYAN BİR ŞEY. DOLAYISIYLA
diğer yandan kanunun zarar ve NE KADAR UĞRAŞIRSANIZ UĞRAŞIN, NE KA
tehlike ayrımı yapmakla aslında DAR BAŞARIYA YAKLAŞIRSANIZ YAKLAŞIN,
eksik-tam teşebbüs ayrımını örtü BAŞARISIZLIĞIN ÖDÜLÜ, "DAHA AZ CEZA"DIR.
lü olarak sürdürdüğü eleştirilerini CEZA HUKUKU VE TIP
İleri sürenler de vardır1131. ABD'DE 1960'LARDAN BFRİ YARALAMA
SUÇLARINDA BÜYÜK ARTIŞ GÖRÜLMÜŞTÜR.
Kanunumuz, elverişli hare
BUNA KARŞILIK AYNI DÖNEMDE KASTEN ÖL
ketlerle doğrudan doğruya icraya
DÜRME SUÇLARININ ORANI HEMEN HEMEN
başlayıp da elinde olmayan ne AYNI KALMIŞTIR. BUNUN NEDENİ NF OLABİLİR?
denlerle işlemeyi kastettiği suçu MASSACHUSETTS ÜNİVERSİTESİ CRIMINAL
tamamlayamayan failin cezasının JUSTICE PROGRAMI MÜDÜRÜ PROF. HARRIS!
İndirileceğini hükme bağlamıştır GÖRE, BUNUN ÇOK BASİT BİR İZAHI VARDIR:
(TCK 35/2). Eksik ve tam teşeb 1960’TAN BERİ TIPTA BÜYÜK GEÜŞME KAT
EDİLMİŞTİR VE NE KADAR DA AĞIR YARALI OLSA
büs aynmı da kaldınldığına göre,
LAR, MAĞDURLAR 1960'LARA NAZARAN DAHA
bu indirim nasıl yapılacaktır? Ka
YÜKSEK BİR KURTULMA OLANAĞINA SAHİPTİR
nunumuza göre indirimde ölçüt,
LER (bkz. DRESSIER, 747,748).
meydana gelen zarar veya
tehlikenin ağırlığıdır. Önceki
kanunumuz döneminde de Yargıtay, teşebbüsten dolayı cezada indirim
yapılırken, icra hareketlerinin ulaştığı safhaya göre cezanın asgari ve aza
mi hadler arasında şahsileştirilmesi ve bu suretle ceza adaletinin sağlan
ması gerektiğini içtihat etmişti1132.
Konuyu örneklerle açıklamakta yarar vardır: ''Sanığın öldürmeye elve
rişli bir alet olan bıçakla, mağdurun hayati bölgesinde, akciğerde lezyon
husule getirecek biçimde şiddetli bir darbe ile işlemeyi kastettiği cürmün
icrasına taalluk eden bütün fiilleri bitirmiş olması, ancak başarılı bir tıbbi
müdahale ve tedavi ile sonuç, yani ölüm, sanığın ihtiyarında olmayan bir
nedenle husule gelmemiş bulunması karşısında33 meydana gelen zarar
ağır olduğundan hâkim takdirine göre TCK 81'de öngörülmüş olan ceza
1120
Roxin, FS Maurach, 226.
111/252 £--------------------------------------
.anından çıkmasını suçun tamamlanması için yeterli göre
rek, sorunu şu şekilde çözmüştür: "Almak fiilinden maksat, suçun konu
sunu oluşturan mal üzerinde mağdurun zilyetliğine son verilmesi, mağ
durun suç konusu eşya üzerinde zilyetlikten doğan tasarruf haklarını
kullanmasının olanaksız hale gelmesidir. Bu tasarruf olanağı ortadan
kaldırılınca suç da tamamlanır” (141.madde gerekçesi).
söz edilir1110. Konuyu daha da açklamak gerekirse: Suç tipinde belirtilen bir
hareket yapılıyorsa, ortada sorun olmaz, icra hareketlerine başlanmıştır.
Bununla beraber, bu hareket
lerle bağlantı ve bütünlük için
de bulunan hareketlerin de
Hemen belirtelim ki, bazı hallerde, kanun koyucu esasen hazırlık ha
reketleri niteliğindeki birtakım eylemleri de cezalandırma yoluna gidebilir.
Örneğin, TCK 188/7'deki uyuşturucu üretiminde kullanılan madde temini
suçu mahiyeti itibariyle uyuşturucu veya uyancı madde imal ve ticareti
suçlannın hazırlık hareketlerini oluşturmaktadır. Ne var ki, gittikçe büyü
yen bir sosyal tehlikeyi bertaraf etmek için hazırlık hareketlerinin de ceza-
landınlmasında yarar görülmüştür1102. Keza örgüt kurma suçu (TCK 220)
aslında hazırlık hareketi niteliğindedir. Burada henüz örgütün işlediği bir
suç bulunmamaktadır. Ancak kanun koyucu daha etkin bir cezalandırma
bakımından suç işlemek için oluşturulan örgütün suç işlemesini bekleme
miş, SuÇ işlemek için hazırlık niteliğinde bulunan örgütün kurulmasını ye
terli görmüştür.
102/252
1. Suçun Kasten İşlenen Suçlardan Olması
TCK 35'te "kişi, işlemeyi kastettiği" bir suça teşebbüs ederse denil
mektedir. Bu nedenle netice sebebiyle ağırlaşan suçlarla1087, taksirle işle
nen suçlara teşebbüs söz konusu olmaz.
Teşebbüs derecesinde kalan suç, suça vücut veren irade bakımından
tamamlanmış suçla aynıdır. O halde tamamlanmış suç hangi kastla işleni
yorsa teşebbüs derecesinde kalan suç da aynı kastla işlenmelidir. Teşeb
büste de kast, suçun tamamlanmasına yönelmiştir; eğer failde böyle bir
kast yoksa ceza da verilemez. Genel kastın yanında bir de saikln arandığı
suçlarda, örneğin hırsızlık suçunda, bu suç için kanuni tanımda yer alan
özel kastın da bulunması gerekir1088.
Acaba tamamlanmış suçtaki kast türlerinin hepsi teşebbüs için de ge
çerli midir? Kanuni tipte manevi unsur bakımından ne gerekli ise teşebbüs
te de o gereklidir. Örneğin taammüt aranıyorsa teşebbüste de taammüt
olmalıdır1089.
2. Elverişli Hareketler
TCK 35'e göre, kişi, işlemeyi kastettiği bir suçu elverişli hareketlerle
icraya başlamalıdır. Failin ulaşmak istediği netice, "bunu meydana getir
meye kesin olarak elverişli olmayan araçlarla gerçekleştirilmek istenmişse,
ceza hukukunun işe kanşmasına gerek yoktur*1090. Hemen belirtelim ki,
ceza kanunumuzun genel kısmında yer alan bu hüküm dışında, özel kısım
daki bazı müstakil suç tipleri bakımından da "elverişlilik* şartı özellikle
vurgulanmıştır1091.
Elverişlilik genel olarak, hareketin kanunun suç saydığı sonucu mey
dana getirebilme iktidandır. Elverişlilik hakkındaki hüküm, fail tarafından
girişilen faaliyetin tümü, yani vasıtayla birlikte, hareket ve mevcut bütün
diğer şartlar göz önünde tutularak verilebilir. Başka bir deyişle elverişlilik
nispi bir kavramdır. Vasıtanın ne şekilde ve hangi şartlar altında, kime
karşı ve ne gibi bir amaçla kullanıldığını bilmeden elverişli olup olmadığı
hakkında bir hüküm verilemez1092. Bunlan dikkate alan 5237 sayılı Ceza
Kanunu da teşebbüs maddesinde önceki ceza kanunundaki "vesaiti mah
susa" tabiri yerine "elverişli hareket" tabirini kullanmıştır. Dolayısıyla, el
verişlilik sadece kullanılan araç bakımından değil, suçun konusu da dâhil
olmak üzere bütün fiil yönünden bulunmalıdır (madde gerekçesi).
A.g., Koca/Üzulmez. 342; Bu konudaki görüşler için bkz. Tozman. 172 vd.
1 Tozman. 40-41.
10* Tozman. 54.
1090 Dönmezer/Erman. 1.418.
1091 Örneğin. TCK 220. ayrıca bkz. 309.
1092 Alacakaptan. İşlenemez Suç. 61; Tozman. 59.
Iriinrii Rnliim- Suç 44^
Hazırlık İcra
Karar Hareketleri Hareketleri Netice
I I I F
1
(Gön. Vazg.) (Gön. Vazg.) Etkin
Pişmanlık
A. Kavram
Suç işleme karan alıp, suç yolunda hazırlık hareketlerini tamamladık
tan sonra icra hareketlerine başlayıp, ancak elinde olmayan nedenlerle
neticeye ulaşamama haline teşebbüs denilmektedir.
Her kasıtlı suç birden fazla aşamalardan geçerek işlenir, tamamlanır.
Suç, işlenişi bakımından ele alındığında birdenbire ortaya çıkmamakta,
zaman içinde, birbirini izleyen farklı evrelerden geçerek meydana gelmek
tedir. Geleneksel olarak bu süreç doktrin tarafından
✓ düşünce,
v icra,
✓ tamamlanma ve
✓sona erme
şeklinde evrelere ayrılmış ve bu sürece suç yolu (iter kriminis) adı veril-
miştir*
1083.
Düşünce evresi failin psişiğinde oluşur ve suç işleme kararında son
şeklini alır. Bu evrede suç, failin içinde cereyan etmektedir, henüz dış
dünyada nesnelleşmiş değildir, salt düşünceden ibaret bulunmaktadır.
Düşünce ise tek başına cezalandırmanın konusu olamaz. Bu düşünme,
plânlama ve karar alma ne kadar kötü olursa olsun kişinin iç dünyasında
kaldığı, herhangi bir hareketle dış dünyaya çıkarılmadığı sürece ceza hu
kukunu İlgilendirmez. Ceza hukuk düzeninin görevi, fertlerin ahlaki veya
manevi dünyalarını şekillendirmek değil, toplum düzenini korumak ve ge
lişmesine öncülük etmektir. Sadece düşünme ve planlama, ferdin içinde
gerçekleşen bir olaydır. Hatta bunların araştırılmasına ve kontrolüne dahi
devletin hakkı yoktur. Kişilerin düşünce dünyasını ve maneviyatını araş
tırmak ve onu ceza tehdidiyle sınırlandırmaya çalışmak, onların sadece
dışa yansıyan hareketlerinin değil iç dünyalannın da hukuk düzenine uydu
rulması anlamına gelir. Bu ise fiili temel alan bir hukuk sistemine terstir ve
kişi özgürlüğünü tamamen tahrip anlamını taşır. Bu alan her türlü devlet
1079
Tozman. 120.
97/252 Suç 445
ÖRNEK 1:
1. 16 Şubat, saat 15.00, Faik, bir tartışma sonrası evden ayrılan ve 20 km.
uzakta yaşayan kayınvalidesinin evinde kalmaya başlayan Faike'yi iş dö
nüşü öldürmeye karar verir.
2. 15.15, Faik, silahına kurşunlan yerleştirir.
3. 15.30, Faik, silahını arabasının torpido gözüne koyar ve yola çıkar.
4. 15.55, Faik, eve ulaşır ve arabayı park eder.
5. 15.56, Faik, a robadan çıkar ve bölgeyi inceler. Faike'nin işten çıktıktan
sonra, yaklaşık olarak 17.20 civarında buraya geleceğini bilmektedir. Bu
nedenle, o gelmeden, bir çalılığın arkasına gizlenerek, ön kapıya geldiğin
de onu öldürmeyi planlar.
6. 16.00, Faik arabasına döner ve beklerken, gazetesini okumaya başlar.
7. 17.15, Faik, silahı torpido gözünden alır ve çalılığın arkasına gizlenir.
8. 17.20, Faike gelmez (ani bir işi çıktığı için şehirden ayrılmıştır ve bir gün
sonra dönecektir YA DA hastalanmıştır, evden çıkamamıştır).
9. 17.35, Faik evin önünden ayrılır.
10.17.40, Faik evine döner.
11.18 Şubat, 17.15, Faik, tekrar kayınvalidesinin evine döner ve elinde silah
ile çalının arkasında beklemeye başlar.
12.17.20, Faike arabasıyla gözükür. Faik, silahı ile Faike'ye nişan alır.
13.17.21, Faike arabadan iner.
14. Birkaç saniye sonra. Faik, elini tetiğe koyar. Faike'nin küçük yeğeni evden
çıkar ve Faike'ye sarılır.
15. Faik, Foike'yi yarına kadar öldürmemeye karar verir, zira küçük çocuğun
cinayeti görerek, psikolojisinin bozulmasını istemez.
16. Eve dönerken, Faik, Faike'yi öldürmenin ve çocuklarını annesiz bırakmanın
iyi bir fikir olmadığını düşünür ve planından vazgeçer (bkz. Dressier, 758,
759).