You are on page 1of 3

CEZA HUKUKU ÖZEL HÜKÜMLER

9 EKİM 2023
Ceza hukukunda öncelikle maddi ceza hukuku ve ceza muhakemesi hukuku olmak üzere
ikili bir ayrım vardır. Maddi ceza hukuku da genel ve özel kısım olarak ikiye ayrılır.
Genel kısımda suçlar, suç tiplerine ilişkin genel kavramlar ve ilkeler ele alınır. Özel kısımda ise
spesifik suç tipleri incelenir.
Suç tiplerinin özel olarak incelenmesi meşru olanla olmayanın ortaya konması bakımından
önemlidir. Meşru olanla olmayanın yani cezalandırılabilir olanla bunun dışında kalan alanın
belirlenmesinin önemi ise devletin ne zaman müeyyideye başvurabileceğinin ve hangi
koşullar yoksa müeyyideye başvuramayacağının fiilden önce bilinmek zorunda olmasından
kaynaklanır.
Ceza müeyyidesi hem müeyyidenin uygulandığı kişi bakımından hem de devlet bakımından
en ağır müeyyidedir.
Bunların hepsi kanunilik ilkesiyle bağlantılıdır. Aydınlanma döneminde hak ve özgürlük
arayışının, eşitlikçi düşüncenin esas alınmasının en önemli sonucu kanunilik ilkesidir.
Kanunilik ilkesinin 2 tür anlayışı vardır. Bunlar:

 Öze ilişkin kanunilik ilkesi ve


 Biçimsel kanunilik ilkesidir
Ama biz kısaca kanunilik olarak dile getirdiğimizde aslında biçimsel kanunilik ilkesinden söz
etmiş oluyoruz.
Kanunilik ilkesi modern ceza hukukunun temelini oluşturur. Kanunilik ilkesinin esası kişi hak
ve özgürlüklerinin garanti altına alınmasıdır. Bu ilke olmadan kıyas yasağı uygulanamaz.
Biçimsel kanunilik ilkesinin temelini ise açıklık ve belirlilik ilkeleri oluşturur. Açık ve
belirlilikten kastedilen özellikle özel kısımdaki suç fiillerinin, suç tanımlarının açık ve belirgin
biçimde kaleme alınmasıdır.
Özel kısmın bir diğer işlevi de fiilleri değerlendirme işleminin kanun koyucuya bırakılmasıdır.
Kanun koyucunun belli ölçütlere dayanarak suç tiplerini tasniflendirmesi gerekiyor.
Tasnif bir suç tipini başka bir suç tipinden ayırmaya yarar. Ana tasnif ölçütü suçun hukuki
konusudur. Hukuki konu işlenen fiille ihlal edilen hukuki varlık veya menfaati ifade eder. Ama
tek ölçüt bu değildir. Bir de suçun maddi konusu vardır. Suçun maddi konusu suç teşkil eden
fiilin objesidir. Her suçta bir hukuki konu varken her suçta maddi konu bulunmayabilir.
Suçları incelemeye ilk olarak hayata karşı suçlarla başlayalım. Hayata karşı suçlar
kanunumuzda kişilere karşı suçlar başlığı altında düzenlenmiştir. Kişilere karşı suçlar dediğine
göre buradaki ana değerlendirme suçun mağduruna göre yapılmış. Hayata karşı suçlarda
suçun hukuki konusu hayat varlığıdır. Burada söz konusu olan hayat hakkı değildir. Hayat
hakkı bunun sadece yansımasıdır. Hayat varlığı dendiğinde hayatın kendisi esas alınıyor. Bu
başlıklar altında düzenlenen insan öldürme suçuna bakalım.
İnsan Öldürme Suçu (TCK m. 81)

 Bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır.
Bu suçun mağduru bir insan. Bazı suçlarda mağdur ve maddi konu birleşebilir. Bu suçta da
öyle yani suçun mağduru ile maddi konusu aynı şeyi ifade ediyor.
Burada önemli olan konu insan olma niteliğinin ceza hukukunda ne zaman başladığıdır. Sağ
ve doğmuş bir kişinin suçun mağduru olacağı konusunda şüphemiz yoktur.
Ceza hukukunda insan öldürme suçunun mağduru olmak bakımından kişilik, cenin annenin
bedeninden ayrıldığı anda başlar. Bunun için göbek kordonunun kesilmiş olmasına gerek
yoktur. Yani sezaryenle gerçekleşen doğum ele alındığında bebek karın yarılıp dışarı
alındığında artık insan öldürme suçunun konusunu oluşturur. Ancak bu durumlar anne
karnındaki ceninin hukuken değersiz olduğunu göstermez. Anne karnındaki cenin de ceza
hukukunun koruması altındadır. Bu gebe kadına karşı gerçekleştirilen birtakım fiilleri
ağırlaştırıcı neden yapmak şeklinde olabileceği gibi çocuk düşürme ve düşürtme suçlarını ayrı
bir düzenlemenin konusu yapmak şeklinde de olabilir.
Hocamızın bu konu hakkındaki makalesi: “Gebe Olduğu Bilinen Kadına Karşı İşlenen Kasten
Öldürme Suçuna İlişkin Bazı Tesbit ve Değerlendirmeler”
İnsan öldürme suçunun mağduru yaşam hakkı, yaşam varlığı sonlandırılan ya da
sonlandırılmak istenen kişidir. Demek ki insan öldürme suçunun mağduru ve maddi konusu
yaşayan bir insan. Yaşayan bir insan derken doğmuş ve henüz ölmemiş bir insandan söz
ediyoruz.
İnsan olma niteliği doğumla başlar ve ölümle biter. Doğumdan ne anlamamız gerektiğini
söyledik peki ölümden ne anlamalıyız?
Organ ve doku bağışı konusunu kapsayan özel kanunda ölüm anı beyin ölümü olarak esas
alınmıştır. Bunun nedeni doğal ölüm anından itibaren pek çok organın organ nakline
uygunsuz hale gelmesidir. Ancak bu özel bir düzenlemedir ve bu yüzden genel durumlara
kıyaslanamaz. Dolayısıyla bu düzenlemenin insan öldürme fiilleri bakımından bir geçerliliği
yoktur.

 İnsan öldürme suçu bakımından ölüm anı doğal ölüm anıdır. Doğal ölümün
gerçekleşmesinden önceki aşamalarda yapılan davranışlar insan öldürme suçunu
oluşturmaya elverişlidir.
Örneğin kanser hastası çocuğu olan bir babanın çocuğunun acılarını dindirmek amacıyla
yaşamına son vermesi de hukukumuzda bir hukuka uygunluk nedeni olarak görülmez. Her ne
sebeple gerçekleştirilmiş olursa olsun insan öldürme insan öldürmedir. Ötenazi hukuka
uygun bir durum değildir.
İnsan öldürme suçu serbest davranışlı bir suçtur. Ölüm sonucunu gerçekleştirmesi
şartıyla her türlü davranışla gerçekleştirilebilir. Bu davranış icrai bir davranış olabileceği gibi
ihmali bir davranış da olabilir.
İnsan öldürme suçu bir sonuçlu suçtur. Sonuçlu suç demek suçun tamamlanması için
kanuni tanımda kanun koyucunun belli bir sonucun belli bir değişikliğin meydana gelmesini
şart koşması demektir. İnsan öldürme suçu da böyledir yani ölüm sonucu gerçekleştiğinde
suç tamamlanmış olur. Ölüm sonucu gerçekleşmeden önceki aşamalarda koşulları varsa
teşebbüsten bahsederiz.
Düşünce aşamasındaki suç ve hazırlık hareketleri kural olarak cezalandırılamaz.

Düşünce---Karar Verme---Hazırlık Aşaması---İcra Aşaması


Buna suç yolu denir ve her somut olayda ayrı değerlendirilmelidir.

-ÜMRAN GÜN-

You might also like